OCAK / ŞUBAT 2012
İÇİNDEKİLER
Türkiye, Petrol, Kimya, Lastik İşçileri Sendikası Yayın Organı
PETROL-İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU Mustafa ÖZTAŞKIN Genel Başkan Ali Ufuk YAŞAR Genel Sekreter İbrahim DOĞANGÜL Genel Mali Sekreter Nimetullah SÖZEN Genel Örgütlenme ve
Sendikal Güç Birliği Platformu’nun Türk-İş Genel Başkanlığına aday gösterdiği Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, Genel Kurulda yaptığı konuşmada, hedeflerinin Türk-İş’i ayağa kaldırmak olduğunu söyledi.
Eğitim Sekreteri Ahmet KABACA Genel Yönetim Sekreteri SAHİBİ Türkiye,Petrol,Kimya, Lastik İşçileri Sendikası Petrol-İş Adına Genel Başkan
Mustafa ÖZTAŞKIN Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Mehmet YILMAZ Grafik Tasarım ve Uygulama
Zeynep ALTUN Yönetim Yeri Altunizade Mah. Kuşbakışı Cad. No:23 34662 Yerel, süreli ve aylık yayın e-mail:merkez@petrol-is.org.tr Web Adresi: www.petrol-is.org.tr Tel: (02l6) 474 98 70 (l0 Hat) Fax: (02l6) 474 98 67 Baskı : Ezgi Matbaası Sanayi Caddesi Altay Sokak No:10 Çobançeşme/Yenibosna-İSTANBUL Tel: 0212 452 23 02 - 654 94 18
Baskı Tarihi: 26.01.2012
Pakpen işçileri Petrol-İş’te örgütlendi................................................................2 Recordati İlaç’ta TİS yetkisi almaya kararlıyız....................................................4 Polyplex Europa’da hukuksal zafer....................................................................5 Türkiye’nin yüreğini yakan faciada 35 insanımızı kaybettik.....................................................................................6 Depremzedeye 60 bin TL yardım......................................................................7 Emeğin Gündemi..............................................................................................8 Küresel sendikalardan Erdoğan’a uyarı...........................................................13 Öztaşkın: 2012 Türkiye işçi sınıfına da bahar rüzgarları estirecek................................................................................16 Şube Genel Kurulu/Akyüz yeniden seçildi.......................................................18 Toplu iş sözleşmeleri......................................................................................20 Eğitim..............................................................................................................23 Lojmanlar.......................................................................................................30 Türk-İş Genel Kurulu......................................................................................31 Gazeteci ve Akademisyenlerin değerlendirmeleri...........................................................................................42 ICEM’in 5. Dünya Kongresi............................................................................60 Enflasyon çift haneli.......................................................................................62 Türkiye basın ve ifade özgürlüğünü yargılıyor................................................63 Kamu emekçileri alanlarda.............................................................................66 Dosya.............................................................................................................69 Ziyaretler........................................................................................................85 Şube etkinliklerimiz........................................................................................86 Vefat ve başsağlığı..........................................................................................88
BAŞYAZI
Örgütlenme öncelikli, mücadeleleri ortaklaştıran, ilkeli ve programlı bir emek hareketi yaratmalıyız
Değerli üyelerimiz, değerli okurlar; Genelde Türkiye sendikal hareketi özelde de Petrol-İş açısından oldukça yoğun geçen 2011 yılının ardından 2012 yılının da işçi sınıfı için zorlu geçeceğinin bütün işaretleri daha şimdiden mevcut. Siyasi iktidarın programında yer alan ve Ulusal İstihdam Stratejisi başlığı altında gündeme getirilen esnekleşme ve hak kaybı yaratacak düzenlemelerin yanısıra, Bakanlar Kurulu'ndaki Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağı'nın yasalaşması durumunda ortaya çıkacak yeni çalışma yaşamı tablosu önümüzdeki en kritik gündemleri oluşturuyor. Sermaye ve siyasi iktidar kıdem tazminatı konusunu bir türlü gündemlerinden düşürmek istemiyor, kıdem tazminatını işverenin üzerinde bir yük olarak gören sermaye bu yükten bir an önce kurtulma taleplerini sürekli gündemde tutuyor. Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden birini de yeni Anayasa konusu oluşturuyor. Sendikaların bu konuda aktif bir tutum ortaya koymaları gerekiyor ancak Türk-İş bu konuda da ciddi bir hazırlık yapmamıştır. Oysa Türkİş'in önce hukukçularını, sonra Başkanlar Kurulu’nu toplayıp Anayasa konusunda bir çalışma yapması gerekirdi. Anayasa konusu Türk-İş Genel Kurulu’nda da tartışılmadı. Bizler Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti olması yanında Anayasa'nın eşitlikçi, özgürlükçü bir Anayasa olmasını, sosyal hak, sosyal eşitlik ilkelerinin Anayasa'da güvence altına alınmasını talep ediyoruz. TÜSİAD’ın talep ettiği gibi sadece bireysel özgürlüklerin değil, toplu özgürlüklerin, sendikalaşma hakkının da güvence altına alınmasını istiyoruz. Durum öyle gösteriyor ki siyasi iktidarın ve sermayenin emeğe yönelik bitmez tükenmez saldırıları bu dönemde de sürecek. O halde emekçilerin de “bitmez tükenmez bir enerjiyle” bu saldırılara karşı koyması gerekiyor. Türkiye sendikal hareketinin artık uyanık ve enerjik bir hale gelmesi, bu ağır gündemler karşısında ortak, güçlü tavırlar ge-
liştirmesi zorunlu. Yeni dönemde mücadeleci olmayan bir sendikal hareketin hiçbir şansı olamayacağı, iktidar ve sermaye ile uyumlu sendikacılık pratiklerinin mevcut durumu bile korumaya hizmet edemeyeceği çok açık olarak görülecektir. Örgütlenme öncelikli, mücadeleleri ortaklaştıran, ilkeli ve programlı bir emek hareketi yaratma görevinin ilk ciddi adımları 2012 yılı içinde atılmak durumundadır. Sendikal Güç Birliği Platformu daha önce ilan ettiği gibi Türk-İş Genel Kurul'u sonrasında çalışmalarını bu yönde sürdürecektir. Diğer emek örgütleriyle ve emek dostlarıyla dayanışma içinde başka türlü bir sendikal hareketin bugünden inşa edilmesi için çalışacaktır. Türk-İş Genel Kurul'unda alınan kararların öncelikli takipçisi bizler olacağız. Sendikal Güç Birliği Platformu olarak yaptığımız bölge toplantıları ve Türk-İş Genel Kurul salonunda yaşananlar bize Türkiye işçi sınıfının arayış içinde olduğunu, yaşananlar karşısında ciddi bir tepki biriktirdiğini göstermiştir. Şimdi sendikalara düşen, bu arayışları somut mücadele hedeflerine yöneltmek ve tepkileri örgütlü hale getirmek olmalıdır. Sendikal Güç Birliği Platformu altı aylık programını oluşturmuştur. Yeni Anayasa, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 1 Mayıs 2012 şu andaki en önemli gündem maddelerimiz. SGBP sendikal harekete yeni bir güç katacak, yeni bir umut yaratacaktır. Dünyada yeni bir dönem açılıyor. Arap halklarının özgürleşme hareketlerinden ABD'deki Wall Street İşgaline; Yunanistan emekçilerinin büyük direnişine kadar dünyanın her yerinde kapitalizmin tahammül sınırlarını aşan adaletsizliklerine ve otoriter rejimlere karşı eşitlik ve özgürlük rüzgârları yeniden güçlü biçimde esiyor. Bu bizleri de umutlandırıyor, esin kaynağı oluyor. 2012 yılının Türkiye işçi sınıfı ve emek hareketi için de bahar rüzgarları taşıyacağına inanıyoruz. Mustafa ÖZTAŞKIN Genel Başkan petrol-iş
1
ÖRGÜTLENME
Pakpen işçileri Petrol-İş'te örgütlendi Konya Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren ve PVC kapı, pencere, panjur, kepenk sistemleri üreten PAKPEN Plastik Boru ve Yapı Elemanları Sanayi ve Ticaret A.Ş. firması işçileri Petrol-İş Ankara Şubesi'nce örgütlendi.
500 işçinin çalıştığı Pakpen'de örgütlenen sendikamızın çoğunluk tespiti için yaptığı başvuruya Çalışma Bakanlığı olumlu yanıt verdi. Ancak bakanlığın olumlu yanıtına Pakpen işvereni itiraz ettiği için konu yargıya (Konya 3. İş Mahkemesi) taşındı. Diğer yandan sendikamızın Pakpen işyerindeki örgütlenme sürecinde işten çıkartılan 11 Pakpen işçisinin de işe iade davası sürüyor. Petrol-İş yöneticileri Pakpen'de... Genel Sekreterimiz Ali Ufuk Yaşar, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Nimetullah Sözen, Ankara Şube Başkanımız Şuayip Gül ve şube yöneticilerimizin fabrikaya giderek birkaç kez ziyaret ettiği Pakpen üyeleri ile Eğitim servisimiz de bir gün süren bir eğitim ve tanışma toplantısı gerçekleştirdi.
2
petrol-iş
Pakpen işçileriyle toplantı Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Nimetullah Sözen, Ankara Şube Başkanımız Şuayip Gül, Ankara Şubemiz İdari Sekreterimiz Sabri Polat, Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Temel Diktaş, Murat Yıldırım ve İbrahim İnci'den oluşan Petrol-İş yöneticilerinin katılımıyla 29 Kasım'da
Tes-İş Sendikası Konya Şubesi'nde Pakpen işçileriyle bir toplantı yapıldı. Toplantıda Pakpen işçilerine hitaben bir konuşma yapan Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, Pakpen işyerindeki çalışanların çok büyük bir bölümünün Petrol-İş'e üye olduğunu ancak örgütlenme sürecinin yargıya taşındığını belirterek yargı sürecini bekleyeceklerini söyledi.
Öztaşkın bu arada Pakpen işvereni ile de diyalog yolunun açıldığını, karşılıklı anlayışla bu sürecin devam edeceğini umduklarını söyledi. Toplantı sonrasında Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın ve beraberindeki heyet, Pakpen işyerini ziyaret ederek İnsan Kaynakları Müdürü Ramazan Nugay ile görüştüler. Üretim Müdürü Hüseyin Mandacı da Pakpen'in dev entegre
üretim tesislerini Petrol-İş yöneticilerine gezdirdi. Üretim birimlerini, Pakpen işçilerini fabrikada
ziyaret eden yöneticilerimiz daha sonra fabrikadan ayrıldılar. Petrol-İş Sendikası olarak yargı sürecinin en kısa sürede olumlu sonuçlanarak Pakpen işvereniyle toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başlanacağını öngörüyoruz.
Erze Plastik işvereni Petrol-İş'i tanıdı, TİS görüşmeleri başladı
İ
zmir-Kemalpaşa Organize Sanayisi Bölgesi'nde faaliyet gösteren ve İzmir şubemizin 10 Eylül 2009 tarihinde örgütlenme çalışmalarına başladığı ve 250 işçinin çalıştığı Erze Ambalaj ve Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş, işyerinde Petrol-İş'in verdiği hukuk mücadelesi uzun bir aradan sonra yerel mahkemede sendikamız lehine sonuçlandı.
Sendikamız Erze Plastik'te örgütlenmiş ve Çalışma Bakanlığı'ndan da yetki tespitini almıştı. Ancak Erze Plastik işvereni yetki tespitine itiraz etmişti. Dava hala Yargıtay'da sürüyor. Yargı süreci devam ederken Erze Plastik işvereni ile yapılan görüşmeler sonucunda işveren bu işyerinde Petrol-İş Sendikası'nın örgütlülüğünü tanıdı ve toplu iş
sözleşmesi masasına oturdu. Erze Plastik işvereni ile toplu iş sözleşmesi görüşmelerine İzmir Şubemizde 1 Aralık 2011 tarihinde başlandı.Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin sendikamız üyesi Erze Plastik işçilerine, Petrol-İş'e ve şubemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Zafer, sabırla mücadele eden emekçinin hakkıdır.
petrol-iş
3
ÖRGÜTLENME
Petrol-İş üyesi Recordati İlaç çalışanlarıyla bilgilendirme toplantısı yapıldı
İ
Sendikamız Recordati İlaç'ta TİS yetkisini almaya kararlı
stanbul 1 Nolu şubemizin iki yıl önce örgütlendiği, Esenyurt'ta faaliyet gösteren, İtalyan sermayeli Yeni Recordati İlaç ve Hammaddeleri A.Ş. (Yeni Recordati İlaç) işyerinde çalışmakta olan Petrol-İş üyesi işçilerle 8 Ocak'ta Esenyurt, Gala Düğün Salonu'nda bilgilendirme toplantısı yapıldı. 70 üyemizin katıldığı toplantıda İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Reşat Tüysüz, Şube Başkan Yardımcısı Nihat Can, Hukuk Müşavirimiz Av. Serap Özdemir ve örgütlenme uzmanlarımız da işçilerle birlikte oldu. Toplantıda Recordati işyerinde toplu iş sözleşme yetkisi ile ilgili hukuki süreç değerlendirilirken şube yöneticilerimiz ve uzmanlarımız
ve Türkiye'de de iştiraki bulunan, Ortadoğu ve Doğu Avrupa'nın yeni pazarlarında büyüyen varlığıyla Avrupalı bir ilaç grubu. Yeni Recordati İlaç, geniş yelpazeli ilaç üretimi ve krem, merhem, jel gibi ürünleriyle sektörde önemli pazar payına sahip bir firma.
da üyelerimizden gelen soruları yanıtladılar. Sendikamız bu işyerinde örgütlenme çalışmalarını tamamlayarak 2010 yılı Aralık ayında yetki başvurusunda bulundu. Hala devam eden hukuki süreç temyiz aşamasında. 140 üyemizin çalıştığı Yeni Recordati İlaç firmasında yeni iş başı yapanlarla birlikte üye sayımız her geçen gün artı-
yor. 2008 yılında yerli sermayeli Yeni İlaç firmasını satın alarak Türkiye'ye giren Recordati, merkezi İtalya'da olan, başlıca Avrupa ülkeleri
Sendikamız, hukuki süreç yanında uluslararası ilişkileri ve dayanışmayı da sürdürdüğü Yeni Recordati İlaç firmasında Petrol-İş bayrağını dalgalandırmaya ve bu işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalamaya kararlıdır. Yeni Recordati İlaç işverenini Petrol-İş Sendikası'nı tanımaya ve bu işyerinde bir an önce TİS masasına oturmaya davet ediyoruz.
Osel İlaç'ta değerlendirme toplantısı yapıldı
İ
stanbul 2 Nolu Şubemizin örgütlü olduğu Osel İlaç çalışanları ile Beykoz Vakfı'nda 8 Ocak 2012 Pazar günü Genel Sekreterimiz Ali Ufuk Yaşar, 2 Nolu Şube Başkanımız Ecvet Eşlegül ve Sendikamız Hukuk Müşaviri Av.
4
petrol-iş
Serap Özdemir biraraya gelerek istişarede bulundular. Yapılan toplantıda konkordato teklif eden Osel İlaç işvereninin bu talebi 30. 12. 2011 günü mahkemece kabul edildiğinden, fabrikanın son durumu, hukuki süreç ve bundan sonra neler
yaşanabileceği noktaları tartışılarak işyerinin geleceği değerlendirildi ve bilgi alışverişinde bulunuldu. Ayrıca Osel İlaç Baştemsilcisi Selim Çamurcu ve Tuncay Akyol da bu toplantıda yer aldılar.
ÖRGÜTLENME
Polyplex Europa örgütlenmesinde hukuksal zafer...
İşten çıkartılan 20 üyemizin işe iade davalarını kazandık Sendikamız, Polyplex Europa işyerinde sürdürdüğü örgütlenme mücadelesini Petrol-İş'in bayrağı bu işyerinde dalgalanana kadar her alanda sonuna kadar devam ettirecektir. Çorlu İş Mahkemesi Polyplex Europa işyerinden haksız nedenlerle işten çıkartılan 20 üyemizin işe iadesine karar verdi. Polyplex Europa işvereni işten çıkartılan üyelerimizi işe geri almaz ise 1 yıllık ücretleri tutarında işe başlatmama tazminatı ödeyecek. Çorlu Avrupa Serbest Bölgesi'nde faaliyet gösteren Hindistan kökenli Polyplex Europa işçileri Petrolİş'in Trakya şubesinde örgütlenince, işveren 2010 yılı Kasım ayında ilk aşamada 5 işçiyi işten çıkartmıştı. Sendikamızın Polyplex Europa'da örgütlenmesini engellemeye çalışan
işveren daha sonra da değişik gerekçelerle 35 işçiyi daha işten çıkartmıştı. Sendikamız ilk aşamada işten çıkartılan Şenel Seçer, Mete Tacı, Muammer Gedik, Osman Kırcı ve Volkan Çildan adına Çorlu İş Mahkemesi'nde işe iade davası açmıştı. 03/11/2011 tarihinde 5 üyemizin haksız yere, sendikal örgütlenme nedeniyle işten çıkartıldığına hükmeden yerel mahkeme işçilerin işe
iadesine karar verdi. Mahkeme 26 Aralık 2011 tarihinde de 15 üyemizin daha işe iadesine karar verdi. Polyplex Europa işvereni işten çıkartılan üyelerimizi işe geri almaz ise 1 yıllık ücretleri tutarında işe başlatmama tazminatı ödeyecek. Üyelerimizin işe iade davasını kazanan Petrol-İş, işten çıkartılan diğer Polyplex Europa işçilerinin davalarını da takip ediyor. Sendikamızın Polplex işyerinde sürdürdüğü örgütlenme mücadelesi hukuken de zaferle sonuçlanarak ilk davalarını kazanıldı. Davalar şu anda Yargıtay aşamasında. Sendikamız Polyplex Europa işyeri örgütlenmesinde çoğunluğu sağlayarak yetki tespiti için Çalışma Bakanlığı'na başvuruda bulunmuş, Bakanlık'tan da yetki yazısını almıştı. Ancak Polyplex Europa işvereni yetkiye de itiraz etmişti. Yetki itirazı ile ilgili dava ise yerel mahkemede sürüyor. Sendikamız, Polyplex Europa işyerinde sürdürdüğü örgütlenme mücadelesini Petrol-İş'in bayrağı bu işyerinde dalgalanana kadar her alanda sonuna kadar devam ettirecektir. petrol-iş
5
YENİ YILA ULUDERE’DE YAŞANAN BÜYÜK FELEKATLE, BÜYÜK ACIYLA GİRDİK
Türkiye’nin yüreğini yakan faciada 35 genç insanımızı kaybettik
Y
eni yıla barış ve kardeşlik duygularının yükseldiği bir coşkuyla, yeni umutlarla girmek isterken 28 Aralık gecesi Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyü sınır noktasında f-16 savaş uçaklarının bombardımanı ile yaşanan büyük felakette, büyük faciada 35 genç insanımızı yitirmemizle 2012’ye büyük bir acıyla girdik. Sendikamız Merkez Yönetim Kurulu 30 Aralık’ta kamuoyuna yaptığı basın açıklamasıyla, yaşanan olayın bir vahşet olduğuna dikkat çekerek sorumluların yargı önüne çıkarılmaları ve hesap vermeleri çağrısında bulundu. Sendikamızdan yapılan açıklama şöyleydi: “Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyü sınır noktasında 28 Aralık’ta, akşam saatlerinde F-16 savaş uçaklarının bombardımanı ile yaşanan faciada çocuk yaşta, genç 36 insanımız hayatını kaybetti, 3 yurttaşımız da yaralandı. Yaşanan bu büyük felaket, bu büyük acı Türkiye’nin yüreğini dağladı, hepimizi derinden üzdü, sarstı. Bu vahşete yol açanları kınıyor ve bir an önce yargı önüne çıkarılarak hesap vermelerini talep ediyoruz. Sivil köylülerin hava bombardımanıyla vahşice öldürülmesi hiçbir gerekçeyle, bahaneyle, yalanla geçiştirilemez.
Bombardımanın göz göre göre sivil halkı hedef alan bir noktaya ulaşmasında sorumluluğu olanlar araştırmalı ve yargıda hesap vermelidirler. Bu facianın yaşanmasında köylülerin kaçakçılık yaptığına ilişkin iddialar da gerekçe gösterilemez. Petrol-İş Sendikası olarak bu büyük faciada yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz. Kaybolan yurttaşlarımızın bir an önce bulunmasını temenni ediyor, yakınlarını kaybeden vatandaşlarımızın acılarını paylaşıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Kırıkkale’deki patlamada Harb-İş üyesi dört işçi kardeşimizi kaybettik
K
ırıkkale’de Türk Silahlı Kuvvetleri Askeri Mühimmat Deposunda yaşanan kazada Harb-İş üyesi Salih Erkeç, Adnan Dağdeviren, Samet Aygar ve Cezayir Çalışkan adlı işçi kardeşlerimizin hayatını kaybetmesinden derin üzüntü duyduk. Kazada yaşamını yitiren Harb-İş üyesi kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ai-
lelerine, yakınlarına, çalışma arkadaşlarına ve Harb-İş camiasına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Şırnak - Uludere’de yaşanan ve 35 genç insanımızın yaşamını yitirdiği acı olaydan sonra Kırıkkale’de de böyle bir kazayla işçilerin yaşamını yitirmesi yeni bir yıla girerken ve yeni yılın ilk günlerinde yaşanan acıları daha da ağırlaş-
tırdı. Bu tür işyerlerinde çalışanlar her zaman ölüm ve yaralanma riski altında, zor koşullarda görev yapmaktadırlar. Bu tür riskli işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine daha fazla dikkat edilmesini ve bu kazada sorumluluğu olanların araştırılmasını talep ediyor, kazada yaşamını yitirenlerin yakınlarının acılarını paylaşıyoruz.
Tüpraş ve Petrol-İş’ten depremzedeye 60 bin TL
Yardım Vali Karaloğlu’na teslim edildi 23 Ekim 2011 günü tüm ulusumuzu acıya boğan deprem felaketinin ardından Tüpraş çalışanları ve Petrol-İş Sendikası ile başlatılan, Van’a Yardım Kampanyası sonucunda 60 bin TL. Toplandı. Kampanyamıza ilişkin nakdi yardım 13 Ocak 2012 tarihinde Van Valilik hesabına yatırıldı. Aynı gün Tüpraş Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Bayraktar ile sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Petrol - İş Sendikası Batman Şube Başkanı Mustafa Mesut Tekik, Vali Münir Karaloğlu’nu makamında ziyaret etti. Heyet, tüm Tüpraş çalışanları adına afet sırasında yaşamlarını kaybeden yurttaşlarımız için başsağlığı dileğinde bulundular. Van Valiliği Makamına yazılan yazıda da “23 Ekim 2011 günü tüm ulusumuzu acıya boğan deprem felaketinin ardından Tüpraş Ailesi ve Petrol-İş Sendikası olarak yeniden yapılanmanıza katkı sağlamak amacıyla çalışanlarımıza yönelik düzenlediğimiz kampanyada toplanan 60.000 TL. Van Valiliği Vakıfbank TR74 0001 5001 5800 7299 3312 54 hesabına yatırılmıştır.” denildi. Ziyaret sonrasında Van Valiliği Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın’ın nezdinde, Petrol-İş Sendikası’na depremzedeler adına teşekkür mektubu gönderdi. Yardım kampanyamızı tamamlarken, bir daha böylesi bir afet yaşanmaması temennisi ile duyarlılık gösteren tüm Tüpraş çalışanlarına, Petrol-İş üyelerine teşekkür ediyor, yardımlarımızın depremzedelerin acılarını bir miktar da olsa dindirebilmesini diliyoruz.
YASA ÇIKMAZSA BİRÇOK SENDİKA BARAJA TAKILACAK
Hükümet yasa değişikliğini Meclis’e getirmedi! Çalışma yaşamını ilgilendiren ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu’na sunulan 3 taslak hala görüşülüp TBMM’ye sevk edilemedi. Hala Bakanlar Kurulu’nda görüşülmeyi bekleyen 2821 sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası’nın birleştirilmesiyle hazırlanan Toplu İş İlişkileri Yasa Taslağı, Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa Taslağı, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Taslağı işçi-memur tüm çalışanların haklarını düzenliyor. İşçilerin haklarını düzenleyen Top-
lu İş İlişkileri Yasa Taslağı’nın işkolu istatistiklerinin yayımlanacağı bu ay sonuna kadar yasalaştırılması gerekiyor. Yeni taslakta iş kolu barajı binde 5’e düşürülüyor. Eğer Sosyal Güvenlik Kurumu işkollarındaki işçi sayısı ve sendikaların üye sayısı istatistiklerini Yasa çıkmadan yayınlarsa birçok sendika yüzde 10 barajına takılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 1984’ten bu yana her yıl Ocak ve Temmuz aylarının 17’sinde yayımlanan ‘Bir işkolunda işçi sayısı ve sendikaların üye sayısı’ ile ilgili istatistikler 2009 yılından beri
açıklanmıyor. Sendikalar yayınlanan istatistiklere göre yetki belgesi alıyor ve işverenle toplu iş sözleşme imzalıyor. Eğer yasa çıkmadan istatistikler yayınlanırsa bir çok işçi sendikası yüzde 10 barajına takılma ve TİS imzalayamama tehlikesi ile karşı karşıya kalabilecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde, 1/8/2010 tarihinden itibaren kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alıyordu.
EMEĞİN GÜNDEMİ
UİS, KIDEM TAZMİNATI, 2821, 2822 SAYILI YASALAR VE YENİ ANAYASA GÜNDEMİN EN ÖNEMLİ KONULARI
Emek, yeni yıla da ağır sorunlarla girdi... 12 Haziran 2011 genel seçimleri sonucu iktidara gelen AKP'nin bu dönemde uygulayacağı ekonomi politikalarına ilişkin 61. Hükümet Programını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 8 Temmuz 2011 tarihinde TBMM'de okudu. Programda, işçilerle, emekçilerle ilgili olarak öne çıkan en önemli konular, Kıdem Tazminatı, Ulusal İstihdam Stratejisi, 2821 sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmeleri Grev ve Lokavt Yasaları. Yeni Anayasa da gündemin en önemli konuları arasında...
H
ükümetin programında, işçilerle, emekçilerle ilgili olarak öne çıkan en önemli konular, Kıdem Tazminatı, Ulusal İstihdam Stratejisi, 2821 sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmeleri Grev ve Lokavt Yasaları. Yeni Anayasa çalışmaları da gündemin en önemli konuları arasında yer alıyor. Ülkemizde işçilerin, emekçilerin, Pet8
petrol-iş
rol-İş üyelerinin en fazla gündemini oluşturan konuların başında gelen kıdem tazminatı ile ilgili Hükümet Programda geçen ifadeler aynen şöyle:
nunu kazanılmış hakları koruyan ve bütün işçilerin kıdem tazminatlarını garanti altına alan bir fon teşkil etmek suretiyle, sosyal taraflarla istişare içinde çözeceğiz. “
“İşçilerimizin büyük çoğunluğunun alamadığı, işletmelerimizin üzerinde ödeme baskısı oluşturan, çalışma hayatının en önemli sorun alanlarının başında gelen kıdem tazminatı soru-
Programının açıklanmasının hemen ardından kıdem tazminatı konusu Türkiye’nin gündemine oturdu. Kıdem tazminatları konusu 1962 yılından beri işverenlerin ve hükümetlerin gün-
deminde oldu. 75 yıl önce 1936 yılında yürürlüğe giren ve çalışanların vazgeçilmez kazanımı olan kıdem tazminatının kaldırılması veya fona devredilmesi konusu son 20 yıldır zaman zaman gündeme getirilmektedir. AKP'nin 61. Hükümet programını açıklamasıyla yine tartışmalar başladı. Kıdem tazminatı, işçinin iş sözleşmesinin devamı süresince, her geçen tam yıl için hizmet akdinin yasada sayılan nedenlerden biriyle son bulması halinde işverence işçiye ya da mirasçılarına yapılan bir ödemedir.
MEVCUT DÜZENLEMEDE KIDEM TAZMİNATI NASIL HAK EDİLİYOR? Mevcut yasal düzenlemeye göre kıdem tazminatına hak kazanabilmek için iş sözleşmesinin
Kadın işçilerin evlendikleri tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi istekleriyle ayrılmaları gerekmektedir.
İşveren tarafından suçlu çıkarma halleri dışındaki sebeplerle feshedilmesi,
Yaş dışında, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını dolduran işçilerin kendi istekleriyle işten ayrılmaları gerekmektedir. Bu hallerde işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.
İşçi tarafından mazeretli ayrılmalar ve zorlayıcı sebepler nedeniyle feshedilmesi, İşçinin muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle feshedilmesi,
Kıdem tazminatının tarihi...
İşçinin ölümü sebebiyle,
Kıdem tazminatı konusunda ilk defa, 1936 yılında yürürlüğe giren ilk İş Yasasında, bütün işçiler hakkındaki fesihlerde, 5 seneden fazla olan her tam iş senesi için 15 günlük ücret tutarında tazminat verileceği düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenlemede, fesih için hiçbir gerekçe aranmamış ve feshin kimin tarafından yapıldığı da önem arz etmemiştir. Aranan tek şart işçinin 5 iş senesini doldurmasıdır.
Emeklilik veya malullük yahut toptan ödeme almak amacıyla feshedilmesi,
1950 yılında, kıdem tazminatını düzenleyen yasa hükmünde yapılan değişiklikle kıdem tazminatı alabilmek için 5 yılını doldurmuş olma şartı, 3 yıla düşürülmüş ve askerlik hizmeti nedeniyle fesih halinde kıdem tazminatı alınacağı hükmü yasaya ilave edilmiştir. Bu değişiklikten iki yıl sonra 1952 yılında emeklilik veya toptan ödeme almak amacıyla iş akdini fesheden işçinin de kıdem tazminatına hak kazanacağı hükmü yer almıştır. 1967 yılında yapılan değişiklikle, işçinin ölümü halinde
tazminat tutarının mirasçılarına ödeneceği hükmü ilave edilmiştir. Daha sonra 1971 yılında 1475 sayılı İş Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 14. maddesinde kıdem tazminatı düzenlenmiştir. 1975 yılında yapılan değişiklikle, kıdem tazmi-
Kıdem tazminatının üst sınırı, en yüksek devlet memurunun bir hizmet yılı için alacağı emeklilik ikramiyesini geçemeyecektir. Kıdem tazminatının süresinde ödenmemesi halinde mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesi esası getirilmiştir.
natına hak kazanılacak üç yıllık çalışma süresi bir yıla indirilmiş ve her geçen tam yıl için ödenecek kıdem tazminatı miktarı, 15 günlük ücret tutarından 30 günlük ücret tutarına çıkarılmıştır.
KIDEM TAZMİNATI FONA DEVREDİLİRSE İŞÇİLER NELERİ KAYBEDECEK? 2003 yılında, 1475 sayılı Kanun kıdem tazminatını düzenleyen 14. maddesi hariç yürürlükten kaldırılmış olup 4857 sayılı İş Yasası yürürlüğe girmiştir. 4857 sayılı İş Yasasında kıdem tazminatı için bir fon kurulması öngörülmüştür. AKP Hükümeti de, TBMM'de 61. Hükümet Programı'nı açıklarken “Kıdem Tazminatı Fonu”nun kurulacağını açıkça ifade etmiştir. Kıdem tazminatı uygulamasının kaldırılarak kıdem tazminatı fonu getirilmesi işçilerin aleyhine olacaktır. Fonun uygulanmaya başlaması halinde; İşçilerin bağlı oldukları kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı bağlanması yahut toptan ödeme almak amacıyla hizmet akitlerini feshetmeleri halinde, İşverence hizmet akdinin feshedilmesi durumunda işçinin hak kazandığı yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla ilgili kuruma veya sandığa başvurması halinde,
gari ücret olarak gösterilenler de, çok az bir kıdem tazminatı alabileceklerdir. Kurulacak olan fon, daha önce uygulanan Tasarrufu Teşvik Fonu veya Konut Edindirme Fonu gibi fonlarda olduğu gibi, Devlet tarafından kullanılacaktır. Bu fon en çok Devletin işine yarayacaktır. Fon yürürlüğe girmeden önce çalışanlar için eski uygulamanın geçerli olacağı, yani işverence ödeneceği, fon yürürlüğe girdikten sonraki çalışmalar için fona başvurulacağı ve işçilerin kazanılmış haklarının korunacağı ifade edilmekte ise de, bu söylemler yukarıda belirttiğimiz gibi gerçek değildir, aldatmacadır. Kıdem tazminatlarının kaldırılması veya fona aktarılması konusunda tartışma yaratılarak kamuoyu yoklaması yapılmaktadır. Türk-İş'in 8-11 Aralık tarihinde yapılan son Genel Kurulu'nda kıdem tazminatının kaldırılmasının genel grev gerekçesi sayılacağı karar altına alınmıştır.
Adına en az 10 yıl Fona prim ödenen işçinin isteği halinde, İşçinin ölümü halinde kanuni mirasçıları kıdem tazminatına hak kazanacaklar. Diğer durumlarda askerlik, evlilik, işçinin işveren tarafından işten çıkarılması veya işçinin haklı sebeple işini bırakması hallerinde ve yaş nedeniyle emekli olamayanlara kıdem tazminatı ödenmeyecektir. Yine kıdem tazminatına esas işçinin 30 günlük ücreti hesaplanırken, bir yıl içinde işçiye ödenen her türlü maddi menfaatler dikkate alınmaktadır. Yani, giydirilmiş ücret üzerinden kıdem tazminatı ödenmektedir. Fona ödenecek miktar işçinin brüt ücreti ile sınırlı olduğu için kıdem tazminatına esas ücreti de düşecektir. Ayrıca kayıt dışı çalışanlar hiçbir şekilde kıdem tazminatı alamayacakları gibi, ücretleri yüksek olmasına rağmen as-
ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ
Yine Başbakan Erdoğan'ın okuduğu 61. Hükümet Programında Ulusal İstihdam Stratejisi ile ilgili olarak da şu ifadeler yer alıyor: “İşsizliği kalıcı bir şekilde çözmeyi amaçlayan, 22 adet somut hedef ile 102 politika ve tedbirden oluşan Ulusal İstihdam Stratejisini kararlılıkla uygulayacağız.” Önceki Hükümet döneminde açıklanan “ulusal istihdam stratejisi 10
petrol-iş
sunum özeti”nde işsizliğin çözümü olarak işçi hak ve çıkarlarını geriye götüren bir dizi tedbir yer almıştı. Ulusal istihdam stratejisinde yer alan Asgari ücretin bölgeselleşmesi, Esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması, Özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilmesi gibi yaklaşımlar kazanılmış hakları geriye götürecek olan yaklaşımlar-
dır. Hükümet programında ise bunların “kararlılık”la uygulanacağından bahsediliyor. Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) AKP hükümetinin geçtiğimiz dönemde işgücünün ve istihdamın esnekleştirilmesi ile ilgili gündemine aldığı düzenlemeleri, emeğe ve emek süreçlerine ilişkin genel bir stratejinin içerisine yerleştirmiştir. Aynı stratejinin bu yıl emeğe saldırı politikalarının temelini oluşturacağı anlaşılmaktadır.
2821 SAYILI SENDİKALAR VE 2822 SAYILI TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ GREV VE LOKAVT YASASI
Hükümet, işçi ve işveren sendikalarının temsil edildiği konfederasyonlar düzeyindeki kurulda bu yasalar tartışılmaya açıldı ve bir uzlaşıya varıldı. Bu görüşmelere sendikaları temsilen Türk-İş yönetimi ve uzmanlar katıldılar. 2821 olarak adlandırılan Sendikalar Kanunu ile 2822 olarak adlandırılan Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu birleştirilerek tek bir yasaya dönüştürüldü ve adına da Toplu İş İlişkileri Kanunu denildi. Bu yasalarda öngörülen değişiklikleri dergimizin geçen sayısında vermiştik. Çalışma hayatını düzenleyen 2821 ve 2822 sayılı yasalar geçtiğimiz dönemde değiştirilememiştir. Sendikalarımızın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için gerekli olan yüzde 10 barajı halen varlığını korurken, iş kolu istatistiklerinin SGK verilerine göre yayınlanmasını öngören yasa hükmü ise 2012 yılında uygulamaya sokulacak. İş kolu istatistiklerinin yasa değişmeden, yani iş kolu barajı düşürülmeden SGK verilerine göre yayınlanması halinde ise bir çok sendikamız toplu iş sözleşme yapabilme yetkisini kaybedecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 12 Eylül yasaları olarak bilinen ve işçilerin örgütlenmesinin
önündeki en büyük engelleri oluşturan 2821 sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası'nda değişiklikler öngören ve iki yasanın birleştirilmesiyle hazırlanan Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarı Taslağını Bakanlar Kurulu'na sundu. Ancak bu tasarıda grev yasakları hala korunuyor. Sözleşme prosedürlerinin sadeleştirilmemesi, kolaylaştırılmaması, sürelerin uzun tutulması, arabulucuk makamının korunması, Yüksek Hakem Kurulu makamının korunması, grev yasaklarının önemli ölçüde korunması, grev ertelemenin yine Bakanlar Kuruluna verilmesi, ayrıca genel grev hakkının, dayanışma grevi hakkının tanınmamış olması bu yasaların birçok eksikliklerle Bakanlar Kuruluna sunulduğunu gösteriyor. Bu yasalar 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yeni anayasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte 1983 yılında yürürlüğe girdi. Bu yasalar yasakçı, baskıcı, özgürlüklerden uzak, sendikaları ve sendikacıları kalıba sokmayı hedefleyen, toplu iş sözleşmesi yapma yerine yapmamayı, grev yapma yerine yaptırmamayı, örgütlenme yapma yerine yaptırmamayı hedefleyen yasalardı. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye'yi listeye alarak bu yasaların değiştirilmesini istiyor. Diğer taraftan AB İlerleme Raporlarında
bu yasaların değiştirilmesi için Türkiye'ye telkinlerde bulunuluyor. Fakat bugüne kadar işbaşına gelen iktidarlar, çeşitli yasa tasarıları hazırlamalarına rağmen bu yasalarda bir değişikliğe gitmediler. Yeni taslak ILO ve AB standartlarından uzak Yapılan değişikliklerde uluslararası normlara, ILO'nun sözleşmelerine uyulmadı. AB'nin bu konudaki yaklaşımları ve uyarıları dikkate alınmadı. Bu yasa değişikliklerin amacının, uluslararası sözleşmelere Türkiye'deki yasaları uyumlu hale getirmek olduğu iddia edilse de buna uyulmadı. Bu yasalar, uluslararası sözleşmeleri baz alarak hazırlama yerine tamamen Türkiye'nin kendi koşullarını gözeten, işyerlerini koruyan, grev yapmayı engelleyen, sözleşmeyi zorlaştıran birçok hükümler içermektedir. Dolayısıyla biz bu yasa tasarısına temkinli yaklaşıyoruz. Elbette bazı değişikliklere, noter şartlarının kalkması, barajların indirilmesi gibi konulara olumlu bakıyoruz. Ancak özellikle grev yasaklarının işkolumuzda korunması bizim açımızdan hayal kırıklığı yaratmış durumda. Oysa daha önceki tartışmalarda bu grev yasaklarının kaldırılacağı ifade edilmişti. Son dakikada bu grev yasakları tekrar tasarıya konulmuş. Değişikliklerin bir olumlu tarafı 28 olan işkolu sayısının 18'e indirilmiş olması. Burada da ILO'nun normu aslında 16'dır ve en üst sınırdır. Bu sayı 810'a çekilebilir. Tam ILO standartlarına uyulmamış ama o sayıya yaklaşılmış. Yasa değişikliklerinde olumlu yönler var ama olumsuzlukları da bizim için hayal kırıklığı yarattı. Küresel sendikalar da Başbakan Erdoğan'a konuyla ilgili hayal kırıklıklarını belirten bir mektup gönderdi. petrol-iş
11
DEMOKRATİK, ÖZGÜRLÜKÇÜ, EŞİTLİKÇİ VE SOSYAL BİR ANAYASA İSTİYORUZ
S
endikamızın da içinde bulunduğu emek ve demokrasi güçlerinin muhalefetine rağmen darbe döneminde kabul edilmiş olan 12 Eylül Anayasası, yıllar içinde uğradığı değişikliklere ve son referandumla getirilen düzenlemelere karşın, hiçbir şekilde demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir nitelik kazanmamıştır.
Özellikle 1980 darbesi ürünü olarak görülen Anayasa, temel hak ve hürriyetleri insan haklarına aykırı bir şekilde kısıtlayan, idarenin keyfiliğini artıran, getirdiği kurum ve kurallarıyla, askerin TBMM ve Hükumet üzerinde etkinliğini artırdığı ve sürdürmesine neden olduğu, çalışma hayatına ilişkin düzenlemelerinde emeğin değil sermayenin korunmaya değer görüldüğü bir Anayasa olması nedenleriyle toplum tarafından sürekli eleştirilmiştir. Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının devlet tarafından güvence altına alınması gerekirken tam aksine, Anayasa ile yasaklama ve sınırlama yolu seçilmiştir. Petrol-İş, anayasa konusunda taahhütlerini yerine getirmemiş iktidarlar karşısında uzun yıllardır demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir Anayasa talep etmektedir. Bugünlerde gündeme gelen çeşitli anayasa taslaklarının da bizim muradettiğimiz çerçevede olmadığı gözlenmektedir. Anayasanın emeğin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir şekilde yeniden düzenlenmesi, öncelikli gündemlerimizdendir. Sendikamız sosyal hakların ve toplu hak arayışlarının güvence altına alındığı bir anayasa talep etmektedir. Çalışma yaşamıyla ilgili olarak yapılacak tüm düzen-
12
petrol-iş
lemelerde öncelikle Türkiye sendikal hareketinin yüzyılı aşkın mücadele ve birikiminin sonuçları dikkate alınmalıdır. Mevcut Anayasanın 90. maddesinde yer alan “usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşmalar kanun hükmündedir” ifadesi, uluslararası hukukun önemi ve belirleyiciliğine vurgu yapmaktadır. Sendikamız bu çerçevede, Anayasa ve çalışma yasalarında yapılacak tüm düzenlemelerde, özellikle Anayasanın 90. maddesindeki ilkelerin ve uluslararası hukukun hak ve özgürlüklerde sağladığı gelişmelerin esas alınması gerektiğini savunmaktadır. Yapılacak yeni Anayasanın, metin olarak kısa, ayrıntıdan uzak, temel hak ve hürriyetleri sınırlayan değil, çağın ilerisinde güvence altına alan, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasını zorlaştıran bir Anayasa olması gerekir. Anayasa, devlet iktidarını sınırlandıran ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan kurallar bütünü olduğu için genel ilkeler, hak ve özgürlükler ayrıntılı olarak değil, genel hatları ile belirlenmeli, ayrıntılı düzenlemeler ise ilgili kanunlarda yapılmalıdır. Anayasa düzenleyici değil, çerçeve anayasası ol-
Bu doğrultuda hazırlanacak bir Anayasa'da; - Temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, - Sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkı geliştirilmeli ve korunmalı, - Grev yasakları kaldırılmalı, - Toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme hürriyeti olmalı, - Eğitim ve çalışma hayatında fırsat eşitliği sağlanmalı, - Çalışma yaşamında kadın-erkek eşitliği öne çıkarılmalı, - Çalışanların hayat standardını yükseltecek düzenlemeler, Hükumetler için Anayasal yükümlülük olarak düzenlenmeli, - Çocuk istihdamı yasaklanmalı, - İşsizler, Emekliler ve bakıma muhtaç olanlar için sosyal koruma modelleri genişletilmeli, - Sendikal örgütlülüğü engellediği için aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olmaya ilişkin yasak yeniden getirilmeli, - Toplu sözleşme yapmak için barajlar kaldırılmalı, - Üçlü Danışma Kuruluna anayasal nitelik kazandırılmalı, - Kamulaştırma devlet politikası olmalı, Karma ekonomik sistem yeniden kurulmalı,
malıdır. Bilindiği gibi 1961 Anayasası’nda, sendikal hak ve özgürlükler ile toplu sözleşme, grev lokavt hakkı ile ilgili iki madde halinde çerçeve düzenlemesi yapılmıştır. Ancak 1982 Anayasasında, aksine sendikal hak ve özgürlükler ile toplu sözleşme, grev ve lokavt hakları oldukça detaylı olarak düzenlenmiş ve haklar kısıtlanmıştır.
- Sosyal devlet olma anlayışı ile bağdaşmayan, mevcut anayasadaki 65. Maddede, Devletin sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasayla belirlenen görevlerini mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği hükmü kaldırılmalı, yeni anayasada yer almamalıdır. - Pozitif ayrımcılık anlayışı uyarınca her alanda kadın kotaları getirilmelidir. Sonuç olarak yeni anayasa, demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir anayasa olmalı, düzenleyici değil çerçeve anayasası olmalıdır.
ERDOĞAN’A UYARI
Küresel sendikalardan Başbakan Erdoğan'a mektup:
Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağı ILO ve AB standartlarından uzak Küresel sendika federasyonlarının genel başkanları Başbakan Erdoğan'a yazdıkları mektupta “Sayın Başbakan, bizler önerilen Toplu İş İlişkileri Kanunu'ndaki değişikliklerden bazılarının mevcut durumda bir ilerleme sağlayacağını takdir ediyoruz. Ancak, ortak görüşümüz; bir bütün olarak düşünüldüğünde bu değişiklikler temel sendikal hakların, örgütlenme hakkının, toplu pazarlık ve grev hakkının özgürce kullanılması konusunda demokrasi sınavını geçemiyor. Kanun taslağının ILO standartlarına ve Avrupa Birliği normlarına aykırı bir dizi hüküm taşıdığına inanıyoruz” diyerek tasarının ILO ve AB standartları dikkate alınarak Meclis'e sunulması gerektiği konusunda uyardılar.
