HAYAT GÜZELDIR - LIFE IS BEAUTIFUL EYLÜL-KASIM• SAYI:03 • ÜCRETSİZDİR
REJENERATIF TIP VE KÖK HÜCRE KLINIĞI Liv HOSPITAL’DA SAĞLIKLI BIR KIŞA NASIL HAZIRLANALIM?
Liv HOSPITAL JCI İLE DÜNYA ARENASINDA
Liv Hospital’in Yeni Sosyal Sorumluluk Projesi:
KALPTEN KALBE ESTETIKLE YENILENME ZAMANI
ÜROLOJİDE ROBOTİK CERRAHİ DÖNEMİ
TÜRKIYE’DE BIR İLK: OPTILASIK
ÖNSÖZ FOREWORD
MERİ İSTİROTİ Genel Müdür / General Manager
DEĞERLI OKURLARIMIZ,
DEAR READERS,
Başardık... Liv Hospital olarak, sağlıkta uluslararası yüksek kalitenin simgesi olan Joint Comission International (JCI) belgesini açıldıktan sonra en kısa sürede alarak örnek sağlık kuruluşlarından biri olduk. Şaşırttık... Çünkü kapılarımızı açalı daha birkaç ay olmuştu. JCI akreditasyonuna sahip uluslararası hastaneler arasına ismimizi yazdırma hedefi ile dünyada saygınlığı kabul görmüş kâr amacı gütmeyen uluslararası akreditasyon kurumu Joint Commission International’a “Gelin bizi denetleyin” dedik. JCI’dan gelen yanıt “Acele etmiyor musunuz. Bu kadar hazır mısınız?” oldu. Ama… İnandık... Hayır; acele etmiyorduk. Yatırımımıza, ekibimize, sağlıkta getirdiğimiz kaliteye, teknolojimize kapılarımızı açtığımız ilk günden itibaren inandık, güvendik. Çünkü Liv Hospital ailesi olarak sağlıkta yüksek kalite ve referans merkezi olmak için yola çıkmıştık. İşimize ve hedefimize olan gönülden bağlılığımızın verdiği güçle gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Ve tarihi hafta... Chicago’dan JCI denetimi için gelen komisyon üyeleri yaklaşık bir hafta süren denetimleri için hastanemizdeydi. Daha çok genç olmasına rağmen Liv Hospital’ ın sektörde kıdemli hekimleri ve sağlık kadrosu ile denetimlerden çok olumlu bir sonuç aldık. Hastaların bakımının değerlendirilmesi, anestezi ve cerrahi süreçlerin güvenliği, enfeksiyon kontrolü, uluslararası kalite iyileştirme ve hasta güvenliği hedeflerine uyum, iletişim ve bilgi güvenliği, çalışanların yetkinliği, eğitimi ve personel yönetimine kadar A’dan Z’ye ciddi bir denetim sürecinden geçtik. Sonuç: Nisan ayında Avrupa kalite denetimini tamamlayarak TÜV belgesini alan Liv Hospital sonunda JCI akreditasyonunu da almaya hak kazandı. Mutluyuz... Çünkü sağlık sektöründe referans merkezleri kurmak hedefi ile çıktığımız yolda emin adımlarla yürüyoruz. Gerek kalite çalışmalarında kat ettiğimiz yolda, gerekse toplum sağlığına katkıda bulunmak üzere gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk kapsamında ki tarama çalışmalarında kısa sürede önemli başarılara imza attık. Bireylerin sağlığını koruyabilmek amacı ile hayata geçirdiğimiz ve geçirmekte olduğumuz programlarımızla sadece hastalıkta değil, sağlıkta da Liv olarak yanınızda olmaya devam ediyoruz. Gururluyuz... Bizlere teşekkürlerini ifade ederek tedavilerini neticelendiren tüm misafirlerimiz adına tüm çalışma arkadaşlarımız ile gurur duyuyoruz.
We have made it... Liv Hospital became one of the major health institutions qualified to have the international symbol of high quality in health sector, Joint Commission International (JCI) document right after the opening. We have surprised... The doors had been open only for more than a few months. With the goal of writing our name in the list of JCI accredited international hospitals, we have asked Joint Commission International, non-profit international accreditation institution, earned respect all over the world to inspect us. JCI replied, ‘Aren’t you a bit rushing?’ But… We have believed... No, we were not rushing . We have believed and trusted our invesment, our team, our technology, the quality we have bring to health sector from the very first day we opened our doors. Because we, as Liv Hospital family, have got to work to become a high quality and reference center for health sector. With the power of sincere commitment for our goal we have put our heart and soul into this. And the historical week arrived ... Chicago JCI members of the commission arrived to control the hospital with about a week-long audits . Although it was still young, Liv Hospital had a very positive result by dint of the best senior physicians a health staff in the sector. We have been to a ‘from A to Z’, serious audit process including evaluation of patients, maintaining the continuity of care after discharge, ensuring the safety of anesthesia and surgical procedures, safe use of drugs , infection control, adherence to the rights of patients and their relatives, personal rights and privacy, comply with the objectives of international quality improvement and patient safety, management and staff, communication and information security, employee competence and training. Conclusion: In April, after passing European quality control, Liv Hospital awarded with TUV(Technischer Überwachungs – Verein) certificate which brought JCI accreditation at the end. We are happy... Because we proceed stronger on the way to build referance centers in health sector. Within the scope of our social responsibility to contribute to the community health, screening programs have achieved significant success in a short period of time. Liv Hospital will continue to be next to you in health and sickness. In this issue of our magazine, we have gone through the conditions to stay younger or healthier in any age. We are proud... On behalf of all of our guests completed their treatments problemfree, we are proud with all of our co-workers.
Liv Hospital Ailesi olarak, hastalıkta ve sağlıkta hep birlikte en mükemmele…
As Liv Hospital family, in health and sickness, together, to perfection...
• EYLÜL-KASIM 2013
Liv’DEN HABERLER
İÇİNDEKİLER eylül-ekim-kasım 2013
08 Liv HOSPITAL JCI İLE DÜNYA ARENASINDA Liv Hospital en kısa sürede ve hatasız bir şekilde, sağlıkta en önemli uluslararası kalite akreditasyon belgesi olan JCI’ı alarak rekora imza attı.
36
16
Minik Öğrencilerin Enfeksiyonlarla İmtihanı
18 Rejeneratif Tıp Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi Açılıyor
20 Kalın Bağırsak Kanseri Tekrarlarsa
22 Sesinize İyi Bakın 24 Boyun Ağrısını Ciddiye Alın
26 Safra Taşını Önemseyin
28 Ürolojide Robotik Cerrahi Dönemi
30 Lazer Cerrahisi Neler Vaad Ediyor?
2
SAĞLIKLI YAŞA
KALİTELİ YAŞA
54
32 Yenilenme Zamanı 36 Sonbaharın Keyfini Sürün
38 Beyin Tümörleri Ve Tedavi Yöntemleri
39 Üstün Teknoloji: Trubeam STX
40 Radyoiyot Tedavisi Hakkında Merak Edilenler
42 Uykusuzluğa Çözüm: Uyku Kliniği
43 Kalbinizin Ritmi
47 Çocuklarda Şaşılık İhmale Gelmez
48 Çocuktan Al Haberi 50 Israrcı Ağrılar Kabusunuz Olmasın
52 Düz Tabanlık Kader mi?
54 Kışa Hazırlanmanın Püf Noktaları
Bozulmasın
44 Omurga Kliniği ile Ağrısız Yaşam
52
56 Hastalığı Nasıl Yendiler?
58 Şeker Gibi Takım 61 Cildin Davetsiz
Misafiri: Sedef Hastalığı
62 Ruhumuzu Yenileme Zamanı
SOSYAL SORUMLULUK
SAĞLIK AJANDASI
12 16 KALBİNİZİ İHMAL ETMEYİN Liv Hospital gelecekteki kalp damar problemlerinin oluşumunu engellemek ve hastalık konusunda farkındalık sağlamak için yeni sosyal sorumluluk projesini devreye sokuyor.
ENFEKSİYONLARLA İMTİHAN Uzun bir tatil sonrası okula başlamak çocuklar için zor olsa da alınacak bazı önlemlerle bu süreç daha kolay hale getirilebiliyor.
HAYATIN TADI
YAYIN ADI Live YAYIN TÜRÜ Yerel Süreli / 3 Ayda Bir Türkçe - İngilizce YÖNETIM YERI Liv Hospital Ahmet Adnan Saygun Cad. Canan Sok. No:5 PK: 34340 Ulus, Beşiktaş İstanbul
SUMMARY
66-71 64
İMTIYAZ SAHIBI Liv HOSPITAL ADINA Muharrem USTA
SORUMLU YAZI İŞLERI MÜDÜRÜ Meri İSTIROTI YAYIN KURULU Prof. Dr. Oktar ASOĞLU Dr. Adil TANIK Dr. Gamze DEMIRTAŞ Sezen YILDIRIM Mine TUDUK Eylem GÖKALP
YAYIN TASARIM VE UYGULAMA Infomag Yayıncılık, Bilişim, Tanıtım ve Organizasyon Hizmetleri Ltd Şti Ebulula Mardin Cad 4. Gazeteciler Sitesi A8/ 1 Levent İstanbul ÖZEL PROJELER DIREKTÖRÜ Emin GÖRGÜN YAZI IŞLERI Aynur ŞENOL ALTUN Nesrin KOÇASLAN Can GÜRSU Güzin GÜZEY Gizem GÜZEY TASARIM: KREATIF DIREKTÖR Özkan ORAL ART DIREKTÖRLER Pınar GÜVEN Ahmet ÇELIK Nursabah DAŞDELEN FOTOĞRAF EDITÖRÜ: Şeref YILMAZ
64 Sıradışı Hekimler
Hem hastalarının her an yanında oluyorlar hem de özel ilgilerine zaman ayırıp kendilerini geliştiriyorlar. Liv Hospital hekim kadrosu, doktorluğun yanı sıra sanata ve spora olan ilgisiyle de öne çıkıyor.
BASKI: Bilnet Matbaacılık Biltur Basım Yay. ve Hiz. A.Ş. Dudulu Organize Sanayi Bölgesi 1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye 34476 İSTANBUL Tel: 444 44 03 Tüm hakları Liv Hospital’a aittir, alıntı yapılamaz. Bilgilendirme amaçlı hazırlanan bir yayındır.
• EYLÜL-KASIM 2013
KATKIDA BULUNANLAR
47
43
36 48
61
36 58
PROF. DR. ACUN GEZER
DOÇ. DR. AHMET ÖZKARA
DOÇ. DR. AHMET AKÇAY
UZM. DR. AHMET GÜNAY
UZM. DR. ALEV ÖZSARI
İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda ihtisasını tamamlayan Prof. Dr. Acun Gezer, bu sayıda çocuklarda şaşılığa yönelik detayları paylaştı.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Ahmet Özkara, kalp cerrahisine yönelik merak edilenleri paylaştı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Ahmet Akçay, çocuklarda mevsimsel alerjiye yönelik dikkat edilmesi gerekenleri paylaştı.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Dr. Ahmet Günay, bu sayıda okuyucuyu sedef hastalığının teşhis ve tedavi yöntemlerine yönelik bilgilendirdi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Uzm. Dr. Alev Özsarı, grip aşısının önemini anlatıyor. Özsarı bu sayıda Liv Hospital Diyabet Takımı’nın işleyişini de okuyucuyla paylaşıyor.
44 PROF. DR. ALPASLAN ŞENKÖYLÜ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Alpaslan Şenköylü, erişkinlerde görülen omurga ağrılarına yönelik bilinmesi gerekenleri paylaştı.
4
12 64
32
62
26
DOÇ.DR. ALP BURAK ÇATAKOĞLU
PROF. DR. AYCAN KAYIKÇIOĞLU
UZM. DR. BERNA ÖZEN
DOÇ. DR. BINNUR ŞIMŞEK
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, “Kalpten Kalbe” sosyal sorumluluk projesine yönelik detayları paylaştı.
Hacettepe Tıp Fakültesi’nden ihtisas alan Prof. Dr. Aycan Kayıkçıoğlu, bu sayıda botulinum toksini ve alın germeye yönelik merak edilenleri anlattı.
Iİstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Dr. Berna Özen, mevsimsel depresyonu yenmenin sırlarına yönelik okuyucuyu bilgilendirdi.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Binnur Kaya safra kesesi taşlarına ilişkin detayları paylaştı.
54 58
12
24
12
34
DIYETISYEN BURCU ERDÖL
Op. Dr. CENK İNDELEN
UZM. DR. ELIF GÜRKAN
DOÇ. DR. ENIS OĞUZ
OP. DR. EMRE İLHAN
Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun olan Diyetisyen Burcu Erdöl, bu sayıda Liv Hospital Diyabet Takımı’nın işleyişini okuyuculara aktarıyor ve beslenmeye yönelik ipuçları paylaşıyor.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Op. Dr. Cenk İndelen, ‘Kalpten Kalbe’ sosyal sorumluluk projesine yönelik bilgi verdi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Uzm. Dr. Elif Gürkan, boyun ağrılarında fizik tedavi yönteminin detaylarını paylaştı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Enis Oğuz, kalp krizinde ilk yardım ve ‘Kalpten Kalbe’ sosyal sorumluluk projesine yönelik bilgi verdi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Op. Dr. Emre İlhan, burun estetiğine yönelik bilinmesi gerekenleri Live Dergisi’ne anlattı.
39 PROF. DR. ETHEM NEZIH ORAL Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamlayan Prof. Dr. Ethem Nezih Oral, Live Dergisi’nin bu sayısında TrueBeam teknolojisi ile radyo cerrahide tedavi yöntemlerini anlattı.
58 DIYABET HEMŞIRESI EMEL ÇOM NAMOĞLU İstanbul Üniversitesi Florance Nightingale Hemşirelik Fakültesi’nden mezun olan Diyabet Hemşiresi Emel Çom Namoğlu, Liv Hospital Diyabet Takımı’nın işleyişini anlattı.
36
34
34 54
PROF. DR. FERAH ECE
DT. FIRAT DAĞCIOĞLU
DOÇ. DR. GONCA GÖKDEMIR
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Ferah Ece, mevsimsel alerjiden korunmaya yönelik ipuçlarını paylaştı.
İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olan Dt. Fırat Dağcıoğlu, bu sayıda diş estetiğine yönelik bilinmesi gerekenleri anlattı.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Gonca Gökdemir, cilt yenileme yöntemlerini Live Dergisi’ne anlattı.
• EYLÜL-KASIM 2013
KATKIDA BULUNANLAR
44
16 48 64
38
UZM. DR. GÜLNIHAL ŞARMAN
PROF. DR. HAKAN ORUÇKAPTAN
Pediatri ihtisası ve yenidoğan üst ihtisasını Baylor College of Medicine Houston’da alan Uzm. Dr. Gülnihal Şarman, Live Dergisi’nin bu sayısında dijital teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisini anlattı.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan, en çok merak edilen hastalıklardan beyin tümörleri hakkındaki detayları paylaştı.
18
22
22 58
Uzm. Dr. HILAL YILDIZ
UZM. DR. IŞILAY ALTINTAŞ
PROF. DR. IŞIK AKGÜN
DOÇ. DR. İSMAIL KOÇAK
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Uzm. Dr. Hilal Yıldız, Live Dergisi’nin okuyuculara omurga ağrılarında fizik tedavi yöntemlerini anlatıyor.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Uzm. Dr. Işılay Altıntaş, çocuklarda konuşma bozukluklarına yönelik bilgi verdi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Işık Akgün, Liv Hospital’da açılacak Rejeneratif Tıp Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi’ne yönelik detayları paylaştı.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. İsmail Koçak, ses bozukluklarına yönelik bilgiler paylaştı.
44
26 58
40 58
54
32 DR. HAMID AYDIN Tıp Doktoru olarak Adıyaman’da Kahta’da başladığı meslek hayatına Liv Hospital’da devam eden Dr. Hamid Aydın bu sayıda saç ekimine yönelik merak edilenleri paylaştı.
62 UZM. KLINIK PSIKOLOG İREM CAN ESENKAYA Uzm. Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya, çocuk depresyonuna dair bilinmesi gerekenleri Live Dergisi’ne anlattı.
28
Doç. Dr. KADER KESKINBORA
YRD. DOÇ. DR. KÜRŞAT SERIN
PROF. DR. LEVENT KABASAKAL
UZM. DR. METIN OKUCU
DOÇ. DR. MUAMMER KENDIRCI
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Kader Keskinbora, omurga ağrılarına yönelik merak edilenleri paylaşıyor.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Yrd. Doç. Dr. Kürşat Serin, safra kesesi taşlarına ilişkin detayları paylaştı.
Ankara Üniversitesi Ankara Tıp Fakültesi’nden mezun olan ve Cerrahpaşa’dan uzmanlık alan Prof. Dr. Levent Kabasakal, tiroid kanserleri ve radyoiyot tedavisi hakkında merak edilenleri anlattı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Uzm. Dr. Metin Okucu, bu sayıda kış mevsimine hazırlanmaya yönelik ipuçlarını paylaştı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Muammer Kendirci, ürolojide robotik cerrahinin kullanımına yönelik bilgileri paylaştı.
6
50
24
PROF. DR. MUSTAFA ERTAŞ
YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA ÖMÜR KASIMCAN
PROF. DR. MURAT AKSOY
DOÇ. DR. ONUR KONUK
PROF. DR. OKTAR ASOĞLU
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ömür Kasımcan, boyun ağrılarının teşhis ve tedavisine yönelik detayları paylaşıyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Murat Aksoy, kadınların en büyük problemi varisin sonbahar ile ilişkisine yönelik bilgiler verdi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ihtisas alan Göz Hastalıkları ve Oküloplastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Onur Konuk, bu sayıda göz çevresi estetiğine yönelik bilinmesi gerekenleri anlattı.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden uzmanlığını alan Liv Hospital Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Oktar Asoğlu, kalın bağırsak kanserinin yinelemesine yönelik detayları paylaştı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Mustafa Ertaş, nöropatik ağrılara yönelik bilinmesi gerekenleri Live Dergisi’ne anlattı.
28
32
16 48
58
DOÇ. DR. ORHAN TANRIVERDI
UZM. DR. PINAR DAYANIKLI
DIYETISYEN SANEM APA
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Orhan Tanrıverdi, ürolojide robotik cerrahinin kullanımına yönelik bilgileri Live Dergisi’nde paylaştı.
Harvard Tıp Fakültesi Mass general Hospital’da pediatri, University of California San Francisco’da yeni doğan üst ihtisasını alan Uzm. Dr. Pınar Dayanıklı, çocukları enfeksiyondan korumayı paylaştı.
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun olan Diyetisyen Sanem Apa, bu sayıda Liv Hospital Diyabet Takımı’nın işleyişini okuyuculara aktarıyor.
32 52 64
32
30
32
32 SEMRA DUYGU Liv Hospital’da Medikal Estetik Uzmanı olarak görev alan Semra Duygu, cildi ölü hücrelerden arındırmaya yönelik uygulanan yöntemleri okuyucuyla paylaşıyor.
12 54
PROF. DR. TAHIR ÖĞÜT
OP. DR. ÜMRAN İLERI
DOÇ. DR. VEDAT KAYA
DOÇ. DR. YELDA TAYYARECI
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda görevini tamamlayan Prof. Dr. Tahir Öğüt, düztabanlığa yönelik detayları paylaştı.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Yrd. Doç. Dr. Ümran İleri, bu sayıda son dönem estetik trendlerini anlatıyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Vedat Kaya, göz problemlerinin tedavisinde başarıyla kullanılan OptiLASIK cihazına yönelik detayları paylaştı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Yelda Tayyareci, bu sayıda “Kalpten Kalbe” sosyal sorumluluk projesini detaylandırıyor.
20 30
40 30 58 DOÇ. DR. SERPIL SALMAN İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Serpil Salman, bu sayıda Liv Hospital Diyabet Takımı’nın işleyişini anlatıyor ve radyoiyot tedavisini değerlendiriyor.
30 62 UZM. KLI. PSIKOLOG ZEREN OKÇUOĞLU KADIOĞLU Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olan Uzm. Kli. Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, bu sayıda mevsimsel depresyona yönelik detayları paylaştı. • EYLÜL-KASIM 2013
Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti, JCI yetkililerinden kalite belgesini düzenlenen bir törenle aldı.
KURUMSAL HABERLER
Liv Hospital JCI ile dünya arenasında
Liv Hospital en kısa sürede ve hatasız bir şekilde, sağlıkta en önemli uluslararası kalite belgesi olan JCI’ı alarak bir dünya rekoruna imza attı.
J
CI AKREDITASYON Kalite Belgesi almak düşüncesi, Liv Hospital’ın henüz inşaat çalışması sırasında doğdu. Kurucu kadro ve kalite ekibi akreditasyon ile ilgili çalışmalara hızla başladı. Kısa bir süre içinde alanında uzman sağlık
çalışanı kadrosu ve idari kadronun oluşturulması ile 7 Ocak’ta kapılarını açan Liv Hospital sağlık hizmeti, teknoloji ve misafir ağırlamakta doruk noktayı hedefine koydu. Chicago’dan JCI denetimi için gelen komisyon üyeleri
Liv’de Canlı Chat Sağlığınızla ilgili sorular aklınızda kalmasın. Herkesin kendi sağlıyla ilgili aklında pek çok soru vardır. İşte bunlara cevap bulmak amacıyla Liv Hospital’da her gün alanında uzman iki doktor hastalarla bire bir sohbet ediyor. Program iki hafta önceden belirleniyor. Böylece doktorlar ve konular kaçırılmıyor. Liv Hospital’ın canlı chat programından yararlanmak için www.livhospital.com.tr’yi ziyaret edebilirsiniz.
Klasik Otomobil Tutkunlarına Sağlık Sponsoru Olduk Klasik otomobil severler için Türkiye’de ilk defa 22-23 Haziran tarihlerinde Küçüksu Kasrı’nda gerçekleştirilen ve otomobil güzellik ve zarafet yarışması İstanbul Concours d’Elegance’a Liv Hospital sağlık sponsoru oldu. Klasik otomobil dünyasından olduğu kadar, cemiyet ve iş hayatından da yerli ve yabancı davetlilerin katıldığı organizasyonun gala gecesinde Liv Hospital, klasik otomobil tutkunlarına SHAPE kalp tarama programıyla ilgili özel bir proje sunumu yaptı. 8
yaklaşık bir hafta boyunca, birçok kriteri değerlendirdi ve Amerika’daki JCI genel yönetimine sunuldu. Kurul tarafından onaylanan sertifikamız, hedeflerini sürekli yukarıda tutan kurumumuza bir kez daha değer kazandırdı.
“Biliyorum”a Ödül Geldi Liv Hospital binlerce kişinin kanser taramasından geçirildiği sosyal sorumluluk projesiyle ödüle layık görüldü. Sağlık Gönüllüleri-Türkiye’nin (SGT) her yıl verdiği “Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri”nin yedincisi bu yıl da sahiplerini buldu. Sağlık sektörünün temsilcilerinin katıldığı ödül töreninin bu yılki teması “Kadın ve Üreme Sağlığı”ydı. Liv Hospital kadın sağlığı alanında geliştirdiği “Biliyorum” projesi ile teşvik ödülüne layık görüldü.
SPOR HABERLERI
Liv Hospital, Galatasaray’a isim sponsoru oldu
Liv Hospital, Galatasaray Erkek Basketbol Takımı’nın isim sponsoru oldu. Geçtiğimiz sezon 23 yıl aranın ardından şampiyonluğa ulaşan ve ülkemizi Euroleague’de temsil edecek takımlardan biri olan sarı-kırmızılıların ismi artık Liv Hospital Galatasaray Erkek Basketbol Takımı!
Liv’de Futbolcular Geçidi Spora katkılarıyla adından sıkça söz ettiren Liv Hospital, Türkiye’nin büyük takımlarının ve başarılı oyuncularının da tercihi oldu. Galatasaray Spor Kulubü’nden Didier Drogba, Wesley Sneijder, Fernando Muslera, Fenerbahçe Spor Kulübü’nden Emmanuel Emenike, Raul Meireles, Dirk Kuyt sağlık kontrollerini Liv Hospital’da gerçekleştirdi. • EYLÜL-KASIM 2013
BİLİMSEL HABERLER
Cerrahlar, İtalya’daki Mide Kanseri Kongresi’nde buluştu 19-22 Haziran tarihleri arasında İtalya’nın Verona kentinde yapılan 10. Uluslararası Mide Kanseri Kongresi kapsamında uluslararası arenada önde gelen cerrahi uzmanları bir araya geldi. Liv Hospital Tıbbi Direktörü ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, kongreye Türkiye’yi temsilen konuşmacı olarak katıldı. Mide kanseri cerrahisine yönelik kullanılan son trendler ve yöntemler tartışıldı. Kongre kapsamında yapılan çalışmada, Prof. Dr. Asoğlu’nun da aralarında bulunduğu dünyanın önde gelen uzmanlarından oluşan bilim kurulun tarafından mide kanseri ile ilgili güncel ve yeni tedavi protokolleri de belirlendi.
