.
~
.•
I'
•
•
I
• I
I
I
Ayl1k sosynlist kultiir de r gisi
MA YI S 19 91 ___ ____ - - - -- - -·-- · -- ------·-·- - - - - · - - -
- - - - -·-·--------
..,.
3.
G E ~ E N
A YI N B i R i K I M i OMER LAC:iNER
Kurt soru nu nas1l bir n1isyon? OMER U.<;iNER -A YSEGUL DEVECiOCLU
Hepimiz oradayd1k1 ..
I
•
13 AYDIN UCUR
Zihinlerin yeni efendileri : Medyalar
23 ASV AKSO Y- KEVI N ROBINS Korfez sava~1nda ahlak, $iddet ve teknoloji
29 AHi\.fET INSEL
Sovyetler Birligi'nde devlet teknokrasisinin sessiz darbesi
37 JURGEN HABERA1AS
Bugun sosyalizrn n-e anlama geliyor?
49
MICHAEL LO\~'Y
Sosyalist bir perspektiften milliyetc;ilik ve en1emasyonaliz1n K i TAP
58
E l E$ T iRi S i
,\,!EHMET KU(:UK
ideoloji ve utopya aras1nda: "iki farkh siya ct" AHNIET iNSEL
Ba$1nuza gelen anayasalar
RES
66
ML i GAYR I RESMi T AR i H Nasil n1illetveki li olunur)
70
OEG i NMELER EMEL ARM l.f'T(:U
Aile i\inde cinsel sald1rganhk AKIN ATAUZ
Bir kent pan;as1na nasil sahip c;1k1labilir? MAX FRISCH
· Bu devletle tek bag1m, art1 k kullanmayacag1n1 pasaponu1ndan ibarettir SEZA MiS-YASAR YILDIZ-YENER h-1ETiNER-H VLUSi KOPRULU
Ter6r Yasas1 ve "af' MOR (ATI KJ\DIN S/GINAGl VAKFI
Ac;1klama YELDA "Tenccren1 bo~. yernek pi~ire1niyo rum" di yen erkek var 1n1? OZLEM ONARA N
lvlC1cadelen in her guni::1 1 May1s olsa ...
I
I
l
I Birikim Yay1nc1lik Ltd Sirkcti ad1na sahibi: Yaz•i$leri Mudi1ni:
Mural Beige Abdullah Onay U 1nir K1van'
GOrsel Tasanm:
Gc>rstl Duzcnlcmc vc Bilgisayar Uygulama: Yap1m: Bask1: Da~um :
ismail Abbas Serap Yegen Perha A.S. Ayhan Matbaac1hh
Hiiniyei Holding A.S.
Abo n e olmak 19in, a$a~1da behrtilen abone be· delini, Birikim Limited $1rketi'nln Pamukbank Turbe $ubesl 210233 No'lu hesabma yat1rmaniz ve banks dekontu !Olokopfsini, Blrikim Yaymlan. Kl>c\Jkayasotya Caddesi, No:17-19/A, Suitanahmet 34400 istanbul adresinegondermeniz yeterlidir. Ad in1z1, adresinizi. posta kodunuzu ve abone i$1emmizin hangi say1dan ba$1aya ca01m IUllen ·bildiriniz. Abone bedelleri: Yurti9i: Avrupa, Ortado{lu: Amenka: 45$
70 .000 TL.
40$ Avustralya: 45 S
E k s i k s a y 1I a r '~'" ba$vuru adreslerl' iST AN9UL: ilei1$1m K1tabe\1 Klodfarer Cad. No.7 CaQato~lu ANKARA: heU$im K1tabev1 Selanik Cad. No.72JA K1zllay iZMIR: ileti$1m K11abev1 859. Sok. No· 118, Zemm Kat. Konak BANOIRMA: Ozan Sanat Ev1 Mviku Bey i$han1No: 5711
8
Birikim Y a y 1n la r1 ~Cad. No.17-19/A S\ilBnah-
mel 34400 islanbul
Tel. 512 17 34
,
- - - - - - - - - - - - - - - -- - - ------·
-
.. ..
G
E
E
N
A
y
N
8
R
K
M
I
I I
A BD ve "~1uuefik" "Bauh gu<;lerin Kuzey lrak'ta Kurtler ic;:in bir "glivenlik bolgesi" tesis etmeleti, gerek yore devlecle1i, gerek lrak, Turkiye ve iran'daki Kun hareketlerini yonetegelmekte olan onderlikler ve gerekse de 6rnegin Turkiye'deki "sosyalist harekct'' a<;1s1ndan, $imdiye kadarki ·'Kurt sorunu"na ili$kin yakla$1n1 ve politikalann1 sorgula1nalann1 zorunlu kilan ycni bir durum yaracn. Gen;ekte bu zorunluluk, ta iran'daki islami Devrim ile ba$lay1p, 12 Eylul teron1ylc, "Dogu Bloku"nun c;6kCl$liyle, PKK cyle1nleri ve Guneydogu Anadolu'daki kitlesel hareketlerin ba$gos teri$iyle. "Korfez krizi"ylc suren olay ve olgular dizisinin her ad11n1nda biraz daha belirginle$Crek kendini duyurmu$tU. Ancak bu sorgulama sorun1lulugunu ilk duyn1as1 gereken devlet yonetimleri ve siyasi kadrolann her biri de bagland1klan, esiri olduklar1 "genel" perspektifle rin <;e1nberini k1nna yetenek veya cesaretini gostere1nedilcr. (unku olaylann manug1 ve olgular birbirinden farkh, hatta kar$1l ya kla$1rnlan n hepsinin de kendi ic; ac;:mazlann1, k1s1rhg1n1 ac;1ga vurur mahiyet-
teydi. $uphesiz her biri i<;in bu ac;1naz1n belirdigi noktalar farkltyd1, an1a hi<;biri de digerindcn geri bir 6neme sahip degildi Yani toptan bir t1kanma sozkonusuydu, an1a her taraf 6teki(ler)in ac;maz1n1 gostermek, kendisininkini gizlemck suretiyle durumu idare etmcyi yeglecli. Si1ndi, ;\BO vc "Bault" l\1uttefikler, 6zelde "K'Lin sorunu"na, genelde, asli c;erc;evesinde ise "Ortadogu problen1atigi"nc ancak l.Dunya Sava$1 encsiyle k1yaslanabilecek- bir guc;:, oto· rite ve "yetki"yle ag1rhklann1 koy 1nu~ bulunuyorlar. T1pk1 o zaman oldugu gibi $imdi de Ortadogu ve KC1rt sorununda taraf olan yerel devlet, siyasal guc; ve ak1mlar, "sorun"lan birbi rlcrini an la ma ya c;.ah~arak, aralanndaki gorfl$ ve an1a<; farkhhklann1 gidermeye veya dikkate almaya \a lt~arak degil. ilk planda ABO ve "Batth" Muttefiklerin ne yap1nak istediklerini , ag1rhklann1 kim(ler)den ya da ne cur bir "c;oziim"den yana kullan1nak isteyecekleri ni kestirmeye c;ah$arak politika. tutum canzimine yoneliyorlar. i ~in ilgin<; yanL SOZk011USLI yerel odaklann ah~1lagelmi$ yakla-
$lmlann1 degi$tirmcmi$ olu$land1r. Oyle gorunuyor ki. herbiri de c;:ok farkl1 ac;tlardan yakla$arak bu ABO faktori.'111lln ag1rhg1 saycsinde kendi nkanm1$, ac;;nazlarla malul yakla$1m\ann1 ylirurlllkte tutmak pe$indedirler. Bunlann bir<;ogu ic;:in bu tutum, bu uyarlanma c;abas1 "a nla~1hr" bir $eydir. Ba$ka turlu yapamazlar, c;l'1nku bu ken di ken di letini inkar, yakla$l mlann1n "buraya kadar" oldugunu teslin1 eunek anlam1na gelir Bolgcni n Arap devletlerinde ve Turkiye'de "ycni devlct"lerin te$ekkul surecine ege1nen olan "Banhla$1na"c1. "milli devlet" idealli yakla$11n1n, Baas<;1 ve Ken1alist versiyonlan ic;:in durum budur. Bunlardan Baasc;1 olan1 , 6megin lrak, ABO vc Muncfikler kar$1S1nda ugrad1g1 bozgunun da zoruyla. anayasas1111n tan1d1g1, an1a her firsat1n1 buldugunda ~igneyip ge\:tigi "Ozerk Kurdistan"1 uluslar.i.ras1 -fiilen J\.BD ve "Bau''. garantisine baglan1ay1 kabule mecbur olmaktad1r. Ancak bu bozgun ve ABD faktorunu bir yana b1raksak bile, halihaz1r lrak devletine karakterini veren Baasc;:1 ideolojinin mant1g1nda Kurtleri lrak devleti bunyesinde
3
"dogal b1r unsur" olarak tut1nan1n gerek<;esi yoktur. B11 ancak zorla ya d.i Kurtle~in ikinci s1n1fl1g1 vcy<1 asin1ilasyonu kal)u lien 1neleriyle sagla nabi lir. (:t:nku B.iasc;1 idcoloj1yi esinlr.nd1ren "Bat1''c1 y.ini Bau·n1n ken<li tarihsel--kuliurc: olusur11 unu )'Orumlayan dilsf1nccnin "n1illi de\·\et · tezi. .. 1nillct"i i1~san topluluklan n1n olu!?turabileccgi en gc ni~ .. doAal" bi rliktelik <;e_rc;cves! sayar. Onu dogal 1Jit bir'.fktelik ha!indc tan1n1la ise. n1iHt:ti n ,vabi!mc "J!.avrcri , ctnik-kul:urel karakccrini one <;: tkaran bi r an !ay1:$a dogru go ti.'t · rl! r. Dolay1s1yla egcr ortada kenchsini TC.rk, A rap, Fransiz vb. bir rnillet arh»la tan1n1layan bir <levlet v;ir5a. bu <..lc\·lcr kencl i "cgena:nlik 5,n1dann1 ' o c1 n1k kCllturel kesi1nin c;ogunluk olarak yasad1g1 rerlerlc bciir!e1nclic!1 r. () neilcnlc h:r ·'1nilli devlct..in ha?ka b1r dc"lctin 1cbaas1 olarak ~·a~ayan '" kcndi soyda~" lanntn <;ogunlukta t)ldugu iddia edilen hi r bolgc\'t "kcndinc kaunak" i\;in gayrer gosterrncsi , hesaplar yapn1asl ·'1nill i dcvlet'' ideolojisi ac;1s1 nd..i n n1e$rud ur. Arna i.~te \·andan da o devlctin ' halihazlr "cgc1ncnli k alan1" i<;inde ba'.?ka bir etnik-kulcCtrel topluluk varsa, or.lann bulundugu bolgcyi ·d e urada kurulacak bir ·'niilli dcvlet"e b1raktna' s1n1n istrnrriesi de mc$ru bir ralrinir. Ancak bihndigi uzre hii;bir "tnilli ck·vlct" buna y,;na~ m:iz.
Burad'.1.ki \cli$kiye "gucu yettigincC>" ald1rmarnas1 'rnill i dc\·h:t,. fikrinin bagh oldugu "dtinya guru~u"nun anA 1cmas1yla ilgilitlir. <'nun "d0~a:" gosterdigi bir tuttnndur. ~6yle ki "n1illi de\ let" fikrinin temcli nde, dunyadaki insanlann n1illet topluluklan h:llindt yasad1 .~1 vc ara!annda hir \1kar \'L egr1nen;,k· mucadclcsinin oldugu tezi 4 yatar. Bu <;:1kar vc cgcn1cn;ik
mucaclelesinin kural ve kanallan '.?U vcya bu "diizen"e sokulabili r, kin1i yontem ve arac;:lann kullantln1as1 mue}') idelere baglanabilir ve boylece daha "han$c;1 l" ya da "istikrarli ·· ortarn v e durumlar yaraulabilir, an1a olgunun kendisi surcklidir. Dolay1s1yla hir "n1illi devlet"in ba$ka bir n1illet vcya o 1n illetin bir k1sm1 uzcrinde "egemcn ligi"ni $U vcya bu nedenle kurn1u$ olmas1 "edinilmis bir hak" gibi kavran1r ve "milli devlet''ler bu ··hak"lan n1 sonuna kadar kullanmaya vc savunmaya cgili 1nlidirlcr. "~.1!U! devlct"i -deyirnin he r iki anlann yla da- dogalla$tlran dtt$unli? tarzt i<;inde bir "rnilli dcvlet"in o "hak"k1n1 terketmcsi ancak zor yoluyla murnkun gorunur. Bu zorun egen1enlik alc1 nda tutulan m illetten veya bir baska kanaldan gelmesi asltnda farketmez. (:i:inku her iki tur zor da son1ut "milli devlet"lcrin kuntlus n1anng1n1 yonlendiren "1nilletler mucadelesi,. tezi i\inde ayn 1 derecede "dogal"d1r. 0 yuzden de ister dt:inya gorfl$ii geregi. ister "mevcut d urum" ve "stratejisi" gercgi taraflar ic;:in ''1nilli devlet"<;:i "c;:ozun1"ler savunan hi<; kin1se, l rak Kurtlerini ABD ve Muttefiklerin "destegi" nedeniyle ele$tirctnez. Bu son cumleyi ozcllikle bir KLirt 1nilliyct<;isi olarak degil de "sosyalist" s1fa un1 ta$1yarak konu$anlar ii;in yaz1yoruz. "Kurt son1nu"nu ·'uluslann kendi kaderini tayin hakk1" ilkesi baz1nda ele al 1nakla yetinebilcn vc Ktirt n1iiliyet<;ilerinden c;ok daha atesli bir tarzda bir "Kurt 1niili devlet"inin kuruh11as1 gerektigini savunan "sosyalist'·lc1in bu ABO faktorii ncdeniyle ic;ine dti$tilkleri peri$an <luruma az sonra genis bi<;itnde deginecegiz. l\.1illi Tiirk dcvleti de diken ftzerindedir. "Dost ve f\1iittefik" 1
ABO ve o teki MC1nefikler, her ne kadar Kuzey lrak'ca bulunus nedcnlerinin ve niyetlerinin bir "Bag1ms1z Kurt dev!eti"nin kurulu$una destek olmad1g1n1 ac;1khvorlarsa da TC devletinin ' kaygilan giderihni$ degildir. ABO ve Muttefikleri bolgcdeki ag1rhk vc otoritelerini su anda dogrudan oylesi bir niyet dogrultusunda kullan1n1vor olsalar , da, devlet ve karnuoylan olarak "Kurt sorunu" ile "ilgilenme" taahhi.idi..i aluna girmi$ durumdad1rlar. Bu "ilgi''nin ileride ne .$ekil alacag1n1 ken<lileri de dahil kimsc bilen1ez sin1di. 0 "ilgi"nin ibresi ni "milli c;1karlan"n1n egen1enlik hcsaplann1n cicrececegi ise herkesi;e biliniyor. Dolay1s1yla "MClttefikler" ve ozellikle e\BD. si1ndi bolgede "taraf' olan herkese ABO c;1kar, niyet ve calcplerine "uyarh" olabilmeyc gayret etmeleri mesaj1n1 vennekle )'Ctiniyor. .Ancak su var ki , ABD ve "Nlutteflkler'' dogrudan "sorun"a n1iidahil olmasalar bile -ya da ondan once- TC'nin tedirginle$mesi ic;in ortada yeterinden c;ok neden vard1r. Kuzey lrak'da · "uluslararas1 garanti''ye sahip olarak $Ckil!enecek·bir "ozerk Kurt. bolgesi", ozelli kle 12 Eyliil'den beri uygulanan politikalarla kiclesel ba$kald1 nlar nok1as1na kadar "hassas!asnnltn1$" bir GC1neydogu Anadolu bolgesinin biti$iginde ·bundan boyle aruk TC ic;in bir "tehdit" kaynag1 olarak alg1lanacakt1r. Kurtc;e konusrna ve hatta yazma, yay1n yap1na yasag1n1n kald1nhnas1, ahnan 6teki ekono1nik-idari tedbirlerle Ozal yonetimi sozkonusu "hassasiyec"i gerilimi azaltn1ay1 u111mak1ad1r. 1\ma hala etkililigi ni sf1rdiiren "dcvlec"in resn1f policikas1 bu "taviz"le1i vermekle bahsedilen "tehdit"in orradan kald1nlamayacag1 inanc1n1 koruBiriki m 251May 1s 1 99 1
-------------------------'- -· -
I
I
..
n1aktad1r. l\1GK taraf1ndan haz1rlan1p Adalet Bakanhg1'n1n eline tUtU$turuldugu soyJenen "Teror Yasas1", "devlet"in bu ihtin1ale kar$l verir gibi gozuktugu tavizi her an -"icabettigi takdirde"- almaya ve kullan1m bedelini odetrneye haz1rrlan1$ln1n yasal dayanag1 olabilecektir. Oyle tanzi111 edilmi$tir. TC devleti, ileridc kitlesellc$erek kar$1s1na <;rkabilecek olan ozerklik veya -ard1ndan- bag1ms1zhk talepli bir Ktirt hareketini "uluslararas1 destek"tcn yoksun kilabilmek i<;in yaln1zca bu tClr yasal dC1zenlen1clere veya askeri gCtcune guven1nekle yetinemez. Ozal yonetirninin yapng1 gibi ABD'yle ne denli "dost" olundugunu gostermek, r\BD'nin suyunda gitmek de ek garanti saglamaz. 0 nedenle TC devleti, "millet" kav~a1n 1n 1 n dayanag1 olan "Ataturk milliyet<;iligi"ni "yeni ba-?tan" a<;1 klamaya <;alt$arak, "uluslararas1" kamuoyuna, TllrkiyeJde KCtrtlerin ozerklik talebiyle ortaya <;1k1nalann1n bile hakh gorule1neyecegini anlatmaya ugra-?acakur. Bu noktada asli argiiman, TC vatanda$llll tan1mlayan Turk deyiminin, etnik bir karakteri ifade etmedigidir. TC d evletinde topluluklann ve bireylerin etnik kokenlerine gore farkli hiyerar$ik siyasal ve toplurnsal statCllerde tutulmad1klan ; etnik kokenin bu f1lkede kurulu iktisadisosyal-siyasal duzen i<;inde "yf1kselmek" i<;in bir engel olu~ turmad1g1 soylenecektir. Ger<;ekten de kitni Kllrt milliyet<;ilerinin TC d evletin i ''1rk<;1" diye nitelen1eleri yersiz ve demagojiktir. TC devletinin ele$tirilecek y6nC1ni:1 bu tur bir nileleme gosterrnez. Hatta aksine TC devleti , Kurtlere -ve mevcut oteki etnik topluluklaraili$kin politikas1yla 1rk<;1 yakla$tm1n hayli d1$1ndad1r. (iinku 1rk<;1 bir devlet, asll tebaas1,
vatanda~1 sayd1g1 irk rnensuplan
ile 6 teki, "d u~O.k" irklar aras1na "a$Ilmaz,. s1n1rlar koyar. birbirlerine kan$1nalann1 onler. Sophesiz dCl~Clk alt statusClnti yukseltmck egilitnin i bast1rn1ak, korelunek i<;in "ek o nlemler" uygulan1ay1 asla ihmal etmcksizin, o "d0.$f1k" irk mcnsuplann1n "kendi kin1lik"leri ni muhafaza etmelerini, vani onlan · , us1iin, egemen 1rktan fa rkh kilan yanlanyla ya~a1nalann1 ister. Oysa TC devleti, aksine Kilrtlerin ve 6teki ctnik to pluluklann c;ogunluk ·rc1rk kokenli kesin1 ii:;:indc asimile olmalann1 6ngorur. (MClsliiman) ctnik topluluklar aras1nda bir ustunli.ikdll$ukluk fark1 go1iilincdigi i~·i n az1nhk etnik topluluklann <;ogunluk ii:;:inde "erimcleri", i:;:ogunlugun etnik "5af"hg1n1 veya "ustflnlClk vas1flann1" "bozacak" b;r geli$mc addedilmez. TC devleti, var::i nda$h k h ukuku ai:;:1s1ndan U)' ru klan aras1nda etnik bir hiyerar$i Yarsayrnamakla, hen1en ti.imClnll C$il yurtca$lar saymakla dogru bir yerdc dunnu$tur. Arna bu C$iCligi, TClrkleri n dahi uymakta di rendigi -"devlet"i:;:e tespit edilmi$- standart, bir kin1lige sahip insanlar toplulugu olu$tunnak hedefi yle baglant1s1 i<;inde varsayd1g1 dikkatc ahnd1g1nda, onayla1nak mun1kiin degildir. Devletin yu kan dan e1npoze etrigi bu Turk vatanda$1 kin1ligi, i:;:ogu noktalannda bir TC1rk i<;i n bile kendi ki$ilik haklan_n1n <;ignenmesi. yoksay1lmas1 duygusuyla kar$1lanm1$, d ireni$ gormi:l$tur. Suphesiz bir Kiln i<;in duru1n c;ok d aha fazla boyledir. Bir Ki.i rt kendisini sadece dogu$tan gelcn etnik, fiz iki ozellikleriyle d egil. i<;inde bir halk1n ozgul tarihi dcneyini. hayau kavrayt$ tar:1n1 da bannd1ran dili, kCtltl!ru ve degerle-
riyle tar11n1lar. TC de\·ietlnin tabaas1 olar:ik bir !<u!l i<;in b~; so nuncu vc hay.He hassa-;1yr·rteki kimlik ogelC'rini y;;~a111ak resn1en, dt>vler zoruyla y a~:aknr. Farkli crnik, kl"tlturcl topluluklann bovlesine bir :::orlarna \-C' ' yasaklainala r uhuaks1z;n birbirine kan~roas: en d~)gal ~ii insani-1oplumsal sllre(tir Rin}'t llard1r <Jrtadogu'da \ "1• o::elliklc Anadolu topra~1nda sc:y1s1z defalar bu sf1re<; ya~anrr11!?, bin yll once buraya en k;ilabai:k etnik-kC1 ltf1rel torlulnk ,,Jarak gel en lllrkler bi r<;ok d1 u'i1;nda zamanlannin en ctkili :,,·d e1i olan dinscl-rni:z.l1t' p:;el engcHcri de "ihlal ederr k'. hoigcriin yerlesik ve '.'.Onradan ge lcn iialkL'nyla birlikte, zan1an1n irnkan vt· ko$ullann1n clv<>:rd igi C\i yuk'>ek bir oranda bir 'dogal" asin1il:1syon siircci ya~;! JTI J $llr. ') u anda bu topraklar i:1zrrinde ( OP,t:n!uk olan fflrk<;e ko nu$a!1 ni:1fusun ne etnik safltg1ndan 111' de tt'.k tip hir kultiirund"'n ~;o:::<·d ii ebi· Ii r TC dcvlcti. i(f1rtlcri avn hir , d evice kurmaya ybntltn1eyrcek en esash erkenin bu ,1~1r. ama kendiligind{;;n, nzaya d~yai : kayna$1na slirccinin h1: lanma.;1 old ugunu g6rebil in.i1. Arna,: sadece. devlecin etnik ayrnnlan kaale alinayan b1r to plun1a dayanmasi oisaydi. bu t<Jplumun sl>zko nu:-u doj!,al ili$krlcr ic;inde olu~;;cagtna ,~Liven ilebi · lirdi. Her ne kadar I 920'll".r Turkiye'sinde hrr biri l<~nd i ozgli l ki rnliklerini ko n.. yan i.J:iJi ufaklt hircok etnik-k1.ilti1rel cop · luluk var idiYse dr bu:1:.lr Ana, dolu'nun tarihl brr ozrii1gi olageimi~ din: vc ctnik rcnkliligi i<;inde olu$mU$ onak )";\~<1 1n a kult.uru saycsindt'. bi rarada du rur ve her kesi111 1n ih1ivac , duydugu "iktisa<li kalktn!'1a"111n s1kla$t1racag! iliskilcrin sa~i.; yacag1 .. birle~me". de\·lctin r:\ ~:;a lanmas1 paranoy<.1s1n1 gitndern- 5
-- ------ - --·------------------------den uzakla~;c1nrd1. Ancak ama<; bu degildir. Sozkonusu paranoyan1n da guc,:lendirdigi bir anlayt$ dogn1ltusunda kimligi. sosyo-kCtltCtrel formlan devlet<;:e saptanm1$ bir milleti devlet zoru ile olu$tUrrnakllr. · Dcvletin tespit cttigi bu Tiirk kimligi, TC1rk halka da dayaul1111$ oldugu i<;in Kunler, "devlet"in bu zorla Tllrkle$tirme operasyonunu Turk milletinden gelen bir zorla111a gibi algtlarnadilar. Bu nedenle de zorla asimilasyonun devlet gilcu ve c,:ogunluk ulus i$birliginde yiirutiildiigii ycrlerde dogan kitlesel ezilen ulus milliyetc,:iligi Kf1rtlcr aras1nda gcli$medi. Kilrtler, butCtn bu donernler boyunca KC1rt olduklann1 unut1nadilar, ama bu kimlik bilgisini ka<;:1n1 lmaz bi<;imde bir anti-T urkliik ogesi ta$1yacak bi r mill iyet<;ilik ideolojisi haline getim1ediler. Turk halk1111n popCller 1nilliyer<;:iligi de Kiln halk1na egemen oldugu bilgi.siyle donanm1$ bir ulusun 1nilliyet<;iligi dogrultusunda geli$medi. Suphesiz l 960'lardan itibaren ayn bir siyasal parti olarak orgutlenen 1rkc,:1 karakteriyle Ti:trk n1illiyetc,:iligi ak1m1n1n geli$rnesi \'C bu tarihlerden itibaren 6zellikle de 12 Eyliil d6nen1iyle birlikte Kun halk1n1n yogun olarak ya$ad1g1 yerlerde uygulanan devlet politikas1n1n Kurt ki cn ligini a$ag1lan1a yonunun one c;:1kmas1 gibi fakt6rler, yukanda i$aret edilen olguyu olumsuz yonde bozmaya hizn1et edecek y1g1nla malzen1e biriktirmi$ olmahd1r.