Sn. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan Türkiye Cumhuriyeti Ankara Türkiye Brüksel, 7 Aralık 2011 Konu: Sendikalar kanununda değişiklikler Sayın Başbakan: Size bu mektubu içinde Türkiye'nin farklı ulusal sendikal merkezlere üye sendikalarının da yer aldığı bütün dünyada yüz milyonlarca işçiyi temsil eden küresel sendikal örgütler adına yazıyoruz. Sendikal hak ve özgürlükler küresel sendikal hareketinin gündeminde öncelik arz etmiştir. Türkiye'deki kardeş sendikalarımız Türkiye hükümetinin onayladığı ancak gerektiği gibi uygulamadığı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hakların uygulanmasında
uzun zamandır büyük engel ve zorluklarla karşı karşıyadır. Yıllardır Türkiye işçi hakları konusunda hem ILO hem de üyelik müzakereleri yürüttüğü Avrupa Birliği tarafından yakından izleniyor. Bizler sendikalar kanununda yapılacak değişilikler konusunda hükümetiniz ile ulusal sendikal merkezler ve işverenler arasında süregiden tartışmaları yakından takip ediyoruz. Sendikal mevzuatı uluslararası standartlara uygun hale getirerek ILO sözleşmelerinin ve AB kriterlerinin bazı gereklerini yerine getirmeye yönelik çabalarınızı takdir ediyoruz. Ancak, özellikle sizin ve partinizin sendikal haklar ve işçi haklarını da içeren daha fazla özgürlük vaadi çerçevesinde kampanya yürüttüğü 12 Eylül 2011 Anayasa Referandumu'ndan sonra, hükümetinizin daha ciddi adımlar atacağını ve sendikal haklar konusunda daha fazla ilerleme kaydedeceğini umuyorduk. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 51. maddesi sendikaya üye olma hak ve özgürlüğünü şöyle tanımlamaktadır: “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini kopetrol-iş
13
rumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.” Ayrıca, Türkiye tarafından onaylanan ILO'nun 87 sayılı Sözleşmesi işçi örgütlerinin tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve faaliyetlerini düzenlemek ve programlarını belirlemek hakkına sahip olduğunu öngörmektedir. Sözleşme şöyle bir hüküm de içermektedir: “Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasını engelleyecek her türlü müdahaleden kaçınmalıdır.” Çalışma Bakanınızın “2821 Nolu Sendikalar Kanunu” ile “ 2822 Nolu Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu”nun yerini alacağı düşünülen “Toplu İş İlişkileri Kanunu” adlı yeni mevzuat taslağını imza için kabinenin bütün bakanlarına gönderdiğini biliyoruz. Bu aynı zamanda bu yasa taslağının öncelikli Hükümet önerisi olarak görüşülmesi ve kanunlaşması için Meclise gitmesini sağlayacaktır. Bu konuda şu noktaların altını çizmek istiyoruz: Sendikal örgütlenmenin önünde önemli bir engel olarak duran sendika üyeliği konusunda noter şartının kaldırılmasını takdir ediyoruz. Ne var ki, önerilen sistem, “edevlet” aracılığıyla sendika-üye ilişkilerini devletin müdahalesine açık hale getiriyor. Bu ise ILO'nun 87 Nolu Sözleşmesi'nin özüne aykırı. Bu sürecin devlet müdahalesi olmaksızın sendikalara ve üyelerine bırakılması gerekmektedir. İşkolu sayısının azaltılmasını ve işverenlerin işyerlerinde farklı sendikaların varlığını toplu sözleşme yetki sürecini sürüncemeye sokama nedeni olarak artık kullanamayacak olmasını olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Sendikaların işleyişlerinin kendi tüzükleri tarafından belirlenmesini sağlayan yeni maddelerin getirilmesi, sendika yönetici kadrolarının korunmasının yeniden sağlanması, hapis cezasının para cezasına çevrilmesi ve işsiz kalan sendika üyelerinin sendika üyeliğinin bir yıl daha devam etmesi ileriye dönük küçük adımlardır. 2821 sayılı mevcut kanuna yönelik bu değişiklik önerilerinin 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nda da benzer değişiklikler yapılmasını zorunlu kılacağını umuyoruz. Bu değişiklikler etkin bir çalışma ilişkileri sistemi oluşturmak için birbirini tamamlayacaktır.
14
petrol-iş
Bu sınırlı değişikliklere rağmen, yeni taslak konusunda yaşadığımız derin hayal kırıklığını dile getirmek istiyoruz. Bu taslak ne bizim beklentilerimizi karşılıyor ne de uluslararası çalışma standartlarına uyuyor. İşkolu, işletme ve işyeri düzeyinde sendikal barajların devam etmesine şiddetle karşı çıkıyoruz. Sendikaların toplu sözleşme yetkisini elde edebilmeleri için bir önkoşul olan yüzde 10 barajını yüzde 0.5'e düşürme önerisine rağmen, daha geniş işkolları oluşturulmasıyla birlikte birçok sendika işkolu düzeyindeki yetkisini kaybedebileceğinden, bu oran örgütlenme özgürlüğü önünde bir engel olmaya devam ediyor. Ayrıca işyeri düzeyinde toplu sözleşme imzalamak için gereken yüzde 50+1 şartının devam etmesi ve işletme düzeyinde bunun yüzde 40+1 düzeyine getirilmesi sendikal haklar konusunda temel ILO standartlarına hâlâ aykırıdır. Daha da önemlisi, yeni taslak, işverenlerin Çalışma Bakanlığı'nın yetki kararlarına itiraz için açtığı davaların yargıda sürüncemeye girmesi konusunda hiçbir yenilik getirmiyor. Türkiye'de işverenlerin sendikanın toplu sözleşme yapması için gerekli çoğunluğu sağlamadığı iddiasıyla açtığı itiraz davaları genel bir uygulama haline gelmiştir. Bu, sendikal hakların tanınmasını önlemek için uygulanan yaygın bir yöntemdir. Ayrıca, yasal işlemler süresince işçiler sık sık işten atılıyor. Bu da yine sendikal hak ve özgürlüklerin açık ihlalidir. Üstelik hepimiz birçok davanın sonuçlanmasının yıllar sürdüğünü biliyoruz. Bu durum sendikaların etkin ve özgür bir şekilde faaliyet yürütmesini önlemekle kalmıyor, aynı zamanda temel sendikal hakların altını oyuyor. Yeni kanun işçilerin bu tür gecikmeler olmaksızın toplu pazarlığa katılmasını sağlayan bir mekanizma öngörmek zorundadır. Grup toplu sözleşmelerinin tanınmasını ve çerçeve sözleşmelerin öngörülmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak, çerçeve sözleşme kavramı iyi tanımlanmalı ve grev hakkını içermelidir. Son olarak maalesef kuşkuyla belirtiyoruz ki, yıllardır süregelen olumuz deneyimler göz önüne alındığında toplu sözleşme yetki süreçlerindeki bütün o bürokratik işleyiş korunmuş olacak. Hâlâ ciddi düzeyde kısıtlanmış olan grev hakkı konusunda mevcut yasada olumlu bir gelişme olmamasının yeni yasa önerilerinin önemli bir temel kusuru olduğunu düşünüyoruz. ILO'nun kabul ettiği “asli hizmet” tanımı-
nın sınırlarını bir hayli aşacak bir şekilde işkollarında grev yasakları varlığını sürdürüyor. Bu açıkça ILO sözleşmelerine aykırıdır. Kanun hâlâ Bakanlar Kurulu'na yasal bir grevi “genel sağlık” ya da “ulusal güvenlik” gibi nedenlerden dolayı kararnameyle erteleme hakkı vermektedir. Geçen yıllarda lastik sanayisi, cam sanayisi ve belediye hizmetlerinde konuyla ilgili ILO'nun tutumunu ve Danıştay kararlarını dikkate aldığımızda, “ulusal güvenlik”, “genel sağlık” gibi bu tür muğlak ifadelerin kullanımının grev hakkının açık bir şekilde ihlal edilmesine yol açtığını görüyoruz. Yeni yasaya göre yerel mahkemelerin böylesi belirsiz bir formülasyon çerçevesinde grev eylemini askıya alma yetkisine sahip olması mevcut yasa hükmünün daha da geriye gitmesine yol açacaktır. Bizler, siyasi grev, dayanışma grevi ve genel grevin yasaklanmasına şiddetle karşı çıkıyoruz. Sayın Başbakan, bizler önerilen Toplu İş İlişkileri Kanunu'ndaki değişikliklerden bazılarının mevcut durumda bir ilerleme sağlayacağını kabul ediyoruz. Ancak, ortak görüşümüz, bir bütün olarak düşünüldüğünde bu değişiklikler temel sendikal hakların, örgütlenme hakkının, toplu pazarlık ve grev hakkının özgürce kullanılması konusunda demokrasi sınavını geçemiyor. Kanun taslağının ILO standartlarına ve Avrupa Birliği normlarına aykırı bir dizi hüküm taşıdığına inanıyoruz. Hükümetinizin önerilen yeni bir anayasanın getireceği özgürlükler vasıtasıyla Türkiye'yi demokratikleştirmek için çaba harcadığını biliyoruz. Fakat, bizler, önce Türkiye'nin 1980 sonrası askeri rejim döneminde getirilmiş baskıcı sendikal mevzuatın bütün kalıntılarının ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Hiçbir vatandaşın ve işçilerin, askeri rejimden kalan kısıtlamaları hak etmediğini düşünüyoruz. Sizi, Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağı'nda, işçilere günlük yaşamlarında daha somut özgürlükler sağlayacak anlamlı değişiklikler yapmaya çağırıyoruz. Bizler, uluslararası sendikal merkezler olarak, Türkiye'deki kardeş sendikalarımızı demokrasi, insan hakları ve sendikal özgürlükler mücadelesinde var gücümüzle desteklemeye devam edeceğiz. İlginize teşekkür ediyoruz. Mektubumuza kısa sürede cevap vermeniz bizi memnun edecektir. Saygılarımızla,
Peter Waldorff, Genel Sekreter Kamu Hizmetleri Federasyonu PSI Sharan Burrow, Genel Sekreter Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC Beth Costa Genel Sekreter Uluslararası Gazeteciler Federasyonu IFJ Jyrky Raina Genel Sekreter Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu IMF John Evans Genel Sekreter OECD Sendikal Danışma Komitesi TUAC Philip Jennings Genel Sekreter Uluslararası Hizmet Federasyonu UNI Klaus Priegnitz Genel Sekreter Uluslararası Tekstil Giyim ve Deri İşçileri Federasyonu ITGLWF Ambet Yosun Genel Sekreter İnşaat ve Ağaç İşçileri Federasyonu BWI David Cockroft Genel Sekreter Uluslararası Nakliyat İşçileri Federasyonu ITF Fred van Leeuwen Genel Sekreter Uluslararası Eğitim Emekçileri Federasyonu EI Benoit Machuel Genel Sekreter Uluslararası Sanat ve Eğlence İşçileri Federasyonu IAEA Manfred Warda Genel Sekreter Uluslararası Enerji Kimya Maden ve Genel İşçi Sendikaları Federasyonu ICEM Ron Oswald Genel Sekreter Uluslararası Gıda, Tarım ve Turizm İşçileri Federasyonu IUF petrol-iş
15
DEĞERLENDİRME
Öztaşkın: 2012 Türkiye işçi sınıfına da bahar rüzgârları taşıyacaktır Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, 2011 yılını Türkiye işçi sınıfı açısından değerlendirirken, 2012 yılında da emeğe yönelik saldırıların devam edeceğine dikkat çekerek bu saldırılara karşı nasıl bir mücadele hattı örülmesi gerektiğini anlatıyor. Öztaşkın'ın yazısının tam metnini yayımlıyoruz...
2011 yılı, Türkiye işçi hareketi için yeni engelleri ve mücadele gündemlerini yarattığı gibi bazı umut verici gelişmeleri de beraberinde getirdi. 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumunda beklediği desteği arkasına alan AKP hükümeti, emeğin haklarını eriten, yokeden yasal düzenlemeleri ardarda gündeme getirirken daha da pervasızlaştı. Sendikal hareketin bağımsızlığını koruyan, sağduyulu kesimlerinin Referandumda hayır oyu kullanılması yönünde yürüttükleri kampanyanın ne kadar isabetli olduğu görüldü. Anayasada istenen değişikliklerin yaptırılabilmesi için işçi sınıfına yönelik olarak ortaya atılan vaatlerin, müjdelerin hiçbiri yaşama geçmediği gibi; torba yasalarla, ulusal istihdam stratejisiyle, kıdem tazminatı fonu tartışmalarıyla yeni kayıpların zemini hazırlandı. İşsizlik sigortası fonunun işsizler için kullanılması gereken fonları sermayeye devredildi, devletin 4/C statüsünde güvencesiz işçi çalıştırması onaylandı, sendikalar kapatıldı. Özetle hükümet, esası emeğin haklarını sis-
16
petrol-iş
temli olarak sınırlandırmak olan neoliberal politikaları daha da çeşitlendirirek sürdürdü ve bunun devam edeceğini de gösterdi. HERŞEYE RAĞMEN İktidarın bu kadar kendine güvenli hareket edebilmesi kuşkusuz karşısındaki işçi direncinin zayıflığıyla ilgili. En büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş'in giderek derinleşen suskunluğu, eylemsizliği işçi hareketinin görünür, ciddi bir muhalefet odağı olmasını engelledi. Türkiye'nin her tarafında ve birçok işkolunda sürdürülen direnişlerin, mücadelelerin ortaya çıkardığı enerji konfederasyonun Ankara'daki merkezine hiç ulaşamadı. Oysa bu dönemde işçi sınıfı olağanüstü direnişlerle örgütlenme iradesini ortaya koydu. Örneğin sendikamızın üyeleri Çorlu'da Polyplex, Gebze'de Bericap işyerlerinin önünde zorlu kış ayları boyunca özverili direnişlerle sendikal örgüt-
lenme haklarını aradılar. Direnişlerin birleştirilmesi, güçlendirilmesi ve büyütülmesi için konfederasyonun ciddi bir çabası olmadı. Direnişçi işçiler ve sendikalar herşeye rağmen aralarındaki dayanışmayı geliştirmesini bildi; konfederasyon ve sendika ayrımlarını aşan ortak eylemlerle sınıf dayanışmasının anlamlı örnekleri yaratıldı. SGBP SENDİKAL ÖNDERLİK İHTİYACINDAN DOĞDU 2011 1 Mayıs'ında Taksim meydanında biraraya gelen yüzbinlerce emekçinin oluşturduğu görkemli tablo emek hareketimiz açısında umut vericiydi. Genç ve dinamik bir emekçi kitlesi uzun yıllar boyunca sürdürülen bir mücadeleyi birlikte kazanmış olmanın verdiği gururu, coşkuyu yaşadılar. İşçi hareketinin ve sınıf dostlarının mücadele birikimlerini ve güçlerini göstermesi açısından bu tablo dikkatle değerlendirilmelidir. Ortaya çıkan gerçek şudur: Türkiye işçi sınıfının her şeye, tüm zaaflarına karşın küçümsen-
bir sendikal hareketin hiçbir şansı olamayacağı, iktidar ve sermaye ile uyumlu sendikacılık pratiklerinin mevcut durumu bile korumaya hizmet edemeyeceği çok açık olarak görülecektir. Örgütlenme öncelikli, mücadeleleleri ortaklaştıran, ilkeli ve programlı bir emek hareketi yaratma görevinin ilk ciddi adımları 2012 yılı içinde atılmak durumundadır.
meyecek bir örgütlenme iradesi, kitlesel gücü vardır. Eksikliği gözlenen; ciddi, tutarlı, ufku açık ve mücadele perspektifi olan bir sendikal önderliktir. 2011 yılının bizce sendikal hareket için en önemli kazanımlarından birisi olan Sendikal Güçbirliği Platformu (SGBP) da işte böyle bir ihtiyaçtan doğdu. Demokratik, mücadeleci ve güçlü bir sendikal hareket yaratmak için biraraya gelen Türk-İş'e bağlı sendikalar 1 Temmuz 2011'de Taksim'de yaptıkları kitlesel bir açıklama ile yürüyüşlerini başlattılar. Ardından Türkiye'nin birçok bölgesinde yapılan bölge toplantıları ile işçi sınıfı içinde yeni bir umudun tohumları atıldı. Sendikal hareketin hem yapısında hem de mücadele yöntemlerinde yaratılması kaçınılmaz hale gelen değişimin öncülüğüne soyunan SGBP kendisini bir kongre hareketi olmakla sınırlamadığını ilan etti ve kendisini tabandan inşa etmek için çaba harcadı. Aralık 2011'deki Türk-İş Genel Kurul'unda Platformun kendi listesiyle ve tümüyle kendi özgücüne dayanarak yürüttüğü mücadalenin uzun yıllar sonra sendikal hareketimizde yeniden bir canlanma yarattığını heyecanla gözlemledik. BİTMEZ TÜKENMEZ ENERJİYLE KARŞI KOYMAMIZ GEREKİYOR 2012 yılının işçi sınıfı için zorlu geçeceğinin bütün işaretleri mevcut. Ulusal İstihdam Stratejisi başlığı al-
tında gündeme getirilen esnekleşme ve hak kaybı yaratacak düzenlemelerin yanısıra, geçtiğimiz günlerde netlik kazanan Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağı'nın yasalaşması durumunda ortaya çıkacak yeni çalışma yaşamı tablosu önümüzdeki en kritik gündemleri oluşturuyor.
SGBP daha önce ilan ettiği gibi Türkİş Genel Kurul'u sonrasında çalışmalarını bu yönde sürdürecek. Diğer emek örgütleriyle ve emek dostlarıyla dayanışma içinde başka türlü bir sendikal hareketin bugünden inşa edilmesi için çalışacak. Türk-İş Genel Kurul'unda alınan kararların öncelikli takpiçisi bizler olacağız. BİZLERİ UMUTLANDIRIYOR Yaptığımız bölge toplantıları ve Türkİş Genel Kurul salonunda yaşananlar bize Türkiye işçi sınıfının arayış içinde olduğunu, yaşananlar karşısında ciddi bir tepki biriktirdiğini gösterdi. Şimdi sendikalara düşen bu arayışları somut mücadele hedeflerine yöneltmek ve tepkileri örgütlü hale getirmek olmalıdır.
Son Genel Kurul'da, Türk-İş genel başkanı Mustafa Kumlu'nun da söylediği gibi: “Hükümetin emeğe karşı bitmez tükenmez saldırılarının önümüzdeki dönemde devam edeceği açık.” O halde bizim de “bitme tükenmez bir enerjiyle” karşı koymamız gerekiyor. Türkiye sendikal hareketinin artık uyanık ve enerjik bir hale gelmesi, bu gündemler karşısında ortak, güçlü tavırlar geliştirmesi gerekiyor. Yeni dönemde mücadeleci olmayan
Dünyada yeni bir dönem açılıyor. Arap halklarının özgürleşme hareketlerinden ABD'deki Wall Street İşgaline; Yunanistan emekçilerinin büyük direnişine kadar dünyanın her yerinde kapitalizmin tahammül sınırlarını aşan adaletsizliklerine ve otoriter rejimlere karşı eşitlik ve özgürlük rüzgârları yeniden güçlü biçimde esiyor. Bu bizleri de umutlandırıyor, esin kaynağı oluyor. 2012 yılının Türkiye işçi sınıfı ve emek hareketi için de bahar rüzgarları taşıyacağına inanıyoruz. Tüm emekçilerin yeni yılını kutluyoruz. Evrensel Gazetesi / 31.12.2011 petrol-iş
17
ŞUBE GENEL KURULU
GEBZE ŞUBE 9. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI
Süleyman Akyüz yeniden Şube Başkanı Gebze Şubemizin 15 Ocak 2012 Pazar günü Gebze Delta Hotel'de yapılan 9. Olağan Genel Kurulu'nda Şube Başkanlığına Süleyman Akyüz, Başkan Yardımcılıklarına Eyüp Akdemir ve Orhanettin Yıldız (Mali) yeniden seçildiler.
G
ebze Şubemizin 15 Ocak 2012 Pazar günü Gebze Delta Hotel'de yapılan 9. Olağan Genel Kurulu'nda Şube Yönetim Kurulu Asil üyeliklerine de Murat Çetinkaya, Ufuk Asker, Dönmez Aytekin, Ramazan Ateş seçildi. Seçimlere Süleyman Akyüz ve Eyüp Akdemir rakipsiz girerken Şube Başkan Yardımcılığına (Mali) aday olan Orhanettin Yıldız yine bu göreve aday olan Şivan Kırmızıçiçek ile yarıştı. Şube Denetim Kurulu asil üyeliklerine Namık Kuşkulu, Selçuk Cihan ve Erdoğan Orak, Şube Disiplin Kurulu asil üyeliklerine de Cihan Türker, Metin Aksu, Ramazan Ongur seçildiler.
baskıların daha da arttığını söyleyerek şunları söylerdi: “Dört yıl önceki genel kurulda ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali gündemdeydi. Bugün bu ülkelere Mısır, Libya, Tunus, Yemen, Suriye eklendi, İran da eklenmek isteniyor. Dünyadaki gelişmeler daha da olumsuz. Ülkemize gelince; asgari ücret Türk-İş'in Yeni bir krize doğru gidiyoruz belirlediği açlık sınırı rakamının da alDaha sonra kürsüye gelen Gebze Şube tında. Bu ücret bile aranır hale geldi. Bu Başkanı Süleyman Akyüz yaptığı açış gelişmelere, bunlara birilerinin dur dekonuşmasında, dünyadaki gelişmelere mesi lazım. Değişim gerekiyor. Divan Başkanlığını sendikamız Genel bakıldığında savaş ve sömürün, global Örgütlenme oranları yüzde 5'lere düşmüş. Herkes konuşuyor ama icraatta bir şey yok. Özelleştirilen yerlerde taşeronlaşma başladı. Sendikalar birbirleriyle uğraşmayı bırakmalı. Belli siyasi partilerin arkasına saklanarak sendikacılık yapılamaz. Sınıf bilinci tekrar yaratılmalı. 2008'de yaşanan kriz teğet meğet geçmedi, biz yüzde 20 üye kaybettik o dönemde. Şu anda 2800 üyemiz var ama yine de bir krize doğru gidiyoruz. Avrupa'da 5 hükümet gitti, bu krizin bize yansımaması mümkün değil. Sendikalar olarak bir karşı duruş sergileyebilecek
18
petrol-iş
Başkanı Mustafa Öztaşkın'ın yaptığı Genel Kurul'da Divan Üyeliklerini de İzmir Şube Başkanı A. Gani Gündoğdu, Kocaeli Şube Başkanı Salih Akduman, Batman Şube Başkanı Mustafa Mesut Tekik ve Trakya Şube Başkanı Turgut Düşova yaptı.
nırsa yüzde 10 barajını aşan sendika sayısı ancak 12. Petrol - İş de dahil 39-40 sendika TİS yapma yetkisini kaybediyor. İşte bu durum Demoklesin kılıcı gibi tepemizde tutuluyor. Bu verilerin açıklanması üç kez ertelendi.17 Ocak’ta açıklanacak. Sendikalar Kanunu değişmedi, barajlar aşağı inmedi. Bu durumdan Başbakan’ın da bilgisi olduğunu düşünüyoruz. Sermaye bu yasaya da karşı çıkıyor.Türk-İş İse bu konuda Başkanlar Kurulu’nutoplama ihtiyacı bile duymadı. Gidip Hükümetten ricacı olacaklar.Biz bir işyerinde örgütlüysek işvekoruyamadıklarını belirtti. Sendikaların reni masaya getiririz.Ancak bu üyeleri için yeni kazanımlar elde edeme- koşullarda, bu tehditlerle sendikacılık diklerini, küçüldüklerini ifade eden Öz- yapılamaz Herkes hazırlığını yapsın. Sendikacılığı ayağa kaldırma zamanı.” taşkın şöyle devam etti:
miyiz? Önemli olan bu.”Bu dönemde de, yeni yılda da işçi sınıfına yönelik saldırıların kapıda olduğunu söyleyen Akyüz, Emek Platformu'nun uyuduğunu, konfederasyonların hükümetin peşine takıldığını, emekçilerin yeni Anayasa'nın “Sendikacıların tepesinde şu anda Demoklasin kılıcı var. Çalışma Bakanlığı’nın kayıtlarına göre sendikalı işçi sayısı şu anda 3 milyon 200 bin. Gerçek sendikalı işçi sayşısı ise 600-650 bin. 2 yıl önce çıkarılan AB uyum yasalarına göre kayıtların Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre tutulması gerekiyor. Biz de bunu destekliyoruz. Ancak bunun yanında bir de yüzde 10 barajı var. ŞU anda 96 sendika var. Bunların da yüzde 51’i yüzde 10 barajını aşarak TİS imzalama yetkisine sahip. Hala Bakanlar kurulu’nda bulunan ve üç bakanın, Türkiye’nin rekabet koşullarını olumsuz etkiler diye karşı çıkıp imzalamadığı neresinde, ne kadar yer bulabilecekleri- Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağı’nda nin belli olmadığını söyledi. Gebze şube baraj binde 5’e düşürülüyordu. Eğer bu olarak tüm çalışmalarını ekip ruhuyla tasarı yasalaşmadan SGK verileri açıklayürüttüklerini, örgütlenme,eğitim, toplu iş sözleşmeleri, eylem, direniş...ne yaptılarsa ekip ruhuyla yaptıklarını ve başarılı olduklarını söyleyen Akyüz, 7 ay süren Bericap direnişinin Türkiye'de örnek bir direniş olduğunu söyledi.
Tepemizde Demokles'in kılıcı var! Genel Kurul'da konuşan sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise sendikaların gücünü, etkinliğini yitirdiklerini, itibar kaybettiklerini, toplumsal ve sosyal sorumluluklarını yerine getiremediklerini, üyelerinin hak ve çıkarlarını da
İki yasanın birleştirilmesiyle hazırlanan Toplu İş İlişkileri Yasa Taslağı’nda 2822 sayılı yasada olan uzun ve karmaşık TİS prosedürlerinin korunduğuna ve düzenlemenin sendikal harekette hayal kırıklığı yarattığına dikkat çeken Öztaşkın, Hükümetin böyle bir yasayı dahi çıkaramadığını kaydetti.
Sendikalar Anayasa konusunda aktif tutum almalı Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden birinin de yeni Anayasa olduğunu, sendikaların bu konuda aktif bir tutum ortaya koymaları gerektiğini belirten Öztaşkın şöyle konuştu:“Türk-İş bu konuda da ciddi bir hazırlık yapmadı. Oysa önce hukukçularını, sonra Başkanlar Kurulu’nu toplayıp Anayasa konusunda bir çalışma yapmalıydı.Bu yapılmadı, konu Genel Kurul’da bile tartışılmadı. Genel Kurul sonrası Türk-İş yönetimi sendikalara birer yazı göndererek nasıl bir anayasa talep ettikleri konusunda konfedarasyona görüş bildirmelerini istedi. Bizler, demokratik, laik, sosyal, hukukun üstünlüğünü temel ilkeler olarak yer aldığı, sosyal devletin güvence altına alındığı bir anayasa talep ediyoruz. TÜSİAD’ın talep ettiği gibi sadece bireysel özgürlüklerin değil, toplu özgürlüklerin, sendikaşma hakkının da güvence altına alınmasını talep ediyoruz.” petrol-iş
19
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİMİZ
Genel Kurul kararları yeni dönem TİS metinlerinde... Bu yılın Ocak, Şubat ve Nisan ayında yürürlük süresi başlayacak 11 işyerinden, 1 Ocak yürürlük başlangıçlı Neşe Plastik, Göktepe Plastik, Acıselsan, Mecaplast ve Tekno Kauçuk'ta toplu sözleşme görüşmelerine başlandı. Ender Kauçuk'da toplu iş sözleşmesi 13.1.2012 tarihinde imzalandı.
2
012 sözleşme döneminde sendikamız kapsamındaki işyerlerini tanımak ve üretim süreçlerini üyelerimizin çalıştığı alanlarda izlemek ve bilgi edinmek amacıyla Genel Sekreterimiz, Genel Yönetim Sekreterimiz ve toplu sözleşme uzmanları olarak öncelikli sözleşme görüşmesi halen devam eden işyerleri olmak üzere hazırlanan bir takvim çerçevesinde işyeri ziyaretleri yapılıyor. Ayrıca toplu sözleşme süreci devam eden Mecaplast
işyerlerine ait güncel bilgiler de sendikamız web sayfasında veriliyor. Bu yılın Ocak, Şubat ve Nisan ayında yürürlük süresi başlayacak 11 işyerinden, 1 Ocak yürürlük başlangıçlı Neşe Plastik, Göktepe Plastik, Acıselsan, Mecaplast ve Tekno Kauçuk'ta toplu sözleşme görüşmelerine başlandı. Ender Kauçuk'ta toplu iş sözleşmesi 13.1.2012 tarihinde imzalandı. Soda Sanayi A.Ş.'de 16.1.2012 de
sözleşme görüşmelerine başlanacaktır. Faurecia Polifleks'te işveren önce olumlu tespite itiraz etmiş daha sonra itirazını geri alması üzerine prosedüre devam edildiğinden Bakanlıktan yetki belgesi beklenmektedir. Mersin Şubemiz kapsamında bulunan Soda Sanayi A.Ş. Kromsan ve Tuz işletmelerinde, 17 Ocak 2012 tarihinde ilk toplantı gerçekleştirildi. 528 üyemizin çalıştığı Soda
Faurecia
Gebze Şubemiz kapsamında bulunan Mecaplast işyerinde 5 Ocak 2012 tarihinde ilk toplantı gerçekleştirildi. 375 üyemizin çalıştığı Mecaplast Otomtiv Ürünleri Sanayi ve Tic. A.Ş. toplu iş sözleşmesi dönemi 31.12. 2011 tarihi itibariyle sona erdi. İki yıl süreli yeni TİS dönemi ise 1.1. 2012 tarihinde başladı.
20
petrol-iş
Soda Sanayi
Tekno Kauçuk
Mersin Şubemiz kapsamında bulunan Soda Sanayi A.Ş. Kromsan ve Tuz işletmelerinde, 17 Ocak 2012 tarihinde ilk toplantı gerçekleştirildi. 528 üyemizin çalıştığı Soda Sanayi A.Ş. Kromsan ve Tuz işletmelerinde sözleşme dönemi 31.12.2011 tarihi itibariyle sona erdi. Bir sonraki oturum ise 03.02.2012 tarihinde Soda Sanayi A.Ş işyerinde yapılacaktır. Gebze şubemizin örgütlü olduğu ve 200 üyemizi kapsayan Tekno Kauçuk işyerinde ise toplu iş sözleşmesi görüşmelerine 4 Ocak'ta başlandı. Yeni dönem TİS 1.1.2012-31.12.2013 dönemini kapsıyor.
Sanayi A.Ş. Kromsan ve Tuz işletmelerinde sözleşme dönemi 31.12.2011 tarihi itibariyle sona erdi. Bir sonraki oturum ise 03.02.2012 tarihinde Soda Sanayi A.Ş işyerinde yapılacaktır. Yeni dönem teklif metinlerinde ayrıca, 26. Olağan Genel Kurul'da alınan kararlar doğrultusunda; 1- Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığa karşı, toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana, eşdeğerde işe eşit ücret talebini ön plana alan ve işyerlerinde kadınlara yönelik cinsel tacizleri önleyici tedbirler alınması ve bu konuda farkındalık sağlayacak faaliyetlere yönelik sendikayla işverenin işyerinde ortaklaşa eğitim vb. çalışma yapması hususunda, 2- Kuralsız ve sınırsızca tahrip edilen doğa ve çevrenin korunabilmesi için işletmelerin faaliyetleri süresince bu konudaki Uluslararası Sözleşmeler ve Yasal Mevzuata uymaları hususunda, 3-”Mobing” olarak nitelenen, işyer-
lerinde çalışanlara gerek işveren ve vekillerince gerek diğer çalışanlarca kasıtlı, zorbaca ve sistematik olarak yapılan yıldırma, aşağılama, dışlama vb. amaçlı her türlü davranış ve tacizlerin engellenmesi ve bu konuda farkındalık yaratılmasında işverenlerin sorumlulukları hususunda, aşağıda düzenlediğimiz üç madde de yer almaktadır. İşyerinde Sistematik Zorbalık- Mobing Esasen “İşyerinde Sistematik Zorbalık” olarak nitelendireceğimiz mobing ve cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel taciz uygulamaları çalışma hayatı ve iş ilişkileri içerisinde emekçilerin farkında olmadan büyük zararlar görmelerine, ruhsal ve bedensel sağlıklarının çok ciddi hastalanmasına neden olmaktadır. İşverenler, vekilleri veya diğer çalışanlar tarafından aşağılanma, küçümsenme, dışlanma, alay edilme, görmezden gelinme, işten atma tehdidi vb. tacizler karşısında bu davranışlara maruz kalanların genellikle
yapacakları bir şey bulunmamakta, yoğun stres altında çalışmaya devam etmekte, çoğunlukla da tüm haklarını bırakarak işten ayrılmak durumunda kalmaktadırlar. Sendikamız bu konularla ilgili getirdiği düzenlemelerle, öncelikle bir toplumsal farkındalık yaratılması ve emek dayanışmasıyla birlikte şirket yönetimlerinin birincil derecede sorumlu oldukları bu süreçleri daha yakından takip ederek bu vahşi uygulamaları engelleme uğraşını verecektir. 1-KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNE İLİŞKİN DÜZENLEME: İşveren işyerinde ; Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler, T.C Anayasası ve yasal mevzuat gereği , kadın erkek eşitliğine ilişkin düzenlemelerin yaşama geçirilmesi için gerekli tedbirleri alır. Buna yönelik olarak sendika ile ortak, işyerinde cinsiyet ayrımcılığının önlenmesine ilişkin eğitim vb gibi çalışmalar yapar.
petrol-iş
21
Çalışan kadınlara yönelik olası, fiziksel, psikolojik, sözel ve cinsel her türlü taciz ve şiddetin önlenmesi için işyerinde gerekli önlemleri alır. Kadın ve erkekler arasında fırsat eşitliğini sağlayacak, mesleki eğitim ve kariyer ilerlemesi olanaklarından kadın çalışanların yeterli biçimde yararlanması için gerekli tedbirleri alır. Kadın ve erkek çalışanlar arasında ücret eşitliğinin temini için, eş değerde işe eşit ücret prensibini esas alır.
2-ÇEVRE İLE İLGİLİ DÜZENLEME: İşveren, üretim faaliyetinin, çevreye olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için ,Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler ve yasal mevzuatın gerektirdiği tüm önlemleri alır. Bu konuda yeni teknolojileri takip ederek gerekli yatırımları yapar. 3-MOBBİNG: İşveren işyerinde, İnsan haklarının
korunması, iş sağlığı ve güvenliği ile iş barışının temini için; kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesi için eğitim dahil tüm çalışmaları yapar. Bu konuda gerekli önlemleri almak işverenin sorumluluğundadır.
İMZALANAN SÖZLEŞMELER SÜPERLAS SÜPERLASTİK KAUÇUK VE PLASTİK SANAYİİ VE TİCARET A.Ş. (1.7.2011-30.6.2013) Gebze Şubemize bağlı 504 üyemizin çalıştığı Süperlas Süperlastik Kauçuk ve Plastik Sanayii ve Ticaret A.Ş işletmesi için 1.7.2011-30.6.2013 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi 14.12.2011 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşme öncesi ortalama çıplak ücretlerin 1316.-TL olduğu işletmede, sözleşmenin 1.yılı için bazı gruplara yapılan ücret iyileştirmeleri ve herkese alınan aylık 145.-TL zamla , ortalama %13,17 oranında ücret zammı alınmıştır. Sözleşmenin 2.yılında ücretlerin yıllık enflasyon artı bir puan refah payı oranında artırılması kararlaştırılmıştır. Sosyal yardımlar birinci yıl yaklaşık %10- %50 arasında değişen oranlarda artırılmıştır. Bu yardımlar da 2.yıl ücret zammı oranında artırılacaktır. Ayrıca sendi-
Süperlas
22
petrol-iş
kamızın talebi olan "Kadın Erkek Eşitliği" ne ilişkin madde kabul edilerek, toplu sözleşme düzenine bu madde metni ilk defa girmiş oldu. Toplu sözleşmede anlaşmaya varılmasaydı 15.12.2011 tarihinde grev uygulamasına başlanacaktı.
ENDER KAUÇUK VE PLASTİK SAN. LTD. ŞTİ. (1.1.2012-31.12.2013) İstanbul 1 nolu şube kapsamında bulunan 22 üyemizin çalıştığı işyerinde sürdürülmekte olan sözleşme görüşmelerinde 12.01.2012 günü anlaşma sağlandı. 1.1.2012-31.12. 2013 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesiyle 1.565 TL. olan ortalama ücretlere 1. yıl için 160.TL, 2 .yıl enflasyon oranında ücret zammı yapılması kararlaştırılmıştır. Sosyal yardımlarda % 9 ile %13 arasında değişen oranlarda artırılmıştır.
Ender Kauçuk
EĞİTİM
GÜZ DÖNEMİ EĞİTİMLERİ YAPILDI
64 temsilci/yöneticimiz eğitim aldı... 2011 yılı Güz Dönemi Temsilci/Yönetici seminerlerinin ilki planlandığı şekilde 28 Kasım ilâ 2 Aralık 2011 tarihleri arasında yapıldı. İkinci eğitim ise Türk-İş Kongresinin ardından 19-23 Aralık tarihlerinde yapıldı.
leri vermeyi amaçladığımız bu eğitim modelimizin sendikamızın kalıcı ve geleneksel eğitimleri arasında yer aldığını söyleyebiliriz. Merkez Yönetim Kurulu da, programları uygun oldukça yeni seçilen arkadaşlarımızla doğrudan değerlendirmeler yapıyor. MYK ile temsilci yönetici arkadaşlarımız bu kez Perşembe günü sabah buluştular ve sendikanın sorunlarını birlikte ele alma fırsatı buldular. Bu grubumuz gayet disiplinliydi ve derslere katılımda hiçbir sorun yaşamadık. Yeni tanışma tekniklerinin uygulandığı, eğitim müfredatında 2011 yılı Güz Dönemi Temsilci/Yö- ticilerimizin görevlerini yaparken ilk değişiklikler yaptığımız bu seminernetici seminerlerinin ilki planlandığı elden ihtiyaç duyacakları temel bilgi- lerde, yeni dönemin ihtiyacı olan daha şekilde 28 Kasım ilâ 2 Aralık 2011 tarihleri arasında yapıldı. Temsilci/Yönetici seminerleri, Eğitim Servisimizin organizasyonu ile yürütülmektedir. Ancak, sendikamız organlarında ilk kez görev alan yönetici/temsilcilerimizin davet edildiği bu seminerlere sendikamızın tüm uzmanlık birimleri de katılmaktadır. Bazı servislerin birer saat, bazılarının ise iki, üç saat süren eğitimleri sonucunda yeni seçilen temsilci ve yöneticilerimiz sendikamız hakkında doğrudan bilgi edinme şansına sahip oldular. Henüz yeni seçilen temsilci ve yönepetrol-iş
23
silcilerimiz genel merkeze gelerek bundan sonraki hayatlarında karşılaşabilecekleri sorunları çözme yöntemlerini öğrenmektedirler. Bu seminerlerde amaç, henüz yeni seçilen ve çoğunlukla sendikal dünyanın yönetim kademesiyle ilk kez tanışan temsilci ve yöneticilerimizin görevlerini yaparken ilk elden ihtiyaç duyacakları temel bilgileri vermek. 2011 Güz dönemi için yeni tanışma tekniklerinin uygulandığı, eğitim müfredatında değişiklikler yaptığımız bu seminerlerde, yeni dönemin ihtiyacı olan daha yoğun mücadele günlerine hazırlıkların tamamlandığını umut ediyoruz. Teorik eğitimin pratik gündemlerle yoğrulduğu bu seferki Temsilci/Yönetici seminerine çeşitli şubelerden toplam 29 kişi katıldı. Bir üyemizin katıldığı işyerinde henüz toplu sözleşme imzalanmadığı için, arkadaşımız bireysel bir özveri göstererek seminere katılmayı başardı.
yoğun mücadele günlerine hazırlıkları tamamladığımızı umut ediyoruz. Teorik eğitimin pratik gündemlerle yoğrulduğu bu seferki Temsilci/Yönetici seminerine çeşitli şubelerden toplam 35 üyemiz katıldı. Katılımcılara günlük 7 saati bulan derslerde gösterdikleri azim ve kararlılık için verilen Sertifikalar, son gün Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri Nimetullah Sözen tarafından dağıtıldı. İkinci seminerlere 29 yönetici/ temsilci katıldı 2011 yılı Güz Dönemi Temsilci/Yönetici seminerlerinin ikincisi de başarıyla tamamlandı. 5 24
petrol-iş
gün boyunca süren bu eğitim ile 2011 yılı için dönemi tamamlamış olduk. Şimdi ikinci dönemin hazırlığı içindeyiz. Eğitimlerde bütün denetim, disiplin ve yönetim kademeleri ile tem-
Katılımcılara günlük 7 saati bulan derslerde gösterdikleri azim ve kararlılık için verilen Sertifikalar, son gün Genel Başkan Mustafa Öztaşkın, Genel Örgütlenme ve
Eğitim Sekreteri Nimetullah Sözen ve bir başka amaçla sendikamızda bulunan İCEM Kimya Sorumlusu Kemal Özkan tarafından dağıtıldı. Sertifika dağıtım töreninden önce Öztaşkın, Sözen ve Özkan temsilci ve yönetici arkadaşlarımıza yeni dönemin zorlukları ve imkanları üzerine kısa bir söyleşi de gerçekleştirdiler.
28 KASIM-2 ARALIK TARİHLERİ ARASINDA EĞİTİME KATILANLAR ALİ RIZA YILDIRIM
BANDIRMA
ETİ MADEN
ŞUBE YÖNETİCİSİ
CEMİL DEMİR
BANDIRMA
BAĞFAŞ
BAŞ TEMSİLCİ
RAMAZAN BAYRAKTAROĞLU
BANDIRMA
ETİ MADEN
ŞUBE YÖNETİCİSİ
AHMET ERCAN
BANDIRMA
ETİ MADEN
DİSİPLİN KURULU
MUSTAFA SARIOĞLAN
BANDIRMA
ETİ MADEN
TEMSİLCİ
SERVET ALGIN
ANKARA
TPAO
TEMSİLCİ
MEHMET YILDIRIM
ANKARA
TPAO
İŞYERİ TEM/DİSİPLİN
ALİ HALUK KOŞAR
ANKARA
TPAO
BAŞ TEMSİLCİ
ERTUĞRUL DEMİRCİ
MERSİN
SODA
ŞUBE YÖNETİCİSİ
ALİ DÖNMEZLER
MERSİN
TOROS TARIM
ŞUBE YÖNETİCİSİ/ BAŞTEMSİLCİ
YÜKSEL SUSEVEN
MERSİN
SODA-TUZ
ŞUBE YÖNETİCİSİ
DURAN ASLAN
MERSİN
SODA-KROM
DENETİM
petrol-iş
25
SERDAR ELTUTAN
MERSİN
SODA-KROM
TEMSİLCİ
MEHMETALİ GÖZ
MERSİN
SODA
TEMSİLCİ
ÇETİN AVARA
ADANA
İSKENDRUN GÜBRE
BAŞ TEMSİLCİ
RECEP KIZIL
MERSİN
SODA-KROM
DENETİM
KORAL KOŞAK
GEBZE
ÜNİLEVER
DENETİM
BİLAL ARMAĞAN
GEBZE
STROPACK
TEMSİLCİ
KENAN YILDIRIM
GEBZE
ALPLA
TEMSİLCİ
EMRAH DAŞDEMİR
GEBZE
PLASCAM
TEMSİLCİ
EMEK NALBANT
GEBZE
MECAPLAST
TEMSİLCİ
TÜLAY KUŞ
GEBZE
BETESAN
TEMSİLCİ
HİKMET ŞAHİN
GEBZE
BAYER
TEMSİLCİ
TEVEKKÜL GÜÇLÜTÜRK
ANKARA
MKE
BAŞ TEMSİLCİ
HÜZEYİL SÜNBÜL
ANKARA
MKE
TEMSİLCİ
MUSTAFA İLHAN
ANKARA
MKE
DENETİM
HAKAN ÇERİ
ANKARA
MKE
DENETİM
ALİ OSMAN MERAKLI
ANKARA
MKE
DİSİPLİN KURULU
CEMİL BALAMAN
GEBZE
ENPLAST
TEMSİLCİ
ABDÜLKADİR KEMİKLİ
KIRIKKALE
BOTAŞ-SİVAS
TEMSİLCİ
TEVFİK MERT
KIRIKKALE
BOTAŞ-KAYSERİ
TEMSİLCİ
HAKAN KOÇ
KIRIKKALE
BOTAŞ-SAMSUN
TEMSİLCİ
SERKAN KILINÇ
İSTANBUL-1
POLİMER
TEMSİLCİ
AHMET ATALAY
İSTANBUL-1
POLİMER
BAŞ TEMSİLCİ
GIYASETTİN DİKİCİ
İSTANBUL-1
POLİMER
BAŞ TEMSİLCİ
19-23 ARALIK TARİHLERİ ARASINDA EĞİTİME KATILANLAR
26
AYHAN ÇİFTÇİ
ADANA
SASA
YÖNETİM KURULU
HALUK AKTAŞ
ALİAĞA
PETKİM
YÖNETİM KURULU
MEHMET GÜVEN
ANKARA
TPAO
TEMSİLCİ
TEMEL DİKTAŞ
ANKARA
TPAO
YÖNETİM KURULU
ÖZDEMİR YILDIRIM
ANKARA
TPAO GENEL MÜD
DENETİM KURULU
İLHAMİ KANSU
ANKARA
TPAO JEOFİZİK
BAŞTEMSİLCİ
LAZGİN AKBAY
ANKARA
TPAO JEOFİZİK
TEMSİLCİ
AYDIN ALTAN
BANDIRMA
ETİBOR
TEMSİLCİ/DENETİM KURULU
AYHAN KORKMAZ
BANDIRMA
ETİBOR
DİSİPLİN KURULU
MAHMUT ATALAR
BANDIRMA
ETİBOR
DENETİM KURULU
MUSTAFA ÜNSAL
BANDIRMA
ETİBOR
DENETİM KURULU
TURGUT CEYHAN
BANDIRMA
ETİBOR
TEMSİLCİ
MEHMET SAİT AKBAŞ
BATMAN
TPAO
BAŞTEMSİLCİ
petrol-iş
OSMAN KARDAŞ
GEBZE
ALPLA
TEMSİLCİ
HASAN TAŞDELEN
GEBZE
BAYER
BAŞTEMSİLCİ
SEBEHATTİN GÜRBÜZ
GEBZE
BETESAN
TEMSİLCİ
RESUL ÇELİK
GEBZE
DYO
TEMSİLCİ
MUHAMMET ALTUNTERİM
GEBZE
PLASCAM
BAŞTEMSİLCİ
YAKUP BİLGAY
GEBZE
PLASCAM
TEMSİLCİ
ENVER ÖZTÜRK
GEBZE
POLİFEN
TEMSİLCİ
UMUT ELÇİN
İSTANBUL-1
BAYER İLAÇ
TEMSİLCİ
EYÜP MUTLU
İSTANBUL-1
YENİ RECORDATİ
TEMSİLCİ
MUSA TÜRKMEN
KIRIKKALE
BOTAŞ
TEMSİLCİ
KEMAL ÖKTEN
KIRIKKALE
MKE
BAŞTEMSİLCİ
ALİ SATI
KIRIKKALE
PETLAS
TEMSİLCİ
LEVENT ALAN
KIRIKKALE
PETLAS
TEMSİLCİ
SERBÜLENT ÇİFTÇİ
KIRIKKALE
PETLAS
TEMSİLCİ
ERDAL CİRİT
MERSİN
TOROS
TEMSİLCİ
METİN YALÇIN
MERSİN
TOROS
TEMSİLCİ
OYUNCULAR SENDİKASI ve KIBRIS DEV-İŞ FEDERASYONU ÜYELERİNE SEMİNER
Sendikal Dayanışma Eğitimleri Eğitim Servisimiz, dost ve kardeş örgütlerle ortak eğitimlerine devam ediyor. Petrol-İş, neredeyse kurulduğu dönemden beri diğer sendikalarla ortak eylemler yapmış ve mücadele etmiştir.
E
ğitim Servisimiz, dost ve kardeş örgütlerle ortak eğitimlerine devam ediyor. Petrol-İş, neredeyse kurulduğu dönemden beri diğer sendikalarla ortak eylemler yapmış ve mücadele etmiştir. Sendikamız, diğer örgütlere dönem dönem uzmanlarını yollamış, bazen araç, kimi zaman ise mekân desteğinde bulunmuştur. İşçilerin, emekçilerin daha fazla gelir elde etmesi için yürütülen bu mücadele içinde kardeş örgütlerle ortak işler yapılması bir zorunluluktur.