Sağlık sektörü masaya yatırıldı Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti, İstanbul’da ‘Yeni ve Adil Dünya Düzeni’ başlığı altında yapılan ‘World Political Forum’una panelist olarak katıldı. Sağlık sektörünün masaya yatırıldığı foruma, 60 ülkeden siyasetçi, iş adamı, akademisyen, bürokrat ve üst yönetici yer aldı. ‘Sürdürülebilir Sağlık Sisteminin Esasları’ başlıklı oturumda Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti, sağlıkta sınırların kalktığı bir döneme girildiğini açıkladı.
Liv’de Obezite Cerrahisi Çalıştayı Liv Hospital’da gerçekleşen obezite seminerinde obezite cerrahisiyle ilgili dünyadaki son çalışma ve uygulamalar masaya yatırıldı. Workshop kapsamında, obezite cerrahisinin yaygın uygulaması olan Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) ameliyatı gerçekleştirildi. Dünyada tüp mide ameliyatının babası olarak anılan Dr. Michael Garner ve Liv Hospital Obezite Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Altun tüp mide ameliyatını iki vaka üzerinde uyguladı. Canlı olarak izlenebilen ameliyatlar sonrasında vakalara ilişkin değerlendirme yapıldı ve sorular cevaplandı. 10
Almanya’da ve Belçika’da tüp bebek semineri Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, 16-17 Haziran tarihlerinde Berlin ve Belçika’nın Genk kentinde gurbetçilere kadın doğum, kısırlık ve tüp bebek tedavilerine ilişkin bir konferans verdi.
Liv Diyabet Okulu’nda kahvaltıya bekliyoruz Liv Hospital’da diyabetli hastaların hayat kalitesini artırmak, hastalıkla ilgili bilinçlendirmek ve eğitim vermek için “Diyabet Okulu” etkinlikleri düzenleniyor. Poliklinik takibindeki diyabetlilerin bireysel eğitimi dışında, Liv Hospital Diyabet İzlem Takımı tarafından grup eğitimleri de düzenli olarak sürdürülüyor. Diyabet Okulu kapsamında “Liv’de Kahvaltı” toplantıları da düzenleniyor. Katılmak isteyenler için 2013 yılı Diyabet Atölyesi tarihleri; 21 Eylül, 12 Ekim, 16 Kasım, 14 Aralık olarak belirlendi. Randevu için: E mail: ulus.diyabet@ livhospital.com.tr Telefon: 05301730613
YAŞAMDAN HABERLER
Liv Hospital sosyal medyada da bilgilendiriyor Liv Hospital toplumu hastalıklar ve en son tedavi yöntemleriyle ilgili bilgilendiriyor, ödüllü yarışmalar düzenliyor. Ayrıca sosyal medyada hastalıklarla ilgili farkındalığı arttırıyor. Sağlıkla ilgili yeni gelişmeleri, en son tedavi yöntemleri ve teknolojileri, doktorlarla yapılan söyleşileri twitter.com/livhospital ya da facebook.com/ LivHospital adreslerinden takip edebilirsiniz.
Hipertansiyon hastaları renal denervasyonla şifa buluyor Tedavi ve düzenli ilaç kullanılmasına rağmen bir türlü düşmeyen dirençli hipertansiyon tedavisinde umut vaad eden ‘Renal Denervasyon Yöntemi’ yüz güldürüyor. Dünyada 3-4 yıldır uygulanan ‘Renal Denervasyon Yöntemi’nde yapılan küçük bir müdahaleyle tansiyon değerini 30 puan kadar düşürmek mümkün oluyor. Liv Hospital Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, günde 3 - 4 adet ilaç alınmasına rağmen düşmeyen yüksek tansiyon hastaları için ‘Renal Denervasyon Yöntemi’ni tavsiye ediyor. Doç. Dr. Çatakoğlu yöntemin kimlere ve nasıl uygulanması gerektiği konusunda bilgilendiriyor.
Liv Hospital ilklere imza atıyor
Diz Protezinde Robotik Cerrahi: MAKOplasty
Türkiye Baş ağrısı ve Migren Prevalans Çalışması’nın ön sonuçları Liv Hospital’da değerlendirildi. Başkanlığını Liv Hospital Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş’ın yaptığı çalışma, Türkiye’nin iller bazında migren ağrısı ile ilgili yapılmış tek detaylı çalışması olma özelliğini taşıyor. 2008’de Türkiye’nin migren ağrı haritasını çıkartmak için başlayan çalışma kapsamında hane bazında 5 bin kişiyle görüşüldü. 5 yıl sonra 2013’te görüşülen kişilere yeniden ulaşarak durumları sorgulandı. Bir ilk olma özelliği taşıyan çalışmanın ön değerlendirmesi Liv Hospital’da yapıldı.
Makoplasty ile yapılan robotik diz cerrahisi ilk defa Türkiye’de Liv Hospital’da uygulanıyor. Bu yöntemle hastalar çok daha erken ayağa kalkabiliyor, yürüyebiliyor. Robotik teknolojilerinin kullanılması ile yapılan ameliyatla, kişiye en uygun diz protezi uygulanabiliyor. Robotik diz cerrahisi Makoplasty ile 0,1 mm gibi çok düşük bir hata marjıyla oluşturulan diz protezlerinin neredeyse gerçeğinden bir farkı bulunmuyor. • EYLÜL-KASIM 2013
SOSYAL SORUMLULUK
KALBINIZ SAĞLIK IÇIN ATSIN Liv Hospital gelecekteki kalp damar problemlerinin oluşumunu engellemek ve hastalık konusunda farkındalık sağlamak için yeni sosyal sorumluluk projesini devreye sokuyor.
L
iv Hospital yeni sosyal sorumluluk projesi “Kalpten Kalbe” ile yine bir ilke imza atıyor. Liv Hospital ve Şişli Belediyesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği projede, muayene ve rutin kontrol yöntemlerine ek olarak, Türkiye’de ilk kez bir tarama kapsamında kullanılacak Tomografik Koroner Kalsiyum Skorlaması Testi uygulanacak. 40 yaş üstü ve daha önce tanı konmuş bir kalp rahatsızlığı olmayan herkese uygulanacak olan kalsiyum skorlaması, kişinin gelecekte oluşabilecek kalp damar hastalığı riskini belirleyen en önemli yöntemlerden biri. Tarama kapsamında yapılacak kalsiyum skorlama testinin yanı sıra, rutin muayene, kan tahlili, EKG gibi tetkikler de bulunuyor. Eylül ayının ikinci haftasında başlayacak ve yıl sonuna kadar ücretsiz olarak 12
devam edecek kalp taraması, gelecekte oluşabilecek kalp damar hastalıklarından korunmak için önemli bir referans çalışması niteliğini taşıyor. Liv Hospital bu projeyle, kalp ve damar hastalıklarının oluşumunu engellemek adına bilinç düzeyini artırıp erken teşhisin önemine dikkat çekiyor. Proje, tarama programı dâhilinde, kişilerin kalp damar hastalığı risk faktörlerini araştıran bir anket üzerinden risk skoru hesaplaması, elektrokardiyografi, açlık kan şekeri ve kolesterol paneli ile damar sertliği görüntülemesi ve buna bağlı kalp damar hastalığı riskini belirleyecek olan koroner kalsiyum skorlaması yapılması planlanıyor. Taramaya katılmak için Liv Hospital’ın 0 850 222 2 548 numaralı Çağrı Merkezi’nden alınacak bir randevu yeterli.
MUSTAFA SARIGÜL Şişli Belediye Başkanı
MERI İSTIROTI Liv Hospital Genel Müdürü
“KALPTEN KALBE” İLE VATANDAŞIN KALBİ EMİN ELLERDE…
FARKINDALIK YARATMAYI AMAÇLIYORUZ
“Vatandaşın sağlığı bizim için en önemli unsur. Biz kentlilerimiz için, kalpten bir hizmet anlayışıyla 7/24 çalışıyoruz. Buradan yola çıkarak ülkemizde en sık görülen kronik rahatsızlıklardan biri olan kalp ve damar hastalıkları konusunda, Şişli Belediyesi olarak, vatandaşımızda farkındalık sağlamak ve erken tanının önemine dikkat çekmek için Liv Hospital ile elele “Kalpten Kalbe” projesini hayata geçirdik. Liv Hospital’la yaptığımız işbirliği, sağlık alanında yaptığımız projelerin bir parçası. 3 ay sürecek olan kalp taramasının sonuçlarının analiz edilmesi, hem bilimsel açıdan hem de kentlilerimiz açısından ayrıca faydalı bir çalışma olacak nitelikte. Daha da önemlisi kentlilerimiz olası kalp ve damar hastalıkları risklerinden haberdar olacak ve doğru zamanda doğru tedbirler alarak hastalığın oluşumunu engelleyebilecek. Halk sağlığı açısından iyi düşünülmüş, ortakları doğru seçilmiş, ihtiyaçlara cevap veren her projenin pozitif ve olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum. “
“Liv Hospital olarak toplum sağlığına verdiğimiz önemden yola çıkarak yeni bir sosyal sorumluluk projesine daha imza atıyoruz. Türk toplumunda sıklıkla görülen kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili bilinci arttırmak ve gelecekte oluşabilecek risklerden korunmak için farkındalık yaratmak üzere “Kalpten Kalbe” projesini Şişli Belediyesi ile ortaklaşa hayata geçiriyoruz. Eylül ayı itibariyle başlayacak olan taramalar aralık ayı boyunca devam edecek. Liv Hospital çağrı merkezi üzerinden alınacak randevu ile kırk yaş ve üstü kişilerin kalp ve damar sağlığı açısından taramasını gerçekleştireceğiz. Taramada doktor muayenesi, tahliller ve gerek görülen vakalarda damar tıkanıklığı riskini belirleyen kalsiyum skorlama testi de kullanılacak. Çok kısa bir süre önce “Biliyorum” adlı sosyal sorumluluk projemizde de şimdiye dek yapılmayan büyüklükte, binlerce kişiye yönelik bir kanser tarama projesini tamamlayarak hayata geçirmiştik. Bu projeyle de Liv Hospital olarak hastalığa karşı farkındalık, korunma, erken tanı ve tedaviye yönelik katkıda bulunacağız.”
Liv Hospital, “Kalpten Kalbe” projesi ile kalp ve damar hastalıklarını, ölümcül olan kalp krizi veya kalp yetmezliğine dönüşmeden yakalanmasını hedefleyen çok önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor.
• EYLÜL-KASIM 2013
SOSYAL SORUMLULUK
DOÇ. DR. ENIS OĞUZ Kardiyoloji Klinik Şefi
Kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler, tüm dünyadaki ölümler içerisinde %13’lük oran ile birinci sırada yer alıyor. Bu nedenle kalp damar hastalığı riskinin belirlenmesinde sigara, yüksek kolesterol düzeyleri, hipertansiyon ve diyabet gibi risk faktörlerinin taranması ve bu risk faktörlerinin önlenmeye çalışılması büyük önem taşıyor.
14
“Misyonları arasında insan sağlığının korunması olan bir kurum için bu bir prestij projesi. Amacı kalp damar hastalığı riskini belirlemek ve gereken önlemlerin alınmasını sağlamak. Aterosklerotik plakların gelişmesine ve büyümesine yol açan genetik faktörleri henüz ortadan kaldıramasak da sigara içme, kötü beslenme ve stres gibi faktörleri ortadan kaldırabiliriz.Sigara dumanına pasif olarak maruz kalmayı engelleyebiliriz. Ayrıca şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi atardamarları bozan hastalıkları tedavi edebiliriz. Eğer bunları başarabilirsek kalp damar hastalıklarını büyük ölçüde önlemek mümkün. “Kalpten Kalbe” projesi halkımızı bu konuda bilgilendirmeyi; kalp hastalığından korunmak için neler yapılabileceğini anlatma imkânı verecek. Aynı zamanda kalp damar hastalığı risk faktörlerini belirlemek ve bireysel risk oranını ölçmek amaçlanıyor. Henüz kalp krizi riskini önceden yüzde yüz gösteren bir yönteme sahip değiliz. Yine de günümüzde koroner kalsiyum skorlaması mevcut en gelişmiş tarama aracı olarak görünüyor. Proje,gelişmiş tarama yöntemlerini kullanması ile diğerlerinden ayrılıyor. Bu projenin diğer kurumlara da örnek olmasını ve daha çok insanın faydalanmasını umuyorum.”
Doç. Dr. ALP BURAK ÇATAKOĞLU Girişimsel Kardiyoloji Uzmanı
“Kalpten Kalbe” kalp ve damar hastalıklarını, ölümcül olan kalp krizi veya kalp yetmezliğine dönüşmeden yakalanmasını hedefleyen çok önemli bir sosyal sorumluluk projesi. “Kalpten Kalbe” projesi ile kalp-damar hastalığı ile ilgili bilincin oluşumunda katkı sağlamak en büyük hedeflerimizden biri. Günümüzde uygulanabilen modern risk tahmin yöntemleri ile gelecekte oluşabilecek olumsuz olayları öngörmek mümkün. Bu sosyal sorumluluk projesi ile hem kalp-damar hastalığının erken teşhisi için ülkemizde önemli bir adım atmış olacağız hem de bu hastalığın oluşumunu engellemek için bilinç düzeyimizi arttırıp elele mücadele edeceğiz. Bu proje kapsamında bize başvuran ebeveynleri bu konularda da bilgilendirmeyi amaçlıyoruz. Projenin sonunda ülkemizde kalp damar hastalığı ile ilgili çok önemli ve geniş kapsamlı verilere ulaşacağımızı düşünüyoruz. Bilimsel ve sosyal anlamda ileriye dönük stratejilerin belirlenmesinde bu bilimsel verilerin hepimize ışık tutacağına inanıyoruz. “Kalpten Kalbe” projesi ile Liv Hospital olarak hastaları ile kalpten bir bağ kurarak hastalıklarla henüz üzücü sonlar gerçekleşmeden gerekli adımları atmayı ve ailelerin mutluluğuna ve sağlığına katkı sağlamayı arzuluyoruz.”
Doç. Dr. YELDA TAYYARECI Kardiyoloji Uzmanı
Doç. Dr. AHMET ÖZKARA Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı
“Kalpten Kalbe” projesi ile temel olarak damar sertliği görüntülemesini de içine alan kapsamlı bir kalp damar hastalığı tarama ve risk değerlendirmesi yapmayı amaçlıyoruz. Koroner kalsiyum skorlaması günümüzde damar sertliği tanısında oldukça güvenilir bir yöntem olup bilgisayarlı tomografi ile yapılıyor. Günümüz teknolojisi imkanlarında bu görüntüleme üç ya da beş dakika kadar kısa bir sürede ve mümkün olan en az radyasyon maruziyeti ile yapılabiliyor. Bu test sonucunda hasta kalp damar hastalığı açısından hafif-orta ve yüksek olarak gruplandırılıyor ve damar sertliği derecesine göre tedavi edilmesi veya koroner damarlarda gelişmiş olası darlıkların tanısı için ileri tetkike yönlendirilmesi mümkün oluyor. Böylece gizli kalmış kalp damar hastalıklarının bu çok etkin ve detaylı kalp damar hastalığı tarama programıyla ortaya konulması, tedavi edilmesi, kalp krizi ve inme gibi ölümcül hastalıkların önlenmesi mümkün olabilecek. “Kalpten Kalbe” projesi ülkemizde tek. Proje sayesinde genel sağlık kontrollerini ihmal eden toplumumuzda genel sağlık bilincinin artacağını ve gizli kalmış kalp damar hastalığına yönelik önemli klinik ve bilimsel veriler elde edeceğimizi umuyorum.”
“Kalp ve damar hastalıkları çağımızın en yaygın sağlık problemleri arasında yer alıyor. Ülkemizde de ölüm sebepleri arasında ilk sırada ve dünyada bu rahatsızlığın yaygınlığı açısından başı çekenlerden.Bu nedenle halkımızın kalp ve damar hastalıkları konusunda bilinçlenmesi ve önlenmesi amacıyla neler yapılması gerektiği konusunda bilgilendirilmesi biz hekimlere düşen en önemli görevlerden. Günümüzde kalp ve damar hastalıları risk grubuna giren hastaların takibi ve gerekli tedavi programlarının uygulanması yüksek başarı oranları ile yapılıyor. Ancak uygulanacak tedavi yöntemlerinin doğru belirlenmesi ve doğru seçeneklerin hastalara sunulması gerekiyor. “Kalpten Kalbe” projesi ile bu derece yaygın görülen bu rahatsızlıkla ilgili riskli gruba giren insanlara ulaşmak ve gerekli önerilerde bulunmak ve halkımızı koruyucu önlemler konusunda uyarmak bizlerin ana görevleri arasında.”
Op. Dr. CENK İNDELEN Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı
Kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler, tüm dünyadaki ölümler içerisinde %13’lük oran ile birinci sırada yer alıyor. Bu nedenle kalp damar hastalığı riskinin belirlenmesinde sigara, yüksek kolesterol düzeyleri, hipertansiyon ve diyabet gibi risk faktörlerinin taranması ve bu risk faktörlerinin önlenmeye çalışılması oldukça önemli. Ancak tek başına risk faktörlerinin belirlenmesi üzerinden yapılan risk hesaplamaları özellikle genç yaştaki kişilerde ve kadın hastalarda doğru sonuç vermeyebilir. Damar sertliği tanısı kalp damar hastalığı taramasında oldukça önemli. Toplumumuzda kalp ve damar hastalıklarının gelişmiş ülkelerde daha yaygın olduğu bilinmekle beraber; diyabet ve obezitenin gelişmekte olan ülkelerde hızla yaygınlaşmasından dolayı, kalp ve damar hastalıklarının sıklığı çok daha fazla. Genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklanan kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi, erken tanısı ve etkin tedavisi toplumsal bilinç ile başarılabilir. “ Kalpten Kalbe” projesi ile ülkemizdeki birinci ölüm nedeni olan kalp ve damar hastalıkları konusunda önemli bir farkındalık yaratılacaktır.”
• EYLÜL-KASIM 2013
SAĞLIK AJANDASI
MİNİK ÖĞRENCİLERE TAVSİYELER Uzun bir tatil sonrası okula başlamak çocuklar için zor olsa da alınacak bazı önlemlerle bu süreç daha kolay hale getirilebiliyor.
B
ÜYÜME ve gelişimin hızlandığı, öğrenme ve kavramanın önem kazandığı okul çağında ebeveynlerin daha dikkatli olması gerekiyor. Bu dönemde çocukların enfeksiyonlara karşı korunması, besinleri iyi ve kaliteli miktarlarda alabilmesi ve sosyal yaşantılarının okul hayatına uygun olarak düzenlenmesi büyük önem taşıyor. Liv Hospital hekimleri çocukların bu dönemi sorunsuz geçirebilmesi için aileleri uyarıyor.
ANTIBIYOTIK KULLANIMINA DIKKAT Okula başlama aylarında en sık görülen enfeksiyonların başında üst solunum yolu enfeksiyonları yer alıyor. Ancak Liv Hospital Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Pınar Boncuk Dayanıklı, yüksek ateş ile seyreden bu hastalıkların antibiyotikler dışında başka destek
16
tedavilerle de geçebileceğinin altını çiziyor. Uzm. Dr. Pınar Dayanıklı, “Bu tür enfeksiyonlara yakalanan çocukların kapalı yerde bulunmaması, yaşının küçüklüğüne göre aktivitelerinin kontrol edilmesi, oyuncak paylaşımının denetlenmesi ve elini ağzına götürmesi gibi durumlara dikkat edilmesi gerekiyor” diyor. Çünkü tüm bu koşullar enfeksiyonların yayılmasını kolaylaştırıyor. Uzm. Dr. Dayanıklı, burun tıkanıklığı çok
DİPNOT
Dr. PINAR BONCUK DAYANIKLI Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı
uzun süren çocuklarda orta kulak enfeksiyonuna giden bir tablo oluşuyorsa veya öksürük çok kronikleşmiş, bronşları dolduran bir durumla karşılaşıldıysa antibiyotik kullanılabileceğini sözlerine ekliyor. Çocuklarda bu dönemde oldukça sık görülen problemlerden bir diğeri ise kulakta sıvı birikmesi. Uzm. Dr. Pınar Dayanıklı, bu rahatsızlığın alerjik bünyesi olan ve burnu çok tıkanan çocuklarda oluştuğunu belirtiyor. Bu durumda da ilk akla gelenin antibiyotik olmaması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Dayanıklı, “Kulakta sıvı olduğu zaman endişemiz giderek o sıvının artması ve işitmeye engel olmasıdır. Buna kulak zarının hareketine bakan timpanogram denilen testle hâkim olabiliriz. Uzun süren ve ateşin eşlik ettiği durumlarda antibiyotik tedavisiyle daha kötüye gitmesini engellemek gerekiyor” diyor.
LARDAN ENFEKSIYON IN KORUNMAK IÇ l sıvı almak, • Bo Bu • Solurunun tıkmanyoıkllunığıunıneaçmmliaktu,tmak • için buhar tedavisi yapmak, iz hava almak, • T Çem ok • uzakkadulabrmalıakk,ortamlardan ek, • ESal yıkğlıklıamveayadeözngeneligöbesteslermnmek, • C vitamini içeren gıdaları • tüketmek, ur ve adaçayı gibi • Ihlbaam i çaylar ğışıklığı güçlendiric tüketmek, ğu Çocuğun bulundu içmemek ortamlarda sigara . or gerekiy
•
GRIP BELIRTILERI
Dr. GÜLNIHAL ŞARMAN Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı
• Ateş, titreme • Baş ağrısı • Boğaz ağrısı • Kas ağrıları • Öksürük • Halsizlik • Burun akıntısı veya
TEKNOLOJIYI DOĞRU KULLANMAK GEREKIYOR
Televizyon filmleri, bilgisayar oyunları, tablet ve telefon uygulamaları yetişkinlerin olduğu kadar çocukların da dikkatini tıkanıklığı çekiyor. Liv Hospital Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, okulların tatil olduğu yaz aylarında çocukların saatlerce teknoloji ile baş başa kaldıklarını vurgulayarak, aileleri kontrolü ele almaları konusunda uyarıyor. Teknolojiyle erken yaşta tanışan çocuklarda oyun düzeni kurmada zorlanma, davranış bozuklukları, uyku problemleri, obezite, dikkat dağınıklığı ve tiklerin görülebileceğini belirten Uzm. Dr. Şarman, altı aylıktan altı yaşa kadar olan dönemi kapsayan araştırma sonuçlarını da paylaşıyor. Annelere sorulan “Çocuklarınız en çok hangi aktiviteyi yapmaktan hoşlanıyor?” sorusuna verilen cevaplarsa E TEKNOLOJİY oldukça dikkat çekici. Kitap ANIM L L U K I L SINIR okumak, parka gitmek, müzik kların dinlemek, alışveriş yapmak gibi Okula giden çocu t kullanıble ta ve seçenekler içerisinde teknoloji 4-6 televizyon 1 saat ile yaş grubunun neredeyse bütün mı belirli bir gün ve , alı m sınırlandırıl hayatını kapsıyor. Okul çağındaki onda hangi Çocukların televizy çocuklarda uzun saatler kontrolsüz ceği aileler de yre se ı lar program eli, nm bilgisayar ya da tablet kullanımının, tarafından denetle t paketne er int li eç zg sosyal çevreye uyumu zorlaştırÇocuk sü dığına değinen Uzm. Dr. Şarman, leri kullanılmalı, odalarında Çocuklar büyürken ailelerin çocukların odasına televizar ekranı ay gis televizyon ve bil yon sokmaması gerektiğinin önemle , alı bulunmam rken televizaltını çiziyor. Çocuk yemek ye alı, am lm tu tu yon açık lar çoTablet ve telefon amaçlı cukları oyalamak kullanılmamalı.
•
•
• •
• •
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
REJENERATIF TIP KÖK HÜCRE ÜRETIM VE UYGULAMA MERKEZI LIV HOSPITAL’DE AÇILIYOR
Liv Hospital bünyesinde açılacak olan Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi, genetik bilimleri ve biyoteknolojideki gelişmeleri kullanarak, hastalarına hücresel ve doku bazlı yeni tıbbi tedaviler sunmayı amaçlıyor.
R
EJENERATIF TIP, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi, kök hücre gibi yenileştirici hücre ve doku mühendisliği ürünlerinin, doktorların, araştırmacıların ve biyomühendislerin koordine çalışmaları ile geniş kapsamlı bir hizmet sunmayı amaçlıyor. Mükemmeliyetçi bir bakış açısıyla ilerleyen Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi’nin, çeşitli hastalık ve yaralanmalardan muzdarip bireylere, ileri 18
teknoloji kök hücre tedavileri ve doku mühendisliği uygulamalarını klinik ürünlere çevirerek, yaşam kalitelerini geliştirmeyi ve sürelerini uzatmayı hedefliyor. Merkezde; Rejeneratif Tıp Hasta Değerlendirmesi ve Polikliniği, GMP Biyolojik Ürün Üretim Laboratuvarları, Kalite Kontrol Laboratuvarı, Biyopsi Odası, Küçük Cerrahi İşlem Odası, Ayılma (Recovery) Odası, Kabul Ofisi, Kontrollü Geçiş Alanları yer alacak.
DİPNOT MERKEZIMIZDE ÜRETILMESI PLANLANAN BIYOLOJIK ÜRÜNLER • Otolog Yağ Dokusundan Zenginleştirilmiş Kök Hücre Hazırlanması. • Adipoz Dokusundan Kök Hücre Kültürü. • Otolog Kemik İliğinden Kök Hücre Hazırlanması. • Kemik İliğinden Mezenkimal Kök Hücre Kültürü. • Fibroblast Hücre Kültürü. • Kornea Hücre Kültürü. • Kondrosit Hücre Kültürü. • Dendritik Hücre Hazırlanması.
