B03 1

Page 1

A y

I

k

s o s y a

s

k u

t

t

u

r

dergisi

OMER I.A(:iNER

Devrim olarak sosyalizm: Bir bilarn;:o ve imkanlar AHMET iNSEL

C:in'de askeri darbe ve komiinist rejimlerin

me~ruiyet

bunahm1

HUA LiNSHAN

Barbar bir kiiltiiriin etkisi TANER AK(:AM

Marksist devrim teorisi ve sosyalizm HALiL BERKTAY oturmam1~hg1

Sol'da siyaset sanatmm yerli yerine SiRiN TEKELi

'80'lerde Tiirkiye'de kadmlann

kurtulu~u

hareketinin

geli~mesi

TANIL BORA

Yerel yonetim, sosyal demokrasi ve sosyalistler

SUKRU AKSU Hekim hareketi Eyhil 1988-Haziran 1989 GE~EN

AYIN

BiRiKiMi

"Sosyalist" ulkelerde ne!er oluyor? S0YLE$i MlJRAT KARAYAL(:IN

KiTAP

ELE$TiRiSi

MURAT BELGE

iyi bir "ai!e fotografi" SEMiH AYTA(:LAR

Gun!uk hayat krizinin RESiMLi

ta~1d1g1

devrimci potansiyel

GAYRIRESMi

TARiH

Atatilrk'e gore spor DEGiNMELER

SHP'de "demokrasi" • Irak Kurtleri ve Bu!garistan TUrk!eri • i~(i Kuru!tay1 ODTU'de ogrenci hareketi • Sosya! Bilimler Kongresi • irfan Yavru'nun yaztsi uzerine

TEMMUZ 1989

3

3000Tl



. . .••• ..~.;;•.•,tJIJ . •. 11·•.

~- · .


Birikim Yaymc1hk Ltd ~irketi adma sahibi: Yaz1i~leri

Miidiin1:

Gorse! Tasanm: Gorse! Diizenleme ve Bilgisayar Uygulama: Yap1m: Bask1: Dagium:

Murat Beige Abdullah Onay Omit K1van( Hllsnll Abbas

Perka A.$. $efik Matbaas1 Hurriyet Holding A.$.

Abo n e olmak i9in, a~Q1da belirtilen abone be路 delini, Blrlkim Limited $1rketl'nin Pamukbank TUrbe $ubesi 210233 No'lu hesab1路 ria yatirmamz ve banka dekontu fotokopisini, Birikim Yayiniari, Ku9ukayasofyaCaddesl, No:17-19/A, Sultanahmet 34400 istanbul adresine gondermeniz yeterlidi r. Ad1niz1, adresinizi, postakodunu路 zu ve abone i~iem i nizin hangi say1dan ba~iayacaQ1rn lutfen biidirini~ . Abone bedelleri: Yurti9i : Ayrupa, OrtadoQu: Amerika Avustralya:

8

36.000 TL. 25$ 30 $ 30$

Birikim Yayrnlart Ku9ukayasotya Cad. No.17-19/A Sultanah路 met 34400 istanbul Tel. 51217 34


."

G

E

E

N

Haziran a)'I boyu!\ca. dis dunyada olanlar, basmda ve hatta ¡ TV'de on plana cikarak ic politikada olup bitenleri golgede biraku. "Dis dunyada olanlar" derken, ozellikle Bulgaristan'dan Turkiye'ye devam eden zorunlu goc, bizi cok yakmdan ilgilendirmekteydi ve k1sa sure icinde bir "ic politika" ola)'I haline geldi. Ote yandan, Haziran a)'lntn biitiin diinya)'I ilgilendiren belli bash uluslararas1 sorunlannm hemen hemen hepsi de "sosyalist" iilkelerle baglanuhyd1. <;:in'deki kanh ki)'lm, Sovyetler Birligi'nde oradan oraya sicrayan kanh etnik causmalar, Polonya'daki secimde Komunist Parti'nin halk goziinde ne kadar "popiiler" oldugunu gozler Onune seren secimler, Macaristan'da Nagy'nin itibanmn iadesi ve cok-partili yapiya gecis hazirhklan onemli ve bir hayli de carpici, sarsic1 olaylardi. Bu ka<lar ov plana c1kmamakla birlikte, Yugoslavya'da bitmeyen huzursuzluk (gene ulusal gerginliklerle icice), Romanya ile Macaristan arasmda, etnik azmhklarla ilgili gerilim, <;:in'deki kanh basurma harekauna kars1 baz1 Komiinist iilkelerin benimsedigi resmi tavirlar da sozkonusu ulke-

A

y

N

B

lerle ilgili ilginc gelismeleri (ya da geli$memeleri) gosteriyordu. Yakin zamanda <;:in'le resmen savasmi$ olan Vietnam, demokrasi icin eylem yapan ogrencileri katleden- <;:in yonetimini destekledi. Demokratik Almanya ayni seyi, "kars1-devrim"in bastmldigi degerlendirmesiyle tekrar etti. <;:in'i ziyaret eden ve geleneksel <;:in-Sovyet cansmasmi yumusatmaya yonelik ad1m atan Gorbacov, ziyareti sirasmda, "Bizirn Gorbacov'umuz yok" diyen <;:inli ogrencilerden elbette haberdard1; ama o da yonetime karsi soz soylemekten olabildigince kacmd1. Bircok olayda "sosyalist enternasyonalizm ruhu"nu en fazla ayakta tutan toplumlardan biri izlenimini veren Kuba da, <;:in ola)'lnda, entemasyonalizmini, binlerce protestocuyu oldiiren yonetimden yana dillendirdi. Biitiin bunlar, "reel-politik" gerekleriyle ac1klanabilir, aciklayanlar olacaktir. Zaten asil sorun da buradadir. Sosyalizm acismdan, "reel"le boylesine icli dish olmak, ha)'lrh sonuclar getirqiiyor. Bu, ustiinde uzun uzun durulmasi gereken bir nokta. Boyle olaylan sosyalizmin "gercekci" olmasi gerekcesiyle ac1klayanlar, genellikle, belirli bir

R

K

M

evrede olan "kotiiluklerin" kacimlmazhgim, proletarya ve emekci kitlelerin uzun-vadeli "iyiligi" manugina gore apklarlar. Ancak giinumiizde bu "uzun-vadeli tyilik" sozuniin de fazla iler tutar bir yam kalm1yor. <;:unkii muhalefet eden ve buna karsihk bazan oldiiriilenler arasmda azimsanmayacak sa)'lda emekci var. Bunlar. hala aldanan, aldaulan bireyler mi? Oyleyse, sozkonusu Komiinist rejimler, yillar surmus iktidarlan boyunca, aldaulmayacak bir kitle olusturmayt nicin basaramadilar? Bunca yildir bari hie degilse bunu basarsalardi. "Aldanma" s0zkonusu degilse, o zaman ne oldugu zaten ac1kca ortada. Bu "uzun-vadeli iyilik" bunca yild1r gerceklesemiyorsa, kendilerini o iyiligin ne oldugunu bilme tekeline sahip sayanlann, yapip ettiklerini yeniden gozden gecirmeleri zamam gelmis olrnahd1r. Ancak bu diinyada son zamanlarda olanlann boyutlan adamakilh buyiidii. Ne yazik ki insan zihninde nicelik: haketrnedigi bir oneme 'sahip. Birkac kisinin idam1m veya hapsedilmesini birtakim "gercekci" gerekcelerle aciklamak gorece kolay. olabiliyordu (bu da "gercekligin" bir parca-

T ~-.,

•

5


s1yd1). Arna Halk Ordusu halktan binlerce ki$iyi oldunince bunu ar;1klamak o kadar kolay olmuyor; "kar$1-devrim"in bastmlmas1ysa bu, devrimden kirk yil sonra ancak binlerce insam oldurmekle ezilen bir "ka~l ­ devrim", bu potansiyeli nereden buluyor? "VAROLAN SOSYALiZMiN <;:6K0~0"

,

6

Bu olaylar r;ag1mizda dtinyanm bir kism1m belirledi; oyle anla$lhyor ki belirlemeye devam edecek. "Bu ya.Z1da sosyalist dunyadaki bu olaylara geni$ ar;1klamalar yapmamiz mumktin degil ; ama nas1l olsa her an bunlan dti$flnmek, daha ozgul incelemelerle durumu anlamaya ve. degi$tirmeye r;ah$mam1z, kar;1mlmaz bir $ey. Bir genelleme yaparak, btittin bunlann, sosyalist dtinyada "proletarya diktatorhigu" olarak kabul edilmi$ bir yonetim bir;iminin r;Okfl$flyle baglanuh olaylar oldugunu soyleyebiliriz. Bu yone· .timlerin teoride tammlanan "proletarya diktatorltigu" kavramma ne kadar uydugu ayn bir inceleme ve tarl1$ma konusu. Suphesiz, bunun da otesinde, gerr;eklikte suistimal edilen "teorik" proletarya diktatorltigtintin de aynca tam$1lmas1 gerekiyor. Btittin bu tam$malar, Marksist sosyalizm teorisi ve pratigi ir;inde yeni farkh taVIr ah$lara da yol ar;acakur (nitekim $imdiden bunun btiytik olr;tide gerr;ekle$tigi de sOylenebilir). Bu olaylann (insanlann moral ve duygusal yapilanndaki etkileri nas1l olursa olsun) aslmda beklenmedik bir tarafi yoktur. Yukanda ba$ka bir vesileyle deginildigi gibi "vehamet" Oncelikle niceliksel denebilecek bir btiyl1me gOstermektedir. Tepkiler, ba$kald1rmalar da, bunlan denetleme r;abalan da daha ~iddetli olmaktad1r. Arna "proletarya diktatorltigti" altmda ytirumekte olan "gerr;eklikte -varolan- sosya-

lizm"in bu a$amaya gelmesi kar;1mlmazd1. i$in gtizel bir yam, butun bunlan Marksist teorinin genel ilkeleri, tarihf madded yakla$IID r;err;evesinde gormek (belki en r;ok da bu r;err;evede gofl\.lek) mtimktindti. Sm1f mticadelesi, r;eli~kiler, bask1c1 yonetimlerin gene! ozellikleri vb. kavramlar, yalmz "dti~man" olan kapitalizme degil, varolan-sosyalizme de uygulanabilseydi, bu dtinya i<;in boyle bir gelecegin hazirlanmakta oldugu gorulebilirdi. Dtinyamn r;e~itli yerlerinde bunu haber · veren, ciddi bir ~ekilde uyaranlar da olmu~tu . Varolan.-sosyalizmin ba$hca ozelligi, kurdugu .rejimle sm1f r;eli~kilerini <;6zmii$, gidermi$ olmas1 degil, kapitalist tilkelerdekinden farkh bir yontem ve sistemle bir tiir totaliter yonetim olu$turmu~ ve r;eli~kilerin su yuziine r;1kmasm1 ertelemeyi ba~rm1~ olmas1yd1. Aslmda "su ytiztine" r;1km1~ yeterince olgu vard1, ama rejim bunlann politik sorunlar olarak toplumun gfmdemine gelmesini, r;atl$malara yol ar;masmI onliiyordu (diipediiz "totaliter" dedigimiz yontemlerle). Bu noktadaki gorece rahathgm (oteden beri duydugumuz gibi sosyalist tilkelerde kapitalist ulkelerde olan z1puhklar, disiplinsizlikler gortilmez vb.) bedeli, toplumda totalle$en ataletti. inan<;s1z, sinikle~mi~, inisiyatifsizle~mi$

yigmlar, dokundugunu donduran bir biirokrasi ve biirokratik zihniyet, sonunda deh$et verici bir etkisizle$meye yol ar;1yordu. Oldugu gibi ya$amaya devam edebilmek ir;in felcin yaygmla~­ mas1 zorunluydu. Aynca bu dahi, ertelenen r;eli$kilerin bir noktada gene de buyiik bir infilaka yol ar;mayacagm1 garantilemiyordu. Bu da olabilirdi. Arna olay boyle seyretmedi. Gorbar;ov, ataleti gidermek ir;in bir $eylenn degi~­ mesi gerektigine inanm1~ bir kesimin uygulayic1s1 olarak yonetime

geldi. "Degi$im" sozii, biitiin eksikliklerine ragmen, o zamana kadar gortilmemi~ bir ii;tenlikle telaffuz edilince, Sovyetler'de oldugu gibi ba~ka sosyalist tilkelerde de yankilanmaya ba$lad1 (r;tinkti bugtintin dtinyasmda insanlar, ba~ka yerlerde olanlan r;ok daha yakindan izleyebiliyordu). Degi~im, reform vb. bunlann zorunlugunu benimsemi$ btittin sosyalist tilkelerde yukaridan 3$3giya uygulamyor. Hepimizin, hir; degilse teoride kabul ettigi bir ilkeye gore, sosyalizmin kurulmas1 (ve gereginde reformlar yap1lmas1) ir;in "a~ag1dan yukanya" bir inisiyatif de r;ok onemli ve deg~rlidir. "Varolansosyalizm"in egemen oldugu toplumlarda ~ag1dan yukanya yans1yan egilimlere, en azmdan bildigimiz r;e~itli metinlere ve onlarda yaz1h ilkelere gore, "sosyalistr;e" demekte dogrusu btiyl1k giir;liiklerle ka~1 kar~1yayiz . Eski dtinyanm "geri" diye niteledigimiz btittin ·ideolojileri, flTSat buldukr;a ve bulduklan oranda, miimkiinse eylemlerini de yaratarak, sahneye firhyorlar. "Varolan-sosyalizm"le ya~am1$ bu toplumlarda, btirun bu muhalefetler arasmda, bir tek a~ag1dan yukanya saghkl1 sosyalist bir muhalefetin agirhgm1 koyam1yor olmas1, nesnel oldugu kadar ac1 bir durum (belki baz1 istisnalar da vard1r, ama galiba en ~iddetli bir;imde basunlan muhalif hareketler, sosyalizm kavramma en yakm olanlar). Evet, Gorbar;ov tarihe gore hµ:h davranmaya r;ah~n : patlamadan once degi~imi ba$latmak istedi. Boylece, aslmda dab.a da kotti olabilecek bir ak1beti onlemi$ olmas1 muhtemeldir. Arna bu ba~layan stirecin de sanc1s1z, geri donii~sliz, siitliman bir "reformlar" r;izgisi olamayacag1 yeterince ar;1k. Yunan mitolojisi ikibin yil once Pandora'nm Kutusu efsanesini icat etmi~ Birikim. 3 / TEMMUZ 1989


olmasayd1, bunu 21. yuzy1lm e$iginde biz sosyalistlerin icat etmesi gerekecekti. "BEN KOMUNiSTiM" DiYEBiLMEK. ..

Bunlar bilinmeyen ve beklenmeyen olaylar degildi, diyoruz. Arna beklenen bir olaym olmas1 -hasta sevdigimizin olmesi gibi- bunun c;ok yogun baz1 duygulara yol ac;mamas1 demek degildir. Degindigimiz olaylar -Bulgaristan'daki, <;:in'deki, Ozbekistan'daki vb.zaten yeterince ac1, dunyamn neresinde olursa olsun insanm ic;ini derinden burkan $eyler. Bunlann aynca sosyalist iilkelerde onaya c;1kmas1 da hie; degilse bazdanm1za ek bir uzuntu ya$aUyor olsa gerektir. 1989 ydmm Haziran aymda, son birikimlerin duygusal agirhg1yla, "Ben Komunistim" demenin ne anlama geldigini d11$11niiyor insan. "inatc;1yim'', "dunyadan habersizim", "insan haklanna hie; sayg1 duymayan bir despotum" demek istemeden soylenebilecek mi bu soz. Eskiden bir insan "Ben Komunistim" dediginde, bu sozunden yukandakilere benzer anlamlar c;1kabilecegi akhna gelmezdi. Birc;ok insanm buna tepki duyabilecegini o zaman da bilirdik. Arna bunu soyledigimizde kendim.i zden, kendi iyi niyetimizden, hakhhg1m1zdan $11phe duymadan, tam tersine, k1vanc;la soylerdik. $imdi ise, ic;imizde en dogmatik olan da dahil, "...ama $U t\irl\is\inden degil" diye bir niteleme eklemek geregini duyuyoruz, ka~1m1zdaki ki$inin bizi ciddiye almasm1 istiyorsak. Oysa eskiden de bu tarih o kadar temiz degildi, olaym yalmz bu yanma bakacak olursak. <;:ogumuz, Marksizmi benimsedigimiz ydlarda, bizden once ya$anm1$ baz1 c;ok tats1z olaylan i$itmi$tik, ama inanc1m1za toz kondurmak istemedigimiz ic;in, bunlan c;ok fazla merak etmemi$, enine

boyuna incelemekten bir yolunu bulup kac;mml$1)k. Gene Kron~tat ve benzerleri vard1, C::EKA tarihi vard1, kamplar vard1. Tiirkiye'de '60 sonrasmm sosyalist ku~aklan kendilerini <;:ekoslovakya gibi olaylarla yiizyuze bufdular. Arna bunlar da, "Ben Ko~\mistim " sozune, bugunun aruk neredeyse bir varolu$sal ahlak sorunu haline gelen y\ikunu yuklemiyordu. <;:unkii hala umudumuz vard1. "ileri kapitalist ulkeler"den bekledigimizi bulamad1g1m1zda bu umut Oc;uncu Dunyaya kay1yordu. Kendini ya$atacak bir tutamak buluyordu. l 980'lerin sonunda bu umut kalmad1 diyemeyiz. A.ncak $U anlamda, "sosyalizm" kavrammdan c;1karsad1g1m1z niteliklerin "varolan-sosyalist" kamptaki ulkelerde gerc;ekle$mesini beklemek anlammda, bu umut aruk bitmi$tir. Bu ulkelerin bugiinku rejimlerinin toplumlanm oyle bir gelecege goturmeyecegi anla$dd1. Rejimlerin, muhafazakar yonetimler elinde statukoyu surdiirme c;abalan (ya da politik demokrasiyi yasaklayarak ekonomik reformla duze c;1kma umutlan) bo$una olacakur. Buralarda daha olumlu geli$melere yol ac;acak c;ozumler bulunabilecekse, bu ancak daha cesur, daha topyekiln auhmlarla gerc;ekle~ebilir.

l 980'lerin sonuna geldigimizde, diinyanm bu yanmda belirginle$mi$, kesinle~mi~ olgu, bu olgu gibi goninuyor. "VAROLMAYAN" SOSYALiST ALTERNATiF

"Varolan-sosyalizm"in c;okuntusu, ister istemez butun sosyalizme yans1yacakt1r; ~imdiye kadar da zaten yeterince yans1m1~ur: En iyimser sosyalist de bu y\ikle hesapla~ma zorunlugunu omuzlamak durumundad1r. Butun bu c;erc;eve, kapitalist dunyada -

y11Iardir "can c;eki$tigini" soyledigimiz o di.inyada- $iiphesiz onemli bir ferahlama da yaratacaktir. Gelgelelim, insanlann sosyalist olma karanm vermelerine yo! ac;an gerc;ekliktir kapitalizm. Ve kapitalizm, insanlann ona kar~ 1 c;1kma ve onu a$ma istegini duymalanna, karanm vermelerine yo! ac;an ozelliklerini hala da ta$1yor. "Varolan-sosyalizm", hele bugi.inlere geldikten sonra, ozellikle de ileri kapitalist iilkeler ka~1smda yeterli bir altematif olamad1. Arna bu, kapitalizme kar$I bir altematif olmasma gerek olmad1g1 anlamma gelmiyor. <;:unkii kapitalizm de insan e$itligini, insan ozgiirlugi.inii saglamaya yetmedigi gibi, aslmda buna engel oluyor (kendi mant1g1 ve iis!Obu ic;inde). inamyoruz ki bu altematif, $imdiye kadar sosyalizm ic;inde dile gelmi$ ilkelerle, ozlemlerle, onlann "varolan-sosyalizm" deneyi ele$tirisi ile biiti.inle~mesi sonucunda formiillenebilir. <;:unkii "varolan-sosyalizm" bir ba$ans1zhk noktasma geldiyse, bunim nedeni kapitalizmden farkhla$mas1 degil, kapitalizme c;ok fazla benzemesidir. Bunun ic;in, kapitalizme kar$I da, "varolan-sosyalizm"e kar$I da, halen "varolmayan" bir sosyalist altematif vardu veya daha dog-. rusu, olu~turulabilir. "Varolan-sosyalizm"in Bulgaristan c;erc;evesinde sahneye koydugu facia dogal olarak Ti.irkiye'nin de ic; sorunu haline geldi. Bulgaristan'm Turk ve Miisluman niifusuna uygulad1g1 muameleyi hakh gosterecek herhangi bir nokta goremiyoruz. $imdiye kadar, bilinen umutlarla Bulgaristan'm sosyalist rejimini hie; itiraz etmeden benimsemi$ Bulgaristanh bir Turk Komunist de (b6yle birileri varsa), bu uygulamadan sonra herhalde sessiz kalamaz. Aym ~ey, Turk olmas1 gerekmiyor, herhalde her

7


Komfmist i<;:in de ge<;:erli. Gelgelelim, olaya Tiirkiye'den bak1ld1gmda, dii$fmiilmesi gereken ba$ka $eyler de var. Bulgaristan, Turk azmhga, belirli bir tarihe kadar Tiirkiye'ye gitmeyi secme hakk1m vermi$ti. Ancak bundan sonra bunlarla ilgili bir miidahale Bulgaristan'm i<;:i$lerine miidahale sayilacaku. Elbette ki bOyle bir anla$ma Bulgaristan'a bugiin yapuklanm yapma hakk1m vermiyor. Yalmz, Tiirkiye'de de azmhklar sorunu bir uluslararas1 antla$ma ile, Lausanne Antla$mas1'yla diizenlenmi~tir (bu kentin adm1 tarihimize i<;:selle$tirerek "Lozan" diye yazmam1z da bize Antla$ma hukiimlerini bu kadar "kendimize gore" yorumlama hakk1 vermiyor). Bu demek ki, Bulgaristan'la anla$ma orada ya$ayan Tiirklerin buharla$1p yok olmalan sonucunu vermedigi gibi, Lausanne'daki anla$ma da Turkiye'de ya$ayan azmhklan buharla$Urmad1. Onlii Frans1z ansiklopedisi Larousse Tiirkce'ye MeydanLarousse ad1yla ~evrildi . Burada "Kunce" maddesinde "HintAvrupa di! Obeginden" yaz1yor; "Kunler" maddesinde ise "On Asya'da ya$ayan bir Turk as1lh kavim" diyor. SORUN "iNSAN HAKL\RI"DIR

8

Turkiye kendi tarihiyle, kendi bugflnkii yap1s1yla gercek<;:i bir tutumla yflzle?mekten kacmarak, Bulgaristan'1 ele$tirdiginde, hele hele butun dunyayi Bulgar yonetimini kmamaya cag1rd1gmda, inandmc1 olamaz. <::unku dunya ac1smdan sorun "Turk haklan" degildir; "insan haklan"d1r. Bu aslmda Turkiye icin de boyle olmahd1r. Belirli bir tutum, yukandan a$ag1ya, sflrekli pompalamyor. Kokleri daha eskilere de uzanmakla birlikte, 12 Eyliil'un tipik bir urunudur bu tutum. 6zetle, "bizim

(aslmda yapmad1g1m1z) bir haks1zhgim1z olsa dunya ayaga kalkar; ama Turklere haks1zhk yap1hnca kimsenin sesi pkmaz" ?eklinde dile getirilen bir g6rii$tiir bu. Ve pek cok yanh? icermektedir. Dt$ dunyayi yeterince izleyemeyen halk1 kasten kand1rmak gibi bir izlenim de bITakmaktadIT. Demokratik dunyada, Turkiye'de Kunlerle ilgili uygulamayi protesto edenler, son Bulgaristan uygulamalanm da protesto etmektedir. Boyle bir ?ey oldu mu, ba?ta TV, Bulgaristan'm kmand1gm1 (IPI tarafi.ndan, Amnesty tarafmdan vb.) duyurmakta, ama "Turk'un Turk'ten ba$ka dostu yok" tekerlemesi israrla surdiirulmektedir. TO.rkiye tarihinde, ustelik de hemen hemen her zaman "etkili ve yetkili" yoneticilerin onayak oldugu cirkin olaylar olmu?tur. Talat Pa?a'mn, Bleda'nm vb. amlannda "Ermeni tehciri" yaz1hdu (bu kitaplar sat1labiliyor, ama konu son on yil i<;:inde tam bir tabu haline getirildi); "Varhk Vergisi" ya da "6-7 Eyliil" olaylan vard1r. Kiinler konusundaki, gene zaman i<;:inde busbutun kanla$an tavtr vardIT. Dunya politikas1 i<;:inde Turkiye, bir apartmandaki ?irret kirac1 ya da kat sahibi rolunden vazgecmelidir. Herkesle kavgah, hit;bir olayda sorumluluk kabul etmeyip onu bunu durmadan suclayan bu tavir fa$izan bir tavudu; hem bunu sergileyip hem de dunyadan saygi ve duyguda?hk beklenemez. Nitekim bu ideolojinin as1l sahipleri boyle bir $ey beklemiyorlar. Onlann bekledigi, "ic ve dt? dfl?manlar" retoriginin topluma gercekten mal edilmesidir- bunun sonuclan da art1k herkesce biliniyor olmahd1r. Daha cok devleti ve hukumeti temsilen konu?anlarda gozlemlenen bu tavnn yams1ra bir de kitlelere daha yakm olmaya <;ah?an politik sorumlulann kendilerini

yeterince koruyamad1klan bir $Ovenizm bicimi var. Bu kendini gene! olarak "sava?<;t, futuhatc1" bir soylemle ac1ga vuruyor. Bu tavulan ne olciide politikac1lann, ne olcude halkm kendisinin flrettigini belirlemek kolay degil; . muhtemelen iki yanda da i$leyen dinamikler var. Dinci ya da 1rkc1milliyet<;i kanallarda yayilmac1, fo.tuhatc1 ideolojilerle varolanlar $flphesiz bu kitleselle?tiri~en: $Ovenizmden en kolay ve en cok yararlanacak olanlard1r. Gene de bu tavnn, s1rf Turkiye'ye ozgii oldugu soylenemez. Nerede olsa ayip sayilinas1 gereken bir tavud1r, ama ne yaz1k ki her yerde ?U ya da bu derecede bulunur. Son analizde "biz" tammmm hangi kultiir ve uygarhk olcutleri i<;:inde yapdd1gma baghdu. Tiirkiye'de bu "biz"in dt?mdakileri "dii$man"la$t1rmaya egilim duyan sald1rgan bir tutumla, ba$kalannm takdirine ihtiyac duyan bir tutum, tarih boyunca, epey karma?tk bir bicimde icice gecmi?tir. Bu tuhaf ve cok saghkh olmayan yap1lanmanm diizelmesinde sola ve demokratik, insancd guclere, cevrelere epey i$ dii?mektedir. Haziran ayi boyunca gozlerimizi s1k s1k sosyalist dunyamn <;:e$itli bOlgelerine <;:evirmek durumunda kalmt$Uk. Derginin bu sayismda sozkonusu olaylarla ilgili yorum ve degerlendirmelere yer verdik. Bu konulan bundan sonra da i$lememek herhalde miimkiin olmayacak. Man ayindaki yerel secimlerde bircok beldede halk, kaf'$1sma c1kan alternatifler arasmdan solda olanlara oy vermi$ti. Bizier yerel yOnetimin solun genel geJi?mesi it;inde cok Onemli bir yeri olabilecegine inamyoruz. Bu sayimtzda bu konuda sundugumuz kucuk paketin arkas1m getirmek, bu alandaki uluslararas1 deneyimlerden Ornekler aktarmak, Turkiye'deki deneyleri (gecmi?i ve geleceBirikim 3 ITEM MU Z 1 9 8 9


giyle) tartI~mak istiyoruz. Birikim'in yaym politikas1 hakkmda, aslmda ilk sayida soylenmesi gereken birkac; k1sa noktayi burada belinerek bu giri~i bitirelim. 1975-80 arasmda yayimlanan Birikim'in kendine gOre bir r;:izgisi belirmi~ti. Ancak bu katk1da bulunanlar i<;:in hi<;:bir baglayic1hk ta~1m1yordu ve nitekim o <;:izgiyle ba~da~tmlmayacak bin;:ok yazar yazllanm Birikim'de yayimlam1~lardi. Aym ilkeler ~imdiki Birikim ic;in de gec;erli. ir;:erdigi 6zgl11 goni~ten bag1ms1z olarak, yaz1 degeri ta~1yan, bu arada Tiirkiye'deki sosya-

listlerin taru~masma yeni boyutlar ekleyen her tiirlii yaz1 burada yayimlanabilir. Bunun yams1ra, Tiirkiye'de sosyalizmin gec;mi~inde ve bugiiniinde rol oynayan gruplann ya da bireylerin dii~iincelerini, degerlendirmelerini yans1tan her yaz1ya da dergi ac;1knr. Bunlann Birikim'e bakt~mm dostc;a ya da dii~manca olmas1 da bu c;erc;evede bizim ic;in onemli degil. 路 Bu sayim1zda, sosyalist birlik sorununu birlikte taru~an bir grup sosyalist aydmm bildirisi de yer ahyor. Bir zamandan beri ozellikle Tiirkiye dt!?mda, farkh

tarihlerden gelen sosyalistlerin bu farkh tarihlerini biraraya gelerek konu~tuklanm ogrenmi~tik. Boyle toplanular kimi zaman daha ya~anusal denebilecek 'Dir diizeyde gec;iyor ve insanlar bfrbirlerini daha yakmdan tamrnaya c;ah~1yorlar. Kimi zaman .da, daha soyut denilebilecek bir diizeyde, ortak ilkelerin neler olabilecegi tan1!?1hyor. Bu gibi toplanulann chele gec;mi~teki husumetler dii~iiniildiigiinde- yararh olduguna inamyoruz. Yeter ki, baz1 yapay ya da gerc;ek "bariyer"lerin a!?tlmasma katk1da bulunsun.

;

9


Devriin olarak sosyalizin: Bir bilan~o ve iinkanlar OMER LA<;iNER

Sosyalizm hareketinin bir buhran durumu ya$ad1g1 arnk herkesce kabul ediliyor. Birikim'in gecen sayilanndaki yaz1larda bu ana sorunla ilgili olarak one siin1len gon1$ kisaca $Oyle ozetlenebilir: Sosyalizmin bu buhrandan c1kabilmesi, yeniden etkin, prestijli ve deyimin gercek anlam1yla devrimci bir akim olarak belirebilmesi icin, bizzat kendisinde, yani bugiine kadarki anl~1h$ tarzmda ve dolayis1yla tiim "miicadele" ve eylem boyutunda bir rOnesans, bir devrim y~mas1 zorunludur. Ancak boylesi bir dii$iince ve eylem perspektifinin olu$turulmas1 ve hayata gecirilrneye ba$lanmas1yladir ki "devrirnci sosyalizrn"den sOz edilebilir. Bunu sOylernek, "devrirnci" vasfi, kullamlan rniicadele arac ve yontemlerinin icerdigi zor ve $iddetin dozunda arayan, devrirncili~ bununla "olcen" eski ya~1mm gecersizli~ni ileri siirmektir. Bu konuya gecen sayidaki yaz1da de~nilrni$ti. $iiphesiz halen egernen sosyalizm anlaYJ$mm dil.$iince diinyasmda "devrimci" ya da "sol ~rnli" olrnanm Oteki gerekleri de var. <;in'deki son olaylar, bunlann da en az "devrirnci"li~ $iddet ve zorla Olcen kistas kadar, hatta daha da fazla bulamkl~ml$ oldugtinu gosteren bir trajedi idi. Yerle搂ik sosyalizm anlayi$mm "devrim" kavramm1 ve "devrimci olma" niteli~ni nerelere indirgedigini, bunlann iceriklerinin hangi zaa( nbnrna ve acmazlar nedeniyle bo$alnld1gm1 ve nasil bir yozl~manm Ortiisii olarak kullamlabildiklerini gosteren ibret verici bir salme idi <;in'deki olaylar.

c;iN'DE "SOSYALiZMiN iN$A" sOREci

10

Bilindi~ iizere Cin, 1949'dan 1950'li yillann sonuna kadar "sosyalizrnin in$ast" icin, S.Birli~ modelini uygulamaya cah$n. Biiyiik capta agtr sanayinin kurulmasma Oncelik veren ve devlet miilkiyeti alamm siirekli geni$leten, merkezr planlama denetimindeki bu siirec nere-

deyse bir iktisadi cokiintiiyle sonucland1. Bunun iizerine kolektif miilkiyetin bir ba$ka bicimine gecilerek kiicuk caph kolektif iiretim birimlerine dayanan "ileri do~ bUyiik anhrn" deneyi ba$lanld1. Bu da umulan sonucu vermedi. "Sosyalizmin i0$asl"nm kaf$1l~ngi bu "ic" giicliik ve nkanrnayi ~abilmek icin <;in yonetimi Once "di$ ko$ullar"1 de~$tirrneyi denedi. <;in'i Ozel olarak s1ki$nran kapitalist dlinyamn ablukas1m -bu ko$ullan- yarabilmek icin SSCB onderli~ndeki "Sosyalist diinya"mn emperyalist sisteme kaf$1 gerekirse niikleer sav~1 da goze alan stratejiler uygulamas1m istedi. Emperyalizrnle bir detant politikasma gecmi$ olan ve diinya sosyalist hareketine de bununla uyumlu stratejiler vazeden S.Birli~ yOnetimi <;in'in Onerilerini reddetti. Ardmdan ili$kiler koptu. Ve arnk tama111en "kil$anlm1$" <;in'de yOnetim bir kere daha ice donerek, "sosyalizrnin in$cis1"na engel oldugu dil.$iiniilen kiiltiirel-siyasal unsurlan temizlemeye yoneldi. Buna "Kiiltiir Devrimi" denildi. Mao'nun biiyiik prestijini ortaya koyarak harekete gecirdi~ bir kitlesel seferberlik halinde <;in halki, icindeki, pani ve devlet ayginndaki "kapitalist yolcu" diye nitelediklerini temizleyerek sosyalizm yolunu acmaya cagnld1. Klsa zamanda sOzde piir ve proleter kiiltiir yaratmak- . 路 tan soz eden fanatik bir l<adronun denetiminde tarn bir ic tahribe yOnelerek sapan ve <;in halkina bir terOr ortarn1 y~atan bu hareket l 970'lerin ba$mda hmm yitirdi ve Mao'nun oliimiiniin hemen ardmdan hareketin onderleri <;in halkinm tasvibi ile <;KP icindeki rnuhalif kesim tarafi.ndan iktidardan uzakl~nnldilar. Gerisinde "sosyalizmi i0$a" etmenin geleneksel anla$Ih$ tam icinde dil.$iiniilebilen hemen tum yollan denerni$ ama umulan noktaya gelemerni$ bir tarihi tecn1beyle, Deng Siaoping Onderli~ndeki <;KP bilinen "reformlar"1 yiin1rluge koyan donemi b~latn. Daha farkl1 bir siirecten gecmi$ olmakla birlikte ayni $eY S.Birli~ Birikim 3 /TE MMUZ 198 9


ir;in de sOzkonusudur. Burada yalmzca sosyalizmin "nihai amar;" diye tammlanari toplum durumu hedefine varamam~ olmak gibi bir b~nstzhk d~, bunun r;ok daha gerisindeki bir dl1zeye eri$ememek, r;ok daha basit bir iddiamn dogrulanmamas1 sozkonusudur. ~yle ki, Ozel m11lkiyetin 11retici giir;lerin geli$mesini engelledigi tezinden hareket eden geleneksel sosyalizm projesi; devlet mQlkiyeti ve merkezt planlama ile karakterize edilen "sosyalist ekonomi"lerin uretici giir;leri hizla ve en rasyonel bir;imde geli$tirecegi tezi ilzerine kuruludur. Bu tez "sosyalist in~"lartn ilk doneminde dogruym~ gibi gOnlnebiliyordu. Gerr;ekten de ilk donemlerde r;ok yQksek buyQme oranlan saglanmt$, hatta 1950'lerde ~r;ev 10-15 yd ir;inde ABD'yi ger;ebileceklerini soylediginde pekala ciddiye ahnm1$tt. "SOSYALiST EKONOMi"LERiN GER1LEME NEDENt

Ancak 1960'lann ortalanndan itibaren ve Ozellikle l 970'li yillann sonuna gelinirken "sosyalist Qlkeler"in degil ileri kapitalist Qlkeleri ger;meleri, aradaki farla korumalan bile mQmkQn gorulmez hale gelmi$ti. "Reform"lan bir zorunluluk gibi gOsteren ~y bu apar;ik olgudur. Bu geri kal~m nedeni tek b~ma devlet mQlkiyeti ve merkezt yonetim-planlama aygitlannm hantal, bQrokratik yap1s1 degildir. Aym yap1yla vaktiyle pekala gozahc1 bir bQyQme gerr;ekl~tirilebilmi$tir. I<imilerinin "sosyalist Qlkeler"de egemen sm1£ olduklanm s0yledigi Mrokratik-teknokratik zQmrenin ekonomiyi kendi r;1karlan yOnQnde idare etmeleri de asd neden sayilamaz. "Sosyalist ulkeler"deki durum bOyle tammlansa bile 0 zumrenin giderek zayiflayan bir ekol"'amiden bilhassa kar;mmalan gerekir. Nitekim yonetici kadrolar, devlet mQlkiyeti ve merkezt planlama sistemini koruyarak, nkanmanm farkedildigi andan itibaren birr;ok dilzeltici Onlem paketi de11emi$ ama b~nh olamam~lardir. "Sosyalist ekonomi"leri bir zamanlar yeti$ip gecebi~ leceklerini d~QndQkleri "kapitalist ekonomi"lerden "bir anda" geriye d~liren neden "bilimsel-teknolojik devrim" ad1 alnnda toplanan liretici giiclerdeki bQyQk, niteliksel boyutlara varan ge~medir. Kapitalist ekonomiler bu dretici gdc gel~imini kendi bdnyeleri ir;inde ~kil­ lendirip yonlendirebilm~ler oysa sOzkonusu "sosyalist ekonomi"lerin bunu yapmas1, benzer bir b~n gostermesi "dogalan geregi" mumktin olamam~nr. 0 dogayi koruyarak bunu yapmalan mllmkun olamayinca taviz vermek zorunlulugu dogm~. sOzkonusu llretici giir; ge~iminin kapitalist ekonomiler ~daki uygulamin bicimlerini, bu uygulammm gerektirdigi kurumsal duzenlemeleri "sosyalist ekonomi"lere eklemlemek zorunda kalm~larchr. <::~itli yOnleriyle, yani sadece somut nesneler uretimi alarunda degil, hayann her ¡a1arunda yol acn~ ve ar;abilme imkanma sahip oldugunu seidiren don~tiirme potansiyeli ile, o dOnii$iimlerin muhtemel

karakteristigi ile "sosyalist ekonomi"lerin kurul~ manngi, insan kavrayt$1 ve kurumlannm dilzenlenme ilkeleri r;att$m~nr. Dolayis1yla bu uretim gdclerine adapte olabilmenin zorunlulugu ile kendini alabildigine koruyabilme ihtiyacmm bil~kesinde "sosyalist ekonomi"ler i<;in tek care sOzkonusu reformlara yOnelmekti. Onu yapnlar.1 Kapitalizmin bu yeni llretici giiclere bir ~kilde uyarlanarak belli bir dinamizm kazanmas1 olgusu, 0 uretici giir;lerin yalnizca onun ve benzeri sistemlerin icinde gel~bilecekleri, bu llretici giiclerin ayirdedici vas1flan ile kapitalizmin karakteristiklerinin uyumlu oldugu anlamma gelmiyor. Tam tersine daha henuz geli$imlerinin ilk evresini tamamlamakta olan bu yeni uretim giiclerinin vaadettigi radikal don~um imkanlannm karakteri ile sosyalizmin kaynagmdaki deger ve amaclar arasmda r;arp1c1 bir tekabl1liyet oldugunu gormek zor degildir. Temel bir Ozelligi de "sosyalizmin nihai hedefi"ni bugiinkQ mllcadelenin "icine" yerl~tirmek, onu dogrudan referans yapacak bir eylem ve d~lln~ dunyas1 kurmak olan "devrimci sosyalizm"in c1ki$ noktas1, geleceginin giivencesi bu olgu, bu tesbittir. "Varolan sosyalizm"e gelince. Sosyalizmin geleneksel kamml~ tarzmm bu dogal llrunll, perspektifini urunlerin payl~1m1 ve bunu tayin eden faktOr olarak mlllkiyet sorunu ilzerine kurm~tur. Burada sosyalizmin ayudedici vasft, llnlnlerin mllmkiln oldugunca ~it pay- . 13$1m1 ve bunun Onko$ulU olarak kamu mulkiyetidir. Orunler ne denli e$it payl~1hyor ve kamu mulkiyeti ne denli yaygm~m~ ise sosyalizme o denli ya~Ilm~ sayibr. Sosyalizmin siyasal ve ideolojik vechesi bu olcuyQ tutturabilmeye katlalan bazmda tammlamrlar. Kapitalizmin ilzerine kuruldugu llretici giicler geli$imini ve buna tekabO:l eden llretim ili$kilerini kendisi icin de temel addeden; Ozel mlllkiyeti kaldirmakla llretim ili$kilerini degi$tirdigini, llretici giicleri merkezt planlamaya gore rasyonel kulland1gmda llretici giir;leri geli$tirdigini, hatta nitelikce don~tiirdllgiinQ varsayan, dolayis1yla da yeni blr Qretim tarztm temsil ettigini iddia edebilen bu sosyalizm anla~1 ideolojisinin icerdigi tllm iddialar da yenilgiye ugram~nr. Ne denli reddedilmeye r;al~1hrsa da, kismen kabullenildiginde "yOneticilerin hata veya sapmalanna" yahut da "ko$ullann elvefi$sizligi"ne baglanmak istenirse de vanlan nokta boyledir. Bu sOzde yeni llretim tarz1 ilzerinden "sosyalizmin nihai hedefi" olan devletsiz her tiirden egemenlik ili$kisinin sona erdigi zengin bir varol~ 1

llerde d~eceAiz lei bu bir "ara ~6zQm~dQr. "Sosyalist lllke" y6netimlerinin bu yeni Qretici gQ~lerc adaptc olabilmck i~in vcrdiklcri "taviz"lcrlc, titizliklc korumaya ~nklannm nc old~ yanyana getirildiAfnde; bu koruma gQdOs11 sQrdQrillQr vc bunda da ~ olunwsa mcvcut "sosyalist lllkclcr"in orta vadcdc nastl bir siyasal-toplumsal dQzcnc varabilecekleri sorusunun ccvab1 i~n <;:in olaylan anlamh ipu~lan vcrmcktedir.

ll


hali ya$ayan insanlar toplumuna dogru gidildiginin belirtileri artmak $6yle dursun giderek azahyorken, egitim, aile, ordu vb. sosyal-kiiltiirel kurumlanyla herhangi bir kapitalist toplumdan hic;:bir esash fark gostermiyorken, bu "sosyalist toplum"lann insanhgm daha ileri bir a$amasm1 temsil ettiklerini soylemek miimkiin degildir. Kald1 ki, o sozde "yeni iiretim tarz1" ic;:inde ya$ayacaklan ic;:in burjuva ideolojisinin d1$mda e$itlik, dayam$ma, entemasyonalizm vb. degerlerle oriilii yeni -sosyalist- bir ideolojiyi oziimseyecekleri one siiriilen "sosyalist iilke" halklan, bu ideolojinin "resmi" hale getirilmi$ini her c;:e$it arac;:la kendisine empoze etmeye c;:al~an "sosyalist devlet"lere ragmen, "burjuva ideolojisi"nin her tiiriine giderek daha fazla meyleden bir havaya girebilmi$lerdir. Dolayis1yla bu resmi sosyalizm ideolojisinin temelindeki ba$hca iki iddia da dogrulanmam1$tir. Ne kapitalizmden daha iiretken yeni bir iiretim tarz1 kurulabilmi$ ne de sosyo-kultiirel dokusu ve zihniyetiyle kapitalizmden nitelikc;:e farkh ve ileri bir toplum ortaya c;:1km1$tlr. Toplumda gerc;:ekle$ecegi ongoriilen bu amac;:lar gerc;:ekle$memi$tir. Toplum baimda olgusal temelden yoksun bu anlay1$m, kendisine sosyalist s1fat1 verebilmek ic;:in bulabildigi "olgusal temel", vaktiyle sosyalizmi toplumda yaratmak ic;:in dii$iiniilmii$, bu amac;:la bic;:imlendirilmi$ arac;:lard1r; yani parti ve devlet ayg1tlandu. Dolay1s1yla "sosyalizmi korumak" aruk i$te bu ayg1tlann konumunu garanti altmda tutmak bunlann etkinligini siirdiirebilmenin ko$ullanm ~u veya bu bic;:imde saglayabilmektir. OZEL MULKiYETiN KALDIRILMASI DEVRiM MiDiR?

12

Bu kurumlann hala ve yine de gerc;:ekle$tirilmi$ bir devrimi temsil ettikleri, onu koruduklan iddiasmm tek dayanag1 ise devlet miilkiyetinin ekonomik diizende belirleyici ve egemen olu$udur. Geleneksel sosyalizm anlay1$mm sosyalizmin alamet-i farikas1 olarak degerlendirdigi "ozel miilkiyetin ortadan kaldmlmas1" eylemi, yine bu anlayi$ tarafmdan ba$hba$ma bir devrim ve aynca "sosyalizmin in$as1" siirecinde toplumun oteki alanlannda gen;ekle$CCek devrimlerin iticisi, on kO$UlU olarak kabul edilir. Parti ve denetimindeki devlet aygiu, bu ozel miilkiyeti kald1rma eyleminde birinci derecede hak sahibi olarak, o eylemi savundugu ve iiriinlerini korudugu oranda kendisini "devrim"i koruyor diye niteleyebilmektedir. Ancak bu iddiamn gec;:erli sayilabilmesi ic;:in ozel miilkiyeti kald1rma eyleminin gerc;:ekten bir devrim oldugunun kamtlanmas1 gerekir. Burjuvazinin egemenlik araCl ve simgesi olarak ve yine bu sm1fm bilincinde kendi varolu$unun bu $artI, birincil ogesi olarak kavranan ozel miilkiyet kurumunun ortadan kaldmlmas1, bu sm1f ic;in $iiphesiz en olumsuz anlam1yla bir "devrim" say1labilir. T1pkI iinlii fikrada oldugu gibi kansm1 c;okseven Nas-

rettin Hoca'mn kiyamet nedir sorusuna kanm oliirse kiic;:uk k1yamet, hen de oliirsem biiyiik k1yamet demesi gibi. Oysa sozkonusu devrim iddiasmm as1l smanacag1 alan, ezilen sm1flardu. Onlann konumunda "iiretim arac;lan iizerindeki ozel miilkiyet"in kaldmlmas1 olgusu bir devrim yaratmI$ m1du, yaratabilir miydi? Siiphesiz onlann da bu soruya olumlu cevap verdikleri bir donem olmu$tur. Ancak zamanla anla$1lm1$tlr ki bu yalmzca bir degi$ikliktir. Kimisini olumlu bulduklan bu k1smi degi$imlerin yamnda bir devrimin ortadan kald1racag1 umulan tum egemenlik ili$kilerinin c;ogu bic;:im degi$tirmi$ olarak yine vardu ve siirmektedir. Sonuc;:lar boyle olmasma ragmen; "devrim"i ancak ve sadece ozel miilkiyetin kaldmlmas1 ekseninde kavrayan bir dii$iinii$ bic;iminde ISrar etmek b~hca iki nedene baglanabilir. Birincisi devrim kavrammm zaten c;:ok dar olu$udur. Dolayis1yla bu durumda sozkonusu ozel miilkiyeti kald1rma i$ini yapm1$ rejimlerde gerc;ekle$ebilenlerle smirh bir devrim kavram1 tasarlanabilmektedir sadece. 6megin oralarda kapitalist toplumlardakinden yap1 ve i$leyi$ olarak hie;: de farkl1 olmayan aile, egitim, ordu, iiretim orgiitlenmesi ve meslek vb. kurumlannda zaten kokten bir degi$im hayal bile edilememektedir. ikinci neden ise ya sosyalizmin o geleneksel kavramh$ tam d1$mda, ba$ka tiirlii dii$iiniilemeyecegi yolundaki bir iman; ya da ba$ka tiirlii dii$iinmenin $U anda sahip olunan veya olunacag1 varsayilan konumlan tehlikeye dii$iirecegi sezgisi veya korkusudur. iKi EGiLiM VE ORTAK ONCULLER

Yukardan beri i$aret ettigimiz olgulardan veya bunlarla ilgili baz1 sonuc;:lardan dolay1 "imam sarsilanlar" $iiphesiz var. Dolay1s1yla ~u anda sosyalizmin geleneksel kavramh~ tarz1, temellendirme mant1g1 ic;:inde dii~iinen c;:e$itli egilimler ba$hca iki kiimede toparlamyorlar. ilki "imam koruyan" ve degi$memeyi savunanlard1r. Bunlar, parti konsepti, partinin iktidar tekeli, devlet miilkiyeti, merkezi planlama kurumu gibi onciillerin biza tihi sosyalizmin tammmdan dogduklanm, onun dolays1z iiriinii olduklanm dolayis1yla sosyalizmin olmazsa olmaz ozellikleri sayilmalan gerektigini vurguluyor. Tart1$1lmaz dogrulard1r bunlar. Su anda bu dogrular ekseninde eylemini yiiriiten bir sosyalist iktidar ya muhalif bir halk hareketi nedeniyle veya bir iktisadi t1kamkl1k yiiziinden zorlamyor olabilir; ya da yine o dogrulan temel alarak "devrim" yapmaya c;:ah$an bir hareket gii<; yitiriyor, toplumdaki destekleri azahyor olabilir. Bu du- 路 rumlar, perspektifin yanh$hgmdan <legit d1$ ko$ullardan dolayi meydana gelmi$tfr. 0 halde ko$ullann degi$mesini beklemek gerekir. Dolayis1yla "devrim" yapacak hareket, kapitalist kampa dahil ulkesindeki sistemiri "kac;:1mlmaz kriz(ler)ini" gozetecek, bunun kendisine yeniden hayat ve giic; kazandiracag1m soyleyecektir. Bu egilimde olup iktidarda olanlar omegin bir halk muhaleBirikim 3 /TEMMUZ 1989


feti ortaya c1km1$Sa, onu ezip bu "d1$ ko$ul"u kald1rarak yoluna devam edecek; yak iktidardaki partinin azmhk kanad1 ise, oteki kanadm yiin1rliige koydugu reformlann ba$ans1zhga ugramasm1 bekleyecek, reformculara giic kazanduan "d1$ ko$ul"un boylece engel olmaktan c1kl$lyla ortodoks ak1mm yeniden iktidara yiikselecegini umacaktir. Omegin (:in'deki son olaylar s1rasmda kimi egilimlerin tavn tam $U son soylenenlere uygun oldu. Bunlar "reformist'; (:in yonetimine kar$I ayaklanan halk1 desteklediler. Gostericilerin bazen Entemasyonal soylemeleri, anti-komiinist sloganlann pek duyulmamas1 ve (:in yonetiminin "il;:lerinde a$m solcular, 'Dortlii (:ete' mensuplan var" yollu ac1klamalan gibi kamtlara dayanarak, halkayaklanmasmm "reformizm"e, "kapitalizme donii$"e tepki oldugu, dolayis1yla da reformizm oncesinin ortodoks cizgisini talep etmekte olduklanm ortiik bicimde de olsa ileri siirdiiler. Ortiik bicimde soyleyebiliyorlard1 ciinkii bu iddiayla celi$en kamtlar cok daha fazlaydi. 0 nedenle de degi$memenin daha soy savunuculan (:in yonetimini desteklediler, onun basurma ve teror kampanyasm1 onaylayip me$ru sayd1lar. (:iinkii ayaklananlar sistemde reform yapilmasma degil, bu reformlann "demokrasi" ile, ozel miilkiyetin d!$Inda, oteki ozgiirliiklerle takviye edilmemi$ olmasma kal'$1 c1kiyordu. Bu haliyle "sosyalist iilkeler"deki KP'lerin iktidar tekelini tehdit eden, bu tekeli k1rmaya yonelik bir hareketti. i$te bu nedenle de tereddiitsiiz ilan edebildiler ki bu bir "kal'$1 devrim"dir. Kendisi aym kalarak ko$ullann degi$mesini, kendisine uygun hale gelmesini, bu tutumu savunanlann ote yanmda, "kendimiz"i bir miktar degi$tirmemiz ko$ullara uyarlamam1z gerekiyor diyen egilimler grubu var. Sosyalizmin geleneksel anl~1l~ tarzmdan b~kasm1 dii$iinemeyen ancak bu anla$Ih$ tarzmm temel argiimanlanmn, dii$iince sisteminin dogruluguna ili$kin imam sars1lm1$ olan ya da imam korumak icin baz1 degi$ikliklerin zorunlu oldugunu savunanlann olu$turdugu kesimdir bu. Klsmi degi$iklikten yana olanlann bir bOliimii parti konsepti, merkezi planlama ve ozellikle devlet miilkiyeti gibi sosyalizmin olmazsa olmaz ozelliklerinden "taviz" verilemeyecegini; yalmzca bunlara ili$kin kurumlarda daha demokratik duzenlemeler yapilabilecegini savunuyor; o nedenle de omegin S.Birligi ve <;in'de oldugu gibi ozel miilkiyete alan acan uygulamalan ku$kuyla kar$1hyorlar. Bunlardan tamamen farkh olarak omegin Polonya ve Macaristan'daki iktidar partilerinin $U an egemen egilimi, KomOnist Parti'nin iktidar tekelinden dahi vazgecilmesi g6n1$11ndedir. S.Birligi'nde halen yonetimde olan kadronun egilimi ise partinin iktidar tekelinin birakilmamas1, ama buna mukabil devlet miilkiyetinde, merkezi planlama uygulamasmda tavizler vererek, k1smi siyasal katihm imkanlan tamyarak durumu kurtarmamn kilit noktas1 addedilen

ekonomik zayiflamay1 durdurmak yolundad1r. Bu sonuncu yakla$1mm henuz "devrim"ini yapmam1$ iilkelerdeki izdii$iimii biraz degi$iktir. Bunlar II. Enternasyonal partilerinin l 920'lerdeki tezlerine cok benzer bir perspektif geli$tirmeye cah$maktad1rlar. Guclendirilen demokrasi vurgusuyla ve populer olmayacag1 kestirilen tezlerini yumu$atmaya hazir bir kimlikle bu egilimler, genel sol kamuoyunun ve kitlelerin onemli bir boliimiine cazip gelebileceklerini dii$ilnmektedirler. Ozel durumu ve konumu nedeniyle S.Birligi'ni bir yana b1rakusak, oteki "sosyalist iktidar"lann bu ekonomiksiyasal reformlara ragmen varhklanm korumalan oldukca guc goriinmektedir. Su son durumda hemen yalmzca Kuba bir yana otekilerle k1yaslanmayacak bir tarihsel me$ruiyeti her $eye ragmen ardmda tutan SBKP, daha da onemli olarak henuz ciddi bir halk muhalefeti te$ekkul etmeden, bu memnuniyetsizligi kanalize etmeye yonelik onlemler alma yoluna gitmi$, muhtemel muhalefet argiimanlannm bircogunu bizzat sahiplenerek hem muhalefete fazla ac1k kap1 b1rakmam1$ hem de en azmdan $imdilik partinin kendini dilzeltebilecegi yolunda bir umut ve beklenti yaratabilmi$tir. Oysa cogu "sosyalist iktidar" icin bu fusat kacmlm1$ur. (:unku 1970'lere kadar "sosyalist ulkeler"de ortaya c1kan muhalefet hareketleri, yonetimlerin tiim "kal'$1 devrimci"lik ithamlanna ragmen gercekte sorunlanm mevcut rejim cercevesinde, hatta KP'lerin inisiyatifi dahilinde cozmeyi umut eden hareketlerdi. 1953 Berlin'inde i$ciler taleplerini dile getirmek icin kml bayraklarla parti merkezine gidiyorlard1. 1956 Polonya'smda Poznan'da da aym $ey y~ndi. Macaristan'da 1956 ayaklanmasmda i.Nagy, P.Maleter gibi smanm1$ komunistleri parti onderligine getiren bir hareket vard1. 1968 (:ekoslovakyas1'nda KP icinde geli$ip parti ve ulkenin cogunlugunu kazanml$ bir "yenilikci akim" sazkonusu idi. Arna bircogu kanla, terorle bastmlan bu hareketlerden soma "sosyalist ulkeler" halklan ile yonetici KP'ler arasmda ba$lang1cta var sayilan ideolojik bag yak derecesinde zay1flad1 hatta koptu. Sorunlann yonetici KP'lerde temsil edilen "resmi sosyalizm" icinde coziimlenebilecegine dair umut, giiven ve beklentiler bOylece urpanlanm~ oldu. Dolayis1yla l 980'lere gelinirken iktidardaki KP'ler, yOnetilen yigmlarla yeniden bir uzl~ma imkam aramaya kalktiklannda kal'$1lannda "resmt sosyalizm"i bo$lam1$, ''yeni" ideolojik arayi$lara yonelmi$ insanlar buldular. YENi 0RETiCi GO<;:LERiN T~IDICI POTANSiYEL

Yerle$ik "sosyalist" veya "sosyal demokrat" partilerin oldugu kapitalist ulkelerde coktandu bu paniler hesab1na kan kaybetmekte olan KP'lerin bu yeni degi$im dalgas1yla daha demokratik hale gelmelerinin onlara fazla bir $ey kazand1rmayacag1 $imdiden soylenebilir. Kimileri Turkiye gibi klasik sosyal-demokrat partilerin var

13


saydamayacagi ulkelerde bu "yeni" kimlikli KP'lerin bir $ans1 olabilecegini dll$1lnebilir. Bu role soyunmak ise o rolu oynamakta olanlann geldigi noktadan b~kasma gotlirmez. Bu sonunculann terketmi$ saydacagi "devrimci" vasft kendilerinin korudugunu soyleyen ve asd olarak siyasal kanhm vurgusuyla geleneksel sosyalizm anla~mm manngtm surdurmek isteyenlerin bu eklemelerle de durumu kurtaramayacaklannm ana gerekcesine yukarda deginmi$tik. Su anda uretici gllclerde niteliksel onemde bir gel~menin boy vermeye b~lad1gt bir doneme girm~ bulunmaktaytz. Gecmi$teki bu tlirden geli$melerden farkl1 olarak bu yeni uretici gllcler olgusu, do~足 dan etlcilerini yalmzca bir grup ulkede degil, hemen tllm dunyada -de~ik derecelerde de olsa- d<>Arudan duyurmaktadu. 0 baktmdan varsaytlabilir ki, buglln tllm dunyada insanlann sorunlanm d~un~ ufkunda bu llretici gllcler gel~iminin muhtemel imkan ve sonuclan giderek daha bllyllk ve merkezi bir yer tutmaktadtr. . insanm "elin uzanns1" araclardan "zihnin uzanns1" araclara ge~ildigini mujdeleyen, b6ylece makinaya tabi kol emeginin giderek gereksizl~cegi ve insana aytrde-

did niteligini kazand1ran zihni faaliyete dayah eylemlilik tlirlerinin -daha dogrusu kombinezonlanmn- giderek genelle~cegi bir ufku vaadeden bu uretici gllclerin $ahsmda sosyalizm hareketi, "unutulmu$" "nihai hedefi"nin hemen tllm .;:izgilerini sezebilir. Statik, hukuki veya tllketicilikteki bir ~itligi degil, insanlann sllrekli zenginle$en eylemlilikleriyle ol~n varolu$ tarzlanmn ce$itliliginde dinamik bir e$itligi vaadeden, insanm kendini yeryllzll baglammda duyumsamas1i11n ger.;:ek ko$Ullanm OlU$tUrmaya b~layan Ve bOylece entemasyonalizmi somut ya$antmm dogal bir boyutu haline getiren bir sure.;: icindeyiz. Daha dogrusu bu surecin ~1d1gi o nitelikleri ve imkanlan b~at hale getirebilmek i~in verilecek, verilmesi gereken bir mucadele sozko- . nusudur. <::unkti ayn1 stirec, ayn1 olgulanyla miirnkiin en kararh ve kan bir egemenlik sistemine yol a~cak unsurlara da sahiptir. Bunu da gormek ve kavramak gerekiyor. Devrimci sosyalizm aruk ancak ve sadece bu tarihsel e$igin bilincinde kendini varedebilir. Devrim bir perspektif olarak yalmzca oradan dogabilir ve galiba ilkin zihinlerde b~lamahd1r.

14 Birikim 3 / TEMMUZ 1989


.