Çünkü, zenginlerin değil, yoksul işçilerin kurduğu sendikaların bir arada olmak dışında yaşama şansları olamaz. Sömürüye, baskıya, ezilmeye karşı çıkan bütün muhalif hareketlerin ortak noktası birlikte hareket etmektir. Sendikamız, ortaklaşma bağlamında diğer sendikalardan belirli konularda uzman desteği aldığı gibi, bazen de uzmanlarımızın diğer sendikalara gitmesini teşvik etmiştir. Yakın dönemde birisi Türkiye'den diğeri Kıbrıs'tan iki kardeş
örgütümüzle ortak işler ya- lardaki Denetim ve Disippıldı. lin kurullarının nasıl işlemesi gerektiğinin kurul Oyuncular Sendikası üyelerine anlatılması isEğitim talebinde bulunan tendi. Eğitim Servisimiz sendikalardan birisi, yeni de, bu konuda bir hazırlık kurulan Oyuncular Sendi- yaparak 25 Kasım 2011 takası idi. Oyuncular Sendi- rihinde Oyuncular Sendikası yönetiminin Petrol-İş kasının Şişli'de bulunan Merkez Yönetim Kuru- genel merkezine giderek lu'ndan “sendikalardaki zorunlu kurulların işleyişinin nasıl olması gerektiğine dair” bilgilendirme içeren bir eğitim talepleri oldu. Henüz yeni kurulmuş bir sendika oldukları için, çok ayrıntılı bilgi sahibi olmadıkları sendikapetrol-iş
27
yaklaşık dört beş saat Yapılan eğitimin Oyuncusüren, yarım günlük bir lar Sendikası'nın daha da eğitim düzenledi. kurumsal hale gelmesine küçücük bir katkı yapmış Konunun önceliğinin de- olması bile, eğitimin netim kurullarının pratik amacına ulaştığının kanıtı işleyişi olduğu için, ay- olacaktır. rıca yasal olarak mecburi bir kuruldan söz edildiği Dev-İş Federasyonu için, eğitime, işin sosyal Kıbrıs'ta bulunan ve çok boyutunun yanısıra, pra- eskiye dayalı bir ilişki tik işleyişine hakim bir içinde olduğumuz kardeş arkadaşımızın katılması- örgütümüz Dev-İş Fedenın uygun olduğu düşü- rasyonu ile ortak eğitimnüldü. Bu nedenle, ler kapsamında Kıbrıs'a eğitime, Petrol-İş Merkez iki kez gidildi. Eğitimin Denetim Kurulu başkanı amacı, Federasyonun Yusuf Ziya Kâhyaoğlu da kadro ihtiyacını gidermek Eğitim Servisi ile birlikte olarak belirlenmişti. Devkatılarak denetim kurulla- İş Federasyonu yönetimi rının işleyişine dair bilgi- ile Petrol-İş Merkez Yöler iletti. netim Kurulu tarafından
Eğitim Sekreteri Nimetullah Sözen, Eğitimciler İsmail Hakkı Kurt ve Erhan Kaplan'dan oluşan bir heyetle Kıbrıs'a gidildi.
Eğitim, Federasyonun Lefkoşa'da bulunan genel merkezindeki eğitim salonunda yapıldı. “Kıbrıs Dev-İş Federasyonu ve kararlaştırılan ortak eği- Türkiye Petrol-İş SendiOyuncular Sendikası tim, Eğitim Servisimiz taMerkez Yönetiminin de rafından takvime ve hazır olduğu eğitime, ör- programa bağlandı. gütün merkez yönetim, denetim ve disiplin kurul- Dev-İş'in kadro ihtiyacını larının hem asil, hem de sağlamak üzere yapılması yedek üyeleri katıldılar. hedeflendiğinden, eğitiÇok canlı bir toplantı ya- min biçim ve içeriği de pıldı. Yaklaşık bir saatlik buna uygun olarak hazırgenel bir sunumun ardın- landı. Sendikamızda uzun dan ilgili tüzük maddele- yıllardır uyguladığımız rinin tek tek okunması ve ve artık ciddi bir tecrübe düzeltmelerin yapılması ile bilgi birikimine sahip ile devam edildi. Açıkla- olduğumuz Aktif Üye malardan sonra gelen so- Eğitimi adlı kadro eğitimi ruların ardından eğitime modelini uygulama kararı kası Ortak Eğitimi” adıyla, “Sendikal Değerson verildi. aldık. Kasım ayı içinde lendirme ve Yenilenme Genel Örgütlenme ve Eğitimi” başlığı altında oturumlar gerçekleştirildi. Dev-İş Federasyonuna bağlı çok çeşitli işkollarında örgütlü sendikalardan toplam 22 kişinin katıldığı ve iki tam gün süren 15-18 Kasım 2011 tarihleri arasındaki ilk eğitimde, grup çalışması ve çalışmaların sunumları gerçekleştirildi. Birinci gün verilen konu-
28
petrol-iş
ların bizzat grup üyeleri tarafından tartışılması, değerlendirilmesi, hazırlanması ve yazıya dökülmesi ile geçti. Konular tümüyle Kıbrıs özelinde, işçilerin hayatında yer alan sorunlardan seçildi. Böylece tartışanların yabancılaşmasının önüne geçildi. İkinci gün ise, gruplar, sırayla seçtikleri konuları kürsüye çıkarak
anlattılar. Tek tek herkesin konuşmasını mecburi kılarak kürsü korkusunun da alt edilmesi hedeflendi. Her grup bir saatlik ders süresinde anlattı, soruları aldı, sorulara cevap verdi. Her dersin son kalan 10 dakikasında Eğitimciler eksik kalan kısımları tamamladılar ve dersteki her bireyin tüm aktarılanlar hakkında fikir sahibi olmasına gayret ettiler. Eğitimin sonunda katılımcıların
tümüne, ucu açık sorulardan oluşan bir de anket dağıtıldı. Anket sonuçları daha sonra değerlendirildi. Eğitimin ikinci kademesinin yapılıp yapılmayacağını Aktif Üye Eğitimlerinde uyguladığımız yöntem gibi, bizzat katılımcıların gönüllülüğü belirledi. Birinci kademe sonunda verilen “Dev-İş Federasyonunun yeni işyerlerinde örgütlenebilmesi için neler yapılabilir” konulu ödeve cevap veren-
lerin çağrılacağı belirtildi. Bunun dışında hiç kimsenin eğitimlere katılamayacağı bildirildi. Katılımcıların ikinci kademeye gelmek için de gönüllü olduğunu büyük bir çoğunluğun ödev yollamasından anladık. Gönderilen ödevler bir kitapçıkta toplandı ve böylece Kıbrıslı Dev-İş üyeleri de “hayatlarının ilk ortak kitabını” yayınlamış oldular. Yazıların basılma döneminde bize ulaşan 14
ödev ile elimize geç ulaşan bir sendikacılık nasıl yapı3 ödevle birlikte toplamda lır, temsilcilerin üyelerle 17 kişi ödev yapmış oldu. ilişkisi nasıl olmalıdır” sorularına cevap arandı. Dev-İş yönetiminin tale- Günün sonunda, her iki biyle ikinci kademe eğitim kademe eğitimi başarıyla bir günle sınırlandı. 11 tamamlayan katılımcılara Ocak 2012 günü yapılan Dev-İş ve Petrol-İş yönetieğitime bir mazeretli cileri tarafından imzalanolmak üzere 16 kişi katıldı. mış başarı sertifikaları Neredeyse yüzde yüze Dev-İş Genel Başkanı varan bir başarı ile eğiti- Mehmet Seyis ve Genel min ikinci kademesi de Sekreteri Hasan Felek tagerçekleştirildi. İkinci ka- rafından dağıtıldı. deme eğitimde “sendika nedir, grev nedir, başarılı
Kocaeli şubemizde yeni üyelere eğitim
P
etrol-İş Sendikası Kocaeli Şubesi geçtiğimiz aylarda iş başı yapan Gübretaş ve Tüpraş’ ta çalışan üyelerine 13.12.2011 tarihinde sendikal eğitim verdi. Petrol-İş Sendikası Eğitim uzmanları, Erhan Kaplan ve İsmail Hakkı Kurt tarafından verilen eğitimlere 2’şer gruplar halinde toplam 50 üyemiz katıldı. Petrol-İş’e üye olan her çalışanın aldığı eğitimlerde, sendikal, sosyal haklar, sendika ve örgütlülüğün önemi ve güncel konularda bilgiler veriliyor. Ayrıca eğitim programına Petrol-İş Sendikası Genel Sekreteri Ali Ufuk Yaşar, Petrol-İş Kocaeli Şube Başkanı Salih Akduman, Başkan Yardımcıları Nesimi Yetişoğlu, Tekin Kara ve, Şube Yönetim Kurulu Üyeleri ile işyeri temsilcileri de katıldı. Şube Başkanımız Salih Akduman eğitim programına katılan üyelerimize teşekkür ederek, iş hayatında başarılar diledi.
petrol-iş
29
LOJMANLAR
36 DAİREDEN OLUŞAN SİTENİN YAPIMI BU YIL TAMAMLANIYOR
Petrol-İş konutları yeniden inşaa ediliyor Kısa bir sürede bitirilmesi planlanan konutların Petrol-İş'e önemli gelir kaynağı yaratması hedefleniyor
D
epreme dayanıksız olması nedeniyle yıllarca atıl durumda kalan ve yıkılarak yeniden yapılmasına karar verilen Beşiktaş - Ortaköy'deki Petrol-İş lojmanları yükseliyor. Temeli geçtiğimiz 22 Kasım'da, Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaştın, Genel Sekreter Ali Ufuk Yaşar, Genel Mali Sekreter İbrahim Doğangül, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri Nimetullah Sözen, Genel Yönetim Sekreteri Ahmet Kabaca, Kocaeli Şube ile Gebze Şube Başkanlarının, şube yöneticilerinin, Petrol-İş çalışanlarının katılımıyla atılan konutların yapımı belli bir aşamaya geldi. Yıllarca Petrol-İş çalışanları ile yöneticilerinin oturduğu, bazı bloklarının da misafirhane olarak kullanıldığı ve “Petrol-İş
lojmanları” olarak adlandırılan binalar yıkılarak yerine yeni bir proje ve günümüz inşaat teknolojisiyle, depreme dayanıklı, 5 blok ve 36 daireden oluşan konutlar inşaa ediliyor. 8 -10 ay gibi kısa bir sürede bitirilmesi planlanan konutların Petrol-İş'e önemli gelir kaynağı yaratması hedefleniyor. Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın konutların yeniden inşaası ile ilgili olarak yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Ben bu lojmanlarda 8 yıl oturdum. Şu anda sendikamız açısından çok iyi bir şey yapılıyor. Tabii ki 1970'li yılların teknolojisiyle yapılan eski binalarla, günümüz teknolojisi, inşaat malzemesi ve kalitesiyle yapılan bu binaların depreme dayanıklılığı bir tutulamaz. Zaten yıkım esnasında da görüldü ki dozer, kepçe dokunduğu zaman beton bir toz halinde havaya kalkıyordu. Burada otu-
30
petrol-iş
ranların hiçbir güvenliği yoktu. Şu anda günümüz inşaat teknolojisi kullanılarak tabii ki depreme dayanıklılık hesaplar yapılarak bu binalar yapılıyor. Bu konutlar sendikamız açısından da önemli bir gelir kaynağı olacak. Biz buranın arsasını veya komple bina olarak satıp değerlendirebilirdik. Ama bu şekilde yeniden yaptırarak, yüksek katma değer elde ederek, sendikamıza önemli bir gelir kaynağı sağlıyoruz. Buranın zamanında bitmesini, kazasız belasız tamamlanmasını temenni ediyoruz.” Aynı zamanda Petrol-İş'e danışmanlık hizmeti de veren “Mete Yapı” tarafından çizilen projeye göre bina 5 blok ve 36 daire şeklinde olacak. Petrol-İş konutlarının ihalesini 17 Aralık 2010 tarihinde “Çetinkayalar Ltd. Şirketi” kazanmıştı.
TÜRK-İŞ GENEL KURULU
GENEL KURULA DAMGASINI VURAN SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU OLDU
SGBP, Türk- İş içerisindeki muhalif duruşunu sürdürecek Türk-İş yönetiminin 4 yıllık faaliyetinin genel kurul salonundaki delegelerin çoğunluğu tarafından onaylanmadığı bilinirken seçimi neden Kumlu kazanıyordu? Bunun yanıtını da yine kürsüden Kumlu söylemişti: Salondakilerin yüzde 95’i profesyonel yöneticilerden oluşuyor. Biz birbirimizi biliyoruz. Kimin ne yaptığını da biliyoruz.”
A
ralarında sendikamız Petrolİş'in de yer aldığı Türk-İş'e bağlı 10 sendika, Sendikal Güç Birliği Platformu'nu oluşturuyor ve 1 Temmuz 2011 tarihinde İstanbul - Taksim'de yapılan kitlesel basın açıklamasıyla “demokratik, mücadeleci ve güçlü yeni bir sendikal hareket için bir araya
geldiklerini, yola çıktıklarını” kamuoyuna deklare ediyordu. Böyle bir hareketin oluşturulmasında ise özetle şu gerekçeler gösteriliyordu: “Türkiye’de sendikal hareket ciddi bir tıkanıklık yaşıyor. Sendikal hareket emekçilerin karşı karşıya olduğu sorun-
lara çözüm üretemiyor. İşçi sınıfının hak ve çıkarları ciddi biçimde tahrip edilmekte, çalışma ve yaşama koşulları 19. yüzyıl vahşi kapitalizmine benzer bir hal almaktadır. Sendikal hareket ise bu sürece müdahale etme ve tersine çevirme kapasitesinden uzak kalmıştır. Yasal, siyasal kısıtlamalar ve işverenlerin sendika karşıtı uygulamaları sendikal hareketi güçsüz kılmıştır. Bunun somut sonucu sendikal hareketin toplumsal ağırlığının azalması ve tabanın daralması olarak ortaya çıkmaktadır. Sendikal hareketin içinde bulunduğu bu tablo karşısında yapısal bir dönüşüme gitmek acil bir ihtiyaç haline gelmiş durumdadır. Bizler Türk-İş’e bağlı 10 sendika olarak sendikal harekete yeni bir ivme ve dinamizm kazandırmak amacıyla güç petrol-iş
31
birliğine gitme kararı aldık. Türk-İş içinde ortak yaklaşımlara sahip, aynı sendikal anlayışları benimseyen sendikalar olarak, demokratik ve sınıf mücadelesi perspektifine sahip, güçlü yeni bir sendikal hareket yaratmak üzere yola çıkıyor, yürüyüşümüzü başlatıyoruz.”
muoyuna gösterecek, Türk-İş Yönetim Kurulu'nu kazanırsa Platformun ilkeleri ve programı Türk-İş Yönetimi tarafından da uygulanır hale gelecekti... Genel Kurul Türkiye sendikal hareketinde de bir dönüm noktası olacaktı.
Sendikal Güç Birliği Platformu genel merkezler düzeyinde oluşturmuş olduğu bu birlikteliğin bölgeler düzeyinde de yatay örgütlenmesinin önünü açmak, sendikaların şube başkan ve yöneticilerinin, temsilcilerinin, üyelerinin birlikteliklerini sağlamak ve bölgesel düzeyde bu sendikaların ortak mücadele yürütmeleri için bölgeler düzeyinde toplantılar organize ediliyordu. İstanbul, Lüleburgaz, İzmir, Bursa, Adana, Diyarbakır, Ordu, Ankara'da toplantılar yapılıyordu. En son toplantı ise yine İstanbul'da 26 Kasım 2011'de yapılıyordu.
Böyle bir Türk-İş'i hak ediyor muyuz? Sendikal Güç Birliği Platformu, Genel Kurula sayılı günler kala kamuoyuna yaptığı açıklamada Türkiye toplumunun yaşadığı sorunlara ve Türk-İş'in duyarsızlığına dikkat çekerek şunları dile getiriyordu:
Bu mücadelenin kısa ve uzun vadeli hedefleri vardı; uzun vadede Sendikal Güç Birliği Platformu birlikteliklerini her koşulda büyüyerek devam ettirecek programlarını uygulayacaktı. Kısa vadede ise Platformun hedefi 8-11 Aralık tarihleri arasında Ankara'da toplanacak olan Türkİş'in 21'inci Olağan Genel Kurulu idi. Platform, 10 sendikayı destekleyen diğer sendikalarla birlikte Türk-İş yönetimine talip olacak, mevcut yönetime alternatif yönetim listesini çıkaracaktı. Platform, alternatif olduğunu bütün Türkiye'ye, ka-
32
petrol-iş
-İşsizlik Sigortası Fonu'na el konuyor, işçinin parası sermayeye, kamu yatırımlarına kaynak olarak kullanılıyor, Türk-İş’te teslimiyet. - Özelleştirmelerle işyerleri kapanıyor, işçiler kapı önünde Türk-İş ilgisiz.
“-Kıdem tazminatı kaldırılmak isteniyor, - Sendikalaşma hakkı ağır saldırı altında, örgütlenen işçiler kapı önünde, Türk-İş Türk-İş’ten güçlü bir ses yok. duyarsız.
- Güvencesiz çalışma uygulamaları genişliyor ve yaygınlaşıyor, Türkİş'in bir mücadele planı yok. -Gelir dağılımı adaletsiz, yetersiz olan asgari ücret; bölgesel asgari ücret yoluyla iyice sefalet ücretine dönüşecek, Türk-İş sessiz. - Mücadeleci sendikalar eylemleriyle hak arıyor, Türk-İş seyirci. -Hükümet yanlısı sendikalar Türk-İş’e bağlı sendikaları, üyelerini baskıyla, tehditle, sürgünle eritmeye çalışıyor, Türkİş izliyor. " Biliyoruz, sizler de böylesi bir Türk-İş'i haketmediğimizi düşünüyorsunuz. Biz, konfederasyonumuzun tabanını oluşturan yüzbinlerce emekçinin ve onları temsil eden genel kurul delegelerinin arzuladığı, umut ettiği itibarlı, güçlü ve mücadeleci Türk-İş'i hep birlikte oluşturabileceğimize inanıyoruz. Ülkenin her yerinde zor şartlarda, özveriyle hak mücadelesi sürdüren sendikalıların sırtlarını güvenle yaslayabilecekleri, yaptıklarından gurur duyacakları bir Türk-İş'i istediklerini, bunu konuşup tartıştıklarını biliyoruz. Biz başka türlü bir sendikal hareket yaratmak için yola çıktık ve nasıl bir Türkİş istediğimizi sizlere anlatmak istiyoruz.”
rultusunda, Türk-İş Genel Başkan adayı olarak Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın'ı belirlediğini bildiriyordu. Platform, 6 Aralık Salı günü de Ankara'da Türk-İş Konferans Salonunda bir basın toplantısı düzenliyordu. Türk-İş Genel Başkanlığına aday olan sendikamız Genel Başkanı Mustafa SGBP'nin Türk-İş Öztaşkın Ankara'daki basın toplantısında Genel Başkan adayı Öztaşkın yaptığı konuşmada, Sendikal Güç Birliği olarak ayrı liste çıkarsalar bile Türk-İş’e Sendikal Güç Birliği Platformu, 2 Aralık bağlı 35 sendikanın ve bütün işçilerin tarihinde kamuoyuna yaptığı basın açık- adayı olduklarını ifade ederek şunları lamasıyla, 8-11 Aralık tarihlerinde Türk- söylüyordu: İş'in yeni yönetimini seçecek olan 21. Genel Kurul’a yönelik çalışmaları doğ- “Biz konfederasyonumuzun iyi yönetil-
petrol-iş
33
mediği kanısındayız. Sorunlara yeterli ölçüde duyarlı olunmadığı, bu sorunlar karşısında gerekli tepkilerin ortaya konmadığı kanısındayız. Türk-İş toplumsal ve sosyal sorumluluklarını unuttuğunu ifade ediyoruz. Sadece işçilerin sorunlarıyla değil ülkenin bütün sorunlarıyla ilgilenen bir Türk-İş’i yaratacağız. Türk-İş’i ayağa kaldıracağız. İşçi sınıfını ayağa kaldıracağız.” Öztaşkın, açıklamasında “artık kazanılmış haklarımızı koruyalım” politikasının ötesine geçilmesi gerektiğini, yeni taleplerin ve yeni kazanımların elde edileceği, özellikle kuralsız çalışmaya karşı durulacağı, esnek çalışma yaşamına karşı durulan ve ucuz iş gücü döngüsünü kırmaya çalışan bir anlayışla hareket edeceklerini belirtiyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyordu: “Önce Türk-İş içerisindeki 35 sendika arasındaki ayrılıkları ortadan kaldıracağız. Bütün sendikalara, bizi genel kurulda destekleyen, desteklemeyen herkese ilgi gösterilecek. Onların sorunlarıyla yakından ilgilenilecek. Türk-İş Başkanlığı veya Türk-İş yönetim kurulu üyelikleri
Genel Kurul bir dönüm noktası olacak.” Türk-İş Genel Kurulu gergin başlıyor
kendi sendikalarımızın kendi iş kolumuzdaki işyerlerinin sorununda bir çözüm mercii olarak değerlendirilmeyecek, bütün sendikaların, bütün işyerlerinin ve bütün iş kollarının sorunlarıyla yakından ilgilenilecek. Türk-İş içerisindeki birliği ve beraberliği sağlayacağız. Ve bunun dışında da emeğin diğer örgütleriyle yakın temas içerisinde olacağız. Emeğe yapılan saldırılara karşı birlikte hareket edeceğiz. Ve giderek emeğin birleşik gücünü oluşturma yönünde çabalarımız olacak. Bu
Türk-İş'in 21. Olağan Genel Kurulu, 362 delegenin katılımıyla 8 Aralık'ta Ankara dışındaki Türk- Metal Sendikası'nın Büyük Anadolu Hoteli'nde başlıyordu. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Grup Başkanı Oktay Vural, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Kıbrıs Başbakanı İrsem Küçük, TİSK Genel Başkanı Tuğrul Kudatgobilik'in de katıldığı genel kurul oldukça gergin başlıyordu. Genel Kurul'un açılışını Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak yaparken, Divan Başkanlığını da Türk-İş Eski Genel Başkanlarından Bayram Meral yürütüyordu. Kumlu'ya protesto: “Suskun Türk-İş istemiyoruz!” Genel Kurulda açılış konuşmasını yapan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, küreselleşme ile ekonomik ve politik açıdan uluslararası ilişkilerin bir ülkede yaşanan olumlu ya da olumsuz sonuçlarının diğer ülkeleri de etkilediğini, yoksulluğun küresel bir sorun haline dönüşmesinde, işsizliğin derinleşmesi, açlığın insani bir boyuta ulaşmasında küresel sü-
34
petrol-iş
“Hükümetin, çalışan haklarını gerileten değil, ileriye götürecek konular üzerinde çalışması 21. yüzyıl Türkiyesi için daha uygun olacaktır. Kayıt dışı istihdamın önlenmesi, asgari ücretin iyileştirilmesi, vergi adaletsizliğinin giderilmesi, taşeron işçiliğin engellenmesi, iş güvencesinin artırılması gibi işçilerin emekçilerin çalışma şartlarını iyileştirmek dururken, işçi haklarını geriye götürmek istemesi üzücüdür.” Kumlu konuşması sırasında sık sık, “Suskun Türk-İş istemiyoruz!” sloganıyla protesto ediliyordu.. reci yönetmek için ortaya konulan strateji ve politikaların yanlışlığının etkin olduğunu belirtiyordu. Kumlu, sosyal devlet anlayışını tasfiye eden ekonomik politikaların yaşanılan bunalımın kaynağı olduğunu belirterek,işçinin en büyük güvencesi olan kıdem tazminatının, parasal değerinden öte sosyal boyutu olan, yalnızca işçiyi değil ailesini de ilgilendiren bir konu olduğunu ifade ediyordu. Kumlu, işverenlerin ise maliyetsiz ve güvencesiz çalışma biçimine olan özleminin bir ürünü olarak sürekli kıdem tazminatını yük olarak ifade ettiklerini, işverenlerin kıdem tazminatını, işgücü piyasasının esnekleştirilmesi ve işten çıkartmanın önünde bir engel olarak gördüğünü belirtiyordu. Kıdem tazminatı
Gücünüzü sokakta gösterin! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise genel kurulda yaptığı konuşmada, “Gücünüzü salonda değil sokakta gösterin” diyor, anayasayı değiştirmek için yapılan referandumda birçok kişinin evet oyu verdiğini, iki sendikaya üye olmak hakkının getirildiğini hatırlatarak şöyle sesleniyordu: “Hadi gidin üye olun bakalım, başınıza neler gelecek görün.” Taşeron çalışma konusuna da değinen Kıkonusunda kırmızı çizgilerinin kazanıl- lıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürümış haklar olduğunu söyleyen Kumlu, bu yordu: hakları geriye götürecek hiçbir düzenlemeye izin vermeyeceklerini belirterek “En çok taşeronu devlet çalıştırıyor. Neden? Çünkü sendikalı olarak çalışmaşöyle konuşuyordu:
petrol-iş
35
larını istemediği için. Türk-İş taşeron işİşçiden, sokaktan, fabrikalardan kopmuş, üzerinde işçinin, çilerin haklarına sahip çıkmalı ki işçiler sokağın, fabrikanın, kamuoyunun baskısını hissetmeyen de buraya gelsin. Tekel işçilerine ne Türk-İş delegeleri genel başkanlarının baskılarına boyun oldu? Soğuk havada suya atıldılar, copeğiyor ve yine onaylamadıkları Türk-İş yönetimini tekrar landılar. Haklarını alabildiler mi? Ben bu seçiyorlardı... salonda Tekel işçilerinin haklarının alındığının söylenmesini isterdim.Toplumsal barışın sağlanmasının yolu da herkesin işgal, direniş, üretim yavaşlatma yasaktı. “Tazminatlar gidiyor, Türk-İş susuyor!”, karnının doymasından geçer.” Biz bunları değiştirdik. Artık siyasi grev, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber dayanışma grevi yapılabiliyor. Direniş, ya hiçbirimiz!” sloganlarıyla sürüyordu. Başbakan Yardımcısı işgal, üretimi yavaşlatmayı yasal hale geBozdağ protesto ediliyor Taşeron tam bir kölelik düzeni tirdik” diyordu. Türk-İş Genel Kurulu'na katılan ve konuşmak için kürsüye çıkan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, konuşması sırasında delegeler tarafından protesto ediliyordu. Bozdağ, kürsüye çıkıp,Genel Kurul'a Başbakanı temsilen katıldığını söylemesinin ardından başlayan protestolar konuşması bitene kadar sürüyordu. Bozbağ konuşmasını, Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) üyelerinin protestosu eşliğinde zor yapabiliyordu. Bozdağ’ın “Özelleştirme sonrası kapı önüne konulanlara ekmek verdik” demesi ise tepkilerin daha da artmasına neden oluyordu. Bozdağ konuşmasını, “1 Mayıs kutlamalarına Taksim’i biz açtık, resmi bayram ilan ettik. Bundan sonra da emekçilerin emrinde olmaya devam edeceğiz” diye sürdürüyordu. Salondaki delegelerin protestoları artınca daha yüksek sesle konuşmaya başlayan Bozdağ, “Eski anayasada siyasi, dayanışma grevi yapılamaz,
36
petrol-iş
Geçici işçileri kadroya aldıklarını söyleyen Bozdağ, belediyelerde yaşanan ve sürgün olarak yorumlanan yer değiştirmeleri, “Maaşlarını alamayan işçileri başka kamu kurumlarına gönderdik. Maaşlarını alır hale geldiler” diye açıklıyor, konuşmasını kan-ter içinde bitirmek zorunda kalıyordu. Bekir Bozdağ’ın konuşma yaptığı sırada salondaki delegeler pankart açarak, Bozdağ'ı protesto ediyor ve konuşmasını şu sloganlarla kesiyorlardı: “Tazminata uzanan eller kırılsın!”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!”, “Hükümet yasanı al başına çal!”, “İşçiler birleşin iktidara yerleşin!”, “Zam, zulüm, işkence işte AKP!”, Kahrolsun işçi düşmanları!.” Protesto, “Hükümet 4-C’yi al başına çal!”, “Türk İş yüzünü işçiye dön!”, “Suskun Türk İş istemiyoruz!”, “Türkİş’te değişim olacak, başka yolu yok!”,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise genel kurulda yaptığı konuşmada kamu sözleşmelerinde yapabileceklerinin en iyisini yaptıklarını belirterek şunları söylüyordu: “Daha fazlasının verilmesine hiçbir siyasetçi hayır diyemez ama ne yapalım bu kadar oluyor. 2821-2822 sayılı yasaları değiştirerek Toplu İş İlişkileri Yasası olarak düzenledik. Her gün 4 işçinin yaşamını yitirdiği bir ortamda İş Güvenliği ve İş Sağlığı yasasını da yeniden düzenleyerek Bakanlar Kurulu'na sevk ettik. Bu ölümlerin önüne geçeceğiz.Taşeron çalış-
mayı biz getirmedik. 1936’dan beri var. 12 saat çalışıyorlar, izinleri yok, sendikal örgütlenme hakları yok, tazminatları yok. Bu tam bir kölelik düzenidir. Karşı çıkıyoruz. Bunu değiştireceğiz.” Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyeleri ise genel kurul salonunda, “Gazetecilere özgürlük”, “Tutsak gazetecilere özgürlük”, “Yıpranıyoruz” yazılı dövizler açarak “Gazeteciler yıpranıyor mu ki, yıpranma payı istiyorlar” diyen Bakan Çelik’i protesto ediyorlardı. 600 bin üyenin adayıyım Genel Kurul'un ikinci günü ise sendika genel başkanlarının konuşmalarına geçildi. Sendikal Güç Birliği Platformu da
bu arada Türk-İş Yönetimin listesini şu Türk-İş Genel Başkanlığına aday olarak şekilde belirlemişti: gösterenlerin değil, Türk-İş’e bağlı 35 sendika ve tüm delegelerin, 362 delegeGenel Başkan adayı (Petrol-İş Genel Baş- nin, Türk-İş’in 600 bin üyesinin adayı gördüğünü söylüyordu. kanı) Mustafa Öztaşkın, Genel Sekreter olarak Adayı (Hava-iş Genel Başkanı) Atilay Öztaşkın,nasıl bir Türk-İş istediklerini ve Ayçin, Genel Mali Sekreter Adayı (TGS Türk-İş Genel Başkanlığına seçildiğinde Başkanı) Ercan İpekçi,Genel Teşkilatma nasıl bir politika ve strateji izleyecekleSekreteri Adayı (Deri-İş Genel Başkanı) rini ise şöyle açıklıyordu: Musa Servi, Genel Eğitim Sekreteri Adayı (Kristal-İş Genel Başkanı ) Bilal “İnsanların ırkına, inancına, cinsiyetine, felsefi düşüncesine bakmadan, önyargısız Çatintaş. bir anlayışa sahibim. Ayrıştırıcı üslup, dil Konuşma sırası ikinci gün, akşam saatle- ve davranışlarda bulunmam, ayrılıklar rinde gelen Türk-İş Genel Başkan adayı üzerinden politika yapmam, tam aksine ve Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı birleştirici bir yapım vardır. Herkese eşit Mustafa Öztaşkın, yaptığı konuşmasında mesafede yaklaşırım ve önce insani değer Türk-İş Genel Başkanlığına aday oldu- yargılarına önem veririm.Türk-İş’e Genel ğunu da belirterek, kendisini, sadece Başkan olursam Türk-İş’teki birliği, beraberliği çok kısa sürede sağlarım.” Türk-İş bunlara tavırsız kaldı “4857 sayılı Yasa çıkarılırken bu yasaya esnek çalışmaya ilişkin hükümler konuldu. Daha önceki yasanın felsefesi işçinin korunması iken bu yasada işyerinin korunması felsefesi getirildi. Türk-İş bir tavır ortaya koyamadı. 5510 sayılı Genel Sağlık ve Sosyal Güvenlik Yasası ile emeklilik yaşı yükseltildi, SSK hastanelerine el konuldu, sağlık ticarileştirildi. Türk-İş tavır koyamadı. Özelleştirmeler yapıldı, onbinlerce işçi işini kaybetti, kamu zarara uğratıldı. Türk-İş tavır koyapetrol-iş
37
madı. Örgütlendikleri için işten çıkartılan, kapının önüne konulan işçilere Türkİş sahip çıkamadı. Örgütsüz işçilere sahip çıkamadı. Türk-İş Tekel işçilerine sahip çıkamadı. Toplumsal sorunlara karşı duyarsız kaldı, sosyal devlet tasfiye edilirken duyarsız kaldı. Toplumsal ve sosyal sorumluluklarını yerine getiremedi. Demokrasi, barış, anayasa değişikliği, kadına şiddet, deprem gibi ülkemizin yaşadığı sorunlara duyarsız kaldı. TÜSİAD gibi bir dernek kadar bile etkin olamadı. Ülkenizin, insanlarınızın, işçilerin, emekçilerin sorunlarına duyarsız kalırsanız elbette itibar kaybebir Türkiye talebimiz olacak.. Barış taledersiniz.” bimiz olacak. Kürt Sorununun, ülke bütünlüğünden taviz vermeden, demokratik Sendikacılığın itibarını ve barışçıl yöntemlerle, eşitlik, özgürlük düşürenlerden hesap soracağız ve emeğin birleştirici gücü temelinde çözümü yönünde önerilerimiz olacak. DeTürk-İş’in üyelerinin, toplumun gözünde mokratik, eşitlikçi,özgürlükçü, hukukun itibar kaybetmesinde tabii ki sadece bunüstünlüğünü temel prensip alan, sosyal ların değil, dünya ve ülke genelinde uydevleti güvence altına alan, sosyal hak ve gulanan küresel politikaların da etkisi sosyal eşitlik temelinde sosyal bir anaolduğunu belirten Öztaşkın, “Bu politikayasa talebimiz olacak. Sermayenin, TÜların zaten sendikalara itibar kaybettirSİAD’ın talep ettiği gibi ekonomik değil, sosyal bir Anayasa talebimiz olacak” meye çalıştıklarını biliyoruz. Ancak Türk-İş Genel Başkanlığına seçildiğinde, eleştiri oklarını önce kendimize yönelttoplumsal muhalefete önderlik edeceklemeliyiz. Eleştiriyi önce kendimize yaprini, tavırsız değil, tavır koyan bir Türkmalıyız. Sendikacılığın evrensel İş, sendikal hareketin birleşmesine değerlerini yıpratanlardan, sendikacılığın öncülük eden bir Türk-İş olacağını beliritibarını düşürenlerden önce biz hesap ten Öztaşkın, “Diğer emek örgütleriyle, soracağız. Biz hesap verilebilir bir sendibütün emek örgütleriyle birleşmeyi hekal hareket yaratacağız” diyordu. defleyen bir politika izleyeceğiz.Türkiİtibarın emek, inanç, mücadele ve kararlılıkla, söylediğini yapan yöneticilerle sağlanabileceğini ifade eden Öztaşkın şöyle devam ediyordu: “Türk-İş Genel Başkanı olursam söyledğini yapan bir Türk-İş olacak. Asla yapamayacağımızı söylemeyeceğiz, söylediğimizi de yapacağız. Artık toplumsal ve sosyal sorumluluklarını yerine getiren bir Türk-İş olacak. Her konuda sözümüz, görüşümüz, önerilerimiz ve taleplerimiz olacak. Demokrasi ve özgürlükler konusunda taleplerimiz olacak. Herkesin dilini, kültürünü, inancını, ve düşüncelerini özgürce ifade edebileceği
38
petrol-iş
PLATFORM GENEL KURULDA ÖNEMLİ KARARLARIN ALINMASINI SAĞLADI TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA KARARI
KIDEM TAZMİNATI GREV NEDENİ
T
ürk-İş 21. Olağan Genel Kurulu'nda Sendikal Güç Birliği Platformu'nun önergeleriyle Türk-İş'in önüne mücadele görevleri konuldu. Türk-İş Genel Kurulu'nda alınan en önemli karar, kıdem tazminatı hakkının savunulmasına ilişkin karar oldu. AKP hükümetleri döneminde emekçilerin pek çok hakkının gasp edildiğine dikkat çekilen karar önergesinde, sıranın kıdem tazminatına geldiğinin gerek 61. hükümet programı, gerekse Ulusal İstihdam Strateji Belgesinden anlaşıldığı ifade edildi. Kıdem tazminatının işçi sınıfının 75 yıl önce elde ettiği ve kullandığı bir hak olduğu belirtilen önergede, “Kıdem tazminatı iş güvencesine olumlu etki yapan bir düzenlemedir.
Genel kurulda cezaevlerindeki fikir suçlularının, gazeteci, yazar ve bilim insanlarının serbest bırakılmasını talep eden karar önergesi de kabul edildi. Platform bileşeniTürkiye Gazeteciler Sendikası'nın önerisiyle kabul edilen karara göre, Gazetecilere Özgürlük Platformunun “Basın Özgürlüğü” kampanyası da Türk-İş tarafından desteklenecek.
Oy birliğiyle geçen kararda, “Türk-İş 21. Genel Kurulu, basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddeler içeren başta Terörle Mücadele Kanunu (TMK) olmak üzere, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve diğer ilgili mevzuattaki tüm hükümlerin acil olarak değiştirilmesi amacıyla gerekli girişimlerin başlatılması için parlamentoya Milyonlarca çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı hakkından hiç- ve hükümete çağrıda bulunur” ifadesi yer aldı. bir şekilde vazgeçilemez” denildi. Sendikal Güç Birliği Platformunun sunduğu önergenin karar bölümünde, “Kıdem tazminatı KAMPANA VE SAVRANOĞLU DİRENİŞLERİNE DESTEK Türkiye işçi sınıfının ve Türk-İş’in kırmızı çizgisidir. Türk-İş Genel Kurulu bugün çalışanlar ve gelecekte çalışanlar için Kıdem Kampana ve Savranoğlu Deri işçilerinin direnişine Türk-İş'in ÖrTazminatı hakkının mevcut haliyle korunmasından yanadır. Türk- gütlenme Fonu'ndan yardım aktarılması da oy birliğiyle kabul İş Genel Kurulu kıdem tazminatının fona devredilmesi, süresinin edildi. azaltılması gibi bu hakkın tasfiyesine ya da zayıflatılmasına yönelik her türlü girişimi karşısında cevabı genel grev olacaktır” de- 1 Temmuzdan itibaren yaklaşık altı aydır bir araya gelen ve çalışma yürüten Sendikal Güç Birliği Platformunu (SGBP) oluşturan nildi. 10 sendika, işçi sınıfının yanında olmayan Türk-İş yönetimine Oylamaya sunulan önerge delegelerin oy birliğiyle kabul edildi. karşı ortak bir muhalif güç olduğunu gösterdi. Genel Kurul’da işçilerden ve sınıftan yana kararların alınmasını sağladı. Kararın kabulü delegeler tarafından ayakta alkışlandı.
ye’de emeğin birleşik hareketini yaratacağız. Türkiye’nin kaderini emek hareketiyle değiştireceğiz ” şeklinde konuştu. “Türk- İş yönetimine aday olurken kendimizi siyasi yelpazenin herhangi bir ye-
rinde tanımlayarak aday olmadık” diyen partilere eşit mesafedeyiz. Hiç bir siyasi partinin düşmanı da değiliz, yandaşı da Öztaşkın şöyle devam ediyordu: olmayacağız. Ama hiç bir siyasi partinin “Bizi biraraya getiren Türk-İş’li olmaktır. elini Türk-İş’in içine sokmasına müsaade Üst kimliğimiz Türk-İş’li olmaktır. Siyasi etmeyeceğiz. Hele hele Türk-İş’in dizayn edilmesine, yandaş hale getirilmesine asla müsaade etmem. İktidarın hiç bir sendikamıza müdahale etmesine de asla müsaade etmem. Hele hele Hak-İş’e geçirilme girişimlerine hiç müsaade etmem.” “Türkiye’de Türk-İş var” dedirteceğim “Biz seçilirsek kendinizi güvende hissedeceksiniz. Seçilir seçilmez fabrikaları, işyerlerini, direnişleri, bölgeleri ziyaret edeceğim. Bir grev başlarsa grev gömleğini ilk giyen ben olacağım. Bir eylem, bir direniş olursa orada olacağım. Eğitim programlarımız olacak” diyen Öztaşkın, petrol-iş
39
“Türkiye’de Türk-İş var” dedirteceğim bürolarının da yürürlüğe konulacağı anlamına gelecektir. Kıdem tazminatının diyordu. tekrar gündeme getirilmesi anlamına geBu genel kurulun tarihi bir genel kurul ol- lecektir “ diyordu. Türk-İş yönetimine duğunu, eğer Türk-İş’te bir değişim ol- geldiklerinde sendikal anlayışı değiştiremazsa bu durumun, herşeyin doğru ceklerini, herkesi kucaklayacaklarını beÖztaşkın sözlerini şöyle yapıldığı anlamına geleceğini söyleyen lirten Öztaşkın,“Bu, aynı zamanda iktidarın tamamliyordu: “Türk-İş Genel Başkanemek karşıtı politikalarının da onayı an- lıına seçildiğimde ilk ziyaretimi dünyanın lamına gelecektir.Ulusal İstihdam Strate- en zor işi olduğu için maden ocaklarına jisi’nin, bölgesel asgari ücretin, istihdam yapacağım. İkinci ziyaretimi de barışa
katkı için Diyarbakır’a yapacağım. Artık sadece Ankara’da değil, Türkiye’de Türk-İş olacak. Türk-İş değişecek, Türkiye değişecek.” Seçimleri Kumlu'nun listesi kazanıyor Sendika Genel Başkanlarının konuşmaları genel kurulun üçüncü günü de sürdü ve son gün, Pazar günü seçimler yapıldı. Seçimde, 362 delegenin tamamı oy kul-
SGBP Türk-İş Genel Kurulu'na endeksli bir oluşum değil
D
aha sonra Sendikal Güç Birliği Platformu Dönem Sözcüsü Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin imzasıyla da kamuoyuna şu açıklama yapılıyordu: 21. Türk- İş Genel Kurulu 8- 11 Aralık tarihleri arasında yapılmış ve Mustafa Kumlu başkanlığındaki listenin kazanımıyla sonlanmış bulunmaktadır. Sendikal Güç Birliği Platformu olarak,Türk –İş genel kuruluna başından itibaren olabildiğince objektif bakmaya çalışmış ve değerlendirmelerimizi buna uygun yapmıştık. Yapmış olduğumuz tahlil ve tespitlerin yanı sıra, genel kurulun sonucuna ilişkin olarak gerçekçi önermelerde bulunmaya özen gösterdik. Genel kurul öncesi, hatalı ve eksik bulduğumuz noktalara dikkat çekerek, gerekli uyarılarda bulunarak genel kurulun eşit ve adaletli koşullar sağlanarak yapılmasının önemine değinmiştik. Bu uyarılarımıza rağmen tüzük maddesi ihlal edilerek şişirme üye sayısı üzerinden ödenen aidatlarla, şişirme delegenin genel kurula gelmesi önlenememiştir. Adaletsiz ve eşit olmayan şartlarda başlayan bir yarıştan, adaletli sonuç çıkmayacağını biliyoruz. Sendikal Güç Birliği Platformu,Türk-İş genel kuruluna endeksli bir oluşum olmadığını daha önceden açıklamış ve sonucu ne olursa olsun varlığını sürdüreceğini söylemişti, öyle de olacak. SGBP Genel Kurul'a nitelik kazandırdı İlk kez genel kurul öncesi ,işçilerle bölge toplantıları yapılmış,işçilerin öneri ve görüşleri genel kurula taşınmıştır. Sendikal Güç Birliği,Türk – İş'te muhalefet anlayışının değişmesine yol açan uygulamaları, kürsüden yapılan konuşmaların içeriği ve genel kurul salonuna delegelerle birlikte taşımış olduğu heyecanla nitelik kazandırmıştır. Kısır liste tartışmaları dışına çıkarak, önermelerde bulunmuş, sınıf sendikacılığını öne çıkarmış,
40
petrol-iş
sendika içi demokrasiye olan ihtiyaca değinerek güçlü sendikal harekete olan ihtiyacın altını kalın çizgilerle çizmiştir. Kadına şiddet uygulamalarına karşı çıkılmasına vurgu yapılarak, tutuklu gazeteciler başta olmak kaydıyla, cezaya dönüşen uzun tutukluluk sürelerinin barış ve adalet duygularını yaraladığını söyleyerek, bu uygulamalardan vazgeçilmesi çağrısında bulunmuştur. Türk-İş ülke sorunlarına hiçbir ayırım yapmadan duyarlı davranması, devlet, patron ve hükümetlere eşit mesafede durarak, sınıfa karşı olan sorumluluğunun bilinciyle hareket etmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. “Konfederasyon çatısı altında bulunan sendikalara eşit davranılması,eylemlere sahip çıkması, kıdem tazminatı başta olmak kaydıyla haklarımıza yönelik saldırılarda,genel grev kararı almalı ve hayata geçirmelidir” önerisini somutlaştırarak genel kurul kararına dönüştürmüştür. Toplumsal muhalefetin ana nüvesini oluşturmas, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin içerisinde olarak tarihi misyonuna uygun davranması konusu hatırlatılarak, sessiz kalmak gibi bir lüksünün olmayacağı mesajı verilmiştir. Sendikal Güç Birliği,Türk –İş genel kurulunda sergilemiş olduğu duruşuyla, verdiği mesajlarıyla tüm ülke sathına yayılmış, rüştünü ispatlamıştır. 1 Temmuz 2011 duyurusunda söylediği gibi,Türk –İş içerisindeki muhalif duruşunu devam ettirecek, sokaklarda birleşerek büyümesini sürdürecektir.Türkiye bu harekete ihtiyaç duymaktadır, sendikal yapılar bu hareketin varlığını sürdürmesiyle sorunlarını aşacak ve güçlenecektir. Bu iradeyle,genel kurulu geride bırakarak önümüze bakmayı sürdüreceğiz, katkı sunan tüm gönül dostlarına,sınıf yandaşlarına teşekkür ediyoruz.”
