Aralik 2011

Page 1

SUNUŞ

Aralık, 2011

Değerli Okurlarımız, 2011 yılını arkamızda bırakmaya hazırlandığımız bu son ayda, Vakfımızın çalışmaları büyük bir hızla devam ediyor. O arada, Jeunesses Musicales Internetional’ın genç müzisyenleri yaz kamplarında bir araya getirdiği Ethno projesi başlamak üzere. Katılmak isteyen genç müzisyenler, sca@ankarafestival.com web adresinden vakfımız aracılığıyla başvurabilirler. Bu sayımızda, Koray Ilgar’ın “Bir Barok Dönem Çalgısı olarak Klavsen’’ adlı makalesini okuyabilir, sizler için hazırladığımız Besteci Takvimini de, müzik dosyası arşivinize ekleyebilirsiniz. Yeni yılınız kutlu olsun. Saygılarımla. Bahar Gökçeli Editör SCA MÜZİK VAKFI

12/01


DUYURULAR D 12/01

Aralık Ayında Ankara’daki Konserler ve Müzik Etkinlikleri Tarih

Saat

Yer

Etkinlik

01-02 PerşembeCuma

20.00

CSO

Şef: Rengim Gökmen Solistler: Nerina Buzaljko- “Mezzo Soprano” Kanita Alic- “Soprano” Jasna Porcic- “Mezzo Soprano” ZENITSA KOROSU Koro Şefi: Milenko Karovıç Program: D.Jusic-Srebrenica Cehennemi Oratoryosu (Dünyada İlk Seslendirilişi)

01 Perşembe

20.00

Opera Sahnesi

Notre Dame’ın Kamburu (Bale)

03 Cumartesi.

20.00

Opera Sahnesi

Tannhaeuser (Opera)

03 Cumartesi

20.00

Bilkent Üniversitesi Konser Salonu

Şef: Gürer Aykal Solist: Alexander Melnikov Program: F.Tüzün- “Çeşmebaşı”Süiti W.A.Mozart- Piyano Konçertosu No23, la majör KV.488 F.Mendelssohn- 3.Senfoni “Scottish” la minör Op.56

04 Pazar

16.00

Operet Sahnesi

Şarkılarla Yaşamak (Müzikli Oyun)

04 Pazar

20.00

Operet Sahnesi

Azerbaycan Gecesi (Konser)

05 Pazartesi

20.00

Opera Sahnesi

Harem (Bale)

06 Salı

20.00

Opera Sahnesi

Başlangıç (Modern Dans)

06 Salı

20.00

Operet Sahnesi

Gustav Mahler Lied Konseri (Konser)

07 Çarşamba

20.00

Operet Sahnesi

Ali Baba ve 40 Haramiler (Opera)

08-09 PerşembeCuma

20.00

CSO

Şef: Tadeusz Strugala Solist: Szczepan Konczal- Piyano Program: F.Chopin- 1.Piyano Konçertosu mi minör U.C.Erkin- “Köçekçe” H.M.Gorecki- “Esli Stilde Üç Parça” W.Kılar- Krezany

09 Cuma

20.00

Bilkent Konser Salonu

Şef: Gürer Aykal Solist: Manuel Guillen- Keman Program: U.C.Erkin- Senfonik Bölüm Z.D. Cruz- Konçerto No3 “Tres Culturas” M.de Falla- “Üç köşeli şapka” suit no 1 ve 2

10 Cumartesi

20.00

Opera Sahnesi

Tannhaeuser(Opera)

11 Pazar

11.00

Leyla Gencer Sahnesi

Sihirbaz Oz (Çocuk Müzikali)

12/02


D 12/02

11 Pazar

16.00

Operet Sahnesi

Seslerle Anadolu (Müzikli gösteri)

14 Çarşamba

20.00

Opera Sahnesi

Tosca (Opera)