C::in'de askeri darbe ve koiniinist rejiinlerin rne~ruiyet bunal1In1 AHMET iNSEL

Pekin'de, Tienanmen meydamnda, hallo makineli tiifekle tarayan <;in "Halk" KurtulU$ Ordusu, '80'li yillarda komunist partilerin y~adtklan varolu~ bunahmmm boyutlanm kanh bir $ekilde gozler onune serdi. Yalon zamana 'kadar, iktidardaki komunist partiler, tariht ve toplumsal me$ruiyetlerinin bir oranda devam etti~ imajm1 verebiliyorlardt. Arna son on ytl ic;inde Romanya'da, Polonya'da, Vietnam'da ve en nihayet C::in'de kendini gosteren geli$meler, komunist partilerin tekelci iktidarlanmn temel dayanagmm siyasi-tarihsel-askeri bil~足 keden, salt askeri-polisiye giice dayah diktatorluklere kayd1g1m gOsterdi. Resmr devlet ideolojisinin yapnnmc1 varhgt, tek parti diktatOrlugu, kendini tek bilimsel du~un olarak kabul eden Oncu smtf partisinin ideolojik egemenli~ cepheleriyle totaliter olan veya en azmdan totaliter vas1flan agir basan komunist partilerin iktidarda oldugu siyasi rejimlerin, buna ragmen toplumun de~足 $ik katmanlan nezdinde gOreli bir me$ruiyetleri vard1. Komunist partilerin i~gal ordulannm zoruyla iktidara oturtulduklan %i Avrupa'da toplumsal tabam dar olan bu me~ruiyet, SSCB'de (Balnk hOlgesi haric;), C::in'de (Tibet haric;), Vietnam'da (Guney Vietnam'da kuzeyden daha az oranda), Kuba'da yalon zamanlara kadar yaygm sayilabilecek bir toplumsal kabul gorebiliyordu. Bu m~足 ruiyetin kimi yerde temel bile$kesi ulusal kurtulu$ sav~m1 y0nettni$ olmakn. Daha genelde ise, e$itlikc;i temelde insanlann asgari ya$am ihtiyac;lanm garanti alnna alma hedefi, bu m~ruiyetin temelini olll$turuyordu. '80'li yillarda, komunist partilerin tekelci iktidarlan alnnda y~yan halklar siyasi demokrasi, iktisadi refah ve toplumsal degi$im taleplerini daha belirgin, daha yaygm ve tsrarh bir bic;imde dile getirdiler. iktidardaki komiinist partiler ve onlann temsil ettigi siyasi rejim, iktisadi refah1 saglamada giderek daha fazla ba$ansiz kalmca, siyasi toplumsal talep ve beklentilerin iktisattaki

gOreli ilerlemelerle Qzerinin Ortulmesini beceremez hale geldiler. Dolayistyla son yillarda c;ok ciddi bir me$ruiyet bunahm1 girdabma suruklenen bu rejimler, ya iktidanm kulland1~ $iddetten alan diktatOrluklere (Romanya, gec;ti~miz yila kadar Polonya, $imdi <;in), ya da reformu merkezt yonetimin giic;lenmesi yOnunde kullanan populer otoriteler rejimlere dogru kaymaya b~足 ladtlar. Haziran l 989'da <;KP'de yonetime el koyan klik ilk geli$irnin, Gorbac;ov'un temsil etti~ reformistler ise ikinci geli$imin en anlamh Omekleri. ~imdilik belli %i Avrupa ulkeleri ic;in gec;erli goziiken, Macaristan ve Polonya'da $ekillenmeye b~layan c;oguku parlamenter sistem, iktidardaki komunist partinin devletin devammt saglamak ic;in, kendi siyasi tekelini feda ettnek zorunda kald1~. Gorbac;ov reformlannm baz1 ulkelerde varabilecegi ara a~amayt gostermekte. Polonya'da ordunun komunist partisini bir yana koyarak iktidara el koymast, <;in'de bugiin ya~ananlann bir on habercisiydi. Toplum uzerindeki hegemonyalanm surdurebilmekte arttk yap1sal basiretsizlikler gOsteren komunist partilerin iktidarlanm giiven alnnda tutacak belirleyici kurumun bundan bOyle ordu olacagtna ilk i~retjaruzelski'nin darbesiyle gelmi$ti. 1956 Macaristan, 1968 <;ekoslovakya, yerel komunist partilerin toplumun talepleri kaf$istnda b~lamklan d~imi Sovyet ordusunun basnrmas1 ve iilkeyi i$gal etmesiyle sonw;lanm1~n . "Buyiik birader", Macar ve <;ek komunist partilerinin yonetimlerini oldugu gibi degi~tirip, kendi arzulad1~ ki$ileri yOnetim kademelerine atamakla, komunist partilerin ve onlann iktidarda olduklan iilkelerin ba~ms1zhg1 iddiasmt rafa kaldmyordu. Arna her iki durumda da yerel komunist partiler kendi toplumlanyla de~l. onlan iktidara getirmi$ d~ giic;le kaf$t kaf$tya gelmi$lerdi. Macar veya <;ek KP'leri 1956 veya l 968'de ylikselen

15


toplumsal muhalefetin kar$1smda bic;are durumda degillerdi. Tersine toplumsal muhalefet kendini agirhkh olarak bu iki KP arac1hg1yla ifade edebiliyor, Macar Komiinist Partisi halkm kendiliginden ifade etmedigi veya edemedigi ozyonetim taleplerini dile getirebiliyordu. i$gal ordusunca iktidara tepeden kondurulmu$ olsalar bile, bu iki komunist partisi toplumsal dinamigin ic;inde yonlendirici rol almayi basarabilmi$lerdi. Gorbac;ov'un 30 sene soma yapug1m imre Nagy partinin buy11k i;ogunlugunun deste~yle ve ii;eride onemli bir muhalefetle karsila$madan baslatm1$tl. Benzer bir geli$me Dubcek icin de gecerliydi. Bu tarihi firsatm degerlendirilmesini o donemde $iddetle engelleyen SBKP yoneticileri, iktidardaki KP'lerin toplumsal dinamigin gerisinde kalrnalan ve amk rnuhafazakar bir konurna itilmelerinin temel etmeni oldular. Toplum ii;inde giderek me$ruiyetini kaybeden kimi KP'ler, varhklanm yoneticilerinin hayat boyu iktidarlanm giivence aluna alrnak rnisyonunu yerine getiren, pplak baski ayg1tlanna don11$t11ler. Bu misyonu ise ideoloji, siyaset vs. degil, emir-komuta zinciri ii;inde tek bir wcut gibi <;al1$an askeri aygit en iyi $ekilde yerine getirebilirdi. Nitekim Rornanya'da ad1m ad1m, Vietnarn'da ulusal kurtulU$ mucadelesinin uzanns1 olarak kendini ifade etmeye baslayan bu egilim, Polonya'da Dayam$ma hareketi kar$1Smda birden hire coken KP'yi gorunii?te iktiaarda tutmak icin genelkurmay baskanmm yapngi askeri darbeyle iyice somutlas1yordu. Bu ac;1dan, daha once belirttigimiz gibi, C:in'deki son geli$meleri bir yeni donemin baslang1Cl olmaktan ziyade, iktidardaki komunist partileri icinde varhgtm on yildan fazla bir suredir hissettiren genel bir geli$imin uzanus1 olarak ele almak gerekir. (KP iLE TOPLUM ARASINDAKi KOPUKLUK

16

C:in'de toplumun ho$nutsuzlugunu ifade etmesi, 1989 Nisan'mdaki ogrenci hareketleriyle baslamadi. 1986'da kimilerinin Deng'in il<tisadi reformlanm yetersiz buldugu icin, kimilerinin ise bu reformlardan baskalanna gore zararh i;1kngi icin );>aslatnklan muhalefet hareketi, Deng'in baslamgi "burjuva liberalizmine" kars1 kampanya ile susturulmu$tu. Bu kampanyanm baslamas1yla reformist kanadm lideri Hu Yaobang, parti yOnetiminden uzaklasunlrtl1$tl. Hu Yaobang, 1980'de Mao'nun resmt halefi Hua Guofeng'in yerine partinin ba$ma gei;erken, aym zamanda Deng'den soma C:KP'nin ikinci adarnhgma atamyordu. Deng'le kultur devriminde aym kaderi payla$m1$ ve "dortlu cete"nin tasfiyesinden soma, geleneksel "Mao"cu kli~ ve ondan soma Hua Guofeng'i parti icinde tecrit etmekte, partinin organizasyonundan sorumlu ki$i olarak kilit rol oynam1$tl. Partinin basma gei;tikten sonra reformlara siyasi bir ii;erik vermeye i;ah$ffil$, Tibet konusunda parti yoneticileriyle i;atl$ffil$ ve ordunun mevcudunun uc milyondan iki milyona indirilmesinin elzem oldugunu defalarca vurgulaml$tl. ilgini;tir

ki iktidardan df1$meden bir yil once, 1986'da, Deng'in yerine C:KP askeri komisyonunun b'!l$ma Hu Yaobang'm ge,cirilmesi te$ebbusu askerlerin $iddetli tepkisi kar$1Smda ba$ans1zhga ugrarn1$tl. Hu Yaobang'm dli$11$11nu haz1rlayan etmen, paradoksal bir $ekilde, 1986 ogrenci hareketleri oldu. Turn reformist soylem ve cabalanna ragmen, halkin ve ogrencilerin gozCmde Hu Yaobang'm sayginhg1 yoktu. Halbuki kendisinin k1hk kiyafeti (sflrekli Avrupai tarzda kosrum ve kravath gozuken Yaobang, oldugunde de boyle bir elbiseyle gomuldu), konu$ma bicimi ve kulland1g1 d1$ referanslara bak1hrsa, $iddetli bir rnodernle$me arzusunun ifade edildigi 6grenci kesimin ii;inde, genel sekreterin populer olmas1 beklenirdi. Ne var ki Hu Yaobang, Deng tarafindan kendi iktidanm korurnak ic;in kurban secilince gozden d11$IDU$, rnagdur bir lider olarak oltince populer olabildi. Hu Yaobang'm iktidardan dii.$mesine sevinenlerle, Hu iki sene sonra kendi k6$esinde oldugunde, onu C:KP'ye kar$1 toplumsal muhalefetin sirngesi olarak ananlar ay- . m ki$ilerdi. Bir C:KP yoneticisinin toplurnun gozunde saygmhk kazanrnas1, toplumun onu bagnna basmas1 ve kendine lider olarak secrnesi icin artlk o ki$inin iktidar nezdinde gozden dil$rnf1$ olmas1 gerekiyordu. Bu, C:KP ile C:in toplurnu arasmdaki ileti$imin diizeyini anlamarn1z icin kiiciik, fakat anlamh bir i?arettir. "YENi OTORiTARiZM"

Hua Guofeng'in iktidardan dil$mesiyle, kendi adamlanm pa!tlnin rum kilit noktalanna yerle$tirip, iktidan ele geciren Deng Siaoping, haslatngi reform hareketinin, sadece iktisadi alanla stmrh kalmasma, ilk giinden itibaren surekli dikkat etti. Reformlann ilk ad1mlannm auldigi 1980'lerin ilk yillannda "burjuva liberalizmi"ne kaf$1 kampanyalan ba$latan kendisiydi. Bu tarihten itibaren Deng ad1m ad1m, iktisadi reformlar da dahil olrnak ilzere rum geli$meleri, C:KP'nin geleneksel iktidanm savunmanm arac1 olarak ele alrnaya ba$lad1. J986-87 yillannda Deng'in, Curnhurba$kam General Yang ~angkun'un ve Basbakan Li Peng'in, '89'un ilk aylannda parti icinde hararetle tartl$1lrnas1na on ayak olduklan "yeni otoritarizm" fikri, bu arnac1 ifade ediyordu. "Yeni otoritarizm"in ba?anlm1$ rnodeli Guney Kore'ydi. Bu, iktisaden hizla ilerleyen, ama siyasi olarak iktidardaki gui;lerin diktatorliiklerini siirdiirebildikleri bir rnodeldi. Bu rnodelin, rejimin siyasi dengesini 路belirleyen cok Onernli bir cephesi vardi. "Yeni otoritarizm", 1949'dan beri olu$IDU$ ve "kultur devrimi" doneminde bile gecerligini korumu$ Maoist dogmayi, partinin rufeklere kumanda etmesi dogmas1m soylemde korunsa bile, fiiliyatta bir kenara b1rakmayi gerektiriyordu. Bu "yeni otoritarizm" fikrinin temelleri elbette 1989 bahannda anlmad1. Deng Siaoping, 1986 Ocaginda General Jaruzelski'nin askeri .darbesinden Ovgiiyle bahseBirikim 3 ITEM MU Z 198 9


diyordu. Deng'in izlenmesi gereken bir omek olarak Polonya'da ilan edilen s1k1yonetimi gosterirken soyledikleri, daha sonraki geli$meleri bUtiiniiyle aydmlatacak anlamdayd1: "(Polonyah yoneticiler) s1k1yonetime ba$vurdular ve duruma hakim oldular. Bu da gosteriyor ki, diktatorliik olmadan, bu i$ler ylirumuyor. Diktatorliik metodlanndan sadece soz etmek yeterli degil. Onlan zamanmda uygulamak gerekli." Bundan 24 saat sonra Hu Yaobang yasal b}r hiikumet darbesiyle devrilecekti. Deng, o dOnemde iktidan ugra$nran ogrenci hareketine ka~1 benzer dii$iinceler dile getiriyordu: "Gerekirse, emirlere uymayanlara ka~1 $iddet kullanmz. Bunun ic;in biraz kan dokebiliriz. Arna mt1mkt1n oldugu kadar kimseyi oldurmemeye dikkat edelim" 1 Deng'in, askeri diktatorlugu yararh, kendi duzenini savunmak ic;in devletin kan dokmesini me$ru gormesi ve her tt1rlt1 toplumsal geli$meyi iktisattaki geli$melerle s1mrlamas1, l 980'ler Turkiye'sinde iktidarda olan askerler ve sivillerin siyasi kultiirleriyle anlamh bir yakmhk ic;indedir. Ekonominin baz1 cephelerden serbestle$mesinin kabul edilir ko$ulu siyasi muhafazakarhgm dozunun anmas1d1r. iki kesim arasmdaki bu c;arp1c1 ve belki ilk bakt$ta anekdotik goiulebilecek yakmhgm alnnda ortak payda olarak muhafazakarhg1 buluruz. iki taraf da kendi duzenleri ac;1smdan muhafazakard1rlar. Turkiye'de askeri komuta heyetinin temsil ettigi muhafazakarhk, elbette dayand1gt diizenle baglannh olarak, Deng'in ve bir ayaklan c;ukurda iic; buc;uk generalin temsil ettigi muhafazakarhktan g6runii$te degi$ik soylemlerde kendini ifade edecektir. Arna kendilerini iktidar yapan diizenin savunmasmdan b~ka dayanacak yol kalmaymca, iki taraf da benzer "me$ruiyet"lere sanlacaklard1r. "Yeni otoritarizm"in model ald1g1 Giiney Kore bizim generallerimiz ve onlann sivil temsilcileri ic;in de modeldir. jaruzelski de benzer bir deneyime giri$ir ama bunu ba$aramaz. Polonya halk1 ic;in aruk komunist pani, ba$lanna "biiyiik birader" belasm1 sarmadan kunulunmas1 gereken bir tarihi kalmnd1r. Romanya ve Kuzey Kore'de ise aruk "komiinist" hanedanlar i$ b~mdadir. Pani de fiilen ortadan kalkm1$, bir ailenin saray erkam konumuna inmi$tir. Bu iilkelerde hanedanlar iktidarlan siirdurebilmek ic;in baz1 iktisadi reformlara ac;1kurlar. Arna bu reformlann hir;:bir siyasf cephesi ve sonucu olmamas1 temel ko$uldur. GORBA<;:OV VE DENG ARASINDAKi FARK

Sovyetler Birligi ve C::in'de, degi$ik yollardan, totaliter yapilann ya basktc1, kanh diktatorliiklere, ya da reformist otoritarizmlere donii$mesini anlamak ir;:in, her iki ulkede reformu $ahsmda simgele$tirmi$ olan ki$ilerin farklanm anlamak yararh olacaknr. Yaktn zamana kadar C::in'in erken Gorbac;ov'u olarak tammlanan Deng'i, Gorbac;ov ve onun temsil ettigi egilimden ayuan farklar her ikisinin bag1mh oldugu c;evreleri ve arkalann-

daki siyasi, kurumsal destekleri de aydmlanr. Gorbac;ov'un "perestroyka" ve "glasnost" fikrine ters dii$ecek, kendinden onceki genel sekrete.r doneminde yap1lm1$, hesabm1 veremeyecegi bir siyasi tasarrufu, en azmdan bugiine kadar ortaya r;:1kmadi. Buna ka~1hk Deng Siaoping 1950'de, Ser;:uan eyaletinde, tanm reformuna ~lik eden katliamlan yonetmekten, 1957'de "Yiiz C::ir;:ek" hareketini izleyen temizlik hareketinin ba$ mimarhgma kadar, dolu bir gec;mi$i olan ki$i. Deng Siaoping'in 1976'da, gene Tienanmen meydanmda, c;u Enlay'm oliimiinden sonra, onun amsma ba$layan ve Mao Zedung'a muhalefet olarak geli$en hareketin temsilcisi olmas1, l 966'da "kiiltiir devrimi" ve kml muhafizlann magduru olmas1 sayesindedir. Yani Deng de, gec;tigimiz on yilda, halktn benimsedigi lider olmayi, bir donem C::KP magduru olmu$ olmasma borr;:ludur. 1976'da da $iddetle ve kanla bastmlan "Pekin bahanmn" idolii Deng'tir. Ve Deng, polis $efliginden Mao'nun halefligine ger;:en rakibi Hua Guofeng'i devirmek ic;in, l 976'daki katliamlarda Hua'nm oynad1ltt rolii surekli hanrlatacaktlr. '60 ortalannda Mao ile aralannda c;1kan anla$mazhgm temelinde, Deng'in iktidann temel giiciinii teknoloji ve iktisatta gormesi, Mao'nun ise siyasi mobilizasyonu her $eyden ustun tutmas1 yatar. l 973'e kadar, Deng ve c;evresi <;in ic;inde siirgun ya$arlar. Arna Deng, Mao'ya, disipline ve diizene hayrand1r. Bunu defalarca ifade eder. l 980'de, "Ruslann Stalin'e yapuklanm biz Mao'ya hic;bir zaman yapmayacagiz" der. Deng ic;in Pani'nin oncu yonetimi, sosyalist sistem, proletarya diktatorlugu ve Marksizm-Leninizm ve Mao Zedung dii$iincesi kutsal bir donlu olu$tururlar. Deng dogmaya sad1kt1r. Deng'in Gorbac;ov'dan ikinci onemli farki., kendisinin aslen askeri bir $ef olmas1du. Kendini iktisatc;1, siyasetc;i veya teorisyen olarak pek tammlamaz. Buna ka~1hk s1k s1k "sava$ mevzuunu biraz bildigini" sOyler. Uzun Yt1r11yli$'ten bugiine kadar iktidanm namlulann giiciiyle savunmU$tur. Uzun askeri gec;mi$i onun ordu ic;inde saglam _desteklere sahip olmas1m saglar. "Kultur devrimi" s1rasmda camm kunarmasm1 ordu ic;indeki desteklerine borc;ludur. Ayn1 $ekilde, l 976'da Maocu kligi deviren darbeyi, daha sonra da Hua Guofeng'in uzakla$tlnlmasm1 ordu destegiyle gerc;ekle$tirir. Bu nedenle '80'lerde devlet ve pani ir;:indeki tum resmi gorevlerini himayesindeki ki$ilere devrederken, bir tek gorevini bugune kadar kimseye devretmez: pani askeri komisyonunun ba$kanhgi. Bu makamm stratejik onemi gec;tigimiz mayis ayinda bir kez daha gozler oniine serilir. C::KP'nin tarihi bekc;iligi konumunu s1kt s1kiya ellerinde tutan tum y~h askeri $eflerde oldugu gibi, Deng ic;in de toplumsal kan$1kl1k, diizenin ele$tirilir hale gelmesi, halkm emirleri dinlememesi kabul edilemez $eylerI

Le Monde, 15.1.1987 ve 27.2.1987

J7


18

dir. l 983'te curilme kar$1 kampanyayi $ahsen b~latu ve yonetir. Bu kampanya c;en;evesinde onbinlerce ki$i idam edilir. Aslmda duzenin kan$mas1 kar$Ismda duyulan obsesyon derecesine varan rahats1zhk c;ogu ya$h ve orta ya$h <;:inli ic;in gec;erlidir. Bunu ileride ele alacag1z. Mayis '89 askeri darbesinin parti ic;indeki hedefi Genel Sekreter Zao Ziyang ar;hk grevi yapan ogrencilerle sohbet ederken, <;:in'in ger;mi$ 150 yilhk tarihinde sadece 20 yil stabilite ya$and1gm1, <;:in halkmm huzur ve guvene $iddetle ihtiyac; duydugunu haurlanr. japon i$gali, Sava$ Beylerinin yilrilttugu kanh ii; sava$ ve onu izleyen, milliyetr;ilerle komunistler arasmdaki kanh sava$lar, l 950'lerde ilk kez ba$lanlan temizlik hareketi, '60 ortasmda gene onbinlerce ki$inin hayanna mal olacak ve y1k1c1 sonur;lanmn r;ok sonra tum deh~etiyle ortaya c;1kacag1 "kultur devrimi", '76'da b~layan yeni temizlik hareketi ... Gerr;ekten de <;:in toplumu, her an $iddetin fi~k1rabildigi, iktidann bir turlu istikrara kavu$mad1g1 bir gerginligi bir asudan fazla bir donemden beri ya$amaktad1r. 2 Deng'in ogrenci hareketine \'.e partinin reformist kanadma ka~1 nefret beslemesinin arkasmda ~ahsi ve ailevi nedenler de vardu. Bu onun Gorbar;ov'dan ur;uncu onemli farkm1 ortaya c;1kanr. Son ytiruyil~lerde Deng'i son imparatoric;e zalim King Sixi'ye benzetirler. Ailesi, hem ogrenciler, hem de parti ir;inde yogun bir ele$tiri konusudur. Ozellikle btiyilk oglu Deng Pufang'm yapugi yolsuzluklar, kat1ld1gi spekulasyonlar, yurt d1~mda ac;t1rd1g1 banka hesaplan dillerdedir. Deng, Gorbac;ov doneminde Brejnev'in damadmm b~ma gelenlerin oglunun ve ailesinin ba~ma gelmesinden korkar. 3 Benzer korkuyu cumhurba~kam ve askert darbenin ha~ miman Yang ~angkun ve diger "tarihi" liderler de duyarlar. <;:unkti bunlann r;ogu etraflannda gerc;ek bir hanedan olu$turmu$lard1r. Omegin Yang ~angkun'un kard~i Yang Baibing ordunun siyasi bolum ~efi, damad1 kurmay ba~kamdu . Pekin'i i$gal eden ve katliam1 ba$latan 27. kolordunun, Yang Baibing'in uzun yillar komutanhgm1 yapt1g1, ona tamamen bagh profesyonel askerlerden ol~an birbirlik olmas1 rastlann degildir elbette. <;in Halk Kurtul~ Ordusu, her sav~ beyinin $ahsi gticunun dayanag1 olan yan-ozerk birliklerden olu$an bir dtikahklar birligidir. Goruldtigti gibi, C::KP'de bir kesim muhafazakann, siyasi reform ve demokratikl~me c;abalanmn rumunti, her ne pahasma olursa olsun, $iddetle bogmayi goze almalannda sadece siyasi tercihler degil, aym zamanda "komunist hanedan"m ayncahklanm, hatta hanedan uyelerinin canlanm korumak tela$I da vard1r. Sovyetler Birligi'nde de, Gorbar;ov ve ekibini devlet ve parti ir;inde destekleyen gtir;, yava$ yav~ anla$1ld1gma gore ordu ve KGB'dir. Ne var ki <;in'den farkl1 olarak, bu iki kurum ir;in, partiden ziyade rejimin devam etmesi temel amac;ur. Bu nedenle siyasi reformlar, gere-路

ginde partinin ayncahkl1 konumuna ka~1 yilrilttilmelidir. Bu amac;la gerekiyorsa devlet ve parti giderek birbirinden aynlabilmeli, iktisadi konularda i$letmelere ozerklik, siyasi konularda parlamenter demokrasiye yakm bir yap1lanmayla birlikte, rejimin ve devletin kahc1hg1, yeni me$ruiyet temelinde gtivence aluna ahnmahdir. Bunun ic;in de parti diktatorlugunun yerine, ordu ve devletin belli gtic;lerinin denetim ve guvencesi alunda bir otoritarizm, yeni zamanlara daha uygun bir sistem olarak algilamr. Bu amar;la Gorbac;ov, bugtine kadar Sovyetler Birligi'nde resmen hic;bir zaman olmam1~ bir $ekilde, rum yasal iktidarlan kendi elinde toplar. Sakharov mecliste bunu kaygiyla dile getirir. Gerc;ekten de Gorbac;ov 1988'de, partinin ulusal konferansmda, eyalet ve $ehir Orgtitlerinin birinci sekreterlerinin, kendisinin oldugu gibi, buna denk d11$en sovyetlerin b~ka颅 m olmas1 kurahm zorla kabul ettirir. Kisa vadede amac; belki parti yon.etici kadrosunu halkin sec;imine tabi kil~aknr. Arna bu tasarruf, valinin aym zamanda tek partinin il ba~kam oldugu l 930'lann Turkiye'sini ve o rejimin anlam ve sonuc;lanm da hanrlatmaktadtr. Bu, Patti ve benzeri kurumlann toplumsal hareketliligi denetlemekte ve ideolojik egemenlik kurmakta yetersiz kald1klan, bir ki~inin karizmasma dayah, otoriter rejimlere gec;i~in ifadesidir. Genelde amac;, merkezi gticun elindeki, aruk ona yilk te~kil eden ve ayakbagi olan yetkileri devretmesi, buna ka~1hk temel siyasi denetim olanaklanm daha etkili bic;imde elinde toplamas1d1r. ~te bu nedenle Gorbac;ov ic;in siyasi refonnlar ilk ~amada iktisadi refonnlardan daha onemlidirler. Aym zamanda Gorbac;ov ekibi toplumsal ho$nutsuzlugun sadece ekmek, et ve diger ruketim maddelerinin istendigi kadar bulunmamasmdan kaynaklanmad1gim, ba~ka bir deyi~le i~in. puf noktasmm sadece iktisadi olmad1gmm bilindndedir. Bu nedenle iktisatta daha c;ok vaatle yetinip, reformlar ir;in zarnan kazanmaya c;ah~uken, siyasi alanda anlamh degi$imleri, devlet ve parti aygitlanna empoze eder. Kendi ka~1sma, <;in'de oldugu gibi, Orgtitlti bir muhalefetin c;1kamayi$I, Gorbac;ov'un arkasmdaki kurumsal desteklerin yerini belirtir. 4 Deng'in bir olc;ude esiri oldugu C::KP'nin muhafazaI<ar 4 Haziran gllnii ar;:hk grevindeki dOrt ~encinin Tienanmen meydamna asnklan "Demokrasi Bildirgesi" Ozellikle bunu vurgular: "<::in'in binlerce yillik tarihi kaba kuvvetin kaba kuvvetle altedilmesi ve ka~1hkh nefret ile dolu olm~tur. Modem c;i#da d~man kavram1 <::inliler arasmda bir gelenek haline gelmi.$tir. 1949'dan beri kullamlan smtf miicadelesini esas alma slogam, geleneksel kin psikolojisi ile d~man kavramm1 ve kaba kuvvete ka~t kaba kuvvet d~iincesini en u~ noktasma itmi.$tir. Bugllnkii s1kiyOnetim uygulamas1, sm1f sav~1 siyasal kiiltiininiin bir yans1mas1dir." Cumhuriyet, 15.6.1989. 3 Hu Yaobang gene! sekreterligi strasmda partinin Onde gelenlerinden Hu Kiamu'nun ~lunu bu nedenle tutuklanr. i 6rnegin ilk elde muhafazakarlann sansiinine uArayan Boris Yeltsin'in, Halk meclisi'ne giri$i tam bir el r;:abuklu~ ve kumpas ~2

Birikim 3 /TEMMUZ 1989


zu ilgilendiren temel konularda g6rii$ birligi" i<;indedirler. Goriinen, komunist rejimlerin, "yeni ortodoksi" ve "reformist" kanatlar arasmda yeni bir bolunmeye gitme egilimleri ta$1d1g1dir. Bu, 1960 b3$lannda olu$an kampla~manm <;izdigi aymm <;izgisinden farkh ve belki ondan daha derin bir $ekilde komunist rejimlerin dayand1g1 kavramlarda degi$iklikler ve bolunmelere yol a<;KOMUNiST BLOKTA YENi CEPHEL~ME • maya gebe bir egilimdir. Sonu<; olarak, '60 kampla~ma­ smda, komunist sOylemin temel referanslan hii;bir taGorba<;ov'un se<;tigi, devlet g\icunu yeni zamanlann koraf tarafmdan ele$tirilmemi$, taraflar daha <;ok jeopoli~ullanna uygun temellerde ol~turmak yolu belki onun tik <;at1$malanm ideolojik aynhklar kisvesi alnnda ifave arkasmdaki devlet g\i<;lerinin bekledigi sonu<;lan verde etmi$lerdir. Partinin one~ rolu, proletarya diktatormeyecektir. Omegin iktidardaki tum komunist partiler, lugu, i$<;i s1mfi bilimi gibi komunist rejimlerin temelin-SBKP dahil olmak 11zere- Macaristan ve ozellikle Pode yatan kuramlara iki taraf da sadakatlerini belirtmeklonya'daki geli~meleri biiyl1k bir endi.$eyle izlemektedir. te yan$mI$lardir. Halbuki yeni kampla$ma, ger<;ekle$irPolonya'da, son se<;imlerden soma, ipler resmen iktise, i$te as1l bu temel kavramlann g\inlimuzde ge<;erlilidardaki KP'nin elindedir ama fiiliyatta Dayam$ma'dagi konusunda olacakur. Bu ise jeostratejik etmenlerden du. Bundan daha ileri bir ad1m atmayi $imdilik Dayaziyade, her komunist partisinin kendi toplumu i<;indeIlJ$ma istememektedir. Walesa kendisinin cumhurba$ki konumunu ilgilendiren, onlar i<;in hayati deger t3$Ikam adayi olmad1gim belirtirken, buna gerek<;e olarak yan konulardu. istihzayla kendisinin Dogu Avrupa yOneticilerini ~ah­ Polonya ve Macaristan'da, KP'nin uydu "karde$" parsen tammad1gtm belirtir. Dayam~ma daha ileri bir ad1mm ulke i<;indeki kendi g\i<;suzlugunden degil, Polontileri de, giderek bag1ms1zhklanm arturma egilimindeya'nm bolgesel konumundan dolayi $imdilik anlmamas1 dirler. KP'lerin yakmmda yer almak, ozellikle Polonya'da, gerektigini a<;1k<;a belirtmektedir. Uygun zaman Dogu se<;ime dayah her durumda b3$ansm1 muhalefetin himBlogunun siyasi yapnnmc1 birliginin <;atlamas1dir ve bumetine bag1mh kilmak anlamma gelmeye ba$lamI$tlr. nun ilk i$aretleri de kendini gostenneye ba$lam1$tir. Polonya veya Macaristan'da KP'leri muhalefetin gozunde en azmdan bir donem i<;in vazgei;ilmez kilan kom$U Ger<;ekten de son yillarda Dogu Blogunun birligi, geleneksel bi<;imi i<;inde dagilmaya yflz tutmaktad1r. Or"bUy11k birader" faktoriinun olmad1gt Qin'de, komunist negin Dogu Alman resmi organlan Macaristan'da imre · partiyi ayakta tutacak, partinin asgari bir birlik imajm1 Nagy'i anmak i<;in yap1lan tOrenleri "ka~1 devrimcilid1$anya ka~1 verebilmesini saglayacak ve partinin yigin hortlamas1" olarak tanmrlarken, bu torenlere Matirdigi g\ii;le oranuh olarak artma egilimi gOsteren devcar ba$bakam ve <;ogIJ parti uyesinin, SSCB buy11kel<;ilet i<;indeki merkezkai; egilimleri frenleyebilecek tek kusinin resmr s1fatlanyla kanld1klanm soylemekten ka<;1rum olarak geriye ordu kalm1$tlr. mrlar. Buna ka~1hk SSCB'de resmt bir yayin orgam, ayn1 Polonya ve SSCB'deki geli$melerden ortaya i;1kan $Ug11n, 1956 olaylannda Sovyetler Birligi'nin oynad1gi rodur ki, normal ko$ullarda yapilacak serbest se<;imlerde, lun yeniden tahlil edilmesinin gerektigini belirtir. Maiktidardaki <;ogu KP bir azmhk partisi durumuna d~e­ caristan simgesel bir $ekilde Avusturya smmndaki tel bilecektir. i$te bu nedenle Gorbai;ov, Polonya'da olduOrgfileri kaldmrken, Dogu Alman yoneticileri bOyle bir gu gibi, s1rt1 duvara dayah ve bii;are durumda siyasi tasarrufun kendileri i<;in ne demek oldugunu urpererek odunler vermeyi beklemeden, reformlann inisiyatifini tahlil ederler. , kendi elinde tutmak <;abasmdad1r. <;in'de Zao Ziyang, <;ekoslovak Komunist Partisi gene! sekreterijakes bu Hu Yaobang'm temsil ettigi akim da benzer kaygi ve heendi$eyi a<;1k bi<;imde dile getirir. 0, "Polonya ve Madefleri dile getirirler. Arna <;in, di$ goriin11$11nun aksicaristan'da, partinin toplum i<;indeki yerini sOz konusu ne, SSCB gibi oturmu$ bir rejim degildir. A$agt yukan eden ve siyasal <;ogulculuk sayesinde muhalefet hareon yilda bir kanh temizlik hareketleri ve saray darbeleketlerinin yasalla$t1g1 ve hucuma ge<;tikleri vahim gerinin yap1ld1gt (1959, 1967, 1976, 1989), Uzun Yuriih$meler"5 ka~1smda kaygihd1r. yl1$'ten kalma liderlerin hala s1ki s1kiya koltuklanna ya<;in'deki son olaylar ka~1smda iktidardaki KP'lerin alp•$ttklan ve rejimle kendi varhklanm ozde$le$tirdikled1gi farkh taVJr!ar da, onumflzdeki yillarda ol~abilecek ri, devletin ozerk kendini uretme dinamiginin ol~ma­ yeni kampla$manm taraflan hakkmda bize ipu<;lan ved1g1 bir ulkedir. riyor. Dogu Almanya, <;ekoslovakya ve Kuba, <;in'de kodir. Oynanan oyun ka~tsmda muhafazakarlar bir anda kontrpimunist partisinin h3$latngt teroru desteklediklerini a<;1kyede kahrlar. Ve tum kumpas Gorba~ov'un gulumseyen deste<;a bildirirler. Dogu Alman d1$i$leri bakamnm Amavutgi.yle ~evrilir. luga yapugi ilk ziyaret s1rasmda, iki taraf da "g\im1mu5 Le Monde, 24.6.1989. kliginin dayand1gi g\i<; odaklan, SSCB'de muhafazakarlann elinde degildir. Bu, SSCB'de muhafazakarlann ellerinde hi<;bir g\i<; olmad1gi anlamma gelmez. Arna devletin beyni durumundaki baz1 kurumlar, ornegin KGB, bu 3$amada muhafazakarlan kurban etmeyi, devletin devam1 a<;1smdan odenebilinir bir bedel olarak gormektedir.

19


<;:in'de biitiiri bunlara, bir taraftan b~laulan iktisadi serbestle$me hareketinin ba$ans1, ama halk tarafmdan bunun yetersiz goriilmesi, diger taraftan da e$itlikr;i ideolojiyle y1llardir yogrulmu$ bir toplumda, yeni zenginlerin ortaya r,;1kmasma kar$I duyulan tepki de eklenince, Deng, <;:in tarihine "reformcu imparator" olarak ger;mekten vazger;er. C::!N'DE YASANAN HIZLI GELiSME

20

Son on y1lda <;:in r;ok h1zh bir geli$me ya$ar. Arna aruk enflasyon <;:in ekonomisinin de ba$ma belad1r. Fiyat artI$lan, l 987'de % lO'a, bir yil sonra resmi verilere gore ortalama % 20'ye varmI$tir. Tanm reformu 50 milyon <;:inlinin $ehirlere saldmnalanna yol ar;ar. Sehirlere giden trenler, agizlanna kadar toprag1 birakmI$ ve $ehirlerde i$ btilmaktan ba$ka umudu kalmamI$ koyh:ilerle doludur. Bunlar bir $ehirden digerine i$ bulmak ir;in ko$tururlar. <;:in niifusunun % 5'ine varan biiyiik bir kitle, devlet ve partinin geleneksel denetim aygitlanmn r;aresiz kald1g1 bir hareketlilik ve diizenden kopu$ ivmesi ir;indedir. Buna kar$1hk $ehirlerde ve toplum ir;inde geleneksel saygmhgm1 koruyan ogrenci kesim ir;inde ise, reformlann oniiniin parti tarafmdan kesilmesi ho$nutsuzlugu arttmr. Ostelik Deng, iktisadi reformlann siyasi denetimini yapmakta s1kint1 r;eker. <;:KP'nin, iktidardaki diger KP'lere 11azaran iiye sayis1 azd1r. SSCB'de niifusun % l 4'ii, Dogu Almanya'da % 22'si parti iiyesi iken, <;:in'de bu oran % 4.5'tur. Geri kalan halk da, partinin denetledigi diger "kitle kurulu$lanna" pek ragbet etmez. Partinin "mobilize" ettigi kitleler de ilk komiinist ku$agm s1k1 Maoizm'ine r;ok uzakurlar. Ornegin haziran b~mda B~足 bakan Li Peng'in ogrenci hareketine kar$I orga:iize ettigi halk mitingine gelen m~h yflriiyfl$<;fller bile, mitingi yansmda b1rak1p, stadm kap1smda kaf$1 miting yapan bir avur; ogrenciyi dinlemeye koyulurlar. Ba$ka bir deyi$le <;:KP, tepesinde bir avur; dflzen ayncahkhsmm oturdugu, altmda ise bir milyar nufusluk deniz ir;inde bir damla gibi duran militan kadrosuyla, "ayaklan r;amurdan bir dev"dir. Parti, toplumun yaygin muhalefetini kanalize edebilecek, onunla diyalog kurabilecek glir;te degildir. Aynca boyle bir diyalog, geleneksel "MarksistLeninist" dogmadan <;:in imparatorlugu geleneklerine uygun bir versiyon iiretmi$ olan komunist partisinin tarihi liderleri ir;in kabul edilir bir ~ey de degildir. Bu durumda geriye, imparatorlugun senyorlerinin silahh gucuyle parti-devleti ayakta tutmaktan ba$ka bir yol kalmaz. Birr;ok gozlemcinin belirttigi gibi, s1k1yonetimin ilanmdan sonra amar; sadece Tienanmen meydamm bo~altmak degildir. Bunun ir;i1. polis giir;leri yeterli olurlard1. Ostelik halk ve ogrenciler silahs1zd1rlar. 27. Kolordu, meydam i$gal eden ogrencilerin direni$lerinin yava~lamaya yuz tuttugu anda Pekin'i i~gale ba~lar ve og-

.

renci hareketini birden hire canlandmp, ona buyflk halk desteginin akmasm1 saglar. Sava$ beyleri ir;in aruk ser;im yap1lm1$tir. Bundan sonra olaylar ne yonde geli~ir足 se geli~sin, kendisinde parti-devletle taru~acak, pazarhk edecek ciireti bulan halk1 cezaland1rmak, sindirmek tek amar;ur. 6 Partinin onderligi, Marksizm-Leninizm'in (Mao Zedung'lu veya degil) yenilmezligi amk sav~ beylerinin namlulannm ucundadu. SAVAS BEYLERiNiN ASIRLIK TERORO

l 913'ten 192 Tye kadar <;:in halkim tir tir titreten sava$ beyleri, halkm herhangi bir ii; sav~ tehlikesi kaf$1Smda pusup sinecegini bilirler. Gerr;ekten de 27. Kolordu'ya kar$I 38. Kolordu'nun taV!r almas1, baz1 yerlerde r;au~足 maya girmesi haberleri yayihr yayilmaz, o ana kadar sokaklarda tanklara kaf$1 direnen halk evlerine r;ekilir. Halk ir;in aruk o veya bu tarafta yer alan; ama hepsi sava~ beyi olanlar iilkeye hiikmetmektedir.7 Olas1 ir; sava~1 kim kazamrsa kazansm, her durumda odeyecegi bedelin bundan sonra r;ok agu olacagim halk bilmektedir, Yeni iktidann da amac1 ~ehirli halkin goziinii iyice korkutmak ve televizyondan verilen habere genellikle inanan <;:in koylulerine ortahgi kan~tuan b3$1 bozuklann nastl halkin ordusuna sald1rd1klanna inand1rmakur. Bu nedenle <;:in'in ceza geleneklerine uygun ~ekilde, ama bu kez sadece meydanlarda degil, televizyonda da "caniler" elleri ayaklan bagh, dayaktan yflzleri $i$rn~ olarak bol bol gosterilirler. Meydanlarda zorla toplaulrn1$ kitlelerin onflnde ba~lanna bir kUf$UO s1kilarak "sw;lular" cezalandmhr. <;:KP yoneticileri Orwell'in 1984 romamndan ilham alm1~casma, Tienanmen meydanmda hir,:bir sivil olmedigini iddia etmeye bile ba$lar. En kaba saba ve aruk sadece ~iddet cephesiyle Maoizm yeniden avdet eder. Parti soylemi bir anda yirmi yil oncesinin jargonunu kullamr. c;:ocuklar anne-babalanm ihbar etmeye tC$vik edilirler. Son on yil ir;inde "C::in'de s1mf sava~mm art1k tarihe kan$tlgim" s1k s1k vurgulayan Deng, partinin resmi yayin organlannda "s1mf sav~mm \:in'de tum $iddetiyle devam ettigini" yazd1rur. Aslmda geli~melere uzun vadede Deng'in, kendisinin c;:in'de olmasm1 arzulad1gi. perspektiften bakmca, oniimiizdeki donemde rejimin r;ok yflksek bir bedel odemeyi kabul edebilecek r;aresizlikte oldugu daha ar;1k ortaya r;1kar. Yabanc1 yatmmc1lar iirkmii~, yerli yatmmc1lar pusmu~. halk pasif direni~e girmi$tir. Arna art1k 6

7

Eski bir kmlmuhafiz olan Huo Linsan'm Birikim'in bu sayi.smda yayi.nlanan analizi bu a~1dan aydmlauc1dir. En biiyiik ozelligi ~iddet aleyhtarhgi olan '89 bahan halk hareketinin i~ sava~a donii~mesi mumkiin degildir. Buna sadece Pekin'deki iktidar haz1rdir ve kendini 0 alanda daha rahat hisseder. Mao da 1959 yi.lmda Lu~an'da panili arkada~lan tarafindan ~iddetle ele~tirilmeye ba~layi.nca, yeni bir Km! Ordu toplayi.p, mucadeleye yeniden ba~lamakla onlan tehdit eder. Birikim 3 / TEMMUZ 1989


Deng ve onun arkasmdaki klik ir;:in as1l 6nemli olan, hayatlanmn geri kalan boliimiinde ellerindeki iktidann almmamas1dir. <;in "Halk" Kurtulus Ordusu beyleri, halk1 tanklara ezdirirlerken, iktidarda kalan tum parti ileri gelenlerini bundan boyle geri doniilmesi miimkiin olmayan bir bir;:imde onlann yanmda olmaya mecbur ederfor. Nasil <;in sokaklannda askerler halka ka~1 ilk ate$i ar;:uktan sonra, kendi hayatlanm korumak ir;:in onlerine her r;:1kam vurmak zorunda kald1larsa, bundan boyle <;KP iist yOnetimini ellerinde tutmaya r;:ah$acak Yenan donemi Maoizmi aruklan ve ger;:mi$ donemin Sovyet yanhlan ir;:in de, her siyasi reform hareketi onlann hayatlanm tehlikeye atan bir ad1m olarak gOriilecektir. Askeri darbeden ancak bir ay sonra, <;KP yeni sekreterini ancak ila.n edip, merkez komitesinden daha genis bir kurul toplayip, alman kararlann en azmdan gostermelik pir parti mesruiyetiyle donanmas1m saglayabilir. Zao Ziyang'm yerine gene! sekreter koltuguna oturmak, oniimiizdeki ilk reform k1pirt1smda giinah ker;:isi olarak kurban edilecek kisi olmayi kabul etmektir. Bu nedenle, ~anghay'da askeri darbeyi ilk anda desteklemis ki$i, hem de iktisadi reformun devam etme angajmamyla simdilik genel sekreter koltuguna oturdu. Tienanmen meydanmda tanklara halkt ezdirmek emrini veren bir partinin gene! sekreterligi koltuguna oturmak gelecek ir;:in saglam bir mevki elde etmek degildir. <;KP'nin kendi kadrolan da, partinin bu haliyle gelecek y1llarda iktidar partisi olmakta s1ktnu r;:ekecegini bilmektedirler. Buna ka~1hk Deng, <;in'in iktisadi konularda d1sa ar;:1lm~'smm son olaylardan pek etkilenmeyecegini kestirmektedir. D~ diinyaya "siyaset b~ka. ticaret ba$ka" mesajlanm yollamakta, d1$a ar;:1lina projesinin aksamayacagma giivenceler vermekte gecikmez. iktisadi reformlar, siyasi muhafazakarhgm bir nebze ba$an $ans1 olabilmesi ir;:in aruk daha da Onemli olmu$lard1r. SOSYALiZMiN TARiHi KAMBURLARI

C::in'deki gelismeler insanhk ar;:1smdan trajik, sosyalizm ar;:1smdan utanr;: ve dehset vericidir. Arna bu gelismelerin sosyalizmin temsil ettigi umutlan, toplumsal degisim arzulanm bir kalemd~ silip atmad1gi.m belirtmek gerekir. Hatta tersine, C::in'deki son geli$meler, her $Cyi siyasi iktidar perspektifinden gOren ve sosyalist soylemi iktidara varmak ir;:in kullamlan bir taktik olarak algilayan, sosyalizmi tekeline alrnl$ diinya g0ni$iiniin ideolojik giiciinii yitirdigi, giderek sadece kaba giice dayand1g1 bir d5nemin b~lad1gma i$aret etmektedir. iktidar

daki komiinist rejimler ideolojik hegemonyalanm giderek yitirerek, r;:1plak diktatorliiklere dogru donii$mektedirler. Diinya ve ozellikle Tiirkiye tarihi, bu tiir diktatOrliiklerin, r;:ogu durumda daha kanh olmakla beraber, totalitarizmden daha zayif, daha az kahc1 olduklanm defalarca gostermi$tir. Bu ise sosyalizmi iktidar olmak ve iktidarda kalmak sorunsalmm mii$tag1 olarak gormeyerek sosyalizme sahip r;:1kanlann s1rtmdaki tarihi kamburu atmalan ir;:in onemli bir firsaltlr. SSCB'de reform hareketlerine kar$1 r;:1kanlar "komiinizm" adma siyasi planda muhafazakarhg1 savunabilmekteler ve hatta muhafazakar s1faum baz1 durumda ar;:1kr;:a sahiplenmektedirler. Buna kars1hk demokrasi, siyasi iktidann tekellesmesine kar$1 miicadele, iktisaden Ozerklik, sosyal e$itlik, insan haklanna sayg1 gibi temalarla hareket edenler ir;:in bugiin SSCB'de ilerici s1fan kullamlmas1 anlamhd1r. Bu gelisme de gostermektedir ki, oniimiizdeki yillar, ilerici, muhafazakar, gerici ve devrimci s1fatlannm geleneksel ir;:eriklerinin biitiiniiyle degi$ecegi bir donem olacakur. Sosyalizm fikrinin r;:ik1$mda ifade ettigi insanhk sorunlan bugiin de bizim sorunlanm1zd1r. Bunlar insanhgm kendine sormaktan vazger;:emeyecegi, varolus sorunlandir. Arna sosyalizm soylemi ve pratigi, 2000 y1llanna giderken, tarihsel donii$iimiinii gerr;:ekle$tirmek ve onu bir zaman temsil etmi$ pratiklerin bugiin vard1g1 karanhk noktayi, bu pratiklerin r;:1k1$lanndaki temel ozelliklerle baglayarak ele almak zorundadir. Parti diktatOrliigii, oncii sm1f partisi, i$t;i sm1fi bilimi gibi kavramlar ve sosyal devrimi iktidann ele ger;:irilmesine indirgemek egilimleri, tum komiinist partilerin iktidan ele ger;:irirken ve kamiinist rejimleri kurarken benimsedikleri temel tarihi Ozelliklerdir. Geleneksel MarksizmLeninizm'in belkemigini olu$turan bu kavramlann, bugiin komiinist rejimlerin ir;:ine diistiikleri varolu$ bunahmm1 hazirlayan etmenlerin ir;:inde yer ald1klanm, aruk sosyalist hareketin kabul etmesi gerekmektedir. Bu, sosyalist hareketin kendi tarihini ve fikir diinyas1m biitiiniiyle yeniden gozden ger;:irmesi, soyleminden dinI dogma statiisiine girmi$ kavramlan ay1klamas1 gibi biiyiik bir r;:abamn gerekliligine i$aret eder. Boyle bir r;:abanm sonunda baz1 tarihi gObek baglanmn kesilmesi ve sosyalizmin s1mndaki o biiyiik kamburun aulmas1, sosyalizmin oniimiizdeki donemlerde de insanlann r;:ogunIugunun kendilerini tammlayabilecekleri bir soylem olarak kalabilmesinin olmazsa olmaz ko$uludur.

21


Barbar bir kiiltiiriin etkisi HUA LiNSHAN*

P

ekin'deki balk bareketine kaf$1 biikiimetin uygulad1gi bastmna eyleminin $iddetiyle, bu eylemle vanlmak istendigi iddia edilen bedeflere uygun am;lar arasmda derin ve apac;:1k bir dengesizlik var. Eger <;:inli yoneticiler yalmzca kalabahg1 dagttmak ve Tienanmen meydamnda diizeni yeniden saglamak istemi$ olsalard1, oldiin1cii olmayan silahlan kullanmalan yeterdi. Ostelik buna bazulanmak ic;:in iki baftalan vard1. Arna iktidar tanklan c;:agtnp, bir katliama giri$meyi tercib etti. Bence <;:in'de olan son geli$meleri bir yonetim batas1 veya tecn1besizlik olarak ele alamayiz. <;:in biikiimetinin b~lamgi saldm, biikii~etin iizerinde etkisini gOsteren tazyikle oranuhydi. Pekin'den telefonla gelen tamkhklara gore, s1k1yOnetimin uygulam; ya konulmas1na karar verilecek tartl$ma esnasmda Deng Siaoping "Daba geri ad1m atabilir miyiz" diye sorunca, Cumburba$kam Yang Sangkun "bayir, aruk c;:ekilmek miimkiin degil, son baraj s1k1yOnetimin tesisidir" diye cevap verir. <'.>ZERK OZNE

22

Siddeti d1$lamayi eylem prensibi olarak benimsemi$ bu balk bareketi nasil oldu da iktidan boylesi bir pkmaza sokmayi b3$ard1? Resmt <;:in basmmm incelenmesi de gosteriyor ki, bu sorunun cevab1 balk bareketinin ash talebinde yanyor. Halkm arzusu hiikiimetle ozerk bir ozne ol, rak tart1$makur. Birc;:ok biikiimet sozciisiine gore ise bOyle bir diyalogun ba$lamasm1 kabul etmek, siyasi iktidarla balk1 e$it statiilere yerle$tirmek demektir. Bunun sonu "illegal orgiitlenmelerin" kabul edilmesine ve rejime muhalifbir giiciin ortaya c;:1k1$ma vanr. Bu ise C::in Komiinist Partisi'nin yonetici roliiniin c;:okii$ii demektir! Gerc;:ekte bu sozciiler as1l kayg1lannm bir k1smm1 dile getirdiler. (iinkii e$il kO$Ullarda bir diyalog ozlemi <;:in ic;:in biitiiniiyle yeni bir kiiltiirel ilkeden kaynaklamyor. Bu, halk1 ozerk bir ozne olarak kabul eden ilke-

dir. Olkenin geleneksel kulturunde, ozellikle komunist partinin iktidan ele gec;:irdiginden beri varolan siyasi kiiltiirde, balk asla ba~ms1z bir aktor olarak kabul edilmedi. 0 , iktidara itaat eden bir giic;:ten b~ka bir $ey degildi: Bu yeni kiiltiirel ilkenin zuburu, mevcut rejimin temellerini sarsu. Aynca, bu ilkenin toplum ic;:inde olas1 kokle$mesi, ba$ka yeni kavramlann ortaya c;:1k1$m1 te$vik edip, kac;:milmaz bir reaksiyonlar zinciri iiretecekti. Boyle bir tehlike kaf$1smda, kendini c;:1kmazda hisseden (in Komiinist Partisi, halkm goziinii korkutmak ic;:in s1k1yonetim ilanmdan ba$ka bir c;:areye ba$vurmad1. Bu yolu sec;:erek, halki ozerk bir aktor olarak kabul etmeyi reddettigini ifade ediyordu. i$te o zaman, sokaklara dOkiilen milyonlarca ~ekinlinin yapngt gosteriye tamk olduk. Bu gosteri, ogrencilerin dile getirdigi yeni ilkenin balk tarafmdan da benimsendigini c;:arp1c1 bir $ekilde gozler oniine seriyordu. Ba$ka hic;:bir durum parti ic;:inde boylesi bir $a$kmhk yaratamazd1. Bundan oturii esas sorun aruk kalabahg1 dagnmak ve Tienanmen meydanmda diizeni yeniden saglamak degildi. C::imkii bu kalabahk, dagtnlsa bile s0zkonusu ozlemleri terketmemi$ olacak ve c;:ok gec;:meden biikumetin kaf$1sma ba$egmeyi reddeden bir giic;: olarak yeniden dikilebilecekti. Bu nedenle eskimi$ siyasi kultiiriiniin esiri olan partinin, katliama giri$mekten ba$ka sec;:imi yoktu. Parti, balka kar$1 vab$i bir saldmya giri$erek, onu ozerk bir aktor olma fikrini terk edip, kan ic;:inde b~egmeye mecbur etmek istedi. Boylesi bir katliamm kar$1smda insana aglamak istegi geliyor, ama ofke gozya$lannm akmasm1 onliiyor! Yir• 10.6. l 989'da le Monde gazetesinde c;1kan yaz1smm tercilmesini yaymlad1g1m1z Hua Linshan, ~imdi Paris'te ya~ayan, eski bir km! muhaf1zdir. 196 7 y1hnda Fransa'da Seull Kitabevi'nde Kl:ul Y1llar adh bir kitab1 yaymlanm1~t1r. Birikim 3 / TEMMUZ 1989


mi bir yd once, sadece Guangsi bOlgesinde seksen bin ki$inin kurban edildigi, benzer katliamlar olmu$tU. Bu katliamlann da sorumlusu, aym parti ve aym orduydu. Yirmi y1lda her ikisinin de tabiau kesinlikle degi$medi. Bu denli barbar bir hiikiimet ve ordu ancak barbar bir kiiltiirden beslenebilir. Alu bin ytldan beri agir ag1r $ekillenen <;in kiiltiirii boylesi bir vah$eti ic;inde t~1yor olmasm? KIYICILIK OGELERi

Bir <;inli olarak ac1yla kabul etmek zorunday1m ki, iilkemin kiiltiirii kty1C1hk Ogelerini ic;eriyor. Ancak bu kiiltiir aln yiizyild1r siiren ic; miicadeleler sonunda yok olup gitmediyse, bunun nedeni, $iddet egilimlerini denetleyen, onlann tum giic;leriyle kendilerini ortaya dokmelerini engelleyen rasyonel degerlerle de dolu olu$U sayesindedir. 0 halde, $U andaki yoneticiler bOylesi bir gaddarhkta bulunabildiklerine gore, onlara rehber olan kiiltiir hangisidir? Onlann daha onceki <;in hiikiimetlerinden c;ok daha fiitursuzca davranmasma olanak veren nedir? Komiinist Partisi, kendisine hayat veren ilkelerin, iilke gerc;ekliklerine uyarlanm1$ Marksist-Leninist dii$iincenin iiriinii oldugunu ilan etmekten ho$lamr. Kolayhkla goriiliir ki Marksizmin humanist cephelerini reddeden par-

ti, <;in geleneginin iyi yiireklilik ve kadi~inashk gibi baz1 rasyonel degerlerini de ele$tiri konusu yapml$tlr. Dolay1s1yla, aym zamanda eski ve yeni olan gayn insani bir kiiltiir yaratmak ic;in, <;in kiiltiiriiniin en igrenc; degerleri ile Marksizmin en fazla ele$tiri konusu olan ilkeleri birbirine kan$Unlmi$Ur. Bu, <;in ve Bau kiiltiirlerinden c;1km1$ bir kiiltiirdiir. Arna ne biri ne de Otekisidir. Kirk yildan beri uygulanan olaganiistii $iddet eylemleri ilham1m bu kiiltiirden ahr. Bu vah$i kiiltiire ses c;1karmamak, bana gore insanhg1 ancak kendi yokolU$Una siiriikleyebilir. Bugiin parti ve ondan esinlenen ordu heniiz gorece zayifken, sozkonusu kiiltiir, sadece halka zarar verebilecek durumdad1r. Arna ileride, bu ki.iltiiriin egemenligindeki ulus belirli bir gitce ula$abildiginde, eli ayag1 bagh bir milyardan fazla bir kitleye dayamp, insanhgm tiimiine zarar verebilir. <;in halk1 demokrasi talep ederken, i$te bu kiiltiirii degi$tirmeyi, kurtulu$ yolunu bulmak ir;:in bu kiilturiin etkisini k1sulamayi deniyor. Gelecekteki geli$meler ne olursa olsun, askert darbe sonucuna ula$sm veya ula$amasm, <;in halk1 ba$lad1~ bu eylemi siirdiirmek zorundadir. <;in Komiinist Partisi'nin zuhuruyla dogan kultiire kar$1 r;:1kan yeni kiilturel degerler yaratmaktan ba$ka r;:1k1$ yolu yoktur.

23


Marksist devrim teorisi ve sosyalizrn * TANER AK<;AM

24

Baz1 sorulara cevap anyorum. Bunlar yeni sorular degil. Daha once defalarca sorulmu$, her soruldugu evrede donemiri kendi objektif geri;:ekligi.ne, bilini;: birikimine gore cevaplan verilmi$. Kafam1 ugra$Uran ana sorun Oi;:uncil Dunya iilkelerinin "sosyalizm" olarak tammlad1g1m1z, bugiinkiinden ba$ka bir toplumsal sisteme kaVU$abilirliklerinin tarihsel geri;:ekligi.. 'Sosyalizm' kavram1m gelecek, tasarlanan bir toplumu anlatmak ii;:in kullanmayi hala dogru buluyorum. Arna insamn kurtulu$Unu odagma koymU$ bir ogretinin, bugiinkii diinyada geri;:eklik haline gelmi$ tum omekleri bizatihi bu kavramm ii;:erigini de yeniden tartI$maya sokuyor. Aslmda b~latmak istedigi.m tartl$manm kendisi bu. Bugiine kadar 'sosyalizm' kavrarri1 alnnda tasarlad1klanm1z ve bu tasarlad1g1m1z gelecege hangi evrelerden gei;:erek varacag1m1z konusundaki du$iincelerimizi yeniden siralamak bir zorunluluk gibi geliyor bana. Sorulan sormadan once, bu sorulara yolai;:an dii$iinceleri kabaca ozetlemek istiyorum: Once genel, belki genel oldugu ii;:in kaba bir tesbit yapmakla i$e ba$layayim; bugiine kadar Oi;:uncu Diinya iilkelerinde devrim olarak geri;:ekle$tirilen toplumsal altiist olu$lann kaba anatomisi $6yle: Bag1mh bulunulan sistemden kopu$; milli bir ekonominin yaraulmas1 ve buna paralel, belki de bunun on $anl, monolitik bir siyasal yap1. Bu monolitik yapmm onemli bir ozelligi. otoriter ve biirokratik olmas1. Tek partinin varhg1 ve bunun devletle ii;:ii;:eligi en s1k rastlanan bii;:im oluyor. Bu otoriter-biirokratik devlet, oniine h1zh bir sanayile$me program1 koyuyor. Bu kabaca kapitalizmin ui;:yliz y1lda kan ve terorle saglad1g1 endustrile$meyi en k1sa siirede tamamlamak olarak da ozetlenebilir. Sermaye birikiminin iki 6nemli onkO$Ulu, tanmdan sanayiye kaynak transferi ve disiplinli bir i$i;:i sm1fmm varhgi, -sosyalizm- "itaat" teorisi ile ve gerektigi.nde zorla

saglamyor. H1zh bir sermaye birikimi, sanayil~me ve bunun iiriinii olan milli bir ekonomi, k1sa bir tur amktan soma, yeniden diinya ekonomisine eklemleniyor. Kapitalist sisteme bu yeniden eklemlenmenin yamsira as1l onemli olan, bu siirei;:te iilke ii;:in?e yaranlan sistem. insanm kurtulu$U amac1yla ba$layan, parti-devlet birlikteliginde otoriter-burokratik bir siyasi yapmm olu$turulmas1yla sonui;:lanan yeni bir yoneten-yonetilen ikilisinin ortaya i;:1kmas1. • Bu yaz1 Haziran 1986'da, tam ii<; yil once yaz1ld1. Gorbac;ov ve sonraki geli?meler heniiz ortada yoktu. Bir cah~ma taslagi idi ve baz1 bOliimler sonuna sorular eklenmi?ti. Her taslak gibi dikkatsiz ifadeler ta~1yor, dag1mk bir ozellik giisteriyor. Moda deyimiyle yayinlanma amac1 ta~1mayan , sesli dii~iincelerdi. Tiimiiyle yeniden ele ahp diizeltmek, tamamen ba?ka bir yaz1 olma ve ashyla alakas1z hale gelme tehlikesini dogururdu. Sadece yanh? anlamalan engelleyecek, birkac; ek yapnm. Zaten tartl?mak, dii?iinmek degil sald1rmak amacmda olan birilerini hic;bir on bariyer ve dikkat kaydmm engelleyemeyecegi ortada. Yaz1ya ili~kin siiyleyecegim, bir tarih ta~mas1 yapmayi amac;lamad1gimd1r. Ozellikle Rus Devrimi iizerine "Despotizmin zorunlulugu" ad1 altmda, bu konu iizerine bayatlam1? tartl?rnalann varoldugu biliniyor. Bugiin nastl bir sosyalizm sorunu iizerine yeniden dii~iin­ mek Gorbac;ov ve C:in deneyleri t?J!tmda kac;1mlmaz oluyor. Zaten kendisini bu merkezlerin d1~mda kabul etmi~ ak1mlar olarak bizlerin bu konuda ciddi zorluklanm1z oldugu giiriilmek . durumunda. Son giinlerin moda sozii "Gorbac;ov bizim giirii?lerimizin.dogrulugunu kamtlad1" bir ovgii bic;iminde tekrar ediliyor. Eger Gorbac;ov ile aym ele~tirileri yap1yorsak, farkh olan yerimiz neresi? Hakhhgim1z iizerine ovgii, Gorbac;ov'un sosyalizm anlayi?• ile farkhhg1mm anlatamama c;aresizligimizin iiniisii olmamah. Fark yoksa sorun da yok. Ben esasta farkh bir sosyalizm ic;in ugTa?tJg1m1za ve bunun farkh niteliklerini tammlayabilecegize inamyorum. Bu da sosyalizm kavram1 ve ic;erigi uzerine yeniden dii~iinmekle miimkiin. Taslak belki bu yonde bir taru~mayi canlanduabilir. C:eki?tirme ve karalamanm otesine gidebilecek bir ic;erik tartl?mas1 umidiyle. Birikim 3 / TEMMUZ 1989


Bu otomatik bir sonw; gibi gorO.liiyor. Yeni bir sm1fh toplum egemenlik ili;;kisini iireten, geni;; yigmlann edilgen, yonetilen olduklan bu sistem ana i;;leyi;; manng1 itibanyla da kapitalist toplumlardan zor aynhyorlar. insanm ve toplumun oniine konan gelecek hedefleri aym; iiretimin i;;leyi;; manng1 r;ok farkh degil. (Bir tam;;mada bu benzerlikler somut ve aynnt1h gosterilebilir.)* Kaba hatlanyla belirlenen bu siirer; bir tarihi zorunluluk mudur? Or;uncii Diinya iilkelerinde, yeniden kapitalist toplumlan and1ran yap1lar d1;;mda bir ;;ey yaratabilme ;;ans1 yok mudur? insanhgm kurtulu;;unu saglayacak bir devrim miimkiin degil midir?** Bugiine kadar ya;;anm1;; tum devrim deneylerinde ortak bir hareket ettirici diirtii oldugunu varsayiyorum. Ana ortakl1k ;;u: Sosyalizm kapitalizmin devam1d1r. Onun bir iirO.niidiir. Endiistrile;;me, kapitalist Ban toplumlanmn yaratt1g1 sanayile;;me sosyalizmin tarihsel zorunlu 6n ;;arnd1r. Bunu ya;;amam1;; iilkelerin yapmas1 gereken ilk ;;ey bu sanayile;;meyi gerr;ekle;;tirmektir. Dolayis1yla ana mannk, kapitalizmin iir;yiiz yilda kanla saglad1gm1, r;ok kisa sii.rede ba;;armak, "arayi kapatmak" oluyor. (Sosyalizmin Bau endiistri sisteminin, Bau tekniginin iizerine kurulabilecegi inanc1 hala etkisini siirdiirO.yor. Kapitalizmin iiretici giic;leri ve onun kullamm1 arasmda yap1lan pozitivist ayinmm iizerinde burada ;;imdilik durmak istemiyorum. Kapitalizmin yaratt1g1 teknik-uretici giir; ve bunun sosyalizmle ili;;kisi elbettte bu tart1;;mada onemli yer tutuyor. Arna ;;imdilik tanI$mayi 'almacak tekrtik' bazma dii;;iirmemek gerekiyor). Bu sosyalizmin kapitalizmden sonra geldigi, onun ;;u veya bu bir;imdeki devam1 oldugu dii~·-·.ncesinde etaplar teorisi onemli bir yer tutuyor. Ka:-:talist iiretici gur;lerin sosyalizm ic;in olmazsa olmaz bir altyap1 olu;;turdugu dU;;iincesi, bunlann varolmad1gi iilkelerde once yaraulmas1 gerektigi fikrini one i;ikanyor. Ancak bu gerekli ;;artlar tamamland1ktan sonra 'sosyalizm' giindeme gelebilir. Bildigimiz, kapitalist olmayan geli;;me yolu teorileri de bu ;;emamn d1$mda degil. Aynnnsma burda girmiyorum. (Arna soracagim sorulardan biri de bu ve mutlaka taru;;mak gerekiyor.) Uluslararas1 komiinist hareketin kapitalist olmayan geli;;me yolundan r;ok, kapitalistlerin olmadigi (ama kapitalistsiz, kapitalizmin rum diger ogelerinin oldugu ve onlann yerini de parti veya devletin ald1g1!) geli;;me yolunu tartl$Ugma inamyorum. Ayn1 evreyi kapitalistsiz, h1zla ger;mek sorunu ile ugra$m1$lar. Olkelerin ozel kO$Ullanna gore degi$ebilecek bir s1mfsal ir;erikte halk iktidan, "milli-demokratik" iktidar bu gorevi yap1p, iilkeyi, kapitalizmin iic;yiiz ydda ya;;ad1Atm aynen ya~madan , (Elli yilda, belki daha az) bu evreyi atlay.arak sosyalizm ir;in olgun hale getiremezler mi? Hesaplann buna gore kuruldugunu zannediyorum. Ban kapitalizminin ya;;anmas1 zorunlu evrensel bir insanhk a;;amas1 oldugu dii$iincesi tiim bu r;abalann ana kaynag1m olu$turuyor. insanhk ic;in evrensel olan ne-

dir? Bau toplumlan, iiretim, ruketim, kiiltiirel ve ahlaki yapdanyla insanhgin ir;inden gec;mek zorunda oldugu bir evre midir? Sosyalizm bu toplumun yaratt1klan iistiine kurulacak bir toplum mudur? Yoksa tum bunlar Avrupa-merkezli bir dli$iince midir? Avrupah kendi s6miirgeci, egemen tutumunu kabul edilebilir hale sokmak ir;in ona bir yazg1 karakteri mi vermi;;tir? Bu evreleri ya$amaml$ toplumlar, ozledikleri bir gelecegi kurmak ir;in bu siirer;leri ya;;amak zorunda m1dular?*** Sorular arttmlabilir ve benim de as1l tarn;;mak istediklerim bunlar. Burada Marksizmin devrim teorilerine b~glann yapmak istiyorum. Ban kapitalizminin, Ban endiistri toplumlanmn sosyalizm ic;in ic;inden gec;ilmek zorunda .olunan (onderligi, siiresi, bir;imi nas1l olursa olsun) mutlaka ya$anmas1 gereken bir evre oldugu, sosyalizm ic;in zorunlu on;;artlan yaratt1gi dii;;iincesini devrim teorilerinde de aynen bulmak miimkund\ir. Hatta devrim teorileri aguhgm1 daha da fazla, baz1 iilkeler ir;in ya;;anmaml$ bu ko$ullann nas1l ya$atilacagma vermi$tir. Konuyu uzatmadan soruyu sormakla ba;;layayim. Leninist kesintisiz devrim teorisinin ana ozelligi nedir? Emperyalizm d6neminde burjuvazinin devrimci barutunu yitirmesi ne demektir? (Bu noktada Troc;ki'nin siirekli devrim teorisini aym genel manuk ir;inde ele ald1g1m1, ayn bir ozellik yiiklemedigimi belirteyim.) Lenin'in Sovyet Rusya'smda ugra$Ug1 temel problem, giindemde olan burjuva devrimi ile sosyalizmin baglant1sm1 kurmakt1. Sosyalist bir devrimin olanaksizhg1, bunun ancak Avrupa'da olabilecegi ((iinkii sosyalizm ic;in dii$iimilen her ;;ey Avrupa'da var) Avrupa d1;;mm once • Gorbac;ov reformlanm da bu genel tespitin ic;inde gOniyorum. Yillarchr kapiµlizmi yakalama ve gec;me teorisi, buglin bu ye~ mede de Ban normlan almarak silrdilnilmeye c;ah~1hyor. "Bizim evimiz Avrupa" slogam ile, ilretim manngi, tekni~. degerler sistemi ve topluma konan hedefler ile Ban kapitalizminin, medeniyetinin Onemli bir parc;as1 olunmak isteniyor. • • Buradaki taru~ma Ome~n Nikaragua gibi ulkelerin ic;inde bulunduklan objclctif zorluk de~ldir. Gerc;ekl~bilirlik tartl~ mas1 yapmak ~u anki sorunum de~l. Olaym iitopyas1 ile ugra~mak taraftanyim. Nikaragua gibi, super glic; ABO k1skacmdaki bir illkede objektif yap1labilirlik taru~masmm ciddi ve ayn bir. konu oldugunu, ama ~imdilik bunu d1~lad1gim1 s6yliiyorum. ilerde deginecegim, ama k1saca ~u : Eger zaten tasarlanan topluma ul~mak d~1mizdaki ko~ullarca -veya i~inde bulundugumuz ve d~?tiremeyec~miz ~rtlarca- olanakl1 de~Jse zaten tiim bu ta~ma anlamsiz. Bir tarihsel yazgi ile ka~1 kar~1yay1zd1r. Bir ba~ka ?eyin olabilirli~ ancak bu taru~mayi anlamlandmr. Yiizlerce farkh olabilecek iitopyamn bu tarihsel gerc;eklikteki akibeti bundan ba~kas1 olamaz dersek sorunu noktalam1~ o\uruz. Ancak tarihte ya~anm1~ olanlann bir zorunluluk olmad1gina olan inane; bu c;abayi anlamh k1hyor. • • • Bugiin diinyamn neredeyse tiimiiyle kapitalist sisteme bagh hale geldi~. kapitalizmin kendisini ~u veya bu ~kilde evrensel k1ld1g1 noktada bu tartt?ma anlams1z gonilebilir. Arna hence bir kopu~ ac;1smdan bu zorunlu. Sosyalizm dedigimiz toplum kapitalizmden ne kadar kopuk, ayn, ba~ka tahayyii\ edilebiliyor? Bu bak1mdan onemli.

