SUNUŞ
Mayıs, 2011
Değerli Okurlarımız, Geçtiğimiz ay yapılan festivalde, o kadar çok renkli grup vardı ki sanırım aklımızda kalanları anımsadığımızda; geriye gülümseyen yüzler ve harika sesler kalıyor. Şüphesiz komedi ve müzik unsurunun birleştirilmesinin bu sonuçta etkisi büyük. Özellikle MozART kabare grubunun konuşmadan sadece müzik ve hareketi kullanarak yaptığı gösteri unutulmayacaklar arasında… Yine Mnozil Brass ve Pianodrum ikilisi, izleyicilerin salondan mutlu ayrılmalarını sağlayan gruplardandı. İlgi gören bir diğer grupsa etno-caz stilinde müzik yapan, içinde Türk müzisyenlerin de bulunduğu Ny Gipsy All-Stars’dı. Bateristin Ankara’lı olması seyircileri gururlandırdı. Ardından gelen konserler de (Pilar, Zıv Eıtan’la Ritme Yolculuk, Cedric Tiberghien, Antakya Medeniyetler Korosu, Jazzing Flamenco, Daisy Jopling Band) Ankara’lı müzikseverler tarafından büyük ilgi gördü Festivale katılarak, sahne performansları ile müzikal anlamda bize doyumsuz anlar yaşatan tüm müzisyenlere teşekkür ediyoruz. Bu sayımızda, Deniz Demirci’nin 28.Uluslararası Ankara Müzik Festivali kapsamında izlediği Emmanuel Pahud konser yorumunu okuyabilirsiniz. Saygılarımla, Bahar Gökçeli Editör SCA MÜZİK VAKFI
05/01
DUYURULAR D 05/01
Mayıs Ayında Ankara’daki Konserler ve Müzik Etkinlikleri Tarih
Saat
Yer
Etkinlik AŞURE
02-03-06 Pazt.-Sal.Cuma
20.00
Sanatçılar: Erkan Uğur (konuk sanatçı ) Perdesiz gitar,Kopuz Andre Bartetzki, Canlı Elektronikle Modern Dans, ADOB Modern Dans Topluluğu
Goethe – Institut
CSO 05-06 Perş.-Cuma
20.00
Şef: Burak Tüzün Solistler: Çağıl Yücelen Akın-Keman Ulaş Yurtoğlu-Obua Program: W.A.Mozart 1.Keman Konçertosu Si Bemol Majör B.Martınu Obua Konçertosu A.Dvorak 9.Senfoni “Yeni Dünya” mi minör op.95
CSO
Bilkent Senfoni Orkestrası Şef: Patrick Souillot Solist:Cihat Aşkın-Keman Program: E.Lalo İspanyol Senfonisi Re minör op. 21 M.Ravel Ölü bir prenses için pavan C. Franck Re minör Senfoni
06-Cuma
20.00
Bilkent Konser Salonu
13 Perş-Cuma
19.00
Hacettepe M Salonu
Hacetepe Üniversitesi Konservatuarı Öğrencileri Konseri
19 Perş.
20.00
CSO
CSO Şef: Rengim Gökmen Solist: Swingle Singers Program: 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Özel Programı
20 Cuma
20.00
Bilkent Konser Salonu
Bilkent Senfoni Orkestrası Şef: Işın Metin Solist: Başarcan Kıvrak- Piyano C. Saint-Saens Piyano Konçertosu No:2 Sol minör Op.22 M.Ravel Le Valse M.Ravel Bolero
24 Cmt
19.00
Hacettepe M Salonu
Hacetepe Üniversitesi Konservatuarı Öğretim Üyeler Konseri
05/02
D 05/02
D 05/03
Konser Dizisi AŞURE: YeniDEM
2006 yılında Mehmet Can Özer tarafından geliştirilen “Aşure” adlı yazılım sayesinde, herhangi bir ses canlı olarak başkalaştırılarak, sesi üreten kişiye bir fikir olarak geri sunuluyor ve böylece etkileşimli bir doğaçlama ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Bu ortamda dinleyiciler yepyeni etkileşimin ürünlerini toplamaya davet ediliyor. Projenin müzisyenlere ve seyirciye ilham verecek bir diğer unsuru da canlı görselleri olacak. Ünlü görsel sanat kolektifi Pfadfinderei’dan Alman video sanatçıları Niklas Völker (Codec) ve Tobias Götz’ün oluşturacağı görseller sanatçılara eşlik edecek.
