SUNUŞ
Nisan, 2012
Değerli Okurlarımız, Nihayet bahar geldi ve Ankara’da müzikli günler başlıyor. Bu ay Ankara daha önceki sayımızda da belirttiğimiz gibi yurtiçi ve yurtdışından birçok sanatçıyı konuk ediyor. Festival hakkında bilgi edinmek için bu sayımıza göz atabilir, 05-28 Nisan arasında gerçekleşecek olan Festival biletlerineyse biletix’den ulaşabilirsiniz. Bu sayımızda, Koray Ilgar ve Cenk Güray’ın makalelerini okuyabilirsiniz. Konser salonlarında buluşmak dileğiyle, Saygılarımla, Bahar Gökçeli Editör SCA MÜZİK VAKFI
04/01
DUYURULAR D 04/01
ÖNEMLİ DUYURU
MÜZİK DOSYASI ELEKTRONİK ORTAMDA DEĞERLİ MÜZİK DOSYASI OKURLARI Daha önce de ilan edildiği üzere, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın aylık Müzik Dosyası’na, Ocak 2011 tarihinden bu yana elektronik ortamda, Vakfımızın web sitesinden de (www.andmuzikvakfi.com) ulaşılabilmektedir. Bunun yanı sıra, Müzik Dosyası, basılı olarak çok sayıda adrese gönderilmekteydi. Bundan sonra da bu dosyayı, hem elektronik ortamda hem de basılı olarak yayımlanmayı sürdüreceğiz. Ancak çevresel endişelerle kâğıt kullanımı ve posta giderlerini sınırlandırmak için, ÖNÜMÜZDEKİ AYLARDAN BAŞLAMAK ÜZERE, BASILI YAYINIMIZ, SADECE, BU YÖNDEKİ TALEBİNİ VAKFIMIZA İLETENLERE POSTAYLA GÖNDERİLECEKTİR. Müzik Dosyası’nın basılı olarak adreslerine gönderilmesini isteyenlerin, Nisan ayı sonuna kadar, Gerekli durumlarda adreslerini de güncelleyerek, telefon, mektup, e-posta ya da fax ile SCAMV sekreteryasına bilgi vermelerini özellikle rica ederiz. Telefon 0312 427 08 55 / 11-12 Fax 0312 467 31 59 E-Mail info@andmuzikvakfi.com
04/02
D 04/02
Ankara’da Bize Duyurulan Konserler ve Müzik Etkinlikleri Tarih
Saat
Yer
Etkinlik
03 Salı
20.00
Bilkent Üniversitesi Konser Salonu
Bilkent Senfoni Orkestrası Prof. Dr İhsan Doğramacı Anısına
05 Perşembe
20.30
MEB Şura Salonu
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Marek Pijarowski, şef Suna Kan, keman Sihirli Flüt Üvertürü W.A Mozart Sol Majör Keman Konçertosu No:3 W.A Mozart Senfoni No.1 Do Minör Op.68 J. Brahms
06-Cuma
20.00
CSO
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şef: Marek Pijarowski Solist: Damıan Ganclarsky -Kontra Tenor Program: G.F.Haendel-Concerto Grosso, Re majör Op.6 No.5 W.Mozart-Sihirli Flüt Üvertürü G.F.Haendel-Aryalar W.Mozart- Aryalar J.Brahms-Senfoni No.1 Do minör Op.68
06-Cuma
20.30
MEB Şura Salonu
Camerata Salzburg Gottlieb Wallisch, piyano Ricercare from “Musikalische Opfer” Mi Bemol Majör Piyano Konçertosu, KV271 Adagio & Fuga KV546 Mi Bemol Majör Senfoni Hob.I.43
J.S. Bach W.A. Mozart W.A. Mozart J.Haydn
07-Cumartesi
20.30
MEB Şura Salonu
Rojas ve Rodrıguez Flamenko Topluluğu Rojas ve Rodrıguez, sanat yönetmeni ve koreograf Müzisyenler Daniel Jurado-gitar Gaspar Rodriguez- gitar Thomas Potiron-keman Enrique Terron-perküsyon Davinia Jaen- vokal Sandra Rincon- vokal
08 Pazar
18.00
MEB Şura Salonu
Nederlands Blazers Ensemble K.İnce - G.Klucevsek - W.A.Mozart - A.Vivaldi S.Martland - E.Demirel - R.Veno
04/03
D 04/03
09 Pazartesi
20.30
Resim Heykel Müzesi
Music Masters On Air Knots for piano Waterscapew in Motion Sub-deep of The Night Postman Cheval Piyano için müzik Concert Etudes ‘La Legierezza Concert Etudes’ Waldesrauchen Chacconne Six Moment Musicaux Op. 16
10 Salı
20.30
MEB Şura Salonu
Fazıl Say Piyano Resitali Ay ışığı Sonatı L.V.Beethoven Seçme Eserleri F.Chopin Piano Sonatı K.331 in La Majör W.A.Mozart “Alla Turca’’ İstanbul Albümü F.Say Nostalji Hoş Giyimli Kızlar Adalar Vapuru’nda Galata Kulesi Katibim İstanbul’da Bir Kış Sabahıİstanbul Nocturne
11 Çarşamba
20.30
MEB Şura Salonu
Grneta Ensemble İsmail Lumanovski-klarinet Vasko Dukovski- klarinet Alexandra Joan-piyano Concert Piece No. 2 Op. 114 Grneta Variations* Il Convegno Romanian Dances Düz.Grneta Ensemble Ivino * Hebrew Songs * Hameum Suite
11 Çarşamba
12-13 PerşembeCuma
20.30
20.30
Vit Zouhar Andrea Padova Mateusz Ryczek Bozidar Obradinovic Orhun Orhon F.Liszt F.Liszt J. S. Bach- F. Busoni S.Rachmaninoff
Hacettepe M Cappella Amsterdam Salonu Şef: Daniel Reuss Le vrai visage de la paix Car nos vignes sont en fleur Del iubilo del core che esce in voce Songs of Love and Eternity Three poems by W.H.Auden CSO
Felix Mendelssohn Gerald Cohen Amilcare Poncielli Bela Bartok Marko Videnovic Gerald Cohen Ante Grgin