CSO

Şef: Arı Rasılaınen Solist:Sarah Chang Program: C.Nielsen- “Alaadin Süit” M.Bruch- 1.Keman Konçertosu sol minör A.A.Saygun- 5.Senfoni

16 Cuma

20.00 17 Cumartesi

20.00

Opera Sahnesi

Uyuyan Güzel (İlk temsil) (Operet)

18 Pazar

16.00

Operet Sahnesi

Bir Tenor Aranıyor (Müzikal Komedi)

19 Pazartesi

20.00

Opera Sahnesi

Çakırcalı Efe (Dans Tiyatrosu)

19 Pazartesi

20.00

İhsan Doğramacı Bilkent Erbil Konser Salonu

Şef:Işın Metin Solist: Emre Elivar-Piyano Rachmaninov- 3.Piyano Konçertosu re minör Op.30 P.I. Tchaikovsky-5 Senfoni mi minör Op.64

20 Salı

20.00

Operet Sahnesi

Wınterreisse (Konser) (Lied)

21 Çarşamba

20.00

Opera Sahnesi

Ali Baba ve 40 Haramiler (Opera)

22 Perşembe

20.00

Opera Sahnesi

Uyuyan Güzel (Operet)

22-23 PerşembeCuma

20.00

CSO

Şef: Vachtang Machavararıani Solist: Judith Rajk “Mezzo Soprano” Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu ve Çocuk Korosu Koro Şefi: Cemi Can Deliorman Program: G.Mahler-3.Senfoni re minör

24 Cumartesi

20.00

Opera Sahnesi

Gecenin Rengi (İlk temsil) (Modern Dans)

25 Pazar

11.00

Leyla Gencer Sahnesi

Sihirli Dünya (Çocuk Müzikali)

25 Pazar

16.00

Operet Sahnesi

Seslerle Anadolu (Müzikli gösteri)

28 Çarşamba

20.00

Opera Sahnesi

Macbeth (Opera)

29 Perşembe

20.00

Opera Sahnesi

Uyuyan Güzel (Operet)

29 Perşembe

20.00

CSO

Şef: Rengim Gökmen Solist: Bülent Bezdüz Tenor Program: Yeni yıl özel programı

29-30 PerşembeCuma

20.00

Bilkent Konser Salonu

Şef: Işın Metin Solist: Denyce Graves- mezzo soprano Gershwin -McHugh -|Fields -rand Boyd Porter | Rogers | Hart | Arlen | Koehler | Kern | Hammerstein

