2004 31 eylulozel

Page 1



tavır

tavır

kültür sanat yaflam›nda

Sahibi: ‹dil Kültür Yay›n Org. Rek. Film. Tic. Ad›na: Muharrem Cengiz Genel Yay›n Yönetmeni: Gamze Mimaro¤lu Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Ahu Zeynep Görgün Yaz›flma Adresi: ‹dil Kültür Merkezi ‹stiklal Cad. Aznavur Psj. No: 212 Kat: 6 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (212) 245 00 70 244 31 60 Faks: 244 81 02 e-posta: tavir@grupyorum.net Ankara: ‹dilcan Kültür Merkezi fiirintepe Mah. 8.Cad. No:222 / B Mamak – Ankara Tel: (312) 390 38 05 Hesap No: (TL): 1042- 30000 596147 Gamze Mimaro¤lu ‹fl Bankas› Parmakkap›/‹ST. (EURO): 1042- 3010000 129062 Gamze Mimaro¤lu ‹fl Bankas› Parmakkap›/‹ST. Ofset Haz›rl›k: TAVIR YAYINLARI Bask›: ASPAfi Da¤›t›m: D-B-R

merhaba

Halk›n ekme¤idir adalet, demifl Brecht. “Bakars›n›z bol olur bu ekmek bakars›n›z k›t. Bakars›n›z doyum olmaz tad›na, bakars›n›z berbat. Azald› m› ekmek, bafllar açl›k, bozuldu mu tad›, bafllar hoflnutsuzluk boy atmaya.” ‹flte bu günlerdeyiz flimdi. Adalete aç b›rak›ld›¤›m›z günlerde... Onlarca insan komplolarla, sahte belgelerle tutukland›. Örgütsel belgelerde adlar›n›n geçti¤i gibi bir kara mizahla onlarca kiflinin özgürlü¤ü ellerinden al›nd›. 82 kifli aylard›r haks›z yere tutuklu ve yarg›lanmay› bekliyor. Adaletin olmad›¤› yerde yaflam hakk›ndan da söz edilemez. Haks›z yere yarg›lan›p idam edilen Sokrates’ten Dreyfus’a, Sacco ile Vanzetti’den 1 Nisan operasyonuna kadar, adaletin bozuk terazisi ölçüp tartmaya devam ediyor. Türkülerini bu kez de adalet için söylüyor Grup Yorum. Mahallelerde sokak sokak ar›yor adaleti. Sahte belgelerle tutuklanan arkadafllar›n›n özgürlü¤üne kavuflmas›n› istiyor. Tarih boyu yap›lan adaletsizlikleri araflt›rd›k. Rossenbergler, Dreyfus Davas› ve Sacco ile Vanzetti hakk›nda haz›rlad›¤›m›z yaz›lar›, bir özel say› halinde sizlere sunmay› istedik. Tav›r’›n Ekim say›s› ile tekrar buluflmak dile¤iyle...

Dostlukla...


sokaklarda adalet aramak Komplo… Ne kadar itici bir kelime de¤il mi? Sözlük anlam› “Bir kimseye, bir kurulufla karfl› toplu olarak al›nan gizli karar; gizli düzen; topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan; tuzak olarak geçiyor kaynaklarda. Komplo haz›rlamak: “Bir kimsenin aleyhine çal›flmak, onun kötü duruma düflmesini sa¤lamak.” Komplo kurmak ise “bir kimseye karfl› gizlice, toplu olarak zarar verici karar almak; tuzak kurmak.” olarak tan›mlan›yor. Ne kadar ürkütücü kelimeler de¤il mi? Düflünün, birisi size herhangi bir nedenle komplo kuruyor ve bütün deliller sizin aleyhinize. Hiçbir fley ispat edemiyorsunuz. Hakl› oldu¤unuzu ispat edemiyorsunuz. Bütün deliller suçlu oldu¤unuzu gösteriyor ama suçlu de¤ilsiniz. Bu nedenle cezaland›r›l›-

2

yorsunuz. Size kurulan bir komplodur. Komplo oldu¤unu ispat için adalet istiyorsunuz. Ancak adalet yerine gelmiyor. Peki komplo neden kurulur? Bir flah›s ya da kurum baflka birine neden komplo kurar? En basit mant›kla var olan yasalar çerçevesinde karfl›s›ndakinden intikam alamayaca¤›n› düflündü¤ünde bir komplo kurmas› söz konusu olabilir. Grup Yorum ve komplolar› düflündü¤ümüzde önce Grup Yorum’un tarihine k›saca bakmak gerekiyor. 19 y›ll›k tarihe sahip bir müzik grubunun bafl›na gelenleri yazmaya kalksak bu derginin sayfalar› yetmez. Ancak ne olmufl neden haks›z yere yarg›lanm›fl bunlar› k›saca s›ralayabiliriz; 19 y›l boyunca onlarca gazete kupürü birikmifl. Bu konuda iki kitap yaz›lm›fl. Ya-

güzin karaduman

güncel

p›lan bas›n aç›klamalar›, gözalt›lar, kurum bask›nlar›, tutuklamalar ve komplolar… ‹snat edilen suçlar bir müzik grubuyla uzaktan yak›ndan ilgisi olmayan fleyler. Mesela iddia edilen suçlar aras›nda “gasp” suçu bile bulunuyor. Bir grup eleman›na; kat›lmad›¤› bir konserden dolay› dava aç›lmas›ndan tutun da yapmad›¤› bir konuflmaya kadar bir dizi suçlama, aç›lan davalar… Elbette bahsetti¤imiz müzik grubu devrimci müzikle u¤raflan bir grup. Demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesinin bizzat içinde yer alan insanlardan olufluyor. Ancak, elemanlar›n›n tutuklanma sebebi sadece söyledi¤i türküler, yapm›fl oldu¤u besteler olmuyor hep. Örgüte yard›m yatakl›k etmek, örgüt üyesi olmak vb. fiilleri de içeriyor. Bu ülkede devrimcilerin, devrimci sanatç›lar›n örgüt üyesi olmakla suçlanmas›, ekmek kadar su kadar do¤al bir hale getirilmifl. Hiçbir demokratik hakk›n olmad›¤› bir ülkede bunlardan söz etmek elbette mümkün. fiafl›rt›c› da de¤il belki. Hukuksal k›l›f›na bile uygun hale getirilebiliyor bu suçlamalar. Ancak bir yandan da devrimci sanatla u¤raflanlar›n gördükleri bask›lara bakarsak; kasetlerinin toplat›lmas›, konserlerinin yasaklanmas›, dinleyicilerinin dahi gözalt›na al›nmas›, devlet aleyhine propaganda yapmaktan aç›lan davalar vb… Bütün bunlar›n yetmedi¤i yerde susturulamayan grup elemanlar›na komplo kurmak söz konusu olabiliyor. Tarih bunun say›s›z örnekleriyle dolu. Bir müzik grubunun bir eleman› hiçbir ilgisinin olmad›¤› bir davaya tan›k olarak kat›lm›flken san›k suçlamas›yla gözalt›na al›n›yor, tutuklan›yor. Grup Yorum elema-


Halk›n Ekme¤i Bilin: Halk›n ekme¤idir adalet. bakars›n›z bol olur bu ekmek, bakars›n›z k›t, bakars›n›z doyum olmaz tad›na, bakars›n›z berbat. Azald› m› ekmek, bafllar açl›k, bozuldu mu tad›, bafllar hoflnutsuzluk boy atmaya. Bozuk adalet yeter art›k! Acemi ellerle yu¤urulan, iyi piflirilmemifl adalet yeter! Yeter kat›ks›z, kara kabuklu adalet! Dura dura bayatlayan adalet yeter! n› Muharrem Cengiz ifade vermek üzere gitti¤i bir davada tan›k olarak dinlendikten sonra birden san›k durumuna getirilerek tutuklan›yor. Ali Arac›, her fleyiyle yasal bir kurum olan ‹dil Kültür Merkezi’nin “örgütsel” sorumlusu olarak gösterilip tutuklan›yor. Kurum bir örgüt evi olarak gösteriliyor ve bir kifli de bu örgüt evinin sorumlusu ilan edilerek tutuklan›yor. Peki, bu ülkede yasalar yok mu? ‹dil Kültür Merkezi yasad›fl› bir kurum ise neden o zaman kapat›lm›yor? Kapat›lamaz çünkü kapat›ld›¤›nda “demokratiklefliyoruz” yalan›n› maskeleyecek bir fley kalmaz ortada. Zaten sorun da buradad›r; yasal olarak kapat›lamayan, engellenemeyen bir fley varsa engellemenin baflka yollar› da hep komplo, tehdit, flantaj olmufltur. Grup Yorum eleman› Ali Arac› 1 Nisan’dan bu yana yaln›zca, diskette ad› geçti¤i iddias› ile tutukludur. Disketi gören olmam›flt›r, dava dosyas›nda bulunmas› gereken disket Emniyet’te ç›km›flt›r. Çok aç›k bir komplodur yaflanan. Komplo… Ürkütücü bir kelime. Ve tarihte pek çok örne¤i olan bu durum bizim ülkemizde de yaflan›yor. Grup Yorum tarihi de bu konuda pek çok örne¤i göz önüne seriyor. fiu s›ralar s›k s›k yapt›klar› aç›klamalarda bu konuyu gündeme tafl›yan Grup Yorum; komplo sonucu tutuklanan arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istiyor. Adalet istiyor. Adalet için türkü söylüyor sokak sokak. ‹lk defa dile getirdikleri bir fley de de¤il bu, y›llard›r türkülerinde halklar›n adalet özlemini dile getirdiler. fiimdi tutuklanan arkadafllar› için istiyorlar adaleti. Sokak sokak adalet ar›yorlar. Adalet Bakanl›¤›’n›n önünde söylediler türkülerini ilk önce. fiimdi sokak sokak geziyorlar. Arad›klar› adalet sokaklardan, mahallelerden, kondulardan gelecek çünkü. Adalet… Halk›n Adaleti…❏