DIYABETIK AYAK YARALARI Yara tedavisinde, cerrahi bölgeye uygulanan yenileyici hücreler sayesinde diyabetik ayak yarasının tedavisi mümkün hale geliyor. Prof. Dr. IŞIK AKGÜN Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Araştırma ve Uyguluma Merkezi Direktörü
ORTOPEDIDE BIYOLOJIK KÖK HÜCRE TEDAVILERI
VÜCUDUNUZ KENDİNİ YENİLESİN! Liv Hospital Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi bütün branşlarla birlikte çalışarak tıbbın klasik tedavilerle cevap veremediği birçok soruna kalıcı çözüm getirecek. Sağlıksız, fonksiyonunu yitirmiş hücreleri ve dokuları, biyolojik ürünler kullanılarak yenileyen Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi’nde yasal ve bilimsel prosedürlerle tanımlanmış uygulamalar kullanılacak.
İSKEMIK EKSTREMITE PROBLEMLERI Kişinin kendisinden elde edilen yenileyici hücreler birçok hastalığın yanı sıra damar tıkanıklıklarında da tedavi olanağı sağlıyor. Yenileyici hücre uygulamaları yaranın kapanması ve dolaşımın yeniden sağlanması için yeni ve etkili bir yöntem olarak ortaya çıkıyor.
Prof. Dr. Işık Akgün, “Kök hücre uygulamaları ortopedi alanında özellikle kıkırdak sorunlarında son derece önemli bir aşama kaydediyor” diyor. Kişinin kendi dokusundan alınan biyopsiden elde edilen yenileyici hücreler sayesinde neredeyse sıfır kıkırdağa sahip bölgelerde bile kıkırdak oluşumu gözlemlediklerinin altını çizen Prof. Dr. Akgün, “Kök hücre yağ dokularınızdan, adalelerinizden, kalçanızın içinde kemik iliğinizden alınabilir” diyor. 15-55 yaş aralığında, vücut kitle indeksi 30’un altında olan, daha önce menüsküsü çıkarılmamış ve ön çapraz bağı olan, dizilim denilen normal anatomik düzeni bozulmamış bireylerde rahatlıkla uygulanabileceğini belirten Prof. Dr. Akgün, temel hücre ile onarılacak dokunun orjinale en yakın doku olması ve bu tedavinin bir kişiden başka bir kişiye uygulanabilirliği açısından büyük avantaj sağladığını sözlerine ekliyor.
YANIK Liv Hospital Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi, kronik yanık dokularının yerine hastanın sağlıklı bir görünüme kavuşmasını sağlamak için yenileyici hücre uygulamaları yapacak.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
KALIN BAĞIRSAK KANSERİ TEKRARLARSA… Kalın bağırsak kanserlerinde iyi bir ameliyat kadar ameliyattan sonraki bakım, özellikle yoğun bakım dönemi büyük önem taşıyor.
K
ALIN BAĞIRSAK iki ana bölümden oluşuyor. Kolon ve rektum adı verilen bu iki kısım tedavi seçenekleri ve şekilleri bakımından farklılık gösteriyor. Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, “Ameliyat öncesi ve sonrası ışın ve ilaç tedavilerini hangi hastaya uygulayacağımızı doğru seçerek ve hastaya uygun doğru bir teknikle cerrahi uygulayarak lokal nüksü azaltabiliriz” diyor.
“Liv HOSPITAL OLARAK AMELIYAT ETTIĞIMIZ HASTALARDA HIÇ RISK YAŞAMADIK” Prof. Dr. Oktar Asoğlu, kalın bağırsakta kolon denilen bölümden oluşan yinelemeler veya lokal nükslerin karın içi zarına ve karın içerisine yayıldığını söylüyor. Peritoneal 20
Karsinomatozis olarak isimlendirilen bu durumun dışında ayrıca rektum kanserinde de lokal yineleme görüldüğünü sözlerine ekliyor. “Rektum dediğimiz kalın bağırsağın uç kısmında meydana gelen lokal yinelemeler, dünya istatistiklerine göre yüzde 5 ile 30 arasında değişmekte” diyen Prof. Dr. Asoğlu, bu oranı kendi dizisel serisinde yüzde 3.6 olarak belirtiyor. Lokal olarak yineleyen olguların cerrahi tedavisinin oldukça güç olduğunun altını çizen Prof. Dr. Asoğlu; “Önemli olan lokal olarak yinelemesini engellemek. Ancak tekrarlarsa insanın leğen kemikleri arasına sıkışmış olan bu bölgede yapılacak ameliyatlar, oldukça güçtür. Ciddi bir deneyim ve beceri gerektirir. Bütün idrar kesesi, kadınlarda rahim, erkeklerde prostatı içine alan ve arka taraftaki yapıları tuttuysa kuyruk sokumu kemiğinin çıkartılmasına kadar uzanan, yan
duvarlarında olduysa bacağa giden damarların çıkartılmasını gerektirebilen bu ameliyatlar ortalama 10-15 saat sürüyor ve 8 ile 10 ünite kan transfüzyonu gerektiriyor. ” diyor. Ayrıca Prof. Dr. Asoğlu, komplikasyon gelişme riski çok yüksek olan bu olgularda Liv Hospital olarak ameliyat ettikleri hastalarda hiç sorun yaşamadıklarını vurguluyor. Tüm hastaları hastaneden taburcu etmeyi başardıklarını belirten Prof. Dr. Asoğlu, “Bunun altında yatan ana neden, takım oyununu iyi oynuyor oluşumuzdur” diyor. İyi ameliyat yapılması kadar ameliyattan sonraki bakımın ve özellikle yoğun bakım döneminin de önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Asoğlu, “Hastanemizde, yoğun bakımda kalış süresi ortalama üç gün. Hiç ölümle sonuçlanan bir vakamız olmadı. Hastalara agresif bir cerrahi ve karın içerisine saçılmış kanser hücrelerini de ortadan kaldırabilmek için ısıtılmış kemoterapi uygulaması yapıyoruz. Ameliyat süresinin çok uzun olması, kan ve kan ürünlerinin çok fazla kullanılması, ameliyat sırasında karın içerisini yıkamakta kullandığımız kemoterapi ajanının yol açtığı toksite bağlı organ yetmezliği gelişme riskini artırması gibi sebeplere bir de hastanın yaşı, kronik sağlık durumu, ek hastalıklar eklendiğinde yoğun bakımda solunum yetmezliği, akut böbrek hasarı ve kalp durması gelişme riski çok artmaktadır. Dünya literatüründe bu cerrahiden sonra morbidite oranı yüzde 25 ile 40 arasında değişmektedir.” diyor.
BAŞARILI TEDAVI İYI BIR TAKIM OYUNU SERGILEMEYI GEREKTIRIYOR Prof. Dr. Oktar Asoğlu’na göre rektumun dışında kalan ve kolon olarak adlandırılan bölgedeki hastalığın yinelemesi durumunda karın zarı ve bütün organlara yayılmış, peritoneal karsinomatozis olarak adlandırılan durumun tedavisinden önce bu hastaların çok iyi değerlendirilmesi, yaşını ve yandaş hastalıklarını göz önüne alarak ameliyat gerektirenlerin özenle seçilmesi gerekiyor. Prof. Dr. Asoğlu, “Bu hastalarda karın içerisinde gözle görülür hücreleri tamamen temizleyebilirsek ve karın içerisini ısıtılmış kemoterapi ile yıkarsak iyi sonuçlar elde ediyoruz” diyor. Bu taraftaki ameliyatlarda da bir takımın birlikte çalışması gerektiğini vurgulayan
Prof. Dr. OKTAR ASOĞLU Genel Cerrahi Uzmanı
Op. Dr. ENVER KUNDUZ Genel Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Asoğlu, “Bu ameliyatlarda en önemli kriterlerden bir tanesi hastanın bu ameliyatı kaldırıp kaldıramayacağına karar vermek. Bu da ancak anestezi, cerrahi, kardiyoloji ve dahiliye gibi gerekli olan branşların önceden hastayı değerlendirmesi ile mümkün. Ameliyattan önce hastanın karın içini gösteren filminin değerlendirilmesi çok önemli. Bunun için de nükleer tıp, radyolog gibi hekimlerle beraber içerideki fotoğrafın çok iyi yorumlanması gerekir” diyor. Bu kadar uzun süren ameliyatlarda ameliyat boyunca hastanın gerek solunum ve kalp gerekse böbrek açısından desteklenmesini sağlayan çok iyi bir anestezinin olması gerektiğine değinen Prof. Dr. Asoğlu, “Başarılı tedavi için farklı disiplinlerin bir araya gelerek aynı dili konuşmayı başarması ve aynı bakış açısına sahip olmasıyla ancak mümkündür” diyor. Çok az bir hasta grubunun bu tedaviden fayda gördüğünü belirten Prof. Dr. Asoğlu, “Önemli olan o hastayı bulup bu tedaviyi uygulamaktır. Bu nedenle fayda görecek olan bu grubun seçilmesi için spesifik çalışmak, deneyimli olmak ve iyi bir takım oyunu oynamak gerekir” diyor.
“ Başarılı tedavi için farklı disiplinlerin bir araya gelerek aynı dili konuşmayı başarması ve aynı bakış açısına sahip olması gerekiyor.”
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
SESİNİZE İYİ BAKIN!
Sesimiz, çevremize kim olduğumuzu gösteren, parmak izi gibi herkeste farklı ve kişiye has olan bir özellik. Ancak karşılaşılan iç ve dış etkenler, dikkate alınması gereken ses hastalıklarına neden olabiliyor.
B
IR BEBEĞIN doğumuyla başlayan ilk çığlık daha sonra annesine ihtiyacını anlattığı ağlamalara dönüşür. Büyüme yolculuğunda çocuğun duygularını ve ihtiyaçlarını, büyüdükçe düşüncelerini ifade etmek için bir aracıya ihtiyacı vardır. Liv Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İsmail Koçak, “Ergenlik çağından itibaren başlayan sesin gelişimsel sürecine müdahale edilebilir” diyor. Liv Hospital Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Işılay Altıntaş ise “Evdeki dilsel ortam önemli bir belirleyicidir” diyor ve bunun karışık dili algılama ve sözel anlatım bozukluğu olarak kendini gösterebileceğini belirtiyor.
KISIK MI, BOZUK MU? Doç. Dr. İsmail Koçak’a göre ses kısılması ile seste bozulmanın birbirine karıştırılmaması gerekiyor. Kısılma, sesin gücünün azalmasını ifade ederken bozulma, sesin kalitesinde meydana gelen değişimi ifade ediyor. Gelişimsel süreçte insanın ergenlik döneminden yetişkinliğe kadar sesinde pek çok değişim meydana gelebileceğini söyleyen Doç. Dr. Koçak, “Bazen çok iyi olabilecek bir ses hiç kullanılmadığı zaman çok kötü bir ses olarak karşımıza çıkabilir ya da tam tersi bir durum oluşabilir” diyerek bu süreçte sese müdahale edilebileceğinin altını çiziyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Işılay Altıntaş ise öncelikle işlenen seslerin çocukta bir sözcük haznesi ve dil bilgisi kuralları olarak öğrenildiğini sonrasında dili anlamak ve dilsel olarak kendimizi ifade edebilmekle başlayan
22
“ İnsan sesi, ses teli denilen, gırtlağımızın içindeki iki kıvrımın yan yana gelmesiyle oluşur. Ses kıvrımları aşağıdan yani akciğerlerden üflenen hava ile titreşime geçer. Güç, kaynak ve filtre denilen üçlü bir mekanizmayla oluşur.”
dil gelişiminde konuşmanın önem kazandığını belirtiyor. Ancak ağız boşluğu, solunum sistemi ve ses tellerini de içeren sistemde meydana gelen aksaklıklar seste bazı problemler meydana getirebiliyor. Uzman Dr. Işılay Altıntaş, kavrama güçlüklerinin farkına varılmayan çocukları dikkatsiz, tembel veya ilgisiz olarak tanımlamanın psikiyatrik bozukluklara zemin hazırladığının altını çiziyor.
CERRAHI SONRASI YAPILAN SES TERAPISI IYILEŞMEYI ETKILIYOR Doç. Dr. İsmail Koçak’a göre ses; beyin, akciğer, ağız, boğaz gibi organların hepsinin dışında psikolojik durumumuzun da etkilediği bir özellik. Ayrıca ses ve konuşma problemlerinde ses tellerinde nodül, polip, kist gibi lezyonların bulunması da büyük önem taşıyor. Doç. Dr. Koçak, “Bazen ilaçla tedavi eder ve her şeyi istediğiniz hale getirebilirsiniz. Bazen kişinin kullanımını değiştirecek ya da düzeltecek tedaviler yaparsınız ki bunlar ses terapisi teknikleridir. Bazen de seslerinde yapısal bozukluklar vardır. O zaman ameliyatları ön plana alırsınız” diyor. Cerrahinin ses kalitesini iyileştirme amacıyla yapıldığına değinen Doç. Dr. Koçak, iyi bir ses cerrahının müdahale ettiği zaman ses kaybının oluşmayacağını da sözlerine ekliyor.
Doç. Dr. İSMAİL KOÇAK Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Uzmanı
Uzm. Dr. IŞILAY ALTINTAŞ Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi
DİPNOT KÜÇÜK ÖNERILER • Sigara kesinlikle içilmemeli. Yıllardır sigara içmenin birikimi ile ses hasar görür. Sigara içen birinin sesinin aynı kalitede kalması söz konusu değildir. • Bol bol su içilmeli. Her konuda vücudun en büyük ihtiyacı olan su, 2,5-3 litre civarında yudum yudum olacak şekilde tüketilmeli. • Uyku, sesin önemli bir ilacıdır. Uykusuz kalınan günlerde sesi çok zorlamamak gerekir. •Ara sıra buhar tedavisi yapılmalı. Özellikle kış aylarında ortamlar oldukça kuru olduğu için nefes yollarının nemlenmesi amacıyla su buharından faydalanmak gerekir.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
BOYUN AĞRISINI CİDDİYE ALIN Boyun ağrısı sadece bu bölge ile sınırlı kalmayıp sırt ve kolları da etkileyebiliyor. Fizik tedavi ile tedavisi mümkün olan ağrılara cerrahi müdahale gerekebiliyor.
24
G
ÜNÜMÜZDE en sık şikayet edilen durumlardan biri boyun ağrısı. Pek çoğumuz ağrının kendi kendine geçebileceğini düşünse de tedavi edilemeyen şiddetli ağrılar, daha ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Liv Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü Uzm. Dr. Elif Gürkan’a göre son yıllarda teknolojinin getirdiği rahatlıkla beraber artan bilgisayar kullanımı, özellikle çalışan kişilerde boynun şeklinin değişmesine hatta ilerleyerek fıtık oluşumuna sebebiyet veriyor. Liv Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ömür Kasımcan ise bu ağrıların altında yatan asıl sebebin basit bir kas spazmı olabileceği gibi cerrahi müdahale gerektirebileceği konusunda uyarıyor.
BOYNUMUZ NEDEN AĞRIYOR? İlk başlarda sadece kas ağrısı ve kas tutulması şeklinde kendini gösteren bu rahatsızlık; hareketsizlik, ters ve ani hareketler, ağır kaldırma, boynu öne doğru zorlama, yanlış egzersiz, stres ve genetik olarak bağ dokularının zayıf olması gibi pek çok faktörden etkileniyor. Uzm. Dr. Gürkan, “Hastaların yeni başlayan akut ağrıları ve tutulmalardan birkaç hafta içerisinde kurtulması mümkün. Ancak ağrıların omurlar arasındaki disklerde hasara yol açması, oradan taşan maddelerin sinire dokunması ve bununla beraber kolumuzda da ağrı oluşması durumunda mutlaka doktor muayenesi yapmak gerekir” diyor. Teşhiste kişinin tüm omurgasını mutlaka görmek gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Gürkan, “Kıyafetle yapılan bir muayene bile yanlış sonuca götürebilir. Boyun ve sırttaki eğrilikler, kas zayıflıkları, asimetrik görünümler, bir omzun düşük olması, kürek kemiğinin daha çıkıntılı olması, boyun hareketlerindeki kısıtlanmalar ve ağrılar, boynun tam dönmemesi ya da tam arkaya gitmemesi anormal durumlardır” diyor.
BOYUN AĞRILARINA FIZIK TEDAVI Uzm. Dr. Elif Gürkan’a göre fizik tedavide hastanın kaslarındaki sıkışan noktalar açılıyor. Eğer ciddi bir kuvvet kaybı veya fıtık düşüncesi varsa MR ve röntgen düşünülüyor. Uzm. Dr. Gürkan, “Fizik tedavi egzersiz programları doğru yapıldığı, özellikle manuel tedavi ile birleştirildiği zaman son derece faydalı. Özellikle problem ilerlemeden yapılırsa hastanın uzun dönemde şikâyetlerinin azalmasına ve ilerleyen zamanlar için ciddi bir önleyici tedavi olma önemine sahip” diyor. Uzm. Dr. Gürkan, boyun etrafın-
YRD. DOÇ. DR. ÖMÜR KASIMCAN Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
UZM. DR. ELIF GÜRKAN Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
daki omurganın derinlerine yerleşen kasların kuvvetlenmesine ve eklem kısıtlama hareketlerinin açılmasına yönelik germe ve esnetme hareketlerinin aynı anda yapılmasının da önemli olduğunu vurguluyor. Liv Hospital’a gelen hastalar günlük yaşamlarına bu egzersizleri adapte etme ve ağrısız bir yaşam sürmeleri için gerekli koşullar konusunda da bilgilendiriliyor.
CERRAHI MÜDAHALE Yrd. Doç. Dr. Ömür Kasımcan, hastanın zaman zaman boyun ağrılarında cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyabildiğinin altını çiziyor. Boyun fıtığına kola yayılan ağrının eşlik ettiği hasta grubunda tercih edilen cerrahi yaklaşımın Anterior Servikal Mikrodiskektomi ve Füzyon olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kasımcan, “Boynun ön sağ tarafından yapılan yaklaşık 2-3 cm kesiyle hastanın omurgasının ön yüzüne ulaşılır. Burada mikroskop altında servikal disk hernisi ve ağrıya neden olan osteofitik çıkıntılar temizlenir. Tamamen boşaltılan diskin yerine diskin yüksekliğini korumak amacıyla PEEK kafes konularak ameliyat sonlandırılır. Gerektiği durumlarda Anterior plak- vida sistemi konulması gerekebilir” diyor. Yrd. Doç. Dr. Kasımcan, boyun ağrılarına yürüme güçlüğü, ellerde kuvvetsizlik ve idrar kaçırmanın eşlik ettiği durumlarda ise Servikal Laminektomi ve Posterior Füzyon ile boynun arkasında orta hatta yapılan bir kesi ile boyun omurlarının arka arkı çıkarılarak omurilikte mevcut basının ortadan kaldırılabileceğini de sözlerine ekliyor. Mekanik dengenin bozulması halinde, laminektomi ile birlikte omurganın sabitlenmesinin gerekli olabileceğini de belirtenYrd. Doç. Dr. Kasımcan, “Bu durumda arkadan yaklaşımda Lateral Mass vidaları ya da Pedikül Vidaları ile omurganın stabilizasyonu sağlanır” diyor.
“ Boyun ağrılarında tedavi edilmeyen şiddetli ağrılar, ilerleyen dönemlerde cerrahi müdahele gerektiren önemli sorunlara yol açabilir.”
DİPNOT MANUEL TEDAVI Uzm. Dr. Elif Gürkan, özel tekniklerin kullanıldığı ve el ile uygulanan bu tedavi yönteminin, uzun yıllar bu konuda eğitilmiş uzman kişiler tarafından yapılması gerektiğini belirtiyor. Kaynamamış kırıklar, ileri derecede osteoporoz, romatoid artrit, enfeksiyöz artritler, aseptik nekroz, Osteomiyelit ve malignite (kötü huylu tümörler) hariç 15 seanslık kür şeklinde uygulanan tedavi kronik ağrılarla savaşta hastaya önemli faydalar sağlıyor.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
SAFRA TAŞINI ÖNEMSEYİN Safra kesesi taşları iltihaplı durumlarda tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Yaşam kalitesini tehdit etmeden önce safra kesesi taşlarına müdahale edilmesi gerekiyor.
26
S
AFRA KESESI TAŞLARI sindirim sistemini etkileyen en yaygın hastalıklardan biri. Yetişkin bireylerin yaklaşık yüzde 10-15’inde safra kesesi taşı bulunuyor ve bu oran giderek artış gösteriyor. Liv Hospital Gastroenteroloji Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek, bu artışa neden olan en önemli faktörlerin başında yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının geldiğini belirtiyor. Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kürşat Serin ise safra taşlarının özellikle 30-60 yaş arasında daha yaygın görüldüğüne dikkat çekiyor.
TEDAVİDE KULLANILAN EN YAYGIN YÖNTEM LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ Doç. Dr. Binnur Şimşek, safra taşı tanısının çoğunlukla ultrasonografi ile konulduğunu söylüyor. Doç. Dr. Şimşek ayrıca taşın başka bir şikayete tanı koymak amacıyla yapılan görüntülemeler (bilgisayarlı tomografi ve/ veya manyetik rezonans görüntüleme) esnasında da tespit edilebildiğinin altını çiziyor. Yrd. Doç. Dr. Kürşat Serin ise sarılık, safra kesesi veya pankreas iltihabı gibi belirti veren safra taşlarının tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemin laparoskopik kolesistektomi olduğunu ve bu hastalarda cerrahi tedavinin hayat kalitesini anlamlı derecede artırdığını belirtiyor. Buna karşın tesadüfen saptanmış sessiz safra taşı olan hastalar için aynı durumun geçerli olmadığının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Serin, “Herhangi bir şikâyeti olmasa da bazı özel durumlarda sessiz safra taşı olan hastalara da cerrahi tedavi faydalı olabilir. Diyabetik hastalar, porselen safra kesesi bulunanlar, kalsifiye taşı olan, taş çapı 3 mm’den küçük ve 2 cm’den büyük olan, safra kesesi polibi bulunan hastalara kolesistektomi yapılması uygun olur” diyor.
AMELİYATSIZ TEDAVİ Doç. Dr. Binnur Şimşek, safra kesesi taşlarının ameliyat dışında da bazı tedavi yöntemleri bulunduğunu belirtiyor. “Safra kesesindeki taşlar safra kanalına düşerek kanalı tıkayacak olursa, safra akımının engellenmesi sonucunda sarılık meydana gelebilir. Bu hastalarda ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjiyo-Pankreatografi) denilen bir endoskopik cihazla ağızdan girip safra kanalının açıldığı ince bağırsak bölümüne ulaşıyoruz” diyen Doç. Dr. Şimşek, endoskopun kanalından ulaştırılan özellikli birtakım aletler ile taşı çıkarmanın mümkün olabildiğini belirtiyor. Safra kesesi ameliyatı öncesi bu girişimin çok önemli ve gerekli olduğunu belirten Doç. Dr. Şimşek, şayet safra kesesi taşla doluysa bu endoskopik taş çıkarılma işleminin ardından da cerrahi yolla safra
Doç. Dr. BINNUR ŞIMŞEK Gastroenteroloji Uzmanı
Yrd. Doç. Dr. KÜRŞAT SERIN Genel Cerrahi Uzmanı
“ Özellikle 2 cm’den büyük olan taşlar ve iltihabi durum kanser riskini yükseltiyor. Bu sebeple hastaların mutlaka kontrol altında olmaları gerekiyor.”
1
DAHA KÜÇÜK YARA IZI KALIYOR.
7
6 AMELIYAT SONRASI HASTALAR DAHA AZ AĞRI DUYUYOR.
kesesinin çıkarılmasının uygun olduğunu sözlerine ekliyor. Doç. Dr. Şimşek, cerrahi yolla taş dolu safra kesesinin çıkarılması dışında, safra kesesindeki taşların tedavisinde bazı ilaçların kullanılabildiğini, ancak taşların eritilmesinin uzun süreli ilaç kullanımı gerektirdiğini ve her zaman başarılı olamadığını belirtiyor. Doç. Dr. Şimşek, “Bir safra deposu görevi yapan safra kesesi çok hayati bir organ değildir, yani cerrahi yolla çıkarıldığında da insanlar çok ciddi sorunları olmadan hayatlarına devam edebilmektedir. Özellikle yağlı yiyecekler tüketildiğinde şişkinlik veya hazımsızlık hissi meydana gelmesi dışında ciddi bir sorun görülmez” diyor.
KALITELİ ONKOLOJIK SONUÇLAR ELDE EDILIYOR.
LAPAROSKOPIK VE ROBOTIK CERRAHININ AVANTAJLARI Laparoskopik ve robotik cerrahinin açık cerrahi yöntemlerine göre pek çok avantajı bulunuyor.
5
DAHA KÜÇÜK KESI YAPILIYOR.
4
2
BAZI BEDENSEL FONKSIYONLARDA BOZULMA SORUNLARI DAHA AZ ORANDA GÖRÜLÜYOR.
3
NET VE DETAYLI BIR GÖRÜŞ ALANI SAĞLAMASI DAHA AZ DOKU TRAVMASINA OLANAK SAĞLIYOR.