Rudolf Escher Ton de Leeuw Robert Heppener Rudolf Escher
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şef: Stefan Asbury Solist: Elçim Özdemir- Viyola A.A.Saygun- Viyola Konçertosu Op.59 S.Prokofief-5.Senfoni Op.100 04/04
D 04/04
13Cuma
20.30
MEB Şura Salonu
Augsburg Ballet Theatre Robert Conn, bale direktörü Something I had in Mind Things I told Nobody Lickety Split Hermann-Schmerman
14 Cumartesi
20.30
MEB Şura Salonu
BUIKA Buika, vokal Ivan Gonzalez Lewis, piyano Ramon Suarez Escobar, perküsyon
15 Pazar
18.00
Bilkent Konser Salonu
Hollanda Gençlik Korosu Wilma ten Wolde, şef Hemlig stod jag Kyrie Im Himmelreich ein I himmelen Tota pulchra es Maria Regina angelorum Shen Veni Khar Venakhi Dostyno yest Regina coeli Halk Şarkıları: Ce moys de May Blomstertid Melodijas On suuri sun rantas Little doggie
Mauro de Candia Itzik Galili Alejandro Cerrudo William Forsythe
arr. Susanne Rosenberg Henk Badings Max Reger Karin Rehnqvist Maurice Durufle Pekka Kostiainen Traditional Georgie Pyotr Ilyich Tchaikovsky Johannes Brahms Clement Jannequin Arr. Wijnand van Klaveren Peteris Barisons Matti Hyokki Hanns Eisler
16 Pazartesi
20.30
Resim Heykel Müzesi
Elisso Bolkvadze Piyano Resitali Sonata No.17 Tempest J. V. Beethoven Ballade No.4 F.Chopin Scerzo No.4 F.Chopin Debussy-L’Isle Joyeuse C. Debussy Edude No.11”Pour les Arpeges composes” Sonata No.2 op.14 S. Prokofiev
17 Salı
20.30
MEB Şura Salonu
Amos Hoffman Quartet Amos Hoffman, ud, gitar Ilan Salem, flüt Gilad Abro, kontrabas Aviv Cohen, davul
18 Çarşamba
20.30
Resim Heykel Müzesi
Amman Arap Dörtlüsü Human Eid, ud Issam Elayyan, keman Abedalhaleem Alkhatib, kanun Mohammad Taha, tef
04/05
D 04/05
19 Perşembe
20.30
MEB Şura Salonu
20 Cuma
20.30
MEB Şura Salonu
21 Cumartesi
20.30
ATO Congresium
22 Pazar
18.00
RHM
25 Çarşamba
20.30
MEB Şura Salonu
26 Perşembe
20.30
MEB Şura Salonu
27 Cuma
20.30
MEB Şura Salonu
28 Cumartesi
20.30
MEB Şura Salonu
Berlin Virtüozları Björn Lehmann, piyano Stephan Picard, keman Eren Kuştan, keman Tatjana Masurenko, viyola Piyanolu Beşli op. 44 Mi bemol Majör R. Schumann Piyanolu Beşli op. 81 La Majör A.Dvorak Komodo Per Svenner Sebastian Ring Isak Widmark Peter Lönnqvist Petri Heikura Buzda Senfoni Bilkent Senfoni Orkestrası ve Averbukin Buz Balesi Dünya Artistik Patinaj Şampiyonları Film Müzikleri Işın Metin , şef Eren Süalp Klasik Gitar Resitali Prelude, Fuga, Allegro (BWV 998) J. S. Bach Partita No.1 S. Dodgson 5 Parça E. Süalp Milonga del Angel A. Piazzola Muerte del Angel Taquito Militar M. Mores Orkestra Akademik Başkent Ertuğ Korkmaz,şef Rocco Filippini, çello Benyamin Sönmez Asınısa Elegy for Strings P.I. Tchaikovsky Re Majör Viyolonsel Konçertosu F. J. Haydn Sinfonietta U. C. Erkin Simple Symphony B. Britten Pagagnini Ara Malikian, keman Eduardo Ortega, keman Fernando Clemente , keman Gartxot Ortiz, çello St. Petersburg Akademik Senfoni Orkestrası Alexander Dmitriev, şef Miroslav Kultishev, piyano Ruslan and Ludmilla.Overture M. Glinka Piano concerto No.3 op.30 D minor S. Rachmaninov Symphony No.4 op.36 F minor P.I Tchaikovsky St. Petersburg Akademik Senfoni Orkestrası Erol Erdinç, şef Cihat Aşkın, keman Re Majör Keman konçertosu Op.35 P.I . Çaykovsky Karadeniz’den tablolar Erol Erdinç 04/06
VAKIFTAN HABERLER VH 04/01
ÖZEL SEVDA-CENAP AND MÜZİK KURSU ÖĞRENCİLERİ 17 MART 2012 CUMARTESİ SAAT 19:00 Katılımcı Öğrenciler: Burak Karamürsel, Alp Demirel, Cem Özbağ, Koralp Kabal, Alp Orhon, Eren Karahüseyinoğlu, Denizcan Şeref, Furkan Aykaç, Gökhan İrtem, Ziya İmamoğlu, Defne Yaz Kılıç, Tan Çağtay, Gökçe Deniz Ardor, Tolga Ardor, Deniz Yutek, Erk Ergül, Çağrı Bayar, Barış Akan, Su Ülkenli, Tolga Yılmaz
Yer : Özel SCA Müzik Kursu Tunalı Hilmi Caddesi 114 / 48
04/07
VH 04/02
Teşekkür Vakıf olarak her zaman evinizde atıl durumda olan müzik enstrümanları, band makineleri, pikap, daktilo gibi müzelik parçaların alımına devam ediyoruz. Festival takipçimiz ve Vakfın Kadınlar Korosu üyesi olan Füsun Ayman 1 adet Teyp, Küçük radyo, Pikap, Printer ve 2 adet Daktilo’yu Vakfımıza bağışladı. Bugüne dek bize güvenerek piyanosunu, elektronik piyanosunu, dairesini, devre mülkünü, notalarını, plaklarını, band makinesini, daktilosunu ve akordeonunu bağışlayan tüm hayırseverlere teşekkür ederiz..