Bolsa insan›n önünde ekmek, lezzetliyse, gözler öbür yiyeceklere yumulsa da olur. Ama her fley bollaflmaz ki birdenbire... Bilirsiniz, nas›l bolluk do¤urur ekmek: Adaletin ekme¤iyle beslene beslene. Ekmek her gün nas›l gerekliyse nas›l, adalet de gerekli her gün, hem o, günde bir çok kez gerekli. Sabahtan akflama dek, ifl yerinde, e¤lencede, hele çal›fl›rken canla baflla, kederliyken, sevinçliyken, halk›n ihtiyac› var piflkin, bol ekme¤e, günlük, has ekme¤ine adaletin. madem adaletin ekme¤i bu kadar önemli, onu kim piflirmeli, dostlar, söyleyin? Öteki ekme¤i kim pifliren? Adaletin ekme¤ini de kendisi piflirmeli halk›n, gündelik ekmek gibi. Bol, piflkin, verimli.

Bertolt Brecht

3


adalet için türkü söylüyoruz...

Sokaklarday›z… Halk›m›zla buluflman›n birinci adresidir sokaklar. Sokaklar özgürdür çünkü, sokaklar bizimdir. Gelene¤imizdir; halk›n oldu¤u her yerdedir Grup Yorum. Sokaklar, mahalleler, kondular, fabrikalar, üniversiteler, miting meydanlar›, hapishane önleri, pazaryerleri, hatta savafl alanlar›na bile tafl›d›k türkülerimizi. Türkülerimizin sahibiydi çünkü halk. Her f›rsatta buluflman›n, türkülerimizi hep bir a¤›zdan söylemenin mutlulu¤unu yaflad›k. fiimdi yine yoksul sokaklarday›z. Türkülerimizi “adalet” için söylüyoruz bu kez. Adalet ve özgürlük için... Komplolarla tutuklanan, özgürlü¤ü ellerinden al›nan arkadafllar›m›z›n serbest b›rak›lmas› için sokaklarday›z. Eme¤in hakk›, yoksul çocuklar›m›z›n gelece¤i, onurumuz için, adalet için, sokaklarday›z… ‹lk olarak Adalet Bakanl›¤› önünde duyurduk sesimizi, 1 Eylül’de. Sansür duvar›n› aflamayacakt› belki, televizyon kame-

4

ralar› bize dönük olmayacakt›, o yald›zl› ekranlardan duyulmayacakt› türkülerimiz. Yasakt› ‹hsan Cibelik’e u¤ray›p iki çift laf etmemiz. Ancak elbette ulaflacakt› sesimiz, Sincan Hapishanesi’nin kal›n duvarlar›n› aflarak ‹hsan’a… Tekirda¤’a varacakt› türkülerimiz, Muharrem’e, Ali’ye… Bin tane tecrit duvar› da örseler üzerlerine, türkülerimizin onlara ulaflmas›n› engelleyemezlerdi. Adalet Bakanl›¤› önünde teflhir ettik komployu; hasta oldu¤u halde tekrar hapishanenin dört duvar› aras›na konulan ‹hsan’› anlatt›k ve komplo sonucu tutuklanan Muharrem’i, Ali’yi… Adalet Bakanl›¤›’n›n kap›lar› kapanacakt› yüzümüze. Kravatl› ve ceketli adamlardan istemedik ki adaleti hiçbir zaman. Vars›n o kap›lar kapal› olsun, biz o kap›lar›n ard›ndan da görebiliyorduk gözlerindeki korkuyu. Saraylar saltanatlar da çöker bir gün. O kap›lar da y›k›l›r üzerlerine. Bir gün adalet yerini bulur. Mahalleler sokaklar bizim. Bizim oldu¤u kadar özgür sokaklar. Yüre¤i, tut-

grup yorum

an›

sak bulunan arkadafllar›m›z için çarpan Grup Yorum dinleyicileri; sard› etraf›m›z› o yoksul mahallelerde. Kimi yerlerde pazar tezgâhlar›ndan platformlar kuruldu sahne yerine. Her ihtiyac›m›z elbirli¤iyle hemen yerine getiriliyordu. Ses düzeni ayarlanabilirse ayarlan›yordu yoksa da ç›plak sesle söylüyorduk türkülerimizi. Bizi gören dinleyicilerimiz alk›fllarla z›lg›tlarla karfl›l›yorlar. Heyecan ve sevgi selinin içinde hayk›r›yorduk hep bir a¤›zdan, “Grup Yorum’a Özgürlük!”. Nereye gittiysek yo¤un bir sevgi seliyle ba¤r›na bast› bizi halk›m›z. Evlerinde misafir etmenin telafl›n› yaflayanlar, konser yerini bulamay›p sitem edenler, yetiflemeyip kaç›rd›¤› için üzülenler… Gelmemizden hoflnut olmayanlar da vard› elbette. Emniyetten gelenlerden kimisi aç›k olarak ifade ederken kimisi ise dolayl› yollardan ifade ediyordu hoflnutsuzlu¤unu. “Ne metni okuyacaksan›z okuyun ama bu saatte türkü mürkü olmaz.” diyen sesin titredi¤ini görebiliyorduk. Olurdu o saatte türkü. Biz türkülerimizi söylemek için hiç kimseden izin almad›k. Yine susturam›yorlar sesimizi. Hep birlikte söylüyoruz, daha güçlü ç›ks›n diye sesimiz. Sloganlar gecekondu sokaklar›nda yank›lan›yor: ”Grup Yorum Susturulamaz!”, “Türküler Susmaz Halaylar Sürer!”... Bizi “susturmaya” çal›flanlara bir kez daha gösterdik ki; bütün bu bask›lar, komplolar bizi bütünlefltirmekten, öfkemizi bilemekten baflka bir ifle yaramad›. Her akflam baflka bir mahallede duyacaklar sesimizi. “Adalet ‹çin Türkü Söylüyoruz!” her akflam baflka bir mahallede… Çünkü, adaletsizli¤in zulmün oldu¤u her yerde zulme karfl› dimdik durur Grup Yorum’un türküleri…❏


john dos passos

makale

yenik düflmüfl amerika

Bizi coplad›lar, sokaklardan kovalad›lar. Onlar güçlü ve zengin. Onlar; politikac›lar›, gazete patronlar›n›, köhne yarg›çlar›, itibarl› alçaklar›, üniversite rektörlerini, oy avc›lar›n› ifle alan, iflten atan, kiralayan… Dinleyin ifladamlar›, rektörler, yarg›çlar! Amerika, kendisine ihanet edenleri unutmayacak! Onlar; eli tüfeklileri, üniformalar›, polis arabalar›n›, hapishane arabalar›n› sat›n alanlar… Peki, kazand›n›z. Bu gece dostlar›m›z›, o yi¤it adamlar› öldüreceksiniz. Yap›lacak bir fley kalmad›; yenildik. Yenik insanlar›z, toplaflt›k. Salem Caddesi'ndeki okulun kasvetli s›n›flar›nda, köhne merdivenlerde bir iniyor bir ç›k›yoruz. S›ralarda bafl›m›z e¤ik k›vr›lm›fl oturuyoruz ve sömürü karfl›tlar›n›n bildik sözcüklerini duyumsuyoruz. Yenilenen terle, ac›yla yenilenen iflimiz sona erdi. Çiziktirilmis tümceler,

gece boyunca tak›rdayan daktilolar, bas›lan broflürler, yay›lan matbaa kokusu, telgrafhaneye koflturmalar, tellere dizilen sözcükler, aran›p bulunan etkili sözcükler… Sana zulmedenlerin, seni sömürenlerin kim oldu¤unu anlayas›n diye Amerika; ülkemiz Amerika, dilimizi tersyüz eden, atalar›m›z›n konufltu¤u temiz sözcükleri çamura küfre dönüfltüren yabanc›lara yenik düfltü. Yarg›ç koltu¤unda oturanlar› onlar kiralam›fl. Hükümet Kona¤›’nda, ayaklar›n› masaya dayay›p, yaslan›p oturmufllar. Bizim inançlar›m›zdan bihaber onlar. Dolarlar, silahlar, silahl› kuvvetler, enerji santralleri onlar›n mal›. Elektrikli sandalyeyi yapanlar, flalteri indirecek cellâd› kiralayanlar onlar. Peki art›k biz iki ulusuz. Ülkemiz Amerika yenik düfltü.

