Uyuyan Adam Pdf Georges Perec Uyuyan Adam Kitabı Arka Kapak Bilgisi İlk olarak 1990'da yayımladığımız Uyuyan Adam üçüncü baskısını yaptı. Georges Perec'ten, acı, umut ve doğruluğa dair bir roman... "İnsanlardan nefret ettiğin anlamına gelmez bu, ne diye onlardan nefret edesin ki? Ne diye kendinden nefret edesin ki? Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar âleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bir bedel bu. Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden baştan yaratma makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet." (Tanıtım Yazısından) İnsanlardan nefret ettiğin anlamına gelmez bu, ne diye onlardan nefret edesin ki? Ne diye kendinden nefret edesin ki? Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar aleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bedel bu. Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden baştan yaratma makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet. (2. Basım Arka Kapak) Georges Perec Uyuyan Adam Kitabını aşağıdaki adresten pdf olarak indirebilirsiniz. http://www.pdfkitaplariindir.com/uyuyan-adam-pdf-indir.html
Georges Perec Uyuyan Adam Kitabı İncelemesi Uyuyan Adam, Fransız yazar Georges Perec'in romanıdır. Eser ilk kez 1967 yılında yayımlanmış, Türkçe'ye ise ilk defa 1990 yılında uyarlanmıştır. Eser bir roman olarak nitelendirilse de, bana göre bir romanın özelliklerini taşımıyordu ve deneme türüne daha yakındı. Oldukça ağır ilerleyen, itiraf etmeliyim ki yer yer de sıkıcı bir kitaptı. Aslında betimlemeleri sıkıcı bulan bir insan olmamama rağmen Uyuyan Adam sırf betimlemelerden oluştuğu için açıkçası beni biraz yordu. Bu tür kitapları sevmeyenlere tavsiye edebileceğim bir kitap olduğunu da düşünmüyorum. Kitabı farklı kılan bir diğer özellik ise şimdiki zaman kipiyle yazılmış olması. Bu yüzden kitaba alışmak için biraz zaman ve çaba harcamam gerekti. Ama kitabın tüm bu özelliklerine rağmen, bir sürü altı çizilesi cümle de yer almakta. Georges Perec anlatım gücü çok yüksek bir yazar fakat ben alışkın olmadığım için biraz garipsedim belki de, yine de bence sevebileceğini düşünenler bu kitaba bir şans vermeli.
Söz etmeden geçemeyeceğim bir diğer konu ise, bu kitabın tertemiz bir zihinle okunması gerektiği. Zira ben okurken çevremdeki en ufak bir sesten rahatsız oldum. Ayrıca eğer odaklanamadıysanız kitabı bırakmalı, başka bir zaman tekrar adapte olmayı denemelisiniz. Kitapta yalnızca bir karakter var, onun da ismi hiçbir yerde geçmiyor. Fakat ben anladığım kadarıyla kısaca özetleyeyim: Kahramanımız, bir sabah aniden kendi kendine uyandığında, sınava yetişebilmek için akşamdan kurduğu çalar saatin vakit geçmiş olmasına rağmen çalmadığını fark eder. O an içinden hiçbir şey yapmak gelmez, hızlı hızlı giyinip, tıraş olup, dişlerini fırçalamak, sonra da koştura koştura sınava yetişmeye çalışmak istememektedir. Ki bunların hiçbirini yapmaz da. Yalnızca evindeki dar koltukta saatlerce yatıp, gözlerini kapattığında beliren ve sürekli iç içe geçip hareket eden halkaları izlemekle meşgul olur. İşte o sabah, kahramanımız için bir hiçliğin başlangıcı olur. Arkadaşları sınava girerken sürekli onun boş olan yerini kontrol edip endişelenmiştir fakat o hiç gelmemiştir. Bundan sonra gelmeyecektir de, eğitimine devam etmekten vazgeçmiştir. Karar verdiği gibi, yaşamının bundan sonraki kısmında hiçbir şey yapmayacaktır. Arkadaşları onun için endişeleniyor, defalarca gelip kapıyı çalıyor, kapı açılmayınca da posta kutusuna