IYILEŞME AÇIK CERRAHIYE GÖRE ÇOK DAHA HIZLI OLUYOR.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
ÜROLOJİDE ROBOTİK CERRAHİ DÖNEMİ
Robotik cerrahinin yaygın kullanıldığı alanların başında üroloji geliyor. Bu yöntem ile hasta tedavide, önemli avantajlar elde ediyor.
İ
LK OLARAK kadın hastalıklarının cerrahisinde uygulanan ve kapalı cerrahi olarak da tanımlanan robotik cerrahi, teknolojinin gelişmesiyle beraber pek çok hastalığın tedavisinde avantaj sağlıyor. Dünyada erkeklerde en sık görülen ikinci kanser olan prostat kanseri ile kadınlarda sık görülen ve yaşam kalitelerini ciddi şekilde bozabilen idrar kaçırma bozukluklarını Liv Hospital Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Muammer Kendirci ve Liv Hospital Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Orhan Tanrıverdi ile konuştuk.
KADINLARDA İDRAR KAÇIRMA BOZUKLUKLARI Doç. Dr. Muammer Kendirci, kadınlarda genel olarak üç tip idrar kaçırma şekli tanımlandığını söylüyor. Kendirci, “Sıkışmaya bağlı idrar kaçır28
“ Genç ve orta yaş kadınlarda fiziksel aktiviteye bağlı idrar kaçırma sık görülürken, daha ileri yaşlarda sıkışmaya bağlı olarak yaşanan idrar kaçırmaya rastlanabiliyor.”
mada mesane idrarı yeterince depolayamamakta, istenilen miktara ulaşmadan kaçırmaktadır. Stres tipi idrar kaçırma; öksürüp-aksırma, gülme, fiziksel aktivite gibi durumlarda kendini gösterir. Birleşik tipte ise; hem sıkışma hem de öksürme-hapşırma-gülmeyle olan kaçırma birlikte bulunur. Genç ve orta yaş kadınlarda fiziksel aktiviteye bağlı idrar kaçırma daha sık görülürken, daha ileri yaşlarda sıkışmaya bağlı idrar kaçırma ve her ikisinin bir arada olduğu kaçırma daha sık görülür” diyor.
TEDAVI YÖNTEMI Kadının yaşı, kaçırmanın tipi, ne zamanlar olduğu, ciddiyeti, eşlik eden durumlar, kullandığı ilaçlar, daha önce gördüğü tedaviler gibi pek çok durum göz önüne alınarak tedavi planını
çıkardıklarını belirten Doç. Dr. Kendirci, “Sorunu tam anlamak için işeme günlüğü, ölçekler, idrar testleri, kadının muayenesi, ultrasonla değerlendirme, daha ciddi olgularda mesane ve idrar kanalının fonksiyonunu değerlendirme testleri kullanılır” diyor. Kadının yaşam biçiminde, sıvı tüketim ve işeme alışkanlıklarında, beslenme şeklinde doğru düzenlemeler yapmanın sorunun çözümüne katkıda bulunacağının altını çizen Doç. Dr. Kendirci, sıkışma tipi idrar kaçırmada ilaç tedavileri, bunlara dirençli olgularda idrar kesesine botoks tedavisinin genellikle durumun kontrol altına alınmasını sağladığını söylüyor. Doç. Dr. Kendirci, öksürme-aksırma-gülme gibi durumlarda olan idrar kaçırmalarında idrar kesesinde gerçekleşen sarkma ya da dış idrar kanalının desteğinde zayıflama söz konusu olduğu için, bunlarda genellikle cerrahi tedaviler gerektiğini belirtiyor. Doç. Dr. Kendirci, teknolojik gelişmelerle birlikte, hiç açık ameliyatlara gerek kalmadan, genellikle günübirlik yatışla, 20-30 dakikalık sürelerde yapılabilen askı ameliyatlarıyla (TOT, TVT, miniSling gibi) sorunu yüksek oranlarda kalıcı olarak da çözebildiklerinin altını çiziyor. Doç. Dr. Kendirci, “İdrar kesesinde sarkmayla birlikte idrar kaçıran kadınlarda, gerek vajenden yapılan askı yöntemleri gerekse laparoskopik ve robotik yöntemlerle idrar kaçırma bozukluğunu kalıcı olarak düzeltip, sorunu tamamen ortadan kaldırılabildiklerini de sözlerine ekliyor.
PROSTAT KANSERINDE ROBOT YARDIMCI CERRAHI Doç. Dr. Orhan Tanrıverdi, prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanserlerden biri olduğunu ve dünyada erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu belirtiyor. Dünyada her yıl ortalama bir milyona yakın erkeğe prostat kanseri tanısı konulduğuna değinen Doç. Dr. Tanrıverdi, “Sağlık taramalarındaki artış ve kullanılan duyarlı testler, prostat kanserine erken evrede yakalanılması sayesinde hastalığın tamamen tedavi edilme olasılığı artıyor” diyor. Prostat ameliyatında ana hedefin kanser dokusunun tamamen çıkarılması olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tanrıverdi, Liv Hospital’da kullanılan robotik teknoloji ile dokularda 10-12 kat kadar büyütme sağlandığını sözlerine ekliyor. Doç. Dr. Tanrıverdi, “3D (üç boyutlu) görüntü sayesinde dokulara daha az hasar vererek ameliyat sonrası idrar kaçırma ve sertleşme bozukluklarını en aza indirebiliyoruz” diyor.
Doç. Dr. MUAMMER KENDIRCI Üroloji Uzmanı
Doç. Dr. ORHAN TANRIVERDI Üroloji Uzmanı
DİPNOT ROBOTIK CERRAHI AVANTAJLARIYLA ÖNE ÇIKIYOR Doç. Dr. Orhan Tanrıverdi prostat kanserinde robotik cerrahinin pek çok avantaj sağladığını söylüyor. Bu yöntemlerde karnın tamamen açılarak •ameliyat yapılmasından daha iyi kalitede onkolojik sonuçlar elde ediliyor. Ağrı ve ameliyat sonrası bazı bedensel •fonksiyonlarda bozulma gibi sorunlar çok
“ Robotik teknoloji ile dokulara daha az hasar vererek ameliyat sonrası idrar kaçırma ve penisteki sertleşme bozuklukları en aza indirgenebiliyor.”
daha az oranda görülüyor. inanışın aksine açık cerrahiden •çokGenel daha net ve detaylı bir görüş alanı sağlanarak ameliyatın çok daha az doku travmasına sebep olarak tamamlanmasına olanak sağlıyor. sonrası iyileşme açık cerrahiye •göreAmeliyat çok daha hızlı oluyor. Ameliyat sonrası hastalar daha az ağrı •duyuyor. Karına yapılan kesi alanı küçüldükçe, •ameliyat sonrası görülen cerrahi alan enfeksiyonu daha az görülüyor. Açık cerrahiye göre daha iyi kozmetik •sonuçlar elde ediliyor. Kan kaybı açık ameliyata göre daha az •oluyor. Ameliyat öncesi sertleşme problemi •bulunmayan hastalar robotik ameliyattan sonra açık ameliyata göre daha hızlı normal cinsel yaşamlarına dönebiliyor. iyi bir görüş ve robotik beceri •ileDaha dikiş atılabildiği için ameliyat sonrası konulan sonda daha kısa bir sürede çıkarılabiliyor.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
LAZER CERRAHİSİ NELER VAAD EDİYOR? Türkiye’de ilk defa Liv Hospital’da kullanılacak sistem sayesinde pek çok göz kusurunu düzeltmek mümkün olacak.
G
ÜNÜMÜZDE ilerleyen teknoloji sayesinde lazer ameliyatlarıyla görme sorunlarına kesin bir çözüm getirmek mümkün. Liv Hospital göz problemlerinden kurtulmak isteyenleri sevindirecek yeni bir teknolojiyi tanıtıyor. Liv HospitalGöz Hastalıkları 30
Uzmanı Doç. Dr. Vedat Kaya “gözlerimiz standart yöntemlerin dışında kişiye özel uygulanan tedaviyi hak ediyor” diyor. Türkiye’de ilk defa Liv Hospital’da uygulanan OptiLASIK sistemi sayesinde gözlük ve kontakt lens sorun olmaktan çıkıyor.
GÖZ BOZUKLUKLARINA İLERI TEKNOLOJIK ÇÖZÜMLER Günümüzde lazerin göz cerrahisinde uygulama alanlarının oldukça geliştiği biliniyor. İlk dönemlerde sadece miyop gurubuna uygulanan lazer yöntemi günümüzde hipermetroplara, yakın görme problemlerine, hastalık ya da travma sonrası kornea (saydam tabaka) yüzey düzensizliklerine, saydam tabakadaki lekelere, kornea nakillerine, nakil sonrası oluşan göz kusurlarını düzeltmeye kadar pek çok göz kusurunda başarıyla kullanılıyor. Doç. Dr. Vedat Kaya “WaveLight EX500 Excimer Lazer ve Wavelight FS200 Femtosecond Lazer adı verilen iki cihazın birleşiminden oluşan teknoloji, son derece hızlı, güvenli ve kesinlikle acısız göz kusurlarına çözüm getiriyor” diyor. Altı saniyede flap oluşturabilen cihazın işlem sonrasında komplikasyon oluşmasını minimuma indirdiğini de sözlerine ekliyor. Doç. Dr. Kaya, cihazın özelliklerinin sadece göz bozukluklarını düzeltmekle sınırlı olmadığını, tüm bu işlemlerin femtolazer kullanılarak yapılıyor olmasının bu teknolojiyi bir adım daha öne çıkardığının altını çiziyor.
“ 500 Hz excimer lazer ve 200 Khz femtosecond lazer birleştirilerek dünyanın en hızlı cihazı oluşturuldu.”
BU CIHAZLA GELEN IŞIĞIN DIREK RETINAYA ODAKLANMASI SAĞLANIYOR.
4
KIŞIYE ÖZEL TEDAVI WaveLight Ex500 sistemi Türkiye’ye ilk defa Liv Hospital sayesinde geliyor. Doç. Dr. Kaya, göze uygun lazer programının seçilmesi, teknolojik altyapı ve uygulamaları yapacak eğitimli doktor kadrosunun önemini vurguluyor. Gözün operasyona uygun olup olmadığı kararından, hangi tedavi protokolünün uygulanacağına, hangi lazer parametrelerinin uygun olduğuna kadar çok sayıda kararın, işlem öncesi uzman bir ekip tarafından verildiğini belirten Doç. Dr. Kaya, “Cihaz sayesinde kişinin ihtiyacı belirleniyor. Dolayısıyla hiç kimseye standart bir yöntem kullanılmıyor. Kişinin ihtiyacı ne ise ona göre hareket edilebiliyor. İdeal sonuç için hasta yararını birinci öncelik, yeni teknolojiyi kullanan, bu konuda uzman doktorlarlarla çalışmaktır” diyor.
KIŞININ GÖZ PROFILINE GÖRE ENERJI DALGALARI KULLANILARAK LAZER ILE KORNEA YENIDEN ŞEKILLENDIRILIYOR.
Doç. Dr. VEDAT KAYA Göz Hastalıkları Uzmanı
1
GÖZÜNÜZÜN ŞEKLINI ANLAMAK IÇIN BIRÇOK ÖLÇÜM YAPILIYOR.
OptiLASIK’IN FARKI NEDIR? OptiLASIK kişinin göz yapısına en uygun tedaviyi gerçekleştirmek üzere tasarlandı.
3
2
İYILEŞME SÜRECININ HIZLANDIRILMASINA YARDIMCI OLMAK IÇIN BIR FLAP YARATILIYOR.
• EYLÜL KASIM 2013
seyin Cildinizi Tazeleyin G Sıkı Bir Vücut Yeni Bir Ten Hayalinizdeki Burun Alnını seyin Cildinizi Tazeleyin G Sıkı Bir Vücut Yeni Bir Ten Güvenle Gülümseyin Cildin YENILENME Sağlıklı Saçlar Sıkı Bir Vüc ZAMANI iniz Olmasın Güvenle Gülü Gülen Gözler Sağlıklı Saçla Varis Kaderiniz Olmasın G Tazeleyin Gülen Gözler Sa Yeni Bir Ten Varis Kaderin seyin Cildinizi Tazeleyin G Sıkı Bir Vücut Yeni Bir Ten Güvenle Gülümseyin Cildin KLİNİK
Vücudunuzda yapacağınız yenilikler için uygun olan bu dönemde Liv Hospital olarak uzman kadromuzla yanınızdayız. Daha güzel bir cilt ve kusursuz vücut hatları için sizi baştan yaratıyoruz.
32
Gülen Gözler Sağlıklı Saçla n Varis Kaderiniz Olmasın ız Kırışmasın Güvenle Gülü Gülen Gözler Sağlıklı Saçla n Varis Kaderiniz Olmasın nizi Tazeleyin Gülen Gözle cut Yeni Bir Ten Varis Kad ümseyin Cildinizi Tazeleyi ar Sıkı Bir Vücut Yeni Bir T Güvenle Gülümseyin Cildin ağlıklı Saçlar Sıkı Bir Vücu L niz Olmasın Güvenle Gülü Gülen Gözler Sağlıklı Saçla n Varis Kaderiniz Olmasın nizi Tazeleyin Gülen Gözle Bir çoğumuz için estetik ameliyat kimi zaman sağlık sebebi ile kimi zaman da daha iyi görünmek amacıyla, vücudumuzda arzu edilen yeniliğe adım atmak anlamına geliyor. Uzmanlar estetik ameliyatta en ideal sonuca ulaşmak için kişiye özel bir planlamanın şart olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle ilk ve sonbahar aylarında estetik operasyonlara olan ilgi artıyor. Günümüzde ise en dikkat çekici ve fark edilir olan estetik operasyonların başında burun ameliyatları ilk sırada yer alıyor. Bu ameliyatlarda doğal görünüm, özgüven ve mutluluğu doğrudan etkilediği için oldukça önemli. Özellikle sıklıkla uygulanan burun ameliyatları ile sadece burnun dış görünüşünü değil nefes darlığı sorununu da düzeltilebiliyor.
IV HOSPITAL Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Aycan Kayıkçıoğlu, ameliyat öncesinde endoskopik cihazla yapılan değerlendirmenin önemini vurguluyor. Hastanın ihtiyaçlarına bağlı olarak açık veya kapalı yöntemler uyguladıklarını belirten Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “İçerideki sorunlardan başlayarak eğrilikleri gideriyor, konka adı verilen burun içi etlere gerekiyorsa radyofrekans koter ile müdahale ediyoruz. Yapısal sorunları çözdükten sonra estetik değişimi gerçekleştirebiliyoruz” diyor. Liv Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Deniz Hancı ise iyi bir burun ameliyatının kesinlikle kişiye özel olması gerektiğine değiniyor. “Ameliyat sonrasında hedef kişinin yüz yapısına en çok yakışan ve rahat nefes alabilecek bir buruna sahip olması” diyen Op. Dr. Hancı, kişiye özel ideal burun şeklini, altın orana göre belirlediklerinin altını çiziyor.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
DÖRT DÖRTLÜK GÖRÜNMEK HAYAL DEĞİL Estetik ameliyatlar artık çağımızın vazgeçilmezi. Ancak hayalinizdeki görüntüye kavuşmak için emin ellerde olmak büyük önem taşıyor.
Hayalinizdeki Burun Liv Hospital’da Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan’ın uyguladığı rinoplasti ameliyat yöntemiyle hayalinizdeki buruna kavuşmanız mümkün. Kişiye özel gerçekleştirilen burun ameliyatlarındaki amaç, nefes alan, yüz ve cinsiyet ile uyumlu ve uzun yıllar deforme olmayacak bir burun yapmak.
Cildinizi Tazeleyin Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gonca Gökdemir, kimyasal soyma işlemleri, mezoterapiler, trombositten zengin plazma injeksiyonları, lazer tedavileri ve kök hücre injeksiyonları gibi güvenli yöntemlerle cildinizi yenilemenize yardımcı oluyor.
Alnınız Kırışmasın Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Aycan Kayıkçıoğlu, botulinum toksini ile gençleştiriyor. En iyi etki kaş arası, alın ve göz çevresinde gerçekleşiyor. Botulinum toksin’in etkisi yaklaşık üç ay sürdüğü için periyodik olarak tekrarlanmasını öneriliyor.
Güvenle Gülümseyin Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Fırat Dağcıoğlu, güvenle gülümsemenizi engelleyen her türlü diş rahatsızlığına bir çözüm olduğunu söylüyor. Beyazlatma, bonding, laminete veneer uygulamaları, full porselen kuronlar gibi uygulanan pek çok yöntem ile dişlerinize estetik bir görünüm kazandırıyor.
34
Varis Kaderiniz Olmasın Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksoy, radyofrekans ablasyon ve lazerle ablasyon gibi yöntemlerle kesi yapmadan varisin önüne geçilebildiğini söylüyor. Damarın içini köpük adı verilen bir ilaçla kapatmaya dayanan sistem sayesinde de rahat, hızlı ve ağrısız çalışma imkanı yakalanıyor.
Gülen Gözler Göz Hastalıkları ve Oküloplastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Onur Konuk, oküloplastik cerrahi ile kaşların, üst ve alt kapakların ve etraf yumuşak dokuların fonksiyonel ve kozmetik problemlerine çözüm getiriyor. Kırışıklıklar, torbalanma ve eşlik eden kapak düşüklüğü sorunlarında yüzde iz bırakmayan teknoloji kullanılıyor.
Sağlıklı Saçlar Saç Ekimi Uzmanı Dr. Hamid Aydın, geçmişte hem kadın hem de erkeklerin en büyük problemlerinden biri olan saç dökülmesinin, Hair Restoration Systems, saç mezoterapisi ve BT terapi gibi yöntemlerle sorun olmaktan çıkacağını söylüyor.
Sıkı Bir Vücut Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ümran İleri, kadınların en sorunlu bölgeleri kalça ve karın fazlalıklarının endoskopik cerrahi sayesinde sorun olmaktan çıkacağını söylüyor. Ameliyatlar sonrası hasta, bir gün hastanede yattıktan sonra evine gidebiliyor.
Yeni Bir Ten Medikal Estetik Uzmanı Semra Duygu, peeling ve mikrodermabrazyon yöntemlerinden her ikisi ile cildin ölü hücrelerden oluşmuş üst tabakasını soymayı amaçlıyor. Cilde uygulanan her türlü estetik tedavi peeling veya mikrodermabrazyon ile tamamlanırsa uzun süreli başarı sağlanıyor.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
SONBAHARIN KEYFİNİ SÜRÜN Mevsimsel alerjiler, bahar aylarında bitkilerden yayılan polenlerle başlayıp Eylül sonuna kadar devam ediyor. Özellikle bu aylarda çocuklarda görülecek ataklara karşı dikkatli olmak gerekiyor. 36
Prof. Dr. FERAH ECE Göğüs Hastalıkları Uzmanı
E
YLÜL, açık havada yapılan yürüyüşler ve çocuklarımızla parkta keyifli vakit geçirmek için en ideal aylardan biri. Ancak mevsimsel alerji sorunu olanlardan biriyseniz mevsim değişiklikleri sizin için çekilmez olabilir. Bu yüzden hem alerjisi olan hem de alerjiye eğilimli yetişkinlerin ve hatta çocukların, özellikle sonbaharı karşıladığımız şu günlerde çok dikkatli olması gerekiyor. Liv Hospital Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferah Ece, üst solunum yollarında başlayan alerjinin zamanla alt solunum yollarını da tutabildiği ve böylece astım ataklarına neden olabileceği konusunda uyarıyor. Liv Hospital Çocuk Alerjisi ve Astım Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Akçay ise mevsim değişikliklerinde alerjenlerin artmasına bağlı olarak çocuklarda görülecek ataklara karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtirken Liv Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Alev Özsarı ise grip aşısının zamanlamasına dikkat çekiyor.
Doç. Dr. AHMET AKÇAY Çocuk Alerjisi ve Astım Uzmanı
UZM. DR. ALEV ÖZSARI İç Hastalıkları Uzmanı
deniyle önceden sadece ilkbahar ve sonbaharda görülen polenlerin artık tüm yıl şikâyetlere yol açtığını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ece, trafiğin yoğun olduğu bölgelerde yaşayan ve dizel partikülleri ile poliaromatik hidrokarbonlara maruz kalan kişilerde polen duyarlılığı daha kolay oluşacağından hava kirliliği yoğun olan bölgelerde alerji şikâyetleri bulunanları dikkatli olmaları yönünde uyarıyor. Prof. Dr. Ferah Ece, “Mevsimsel alerji genellikle üst solunum yollarında başlayıp zamanla alt solunum yollarını da tutabiliyor. Böylece astım ataklarına da neden oluyor. Mevsimsel alerjinin yüzde 30 civarında astıma dönüşme oranının olması, alerjinin erken tanı ve tedavisinin hastanın sağlıklı bir yaşam sürmesi açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir” diyor ve hangi tip alerjene duyarlı olduğu cilt testleri ile belirlendikten sonra alerjenden kaçınma ve gerekirse ilaç tedavisi uygulanmasını öneriyor.
EYLÜL TEDAVİYE EN UYGUN AY ARTIK ÇOK DAHA DİKKATLİ OLUNMALI Prof. Dr. Ferah Ece, en sık rastlanan alerjinin çimen, ağaç ve çiçeklerin havaya yayılmasından kaynaklandığını belirtiyor. Özellikle polen mevsiminin ılıman iklimlerde daha erken başlayıp daha uzun sürdüğüne değinen Prof. Dr. Ferah Ece, “Kara ikliminin yoğun görüldüğü bölgelerde hava daha soğuk olduğu için polen mevsimi de daha kısa sürüyor. Rüzgârlı havalardan sonra polenler havaya daha çok dağıldığı için alerji şikâyetleri de fazla oluyor. Polenler rüzgârın etkisiyle kilometrelerce uzaklara taşınabilirler. Ağaç polenlerine göre, çayır ve çimen polenleri çok daha uzak mesafelere yayılabilirler. Buna karşılık rutubetli ve yağmurlu günlerde polenler su ile yere indikleri için havadaki miktarları çok azalır” diyor. Küresel ısınma ve hava kirliliği ne-
Doç. Dr. Ahmet Akçay, mevsim değişikliklerinde astımlı çocukların daha sık atağa girdiklerini söylüyor. Muayene bulguları ve yapılan test sonuçlarına göre devamlı bir ilaç başlanacaksa eylülün buna en uygun ay olduğunu belirten Doç. Dr. Akçay, “Kullanacağımız ilaçların etki etmesi biraz zaman alıyor. Bunun etkisi bir haftada başlıyor, fakat genellikle tam etkinlik iki ayı bulabiliyor. Bu nedenle eylül aylarında tedaviye başlanması gerekiyor ki kış ayına hazır bir şekilde girebilelim” diyor. Eylül ayında tedaviye başlanması için önemli bir diğer sebep ise grip aşısı… Doç. Dr. Akçay, “Astımlı çocuklarda gribal enfeksiyonlar en büyük tetikleyici faktördür. Gribal enfeksiyonlar çocukların bronşlarını daraltır ve çocuğu krize sokabilir. Bu nedenle bir atak dahi engelleyebilmek adına grip aşısını muhakkak öneriyorum” diyor.
AŞININ ZAMANLAMASI ÖNEMLI Herkesin bildiği gibi mevsimsel hastalıkların başında grip virüsü geliyor. Özellikle ekim ve mayıs ayları arasında daha sık görülen hastalık için son dönemlerde geliştirilen aşı kullanıyor. Liv Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Alev Özsarı, aşının zamanlamasının oldukça önemli olduğunun altını çiziyor. Sezon başlamadan aşı olmayı öneren Uzm. Dr. Özsarı, bunun için en uygun zamanın ağustos sonu ve eylül ayının ilk yarısı olduğunu söylüyor. Grip aşısının etkinliğini gösterebilmesi için 10-15 gün kadar süre geçmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. Alev Özsarı, “Geç kaldım aşı olamadım” diye düşünmemek gerektiğini aşının nisan ayına kadar yapılabildiğini belirtiyor.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
BEYİN TÜMÖRLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ Beyin tümörlerinde seçilecek yöntem, tümörün tipi, yerleşim yeri, hastanın yaşı, genel durumu ve hastada operasyon kararını etkileyebilecek ek sistemik problemlerin olup olmadığına göre değişiyor.
B
EYİN tümörleri beynin içinde ya da komşuluğunda yer alan anormal hücre kümeleri. Bu lezyonlar kafatası içinde bir yer işgal ediyor ve bu nedenle beyne baskı oluşturarak klinik bulgu veya şikayetlere neden oluyor. Vücudumuzdaki normal hücreler zamanla yaşlanıyor ve yeni hücrelerle yer değiştiriyor. Buna karşın tümör hücreleri kontrolsüz olarak çoğalırken diğer yaşlı hücreler gibi ölüp ortamdan uzaklaştırılamıyor. Klinik ve deneysel araştırmalar tümörlerin gelişiminde yanlış kodlanan bazı genlerin ve proteinlerin rol oynadığını, yine radyasyon ve kanserojen kimyasallar gibi bazı etkenlerin bu yanlış kodlanmaya neden olabildiğini gösteriyor. Diğer sistemlerde olduğu gibi, beyin tümörlerinin bir kısmında da ailesel geçiş eğilimi görülebiliyor. Liv Hospital Beyin ve Sinir Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan, görülme sıklığı dikkate alındığında pratikte karşılaşılan en sık tümörler, temel özellikleri ve tedavi yöntemleri konusunda Live okurlarını bilgilendiriyor.