Sekreter: Ergün Atalay (Demiryol-İş Sendikası Genel Başkanı), Genel Eğitim Sekreteri: Ramazan Ağar (Yol-İş Sendikası Genel Başkanı), Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Nazmi Irgat (TEKSİF SendiMusafa Kumlu, yeniden Türk-İş Genel kası Genel Başkanı). Başkanı seçildi. Genel Kurul sonuçlarına göre TÜRK-İŞ’in yeni yönetimi şöyle Neden Kumlu ve listesi kazandı? oluştu: Genel Başkan: Mustafa Kumlu (TES-İş Sendikası Genel Başkanı), Genel Türk-İş yönetiminin 4 yıllık faaliyetine Sekreter: Pevrul Kavlak (Türk Metal genel kurul salonundaki delegelerin Sendikası Genel Başkanı), Genel Mali büyük çoğunluğunun onay vermediği herkes tarafından bilindiği halde neden seçimleri yine Kumlu ve listesi kazanıyordu? Bu soruya en iyi yanıtı yine Mustafa Kumlu’nun kürsüden söylediği şu cümleler veriyordu: “Salondakilerin yüzde 95’i profesyonel yöneticilerden oluşuyor.
landı. Oyların 350'si geçerli sayıldı. Genel Başkan adaylarından Mustafa Kumlu 223, Mustafa Öztaşkın 127 oy aldı.
tığını da biliyoruz.” İşçilerden, emekçilerden, fabrikalardan, sokaktan, halktan kopmuş, işçi, emekçi, kamuoyu baskısını üzerinde hissetmeyen delegeler, sendika genel başkanlarının baskılarına boyun eğiyorlardı. Sendikal Güç Birliği Platformu yola devam edecek! Sendikal Güç Birliği Platformu'nun Türkİş Genel Başkan adayı ve sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın seçim sonuçlarını şöyle değerlendiriyordu:
“Yıllardır Türk-İş'in politikalarının değişmesi için mücadele ettik. Türk-İş delegelerinin önüne bir seçenek koyduk ancak Türk-İş'de bu değişim ve yenilenme gerçekleşmedi. Değişim, demokrasi ve yeniBiz birbirimizi biliyoruz. Kimin ne yap- lenme şiarı ile yola çıkan Sendikal Güç Birliği Platformu yoluna devam edecek.” Öztaşkın açıklamasına şöyle sürdürüyordu: "Biz görüş ve düşüncelerimizi bundan sonrada, önce Türk-İş'in Yönetim Kurulunda, sonra Başkanlar Kurulunda gündeme getireceğiz. Genel Kurul'da alınan kararların uygulanmasına çalışacağız. Biz bugüne kadar Türk-İş'in aldığı eylem kararlarının, 26 eylem kararının arkasında durduk. O kararlara sahip çıktık ve sonuna kadar da sahip çıkacağız. Ancak bizim önerilerimiz, taleplerimiz gerek Yönetim Kurulunda, gerekse Başkanlar Kurulunda kabul edilmediği taktirde biz de bunun gereklerini yapacağız.” petrol-iş
41
*$=(7(&ñ YH $.$'(0ñ6<(1/(5ñ1 '(ï(5/(1'ñ50(/(5ñ
gýUHQPH\H KD]ÖU PÖVÖQ 7 UNL\H" 6(5'$5 $.à1$1 $.á$0 05.12.2011
WHùL\GL 'LùHUL GH EDùO× ROGXNODU× NRQIHGHUDV\RQXQ \DQL 7 UN úü·LQ KDON×Q YHUGLùL GHVWHùLQ WDP WHUVL ELU LOJLVL]OLNOH NHQGLOHULQH \DNODü W×ù× üLND\HWL\GL
¶%LU g]HOOHüWLUPH +DUHNDW× /LE \D 6XUL\H · GL\H GHYDP HWWLUPHN GH P PN Q
úüWH R 3HWURO úü 6HQGLNDV× 7H NHO GLUHQLüLQL JHUoHNOHüWLUHQ 7HN %X üLND\HWLQ FLGGL ELU |INH\H G| *×GD úü 6HQGLNDV× YH GDKD ELUoRN Q üW ù QH GH WDQ×N ROGXP VHQGLNDQ×Q LoLQGH \HU DOG×ù× 6HQ GLNDO * o %LUOLùL DGO× EX ROXüXP 7HNHO LüoLOHUL ELU J Q GLùHU VHQGL üLPGLNL 7 UN úü \|QHWLPLQL LüoL NDODUOD ELUOLNWH JHUoHNOHüWLUGLNOHUL GHQ GHùLO LNWLGDUGDQ \DQD ROPDN E \ N PLWLQJLQ DUG×QGDQ J QOHU OD HOHüWLUHUHN NHQGL DGD\ODU×Q× EH GLU NDS×V× |Q QGH oDG×U NXUGXNODU× OLUOHPLüOHU <DNODü×N LNL \×O |QFH $QNDUD·GD 7 UN úü ELQDV×Q× EDVW×ODU VRùXN N×ü NRüXOODU×QD UDùPHQ 7 U 7 UNL\H·GH LNL \×O |QFH ROGXùX NL\H J QGHPLQL KDIWDODUFD EHOLUOH $UW×N EXQXQ ELU N×U×OPD DQ× ROGX JLEL EXJ Q GH KHPHQ KHPHQ KHU \HQ ELU GLUHQLü \DüDQP×üW× %LQOHU ùX Do×NW× 7 UN úü LOH WDEDQ× DUD NHVLP NHQGL NDEXùXQD N×YU×O×S FH 7HNHO LüoLVL EDüNHQWLQ J|EHùLQ V×QGD UXK YH EHNOHQWLOHULQ oRNWDQ VLQPH\L o×NDU \RO RODUDN J|UPH\L GH QD\ORQ oDG×UODUGDQ ELU GLUHQLü D\U×üW×ù×Q×Q UHVPL\GL EX V UG U \RU NHQWL NXUPXüWX ¶7 UN úü *HQHO .XUXOX $UDO×N·WD ' Q 7HNHO GLUHQLüLQLQ 7 UN úü LoLQ 7 UNL\H·GH KHPHQ KHPHQ KHU NH VHoLPOHUGH LNL DGD\ \DU×üDFDN· KD ELU N×U×OPD QRNWDV× ROGXùX Do×NoD VLP NHQGL NDEXùXQD N×YU×O×S VLQ EHULQL RNXGXùXPGD KHPHQ EX N× J|U O \RUGX PH\L o×NDU \RO RODUDN J|UPH\H U×OPD DQ× JHOGL DNO×PD EDüODP×üNHQ 7HNHO LüoLOHUL $QNDUD ûLPGL GH P FDGHOH HWPH JHOHQHùL GLUHQLüOHUL\OH EX DOJ× YH UXK KDOLQH 7 UN úü LoLQGH 6HQGLNDO * o %LU RODQ EX VHQGLNDODU×Q ROXüWXUGXùX oRN VHUW ELU P GDKDOH \DSP×üW× OLùL 3ODWIRUPX DG× DOW×QGD ELU ELU J oELUOLùL 7 UNL\H LoLQ ELU EDüND %X H\OHPLQ HQ NULWLN J QOHULQH OLNWHOLN üLPGLNL 7 UN úü \|QHWLPL N×U×OPD QRNWDV× ROXU PX GHUVLQL]" HOLPGH NDPHUDPOD \DN×QGDQ WD QLQ NDUü×V×QD NHQGL RUWDN DGD\OD ûX VHEHSOH VRUGXP NHQGLOHULQH Q×NO×N HWWLP U×Q× o×NDU×\RUODUP×ü *HQHO %Dü VHoWLNOHUL VORJDQ ¶7 UN úü 'HùLüH NDQ DGD\× RODUDN GD 3HWURO úü 6HQ FHN 7 UNL\H 'HùLüHFHN· (\OHPFL LüoLOHUOH VRùXùD ID\GD HW GLNDV× *HQHO %DüNDQ× 0XVWDID PH\HQ DQFDN JHFH\L D\G×QODWDQ g]WDüN×Q·× EHOLUOHPLüOHU úNL \×O |QFH 7HNHO LüoLOHUL\OH \DS DWHüOHULQLQ EDü×QGD VDDWOHUFH NR W×ù×P U|SRUWDMODUGDQ ELULQGH LoOH QXüWXP $QODWW×NODU×Q× KHP NDPH 3HWURO úü·L 7 SUDü YH 3HWNLP |]HO ULQGHQ ELUL D\QHQ üXQODU× V|\OH UDPD KHP GH DNO×PD ND\GHWWWLP OHüWLUPHOHUL V UHFLQGH J|VWHUGLN PLüWL %XQODU×Q ELU N×VP×Q× GD R J QOHU OHUL R PXD]]DP oDEDGDQ |W U EX ¶%X N o PVHGLùLQL] YH GDOJD JHo GH VL]OHUOH SD\ODüW×P J Q KDW×UODPD\DQ \RNWXU ]DWHQ PH\H oDO×üW×ù×Q×] LüoL V×Q×I×Q×Q ,UDN·×Q LüJDOL V UHFL\OH GH oDN×üDQ LQDQ×\RUXP VL]H |ùUHWHFHùL oRN úüoLOHULQ V UHNOL VW QGH GXUGXN R G|QHPGH JD\HW EDüDU×O× ELU VOR üH\OHU RODFDNW×U · ODU× LNL WHPHO NRQX YDUG× JDQ UHWPLüOHUGL ¶%LU g]HOOHüWLU PH +DUHNDW× ,UDN· 7 UNL\H |ùUHQPH\H KD]×U P× EXQX %LUL EDüWD $QNDUD KDON× ROPDN GD ]DPDQ J|VWHUHFHN ]HUH 7 UNL\H·QLQ G|UW ELU \DQ×Q +DNO× o×NW×NODU×Q× üLPGL GDKD L\L GDQ NHQGLOHULQH YHULOHQ KDON GHV J|U \RUX] +DWWD EXJ Q R VORJDQ×
42
g]WDÿNÖQ .XPOX·\D NDUÿÖ UTKU ÇAKIRÖZER &80+85à<(7 7 UNL\H·QLQ HQ |UJ WO LüoL VHQGL NDV× 7 UN úü·LQ G|UW J Q V UHFHN 2ODùDQ *HQHO .XUXOX \DU×Q EDüO×\RU úNWLGDU YH PXKDOHIHW SDU WLOHUL OLGHUOHULQLQ QXWXNODU×Q×Q GLQ OHQHFHùL SURWRNRO J Q Q Q DUG×Q GDQ LVH J|]OHU SD]DU J Q \DS× ODFDN *HQHO %DüNDQO×N VHoLPLQH oHYULOHFHN '|UW \×OO×ù×QD J|UHY VWOHQHFHN \HQL 7 UN úü \|QHWLPL $.3 K N PHWLQLQ oDO×üPD KD\D W×QGD JHWLUPHN LVWHGLùL X\JXODPD ODU NRQXVXQGD EHOLUOH\LFL UROH VD KLS RODFDN EDü×QGDQ LWLEDUHQ WDUW×üDFDù×P×] NRQXODU×Q EDü×QGD ¶N×GHP WD]PLQDW×Q×Q NDOG×U×OPD V×· ¶HVQHN oDO×üPDQ×Q \RùXQODüW× U×OPDV×· ¶NLUDO×N LüoLOHU· ¶E|OJH VHO DVJDUL FUHW· JLEL LüoLOHULQ KD \DWL o×NDUODU×Q× GRùUXGDQ HWNLOH\H FHN X\JXODPDODU JHOL\RU *** 3D]DU J QN VHoLPOHUGH *HQHO %DüNDQ 0XVWDID .XPOX·QXQ \H QLGHQ DGD\ ROPDV× EHNOHQL\RU .XPOX·QXQ DUNDV×QGDNL HQ |QHP OL J o 7 UN úü *HQHO 6HNUHWHUL YH EDùO× VHQGLNDODU DUDV×QGD HQ ID]OD \H\H VDKLS 7 UN 0HWDO·LQ %DüND Q× 3HYU O .DYODN .DUü×ODU×QD LVH \|QHWLPH PXKDOLI VHQGLNDQ×Q GHVWHùLQL DUNDV×QD DODQ 3HWURO úü %DüNDQ× 0XVWDID g]WDüN×Q o×NW× (NLELQGHNL LVLPOHU DUDV×QGD +DYD úü %DüNDQ× $WLOD\ $\oLQ .ULVWDO úü
%DüNDQ× %LODO dHWLQWDü YH EL] JD ]HWHFLOHULQ \DN×QGDQ WDQ×G×ù× 7 U NL\H *D]HWHFLOHU 6HQGLNDV× %DüND Q× (UFDQ úSHNoL \HU DO×\RU 6RQXFX VHQGLNDGDQ JHOHFHN GHOHJH EHOLUOH\HFHN ' Q $QNDUD % URPX]X ]L\DUHWLQ GH DGD\ ROPD JHUHNoHOHULQL DQOD WDQ g]WDüN×Q ´7DULKL ELU JHQHO NX UXO RODFDNµ GHGLNWHQ VRQUD V|]OH ULQL ü|\OH DoW× ´(VNLGHQ 7 UN úü .RQJUHVL GHQGL PL 7 UNL\H·GH J QGHP ROXU J QOHUFH NRQXüX OXUGX ûLPGL EHQ DGD\ ROPDVDP 7 UN úü *HQHO .XUXOX KLo NRQX üXOPDGDQ NDSDQDFDN KDOH JHO GL 7 UN úü·LQ LoLQH G ü U OG ù EX LWLEDUV×]ODüPD\D WHSNL LoLQ DGD\ ROGXP <|QHWLP EXJ QH ND GDU KHS ¶$PDQ ND]DQ×OP×ü KDNOD U×P×]× NRUX\DO×P· PDQW×ù× LoLQGH ROGX DPD E|\OH GL\H GL\H HOLPL] GH KDN NDOPDG× $.3 K N PHWLQLQ HPHN NDUü×W× VRV\DO GHYOHWL WDVÀ \H HGHQ X\JXODPDODU×QD VHVVL] NDO×Q G× VX\D VDEXQD GRNXQPD\DQ Do×N
ODPDODUOD JHoLüWLULOGL (PHNOLOLN \Dü×Q×Q \ NVHOWLOPHVLQH |]HOOHü WLUPHOHUH GXU GHQPHGL 7HNHO Lü oLVLQH VDKLS o×N×OPDG× 9HULOHQ WD YL]OHUGH üLPGL V×UD N×GHP WD]PL QDWODU×P×]×Q HOLPL]GHQ DO×QPDV×QD NDGDU JHOGL %HQ ND]DQ×UVDP 7 UN úü·WH EX DQOD\×ü \ ]GH GHùLüH FHNWLU .×GHP WD]PLQDWODU× N×UP×]× oL]JLPL] RODFDN *HQHO .XUXO·GDQ NDUDU o×NDUW×S ¶JHQHO H\OHP·L J Q GHPH JHWLUHFHùL] µ *** g]WDüN×Q·×Q .XPOX \|QHWLPLQH \|QHOLN GLùHU WHPHO HOHüWLULVL LVH 7 UN úü·LQ WRSOXPVDO VRUXQODU NDU ü×V×QGD ¶WHSNLVL]· E×UDN×OG×ù× üHN OLQGHNL LGGLDV× ´7 UN úü WDULKL ER \XQFD VDGHFH LüoLOHULQ GHùLO W P WRSOXP NHVLPOHULQLQ VRUXQODU×\OD \DN×QGDQ LOJLOL ELU |UJ W ROPXüWXU %X G|QHP KDULo 'HPRNUDVL |] J UO NOHU \HQL DQD\DVD WDUW×üPD ODU×QGD 7 UN úü KLo \RN (\O O UHIHUDQGXPXQGD J|U ü P ] Do×N ODQPDG× ELOH .DG×QD \|QHOLN üLG GHWH NDUü× EL] \RNX] 6RQ RODUDN 9DQ GHSUHPLQGH HQ XIDN ELU WDY×U GDKL NRQPDG× .D]DQ×UVDP KDO N×Q W P VRUXQODU× EL] HPHNoLOHULQ GH VRUXQX RODFDNW×U %X WDYU×P×] OD 7 UNL\H·GH VL\DVHWLQ GH |Q Q DoDFDù×] µ 7 UN úü·WH PXKDOHIHW FHSKHVLQLQ J|U üOHUL E|\OH %DNDO×P .XP OX YH DUNDGDüODU× EX HOHüWLULOHUH QH \DQ×W YHUHFHNOHU"
ELQ NLÿL\H ELU 0XVWDID G ÿ \RU 6(5'$5 $.à1$1 $.á$0
6L\DVHWLQ DO×ü×OG×N ND\×No× NDY JDODU×QGDQ V UHNOL |Q QGH NL PDoODUD EDNDQ IXWEROFXODU GDQ VHYJLOLVL\OH NDPHUDODUD QH ]DPDQ \DNDODQVD KHU GHIDV×QGD ¶üRN· RODELOHQ SRSoXODUGDQ ROX üDQ 7 UNL\H·QLQ UXWLQ J QGHP OHULQLQ KDQJL ONH JHUoHNOHULQL
ELU NHQDUD LWLYHUGLùLQL ELUD] G ü Q Q 1 IXV LoLQGH H]LFL oRùXQOXN RODQODU×Q ONH J QGHPL V|] NR QXVX ROGXùXQGD ELU D]×QO×ùD G| Q üW ù Q J|U S GH LV\DQ HWPH PHN P PN Q P " %HQLP LoLQ
43
GHùLO YH LQDG×P GD LQDW < ] ELQOHUFH LQVDQ× LOJLOHQGLUPHVLQH UDùPHQ 7 UNL\H·QLQ J QGHPLQ GH NHQGLVLQH 1LKDW 'RùDQ NDGDU ELOH \HU D\U×OPD\DQ ELU JHQHO NX UXO V UHFL YDU <DU×Q $QNDUD·GD EDüO×\RU ELQ oDO×üDQ×Q \H ELQOHUFH oDO×üDQ×Q GD \HVL RO PDN LVWHGL GL\H LüLQGHQ HGLOGLùL LüoL VHQGLNDODU× NRQIHGHUDV\RQX 7 UN úü·LQ *HQHO .XUXOX %X JHQHO NXUXOGD VHoLPOHULQ oH NLüPHOL JHoHFHùL üLPGLGHQ EHOOL o QN 7 UN úü \|QHWLPLQH NDU ü× Do×N HOHüWLULOHUL \HOHULQH \| QHOLN LVH VRPXW oDùU× YH |QHULOH UL RODQ PXKDOLI ELU ROXüXP YDU $G× 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODW IRUPX 7 UN úü·H EDùO× VHQGLND ODUFD ROXüWXUXODQ EX SODWIRUPXQ Do×NODG×ù× DPDo YH KHGHÁ HULQ ELU N×VP× ü|\OH 6HQGLNDO KDN YH |]J UO NOHULQ NXOODQ×OPDV× |Q QGHNL HQJHOOHUL NDOG×UPDN 0HYFXW GXUXPX NRUXPD XPX GX\OD LNWLGDUODUD YH VHUPD \H RGDNODU×QD \DN×Q GXUDQ SDVLI VHQGLNDF×O×N DQOD\×ü× \HULQH \H OHULQLQ KDNODU×Q× KHU NRüXOGD VD YXQDELOHQ DNWLI VHQGLNDF×O×N DQ OD\×ü×Q× KD\DWD JHoLUPHN * YHQFHVL] LVWLKGDP NXUDOV×] ODüW×UPD HVQHN oDO×üPD ELoLPOH UL WHPHO KL]PHW DODQODU×Q×Q WLFD
ULOHüWLULOPHVL YH |]HOOHüWLUPH SR OLWLNDODU×Q×Q KLoELU HQJHOH WDN×O PDGDQ KD\DWD JHoPHVLQH VH\LU FL NDOPDPDN úüVL]OLùLQ D]DOW×OPDV× LüVL]OLN IRQXQXQ DPDoODU×QD X\JXQ üH NLOGH NXOODQ×OPDV× \HQL LVWLKGDP DODQODU×Q×Q \DUDW×OPDV× DQD\D VD YH oDO×üPD \DVDODU×Q×Q HPHùLQ WHPHO KDN YH |]J UO NOHULQL J YHQFH DOW×QD DODQ ELU üHNLOGH \H QLGHQ G ]HQOHQPHVLQL VDùODPDN hONHPL]GH Lü\HUOHULQGH YH VHQGLNDODUGD GHPRNUDVLQLQ JHU oHN DQODPGD WDP YH HNVLNVL] KD \DWD JHoPHVL LoLQ P FDGHOH HW PHN À NLU YH ELOLPVHO oDO×üPDODU UHWPHN 3ODWIRUPXQ 7 UN úü *HQHO %Dü NDQ $GD\× 0XVWDID g]WDüN×Q LVH EDV×QD YHUGLùL ELU GHPHoWH üXQ ODU× V|\O \RU ¶h\HOHULPL]LQ KDNODU× LoLQ VR QXQD NDGDU P FDGHOH HGHFH ùL] DQFDN VDGHFH NHQGL GHUGL PL]H G üPH\HFHùL] úüoL V×Q× I×Q×Q 7 UNL\H·QLQ VL\DVDO VR\ VDO VRUXQODU×QGDQ VR\XWODQ×S 7 UNL\H·GH NDQDDWOHULQ JHQLü HPHN NHVLPOHUL \RN VD\×ODUDN WHN WDUDÁ × ROXüWXUXOGXùX EX G|QHPL VRQD HUGLUHFHùL] %L] LüoLOHU EX ONHQLQ \XUWWDü ODU×\×] YH JHQLü KDON WDEDQ×Q×Q
HQ NDODEDO×N NHVLPL\L] g]HOOLN OH GHPRNUDVL EDU×ü \HQL DQD \DVD NDG×QODUD \|QHOLN KHU W U O üLGGHW YH D\U×PF×O×N oRFXN ODUD G|Q N VDOG×U×ODU JD]HWHFL OHU ]HULQGHNL EDVN×ODU GRùDQ×Q WDKULS HGLOPHVL YH DIHWOHU NDUü× V×QGD \DüDQDQ oDUHVL]OLNOHU JLEL 7 UNL\H·QLQ ELUoRN WHPHO PH VHOHVLQGH V|\OH\HFHN V|] P ] RODFDN %X WHPHO VRUXQODU×Q o| ] OPHVL LoLQ P FDGHOH HGHFH ùL] 7 UNL\H·QLQ EXJ Q JHOGLùL QRNWDGDQ EL]OHU GH VRUXPOX\X] 7 UN úü·LQ EX HWNLVL]OLùL YH VXV NXQOXùX PXWODND VRQ EXODFDN 7 UNL\H·QLQ HPHùL\OH JHoLQHQ oRùXQOXùXQXQ GD ONHVLQGH ELU Dù×UO×ù× YH LWLEDU× RODFDN ¶ 7 UN úü·LQ \HQL \|QHWLPLQL EHOLU OH\HFHN RODQ EX \DU×ü ELU VRQ GD NLND V USUL]L ROPD]VD PXKDOLI VHQGLNDODU×Q Do×NoD GHVWHNOHGLùL DGD\ 0XVWDID g]WDüN×Q LOH HOHüWL ULOHULQ RGDù×QGD \HU DODQ üLPGLNL EDüNDQ 0XVWDID .XPOX DUDV×QGD JHoHFHN 0XKDOLÁ HU ¶7 UN Lü 'HùLüHFHN 7 UNL\H 'HùLüHFHN· LGGLDV×QGD ODU $UDO×N·WDQ VRQUD 7 UN úü GHùLüLU PL GHùLüPH] PL RQX NHV WLUHPL\RUXP DPD g]WDüN×Q \D GD .XPOX KDQJL DGD\ ND]DQ×UVD ND ]DQV×Q 7 UN úü EDüNDQ×Q×Q DG× GHùLüPH\HFHN RQX üLPGLGHQ |Q J|UHELOL\RUXP 'HPLüWL GHUVLQL]
ĀÿoLOHU %(.ó5 &2ô.81 &80+85ó<(7 (Q E \ N LüoL |UJ W 7 UN úü·LQ EXJ Q JHQHO NXUXOX YDU« 1HUHGH ELOL\RU PXVXQX]" 2WHOGH« *HFHOLùL $YUR« %LU GH ´8\XPD LüoL NDUGHüµ GL \RUVXQ«
44
* 6HQGLNDODU GHPRNUDVLQLQ HQ |QHPOL SDUoDV׫
5HMLPLQ J YHQFHVL ELU EDN×PD« gUJ WOHQPLü HPHN o QN « %LOHN« .XYYHW« 9DUVD HùHU NR\XQ ]HULQH ELOLQ FL« hONHQLQ JHOHFHùLQGHQ HQ D] QL YHUVLWHOHU NDGDU PHG\D NDGDU VHUPD\H NDGDU VRUXPOXGXU VHQ GLNDODU«
* 0HVHOD ONHQLQ HQ E \ N LüoL NXUXOXüX 7 UN úü« g]HOOHüWLUPHOHUOH 7 UNL\H·QLQ \DU×V×Q× VDWW×ODU« úNWLGDU \DQ GDüODU×Q×Q DOD\× ]HQJLQ ROGX« $UDSODUGDQ <DKXGLOHUH NDGDU KHUNHV QDVLSOHQGL« .XUXPODU× \DEDQF× üLUNHWOHUH JLWWL LüoLOHUL NDS×Q×Q |Q QH NR\GXODU« ELQ LüoL VRNDNWD NDOG׫ 6HVL o×NPDG׫ 7DüHURQODüPD EDVN× WHKGLW LOH
LüoLOHU \HüLO VHQGLNDODUD ND\G× U×OG׫ gPU Q DW|O\HVLQH YHU PLü HPHNoLOHU NDS×Q×Q |Q QH NR QXOGX« 7×N \RN« +DNN×Q× DUDPD\D NDONDQ LüoLOH UL V V KDYX]ODU×QGD ×VODW×S ×VOD W×S G|YG OHU« 'DKD GD \DPDQG× LNWLGDUD« * 7 UN úü·LQ EXJ Q JHQHO NXUXOX YDU« $VO×QGD %XUVD NDSO×FDODU×QGD \DSDFDNODUG× X]DN G üW «
*HoWLOHU RWHOH« $QNDUD G×ü×QGD DOW× \×OG×]O׫ * %XJ QN \|QHWLP \HQLGHQ DGD\ GL\RUODU« gQFHNL VHQH 7DNVLP·GH ELU NH] LüoLQLQ |Q QH o×NPD\D NDONW× ODU JHOHQ WHUOLNOHUGHQ ]RU ND o×S $.0·\H VDNODQG×ODU KHUNHV HYH JLGHQH NDGDU« %X QHGHQOH EX NH] VDùODPD DO G×ODU LüL« 2WHOH PDQ\HWLN NDUWODUOD JLULOL \RU DQFDN«
7 UN Āÿ·LQ DNOÖQD ´HPHNµ JHOGL <$/d,1 '2Þ$1 +h55à<(7 09.12.2011
VH\H NROD\ QDVLS ROPD] < ] YHU PH\HQ EDNDQODU ELU DQGD ³QH GHU GLQ YDU KHPHQ o|]HUL] PHUDN HWPH´ JLEL DUND oÕNPDODUOD VHQGL NDFÕODUÕQ VÕUWÕQÕ VÕYD]OÕ\RU %RöXQD GHõLO 7 UN óö *HQHO .XUXOX YDU YH FLGGL ELU EDöNDQOÕN \DUÕöÕ YDU ' Q EDöOD\DQ JHQHO NXUXOGD SD]DU J Q EDöNDQ VHoLOHFHN
QDQ PXKDOLI VHQGLNDFÕODUÕQ KHGH ¿ 7 UN óö¶WH HPHõH G|Q N ELU KD UHNHWH LYPH ND]DQGÕUPDN $QÕ ODU SODWIRUP .XPOX¶QXQ NDUöÕ VÕQD 3HWURO óö 6HQGLNDVÕ %DöNDQÕ 0XVWDID g]WDöNÕQ¶Õ DGD\ oÕNDUWÕ \RU +HVDSODUD J|UH .XPOX |QGH 0XKDOHIHW IDUNÕ NDSDWDELOHFHõLQL VDYXQX\RU %DöND ELU JHUoHN GDKD YDU <ROODU |]HOOHöL\RU <RO óö ]D $.3¶QLQ GHUGL KDOHQ 7 UN óö %Dö \ÕÀ Õ\RU ôHNHU IDEULNDODUÕ |]HOOHöL NDQÕ RODQ 0XVWDID .XPOX¶QXQ \H \RU ôHNHU óö ]D\ÕÀ Õ\RU 6HQGLND QLGHQ EDöNDQ VHoLOPHVL $QLGHQ ODU J o ND\EHGLQFH VL\DVDO LNWLGDU IÕöNÕUDQ LOJLQLQ DUNDVÕQGD EX \DWÕ LöoLOHUL GLNNDWH DOPÕ\RU (Q E \ N \RU VHQGLNDO oDWÕ 7 UN óö EXQD VHVVL] NDOÕ\RU .XPOX¶\X $.3 LNWLGDUÕ 6HQGLNDFÕODU J|U öPHN LVWL\RU LO %XQD NDUöÕ 7 UN óö¶WH X]XQ \ÕO RQXQ LoLQ VHYL\RU JLOL EDNDQODU X]XQ V UHGLU RQODUD ODUGÕU XQXWXODQ ELU PXKDOHIHW EDö \ ] YHUPL\RU 2 GD QH ELU DQGD R J|VWHUL\RU 6HQGLNDO * o %LUOL ôLPGL \HQLGHQ HPHõL G ö QHQ ELU VHQGLNDFÕODUD ELU LOJL ELU LOJL NLP õL 3ODWIRUPX DGÕ DOWÕQGD WRSOD PXKDOHIHW ¿ OL]OHQL\RU
'HOHJH QDVÖO NRQWURO HGLOLU" MEHMET AKKAYA AYDINLIK/ 08.12.2011
'|UW \×O |QFH ELU VHQGLNDQ×Q *H QHO .XUXOXQX L]OL\RUXP 2 V×UD VHQGLNDQ×Q |UJ WO ROGXùX NLPL LüOHWPHOHUGH |]HOOHüWLUPHOHU \D S×O×\RUGX %D]×ODU×QGD V|]OHüPH OHU V U \RU DPD DQODüPD]O×N VR QXFX X\XüPD]O×NODU WXWXOPXü JUHYLQ HüLùLQH JHOLQPLü 6HQGL
ND ELU |QFHNL G|QHPH GH J|UH oRN VD\×GD \H ND\EHWPLü N o O P ü gQHPOL WDUW×üPDODU RODFDN YH P FDGHOH NDUDUODU× DO×QDFDN GL\H EHNOL\RUXP $o×ü NRQXüPD V× GLYDQGDQ \DS×ODQ NRQXüPDODU YH \|QHWLFLOHULQ V|\OHGLNOHUL\VH |]HOOHüWLUPHOHULQ \DS×OG×ù× \HU
45
OHUGH LüoLOHULQ LüWHQ DW×OPDV×Q× J| U üPHOHUOH HQJHOOHPH\H oDO×VPD ODU×QGDQ LEDUHW LGL *UHY DüDPDV× QD JHOPLü \HUOHU LoLQ LVH ¶LOJLOHQL \RUX]· GHGLOHU VDGHFH 8PXGXP GHOHJHOHUGH $WHüLQ LoLQGHQ VRUXQODU×Q RUWDV×QGDQ JH OL\RUODU RQODU GLOH JHWLULU KLo RO PD]VD GL\H 'LOHN YH WHPHQQLOHU· E|O P QH NDGDU S U GLNNDW RO GXP +D\UHW GHOHJHOHUGHQ GH VHV \RN .RQJUH VDQNL EX VRUXQODU×Q \DüDQG×ù× \HUOHULQ VHQGLNDV×Q×Q GHùLOGL <RN KDNV×]O×N HWPH\H \LP %LU GHOHJH RWXUGXùX \HUGHQ J U VHVOH KD\N×UG× VRQODUD GRùUX 2OPD] E|\OH %DüNDQ NDEXO HWPL \RUX] EXQX· GHGL $PD KD\×U LWL UD]× VHQGLNDQ×Q oDO×üPD WDU]× YH LüoL\H VDKLS o×NPDGDNL \HWHUVL] OLùL GHùLOGL úWLUD] HWWLùL GHOHJHOHULQ KDUF× UDK PLNWDU×\P×ü PHùHU hVWHOLN * Q DNüDPD GRùUX VHoLPOH UH JHoLOPHN ]HUH\NHQ ¶ROPD]· GHGLùL NRQX J Q |ùOHGHQ KH PHQ VRQUDNL VDDWOHUGH J|U ü O P ü R\ODQP×ü NDEXO HGLOPLü YH K N PHW NRPLVHULQLQ GH |Q QGH NDUDUD EDùODQP×üW× OLUD RODQ NLüL EDü× J QO N KDUF×UDK R\ODPD LOH 7/ J QO N PLNWDUD o×ND U×OP×üW× %HùHQPL\RU OLUD LV WL\RUGX *HQHO %DüNDQ J QGHP G×ü× V|] DOG× YH DUDEXOXFX ROGX
ù P EX üRNH HGLFL GXUXP QH \D ]×N NL VDGHFH R VHQGLND\D PDK VXVX GHùLOGL +HOH hVWHOHU \DU× üDFDNVD HùHU NRQJUHGH YH \|QH WLPH EDüND DGD\ODU YDUVD GHOHJH OHU o J Q GHùLO ELU KDIWD |QFH VLQGHQ Dù×UODQ×U KDWWD JHFH NO S OHULQH SDY\RQODUD J|W U O U %X V UHGH GHOHJH DUNDGD E×UDNW× ù× LüoL\L VRUXQODU× XQXWXU \|QH WLFLOHULQ J|VWHUGLùL \HUH R\ YH UHQ X\XüPXü NXNODODU KDOLQH JH OLU .RQIHGHUDV\RQ NRQJUHVLQGH LVH GHOHJHOHU WDP ELU NXüDWPD \D üDUODU .RQJUH UDSRUODU× VHQGLND Q×Q YH LüoL V×Q×I×Q×Q VRUXQODU×Q×Q 'HOHJH QDV×O X\XüWXUXOXU )DEULNDGD WH]JDK×Q× YH \DùO× WX NRQJUH\H JHOPHGHQ |QFH Lü\HU OXPODU×Q× E×UDNDUDN JHOHQ LüoL GH OHULQGH GHOHJHOHU DUDV×QGD WDUW× OHJH J Q ER\XQFD KD\DO HGH ü×OPDV×QD L]LQ YHULOPH] %LUL Do PH\HFHùL ELU G Q\DGD WDWLO \DS× PD\D NDONVD EXQODU KDUDOD J UHOH \RUGX J QO N LoLQ ELOH ROVD V× DUDV×QGD GL.NDWOHU GDù×W×O×U 'H Q×I DWODPD LGL EX .RQJUH\H JHO OHJHOHU NRQJUHGHQ J QOHUFH |QFH GLNOHUL LoLQ 7/ SDUD DODFDN WRSODQ×U EHOLUOHQHQ RWHOOHUH DO× ODUG× %X oRùXQXQ R G|QHPGHNL Q×U YH EDüND NLPVH\OH WHPDV NXU PDDü×QGDQ ID]OD SDUD / NV RWHO PDPDODU× LoLQ |]HO WHGELUOHU DO× OHUGH NDO×\RU \HPHN GDKLO E Q×U .RQJUH\H NDGDU EDü G|QG W Q PDVUDÁ DU× VHQGLND E WoHVLQ UHQ O NV Dù×UODPDODU LoLQGH NLPH GHQ NDUü×ODQ×\RUGX $\U×FD oDQWD KDQJL VHEHSOH R\ YHUPHOHUL JH VDDW NDOHP JLEL KHGL\HOHU GH YH UHNWLùLQL VRUJXOD\DPD] KDOH JHWL ULOLU YH *HQHO %DüNDQ QHUHGH\VH ULOL\RUGX RUD\D VRUJXVX] VXDOVL] R\ YHUHQ úüoLQLQ VRUXQODU×Q WDUW×ü×OPDV× URERWODU KDOLQH JHWLULOPH\H oDO×ü× LoLQ VHoHUHN J|QGHUGLùL LüoL GHOH O×U 'HOHJHQLQ NHQGL DNO× YH |]J U JH NRQJUH V×UDV×QGD DOG×ù×· DYDQ LUDGHVLQL NXüDWPD DOW×QD DOPD oD WDODUOD X\XüPXü YH QH ROGXùX EDODU× LOH 7 UN úü 3HUüHPEH J Q QX PHUDN GDKL HWPHGLùL NDUDUOD *HQHO .XUXOD EDüO×\RU UD HO NDOG×U×U KDOH JHOPLü *|UG
7DWO×\D EDùOD\DO×P OLUDGD DQODüDO×P· GHGL VDORQ E|\OHFH VD NLQOHüWL 0LVDÀ U RODPD UDùPHQ GD\DQDPDG×P \DQ×PGDNL GHOH JH\H o×N×üW×P ¶8WDQP×\RU PXVX QX] LüoL VL]L JLGLQ VRUXQODU×P× ]D oDUH EXOXQ GL\H J|QGHUL\RU VL] ELU WHN NHOLPH NRQXüPX\RUVXQX] VRUXQODU× 6HQGLND E W Q PDVUDI× Q×]× NDUü×O×\RUNHQ ELU GH FHELQL]H KDUoO×N NR\X\RU KLo SDUD DOPD PDQ×] JHUHNLUNHQ D] EXOX\RUVX QX] %X QDV×O YLFGDQV×]O×NW×U· GH GLP· .×]DUG× EDü×Q× oHYLUGL
.LPLQ VHQGLNDVÖ"
46
<DUG 'Ro g=*h5 0h)7h2Þ/8 Marmara Üniversitesi gßUHWLP *|UHYOLVL %ó5*h1
PRNUDW HßLOLPOL SDUWLOHUOH ELUOLN WH RUJDQLN EDßODUÐ EXOXQDQ VHQ GLNDODU UHIRUPLVW |UJ WOHU KDOLQH G|Q âP âOHUGLU
.DSLWDOLVW GHYOHWLQLQ VHQGLNDOD UD \|QHOLN \DNODâÐPODUÐQGDQ ELUL VHQGLNDODUÐ VLVWHPH HQWHJUH HGH UHN GHYOHWLQ LGHRORMLN D\JÐWODUÐ KDOLQH JHWLUPHNWLU gUQHßLQ àQ JLOWHUH $OPDQ\D YH àVNDQGLQDY ONHOHUL EDâWD ROPDN ]HUH ELU oRN NDSLWDOLVW ONHGH VRV\DO GH
7 UN úü·WH \HQL \|QHWLPLQ EHOLU OHQHFHùL JHQHO NXUXOX |QFHVLQGH $.3·QLQ VHQGLNDODU YH PHVOHN |U J WOHULQH PDQLS ODV\RQXQX G ü Q UNHQ %DüEDNDQ <DUG×PF×V× % OHQW $U×Qo·×Q 0HPXU 6HQ·L \HUOHUH J|N OHUH V×ùG×UDPDG×ù× Do×NODPDV× J Q GHPH JHOGL %LUL 7 UNL\H·GH \H VD
GH J|U OHQ GHYOHWLQ |UJ WOHGL ùL ´'HYOHW 6HQGLNDODU×µG×U )D üLVW EXUMXYD UHMLPOHU LVWHU $Y UXSDO× LVWHU * QH\ $PHULNDO× RO VXQ VHQGLNDODU× GHYOHWLQ LGHROR MLN D\J×WODU× KDOLQH G|Q üW UP ü .DSLWDOLVW GHYOHWLQLQ VHQGLNDODUD W U $OWKXVVHU )DüLVW $OPDQ\D YH \|QHOLN GLùHU ELU \DNODü×P× VHQ úWDO\D·GD GD 3HURQ $UMDQWLQ·LQGH GLNDODU× VLVWHPH HQWHJUH HGHUHN ROGXùX JLEL ´(PHN &HSKHOHULµ GHYOHWLQ LGHRORMLN D\J×WODU× KDOL \D GD ´'HYOHW 6HQGLNDODU×µ RO 'HYOHW YH VHQGLND EDù×Q× HQ Do×N QH JHWLUPHNWLU gUQHùLQ úQJLOWH GXùXQGDQ V|] HGHU YH 3HURQ·XQ ELoLPGH RUWD\D NR\DQODU×Q EDü×Q UH $OPDQ\D YH úVNDQGLQDY ONH üX V|] Q KDW×UODW×U ´%XUMXYD]L GD )UDQV×] G ü Q U / $OWKXVVHU OHUL EDüWD ROPDN ]HUH ELUoRN ND LüoL V×Q×I×Q× |UJ WOHPHOLGLU 2QX JHOLU $OWKXVVHU NDSLWDOLVW GHYOH SLWDOLVW ONHGH VRV\DO GHPRNUDW 0DUNVL]PH NDUü× NRUXPDQ×Q HQ WLQ LüoL V×Q×I×Q×Q VHQGLNDO |UJ W HùLOLPOL SDUWLOHUOH ELUOLNWH RUJD L\L \ROX EXGXU«µ OHQPHVLQH \|QHOLN \DNODü×P×Q× QLN EDùODU× EXOXQDQ VHQGLNDODU HOH DO×U hONHOHULQ V×Q×I P FDGH UHIRUPLVW |UJ WOHU KDOLQH G|Q ü 7 UNL\H·GH GHYOHWLQ VHQGLNDODUD \DNODü×P×Q×Q KDQJLVL ROGXùXQX OHOHUL WDULKL YH WRSOXPVDO IRUPDV P üOHUGLU YH VHQGLNDODU×Q NLPLQ VHQGLNDV× \RQODU×QD J|UH EHOLUOHQHQ GHYOH WLQ VHQGLNDODUD \DNODü×PODUGDQ $OWKXVVHU·H J|UH GHYOHWLQ VHQGL ROGXùXQXQ \RUXPXQX VL] RNXUOD ELULQFLVL GRùUXGDQ VHQGLNDODU× NDODU× LGHRORMLN D\J×WODU×QD G| UD E×UDN×\RUXP \DVDNODPDNW×U $%' HPSHU\D Q üW UPHGHNL GLùHU ELU \DNODü× OL]PLQLQ GRùUXGDQ \D GD GROD\ P× LVH IDüLVW EXUMXYD UHMLPOHULQ \×V× HQ \ NVHN LüoL |UJ W GLùH UL \H VD\×V× HQ \ NVHN YH \HW NLOL 2QODU NHQGLOHULQH PHPXU GHVHOHU GH NDPX HPHNoL |UJ W ROXQFD NRQXQXQ |QHPLQH EL QDHQ GDKD JHQLü ELU oHUoHYHGH GHYOHW VHQGLND LOLüNLOHUL ]HULQH \HQLGHQ G ü QPHN JHUHùL RUWD \D o×NW×
O× GHQHWLPL DOW×QGDNL $V\D $IUL ND YH /DWLQ $PHULND ONHOHULQLQ ELU N×VP×QGD LüoL V×Q×I×Q×Q |UJ W OHQPHVLQL \DVDNODPD \DNODü×P× J|U OPHNWHGLU
7 UN Āÿ·LQ VHoLPL (5.$1 $<'2ò$12ò/8 (95(16(/
LoLQ VRPXW DGÐPODU DWÐOPDVÐ 6HQGLNDO * o %LUOLßL 3ODWIRU PX FHVDUHWOH RUWD\D NR\GXßX LONHOHU YH KHGHIOHUL LOH EX DQ ODPGD |QHPOL ELU DGÐP DWWÐ *HQHO .XUXO·XQ VRQXFX QH ROXUVD ROVXQ DWÐODQ EX |QHPOL DGÐPÐ DâDßÐGDQ \XNDUÐ\D GRß UX GDKD GD J oOHQGLUPHN YH \D\JÐQODâWÐUPDN |Q P ]GH NL G|QHP \DâDQDFDN NDSVDP OÐ VDOGÐUÐODUD NDUâÐ KHU \|QGHQ KD]ÐUOÐNOÐ ROPDN JHUHNL\RU
7 UN úü X]XQ ELU V UHFLQ YH NDU PDü×N LOLüNLOHULQ HWNLVL\OH NXUXO GX 7 UN úü·LQ VHQGLNDO oL]JLVLQLQ <DâDQDQ W P ROXPVX]OXNODUD ROXüPDV×QGD $PHULNDQ VHQGLNDF× NDUâÐQ JHUHN 7 UN àâ JHUHN O×ù×Q× WDQ×POD\DQ ´ FUHW YH PHVOHN VH VHQGLNDO KDUHNHW LoLQ HOEHW VHQGLNDF×O×ù×µ À NUL EHOLUOH\LFL\GL WH ELU oÐNÐâ \ROX YDU %XUDGD g]HOOLNOH LON \×OODU×QGD 7 UN úü·H |QHPOL RODQ JLULOHQ \DQOÐâ \RO DV×O UHQJLQL YHUHQ LüoL KDNODU× GH GDQ oÐNÐOPDVÐ VHQGLNDODUÐ \H ùLO ´PLOOL\HWoLµ ´DQWLNRP QLVWµ QLGHQ P FDGHOHFL NLWOHVHO VÐ WXWXPODU YH SROLWLNDODU ROGX %X QÐI |UJ WOHUL KDOLQH JHWLUPHN DQODPGD 7 UNL\H·QLQ LON LüoL NRQ
IHGHUDV\RQX LüoLOHULQ KDN YH o× NDUODU×Q× ND]DQPDN YH NRUXPDN LoLQ P FDGHOH HGHQ ELU LüoL |UJ W ROPDNWDQ oRN GHYOHWLQ LüoLOHU LoLQ GHNL ´WHPVLOFLVLµ \D GD ´X]DQW×V×µ RODUDN J|U OG \D GD EX DPDoOD NXOODQ×OPDN LVWHQGL ·O× \×OODUD NDGDU &+3 YH 'H PRNUDW 3DUWL DUDV×QGDNL LNWLGDU NDYJDV×QGD 7 UN úü·LQ WDN×QG×ù× WXWXP VRQUDNL \×OODUGDNL JHOLüL PLQGH GH E \ N |Oo GH EHOLUOH\LFL ROGX &+3·QLQ LNWLGDU× G|QHPLQ GH '3·\H \DN×Q VHQGLNDODU EDVN× DOW×QD DO×QG× YH NDSDW×OG× $\Q× üH NLOGH '3 LNWLGDU×QGD &+3·\H \D N×Q VHQGLNDODUD \|QHOLN EDVN× YH NDSDWPDODU \DüDQG× %X QHGHQ OH R \×OODUGDQ LWLEDUHQ 7 UN úü·LQ K N PHWOHU NDUü×V×QGDNL WXWXPX JHQHOOLNOH LNWLGDU SDUWLOHULQH \D N×Q HQ D]×QGDQ RQODUD SDUDOHO WX WXPODU DOPDV×Q× EHUDEHULQGH JH WLUGL 7 UN úü·LQ JHQHOOLNOH LüoLOH
47
ULQ V×Q×I |UJ W RODUDN KDUHNHW HW PHN \HULQH G|QHP G|QHP LüoL V× Q×I×Q×Q o×NDUODU×\OD WDEDQ WDEDQD ]×W WXWXP YH GDYUDQ×üODU LoLQH JLU PHVL V UHNOL WDUW×ü×ODQ YH HOHüWLUL OHQ ELU |UJ W ROPDV×Q× EHUDEHULQGH JHWLUGL g]HOOLNOH NXUXOXü YH JHOLü PH G|QHPOHULQGH GHYOHW NXUXPOD U×QGD |UJ WO ROPDV×Q×Q GD HWNLVL\ OH LüoLOHU DUDV×QGD UHVPL LGHRORML QLQ WHPVLOFLVL ROPD |]HOOLùLQL KLo ND\EHWPHGL
LWLEDUHQ K N PHWOHUOH \DN×Q LOLüNL OHULQL V UG U UNHQ WRSOX V|]OHüPH G|QHPOHULQGH EHQLPVHGLùL ´.DSD O× NDS×ODU DUG×QGD o|]PHµ WDYU× QH GHQL\OH KHS HOHüWLULOGL %X GXUXP GDQ FHVDUHW DODQ K N PHWOHU N×VD V UHGH E \ N |]HOOHüWLUPHOHU \DS W× .ú7·OHUGH oDO×üDQ LüoL VD\×V× VRQ \LUPL \×OGD ELQGHQ ELQH NDGDU JHULOHGL %XQD SDUDOHO ROD UDN 7 UN úü·LQ KHP \H VD\×V× K×] OD D]DOG× KHP GH KHU üH\H UDùPHQ K N PHWOHU NDUü×V×QGDNL FD\G×U×F× 7 UN úü WDEDQ×Q×Q Dù×UO×NO× RODUDN J F QGHQ HVHU NDOPDG× NDPX LüoLOHULQGHQ ROXüPDV× K N PHWOHUOH JLUGLùL LoOL G×üO× LOLüNLOHULQ 7 UN úü·LQ EHQLPVHGLùL YH VHQ VRQUDV×QGD GDKD GD \RùXQ GLNDO KDUHNHW LoLQGH KkOk EHOOL ELU ODüPDV×Q× EHUDEHULQGH JHWLUGL $Q Dù×UO×ù× RODQ ´SDUWLOHU VW µ SROLWL FDN ·GHQ LWLEDUHQ GXUXP GH ND |] QGH LüoL V×Q×I×Q×Q GHùLO GR ùLüPH\H EDüODG× gQFH %DKDU OD\O× \ROODUGDQ GD ROVD RQXQ WDP (\OHPOHUL LOH EDüOD\DQ X\DQ×ü G| NDUü×W× RODQ VHUPD\HQLQ o×NDUOD QHPLQ 7 UN úü E URNUDVLVLQL NLWOH U×Q× VDYXQPDQ×Q VRPXW J|VWHUJH VHO H\OHP NDUDUODU× DOPD\D ]RUODG× VL ROGX 'DKD VRQUD |]HOOLNOH ² \×OODU× DUDV×QGD \DS×ODQ NLWOHVHO 6×UI EX \DNODü×P QHGHQL\OH H\OHPOHU WDEDQ×Q YH LOOHUGH NXUX 7 UNL\H·GH VHQGLNDO KDUHNHWLQ WD ODQ üXEHOHU SODWIRUPODU×Q×Q LüoLOH ULKL D\Q× ]DPDQGD |UJ WO LüoLOH ULQ K N PHWOH V×N V×N NDUü× NDUü×\D ULQ NHQGL V×Q×I VL\DVHWLQGHQ X]DN JHOPHVLQL VDùODG× 7 UN úü \HVL WXWXOPDV×Q×Q LüoL V×Q×I×Q×Q VHUPD LüoLOHU VW \|QHWLPL GH ]RUOD\DUDN \HGHQ GHYOHWWHQ YH VHUPD\H SDU \DSW×NODU× H\OHPOHUOH K N PHWOH WLOHULQGHQ EDù×PV×] RODUDN |UJ W UH SHN oRN NRQXGD JHUL DG×P DW OHQPHVLQL E \ N |Oo GH HQJHOOHGL W×UG×ODU 7 UN úü ·OL \×OODUGDQ 7 UN úü LOH ELUOLNWH DQ×ODQ IDNDW
oRN VD\×GD VHQGLND YH NRQIHGHUDV \RQ WDUDI×QGDQ GHùLüLN ELoLP YH X\JXODPDODUOD EHQLPVHQHQ ´SDU WLOHU VW µ SROLWLNDQ×Q EXJ QH ND GDU ROXüWXUGXùX SUDWLùLQ GDKD ID] OD V UG U OHELOPHVL P PN Q J| U QP \RU úüoL V×Q×I×Q×Q o×NDUODU× LoLQ P FDGHOH HWPHN \HULQH W P oHUoHYHVLQL VHUPD\HQLQ oL]GLùL ´VRV\DO GL\DORJµ \D GD EDüND DG ODU DOW×QGD JHUoHNOHüWLULOHQ ´Lü ELU OLùLµ ELoLPOHULQLQ LüoL KDNODU×Q× YH 7 UN úü·L ELWLUPH\L KHGHÁ HGLùL oRN Do×N <DüDQDQ W P ROXPVX] OXNODUD NDUü×Q JHUHN 7 UN úü JH UHNVH VHQGLNDO KDUHNHW LoLQ HOEHWWH ELU o×N×ü \ROX YDU %XUDGD |QHPOL RODQ JLULOHQ \DQO×ü \ROGDQ o×N×OPD V× VHQGLNDODU× \HQLGHQ P FDGH OHFL NLWOHVHO V×Q×I |UJ WOHUL KDOLQH JHWLUPHN LoLQ VRPXW DG×PODU DW×O PDV× 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODW IRUPX FHVDUHWOH RUWD\D NR\GXùX LONHOHU YH KHGHÁ HUL LOH EX DQODP GD |QHPOL ELU DG×P DWW× *HQHO .XUXO·XQ VRQXFX QH ROXUVD ROVXQ DW×ODQ EX |QHPOL DG×P× DüDù×GDQ \XNDU×\D GRùUX GDKD GD J oOHQGLU PHN YH \D\J×QODüW×UPDN |Q P ] GHNL G|QHP \DüDQDFDN NDSVDPO× VDOG×U×ODUD NDUü× KHU \|QGHQ KD]×U O×NO× ROPDN JHUHNL\RU.
