IŞİD Ortadoğu’nun haritasını değiştiriyor
Şafak Pavey:
‘Uyardık anlamadılar’ ■ Hükümetin Ortadoğu politikasını eleştiren CHP’li Şafak Pavey, “Hep uyardık ama kulaklar tıkalıydı. Suriye’ye benzin dökmek söndürülmesi yüzyıllar alacak bir orman yangınını tutuşturmaktı. Bölge tutuştu” dedi.
sayfa
8-9
sayfa
11
Oy kullanmak için son kayıt 9 Temmuz sayfa
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ
sayfa
6
Para sihirbazından yatırım tüyoları ■ 1 milyar dolardan fazla varlık yöneten Jeff-
Sica uyarıyor: Teknoloji ve enerji hisseleri kazandıracak. Büyük hisselere yatırım yapın.
sayfa
14
ABD’deki Türkler’in emeklilik hayali yok ■ Amerikalı Türkler emeklilik veya hayat
sigortası ile çok fazla ilgilenmiyor. Onların hayali daha çok bir arabaya sahip olmak.
Sağlık turizminin başkenti İzmir oluyor
sayfa
7
Türkiye’den Bloomberg geçti 15
sayfa
■ New York’un eski belediye başkanı Michael
Bloomberg İstanbul’daydı. Panele katıldı, tarihi yarımadayı gezdi, fahri doktora unvanı aldı.
sayfa
16
Ünlülerin elmas merakı
ABD’de işsizlik depresyonu ■ Her beş ABD’li-
den biri, depresyonda. Zamanla iş bulma umudunu yitiren işsizler zamanla ailelerinden ve arkadaşlarından uzaklaşıyor.
sayfa
14
www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 57
TÜRKİYE’YE
sayfa
13
2015
“Dünyayı etkileyen kararlar alacağız” ■ Washington’a bazı görüşmeler için ge-
len İçişleri Bakanı Efkan Ala, POSTA212’ye ziyareti hakkında özel demeç verdi.
İÇİN İYİ HABER Türkiye politikalarına yakınlığıyla bilinen Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerdeki en büyük rakibi Çay Partisi adayı Eric Cantor, ön seçimlerde, Virginia’daki rakibi Dave Brat’e karşı kaybetti
sayfa
2
ABD’nin en büyük camisi New York’a ■ 1981’de kurulan Orta New York İslam Toplu-
mu şehrin ilk Baptist Kilisesi’nin tam 2 katı büyüklüğünde yeni bir cami için harekete geçti.
Dünyadaki 200 sayfa kadın arasına girdi 6
Amerika Temsilciler Meclisi’nin Başkanı John Boehner
sayfa
12
Muhalefetin ‘Çatı’ adayı Türkiye’yi şoke etti
sayfa
3
Soma Çocukları’nın eğitimi TUKSOTX’tan ■ Texas Türk Cemiyeti ve gönüllüleri, Soma’da
meydana gelen maden faciasında hayatını kaybeden maden işçilerinin çocuklarını okutacak.
■ CHP ve MHP ‘Çatı’ adaylarının eski İslam Konferansı Örgütü
Hedef Amerika’da üniversite açmak
Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu olduğunu açıkladı. Ancak İhsanoğlu’nun adaylığı şok etkisi yaratarak, eleştirilere neden oldu. Açıklamadan yarım saat sonra sayfa İhsanoğlu, twitter’da world trend topic oldu
10
Çan, Ezan ve Hazar sesi ■ 1915 olaylarının 100’üncü yılı yaklaşırken Uluslararası Holokost Anma İttifakı Türkiye Temsilcisi Ertan Tezgör POSTA212’nin sorularını yanıtladı.
5
18 Haziran 2014 Çarşamba
Özgürlükler Türkiye’yi büyütür ■ ABD’li Bakan
sayfa
12
Yardımcısı Nuland, katıldığı panelde POSTA212’nin sorularını yanıtladı.
sayfa
13
sayfa
13
sayfa
4
Evli çocukları ABD’ye getirmenin yolları ■ Amerikan vatandaşı olan kişilerin evli çocuklarını Amerika’ya getirebilmeleri için yapılan başvuruda bekleme süresi 10 yıl.
Toplum Yaşam
18 Haziran 2014 Çarşamba
Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com
DEĞİŞEN ÖCALAN MI MEDYA MI ? FOTOĞRAFLAR çok şey anlatır, yazıdan, görüntüden çok fotoğraflar konuşur, tarihe tanıklık yapar, O anı ölümsüzleşirir. Bir fotoğraf karesi sizi yerin dibine soktuğu gibi yükseklere de çıkarır, bambaşka bir insan yapar. Tıpkı günümüzün en keyifli oyuncağı sosyal medyadaki gibi. Sosyal medyadaki pozlarda herkes aldığı beğeni ile kendini tatmin eder. İyi bir şekilde, güzel, karizmatik, göstermeye çalışır. İmralı’daki Terör hükümlusu Abdullah Öcalan’da bunlardan biri oldu. Nasıl mı ? Hatırlayın geçmişi Türk medyası Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarını yıllarca yayınlamadı. Yayınlamaya başladığında ise özellikle bazı fotoğraflar kullanıldı. Bebek katili, terörist başlıklı manşetleri destekleyen Öcalan’ın kaşları havaya kalkmış, gözleri iyice biribirine yaklaşmış, dudakları sağa sola kaymış, gözü dönmüş bir cani fotoğrafı kullanıldı. Bunlar genellikle Öcalan, dağda emir verirken, bağdaş kurmuş düşünürken, yemek yerken, ağzı açıkken, bağırırken, korku veya şaşkınlıkla bakarken çekilmiş fotoğraflardı. Yani onun en kötü en berbat fotoğafları basında yeraldı. Medya’da son yıllarda yayınlanan Öcalan fotoğraflarında ise tamamen bitmiş bir adam vardı. Elleri kelepçeli, ter içinde kalmış, saçları dağınık, korku dolu gözlerle bakan bir tutuklu sergilendi. Medya, bu konuda yıllarca tavrından vazgeçmedi, buna benzer fotağrafları evire çevire kullandı. Fotoğraftaki Öcalan, aciz, korkak, hasta, bitkin bir adamdı artık. Şimdi ise Türk medyasında bir Öcalan fotoğrafı dolaşıyor. Sosyal medya ile sızdırılan fotoğrafta HDP Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder ile çekilen karede Öcalan’ı bambaşka bir halde görebilirsiniz. Fotoğraf karesinden Sırrı Süreyya çıkartılıp Öcalan tek başına bırakılmış ve yeni bir Öcalan imajı, servis edilmiş. Kollarını bağdaştırmış, kilo almış, saçı başı düzenlenmiş, üzerine gri renk bir kazak içine de gömlek giymiş, tıraş olmuş. Yüzünde rahatlık ve güven duygusu bütünleşmiş bir gülümseme ile objektife poz vermiş. Bu fotoğraf özellikle çekilmiş ve pazarlanmış. Türk medyası da bu fotoğrafı hiç düşünmeden sebebi ne olursa olsun seve seve kullanmış. Yani Öcalan’ın yeni imaj çalışması hedefine ulaşmış. Bu adam sanki hiç suç işlememiş, katliam emirleri vermemiş, hiç adam öldürmemiş, masumların kanına girmemiş, gizli servislerle çalışmamış, halkları birbirine düşürmemiş gibi tutuklu olduğu yerde sanki barış elçisi gibi gülümsemiş, sempatik bir aydın görüntüsü vermiş. Bir yazar, bir düşünür gibi eserinin başında gururla poz vermiş. Açtığı serginin başarıya ulaştığını gören sanatçı gibi ellerini bağdaştırmış bir eda gülümsemiş. Dünkü Öcalan fotoğrafları ile bugünkünü karşılaştırın. Arada çok fark var. Sizce geçen süre içinde Öcalan mı değişti ? Hayır ! Değişen Öcalan değil, Türk medyası. Medya dün boykot koyduğu yayınlamadığı pozları artık kullanıyor. Öcalan ve tayfası bunu bildiği için yakında Nobel ödülü alacak gibi şimdiden rahatlıkla poz veriyor... Türk medyası bir film şeridi gibi Öcalan’ı nerden nereye taşıyor. Yakında “Öcalan Selfie” yayınlarsa şaşmayın
Kırım Türkleri’nden Babalar Günü pikniği (NEW YORK- POSTA 212)-Kırım Türkleri Amerikan Birliği Babalar Günü Pikniği düzenledi. Vallet Streem State Park’ta babalar günü dolayısıyla gerçekleşen pikniğe büyük bir katılım gerçekleşti. Ailelerin bir araya geldiği gelenekselleşen piknikte, babalar mangal yaparken, çocuklar düzenlenen çeşitli etkinliklere ve yarışmalara katıldı. Piknik birbirinden renkli görüntülere sahne oldu.
New York’a görkemli bir cami geliyor New York Eyaletinin Syracuse şehrinde 1981 yılında kurulan Orta New York İslam Toplumu yeni bir Cami inşası için harekete geçti. Cami tamamlandığında şehrin ilk Baptist Kilisesi’nin tam 2 katı büyüklüğünde olacak BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
N
ew York’un Onondaga kasabasında 1 milyon dolara Cami ve toplum merkezi yaptıracak. Cami tamamlandığında genişliği 2 bin 500 metrekare yani 27 bin sq.ft. olacak. Bu rakam hemen yakınlardaki genişliği 14 bin sq.ft. olan Syracuse’un ilk Baptist Kilisesi’nin neredeyse 2 katı.
su 2010 yılında 6 bin 566’ya yükseldi. Şehirde Müslüman nüfusu sürekli artış gösteriyor. Aynı zamanda Müslüman ülkelerden çevreye gelen mültecilerin de artması bu projeye ne kadar ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Cuma’ya düzenli olarak 400 kişi geliyor. Yeni açılan Cami’nin 200 kişiye hizmet etme potansiyeli olacak” dedi. İNŞAAT 10 AY SÜRECEK Cami üç safhadan oluşacak. İlk safhasında dua edenler için geniş bir harim, ikinci saf-
MÜSLÜMAN SAYISI ARTTI Orta New York İslam Toplumu Başkanı Mohamed Khater “Önerilen yeni cami şu anda dolup taşan İslam Toplumu ibadet merkezimizin yerine hizmet verebilir. Onondaga İlçesi’nde 2000 yılında 3 bin 109 olan Müslüman nüfu-
hada cemaatin fazla olması durumu için ekstra alan ve genişletilmiş asma kat, üçüncü safhada ise geniş bir avlu ve şadırvan olacak. Khater “İslam Toplumu kasabanın onayını alabilmek için yoğun çaba sarfediyor. Projeyi hayata geçirmek için bir süredir bağışlar toplanıyor” dedi. Binanın inşaatının 10 ay süreceği tahmin ediliyor. Ezan caminin sadece içinden okunacak. KASABANIN EN GENİŞ YAPISI OLACAK Yönetici Thomas Andino “Bu cami tamamlandığında kasabanın en geniş yapısı olacak. 3 safha tamamlandığında 806 kişinin
ibadet edebileceği bir kapasiteye sahip olacak. Ayrıca caminin dışında yaklaşık 700 araba kapasiteli park alanı olacak” dedi. Andino’nun en büyük endişesi trafiğin zaten fazla olduğu bölgede trafik yoğunluğunun daha da artacak olması. DİNLER ARASI KARDEŞLİK Kilisenin pederi Debbie Kelsey “Müslüman toplumu daha önce Syracuse’taki ilk Baptist Kilisesi’ni sık sık ziyaret ediyordu. Bu çok güzeldi çünkü hepimiz gelip ibadet edip birbirimiz-
den çok şey öğreniyorduk. En son mart ayında Baptistler, Kilise’nin kapılarını İslam Toplum üyelerine açtı. Burada İslam Toplumu bize gelecekle ilgili planlarından bahsettiler. Konuşmanın hemen ardından İslam Toplum üyeleri Baptistlere kapılarını açtıkları için teşekkür etti” dedi. Kelsey ayrıca İki grubun çok yakında cami ve Kilise arası dostluk yürüyüşü yapacaklarını söyledi.
Berat Kandili toplumu buluşturdu Berat Kandili, New Jersey’deki Bergen Camii ve Kültür Merkezi’nde 300’den fazla Türk vatandaşının katılımıyla kutlandı
(NEW JERSEY - POSTA212)
B
erat Kandili, Amerika'nın birçok yerinde özel programlar ile Türk toplumunu bir araya getirerek kutlandı. Kandil gecesinde New Jersey merkezli Bergen Camii ve Kültür Merkezi'nde 300'den fazla Türk vatandaşı bir araya geldi. Bergen Camii'ndeki programa
Fenerbahçe USA yönetiminin neredeyse tamamı geldi. Vatandaşlar, Ramazan ayı yaklaşırken birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaptı. Ayrıca, hayırsever vatandaşların katkılarıyla bazı ürünler kandil akşamı satışa çıkarıldı. Bu ürünlerden elde edilecek gelirin caminin yararına kullanılacağı söylendi.
Güncel &Toplum
TURKSOTX Soma’daki çocukları okutacak TURKSOTX, Soma’daki maden faciasında hayatını kaybeden 301 maden işçisinin çocuklarını okutmak için yardım kampanyası başlattı NEW YORK - POSTA212
T
FOTOĞRAF: SULTAN DERGİSİ
URKSOTX (Texas Türk Cemiyeti) ve gönüllüleri, Manisa’nın Solma ilçesinde meydana gelen maden faciasında hayatını kaybeden maden işçilerinin çocuklarını okutacak. Türkiye’de gelişen olaylara karşı hassas davranan ve bugüne kadar yaptığı yardım kampanyaları ile dikkat çeken TURKSOTX bu kampanyalara bir yenisini ekledi. TURKSOTX’den yapılan açıklamada “acılar paylaştıkça azalır düşüncesiyle” derhal bir yardım kampanyası
başlatıldığı belirtilerek, TURKSOTX in geleneksel her ay yaptığı “Yemek Dersleri” nin mayıs ayı tüm gelirinin ve yemek dersine katılan misafirlerimizin extra bağışlarını SOMA için başlattığı yardım kampanyasına bağışlandığı bildirildi. Açıklamada, “Elde edilen 3 bin dolarılık bağışı SOMA maden faciasında yetim kalan çocukların geleceği ve okulları için harcanmak üzere Turkish Philanthropy Fund’a gönderdik. TURKSOTX yönetim kurulu olarak bir nebze olsa mağdurlara katkımız dokunabilirse bundan büyük mutluluk duyacağız” görüşlerine yer verildi.
Atatürk Okulu’nda karne heyecanı Amerika Türk Kadınlar Birliği himayesindeki Atatürk Okulu öğrencileri düzenlenen törenle karnelerini aldı. Öğrencilerin verdiği konser ve yaptıkları gösteriler de beğeni ile izlendi NEW YORK - POSTA212
A
merika’nın en eski okulu olan Amerika Türk Kadınlar Birliği’nin himayesindeki Atatürk Okulu’nda hem öğrenciler hem de veliler karne hayacanı yaşadı. 2013-2014 öğretim yılını geride bırakan okulda düzenlenen törenle öğrencilere karneleri verildi. New York Başkonsolosu Levent Bilgen, Başkonsolos Yardımcısı Ayten Eler, New York Eğitim
Ataşesi İlhan Çoban, Amerika Türk Kadınlar Birliği (ATKB) Başkanı Şermin Özcilingir, Yurtdışı Akrabalar Topluluğu Danışma Kurulu Üyesi Ali Çınar ile Türk Hars Birliği Onursal Başkanı İbrahim Kurtuluş’un yanı sıra çok sayıda velinin de katıldığı törenden öğrencilerin düzenlediği gösteriler de büyük alkış aldı. Törenin açılışında konuşan Başkonsolos Levent Bilgen, mezun olan çocukların ileride çok iyi
yerlere geleceklerine inandığını belirterek, başarılar diledi. Bilgen, okulda emeği geçen öğretmen ve ailelere de teşekkür etti. Okul Müdiresi Tülay Taşkent ise öğrencilerin gösterdiği başarıdan dolayı gururlu olduklarını belirterek, Atatürk Okulu’nun kapılarının her zaman kendilerine açık olduğını söyledi. Konuşmaların ardından okul korosu ve dans grubunun gösterileri büyük beğeni topladı.
18 Haziran 2014 Çarşamba
Doğan Uluç doganuluc@aol.com
Silah öldürmez PRENS Joshua dünya tatlısı bir çocuk. Yakınlarının ‘’PJ’ diye seslendiği 6 yaşındaki siyah tenli çocuğun masumiyeti, sevecen bakışlarından okunuyor. Seyyar dondurmacının müzikli zillerini duyunca bina girişinde bekleyen bir yaş büyük arkadaşı Mikayla Capers’le el tutuşarak koşuştular. Dondurmalarını alıp bina asansörüne yöneldiler. Çok geçmeden PJ’in Brooklyn’de ailesiyle yaşadığı apartmandan çığlıklar yükselmeye başladı. Polis arabaları geldiğinde kan gölü içinde yatan PJ can vermiş,... Polis, annesinin evine giderken bulvar duvarlarına yasadışı dizaynlı grafiti çiziktiren Daniel St. Hubert’i iş üstünde yakaladı. Hubert’in cebinden çıkan bir bıçaktaki izler PJ’in (gen)lerine uyuyordu. Hubert akıl hastası idi. Son 3 yılda üç kere hastaneye sevk edilmiş, tedavi olmaz kanısıyla serbest bırakılmıştı. 2009 da annesini evinde boğmaya kalkışan Hubert (27) çocuk katili suçlamasıyla tevkif edildi. Sabıka dosyası kalın Hubert’in doğu NewYork’ta Tanaya Copeland’ı (18), evsiz Kyle Moore’u da (53) da aynı hafta metroda acımasızca PJ’in hayatına son veren bıçakla öldürdüğü DNA (gen) testiyle tespit edildi. Kalabalık sicilli Hubert davaları görülürken şartlı tahliye ile mahkemeye gelip gidiyordu. Tahliye polisi Roxanne Marie, Hubert’in akıl hastası olarak tedavi görmesini istiyordu. Amirleri ise ‘’Bu konuyu açmayın bir daha.’’ diyordu. Öz kızkardeşi dahi ‘’Savcılığın Hubert tehlikeli’’ uyarılarına kulak asmadığını söylüyor. Hubert karakol hücresinde geçirdiği gecede nöbetçi müdür ‘’Başını koyar koymaz bebek gibi uyudu.’’ tespitini raporuna geçirdi. St. Hubert, tevkifinden sonra PJ’in cinayet suçunu inkar etti. Asansör ve bıçaktaki kanlı izler için ‘’ Onları şeytan koydu.’’diyerek kendisini savundu. Gönderildiği akıl hastanelerinde doktorların ‘’Üşütük’’ tekrar geldi diye alaylarına hedef oldular. Tedaviye yanaşmadan tahliye ettiler. New York Belediye Başkanı de Blasio ağır suçluların davası görülürken serbest bırakılmasını şiddetle eleştirdi, tahkikat açılmasını istedi. Amerika’ya cinayetlerin Silah kontrol yasasının yeniden düzenlenmesi için tartışmalar bir kez daha başladı. Ülke atış poligonuna döndü, herkes silahlı. Katillerin çoğunluğu maktulleri tanımıyor. Cinayetlerin nedeni yok, katillerin akıl hastası olması dışında. Güçlü silah lobisi içkili barlarda, kiliselerde, okullarda, akıl hastalarının bulunduğu yerlerde silah taşıma izni verilmesi taleplerini yineleme ısrarlarını yenilediler. Felsefeleri hep aynı: ‘’Silah insan öldürmez, insan insanı öldürür.’’ hurriyet.com’ dan alınmıştır
Göçmenlik - Toplum
18 Haziran 2014 Çarşamba
Evli çocuklara bekleme süresi 10 yılı buluyor Göçmenlik avukatlarından Gökhan Yazıcı, Amerikan vatandaşı olan kişilerin evli çocuklarını Amerika’ya getirebilmeleri için yapılan başvuruda bekleme süresinin 10 yıl olduğunu söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
A
merikan vatandaşı olan kişiler, aile fertleri yanısıra bazı yakınlarını Amerika’ya getirebilmenin yollarını arıyor. Bu kişiler bazı aile fertlerini daha kısa sürede Amerika’ya getirebilirken, bazı yakınlarını ise daha uzun sürede getirtebiliyor. Göçmenlik avukatlarından Gökhan Yazıcı, Amerikan vatandaşı kişilerin evli ve 21 yaşı n üstündeki çocuklarını Amerika’ya getirebilmeleri için yapılan başvurularda bekleme süresinin 10 yılı bulabildiğini söyledi.