İYI HUYLU MU, KÖTÜ HUYLU MU? Beyin tümörleri kısaca benign (iyi huylu) 38
ve malign (kötü huylu) olarak iki grupta toplanabilir. Malign tümörler beyinde gelişen kanser olup, benign tümörlere göre çok daha hızlı büyür ve çevre dokuya agresif biçimde yayılma eğilimi gösterirler. Bazı iyi huylu tümörler zaman içinde malign dönüşüm gösterebilirler. Metastatik beyin tümörleri genel olarak bakıldığında en sık karşılaşılan tümör grubudur ve vücudun başka bir yerindeki tümöre ait hücrelerin kan veya komşuluk yoluyla beyne ulaşması sonucu gelişirler. Erişkinlerde beyin metastazları en sık akciğer (%40-44), meme (%10), böbrek (10), gastrointestinal sistem (%6) ve cilt (malign melanom) tümörlerinden gelişir. Çocuklarda nöroblastom, rabdomyosarkom ve Wilm’s tümörleri en sık metastaz yapan kanserlerdir. Primer beyin tümörleri ise beyin ve santral sinir sistemini oluşturan muhtelif hücrelerden köken alır ve bu nedenle geliştikleri hücre tipine göre isimlendirilirler. Erişkinlerde en sık görülen primer beyin tümörleri gliomlar ve astrositik tümörlerdir. Bunlar sinir dokusunu destekleyen astrosit ve diğer glial hücrelerden gelişir ve komşu dokuya eldiven parmağı gibi girerek yayılma
eğilimi gösterirler. Meningiomlar erişkinlerde en sık görülen tümörler arasında yer alır. Bunlar beyni saran ve meninks denen zarlardan doğar ve beyni iterek bası bulgusu oluştururlar. Hipofiz adenomları ise hipofiz bezi içinde yer alan değişik hücre gruplarından gelişen iyi huylu lezyonlardır. Bununla birlikte bu tümörler aşırı hormon salınımına neden olabilir veya komşu yapılara bası oluşturabilirler. Beyin tümörleri ister iyi ister kötü huylu olsun belli bir boyuta ulaştıktan sonra kafa içinde basınç artışına neden olarak beyni bir tarafa doğru itebilir veya beynin dokusu ya da sinirleri işgal ederek fonksiyon kaybına yol açabilirler.
BEYIN TÜMÖRLERINDE TANI Gerçekte birçok nörolojik hastalık beyin tümörleri ile benzer şikayet ve bulgulara neden olabilir. Böyle bir durumda ilk yapılması gereken hastanın tam nörolojik muayenesinin yapılmasıdır. Eğer muayene bulguları bir tümör olasılığını düşündürüyorsa hastaya MR (magnetik rezonans görüntüleme) veya bilgisayarlı tomografi (BT) çekilmelidir. Tümör tanısında bu tetkikler genellikle yeterli bilgi sağlamakla birlikte, daha ileri bilgi edinmek ve tedavinin planlanması amacı ile fonksiyonel MR (fMR), MR-Angiografi, önemli lif demetlerinin görüntülenebilmesi amacı ile traktografi (DTI) ve/veya selektif beyin anjiyografisi yapılması gerekebilir. Anılan
Prof. Dr. HAKAN ORUÇKAPTAN Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
tetkikler genellikle tümörün niteliği ve davranışı hakkında tama yakın bilgi sağlar, bununla birlikte bazı durumlarda önceden biyopsi alınması gerekebilir. Tümörün kesin tanısı tümör dokusunun histolojik incelenmesi ile konulur. Son yıllarda standart yöntemlerle yapılan incelemelere ilave olarak kullanılmaya başlanan immünhistokimyasal teknikler ve genetik analizler tümörün hücre tipini ve muhtemel biyolojik davranışını belirlemede çok etkili olmakta ve ideal tedavi şemasınının seçiminde önemli rol oynamaktadır.
TEDAVIDE MULTIDISIPLINER YAKLAŞIM Beyin tümörlerinin tedavisinde ilk ve en önemli seçenek lezyonun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. İyi huylu tümörlerin tam ya da tama yakın çıkarılması ile ek tedaviye gerek duyulmadan uzun ve sağlıklı bir yaşam elde edilebilir. Malign tümörlerde cerrahi tedaviye ek olarak hastaya radyoterapi ve kemoterapi verilmesi gerekir ve bu yöntemler hastalığın tekrarlama olasılığını azaltarak sağlıklı yaşam süresini uzatır. Son zamanlarda stereotaksik hedefleme sistemleri ile donatılan radyoterapi cihazları bir yandan olası yan etkileri azaltırken tedavinin etkinliğini önemli ölçüde arttırabilmektedir. Beyin tümörlerinin yerleşimleri nedeni ile hastada tedavi öncesi ve sonrasında fonksiyon kaybı gelişebilir ve bu durumda fizik tedavi ve rehabilitasyon programının uygulanması gerekebilir. Beyin tümörü olan bir hastada beyin tümörlerinin tedavisi sırasında ve sonrasında hastaya psikolojik danışma ve yardım sağlanması giderek önem kazanmaktadır.
ÜSTÜN TEKNOLOJI: TRUEBEAM STX
Prof. Dr. ETHEM NEZIH ORAL Radyasyon Onkolojisi Uzmanı
Günlük ışınlama süresinin çok kısa olması, hastanın kısa sürede ve konforlu bir şekilde tedavi olabilmesi TrueBeam STx ile yapılacak olan radyocerrahiyi diğer radyocerrahi tekniklerinden üstün tutuyor.
R
ADYOTERAPIDE başarıyı sağlayan önemli faktörlerden biri de kullanılan cihaz teknolojisi. Liv Hospital, Radyoterapi tedavisi ile kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını veya hücrelerin bölünmesinin engellenmesini amaçlıyor. Liv Hospital Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ethem Nezih Oral, beyindeki hastalıkların tedavisinde kullanılan stereotaktik radyoterapi ve vücuttaki hastalıkların tedavisi için kullanılan vücut radyoterapisinin sağlam dokulara hasar vermeden başarıyla kullanıldığını belirtiyor.
KISA SÜREDE TEDAVI Prof. Dr. Ethem Nezih Oral, “Radyocerrahi ile hastalıklı doku (tümör) çok yüksek ışın dozuyla yok edilirken veya çoğalması durdurulurken, çevresindeki sağlıklı dokuların aldığı ışın dozu en aza indirilir ve böylece sağlam dokularda hasar ve yan etkiler gözlenmez” diyor. Prof. Dr. Oral, bir veya beş seansta gerçekleştirilen radyocerrahinin tedavi sonuçlarının, doğru seçilmiş hasta gruplarında ve iyi bir uygulamayla klasik cerrahi tedavi sonuçları ile eşdeğer olduğunun altını çiziyor. Radyocerrahi; beyin, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, kemik, prostat, baş boyun, kadın genital tümörlerinde ve metastazlarında başarıyla kullanılıyor. Prof.
Dr. Oral, omurilik dokusu ışına çok hassas olduğu için diğer radyoterapi tekniklerine göre radyocerrahi fark yarattığını belirtiyor. Prof. Dr. Oral, “Diğer radyoterapi tekniklerinde 4-7 hafta süren tedavi süreleri radyocerrahi ile bir günde veya en fazla beş günde bitirilebilir” diyor.
ÖNCELIĞIMIZ HASTA KONFORU Liv Hospital’da TrueBeam STx ile yapılacak olan radyocerrahinin diğer radyocerrahi tekniklerine üstünlüğü; günlük ışınlama süresinin çok kısa olmasıyla, hastanın daha kısa sürede ve daha konforlu tedavi olması. Prof. Dr. Ethem Nezih Oral, “Diğer radyocerrahi cihazlarında günlük tedavi süresi 30-90 dakika sürerken TrueBeam STx ile 5-20 dakika gibi çok kısa bir sürede tamamlanmaktadır. İlaveten tümörün takibi için diğer radyocerrahi cihazlarında vücut içine yerleştirilmesi gereken işaretleyiciler TrueBeam STx’ de gerekmemektedir” diyor. Liv Hospital Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nde, Radyasyon Onkolojisi uzmanları uygulamayı yaparken tıbbi fizik uzmanları, radyoterapi teknikerleri ve hasta kabul görevlilerinden oluşan uzman ekip tedavinin kalitesinde ve hastanın konforlu bir şekilde tedaviye girmesinde etkili rol oynuyor. • EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
TIROID KANSERLERI VE RADYOIYOT TEDAVISI HAKKINDA MERAK EDILENLER Tüm enerji şekillerinde olduğu gibi radyoaktif enerji de kontrollü olarak kullanıldığında insan sağlığı ve yaşam kalitesini olumlu etkiliyor. 40
A
RTIK GÜNÜMÜZDE radyonüklit tedavi yöntemleri, kanser tedavisinde önde gelen modeli oluşturuyor. Çünkü verilen ilaç, yani radyonüklit, sadece hedef hastalığı, yani kanserli dokuyu etkiliyor. Hastaya hiç zarar vermeyen yöntemin yan etkileri yok denecek kadar az. Ayrıca, hastaya tedavi için verildikten sonra vücudun hangi bölgesinde, ne kadar etkili olduğu görüntü alınarak da tespit edilebiliyor. Liv Hospital Nükleer Tıp Uzmanı Prof. Dr. Levent Kabasakal, “Bu tedavi yönteminin hedeflenmiş tedavi olarak adlandırıldığının altını çiziyor. Atom tedavisi nedir? Halk arasında ‘radyoiyot’ tedavisine verilen isim. Radyoiyot gama ve beta diye iki çeşit ışın yayar. Uzak mesafelere yayılan gama ışınıyla sintigrafi yapılır. Yaklaşık beş milimetre mesafede etkili olan beta ışınıyla da tiroit hastalıkları tedavi edilir. Atom tedavisi kapsül veya sıvı şeklinde uygulanıyp ağız yoluyla alınıyor. Sıvı şekli su tadındadır, hastayı rahatsız etmez. Tedavi kimlere uygulanır? Atom tedavisi tiroit bezinin çok hızlı çalıştığı hipertiroiti durumunda (zehirli guatr) ve tiroit bezi kanserlerinin tedavisinde kullanılıyor. Hipertiroiti tedavisinde düşük dozlarda, tiroit kanserinde yüksek dozlarda uyguluyoruz. Hamile ve emziren hastalara uygulanmaz. Bunun dışında her yaşta ve cinsteki hastalara uygulanabilir. Hastalık düzelene kadar veya hastanın tedaviye ihtiyacı olduğu kadar tekrarlanabilir. Ancak atom tedavisi oldukça etkilidir. İyi hesaplanmış bir dozla genellikle bir uygulama yeterli olur. Ancak bazı hastalarda hastalık daha dirençli olabilir. Nadir olan bu tür hastalara daha fazla verilmesi gerekebilir Atom tedavisinin yan etkileri var mı? Kısırlık yaptığı gibi bir fikir var. Oysa
Prof. Dr. LEVENT KABASAKAL Nükleer Tıp Uzmanı
bugüne kadar böyle bir bulgu saptanmadı. Atom tedavisinden sonra hastalar hamile kalabilir, doğum yapabilir ve emzirebilir. Ancak tedavi sonrası hastalara altı ay hamile kalmalarını önermiyoruz. Genellikle rahatsızlık vermez. Nadiren boyunda ağrı olur. Tükürük bezlerinde şişlik görülebilir. Atom tedavisinden sonraki süreç nedir? Özel olarak hazırlanmış odalarda bir süre kalıyorlar. Bu odalar genellikle aydınlık ve konforludur. Belli bir dozdan daha yüksek radyoiyot alan hastalar, tedavi odalarında yatırılır. Bu odaların duvarlarında ve kapılarında özel malzemeler vardır ancak dışarıdan fark edilmez. Hastanın üzerinde bulunan radyoiyottan yayılan ışınların miktarı azaldıktan sonra hastalar taburcu edilebilir. Her hasta için farklı olmakla birlikte genellikle iki-üç gün içerisinde hastalar evlerine gönderilebilir. Taburcu olduktan sonra hastaların nelere dikkat etmesi gerekir? Atom tedavisinden sonra uyulması gereken üç önemli konu var. Mesafe, süre ve temizlik. Hastalar yaklaşık iki hafta süreyle çevrelerindeki insanlarla uzun süreli yakın mesafede bulunmamalı. Mesafe ne kadar artarsa (örneğin 2 metre) beraber bulunma süresi de o kadar uzar. Hijyen diğer önemli bir faktör. Verilen radyoiyot idrarla atıldığından tuvalet temizliğine, çamaşır, çatal kaşık gibi eşyaların temizliğine özen gösterilmeli.
DİPNOT
Radyoiyot tedavisinde dikkat edilmesi gerekenler • İyot içeren madde ve
yiyecekleri tedavi öncesi doktorunuzun öngördüğü süre kullanmamanız gerekir. • İyotlu tuz, • İyot içeren öksürük şurupları
ve vitamin preparatları, • İyot içeren vitamin ve mineral
ilaçları, • İyotlu pansuman ve
gargaralar, • Saç boyası yaptırılması, • Tentürdiyot • Deniz ürünleri (Balık, karides,
vb.), • Süt ve süt ürünleri (Yoğurt,
ayran, peynir, çikolata, dondurma, kaymak, mayonez, kremşanti...) • Yumurta • Pekmez.
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK
KALITELI BİR UYKU İÇİN UYKU KLİNİĞİNE UĞRAYIN
Horlama sorunu olan hastaların öncelikle uyku apne sendromu açısından dikkatlice araştırılması ve gerekiyorsa hastaya uyku testi yapılması öneriliyor.
C
ANLILARIN VAZGEÇILMEZ ihtiyacı olan uyku, beyin hücrelerinin vücut sisteminin düzenli çalışmasını sağlayabilmesi için gerekli olan yaşamsal bir faz. İyi bir uykunun başlıca ölçüsüyse kişinin sabah dinç uyanması ve kendisini gün içinde zinde hissetmesi. Nefes durmasının eşlik etmediği düzenli horlamanın, hastaya herhangi bir zarar vermediği düşünülebilir. Çünkü bu tür horlama sadece hastanın çevresini ya da eşini rahatsız eder. Ancak obstrüktif uyku-apne sendromu durumunda horlama solunum durmasına sebep olabiliyor. Hastada uyku apne sendromu saptanmazsa horlama genellikle kulak burun boğaz uzmanları tarafından uygulanan bazı cerrahi girişimler, radyofrekans gibi yöntemler ve diş hekimleri tarafından uygulanan ağız içi aparatlar ile tedavi edilebiliyor.
SIZ UYURKEN TANI KONULUYOR Polisomnografi denen ve tüm gece boyunca 42
devam eden uyku testi ile uykunuzun kalitesi ölçülüyor. Bu test süresince hasta evinde uyuduğu gibi tüm gece uyku laboratuarında uyuyor. İnceleme sabah sonlandırılıyor ve hasta evine ya da işine geri dönebiliyor. Bu yöntemle beyin ve vücudun değişik aktivitelerini ölçerek kişilerin hangi uyku evresinde uyumakta olduğunu saptamak mümkün. Uyku testi süresince vücutta uykuda devam eden aktiviteler (beyin dalgaları, kas hareketleri, göz hareketleri, ağız ve burundan solunum, horlama, kalp hızı ve bacak hareketleri) elektrot denilen, cilde yapıştırılan küçük metal diskler ile kaydediliyor. Göğüs duvarına ve karnın etrafına takılan kemerler solunum çabası hakkında bilgi veriyor. Kandaki oksijen düzeyi parmağa takılan bir alıcı ile sürekli ölçülerek, bir video kamera aracılığı ile de uyku süresince görüntü kaydediliyor. Uyku testinden sonra göğüs hastalıkları doktoru kayıtları inceleyerek ve yorumlayarak herhangi bir hastalığın var olup olmadığını raporluyor.
“ İyi bir uykunun başlıca ölçüsü kişinin sabah dinç uyanması ve kendisini gün içinde zinde hissetmesi.”
KLINIK
KALBİNİZİN RİTMİ BOZULMASIN
Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nde yetişkin kalp ameliyatları, ağırlıklı olarak da koroner bypass ameliyatları yapılıyor.
K
ALBIMIZ SÜREKLI çalışıyor, vücudumuza kan pompalıyor. Ancak bazı durumlarda kırmızı alarm veriyor ve hayati tehlikeye neden olabiliyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özkara, uygun hasta seçimi ve uzman bir ekip sayesinde ameliyatlarda başarılı sonuçlar elde edebildiklerini söylüyor.
KALP VE DAMAR CERRAHISİ BÖLÜMÜ’NDE HANGI KALP AMELIYATLARI GERÇEKLEŞIYOR? Doç. Dr. Ahmet Özkara, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nde öncelikli olarak koroner bypass ameliyatlarını gerçekleştirdiklerini, kalbi besleyen koroner damarlarında ciddi darlıkları olanlara müdahalede bulunduklarını belirtiyor. Hastanın uzun vadede kalbinin korunması için göğüs ve göğüs atardamarını öncelikli olarak kullanmaya çalıştıklarının da altını çiziyor. Doç. Dr. Ahmet Özkara, kapak problemi olan hastalarda gerek kapak tamiri gerek değişim gereken durumlarda da protezlere başvurduklarını söylüyor. Bu protezler, hastanın özelliğine ve beklentisine göre hayvanlardan elde edilen biyo protez dediğimiz doku kapakları ya da mekanik kapaklar olarak tercih ediliyor. Liv Hospital’ın sahip olduğu donanım sayesinde tüm bu
ameliyatları küçük kesilerle yapmak mümkün oluyor.
AMELIYAT SONRASI BAKIM EN AZ AMELIYAT KADAR ÖNEMLI Doç. Dr. Ahmet Özkara’ya göre hastalar önceden kalp krizi geçirmişse ameliyat sonrası olabilecek problemler daha ciddi şekilde karşımıza çıkabiliyor. Bu nedenle ameliyat esnasında uygulanan kalp koruma yöntemleri hastanın daha sonraki iyileşme döneminde birebir etkili oluyor. Doç. Dr. Ahmet Özkara, ortalama 24-48 saat kadar yoğun bakımda hastaları takip ettiklerini ve modern bir yoğun bakım donanımının hastanın güvenliği için çok önemli olduğunun altını çiziyor. “Planlamamız çerçevesinde hedefimiz, hastayı en geç 24 saat içinde ayağa kaldırıp yürütebilmek” diyen Doç. Dr. Özkara, hasta hareketlendikten sonra fizyoterapi ve solunum egzersizlerinin gerekliliğine de vurgu yapıyor. Liv Hospital tüm bu süre zarfında hastayla birebir iletişimde bulunuyor ve herhangi bir sorun karşısında onu yönlendirerek tedavilerini yeniden düzenliyor. Doç. Dr. Özkara, “Hastaların düzenli kontrole gelmesini, ilaçları düzenli kullanmasını sağlamak ve karşılaşacağı problemlere karşı hastayı bilinçlendirmek bizim görevimiz” diyor.
DOÇ. DR. AHMET ÖZKARA Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
“ Hastanın uzun vadede kalbinin korunması için bypass ameliyatlarında öncelikli olarak göğüs ve göğüs atardamarı kullanılıyor.”
• EYLÜL-KASIM 2013
KLİNİK KLİNİK
44
OMURGA KLINIĞI ILE AĞRISIZ BİR YAŞAM SÜRÜN Omurga problemleri çocuklukta başladığı gibi yetişkinlik döneminde de ciddi ağrılara sebep olabiliyor. En ufak bir şüphe bile varsa uzman doktor muayenesi ve radyolojik tetkikleri mutlaka yaptırmak gerekiyor.
V
ÜCUDUMUZUN NEREDEYSE bütün yükünü omurlarımız taşıyor. Ancak bazı nedenlerle omurgamız sağa ya da sola kayabiliyor, kendi ekseninde dönebiliyor. Nedeni tanımlanamayan bel ağrılarının tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektiriyor. Liv Hospital Omurga Cerrahı Prof. Dr. Alpaslan Şenköylü tanımlanamayan bel ağrılarında tedavinin mümkün olduğunu belirtiyor. Liv Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Hilal Yıldız ise “Omurga kaynaklı ağrıları değerlendirme öncelikle ayrıntılı bir fizik muayene ile yapılır” diyor. Liv Hospital Ağrı Kliniği Uzmanı Doç. Dr. Kader Keskinbora, geçmeyen şiddetli ağrıların tedavisine yönelik yeni uygulamalardan bahsediyor.
EKİP ÇALIŞMASI ÖNEMLİ Prof. Dr. Alpaslan Şenköylü, “Nedenini anlayamadığımız her bel veya boyun ağrısını bel fıtığı ya da bel fıtığı başlangıcı olarak tanımlamamalıyız” diyor. Öncelikle tümör, travma, enfeksiyon gibi
ciddi nedenlerin ayırıcı tanısını yapmak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Şenköylü, bu ayırımı yaptıktan sonra ekip çalışmasıyla sorunun çözülebileceğinin altını çiziyor. Uzm. Dr. Hilal Yıldız ise yapılan muayene, radyolojik ve laboratuvar incelemeleri sonucunda saptanan tanıya göre tedavinin planlandığını belirtiyor. Uzm. Dr. Hilal Yıldız, ağrının yeri ve şekli, kasların gerginliği ve kas gücü, omurga yapısı, omurganın fonksiyonel çalışması, kol ve bacak eklemleri, kasları ve sinirleri yönünden hastanın tüm vücudunu bütün olarak değerlendirerek tedavinin planlandığına değiniyor. Uzm. Dr. Hilal Yıldız, “Egzersizler, hastanın yaşına, sağlığına, omurga yapısına, kasların gerginliğine ve kas kuvvetine, omurga ağrısına yol açan hastalığa göre düzenlenir” diyor. Egzersiz tedavisi ile kasların kondisyonu arttırıldıktan sonra hasta yüzme, yürüyüş, yoga ve pilates gibi uygun sporlara yönlendiriliyor. Uzm. Dr. Hilal Yıldız, lokal enjeksiyonun ağrının azaltılmasında oldukça etkili ve sık uygulanan bir tedavi olduğunu belirtiyor. Mezoterapi ve nöral terapinin ağrı
• EYLÜL-KASIM 2013
YENI
KLİNİK KLİNİK HAYAT
Prof. Dr. ALPASLAN ŞENKÖYLÜ Omurga Cerrahı
Doç. Dr. KADER KESKINBORA Ağrı Uzmanı
DİPNOT BEL VE BOYUN AĞRISINDA YENI UMUTLAR Ağrı Uzmanı Doç. Dr. Kader Keskinbora, Omurga kaynaklı ağrıların bel bölgesinde fazla olmak üzere boyun ve sırt bölgesinde de hissedildiğini belirtiyor. Doç. Dr. Keskinbora, ağrıların şiddetli başlayabildiği gibi yıllar boyunca orta şiddette de devam edebileceğini sözlerine ekliyor. “Bel ve boyun bölgesindeki ağrılar çoğunlukla bu bölgelerdeki kas spazmlarına, çeşitli eklemlerin kireçlenmelerine ve disk maddesinin fıtıklaşmasına bağlı olabilir. Özellikle ruhsal ve duygusal gerginliği, hareketsiz iş ve yaşam tarzı nedeniyle bel ve karın kasları zayıf olan kişiler, bel ve boyun ağrıları için risklidirler. Fizik tedavi uygulanmasına rağmen ağrılar azalmaz ise ya da cerrahi olarak düzeltmeye gerek görülmediyse girişimsel ağrı tedavi seçenekleri gündeme gelir” diyen Doç. Dr. Keskinbora, bel ve boyun bölgesindeki ağrıya neden olan faset eklemine veya fıtıklaşma nedeniyle etkilenen sinir köklerine enjeksiyon (kortizon) ve radyofrekans tedavisi yapılabileceğinin altını çiziyor. Son yıllarda bel ve boyun
46
sinir köklerine uygulanan radyofrekans tedavisinin enjeksiyon tedavisine göre daha etkin olduğunun altını çizen Doç. Dr. Keskinbora, daha uzun süreli (en az 2 yıl) ağrı sağaltımı sağlaması ve doku hasarı yapmaması nedeniyle tercih edildiğini belirtiyor. Birden fazla bel ve boyun cerrahisi geçirmesine rağmen ağrıları geçmeyen hastaların ameliyat sonrasında omurga kanalında birtakım yapışıklıklara bağlı şiddetli bacak ve bel ağrısı yaşayabileceğini belirten Doç. Dr. Keskinbora, “Her bel fıtığı cerrahisi yeni bir yapışıklık ve devamında da ağrının daha da artmasına neden olmakta. Bu hastalarda ağrıya yönelik tedaviler, fizik tedavi, ilaç vb. birtakım tedavi yöntemleri çare olmazsa, uygulanması gereken tedavi yöntemi spinal kord stimülasyonudur. Omurga ağrı pili olarak da adlandırılan bu yöntemde hastanın omurga kanalına bir elektrod yerleştirilir ve ucu akım üreten bir jeneratöre (ağrı pili) bağlanır. Pil tarafından üretilen akım elektrod araclığı ile omuriliğe iletilerek ağrının beyne iletilmesi engellenmiş olur. Son derece etkin olan bu yöntem ile hastalar bel ve boyun ağrılarını pili devreye sokarak kendileri kontrol edebilmektedirler” diyor.