onlarca not bırakıyorlardır. Kahramanımız ne kapıyı açar, ne de posta kutusunu bir kez olsun kontrol eder. Zaten zamanla tanıdıkları da onu aramaktan vazgeçmişlerdir. Kahramanımız ise gitgide büyüyen bir hiçliğin içinde yaşıyor, günler boyu yattığı yerden tavanı izliyordur. Tavanı izlemek, onun için bir resim sergisini gezmekten daha ilgi çekici hale gelmeye başlamıştır. Tavanı izlemek dışında yaptıkları bir gazetenin aynı sayısını defalarca ezberlercesine kelimesi kelimesine okumak, caddeler boyunca nereye gittiğini bilmeden dolaşmak ve odasındaki pembe leğende duran üç çift çorabı izlemekten ibarettir. Üstelik gittikçe artan bir hiçliğin içine çekiliyordur. Örneğin ilk zamanlarda dolaşırken tanıdıklarıyla karşılaşma olasılığı bulunan caddelerden geçmemeye özen gösteriyorken, artık nereye gittiğinin hiçbir önemi yoktur. Aslında onun hayatında hiçbir şeyin, tek bir ayrıntının bile önemi kalmamıştır. Ailesini ziyaret eder, küçük bir alanda yaşamayı dener, eskiden okuduğu polisiye romanları defalarca yeniden okur fakat sonunda tavanındaki en ince ayrıntılarını bildiği evine, kişisel hiçliğine geri döner. Aynı kitapları defalarca okur, gözlerini kapattığı anda beliren yuvarlakları saatlerce izler, aynı sokaklardan defalarca geçer. Artık onun için yaşamın anlamı hiçlikten ibarettir. Hatta yaşamın anlamı bile bir hiçtir. Yazar: Miraç Elif Kanbay Uyuyan Adam Pdf oku
Georges Perec Uyuyan Adam Kitabı Okuyucu Yorumları Yorum-1 Bu kitap da bitti .... yalnızlığı anlatıyor desem çok sade kalır yalnızlığı en ince ayrıntısına kadar bölüp Y-A-L-N-I-Z-L-I-K diye y 'den başlıyor desem abartmam .. yazar karakteriyle sürekli konuşma halinde .. öyle bir gaz veriyor ki karakterine karakter hep ölüyor yahu insan birazcık iç açıcı bişey söyler be arkadaş :) adam zaten
odasıyla bütünleşmiş .. kafayı yemek üzere .. birazcık güzel ve umuda dair bişey söyleyemez miydin ey yazar :)
yalnız yaşayan bir adamın ; uyumasını göz kapaklarını kapadıktan sonra neler yaşadığını, duydugu sesleri, üst katta yaşayan komşusunu bile görmeden onunla ilgili yapılan tasvirler pembe leğende ki siyah çoraplar, yalnızlığı anlatılan bir adamın; bu kadar umutsuzca bu kadar buhran dolu tasvirlerle çizilmesi ve her ayrıntının ince ince anlatılması resmen tasvir deryası bir kitap.. yazarın gözlemciliğine hayran kalmamak elde değil.. içiniz bayar mı sorusunun cevabı cok daha da ötesi dıyorum :) buhran mı sonuna kadar umut mu hıc yok yalnızlık mı ? bilmediğiniz bir türden ana yurt otelinde ki zebercet geldi bir an aklıma yok yok bu cok daha umutsuz bır vaka bir an bir an dıyorum ki hadı cık bır dolan biriyle konus yok arkadaş baska hıc kımse yok böylesine buhranca, böylesine kimsenin yalnızlıkta dahi aklına getiremeyeceği şeyleri duymuş olmak acıma hissi uyandırdı resmen allah kımseyı boyle duruma dusurmesın velhasıl ; okurken yalnızlık diye düşündüğümüz şeyin aslında bize göre çok hafif kaldığını görebiliyoruz çünkü kitapta anlatılan yalnızlık bambaşka ve hastalık derecesinde kasvetli kopkoyu bir karanlık ... allah kımseyı yalnızlıkla sınamasın diyerekten.. cok fazla çok ağır huzun sevmeyenler yanaşmasın