BAŞVURU YAŞI 21 Sponsor olacak Amerikan vatandaşının anne-baba ve diğer akrabaları için başvurabilmesi için en az 21 yaşında olması gerektiğini ifade eden Yazıcı, “Diğer kategorilerde ise sponsor olacak Amerikan vatandaşı ya da Green Card sahibinin en az 18 yaşında olması ve ikametgahının Amerika’da bulunması şartı var” dedi. Ayrıca Amerikan vatandaşı ya da Green Card sahibinin sponsor olduğu ailesini, akrabalarını ve diğer bakmakla yükümlü olduğu kişileri ekonomik olarak destekleyebilecek kadar kazandığını gösterebilmesi gerektiğini kaydeden Yazıcı, “Yani evlendikten sonra kaç kişilik aile olacaksa o kadar kişiye karşılık gelen federal asgari geçim sınırının yüzde 125’inden daha fazlasını göstermesi gerekiyor. Federal asgari geçim sınırı rakamları her yıl ocak ayında yayınlanır. Eğer sponsorun geliri federal asgari geçim sınırlarının altında ise, Green Card sahibi ya da ABD vatan-
PROSEDÜR TÜM BAŞVURULAR İÇİN AYNI Başvuru prosedürünün hem yakın akrabalar, hem de aile tercih grupları için aynı olduğunu belirten Gökhan Yazıcı, öncelikle Amerika’daki sponsorun Amerikan Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu’na (USCIS) başvurması gerektiğini söyledi. Bu başvurunun sonunda kabul ya da red kararının verildiğini ifade eden Yazıcı, “Kabul kararı aile ilişkisinin gösterildiğini, kanıtlandığını işaret eder” dedi. Kabul edilen başvurunun daha sonra göçmen vizesi mevcut oluncaya kadar beklemek üzere Ulusal Vize Merkezi’ne gönderildiğini kaydeden Yazıcı, şu bilgileri verdi: “Ulusal Vize Merkezi (National Visa Center) sponsor olunan yabancı kişiye hem başvuru alındığında hem de göçmen vizesi hazır hale geldiğinde tebliğ eder. Ulusal Vize Merkezi başvurunuzu aldıktan sonra eğer dosyanız için hemen bir vize numarası varsa sizinle irtibata geçip istenilen belgeler ile ilgili bilgi verecektir. Bazı göçmen vize kategorileri sayıca sınırlıdır. Bu sebeple başvurunuz onaylandıktan sonra hemen vize numarası hazır olmayabilir. Amerika’daki sponsorun adresi değişmediği ya da evlilik, 21 yasını doldurmak, boşanma ya da esin ölümü gibi ailevi durumunda göçmenlik vizesi şartlarını etkileyecek bir değişiklik olmadığı müddetçe Ulusal Vize Merkezi ile temas kurmasına gerek yok. Göçmen vizesi hazır hale geldiğinde yani başka bir deyişle bekleme süresi bittiğinde, sponsor olunan akraba eğer yasal olarak Amerika’da ise statüsünü düzeltmek için başvurabilir. Amerika dışında ise adresinin bulunduğu Amerikan Konsolosluğu’ndan göçmen vizesi almak için başvurur.”
daşı olan 18 yaşından büyük, Amerika’da yaşayan, başka bir yan destekçinin kefil olması gerekecek” diye konuştu.
GREEN CARD İÇİN BAŞVURU Amerikan vatandaşının anne-baba, eş ve 21 yaşının altındaki çocuklarını herhangi bir sayısal kısıtlama olmaksızın göçmen vizesiyle Amerika’ya getirebildiğini kaydeden Yazıcı, “Yani Amerikan vatandaşı bu en yakın akrabaları için herhangi bir bekleme süresi ile uğraşmadan Green Card için başvurabilir” dedi. Amerikan vatandaşının diğer akrabaları
için yıllık göçmen vizelerinin sayısal olarak sınırlandırıldığını ifade eden Yazıcı, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Bu sebeple bir nevi bekleme sırasından bahsedilebilir. Amerikan vatandaşının herhangi bir sayı kısıtlaması olmadan ve dolayısıyla bekleme süresi olmadan sponsor olabileceği ana-baba, eş ya da 21 yaşının altındaki evli olmayan çocukları dışındaki akrabaları tercih gruplarına ayrılmıştır. Tercih grubu ne kadar yakınsa bekleme süresi azalır. Bu tercih gruplarından birinci tercih grubunu Amerikan vatandaşının 21 yaşının üstündeki evli olmayan ço-
cukları, üçüncü tercih grubunu Amerikan vatandaşının evli çocukları ve dördüncü tercih grubunu Amerikan vatandaşının kardeşleri oluşturur. Green Card sahipleri ise eş ve çocukları için daimi göçmen vizesine başvurabilir. Bu grup ikinci tercih grubunda Amerika’ya daimi göçmen vizesi almaya hak kazanabilirler.”
İSTEDİĞİ İŞTE ÇALIŞABİLİR Amerikan Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu’na yapılacak başvurunun genellikle 3-4 ayda, bazen 1 yıla kadar bir sürede sonuçlandığını kaydeden Yazıcı, “Ancak aile ter-
cih gruplarında vizenin hazır olması aile grubuna göre farklılık gösteriyor. Örneğin Amerikan vatandaşının evli çocukları için bekleme süresi şu sıralar 10 yıl kadar” dedi. Yazıcı, Amerika’ya Green Card statüsünde gelen kişinin Amerikan Göçmenlik kanunlarına göre sınırdışı edilmesini gerektirecek bir suç işlemedikçe hayatının sonuna kadar bu ülkede yaşayabileceğini ve istediği işte çalışabileceğini ifade etti. Ancak bazı işlerin özellikle devlet sektöründeki savunma ve güvenlik ile ilgili işlerin sadece Amerikan vatandaşlarına açık olduğu bilgisini de veren Yazıcı, “Bunun dışında seçimle gelinen kamu görevlerini icra edebilmek de sadece Amerikan vatandaşlarına açıktır. ABD’de istediği yere seyahat edebilir ve arzu ettiği yerde yaşayabilir. Ancak yurtdışında belli bir süreden fazla kalırsa Amerika’daki ikametgahını terk etmiş sayılabileceği için bu kısıtlamaya dikkat etmek gerekir” diye konuştu.
ÖNERİLER Bu tür başvurularda en çok karşılaşılan hataların başvuruda verilecek fotoğrafların vasıflara uygun olmaması ve yabancı dildeki belgelerin İngilizce çevirilerinin bulunmaması olduğunu vurgulayan Yazıcı, “Başvuru formunda imzanın unutulması gibi basit hatalar yapılıyor. Bunun dışında konsolosluktaki mülakattan önce başvurunuzu tekrar gözden geçirin ve aradaki zamanda meydana gelen değişiklikleri mülakatta belirtin ve değişiklikleri tevsik eden delilleri konsolosluk memuruna ibraz edin. Sadece sorulara cevap verin, gereksiz ve sorulmayan sorulara cevap vermekten kaçının” dedi.
New York Senatörü Lee Zeldin’e tam destek
New York Eyalet Senatörlerinden Lee Zeldin. Long Island’da Türk-Amerikan toplumu temsilcileri ile buluştu. Amerikan ordusunda daha önceden görev almış olan Zeldin, Türkiye’nin önemini çok iyi bildiğini söyledi (NEW YORK – POSTA212) New York birinci bölgeden Kongre üye adayı olduğunu belirten Zeldin, Long Island’da yaşayan Türk toplumundan destek istedi. Görüşmeye Türk Amerikan Toplumu Liderlerinden Ali Çınar ve İbrahim Kurtuluş, New York Giresun Derneği Başkanı Savaş Şahin,TADF Başkan Yardımcılarından Ömer Çolak ve Sultan Dergisi sahibi Nevin Bakır katıldı. Türk toplumunun genel yapısı hakkında bilgi verilirken, Zeldin’in Kongre’ye seçilmesi halinde Türk Amerikan Toplumu’nun beklentileri tek tek anlatıldı. Bilhassa Ermeni konusu, Kıbrıs konusunda aleyhte gelen tasarılar olmak üzere tüm dış politika ile ilgili Senatöre bilgiler verildi. New York Giresun Derneği Başkanı Savaş Şahin bu ay sonunda yapacakları Yaz Pikniğine Senatörü davet ederken, “Size tam destek vereceğiz” dedi.
NEW YORK KONGRE ÜYESİ PAUL TONKO Başkan Obama’ya yakın olan Demokrat Parti New York Kongre Üyelerinden Paul Tonko, Türk toplumu liderlerinden Ali Çınar’la görüştü. Ayrıca Demokrat Parti Etnik Koordinasyon Üyesi olan Çınar, Türk-Amerikan toplumunun gücünün arttığını ve bilhassa kuzey New York bölgesinde Türk ticaretinin de arttığını söyledi. New York eyaletinin başkenti olan Albany ve çevre bölgeden sorumlu olan Kongre Üyesi Tonko, Türk-Amerikan ilişkilerine çok önem verdiğini ve ileriki dönemde Türkiye’ye gitmek istediğini söyledi.
ATAA şehit diplomatları andı (NEW YORK - POSTA212) - Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) şehit Türk diplomatlarını unutmadı. Asamble, Ermeni terör örgütleri tarafından 9 Haziran tarihinde şehit edilen iki diplomatı yayınladığı bir açıklama ile andı. 9 Haziran 1977'de Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Çarım, büyükelçilik ikametgahının önünde Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları adlı örgütün üstlendiği ateş sonucu şehit düşmüştü. 9 Haziran 1981'de Cenevre Türk Konsolosluğu'nda sözleşmeli sekreter olarak görev yapan Mehmet S. Yergüz, ASALA terör örgütü tarafından öldürülmüştü.
Göçmenlik - Toplum
18 Haziran 2014 Çarşamba
Şirket kurmak için vatandaşlık şart değil Avukat Ayhan Öğmen, Amerika’da şirket kurmak için vatandaşlık ya da bu ülkede yaşamanın gerekli olmadığını söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
Oy kullanmak isteyenler için son kayıt 9 Temmuz’da
D
ünyanın en büyük pazarlarından biri olan Amerika yatırımcılar için çok cazip konumda. Bu pazara girmek için bir taraftan yoğun çaba harcanırken, bir taraftan da pazara girmenin yolları aranıyor. Avukat Ayhan Öğmen, Amerikan pazarına girmek için Amerikan vatandaşlığı ya da ikamet gerekli olmadığını söyledi. Öğmen, “Bunlar gerekli olamdığı için yabancı uyruklu kişiler, ABD vatandaşları gibi hem şirket kurabilir hem de ABD pazarına girerek market alanlarını genişletebilirler” dedi. Amerika’nın dünyanın alım gücü yüksek olan en büyük pazarına sahip olduğundan yabancı uyruklu firmaların ilgisini çektiğini kaydeden Öğmen, “Yabancı kişi ya da firmaların karşılaşacağı özet ile 3 durum var. Birincisi, şirket kuruluş aşamaları, İkincisi ürünlerin ABD’ye nasıl ithal edileceği ve sonuncusu yabancı işletmeler için vergi konusu” diye konuştu. ŞİRKET KURULUŞLARI Yabancı işletmelerin Amerika’da kuruluşlarının eyelet düzeyinde yapıldığını kaydeden Öğmen, bu nedenle şirket kuruluş aşamalarının da eyaletten eyalete değiştiğini ifade etti. Ancak genel olarak kuruluş aşamalarının belirlenen eyalete kuruluş için başvuru yapılması ve şirketi temsil edilecek vekilin aynı eyalet de geçerli bir adres ile kayıt ettirilmesi olmak üzere iki kısımdan oluşuğunu vurgulayan Öğmen, şu bilgileri verdi: “Bu kayıtlı vekil ya şirketin kurucusu ya da şirket adına yasal belgeleri kabul edebilecek avukat ya da üçüncü kişi olabilir. Geri kalan şirket kuruluş aşamaları ABD vatandaşının yapacağı aşamalar ile aynıdır. Bu aşamalara örnek olarak şirket isminin belirlenmesi, gereken lisans ve izinlerin alınması ve vergi konularında değerlendirme yapılması verilebilir. ABD de iki önemli şirket turu mevcuttur. Bunlardan biri Corporation (Anonim Şirket turu) diğeri de Limited Liability Company yani limited tarzı şirket türüdür. Çok sayıda yabancı ticaret sahipleri için Amerika’da internet üzerinden satış yapabilmek için gerekli adımları atması önemli. Tabii bunu yaparken de hem özel bilgilerin korunması hem de rek-
T.C New York Başkonsolosluğu cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada oy kullanmak için son başvuru tarihinin 9 Temmuz olduğunu duyurdu NEW YORK - POSTA212
T
lam düzenlemeleri konusunda hukuki destek almaları önemli.” ÜRÜN İTHAL EDİLMESİ Amerika pazarına şirket kurulması yoluyla girilebileceği gibi ürün ya da hizmetlerin ithali şeklinde de girilebileceğini kaydeden Öğmen, “İlk adım olarak ihtal ürünlerin ABD pazarına girebilmesi için gerekli kaynaklara göz atılması gerekiyor. Bunun için The Department of Commerce’in Ticaret Bilgi Merkezi Bölümü’ne göz atılması faydalı olacak (http:// www.export.gov). Bu kaynak da ithalat işlemleri için gerekli bilgi ve linkler mevcut” dedi. İkinci en önemli adımın ise lisanslı bir gümrük komisyoncusu ile çalışmak olduğunu belirten Öğmen, şunları söyledi:
“Bu sizin ithalat planlamanıza çok önemli fayda getirecek. Bir gümrük komisyoncusu mal ithalatı için gerekli tüm belgeleri sizin için hazırlar. Bu hizmetler için var olan lojistik firmalarından da yardım alma durumunuz mümkün. Geçerli kanun ve yönetmelikler lisans şartları dahil olmak üzere hakkında bilgi için bize de ulaşabilirsiniz. Çoğu ithal ürünlerin Amerika’da federal hükümet tarafından denetimi yapılır ve çoğu ürün için belirli lisans ve izin almak gerekebilir.” VERGİYE DİKKAT Amerika’da şirket kurmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken en önemli konular arasında vergilerin geldiğini kaydeden Öğmen, bu nedenle bu konuda mutlaka bir avukat ya da muhasebeci ile birlikte çalış-
manın her zaman daha güvenli olduğunu söyledi. Öğmen, “Herhangi bir satış vergisi, bordro ödemeleri ve gelir vergisi ihlali gecikme ve ceza ücretlerine yol açabilir. ABD’deki vergi kurumu IRS, uluslararası işletmer için bir özel bir rehber sunuyor ama yine de dikkatli olunması gerekiyor” diye konuştu. Amerikan vatandaşlarının şirket kuruluşlarında o şirkete özel vergi numarası almaları için öncelikle kendilerine ait sosyal güvenlik numaralarını sunmaları gerektiğini ifade eden Öğmen, yabancı işletmelerin durumunda ise bir bireysel vergi kimlik numarasının yeterli olacağını söyledi. Amerika’nın vergi ödemeleri için yerleşik ve yerleşik olmayan yabancılar ve yabancı uyruklular için 9 haneli vergi işlem numarası verdiğini anlatan Öğmen, şöyle devam etti: “Bu da yabancı uyruklu kişilerin firma kurmasını kolaylaştırmakta. Amerika’da ne tür şirket kurulucağı da önem taşımakta. Sizin yabancı uyruklu şirketinize bağlı bir şube mi kurmak yoksa o şirketten bağımsız bir şirket kurmak vergi açısından değişik durumlar gündeme getirmekte. Hem bu tarz durumlar hem de değişik vergi teşviklerinden faydalanabilicek şekilde kuruluşun yapılması için profesyonel bir yardım almada fayda var.”
Zeugma Mozaikleri’ni geri verin! (NEW YORKPOSTA212) 1960’lı yıllarda Zeugma ve çevresinde yapılan kaçak kazılar sırasında yurtdışına kaçırıldığı tespit edilen, MS 2.3. yüzyıllara tarihlenen 12 parça mozaik, Amerika’nın Ohia Eyaleti’ndeki Bowling Green State Üniversitesi bulunmuştu. Bu konuda POSTA212 bir kampanya başlatıp mozaiklerin takipçisi olacağını duyurmuştu. Aynı şekilde başta eski TADF Başkanı Ali Çınar olmak üzere Amerika’da yaşayan duyarlı Türkler de üniversitenin
Başkanı Mary Ellen Mazey’e bir mektup göndererek, mozaikleri Türkiye’ye iade etmesini istediler. Siz de Türk toplumunun hassasiyetini gösterek için
Üniversite Başkana Email Yolu (mmazey@bgsu. edu) ile ve online dilekçe ile tepkinizi gösterin. Konuyla ilgili daha detaylı bilgiyi aşağıdaki linkten
bulabilirsiniz. http: //www. change.org/tr/kampanyalar/ bowling green-state university zeugma-dan amerikaya kaçırılan mozaikler iade edilsin.