12/03


JMI HABERLERİ JH 12/01

Dünya Müziğinin Yeni Ruhu JMI Projesi ETHNO Paylaş - Öğret - Öğren - Seyahat Et - Müziği Keşfet Geleneksel ve folk müziği, her milletin bir anlamda kültürel kimliğidir. Bu kültürlerin korunması, nesilden nesile aktarılması ve gençlerin kültürel mirasları keşfetmesi, onların pozitif insanlar olarak yetişmesini sağlayacaktır. Geçtiğimiz 21 yıl boyunca, global gençlik müzik ağı Jeunesses Musicales International ( JMI) genç müzisyenleri buluşturan, geleneksel müziklerini paylaştıkları, aynı zamanda eğlenerek öğrendikleri bir platform olmayı başardı. Günümüzde, Ethno genç müzisyenleri tanıtan, eşitlik, demokrasi, kültürel değişim hedefleri olan aktif bir ağ, global bir ailedir. Ethno tüm dünyadan genç müzisyenleri bir araya getiren geleneksel/folk müzik yaz kampları serisidir. Günümüzde yaklaşık elli ülkeden 500 katılımcı ile sekiz özgün kampta sürdürülen programlarından biridir. Her şey 1990 yılının bir yaz günü, İsveç’teki küçük bir kasaba Falun’da Faluni Folk Müzik Festivalin’de, JM İsveç’in yeni nesil folk müzisyenlerini desteklemek için yeni bir proje yaratma fikriyle ortaya çıktı. Gel-git zaman, Ethno ruhu, her yıl daha çok müzisyeni çekti. Eski katılımcılar yeni organizatörler oldu ve Ethno doğdu. Geçtiğimiz 20 yılda İsveç’ten Makedonya, Belçika, Estonya, Slovenya, İngiltere, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Uganda, Danimarka, Fransa ve İskoçya’ya yayıldı. Ethno’larda gayri-resmi bir öğrenme metodu kullanılmakla: enstrümanın yanı sıra dans çalışma grupları da eklenmektedir. Deneyimli sanat liderlerince gerçekleştirilen çalışma gruplarında kulaktan öğrenme, işbirliği ve yaratıcılık en iyi biçimde koordine edilmekte. Bu da eğlenceli ve rahat bir ortamda, karşılıklı saygı ve güvenle, müzik bilgisini geliştirmektedir. Bu kampların en önemli özelliği alışılmış öğrenci / öğretmen ilişkisinin olmaması. Kampların sonunda verilen konserler izleyiciye dünyanın her köşesinden seçilmiş çarpıcı ritimlerle eşsiz anlar yaşatmaktadır. Yedi kez kamplara katılmış olan Şili’li Nano Stern kampları “kocaman bir aile olmak” diye tanımlıyor ve bu enerjinin, yaşamında önemli bir iz bıraktığını vurguluyor. Sanat liderlerinden Allan Skrobe ise kampları tüm dünyadan genç müzisyenlerin eridiği bir kazan olarak tanımlıyor ve herkesin bu kamplarda seviyeye bakmaksızın kabul edildiğini vurguluyor. Katılımcıların mutlaka hiç unutamayacakları anılarla ayrıldığını da ekliyor. Ürdün’den kampa katılan Deema Maghalseh ise “eve dönerken, müzisyen olarak birlikte yaratıcılığımızı kullanırken farklılıkların ve basit benzerliklerin daha farkında ve bu dünyada yaşadığım için daha huzurluydum. O günlerden beri de hepimizin aynı olduğuna inanıyorum;” diyor.

12/04


JH 12/02

2500 genç müzisyen proje başladığından beri yılda 8000 izleyiciye ve çalışma grupları yolu ile 1800 lise öğrencisine ulaştı. Katılımcıları sadece müzikal anlamda değil, kişilik olarak da geliştiren bu proje yeni bağlantılar kurulmasını, yeni arkadaşlar edinmeyi, eşitlik ve anlayış bilincini geliştirmeyi, hatta demokrasi anlayışının uluslararası platformda tanıtılmasını sağlamaktadır. Ethno, her şeyden önce bir insanlık deneyimidir. Müzisyenler arasında sağlanan diyalog, konserlerle yöre halkına ulaşmaktadır. Nasıl Katılabilirsiniz? 16-25 yaş arası müzisyenlere, bu kapı hep açık! Sadece hangi Ethno kampına gitmek istediğinizi www.ethno-word.org’ dan seçin. Seviyesine bakılmaksızın tüm müzisyenlerin kabul edildiği bu kamplara gitmek için, kararınızı verdikten sonra Türkiye’de JM Türkiye ofisine “sca@ankarafestival.com” Ethno Kamp Katılım başlığıyla mailinizi gönderin. Size yardımcı olup, yönlendirmek bizim görevimiz.

Jeunesses Musicales International Tel: 0.312.427 08 55 Fax: 0.312.467 31 59 E-mail: sca@ankarafestival.com