Mehmet Can Özer 1981 yılında doğdu. Profesyonel müzik kariyeri, Bilkent Üniversitesi MSSF Kompozisyon Sanat Dalı’na burslu kabul edilmesiyle başladı. Burada Bujor Hoinic ile bestecilik ve orkestra şefliği çalıştı. Mezuniyetinin ardından Cenevre Konservatuarı’na elektroakustik ve çalgısal kompozisyon bölümlerine kabul edilerek Michél Jarrell ve Rainer Boesh ile çalıştı. Ardından Zürih HMT’de Gerald Bennett ile bilgisayarlı müzik alanında eğitim gördü. 2005 yılında Türkiye’ye döndü ve Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda uzman öğretim elemanı olarak çalışmaya başladı. Halıcı-Midi Beste Yarışması (1998), Bourges Uluslararası Elektroakustik Müzik Yarışması (2003 ve 2007), Goethe Enstitüsü Sanatçı Bursu (2006) ve SWR Experimental Studio (2008) ödüllerine layık görüldü. Bourges (Fransa), AudioArt (Polonya), ReMusica (Kosova), Busan Bienali (Kore), Pyramidale (Almanya), Acousmania (Romanya), SMC (Yunanistan), Genrator (İsviçre), Electro-Globe (Belçika), Dias Musica Electroacoustica (Portekiz), Create (Amerika), EMUfest (İtalya), Ankara Uluslararası Müzik Festivali (Türkiye), Granada Festivali (İspanya), Estoril Festival (Portekiz), DE:Sonanz (Makedonya), Apparat (Danimarka), Notam(Norveç), Brno Yeni Müzik Festivali (Çek Cumhuriyeti), AnimaFest (Belçika), Bimbache (Almanya) gibi pek çok uluslararası festivalde ülkemizi temsil etti ve ustalık sınıfları düzenledi.
05/04
D 05/04
Yurtiçi ve yurtdışından aldığı siparişler dışında, I.M.E.B. (Fransa),Musiques-Recherches (Belçika) ve EMS (İsveç) tarafından çalışma yapmak üzere stüdyolarına davet edildi. 2005 yılında Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde “Açıklamalı Elektroakustik Müzik Konserleri” dizisini başlattı ve 2007’ye dek düzenledi. 2008 yılında Goethe Enstitüsü’nün siparişi olarak, Ernst Lubitsch’in “İstiridye Prensesi” adlı sessiz filme yaptığı doğaçlama müzikle Türkiye turnesi yaptı. 2009 yılında Türkiye’deki ilk elektroakustik müzik albümü olan “Siyah Kalem Dansı” yayınlandı. 2010’da Thyssen-Bornemizsa Art Contemporary (Viyana) tarafından “The Morning Line” isimli ses yerleştirmesi için aldığı sipariş İstanbul 2010 Kültür Başkenti çerçevesinde Eminönü meydanında seslendirildi. Mehmet Can Özer’in çalgı kompozisyonları çeşitli ülkelerde seslendirilmekte, görsel/işitsel yerleştirmeler de yapmaktadır. Sanatçı Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’nda öğretim görevlisidir. ... Henüz 30 yaşında bile olmayan Özer, yapısal, kavramsal ve duysal olarak, Avrupa’da sesle uğraşan sanatçılardan çok ileride. Jörn Florian Fuchs (Wiener Zeitung) ...Elektroakustik müziğin büyük bir ismi.... AnimaFest (Belçika) www.mehmetcanozer.com
05/05
D 05/05
Pfadfinderei / Visuals Pfadfinderei, Aşure Projesi için iki farklı görsel enstrüman ile çalışacaktır. Değişik doku ve hareketlerin kayıtlarından oluşan film tabanlı görseller, organik ve doğal görme deneyimini; grafik ses sentezleyici ise vektörel formlar ve şekiller üreterek sesin sentetik ve soyut durumunu temsil edecektir. Bunlar iki Pfadfinderei sanatçısı tarafından canlı olarak icra edilerek, iki farklı görsel enstrüman arasında bir diyalog oluşturulacaktır. Pfadfinderei, Berlin’de 1998’de kurulmuş bir tasarım topluluğudur. “Müziğin Görselleştirilmesi”ne odaklanan grup, tüm