Yasalar› sat›n alan, çit çekip otlaklar› ay›ran, ormanlar› kesip ka¤›t hamuru yapan, güzel kentlerimizi teneke mahallesine dönüfltüren, insanlar›m›z› bedavaya çal›flt›r›p her fleylerini ya¤malayan yabanc›lara, canlar› isteyince flalteri indirecek cellad› kiralayanlar onlar… Fakat görüyorlar m› onlar, göçmenlerin bildik sözleri bu gece terle ve ac›yla yenilendi? Duyuyorlar m›, sömürü karfl›tlar›n›n o eski Amerikan söylemi bu gece Pittsburgh'lu yafll› kad›n›n, Frisco'dan buraya yük treninden yük trenine atlayarak ulaflan irik›y›m kazan iflçisinin, Back Bay'li toplum görevlisinin, ‹talyan matbaac›n›n, Arkansasl› berduflun a¤z›nda yenilendi? Yenik düflmüfl ulusun sesi, bu gece hepimizin kulaklar›ndayd›. Ölüm evindeki iki adam, eski sözcükleri yenilediler; ölmeden önce. Bütün bunlar olmasayd›, ömrümü belki de sokak köflelerinde beni afla¤›layan insanlara dil dökmekle geçirecektim. Belki de bilinmeden, tan›nmadan, yenik düflmüfl bir insan olarak ölüp gidecektim. Bu bizim baflar›m›z ve zaferimiz. Hoflgörü için, adalet için, insanlar aras›nda anlay›fl için hasbelkader böyle yararl› olabilece¤imiz bütün yaflam›m›z boyunca akl›m›za bile gelmezdi. fiimdi onlar›n ifli sona erdi. Göçmen sömürü karfl›tlar› kara giysileri içinde North End'deki küçük cenaze odas›nda sessiz yat›yorlar. Kent sakin. Muzaffer ulusun insanlar› sokaklarda yok. Yenen onlar, neden korkuyorlar caddelerde görünmekten? Caddelerde yaln›zca yenilenler var. Bafllar› e¤ik iki göçmenin ölülerinin yak›laca¤› mezarl›¤a kadar bütün caddeleri yenik ulusun. Ya¤mur çiseliyor, kald›r›mlarda s›ra olmufluz dirsek dirse¤e, sessiz benzi uçuk korkuyla tabutlara bak›yoruz. Yenik düflmüfl Amerika’y›z.❏ Çeviri: Günay Gönenç

5


sedat tafler

güncel

sacco ve vanzetti

“Ömrümde gerçekten hiç suç ifllemedi¤im gibi, bütün ömrümce suçu, yani bugünkü yasalar›n ve ahlak›n suç sayd›¤› fleyleri yeryüzünden yok etmenin mücadelesini verdim. Bunlar›n yan› s›ra bugünkü yasalar›n ve ahlak›n hakl› buldu¤u ve kutsad›¤› suçu da yani insan›n insan› ezmesi ve sömürmesi suçunu da ifllemedim. Ve burada bir suçlu olarak bulunmam›n bir nedeni varsa, birkaç dakika sonra beni mahkûm etmeniz için bir neden varsa, o da iflte bundan baflka bir fley de¤ildir.” Tam yedi y›l süren bir komplo davas›n›n k›sac›k özetidir yukar›daki al›nt›. Adlar› günümüze dek uzanan iki ‹talyan göçmen, Sacco ve Vanzetti’nin idamla sonuçlanan yarg›lanmalar›ndaki küçük bir kesittir yukar›daki savunma. Adalet kavram›, insan›n toplumsallaflma süreci kadar eskidir. Belki de bir o kadar eski bir aray›flt›r. ‹kili iliflki-

6

lerden, toplumsal yaflay›fla kadar, hayat›n düzenlemesindeki temel faktörlerdendir. Ancak dedik ya, aray›fl› da bir o kadar eskidir. Eskidir çünkü hayat› üretenler, yönetenlerin bask›s› alt›nda kald›kça ellerinden kay›p gitmifltir adalet. Yönetenlerin, statükolar›n› sa¤lamalar› yönünde att›klar› ilk ad›mlar›n alt›nda ezilip gitmifltir. Toplumlar›n yaflay›fllar› ve bu yaflam biçimleriyle oluflan de¤er yarg›lar›ndan hareketle bir bütünselli¤e kavuflan hukuk; egemen s›n›flar›n elinde iktidarlar›n› süreklilefltirme biçimine dönüfltürdü¤ünde, egemen s›n›f›n niteli¤ine ba¤l› olarak suçun niteli¤i de de¤iflmifltir. Suçun niteli¤i sadece yaz›l› manzumelere ba¤l› olarak belirlenmez, iktidar›n verece¤i gözda¤›na ba¤l› olarak keyiflerde de flekillenir. Komplo davalar›, iflte böyle bir zamanda devreye girer. Çeliflkilerin, krizlerin tavana vurdu¤u, egemenlerin çözümsüzlü¤ünün had safhaya vard›¤› zamanlarda flekillenir. Amerika, krizlerini en derinden yaflayan bir ülke olarak, komplo davalar›n›n anavatanlar›ndand›r. Bir Soygun ve Örülen Komplo Dava -

s› 15 Nisan 1920'de, Boston'un banliyölerinden birinin ana caddesinde, bir soygun s›ras›nda iki kiflinin öldürülmesiyle bafllayan bir süreç, iki ‹talyan’›n ad›n› tüm dünyaya duyurdu. Nikola Sacco ve Bartolemeo Vanzetti… Tüm bu yaflananlar›n bafllad›¤› dönem, Birinci Paylafl›m Savafl›’n›n sona erdi¤i ama ekonomik ve siyasi krizin hala güncelli¤ini korudu¤u bir dönemdir. Bir ayakkab› firmas›n›n muhasebecisi ve bu kiflinin korumas›, iflçilerin ücretlerinin bulundu¤u z›rhl› kasay› naklederken sald›r›ya u¤rar ve ölür. Sald›r› s›ras›nda kullan›lan çal›nt› araban›n izini süren komiser, poliste kayd› bulunan ‹talyanlar’›n olaya kar›flt›¤› bilgisini edinir. Bu yaflananlar›n üzerine bir otomobil tamircisi, iflyerine iki ‹talyan’›n geldi¤ini bildirir. Teflhis edilen kiflileri elinden kaç›ran komiser, bunun üzerine ihbar edilen iki adam› tutuklar. ‹kisi de yabanc›d›r. ‹kisi de silahl›d›r. Üstlerinde anarflist bir bildiri bulunur. Adlar› Nicola Sacco ve Bartolomeo Vanzetti'dir. ‹lk sorgulamay› yapan sorgu yarg›c›, Sacco'nun South Braintree olay›na kar›flt›¤›na hemen kanaat getirir. Olay›n oldu¤u 15 Nisan günü "‹talyan" ifle gitmemifltir. Bu andan sonra, iki adam›n yalanlamalar›na ra¤men teflhis için tan›klar›n karfl›s›na ç›kar›l›rlar. Vanzetti ise daha önce baflka bir davadan hapis cezas› alm›flt›r. Noel'deki Bridgewater Soygunu’nun san›¤› olarak tan›klar onu resmen teflhis etmifltir. Vanzetti mahkûm olur; 12 y›ldan az, 15 y›ldan fazla olmamak üzere hapis cezas›na çarpt›r›l-


m›flt›r. Vanzetti bu birinci dava yüzünden di¤er mahkemeyi tutuklulara ayr›lan bir kafesten izler. 1921 A¤ustosu’nda ayn› yarg›ç, Dedham'daki mahkemede bu kez Sacco ve Vanzetti'nin idama mahkûm edildi¤i karar›n› okur. Sacco ile Vanzetti’nin adalet aray›fl› y›llar sürer. Bu süre içinde baflka bir suçtan hapis yatan, Celestino Madeiras, soygunu ve cinayetleri Joe Morelli çetesiyle birlikte iflledi¤ini itiraf eder ancak Amerikan adaleti arad›¤› suçlular› önceden bulmufltur. Bu dakikadan sonra yeniden bir rota çizmesi gibi bir durum söz konusu de¤ildir. Sacco ile Vanzetti’nin yarg›lanmas› art›k bir soygun davas› olmaktan ç›km›fl, onlar›n siyasi kimli¤i üzerinden yürümeye bafllam›flt›r. Politik görüflleri, hayata bak›fllar›, Amerikan topraklar› üzerinde asla yeflermesine izin verilmeyecek bir düflüncedir. Sacco ile Vanzetti’nin hayatlar›na son verilmesinin temel sebebi de budur. Sacco ile Vanzetti Kimdir? Mahkemeleri boyunca özellikle dünyan›n yafll› k›tas›nda adlar›na kampanyalar örgütlenen, özgürlüklerine kavuflmalar› için k›tan›n yerinden oynat›l-