12/05


MÜZİKSEVERİN KÖŞESİ MK 12/01

Bir Barok Dönem Çalgısı Olarak Klavsen Koray ILGAR Fransızca Clavecin, İtalyanca Clavicembalo, Almanca Cembalo, İspanyolca Clavicordio, İngilizce Harpsichord adı verilen bu çalgı, hem telli, hem de tuşlu olduğu için, Hornbostel – Sachs sınıflandırması içinde Kordofon ailesinin içinde yer almakta ve Box Zither (telli ve kutulu) çalgılar grubu içerisinde anılmaktadır. Mekanizmasının özelliklerinden ve teknik olarak çalgıdan söz etmeden önce, Klavsenin tarihçesine kısaca değinmekte yarar vardır. Bu çalgının ilk ve en eski örneğinin 1397 tarihli olduğu bilinmektedir. Bu da bize, çalgının Rönesans Dönemi’nde kullanılmaya başlandığıyla ilgili ipucu vermektedir. Ancak Klavsen, Geç Rönesans ve Erken Barok dönemlerde daha yaygın olarak kullanılmaya başladığı için, dönem itibarıyla burada değinmek doğru olur. Klavsenin bilinenen ilk adı “Clavicembalum” dur. Ünlü Grove Müzik Ansiklopedisi’nin bir bölümünü oluşturan “Musical Instruments”da “çalgının resmedildiği ilk yerin, Almanya (1425) olduğu ve bunun da bir sunak üzerinde olduğuna dair” bilgiler bulmak mümkündür. Klavsen, 15. yüzyılın Batı Avrupa’sında ülkeden ülkeye teknik özellikleri ya da icra edildiği türleri bakımından farklılıklar gösterse de kullanılmıştır. Bazı ansiklopediler ve müzik sözlükleri, Klavsenin Macaristan’da ortaya çıktığı varsayılan dulcimer, cimbalom (cymbalom) gibi çalgılardan türetildiğini söylemektedir. Ancak Klavsenle ilgili tarihteki ilk veri, Henri Arnault De Zwolle’ün 1440 tarihli el yazması müzik enstrümanları adlı kitabında bulunmaktadır. Bu kitap,enstrümanlar hakkında sadece bilgi içermekle kalmıyor, onların çizimlerini de içeriyor. Buna ek olarak, ‘Harvard Dictionary of Music’de ise Klavsenle ilgili, erken dönem en geçerli ve doğru verinin Sebestian Virdung’un 1511 tarihli “Musica Getutscht”da olduğu yazılmıştır. 1500’lü yıllardan, 1800’lü yıllara kadar biçimsel anlamda birçok değişikliklere uğradığı ve yapılan bu değişikliklerin enstrümanın adına da yansıdığı toplanan veriler içinde önemli bir yer tutuyor. İtalyan yapımı 1521 tarihli en eski klavsenin, birçok çalgı gibi Royal Academy of London’da halen koruma altında olduğu biliniyor. İtalya’dan söz etmişken, orada yapılan klavsenlerin daha çok eşlik amacıyla yapılmış olduğunu ve bu çalgıların yüksek ses hacmine sahip olmadıklarını da belirtmek gerekir. 1580’li yıllarda Klavsen, Flamanların elinde değişime uğramıştır. Bu değişimi gerçekleştirenler, Hans Ruckers ve torunları olmuştur. 17. yüzyıl itibarıyla Klavsene, ikinci bir klavye eklenmiş ve ses yapısında da değişiklikler olmuştur. Klavsen her ne kadar 15. ve 16. yüzyıllarda kullanılmış olsa da, kendisine yakışan itibarı 17. yüzyılda yakalamıştır. 1650 ile 1750 yılları arası Klavsenin oda müziği ile orkestrada kullanımı kadar solo icrası da yaygınlık kazanmıştır. Vural Sözer, “Müzik Ansiklopedik Sözlük” isimli kitabında “18. Yüzyılda Londra’da Tabel, Flemming, Tschudi, Kirkman; Almanya’da da Silbermann’ın, Klavsen yapımında şöhret kazandıklarından” söz eder. 17. yüzyılın ortasından başlayan ve 18. yüzyılın ortalarına kadar süren dönem boyunca ise, birçok bestecinin Klavsen için yapıtları olduğu bilinmektedir. Bu bestecilerden bazıları, Barok Dönem içinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bunlar; Johann Sebastian Bach (1685-1750), Domenico Scarlatti (1685-1757), Georg Philipp Telemann (1681-1767), François Couperin (1668-1733), Jean Philippe Rameau (1683-1764), Jacques Duphly