••• Burava , kadar, kendisine "dogal"hk kazanchnna)'a. 6ylc bir ten1el edinmeye y6neldigi oranda etnik, hatta 1rkc;:1 bir karaktere biiriinrneye haztr olan 6 "milli devlet"c;:i yakla$1m1n Ona-
dogu bolgesindeki iki farkh uyarlanma tarz1n1 6zetle ac;:1klan1aya c;:ah$llk. Burada amac1m1z sadece sozkonusu yakla$1ffi111 1rkc,:1hga ac;:1k, en az1ndan etnikkulturel topluluklar aras1nda bir gerilim ve dCt$manhga gebe hatta bunu ''gerektiren"yonllnii belirtrnek degil , ayn1 zarnanda bu yakla$11n1n Anadolu ve Ortadogu toplumlannin ortak ya$an1a ve siyasal organizasyon kultl"1rlerine de ayk1n d C1~ti:1gl"1 ne i$aret eun ekti r. Bu sonuncu noktaya -son derece one1nli olrnas1na rag1nen- k1saca degin1neye c;:alt$ahm . Anadolu ve Onadogu'da hukiim siirml1$ devletlerin ele$tirilecek y1g1nla ozelligi vard1r. Ornegin c;:agda$1 olduklan "Bat1"daki devletlerle kiyasland1klannda daha merkezr, daha bask1c1. daha rnudahaleci olduklan soylcnebilir. Arna $U da var ki, bu devletler y6nettikleri farkh etn ik-ki.i lti.i rel to pl ulukla n n, f"arkl1 din! cernaat lerin varhklann1 korumalanna, aralannda e$it degilse bile zan1anlan n1n ol<;iileri ne gore hayIi adil bir hukukun gec,:erli olmas1na c;:ah$n11$lard1r. Bu nedenledir ki. "Ban"da Rorna in1paratorlugu'nun )'lkilt$ll1dan beri kurulamayan, kurulsa da kahc1 olamayan bllyt1k devletler burada "kural'· olabiln1i$, kuc;:uk. tebaas1 belli bir etnik-dini topluluk olan devletler ge<;ici, istisnai donemle rde gorulebi ln1i$tir. Anadolu ve Ortadogu tarihselkiiltiirel dunyas1 ic;:inde hen1en tiin1 etnik, dini' topluluklar s1rf bundan dolay1 rebaas1 yahuzca kcndileri olan bir devlet kurma fikrine ,;n1illi devlet"in bu tezine hayli yabanc1d1rlar. Buna mukabil devleti topluluklar aras1 hukukun alan1nda, dolay1s1yla da lOpluluklann uzerinde bir yerde tan1mlayan yerle$ik siyasal kf1lturleri -ki bu $iiphesiz onlann demokr:isi bilincinin
geli$mesini kostekleyen de onemli bir etkendir- herhangi bir etnik-ktilturel toplulugu 6teki ler ad1na, onlar ic;in de devleti yeni ba$tan ranzirne, ortak hukuku yeniden tesis etmek ic;:in harekete gec;:irebilir. I 925'deki $eyh Sait isyan1 bu ac,:1dan ilginc;:tir. isyana kaolan veya destekleyen bir kesim de bag1ms1z Kurt devleti yanhlan idi. a1na harekete as1l ag1rhg1n1 ve karakterini veren $C}', tiin1 Tlirkiye toplumuna hitap etmek istegidir. ~eyh Sait, TC kuruculann1n devlete verdikleri yeni 1nuhtevan1n islamiyet d1$1 oldugunu ilan ederken, }aln1zca Kurtlere degil, Turk. Laz, ~e r kes tf1m i'.viusliin1an halka da seslenmek, onlan da harekete ge<;irmek istemektedir. Burada $eyh Sait islamiyetle s1rf isla1ni kaideler ic,:indeki bir hayat tarz1n1. sosyo-politik kururnlan degil. o ko$ullarda bundan da 6nen1li olarak ~1(isll"lman etnikkillturcl top\uluklar aras1ndaki "hukuk"u da kasdediyordu. TC devletinin bu yerle$ik hukuku on adan kald1rmak, Ti.irk karakterinin bask1n k1hnacag1 yeni bir hukuk getim1ek ni}etinde oldugunu sezmektedir. Nitekim TC devleti de, isyan1n bu mesaj1n1 derhal anlayarak "modemle$rneci" olmakla birlikte $C}'h Sait'le benzer kayg1lan payla$an, bu nedenle de muhalefete ge<;en Terakkiperver Cumhuriyet F1rkas1'na kar$l da hOcun1a ge<;ti. F1rka kapatdd1, isvan ezildi ve "milli devlet", , "tek n1illet":ni "inkdaplar" sayesinde olu$turmak i<;i n kollann1 s1vad1. Anadolu ve Ortadogu halklann1n her etnik-klilturel topluluga bir devlet anlay1$1ndan c,:ok daha fazla, etnik-kCtltiirel topluluklan ortak. e~it bir hukuk c;:en,:cvesi nde birarada ya~atacak devlet anlay1$1na daha yatkin olu$1an bolgedeki "milli devl~t"1
1
Bi r ikim 251 May1s 1991
I
I
I
•
I
'
I
lerin ve milliyeti;:i hareketlerin ciddi bir krizle kar$tla$ttklan $U evrede islami harekete gui;:lu bir avancaj saghyor gibi goliinebilir. ;\ncak, islami yakla$1m, her etnik-ki.ilti.irel topluluga ayn bir devlet diyen milliyeti;:i ak1n1lar onak islami degerler ve siyasal kCdtftrun bu birlikte ya$ayabilme ogesini one i;:1kararak frenleyebiliyor oln1as1na ragmen etkisi sadece bununla s1111rh kalabiliyor. <;:unku islan1iyet ayn1 .zan1anda sozkonusu ortak siyasal kCtltCtrun bir 6teki ogesini. "devlec"e toplum iradesin den ayn, iist bir iradeyi temsil ecrne vash veren anlay1$1 da ii;:eriyor. Ortadogu ve Anadolu halklan hala a~amamalanna ragmen bu devlet anlay1$1ndan rahats1zd1rlar. Devleti toplutna cabi k1lan bir demokrasi bilinci heniiz netle$memekle birlikte bu halklar insan haklann1 dokunuhnaz sayan, en az1ndan kimi demokratik kurum ve kurulu$lan bannd1ran bir siyasal dC1zeni belli bir kararhhkla ister bir olgunlugun s1n1rlanndad1 rlar. "is lami devlet" bu olgunla$ma di.izeyine cevap veremen1ekredir. Belki daha da 6nem lisi; halklann sadece ki.ilturel kimliklerini koru1nak degil. onu "geli$tirmek" yolunda gu<;lC1 bir istek ve aray1$ ii:,:inde olu$land1r. Ve bu "geli$tirme"nin ancak <;ag1n yeni imkan, ko$ul ve faktorleri baglam1nda olabilecegi ve olmas1 gerektigini kuvvetle sezinledikleri ii:,:in. bu cen1el ihtiyai;:lar kar$1S1nda yetersiz kalan islami perspektifi sayg1yla bir yana koyuyorlar. Dolay1s1yla, hem bu birlikte ya$ama, ya$ayabilme kulturune seslenen. hem "milli devlet"lerin orseledigi kulturel kin11iklerin ozgurce sergilenmesini ve geli$imini ve geli$irken kayna$malan n1, veni sentezler, kirnlik' ler uretebilmelerini te$vik eden hem de devlet kar$tS1ndaki
kulca veya kolece itaat zihniyetini yerle bir etme mesaj1n1 vererek, yetkin bir de1nokratik duzenin bolgeye egernen oln1as1 idealini gosteren, insanlan i;:ag1n dinamik, donil$tt1rC1ci.i faaliyet alanlanna, pratiklere ortak ve etkin kaulim yonunde yureklendiren bir hareket olu$turulmay1 beklemekcedir. Bolgede "kendi" milli devletlerinin kriz ve ai;:mazlann1 ya$amt$ ve ya$ayan her halk, ozellikle de Anadolu, Ortadogu kl.iitiiliinft olu$turan en eski halklardan biri olup, ozel tarihi dun1mu ve cografyas1 itibariyle bir kopru ve kilit olabilme konumunda duran Kurt halk1 boylesi bir olu$umun en az1n-~ .---
dan bir ilk dile getiricisi, ilk kitlesel ad1m1n1n sahibi, 6nciisii rolunu neden dCi$l.inen1esin 1 "Milli devlet"lerin asla n1utlu etmedigi, n1illiyeti;:i onyargilann, onulmaz du$manltklann kokle$emedigi $U ya$ad1g1m1z kultur dunyas1 henuz bu vas1flann1 kaybet1ne1ni$ken, bolgenin "milli devlet"lerden en i;:ok i;:ile r;ekmi$ bir halk1111n "n1illi devlet" z1rh1na burunmeyi degil, bu tur z1rhlan bir yana b1rak1p yeniden ve yepyeni bir birlik <;agns1yla ilk ad11n1 a1mas1, feragattn degerini bilmenin ve umut aray1$1n1n hala ya$ad1g1 bu dunyada galiba ccvaps1z kalmayacakur. OMER LJ\<;iNER
.
-~ ··· ·
-·-·---
H epimiz oradayd1k! ..
A. 1AP iktidan, iii;: farkh konuya ili$kin yasay1 "$artl1 saltverilme'', "TCK'n1n 141. 14 2 ve 163. n1addelerini iptal" ve "terorle mucadele" yasalann1 olsa olsa ii<; kag1ti;:1lara yara$1r bir "ustahk"la tek hamlede Meclis'ten ge<;iriverdi. Suphesiz bu ANAP iktidanyla ulkenin y6netimine ege1nen k1linan ars1z, "i$bitirici" uslubun ilk "numaras1" degil. Simdiye kadar pek i;:ok defa ANAP, bir "yenilik", bir "ai;:1hm" getirecegini tantanayla ilan ettigi hemen her konuda boylesi bir numara yapu. Ka$1g1n ucuyla o yeniligin, a<;1hm1n yuzeysel, ama ilk bakl$ta "panlu!t" bir e$antiyonunu sundu; ama yapt1g1 $ekll duzenlemenin ard1nda "eski", daha da kangrenle$meye yatk1n bir bii;:imde i$len1eye, i$letilmeye devam etti. * Foyas1 daha ba$1ndan belli "i$bitirme"
giri~imlerinde ise A. AP. bizzat
dogal ve "manevi" liderinin 6vilnerek uygulad1g1 "faka basnrmak", "punduna gecirmek" gibi y6nten1lerle 1nuhaliflerini atlaup "i$i bagla1n1$"t1r. ANAP'tn $U son "nu1nara"s1nda ise, ANAP'ta sirngelenen zihniyetin her tiir ali cengiz. yavuz h1rs1z y6ntemleri biraraya getirildi. A 'AP bal~1g1n1 olu$tllran her maddenin turune uygun katk1lanyla kotanhp, bayran1 • Bu konuda iktidann "al:irnrt-i
farikast" olarak ilan cdegcldigi "ekonorninin li beralle~mcsi" politikalann1n, fiilen hangi sonu<;lar dogurduguna bakmak yeter. SOzde devletin ekonon1iyt> rnudahale~ inin gu<; ve ag1rlrg1n1n azalulrnas1n1 saglayacak olan bu poli1ikalarla bugun Turkiye ekonornisinin bir<;ok alan1, gc<;mi<?i rnurnla arayacak kad:ir, dcvlctc bile degil, devleti yOnetenlcrin iki dudag1 aras1na bakar halt: gc1iril7 mi$tir.
yeme&i diye onun1uze SLtriilen bu pis kokulu kan$1n11 yutup sineye c;ekersek, bize, Turkiye toplumuna yaz1klar olsun demek lazun . Ozgurluk, demokrasi. insan haklan, oz sayg1 gibi ilke ,.e degerlere, adalet, hakkaniyet gibi olc;ulere asga1i bir i<;cenlikle bagh olan herkes, ANAP ikridann1n $U son 1narifeti kar$1S1nda ins!ln ve toplum olarak alaya, hal<arete ve pek az gizlenmi$ bir tehdide maruz kald1gnn1z1 gorup de sesini c;1kannayacaksa, hayat dan1arlan iyice ukanmt$ den1ektir. AN:\P'tn uc;IC1 yasayla 6nC1n1iize koydugu ''bayram pastas1 "nda $arth saltveri !en bin lerce mahkum c;i kola ta, 141. 14 2 ve 163. maddenin kald1nlt11as1 susleme $ekeri, bunlann alt1na konulan "terorle mucadelc yasas1" da as1l yutturulacak nesne i$levini gormekteydi. Kald1 ki "terorle mucadele" zokas1n1 yutturn1ak uzre kullan1lan "$arth sahveriln1e" bic;imindeki c;ikolata da elden geldigince bozulrnu$ tiirdendi. Y1llardan beri talep cdilen "gene! af", once kapsamh bir tecil yasas1na indirgenmek istenmi$. sonra kapsan1 daraltn1a yollan ar.ann11$, en sonunda da genel af talebinin tek 1ne$ru gerekc;esi olan siyasal 1nahkO.n1lann solcu olanlann1n c;ok buyiik bolCt- · munu, hayas1zca bir keyfilikle dt$ta b1rakan , bir "$arth" sahverilme yasas1na gelinmi$ci. Bu sonuncu nokta uzerinde, "sol" mahkO.mlara reva gorCtlen, bu en ufak vicdan k1n nt1s1 ta$1mayan keyfi i$lem hakk1nda, solcu olmast gerekmeyen, ama insaf sahibi herkesin nisan ay1ndan beri dile getirdi&i hakh duygu ve gorl.t$1eri yinelemeyelim. Ancak ANAP iktidann1n. $U "~a rth saltverih11e" yasas1yla has1ralu etti&ini di.i$i.indugii 8 gene! af konusuyla ilgili az
sonra diyeceklerimiz olacak. "ZULA"DAKi YASALAR
"Terorle Mucadelc" yasas1na $6yle bir goz gezdir1nek dahi 141, 142 ve 163. maddelerin kald1nlmas1n1n pratik hic;bir deger ta$1mayacag1n1 gormeye yeter. Bu yasan1n yapt1g1 en vahim i~, "ozel" bir statuye sokulan ccror su<;unu/ suc;:lann1 alabildigine muglak. hemen her fiili kapsayabilecek tarzda tan1mlamas1d1r. Elinde boyle bir "yasa" olan devlet ve siyasal ikcidar gf1<;leri, dun, 141, 142 ve 161. 1naddeler yururlukceyken kolay koiay su<;: diyemeyecekle ri edimleri dahi rahat<;a sue; sayabilecekleridir. Elbette ki bu tur bir uygulamaya he1nen $iindi ba$layacak degillerdir. \' e belki de onumuzdeki birkac; yil, bu u\kede her tllr fikir savunulabilecek, o fikirler etraf1nda 6rgutlericnlere ses c;1kanlmayacak ve "baktn <;1kard1g1n1z onca gurCtltii bo$unaym1$" dedirtecek bir ortam ya~anabilecektir. Arna boyle olacag1 yuzde yuz garanti edilse bile, as1l bundan dolay1 o yasaya $imdiden ve daha fazla gayretle kar$t <;1k1lmahd1r. (:unku, birincisi bu turden yasalan "devlet"lcr \ 'C de 6zelJikle 12 Eyli.il'de "gelenegi"ni bize yeniden haurlatan TC devleti "gereginde kullan1lmak" uzre elde haz1r tutar. Bir<;ok devlec ya da "ilgili kurun1lar", boylesi "zula" yasalara sahiptir veya kasten muglak formule edilmi;; bir yasa maddesini olagan i$levinden 'daha farkh , "iscenen" bic;imde kullanmaya matuf bir "yorum., $imdilik "uykuda" bekletilir. ikinci ve TCtrkiye coplumunun ;;u son 10- 15 yilhk yak1n tarihi g6z6nune ahnd1g1nda biraz daha onem verilmesi gereken nokta $Udur: Turkiye toplumu, umutlu bir gelecek perspektifinin sarstld1g1 inan\:. deger ve
ilkeleri sahi plcnerek ya$amaktan guni.ibirlik c;1kar gC1du ve hesaplann1n zigzag1nda ya$amaya yoneldigi. yoneltildigi bu son L0- 15 v1lbk d6nemde, 6zel, likle iktidar sahipleri ve toplun1un yonlendirildigi oteki kurum ve kurulu?lar taraf1ndan "$U andaki herhangi bir c;1kann, bir yarar1n", biraz daha fazla bedel odenecek, biraz daha otedeki daha gene! ve yuksck yarara tercih edilmesi fikriyle "egitildi". Hemen $imdi elde edilen bir ufac1k yarann ilerde ba$1na bir bela getirebileceginin sezildigi durumlarda bile o, "$U andaki (:1kar" tercih edilebildi. (:i.inkC1 "ilerisini di.i$Gnmek" istemeyen bir halet-i n1hiye egen1endi toplun1a ve ortama. Yonetimler bu rtth halini cepe tepe kulland1lar ve hala da kullanmaya devam ediyorlar. 12 Eylul diktat6rleri ''ba$1n1zdan bir an once gideriz" (:1kan kar$thg1nda. ulkenin seksenli y1llann1 bir c;uriimu$1iik cenderesinde tut~cak 1982 Anayasas1 'n1 toplun1a bu yolla onaylacnlar. ANA? iktidan o "$U andaki c;1kar", "f1rsat bu f1rsatken" tercihini i;:ok daha yayg1n ve oyuncakh bic;imlerde tahrik ederek saltanat1n1 yurunu. $irndi de, "kader kurbanlann1 sald1k", "1nahkum vak1nlann1zla , bayrarn etmc in1kan1n1 verdik", "aruk di.i$llnce su<;:u yok", "Kurt(:C konu$abilir, turkC1 soylcyebilir, kaset, kitap, gazete yay1mlayabilirsiniz" avazeleri alunda, yann herhangi bir ki$inin kendini "terorist" sandalyesinc oturtulmu$ bulabilecegi bir "yasa" getiriverdi ANAP. Ve parlamencodaki muhalefet bl'1ytik k1sm1yla, bu yasan1n gizlemeye bile pek gerek gorCtlmemi;; "tehlikesi"ni, yap1lan ars1zca oyunu gore gore evet ovu vermek zon1nda kald1. , (unkii onlar da "bugunun yaran na sanhnak", onune uzanlan Birikim 251 Ma y 1s1 991
.---------------------------------·· ....