dünyada performanslar tasarlayıp, icra etmektedir. Modeselektor ve Apparat’ın müzisyenlerinden oluşan en son projeleri “Moderat” uluslararası basın tarafından en iyi elektronik canlı performans olarak seçilmiştir. Klasik müzikten elektronik performanslara dek tutkuları müziği görsel içeriğe çevirebilmektir. Hafta sonları sürdürdükleri canlı performansların yanı sıra, Berlin’de bir tasarım stüdyosu da işleten topluluk, logo ve font tasarımı yanında hareketli görsellere ilişkin yapımlar üzerine de çalışmalarını sürdürmektedir. www.pfadfinderei.com Konuk Sanatçı: Erkan Oğur, perdesiz gitar, kopuz 1954 - Müziği Sever... Erkan Oğur perdesiz gitar, gitar, bağlama virtüozu ve çalgı yapım sanatçımızdır. İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nı bitiren Oğur, 1976 yılından itibaren perdesiz gitar çalmaya başlamış, adını tarihe bu çalgının mucidi ve dünyadaki ilk yorum ustası olarak yazdırmıştır. Bu çalgı ile gerçekleştirdiği icralar onun öncü, orijinal bir yorumcu olarak gitar dünyasında hak etttiği yeri almasını sağlamış, perdesiz gitar Erkan Oğur müziğinin “karakteristik sesi“ haline gelerek onunla özdeşleşmiştir. 1988’den başlayarak tanınmış birçok müzikçinin konserlerine ve stüdyo kayıtlarına yorumcu olarak katılan Oğur, “Anadolu Müziği“nde İsmail H. Demircioğlu ve Okan Murat Öztürk ile albüm kayıtları gerçekleştirmiştir. Sanatçı yaratıcılığını ustalıklı doğaçlamalarla dile getirmiş, öte yandan caz sanatına da yakınlık duyarak kurucusu olduğu “Telvin“ adlı trio ile uluslararası festivallere katılmıştır. www. erkanogur.gen.tr
05/06
D 05/06
Andre Bartetzki, Canlı Elektronikler, Berlin 1962 yılında Berlin’de doğan Bartetzki, Hanns Eisler Müzik Yüksek Okulu’nda tonmeister öğrenimi gördü. 1999-2004 yılları arasında Weimer Müzik Yüksek Okulu’nda bulunan SeaM Elektronik Müzik Stüdyosu’nda ders veren sanatçı, Volker Stroebel ile birlikte 2009 yılından bu yana Berlin Teknik Üniversitesi’nin elektronik müzik stüdyosunu yönetmektedir. Aynı zamanda birçok üniversitede ses sentezi ve algoritmik kompozisyon dersleri de vermektedir. Eğitmenliğinin yanısıra programcı ve ses mühendisi olarak birçok topluluk, solist, besteci ile yeni müzik alanında çalışmalar yapmaktadır. Kendisine ait müziksel ve sanatsal projeleri ses ve video enstalasyonlarından oluşmaktadır. Eserleri birçok uluslararası yeni müzik ve bilgisayar müziği festivallerinde seslendirilmektedir. www.bartetzki.de
Bürge Öztürk Kayacan, Modern Dans, Ankara Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu’nda dansçı olarak çalışmaya başlamıştır. Avrupa ve ABD’de doğaçlama, contact improvisation ve kompozisyon konularında çeşitli programlara ve workshoplara katılmış ve ardından koreografi çalışmalarına ve eğitmenliğe başlamıştır. ABD’de Chimera Pysical Theatre’da dansçı olarak çalışmış, iki koreografla beraber Silikon Dans Projesi’ni kurmuştur. ODTÜ Dans Tiyatrosu ve Çağdas Dans Topluluğu, Hacettepe Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi Modern Dans Bölümleri’nde çağdaş dans teknikleri ve doğaçlama dersleri vermiştir. Koreografileri Modern Dans Topluluğu’nun repertuarına girmiş, Almanya, İngiltere, Belçika, Makedonya ve ABD’de uluslararası festivallerde yer almıştır. Modern Dans Topluluğu’nun sanat yönetmenliğini yapmıştır.