12/06


MK 12/02

(1715-1789), Marc Antoine Charpentier (1643-1704), Claudio Monteverdi, (15671643), Heinrich Scheidemann (1595-1663), Dietrich Buxtehude (1637-1707),Giuseppe Torelli (1658-1709), Francesco Canova da Milano (1497-1543) gibi bestecilerdir. Klasik dönem bestecilerinden ise, Franz Joseph Haydn (1732-1809) ve Ignace Joseph Pleyel (1757-1831) Klavsene ilgi duymuş ve bu çalgı için eserler yazmışlardır. Piyanonun keşfinden sonra, hem besteciler hem de icracılar Klavsenin üzerine fazla düşmemişlerdir. Klavsen ailesinin en eski üyesi olan virginal, ortaçağda Arp adı verilen telli çalgıya klavye mekanizması ekleme düşüncesinden doğdu. Klavsen gibi telli-mızraplı bir düzeneğe ve klavyeye sahip olan virginal, 16. yüzyılda, özellikle İngiltere’deki en gözde çalgılardan biriydi. 17. ve 18. yüzyıllarda yaygın olarak kullanılan küçük boyutlu ve genellikle de kuyruklu olan Epinetise, Barok orkestraya giren ilk klavyeli çalgı oldu. Önce İtalya’da, daha sonra da Fransa’ da ve İngiltere’de tanındı. Ses düzeneği klavsen ile virginale benzer. Virginal ve Epinet de klavsen ailesinin üyeleridir. Her iki çalgının ortak özellikleri, piyanoda olduğu gibi tuşlardan oluşan klavyelerinin bulunmasıdır. Klavsenin beş kenarlı, “kuş kanadı” biçiminde bir gövdesi vardır. Uzunluğu 230 cm’yi, genişliği de 90 cm’yi bulur. Çalgının gövdesinin uzun kenarına paralel olarak gerilmiş metal telleri vardır. Çalgı kuyruklu piyano biçimindedir. Klavsenlerin ahşap kasası önceleri servi ağacından yapılıyordu. Sonraki yıllarda daha dayanıklı olduğu için tellerin daha çok gerilmesine olanak veren ıhlamur ağacı tercih edildi ve kullanılmaya başlandı. Klavsen kasaları güzel ve estetik süslemeleriyle dikkati çeker. Klavsende iki ya da üç sıralı klavye ve her tuş için iki ya da daha çok sayıda tel sırası bulunmaktadır. Tuşlara bağlı çubukların ucunda telekten yapılmış mızraplar bulunur. Tuşa basıldığında harekete geçen bu mızraplar telleri titreştirerek çalgıdan ses çıkmasını sağlar. Tuş bırakıldığında susturucu işlevi gören keçe, telin üzerine düşerek titreşimi durdurur ve ses kesilir. Klavsenin mekanizması Epinetin aynısıdır. Ancak her bir perde için üçer tel titreşim yapar. Bu tellerin ikisi aynı ses üzerine, üçüncüsü ise bir oktav pest olacak şekilde ayarlanmıştır. Çalgının tuşlarına basıldığında tellerin üçü birden mızrap aracılığıyla çekilerek oldukça güçlü ve dolgun sayılacak bir tını çıkartır. Hafif tını çıkartmak amacıyla da mekanik bir kol kullanılır. Bu kol çekildiğinde tuşların sonunda yer alan mızrap sadece iki tele temas eder. Ancak Klavsenin icra edildiği sırada her iki el birden kullanıldığı için söz konusu bu mekanik kolu kullanmak zordur. Bu zorluğun önüne geçmek için iki klavyeli klavsen modeli geliştirildi. Bu yeni klavsende üst klavyenin tuşları iki teli, alt klavyenin tuşları da üç teli birden mızrapla çeker. Klavsende üst klavye hafif ses elde etmek için, alt klavye ise güçlü sesler elde etmek için kullanılır. Klavsene olan ilgi 17. yüzyılın sonlarına doğru arttı ve Klavsen, Barok orkestralarında kullanılmaya başlandı. Epinet ise o dönemlerde giderek revaçtan düştü. En sonunda Klavsen de 100 yıl daha kullanıldıktan sonra yerini daha gelişmiş bir çalgı olan Piyanoya bırakmıştır. Klavsen, Piyanonun atası olan bir çalgı olarak bilinmekle beraber, Piyano ile olan tek benzer yanı, her iki çalgının da klavyeli çalgılar olmasıdır. Ancak mekanizma, ses tınısı ve çalış tekniği açısından birbirleri ile pek benzerlikleri yoktur. Klavsen, telleri bir mızrap ile çekerken, Piyanonun çekiçleri tellere vurur. Bu da piyanonun kimi zaman vurmalı çalgılar