7 UN Āÿ GHOHJHVLQLQ WDUDIÖ à+6$1 d$5$/$1 (95(16(/ 08.12.2011
48
7 UN àâ·LQ JHQHO NX UXO GHOHJHOHULQLQ oRN E \ N oRßXQOX ßX EDßOÐ VHQGLNDOD UÐQ PHUNH]OHULQH SHN oRN EDNÐPGDQ ´ED ßÐPOе KDOH JHWLULOPLâ SURIHV\RQHO VHQGLND FÐODUGDQ ROXâPDNWD GÐU %X GD GHOHJHOHULQ NHQGL LUDGHOHUL\OH KD UHNHW HWPHVLQL ]RUODâ WÐUPDNWDGÐU %X \ ]
GHQ GH ´7RSOXPGD EX NDGDU LWLEDUVÐ]ODâ PÐâ ELU 7 UN àâ \|QH WLPLQH NLPVH R\ YHUH PH] µ GL\H G â QVHN ELOH JHUoHßLQ GDKD IDUNOÐ ROGXßXQX ELO PHN JHUHNLU
SD]DU J Q \DS×ODFDN VHoLPOHUOH WDPDPODQD FDN
g\OH J|U Q \RU NL EX JHQHO NXUXOGD 6HQGL NDO * o %LUOLùL 3ODWIRU PXQXQ OLVWHVL\OH 7 UN úü·LQ PHYFXW \|QHWLPL 7 UN úü·LQ 2ODùDQ QLQ oRùXQOXùXQXQ OLVWH *HQHO .XUXOX EXJ Q VL \DU×üDFDN +HUKDOGH WRSODQ×\RU '|UW J Q V 7 UN úü LWLEDU YH J o UHFHN RODQ JHQHO NXUXO EDN×P×QGDQ HQ DüDù×
GD ROGXùX ELU G|QHPGHQ JHoH UHN ·LQFL *HQHO .XUXOXQD JHO PLüWLU %LU \DQ×\OD EDN×OG×ù×QGD 7 UN úü KHU G|QHPGH HOHüWLULO PLüWLU %D]HQ H\OHPVL]OLNOH ED ]HQ K N PHWOHUOH SDWURQODUOD Lü ELUOLùL ED]HQ N|W 7ú6·OHU \DS PDNOD ED]HQ VL\DVHW G×ü× VHQGL NDF×O×ùD VDYUXOPDNOD oRùX ]D PDQ GD E W Q EXQODU× ELUOLNWH \DSW×ù× LoLQ HOHüWLULOPLüWLU $Q FDN E W Q EX YH EXUDGD V|] HGLOHPH\HFHN NDGDU X]XQ OLV WH ROXüWXUDFDN ]DDÁ DU×QD NDUü×Q 7 UN úü ROPDGDQ LüoL \×ù×QODU×Q P FDGHOH\H oHNLOPHVLQLQ oRN ]RUODüDFDù× ELOLQGLùL LoLQ LüoLOH ULQ HPHNoLOHULQ KDON \×ù×QODU× Q×Q KHU ]DPDQ J|U üOHULQH YH WX WXPXQD |QHP YHUGLùL ELU VHQGL ND PHUNH]L ROPXüWXU
SDWURQODUOD GRODSODU oHYLUHQ DQ OD\×üD R\ YHUPHN DQODP×QD JH OHFHNWLU hVWHOLN GH EX LWLEDUV×] O×N YH RQD HNOHQHQ LüoLOHULQ J F Q G×üOD\DQ VHQGLNDF×O×N J o V ]OHüWLULOHQ DQOD\×ü× KLo NLPVH QLQ ´%HQ |\OH ELU üH\ J|UP \R UXP IDUN HWPHGLPµ GL\HPH\H FHùL NDGDU GD DSDo×NW×U d QN LWLEDUV×]O×N YH J oV ]O N G×üD U×GDQ JHOLS \DS×üP×ü |]HOOLNOHU GHùLO 7 UN úü \|QHWLPLQLQ EL OLQoOL ELU üHNLOGH K N PHW YH SDWURQODUOD Lü ELUOLùL LoLQGH HQ E \ N LüoL VHQGLNDV× PHUNH]L QL J oV ] YH LWLEDUV×] E×UDNPDN DPDF×\OD JLULüWLNOHUL SODQO× oDED ODU× VRQXFX ROXüPXüWXU
9H EXJ Q D] oRN HPHN ND\J×V× RODQ KLo NLPVH PHYFXW 7 UN úü \|QHWLPLQLQ 7 UN úü·H \DN×üW×ù× $QFDN 7 UN úü·LQ *HQHO .X Q× KLo ROPD]VD HOOHULQGHQ JHOGL UXOX VRQUDV×QGD ROXüDQ \|QHWL ùL NDGDU LüoL KDNODU×Q× NRUXGX PLQLQ $.3 \DQGDü× NDQDG×Q×Q ùXQX ELU G|QHP GDKD 7 UN úü·LQ ´$.3·QLQ DUND EDKoHVLµQH G| EDü×QGD NDOPDODU×Q×Q L\L RODFD Q üW UPH JLULüLPOHUL 7 UN úü·L ù×Q× V|\OH\HPHPHNWHGLU
VDGHFH üX \D GD EX ]DDI×\OD HOHü WLULOHQ ELU NRQIHGHUDV\RQ ROPDN 6×Q×I Lü ELUOLNoLVL oL]JL EX NDGDU WDQ GD o×NDU×S LüoLOHULQ KDN P Do×N ROXQFD HOEHWWH 7 UN úü·LQ FDGHOHVLQLQ EDVW×U×OPDV× LoLQ GHOHJHOHULQLQ \DQO×ü× YH GRùUX SDWURQODU YH K N PHWOH LüoLOHUH \X NROD\FD D\×UW HGHELOHFHNOHUL NDUü× ´NRPSORODU NXUDQµ ELU VHQ QL G ü Q \RU LQVDQ 9H EX Do×N GLND PHUNH]L GHUHNHVLQH G ü U V×Q×I G üPDQO×ù×QD GHOHJHOHULQ P üW U R\ YHUPH\HFHùL GROD\×V×\OD GD SD]DUWHVL J Q 7 UNL\H·QLQ GDKD %X \ ]GHQ GH EXJ Q 0XVWD P FDGHOHFL ELU 7 UN úü·H VHQGL ID .XPOX·QXQ EDü×QGD ROGX NDO KDUHNHWH J o YH LWLEDU ND]DQ ùX 7 UN úü \|QHWLPLQH \|QHOLN G×UDFDN ELU 7 UN úü·H VDKLS ROD HOHüWLULOHUGH 7 UN úü·L LWLEDUV×] FDù×Q× G ü Q \RUVXQX] KDON LQGLQGH RQXU YH KD\VL\HWL QL \LWLUPLü ELU VHQGLND PHUNH]L 'DKD GRùUXVX E|\OH ROPDV× KDOLQH G ü UPH VXoODPDV× Dù×U Q× XPX\RUVXQX] $QFDN EXQXQ O×N ND]DQP×üW×U NROD\ ROPD\DFDù× GD RUWDGDG×U d QN 7 UN úü·LQ JHQHO NXUXO %X QHGHQOHUOHGLU NL EXJ Q GHOHJHOHULQLQ oRN E \ N oRùXQ 7 UN úü \|QHWLPLQH RQODU×Q OXùX EDùO× VHQGLNDODU×Q PHUNH] ROXüWXUDFDù× LüoLOHULQ P FDGH OHULQH SHN oRN EDN×PGDQ ´ED OHVLQL G×üOD\DQ ´GL\DORJFXOX ù×PO×µ KDOH JHWLULOPLü SURIHV ùXµ HVDV DODQ VHQGLNDF×O×N oL] \RQHO VHQGLNDF×ODUGDQ ROXüPDN JLVLQH R\ YHUPHN GHPHN LWLED WDG×U %X GD GHOHJHOHULQ NHQ U×Q× \LWLUPLü LüoLOHUL P FDGHOH GL LUDGHOHUL\OH KDUHNHW HWPHVL GHQ DO×NR\PDN LoLQ K N PHWOH QL ]RUODüW×UPDNWDG×U %X \ ]GHQ
GH ´7RSOXPGD EX NDGDU LWLEDU V×]ODüP×ü ELU 7 UN úü \|QHWLPL QH NLPVH R\ YHUHPH] µ GL\H G ü QVHN ELOH JHUoHùLQ GDKD IDUNO× ROGXùXQX ELOPHN JHUHNLU $QFDN 7 UN úü VW \|QHWLPLQLQ \ ] EX NDGDU Do×N ROXQFD KLoELU GHOHJH ´%X \|QHWLPLQ OLVWHVLQH EHQ ELO PHGHQ R\ YHUGLP µ GHPH EDKD QHVLQH VDKLS ROPD\DFDNW×U %X \ ]GHQ GH 7 UN úü·LQ EXJ QN \|QHWLPLQLQ ROXüWXUDFDù× ´<HQL OLVWH\H R\ YHUPHNµ 7 UN úü·LQ LWLEDUV×]ODüW×U×OPDV× YH J oWHQ G ü U OPHVL NRPSORVXQXQ GD VXo RUWDù× ROPDNW×U 5HVPL\HWWH VHQGLNDODU×Q yönetimlerini üyeleri (üye olan delegeler) seçer ve sendika yönetimleri de onlara NDUü× VRUXPOXGXU $QFDN gerçek daha büyüktür. Çünkü EXJ Q 7 UN úü JLEL HQ E \ N VHQGLND PHUNH]LQH QDV×O ELU VHQGLNDF×O×N DQOD\×ü×Q×Q JHOHFHùL VHQGLND \HVL ROVXQ ROPDV×Q KHU LüoL\L KHU HPH NoL\L KHU HPHNOL\L DO×Q WHUL \OH JHoLQHQ KHUNHVL \DN×QGDQ LOJLOHQGLUPHNWHGLU %X \ ]GHQ GH EX N|üHGHQ 7 UN úü·LQ üst yönetimine oy vermeyi HPHùL LOH JHoLQHQOHUH LKDQHW VD\DQ ELU J|U ü EHOLUWPHN DVOD ´'×üDU×GDQ ELU P GDKDOHµ VD\×OPD] 7HUVLQH EXJ Q 7 UN úü *HQHO .XUX OXQGDQ o×NDFDN \|QHWLPLQ VHQGLNDF×O×N DQOD\×ü× KHSL PL]L \DN×QGDQ LOJLOHQGLUPH NWHGLU *HQHO .XUXOGD R\ NXOODQDFDN GHOHJHOHU GH R\ODU×Q× YHULUNHQ PLO\RQ ODUFD HPHNoLQLQ KDNN×Q×Q VDYXQXOXS VDYXQXOPDPDV×QD R\ YHUGLNOHULQL G ü QHUHN WDUDÁ DU×Q× EHOLUOHUVH GDKD JHUoHNoL YH YLFGDQODU×Q× UD KDW HWWLUHFHN ELU WXWXP DOP×ü RODFDNODUG×U
49
$QNDUD·GD 7 UN Āÿ YDUGÖ SAYGI ÖZTÜRK SÖZCÜ- 9/12/2011
\D NR\PD\D oDO×üDQ VHQGLNDODU ´P IHWWLü EDVN×V×µ DOW×QD DO×Q× \RU úüWH R EDVN×ODU VHQGLNDF× ODU× GD DODELOGLùLQH VHVVL]OHüWLU PLü GXUXPGD 7 UN àß GH VHoLP KDIWDVÐ
VHQGLNDQ×Q \H ROGX ùX 7 UNL\H úüoL 6HQGLNDODU× .RQIHGHUDV\RQX·QXQ 7 UN úü JLULüLQGH XQXWXOPD] JH QHO EDüNDQODU×QGDQ 6H\ À 'HPLUVR\·XQ ´$QNDUD·GD 7 UN úü YDUµ V|] \D]×O×G×U + N PHWOHU NDUü×V×QGD KHS ´PXKDOLI GXUXüµ VHUJLOHPLü PLWLQJOHUL\OH \ U \ üOHUL\ OH UHWLPGHQ JHOHQ J oOHUL\OH K N PHWOHUL ]RUD VRNPXü WRS OXPVDO Dù×UO×ù× RODQ JHQHO EDü NDQ× NRQXüWXùX ]DPDQ VHV JH WLUHQ 7 UN úü \×OODUG×U \RN 'DKDV× ONHPL]GH \×OODUG×U JUHYOHU \RN 6HQGLNDO× VD\×V× Q×Q E×UDN×Q DUWPDV×Q× |QHP OL |Oo GH D]DOG×ù×Q× GD EHOLUWH OLP gUQHùLQ VHQGLNDO× RODELOH FHN PLO\RQ ELQ NLüLGHQ \DNODü×N ELQL VHQGLNDO× (Q \ NVHN \H\H VDKLS RODQ 7 UN úü· GH ELQ \HGHQ ELQL NDPX NHVLPLQGH oDO×üDQODUGDQ ROXüX\RU úüWH ELU G|QHP WRS OXPVDO PXKDOHIHWLQ RGDù× NR QXPXQGD RODQ LüoL VHQGLNDODU EX GXUXPGD 6HQGLNDODU H\OHPOHUL\OH VRV \DO VRUXPOXOXNODU×\OD GH ùLO PDO YDUO×NODU×\OD |Y Q U KDOH JHOGL %LUD] EDü×Q× NDOG× UDQ K N PHWH NDUü× WDY×U RUWD
50
7 UN úü JHQHO NXUXOX LNWLGDU YH PXKDOHIHWLQ GH EXOXüPD QRN WDV×\G× $\ODU |QFH VHoLP NX OLVOHUL EDüODU GHOHJH KHVDSOD U× \DS×O×U J oO ELU 7 UN úü \| QHWLPL RUWD\D o×NDU×O×UG× ' Q 7 UN úü *HQHO NXUXOX EDüOD G× 3D]DU J Q GH \HQL \|QH WLP VHoLOHFHN 6RQ G|QHPOHU GH EHONL GH LON NH] 7 UN úü GH ´PXKDOLI ELU NDQDWµ ROXüWX YH PHYFXW 7 UN úü \|QHWLPLQL GH YLUHFHN VD\×GD GHOHJH\H VD KLS ROPDVD ELOH EXQGDQ E|\ OH 7 UN úü LoLQGH IDUNO× VHVOHULQ \ NVHOHFHùL ELU SODWIRUP ROXü WXUXOGX 3HWURO úü 7HNJ×GD úü +DYD úü %HOHGL\H úü 7*6 'HUL úü .ULVWDO úü 7H]NRRS úü 7h07ú6·LQ GH DUDODU×QGD EX OXQGXùX VHQGLNDODU ´J o ELUOL ùL SODWIRUPXµ ROXüWXUGX 7 UN úü·L KDUHNHWH JHoLUPHN UH WLPGHQ JHOHQ J oOHULQL NXOODQ PDN LoLQ ]RUOD\DFDN * o %LU OLùL 3ODWIRUPXQXQ VORJDQ× GD ´7 UN úü GHùLüHFHN 7 UNL\H GHùLüHFHNµ ROGX 6HoLPGH LNL JHQHO EDüNDQ DGD\× YDU + N PHWLQ GHV WHùLQL DODQ YH |QFHNL VHoLP GH EX GHVWHNOH 7 UN úü *HQHO %DüNDQO×ù×·QD VHoLOHQ 0XVWDID .XPOX·QXQ EX VHoLPGH NDUü× V×QGD 3HWURO úü *HQHO %DüNDQ× 0XVWDID g]WDüN×Q EXOXQX\RU 7 UNL\H *D]HWHFLOHU 6HQGLND V× 7*6 *HQHO %DüNDQ× (UFDQ úSHNoL ´VHoLPL ND\EHWVHN ELOH ND]DQDQ EL] RODFDù×] d QN 7 UN úü·H |QHULOHULPL]L J|W UHFHùL] .DEXO HGLOPHGLùL ]D PDQ 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODW
IRUPX RODUDN H\OHP \DS×ODFDN VD EL] \DSDFDù×] VRNDùD LQLOH FHNVH EL] LQHFHùL]µ GL\RU .D\EHGLOHFHNOHU VÐUDVÐQGD RODQODU 7 UN úü *HQHO %DüNDQ× 0XVWD ID .XPOX G|QHPLQGH E×UDN×Q LüoLOHULQ \HQL ND]DQ×PODU HOGH HWPHVLQL YDU RODQ KDNODU× GD EXGDQG× 'DKD ELWPHGL %DN×Q üLPGL V×UDGD QHOHU YDU .×GHP WD]PLQDW× NDOG×U×OPDN LVWHQL\RU 7 UN úü·GHQ ELU VHV \RN úüVL]OLN 6LJRUWDV× )RQX·QD HO NRQXOX\RU LüoLQLQ SDUDV× VHU PD\H\H NDPX \DW×U×PODU× QD ND\QDN RODUDN NXOODQ×O×\RU <LQH 7 UN úü VHVVL] g]HOOHüWLUPHOHUOH Lü\HUOHUL NDSDQ×\RU LüoLOHU NDS× |Q QGH DPD \LQH 7 UN úü LOJLVL] 6HQGLNDODüPD KDNN× Dù×U VDO G×U× YH EDVN× DOW×QGD gUJ WOH QHQ LüoLOHU NDS× |Q QH E×UDN×O× \RU 7 UN úü GX\DUV×] * YHQFHVL] oDO×üPD X\JXOD PDODU× JHQLüOL\RU 7 UN úü·LQ ELU P FDGHOH SODWIRUPX \RN $VJDUL FUHW E|OJHVHO DVJDUL FUHW \ROX\OD L\LFH VHIDOHW F UHWLQH G|Q üHFHN 7 UN úü VHV VL] 0 FDGHOHFL VHQGLNDODU H\ OHPOHUL\OH KDN DU×\RU 7 UN úü VH\LUFL + N PHW \DQO×V× VHQGLND ODU 7 UN úü·H EDùO× VHQGLNDOD U× \HOHULQL EDVN×\OD WHKGLW OH V UJ QOH HULWPH\H oDO×ü× \RU 7 UN úü LVH L]OHPH\H GH YDP HGL\RU
0 FDGHOHFL ELUOHüWLULFL 7 UN úü 0HYFXW 7 UN úü \|QHWLPLQLQ \D SDFDù× IDUNO× ELU üH\ \RN 2 ]D PDQ 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODWIRUPX·QXQ JHQHO EDüNDQ DGD \× 0XVWDID g]WDüN×Q·D ´P FDGH OH\L XQXWPXü ¶+DN YHULOPH] DO× Q×U· LONHVLQL GHIWHUGHQ VLOPLü HOGH DYXoWD QH YDUVD KHSVLQLQ WDVÀ \HVL QH JLGHQ \ROX DoP×üµ 7 UN úü LoLQ
QH \DSDFDù×Q× VRUX\RUXP g]WDü N×Q ´0 FDGHOHFL \ ] LüoL V×Q× I×QD G|Q N GHPRNUDWLN PXKDOH IHWLQ |UJ WO J F RODUDN KDN YH |]J UO NOHULQ VDYXQXFXVX DGD OHWVL]OLN NDUü×V×QGD KD\N×UDQ YH P FDGHOH HGHQ LNWLGDUD SD\DQGD RODQ GHùLO EDù×PV×] ELU 7 UN úü LVWL\RUX] %XQXQ LoLQ %DüNDQODU .XUXOXQX VRUXPOXOXN VWOHQHQ RU
JDQD G|Q üW U S EDùOD\×F× NDUDU ODU DODFDù×] úüoL PHFOLVOHUL WRSOD \DFDù×] JHOLU JLGHUOHULPL] \HOH ULPL] WDUDI×QGDQ KHU DQ L]OHQHELOH FHN ELU \DS× ROXüDFDNµ GL\RU 7 UN úü *HQHO .XUXOX·QGD GHùL üLP PL" + N PHW GHVWHNOL YH P IHWWLü EDVN×O× ROGXNoD GHùLüLP GH ]RU J|] N \RU
Köle gibi... )à.5(7 %à/$ 0à//à<(7 $UDOÐN &HP .DUDFD PH]DU×QGDQ NDON×S ´úüoLVLQ VHQ LüoL NDOµ üDUN× V×\OD RUWDO×ù× LQOHWVH DODFDù× \D Q×W ´.HüNH DEL NHüNHµ ROXU KHUKDO GH $UW×N LüoL ROPDN GD LüoL NDOPDN GD O NV g\OH KHPHQ LüoL ROPDN NROD\ GH ùLO gQFH N|OHOLN G ]HQLQGHQ JHoH FHNVLQ 7DüHURQ VHQL NDUü×V×QD DODFDN ´EDNµ GL\HFHN 6DQD DVJDUL FUHWWHQ VLJRUWDO× Lü YHULULP DPD 7D]PLQDW \RN ú]LQ \RN 0HVDL VDDWL \RN 6HQGLND ]DWHQ \RN =DP LVWHPHN \RN 6RQUD VRUDFDN .DEXO P " .DEXO ´+Dµ GL\HFHN %LU üH\ GDKD YDU PDDü× DO×QFD GD EL]L J|UHFHNVLQ WDELL 1DV×O" (HH VDQD VLJRUWDO× Lü YHUGLN EX LüOHU E|\OH .DEXO P " .DEXO ú\L \DU×Q JHO EDüOD
úüoL ELOH GHùLO $UW×N 7 UNL\H·GH Lü E|\OH EXOX QX\RU úü EXOX\RUVXQ DPD LüoL ELOH ROD P×\RUVXQ 7D]PLQDW KDNN×Q ROPX \RU L]LQ NXOODQDP×\RUVXQ VHQGL ND\D \H RODP×\RUVXQ ]DP LVWH PL\RUVXQ VW QH VWO N Lü EXODQ VLPVDUODUD GD NXü NDGDU PDDü×Q GDQ ´KDUDoµ YHUL\RUVXQ &HP .DUDFD \DüDVD\G× ´N|OH VLQ VHQ N|OH NDOµ GL\H GHùLüWLUPHN ]RUXQGD NDO×UG× üDUN×\× %XQD GD â N U 7DüHURQOXN VLVWHPL E|\OH LüOL\RU %|\OH Lü EXODQODU ELOH ü NUHWPHN ]RUXQGD o QN EXQX EXODPD\DQ ELU GH \DEDQF× NDG×Q LüoLOHU YDU .DINDVODUGDQ %DONDQODUGDQ 2UWD $V\D·GDQ JHOLS N|OH JLEL oDO×üPDN LVWH\HQ LQVDQODUOD GROX NHQWOHU 2QODU ´7 UN N|OHOHULQµ KDNODU×QD ELOH VDKLS GHùLOOHU 7 P \OH ND\×W G×ü×ODU úüL DQFDN ELU \DU× PDI\DWLN VLPVDUODU DUDF×O×ù×\OD EXOX\RUODU dRùXQOXùX HY KL]PHWOHULQGH oD O×üDQ NDG×QODU %X NDG×QODU× oDO×ü W×UDQODU ELU PDDü NDG×QD ELU PDDü GD VLPVDUD YHUL\RUODU 6RQUD EX
NDG×QODU KHU D\ DOG×NODU× ND\×W G×ü× PDDüWDQ EX VLPVDUODUD EHOOL ELU KDUDo |G \RUODU <DEDQF× NDG×QODU HYOHUGH HUNHN OHU N|üN EDKoHOHULQGH E|\OH oDO×ü W×U×O×\RU 7DELL \DEDQF× LüoLOHU ELU GH \DEDQ F×ODU SROLVLQGHQ NDoPDN ]RUXQGD ODU QHUHGH VLJRUWD KDNODU× 7 UN úü·WHQ \ NVHOHQ VHV %LUGHQ ´N|OHOLN EX µ GL\H GX\XQ FD GLNNDW NHVLOGLP úON NH] ELUL Do×NWDQ \ NVHN VHVOH G ]HQLQ DG× Q× NR\X\RUGX dDO×üPD VDDWL ú]LQ \RN 7D]PLQDW \RN 1HGHQ ELU LüoL ELU \×O oDO×ü×S N× GHP WD]PLQDW× DO×\RU GD ELU D\ oD O×ü×QFD DODP×\RU .|OHOLN JLEL ELU \DNODü×P YDU 6HV 7 UN úü *HQHO .XUXOX·QGDQ JHOL\RUGX 7DPDP GHGLP NHQGL NHQGLPH LüoL OLGHUOHUL PDVD\D \XPUXùX YXUGXODU <DQÕOPÕöÕP 0HùHU LüoL N UV V QGHQ E|\OH KD\N×UDQ dDO×üPD YH 6RV\DO * YHQOLN %DNDQ× )DUXN dHOLN·PLü $PD dHOLN·LQ GH NLPL NLPH üLNk\HW HWWLùLQL DQODPDG×P d QN N|OH JLEL GHGLùL WDüHURQ LüoLOHULQ ELQLQLQ NDPXGD oD O×üW×ù×Q× GD R KD\N×UG× N UV GHQ
51
Sendikalarda delegeler ve demokrasi YILDIRIM KOÇ /AYDINLIK $UDOÐN 6HQGLNDODU×Q YH NRQIHGHUDV\RQ ODU×Q JHQHO NXUXOODU×QGD \DS×ODQ VHoLPOHU JHUoHNWHQ GHPRNUDWLN PLGLU GHOHJHOHU |]J U LUDGHOHULQL VDQG×ùD \DQV×WDELOLUOHU PL" %D]× J|]OHPOHUL YH ELOJLOHUL DNWD UD\×P 6L] NDUDU YHULQ 6HoLPOHUGH JHQHO NXUDO JL]OL R\ Do×N VD\×PG×U $QFDN VHoLPOHU V× UDV×QGD VDQG×NODU |\OH G ]HQOHQLU NL GHQH\LPOL ELU VHQGLNDF× KDQJL VHQGLNDQ×Q GHOHJHOHULQLQ QHUH\H R\ YHUGLùLQL KHPHQ VDSWD\DELOLU 6HoLPOHUGH WHN VDQG×N \HULQH R\ YHUPH LüOHPLQL NROD\ODüW×UDFD ù× JLEL ELU JHUHNoH\OH oRN VD\× GD VDQG×ù×Q NXOODQ×OPDV×Q×Q DPD F× GD EXGXU %D]× VHQGLNDODU×Q GH OHJHOHULQLQ KDQJL WDUDID EORN ROD UDN R\ YHUHFHùL ELOLQLU %X VHQGL NDODUOD GHOHJHVLQGHQ NXüNX GX \XODQ VHQGLNDODU ELU VDQG×NWD ELU OHüWLULOLU %|\OHFH V|] YHULS GH R\ YHUPH\HQOHU EHOLUOHQLU %LU VHQGLNDQ×Q GHOHJHOHULQLQ V|] YHUGLNOHUL ELoLPGH R\ NXOOD Q×S NXOODQPD\DFDù×Q× GHQHWOH PHQLQ \ROODU×QGDQ ELUL UHQNOL ND OHP YH\D IDUNO× NDO×QO×NWD \D]DQ NDOHP NXOODQPDNW×U 2\ SXVXOD V× ]HULQGH ELU LüDUHWLQ ROPDV× R R\XQ LSWDOLQL JHWLULU $QFDN UHQN OL ELU NDOHPOH YH\D IDUNO× NDO×QO×N WD ELU NDOHPOH R\ SXVXODV×Q×Q LüD UHWOHQPHVL NRQXVXQGD ELU N×V×WOD PD \RNWXU .XüNX GX\XODQ VHQGL NDQ×Q GHOHJHOHULQH GLùHUOHULQGHQ IDUNO× ELU NDOHP YHULOLU YH R\ SX VXODODU×Q× R NDOHPOH LüDUHWOHPHOH UL LVWHQLU 2\ODU VD\×O×UNHQ GH GX UXP RUWD\D o×NDU *HoPLüWH EX DPDoOD ELUoRN IDUNO× \|QWHP NXOODQ×O×\RUGX DQFDN DU W×N IRWRùUDI oHNHQ FHS WHOHIRQOD U× o×N×QFD EXQODU×Q oRùX HVNLGH NDOG× 'HOHJH R\ SXVXODV×Q× LüD
52
VLSOLQ YH VW NXUXO \H DGD\ODU× QD R\ YHUHFHùLPH GHOHJHOHULPH GH R\ YHUGLUPHN LoLQ LNQD HWPH\H oDO×üDFDù×PD $OODK×P NLWDE×P üHUHÀ P YH QDPXVXP ]HULQH \H PLQ HGHULP µ úQVDQ PDO]HPHPL] GHùLüPHGLùLQH J|UH KHUKDOGH EX J Q GH E|\OH SURWRNROOHU LP]DOD Q×\RU ]HULQGH E \ N PLNWDUODU \D]×O× VHQHWOHU DO×Q×\RUGXU 3HNL E W Q EXQODU LüoL V×Q×I×QD \DUDü×U P×"
UHWOHGLNWHQ VRQUD IRWRùUDI×Q× oH NHU YH R\XQX NXOODQG×NWDQ VRQUD +HPHQ DFHOHFLOLNOH ´\DUDüPD]µ NHQGLVLQL GHQHWOH\HQH J|VWHUHUHN GHPH\LQ %XJ QN LüoL V×Q× ´QDPXVOXOXùXQXµ NDQ×WODU I× NDSLWDOL]PLQ U Q G U .DSL WDOL]PLQ ELUH\FLOLùL oNDù×Wo×O× %XQODU YH EHQ]HUOHUL GHQHWLP G× ù× DKODNV×]O×ù× N|üH\L G|QPH ü×QD o×NPD HùLOLPLQGHNL GHOHJH FLOLùL ´NHQGL JHPLVLQL NXUWDUDQ \L NRQWURO DOW×QD DOPDQ×Q ]RUOD\× NDSWDQµF×O×ù× KHS LüoL V×Q×I×Q×Q F× \|QWHPOHULGLU PHQVXSODU×QD GD \DQV×U úüoL V×Q× %LU GH VDW×QDOPD \|QWHPL YDUG×U I× DQFDN VHUPD\HGDU V×Q×ID NDUü× %LU WDULKWH ELU VHQGLNDQ×Q NHQ P FDGHOH V UHFLQGH NDSLWDOL]PLQ GL JHQHO NXUXOXQGD GHOHJHOHUH EX SLVOLNOHULQGHQ ]DPDQ LoLQGH GL] VW ELOJLVD\DU GDù×W×OG×ù×Q× WHPL]OHQLU GX\PXüWXP .DSLWDOL]PH NDUü× P FDGHOH HW 'HOHJHOHULQL XPUH\H J|W UHQ VHQ PH\HQ o U U NRNXüXU LüoLOHUL ND GLND GD ELOL\RUXP +DWWD EX VHQ SLWDOL]PH NDUü× P FDGHOH DU×QG× GLND ED]× $.3 LO EDüNDQODU×QD GD U×U (ùHU ELU VHQGLND NDSLWDOL]PH ´N×\DN \DSW× µ RQODU× GD XPUH\H NDUü× P FDGHOH HWPL\RUVD EX W U J|W UG .LPVH NXO KDNN× \HQH o U PH\L \|QHWLPGH GH \H WD UHN JLGLOHQ XPUHQLQ QH LüH \DUD EDQ×QGD GD J|U UV Q ] G×ù×Q× VRUJXODPDG× ELOH $\U×FD ELU LüoLQLQ HYLQGH QH NDGDU 6HQGLND JHQHO NXUXO GHOHJHOHUL GHPRNUDVL YDUVD NHQGLVL GH VHQ QLQ RWHO JLGHUOHUL VHQGLND WDUDI×Q GLNDV×QGD R NDGDU GHPRNUDVL WD GDQ NDUü×ODQ×U $\U×FD \HPHN SD OHS HGHU UDV× GD |GHPH]OHU %XQODUD NDU ü×Q E \ N VHQGLNDODUGD E \ N dRN HVNLGHQ ´2VPDQO×GD R\XQ PLNWDUODUGD JHQHO NXUXO KDUF×UD oRNWXU DPD VHQGLNDF× 2VPDQ K× |GHQLU (ùHU VHoLPOHU oHNLüPH O×\× VX\D J|W U U VXVX] JHWLULU µ OL\VH R\ VDWDQ GHOHJH VD\×V× GD D] GHUGLP <×OODUG×U ü|\OH GL\RUXP ´2VPDQO×GD R\XQ oRNWXU DPD GHùLOGLU VHQGLNDF× 2VPDQO×\× VX\D J|W %LU GH \HPLQ HWWLUPH YDU <RO U U VXVX] JHWLULU ELU GDKD VX\D úü·LQ J Q \DS×ODQ JH J|W U U \LQH VXVX] JHWLULU EHONL QHO NXUXOX |QFHVLQGH üXEH EDü ELU GDKD VX\D J|W U S VXVX] JH NDQ× WDUDI×QGDQ LP]DODQDQ SURWR WLULU µ NRO ü|\OH ELWL\RUGX ´6D\×Q *HQHO %DüNDQ×P×] %D\UDP 0HUDO·LQ OL 6L] VHQGLNDF×ODU× QH ]DQQHGL\RU GHUOLùLQGH WHVELW HGLOHFHN V×UDOD VXQX]" 7 UN úü JHQHO NXUXOXQX PD\D J|UH \|QHWLP GHQHWLP GL ELU GH EX J|]OH L]OH\LQ
7 UN Āÿ .RQJUHVL + N PHWLQ KDV EDKoHVL KDOLQH JHWLULOPLü 7 UN úü \|QHWLPLQH NDUü× E \ \HQ WHSNL\L EHUWDUDI HWPHN LoLQ PDI\DYDUL \|QWHPOHU GH GDKLO ROPDN ]HUH KHU W UO \ROXQ PXEDK VD\×OG×ù× ELU WDEOR YDU 'HOHJH R\XQODU×QGD G Q\D VWDQGDUWODU×Q× DüP×ü *XLQQHVV 5HNRUODU .LWDE×·QD JLUPH\H KDN ND]DQP×ü 7 UNL\H VHQGLNDF×O×ù× Q×Q GXD\HQL 7 UN úü EX GHID KHU ]DPDQNLQGHQ GDKD GD FHYYDO
(1'(5 à05(. EVRENSEL / 10.12.2011 Türkiye’nin en büyük konfeGHUDV\RQX 7 UN úü·LQ NRQJUH VL EDüODG× GHOHJH\OH |QFH NL J Q $QNDUD·GD 7 UN 0HWDO 6HQGLNDV×Q×Q üHKLU PHUNH]LQGHQ X]DN % \ N $QDGROX 2WHOLQ GH EDüOD\DQ *HQHO .XUXO·XQ J QGHPL QH \D]×N NL LüoL V×Q× I×Q×Q YH HPHNoLOHULQ VRUXQOD U× YH VDOG×U×ODU NDUü×V×QGD L]OH QHFHN P FDGHOH KDWW×Q×Q WDUW×ü×O PDV× GHùLO 7 UN úü·LQ HVDV J Q GHPL NRQIHGHUDV\RQ PHUNH]LQL W P RODQDNODU× YH \ U \HQ VLVWH PL\OH ELUOLNWH HOGH WXWPDN %X VDùODQDELOLUVH ´GHYOHW VHQ GLNDV×µ KDOLQGHNL 7 UN úü·WH W P GLùHU LüOHU IHYNDODGH \ U W OHEL OLU %X GHID GDKD J oO |QFHNLOHUOH N×\DVODQG×ù×QGD GDKD GHUOL WRSOX ELU VHQGLNDO PXKDOHIHWLQ YDUO×ù× 7 UN úü VW \|QHWLPLQL ND\J×ODQ G×UP×ü YH GDKD üLPGLGHQ HQWULND ODU EDüODP×üW×U 7 UN úü \|QHWLPL PHYFXGL\HWL QL V UG UPHN LoLQ J|] NDUDUP×ü KDOGH ELU NRQJUH JHUoHNOHüWLUL \RU GHVHN \DQO×ü ROPD] =LUD DN WDU×ODQODUD EDN×O×UVD GXGDN XoXN ODWDQ FLQVWHQ R\XQODU×Q WH]JDK ODQG×ù× DQODü×O×\RU
'HOHJHOHULQ EHOLUOHQPHVLQGH LüoL LUDGHVLQLQ Lü \HUL WHPVLOL\HWLQLQ QH |Oo GH \DQV×G×ù× D] oRN WDK PLQ HGLOHELOLU $QFDN NRQIHGH UDV\RQ DLGDW×Q× |GHPH\HQ \D GD |GH\HPH\HQ VHQGLND PHUNH]OH ULQGHQ PHYFXW \|QHWLPH R\ YH UHFHùLQL G ü QG NOHULQGHQ ´Do×N oHNµ DODFDN NDGDU LüL NRWDUDQ ELU 7 UN úü \DUDW×F×O×ù×QGDQ V|] HGL OL\RU 0HYFXW \|QHWLPH R\ YHUH FHùLQL G ü QG NOHUL GDKD GRùUX VX D\DUODG×NODU× VHQGLND PHUNH] OHULQGHQ DLGDWD \D]×OPDN ]HUH LOHUL ELU WDULKH oHN DODQ 7 UN úü \|QHWLPL \HWHQHN YH \DUDW×F×O×N WD \HQL ELU KDPOH \DSP×üW×U %LU E|O P VHQGLNDQ×Q JHQHO NXUXO GD WHPVLO HGLOPHPHVL LVH ROGXN oD LOJLQo $QFDN ü SKH\OH EDNW×ù× PHY FXW \|QHWLPH GHùLO 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODWIRUPXQXQ 7 UN úü *HQHO %DüNDQ× $GD\× 0XVWD ID g]WDüN×Q YH \|QHWLP OLVWHVLQH R\ YHUHFHùL YDUVD\×ODQ VHQGLND ODU NRQJUHGH WHPVLO HGLOPL\RUODU ´$LGDW× oHNOH |GHPHµ EX VHQGL NDODUD |QHULOPHGLùL JLEL EX GX UXPGDQ KDEHUGDU ELOH HGLOPH PLüOHU 6HQGLNDODüPDN LoLQ D\ ODUFD GLUHQHQ Do YH Do×NWD P FD GHOH HGHQ LüoLOHU LoLQ KLoELU \DUD W×F×O×ù×Q× J|UPHGLùLPL] 7 UN úü \|QHWLPLQLQ EX oDEDV× KLo üDü×U W×F× GHùLO
%DV×QGDQ |ùUHQGLùLPL] NDGDU×\ OD 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODWIRU PXQGDQ %HOHGL\H úü \HVL LüoL OHULQ 7 UN úü \|QHWLPLQL HOHüWL UHQ VORJDQODU DWPDODU× ]HULQH 7HV úü YH 7 UN 0HWDO GHOHJHOHUL P GDKDOHGH EXOXQPXüODU $QODü×ODQ 7 UN úü \|QHWLPL VD GHFH ELU VHQGLND \|QHWLPL GH ùLO $\Q× ]DPDQGD ELU \DW×U×P ELU UDQW ELU Q IX] ELU VHNW|U DOD Q× úNWLGDU× HOH JHoLUPLü YH K N PHWLQ LNWLGDU× LOH ELUOHüWLUPLü EXOXQDQ VW \|QHWLP LüoL V×Q× I×Q×Q J F YH RODQDNODU×\OD HOGH HWWLNOHUL NRQXPODU×Q× V UG UPHN LoLQ LüoLOHUH N×\PD\× ELOH J|]H DOPDNWDG×U 0DI\DYDUL \|QWHP OHUL V×Q×I×Q P FDGHOHVL YH DLGDW ODU×Q× VHQGLND E URNUDWODU×Q×Q YH oHYUHVLQLQ QHPDODQPDV× LoLQ ´\DW×U×PDµ G|Q üW UHQ 7 UN úü \|QHWLPL EDüWD 7 UN 0HWDO YH 7HV úü VW \|QHWLPL ROPDN ]HUH ´7 UN úü +ROGLQJµL FDQODU× SDKD V×QD VDYXQPDNWDG×UODU úüoLOHUH NDSDO× KDOH JHWLULOHQ RWH OLQ JLULüLQGH SROLV YH |]HO J YHQOLN WDUDI×QGDQ GHOHJHOHULQ VW DUDPDGDQ JHoLULOPHOHUL EXQXQOD ELUOLNWH 7 UN úü PHUNH]LQH \D N×Q VHQGLND EDüNDQODU×Q×Q oHYUH VLQGHNL üDK×VODU×Q LüoLOHULQ ]H ULQH \ U PHOHUL 7 UN úü \|QHWL PLQLQ QH\LQ ND\J×V×QGD ROGXùX QX J|VWHUPHNWHGLU 7 UN úü .RQJUHVL ONHGHNL YH G Q\DGDNL V|P U YH EDVN× SR OLWLNDODU×QD NDUü× LüoLOHULQ QDV×O ELU P FDGHOH KDWW× L]OH\HFHùLQL GHùLO N×GHP WD]PLQDW×Q×Q JDVS× QD NDUü× D\DùD NDON×ü× GHùLO GX UXPX V UG UPHN LoLQ \|QHWLPGH NDOPD\× DPDoODPDNWDG×U $.3 + N PHWLQLQ ´8OXVDO úVWLKGDP 6WUDWHMLµ DG× DOW×QGD KD]×UODG× ù× KDN JDVSODU× YH HPHùH \|QH
53
OLN VDOG×U×ODUD NDUü× KHGHÁ HULQ EH OLUOHQPHVL LoLQ QH |QFHVLQGH QH GH NRQJUHGH ELU KHVDSODüPD EX OXQPX\RU .DSLWDOL]PLQ JLUGDE× QD V U NOHQGLùL NUL]GHQ o×NPDN LoLQ V UHQ o×US×Q×üODU×QD LüoL V× Q×I×Q×Q G Q\DV×QGDQ ELU P GDKD OH KLo J QGHP GHùLO ' Q\D LüoL YH HPHNoLOHULQLQ P FDGHOHVL JH QLüOH\HUHN \ NVHOHQ H\OHPOHU LVH 7 UN úü·LQ XPXUXQGD ELOH GHùLO .X]H\ $IULND·GDQ EDüOD\DUDN W P 2UWDGRùX·\X HWNLOHQ LV\DQ ODU D\DNODQPDODU YH HPSHU\DOLVW P GDKDOHOHU NDUü×V×QGD V×Q×IWDQ HPHNoLOHUGHQ YH KDONWDQ \DQD ELU WXWXP YH WHSNL LVH KDN JHWLUH + N PHW
$.3·Q×Q Lo YH G×ü SROLWLNDGD HNRQRPLN VRV\DO YH VL\DVDO SROL WLNDODU×Q×Q EDüDU× ND]DQPDV× LoLQ +DN úü LOH \DU×üDQ ELU 7 UN úü \| QHWLPL JHUoHùL LOH NDUü× NDUü×\D \×] 7 UN úü \|QHWLPL $.3 SD \DQGDV× RODUDN QDV×O \RO DOPD V× JHUHNWLùLQH GDLU KHVDSODU LoLQ GHGLU
7 UNL\H·QLQ HQ oRN \H\H VDKLS LüoL NRQIHGHUDV\RQX RODQ 7 UN úü LüoL YH HPHNoL oRFXNODU×Q×Q KD\DW×QD PDO RODQ oDW×üPD RUWD P×QD VRQ YHULOPHVL LoLQ GH N×O× Q× N×S×UGDWPDPDNWDG×U 7 UN úü |]HOOHüWLUPHOHU NDUü×V×QGD WD üHURQODüW×UPD HVQHN oDO×üPD \DQGDüO×ù×QGD LüoL NLUDODPD \DQL N|OHOLN G
]HQL NDUü×V×QGD K N PHW \DQGD ü× ELU WXWXP VHUJLOHPHNWH VDN×QFD J|UPHPLü oRN V×N×üW×ù× E \ N WHSNLOHU DOG×ù× QRNWDGD ]HYDKL UL NXUWDUPD\D G|Q N Do×NODPD ODU \DSPDNOD \HWLQPLüWLU + N PHWH WDYVL\HOHUGH EXOXQDUDN GX UXPXQX NRUXPD\× YH V UG UPH\L WHPHO DPDo HGLQPLü RODQ 7 UN úü \|QHWLPL ELU K N PHW RUJDQL ]DV\RQXQD G|Q üPHNWH ROGXùX HOHüWLULOHULQH NXODN DVPDGDQ \R OXQD GHYDP HWPHNWHGLU $QFDN ]DDÁ DU×QD YH ]D\×Á ×NODU×QD UDù PHQ ELU EDüODQJ×o \DSDQ 6*%3 VHQGLNDQ×Q YDUO×ù× YH WXWX PX ELU XPXW YH NDUDQO×ù× \DUDQ J Q ×ü×ù× RODELOLU
6*%3 \HQL ELU G|QHPLQ EDÿÖQGD\NHQ à 6$%5à '850$= (95(16(/
\× DüDQ ELU WXWXPD VDKLS GHùLOGLU o QN
gQFHOLNOH 6*%3 7 UN àâ \| QHWLPLQGH LIDGHVLQL EXODQ VHQGLNDFÐOÐN DQOD\ÐâÐQÐ LâoL \ÐßÐQODUÐ DUDVÐQGD WDUWÐâPD \D DoPDN ´1DVÐO ELU VHQGLND QDVÐO ELU 7 UN àâ LVWL\RUX]"µ HWUDIÐQGD LâoL \ÐßÐQODUÐ LoLQGH VHQGLNDO DQOD\ÐâWD ELU GHßLâL PL DPDoODPDN GXUXPGDGÐU
%XUDGD ´GHùLüLPµ KD\DW×Q P FDGHOHQLQ 7 UN úü·WHQ G QH J|UH GDKD E \ N ELU GLQDPL]P EHNOH GLùLGLU $QFDN EX EHNOHQWLQLQ DN VLQH 7 UN úü·LQ G QN NDGDU ELOH ELU GLQDPL]P J|VWHUHFHN HQHUML \H VDKLS ROPDG×ù×G×U %X GD HO EHWWH 7 UN úü \|QHWLPLQL K N PHWH YH SDWURQODUD GDKD EDù×P O× KDOH JHWLUHFHN LüoLOHU YH VHQGL NDO FDPLDGD 7 UN úü \|QHWLPLQL GDKD LWLEDUV×] KDOH JHWLUHFHùL JLEL EX \|QHWLPH NDUü× WHSNLOHUL GH DU W×UDFDNW×U
7 UN úü·LQ .RQJUHVL ELWWL 9H LON EDN×üWD ´7 UN úü FHSKHVLQGH \HQL ELU üH\ \RN µ GHQHELOLU 3HNL JHUoHNWHQ |\OH PLGLU" g\OH GHùLOGLU +HP GH LNL WDUDÁ × |\OH GHùLOGLU %XUDGD DUW×N G QGHQ IDUNO× RODQ ELULQFL WDUDI HQ GHùLüPHPLü J| U QHQGH \DQL 7 UN úü \|QHWLPLQ GHGLU 7 UN úü \|QHWLPLQGHNL GHùLüLP GHQ NDV×W \|QHWLPH JLUHQ ´LNL \HQL NLüLµ 7HNVLI YH <RO úü EDü NDQODU× GHùLOGLU %XQODU .XPOX oL]JLVLQLQ GROJX PDGGHVL ROPD