'
$ekerin 6tesine, arkas1na bakmamak zihniyetinin bu coplumda hala egemen olduguna, buna ayk1n dii$menin "siyasi bak1mdan zararli" olacag1na inan1yorlard1. $arch sahverilme yasas1n1n kustah<;:a vicdans1zhg1n1, "cerorle n1i:1cadele" yasas1yla coplurna ne tur sinsi cuzaklar kuruldugunu gu<;:leri yettigirice sergilemek, ilan etn1ek yerine, m1nldan1p sustular ve ANAP'1n "bak1n kader kurbanlann1n kurtuln1as1n1 istemiyorlar" yaygaras1n1n bu toplu1nda daha fazla onay bulacag1n1 varsayd1 lar. "Bizde kader kurbanlann1n sahveriltnesine katk1da bulunduk" divebilmenin ' geci recegi prim i. ilk andaki cepki leri gogusleyerek topluma "tehdidi" ve tehlikevi haber ver' mekle az ilerde saglayabilecekleri prestije cercih ettiler. Bunu yapnlar, <;:linku yasalar <;:1kah bir ay1 ge<;mesine ragn1en ne DYP ne de SI-IP -DSP'yi de dahil etmek gerekir- konunun 6nen1ini n gtrektirdigi geni$ bir kampanya a<;:n1ak $6yle dursun, "Anayasa Mahkemesi'ne gitineye haz1rlan1voruz"un 6tesinde bir ' <;:aba gostermi$ degildirler. Oc,:uncC1 bir noktaya da deginmek gerekir. ·rurkiye toplumunda gerc;ek bir demokrasi bilincinin duyarlihg1n1n yerle$ebilmesi. as1rlar boyunca bu coplu1na ernpoze edilmi$ devlet<;:i siyasal kcilture kar$l ac,:1k bir hesapla$n1a ve "annma" sC1reci ya:?anmas1na baglid1r. Olmazsa olmaz bir ko$uldur bu ve Ttirkiye toplumunun en "kaderine ba$ egmi$" gorundugu za1nanlarda bile, bundan kurtulma yolunda gllc;:h1 bir istegi dairna olagelmi$tir. Bir 6zguven duygusu ve umut 1$tg1 sezebildigi her dunnnda o "gelenek" ve kultC1rden kopma deneyine i$tiyakla anlabiln1i$tir. Ancak burada -son otuz v1h ' dikkate alarak konu$ursak-
sorun Turkiye toplun1unun bu kopu$ ic;:in gerekli guc; ve isteginin s1n1rlthg1nda degildir. Turkiye toplumunun devletc;:i siyasal kC1lcurden koprna, uzakla$ma auhmlann1n ba$ans1zltkla, husranla sonuc,:lan1nas1n1n ·as1l olarak, $U son donemlerde. o tur anlnnlann ba~ 1 n1 c;eken "sol"un, -onun dinamik 6gesini olu~tu ran "sosyalist hareket"lerinba$ka cur bir devlet<;:ilikle malul olmas1d1r. Turkive'de sol, "sos, yalist hareker(ler)" $liphesiz mevcut devlete, siyasal iktidara kar$1 bir kitlesel hareketlilik, inisyacif olu$umu y6nunde c;aba g6steriyorlard1. An1a bunu o devlecin yerine belki de ondan c;ok daha n1uktedir bir "kendimizin" devletine giden yolu ac;:1nak ic,:in yap1yorlard1. Devletin toplum, insanlar uzerindeki ayn , ustun, e1nredici, duzenleyici rolC1nu, hatta ''hak"k1n1 bir ba$ka bi<;:imde onaylayan, dolay1s1yla da "gelenek"le, yerle$ik devletc;i kulturle aras1nda kolayhkla paraletlikler kurulan bu anlay1~;, sosyalist hareketle, solla bulu$an kitlelerce bir Stire sonra farkediliyor ve buradan itibaren de at1hn11n gucu vc $Cvki dii$n1eye ba$hyordu. Bu donem boyunca "sosyalist hareket"lerin demokratik talepler i<;:in verdigi mucadelelere bak1hrsa, buradaki taleplerin hen1en cC1mllyle, "harekec"in iktidar mucadelesinde dogn1dan veya dolayh ara<; olarak dii$linulen orgutlenrne ve faaliyet ala nIan ile ili$ki Ii, bunlan ikti· dar mucadelesinde daha "verirnli" kullanrnaya matuf talepler olduklan gorulecektir. Boyle olunca da "sosyalist hareket"lerin verdikleri "demokrasi 1nucadelesi", sanki onlann devleti, iktidan ele ge<;:irme ara<;: ve imkanlann1 <;:ogalunak, guc;:lendirmek i<;in verdikleri bir mucadele gibi gorunebilmekte-
dir. Yani sol, sosyalist hareket, ''demokrasi mucadelesi" verdiginde, bunu herkes i<;:in, toplum i<;in verdigini, bir degeri, bir ilkeyi hakim k1lrnak bilinciyle davrand1g1nL gosterememi$, soylediginde inandtnc1 olama1n1$t1r. Omegin, "du~unce ve dti$D.ncenin 6rgiitlenmesi sue,: olamaz" ilkesiyle, "dli$lince ozgurlugu" gibi bir degere dayanarak 141 ve 14 2. maddelere kar$t bir kampanya ac,:tld1g1nda, aynr gayret ve ate$lilikle, ornegin 163. maddcye de, yasalardaki oteki tum dfl$Ctnce ve orgutlenmeyi kisnlayan maddelere de kar$1 olundugu gosterilmeli ve kan1tlann1ah iken; c;ogu kez 163. 1nadde "bizin1 i$imiz degil" gibisinden bir 1av1rla es gec;ilmi$, hatta ylirurlukte kalrnas1n1 savunanlar c;1kmt$Ur. Oysa sosyaliscler, devletin bu ve benzeri yasaklama yetkileriyle donanlmasina kar$t <;:1karlarken, kendilerini hem daha i<;ten ve tucarlt gosterecek, hem de Turkiye toplumunun "devlet"le ilgili tarihl derdinden kurtulma aray1$tyla derinden bag kurmas1111 saglayacak imkanlara sahiptiler. Bunun ~in sosyalist dunya g6rii$linC1n devletle ilgili temel yakla$1m1n1, bu konudaki nihai hedefini one alarak, vurgulayarak davranmas1 yeterdi. Devlet kendinden menkul yetki ve guc;:lere sahip degildir. Bu yetki ler ve gCi<;:, tarih ic;inde toplum taraf1ndan ona clevredil1ni$tir. Bu bak1n1dan toplu1nun o guc;: ve yetkileri ''yeniden" sahiplenerek, mensuplann1n ozgur ve aktif kat1l11n1yla olu~an kun1mlar i<;:inde kuHanmaya ba$lamas1yla devleti gereksiz hale getirebilecegini soylernek, bunun mumkun bir sure<; oldugu fikri ni geli$tirecek bir tutum izlemek... he1n sosyalizmin "ruhu"na uygundu, hem Turkiye toplumunun "devlec"ine 9
duydugu ortuk tepkiyle rezonans halinde olurdu hem de eski sosyo-ki.ilturel kaltplann1 zorlayan kitlesel enerjiye arad1g1 "yeni"yi bizzat bulabilecegi sevkini as1layabilirdi. 1980 oncesinde yukanda ozetlenen l(irden ozelliklcri belirgin olan bir deney yasam1s olsayd1 Tilrkiye toplumu, 12 Eyli.il'un h1sm1na ragmen bugun bu teror yasas1 kar$1S1nda <;ok daha duyarh klhnabilirdi. Bu yasan1n devlete, guvenlik gi.i<;lerine tan1d1g1 "ek" yetkilere, omegin pratikte i$kence yapan "gorevliler"i tesvik ve pervas1zlast1rma sonucu getirilecek "on lem"lere kars• etkin bir toplun1sal ka1npanya baslattlabili rdi. Bu elbette sozkon usu kampanya i<;in simdi ugrasn1ak bo$una olur demek degiipir. Her ne kadar l 980'lere kadar bu ulkede verilcn "den1okrasi n1i.icadeleleri"nde, bu mucadelenin "ozi.inde" ve ozel olarak Ti.irkiye'de device denilen ayn cahklt kurumu, yetki ve guc odag1n1 geriletmek. i.ist ve ozel bir irade olarak islemesine son vennek cabas1 oldugu ycterince bilince <;1kart1larnad1 ise de: 12 Eyli.il deneyi Tiirkiye toplun1unu bunu arttk kolayca kavrayabilecek derecede "egitmi$" olmahdtr. iSKENCEYi YOK ET1'1EK YERiNE iSKENCECiYi GORUNMEZ KILMAK
"Teror su<;lanyla 1ni.icadele eden gorevlilcri korumak" gerek<;esiyle ve i$kenceci diye oldurulenler bahane edilerek; sozkonusu yasa ile guvenlik guclerine oylesine "gi.ivenceler", ayncahklar tan1nn1aktad1r ki ; bu durumda ben i$itni asgari hukuk kurallanna, insani olc;Ctt\ere riayet ederek yapacag1m diyen bir "gorevli"yi, gorcvini 10 yerine getirrnemekcen, "devletc
zarar vermek"ten 1nahkf11n e unek n1i.imkllnclur. Yasa ile "teror sucu" kavra1n1na, "istenilirse" her tiir ed imin rahatlrkla sokulabildigi bir geni$lik veriliyor. Ard1ndan da "teror su<;:u" ile "ml'tcadele eden" gorevliletin cinayet sucu hati<;, gorev bahancsiyle i$ledikleri hi<;bir stu;:can tutuklanamayacaklan, yargtlanmalann1n i<;i$leri Bakanhg1'n1n izniylc mi.imkun olabilecegi yolunda 1naddeler s1ralan1yorsa; $in1diye kadar boyle "guvenceler"i, in1tiyazlan olmad1g1 halde karakollara, ilgili servislere herhangi bir nedenle i$i dG$1nC1s Turk vatanda5lann1n pek az1n1 da)'aks1z, hakarersiz b1rakn11$ olmas1yla unlu "guvenlik gcu;leri"miz arnk blisbi:11i.'1n pervas1zlasabilecekler demektir. "Terorle miicadele yasas1"n1n MGK'ca haz1rlan1p Adalet Bakanhg1 eliyle Meclis'e gonderildigi soyleniyor. <;:ok buyuk ihtirnalle dogrudur bu. (:unkti ancak bu kurulda ternsil edilen "devlet<;i" zihniyer, i$kenceci diye oldurulen birkac gorevlinin, iskence ve oteki yasad1$1 1nua1nele nedeniyle yargrlanan devlet memurlan n1 n "gi.ivence·•sini dl'1$iiniirken, i5kence de 6ln1(i5 yuzlerce ki$inin, sakat b1rakilm15, dayaga, hakarete maruz kalmt$ yuzbinlerce yurtta51n "giivence" diye bir son1nu olabilecegini kaale bile almaz. Ya da "devl et~i" zihniyetin o C1nli:t cevabtvla "onu da biz ' yapanz size dC1$1nez" diyebilir. Bir ba$ka unlu sozti hattrlatarak cevap veriltnelidir bu kafaya. Clemenceau "sava5 askerlere b1raktln1ayacak kadar ciddi bir istir" den1i$. Bireylerin, toplu111un devlet gorevlilerinin cana dahi kasdeden kotii muamelesinden korunn1as1 ise, asla ''devlet"e b1rak1lmayacak kadar ciddi bir istir. Bu durumda ilgili tiin1 kun1-
luslann onayak oh11as1yla vatanda$hk haklanm1z1 devlete kar$• kon1mak ve gelistinnek i<;in bir kampanya ac;rlrnahdrr. Birilerini n i$kenceci di ye adam oldCtnnesine kar$1 6nlen1 aln1aya cah5mak anla5il1r bir cabachr. Bunun kabul edilebilir tek yolu, i5kence yap1ld1g1 "iddias1"rn ortadan kald1racak, bu "iddia"va kimsenin inanma, mas1n1 saglayacak bir sorgu duzeni kurmakur. Yani bir TClrkiye gercegi olan i~kenceyi, l<otCI rnuameleleri onadan kald1nnaknr. Bu durun1da kimse "i$kenceci" olamaz kimse de "i$kenceci" diye birilerini vurmaya kalkt$maz. "Terorle Mucadele Yasas1" ise i$kenceyi, kotii muameleyi nasr l k.ald1rabili1im diye asla di.i$C1nmCtyor "i$kenceci"yi goriinmezle$ti nne tedbirleri getiriyor. Ve galiba da i$kenceciye bu konuda ne denli gf1vence saglarsa, onun da "isi"ni o denli "hevcs"le yapacag1n1 hesap ediyor. Hakiki teror budur. Nerede oldugu bilinmeyen. gorulmeyen, denetlenmeyen ve yarg1lana1nayan bir gf1cun Ctzerimizde "tcror suyu" diye binbir $Ckilde kullantlabilecek bir silahla dola$1yor olrnas1 cerordlir. Kald1 ki teror. toplun1sal ve siyasal hayat1m1zdan, toplumsal vicdantn terorize edilrnesi anlam1na gclen bu yasa ile <;1karulamaz. Tan1 tcrsi ne teror, yasala$t1g1 b 11 noktada baska \:C$it bir hukuk olarak rne$rulas1r. Ote yandan, birilerinin ayn1 gorunmezlik ve denetlenen1czlik vas1flanyla gizli orgutler kurup, i$lenmis ve islenmekte olan "i$kence" gibi su<;lan oliimle cezaland1rma "eyle1n"ine giri$1neleri de terordiir. Hele bu isi yapanlar ilgilendikleri hemcn her konuvu silah1n ve zontn ' giicuylc halledeceklerini varsayan bir manuk i ~i nde le rse. Birikim 251May 1s199 1
----------------------------------:-----------··-· Korku ve tehditler alunda 6zgur, 6zsayg1s1na. kimlik ve ki.$ilik bilincine sahip insanlar toplulugu olunamayacag1 te1nel bilgisiyle Turkiye toplurnu tarihirniz ve ye rle~ik siyasal k11ltiiri11nuz dikkate ahnaraksab1rla yurilttihnesi gereken <;ok yonlC1 bir kan1panya ile once "devletini" bir tehdit ve k1s1tlan1a giicu ol1nakta n <;1karn1aya, onun boyle olinan111 gerekc;esi diye kulland1g1 genel, toplu1nsal ihtiya<;lan bizzat kendi (toplun1) i<;inde kar.?tlayabi lecek inisyatifler olu!?tunnaya <;agnlmalid1r. Genet af konusu boyle bir kampanyan1n i<;inde ycniden gO.nden1e geciri\ebilir ve aynca bu af, kampanyan1n dayanag1 ve ene1ji kaynag1 olmas1 gereken tarih bilincimizi canland 1rmak ic;:in kesinlikle gcrekli bir unsurdur. (unku 6zel olarak 1980 oncesinin, 1970'li y11\ann '·sue;" ve "su<;lulan " i<;in talcp etrigimiz bu "genel af'. s1radan bir genel af talebi diyc gon1ln1en1clid i r. ~u nokta asla gozden kac;1nln1an1ahd1r ki ; 12 Eylul'le birlikte yaraulan atn1osferin , 12 Eyliil ideolojisinin su<; ve suc;lu diye gosterdikleri, birtak1m uc;: eyle111ler ve bunlan gerc;ekle.$ti ren birtak11TI insanlar degildi . Ger<;ekte hemen t(lrn toplun1un $U veya bu oranda, inTia n1uclaka kat1ld1g1 bir hareketlilik "suc;:" olarak g6rilldu, dolay1s1yla da toplum "suc;:lu" statClsundeydi. 12 Eylul "adaleti", bu toplumsal hareketliligin u<; noktalannt ve uc;taki insanlan mah ken1elerinde yargilay1p mahkun1 ctti; d1$anda kalanlan, ac;1k bir cezaevine d6nli$tl!rdugu T11rkiye'deki insanlan ise 1982 Anayasas1'yla ald1g1 onlemlerle cezaland1rd1. Toplum "re.?it olmayan" 1nuamelesi gorerek 12 Eylul tedbirleriyle bir 1slahane gibi duzenlenen bu ulkedc
ya~arnaya rnahku1n edildi.
Turkiye toplumu 1970'\erde ve ozellikle son onyilda kar$t' la.?t1g1, geleneksel ya ~an1 tarzrn1, dcger, inan<; ve beklentilerini sosyal yap1 ve kurumlann1, siyasal zihniyet ve konumunu degisime zorlayan geli$n1elerin "zorunlu" k1ld1g1 bir yeniden $ekillen1ne ve ki1nligini tan1ma arayt$tna yoneldi. 0 y1llann sosyo-politik hareketliligi, a\tt,ist oluslar, "cephelere ayn ln1alar" vs. toplumun derinliklciinclen gelcn bir ihtiyac1n d1$avurun1 bi<;imlerivdi. 0 nedenle de biri ' lerinin k1~k1rtmas1na , guunesine asla baglanamayacak olan bir Sttrec,: sozkonusuydu. Elbetteki birtak1n1 paniler, 6rg1ttler bu hareketlilik, altiist olu~ surecinin onlerinde yer aldilar. an1a stireci yaracanlar onlar degildi, aksine kimi o sure<; ic;:inde ve savesinde varolabildi. kirni ' ancak boyle bir sure<; ic;inde edinebilecegi guc; ve etkinlige sahip oldu. Hana $U da eklenn1elidir ki, kin1i orgutler ve pek c;ok insan ancak bu ko$ullarda "uzerime dil$en gorev" cliye addedebilecegi eylen1 ve islevle.ri f1stlenip yapular. G(ic;lCt bir u1nutla ba$1avan bu ' gene! coplumsal harekctlilik, aray1$ l 980'lere gelin irken un1ut k1nkhg1yla bir yeniln1i$lik duygusuyla s6nn1eye ba$lamt$tl. Darbe, ca1n bu ko$ullar, bu hava olu$n1u~ken geldi, zaten boyle bir ant bekle1nekteydi. Darbeyi yapan Turkiye toplumunun "bildik" "devlet babas1"yd1. Umut k1.nkhg1 ve yeniln1 i~lik duygusu ic;indeki Turkiye toplu1nu bu psikozu ic,:inde, "devlet baba"s1n1n kendisine "suc;:lu c,:ocuk" 1nuamelesi yap1nas1na sessizce boyun egdi. "Baba''n1n <;izdigi s1n1rlar birlikte as1hrken, baba vesayeti alunda ya$an1aktan kurtulma umudu birlikte yasan1rken yanyana olunan, kars1hkh destek verilenlerin bir
-
.
k1sm1, "baba" taraftndan "as1i suc;lu", ·'suc;a az1nettiren" diye aynltp ite kaka zincire vurulurken, Turkiye toplumu, utanc; duyarak, a1na '·ben istegimle kat1ld1m" deme cesaretini gosteremeyerek durdu. Erginlige gec;erken yapttg1 ilk buyilk ada111 gibi davranma deneyi ba~ans1zltkla sonuc;la nn11~ birinin cocuk konumuna s1g1narak daha ag1r bir cez:aland1rn1adan kurtuhnaya c;ali$mas1 gibi, Tiirkiye toplu1nunun 6nen1li c;ogunlugu da, 12 Eylu\'un l 970'ler toplu1nsal hareketliligini asli failler (suc;Jular) ve kand1nhp siirilklenenler diye ikiye ay1ran h(ikmilne oz sayg1s1n1 yaralamak pahas1na s1g1nd1. Bu yaralarla ya~a1n1~ olmas1na ragmen aradan gec;en on y1l Turkiye coplumunu olgunla:'lnr1n 1$ oltnahd1r. l 970'li y1llanyla hesapla$ttg1nda, sonuc;lan ve ald1g1 bic;imler nas1l olursa olsun, ya$ad1g1 kendi yolunu kendi c;izme giri~iminin tarihen me$ru oldugunu ki$ilikli bir toplumun te$ekk11lu, olu$umu ic;in b6ylesi s(trec;lerden , deneylerclen gec;ilrnesinin kac;1nilmaz, elzem oldugunu kavrayabilir. Bu <leneyin guzelliklerle sonuc;lan1nas1 elbctte c;ok ivi olurdu. ' Aina olamad1ysa bunun belki de asli faili , bu toplun1a ebedi bir cocuk n1uamelesini as1rlarca reva g6rmCI~ "devlet baba"d1r. Toplumu kendi belirledigi fonn lar ic;ine sok1naktan ba$ka bir $C)' dCl$1inmeyen, bunun ic;in c;evresini yasaklarla, tabularla donaup onun yarauc1hg1n1. inisyatif kazanrnas1n1 engelleyen '·devlet baba"d1r bu. Bu baban1n vesayetinden kendini s1y1ran gen<; Turkiye roplumunun bu ilk deneyinde, ya.$ad1g1 "<;ocuklugun", 0 ozellikleri ba$ans1z:hg1n1n da en 6ne1nli faktorleri oldular. Bunlar anla$tlabilir ve anlaulabilir. Ve eger geregince olabi- 11
lirse bu, Turkiye toplumu kendi kendisiyle ban$abilmek ii;:in l 970'li y1llarda tarihen 1ne$ru bir deney ya$ad1g1n1, bunun hata ve sevaplann1 ustlcndigini, bilhassa "devlet baba"ya kars1 alenen ilan ennelidir. $in1di ag1z ali;;kanlig1yla "gene! ar· dedigimi::: talep top-
lu1nun kendi tarihini mesrula;;nrma talebinin sen1bolik, a1na oln1azsa olmaz bir pan;:as1 olarak goriilmelidir. ·rurkiye 1oplu1nunun ozsayg1 ve gllvenini yeniden edi nn1esinin , kendi kendisiyle gen;ekten bansmas1111n ilk ko$ullanndan, ilk ad1mlanndan biridir.
Bu amai;:la. mi'11nki'1n en genis i;:evre leri n i ~ti ra ki saglanarak. sui;:lanan 1970'li y11lan V\' "ic;:erde" kalanlan hanrlatan \' C sahiplenen orncgin "hcpi1n iz oradaydik'' s loganl1 bir gosteri yuruyu~u dC1zenlencmcz mi? 0/\1ER l..A(iNER/
AY$EGUL DEVECiO(;L1.:
12 Birikim 2.5 I May 1s 1 9 91
Zihinlerin yeni efendileri: Medyalar AYDIN UGUR
j I
I .
K orfez sav~1, ileti$im faaliyetlerinin giiniimiizde kazand1g1 canahc1 konumu gozler 6niine serdi. ileti$im arac;:lan aruk yalnizca zihinsel hariralanmiz1 uretmekle kaln11yorlar; bili$im olanaklan ve telekomunikasyon altyap1s1yla ic;ic;:e ge~ip sava$ 1nakinas1n1n belke1nigini olu$turmak suretiyle C1lkeletin haritalanna yap1lan miidahale\erde ba$hCa rollerden birini oynuyorJar. Hep birlikte gorduk: Sava$ neredeyse ileti$im arac;:lan ve 6greni (enformasyon) reknolojisi ile e?anlan1h hale gelmi$. Elbette, ustunlugu has1na kabul ettirmekte tahrip gucu one c;:1k1yor; ama bu gucun sonuc;: almas1n1 belirleyen her $ey bili$im olanaklan ve telekomunikasyon altyap1s1n1n ileti$im arac;:lanyla ic;:ic;:e gec;:n1esinden olu$an "yeni ikti$im makinast"na dayan1yor. Sava$anlann kulag1 ve g6zun.un, hart.a kolunun yerine gec;:en butun sistemler, 6zlerindc, ileti$im teknolojilerinden olu$uyorlar. Elektronik haber aln1a ileti$im teknolojilerinin uzerine oturuyor. Radarlar ileti$itn teknolojilerinin geli?kin bir 6m eginden ba$ka bir $C)' degil. Gudumlu fuzeler, ogreni kuram1n1n yoketme amac1yla u ygula1na duzlemine gec;:irilmesinden ibaret. Hedeflerin izlenmesi, bilgisayarlann bu izlen1e c;:erc;:evesinde geri besleme (feed-back) ilkesinden yararlanarak uc;:u$lan, att$1an y6netmesi, hep, 6greni teknolojisi demek. K1sacas1, fiili sava$ta siyasal haritalann c;:izilmesinde ileti$im ve ogreni teknolojisi ba$1 c;:ekiyor. ileti$imin, sava$ ortam1nda. bir de oteki yuzu devreye giriyor: Cephe gerisindekilere haber ta$Imayla ilgili yiizii. Bu yuziin kendini K6rfez sav<l.$1nda ortaya koyu$ bic;:imi, kitle ileti$irninin gunfunCiz dunyas1ndaki yonelimini ba$tan sona sorgulaman1n neredeyse bir insanhk borcu oldugunu g6sterdi.