25


26

burjuva devrimleri ya~amas1 gerektigi, bunun ya~anma­ d1g1 yerlerde sosyalizm olamayacag1 tiim devrim teorisyenlerinin ana kalk1~ noktasr. c;:unkii sosyalizm Avrupa dii~iiniilerek, onun iiretim, tiiketim, ahlak yap1s1 dii~iiniilerek olu~turulmu~. bu sebeple orada ya~ananlann ba~ka 'yerlerde de ya~amlmas1 gerektigi kac;1mlmazhk olarak goriiliiyor. Tiim tart1$ma, burjuva devrimleri siirecindeki iilkelerde, burjuvazinin bu sosyalizm ic;in kac;milmaz devrimleri ne kadar yap1p yapamayacag1 ve devrimci partinin ve sosyalizmin kurucusu olacak proletaryanm bu siirece ne kadar kan$IP kan$mamas1 gerektigi iizerinde yogunla$1yor. Proletarya bu ya$anmas1 zorunlu evreyi kendisi iktidarda ya~ayamaz m1? Bizzat kendisi burjuvazinin yapacaklanm yaparak bu siireci h1zland1ramaz m1? Burjuva devriminin kac;1mlmazhg1 ve sosyalizm ic;in gerekli on~artlan yaratugr temel fikri sadece ittifaklar politikasmdaki farkhhklarda ifade ediliyor. Dogru mu veya yanh$ m1 gibi yargrlarla tart1$ma durumunda degiliz. Sadece problemi tesbit etmeye c;ah$1yorum. c;:arhk Rusya'smda ana problem sosyalist bir devrim ic;in olgun olmayan ~artlarda bu a$amanm en c;abuk nas1l yaranlacag1 sorusudur. Men$evik ve Bol$evik tezler devrimin ve a$amalanmn nitelik farkhhgmda aynlmamaktad1rlar. Fark, proletarya ve onun partisine bu bilinen siirec;te hangi gorevlerin dii$tiigii noktasmdan kaynaklamyor. Proletarya s1ras1m m1 bekleyecektir yoksa "yukandan miidahale mi" (Lenin) edecektir? Lenin ve Troc;ki arasmda da devrimin burjuva karakteri ve bunun belli gorevlerinin proletaryaca yerine getirilmesi gerektigi konusunda farkhhk yoktur. Sorun biiylik olc;iide iktidardaki sm1flann yap1s1 ve koyliiliigiin roliine verilen onemdeki farkhhktan kaynaklamyor. Ba$lang1c;ta burjuva ve sosyalist olmak iizere iki ayn devrim olarak dii~iiniilen siirec;ler, diinya devrimci hareketlerinin pratikleri ile teke indirildi. Siirec;lerin aynhgr veya birlikteligi bu tartl$mada onemli degil. Ana problem $U: Burjuvazinin yapmak zorunda oldugu, ama tarihi sebeplerden dolayi yapamayacagrna inamld1gr baz1 gorevlerin proletaryaca yerine getirilmesi miimkiin miidiir? Proletarya bunu yaparsa ula$acagr $ey burjuvazinin eri$mek istedigi $ey olmayacak m1d1r? Devrim teorilerinin ana manngr $Udur: Proletarya, burjuvazinin, sosyalizm ic;in de kac;m1lmaz olan belli gorevlerini yerine getirmek zorundadrr. Bunu bir proleter devriminin kac;m1lmaz 6nko$ullanm yarannak ic;in yapmak zorundad1r. Bu anlayr$a gore sosyalizm, bu ko$ullar olu~turul­ duktan sonra in$a edilecektir. Boylece, onciiniin yap1s1 ¡ve sm1f ic;erigi herbirinde farkl1 olmak $amyla, tiim devrim onderleri burjuvazinin yapamad1g1 $eyleri yapmayr bfr tarihi zorunluluk, kac;rmlmazhk olarak goriirler. Bunlar sosyalizmin olmazsa olmaz ogeleridir. Arna as1l sorun da bu degil mi? Sonuc;ta, burjuva devrimini tamamlamak, burjuvazinin yerini birilerince doldurarak ayn1

sistemi yeniden olu$turmak olmuyor mu? Boylece sosyalizmden b~ka bir $ey in$a edilmi$ olmuyor mu? Sosyalizme giden yolun ac;1lmas1 degil, yeni bir smith toplumun yaranlmas1 hedeflenmi$ olmuyor mu? Sadece s1mf olarak burjuvalann yoklugu (onun yerini partidevletin almas1) tiim diger ko$ullar aym kald1gmda (ne iiretim yap1s1, ne teknigi sorgudan gec;iriliyor. Aksine kac;m1lmaz olarak goriiliiyor) ortaya c;1kacak toplumu esasta degi~tirmiyor. Aksine eski sistemi belli bir dogrultuda derinle$tiriyor. Konuyu ve kafamdaki soruyu bir ornekle anlatmak bu noktada daha kolay: Bir trende bir istasyona dogru gidiyoruz. Trenin bu raylar, bu hat iizerinde bu istasyona varmas1 bir tarihsel zorunluluk. Trenin lokomotifinde makinist burjuvazi. Vanlmas1 gereken istasyondan sonra bir b~ka siirec; ba$layabilecek. Tiim yolcular ozellikle belli bir yerden sonra (emperyalizm c;ag1) makinistin treni h1zh gotiirmedigi hatta hie; gotiirmedigi kamsmdalar. TattI$ma makinistin bu lokomotifi gotiiriip gotiiremeyecegi noktasmdan ba$lar ve makinistin yerini kimin ahp treni vanlacak yere kimin goriirecegi ile devam eder. Proletarya, lokomotifi silrmek tarihi gorevi ile ylikiimliidiir. Bu i$i ag1rhkla m1 tek ba$1Ila yapmak zorundadrr (Troc;ki), yoksa yanma kendisi gibi (koyliiliik) miittefikler mi almahdrr (Lenin), ya da lokomotife fazla yakl~1p, makinisti iirkiittneden, treni gotiirmesi konusunda onu te$vik mi etmelidir? (Men$evikler) Tarihin bu ara istasyonu yapmak zorunlulugu herkesc;e kabul edilmi$tir. Fakat zorluk tam bu noktada ba$hyor. Sosyalizm ashnda bir ba$ka toplumsal sistem. Kar amacma, insamn insan tarafmdan somiiriisii esasma dayah bir sistemde olu$turulan iiretim kompleksi ile aynen sosyalizmi in$a etmenin zorluklan var. Kapitalist endiistrile$menin otomatik iiriinii olam1yor sosyalizm. Yani siiriicusuniin degi$mesi sosyalizme ili$kin herhangi bir sorunu fazlaca c;ozmiiyor. Oretici giic;lerin otomatik geli$tigi ve geli$mesi gerektigi, iiretim ili$kilerinin buna uymak zorunda oldugu d~iincesi ile hesapl~mak gerekiyor. Klasik mekanik kavrayi$ $U: Oretici giic;ler daima geli$mektedir (bizler bunu $3$maz bir yasa olarak gormeli, sadece kanunlanm, hareket edi$ kurallanm ogrenmeliyiz). Bu geli$en uretici giic;ler kendisine uygun iiretim ili$kilerini de yaranrlar. Geli$melerinin belli bir evresinde uretim ili$kileri iiretici giic;lere engel olmaya b~lar. Bunlan ottadan kald1rmak gerekir. Oretici giic;lerin sm1f ili$kilerinden bagrms1z "objektif' geli$tigine olan inane;, etaplar teorisinin onemli bir unsurunu olu$turuyor. Bir toplumsal sistemin iiretim ili$kileri ve liretim giic;leri biitlinlinden olu$tugu, dolayrs1yla sosyalizm ile kapitalizm arasmda bu iiretici giic; farkl1hgrnm ne olmas1 gerektigi burada sorulmas1 gerekli bir soru oluyor. Bu farkhhgm ne oldugunu belirginle$tirmeden farkl1 bir sistem kuramayrz. Ancak yeni bir s1mfh toplum kuranz. Sanayile$me ve sermaye birikimi Birikim 3 /TEMMUZ 1989


manngi sosyalizmin in~s1mn gerekli on~rn olarak goIiilemez Devrim teorilerine donmeden once, Sovyetler Birligi tizerine bir deginme: Bugtine kadar Ttirkiye solu <;in kaynakh teorik bir yakla$tmm tiriinti olarak Sovyetler Birligi'nde bir "sapma"dan soz etti. (Bugtin Sovyet toplumunu ele$tiren okullann c;ogunun ana kalk1$ noktas1 "sapma" teorisi oldu. Bir dogru vard1, ama zamanla bundan aynlmd1, sap1ld1. Sadece bu "sapma" yihm kendi anlayi$ma gore tespit etti.) Ttirkiye solunun geneline gore bu sapma l 956'da ba$lam1$tL Daha soma c;e$itli c;ah$malann da etkisiyle ve ekonomizm ele$tirileri ile (sanayiye agirhk vermek iistyap1 devrimlerini ihmal etmek, ekonomiyi her $ey olarak gormek vb.) bu "sapma"mn kokleri l 920'lerin sonuna '30'h yillara kadar uzat1ld1. Buna bagh Stalinizm ele$tirisi geli$tirildi. Tartl$mak ic;in aynnnsma girrneden soyleyeyim . .Sovyetler Birligi'nde herhangi bir "sapma" olmam1$tir. Sosyalizm ic;in l 900'lerde Narodnikler ile olu$turulan tezler 1$lginda sec;ilen yol Lenin'ce formule edilm~, Stalin'ce uygulanm1$ur. * Sanayile$me ve endtistri devriminin gerc;ekle$tirilmesini sosyalizm ic;in kac;1mlmaz yol gOren bir tercihin geri C::arhk Rusya'smda bunun ic;in zorunlu sermaye birikimini saglarnasmm esasta farkh bir ic;erigi olabilece.gini d0$iinmek yanh$llr. Troc;kizm ve Stalinizm, benim bu balu$1mda ayn1 temel tercihin bugtin ic;in Onemli olmayan varyasyonlan oluyor. Burada Buharin'in koyltiliik tizerine geli$tirdigi baz1 d~iinceleri de ta~mak faydah olabilir. Sovyet devrimi b~ka bir yol izleyebilir miydi? Bence evet ancak sosyalizmden ba$ka bir $ey anla$ilm1$ olsayd1 (bu ba$ka $ey belki o tarihi $artlarda gerc;ekc;i olamazd1. Bunun ba$ka bir tartl$ma olduguna inamyorum.) YENiDEN DEVRiM TEORiLERiNE

Marx sosyalizmi once Avrupa'da dii$iindii. Sonra bu timidinden vazgec;ti. Gozlerini Rusya'ya c;evirdi. Tarihi bir c;eli$ki gibi gelebilir. Avrupa'da kapitalizmin geli$mesine ovgtiler dtizen Marx, Rusya'da bu geli$meye ka~1 c;1kan Narodnikleri destekledi. Rus Marksistleri Marksizmi, Mari'm destekledigi Narodnizme ka~1 savundular. Kapitalizm-sosyalizm baglanus1 ve kapitalizm d~m­ daki sOmlirii ili$kilerinden sosyalizme gec;ilip gec;ilemeyecegi konusunda bu tartl$malar oldukc;a ilginc;tir. Lenin, kapitalizmin geli$mesini Rusya ic;in "olumlu" ve "ilerleme" olarak degerlendirirken; Marx, bunu bir tarihsel fusaun kac;mlmas1 olarak gorlir. Lenin ve Marx arasmda bu konuda esasta farkh bir tavir ah$ sozkonusudur ve Lenin bu nedenle Marx'm Rusya konusundaki gorli$lerini yanh$ aktarmaktan c;ekinmez (aynnns1 Defter'de c;1kacak "Lenin" yaz1smda). Tum bunlar bir sosyalist devrim ic;in kac;m1lmaz on$artlar konusunu tartl$maya sokuyor. Marx'ta sosyalist bir devrim ic;in tek onkO$Ul Ban kapitalizmi degildir. Ta-

rihin aym c;izgide geli$tigine dair bir ac;1klama Marx'ta yoktur. Ban Avrupa'da sosyalizm ic;in 6n$art olarak sundugu ~yleri omegin <;arhk Rusya's1 ic;in onermez ve orada kOylii komunlerin varhg1m yeterli goriir ve bunun sosyalizm ic;in temel te$kil edecegini soykr Marx'm bu tutumu sonraki Marksistlerce ortadan kaldmlm1$ fazlas1yla Avrupa-merkezli bir geli$me teorisine bagh kalmm1$nr. Oc;uncu Donya ulkelerinde devrim hedefl~nnin yeniden tammlanmas1 gerekiyor. "Yeni" bir $eyler bulmak degil bu, belki eski malzemenin yeniden dlizenlenmesi. Bir yeniden in$aa. Eski ve yeni malzemelerin kan$1m1 ile yap1labilecek bir $ey. Sosyalizm, kalkmmac1 ve sanayile$meci bir ogreti degilse Oc;uncii Dlinya Olkeleri sosyalizm ic;in onlerine koyduklan endiistrile$me perspektifini yeniden tammlamahdular. Ban endustri sisteminin yaratngi sanayi kompleksini sosyalizmin 6n$art1 olarak gormek, Sovyet Devrimi'nin izledigi yolu aynen izlemektir. Dolayis1yla bu Ban teknolojisini almak, yeti$mek, gec;mek mant1g1 terkedilmelidir. Odagma insam ve onun kunulu$unu koyan bir ogreti geli$me ve ilerlemeyi insan d1$mda olc;en (teknikte) bir bak1$la hesapla$abilmelidir. Oc;uncli Diinya insamnm kunulu$u arnk eski tip sanayile$me ve onun zorunlu iiriinii monolitik otoriter iktidar yap1lanyla olanakh degildir. Bu noktada insan ve insan ihtiyac;lannm tatmini onemli bir rol oynuyor. Oc;uncli Diinya'da bir kunulu$, devrim hareketinin hedefleri ne olmahd1r? Bu soruya cevap verebilmek ic;in Marksizm'de sonradan geli$tirilen Avrupa-merkezci egilimi iyice incelemek gerekiyor. Ben bu incelemeye burada girme durumunda degilim. Yalmzca baz1 onemli gordugiim sorulan snalamak istiyorum. Marx'm sosyalist bir devrim ic;in olmazsa olmaz dedigi $eyler nelerdir? Kapitalizmin geli$IDi$lik dtizeyi. Oretimin kollektif karakteri. Biiyiik sanayi kompleksleri (agu sanayi), tekeller. i$c;i smifmm varhg1 Oretimin c;ok buyiik olc;ulerde yapilmas1, biiyiik tekellerin varhg1, btitiin lizerine egemen olmayi zorla$nrmaz m1? Bu yap1 zorunlu bir merkezi kontrolii kac;m1lmaz lulmaz m1? Boyle bir iktisadi yap1, merkezi devletin On$artl degil midir? Marksizmden bir sapma yoktur. sovyet ve bugunkli C::in deneyleri Marx'm soylediklerinin uygulanmas1d1r. Ban teknolojisi lizerine sorunsuz kurulacak sm1fs1z top• Burada amac1m Stalin politikalanm Lenin Ozerinden hakh gostermek degildir. Stalinizmi de "Leninizmin" kapmlmaz devam1 olarak gormOyorum. Defter'de Lenin Ozerine ~1kacak yaz1da da gOstermeye ~ah~acag1m gibi, Ban teknolojisi ve kiiltiirO Lenin tarafi.ndan da sosyalizmin olmazsa olmaz1 olarak tammlanm1~­ tir. Olom yi.llannda Lenin bu konuda cesaretsiz baz1 sorular atm1~. ku~kular dile getirmi~se de, sosyalizmin i~erigi ve ne oldu~u konusunda o dOnemde onak anlayi.~ birligi siizkonusu idi.

27


komunizm ve kapitalizm onun ic;in tum on$artlan yaratacakt1. Sovyet devrimcileri bu olmayan on$artlan yaratttlar. Rus burjuvazisinin gorevini onlar yerine getirdi ve kapitalizmi kurdular. Marksizmin sosyalizm ic;in ongordugfl ko$ullan Avrupa d1$I fllkeler aynen ald1lar. Bu bir Avrupa-merkezli bakI$In urlinfldur. Marx, Avrupa c;izgisini Avrupa ile sm1rlarken digerleri evrensell~tirdiler. Dola}'ISiyla bugun Marksizmde Avrupa- merkezci olan ozellikler ayiklanabilmelidir! Ba$ka bir Marx da vard1r. Bugflne kadar geli$tirilmemi$, derinle$tirilmemi$ taraflandu bunlar. insan-toplumdoga diyalektiginden soruna yakla$1p, fabrika sistemini reddeden, Ban teknigini reddeden Marx derinle$tirilmelidir. Marx'ta Avrupa-merkezli olan $ey nedir? Sosyalizm ic;in gelinen yerde aranacak on$art nedir?

OQ}NCO DONYA VE EMANSiPASYON

28

Tart1$mak ic;in iki di1$unce: 1. Bugune kadar, c;e$itli sosyalist hareketler Oc;uncfl Dflnya emansipasyonuna sm1rh hizmet etmi$lerdir.• Oc;uncu Dunya'nm sanayil~me hamlesi yapmas1 ve Bat1 toplumlanna yeti$ecek h1zh sermaye birikiminin saglanmas1 sorununu c;ozen bir stratejinin ic;inde yeralrn1$lard1r. Bu sebeple fllkelerindeki radikal burjuva ak1mlarla aralanna nitelik farki koymakta zorlanm1$lar, uzun yillar kendilerini bu radikal ak1mm devam1 bile saym1$lard1r: Sun Yatsen, Mustafa Kemal, Peron kendilerinden sonraki 'sol' hareketlerin sembolii olmu$lardu. , Bu perspektif, h1zh sermaye birikimini saglayacak, otoriter-biirokratik devleti $art ko$ar ve insamn kurtu1U$U problemini bir urlin olarak dfl$flnur (sanayile$menin urlinu). Dolay1s1yla bu perspektif tum sosyal, kiiltflrel, ekonomik alanlarda bir kurtulu$, bir devrimi e$zamanh ve biribirinden bag1mh olarak degil, birbirinin urlinu olarak gotl.1r. Bu perspektifOc;uncfl Donya insanma ic;inden seslenmez. Dinamigi dt$arda kurulmu$, motoru ba$ka yerde olan bir geli$meye (Bau'ya) 'yeti$me' yan$mI koyar. 2. ilerleme, geli$me gibi kavramlar insamn d1$mda kurulmu$tUr. Bu Aydmlanma c;agmm, burjuva devrimlerinin bilime yilkledigi ele$tirisiz roliin bir Orlinudur. 'Pozitivist' bilim teorileri geli$tirilmi$, teknolojik geli$me, flretim buyilmesi gibi insan d1$1 maddi faktorler geli$menin, iler!emenin olc;iitleri Sa}'llmi$ insanm bu kendi flrunii olan faktorlerin geli$mesi sonucu olarak "kurtulacagt" one siirlilmii$tiir. Dolayis1yla emansipasyon sorunu ihmal edilmi$tir (omegin kadm ozgflrlugu). insan faktorliniin sanayile$meye feda edili$i, Marksist ak1mlan pozitivist, ilerlemeci burjuva baki$1yla ayn1 yere du$iirmu$tflr. Dolayis1yla bugun Oc;iinco Dunya ic;in geli$me ve ilerleme nedir? Gidilecek yer neresidir tartl$mas1 yeniden yap1lmak zorundad1r. Bugiin Oc;uncii Dflnya'da ozellikle islam Olkelerinde-

ki islama donii$te bu yukardaki iki dfl$iincenin ic;erdigi konular bir rol oynayam1yorlar m1? islam manevi dfln-

yaya da seslenerek ki$ilik sorununa daha koklu yakla$m1yor mu? Oc;iincii Diinya insamnm kendi ki$iligini bulma problemi esasta Ban'dan ayn bir yol izlemek zorunda ise Ban'nm gittigi yerlerden gec;mek zorunda degilse, eski sanayile$me perspektifi hangi noktalardan a$1lmah . . islami ogretinin geleneksel kalkmmac1 Marksizme gore avantajlan nelerdir? Marksizmin bu sanayile$meci perspektifi ile pozitivist, · ilerlemeci burjuva ogretiler arasmda benzerlik ve aynhklar nasd konabilir? . Al1$dm1$ ilerleme teorilerinin Avrupa ic;in anlam1 ile Avrupa d1$mda anlam1 nedir? Manevi diinyaya seslenme sorununun ·Oc;uncii Dunya'da din gibi bir ideolojinin de varhgtnda ic;erigi nas1l olmahd1r? SONU(

Bugune kadar a$amah devrim fikri bizim devrim stratejilerimizin temelini olu$turdu. Once demokratik devrim, sonra sosyalist devrim. Bu ikisi tek bir siirec; olarak ya$anacak, demokratik devrim doneminde sosyalizm ic;in zorunlu yap1 olu$turulup sosyalizme ban$c;l $ekilde gec;ilecekti. Oretici giic;lerin geli$tirilmesi, modernize edilmesi perspektifinin sosyal ve politik maliyetleri ihmal edildi ve 'zorunluluk' olarak apkland1. Gerek daha once ba$ka devrim deneylerinin yoklugu, gerekse Avrupamerkezli ekonomist sosyalizm teorisi Oc;uncii Dunya'nm kurtulu$unu bir butiin olarak ele almamm engelledi. insanhgm tiim boyutlardaki kurtulu$u maddi geli$menin (iiretimin, Oretici giic;lerin geli$mesinin) bir Orlinii olarak kavrand1. Sosyal ve kulturel devrim, demokrasi, hiyera~iye , otoriteye ka~1 aileden fabrikaya her yerde yogun miicadele kadm ozgiirlugii, tiiketim ihtiyac;lan ve bu ilk zorunlu ihtiyac;lann giderilmesi gibi sosyalizmi anlatan ogelerin bir butiin oldugu, birinin ertelenmesinin tflmunu tehlikeye sokacag1 yeterince farkedilmedi ve kurtulu$ talepleri oncelik sirasma konuldu. Dolayis1yla once sosyalizm ic;in maddi ko$ullan yaratmak, demokratik devrim doneminde ozellikle sanayile$meyi, iiretim artl$1Ill, sermaye birikimini esas almak anlayi$mdan vazgec;ilmelidir. Tek ve butunliiklu bir emansipasyon, kurtulu$ perspektifinden hareket edilmelidir. Burjuvazinin yapamad1klanm tamamlayarak sosyalizm ic;in once zorunlu $artlann yaraulmas1 a$amah devrim teorisi yerine ba$tan, bir ba$ka tiir toplum ic;in (kapitalist Oretici guc;leri bir zorunlu 6n$art olarak degil aksine engel olarak goren bir anlayi$la) mticadele edilmelidit • Arnac1m katkmm ne olup olmad1g1m tam?mak degil. Marksizmin U<;:iincii Diinya insamna getirdigi devasa aphmlar inkar edilemez. Sorun onerdigimiz programlann nitelik<;:e burjuva programlardan farkmm nerelerde yatugi.

Birikim 3 / TEMMUZ 1989


Sol'da siyaset sanat1n1n yerli yerine oturmam1~l1g1 Demokrasi Kurultayi uzerine notlar* HALiL BERKTAY

Demokrasi Kurultay1 onemli bir olaydi. Biiyiik siyasi partileri de kendini dikkate almaya zorlayarak, biraraya getirdigi yakla$Ik 900 ki$iye, bir potansiyeli temsil ettiklerini, Sol'un ciddi bir kuvvet olabilecegini, herhalde hissettirdi. Sonuc;: bildirgesinde, demokrasi taleplerinin sistemli bir dokiimiinii yapu. Ve kendi devamhhgm1 teminat altma aldi. ~imdiye kadar varolan demek ve kurulu$lar, birlikler, sendikalar vb:, hep, demokrasi miicadelesinin $U veya bu spesifik alanmda yogunla$1yor, biitfmiinii kucaklayam1yorlardi. Soruna kapsamh bakan, fikir iireten, strateji ve eylem geli$tiren, yeni yontemler ve taze formulasyonlar bulan, Tiirkiye'nin demokratikle$me sureciyle ilgili butun ic;: ve d1$ guc;:lere muhatap olabilecek, tek bir prestijli merkeze ihtiyac;: vardi. "Demokrasiyi izleme Komitesi"nin, boyle bir merkez olacagm1; geni$ g6rl1$ll1liiguyle, olgunluguyla, birle$tiriciligiyle ve miicadeleciligiyle demokrasiyi siirekli giindemde tutarak iilke hayatma agirhgm1 koyacag1m umuyorum. Buron bunlar, Kurultaym ba$anland1r. Hepimiz ic;:in moral kaynag1d1r. Ta$ iistiine ta$ dikerek yukseltecegimiz bir temeldir. Bunun otesinde, baz1 ele$tirilerde bulunmak, problem ve zaaflara dikkat c;:ekmek istiyorum. Bu Kurultay bana, birle$tirilmi$, iizerinde anla$maya vanlm1$ bir Marksist siyasi miicadele tarz1 konseptimiz olmad1gm1; Sol'da siyaset sanatmm heniiz hayli geri oldugunu bir kere daha gosterdi. Eski rieslin uzun ony1llan hep alacakaranhkta, savunmada, yalmzhktayd1. 1960'lardaki TiP deneyinden sonra buyuk parc;:alanma ya$and1 ; bir daha Sol'un biiyiik, birle!?ik bir partisi, bir ana c;:au partisi olmad1. Her bir 6rgiit ve fraksiyon, sirtlm kitlelere, miicadele cephesini birbirine dondii. Halktan koptuk ve iizerine 12 Eyliil geldi ; bizi tekrar a!?ag1lara itti, 6zel acilanmm derinle$tirdi. K1sacas1, bugunkii !?ekliyle Sol'un 6mruniin biiyuk k1sm1, siyaset hayatmm ana mecras1 d1!?mda gec;:ti; halkm 6niine c;:1kma-

m1!?hk, geni!? kitleler ve biiyuk guc;:ler nezdinde siyaset yapmam1:;;hkla gec;:ti. Sol fiilen "sekt" oldu ve buna bir "sektarizm" soylemi denk dii:;;tii. Burada sekterlik, her $eyden once ulke gerc;:eklerine ve -biz farketmesek dehalka kar!?l bir sekterliktir. Tiirkiye gibi, biinyesi 1960'*Bu yaz1, 29-30 Nisan 1989'da yap1lan Demokrasi Kurultayi'ndan hemen soma, May1s aymm ilk giinlerinde, Bilim ve Sanat dergisinin ba~tan a~ag1 Demokrasi Kurultayi konusuna hasredecegi bildirilen Haziran 1989 iizel say1s1 ic;:in kaleme almd1; Bilim ve Sanat'm yaz aylan ic;:in yaymma ara vermesi iizerine, dergi yetkililerinin izniyle, ~imdi -konuya gec;:en saytsmda k1smen deginmi~ olan- Birikim'de yay1nlamyor. Yazmm sonunda yer alan konu~manm ~imdiye kadar sol kamuoyuna tamtlh? tarzmm, ilginc;: olabilecek bir iiykiisii var. Bilindigi gibi bu saurlann yazan ve konu~manm sahibi, 1988 y1h boyunca Sai;ak dergisinde, PDA-TiKP c;:izgisinin iizgiilliigiinii belirleyen "Sovyet sosyal-emperyalizmi" teorisini ele~tirmi~; 1989 Subat'mda da Sac;:ak ve 2000'e Dogru yaz1 kurullanndan, ic;: demokrasinin biitiiniiyle yokolmas1 ka~1smda istifa etmi?ti (bu yaZl)'l yazarken, heniiz SP iiyeligi siiriiyordu). SOzkonusu geli?meler, yazar hakkmda, i<;inden geldigi gelenegin muhafazakar <;evrelerince, yogun bir "revizyonizm", "Sovyet revizyonizmine iltihak", "Gorba<;ov revizyonizminin kuyruguna takilm1~hk" , vb路. propagandasmm ba?laulmasma temel te?kil etmi?ti. Bu <;en;:eve i<;inde, yazann Demokrasi Kurultay1'nda 29 Nisan giinii yapug1 konu?ma, 2000'e Dogru dergisinin 7 May1s 1989 tarihli 19. say1smda (Y1l 3), ge<;mi~te kuwetle Sovyet taraftan olagelmi~ <;evrelerle ilkesiz bir uzla~ma konu~mas1 olarak duyurulmak istendi; boyle bir "habercilik"ten siyasi fayda umuldu. Bu dogrultuda, Kurultay'1 izleyen Ankara muhabirinin haberi ortbas edildi ve arzulanan kiitiilemeyi ba?ka ki~ile re yazd1rtma <;abalan ba~ans1zhga ugrad1ktan sorira, anla~1labil ir nedenlerle isimsiz, imzas1z kalmayt tercih eden bir yonetici, ~u karikatiirii bic;:imlendirdi: "Oziirlii Konu~ma .. Sadece delege Halil Berktay soruna !Sadun Aren'in, 28 Nisan 1989 tarihli Cumhuriyet'te Ugur Mumcu'ya verdigi demec;:te, C::ekoslovakya ve Afganistan i?gallerini savunmas1 kastediliyor] deginmek istedi. Berktay s6ze 'Pe?inen oziir dilerim' diye ba~lad1: 'Pe?inen 6ziir dilerim, <;ok degerli dostlar var burada, onlan iizersem 6ziir dilerim.' Sonra ?6yle dedi: '1956

29


30

lann ba~mdan itibaren hep yasal miicadelenin esas almmasm1 miimkiin, dolayis1yla gerekli 1 k1lacak kadar gorece ileri bir Dcuncii Diinya iilkesinde, Sol, sadece baskilar sonucu degil, biraz da kendi dar anlay1~lan sonucu, bin;ok kesimi itibariyle bundan geri durdu. F1rsat kac1rd1ysa, as1l bu firsatI ka<;Ird1; as1l bu yiizden, iilke hayatm1 etkileyebileceginden cok az etkileyebildi. Bugiin dahi, yasal miicadeleyi olsa olsa bir "olanak" ve "mevzi" gibi gorme ah~kanhgi yaygmd1r. Oysa bu formiilasyon, l 920'lerin, 30'lann, 40'lann diinyasmdan, 1905 ve 191 7 dahil <;ok daha geri iilkelerde patlak Veren devrimlerden ve aynca Fa~izme kar~I miicadele yillanndan kaynaklamr; bu, tecriibelerin literature yans1mas1d1r ve bizim iilkemizin ko~ullanna uymaz. Tiirkiye'de, savunma da, miicadelenin devamhhg1m teminat altma almak da, en iyi yasalhkla o_lur. Bunun farkedilmesinde gecikildi. Biitiin bu objektif k1s1tlar ve siibjektif hatalar, kendi konu~up kendi dinleyen ve bundan memnun olan bir "kapah devre solculugu"nun fideligini meydana getirdi. 29-30 Nisan'da, ideoloji ve Teori He Siyaset'in s1k s1k birbirine kan~t1gm1 gordiim. Somut siyaset yapmak yerine, siyasetin teorisini yapmak agir bas1yor; hatta bazan bu, diizene ka~1 prensip olarak red'ci bir tavnn, diizenin dokulannda miicadele etmeyen bir tavnn, yani aslmda siyaset yapmama tavnnm teorisine donii~iiyor. Halka giivensiz bir aydm tavn hala siiriiyor -aksi takdirde, kendimizi bir "aydmlar hareketi" olarak tammlayan, bununla yetinen, "cahil ve aldaulm~ halk"tan dem vuran, i~<;i sm1fi bu kadar kitlesel bir hareket ortaya koyarken "i~cilerin yilgmhgi ve yenikligi"ni vurgulayan konu~malar, nasil ac1klanabilir? Bencillik siiriiyor; Sol, en ac1k ~ekliyle 163. madde tam~malannda goriildiigii gibi, kendisi i<;in demokrasi istemenin iizerine c1k1p, biitiin millet i<;in demokrasi istemeye kolay kolay gecemiyor. Ancak, boyle yapt1g1m1z takdirde demokrasi miicadelesinin ba~1na gecebilecegimizi kavramak, cok mu zor geliyor bize? Marksizmin (a) farkh demokrasi tiirlerinin sm1fsal i<;erikleri ve sm1rlan; (b) a~amah devrim, yani Demokratik Devrim ile Sosyalist Devrimin ili~kisi; (c) bask1c1 bir toplumda, mevcut demokrasinin geni~letilmesinin sosyalist miicadele ac1smdan daha elveri~li ko~ullar saglayacag1, vb. konulannda, bir dizi teorik onermesi var. Biliyoruz. Arna bir kere bunlar, Marksizmin sadece burjuva demokrasisine ele~tirel yakla~1m1, yoksa Demokrasi Genel Problemi'ne biitiinciil yakla~1m1 degil; hele giiniimiizde, sosyalist iilkelerde ya~anan ukanmalar ile Demokrasiye dar yakla~1m 2 arasmdaki ili~ki, bizzat Sovyet yonetici ve teorisyenleri tarafmdan ac1klamrken, hie degil. Marksistlerin amac1, sadece iizerlerindeki bask1y1 biraz hafifletip rahat soluk almak degil; toplumun tiim dokusunu, tiim insan ili~kilerini demokratikle~tirmek. Dolay1s1yla "arac olarak demokrasi" ifadeleri, teorik ba-

kimdan da yanh~ (bir iktidar sistemi ve bir ekonomi sistemi olarak sosyalizmi, Biiyiik Bir Demokrasi icin "arac" saysak, daha hakh olabiliriz). Kald1 ki bu problematik, belki bir Sosyalizm Kurultayi'nda veya bir Sosyalizm ve Demokrasi Kurultay1'nda irdelenebilir. Demokrasi Kurultaylan ise bugiin, kendi demokrasi nosyonumuzu giidiikle~tirmenin, kendimizi faydac1 konumlara dii~iirme足 nin degil, ba~ka gii<;lerin demokrasi nosyonlanm geni~足 letme ve derinle~tirmenin platformu olmah. Her~eyden once, bilinclere bunun c1kanlmas1 ~art. ikinci olarak, geni~ halk kitlelerine ula~abilmek, onlan ikna edebilmek, Marksistlerin etrafmda bir "tarihsel blok" kurup geli~tirebilmek i<;in, jargon degil, Murat Belge'nin deyi~iyle "popiiler demokratik bir dil" gerekli. Ociincii olarak, diger siyasi giiclere itmek i<;in degil, cekmek, kazanmak i<;in yakla~mayi ogrenmek laz1m. Sosyal demokrat veya sosyalist olmayan panilerin liderlerine ~m tepkiler, onlann "demokrasi havariligi"ni "yutmad1gimlZI", onlarla "asla uzla~mayacagimlZI ve kuyruklanna tak1lmayacag1mlZI'; ispatlayan soylevler, bu ac1dan hemen ba~lama egilimindeki "devrimcilik" yan~la足 n, niye ki? Mesele iiziim yemek mi, bagc1yi dovmek mi? Adam tutmu~, Sol'un diizenledigi bir Demokrasi Kurultayma gelmi~. gecmi~tekinden daha ileri ~eyler de soylemi~. Biz davet etmekle ona bir el uzatm1~1z; o da tutmu~ bu eli, bir an i<;in de olsa. Yap1lacak ~ey, ate~e degmi~ gibi elimizi geri cekmek degil. Tam tersine, elimizi b1rakmadan misafiri evimizin i<;ine alabilmeli; onun sayledigi ileri ~eyleri, geri yanlanna carpurabilmeliyiz. Aynca, sosyal demokrasi cok mu kusursuz? SHP genel b~足 kam, Demokrasi Kurultayindaki konu~masmda, orgiitlenme ozgiirliigiinii savunmad1, omegin3 ; 1 Mayis olayMacaristan, 1968 C:ekoslovakya ve Afganistan i$gallerini savunarak halkla birle$emeyiz.' Sonra gene oziirler: 'Burada degi$ik gorii$teki dostlar oldugunu biliyorum, onlan kird1ysam oziir dilerim. Arna dostlar arasmda boyle ele$tiriler olur'.'' Tonu, hava51 ve biitiin ii;erijti bu $ekilde yansmlmaya kalk1$1Jan konu$ma, 3$ajt1da, heniiz 2000'e Dogru'nun 7 Mayis tarihli say1s1 piyasaya i;1kmadan, elimdeki notlardan kilgtda gei;irilen ve Bilim ve Sanat dergisine teslim edilen metindir. Takdiri, okuyucuya birak1yorum. 1 C:iinkii miimlain ise, halk o tiir siyasi miicadeleyi ciddiye alacak demektir ve bu da derhal, halka ula$mak ii;in, o tiir siyasetin gereldi olmasm1 beraberinde getirir. 2 Bu dar yakla$Iffi, eski somiiriiciilerin kiii;iik azmhg1 iizerinde "diktatorliik" uygulamanm otomatikman geni$ kitleler ii;in demokrasi demek oldugu; sosyalist demokrasinin burjuva demokrasisini a$masma bizatihi bunun yettijti; aynca demokrasiye siirekli ihtimam gostermenin ve demokrasiyi habire geni$letmenin gerekmedijti noktalannda basiti;e ozetlenebilir. 3 C:ok muzip zekil sahibi bir arkada$Im, 29 Nisan Cumanesi sabahki konuk konu$malanm $0yle ozetledi: "Onanm sajtmdaki iktidar panisinin gene! ba$kam sayin inonii'yii, sosyal demokrat ana muhalefet partisi lideri saym Demirel'i ve eylemci-solcu sayin Erbakan'1 dinledik. .. " ismini veremeyecegim bu arkada$Iffi, sosyal demokram, SHP'liydi iistelik; ama kendi panisine ve diger partilere ili$kin olgulara, baz1 Marksistlerden daha geri;eki;i tarzda bakabiliyordu. . Birikim 3 / TEMMUZ 1989


lanna ilk tepkisi ise, kamuoyunun havasm1 kestirinceye kadar, sag sec;mene ve devlete ters du~memek kayg1s1yla, iktidara yonelik oldugu kadar gostericilere de yonelikti. Oyleyse nic;in "gerc;ek inonii kim?", "gen;ek Baykal kim?" diye hie; sorulmuyor da, "gerc;ek Demirel kim?", "gerc;ek Erbakan kim ?'', "gen;ek Sener Battal kim ?" gibi sahte-sorunsallar tuniyor, bu kadar h1zla? Duzenleme Komitesi'nin. i;agns1 uzerine izledigim, 3 Mayis C:a~amba g11nk0 basm toplanusmda, sohbet s1rasmda da sOylemek ihtiyacim duydugum gibi: "Aslmda bOtOn bu 'gerc;ek ki$ilik' tart1$malan yanl~ ve gereksiz. Bize, bugl1n bag1ms1z demokratik taleplerimizi to parlayip ortaya atmak ve dinletmek ii;in olagamistO elveri$li ko$ullann sozkonusu oldugunu gormek, yeterli. 26 Mart yerel sec;imlerinin c;ok onemli bir karakteristigi, Oc; bOy11k partinin de yl1zde 30'un altmda oy alm1$ olmas1d1r. Bunun anlam1, bir yonetim altematifleri krizinin dogmu$ olmas1du. Burjuvazi, 1983'ten 1988'e, ANAP'a az c;ok istikrarh bic;imde kilitlenmi$ bulunuyordu. ~imdi, halkm protestosu nedeniyle bu baglanu kopffiU$ veya zayiflarnl$tlr ve parlamenter sistemin cilvesi odur ki, uc; buy11k partiden her biri, burjuvaziyle kilitlenebilmek ic;in, once digerlerinin 11zerinde y11kselmek, bunun ii;in de halkm oyunu ve destegini almak zonmdadu. Dolayis1yla 6nl1ml1zdeki donemde bu buyl1k partiler i;ok bl1yl1k politika c;eli$kileri ya$ayacak, hem balk ile ve Sol'.la flort etmeyi ve hem de burjuvaziye gliven venneyi deneyeceklerdir. Zor bir cambazhk! Ki$ilikler 11zerinde spekiilasyona dalmak yerine, bu durumun beraberinde getirecegi butun c;eli~melerden sonuna kadar yararlanmak, perspektifimiz olmahd1r"... Ve bunun ic;in dorduncu olarak, kendi demokrasi paketimizin, sadece bizim yaranm1za degil, en b11yl1k c;ogunlugun yaranna oldugunu, herkesin anlayabilecegi o "populer demokratik dil" ile ortaya koyabilmeli; tek tek taleplerimizin kendilerine faydasm1, taze formulasyonlarla, diger siyasi glic;lere izah edebilmeliyiz. 1. Demokrasi Kurultayi, Sol'un, demokrasi taleplerinin sistemli bir dokumunu yapngi, miimkun oldugu kadar eksiksiz bir liste olu$turdugu bir yer olarak kalmamahyd1. Aym zamanda, ta~malanndJl ve sonui; bildirgesinde, bu taleplerin savunuculuguna b~ka siyast gOc;leri c;ekecek kanallar ac;mahyd1. Omegin, askert darbelerin ele$tirisini ilk b~ta ve bu darbelerden zarar goren butun gOi;lere seslenecek tarzda yapmahyd1. 6megin, butun sivil gOi;lerde yankilanacak bir militarizm ele$tirisi ortaya koymahyd1. 6megin, "Turkiye'de ulusal devletin in$as1 surecinin 6zg0lluklerinden, bu surei;te ordunun oynad1g1 rolun buy11kll1AOnden ve diger gOvenlik organlanmn da sonuc; olarak ordu ana govdesinden dallamp budaklanmasmdan kaynaklanan ; her askeri darbede ise yeniden canlamp pe~tirilen, devletin ii; ve d1$ gOvenlik organlanmn sei;ilmi$ parlamenter otoriteden fiilt ozerkliAi durumuna ke

sinlikle son verilmelidir..." gibi bir tez getirmeliydi ki, "i$kenceye son" demenin 6tesine gec;ebilelim ve polis 11zerinde kontrohin tesisi noktasmdan diger siyasi g11c;lerin hassashgim yakalama $ansm1 kendimize tamyahm.4 6megin, "egemen sm1flann tabula$tlrd1gi Kurt sorunu" degil, "hic;bir sec;imle gelmeyen ve halka kar$1 sorumlu olmayan Devlet Partisi'nin tabula$llrd1g1 Kurt sorunu ... " diyebilmeliydi (illa sm1fsalhk, hedef geni$letmek ic;in mi?). 6megin "halkin haklan degil, sadece gorevlerinin oldugu bir anayasa anlayt$1Ill tersine c;evirmek"ten, "devletin gorevlerini, halkm haklanm korumak ile s1mrlamak"tan, "anayasalan mutlaka sei;ilmi$ meclislerin yapmasm1 saglamak"tan soz eden canh ifadelere ba$vurabilirdi. Boyle bir tutum, Sol d1$mda da yankilamrd1. Sol'un siyaset sanan konusunda bir on-netle$me olmad1gmdan, bu kadan yapilamad1. Bunun yerine, "ileride yap1labilir hale gelmesine bu ilk Kurultayda b~land1" diyebiliriz. "Ulusal mutabakat" onermenin de ince bir mucadele yontemi oldugu anlayt$1, Kurultay delegelerinin bir k1smmda vard1, bir kismmda yoktu veya zay1fn. Onun ic;in bu Kurultay, bir olc;ude de bu konularda kendi aram1zda "egitim"le gei;ti. Birc;ok insan, iki gOn boyunca 163. maddenin bu kadar tart1$1lmasmdan rahats1z oldu. Arna hen olmad1m; Kurultay sonrasmda daha da net olarak du$iinl1yorum ki, bu tartl$manm anlam1 c;ok buy11ktu. 163. madde somutlugu arac1hg1yla, aslmda, Sol'un kendisinden ba$kalan ii;in de demokrasiyi savunup savunmayacagi, aykm buldugu d11$11nceler ii;in de 6zg11rlugu savunup savunmayacagi, kendi "kapah devre"sinden buy11k siyaset sahnesine i;1k1p i;1kmayacagi tart1$1hyordu. Dahas1, biraz da Sol'un demokratik olup olmayacagi, ileride kuracagi sosyalizmin demokratik olup olmayacag1 tart1$1hyordu. Oybirligi saglanamad1 ; ama onemli fikirler konu$uldu ve dinlendi, i;ogunluga maloldu samyorum. Bizi, 2. Demokrasi Kurultayina c;ok daha hazuhkl1 gorurmek, siyaset anlaY1$1 ai;1smdan c;ok daha olgun goturmek, art1k Demokrasiyi izleme Komitesi'ne kahyor. Benim Kurultaydaki konu$malanma gelince; bunlar, yukandaki d0$unce ve kaygilann urOnuydu. iki defa koDU$tum. Pazar ak$am1 gei; saatlerde, bildi~ge taslagi hakkinda soz ald1m. Birinci olarak, formulasyonlarda bir "ulusal mutabakat"a kazamc1hk yakla$1mmm g11i;lendirilmesini onerdim. ikinci olarak, Kurultayin c;ogunlugu•

Sonu~

bildirgesi taslagmm okunmasmdan sonra yapug1m, Kurultay'daki ikinci ve son konu~mamda, bunu onerdim. Fakat galiba ne demek istedigim anla~1lmad1 ; bildirgede, esasen "tabulann kaldmlmas1"ndan s6zedildigi belirtildi. Oysa Omegin bir Siileyman Demirel'e ya da ba~ka herhangi bir sivil sag politikac1ya, "tabu"lardan s6z e1mekle degil, benim onerdi&im gibi seslenilebilirdi. Tabii bunu gOrmek i~in de, saga hakaret etmekle yelinmek degil, faraza oturup Demirel'in konu~malanm okumak gerekir, ya da daha iyisi kendisiyle konu~mak gerekir; k1sacas1, Demirel'ler ile aym siyasi hayaun icine girmek gerekir.

Jl


nun 163. maddenin kaldmlmasmdan yana oldugunu belirttim ve bunun bitdirgeye yans10lmas1m istedim. Oc;:uncu olarak, "giivenlik kuvvetlerinin fiili 6zerkliginin elbirligiyle kaldmlmas1" hakkmda, yukandaki teklifte bulundum. Cumanesi gunkii birinci konu~mam ise daha kapsamhydi. Elimdeki notlardan toparlayabildigim kadanyla, a~ag1da sunuyorum. BiR AMA<;: OLARAK DEMOKRASi

32

"~imdi demokrasi. Derhal demokrasi. Bir arac;: olarak degil, bir amac;: olarak demokrasi. Evet, bugun bu salonda c;:ogunlugu ol~turdugunu d~iindugum insanlann sol'da yeni bir siyasi kiiltiir olu~turma c;abalanna, bir amac;: olarak demokrasi fikrinin denk du~tiigiine inamyorum. insanhgm gundeminde, objektif olarak bir demokrasi sorunu var; Tiirkiye'nin giindeminde, objektif olarak bir demokrasi sorunu var. Bu demokrasi giindemine, bir bak1ma, burjuvazi de sahip c;:1kabilir, i~c;:i sm1fi da; kapitaIizm de sahip i;1kabilir, sosyalizm de. Benim inanc1ma gore, burjuvazi veya kapitalizm sahip c;:1karsa, giidiik, yanm yamalak, bozulmu~, defom:ie bir ~ekilde sahip c1kar; sosyalizm sahip c1karsa, ~ci sm1fi. sahip c1karsa, dart ba~1 mamur, derin, komple ve gelecege doniik bir ~e­ kilde sahip c;:1kar. Ben burada, kendini Marksist diye tammlayan bir iqsan olarak, Marksist bir demokrat olarak konu~uyorum. Bu ai;1dan diyorum ki, sosyalizm sahip c1kacaksa eger demokrasiye, eger kapitalizmin elinden kopanp alacaksa demokrasi g(indemini, bir arac olarak degil bir amac olarak demokrasiye sanlmahd1r; esasen sosyalizm, kendi gelecek projesinin demokrat karakterini de, ancak bu ~ekilde teminat alnna alabilir.• Eger geni~ halk kitlelerini sadece kendimiz ic;:in ve bir arac;: olarak degil, toplum ic;:in ve bir amac;: olarak demokrasi istedigimize ikna edeceksek, sonuna kadar ilkeli ve tutarh da olmah; i;ifte standarth olmamahy1z. "ikinci olarak, peki, nedir demokrasinin bugiin Tiirkiye icin acil giindemi? Bu acil giindem, iki boliime aynlarak tahlil edilebilir. Birinci olarak, teorik literatiirde "Demokratik Devrimin Sorunlan" diye adlandmlan sorunlann bir boliimii, Turkiye'de heniiz halledilmemi~ vaziyette durmaktad1r. Bu tur sorunlann ulke i;apmda da~hm1, belki cografi bak1mdan e~it degildir; daha cok Dogu ve Giineydogu bolgelerinde yogunla~maktadirlar. Demokratik Devrimin bir sorunu olarak Toprak Meselesi, bu eksen etrafmda orulen biitun diger mezhep sorunlan ve etnik sorunlarla birlikte, burada ya~amakta­ d1r. Keza, Kiirt sorunu, burada ya~amaktadir. Bunlar, demin de belirttigim gibi, belki iilkenin daha ileri kesimlerinde, biiyiik ~ehirlerinde ve kiy1 bolgelerinde dogrudan hissedilen sorunlar degildir; Tiirkiye'deki demokrasi meselesinin tamam1 degillerdir ve dolay1s1yla daha geni~ bir matris icine yerle~tirilmelidirler. Arna 6te yandan, vard1rlar, 6nemlidirler ve Tiirkiye'nin daha ileri bolge ve kesimlerinin demokrasi icin miicadele eden hie-

bir giicii, tarihsel olarak Demokratik Devrim gundeminin bir parc;:as1m ifade eden bu sorunlara da, bu sorunlann t1rettigi dinamik giiclere de Slrtllll c;:eviremez, cevirni.emelidir. "Ancak bir kere bu soylendikten soma da, gene belirtilmelidir ki, ulkenin biitiinii ac1smdan, gercekten bundan daha geni~ bir matris sozkonusudur. Buna da kestirmeden, "12 Eylul rejimini yikmak" denebilir. Evet, 12 Eylul salt bir askeri yonetim degil, bundan fazla olarak bir rejimdir. Tiirkiye'de, ortanm solunda bir darbe olarak 27 Mayis ve 1961 Anaya; as1, gorece demokratik, 6zgiirliikcii bir rejim yaram. 12 Mart bu rejimi yikmak istedi, ancak giicii yetmedi. 27 Mayis rejimi, sonunda 12 Eyliil ile yikildi. 12 Eylul'un kendine has bir yasama proseduru oldu; once, toplum ya~annsmm hemen her alamm kapsayan bir dizi organik yasa ile, gayet aynnnh bir otoriter kurumlar sistemi yarauld1; soma, bunlann biitiin halkalannm icinden, bir de 1982 Anayasas1 gec;:irilmek suretiyle, her ~ey yerli yerine cakildi. 1983 secimlerinde askerlerin kukla panisi MDP'nin bozguna ugranlmasmm degeri ne olursa olsun, bundan soma ve bir siirec icinde ANAP, bu rejimin ve otoriter kurumlar dizgesinin varisi durumuna girdi. • * Dolayis1yla bugiin Turkiye'nin demokrasi alanmda acil meselesi, biitfln kurumlanyla birlikte bu rejimi ve onul9 ii;inde bir i~lev iistlenen ANAP'1 defetmektir. Onemle belinmek istiyorum: Daha once soylenen baz1 fikirlerin aksine, aydmlar bu mucadelede yalmz degillerdir. Son iki ayda 12 Eyliil rejimi, c;:ok ag1r iki darbe yedi. Birincisi, Turkiye halki 26 Man yerel sec;:imlerinde olgunlugunu gosterdi ve ANAP iktidanm sarsn. ikincisi, ~imdiye kadar g6rt1lmedik boyutlarda ve olgunlukta bir i~c;:i mucadelesi yiikseldi; bu i~c;:i miicadelesi, 12 Eyliil rejiminin en onemli halkalanndan biri olan toplu sozle~me diizenine ve sendikal k1s1tlamalara saldmyor. Onun ic;:in Demokrasi Kurultay1," kendisini bir aydmlar hareketi gibi tammlamamah; iilkedeki -demokrasi miicadelesinin biitun kollanna sahip c;:1kmah; milli mutabakatlara ula~mak ic;:in mucadeleye de : a~ag1dan, tabandan, radikal, kitlesel miicadelelere, bunlann icine girmeye, ba~mda yer tutmaya da haz1rlanmahd1r. ., "Ui;iincii olarak, yeni ve taze formuller bulmahyiz. Y1llardir Ba~ms1zhk ve Demokrasi diyoruz. Bence bugiin, bag1ms1zhgm da, demokrasinin de kestinne bir fonniilii vardir: Anti-militarizm. Anti-militarizm; c;:unkii birin• Notlanmda varolan, ancak atlanm1~ fikir: Demokrasi, burjuva demokrasisi olarak varoldugu zaman ve olcude, onun (burjuva) s1mrlanndan siiz etmenin bir anlamt vardir. Mesele, demokrasiyi bu smirlanndan kurtarmak diye de formule edilebilir. iktidar-indirgemeci ve ekonomi-indirgemeci olmayan bir anlayi~la, insanhgm Sosyalizm idealinin ozu, cok geni$ ve mukemmel bir demokrasiden ba~ka nedir ki? • • 1 Mayis l 989'dan bir hafta soma bugun, bu saurlar yaz1hrken, ANAP'm "ko~ye s1k1$nkca 12 Eylul'le$mesi" cok daha iyi gorulebiliyor. Birikim

31TEMMUZ1989


cisi, Tlirkiye'nin mevcut askerf sistemi, Haluk Gerger'in de ilk konu~masmda belintigi gibi, bir bag1ms1zhk kertesi degil, bir bag1mhhk kertesidir. ikincisi, bir demokrasi kertesi degil, bir anti-demokrasi kenesidir. Oc;unclisli, bir geli~me kertesi degil, bir geli~meme kertesidir; ekonominin smmda muazzam bir kambur, bir yliktiir. Onun ic;in, esash ve aynnnh bir anti-militarizm programma sahip olmahy1z. Bunun uzannsmda, Tlirkiye'nin yeniden guc;lli bir ban~ ve silahs1zlanma hareketine ihtiyac1 vard1r. Diinya durumu da buna elveri~li­ dir. Bugiin yerylizlinde, 6nemli bir demokratik insanhk bilinci mevcuttur; bu birikim, 1ilkeleraras1 alandan, devletleraras1 alandan ~iddet kullammmm kovalanmas1, i:nudahaleci glic;lerin etrafma guc;lu bir barikatm orlilmesi ve boylece tek tek iilkelerin ic; dinamikleriyle ozgiir geli~melerinin saglanmas1 olanagm1 yaratmaktad1r. De-

mokrasi giindemimizin anti-militarizm ogesinin bir par<;as1 olarak yaranlacak bir ban~ ve silahs1zlanma hareketi, diinyadaki boyle birikim ve guc;lerle de birle~ebi­ lecektir. "Ancak yeri gelmi~ken belirteyim: Bunun onemli bir ko~ulu vardir; ilkeli olmak, c;ifte standanh olmamak. Bu salondaki insanlann bir bollimlinlin bu sozlerimden incinebilecegini bilerek soyluyorum, c;linkii incinmeler gec;icidir ama ilkeler kahc1dir: Demokrasinin, anti-militarizmin, ban~ ve silahs1zlanmanm savunulmas1, gerekc;esi ne olursa olsun hic;bir i~gal ve mlidahalenin savunulmas1yla ~gda~maz ; bu arada, 1956 Macaristan, 1968 <;:ekoslovakya, sonra Afganistan i~gallerinin savunulmas1yla da bagda~maz . Bizier, geni~ halk kitleletini demokrasi program1m1za kazanarak demokrasiyi kazanacaksak, ¡sonuna kadar ilkeli ve tutarh olmak zorunday1z."