ürkiye’de 14 Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde T.C New York Başkonsolosluğu bir bilgilendirme duyurusu yayınladı. Duyuruda “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne nasıl kayıt olunacağıyla ilgili bilgiler verilirken, seçim günü vatandaşlarımızın nüfus cüzdanlarını veya pasaportlarını yanlarında bulundurmaları gerektiği bildirildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu 10 Ağustos, ikinci turu ise 24 Ağustos’ta olacak. T.C New York Başkonsolosluğu’nun resmi internet sitesinden yapılan duyuru; Değerli Vatandaşlarımız, 1. 18 Mayıs 2012’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 6304 Sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la yurtdışındaki seçmenlerin, milletvekili genel seçimi, Cumhurbaşkanı seçimi ve halkoylamasında bulundukları ülkelerde oy vermeleri hüküm altına alınmış olup, 2014 yılı yaz aylarında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde ilk kez oy kullanmaları mümkün olabilecektir. 2. Bu çerçevede; Başkonsolosluğumuz görev bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın seçimlerde oy kullanabilmeleri için “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmaları gerekmektedir. Vatandaşlarımızın “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olup olmadıklarını Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden (https:// www.ysk.gov.tr) kontrol etmeleri mümkündür . Yurtdışı Seçmen Kütüğünde kaydı bulunmayan vatandaşlarımızın 9 Temmuz 2014 tarihinde yerel saatle 10.00’a kadar (Türkiye saati ile 17.00) Başkonsolosluğumuza başvurarak adres beyanında bulunmaları gerekmektedir. Esasen, adres beyanının Başkonsolosluğumuza şahsen başvuru veya posta yolu ile yapılması mümkündür. Ancak Yüksek Seçim Kurulu ilgili kararında, yurt dışı seçmen kütüğünün ilan edildiği 2-9 Temmuz 2014 tarihleri arasında adres beyanı başvurularının şahsen yapılabileceği, posta ile yapılan müracaatların ise dikkate alınmayacağı
belirtilmektedir. Başkonsolosluğumuz görev bölgesini oluşturan New York, New Jersey, Pennsylvania, Delaware, North Carolina, South Carolina, Georgia, Florida eyaletleri ile Puerto Rico’da ikamet eden vatandaşlarımızın 31 Temmuz – 3 Ağustos 2014 ve ihtiyaç duyulması halinde ikinci turu 17 Ağustos – 20 Ağustos 2014 tarihlerinde yapılacak seçimde “821 United Nations Plaza New York, NY 10017” adresinde bulunan “Türkevi”nde 08:00-17:00 saatleri arasında oylarını kullanmaları mümkündür. Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşlarımızın oy kullanmak için randevu almaları gerekmektedir. Oy verme günleri iki zaman dilimine bölünmüş olup (08.00-12.30; 12.30-17.00), “SEÇSİS Oy Verme Günü Belirleme Sistemi”nden (Sistem) istenilen gün ve saat dilimini seçmek mümkündür. Sözkonusu işlem 21 Temmuz 2014 tarihinde yerel saatle 01.00 (Türkiye saatiyle 08.00) ile 25 Temmuz 2014 tarihinde yerel saatle 10.00 (Türkiye saatiyle 17.00) arasında yapılabilecektir. Oy verme gününü belirlemeyen seçmenler için oy verme gün ve saat aralığı ile oy kullanacakları sandıklar Sistem tarafından belirlenecektir. Yüksek Seçim Kurulu ilgili kararında, belirlenen oy verme gününde oyunu kullanamayan seçmenlerin, sadece gümrük kapılarında kurulan sandıklarda oylarını verebilecekleri belirtilmektedir. Vatandaşlarımızın oy kullanmaya gelirken T.C. Kimlik Numaralarını gösteren nüfus cüzdanlarını veya pasaportlarını yanlarında bulundurmaları gerekmektedir. Vatandaşlarımız Türkevi’nde kurulacak sandıklarda oy kullanabilecekleri gibi, gümrük kapılarımızda aşağıda sunulan tarihlerde oy kullanmaları da mümkündür. Gümrüklerde birinci tur oy verme işlemi: 26 Temmuz 2014 - 10 Ağustos 2014 Gümrüklerde ikinci tur oy verme işlemi: 17 Ağustos 2014 - 24 Ağustos 2014 3. Seçimlerle ilgili olabilecek gelişmeleri takip edebileceğiniz güncel duyurularımız Başkonsolosluğumuz web sitesi, twitter ve facebook sayfasında yayınlanmaya devam edilecektir. Saygıyla duyurulur. T.C. NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU
Ekonomi
18 Haziran 2014 Çarşamba
Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY
İşte kabus senaryonun gerçeği BATI’NIN, NATO ülkelerinin 1980’lerdeki en kâbus senaryosu idi: Ortadoğu’da petrol bölgelerinin batı-karşıtı bir devletin eline geçmesi... Askeri tatbikatlarda ve masa üstü strateji denemelerinde olay yeri hep aynıydı: Basra Körfezi... Belki resmen isim verilmezdi. Ama, bölgenin Batı yanlısı küçük emirliklerini taciz edip, sarsıp, petrol arzıyla oynayıp, akışı aksatıp, fiyatı yükselterek batı ekonomilerini sarsacak, hasım ülkenin İran olduğunu bilirdi. Herşey 1979 İran Devrimi’yle başlamıştı. İran, devrim sonrasının en keskin havasıyla devrim ihracı derdine düşmüş, çevrede Şii azınlığı olan ülkeleri korkutmaya başlamıştı. Petrol bölgelerinde hep bir Şii azınlık vardı, dışarıdakiler de, içeridekiler de bu azınlıkların beşinci kol olması ihtimalinin farkındaydı. Devrimci İran siyaseten bu ülkelerin istikrarsızlık unsuruydu. Coğrafya olarak da İran, petrol arazisi Basra Körfezinin kilidi Hürmüz Boğazını tutuyordu. Hürmüz Boğazından petrol tankeri trafiği aksarsa, durursa, Batının kalbine kan gitmeyecekti. Üstelik tek sorunlu bölge Hürmüz Boğazı da değildi. Kızıldeniz ve Süveyş Kanalının da açık kalması gerekiyordu. Bu hesaplamalar ve kaygılarla ve de süren ‘Soğuk Savaş’ın rüzgarıyla Süveyş Kanalı ile Hürmüz Boğazı arasındaki Ortadoğu’ya bir benzin istasyonu gibi bakıldı. Bölge NATO sorumluluk alanı dışındaydı, ama NATO’nun bu istasyona en hakim ülkesi Türkiye idi. İstasyona bir hal olmaması ve de hasım tarafın ani hareketine karşı koymak için ABD Çevik Kuvvet denen orduyu kurdu. Çevik Kuvvet, Acil 155 mantığıyla hareket edecek ve hava indirmesiyle sorunlu bölgeyi koruyacak esnek yapıdaydı. Ve harekat planlarında hep Türkiye de vardı. Çevik Kuvvet daha sonra merkezi Florida’daki Merkez Komutanlığına dönüştü. Bu gelişmelerin yan unsurları Moskova’nın Afganistan’ı işgali, İran devriminin durdurulması için Batı desteğiyle Saddam Irak’ının İran’a saldırmasıdır. Dememiz şu ki, son günlerde Irak’ta yaşananların toplamı, ABD ve NATO’nun 1980’lerdeki kâbus senaryosunun tam kadroyla gerçekleşmiş hali. Petrol bölgesi Irak batı karşıtı hasım güç tarafından ele geçiriliyor. Basra Körfezinin karşı kıyısını tutan İran bu çatışmaya taraf olarak Irak’a giriyor. Şii unsurlu Irak, Şiilerin çoğunluk yönetimine girmiş. Batı karşıtı hasım güç İŞİD hem fanatik unsurlardan hem de Irak’ta dışlanıp kendi derdine düşmüş Sünnilerden besleniyor. Bu kargaşada petrol üretimi de olmaz, ihracatı da... Üstelik Sünni Şii Kürt İŞİD derken, Irak’ta çok uzun sürecek kargaşaya ve istikrarsızlığa yol açılıyor. Suriye’yi zaten unuttuk. Orada petrol yok. Batı’nın kendi çıkar penceresinden bakınca, Irak’ın güney sınırında Kuveyt ve Suudi Arabistan’ın petrol bölgeleri var. Bu iki ülkenin bir anda İran ile komşu olması, üç vakte kadar bu ülkelerde istikrarsızlık- demek. Irak’ta bundan sondaki kargaşa doğrudan dünya petrol fiyatını yükseltir. ABD başta dünya ekonomisi yüksek petrol fiyatına dayanıklı değil. Özellikle ABD’de yüksek petrol fiyatı zaten zayıf olan büyümeyi sakatlayıp Obama Yönetimini zora koşar. Başa dönersek, Irak durumu, ABD’nin 1980’den başlayarak yıllarca hazırlandığı senaryoların gerçek hali. Yani kağıt üzerinde düşünülen şimdi gerçek oldu. Kabus, gerçek oldu. Ve ABD, böyle bir durum olduğunda Çevik Kuvvet ya da benzeri bir güçle müdahale edecekti. Şimdi ise, ABD -Her zaman her yerde olamayız- diyor... Suriye’de hadi -Ulusal çıkarım yok- diye kenardan sıyırabiliyordu. Irak’ta petrol de var, işte kabus gerçek oldu. Hala oyalanılıyorsa, ya o zaman ya şimdi birileri dünya ile dalga geçiyordu. Star Gazetesi’nden alınmıştır
Yatırımı nereye yapmalı? Kendi fonunda 1 milyar dolardan fazla varlık yöneten Jeff Sica, POSTA212’ye yaptığı açıklamada büyük isimli, büyük temettülü hisselere güvenilmesi gerektiğini söyleyerek “Teknoloji ve enerji hisseleri kazandıracaktır. Temettü veren büyük hisselere yatırım yapın. Onların çoğu da enerji ve teknoloji sektöründen” diye konuştu NEW YORK - POSTA212
2
■ Alternatif yatırım piyasalarının değeri 2016’da 2 trilyon dolar olacak diyorsunuz. Bu öngörünüzü neye bağlıyorsunuz? Niçin alternatif yatırımlar ”geleceğin yatırımı“ olarak görülecektir?
Alternatif yatırım ile geleneksel klasik yüzde 60/40 rasyolu hisse tahvil yatırım stratejisi dışındaki herşeyi kastediyorum. Ben şöyle bir trend gözlemlemekteyim. Hem müşterilerimin arasından hem de piyasa oyuncuları arasında gittikçe artan bir şekilde yatırımcılar, alternatiflere döndüler, ve geleneksel hisse senedi/tahvil yatırımını terk ettiler, ediyorlar. Bakın GoldmanSachs der ki, alternatif piyasalar 2016’da 2 trilyon doları bulacaktır ve ben de bu rapora ve fikre katılıyorum. Önümüzdeki 5 sene içinde yatırımcılar di-
haber@posta212.com
■ Ne tür hisseleri ve sektörleri beğeniyorsunuz?
ğer varlık sınıflarına dönecekler. Buna inanıyorum, daha şimdiden piyasanın bunu yansıttığını görüyorum. Büyümeye rağmen, birçok yatırımcı ve yatırım danışmanları hala, alternatif yatırımlar hakkında bilgi sahibi değiller. Tam olarak kavrayamadılar. Ve birçok finansal kurum bu piyasaları küçük ve önemsiz sanıyorlar. Ben şahsi olarak ve kurumum adına alternatif yatırımları seviyorum, çünkü başlangıçları ve sonları belli, daha kesin çizgiler üzerine oturtulmuştur. Tavsiyem, en az beş sene temel yatırım sınıflarına yatırım yapılmasıdır. Hisse senedi seçimi, borsa yatırımı kaybolmuş bir sanata döndü. Bugünlerde çok az sayıda hisse senedi seçicileri var, artık kalmadı bile diye-
bilirim. Warren Buffet bile borsaya yatırım stratejilerinden gittikçe uzaklaşıyor. ■ Altını niçin seviyorsunuz? Fiziksel altın yatırımını “kağıt altına” mi tercih ediyorsunuz? Niçin?
Kağıt altın dediğimiz altına yatırım yapan hisseler, ETF fonları, finansal sistem tarafından manipüle edilme riskine açıklar, maalesef. Ve eğer bir daha başka bir finansal krizle tekrar karşı karşıya kalırsak darbe yiyebilirler. Veya MF Global gibi belli başlı altın yatırımcısı büyük bir finansal kurumun çökmesi durumunda da yine bu kağıtlar büyük zarar görüyor. Aynı zamanda altına yatırım yapan “kağıt altınlar” momentum yatırımcılarından manipülasyon görüyorlar. Bu da inanılmaz büyük bir volatiliteye sebep oluyor. ■ Amerikan Merkez Bankasını (Fed) her za-
Teknoloji ve enerji hisseleri kazandıracaktır, göreceksiniz. Ama Apple şimdi 7’ye bir bölündüğü için, ucuzladığı için yeni icatlarla, yeni ürünlerle karşımıza çıkması lazım, o zaman kazandırır yine.
BÜYÜK İSİMLİ, HİSSELERE GÜVENİN Temettü veren büyük hisselere yatırım yapın. Onların çoğu da enerji ve teknoloji sektöründen. Küçük piyasa değerli hisseleri beğenmiyorum, çünkü sadece isimleri var, altlarında yatan başka bir şeyleri yok. Yatırımcılar piyasayı terk edince yastık, yani destekleri yok. Aynı zamanda çok volatiller. Alibaba IPO’suna inanıyor ve onu heyecanla bekliyorum. Birçok yatırımcı borsadan çıkacaktır, kapıya yakın oturuyorlar, kapıdan çıkıp gidecekler, yakında görürsünüz, çünkü yüzde 20’lik bir düzeltme geliyor. S&P 500 endeksi 1900’lerden 1500’lere düşecek, bu benim tahminim. Piyasaya güven de şu sıralarda çok yükseldi, o da iyi değil. Çünkü her çıkışın bir de inişi vardır.
The Dell Women’s Entrepreneur Network Global Konferansı’na katılan FARPLAS Yönetim Kurulu Başkanı, ARYA Yatırım platform ve Casa Dell Arte kurucusu ve CEO’su Ahu Serter POSTA212 ekonomi editörlerinden Melike Ayan’ın sorularını yanıtladı.
DWEN’deki Türk kadını
Dünya Kadın Girişimci Konferansı 200 kadının yanı sıra Türk Ahu Serter de katıldı. Konferansın ana temasını, bulunduğunuz şirketi yönetmenin yanı sıra ikinci bir işletmeyi de yönetmenin avantaj ve dezavantajları konusu oluşturdu MELİKE AYAN NEW YORK - POSTA212
M
ichael ve Susan Dell’in ev sahipliğini yaptığı Dünya Kadın Girişimci Konferansı’na (The Dell Women’s Entrepreneur Network Global) değişik ülkelerinden 200’den fazla top kadın lider katıldı. Haziran ayının ilk haftasında yapılan DWEN 2014’e, FARPLAS Yönetim Kurulu Başkanı, ARYA Yatırım platform ve Casa Dell Arte kurucusu ve CEO’su Ahu Serter de katıldı ve POSTA 212’nin sorularını yanıtladı:
LİDERLERİN SIRLARI
Dell Women Entrepreneur Konferansı’nın bu yıl 5’incisi yapıldı, Austin’in seçilme nedeni Dell’in evi olduğu içindi, geçen yıl İstanbul, onun öncesinde de Brezilya ve Çin’de yapılmıştı
OLMAK İÇİN...
4.3 trilyon dolarlık Fed’in bilançosu feci şişmiş durumda. Ve Fed, bu bilançoyu yıllardır böyle şişik tuttu, tutacaktır da. Çünkü Fed bundan rahatsızlık duymuyor, piyasaları da altüst etmek istemiyor. Sıkılaştırma döneminde bilançoyu yüksek tutmak, Fed’e stratejik bir olaydır ve bu merkez bankası doktrinini de 1990 ile 2000’in başında kazanmıştı. O yüzden de geri adım zor atar ve normallere zor döneriz.
0 yıldan fazla piyasa tecrübesi ile milyarlar yöneten, CNBC, Fox Business, Bloomberg gibi TV’lerin düzenli olarak davet edilen konuklarından olan, New York/New Jersey Super Bowl Komitesi, Daytop New Jersey Komitesi Yönetim Kurulu başkanlığını da yapan Jeff Sica, piyasalar nereye gidiyor ve ne tür alternatif yatırım araçları kullanmalıyız sorularına cevap verdi.Kendi fonunda 1milyar dolardan fazla varlık yöneten Jeff Sica, bize alternatif yatırım araçlarını ve piyasa ile ilgili önerilerini ve tüyolarını paylaştı. İşte o söyleşimiz:
■ Beşincisinin Austin, Teksas’ta yapıldığı DWEN 2014 panelinin bize ne olduğunu, önemini, kimlerin katıldığını anlatabilir misiniz? Geçen sene İstanbul’da olmuştu. Niçin bu sene Austin, Teksas’ta yapıldı? Ünlü isimler de katıldı mı?
HABER
man olduğundan daha fazla yakın takibe aldığınızı duyduk. Niçin? Sizce Fed, rekor seviyedeki bilançosunu hala rekor seviyede tutar mı? Yoksa tahvil satmaya başlayabilir mi?
MELİKE AYAN
TOPLUMUM PARAÇASI OLMA Konferansa Michael ve Susan Dell katıldı, vakıflarında yaptıkları işleri tanıttılar. Bu konferanslara daha çok ünlü kadın girişimciler katılıyor. Bu yıl dermalogica kurucusu ve gilt.com’un da CEO’su katıldı. Bu konferansa sadece davetiyeyle çağı-
rılan dünyanın ünlü kadın girişimcileri, liderleri ve medya girişimci bir toplumun parçası olmanın sırlarını ve uygulamalarını paylaştılar.
rimli şekilde yapılma yolları üstünde durduk.
■ Türk kadın girişimcilere tavsiyeleriniz? ABD’de yaşayan kadın girişimcilere önerileriniz?
■ DWEN paneli sırasında sizi en çok etkileyen konuşmacı kimdi? Niçin?
■ Bu sizin ikinci katılımınızmış. DWEN ile ilk nasıl tanıştınız?
Dr. Brené Brown, kendisi üniversitede araştırmacı hoca ve yazar. (Researcher at The University of Houston and Bestselling Author, Daring Greatly, How the Courage to Be Vulnerable Transforms the Way We Live, Love, Parent, and Lead ) Bu konuşmacı beni en çok etkiledi, harika bir sunum yaptı, zaten TED konuşmalarında da en çok izlenenler arasında. Bazen zayıflıklarımızı kabul edip göstermenin aslında en büyük kuvvet olduğunu ve bunu yapan insanların daha yaratıcı ve kuvvetli iletişimciler olduğunu anlattı
Kuracakları işi daha önceki iş hayatlarındaki tecrübelerinin ve kuvvetli taraflarının üzerine kursunlar ve kendi kuvvetli taraflarını bildikleri gibi zayıf taraflarını da
Evet geçen yıl İstanbul’dakine davet edilmiştim ve etkinliği organize eden şirket bu yıl beni panele konuşmacı olarak davet etti. ■ DWEN’e sizden başka katılan Türk kadın girişimci oldu mu? Kimler? Tanışıyor muydunuz?
Etkinlik esnasında iki harika Türk kadınla daha tanıştım. Birisi İzmirli ama 15 yaşından beri Austin, Teksas’da yaşayan Zeynep Young, Double Line Partners’ın CEO’su, diğeri ise aslen avukat olup, sonra kendi concierge servisi (matrix concierge services) işini kuran ve Londra’da yaşayan Ebru Macavoy.