(ogumuz, dunyada, ulkedc olan1 biteni once ogrenir, sonra degerlendirirken gozluk niyetine kitle ileti$itn arac;:lan (1nedyalar) bize ne sunuyorlarsa, onu kullan1yoruz. Bir de anla$11.tr 6zn1miiz var: Gunumuz• de 6ylesine c;:ok $Cyden, 6ylesine h1zla haberdar ediliyoruz ki, kitle ileti$im arac;:lann1n bize sunduklann1 enine boyuna tanacak zaman1 kolay kolay bulam1yoruz. En ince eleyip s1k dokuyanlann11z bile pes etmeye mahkamlar. Her bir haberi kendi akil ve vicdan suzge(lerinden gec;:irmeyi bir deniyorlar, bC$ deniyorlar: sonunda, o bi:iyiik vicdan y1kama makinas1ndan sonsuz bir sel gibi bo$alan "bakt$ tarz1"na teslim oluyorlar. Arada bir kendilerine gelip "feveran" ediyorlar; sonra, kendilerini yine ayru selin ak1$1na b1rak1yorlar. Oysa. bu ileti$irn seli "insanhk durumu"muzla dogrudan ilgili; yeryf1zlinu, kendimizi, 6tekileri nereye oturtacagim1za nas1l degerlendirecegimize karar veriyor. Bu bakimdan, s1k s1k feveran etmekte yarar var. Bundan sonra okuyacaklanm1z boylesi bir feveran denemesi olacak. Bu yaz1 boyunca kitle ileti$iminin dunyaya bak1$11n1z uzerindeki etkilerini gozden gec;:irmeye c;:ah$acag1m. Odaga, mevcut arac;:lann taru$1lrnaz bic;:imde en etkini olan relevizyonu alacag1m. ilk once, Korfez sava$1 s1ras1nda medyalarla ilintili olarak kendilerini ac;:1ga vuran iki ecigin -izleyici etigi ile haberci etigi- uzerinde duracag1111. Sonra, ileti$im literatiin1nun, kicle ileti$irn arac;:lann1n zihinler (1zerindeki etkisi konusunda soylediklerinin k1sa bir tarihc;esini verecegim. Bu etkiyi. kaynakland1klan noktalar itibanyla ikiye ay1np. ayn ayn ele alacag1m. Gerc;:ekten de, etkilerin kaynakland1g1 iki duzlem bulunmaktad1r. Ozellikle, televizyona donuldugunde, bu, oldukc;:a belirgindir: Televizyondan bize iki tli.r uyan gelmektedir. Birinci tiir, mesajlardan kaynak- 13
Janmaktad1r. ikinci ti.ir uyan ise bizatihi televizyonun carz1ndan , bir tarz olarak televizyon sunu1nunun genelinden sO.zulO.p geltnektedir. Zihinleri111izi bic;imlendirmede belli bir ic;erikle kodlanmt$ mesajlar bir yandan <;ah$1naktad1r, televizyon fonnunun gene\ tarz1 beri yandan. SAVA~. iLETi$iM VE iZLEYiCi ETiGi
Korfez sava$• ile birlikte, ilk kez, insanhk olumi.i canh yay1ndan izlemeye davet edildi. Meger, hepi1niz boyle bir daveti nas1l da beklermi$iZ. Arenada, sava$an gladyatorleri tribunlerin guvenligine s1g1narak izleyen ars1z Ro1nalilar gibiydik, hepimiz. Evleri1nizin konforuyla sarrnalan1p, s1radan gunleri n heyecans1zhg1n1 k1rrnay1 vaadeden ekran1n kar$1s1na ge<;tik. insani, ahlakt, kaygtlanm1z1 ask1ya ald1k. Bize, kuc;i.ik urperi$ler ya$ama olanag1 sunan o mustehcen canh }'ay1n1n lezzetine kendirnizi btraknk. Birilcri "bizim ic;in" oliirnun ortas1na yerle$tTii$ler; oradan, bize an1nda haber gec;iyorlard1. Sanki, biz ordayn1t$IZ gibi. Gelgelelim bir cuhaf canh yay1nd1, bu. Sava$111 ilk yinni dort saati bicci ; dcrken ikinci yirmi dort saati de geri<le kald1; Cl\l'\'in Bagdat'taki 1nuhabirleri durmadan konu$tular, fark.tna vard1111z mt? Hic;bir haber vermedilcr. Bir otel odas1n1n pencerelerinden ne gorebiliyorlarsa, daha dogrusu ne goremiyorlarsa ondan soz ettiler. Arna, biz, yine de sava$tO birinci elden ta111g1 oldugun1uzu sand1k. "Yerinden ve an1nda" olsun da, nas1l olursa olsun, diyorduk, san ki. Tam da bu noktada bir terslik vard1: Teknik beceri tek ba$1na habenni$<;esine i$ goruyordu: Kamer.1 "orada ve arunda"yd1. Arna haber degeri ta$1yan bir $eyleri gonneden, duymadan, nakletmeden oradaydi. i~e rik, bilgilenmemize katk1da bulunn1uyordu. Kald1 ki, TV kar$1s1nda, biz bilgilenirn degil de duygulan1m anyor gibiyclik. Orpcrmemiz yetip arttyordu. Duygulanm1z uyanls1n. akltm1z degil, dercesine bak1yorduk ekrana. Dogrudan baglann fikri, bizi yeterince doyuruyordu. Naklen yay1n sayesinde Bagdat'tayd1k; arna canh yay111 boyunca Bagdat'ta ne oldugunu ogrencn1edik. Olsun, i<;imizi i.irpertecek kadar "orada ohna duygusu"nu tatttk ya, sanki yetiyordu. Ars1zca, ben de ordaydtm diyebilecegiz, ;,._;· $CY bittikten sonra. Sizi bihnem; an1a sava$la birlikte benin1 kendin1e kar~1 besledigim ku$ku da arttt. S1k s1k, sava$tan teknik bir sorun gibi soz cderken yakalad1m, kendirni. Yaln1z ben mi? Dostlann1 , konu$tuklanrn, ayn1 soguk to nu ne kolay benimsedik. Anla$1lan, i<;i 1nizdeki "duyars1z vah$i"yi alt edebihnemiz ic;in. ac1lann ille de kap1m1z1 c;ahp , bizim cenimize deg1nesi gerekiyor.
ku;;kusuz kicle ileti;;im arac;lan, 6zell ikle de sava$t naklen veren tcleviz.yon geliyor. i$in garibi, basin di.inyas1 naklen sava~ konusunda, ezici c;ogunluguyla, mutlak bir vicdan rahathg1na g6mulmfl$ dun1mda. Soz.gelimi, CN "in sahibi Ted Turner, "bir gun bir sava$1 canh yay1ndan vennek en bi.iyi.ik hayalin1di '', diyebiliyor; basin di.inyastndan hic;bir olumsuz tepki ahn1yor: kimsc Turner'i ahlakI a<;tdan k1natn1yor. K1nam1yor: c,:unku Turner ge<:erli basin meslek anlay1$t c;erc,:evesinde pek ters bir $Cy s6yle1niyor. Degil mi ki, yuzyihn ba~1ndan bu yana bas1n1n en onemli hedefi olay1n ba$g6stcrmesi ile okur/ izlcyiciye ula$1.1nln1as1 arastnda gec,:en za1nan dilimini hep daha azaltmaku; i$te $i rndi, bu zaman dili111i s1f1 rland1. izleyici, olaya an1nda ve yerinde tan 1k oluyor. ileti$im arac1, telekomi.inikasyon altyap1s1yla ve bili$im ortamlanyla bi.itunle$1i ve basin bir rneslek grubu olarak y1llard1r surdi.irdi.igi.i bir c,:aban1n nihai noktas1na ula$tL 0 yuzden, genelde gazetecilerin dilleri tutuk. Profesyonel racon, onlan vanlan noktaya hayranhkla bakn1aya itiyor. Gelgelelim, biz s1radan insanlar ic,:in vanlan nokca ayn1 6nen1i ta$tyor n1u? Dominique \.Vohon ile birlikte* ha>'•r diyebiliriz. Hay1r; c;iinku. bizlerin sava$tan, sava$tll gidi$inden haberdar olrna hakk1m1z ve gereksi ni1nimiz elbette var; ama, bu nun ille de surekli canh yayindan ol111as1 gerekmiyor. Gerc;ektcn de, sava$tn her $eyi ni , hemen gom1ek ne i$imize yarar? Bizier, asketi ya da sivil yoneticilerin konumunda degiliz; her $C)'den an1nda ve si.irekli haberdar olup karar C1rermek zontnda dcgiliz ; onlardan farklt bir zaman-mekan titminde ya~m1m iz1 surduruyoruz. Sava$1n aynnt1lann1n -ustelik onemli , onen1siz aynm1 yap1ln1adan, c;okc,:a da onernsizlerinin- usr.urnuze boca ed ilmesi sayesinde haberdar oln1u$ da saydamay1z. Ostelik, "sava$1 canh yay1nda izlemek zorunda m1y1z?" sorusu kadar canalic1 bir ba$ka soruyu da yannlamam1z gerek: Sava~1. gerc;ekten, canh yay1nda izlemek mumkf1n mu? Elbette, hay1r. Bu hay1n n bin;ok ncdeni var. Birincisi, kan1eralann sava$1n her yerinde olan1an1as1. Niteki m, o yuzden, Korfez sava$1111n ilk gunlerinde insan1 sinirlendirecek olc,:ude bO$ birtakun gori.intulerle ya da S6ze dayah casvirlerle ayakta tuculmaya c,:ah$1lan bir yayinc1hk izledik. Televizyon gazctccileri ise, bir tiyatro yap1t1 sergilenirken rot s1ras1 gelen diger oyuncunun bir tilrlu sahneye girmen1esi kar$1s1nda laf1 dola$t1rn1ak zon1nda kalan aktorleri and1nyorlard1. Ne yapabilirlerdi ki? Canh yay1n s(1rC1yordu. Ekran <;ah$1yordu. Teknolo-
HABERCiLiK ETiGi
14 ic;imizdeki duyars1z vah~iyi besleyenlerin ba$1nda,
• Dorniniquc \\'ollon. "l'infonnati on spectacle". Le Monde, 24.1 1991. Biriki1n 251 Ma y1s 199 1
.--------------------------------·-·-~-·-·
ji, baglant1 kay1$1n1 st:1rekli dondurtiyordu. Muhabirinse z.aman1 doldurn1as1 gerekiyordu. Gaz.eteci dur• madan konu$acaku. Ont:inc ne gelirse ekrana gec;:irecekti. Ay1klayacak. bir 6nen1 derecelendirrnesi yapacak z.arnan1 yoktu. Sonuc;:ta, hep birlikre anlad1k: Canh yay1n sava$1nda haber yerine haberirnsi bir $eylere mahkun1 olunuyor, olundu. Canli yay1nda sava$1 gerc;ekten iz.lememizi imkans1z k1lan bir diger olgu isc ortada durup duruyor: 0 <la, sava$ halinin kendisi. \Volton\1n da alt1n1 <;izdigi gibi, her zaman sava$ hali sansuri.i de beraberinde getirir. Bir ba$ka deyi$le. gen;ek her zarnan sava$taki ilk kurbanchr. Korfez sava$• s1ras1nda da 6zgl"1r haberle$me bekle111enin hayal oldugu ac;:1k11. Sava$an taraflann her ikisi de sanslir uygulamaktayd1. En iyi ihtitnalle s1nu·land1nln11$, gencllikle de yonlendirilmi$ bir haber ak1$1na tan1k olacagnn1z besbelliydi. Bu nokt.ada, Korfez sava$Lile birlikte gl"1cunu diger medralan c;ok geri lerde b1rakarak kannlan1t$ gibi gozukcn televizyona, televiz.yon habcrciligine ili$kin c;:ok onemli bir sureci gozden kac;:1nnarnak gerekiyor. Basin dlinyas1nda herkesin yak1ndan bildigi gibi, bir medyan1n 6nundeki en bli)'"ilk tuz.aklann ba$1nda aceleyle davran1p, ilk soyleneni tartn1aks1z1n, dogrulugunu diger kaynaklarla denetle1neden hakikanni$ gibi aklarn1ak gclir. Yonlcndirmenin bu kadar a?ikar oldugu bir orta1nda, canh yay1n yap1yoruz diye yetkilileri n her soyledigini gerc;:egin biricik ifadesiy1ni?c;:esine sunan televizyon, gllcl"1nl"1n doruguna ula$ng1n1 sz.nd1g1 s1rada, korkann1, kendini hie;: beklenmedik bic;:ilnde orseledi. Guven erozyonuna ugrad1. Sava$ta ic;:in1iz.deki duyars1z vah$i, belki, one c;:1k1yor; gelgelelim, "vah$i ler aptald1r" diye bir kural yok; n1anipi.ile edildiklerini hissedcrler. MEl)YAI.,;\RIN ZiHiNLERiMiZ UZERiNDEKi ETKiSi
Medyalann vicdanlan1n1z vc ·zihinlerimizin y6netiminde ne olr,:ude soz sahibi oldugu sorusu, en ba$1ndan bcri ileti$in1 ara$Urrnalann1n odag1nda yer alm1$ur. Bu soru etraf1nda geli$en literature, k1saca, bir goz atahm. ileti$im literaturunde "etki incelerneleri"nin ba$lang1c1 50 y1l onceye dayan1yor. ileti$im teknolojilerinin yayg1nhk kazan1nas1na paralel olarak geli$iyor. ilk yakla$1n1, oldukc;:a basit: Bu ara<;lardan <;1kan n1esajlar insanlann ::ihinlerine kur$Ul1 gibi i$ler; kanaatleri, bir anda. kendi yanlanna c;eker, deniliyor. Veter ki kitle ileti$in1 arac1ndan c;:1ks1n, her bir mesaj an1nda yerini bulur, zihnimizi nereye c;ekmeyi hedefliyorsa, oraya c;ekcr, diye du$ilnuluyor. '40'h y11lann sonunda yap1lan ara$nrmalar i$in bu kadar basit olrnad1g1n1 ortaya koyuyor. insaniann her bir rnesaj1n hemenceci k ic;selle?tirmedikleri, guvendikleri kin1selerin, katnuoyu onderleri niteligindeki
.
ki$ilerin g6rii$line ba$vurup, onlann bak1$1n1 da ahp oylece zihin kapilann1 ac;uklan goruli.iyor. Bu bulgulann 1$1g1nda, "an1nda etki" paradign1as1 egernenligini yitirrneye ba$hyor. Daha sonraki c;:ah$n1alar; farkh toplumsal gruplann farkh algila1na kahplan oldugunu, kendilerine ilecilen mesajlan bu kahplara gore -bazen mesaj1 yollayan1n niyetinin tam z1dd1nda bir noktaya ula~acak bic;:in1deac;:11nlad1klann1 onaya koyuyor. Bu bulgular, kitle ile1i$im arac;:lann1n vicdanlan vc zihinlcri ele gec;ireceginden endi$e cdenleri bllyuk olc;:ude rahatlanyor. Ancak, zan1an la gon::iloyor ki, kitle ileti!?im arac,:lann1n etkisi nin kokusu esasen k1sa d6nernde degil. uz.un donemde c;:1k1yor. Bir tek mesaj belki dcrin bir iz b1rak1n1vor: a111a, insanlar bu arac;:lara bi.itun omur' leri boyunca su rckli ac;:1klar. Zih inlerin ve vicdanlann bic;:imleni$i bu sureklilik ic;:inde gerc;:ekle$iyor. Bu ozetlediklerim ileti$imle ilgili c,:evrelerin yak1ndan bildikleri ve ge<;tigin1i z y1\larda uzerinde tirizlikle durduklan konularchr. Sa$1rt1c1 olan, bu titiz.lige medyalann son derece faal olduklan ve kanaatlerin olu$mas1nda ba$hca rolu oynachklan Korfez sava$ina ili$kin olarak Banh ileti$im c;:evrclcrindc. ozellikle de Bau bas1n1nda, pek rastlan1lamamas1d1r. Anla$1lan ulusal c;:1kar devreye girdiginde, c;1nlc;1plak bic;:imde gozler 6nunde duran 1ersliklere gozleri yummak evrensel bir hastahk. Bu hastahk ncdeniyledir ki, Bauh uzmanlarda ah$1lm1$1l1 d1$1nda bir sessizlik g6zlemlenn1ektedir. Daha onceleri, 6teki ulkelerin uzmanlanyla birlikte uluslararas1 ileti$imde tek y6nli.iluk olgusunun sakathg1n1 vurgula1naktan kac;1n1nayan Banh ayd1n c;:evreler g6z.le gorulur bir suskunluga g61nt:iln1li?lerdir. Oysa son y1llar uluslararas1 iletisirnde Batt kaynakh n1edyalann ogrenileri (enfonnasyon) hep kendilerine yontar bic;:imde kodlan1alan konusunda c;ok canh carU$malara tan1k olrnu$tur. Bu tarl1$tnalan k1saca anunsamakta yarar vard1r. YENi EVRENSEL HABERCiLiK VE iLETi$iM DUZENi TARTl$MALARI
Uluslararas1 iletisin1deki dengesizlige ili$kin taru$n1alan Yeni Evrensel Habercilik ve ileti$irn Duzeni (YEHiD) kavram1 etraf1nda daha kolayhkla izleyebiliriz. * Uluslararas1 ileti$in1dcki e$itsizliklere vc dengesiz.liklcre bir tepki olarak l 970'lerin ba?1nda ortaya aulan bu YEHiD kavram1, daha c;ok BaglanUSJZ ulkeler ve -zan1an1n- Dogu i.ilkeleri kaunda destek bulmu? ve l 980'lere gelindiginde UNESCO taraf1ndan da be• t:luslararas1 ileti$in1e \"e YEHiD'e iliskin aynnuh bilgi i~in bak1n1z. Aydin Ugur. Yeni ilcti$im Teknolojilcrinin Toplumsal ve Siyasal Etkileri, (Bas1lmam1$ <loktora tezi, Ankara. 1986). ozelliklc s.250-262 ve H1fz1Topuz, Uluslararas1 ileli$in1 (Eski$chir: Anadol u Oniv. Yay., 1984).