ÖZEL SEVDA-CENAP AND MÜZİK KURSU
YIL SONU KONSERİ Vakfımızda bünyesinde kursa devam eden öğrenciler Yıl Sonu Konseri’ni 3 Haziran 2012 Pazar günü CSO Konser Salonunda verecekler...
04/08
JMI HABERLERİ JH 04/01
CZERNY YARIŞMASI YAPILDI Özel Sevda-Cenap And Müzik Kursunun her yıl geleneksel olarak düzenlediği Czerny Yarışması, 04 Mart 2012, Pazar günü saat 11:00 de gerçekleştirilmiştir. Gazi Üniversitesi Gaz Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevhiz Ercan, Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi Sibel Sarıcan ve Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Piyano Öğretmeni Serpil Özyüksel’den oluşan Değerlendirme Jürisi yarışmaya katılan 27 öğrenciyi dinledikten sonra değerlendirmiştir. Jürinin değerlendirme sonucuna göre: 1.cilik ödülünü Efe Yalçın 2.cilik ödülünü Nisan Demiray 3.cülük ödülünü Sıla Ufuk Karakaya ve Gülce Erdoğan
04/09
MÜZİKSEVERİN KÖŞESİ MK 04/01
BAROK DÖNEM MÜZİĞİ IŞIĞINDA BİR İTALYAN BESTECİSİ OLARAK ANTONIO VIVALDI VE ESERLERİNİN MÜZİKSEL NİTELİKLERİ Koray ILGAR Operanın doğuşuyla müzikte dev bir dalga yaratan, sonra da Barok dönemin gelişi mini derinden gelen dalganın köpükleriyle ince ince işleyen İtalyan müziğinin yanı sıra, 18. yüzyılın ilk yarısında olayı kavrayarak öncülüğe aday olan Almanya ve Fransa vardı. Müzik artık uluslararası bir nitelik kazanıyor, daha doğru bir deyişle evrenselleşiyordu. Bu noktada, Barok dönem müziğinde görülen şu gelişmeler ilginçtir: Alman Händel, İngiliz‘ler için İtalyan operaları yazıyordu. Bu durum garip olmakla birlikte, o çağ için olağan bir şeydi. İtalyan müziğinin büyük ustası Gluck, gençlik yıllarında Londra‘da, Ko penhag‘da ve Viyana‘da aynı şeyi yapmıştı. İtalyanların Il Caro Sassone (Sevgili Saksonyalı) dedikleri, Napoli operası deyişinde yüzden fazla opera yazmış olan Johann Adolf Hasse de (1699-1783) buna dâhil edildiğinde, sahne kurallarıyla pek ilişkisi olmayan bu müzikli dramın uluslararası yaygınlığının artık son aşamasına gelmiş olduğu açıkça anlaşılabilir. Bu çağda, Almanların Bach, Händel ve Telemann‘ı, Fransızların Couperin ve Rameau‘su gibi, İtalyanların da Albinoni, Vivaldi ve Domenico Scarlatti‘si vardı. İtalya, Avrupa‘da müziğin odağı olma konumunu sürdürüyordu. Fransızlar ve Almanlar, müziksel gelişimi İtalyanlardan öğreniyorlardı. Avrupa‘nın çeşitli ülkelerinden yüzlerce müzikçi, bilgisini arttırmak amacıyla İtalya‘ya geliyor ve bu ülkede bestecilik eğitimi alıyordu. Üstelik Fransızlar ve Almanlar, müzikteki gelişmeleri izleyebilmek için İtalyan bestecilerini, en çok da Vivaldi’yi inceliyorlardı. Avrupa boyunca müziğin İtalya’dan en çabuk kazandığı şey, en çok Corelli’de beğenilen tatlı akıcılık ve dengelilikti. Düzgün, açık seçik formlardaki düzenli ritim ve tümce yapısıyla sarmaş dolaş olan majör-minör armoni sistemine tam olarak ulaşıldı ve onunla birlikte en azından bu müziği yaratan bir kültürde, şaşılacak biçimde düzgün ses veren bir müzik ortaya çıktı. Notalar yollarını kolaylıkla izler görünüyordu. Büyük bir dönem başlamaktaydı. 1700’ün hemen ardından -Corelli, Couperin ve Alessandro Scarlatti’ye katılan, 18. yüzyılın ilk üçte biri boyunca yeni armoni saydamlık ve eriminin zaferini güven altına alacak- yeni bir parlak besteci kuşağı ortaya çıktı. Johann Sebastian Bach (16851750), George Frideric Handel (1685-1759) ve Alessandro’nun oğlu Domenico Scarlatti (1685-1757) yaşıttılar ve yaşamları Antonio Vi valdi (1678-1741) ve Jean Philippe Rameau’nunki (1683-1764) ile iyice çakışıyordu. Bu bestecilerden ve bu dönemden, temel klasik repertuarın en erken yapıtlarından bazıları: Bach’ın her biri başka bir orkestra topluluğu için olan ve 1721’de hükümdara (Brandenburg Dükü Christian Ludwig’e) adayarak adını ebedileştirdiği altı Brandenburg Konçertosu seti; Handel’in Londra’daki Thames Irmağı üzerindeki bir kayık partisine eşlik olarak yazdığı, yine orkestra için Water Music’i (Su Müziği, 1717); Vivaldi’nin Dört Mevsim (1725) başlıklı keman konçertoları geldi.Bu sırada insanlar bir değişikliğin gelip çattığını fark ettiler. 1726’da, Londra’daki
04��� /�� 10
MK 04/02