05/07
VAKIFTAN HABERLER VH 05/01
JM Ankara Çocuk Korosu Mersin’deydi... Sevda-Cenap And Müzik Vakfı bünyesinde Eylül 2006 dan beri şef Fatma Bildiren’le çalışmalarını sürdüren, JM Ankara Çocuk Korosu Mersindeydi. 8-10 Nisan tarihler arasında Mersin Polifonik Korolar Derneğinin düzenlediği 13. Nevit Kodallı Çoksesli Korolar Şenliği’ne katılan koromuz 16 üyesi ile 9 Nisan 2011 Cumartesi günü Kültür Merkezi’nde bir konser verdi. Programa Nevit Kodallı’nın düzenlediği Kalyoncular Türküsü ile başlayan JM Ankara Çocuk Korosu Cenan Akın, Saip Egüz ve Muammer Sun’un eserlerini seslendirdi.Piyano eşliğini Figen Serbest Bekirağa’nın yaptığı konser büyük ilgi gördü.
05/08
FESTİVAL’DEN MK 05/01
Pahud’u İzledim Deniz Demirci 8 Nisan akşamı Bilkent’te gerçekleşen bu konseri tam bir yıldır bekliyordum. Dünyanın yaşayan en iyi flütçülerinden olan Berlin Filarmoninin solo flütçüsü Emmanuel Pahud 28.Uluslararası Ankara Müzik Festivali kapsamında Türkiye’ye geldi. Geçen sene de Bilkent Senfoni Orkestrası’yla konser veren Pahud, belli ki Türkiye’yi sevmiş. Değerli hocam Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası solo flütçüsü Altan Kalmukoğlu Pahud’ye Türkiye’yi hatırlatsın diye bir ney hediye etmişti. Çok sıcakkanlı, enerjik ve sempatik olan Emmanuel Pahud artistik yönü kuvvetli bir sanatçıdır. İki yıldır masterclassına katıldığım için gönül rahatlığıyla diyebilirim ki Emmanuel Pahud’un müzisyenliği kadar öğretmenliği de bir o kadar iyidir. Masterklass’daki flütçülere icra ettikleri müziği anlatırken şandaki ve kemandaki tekniklerden bahsetmesi onun cidden ne kadar iyi bir müzisyen olduğunu tekrar anlatıyordu. Büyük alkışların eşliğinde Emmanuel Pahud W.Mozart’ın flüt için yazmış olduğu 2 nolu Re majör flüt konçertosunu çalmak üzere sahneye gelir. Oldukça ilginç bir hikâyesi olan bu konçerto, De Jean adındaki amatör bir flütçü olan Hollandalı Dük Mozart’tan üç tane flüt konçertosu sipariş etmiştir. İlki Do Majör KV.229 olan Flüt& Arp konçertosu diğerlerine göre daha basit bir seviyede, Sol Majör olan KV.313 Flüt konçertosu orta seviyede ve KV.314 Re Majör Flüt konçertosu ise oldukça teknik olarak zor bir konçertodur. Mozart Re majörü yazarken aşık olduğu için birazcık kolaylığa kaçmak istemiştir. Bu konçertoyu bir yıl önce Salzburg’lu obuacı Guiseppe Ferlendis için yazdığı do majör olan obua konçertosundan Mozart transpoze etmiştir. Fakat Mozart’ın hayranı olan dük onun eserlerini ezbere bildiği için bunu hemen fark etmiştir ve siparişlerin parasını ödememiştir. Bundan sonra Mozart’ın flüt için solo bir eser yazdığı görülmemiş… Belli ki Pahud Mozart’ı iyi biliyordu ve anlattığına