15
nimsenrni$tir. YEHiD kavram1n1n UNESCO'ca benimseninesine giden tart1$ma c;:izgisinde iki gorus c;:an$m15ur. Goruslerin ilkinin bas savunucusu ABD'dir. Diger geli51nis ulkelerin de destekledigi bu g6ri.i$ "serbest ogreni (enfonnasyon) dola$1m1" ilkesini temel almakrad1r. Ozel. likle ABD, ulke ic;:inde benimsemi$ oldugu bu anlayi51n uluslararas1 ileti$im surecinde de hic;:bir kayu korulmaks1z1n gec;erli olmas1nda 1srarhd1r. Ne var ki, ulke ic;:indeki degi$ik kesi inlerin iyi, kotu bir ideolojik turde$1ik ic;:inde bulunmalanndan 6turii ABD'de gen,cl kabul goren bu "serbest dolas1m" ilkesi, c;ok farKh ideolojik tutun1lann birarada bulundugu uluslararas1 sahnede btiyuk cepkilere yol ac;maktad1r. ABO, kendi i<; bunyesindeki ideolojik gelenekle uyurn ic;inde "serbest ogreni dola$1l111"n1 sansurculuge ve devlet denerimine kar$1 bir kavran1 oiarak gormekte; ul11slararas1 di.izeydeki argumantasyonlannt bu yonde one surmektedir. Oysa. ABD'nin kar$1S1nda yer alanlar, "serbest dola;;1m" ilkesinin ABD'nin ekonon1ik gucunun yayginla;;t1nhnas1 ic;in ideolojik bir silah olarak kullanild1g1 kan1s1ndad1rlar. Bu goril$tekiler, buyuk haber ajansrann1n dunyadaki haber ak1$1n1 butunuyle ellerinde tuttuklann1, bu ustunluklerini dunyadaki olaylan gelismi$ ulkelerin , ozellikle de ABD'nin c;1karlan dogrultusunda aktararak tarafgir bic;:irnde ku\land1klann1; sinema ve televizyon fi ln1lerinin Bauh degerleri ve k(i\turel an lay1$lan azgeli$mi;; filke uluslanna empoze edip, onlara Bauh ya$am uslubunu benimsettigini; bunun sonucunda bu uluslar bir yandan kendi kultC1rel kimliklerini yitirirken, beri yandan geh$mi$ ulkelerin tuketin1 kahplann1 benilnsediklerini; boy\elikle geli$mi$ iilkelerin ihra(. ettikleri i.irunlere kar$1 azgeli;;rni$ C1lkelerde talep yarauld1g1n1; aynca, verilerin s1n1rlar6tesi serbest dola$1m1 sayesinde, ulusal faaliyetlere ili$kin bilgi lerin merkez ulkelerde topland1g1.n1; bunun ise, zatcn ileti$im teknoloji transferi arac1hg1yla azgeli$mi;; Ctlkelerin bu tun ckonomik yapilann1n sinir sisten-iini ellerinde tutan geli$mi$ ulkelerin, azgeli$m i$ ulke n1ensuplann1n kendilerinin dahi sahip oln1ad1g1 Ct!kelerine ili$kin birinci elden bilgileri onlardan kac;1nnalan sonucunu dogurdugunu ileri sunnekteu1. :.:: •. Bu gorusleri dogrultusunda, uluslarar ..1s1 ilcti$ilndc ABD'nin ve· geli$- · mi$ ulkelerin lehine i$leyen dengesizliklcrin ve e$itsizliklerin giderilmesine yonelik onlemlerin bir an once ahnrnas1n1 talep etn1ekcedirler. YEHiD kavram1, bu tutumu ozetleyen bir kavramd1r. Ashnda, YEHiD. ne hukuki yapnnm1 olan bir anla$mad1r, ne de dogrudan UNESCO'nun resmi organlann1n ortaya a tt1g1 bir yakla$1n1d1r. Bu kavram, bircok ara5urmac1n1n birbirini destekleyen c;ah$malan 16 sonucunda $ekillenmi$ bir anlay1$ttr. Ba$hca ozelli-
gi, l 970'li yillarda ileti$im olgusunun onem kazanmas1na paralel olarak, Oc;uncu Dunya ulkelerinin tepkilerini somutla$t1ran bir onermeler butunu olmas1d1r. Bu bak1n1dan, May1s l 974'tc Birle$mi$ l\1illetler Genel Kurulu'nda ortaya aolmt$ olan "Uluslararas1 Yeni Ekonomik Duzen" kavram1 ile 1nannksal baglanttst bulunmaktad1r. Uluslararas1 Yeni Ekonomik Duzen talepleri de benzer tepkilerden kaynaklanmt$tlr. Azgeli$ffil$ ulkeler, dun ya ekonomik sisteminin i$leyi$inin, azgeli$mi$leri geli$mi$ ulkelere bag1mh k.tlari ili$kileri gu(.lendirici yonde oldugunu belirtmi$ler ve uluslarotesi ekonon1ik gC1(.lere kar$1 siyasal tav1r konuln1as1n1 talep etn1i$lerdir. YEHiD'i, i$te bu arayt$lann bir uzanus1 olarak degerlendinnek 1ni.imkundur. YEHiD'e ili$kin en 6nen1li donernec; noktalanndan biti de McBride I<o1nisyonu Raporu'dur. UNESCO Genet Konferans1 1978'de Nairobi'de toplann11$ ve bu Gene! Konferans, uluslararas1 ileti$irne ili$kin sorunlann bir uluslararas1 kon1isyona inceletilmesi yolunda bir de karar alm1$t1r. Sean t-.1cBride'tn ba$kanhg1ndaki bu kon1isyon l 979'da raporunu teslim etmi.$tir. Bu raporda, yeni bir uluslararas1 ileti$im duzenine gerek oldugu vurgulanmt$tlr. t-.1cBride Raporu, geli$mi$ ulkclerin ileti$irn c;evrelerinde olumsuz yank.tlar uyand1nrken, azgeli$mi$ ulkelerden tam bir destek bulffiU$lUr. Bu arada, onen1li bir ba$ka geli$me o!mU$tur: 1978 y1linda 77'ler Gn1bu ad1yla an1lan bag1n1s1z ulkeler. ycni ileti$in1 duzenini BirlC$111i$ Millerler'in Gene I Kurul gi.indemine getinni$ler ve yeni bir dC·zen kurulmas1 ic;:in c;:aba gosterilmesi yolundaki karar tasans1 33 ulkenin red, 115 Ctlkenin kabul oyuyla Birle~mi$ Milletler'in destekledigi bir i\ke haline gelmi$tir. McBride Kon1isyonu Raporu, l 980'deki UNESCO Gene! J<onferans1'nda geni$ tart1$malara yo\ ac;:m1$t1r. Sonunda, Ul\'ESCO gene! 1nC1d(·1rCt, Ctye i.ilkelerin buyuk c;ogunlugunun destcgiyle 9u rapon1n i(.erdigi ilkeler dogrultusunda bir karar ahnn1as1n1 6nermi$tir. Genel Konferans bunu kabul etmi$ ve Ul\'ESCO genel 1nCtdurune yeni bir evrcnscl ileti$im dC1zeninin kurulmas1 ic;in pracik oneriler formule edecek ara$unnalan ba5lacmas1 ic;in yetki vennistir. Bu kararla, YEHiD kavram1n1n ic;criginin belirginlesmesi yolunda onemli bir ad1m aulm1$ olmustur. Kararda, yeni ileti$im duzeninin uzerine bina cdilecegi ilkeler $6ylece s1ralanmaktad1r: 1. Mevcut durumu karakterize eden, ileti$im arac;lannda ve haber dGla51m1ndaki dengesizliklerin ve e$itsizliklerin kald1nlmas1; 2. Kan1usal ya da ozel baz1 tekellerin ve a$1n "ten1erkt1zlerin" olumsuz etkile1;ni11 kald1n ltnas1; · 3. Serbest dola51ma, 6greninin (enfonnasyon) ve fikirleritr daha gen is ve daha dengeli yay1m1na mani olan ic; ve dis ogelerin yok edilmesi; Biri k im 25 / Mayi s 19 91
•
gerc;egin 6rselenmesinden gec;1yorsa, bize susmak 4. Ogreni kaynak ve kanallannda c;ogulculuk; dll$er" diyebilmektedirler. 5. Basin ve ogreni oz.gurliigti: Ayd1nlann suskunlugunun ikinci nedeni, san1yo6. Gazetecilerin vc ileti$im ara<;lannda c;ah$an herrum, bunca zamand1r ileti$im df1nyas1ndaki terslikkesin sorumluluklanndan ayn bic;imde du$tinulemez. olan oz.gurlukleri: lere 1srarla dikkat c;ckn1i$ olmalanna kar$111 dcngesizliklerin ve C$itsizliklerin giderek peki$iyor olma7. Kalk1n1nakta olan illkelerin kendi durumlann1 duzeltmek konusundaki yctenekleri; bu dilz.eltmenin, . s1ndan 6tliru kap1ld1klan havanda su doviiyoru1n kendi donan1mlann1 kcndilerinin saglan1as1, perso- duygusundan kaynaklan1yor. Bu duyguyu derinle$nelle1ini egitmeleri, altyap1lann1 geli$tinneleri ve og._ tiren bir ba$ka siirec;: ise, ABD'ni n biricik super gii<; olma egilimini bir olc;ude dengeleyen vc 6zellikle reni ve ileti$im ara<;lann1n bu ulkelerin gereksinin1Oc;:uncii Dunyah ayd1nlann endi$elerinc -biraz da lerine ve beklentile1ine yanu verecek duruma getiABD'yi k6$eye k1st1rmak niyetiyle- destek veren sosrilmesi suretiyle ger<;eklc$tirilmesi; yalist (1\kelerin kabuk degi$tirip ABD'nin liderligine 8. Geli?n1i$ ulkeleiin, kalk1n1nakta olan iilkelerin boyun egn1eleri. Korfez sava$1 tam da, diinya sistebu hedelle1ine ula$abiln1eleri ic;in ic;tenlikle yard1m minin mutlak haki111inin $in1dilik ABO oldugunun kaetme isten1ini g<.'>stennesi; n1tland1g1 bir s1raya denk geldi. ABD'nin ve diger mer9. l-ler halkin kCtlci.irel kin1liginc ve her ulusun di.inkez ulkelerin burC1n kuru1nlann1n ve bu kurumlann ya ka1nuoyunu kendi i;:1karlan, ozlemleri ve toplumsal ve kulturel degerleri konusunda ayd1nlatabilmesi c;ah$ma anlay1$lann1n tart1$1lmaz. bi<;imde ilsti.in olduklan iddiastna kar$! durn1ay1c;:ok zor k1lan bir hahakk1na saygi ; van1n zihinleri kaplad1g1 ac;rk. Gelgeielirn, Bault med10. Butun halklann e?itlik, adalet ve kar$1hkh yayalann Koriez sava$1nda ortaya koyduklan gori:lnturar edinme temelinde uluslararas1 6greni ah?veri$ine nun "kin1in kurumu kin1inkinden USti.ih" tanl$ffi3Sll1kaulma hakk1na sayg1; dan <;ok otelerde bir kayg1lann1ay1. insanhg1n orcak 11 . Kamunun etnik ve sosyal gruplann ve bireyleahlaki degerlerine ili?kin kaygilanmay1 davet ettigi de rin 6greni kaynaklanna ula?ma haklanna ve ileti?im bir o kadar ac;1k. surecine etkin bi<;imde kaulma hakk1na saygi. Gene! olarak 1nedyalann i$leyi$lerine yon veren ant.,'NESCO'nun bunyesinde yer alan ulkelerin bllyiik layt$111 dogurabilecegi <;ok ciddi ahlaki sorunlan <;ogunlugunun YEHiD konusundaki 1srarh tavn sonucunda ABO Ocak l 984'de UNESCO'dan c;ekilme -Korfez sava$1 haberciliginin olu?turdugu 6megin c;arp1c1hg1na rag1nen- kimilerin1iz gormuyorsak ya da karann1 alm1$Ur. ABO resmi kaynaklan, bu c;ekilme karann1n nedenlerini, "U'J\lf..SCO'nun giderek Baoh iil- gorsek de sessizligi tercih ediyorsak; bu, k1smen, cav1r ah?lanm1z1n terneline yaln1z.ca siyasal taktik ve kelere kar$1 bir rutum benimsemesine, dii$f1nce ve ifade ozgurlugu ilkelerini savunmak olan kurulu$ ide- stracejileii koy1na1n1zdan ileri geliyor olsa gerektir. allerini savun1naktan vazgec;ilmesine" baglamaktad1r- Tepkimiz insanhgrn ortak ahlaki degerlerinden yola ~1 k1yorsa: "gerc;ege sayg1" ile "insanhk onuru"tnuzu lar. ABD yetkililerine gi'>re, "UNESCO, 6zgi.ir hasn11 e~ l c$tirdiysek , herhangi bir siyaset ad1na ya da yuve serbest piyasay1 tehdit edici ogeler ic;:eren YEHiD z.unden degil, salt kendi insanhk onurumuz ad1na susi<;in bask1 uygulanan" bir kurum olmu$tur. * ABD'nin aynlmas1ndan sonra, UNESCO'nun genel kunla?mamahy1z. egilirr1i degi$tne1ni$. YEI-liD'in gerc;ekle$tiriln1esi ilkeZiHiNLERi l\1iZiN UZUN SOLUKLU EFENDiLERi: sini beni1nse1neyi si.irdu1n1li$tilr. MEDYAL.\R Bu hararetli tartt$malar bu kadar yak1n1n11z.dayken Medvalan zihinlerin1iz ve vicdanlanm1z. uz.erinde hunastl olup da, Bat1 medyalan Korfez sava$1 s1ras1nda • kumranhk kurmaya aday k1lan guc; sadece tek tek ve sonras1nda g6stere gostere tek yonlu ve yanh haber programlann n1esajlanndan kaynaklanmamaktad1r. bombard1n1an1na giderken Bao'da oldugu gibi bizim En az o tekil mesajlar kadar oncmli bir ba$ka yonu!kemiz.de de cle$tirel ayd1nlar suskun kalm1$lard1r? lendirici boyutu vard1r: Butunsel sunum 6zellikleri. DILSIZ AYDINLAR Medyalann etkisi esasen k1sa donemde degil, uzun Ayd1nlar kat1nda gozlemlenen bu suskunlugun ge- doncmde kendini ele vermektedir; bunda da tekil mesajlann £a$1d1klan y6nlendiricilikten c;:ok, biirunsel surisinde bir diz.i neden yauyora benzemektedir. nun1 6z.ellikle1i rol oynamaktad1r. Bu nedenlerin ilk.L belki. en tats1z1d1r. Anla$ilan, ayd1nlar da, bunahrn anlannda, gerek ulusal c;:1kann, ge• ABD'nin UNESCO'dan c;ckihne karann1 ahrken one sflrdurekse insanltk c;:1kann1n gerc;egin kollanmas1 ile yagii gerek<;eler. bu gerek<;eleri dcstekleyen lerin ve kal"$t c;1kank1ndan ilintili oldugunu g6z.ard1 edebilmektedirler. lann goru~lerini 1o pluca izleme o lanagi veren bir kaynak i<;in Onlan farklt k1lan1n uz.un erin1\i dogrulan gozetmek bak1n1z "The US Decision 10 Withdraw from UNESCO" ozc l 17 oldugunu unutup. gene! havaya uyarak "ulusal c;tkar say1s1. journal of Con1municarion, 34 (Autumn 1984 ).
Bu s6)•lediklerimi acn1ak uzere medyalann ic;inde en yayg1n etkiyc sahip olan1n1, televizyonu elc ala11m. ·r elevizyonun izlcyicisine yonelik iki uyan duzlemi var. Birinci duzle1n programlann ir;erdigi 1nesajlardan olu$uyor. ikinci duzlem ise televizyonun ana forman, yani burunsel sunum 6zellik1erini ir;eri)'Or.
Medyalann vicdanlanm1za yon venne gllcunu sorgulan1ay1 hedefieyen c;ogu c;ah~ma i$in bu ikinci yan1n1 gozden kac;1rmaktad1r. Bir tek 1nesaj belki derin bir iz b1rakm1yor. Arna insanlar bu arac;:lara bt:1ti:n1 omurlcri boyunca surekli ac;1k kahyorl:ir. Zihinlerin vc vicdanlann bic;imleni$i bu surcklilik ic,:inde gen;.ekle$iyor. Bu surekliligin en iyi gozlendigi yer ise teievizyonun ana formaud1r; bir digcr -<leyi$le televizyonu gerc;ekligin algilanmas1na ili$kin b elli bal<J$ tarzlann1 durmaks1z1n yeniden (ireten bir makina haline getiren blltiinsel sunum ozellikleridir. En derin etki bu fo rmattan , bi:ttilnsel sunum 6zellik.lerinden kaynaklan1yor Gerc;eklik bu formattan gecerek bize ula$1yor; bizin1 gen;:ekligimiz oluyor. · Televizyon lormatJ, ilk bak1$ta c;eli$ir gibi gozilken, oysa ir;tcn ic;c birbirini cama1nlayan bir diz1 "gerceklik anlay1$1"n1 ::ihin lerimiz.e kaz1yor. Ben, televizyonun ana fo1m anndan silzulllp vicdan ve zihinlerimizin llzerine <lamlayan d6rt anlay1$ g6n1yorum. Bu a nlay1$lann temel cun1\eler bic;:iminde ozetlenebilcceklerini du ~iinuyo rum . $6yle: 1. " Bildi~in dC1nyadas1n: degi$en pek bir $ey yok; rahat ol; yerind en k1p1rdama". 2. "Dllnya i$leri son derece karn1a$1k; bu karma$1khga scnin akhn ermez: bnak erbab1 halletsin". J. "Gcn;cklik yap1n11d1r; yap1nt1 ise gcrc;eklik" 4. ''Ne senin, ne de giiniln1uz dunyas1n1n sorunlar iizc1inde uzun uzad1ya duracak vakti var; saniyeler ge<;iyor, c;:abuk ... '' MEDYALAR HABER VERMEZ, HUZUR VERiR
ilk te1nel cuinlcden ba$1ayahm. Bu ciimlenin i$aret ettigi 6zellige, literaturde medyalann "rituelci i$levi" de deniliyor. Bununla nc anlaulmak isteniyor? Bu.tun kitle ileti$in1 arac;Jan gibi, televizyonun da her gun sad1k kalchg1gt:inluk bir fonnu, bir program akt$1,·at. Bu, ancak harp, darp gibi c;ok ender durumJarda degi$iklige u~ruyor. Digcr zamanlarda, yeni yemek tarillerini alabilecegimiz yay1n1n saati, c;:ocuklanm1z1egiten yay1 n1n saati, spor sonuc;:lann1n verildigi yay1n1n saati hi!; k1 p1rdam1yor. Elbette, anlams1z degil. 6 cck1 turlu, izleyici her gun, gazetede ya da diger kaynaklarda ilgilendigi yay1n1n saatini ke$fetmek icin ciddi c;:aba sarfetn1ek zorunda kahrdt. Aynt k1p1rdan1azhk habcr progran1lann1n ic;: s1ralamas1nda da 18 mevcut: Daha dug1ncye basrnadan bihyoruz ki, once
devlet buyiiklerinin en buyiigu bir konuda, bir $CY soyleyecek; onu biraz daha az bllyuklcri izleyecek; sonra diinya buyuklerin in biri bir diinya sorununun coziimii ic;:in bir pbn1getirecek: muhalefet sozculeri konu$acak: onlann ard1ndan bir ta$ra kentinden kuc;:uk bir haber olacak; sonra k1sa dunya turuna c;1k1hp ya bir tren kazas1 habe1i ya da bir sel felaketi haberi ahnacak. Derken, spor haberleri, hava durumu ve reklamlar. Ve boylece, yuzlerce glin ayn1 kahp ic;inde tekrarlan1p gidecek. ic,:erik, elbette kuc;:uk fark11ltklar ta$1yacak. Gelgelelim, biz TV'yi ac;t1g1m1zda esasen degi$en ile degil degi$meyen dilnya ile ka~1 kar$tya gelecegimizi bilecegi.z. Boylece, bir yandan zihinlerimiz rahatlayacak; beri yandan da lup1rdanma niyetitniz, o da varsa, torpi:1lenecek. San1ld1gt gibi, yeni olu$an1 izlemek ic;in degil ; hep ayn1 kalan1 gorup sakinle$tnek ic;in kitle ileti$imine a<;1hyoruz. Ya da tersinden soyleyeyim : Kitle ileti$im arac1na ac,:1ld1g1m1zda, yeni olu$an1 degil; hep ayn1 kalan1 g6rilyon1z. Zihinlerimize ve vicdanlanm1za bu temel "ger<;eklik" her giin yeniden zerkedi\iyor; n 1 , bize durmadan "bildigin dunya bildigin gibi kahr" ci:nnlesini m1nldan1yor. BIRAK. ERBABI HALLETSiN ~1edyalann. 6zellikle de TV'nin surekli rmnldand1g1
ikinci "gen;eklik anl ay 1 ~ 1 "n1 ise "dt:1nya i$leri son_derece kan$1k; bu kanna$1khga senin akhn ermez; b1- · rak erbab1 halletsin" ciimlesiyle ifade etmi$tik. Televizyonun kar$1s1nda bir gece gec;iren herkesin yatn1aya gide:rken zihninin gerisine s1zan bir gizil cllmle, bu. 0 gece g6riilen programlann ozel kas1tlanyla da bir ilgisi yok. Medya111n "111ahiyeti"nin biraz da elinde olmadan, bizlere f1 s1ldad1g1 bir cu1nle. Televizyon esas i ~ l evi itibanyla herkese her $eyden s6z etmek zorunda. Bir "kitle" ileti$in1 aract. Ayn1 ki$i g6sterdigi her $eyi izleyecek diye bir hesab1 yok. Oysa i$-dl$1 za1nanlann1 ba$ka turlt:1 kullanmayt bilmeyen giinumliz insan1 her $Cyi izleme egiliminde; "maden1 her $ey bir dugmenin ard1nda, $U her $eye bir baka!Jm" deme kolayc1hgtnda. Bu egilim, yaln1zca kolayc1hktan da ileri gelmiyor: c;:ogumuz kendimizi zorla)'lp daha fazla ogrenme niyeciyle de televizyonun kar$1s1na r;aluhp kalabiliyoruz. Bu c;:akilma sllresince kar$1mizdan menkul k1ymetlcrin dalgalanmal<1nndan tutun da Sri Uinka'daki siyasal tepi$mclere i.<adar "her $ey" ge<;iyor. Ostelik dorduncC1 temel cll1n.leyi durmadan tekrarlayarak, "sorunlar ilzerinde. uzu.n uzad1ya duracak vakit yok; saniyeler ak.tyor, c;:abulc .. ", diyerek gei;:iyor. Biz 6nceleri bilgilendigimizi san;•.yoruz. Oysa geriye doniip bakngun1zda ogrendigin1i;:i sand1g1rn1z1, aruk kavrad1m dedigimiz $eylerin zihnilnizden u<;up gittigini; arkalannda b1rakukla1.1n1n ise duz bir bo$luktan ziyade eskisinden de kaBirikim 25 / May 1s 1991
_______________________________ ____ ____
,,