bir centilmen amatörler grubu, müzik yaşamını 20. yüzyıl ortalarına kadar etkisi altına alan geçmiş bir zevkin ilk kanıtını sağlayan 16. ve 17. yüzyılların repertuarını canlı tutmak amacıyla Londra’da bir Eski Müzik Akademisi (Academy of Ancient Music) kurdu. Ama değişikliğin kapsamı -Yüksek Barok’un tam zenginliği- ancak üç yüzyıl gerilere göz atarak görülebilir. Bach, Vivaldi’nin konçertoları çok moda olduğundan, kaçınılmaz olarak Vivaldi’nin müziğini biliyordu, ama bunları gelişmenin konu malzemesi olarak aldı. 18. yüzyılın ilk yarısı (1720-1750) müzikte üslupların çoğal dığı ve bu anlamda karışıklıların yaşandığı bir dönem olmuştur. Genellikle galant üslup olarak tanımlanan bu dönemde Barok kontrpuanının dönüşümü gerçekleşti. Galant stil esas olarak Klasik dönemin başlangıcını nitelendirmekteydi ancak 18. yüzyılın başında Vivaldi, Rameau, Bach ve Handel gibi bestecilerin yapıtlarıyla önemli bir geçiş dönemi yaşandı. Bu dört önemli besteci Barok müziğin İtalya, Fransa, Almanya ve İngiltere’deki gelişimini de yansıtıyorlardı. Geç Barok dönemde Antonio Vivaldi, çalgısal müzik alanında, JeanPhilippe Rameau (1683-1764) opera ve çalgısal müzik yapıtları dışında, tonalite ve armoni konulu kuramsal çalışmalarıyla ayrıcalıklı bir yere sahipti. Johann Sebastian Bach (1685-1750) Avrupa’daki kültür merkezlerinden uzakta, Almanya’da opera dışında, Geç Barok dönemin bütün türlerinde eserler veriyordu. George Frideric Handel (1685-1759) ise İtalyan operaları ve İngiltere’deki toplumsal değişimin ürünü olan oratoryolarıyla ayrı bir öneme sahipti. 18. yüzyılın başlarında Venedik siyasi ve iktisadi gücünü artırmış, Avrupa’nın önemli bir merkezi olmuştu. Halka açık festivallerin rağbet görüşü her türlü müzik etkinliğini doğrudan ve olumlu yönde etkilemişti. Müzik eserlerinin basımında kilise müziği, çalgısal müzik ve opera alanında önemli gelişmeler oluyordu, ayrıca pek çok müzik kurumu açılmıştı. Antonio Vivaldi dönemin belli başlı müzik kurumlarından olan San Marco Ki lisesi’nde çalışan bir kemancı olan Giovanni Battista Vivaldi’nin oğluydu. Hem müzik, hem de din eğitimi almıştı. Müzik ve din eğitiminin birlikte alınması, bu dönemde sıkça görülen bir öğretim şekliydi. Venedik’te zor durumda ve kimsesiz çocuklara yönelik müzik eğitimi veren gönüllü kurumlar kurulmuştu. Vivaldi bu kurumlardan biri olan Pio Ospedale Della Pieta’da çalışmaktaydı. Bu okul kimsesiz kız çocuklarına yönelik bir konservatuardı ve besteci için çeşitli müzik denemeleri yapabildiği önemli bir müzik laboratuarı konumundaydı. Eğitimin kalitesi son derece yüksekti, hatta eğitim bütün İtalya’da etkilerini gösteriyordu. Düzenlenen konserler başka şehirlerden gelen izleyicilerin de dikkatini çekmekteydi. Vivaldi, Venedik’te Kızıl Saçlı Rahip takma adıyla anılıyordu. 1703’ten 1740’a kadar Pieta’da şef, besteci, eğitmen ve genel yönetici olarak görev aldı. Bu görevi sırasında İtalya ve Avrupa’da birçok şehre opera şefi olarak davet edildi. 18. yüzyılın müzik dinleyicisi yeniliklerle ve deneysel çalışmalarla yakından ilgiliydi. Bazı yapıtlar ancak birkaç sezon dinleyici tarafından ilgi görmekteydi. Barok çağında “Klasik” diye bir kavram henüz gelişmemiş olduğundan, daha eski dönemlere ait yapıtlar dinleyicilerin ilgisini çekmiyordu. Bu nedenle 18. yüzyılın bestecileri de yapıtlarını çok hızlı bir şekilde üretiyorlardı. Vivaldi de aynı şekilde Pieta’daki çeşitli etkinlikler için çok sayıda konçerto ve oratoryo besteledi. Venedik, Floransa, Ferrara, Verona ve Viyana operaları için 49 opera yazdı. Operalarına ek olarak 500 civarında konçertosu ve sinfoniası vardı.
04��� /�� 11
MK 04/03
17. yüzyılın sonlarıyla 18. yüzyıl başlarında bir İtalyan halk dansı; ağır, oynak 6/8’lik ölçüsü ve tatlı, dokunaklı ezgi yinelemeleriyle hemen tanınabilen Siciliana, olağanüstü bir sürüm kazanır. Örneğin Arcangelo Corelli (1653-1713), Op.6 Sekizinci Noel Konçertosu’nun güzel son bölümünde, İsa’nın Doğumu öyküsünün çobanlarını çağrıştıran pastoral bir bölüm olarak bu dansı kullanır. Johann Sebastian Bach, Siciliana’yı, örneğin Noel Oratoryosu’nun Çobanların Noel Müziği’nde ya da Aziz Matta Pasyonu’ndaki etkili alto aryası, “Erbarmedich, mein Gott”ta olduğu gibi, birkaç kez kullanır. Handel, hem ses hem de çalgılar için, Op. 6 Sekizinci Concerto Grosso’sundaki gibi, etkileyici birçok Siciliana’lar yazar. Antonio Vivaldi’nin, örneğin en ünlülerinden biri olan Op.3 No.11 Concerto Grosso’sunda olduğu gibi, konçertolarında Siciliana’ları bol bol kullanır. Sinfonia ya da vokal bir yapıtın çalgısal bölümü, küçük çalgı toplulukları için sonat ve bir orkestra ile karşılıklı ve dönüşümlü olarak çalan bir solocular grubu için konçerto gibi çalgı müziği formlarını o denli yaratıcı bir biçimde geliştiren İtalyan bestecileri arasında yer alan Antonio Vivaldi (1678- 1741), halk tarzı motiflerden özellikle keyifli ve verimli bir biçimde yararlanma becerisini gösterir. Örneğin, Vivaldi’nin Op.10 Beşinci ve Altıncı Flüt Konçertoları’nı halk şarkısının kıvrak sevimliliği ile dolup taşan “dans şiirleri” olarak nitelemek yerinde olur. Vivaldi, örneğin Op.8 Beşinci Konçerto, “Denizde Fırtına,” Op.8 Onuncu Konçerto “Av,” Op.8 “Dört Mevsim” adlarını verdiği dört konçertosunda olduğu gibi, konçertolarını birer “doğa tablosu”na dönüştürmekten hoşlanır. Köylülerin