d›¤› Sacco ile Vanzetti, iki ‹talyan göçmen ve anarflistti. Her ikisi de 1908 y›l›nda, “özgürlükler ülkesi” Amerika’ya daha iyi bir yaflam umuduyla gelmiflti. Sacco, Amerika’da çeflitli ifllerde çal›flt›ktan sonra kundurac› olur ve evlenir. Bununla birlikte anarflist bir militand›r. Amerikan hayat tarz›na uyamayan Sacco, sosyal çevresinde ‹talyanlar’la görüflmeyi sürdürür. Annesinin ölümü üzerine Amerika’y› terk edip ülkesine dönmeye karar veren Sacco, tutukland›¤› gün dönüfl için haz›rl›klar›n› tamamlam›fl ama düzenlenecek miting için de haz›rl›k çal›flmalar›nda yer alm›flt›r. ‹flte üzerlerinden ç›kan bildiri bu mitingin haz›rl›¤›na iliflkindir. Vanzetti ise sosyal olarak daha giriflken ve entelektüel aç›dan ö¤renmeye aç bir kiflidir. Bu karakter farkl›l›klar› hapishane sürecinde de belirleyici olacakt›r. Hapishaneyi ölümden daha korkunç bulan Sacco, akli dengesini kaybeder. Defalarca intihara teflebbüs eder. Vanzetti ise kendileriyle dayan›flan insanlarla mektuplafl›r, onlar› daha çok fley yapmaya yöneltirken, ö¤renme sürecini ise hapishanede de olsa kesintisiz sürdürür. "Bir Proleterin Hayat Hikâyesi" ad›n› verdi¤i çocukluk an›lar›n› kaleme al›r. ABD'deki iflçilerin kitlesel deste¤ini arkas›na alamad›¤›n› düflünen Vanzetti, idam›ndan k›sa bir süre önce bu konudaki üzüntüsünü dile getirir ve "Baflka ülkelerde yap›lanlar›n yar›s› burada yap›lsayd›, biz flu anda özgür olurduk." der. Yedi y›l boyunca tüm sahtekârl›klar› a盤a ç›kar›lan mahkeme heyeti, idam karar›n› geri almam›flt›r. Sacco ile Vanzetti davas›, tarihin simgeleflmifl, politik davalar›ndan biridir. Geçmiflte Sacco ile Vanzetti’yi politik görüflleri ve göçmen politikas› gere¤i yürüttü¤ü yabanc› düflmanl›¤› ile idam eden Amerika, siyahlara karfl› da benzer komplo davalar›n› yürütmekten geri durmam›flt›r. Rubin Carter, döneminin dünya flampiyonu olmaya aday boksörüyken, as›ls›z suçlamalarla on y›llar boyu hapis yatmak durumunda kalm›flt›r. Bugün de Mumia Ebu Cemal, bunun en belirgin örne¤idir. Hakk›nda iddia edilen tüm suçlar bofla ç›kar›lmas›na ra¤-

men, gerek kan›tlar yok edilerek, gerekse de görmezden gelinerek, idam cezas› ertelenmek suretiyle hapiste tutulmaktad›r. ‹flte Amerikan demokrasisi budur. Amerikan dostlar›n›n demokrasisi de bundan farkl› de¤ildir. “Sacco, infaz odas›na emin ad›mlarla girdi ve gardiyan›n bir iflareti üzerine elektrikli sandalyeye oturdu. Ayn› anda, ‹talyanca ba¤›rd›: ‘Yaflas›n Anarfli!’ Sonra, bozuk bir ‹ngilizce’yle devam etti: ‘Hoflçakal›n kar›m, çocuklar›m ve bütün dostlar›m.’ ‹lk defa görüyormufl gibi, odaya, çevresine bak›nd›. Toplanan tan›klara, ‘‹yi akflamlar beyler.’ dedi. Bafl›na kukuleta geçirilirken ‹talyanca m›r›ldand›: ‘Hoflçakal anne.’ Birkaç dakika sonra odaya Vanzetti getirildi. Sakin ve dikkatliydi. Güvenli bir ad›mla odaya girdikten sonra, hapishane müdürünün ve üç gardiyan›n elini s›kt›. Elektrikli sandalyeye oturdu ve alçak sesle oradakilere konuflmaya bafllad›. ‘Size masum oldu¤umu söylemek istiyorum.’ dedi a¤›r a¤›r. ‘Ben hiçbir zaman suç ifllemedim ama arada s›rada günaha girmiflimdir.’ Bafl gardiyana dönerek, ‘Benim için bütün yapt›klar›n›za teflekkür ederim. Ben sadece bu suçlama için de¤il, bütün suçlamalara karfl› masumum. Ben masumum’ dedi. Tekrar durdu ve söylemek istediklerinin do¤ru anlafl›lmas› arzusuyla, Vanzetti son sözlerini söyledi: ‘Bugün bana yap›lanlara dair baz› kiflileri ba¤›fllamak istiyorum.’❏

7


vanzetti’den sacco’nun o¤lu dante’ye mektup

bartolomeo vanzetti

güncel

Hiç akl›ndan ç›karma Dante; e¤er birisi baban ve benim hakk›mda baflka bir fley söylerse, o, masum ölülere, yürekli bir flekilde yaflam›fl insanlara küfreden bir yalanc›d›r. fiunu da iyi bil ve hep hat›rla Dante; e¤er baban ve ben; kallefl, riyakâr, dönek insanlar olsayd›k ölüme gönderilmezdik. Bize karfl› toplad›klar› delillerle, cüzzaml› bir köpek, bir akrep bile ölüme mahkûm edilemez. Bizim, davam›z›n yeniden görülmesi için öne sürdü¤ümüz bu olgular; bir ana katilinin, yüre¤i tafllaflm›fl bir suçlunun davas›n›n yeniden görülmesine yeterdi. Hiç akl›ndan ç›karma Dante, bunlar› hep hat›rla; biz suçlu de¤iliz. Bizi bir y›¤›n uydurma ve yalanla mahkûm ettiler; yeniden yarg›lanmam›za karfl› ç›kt›lar ve e¤er yedi y›l dört ay on bir gün süren tarifsiz ac›lardan sonra bizi idam ediyorlarsa, bunun sebebi sana demin söylediklerimdir. Çünkü biz yoksullardan yanayd›k, insanlar›n insanlar taraf›ndan ezilmesine ve sömürülmesine karfl›yd›k. Senin ve di¤erlerinin saklayaca¤›, davam›zla ilgili belgeler; baban›n, annenin, Ines'in, ailemin ve benim; devlet'in yarar› gere¤i ve Amerika'n›n egemenleri taraf›ndan ve onlar için kurban edildi¤imizi kan›tlayacakt›r. 21 A¤ustos 1927 8


can yücel

fliir

Bunlar gelmese bafl›ma, siz ç›kmasayd›n›z karfl›ma ona buna dert anlataca¤›m diye köfle bafllar›nda harcar giderdim ömrümü, silik, belirsiz, yenilmifl titretir giderdim kuyru¤u. Ama flimdi öyle mi ya! Bizim baflar›m›z bu ölüm, bizim zaferimiz bu. Dünyada akl›m›za gelmezdi böyle yararl› olaca¤›m›z, insanl›k için, adalet için hürlük için eskaza gördü¤ümüz bu hizmeti bir kere de¤il, on kere yaflasak yapamazd›k. Dediklerimiz, hayat›m›z, çektiklerimiz hiç kal›r bunun yan›nda hiç kal›r yan›nda idam›m›z -bir kundurac›yla bir iflportac› parças›n›n idam›Yaflayaca¤›m›z o son an› elimizden alamazs›n›z ya! O bizim iflte, o bizim zaferimiz

9


bir çift güvercin havalansa

“Korkunç gerçek flu ki, bizim davam›z ilerici insanlar› felç etmek için bahane olarak kullan›l›yor...” ‹kinci Paylafl›m Savafl›’n›n ard›ndan Amerika Birleflik Devletleri y›llarca, “so¤uk savafl” olarak ifade edilecek bir döneme giriyordu. 1950’li y›llar; komünist avc›s› faflizmin, gericili¤in, McCarthy’nin, Sovyetler Birli¤i’ne karfl› k›flk›rtmalar›n, Kore Savafl›’n›n, afl›r› silahlanman›n Amerika’s›d›r. Ekonomik krizin yol açt›¤› yoksulluk, faflist e¤ilimlerin yayg›nlaflmas›na karfl› direnifl ve sosyalist Sovyetler Birli¤i’nin kazan›mlar›, bu dönemde ABD’de

10

komünist hareketi güçlendirmiflti. ABD Komünist Partisi’nin 1930’da 7.500 üyesi varken, bu say› 1939’da yaklafl›k 100.000’e ç›km›flt›. Yeni hükümet, McCarthy gibi faflist politikac›lar›n›n onay›yla ülkeye bir korku hayaleti sald›. Bu hayaletin ismi “komünizm”di. K›sa süre içerisinde “polis devleti” önlemleri uygulamaya konuldu. Adalet sistemi de buna uydu ve tüm yurttafllar›n özgürlük ve temel anayasal haklar›n› tehdit etmeye bafllad›. ABD’nin bu dönemde dünyaya karfl› as›l tehdit arac›, atom bombas› tekeliydi. ‹kinci Paylafl›m Savafl› s›ras›nda Japonya’n›n Hiroflima ve Nagazaki kentlerine at›lan atom bombalar› bunun göstergesi olmufltu. Fakat 1949 y›l›nda, Sovyetler Birli¤i ilk atom bombas› denemesini yap›nca ABD’nin tekeli k›r›lm›fl ve bu alandaki politikalar› iflas etmiflti. Yaflanan teknolojik yenilginin örtbas edilmesi için ABD’nin bir komploya ihtiyac› vard›. Komplonun amac›; Sovyet atom araflt›rmalar›n›n temelinin sosyalist bilginlerin baflar›lar› de¤il de ABD’den çal›nan bilgiler oldu¤unun kamuoyuna gösterilmesiydi. ABD’de mutlaka Sovyetler Birli¤i’nin casuslar› olmal› ve bu casuslar s›rlar› Sovyetler Birli¤i’ne kaç›rmal›yd›. Çünkü ABD kendi d›fl›nda kimsenin atom bombas› yapabilece-