D$1k bir karanhk-i<;i ko$U$turma oldugunu hissediyoruz. ~in 6grcni yukleniln1i:? zihinle1in hepten <;6zC1ldl'1gu biliniyor. $a$1lacak yan1 yok. Ne var ki, zihnin1izin <;ozCilrnesi, dizlerin bag1n1n c.ozulmesi gibi hemen anla$ilrn1yor. Zihnin1izin <;6zuldugunu uzun donemde anhyoruz Ger<;eklikle ilgili bir deger yarg1s1 belirtme gereksinimi duydugumuzda, bir de bak1yoruz, bir fikrimiz yok; ya da varsa da tan1 oyle degil. galiba. Derken, pes etmenin e$igine van yoruz. i$te tan1 o noktada medyalarla kurdugumuz ili$kinin saurian aras1nda gizli bir cumleyi her an okur hale geliyoruz: "Dtinya i:?leri kan$1k; b1rak, erbab1 hallctsin". Sonra, "bizden farkh, bizden ustun erbablar rnevcut olsa gerek," diye dii:?unmeye bashyoruz. Her ne kadar <;evren1izde boylesi erbablara rastlamasak da, degil mi ki, bu dunya battnadan suregidiyor, o halde bir yerlerdc ger<;ek erbablar mutlaka var, diyoruz. Bunlar yan1mtzda, y6remizde olmad1klanna gore, uzag1mtzdalar: ustun1uzdeler. iyisi mi, i$lerin hallini onlara b1rakahm, noktas1na geliyoruz. Tam biz de 6grenip hakin1 olacag1z san1rken; s6zde-6grenme yi.izi.inden bir ad1m atarken, iki adim gerilen1i$ oluyoruz. Eger gC1numuzun insan1 daha fazla bilgilenim istegiyle butun duyargalann1 kitle iletisi1n ara<;lanna y6neltn1i$ olmasina kar$1n yine de sonu<;ta zihin karma$as1na ugruyorsa; aynnulara ili$kin olarak ogrendikleri <;ogaldik<;a kendine guveni artmak yerine neredeyse azahyorsa ve gidcrck "dunya i$leri kan$1k; bu kanna:?aya benim akhm ermez: b1rakay1m erbab1 halletsin" demeye ba:?hyorsa, bu teslimiyctin gerisinde kitle ileti$im ara<;lann1n yaratnklan anlan1 ikliminin bir ba$ka 6zelligini aratnak gerekir. Bu 6zellik, yeryC1zundeki insan toplumunun yOzde 80'ine yak1n1n1 bannd1ran <;evre ulkelere ili$kin haberlere bakiid1g1nda daha bir belirginlikle kendini ortaya koymaktad1r. Ne zaman <;evre ulkelerden kitle ileti$im ara<;lan yoluyla bize bir haber ula$sa, bu, mutlaka ibret ahnas1 , irkilesi bir olayla ilgili olur. Uluslararas1 ileti:?imle ilgilenenlerin <;ok yak1ndan bildikleri gibi, merkez C1!kelcrin medyalan dikkatlerin i kendi killtC1rel alanlann1n d1$1na yoneltmeye sadece ortada u<; "c"lik bir <lurun1 -ingilizcedeki darbc (coup), kriz (crisis), felaker (catastrophy) s6zcuklerinin ilk harflerini an1n1sayahn1- varsa raz1 gelirler. Bu noktada hen1en belirtelitn : Boylesi bit tutun1, i;:oki;:a vurguland1g1 gibi sadece kas1th bir bakt$tan kaynak\anmamaktad1r, kanrmca. i:?in ii;:ine, bir <;e$it mesleki deformasyon girmektedir. Habercilik mesleginde i\giye deger olan s1radt$I olayd1r. Her $Cyin upaup bir gun 6nceki gibi gittigi onan1lar rutin ile e~n lamhdrr. S6zu edilmeye degmez, rneslek flyelerin ce. Degme;:.. an1a biz yeryilzClnun i;:evre ulkelerinde ya-
,
,_
:?ayanlar, dunyan1n 6teki ucundaki hen1cinslerimizin s1radan ya$amlann1, ini:?i <;1k1$1 bir <;izgini n berisine la.$111ayan gundeliklerini uzakhg1n11zdan oriiru bilmeyiz. J)izi filn1 urctmcdiklerinden ya da (irettikleri filmler televizyonlanm1za yans1n1ad1g1ndan onlann nasil hir nonnal ya$am surdurcbileceklerini dii$C1ne1neyiz. 0<; a$ag1. be$ yukan bizimkine benzer bir ya$am surdurduklcrini bildiklerimiz, merkez ulkelerin insanland1r: dizilerde, filmlerdc gonnu:?uzdur. 0 yuzden, kendimizi merkezdekilere yak1n hissetmemiz kolayd1r. Otekilere yabanc1y1zd1r. Birden, medyalar <;evre ulkelerdcki 6tekilerden s6z etmcye ba$lar. Belalar onlan bul1naktad1r, onlardan kaynaklanrnaktadir. Adlan hep g6zya$1 ve kan ile birarada an1lmaktad1r. Ostelik. meclyalar "sorunlar uzerinde uzun uzad1ya duracak vakit yok, saniyeler ge<;iyor" anlay1:?1yla i:?ledikletinden bu gozya.$1ve kan1 ureten ko$ullann nelcr oldugunu; <;eli$kilerdc, <;atI$rr.alarda hangi etkenlerin rol oynad1g1n1 clle tutulur bi<;imdc bilemeyiz. Geriye kalan, boylesine ongorulemez ve ac1mas1z bir <;cvreyle bizin1 gibi s1radan insanlann ba:?edemeyecegi iz\enin1idir. l)ilimizin ucuna teslin1iyetimizi ifade eden cu1nlenin gelmesi an meselesidir: "Bereket versin, bu i:?lerden anlayanlarca y6netiliyoruz". GERc;::EKLiK YAPINTIDIR; YAPINTI iSE GER(EKLiK
Elektronik inedyalann, beni1nsedikleri format yuzunden bize her an f1s1ldad1kl an bir diger temcl ci.irnle "gerr;eklik )'ap1nt1d1r, yap1nn isc ger<;eklik.. bii;:imindedir. Bu dedigi1nizi ai;:abihnek i:tzerc, ileti:?im alaninda son yirn1i y1id1r teknoloji di.izleminde tan1k olunan bir slirece dc,~inmek gerekccektir. Ba~lang1i;:ta, her biri kendi teknolojik gclisme i;:izgisini ayn ayn yonlcrde surduren lli;: dal (bilisin1 'ileti~im teknolojileri' telekomunikasyon) l 970'lerle birlikte ii;:ii;:e gei;:meye yC1z tUtffiU$1ar ; <;Ok bflyuk 6li;:ude tumlesik hale ge/mi:?ler<lir. Bu i<;ii;:e gei;:i$ beraberindc "geri;:ekligin b·ulan1klasmas1" diyebilecegimiz bir beklenn1edik sonucu da getirmi$tir. 1asil m17 Bilgisayarlann, ki:tle ileti$iminin onernli bir pari;:as1 olan filmlerin yap1m1nda kullantlmas1n1n yayg1nla~t1g1n1 , art1k, hepimiz biliyoruz. GCln ge<;1niyor ki, sinen1alarda videoefektlerin ag1r bast1g1 filn1ler g6steri1ne girn1esin: uzay gemilerinin ya da sualt1 u<;aklann1n birbirlerini bir 1s1n\a yokedi$lerine., deh~etengiz yarat1klann dudak 1s1rtan maceralanna tan1k olmayahm. Bunlar. i;:ok yakin gelecekte, "holografi" tekniginin (iii;: b-0yutlu g6runtu teknigi) geli$mesiyle kar:?1lasacag1m1z gon1ntuler evreninin mutcvazi h'lbercileri . $in1dilcrde sinema ya da televizyon ekranlannda g6rdilgC1mC1z filmlerin olduki;:a s1n1rh k1s1mlan bilgisayar ()rtam1nda uret1liyor; bilgisayar, daha <;ok, 19
maktad1r. efektlerde devreye sokuluyor. (ekimlerde. gcn;:ck nesDaha $irndiden, insanltg1n. ufak da olsa, bir bolunelerden ya da ma ket de ols alar gen;:ek materyalden yap1lm1$ $eylerden hala yararlan1hyor. Bununla bir- mu kurgusal imgelernden yaraulmt$ bir ortam ic;inde devinrnektedir. Ast! sorun, bu devinim Siras1nda likte, son derece geli$kin bilgisayarlar kacegorisinde yer alan aygnlar da, arnk, son derece karrna?tk yaz1- hangi nirengi noktalanndan yararlanacag1d1r. Degi$en i$aret kumelerinden olu$an bu du$sel ortamda, hmlar arac1hgiyla da olsa. i$in ic;ine hic;bir gerc;:ek nesnenin girmedigi filmier flretebiliyor. Gen;:eklikteki, d1$ "gerc;eklik yap1nt1d1r; yap1nu ise gerc;eklik" diye dudunyadaki her nirlu canhn1n ve n1addenin upaap ay- $U.nmek giderek kolayla?maktad1r. Elektronik medyalardan suzulen bu ten1el cumle tek n1s1n1 say1sal ortamda, ger<;ekliktcn hir,:bir $ey almatek prograrnlarda degil; hepsinin birbiri ard1na s1radan goriintCI olarak yarat1p, ekrana getirmek teknoian1rken kulland1g1sunum 6zelliklerinin saurian aralojinin olanaklan dahiline gi rdi, aruk. Nitekitn, Francis Ford Coppola ve arkada$lan boylesine -g6ster- s1nda bize seslenmektedir. Fark1nda olmaks1z1n dugebilim diliyle kon1.1$acaksak- gen~eklikte bir "gon- yup belledigi1niz bu cC11nleyi dile getiren r;ok 6nemli bir ba$ka surec; daha b1.1lun1naktad1r: Orta halli bir derge"si (referent) olmayan, ba$tan sona yapma baz1 k1sa n1etrajli fi hnl er ger<,:elde$tirdiler. Ne var ki, bu, aileyi ele alahrn. Evin erkegi a~$an1 i$inden d6ndi.i. <;:ok bt1yuk hacirnde bilgi-i$le1n gerektirdiginden, $irn- · TV o s1rada ac;1k degilse ar;ild1. Bir GClney Arnerika dilik olaganusiitu zah1netli. dolay1s1yla da pahalt bir dizisi ekranda. Bu dizi aylard1r devarn ediyor. Kahrarnanlarla neredeyse akraba kadar yak.inla$1lm1$. Her yol. ak$arn kar$1m1zdalar. Evin erkeginin yerine kendiniileti$irn arac1 ile bi li$im elele veriyor; ya$anilan d1$ zi koyun. Biraz gee; geldiyseniz, kac;1rd1g1n1z k1s1mda gerc;cklikle hic;bir ilgisi olmayan ikinci bir gerc;eklik ne geli$tneler oldugunu, kahrarnanlann neler yapt1evreni, yapma bir imgeler evreni in$a ediyor. Gerc;i. henl)z bi.itunuyle "yapma" bir dunya evre- g1n1 soracaks1n1z elinizde oln1adan. 0 yap1nt1 ki$ilikler sizin gunluk ya$a1n1n1z1n parc;as1. Gerc;i siz, omesinde degiliz. Arna yap1ntt (fiction) dunyan1n, bili$im rnedya telekon1linikasyonun ic;ic;e ger;mesinden 6tu- gin bir doktorlar dizisindc guvendiginiz bir karaktere, bir hastaltg1rn1z konusunda ak1l dan1$mak i.izere rii sayis1onlarla oic;ulcn televizyon kanallan bic;iminrnektup yazma a$arnasrnda henuz degilsiniz. Arna de bizleri ku$att1g1 bir a$amadayrz. unutn1ay1n ki, 6rnegin bir ''Doktor Kildare" dizisine Yaptlan bir ara$t1nna, televizyonu en r;ok izlcyen insan grubunun Amerikan r;ocuklan oldugunu orta- izleyicilerin baz1lann1n kanr ABD'de oylesine kaynam1~t1r ki, diziyi yay1nlayan TV kanah yuzlerce hasta ya koyrnu$tur. 3 ila 5 ya? aras1ndaki bu r;ocuklar, haftada ortalama 54 saat tclcviz:yon izlemektedir. Simdi mektubu alrn1$t1r. Bizim ulkemizde yazma ah$kanhg1 yaygin ohnad1g1ndan olsa gerek, benz.er bir durum bu <;ocuklann zihinsel donan1n1\ann1n ah$ngirn1zdan TRT'ye henuz yans1mam1$ttr. Arna bunun ilk ad1mfarklt bir bi<,:irn alrnas1 dogal degil midir? insan1n, yeryllzunu algilarken b~vurdugu ternel bo- lar1n1 kendi ic;imizde yakalayabiliriz. Filmlerde hafif yutlann zaman vc rnekan ikilisi oldugu bilinmekteme$rep rollerine c;1kan kin1i son derece dengeli kadir. Buna kar$1hk, elckcronik ileti$im arac;lann1n kurd1n oyunculara gerc;ek hayatta kolay kad1n gozuyle dugu gomntunun gerc;ek ya$amdakinden farkl1 bir zabakmaya egilin1li degil 1niyizdir) Bir donemde "k6tu adam" rollerine c;1kan Ahmet Tank Tek<;e'yi yoldan rnan ve 1nekan kurgulan1as1na dayand1g1 orradad1r. Yapintt i1ngelcr dunyas1nda ban1ba$ka bir gen;eklik r,:evirip dovrneye yeltenenler c;ok farkh bir akil kan$kurgusu hiikiim surmekredir. Gunde 10 saare yak1n, mas1ir;inde midirler? Kar$t kar-?rya olunan olgu "gerboylesine ba$ka bir ger<;eklikle temasta olan bir ke- c;ekligin bulan1kla$1nas1d1r" ve bulan1 kla$rnan1n simin, yeni bir dti$sel zarnan/ mekan ic;inde ya$ad1- "yap1nt1 +gerc;ekliktir" bic;i1nindeki d1$avun1mudur. g1n1 ileri surrnek c.;ok yanh$ olmayacakur. Yves Sto''Gerr,:ekligin b1.1lan1kla$mas1"n1n bir de 6teki yonurdze, bu durumu uc;u$-benzetirn (simulation) orta- de dt$an vurumu vard1r: "Gerc;eklik+yap1nnd1r". Nasti m11 1n1yla kar$tla$nnnaktad1r.• Yeni elektronik sinyallerle a$1n temasra bulunan kesimin, u<;U$· benzetim makiEkran1rn1z ac;1k: ~irnd i bir sava$ fi ln1i yay1nlan1yor. nas1n1n kornut ayg1u ba$1ncla bir gcrc;ek uc;u$un buBir takim silahh arac;lar, askeri giysili ki$iler. Film bitti ; tun ko$ullanna yap1nusal bir;imde cabi tutulan 6grenci biraz ba~ka $eyle ugra$trken siz. haberler ba$lad1. pilotlan and1nrcas1na bir ba$ka rnekanda ikamet etDunyan1n bir k6$esinde meydana gelen bir c;at1$matigini belinmektedir. Ogrenci-pilotlann durumunda ya ili$kin haberler sunuluyor. Biraz once yap1no filmu<;u$-benzetim 1nakinas1, hie; olmazsa, gerr;ekligin bir de gorduklerinizin neredeyse ayn1lan ... Ostelik bir dobolumunu re1nsil eder. bir guzergah1 sahneler. Buna • kar$1hk, gunu1nflzdeki yenilik. gerr;eklikle ilintisiz, • Yves Stourdze. '" lleci$im Sis1cn1\erinde insan Operat6n1n Kogerc;eklikte kar$1hg1 olrnayan zarnan/ mekan ikilileri nunn1". Tilrk Sosyal Bili1nler Derncgi (der.). ileti$im ve Top20 ureten benzetirn ti.irlerinin devreye ginnesinde yat- lum 5-0runlan. (Ankara: Uncsco ve TBSD onak yayin1, 1983). Bi rik im25/ May 1s 1991
•
II I
I
I I
I
nemde haber ka111era1nanlann1n c:;ekin1 usluplan fil m kamera1nanlann1nkinden farkh yd1; bir dcgisiklik sezilirdi. .$icndi her iki meslck erbab1 da, birbirinden etkilenip benzer <;eki1n a<;:ilan, benzer <;eki1n iisluplan benirnsediler. 0 yuzden zihninizin ger<;:eklik lie yap1nt1 aras1ndaki farkhhg1 sezn1esi ic;:in imajlann ozelligine yaslanmas1 da aruk miimkiin degil. Kald1 ki, her $Cyin bir gosteriye d6nii$tiigii dunyam1zda televizyon gen:;ek.ligi bir gosteri imi$<;esine sunmada ba$1 c;ekn1ekte. Bir haber belgeselinde iktidardan dli$mus bir siyasal liderin ornegin iilkeyi terk edi$ini veren goriinttilere durumun dra1natikligini vurgulayan bir muzigin C$1ik ecmesini hic;birimiz yad1rgam1yoruz. Ho$; 1ntizigin boylesine kullan11n1nda bir 1nC1stehcenlik oldugunu prograrn yap1mc1lan da genellil<le biliyor ki, sadece kendi ulkelerinden uzakta, kendi insanlann1 konu almayan haberlerde ya da zarnan ic;:inde uzaklasn1aya baslam1$ haberlerde bu yola basvuruyorlar. Onlara sorarsan1z, s1cal<l1gin1 yitirmis bir olay1n duygusalhk boyutunu pekistirip, bizleri o ilk gunlerin s1cakhg1na goturebiln1ek ic;:in bu yola gidiyorlar. iyet ne olursa olsun, sonu<;ta, s1radan izleyicinin zihninde ve vicdan1nda bir kayma ba$ityor. Gerc;eklik ile yap1nuy1 ayn1 duzlemin devarn1ym1$ gibi kabul ettnek kolaylas1yor. Boylesi bir haber belgeseline bakarken ic;:inizde bir yer "gerc;:eklik+yap1n11d1r", diye m1nldan1yor. Bu tur bir sunus tarz1n1n doguracag1 "gen;ekligin bulan1 kla$n1asi"ndan hepi1nizin pay1na bir $eylerin <lustugu ac;1k. Arna asil korkun<; olan1, alg1lay1s11n1z1n bulan1kla$1nas1n1 izleyen ad1n1: Duygulanm1z1n, deyim yerindeysc, yalama olmas1. Ger<;ek olum ve ac1 art1k. ekranda seyrettigimiz si.irece, bizi yaprnu 6lu1n ve ac1dan daha fazl a irkiltmiyor. Medyalarda gerc;ekligi degil, gerc;:eklikle ilintisiz bir ba$ka duzle1ni, hayali gorOntCtleri izletneye ko$ulland1nlrn1s gibiyiz. SORUNLAR UZERiNDE DURACAI< VAl<iT YOK
Elektronik medyalann fon11at ozellikleri dolay1s1yla durn1aks1z1n tekrarlad1kla11 bir diger "gerc;eklik anlay1s1"n1 k1saca "ne senin, ne de gCtnOn10z dunyas1n1n sorunlar iizerinde uzun uzad1ya duracak vakti var; saniyeler gec;:iyor. <;abuk..." cumlcsiyle ifade edebiliriz. Bu cumlenin olu$urnunda bashca etken ozellil<le tclevizyonun k1sa tutulan ve htzh gec;:islerle dokunan sunum tarz1chr. Bu sunun1 tarz1 T\''nin sozcugttn tan1 anlamtyla bir ''kitle" ileti$in1 arac1 ohnasryla yak1ndan ili$kilid ir. TV'nin daha ilk emeklecne ~ag1nday ken bcnimsedigi ilkeye gore kendisinin hedefledigi izleyici toplulugu ortalaman1n alt1 bir clikkac yecenegi ve ilgi derecesine sahip olan ki1nselerden olusur. Bu, verili bir durumdur. Medyaya d0$en bu duru1na uyum saglarnakor. S1kman1ak, ilgiyi dag1hnadan ayakta tutmak i<;in ise belli bir basitligin iistune c;:1kan, belli
bir siirenin 6tesine ta$an uygulamalardan kac;:1nmak gcrekir. 0 halde, programlar k1sa lUtulmahd1r. J\1eslegin abecesidir, bu. $u ya da bu nedenle progri1m k.isa tutulam1yorsa, ic;: surat yCtksek tutuln1ahd1r: sekanslar k1sa arahklarla birbirini izlen1elidir. Unutmamah hedef - izleyici c;:abucak ilgisizle$meye egilim lidir. Nitekim, ayn1 nedenle, sizin haber programlannda da, belgesellerde de duygulara hitap eden bir anlaum kur1nan1z gerekir. izleyicinizin akh kolay pes ~der ; duygu tellerine degecek yo liar buln1alis1n1z. Muzik C$ligini, gerilim ya <la sava~ filmlerinde ba$vurulan c;:ekin1 iisluplann1 siz de benitnsemelisiniz. Elbette. h1z. adh yuzeysel ilgi g1d1klay1c1y1 da bir an ic;:in olsun unutmayarak ... Bu s1ralad1klann11z. bir profesyonel yap1n1c1n1n i$ini "iyi" yapmak isriyorsa zorunlu olarak uyn1as1 gereken ad1mlann ac;:1mlan1nas1ndan ibaret. Goriiluyor ki. bir medya ba$lang1c;:ta, ilk olu$um evrelerinde. hangi i$leve talip olarak in$a edilirse, zaman ic;:inclc dilsel 6zelliklerl de, anlat1 tarz1 da o i$lev c:;en;:evesin<le bi<;imlenir, yonlenir: format1n1 otunur. Tek rek medya insanlann1n niyetlerinden bC1yi.ik 6lc;:iide bag1ms1z bir 1necrada yol altr. l'elcvizyon bu saptamay1 <;: arp1c1hic;:irnde dogruluyor. Meslekten olanlar <la bu sapca1nay1 payla$1yorlar. 0 nedenlc. ki1ni profcsyoneller televizyona K6rfez sava~1nda bile ken1ikle$1Tii$ "mahiyeci''nc, yani duyguiara hitap ctme ah~kanltg1na sad1k kald1g1 i<;in ele$tiri y6nelcildiginde, "bu, bizim aracnn1z1n vazge~~ ilmez 6zelligi; akla hitap etmek iizere ba~ka 1nedyalar 1nevcut" diyebiliyorlar. i$tC, tam da bu noktada, sorunun oceki yakas1 a<;1liyor: " Ba~ka" n1edyalar. televizyonun ezici cazibesi kar$1S1nda kendi ah$kanhklanna olan guvenlerini yitinnck i.izercler. Yazil1 basin, kendi rnahiyetine uygun yenilikler du~unmek yerine, cclevizyona 6ykl'1n me pe$inde. Korfez sava$l bu egilimi peki$tirdi. Bu htzla. bir sr1re sonra. "kitle"ye yonelik butun medyalar birbirlerine bcnzeyecek. Boylcce. gene! "kitle"nin akla hitap eden .herhangi bir rnedyaya eti$rnesi zo rla~acak . Elbette. birtak1n1 rn cdyalar akla hitaplann1 surdi.ireceklcr. Ancak bunlar. daha <;ok. uzmanla$1TI1$ yay1nlar olacaklar. Belli bir c;:izginin 6tesinde birikitni olanlarca izleneceklcr. S1raclan insansa kitle medyalannda hala bulabildigi gorece kapsan1h bilgiden bile rnahrum kalacak. Bilgi zenginleri ile bilgi fukaralan aras1ndaki mevcut u<;urum daha bir derinle$ecek. Srradan insan bir c;:eli$kinin c;:am11h1na gerilecck: Bir yandan bilgi fukarahg1n1n olun1suzluklann1 hissedecek, beri yandan zihnini elektronik medyan1n m1nldand1g1 "nc scnin. ne de gunumuz dunyas1111n sorunlar uzerinde uzun uzad1ya duracak vakti var, saniyeler ge<;iyor. c;:abuk..." ciimlesinin riizganna kapuracak. S1radan insan1n ic;: olanaklann1 korelten bu surecin 21
bir ba$ka alan1 da derinden etkilemesine hep birlikte tan1k oluyoruz. Ttpki elektronik n1edyan1n mekan1na ta$1namayan, zaman ritmine sokulamayan biitiin konular/ sorunlar gibi siyaset de kendini budamak mecburiyetiyle kat$1 kar$1ya b1rak1hyor. Her son1n televizyoncaya tercume edilip 10 saniye i<;inde dile gelrneye zorland1g1ndan. aynnuh gerek<;eleri ac;:11nlayarak surduriilebilecek siyasal tartI$malar TV ortarn1nda ·kendilerine yer bulam1yorlar. D.erken. siyaset ideolojik zenginligini bir kenara b1rak1p, az zan1anda c;:ok dduygu teline dokun1na hedefine yonelip, rol kesme becerisine ag1rhk ver1yor.
SONU( NiYETiNE
insanhgin dehas1n1n icat ettigi bir buyiik kurun1, 1nedya, bir yo! ayr1m1na vardt. Teknoloji adh kurumun vard1g1 yol aynn11n1 and1nyor bu. insan akhn1n uzerinde temellenen teknoloji kendisini doguran akhn tam kar$1Una donii$me egilimini bannd1rd1g1n1, her an barbarhga don(1$ebilecegini g6stermi$ti. Benzer bir surec;: medya kattnda gozleniyor. insan dehas1n1n bilgiyi yayginla$Om1ak, ayd1nlatmak ilzere yaratugi n1ed: ya ta1n kar$1t olu$u1na, korle$tirmcye hizmet edebilecegini hissettinneye ba$lad1. insan dehas1na yeniden i$ dii$ilyor.
22 Bi ri kiri 2 5 I Ma y 1 s 1 9 9 1
--------------------- -----
~· ........ ~
imha eden melekler
Korfez sava~1nda ahlak, ~iddet ve teknoloji ASU .A. l<SOY-KEVJ/\i /(()13/ NS ilu11ci Diana Sa,·<1~1 'ncia D1csclr11 'i i/iirndtiz ,·dt'n bomba!a111uda11 bu )ll na (0!1 mesa.ft· ha11c1t1!1. Sidnev. Pc·rko,vitz. yogun inaddt fi:i~i profrs0r(i . Guardian. 7 \Ian 199 !.