KONUŞMADAKİ ANA TEMA ■ Sizin DWEN’deki konuşma konunuz, ana temanız neydi?
Dwen’deki ana temam: running your second venture paneliydi, Avustralyalı ve Kanadalı iki firma sahibi, Gilt.com’un kurucusu ve Türkiye’den de Farplas Grubu’nun başkanı, Arya Kadın Yatırım platformunun ve Casa Dell Arte otellerinin kurucusu olarak ben yer aldım. Ana firmanız ve işiniz yanında ikinci bir işletmeyi yönetmenin avantajları, dezavantajları ve bunların hepsinin yönetiminin en ve-
FİNANSMAN EN KOLAY KONU ■ Seneye katılmayı düşünüyor musunuz? Size ne tür yararı oldu?
Kesinlikle düşünüyorum, çünkü öğrenme ve network açısından mükemmel bir konferans, en ince ayrıntısına kadar planlanıyor ve konuklar son derece cömertçe ağırlanıyor. Mesela Michael ve Susan Dell ile şömine basında sohbet edebiliyorsunuz. ABD, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ve Dell anketine göre dünyanın en iyi kadın girişimcilerini yetiştiren, barındıran 17 ülkesinden en iyisi seçilmiş. Burada hepsiyle bir araya gelme fırsatı bulup fikirleri paylaşmak çok onur verici.
objektif olarak görüp, kendilerini bu işlerde destekleyecek, güvendikleri iyi ekipleri kurduktan sonra girişimci olsunlar. Finansman en zor gibi görünen ama aslında en kolay halledilen konudur, girişimcilikte asıl olan doğru insanların bir araya gelmesidir.
Ekonomi
18 Haziran 2014 Çarşamba
Melike Ayan
Hem doğal güzellikleri hem de tarihi zenginliğiyle turizm sektörünün gözde kentlerinden olan İzmir, şimdi de sağlık turizminde söz sahibi olmaya hazırlanıyor
melikea@yahoo.com
Melike Ayan’dan Piyasanın Nabzı
İzmir, sağlık turizminin başkenti olmaya aday FİGEN ONUR İSTANBUL-POSTA212
E
ge’nin incisi, turizmin gözbebeği İzmir… Oraya yaz erken gelir, geç gider. Her mevsim İzmir’i ziyaret etmek için bir bahane vardır. Yazın denizi güneşi, baharda festivalleri tarihi yerleri, kışın kongre ve seminerleri, fuarları… Şimdi İzmir turizm yelpazesini iyice geliştirip sağlık turizminin marka kenti olmayı hedefliyor. Bir anlamda, gelecekte sağlık turizminin başkenti olmaya en güçlü aday. İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ile İzmir’in sağlık turizmi potansiyeli ve hedefleri üzerine konuştuk.
İzmir’i sağlık turizminin marka kenti yapmayı hedefliyorsunuz. İzmir’in potansiyeli nedir?
Sağlık turizminde altyapıyı değerlendirirken iki yönlü bakmak lazım, hem sağlık tesisleri açısından hem de o kentin turizm altyapısı açısından. Sağlık tesisleri yönünden baktığımızda son yıllarda İzmir’de sağlık yatırımlarının hızla arttığı görülecektir. İzmir’de, 24’ü özel, 33’ü devlet, eğitim ve araştırma hastanesi ve üniversite hastanesi olmak üzere toplam 57 hastane var. Bu hastaneler toplam 11 bin 414 yatağa sahip. Türkiye’de ise bin 483 hastane, 200 bin 72 yatak sayısı bulunmaktadır. İzmir’de JCI ile akredite edilmiş 3 hastane bulunduğunu hatırlatmak isterim. Bunların yanı sıra kentimizde 7’si özel olmak üzere 12 ağız ve diş sağlığı merkezi, 77 ağız ve diş sağlığı polikliniği, 860 diş hekimi muayenehanesi, 56 dal merkezi, 30 tıp merkezi, 566 hekim muayenehanesi, 40 Poliklinik hizmet veriyor. HEM HAVASI HEM SUYU
■ Başka avantajları var mı?
İzmir termal kaynaklarının sayısı bakımından, Türkiye’nin önde gelen illerinden biri… Denize kıyısı bulunan bir kent konumunda olması ve kaynakların çok derinde olmaması, İzmir’e termal turizmde avantaj sağlıyor. İzmir’de 7 adet termal tesis, ayrıca 4 adet yatırım belgeli termal tesis bulunuyor. Balçova ve Çeşme’de bulunan termal kaynaklar-
dan yararlanmak isteyen kişiler, uluslararası standartlardaki modern tesislerde konaklama hizmeti de alabiliyor. Ayrıca Bayındır, Bergama, Menemen, Urla, Seferihisar, Bayındır ilçelerimizde de termal turizmi için önemli olan şifalı sular bulunuyor. Özellikle kuzey ülkelerinden tekerlekli sandalye, koltuk değnekleri ile kentimize gelen turistler, yürüyerek ülkelerine dönüyorlar. Sağlık turizminin ikinci ayağını oluşturan turizme baktığımızda ise İzmir’in altyapısını anlatmaya çok fazla gerek yok. 300 gün güneşli iklimi, tarihi ve doğal zenginlikleri, her geçen gün sayısı artan kent otelleri, 50’ye yakın ülkeye yapılan direkt uçuş, yenilenen havalimanı ile tam bir tatil cenneti olan İzmir, sağlık turizmi için de her şeye sahip. ■ İzmir’in sağlık turizminde pazar payı ve hedefi nedir?
Türkiye’nin 2023 yılında sağlık turizmi hedefi yıllık 1 milyon yabancı hasta ve 20 milyar dolar sağlık turizmi geliri elde etmek. 300 gün güneşli iklimi, çok başarılı kamu ve özel hastaneleri ile devamlı gelişen sağlık kuruluşları ile İzmir de bu pastadan aldığı pay olması gereken seviyede değil. Hedefimiz çitayı yükseltmek. İzmir’in sağlık turizminde atılım yapmak için İnciraltı bölgesinin potansiyelini mutlaka değerlendirilmesi gerek. Bu bölgede; yapılacak hastane, sağlık merkezleri ve bunlara yönelik konaklama tesisleri ile İnciraltı sağlık kampusu haline getirilebilir. En çok hangi dallara talep var? Sağlık turistleri İzmir’e en çok kardiyoloji, onkoloji, beyin cerrahi, göz, plastik cerrahi, diş, ortopedi dallarında hizmet almak için geliyorlar. Ayrıca; İzmir başta Balçova’dakiler olmak üzere sahip olduğu termal kaynaklar İskandinav ülkelerinden de büyük rağbet görüyor. YAŞLI TURİZMİ ÖNEMLİ
■ Sağlık turizmini geliştirmek için neler yapılabilir?
Özellikle 2010 yılından sonra;
ülkemizde sağlıkta dönüşüm programının da etkisi ile Sağlık serbest bölgelerinin kurulmasına ilişkin mevzuat çalışmaları yapıldı. Bu çok olumlu bir adım oldu ve bunun sonucunda, Maliye Bakanlığı tarafından sağlık turizminin geliştirilmesi için vergisel bir takım avantajlar getirilmesi söz konusu oldu. Yakın bir zamana kadar ülkemizde sağlık turizmi denildiğinde akla hemen termal turizm ve medikal turizm geliyordu. Ancak; son yıllarda sağlık turizmi kapsamında üçüncü dal olarak Yaşlı ve Engelli Turizmi de girdi. Türkiye, termal kaynaklar açısından da çok şanslı. Ege Bölgesi de dahil olmak üzere her bölgemizde termal kaynak-
aday. Malezya, Hindistan, İran, Ürdün, Mısır ve Kuzey Kore’de Sağlık Bakanlığı bünyesinde; Tayland ve Singapur’da da Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Sağlık Turizmi Bi-
tirilmeli ve bunlara kolay istihdam imkanı yaratılmalı. Sağlık turizmi envanterinin çıkarılarak, potansiyelimizin yurt dışında etkin tanıtımı yapılmalı. Sağlık turizmi yapacak kurumlara ilişkin standartların belirlenmeli. Bu alandaki yurt içi ve yurt dışı toplantı, kongre ve organizasyonlara katılım sağlanmalı. En önemlisi ise Sağlık Turizmine ait mevzuat düzenlemeleri hayata geçirilmeli. ABD’de yaşayan Türkler Türkiye’ye gelip hem tatil, aile ziyareti hem de sağlık işlerini halletmek istiyorlar. Nasıl yol gösterilebilir? Amerikalı turistler ülkemiz turizmindeki turist profilinin çeşitlendirilmesi noktasında son derece önemli. Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin ABD’ye nazaran çok daha uygun fiyatlarla alınabileceği bir gerçek. Bunun için ABD’ye yönelik özel bir sağlık turizmi çalışması, tanıtımı yapılmalı. Özellikle Amerika’da yaşayan Türklerin tatillerini ülkemizde geçirmeleri, aynı zamanda da ailelerini görüp, tedavi olmalarının sağlanması için; Amerika’daki sosyal güvenlik kurumu ile Türkiye’deki sosyal güvenlik kurumunun benzer mevzuat çalışmaları ile uyumlaştırılması, Amerikalı doktorların Türkiye’deki sağlık kuruluşlarına sevk yapmalarına imkan tanınması ve Türkiye’de oluşan sağlık giderlerinin Amerikan Sosyal Güvenlik Kurumunca da ödenmesi gerektiğini düşünüyorum. ■ ABD heyeti İzmir’i ziyaret etti ve bir takım görüşmeler oldu. Bunun sonucunda olumlu adımlar atıldı mı?
lar bulunuyor. Ancak; sahip olduğumuz sıcak su kaynaklarımızı turizme tam olarak hizmet eder şekilde kullandığımızı belirtmek mümkün değil. Nitekim sıcak su kaynaklarımızın çoğu ülkemizde hala; çermik, kaplıca kültürü ile kullanılıyor. ■ Diğer ülkelerde durum nedir?
Dünyada, Panama, Brezilya, Costa Rica, Macarsitan, Malezya, Hindistan, Ürdün, Tayland, Singapur, Kuzey Kore, Almanya sağlık turizminin en yoğun olduğu yerler. Türkiye de bu ülkeler arasına girmeye
rimleri var. Bu örnekler aslında bize çok şey anlatıyor. ■ Peki nasıl atılım yapılacak?
Ülkemizde sağlık turizminde ivme kazanabilmemiz için; turizm sektörünü ilgilendiren tüm kurum ve kuruluşlar ile ilgili sağlık kuruluşlarının işbirliği yapması gerekiyor. Bu noktada; Sağlık ve Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere diğer ilgili bakanlıklar ile sağlık kurumları, seyahat acentaları, ulaştırma şirketleri, bilgi ve iletişim sektörü, bankacılık sektörü, konaklama ve eğlence sektörü ve inşaat sektörünün bu konuda paydaş olması ve işbirliği yapması gerekir. ■ Mesela?
Öncelikle bir Ulusal Sağlık Turizmi Politikası oluşturulmalı. Sağlık ve yabancı dil bilgisi yeterli ve fakat turizm ve iletişim yeteneği de kuvvetli olan hastabakıcı, sağlık teknikeri gibi ara elemanların yetiş-
Geçtiğimiz mayıs ayında, İzmir’e ABD Ticaret Bakan Yardımcısı Arun Kumar ve beraberindeki Medikal Teknolojiler Sektöründen Amerikalı işadamlarını ağırladık. Medikal Teknolojiler Sektöründe dünyada söz sahibi 17 Firmanın yetkililerinin İzmir’e gelişi büyük önem taşıyor. Çünkü bu firmalar Medikal Teknoloji konusunda yatırım imkânlarını araştırmak ve ortaklık görüşmelerinde bulunmak için şehrimize geldiler. İzmirli firmalarla çok sayıda ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdiler. İzmir tarafından da ABD’li firmalara yoğun ilgi vardı. Ben görüşmeleri izledim. ABD’li firmalar İzmir ve Türkiye’nin sağlık turizmi ile sağlık sektörü açısından potansiyelinin, zenginliklerinin tahmin ettiklerinden fazla olduğunu söylediler. Bu görüşmeler neticesinde oluşturulan işbirliklerinin somut sonuçlarını önümüzdeki aylarda hep beraber göreceğiz. Önemli olan Amerikalı firmalar tarafından gerçekleştirilen bu ziyaretin, İzmir’in sağlık sektöründe taşıdığı potansiyelin keşfedilmeye başlandığının kanıtı olması. Şehrimizin sağlık sektöründeki güçlü potansiyeli, ABD’nin teknoloji ve finansman gücü ile birleştiğinde ortaya çıkacak olan işbirliğinin verimli ve uzun vadeli olacağına inanıyorum.
SAKİN başlamasını beklediğimiz bir haftayı çok da sakin bitirmedik. Kırım endişesi ve jeopolitik endişesi bitti, bitiyor derken bu haftayı Musul/Irak endişesi ile sonlandırdık. Bu endişe petrolü 8 ayın en zirvelerine taşırken, piyasaların da son iki aydır en kötü haftayı geçirmelerine sebep oldu. S&P 500 ile Dow Jones, son iki aydır gördükleri en büyük haftalık zarar (S&P 500 %0.7 zarar, Dow Jones da %0.9 zarar) ile en uzun haftalık ralliye son vermiş oldular. Irak’tan gelen haberler cuma günü fiyat dalgalanmalarına sebep vererek yatırımcıları petrol fiyatlarına dikkat etmeye, borsadan elini eteğini çekmeye zorladı. Euro Pacific Capital isimli büyük yatırım şirketinde Baş Yatırım Uzmanı olarak çalışan Peter Schiff, ”Eğer para yapmak ve para kazanmak istiyorsanız ABD piyasalarını bırakın. Fed balonları yarattı, felakete sebep oldu, ABD’den çıkma vakti“ dedi. Bu yatırım uzmanına göre altın ons başına 5000 doları bulacakmış. Ama tüm paranızı altına yatırmayın. Sadece birazını, mesela paranızın %10-15’i altında kalsın. Mesela bazı müşterilerimin hisse senedi portföyünün %10’u altın madeni şirketlerine, yani hisselerine ait. Bunu tavsiye ediyorum, böylece altına yatırımın boyutunu artırmış oluyorlar. Schiff’in diğer sevdiği yatırım araçları arasında petrol, value stocks denilen “değer odaklı hisseler” ve gelişmekte olan piyasaların kağıtları var. ABD merkez Bankası Fed’i eleştiren Schiff, 2008 finansal krizinden daha kötü durumda olduğumuzu, çünkü Fed’in yarattığı balonlar yeniden ortaya çıktı ve Fed tahvil alım azaltılmasına başlasa da göreceksiniz bunu bitirmeyecektir mesajını verdi. Kötü para politikaları diye nitelendirdiği Fed politikalarının yarattığı konut balonlarının geri geleceğini öngörüyor. Bu hafta Fed yetkilileri, 3 yıllık para politikalarından adeta geri adım atarcasına, tahvil satışı ile ilgili endişelerini kaydettiler, belirttiler. Bu satışların uzun vadeli faiz artışlarına sert darbe vuracağını, artışların sert olabileceğini söylediler. Dünya Bankası çarşamba günü global büyüme oranlarını, ABD, Çin ve Rusya’nın büyümelerini aşağıya çekinde piyasa oyuncuları ilk defa gerçeklerle kendilerini karşı karşıya hissetmişti. Dünya Bankası ABD’nin büyümesini %2.8’ten %2.1’lere çekip, global büyümeyi de %2.8’lere düşürdü. Bunun üstüne perşembe günü Irak ordusunun başarısızlığı, Obama’nın özellikle kamuoyu ve Cumhuriyetçiler tarafından dış politika başarısızlığı ile birleşince, Kongre’deki tüm Cumhuriyetçiler, Obama’yı eleştirdi ve suçladı. Obama, havadan saldırıyı göz ardı etmiyoruz, gerekirse müdahale ederiz dedi ama Arizonalı Senatör John McCain, oradaki ABD’li askeri gücün üç sene önce geri çekilmesi en başta hataydı dedi. Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner de Suriye, Mısır ve şimdi de Irak’taki krize Obama’nın politikası veya politikasızlığı, onun uyuduğunu gösteriyor. Zira Bağdat’tan sadece 100 mil ötedeler. Uyan mesajlarını canlı yayında gönderdi. Zaten rehin takası ile popülaritesi yoklamada %43’e düşen Obama şimdi de bu Irak meselesi ile karşı karşıya kaldı. Onun üstüne perakende satışlar da perşembe günü, sürpriz şekilde zayıf gelip sadece +%0.3’lük artış (beklenti %0.6 iken) gösterince piyasaların tadı komple bozuldu. Irak endişesi ile çıkan petrol fiyatları da en çok havayolları sektörünü Delta Airlines gibi şirketlerin hisselerinin çökmesine sebep oldu. Tek iyi haber, 2014 mali yılı içinde ABD bütçe açığının 130 milyar dolara düşmesi oldu. Mayıs 2013’ten beri %6 aşağıda olan bu veri daralmaya devam ediyor. 2009’da rekor seviyeye gelip 1.4 trilyon doları bulan bu açık, Obama başkanlığı altında ilk defa 1 trilyon doların altına düşmüştü. Açılan yeni iş sahalarını gösteren JÖLTS isimli veri, de Eylül 2007’den beri 7 yılın en üstüne gelmiş, 289 bin artıp, yıllık bazda 4.46 milyona ulaşmıştı. Bu da bu haftanın nadir iyi gelen haber ve verileri arasında, ama Fed Başkanı Janet Yellen’in dikkatle izlediği bir veri olduğu için önem arz ediyor. Son olarak şirket haberleri arasında belki en önemlisi Apple’ın 7’ye bir bölünüp 646 milyon dolardan 90’lara düşmesi ve Apple’ın yeni bir yatırım jenerasyonunu cezbetmesi ile Citigroup’un 2008 finansal krizi sorumlulularından İpoteğe dayalı menkul kıymetler tahvilleri gibi toksik enstrümanları satması yüzünden ABD hükümeti tarafından 10 milyar dolar cezaya çarptırıldığının cuma akşamı açıklanması oldu. Haftaya göz atarsak, beklenen en önemli veriler arasında Empire Manufacturing, yani NY bölgesi imalat verişinin 19’lardan 15’lere düşmesi ile TÜFE fiyatları (beklentiler yatay-+%0.2), sanayi üretimi, kapasite kullanımı, ama en önemlisi Fed’in 18-19 Haziran’daki politika toplantısı olacaktır. Bu toplantıda Fed’den Hazine tahvil alımlarını 25 milyar dolardan 20 milyar dolara, ipoteğe dayalı menkul kıymet bonolarını da 20 milyar dolardan 15 milyar dolara düşürmesi ve faiz oranlarını da %0.25’lerde tutması bekleniyor. Benim beklentim de savaşsız, endişesiz, bol kazançlı huzurlu haftalar…
Güncel
18 Haziran 2014 Cumartesi
Muhalefetin Köşk adayı Türkiye’yi salladı Mısır’dan Köşk adaylığına uzanan hikaye
Ana Muhalefet Partisi ve MHP’nin çatı adayı belli oldu. CHP ve MHP İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu isminde anlaştı. Ancak İhsanoğlu’nun adaylığı Türkiye’de şok etkisi yaptı
C
ANKARA - POSTA212
HP ve MHP’nin, cumhurbaşkanlığı çatı adayı konusunda İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu isminde anlaşmaları Türkiye’de şok etkisi yaratarak birçok kesimden farklı yorumlara ve eleştirilere neden oldu. Ekmeleddin İhsanoğlu, açıklamanın ardından Twitter’da dünya çapında TT listesine 30 dakika içinde 1 numaradan girdi. CHP-MHP’nin ortak adayının Ekmeleddin İhsanoğlu olmasının ardından özellikle CHP’nin tabanından sosyal medyadan tepki yağdı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir değişik siyasal partileri, sivil toplum kuruluşları, sendikaları, sanatçıları ziyaret ettiklerini, onların görüşlerini aldıklarını belirterek şöyle dedi: “Herkesin kabul edebileceği, üzerinde uzlaşabileceği, saygınlığı olan, temizliği, dürüstlüğü olan, bilgisi, birikimiyle zarafeti ile herkese örnek olacak bir ismi Sayın Genel Başkana sundum. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu. Demokraside yeni bir olaya tanıklık ediyoruz. Büyük bir uzlaşmayı sağlamaya çalışıyoruz. Kavgadan uzak, barıştan, huzurdan yana bir süreci başlatmak istiyoruz.”