danslarına kuş sesleri, av boruları, fırtına, yağmur tıpırtıları gibi doğayı çağrıştıran daha başka öğeler de karışır. Böyle olmakla birlikte, Vivaldi’nin yarattığı resimsel olmaktan çok, gerçekten insanca olan bir doğa görüntüsüdür. “Denizde Fırtına,” insan yüreğindeki bir fırtına haline gelir; kuş ötüşleri, doğadan duyulan zevkin şarkısına dönüşür; köylü dansları, köylülerin taşkın canlılıklarından kaynaklanan derin haz ile dolup taşan halk müziği örüntüleriyle bestelenir. Vivaldi, 19. yüzyılda belirgin bir duruma gelecek bir ilkeyi sergiler. Bu ilke, halk müziğinin kolayca yoğrulabilir özüne ilgi duyan bestecilerde, özgün melodinin taşıdığı kendine özgü tazelik ve verimliliktir.Bu melodi, bu bestecilerin elinde tıpkı halk müziğindeki gibi, ama daha hızlı bir biçimde çiçeklenir. Vivaldi’nin basılmış ilk konçertoları biçime yönelik yeniliklere son derece açıktı. Bu konçertolar özellikle Arcangelo Corelli ve Giuseppe Torelli’nin konçertolarıyla benzerlik gösteriyordu. Vivaldi aynı biçimsel kuruluşu diğer yapıtlarında da kullanmıştır. Orkestrada, solo çalgı ya da solo çalgı grubu olarak flüt, obua, fagot ve kornoları sıklıkla kullanıyordu. Çalgıların gruplandırılması, Vivaldi’nin kendine özgü üslubunun oluşması ve çeşitli tınıların yaratılması bağlamında oldukça önemliydi. Vivaldi’nin konçertoları biçimsel kuruluşları bakımından üç bölümlü yapılanma içindeydi. Böylece Vivaldi operadaki ritornello yazısını konçertolarına uyarlamıştı. Önceki füg üslubundan büyük oranda uzaklaşmıştı, bu anlamda kontrpuantal dokudan çok, homofonik bir doku anlayışına sahipti, diğer bir deyişle yatay çokseslilikten düşey anlatıma doğru yönelmişti. Yapıtlarında bas ve soprano partisi iki dış parti olarak önem kazanmıştı. Biçimsel yapı ve armoni kuruluş çok net anlaşılan yalın bir anlatıma sahipti. Solo ve tutti arasındaki dramatik gerilim sadece karşıtlık amaçlı kullanılmıyor, aynı zamanda virtüoziteyi ön plana çıkaran bir uygulama olarak değerlendiriliyordu. Böylece solistin ön plana çıktığı bir yaklaşım söz konusuydu.
04��� /�� 12
MK 04/04
18. yüzyılın ilk yarısında görülen üslup değişiklikleriyle Vivaldi’nin müziği aynı paralelde yer almıştı ve yüzyılın önemli değişimleri Vivaldi’nin üretiminde aynen karşılığını buluyordu. Besteci solo konçerto finalleri ve orkestra konçertolarında, Corelli modelini izlemişti. Vivaldi, İtalyan Barok müziğine bulunduğu katkılarla klasik senfoni biçiminin öncüsü olarak değerlendirilmiştir. Antonio Vivaldi, Barok çağının en önemli bestecilerindendir. Yapıtlarına yüklediği anlam ve anlatım olanaklarıyla 20. yüzyılda yeniden değerlendirilmiş büyük bir yaratıcıdır. İçinde yaşadığı Barok çağının kendine özgü atmosferini, görkemini, zarafet ve asaletini bestelediği birçok unutulmaz başyapıtında büyük bir ustalık ve başarıyla yansıtmış değerli bir sanatçıdır. Özellikle de çalgı müziği alanında bestelediği yapıtlarının anlatımcı ve dışavurumcu niteliği oldukça dikkat çekicidir. Vivaldi, çalgı ve ses müziği için yazdığı eserlerinde, doğaya ve insana özgü duygu, düşünce ve olguların tasvirini, kendine özgü anlatım olanaklarını da kullanarak son derece etkileyici ve çarpıcı bir şekilde dile getirmiştir. Geliştirdiği birçok teknik ve stilistik unsurlar ile donattığı sonat, konçerto ve sinfonia türündeki eserleri sayesinde çalgı müziğinin ilerlemesine yol açması, salt müziğin gelişimini de hızlandırmıştır. Bir zamanlar, daha çok keman konçertolarıyla ve bu arada Mevsimler adını taşıyan ve her biri bir mevsimi anlatan dört tane keman konçertosundan kurulmuş dizisiyle tanınan Vivaldi’nin başka biçimlerde yazdığı eserleri, operaları, oratoryoları, senfonileri bugün gittikçe tanınmaktadır. Vivaldi’nin 40 operası, 2 oratoryosu, 24 dindışı kantatı, serenatları, aryaları, kilise müziği parçaları ve 500’ü aşkın çalgı müziği eseri bulunmaktadır. Bunlardan az sayıda bir kısmı, besteci hayattayken opus sayısı almış defterler biçiminde yayınlanmış, birçok el yazması eseri kitaplıklarda korunmuştur. Marc Pincherle’nin kütüğüne göre 454 konçertosu, 23 senfonisi, 75 sonat ve triosu, 2 org parçası olmak üzere 554 eseri bugüne kadar gelebilmiştir. Çağında yayınlanmış olan eserleri 14 defterden oluşmaktadır. Vivaldi’nin konçertoları, bestecinin müzik tarihindeki önemli yerini belirlemiştir. J. S. Bach, bu eserleri örnek alarak klavsen için konçertolar yazmış, bazılarını da klavsene uyarlamıştır. Vivaldi’nin keman için (bir ya da daha fazla sayıda solo keman ve yaylılar orkestrası için) bestelediği konçertoların sayısı 238’dir. Viyolonsel için 27, flüt için 16, obua için 17, fagot için 38, viola da gamba için 6, korno için 2, mandolin için 2, trompet için de 1 konçerto yazmıştır.