33


'80'lerde Ttirkiye'de kad1nlann kurtulu~u hareketinin geli~mesi )iRiN TEKELi

34

lstanbul'da bu y1l ilk kez, feministlerle solcu kadmlar birlikte bir 8 Mart yiiriiyii~ti dtizenlediler. Gec;:tigimiz giinlerde de yine esas olarak bu iki grubun kat1ld1klan ve sonuc;:lan iki cenahta da tartt~tlmakta olan bir kurultay, I. Kadm Kurultay1 yap1ld1. 1 Bu iki olay1 feministlerin ve sosyalist kadmlann ya?ay1~ ve degerlendiri? bic;:imleri c;:ok farkh oldu. Bu aslmda, kadmlara bak1~taki teorik farklthklardan kaynaklanmaktayd1 ve olu~tunnaya c;:ah?ttklan kadm politikalannm da ac;:1k bic;:imde ayn~足 mas1m kac;:1mlmaz k1hyordu . Bu durumu anlamaya ve ac;:1klamaya, giderek feminist teoriye netlik kazand1nnaya yonelik tart1~malar, oniimiizdekt donemin giindeminde eskiden oldugundan daha onemli bir yer tutacak gibi goriiniiyor. Bu yaz1, boyle bir niyet ta~1m1yor. Hatta politik bir tahli!e bile gerektigi olc;:iide girmiyor. Ancak, herhangi bir tahlile giri?ebilmek ic;:in, Tiirkiye'de, l 980'1erde kadm hareketinin nas1l bir geli~me gosterdigini bilmenin, yani yakm donemde ya~a nanlann bir tarihc;:esini olu~turmamn zorunlu bir ilk ad1m olduguna inamyorum. Bu hareketin olu~umundan beri ic;:inde olmu~ bir kadm olarak, ku~kusuz kendi oznel bakt? ac;:1mdan, boyle bir sistemle~tinne c;:abasma giri~mek benim ic;:in bir sorumluluk. 2 Bu yaz1da battya gore k1sa ama yine de bir yiiz y1l kadar suren kendi feminizm tarihimizden soz edecegim. Bunun ic;:in once, 1980 oncesinde Tiirkiye'de kadmlarm durumunu ve kabaca, "kadmlann Bau Avrupa'daki kadmlannkinden c;:ok daha yogun ?ekilde ezilmeleri" ~eklinde ozetledigim bu duruma kar~1 ne yapuklanm ya da ne yapamad1klanm anl<1tacag1m. Sonra l 980'lerin ilk yillannda, Tiirkiye'nin askeri bir yonetim altmda bulunu?u gozonunde bulundurulursa, oldukc;:a paradoksal goriinen bir bic;:imde kadmlann hareketlenmeye ba~足 lamalannm ilk ad1mlanndan ve bu hareketlenmenin, l 986'dan bu yana gerc;:ek bir kadm hareketine dogru ev-

rili?inin a~arnalanndan soz edecegim. Yazmm son boliimiinde de, hentiz bu hareketi degerlendirmek ic;:in zaman c;:ok erkense de, sosyolojik bir tahlil denemesine giri?erek, hareketin baz1 ozellikleri, geli~me potansiyeli, ka~ila~t1g1 engeller gibi konular iizerinde duracagim. 1980 ONCESi

Daha c;:ok yakm donem iizerinde durrnak istedigirn ic;:in, 1980 oncesiyle ilgili saptamalanm1 k1sa tutacag1m. Oysa bu, bugiiniin gerektigi gibi anla?1lmas1 ic;:in uzun uzun ve derinligine irdelenmesi gereken bir donem. Bu donemi de Tiirkiye'de kadmlann koklu ezili~lerinin temellerinin dayand1g1 Osmanh Devleti'ne kadar goturmek murnkun. Arna ben bunu yapmayacag1m. Sadece Osmanh'nm asker ve yonetici erkeklerin mutlak egemenligine dayah bir devlet dtizeni ic;:inde, kadmlan hareme kapama kurahm benimsemi? antik Bizans gelenegiyle, cinselligiyle erkekler iimmetinin ic;: diizenini sarsan kadm1 evlenme ve ortiinmeye zorlayan patriyarkal bir dini miikemmel ~ekilde biitiinle~tirmi~, mutlak anlamda patriyarkal bir toplum kurdugunu soylemekle yetinecegim. 3 Cinsiyete dayah segregasyon bu toplurnda mille1

2

3

Bkz. ~irin Tekeli, "l. Kadm Kurultaymm Ardmdan''. Birikim, 2 Haziran 1989. Bu tarihc;eyi, Almanya ve Hollanda'da ya~ayan Thrkiyeli kadmlarla tarn~ma firsaum buldugumu, aynca bu yazmm benzerlerinin ingilizce ve Almanca'da yayma haz1rlanan kitaplarda yer alacagim dii~iin e rek, Thrkc;e'de yaymlanmas1m geciktirmek bana anlams1z goriindii. Yaz1, benim ki~isel gozlem ve bilgilerime dayah . 0 yiizden , Ankara gruplannm c;ah~malanna c;ok az degindim. Aynca, ne kadar ki~isel bilgiye dayah olursa olsun, tarihimizi kurarken nesnel olmaya c;ah~ngim ic;in, baz1 aynnnlan, belki de benden ba~ka kimsenin payla~amayacag1 baz1 gozlemlerimi ve anektodlan, dipnotlanna kaydud1m. Mutlak patriyarka kavramm1, goreli patriyarkadan ayirarak, Elisabeth Badinter kullamyor. Bkz. !:Un est \'autre, Odilejacob, 1986. Birikirn 3 / TEMMUZ 1989


te (din) dayah segregasyon ile yonetici/yonetilen segregasyonu kadar temel bir boliinme ilkesi idi. Kadmlann bu diizende erkeklerin r,:ocuklanm (devletin de asker ve koyliileri) dogurmak ve yeti~tirmekle, onlara haz verme d1~mda bir varhk nedenleri yoktu, kimliklerini mutlak anlamda yitirmi~lerdi. Tanzimat somasmda kadmlara egitim verilmesi yoniinde ad1mlar anlm1~sa da bu olanaklardan ancak, banhla~m1~ biirokratik sm1fa mensu¾ biiyiik kentlerde ya~ayan bir avur,: kadmm yararlanabildigi biliniyor. Yine de i~te bu, biiyiik kent kokenli, okumu~, ogretmenlik gibi mesleklere girmi~, hatta yabanc1 dil bilen kadmlar, biiyiikannelerimiz, II. Me~rutiyet'in ilamyla birlikte, ku~kusuz o s1rada banda r,:ok etkili olan feminist oy hakk1 miicadelesinden de etkilenerek, ama as1l kendi deneyimlerinden yola r,:1karak, ilk feminist miicadeleyi ba~latnlar. Onlann miicadelesinde oy hakki talebi on planda degildi, ama r,:ok kanh evlilik, daha r,:ok erkeklerin yaranna i~leyen bo~anma hakki, kadmlann toplum hayatmdan d1~lanmas1 gibi konularda toplumu ele~tiren ve kadmlar ir,:in yeni haklar talep eden demekler kurdular, yaymlar c;:ikard1lar. C::agda~ kadm hareketiyle, o donemin ko~ullan da dii~iiniilerek bir kar~1la~­ nrma yap1hrsa, belki de yiizy1lm ba~mdaki bu ilk feminist ba~kaldmnm bugunkiinden daha etkin oldugunu bile soylemek miimkiindiir. Gerr,:ekten, 1913-1921 arasmda yaymlanan Kadmlar Dunyas1 dergisi once (100 gun) gunluk gazete olarak r,:1km1~ , soma haftada 25 sayfa yaymlanan bir dergiye donu~mu~tii . Bu dergiyi c;:ikaran orta sm1fkadmlan, egitim, r,:ah~ma hakk1 gibi temel haklan kazanmak ir,:in ugra~nlar, toplum hayanna kanlma, yeni bir kimlik edinme kavgas1 verdiler, kadmlar aras1 bir dayam~ma anlayi~1 geli~tirdiler, bu baglamda kadmlar ir,:in i~yerleri bile kurdular. 4 Cumhuriyet doneminde, bilindigi gibi devlet katmda kadmlar ar,:1smdan r,:ok onemli ve hayli koktenci baz1 reformlar yap1ld1: 1926 Medeni Kanun reformu, egltim reformu ve nihayet 1930'larda e~it yurtta~hk haklanm tamyan reformlar Ancak bu reformlar buyiik olr,:iide Ataturk ve tek parti ust yonetimi tarafmdan tepeden inme bir,:imde yap1ld1 ve kadmlar, bunlann yap1h~ma kat1lamadilar; hatta, oy hakkmm kazamh~1 siireciyle ilgili r,:e~itli olaylann gosterdigi gibi, kaulmaktan caydmldilar Sonunda, 1935 parlamentosuna 18 temsilci kadmm girmesinden soma bu onemli reformun diinyaya duyurulmas1 amac1yla Turkiye'de yap1lmas1 te~vik edilen dunya feminist kongresinde, Tiirk Kadmlar Birligi'nin, giindemin birinci maddesi olarak, feministlerin onerisine uyarak ve Ankara'mn onayi olmaks1zm ban~1 koymasmm ardmdan da, art1k i~levini tamamlad1g1, r,:iinkii Tiirk kadmlanmn biitun haklanm kazand1klan gerekr,:esiyle Birlik'in kapanld1gma tamk olundu. Boylece biraz ikna ve Kemalizm'i oziimleme, biraz da baskiyla caydmlma yollanyla, Osmanh'nm son demlerinde olu~an kadm hareketi sondiiriildii. Onun ir,:in feminizm tarihinin bu

ikinci donemini, feminizmin kadmlann elinden ahmp kullamld1g1, giderek anti-feminist bir devlet fem:nizmine donii~tiiriildiigu ve sonunda da unutturuldugu bir donem olarak gormek abartma say1lmamahd1r. Kemalist reformlann yap1ld1g1 donemden, 1980'lerin sonuna kadarki donemde, arada 195l'de Tiirk Kadmlar Birligi'nin yeniden ar,:1lmasma ve aralannda Kadm Haklanm Koruma Demegi, Hukukr,:u Kadmlar Demegi, Oniversiteli Kadmlar Demegi vb. bulunan birr,:ok kadm derneginin kurulmasma ragmen, Ttirkiye'de kadmlann toplumda yaygm olan patriyarkal ili~kiler nedeniyle ezilen bir cins olduklan tahlili geli~tirilemedi. Ba~ta CHP'hin kadm kollannda olmak iizere, kadmlarla ilgili olarak tekrarlanagelen soylem, Ttirkiye'de nas1l, kadmlann Atatiirk sayesinde haklanm, kimi banh iilkelerden bile once kazand1klan dogrultusundaki ideolojik soylemdi. 0 yiizden s1k s1k tekrarlad1g1m gibi, bu yillann kadm demekleri daha r,:ok, cumhuriyetin, kadmlara oy hakkimn tamnd1g1 5 Arahk gibi onemli giinlerini kutlayan ve bu vesileyle Ttirk kadmlanmn Atatiirk'e ~iikranlanm dile getiren "toren demekleri" olmanm otesine ger,:emediler Sozkonusu demeklerde faal olan kadmlar genellikle burjuva r,:evrelerden gelen, egitim gormii~, r,:ogu r,:ah~an, Ttirk kadm1 deyince kendilerine bakan, kendilerini "kurtulmu~" kabul eden kadmlard1 ve geri kalan, koylu, i~r,:i, kur,:iik burjuva, ezilen kadmlann da egitimin yaygmla~mas1 ve kendi deyimleriyle '~tatiirk devrimlerinin bilincine varmalanyla kendileri gibi kurtulacaklanm" dii~iinmekteydiler. Boylece, kadmlann durumunu iyile~tir­ mek ir,:in herhangi bir oneri getirmek yerine, sab1rla bekleme ve devlete giivenme politikas1 yiiriittuler Kadmlann hareketlendikleri giiniimiizde bile bu tiir demekler, daha r,:ok kazamlm1~ haklann korunmasma yonelik eylemler yapmayi sur<liiriiyorlar Omegin, son kurulan bu tiir demeklerden <;:agda~ Ya~am1 Destekleme Demegi, ger,:tigimiz giinlerde, tiirban olaylanndan endi~elenerek, laik devletin ardmda olduklanm gostermeye yonelik bir imza kampanyas1 (3500 elit kadm ve erkek tarafmdan imzaland1) ve yiiriiyii~ diizenledi. Bu arada 1970'lere gelindiginde, Tiirkiye'de sol onemli bir yenilenme ger,:irdi; bir yandan CHP ortamn solu, demokratik sol, sosyal demokrasi gibi yeni fikirlere uygun donii~iimler ger,:irirken, CHP'nin solundaki, Marksist sol da o zamana kadar eri~emedigi bir guce ve kitle olmasa bile aydm destegine eri~ti . Bilindigi gibi, banda, 1968 olaylannda toplumsal bir patlama bir,:imi alan yeni-sol hareketlerden birisi de, sava~, irkr,:1hk ve kapitalist tiiketim toplumu aleyhtan genr,:lik ve ogrencj muhalefeti ir,:inde olu~an yeni-feminist kadm hareketleriydi. 1968'den ba~layarak bu ogrenci hareketleri Ttirkiye'ye de yan4

Bkz. Gem; ku~aktan, eski Tiirk~e okuyabilen-ilk kadm tarih~infIZ Serpil <;:aku'm doktora ~ah~mas1 ve "Osmanh Miidafaa-1 Hukuk-u Nisvan Cemiyeti': Tarih ve Toplum, Haziran 1989.

JS


36

s1d1 ve giderek radikalle~ti; TiP'i pan;alad1, onun ic;:inden, giderek daha radikal, giderek daha devrimci ve giderek daha ~iddet yanhs1 grupc;:uklar c;:1karan ve sonunda 1980 oncesinin talihsiz teror a!?amasma varan bir "ileri dogru kac;:1$" siirecine girdi. Bu siirec;: i~:erisinde baudaki ve az geli!?mi!? ulkelerdeki biitiin sol ve radikal c;:izgilerin uzannlan, tek bir istisnayla Tiirkiye'ye de geldi ve hemen hepsinin sozciiliigtinii iistlenen grupc;:uklar olu~tu . Bu tek istisna, feminizmdi. Feminist ba!?kaldm o y1llarda Tiirkiye'ye kadar ula!?amad1. 5 Bunda ba$ka faktorlerin yamsira, ba!?ka konulardaki siyasi g6rii!? aynhklanna kaf!?m 1970'lerin radikal sol orgiitlerinin hepsinin, kadmlann tek kurtulu!? yolunun sosyalizmin kurulmasma bagh oldugunu, onun ic;:in kadmlann devrim ve sosyalizm miicadelesinde yer almaktan ba!?ka sec;:enekleri olmad1gm1 savunmalan etkili oldu. Dolayis1yla kadmlann kendi sorunlan c;:evresinde kadm orgutleri olu!?turmalan kadar, kadmlann ezili$i meselesini derinle!?tirmelerine izin verilmedi. 1970'lerin sonlannda ?lu!?an ve az1msanmayacak bir kitle tabamna ula!?an IKD ise, yasal bir parti olamayan bir sol siyasete kadmlan kazanmayi amac;:layan, ama bunu yaparken, kadmlann ozgul sorunlanna degil, i!?c;:i sm1fi sorunlanna ag1rhk veren bir hareketti. Bu durumda, 1980 oncesinde, Ttirkiye'de kadmlann salt kadm olduklan ic;:in ozgul bir bic;:imde ezildiklerini gundein.: getiren herhangi bir hareket yoktu demek, yanh$ olmaz.- Resmi politik ideoloji, Kemalizm, kadmlann sorunlanmn devlet elivle c;:ozuldugunu, ·egemen toplumsal ideoloji, islam, k~dmlann zaten ezilme diye bir sorunu olmad1gm1, hegemonyaya oynayan Marksist sol ideoloji de kadmlann kapitalist somiirii dt!?mda bir sorunlan olmad1gm1 savunuyordu. Oysa, 1980'ler Tiirkiye'sinde kadmlar, cinsiyetleri nedeniyle toplumun, her sm1fta en ezilen kesimini olu$turuyorlard1. Onlar ic;:in kabul edilebilir tek me$ru ya!?ama bic;:imi evlilikti; ilkokul otesi egitimden kadmlar erkeklerin gerisinde kalan oranlarda yararlandmhyorlard1; her kadmm dogal i~i say1lan evi!?i d1$mda bir i$te c;:ah~ma hakk1 kadmlar ic;:in lafta kalan bir haku ; c;:ah!?ma ya$mdaki kadmlann ancak l/3'ii c;:ah$1yordu; onlann da buyuk c;:ogunlugu (% SO'i) iicretsiz c;:ah$an yard1mc1 aile bireyi konumunda bulunmaktayd1; iicretli i$te c;:ah!?anlar (% 15) daha c;:ok niteliksiz i$lerde yig1lm1~­ lard1; dolayis1yla kadmlann iicretleri erkeklerinkinin ancak % 65-70'ine u ia~1yordu; kadmlar bedenlerine egemen dcgildiler; etkin dogum kontrolli olanaklan smirh oldui!u ve kadma ili$kin degerler degi$medigi ic;:in kadml~~ istemedikleri kadar c;:ok c;:ocuk dogurmaktayd1lar (yilda % 2.5 dogurganhk hlZl), aynca aile ic;:inde kadm bedeni iizerinde yogun bir !?iddet uygulamas1 vard1; kadmm erkek otoritesine boyun egmesi gereken, kendi ba$ma ayakta durmaktan aciz bir zavalh oldugu inanc1 hala c;:ok vaygm bir deger yargis1yd1.

1980 SONRASI

1980 askeri darbesi, Turkiye'de siyasi hayata son verdi. uc;: sol siyasetler olmak iizere biitun siyasi parti ve gruplan dagnn, kapatu, yoneticilerini tutuklad1. Paradoksal bir bic;:imde, kadmlarm uzun bir zamandan beri ilk kez kendi adlanna konu!?maya ba~lamalanna i$te bu kesin darbe olanak verdi. ileride (bugun de aym goru~te olanlar var6 ... ) kadmlann, demokrasinin yokedildigi bir bask1 rejimi altmda konu~maya, kadm sozii etmeye ba~­ lamalanm kadm hareketini karalamak ic;:in kullanacaklar olabilecegini gozard1 etmeden, onceki ac;:1klamalanm l!?tgmda bunun neden daha once mi"1mkiin olamad1gi.m ortaya koyabildigimi samyorum. 1980'lerin ilk yillanndan itibaren geli~meye ba$layan kadm hareketinin tarihini, gizil haz1rhk donemi, uyant!? donemi, me~ruluk arayt!?t donemi, bir harekete donu~me donemi gibi alt ba~hklar altmda ele almak miimkundur. Gerc;:ekte, benim de aralannda bulundugum bir avuc;: akademisyen kadm, BM'nin 1975'te ilan ettigi kadm on y1lmm yolac;:ng1 duyarhhktan ve ku!?kusuz, bauda o yil- · larda yiikseli$ halinde olan kadmlann kurtulu~u hareketinden bir !?ekilde etkilenerek kadm sorunlanm taru~maya, 1970'lerin sonlannda ba$lam1~lard1. Prof.N~r­ min Abadan-Unat'm yaymlad1g1 Tiirk Toplumunda Kadm kitabmm makaleleri, 1980'den once (1979), istanbul'da diizenlenen bir konferansta ,tarti$Ilm1$tL Arna bu kitapta feminist bir perspektif yoktur. Kitabm yazarlanndan yalmz birkac;:1 zamanla kendilerine feminist diyeceklerdir. Bunlar arasmdaki, o sirada oldukc;:a gizil bir bic;:imde feminizmi savunanlardan biri de bendim. Benim gibi du~unen, 1980 oncesinin demokratik kitle orgutlerinden TUMAS'ta biraraya gelmi!? gene;: akademisyen kadmlar, bu dernegin benzerleri arasmda en demokratik olam olmasma kar$1Il, demegin yap1s1 ve i:?leyi:?ini cinsiyetc;:ilik ac;:1smdan ele~tirmeye b~lam1~ ve bir kadm grubu olu~turmu~lard1. 7 Bizi 1981-1982'de olu:?an ilk bilinc;: yukseltme grupBa~ta

Paye! yaymlannm 1970'lerin sonlanna dogru, ~~ Simane de Beauvoir, Kate Millet ve Shulamith Firestone gibi feministlerin eserlerini i;evirip yayimlad1gi gOzard1 edilmemelidir. Ancak, sonradan kendilerini feminist hareket ii;erisinde tammlayan kadmlann i;ogu, o donemde Marksist sorunsal ii;inden "kadm sorununa" bakmakta olduklanndan, bu iinemli eserlerin etkisi, ancak l 980'li y11larda kendini duyurdu. 6 Kadm hareketini "Eyliilist" olarak giirenler, herhalde sadece bu kavram1 iireten Yali;m Kiii;iik'ten ibaret degil, bkz. Kiifiir Romanian Cist., 1986); hareketi rnahkiirn etrnekte daha ileri gidenfer de var. Atilla Ozkmmh, feminist hareketi "~izan bir i;izgide'~ geli~mekle sui;luyordu: "Kadm, erkek ve cinsellik", Giiniimiizde Kitaplar, Haziran 1985, s.18, sf.2. 7 Sonradan feminist harekette yer alacak olan bu kadmlann biri;ogu Kaktiis dergisi i;evresinde topland1lar: Giilnur Savran, Hacer Ansal, Sahika Yiiksel, Nural Yasin gibi. Baz1lan da "miinferit" denilenlerden oldular. Benim gibi ya da Nakiye Boran gibi... s

K~kusuz,

Bi r ikim 3 /TEMMUZ 1989


lanna goturen, i?te bu gizil haz1rhk donemidir.8 Bu a?amada YAZKO'nun da i.inemli bir itici rolu oldu. 198l 'de YOK'un kabulunden soma unive rsiteden aynhnca, ilk i? i.inerimi YAZKO'dan ald1m. Yazar ve c;:evirmenler kooperatifi olan YAZKO, askerf yonetimin siyaseti yasaklad1g1 bir donemde, siyaset yapmanm dolayh bir yolu olarak, o y1llara kadar politik gundemin on s1ralanna c;: 1kamam1$, kadm, cinsellik, aydm, birey gibi onemli konulan tartl?ma toplanulannda gOndeme getiriyor ve bunlardan kadm sorunu, belki de Turk toplumundaki bastmlm1? cinsellik sorunuyla kan?ttnld1g1 ic;: in 6zellikle ilgi c;:ekiyordu. 9 YAZKO bu baglamda bana, dogrudan kadm okura seslenecek bir yaym haz1rlamayi onerdi. Ben ise hem boyle bir yaym1 gerc;: e kle ~ tirec ek bilgiden yoksun oldugum , hem de belli belirsiz, b6yle bir yaymm, kadmlarca ortakla?a haz1rlanmas1 gerektigini sezdigim ic;:in, oneriyi konuyla ilgilenen birkac;: akademisyen ve gazeteci kadma ac;:um, c;:ah?malara ba?ladik. 10 Tam~ma颅 lar bizi, o sirada var olan en etkili kadm dergisi olan Kadmca'y1 olc;:ut ahp onun ele ~ tiri s ind e n yola c;:1kan bir yaym tasarlamaya goturdu. Amac;:lad1g1m1z perspektifin ad1 k1sa surede kondu: Feminizm. Ne var ki hic;:birimiz bu yeni ideolojinin inceliklerini c;:ok iyi bilmedigimiz, hele Turkiye baglammda ne anlama geldigini tam kestiremedigimiz ic;:in, YAZKO'nun bizden bekledigi yay1m, istenen silrede haz1rlayamayacag1m1z ortaya c;:1ku. Arna bu arada iki onemli geli?me oldu. Birisi, 1982 Nisan'mda istanbul'da, Frans1z feministi Giselle Halimi'nin 11 de kauld1g1 bir kadm sorunlan sempozyumu diizenlenmesiydi ki, bu yamlm1yorsam, yOzyilm ba?mdaki ilk femini zm dalgasmdan y1llarca soma ilk kez, kadmlann sorunlanna kendi gozleriyle, kendi baki? ac;:1lanndan bakmalan demek olan feminizmin kamuoyu 6nunde dillendirilmesi ve savunulmas1 oluyordu. ikinci onemli geli~me, ilk aln ki~ilik yayin kollektifinin kendi yakm c;:ev'..esinde de buyuk bir heyecan ve ilgi uyandirmas1yd1. Oyle ki k1sa surede kollektifin faaliyetine kaulmak isteyenler, 20, 30, 40 ki?iye yukseldi. Sempozyum sirasmda bu c;:ah?malara kaulmak istediklerini belirten, daha onceden tammad1g1m1z kadmlarla birlikte sayimtZ hIZla artu. YAZKO kanahndan yayin yapma projesinin gerc;:ekle?memesine ragmen, "kuc;:uk" ve "buyOk" gruplar ad1m alan, bir yandan bilinc;: yukseltmesi, bir yandan da ba~ka bir yayma yonelik hazirhk c;:ah?mas1 yapan gruplar dag1lmad1, enformel olarak tartl?malanm surdurdu. Bu toplanulann yap1ld1g1 donemde, Tiirkiye'nin s1k1yonetim altmda oldugu, her tur!U siyasi toplantmm yasakland1g1 haurlamrsa, bugunden geri doniip bakug1mda, yapt1g1mmn hayli curetkar bir i? oldugunu du?Onuyorum. c;:unku, toplanulann gundeminde siyaset, hatta toplanulara kaulan kadmlann gec;:mi?leri du?iiniiliirse路 sol siyaset vard1. Kadmlann c;:ogu Marksistti ve degi?ik siyasi gruplardan geliyorlard1. Hemen hepsi,

ilk defa , daha onceki siyasi deneyi mlerinin kadm bakt? ac;:1smdan ele?tirisini yapmakta ve kadmlann ozgul ezili?inden soz etmenin yakm gec;:mi?te nas1l bas tmld1gm1 ke?fetmekteydi. Boylece bu donemde, eski yle ve c;:ogumuzun benimsedigi Marksizm'le sanc1h bir hesapla?ma deneyimi ya?ayarak ve her ?eyden onemlisi, kendi gunluk ya?am deneyimlerimizi enine boyuna irdeleyerek, Tiirkiye'de patriyarka, cinsiyetc;:ilik, erkek egemen toplum kavramlannm gec;:erliligini.saptad1k ve yava? yava? feminist olduk. Me?ruluk aray1?1 d6nemine iki onemli geli?me damgas1m vurdu: Birincisi, 1983 ba?mda YAZKO'nun c;:1kard1g1 haftahk dergide, Sornut'ta feminist kadmlara bir sayfa onerilrnesiydi; digeri de o deneyin uzanusmda Kadm C::evresi'nin kurulrnas1. Sornut sayfas1 12 , yeni ke?fettigirniz feministc;:e ilkelere gore c;:1kanhyordu. Bunlann ba?hcalan, gene! olarak insanlann insanlar, ozel olarak da erkeklerin kadmlar uzerinde kurduklan egemenligin kaynagmda yamg1m dil?ilndugiirnuz hiyerar?i ve i?bolumu ilkelerinin, liderligin olmarnas1, sayfaya tamnmI? olsun olrnasm, diyecegi olan her kadmm istedigi bic;:irnde yazrnas1, gunluk ya?ama kadm bak1? ac;:1smdan ele?tirel gozle bak1lmas1, sayfada yalmz kadmlann yazmas1 gibi ilkelerdi. Somut sayfas1 , c;: 1kt1g1 surece gazetenin en c;:ok ilgi ve tepki c;:eken sayfast, ferninistlerin sayfas1 oldugu gibi, samyorum derginin iz blrakan yam da bu oldu. Somut deneyi altt ay kadar siirdu. Bir yandan bizim birikim ve haz1rhg1m1zm tiikenmesi, diger yandan sayfanm ald1g1 olumlu tepkil er yamstra ozellikle ortodoks solda yaramg1 ofkeYine de, l 982 ba$mda olu~n ilk yaym kollektifinin olsun, sonradan olu$an ve gerc;ek i$levi bilinc; yiikseltme olan obiir gruplann olsun , bilin~ yiikseltme gruplan olduklanm, biz zamanla, Bau .1iteratiiriinC1 daha iyi tamd1gim1zda ke$fettik. 9 YAZKO'nun 1981 y1hnm Mayis ayinda pe$pe$e diizenledigi "Edebiyanm1z ve Kadm Sorunu" konulu iki panel, kamuoyunda biiyiik ilgi gormii$tii. Bkz. Yazko Edebiyat, Haziran ve Temmuz 198 1. IO Bu kadmlar, TUMAS'tan arkada$1m Giilnur Savran, ingiltere'den yeni gelmi$ olan Sule Torun , Feraye Tmc;, Yaprak Zihnioglu ve ablas1 Giinseli inal'd1. Baz1 toplannlara YAZKO'dan Zeynep Avc1 ile Stella Ovadia da kauld1lar. 0 ilk grubun oykiisii i ~in bkz.Juliet Mitchell Kadmhk Durumu, Kadm <;:evresi, 1985, "( evirenlerin onsozii". 11 Gisele Halimi, bizim ad1m1za, bizim dillendirme cesaretini kendimizde yeterince bulamad1g1m1z "feminizm" sozciigiinii kulJand1. YAZKO'nun yoneticisi Mustafa Kemal Agaoglu, ashnda Simone de Beauvoir'1 Tiirkiye'ye davet etmeye niyetliydi . Al]1a biz, biraz daha miitevazi olmak gerektigine inand1g1m1z gibi , Halimi'nin, hem bir insan haklan davalan uzmam avukat, hem de Tunus kokenli bir kadm olmasm1 onemsedik. Bize getirilecegini c;ok iyi b~ldigimiz Bat! kopyac1hg1 su~ lamas 1m ge ~ e rs iz k1labilecek bir Uc;iincii Diinyah femin istti, Halimi. Sonradan, benzeri taktiklerin emekleme a$amasmdayken biitiin feminist hareketler tarafmdan kullamld1gm1 iigrendigimde ~ok ~~1rd1m ... 12 Sayfamn sorumlulugunu Sule Torun ile Zeynep Avc1 iistlenmi$lerdi. 8

J7


38

ye (feminizm, sosyalist sol guc;:leri bolen, burjuva ve gerici bir ideoloji olarak goriilmekteydi. .. ) eskisinden daha duyarh bir yonetimin i~ba~ma gelmesi nedeniyle 1983 yazmda bir veda mektubu yaymlayarak dergiden aynld1k. Somut deneyi bize, her ~eyden once politikasm1 kendimizin belirledigi, bag1ms1z, ozerk bir yaym orgammiz olmadan du~uncelerimizi olu$tunna ve iletmede fazla ileri gidemeyecegimizi, ote yandan da, feminist tahlilin c;:ok saglam bir nesnel temele dayanmakla ve bu yiizden ozellikle gem; ku$aklann ciddi $ekilde ilgisini c;:ekmekle birlikte, bizim 150-200 ki~ilikgruplanm1zm ba~足 hca iic;: kanattan, devletc;:i Kemalizmden, gelenekc;:i Miisliimanhktan ve ortodoks soldan gelen ideolojik saldmlarla ba~edebilecek giic;:te olmad1g1m gosterdi. Bir sure yilgmhk ve umutsuzlukla ic;:imize kapand1k. Arna bu yilgmhk uzun siinnedi. 1983 sonunda yeni bir deneye giri$ildi. 13 feminist ortak, "Ev ic;:inde ve ev d1$mda, iicretsiz ve iicretli c;:ah$an kadmlann emegine dayah ve bu emegi degerlendinne" amac1yla kurulan bir Yayinc1hk, Hizmet, Darn$manhk ~irketi olan Kadm (evresi'ni olu~turdular. 13 K1sa ad1yla K('nin, iitopyas1 c;:ok biiyiik, ama olanaklan k1snhyd1. Dye ve ortak say1sm1 geni$letemedi, mali sorunlara c;:oziim bulamad1. Bu yiizden hedefleri arasmda olan, kadmlar ic;:in bir bulu$ma yeri olarak dii$iiniilen "kadmlann kahvesi"ni kunnay1 ba$aramad1, ongoriilen hukuk ve saghk dam$manhg1 hizmetlerini veremedi. Arna iki alanda oldukc;:a etkin oldu. Bunlar, yayin ve yayinlan tartl$ma, o kanaldan daha geni$ bir c;:evreye ula$ma amaom giiden kitap kuliibii faaliyetleriydi. K(, l 984'ten itibaren aralannda feminizmin klasikleri de bulunan (Simone de Beauvoire'la Alice Schwarzer'in konu$malan) c;:eviri kitaplar yay1mlad1; 1985'ten itibaren, kitap kuliibiine ciizi bir aidatla iiye olan gene;: kadmlann kat1hm1yla yap1 degi$tirip giderek radikalle$mesinden sonra Feminist dergisini c;:1kard1 ve en son olarak da Dayaga Kar$1 Kadmlar DayaIll$mas1 kampanyas1 baglammda tamkl1klara dayanarak yap1lan ozgiin bir ara$tlnna olan Bagir, Herkes Duysun kitappg1m (1988, 8 Mart) yayimlad1. 1985 boyunca siirdiiriilen kitap kuliibii faaliyetleri, konulu seminerler, tartl$ma toplannlan, $enlikler gibi (ornegin 8 Mart l 985'te yillardan beri kutlanmayan Diinya Kadmlar Giinii'nii, ilk kez aram1zda kutlad1k. .. ) etkinlikler, (evre'nin yava$ yava~ d1~a ac;:1lmasm1 ve ilk ku$aktan, otuzlannda, c;:ogu meslek kadm1, evli ve c;:ocuklu kadmlann yerine, c;:ok daha gene;:, iiniversite ogrencisi ya da i$c;:i, sekreter, tezgahtar olarak c;:ah$an kadmlann bize kaulmalanm sagladi. Bu gem;le$me belli bir radikalle$meyi de beraberinde getirdi. Boylece o zamana kadar netle$memi$ olan, reformist, sosyalist ve radikal feminizm yorumlan ayn$maya ba$lad1. Bununla birlikte, bu kendini tammlama c;:abalan, Tiirkiye solunda 0 giine kadar ya$anmI$ ve onlenememi$ olan hizip-

le$me, fraksiyonlara aynlma ve dii~man karde$lere donii$me sonucunu dogunnad1. Kadmlar aras1 dayam$manm, hem ya$arn$ hem de yorumlarn$ bic;:imi, bizleri dirsek temasmda tuttugu gibi, farkh g6rii$lerden kadmlar arasmda, ic;:ten sevgi ve dostluk baglan da kurulmu$tU. Ancak, K('nin c;:ah$malan hala fazlas1yla ic;:e doniiktii ve $irket bic;:iminin daha yaygm bir politik c;:ah$maya olanak venneyecegi dii$iincesinden hareketle, istanbul ve Ankara'daki baz1 kadmlar arasmda arnk demekle$ilmesinin gerektigi tartl$malan ba~lad1. Baz1lanm1z ise dernek yap1smm, kadm hareketine uygun bir bic;:im olmad1g1, daha esnek, daha ademi merkeziyetc;:i, daha enformel ve hiyerar~ik bir orgiitlenmeyi ic;:enneyen bir yap1lanmanm daha uygun oldugu g6rii$iiyle bu oneriye ka~1 c;:1kiyordu. Bu tart1~malan her iki gorii~te olanlar ac;:1smdan c;:ozmeye yarayan bir geli$me, l 986'da istanbul ve Ankara gruplannm birlikte yiiriittiikleri dilekc;:e kampanyas1 oldu. Tiirkiye, Birle$mi~ Milletler'in l 979'da kabul ettigi, 198l'de yiiriirliige ginni~, ama askeri yonetim ve sonrasmda onaylanmasma gerek duyulmam1~ olan Kadmlara Kar$I Her Tiirlii Aymmctl1~n Onlenmesi SOzle$mesi'ni, BM'in Kadm Ony1h'm kapatan Nairobi konferansma kanlabilmek ic;:in, 1985 yazmda alelacele onaylam1~t1 ve sozle~me 1986 Mart'mda yiiriirliige girecek, yani yasala$acakn. Bu yasamn biz kadmlar tarafmdan c;:ok onemsendigini, insan Haklan gibi ba$ka uluslararas1 sozle$melerin akibetine ugramasma, bo~ bir kagn parc;:asma donii$tiiriilmesine kar~1 oldugumuzu dile getinnek iizere, bu s6zle$meden sec;:tigimiz dart temel taleple ilgili olarak hiikiimetin acil onlem almasm1 iste.yen bir dilekc;:e kaleme alma ya karar verdik. 0 sirada heniiz iinlii "Aydmlar Dilekc;:esi" davas1 siinnekteydi. Bizim kampanyam1z da boyle bir risk [a$1yabilirdi. Bu yiizden tiimiiyle yasal bir c;:erc;:evede kalmasma biiyiik ozen gosterilen kampanya ad hoc bir komite tarafmdan yiiriitiildii.14 Tamd1k, e$, dost baglan kanalmdan dilekc;:eler elden ele dola$tl. Komitenin, giiniin siyasi ko$ullan ve feminizmin kamuoyuna heniiz malolmam1~, hatta ba$mda daha c;:ok tepki c;:eken bir dii$iince olmasmdan dolay1, 1000-1500 imza toplanmasmm kampanya ac;:1smY1lgmhktan <;1k1hp bu yeni ad1mm aulmasmda Stella Ovadia'nm gayretleri biiyiik rol oynad1. Ammsad1g1m kadanyla, boyle bir ~irket kurulmah m1, kurulmamah m1 konusundaki <;ok <;e~itli taru~malar s1rasmda, ~irket bi<;iminin "kapitalist" bir yap1 olu~u, sol gelenekten gelen kadmlan en fazla rahats1z eden konulardan biri olmu~tu ... 1" Her zaman oldugu gibi, ilk ba~lang1<;ta az sa)'lda kadmm ko~u~turmas1yla ba~layan komite i;:ah~malan , zamanla yeni kadmlann kanlmas1yla kalabahkla~1yordu . Bu eylemde de adlanm sayarriayacag1m kadar.<;ok sa)'lda kadm sorumluluk ald1. Arna birka<;ma deginmeden ge<;emeyecegim: Ayla Giirsoy, Ferhunde Ozbay, Taciser Beige, ~iikran Ketenci, Latife Tekin, Deniz Tiirkali ve Ankara'dan Miizeyyen Ayta<; (feminist bayragi kizmdan devralan ~ule'nin annesi) ile Fatmagiil Berktay. 13

Birikim 3 /TEMMUZ 1989


dan bir ba$an olacagma inand1g1 bir ortamda, 8 Mart giinii Ankara'da TBMM'ye bir kadm grubu tarafrndan sunulan dilekc;enin altrnda 4000 kadmm imzas1 vard1. Sonradan elimize ula$an imzalarla birlikte 6000 dolayrnda kadmm bu kampanyay1 desteklediklerini soyleyebiliriz. Dilekc;eyi imzalayanlann kabaca l / 5'ini ev kadmlan, l / 5'ini i$c;iler, bir o kadanm da sekreterler, kiic;iik memurlar olu?turmaktayd1; (YOK nedeniyle ogrenciler arasmda yaygm bir kampanya yiiriitiilmemi?ti) aynca gazeteciler ba?ta olmak iizere biitiin mesleklerden kadmlar ve iinlii sanatc;1lardan pek c;ogu kampanyaya kanlm1?lard1. Sand1g1m1z, korktugumuz kadar yalmz degildik art1k. .. Bu anlamda dilekc;e kampanyas1, me?ruluk arayi.?1 donemini noktalayan eylemimizdi denebilir. Basmm tavn bu tarihten soma degi?meye ba?ladi. 15 Ote yandan bu eylem, iizerinde tart1?t1g1m1z onemli konulardan biri olan orgiitlenme konusundaki belirsizligi de c;ozdii: Dernekle$meden yana olan bir grup kadm, Aymmcihga Kar$1 Kadm Demegi'ni kurarak, c;ok kapsamh bir program niteligi ta$1yan yeni yasamn takipc;iligini iistlenirken, demek d1$1, ad hoc komiteler ve kampanyalar yoluyla miicadeleden yana olanlar da, bu yontemin hie; de samld1g1 gibi "orgiitsiiz" ve "etkisiz" olmayacagmm kamnm elde ettiler. Hepimize giiven gelmi$ti. Aynca, aruk, farkh bak1$ ac;1lanna ve farkh orgiitlenme yap1lanna sahip, c;ogulcu ve gerc;ek anlamda demokratik bir temelde, dayam$ma ic;inde c;ah$abilecegimizi de biliyorduk. Bundan soma yiiriittiigiimiiz degi$ik kampanyalann ve protesto eylemlerinin inisyatifini farkh gruplar iistlendi. l 987'de 1 7 Mayis'ta istanbul'da yap1lan Kadmlar Dayaga Kar$1 Dayam$maya yiiriiyii$iiniin inisyatifi radikal K<:;:'den geldi, ama tertip komitesinde hem K<:;:'den, hem de demekten kadmlar vard1. 17 Mayis yiiriiyii$ii, iki yil kadar once <:;:orum'da, evli, iic; c;ocuk anas1 ve dordiincii c;ocuguna hamile bir kadmm kocasmdan siirekli yedigi dayak nedeniyle ac;ug1 bo$anma davasma bakan yargicm, yorenin orf ve adetlerine gore "kadmm sirum sopas1z, kamm1 s1pas1z b1rakmamak gerektigi" gerekc;esini ileri siirerek bo$anma davasm1 reddetmesi iizerine yap1ld1. Bir cumhuriyet yarg1cmm bu vahim karan, bardag1 ta$tran damla oldu ve feminist kadmlar, 1980 sonrasmm ilk sokak gosterisini diizenleyerek hem kadm dayag1m, hem de toplumun bu olay1 umursamay1$Inl kmad1lar. istanbul'da yapilan bu renkli yiiriiyii$e 3000 kadar gosterici kauldi. 16 Yiiriiyii$le, en azmdan dayaga kar$1 yasal onlemlerin ahmp dayak yiyen kadmlann s1gmabilecekleri kadmevleri kurulana kadar siirecek Dayaga Ka~1 Dayam$ma Kampanyas1 ba~lanld1. Bu kampanya baglammda 4 Ekim'de istanbul'da Kariye Miizesi Meydam'nda yap1lan ve tiiriiniin ilki olan bir sokak $enligi diizenlendi. 17 l 988'in 8 Mart $enligi ic;in istanbul'da kadmlann giinliik ya$ammm parc;as1 olan mutfak arac; gerec;leri gibi nesnelerin "yabancila$tmc1" bir

bic;imde yorumlamp sergilenmesinden olu~an Gec;ici Kadm Miizesi ac;ild1, Ankara'da da Ankarah feministler bir ba$ka $enlik diizenlediler. Bu y1l $Ubat ayrnda ise, aruk birkac; demek, birkac; yaym orgam, farkh gruplar ve "miinferitler" $eklinde 6nemli bir c;e$itlenme gosteren \. feministlerin biraraya gelip, gene! bir degerlendirme yapmalannm zamanmrn geldigi inanc1yla, Ankara'da "Per$Cmbe Grubu'nun" inisiyatifiyle 1. Tiirkiye Feministleri Hafta Sonu Bulu$mas1 gerc;ekle$tirildi. "Giindemimizdeki, kadm politikas1 nedir? Farkh gruplar kendi politikalanm nasil tammhyorlar? Bugiinkiinden Cite nas1l bir orgiitlenme gerekli?" gibi sorunlann tart1$1ld1g1 bu yogun toplannda, bir Kadmlann Kurtulu$U Bildirgesi kaleme almd1, aynca, farkh gruplar tarafmdan ba$lanlan ya da yaygmla$tmlan, kadm bedenine yonelik saldmlan hedef alan degi$ik kampanyalar arasmda koordinasyonu saglayacak, siirekliligi olan, ama gruplann inisyatifini k1rma tehlikesi ta~1yabilecek merkezi bir orgiitlenmeye gitmeyi d1$layan bir ileti$im ag1 kuruldu, bir biilten c;1kanlmas1 kararla$tmld1. Goriildiigii gibi, art1k, belirli bir yaygmhk kazanm1~, kendine ozgu c;ah$ma bic;imleri, ozgiin tahlil arac;lan ve c;e$itli yayin organlan (radikal c;izgideki yayin orgam Feminist'e ek olarak bir y1ldir, iki ayda bir sosyalist-feminist c;izgideki Kaktiis dergisi yaymlamyor) bulunan bir kadmlann kurtulu$U hareketinin varoldugundan soz etmek miimkiin. KADIN HAREKE/iNiN SOSYOLOJiSi i<;:iN iPU(l.ARI : ..J

Tiirkiye'de l 980'lerde bau dunyasma gore onbe$-yirmi yil gecikmeyle de olsa bir kadmlann kurtulu$u hareketinin olu$tugundan ve me$ruluk kazamp, rii$t11nii ispat ettiginden ku$ku duyulamaz. Kitle ileti$im arac;lanndaki tav1r degi$ikligi hence bu me$rula$manm en onemli kamu. l 984'te magazin bas1m feminizm hakkmda iinlii Bu y1l Mart aymda, bir yandan Cumhuriyet diger yandan da Hiirriyet gazetelerinin, oldukc;a uzun ve diizeyli dizi yaz1lanyla feminizmi okurlanna tamtmaya c;ah~uklanm gordiigiimde, l 982'den giiniimiize, hie; degilse bu alanda nas1l kiic;iimsenmeyecek bir yo! katettigimizi kavrad1m. Okay Gonensin, 1982'nin 8 Mart'mda Cumhuriyet'te k1sac1k bir yaz1 yaymlatabilmek ic;in, Sule'yle benim, ona ne kadar di! doktiigiimiizii hamlarsa, bana hak verecektir.. . 16 Tertip komitesi , depolitizasyon ortammda, boyle bir yiiriiyii~e 200'den fazla kadmm kaulmasm1 fazla bir iyimserlik olarak goriiyordu. Arna boyle de olsa, biz yiiriiyecektik. Bu yiiriiyii~iin deginilebilecek bir ilgirn; yam da, yiiriiyii~iin erkeklere kapah olmamakla birlikte, kadmlann kendileriyle ilgili canahc1 bir sorunu giindeme getirdikleri bir eylem oldugunu vurgulamak ic;in erkeklere ancak kortejin arkasmda yiiriime olanag1m tammalanyd1. Yiiriiyii$iin, kimi dost goriinen erkek tarafmdan ele$li" rilmesinin ana n~deni de bu "aymmctltgi" hazmedememeleri oldu ... 17 Senlik, hem diizenleni~ siireci, hem de ya~am~ bic;imi bak1mmdan , 0 giine kadar omegi goriilmemi~ bir c;ogulculugu, ka11hmc1hg1, renkliligi sergiledi. Mikrofon, ya da sohbet ko~eleri , sozii clan herkese ac;1kt1... !5

39


40

kadmlara sorular yoneltmeye ba~lad1gmda, feminizmi olumsuzlaym, karalayic1, yads1yic1 yamtlar alacagmdan emindi. Bugtin ise feminizm neredeyse ayaga dii~tli. Aruk futbolculara bile feminizm hakkmda ne dii$iindiikleri, "standan" bir soru olarak soruluyor ve cinsiyet<;:i toplumun, ma$iSt kiiltiin1n tipik sanat erbab1 olan futbol yildizlan, feministleri yekten karalamayan daha niiansh gorii$ler dile getiriyorlar. Aym $ekilde TV de, ~u ya da bu oli;:iide, feminizmin gtindeme getirdigi sorunlan gormezlikten gelemiyor; omegin, Mehmet Barias bir programda iinlii bir i$adam1m, kadm haklan konusundaki tutuculugu nedeniyle s1kI$tmp ele$tirebiliyor. Bu me$rul~ma kimi onodoks solculann, kadmlann kunul~u hareketini, 12 Eyliil ko$ullannda dogdugu ii;in Eyliilist olarak niteleyip yargilamalanm da gei;:ersiz kilm1$ goriiniiyor. Oyle ki bu birkai; onodoks solcu kalem bir yana b1rakihrsa, feminizm solda genel bir kabul gormeye, hatta sayginhk kazanmaya ba$ladi. Bu degi$iklik, kadm hareketinin niteligi konusunda, bir askeri darbenin olagand1$1 ko$ullannda dogdugu ii;in $aibeli bir olu$Urn oldugu gorii$ii yerine, 1980 askeri darbesine kar$I yava$ yav~ ~ekillenmeye b~layan demokratik muhalefetin ilk hareketi oldugu gorii$iiniin ag1rhk kazanmasm1 saglad1. Ger<;:ekten, feminist hareket hem 1980'lerde banh iilkelerde geli$en ve uzannlan Tiirkiye'de de ortaya i;1kan ye$iller, i;evreciler, irki;1hga kar$l hareketler, antimilitarist, anti-niikleer ban$ hareketleri gibi i;e$itli yeni radikal hareketlerden hem de Tiirkiye'de oneminin kavranmasmda <;:ok gecikilmi$ insan haklan ve demokrasi yanhs1 hareketlerden daha once olu$ffiU$ ve baz1lanndan daha ileri bir noktaya varm1~tlr. Yukanda tarihi;emizi anlanrken soyledigim baz1 geli$melerden anla$1labilecegi gibi, feminist kadm hareketi, Tiirkiye'de daha once bilinmeyen, tanmmayan yepyeni bir muhalefet bii;imi yarattl. Koktenci demokrat, i;ogulcu, katihmc1, hatta bireyci bir hareket bu. Kendilerine, hii;bir gruba katilmak istemedikleri ii;in "miinferit" diyen, ama buna ragmen hareketten d1$lanmayan ve kendileri gibi miinferitlerle birle$erek ayn bir grupi;uk olu$turmaya zorlanmayan kadmlann varhgi bunun en iyi gostergesi. Bu geli$mede buyiik oli;iide kadmhk durumuyla baglannh olarak kendi ii;imizdeki ideolojik ve/veya sosyolojik pari;alanm1$hg1m1z kadar, feminizmin anti-otoriter, hiyeraf$iye, kati orgtitlenmelere kar$ll ilkelerini benimsemi$ ve sindirmi$ olmam1z da etkili oldu. Aynca bu geli$mede feminizmin siyasi iktidan hedeflemeyen, hatta klasik anlamda, yani kurallan erkeklerce belirlenmi$ bii;imiyle siyaset yapmaktan hazzetmeyen bir hareket olU$U ve sei;imi i;ok bilini;li olarak ideolojik/toplumsal miicadele yoniinde yapmas1 da belirli bir rol oynad1. Bunun sonucunda, sol bir gelenekten gelmekle birlikte solun pek i;ok yerle$ik anlayi$1Ill ve i;ah$ma bii;imini red ve tersyiiz eden (merkezin dogru i;izgisi, demokratik merkeziyeti;ilik, disiplin ta-

pmmas1, disipline uymayanm ihrac1, ozele$tiri vb. feminist kadm hareketinin benimsedigi, savundugu ilkeler degil; buna kar$1hk, gruplara ve bireylere, onlann inisyatifine gliven ve saygi, demokrasi ve i;ogulculuk, kammca onlann yerini alan yepyeni ilkeler) bir hareket ortaya i;1kn. Hareketin bu sayd1gim niteliklerini olmazsa olmaz hale getiren en onemli faktor samyorum, harekete kanlan kadmlann nesnel konumlan, yani kadmhk durumu. Harekette militan olan kadmlann aym zamanda i;ah$an, evli ve i;ogu i;:ocuklu kadmlar olmalan, onlann harekete ayirabilecekleri zamam smirlandmyor ve en onemlisi, full-time, profesyonel denebilecek bir militanhk bii;imini olanaks1z kihyor. Bu egilim, hiyerar$i kar$llhgt, i$bOliimiinii yads1ma, rotasyon gibi ilkelerle birle$ince, ortaya donii$iimlii olarak faal ve sorumlu olunan, kanhmc1 bir taban hareketi <;:1k1yor. Ve biitiin bu nitelikler ortaya, pani benzeri bir kadrola$maya $ans tammayan, ozellikle Leninist panile$menin tum esaslanna ters dii$en bir olu$UID koyuyor. Pekiyi, boyle bir hareketin ilerideki geli$me potansiyeli ne olabilir? Bu konuda kesin hii;bir $CY soylemek miimkun degil. Orada, kadmhk durumuna ba$kaldiran tiim kadmlara yer oldugu ii;in biiyiimesini, yayginla$masm1 beklemek de (ozellikle toplum demokratikle$mesini siirdiirebilirse), boyle bir anhm1 geri;ekle$tiremeyip, marjinall~mesini (marjinall~tirilmesini) beklemek de akla yatkin. Simdilik, hareketin, bir sure daha biiyiik kent sm1rlan i<;:inde kalsa bile, istanbul ve Ankara'mn d1$ma ta$llg1 (izmir, Adana) goriiluyor ve ileride obiir biiyiik kentIere dogru bir geli$me gostermesi beklenebilir. Arna varolan bii;imiyle kadm hareketinin, kiii;iik kentlere, kasabalara ve kirsal alanlara yayilabilmesi daha uzun bir zaman gerektirecektir. Ku$kusuz boylesi bir yayilmamn mutlaka dar anlamda hareket kanalmdan olmas1 gerekmiyor. ~iinkii, kendi i<;:inde farkhla~mI$ bulunan kadm hareketi, ittifak kurma ya da kadm politikas1 otesindeki politikalanyla yakinl~ma bii;iminde, b~ka siyasal hareketlerle, ozellikle sosyal demokrasiyle dirsek temas1 ii;indedir ve bu ili$kilerin zamanla geli$mesi beklenir. Yerel planda, belediye ya da daha alt, mahalle, semt gibi birimlerde, kadm hareketiyle, sosyal demokrat hareketin somut hedefler etrafmda birlikte i;ah$abilmelerinin olanaklan vard1r. Bugline kadarki geli$melere bakarak, feminist kadm hareketinin kendi d1~mdaki farkl1 kadm kesimlerini, ku$kusuz kendi ideolojileri dogrultusunda harekete gei;irici, uyanc1 bir etki yapngim soylemek de miimkiindiir. Geri;ekten 1980 sonrasmda kadm olaym1, gundeme getirme, hatta glindemi olu$turma bak1mmdan feminist kadm hareketinin, imkanlanmn smirhhgina kar$ITI ba$I i;ektigini ve varolan siyasi hareketlerden iii;ii, milliyeti;i-muhafazakar ANAP, sosyal demokrat SHP ve Birikim 3 /TEMMUZ 1989


koktenci Miisliiman c;evreler iizerinde $U ya da bu diizeyde etkili oldugunu soylemek c;ok yamluc1 degildir. Sag kanatta en etkili kurulu$ gibi gi:iriinen Semra 6zal'm Turk Kadmm1 Tamtma ve Giir;:lendirme Vakfi'mn, gerr;:ekte, feminizmden gelen tehlikeye ka~1 kadmlann ba$kaldmsm1 frenleme, kimi taleplerini i:iziimserne ve Kemalizm/ milliyetr;:ilik r;:izgisinde kontrol altmda tutma amac1yla ba$laulan bir giri$im oldugu soylenebilir. Devletin, siyasi iktidann destegini arkasma ald1g1 gibi, biiyiik i$ r;:evrelerinden kadmlan da mali ve diger kaynaklanyla seferber eden bu Vak1f, bir yandan, k1rsal kesim kadmlanna saghk, dogum kontrolii arar;:lan gibi baz1 hizmetler sunarm1$ gibi gi:iriim1rken, gerr;:ekte, feminizmin ele$tirisine konu olan aile kurumunu gui;lendirmeyi amar;:lamaktad1r. Bunun en ar;:1k kamu, Medeni Kanun'a uygun olarak kitle evlendirme ti:irenlerinin duzenlenmesidir. Bayan 6zal'm bu kampanyasmm ardmda yatan manuk, Tiirkiye'de kadmlar ir;:in tek ger;:erli ya$ama bii;iminin evlenip evlerinin kadm1 olrnalan, evliligin kadmm hayat sigortas1 oldugu g6rii$iidiir. Boylece ka_d mlar i,~in hii;bir hak talebinde bulunmadan (ornegin kadmiar ir;:in i$ yarat1lmas1 gibi...), bulunuyormu$ gibi gon1nerek (ornegin ferninistlerin bir talebi olan i$te kadm) ara yap1lan aymmc1hgm en bilinen omegi olan kaymakamhk mesleginin kadmlara kapaulrnas1 sorunu, ii;i$leri Bakanhgi'nm karanyla degi$tirilince, Bayan Ozal televizyona i;ik1p, bakana te$ekkur etti, boylece, sanki talep Vak1ftan geliyormu$ izlenimi yaratmaya ozen gosterdi...) giindemi belirleyen kadm hareketinin pe$inden gitmekte, ona bir baraj olu$turmaya i;ah$maktad1r. SHP'nin 1980 oncesi CHP'nin kadm politikasm1 gozden ger;:irip, son kurultaymda kabul edilen prograrnma kadm haklanyla ilgili bir boliirn koyrnas1, hatta, bugune kadar feminist kadmlann ai;1kr;:a bir talep olarak ortaya koyrnad1klan bir Kadm Bakanhgi kurmayi i:inermesi de, kendi d1$mda geli$en ve giderek etkisini artnrd1g1 gorunen kadm hareketini denetleme ihtiyacmm bir ifadesidir. SHP programmdaki belli ba$h rnaddeler, ifadelendirili$ bir;:irnine bak1hrsa, 1986 Dilekc;e'sinden esinlenmi$ g6n1nmektedir. Ne var ki, SHP heniiz, prograrnmdaki maddeleri, ilke vazmdan c>teye giden somut Onerilere dOnfl$tOremedigi gibi, kadm kollanmn yasak-

land1g1 ve baz1 illerde kadm sec;mene ula$mak ic;in kadm kornisyonu gibi yeni ve belirsiz yap1lann olu$turuldugu arayi$ donerninde, uygun 6rg0tlenrne yollanm bulabilmi$ degildir. i$te burada, kadm hareketinin c;ok daha esnek ve yarano i;ah$malanndan i:igrenilebilecek r;:ok $ey vardir. 路 Feminizrnin toplurnun degi$ik kesirnlerinden kadmlar uzerindeki dolayh etkisi en iyi, hii; urnulmayacak bir yerde, radikal dinci kesimlerden genr;: kadmlar arasmda ba$lad1gma tamk oldugumuz islam'1 reforme etrne r;:abalannda goriilebilir. Ve yine ne kadar $a$lmc1 ve olanaks1z goriiniirse g6n1nsun, reformist islamo kadmlar ile, feminist kadm hareketinin degi$ik kanatlanndan tek tek kadmlar arasmda diyalog kurma arayi$lan olmll$tur. Butiin bunlar, sagdan sola uzanan geni$ bir yelpazede, Turkiye'de kadmlan kadmlar olarak ilgilendiren baz1 r;:ok temel konularda asgari bir uzla~maya _varml$, yaygm, geni$ bir demokratik kadm hareketinin olu$mas1nm havsalamn alamayacag1 bir $ey olmad1g1m gosteriyor. Arna boylesi bir geli$me, dar anlamda kadmlann kurtu!U$U hareketinin i:iziimsenmesi, ozgOn tahJiller, <;:6ZUffi onerileri, orgiitlenme bii;imleri geli$tirinedeki ba$at konumunu yitirmesi tehlikesini b'eraberinde gE;tirebilir. Bunun saglanamamas1 durumunda ise bugiin varolan feminist kadm hareketini bekleyen en biiyiik tehlike marjinalle$me olacakur. Ne yaz1k ki, ii;inde ya$ad1gim1z konjonktur henuz boyle bir geni$ taban hareketine uygun bir iemin saglamamaktadir. 1. Kadm Kurultayi, feminizmle sosyalist kadmlar arasmdaki ilk asgari onak noktalar r;:evresinde bir yakmla$ma saglama giri$iminin ba$ans1z kalmas1yla sonuc;lanm1$, boyle bir umudun $irndilik olanaks1z oldugunu gostermi$tir. Butun bu belirsizliklere ragmen, kadm hareketinin onumuzdeki yillarda gerilemekten i;ok geli$rnesini beklemek daha geri;ekr;:i olur. (:unku kadmlar yakm gei;rni$te ilk kez, kendi sorunlan etrafmda yogun bir tartI$ma ba$lamlar, birbirlerini buldular ve kadm dayam$masmm bO$ bir soz olrnad1gim ya$ad1lar, ya$ayarak kavrad1lar. Bu deneyim ic;inde edindikleri yeni kimliklerini ve yava$ yava$ olu$turduklan gucu yitirmeye kolay kolay raz1 olrnayacaklardir.

41


Yerel yonetim, sosyal demokrasi ve so~yalistler TANIL BORA

42

l 987 genel sec;:imlerinde oldugu gibi 25 Mart 1989 yerel sec;:imlerinde de, sosyalistler arasmda uc;: belirgin tavu ortaya c;:1ku: Bag1ms1z (ve partili) sosyalist aday kampanyalan, sec;:imi boykot c;:agnlan ve sosyal demokrat partilere destek. Boykotc;:ular, 1987'ye gore sozlerini daha az dinletebildiler, sosyalist kampanyalar da surukleyici, kapsay1c1 olmaktan uzaku. 25 Man'ta, sosyalistlerin buyuk ag1rhkla SHP olmak uzere, sosyal demokrat partilerin sec;:im c;:ah~malanna eklemlenme duzeyleri oldukc;:a yuksekti. Bunun nedenleri var: Yerel yonetimlerde demokrasinin temsiliyet dolayimlanmn daha az karma~1k olmas1, yerel sosyalist c;:evrelerin belediye yonetimleriyle baski grubu ili~kisi ic;:ine girebilmesi; hatta bunlara bagh olarak binakim maddi c;:1kar saikleri ... Aynca, sosyal demokrasinin '80 oncesinde yerel yonetimlerde olu~turdugu gelenegin, birikimin de sosyalistlerin belleginde olumlu izleri oldugu du~unulebilir. Yerel yonetimler, sosyal demokrasinin kendi tarihi ac;:1smdan, CHP'nin sosyal demokratla~ma surecinde onem ta~1d1lar. CHP'nin "devlet kuran pani" olmaktan c;:1kip buglinkfl SHP soylemiyle "emege dayah kitle partisi" olarak tammlanan bir parti olmaya dogru yapt1g1 hamle, ozellikle iktidar pratiginde ve soyleminde c;:ok az iz b1rak1C1 sonuc;: uretebildi. En 6nemlisi degilse, en onemlilerden birinin, ozellikle bflyuk kentlerde, yerel yonetim alam oldugu ac;:1kur. Bugun, 25 Mart'ta bir zafer olarak ya~ad1g1 sec;:im ustunlugunden sonra SHP, bu izi surme bak1mindan bir dizi ukamkhkla kar~1 kar~1ya. Sosyalistlerin bir yandan gec;:mi~ sosyal demokrat belediyecilik gelenegini, gerekse bu ukanmayi degerlendirirken, bu alanda altematif bir program uretmeye yonelik bir taru~mayla butunle~tir足 meleri gerekiyor. Bu yaz1, boylesi bir c;:abayi tahrik etme amac1m gliduyor.