göre bu eseri yorumlarken Mozart’ın keman konçertolarından feyz almış. Mozart’taki karakterlerin canlılığı ve espirili yapısını yorumuna kattığını düşünüyorum. Müzikal cümlelerdeki ifadesine ve de nefesi oldukça iyi kullanmasına hayran kaldığımı belirtmek istiyorum. Piyanodan uzunca bir süre başlayıp asıl enerjisini forte de nasıl ifade ettiğini hala bir flütçü olarak merak etmekteyim. İcracının her zaman müzik yapma endişesi olmalı ve de dinleyenleri kendi müziğine inandırabilmeli diye düşünmekteyim. Bunu kat kat başarabilen değerli flütçü Emmanuel Pahud umarım ülkemize seneye de gelir. Dört defa alkışlanan Pahud, ilk iki alkışın ardından seyirciye daha fazla Mozart diyerek bölüm tekrarı yaptı. Alkışlar dinmeyince şef Gürer Aykal, Pahud’yi göndermedi ve bis olarak Gluck çaldı. Adeta bizi o gece büyüledi…
05/09
DİAPASON MÜZİK MAĞAZASINDAN DM 05/01
Johann Sebastian BACH “O bir dere değil, o bir deniz” Doç. Dr. Erdoğan Okyay Sevda Cenap And Müzik Vakfı yayınları, 161 sayfa, 2000 Barok çağı çıkışında yaşamış olan ve 65 yıllık yaşamına 1200’e yakın eser sığdırmış olan J.S.Bach’ın müziğinde tüm insanlığı kavrayan, ölümünden 250 yıl sonra bile evrensel ölçekte etkinliklerle anılmasına neden olan “büyüklük” nedir? Ödün vermeyen sanatsal ahlakı ve sonsuz Tanrı sevgisi, eserinin kusursuz olması sorumluluğunu yükselmişti ona. Her eserinde, bıkmak bilmeyen bir çabanın ve müzik için var olan bir dehanın izlerini görüyoruz.Yaratıcılığını, sadece müziğin özünü bulmaya ve bu özü gelecek kuşaklara miras olarak bırakmaya adamış bir büyük besteci, insanlık tarihinin ölümsüz bir temsilcisidir Bach. Kitapta Bach’ın yaşamından ilginç kesitler bulacak, eserini yarattığı zamana ve mekanlara tanık olacaksınız. (Arka Kapaktan) Müzik eğitimcisi ve besteci Doç. Dr. Erdoğan Okyay’ın kaleme aldığı bu kitap, kısa sürede tükendiği için kitapçılarda bulunamıyordu. Kitap, Bach meraklıları için, Diaposon mağazasından temin edilebilir. Bach’ın Eısenach’da geçen çocukluk yıllarından, Leıpzıg’deki son yılarına kadar geçen süreç, görsellerle desteklenerek ve belgelere dayandırılarak, yazarın akıcı anlatımıyla okuyucuya sunulmuş. Ayrıca Debussy, Menuhin ve Brahms gibi bestecilerin Bach’la ilgili düşüncelerini içeren mektup ve yayımlanmış yazıları da içermekte. Kitaptan bir pasaj; Mozart ve hatta Haendel’den farklı olarak Bach, ne bir harika çocuktu, ne de bestecilik yeteneği çok erken yaşta ortaya çıkmış ve erken olgunlaşmış bir müzikçiydi. Müzikle uğraş, aile geleneğinin ayrılmaz bir parçası olsa da Bach, bestecilik yetisini adım adım ve taş taş üstüne koyarak kazanmış ve geliştirmiş bir büyük ustadır.