04��� /�� 13
MK 04/05
YARARLANILAN KAYNAKLAR BORAN, İlke; ŞENÜRKMEZ, Kıvılcım Yıldız; Kültürel Tarih Işığında Çoksesli Batı Müziği, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul-2010 FİNKELSTEİN, Sidney. Besteci ve Ulus, (Çev. M. Halim Spatar),Pencere Yayınları, İstanbul-1995 GRİFFİTHS, Paul. Batı Müziğinin Kısa Tarihi, (Çev. M. Halim Spatar), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul-2010 SAY, Ahmet. Müzik Tarihi, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara-1995
04��� /�� 14
MK 04/06
ESKİ MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARININ İNANÇ VE MÜZİK İLİŞKİSİNE DAİR DÜŞÜNCE VE UYGULAMALARI1 Cenk GÜRAY2 Mezopotamya, Mısır, Anadolu ve Ege coğrafyalarını kapsayan bölge, antik dünyanın önemli kültür odaklarından birini oluşturur3. Bu topraklarda M.Ö. 35004 yılından itibaren hüküm sürmeye başlayan uygarlıklar, birbirlerini etkileyerek ve dönüştürerek özgün kültürel değerlerin oluşmasını sağladılar5. Söz konusu ortak kültürel birikim, bu coğrafyaya ait bazı ortak müzikal özelliklerden bahsetmeyi mümkün kılar. Ural-Altay dillerine benzer bir dile sahip Sümerler, bu kültüre dâhil olan Akkad Hanedanı ve onun uzantıları Asur ve Babilliler, Mezopotamya’da yaklaşık M.Ö. 30006 yılından itibaren hüküm sürmeye başlamışlar ve kendinden sonraki uygarlıklara7, öncelikle yazılı kültür olmak üzere, sayısız miras bırakmışlardır. Eski Mezopotamya’da müzik gezegen sistemi, mevsimsel ve astronomik değişimlerle ilişki halinde ifade edilmiştir8. Bilinen en eski yazılı müzik kuramı olan9 Eski Mezopotamya müzik kuramı ise bu doğrultuda; kullanılan çalgı tiplerinden, tel boyu oranlarına ve bu kapsamdaki matematiksel ifadelerden evreni algılayışa, dine ve felsefeye kadar bir dizi ilginç bilgi ve bağlantı içerir. Bu bağlantılar Mezopotamya müzik kuramının zaman içinde farklı uygarlıklar ile etkileşimini ileten ipuçları olarak da önem taşır. Eski Mezopotamya müzik kültürü ve kuramı, geçtiğimiz yüzyılda araştırmacıların ilgisini çekmeye başladı. 1936 yılında Francis W. Galpin10 ile başlayan, Polin gibi diğer 1 2 3 4
5 6 7 8 9 10
Bu metnin ortaya çıkmasında yazarın 2012 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk Din Musikisi Anabilim Dalı’nda tamamladığı “Anadolu’daki İnanç ve Müzik İlişkisinin Semah ve Sema Kavramları Çerçevesinden İncelemesi” başlıklı basılmamış doktora tezi esas alınmıştır. Atılım Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü/Türkiye Tarihi Araştırmaları Merkezi Ekrem Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak Yayınları, Ankara, 1997. “Mezopotamya’da M.Ö. 3000’li yıllara dayanan Sümer uygarlığından önceki dönemde de yaklaşık M.Ö. 3500’lü yıllara kadar kültürel izler sürülebilmektedir.”(Marcelle Duchesne-Guillemin, Music in Ancient Mesopotamia and Egypt Author(s): Source: World Archaeology, Vol. 12, No. 3, Archaeology and Musical Instruments (Feb., 1981), pp. 287-297 Published by: Taylor & Francis, Ltd., 1981) Bu bağlantılarla ilgili ayrıntılı bilgi için Ekrem Akurgal’ın Anadolu Uygarlıkları(1988) ve Anadolu Kültür Tarihi (1997) adlı kitaplarına başvurulabilir. “Duchesne-Guillemin, a.g.e”, Cenk Güray, “Bin Yılın Mirası-Makamı Var Eden Döngü-Edvar Geleneği”, Pan Yayıncılık, İstanbul, 2012. Bu akış kendi coğrafyasında yer alan Med, Akamenid ve Part Handeanları ile Anadolu Uygarlıklarını da yoğunlukla etkilemiştir. Clarie.C.J. Polin, Music of the Ancient Near East, Vantage Pres Inc, New York, 1954. “Cihat Can, XV. Yüzyıl Türk Musikisi Nazariyatı-Ses Sistemi, Basılmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, İstanbul, 2001”, Güray, a.g.e.,2012. W. Galpin, The Music of the Sumerians and Their Immediate Successors The Babylonians and Assyrians, Strasbourg University Pres, France, 1955.