. 197~'LERiN SOSYAL DEMOKRAT BELEDiYECiLiK PRATiGi

'70'lerde sosyal demokrat belediyecilik hareketi, buyflk ve orta (50-100 binlik) kentlerde palazland1. Bu kentler, '70'lere girilirken kapitalistle~me surecinde e~ik atlama a~amasmdayd1lar. Bu a~ama, ilhan Tekeli'nin deyi~iyle "kiic;:uk sermaye kentinden buyuk sermaye kentine gec;:i~" olarak tammlanabilir. '70'ler oncesinde yerel yonetimler, kuc;:uk sermayenin c;:1karlanm kollayan bir erk niteligindeydiler. Sermayenin merkezi devlet ve yerel yonetimler arasmda yapt1g1 bu fiili i~bolumu, ana hatlanyla '70'lerde de varhgm1 surdurdu.1 Ancak kentler, salt ticaret yoluyla aru degere arac1hk etmenin otesinde, sermaye birikim surec;:lerinin butiinsel odaklan haline gelmeye b~lam1~n . Bu da, soz konusu i~bolumu足 nun istikranm bozuyordu. Bu yap1sal de~im sureci, sermayenin (ozellikle sanayi ile ticaret) fraksiyonlan arasmdaki ili~kiyi yerel yonetim duzeyinde bir rekabete, c;:au~maya donu~turmesinin yanmda ; gene! olarak yukselen toplumsal muhalefetin de yerel yonetimler duzeyinde kazand1g1 ivmenin ozgul ko~ullanm etkiledi. Emekc;:i sm1flar ac;:1smdan bu ivmenin ba~langic;:ta kent politikasma ve yerel yonetimlere ili~kin ozglil taleplerden kaynakland1g1 soylenemez. 1973 yerel sec;:imlerinde, y1llardan beri ilk kez butun buyflk kentlerde belediyelerin CHP'ye gec;:mesi 2, kentlerde emekc;:i sm1flann 1

2

Nitekim, belli ba$h biiyiik kentlerin belediye meclislerinde, hem sag partilerde, hem de daha dii$iik oranda olmakla birlikte CHP'.de, esnaf, kii~iik tiiccar, serbest meslek vs. kii~iik sermaye, tems1l diizeyi en yiiksek olan sm1fur. ilhan Tekeli, Ba~mh Kentle$me, Mimarlar Odas1 Yaymlan, 1977, s.88-89. 26 Mart l 989'da oldugu gibi, 1973 yerel se~imlerinde de, Sosyal Demokrat Parti (CHP), beldelerde ikinci parti durumunda olmasma ragmen, biiyiik ve orta kentlerin ~ogunlugunda se~imi kazanmt$ll. En biiyiik niifuslu 8 kentten ikisi, bugiin oldugu gibt Konya ve Bursa sagm elindeydi. Birikim 3 /TEMMUZ 1989


gene! (belki naif denebilir) populist bir soylemle, bir toplumsal c;okluk olarak varhklanm idrak etmelerinin sonucuydu. Gecekondularda, gozunu kapitalist kentsdsm1fsal ili?kilere ac;arak onlann ic;inde yeti?en 2. ve 3. ku~aklann hayata aulmas1, bu donemin onemli momentlerinden biriydi. DALOKAY VE BELEDiYELERiN SiYASAUA~MASI

Ozel bir yerel yonetim program1, politikas1 saptamamI? olan, merkezinde sosyal demokratla~ma karanmn c;an~malanm ya$ayan CHP'nin belediye ba~kanlan, l 973'de, sag bir merkezf hukumete bagimh olarak i~ yapma sorunuyla kar$I kar~1ya kald1lar. Bir yerel yonetim politikas1, bu sorun kar~1smda uzun suren yakmmalardan sonra, bu belediyelerin c;aresiz ozgiin c;ozumler uretme c;abasma girmesiyle olu?maya ba$lad1. Bu evrede, Ankara belediyesinin ve ba?kan Vedat Dalokay'm soyleminin, c;1g1r ac;1c1 bir onemi oldugunu soylemek, abamh olmayacakur. Dalokay, o zamana kadar egemen siyasal soylemde, kamusal bir hizmet kurulu?u olma niteligiyle politika d1:;;1 bir kurum say1lan yerel yonetim erkinin alg1lam:;;m1, renkli, ~ovlu bir meydan okumayla siyasalla~urd1. CHP'nin populist soylemini, gene bu ideoloji ic;inde tammlanan "devrimci" kavramlarla bezeyerek imaj1m radikalle~tiren Dalokay, belediyenin geleneksel hizmet imkanlannm sag iktidarca k1s1tlanmasmm gaynme?rulugunu :;;iddetle ele?tirerek ba:;;lad1; bunun kar?Isma bir siyasal iktidar orgam olarak belediyenin IDC?ruiyetini c;1kararak devam etti. DiSK'in DGM'lere kar$1 ba~latng1 direni~e ac;:1k destek vererek, be~ Bask'hnm idam edilmesini protesto etmek ic;in ispanya'nm Ankara Buyiikeli;iliginin suyunu keserek, egemen teamule gore belediyenin haddini a~an bir siyasal kimlik gosterisi yapt1. 3 Dalokay'm tam bir "ba?kan baba" edas1yla, oldukc;a naif bir soylemle gerc;ekle:;;tirdigi bu provokatif icraat, Tiirkiye'de belediye politikasmm siyasalla$masmda simgesel bir oncii omektir. Bu pratik, sosyalistlerin .yerel yonetim politikasma ilgi duymas1 ic;:in de c;agmc1 bir rol oynad1. Genelde CHP'li belediyeler, 1973-1977 doneminde, klasik faaliyet i;erc;evelerini dirsekleyerek alanlanm geni:;;letmeye c;ah$ttlar. Toplu konut, toplu ta:;;1mac1hk, tanzim satt:;;lan, i;evre korumac1hg1 vb. yeni projeler, :;;iarlar yiiriirliige kondu. S~ nui; olarak, '70'lerin ortalannda, belediyelerin, ekonomik ve siyasal potansiyelleriyle, yerel i;apta, geleneksel olarak hukiimetlere atfedilen inisyatiflere sahip olabilecekleri goriilmeye ba:;;land1. CHP 1977 yerel sei;imlerine daha haz1rhkl1 olarak, oiel bir yerel yonetim program1yla girdi. Bu program, demokratik, kat1hmc1, toplumcu, kaynak yarauc1, iiretici, birliki;i-biitiinliiki;ii olmayi ana ilkeler olarak saptamI$li. Bu ilkeler dizisindeki "iiretici, kaynak yarat1c1 belediye" halkas1, bir yonuyle, CHP'li belediyelerin sag iktidarlar altmda c;ah:;;masmdan kaynak nan ekonomik s1kmt1-

lannm dayamg1 bir i;oziim formulii ozelligine sahipti. Ote yandan bu formiil , CHP'nin biiriinmek istedigi sosyal demokrat kisvenin alamet-i farikas1 sayilan "ekonomide kamuculuk" ilkesiyle biitiinle:;;mekteydi. CHP'li belediyeciler, degi~en olc;:eklerde, bu kaynak yaranc1hk ve iireticilik iddialanna uyan uygulamalan geri;ekle~tirmeyi ba:;;ard1lar. Alu i;izilecek bir omek: CHP'li belediyelerin onciiliik ettigi Marmara ve Bogazlar Belediyeler Birligi, yerel yonetimlerin erk alanlanm geni:;;letmesine, c;evre korumaohk gibi yeni bir perspektifin giindeme gelmesine, aynca irili ufakh belediyelerin ekonomik ve siyasal olarak etkin i?birligi ve dayam?ma yapabilmelerine yonelik olarak ba?anh bir deneyimdi. Hem ekonomik faaliyetlerde, hem de "kat1hmc1-demokratik belediye" ilkeleriyle ifade edilen siyasalideolojik iddialanmn geri;ekle?tirilmesinde, 1977 -1980 doneminde CHP adma en dinamik goriiniimii gene Ankara Belediyesi (bu kez Ali Dini;er) verdi. Tiirkiye'de ilk kez geri;ekle~tirilen ozel yaya bolgesi, otobiis ozel yollannm yamslfa geni:;; i;aph yatmmlar, kamula:;;urmalar ve projelerle geni:;; oli;ekli bir ekonomik-teknokratik giic; ve bilgi birikimi olu~turan Ankara Belediyesi; Halk Senligi, kagit anklanm toplama seferberligine dayanan 1 milyon iicretsiz i;ocuk kitab1 kampanyas1 gibi faaliyetlerle, etkin bir iktidar odagina donii?me yolunda onemli ad1mlar atn. 4 Ankara Belediyesi'nin 1977-1980 pratiginin, toplumsal-siyasal perspektifi bak1mmdan en kapsamh i?inin, Baukent projesi oldugu soylenebilir. Bu proje, '70'ler Tiirkiye'sinde klasik bir tiiketici talebi olmanm otesinde, emeki;i sm1flar ve kii<;iik burjuvazinin a?ag1ya dogru sm1f atlama tehdidiyle kar?I kar?Iya bulunan kesimleri ii;in i;oziimsiizle:;;meye ba?lam1? olan, konut edinme talebine, altematif bir i;oziim arayi:;;1 olarak ortaya c;1kt1. <:;:ok sayida kitle orgiitiiniin kanld1gI uzun tarn~malar sonucunda tammlanan proje, konutlann ve konut i;evrelerinin diizenleni?ini, giderek tiim bir mahallenin, kent pari;asmm yap1sm1 belirlemede inisyatif sahibi olan kooperatifleri ve bir kooperatifler federasyonunu ongoruyordu. Kooperatifler, genellikle sendikalar, odalar, demekler vb. kitle orgiitleri biinyesinde orgiitlendi. Bu model, bir yandan uyelerinin yonetim-planlama siireciyle ili~kileri bak1mmdan , ozel miiteahhitlik :;;irketlerinden veya devlet kurumlanndan farkh olma~ yan anti-demokratik kooperatifc;ilik gelenegine ciddi bir altematifti; hem de kentsel c;evrenin planlanmasmda, orada ya:;;ayanlan kolektif olarak oznele?tiren perspektifiyle, gen;:ekten devrimci yonelimlere kaynakhk edebilecek imkanlan du:;;iindiiriiyordu.5 3 4

5

Dalokay'm icraau, yazd1klan, s6yledikleri il;:in: 06 Dalokay, <;:aglar Matbaas1, 1977. Ankara Belediyesi'nin 1977-1980 pratigi ii;:in: Kore! Goymen (editor), Bir Yerel Yonetim Oylrusii, Ozgiin Matbaac1hk, 1983. Bankent Ana Rapor/ Politikalar Demeti, Kem-Koop Yaymlan, 1980. Baukem projesinde, bOylesi yonelimlerden i;ok, hedef kit-

4J


1973-1980 sosyal demokrat belediyecilik pratiginin bilanc;:osu c;:1kanlacak olursa, ilkin ~u sOylenebilir: CHP, Turkiye "sol" kamuoyunda sosyal demokrathgm olc;:iisii sayilan temel degerlerden, ulke genelindeki politikasma gore belediyelerde daha az sapma gosterdi. icraat giivenilirligi .ve temel (halkc;:1) siyasal tercihleri bakimmdan, emekc;:i s1mflar nezdindeki itibanm belediyelerde gOrece az yitirmi~ oldugu ve 1989 ko~ullannda da bOylesi bir avansa sahip oldugu dii~iinulebilir. ikincisi: Sosyal demokrasinin 1973-1980 pratigi, belediyeleri, Tiirkiye'nin model ald1gi Banh kapitalist toplumlarda olan konumuna, yani etkin, yetkili ve gOrece Ozerk siyasal iktidar orgam/alam olma konumuna yakla~urdi. Bu geli:;;me, egemen Kemalist ideolojinin devletc;:i, merkeziyetc;:i etmenlerini sarsan etkiler yaratu. Aslmda yaratabileceginin epey azm1 yaratu ; CHP'nin genel ideolojisinin baskis1 ve sosyal demokratlann belediyeleri bilinc;:li, . programatik bir tutumla siyasalla:;;nrmaya yonelmemeleri, bu potansiyeli kis1tladi. 6 1970'LERDE YEREL YONETiMLER VE SOSYALiSTLER

44

1973-1980 dOneminde sosyalistlerin yerel yOnetim pratigiyle ili~kileri adma, her:;;eyden once biiyiik siyasaltoplumsal onem ~1yan Fatsa deneyi akla geliyor. Kapsamh bir degerlendirmenin ba~h ba~ma buyiik bir gereklilik oldugu Fatsa deneyinin tahlili, bOyle bir sesli dii~fmme yaz1smm sorumluluk sm1rlanm a:;;1yor.7 Fatsa kadar olmasa da, burjuva basmmca kriminalize edilmi~ ve diizenin baski aygitmm terOriinii ya:;;am1~ olan Omraniye 1 Mayis Mahallesi'ndeki devrimci OzyOnetim deneyini de zikretmek gerekir; elbette, degi~ik Olc;:eklerde ba:;;ka deneyler de vardir. Ancak, iilke c;:apmda dii:;;iiniildiigiinde, sosyalistlerin (sosyalist siyasetlerin) yerel yonetimlere yonelik Ozgiil politikalar ve altematif programlar geli:;;tirdikleri soylenemez. Anti-fa~ist miicadelenin giincel dayatmalanmn yams1ra ; sosyalist toplumsal ili~kilerin niivelerinin ye~ertilrnesini devrim sonrasma erteleyen yerle~ik kavraN • devrimci hareketin zaten hic;:bir ozgiil toplumsal pratilde ilgili programlar olu:;;turmasma elvermedi. Toplumsal ili:;;kilere mudahale etmek ac;:1smdan c;:ok kapsarnh ve butunluklu bir eylem alam sunan yerel yonetimler de bu erteleyici kavray1~ uyannca gundem d1~1 kaldilar. Devrirnci gruplar, sosyal demokrat belediyelerle ili!?kilerine dogal olarak arac;:sal bir mannkla yakla~nlar. Bu arada, bu belediyelerle devrimci gruplar arasmda ad hoc [belirli bir i~ U.zerinde] i~birlikleri , uzla~malar ic;:in pazarhga dayanan bir hukuk fiilen olu~tu . Bu hukukun bakiyesi olan ili~kiler bugiin de vard1r; ku~kusuz bunlardan sosyalizm adma nesnel bir kazamm, bir gelenek olarak sOz edilemese de, bu bir vakiad1r.8 Burada, tek tek (belki Obekler halinde) sosyalist aydmlann, teknokratlann CHP belediyeleriyle daha s1k1 i~birligi yapt1gm1, beraber c;:ah~ngm1 belirtmeden gee;:-

mek dogru olmayacaknr. Elbette boyle i:;;birlikleri, sonuc;:ta miinferit nitelikte olaylard1r; ancak bu miinferit ili ~kile r toplammm, onemli bir nicelik olu:;;turdugu da gozlemlenebiliyordu. Belki bu, sosyalist egilimli kiic;:iik burjuva aydmlannm reformizme yatkmhg1yla ac;:1klanarak ihmal edilebilir bir durumdur. Ancak bu ac;:1klama, sosyalist miicadeleden, sosyalist eylemden, diizene/ fa:;;izme kar:;;1 bir faaliyetin yamsira (ve onunla diyalektik bir biitiinliik ic;:inde) altematif toplumsal ili~kiler ic;:in bir :;;eyler yapmay1 anlayan ; k1sacas1 pozitif bir eyleme ve mucadeleye yonelmek isteyen yaygin bir arayi~a cevap vermek ic;:in yeterli degildir9 -en azmdan, boylesi yonelimleri sosyalizm adma gayrime:;;ru saymaya yeterli degildir. Bu c;:en;evede, devrimci hareketin gene! bunahmmm yerel yonetimlerdeki Ozgul bir goriiniimiinden s6z edilebilir: Yerel yonetim alanmdaki programs1zhk, bu alanm vaadettigi toplumsal-siyasi eylem imkanlanm degerlendirmeye yonelen dinamik bir potansiyel iizelesinin konut edinme taleplerini kar.?1layabilecek dev bir te knokratik ayg1t olu~turma dogrultusundaki egilim ag1r basu. Bu arada , ba~lang1~ta tasarlanan hedef kitle degi~ti ; 6zellikle l 980'den so nra maliyetlerin h1zla artmasmm etkisiyle , proje tasarlad1gmdan daha yuksek gelir gruplanna hi tap eder hale geldi . 1986 y1lmda Dunya Konut Y1h odulunu alan projede, alternatif toplumsal ili~kileri ger~ekle~tirmeye y6nelik saiklerin ikinci planda kald1g1 soylenebilir. Bu tur alternatif saikleri orgutlemeye . te~vik etmeye yo nelik bir inisyatif baz1 istisnai gi ri ~ imler d1~mda, olu~­ m adt. 6 Tiirkiye'de merkezi otoriteyi yerel yonetimler lehine geriletmenin ideolojik ve siyasal mucadeleye bagh oldugunu tartt~an bir yaz1: (aglar Keyder, Dem okrasi, ideoloji, Orgii tle ~me (Mimarhk, 79/ 2, s.15). 7 Fa tsa'ya ili ~kin haurlatmalar, degerlendirmeler: Naci SOnmez/ A. C. Guney, Devrimci Bir Halk O nderi: Fikri SOnmez (Tiirkiye Sorunlan No :5, 1988, s.52-60); Ah met Ozdemir, Halkm Yone timindeki Fatsa Belediyesi (agd., s.6 1-8 2); Mahmut Memduh Uyan, Direni~ Komiteleri ve Fatsa (Tiirkiye Sorunlan, No: 7, 1989, s.11 2-125) 8 Bugun sosyal demokratlann, bu oze l hukuku pek hayirla anmad1klan ve tekerriiriine yatkm olmad1klan siiylenebilir. SHP'nin sag kanadmdan saytlamayacak olan, 1973-1980 doneminde Ankara Belediyesi yonetiminde gorev alan Ceyh an Mumcu'nun s6yledikleri, likir vericidir: "12 Eylul'den once Gend-i$'in TUrk-i$'ten kopup DiSK'e girmesi ve ciddi i~i eylemlerinin sadece yerel yo ne timlerde yapilabilmesi, 12 Eylul yonetiminin buyuk bir h1rsla yerel y6netimlerin uzerine yiiriimesi sonucunu getirdi. 1980 y1lmda Temmuz aytna geldigimizde s1k1yonetim komutam hesa plam1 ~ ve bana telefon etti. 'Yasa d1~1 i~ b1rakmamzm toplam1 100 gun oldu' dedi. ibrahim Kaypakkaya'nm 6lum yildiiniimii, o gun ~ah~1lmaz . Kemal Turkler o lduriilmu ~. ii~ gun matem tutar ~ah~ may1z. Y1lm daha 7. aymda 100 gun dolmu$. Gereksiz grevler, anlamsiz boykotlar falan i~te . 0 eylemlerden dolayt korktular ve 12 Eyliil'de yerel y6netimlere ka~1 ~ok tahripkar oldular ve biiyiik bir tasfiye yapnlar. Yerel y6netimlerin bu ~ekilde eylem platformu olarak kullamlmas m a sosyal demokratlar ~ok dikkat etmelidirler."' (Yeni Ozgiir insan , sayt 4, Arahk 1988, s 48) 9 Bu sorunu, sosyalist hareketin apolitikle$mesi ekseninde degerlendiren ve "iktidar arac1 olarak degil, sosyalist bir toplumu haz1rlayacak bir nuve, bir taban 6rgutu olarak" 6 nemine deginen bir yaz1 : Murat Beige, Sosyalist Bir To pluma Ge~i~te Orgiitlenme Niivesi Olarak Belediyelerin Onemi, Mimarbk, 79/ 2, s.16-18. Birikim 3 /TEMMUZ 1989


rindeki ideolojik hegemonyamn sosyal demokrasiye kaptmlmasm1 saglam1~ur. Bunun, 26 Mart 1989 yerel sec;:imlerinde SHP c;:evresinde olu:;;an goniilliiliik di:izeyi yiiksek sosyalist kauhmla da belirginle~tigi soylenebilir. 1989'DA YEREL YONETiMLER, SOSYAL DEMOKRASi VE A<;:MAZLARI

12 Eyliil'den ve agirhkla ANAP yonetimi altmda gec;:en uzun . bir donemden soma, SHP, 12 Eyliil oncesinde CHP'nin sahip oldugu hemen biitiin belediyeleri geri aldi. -SHP, 26 Mart sec;:imlerine, '70'lerin sosyal demokrat belediyecilik pratiginin birikimini anarak; iilke c;:apmdaki politikada Demirel'in yapng1 gibi, gec;:mi!?ini geleceginin teminan gostererek, programs1z girdi. 10 Genel olarak eski "iiretici, kaynak yaranc1 belediye" :;;ian ve oldukc;:a soyut bir "kauhmc1hk" ilkesi (istanbul'da: belediyenin :;;effafla~tmlmas1) ortaya kondu. Gerek istanbul'da Nurettin Sozen'in ~effafbelediyecilik slogam, gerekse SHP'nin gene! kauhmc1hk iddialan, ag1rhkla, ANAP'h belediyelerin yolsuzluklanna, kay1rmac1hgma yonelik ele:;;tirilerin pe:;;inden, sosyal demokrat belediyelerde yiyiciligi onleyici teminat sunnia i:;;leviyle ortaya gelmekteydi. SHP kampanyasmda aynca, ANAP'm ekonomi politikasma kar:;;1 yerel yonetimlerin geli:;;mi:;; maddi imkanlanm seferber etmeye dayah, gelir dag1hmma emekc;:iler lehine miidahale etme vaadleri one c;:ikti. 11 SHP'nin "kamu yararc1" soyleminin ve kitabma uygun, diiriist yonetim vaadinin yinelenmesinden ibaret olan bu genel c;:izgisinin d1:;;mda, alternatif ve siyasi bir yerel yonetim program1, biiyiik kentlerde yalmzca Ankara'da gundeme geldi. (Bu, Ankara'da '70'li yillann sosyal demokrat belediyecilik geleneginin olu:;;turdugu kadro ve dii~iince birikimine baglanmah). SHP'nin Ankara biiyiikkent belediye ba:;;kan aday1 Murat Karayalpn'm "Ankara Program1"nda, "hem~ehrilerinin kulland1gi tiim hizmetleri yerelle:;;tirmeye" dayah bir "yerei hiikiimet" iddias1 vardi. 12 Bu iddia, bu slogan, zaman zaman "demokrasinin be~igi olarak demokrasiyi giic;:lendirdigini" vazeden ve demagojik bir sivilci-sivil toplumculuk imaj1 yaymayr isteyen ANAP'm c;:erc;:evesinden farkh olarak; TC devletinin siyasi orgiitlenmesinde, siyasetin orgiitlenmesinde farkh bir yap1y1 talep eden radikal bir perspektife zemin olu~turabilir. Aynca, egemen blok ve bu bloktan d1:;;lanmama c;:abas1 ic;:indeki Kemalist solun merkeziyetc;:i, devletc;:i ideolojisine kapsamh bir meydan okuma potansiyelini ta:;;ryor. Bu niteligiyle, CHP'nin l 970'lerde olu:;;turdugu siyasi belediyecilik gelenegini biitiinliiklii bir siyasi taleple s1c;:ratabilecek ufka i:;;aret eden bu iddiamn; Karayalc;:m'm Ankara'daki kampanyasmda, c;:apma, niteligine tekabiil eden bir seferberlikle one c;:1kanlmad1gm1 belirtmekte de yarar var. Yeniden genele donmek ic;:in toparlanacak olursa; SHP'nin, bugiin kentsel diizeyde c;:ogunun yonetiminde bulundugu belediyelerde, emekc;:i sm1flara baz1 ekono-

mik avantajlar saglamak, diiriist, yasalara uygun bir yonetim kurmaktan ba:;;ka bir iddias1, siyasi bir iddias1 yoktur. Bu genellemeyi yumu~atabilecek ornekler smirhdir. Ancak mevcut belediyecilik praksisinin sorguland1g1 istisnai orneklerde de, bir yandan sosyal demokrasinin ideolojik-siyasi kis1tlan, diger yandan 12 Eyliil ve ANAP yonetimlerinin kurdugu yapmm prangalan, radikalle:;;me ihtimali olan bu yonelimleri boguyor, b0gmaya da devam edecek gibi goriiniiyor. Sosyal demokrasi, sosyalizmi c;:agn~nrabilecek, devrimci bir baki:;;la donii:;;tiiriilerek sosyalist bir yonelimle bagda:;;tmlabilecek tasanlan, sloganlan zaman zaman belediyeler ekseninde iiretti. Bu tasanlar, belki keskinlik bakimmdan bazen Tiirkiye'de sosyal demokrasi ic;:indeki sol hiziplerce yap1lan c;:1k1:;;lann gerisinde kalsa da, ic;:erikleriyle daha radikal imkanlan temsil edebiliyorlar. Dolayrs1yla Tiirkiye'de, SHP c;:apmda, belediyecilik alamm, "sol sosyal demokrat" pratikler ic;:in en biiyiik potansiyele sahip bulunan alan olarak gormek miimkiindiir. Sosyal demokrat belediyelerin veya genelde sol sosyal demokrasinin programlannda, soylemlerinde ima ettikleri radikal goriiniimlere biiriinememeleri, alternatif toplumsal ili:;;ki niiveleri yaratamamalan, etraflannda bu dogrultuda bir kitlesel seferberlik olu~turamamalan; onlann bu hedefleri vazederken (halk1 veya solculan cez10

SODEP ve SHP, 1983'den soma, '80 oncesi belediyecilik pratigini derinlemesine bir degerlendirmeye tabi tutmad1lar, degi~en ko~ullan gozom1ne alan yeni programlar geli~tirmediler. 1984'de SODEP'in ac;:1klad1g1 "Yerel Yonetim Program1", '80 oncesi deneyimi auflarla, iistelik bu deneyimin kauhmc1hg1 geli~tirmeye donuk saiklerini one c;:1karmayan bir tekrard1. l 985'de yaymlanan SHP program1, eski "uretici, kaynak yaranc1 belediye" ~ianm yeniden gundeme getirdi. SHP'nin uzun c;:ah$malar sonucunda 1987'de yaymlanan "Uygulama Politikalan" belgesinde ise, yerel yonetimler ayn bir ba~hk alnnda ele almm1yor; "Ekonomi Politikalan" ve "Yerle~me Duzeni" ustba~hklan altmda, konut, ula~1m gibi tekil sorunlar c;:erc;:evesinde fragmanla~mI$ onerilerle yerel yonetimlere deginiliyor. Turkiye'deki iki sosyal demokrat siyasi dergiden biri olan Yeni Ozgfu insan'da, Ankara Belediyesi'nin 1977-1980 donemindeki yoneticilerinden Kadri Ataba? SHP'nin bu alandaki programs1Zhgm1 ic;:erden ele?tiriyor; "yolsuzluk va r" propagandasmm otesinde kampanyanm ic;:eriksizligim. partinin politikasmdan c;:ok adaylann ki~i足 liklerinin one c;:1kanlm1? olmasm1, partinin gene! olarak orgutten c;:ok aygn olarak alg1lamr hale geldigini, onemli zaaflar olarak S1rahyor. (Yeni Ozgur insan, sayi 8, Nisan 1989, s.16-20) l l Bu vaadler, oldukc;:a geni? bir yelpazcye yayildi: istanbul'da yoksul ailelere iicretsiz silt; Ankara'da yoksul gecekondu mahalleleri ic;:in, sabah ve ak$am saatlerinde bedava toplu ta$1mac1hk hizmeti (halkta?ll), aynca gene! olarak "kalkmmada 6ncelikli mahalleler" yakla~1mmm benimseneceginin ilan edilmesi; izmir'de yoksullara bedava avukathk hizmeti. .. 12 Murat Karayal~m'm "Ankara Program!", elektrik dagium hizmetlerinin yeniden (12 Eyliil 6ncesindeki gibi) belediyelere devri, ilk ogretimden ba~layarak egitim, ihtisas konulan d1~mda saghk ve kent ic;:i trafik hizmetlerinin yerelle?tirilmesi taleplerini ic;:eriyor. Ankara'da 6nsec;:imi kaybeden biiyil~ehir belediye ba~足 kanhg1 aday adaylanndan Ali Dinc;:er de, "kent hukumeti" kavramm1 gundeme getirmi~ti.

45


betmeye doniik) gaynsamimiliklerine veya her tiirlii radikalizmden iirkiintii duyuyor olmalanna indirgenemez. Radikal veya sol sosyal demokrasinin, sosyalizmin ikamesi olamamasmm nedeni, nihai hedefe dair tercihler , bir yana, toplumsal pratiklere ve siyasal faaliyete ili~颅 kin somut onermeler itibanyla .sosyalizmle benzerlik ima ed'!!bilen politikalannda, ekonomist reformizmin ideolojiK orgusunun daima baki kalmas1dir. Sosyalist reformizm veya sol sosyal demokrasi, ban$\:l ge\:i~in askeri imkans1zhklan veya kendi cesaretsizligi nedeniyle degil; ima ettigi hedeflere tekabiil eden s1mfsal-toplumsal saikleri harekete ge\;iremedigi i\;in devrimci sosyalizmle yeli~kilidir. Sosyal demokrat ideoloji, ne denli radikal goruniimlii olursa olstin, biitiin siyasal hedefleriperspektifleri son kertede devlet eliyle ylirutiilecek uygulama politikalanna indirger; siyasal hedefleri de nicelle~tirip standardize ederek planlar. S1mfm (ba$ka soylemler i\;inde belki kitlenin, insanlann ...) siyasal karar alma siire\;lerindeki, egemenlik ili$kilerindeki konumunun degi$mesi (~ayet boyle bir hedefkaydediliyorsa) olsa olsa bu politikalann, plamn nihayetinde ger\;ekle$ecek bir sonu\: olabilir. Onun otesinde iiretim, yeniden iiretim ili$kilerinde ve iktidar ili$kilerinde s1mfm/ kitlenin konumunu donii~tiirme fikri , sosyal demokrat radikalizmin ufkunda ancak "kauhmc1hk" soyleminin sm1rlan i\;inde varolur. Kanhmc1hk, kavramm sozciik anlammdan da \:tkabilecegi gibi, kendisi d1~mdaki bir sabit degere/ glice, onu degi$tirmeksizin eklemlenmeyi varsayan bir perspektifi ifade eder. Sosyal demokrasinin planlaman, geli$meci ekonomist yakla$lffil i\;inde kanhmc1hk, e tkinligi, verimliligi amracak bir i~lev olarak araysal bir manukla kavramr. 13 Sosyal demokratlann yerel yonetim politikasmda, belediye aygin ve resmi kurumsal \;eryevenin d1~mdan kaynaklanan toplumsal-siyasi inisyatiflerin karar ve uygulama 路siire\;lerine kanhm1, zaten genellikle salt ekonomik i~lerde denetim ve isti$are misyonu yen;:evesinde ongorulmektedir. Gene! olarak SHP'lilerin programlannda, onun otesinde siyaset yapma tarzlannda planlamaya, karar almaya kaulmalan ongoriilen yap1lar, esasen ilgili, uzman kurulu$lard1r.1'' Bu da kauhm1, ekonomik etkinligin unsuru olarak gormenin dogal uzanns1dir: Ancak uzmanhk bilgisini elinde bulunduran veya ekonomik diizeye tahvil edilebilir bir glicii temsil eden kurulu$lar siirece i$levsel katk1da bulunabilirler, ancak onlann kanhm1 i\;in harcanacak para ve zaman rantabl olabilir. .. SOSYAL DEMOKRAT YEREL YONETiM ANLAYISI VE KATILIMCILIK

46

Tiirkiye'de geleneksel olarak farkh sm1fsal, mesleki vs. \:Ikarlan temsil eden orgiltler, belediye karar alma sure\:lerine gaynresmi, klientelist ili~kilerle kaulageldiler. SHP'nin vaadi, aslmda, bu ili~kileri $effafla~urmaktan,

kurumsalla~nrmaktan ibarettir. Bu ad1m, belediye diizeyinde siyasetin me$rula~mas1 yoniinde onemli bir ad1m olmakla birlikte, toplumsal ili$kiler ve iktidar ili$kileri anlammda esash bir degi$imi ifade etmez. Bir anlamda kapah kap1lar ardmda donen pazarhklan saydamla$Urma demek olan sosyal demokrat kauhmc1hk perspektifi ; gundeminde olmayan, altematif toplumsal orgiitlenmelerin yoklugunda, bu hedefinden dahi geri kalabilir. (:iinku, bizzat SHP biinyesindeki ekonomik, s1mfsal ve hem$ehrilige vb. dayanan klientelist yeli$kilerin taraflan, smuh, hiyerar$ik-kurumsal bir saydamla$ma kar$1smda bile direni$ gostereceklerdir. Sosyal demokrasi bu gerilim alamnda, kendi programmm gerisine dii~menin yamsira, iktidars1zla~arak ciddi bir inisyatif ve itibar kaybma ugrayabilir. Sosyal demokrat belediyeleri '80 oncesinde geldikleri noktanm da gerisine atabilecek bir ba~ka etken, 12 Eylul'un ve ANAP'm yerel yonetim nizammm buakngi mirasnr. 12 Eylul rejiminin, belediyelere yogun bir basktyla yliklenirken kulland1gi gerek\:e, buralann "politize edilmi$ olmas1"ydi. 12 Eylul, ba$ta buylik kentler olmak 11zere, se\;ilmi$ belediye ba$kanlannm \:Ogunu ve geni~ belediye kadrolanm gorevden ahp kriminalize etti; yerlerini askeri ve devletlil unsurlarla doldurarak belediyeleri sistemli $ekilde siyasetten annd1rmayi hedefledi. Rejim, valilerin aym zamanda belediye ba$kam oldugu Kemalist altm yagda oldugu gibi, belediyeleri kamu hizmet kurulu~lanna indirgemek i\;in, ideolojik bombard1manm yamsira kurumsal-yasal diizenlemeler yapti. l 983'de yeniden tesis edilen parlamenter duzene devredilen belediye nizammm belirlenmesinde, Tiirkiye'nin diinya kapitalist sistemine tam ve orgutlii $ekilde

!3

14

Murat Karayali;:m, siyaseti teknokratikle?tirme riskini her zaman i<;e ren bu yakla?1m1, adem-i merkezile?menin gereki;:esi olarak benimsiyor: "Dunya yeni bir a?amaya dogru ge<;iyor. Arnk verimliligin en i;:oga i;:1kart1lmas1 i<;in merkezf disiplinin olmas1run gerekmedigi bi~ a?amaya dogru geliyor. Dolayis1yla insanlar yeniden belki mekana daha yaygm bir bi<;imde yerle?ecekler, bekleyi?lerinde de i<;inde bulunduklan orgutlerin i?leyi?ini daha esnek olarak dti?linmeye ba?layacaklar. ( ...) Belki de en <;ok sosyal demokrat paninin bunlara inmesi gerekiyor." (Murat Karayali;:m'la "Sivil Orgutlenme" Ozerine, Sosyal Demokrat, sayi 2 Nisan 1988, s.24). Ayn ca, Birikim'in bu sayismda Karayali;:m'la yapilan g6rli?meye bakilabilir. istanbul Buytik?ehir Belediye Ba?kam Nurettin Sozen , mevcut siyasal-toplumsal orgutlenmenin dar ve burokratik i;:er<;evesiyle kesin simrlanm <;izen yakla$1m1 u<; noktada temsil ediyor: "( ... ) ortada halk1 harekete ge<;irecek orgutler var ve siyasi partiler bunlarm ba?mda geliyor. Siyasi pani i;:ok kapsamh bir orgut, yonetim kadrolan var, delegeleri var, se<;menleri var. Yani halka dayah ve halk1 temsil eden siyasi partiler. Bana gore yeni yap1lara ya da mekanizmalara gerek yok. Siyasi partiler halkm tepki ve egilimlerini dile getirebilir. (: ..) Bunun d1~mda mahalle halkm1 orgutlemek, rnahalle komiteleri kurmak gibi yollara da gidilebilir, ama hen bu gibi yonelimler i<;in ortamm hazir olduguna kani degil.im." (Nurettin SOzen'le Gencey Saylan'm le?isi, Cumhuriyet, 14 Mayis 1989, s.13)

s0y-

Birikim 3 / TEMMUZ 1989


eklemlenmesinden dogan gereklerin pay1 da ihmal edilmemeli. Belirgin olarak istanbul, daha k1smi olarak Ankara ve izmir kentleri emperyalist i;:evre iilke tipolojisindeki metropollere donii;;me yoniinde biiyiik ivme kaydettiler. ii;: ve d1;; ticaret sermayesi ve gene! olarak sermaye biiyiik kentlerde yogunla;;u, sermaye birikim siirei;:lerinde biiyiik kentler yeni, ag1rhkh roller iistlendiler. Bu durum, ba;;ta kentsel ranta ve mekansal orgiitlenmeye doniik olmak iizere, biiyiik sermayenin yerel yonetimlere yoneltecegi talep paketini olduki;:a yiiklii hale getirdi. Ozellikle biiyiik kentlerde, yerel yonetimlere biiyiik ekonomik imkanlar ve esneklik saglama ihtiyac1, bundan kaynakland1. "Kiii;:iik sermaye kentinden biiyiik sermaye kentine" (i. Tekeli) gei;:i;;in geregi olarak kendini dayatan bu ozerkle;;me, burjuvazinin ku;;kusuz 12 Eyliil'le payla;;t1g1 belediyeleri depolitize etme ilkesiyle bagda;;tmlarak k1smi bir i;:eri;:eve kazand1. Ortaya, biiyiik oli;:iide ekonomik yetkilerle smHh yanm bir ozerklik i;:1kt1. Belediyelere, ekonomik yetkilere ko;;ut si.yasal yetkiler devredilmedi; hatta, belediye ba;;kanlannm bir sui;: duyurusu durumunda ii;:i;;leri Bakanhg1 tarafmdan yargi karan beklenmeden gorevden almabilmesi gibi merkezi denetimler getirildi. Ozellikle biiyiikkent belediyesi modelinde, veto ve tadilen tasdik yetkileriyle, belediye meclisinin iradesini hii;:le;;tiren a;;m giii;:lii ba;;kanhk statiisii, belediye yonetiminin merkeziyeti;:i, teknokratik bir yap1ya biiriinmesini kurumla;;tmr nite-. likteydi. 15 Belediyelere devredilen geni;; ekonomik imkanlann, biiyiik sermayeye, ozellikle ticaret sermayesine yeni karhhk alanlan ai;:arken, bir yanda da populist ekonomik politikalar arac1hg1yla siyasal radikalle;;menin oniinii almada i;;levsel olabilecekleri umuldu. ANAP belediyeciligi, ekonomik olarak "devlet gibi" giii;:lii, ama apolitik, "hizmet ii;:in varolan", tepelerdeki bir belediye goriiniimii yaratarak bu umulam ba;;anyla geri;:ekle;;tirdi. Belediyelerde, irili ufakh rantlann dagitim1yla beslenen geni;; yelpazeli bir klientelizm gelenegi olu;;tu. SHP belediyeleri, bu gelenegi y1kmay1 oncelikli hedefleri olarak belirtmekle yola i;:1knlar. Ancak bu gelenegin, en belirgin omegi istanbul'da goriilen revan$ist bir bak1;;la y1k1lmas1 zor goriiniiyor. Belediyelerin rant ve i;:1kar dag1tan ofisler olmaktan i;:1kmas1, bu alanm sm1fsalekonomik <;1karlann, ai;:1k<;a gene! ilkesel tercihlere, kararlara konu edildigi bir alan haline gelmesini, yani belediyenin yeniden siyasalla;;tmlmasm1 gerekli k1hyor. Kendi ba$ma bu temel tercihin yap1lmas1, ideolojik olarak biitiin egemen sm1fblokunun; muhtemel ekonomik yans1malanyla da burjuvazinin hemen biitiin fraksiyonlannm tedirginligini uyandiracak niteliktedir. Tekrarlamakta yarar var: Biiyiik kent politikasmda arnk yalmzca fmnCJ, bakkal-bayi, ;;ofor vs. demekleriyle kiii;:iik sermaye degil, girift ili;;kileriyle biiyiik sermaye de vardir. Bu noktada SHP'nin demokratikle;;tirme, siyasalla;;nrma hedefini indirgemeye yatkm oldugu diizey, ekono-

mik planlama diizeyidir. Bu diizey, az once de ele almd1g1 gibi, ilgili, uzman kurulu;;lann i;:1karlanm ve temsilini i<;eren bir ili;;ki ieminini ifade etmektedir. Burjuvazi, en azmdan burjuvazinin baz1 fraksiyonlan, boyle bir ili;;ki, i;;birligi zemininde karar alma siirei;:lerine rahathkla nufuz edebilirler. BOylece belediyeler, belki de SHP'ye, iktidar ii;:in egemen sm1flarda giiven uyandirmasm1 saglayacak somut fHsatlan verecektir.16 Ancak, SHP'li belediyelerin ANAP doneminin yolsuzluklanm kovu;;turmaya donilk revan;;izmi, ticaret sermayesinin baz1 "istenmeyen" fraksiyonlannm otesinde, burjuvazinin genel i;:1karlanm hedef alma egilimi kazamrsa -kii<;ilk bir ihtimal- bu kap1 kapanabilir. Sermayenin merkezile;;tigi ve Dalan belediyesiyle ii;:ii;:e ge<;:tigi istanbul, bu bak1mdan denek ta;;1 niteligindedir. SHP VE ASIL iKTiDARA HAZIRLIK OLARAK YEREL YONETiMLER

Belediyelerin emeki;:i sm1flann karar alma ve uygulama siirei;:lerindeki agirhklanm aruran; rantlann, i;:1karlann dagmmmda ekonomik rantabilite, fizibilite hesaplan yanmda kitlesel hem;;ehri inisyatiflerinin veya demokratik kitle orgiltlerinin taleplerini, soz haklanm ag1rhkh olarak devreye sokan bir a<;1hma girmeleri durumunda, kentlerde boyle bir uzla;;manm ko;;ullan h1zla ortadan kalkacakur. Egemen smif bloku ii;:inde agirhkl1 yeri olan askeri ve sivil bilrokrasinin de, boyle bir geli;;me kar;;1smda ai;:1k tavir almas1 beklenir. Bu tavnn gogilslenmesi ise, belediyelerin geri;:ekten "yerel hiikiimet" giicilne eri;;erek, geni;; kitlesel potansiyelleri seferber edebilecek bir toplumsal orgiitlenmenin, ideolojik-siyasal hegemonyamn ilzerinde duruyor olmalanyla miimkilndilr. Giderek uzla$mac1 hale gelen merkezi politikas1 itibanyla SHP'nin boylesi bir i;:an;;ma amna yonelmek istemeyecegi ai;:1k. Bu nedenle, belediye yonetimini gorece geni$ kapsamda siyasalla;;nrma yonilnde daha fazla ad1m atabilecegi izlenimini veren belediyelerin de (Ankara akla geliyor), bu i;;i 1hmh bir soylemle, vesayeti;:i bir tarzda yiiriitecegi ve dogrudan denetimi, inisyatifi d1;;mda olu;;acak toplumsal orgiltlenmeler kar;;1smda ku;;kucu ta15

16

l 980'e gelen siirei;:te ve sonrasmda kentlerin sm1fsal yap1 ve i~足 levlerindeki degi~im dogrultusuyla ilgili bir degerlendirme: Ayda Eraydm, Sermaye Birikim Siirecinde Kentler, Defter, sayi 5, Haziran-Eyliil 1988, s.133-153. 12 Eyliil'iin belediyelere getirdigi nizamm k1s1th, "sahte" ozerkligini, biitiinliiklii bir teorik i;:eri;:evede yorumlayan bir yaz1: <;:agatay Keskinok, "Demokratikle~en Belediyeler" mi ? Yoksa "Merkezile~en Yonetim" mi?, Planlama, 88/l, s.3-5. Yeni belediye nizammm biiyii~ehir modeli ozelindeki teknokratikle~me, anti-demokratikle~me goriiniimlerini ele alan bir yazi: Serna Koksal-Nihal Kara, Bugiinkii Biiyii~ehir Modelinin Altematifi Var m1?, Planlama, 89/ 1, s.3-6. Murat Karayali;:m'm "Ankara Program1" ve yapt1g1 ai;:1klamalar, devlet ve sermaye nezdinde "lobicilik" yaparak, sanayi yatmmlanm Ankara'ya i;:ekmeyi ongoriiyor. Ankara'nm iilke ekonomisi ii;:indeki paym1 biiyiitmeye yonelik boyle global bir strateji, saglam bir sm1fsal-siyasal uzla~ma zeminini olu~turabilir.

47


vtr alacag1 tahmin edilcb1lir. Ozetle: SHP bugiin yerel y(metimlerde, yalmzca siyasiideolojik zaaflanndan, partiniri ;:;encl bunahmmdan, hiikiimetin kendisine ayakbagi olmasmdan kaynaklanmayan ; Tiirkiye'de kapitalizmin 路s1J so nJ ~5L yeniden yaptlannusmm, kent yap1smda, kemin sm.r.sal i:irgiisiinde ya r:1;:.g1 degi:;;imlerden ileri gelen bir ai;:mazia kar:;;1 kar~1y ;1d1r. Bu ac;:mazda, sosyal drmokraside, belediyeleri as1\ iktidara, as1l siyasete antrenman VP devlet idare etmr tecriibesi anlammda kamu hizmec b1rimleri olarak, 12 Eylul sonras1 yap11anyla kabullenme egilimi baskmd1r. Ru egilimin agir basmas1 ,, . .,;. il J emokrasiyi '80 oncesinde ana hatlanrn ,,\u:;;turdugu sJVasi belediyecilik anlay1:;;mm gerisine gotiirecek ve yer yer ortaya koyduklan yeni, auhmc1 iddialannm i<;ini bo:;;altacakur. Bu durumun, SHP'yi halktan ve tabanmdan gelen tepkilerle kar:;;1 kar:;;1ya b1rakmas1 ve SHP'nin genel dogrultusunu da etkileyebilecek gerilimler yaratmas1 beklenebilir. Sosyal demokrat belediyelerin ya:;;ad1g1, ya:;;ayacag1 bu bunahmda, SHP ii;:inde veya SHP'yle i:;;birligi yaparak belediyelerde faaliyet gosteren sosyalist unsurlann da etkinligi kendisini gi:isterecektir. Ancak k1smen bag1ms1z sosyalist siyaset ve 6rgiitlenmeye ili:;;kin umutlan kmlarak, k1smen bo:;; durmama veya 6rgutsiizliigii kestirmeden ~ma kayg1lanyla SHP'de yeralan ve en rahat soluk alma, s6z soyleme imkamm belediyeler diize.yinde bulan bu unsurlann da miidahalesinin vurgulan degi:;;tirmekten 6teye gidebilmesi, sosyalist bir programatigin cereyamndan etkilenmeleriyle mHmkiin olabilir. Sosyalist hareketin odaklan, boyle bir cereyan yaratmay1 geri;:ekle:;;tirebilmeli; bunu yaparken, ba:;;ka c;:anlar altmdaki sosyalist unsurlarla kahc1, siyasal ili:;;ki zeminini yaratmayi da gozetmelidirler. Yerel yonetimlerin alam, sosyalizmi salt negatif (kar:;;1thklar, antilikler) temelinde degil, pozitif temelde tammlama ugra:;;ma zemin olu:;;turarak, yepyeni bir organikle:;;me, 6rgiitlenme ufku ac;:maya elveri:;;lidir. Bu ufuk, en azmdan orgiitsel diizeyde bu alanda sosyal demokrasiye ve entrizme yonelen, sosyalizmle hesapla:;;malanm sistematik reddiyeye vard1rmam1:;; insanlara hitap etmekle k1stth olmamah, genel, yaygm bir 6rgiitlenme aray1:;;m1 da ii;:ermelidir. KENT, YEREL YONETiMLER VE SOSYALiSTLER

48

26 Mart yerel sei;:imleri 6ncesinde bag1ms1z veya partili olarak kampanya yiiriiten sosyalistler, ozgiil bir yerel y6netim programm1, perspektifini ortaya koymad1lar. Bu sei;:im kampanyas1, yalmzca sosyalizm adma propaganda firsau ve kiirsii kullanma imkam saglayan yoniiyle degerlendirildi; emperyalizmden uluslararas1 sorunlara vanncaya dek, her yerde ve her zaman deginilebilecek genel konulara deginildi. Bir sei;:im kampanyasma salt vesile olarak bak1labilir, arai;:sal bir anlam yilklenebilir. Bu durum, sei;:imin konusu olan iktidar alamyla ili:;;kinin de arai;:sal olarak kurulmasm1, bu alanm ii;:erdigi top-

lumsal praksise ili:;;kin tasanmlann ortaya konulmasmdan feragat etmeyi gerektirmez. Kald1 ki, sosyalistlerin yerel yonetim alanmda soyleyecek sozleri vardir; bu s6zler, devrim sonrasma ili~kin tasanmlann 6tesinde, bugiine ili~kin bir eylem, faaliyet i;:eri;:evesini tammlayacak niteliktedir. Yerel y6netimlere ili~kin sosyalist bir siy<!setin c;:eri;:evesini i;:izmeye, kentin kapitalist iiretim ili~kilerindeki konumu ve sm1fsal i:;;levleri uzerinde durarak ba:;;lamak dogru olur. Yerel y6netimlerin tarihsel ortaya i;:1k1~1 da, geli:;;meleri ve faaliyet eksenlerinin geni:;;lemesi de, kapitalizmin geli~mesine ko:;;uttur. Kent, art1 degerin ve (ba~ta kent topraklanndan ka}rnaklananlar olmak iizec re) geni:;; kapsamh rantlann iiretildigi, arn degerin b6lu:;;iimiiniin kanalize edildigi mekand1r; aym zamanda kendisi dev bir sermaye yatmm1d1r. Dolay1s1yla, uretim ili:;;kilerinin cereyan ettigi herhangi bir soyut mekan degil, kendisi de iiretim ili~kilerinin geli:;;mesini, yaplSlm belirleyen bir ekonomik ve toplumsal ili:;;kiler yumag1d1r. Kent, aru deger iiretimine ve yeniden uretime damgasm1 vurmas1yla birlikte, emek giicuniln yeniden iiretim ko:;;ullannm belirlendigi mekandir; emek giicunun yeniden iiretilmesi siirecinin organik anlamda en biitunlilklii ugrag1d1r. Bannma, i;:ah:;;1lan ve ikamet edilen yerler arasmda gidip gelme, dinlenme vs. tek tek, emek gucunun yeniden iiretimine ili~kin i:;;levlerdir; kent biitiin bu birimlerin toplam1m ve aralanndaki ili:;;kileri, bu yeniden iiretim sarmalmm sistematigini temsil eder. Emek giiciiniin yeniden iiretim siireci, somutland1gmda, kapitalist toplumda i:;; d1:;;1 zaman kesitinde yeralan, olduki;:a geni:;; kapsamh bir dizi toplumsal pratigin ifadesidir. Dolayis1yla, emek giiciiniin yeniden iiretiminin alam, salt kalite skalalanyla, ekonomik niceliklerle tammlanacak soyut bir alan degil ; emekc;:i sm1flann ideolojilerine, toplumsalla~ma bic;:imlerine damgasm1 vuran maddi, toplumsal pratiklerin biitiinle:;;tigi alandir. i:;;i;:i sm1fimn bilincinin bic;:imlenmesinde emek giiciiniin yeniden iiretim siirecinin etkisi, emek siirecinin etkisi kadar onemlidir. Kapitalist iiretim bic;:iminin saf haliyle tezahur etmekten uzakla~ug1 (ki, kapitalizm tarihsel olarak hii;:bir zaman tam bir safhkla varolmaz) ve ba~ka iiretim bii;:imleriyle eklemlenmesinin giriftle~tigi oranda, kimi durumlarda emek siirecinden daha etkili oldugu da soylenebilir. Teorik yiiklemleriyle "saf' proletarya bilincinden, yap1smdan "sapma" gosteren somut, geri;:ek proletaryanm nesnel ko:;;ullan, bu surei;:te billurla:;;1r. Kapitalist iiretim ili:;;kilerinin biitiin toplumsal pratiklerin hiicrelerine i~ledigi gei;: kapitalist toplumlarda, emek siireciyle emegin yeniden ilretim siirei;:lerinin, emeki;:ilerin bu siirei;: i~indeki konumlan bak1mmdan ayn1la:;;ma egiliminde oldugu soylenebilir. Modem kapitalist kent, geli:;;ip rasyonelle~tiki;:e, bUtiin toplumsal ili:;;kilerin, kapitalist i~boliimiiniin manng1 uyannca, en kiii;:iik pari;:alanna b6liindiigil koca bir fabrikaya benzemektedir. Birikim 3 / TEMMUZ 1989


Kentin bunyesinde butunle~tirdigi, emek giicfmiin yeniden iiretimine ili~kin biitun i~levler kendi i<;:lerinde kapitalistle~erek ayn~ma egilimindedirler. Modem kapitalist kentlerin yap1smda bu egilim a<;:1k<;:a kendisini gosterir: Bannma, <;:ah~ma, ah? -veri~, dinlenme-eglenme vb. butun toplumsal pratikler, mekansal olarak birbirlerinden uzakla~m1~, ayn~m1~nr. Emegin yeniden uretimine ili~ki n olan i?levlerin uretiminin bizzat emekdeger surecinin ge<;:erli oldugu kapitalist ili~kilere donu~mesine, ekonomi-dI?I ve geleneksel ekonomiler dahilindeki faaliyetler olmaktan <;:1k1p satm almabilir hizmetler bi<;:imini almasma bagh olarak; bu hizmetlerde uzmanla~m1~ kurumlar, mekanlar kentin belli bolgelerinde yogunla~makta, daha dogrusu, bizzat hirer yeniden Oretim servisi olarak kentin belli bolgeleri uzmanla?maktadir.17 Modem kapitalist kentte, emegin yeniden iiretimine ili~kin tum (veya <;:ogu) toplumsal pratiklerin, organik bir ili~ki biitilnliigil icinde yerald1gi kent parcalan, yani mahalleler yokolurlar. Boylelikle, bu toplumsal pratiklerin, sokak, mahalle, kom~;uluk kollektivitesi tarafmdan ortakla~a ilretiminden, daha ziyade de tilketiminden kaynaklanan toplumsalla~tmc1 etkileri yokolur. Bu i~levler tamamen kapitalistle~erek atomize olur, anonim ili~kiler zeminine otururlar. Modem kapitalist kentte ula~nrmanm onemi ve sorunlar i<;:indeki (demek ki : emek giiciinfm yeniden ilretimindeki) pay1 gittik<;:e artar; <;:ilnkil kent yalmzca nice! olarak geni~le足 mekle kalmamakta, bannma-<;:ah~ma, eglenme/dinlenme vs. semtleri arasmdaki mesafeler giderek buyilmektedir. insanlar, anar~izan anti-modernist dil?ilniir Ivan Illich'in deyi~iyle "kargola~irlar" : hergun katetmek zorunda olduklan mesafe hep <;:ok buyuktiir -buna ka~1hk katettikleri, i<;:inde dola~uklan buyilk mekamn bir biitUn olarak denetlenebilirligi, kavranabilirligi gittikce azahr. 18 ~oyle b~glanabilir: Kapitalizmin diger uretim bi<;:imleriyle aynmm1 koyan, onu tammlayan uretim ili~kile足 rinin yamsira; emek gilcilniln yeniden ilretiminden de kapitalizme ozg(I ve bir iiretim bi<;:imi olarak onu yeniden ilreten ozgul bir praksisten soz etmek anlamhd1r. Bu praksisin temel niteligi, (iiretim silrecindeki gibi) emek<;:iyi nesnele~tiren, yabancila~nran bir sure<;: olarak i~lemesidir. Kapitalist iiretim ili~kilerinin sosyalizm dogrultusunda donu~tilrulmesi gibi, emek giicilniin kapitalist yeniden ilretiminin donu?turulmesi de sosyalist bir sorunsal olarak kavranabilir. Elbette, bu ikisi birbiriyle dogrudan baglant1hd1r; ilksel ve belirleyici olan, ilretim ili~kileridir . Ancak bu, emek giicilniln yeniden uretimindeki ozgill <;:eli~kilerin gorece ozerk ve bag1mSIZ varhgmm ihmaline yol a<;:mamahd1r; bu alanm kendi i<;:inde sorgulanmas1, siyasalla?tmlmas1 hem egemen ideolojiye onemli, maddi bir mudahale anlamm1 ta?lyacaknr, hem de ucu gene maddi olarak kapitalist uretim ili:?kilerine ve sonu<;:ta tum olarak sisteme degecek

bir mucadele a<;:1hm1d1r. Bu mildahalenin niteligi, emek<;:i sm1flann kendi emek guclerinin yeniden uretim ko~ul足 lan uzerindeki egemenliklerini kurmak kapitalizmin bu ko~ullan atomize edici geli~mesinin aksine, bu sureci bir butiin olarak kavranabilir, denetlenebilir kilmakttr. (ilnkii kapitalizmde emek giiciiniin yenideri iiretiminin alam geni~ bir insanf-toplumsal pratikler yelpazesini ifade eder: bu alan, sm1fs1z toplumda ayn?mamI?, biitiinsel bir toplumsal ya:?amm aslf alamd1r. Bu alam dogrusal olarak iiretimin alanma tab! k1larak, dil?ilnerek tiirevle?tirmek, ancak kap.italizmi ebedile~tiren bir bakI? a<;:1s1m yans1tabilir. SOSYALiSTLER VE YEREL YONETiM ALANINDAKi SiYASALLASMA DUZEYi

Arnk yerel yonetim sozii edilebHir: Yerel yonetim , kapitalist kentin yonetilmesinde, yiiriitiilmesinde i?lev goren organdir. Sermayenin iiretiminin ve yeniden iiretimin ko:?ullanm belirlemede dolayh ve dolays1z olarak sahip bulundugu etkilerin yams1ra; emek gucilniln ye. niden iiretimini saglayan toplumsal pratiklere yonelik biltiinluklii miidahele ve bi<;:imlendirme otoritesini ifade eder. Bu organm, firma yonetimini andiran teknokratik bir merci yap1sm1 kazanmas1yla; izleyecegi politikalann sm1fsal c1karlar <;:er<;:evesinde belirlenecegi siyasal bir organ niteligine biirunmesi arasmdaki gerilim alam, yerel yonetim diizeyindeki sm1f mucadelesinin her zaman dogrudan, kendiligi.nden yans1ma buldugu aland1r. Bu siyasalla?ma, ozellikle biiyilk olcekli ekonomik yatmmlar, sermaye ve rant aktanmlan babmda, kentin am deger iiretimine yonelik i~levkrini konu alarak cereyan eder. Genel olarak burjuvazinin c1karlan ile emekci Siniflann <;:Ikarlannm ekonomik diizeyde <;:atl?tlgIUZla?tlgl bu duzey, sendikalist denebilecek bir siyasalla~maya denk'dii?er. Sosyalistler de ku:?kusuz bu dilzeye ilgisiz kalamazlar ve yerel yonetimlerin teknokratikle:?mesini degi.l, siyasalla:?masm1 talep ederler; ancak bu siyasalla?ma duzeyi, sonu<;:ta sosyal demokrasinin duzeyidir. Sosyal demokrasi, kendi siyasalla:?ma perspek17 Almanya'da Ye~il Parti'nin 1986'da kabul edilen programmda, emek gtlciiniin yeniden iiretim i~levlerinin mekansal diizeyde btlttlnle~tirilmesi talebi yerahyor: "(ah~ma , konut, dinlenme, sosyal hizmet ve kiiltiir, mekiinsal olarak birbirlerine yakmla~足 tmlmahd1r. Hedef, ek trafik harcamalan geretirmeyen, mesafelerin k1sa oldugu bir kenttir. (...) Konut, c;:ah~ma, sosyal hizmet ve dinlenme bolgelerinin ayn~masma son verilmelidir. Programh olarak, tek yonlii Itek amac;:h] yap1la~m1~ kent bolgeleri, toplumsal ve c;:evresel ihtiyac;:lara uygun olarak [i~levsel bak1mdan] karmala~tmlmahd1r (Omegin: kiic;:iik diikkanlann yogun sosyal konut alanlanna serpi~tirilecek ~kilde yerle~iminin, kent merkezinde ucuz kirah yerle~imin te~vik edilmesi)." (Umbau der Industriegesellschaft, Die Griinen [Ye~iller] Yay1m, 1986, s.32) 18 Ivan Illich, H1z Hayalgiiciinii Felcediyor, Teknokrat, sayi 2, May1s 1986, s.43. Ivan Illich, Endiistrile~tirilmi~ Trafik, Teknokrat, say1 3, Haziran 1986, s.45

49


50

tifini bu diizeyde tamam1yla gen;ekle~tirebilir. Ancak sosyalistlerin yerel yonetim alanmdaki mucadelelerini ta~1malan gereken siyasalla:?ma duzeyi, ba?ka bir <;:eli~足 ki momentinden; kentin, emek gucuniin yeniden uretimine ili?kin i~levlerinden kaynaklanmahd1r. Sozu edilen bu <;:eli:?ki alanmm salt negatif ajitasyona elveri:?li goriinumlerini ortaya koyarak yap1lan bir muhalefet, Tiirkiye sosyalist hareketinin geleneginde vard1r. Sosyal demokrasinin farkh doz ve kavramlarla da olsa payla~maktan geri kalmad1g1 bu muhalefet tam, kentin emek guciinun yeniden iiretim ko~ullannm standart dii~iikliigiine yonelik bir ajitasyona dayamr. Bannma, altyap1 vs. ko~ullannm kotuliigii iizerinde duran bu muhalefetin de sendikalist nitelikli oldugu soylenebilir. Emek guciinun yeniden iiretiminin standartlannm yukselmesi, kapitalizmin kitlesel tuketim paketlerini yaygmla~ttrma ko~ullanna bagh bir meseledir -bu mesele, kapitalizmin geli~mesi veya populist ekonomik politikalarla hal yoluna konabilir. 19 Emek guciinun yeniden uretim ko~ullanndaki standartlann yiikselmesinin :?ahikas1, modern Batth kapitalist kent modelidir. Batth modern kent, sosyalistlerce 6zlenecek veya siyaset d1~1 , nesnel bir konfor gibi benimsenecek bir hedef olamaz.20 Devrimci bir sosyalist perspektif, bundan 6tesini, emek giicunun yeniden uretim ili~kilerinin alam/birimi olarak kenti, bu yeniden iiretim siirecinin nesnesi kilmm1:? olan insanlann etkin siyasal-toplumsal eylemiyle donu?tiirmeyi hedef almahdn. Bu hedefi teorinin soyut duzeyinden, toplumsal ve siyasi somutun duzeyine ta:?trken, tahlil edilmesi gerekli olan, Turkiye kentlerinin, sermayenin ve emegin yeniden iiretimine ili~kin ozgul orgiitlenme bi<;:imleridir. Gene! olarak, kentler, Turkiye'de sermaye birikiminin odagma geri doniilmez bir ~ekilde yerle~mi~ durumdalar. Ancak, yukanda <;:en;evesi <;:i.zilen modern'kapitalist kente dogru gene! ve dogrusal bir geli~meden soz edilemez. Gerek sermayenin ticaret ile sanayi fraksiyonlan arasmda, uluslararas1 sermayeyle eklemlenmi? ve yerli fraksiyonlan arasmdaki C?itsiz geli?meden kaynaklanan; gerekse kapitalizm oncesi uretim bi<;:imlerinin ve h1zh kapitalistle~menin dayatug1 pragmatik, derme <;:atma <;:6zumlerin izlerini ta~1yan farkhla~malar, son derece geni~ bir yelpaze arzediyor. Turkiye'de, merkezi vilayetten, emniyetten, <;:ar?1dan ve cumhuriyet meydanmdan ibaret geleneksel kent de var; Turk<;:e tabelaya rastlanmayan, yuksek bir temponun egemen oldugu metropoliten kentler, kent par<;:alan da ... Ortak sokak hayattm, dayam?may1, payla:?may1 ic;:eren geleneksel mahalle cemaat ili:?kilerinin, hi<;:bir yerde tamamen <;:oziildugu soylenemez. Turkiye kapitalizminin, dunya ekonomik sistemine eklemlenme duzeyinin yiikselmesiyle daha e:?itsizle?mesine, dengesizle:?mesine bagh olarak, ikili kent yap1smm gittik<;:e belirginle~ip yaygmla~ng1 soylenebilir: modern, Banh kent merkezi ve par<;:alan ile, tuke-

tim ve emeksel yeniden uretim standartlannm goreli olarak <;:ok du?uk oldugu yoksul semtler, mahalleler, vaTO?lar ... Proleter mahalleler degil, yoksul mahalleler tammmm yeglenmesinin nedeni var. Gene! olarak kapitalizmin bag1mh geli?tigi <;:evre ulke kentlerinde oldugu gibi, Tiirkiye'de de, saf anlam1yla proleter muhitlerinin (i?<;:i bloklanmn) varhg1 marjinal olmasa bile k1s1thd1r. Turkiye'de sanayi proletaryas1 ve gene! olarak proletarya, aguhkla gecekonduda; veya eski, geleneksel mahallelerde, i~<;:i sm1fmm lumpen, ge<;:ici, marjinal kesimleriyle ve kii<;:uk burjuvazinin proleterle~me siirecindeki unsurlanyla i<;:i<;:e yerle?iktir. Bu i<;:i<;:elik, salt mekansal bir yanyanahk degildir; emek giicuniin yeniden uretimine ili~kin toplumsal pratikler temelinde i$birligini, geni$ bir ortak toplumsalla?ma zeminini i<;:erir. Buralarda, geleneksel mahalle cemaatinin urettigi ortak toplumsalla$(t1r)ma saiki, giderek ticaretle, emek-deger ili:?kisiyle ikame olsa da, soluk almay1 surduriir. Sol akademik ve siyasal literaturiin aruk ezberlettigi gi.bi, bu yap1, Tiirkiye'de egemen sm1flarca onanm1~, istenmi~ bir yap1du. Hele ilk ('50'lerdeki, '60'lardaki) varolu~ bic;:imiyle gecekondu alanlan, "yak" denecek kadar du?uk standartlanyla ve aile biri.mleri.nin kirsal kesimle maddi dayam?masma imkan vererek, emek giiciinun son derece ucuza yeniden iiretilmesini saglarlar. Bugun, sermayenin emek giiciinun yeniden uretim alanma ticarile:?tirerek mudahale etme giicu fazlal~m~ olsa da; bu alanm tamamen kapitalistle:?mesi ne hal-i hazuda, ne de yakm ve orta vadede sozkonusu degildir. En azmdan, gecekondu ve mahalle cemaatinin, emek giiciinun yeniden uretimine ili?kin olarak ustlendigi i~lev足 leri tuketecek ol<;:ude degildir.21 Bu durumda sosyalistler a<;:1smdan, kentin gene! ekonomik geli?meye ko~ut olarak modernle~mesi.ni, "tam" kapitalistle?mesini beklemek mi gerekiyor? Bu ekonomist bak1~, bu alana mudahaleyi belirsiz ve (clevrimden sonraya kadar olmasa da) uzak bir gelecege erteledi.gi. i<;:in sosyalist inisyatifi bogucu nitelik ~1r. Ayn1 zamanl9

20

21

Sol akademik literatiirdeki kentsel bOtiinle?me sorunsah ve Murat"Karayal<;m'm Ankara'daki yerel se<;im kampanyasmda en fazla one <;1kard1g1 sloganlardan biri (ashda birincisi) olan "iki Ankara kalkmah, tek Ankara olmah" ?ian, bu hedefi yansmyor. Boylesi bir bOtOnle?me, emek gOcOnOn yeniden Oretimine dair i?levlerin onemli iil.;Ode kapitalistle?tigi, toplu tiiketirn norrnlanmn kent biriminde tam anlam1yla kitleselle?ip yaygmla?tl&J bir ekonomik bOtOnle?meyi varsayar. Reel sosyalist Olkelerde de resmi ideoloji, daha planh otrnas1 kayd1yla kapitalist kentin yap1s1m veri almaktadir. Dolay1S1yla idealize edilen "komOnist kent"in kapitalist kentten farlu goreliliklere, boyu.k ol.;Ode nicelliklerle ifade edilebilecek sorunlann bertaraf edilmesine indirgenebilrnektedir. Haldun Enekin, Y3$3nir ~hirler, (Moskova B3?miman Posekhin'in kitabmm el~ tirisi), Mimarhk, 79/ 2, s.12-14 <;:aglar Keyder'in (yeniden .;1kan') Birikirn'in 2. sayismdaki (s.13-18) "Kriz ve iKi Sm1fi." yaz1s1, bu gozle yeniden okunabilir. Birikim 3 / TEMMUZ 1989


da, emek gucum1n yeniden uretim surecine/ili$kilerine mudahaleyi sosyalizmin ozerk bir sorunsah olarak kavramaktan da feragat路etmek anlamma gelir. Ostelik, emek gucunun yeniden uretim surecinin; en geni$ kapsam1yla emekc;:i sm1flann hayatmdaki oneminin artug1, bilinc;:lerini belirlemedeki etkisinin yogunla$tig1 boylesi ko$Ullarda, bu mucadele alamndan feragac etmek, ta!?mamayacak bir liikstur. Devrimciler, ozellikle '70'\i y1llarda, gecekonduyu ve (geleneksel) mahalleyi faaliyet alam olarak geni$ c;:apta kulland1lar. Ancak, k1smen daha butunluklu, kapsamh faaliyetler dogrultusunda seferber edilse bile 22 , genellikle buralar, nufusunun proleter, yoksul olmas1 veya ba$ka saiklerle solculuga egilimli potansiyeli nedeniyle, kadro dev$irme veya en gene! anlam1yla destek saglamak ic;:in degerlendirildi. Gene de sonuc;:ta, devrimci sosyalist hareketin, c;:e$itli duzeylerde maddile$IDi$, halkm ve kadrolann kollektifbelleginde izler b1rakm1$, dahas1 organik ili$ki nuvelerinin hala korundugu bir "mahalle deneyimi" vardLr. ~imdi hedef, bu deneyimin, bu birikimin uzerine, kapsamh bir orgOtlenme perspektifinin in$a edilmesi olmahdLr. Bu kapsamhhk, gecekondunun/ mahallenin, emek gucunun yeniden uretimi surecindeki i$levlerine dayanmah ; bu i$levleri hem orgutlenmesi, hem ic;:erikleriyle geleneksel dar sm1rlanndan c;:1kartarak kollektifle$tirmeyi, butunle$tirerek siyasal bir perspektife kavu$turmayi onune koymahdirn Salt arac;:sal olmayan boyle bir baki$, geleneksel muhafazakar ahJakm yeniden uretilmesinin, ta$rahhk kulturunun kaynaklanm kurutabilir. Boyle bir orgutlenme perspektifinde c;:ok c;:e$itli ve zengin bic;:imler yaratma imkam vardu. Bu noktada, ku$kusuz model sunma amac1 gutmeyen, zaten devrimci iddialarla ortaya aulmam1$ olan uc;: guncel somut proje, zihin ac;:mak amac1yla aktanlabilir.