İHSANOĞLU’NA CHP’Lİ VEKİLLERDEN TEPKİ... Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin Cumhurbakanlığı için anlaşmaya vardığı çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu’na CHP içinden tepkiler yağdı. Özellikle Hüseyin Aygün, Melda Onur, Gökhan Günaydın, Nur Serter gibi ulusalcı veya sol kanat milletvekillerinin büyük tepki gösterdiği İhsanoğlu, daha şimdiden CHP tabanını bölecek gibi gözüküyor. CHP’li Gökhan Günaydın da Twitter hesabından, “Yağmurdan kaçınmak için bu çatının altına girilmez; bu çatı şakır şakır akar” diye yazarak tepkisini gösterdi. CHP İstanbul Milletvekili ve eski müftü İhsan Özkes ise “Ne diyeyim, hayırlı olsun. İsmi geçenlerden biri değildi, beklenmedik bir isim oldu” demekle yetindi. MHP MEMNUN MHP Lideri Devlet Bahçeli ise bu önerinin titiz ve partiler üstü bir çalışmanın sonucu olarak olgunlaştığını belirterek, MHP’nin de bu isim üzerinde bütünleştiğini söyledi. Bahçeli, “Sayın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının Türkiye’de çok değerli şahsiyetler bulunmakla beraber, değerli bir ismi önermesi bizi memnun etmiştir. Bu isim etrafında da çalışacağımızı belirtmek istiyoruz” dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “CHP’nin yaptığı öneri çerçevesinde MHP’nin uygun gördüğü bu adaya AK Parti’ye oy vermiş insanların da Saadet Partisi’ne, BBP’ye, Demokrat Parti’ye oy vermiş insanların da rahatlıkla ‘beni temsil edebilir’ diyeceğine inanıyoruz. AK Parti’ye oy vermiş insanların Ekmeleddin İhsanoğlu’nu kaliteli ve olumlu bir cumhurbaşkanı adayı olarak göreceklerini düşünüyorum” şeklinde anlaşmaya destek verdi.
“AK PARTİ KAZANACAK” Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “AK Parti Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacaktır. Ak Parti kimi aday gösterirse milletimiz onu seçecektir. İhsanoğlu’nu tanıyorum. Bir bilim adamıdır, Kahire’de doğmuştur ama aslen Yozgatlı bir aileye mensuptur. Bahçeli ve Kılıçdaroğlu kapı kapı dolaştılar, binde bir oy alan partilere bile gittiler. Sonunda iki partimiz bir isim üzerinde anlaşmış gibi görünüyor. Peki ya diğer partiler? MHP ’de bu şahıs ile ilgili itiraz yok ama CHP ’de saygı sınırlarını da aşabilen tepkiler var” açıklamalarında bulundu. “TAKLİTLER ASLINA HİZMET EDER” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP ve MHP’nin üzerinde uzlaşmaya vardığı çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu’nun tabanda sorun olacağını ifade ederek, “Kendi siyasi atmosferlerinde aday bulamadılar, gittiler İhsanoğlu’nu buldular, hayırlı olsun. Muhafazakar camiadan medet ummaları oradan birine sarılmaları
Trollendik! CHP’li milletvekili Melda Onur da, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin uzlaştığı çatı adayı hakkında farklı bir tepki verdi. CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, Twitter hesabından, “İhsanoğlu toplantıda konuşulan profile uymuyor… Arkadaşlar kabul, trollendik!” diye yazdı.
onları kurtarmayacak. Bütün taklitler aslına hizmet eder. Aslı varken niçin başkasına oy verilsin. Kesinlikle Cumhurbaşkanlığı seçimi 10 Ağustos’ta birinci turda biter. İster Erdoğan ister Gül aday olsun, birinci turda biter” sözleriyle durumu değerlendirdi.
“ZORAKİ BİR İSİM” TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, çok daha sert ifadeler kullanarak, “Kılıçdaroğlu bu ismi buldu, bence bu ismi birisi kağıda yazıp eline vermiştir. Yolda karşılaşsalar kesinlikle Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin Bey’i tanımaz, hiçbir özelliğini de bilmez. Soyadını da söyleyemiyor, İslamoğlu diyor. Bu zoraki bir nikah, zoraki bir isim” şeklinde eleştirdi.
HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, “Başbakandan kurtulmak için onu köşke yollamaya çalışıyorlar. O nedenle de bu adayı çıkardılar” diyerek sağın karşısına halkın adayını HDP’nin çıkaracağını söyledi. Kaplan, İhsanoğlu’nu n CHP içinde de ciddi tartışma yaratacağını söyledi. Kaplan, “Bir İslamcının karşısına İslamcı aday çıkararak seçim alacaklarını zannediyor aslan sosyal demokratlar. Ama bu adayın CHP içinde çok ciddi tartışma yaratacağına inanıyorum” dedi. İhsanoğlu ise yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk defa halkın
“DESTEKLEMEMİZ ZOR” HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise, “Büyük olasılıkla kendi adayımızı çıkaracağız. MHP’nin de kabul ettiği bir adayı desteklememiz zor gözüküyor” dedi.
‘Siyasal İslama açılma devri’ CHP içinden ilk çatlak ses CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’den geldi. Twitter hesabından bir açıklama yapan Aygün, “İslam Örgütü eski başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı CHP’nin ‘sağa açılma’sının bir devamı; şimdi ‘siyasal İslam’a da açılma’ devri” diye yazdı.
En sert tepki Serter’den geldi Ekmeleddin İhsanoğlu ismine en sert tepki ise Deniz Baykal’a yakınlığıyla bilinen İstanbul Milletvekili Nur Serter’den geldi. “CHP’ye gönül vermiş insanların şu anda içleri kan ağlıyor. Bu kadarını bu yönetimden beklemiyorduk” diyen Serter, “Böyle bir adayın gösterilmiş olmasından CHP milletvekili olarak son derece üzgünüm ve utanç içindeyim. CHP, 90 yılı aşkın süredir devam eden mücadelesini, ilkelerini, ideolojisini bir kenara
atmış ve ortak aday olarak ileri sürmüş olduğu bu ismi, başbakanla aynı kulvarda koşan bu insanı aday göstererek yarışa girmiştir. Ben 90 yıllık mücadelenin sıfırlandığını ve CHP’nin bağrına bir hançerin saplandığını düşünüyorum. Son derece üzüntülüyüm. Bu adayı gerçek CHP’lilerin Atatürk’e Atatürk ilkelerine ve Altı Ok’a gönül vermiş olanların içlerine sindirmelerinin mümkün olmadığını da çok açık olarak biliyorum” diye konuştu.
oyları ile yapılacağı bu dönemde böylesine büyük bir uzlaşmanın gerçekleşmiş olmasının Türkiye’de demokratikleşme süreci açısından çok önemli bir dönemeci belirlediğini kaydederek, CHP ve MHP’nin bu konudaki ortak kararını saygı ve teşekkür ile karşıladığını ifade etti.
1943 yılında Kahire’de doğan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Mısır Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olduktan sonra El Ezher Üniversitesi’nde akademik hayata başladı. İhsanoğlu, Kahire Milli Kütüphanesi’nde ve Ayn Şems Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlı kültürü ve edebiyatı ile ilgili araştırma ve eğitim çalışmaları yaptı. 1974’te Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, İngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yapan İslamoğlu, 1984’te profesör unvanı aldı. İhsanoğlu, 24 yıl boyunca İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin Genel Direktörlüğü’nü yürüttü. Bu görevinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü ile Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun Başkanlığını ve İstanbul Üniversitesi Bilim Tarihi Müze ve Dokümantasyon Merkezi Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1 Ocak 2005’te İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri olan İhsanoğlu, örgütün seçimle göreve gelen ilk genel sekreteri ve ilk Türk genel sekreteri olma özelliklerini de taşıyor. İhsanoğlu, 2013 yılının sonunda görevini İyad Medeni’ye devretti. UNESCO ve Harvard Üniversitesi’ndeki görevlerinin yanı sıra milli ve uluslararası birçok bilim kurumunun üyesi olan İhsanoğlu, bilim ve eğitim tarihine katkı ve hizmetlerinden dolayı birçok ödül aldı. İhsanoğlu, Ürdün Birinci Derece İstiklal Madalyası, İKÖ Şeref ve Liyakat Sertifikası ile Mısır Cumhuriyeti Liyakat Nişanı ile ödüllendirildi. İhsanoğlu, 2000 yılında ise Türkiye Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi oldu. 2008’de Uluslararası Bilim Tarihi Akademisi tarafından Koyre Madalyasına layık bulundu. 2009 yılında Mısır Cumhuriyeti Sanat ve Kültür Nişanını, Malezya’da en üst sivil unvan olan Tansri unvanını ve 2010 yılında “İslamofobiye karşı verdiği mücadele ve Keşmir konusundaki çabaları” nedeniyle Pakistan’da en yüksek unvan olan Hilali Pakistan unvanını aldı.
İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu
Güncel
18 Haziran 2014 Çarşamba
Musul krizi yasayı iptal ettirdi ABD Kongresi Dış ilişkiler Komitesi, önümüzdeki hafta Türkiye’deki ‘Kiliseleri Denetleme Yasası’nı görüşecekti. Ancak, Irak’taki gelişmeler ve IŞİD’in pek çok bölgeyi ele geçirmesi görüşmeleri erteletti İLİŞKİLERE YENİ YÜK İkinci olarak ise, bu yasa tasarısı, zaten ilişkilerin pek de iyi gitmediği Türkiye ile ilişkilerde yeni sorunlar ortaya koyabilecek. Nitekim Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği ve Türkiye adına lobi yapan şirketler, bu yasa tasarısına karşı çalışmalarını sürdürüyor.
İLHAN TANIR NEW YORK-POSTA212
K
ongre’nin Dış İlişkiler Komitesi önümüzdeki hafta Türkiye’deki ‘Hıristiyan Kiliseleri’ni Denetleme Yasası’ isimli bir yasayı görüşecekti. Ama ABD Temsilciler Meclisi’nin Dışilişkiler Komitesi’ndeki bir milletvekili, pazartesi sabahı Komite Başkanı Ed Royce’a ‘Musul’da yüz civarında Türk vatandaşı rehine olarak alınmışken, böyle bir yasa görüşülmemeli’ diyerek itiraz etti. OYLAMA DA ERTELENDİ Komite başkanı Royce’un da oluruyla, yasa görüşmesi tarihi belirsiz bir zamana ertelendi. HR 4347 olarak tanınan yasa tasarısı hakkında, çarşamba günü sabah saat 10’da Komite’de bir de tartışma düzenlenecekti. O tartışmadan sonra da yapılacak oylama da ertelendi. YAPTIRIM GÜCÜ OLACAKTI Yasa Tasarısı, Komite’nin Cumhuriyetçi Partisi’ne mensup olan başkanı Ed Royce ve Demokrat Parti’nin kıdemli lideri Eliot Engel tarafından ilk kez mart ayında imzaya açılmıştı. Bu girişim, bir yasa tasarısı olduğu için, Ermeni olayları ile ilgili olarak getirilen diğer önergelerden bazı farklara sahip. Önergelerin hiçbir şekilde yaptırım gücü bulunmazken, yasaların ise yaptırım güçleri bulunuyor. Bu yasa tasarısı, Komite’de kabul edilirse, daha sonra Genel Kurul’a inecekti. 4347 sayılı yasa tasarısında, Kongre, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan, yıllık olarak Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta bulunan kiliselerin durumlarını rapor halinde sunulmasını mecbur hale getiriyor. Bunun yanı sıra, Senato’nun da
Dışilişkiler Komitesi’nde aynı yasa tasarısının görüşülmesi ve Senato Genel Kurulu’nda geçmesi gerekiyordu. Temsilciler Meclisi’nde olmasına rağmen yasanın Senato’da böyle bir versiyonu bulunmuyordu. YASANIN HEDEFİ? Yasanın asıl hedefi ise, halen Türkiye devletinin elinde bulunan ve Hıristiyan topluluk ve vakıflara geri verilmemiş veya açılmasına müsaade edilmemiş kilise ve topraklarının geri verilmesi için bir baskı momentumu oluşturabilmekti.
Çarşamba sabahı yapılacak Kongre görüşmesinde the Fletcher Üniversitesi’nden Elizabeth H. Prodromou ile Sözde Ermeni Soykırım Programı Merkezi’nde Koordinatör olduğu ifade edilen Khatchig Mouradian konuşmacı olarak katılacaktı. Kongre kaynağının POSTA212’ye söylediğine göre, bu yasa tasarısının ileride tekrar gelme imkanı kuvvetli. Ama kesin bir tarih yok. PERDE ARKASI: Kongre’deki Dış İlişkiler Komitesi’ne gelen ‘Hıristiyan Ki-
liseleri’ni Denetleme Yasası’ ile gelişmelerin perde arkasını, Kongre’de Türkiye konularını da yakından izleyen bir kaynak POSTA212’ye aktardı. Kaynağın bildirdiklerine göre, HR 4347’den öncelikle Heybeliada’da bulunan Ruhban Okulu’nun yeniden açılması için yeni bir yol olarak görülüyor. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI KARŞIYDI Yasa tasarısı ile ilgili bir başka konu ise ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bu yasadan mem-
nun değil. Bu yasanın çıkmaması için ciddi bir gayret de gösterdi Dışişlerindeki Türkiye Masası yetkilileri. Bunun nedenlerinden ilki, Türkiye’deki kiliseleri ve varlıklarını denetleme ile bir rapor haline getirmek ve bunların durumlarını inceleyebilmek çok ciddi bir çalışma ve bütçe gerektiriyor. Bu çapta, Türkiye’nin 81 iline gidecek ve rapor tutacak bir çalışmanın mecbur tutulması, Dışişleri Bakanlığı yetkililerini ‘çileden çıkarıyor.’
4347 YASA TASARISI VE ERMENİ ÖNERGE İLİŞKİSİ Kongre kaynağının verdiğin bilgilerin en kritiği ise 1915 konulu Ermeni önergeleri ile şu an Komiteye gelmiş kiliseler ile ilgili 4347 sayılı yasa tasarısı arasındaki ilişki. Aslında sadece 4347 numaralı yasa değil, Türkiye’deki ifade özgürlüğü, Twitter ve Youtube yasakları ile ilgili de bazı önerge ve yasa tasarıları Kongre’de yakın zamanlarda gündeme gelmişti. Türkiye aleyhine gelen ve gelmeye devam edecek olan bu tasarıların iki ana nedeni var. Birincisi Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümeti ile ilgili olarak giderek artan hoşnutsuzluğun yansıması. İkinci olarak ise, Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in, hiçbir yaptırım gücü olmayan ve ‘merasimsel’ olarak bilinen önergelere karşı prensip olarak karşı durması. Bundan dolayı da hem Dışilişkiler Komitesi Başkanı Ed Royce, hem de kıdemli Demokrat Eliot Engel’in desteklediği sözde Ermeni ‘Soykırım’ önergelerinin önü Komite’de şimdilik kapandı gibi görünüyor. Bu şekilde kendi bölgelerinde ciddi bir Ermeni-Amerikan diasporasına sahip Kongre’nin ileri gelen bu üyeleri de, Ermeni önergeleri yerine, yaptırımı da olan ve Ermeni toplumununkiliselerini de kapsayacak olan bu tür yasa tasarılarına yoğunlaşmış durumdalar.
‘Orman yangınını tutuşturduk’ CHP’li Şafak Pavey, hükümetin Ortadoğu politikasını eleştirerek, “Hep uyardık ama kulaklar tıkalıydı. Suriye’ye benzin dökmek söndürülmesi yıllar değil yüzyıllar alacak bir orman yangınını tutuşturmaktı. Bölge tutuştu” dedi
DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
C
HP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, POSTA212’ye yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Ortadoğu politikasını değiştirmek ve kontrol edilemez tehlikeye karşı NATO’ya sığınmak zorunda olduğunu; çünkü yaratılan canavarın kontrolünü kaybettiğini söyledi. Pavey, Türkiye’nin Ortadoğu politikasını eleştirerek “IŞİD’i ve desteklediği diğer cihatçı örgütleri yöneteceklerini sanmışlardı ama görüldüğü üzere yönetmek bir yana, daha ellerinden diplomatlarımızı, vatandaşlarımızı almayı bile başaramadılar” diye konuştu.
“HEP UYARDIK AMA KULAKLAR TIKALIYDI” Son günlerde İslamcı militanların, Irak ve Suriye çapındaki ilerleyişini ve bunun Türkiye’ye yansımasının nasıl olacağını değerlendiren CHP Milletvekili Şafak Pavey, “Hep uyardık ama kulakları tıkalıydı. Suriye’ye benzin dökmek söndürülmesi yıllar değil yüzyıllar alacak bir orman yangınını tutuştur-
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
YIL: 2 SAYI: 57
18 Haziran 2014 Çarşamba
POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA YAYINCI CAN KAMİLOĞLU
İMTİYAZ SAHİBİ EKMEL ANDA
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
AHMET RAVALI
maktı. Bölge tutuştu” dedi. Ortadoğu’daki merkezi devletlerin fiilen ortadan kalkmış durumda olduğunu belirten Pavey, “Irak ve Suriye fiili olarak üçe bölünmüş durumda. Sünniler, Şiiler ve Kürtler... Türkmenlerin ve Müslüman olmayan toplulukların ise bölgede hiç yeri yok, Türkmenler mezheplerine göre bu gruplardan birine aitler. Eğer seküler Türkmenseler, Müslüman olmayan topluluklar gibi Kürtlerle daha korumacı bir ilişki içindeler” diye konuştu.