04��� /�� 15
MK 04/07
araştırmacıların katkıları ile yoğunlaşan çalışmalar, günümüze kadar başkaları tarafından da takip edildi11. Eski Mezopotamya müziği, epik şiirin12 ritmik ve simetri içeren yapısından etkilenmiştir. Hatta kimilerine göre müzik öncelikle şiiri desteklemek için kullanılıyordu. Örneğin Polin, şiirin her bölümünde kendini düzenli tekrar eden son satırların, eşlik eden melodik yapının bitişi için de bir zemin hazırladığını söyler13. Eski Mezopotamya’da lir ve arp müzik kuramının aktarımı için kullanılan çalgılar olarak önemlidir 14. Liri arptan ayıran temel fark, tellerin ses tahtası üzerine doğrudan bağlanmayıp, ses tahtası üzerine yerleştirilmiş bir köprü üzerine iliştirilmesidir. Aynı kökten oluştuğu muhtemel olan lirlerin ve arpların ne zaman ayrıştığı sorusunun cevabı ise açık değildir15. En eski kalıntılarına Mezopotamya’da M.Ö. III. binyılın başlarından itibaren şu anki Irak sınırları içinde yer alan Ur’daki kral mezarlarında rastlanan arp16, dönemin Sümer mitolojisi ve inanç sistemi açısından önemli bir çalgıdır17. Eğitimi ve taşınması ile ilgili yönlendirmelerin büyük tanrı Enlil tarafından yapıldığına inanılan arp, aynı zamanda Enlil’in kadere dair kararlarını seslendirmek için de kullanılırdı.18 Sümer mitolojisine göre çalgıyı Enlil için tanrı Ninarusha, tanrıça Nisaba’nın tavsiyeleri ve müzik tanrısı Enki’nin duaları ile yapmıştır19. Sümer’in bu kutsal çalgısına, değişik formlardaki türevleriyle birlikte, kendisiyle eş zamanlı ve sonraki doğu uygarlıklarında, Hindistan’dan Mısır’a kadar rastlanır20. Eski Mezopotamya’da müzik ve çalgılar evreni anlamak için kılavuzluk etmenin yanında, doğayı anlatmakta da kullanılıyordu. Örneğin Akkad dilinde bir cırcır böceği türü, “çayırın arpı” anlamına gelen şarşaru adıyla anılıyordu21. Bır başka örnek, Lagash hanedanı 11
12 13 14 15 16 17 18 19 20 21
Örneğin “Ernest G. Mc.Clain, "Musical Theory and Ancient Cosmology," The World and I, February 1994. Ellenberger, 1994; R. J. Dumbrill, The Musicology and Organology of the Ancient Near East, Tadema Pres, 1998; Anne D. Kilmer, “Modal Music, Tonality and Genre in Mesopotamian Musical Performance”, “Hickmann, Ellen, Kilmer, Anne D. Und Eichmanni Ricardo (Hrsg.), Studien Zur Musikarchalogie III: Archalogie früher Klangerzeugung und Tonordnung; Musicarchalogie in der Agais und AnatolienOrient Archaologie Band 10, s. 481-486; Almanya: Verlag Marie Leidorf GmbH, 2002; Dahlia Sheata, “Contributions to the Music Theory System of Mesopotamia”, “Hickmann, Ellen, Kilmer, Anne D. Und Eichmanni Ricardo (Hrsg.), Studien Zur Musikarchalogie III: Archalogie früher Klangerzeugung und Tonordnung; Musicarchalogie in der Agais und Anatolien- Orient Archaologie Band 10, s. 487-493; Almanya: Verlag Marie Leidorf GmbH, 2002. Özellikle destan anlatımı üzerinde yoğunlaşan şiir türü. “ Polin, a.g.e. Bu arada bağlama tipli, uzun saplı telli çalgılar da M.Ö. 2000’li yıllardan itibaren Mezopotamya’da görülebilmektedir (Polin, a.g.e.). Zeynep Helvacı, Lirin tarihi: Eski ön Asya ve Yunan uygarlıklarında kullanılan lirlerin karşılaştırılması, Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzik Bilimi Anabilim Dalı, basılmamış yüksek lisans tezi, Ankara, 2007. Akurgal, a.g.e., Güray, a.g.e. Duchesne-Guillemin, a.g.e., Güray, a.g.e.,2012. Galpin, a.g.e. Galpin, a.g.e. Galpin, a.g.e. Kilmer, a.g.e.
04��� /�� 16
MK 04/08
hükümdarlarından Gunea dönemine (M.Ö. 2144-2124) ait bir yazıtta karşımıza çıkar22. Yazıtta, Gunea’nın bir tapınağa sunduğu boğa figürü ile süslenmiş arpın sesinin boğa böğürtüsüne benzediği anlatılır. Dönemin kültüründe arp kutsal bir çalgı olarak değerlendirilmiş, aralarında boğatanrı Nanaar’ın da bulunduğu pek çok tanrının hizmetine sunulmuştur23. Anadolu’nun kültür tarihinde fazlaca rastlanmayan arpın bu işlevini, muhtemeldir ki, bölgemizde lir üstlenmiştir. Eski Mezopotamya müzik kuramcıları, uzunca bir dönem evreni anlamanın bir yolu olarak algılanacak olan matematik-müzik ilişkisiyle ilgili öncü değer taşıyan çalışmalar da yürütmüşlerdir. Sümer ve Babil matematikçileri iki sayı arasındaki oranı iki arp telinin uzunluklarının birbirine oranı gibi belirli ve somut bir mevcudiyet olarak görerek bu oranlar ile evreni şekillendirdiklerine inandıkları tanrılar arasında ilişki kurarlar24. Tanrıların babası ve panteonun25 en eski başı olan Anu/an’ın oran değeri 1’dir. Bu oran müzikte sesteş aralık, yani aynı ses anlamına gelir ve ses sistemi içinde başlangıç sesi, temel ses ya da temel aralık olarak görülür. Bu oranın kısmi parçaları, diğer müzikal oranları verir26. Örneğin Mezopotamya müzik kuramı, bir telin yarı uzunluğundan bir oktav tizindeki sesi, 3/2 oranından tam beşli aralığı ve 3/4 oranından da tam dörtlü aralığı bulmakta ve bu oranlar ile tanrılar ve kontrol ettikleri evren arasında ilişkiler kurabilmektedir27. Bu ilişkiler, metinlerde geçen çalgılar, doğa ve tanrılar arasındaki ilişkilerle de örtüşür. Teller, çemberler ve devirler ile başlayan bu ilişkiler ağı, bu kültürlerden etkilenerek evrilen müzik kültürlerinin ortak özelliklerinden olan bir felsefi yaklaşımın, yani müziği evreni anlamanın en önemli yollarından biri olarak kabul eden anlayışın da bilinen ilk halkasını oluşturur.
22 23 24 25 26
27
Polin, a.g.e. Polin, a.g.e. Can, a.g.e. Bir mitoloji ya da dine ait tüm tanrılar, tanrılar meclisi. Dünyadaki yaratılışın bütün halindeki bir boşluktan (abis) kaynaklandığını öngören Eski Mısır sistemi de bu boşluğu yaratım sürecinin arketipi olan bir çember olarak görmüş ve 1 sayısını bu çemberle, en büyük tanrı olan Ra’yı da sembolize edecek şekilde özdeşleştirmiştir. Aynı şekilde onlar da bu çemberi bölerek değişik müzikal oranlarını bulmuşlardır (Moustafa Gadalla, Egyptian Music: The Visual Harmony, Egypt:Tehuti Research Foundation, 2001”, Güray, a.g.e., 2012). Can, a.g.e.