-
.i
i I
l
0 K 6rfcz savas1 insanhk vr havvanh ve , b 1n . n1edenivct , barharl1g1n evrensel dClzeydc karsi kar~L )'rt gcldikleri bir olay olarak ona1a kondu. Bu savas. rnodcmitenin ve ak\111 ku rallann1 karanhgin gfu;lerinc kars1 savunn1ak i(.in yap1\d1. is1c bu ainJ<,:\a l3au'n1n "ak1lh'' silahlan, ahlaki olarak gosteiilen bi1• siddctin arac1 oldular. i~cc bu an1a<;la rneleklcr bircr i1nhac1 halinc gc\dilei:
KOT0L0K i!vlPARA TORLl..iCU ~A K:\R$1 SF.FERBERLiK Yakla~1k iki n1ilyon asker, o nbin cank, donbine ya-
k1n savas uc;agi, ikibinc yak1n he\ikopter. be~bin pan;;a cop ve iki yuze yak1n sa,·a$ gernisi l{orfez'deki <;:all$· 111aya haz1rlan1rken, Devlet Ba~kan1 Bush. ABO Kongrcsi'ne muhceinel savas1n "hakh" bir savas oldugu yolunda gi.lvence \·ern1ckceydi: "Ahlaki sorunlan kafan1da <;ozdCnn, bu sava$ siyaha kar$1 beyaz1n kotuyc kar$1 iyinin sava$1d1r." Amcrika. Bush'a gore "Tann'n1 n yan1nda" idi. Amerika, dunya n1n "ahlaki duzenini" boz1naya yeltenn1i$ bir suc;:luya ve bir cana,·ara kar?1 ozgurluk 1niicadclcsini s1rtlan1na gorcvinin tek soru1nlusu i<li. A1nerika l<orfez'e inanil n1az miktarlarda silah y1garken "hukukun iistunlligO nCl gOr;: yoluyla hi<; lcyen" bir sald1rgan1n cczaland1nln1as1gerckli ligi anlay1s1ndan yola c;:1 k1nakcayd1. Bush. "diinya 1nilictleri aras1nda ye$ermekte olan vc hukumran 1nilletle1in ban$ ic;:inde yanyana ya$an1alan prensibi iizerinc kurulniu$ olan yeni uluslararas1clOzenin korun1nas1 ic;:in kuvvet kullanmaya haz1r olduklannt" a<;1kc;a beli rtmisci. Bu sava$1n hakhhg1 konusunda bir $Upheye yer yokcu. "Yeni bir Hitler"in : amaninda durdurulmas1 idi sorun. Bush'un savas1n hakl1hg1 konusundaki bu inanc1 bizi $a$1rtrn1yor. Ancak bizi dtt$iinduren. bu inanc111 Ban'daki bin;:ok 1nuhalcfct partisi ve birc;:ok grubu taraf1ndan yaygin destek gorm us oln1as1. Bu c;:cvreierde
de Saddam. dunyay1 cle gec;:innck isteyen ''ycni Hitler" olarak $e ycanla~u nl<l1. Hans ~tagnus Enzcnsberger hunu ac;:1kl1kla ifade eni: "Sadda1n HClse\'1n'in , .yeni bi r Hitler olarak can11nlanmas1 gc:etecilerin bulu~u ya da propaganda ic;:in yapilan bir abartma dcgi l, f.ikat gcrc;:cgin ta1n olarak ifadesidir. .. insan hg1n bu yeni dCl$n1an 1n1n davran 1s bic;:imi otekilerden fark li degildir". ··soylesi bir sald1rgan1n" -"insanhg1 n di'1 man1n1n""ycryf1ztinde11 sih nn1esi" gerckir. Fred Halliday'e gore f>numu:deki scc;:im. · biitun ilerici rctorigi ne rag1nen fasi:.:me ,vak111 olan bir dcvleti ve o nun bcni1n· sedigi uluslararas1 Baasc;-1 har..:keti dcstekle1nck ile sa,·a$111 gcrekliligin i kabu l ecmek aras1nda" idi. Bernard Lf!v;is. sc<;in1i ··ya Saddan1 Huseyin'i disiplin aluna sok1nak vc statiikoyu yenidcn saglamak ya da dunyay1 vah~i ve ac1mas1z bi1i ni n elinc b1rak1nak" ~e k linde gormekccydi. Diger bir deyislc, cger Onadogu'da fa$izmin yu kse li ~ i nin dcstek<;isi oln1ak isterniyorduysan1z yap1lacak bir scc;:im. ashnda, yoktu. lrak·:n ezilip yokedilinesi ve utand1nlmas1. dolay1s1yla kac;:1nilmaz<l1. ~'l a rgaret Thatcher·1n dcdigi gibi. bu sald1nn1n "diinya)' ' daha iyi vc gClvenilir bir hale getirrnek ic;in" gerc;:ckle$tirihnesi gcrekmcktcydi. Bu 1nisyona kar$1 olanlar ancak l a~ist hf!ku1nranhg1n "ede psiz" destekicyicileri olarak goriilcbilirlerdi. Saddam Hiiseyin BiiyClk $cycand 1. Bush, Saddam'111 "ahlaks1z" vc ·'bilinc;:siz" ~id d e tin c, "tecav i.i::::lerine: suikastlerine, sogukkanh cinayetlerine vc ba$1bo$ yagn1alanna", "her medeni ilkeyi n;1s1\ c;:ignedigine" dikkati c;ekci bol bol. Sadda1n , ister iranh ya da Kun . isterse Suudi, Filistinli, Kuveyt:li, israilii. hatta kendi calihsiz halk1ndan olsun, gozi.init kirpmadan ada 1n olduren bir vah~ i canavard1. Bush vc o nun ya rdunctlanna gore. Saddan1'1n askcrlcri guy;i uc,:yUz premature bebegi kuvozlerinden c;:1kararak oldflnnit$tf1(bu sue;:- 23
laman1n gen;ek olmad1g1 nitekim sonradan ona.ya <;1kt1). ingiltere'deki Sun gazetesine gore, Iraklilann elindeki esir "Amerikah dcniz subay1 kad1n" "hayvanlann insaf1na kalmt$"lt. (l $ubat 1991) Yine ingilrcre'de bastlan Daily Sta r gazetcsinc gore "mcrhan1ctsiz Irakh askcrler Kuveyt'in i$gali s1ras1nda gcr<;ek birer vampire" donmu~lerdi . "~1asum insanlann kanlann1 kurbanlan olene kadar en1iyorlard1" (2 Mart 1991) Sadda1n'1 onadan kald1rmak i<;in her turlu kuvvetin kullan1labilecegi ehliyeti , boylece, kabul edi ltni~ti. Newsweek dcrgisinde ifadc edildigi gibi, "Saddan1'1 akinp gotlinnek i<;:in zincirin <;ekilmcsi gerekiyordu" (11 tvtart 1991) Bush'un sava$ nedeninin Kuveyt'i kurtarman1n c;ok otesinde olclugu <;abuk anla$tlcl1. An1crikah generallcr oraya lrak'1n derin liklerinc girrn.ek, Saddam Huseyin'in "korkun<: askerT ayg1t1n1" ortadan kald1rmak ve hatta belki de adam1 n kendisini "<levre d 1 ~1" b1rakmak ic;in gitmi$lcrdi. Ed\vard Said'in one si.'trdClgu gibi. "bu gidi$ lrak'1bozguna ugratmak gibi bir metafizik ihtiya<;tan kaynaklan1yordu" "Zira ku<;i.ik vc beyazlardan olU$ITiayan bir Cilke, St1per-glicu oylcsine rahats1z ctnli$ti ki, bu gOcft olsa o\sa $Cyhlerdcn. diktatorlerden ve dcv si.irucfllcrden gclecek bir boyun egme tatmin edebilirdi." Bush i<;in, sonradan gorme Arap manuks1zhg1n1n ve barbarl1g1n bir tcmsilcisi idi. Ve Bush, medcniyct ad1na, ak1l \·e insanhg1n ad1na, bu yaban1l gcu:lcri hizaya getirn1eye, onlan h1zla vc ten1clden bozguna ugratmaya haz1rdi. .A.1nerikan harekat1111n neredeysc rnctafizik gibi gorunen taraf1 i~ te buydu. Bau gi.i(.leri Saddam'1n "eckisizle$tirilmesi"ne yonelik misyonlann1n ahlaki dogrulugu konusunda o kadar en1indilcr ki. bu a1nac1n ger<,:ekle~tirilmesinin onunde hi<;bir cngcl gormez olmu~lard1. Ru ycni kotulClk in1paratorlugu na kar$I hakh sava$ta her tllrh'i gcli~mi$ silahtan yararlantlacaku. General Sch\varzkopf soruyordu, "ni(.in n\Clttefik gu(.lcrin ayakta vc buyt1k sayilarla vuru lrnaya haz1r <lurmalan gerekiyor; lrakhlar istediklcrini yaparkcn, masum kad1n ve <;ocuklan gazla oldiirurken, sivil halka kar$1 misillemc yaparkcn. sava~ta s1k1~1p kahn1~ yabanc1lan birer kalkan gibi kullan1rken, biz niyc elimiz<leki silahlan kullanmayahm; ni(.in onlar da kendi ila<;lann1n tad1n1 aln1as1nlar?" Bu sefer A1nerikah askerler. Vietnan1 sava$tnda oldugu gibi. kollan bagh bir vaziyette sava$a gitmeyeceklerdi ; bu sefcr muttcfikler e\lerindeki bt:1tC1n silahlan kullanacaklardi. General Po,vell, Sadda1n'1 sava$11l ta ba?1nda uyard1: "lrak Arnetikan ordusunun gctirdigi ale1 kutusundaki butun alecleri daha henuz gorn1cdi." Sava$ boyunca bu kutudaki alec\erin ne olduklan a<;1ga <,:1kt1: "daisy cutter" (patlay1c1 gucii taktik niikleer silahla24 nn gucune C$it olan ve A1nerika'n1n en gu<;li.i kon-
vansiyonel bon1bas1), yanan patlay1c1lar (patlay1c1 giic;leri kucl.ik bir atom bombas1n1n derccesinde olan, ancak atorn bombas1n1n yaratttg1 radyoakcif tehiikeyi yaratn1ayan vc dola)11s1yla politik olarak kabul goren bo1nbalar). den1et bombalar, radarlara gorunmeden tl(;abilen bon1bard1n1an u<;aklan. Ton1aha,vk gildumlu fi.izeleri, c;okba$hkh-roketatar sistemleri ve bun\ann yan1nda her biri patlad1g1nda c;ok buyuk bir alan1 harap eden bombalardan elli adetini birdcn ta$Iyabilen B-52 bon1bard1rnan uc;aklan gibi konvansiyonel silahlar. Biltiln bu silahlar Korfez sava$tnda kullan1ld1. Baul1 guc;lcr, ellerindeki bu yt:1ksekteknolojik ve konvansiyonel silahlan birer teror aleti olarak kullanarak. sava$I, i<;inden hic;bir $eyin kac;amayacag1, 24 saatlik bir k1ynn alan1na do n u~turdCl. Saddam 1-luscyin'in "scud"lu ~iddeti hep vah$i ve kot(t olarak goruldil. Saddam'1n fuzeleri israil vc Suudi Arabistan'1 korce vururkcn hcdefini hep $a$1ran ve vurdugu hedefler aras1nda aynm gozettneyen geri teknolojilenni$ gibi goru\dC1. Tersine, n1i:'n tefik1er, ken<li kanl1 sald1nlann1 temiz ve kilinikmi$ gibi gostermeyi bccerdilcr. <;ol, Banh gu<,:lerin bilimsel ve teknolojik ustunlllkleri sayesinde ger(.ekle$tirn1cyi u1nduklan kans1z sava~ fantezilerini oynad1klan bir saha olacaku . Ba$langu;tan itibarcn bllimsel sava?<;ilar emellerinin. askcn a(.1dan tehlikeli oldugu belirlenen hedeflerin kesinlik-giidlin1lii silahlarla donanmt$ mt1t1efik hava kuvvetlcrince yap1lacak "profesyonel darbclcr" yoluyla, di$ <:eker gibi. ortadan kald1nlmas1 oldugunun a!un1 <:izdilcr. Kcsinlik-gi.idi:11n\Ct silahlar birlikle1in onceden sec;ilen hedefleri belirlcmelcrini ve bu hcdefleti istedikleri gibi ortadan kald1rn1alan n1 sagla1naktayd1. Dahas1, bu "super-sofistike" sistemler -gizli silah lar, denizI$111 fi:1ze lPr, Amerika'n1n lizerinde c;ah$ug1y1\d1z sava$lan (SDI) sistcmle1i gibi- sadece n1i.ittefik pi lotlann de~il. ayn1 zan1anda lrakh halk111 da hayaclann1 kurtaracakti. Zira "bu sisten1ler sivi\ olllmleri s1111rlayan kesinlikteki darbelerin yapdmas1n1" saglarnaktaydi. Bu sava$, "dtign1eye basmaktan ibaret, uzaktan kumandah" bir sava$ olacakt1 ve goze batar bir duzeyde 6lun1e yol aGmadan kazan1lacaku. Atnerika'n1n bilirn ve teknoloji a\antndaki ba~anlan he<lefe yonelik cezaland1rn1a ara<;lan ularak kullantlacaktt. Bu ba$anlar cezaland1rma eyle1ni-· nin hakh c;1kanln1as1nda da 6nemli rol ovnavacak, . lard1. iyi yonetilcn ve rasyonel bir $Ckilde }'iiruil.ilen bir sava~ scnaryosuna inanma\an, mliuefikleri. ipten kurtuln1u~ gibi b1rak1verdikle1i inan1hnaz gu(teki ~iddet ka~1s1nda herhangi bir ahlaki kayg1ya kapdmadan ahkoydu. Bu "tamta1n1na kesin" silahlann. Bag<lat'taki el-An1iriye s1g1nag1n1n muuefikler 1arafrndan bornbalanmas1nda oldugu gibi, binlerce, onbin ler<:t: sivil insan1 oldt\rebilecegi ortaya r.;1kt1g1nda dahi , ahlaki koBirikin125IMay 1s 1 9 9 1
nudaki $iiphesizlik yerinden sars1lmad1. General eal'in bornbard11nandan sonra soyledigi gibi. "s1g1nag1n kap1s1ndan girip ic;crdeki askeli haberle$me ayg1tlann1 yok etmek uzere prograrnlanm1s fuzenin o kadar say1da Si\·iJ insan1n bliirniine yo\ a<;n1as1 n1anuk kurallan ile r;clisrnckteydi". '" Onca sivilin sabah1n dordun<le s1g1nakta ne isi vard1 ?" i ngi liz Bakan Douglas Hurd, "eger kazara bi r sivil olm0.$Se sorurnlulugu aln1as1 gerekenin Saddam Hiiseyin" oldugunu ve "olumlcrin Sadda1n'1n kurdugu seytani entrikalaTdan birisi" oldugun u vurg11la1nakta r;abuk davranrn1$tl. Genaral Neal'in de belirttigi gibi, hava kuvvetleri kon1utanlan se<;tikleii hedefin dogrulugu konusundaki rahathklann1 surdi.inneye devam ediyorlardt. ~1EDEN i Y ETi SAYUN MAK
Fakat, nas1I bu kadar rahac oltnaya ve rahat kaln1aya devam cdebilirl crdi ? Nasti olur da askeli yuksek teknoloji mutlak fazil et ile cs olarak gori"tlebilirdi? Nasti olur da "1nant1k" lrak'1 ve halk1n1 "tekrar orta(.aglara bombalayan·· teknolojik $iddeti hakh c;1karabilirdi i Bunlar temel sorular. Sorumlulugu iizerindcn atan ve suc;lulugu "$eytani" bir digerde bulan sadcce Banh liderler degildi. Ahlaki bolunrnC1?liik dururnu daha genel bir olguydu. Degisik derecelerde hepimizi etkiledi. Bau'n1n askeri 1nakinesinin g6n1nttileri ilc ic; ir;e, bu silahlann nc kadar oldiirucii ve )'Okedici olabileceklerini unutur gibi olduk. Sanki ahlaki duyarhhg11111z kilitlenmi$ vc e1kisizle$mi$ gibiydi. Bilgisayar kontrollll TO ketlerin ve Tornahav.•k fuzelerinin "ak1ll1hg1" ya da "parlakhg1", bizi, Irak'1n katil $iddetinin, amac1 oldunnek degil de sadece clO.$man hedefletini ''tcn1izlen1ck" olan, eckin ve rasyonel siste111ler taTaf1nd<ln erkisiz hale geci1ildigini inan1naya scvk etti. tvfCtttefik bornbard1n1an1 , lrak goklerini butun bir ikinci Di.in ya Savast s1ras1nda kullanilandan daha fazla bir cephane gucu ile ate$e ve1irken, biz, Bat1'da yllksek-teknolojik silah glicune kor bir $Ckilde ve sue; ortag1yn11$c,·as1na bir hayranhkla bagland1k. .o\hlaki duyarhhg1m1z nic;in bizde bir insafs1zl1k ve utan<; duygusu k1$k1rtmad1? John Berger' in dedigi gibi. uygarhg1m1z taraf1ndan yapilan zulun1 kar$1s1nda sag1rlaT haline gelclik ve bu sag1rhk giderek arct1. Sava$1 televizyon ekranlanndan izledik, fakat ic;inde bulundugumuz ekran kultiirii ahlaki korlugC1muzu ve pasifligimizi pekistirmekten ote bir ise yaramtyordu. ··insanhg1m1z olmek uzcreyken"' diye feryat ediyordu bir Turk yazar, "(, < live, biz olC1". Apac;hi heliko pterlerinin silahlann1n ucundaki karneralann r;ektigi ve kurbanlann goren1edikleti sald1rganlar taraf1ndan nas1l tek tck b i ~i ldiklerini. nas1l ··oruz 111ilin1ecreli k n1 erm i parc;alan tarf1ndan parampan;a edildiklerini" gosteren video fi ln1lerinde ar;1ga ~1kan deh~etli 6lun1 sahneleri kaT$tS1ncla sessiz kalman11z
bekleniyordu. Uygarhg1m1z1n bir )'Okedici 1nakineye donCtsO.nu nasil izlcyebilirdik? Bu so1ulan sorrnak, sava51n bize kendin1iz hakk1nda neler soyleyebilecegi sava51n bize neler yapug1 iizerinde diistinrnek anlam1na geliyor. Bu, arn1 za111anda, Bau kiiltiiriinde teknoloji. siddet ve ahlak aras1ndaki iliskilcrin niteligi uzerinde durma1n1z anlam1na geliyor. c;:1kart1nan1n c,:ok uzakta olmas1, kadiam1n gcTc;ek boyut!ann1 gormemizi neredeysc ta1r.a1n en engelledi. Diger u<;taki 1zd1rab1 gonnedik ve bu bizim 1zd1rap c;ekenlerle ozdeslesmemizi zorlast1rd1 Bizi poransiyel olarak y1kuna suTiikleycbilecek olan ve ancak bir iki tanesi goterilen o "tarihin en biiyt1k hava bombard1man1"11111 yol ac;t1g1 insan y1 k1rn1 goruntulerinde insan lar kim liksiz ve yt:1zii olmayan bir digere aitti. Du'.;)manlar biz.den c;ok uzakta, Francis Fukuyama'n1n deyisiyle "kay1p ve harap bir Ortadogu c;6IC1nde" birer nesne)rcli ve bu nesneler isrenmeyen olaTak goruluyordu. Dolay1s1yla, bu nesnelere dunyadaki yerlerini , bizitn uygar dunyam1zdaki ikinci s1n1f yerlerini. gostennek ic;in Bau'n1n tekno-rasyonaliresini uygulan1ak ta1nan1en 1nanukiydi. Savas s1ras1nda birc;ok Bat1h yorumcu aras1nda bas gosteren inanc;, Sadd::tm'1n siddeti ile Bush'unki aTas1nda ahlaki ac;1dan temelli bir fark oldugu idi. Savastan sonra. Bush, elde edilcnin "Birle~n1i~ MillerleT ir;in, bC!tun insanhk ir;in, hukukun hakimiyeti ar;1s1ndan ve dog1u olan ir;in bir zafer" oldugunu a<;.1klayabiliyordu. Bush"t1n siddet kullan1m1n111 her zaman ahlaki ac;1dan savunulabileccgi varsay1hyordu ; r;Cln ku . bunlar, uygarhg1n ve aklin bilinmez bir guctin "karanhk cn1ellerine" kars1 koyn1as1111 ifade eden ve dolay1s1vla ' , hakh olan harekeclerdi. Bu tur inanc1n ve bu tur goru ~l erin deva1nhhklann1 koru1nalann1n nas1l rniimki"1n oldugunu sor111ahy1z. Bu sorunun anahtarlanndan birisi Batt uygarhg1 ile, -bu olaycla Arap kulturunun ir;ine i~ie1ni $ c !dugu dli~iinii l en "barbaThg1" ile ternsil edilen- "Qre ki" aras1ndaki kutuplasmad1r; bizim ayd 1nlan1n 1s modcrniren1iz ile onlann karanhk cchalet r;ag1aras1ndaki farklil1k. "On Jann 20. yt:1zy1lt bizim degildir" diyc yazd1 Alain Finkielkraut, onlar onuru demokrasiden ustun tunular ve kuvveti vc erkekligi ozgurluge tercih ettiler. Gazeteci Martin \.Vollacott'a gore problem, "Arap hayat1n1 hukum alunda tutan irTasyonalite vc fantazi "dc idi: problem "rasyoncl dusuncenin )'CT tutturamamas1" ctraf1nda donen "A rap hastahg1nda" yarmakta idi. Sec;i 1n, bunlaTa gore, basic anla1111yla, ak1l ve cehalet aras1ndac.hr. Dolavh , olarak benzeri bir ser;i1n, ahlaki olanla oln1ayan aras1nda da yap1lmakta. zira, Ba11 ahlak1111n ten1elinde ak1 l ve rasyonalite yat1naktad1r. Saddan1"111 si111gesel olarak lanetlenn1esi bu 1nanug1 yans1t1yordu: ABD, kendisini "oTta<;ag zamanlanna ait" barbarl1g111 kar$1S1na koy1nak suretiyle ahlaki 25 •
destek saglad1. Kendisinden olmayana kar~t silrdiirdugu rasyonel ~iddetin hakh c;:1 kanlmas1nda, digerin irrasyonalitesinin ve barbarl1g1n1n kar~u1 olarak tanunlad1g1 kendi moden1 kin1liginin, uygar akilc1hk ve ge li ~me ile ozde~ oldugu fikrini kulland1. Burada alun1n <;izilmesi gercken nokta, uygar ak1lc1ltg1n ve modernitenin, rasyonel ya da irrasyonel, fakat , hep $iddet yoluyla ilerledigidir. Modemizn1i11 ~idderinin hakh bir ~i dd er olarak gorunmesi ya da gosterilmesinin alnnda "n1oden1" $iddetin, lrak omeginde de goriildilgil gibi, "Onac;:ag1n ilkel $iddetinden temelli olarak farkh oldugu" anlay1~1 yarmakta. Korfez'de kullanilan $iddet, ak1lh bir $iddet idi . "Akilh iyi demek" oldugunda "iyi" ve "kotu" silahlar aras1n<la ve dolay1s1yla ahlaki olarak "dogru" vc "ya11h$" $iddet aras1nda aynm yapmak imkan1 onaya <;1k1yor. AKILLl DOLA YlSIYLA. iYi