beni deli etti resmen :) gidip kendımı toplamam ıcın yenı bır kıtap alayım dıycem ama yıne secımım bir huzun olacak bize yapışmış abi dram :) ıyı okumalar Yorum-2 Georges Perec'in okuduğum ilk kitabıydı. Belki de ilk kitap için yanlış bir seçimdi. Gerçekten zor okudum ve takip etmesi çok zor geldi bana. Neredeyse bir paragraf süren cümleleri, kelime oyunları, ağır işleyen temposu... kitabı okumamı zorlaştırdı. Fakat şöyle de bir şey var; Perec önemli bir yazardır ve kitapları okunmalıdır. En azından bir kitabı okunmalıdır. Ve kitaptaki adamımız, kendini toplumdan ve en sonunda da kendinden tamamen soyutlamış ve derin bir yalnızlığa, boşluğa düşmüş birisidir. Onun neden öyle olduğu kitapta belirtilmiyor. Okuyucunun onunla özdeşleşmesi bekleniyor sanırım. İşte benim zorlandığım da bu oldu. Bana ve kimyama çok uzak olan bir olgu; soyutlanmak... Bu sebeple adamımızla bağlantı kuramadım. Fakat kitaptaki dil, anlatım ve uygulama daha önce okuduğum kitaplar gibi değildi. Başka kitaplarının da okunması lazım Perec'in. Bunu kesinlikle hakediyor. Ayrıca kitabın sonunda bu kitabın Perec'in bir çeşit otobiyografisi olabileceği konusunda ciddi düşünceler olduğu yazıyor. Perec'in hayatı göz önüne alındığında uyuyan adamımızın yarısı Perec olabilir gibi. Ve bu kitabı öneririm. Kütüphanemizde olması gereken bir kitap bana göre. Yorum-3 çok merak ettiğim bir yazar ve hakkını vermek gerek. ben bu romanı beğendim. bu tür yazılarda giriş gelişme sonuç beklememek gerektiğini öğrenmiş bulunmaktayım. keza bu romanda da klasik bir kurgu yoktu. fakat uyumak ve kendi gerçekliğini sorgularken ne kadar gerçekçi olduğunu görüyorsunuz. perec matematik algıya sahip bir yazar. formüle edebiliyor soyut kavramları. elbette bu sadece onun kurguladığı bir formül oluyor inanıp inanmamak elinizde. asıl güzel olan bir arkadaşımın söylediği gibi ''bir durum olay karşısında bizim söyleyeceklerimiz bir paragrafı geçmezken bu tür yazarlar sayfalarca cümle kurabiliyor.'' perec de öyle gerçekten fark ettiği ayrıntıları sevdim. ayrıntıları ifade etme şeklini ve uzun cümlelerini sevdim. bu roman da olaydan çok anlatım önemli bence. keyifli okumalar. Yorum-4 Topluma ayak uydurmayanların uyuyan adam olarak nitelendiği, ötelendiği ; düzene ayak uyduran otomatik beyinlerin, denileni koşulsuz yerine getirenlerin, ölmemek için yaşayanların uyanık kabul edildiği bir topluma karşı yapılmış ironilerle dolu bir fırçalama. Her bir kelimenin özenle seçildiği o kadar belli ki… Okurken cümleler su gibi akıp gidiyor ve siz kitabın bitmesini hiç istemiyorsunuz. Son zamanlarda okuduğum en iyi, kütüphanemin ince ama etkili kitaplar kısmında başlara oynayacak bir kitap.
Sorgulattığı şey sayısı kitaptaki cümle sayısından kesinlikle daha fazla. Kitabı okurken zihninizde şimşekler çakıyor ve kahramanın bulunduğu ortama gidip onunla beraber yaşamak istiyorsunuz. Onun gibi düşünmek, onun gibi yemek yemek, onun gibi görmek… Ama kitap bu işte, bittiği an kendi dünyanızla baş başa kalıyorsunuz. Ama emin olun kitaptakinden farklı bir dünyada yer almıyorsunuz. Topluma ve sisteme yabancılaşan bir insansanız bu kitap size çok iyi gelecek. Perec kelimeleriyle sizleri ele geçirmeyi çok iyi beceriyor. Son olarak Perec'ten bahsetmek istiyorum. Edebiyatı laboratuvar gibi kullanmış garip bir yazardır. Her bir kitabında farklı bir teknik kullanmıştır. Örneğin içinde hiç "e" harfi kullanmadığı bir kitabı mevcuttur. Bu ve buna benzer çok farklı yazım şekillerine imzasını atmış, toplum kurallarına aykırılığıyla tanınan, ülkemiz insanı tarafından az bilinen ama kaliteli kitaplara sahip bir yazar. Herkese iyi okumalar diliyorum. Yorum-5 Her türlü yoruma açık kitapları oldum olası sevmişimdir. Bir kitap illa da hayattaki bir sorunu temsil etmek ya da ona eleştiri yapmak için yazılmamalıdır. Yazılan eser her türlü yoruma açık olacak