04��� /�� 17
MK 04/09
ÜÇ PORTAKAL AŞK Deniz DEMİRCİ
Sevgi Verin…
Kralın oğlu çok hastadır ve çaresi olmayan bir hüznün acısını çekmektedir. Prens, ilgisizlik, hayatı reddetme, derin melankoli ve depresyonun içindedir. Kralın kız yeğeni Clarice kötü ve onursuz bir karakterdir. Prensi öldürmeyi planlamaktadır. Kralın yardımcısı başbakan Leander Clarice’ye yardım etmektedir. Clarice Leander’e prensin ölümü halinde, onunla evlenip kraliyeti paylaşmayı vaat etmiştir. Leander her gün Prensin damlasına eski ve kötü şiirlerin küflü sözcüklerini katar. Oğlunun şifasız hastalığı karşısında çaresiz kalan Kral, oğlunun gülerse iyileşebileceğini hatırlamıştır. Truffaldino Kralın palyaçosudur v eğlenceli bir yaratıktır. Kral Truffaldino’dan oğlunun gülmesi için bir şenlik düzenlemesini ister. Çelio tiyatrodan gelen bir sihirbazdır. Fata Morgana da büyücü bir cadıdır. Aralarında iyi ve kötü arasındakine benzer bir çekişme vardır. Kart oynamaya başlarlar fakat Çelio kaybeder ve biraz onuru kırılır. “Gülerse kesin düzelecektir.“ diyen Clarice afyon veya kurşunla prensi acilen öldürmeyi planlamaktadır. Clarice’nin Leander ile olan konuşmalarını dinleyen Fata Morgana’nın casusu Smeraldine’yi görmüştür. Smeraldine ölüm korkusuyla Fata Morgana’nın habercisi olduğunu söyleyip şenlik günü Fata Mogana’nın da orada olacağını haber vermiştir. Birden sahne ışıklarının yandığı salonda, şenliğin bir parçası olan operanın yaşadığını anlamamak kaçınılmazdı. Şenliğe gelen Hüzün Kraliçesi yüzünden Prens, “Kaspar ve Timsah”ın arasındaki komik esprili oyuna da asla gülemedi. Fakat kötü ve yaşlı cadı Fata Morgana’nın şapkası düşüp de keli gözükünce Prens gülme krizine girer. Fata Morgana’nın intikam sözleri şunlardır: “Üç portakala aşık ol! Git bu halde üç portakalı bul! Hasretten geber!” Bu üç portakalı bulmaya Prens, Truffaldino’yla beraber gider. Bu üç portakal, Kreanto adındaki büyücü aşçının yanındadır. Prensin kılıç kuşanıp oraya gitmesi aile için büyük bir talihsizlik; devlet içinse büyük bir felakettir. İkinci yarı da; Farferello’nun üflemesi ile Prens ve Truffaldino kendilerini Kreonta’nın mutfağında bulurlar. Çelio onlara yardım amaçlı sihirli mor bir kurdele verir. Ve onları, portakalları yalnızca su kenarında açması için ciddi bir şekilde uyarır. Dehşet verici kaşıktan korkmayan Prens ve Truffaldino Kreonta’yı bu sihirli kurdele ile kandırırlar. Bu şekilde üç portakalı kolayca elde ederler. Fakat portakallar çok büyük ve ağırdırlar. Çölün ortasında, prens uyurken susuzluğa dayanamayan Truffaldino portakallardan birini kesip yemeye karar verir. Kesince içinden güzel bir prenses çıkar ve birkaç dakika içinde susuzluktan ölür, ikinci portakalın sonu da aynıdır. Uyandığında şaşkına dönen prens üçüncü portakalı tüm gücüyle taşır ve sonunda keser. İçinden hep özlediği ve sevdiği o güzel prenses Ninetta çıkar. Güzel Ninetta’da susuzluktan ölmek üzeredir. Prens ona su vererek hayat vermiş olur. Prens Ninetta’yı vatanına götürmek ister. Fakat güzel Ninetta kendisini kıyafetleriyle prensin yanına layık görmez. Prense kendisini burada sadık bir şekilde bekleyeceğini ve çabuk gelmesini söyler.
04��� /�� 18
MK 04/10
Truffaldino’nun susuzluğa dayanamayıp portakalları açarkenki sahnesinden Kötü cadı Fata Morgana prensesi görür ve fareye çevirir. Hizmetçisi Smeraldine’ye de prensesin yerinde beklemesi için emreder. Prens onu görünce şaşkına döner, fakat olaylardan habersiz olan Kral ona verdiği evlilik sözünü tutmasını ister. Sihirbaz Çelio, Fata Morgana’nın sihirli iğneyle fareye çevirdiği prensesi tekrar eski haline getirir… Kübizm, empresyonizmin sadece duyumları tasvir etmesini tenkit etmiş, konuyu içi ve dışıyla birlikte bir bütün halinde işlemeye çalışmıştır. Müzikte ise Kübizm genel müzik kurallarına ve kalıplara uymayan, değişik işaretlemelerin olduğu, ritm kalıplarının değiştiği bir akım olarak yorumlanabilir. Sergej S. Prokofiev’in 1919 yılında bestelediği, librettosununda kendisine ait olduğu “Üç Portakala Aşk” operası buna güzel bir örnektir. Carlo Gozzi’nin bir masalından esinlenmiştir. Prokofiev’in tarz olarak 18. yüzyılı anımsatan, deyim yerindeyse utangaç “Klasik” Senfonisi ile bu eserin çok yakından bir ilgisi yoktur. Aynı dönemde yazılmış başka bir eser olan lirik Keman Konçertosu’ndan da epey bir uzaktır… Prokofiev’in müziği genellikle güçlü ve sarsıcı olmakla birlikte çoğu zaman çok duyguludur. Eserde pikolo solosu oldukça zordur. Opera’da orkestra ile sahne arasındaki uyum oldukça başarılıydı. Aslında komedi ve trajedi arasındaki kavganın anlatıldığı bir operadır. Berlin Komische (Komik) izlediğim bu Opera’da Almanca, İngilizce librettoların yanında Türkçe ve Fransızca librettolara da artık yer verilmektedir. Geçtiğimiz Ocak ayında Berlin Komische Opera’da Türkçe librettoları projesini duymuştum. Mart ayında operayı böyle izlemek oldukça keyifliydi. Opera bunu başarır!
04��� /�� 19
04��� /�� 20