kayhan demir

güncel

¤ine inanm›yordu. Ayn› günlerde FBI’›n denetimi alt›nda ve senatör McCarthy yönetiminde ülkede büyük bir oyun sahnelenmeye bafllanm›flt›: “ABD’de bir Rus casusluk a¤› vard›r, yoksa bile yarat›lmal›d›r”. Komünistlere ve ilerici insanlara karfl› cad› av›nda 6.000 FBI eleman›, 1.800 Adalet Bakanl›¤› memuru, Amerikan silahl› kuvvetlerinin 22.000 güvenlik eleman›, 16.000 Maliye Bakanl›¤› memuru ve di¤er hükümet kurumlar›n›n 7.000 güvenlik eleman› kullan›ld›. Binlerce Amerikal› siyasi düflüncelerinden dolay› mahkûm oldu; hapishaneye girmek, ifllerini yitirmek zorunda kald› ve bir daha ifl bulamad›. ABD Komünist Partisi Politbürosu’nun 12 üyesi tutukland›, bunlardan 10’u 5’er y›l a¤›r hapis ve yüksek para cezalar›na çarpt›r›ld›. Yüzbinlerce insan flu günlerde de modas›n› yitirmeyen “Amerika’y› y›k›c› faaliyetlerden koruma” ad›na fifllendi, suçland›, hapse at›ld›, Julius ve Ethel Rosenberg örne¤inde oldu¤u gibi baz›lar› katledildi. Julius ve Ethel, bu kampanyaya ba¤l› bir komplo ile tutukland›, tarihe hukuksuzlu¤un en büyük örneklerinden biri olarak geçen bir mahkeme sonucunda da idam edildi. Ethel Rosenberg 28 Eylül 1915’te, ABD’nin en yoksul semtlerinden birinde, Manhattan’›n Lower East Side semtinde do¤du. Rusya göçmeni babas› ve Avusturya göçmeni annesi, ikisi de ortodoks Yahudi’ydi. Ethel ailenin en büyük çocu¤uyd›, üç erkek kardefli daha vard›: Samuel, Bernard ve David. David, Ethel’in gelece¤inde çok büyük rol oynayacakt›. Ethel yetenekli bir ö¤renciydi ve liseye devam edebildi. Ö¤rencilik dönemi boyunca iyi bir oyunculuk yetene¤ine de sahip oldu¤u görüldü. Üniversite e¤itimi almay› düflünüyordu, fakat 30’lu y›llardaki a¤›r ekonomik buhran ve anne-babas›n›n yoksullu¤u nedeniyle bunu baflaramad›. Bir yandan ifl ararken, bir amatör tiyatro grubuna girip flark› söylemeye bafllad›. ‹fl bulama-


y›nca, muhasebe ve sekreterlik kursuna kaydoldu. Kursu bitirdikten sonra yar›m günlük bir ifl buldu. Burada ilk kez komünist ve devrimci kad›n, erkek iflçilerle karfl›laflt›. Çal›flt›¤› iflyerinde grev komitesine seçildi, direnifllere kat›ld›. ‹flten at›ld› ama haklar›n› arayarak tekrar ifline dönmeyi baflard›. Sanatsal yetene¤ini, flark› söylemeyi; sosyal ve siyasi yaflam›yla birlefltirmeyi de baflard›. Mitinglerde de flark› söyledi. 1936 y›lbafl›nda Julius ile bir iflçi toplant›s›nda tan›flt› ve birbirlerine afl›k oldular. 1939 y›l›nda evlendiler. Ethel, 1940’ta daha sonra davas›n› çok etkileyecek olan Komünist Partisi’nin bir seçim ça¤r›s›n› imzalad›. FBI, anti-komünist cad› av› kapsam›nda Ethel’i de bu imza nedeniyle fifllemekten geri durmad›. Dosyas›na ikinci “mim”, ‹statistik Dairesi’ne s›rf k›zl›k soyad›yla ifl baflvurusunda bulundu¤u için kondu ki o zamanlar evli kad›nlar›n ifl bulma konusunda nerdeyse hiçbir flans› yoktu. Ethel çok derin bir antifaflist yaklafl›ma sahipti. K›rkl› y›llarda, faflizmin sald›r›s›na u¤rayanlar› desteklemek için çeflitli komitelerde çal›flt›. Ev iflleriyle ve çok ciddiye ald›¤› çocuklar›n›n e¤itimiyle de u¤raflt›. Çocuklar›yla otoriter de¤il, dostlu¤a dayal› bir iliflki gelifltirmeye çal›flt›. Bu, o zamanki koflullar için ola¤anüstü bir fleydi. Befl kardeflin en küçü¤ü Julius Rosenberg ise 12 May›s 1918’de do¤du. Babas› Harry ve annesi Sophie Çarl›k Rusyas›’ndan göçmüfllerdi. Julius’un anne ve babas› da Ortodoks Yahudi’ydi. Julius baflar›l› bir ö¤renciydi ve New York City College’a devam edip, mühendislik bilimleri okudu. Elektrik Mühendisi oldu. Üniversitede “Genç Komünistler Birli¤i” ile temasa girdi ve bu birli¤e üye oldu. Sanayi sendikas›nda örgütlü olan

Julius, 1939’da Komünist Partisi üyesi oldu ve kendi semtindeki bir parti örgütünde çal›flt›. Kamu sektöründe kendine bir ifl buldu. Cad› avc›lar›n›n komünistlere karfl› a¤lar›n› genifllettikleri bu dönemde Julius 1941’de iki kez “sadakat testi”nden geçmek zorunda kald›. Soruflturmalar s›ras›nda Komünist Partisi’ne üyeli¤ini inkâr etti. Komünist avc›lar›n›n ana karargâh› FBI, 1945’te Komünist Partisi’ne üye oldu¤u için Julius’un ifline son verdirdi. ‹flsizlik yüzünden Rosenbergler’in mali durumu ac› bir flekilde kötülefltikten sonra, Julius, Ethel’in en küçük erkek kardefli, kay›nbiraderi David Greenglass ile birlikte küçük bir tamirhane açt› fakat bu iflyeri k›sa bir süre içerisinde iflas etti. Üstelik David, birlikte yapm›fl olduklar› yat›r›mlar› ondan geri istiyordu. Aralar›nda para nedeniyle sorun ç›km›flt›. Bütün bunlar olurken Julius, siyasi eylemlere ve kampanyalara kat›lmaya devam etti. Atom Bombas›, Küçük Kardefl David ve Komplo! Rosenberg ailesi iflte tam bu s›rada komplo ile yüz yüze geldiler. Komplo, 1945’te tutuklanan bir ABD Komünist Partisi üyesinin, sorgulamalar sonucunda casusluk faaliyeti içerisinde 80 kiflinin ismini FBI’a aç›klamas›na ve bu soruflturman›n Ethel’in küçük kardefli David Greenglass’a kadar ulaflmas›na dayand›r›ld›. Bundan sonras› planlanm›fl bir oyunun parçalar›yd›. Rosenbergler için ölüm karar› anlam›na gelecek olan bir casusluk iddias› uyduruldu. Esas flahit, Ethel Rosenberg’in kardefli David Greenglass idi, bir baflka sat›l›k flahit ise, David’in kar›s› gelin Ruth olmufltu. David Greenglass, gençli¤inde, ABD Komünist Partisi’nin Gençlik Örgütü üyesiydi. Askerlik hizmeti s›ras›nda, atom bombas›n›n gizlice üretildi¤i yer olan Los Alamos’ta iflleme makineleri fabrikas›nda çal›flm›fl, terhis edilirken uranyum ve baz› aletler çalm›fl ve sonra da yakalanm›flt›. Böylece FBI’›n flantajlar›na müthifl uygun bir duruma gelmiflti. David, casusluk iddias›yla tutukland› ve hapishanede iddia makamlar›n›n “profesyonel bafl flahidi” Harry Gold’un yan›ndaki hücreye konuldu. ‹ki yalanc›, 8 ay boyunca - daha sonra anlafl›laca¤› üzere - atom bombas› yap›m› üzerine kitaplar incelediler, ifadelerinde neler söyleye-

cekleri hakk›nda anlaflma ve savc›yla birlikte Rosenbergler ve Julius’un üniversiteden arkadafl› Morton Sobell aleyhine iddianame uydurma olana¤›na sahip oldular. David Greenglass ve kar›s›, davada Rosenbergler’le do¤rudan iliflki içinde bulunan biricik flahitler durumundayd›. David kar›s›yla birlikte, ablas› ve enifltesi hakk›nda tan›kl›k etmeyi kabul ederek itiraflarda bulunmufltu. Savc›n›n gösterdi¤i flahitler aras›nda onlar d›fl›nda hiçbiri, Rosenbergler’le hiçbir zaman do¤rudan temasa geçmemifllerdi. Yarg›lama ve Hüküm ‹ddia çok basitti: Rosenbergler, David’den ald›klar› atom bombas›n›n yap›m›na iliflkin bilgileri casus Harry Gold’a vermifller, Gold’da bu bilgileri Sovyetler Birli¤i konsolos yard›mc›s› Anatoli Yakovlev’e iletmiflti. Bas›n›n fliddetli sald›r›lar› alt›nda 8 Mart 1951’de bafllayan ve tüm dikkatleri üzerine çeken bir yarg›lama sonunda Ethel ve Julius Rosenberg ölüme mahkûm edildi. Hâkim Kaufmann’›n gerekçeli karar› nefretin dilini, so¤uk savafl›n ve tam bir hukuksuzlu¤un dilini konufluyordu. Rosenbergler’in “suç”u için elle tutulur tek bir kan›t yoktu. Daha kas›tl›s› yap›lamayacak bir biçimde yürütülen bir yarg›lamada, hukuk ad›na karar verecek olan hâkim, Julius’u peflinen komünist olarak damgalay›p jüriyi k›flk›rtt›. Julius ve Ethel lehine sonuçlanan tüm sorgularda hâkim, yorumlar›yla so¤uk savafl›n siyasi-ideolojik de¤erlendirmesini geçerli k›ld›. Ortada Rosenbergler aleyhine, ABD’nin Sovyetler Birli¤i’nin atom bombas›n› gelifltirmesinin “suçlular›”n› ortaya sunma flartlanm›fll›¤› d›fl›nda hiçbir fley yoktu. Gerek savc›lar ve gerekse