54
HOHüWLUHQ JLGHUHN NHQGL DUDODU×Q GD GDKD P FDGHOHFL ELU VHQGLND F×O×N DQOD\×ü×QGD ELUOHüHFHùL J| U OHQ XPXODQ ELU VHQGLNDF×O×N oL]JLVLQGH ELUOHüPLü ELU PXKDOH IHWWLU 6RQ DOW× D\G×U IDDOL\HW J|VWHUHQ EX PXKDOHIHW 6HQGLNDO * o %LU OLùL 3ODWIRUPX 6*%3 DG×Q× DO P×ü VHQGLNDO FDPLDGD QH GHGLùL QH EDN×ODQ ELU VHQGLNDO RGDN GD ROPXüWXU 7 UN úü .RQJUHVL·QGHNL VHoLP GHQ VRQUD 3HWURO úü *HQHO %DüND Q× 0XVWDID g]WDüN×Q 6*%3·QLQ GHYDP HGHFHùLQL Do×NODG×
.×VDFDV× 7 UN úü \|QHWLPL Do×V×Q GDQ GHùLüLNOLN JHUL\H GRùUX ELU GHùLüLNOLNWLU
$QFDN EXUDGD VRUXQ 6*%3·QLQ GHYDP HGHFHùLQLQ |WHVLQGH QDV×O GHYDP HGHFHùLGLU
$PD 7 UN úü·WHNL DV×O GHùLüLN OLN 7 UN úü·LQ .RQJUHVL\OH DUW×N NHQGLQL 7 UN úü·LQ NRQJUH VLQGHNL VRQXoODUD EDùO× J|UHPH \HQ ELU PXKDOHIHWH VDKLS ROPDV× G×U %X PXKDOHIHW |QFHNL 7 UN úü PXKDOHIHWOHULQGHQ IDUNO× RODUDN 7 UN úü \|QHWLPLQL IDDOL\HWLQL ELU VHQGLNDF×O×N DQOD\×ü× oL]JLVLQGHQ
ûXQX V|\OHPHN JHUHNLU NL 6*%3 7 UN úü VHoLPLQGHQ |QFH ROGXùX JLEL ELU J|] 7 UN úü·LQ GHOHJH OHULQGH 6*%3 LoHQGH ROPD\DQ VHQGLNDODU×Q GHOHJHOHUL |WHNL J|] 7 UN úü \|QHWLPLQGH RODQ ELU PXKDOHIHW ROPDN GXUXPXQGD GHùLOGLU
Tersine bu muhalefet; gQFHOLNOH 6*%3 7 UN úü \| netiminde ifadesini bulan sendiNDF×O×N DQOD\×ü×Q× LüoL \×ù×QODU× DUDV×QGD WDUW×üPD\D DoPDN ´1D V×O ELU VHQGLND QDV×O ELU 7 UN úü LVWL\RUX]"µ HWUDI×QGD LüoL \×ù×Q ODU× LoLQGH VHQGLNDO DQOD\×üWD ELU GHùLüLPL DPDoODPDN GXUXPGD G×U $QFDN E|\OHFH 7 UN úü \|QH WLPLQGH GH VDùO×NO× ELU GHùLüLPLQ \ROX Do×OP×ü ROXU %X oDEDODU 6*%3·QLQ NRQIH GHUDV\RQ YH VHQGLND IDUN× J|]H WLOPHNVL]LQ W P VHQGLNDODU LoLQ GH P FDGHOHFL VHQGLNDF×O×N HùL OLPOHULQL GLNNDWH DODQ ELU oDED\ OD ELUOHüWLUGLùL |Oo GH DQODPODQ×U 6*%3 \HUHO VHQGLNDO SODW IRUPODUOD üXEHOHU YH WHPVLOFLOLN OHU SODWIRUPODU× ELU GD\DQ×üPD YH NDUü×O×NO× GHVWHN LOLüNLVL LoLQH JLUGLùL |Oo GH \D\J×QODü×S LOHU OHPH üDQV×QD VDKLS RODELOLU (JH PHQ 7 UN úü·WH VLYULOHQ VHQGLND F×O×N DQOD\×üODU×QD WHSNLOHU GH DQ FDN E|\OH ELUOHüWLULOHELOLU 6HQGLNDV×] Lü\HUOHULQGH VHQGL NDO |UJ WOHQPHOHULQ WHüYLN HGLO PHVL YH EXUDODUGDNL VHQGLND P FDGHOHOHULQLQ GDKD EDüWDQ P FD GHOHFL ELU oL]JLGH ELoLPOHQPHVL VHQGLNDO KDUHNHWLQ JHOHFHùL ED N×P×QGDQ GD |QHPOL RODFDNW×U
d QN EXJ Q VHQGLNDO KDUHNH WLQ HQ |QHPOL VRUXQX JHQo LüoLOH ULQ VHQGLNDODUD \H \DS×OPDPDV× \DS×ODPDPDV× GHùLO VRUXQXGXU 6HQGLNDO P FDGHOH YH VHQGL NDO P FDGHOHQLQ VRUXQODU×Q× QL YHUVLWH YH HPHN P FDGHOHVL LOH LO JLOL W P DODQODUGD WDUW×üPD\D Do PDN YH EX WDUW×üPDGD WDUDI RO PDN SDWURQ YH K N PHWOHUOH X] ODüPD WHPHOLQGHNL VHQGLNDF×O×N DQOD\×üODU×Q× NXüDWPDN LGHROR MLN RODUDN GD PDKNXP HWPHN SHN oRN EDN×PGDQ |QHPOLGLU 6*%3 VDGHFH 7 UN úü·LQ LüoL KDNODU×QD QH |Oo GH VDKLS o×N×S o×NPDG×ù× |WHVLQH JHoHUHN JHU oHN ELU LüoL VHQGLNDV×Q×Q \DSPD V× JHUHNHQ GHPRNUDVL YH |]J U O NOHULQ JHOLüWLULOPHVL . UW VRUX QXQXQ GHPRNUDWLN o|] P 6XUL \H VRUXQX 1$72 ) ]H NDONDQ× YH . UHFLN·WH V YHULOPHVL JLEL Lo YH G×ü SROLWLND NRQXODU× HOEHW WH VHQGLNDODU×Q WDUDI ROPDV× JH UHNHQ NRQXODUG×U 9H \LQH HOEHW WH NHQWVHO G|Q ü P oHYUH VRUXQ ODU× VDùO×N HùLWLP NLWOH XODü×P× YE KL]PHWOHULQ QDV×O YHULOHPH VL JHUHNWLùL YHUJLOHU ]DPODU NDU ü×V×QGD 6*%3·QLQ DODFDù× WXWXP ´úü ODÁ D P× JHoLüWLULOL\RU \RNVD ELU VHQGLND PHUNH]L RODUDN JHU oHN ELU WDUDI JLEL PL KDUHNHW HGLOL
\RU"µ VRUXVXQXQ \DQ×W× GD |QHP OL RODFDNW×U gUQHùLQ KHNLPOHULQ YH VDùO×No× ODU×Q 77% 6(6 $UDO×N JUHYL .(6. GH D\×Q J Q JUHYH JLGH FHN NDUü×V×QGD 6*%3·QLQ DODFD ù× WXWXP EXQGDQ VRQUD L]OH\HFH ùL VHQGLNDF×O×N oL]JLVL EDN×P×Q GDQ GD ELU J|VWHUJH VD\×ODFDN W×U $PD EX JUHYLQ GHVWHNOHQPHVL LoLQ 7 UN úü .RQJUHVL·QGH QHGHQ ELU |QHUJH YHULOPHGLùL GH HOEHWWH EXUDGD VRUX LüDUHWLGLU (OEHWWH 6*%3·QLQ HOLQGHELU VL KLUOL GHùQHN \RN $PD 6*%3·QLQ HOLQGH W P HPHNoLOHULQ KDWWD W P KDON×Q HWUDI×QGD ELUOHüHELOH FHùL ELU J o RGDù× ROPDN LoLQ ELU LPNDQ YDU NL EX VLKLUOL GHùQHN WHQ ELOH |QHPOL ELU GHùLüWLULFLGLU +DO E|\OH ROXQFD LüoLOHU G|UW \×O GDKD EX 7 UN úü \|QHWLPLQH NDW ODQPDN ]RUXQGD P×G×U" (OEHWWH KD\×U Sendikal hareketin durumu, hüN PHW YH SDWURQODU×Q JLULüLPOHUL RUWDGD\NHQ HùHU 6*%3 YH LüoL OHULQ HPHNoLOHULQ LOHUL NHVLPOHUL P FDGHOHQLQ JHUHùLQL \DSDUODU VD GHVWHN YHUHQOHULQ ELOH ´.HU KHQ GHVWHN YHUGLùLµ EX 7 UN úü \|QHWLPLQLQ E×UDNDO×P G|UW \×O× LNL \×O× WDPDPODPDV× ELOH V US UL] ROXU
7 UN Āÿ·WH ]RU G|QHP '5 $7à//$ g=6(9(5 &80 +85à<(7 dDOÐâPD (NRQRPLVL 8]PDQÐ 0DOWHSH hQLYHUVLWHVL $UDOÐN 7 UN úü·LQ *HQHO .XUX OX ² $UDO×N WDULKOHUL DUDV×QGD $QNDUD·GD \DS×OG× *H QHO NXUXO VRQXoODU×Q× GD GLNNDWH DODUDN |Q P ]GHNL V UHo ü|\OH GHùHUOHQGLULOHELOLU .RQJUHGH K N PHW \HOHULQH
\|QHOLN WHSNL E \ N |Oo GH PX halif kesimi temsil eden Sendikal * o %LUOLùL 3ODWIRUPX·QD EDùO× GHOHJHOHU WDUDI×QGDQ \DS×OG× +DWWD JHQHO NXUXO VDORQXQ GLùHU WDUDI× ]D PDQ ]DPDQ EDNDQODU× DON×üODG× 'HOHJDV\RQX E \ N oRùXQOXNOD üXEH EDüNDQODU× YH JHQHO PHUNH] \|QHWLFLOHUL ROXüWXUX\RUGX <Dü RUWDODPDV× ·\H \DN×QG× 6HQGLNDF×O×ù× ELU PHVOHN RODUDN EHQLPVH\HQ EX NHVLPLQ D\U×FDO×NO× NRQXPX QHGHQL\OH LüoLOHULQ VRUXQODU×QD V×Q×I P FDGHOHVL HNVHQ
55
LQGH EDNPDV× ]RU J|] N \RU 7 UN úü \|QHWLPLQH HJHPHQ RODQ HùLOLP ´KL]PHW VHQGLNDF×O×ù×µ DQOD\×ü×Q× VDYXQDUDN VL\DVL LNWL GDUOD ´L\L LOLüNLµ LoLQGH ROPD\× DPDoO×\RU 7 UN úü·LQ ´VL\DVL LNWL GDUODUOD \DN×Q LOLüNL LoLQGH ROPDµ üHNOLQGHNL JHOHQHNVHO DQOD\×ü× QHUGH\VH KHU G|QHP JHoHUOL ROGX 6×Q×I HNVHQOL P FDGHOHFL VHQGLNDF×O×N DQOD\×ü×Q× EHQLP VH\HQ 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODW IRUPX 6*%3 LVH JHQHO NXUXOGD GLUL ELU PXKDOHIHW VHUJLOHGL DQ FDN EX SODWIRUPX ROXüWXUDQ VHQ GLND VD\×V× ·X JHoHPHGL 2\VD 7 UN úü·H EDùO× VHQGLND VD\×V× ·L EXOX\RU %DüODQJ×oWD *H QHO 0DGHQ úü 7HNVLI JLEL E \ N VHQGLNDODUGDQ ELU NDo×Q×Q GDKD SODWIRUPD GDKLO HGLOHPH\LüL PXKDOHIHWLQ GDKD J oO ELU OLVWH ROXüWXUPDV×Q× HQJHOOHGL 0HYFXW \|QHWLPLQ VHoLPOHUGHNL R\ RUWDODPDV× ROXUNHQ 6*%3 ·GD NDOG× úNL OLVWH DUDV×QGD LNL PLVOLQH \DN×Q ELU IDUN YDUG×
7 UN úü HVDV LWLEDU×\OD VRùXN VDYDü G|QHPLQLQ U Q ELU NXUXOXüWXU 'HYOHW HNVHQLQH EDùO× Dù×UO×NO× RODUDN NDPXGD |UJ W OHQHQ EX NXUXOXüXQ ELU DQODPGD PLV\RQXQX WDPDPODG×ù× V|\OHQH ELOLU 7 UN úü ·O× \×OODU×Q EDü×QGD ELQ LüoL DG×QD WRSOX Lü V|]OHüPHVL \DSDUNHQ ·GH EX VD\× ELQH NDGDU JHULOHGL 6DGHFH \×OO×N $.3 G|QHPL QGH NDPXGD WRSOX V|]OHüPH NDSVDP×QGDNL LüoL VD\×V× ELQ NLüL D]DOG× gQ P ]GHNL G|QHP üHNHU PDGHQOHU NDUD\ROODU× HQ HUML JLEL VHNW|UOHUGH \DS×ODFDN |]HOOHüWLUPHOHUOH EX VD\×Q×Q ELQOL UDNDPODUD G üPHVL EHNOHQL \RU .DPXGDNL J F Q L\LFH \LWLUHQ 7 UN úü·LQ GLùHU \DQGDQ N×GHP WD]PLQDW× \HQL HVQHN oDO×üPD ELoLPOHUL NLUDO×N LüoLOLN E|OJHVHO DVJDUL FUHW JLEL HPHùLQ KDNODU×QD \|QHOLN VDOG×U×ODU NDUü×V×QGD GDKD
GD ]RU ELU GXUXPD G üHFHùL J|U O \RU %X NRüXOODU DOW×QGD 6HQGLNDO * o %LUOLùL·QL GH ]RUOX ELU V UHo EHNOL\RU 7 UN úü·WH P FDGHOH\L V UG UHFHùLQL EHOLUWHQ 6*%3·QLQ \|QHWLPH JHOPLü ROVD\G× ELOH NRQIHGHUDV\RQXQ EX NHPLNOHüPLü \DS×V× LOH FLGGL YH E W QVHO DQ ODPGD ELU V×Q×I P FDGHOHVL YHUHELOPHVL ]RU J|] N \RUGX gQ P ]GHNL G|QHPGH VL\DVDO LNWLGDU×Q YH VHUPD\HQLQ HPHùH \|QHOLN VDOG×U×ODU× NDUü×V×QGD LüoL YH PHPXU EDüWD ROPDN ]HUH J YHQFHVL] oDO×üDQODU× HPHNOL OHUL YH LüVL]OHUL GH NDSVD\DQ ELU HPHN FHSKHVLQLQ |U OPHVL JHU HNOL KDOH JHOL\RU %XQXQ LoLQ GH |QF ELU J FH LKWL\Do YDU %X oHUoHYHGH 7 UN úü·WH YH GLùHU HPHN |UJ WOHULQGH V×Q×I P FDGHOHVLQL WHPHO DODQ VHQGLNDODU×Q \HQL ELU VHQGLNDO ROXüXPD \|QHOPHOHUL |QHPOL ELU DOWHUQDWLI RODUDN J QGHPH JHOH ELOLU
7 UN Āÿ·LQ .DUDUODUÖ '5 (1*à1 h16$/ &80+85à<(7 7 UN úü *HQHO .XUXOX EHNOHQLO GLùL JLEL VRQXoODQG× YH \|QHWLP GH RODQODU LNL GHùLüLNOLNOH VHoL PLQ JDOLEL ROGX <|QHWLPH PXKD OLI RODQ * o %LUOLùL 3ODWIRUPX·QXQ JHQHO EDüNDQ DGD\× R\ DODELO GL GHOHJHVL RODQ JHQHO NXUXO GD PXKDOHIHWLQLQ R\ODU×Q oWH EL ULQL DODELOPHVL DVO×QGD |QHPOL ELU EDüDU×G×U YH 7 UN úü LoLQGH PXKD OHIHWLQ PD\DV× WXWPXüWXU GHQHELOLU RODùDQ JHQHO NXUXO UDGLNDO VD \×ODELOHFHN YH \|QHWLFLOHUH oRN FLGGL VRUXPOXOXNODU \ NOH\HFHN ELU GL]L NDUDU DOP×üW×U &XPKXUL\HW JD]HWHVLQLQ $UDO×N WDULKOL VD\×V×QGD \D\×PODQDQ EX NDUDUOD U×Q ED]×ODU×Q× ü|\OH |]HWOH\HELOLUL] +XNXNXQ VW QO ù \DUJ× ED
56
DPDF× G×ü×QGD NXOODQ×OPDV× |QOHQ PHOLGLU &H]DHYOHULQGHNL À NLU VXoOXODU× JD]HWHFL \D]DU YH ELOLP LQVDQODU× GHUKDO VHUEHVW E×UDN×OPD O×G×U .×GHP WD]PLQDW×QD GRNX QXOPDV× JHQHO JUHY QHGHQLGLU
ù×PV×]O×ù× VDùODQPDO× \DUJ×ODPD V UHFL K×]ODQG×U×OPDO× WXWXNOXOXN FH]D ROPDNWDQ o×NDU×OPDO×G×U < ]GH RUDQ×QGD RODQ ND\×W G×ü× LVWLKGDP |QOHQPHOLGLU (PHùLQ V|P U V QH \RO DoDQ WDüHURQ X\ JXODPDODU× Lü V|]OHüPHVLQLQ GHYUL |G Qo Lü LOLüNLVL HVQHN oDO×üPD WH ODÀ oDO×üPDV× N×VPL V UHOL oDO×üPD G ]HQL GHùLüWLULOPHOLGLU *UHY KDNN× ]HULQGHNL \DVDNODU NDOG× U×OPDO× KDN JUHYL NDEXO HGLOPHOL GLU úüVL]OLN 6LJRUWDV× )RQX·QXQ
%X NDUDUODU DVO×QGD JHoPLüWH 7 UN úü \|QHWLFLOHULQLQ GHUVOHULQH KLo oDO×üPDG×ù×Q×Q YH ]HUOHULQH G üHQ J|UHYOHUL \HULQH JHWLUPHGLùL QLQ ELU LWLUDI×G×U (ùHU J|UHYOHU \H ULQH JHWLULOVH K N PHWLQ LüoL o× NDUODU× NDUü×W× SROLWLNDODU× |Q Q GH GLN GXUXODELOVH\GL EX VRUXQODU oRNWDQ o|] OP ü ROXUGX 7 UN úü \|QHWLFLOHUL JHQHO NXUXOXQ DOG×ù× EX NDUDUODU×Q JHUHùLQL \HULQH JH WLUHELOHFHN YH K N PHW ]HULQ GH EDVN× NXUDUDN LüoLOHULQ D\G×Q ODU×Q |]OHGLùL ELU 7 UNL\H NXUPD Q×Q P×]UDN EDüO×ù×Q× \DSDELOHFHN
PL" +Lo VDQP×\RUX] 6DQP×\RUX] o QN VHoLOHQ \|QHWLFLOHU ELDW N O W U QGHQ JHOHQ PLOLWDQ VHQGLNDF× O×N DQOD\×ü×Q× UHGGHGHQ NLPVHOHU GLU hVW QH VWO N KHSVLQLQ K N PHW LOH LOJLOL KXNXNVDO SDUDVDO VR UXQODU× YDUG×U %X VRUXQODU×Q OHKOH ULQH o|] POHQPHVL LoLQ K N PHW NDUü×V×QGD VXVNXQ NDOPDN ]RUXQ GDG×UODU $NVL GDYUDQ×ü KHP NHQGL OHULQLQ KHP GH VHQGLNDODU×Q×Q VRQX RODELOLU <HQL KH\HW G|UW \×O LoLQ VH oLOPLüWLU '|UW \×O \RN ROPD \ROXQ GDNL VHQGLNDF×O×ù×P×] LoLQ X]XQ ELU V UHGLU 6HQGLNDO * o %LUOLùL 3ODW IRUPX EX V UH LoLQGH oDO×üPDODU× QD GHYDP HGHFHùLQL WRSODQW×ODU YH HùLWLP VHPLQHUOHUL \DSDFDNODU×Q× V|\OHPHNWHGLUOHU %XQODU×Q K N PHWL YH 7 UN úü \|QHWLFLOHULQL HWNL OH\HFHùLQL 7 UN úü·L H\OHPVHO VHQ
GLNDF×O×ùD GRùUX J|W UHFHùLQL VDQ PDN Dü×U× L\LPVHUOLN ROXU g\OH LVH QH \DS×OPDO×G×U" 0XKDOLÁ HU WDUDI×QGDQ RODùDQ VW ELU JHQHO NXUXO KHP WRSODQDPD] KHP GH WRSODQDELOVH ELOH EX GH OHJDV\RQOD IDUNO× ELU VRQXo DO×QD PD] (PHN GRVWODU× DFDED VHQGL NDF×O×ù×P×]×Q ELU PXP JLEL HUL\LS \RN ROPDV×Q× L]OHPH\H KD]×U P× RO PDO×ODU \RNVD EX NRQXGD EDüND VH oHQHNOHU YDU P×" .RQXüWXùXPX] 6HQGLNDO * o %LU OLùL 3ODWIRUPX \HWNLOLOHUL 7 UN úü·GHQ D\U×O×S \HQL ELU NRQIHGHUDV \RQ NXUPD\× G ü QP \RUODU 2QODUD NDW×O×\RUXP <HQL ELU NRQ IHGHUDV\RQ E|O QPH\L YH LüoL KD UHNHWLQLQ \RN ROXüXQX K×]ODQG×U×U 6HQGLNDO * oELUOLùL 3ODWIRUPX \|
QHWLFLOHULQLQ NDUDU× 7 UN úü LoLQGH NDOPDNWDQ YH P FDGHOH\L V UG U PHNWHQ \DQDG×U 7 UN LüoL KDUHNH WLQLQ NXUWXOXüX VL\DVDO YH H\OHPVHO VHQGLNDF×O×NOD P PN Q ROXU %LU PXFL]H ROXS 7 UN úü \|QHWLFLOH UL EX \ROGD ELU GHùLüLP VHUJLOHPH GLNWHQ VRQUD 7 UN úü·LQ ·GHQ EHUL ELULNPLü WRUWXVX ]HULQGHQ EX \DS×ODPD\DFDù×QD J|UH o×N×ü× EDü ND \HUGH DUDPDN JHUHN (\OHPVL]OLN YH ELDW N OW U 7 UN úü·LQ DQDKWDU V|]F NOHUL ROGXùX V UHFH DFDED \|QHWLPLQ LüoL KDUHNHWL PL] LoLQ oRN GRùUX üH\OHU V|\OH\HQ PXKDOLÁ HUL HPHùLQ D\G×QO×ù× LoLQ 'ú6.·H NDW×OPD\× YH RUDQ×Q \|QH WLP VRUXPOXOXùXQX DOPD\× G ü Q UOHU PL"
7 UN Āÿ *HQHO .XUXOX·QXQ DUGÖQGDQ '2d $=ó= d(/ó. %ó5*h1
7 UN óö %DöNDQÕQÕQ GHGLõL JLEL K N PHWLQ HPHõH NDU öÕ ELWPH] W NHQPH] VDOGÕUÕOD UÕQÕQ |Q P ]GHNL G|QHPGH GHYDP HGHFHõL DoÕNVD NROOD UÕ VÕYDPD ]DPDQÕGÕU .ÕVDFD ³HIHQGL VHQGLNDFÕOÕN´ G|QHPL ELWPLöWLU óURQLNWLU DPD EXQX EL]]DW 7 UN óö JHQHO EDöNDQÕ QÕQ V|]OHUL WH\LW HWPHNWHGLU ´+ N PHWLQ HPHùH NDUü× ELW PH] W NHQPH] VDOG×U×ODU×Q×Q |Q P ]GHNL G|QHPGH GHYDP HGHFH ùL Do×N µ %X V|] 7 UN úü %DüND Q× 0XVWDID .XPOX WDUDI×QGDQ *HQHO .XUXOXQ NDSDQ×ü×QGD V|\ OHQGL (YHW ELU \DQO×üO×N \RN .H OLPHVL NHOLPHVLQH E|\OH V|\OHGL .D\×WODUGD \HU DO×\RU %X VDSWD PDQ×Q ]HULQGH QH NDGDU GXUXOVD D]G×U +DWWD EX V|] 7 UN úü·LQ KHU VHQGLNDV× YH üXEHVLQLQ ELU \HULQH
EHOLUWWLùLP 7 UN úü·LQ ´Lo JHUoHN OHULµ ´DoPD]ODU×µ YH \DS×VDO VR UXQODU× \DQ×QGD PXKDOHIHWLQ HN VLNOHUL GH URO R\QDG× *HQHO NXUX OXQ VHoLP ER\XWXQX ELU NHQDUD E× UDNDUDN VHQGLNDO SROLWLNDODUD LOLü NLQ ER\XWXQX YH EXQGDQ VRQUDV× Q× HOH DODO×P *HQHO NXUXOXQ KD EHU ROPDV×Q× VDùOD\DQ JHOLüPHOHU PXKDODIHWLQ 3HWURO úü *HQHO %Dü NDQ× 0XVWDID g]WDüN×Q EDüNDQO× ù×QGD D\U× ELU OLVWH o×NDUPDV× YH DV×OPDO× $V×OPDO× NL ELUNDo J Q *HQHO .XUXOGD %DüEDNDQ DG× VRQUD XQXWXOPDV×Q JHUHùL \DS×O QD NRQXüDQ %DüEDNDQ <DUG×PF× V×Q V× %HNLU %R]GDù·D \|QHOLN \RùXQ SURWHVWRODU ROGX %LU GLùHU LIDGH\ 7 UN úü *HQHO .XUXOX WD OH 7 UN úü GHOHJHOHUL HQ D]×QGDQ PDPODQG× *HQHO NXUXOXQ VHoLP |QHPOL ELU E|O P K N PHWLQ ER\XWX ]HULQGH oRN ID]OD GXUPD HPHN NDUü×W× SROLWLNDODU× NDUü×V×Q \D JHUHN \RN % \ N |Oo GH EHN GD VXVNXQ NDOPDG× OHQHQ ROGX 0XVWDID .XPOX·QXQ OLVWHVL VHoLPL HSH\FH IDUNOD DO×U *HQHO NXUXOXQ J|]GHQ NDo×U×O NHQ PXKDOHIHWLQ 6HQGLNDO * o PDPDV× JHUHNHQ ELU GLùHU ER\X %LUOLùL 3ODWIRUPX OLVWHVL EHNOH WX LVH PXKDODIHWLQ \DSW×ù× HOHü QHQLQ GH DOW×QGD ELU R\OD \HWLQ WLULOHULQ JHQHO NXUXO NDUDUODU× YH PHN ]RUXQGD NDOG× .XüNXVX] EX PHYFXW 7 UN úü \|QHWLPLQLQ WX VRQXoWD GDKD |QFHNL \D]×ODU×PGD WXPX ]HULQGHNL HWNLVLGLU 0XKD
57
OHIHW VHoLP VRQXoODU× ]HULQGH RO PDVD GD NDUDUODU YH 7 UN úü \|QH WLPLQLQ V|\OHPL ]HULQGH HWNLOL RO PXüWXU %XQODUGDQ HQ |QHPOLVL N× GHP WD]PLQDW× NRQXVXQGD DO×QDQ NDUDUG×U + N PHWLQ N×GHP WD] PLQDW×Q× IRQD GHYUHWPH\L SURJUD P×QD NR\GXùX YH 7 UN úü oHYUH OHULQGH GH K N PHWLQ SURSDJDQ GDV×Q×Q HWNLVL\OH N×GHP WD]PLQDW× IRQXQD LOLüNLQ HKYHQ L üHU \DNOD ü×PODU×Q NXOLVOHUGH VHVOHQGLULOGLùL G ü Q OHFHN ROXUVD N×GHP WD]PL QDW× NRQXVXQGD JHQHO NXUXOXQ R\ ELUOLùL LOH DOG×ù× NDUDU VRQ GHUHFH |QHPOLGLU 7 UN úü *HQHO .XUXOX KLoELU \RUXPD \HU E×UDNPD\DFDN QHWOLN WH ELU NDUDU DODUDN N×GHP WD]PL QDW×Q×Q IRQD GHYUHGLOPHVL V UHVL QLQ D]DOW×OPDV× WDVÀ \HVL YH ]D\×I ODW×OPDV× JLEL VRQXoODUD \RO DoD FDN KHU W UO JLULüLPH NDUü× JHQHO JUHYOH NDUü× o×N×OPDV×Q× R\ ELUOL ùL LOH NDEXO HWWL 'ROD\×V×\OD 7 UN úü·LQ HQ VW NDUDU RUJDQ× 7 UN úü \|QHWLPLQH K N PHWLQ N×GHP WD] PLQDW× IRQX YH EHQ]HU KHUKDQ JL ELU \|QWHPOH N×GHP WD]PLQDW× KDNN×QD GRNXQPDV× JLULüLPL NDU ü×V×QGD VRPXW ELU J|UHY YHUGL *H QHO NXUXOGD \DS×ODQ oHüLWOL HOHüWLUL OHUL ´ \×O×QGD \DS×ODQ 7 UN úü *HQHO .XUXOX·QGD 7 UN úü \| QHWLPLQH ¶K N PHWL \×NPDN EX QXQ LoLQ WRSOXPVDO PXKDOHIHW |U
J WOHPHN· ¶(PSHU\DOL]PH NDUü× P FDGHOH LoLQ $QDGROX·GDQ LNLQ FL NXUWXOXü VDYDü×Q× EDüODWPDN· \D GD ¶úüoL V×Q×I×Q× LNWLGDUD WDü× PDN· LoHULNOL J|UHYOHU YHULOPH PLüWLUµ V|]OHUL LOH LPDO× \DQ×WODU YHUHQ .XPOX YH HNLELQH JHQHO NX UXO üLPGL VRPXW ELU J|UHY YHUPLü WLU .×GHP WD]PLQDW×Q× NRUXPDN YH N×GHP WD]PLQDW× IRQXQD NDUü× JHQHO JUHY |UJ WOHPHN 1LWHNLP 0XVWDID .XPOX VHoLPOHUL ND]DQ G×NWDQ VRQUD \DSW×ù× NRQXüPDGD ´*HQHO .XUXO .DUDUODU×P×] 7 UN úü·LQ PDQLIHVWRVXGXU %X PDQL IHVWR UHKEHULPL] RODFDNW×Uµ GHGL .XPOX·QXQ NRQXüPDV×QGD NDPX R\XQGD ]HULQGH oRN GXUXOPD\DQ YH JLULüWH EHOLUWWLùLPL] oRN NULWLN ELU F POH GDKD \HU DOG× %X F P OH ü|\OH LGL ´+ N PHWLQ HPHùH NDUü× ELWPH] W NHQPH] VDOG×U×OD U×Q×Q |Q P ]GHNL G|QHPGH GH YDP HGHFHùL Do×N µ (YHW \DQO×ü RNXPDG×Q×] 'LO V UoPHVL GHùLO 7 UN úü %DüNDQ× K N PHWLQ HPH ùH NDUü× ELWPH] W NHQPH] VDOG× U×ODU×Q×Q GHYDP HGHFHùLQL JHQHO NXUXO N UV V QGHQ V|\OHGL %DV× O× Do×NODPDGD GD \HU DOG× .XPOX $.3 K N PHWLQL G Q EXJ Q YH \DU×Q HPHùH NDUü× ELWPH] W NHQ PHN ELOPH\HQ ELU VDOG×U× LoLQGH ROPDNOD VXoODG× $VO×QGD EX V|\ OHP JHQHO NXUXOGD E \ N |Oo GH PXKDOLI GHOHJHOHU WDUDI×QGDQ GLOH
JHWLULOGL 2 KDOGH 7 UN úü·L E \ N J|UHYOHU EHNOL\RU + N PHWLQ ELW PH] W NHQPH] VDOG×U×ODU×Q×Q GH YDP HGHFHùL Do×NVD EXQD X\JXQ ELU P FDGHOH KDWW× ROXüWXUPDN GD 7 UN úü \|QHWLPLQLQ WHPHO J|UH YL ROPDO×G×U ûLPGL W P oDO×üDQOD U×Q VHQGLNDO NDPXR\XQXQ J|]OH UL 7 UN úü \|QHWLPL ]HULQGH ROD FDNW×U %LU PD]DUHWOHUL \RNWXU dDO×üDQODU KDNO× RODUDN ´K N PHWLQ ELWPH] W NHQPH] VDOG×U× ODU×µ NDUü×V×QGD QH \DSDFDNV×Q×] QH \DSW×Q×] GL\H VRUDFDNW×U 6H oLOPHNVH VHoLOGLOHU .DUDUVD NDUDU DO×QG× .XüNXVX] JHQHO NXUXOODU GD HGLOHQ NHODP YH JHQHO NXUXO UD SRUODU×QGD \D]×ODQODUGDQ KDUHNHW OH VHQGLNDO KDUHNHWLQ DQDOL] HGLOH PH\HFHùLQL ELOHFHN NDGDU GHQH\L PLPL] YDU 3HN oRN NRQXüPDQ×Q JHQHO NXUXO VDORQXQGD NDOG×ù×Q× SHN oRN JHQHO NXUXO UDSRUXQGD \D ]×ODQODU×Q NDù×W ]HULQGH NDOG×ù×Q× ELOL\RUX] $PD EX V|]OHU V×UDGDQ V|]OHU EX NDUDUODU V×UDGDQ NDUDU ODU GHùLO ûLPGL À NUL WDNLS ]DPD Q×G×U 7 UN úü %DüNDQ×Q×Q GHGLùL JLEL K N PHWLQ HPHùH NDUü× ELW PH] W NHQPH] VDOG×U×ODU×Q×Q |Q P ]GHNL G|QHPGH GHYDP HGHFHùL Do×NVD NROODU× V×YDPD ]DPDQ×G×U .×VDFD ´HIHQGL VHQGLNDF×O×Nµ G| QHPL ELWPLüWLU úURQLNWLU DPD EXQX EL]]DW 7 UN úü JHQHO EDüNDQ×Q×Q V|]OHUL WH\LW HWPHNWHGLU
Toyata ve Hyundai’ye Selam, Yola Devam h0à7 86$/ %à=à0 6$.$5<$
58
7 UN úü·LQ RODùDQ JHQHO NX UXOX ² $UDO×N WDULKOHUL DUDV×Q GD $QNDUD·GDNL % \ N $QDGROX 2WHOLQGH \DS×OG× .DPXR\XQD SHN \DQV×PDVDGD JHUJLQ JHoWL JHQHO NXUXO 'LYDQ EDüNDQO×ù×Q× %D\UDP 0HUDO·LQ \DSW×ù× RODùDQ JHQHO NXUXOGD LNL DGD\ \DU×üW× 7 UN úü·LQ PHYFXW JHQHO EDüND Q× 0XVWDID .XPOXQXQ NDUü×V× QD ¶VHQGLNDO J o ELUOLùLQLQ· DGD \× RODUDN 3HWURO úü *HQHO %DüND Q× 0XVWDID g]WDüN×Q o×NW×
6HUWWL PXKDOHIHW« $ù×U LWKDPODU YH HOHüWLULOHUGH EX OXQGX PHYFXW \|QHWLPH &+3 *HQHO %DüNDQ× .HPDO .× O×oGDURùOX GD VHUW HOHüWLULOHU \DS W× NRQXüPDV×QGD $UG×QGDQ PLNURIRQD JHOHQ EDü EDNDQ \DUG×PF×V× %HNLU %R]GDù ×VO×NODQG× VDORQGD ¶7D]PLQDWD X]DQDQ HOOHU N×U×OV×Q· GL\H VORJDQ DWDUDN SDQNDUW DoW× LüoLOHU 'DKD GD DUWW× JHUJLQOLN« d×NDQ DUEHGH GH \XPUXNODU NR
QXüWX NDS×ODU oDW×UGDG× % \ N $QDGROX RWHOLQGH 6XoODPDODU« (QWULNDODU« 'HOHJH R\XQODU× KDNV×] YH DQWL GHPRNUDWLN X\JXODPDODU« <DQGDü ND\×UPDODU« 6LYLO WRSOXP |UJ WOHULQLQ EXJ Q N GXUXPXQX W P o×SODNO×ù× LOH RUWD\D NR\DQ KHU üH\ DPD KHU üH\ YDUG× RODùDQ JHQHO NXUXOGD (PHùLQ KDNN×Q× \HWHULQFH VDYXQ PDG×ù׫ *HUHNOL GLUHQLü YH H\OHPOHUL \DS PDG×ù׫ =DWHQ ND]DQ×OP×ü KDNODU× NRUX PDN DG×QD $.3 LNWLGDU×QD \XPX üDN YH \DN×Q GXUGXùX LGGLDODU×QD NDUü×Q NH] 7 UN úü *HQHO %Dü NDQO×ù×Q× 0XVWDID .XPOX ND]DQG× <DSW×ù× WHüHNN U NRQXüPDV×QGD ¶7 UN úü·L EDü WDF× \DSDQODU E \ WHELOLU EX \ ]GHQ 7 UN úü EL
]LP EDü WDF×P×]G×U GL\RU EDüNDQ .XPOX (\O O VRQUDV× VD\×ODU× PLO \RQGDQ ² ELQOHUH G üHUHN ¶WDF×Q× ND\EHWPLü· \ ] ELQOHUFH LüoL\H LQDW 6HQGLNDV×]ODüW×U×OP×ü« 7DüHURQODU×Q LQVDI×QD WHUN HGLO PLü« g]HOOHüWLUPH X\JXODPDV× VRQXFX LüLQGHQ Dü×QGDQ ROPXü« 8]ODüPD YH GL\DORJ N OW U JH OLüWLUPH LGGLDV×QGD RODQODU WDUD I×QGDQ ND]DQ×OP×ü KDNODU× GDKL NRUXQDPD\DQ RQ ELQOHUFH LüoL\H LQDW 2 \ ]GHQ KD\×UO× ROVXQ GL\HPL\R UXP VL]H J|Q OGHQ d QN \DüDG×ù×P 6DNDU\D GD 72<27$ YH NRPüX LOLPL] .RFD HOL GH +<81'$ú IDEULNDODU× W P JHUoHNOLùL LOH GXUX\RU NDUü×PGD ·WH VHUL UHWLPH JHoHQ 7R\R
WD GD o ELQGHQ ·GH UHWLPH EDüOD\DQ +\XQGDL GH LNL ELQGHQ ID]OD LüoL oDO×ü×\RU 5HIHUDQGXPGD HOGH HWWLNOHUL ¶LNL VHQGLND\D \H ROPD KDNN×QD· UDù PHQ VDU× ELOH ROVD KLoELU VHQGLND \D \H RODPD\DQ oDO×üDQODU 6DNDU\DO× JHQHO EDüNDQ YH \|QH WLFLOHUH UDùPHQ ¶VHQGLNDO× LüoL· ROPD KDNN× HOGH HGHPHPLü ELQ OHUFH HPHNoL %HNOL\RUODU« 6L] GkKLO VHQGLNDF×O×N LGGLDV×QGD NL KHUNHVLQ NHQGLOHULQL KDW×UODPD V×Q× LüWHQ DW×OPD NRUNXVX ROPDN V×]×Q VHQGLNDO×O×N KDNODU×Q×Q \D VDO J YHQFH DOW×QD DO×QPDV×Q× LV WL\RUODU %HQ ID]OD LQDQPDVDP GD RQODU \×OG×U EHNOL\RUODU 'DKD ID]OD EHNOHWPH\LQ« +DGL 87$1',5,1 %(1ú YH W P HOHüWLUHQOHUL
7 UN Āÿ·WH \DÿDQDQ VHoLP V UHFL LÿYHUHQL NRUNXWWX (5'2Þ$1 6h=(5 %8*h1 *$=(7(6à
7 UN úü VHoLPOHULQGHQ EXQ GDQ VRQUDNL P ]DNHUH V UHFLQL HWNLOH\HFHùLQL G ü QG NOHUL LNL |QHPOL VRQXo o×NW×ù×Q× EHOLUWHQ LüYHUHQ WHPVLOFLOHUL üX GHùHUOHQGLUPHGH EXOXQGXODU ´%LULQFLVL 7 UN úü·WH \HQL ELU PXKDOLI JUXS ROXüWX YH EX JUXS \|QHWLPL GHùLüWLUHPHVH GH EHOLUOL ELU VHYL\HGH R\ DOG× úNLQFLVL GH 7 UN úü %DüNDQ× 0XVWDID .XPOX NHQGL OLVWHVLQLQ LoHULVLQGH GHOHJH GHQ HQ D] R\X DODQ LVLP ROGX %X LNL GXUXP .XPOX YH JHQHO
RODUDN 7 UN úü \|QHWLPLQGH VWUHVL DUW×UDFDN 7 UN úü \|QHWLPL EDüDU×\D GDKD ID]OD RGDNODQDUDN NHQGLQL LVSDWD oDO×üDFDNW×U $NVL KDOGH PXKDOLI JUXEXQ J F Q DUW×UPD ULVNL YDUG×U 7 UN úü \|QHWLPLQLQ EDüDU× LVWHùLQLQ DUWPDV× LüoL LüYHUHQ GHYOHW J|U üPHOHULQGH 7 UN úü·LQ GDKD ´üDKLQµ ROPDV×Q× EHUDEHU LQGH JHWLUHFHùLQL G ü Q \RUX] 'ROD\×V×\OD oO J|U üPHOHULQ EXQGDQ VRQUDNL G|QHPGH GDKD oHWLQ JHoPHVLQGHQ HQGLüH HGL \RUX] µ úON LüDUHWOHU JHOGL <HQL 7 UN úü \|QHWLPLQLQ VRV\DO JHOLüPHOHUH NDUü× GDKD GX\DUO× YH DWDN SROLWLND L]OH\HFHùL \|Q QGH NL EHNOHQWLOHULQLQ LON LüDUHWLQL LODo NRQXVXQGD DOG×NODU×Q× GD EHOLUWHQ LüYHUHQ WHPVLOFLOHUL 7 UN úü·LQ LODFD X\JXODQDFDN \HQL NDW×O×P SD\× NRQXVXQGD ELU KDIWD LoHULVLQGH LNL GHID
X\DU× Do×NODPD \DSW×ù×QD GLNNDW oHNWLOHU 7 UN úü \|QHWLPL DLOH KHNLPOHULQLQ \D]DFDù× UHoHWHOHU LOH NXWX EDü×QD OLUD NDWN× SD\× DO×QPDV× \|Q QGHNL G ]HQOH PHOHUL VHUW Do×NODPDODUOD JHoHQ KDIWD HOHüWLUPLüWL .ULWLN J QGHP PDGGHOHUL YDU úüoL LüYHUHQ GHYOHWWHQ ROXüDQ oO GDQ×üPD NXUXOXQXQ |Q P ]GHNL G|QHPGH J QGHPLQGH VRV\DO KD\DW× LOJLOHQGLUHQ VRQ GHUHFH NULWLN PDGGHOHU EX OXQX\RU 0 ]DNHUH PDVDV×QD JHOHFHN NRQXODU DUDV×QGD N×GHP WD]PLQDW× HVQHN oDO×üPD YH LVWL KGDP E URODU× JLEL JHQLü NLWOHOHUL LOJLOHQGLUHQ G ]HQOHPHOHU EDü× oHNL\RU úüYHUHQ |UJ WOHUL 7 UN úü·LQ EX P ]DNHUHOHUGH GDKD D] X]ODüPDF× ELU SROLWLND L]OHPHOHUL KDOLQGH EXQXQ X]XQ YDGHGH VRV\DO KD\DW× ROXPVX] HWNLOH\HELOHFHùL J|U ü Q EHOLUW WLOHU
59
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
Sendikamızın Dünya örgütü ICEM’in 5. Dünya Kongresi Arjantin’in Başkenti Buenos Aires’te yapıldı:
Çokuluslu şirketler çifte standartlı, Türkiye gibi ülkelerde sendikal örgütlenme hakkına saygı göstermiyorlar... Dünyanın dört bir yanından gelen ICEM’e üye sendikaların delegeleri 24-26 Kasım arasında yapılan ICEM Kongresi öncesinde 23 Kasım 2011 tarihinde Buenos Aires’te uluslararası işçi hareketinin en büyük sorunlarından biri haline gelen taşeron işçiliği tartıştı. Dünyanın dört bir yanından gelen Uluslararası Kimya, Enerji, Maden ve Genel İşçi Sendikaları Federasyonu ICEM’e üye sendikaların delegeleri 24-26 Kasım arasında yapılan ICEM Kongresi öncesinde 23 Kasım 2011 tarihinde Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te uluslararası işçi hareketinin en büyük sorunlarından biri haline gelen taşeron işçiliği tartıştı. Yapılan toplantıda ICEM bölge koordinatörleri bölgelerde taşeron işçiliğine karşı mücadeleyi anlattı. Yine farklı ülkelerden sendikacılar kendi ülkelerindeki taşeron işçiliği uygulamalarına karşı mücadele yöntemlerini sundular. ICEM Taşeron İşçiliği Konferansı’nda Petrol-İş Genel Sekreteri Ali Ufuk Yaşar bir konuşma yaparak sendikamız Petrol-İş’in örgütlü olduğu işyerlerinde taşeron işçiliğine karşı verdiği mücadeleyi anlattı. Petrol-İş Sendikası’nın genel anlamda taşeron işçili-
ğin ortadan kaldırılması ve her işçinin kadrolu çalışma hakkı için mücadele ettiğini belirten Ali Ufuk Yaşar, sendikamızın Tüpraş ve Gübretaş’ta taşeron işçiliğine karşı verdiği mücadeleyi sundu.