0<;: GUNCEL PROJE: BELDE EVLERi, ZAFERTEPE VE HAYAT PROJESi Murat Karayalc;:m'm "Ankara Program1"nda yeralan "Belde Evleri" projesinin, Ankara biiyil~ehir belediyesi tarafmdan uygulamaya konmas1 bekleniyor. Belde Evi, birkac;: mahallenin kulturel-toplumsal dayam$mas1m, belediye ile bu mahallelerin temsilcilerinin (muhtemelen belediye denetiminde) olu$turacag1 bir kollektif arac1hgiyla orgiltlenmeyi ongoruyor. Bu dayam$mamn soyut, sm1rh ve bilinen benzeri dayam$ma demeklerinin c;:erc;:evesini a$abilmesi ic;:in; baz1 belediye i$levlerinin buralara ta$marak yerelle$tirilmesi veya ortak c;:ama$Irhaneler kurmak gibi (emek gucuniin yeniden uretimi alanma mudahale anlamma gelen) somut, maddi orgiltlenmelerin gerc;:ekle$tirilmesi tuliinden kurumla$malar tasarlamyor. ikinci omek, halen yilrurlukte olan bir proje: Ankara'da Kent-Koop'un orgutledigi "Zafertepe Gecekondu C::evresi Geli$tirme Kooperatifi (<;:evre-Koop)". 1987 Ma-

y1s'mda resmen kurulmu$ olan <;:evre-Koop'un ana sozle$mesi, amac1m $6yle belirliyor: "Gecekondu alanlannda ya$ayan nufusun ba$ta c;:evre duzenlemesi olmak uzere fiziksel ve toplumsal gereksinmelerinin kar$1lanmas1 ic;:in biraraya gelmelerini saglamak ve sorunlanna ortak c;:ozum yollan aramak." Ankara'nm sol siyasal gelenege sahip Zafertepe gecekondu mahallesindeki bu kooperatifin uyeleri , projeye onculuk eden az say1daki Kent-Koop'lu teknokrat haricinde, mahallelilerden olu$Uyor. Emek giicunun yeniden iiretim ko$ullanna standart yukseltici bir yakla$1mla ve projeyi yilrutenlerin deyi$iyle "kentsel imece" yontemiyle koHektif c;:oziimlerle mudahale etmeyi amac;:layan kooperacifin i$leyi$i $DYie: Yap1lacak i$lere kooperatifte orgutlenen mahalleliler karar veriyor; projelerin hazulanmasmda KentKoop'un uzmanlanyla isti$are halinde c;:ah$1yorlar; malzeme, arac;:, gerec;: Kent-Koop tarafmdan saglamyor; gerekli i$giic0 ve i$in yap1lmas1 kooperatif tarafmdan mahalle ic;:inde orgutleniyor. Dik bir tepe iizerinde kurulu olan mahallenin, kooperatifc;:e acil ihtiyac1 olarak saptanan merdiven-yollann yap1m1, C::evre-Koop'un $imdiye kadarki en kapsamh ba$ans1; aynca c;:e$itli egitim (i$ becerisi) kurslan diizenlenmi$ durumdaH Oc;:uncu proje, onu sec;:im beyannamesinde ortaya acan SHP Ankara bUyu~ehir belediye ba$kan aday aday1 Ali Dinc;:er onsec;:imde kaybetmi$ oldugu ic;:in, kagit uzerinde durmaya devam eden bir proje. "Hayat Projesi" olarak tammlanan bu tasan, Ali Dinc;:er tarafmdan $6yle tammlamyor: "Eski Turk evlerini bilirsiniz. Birkac;: hanenin ortas1rtda bir ortak kullamm alam vard1r. Buraya 'hayat' denir. Hani tam anlam1yla musemma bir aland1r burast. i$te projemizin ad1 buradan geliyor. (. A) Bakm; kent ic;:inde dort yam yollarla c;:evrili bina bloklan vard1r. Bunlara 'ada' denir. Her bir adada binalann arka yilzlerinin birbirine bakuklan alanlar vard1r. Garaj, depo ola22

23

24

Omraniye 1 Mayis mahallesinde yasanan deneyim, kapsamh bir omek olarak verilebilir. 1 Mayis mahallesinde, "basmla iliskiler" ve "gtivenlik" gibi daha klasik denebilecek ~levleri y(lriiten "yer dagmm1" ve "yard1m" komitelerinin Orgiitlendigi biliniyor. Bu komiteler, geleneksel akraba-hemsehrilik iliskilerini de dagumayi, bunun yerine daha gen is bir kollektifi ge.;irme amac1yla, gecekondu alamnm Orgiitlenmesine miidahale etmis ve onak toplumsal faaliyetler .;er.;evesinde insanlan seferber etmeye .;ahsm1slard1. Gecekondunun, emek giicCmiin ve toplumsal .;evrenin yeniden iiretimi iliskileri bak1mmdan sundugu devrimci imkanlann teorik bir degerlendirilmesi ic;in: Mehmet Adam, Alma~1k Yeniden Oretim Siirec;leri ic;in Konut Alanlan, Mimarlar Odas1 Yayinlan, 1979. Bu projenin miiellifi tarafmdan k1sa bir aktanm1: Omer Faruk Goksu, Bir "Kentsel imece" Omegi; Zafenepe Gecekondu <;:evresi Gelisrirme Projesi, Planlama, 88/ 1, s.13-15. Zafertepe deneyimi, kuskusuz daha k1s1th bir c;ercevede, Ban'da sosyalist ve komiinist sendikalar tarafmdan onciiliik edilen yasam cevresi sendikac1hgma benzer bir pratik olarak dusuniilebilir. Bkz. Marcel Loarec, Fransa'da Yasam <;:evresi Sendikac1hg1, Mimarhk, 79/ 2, s.21 -22

51


rak kullamlan, dokiintii aulan, ~irkin g6riintiilii alanlar. ( .. .) Bakm neler yap1lmaz bu alanlarda! Diyelim ki miilkiyet sorununu i;ozdiiniiz. Ki <;6ziilecektir. keri girdiniz. Bir giizel tesviye ettiniz, duvarlar falan kalku. Kar~1mza ~a~trtlct biiyiikliikte bir alan i;1kacaktir. Kazdm1z toprag1, bir kat alta geni~ bir otopark yapttmz. Tiim arai;lan boyle kaldmmlardan i;ekip, kapah ve korunakh bir yere aldm1z. Ostii sizin. Kullamn hayal giiciiniizii bakahm, neler yaparsm1z burada? (...)Ada sakinlerinin kii<;iik i;ocuklan ii;in yine ada sakinleri tarafmdan kurulup i~letilecek bir kiii;iik kre~ ... ( ...) adadaki ya~hlar ve geni;ler ii;in bir dinlenme, toplanma, okuma odas1 ... Kiii;iik spor alanlan .. . Belki ihtiya<; duyarlarsa bir i;ama~1r­ hane ... <;:ah~an kadmlan a~am yemegi derdinden kurtarabilecek bir mutfak ... Gece bir arkada~ma, ya da bir kiiltiir sanat etkinligine kaulmak isteyen ailenin i;ocuguna bakacak bir gece bak1mevi. hte hayat ..."25 Tekrarlamak gerek: Bu ornekler model sunmak degil, zihin ai;mak ii;in. Hedelleri bak1mmdan i;ok daha radikal, daha kapsamh tasanlar yapmak miimkiin oldugu gibi; informel yap1larla, hatta mevcut yasal imkanlarla geri;ekle~tirilebilecek alternatif orgiitlenmeler de miimkiin. Elbette, sosyalistlerin, kentlerin biitiinsel yap1lan iizerine de soyleyecek sozleri, orgiitlenme perspektilleri olmah. Bu, kent biriminde 6rgiitlenmi~ olan, emek giiciiniin yeniden iiretimine ili;;kin i~levlerin tek tek ozgiil alanlanna, bunlann biitiinle;;me dolay1mlanna yonelik somut 6neriler, orgiitlenmeler temelinde ortaya i;1kacak-

nr. Sosyalistler, i;evre sorunsalm1 ve radikal ye~il dii~iin­ cenin (oldugu kadanyla, hareketin) verilerini de bu dogrultada degerlendirmelidirler.26 Kentsel i;evreye ili~kin kampanyalar, sosyalistlerin salt te;;hir edici bir ;;ekilde degil, kapsamh, radikal hedellerle biitiinle~tirerek miidahale edebilecekleri, onciiliik yapabilecekleri platformlard1r. Oncelikle, kent (ve yerel yonetim) politikasma ili~kin olarak, bugiinden devrimci alternatiflerin olu~turulma­ smm/ 6rgiitlenmesinin miimkiin oldugunu benimsemek gerekiyor. Yaz1da anlanlmaya i;ah;;1ld1g1 gibi, bu gereklilik yalmzca miistakbel sosyalist toplumun kurulma siirecinde degerlendirilecek deneyimleri, sosyalist adac1klan biriktirme yaranndan kaynaklanm1yor. Siyasalla~­ nrmanm ve alternatif toplumsal ili~ki niivelerini ye~ert­ menin, ba~hba~ma hayati onem ta~1d1g1 ozgiil bir i;eli~­ ki alanmm ihmal edilemezligine de dayamyor. Bu alanda yiiriitiilecek sosyalist miicadelenin, i;e~itli yerel orgfitlenme ve eylem deneyimlerinin hedefi, yerel yonetimlere ili~kin somut programlara varmak; salt arai;sal ol·mayan, bu programlan anlatmayi, hatta belediyeleri yonetmeye talip olmay1 ii;eren yerel sei;im kampanyalan yapabilecek duruma gelmek olmah ...

25 26

Ankara'y1 Kazanmanm Garantisi (Ali Din~er-Onse~im bro~ii­ rii), s.19-20. Bu yonde degerlendirmeler i~in , olduk~a biitiinliiklii ve zengin bir ~er~eve ve malzeme sunan bir Ye~il beige: Ne istedigirnizi Biliyoruz, <;:evre Duyarhhg1 Grubu, (bro~iir), 1989.

52 Birikim 3 ITEM MU Z 1989


M U R A T

K A R A Y A L Q

N

L A

S

6

Y L E $

·i

"Yerel yonetimler daha da yerelle~melidir" TANIL BORA

SHP'nin 26 Mart yerel se(imlerinde yiinittiigii kampanyada en biitiinliiklii (er(eve, Ankara Biiyiikkent Belediye Ba?kan aday1 Murat Karayal(m 'm "Ankara Program1" oldu. Siyasal-ideolojik sonu(lan itibariyla radikal yonelimlere kaynaklzk edebilecek olan "yerel hiikiimet" anlayt?I, programm en kapsamh iddiasmz ol~turuyor. Murat Karayal0n'la yapzlan bu gorU?me, bu iddiamn i(erigini, ger(ekle~me imkanlanm ve ideolojik saiklerini; genelde de '80 oncesinden beri en zengin kaynaklanm Ankara'da bulm~ olan sosyal demokrat belediyecilik politikasm1, soylemini ortaya koyuyor... 1970'1erde, kendisini "iiretimci, yatmmcz, kaynak yaratzn" slogamyla ifade eden bir sosyal demokrat yerel yonetim pratigi ol~tu. Bu pratigin (er(evesi ve slogam, biyiik ol(iide, hiikiimetin -bugiinku gibi- sagda olmasmdan kaynaklanan ekonomik zorluklann (OZiim aray~z i(inde kendisini dayatm~t1. Sizce bugiin, '70'lerin sosyal demokrat belediyec'ilik programz aynen siirduralecek bir gelenek mi, yoksa belirli noktalannda deg4ikliklere muhta( m1? • l 990'lann ikinci ku:?ak sosyal demokrat belediyecilik hareketinin, ku:?kusuz l 970'lerdekiyle akrabahg1 var, kanbag1 var. Arna tek ba:?ma onun devam1 olarak degerlendirilmesi olanaks1z. l 990'lardaki ikinci ku:?ak sosyal demokrat belediyecilik hareketi, '70'lerdekinden i;:ok $ey ogrenmi$, i;:ok $ey alffil$tlr, ama yeni bir soylem de geli:?tirilmi~tir. Yeni bir soylemle yola i;:1k1lm1$t!L 1970'lerde, i~in toplumsal ve siyasal yoniiyle ilgili i;:ok fazla duzenlemenin yapild1g1m, en azmdan soylem ve slogan bazmda, ifade etmek giii;:. '70'lerin birinci ku$ak sosyal demokrat belediyecilik hareketinin kulland1gi. sloganlar, iiretken, uretici. bir belediyecilik anlayI$1IlI yan-

smyordu. Bunlar, belediyenin kendi ii;:inde rasyonelle~­ mesini ongoren sloganlard1r. Belediye ihaleye i;:1kmaktansa, olanaklar oli;:iisi.inde i$iili kendisi yapacakur, kendisi yapmahd1r... Daha i;:ok ii;: etkenlik anlammda bir yap1la$may1 ongori.iyordu o sloganlar. Bizden onceki belediye yap1smm, me rkezf yonetimin herhangi bir genel mudiirliigiinden i;:ok fazla fark1 yoktu. Eger hem~ehri­ ler karar alma surei;:lerine kaulm1yorlarsa, eger hem$ehriler ii;:in Devlet Su i$leri genel muduri.i ile belediye ba:?kam aym yakmhktaysa, siz belediye genel miidiiri.iyle kar$I kar$1yasm1z demektir! Bizim bu iddialanm1z ve ozellikle Ankara Program1'nda ortaya amgim1z diger politikalar, yeni bir belediyecilik yap1sm1, daha dogrusu bunu da a:?arak, yeni bir toplumsal orgiitlenme projesini 6ng6rmektedir. Yeni bir kentsel diizen, yeni bir kentsel-toplumsal yap1 kurulmahd1r diyoruz, bunun ii;:in i;:agnda bulunuyoruz. Biz yerel yonetimlerin daha da yerelle~tirilmesi yoluyla, daha da adem-i merkezf k1lmmas1 yoluyla b u yeni yap1ya ula$abilecegimizi di.i$i.iniiyoruz.

ikinci ku~ak sosyal demokrat belediyecilik hareketinden soz ederken partiyi veya biitiin sosyal demokrat belediyecileri ifade eden bir "biz" adma konu~uyorsunuz. Fakat, '70'lerdeki a11lay1~m oniinde a~ilacak bir tarafi olm(ld1gm1 dii~iinenler, o siiyleme geri diinmeye dayalz bir riinesans1 savunanlar da epey var galiba. SHP'nin gene! olarak daha merkezci, devlet(i havasm1 da degerlendirdiginiz zaman, baz1 (el4kilerin dogabilecegini dii~iiniiyor musunuz? • Ben, partimizin merkeziyeti;:iligine ili~kin iddialann gereginden fazla dozda ktillamld1g1 kamsmday1m. Partililerimiz arasmda ve partili belediye ba$kanlan arasmda size soylediklerimle ilgili farkh g6ri.i$ler ta$1yanlar olabilir. Bunu da dogrusu normal kar$Ihyorum ya da i;:ok

53


fazla olumsuz kar?1lam1yorum. Arna sosyal demokratlann genelde yoneldigi i;:izgi, ya da bizim Ankara'da da en azmdan yonelmek istedigimiz i;:izgi budur. iki ?eyi e?zamanh olarak geri;:ekle?tirrnek zorunday1z. Bir tanesi etkenliktir. Biz topluma, sag gui;:lere gore daha flretici oldugumuza <lair mesaj vennek zorunday1z. Bu da, baymd1rhk hizmetlerinde belediyelerimizin gei;:mi? y1llara gore daha iyi sonui;:lar almas1yla saglamr. Bunlan da hii;:bir yakmmada bulunmaks1zm yapmahyiz. (:ok yerle?mi? deyimiyle soyluyorum, enkaz edebiyanm terketmek zorunday1z. <;:ok zor ko?ullarda goreve geldigimizi tekrar etmekten vazgei;:meliyiz. insanlarbunu i;:ok fazla dinlemek istemiyor. 'SO'lerin insam farkh. '90'lann insam; mutasavver bir donemde gelecek bir mutlulugu i;:ok faz,la beklemek istemiyor. Yann degil, bugfln olmah ke?ke dun olsayd1, diyor. Bu diizen degi~ecek, yeni bir diizen kurulacak, ondan soma sen mutlu olacaksm gibi telkinler kabul edilmiyor. insanlanm1zda gene! olarak, olumsuzluklardan bahsedilmesine kar?l bir tepki var. Bir kar?I soylem i;:ok fazla kullamlsm istemiyorlar, anti'lik istemiyorlar. Biz, flretken olacagiz. ikincisi, yeni bir yap1 getirecegiz. Yeni bir kentsel diizen kuracagiz. Eskilerin ihale ettigini biz emanet yaparak Turkiye'de kentlerin sorunlanm i;:ozemeyiz. Tek farkhhg1m1z bu olamaz. ihale ve emanet, hence yerel yonetimlerde ideolojik bir karar olarak gorfllmemeli. Bu kaynak kullammmdaki etkenlik sorun udur. Onemli olan, devletten ya da halktan saglanan birim paranm, en fazla getiriyi saglamam1za olanak verecek ?ekilde kullamlmas1d1T. Kald1 ki, sosyal demokrat ideolojinin giii;:liilugu bence bOyle emanet veya ihale yontemleri arasma s1k1~tmlarak ifade edilmemelidir. Bizim ideolojimizin oziinde i;:ok geni~ bir insan sevgisi angajmam var. Toplumda yeni¡ bir yap1 olu?turma angajmam var. Demokratikl~me tutkumuz, co~kumuz var. Her ikisini birden yapmahyiz ...

Soziinii ettiginiz bu iki yon arasmda birtak1m r;el4 kiler ve gerilimlerin ortaya r;1kabilecegi akla geliyor. Dediginiz gibi; insanlar, birtak1m kapsamlr, biitiinliiklii projeleri belki ho$1anarak dinlemekle beraber; bunlan r;abuk unutarak, gundelik maddi taleplerinin bir an evvel ve her nastl olursa olsun ka711lanmasm1 isteme egilimindeler. Bu mevcut talep yap1S1yla diyelim, bogu$maniz da gerehmeyeceh mi? Boyle bir gerilim nasrl r;ozuleceh? Bu herhalde bir siyasalla$ma, siyasalla$tlrma orgiitlenmesini gerektirir...

54

• Bence bu gerilim i;:ok onemli bir f1rsat1 da getiriyor. Sosyal demo,kratlar, toplumun her turla talebini, o talepten yola i;:1karak sosyal demokrat diinya gorfl~flne yakla~mamm saglayacak ~ekilde yonlendirebilmelidir. Toplum bugun konut istiyor diyelim. Halbuki siz topluma ba~ka konularda orgutlenmelerini soyluyorsunuz,

i;:agnlarda bulunuyorsunuz. Oraya gelmiyor, ben konut istiyorum diyor. Konut mu istiyorsunuz? Tamam, konut yapahm. Arna oyle bir ~ekilde yapahm ki, o konutun yap1m1, oteki hedeflere gitmemizi de kolayla?tlrsm. Biz Batikent'te konut yap1m1 ii;:in yola i;:1kuk ve demokrat oldugunu sand1g1m1z bir toplum yap1s1 yaratmaya i;:ah~uk. Bence bu, bizim toplumumuzda kullam lmas1 gereken onemli bir yakla?tm. Her hakh istem, bir sosyal demokrat swrama yapmanm ba~langlCl olarak goriilebilmelidir. Konut, istihdam ... Ancak burada mesele ~u: tek b~ma belediyenin olanaklan butiin bu istemleri kar~1lamaya yetmez. Yuzbinlerce geni;: i~siz! Bence i;:ozum, belediyelerin bir ba~ka yakla~1m sergileyerek insanlann istihdam ve diger gereksinimlerini ka~ilamalan ile olabilir. Ben bizim belediyemizde bir iktisadi planlama biriminin kurulmasm1 dll?iinuyorum. Bu birim, bir yandan merkezi yonetimle ve ozel sekti:irle bir tflr lobicilik faaliyeti ii;:erisinde ili~ki kurarak, buralann proje paketlerini kendi beldemize i;:ekecektir. Bir b~ka kurum olarak, Belediye Bankasm1 kuruyoruz. Geli?mede oncelikli mahalleler program1 diye bir program1 dll?iinflyoruz. <;:unkii gecekondu sorununun i;:ozflmfl sadece oraya asfaltm gi:itiirulmesi degil. Asfalt ve altyap1 ~ebekesini do?eyeceksiniz, ama oraya iktisadi etkinligi de getireceksiniz, kiiltiirel etkinligi de getireceksiniz ki bir toplumsal yap1 degi?ikligi saglayabilesiniz.

Sozhonusu gene! ar;maz1 a$mak ar;ismdan, bOylesi global projelerin yams1ra , belhi yeni bir toplumsal yapi diyereh hastettiginiz, farkli bir toplumsal orgiitlenmeyi gerr;ehle$tirmek ir;in tasarlad1hlanmz1 a1;abilir misiniz? Omegin, Kent~Koop 'un oncii!Uk ettigi, Zafertepe <;evre Kooperatifi, Beldeevleri gibi projeleri bu sorunu du$ilniirhen nereye hoyuyorsunuz? • 0 i~in bir ba?ka yon fl . Belki sonui;:ta ayn1 yere gelecektir... Gecekondularda kurulacak kooperatifler arac1hg1yla ve o kooperatiflerle belediyenin i?birligi kurmas1yla oralara saghk hizmetlerinin, egitim hizmetlerinin verilmesi, birtak1m atelyelerin kurulmas1, sonui;: itibanyla istihdam duzeyini yiikseltecek hususlardtr. Hem uretim aru~1m getirecektir, hem demokratikle~meyi getirecektir. Arna hen o tiir projeleri daha fazla, demokratikle?me yonu agtr basan ?ekilde dii~flnuyorum . Zaten her projede demokratikle~meyi ve flretim artt?tnl birlikte dii~flnmek durumundayiz. Zaten hen sonui;: itibanyla ikisinin ayn1 noktaya gittigine inamyorum. Tek ba?ma soyut bir demokratikle~me olmaz. Onsei;:im sITasmda baz1 rakiplerim kar?t i;:ikm1~u : demokrasiyi projelendinneliyiz demi?tim. Demokrasi ete kemige biirunmeli, gundelik ya~am1m1zda yeralmab. Anayasadan, soyut laflardan i;:1kmah. Demokrasinin projesi olmaz, demokrasinin kavgas1 olur demi?lerdi. Sonui;:ta insanlann gereksinimlerini daha rahat i;:i:izn'lelerini saglayan, daha Birikim 3 / TEMMUZ 1989


..

fazla kaynak yaratan bir rejimdir diye dii~iiniiyorum demokrasiyi. Ben bu proje demokrasisi deyimini, ilk kez l 985'de OECD'nin bir toplanns1 ic;in hamlad1g1m bir tebligde kullanm1~um. Yerel yonetimlerin demokrasiyi geli~tir­ me fonksiyonlanna ek bir mekanizma olarak gormii~­ tiim proje demokrasisini. Uygulanacak projelerde, o projelerden yarar gorecek insanlarla o projeyi haz1rlayan kamu kurumlan o proje bazmda i~birligi gerc;ekle~tirme­ liler. Bu i~birligi de, demokratik bir senaryoya dayah olmah, diye dii~iiniiyorum. i~in ozii bu. Bir projenin ardmda 0 projeden yarar gorecek insanlar orgiitlenmi~ olurlarsa o proje h1zla uygulamr. 0 projede 'kaynak savurganhgi olmaz. Sivil toplum orgiitleriyle kamu kurumlan proje bazmda yanyana gelerek bir kooperasyonu gerc;ekle~tirirlerse, buradan c;ok ciddi demokratik birikimlerin de yaranlacagim dii~iiniiriim. C::iinkii kamunun sivil toplum orgiitleriyle birlikte yetki kullanmas1, birlikte karar almas1 Tiirkiye ic;in c;ok yeni bir ~eydir. Saym Dinc;er Ankara'da 1980 oncesinde c;ok onemli projeler ba~­ latm1~u ama, bunlardan yalmzca Baukent yiiriidii. Baukent'in yiiriimesinin nedeni, Baukent'in ardmda, o projenin gerc;ekle~mesinden yarar uman insanlann orgiitlenmesidir. Gecekondu bolgelerine de belediye hizmet gotiiriirken o bolgedeki insanlarla i~birligi yapmah. Hatta olanakhysa o insanlann fiziksel olanaklanndan da yararlanabilmeli. Birlikte karar verilebilmeli, gerekiyorsa birlikte uretim yapilabilmeli. Muhtarlar, belediyeyle, kendi mahallerindeki projenin uygulanmasmda i~birli­ gine girebilirler. Muhtarlann kendi emanet ekipleri, kiic;iif onanm ekipleri olabilir. Muhtarlar mahallelerinde hem~ehrilerini kooperatiflerde orgiitleyerek belediyeyle ortak iiretime girebilirler. Zafertepe'de biz bu olayi ya~ad1k. Orada biz biraz Halkevlerini iirettik, biraz Koy Enstitulerini iirettik; tabii l 980'lerin ko~ullanna gore. Simdi bunu yaygmla~urmak istiyoruz. Belediyeyi daha da yerelle~tirebilmek ic;in, mahalleye sark1p, mahalledeki o dinamizmi harekete gec;irmek gerekiyor. Belki isimler c;ok fiyakah degil: muhtar, bildigimiz kirk y1lhk bir isim veya ihtiyar heyeti, gene sevimsiz bir isim. Kimileri, mahalle konseyi veya sokak temsilcisi gibi, belki daha cekici olabilecek isimleri soyliiyor ama, sonuc; itibanyla olacak olan budur i~te : muhtar ve ihtiyar heyeti, yani, o mahalledeki insanlann sec;tigi ki~iler. Bunlar devreye sokularak, belediyenin bir biitiin olarak yerelle~mesi saglanabilir. Ben, tasarlad1g1m1z Beldeevleri'nin yonetimini bu kooperatiflere vermeyi du~iiniiyorum. Mahalleye saghk memurlan gelecekse, saghk taramas1 yapacaksa belediye memurlanyla degil, kooperatif insanlan s1raya sokmah ya da oteki kararlan onlar alabilmeli. Tabii belediyenin buradaki varhg1 da, siville~me­ yi engellemeyecek bir dozda mutlaka olmahd1r. C::iinkii bizim toplumumuzda onun da ba~ka getirileri vard1r:

bir devlet ciddiyeti, bir belediye ciddiyeti orada hissedilmelidir. Arna agirhk sivil toplum orgiitlerinde olmahdu. Biz kiiltiir iiretiminde de, o konuya memurlanm1z arac1hgiyla girmek istemiyoruz. 13 Ekim'de yapacag1miz Ankara Kurultayi'nda bir program1, Ankara'daki tiim sivil toplum orgiitlerinin ele~tirisine, degerlendirmesine sunacag1z. Burada herkes olacak. Sendika olacak, in~aat Miihendisleri Odas1 olacak, kooperatifler olacak, esnaf kurulu~lan olacak; ama kanarya sevenler demegi de olacak, Sivashlar Demegi de olacak.

Belediyeler, ozellikle "sol kadrola~ma " denilen SU(lama nedeniyle Ankara Belediyesi, 12 Eyliil'iin en fazla yiiklendigi kurumlar arasmdayd1lar. Tam da , sizin ~imdi ifade ettiginize benzer bir gerek(eden dolay1 : merkezi otoriteden i;ok fazla bag1ms1zla~t1klan, fazla politize olduklan gibi sudamalarla ... Buradan varmak istedigim ~u: siz bu aktard1gm1z programm1z1 uygulamaya gei;irirken, Tiirkiye'deki egemen iktidar blokuyla, resmi devlet ideolojisiyle belirli bir geriliminiz, i;at~mamz olacagm1 ongoriiyor musunuz? • insanlar, biraz da be~eri olarak, ellerindeki yetkilerin c;ok olmasm1 istiyorlar, muktedir olmak istiyorlar. Bu bir kere vakia. Konuyu o noktadan c;ekmek gerekiyor. Yani bir yetki payl~ma c;eki~mesine dayand1rmamak gerekiyor. Aslmda, Anayasanm 127. maddesi, bu konuda, kulland1g1 sozciikler haric;, olumlu bir tammlama getiriyor: mahallin mii~terek ihtiyac;lan, yerel yonetimler tarafmdan kullamhr. 0 nedenle hen, bu yerel ortak gereksinimlerle ilgili tamm1 getiri.yorum~e diyorum ki, bir beldede ya~ayan insanlann tiim gereksinmeleri, yerel ortak gereksinmedir. Orta egitim diizeyinde egitim hizmetlerinin, saghk hizmetlerinin, polisle, trafik polisligiyle ilgili hizmetlerin yerel ortak gereksinme oldugu c;ok ac;1kur. Belediye, Tiirkiye'nin te~kilat-1 esasiyesinin bir parc;asi. Arna yetki kullamm1 bence yalmzca bu te~kilat-1 esasiyenin iki parc;as1 arasmda, yani yerel ve merkezi yonetimler arasmda tart1~1lmamah. Bir de bu te~kilat-1 esasiye ic;inde yeralmayan halk var, sivil toplum var. 0 toplum da yetki kullanabilmeli, kimi konulardaki devlet d1~1 orgiitlenmesiyle etkili olabilmeli. Yani yap1yi iic;lii gormek laz1m. Yalmzca merkezi ve yerel yonetim degil bir de halk var. 0 konuda c;au~ma olacak m1d1r? Olacakt1r. Bunun ideolojik yonii de vardu. Bunun bireysel yonii de vardu. Bir miiste~ardan , bir gene! miidiirden , bir biirokrattan o konudaki yetkisini almak, sanki namusunu almak gibi bir ~ey neredeyse! Tiirkiye'nin buraya gittigini, gitmesi gerektigini goriiyorum. Tiirkiye'de belediyelerin radyosu olacakur, polis belediyelere baglanacakur (hen ~imdi sadece trafik olarak soyliiyorum) ...

55


Hekiin 路hareketi Eyliil 1988-Haziran 1989 Bir degerlendirme DR. $UKRU AKSU

29

56

Nisan 1989'da toplanan Ankara Tabip Odas1 ara genel kurul kararlan ile ba:;;layip, 12 Haziran 1989'da Tiirk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi ve 26 Tabip Odas1 temsilcisinin Saghk Bakam ile yapng1 gorii:;;meyle bitmese bile onemli bir ivme kaybma ugrayan son donem hekim hareketliligi, daha onceki geli:;;melerle birlikte serinkanh ve nesnel bir degerlendirmeye ihtiyar; g6stermektedir. Bu ihtiyar;, hareketlilik ir;inde r;e:;;itli konumlara sahip bulunan bireylerin yakm ger;mi:;;i sorgulama ihtiyac1 oldugu kadar, gelecege doniik yeni perspektiflerin ve organizasyonlann yaranlabilmesi ir;in de gerekli goriinmektedir. Saghk Bakam ile gorii:;;meyle biten surer; ve gi'>rii?menin kendisinin olu:;;an hareketlilik ile tekabiiliyetsizliginin tarn:;;1lmasmm aynca i:inemi vardir. Bu degerlendirme, eylemliligin iirettigi sorulara cevap aramas1 yanmda, son bir yilda i:irtiik bir bir;imde tartl:;;1lan hekim hareketinin iilke r;apmda senkronizasyonu konusuna da .ozel bir dikkat gi:istermelidir. Eylemlerin getirdigi canhhk ortammda yap1lacak ve daha once genellikle ki?isel konu:;;malarda deginilen -hekim hareketinin eylem perspektifi, TTB'nin i:;;levi ve politika yapma tarz1, odalar aras1 gorii:;; farkhhklan ve bunlann nedenleri vs.- konulan kapsayacak bir tart1:;;mada say1s1z yarar vardir. Gelecegin bir;imlendirilmesine bu konjonktiirde 6zel bir katk1 saglayacak boylesi bir tart1:;;mada, farkh goru:;;lerin olmas1 dogaldu. Sorun, farkh ve zaman zaman antagonist olabilen gorii:;;lerin olmas1 degil, bunlarm anlay1?lan 6rten bir ki:;;isellik ve yerellik vs. kahplannda ifade edilmesidir. Diinya'daki ve iilkemizdeki geli:;;melerin, c,:e:;;itliligin, yarat1C1hgm oniiniin ar;1lmas1, serbest b1raktlmas1 trendinde oldugu dii~iiniildiigiinde, her tiirden tutuklugun, biirokratizmin ve sorunlann iistiinii 6rtme anlay1:;;mm tutuculuga tekabiil ettigini soylemeye gerek yoktur. is-

tenen, inand1rmaya degil ar;1klamaya, karalamaya degil anlamaya doniik bir soylemin egemen oldugu nesnel taru:;;ma platformudur. Son eylemlerin, i:;;c,:i hareketlerini izleyen ve onlann ta:;;1d1g1 ozgiinliik, otantiklik, kitlesel onay, me:;;ruiyet, yarauc1hk vs. ozellikler gostermesi yamnda iilkemizdeki t1bbi pratigi sorgulayan yanmm g6riiniir olmas1 ileriye doniik katkilan ar;1sindan zengin bir ic,:erigi ta:;;1d1gm1 herkese dii:;;iindiirtmii:;;tiir. Bu durumda son geli?meleri temet alan bir tartl?ma, iilkemizdeki genel toplumsal harekete hekim hareketinin eklemlenmesi ac,:1smdan da onemli olacaknr. Bu nokta, tam:;;an taraflann spektrumunun geni:;;lemesine yolar;acag1 gibi, tam:;;manm sonw;:lannm ozgiin olmasm1 da saglayacaknr. GENEL DURUM VE NESNEL KOSULLAR

1980 sonras1 sosyal politikalann dogrudan etkiledigi kesimlerin ba:;;mda hekimler gelmektedir. Bu etkilenme kendini ba:;;hca ii<; diizeyde gostermi:;;tir. 1. Hekimler, diger r;ah:;;an sm1flar gibi, kendilerini ger;im s1kmusma iten bir ekonomik kayba ugram1?lard1r. Yap1lan hesaplamalar hekim i:icretlerinde % lOO'e varan reel gerileme oldugunu gosterrnektedir. Bu ekonomik gerilemeye, rasyonel olmayan hekim yeti:;;tirme politikalanmn da etkisiyle sosyal statii kayb1 eklenmi?tir. Yine bu donemde artan hekim sayis1yla birlikte, uzrnanla?ma ve ozel r;ah:;;rna ko:;;ullannm kotiile:;;rnesi sonucu genel hekim kitlesi ir;inde yalmzca iicretleriyle ger;inen hekimlerin agirhg1 artm1:;;ur. 2. 198l'de 1;1kanlan zorunlu hizmet yasas1, bolgesel geli:;;me farkhhklanndan kaynaklanan toplumsal adaletsizligin yiikiinii kar:;;1hks1z olarak hekimlerin r;ekrnesine yola<;arak sekiz y1l boyunca biitiin hekimleri olumsuz hayat ko:;;ullanna mahkum etmi:;;tir. Saghk sisteminin yap1sal eksiklerini gormezden gelen bir arilayi:;;m doBirikim 3 / TEMMUZ 1989


gurdugu bu yasa, yalmzca personel iizerindeki idari tasarruflar ile sorunlan r;:ozmeye yeltenmi!? ve r;:ok geni!? bir hekim kesimini gelecegini planlayamaz hale getirmi!?tir. Bu donem boyunca "geleceksizlik" ve "umutsuzluk" hekimlerin ortak duygusu olmu~tur. Bu donemin hekimlere diger bir etkisi de, saghk sisteminin devasa sorunlanyla kar~ila!?malanm saglayarak hekimligi idealize etmekten vazger;:melerine yolar;:mas1du. Onca yilhk egitim sonunda kazand1klan donaumlannm pek bir i~e yaramad1gm1 goren hekimler, mesleki enerjilerini tiiketerek yollanna devam etmek zorunda kalm1~lardir. 3. Son on yilda h1zh bir toplumsal degi~me ir;:inde olan iilkemizde, diger sektorler gibi saghln ektorii de halkm beklentilerine ve r;:agm gereklerine uygun geli~meyi yakalayamam1~nr . Bunda, saghk hizmetlerine yeterli pay1 ayirmaktan "politika" olarak kar;:man hiikiimetlerin payi bOyiik olmu!?tur. i~lemeyen, nitelikten r;:ok nicelige deger bir;:en bir sektoriin "ir;:ine dogan" hekimler, mesleklerini layikiyla yapamamamn s1kinus1 ile y~amak zorunda kal1I11~lardu. Kendilerine ve mesleklerine yabanc1la~mamn olumsuz ruhsal etkileri "hasta-mutsuz" hekim sayismm artmas1 ile kendini gostermi~ti r. Yukanda anlaulmaya r;:ah~1lan ba~hca iir;: etkilenme bic;:iminin dt!?mda, belki bunlar kadar onemli hemen hepsi olumsuz olan orselenmeler de ya~anm1~ur . Bu donem bir meslek grubunun bilinc;:li olarak travmatize edilmesinin bilgilerini sunacak sosyolojik bir ara~urmanm konusu olabilecek geni~likte ozelliklere sahiptir. KISA TARiHSEL <;:ER<;:EVE

Son donemdeki eylemler, Eyliil l 988'de ba~layan ve bir toplumsal grup olarak hekimlere yap1lan saldmdan kaynaklanan hareketliligin yeni bir ivmeyle devam etmesi olarak <la yorumlanabilir. Bu nedenle haziran aymdaki hareketin degerlendirilmesine gec;:meden onceki geli!?meleri aktarmakta yarar vard1r. 1- Eyliil 1988: imren Aykut bardag1 ta!?myor. 198 7 ve 1988 y1hnm ilk 8 ay1m saghk hizmetleri tern el yasas1 taru~malanm izleyerek ger;:iren, onerilen "Plasebo" modellerle umutsuzluklan giderek artan hekimler Agustos 1988 sonlannda imren Aykut'un "Doktorlar paraya doymuyor" ifadesi ile kendini gosteren resmi saldmya maruz kald1lar. Biriken ofkelerin sahverilmesinin ba~lang1c1 olan bu olay hekimlere devletin bak1~m1 gosterdigi ir;:in de ozel bir oneme sahiptir: Soylem, "bayragm ucundan tut desek, kac;: para diye sorarlar" diyen sesin soylemi ile aymd1r ve zorunlu hizmet yasasmm haz1rlay1c1lannm hekimlere baki~m1 yans1tmaktad1r. Bu olaym hemen arkasmdan ba~layan ve once dag1mk olan tepkiler, 4 Eyliil l 988'de toplanan Tiirk Tabipleri Birligi Temsilciler Meclisi ile orgutlii hale gelmeye ba~lam1~ur. Geni~ bir kauhmla ve canh tarn~ma ortam1

ile gen,:ekle~en Temsilciler Meclisi toplanusmda alman kararlar ve yaymlanan "hekimlik onuru ve oz!Ok haklan bildirgesi" daha sonraki geli~melerin haz1rlayicis1 olmu~tur. Bu toplanu strasmda, TTB Merkez Konseyi oda temsilcileri ile istenen rezonans1 tutturamam1~ , bunun en somut gostergelerinden birisi, Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmesine ragmen "yuriiyii~" karannm basma verilen karar metnine yazilmamas1 olmu~tur . Temsilciler Meclisi toplant1s1 sonrasmdaki geli~meler, buyuk oranda TTB Merkez Konseyi d1~mda seyretmi!? ve ilk r;:ah~malar hemen toplanu ertesinde Ankara'da ba!?laulm1~nr. Eyliil ay1 ir;:inde, bir taraftan Ankara'daki biitiin birimlerde toplanular yap1hrken, diger taraftan da yiiriiyu~ ba~vurusu, gazete ilam ir;:in para toplanmas1, Temsilciler Meclisi bildirgesinin imzaya ar;:1lmas1 ve hastalara yeterli sure aynlmas1 r;:ah~malan bitirilmi~tir. Bu siirer;:te, TTB Merkez Konseyi daha r;:ok Ankara'da ya~anmaya ba~layan hekim hareketliligi ile canh bir diyalog kurma konusunda isteksiz davranm1~ur. Ankara Tabip Odas1'mn yiiriiyii~ ba~vurusunu birlikte yapma 6nerisine sicak bak1lmamas1, bu isteksizligin bir kamu olarak degerlendirilmi~tir. Bu durumda, Temsilciler Meclisi kararlannm uygulanmas1 ir;:in aktif r;:aba gosterme gorevi, zorunlu olarak Ankara Tabip Odast'na kalm1~ur. Ankara Tabip Odas1, uyeleriyle canh ve demokratik bir ili~ki kurmanm kanallanna sahip alma avantaj1yla, birkar;: kez reddedilmesine ragmen 21 Ekim'de alman izinle geni~ kauhmh bir yuriiyii~ gerr;:ekle~tirebilmi~tir. Yiiriiyii~ oncesi yayinlanan gazete ilam, hekimleri ve saghk sistemindeki olumsuzluklann merkezi nokta oldugu yeni bir tartl~mayi kamuoyunda ba~latm1~ur. Hiikiimet yetkilileri hekimlerin durumlanm iyile~tireceklerine dair sozler vermeye ba~lam1~ ve bu arada, istanbul Tabip Odas1 yoneticileri Ba!?bakan'la gorii~mii~tiir. 21 Ekim l 988'de Ankara'daki yiiriiyii~ ile ba~layan hekim hareketliligi ve eylemlerin kamuoyundaki olumlu etkisi, 27 Kas1m l 988'de izmir'de, 11 Arahk l 988'de istanbul'da yap1lan yiiriiyii~ler ile siirmii~tiir. Olu~an kamuoyu destegi ve yetkililerin haz1rlad1klanm soyledikleri iyile~tirme paketleri, hekimleri kendi eylemlerinin sonucu olarak dii~undiikleri olumlu bir beklentiye sokmu~ ve l 989'a bu beklentiyle girilmi~tir. Ocak aymdaki hekimlere yonelik diizenlemelerin hayal kmkhg1 olu~turmas1 iizerine TTB Temsilciler Meclisi'nin yeniden toplanmas1 giindeme gelmi~ ve 21 Ocak'ta izmir'de toplanu yap1lmasma karar verilmi~tir. Daha onceki Temsilciler Meclisi toplannsmm yaratug1 olumlu ve dinamik etkinin farkmda olan hekimler, toplanuda almacak eylem kararlanm beklemeye ba~la 足 m1~lar ve bu arada 15 Ocak'1 izleyen giinlerde Ankara' daki r;:e~itli hastanelerde yemek boykotu yap1lm1~nr. Yemek boykotlan, ozellikle Ankara'daki hekimlerin Temsilciler Meclisi'ne doniik eylem beklentilerini arttmm~ur .

57


2- 21 Ocak izmir Temsilciler Meclisi toplanus1 ve sonU<;:lan: 4 Eyliil Ankara Temsilciler Meclisi toplanusmda ahnan; "hastalara yeterli sure aynlmas1 ic;:in, zamanlama ve a$amalandirmanm TTB'ce yapilmas1", "i:izluk haklan ve hekimlik onuru bildirgesinin kamuoyuna etkin bir bic;:imde duyurulmas1" kararlan hayata gec;:irilmemi$ olarak durmakta iken yap1lan izmir toplanus1 hekim hareketini ivme yitimine ugratIDI$tlr. Ankara'daki hekimlerin eylem istegini ve canhhgm1 ta$Imaya c;:ah$an Ankara Tabip Odas1 temsilcileriyle ba$ta TTB Merkez Konseyi olmak uzere istanbul ve izmir Tabip Odalan temsilcileri rezonans halinde olmaktan kac;:mm1$lard1r. Toplanuda alman kararlar, ATO ve digerleri arasmda taraf olarak yap1lan tartl$malar sonunda almabilmi$tir. TTB Merkez Konseyi'nin toplanuyi yi:ineti$ bic;:imiyle baglanuh olarak, toplanu si:inuk gec;:mi$ ve Eylul somas1 yaraulan hekim hareketliligini bir ust a$amaya yukseltecek toplanu ortam1 yaraulamam1$ttr. Bu sonuc;:ta, toplanuya "herhangi bir zamanda yap1lan bir toplanu" gi:iziiyle bakan Merkez Konseyi'nin buyu~ pay1 olmu$tUr. Toplanu, alman ve daha soma tartl$1lacag1 gibi hayata gec;:irilmesi ic;:in c;:aba gi:isterilmeyen olumlu kararlara ragmen hekim hareketinin o konjonkturde ihtiyac1 olan perspektifleri iiretmekten ahkonulmu$tur. Si:inuk gec;:en toplanulann sonuc;:lan da si:inuk olmu$tur. Turk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi, yiirekten kaulmad1gm1 toplanudaki tutumuyla gi:isterdigi kararlann - i:izluk haklan ile ilgili istekleri Bakanhk ust makamlanna gi:iturmek ic;:in aktif c;:aba, saghk meslek birlikleri ile birlikte i$kolu diizeyinde miting duzenlenmesi, bu kararlann sonucu olacak giri$imlerin sonuc;: vermemesi halinde temsilciler meclisinin olaganustu toplanuya c;:agnlmas1 v.s.- hayata gec;:irilmesi ic;:in c;:aba gi:istermemi$tir. Toplant~mn sonunda, kamuoyunun ve odalann olumsuz etkilenmesi nedeniyle hekimlerin sorunlan gundemden du$IDU$tur. 'ANKARA TABiP ODASI ARA GENEL KURULU (29 NiSAN 1989) VE SONU<;:LARI

58

14 Mart Tip Bayram1 etkinlikleri ve istanbul Tabip Odast'mn c;:abalan ile yeniden ve gec;:ici olarak karnuoyu giindemine giren hekimlik ve saghk sorunlan, Ankara Tabip Odas1 ara gene! kuruluna kadar pek konu$ulmam1$, bununla birlikte bu sure ic;:inde yeni bir eylem dalgas1 ~ nm ba$laulmas1 yi:inunde egilimler olu$maya b~lam1$tir. 26 Mart sec;:imlerinin ulkemizdeki toplumsal-politik iklime i:izel ve olumlu etkisi ve arkasmdan gelen i$c;:i eylemlerinin diger toplum kesimlerini "c;:agiran" i:izellikleri, Ankara Tabip Odas1 yi:ineticileri ve birim temsilcilerince gelecege di:iniik eylem perspektifleri ac;:1smdan esinlendirici i$lev gi:irmu$tur. i$c;:i eylemlerinin gi:irece ba$ans1, "toplumsal cesareti" annrmI$ ve Ankara'h hekimlerde kopan miicadele c;:izgisinin yeniden yakalana-

bilecegi du$uncesini geli$tirmi$tir. K1saca anlaulmaya c;:ah$1lan bu toplumsal ortam1 degerlendiren Ankara Tabip Odas1 yi:ineticileri ve birim temsilcileri, yakla$an ara gene! kurulu i$c;:i eylemleri benzeri eylemlerin uretilmesine di:inuk organize edilmesine karar vermi$lerdir. Bu kararla birlikte, "Bir kez daha bulu$ahm, ve aruk ne yapacag1m1za karar verelim" c;:agnsmm butun hekimlere ula$t1nlarak ara gene! kurulun geni$ kauhmh gec;:mesi saglanmI$tlr. Benzer i:irgutlenmelerin tarihinde gi:iriilmeyen bir kauhm (yakla$Ik 700 ki$i) ve canhhk ile (toplam 30 ki$i konU$IDU$) gec;:en ara gene! kurulda, Ankara'h hekirnlerin bile$imini yans1tan bir c;:ogunlukla bilinen kararlar almmI$tlr (Hastanelerde top!u nobet, her tiirlu me$ru pasif eylem, hastalara yeterli sure aynlmasm1ri ba$laulmas1 vs.). Ara gene! kurulun kendisi, uretilen kararlann hayata gec;:irilmesi kararhhg1m gosteren bir havada gec;:tigi gibi, genel kurul sonras1 yap1lan toplanular da alman kararlann kendi eylemlilik isteklerine uygun oldugunu du$Unen geni$ bir hekim kitlesinin varoldugunu gi:istermi$tir. Alman kararlar, daha i:inceki di:inernden farkh olarak bir kopu$U temsil etmi$ ve yetkililerin tutumunun protesto edilmesi kurucu i:ige olarak kararlann ic;:ine yerle$IDi$tir. Yine bu kararlar daha soma da deginilecegi gibi , k1sa donemli ve daha c;:ok temmuza yonelik ekonomik-i:izluk haklan paketini program edinmi$tir. Ara gene! kurul kararlan ve du$unulen eylem platformu ara gene! kurul sonrasmda TTB Merkez Konseyi'ne iletilmi$ ve i:izellikle de i$kolu duzeyinde miting organizasyonunun kendilerince yiiklenilmesi isiegi vurgulanmI$Ur. Daha once aktanlan i:imeklerde oldugu gibi bu kez de TTB Merkez Konseyi, aktif tutum almak konusunda istekli olmam1$ttr. Olu$an yeni konjonkturiin olanaklan konusunda umutlq olan Ankara Tabip OdaSl yoneticileri eylemlerin organizasyonu ic;:in hizh ad1mlar atarken, bir yandan da ba$ta buyuk ii Tabip Odalan olmak uzere diger Tabip Odalan'm ara gene! kurul kararlanndan haberdar etmi$tir. 17 MAYIS-12 HAZiRAN 1989 EYLEMLER UZERiNE NOTIAR

17 Mayis'da Ankara Numune Hastanesi'ndeki toplu nobetle ba$layan eylemler, c;:e$itli hastanelerdeki toplu nobetlerle silrmU$ ve l Haziran'da Saghk Bakanhg1 i:inilne beyaz onluk birak1lmas1 ile pik yapml$ttr. Daha once yap1lamayan hastalara yeterli sure aynlmas1 uygulamaSl konusunda da onemli ad1mlar aulm1$tlr. Ankara'da ba$layan hareketlilik bir sure soma TTB Merkez Konseyi koordinasyonu olmadan diger illere yayilmI$ ve bu yayilma, Ankara'daki hekimlerin enerjilerini c;:ok olumlu etkilemi$tir. Geni$ bir kamuoyu destegi kazanan ve c;:e$itli c;:evrelerce (buna resmi c;:evreler de dahildir) i$c;:i eylemlerine benzetilen eylemlerin gelecege dersler b1rakmas1 ic;:in baBirikim 3 / TEMMUZ 1989


ozelliklerinin tammlanmas1 gerekmektedir. 1. Eylemler, 1980 sonras1 yiirurliige sokulan, sorun iiretmekten ba~ka bir i!?e yaramayan ve daha r;ok personel politikalan olarak gen;ekle~en saghk politikalanna isyam temsil eden ozellikler sergilemi~tir. . 2. Eylemler, orgiit ir;i demokratik kauhm mekanizmalai1m hayata ger;irmeye r;ah~an ve boylece ozgiin bir demokratik kitle - meslek orgiitii modeli denemesinde bulunan Ankara Tabip Odas1 onciiliigunde gerr;ekle~mi~tir. 3, Eylem kararlan, yaraulan kauhm mekanizmalanm duyarh ve etkin bir bir;:imde kullanan hekimlerce alm-

Zl

m1~nr .

4. Eylemlerin aynnulandmlmasmda ve y0n1tiilmesinde hastane temsilcilerinin etkinligi, Ankara Tabip Odas1'mn ileriye doniik demokratik ozelliklere sahip kurumsalla!?masma onemli bir ivme kazand1rm1~ur. 5. Yaraulan eylem bir;imlerinin toplumsal me~ruiyet ve kitlesel onay alma ozellikleri, yaygm kamuoyu destegini ve idari baskilann bloke edilmesini garanti etmi!?tir. 6. Eylemler, yoneldikleri hak elde etme amacmm d1$mda saghk sistemindeki yap1sal sorunlann de~ifre edilmesi, boylece diger toplum kesimlerine seslenebilme olanaklan yaratm1~nr. 7. Eylemler, her tiirden hekimi "r;ag1ran" ozellikleriyle geni$ hekim kesimlerinde kaulma sorumlulugu yaratml!?, boylece kaulmayanlar da ic;: rahats1zhk duyar hale gelmi$tir. 8. Yaraulan eylem bir;:imleri, hekimler aras1 dayam~足 ma~~ ve onlann kendi toplumsal geleceklerini etkileme kararhhgm1 gbstermeye yarad1g1 gibi, ir;ten ve .canh duygusal ileti~imlerin kurulmasma da olanak vermi?tir. 9. Eylemler, diger meslek orgiitleriyle kahc1 ve hayat ir;inde iiretilmesinden dogan s1cakl1ga sahip demokratik ili~kilerin geli~tirilmesine onell}li katk1larda bulunmu~tur.

10. Eylemlerdeki "sonur; alana kadar miicadele" perspektifinin geni!? hekim kesimlerince payla!?1lmas1, gelecekte kauhm1 ve kararhhg1 giderek artan eylem bir;imlerinin onaya c;:1kabilecegi umudunu yaratm1~nr. Bir ba~足 ka deyi$le hekimler bu eylemlerin sonucu ol!Tlasm1 istedikleri haklan elde edemezlerse umutsuzluk ve bezginlige dii$meyecekler, tam tersine daha etkili eylem bir;:imlerine yonelebileceklerdir. 11 . Son olarak, bu eylemler, hekimlerin kendi ozgiin fikirlerini ifade etme, kendilerini dinleme, biitiine katk1da bulunma isteklerinin ar;1ga c;:1kart1lmasma olanak vererek kiir;iik olr;iide de olsa toplumun yeniden bir;imlendirilmesine kanlma bilinc;:lerinin geli$mesine katk1da bulunmu~tur. SACUK BAKANI iLE GORO~MEYE GiDEN SORE(

Ankara'da ba?layan eylemlerin ba~ta istanbul ve izmir olmak uzere diger illere yay1lma egilimi ve bu eylemle-

rin kamuoyunda yaratug1 etki Saghk Bakanhg1'm zor durumda b1rakt1. Eylemler sirasmda milletvekilleri ile kurulan diyalog ve ANAP ir;indeki baz1 hekim millervekillerinin duyarhhgi Saghk Bakanhg1'na hekimlerin yonelttigi ele$tirilerin ANAP grubunda ifade edilmesini saglad1. Eylemlerin siirdurulmesindeki kararhhk ve kauhmm yo.ksek olmas1 Saghk Bakanhg1'm somut ekonomik paketler haz1rlamaya ve bunlan "vaat" olarak kamuoyuna sun ma~ a zorunlu k1ld1. Saghk Bakam ve miiste~an bir taraftan "utangar;" tehditler savururken diger taraftan "alelacele" Tiirk Tabipler Birligi'ni ziyaret etmek ve hekim orgiitleri ile gon1~mek istegini birkar;: kez soylemek durumunda kald1. Butiin bunlar olurken, hekimler eylemlerini Devlet Giivenlik Mahkemesi'nin so~turma ar;masma ragmen siirdiirdiiler ve bakanla gon1~menin kendi eylemlerinin sonucunda gerc;:ekle!?ecegi bilincinde olarak g6n1$meyi merakla ve yeni bir ba?lang1r;: noktas1 olabilecegi d11$iincesi ile beklemeye ba~lad1lar. Saghk Bakam'nm eylemlerin daha c;:ok Ankara ve istanbul'da olmasm1 gerekr;e yaparak bu illerin Tabip Odalan ile gon1~me isteginde olmas1 bloke edildi ve gon1~足 menin Turk Tabipleri Birligi ile yap1lmas1 onerisi Ba-. kan'a iletildi. Benzer bir yakla~1m Tiirk Tabipleri Birligi'ne de iletilerek, Bakan'la yap1lacak g6n1$menin TTB Merkez Konseyi ve biitiin Tabip Odas1 temsilcileriyle birlikte eylemler bazmda olmas1 istegi vurguland1. Bu oneriler yap1hrken dii~unulen, buyiik illerdeki eylem platformunun geni~letilme olanagmm yakalanmas1 ve bakana gotun1lecek onerilerin eylemlerin ir;:indeki hekimlerin istegi dogrultusunda olmasmm saglanmas1yd1. Ar;:1kr;:as1, istenen, Bakan'la gon1~menin "sendikac1" yakla~1m1yla ve belli konularda pazarhk r;:err;:evesinde yapilmas1yd1. TTB Merkez Konseyi, Ankara Tabip Odas1'nm onerisi iizerine Bakan'dan randevu alarak Tabip Odas1 temsilcilerini 11 Haziran l 989'da Ankara'da toplad1. Bu toplanu s1rasmda, daha once oldugu gibi TTB Merkez Konseyi olan biteni uzaktan seyreden bir konumda durdu ve varolan hekim hareketliligine tekabiil edecek bir g6n1~me stratejisinin r;1kmasma yonelik bir yakla~1m gostermedi. Sanki, toplann herhangi bir zamanda yap1hyordu ve eylemlerin bu toplanumn yap1lmasmda ve Bakan'la g6n1$mede ozel bir etkisi yoktu. Ankara Tabip Odas1 ve birkar;: diger oda d1?mda eylemlerin ortaya koydugu programa donuk bir metin r;1kanlmas1 yoniinde r;aba gosteren olmaymca, daha r;ok iilkenin saghk sorunlanm giindeme getiren bir metin ortaya r;1kanld1. Bu toplann s1rasmda, Ankara Tabip Odas1 yoneticilerinin ozel bir i$lev yiiklenmesi gerekli olmakla birlikte, hekim hareketinin birligi ir;in toplannya 1srarh mudahalelerden kar;md1. Her ?eye ragmen, Bakan'la yapilacak gon1~me足 nin, gotiin1lecek metin ne olursa olsun eylemler bazmda olacag1 dii$iincesiyle, gon1~menin kendisinin onem-

59


li olacag1 noktas1 dikkate almarak gorii?meye gidildi. BAKANLA GORU~ME : KONUM KAYBI VE EYLEMLERiN "(AR(UR" EDiLMESi

12 Haziran l 989'da yap1lan Saghk Bakam ile g6rii$me, biitiin ozellikleri ile "herhangi bir zamanda yap1lan" "herhangi bir g6rii?me" olarak cereyan etti ve gorii?menin kendisi 1 ayd1r onca emekle kazamlan hekim hareketinin konum iistiinliigiiniin kaybma sebep oldu. Saghk Bakam'nm konu?masmdan sonra konu?an ve heyet ba?kam olarak toplannya kaulan Tiirk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi yetkilisinin biitiin konu?malan hekim eylemlerinin sonucu olan bu gorii?meyi Bakan'm "liitfettigi" anlayi?mI ac;1ga vurmakta ve neredeyse Bakan'm biitiin soylediklerine kanlan bir ic;erik arzetmektedir. Bakan'm bile dogru anlad1g1 eylemleri, "jest" diye niteleyip yap1lanlan daraltma noktasmdan hareket eden bir gorii?me stratejisinin ba?anh olmas1 miimkiin degildi. Toplanu masmda, Ankara Tabip Odas1, istanbul Tabip Odas1 ba?kanlannm eylemleri vurgulayan tutumlan, Merkez Konseyi yetkilisi ve baz1 Tabip Odalan temsilcilerinin konu~malan ile ac;1kta b1rakild1. Bu durumdan en c;ok Bakan yararland1. Gorii?meyi kendi platformunda siirdiirmeyi ba?ard1 ve toplant1 sonunda "Ag1zlanna bir parmak bal c;ald1m" esprisini yapabilecek bir rahathga kavu?tU. Bir kez daha "dag fare dogurdu", ama bu kez farenin kolay dogmas1 ic;in gereken her ?ey yap1ld1. Toplanu salonuna bir ayd1r eylem yapan hekimlerin giicii ile gelen temsilciler, kendi g6rii?lerini ve anlay1?lanm eylem yapan insanlann iistiine koyarak onlan hayal kmkhgma ugratt1. Toplanu sonras1 Merkez Konseyi adma yapilan basm ac;1klamas1, toplanuda soylenemeyenleri z1mnen soyleme amacm1 ta?ISa da, aruk olan olmu?tu ve aruk en sert ac;1klamalar bile hic;bir ?eyi onaramazd1. Peki, nic;in boyle olmu?tu? Ve nic;in TIB Merkez Konseyi ve baz1 Tabip Odalan geli?melerin gerisinde kalmI?ll? HEKiM HAREKETi, TTB MERKEZ KONSEYi, TABiP ODALARI VE ANLAYI~ FARKLILIKLARI

60

Bilindigi gibi Tabip Odalan kamu kurulu?u statiisiinde meslek odaland1r ve yasa, gosterilecek faaliyetleri sm1rlam1$Ur. 12 Eyliil oncesi donemde diger demokratik kitle orgiitleri ile birlikte meslek odalannm toplum ve c;ah?anlar adma gosterilen muhalefette onemli roller yiiklenmesi yasal c;erc;evenin daralmasma yo! ac;t1. 1984 sonrasmda oldukc;a ag1r geli$en demokratikle?me siirecinde meslek orgiitlerinin etkinligi yeniden artmaya ba?lad1 ve bununla birlikte odalann c;ah?ma anlayi?1 konusunda gorii? aynhklan yeniden ~ekillendi . "Meslek odalannm gormesi beklenen i~levler meslek pratiginin belli kurallar ic;inde goriilmesini saglamakur.