11


hâkim Kaufmann ve daha sonraki davan›n tüm yeniden görülme giriflimlerindeki tüm di¤er hâkimler, Washington taraf›ndan yönlendirildi. 200.000’den fazla sayfay› kapsayan FBI dosyalar›, CIA notlar›, dava belgeleri ve kopyalar bu tavr› kan›tl›yordu. Aleyhte “esas kan›t”, güya bomban›n mekanizmas›n› gösteren çocuksu bir krokiydi. Amerikal› atom fizikçisi ve Nobel ödülü sahibi Prof. Urey bile ABD baflkan›na gönderdi¤i mektupta davan›n her türlü mant›¤a ve adalete ayk›r› olmas›n›n yan› s›ra, David Greenglass gibi bir kiflinin atom bombas›n›n fizi¤ini, kimyas›n› ve matemati¤ini herhangi bir kimseye kesinlikle veremeyecek durumda oldu¤unu söylüyordu. Rosenbergler 29 Mart’ta jüri taraf›ndan “suçlu” bulundu ve 5 Nisan’da hâkim Kaufmann taraf›ndan ölüme mahkûm edildi. Morton Sobell “suç orta¤›” olarak 30 y›l hapse mahkûm edildi. Aleyhte esas tan›k olan David Greenglass 15 y›la mahkûm oldu, erken tahliye edildi ve kendisine yeni bir kimlik verildi.(*) Casusluk faaliyetinde bulundu¤unu itiraf eden kar›s› Ruth hakk›nda dava bile aç›lmad›. Ony›llar sonra yay›nlanan belgeler her fleyin bafltan sona FBI ve devlet taraf›ndan planlanm›fl, kotar›lm›fl ve uygulanm›fl oldu¤unu kan›tl›yordu. 11 Nisan’da Ethel, idam edilinceye kadar bir daha terk etmeyece¤i Sing Sing cezaevinin idaml›klar kanad›na kondu. Daha sonra Julius da buraya getirildi. Her biri için 100 bin dolarl›k kefalet konuldu ama Rosenbergler bu paray› hiçbir zaman bulamad›lar. Bir anda “normal” yaflamlar›ndan kopar›l›p al›nan, zindana at›lan, yalan ve iftiralar a¤›yla karfl› karfl›ya kalan Ethel ve Julius, bu davada masumiyetlerini kan›tlamak için büyük bir güç gösterdiler. Sendika avukat› Emanuel “Manny” Bloch, bu konuda onlar›n dostu ve avukat› haline geldi. Sonraki birkaç y›lda tüm enerjisini ve çal›flmas›n› Rosenbergler’in savunmas›na ay›rd›. Julius ve Ethel, mahkûmiyetlerinden sonra da pes etmediler. Hukuku incelediler, yarg›lama usulü sorunlar›nda uzman haline geldiler ve avukatlar›yla birlikte sürekli yeni dava dilekçeleri haz›rlad›lar. Amerikan Yarg›tay›, davan›n yeniden incelenmesini tam befl kez reddetti. Yeni bir mahkeme daha yoktu ve daha yüksek hiçbir adli merci de karar› incelemiyordu. Çok say›da usûl hatas›n›n titiz bir flekilde kan›tlanm›fl olmas›na, onlar› aklayan yeni kan›tlar sunulmas›na ra¤men, Amerikan adaleti, devletin sad›k emireri olmaya devam etti. ‹dam hukuken dört kez ertelendi. Bu gaddar oyuna 18 Haziran’a ka-

12

dar devam edildi. ‹damdan bir gün önce, bir hâkimin idam›n ertelenmesi karar› üzerine yine bir ümit ›fl›¤› do¤du, fakat bu karar bir baflka mahkeme taraf›ndan derhal iptal edildi. fiantaj ve Direnifl Rosenbergler, sadece davan›n yeniden görülmesi için ellerinden geleni yapmakla u¤raflmad›lar. Tekrar tekrar, Amerikan adalet ve devlet temsilcilerinin bir pazarl›¤a yanaflma yönündeki bask› ve çabalar›na da direndiler. Özellikle Ethel, annesi Tessie Greenglass’in, ifade verip kendisini ve özellikle de kardeflini “kurtarmas›” yönündeki manevi flantajlar›na maruz kald›. Annesi FBI’›n plan›na uygun olarak Ethel’i hapishanede sadece iki kez ziyaret etti ama Ethel’in tavr›n› de¤ifltiremedi. Rosenbergler idamlar›ndan k›sa süre öncesine kadar tekrar tekrar flantajlara maruz kald›lar. ‹fade vermelerine karfl›l›k yaflamlar› ba¤›fllanacakt›. Teklif buydu. ‹damlar›ndan 11 gün önce hükümet ad›na bir arac› olan Mr. Bennett, Sing Sing hapishanesine geldi. Görüflme hapishane kurallar›n›n aksine hiçbir flahit olmadan yap›ld›. Rosenbergler flantaja boyun e¤mediler. Bu ziyaret hükümet taraf›ndan resmen yalanlanacak, fakat daha sonra yay›nlanan belgelerde kan›tlanacakt›. Ethel ve Julius, görüflme hakk›nda avukatlar›na flu bilgiyi vermifllerdi: “Bennett: ‘Hükümetle iflbirli¤i yapmaya haz›r olursan›z, elde af için bir gerekçe olurdu.’ Ethel ona flöyle yan›t verdi: ‘Elektrikli sandalyede idam edilme tehdidiyle ne sizin sayg›nl›¤›n›z› kurtaracak kadar gözümüzü korkutabilirsiniz, ne de biz yurttafllar olarak hakk›m›z olan adaleti talep etmek yerine çirkin, kirli bir pazarl›k yaparak gittikçe daha s›k uygulan›r hale gelen antidemokratik polis devleti yöntemlerine ortak oluruz. Bu Hitler Almanya’s›nda geçerli olabilir, ama özgürlük ülkesinde de¤il. Gerçekten büyük ve gerçekten onurlu bir ulusun görevi, haks›zl›¤› gidermektir, haks›zl›¤a u¤ram›fl olanlardan, istemeye istemeye hayatlar›n› ba¤›fllamak için haraç talep etmek de¤il.” Kendilerinden Washington’a bir telefon açarak özür dileyip af talep etmeleri karfl›l›¤›nda evlerine, 6 ve 10 yafl›ndaki çocuklar›na kavuflabilecekleri söylenmifl ancak Ethel “Ya suçsuzlu¤umuza inanan milyonlarca insan ne olacak?” diyerek bu teklifi reddetmiflti. Dayan›flma Rosenbergler’e karfl› davan›n ve karar›n Amerikan bas›n›ndaki yans›mas›, nerdeyse tek bir günün bile k›flk›rt›c› bir makale yay›n-

lanmadan geçmemesi fleklinde oldu. Tüm mizansenin amac› da zaten buydu. Amerikan kamuoyunu, halk›n› Sovyetler Birli¤i’ne karfl› k›flk›rtmak, ülkede anti-komünist program havas›n› kaynama noktas›na getirmek ve Kore savafl›n› komünizme karfl› intikam seferi olarak satmak, amaçlanan buydu ve Amerikan medyas›, gazeteleri ve radyo istasyonlar› bu ifle dört elle sar›ld›lar. Rosenbergler’e karfl› c›v›k, k›flk›rt›c› makaleler yay›nlamakta birbiriyle yar›flt›lar. Ethel ve Julius’un yorulmak bilmez avukat› Emanuel Bloch, gerçe¤in mutlaka yayg›nlaflt›r›lmas› gerekti¤i oldu¤u bilinciyle aray›fllara koyuldu. Sadece gerçe¤i, Julius ve Ethel’in ifadelerini, davan›n gözden geçirilmesine yönelik hukuki dilekçeleri basan gazeteleri arad›. A¤ustos 1951’de, 58 000 tirajl› sol bir gazete olan “National Guardian” konuyla ilgili olarak “Amerika’n›n Dreyfus Olay›” bafll›kl› ilk makaleyi yay›nlad›. Bu, kin ve iftira örtüsünü kald›ran ilk röportajd›. Tüm dünyada yank› bulan bir kampanyan›n bafllang›c›yd›. Kas›mda New York’ta, Rosenbergler’in bir komflusunun oturma odas›nda, “Rosenbergler’e Adalet için Ulusal Komite” oluflturuldu. Bu komitenin birçok kentte flubeleri oluflturuldu. Julius’un kardeflleri tüm güçlerini komiteleri gelifltirmeye verdiler. ‹lk büyük aç›k toplant› 12 Mart 1952’de New York’ta Pythian Temple’da yap›ld›. Gösterilen ilgi, dayan›flma, Julius ve Ethel için çok büyük bir öneme sahipti. Tüm mektuplar›nda, bu dayan›flman›n kendilerine yeniden yeniden cesaret toplamada ne denli yard›mc› oldu¤unu vurgulam›fllard›. Sosyalist devletler, komünist, devrimci ve ilerici dünya hareketi sesini yükseltti. Ethel ve Julius’u kurtarmak için dünya çap›nda bir protesto ve uluslararas› dayan›flma kufla¤› olufltu. “National Guardian”, Ethel ve Julius’un “Ölüm Evinden Mektuplar”›n› yay›nlamaya bafllad›. Beyaz Saray’a üç milyonu aflk›n telgraf ulaflt›. Thomas Mann’dan Albert Einstein’e, Jean Paul Sartre’dan Anna Seghers’e ilerici kültürün ve bilimin önde gelen kiflileri seslerini yükseltti. Fransa ve ‹talya, hatta Katolik kilisesinin bafl› papa bile, ABD hükümetine Rosenbergler’i affetme ça¤r›s› yapt›. ‹flte bugünlerde Hollanda’n›n Rotterdam kentinde genç bir Hollandal› anne, bayan Van Haaren, yeni do¤an k›z›na Ethel Julia ad›n› verdi. Ethel, bunu genç kad›n›n ve bebe¤inin resminin de yer ald›¤› bir gazete haberinden ö¤rendi. Mektubunda ona flöyle teflekkür ediyordu: “Bayan Van Haaren için,