05/10
DM 05/02
Doğumunun 130. Yılında Atatürk ve Müzik Süleyman Tarman Müzik Eğitim Yayınları, 224 sayfa, 2011 Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen Cumhuriyet devrimimiz onu izleyen tüm devrimlerimizin temelidir. Bu olgu müzik devrimimiz için de geçerlidir. Atatürk’ün öngörüş, ulusumuzun kurtuluş ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesiyle tutarlı “müzik devrimimiz” tüm kültür devrimlerimiz içinde öncelikli ve ayrıcalıklı bir yer tutar. Bunun yanı sıra açık uçlu bir nitelik taşır. Bu bakımdan “Atatürk ve Müzik” konusu ülkemizde öteden beri güncelliğini hiçbir zaman yitirmez ve başlıca konular arasında yer alır. Bu konu her yeniden ele alınışta farklı, yeni bir anlam ve önem kazanır. Müzik alanındaki çok sayıda kitaplarıyla tanınan deneyimli müzik eğitimcisi, besteci ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Samsun Devlet Konservatuarı Müdürü Doç.Dr. Süleyman Tarman tarafından yazılan Doğumunun 130. Yılında Atatürk ve Müzik adlı kitap işte bunlardan biridir. Kitap kendine özgü bir derleme. İçlerinde Atatürk’ün yer aldığı müzikle ilgili olaysal anılar, çok sayıda kaynaktan, gerçekçi bir anlayış ve nesnel bir yaklaşımla alınıp ustaca derlenmiş, kendinden bir yorum katmaksızın sergileniyor. Pek çoğu Atatürk’ün en yakınında bulunanların tanıklık ettiği bu olayların anlatımı ön, arka/geri ve yan planlarını da kapsıyor. Bu anlayış, kitaba önemli bir derinlik ve değer katıyor. Kitabın ilk öyküsü olan “Savaşı Durduran Ses: Kasımpaşalı Küçük Kara Ahmet”i okuyunca, kendimizi Çanakkale Savaşı’nın en çetin günlerinde buluyor ve Mehmetçiklerin akıl almaz buluşuna tanıklık ediyoruz. “İstiklal Marşımız” ile ilgili kısım oldukça tartışma yaratacağa benziyor. Sözleri milli, ancak bestesi milli olarak kabul edilmeyen marşın bestesinin başka bir eserden çalındığı iddiaları ortaya atılıyor. “Gençlik Marşı” ile ilgili bölüm, bizi Samsun’dan Ankara’ya uzanan zorlu yolcuğa çıkarıyor ve Cumhuriyetin olağanüstü kuruluş şartlarına bir kez daha tanıklık etmemizi sağlıyor. “Radyoda Türk Müziği Yasağı” konusu ise bu kitapta ilk kez açıklığa kavuşuyor. Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını kazanmasında bir müzik öğrencisinin rol aldığını yine bu kitaptan öğreniyoruz. Kitapta daha burada sayılamayacak kadar ilginç anılar ve olaylar yer alıyor. En sonuna ise yazarın “2011 Türkiye’sinin Çağdaş Müzik Yaşamının Genel Görünümü” başlıklı kişisel yorumu eklenmiş. “Doğumunun 130. Yılında Atatürk ve Müzik” kitabı bizi ağırlıklı olarak Atatürk’ün müzikle ilgili yönlerine götürüyor. Bizi bir kez daha olayların yaşandığı dönemlere, koşullara ve ortamlara taşıyor. Yaşanmış olayların toplumsal, kültürel ve tarihsel gerçeklikleri, gerçek boyutları ve sonuçları üzerinde yeniden durup düşünmeye yöneltiyor. Bütün bu özellikleriyle kitap bir bütün olarak Atatürk odaklı müzik yaşamının ve müzik devriminin erken cumhuriyet dönemine anlamlı bir ışık tutuyor.
05/11
05/12