Bu belli kurallar bir taraftan bilimsel diger taraftan ahlaksal olarak temellendirilmi~tir. Boyle kurallann konulmas1yla bir yandan kamu yaran, diger yandan meslek adamlanmn c;1kar korunmak istenmektedir. Bu i$levler ba$lang1c;ta salt teknik gibi goriinse de gerc;ekte bir payla?Im diizenlemesini de ic;erdigi ic;in siyasal bir yonii de kac;m1lmaz olarak ic;inde bannd1rmaktad1r. ¡ Meslek odalannm amac;lannda bulunan kamu yaranm ve meslek toplulugunun c;1karlanm koruma her zaman uzla?an amac;lar degildir. Bir ic; c;eli$kiyi banndumaktadu. Bu ic; c;eli?ki ve meslek toplulugunun ic;indec ki tabakala$ma egilimi ile bir araya geldiginde odalar ic;inde izlenecek politikalar konusunda c;ok farkh tutumlan savunan taraflar ortaya c;1kabilmektedir. (Prof. Dr. ilhan Tekeli, "Demokratik kitle orgiitleri", Ankara Tabip Odas1 Biilteni 1989, say1 3) Bu uzun almuyi yapmammn nedeni, Tabip Odalan ic;inde ?ckillenen farkh gorii~lerin nedenlerini ac;1khkla ortaya koymas1d1r. Ozellikle de son paragrafta sozii edilen tabakala$manm yogun ya?and1g1 meslek gruplanndan birisinin hekimler olmas1 yaz1daki saptamalann degerini artlrmaktad1r. Son 10 y1lda sosyo-ekonomik kay1plann sonucu olarak hekim meslek grubu ic;inde yalmzca iicretleri ile gec;inen hekimlerin say1s1 h1zla artmI$tir. Yogun bir "geleceksizlik" ve "umutsuzluk" sorunu ic;inde olan 10.000'i a?km pratisyen hekim ve onlann sorunlanna yakm ~id­ dette olan asistan ve yeni uzman hekimler hekim kitlesinin ana grubunu olu?turmaktad1r. Birc;ok Tabip Odas1'nm bu ana grubunun egilimlerini yonetimlere yans1tacak orgiitlenme agma sahip olmad1g1 dii~iiniildiigiin ­ de, bu ana grubun temsil edilmesi en onemli gorev olarak ac;1kta kalmaktad1r. Hekim meslek g11fbundaki ayn?manm ve saghk sistemindeki olumsuzluklann meslek grubunun gelecegini tehlikeye sokacak ?iddette olmasmm dogrudan etkisi bu ana grupta kendi meslek grubu c;1karlanm one c;1karm1$llr ve dogrusu da budur. Bu durumda, meslek odasmdaki kamu yaran - meslek grubu c;1kan c;eli$kisi giderek ?iddetlenecektir. Sorun, kamu yaran kavrammm sorgulanmas1 bir yana b1rakilsa bile, izlenecek politikalarda ag1rhgm nereye verileceginde diigiimlenmektedir. Bu konudaki tercih, odalann politika yapma tarzlanm belirleyecegi gibi, hekim kitlesi ile rezonans halinde olup olamayacaklanm da etkileyecektir. Bu giri$ten sonra Tiirk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi, izmir Tabip Odas1 ve k1smen istanbul Tabip Odas1 yonetimlerine egemen olan ve son ayhk geli$melerde kendini iyice ac;1ga vuran anlayt$lann degerlendirilmesine gec;ebiliriz. Yap1lmak istenen hekim meslek grubundaki ana degi$im trendini gozoniine alarak yiiriitiilmesi gereken politikalan berrakla$Urmaya c;ah$mak ve farkh anlay:t$lan sergilemektir. 0

Birikim 3 / TEMMUZ 1989


1- Turk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi'ne egemen olan anlayi.~ hekim orgutlerinin izleyecekleri politikanm kamu yaranm gozetme noktasm1 one c;1karmaktan yanad1r. Burada iki kamu yaran dogal ki ic;inde belli bir muglakhg1 ta~1makta ve bazen hukumetlerin degi~mesi ile degi~ebilecek bir esneklige sahip olmaktad1r. Bu anla~ dolayi.s1yladir ki, zorunlu hizmetin kaldmlmas1 ir;in Turk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi uzun bir donem enerjik bir c;aba gostermemi~ ve bakanla yapilan son toplanuda goruldugu gibi hekimlerin mesleki c;1karlanm one c;ikaran usluptan kac;inm1~t1r. 2- Yukanda k1saca tammlanan tercihin sonucu olarak kamu yarannm ortuk olarak devletc;i gelenegi temsil etmesi nedeniyle de hekimlerin mesleki c;ikarlan ir;in yap1lacak eylemlere s1cak bakilmam1~ur. Simdiye kadar Turk Tabipleri Birligi'ne goturulen butun eylem onerilerinin belirgin bir isteksizlikle kar~1lanmas1 bu anlay1~a bir omek te~kil etmektedir. 3- Yukanda anlaulmaya c;ah~ilan iki nedenle ve araya giren ba~ka oznel (yonetimlerin bile~imi v.s.) nedenlerle hekim kitlesi ic;indeki ana grubu temsil edebilecek ve onlann ihtiyac;lanna cevap verebilecek politikalar izlenememi~tir. Bunun dogrudan sonucu olan hekimlerin ulke c;apmda Turk Tabipleri Birligi ile dayam$mas1 saglanamam1~ ve Ankara d1~mdaki odalarda hekim kitlesi ile demokratik ili~kiye girilememi~tir. Tutuk, burokratik ve hayal giicunden yoksun politikalar ve bu politikalara tekabul eden pratik tav1rlar eylemlerin yaygmla~masm1 engelledigi gibi olu~an eylemlerin sonuc;lannm almamamasma da neden olmu~tur. Bakan'la yap1lan son gorii$me bunun en tipik omegini te~kil etmektedir. 4- Turk Tabipleri Birligi ve Ankara d1~mdaki bu.yuk ilJabip Odalan verili durumu esas ahp ona uymaya yonelik tutumlar alm1~lar, hekim hareketinin geli~mesini saglayacak dinamikleri yakalay1p boylece butunun tavnm etkileyecek ad1mlar atmam1~lardir. Bu anlay1~ . Turk Tabipleri Birligi Merkez Konseyi'nde oda yonetimlerinin goru~lerinin eklektik bir toplam1 olan tutumlar alma olarak ~ekillenmi~tir. Oda yonetimlerinin c;ogunun

hekim kitlesinin ana grubunu yonetimlerde temsil edecek ozellikte olmachg1 noktas1 dikkate almmam1~ur. 5. Yine kamu yaranm one alma ve hekim kitlesi ir;indeki ana grubun egilimlerini temsil etmekten kac;mma sonunda, son donemdeki eylemlerin hedefleri olan istekler demeti TTB Merkez Konseyi ve baz1 tabip odalannca anla~1lamam1~nr. Son eylemler, Temmuz'a yonelik ekonomik iyile~tirme , nobet sorunu ve hastalara yeterli sure ayirmamn Bakanhkc;a tamnmas1 temelinde yiikseldigi halde, eylemlere uzakhktan kaynaklanan ek bir nedenin de etkisiyle Bakan'la goru~meye ulkenin saghk sorunlanm temel alan bir istekler demeti goturulmu~tur. Boylece, gorii~me yanh~ bir ~latformda surdurulerek sonur; almmas1 imkans1z olmu~tur. 6. BOtun bunlann uzerine eklenen, burokratik r;ah~足 ma anlay1~1 (TTB kollannm yap1s1 vs.) ulkenin ve hekimlerin ihtiyac1 olan somut politikalar belirlenmesini gude~tirmi~ ve hayatm ortaya c;1kard1g1 birr;ok konuda enerjik tutumlann almmasm1 engellemi~tir. SONU<;:

Oikemizin yeni bir donemin kap1lanm zorlad1g1 ve a~a足 g1dan gelen hareketlerin sosyal politikalan etkileme bilinciyle yukselmeye ba$lad1g1 bir donemde, biitiin kid~ orgutlerine onemli gorevler dii~mektedir. Bu gorevlerin yerine getirilmesi, yap1labilenler temelinde yiiriitulecek saghkh tarn~malara baghd1r. Hekim hareketinin son on . aydaki geli~mesi, bOyle bir tartt~ma ic;in iyi bir zemin olu~turmaktadtr. Bir olanak olan bu zeminin ileriye doniik ac;1hmlar ic;in kullamlmas1 gereklidir. Yeni politikalann olu;;turulmasmda, hekimlerin ileriye donuk beklentilerinin dikkate alm mas1 yanmda, verili durumu donu~tiirecek dinamiklerin ortaya i;1kanlmasm1 saglayacak analiz r;abalan da gereklidir. Yeni donemde, muhalifliginin smulanm geni!?leten ve ic;erigini zenginle!?tiren politikalara ihtiya<;: vard1r. Bi.itun bunlar ic;in, ki!?isel ve yerel kapahhklardan kaynaklanan ileti!?imsizliklerin a$1lmas1 gerektigini ise soylemeye bile gerek yoktur.

61


K

T

A

p

E

L

iyi bir "aile fotografi" MURAT BELGE

Rafet Balh, Sosyalist Sol Rafet Balli adh kitabmm SOSYALIST SOL girl$ boliimiinde "sosyalist KONU$UYOR solun 1988 yih sonundaki fotografim c;ekebilmek ic;in Cl boyle bir c;ah$maya" girdigini soyluyor. Bu slizii, kitabm lizelligini iyi anlatan ' • r1 l h. 'mn lt i , m u bir metafor. Belgesel bir fo.Cuuu tograf c;ekildigi zaman de!i•.1<>1.eu M• rk u l ot111 U s 1 gerlidir, bize o anm gen;;ekircJtn eulent Vtu er liginin bir k1sm1m, ancak bir fotografm verebilecegi netlikte verir. Arna boyle Cem Yay1nevi, istanbul, 1989, fotograflar zaman gec;tikc;e 336 sayfa daha da fazla deger kazanabilir; c;iinkii o sonraki zamanlarda c;ekilecek yeni fotograflarla kaf$1la$Urma imkam. yaranr. Balh'nm hazirlad1g1 kitabm da zamanla bu anlamda degerlenecegini dii~fmiiyorum . Ote yandan, fotograf, yiizeyin gerc;ekli~ni vermeye daha c;ok yatkmd1r; baz1 $eyleri c;ok iyi anlaur, baz1lanm da anlatamaz (lizellikle tarih). Bunu soylemekle, Balh'nm kitabmm olumsuz bir anlamda "yiizeysel" olduguKonu~myor

c emyBylfll!YI

Tan u Air. U m .J Menmet Hu s ey :n lhllu r .J OV >t or "i C"-h '• '" ' J At •ll>< I lk " >. O.m11 .JN tc ."11 C. mir i : ~ n u .J A!l n .et

A ll Aybar &ayciu Co:; k 11 n JP,.~ R Guv e n

.J S •f~ M e h me t ICM •~·· .J Du r:. u n r ~ r " VI ~ A l.I ll ~ i::.~ i.1 n .J H2ydu Ert uRr u 1i:: u11i. w .J Oll, uz!IAn M Ul t11ot1u

D<>i'\ u P• rtn<:n . J (J, ;rn « n

th ria t h. rg1 n .J Ve y s1 h 11so1e n

l br ~ rum

S.• 1mh .J TDIC P T op1 ~ k J

h! >. n'l •.11 r11 .J 21y.1 T11mu R Yu rUkO!ll u

62

E

T

R

s

nu ima etmek istemiyorum. Kac;m1lmaz bir yiizeysellik bu. Balli, geni$c;e bir alan ic;inde (sosyalistlerin diinyada ve Turkiye'de en dolays1zca ilgili oldugu temel sorunlarla c;izilmi$ bir alan) aym sorulan herkese soruyor. Degi$ik egilimlerin bu sorunlar kaf$1smda ald1g1 dolays1z tav1rlan bir kar$tla$tlrmaya imkan verecek bic;imde ard arda kaydetmekle yetiniyor ve boyle bir kitapta bununla yetinmek zorunda. <::e~itli grup sozciilerinin ve bireylerin bu cevaplan verinceye kadar hangi ozel surec;lerden gec;tikleri, kitabm kapsammm d1$mda kahyor. Sonuc;ta ortaya oldukc;a iyi bir "aile fotografi." c;1k1yor. Surada aksi bir amca, burada unutkan bir teyze, kenarda dikba$h bir yegen vb. Ailenin baz1 iiyeleri resimde yok, ama bu kadar kalabahk bir aileyi tek bir fotografa s1gd1rmak nas1l mumkiin olurdu ki? Bu olmayan uyeleri de aslmda kitabm ba$mdaki "soy kutugu"nde okuyabiliyoruz (yetmi$lerin sonunda New Left Review dergisine Turkiye solu ustiine bir yaz1 yazarken hen de boyle bir $ema yaprriak istemi$, ama i~in ic;inden c;1kamam1$tlm). Aile tarihinde birinci derecede linemli iiyeler gene de Balh'nm fotografi.nda yer ahyorlar. Bizier, akrabas1 oldugumuz bu ailenin fotografi.na bakarken neler dii$flmjyoruz? Tabii bu arada "bizler" demek de gflc; -baz1lanm1z o fotografin ic;indeyiz zaten. Ya da fotografta degiliz ama akrabayiz- bazilan "o bizim akrabam1z bile degil" dese de. Ailenin oyle pek gec;imli bir aile olmad1gm1 hepimiz biliyoruz -tersine, birc;ok buyflk aile gibi burada da ic; gec;imsizlikler had safhadadfr. BaZ! akrabalar araslJ1da oyle ofkeler vardir ki, ailenin tamamen d1$mdaki bireylerle oturup konu$mayi, bu akrabalarla konu$maya tercih ederler. Du~manhklar, daha c;ok ailenin kollan arasmdadir; ama aym koldan gelenler de c;ok zaman birbiriyle anla~amaz. <::unkii bir miras payla~1mmm sorunlan bu kollar ic;inde daha da "akut" bic;imde ya$anm~ur. Soma aile tarihi ic;indeki kiBirikim 3 J TEMMUZ 1989


tak paydas1 bundan biraz daha olumlu goriiniiyor. Bir kere, kavgah ailenin baz1 uyeleri birbirleriyle pek gorii~medikleri s1ralarda, onun i\'.in belki de birbirlerinden bir 61\:iide bag1ms1z olarak, baz1 ortak degerlendir. meler iiretmi~ler. Bunun bir sonucu olarak ailede \'.atl~­ mamn ·gerilimini de azaltmaktan yana goriiniiyorlar. Bunda fotografi \'.eken Rafet Balh'nm da kii\'.flk bir payi olabilir;,\'.flnkii belli ki o da her fotograf\'.I gibi deklan~ore basarken, '\:ekiyorum, giiliimseyin!" diye seslenmi~ . Gulumseyenler \'.Ogunlukta, ama somurtanlar da var. Arna belli ki gulumseme egilimi eskisine oranla biraz daha gil\'.lenmi~ . Ailenin gen\'. uyelerinden biri bir amsm1 anlauyor: "Almanya'da sadece idamlan protesto etmek amac1yla biitiin gruplara bir \'.agn yapild1. Ne yaz1k ki, baz1 gruplar . oylesine ~artlarla geldiler ki, biz orada sanki parti kuracag1z ve devrim program1 hazirhyoruz. Ornegin, ..... 'nun ~artlan arasmda iktidann nas1l ele ge\'.irilecegi gibi hususlar vard1. Onlara gore, devrim programmdan ayn bir ~ekilde idamlara kar~1 \'.Ikmak, reformizm olacaku. Her ~eyi bir yana birak1p devrimciler reformlar i\'.in miicadele eder mi, etmez mi diye bir y1gm teorik taru~maya girdik. Ba~ka bir toplanuda Anadolu kelimesi tam 7 saAiLE UYELERiNiN FiZiKSEL BENZERLiGi! . at tart1~1ld1... ". Sonu\'. olarak, a,slmda bu fotografm \'.ekilmi~ olmas1 biEvet. Son fotografta hi\'. degilse bu tip \'.all~malann ~11le bir olumluluk ta~1yor belki. Eskiden olsa, bu aile fomasmda bir miktar yol almm1~ gibi bir izlenim edinetograf1 bile \:ekilemez, ancak farkh yer ve zamanlarda biliyoruz. Bu da ~iiphesiz olumlu bir ~ey; ama Nasret\:ekilmi~ fotograflarla bir "kolaj" yap1larak bu birliktetin Hoca'nm e~egini kaybedip soma da bulmasm1, ister lik saglanabilirdi -yapay bir ~ekilde. (iinkii ozellikle gen\'. istemez akla getiriyor. akrabalardan \'.Ogu, "ben falanca ile aym fotografta · Rafet Balh'nm kitab1 ilgin\'. ve onemli. Fotografta gorgoriinmem" derdi. Simdiki fotografa bakugim1zda da.godiiklerimizden duyacag1m1z mutluluk -veya mutsuzlukriiyoruz, kiiskiin, kavgah kuzenleri . Birbirlerinden uzak ol\'.iisii herkese gore degi~ecektir. Arna fotograf kendisi durmu~lar, birbirlerine bakm1yorlar. Gene de aym fonesnel, her fotograf gibi. Onun i\'.in de ilgin\'.. Her ~ey tografm ic;indeler. Bir de herkese sevecen bakmaya \'.abir yana, ben epeydir yurtdt~mda oturan baz1 akrabalah~an aile iiyeleri farkediliyor. Arna bu sevecenlik i\'.ten nm1 da fotografta gordiigiim i\'.in sevindim. • mi, yoksa o da hesaba m1 dayah, oras1 heniiz belli degil. En azmdan gene ailenirl \'.Ogunlugunda bu ku~ku var. Ostelik daha ge\'.enlerde, "ben hepinizle ban~mak istiyorum" diye ortalara \'.Ikip dola~nktan soma, ezeli rakip oteki kollar hakkmda yeni yeni dedikodular \:lkaranlar da var. Fakat bu aileler ger\'.ekten tuhaf ve ilgin\'. insan topluluklan. Ge\'.imsizlikleriyle bu kadar iin yapm1~ bu ailenin de fotografma bakild1gmda, iiyeler fiziksel olarak birbirlerine ne kadar benziyorlar! Belirli kollardan gelenlerde benzerlikler olduk\'.a \'.arp1c1, ama ailenin biitiinii de bir karakter gosteriym. Yiizler, baki~lar genellikle sert; gene de insan dii~iiniiyor: yiiz hatlanndaki bu sertlik kromozomlardan gelen bir ~ey mi, yoksa bu aile uyeleri ba~kalanyla ve kendi aralannda iti~ip kak1~1rken mi bu sertligi edindiler? Arna genetik de olsa, sonradan edinilmi~ de olsa, bu boyle devam ederse, birka\: ku~ak i\'.inde genetikle~ir. Arna Rafet Balh'ya cevap verenlerin soylediklerinin ormi olaylarda birileri obiirlerinin uyelerinden falancanm kendilerine kaz1k atug1 vb. gerek\:elerle birbirleriyle selam1, sabah1 kesmi~lerdir. Baz1 aile i\:i \:eki~melerde i~i aile d1~1 hukuka gotiiren , 'izale-i ~iiyu davalan a\:anlar olmu~tur. Herkes genel ge\'.imsizliklerden haberdard1r ve bunlar hakkmda kendine gore yorumlan, degerlendirmeleri vard1r. Aym zamanda herkesin daha dolays1z y~ad1gi kavgalan, \'.eki~meleri de vardir ki bunlann amlan her dem taze, s1caknr. Biiyiik biiyiik dedemizi hepimiz sever ve sayanz. Zaten o, bizdeki bu ge\'.imsizlikler ba~lamadan \'.Ok once oliip gittigi i\'.in, kimsenin onunla ki~isel bir sorunu olmad1. (ok sa)'lda \'.Ocugu olmu~tu ; kavga da onlann arasmda \'.Iktl. Onlann kollan da i~te bugiinkii duruma geldiler. Simdi bu \'.Ocuklar, aile kavgalannda, "biiyiik biiyiik dedemiz sag olsa ~oyle yapard1" diye kap1~1yorlar. Bu arada birka\'. aile iiyesi de, "yahu, bu aile bu kadar ge\'.imsizse, biiyiik biiyiik dedemizin bizi yeti~tirme tarzmda bir bozukluk olmasm," diyor. Arna \'.Ogunluk, dededen yana goriiniip dediginin tersini yapan ikinci, ii\'.f.mcii ku~agm ailede tek otorite olma h1rsma ve rekabetine baghyor bu durumu.

63


Gunluk hayat krizinin ta;;1d1g1 devrimci potansiyel SEMiH AYTA<;:LAR

Ozgi.ir bir toplumun .koolarak maddi ve entellekti.iel onci.iller ve olanaklann varhgrna ve olgunluguna kar~rn bugiinkii toplumlann gi.idi.imlii refah ve yabanc1la$tmct i.iretkenliginden kurtulmak ve "hayan donii$ti.irmek" i\in ger\ek bir gereksinimin dogurabilecegi radikal bir kop- 路 madan sozetmek gi.i\tilr. Reich, B. Brown'm da vurgulad1g1 gibi l 932'de en Cev: Yavuz Alogan, Aynnt1 Yaaz otuz milyon Alman'm y1nevi, ist , 1989, 155 sayfa sosyalizmi istemesine ve hemen hemen tum iilkenin anti-kapitalist olmasma kar~m zaferi kazanamn fa$izm olduguna dikkati \ekmekteydi . Derin toplumsal kriz ve par\alanma donemlerinde, politik ba$kala~1m ya da h1zh sosyo-ekonomik doni.i~ilm a~amalannda, toplumun ger\ek yap1s1 ve onu karakterize eden yap1sal ili~kiler makroskopik olarak gorillebilir hale gelirler. Bu tur bir \6kil~ konjonktiiril devrimci bir durum yaratngmda 1917 Rusya'smda oldugu gibi bu nadir andan yararlanan karar!t bir grubun ba~a ge\mesi mi.imkiln olabilir. Ancak devrimci dalganm sohmesini takiben gunilmilz reel sosyalist toplumlannda gorilldugu iizere uretici gii\leri bizzat yeniden orgiltleme ve yonetmesi gereken kitlelere aynlan g6revler zorunlu olarak devlet ve parti biirokrasisine di.i$mektedir. Toplumsal ve ekonomik orgi.itlenmenin geli$im dinamigine kar$thk, kitlelerin zihinsel yap1lan ve kendilerini yonetme yetenekleri ger\ekten demokratik temelli orgiltlerin kurulma ve korunmas1 giri~imlerini ba~ans1zhga mahkum edecek 61\iide k1s1r kalmaktadir. Dahas1 bu toplumlarda psikolojik, cinsel vb. boyutlann ekonomik orgiitlen- . menin s1mrlan i\ine hapsedilmesi ve gi.inli.ik hayata ili$kin .sorunlann, "ozel ve ki$isel \Ikarlann", daha yiice I m istikle~tirilen bir ortak \Ikara boyun egdirilmesi ~ulu

64

kapitalist yap1lara benzer $ekilde feragat ve fedakarhga, "duyumsal haz ve mutluluk arzusunun" bireyler tarafmdan gorev ve hizmet anlayt$1 bi\iminde i\selle$tirilmesine dayanan- bir tiir "olu mlay1c1 kiiltiir"iin varhg1na i$aret etmektedir. Arnk sosyalizm, yeni bir diinyanm kurulmas1 yoniinde eskisi denli \agmct guce sahip degildir. Dahas1, fa~izm doneminde gorilldi.igi.i gibi kitlelerin kendi \tkarlanna ters konumlanmalan gibi ak1ld1$1 bir egilim ekonomik yargtlara dayanan bir kurtulu$un harekete ge\iriciligine golge di.i$i.irmektedir. Gerek reel sosyalist toplumlann, gerekse kapitalist toplumlann ac1 deneyimleri hem Marksistlerin gormezden geldikleri kitlelerin ak1ldt$l egilimlerinin kokenleri, hem de ki$isel ve politik olamn kopuklugunun giderilmesi konusunda daha l 919'larda Dadaistler tarafmdan ba$lanlan egilimleri bi\imlendirdi. Tum bu sure\, kapitalist hegemonyanm bask1 ve ideolojik mistifikasyon d1~rnda aym zamanda "ki$ilik yap1sma s1zma" sayesinde si.irdilgil konusundaki ku~ku颅 lan gu\lendirmektedir. Kitlelerin toplumsal ili~kilerin bask1c1hgm1 dogrudan ya~ad1klan, dolay1s1yla sm1f bilincinin geli$tigi ve bask1land1g1 alanrn gi.inli.ik hayat oldugu yarg1s1, ekonomik alan gibi geni$ makro-toplumsal bir baglamda yer almak i\in bireylerin i~ , bo$ zaman, ozel hayat gibi somut ili~颅 kileri di.izleminde, yani mikro-toplumsal bir alanda, gi.inli.ik hayat alanmda-, kendi oznel \lkarlanna yonelik mucadelelerinin i\inde gi.inli.ik ya$am1 belirleyen makrotoplumsal sured alg1lamalan geregini doguruyor. Bu alg1lay1$, "dunyay1 donu$tiirmek"le hayau donii$ti.irmek arasmdaki baglantmm saglanmas1 i\in Marksizmin "gi.inli.ik hayaun bir ele$tirisi olarak yeniden kurulmas1"m ongormektedir. Bu ise yine ka\1111lmaz olarak birbir!eriy!e bu bag d1~rnda \Ok az Ortak oge la$Iyan tilm egilimleri bir ara\ olarak psikanalize yoneltmektedir. PSiKANALiZ VE MARKSiZM

Kitapta ozellikle birka\ vurgulamamn onem ta$1d1g1 kamsmday1m : 1. Reich ve Fromm'a dayanarak: a. Psikanaliz psi~ik ac1y1, bu ac1yla aile ve cinsel bask1lanma arasmdaki ili~kiyi analiz eder. Psi~ik acmm ortadan kalkmas1 ataerkil ailenin onadan kalkmas1 ve \Ocugun kollektif yeti$tirilmesi t\in gerekli ara\lara gereksinim duyar. 路 b. Analitik psikoloji, ekonomik temel ile ideolojik olu~um arasmda arac1hk rolii oynayan faktorleri ara$Unr. Yani ideolojik i.ist yapmm toplum ile insan dogas1 arasmda siirilp giden sure\ a\tsmdan kavranmasm1 saglar. Toplumla ilgili psi~ik tutumlan di.irtii aygttmm toplumun sosyo-ekonomik ya~am ko$ullanna adaptasyon siireci ile a\1klar. c. Psikanaliz, kurumlann kokenlerinin, iktidar ve ideBirikim 3 / TEMMUZ 19.89


olojinin rol ve i$levinin kavramla$tmlmas1 ic;:in c;:erc;:eve saglar. Dolayis1yla toplumlar belirli toplumsal/teknik i$boliimii ve somiirii bic;:iminin ifade ettigi i$levsel biitiinler oldugu kadar harekete gec;:irici unsurlan duygu, arzu, korku, endi$e, fantazi ve dii$ler olan duygusal biitflnlerdir. 2. a. Klasik Marksizmin bak1$mdaki alet yapan hayvan olarak insan anlayi$1 Habermas'm vurgulad1g1 gibi "kendini tutan ve aym zamanda fantazi kuran hayvan" olarak yeniden tammland1gmda insan ba$tan ic;:giidiilerini denetleme ve ba$ka yone kanalize etme yetenegi ile one c;:1kmaktad1r. Bu ise Marcuse'iin tammlad1g1 dolays1z hazza dayanan egilimin ertelenmesi yoluyla insanm doga uzerinde egemenligini saglayan somato-pSi$ik temeli yaratmaktad1r. b. Marcuse'e gore:" ... uygar toplum kendini kurar kurmaz, ic;:giidulerin bask1c1 don11$iimu uc;:lu bir egemenligin psikolojik temeli haline gelir: Bu iic;:luden birincisi insanm kendisi, kendi dogas1, sadece zevk ve haz arayan duygusal diirtiileri iizerindeki egemenligi; ikincisi disipline sokulmu$ ve kontrol altma.ahnmI$ bireylerin emekleri iizerindeki egemenlik; iic;:uncusii d1$taki doganm , bilimin ve teknolojinin uzerindeki egemenliktir." Bu yakla$1m ve bundan tiireyen "performans ilkesi" ile "art1k bastlrma" kavramlan Brown'a gore psikanaliz ve Marksizmin kayna$tmlmasmda dev bir ad1mdu. 3. "Primal baba" orgutleyici bir ilke olarak ozellikle Reich ve Marcuse'iin zannettigi gibi tarih ve gerc;:eklik hakkmda bir yarg1 degil, "sembolik bir i$lev"dir. Burada ic;:gudiisel gereksinimlerle insani arzular arasmdaki aynmm temelini olu$turan kulturel surec;: devreye girmektedir. (iinkii kultiir, ic;:guduler ve ic;:giidiisel c;:at1$malann sonucu olarak degil, kendi sembolik ifadeler iiretme yetenegi ile karakterizedir. Dolayis1yla kiiltiiriin bic;:irnlenmesi ic;:gudiisel enerjinin toplumsal emege donii$mesinden farkh olarak ic;:gudiisel gereksinimlerin insani arzulara don11$iimii temelinde $ekillenir. "insani arzu" Habermas'a gore biyolojik degil, toplumsaldu ve ic;:giidiilerin dinamigi ile kesintili bir dinamik ic;:inde geli$ir. 4. Bu kiiltiiriin en belirgin ozelligi mutlak onay gerektiren evrensel olarak zorlayio daha iyi ve degerli bir diinyanm olumlanmas1d1r. Bu, her bireyin kendisi ic;:in ic;:eriden gerc;:ekle$tirebilecegi, gerc;:eklikte bir don11$11me gerek duymayan ve gundelik olgusal varolma miicadelesinden farkh bir diinyad1r. Bu ic;: dunyaya ait iddialann baskm i$levi ile hayatm amac1 olarak mutluluk ve iyilik gorev ve disiplin nosyonuyla yer degi$tirir. Olumlayic1 kiiltur istikrarh bir sm1f toplumunun temelidir. Boylece eski $iddetli zorlama bic;:imleri azalarak zorlama ile ozgiirliik yamlsamas1m kayn~uracak $ekilde i$leyen gizli ve kapsamh teror bic;:imlerine yerini b1rak1r. 5. S1mfli toplum ile otoriter ki$ihk yap1s1 arasmdaki baglann bu ki$iligin yaranm surecini zorunlu k1lar. Bu

ise reel sosyalist toplumlarda donii$tiiriilemeyeni ac;:1klarken otoriter yonetimlere kitlesel destegi ac;:1klayan otoriter-mazohist ki$ilik tipinin de temelidir. 6. Marksizmin ekonomik olarak makro-toplumsal duzeyde belirledigi iiretici guc;:ler/ iiretim ih$kileri arasmdaki uzla$maz c;:eli$ki gibi mikro diizeyde de insan ic;:giidiisunun iddialan ile bunlan reddetmeyi siirdiiren uygarhk arasmda patlayic1 bir c;:at1$ma sozkonusudur. Bas-¡ tmlan libidinal diirtulerin doyurulrnas1 haz ve mutluluk isteginin varolu$un diger alanlanna da yay1lmasma yo! ac;:acakur. Sonuc;: olarak giinluk hayaun krizi devrimci bir potansiyel ta$1maktad1r. 7. Baskic1 kiiltur neye malolursa olsun, insan ya$am1 ve kiilturiinde niteliksel bir degi$im ic;:in uygun niceliksel arac;:lan da yaratmI$tir. 8. Yontem modem toplumun "eylem anmdaki ele$tirisi" ile bask1c1 toplumun "teorik ele$tirisi"ni birlikte ele almaya dayanmahd1r. Bugiine kadar iki ayn alanda yiiriiyen bu egilimler ilkinin bask1 kar$1Smda tecritine ve ikincilerin tasanyi gerc;:ekle$tirecek "devrimci ozp.e" bulamayarak "akademikle$mesine" yol ac;:mt$tlr. Devrimin nesnel ko$ullannm olu$masma kar$In bununla uyumlu bir insan psikesinin geh$memesi, ihtiyac;:lann tutucu devamhhgmda bir kopmay1 gerektirirken bu kopma ancak gudiimlii refah ve y1k1c1 uretkenlikten kurtulmak ic;:in gerc;:ek bir gereksinimin motive edecegi bir devrimde olas1d1r. Bununla birlikte kopma oncesi engeller Reich'm formulasyonu ile ozetlenebilir: Once kopma, mevcut toplumun damgasm1 t~1yan kategori, dii$iince tarzlan ve dii$ler sayesinde teoril~tirilebilir. ikincisi kopmayi gerc;:ekle$tirecek olanlar arzu ve ah$kanhklan bu toplum tarafmdan damgalanm1$ ve sakatlanmI$ olanlardu. Oc;:iinciisii ozgiir toplum, ozgiir olmayanlann engellenmi$ ve sakatlanmI$ kapasiteleri temelinde kurulabilir. Brown'm teorik onciilleri ag1rhkla gene;: Marks, Reich, Fromm ve Marcuse olmakla birlikte temelde bu gruptan ciddi farkhhklar ic;:eren Frankfurt Okulu, Habermas, Lefebvre'in yakla$Imlanyla da bir uyum aray1$l ic;:indedir. Aynca Haberrnas arac1hg1 ile simgesel yapilar, gosterge sisternleri ile kunimlar, kiilturle baglannlan, kurumlarda maddele$en ve kultiirle korunan semboller, fantaziler, bilinc;:dl$I/ ideoloji ili$kilerine yayilan bir yolda Lacan ve Althusser'e uzanan ve gene;: Marks'a ait yabanc1la$ma bilinc;: kategorilerini reddeden bir gelenegi de bannd1rmaktadir. Bu ikisi arasmdaki sentezin ve "ozne" sorununun teorik duzeydeki ac;:mazlan, ortuk bic;:imde atlanarak pratige yonelik bir toparlay1c1hk ve c;:agnnm altmda golgelenmektedir. Bummla birlikte Brown'm incelemesi giinluk hayat krizinin onemini vurgulayarak farkh yakla$1mlar arasmda kurulmas1 gereken bir koprii konusunda uyanda bulunmaktad1r. •

65


R

E

s

M

L

G

A

y

R

R

E

s

M

T

A

R

H

AtatOrk ve spar: TOrkler hi9 de yapt1g1nin ne oldugunu d0$0nmeksizin bugunkO ilim dOnyas1nin spar dedigini kendiliginden yapar!

Ataturk'e gore spor

66

"Beden hareketlerinde esas, nesilden nesile intikal eden adetlerdir. Yirminci asirda butun dunya milletleri ic,:in spor esaslannm teknigi bundan dogmu~tur. Turk c,:ocuklan her kavmin c,:ocuklan gibi, dogduklan andan itibaren tabiatm kendilerinde yaratug1 hareket ve faaliyete ellerini, kollanm bacaklanm hareket ettinnekle ba$larlar; soma c,:ocuk buyuylince bulundugu muhitin $artlanna gore tarlalarda, bay1rlarda, tepelerde, kayahklar ic,:inde, onnanlarda ko$ar yurur, hie; de yapt!gmm ne oldugunu du$unmeksizin bugunku ilim dunyasmm spor dedigini kendiliginden yapar. ( ... ) Turk koylu c,:ocugunun bu yapagelmekte oldugu tabiI ve millf sporlar bugiinku medeni adedilen dekor ic,:inde belki en az muvaffakiyet gosteren bir haldir. Fakat Turk ic,:timaf bunyesinde spor hareketlerini tanzime memur olanlar, Turk c,: ocuklannm spar hayatlm ylikseltmeyi du$Unurken, sadece gosteri$ ic,:in herhangi bir musabaka-

da kazanmak emeliyle bir spor yapmazlar. Esas olan, butun her ya$taki Turkler ic,:in beden egitimini saglamaktu. Turk c,: ocuklanna sporun bugunku teknigini ogretmek ve bunlann bir k1smm1 baz1 torenlerde ve bayramlarla dekor olarak ortaya koymak gerekir. Buna luzum var mt yok mu? gibi soruya $6yle cevap verilebilir: esasen yoktur; fakat hakikat1 goremeyen cihan nazannda, mevcut ve muhakkak bir hakikau ufak bir omekle ispat edebilmek ic,:in lUzumlu gorulebilir. ( ...) Turk genc,:liginin top oyunu ile buna benzer sporlarda kusurlan gorulebilir. C:unku bu kusurlann biraz dikkat ve biraz da talim ile ortadan kalkmas1 mumkundur. Buna o kadar c,:ok fazla ehemmiyet vermemelidir. Bizler ic,:in asil olan Turk c,:ocuklartmn sporu sevmeleri ve fizikf kuvvetlerini yerinde kullanabilmeleridir. Bu 90cuklar asker olduklan zaman onlann muharebe meydanlannda muvaffak o]malan ic,:in laz1m gelen talim ve terbiyeye bilhassa ehemmiyet vermeliyiz. ( ... ) Gene,: Turk c,: ocuklan top oyunlannda herhangi bir milBir i kim 3 /TEMM UZ 1989


gore giire~tirir ve hakemligini bizzat yapard1. C::iftlerin giire!? miiddetinin yenmek ve yenilmekle nihayete erdigini kabul etmez, giire~leri devam ettirirdi. (...) Sofrada bulunan yakmlanm da seyrek olmakla beraber giire!? imtihanmdan uzakta b1rakmazd1. Hepimiz i<;in endi!?eler doguran bu imtihan; ekseriya dolu mideler esnasmda vaki oldugu i<;in, tehlikeli de olurdu. Ayni boy, ayni ciisse, ayni ya!?ta olanlan kar$tla~tlr­ mak, yakmlanna pek y1lgmhk vermez idi ise de; gene;:, din<;, c;:elik gibi olan muhafu erlerile ka~1l~mak ve elense etmek kolay degildi; s1ra savu~turmak i<;in sofradan SIVI$mak &rsanm arayanlanm1zla, giire$ meydanma c;:agnlanlardan, !?aka ve hat!r tammayan ve yalmz ba$buglannm emrini ifaya haz1rlanm1$ erlerle elele geldikten . soma pes edenlerimiz <;ok olurdu. Yakmlanndan Hatiralar, Cevad Abbas Gi.irer,

Ne olduklanni anlamak ic;in sportif faaliyetlerde degil, meydanlannda boy 61c;u~mek gerekiyor.

sava~

let c;:ocuklan kadar talimli ve miimareseli goriinmiyebilirler; bundan da miiteessir olm1ya luzum ve mahal yoktur. Biz c;:ocuklanmlZl hakiki kuvvet, kudret ve zeka miisabakalannda, her giin her yerde ve hatra her koyde gormekteyiz. Bunu gormiyenlerdir ki, alayi$li i~leri yapam1yor gibi goriinen Turk genc;:ligine endi!?e ile bakmaktad1rlar. Bunlara miiteselli olmalan ic;:in haber verelim ki, hakikat ·onlann goregeldikleri gibi degildir. Tiirk milleti ve onun kii<;iik ve biiyiik ya!?taki c;:ocuklan c;:elikten yap1lm1!? heykellerdir; onlann ne olduklanm anlamak ic;:in onlarla sava~ meydanlannda boy ol<;ii~mek laz1mdu. i~te bOyle bir te!?ebbiistiir ki, Tiirk genc;:liginin binlerce sene evvelden beri tanmm1~ olan yiiksek k1ymet, kuvvet, kudret ve yenilmez zekasmm imtiham olur. Tiirk milleti her an ve her kiminle olursa olsun boyle bir imtihana haz1rd1r." Afetinan, Atatilrk Hakkmda Hatiralar ve Belgeler, Ti.irkiye i~ Bankasi Ki.ilti.ir Yaymlan, Ankara, 1984, s.89-92

Endi9e doguran tehlikeli gure91er1 •. Atatiirk sporu severdi. Ekseriya hafif jimnastik egzersizleri yapardi. Son y1llarda ise kiirek c;:ekmek ve yiizmek ba$hca ugra$t1g1 spordu. Florya'da giin olurdu ki bir saatten fazla denizde halk arasmda kahr ve yuzerdi. Ag1r ag1r kiirek c;:eki$i pek metodikti. Pehlivanhg1 sever, pehlivanlan takdir eder, onlarla ugra~mag1 , hemhal olmag1 zevk edinirdi. ( .. .)

Bilhassa son y11larda muhafazasma memur olan erleri ; Atatiirk; s1k s1k <;ag1rt1r, onlan boylanna, s1kletlerine

Sel Yaymlan, ist., 1955, sf: 62-63

••Bir herkiiliin kollar1 aras1nda ! .. ' ' Atatiirk'iin sofralannda onurland1g1m1z ak$amlardan birinde idi. ( ... ) Koruyucu Alaydan erler c;:agnld1 ve giire$tirildi. Bu kadarla da kalmayarak, eger yamlm1yorsam o ak$am orada bulunan Yusuf Ak<;ura ile Hikmet Bayur'un ve daha ba!?ka bir iki arkada~m sembolik giire$melerinden sonra, bu ulusal Turk sporundan iyiden iyiye $enlenen Atatiirk, kendisinde de boyle bir istek duydugunu soyleyince, bir onsezi ile i<;ime sevin<;le kaIl!?Ik bir kaygi dii!?tii; ve bu kaygmm dii~mesile Onun sesinin kulag1ma gelmesi bir olmu~tu: - Ben de Saffet Beyle giire$ecegim. Ben hemen kalk1p yanlanna ko$tUm, yorgunluk ve ba$ka engeller gostermege <;ah$tlm. Arna, 0: - Hayir olmaz. Bu bir millt sporumuzdur. C::1kar ceketini, deye kesinlikle ~uyurunca, i~ ba~a dii~mii!?tii. (... ) Mademki giire$ilecek, bari iyi ve canh olsun diyerek, ceketi c;:1kanp, beline s1k1ca sanhr sanlmaz, gogiis kemiklerimin birbirine gec;:ercesine s1kild1gm1 duydum. Bir kar; defa ayaklanmm yerden kalk1p indigini seziyo ~, bir Herkiil kollan arasmda bulundugumu yarg1lar gibi oluyordum. Bununla beraber, kendimi s1k1 tutmaga ugra!?Um. O, benim bu direncimi-s~zince, daha bilyiik bir erke ile beni kald1rmasile arka iistii yere seriverdi. - Nas11? Oldu mu? - Miikemmel pa$am. Bu olaganiistii olay kar~1smda oradakilerin alki~lan siire dursun, ben hemen almmdan, yiiziimden siiziilen terleri akltlp serinlemek iizere musluga ko!?tum. Birkar; ak!?am sonra gene sofralanna c;:ag1rd1klannda, bir ara o ak~amki olay1 a<;arak: - ~imdi ne duyuyorsun, bakahm?

67


- Pa~am , s iz ;_ o lz k uvv e tl i :; i n i ~. Gogiis kc m ik!rrimin birbirine ge~e rc es ine s 1k1 l1;;md?.n duydug urn s1zmm te· siri hala d evam edi yor. Arn a, n c mutlu bana.. - Ne yapahm, kabahat sende, s1k1 d avran clm . - (. )

i;;tc Ata tii rk'un 11cr ak:;;~ rn ku n.1 bn so fr;; lan , b oyle h er ' ;; in lcrle d o lu en· y1:i k ~ i>k ulu sal bir akademi idi . Orad a ar..:.J ;i h ir u\ ·.al spo rb r da yap1hrd1. ~e;;it e~siz ogreni m l ~ ri ·.

Ann Engin. Atatii.rli(iilak ve Moskojluh - Tii.rhlii.h Sava ~ lan, A<atarkkent, istanbul, 1953, s.IX-X

Nuri Bey'in incinen omuzu Atatiirk o kadar zinde idi ki bazan motor gezintilcrinde ayaga kalkar motoriin tente demirl erine as1larak jimnastikler yapard1. Ekseriyetle Nuri Beyle ve bir iki d efa da m e rhum Hau Mehmet Beyle giire;;tikleri dahi vaki olmu;;tu. Bir gece d e Tahsin Beyin Buyi.ikd ere'<leki yahsmda l\Ju ri

Beyle yapug1 bir gure~te Nuri Beyi ilk hamlede yere vurmu;;, hatta Nuri Beyin omuz ketnikleri biraz incinmi;; oldugu icin ne kadar iizfilmii ~ ve miiteessir olmu;;lard1. Bir defa da ( a nka ya'd a Hao Mehmed 'i, o iriya n insam bir haml ede beli nden tutarak hava ya kalchm11;; ve ayaklan m yerden kesip m aglu p e tmi;;ti . Atattirk. boyl e g C1re~ i rke n, h c rl1 angi bir a rkad a~ yorulmamaLin i<;ii' h r an galibi yetleri ni temin m aksadiyle giire?te zat aleyhine gizli bi)· mudahalcye kalk.J.~a ca k olmsa, bu hareketten hie;: ho~lanmazlar, bilakis boyle bir harekete hissettikleri zaman adeta canlan s1k1hrd1. Bir gece Biiyiikada'da Monopark'ta oturuyorduk. Rahm etli eski Maarif Vekili Vas1f (mar ile Refik Bey, (~im­ diki Meclis Reisi Koraltan) da beraber idi. Bir ara pehlivanhktan bahsoi~nuyor, Vas1f, iyi giire~tigini ileri siirerek m eydan okur gibi konu~u yordu. Refik Bey de gu~li.i kuvvetli bir adam oldugu ic;:in Atati.irk Refik Bey'e: - Kalk' Sen de pehlivansm, gure~iniz? diye te~vik te bulunarak h er ikis ini orada kap1 ~ urm1~ vc gii re?l eri ni heyeca nla sey re tmi~l e rdi . Uzun siiren bu giire~tc Rcfik Rey Vas1f1 111ag1Up e tmi ~, id d iay1 kazan m 1?l! . K1 h,· Al i. /\r aturh 'ii n Hususiyetleri, Se! Yaymldn , ist. , l 955, s.121 - 1222

Kastamonulu Ataturk'u tanimay1nca .•. Bir agac;: dibinin topragm1 kabartan ve o civarda yalmz c;:ah~an bir i~~inin oniinde Atatiirk durdu . i~ciye o kad a r yak111d1 ki , c;:a p as1 mn kalktp inmesinden ftrlayan toprn kb nn kii c; iik par~a lan Atatiirk'iin zarif, diizgun ayakkapb n nt o i<~ uyo rdu . OnCmde d uran , ka r~ 1 sma di~il e n bu ,·akitsiz za i re i ~ c; i b a k nwd1 bil e . Bu va: iyette e peyce sc::;s1z Jurd uk ve sc yrt:t tik. h 1, i nc· k c ndinc, n e de \"«pas m a bir an di n!enrn e k f;rsall verrn iyo rdu. Arati.irk'i.in: - Nere lisin c;:ocugum? s uali i ~ ~ iyi d ogrulttu ; c;:a pastnt ye re dayattI. --

68

"Pehlivanl1g1 severdi .' Nur Bey 1iik hamiede yere v.urup, ornuz kerrnk!erirn i nc itm1~t i

Kastamonuluyum beyim' Kas ta monunun ic;inden mis in 7 Ha yn k iiyli.igi.ind c nim Askerlik yapun m1? - - 'Y :1pma= c·,lu r rrn:.yn1n? l br p gcird i.in m :\ 7 - Sabrya rnuha rebcsi nck b u lundum . ( ..) Pehli va n yap1li Sak ary:1 gazisi ni n cevabrndan haz v e zevk clu yd ugu , fak at k cndisim tarntmak istcm edigi ic,: in olacak Atat Ork\:m i;;c iyc son sorgusu : - Sen gi.ircsi r mi sin 7 o ldu. Bu sua lc kadar ciddi b ir (;ehre ile go ziini:1 kHpmadan cevaplanm vercn isc;- i gu lumseye rek mf1t cvazi bir tava ald1 ve : Bi r ik1m .3 /T E MMU Z 1 9 8 9


- Gure~mez miyim? dedi. Ne yalan so yliyeyim, toprag1 r,:a palarken, yeri sarsan darbelerine ~ ahit oldugum otuz, otuz be? ya?lannda gurbuz yarauh ~h , pi~km vucutlu , yay gibi atik ve tetik ba k1~h, r,:elik bilekli Kasramonulu il e gure~m e mi Ataturk'un reklif edeceginden heyecana du~mu ;; tum . Bereket versin ba ~ 1 m gulerek ban a r,:eviren Ataturk,, gi'l zlcrin i k1 rpt1 vf.: is<;: iye doncrek: Be n irnle d e gUre ~ i 1 ~ !l i ';\ 1~1~ d t·J i. f3 c n. i ~ ~ i y ~- bt.! yi·J!, i'.i.llh J t:1h 1n 1 a n Ln a b!lrnek imkan1n1

-

1

a rarken Atailuk - - Bira k r,:apam il eri ge l' e mrinde bulundu . Bu em re tereddutsuz tebai yet eden Kastamo nulu r,:apas1m b1Iakt1. ilerledi ve el ense etmeye haz1rl and1. Ben seri bir hareketle i~r,: inin arkas ma ger,:erken Ataturk ile Kastamo nulu gure~ e tutu~mu!?lard1. Ata turk'u, h utun cidd iyet ve var kuvvetile sara n \T sarsan Kas tamonuludan kurtarmak i<;in , Atatu rk'e g0stermeden ve hissettirmeden bir r,:e lme amm , Kastamonulu yere y1k1ld1. fak at hemen ayagd kalkan i ~ r,:i maglubiyetin i saymad1. K1sa b ir m O n a ka ~a oldu . Mu:7 kul vaziyettcyd im . i ~­ r,: inin bir ayagmm dayand1g1 topragm kay masmdan dolay1 y1k1ld1gma, yoksa be nim hi e; bir mudahalem olmad1gma dair teminat verdim. Ataturk'le i~ r,: isi tekrar gure~mek uzere biribirlerinden aynlabildiler. Kastamonulu katiyen Ataturk'u tammam1~­ t1. i~r,:iden be~ on ad1m uzakla~uktan sonra, ufak bir mukafat vermek ir,:in Ataturk'un musaadesini istedim. Bu gib1 vaziyetlerde co me n ola n Atatlirk'un :

dc mf'.Si h2: ,·et !,w .,,dc ip olciu . Teveccuh ve muhabbet i.n c gilv ~: n e re k : - Bira:: ScHira :- au Jev lc.tkrinj:;:in kim olJugunu ogrenecektir. Tok gozlu ve aln mm terile kazanmaya ah ~ ­ m1~ olan bu yurtta~ . sizin lO.tfunllzu hama olarak saklayacakur. Bari i~ine yarayacak miktarda verirsek sevindirmi~ oiuruz, mutalaasmda bulundum ; Atatiirk gulerek, fakat r,:ok manah ka~lanm r,:atarak: - Bir lira yuz kuru~tur, az m1? buyurdular. - Evet, yuz kuru~ i~ r,:inin bir gi.inluk yevmiyesidir, cevabmda bulunarak sustum. Ataturk: - Oyle ise on yevmiye ver' emrinde bulundular. Dondum. Kastamonuluya yakla~um . On liray1 kendisine uza urken bu sefer i!?<;i: - Bu paray1 nir,:in bana veriyorsun? sualinde bulundu. ( .. .) - Mintamn biraz y1ruld1 ya yenisini ahrsm . diyerek paray1 kabul ettirebildim. Bu hareket tarz1m1::.dan merak1 artan i!?c;:i: . - Siz kimsiniz beyim? dedi, cevaben. - Ben tuccanm. Fakat gfire~tigin bey bu c;iftligin sahibidir, diyerek Atati.irk'u tammayi i~c;:inin zekasma b1rakum. (. .. )

Cevad Abbas. Ataturk'On kendisini Kastamonu!uyla gure$lirece~ini sani p heyecanland1; ama AtatOrk kendisi gure$meye kalkt1. ..