Sing Sing’den Hollanda’ya! Binlerce mil uzakl›k, binlerce mil su, binlerce insan ay›r›yor bizi; akan kanlarla ve kölelikle, durmak bilmez çal›flma ve zahmetle dolu koca bir dünyan›n yar›s›. Yine de insan kalbinin aflamayaca¤› hiçbir uzakl›k, yeni yaflam›n sevinçli 盤l›¤›n›n yeniden cesaret ve yeniden umut veremeyece¤i hiçbir zorlu mücadele yok... Sevgili s›cak yürekli k›z kardeflim, fiziken benim çocu¤um olmasa da, ad›n› sevginin koydu¤u talihsizli¤imin bu çocu¤unu sizinle birlikte paylaflabilir miyim? O halde cesurca flark›n› söyle, güçlü Hollandal› k›zc›¤›m ve büyük Atlas Okyanusu’nun öbür yakas›nda, oradaki uyuyanlar› uyand›r. Cani deniz, tehlikelerle dolu dalgalar›n› her kumsala çarpt›r›yor.” Ethel, Bayan Van Haaren’in cevab›n› hiçbir zaman okuyamayacakt›. Çünkü cevap gelmeden önce katledilmiflti. Ethel ve Julius iki y›l ayn› cezaevinde, bir koridorla ayr›lm›fl hücrelerde kald›lar, birbirlerini haftada sadece bir kez iki saatli¤ine görebildiler. ‹ki ayr› demir kafes içinde, birbiriyle konuflabiliyorlard› fakat birbirine dokunmalar› yasaklanm›flt›. Sadece idamlar›ndan k›sa bir süre önce birbirlerine sar›labildiler. Birbirlerine duyduklar› derin ilgi, sevgi ve sayg›; cezaevi hücresinin yaln›zl›¤› ve mahkeme kararlar›n›n bir öyle, bir böyle flekillenmesi karfl›s›nda ve her an idam edilme perspektifiyle onlar›n tutunacak dal› oldu. Ethel ve Julius 19 Haziran 1953’te elektrikli sandalyede idam edildi. Ethel ve Julius komünist liderler de¤ildi; mücadele içerisinde s›nanm›fl ileri, deneyimli kadrolar ya da devrimciler de¤ildi. Ethel ve Julius, büyük insanl›k mücadelesinin s›ra neferleriydi. ‹nsanl›¤›n kurtuluflu davas›na e¤ilimli ve ba¤l›yd›lar. Mektuplar›nda kendilerinden s›k s›k “sade insanlar” diye bahsettiler. Onlar sade insanlard›, tarihi yapan sade insanlar. Onlar emperyalizmden ve onun kültüründen dünyalar kadar ilerideydi; çünkü, onlar düflüncelerini, insanl›¤› ve ideallerini savundular. Ethel ve Julius yaflam› seviyorlard›. Fakat özsayg›ya ve inançlar›na ba¤l›l›¤a daha da büyük de¤er biçtiler.❏ ---------(*) David Greenglass mahkemede yalan söyledi¤ini, Ethel ve Julius’un suçsuz oldu¤unu y›llar sonra itiraf etti. ----KAYNAKÇA: - The Murder of the Rosenbergs, Stanley Walkovsky - McCarthyism, Spartacus Educational

ÖLÜM EV‹NDEN MEKTUPLAR “Bar›fl, ekmek ve gül için savaflta; cellad›, sakin bir onurla, güvenle ve gelece¤e bakarak bekliyoruz. ‹nanc›m›z› yitirmeyece¤iz. Her zaman oldu¤u gibi.” (Avukata gönderilen son mektuptan) “...(kendimi) davam›zla ilgili hayallere kapt›rm›yorum, çünkü biliyorum ki ancak halk›n örgütlü bask›s› bizi kurtarabilir ve iki masum insan›n öldürülmesine yol açacak korkunç siyasi suçu a盤a ç›karabilir. Biz gerçekte herhangi bir suç ifllemedi¤imiz için, bu rezil komploya alet olmaya ve s›rf ülkemizdeki savafl isterisi t›rmand›r›l›p dünya bar›fl› perspektifleri kötülefltirilsin diye baflka masum ilerici insanlara karfl› yalanc› flahitlik yapmaya yanaflmayaca¤›z.” (Julius, Ölüm Evinden Mektuplar) “Sevgili kocac›¤›m, (...) bu alçakl›k ve rezalete duydu¤um hisleri herhangi bir flekilde dile getirmek zorunday›m. Güzel yurdum; bafl›n e¤ik, özgürlük günefli batt›, halk›n yas tutuyor! Faflizm tehlikesi dev gibi ve tehditkâr bir flekilde üstünde yükseliyor, toplama kamplar› flimdiden haz›rlan›yor! Ah, k›z ve erkek kardefllerim, alt›nda yaflamak zorunda kald›¤›n›z bu korkunç tehlikeyi kaç›n›z kavrayacak; kaç›n›z korkuyla hayk›racak: ‘Mahvolduk!’. Kaç›n›z birleflik öfkeyle ayaklan›p bu haks›zl›¤› telafi edeceksiniz.” (Ethel, Ölüm Evinden Mektuplar) “fiu konuda gayet aç›k olmal›y›z ki, biricik umudumuz halktad›r. Bizi tehdit eden idam karar›n›n ç›plak terörü bunda hiçbir fleyi de¤ifltirmez. Sadece halk, bu legal linç cinayetini engelleyebilir...” (Ethel, Ölüm Evinden Mektuplar) 13


melih cevdet anday

şiir

anı

Bir çift güvercin havalansa Yan›k yan›k koksa karanfil De¤il bu an›lacak fley de¤il Apans›z geliyor akl›ma

Rahat döfleklerin utanmas› bundan Öpüflürken bu dalg›nl›k bundan Tel örgünün deli¤inde buluflan Parmaklar›n›z geliyor akl›ma

Neredeyse gün do¤acakt› Herkes gibi kalkacakt›n›z Belki daha uykunuz da vard› Geceniz geliyor akl›ma

Nice aflklar arkadafll›klar gördüm Kahramanl›klar okudum tarihte Ça¤›m›za yak›flan vakur, sade Davran›fl›n›z geliyor akl›ma

Sevdi¤im çiçek adlar› gibi Sevdi¤im sokak adlar› gibi Bütün sevdiklerimin adlar› gibi Ad›n›z geliyor akl›ma

Bir çift güvercin havalansa Yan›k yan›k koksa karanfil De¤il unutulur fley de¤il Çaresiz geliyor akl›ma

Julius ve Ethel Rosenberg’in an›s›na yaz›lm›flt›r.

14


sinan gümüfl

güncel

dreyfus, zola ve gerçe¤in yürüyüflü

Y›l 1884... Fransa... Almanya’yla yapt›klar› savafltan dolay› büyük kay›plar veren, içte de derin çalkant›lar yaflayan Fransa... Baflar›s›zl›¤›n nedeni olarak gösterilecek küçücük bir olay, bir kifli, bir günah keçisi arayan Fransa Devleti... Ve imdada yetiflen, Frans›z Haber Alma Servisi’ne geldi¤i iddia edilen imzas›z bir mektup... Bu mektuba göre, Fransa genelkurmay›nda görevli bir su-

bay, Almanlara çok gizli askeri bilgiler vermektedir. Mektupta ayr›ca bir adet 'çizelge' gönderilmifltir. Bu çizelge, ordudaki iflbirlikçi bir subay taraf›ndan Almanlar'a verilmek üzere haz›rlanm›flt›r. Ve içinde kimi askeri birliklerin durumu ile ilgili bilgiler vard›r. Yani, ifllenen suçun kan›t›... Nereden geldi¤i, kimin haz›rlad›¤› belli olmayan bu belge; Frans›z ordusu taraf›ndan kurtar›c› olarak görülür. Böylece baflar›s›zl›k aç›klan›labilecektir. Bunun kan›t› eldedir art›k ama bir de suçlu gerekmektedir. Bunu yazan kifliye ihtiyaç vard›r. Uzun 'araflt›rmalar' sonucu, bu suçun mal edilece¤i kifli bulunur. Bu kifli ordu içinde bir subayd›r. Genelkurmayda stajyerlik yapmaktad›r. Üstelik bir Yahudidir. Böylece olay, bir kifli ile aç›klanan sönük bir olay olmaktan ç›kar›lacak; ›rkç›, floven bir dalga yarat›larak tüm Yahudiler hedef tahtas›na oturtulacakt›r. Bir yandan da var olan Yahudi düflmanl›¤› iyice bilenecek, tüm tepkiler onlara yönelecektir. Ordu da bu sayede iflin içinden s›yr›lm›fl olacakt›r. Bu muhte-