şekilde bir 'yazılar dizisi' de olmalıdır. Uyuyan Adam benim için bu türden bir eser. Bu türden eserlerde karakterlerin ismi, olaylar dizisi veya zaman öğeleri önemini yitirir. Tek önemli olan şey bu yazılar karmaşasından herkesin bir pay çıkarması olur. Uyuyan Adam'ın ismi belirtilmiyor (belki de ismi bile yok?) fakat tüm roman boyunca 'yazılar dizisi' ona hitaben yazılmış. Uyuyan Adam nasıl bir insan diye soracak olursanız verebileceğim bir cevabın olmayacağına, benim de onun gibi duvardaki desenleri incelemeye başlayacağıma garanti verebilirim. Çünkü Uyuyan Adam bildiğiniz türden bir roman değil. Kitabın ilk bölümünde olağanüstü bir tasvir bölümü var. Şahsen bu ilk bölüm bile beni kitabı beğendiğime ikna etmeye yetti. Tasviri yapılan şey hepimizin bildiği bir yer. "Yer" olarak adlandırdım çünkü Perec'e göre de orası bir yer. Tasvir edilen yer bizim uykuya dalmak için beklerken gözlerimizi kapattığımızda görmüş olduğumuz karanlık. O karanlık düzlemde zaman zaman oluşan şekiller, karanlık uzamda istemsizce hareket edişimiz ve o uzamda uykuyu aramak için o an bize sonsuzmuş gibi gelen istemsizce yürüyüşümüz. Özellikle bu sahne tasvirini okuduğum anda hayatta kimsenin şahit olmadığı bir halimi, Perec en yakın haliyle anlatıyormuş gibi şaşırdım. Çünkü o 'uzam'ı yalnızca biz biliriz. Tıpkı eşyaların bizde uyandırdığı duygular gibi. Bir insan gül gördüğü zaman duygularını, onun yaşadığı gibi asla anlayamayız. Bu açıdan uykunun arandığı uzam da böyledir, o uzamı yalnızca biz biliriz. Fakat bunun tasviri ve de bu tasvirin benim uzamıma yakın oluşu okurken beni çok şaşırttı. Bu yüzden de daha baştan anladım Perec'in özel bir yazar olduğunu. Tabii kitap sadece "uykudan önceki karanlık uzamı" anlatmıyor. Kitap boyunca devam eden bir durağanlık hali mevcut. Bir örnek verelim mesela: Yarın, yani cuma günü çok önemli bir toplantınız ya da sınavınız olsa ve bu sınav erken bir saatte olsa ne yaparsınız? Muhtemelen akşamdan hepimiz geç kalmamak için alarm kurar, biraz da tedirginlik içinde o 'uzam'a giriş yaparız. Ama bir de bunun tam tersini düşünün; sabah alarm çalıyor, duyuyorsunuz ama kalkmıyorsunuz. Alarm sustuğunda ise yeniden uykuya bile dalmıyorsunuz, sadece duvarları izliyorsunuz. İşte bu hayattaki o koşuşturmaca denilen tuzağı atlatma yöntemidir. Hayattaki istemsiz koşuşturmacayı bir an olsun kıramıyoruz, kıranlar ise (varsa eğer bu kişiler) hemen toplum dışı damgası yiyerek dışlanıyorlar. Aylak oluyorlar ya da tutunamayan. Bu dışlanmanın Uyuyan ya da Uyuyanlar adı altında toplandığı bir eser Uyuyan Adam.
İnsanların sürprizsiz bir yaşamı sırf güvenliğinden dolayı tercih etmeleri de bolca eleştirilmiş. Aslında sorgulama kavramı dahi sürprizli bir hayata sahip olmakla aynı doğrultuda sayılabilir. Çünkü sorguladığınızda karşınıza ne çıkacağını çoğu zaman bilemezsiniz, bu da bir maceradır, sürprizdir. Normal hayat olarak adlandırdığımız çoğu şeyin uzağında karakterimiz. Fakat bu uzaklık aynı zamanda yok; çok yakın bir uzaklık bu, aslında hayatın kendisini yaşıyor karakterimiz. Dışarı çıkıp insanlar gibi yürüyor, eve geliyor, uyuyor, uyanıyor, uyuyor, uyanıyor. Fakat bunları tuhaf bir şekilde dıştan bakarak yapıyormuş gibi geliyor okuyucuya. Yani tıpkı toplumun dışladığı bir insanın tekrar toplumun içine girip onlara inat onlar gibi davranmasının ironik havası gibi bir havada yazılmış Uyuyan Adam. Bu da elbette Perec'in ustalığını gösteren bir diğer etmen. Toplumsal düzene ayak uydur(a)mama kavramı roman boyunca