On be!?, yirmi dakika sonra aym yoldan donuyorduk. Kastamonulu i~r,:i bizi gorur gormez ko~arak ya111m1za geldi, heyecamm sakhyam1yordu. Hemen Ataturk'iin ellerine sanld1 ve optli. Ylireginin biitun samimiyetiyle: - Demin Ata'm J tamyamad1m. Beni affet. Hie; b en sizinle gu re$ebilir mi yim ? dedi. Ataturk: - Zaran yok. $imdi burada ikimiz de biriz. Devlet ve m illet i!?leri ba$mda ben senin bO.yuglinum , babamm, buyurdular. Yahmlatmdan Hat1 ra lar. Cevad Abbas Giirer, ist. , 1955, s.64-h7

Her t1rsatta spor! .. Dolmabahr,:e'de, Ataturk, sofranm ge ~ bir saatinde, Florya ko~kii in$aaum gormek istedi . Ko~ku gezdi, nhuma r,:1kt1. <;:avu~lann "heya hey" kumandas1 alunda i~­ r,:iler $ahmerdanla nhuma kaz1k c;:ak1yorlard1. Bir arahk gorduk ki, Ataturk iri yan c;:avu~la giire~iyor. <;:avu~u yere y1ku, sm ustu yaurd1 , gogsune oturdu, "Bak, seni yendim" dedi. <;:avu~ "Yendin vallahi pa~am" cevabm1 verdi. Ataturk, "Hay1r... ben seni yenemem, sen bir arslansm, sen haur ir,:in yenildin" dedi. <;:avu~u elinden cutup kaldud1 ve alnmdan 6ptii. Hasan Ccmil <;:ambel, lllakalrirr Hauralur, Turk Tarih Kurumu Yaymlan, Ank. , 1987, s.Bi)

69


D

E

SHP'de "demokrasi"nin merkeztl~tirilmesi

70

SHP'nin tiiziik kurultay1 c;:erc;:evesinde soylenebilecek pek c;:ok soz var ~up足 hesiz. Ancak bunlann c;:ogu, parti ic;:inde ~imdi varolan giic;: dengesiyle, goru~ aynhklanyla vb. ilgili; bu bak1mdan, bir anlamda c;:ok uzun-vadeli ya da . partinin butunu ac;:1smdan yap1sal degil bu sorunlar. Ancak, kurultayda inonii'niin dile getirdigi bir konu, bu parti apsmdan c;:ok onemli olmasmm yams1ra, gene! olarak sosyaldemokrasi, genel olarak sol ve demokrasi ve hatta Tiirkiye'de demokrasi ac;:1lanndan da onemli. En k1sa ozetiyle "merkezci yonetim" sorunu bu: "Merkeziyetc;:ilik" anlayi~1nm, "yonetim" anlayi~mm bir siyasal partinin tiiziigiinde, yani olabilecek'en pratik diizeyde yans1yan bic;:imi ki, ~u anda parti ic;:inde tart1~1lan goru~ler ,

N

farkh yakla~1mlar ne olursa olsun, bunlann uzunvadede varolu~ ve c;:oziilii~ bic;:imlerini o belirliyor ve belirleyecek. Erda! inonii ~unlan soy!Uyor: "iki yil onceki program ve tiiziik kurultaymda da ben, MKYK'nm onerisi dogrultusunda, benzer baz1 yetkilerin gene! merkeze verilmesini gene! kurulda istemi~tim . Fakat kurultay kabul etmemi~ti. 0 zamanki kurultayda bu yetkilerin verilmesini istemeyen orgiitteki baz1 arkada~lanmtz, bugiin gene! merkez elemanlan olarak (Baykal'1 soyliiyor) benzer yetkilerin almmasm1 savun uyorlar. 0 zaman gene! merkezde bulunup yetkileri almak isteyen baz1 arkada~lanm1z (Giirkan'1 gosteriyorJ ~imdi orgiitle birlikte yetkilerin verilmesine kar~1 c;:1k1yorlar." (5.6. 1989 tarihli Cumhuriyet'ten oldugu gibi almd1.) MERKEZiYET<;:iLiK DEMOKRASiYLE <;:ELi~iR

in6nu her seferinde merkeze daha fazla yetki aim-

M

E

masmdan yana (kendisi de hep merkezde oldugu i<;:in bunda ~a~1lacak bir ~ey yok) ve yetkilerin nerede olacag1m kendi bulunduklan yere gore tarn~an iiyelerin davram~mda足 ki paradoksu safiyetle i~a足 ret ediyor. "Safiyetle", <;:iinkii daha i;:ok giincel politika diizeyinde bir davram~ c;:eli~ikligini sergilemeye c;:ah~1rken hayati bir bozuklugu gostermi~ oluyor, ama i~in bu ikinci yam iistiinde hi<;: durmuyor. Sorun oziinde ~u : merkeziyetc;:ilik eninde sonunda (daha ba~mda degilse) demokrasiyle c;:eli~ir. Kendi ic;: i~leyi~inde merkeziyetc;:i olan bir parti yonetime geldigi zaman da iilke c;:apmdaki uygulamasmda merkeziyetc;:i olmak durumunda kahr; c;:unku particle ic;:kinle~mi~ pratik tarz1, iktidar olundugunda kendi kar~inm olu~tur足 maz, tersine, daha kat1la~1r. Dunya siyaset tarihi de bu tipik olaym binlerce omegiyle doludur. (Tiirkiye tarihi ise neredeyse biitiiniiyle bu olay tekranmn

L

E

R

tarihidir.) Partisinde uyelerin gorece ozerkliginden urken bir yonetim, biisbutiin hesaba kitaba gelmez say1labilecek bir "birim" olan toplumda, yetki ve hak yaygmla~masmdan urker; dolay1s1yla kauhm, inisyatifleri yayma, yerel giri~im, tabandan denetim gibi demokrasiyi toplumda koklendirdigini bildigimiz uygulamalardan ka<;:1nu. inonu, partisindeki iktidar aday1 gruplann, partiic;:i c;:an~malarda bu klasik "merkezi yetki" eksenindeki taVIr degf~ikliklerinin paradoksunu i~aret ediyor; ama bu taVIrlann ardmda boyle bir onemli ve kocaman sorun yamgmdan hie;: haberi yokm~ gibi konu~uyor. Aym habersizlik, inonu'niin "tutarsizhgm1" gosterdigi gruplarda da herhalde sozkonusu. Ya da, ne yaz1k ki, degil. ~oyle ki, biitiin bu "demokrasi", "ademi merkeziyet" soylemi, art1k biliniyor Tiirkiye'de. Ozellikle de solda herkes, bu soyleBirikim 31TEMMUZ1989


min ic;eriginden ve ima ettiklerinden ho~lansm , ho~l a nmasm , bunlan biliyor. Bundan on be;;, yirmi y1l once, ic;edoniik kiiltiiriiyle Tiirkiye'nin , bu gibi taru~malardan hayli habersiz ya~ad1gm1 soylemek yanh~ olmazd1. Arna !?imdi habersiz degiliz bunlardan . Politikac1lanm1zm sorunu bunlan bilmemeleri degil, bunlara gerc;ekten inanmamalan. Onun ic;in merkez, merkezde yetki istiyor, muhalefet de zay1f merkez istiyor. ilkeleri c;1karc1 bir ta. v1rla kullanmak (bu anlamda bilgililik), ilkelerden habersiz davranmaktan (bu anlamda bilgisizlik) daha fazla kmanmay1 gerektirir. Bunu da, Tiirkiye solunda, ~imdiye kadar hie; kimse gerc;ekten a!?IDl!? degil ne tiirlii orgiitlenme ic;inde bulunursa bulunsun. Merkeziyetc;ilik, Marksist olan ve olmayan solda, sosyalizmin gen;ekle;;tirmek zorunda oldugu koklii degi;;imlere kar;;1 direnecek kapitalizme ve burjuvaziye ka~1 giic;lii bir yonetim uygulam.a gerekliligiyle hakh gosterilir. Ne var ki olay sonuc;ta, burjuvaziden once, sol partinin kendi iiyelerinin ve partiyi desteklemi;; sol egilimli kitlelerin pani iizerindeki denetimini azaltmaya ve gec;ersizle!?tirmeye yarar. Kendi radikalizminin, dolay1s1yla rejim ic;in tehdit olmasmm boyutlanm farkh tammlayan, varolan burjuva demokrasisine farkh bakan, sm1f miicadelesini az c.: o.k bir sava;; olarak goren Marksist partilerde, merkezin m erkezi1

yetc;i olmas1 anla;;1hr bir ;;eydir. Arna Marksizmi anti-demo kratik olmakla su1;layan sosyal-demokrasinin merkeziyet1;ilige bu dii!?kiinliigu acaba neyle ac;1klanmahdir. Gerc;i SHP'ye bir noktada haks1zhk etme meli . Parti-ic;i demo krasi konusunda kayda deger ad1m atm am1;; olan SHP, topluma da, kayda deger bir demokrasi vaad etmi;; degil (soyut ve olumlu bir kavram olarak "demokrasi"den s1k s1k soz etmek d1;;mda). Onun ic;in parti-ic;i konulardaki davram;;mda belki de bir tutars1zhk yok. Ancak, bu durumda da tutars1zhk partinin oldugu ;;eyle oldugunu iddia ettigi ~ey aras mda . (:iinki.i bugunun dunyasmda SHP turii bir merkeziyetc;iligi SHP gibi rahathkla savunan bir sosyal-demokrat parti bulunmuyo r (oralarda c;eli;;ki, oldugu kadar, "teori" ile "pratik" arasmda) Turkiye toplumu , tarihi boyun ca ge rc;ekten ve sistematik bir bic;imde ademi merkeziyetc;i bir donem gormemi;;tir (oldugu kadar ademi merkezi ye t, ancak merkezin, butun kar!?I c;abalanna ragm en elinde olmadan zayiflad1g1 zamanlarda, bir felse feye dayanmayan ve bir kiiltiir olu!?turamayan bir karga!?ahk bic;iminde ya~anm1;;足 ur). 12 Eylul k1hcmm golgesinde gec;en seksenli yi.1lar ise her duzeyde rrierkeziyetc;ilik egilimini kimi zaman burjuvaziye ve partilerine bile ak1ld1;;1 goriinen boyutlara getirmi;;tir. Bu donemde, ozellikle aruk bu don emde, toplu-

mun kendine guve nen ve sayg1 duya n bir to plum alma 6zelligini yen iden ka zanabilm esi hayati 6nem ta;;1yan bir ko nudur. i;;te bu clo nemcle, SHP , ;;u anda gucunun ye ttigi alanda, ya ni bizzat particle, gerc;ek bir kat1hmc1 clemo krasi kurmaya yonelik ad1mlar atm ay1 d ii;;unebilircli. Yarolan, burjuva c;erc;evelere gore bile claralm1~ "parlamenter" sistemimizde , ba ~ ka ve altem atif demokratik temsil bic;imleri olu;;turmay1 clu;;unebilirdi Particle, organ lar 1c;in sec;imler yap1hr. Teo rik olarak % 49'u temsil edebilen bir az mhk, kademelercleki c;e;;itli mekani zmalar necleniyle, orga nlarda ve oze llikl e merkezd e bu oranda te msil edilmez. Ornegin, parti ic;inde farkh gorii;;lerin orga nlarda cla tabanclaki o ranlan yla temsil edilmelerine yo nelik fa rkh meka nizmalar olu~ 足 turulabilircli . "Temsil" olay1 pek c;o k belirsizli k ta;;1yan bir kurumdur. Her turl i.i orgiitlenm ecle, "te msilci "nin "temsil ettikleri"nclen kopup uzakla;;m as1 ciddi ve c;ok s1k gerc;ekle;;en bi r duru mdur. Bu cla, oyuyla kendine "temsilc i" sec;en kitl e ye u z un -va d e de inanc;s1zhk ve b1kkmhk ve riyo r. "O tekiler"den iki buc; uk puanla daha iyice diye, bir partiye oy verm ek ve daha sonra partinin uygula mas1 hakkmda hic;bir denetim imkam bulamamak (bir dahaki sec;imde, ya ni be;; yil sonra, o oyu da :'ermemek cl1;;mda) bugiiniin insamna hie; de c;ekici gelmiyo r. Dolay1s1yla "demokra-

tik" old ug unu idclia eden bir parti h er yerde o ldugu gibi TUrkiye'de de bu burjuva "temsilf" ili;;kiyi sahici bir temsil ili;;kisine dondurecek tedbirler dii;;unm eliclir. Bu n u n ilk ad1mlannda n biri , parti ic;incl e "geri almabilir yonetici" kurumunun i;;leyi;; bic; imi ni yaratmakur. Yerel duzeycl e veya parl amento cl iizeyinde aday olanlann gerc;e kten parti tabamncla belirlenmesini saglayaca k cluze nlemeler bunun gibi b ir ba;; ka ad1md1 r. Ko ngrele rin gerc;ek delege sec;mes ini saglamak (hele SHP'cle ayyu揃ka c;1kan "naylon" iiye soylentileri arasmda) 6nemlidir. Ba;;ka b irc;o k diizenleme d u;;uniilebilir. Bunlarm yanmda , iktid ar olma durum unda, Turki ye'nin km k do kuk parla mentarizmini clemokratiklestirecek anlamh bir program haz1rla nmas1 ve topluma o nerilmesi gerekir. DEM OKRA TiKLiGi N OL(0T0 T0 Z0KTUR

Ancak SHP bunlan yapm1yor. Parti ic;inde c;1kan butiin sorunla rdan so nra ~ a;; 足 maz bic;imde tuzuk kurultaylan toplamyo r ve merkezde daha fa zla yetki toplanmas1 tart1s1hyo r. Yetkiler merkezde topl amyo r. Bu davra111;;, 12 Eyliil'ii asacak bir sosyal-demokrat partiyi degil, 12 Eyliil'ii kendine ic;sellestirmi;; bir partiyi hab er veri yor. SHP'de sorunla nn "tiiziik kurultaylan "nda c;oziilme\eri kendi bas ma anlamh . Guniim uz un ortammcla, tuziikler, programlardan daha onemli , c;iinku daha belirleyici. Prag-

71


72

ramlar, onlara bagh politakviyeli, ~imdiye kadar tikalar gorece kolay degigoriilmedik c;:aptaki sald1n harekan bu ac1mas1z po$ir, degi$tirilir. TUziik daha kahc1 ve yap1sald1r ve litikanm bir boliimi.idur. program1 sonunda kimin Su anda bu yogun saldmnas1l degi$tirecegini de o da olen binlerce ki~inin yams1ra lrak Kiirdistam'belirler. nm Tiirkiye smmndaki Dolay1s1yla bir partinin bolgede ya$ayan 150 bin demokratiklik olc;:iisi.iniin asil aranmas1 gereken yer, ki$i yamp y1kilm1$ koylebugiin, program degil tu- . rini terkederek iran ve ziik. SHP tiiziigiinde ilk Turkiye'ye s1gmmI$, bolge hemen tamamen insandan giinden bugi.ine yap1lan "anndmlm1$"tlr. degi$imler, "demokrasinin" de gitgide "merkeziIrak Hukumetinin "alum ku$ag1" diye adland1rd1g1 le$tigini" anlat1yor. • MURAT BELGE bu bolgenin guneyinde ya$ayan Kurt niifusun 300-400 bin kadan ise tehcir edilerek Jrak'm OrIrak Kurtleri, dun ve Kuveyt'le sm1r c;:ol Bulgaristan mmt1kalanndaki toplama Turkleri ve kamplanna y1gilm1~ur . Irak Kurdistam'ndaki $Cmilliyetfilik hirli, kasabah Kurt nufusu da tehcir etmek karannda olan hiikiimet, d1$ bask1lar nedeniyle $imdilik bu Ortadogu'nun siyasal haprojeyi durdurmu$ ise de iitasmm bugiinko. halini ilk uygun f1rsatta -soylenald1g1 II . Donya Sava$I ertilere gore 1989 sonbahatesinden bu yana Irak nnda- yeniden yiiriirliige Kiirtlerinin siirdiirdiigO. koymay1 beklemektedir. 6zerklik-bag1ms1zhk miil 970'lerde 3 milyona cadelesi, $U anda tarihinin yakm Kurdi.in ya$ad1g1 en ag1r yenilgi durumuyla bolgede bugiin Kurt koyii kar$I kar~1yad1r. Bu k1rk kalmam1~ gibidir. Bu iny1lhk miicadele boyunca sanlann tahminen 300Irak Kiirtleri, ugrad1klan 350 bin kadan Irak bomher yenilgiden sonra, Irak bard1manlan ve kimyasal Devletinin gitgide daha milliyetc;:i hatta 1rkc;:1 nitesilahh saldmlar sonucu Turkiye ve iran'a s1gmmJ$, lik kazanan "cezaland1r500 bine yakm kism1 Kurma" operasyonlanna katdistan 'daki $Chirler civalanmak zorunda kald1lar. nndaki 6zel toplama Ancak oyle gorunmektekamplanna sokulmu$, bir dir ki; Jrak Devleti, 1988 o kadan da c;:ol kamplanyenilgisi esnasmda yapnklanyla bu uygulamalanna na sevkedilmi$tir. Kalanlar yalmzca _$ehirlerde ve biis1mr tammaz bir vah$eti yiikc;:e kasabalarda ya$ade ekleyerek Irak Ki.irtleyanlard1r. Bunlann da gcrine kaf$1 tam bir yoketme lecekleri belirsizdir. politikasma y6nelmi$tir. Kald1 ki, Irak Hiikiimcti Kurt bolgesine kar$I ba$Kurt bolgesini tamamen lat1lan kimyasal silahlarla

stabilize edebilmek ic;:in oteden beri yururliige koydugu "bolgeyi Arapl~­ urma" projesini $imdilerde daha da h1zland1rm1$ur. Bu proje uyannca, bir yandan ba$ta bolgenin buyiik $ehirleri -Musul ve Kerkiik gibi- olmak iizere tum $Chirlere Arap nufus yerle$tirmekte ve bunlann c;:ogunlugu saglamalanna, iktisadi hayata egemen olmalanna c;:ah$makta; bir yandan da k1rsal yorelere lrakh veya M1s1r'dan getirilen Araplar yollayarak, onlara Kurt koylO.lerine terkettirilen topraklan verip yeni Arap koyleri kurdurtmaktadtr. iran'la sava$m yiikledigi ag1r borc;:lara ragmen yiiksek petrol gelirleri sayesinde lrak hiikumeti, bu bolgeyi Arapla~tlrma projesinde malf s1kmt1 c;:ekmeyecektir. Aynca yine o petrol kozu ve Uluslararas1 giic;:-denge hesaplan sayesinde Kurt halkma uygulad1g1 bu kan, surgiln ve zulum politikasm1 fazlas1yla bir uluslararas1 kamuoyu tepkisi olmaksmn yiiriitecek gibi goziikmektedir. Gunumuzun devlet ve ticaret c;:1karlanmn manng1 $imdiki durumda galiba boyle. Irak Kunlerinin temsilcileri, Halepc;:e katliam1 gibi igrenc;: bir ciirmu i$leyebilmi$ lrak yonetimine kaf$1, onca c;:abalanna ragmen etkili bir uluslararas1 bask1 kampanyas1 saglayamadilar. Gozleri sava$tan c;:1kan Irak'm sundugu zengin i$ imkanlanna dikili olan devletler ve ekonomik c;:1kar manngmm 6nceligine $artlandmlm~$ kamuoylan usuli protestolarla bir sii-

re oyaland1ktan sonra Halepc;:e'yi de Irak Kurtlerinin trajedisini de "unutmu$" gorunuyorlar. Ancak Tiirkiye'de ya$ayan insanlann, 6zellikle sosyalistlerin boyle bir unutma haklan olmad1g1 gibi bilhassa gundemde tutmak gibi bir gorevleri vard1r. Irak Kiirtlerinin durumuyla ilgili edinilen bilgiler, Irak yonetiminin uygulad1gi irkc;:1 politikalann Arap halk1 ic;:inde belirli bir destege sahip oldugu yolundad1r. Ozellikle eskiden Kurtlerin c;:ogunluk oldugu Kuzey Jrak $Chirlerine yerle$tirilmi$ Araplar arasmda belirgin olan anti-Kurt Arap milliyetc;:iligi, oralarda ya$ayan Kurtleii hem Irak devletinden hem de yore Araplanndan gelen c;:ifte bir bask1-ter6r k1skacma maruz buakmaktadtr. MiLLiYET<;:i iDEOLOJi <;:iITE STANDARTLIDIR

TO.rkiye'deki fa$ist hareketin soy 1rkc;:1 sozculerinin bir zamanlar an ti-Kurt bir . kampanya yiiriiterek benzer bir. durumu Turkiye'de de olu$turmak istemelerine ragmen bunda ba$anh olduklan soyleriemez .. Suphesiz bu o yolun TO.rkiye'de kapah oldugu anlamma gelmez. "Milli devlet" manug1 ve ideolojisi gerek fa$izm gibi siyasal ak1mlann gayretiyle, gerekse devletin $U veya bu gerekc;:eyle uygulayacag1 milliyetc;:i politikalarla, halkm 1rksal kokenlerine gore cephele$ecekleri bir surece daima gebedir. Kald1 ki, milliyetc;:i ideoloji , yap1s1 geregi c;:ifte Birikim3 / TEMMUZ 1989


standarthd1r. "Kendi milleti"nin maruz kald1gi herhangi bir zuliim ve haks1zhk olaym1 gereginde tum insanhk degerlerine referansla yerden yere vururken; ba~ka bir milletin ug.rachgi daha buyflk bir haks1zhg1 ".e zulmu duyars1zhkla kar:?1layabilir. Her ~ey bir yana, son yillarda Tiirkiye'deki Kurtlerin geleneksel isimlerini degi~tirmeleri ir;:in yap1lan zorlamalara ses c;:1karmayan ulkemiz kamuoyu, . Bulgaristan devleti aym ~eyi oradaki Turklere yapmaya kalkmca k1yameti koparmas1 bu r;:ifte standardm tipik bir omegiydi . $imdi Bulgaristan devleti, kauks1z bir milliyetr;:ilikle as1rlard1r orada ya~ayan Ti.irkleri zorla ulkeden auyorken, en fazla bagiranlar; vaktiyle Turkiye Ki.irtleri ir;:in "nereye giderlerse gitsinler, Birle~mi~ Milletlere mi.iracaat edip Afrika'da yurtluk istesinler" di yebilmi~ fa ~i st hare ketin sozciileridir. Ayn ca c;:ok da ha 6ncmli olarak ; milliyetr;:ilik, yalmzca tarihi bir olgu olarak milletlerin varhgma dayanamaz. Asil niteligini oteki milletleri du~man olarak gormektc bulur. 6zgul bir ideoloji olarak alg1lanabilmesi ir;:in bu zorunlu ~artur . Dune kadar, somi.irgele~tirilen veya topraklan i~gal edilen halklarm "kurtulu~" hareketlerinde izlenen milliyetc;:iligin bu di.i~man gosterme vasfi , o ko~ullarda mazur ve me~ru sayilabilirdi. Ancak ~ u son y1llarda ortaya r;:1kan milliyetc;:i hareketlerin ve "milli devlet"lerin uygulad1g1 milliye tr;:i poli-

tikala~m azmhklan ve azmhk milliyetleri hedef ahyor olmas1 anlamhdu. Ge li ~mi~ ka pitalist ulkelerde gur;:lenmeye ba~la­ yan 1rkr;:1-milliyetr;:i ak1mlann azmhk gor;:menleri, omegin S. Birligi'nde ortaya r;:1kan aym tiir ak1mlann oradaki azmhk milliyetleri, Bulgaristan devleti n in kendi v atanda~1 Turkleri "dii~man" goren bir tutumda olmalan "milliyetc;:iligin gerr;:ek dogas1"m sergileyen ibretli omeklerdir. Aym yil ir;:inde hem Bulgaristan Tiirkle1inin ugrad1g1 zulme, hem de lrak Kiirtlerinin ~ahsmda bir ulusun ony1llard1T ya?ad1g1 trajediye tamk olan Tiirkiye toplumu, bu iki olgunun 1 ~1gmda milliyetr;:iligin iki taraf1 da keskin ve zehirli bir b1r;:ak oldugunu gorebilmelidir. • OMER LA<;:iNER

l$t;i Kuntltayi'nda

"soz

i~t;iletin"

miydi? O grenci Kurnltay1, Kadm Kurultay1, Demokrasi Kurultay1, i ~r;:i Kuruhay1.. Goriinen o ki , '90'h y1llara dogru, toplumsal muhalefetin, itildigi derin sulardan yflzeye dogru yava? yav a ~ r;:1kmaya r;:ah~mas1 ve kendini hissettirebilmesi birtak1m ideolojikprogramatik r;:ah~malan da onaya c;:1karuyor Aym zamanda zorunlu bir sonur;: bu. Toplumdaki d eg i ~ ik kesimlerin kendi ozgiil alanlanndaki temel sorunlan , bu sorunlara ili~ kin

miicadele bir;:imleri, bu miicadele bic;:imlerinin niteligi, kapsayic1hgi, organizasyonu... gibi sorunlar, butunluklu degerlendirmeleri ve r;:e~itli du~unce ­ lerin birlikte temellendirilebilecegi platformlan dayatmasmm sonucunda beliren bir zorunluluk. i$c;:i Kurultayi biitun sosyalist kesimlerce ciddi bir ihtiyar;: olarak degerlendiriliyordu. "89 Bahan" i~r;:i eylemleri bunun onemli bir nedenini olu$turdu. Bu i$<;: i eylemlerinin kendiliginden o lu ~u . r;:ogunun sendika btirokrasisini a~a­ rak ve hatta ona ragmen gerc;:ekle$mesi, 52 ii ve ilr;:elerinde g e rc;: eklqmi~ olu$U, bunlarla baglannh sorunlan da giindeme getirdi: Sosyalistler bu kendiliginden hareketin ne resinde, nas1l yeralacak? i~­ c;:i hareketinin ondcrlik 50run u nas1l halledil ccck? Bu dag1111k cylen:ler nastl mcrkezil csecek ,.e birbirleriyle h.1gl:mt tli kde gcLi rilebilt;cck? Bu so rular r;:err;:evcsinde Kurultay1 lanse eden Sosyalist Parti'nin Kurultay davetine <;: ogu kimse kayi ts1z kalmacl1, ama bu, 18 Haziran'da yap1lan kurultaya aktif bi<;:imde i~tirak edecekleri anlamma da gelmedi. 1O'un uzerinde sendika biiro krau, Kurultay1 ~l es tekl e digini ve kaulacaklanm ac;1klamalanna ragme n, yaklas1k 2 bin kisinin izledigi Kurultayda i~<;: il e rin say1s1 oldukr;:a azd1. Kurultay "Milli Miicadele ve digcr devrim sehitlcri ir;:in" sayg1 durusuyla baslad1. Ac; 1h~ konusmasm1 yapan Ferit ilsever, konu$-

masma iktidann toplanny1 engelleme c;:abalanm nas1! bo~a c;:1kard1klanm anlatarak ba~lad1. "Bu macera Kurultaym onemli konulanndan biri olacak" diyerek SP'nin kurulusundan, Anayasa Mahkemesi'nin partinin kapaulmas1m red karan almasma kadar olan "macera"y1 anlatn . Bu "macera"nm onemi, SP'lilerin "isc;:iler birle~in, iktidara yerle~in!" slogam ve Kurultay s1rasmda ve oncesinde s1k s1k vurgulad1klan "merkezi onderlik", "orgutluluk geregi" ile birlikte dusunulunce daha iyi anla$thyor. i~r;:iler birle~e­ cek, SP'de orgiitlenmek suretiyle "merkezi onderlik"leri de olu~turacak ve SP'yle iktidara yerle$ecek. ONCE KONUKLAR ...

Evet, mesaj verilmi~se geriye prosedurii tamamlamak kahyor amk. Once Kurultaym onemini armracak, Ku rultay1 "onore .:drn" konuk ko nu ~ mala­ nmn yap1lmas1 gerekliycli. Mehmet Ali Aybar'dan Mukbil Z1ruloglu'na, Akm Birdal'dan M. Ali Aslan'a birc;:ok konuk, "isc;:i ki.irsi.isu" yazan kiirsiiden , daha once defalarc a tekrarlad1klan konusmalanndan birini dah a yapnlar. · ilsever'den sonra kursuye gelen Aybar, her zamanki gibi ABD i.islerinden sl'lzederken, bir i~c;:i oturdugu sandalyed.e n "aydmlar degil, birakm da i~r;:il e r !<.onussun" deyince, Aybar, "hakhsm" diyerek kon~mas:m kesip, kursuden indi. Ancak bu 6nceden be lirl e nmi~ gundemi d egi ~ tirmedi ve arkasmdan saatler si.iren konuk

73


74

konusmalan . "is<.:i kiirsilsii"nden devam ettigi gibi, Kurultay1 kutlayan ve basanlar dileyen mesajlar da okundu. "Genel Baskamm Biilent Ecevit'in direktifi dogrultusunda ... " diyerek olduk<;a a<;tk s i:izlii bir bi<;imde konusmaya baslayan Mukbil Ztrt1loglu'na 1 May1s'la ilgili laf atmalar slogana di:inilsilnce, Z1rt1loglu, konusmas1m bitirmeden kiirsilden inmek zorunda b1rak1ld1. Saat 14.00'den sonra nihayet "si:iz isc;:ilerin" pankarn alundaki kiirsilye gelebilen ilk i?c;:i Cevdet Tabak, teklif de verilmi? olmasma ragmen i:incelikle i?c;:ilerin konusturulmad1gm1, i:incelikle isc;:ilerin konusmas1 gerektigini, ancak ondan sonra yol gi:isterici olabilecek aydmlann konu?masmm daha dogru olacagm1 si:iyledi. Bu arada hazirhk komitesinin haz1rlad1g1 i:in rapor, tersane isc;:isi diye tamulan SP Gene! Ba~kan Yard1mc1s1 Zeynel Co~ar tarafmdan okundu. 12 ki!?ilik Bildiri Komisyon u, "kabul edenler, etmeyenler" sorusuna muhalif elin kalkmamasi'iizerine oybirligiyle kabul edildi: Divan'a "bize konusma izni verilmedi, divam protesto ediyorum" diye giden mesajlara mukabil, divan i:iziir dileyerek "programm yuklii" olu~u­ nu mazeret gi:isterdi. Ogleden sonra Kurultayi izleyenlerin sayis1 yavas yava~ azahrken, giiniln tek ciddi muhalefeti gen;ekle~ti. Bu saganak yagmurla gelen hava muhalefetiydi ve oldukc;:a etkiliydi.

Kendiliginden gelisen bir Ancak elbette ki bu "isc;:i hareketinin merkezi i:inis<;i hareketine d1sardan derliginin <;ekirdegi " olaherhangi bir "hazir rec;:ete''nin sunulmas1 , re<;eteyi cak 20 kisilik "Gitisim Komitesi"nin sec;:ilmesine enhaz1rlayanlann niteligingel olmad1. Yagmur nededen ve niy.etlerinden bag1ms1z olarak, o hareketin niyle Besikta~ Tarihi C::ay Bahc;:esi'nin "sac;:ak" altlasaghkh bir geli~imine ve nnda bulunan delegeler, yap1lanmasma ancak zarar "kabul edenler, etmeyen- · getirir. Bir giin -daha dogler"e kald1rd1klan elleriyrusu yanm giin- i<;erisinle komiteyi kabul ettiler. de alelacele Tiirkiye i~c;:i "Oy c;:ogunluguyla kabul hareketini kapsayan "meredilmi?tir" diyen divan kezI i:inderliklerin" olu!?baskam hemen uyanld1 ve mas1 elbette ki miimkiin kendisin e, muhalif bir degil. Boyle bir Kurultayda ortaya c;:1kabilecek olan "el"in bulunmad1g1, kabuliin "oy c;:ogunluguyla" deancak SP isc;:i komisyonu gil, "oy birligiyle" almd1g1 olabilir. • belirtilerek, diizeltme yapERCAN YASA mas1 sagland1. Daha soma Bildiri Komisyonu'nun haz1rlad1g1 ODTU'de ogrenci "Sonuc;: Bildirgesi" yine oy hareketi ve birligi ile kabul goriince, "otobus eylemi" delegeleri selamlayan "Giri~im Komitesi" uyeleri alk1~lamp , " i~c;:iler birle~in ,

iktidara yerle~in! " slogamyla Kurultay "ba~any­ la(!)" sona erdirildi. Geriye de programm eglence fash kald1. Farkh kesimlerden sosyalistler Kurultaym akI!?Lna pek miidahale etmediler (bahc;:e girisindeki standlarda yayinlanm satmakla yetindiler). Bunda 14 Arahk l 986'da inci Sinemas1'ndaki toplannya gitmi!? olan farkh gi:irusliilerin kendilerini yeni kurulacak bir partinin bu yi:indeki c;:ah~masmda degil de, kurulmu? bir partinin kongresine gitmi!? gibi hissetmi~ olmalannm bir pay1 olsa gerek. Sonuc;: itibariyle ~uras1 c;:ok ac;:1k ki, "89 Bahan" i~­ c;:i hareketini gelistiren o potansiyel, bu Kurultayda kendini hissettirmedi.

Genc;:ligin akademik-demokratik miicadelesi henilz giindemi belirlemekten c;:ok uzakur. En geni~ kitleye ula~abilmi~ bir i:igrenci orgiitlenmesi yoktur. Varolan dar boyutlu yap1lanmalar ise saghkh bir orgiitliiliige sahip degildir. Si:izkonusu belirlenimler altmda gelisen ogrenci hareketleri zaman zaman yukandan dayaulan bask1lara tepki verme niteligindedir. Kitle c;:izgisinin az-r;ok yakaland1g1 durumlarda, kii<;iik kazammlar saglanmakta, fakat kararh bir mucadele ham olusturulamad1gJ. i<;in, elde edilen bu kazammlann siirekliligi saglanamamaktad1r. Alam biraz daha daraltarak sozu ODTU'ye getirelim. 1980 i:incesi OTK (Ogrenci Temsilcileri Konseyi)

sayesinde ODTO, devrimci milcadele tarihinde ayncalikh bir yere sahip olmustur. OTK biitiin ODTO ogrencilerini temsil ettigi gibi, iiniversite yi:inetimine kaulmakta, karar ve denetim siirecinde si:iz sahibi olabilmekte, Oniversite biitc;:esinden belirli bir pay alabilmekte, her turlu kulturel etkinligi denetimi altmda bulundurmaktayd1. 1980 darbesi ile birlikte bu surer; kesintiye ugrad1. Bu zaman kesiti ic;:inde ODTU!ii devrimciler varolan ki:iklii birikimlerine, onurlu geleneklerine ragmen, siirece mudahale mekanizmalanm olusturamamanm agu bunahm1m ya~ad1lar. 1985 ile birlikte illke genelinde i:igrenci demekleri kurulmaya basland1. Fakat r;1kanlan <;e!?itli yasal engellemeler, demek kuruculan arasmdaki k1s1r r;eki~me­ ler, olumsuz bir baslang1<; olmasma, pek r;ok devrimci demokrat ogrencinin demekten sogumasma sebep oldu. 1987 Kas1m'mdaki ilk ·gene! kurula geli ndigi nde ODTU-OD i:inemli bir potansiyelini kaybetmisti. Fakat demek d1~mda onemli olr;ude bir devrimci potansiyel vard1. Bu konuda 1987 Haziran'mda ODTO yurtlannda gerr;eklestirilen eylemler oldukc;:a onemliydi. Rekti:irlilk tarafmdan getirilen gerici ve bask1c1 yurtlar yi:inetmeligi, i:igrencilerde buyuk bir tepki yaratm1st1. Bu tepkinin asgari duzeyde bir i:irgutlenmesi saglanarak oturma eylemi, yemek boykotu ve sonunda iki bin kisilik bir yiln1yils duzenlendi. Bunlar 12 Birikim 3/TEMMUZ1989


Eyhil sonras1 gerc;:ekle~tiri­ len ilk kitlesel eylemler oldu. Fakat 6rgiitsiiz ve kendiligindenci geli~im bu eylemlere de damgasm1 vuruyordu. Eylemler sonucu yeni yurtlar yonetmeligi eski ogrenciler ic;:in olmasa da yeni ogrenciler ic;:in uygulanmaya ba~land1. Pek c;:ok ogrenci yurttan anld1. Anlmalar, yarg1la. malar SOilU!=U ogrenci kitlesinde uzun siireli bir yilgmhk hakim oldu. Sonuc;: olarak kuc;:iik ve kahc1 olmayan bir kazamm saglanm1~ olsa da, aym zamanda 6nemli kay1plar verildi. Ozetle eylemlilik sonras1 gelen baskilar kaldmlamad1. Varolan asgari orgiitluliik, eylemlilik siirecini siirekli k1labilecek diizeye eri~emedi. Ogrenci demegine bir goz atacak olursak, 1987 ve 1988 genel kurullan, bu arada yap1lan tiiziik tam~malan s1rasmda herhangi bir iiretkenlik saglanamad1g1 gibi, giderek demegin kendini tiiketmesini getirdi. Daha ac;:1k soyleyecek olursak, taru~­ malar yedi ki~ilik bir yonetim kurulu veya daha geni~letilmi~ temsilcilerin de kanld1g1 kalabahk bir yonetim kurulu sec;:enekleri arasmda donuyordu. Yani varolmayan bir orgutliiliigiin bic;:imi uzerinde c;:e~itli spekiilasyonlar yarauhyor ve taraflar maddi temeli olmayan ~eyler yuziinden birbirini oportf.t ni s t-revizyoni s tlikle suc;:luyordu. Dolay1s1yla uzunca bir donem kavgastz biten hic;:bir toplann olmad1 ve dogal olarak herhangi bir i.iretim gerc;:ekle~tirilemedi. Oysa aslo-

Ian, kitlenin eylemlilik diizeyinin yi.ikseltilmesidir. Burada kastedilen di.izey, kendi sorunlanmn ve tarihsel sorumluluklannm bilincinde olan bir kitle ve ona denk dii~en ve 6nci.ili.ik edebilecek orgi.itlenmelerin varhg1d1r. Yiikselen eylemlilik di.izeyi, kendisine denk dii~en orgutli.ili.ik bic;:imlerini yaraur. Omegin OTK tam bir orgi.itlenme, varolan oldukc;:a gi.ic;:li.i bir eylemlilik zemini iizerine oturmu~tu. Yani OTK, kitlenin talepleri sonucu ortaya c;:1km1~­ t1. Yoksa 6nceden haz1rlanm1~ herhangi bir rec;:ete' yoktu. Demek siireci sozkonusu k1s1rhklara sahne olurken 1989 bahar donemi ba~mda okula kayit yaparken ogrencilerden 30 bin TL. otobi.is paras1 almmas1 uygulamasma ba~land1. Bu uygulamaya kar~1 dernek onciiliigiinde ba~lau­ lan kampanya sonucu az say1da ogr.enci {150 civannda) para yatmnadan kayit yapnrma hakkm1 kazand1. Fakat bu durum surekli bir kazamma donii~­ tiirulmedi. Bunun ardmdan 1 Mayis oncesinde ve sonrasmda baz1 ogrencilerin gozaltma ahnmasm1 protesto etmek amac1yla yi.iruyi.i~ler duzenlendi. Fakat bu defa demek yoneticileri gozalnnda oldugu ic;:in, diger devrimci og- . renciler olayi yonlendirdiler. Bu olaylarda farkh anlay1~lardan ogrencilerin bir araya gelerek ortak hedef ic;:in eylem birliginde bulunmalanmn giizel bir oi;negi verildi. Aynca ogrenci demegi gibi legal kurumlann, mutlak ve belir-

leyici yapt!ar olmad1g1, aslolanm, genc;:ligin devrimci eyleminin birligi oldugu somut olarak vurgulanm1~ oldu. Diger bir deyi~­ le devrimci gruplann legal etiketler alnnda olmaks1zm da me~ru zeminlerde inisi) atif kullanabilecegi gosterildi. Dalga dalga geli~en bu kesintili eylemlilik sured 5 Haziran gecesi gerc;:ekle~tirilen otobi.is direni~i ile doruk noktasma c;:1km1~ oldu. Saat 21 'den soma k1z ve erkek ogrencilerin yurt kantinlerinde birarada bulunmasmm yasaklanmas1 gibi bask1C1 uygulamalar, biiyiik olc;:i.ide tepki dogurdu . Buna kar~1 yurtlarda kalan ogrenciler yiizlerce ki~inin kanld1g1 forumlar diizenleyerek izleyecekleri yontemleri tarn~ular, durumun genel bir degerlendirilmesi yap1ld1. Yurtlar yonetmeliginin hi.i~i.imleri fiili olarak delindi. 5 Haziran giinii geni~ bir kauhmm sagland1g1, yemek boykotu gerc;:ekle~tirildi. Yurtta kalan ogrenciler tarafmdan haz1rlanan bir bildiri metni okundu. Bu suada ogrencilerin fotografm1 c;:eken bir "jandarma" d1~an anld1. Ardmdan bir yiirf.tyii~ gerc;:ekle~tirildi. Okul c;:1la~mda adet oldugu iizere yap1lacak olan gozalnlara kar~1 orenciler bir otobi.ise dolu~arak d1~an c;:1kmay1 kararla~t1rd1. C:1k1~ta otobiis durduruldu. jandarrnalar ogrericilerin direni~i ile kar~1la~t1lar. Bunun iizerine il jandarma Alay Komutanhg1'na ait c;:ogunlugu mavi bereli ve komando olmak ilzere 600 civannda takviye as-

ker getirildi. Buna kar~1hk ogrencilere destek amac1yla ikinci bir otobi.is ve bunun yams1ra ogrenci aileleri geldiler. Dokuz saat siiren kararh bir direni~in sonucunda ve baz1 milletvekillerinin arabuluculuk etmesiyle, isimleri onceden belirlenen birka<; ogrenci ifade verip derhal serbest b1rak1ld1. Bu eylemler basmda uzun si.ire yer ald1. Eylemlerin sonucunda polis-jandarmarektorliik i~birliginin en igrern;: uygulamalan olan haks1z arama, gozaln ve soru~turmalar geni~ bir kamuoyu onunde te~hir edildi. Ogrencilerin hakhhg1 ve mi.icadelenin me~­ rulugu bir kez daha kamtland1. Otobi.is direni~i ile doruk noktasma ula~an ogrenci eylemliligi, arnk geri doniilmez bir yola girmi~tir , diyebiliriz. Bu olaym hemen ardmdan rektorli.ik, ogretim gorevlilerini sindirmek ve ogrencilerden yana tav1r almas1m engellemek maksad1yla tamamen olaylann c;:arpmlmasma dayah gerc;:ekd1~1 iddialarla dolu bir yaz1 yaymlayarak, ogretim gorevlilerine dag1tt1. Buna ka~1hk ogrenciler yaz1 haz1rlayarak rektor de dahil bi.itiin ogretim gorevlilerine dagnular. Olaylann gerc;:ek yiizii ogrencilerin ama<; ve istekleri bir kez daha belirtildi. Rektorhigi.in biitiin yalanlan tekrar te~hir edildi. Bu yolla ogrenci ve ogretim gorevlileri arasmda giic;:lii bir bag saglanm1~ oldu. Goruldiigii gibi ogrenci genc;:ligin yiiksek di.izeyde bir eylemliligi saglanamam1~ . kitle c;:izgisi yakalanama-

75


mt~. sozkonusu eylemlilik kesintisiz bir r;:izgiye oturtulmam1~ ve buna dii~en orgiitlenmeler ge r\ekle~ti­ rilmemi ~ olsa da en azmdan ~unu soyleyebiliriz: Genr;:ligin devrimci hareketi, deJnOkratik ve giderek devrimci talepler dogrultusunda gerr;:e kle$tirilen eylem birlikleri sonucunda olu~turulacakur. En temel duyarhhklardan kaynaklanan kitle hareketi, kendisine denk du~en orgiitlenme bir;:imini surer;: ir;:inde bir;:imlendirecektir. Varolan asgari orgiitlulukler miicadele siirecinde devrimci donu~umleri gerr;:ekle~tirmeyi onlerine temel hedef olarak koymah ve bu baglamda kendi donu~umlerini saglamahd1r. Demokratik mucadelede aslolan yasalhk degil m e ~ruluk, hakhhk zeminidir. Bu zemin ir;:inde en geni~ kitlenin en temel talepleri tespit edilerek, bu konulardaki devrimci donii~iiml e ri saglamaya yonelik -eylemlilik temelinde bir birlik ·olu~­ turulmah. Bu eylem birligi surer;: ir;:erisinde en kararh orgutliiliigii olu~tura­ rak, siyasal giindemi belirleyecek subjektif yeterlilige ula~mahdu. •

KORAY DO(;AN

76

lemelerinden ibarettir. Doga bilimleri pozitif, saf, dogal bilimlerse, sosyal bilimier negatif, kan~1k, yap ay bilimlerdir" di yo r Bozkurt Giivenr;:. Gerr;:ekten Turkiye'de "sosyal bilimler" kavrammm yaramg1 en yaygm r;: agn ~ 1m "laf bilimleri" olsa gerek. i~te boyle bir ortamda 31 May1s-2 Haziran tarihleri arasmda II. UlusaJ Sosyal Bilimler Kongresi ODTO'de gerr;:ekle~ti. Or;: gun boyunca pek r;:ok konu tart1~1ld1. Bir iki istisna d1~m ­ da, aralannda Korkut Boratav, (aglar Keyder, ilhan Tekeli gibi TUrkiye'nin tanmm1 ~ tum iktisatr;:1lan, tarih<;ileri, sosyologlan oradayd1. Ancak sosyal bilimier camias1 kendi soylediklerini yine kendisi dinledi. Kongreyi izlrmek iizere ne bir basm mensubu, n e siyasal parti temsilcisi gelmi~ t i . Oturum u izleyen bir ogretim gorevlisi bunu ~o-y le ar;:1kltyord u: 'Turkiye'de sosyal bilimler, ozurlii bilimlerdir. Heniiz kimse ara~t1rrnalan­ m1zm somut politikalara temel te~kil edebilecegini farketmedi . Bir yanda ara~urmalar bilinmeyen amar;:lar ugruna bo ~ lukta yap1hyor, ote yanda gozii bagh politikalar uretiliyor." Peki, Tiirkiye ile sosyal bilimler arasmdaki bu soguklugun sebepleri neydi?

II. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi'nin ardmdan

SOSYAL BiLiMLER GUNDEMi YAKALAYAMADI

"Sosyal bilimlere yapilan anflar dairna doga bilirnlerine yap1lan anflann degil-

Kongreye kaulan hemen herkesin iizerinde birle~ti­ gi nokta, iilkemizde sosyal bilimlenn Tiirkiye'nin ve dunyanm giindeminin

r;:ok gerisinde bulundugu. Kongreyi ODTO Sosyoloji Boltimii ile birlikte organize eden Sosyal Bilimlcr Dernegi · Ba~ kam Ergun Tiirkcan bunu ~ oyl e ar;:1kh yor: 'Tiirkiye'nin r;:ok h1zh d egi~tigi bu donemd e, sosyal bilimlerin bir durgunluk i<;inde 0lmas1 buyuk talihsizlik. Pek r;:ok akademisyen hala yirmi yil onceki paradigmalan yla ya~1y o r. Eski kavram ve paradigmalar i ~e yara m1yo r arnk. D1 ~ and a n kavram ithal etmek de ye terli degil. <::embcri kmnaliy1zl " Gund e min gerisind e kalma konusunda en \ ok e l e~tiril e n dallar iktisat ve sosyoloji. Genel kamya gore, sosyolcglann temel . problematigi hala k1rsal yapila1 ve kli;, : i.ik iimicilik. () re yandan iktisat<;1lar da Halil Berk tay" m soyledigi gibi "ozel sektoriin devleti n sm mdan scrma ye birikti rd igi", "li\ff <;e r ~e ve li o::e ll e~ t irm e ' vb. klasik konulan n otesine pek ger;:emiyoclar. Berktay'a gore kongrede yer alan tarih tebligleri genellikle gelecege yonelikken, sosyoloji vc iktisat tebliglerinin ge<;: mi~te tak1hp kalmas1 oldukr;:a ironik. "Sosyoloji ve iktisat yeni analiz r;:err;:eveleri geli ~ ti re mern i ? El e~ti ­ rinin otesinde pozitif altematif uretemiyorlar." Kurtulu~ Kayah, gundemin gerisinde kalma sorununu ger;:m i~e duyars1zhkla ar;:1khyor. Kayah'ya gore '89 Tiirkiye'sinde sosyal bilimlerin en biiyuk sorunu geleneksizlik. Bu, a ra~­ t1rmac1lan bir gelenek olu~turma kaygusundan uzak, giin Libirlik ve ge<;-

mi~te n kopuk r;: ah ~ malara yoneltiyor. Dolay1s1yla pek <;ok munferit, birbirinden kopuk ara~ urm a var, ama ger;:mi~te n k<iynaklanan ve gelecege uzanan bir sosyal bilimler b irikiminden soz edemiyoruz. Buda kendi disi plini i<;: ine, "spesifi k" bir alana hapsolm u!?, ytizeysel, s1mrh aydm tipi ya rau yo r. Kayah'ya gore 1940'larm disiplinleraras1 bir perspektife sahip sosyal bilimcil eri yok art1k bugun .. Ote yandan ilhan Tekeli, Tiirkiye'nin ve diinyanm gi.irtdeminden uzak kalma saptamasm1 yapnktan so nra, on um uzdeki don emde sosyal hilimle rin geli$imini etkileyecek 3 d1 ~sal etmeni ~oyl e s1rah yor tebliginde: Oncelikle diin yada " ka lk nm~a eksenli model"den "kriz ekse nli : n ~1 d e l " e hr: h bir gcr;: i ~ va r. Arllk t a rt1 ~ 1 lrna,,i gereken kaikmma si.i.red eri degil, fakat krizle b irl1kte ya~a m a veya yeniden yap1lanma modelleri . Yani arnk kalkmma ir;: in gerekli sennaye birikimi, orgutlenme bi<;imi vb. taru ~­ malann b1rak1hp, krizi idare etme ya da ye niden yap1lanmaya donuk alternatif serrnaye birikimi, demokrasi orgiirlenme vb . modeller geli ~ tirilm e li. Sosyal bilimlerin onumuzdeki donemde ge li ~m esini etkileyecek diger d1~sal etmenlerse . en fo rm asyo n devrimi ve soguk sava~ m sona e rrni ~ olmas1 ger<;ekleri . Tekeli 'ye gore Turk sosyal bilimlerinin gunderni yakalam as1 , bu etmenlerin bilincinde olmakla miimkun. Turkiye'de sosyal bilim-

Birikim 3 / TEMM UZ 1989


lerin bir durgunluk donemi y~ad1g1, somut politikalardan kopuklugu, Turkiye ve dunya gundeminin gerisinde olu~ u hemen her.k esin iizerinde anla'?tlgt ortak kam. Ancak bu durum un nedenleri.ne ili~kin degi~ ik goru;;ler var. EKONOMiK BOYlIT

c;are olarak TUBiTAK benzeri bir kurulu$, diyorlar. Bozkurt Gtivenc;, kongrenin ac:;1h~mda ba$bakan yard1mc1s1 Ali Bozer'in Myle bir soz verdigini hat!rlatarak, en k1sa zamanda bag\rns1z sosyal bilirn ler ara~ tt rmalann a kaynak saglayan bir kurumun kesinlikle gerekli oldugunu vurguluyor.

Dernek Ba~kam Ergun SiYASi BOYUT Turkcan'a gore, buglin Tiirkiye'de sosyal bilimleOte yandan kongreye karin en buylik sorunu ekoulan kimi sosyal bilimcinomik. Bir ba~ka deyi~le, ler sorunun ekonomik yobagtmsiz a~nrmalara fon mlnden c:;ok siyasal yonutahsis edecek bir kurum ntin alnm c:;iziyor ve sosyal bilimlerin yalmlm1~h­ yok. Bu da di~nya bagtmhhgi getiriyor. Tiirkcan gmm ve glindemin geribunu ~oyle ac:;1khyor : sinde kah$mm temel ne"Turkiye'de iktisat "politideni siyasaldlf diyorlar. kalan somut verilere daya- • Halil Berktay'a gore bu yamlarak geli~tirilmiyor. hnlm1$hk ozellikle iki duHic;bir ciddi a~nrma yok zeyde can allCl : Birincisi, bu alanda. Dolaytstyla sosyal bilimler iktidar poIMF, Dunya Bankasi, litikalan ve burjuva partilerinden yahnlm~ durumOECD gibi kurulu~lann telkin ettigi iktisat politida. ikinci ve daha 6nemli kalanna bagimh olmak olamysa, sol ile sosyal bizorundasmiz, alternatif gelimler arasmda bir "iletitiremiyorsunuz. Bu du$im kay1$1" olmamas1. rumda d1~ dunya bizi bir Berktay, "bu btiylik oraniktisadi laboratuvar gibi da solun kendi krizinden goruyor, IMF rec:;etelerinin kaynaklamyor," diyor ve denendigi bir laboratudevam ediyor, " '60'larda var." Bu baglamda bir tophemen hemen tum sosyal lumun kendi yap1sm1 bilbilimciler TiP'e tiyeydi. memesi, kendi yap1sma Sonra aydmlar orgutlti il~kina~nrma ve politisosyalizm alamm terkettikalan d1~ndan ithal etler. iki alam da payla$an mesi son derece tehlikeli. bir tek ben vard1m kongTtirkcan; "ontimtizdeki rede. Oysa benim gibi dadonemde kendi yap1mm ha pek c:;ok insan olmahyyabanc1 ar~nrmac1lardan d1, yani hem orada konuogrenmek sorunu c:;1kabi~ ul a nla n anlayacak dtizeylir," diyor ve "bu teknolode hem de 6rglitlu solun jik bagimhhktan c:;ok daha ic:;inden ki~iler." Klsacas1, tehdit edicidir," diye ekliBerktay'a gore Turkiye'de yor. sosyal bilimler alam solun (:oztimleri sordugumuzpotansiyeli yle i<;ic;e. Dolada ise, Sosyal Bilimler Dery1s1yla c6zf1 rn de, birle$ik negi tiyeleri hcmen en acil bir sosyalist parti arac1h-

g1yla sosyalizmin yeniden prestij kazanmasma bagh. Bu da sol muhalefetin partisiyle, aydmlanyla gelecege dontik bir d6nfi$lim ge<;irmesiyle mtimkun olabilir. "Yani, topyekOn bir du~unsel devrim l~z1m," diyor Berktay. Bu anlamda suc:;u basitc:;e 12 Eyltil'e, YQK'e, 1i02'ye baglamak ashnda sorunun pek farkmda olmamak demek. (:tinkti Berktay'a gore, "sosyal bilimler alamnm dokultiyor olmas1, solun doktilmesinden bag1ms1z degil. Yeni fikir ve projeler ic:;in mticadele glicu, umut ve angajman gerek. Solda bunlan ciddi bic;imde vaad eden, derli toplu, mentalitesiyle c:;agi yakalayan bir siyasal orgutlenme gerc:;ekle$medikc:;e, Ttirkiye'de sosyal bilimlerin geli$mesinden pek umutlu olmamak laz1m." "Peki, solun d1~mda bir sosyal bilimlerden soz edilemez mi?" sorusunu, "edilebilir tabii" diye yamthyor Hahl Berktay. "Sozgelimi, Ttirk Tarih Kurumu'nca yapilan tarih ara~urmalan buna bir ornek Ancak, Ttirkiye'de sag1 ve solu kucaklayan tek bir sosyoloji, ekonomi ya da tarih camias1 yok. Bolunmeler derin, ugra$1 alanlan b~ka, ileti$im kis1th. Bu nedenle Sosyal Bilimler Kongresi aslmda radikal sosyal bilimleri, sol sosyal bilimleri temsil ediyor." BiR DAHAKi KONGREYE ...

Siyasal, ekonomik, yasal tum sorunlanna ragmen Sosyal Bilimler Demegi II. Ulusal Kongresi'ni gerc:;ekle$tiriyor. "Bir dahaki

kongre ne zaman ?" sorusun u demek yoneticileri "Allah bilir" diye yamthyorlar. (:iinkti, l 980'deki ilk kongrenin ardmdan bu ikinciyi toplayabilmek i<;in 9 ytl beklemek gerekmi$. Bu ytl da ODTO Rektorli Omer Saatc:;ioglu'nun tahsis ettigi salonlar ve ODTO Sosyoloji Bolumii ogretim uyelerinin c:;abalan sonucu gerc:;eklC$ebilm~ kongre. III. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi i<;in bir 9 ytl daha beklemeye gerek kalmayacagim umuyor ve o ·zamana kadar Tllrkiye'nin sosyal bilimleri, sosyal bilimlerin de Turkiye'yi daha iyi tamma fusan bulmasm1 diliyoruz. Paha nice kongrelere ... • ASUMAN SUNER

irjan Yavru'nun yCJZtS1 uzerine bir not irfan Yavru'nun Birikim'in 2. sayismda yayimlanan "Sosyalist Hareketteki Krizin Baz1 Sonuc:;lan Ozerine" yaz1s1 bir<;ok bak1mdan onemli. Onemli, c:;tinkii s6ztin ti ettigi krizin kaynagm1 ve sorumlulugunu Ttirkiye sosyalistlerinin d1$mda ve llzerinde bir "darbe"ye b1rakan, "aruk gec:;ti, kald1gmuz yerden devam edebiliriz" anlayt$ma paye vermiyor. Ote yandan da, bu krizin sosyalistler arasmda yaratugi yeni anlayi$, egilim ve grupla$malan oldukc:;a 6ngon1lu ve eksiksiz bir bicimde tasvir ederek cmiimiizdeki donem ic:;in baz1 6nemli c:;1karsamalar yap1-

77


78

yor. Yavru'nun krizin kaynagi ve derinligi konusundaki saptamalanna, Ote yandan da Tflrkiye sosyalistlerinin kriz sonras1 kon umu·hakkmdaki tasvirine buyflk Olc;ude kanhyorum; birkac; terminolojik itirazm d1~mda : Yavru, "12 Eylul sonras1" sosyalistleri kabaca di:irde bi:ilflyor: 1) Yenilikc;i munkirler: l 970'ler boyunca ya~am alanlan d1~mda birakuklan birc;ok insani degere, bu kez bagnazca sanhp "yenilikc;iligi" bir tabu haline getiren, sosyalizme ise c;ogu kez sinik ve mesafeli bir bah~­ la yakla~anlar. 2) Onodoks mflminler: 12 Eylfll di:ineminin bask1lanna kar$1 onurlanm korumak ic;in c;areyi 12 Eylul i:incesi degerlerine tam~madan ve bagnazca sanlmakta bulanlar, bu baghhg1 halil sflrdflrenler. 3) Miirekkep yalam1~ politikac1lar: Pratik politik ya$amm "taviz/ta kti k/ k1sa vadeli hesap" zorunluluklanna teslim olmakla birlikte teorik konularda kafa yormayi ihmal etmeyenler. 4) Politikaya bula~ml$ miinevverler: Pratik politik eylemin zorunlulugunu kabul etmekle birlikte teorik safhktan ve ahlaki "tek standarthhktan" taviz vermeyen, bu yflzden de yalmz kalan aydmlar. irfan Yavru'nun tammlad1g1 bir de "flc;iincii" (benim siralamamda be$inci) egilim var ki, bu egilim aslmda digerlerinin olumlu i:izelliklerinin c;ogunu bunyesinde banndmyor. Yenilikc;i, ama "bagnaz"lan anlayabiliyor; aydmlann ahlaki/teorik yakla$1mla-

nna yakmhk duyuyor, ama pratik politik eylemden taviz vermiyor, gec;mi$ politik baglanm kesmemekle birlikte ele$tirel bir mesafe koymayi da ihmal etmiyor. Bu be$inci egilimin kimlerden olu$tugu ve pratik ifadelerinin ne oldugu konusunda ku$kulanm olmakla birlikte, (ki Yavru da bu konuda bir belirsizlik oldugunu si:iyhiyor) kategorizasyona esas itibanyla kauhyorum .. Ancak, i:izellikle flc;flncii ve dorduncfl grup sosyalisti birbirinden ayirmakta kullamlan, bu kategorilerin hic;birine girmeyen "flc;flncfl egilim"in de temel tamm noktasm1 olu$turan "politik" s1fan flzerinde biraz durmak gerek. "Pratik politik kaygdara sahip olmak". Yavru ic;in olumlu bir i:izellik. Bunun eylemsiz, akademist bir entellektflelizme ka~1 konumlandmlmas1 durumunda ben de aym fikri payl~a­ bilirim. Ancak aydmlann "ahlakphgma" ve "saf teori" yanhs1 olmalanna kar$1 konumland1gmda, "politik olmak". Yavru'nun da i$aret ettigi gibi ilkesiz olmakla, akmuya paralel yiizmekle e$anlamh olabiliyor. Hele cagd~ sosyalist uygulama ve dfl$flncedeki inamlmaz tutars1zhklann bir "reel politika" ugruna gi:irmezden gelinerek mizragm cuvala s1gdmlmas1 gerektigini vazeden bir Stalin/ Brejnev doktrinini ic;inden ya$aIDJ$ bir ku$agm "politika" terimini olumlu cagn$lmlarla kullanma konusunda gflcliik cekmesi anla$1labilir bir durum . Bence politika

(Ozellikle sosyalist politika) son yanm yflzyilda kazand1g1 pragmatist, ilkelerin "somut durumlara" gore carpmlmasm1 temel alan bir "taviz/ taktik/ kisa . vadeli hesap" anlammdan kunanhp gerc;ek anlamma geri dOndflrfllmedikce. "politikac1" kavrammm "uckag1tc;1" kavram1yla e$anlamh kullamlmasmm, sosyalist mflcadelede yeri olan birc;ok bireyin (ki bunlann cogunlugu da i$cilerdir) "sosyalist politikerler" e $flpheyle bakmasmm i:iniine gec;ilemeyecek. Bu sozflnii ettigim "politikamn gerc;ek anlam1" da ne? Bireylerin kendi ya$amlannm ve dolays1z cevrelerinin d1$mda kalan "diinya i$leri"ne bi- • lincli ve orgfltlfl bir bic;imde mfldahale etmeleri, kelimenin gen;ek anlam1yla "politika"d1r. Bu anlamda, bu tflr mfldahale amac1m ~1yan "teorik flretim" de, "silahh mflcadele" de bu kavramm icinde yer ahr. Ote yandan, dar bir aydm cevresinin tiiketimini hedefleyen teorik flretim, apolitiktir; t1pki, yalmz kendi si:iyleyip kendi i$itmek amac1m ta$1yan kapah jargonlarla yap1lan "siyasi tartl$malan", ya da ula$dmas1 hedeflenen s1mfla en kucuk bir bag bile kuramayan, bir sure sonra giivenlik giicleriyle k6$e kapmaca oynamaya di:inii$en bir "i:incii sav~1·­ 'nm apolitik olmas1 gibi. Sanmm bu soyledigimden "her silahh miicadelenin apolitik oldugu" gibi bir anlam c1kmayacakur... Ku$kusuz politikay1 "kirletilmi$ bir alan" olarak gi:iriip temiz ellerle ya-

$amayi sec;mek onaylanamaz, ama o alam temizlemek ic;in bir $eyler yapmak da gerekiyor. Bu temizlik i$ini adab1yla yflriitmek ic;in yapilmas1 gereken $eylerin en ba$mda da, "murekkep yalaml$ politikac1lar"m ve Yavru'nun si:izflnfl ettigi "iic;iincii egilim"in, "politikaya bula$IDI$ aydmlar"m ku$kulanna, ahl1lkc;1hgma bir "aydm kaprisi" gOziiyle bakmaktan vazgec;meleri geliyor. Boyle bir kapris varsa bile, bu kaprise verilecek olan taviz, "ahlakd1$1" bir politikayi siirdiirmenin kaybettireceklerinden fazla bir ~y kaybettirmeyecektir. ikinci olarak, Yavru'nun gerc;ek kriz nedeni olarak gOrdugu $eye verdigi ad. Yavru, buna "Marksizmin krizi" diyor. Basit bir terminolojik nokta gibi gOriinecek, ama hence kriz Marksizme degil, sosyalizme ait. Kendi ic tutarhhgi ac;ISmdan bakihrsa, Marksizm, bir kriz icinde degil, tersine temel i:inermeleri ac;ISmdan h1ll1l oldukca ac;mazs1z ve c;iiriitiilmemi$ durumda. Kriz, bu teorik temeli "zenginle$tirmeye" giri$en uygulamalann pratik politika adma verdikleri tavizlerin, uygulad1klan taktiklerin birikerek vard1gi yerde. Bu yer, kurumlar ve yapilar ac1smdan "sosyalizm" ile herhangi bir ilgi la$1m1yor. Si:iylem ac;1smdan ise hala sosyalist, ama bu da sosyalizme hic;bir $ey kazand1rm1yor, yalmzca sosyalist dfl$iinceyi Yavru'nun soziinfl ettigi derin krizin ic;ine sokuyor. • BULENT SOMA¥ Birikim 3 / TEMMUZ 1989


Sosyalistlere Sosyalistlerin ve i$Ci s1nif1ntn siyasal birliginin hayati bir onem ta$1d1g1ni kabul eden ve bu alanda bugune kadar giri$ilmi$ 9abalann bir bblOmOnOn sonucsuz kald1g 1, bir bolumOnOn yetersiz oldugu ve bir bolOmOnOn de ideolojik ve programatik bak1mdan, Marksizm ve i$Ci hareketinin yerel ve uluslararas1 kazanimlannin gerisine d0$tUQO kanisinda olan ve soruna cozom arama amac1yla bir araya gelen farkh egilimlerden sosyalistler olarak dOzenledigimiz birkac oturumda birlik tart1$mas1nin yurutUlmesi i9in oneml i oldugunu dO$OndOgumoz ~u tespitleri yapt1k: Emegin nihai kurtu1U$U ve her bireyin ozgOrce ve her yonden geli$mesi, kapitalizmin temel toplumsal dayanag1 olan burjuvazi ve mOlk sahibi s1niflann egemenligine son verilmesini gerektirir. Kapitalizmin egemenligine son verilmesinin yolu , i$Ci s1n1f1 onderliginde yurOtUlecek bir toplumsal devrim arac1hg1yla sosyalizm ve s1nifs1z topluma ula$ma mOcadelesinden gecer . • Bu mucadelenin ba$anya dogru ilerlemesinin on kO$UIU, i$Ci Slhlfl ve cah$an kitlelerin mulk sahibi Slntflann siyasal partilerinden ideolojik, politik ve orgOtsel bag1ms1zhg1nin saglanmas1d1 r. Burjuva ve ku90k burjuva partilerinden kendisini kategorik olarak ay1rm1$ olan sosyalistlerin orgOtsel birligi , program ve demokratik merkeziyetcilik temeli Ozerinde egilim farkl1hklannt me$ru kabul eder. Boyle bir birligin ise bugOn , sosyalist hareketin geli$imine katk1lan ne olursa olsun varolan sosyalist siyasal cizgilerin herhangi birinin dogrusal geli$mesi ile gercekle$mesi beklenemez. • S1niflarust0 bir demokrasi yanilsamas1na kar$1, burjuva demokrasisinin as1I olarak emek9ilerin yuzlerce y1lhk mucadelesinin Orono olan tarihsel kazanclannt korumakla birlikte, cah$anlann demokratik hak ve ozgurluklerinin ger9ekle$tirilmesinin, kendi kendilerini yonetmelerinin maddi ve manevi imkan ve araclanntn en yuksek derecede geli$lirildigi , oz orgutlenme ve oz yonetim organlanna dayal1 sosyalist demokrasi i$Ci sin1f1nin iktidannin siyasal bi9imidir. • Gunumuz dunyasindaki global sorunlann tarihsel kaynag1 esas olarak kapitalizm , ozel mulkiyet ve bunun sald1rgan bi9imi olan emperyalizmdir. Bu nedenle, silahlanma ve sava$ tehdidi , uconco dOnyanin kar$1la$!1 g1 felaketler, doganin ve cevrenin tahribi gibi sorunlann nihai ve kal1c1 cozomune yonelinebilinmesi , ancak somOrOcu sin1fh topluma dayal1 ozel mulkiyet ili$kilerinin yeryuzunden kald1nlmas1na ve dOnya sosyalizmine baghd1r. Bu alanda k1smi hedefler i9in mocadele sosyalizm hedeflne tabi k1hnarak, ban$. demokrasi, insan haklan , ucuncO dunyanin geli$mesi ve doganin korunmasindan ·yana olan tom g09lerle birlikte sOrdOrOlebilir. • Kokleri kapitalizmden cok oncelere dayanan erkek egemenligi , burjuva toplumunda varhgin1 kapitalist ili$kilerle eklemlenmi$ olarak su rdurmektedir. Dolay1s1yla , bu ili$kilerin ortadan kalkmas1 ve s1nifs1z bir topluma dogru evrilen bir toplumun kurulmas1 kadinlar1n kurtulu$unun 6nkQ$Uludur. Ne var ki , erkek egemenligi butun s1niflan kesen bir egemenlik bi(;:imi oldugu 6l90de, kadinlarin kurtulu$ mOcadelesi , ancak bag1ms1z bir kadin hareketi arac1hg1yla verilebilir. Bu mucadele, bugunden ba$lay1p s1nifs1z topluma vanl1ncaya kadar sOrdurOlmesi gereken bir mocadeledir. • Sosyalist mucadelenin vazge9ilmez ilkesi olan proleter enternasyonalizmi , uluslann kendi kaderlerini tayin hakk1ni $arts1z savunmay1 , uluslararas1 alanda devrim ve sosyalizm mucadelelerine dolayl1/dolays1z destegi gerektirir. Bu ilkeler dogrultusunda, ama bununla birlikte, bu ilkelere k1smen ya da tamamen katllmayan sosyalistleri d1$lamaks1zin 9ah$malanm1z1 , orgutlO sosyalist kesimlere, 6rgutlereraras1 mekanda yer alan sosyalist ki$i ve gruplara ve en geni$ sosyalist kamuoyuna a91larak, birlik amacina katk1da bulunmak Ozere , ayni amac1 besleyenlerle birle$meyi saglayacak faaliyetleri duzenleyerek sonuc al1ncaya kadar surdurmek zorunludur. Bu dogrultuda cok daha geni$ kesimlerin kat1l1m1yla ve ancak bir surec i9erisinde ger9ekle$\irilebilecek olan birligin tarihsel ve teorik arka plantni kurmak ve sosyalist hareketin gecmi$ini ve bugununu, birlik deneyleri ve birlik imkanlan bak1m1ndan degerlendirmek Ozere ilk giri$im olarak,bOtOn sosyalistlere a91k bir dizi tart1$ma toplant1s1 duzenleyecegiz. ~y

Anadol, Halil Berktay, Korkut Boratav, Oral ~l"lar, Metln ~ulhaoglu , Necml Demlr, Gencay GOrsoy, Saim K~, Ertugrul Kiirl<~, Celal Polat, Sezai Sano{llu, Nail Sathgan, Mehmet Emin Sert, iskender Savaf1r, Giilnur Savran, Sungur Savran, Saruhan Olu~ ~i Ozansii•

• Yukartdaki ai;1klamay1 yapanlar, Gencay Gursoy, Ertu{lrul Kiirk<;ii ve Nail Sathgan 'in <;a{lris1yla biraraya geldiler. Ca{lnlanlarin bir bOliimii, <;e$itli mazeretlerden otiirii toplant1lara katlimad1. Yukandaki ai;1klamamn konusu ve kapsam1 bak1m1ndan ca{lrih olanlarin eksik ve yetersiz oldu{lunu ca{l1ranlar da ca{lnlm1$ olanlar da pe$inen kabullendiler . " Birlik" konusunda ki$isel olarak gorii$ beya~ etm1$ olmak, ki$isel olarak tam$mak, daha once ger<;ekle$tirilmi$ birlik giri$imlerini, yetersiz, sonucsuz, ya da olumsuz bulmak 91b1 ortak noktalar, biraraya gelenlerin bile$imini belirledi. Ancak, birlik konusunun, gayn resmi bir ortamda serbest bir bi<;imde tart1$limas1i<;in yeterli olabilen bu bile$imin, birli{lin kendisi ii;in yetersiz oldu{lunu a<;1klama sahipleri de bilmekte ve ki$isel giri$imlerine, .birlik tart1$malanna itilim vermenin otesinde bir anlam yiiklememektedirler.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.