flem 'buluflla' suçlu aç›klan›r: Yüzbafl› Dreyfus. Bu belgeleri o haz›rlam›fl, Almanlar’a o satm›flt›r. El yaz›s› ona aittir. Dreyfus ne oldu¤unu anlamadan, yaka paça gözalt›na al›n›r. Elde baflka kan›t yoktur. Tek kan›t, onun yazd›¤› iddia edilen bu belgedir. Bu yüzden suçun da 'itiraf ettirilmesi' gerekmektedir. Çok a¤›r koflullarda sorguya çekilir. Ama Dreyfus, ilk andan itibaren suçsuz oldu¤unu söyler, ifllemedi¤i bir suçu üstlenmeyi kabul etmez. Onun bu tavr› bir fley de¤ifltirmez. Ç›kar›ld›¤› askeri mahkeme taraf›ndan vatan haini ilan edilir ve tutuklan›r. fiimdi s›ra medyadad›r. Gazeteler, çarflaf çarflaf vatan haini Dreyfus'u yazmakta, ona karfl› halkta nefret duygular› uyand›rmaktad›r. Dreyfus'la birlikte Yahudi düflman› kampanyalar da bafllar. Bir yandan hükümetin ve ordunun aç›klamalar› bir yandan gazete yazarlar› hepsi ama hepsi oluflan bu nefreti körüklemektedir. Sa¤c›s›ndan solcusuna herkes Dreyfus'a lanet ya¤d›rmaktad›r. Dreyfus'un ailesi, onurlar›n› kurtarmak için bir hukuk mücadelesi bafllat›r. Bu yaz›n›n onun elyaz›s› olmad›¤›n›, ortada baflka da bir kan›t›n da bulunmad›¤›n› ›srarla yineleyip aç›klamalarda bulunurlar. Ama sesleri çok c›l›z kal›r. Hatta kardefli, "Nas›l olur da böyle bir insan› savunursun." denilerek hedef tahtas›na oturtulur. Onun suçsuz oldu¤una inananlar sadece ailesi de¤ildir. Haber Alma Servisinde çal›flan bir yetkili ve onun suçsuz oldu¤unu gösteren belgeleri bir flekilde ele geçiren meclis baflkan›; Dreyfus'un suçsuz oldu¤unu bilmekte ve büyük bir azap çekmektedir. Ama verdikleri u¤rafllar da, onlar› koltuklar›ndan etmek-

15


ten baflka bir sonuç vermez. Dreyfus karfl›t› dalga öyle büyüktür ki; karfl›s›na kim ç›karsa ç›ks›n, ezip geçmektedir. ‹flte tam da böyle bir dönemde, bir kifli gerçekleri ö¤renir ve her fley tersine dönmeye bafllar: Frans›z ve dünya edebiyat›n›n en büyüklerinden, yazd›¤› romanlarla büyük etkiler yaratan, Emile Zola. O, dava hakk›ndaki gerçekleri ö¤rendi¤i andan itibaren büyük bir üzüntüye kap›l›r. Suçsuz olan bir kifli hapishaneye at›lm›fl, vatan haini ilan edilmifl, onuru ayaklar alt›na al›nm›flt›r. Ve Dreyfus'a bu suçlamay› yapanlar, hakk›nda komplo haz›rlayanlar; d›flar›da özgürce dolaflmaktad›r. Emile Zola bu durumu sindiremez. Ülkedeki adalet kavram›n›n çok tehlikeli bir noktada oldu¤unu fark eder. Dreyfus olay›n›n tüm gerçekli¤iyle ortaya ç›kmas›n›n hayati bir mesele oldu¤unu düflünür. Ve bu düflüncelerle, gelecek tüm tepkileri göze alarak; yaln›z kalmak, linç edilmek pahas›na da olsa savafla bafllar. Kalemini Dreyfus'un özgürlü¤ü için kullanacakt›r art›k. Ve uzun y›llar sürecek olan bir mücadeleye at›l›r. Önce, yazar› oldu¤u gazetede 'Gerçek Yürüyor' isimli bir yaz› yay›nlar. Bu yaz›da Dreyfus olay›n›n er ya da geç ayd›nlanaca¤›n›, gerçe¤in sonsuza kadar

16

gizlenemeyece¤ini belirtir ve bu konuda genel bir bilgilendirmede bulunur. Yazd›¤› bu yaz›n›n etkileri büyük olmufltur. Yaz›n›n yay›nland›¤› gazete daha sonra bir yaz› daha yay›nlar ama ileriki zamanlarda ald›¤› tepkiler üzerine bir daha bu konudaki yaz›lar›n› yay›nlamayaca¤›n› bildirir. Zola bu kez yaz›lar›n›, haz›rlad›¤› broflürlerle yay›nlamaya devam eder. Broflür olarak yay›nlanan “Gençli¤e Mektup” ve “Fransa'ya Mektup” bafll›kl› yaz›lar›nda halk›n adalet kavram›n›n nas›l yitip gitti¤ini, nas›l yanl›fl yönlendirildiklerini, çok büyük bir suça nas›l ortak olduklar›n› çok sert ve net bir dille anlat›r. Yine “Cumhurbaflkan›'na Aç›k Mektup” isimli yaz›s›nda, cumhurbaflkan›n›n var olan hukuksuzlu¤a son vermesi, adaleti savunmas› gerekti¤ini belirtir. Yaz›lar›n›n etkisi o denli büyük olur ki, ülkede Dreyfus'u savunanlar ve karfl›s›nda olanlar fleklinde iki cephe oluflur. Yaz›lar› kovuflturmalara u¤rar. Soruflturmalar aç›l›r. Millet meclisi kararlar›yla hakk›nda davalar aç›l›r. Tehditler al›r, linç edilmek istenir. Ama o tüm bunlara ra¤men ayd›n tavr›n› sürdürür. Oldukça rahat bir yaflam› vard›r, ekonomik sorunlar› yoktur; istese bu olaya hiç de¤inmeden, gözünü kula¤›n› kapatarak yaflayabilir ama o hakl› oldu¤u dava u¤runa tüm bunlardan vazgeçmeyi göze alm›flt›r. Yaz›lar›n› inatla sürdürür. Gerçek suçlular›n isimlerini aç›klar. Mahkemelerin adaletsizli¤ini, hükümetin ve ordunun sözünden ç›kmayan zavall›l›¤›n› anlat›r. Gerçek adaletin onlar›n çok uza¤›nda oldu¤unu belirtir. El yaz›s›n›n onun oldu¤unu belirten bilirkiflileri sahtecilikle, emir kulu olmakla suçlar. Gerçekleri tüm yanlar›yla

ortaya koydu¤u halde; ordu, Dreyfus'un suçsuz oldu¤unu kabul etmez. Onlar aç›s›ndan da durum varl›k yokluk meselesi olmufltur çünkü. Bir aflamadan sonra ordu, ellerinde çok daha sa¤lam baflka bir belge oldu¤unu, ama bunu güvenlik gerekçesiyle aç›klayamayacaklar›n›' söyler. Böyle bir belge hiçbir zaman aç›klanmam›flt›r. Zola bu belgenin de uydurmacadan ibaret oldu¤unu, durumun kurtar›lmaya çal›fl›ld›¤›n› ifade eder. Bu konuyla ilgilenen savafl konseyi, bilirkifliler, genelkurmay, adalet bakan›, baflbakan, hepsi Zola'n›n hedefindedir. Zola, bu kiflileri isim vererek suçlamaktad›r. Niyeti, kendisine de dava aç›lmas›n› sa¤lamakt›r. Ve aç›lan davada da Dreyfus olay›n› savunmaya devam eder. Hakk›nda bir sene tutuklama karar› verilir ama O teslim olmaz. Londra'ya geçip bir sene orada yaflar. Daha sonra yaflanan kimi geliflmeler Zola'y› hakl› ç›karacakt›r. Bu çizelgeyi kendisinin haz›rlad›¤›n› itiraf eden bir subay daha sonra intihar eder. Davas›n›n yeniden gözden geçirilece¤ini ö¤renen Zola ülkesine geri döner. Ve yeniden uzun y›llar sürecek olan hukuk mücadelesi bafllar. Zola'n›n gerçe¤e, adalete olan bu tutkusu; sonuç getirmifltir. Ülkede kaybolmufl olan bu duyguyu yeniden ortaya ç›karan Zola, Dreyfus'un da suçsuzlu¤unun kabul edilmesini sa¤lam›flt›r. Dreyfus davas›nda, Dreyfus'un kendi masumiyetini savunmas›ndan çok Emile Zola'n›n hayat› pahas›na sürdürdü¤ü mücadelesi öne ç›km›flt›r. Emile Zola; adalete olan inanc›yla, ayd›n tavr›yla, inatla, tüm bask›lara ra¤men mücadelesini sürdürmüfltür. O'nun deyimiyle, 'gerçek yürüyüflünü sürdürmüfltür'.❏




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.