12/07


MK 12/03

sınıfı içinde değerlendirilmesine neden olur. Ayrıca Piyanonun, icat edilmesinden sonra Klavsenin yerini alması, yaklaşık 50 yıllık uzun bir dönemi kapsar ve bu 50 yıllık süreç içerisinde eser yazmış olan besteciler Klavseni Piyanoya tercih etmişlerdir. Daha yüksek ses ihtiyacı, Epinetlerin, kanat biçimli daha geniş yapılara doğru evrimleşmeleri sonucunu doğurdu. Birbirine çok benzeyen Virginal ve Epinet, gelişerek, klavsene dönüşmüştür. Klavsenin sahip olduğu geniş ses tahtası, tellerin daha uzun olarak yapılmalarına olanak sağlamıştı. Bu şekilde elde edilen yüksek ses kapasitesinin yanı sıra, çalgı yapımcılarının üstünde denemeler yapabilecekleri bir ortama da kavuşulmuştu. Uzun teller, ses hacmini arttırıyorlardı. Ancak bu teller, sesin daha metalik çıkmasına da neden oluyordu. Bu da, ilk dönemlerde, kulağa pek hoş gelmiyordu. Klavsen orkestrayla birlikte icra edildiği sırada göz ardı edilse bile, sahip olduğu bu metalik ses rengi, solo çalarken dinleyicileri yeteri kadar tatmin edemiyordu. O dönemin Klavsen yapımcıları bu sorunu çözmek amacıyla farklı düzeneklerin kullanıldığı çalgılar ürettiler. Bunlara, elle kontrol edilen düğmeler (stoplar) ve sayıları 25’i bulan birçok pedallar eklediler. 15. yüzyılda Klavsen, deneysel gelişimini tamamlamış ve müzisyenlerin genel kullanıma sunulmuştu. 1440 yılında Burgundian Sarayı astronomu Henri Arnault de Zwolte, geniş bir clavicymbalum (Klavsen) diyagramı çizmişti. Arnault, şekli açıklarken, telleri, kuş tüyünden yapılan mızrapların çektiğini yazmıştı. Klavsene 1500’lü yıllarda ikinci tel seti ve 1579’da da, bir üst oktavdan tınlayan üçüncü tel seti eklenmişti. 17. yüzyılda Klavsen, dönemin en gözde çalgısı olan lavta ile rekabet edebilecek düzeye ulaşmıştı. Takip eden yıllarda, Avrupa’nın en ünlü ve bilinen çalgısı haline geldi ve besteleme tekniklerini de derinden etkiledi. Fransa’da Jacques Champion de Chambonniéres ve Louis Couperin gibi bu çalgıya odaklanmış besteciler, kendilerini örnek alan Jean Philippe Rameau ve François Couperin ile birlikte, ünlü Fransız Klavsen Ekolü’nü oluşturdular. Klavsen, Almanya’da Johann Sebastian Bach ve ailesini ve İspanya’da da, İtalyan besteci Domenico Scarlatti’yi derinden etkiledi. Klavsenin gelişmesinde ve popülerlik kazanmasındaki en önemli kilometre taşlarından birisi de Antwerp’li Ruckers ailesiydi. Bu ailenin ilk usta klavsen yapımcısı olan Hans Ruckers, 1579 yılında üretime başladı ve firma, yaklaşık 100 yıl kadar varlığını sürdürdü. Ruckers ailesi, o güne kadar ender olarak kullanılan mekanik ses değiştirici düzenekleri ve elle kullanılan stopları, neredeyse standart hale getirmişti. Daha sonraki Klavsen yapımcıları, klasik Ruckers Klavsenlerini örnek alarak üretimlerini geliştirdiler. Klavsenin ses tınısı temiz ve parlaktır. Çalındığı zaman, sanki bir grup gitar çalınıyormuş gibi bir etki yaratır. Klavseni çalan kişinin parmağının tuşa basış kuvveti, sesin hacmini etkilemez. Tuşa güçlü ya da hafif basılması, mızrabın teli çekme hareketinde değişiklik yaratmasına yol açmaz. Tuşa çok hafif basıldığında, mızrabın çekme hareketini yapamama riski de vardır. Net bir tınıya ve yüksek ses kapasitesine rağmen klavsende, ses miktarını ayarlama konusunda bir esneklik yoktur. Özellikle solo çalarken, Klavsenin dinamik farklılıklar yaratabilme kapasitesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, iki, üç ve hatta dört set halinde, birbirinin üstüne dizilmiş tellere sahip Klavsenler üretilmiştir. Bu sonradan eklenen tel setlerini kontrol etmek için her bir tuşa, fazladan kaldıraçlar eklenmiştir. Ekstra teller, orijinal tel uzunluğunun iki katına ya da yarısına sahiptirler. Bu şekilde de,