Uzm. Dr. HİLAL YILDIZ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
tedavisinde olumlu sonuçlar verdiğini de sözlerine ekliyor. Epidural enjeksiyon veya faset eklem enjeksiyonları, omurga eklemlerinin mobilizasyonu, manupulasyonu, yumuşak doku teknikleri gibi elle yapılan tedaviler (manuel terapi) omurga kaynaklı mekanik ağrılarda fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimlerinin uyguladığı ve oldukça iyi cevapların alındığı diğer tedaviler. Uzm. Dr. Hilal Yıldız, cihazlarla uygulanan fizik tedavi yöntemlerinin de uzun yıllardır omurga kaynaklı ağrılarda başarı ile uygulandığını belirtiyor. Omurgadaki soruna ve hastanın bulgularına göre düzenlenen bu tedavilerde derin ısı, yüzeyel ısı, elektriksel stimülasyon, traksiyon gibi fizik tedavi cihazlar kullanılıyor.
CERRAHI TEDAVI Prof. Dr. Alpaslan Şenköylü, erişkinlerin omurga ile ilgili doktora en sık başvurma sebebinin bel ağrısı olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Şenköylü, ayrıca tıbbi olarak “non-spesifik” olarak adlandırdığımız “tanımlanamayan” bel ağrıları konusunda da uyarıyor. Bu tip ağrıların tedavisinde öncelikle kırmızı bayraklar olarak adlandırılan, tümör, travma, enfeksiyon gibi ciddi nedenlerin ayırıcı tanısını yapmak gerekliliğine değinen Prof. Dr. Şenköylü, bu ayırımı yaptıktan sonra bir ekip çalışmasıyla sorun çözülebileceğinin altını çiziyor. Hem kemik erimesine bağlı kamburluk hem de skolyozla karşılaşabildiklerini belirten Prof. Dr. Şenköylü, “Özellikle ağrı ve dik duramama nedeniyle yaşam kalitesi düşen olgularda etkin fizik tedavi ve rehabilitasyona rağmen yakınmalar hafiflemiyorsa cerrahi tedavi uygulanabilir” diyor.
MİNİK ELLER
PROF. DR. ACUN GEZER Göz Hastalıkları Uzmanı
ÇOCUKLARDA ŞAŞILIK İHMALE GELMEZ Çocuğun gözündeki kaymalar erken tespit edilmezse ileride tedavi edilemeyen, kalıcı göz kusurlarına neden oluyor.
Ş
AŞILIK, tek başına önemli bir rahatsızlık olduğu gibi, başka göz sorunlarıyla birlikte sonucu değişebiliyor. İleri yaşlarda başlayan şaşılıklar hem estetik bir kusur hem de çift görmeye neden olarak rahatsızlık yaratırken, çocukluk çağında başlayan şaşılıklar ayrıca binoküler görme gelişimini bozuyor. Liv Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Acun Gezer, bu bakımdan çocuklarda şaşılığın mümkün olduğunca erken yaşta saptanması ve tedavi edilmesinin çok önemli olduğunu vurguluyor.
ERKEN TEŞHIS TEDAVIYI KOLAYLAŞTIRIYOR Binoküler görmenin gelişimi 10-12 yaşa kadar sürüyor ve sonrasında beynin diğer birçok fonksiyonu gibi gelişimini tamamlıyor. Prof. Dr. Acun Gezer, 10-12 yaşına kadar çocuklarda ortaya çıkabilecek göz sorunlarının ambliopiye yol açabileceğini belirtiyor. Şaşılık da çocuklarda ambliopiye yol açan sorunların
“ Gözlerde kayma olduğunu saptamak çok kolaymış gibi görünse de dış görünüm aldatıcı olabiliyor. Tedaviye başlanmasında gösterilecek tereddüt ve gecikmeler çocukta ileride telafisi mümkün olmayan görme kusurlarına davetiye çıkartıyor.”
başında geliyor. Bu bakımdan çocuklarda şaşılığın mümkün olduğunca erken yaşta saptanması, tedavi edilmesi, estetik ve psikososyal yararlarından çok binoküler görme gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Prof. Dr. Acun Gezer, “Gözlerde kayma olduğunu saptamak çok kolaymış gibi görünse de dış görünüm aldatıcı olabildiği için çoğu zaman şüphede kalınabilir. Şaşılığın saptanması ve tedaviye başlanmasında gösterilecek tereddüt ve gecikmeler çocukta ileride telafisi mümkün olmayan görme kayıplarına yol açabilir” diyor.
GÖZLÜK VE ORTOPTIK TEDAVI Prof. Dr. Acun Gezer, en riskli şaşılık türlerinden birinin çocuk doğduktan sonra ilk 6 ay içinde başlayan erken şaşılıklar olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Acun Gezer, genellikle başka bir göz sorunu olmaksızın görülen bu tür kaymalarda tedavide gecikildiğinde binoküler görme kusurunun çok ağır olabildiğini vurguluyor. Prof. Dr. Gezer, “Özellikle küçük bebeklerde belli bir yaşa kadar gözlerde biraz kayma olmasının normal olduğu gibi yanlış bilgi ve inanışlar yüzünden bu çocukların hekime götürülmesi ertelenmekte, tedavi geciktiğinde de ileride şaşılık kozmetik açıdan düzeltilse bile görme eksikliği giderilememektedir” diyor. 6. aydan sonra başlayan şaşılıklarda gözdeki ileri hipermetrop, miyop gibi kusurların veya başka faktörlerin etkisi bulunduğunu belirten Prof. Dr. Acun Gezer, “Bir kısım hastada sadece gözlük ve ortoptik tedavilerle şaşılık düzeltilebilirken bazen de bunlara ilaveten bir veya birkaç ameliyat geçirmesi gerekebilmekte” diyor. • EYLÜL-KASIM 2013
MİNİK ELLER
ÇOCUKTAN AL HABERİ Uzman kadromuz, sevimli miniklerle bir araya geliyor. Doğru bilinen yanlışları Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nde birlikte cevaplıyoruz.
L
iv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü olarak yenidoğan döneminden ergenliğe adım atmaya kadar geçen sürede sağlıklı bireylerin yetişmesini uzman bir ekip ile destekliyoruz. Bölümümüzü çocukların hayal dünyasından esinlenerek renkli ve eğlenceli tasarlayan bizler, teşhis ve tedavi için de en son teknolojiyi sunuyoruz. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü olarak genel pediatri, riskli bebek polikliniği, çocuk gastroenterolojisi, çocuk alerji ve göğüs hastalıkları, çocuk kardiyolojisi, çocuk endokrinolojisi, çocuk nörolojisi, çocuk nefrolojisi, çocuk hematolojisi, çocuk ve ergen psikiyatrisi bölümlerimizle çok geniş kapsamda hizmet veriyoruz. Bu sayımızda da her biri alanında uzman ekibimizle çocukların sağlıklı alışkanlıklar kazanmasına yardımcı oluyoruz.
Meyve yemeyi s musun? Kumsal Samancı
eviyor
/ Yaş: 7
veleri iyorum. Bazı mey er meyveyi sevm eyve m ıda alt hv ka h ba yiyebiliyorum. Sa nme zen annem besle suyu içiyorum. Ba r. yo yu ko suyu çantama meyve
H
Uzmanı cuk Hastalıkları Yeni Doğan ve Ço an Dr. Gülnihal Şarm ekten daha iyi bir , meyve suyu içm ek tam ye ve ey m a slınd a en kaliteli çikola mış kabuklu bir elm le vitaminlerden lik alışkanlık. İyi yıkan ce rir. Ön besin öğeleri içe den zengindir, dan daha değerli ker içermez, lifler şe k ço r da ka ta ola ün olarak veya çik öğ ir, a ar ind in ng ze r. Tabii meyveler olu cı ım rd ur. Porsiyon ya a nd dışkılamay rilmeleri uygu a tatlı niyetine ve nr terlidir. Yani so n ye de ar ler ikt m ün n öğ ucunu doldura av i nd ke n Meyveler ğu ilir cu olarak ço olarak verileb . günde 2 ara öğün , ları posanın ve su ey m ve ey uç M av . bir da eşlik edebilir na ısı alt hv k beslenka cu h ço ba bazen sa nedenleriyle şeker içermeleri k reddei ço ey ve m i ye es ve lm ey zü sü . Meyve suyu m te ek em iki kere ilm zla er fa ön mesinde e bir kere, en çay bardağı günd ri vitamin bir ele ra m çil kla se cu k ço ra n ola de evsime uygun m in ler ve ey M . verilebilir çok önemli. nması açısından içeriklerinin koru
A
48
sık rınla çok şır la ş a d a k r la A larını pay oyuncak mısın?
aş: 6 ntarcı / Y Ömer Ka er resim mla berab birlikte rı a şl a d a uvada ark oya kalemlerimizi .B rimizin yapıyoruz en de öğretmenle z a B ir . z . B az oykullanıyoru caklarla oynuyoruz aklarımızı n nc u u y y o şımla o verdiği ra arkada n so n ta ık nad ruz. değiştiriyo
Y
cuk Yenidoğan ve Ço anı m Uz rı la Hastalık nıklı ya Da uk nc Bo r Dr. Pına da uğumuz zamanlar zellikle hasta old başğı ca un oy n ola miş mikroplarla kirlen lunmak yakın temasta bu ve ek rm ve a sın ka kullanu us ğr do En ır. hastalığı bulaştır veya ek er sil rı sık sık dığımız oyuncakla uz um uğ old sta Ha . ek kit yıkayarak temizlem va az ha a çocuklarla da zamanlarda başk iğine izl m te el ve ek er geçirerek, dinlen asını hastalığın yayılm çok dikkat ederek yerık aç ına nım lla esin ku an önlemeliyiz. Herk ad m na oy uncaklarla lerde bulunan oy meli, sil le dil en m ak ı ısl mümkünse onlar izi yıkaa mutlaka ellerim kullanımdan sonr eliyiz. em irm ğd de ıza malı ve asla ağzım
Ö
Alerji testi seni korkutuyor mu? İrem Poyraz / Yaş: 11
E
vet. Annem canımın yanmayacağını söylüyor ama aşı olmak beni korkutuyor. Çünkü aşı olan çocuklar hep ağlıyor.
i Çocuk Alerjis ı an zm U ım st ve A et Akçay Doç. Dr. Ahm sti iltten alerji te hiç a ay m için kork iğneyle kü ün Ç k. yo gerek kların canı yapılmaz, çocu lık bebek yanmaz. İki ay ptırırken ya i bile bu test Alerji tes. or ıy m la hiç ağ ın farkına ın ığ tinin yapıld . Test denibile varmıyor alma veya n lince akla ka u nedenle B . or liy ge iğne or. Ama uy rk çocuklar ko iz çünkü korkular yers ne iğne de alerji testin r. Bu test va a m al n ne ka stalanma ha k sı sayesinde k, burun ve sık öksürü belirtilerin bi gi ı kaşınmas çıkıyor. sebebi ortaya nulup ko is şh Doğru te en tedavi ed km re ge iğne yapılabiliyor.
C
• EYLÜL-KASIM 2013
SENİN BEDENİN
ISRARCI AĞRILAR KABUSUNUZ OLMASIN
Özellikle şeker hastalarında çok sık görülen nöropatik ağrıların tedavisi hem kısa sürüyor hem de başarılı sonuçlar elde ediliyor. Nöropatik ağrının nedenleri nelerdir? Sinir sisteminde hasara yol açan her şey nöropatik ağrıya neden olabilir. Şeker hastalığı, zona hastalığı, vitamin eksiklikleri, yaralanmalar, omurilik hastalıkları, beyin kanamaları veya infarktüsleri, sinir sıkışmaları, boyun veya bel fıtıkları nöropatik ağrı nedeni olabilir. Bununla birlikte şeker hastalığı, nöropatik ağrı oluşturan nöropati nedenleri arasında en önde gelmektedir. Bunu, zona hastalığına bağlı ağrılar izler.
“ 2006 yılında Türkiye çapında gerçekleştirilen kapsamlı bir çalışmaya göre şeker hastalarının üçte ikisinde nöropati var ve yine tüm şeker hastalarının %14’ünde nöropatik ağrı söz konusu.” 50
N
ÖROPATIK AĞRI, sinir sisteminin; yani beden, kol ve bacak sinirleri, omurilik veya beyin hasarından kaynaklanan, ısrarlı ağrılar olarak tanımlanıyor. Nöropatik ağrıların en önemli özelliği ise herhangi tehdit edici unsur olmaksızın yaramız varmış, bir yerimize bir şey batıyormuş veya ayağımız yanıyormuş gibi hissetmemiz. Bunun nedeni ise, uyarıları beyne iletecek sinir yapıları hasta veya hasarlı olduğu için uyaran olmadan sinir sisteminin bu uyarıyı doğurması. Liv Hospital Nöroloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş “Bazen bu ağrılar çok rahatsız edici karıncalanma hissi şeklinde olabilir veya soğuktan donma hissi şeklinde de gerçekleşebilir. Prof. Dr. Ertaş, nöropatik ağrı deyince, ısrarlı olarak devam eden tüm bu şikâyetleri değerlendirmeliyiz” diyor.
Bu ağrı kendini nasıl belli eder? Nöropatisi olanların her ağrısı nöropatik ağrı değildir. Örneğin, şeker hastası olan bir kişinin nöropatisi bile olsa ağrısı mutlaka nöropatiye bağlı olmayabilir. Şeker hastalığı nedeniyle oluşmuş eklem bozukluğuna veya damarlardaki bozukluğa bağlı da olabilir. Nöropatik ağrı demek için şikâyetlerin nöropatik ağrı özelliklerden biri veya birkaçını taşıması gerekir. Örneğin; karıncalanma hissi, iğne batma hissi, yanma hissi, üşüme hissi, elektrik çarpma hissi, normal görünen bir cilt bölgesine dokunmak veya oraya bastırmakla ağrı duyma hissi. Kimi hasta, bu hassasiyet yüzünden çorap giyemez. Bu belirtilerin hepsi aynı zamanda bulunabileceği gibi değişik zamanlarda değişik belirtiler de ortaya çıkabilir. Kimi dönem karıncalanma ön planda olabilir, kimi zaman elektrik çarpma hissi ortaya çıkabilir. Gece olunca ayakta yanmalar başlayıp sabah kaybolabilir. Neden olan hastalığın seyri süresinde ağrılar artış ve azalış gösterebilir. Bu ağrılar hafif olabileceği gibi hayatı dayanılmaz kılacak şiddette de olabilir. Hastaların %80’inde
Prof. Dr. MUSTAFA ERTAŞ Nöroloji Uzmanı
ağrılar orta derecede veya çok şiddetlidir ve yaşam kalitesini bozar. Nöropatik ağrı tanısı nasıl konur? Nöropatik ağrı tanısı, hastanın ağrısını tarifiyle konur. Bedensel sinirlerin hastalıklarında veya yaralanmalarında, yani nöropatilerde görüldüğü için bedensel sinirlerin hasta olup olmadığını belirleyen elektromiyografi yöntemi tanıda en çok başvurulan inceleme yöntemidir. EMG, yani elektromiyografi, sinirlerin fonksiyonu hastanın sinirleri üzerine küçük elektrik akımları uygulayarak test eden bir inceleme yöntemidir. Nöropati varsa, EMG çoğu kez bunu ortaya koyar. Fakat EMG incelemesinin normal olması nöropatinin olmadığı anlamına gelmez. Peki tedavisi nasıl yapılır? Nöropatik ağrı tedavisi temel olarak ilaçlarla yapılır. Nöropatik ağrı için en önemli özellik genel ağrı kesici olarak bilinen ilaçların bir faydasının olmaması. Bunun tersi olarak, ağrı kesici ilaçların geçirdiği ağrılar için de nöropatik ağrı ifadesi doğru olmaz. İlaçlar, tek başlarına veya birlikte kullanılabilirler. Tedavi çoğu kez çok uzun süreli olmayıp başarılı bir sonuçla aylar içinde sonlandırılabilir veya bir yılı aşabilir. Şeker hastalığı gibi nöropatik ağrıya neden olan hastalık devam etse bile nöropatik ağrı tedavi edilip ilaçlar kesilebilir ve ağrı tekrarlamayabilir. Nöropatik ağrı bir kez oluştuğunda neden olan hastalık geçse bile ağrı sürebilir. O nedenle, her zaman nöropatik ağrı ayrı olarak ele alınıp tedavi edilmelidir. • EYLÜL-KASIM 2013
SENIN BEDENIN
DÜZ TABANLIK KADER MİDİR? Düz tabanlık, bilinenin aksine çaresiz bir durum değil. Konusunda uzman ve tecrübeli bir hekim tarafından değerlendirildiğinde tedavisi mümkün.
52
L
iv HOSPITAL Ortopedi ve Travmataloji Bölümü Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tahir Öğüt, “Leonardo da Vinci, ayağı bir mühendislik harikası ve sanat eseri olarak tanımlamıştır. Bu sanat eserine gerekli özeni göstermezsek Socrates’in de dediği gibi hayat kalitemiz bozulur, ayağımız yüzünden bir anda tüm yaşamımız etkilenir” diyor ve her şeyden önce ayak konusunda uzman bir ortopediste başvurulması konusunda uyarıyor. Düz tabanlığın yol açtığı şikâyetler nelerdir? Aslında düztabanlığı kabaca iki ayrı grupta değerlendirmek lazım: Biri çocukluktan itibaren var olan düz tabanlık, diğeri ise “erişkin tip” dediğimiz, çocukken ayakları normal olan bir kişide 30’lu yaşlardan itibaren gelişen düz tabanlık. Her ikisinde de ayak zaman içerisinde tedrici olarak deforme olur. Bu ilerleyici bir durumdur ve ilerleme hızı kişiden kişiye, kullanım ve genetik yapısına bağlı olarak değişir. Önce ayağın iç tarafındaki çukurluk çökmeye başlar, başparmağın tırnağı daha önce tavana bakarken artık diğer ayağa doğru bakıyordur ve topuk yavaş yavaş dışa doğru kaymaya başlar. Deformite arttıkça ayağın orta-iç tarafında bir çıkıntı oluşmaya başlar. Kişi o ayağı üzerinde tek ayak parmak ucuna kalkamaz veya kalkmakta zorlanır. Ağrı başlarda ayağın orta ve iç tarafında iken ilerleyen dönemlerde ayağın dış tarafında oluşmaya başlar. Kısaca ağrı ve deformite düztabanlığın başlıca belirtileridir. Diğer bir şikâyet de ayakkabılarda meydana gelen deformasyondur. Düz tabanlık şikâyeti olan hastalara nasıl teşhis konur? Böyle bir hasta doktora başvurduğunda ne yazık ki çoğu kez tetkik olarak sadece MR istenir. Hasta koltuğunun altında tomarla MR tetkikleri ile doktor doktor dolaşır ve kendisine söylenen genellikle sadece bir çift tabanlık kullanması gerektiğidir. Hatta hasta çocuksa özel ayakkabılar da tavsiye edilerek aileler tatmin edilir. Hâlbuki ayakta dururken çekilen normal ayak röntgenleri tanı koymakta ve düz tabanlığın derecesini belirlemekte yeterlidir. MR tetkiki son derece gereksizdir. Özel ayakkabıların ise düz tabanlık tedavisinde bir yeri yoktur.
DİPNOT ERİŞKİNLERDE DÜZ TABANLIĞA YOL AÇAN NEDENLER
• Aşırı kilolu olmak. edilmemiş eski • İyiayaktedavi ve topuk kırıkları. kullanım: Uygun • Kötü olmayan ayakkabı, aşırı zorlamalar, travmalar.
• Romatolojik hastalıklar. • Diyabet.
“ Ağrısı olan ve başlangıç evresini geçmiş düztabanlıklar ameliyatla düzeltilmelidir. Ameliyat eğer zamanında yapılırsa eklemleri sabitlemeden düztabanlığı düzeltmek mümkündür.”
Prof. Dr. TAHIR ÖĞÜT Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Uzmanı
Tedavide nasıl bir yol izleniyor? Her şeyden önce ayak konusunda tecrübeli bir ortopediste başvurulmalıdır. Tedavi düz tabanlığın derecesine göre yapılır. Başlangıç evresinde tabanlıklar kullanılabilir. Tabanlık düz tabanlığı gidermez; ancak ağrıları giderebilir, ilerlemeyi belli ölçüde azaltabilir. Erişkin tipi düz tabanlıkların başlangıç evresinde hastaların doktora başvurması, başvursa da doğru tanı konulması ne yazık ki çok nadiren gerçekleşir. Bu evre geçip ayakta deformite oluşmaya başladıktan sonra ise tabanlığın pek faydası olmaz. Ağrısı olan ve başlangıç evresini geçmiş düztabanlıklar ameliyatla düzeltilmelidir. Ameliyat eğer zamanında yapılırsa eklemleri sabitlemeden düztabanlığı düzeltmek mümkündür; fakat gecikilen durumlarda tek çare eklemleri sabitleyerek (dondurarak) düzeltme yapmaktır. Düztabanlık ameliyatı hastalara daha kaliteli bir hayat sağlar. Ameliyattan sonra hastalar ne zaman ayağa kalkabilir? Bu, ameliyatın hangi yaşta, hangi evrede ve hangi teknikle yapıldığına göre değişir. Çocuklarda özel durumlarda kullanılan vidalama tekniğinde hasta bir veya iki hafta içerisinde basabilirken, daha çok kullandığımız diğer yöntemlerden sonra ise ayak genellikle atel dediğimiz yarım alçıda altı hafta süreyle tutulur. Bu altı hafta içinde sağlam tarafa basarak bir yürüteç veya koltuk değneği yardımıyla yürünebilir fakat ameliyat olan ayağa altı hafta bastırılmaz. Normal ayakkabıya geçiş kullanılan tekniğe göre altı ila 10 hafta arasında olur. • EYLÜL-KASIM 2013
SENIN BEDENIN
KIŞA HAZIRLANMANIN PÜF NOKTALARI Her mevsimin kendine has bir güzelliği var. Yeter ki siz hazırlıklı olun ve kış mevsiminin tadını doyasıya çıkarın.
G
ÜNEŞIN etkisini kaybetmesiyle beraber hem ruhsal hem de fiziksel olarak değişim sürecine ihtiyaç duyuyoruz. Ancak yeni bir mevsime hazırlanmak biraz çaba gerektirebiliyor. Biz de bu süreçte size yardımcı olması amacıyla Liv Hospital hekimleriyle hem kışa hazırlığı hem de kışın kendimizi iyi hissetmenin püf noktalarını konuştuk.
Doç. Dr. GONCA GÖKDEMIR Dermatoloji Uzmanı
CILDINİZI KIŞA HAZIRLAYIN 1 Cildimizi canlandırmak ve güçlen-
10 EMİR Uzm. Dr. METIN OKUCU İç Hastalıkları Uzmanı
1
Tartıyı ortadan kaldır. Bel çevreni ve efor kapasiteni ölçtür.
2 Yaşına uygun check up yaptır. 3 Açlık kan şekeri, iyi kolesterol 1
10 HEDEF
(HDL), Trigliserit ve D vitaminine baktır.
İyi bir efor kapasitesi ve güçlü kaslar.
Bir spor salonuna kayıt yaptır ve bir spor hocası edin. Ömür boyu haftada dört gün ciddi aerobik egzersiz yap.
2 Sağlıklı bir kalp. 3 Sağlam kemikler.
4
5
Yüksek libido.
5 Haftada iki gün ağırlık çalış. 6 Liste ile diyet yapma. Sezgisel
6
Uyanık, iyimser, sosyal ve mutlu bir zihin.
7 Sosyal çevren ile bağlan-
4 İyi bir bağışıklık sistemi.
7
Yaşıtlara göre daha genç ve güzel bir beden.
8 Daha çok enerji. 9 10 54
Normal tansiyon, şeker ve kan yağı değerleri. Yaşa uygun tarama testleri.
beslen ve kiloları takip etme. tıda kal. Onlarla ilgilen ve fedakârlık yap.
8
En az yedi saat uyu. Kozmetik dermatoloji nimet-
9 lerinden faydalan.
10 Hiçbir zaman emekliye ayrıl-
ma. Mutlaka birkaç hobi edin.
dirmek için önce iyi bir temizlik yapılmalıdır. Özellikle güneşe bağlı oluşan leke ve kalınlaşmalar için kimyasal soyma işlemleri gereklidir. Bu işlem ile cildin cansız dokuları ortamdan uzaklaştırılır, gözeneklerin sıkılaşması sağlanır. Bu uygulama sonrasında özel vitamin maskeleri ile cilt bakımı yapılmalıdır.
2 Cildin yaz aylarında güneşle
kaybettiği nemi sağlamak için vitaminlerden ve proteinlerden oluşan karışımlarla mezoterapi uygulamaları yapılabilir. Cilt daha canlı ve parlak görünür.
3 Ciltte oluşan lekeleri tedavi
etmek için fraksiyonel lazer sistemleri kullanılabilir. Bu lazer sistemi ile ciltteki ton farklılıkları düzeltilir.