BAŞARISIZ ORTADOĞU POLİTİKASI Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nın Ortadoğu politikasının başarısız olduğunu vurgulayan Pavey, “Davutoğlu’nun Ortadoğu politikası merkezi hükümetleri mezhep hattını ateşleyerek indirmeye göre düzenlemişti. Dolayısıyla başardığını söylemeliyiz. Elbette, Irak-Suriye cehenneminde Davutoğlu ana etken değil ama transfer ettiği sınırsız para, silah ve cihadçı transferi ile kendisi de bu durumun hayli etkin bir parçası. Ama artık Or-
tadoğu politikasını değiştirmek zorunda ve büyük kontrol edilemez tehlikeye karşı; “faiz lobisi, dış güçler“ gibi hükümet için ölümüne düşman merkezlerini temsil eden NATO’ya sığınmak zorunda. Çünkü kendi yarattığı canavarın kontrolünü kaybetti. IŞİD’i ve desteklediği diğer cihatçı örgütleri yöneteceklerini sanmışlardı ama görüldüğü üzere yönetmek bir yana, daha ellerinden diplomatlarımızı, vatandaşlarımızı almayı bile başaramadılar” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“SİZ DERİN BİÇİMDE BULAŞIRSANIZ…” “Siz bir bölgeye “derin” biçimde bulaşırsanız, başkaları da size aynı “derinlikte” bulaşırlar. Ben, sadece mezhep ayrımcılığı güden hükümetlerin bugünkü İŞİD istilasına yol açtığını düşünmüyorum. Mezhep ayrımcılığı ve mezhebi bölünmeye dayalı toplumsal parçalanma o denli güçlü ki; siyasi oluşumlar ve hükümetler ancak bu nefret ve ayrımcılığı tatmin ettikleri ölçüde var-
lık bulabilirler. 2004 ten bu yana Irak’a bakın. 1 milyon insan öldürülmüş. Bunu güne dağıtırsanız günde 273 insan demektir bu. Nasıl dehşetengiz bir mezhep kırılması olduğunu daha net ne anlatabilir ki!”
BAYRAĞIN YUKARI ÇIKARILMASI DAHA ÖNEMLİ Türkiye’nin gündemini sarsan bayrak indirme olayıyla ilgili olarak toplumsal patlamalara yol açabilecek kışkırtıcı eylemlere karşı sağduyulu olmamız gerektiğinin altını çizen Pavey, şöyle konuştu: “Bayrak olayına pek çok kişi çeşitli tezlerle yaklaştı. Barış sürecini provoke etmekten, PKK’nın Apo’ya mesajına kadar birçok şey söylendi. Tamamen münferit bir eylem de olabilir. Benim için bayrağın yukarı çıkarılması çok daha değerlidir. Mesela olimpiyatlarda ya da Nobel bilim ödüllerinde göndere çekilse hissedilecek gurur tavana vurmaz mı? Bence o bayrağı indiren genç bile o gurura mutlaka katılır”
HABER KOORDİNATÖRÜ
HALDUN ARMAĞAN YAYIN DANIŞMANI
AHMET BUĞDAYCI HABER MERKEZİ - EDİTÖRLER MEHVEŞ KOÇAK, ADNAN ONARAN, HÜSEYİN TUNCER, DİLEK ESKİ BEZİRKAN, ERTAN BEZEN, AYSEL TAPAN, MELİKE AYAN, DEMET DEMİRKAYA, SONER MEZGİTÇİ, SERKAN KALFA, DOĞUCAN CÖMERT, JOHNPAUL JASON, BABÜR AKSÜYEK, BANU ÖZTÜRK WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR REKLAM TEMSİLCİSİ BARIŞ TUNCER İDARİ MÜDÜR
MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 347 730 42 36 - 844 368 91 96 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM
abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com
POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR
Güncel
18 Haziran 2014 Çarşamba
Ermeni Diasporası baskıya devam ediyor Yaz dönemine girmeye yakın bir süreçte, Kongre ve Senato’da Ermeni Diasporası baskıya devam ediyor. Kongre Üyesi Ed Royce, Ermeni Yasa Tasarısı’nı Komite’ye getirmek için yoğun çaba harcıyor NEW YORK - POSTA212
Türkiye’ye Kongre’den 2015 için iyi haber Türk dostu olarak bilinen Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in, seneye yapılacak seçimlerdeki en büyük rakibi Eric Cantor Virginia’da kaybetti İLHAN TANIR NEW YORK-POSTA212
A
merika Kongresi Temsilciler Meclisi’nin Başkanı John Boehner’in Türkiye’nin politikalarına yakın olduğu biliniyor. Boehner, başkanlığa geldiği 2010 yılının kasım ayından beri de, Temsilciler Meclisi’nde 1915 Ermeni olaylarıyla ilgili önergelerin Kongre’nin Dışilişkiler Komitesine gelmemesi de rastlantı değil. Bu durum, doğrudan Boehner’in yaklaşımının bir sonucu. Boehner, merasimsel olarak adlandırılan ve hiçbir yaptırım gücü olmayan önergelerin komitelerin önüne gelmesine karşı çıkıyor. Buna benzer şekilde, tarihi olaylarla ilgili tasarıların da tümüne karşı çıkıyor. Bu tür yasaların zaten oldukça hantal çalışan Kongre’yi daha da etkisizleştirdiğine, ayrıca uluslararası ilişkilerde ABD’nin ilişkilerini bozmaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyor. Stratejik olarak da, Cumhuriyetçi kanadın geleneği olan, realist-ulu-
sal çıkarları düşünerek, insan hakları konularını öne çıkarmamakta kararlı bir pozisyonun yansıması bu.
Boehner’in Rakibi Kaybetti Boehner’in, önümüzdeki yıl için ise Temsilciler Meclisi başkanlığı özellikle Cumhuriyetçiler’in Çoğunluk lideri olan, iki numara Eric Cantor tarafından tehdit ediliyordu. Çay Partisi adayı olarak da bilinen Eric Cantor, ön seçimlerde, Virgina’daki rakibi ve muhafazakar Dave Brat’e karşı kaybetti. Böylece Cantor, kasım ayında Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmak şansını yitirdi. Bu şekilde Cantor, bağımsız olarak adaylığını koyabilir ama seçilmesi oldukça güç görülüyor. Diğer taraftan ise Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’nin yanında Senato’da da çoğunluğu kasım ayında kazanacak beklentisi güçleniyor. Senato’da da Cumhuriyetçiler’in çoğunluğu kazanması halinde de, bu yine Boehner’in artı hanesine yazılacak. Bütün bunlar, özellikle Boeh-
ner’in karşısında çok güçlü bir aday olması beklenen Cantor’ın kaybetmesi, Boehner’in 2015 yılında da meclis başkanı olarak kalması şansını oldukça artırdı. Bu şekilde, Ermeni Diaspora ve lobilerinin yıllardır hazırlandıkları 2015 yılında, Meclis’in başında Türkiye’nin argümanlarına destek veren Boehner kalacak gibi. Ankara’da Boehner: Endişelenmeyin Boehner, geçtiğimiz nisan ayında Ankara’ya gelmiş ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile de görüşmüştü. Görüşmede, ABD Senatosu Dış İliş-
kiler Komitesi’nde onaylanan, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını destekleyen karar tasarısı da gündeme gelmişti. Boehner, tasarıyla ilgili olarak sorulan bir soruya karşılık şunları söylemişti: “Amerikan Kongresi’nde yaklaşık 24 yıldır görev yapıyorum. Ermenilerle ilgili konu, zaman zaman gündeme geliyor. 24 yıl içinde hep söylediğim şey şudur: Biz yasa koyucuyuz, biz tarih yazan kişiler değiliz. O nedenle endişe etmeyin, Kongre bu konuya dâhil Amerika Temsilciler Meclisi’nin Başkanı olmayacaktır. Biz taJohn Boehner rihi yazmıyoruz, tarihçi değiliz.”
A
merikan Kongre Başkanı John Boehner Cumhuriyetçiler olduğu sürece Türkiye aleyhine Kongre Genel Kurulu’na aleyhte tasarı gelmeyeceği sözü verse de, Kaliforniya’dan Kongre Üyesi olan ABD Kongre Dış İlişkiler Başkanı Ed Royce, Ermeni Diasporası’na sözü olduğu için Türkiye aleyhine tasarıları Komite’ye getirmek için çabalıyor. 18 Haziran günü saat 10’da HR4347 adli Hıristiyanların mal ve mülk olmak üzere azınlık konusundaki aleyhte tasarının görüşülmesi ertelenirken, haziran ayı veya temmuz başında bu tasarının gündeme gelmesi bekleniyor
Aynı şekilde, Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nden geçen SR410 tasarısının Genel Kurul’dan geçmesi için Senatör Carl Levin ve Michael Bennette meslektaşlarına destek olun çağrısında bulundu. Yaz dönemi olmasına rağmen Ermeni ve Rum lobileri yoğun olarak çalışmalarını hızlandırırken, Türk Amerikan toplumu liderlerinden Ali Çınar, "Yaz uykusuna yatmayalım, mümkün olduğunda Yerel ve Federal Temsilcilerle görüşmeler yapmaya özen gösterelim” mesajında bulundu.
Kongre’de Türkiye Aleyhtarı 10 Teklif Bulunmakta A. Yunanlılarla ilgili: (Hepsi Temsilciler Meclisi’nde) 1. H.Res. 187 (Bilırakış) Kıbrıs - 17 destekçi 2. H.Res. 188 (Bilırakış) Papaz Mektebi - 38 destekçi (bu tasarı H.R. 4347 kanun önergesine geçti) 3. H.Res. 136 (Sarbanes) “Ekümenik Patrik” - 18 destekçi 4. H.Res. 308 (Sarbanes) Kıbrıs - 34 destekçi B. Ermenilerle ilgili: (İkisi Temsilciler Meclisi’nde, biri Senato’da) 5. H.Res. 227 (Valadao) Sözde Ermeni “jenositi” - 51 destekçi 6. S.Res. 410 (Menendez) Sözde Ermeni “jenositi” - 10 destekçi 7. H.R. 4347 (Royce) Türkiye’deki Hristiyan malları ile ilgili- 13 destekçi C. Türkiye’de basın ve internet ile ilgili üç tasarı (Biri Temsilciler Meclisi’nde, ikisi Senato’da) 8. H.Res. 532 (Eshoo -Ermeni asıllı) - İnternet hürriyeti - 28 destekçi 9. S.Res 403 (Murphy) İnternet hürriyeti - 2 destekçi 10. S.Res. 447 - (Menendez) Basın hürriyeti
1915’in 100. yılı yaklaşırken İsrail ve Ermeni ilişkileri tartışılıyor
Çan, Ezan ve Hazar sesi Uluslararası Holokost Anma İttifakı Türkiye Temsilcisi Ertan Tezgör, 1915 olaylarının 100. yılı yaklaşırken Türkiye’de gayrimüslimlere yönelik sevginin tekrar kazanılması gerektiğini söylüyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
İ
srail ile Türkiye arasında uzun süredir beklenen tazminat mutabakatı yeniden ertelenirken Türkiye, Yahudi karşıtlığına (anti semitizm) karşı mücadelesine hız verdi. Uluslararası Holokost Anma İttifakı (IHRA) Türkiye Temsilcisi Ertan Tezgör, Türkiye’nin henüz gözlemci olduğu ittifaka 2018’de tam üye olmayı hedeflediğini açıkladı. Tezgör, Türkiye’de gayrimüslimlere yönelik sevginin tekrar kazanılması gerektiğini söyledi. 1915 olaylarının 100. yılı yaklaşırken, Yahudilerin Ermeni iddialarına ‘moral’ açıdan yaklaştığını söyleyen Tezgör, Ermeni iddialarıyla ilgili Batı dünyasında oluşturulan algıları yok etmenin zor olduğunu belirtti. Türkiye’nin IHRA içerisindeki Müslüman tek ülke olduğuna da işaret eden emekli Büyükelçi Tezgör, Yahudi kuruluşlarının Türkiye’den vazgeçmelerinin “kuruluş felsefelerine aykırı” olacağını savunurken, Ermeni ve Yahudi lobilerinin yakınlaşmasında Türk-İsrail ilişkilerinin belirleyici olduğunu belirtti. Türkiye’nin Erivan açılımının temellerini Tiflis Büyükelçisi olarak
görev yaptığı dönemde atan Tezgör, Ermeni iddiaları için şu değerlendirmeyi yaptı: “2007 yılında Ermenistan Başbakanı Andranik Margaryan’ın cenaze törenine gittim. Ardından da Sarkisyan’ın yemin törenine gittim. İki ülke arasındaki futbol maçına da gittim. Tüm temaslarımda 1915’de ne olduğunu bir kez daha düşünmemiz gerektiğini Ermeni muhataplarıma söyledim. Onların da düşünmesi gerek. Biz 800 yıl beraber yaşadıktan sonra, Anadolu’da, Doğu Anadolu’da her yerde, Ortaköy’de çan, ezan, hazan sesi yüz metre arayla duyulurken, ne oldu da 1915’de bu tarihimizden vazgeçtik? Ne oldu da böyle bir felaket ortaya çıktı ve bunun tek sorumlusu biz miyiz? Ermeni arkadaşlarıma da söyledim, ‘yargısız infaz uyguluyorsunuz, başkalarını da yargılamanız gerekmez mi?’ 800 yıllık birliktelik 1-2 yılda nasıl yok edildi? Acaba bizde kabahat var mı? Tabii ki var. Ama her olayı kendi koşullarında değerlendirmek lazım. Hiçbirimizin eli tamamen temiz değil.
TEK MÜSLÜMAN ÜLKE TÜRKİYE IHRA’nın Stockholm deklarasyonu ile temellerinin atıldığını anımsatan Tezgör, ittifakın şu an 31 üyesi ve 5 gözlemcisi bulunduğunu anımsat-
tı. Tezgör, Türkiye’nin, 2008’den bu yana IHRA’ya gözlemci olduğunu ve 2018’de de tam üyeliği hedeflediğini söyledi. Tam üyelik için ise çalışmaların sürdüğünü anlatarak şönları söyledi: “Üyelik için holokost eğitimi konusunda temel öğretim konularını tamamlamamız lazım. Ders kitaplarından seminerlere, konferans düzenlemeye, holokostu anma törenleri düzenlenmesine kadar ödevlerimizi yapıyoruz. UNESCO himayesindeki Alaaddin Projesi, Washington’daki kuruluşlarla sürdürülen seminerler, öğretmenlerin eğitimi, TRT’de yayınlanan Shoah filmi, Auschwitz’in restorasyonu için gönderilen 100 bin dolar gibi...IHRA’nın hedefi öncelikle ortaokul ve lise öğrencilerine o bilinci vermek. Ayrıca üniversitelerde de eğitimin alınmasını sağlamak, sürdürülmesini sağlamak. Biz mevcut 31 üyenin önemli bir bölümünden daha aktifiz.”
“SİYASETİN SESİNİ YAKINDAN DUYUYORUM” Türkiye’deki ders kitaplarında anti-semitik öğretiler bulunmadığını vurgulayan Tezgör, “Kitaplarımızda Yahudiler kimdir, 1492’de ne olmuştu, 1934 Trakya olayları, varlık vergi-
si, taş kırmaya gönderilenler de yok. 6-7 Eylül olayları da yok” diyerek eksik unsurlara da işaret etti. Tezgör siyasetin dili konusunda da, “Siyasetin söylemini görevim gereği yakından duyuyorum. Buradaki mesele Yahudi aleyhtarlığı değil, İsrail devletinin politikası. Yani bu tamamen İsrail hükümetine yönelik” dedi. IHRA’daki çalışmaların İsrail-Türkiye ilişkilerinden bağımsız sürdüğünü vurgulayan Tezgör, “Hükümetin söylemi bizi etkilemiyor. Bana da bu konuda üye ülkelerden gelmiş tek bir yorum dahi yok. Üyelik günü geldiğinde tabii ki İsrail de Türkiye’ye destek verecek. Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi sürece ivme kazandırır. İsrail’in elbette tedirginlikleri var. Ama en zor ortamda dahi, Mavi Marmara olduğunda Hayfa’ya gittik” diye konuştu. Erdoğan’ın Yahudilerin önde gelen kuruluşu ADL’den aldığı ödül için “O dönemdeki konjonktür farklıydı” diyen Tezgör, yine Yahudilerin önde gelen kuruluşlarından AJC’in soykırımı kabul etmesinin zamanlamasıyla ilgili olarak da şu görüşleri dile getirdi: “Ermeni ve Yahudi lobisi tam anlamıyla ittifak değil. Ancak yakınlaşmada Türk-İsrail ilişkileri bir faktör.
İnişli çıkışlı söylemler Yahudi lobisini rahatsız ediyor. Son 4-5 yılda ABD ve Fransa’daki Yahudi kuruluşlarıyla da temastayım. Onların nabzının nasıl attığını biliyorum, kendi pencerelerinden bakıyorlar. Türkiye’nin önemini biliyorlar. Türkiye’den vazgeçmeleri karşı tutum almaları kuruluş felsefelerine aykırı. Ama rahatsızlar. AJC’nin soykırımını tanımasında 100. yılın geliyor olmasının etkisi var. 100. yıla girilirken Yahudilerin Ermenilere karşı ‘Onlarınki de, bizimki de felaket. Ama moral açıdan meseleye yaklaşıyoruz’ düşüncesini benimsedikleri kanaatindeyim.”
