Geleneksel Türk Sanatları Günlüğü: Ebru Sanatı & Mustafa Düzgünman

Page 1

“Besmeleyle tezgâh açıp ebrû yapan kişiyiz Fırça ile su üstünde hüner satan kişiyiz” Ebrûnâme, Mustafa Düzgünman

#evdeöğreniyorum


Ebru sanatı, ebru teknesinde renklerle sanatçının ruhunu yansıttığı, suya resmettiği karışımdan oluşan ahenk sanatıdır. Kâğıt bezeme sanatlarının en mühimlerinden biri olan ebruculuğun hangi tarihten beri bilindiğini kesinlikle söylemek, bugün için imkânsızdır. Görebildiklerimiz içinde tarihi olan en eski ebru kâğıdı, 962 H. (1554) yılına ait bir Malik-i Deylemî yazısıdır. Ebru sanatının başlangıç tarihini bulmak için 15. asıra kadar inilebilir. Eskiden beri ebruculukta toprak boya dediğimiz tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edilen-madeni boyalarla, nebati asıllı bazı suda erimez boyalar kullanılmıştır. Üstüne boya serpilecek suya yapışkan bir koyuluk vermek için en ziyade kitre zamkı kullanılır. Kitreli suyun üzerindeki boyaların çökmeden yayılmasını temin için, yüzeyde gerilim sağlayan safra asitleri ihtiva eden sığır ödü kullanılır.


Battal Ebru Örnekleri, Mustafa Düzgünman

Ebruya Tarz-ı Kadîm (eski tarz) ‘Battal Ebrusu’ denir; bu bilinen en eski şekildir ve Mustafa Düzgünman’ın ifadesiyle, ebrunun ilk mektebidir. Battalda olduğu gibi boyalar serpildikten sonra, bir iğne veya tek bir at kuyruğu kılı teknenin içinde ileri geri, sağa sola keskin hareketlerle yürütülürse, buna ‘tarama ebrusu’ veya ‘gel-git ebrusu’ adı verilir. Bu hareketler düzensiz ve dairesel olursa ‘şal’ örneği denir. İğne vasıtası ile kenarlardan merkeze doğru helezonik şekiller çizilirse, bu da ‘bülbül yuvası’ ismiyle anılır. Desen itibariyle bir mermer cinsi olan somakiye benzeyen damarlı ebrular da ‘somaki ebrusu’ diye adlandırılır.


Türk süsleme sanatları içinde kağıt bezeme sanatı olarak köklü bir yer edinmiş olan ebru sanatının da kendine has terimleri mevcuttur. Battal, gel-git, taraklı, akkâse…Bu ve bunun gibi daha pek çok ebruculuk terimi asırlara dayanan tecrübenin mahsulüdür. Bazı form adları o formları ilk uygulayanın koyduğu isimlerle anılır. 18. yy. da Ayasofya Camii Hatibi Mehmed Efendi tarafından buHatib Ebru, Mustafa Düzgünman lunan ‘Hatib Ebru’su gibi. Hatib ebrusunun yürekli, taraklı yürek, yıldız, çarkıfelek, menekşe gibi desenli türleri de mevcuttur. Osmanlı döneminde başlıbaşına bir sanat ve iş kolu olan ebruculuk, 20. yüzyıl başlarına gelindiğinde unutulma noktasına gelmiştir. Bu sanatın tekrar hayat kazanması, ebru sanatına 'çiçekli ebru'yu geliştiren büyük sanatçı Necmeddin Okyay sayesinde olmuştur. Okyay'dan sonraki büyük merhale Mustafa Düzgünman'dır.


Mustafa Düzgünman, 9 Şubat 1920’de İstanbul Üsküdar’da Sultantepe’de doğdu. Babası, aynı semtteki Abdülbâki Efendi ve Aziz Mahmud Hüdâyî camilerinin imamlığını yapan Sâim Efendi’dir. İlk tahsilini tamamladıktan sonra babasının Üsküdar çarşısındaki aktar dükkânında çalışmaya başladı. Bu sırada annesinin dayısı hattat Necmeddin Okyay onu, hocalık yaptığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyinî Sanatları Bölümü’ne kaydettirdi (1938). Akademide Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenerek kısa zamanda kabiliyetiyle dikkati çekti, diğer kıymetli hocalardan da faydalandı. Ancak hayat şartları sebebiyle bir müddet sonra okuldan ayrılarak tekrar baba mesleği olan aktarlığa döndü. Vefatına kadar titizlikle sürdürdüğü bu meslekte işinin ehli güvenilir bir esnaf olarak tanındı.


1957’den itibaren daha fazla zaman ayırdığı ebruculukla meşguliyetini ise ölümüne kadar sürdürmüştür. Çeşitli konularda yeniliğe açık olduğu halde ebru sanatında klasik anlayışa sımsıkı bağlı kalan ve bu hususta modern uygulamalara iltifat etmeyen Düzgünman, ebruculukta kendisini geçtiğini söyleyen hocası Necmeddin Okyay’ın bu sanata kazandırdığı Papatya Ebru, Mustafa Düzgünman çiçekli ebru çeşitlerine papatyayı eklemiş, ayrıca çiçek şekillerini de ıslah etmiştir. 1918 yılından itibaren merhum Necmeddin Okyay çiçek çalışmalarını ıslah ederek lale, karanfil, hercai menekşe, gelincik, gonca gül, kasımpatı, sümbül gibi çiçekleri doğal şekline en yakın şekilde resmetmeyi başarmıştır. Onun yetiştirdiği merhum Mustafa Düzgünman’da bu tarza ‘papatyalı ebru’yu ilave etmiştir.


Çiçek yapımında önce damlatılan yeşil boyalardan sap ve gövdeler, daha sonra da bu sap ve gövdelerin uygun noktalarına bırakılan diğer renklerden çiçekler yapılır. Çiçekli ebrular Necmeddin Okyay’ın talebesi Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in teklifi üzerine sanat tarihimizde ‘Necmeddin Ebrusu’ ismiyle anılmaktadır. 1940’ta başlayıp ölümüne kadar elli yıl süren ebruculuğu sırasında 1967’den itibaren çeşitli sergiler açan ve bazı sergilere katılan Düzgünman, hem eserleriyle hem de yetiştirdiği öğrencilerle bu sanatın tanınmasına ve yayılmasına hizmet ederek son otuz beş yılın ebruculuğuna âdeta damgasını vurmuş bir sanatkârdır. Lale Ebru, Mustafa Düzgünman


“Geleneksel Türk Sanatları Günlüğü: Ebru Sanatı & Mustafa Düzgünman” © 2020 Serdivan Belediyesi Çocuk Akademisi


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.