12/08


MK 12/04

ana sesin bir oktav üstünden ya da altından tınlamaları olanaklı hale gelmektedir. Çalgının ön yüzünde bulunan düğme benzeri stoplar, hangi kaldıraç setinin kullanılacağını kontrol ederler. Stopları farklı şekillerde kullanarak, farklı tel setleri etkin duruma getirilirken ve bu da aleti çalarken, belirli sınırlar içerisinde renkli dinamik etkilere ulaşılmasını sağlar. Büyük ölçekli bir çalgıda stoplar, bir tuşun üst ya da alt oktavlarda ve hatta bazen, daha büyük aralıklı oktavlarda, iki ünison sesi çıkartmasına yararlar. Tüm bu çeşitlilikler, Klavsende çift klavye kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Stopları çekmek ya da itmek, çalarken zaman kaybına ve istenmeyen bir fiziksel güç harcanmasına neden olur ki, bu yüzden, eserin yapısal olarak birbirinden ayrılabilen kısımları dışında (füg partileri, rondo kupleleri vb.), bunları kullanmak mümkün olmaz. Tını kalitesinde ya da ses hacminde yapılan değişiklikler, “teraslanarak”, keskin biçimlerde yapılır, ancak ani çıkıntılı, eğik ya da inişli-çıkışlı yapılamaz. En iyi dinamik efekt, birbirini tekrar eden aynı iki kısa cümlede, birincisinin kuvvetli, ikincisinin de hafif çalınmasıdır. Bugün, Barok dönemdeki şöhretini ve piyanonun ortaya çıkışından önceki kullanım sıklığını nispeten yitirmiş olsa da, Klavsen, gerek kendine özgü karakteristik ses tınısı, gerekse pek çok Barok dönem bestecisi tarafından kendisi için yazılmış olan süit, partita, sonat ve konçerto gibi eserlere kattığı üstün renk ve otantik müzikal atmosfer ile birlikte, Barok dönem müziğinin en önemli, itibarlı ve vazgeçilmez çalgılarından birisidir. Klavsen, parlak, dolgun, tatlı metalik sesi ve icra edildiği tüm eserlere kattığı üstün müziksel karakter ve ifade gücü sayesinde, Barok dönem müziğini tüm özellikleriyle en iyi şekilde yansıtan ve ifade eden ender çalgılardan birisi olmuştur. Ses tınısındaki kendine özgü zengin çeşnisi ve sahip olduğu ilginç teknik özellikleri de göz önüne alındığında, Klavsenin Barok dönem müziğinin ruhunu, karakteristiğini, yorumlanış tarzını ve icraya dayalı teknik özelliklerini layıkıyla ve en iyi şekilde yansıtan ve bunu da hem icracıya, hem de dinleyiciye en güzel şekilde hissettirip sunan çok özel ve değerli bir çalgı olduğunu belirtmek, kuşkusuz ki çok yerinde olacaktır. Sahip olduğu tüm bu üstün teknik ve müzikal özellikleri sayesinde Klavsen, bundan önceki dönemlerde olduğu gibi, gelecekte de gerek besteci ve icracılar, gerekse dinleyiciler tarafından hakkettiği değeri, ilgiyi ve saygınlığı görmeye devam edecektir. 