ÇUŞ’lar çifte standartlı
Petrol-İş Sendikasının ICEM Kongresine sunduğu önerge ICEM Genel Sekreteri Manfred Warda’nın Kongre açış konuşması metnine girdi. Warda, Kong-
re açış konuşmasında çokuluslu şirketlerin uymaları gereken etik kuralları anlatırken şunları söyledi. “Bu konuda, Türkiye’den üyemiz Petrol-İş’in Kongreye sunduğu önergedeki şu saptamaya tümüyle katılıyorum: Avrupa kökenli şirketler de, başka ülkelerde faaliyete geçer geçmez, ülkelerinde uyguladıkları etik kuralları ve standartları genellikle unutuyorlar.” Kongre sürecinde Petrol-İş Sendikasının örgütlenme faaliyeti yürüttüğü Polyplex, Standart Profil işyerleri ile ilgili Hindistan Sendikası delegesi ve ICEM Kampanyalar ve İletişim Sorumlusu Dick Blin ile görüşmeler yapıldı. Yine bu çerçevede Petrol Ofisi’nin önemli bir bölümünü devralan Avusturya kökenli OMV şirketinde örgütlü Avusturya Sendikası Die Produktionsgewerkshaft PRO-GE temsilcisi Peter
Schissler ile Petrol-İş Sendikası Genel Sekreteri Ali Ufuk Yaşar bir görüşme yaptı. Kongrenin son günü ise Latin Amerika Lastik İşçileri Sendikalarının daveti üzerine lastik işçilerinin dünyada karşılaştıkları zorlukları ve bu zorluklarla başedebilmeye yönelik oluşturulacak küresel ağların öneminin altının çizildiği toplantıda bulunuldu. Kongreye Türkiye’den Petrol-İş Sendikası ve Tes-İş Sendikası delegeleri, Kıbrıs’tan da Türk-Sen’e üye El-Sen Sendikası delegeleri katıldı. Yine Türkiye’den Türk Metal Sendikası, ICEM-IMF ve ITGLWF birleşmesi öncesi yapılan ICEM Kongresine gözlemci olarak katıldı. Kongrede ICEM Başkanı Senzeni Zokwana’yı yeniden başkanlığa seçen delegeler, Genel Sekreter Manfred Warda’yı da alkışlarla yeniden ICEM’in Genel Sekreterliğine getirdiler. İki yüzün üzerinde ulusal sendikal merkezden yaklaşık sekiz yüz delegenin hazır bulunduğu ICEM 5. Dünya Kogresi’nde Arjantin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Carlos Tomado da bir konuşma yaptı.
Üç federasyon birleşiyor
Kongreye katılan delegeler bölgelere göre içinde 20 başkan yardımcısının bulunduğu 59 üyeli Yönetim Kurulu’nu seçtiler. Kongrede Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinden temsilcilerin seçimi bu bölgelerde devam eden siyasi çalkantılardan dolayı ertelendi. Kuzey Afrika Bölgesi’nin temsilinin Mart 2012’de düzenlenecek yerel konferansla belirlenmesi bekleniyor. Kongrenin ikinci günü, 25 Kasım 2011, ileriye dönük bir eylem planı kabul edildi. ICEM’in gelecek yıl Uluslararası Tekstil Federasyonu ITGLWF ve Ulus-
lararası Metal Federasyonu IMF ile birleşmeye gideceği dönemde böyle bir eylem planının kabul edilmesi ICEM’in sendikal etkinliğini bu süreçte devam ettireceği anlamına geliyor. ICEM Kongresi 26 Kasım 2011’de ICEM’in varlığının yeni küresel sanayi federasyonunun yapacağı kuruluş kongresinin ertesinde 2012 yılı Haziran ayında sona ereceğini kabul etti. Yeni küresel sanayi federasyonunun kuruluş kongresi 18-20 Haziran 2012 tarihinde Danimarka’nın başkenti Kopenhang’da yapılacak. Kongre’de Filistin’deki sendikaların durumundan Kolombiya’daki sendikacı cinayetlerine, Petrol-İş Sendikası’nın sunduğu Avrupalı çokuluslu şirketlerin çifte standartlı uygulamalarından Endonezya Free Port işçilerinin mücadelesine birçok önerge kabul edildi. ICEM’in 5. Kongresi, 26 Kasım 2011 tarihinde ICEM çalışmalarının özellikle Irak ve Filistin sendikaları olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde daha da geliştirilmesi; mali krize karşı daha aktif karşılık verilmesi; Kolombiya’da işçi hakları; Macaristan’da ve diğer Avrupa ülkelerinde hükümetlerin baskıcı tutumları; Avrupa merkezli çokuluslu şirketlerin Türkiye’de sendikal haklara ve insan haklarına engel olması; elektrik enerjisi; Trans-Pasifik sendikal ortaklık anlaşması; Papua eyaletindeki grevci PT Freeport Endonezya İşçileri Sendikası’nın çokuluslu şirket Freeport McMoRan’a karşı verdiği cesur mücadelenin desteklenmesine yönelik kararalar üzerine yapılan tartışma ile sona erdi.
Enflasyon yeniden çift haneli 2011 yılı enflasyonu %10,45 oldu. Enflasyon oranlarında yeniden çift haneli rakamlara ulaşılırken, emekçilerin aldıkları zamlar eridi.
TÜFE artışlarının da üzerinde. Yıllık bazda bakıldığında; yani bir önceki yılın aynı ayına göre TÜFE’de en yüksek artış %18,50 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşirken, çeşitli mal ve hizmetler %17,14, ulaştırma %12,22, gıda ve alkolsüz ve içecekler %12,21, ev eşyası %11,04 oranında artış gösterdi.
ARAŞTIRMA SERVİSİ
2011 yılı Aralık ayında Tüketici Fiyatları Endeksi’nde (TÜFE) bir önceki aya göre %0,58, bir önceki yılın Aralık ayına göre %10,45 ve on iki aylık ortalamalara göre %6,47 artış gerçekleşti. Üretici Fiyatları Endeksi'nde (ÜFE) ise bir önceki aya göre %1,00, bir önceki yılın Aralık ayına göre %13,33 ve on iki aylık ortalamalara göre %11,09 artış yaşandı. Hükümetin hesabı şaştı Son açıklanan verilerle birlikte, ay sonları itibariyle 19 ayın ardından TÜFE tekrar çift haneli rakamlara ulaşırken, Kasım 2008'de gerçekleşen yıllık %10,76'lık artıştan sonra fiyatlarda en yüksek artış yaşandı. Yıllarca “enlasyonun başını ezdik” söylemiyle ekonomide başarı hikayesi anlatan AKP hükümetinin 2011 programında enflasyon hedefi %5,3 idi. Program hedefinin neredeyse iki katı kadar çıkan TÜFE artışı, Türkiye'nin yeniden enflasyonist bir döneme girmekte olduğunu gösteriyor. Gıda, ev eşyası ve ulaşımda artış daha fazla TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları, TÜFE'de ana harcama gruplarına göre incelendiğinde bir başka gerçek ortaya çıkıyor. Emekçilerin bütçesinin büyük kısmını oluşturan gıda ve ulaştırma gibi harcama kalemlerinde fiyat artışları ortalama
Bir önceki yılın aynı ayına göre yüksek artış görülen kalemlerden, ev eşyası, ulaştırma, çeşitli mal ve hizmetlerde ise 12 aylık ortamalara göre artışlar da TÜFE'nin üzerinde gerçekleşti. Öte yandan, giyim ve ayakkabı, lokanta ve otellerde 12 aylık ortalamaya göre fiyatlar TÜFE ortalamasının üzerine çıktı.
Asgari ücret artışları ancak enflasyon kaybını karşıladı 2012 yılı için uygulanacak asgari ücret, 16 yaşından büyükler için ilk altı ay için net 701,14 TL, ikinci 6 ay için ise 739,80 TL olarak belirlendi. Böylece 2012'de emekçinin eline geçecek net asgari ücret ortalamada 720 TL oldu. Bir önceki yılın ortalama asgari ücret düzeyine göre artış %11,7 dolayında gerçekleşirken, bu artış 2011 yılı için açıklanan %10,45'lik enflasyon artışının çok az üzerinde. Türk-İş'in verilerine göre, Aralık 2011'de 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 940 TL, yoksulluk sınırı ise 3.063 TL iken ve asgari ücretin zaten düşük bir düzeyde olduğu ortadayken, asgari ücrete “fedakarlık” yaptık denilerek yapılan artışın ancak enflasyon artışını karşıladığı görülüyor. 2011 yılında emekçilerin bütçesinin %34'ünü ayırdığı gıda ve ulaştırma fiyatlarındaki TÜFE ortalamasının üzerindeki yüksek artışlar ise asgari ücretlinin aldığı zammın çoktan eridiğini gösteriyor.
ANA HARCAMA GRUPLARINA GÖRE TÜFE DEĞİŞİM ORANLARI (%) (2003=100)
62
petrol-iş
DAYANIŞMA
CEZAEVLERİNDEKİ GAZETECİ SAYISI 96'YA ULAŞTI
Türkiye basın ve ifade özgürlüğünü yargılıyor
“Sanık sandalyesinde kitaplar, haberler, yazılar var. Hakim önüne çıkarılan Ahmet veya Nedim değil, ifade özgürlüğüdür. Davaların, soruşturmaların adı farklı olsa da amacı aynı; toplum sindirilmek, baskı normalleştirilmek ve siyasi iktidara her türden muhalefet bastırılmak isteniyor. Tutuklu gazeteci arkadaşlarımız serbest bırakılmalı.”
İ
stanbul Çağlayan Adliyesi'nde, 26 Aralık sabahı yapılan Odatv davasının 2. duruşmasını izleyen Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Gazetecilere Özgürlük Platformu,Çağdaş Gazeteciler Derneği, Ahmet ve Nedim'in Gazeteci Arkadaşları (ANGA), Avrupa gazeteci
örgütleri, siyasi partilerin ve sendikaların temsilcileri, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, gençlik örgütleri, yazarlar, aydınlar, okurlar, Adliye binası önünde yapılan kitlesel basın açıklamasında tutuklamaları protesto ettiler, “ Yargılanan Ahmet, Nedim ya da diğer gazeteciler
değil, ifade özgürlüğüdür. Özgür basın susturulamaz” diyerek tepkilerini dile getirdiler, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını talep ettiler. Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv'de yapılan aramalar sonrasında, gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener petrol-iş
63
yaptığı konuşmada, “Adalet için, özgürlük için buradayız. Düşünce ve ifade özgürlüğü istiyoruz. Ülkenin her tarafı cezaevine dönüştü. Demokrasimiz utanç içinde. Umarız Türkiye bu ayıplardan kısa sürede kurtulur” dedi. Avrupa Gazeteciler Federasyonu Temsilcisi de yaptığı konuşmada, “Şu anda burada gördüğümüz durum utanç verici.100'e yakın gazeteci cezaevinde. Eğer bu durum devam ederse Türkiye gazeteciler için tamamen bir hapishane olacak. Biz Avrupalı gazeteciler olarak bu durumun değişmesi için her türlü çabayı göstereceğiz” diye konuştu. ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 12'si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 2. duruşması 26 Aralık sabahı başladı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın,Genel Mali Sekreterimiz İbrahim Doğangül, CHP İstanbul milletvekilleri Umut Oran, Oktay Ekşi, Binnaz Toprak ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de duruşmayı izleyenler arasındaydı. Duruşmayı takip etmek isteyen çok sayıda gazeteci ve uluslararası gözlemci de duruşma salonuna giremedi. Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın İçeride dava sürerken saat 12.30'da da Çağlayan Adliyesi önünde kitlesel basın açıklaması yapıldı. Çağlayan Adliyesi'nin önünü dolduran kitle ellerinde, “Tutuklananlar serbest bırakılsın,”, “Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü istiyoruz,” “Özel Yetkili Mahkemeler Kaldırılsın”, “Kitaptan, yumurtadan bomba olmaz Başbakan”, “Halkın haber alma özgürlüğü var”, “AKP faşizmine geçit yok” şeklinde dövizler taşıyarak tutuklamaları protesto etti. Basın açıklamasında ilk konuşmayı gazeteciler Ahmet ve
64
petrol-iş
Nedim'in Gazeteci Arkadaşları (ANGA) adına Emel Soy yaptı. Aynı zamanda TGS İstanbul Şube Başkanı olan Soy, Odatv davasında sadece gazetecilerin değil, halkın haber alma özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün yargılandığını söyleyerek, “Sanık sandalyesinde kitaplar, haberler, yazılar var. Hakim önüne çıkarılan Ahmet veya Nedim değil, ifade özgürlüğüdür. Davaların, soruşturmaların adı farklı olsa da amacı aynı; toplum sindirilmek, baskı normalleştirilmek ve siyasi iktidara her türden muhalefet bastırılmak isteniyor. Tutuklu gazeteci arkadaşlarımız serbest bırakılmalı” dedi. Gazetecilere Özgürlük Platformu dönem sözcüsü Turgay Olcayto da
Tutuklu Gazeteciler Örgütü Temsilcisi Necati Abay ise “Odatv'den yargılanan arkadaşların tümünün serbest bırakılmasını istiyoruz. Tutuklanan son 36 gazeteci ile cezaevindeki gazetecilerin sayısı 96'ya ulaştı. Tutuklamaları protesto ediyoruz. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Terörle Mücadele Yasası kaldırılmalıdır” dedi. YARSAV Eski Başkanı Emin Eminağaoğlu, Mersin Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, CHP Milletvekilleri Oktay Ekşi, Binnaz Toprak, Sezgin Tanrıkulu da birer konuşma yaparak tutuklamaları protesto ettiler. Ağaoğlu,”Önce yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdılar. Şimdi basın özgür-
lüğünü ortadan kaldırıyorlar. Yargılanan basın özgürlüğüdür. Böyle bir durum, olağanüstü dönemlerde bile yaşanmadı. Basının işlevi, Resmi Gazete gibi görülüyor. Bizler bu mücadelede bedel ödeyenlerin yanındayız” dedi. Mersin Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de konuşmasında bu davanın Hopa Davası gibi çökmeye mahkum olduğunu belirterek, “Bu davalarla gazeteciler değil Ağır Ceza Mahkemeleri ve Savcıları itibarsızlaşıyor. Kürtleri, gazetecileri, aydınları, devrimcileri cezaevlerine dolduruyorlar. Ancak bu güçler bu cezaevlerinin duvarlarını aşıp özgürlüklerine kavuşacaklardır. Bizler parlamentoda gereği neyse onu yapacağız.” Oktay Ekşi ise yaptığı konuşmada,”Bu
kadar utanç verici bir duruşma izlemedim. Beni çok utandırdı. Gazetecileri değil, düşüncelerini tutukladılar. Ayıptır, utanç vericidir. 96 düşünce adamı-
Ceza istemleri Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük'ün ''silahlı örgüt kurmak ve yönetmek'', ''kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek'', ''yasaklanan bilgileri temin etmek'', ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek'' suçlarından ve ''örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek'' suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Soner Yalçın'ın ''silahlı örgüte üye olmak'', ''kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek'', ''yasaklanan bilgileri temin etmek'', ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek'', ''özel hayatın gizliğini ihlal etmek'' ve ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek'' suçla-
rından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın ''silahlı örgüte yardım etmek'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Kaşif Kozinoğlu'nun ''silahlı örgüte üye olmak'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek'' ve ''yasaklanan bilgileri temin etmek'' suçlarından 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Nedim Şener'in de ''silahlı örgüte yardım etmek'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor. İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor. Davanın sanıkları arasında yer alan Kaşif Kozinoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım'da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti.
nın tutuklanması bu ülkeyi yöneten zihniyetin ne kadar faşizan bir anlayışa sahip olduğunu gösteriyor. Ancak bizim geleceğimiz aydınlık, bu zihniyeti savunanların geleceği ise karanlıktır” dedi. Sezgin Tanrukulu da yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AKP'nin baskısı altında inim inim inlediğini belirterek yapılanın, AKP'nin yargı operasyonu olduğunu söyledi. Tanrıkulu, “Bu dava ile savcılar bu baskıları dünyaya ve Türkiye'nin tümüne gösterdiler. Bizler dayanışma içinde olarak bunların üstesinden geleceğiz” dedi. Sendikal Güç Birliği Platormu adına dönem sözcüsü olarak bir konuşma yapan Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin ise saldırıların sadece gazetecilere yönelik olmadığını, toplumun her kesimine saldırı olduğunu belirterek şunları söyledi: “İddianameler boş, gerçekçi değil, söylenenler yalan. Ama her şey bu ceberrut iktidar tarafından gerçekleştiriliyor. Artık bizlerin de alternatif olarak birşeyler yapması lazım. Ortak düşünce, ortak eylem temelinde sonucu değiştirecek birşeyler yapmalıyız. Yarın içeride olanların yanında olmamamız gibi bir şeyin garantisi yok. Bizler, Sendikal Güç Birliği Platformu olarak taşıdığımız sorumluluğun gereği olarak üzerimize düşen görevi yapmaya çaba gösteriyoruz. Bu anlamda da herkesi, her kesimi göreve çağırıyoruz.” petrol-iş
65
DAYANIŞMA
Kamu emekçileri, sağlık çalışanları alanlarda...
Grevli toplu sözleşme, güvenceli istihdam, insanca yaşayacak temel ücret, ek ödemelerin emekli aylıklarına dahil edilmesi, baskı, ceza ve sürgünlerin durdurulması, herkese parasız sağlık hakkı için 21 Aralık Çarşamba günü Türkiye genelinde tüm illerde greve çıkan KESK ve Türk Tabipleri Birliği üyesi kamu emekçileri ayrıca Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da da grev mitingleri yaptı.
K
amu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyesi kamu emekçileri 21 Aralık Çarşamba günü, “ En uzun gecenin bittiği 21 Aralık'ta aydınlığa ulaşmak için grevdeyiz” diyerek, ülke genelinde greve çıktılar, hükümetin uygulamalarını protesto ettiler. Ülke genelinde işyerleri önünde toplanıp kentlerin en
66
petrol-iş
lar, öğretmenler ve diğer kamu kurumları çalışanları iş bıraktı. Genel eyleme İstanbul'da Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, Genel Örgütlenme ve Eğitim işlek merkezlerine, alanlarına yürüye- Sekreterimiz Nimetullah Sözen ve Petrek basın açıklamalarının yapıldığı rol-İş üyeleri de katılarak destek verdi. genel eylemde Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da da ayrıca mitingler ya- “Taleplerimiz, sadece kamu hizmeti vepıldı. KESK ve TTB'nin genel eylemine renlerin değil kamu hizmeti alan 75 TMMOB gibi meslek odaları, Türk-İş milyon insanın ortak talebidir” denilen ve DİSK gibi konfederasyonlar ve si- KESK açıklamasında, “ Sağlık ve eğiyasi partilerle sivil toplum örgüleri de tim başta olmak üzere kamu hizmetlepiyasalaştırılmasına karşı destek verdi. Ülke genelinde acil sağlık rinin hizmetleri dışında hastanelerde çalışan- grevdeyiz. Emeklilerimizin sefalet ko-
için grevdeyiz”, “Parasız sağlık için grevdeyiz”, “İş, ekmek, özgürlük, eşitlik, barış için grevdeyiz” “1 Ocak'tan itibaren yeşil kartın iptal edilmesine karşı grevdeyiz”, “İnsanca bir yaşam için grevdeyiz” “İşsizliğe, yoksulluğa karşı grevdeyiz” , “Toplu sözleşme hakkımız, grev silahımız”, “ Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “ Emeğimize, geleceğimize ve sağlık hakkına sahip çıkmak için g(ö)revdeyiz”, “ “Sağlık haktır satılamaz”, “Parasız eğitim, parasız sağlık” şeklinde sloganlar atıldı, dövizler taşındı. kamu emekçileri de Çapa Tıp Fakültesi önünde toplanarak ortak miting alanı olarak belirlenen Beyazıt Meydanı'na doğru her iki koldan KESK pankartı arkasında kortej oluşturarak yürüyüşe geçtiler. İşçi sendikaları, şullarına karşı grevdeyiz. Çocuklarımı- meslek odaları, siyasi partiler, demokratik kitle kuruluşları ve gençlik örgützın geleceği için grevdeyiz” denildi. leri de KESK kortejlerinin arkasında TTB ise 663 sayılı Kanun Hükmünde yürüyüşe katıldılar. Kararname ile sağlık hakkının paralı hale getirilmesine karşı ülke genelinde Yürüyüş boyunca sık sık, “Kapıkulu bir günlük greve gitti, mitingler yaptı. değiliz, emekçiyiz”, “Bu sömürü düzenine karşı grevdeyiz”, “İnsanca yaşanılacak bir ücret için grevdeyiz” “Tüm İstanbul'da Anadolu Yakası'nda çalışan kamu emekçileri Eminönü Garı emekçiler için grevdeyiz”, Taşeronlaşönünde, Avrupa Yakası'nda çalışan maya karşı grevdeyiz”, “Parasız eğitim
Emekçiler saat 13.00'de Beyazıt Meydanına ulaştığında sendikalar, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri adına temsilciler birer konuşma yaptı. Beyazıt Meydanını dolduran emekçilere hitaben Türk-İş adına Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, DİSK adına Genel Başkan Vekili Tayfun Görgün, Türk Tabipler Birliği adına Merkez Konseyi Üyesi Osman Öztürk ve KESK adına da Genel Sekreter İsmail Hakkı Tombul birer konuşma yaptılar. Yapılan konuşmalarda, uygar dünya ülkelerinde 50 yıl önce tanınan grevli toplu sözleşme hakkının Türkiye'de, “ileri demokrasi”yi ağzından düşürme-
petrol-iş
67
payına düşeni almaktadır. Bugün KESK'in toplam 33 yönetici ve üyesinin hala tutuklu olması da sendikal hak ve özgürlükleri için mücadele edenlere tahammülsüzlüğün vardığı boyutları göstermektedir.” TTB Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Osman Öztürk ise mitingde yaptığı konuşmada, AKP'nin başlattığı sağlık reformu çerçevesinde sağlık sektörünün piyasalaştırılarak hem doktorların hem de hastaların mağdur edildiğini belirterek şunları söyledi:
yen iktidar tarafından kamu emekçilerine çok görüldüğü ifade edilerek şu açıklamalar yapıldı: “Kamu emekçilerinin yıllardır verdiği meşru mücadele, uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanısıra Anayasa'nın 90. maddesi yok sayılarak grevli toplu sözleşme hakkımız engellenmeye çalışılmaktadır. 4688 sayılı yasada değişiklik öngören kanun tasarısı taslağı var olanın da gerisinde düzenlemeler içeriyor.”
“ AKP 663 nolu KHK'yi bir gece yarısı, bırakın meslek örgütlerini, sendikalar, muhalefet ve kendi milletvekillerine dahi sormadan çıkarttı. Bu KHK ile 1 Ocak'tan itibaren yeşil kartlar kalkacak. Neredeyse herkes sağlık primi ödeyecek. İlaç başına katkı payı ödenecek. Biz bugün hastanelerde kurduğumuz Halk Meclislerinde bu KHK'ye kırmızı kart göstererek parasız sağlık için mücadele ediyoruz.”
Yıllardır maaşlarımıza yapılan yüzdelik zamlar “Ek Ödeme” statüsüne sokularak emekliliğimize yansıtılmadığı için çalışırken yaşadığımız sefalet koşulları emekliliğimizde daha da derinleşmektedir. Beyazıt mitingi Grup Yorum ve Mezopotamya Kültür Merkezi sanatçılarının KESK'in bir günlük greve çıkmasının Sendikal hak ve özgürlük mücadelesi şarkıları eşliğinde halaylar çekilerek gerekçeleri ise şöyle sıralandı: yürütenler de AKP'nin baskılarından sona erdi. “Kamuda esnek, güvencesiz ve performansa dayalı çalıştırma temel istihdam biçimi olmuştur. Taşeronlaştırma ve özelleştirme uygulamalarıyla kamu sermayeye peşkeş çekilmiştir. Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi için çıkarılan yasalar yetmezmiş gibi Kanun Hükmünde Kararnameler ile bu sürece son nokta konmak istenmektedir.
Kamu emekçileri ortalama 1500 TL maaş alarak açlığa yakın, yoksulluğa uzak bir yaşam mücadelesi veriyor. Milyonlarca insanımıza layık görülen 659 TL'lik asgari ücretten bile vergi kesintisi yapılmaktadır.
68
petrol-iş
DOSYA
YUNANİSTAN’DA KRİZ ve SENDİKALAR
Hazırlayan : Dış İlişkiler Servisi
Merhaba
K
öhnemiş neoliberal ideoloji ve politikaların yarattığı küresel ekonomik kriz ABD’den Avrupa’ya sıçradı. Avrupa’da bu küresel kasırganın merkezine çekilen ilk ülke ise Yunanistan oldu. Sırada kıtanın -Portekiz dahil- özellikle Akdeniz sahilinde yer alan öbür “Güney ülkeleri” var. IMF, AB ve Avrupa Merkez Bankası’ndan oluşan troyka krizden çıkış reçetesi olarak Yunanistan hükümetinin alacağı kredi paketleri karşılığında kemer sıkma programı uygulamasını istedi. Hükümet bu dayatmayı kabul etti. İktisatçı Stiglitz’in bu konudaki saptaması çok net: “Serbest piyasa ideolojisi daha birkaç yıl önce dünyayı yıkımın eşiğine getirdi. Yunanistan’daki kriz karşısında verilen ilaç köhne kemer sıkma paketleri ve özelleştirmeden ibaret. Uygulamayı kabul eden ülkeleri daha da yoksul ve savunmasız hale getiren bu reçete Doğu Asya’da, Latin Amerika’da ve başka yerlerde başarısız kaldı. Bu sefer de öyle olacak. Yunanistan sorunlarını kemer sıkma politikasıyla asla çözemeyecek. Başarısızlığı defalarca kanıtlanmış fikirleri ve reçeteleri bir kez daha denemeye aslında ihtiyacımız var mı? Olmamalı. Bu konuda yaşanacak başarısızlık yıkıcı olacaktır.” Papandreu’nun 2004-2007 döneminde ekonomi danışmanlığını yapmış Atina Üniversitesi öğretim üyesi Yanis Varufakis ise bu saptamayı teyit ediyor: “Sorun şudur: Kemer sıkma programının uygulanması krizden çıkışı sağlar mı? Sağlamaz. Kemerlerin daha fazla sıkılması borç krizini derinleştirir ve bütün avro bölgesini negatif büyüme kapanına sokar.” Kemer sıkma politikalarının ne anlama geldiği-
70
ni kendi toplumsal yaşam deneyimleriyle öğrenmiş olan Yunanistan işçi sınıfı ve onun sendikal hareketi toplumun diğer emekçi kesimleriyle birlikte ayağa kalktı. Kemer sıkma önlemlerini içeren yasa iktidarın ve muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi’nin başını çektiği sağ blokun oylarıyla parlamentodan geçmiş olmasına rağmen, sendikal hareket birlikte davrandığı toplumsal güçlerle birlikte, “Krizi biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz. Geçit yok!” diyor. Sendikal hareketin direnişi sürüyor. Dosyamız, Papandreu hükümetinin görevden çekildiği ana kadar olan dönemi kapsıyor. Yunanistan’da ilk sendika 1879’da tersanelerdeki ağaç işçileri tarafından kuruldu. Bugün de faaliyette olan Yunanistan Genel İşçi Konfederasyonu’nun (GSEE) kuruluş tarihi ise 1918. Yunanistan işçi sınıfı ve sendikal hareketi faşist Alman işgalinin, iç savaşın ve faşist askeri diktatörlüğün ateş çemberinden geçti. Ülkede sendikalı işçi oranı kamuda yüzde 30, özel sektörde ise yüzde 18. Kamu sektörünün küçülmesi ve özelleştirmeler, esnek istihdam, vb. neoliberal politikalar nedeniyle sendikalı işçi oranı son 20 yılda ortalama yüzde 12 kadar düşmüş. Yunanistan’da bugün üç büyük sendikal merkez var: GSEE (Yunanistan Genel İşçi Konfederasyonu), ADEDY (Memur Sendikaları Konfederasyonu) ve konfederal yapıda olmamakla birlikte işçi sınıfının önemli kesimlerini harekete geçirebilen birleşik hareket PAME (Tüm İşçilerin Mücadele Cephesi). Yunanistan’da haklı ve onurlu bir mücadeleyi sürdüren kardeşlerimize dayanışma selamlarımızı gönderiyoruz. Dostça selamlar.
Yunanistan’da Ekim 2011 genel grevi “Şok tedavisi” denen önlemler Yunanistan’ı düze çıkarma konusunda hiçbir sonuç vermedi. Sadece, insani ve toplumsal bedeli büyük, eşi görülmemiş bir resesyona ve yıkıma yol açtı.
Y
unanistan’da 19-20 Ekim 2011’de 48 saatlik genel grevle hayat durdu. Genel grev sırasında Atina’da 500.000’in üzerinde kamu ve özel sektör işçisi, memur, emekli, öğrenci, serbest meslek mensubu, vb. yürüdü. Bu rakam tüm Yunanistan’da ise bir milyonu aştı. Bakanlık binaları işgal edildi. İki gün boyunca ülkede hayat durdu. Şehirlerdeki toplu taşıma araçları, yük gemileri, kamyonlar, uçaklar çalışmadı. Küçük esnafın önemli bir bölümü dükkânlarını kapattı. Çalışan otobüs ve trenler ise grevcileri ve göstericileri taşıyordu. Bazı fırınlar bedava ekmek ve çörek dağıtmak için açık kalmıştı. Genel grev haftalar öncesinden başlayan ve giderek tırmanan zincirleme sendikal eylemlerden sonra yapıldı. Birçok bakanlık binası Ekim ayının başından beri işgal altındaydı. Temizlik işçileri üç hafta boyunca çöp sahalarını işgal ettiler. Hükümetin özel
kamyonlarla grevi kırma girişimleri sonuçsuz kaldı. Troyka 152 milyar ve 157 milyar avro tutarında iki kurtarma paketinin karşılığında kemer sıkma önlemlerini şart koşuyor. İşçi ücretleri yüzde 40’a varan oranlarda düşürüldü. Özel sektördeki toplu sözleşmelerin kaldırılması öngörülüyor. 30.000 işçi işten çıkarıldı; 90.000 işçi ise sırada. 2012 ve 2013’te istihdam daha da daraltılacak. Emekli ve memur maaşları daha da düşürülüyor. Vergi muafiyet sınırı aşağı çekiliyor: Yılda 6.700 dolar gibi düşük ücret kazanan işçi de vergilendirilecek. Buna mukabil vergi kaçakları devam ediyor ve vergi tabanı genişletilmiyor. “Şok tedavisi” denen önlemler Yunanistan’ı düze çıkarma konusunda hiçbir sonuç vermedi. Sadece, insani ve toplumsal bedeli büyük, eşi görülmemiş bir resesyona ve yıkıma yol açtı. İşçi sınıfı ve toplumun emeğiyle geçinen diğer kesimleri bu yıkım sürecine 24 Şubat, 11 Mart, 5 Mayıs ve 20 Mayıs 2010 günlerinde genel grevle cevap verdi. En son 19-20 Ekim 2011 günlerinde 48 saatlik genel grev geldi.
YUNANİSTAN’DAKİ KEMER SIKMA ÖNLEMLERİ NELER? Kesintiler • Kamu sektöründe ücretler yüzde 20, kamu işletmelerinde ise yüzde 30 düşürülecek. • 30.000 memura normal ücretinin yüzde 60’ı ödenecek.
• 1.000 avronun üzerindeki emekli maaşlarında yüzde 20 kesinti olacak; 55 yaş altındaki emeklilerin aynı düzeydeki maaşlarında ise yüzde 40 kesintiye gidilecek. • Sağlık harcamaları 2011’de 310
milyon avro kısılacak, 2012 ila 2015 arasında ise 1,8 milyar avroluk bir kısıntıya daha gidilecek.
• Eğitim harcamaları 1.976 okulu kapatmak veya birleştirmek suretiyle kısılacak.
• Doğalgaz, sigara ve alkolde dolaylı vergiler üçte bir oranında artırılacak.
• Savunma harcamaları 2012’de
• Katma değer vergisi (KDV)
200 milyon avro kısılacak, 2013’ten 2015’e kadar ise her yıl 333 milyon avro kısılacak.
oranları artırılacak.
Vergiler
• Hellenic Telecom’un yüzde 10’u 400 milyon avroya Deutsche Telekom’a satılacak.
• Vergi muafiyet sınırı 12.000 avrodan 5.000 avroya indirilecek. • İşsizlere yönelik kaynak yaratmak amacıyla, hane başına yüzde bir ila beş oranında “dayanışma vergisi” uygulanacak.
Satışlar
• Çeşitli bankalardaki, kamu hizmeti veren kuruluşlardaki, limanlardaki, havalimanlarındaki ve arazilerdeki hisseler 2011/2012’de satılacak.
71
Ekonomik kriz: Yunanistan’da sınıf mücadelesi kızışıyor
Dimitris Fasfalis
“
Hükümet, IMF ve AB, işçileri ve toplumumuzu şimdiye kadar görmediğimiz acımasızlıkta bir sosyal barbarlığa sürüklüyor. Ücretlerimizi çalıyorlar, emekli maaşlarımızı çalıyorlar, sosyal haklarımızı çalıyorlar, yaşama hakkımızı çalıyorlar. Çalışma ilişkilerine orman kanunu dayatıyorlar.”
B
üyük sermayenin kendi yarattığı krizin faturasını emekçi halka ödetme girişimine karşı Avrupa’da yaygınlaşan mücadelenin ön safında bugün Yunanistan’daki işçiler var. Yunanistan’daki direniş, sendika aktivistlerine, ekonomik krizin akıbetini belirlemede mücadelenin yeni olanaklar açabileceğini gösteriyor. 20 Mayıs’taki 24 saatlik genel grev sendikal hareketin başarısını tescil etti. Atina’da 50.000’den fazla insan sokaklara döküldü ve ülkenin büyük kent merkezlerinde gösteriler yapıldı. Devlet okullarındaki öğretmenler de Atina’daki gösteriye yığınsal biçimde katıldılar. Kamu sektöründe greve katılım, özel sektördekinden farklı olarak, çok yüksekti.
5 Mayıs genel grevi 5 Mayıs 2010’daki genel grev ve gösteriler kesinlikle başarılıydı. Genel İşçi Konfederasyonu (GSEE) ile memurların sendikal merkezi ADEDY’nin yaptığı 24 saat iş durdurma çağrısına yığınsal olarak uyuldu. Bütün büyük şehirlerde gösteriler yapıldı. Kuzey Yunanistan’ın metropolü Selanik’te binlerce gösterici sokaklardaydı.
72
Ne var ki gösterilerin en büyüğü 250 bin kişinin katıldığı Atina’daydı. Katılımcıların bileşimi işçi sınıfının başkentteki bütün kesimlerini yansıtıyordu: Pire tersanelerindeki özel sektör işçilerinden kamu kesimindeki öğretmenlere, hemşirelere, elektrik şirketi işçileri-
ne, işsizlerden ve emeklilerden göçmen ve kayıt dışı işçilere, üniversite ve lise öğrencilerine kadar çok değişik kesimler katılmıştı. Gösterilerdeki sloganların hepsi, küresel sermayenin tetiklediği kapitalist krizin faturasını ödemeyi halkın reddettiğini dile getiriyordu: “İşçi düşmanı fırtınaya hayır”, “Esnekliğe hayır, 35 saatlik çalışma haftasına evet”, “İşçiler ayağa kalkın! Elimizdeki her şeyi alıyorlar”, “Kârlarını biz ödedik, krizlerini ödemeyeceğiz”. ADEDY’nin başkan yardımcısı Ilias Vretaku IMF/AB/Hükümet üçlüsünün kemer sıkma planına karşı direnişi şöyle açıklıyordu: “Bütün Avrupa ülkelerinin işçilerine, sermaye piyasalarının, hükümetlerin ve Avrupa Birliği’nin barbarlığına karşı Atina’dan mücadele ve direniş mesajı gönderiyoruz. Hükümet, IMF ve AB, işçileri ve toplumumuzu şimdiye kadar görmediğimiz acımasızlıkta bir sosyal barbarlığa sürüklüyor. Ücretlerimizi çalıyorlar, emekli maaşlarımızı çalıyorlar, sosyal haklarımızı çalıyorlar, yaşama hakkımızı çalıyorlar. Çalışma ilişkilerine orman kanunu dayatıyorlar. Yaşlı bir işçiyi işten atıp onun yerine aynı parayla güvencesiz koşullarda çalışacak üç ya da dört genç işçiyi işe alma olanağını işverenlere veriyorlar.” Buna karşılık Fransa Genel İşçi Konfederasyonu’ndan (CGT) Paul Fourier’nin şu mesajı anlamlıydı: “Bugün hepimiz Yunanız!”
5 Mayıs’tan önce ve sonra 5 Mayıs eylemleri başarılıydı, çünkü hazırlanmıştı: Birleşik yığın eylemi kendiliğinden gerçekleşmedi, tersine sendikaların üç ay boyunca hareket halinde olmasının sonucuydu. Daha 24 Şubat’ta, sendikal hareket açıklanan kemer sıkma planına direnişle karşılık verdi. Böylece egemen sınıfın ve onun sözcüle-
rinin enformasyon ve siyaset tekeline karşı çıktı. Sokaklarda ve işyerlerinde başlatılan eylemlerle verilen bu cevap, mali sermayenin yazdığı senaryonun dışında başka seçenekler de olabileceğini ortaya koydu. Böylece, kemer sıkma planının zorunlu tek seçenek olduğu yönündeki gerici ve hareketsizlik aşılayan anlayış sarsıldı. Halkın karşı atağının önü açıldı. 24 Şubat 2010’da, hükümetin açıkladığı önlemlere ilk genel grevle cevap verildi. Atina’da 45.000 kişi, Selanik’te 10.000 kişi sokaklardaydı. 11 Mart’ta ise gösteriler eşliğinde ikinci 24 saatlik genel grev yapıldı. 24 Şubat, 11 Mart, 5 Mayıs ve 20 Mayıs genel grevleri kemerlerin sıkılmasına karşı halkın harekete geçmesinin en gözle görülür örnekleriydi. Ne var ki kapsamca daha sınırlı olan öbür eylemler de direnişe ivme ve süreklilik kazandırmada önemli bir rol oynadı. Çoğunluğun kafasında kaçınılmaz görünen şey, adım adım, toplumsal güçler arasındaki ilişkide çözülecek bir sorun haline geldi. Toplumsal hareket içinde katılımcılar özgüvenlerini kazanıyorlar ve mücadelenin sonucunun henüz alınmadığı fikri güçleniyor.
Yunanistan’da işçiler kemer sıkma programına direniyor Andy Gianniotis
Y
unanistan’da uygulamaya konulan önlemlerle ulaşım, enerji ve bazı hizmetler liberalleştirilecek ve özelleştirmeye açılacak; finans sektörü, AB ile IMF’nin yardımıyla kurulacak bir fondan yararlanacak; çalışmada “esneklik” artacak; işten atmalar kolaylaşacak; ve ekonomi IMF’nin kontrolüne girecek.
M
ayıs’ın yirmisindeki genel grevle birlikte, Atina ve diğer şehirlerdeki büyük gösterilerle, Yunanistan’da işçiler, hükümetin, Avrupa Birliği’nin ve Uluslararası Para Fonu’nun dayattığı kemer sıkma programına direnmeyi sürdürdü. Bu yılki dördüncü genel grevde, Atina’da 50.000 kişi parlamentoya yürüdü. Gösteriler sırasında, üç büyük ulusal sendikal merkezden biri olan PAME üyesi işçiler Çalışma Bakanlığı’nı işgal ettiler. Diğer ulusal sendikal merkez Genel İşçi Konfederasyonu (GSEE) Yönetim Kurulu üyesi Stathis Anestis gösteriye katılan işçilere şöyle diyordu: “Emekli maaşlarından 600-700 avro kesilmesi akıl almaz, insaf dışı ve kabul edilemez bir şey. Emekli fonlarını yağmalayanlara ise dokunulmuyor; onların hiçbiri hapse girmedi.”
hastanelerde sadece acil servis personeli çalıştı. Akropol ve öbür tarihi yerler kapalıydı.
Borç krizi Yunanistan ekonomisi 2000’lerde avro bölgesindeki en hızlı büyüyen ekonomilerden biriydi. 2000’den 2007’ye kadar yıllık büyüme hızı yüzde 4 idi. 2008’de küresel finans krizinin patlaması özellikle Yunanistan’ı ağır bir şekilde etkiledi. Ülkenin en büyük sanayi kollarından ikisi olan turizm ve deniz taşımacılığı sektörlerinde gelirler 2009’da yüzde 15 düştü. 2009 sonlarında yeni seçilmiş sosyal demokrat PASOK hükümeti, 2009 bütçe açığının GSYH’nin yüzde 13,6’sı dolayında olduğunu açıkladı. Ekim 2009 seçimlerinden önce, muhafazakâr Yeni Demokrasi Hükümeti, açığın GSYH’nin yüzde 6-8’i kadar olduğunu öne sürmüştü. Oysa, toplam 2009 kamu sektörü borcu GSYH’nin yüzde 115’ini buluyordu. O zaman ortaya çıktı ki Yunan hükümetleri avro bölgesinde kalabilmek için toplam borç düzeyini gizliyordu. Borç gerçeğinin açığa çıkması sonucunda, uluslararası finans kurumları Yunanistan’ın kredi notunu düşürdü. 27 Nisan’da ise Yunanistan’ın kredi notu “iflas” sta-
tüsüne düşürüldü. Yunanistan’ın devlet tahvillerini “iflas” statüsüne düşüren aynı kredi derecelendirme kuruluşları, ABD’deki milyarlarca dolarlık ipotek kredisi tahvillerine “3A” kredi notu vermişti. PASOK hükümeti temerrütten kaçınmak için AB ile IMF’den bir kurtarma paketi istedi. AB ve IMF acil durum kredisi olarak 110 milyar avro (150 milyar dolar) sağlayacak. Tarihteki en büyük kurtarma paketidir bu. Bunun Yunanistan halkına faturası yüksek olacak. Kredi paketi, büyük vergi artışları ile harcamalarda kısıntıların yanı sıra, kamu sektöründe ücretlerin 2014’e kadar dondurulmasını şart koşuyor. Bu aslında ücretlerin aşağı çekilmesi demek. Çünkü ikramiye adı altında verilen, düşük ücretli kamu kesimi işçilerinin gelir paketinin önemli bir bölümünü oluşturan izin paralarında büyük kesintiler olacak. “Kurtarma paketi”, Yunanistan’ın borcunun büyük bölümünü elinde tutan Alman, Fransız ve diğer Avrupa bankalarını hedefliyor. Temerrüt halinde, borcun yüzde 70 kadarı muhtemelen ödenemez hale gelecek ve bankaların bilançoları bundan zarar görecek. Bu nedenle, kurtarma paketi bankaların kârlarını telafi etmeye yönelik bir sübvansiyondan ibarettir. 6 Mayıs’ta hükümet kemer sık-
Gösterilerde öğretmenler, hastane işçileri, ulaşım işçileri, belediye işçileri, elektrik ve banka işçileri, özel sektörden birçok sendikayla birlikte kendi pankartları altında yürüdü. GSEE, katılımın tersanelerde, rafinerilerde ve doklarda yüzde 100, inşaat sektöründe yüzde 90, sanayide, bankalarda ve devlet işletmelerinde yüzde 70 olduğunu açıkladı. Grevde okullar kapandı, feribotlar ve trenler çalışmadı,
73
ma önlemlerinin dördüncü paketini uygulamayı kabul etti. Pakette memurlara yönelik maaş indirimleri, kamu kesimi ücretlerinin üç yıl dondurulması, kamu kesimi işçilerinin emeklilik yaşının 61’den 65’e çıkarılması, devlet şirketlerinin 6.000’den 2.000’e düşürülmesi ve içki, sigara, yakıt ve lüks mallara uygulanan vergilerde ve KDV’de kapsamlı artışlar öngörülüyordu. Bu önlemler finans piyasalarının başına devlet kuşu konması demektir: ulaşım, enerji ve bazı hizmetler liberalleştirilecek ve özelleştirmeye açılacak; finans sektörü, AB ile IMF’nin yardımıyla kurulacak bir fondan yararlanacak; çalışmada “esneklik” artacak; işten atmalar kolaylaşacak; ve ekonomi IMF’nin kontrolüne girecek. Başbakan Papandreu, parlamentoda yaptığı açıklamada, bütün bunların ekonominin köklü bir biçimde yeniden yapılanmasının bir parçası olduğunu öne sürdü. 121 oya karşılık 172 oy kemer sıkma tasarısının kabulü yönünde kullanıldı. Yeni Demokrasi Partisi milletvekilleri de kabul oyu kullandı. Komünistler ve sol koalisyon red oyu kullandı.
Kemer sıkma programı neden hiçbir şeyi çözmeyecek Yunanistan avro bölgesinin bir parçası olduğu için, ne parasını devalüe edebilir ne de faiz oranlarını değiştirebilir. Borcu da yeniden yapılandırılamaz, çünkü borcun yüzde 80’i Avrupa finans kurumlarının elindedir. Bu Avrupa bankaları hükümetlere yüksek faizli kredi vermek üzere Avrupa Merkez Bankası’ndan yüzde 1 faizle ödünç para alır.
74
Yukarıda sözü geçen kemer sıkma önlemlerine karşılık, avro bölgesindeki ülkeler Yunanistan’a üç yıl boyunca yüzde 5 faizle 100-135 milyar avro kredi verecek. Böylece, avro bölgesinde en zengin ülkelerdeki bankalar Yunanistan emekçi halkının sırtından muazzam miktarda paralar kazanacak. Fransa maliye bakanı yılda 150 milyon avroluk bir kâr bekliyor.