4 Yaz aylarında saç ve tırnaklarda
da kuruluk ve matlaşma olur. Deniz ve havuz suyu, sık duş almak cildin koruyucu nem tabakasını inceltir. Saçlara nemlendirici maske uygulamaları ve saç mezoterapileri yapılabilir. Tırnaklar için özel nemlendirme banyoları uygulanmalıdır.
Dyt. BURCU ERDÖL Beslenme ve Diyet Uzmanı
Doç. Dr. YELDA TAYYARECI Kardiyoloji Uzmanı
SAĞLIKLI BESLENİN 1
Beslenme programınız sizin yaşam standartlarınıza ve ihtiyaçlarınıza göre planlandığından, önerilen besinlerin eksik veya fazla tüketilmesi başarınızı olumsuz etkiler.
6 Yemekleri yavaş tüketip, bol
çiğneyin. Besinler tüketilirken beyne tokluk sinyali gitmesi için ortalama 20 dakika geçmesi gerekir. Hızlı yendiğinde bu süre geçmediği için, midemiz dolsa bile açlık hissi devam eder, daha fazla yemek tüketilmesine yol açar.
sağlıklı kilo kaybı 2 Aylık ortalama kilonuzun % 5’idir.
Hızlı kilo vermek kas ve su kaybına neden olacağından bazı hastalıklara yol açabilir.
3 Günde üç ana, üç ara öğün olması metabolizmanızı hızlandırır. Öğün aralarında üç saat olmasına ve en son öğünün yatmadan iki saat önce olmasına özen gösterin.
kg sebze yemeğini ½ çay 4 1bardağı veya 2 yemek kaşığı sıvı yağ ile pişirin. Bir şişenin 2/3’sine zeytinyağı, 1/3’ine ayçiçeği yağı ilave edin ve yemekleri hazırlarken, bu yağ karışımını tercih edin.
5
Yetişkin insan vücudunun % 55-60’ı su olmalıdır. Bunu sağlamak ve posanın vücutta kullanılabilmesi için günde 2-2,5 litre su tüketin. Reflü veya sindirim sitemi rahatsızlığı yoksa öğün öncesinde veya sırasında su içmek, iştahı frenleyecektir.
7
Mevsim meyvelerini ve sebzelerini tercih edin.
çıkmadan önce 8 Alışverişe alışveriş listesi oluşturun,
alışverişi tok karnına yapın.
9 Vücut 20 dakikadan sonra
yağ yakmaya başladığı için, haftada 3-4 gün, 30-45 dakika aralıksız egzersiz yapın. Yemek için küçük, salata
10 için büyük tabak tercih edin. Posa tüketiminizi arttırın.
KALBINIZI KORUYUN Soğuk havalarda tıpkı cildimizdeki kan damarlarında meydana gelen büzüşmeler gibi, koroner damarlarda da büzüşmeler meydana gelebiliyor. Bu özelikle koroner damarlarında darlıklar bulunan kişilerde, damarın daha da daralmasına ve kalp krizinin tetiklenmesine yol açıyor. Yapılan çalışmalar kalp krizi ile başvuran hastaların en sık kış aylarında ve sabah saatlerinde başvurduklarını gösteriyor. Bu nedenle özellikle de kalp hastalarının soğuk havalara karşı dikkatli olması gerekiyor.
Nasıl önlem alalım? Gerekmedikçe dışarıda uzun süreler kalmayın. Dışarı çıkarken sıkı giyinin, atkı, bere ve eldiven kullanın. Kapalı mekânları tercih edin. Omega 3 ve C vitamini içeren yiyecekler bağışıklığınızı güçlendirir. Sebze ve meyve yemeyi ihmal etmeyin.
• EYLÜL-KASIM 2013
IĞI TAL S A H IL NAS ER? DİL YEN
Türkiye’de Bir İlk: MAKOPLASTY Türkiye’de bir ilk olan MakoPLASTY robotik diz cerrahisi, Liv Hospital’da ilk kez bir vakaya uygulandı.
G
Titremeye Anında Çözüm Liv Hospital Sinir ve Beyin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan, Parkinson hastası Ünzile Tavlı’yı yeniden hayatla buluşturdu.
“Ü
nzile Tavlı 55 yaşında. Parkinson’a bağlı olarak ciddi boyutlarda ayak ve el titremesi vardı. Sosyal yaşama uyum sağlamakta güçlük çeken Ünzile Tavlı, “Titremeler günden güne arttı. Artık insan içine çıkamıyordum. Durdurmak da mümkün değildi. Ne telefonla konuşabiliyordum ne de televizyon izleyebiliyordum. Yüzümün sol tarafı tamamen uyuşuyordu. Başımın sol tarafından yanardağ gibi alev çıkıyordu” diyor. Psikolojiden nörolojiye uzanan pek çok bölümde tedavi olmaya çalışan Ünzile Tavlı, bu tedavilerin hiçbirinden sonuç alamıyor. Torununa yemek yedirdiği sırada yaşadığı şiddetli titreme kırılma noktası oluyor. Kendini dağ evine kapatan ve hayata küsen Tavlı’ya Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan, umut ışığı oluyor. Sağlığına kavuşmak adına Liv Hospital’a gelen hasta bilinci açıkken beyin operasyonu geçiriyor. Kafatasına yerleştirilen elektrotlar sayesinde sinir akışı izleniyor. Sorunlu bölgeye ulaşıldıktan sonra radyofrekans dalgasıyla lezyonlar oluşturuluyor. Bu sırada uyanık olan Ünzile Hanım’ın titremeleri bölgeye müdahale gerçekleştikçe sona eriyor. Artık Ünzile Tavlı, Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan sayesinde torununu rahatça kucağına alabilmenin keyfini sürüyor ve Liv Hospital’a teşekkür ediyor. 56
ülizar Meşeci 65 yaşında ve yıllardır her iki dizinde yaşadığı diz problemi nedeniyle yürüyemiyordu. Dünyada henüz çok yeni olmasına rağmen yüz güldürücü sonuçlar elde edilen robotik diz cerrahisi Gülizar Meşeci’ye umut ışığı oldu. Türkiye’de bir ilk olan MakoPLASTY robotik diz cerrahisini, Liv Hospital’da ilk kez bir vakaya uygulayan Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Uğur Haklar ve ekibi oldu. Operasyonda Gülizar Meşeci’nin sol dizine MakoPLASTY ile unikondiler diz protezi, sağ dizine ise total diz protezi takıldı. Amerika ve Avrupa’da da yeni uygulanan bu yöntem ile Gülizar Meşeci kısa sürede ayağa kalkıp günlük yaşamına geri dönebildi. Uzun yıllar her iki dizindeki dayanılmaz ağrılar sebebiyle yürümekte zorluk çeken Meşeci, ”MakoPLASTY ameliyatından sonra dizimin bu kadar hızlı iyileşeceğini tahmin edemiyordum. Dizimi ilk günden itibaren bükebiliyor ve yürüyebiliyorum“ dedi ve Liv Hospital’a teşekkür etti.
Hipertansiyona Renal Denervasyonla Çözüm Ayten Kolat’ın hastalığı Liv Hospital’da titizlikle değerlendirildi. Renal denerasyon yöntemi sayesinde yüz güldürücü sonuçlar elde edildi.
A
yten Kolat yaklaşık 10 yıldır ilaçlarla kontrol altına alınamayan hipertansiyon problemi yaşıyordu. Yüksek tansiyonu için senelerdir dört bazen beş ilaç kullanmasına rağmen kan basıncı her zaman 150-170 mmHg değerindeydi. Bu nedenle ileriye dönük artmış kalp krizi ve felç riskleri ile karşı karşıyaydı. Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, kardiyolog, girişimsel kardiyolog, nefrolog ve endokrinologdan oluşan bir konsey tarafından tetkikleri yapılan hastanın Renal denervasyon işlemine dâhil edildiğini söylüyor. İşlem esnasında girişimsel kardiyolog renal artere özel bir kateter ile ulaşıyor ve yaklaşık 6-8 ayrı noktaya radyofrekans enerjisi uyguluyor. Tamamlandıktan sonra diğer taraftaki renal artere aynı tedavi uygulanıyor. Yaklaşık 30 dakika süren bu işlem sonrasında Ayten Kolat sağlığına kavuşuyor. Ayten Kolat, tansiyon ilaçlarının azaldığını ve tansiyonunun normal seyrettiğini söylüyor. Liv Hospital’da aldığı sonuçlar sayesinde yüzü gülen Kolat, Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu’na teşekkür ediyor.
Uzman Ekip ve Doğru Tedavi Yüz Güldürdü Uzun bir süre omuz ağrısı sebebiyle hareket yeteneğini kaybeden Furkan Aslim, uzman bir ekip ve doğru tedavi sayesinde sağlına kavuştu.
F
urkan Aslim, 26 yaşında ve uzun süredir omuz ağrısı çekiyordu. Gündelik hayatının yanı sıra iş yaşamını da olumsuz etkileyen ağrıdan aikido ve tenis gibi sporlarla kaslarını açarak kurtulabileceğini düşündü. Sporla beraber ağrının şiddetlendiğini fark eden Furkan Aslim, Liv Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’ne geldi ve çekilen MR sonrası omzunda kist olduğuna karar verilerek Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’ne yönlendirildi. Op. Dr. Taner Bekmezci, “Yapılan muayene ve tetkiklerde omuz arka tarafında güçsüzlüğe ve sinir fonksiyonlarının yetersizliğine neden olan bazı mekanik problemler gördük. Altta yatan mekanik sorunu oldukça sınırlı girişimsel bir metot olan mikroskopik omuz cerrahisi ile çözdük” diyor. Uzm. Dr. Elif Gürkan ise hastaların başlangıçta ameliyat ve uzun tedavi düşüncesi ile gelmediğini ancak sorunun erken teşhisi ve doğru tedavi ile hastanın bugünkü fonksiyonel kapasitesine ulaşabileceğinin altını çiziyor. Furkan Aslim, ameliyat sonrası çok hızlı toparladığını ve henüz rehabilitasyonda 22. seansta olmasına karşın durumunun çok iyi olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “İnsan hastaneye girerken tedirgin olur ama ben buraya mutlu geliyorum. Liv Hospital’a tekrar çok teşekkür ediyorum.” • EYLÜL-KASIM 2013
TAKIM RUHU Dyt. BURCU ERDÖL Beslenme ve Diyet Uzmanı
Doç. Dr. SERPIL SALMAN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı
Uzm. Dr. ALEV ÖZSARI İç Hastalıkları Uzmanı
ŞEKER GİBİ TAKIM Liv Hospital Diyabet Takımı hastalara diyabet ile dostça yaşayabilmeyi öğretiyor.
L
İV HOSPITAL, hastalarına her şeyin yasak olduğu mutsuz bir hayatı değil, hayatın kontrolünü elinde tutabilen mutlu bireyler olarak yaşamayı öğretiyor. Liv Hospital Diyabet Polikliniği hekimleri Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Serpil Salman, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Alev Özsarı, Beslenme ve Diyet Uzmanı Sanem Apa, Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu Erdöl, Diyabet Hemşiresi Emel Namoğlu ile geniş bir ekip 58
“ Liv Hospital Diyabet Takımı’nın farkı her an ulaşılabilir olmak.”
olarak hizmet veriyor. Her biri alanında oldukça uzman olan bu ekip “Hastalar Liv Hospital’dan içeri girdiği zaman ekipten herkese rahatlıkla ulaşabilir” diyor.
DIYABET ÖNEMSENMEYI HAK EDIYOR Doç. Dr. Serpil Salman, insülinin yeterince üretilememesi ya da üretilen insülinin vücutta yeterince kullanılamaması durumunun kan şekerinin normal düzeyde seyret-
Dyt. SANEM APA Beslenme ve Diyet Uzmanı
DİPNOT DİYABET OKULU’NA NASIL KATILABİLİRİM?
EMEL NAMOĞLU Diyabet Hemşiresi
Diyabet atölyesi “Liv’de kahvaltı” etkinliği 2013 yılı tarihleri 21 Eylül, 12 Ekim, 16 Kasım ve 14 Aralık olarak belirlenmiştir. İlk iki toplantımızı gerçekleştirdik ve çok olumlu geri bildirimler aldık. Hastalarımız bundan sonraki aktiviteler ve diyabet paketleri hakkında bilgi almak için ulus.diyabet@livhospital.com. tr adresine e-mail gönderebilir veya 0530 173 06 13 numaralı telefonu arayabilirler.
DIYABETE MULTIDISIPLINER YAKLAŞIM
“ mesini engellediğini söylüyor ve ailede ne kadar çok kişide diyabet varsa hastalık riskinin o kadar artacağının altını çiziyor. Uzm. Dr. Alev Özsarı ise diyabet riski yaratan faktörleri; açlık kan şekerinin 100-125 mg/dl arasında olması, obezite, fast food beslenme alışkanlığı, stres, genetik yatkınlık, kilolu çocuk doğurmak, polikistik over sendromu, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, uyku apne sendromu olarak sıralıyor.
Hedefimiz birlik içerisinde, hastanın farklı sorunları ile mücadele etmesinde ona destek olmak ve devamlılık sağlamak.”
Uzm. Dr. Alev Özsarı, teşhis koymada iyi bir anamnez, muayene ve ardından yapılan kan tahlillerinin belirleyici olduğunu söylüyor. Doç. Dr. Serpil Salman ise hastanın diyabet yanında başka şikâyetlerinin olmasının da tedaviyi etkileyeceğinin altını çiziyor. Doç. Dr. Salman “Hasta, görme bulanıklığı ile göz doktoruna, kaşıntı ile dermatolojiye, cinsel fonksiyon bozukluğuyla üroloji polikliniğine, kalp krizi geçirerek kardiyolojiye gitmiş olabilir. Bu hastalardan kilolu ve bel çevresi kalın olanların önemli bir kısmında diyabet olduğunu biliyoruz. Böyle durumlarda açlık kan şekeri normal bulunsa bile diyabetten şüphelenip şeker yükleme testi ile hastalığı araştırmak gerekiyor” diyerek Liv Hospital’ın diyabet ile ilgili takibi yapan çekirdek ekip olduklarını belirtiyor ve farklı branşlardan çok vasıflı hekimlerin varlığı sayesinde diyabetlinin aynı hastane içinde tüm sorunlarının hızla çözüldüğünü vurguluyor.
DIYABET SIZI DEĞIL SIZ DIYABETI KONTROL EDIN Doç. Dr. Serpil Salman, diyabetin takım şeklinde takip edilmesinin büyük önemi olduğunu belirtiyor. “Hedefimiz birlik içerisinde, hastanın farklı sorunları ile mücadele etmesinde ona destek olmak ve devamlılık sağlamak” diyen Doç. Dr. Salman, hekimin hastayı bir defa görmesinin mucize yaratmayacağını belirterek, devamlılık ve takibin önemine vurgu yapıyor. • EYLÜL KASIM 2013
TAKIM RUHU
“ Liv Hospital Diyabet Okulu kapsamında, diyabetli hasta ve aileleri Liv Hospital uzmanlarıyla bir araya gelerek hem kahvaltı yapıyor hem de hastalıkla yaşamayı öğreniyor.”
Bu samimiyeti yakalayabilecekleri, kolay ulaşabilecekleri, devamlılık sağlayabilecekleri bir sistem oturtmaya çalıştıklarını söyleyen Doç. Dr. Salman’a Diyabet Hemşiresi Emel Namoğlu destek veriyor. “Hastalar bize 24 saat kendi numaralarımızdan ya da mail aracılığıyla ulaşabiliyor. Liv Hospital’ a geldiği zaman her sorununa bu binada çare bulabiliyor. Ayrı ayrı hekimlere görünmesine gerek yok. Bir günlerini bize ayırmaları yeterli” diyor.
BESLENMEDE YASAK SÖZ KONUSU DEĞIL Uzm. Dr. Alev Sarı, “Diyabet tanısı konan kişinin mutlaka bir yaşam tarzı değişikliğine ihtiyacı var. Sağlıklı beslenme ve sporun yaşamlarında mutlaka yer alması gerekir” diyor. Dyt. Sanem Apa ise diyabet teşhisi konan bir hastanın bu süreci atlatırken hayatını kolaylaştırıcı yöntemlerin öncelikli hedefleri olduğunu belirtiyor. Özellikle bilgi kirliliğinden uzak durmaları konusunda hastaları uyaran Dyt. Apa, “ Hastalar, gerçekten doğru bilgileri alabilecekleri kişilere ulaşmaya çalışsınlar. Bunun dışında hiçbir şey mucizevi bir çözüm yaratmıyor” diyor. Dyt. Burcu Erdöl, hastanın vücut kompozunu “tanita” adı verilen bir cihazla ölçtüklerini, sonrasında hasta ile birebir sohbet ederek yine alması gereken kaloriye göre beslenme planına beraber karar verdiklerini ekliyor. Özellikle üç saatten fazla aç kalmamaları konusunda hastaları uyaran Dyt. Erdöl, “Meyveler yasak gibi düşünülüyor. 60
DİPNOT İNSÜLIN POMPASI Diyabet Hemşiresi Emel Namoğlu, hasta tedavisinde kullanılan en yeni yöntemlerden biri olan insülin pompasının özellikle Tip 1 diyabetlilerde oldukça fayda sağladığını belirtiyor. Bu cihaz, pankreasın çalışma sistemine benzer şekilde sürekli olarak düşük dozda insülin gönderiyor. Ayrıca her öğüne karşılık gelen insülin ihtiyacı birkaç tuşa basılarak hasta tarafından eklenebiliyor. Diyabet Hemşiresi Namoğlu, “ Bazı cihazlarda karbonhidrat sayım sistemi sayesinde verilecek insülinin daha iyi ayarlandığını belirtiyor. Ancak Diyabet Hemşiresi Namoğlu hastaları uyarıyor: “Bu bilgiler mutlaka diyabet uzmanları desteğiyle uygulanmalı. ”
Ancak sadece porsiyonları ayarlandığı takdirde her besin tüketilebiliyor” diyor. Dyt. Sanem Apa ise “Sağlıklı beslenmek zaten her bireyin yapması gereken bir şey” sözleriyle Dyt. Erdöl’ü destekliyor.
Liv HOSPITAL FARKI Diyabet Hemşiresi Emel Namoğlu, “Hedefimiz diyabette referans merkezi olmak” diyor. Diyabet okulu kapsamında diyabetli hastaları ve aileleri kahvaltıda buluşturduklarını belirten Diyabet Hemşiresi Namoğlu, “Kahvaltıdan önce açlık kan şekeri ölçümü yapılıyor. Diyetisyenlerimiz kahvaltıda nasıl beslenilmesi gerektiğini gösteriyor. Uzman hekimlerin katıldığı kahvaltıda hastalar, merak ettikleri her şeyi sorarak öğrenme şansını yakaladı” diyor. Ekip, kahvaltı sonrası tokluk kan şekerinin de ölçüldüğü toplantıda insülin ve ilaç kullanımı hakkında hasta ve hasta yakınlarının eğitildiğini de sözlerine ekliyor. Dyt. Sanem Apa, bu eğlenceli ve eğitici etkinliğin Liv Hospital’da her ay gerçekleşeceğini belirterek, “Farklı tanı koyulan hastaları bir araya getirdik. Seyri iyiye giden hastalar diyabetten korkulmaması gerektiği konusunda rol model oldular” diyor.
SENIN BEDENIN
SEDEF HASTALIĞINI DERT ETMEYİN
Yetişkinlerde görülmesinin yanı sıra çocukluk çağında da ortaya çıkabilen sedef hastalığı uygun tedavi ile sorun olmaktan çıkıyor.
K
IRMIZI zemin üzerinde sedef rengi pullarla kendini gösteren hastalığın izleri birkaç mm büyüklüğünden, birkaç cm büyüklüğüne kadar değişebiliyor. İlerlediği zaman tüm vücudu kaplayan hastalığa kaşıntı ve kuruluk hissi gibi belirtiler eşlik ediyor. Liv Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahmet Günay, ilerlediği zaman tüm vücudu kaplayabilecek bu hastalığı ve dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
SEDEF HASTALIĞI TEDAVI EDILEBILIR MI? Uzm. Dr. Ahmet Günay, sedef hastaların genellikle kepeklenme, kabuklanma, kabukların elbise üzerine ve etrafa yayılması, kaşıntı, tırnak bozukluğu, el ve ayaklarda ağrı şikayetleriyle başvurduklarını belirtiyor. Hastalığın bulaşıcı olmadığını sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Günay, hastalığın çeşitli tedavi yöntemleri olduğunu söylüyor. Uzm. Dr. Günay’a göre uygulanan en eski tedavi yöntemi, kabukların dökülmesi ve kızarıklığın geçmesini sağlayan kremlerle yapılan tedavi. Kabuk ve pulları ortadan kaldırmak için hazır krem ve losyonlar olduğu gibi, içine salisilik asit gibi soyucuların katıldığı el yapımı ilaçlar kullanıldığını söyleyen Uzm. Dr. Günay, “Genellikle başarılı olan bu tedavi yöntemi bırakıldığında belirtiler bir süre sonra tekrarlar ve yönteme tekrar başlamak gerekir” diyor. Uzm. Dr. Ahmet Günay’ın altını çizdiği bir diğer yöntem ise PUVA tedavisi. Deriyi ultraviyole ışınlarına karşı duyarlılaştıran ilaçları ağızdan verip bir süre sonra hastaya tedavi edici ultraviyole ışını veren cihazlara maruz bırakmaya dayanan bu yöntem için Uzm. Dr. Günay, “Seanslar halinde uygulanan tedavide yüz güldürücü sonuçlar alınıyor. Ancak tedavi bırakıldığında hastalık bir süre sonra tekrarlanabiliyor. Zaten
DİPNOT STRES OLUMSUZ ETKILIYOR Dr. Ahmet Günay, stresin hastalığı olumsuz etkilediğini düşünüyor ve psikolojik durumun hastalığın başlaması için tetikleyici faktör olduğunu belirtiyor. Sedef hastanın yapmaması gereken tek şey kese, fırça ya da tırnaklama yoluyla kabuklardan kurutulmaya çalışmak. Bu durumda derinin yapısı bozuluyor ve iyileşme zorlaşıyor.
UZM. DR. AHMET GÜNAY Dermatoloji Uzmanı
tedavide kullanılan ışınlar güneşin yaydığı ışınların benzeri. Yazın sedef hastalarının iyileşmesinin sebebi bu” diyor.
ROMATIZMAL ŞIKÂYETI BULUNAN HASTALARDA TEDAVI Bahsedilen bu tedavilerden fayda göremeyen, ağır tırnak ve eklemlerinden rahatsız olan sedef hastalarına günümüzde bağışıklık sistemini etkileyen ilaçlar uygulanabiliyor.. Uzm. Dr. Günay, “Bu yöntem iş ve sosyal çevresinde yağlı kremler kullanmak istemeyen ve bu tedavileri denemiş olan hastalar için idealdir. Bağışıklık sistemini etkileyen ilaçlar, sedefte olduğu gibi romatizmal hastalıklar ve kanser tedavisinde de kullanılan ilaçlardır. Ancak dozaj olarak diğer hastalıklara göre çok az dozda kullanılması yeterli olabiliyor. Bu ilaçlar dermatolog doktor kontrolünde gerekli dozda ve gerekli testler yapılması şartıyla güvenle ve yan etki olmadan kullanılabilir” diyor. Tedavi süreleri iki ay ile bir yıl arasında olup zaman zaman tekrarlanmaları gerekebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Günay, özellikle romatizmal şikâyeti olan sedeflilerde en etkin tedavi yöntemi olduğunu söylüyor.
• EYLÜL KASIM 2013
RUH SAĞLIĞI
RUHUMUZU YENİLEME ZAMANI Neden ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmese de uzmanlar mevsimsel depresyonun, beynin sonbahar ve kış aylarında günışığının azalmasına verdiği tepki ile tetiklendiğini düşünüyor.
D
ÜNYA ÜZERINDE pek çok kişi mevsimlerin ruh hallerini ne kadar çok etkilediğinden şikâyet ediyor. Her sene aynı zamanlarda, özellikle sonbahar ve kış aylarında başlayıp bahar aylarında sona eren mevsimsel depresyon, pek çok kişi için sosyal yaşantılarını kısıtlayan ciddi bir sorun haline gelebiliyor. Liv Hospital Psikoloji Bölümü Uzm. Kli. Psikolog Zeren Kadıoğlu, mevsimsel depresyonun kadınları erkeklere göre daha çok etkilediği konusunda uyarıyor. Liv Hospital Psikiyatri Bölümü Dr. Berna Özen ise mevsimsel depresyonun17- 25 yaş aralığında daha sık görüldüğü için önemsenmesi gerektiğini belirtiyor.
MELATONIN VE SEROTONIN HORMONLARININ ETKISI Uzm. Kli. Psikolog Zeren Kadıoğlu, mevsimsel depresyonun belirtilerini diğer depresyon belirtilerinden ayırt etmek gerektiğini söylüyor. Mevsimsel depresyonda kişilerin daha çok uyuyup yemek yediğini söyleyen Kadıoğlu, diğer depresyonda uyku ve iştahta azalma olabileceğini de sözlerine ekliyor. Uzm. Kli. Psikolog Kadıoğlu, “Mevsimsel depresyonunuz varsa sonbahar ya da kış mevsimlerinde sabahları uyanmakta güçlük çekersiniz ve tüm gün boyunca kendinizi uykulu hissedersiniz. Çikolataya, şekerli yiyeceklere, karbonhidratlı
62
besinlere ihtiyaç duyarsınız” diyor. Dr. Berna Özen ise neden ve nasıl olduğu henüz kesin olarak bilinmese de mevsimsel depresyonun, beyinin sonbahar ve kış aylarında günışığının azalmasına verdiği tepki ile tetiklendiğini belirtiyor. Dr. Özen, “Karanlıkta veya gündüzler kısaldığında vücut büyük miktarlarda melatonin üretir ve bu yüksek düzeydeki melatonin insanda uykuya meyil, rehavet ve uyuşukluğa neden olur. Beyindeki kimyasal bir madde olan serotonin ise insanın ruh halini etkiler. Güneş ışığına maruz kalındığında serotonin üretimi artar” diyor.