21.yüzyılın yaşayan, ünlü ve başarılı Klavsen yorumcuları arasında İngiliz Trevor Pinnock, Simon Preston ve Richard Egarr, Kolombiyalı Rafael Puyana, Hollandalı Gustav Leonhardt, Ton Koopman, Bobvan Asperen ve Pieter Dirksen, Alman Andrea Staier, Fransız Christophe Rousset, Danimarkalı Ulrik Lars Mortensen, Amerikalı Scott Ross ve Kanadalı Kenneth Gilbert gibi yetenekli ve seçkin sanatçılar yer almaktadır. Adı geçen bu sanatçılar, Johann Sebastian Bach, Dietrich Buxtehude, Georg Philipp Telemann, Domenico Scarlatti, Heinrich Scheidemann, Georg Friedrich Handel, François Couperin, Jean Phillipe Rameau, Jacques Champion de Chambonneriés, Marc Antoine Charpentier ve Jacques Duphly gibi ünlü Barok dönem bestecilerinin Klavsen için besteledikleri eserlerini üstün bir teknik ve müzikal anlayışla yorumlayıp kayıt altına alarak, Avrupa ve Amerika başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanında bulunan dinleyicilerin de büyük beğeni ve takdirlerini kazanmakta ve gerçekleştirdikleri sanatsal çalışmalarıyla çağımızın Klavsen yorumculuğuna ve eğitimine önemli ve değerli katkılarda bulunmaktadırlar.

12/09


MK 12/05

KAYNAKÇA 1) Say, Ahmet. (1995), Müzik Tarihi, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, ANKARA 2) Klavsen, (t.y.). Yayın Yılı: 2009, Erişim Tarihi: 01.11.2011 http://forum.alternatifim.com/muzik-ensturamanlari/klavsen/ 3) Klavsen, (t.y.). Yayın Yılı: ?, Erişim Tarihi: 01.11.2011 http://www.piyanoegitimi.com/tarih07.html 4) Klavsen-Klavyeli Çalgı, (t.y.). Yayın Yılı: 2008, Erişim Tarihi: 01.11. 2011 http://www.nuveforum.net/565-klavyeli-calgilar/67552-klavsen-klavyeli-calgi/ 5) Naif Sesli Zor Enstrüman: Klavsen, (t.y.). Yayın Yılı: 2009, Erişim Tarihi: 01.11.2011 http://ozgecdenizci.blogspot.com/2009/05/naif-sesli-zor-enstruman-klavsen.html

JMI Jeunesses Musicales Internationale projemiz için gönüllü çalışmalara katılacak, İngilizce ve Fransızca bilen 30 yaş altı müzikseverler arıyoruz. Biyografinizi sca@andmuzikvakfi.com ‘a JMI başlığıyla gönderir misiniz?

12��� /�� 10


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.