irdelenmiş. Öyle ki, kitabın her bir cümlesi kendi içinde bir farklılık içeriyor. Hitap edilen kişiye sanki "toplum böyle yapıyordu ama sen böyle yaptın" benzeri cümleler kullanarak sesleniyor Perec. Tek tip insan düzenine belki de bu dinginlik içinde dahi karşı çıkıyordu karakterimiz. Düşünüyorum, bir dinginlik içinde bile sisteme karşı çıkılabiliyorsa eğer, insanları engelleyen şey ne? İnsanları sürü psikolojisine iten şey ne, kurtulmak bu denli kolayken? Perec belki de bunu da vurgulamak istemiş. Sistemin dışında olmak, işsiz veya tembel olmak anlamına da gelmez. O 'işşiz' insanlar 'işli' insanlardan köleleştirilme kavramının daha çok farkında ise bu işsizlik olmaz. Bu durumda 'işli' olan 'işsiz' konumuna düşer. Tıpkı uyanık olanların aslında uyuyan, Uyuyan'ların da uyanık konumunda olduğu gibi. Her birimiz uyuyan bir insan olduğumuzu iddia edebiliriz, belki de daha derin uyumak ve o uzamı daha çok yaşamak adına Uyuyan Adam'ı bir okumalıyız derim. Daha derin uyumamız dileğiyle... Uyuyan Adam Pdf
Georges Perec Uyuyan Adam Kitabından Alıntılar Alıntı-1 İnsan ne harikulade bir buluş. Isınsın diye ellerine, soğusun diye de çorbasına üfleyebilir. Alıntı-2 Köpeklerin tanrısı, kedilerin tanrısı, yoksulların tanrısı olabilirsin, elinde bir tasma, biraz ciğer, biraz servet olması bunun için yeterlidir, ama asla bir ağacın efendisi olamayacaksın. Kendin de bir ağaç olmayı istemekten başka bir şey yapamayacaksın. Alıntı-3 Konuşmaktan vazgeçtin ve sana cevap veren tek şey sessizlik oldu. Ama bu sözcükler, boğazında takılıp kalan bu binlerce, milyonlarca sözcük, arkası gelmeyen sözcükler, sevinç çığlıkları, aşk sözcükleri, budalaca gülüşler, peki onları ne zaman bulacaksın yeniden? Şimdi sessizliğin dehşetinde yaşıyorsun. Ama sen herkesten daha sessiz değil misin? Alıntı-4 Pek yaşadın denemez, oysa her şey çoktan söylendi, çoktan bitti. Topu topu yirmi beş yaşındasın, ama yolun çizilmiş bile. Roller hazır, etiketlerde...
Alıntı-5 Umut etmeyi, girişimde bulunmayı, başarmayı, diretmeyi unutmalısın. Alıntı-6 Kesin, mantıklı olmak gerek. Yöntemli hareket etmek. Belli bir anda, ne pahasına olursa olsun durmayı, düşünmeyi, durumu iyice tartmayı bilmek gerek. Alıntı-7 Yalnızlığın bir şey öğretmediğinden, kayıtsızlığın birşey öğretmediğinden başka hiçbir şey öğrenmedin. Bu bir aldatmacaydı, gözalıcı ve tuzaklı bir yanılsamaydı. Yalnızdın, hepsi bu ve kendini korumak istiyordun; dünyayla senin arandaki köprüler sonsuza dek atılsın istiyordun. Ama sen bir hiçsin, dünya ise öyle kocaman sözcük ki: Büyük bir şehirde başıboş dolaşmaktan, birkaç kilometre uzunluğundaki cepheler, vitrinler, parklar ve rıhtımlar boyunca yürümekten başka bir şey yapmadın hiç. Alıntı-8 En yüksek tepelerin doruğuna ne diye tırmanasın ki, sonradan inmek zorunda kalacak olduktan sonra; inince de, yaşamını oraya nasıl çıktığını anlatarak geçirmemen mümkün mü? Alıntı-9 Tanı koymaya alışık değilsin ve bunu yapmak da istemiyorsun. Seni rahatsız eden, seni duygulandıran, seni korkutan, ama bazen de coşturan şey başkalaşmanın aniliği değil, aksine, bunun bir değişim olmadığı, hiçbir şeyin değişmediği, -bunu ancak bugün bilsen de- öteden beri böyle olduğun duygusu, o belirsiz ve ezici duygu; çatlak aynadaki bu yüz senin yeni yüzün değil, maskeler düştü sadece, odanın sıcaklığı onu eritti, uyuşukluk onları yerinden söktü. Doğru yolun, güzel kanaatlerin maskeleri. Alıntı-10 Dünyanın karşısında kayıtsız kişi ne cahildir ne de düşman. Uyuyan Adam Pdf indir