MEVSIMSEL DEPRESYONA TERAPI DESTEĞI Uzm. Kli. Psikolog Zeren Kadıoğlu, mevsimsel depresyon tedavisinde birtakım ilaçların yanı sıra olumsuz düşünme biçiminizi, olumsuz duygularınızı ve bunlar karşısındaki davranışlarınızı değiştirmeye yardımcı olan kısa süreli Bilişsel Davranışçı Terapiler uygulanabileceğini belirtiyor. Uzm. Kli. Psikolog Kadıoğlu, beyin kimyasallarında bir değişim meydana getirerek ruh halini etkilemeye yönelik Işık Terapisinin de bir başka uygulama olduğunu sözlerine ekliyor. Dr. Berna Özen ise “Ruh sağlığı uzmanı şikâyetlerinizi dinledikten sonra sizin için uygun tedaviyi düzenleyecektir” diyor.
Uzm. Klinik Psikolog İREM CAN ESENKAYA
Uzm. Klinik Psikolog ZEREN KADIOĞLU
Uzm. Dr. BERNA ÖZEN Psikiyatri Uzmanı
ÇOCUKLARIMIZI ANLAMAK Uzm. Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya, çocuklarda depresyon ciddi bir hastalık olduğu halde tedavi edilebildiğini belirtiyor. Çocukta olağan dışı bir öfke, sinirlilik ve ajitasyon hali olabileceği gibi içe kapanma, sosyal ortamlara girmekten çekilme gibi belirtiler de gözükebilir. Eğer aşağıdaki belirtilerden 5 tane ya da daha fazlası iki hafta süre ile çocukta gözlemleniyorsa, bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır. önceden zevk aldığı aktivitelere karşı ilgi kaybı •yaDaha da artık bu aktivitelerden zevk alamama. • Belirgin bir neden olmaksızın üzgün hissetme. bitkinlik, enerjisizlik, en basit bir işi • Yorgunluk, bitirememe.
• Sinirlilik, öfkeli veya endişeli olma hali. • Konsantrasyon güçlükleri. kilo alımının gerçekleşmemiş olması ya da • Beklenen yemeğe çok fazla düşkünlük. düzeninde değişimler. Uykuya dalmakta ya da • Uyku uyanmakta zorluk çekme. ile iyileşmeyen, ya da tıbbi bir sebebi olmayan • Tedavi ağrılar. • Suçlu ve değersiz hissetme. • Ölüm veya intihar hakkında düşünme.
KENDINIZE YARDIMCI OLUN kapalı bile olsa her gün dışarı çıkmak için Stresle başa çıkma yöntemlerini ve relaksasyon • Hava • tekniklerini zaman yaratmaya çalışın. öğrenin. zamanki etkinliklerinizde bulunmaya, sosyal • İçerideyken pencere kenarında bulunmaya çalışın. • Her etkinliklerinizden uzaklaşmamaya gayret edin. beslenin, yeteri kadar vitamin ve mineral • Düzenli almaya gayret edin. Bu daha enerjik olmanıza ve Ailenize ve arkadaşlarınıza sorununuzdan • bahsedin dengesiz beslenmeden uzak durmanıza yardımcı ki size gerektiğinde destek olabilsinler. olur. Yılın sonunun yaklaşmasıyla birlikte günlerin daha • uzun Düzenli fiziksel aktivitede bulunun. Günde otuz hale geleceğini ve ilkbaharın yaklaştığını • dakika olmak üzere haftada üç gün egzersiz kendinize hatırlatın. yapmaya çalışın. Sonbahar ve kış aylarında ihtiyacınız olduğunda • geçmesini Evinizin ve çalıştığınız yerin ışık almasını sağlayın. beklemek yerine mutlaka profesyonel • destek alın. • Önemli projelerinizi yaza erteleyin.
• EYLÜL- KASIM 2013
HAYATIN TADI
SIRA DIŞI HEKIMLER
Hem hastalarının her an yanlarında oluyorlar hem de özel ilgilerine zaman ayırıp kendilerini geliştiriyorlar. Liv Hospital hekim kadrosu, doktorluğun yanı sıra sanata ve spora olan ilgisiyle de öne çıkıyor.
“Rüzgara hakim olmak ve onu yönetebilmek harika bir his” Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tahir Öğüt, çocukluk çağlarından itibaren denize ilgi duyuyor.
“D
enize olan sevdam ilkokul yıllarında başladı. O çağlarda iyi bir yüzücüyüm. Asistan olduğum yıllarda başlayan dalış merakım sayesinde Scuba Diving’de iki yıldız brövem var. Bu dönemden sonra yelken ile uğraşmaya başladım. İlk önce normal yarış yatlarında vinç çevirerek başladım. Dümenci (skipper) ehliyeti aldım.Daha sonra yelkeni öğrendikçe daha çok sevdim. Rüzgar ve deniz beni çok etkiliyor. Bu sebeple 2004 senesinden sonrada rüzgar sörfü yapmaya başladım. Bu sporda bir ekibe ve tekneye bağımlı değilsiniz, sadece siz varsınız. Rüzgarı ve denizi doyasıya hissedebiliyorsunuz. Tüm bu sebepler neticesinde rüzgar sörfü daha hoşuma gidiyor. Stresi azaltma ve beni yeniden şarj etme açısından çok faydası olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra hayalim, belki biraz daha ileri yaşlarda, yelkeni ve sörfü de bırakmadan tekne sahibi olmak. Çünkü teknede yaşamayı ve denizde seyir etmeyi çok seviyorum. Tabi ki sörfün bendeki yeri ayrı. Yelken de sörf de biraz rüzgar bilgisi gerektiriyor. Çünkü bu sporda değişik açılarda değişik hızlara ulaşabiliyorsunuz. Rüzgara hakim olmak ve onu yönetebilmek harika bir his.”
64
“Yüzmek en büyük motivasyonum” Bu sene 25. Kıtalararası Boğaziçi Yüzme Maratonu’na katılan Yeni Doğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman için yüzmek bir tutku.
“Ç
ocukluğumdan beri hep suyun altında olmayı sevdim. Önceleri maske, şnorkel ve palet ile başladı. Büyüdükçe zıpkınla balık avlama sevdası sardı beni. Tatillerde saatlerce denizden çıkmazdım. Arkadaşlarım plajda eğlenirken kayalık bir yer bulur, elimde zıpkın veya şiş ile balık avlardım. Çıktığımda arkadaşlarım evlerine dönmüş olurdu. Üniversiteye başladığımda scuba-diving ile tanıştım. Su altında nefes alabilmek! İşte bu hayatımın vazgeçilmezi oldu. USAT (Uludağ Su Altı Topluluğu) grubuna katıldım. Dalış brövelerimi orada aldım. Kişisel dalışların haricinde çevre temizliği bilinci ile dalışlara katıldım. Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olduğunu düşünürsek, dalış yapmamak garip olur. Herkes bir kere yaşamalı bu zevki. Derin maviliklerde görüşmek üzere.”
Müziğin Gücü Adına Girişimsel Kardiyolog Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, üniversite yıllarında başlayan radyo macerasını hayatının en renkli yılları olarak tanımlıyor.
“H “Gücüm ve görsel hafızamdan yararlanıp emprovize resimler yapıyorum” Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Banu Taşçı Fresko mesleğinden aldığı ilhamla resim yapıyor.
“R
esim yolculuğum, 2011 yılında Ahmet Güllü’nün yanında karakalem ve yağlıboya çalışmalarıyla başladı. 2012 sonlarında Vedat Örs’den aldığım akrilik dersleri ile bu yolculuğa devam ettim. Mesleğim resim alanında da bana fayda sağlıyor. Hücrelerin histopatolojik görüntüleri, özellikle beyin, omurilik ve periferik sinirlerin mikroskobik görüntüleri en büyük ilham kaynağımı oluşturuyor. Hatta bazen preparatların birebir resimlerini yapıyorum. Bazen de patolojik kesitlerden ilham alıyor, hayal gücüm ve görsel hafızamdan yararlanıp emprovize resimler yapıyorum. En sevdiğim renk mavi. Özellikle Ege Denizi’nin turkuaz mavisi… Bir de çocukluğumun geçtiği Afganistan’daki Band-i-Emir Gölü’nün indigo mavisi beni çok etkiliyor.”
ayatımızın her evresini temsil eden şarkılarla doludur beynimiz. Bir şarkı dinleriz, kendimizi çocukluğumuzda buluruz. Bir şarkı dinleriz, en zor anımızda bize umut verir. Müzik bizi hayata bağladığı kadar, insanları da birbirine yakınlaştırır. Eskiden radyodan yapılan istek şarkılar yerini sosyal medyada paylaşılan şarkılara bırakmış olsa da, değişmeyen müziğin birleştirici gücüdür. Kültürler, fikirler, duygular melodilerle daha kolay yayılır, bir bakarsınız şarkılardan biri bir haftada milyonlarca insanı etkilemiş, bir dünya marşı haline gelmiştir Üniversite yıllarında başladı radyo macerası. Hayatımın en renkli yıllarıydı. Yerel bir radyoda haftada bir gün yabancı müzik ağırlıklı bir program hazırlıyor ve canlı olarak sunuyordum. Sonrasında kazandığım tecrübeyi bir televizyon programı ile pekiştirdim. Hastalarımla olan iletişimim en az tıbbi bilgim kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü aldığınız tıbbi kararları sizden duymak isteyen hastalarınız ve yakınları sizin gözlerinizin içine bakarlar. Söylediğiniz her söz ve duygularınızı yansıtan her hareket onlar için çok önemlidir. Belki de iletişime verdiğim bu değer, kendime ayırdığım zamanlarda bir radyo programı hazırlamama teşvik etmiş olabilir. Şu sıralar haftada bir canlı olarak sunduğum, ana-akım pop, rock, 80‘ler ve 90‘lardan seçtiğim şarkılardan oluşturduğum bir playlist ile “Müziğin Gücü Adına” isimli radyo programıyla dinleyicilerin karşısına çıkıyorum. Bu program internet üzerinden yayınlanıyor. Programımda mutlaka birkaç şarkıyı bir araya getiren bir mash-up ile de süslüyorum. Belki ileriki zamanlarda jazz, etnik ve dünya müziği ağırlıklı bir program da hazırlamak arzusundayım.”
• EYLÜL-KASIM 2013
SUMMARY
9
Footballers Gateway at Liv
Liv Hospital frequently talked about with its contribution to sport, was the choice of Turkey’s major teams and players.
8
Liv HOSPITAL TEAM DID IT! Liv Hospital broke the world record in receiving the JCI international quality accreditation certificate indefectibly in the shortest time.
66
L
iv HOSPITAL was the first to receive the JCI (Joint Commission International) quality accreditation certificate without delinquencies only 7 months after its opening. Liv Hospital gathered its health and administrative personnel within a short time and opened on January 7, targeting to achieve the peak in health care services, technology and hospitality. The committee members from Chicago visiting for the JCI audit were here for one week and made an inspection on patient reviews, patient care, maintaining care after the discharge, the safety of anesthesia and surgical processes, safe use of medicine, infection control, devotion to the rights of patients and their relatives, compliance with international quality improvement and patient safety targets, security of communication and information, competence and training of employees, safety of premises, administration and leadership. The audit was successful without any delinquencies.
32
TIME FOR RENEWAL According to the beauty standards of today, having a firm and tight body with appropriate upper-lower body proportions are just as important as having a beautiful face. The specialist doctors working at Liv Hospital value your beauty.
I
IN THIS ISSUE of Live Magazine, we are sharing details as to the things you can do for perfection. Prof. Dr. Aycan Kayıkçıoğlu rejuvenates people with botulinum toxin, while Dt. Fırat Dağcıoğlu, Liv Hospital Dental Specialist, can find a solution for any dental issues which prevent you from smiling comfortably. Whitening, bonding and laminate veneer applications, full porcelain crowns, scaling and curettage procedures are some of the procedures which enhance your smile. General Surgeon Prof. Dr. Murat Aksoy indicates that varicose will no longer be an issue due to the radiofrequency ablation and laser ablation methods. Op. Dr. Emre İlhan claims that you can have your dream nose through rhinoplasty. Assoc. Prof. Dr. Gonca Gökdemir shares with you the most prominent skin resurfacing procedures. Chemical peeling, mesotherapy, rich plasma injections from thrombocytes, laser treatments and stem
cell injections are among the leading skin resurfacing methods. Assoc. Prof. Dr. Onur Konuk states that oculoplastic surgeries with hidden cuts and no scars are the solution for skin sagging in upper and lower eyelids, wrinkles, pouching and accompanying issues. Dr. Hamid Aydın bears good news: the problem of hair loss which both men and women suffer from can now be eliminated through the application of recent methods. Assoc. Prof. Dr. Ümran İleri, Liv Hospital Plastic and Reconstructive Surgeon, indicates that hip and abdomen issues will be no more through endoscopic surgery. Medical Aesthetics Specialist Semra Duygu emphasizes that peeling and microdermabrasion methods, which aim to peel off the upper layer of the skin composed of dead cells, are both successful procedures. Prof. Dr. Tahir Öğüt, Liv Hospital Foot and Ankle Surgeon, says that it is possible to remedy any deformations in feet.
SUMMARY
18
ROBOTIC SURGERIES IN UROLOGY The field where robotic surgeries are employed most widely is urology. With this procedure, the patient gains serious advantages over traditional methods.
F
IRSTLY, robotic surgery, defined otherwise as closed surgery, applied in treating gynecological diseases, has proven beneficial in treating many diseases as the technology advances. The second most encountered cancer type in men, prostatic cancer, and urinary incontinence issues widely occurring in women, can be treated safely with this procedure. We made an interview with Assoc. Prof. Dr. Orhan Tanr覺verdi and Assoc. Prof. Dr. Muammer Kendirci, Liv Hospital Urology Specialists.
REGENERATIVE MEDICINE STEM CELL PRODUCTION AND IMPLEMENTATION CENTRE OPENS IN LIV HOSPITAL The Regenerative Medicine Stem Cell Production and Implementation Center which is to be opened within Liv Hospital will make use of genetics and biotechnology to provide its patients with cell and tissue based treatments and also some innovative treatments.
T
28
68
HE REGENERATIVE Medicine Stem Cell Production and Implementation Center aims to provide a wide range of services working in coordination with doctors, researchers and bio-engineers in stem cell and tissue engineering products. The Regenerative Medicine Stem Cell Production and Implementation Center, proceeding with a perfectionist approach, is targeting to improve the life quality and enhance the life span of people suffering from various diseases and injuries by implementing advanced stem cell treatments and tissue engineering applications in the form of clinical products. The center will involve the Regenerative Medicine Patient Review and Clinic, the GMP Biological Products Manufacturing Laboratories, Quality Control Laboratory, Biopsy Room, Small Surgical Procedures Room, Recovery Room, Admittance Office and Controlled Pass Areas.
WHAT PROMISES TO LASER SURGERY? OptiLASIK is a technology first employed in Turkey by Liv Hospital. It is the combination of two devices called System WaveLight EX500 Excimer Laser and Wavelight FS200 Femtosecond Laser.
O
ptiLASIK, the combination of System WaveLight EX500 Excimer Laser and Wavelight FS200 Femtosecond Laser is outstandingly fast, safe and it is intended for painless use. This device makes possible to be able to perform a corneal ring implant non-surgically in keratoconus patients. Furthermore, in corneal implants used for hyperopia and in corneal transplantation, the device is very beneficial. Being able to perform these procedures non-surgically deems this technology a little bit more promising. It is very clear that “One of the most important features of WaveLight EX500 system is that it has proven very successful in treating hyperopia.” Recently some very successful results have been gained in hyperopia patients whose diopter value is up to four. The device is particularly advantageous in that has special tracking systems which place the astigmatic patient at the right angle, that it can compensate even if the patient moves and that it stops the operation when the eye leaves its range.
30
12 WE CARE ABOUT YOUR HEART HEALTH To prevent the formation of heart problems, we fight hand in hand to increase it’s awareness.
L
iv Hospital has launched another social responsibility project distinguished by the use of the most advanced scanning methods. Within the social responsibility projects screening program, through a questionnaire on their risk of cardiovascular disease calculation of risk factors, electrocardiography, blood glucose and arteries with cholesterol panel display and the associated risk of cardiovascular disease in coronary calcium scoring will determine the plan to be made. The project is supported by our physicians Cardiovascular Surgery Specialist Assoc. Dr. Ahmet Özkara Cardiology Clinical Supervisor Specialist Physicians. Dr. Enis Oguz, Associate Professor of Interventional Cardiology Specialist. Dr. Alp Burak Çatakoğlu andCardiology Specialist Assoc. Dr. Yelda Tayyareci. • EYLÜL-KASIM 2013
SUMMARY
HOW DID THEY SUCCEED?
56
Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan, Liv Hospital Brain Surgery Specialist, brought Ünzile Tavlı back to life, formerly a Parkinson’s patient.
Ü
NZILE TAVLI is 55 years old. She had severe trembling of hands and feet because of Parkinson’s disease. She had difficulty in adapting to social life. Ünzile Tavlı said, “The tremor deteriorated day by day. I could not go out and mingle with people anymore. It was impossible to stop. I could not speak on the phone or watch TV properly. The left side of my face was sometimes completely numb. The left side of my head felt like it was on fire.” She sought cure in many departments from psychology to neurology, but found none. It was her tipping point when she began to tremble while feeding
her grandchild. She secluded herself in her mountain hut and retreated from life. Then, Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan demonstrated a ray of hope for her. She came to Liv Hospital and an awake brain surgery was performed. The neurons were monitored via electrodes placed within the skull. When the doctors reached the problematic area, they created lesions using radio frequency waves. Ünzile Tavlı was awake and conscious during the procedure and tremors ceased as the problematic area was stimulated. She is now healthy and enjoying her time with her grandchild, thankful to Liv Hospital…
FIRST IN TURKEY: MAKOPLASTY The first Makoplasty robotic knee operation in Turkey was performed in Liv Hospital.
G
57 70
ÜLIZAR MEŞECI is 65 years old. She could not walk properly because of problems in both her knees. Robotic knee surgery, which looks very promising throughout the world despite it is quite new, was a ray of hope for Gülizar Meşeci. It was Assoc. Prof. Dr. Uğur Haklar, Head of Orthopedics and Traumatology Department, and his team to first implement Makoplasty robotic knee surgery in Liv Hospital. During the operation, a unicondylar knee prosthesis was applied to her left knee and a total knee prosthesis to her right knee. Thanks to this procedure, which has been in use recently in Europe and the US, Gülizar Meşeci was on her feet again and able to get back to her daily life. Having suffered severe pain in both knees for many years, she said, “I could not have imagined that my knees would heal so fast after the makoplasty operation. I was able to bend my knees and walk since right after the operation.”
22 IF COLON CANCER RECURS… In cases of colon cancer, not only a smooth operation but also care after the operation, especially the intensive care period, is vital.
T
HE COLON is composed of two main parts. These parts called the colon and the rectum differ in terms of treatment options and methods. Prof. Dr. Oktar Asoğlu, Liv Hospital General Surgeon, says “We can minimize local recurrence by selecting the right pre-operation beams and medication for the particular patient and applying the right surgical techniques.”
54
LIVE A PAIN-FREE LIFE
O
ur vertebral column carries almost the whole weight of our body. But for some reason it can roll right or left spine, flip on it’s axis. Unidentified back pain requires a multidisciplinary treatment approach. Liv Hospital Physical Therapy and Rehabilitation Specialist Dr. Hilal Yıldız says, “
Spine pains assessment is primarily done with a thorough physical examination”. Liv Hospital Spine Surgeon Prof. Dr. Alpaslan Şenköylü says the unidentified low back pain is treatable. Liv Hospital Pain Clinic Specialist. Dr. Kader Keskinboğa warns that constant severe pain can cause depression.
• EYLÜL-KASIM 2013
Liv HOSPITAL ANLAŞMALI KURUMLAR
72
• SBN Şeker Hayat Projesi* • Tıcket Restaurant - ( IPA ) Asistans Hizmetleri* • Türkassıst Card* • Türkiye Ekonomi Bankası* • VIP Hayat Card* • AXA Mbask ınsurance – AXA Mbask Seyahat Sigortası • AXA PPP & AXA Assıstance • Az ınsurance – Az Seyahat Sigortası • Buta Insurance – Buta Seyahat Sigortası • Mega Insurance – Mega Seyahat Sigortası • Pasha Insurance – Pasha Seyahat Sigortası • Revan Seyahat Sigortası • Safiran Insurance – Safiran Seyahat Sigortası • Sanayı Insurance – Sanayı Seyahat Sigortası • World Sıgnıa / Master Card • Zirve Seyahat Sigortası Mapfre Genel Sigorta A.Ş. (Eko Plan poliçe Dahildir) Yapı Kredi Sigorta A.Ş. (Eko Plan poliçe Dahildir)
SPOR MERKEZLERI VE KULÜPLERI
Atlı Spor Kulübü* Geleceğin Yıldızları Spor ve Eğitim Hizmetleri A.Ş* Levent Spor Kulübü* Mac Spor Salonları* TED Spor Kulübü* United Clubs*
DERNEK VE ODALAR
BANKA, SANDIK VE VAKIFLAR Akbank T.A.Ş Fortis Bank A.Ş Mensupları Emekli Sandığı Vakfı Şekerbank T.A.Ş Personeli Sosyal Sigortalar Sandığı Vakfı (Branş Bazlı) T.C Merkez Bankası* T.C. Ziraat Bankası ve T. Halk Bankası A.Ş. Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Emekli Sandığı Vakfı (Branş Bazlı) Türkiye Halk Bankası A.Ş. Emekli Sandığı Vakfı Film Sanayi ve Tüm Sanatçılar Güçlendirme Vakfı(Film-San)* Kamu Sigortaları SGK (Medikal Onkoloji,Radyasyon Onkolojisi ,Anjiografi Uygulamaları, Pet BT, Sintigrafik Tetkikler, Kalp Damar Cerrahisi)
KURUMLAR
Borsa İstanbul A.Ş. İstanbul Barosu* Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Şirketler
ŞIRKETLER Akmerkez Çalışanları* Deva Holding A.Ş.* Digiturk, Show TV, Türkmax* Hotiç Ayakkabı San. ve Tic. A.Ş * Korozo Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.* Mars Entertainment Group* Marsh Avantaj*
İstanbul Sanayi Odası Personel (İSO) İstanbul Sanayi Odası Üyeleri (İSO) * Galatasaray Üniversitesi* İstanbul Ticaret Odası İstanbul Erkek Lisesi Okul Aile Memurları Yardımlaşma Derneği Birliği* (İTOMEMDER) * Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)* İstanbul Ticaret Odası Üyeleri * Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) (Branş Bazlı)
OKULLAR
BELEDİYELER Sarıyer Belediyesi* Şişli Belediyesi*W
Detay Bilgi için; http://www.livhospital.com.tr/anlasmali-kurumlar
Aksigorta A.Ş. Allianz Sigorta A.Ş. Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi Axa Sigorta A.Ş. Compu Group Medical Bilgi Sistemleri (CGM) A.Ş. • ACE European Sigorta (Ferdi Kaza Sigorta Hastane Tedavi Teminatı) • Ankara Anonim Türk Sigorta • Dubai Starr Sigorta • Generali Sigorta • Halk Sigorta (Birlik) • HDI Sigorta • Ray Sigorta • Sompo Japan Sigorta (FİBA) • Ziraat Sigorta • Zurich Sigorta • CGM Sağlıkta Avantajlar Dünyası* Demir Hayat Sigorta A.Ş. Ergo Sigorta A.Ş. Eureko Sigorta A.Ş. Groupama Sigorta A.Ş. Güneş Sigorta A.Ş. Inter Partner Assistance Ltd Şti. • AIG Sigorta A.Ş & AIG Sigorta HSBC Acil Tedavi Sigortası • Dubai Starr Acil Tedavi Sigortası • Güneş Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Halk Sigorta Acil Tedavi Sigortası • ING Emeklilik Acil Tedavi Sigortası • Işık Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Metlife Emeklilik Acil Tedavi Sigortası • Metro Turizm Seyahat Organizasyon A.Ş • SBN Sigorta A.Ş Acil Tedavi Sigortası • Türk Nippon Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Back-up Kişisel Sağlık Sistemi* • Bank Asya Platinum Card & Bank Asya Classıc Card* • Benefit Card* • Benefit Global & Avivasa Hayat ve Emeklilik* • Benefit Global AIG Card* • Dr.back-up Kişisel Sağlık Sistemi & Fortis Bank Card* • Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi* • IPA Card* • İPA Privilege Card* • Life Center ( medikamed sağlık ( medika group )* • Life Partner Card*
(*) Hasta Ödemeli
ÖZEL SIGORTALARI