Uluslararası Holokost Anma İttifakı (IHRA) Türkiye Temsilcisi Ertan Tezgör
Güncel
28 Mayıs 2014 Çarşamba
TAD GENEL MÜDÜRÜ DİLEK DENGİZEK:
‘Anaokulumuzu açtık hedefimiz üniversite’
ABD DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI VICTORIA NULAND:
Ankara’da hayata geçirdikleri anaokulunu İstanbul’da da açacaklarını belirten TAD Genel Müdürü Ersanal: “Hedefimiz Amerikan Üniversitesi’ni de en kısa süre içinde Türkiye’de hayata geçirmek” DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
İ
kinci Dünya Savaşı sonrasında, 1951 yılında ikili bir anlaşma ile temelleri atılan Türk Amerikan Derneği’nin (TAD), Cinnah Caddesi’ndeki o binası tarihi de içinde barındırıyor. Anaokulundan, emeklilere kadar her yaş grubuna ve her toplumdan insanlara İngilizce öğreten kurumun şimdi hedefi Türkiye’de bir Amerikan üniversitesi kurmak. TAD Genel Müdürü Dilek Dengizek Ersanal, bunu en kısa zamanda gerçekleştirmek için çalışmaların sürdüğünü belirtirken çalışmalarının sürdüğünü belirterek, “Anaokulumuzun ilkini Ankara’da açtık, yakında İstanbul Ataköy’de ikincisini açacağız. Hedefimiz Amerikan Üniversitesi’ni de Türkiye’de açmak” dedi. Dengizek, çalışmalarının hızla sürdüğünü açıkladı.
da tanışıp evlenenler var. Burası bir KOLEJ’İN ALTERNATİFİ TAD tarih ve korunması gereken bir alan. KURSLARI Geçmişte buraya gelenlerin şimdi toHem İngilizce hem de Türkçe runları geliyor. Burası 1951 yılında dersleri verdiklerini anımsatan Deniki ülke arasındaki anlaşmayla kurul- gizek, değişen koşullarla birlikte kurs du. Kurucuları arasında Tevfik İleri, programlarının da güncellendiğiH. Edip Adıvar, dönemin Robert Koni anlattı: “Herkes çocuğunu koleleji Müdürü, dönemin ji gönderemez ama kursa ABD Büyükelçisi var.” yollayabilir. Hafta sonlaAncak ikili anlaşrı düzenlediğimiz kurslamayla kurulan TAD, rımız yaz boyunca da degeçmişin aksine bugün vam edecek. Geçmişte çok artık Amerikan Kongdaha fazla Türkçe öğrenresi’nden yardım almımeye gelen vardı ancak yor: “Buraya sandığınız şimdi daha az. Büyükelgibi ABD devletinden çiliklere de eğitim veriDilek Dengizek Ersanal yardım gelmiyor. Türkiyoruz. Türkiye’ye eğitim ye’den de yardım gelmiyor. Kendi ya- için yurtdışından gelen öğrencilerin ğımızla kavruluyoruz” de tercihi biz oluyoruz. Türkçe öğrendikten sonra sınava girip üniversite“TİYATROMUZ VAR” ye gidiyorlar.Buraya gelen öğrenciler Tarihi binada sadece İngilizce der- arasında Arap kökenliler de var, İransi verilmiyor; kimi zaman seminer, lılar da, Libya ya da Filistinliler de, konferans, panel, kimi zaman da serAmerikalılar da. Çok kültürlü bir eğigiler sosyal faaliyetlerin bazıları. Antim yapımız var. “ İNGİLİZCE ÖĞRENME YAŞI DÜŞTÜ “Artık İngilizce öğrenme yaşı düştü.” diyen Dengizek, bu ihtiyaçlara göre kurs ve eğitim programlarını güncellediklerini anlattı: “Çocuklar için açtığımız kurslara talep her geçen gün daha da artıyor. Hafta sonları 3 saat eğitim veriyoruz. Çocuklar tamamen uluslararası bir ortamda bir araya geliyor”.
“SALLAMA ÇAYI TÜRKLER İLK BURADA İÇTİ” Türkiye’deki Amerikan kültürünün en simgesel binasını binasını anlatarak başladı Dengizek: “Burası Türklerin ilk coca cola ile tanıştığı, ilk sallama çayı içtiği yer. Nesilden nesile büyüyen bir kültür. Geçmişte TAD sosyalleşmenin bir parçasıydı. Buradaki faaliyetlere katılmak için insanlar birbirinden torpil ararmış. Bura-
cak TAD’ın bir de gözbebeği gibi baktığı tiyatro binası var: “Bir tiyatro sahnemiz var. Burayı Erdal Beşikçioğlu’na verdik, yeniden düzenledi. Sahne ve seyirci bölümü istendiğinde yer değiştiriyor. Bu sahne önümüzdeki dönemde Devlet Tiyatrolarına da kiralanacak. Ayrıca çocuk koromuz var, çocuklar arasında İngilizce heceleme yarışmaları da düzenliyoruz”
BİZİM ÖĞRETMENLERİMİZ ÖZEL Eğitim direği olan öğretmenleri için de iddialı olduklarını Dengizek şöyle anlattı: “Öğretmen kalitemiz konusunda kendi standartlarımız var. TEFL, TESL gibi İngilizce öğretiminde temel olan sınavları biz de öğretmenlerimize uyguluyoruz. Biz burada öğretmen de yetiştiriyoruz. Öğretmenlerimiz, iki haftada bir mesleki eğitime tabii tutulur. Akademik kadromuz da öğretmenlerimizi denetliyor. Sürekli profesyonel alanda gelişimi hedefliyoruz. Türkiye genelindeki şubelerimizi de aynı titizlikle denetliyoruz; burada da öğretmenlerimiz aynı sınavdan geçiyor. Denizli’deki öğretmen de, ABD’deki öğretmen de aynı sınava tabii tutuluyor.”
Özgür medya Türkiye’yi güçlendirir Victoria Nuland
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ifade ve medya özgürlüklerinin Türkiye’yi güçlendireceğini söyledi İLHAN TANIR WASHINGTON-POSTA212
A
BD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, German Marshall Fund'da ''Euroatlanticism'' konusunu tartışmak üzere bir sohbete katıldı. Nuland'ın görev alanı içerisine Türkiye de giriyor. Başkent’teki birçok ileri gelen dışilişkiler uzmanının da katıldığı ve sorular sorduğu sohbette, POSTA212 de Türkiye hakkında bir soru sordu. Nuland, Türkiye-ABD ilişkilerini, gündemdeki krizler ışığında şöyle değerlendirdi: SURİYE-IRAK-TÜRKİYE Uzun zamandır Türkler bize Suriye krizi Türkiye için varoluşsal bir kriz diyorlar. Şimdi Irak'daki kötü-
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA WASHINGTON’DA POSTA212’YE KONUŞTU
Efkan Ala: Dünyaya katkı yapacak bazı kararlar almak için buradayız İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
W
ashington’a bazı görüşmeler için gelen İçişleri Bakanı Efkan Ala, POSTA212’ye ziyareti hakkında özel demeç verdi. Ziyaretin amaçları sorulduğunda Ala şunları söyledi: “Olumlu sonuçlar bekliyoruz. Olumlu sonuçlar almak üzere geldik. Dünyaya katkı yapacak bazı kararlar alabiliriz diye düşünüyoruz.” Ala, Ortadoğu Enstitüsü’nün
(Middle East Institute) 5. Türkiye Konferansı’nda da bir konuşma yaptı ve Türkiye’yi daha açık, şeffaf ve demokrat bir ülke haline getirmeye çalıştıklarını anlattı. Konferansa, ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, Eski Ankara Büyükelçisi Robert Pearson ve George Washington Üniversitesi’nden Judith Yaphe konuşmacı olarak katılıyor. Konferansın moderatörlüğünü ise BBC’den Kim Ghattas üstlendi. Efkan Ala, “Belirsizlikler Çağın-
da Türk Dış Politikası” başlıklı konferansın açılış konuşmasını yaptı. Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri ve ABD ile olan ilişkilerinin masaya yatırıldığı konferans kapsamında düzenlenecek panellere Brookings Analisti Ömer Taşpınar, Gazeteci Yazar Etyen Mahçupyan, SETA İstanbul Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Ortadoğu Enstitüsü Analisti Gönül Tol, AK Parti Dış İşler Başkan Yardımcısı Yasin Aktay gibi birçok isim konuşmacı olarak katılıyor.
leşen durumların eklenmesi ile daha da varoluşsal bir kriz haline dönüştü. Bunun üstüne de, Musul Konsolosluğun’daki dehşet verici rehine krizi Türkiye'yi bu çatışmada daha ön plana koymuş oldu. AŞIRILIK TÜRKİYE İÇİN RİSK Türkiye ile bölgede barışı yeniden sağlamak, istikrarı restore etmek ve bütün bölgenin kumaşını yırtan mezhepçilik ile mücadele için eskiden olduğundan daha sıkı bir şekilde çalışıyoruz. Irak'da birliği yeniden bulmanın yollarını arıyoruz. Ayrıca Suriye'de yükselen aşırılık tehdidine karşı gelmek için uğraşıyoruz -ki bu aşırılık Türkiye'nin kendisi için de risk. Ukrayna konusunda, Rusya, Kırım'ı ele geçirdiğinden beri, Kırım'daki Tatarların yaşam tarzlarına olan tehditler, insan haklarının tacizi konusunda, Türkiye en önde bir şekil-
de konuyu açıkla dile getiriyor. GECE FENERİ TÜRKİYE Biz, Türkiye ile her zaman olduğu gibi sakız çiğnerken yürüyebileceğimize inanıyoruz. (iki işi bir arada götürebiliriz.) Güvenlik konularında sıkı ve birbirimize sadık bir şekilde beraberce hareket ederken, aynı zamanda bütün siyasi yelpazedeki Türkler’e, Türkiye'nin küresel güvenlikte tam bir rol oynaması ve Müslüman çoğunluklu demokratikçe yaşamak isteyen ülkeler için gece feneri olabilmesi için, Türkiye'nin en güçlü, sağlıklı ve canlı demokrasiye ihtiyacı olduğunu anlatabiliriz. ÖZGÜR MEDYA GÜÇLENDİRİR Özgür medya, ifade özgürlüğü veya STK'lar konusunda sorunları anlatmaya devam edeceğiz ve bunlar Türkiye'yi güçlü yapan konulardır.
Toplum Yaşam
18 Haziran 2014 Çarşamba
İçme suyu tehlikede North Carolina’da Dan Nehri’nin hemen yanında bulunan elektrik ve gaz şirketi Duke Energy’nin neden olduğu kömür külü sızıntısı halkı ayağa kaldırdı.
BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
N
Amerika’daki Türkler emekliliği düşünmüyor ABD’de yaşayan Türkler, emeklilik veya hayat sigortası ile çok fazla ilgilenmiyor. Ama araba almak için sigortacıların kapısını çok sık aşındırıyor NEW YORK - POSTA212
G
ünümüzde insanlar hayatta kaldıkları süre içerisinde gelecek kaygısı duymamak için kendilerini ve mal varlıklarını her zaman garantiye almak isterler. Başlarına ummadıkları bir zamanda gelecek bir kazayı veya yaşanacak bir problemi göz önünde bulundurarak sigortaya ihtiyaç duyarlar. Bu bazen bir araba için, bazen de ev için olabilir. Sigortacılık sektörü geliştikçe ve insanlar endişelerini azaltmak için talepte bulundukça sigorta konusunda farklı alanlar oluşmakta ve sigortacılığın önemi gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle Amerika’da birçok sigorta seçeneklerinin ön plana çıktığını görüyoruz. Biz de bu gelişmeler doğrultusunda Amerika’da en çok hangi sigorta seçeneklerinin ön plana çıktığını ve Türkler’in yardım talebinde bulunduğu sigortacı-
lık konularını merak ettik. New York’ta hizmet veren New York Life Insurance Company’den Zoreh Khalilzadeh, ile merak ettiğimiz soruları POSTA212 için yanıtladı. İşte o söyleşimiz: ■ Hangi konularda sigorta hizmeti veriyorsunuz?
Hizmet verdiğimiz sigortalar, genel olarak hayatta size ve ailenize rahatlık verecek güven sağlayacak çeşitlikte olan sigortalardır. Bunlar arasında, araba, ev, hayat, mortgage, koruma, bireysel emeklilik, ticari, iş ve daha fazla sigorta hizmetleri bulunuyor. ■ En çok talep aldığınız sigorta seçenekleri hangileri?
Araba ve ev sigortası mecbur olduğu için en çok istek aldığımız sigorta çeşitlerinden sayılır. Ama maalesef hayat sigortası bizim kültürümüzde henüz kabul görmedi. Bence en önemli sigorta konularından biri bu olma-
lıdır. Çünkü aileler için bu çok önemli. ■ Türk müşterileriniz hangi konularda sizde yardım istiyor?
Genelde en çok yardım istenen konu araba ve maalesef kazalardan sonra oluşan problemler. Sigortalarını nasıl etkileyeceğini düşünüyorlar. Türkler, Amerikalılar gibi çocukların araba kullanacak yaşa geldikten sonra onların ödemelerini nasıl gerçekleştirebileceklerini ve ödemelerini nasıl etkileyebileceklerini soruyorlar. ■ Amerika’da sigortacılık hizmetlerinden, avantaj ve dezavantajlarından bahseder misiniz?
Bu aslında çok geniş bir konu sa-
yılır. Kısaca, hayatı ve Amerika’daki geleceğimizi garantiye almak için, emeklilik veya hayat sigortasıyla Türk müşterilerimiz çok fazla ilgilenmiyorlar. Ailesi olan ya da olmayan herkes genç yaştan planlarını yapmalıdır. Siz bir hastalık geçirdikten sonra nasıl doktora gidip değişik testler yapıyorsanız, para konusunda da finansal danışmana ihtiyaç duymalısınız. Dolayısıyla herkes kendine göre bir yol planı ve gelir planı oluşturmalıdır. Bunları araştırmalıdır. Bu bizim için dezavantaj sayılır ama bu konuda da bazı gelişmeler bulunuyor.
Amerikalı işsizler depresyonda Uzun bir süreden beri işsiz olduğunu söyleyen her beş ABD’liden biri, depresyonda. Zamanla iş bulma umudunu yitiren işsizler, ailelerinden ve arkadaşlarından uzaklaşıyor NEW YORK - POSTA212
A
raştırmalar, altı ay ya da daha uzun bir süre işsiz kalan Amerikalıların daha çok depresyonda olduğunu gösteriyor. Gallup Healthways WellBeing Index-2013 verilerine göre işsiz Amerikalıların yüzde 12.4’ü depresyonda olduğunu söylerken, çalışan Amerikalıların yüzde 5.6’sı ruh sağlığının bozuk olduğunu belirtiyor. Fakat ABD İş İstatistikleri Bürosu (Bureau of Labor Statistics) verilerine göre 27 hafta ya da daha uzun bir süre işsiz olanların depresyon oranı yüzde 18. Psikologlar, uzun süre işsiz kalmanın depresyon, kaygı bozukluğu ve düşük düzeyde kendine saygı gibi psikolojik sorunlara neden olabileceğini belirtiyor. UMUT ZAMANLA AZALIYOR Uzun süre işsiz kalan kişilerin umudunu kaybetmesi ise hem yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkiliyor hem de iyi bir iş bulmalarına engel olabiliyor. İşsizliğin ilk iki haftasında, bir ay içinde iş bulacağına inananların oranı yüzde 69.9 iken bir yıldan uzun bir süre işsiz kalanların iş bulma umudu yüzde 28.7’ye düşüyor. İlk iki haftada bir ay içinde iş bulacağına inanmayanların oranı ise yüzde 30.1. Yaklaşık yedinci aydan sonra karamsar olanların iş bulma umudu artıyor ve bir yıl ya da daha uzun bir süre iş-
siz olan kişilerin, bir ay içinde iş bulacaklarına olan inançları yüzde 71.3’e yükseliyor. İŞSİZLER YALNIZLAŞIYOR Uzun süre işsiz kalanlar aileleri ve arkadaşlarıyla daha az zaman geçiriyor. Katılımcıların yüzde 82.5’i bir önceki gün çok güldüğünü söylüyor. Altı ay ya da daha kısa bir sürenden beri işsiz olan kişilerin yüzde 81.1 de benzer şekilde güldüğünü söylerken işsizliğin süresi uzadıkça gülme oranı da düşüyor. Rutgers Üniversitesi (Heldrich Center for Workforce Development) tarafından 2011’de yapılan bir çalışmaya göre işsiz olan kişiler bu durumdan utandığı için arkadaşlarından ve toplumdan uzaklaşıyorlar. Uzun süre işsiz olan kişilerin yüzde 31.1’i, kısa süreden beri işsiz olanların yüzde 21.5’i bir önceki gün ailesi ve arkadaşlarıyla 2 saat ya da daha az bir süre zaman geçirdiğini söylüyor.
Bir ay içinde iş bulacağınızı düşünüyor musunuz? Evet düşünüyorum
Hayır düşünmüyorum
Altı haftadan sonra depresyon oranı artıyor
İşsizlik depresyon oranını iki kat arttırıyor Depresyonda olduğunu söyleyenlerin oranı
Tüm Amerikalılar
%10.1
27 haftadan kısa bir süre işsiz olanlar
%12.3
27 Haftadan uzun bir süre işsiz olanlar
%18
Tam zamanlı çalışanlar
%5.6
Yarı zamanlı çalışanlar/ tam zamanlı çalışmak istemeyenler
%8
Yarı zamanlı çalışanlar/ tam zamanlı çalışmak istemeyenler
%10.3
orth Carolina eyaletinin kuzeyinde bulunan elektrik ve gaz şirketi Duke Energy santrali hemen yanında bulunan Dan Nehri’ne zehirli kömür külü sızdırmaya başladı. İlk sızıntının şubat ayının başında tespit edildiği öğrenildi. Eden şehrinde 39 bin tondan fazla kömür külü ve milyonlarca litre kirlenmiş suyun nehre aktığı söylendi. Bu olay Amerika tarihinin en büyük 3. kömür külü sızıntısı oldu. “BİLİYORDUK” Kömür külü insan sağlığı için tehlikeli arsenik asidi, selenyum ve diğer kirletici maddeler içeriyor. Nehrin etrafındaki kasabalarda binlerce ev içme sularını Dan Nehri’nden sağlıyor. Ülkedeki en geniş elektrik şirketi Duke Energy yetkilileri büyük miktarda kömür külünün içme suyuna karışmasına rağmen bir zararının olmadığını ama çukurların onlarca yıldır emniyetsiz olduğunu bildiklerini söylediler. AYNISI HERYER DE OLABİLİR Dan Nehri’nde olanların diğer yerlerde olanlardan çok farklı olmadığı düşünülüyor. Duke ve diğer büyük enerji şirketlerinin kömür külü çukurları çoğunlukla nehir yanındaki toprakta işaretlenmemiş olarak duruyor. Bu durum burada olanların aynılarının neredeyse heryerde olabileceği anlamına geliyor. Dan Nehri’ndeki sızıntının bir türlü giderilmemesi ve Vali’nin umursamaz tavırlar sergilemesi halkı şüphelendirmeye başlamıştı.
ESKİ VALİ ENERGY ÇALIŞANI Halkın tepkilerine rağmen sürekli olarak sessiz kalmayı tercih eden North
Carolina Valisi Pat McCrory’nin daha önce 28 yıl Duke Energy’de çalıştığı ortaya çıktı. Sızıntının farkına varılmasının ardından yaklaşık 4 ay geçmesine rağmen Duke Energy nehri temizlemek için hemen hemen hiçbir çalışma başlatmadı. Şirketle oldukça iyi ilişkiler içinde olduğu öğrenilen McCrory’nin bu konuda herhangi bir yaptırım uygulamaması halk için sürpriz olmadı. FELAKETE DÖNÜŞEBİLİR North Carolina’da 13 başka santralden daha kirli maddelerin yavaşça nehirlerlere akmaya devam ettiği bildirildi. İşin en ilginç yanı Dan Nehri eyaletin en küçük olanı. Önemsiz görünen bu başlangıç sızıntının
Asheville ve Charlotte’a kadar uzanması durumunda tam anlamıyla ulusal bir felakete dönüşebileceği tahmin ediliyor. PARA SAĞLIKTAN ÖNCE Hükümetin olayın ciddiyetine sessiz kalması içme sularının sonunu getirebilir. Politikacılar halkın güveni ve şirketlerle yaşanan iyi ilişkiler arasında ikilemde kalmış durumda. Halk bu sızıntı insan sağlığını tehdit ederken hükümetin çıkar uğruna yaşananları görmezden gelmesine oldukça tepkili. Nehrin
dibinden çıkarılan kül birikintileri ve su sinekleri durumun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. “SEÇİMLERDE GÖRÜŞÜRÜZ” Seçim zamanı şüphesiz ki tüm gözler bu eyalet üzerinde olacak. Halkın bir kısmı şimdiden Vali’yi göndermeyi kafasına koymuş ve seçimleri beklemeye başlamış durumda. Tepkilerin artmasının ardından North Carolina Yasama Meclisi Duke Energy’nin sebep olduğu kömür külü sızıntısını yeniden gündemine aldı. Herşeye rağmen Duke Energy şirketi yarattığı kirliliği temizlese bile insanlar için yeterli olmayacak çünkü halk Vali’ye olan güvenini
çoktan yitirmiş durumda. North Carolina halkı içme suyunu korumak için Vali McCrory’e bir süre daha göz açtırmayacak gibi gözüküyor. HÂLÂ BİR ŞANS VAR İnsanlar doğru birşey yapmak için hala bir şanslarının olduğunu ve bunun çok iyi bir deney olacağını düşünüyorlar. Hükümetin yapacağı hava ve su temizliğinin ulusal dalgaya dönüşeceğine ve bunun gerçekleştiği son eyaletin North Carolina olmayacağına inanılıyor.