Ekonomistler önlemlerin Yunanistan ekonomisinde bütün Avrupa’da zincirleme etki yaratabilecek eşi görülmemiş bir çöküşe yol açacağı konusunda kaygılarını dile getiriyorlar. Brüksel’den ekonomist Daniel Gros’un hesaplarına göre: “Yunan hükümetinin harcamalarında GSYH’nın yüzde biri oranındaki her düşüşe karşılık, ülkedeki toplam talep GSYH’nın yüzde 2,5’u oranında düşer.” Buna göre, eğer Atina devlet harcamalarını GSYH’nın yüzde 10-15’i oranında kısarsa, ekonomi kabaca yüzde 30 oranında gerileyecektir. Sermaye basınının kemer sıkma önlemleriyle ilgili ana mesajı, bunun borç krizini çözmek için gerekli olduğu yolundadır. Ama bu doğru değil. Önlemler krizin yükünü Yunanistan işçi sınıfının omuzlarına yıkmak için gerekiyor. Vergi kaçakçılığı bir spor olsaydı, zengin Yunanlar dünya şampiyonu olurdu. Yazın sıcaklığın genellikle 35 derecenin üzerine çıktığı Atina’nın zengin kuzey banliyölerinde, vergi iadesi dolayısıyla sadece 324 banliyö sakini yüzme havuzu olduğunu beyan etti. Vergi müfettişleri yüksek duvarların arkasına gizlenmiş pahalı villaların uydu fotoğraflarını inceleyince, 16.974 havuz bulunduğunu saptadılar. Yunanistan dünyanın ikinci en büyük ticaret filosuna sahip: her yıl yaklaşık 6 milyar avro tutarında
KDV kaybına yol açarak devleti soyan 4.000 küsur gemi. Bu deniz nakliyatı şirketleri, GSYH’nın yüzde beşini temsil etseler de, aslında hiç vergi ödemez. Sektördeki şirketler geçen yıl genel olarak küçüldüğü için, Yunan deniz nakliyatı kodamanları satılık gemileri yok pahasına kapattılar. Büyük patronların çoğunluğu mali varlıklarını, sadece yüzde 10 vergiye tabi oldukları Kıbrıs’a transfer ettiler. Ayrıca, Yunanistan, GSYH’ya oranla, AB’de en büyük askeri harcamaya sahiptir (bütçe açığının yaklaşık üçte biri). Almanya ve Fransa’daki kapitalist politikacılardan bu askeri harcamaların kısılması yönünde herhangi bir öneri gelmiş değil. Almanya ve Fransa, Yunanistan’a en büyük askeri donanımı satan ülkelerdir. PASOK geçen yıl iktidar olmak için klasik bir sosyal demokrat seçim kampanyası yürüttü. Parti yöneticileri gelirin yeniden dağılımından ve sosyal harcamaların artırılmasından söz ettiler ve çalışma ilişkilerindeki “ortaçağ” koşullarını eleştirdiler. PASOK’un seçim zaferi oyların Yeni Demokrasi Partisi’nin önerdiği kemer sıkma politikalarına karşı kullanılmasından da kaynaklanıyordu. Şimdi ise PASOK 1949’daki iç savaşın bitiminden bu yana emekçi halka uygulanan en ağır önlemleri benimsiyor.
Kemer sıkma politikası: Sendikalar tam bir Yunan tragedyasıyla karşı karşıya Zoe Lanara
rumda, işsizlik ve iflaslar tırmanıyor, vergi gelirleri düşüyor ve halkın haklı direnişi kabarıyor.
Yunanistan Genel İşçi Konfederasyonu (GSEE) Ulusla- Sokaktaki Yunan vatandaşı KDV’yi rarası İlişkiler Sekreteri de içine alan bir vergi tsunamisiy-
Y
unan hükümetinin son kemer sıkma önlemleri emekli maaşlarına yeni kesintiler getiriyor, kısıntıya gidilecek memur sayısını 30.000’e çıkarıyor ve mükelleflerin gelir vergisi ödemeye başlayacağı vergi dilimini (muafiyet sınırını) üçte bir oranında düşürerek haftada 100 avroya çekiyor. Her konut sahibinden, durumuna bakılmaksızın, elektrik faturalarıyla yeni bir emlak vergisi alınacak: İşsizler, engelliler ve emekliler varlıklı kesimlerle aynı vergiyi ödeyecek, yoksa elektrikleri kesilecek. Yunanistan’ın takati zorlanıyor ve biz Yunanların bundan sonraki hayatı ipotek altına alınıyor. Bir öfke ve çaresizlik rüzgârı ülkeyi sarsıyor. Buna cevap olarak 5 Ekim’de düzenlenecek 24 saatlik kamu kesimi grevini, Yunanistan Genel İşçi Konfederasyonu’nun (GSEE) ve memurların sendikal örgütü ADEDY’nin çağrısıyla, iki hafta sonra 19 Ekim’de yapılacak bir günlük genel grev izleyecek. Kemer sıkma politikasının ilk yılı, ilacın hastalıktan daha kötü olduğunu gösteriyor. AB-IMF kredi mekanizmasının dayattığı koşullar, Yunanistan’ı fasit bir daireye kıstırıyor. Kemerlerin sıkılması resesyonu besliyor, onu daha sert kemer sıkma önlemleri, yeni vergiler ve daha derin bir resesyon izliyor. Bu politikalar Yunanistan’ın maliyesini düze çıkaramıyor ya da avro bölgesini istikrara kavuşturamıyor. Ancak resesyona yol açıyor. Büyüme olmadan bütçeyi toparlamanın mümkün olmayacağı açık. Bu du-
le karşı karşıya. Bu tsunami düşük ücretlileri, emeklileri ve direnmeye devam eden diğer aileleri boğuyor. Hükümet ise vergi tabanını genişletemiyor ya da vergi kaçağının önünü alamıyor. Alınan her önlemle birlikte işçilere adım adım krizin faturası ödetiliyor. Alınan her önlem daha önceki bütçe kısıntılarının, ücret kesintilerinin, yeni vergilerin ve 50 milyar avro değerindeki hızlı özelleştirme programının üzerine tüy dikiyor. IMF/AB/Avrupa Merkez Bankası üçlüsü (troyka) yeterli bulmazsa, iş bununla da bitmiyor. Toplumsal adaletten yoksun ağır önlemler troykadan gelecek acil durum yardımının önkoşulunu oluşturuyor. Bütün bu önlemler sürdürülebilir bir çıkış ve gelişme beklentisini boğuyor. İşsizlik görülmemiş düzeylerde. İşsizlik oranı 2008’den bu yana ikiye katlanarak beşte biri buldu. Bir milyonun üzerinde insan işsizken, önümüzdeki iki yılda kamu kesiminde istihdam alanında 150.000 kişilik bir kısıntıya gidilecek. Bütün bu
uygulamalar Yunanistan’ı 1950’lerin düzeyine geriletiyor ve sosyal güvenlik faturasına beş milyar avro daha ekliyor. Gençlerin yarısı işsiz. Kadınların işsiz kalma olasılığı erkeklerden yüzde 50 daha fazla ve kemer sıkma politikaları toplumsal cinsiyet uçurumunu yüzde 20’ye kadar çıkardı. Enflasyon baskısı yoğunlaşıyor, ücretlerdeki düşme nedeniyle talep büyük ölçüde daralıyor. Ekonominin belkemiğini oluşturan küçük ve orta işletmeler iflasa zorlanıyor. Üretim kapasitesi yıkıma uğruyor. Devletin işsizlere sosyal koruma sağlama yükümlülüğü ücretlerden kesilen zorunlu işsizlik primindeki görülmemiş artışla işçilerin sırtına yıkılmış durumda. İşsizlik tehdidiyle karşı karşıya kalan işçilerden aslında kendi mezarlarını kazmaları isteniyor. Kemer sıkma önlemleri, sosyal taraflara danışılmadan, politik ve sosyal etkileri dikkate alınmadan, finans piyasalarının baskısıyla alelacele alındı. Yapıcı sosyal diyalog süreci es geçildi. Yunanistan işyerinin ve sendikal hakların yeniden yapılandırılması için bir laboratuvara dönüştürülüyor. Çalışma ilişkileri en azından yirmi yıl geriye götürülmüş durum-
75
da. Son 12 ayda, işgücü piyasasının ağır bir şekilde yeniden yapılandırılması amacıyla 100 küsur yasa hükmü çıkarıldı. Yunanistan’a, işçilerin asgari haklarını güvence altına alan işkolu sözleşmelerini kaldırması ve onun yerine şirket düzeyinde sözleşmeleri getirmesi için baskı yapılıyor. Böylece her işveren, işten atma tehdidiyle, neden göstermeden, bir sendikayı, bağlayıcı işkolu sözleşmelerinde olduğundan daha düşük standartları kabul-
lenmeye zorlayabilecek. Keza, tam gün iş sözleşmelerini -esnek istihdamın en kötü biçimi olan ve yeni iş sözleşmelerinin beşte birine varan- kısaltılmış süreli rotasyon çalışmasına tek taraflı olarak dönüştürebilecek. Bireysel iş sözleşmeleri toplu sözleşme kavramını ortadan kaldırıyor. Ama bunların hiçbiri Yunanistan’ın yararına değil. AB-IMF stratejisi avro bölgesi bankalarını kendi so-
rumsuzluklarının etkilerinden kurtarmaya yönelik. Yunanistan’ın borç krizi kuşkusuz ülke içi aksamalardan kaynaklanıyor. Ne var ki mali sermayenin kârı azamiye çıkarma güdüsü nedeniyle kontrolden çıkmış bulunuyor. Önümüzde ekonomimizi ve hayatımızı düze çıkarma, işçileri koruma ve sendikalar olarak gücümüzü ve etkinliğimizi gösterme görevi duruyor.
Uluslararası ekonomik kriz ve Yunanistan’ın durumu Eleni Mpellou Uluslararası kapitalist ekonomi belirgin özelliği yaygın eşzamanlılık olan derin bir krizden geçiyor. Kriz önce 2007 yılında ABD’de inşaat sektöründe ortaya çıktı.
Yunanistan’da ekonomik krizin patlaması
Y
unanistan ekonomisinde kriz, avro bölgesindeki öbür ülkelere göre biraz gecikmeyle prtaya çıktı. GSYH’daki büyümesi 2008’de yavaşlayan Yunanistan ekonomisi 2009’da resesyon evresine girdi. Sürecin en önemli yönü, 2005’te resesyona giren sanayi sektörünün (madencilik, imalat, elektrik, su tedariki sektörlerinin) 2007/2008’de yüzde dört daralmasıydı. 2008’de, yüzde 1,2 artış gösteren gıda sanayisi hariç, imalatın bütün kolları resesyondaydı. İmalat sektöründeki kriz, sanayi mallarındaki (yaklaşık yüzde 7’yi bulan) büyük düşüşe yansıyordu. İnşaat sektörü büyük düşüş yaşadı (yüzde -9,4). 2002-2008 döneminde temel tarım ürünlerinin büyük bölümünün üretiminde büyük bir düşme eğilimi gözlendi.Eurostat’ın verilerine göre, üreticilerin satış fiyatlarındaki durgunluk ve sanayi ürünlerinin fiyatlarındaki büyük artış ne-
76
deniyle, gerçek tarım geliri 2008’de yüzde -7,1 oranında geriledi. 2008’de Atina Borsası’nda büyük bir fiyat düşüşü oldu. Bu düşüşün önemli bir bölümü, Ekim 2008’de yabancı yatırımcıların toplu olarak çekilmesinden kaynaklanıyordu. GSYH’nın büyümesindeki yavaşlama devletin borçlanma koşullarını büyük ölçüde kötüleştirdi.Yunanistan ekonomisindeki resesyonun derecesi krizin şu yönlerdeki seyrine bağlı olacaktır: a. Yunanistan kökenli şirketlerin önemli yatırımlar yaptığı Balkan ülkelerinde, bu süreç, nispeten yüksek kapitalist büyüme oranlarına sahip Romanya ve Bulgaristan gibi ekonomileri kaygılandırıyor. Bu ülkelerde büyümede düşme öngörülüyor. b. Uluslararası ticaretin büyük bölümü deniz taşımacılığı yoluyla yapılıyor ve bu ülkeye girdi sağlayan önemli bir kaynak. c. Yunanistan’a gelen turistlerin büyük bölümü (sadece sayı olarak değil, bir gecelik konaklamalar bakımından da) Almanya ve Britanya gibi Avrupa ülkelerinden geliyor. Yukarıda değinilen faktörler, Yunan ekonomisinde patlayan krizin derinleşeceğini gösteriyor. Tahminlere göre iki yıl sürecek kriz, işsizliğin ve yarım zamanlı istihdamın artmasıyla ve esnek çalışma iliş-
kilerinin yaygınlaşmasıyla mevcut toplumsal çelişkileri keskinleştirecektir. Mevcut dünya ekonomik krizinin değerlendirilmesi Mevcut resesyonun öncekinden daha uzun süreceği ve yeni bir canlanma ve büyüme evresine geçişin bünyede daha fazla kan kaybına yol açacağı tahmin ediliyor. Ancak daha da önemlisi, resesyondan çıkış sürecinde işçi sınıfının ve ücretli emekçilerin durumuyla ilgili öngörülerdir. Sendikal hareket hükümet ve işverenlerin yönlendirdiği sendikacılık anlayışından ve AB’nin manipülasyon mekanizmalarından kurtulmadıkça, önceki yirmi yılda işçi sınıfının durumunda gözlenen kötüleşme eğiliminin süreceğini ve keskinleşeceğini düşünüyoruz. Kapitalizmin iç çelişkileri ve uluslararası kapitalist rekabet öyle bir düzeye ulaştı ki işçi sınıfı ve orta katmanların alt kesimleri ancak karşı atakta bulunurlarsa, krizden çıkmak adına zorunlu olduğu iddia edilen politik tuzaklardan kaçınırlarsa, durumlarındaki kötüleşmeyi yavaşlatabilirler. Aksi takdirde, sendikal hareket ücretler, çalışma saatleri, vb. için mücadele eden bir hareket olarak özelliklerini yitirecektir. AB içinde eşitsizlik ve çelişkiler kaçınılmazdır
Avro bölgesindeki mevcut ekonomik kriz üye devletler, hatta AB’nin çekirdeğini oluşturan devletler arasındaki çelişkileri kuşkusuz keskinleştirdi. Sermayelerin iç içe geçmesine rağmen, işçi sınıfına karşı ortak strateji izlenmesine rağmen, ulus-devlet tekellerin ekonomik egemenliğini güvence altına alan organ olarak varlığını sürdürüyor ve AB’nin diğer üye devletlerindeki benzer süreçlerle rekabet içinde, sermayenin yoğunlaşmasına ve merkezileşmesine hizmet ediyor. Kapitalizm koşullarındaki eşitsiz gelişme hem genişletilmiş yeniden üretim evresinde hem de resesyon evresinde varlığını sürdürüyor. Eşitsizlik genel üretim düzeyinde, emek üretkenliği düzeylerinde, sektörler arasındaki ilişkilerde, maaşlarda ve ücretlerde, GSYH’nın yüzdesi olarak mal ihraç ve ithalinde, sermaye çıkış ve girişinde ortaya çıkıyor.
Bu eşitsizliktir ki resesyon koşullarında bile ortak bir mali politika oluşturulmasını olanaksız kılıyor. Krizin yönetimi için gerekli önlem ve politika paketleri konusunda (sözgelimi Almanya ve Britanya’nın) farklı öneriler getirmesi bunu gösteriyor. Faiz oranlarının Avrupa Merkez Bankası’nın faiz oranlarının üzerinde oluşması da bunu gösteriyor. İstikrar Paktı’na yaklaşımda, paktın daha çok mali esnekliğe mi, yoksa parasal istikrara mı yönelik olacağı konusundaki görüş farklılığı üye devletlerin farklı ihtiyaçlarının ifadesidir. Mevcut resesyon koşullarında, eşitsizlik, Yunanistan ekonomisinde önceki evrelerden daha ağır bir şekilde ortaya çıktı. Kamu borcu, ti-
caret açığı ve imalat sanayisinde uzun vadeli durgunluk gibi uzun süreli sorunlar yoğunluk kazanıyor. Bitirirken Ticari ya da finansal sermayenin değer kaybetmesi ve meta olarak işgücünün değer kaybetmesi gibi bugün gözlediğimiz her şey geçmişte de defalarca gerçekleşti. Kapitalizm varlığını sürdürdükçe tekrar gerçekleşecek. Krizlerin kaçınılmazlığı kapitalizmin DNA’sında var: Kapitalist üretimin çelişkili meta karakterinde, anarşi ve eşitsizlik içeren doğasında, daha üretken yeni teknoloji uygulayarak ve işgücünün ucuz olduğu ülkelere sanayi sermayesi ihraç ederek kârı azamileştirme eğiliminde var. Kâr oranının düşmesi eğilimini besleyen işte bu azami kâr arayışıdır.
Bu eşitsizlik her devletin mali durumuna, kamu borç ve açığındaki farklı büyüklüklere, her devletin Avro bölgesindeki konumuna göre uluslararası piyasanın belirlediği üzere, devletlerin kredi faiz oranlarındaki farklılaşmaya yansıyor.
Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu EPSU Yunanistan’daki sendikaların mücadelesini destekliyor
E
PSU Yunanistan sendikalarının eylemlerine 19 ve 20 Ekim’de verilen muazzam desteğe dikkat çeker. Federasyonumuz Yunan toplumuna ağır bir fatura çıkaran kör kemer sıkma politikasına dur demek için verdiği mücadeleyle Yunan halkının Avrupa Troykası’na verdiği güçlü mesajı vurgular. Troyka’nın müdahaleleri yaşama ve çalışma koşullarında bir gerilemeye yol açarak 18 aydır uygulanmakta olan kemer sıkma prog-
ramıyla zaten zor durumda olan bir halkı daha da kötü bir duruma sokuyor. EPSU Yunanistan’dan üyesi olan ADEDY’nin halkı daha da yoksullaştıran ve ekonomiyi tahrip eden ağır önlemlere karşı eylemlerini desteklediğini bir kez daha belirtir. Yunanistan’daki mücadele, 53 yaşındaki sendikalı bir inşaat işçisinin gösterilerde ölmesiyle ciddi bir bedel ödedi. Yunanistan’daki mücadele birçok ülkeye dayatılan kemer sıkma politikalarının yıkı-
cı sonuçları konusunda AB liderlerinin gözünü açmalıdır. EPSU Avrupa liderlerinin kemer sıkma politikalarına son vermesini ve Yunanistan’da, Macaristan’da, Çek Cumhuriyeti’nde ve diğer ülkelerde sendikal ve sosyal haklara yönelik saldırıları kınamasını talep ediyor. Avrupa’yı istihdam ve büyümeyle düze çıkaracak politikalar gerekiyor. EPSU gerçek bir seçenek için eylemini sürdürecektir.
77
ETUC kemer sıkma önlemlerine karşı mücadele veren Yunan sendikalarını destekliyor
E
TUC Yunanistan’da halkı yoksulluğa iten ve ekonomiyi açmaza sürükleyen ağır önlemlere karşı sürdürülen eylemlere tam desteğini veriyor. Yunanistan’a kredi veren kurumların talep ettiği yeni sert önlemlere karşı Yunan sendikaları 19 ve 20 Ekim günlerinde genel grev örgütledi. ETUC Genel Sekreteri Bernadette Ségol şu açıklamayı yaptı: “Ül-
şullarını acımasız bir şekilde geriye çekiyor, 18 aydır kemer sıkma önlemlerinin zorluğunu zaten yaşayan bir halka bir darbe daha indiriyor. Uzun ve derin bir sosyal resesyon yaklaşıyor.
kelerini dize getirmeye yönelik önlemlere karşı mücadele veren Yunan sendikalarının yanındayız. Troyka’nın müdahalesi yaşama ko-
ETUC toplu sözleşmelere yönelik saldırıdan kaygı duyuyor. Bu önlemlerle sendikalar saldırı altında. Sadece kemer sıkma önlemleriyle kriz yönetimi çözüm değildir. Üstelik, zorluk çeken diğer ülkeler için tehlikeli bir emsal oluşturur.”
ITUC’un 11 Ekim 2011 tarihli açıklaması Yunanistan’da işçilerin haklarına yönelik saldırılar uzun vadeli ekonomik toparlanmayı tehdit ediyor
U
luslararası sendikal hareket Yunanistan’da sendikal haklara yönelik saldırıları kınadı ve Yunan Parlamentosu’ndan geçecek olan yeni iş yasasının örgütlenme özgürlüğüne saldırı olduğunu ve ILO standartlarına uygunluğu sağlamak üzere ILO tarafından derhal gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow, temel bir hak olan toplu sözleşmenin, IMF ve AB’nin ağır baskısı altında, Yunanistan hükümeti tarafından tehdit edildiğini söyledi. Burrow şöyle dedi: “Son 100 yılda mücadeleyle kazanılmış sendikal haklar Yunanistan’da geri alınıyor. ITUC işçi haklarının uluslararası düzeyde savunulmasına öncülük edecek.” Parlamentodan geçecek yasa tasarısı sendikaları devre dışı bırakarak
78
“işçi gruplarına” şirket sözleşmeleri imzalama yetkisi veriyor. Tasarı 20’den az işçinin çalıştığı işletmelere bu tür sözleşmelerin imzalanması olanağını sağlıyor. Sharan Burrow bu konuda şu açıklamayı yaptı: “Sendikaların temsil ve gerçek toplu sözleşme bağıtlama hakkı yasada yer alan uluslararası ve ulusal bir haktır. Mali kriz bahanesiyle işçilerin haklarını geri
almak işçilerin yararına değildir.” IMF, Avrupa Merkez Bankası ve AB temsilcilerinden oluşan troyka, ücret artışlarını etkisizleştirmek için, üç yıl süreyle ulusal işkolu toplu sözleşmelerinin yenilenmemesini talep ediyor. Burrow açıklamasında, “Toplu sözleşme uluslararası finans krizinin altında yatan neden olan gelir eşitsizliğini azaltmanın önemli bir unsurudur,” dedi.
Yunanistan’daki üç büyük sendikal merkezden biri olan PAME’nin 14 Ekim 2011 günlü genel grev çağrısı
Ç
alışan kadınlar ve erkekler, genç kadınlar ve erkekler,
İşlenecek yeni suça dur demeliyiz. “Giyotin” yasa taslağının oylanmasına dur demeliyiz. 2012, 2013, 2014’te durumun bizler için daha da kötüleşmesi için yaptıkları hazırlıklara dur demeliyiz. 19-20 Ekim’de 48 saatlik genel greve hep birlikte katılalım. Hiç kimse işe gitmesin. Sermayenin ve AB’nin kurtarılması için artık fedakârlık yok. Hep birlikte sokaklarda olalım. Emek düşmanı fırtınaya bütün ruhumuz ve gücümüzle PAME’nin önderliğinde hep birlikte karşı koyalım. PASOK hükümeti sanayicilerin, armatörlerin, bankerlerin, büyük tüc-
Parlamentoda oylanacak yasa taslağıyla hükümet halkımızın temel haklarını gömüyor. Hükümet toplu sözleşmeleri, çalışma ilişkilerinden arta kalan ne varsa onu ve sosyal güvenlik, emeklilik, sosyal yardım, işsizlik yardımı haklarını yok etmeye çalışıyor. Çocuklarımızı işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm ediyorlar. Çocuklarımızın eğitim görmemesini istiyorlar. Kamu varlığını satıyorlar. Sosyal demokrat PASOK hükümeti, muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi, milliyetçi LAOS, liberal Demokratik Koalisyon ile birlikte, Bulgaristan’dakine benzer ücretleri, yeni ağır vergileri, haklarımız ve sigortamız olmadan çalışmayı dayatmak istiyor. Onlar tekellerin hizmetinde köleler istiyorlar.
zada mücadeleye hep birlikte katılalım. Atina’yı, Sintagma Meydanı’nı, parlamento çevresindeki bütün sokakları örgütlü ve koordine bir şekilde insanlarla dolduralım. İnsanların hayatlarını kendi ellerine alması gerekiyor. Hükümetin emek karşıtı planına dur demek için şimdi mücadele edin. Egemenlerin yönetimine hayır. AB’nin “kurtlar ittifakı”ndan kurtulmak için şimdi mücadele edin. Güçler dengesini değiştirmek için mücadele edin. Halk kendi gücünü göstermelidir.
Çalışan kadınlar ve erkekler, genç kadınlar ve erkekler,
carların, büyük otel sahiplerinin ve onların AB’deki ortaklarının talepleri doğrultusunda acımasız ve insanlık dışı yeni bir suç örgütlüyor.
PAME hepinizi 19 Ekim Çarşamba saat 11.00’de Omonya Meydanı’nda olmaya, parlamentoya yürümeye çağırıyor. 20 Ekim Perşembe günü parlamentoyu kuşatan bir mitingle devam edeceğiz. Egemenlerin kârları uğruna işçilerin haklarının katledilmesine dur diyecek güce sahibiz. Her fabrikada, şirkette, büroda, okulda, mağa-
79
BULGARİSTAN SENDİKALAR GENEL MERKEZİ SEKRETERİ PEPA KRASTEVA:
“Yunanistan sendikalarından öğreneceğimiz çok şey var”
P
epa Krasteva Bulgaristan’da özel sektörde faaliyet gösteren Sendikalar Genel Merkezi’nin genel sekreteri. Merkez’in esas olarak yazlık dinlenme tesislerinde çalışan toplam 92 bin üyesi var. Aşağıda Krasteva ile GRReporter adlı haber sitesinde Nisan 2011’de Victoria Mindova tarafından yapılmış bir söyleşinin Yunanistan sendikal hareketiyle ilgili bölümünü yayımlıyoruz.
yor ve çalışıyor. Bulgaristan’da ise kapitalizm aslında ancak 20 yıl önce doğdu. Yunanistan’daki sendikaların giriştiği bütün eylemlerin sadece haklı değil, son derece doğru hedeflere yönelik olduğunu da düşünüyorum. Sendikaların eylemleri işçilere birçok kazanım getiriyor. Bu ise çok önemli. Yunanistan’daki sendikaların deneyiminden öğrenilecek bir şeyler olduğunu düşünüyor musunuz? Evet, Yunanistan sendikal hareketinin
kesinlikle örnek işlevi görebileceğini düşünüyorum. Yıllar önce Napoli’de (İtalya) 52.000 kişinin katıldığı bir grevin örgütlenmesine katılmak üzere çağrılmıştım. Böylesi yığınsal bir eylem ancak yüksek örgütsel kapasiteye ve beceriye sahip insanlarca örgütlenebilir. Böyle bir eylemi herkes gerçekleştiremez. Bunun için özel olarak eğitilmiş insanlar ve elbette, sendikal eylemleri aktif olarak destekleyen işçiler gerekir.
Yunanistan’daki sendikal faaliyet hakkında ne düşünüyorsunuz? Sendikaların eylemleri haklı mı ve doğru hedeflere mi yönelik? Bulgaristan’daki sendikalar Yunanistan’da olduğu kadar aktif değil. Yunanistan’da sendikal örgütler bize göre çok daha aktif. Çünkü uzun yıllardır ciddi sendikal faaliyet gösteriyorlar ve sendikal birlik yolunda hayli adım atmışlar. Yunanistan’da emekçi halk kapitalizm koşullarında yaşı-
Yunanistan Petrol ve Kimya İşçileri Federasyonu’nun 9 Ekim 2011 tarihli basın açıklaması
H
ükümet Avrupalı ve yerli efendileriyle birlikte, “tefecileri”, bankerleri ve büyük iş çevrelerini kurtarmak için Yunan halkını feda etmeye çalışıyor.
si, vergi tahsilatının ağırlaştırılması, özel vergiler dayatılması, toplu işten atmalar, öyle anlaşılıyor ki “piyasaları” sağlama almaya yetmiyor.
Yunan halkını iflas tehdidiyle yıldırmaya çalışıyorlar, Yunanistan’daki bütün aileleri, işçileri ve emeklileri iflasa sürüklüyorlar.
Bu nedenle, yerli ve yabancı patronlarının sözünü dinleyen hükümet, bizlere son darbeyi vurmak için, aşağılık ve utanç verici bir yasa taslağını meclisten geçirmeye çalışıyor. Bizleri köleleştirmek, sermayedarların ve büyük patronların çıkarlarına teslim etmek istiyorlar. En ufak bir utanç hissetmeden Yunanistan Anayasası’nı ortadan kaldırıyorlar, demokrasiye son veriyorlar, işçilerin toplu sözleşme hakkını ellerinden alıyorlar. Aslında hükümet sendikaları tasfiye etmeyi amaçlıyor.
Sadece kazanımlarını ve haklarını savunanları değil, onurlarından geriye kalan her şeyi savunmaya çalışanları da tehdit ediyorlar.
80
Ücretlerin ve emekli maaşlarının hoyratça aşağı çekilme-
tamamında genel grev ilan ederek mücadeleyi başlatıyor. Bu mücadele diğerlerine benzemeyecek. Onlar bu utanç verici yasa taslağını geri çekene kadar sürecek. Zor bir mücadele bu, ama dürüst ve zorunlu bir mücadele. Bütün işçiler birlikte etkin bir blok kurarak, bizi yıldırmak isteyenleri yıldırabiliriz. Yakın tarih göstermiştir ki mücadele gücü ve etkin bir şekilde harekete geçmek sonuç veriyor. Şimdi harekete geçmek için daha da fazla nedenlerimiz var. Emeğimizi çaldılar. Kaynaklarımızı yağmaladılar. Hayallerimizi sattılar. “Komşumuzun evindeki yangın kapımıza geldi dayandı” ve eğer önünü almazsak yakıp yıkmaya devam edecek. Bunun istisnaları olduğunu düşünenler büyük bir hata yapıyor. Çünkü tek bir kural var: işçilerin, emeklilerin, gençlerin ve Yunan toplumunun tümünün “tefecilere ve piyasalara” teslim olması.
• Önceki kuşaklar bizlere mücadeleyle elde edilmiş kazanımlar bıraktı. O kazanımları savunmalıyız, bunu emeklilerimize borçluyuz.
Hükümetin planladığı ve uyguladığı “sömürge sistemi”nin kölelere ihtiyacı var. Ama onların yıllardır efendilerine gösterdiği itaatkârlığı bizlere geçirmek istiyorlarsa, onlara sözümüz şu: HAYIR, GEÇİT YOK.
• Bu çeyizi (drahomayı) gelecek kuşaklara teslim etmeliyiz. Bunu genç meslektaşlarımıza, çocuklarımıza borçluyuz.
Yunanistan Petrol ve Kimya İşçileri Federasyonu (PFEPPRCI) sektörümüzdeki sendikalarla birlikte kararlı bir mücadele başlatıyor. Şu an tek yol budur. Başka seçenek yoktur. Eşyaymışız gibi bizleri hükümetin patronlarına teslim eden yasa taslağı geri çekilmelidir. İşçilerin sesi ve gücü var, cesareti ve kararlılığı var. Onlara demeliyiz ki: ARTIK YETER, ÇEKİP GİDİN.
• Mücadelelerimizle bu kazanımları genişlettik. Bunları savunmalıyız, bunu kendimize borçluyuz.
YETER ARTIK! HEPİMİZ BAŞKALDIRALIM! UTANÇ VERİCİ YASA TASLAĞI GERİ ÇEKİLENE KADAR, 11 EKİM 2011 SALI GÜNÜ GÜÇLÜ VE YIĞINSAL BİR GREV BAŞLATIYORUZ Başkan Nikos Orfanos
Genel Sekreter Panagiotis Kontusyadis
Federasyonumuz 11 Ekim 2011 Salı günü sektörümüzün
Yunanistan Petrol ve Kimya İşçileri Federasyonu’nun (P.F.E.P.P.R.C.I.) ICEM 5. Dünya Kongresi’ne verdiği önerge YUNANİSTAN’ın uluslararası banka lobileri ve piyasalarla ilgili deneyimi: İşçilerin ve sendikaların gerçek durumu
S
on iki yıldır, “yönetimaşırı borçlanmamaliyesi zayıf ve aşırı borçlu ülkelerin (özellikle Avrupa’nın güneyindeki ülkelerin) krizi” olarak sunulan eşi görülmemiş bir küresel kriz yaşıyoruz. Krizin resmi başlama
tarihi, Lehman Brothers’ın 15 Eylül 2008’de iflasıyla aynı zamana rastlıyor, ama ne zaman biteceği bilinmiyor. Avro ve Avrupa’nın uyumu açısından da sonuçlar doğuran krizin kurbanları Avrupa’nın ve özellikle Güney Avrupa’nın aşırı borçlu
ülkeleri. Niyetimiz ne krizin nedenlerini yorumlamak ne de üstesinden gelecek önlemler önermek. Soruna krizin darbesini doğrudan yiyen işçiler ve onların örgütleri açısından yaklaşmak istiyoruz. Kriz bahanesiyle işçile-
81
te olduğu üzere ve hatta bugün daha da fazla- sürekli ihlal edilmektedir. Bu olgu çalışma ilişkilerinin içeriğini daha da kötüleştiriyor. Yukarıda değinilen saptamalar, krizi yaratmakla suçlanan ve krizin faturasını ödemesi istenen Yunan işçileriyle ilgili gerçeği ortaya koymayı amaçlıyor.
re ve onların sendikalarına yönelik bu saldırıdan önce yıllar süren bir ideolojik hazırlık yapıldı. Bu saldırıda, başta elektronik basın, imaj oluşturma ve popülist propaganda olmak üzere, en modern teknolojik araçlar kullanıldı. Amaç, işçileri bölmek, aşırı borçlu ülkelerin işçilerini “zararlı”, “ayrıcalıklı” ve krizde sorumluluk payı olan insanlar olarak damgalayacak bir kamuoyu oluşturmak. Aynı zamanda, özel ve kamu sektörü işçileri arasına, sürekli işlerde çalışan işçilerle esnek ve düşük ücretli işlerde çalışanlar arasına, çalışacak işi olanlarla işsizler arasına kama sokmaya çalışıyorlar. Böylece, işsizliğe ve rekabet gücünün düşüklüğüne yol açtığını öne sürdükleri ücretlere ve iş yasasına yönelik ağır bir saldırının koşullarını yaratıyorlar. Aynı zamanda, -daha fazla koruma altındaki- kamu sektöründeki çalışma koşullarının kötüleşmesi, ekonomik yelpazenin bütününde çalışma ilişkilerini (endüstri ilişkilerini) zaafa uğratıyor. Bu krizi bütün ağırlığıyla Yunanistan ve Güney Avrupa işçileri yaşamasına rağmen, bunun dün-
82
yanın her yerindeki işçilerin ortak sorunu olduğu kanısındayız. Belirtmek isteriz ki krizden önce Yunan işçilerinin yıllık geliri, AB’nin 15 üyesinin ortalamasının ancak yüzde 68’i, AB’nin 27 üyesinin ise yüzde 97’si kadardı. Öte yandan, -onların deyimiyle“tembel” Yunan işçileri, tamgün istihdam koşullarında, AB’nin 15 üyesinin ortalamasından yılda toplam 150 saat (haftalık yasal çalışma saatleri, ücretli yıllık izin günleri ve tatil sayısı dahil) daha fazla çalışıyordu. Üstelik, Yunan işçilerin fazla mesai bakımından Avrupa’da ikinci geldiği düşünülecek olursa, çalışma saatlerinin gerçek sayısı çok daha yüksektir. Eurobarometer’a göre, sözümona “aşırı tüketen” Yunan işçilerinin aynı malları alabilmek için Alman meslektaşlarına oranla iki kat daha fazla çalışması gerektiğini vurgulamalıyız. Yunanistan’da hükümetlerin Avrupa Birliği ile IMF’nin talimatıyla geçmişten bu yana uygulayageldiği işveren dostu mevzuat çerçevesinde iş yasası -geçmiş-
Kamu açıklarının ve ulusal borçların yükü, sanki büyük politik ve mali rezaletlerden onlar sorumluymuş gibi, işçilerin sırtına yıkılıyor. Ekonominin rekabet gücünün düşüklüğü işgücü maliyetinin yüksekliğinden kaynaklanmıyor. Açıkladığımız gibi, bu doğru değil. Asıl neden, nitelikli büyüme göstergelerinin (sözgelimi yeni teknolojiler, işçilerin eğitimi, etkin kamu yönetimi) yokluğudur. Ulusal ve Avrupalı işletmeler, Avrupa ortalamasının iki katı kâr etmelerine rağmen, üretken yatırımlara yönelmemektedir. Onun yerine, kârlar, kazanç getirici ama üretken olmayan başka işlerin yanı sıra İsviçre veya diğer Avrupa bankalarındaki hesaplara yatırılmaktadır. Bu bankalar ise o parayı muazzam faiz oranlarıyla Yunanistan’a ödünç olarak vermektedir. Ne var ki patlayan kriz ve Yunanistan ile TROYKA (IMF, AB ve Avrupa Merkez Bankası) arasında imzalanan anlaşma, işçilere ve sendikalara karşı en ağır saldırıya fırsat sağladı. • İki yıl içinde ücretler yüzde 10 ila yüzde 50 arasında düşürüldü. Buna karşılık, işsizlik yüzde 9’dan yüzde 18,4’e, yoksul-
luk oranı yüzde 21’den yüzde 26’ya fırladı. Yaşam standartları ise sadece bir yıl içinde 15 AB üyesinin ortalamasından yüzde 10’luk bir sapma gösterdi. • Toplu sözleşme sistemi, işkolu sözleşmeleri başta olmak üzere, kaldırılıyor. İşkollarında asgari ücretler yürürlükten kaldırılıyor, buna karşılık bireysel iş sözleşmeleri teşvik ediliyor. • Ödenen meblağ (hak edilen son ücret dikkate alınmaksızın asgari ücretin yüzde 56’sı) ve ödeme süresi bakımından (azami 12 ay) en düşük işsizlik ödeneğinin uygulandığı bir ülkede bireysel ve toplu işten çıkarmalar son derece kolaylaştırılıyor. • Esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin uygulanmasını teşvik ediyorlar, kısmi süreli çalışmanın çeşitli biçimlerini düşük maliyetli hale getirerek kolaylaştırıyorlar, geçici sözleşmelerin üç yıla kadar uzatılmasına ve hatta sınırsız bir şekilde yenilenmesine olanak sağlıyorlar. • Kamu sektörünün daraltılması ve dağıtılması, ücretlerin zorla aşağı çekilmesi, yaygın işten
atmalar ve işçi haklarının baskı altına alınması, Yunanistan’da zaten yetersiz olan sosyal devletin ve çalışma ilişkilerinin tümden kuralsızlaştırılmasına yol açıyor.
Bu bilgi, ayrıca, Yunanistan’da işçilerin karşılaştığı sorunların, yoğunluğu ve derecesi ne olursa olsun, öbür ülkelerdeki işçilerin karşılaştıklarından farklı olmadığını göstermeyi amaçlıyor.
Karşı karşıya kaldığımız bu gelişmeler ve baskılar, genelde Avrupa’nın Güney’ini oluşturan ülkeleri ve Güneydoğu Avrupa ülkelerini gelişmiş ülkelerin belli bir şekilde himayesi altına sokma eğilimini taşıyor. Avrupa Paktı çerçevesinde öngörüldüğü üzere, Avrupa’nın bütününe yönelik yakın gelecekteki değişim açısından Yunanistan’ı “kobay” olarak kullanıyorlar. Bu değişim, işgücü maliyetinin aşağı çekilmesi ve baskı altında tutulması politikalarının uygulanmasını daha da kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Aynı çerçevede, enerji gibi gelecek vaat eden sektörler, sermaye yoğun sektörler, ülkenin gelişmesi için gerekli sektörler kasırganın merkezinde yer alıyor.
Yunanistan işgücü piyasasıyla ilgili bu bilgi, çeşitli güç merkezlerinin kara çalmaya uğraştığı Yunan işçisinin imajının bazı yönlerini aydınlığa kavuşturmayı amaçlıyor. Bu güç merkezleri zenginliğin esas olarak işçilerin ve emeklilerin aleyhine eşi görülmemiş ve acımasız bir şekilde yeniden dağılımını sağlamaya yelteniyor.
Yunanistan’daki petrol sektörünün durumu budur. 13 milyar avro yıllık ciroyla, 2,7 milyar avro tutarında yatırım programıyla ve muazzam büyüme potansiyeliyle sektör kasırganın merkezine çekildi. CO2 emisyonları ya da düşük üretkenlik bahane edilerek Avrupa rafinaj endüstrisi üzerinde kuşku yaratılıyor. Büyük enerji üretim tesislerinin ticari işletmelere dönüştürülmesi tehdidi sandığımızdan daha yakın. Küresel düzeyde ilk adım tesislerin yönetiminin bankerlere devredilmesi oldu. Böylece, enerji şirketlerinin üretiminin yeniden yapılanması ve teknolojinin geliştirilmesi gibi sorunların yerini faiz oranları, hisseler, risk primleri ve borsa oyunları gibi sorunlar aldı. Reel üretime yönelik para fikri ve reel ekonomi yavaş yavaş gözden kayboldu. Enerji ürünlerine yönelik tek üretim ve ticaret sisteminin yerini üretim, dağıtım ve ticarete yönelik ayrı sistemler aldı. Simsarlar miktarlardan, fiyatlardan ve “hava”dan söz ediyorlar, böylece sanal para ve “balon-
83
lar” üretiyorlar, yapay sermaye kârları, büyüme rakamları ve cömert bonuslar yaratıyorlar. Reel üretimi/ürünü tümüyle göz ardı ediyorlar. Reel ekonominin banka/finans ekonomisinden çok daha küçük olduğu görüldüğünde ise şirketlerin değerinin çok altında fiyatlarla elden çıkarılması vakti gelmişti. Bir örnek: 7,7 milyar avroluk cirosu ve 2,7 milyar avroluk yatırım programıyla bir Yunan petrol şirketinin piyasa değerinin bugün 2 milyar avrodan ibaret olduğuna kim inanır? Krizin yönetimini onu yaratanlar üstlenmiş bulunuyor. Çünkü onlar hiç kimseye güvenmiyorlar. Böylece, şunları hedefliyorlar: • İşçilerin ideolojik ve örgütsel yönden silahsızlandırılması • Krizin işçilere yıkılması • Son olarak, krizin “aşılması” için her tür önlemin benimsenmesi
Çocuklar”a, acımasız şirket yöneticilerine ve kuklalara ait olmadığına inanmaya devam ediyoruz. • Emek insanlarını ve bilgiyi her şeyin merkezine koyan bir toplumu düşlemeye devam ediyoruz. • Sendikaların daha iyi bir hayat için mücadele veren -adil gelişme faktörü- örgütler olduğuna inanmaya devam ediyoruz. Bugün Yunanistan’da “piyasalar”ın bütün işçilerle ilgili “kostümlü provası” yapılıyor.
Buna izin verecek miyiz? Yeryüzünde -candan ve konuksever halkından ya da uygarlığından ötürü değil, İkinci Dünya Savaşı’nın tarifsiz yaralarından ve onca dış müdahaleden sonra ayakta kalmayı başarmasından ötürü de değil- her ülkeden daha fazla tartışılmakta olan ülkemiz, -onların aşağılayıcı deyimiyle- “disiplinsiz tembel işçilerinden” ötürü kasırganın merkezine çekildi. Çünkü: • Geleceğin bankerlere, muazzam bonusları cebe atan “Altın
84
zin üretime yönelik bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu konusunda ikna etmeliyiz. • Finans balonlarına değil, gerçek çalışmanın ürünü olan paraya ihtiyacımız var. • Onların daha da zenginleşmesinin bedelini ödemek için borçlanmayı kabul etmiyoruz. • Kazanımlarımızdan hiçbirini pazarlık konusu etmeyeceğiz, aksine kazanımlarımızı savunmaya ve genişletmeye kararlıyız. Sendikalarımız ailemizdir, onlara güveniyoruz ve sorunlarımız varsa, onları kendimiz çözeceğiz. Onların krizinin küreselleşmesinin karşısında bizim eylemimizin küreselleşmesini bulacaklar. Sizlerden sadece dayanışma istemiyoruz, sorunlarımıza ve eylemimize müdahil olmanızı da istiyoruz. Sendikalarımızın piyasalara karşı eyleminin koordinasyonunu istiyoruz. SENDİKALARIMIZ MÜZDÜR
Toplumun bütün kesimlerine gitmeli ve onları bir bütün olarak bu yönetim modelinin böyle devam edemeyeceği ve ekonomilerimi-
GÜCÜ-
HÜKÜMETLERE EMİRLER DAYATAN VE ULUSLARI AŞAĞILAYAN PİYASALARA KARŞI ÇIKIYORUZ
85
yenerek turnuvanın şampiyonu oldu. 18 Aralık Pazar günü, saat 13.00-14.00 arasında MutluAkü A takımı ile Benciser Takımı arasında oynanan 3.’lük ve 4.’lük maçında Mutlu Akü A Takımı Benciser takımını yenerek üçüncü oldu. Bu maçı takiben saat 14.00 15.00 arasında da Mutlu Akü B Takımı ile Arılı Plastik Takımı arasında şampiyonluk maçı oynandı. Futbol turnuvasının üçüncü ve dördüncülük maçı ile final maçlarını Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Nimetullah Sözen, Genel Yönetim Sekreterimiz Ahmet Kabaca, İstanbul 2 Nolu Şube Başkanımız Ecvet Eşlegül ve
şube yöneticilerimiz, işyerlerinden temsilci ve üyelerimiz de izledi. Final maçının oynanmasından sonra yapılan törende bu turnuvada şampiyon, ikinci ve üçüncü olan takımlara kupaları verildi. Turnuvada 3. olan Mutlu Akü A takımının kupasını İstanbul 2 Nolu Şube Başkanımız Ecvet Eşlegül verirken, 2. olan Arılı Plastik Takımı’nın kupasını ise Genel Yönetim Sekreterimiz Ahmet Kabaca verdi. Turnuva’da şampiyon olan Mutlu Akü B Takımı ise şampiyonluk kupasını Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Nimetullah Sözen’in elinde aldı. Şampiyon olan takım oyuncularına da madalya takıldı. Yöneticilerimiz turnuvada oynayan tüm takımlara teşekkür ederek, turnuvanın amacının İstanbul 2 Nolu şubemizde örgütlü işyerlerimiz ve üyelerimiz arasında birlik, beraberlik ve kaynaşmayı sağlamak olduğunu belirttiler.
87
VEFAT / BAŞSAĞLIĞI
Tüpraş çalışanı, üyemiz Murat Recep Silahtar'ı kaybettik etti. Silahtar'ın cenazesi Kartepe Uzunçiftlik Atakent Mahalesi Osmangazi Camii'nde kılınan cenaze namazıyla toprağa verildi.
S
endikamız üyesi, Tüpraş İzmit Rafinerisi Plant 63 çalışanı Murat Recep Silahtar (39) 8 Ocak gecesi 24-08 vardiyasına gitmeye hazırlanırken; geçirdiği yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması sonucu vefat
Cenazeye; Sendikamız Genel Sekreteri Ali Ufuk Yaşar, Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut, Genel Müdür Yardımcıları Yılmaz Bayraktar, Hasan Tan, Gürol Acar, Sendikamız Kocaeli Şube Başkanı Salih Akduman, Tüpraş İzmit Rafineri Müdürü Mesut İlter, Kocaeli Şube İcra ve Yönetim Kurulu, Tüpraş İzmit Rafineri Baştemsilcisi ve Temsilci-
leri ile merhum Silahtar'ın mesai arkadaşları da katıldı. Kılınan cenaze namazının ardından merhum mesai arkadaşlarının
omuzlarında son yolculuğuna uğurlandı. Petrolİş Sendikası olarak genç yaşta yitirdiğimiz M.Recep Silahtar'a Allah'tan rahmet, Silahtar ailesine, yakınlarına, mesai arkadaşlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Örgütümüzün başı sağolsun.
VEFAT - BAŞSAĞLIĞI
Adnan Atlas
A
dana şubemizin örgütlü olduğu İskenderun Gübre Fabrikası'nda çalışmakta olan Adnan Atlas 31 Ekim 2011 tarihinde iş kazası geçirmiş, 11 Kasım 2011 tarihinde de vefat etmiştir. 01.03. 1974 doğumlu olan evli ve iki kız çocuğu babasıydı. Üyemize Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı ve sabır diliyor, acılarını paylaşıyoruz.
Faruk Ağzıdeli
A
dana şubemizin örgütlü olduğu Botaş Ceyhan işyerinde çalışmakta olan üyemiz, itfaiye personeli, 01.01.1966 doğumlu Faruk Ağzıdeli 3 Ocak 2012 tarihinde vefat etmiştir. Genç yaşta vefat eden üyemiz Faruk Ağzıdeli'ye Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına, çalışma arkadaşlarına başsağlığı ve sabır dileriz. Örgütümüzün başı sağolsun.
88
petrol-iş