Güncel
18 Haziran 2014 Çarşamba
Bloomberg, tarihi İstanbul’u gezdi New York’un eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ın konuğu oldu. İş ortakları Ciner Grubu ile de görüşen Bloomberg, “İstanbul, önde gelen bir finans merkezi olabilir” dedi NEW YORK - POSTA212
E
ski New York Belediye Başkanı ve Bloomberg Philanthropies’in kurucusu işadamı Michael Bloomberg, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı ziyaret etti. Kadir Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Saraçhane’deki Belediye Sarayı’nda basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından konuğuna Tarihi Yarımada’yı gezdirdi. Üç dönem New York belediye başkanlığı yapan ve dünyanın en zenginleri listesinde yer alan Michael Bloomberg, dünyanın en önemli kültürel miraslarından biri olan Tarihi Yarımada’yı yayalaştırıldıktan sonra daha güvenli, daha temiz ve daha erişilebilir gördüğünü söyledi. Tarihi Yarımada yayalaştırma projesi kapsamında Sultanahmet Camii ve Alman Çeşmesi’nin önünde fotoğraf çektiren Topbaş ve Bloomberg, bir halı dükkanına girerek halıları inceledi, esnafla sohbet etti. İstanbul hakkında Topbaş’tan bilgi alan Bloomberg, daha sonra Topbaş’la kahvaltı yaptı. İş ortakları Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner ve Ciner Medya Grubu Genel Direktörü Didem Ciner ile de bir araya gelen Michael Bloomberg, “İstanbul finans merkezi sizsiz olmaz. Katkınız büyük” dedi. Bloomberg HT kanalını gezen ve yöneticilerinden bilgiler alan Michael Bloomberg, “İstanbul’da suç oranının düşük olması önemli bir unsur. İstanbul, İngilizce’nin yaygınlığı bakımından da sınıfı geçiyor. Lokasyon açısından da İstanbul, gittikçe büyüyen ve finansal piyasaları gelişen bu coğrafya için önde gelen bir finans merkezi olabilir” diye konuştu.
Ulusal Komitesi (SSUK) tarafından düzenlenen SSUK STK Çalıştayı sonuçlarını değerlendirme toplantısına katıldı. Bloomberg, “Türkiye, tütün kontrolünde dünyada lider” diyerek, Türkiye’deki uygulamalara destek verdiğini vurguladı. Türkiye’nin, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği bütün yöntemleri kullanan ilk ülke olduğunu ifade eden Bloomberg, “Sigara kullanımı 2008’den 2012’ye kadar yüzde 13 azalmıştır. Bu, 4 yılda 1,2 milyon daha az sigara içicisi demektir. 2008’de restoranlarda pasif sigara dumanına maruz kalma oranı yüzde 56 iken, 2012’de bu oran yüzde 13’e indi. Bu çok büyük başarı” dedi.
“ŞEFFAF OLMAMIZ GEREKİYOR” Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Geleceğin Şehirleri Forumu: New York’tan İstanbul’a Mega Şehirler ve Finansal Merkezler Paneli”nde yaptığı konuşmada, finansal merkez olmanın önemine ve İstanbul için küresel bir rol peşinde olduklarına işaret ederek, “Küresel finans krizi sırasında yüzlerce banka borçlarını ödeyemez hale geldi ama o dönemde bizim bankalarımız devletten bir kuruş bile yardım almaksızın ayakta kalabildi. Bütün bunun sağlanabilmesi için güçlü ve şeffaf olmamız gerekiyor” dedi.
“TÜTÜN KONTROLÜNDE LİDER” New York’a 2003’te sigara yasağını getiren Bloomberg, Sigara ve Sağlık
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş (solda), New York Belediye Başkanı ve finansal haber, bilgi servis sağlayıcısı Bloomberg’in kurucusu Michael Bloomberg’e Tarihi Yarımada’yı gezdirdi.
Erdoğan Bloomberg ile biraraya geldi
Bloomberg’e fahri doktora (İSTANBUL - AA) Koç Üniversitesi’nin 20. kuruluş yıl dönümünde, lisans ve lisansüstü programlarını başarıyla tamamlayan bin 342 öğrenci diplomalarını Rumelifeneri Kampüsü’nde, Koç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Rahmi Koç, Üniversite Rektörü Prof. Dr. Umran İnan ile New York’un üç dönem belediye başkanlığını yapmış, medya, finansal yazılım ve veri şirketi Bloomberg’in kurucusu Michael Bloomberg’in katıldığı törenle aldı. Rahmi Koç, mezuniyet törenindeki konuşmasında, Koç Üniversitesi’nin 20 yılda dünyanın en iyi 300 üniversitesi arasına girdiğini belirterek 50 yaşın altındaki üniversiteler arasında ise ilk 50’de yer aldığını söyledi. Mezun sayılarının bu sene 10 bin 662’ye ulaştığı bilgisini veren Koç, “Bu da eğitim
UNION SQUARE KIRMIZI BEYAZ Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yaşanan bayrak skandalıyla ilgili Union Square'de miting düzenledi. Eline Türk bayraklarını alan vatandaşlar Union Square'i adeta kırmızı beyaza boyadı BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
G
eçtiğimiz hafta Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nda yaşanan bayrak indirme provokasyonunun ardından Türkiye ayağa kalkmıştı. Cumartesi günü Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu yaşanan skandalı kınamak için Union Square’de miting düzenledi. 100’den fazla katılımcının olduğu mitinge Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı Atilla Pak, Young Turks Derneği Başkanı Tulga Tekman ve Türk Toplum Liderlerinden Ali Çınar da katıldı.
YASAKLANAN ŞİİR OKUNDU Miting İstiklal Marşı’nın hep bir ağızdan okunmasıyla başladı. Vatandaşların ellerinde yükselen ay yıldızlı bayraklar bir an olsun inmedi. Meydanı kırmızı beyaza çeviren halka bazı Amerikalılar da destek verdi.. İlerleyen dakikalarda Arif Nihat Asya’ya ait olan “Bayrak” şiiri ve yine “Onuncu Yıl Marşı” ve “Andımız” da hep bir ağızdan okundu. Daha sonra şehitlerimiz için 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı. “BAYRAK İÇİN CANIMIZI VERİRİZ” Yaşanan bayrak skandalıyla ilgili açıklama yapan Başkan Pak “Bugün burada New York’un ortasında Türk bayrağını dalgalandırmak bizim için ayrı bir gururdur. Türk bayrağı namus şeref ve kanlarla işlenmiş bir bayraktır.. Bayrağımıza saygısızlık yapanlara da sessiz kalmamız mümkün değildir. Bayrağımızı indirmeye kalkan bu densizin bu küstahın bir an önce bulunup cezalandırılması gerekir. Toplantımızın ana teması da budur. Biz Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu olarak yıllardır yürüttüğümüz misyonların hiçbirinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne aykırı bir konumda olmadık. Her-
kesin görüşüne saygı duyuyoruz. Biz Türkiye’ye gerekli yazılarımızı yazdık. Yapılması gerekenleri, düşüncelerimizi Federasyon olarak bildirdik” dedi.
“BU OYUNA GELMEYELİM” Young Turks Derneği Başkanı Tulga Tekman POSTA212’ye özel yaptığı açıklamada Türkiye üzerinden oyunlar oynandığını söyledi. Tekman “Her kim ki Türk bayrağını indirmeye kalksın o kişinin elleri kırılır. Türkiye’nin Misakı Milli sınırını tehdit eden olursa Türk milleti onun haddini bildirir. Biz burada Amerika’daki Türkler olarak kenetlendik. Bayrağımızı, sınırlarımızı tehdit eden olursa karşılarında bizleri bulacaktır. Bugün askeri araçların önleri kesiliyor, bayrağımız indiriliyor. Bu yaşananlar da hükümetin de suçu vardır. Açılım yerine terör örgütü çoktan bitirilmeliydi. PKK Amerikan Emperyalizmi’nin bir oyunudur. Yüzlerce yıldır barış içinde yaşayan onca etnik grup neden bir anda birbirine düşman olsun. Bu oyuna gelmeyelim. Bizi sürekli olarak ayırmaya çalışıyorlar. Biz tarih boyunca hep kardeşçe yaşadık. Birlik ve beraberlik içinde bu bayrağa sahip çıkmalıyız” dedi.
Young Turks Derneği Başkanı Tulga Tekman
Atilla Pak
gören öğrencilerimizin iki katına tekabül ediyor. Üniversitede 20 yılda büyük başarılar elde edildi. Dünyaca ünlü üniversitelerle çalışmalar yürütüldü, uluslararası alanda söz sahibi akademisyenler eğitim vermek üzere bize başvuruda bulunuyor” dedi. Törende konuşan Micheal Bloomberg de insanların kendisine “Başarınızın anahtarı nedir?” diye sorduğunu ifade ederek, bu
sorunun yanıtını öğrencilere şöyle özetledi: “Üniversiteden mezun olduğunuz gün bütün kariyerinizi planlamak değil elbette. Yaşam dümdüz ilerlemez, böyle olacağını düşünürseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Enerjinizi, batacağı kesin olan çok uzun vadeli bir projeye bağlamaktansa, kollarınızı sıvayın ve bulabildiğiniz işte çalışmaya başlayın, ne kadar alt seviyede olursa olsun. Tecrübeme dayanarak söylüyorum, başarınızı belirleyecek yegane etken çok çalışmaktır. İlk işimde her sabah ofise ilk gelen ben olurdum. Böylece işe her zaman erken gelen CEO ile konuşabilme fırsatı yakalardım. İşe erken gidin. Geç saatlere kadar kalın. Ve herkesten çok çalışın. Çünkü ne kadar çok çalışırsanız o kadar fazla fırsat yakalarsınız.” Törende ayrıca Bloomberg’e Koç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Rahmi Koç tarafından işletme alanında Koç Üniversitesi Şeref Doktorası takdim edildi.
TRABZON (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon’da, Bloomberg Medya Grup Başkanı, BM Genel Sekreterinin İklim Değişikliği Özel Temsilcisi ve New York Eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg’i kabul etti. Trabzon Valiliği’nde basına kapalı gerçekleşen kabul sırasında, Bloomberg, kamu sağlığı, sigarayla mücadele ve yol güvenliği gibi konularda Türkiye’nin son 12 yılda devrim niteliğinde adımlar attığına işaret ederek, bu tecrübenin paylaşılması gerektiğine vurgu yaptı. Bloomberg’in, Türkiye’nin bir finans merkezi haline gelmesini önemsediklerini, bundan memnuniyet duyduklarını da ifade ettiği öğrenildi. Başbakan Erdoğan’ın ise Bloomberg’e, kamu sağlığı ve sigarayla mücadele gibi konularda gerçekleştirilen icraatlar hakkında bilgi vererek, atılan adımların neticelerini görmeye başlamaktan da mutluluk duyduğunu söylediği kaydedildi.
1.7 milyon dolara televizyon NEW YORK - POSTA212
İ
ngiliz televizyon üreticisi Titan, dünyanın en pahalı TV’sini satışa sundu. Televizyonun akıl almaz fiyatı sadece zenginlere hitap ediyor. Titan adlı bir İngiliz firması, Zeus adında bir televizyon üretip satışa sundu. Şimdilik dünyanın en pahalı televizyonu olan Zeus,
1.7 milyon dolara yaklaşan fiyatıyla dudak uçuklatıyor. İngiltere, Fransa ve Belçika’da satışa sunulan bu ultra pahalı TV’nin boyutları ise 8 metreye 5 metre. KÜÇÜK BİR SİNEMA SALONU Teknolojinin son ürünlerinden biri olan bu pahalı televizyonun 4096 x 2160 çözünürlük kalitesi ise fiyatına yakışır cinsten. Şimdiye
kadar İngiltere’de bir medya patronunun ve Cannes’da bir otelin sipariş verdiği Zeus küçük bir sinema salonunu evinize getireceğe benziyor. Eğer fazladan 1.7 milyon dolarınız varsa alışveriş listenize Titan “Zeus” TV’yi mutlaka ekleyin. Ama bu kadar paraya internetten yayın yapan küçük bir televizyon kanalı kurabileceğinizi de belirtelim.
Ölü sayısı artıyor (İLHAN TANIR - WASHINGTON - POSTA212) Görev başındayken hayatını kaybeden Amerikalı güvenlik güçlerinin oranı her geçen gün artıyor. 2014’de silah saldırısı ile görevdeyken hayatını kaybeden Amerikalı güven güçlerinin oranı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53’lük bir artış gösterdi. National Law Enforcement Memurları Derneği’nin yayınladığı son rapora göre, geçtiğimiz pazar günü Las Vegas’taki bir silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden iki polis memuru ile 2014
yılında 23 güvenlik görevlisi görev başındayken hayatını kaybetmiş oldu. Bu sayı, 2013’de ise 13 idi. Aynı derneğin yayınladığı analize göre, ölümlerin artış nedeni olarak devlet karşıtı ve ırkçı grupların şiddete başvurmalarının artışı olarak kabul ediliyor.
18 Haziran 2014 Çarşamba
HAFTALIK ÜCRETSİZ
YIL 2 • SAYI 57
www.posta212.com
Ünlülerin elmas durağı Üç kuşaktır dünya çapında bilinen ve tanınan Scarselli’nin ortaklarından Bruno Scarselli, POSTA212’ye dünyaca ünlü Kim Kardashian ve Mariah Carey gibi isimlerin nişan ve düğün yüzüklerini kendilerinden aldığını açıkladı MELİKE AYAN NEW YORK - POSTA212
R
enkli elmas sanatının ustaları olarak üç kuşaktır dünya çapında bilinen, renk renk, çeşit çeşit, farklı boyutlarda elmaslara sahip olan Scarselli firmasının ortaklarından Bruno Scarselli, başarılarının sırrını POSTA212’ye anlattı. Scarselli, elmaslarının paha biçilmezliğinin ve enderliklerinin, renkleri ve kesimleri ile koleksiyoncuların portföyüne girmesinden kaynaklandığını söyledi. Müşterileri arasında Kim Kardashian, Mariah Carey gibi ünlü isimlerin olduğunu kaydeden Scarselli, “İsmini açıklayamayacağımız yüzlerce ünlü, şarkıcı ve önemli marka isimleri bizden düğün, nisan yüzüklerini aldılar” diye konuştu. ■ İtalyan Scarselli markasını üç jenerasyondur özgün ve özel yapan sebepler, sırlarınız nedir? 1955’te büyük babam tarafından İtalya’da kurulan o zamanlar perakende olan bu markayı babam 1978’de ABD’ye getirdi. O yıllardan bu yana, bilgimiz ve tecrübemizi renkli elmaslar etrafında yoğunlaştırdık. Tüm dünyayı en özel en bulunmaz şekil ve renkteki elmasları bulmaya adayan ekibimiz bunu başardı ve endüstride Olimpia koleksiyonu ile ilke imza attı. Bu koleksiyon yeşil, pembe ve turuncu renkli elmasları ile New York’taki Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nde uzun yıllar sergilendi. Elmaslarımızın paha biçilmezliği ve enderlikleri, renkleri ve kesimleri ile koleksiyoncuların portföyüne girmelerinden kaynaklanıyor. ■ Gerçekten bence de sanat eseri gibi. Benim favorim pembe elmas ama sarı elmasın fotoğrafını gördüm. ABD televizyonunda geçen gün dünyadaki en büyük kesilmiş bu sarı elmasın 18 milyon dolar değerin-
de olduğunu söylediniz. Bu elması bu kadar pahalı yapan nedir? Bu elmas 165 karatlık kesilmemiş bir elmastan kesildi ama doğal özüne has bırakmaya çalışarak kestik. Uluslararası elmas ve değerli taş derneği(GIA) bu elması dünyanın en büyük elması olarak nitelendirdi. ■ Ama en büyük kesilmemiş elmasın, kaşıkçı elmasının Türkiye’de olduğunu biliyorsunuz değil mi? Evet, ama GIA, büyüklüğü yanında rengine, berraklığına ve birçok başka faktöre de bakıyor. En pahalı elmas olmasının altında ise, daha iki hafta önce 100 karatlık elmas 16 milyon dolara satıldı. Tesadüfen, bizimkisi de daha büyük olduğu için 18 milyon dolar değer biçildi. ■ Peki böyle lüks ürünlere talep nasıl? 2008 krizinden beri talepte değişiklik oldu mu? Kimler bu tür elmasları alıyor? Müşterileriniz arasında ünlüler var mı? Bu tür elmaslar yani en pahalı olanlara talep daha yüksek. Onu fark ettik. Yatırımı koleksiyon olarak görüyorlar. 2007’den beri para sıkıştığı zaman, bu tür elmaslar hiçbir zaman değerlerini kaybetmedi, aksine yüzde 30 değer kazandılar. Kim Kardashian, Mariah Carey gibi ünlüler yanında ismini açıklayamayacağımız yüzlerce ünlü, şarkıcı ve önemli marka isimleri geliyorlar. Ve bizden düğün, nişan yüzüklerini aldılar. ■ Sizin İtalya’dan Scarselli markasını alıp Amerika’lara getirdiğiniz gibi, İGT Jewelry Shopping Mall’ın sahibi Gülaylar Grubu da Türkiye’den bir başka Akdenizli olarak kendi markasını getirip burada bir yeniliğe önayak oldu, tıpkı sizin gibi. Akdeniz-
li girişimci olarak bir başka Akdenizli girişimci Gülaylar Grubu’nun mücehver mall konseptini nasıl buluyorsunuz. 47. Cadde’deki elmas ve mücevher bölgesinin çehresini değiştirmeye çalışan bu genç girişimci Mehmet Gülay Bey’in elit parakende mağazalarından birinde kiracı olmayı düşünür müsünüz? Bu projeyi fantastik, harika ve yenilikçi bir hareket olarak görüyorum ve 47. Cadde’yi geliştirme, yenileştirme çabalarını çok beğeniyoruz. Biz her türlü işbirliğine ve desteğe hazırız. Ve kesinlikle böyle bir yerde kiracı olmayı mutlaka tavsiye ederim. Böyle bir perakende mağazanın bu kadar yüksek kalitede bir alışveriş mağazasının içinde olması çok etkileyici.