Modemitenin ve akhn en saf goruni:tmu bugun teknolojik rasyonalitedir ve bu rasyonalite Bau kultilrunun ahlaki f1stii.nlugf1 ile yaktndan ilgilidir. Bunun sebebi rasyonalite fikrinin kendisini faydah amac;:lar fikri nden ay1nnan1n neredeyse imkans1z gibi gorunmesiclir. 1\ncak ve sadece bu te111elde Bat.1'11111 korkutucu ve yokedici sava~ gucuni.in bir ahlaki fazilet olarak gorllnmesi mumkf1n olabil~i . Ancak bu temelde, Bat1'n1n geli$mi$ sava~ teknoloj il crinin kendilerinin kendi ahlaki dogruluklann1n bir teminau olabilmesi sozkonusu. Asken alanda ara$t1rma yapan Sidney Perkov;itz'e gore "muttefiklerin. masumlann ve kendi askerlerimizin oli:tmlerinin en aza indirilmesi olarak ifade ettikleri amac;:lan bir ahlaki dogruluk ta$1maktad1r. \'e ahlaki kararlann ahnmas1n1 saglayan ve bu kararlan anla1nh kilan hedefleri iyi bir $ekilde sec;rnemizi saglayan tekniklerdir." Bu ara$Unnac1, ba~ka pek c;:ogu gibi, iyi teknolojiye katk1da bulunduguna durustlllkle inanmaktaych. 1'eknolojinin yapngt "sava$1n sopas1n1n ucunu daha keskin bir m1zrak haline donil~tunnekti " Askeri ara$ttrn1ac1 o\maktan kaynaklanan suc;:luluk duygusu. boylelikle, "f[1ze sald1nlanm1z1n televizyondaki soluk kesen goruntlllerini seyrettik<;e" ve bu silahlann akilh olduklann1, sivilleri oldllrmediklerini anladtkc;a, ortadan kalkt1. Sava$ boyunca, surekli olarak, yilksek reknolojilerin ilrilnu olan yeni silahlann mCtthi$ beyninden bahsedildi: gece saatleri ni nasil "verirnli" bir ~ekilde kulland1klan ; nasil dil$man saOann 1n gerileri ni iyi bir $ekil<le gorebildikleri ve "sava$tn sisini nastl ctkisiz hale getirdikleri; bilgisayarlann nastl gelen fC1zelerin kaynaklann1 bulup daha ikinci bir sald1nya yol vermeden bu fuze atarlan yok ettikleri. ~uyuk bir gosteri gibiyd i her ~ey. Radarlara gorunmeden u<;an uc;:ak\ann kaygan hareketleri ve hedef olan binalann on 26 kaptlanndan ya da bacalanndan gi recek kadar ak1\!t
bombalan bizi <;ok etkilemi$ti. $a$1rrn1$0k Tomaha\vk fuzesinin nas1l olur da "kendi akh" olabilirdi ve nastl "nihai hedefine" dogru kendi rocas1n1 c;:izebilmekteycli? Patriot fuzelerini, f\1101 tanklan ru, Apa<;hi helikopterleri ni, sanki kendi111iz c;:ok bilmi$ silah tilccarlanymt$1Z gibi seyrettik. Butun bun larda a<;1k mesaj aktlhn1n iyi ve parlagtn faziletli oldugu idi. Ak1llt silahlann Korfez'deki <;at1$mada hem askerlerin hern de halkin hayaun1 koru>•abilecegi iddia edilmi$ti. Yanh$hg1 en aza indirmek, hedefi milimine bulacak kadar bir kesinligi elde etmek ve bu kadar verimli olabiln1ek, buti.in bunlar Bau teknolojisinin erdc1nli zaferinin birer ifadesi idi. Korfez sava$1. teknolojik dLizenin gC1cilnun ve ustC1n ltigC1nun, ahlak kriteri olacak derecede toplumun ic;:ine )'Crle$ip otu rmu~ oldugunu gosterdi. Bau'n1n tekno-rasyonalitcsinin goco sorgulanmad1 hi<;. El Amiriye s1g1nag1 i<;indekilerle yok edildiginde ya da bir bombalarna s1ras1nda koprulerden birini hedef alan bomban1n hedefini $a~1np Falloujah'da kalabahk bir ah;; veri~ n1crkezini mahvetriginde, Ban'ntn bf1tiln bunlardaki sorumlulugu ya da suc;lulugu gibi bir soru sorulmad1. "Rotas1ndan sapan bo111balar benim daha once hie;: gom1edigin1 bir ~eyd i ve bildigin1 kadanyla.bu c;1karma esnas1nda buna benzer bir ~ey olmad1 hie;" diyordu kaptan Irving. Ona gore, "murettebat1n bir yanlt$hk yapmt$ olrnast sozkonusu degildi." (Falloujah pazanndaki deh~e ti goren bir kis1m insana gore pilot olsa olsa bir "Suudlu" idi.) Bu sava$ta ac;:1kc;:a izledik ki, ahlak, verimlilik ve etkinlik kriterleri temcline oturtuldugunda, verimlilik ve etkinlik ile baglannh sorular ahlaki kararlann ve sec;imlerin yerini aln1akta. Ve bu te1nel c;oktugilnde, daha dogrt1su eckinligin i$leyi$inde bir aksama, bir yanh$hk oldugunda ortaya <;1kan insani ve ahlaki katastrof ile ba$a <;1kabilmenin hic;:bir yolu kalmarnakta. Teknoloji yanh~ yapmamak tlzere tasarlanm1;;ur vc ahlaki olarak yanh~ yapamaz. i$te bu temelde n1llttefiklerin kendilerini modern silah\ann1n getirdigi actdan ve olllmden ay1nnalan mumknn oldu. Banh gu<;ler silahlan aktlh oldugundan ahlaki ac;:rnazlardan korunduklan fikrine kap1\d1 lar. Gerc;:ekte yapuklan ise, kendilerini duygusuzla;;urrnak vc .eylemleriyle eylemlerin in insanlar uzerindeki sonu<;lan aras1ndaki baglant1y1 kopannakt1. Akil h ccknolojiler eylernin "uzaktan" gen;ekle;;tirilmes ini sagladilar: askerler Tomahawk fi:1ze lerin in dtigmesine bas1p, sonradan, belki de, eyle1nlerinin neticcsini video kasetlerinden seyrettiler, Zygmunt Baun1an'in one sC1rdugu gibi, "uzakhg1 kullanan teknolojiler bir eylemi ustlenenlcr ile bu eylemin objesi olanlar aras1ndaki yuzyiize ili$kiyi ortadan kaldtrarak bu eylernleri dizgin alttnda tutmaya yarayacak ahlaki ko$ullan n6tralize etti." Bir eylemle onun sonuc;:Biri kim 25 / Ma y1s 1 991
~---------------------------------------- ---··-·····-
Ian aras1ndaki nedensel ili$ki boylece koptu ve eylemin nihai sonuc;lan eylemi iistlenenler tarahndan bilinmeyecek bir uzakhkta goruniirliigt1nf1 yitirdi. 1\merikah askeri gorevlilerden birisi lraklilar aras1ndaki olum oran1 hakk.tnda hic;bir fikirleri olmad1gin1 ac;1kc;a kabul edebiliyordu. Sanki dC1$man1n insani bir varhg1 yoktu, sanki dO.$man insanhkla alakas1z bir nesne idi. Fakat, Batt'n1n askeri makinesinin n1odem $iddeti, gerc;ekte, ne kadar farkhyd1? 1\k1lh silahlar ashnda ne getirdiler? Bildigimiz gibi, kara sava$1 ba$lad1g1nda akilh he1nen cehennen1iye d6ni.i$ti.i. tvtodem teknolojilerin1izle haklannda hemen hemen hic;bir $ey bilmcdigi1niz insanlara k1yameti getirdik. Ban'n1n sald1ns1n1n deh$et.i n1i.ittefikler kara sava$1na ''oldurmek uzere girdikl erinde" ve bozguna ugram1$ Irak ordusun·u katlettiklerinde meydana c;1ku. Bunu izleyen zafer, gazeteci john Pilger'in deyi$iyle, "tek yonlu bir kan dokun1C1ydu". K1sa suren kara sava$1 s1ras1nda mftttefikler kac;makta olan binlerce ve onbinlerce lrakh asker ve sivili arkas1ndan vurdu. Bu ate$1eme '" buyiik bir av" gibi tasvi r edildi. Irakh!ar muttefiklerin kara ve hava sald1nlan 6nunde "hayvan gibi" Sllriilduler. An1erikah pilotlann kac;an kenvoya ate~le rini "akvaryumda bahk avlamaya" benzettikleri soylendi. Geri c;ekilen askerler n10.ctefiklcr ic;in "bir hedef bollugu" yarat1n1$tt. "Piyangoyu vurduk" di ye. izah etti bir Amerikah pilot ''hindi av1 gibiydi" bombalan1a. Bo1nbalamadan sonra bir Amerikah gorevli Kuveyt $ehri ile lrak'1n Basra $ehrini birbirine baglayan ana yoldaki manzaray1 anlatmakta gu<;lO.k c;ektigini soyluyordu: "010, parc;alanm1$ ve kul olrnu$ govdeler her yerdeydi." Ba$ka bir katliam alan1nda, Umn1 Kasr $ehrine giden altm 1 ~ millik yolda. yi.izlerce Irak tank1 ve sava$ arac1, havan toplan, uc;aksavarlar, cephane ka1nyonlan ve ambulanslar inanilmaz olc,:ude bombalann11$, pan;alanm1$ ve yan1n1$ bir $ekilde C1stuste y1gdn11$U. \:ok say1da asker bu ara<;lann oras1nda buras1nda. ezihni$ ve $i$mi$ bir $Ckilde c;ol kumlanyla oradan oraya sun'.'lkleniyordu." (Guardian, 11 ~!art 1991 ) Surdurulen katlian1_1n Dresden'de ya da Vietnam'da yapilandan a$ag1 kahr bir taraf1 yoktu. Amerikali bir deniz subay1n1n soyledigi gibi, "hic;bir hava korun1alan yoktu, kendilerini kon1makcan tamamen acizdiler. Yapug1m1z pek profesyonelce degildi dogrusu.·· Amerikah pilotlar sa\d1nlar s1ras1nda Rockeye de1net bombala11111 kulland1lar. Bunlann herbiri "yumu$ak" hedefler. daha dogrusu insanlar ic;in tasarlanm1$ 24 7 adet igne keskinligtnde $arapneller sac;n1akrayd1 etrafa. Miittefiklcrin "btiytik zaferi" safi ve ac1111as1z bir $iddet kokuvordu "Cehcnnemin avc1 ' kopekleri" ad1ndaki bir tankc;1 birligi ile sava$a giren gazetecilerden birisi sahneyi "ortac;ag ressam1n1n elin-
.....
den c;1kabilecek bir cehennen1 ponresi" olarak tannnlamaktaydi: "BO.yuk bir ate$ kutlesinin i<;inde oradan oraya kac;mak ic;in kO$U$turan ufac1k insanlann golgeleri" (Newsvveek, 11 .3.1991 ). Sanki "bi.iyi.ik bir y1k1m seferberliginin onas1nda s1k1$ml$ gibi, birbirine sokulmu$ ye$il uniformah askerler $a$k1nhk ic;inde teslimiyet bayrag1n1 sallay1p dun1rken, yanlanndan tanklar bi.iyuk bir gumbi.irtC1 ile gec;ip gitmekteydi." Bunun ak11l1hg1 nerede? 1\daleti nerede? A.KIL VE SiDDET
Korfez sav~1n1n deneyinden 6grenn1emiz gereken, bir kere daha, nasil bu "biz iyi, onlar kotu" manng1111n Bau kO.ltClriinun derinliklerinde gomulu yatan korkulan, endi$eleri ve su<;:luluk duygulann1 saklad1g1d1r. Sadda1n bir canavar ve bir hayvan olarak yans1uld1. Frankenstein'1n canavan gibi, o da di.inyan1n "ahlaki duzeninin" d1$1na atilrnt$ birisiydi; "ayn bir cinsti". Mary Shelley'nin Frankenstein'1nda oldugu gibi, sen1bolik drain. "$eytanlar 1rk1" ile "insanlar 1rk1" aras1nda yer ald1. BO.tun kotuli.ik o "cole"'. d1$anya yans1tiln11.$t1. Butun kotulukleri bu yabanc1 canavara yans1ttrken Bau psi kolojisi kendi akhn1n ve rasyonalitesinin bO.tiinlugO.nu konunaya <;ah$1yordu. Bush'un ac;1kh kla ortaya koydugu gibi, bu sava? "siyaha kar$1 beyaz, iyiye kar$l kotu" kesinliginde olmahyd1. Bu tO.r bir bolunme sureci neticesinde, Bau psikolojisi, boylelikle, kendi $iddetinin kaynaklann1 ara$t1n11a yukumli.ilugunden s1ynlm1$ oluyordu. Sadda1n'1cani ve hayvan olarak nitelendiren ate.?li suclamalan besleven "insanhk neslini" koru1nak ve Bau ki.iltl!runu ve ' uygarhg1n1 kendi ~idde tinin yaratt1g1 gunah duygusundan kurtarrnak e1neliydi. Siddet ve y1k1nun "rasyonel" davran1$1n bir ifadesi olabilecegini, "akhn" .$iddetin ten1elinde olabilecegini anlamak, dolay1s1yla, c;:ok zor. Franco Moretti'nin ortaya koydugu gibi, Frankenstein'tn canavann1n hikayesi ikili bir surecin hikayesidir. Bu sCtrec;te bi c;:i1nlilik sakarhg1 ve uygarhk barbarhg1 i<;ermekteclir. Bu sl."1rec;re bili111 ve rasyonalite y1k1c1 bir ~ idde tin olanag1111 da ic;inde ta$1maktad1r. Frankenstei11'in ISllrapla 6ruln1li$ yi"iceligini uzerinde in$a ettigi kaidenin, }'ani ca)\avann. bir c;arp1klik oldugu ve o "yuceliginin" bir inkan oldugu ortaya c;1kr111$U. Dolay1s1yla bu c;arp1k canavan n, ''temelli ve ic;:gudusel bi r nefretin nesncsi" halinc gcln1esi gerekiyordu. Canavan n ipinden kopanrcas1na onaya sald1g1kuvveti etkisiz hale getirmek ic;in insanhg1n boylesi bir nefrete ihti yac1 vard1. Korfez'de olan da buydu i~te. Saddan1'1n "korkunc; sava$ n1akincsi" Batt'n1n 1snraph yuceliginin <;:arp1t1 lm1$ bir yansunas1yd1. Bu "canavan" yaratan Bat1'n1n kendisiydi ve canavar yarauc1s1na kar$l geldiginde yok ediln1esi gerekiyordu. Ve $irndi bildigimiz gibi, canavar, onun $iddetinin gu- 2 7
cunli fazlas1yla a$an bir $iddetle ortadan kald1nld1. Boylece Bau "Tannn1n yan1nda" Saddam ise $eytan1n, "insanhk neslinin dli$man1n1n" taraf1ndayd1. Bu nedenle, Irak'1n yak1hp y1k1lmas1 hem istenen hem de ka<;1nilmaz bir sonu<; olarak goruldu. Fakat bunu "biitiin insanhk" i<;i n ve '·dogru olandan yana" bir zafer olarak gormeyenler de vardt. Bush'un tanns1n1n taraftn1 tutnlayanlar da vard1. Gazeteci James Buchan'1n anlatng1na gore, israil topraklanndaki bir Filistin multeci karAptnda. jalazan'da, "her scud fuzesi duyuldugunda, herkes dan1a <;1k1p bag1nnaya ve oynamaya ba$hyordu." Saddan1 Huseyin'i "ba$ka bir Hitler" olarak gormeyenler de vard1. Yazar Driss Chraibi gibi, kendisini Saddan1'1 alk1$larken bulanlar ve bunu "Saddan1 An1erik..'l'ya kar$t geldigi i<;in ve milyonlarca insan bu dunyada ABD'nin cemsil ettigini begen1nedigi iyin" yapanlar vard1. Simone Weil, 3 Haziran 1940 tarihinde, Alman ordusu Paris'e girerken, g(!nlugune $Unlan yazd1: "Buglin Hindi<;ini'ndeki insanlar i<;in buyuk bir gtindur." David Rieffin belirttigi gibi, "Weil, bizim Bat1'da 6nemsedigimiz tarihin her yerin ve herkesin carihi olmad1g1na dikkati yekiyordu. \~eil bizi en rahacs1z edici bir tur dfl$Clncey.e <;ag1nnakta, yani bizi kederlere hogan bir olay1n. herbir yonuyle bizim kadar iyi olan ba$ka insanlar caraf1ndan umit 1$tg1n1n ilk dogu$ an1 olarak kutlanabileceginin anla$1lmas1na." Belki de, An1e1ika'n1n glicune meydan okuman1n neden baz1lan taraf1ndan ye$eren bir unlidin ilk an1 gibi ya$and1g1n1 dCl$un1nen1iz gerekiyor. (irigili;:ce yaz1la n melin Science as Cuhure'i n Yi12 1991 say1s1nda da yay1mlanacak11r. · <;:cv: ASU t\KSOY-AKSU BORA)
KAYNAKL'\R
John Salzar. "Video horror of Apache victims deaths". The Guardian, 25 Subat 1991. Zygmunt Bauman. "Efaci ng the face: On the social management of moral proximity", Theory. Cu lrure and Society, cilt 7, s .5-38, l 990. j ohn Berger. "In the land of the dear', The Guardian, 2 ~!art
1991 James Buchan...The Arabs in th e 1nidd lc". Independent on Sunday. I 0 Su bat l 99 l. Driss Charaibi, "Vous avez dit liberation", Liberation, 15 Subat 1991. Hans Magnus Enzensber~er, "The second coining of Adolf Hitler", Guardian, 9 Subat 1991. Alain Finkielkraut, "The Gu lf of back"·a rdness". Guardian, 1 t>.1an 1991. Francis Fukuyama, "The world aga inst a farnily", Guardian, 12 Eyltil 1991. Fred Halliday, "Awkwar~l facts 'von't toe the line of dodgy politics", Guardian, 11 Subat 199 l. 01nit K1vanc;, "CNN live. biz o lu". Birikim, sayt 22, 1991. Bernard LeY.is, "At .s take in tch Gulf', The New York Review of Books. cih 37. no. 20. 20 Aralik 1990. RobenJ.Lifton. "Techno-.loodshed". Guardian. 14 Subat l 99 L. R.J.Lifton . "last refuge of a high-tech nation", Guardian. 12 t.1art 1991. Franco Nloretti, "The dialectic of fear'', New Left Review, no. l 36. 1982. Sidney Perkowit:. "The scientist at war'', Guardian. 7 ~tart 1991. John Pilger. "A one-sided blood fest", New Sta tesman and Society. 8 Mart 1991. David Rieff, "European tin1e". Sahnaqundi. no.85-85. Ed"•ard Said, "Empire of sand'', \.Veckend Guardian. 12-13 Ocak 1991.
28 Birikim 25 t Ma y 1s 1 991
Sovyetler-Birligi'nde devlet teknokrasisinin sess1z darbesi •
AHMET iNSEL
1990 yaz1ndan beri Sovyetler Birligi'nde meydana gelen geli$meler. farkh siyasal-toplumsal donl1$U.1n ozlemlerini be$ y1\dan bcri iyi kotu ifade eden perestroyka keli11.1esinin Sovyet halk1 nezdindeki anlam1n1 da degi$tirdi. Perestroyka, s1radan Sovyet vatanda$1 ic;in Gorbac;ov'un dalgah siyaser ve rasarruflann1 ifade eden $aibeli bir sozcuk haline d6nCl$tCl. Be$ yil boyunca herkesin kulland1g1 bu mucize sozcugun, 1991 Ocak'1ndan beri Gorbac;ov'dan ba$ka sadece muhafa zakar kamp1n sozculerince 1srarla kullan1ltyor ve savunuluyor o ln1as1 duru1nu daha da anlamh k1hyor. SBKP ic;inde yerel orgi.itlerde guc;lerini koru1naya devam eden muhafazakarlar ic;in "iyi perestroyka" l 985'le 1988 aras1nda uygulanan siyaset demek. Yani rnerkezt devlet otori tesinin y1pran1nad1g1, Sovyet halk1 fikrinin birlige en az1ndan resmt soylem dlizeyinde asgari bir ic;erik kazand1rmaya devam ettigi, glasnost slogan1 c;erc;evesind e iradi yap1n1n blirokratik-otoriter yonte1nlerle ahlakile~tiriln1eye c;alt$1ld1g1, hacta 1988-1990 doneminden daha buyuk bir cliretle pazar ekonomisi kurumlann1n benimsendigi, ama bugunku fiili c;ogulcu parlamenter sistemin olmad1g1 bir duzen. Goruldugu gibi muhafazakar cephenin perestroykas1nda gudumlu pazar ekonomisi ilk s1rada yer alabiliyor. Muhafazakarlann $Cytan1 pazar ekonomisi, ozel mulkiyet, vb... degil. SBKP muhafazakarlann1n karabasan1 c;ogulcu, demokratik, parlamenter rejim. Ba$ka bir deyi$le SBKP burokratlan ve "Marksist-Leninist" inuhafazakarlann iktisadi anlamda kapitalizmin restorasyonuna kar$t pek direndikleri yok. Yeter ki bu restorasyon iktisadi alanla s1n1rh kals1n. Yani kapitalist yap1 ve siyasal olarak giidilrnlu toplum birlikte geli$ebilsin. $ili modelinin, Franko modelinin bu c;evrelerde bugi1nlerde pek moda olmas1ndan daha dogal ne o\abilir?
Ocak 199 l'in son glinlerinde coplanan SBKP plenumunda bu cur g6ril$ler 1srarh bir $ekilde dile getirildi. Sovyctler Birligi'nde n1uhafazakarlann kalesini olu$turan Rusya Komunist Partisi'nin gene I sekreteri Polozkofun bu plcnumda yapug1 degerlendirme, muhafazakar kanad1n tavnn1 ozctli yordu: "Sosyalizmin yeniden in$aS1, onun iktisadi, kulnlrel ve demokratik kapasitelerinin daha dinamik $ekilde kullan1lmas1 vc halk1n rcfah seviyesinin yukseltiln1esi olarak 1985 y1hnda du$linulen perestroyka gen;ekle~medi . Sozde demokratlar peres1roykay1 hedeflerinden uzakla$t1np, inisyatifi partinin e linden almaya muvaffak oldular. Pcrestroykan1n bozulmaya ba$lad1g1n1 partimiz zaman1nda anlayamad1". Polozkol'a gore bubozulman1n suc;lulan SB~P d1$1nda kalan ve "tek ortak yanlan antiko1nunizn1 o lan ki.ic;ilk siyasal gruplar"la, Gorbac;ov'un "yeni dli~il11ce" ad1n1 verdigi yakla$1m1. SBKP'nin belke1nigini olu~turan Rus KP'sinin gene\ sekreteri, "bu du$unceyi izleyip, insani degerle rle s1n1f c;1karlann1 kar$t kar$tya getirerek ve evrensel degerlere oncelik tan1yarak, sosyalizrn fikrini zay1flatnk" derken, Gorbac;ov'un dt$ politikas1na da ta$ atmaktan geri durmuyordu. "S1111f sava~1 degerlerinin yerine evrensel humanist degcrlere onen1 verilmesi", politburodan emekli Ligac;ev'e gore ··sosyalist perescroyka"dan uzakla$1lmas1na yo\ ac;m1$tt. GORBA(:OV'UN REFORMCUL\RDAN KOPUSU
Bault gozlemciler Gorbac;ov'un radikal reform taraftarlanndan hizla kopu~u nu , Abalkin ve $atalin'in "500 gunliik hedef' ad1yla sunduklan, h1zla pazar ekonomisine gec;1ne plan1n1 rafa kald1rd1g1 tarihten ba~lat mak egilimindeler. Bunu yaparken , Gorbac;ov'la radikal refonnculann aras1ndaki yeni soguklugun iktisadi liberalizm anlay1$lanndaki farktan ileri geldigi-
29
ni ima etmi$ oluyorlar. Gerc;ekte ise bir taraflan muhafazakarlar ve radikal refonncular aras1nda, diger taraftan ise bu iki kamp1n aras1nda, ona bir yerde mevzilenmeye c;abalayan Gorbac;ov'la onu kendilerine dogru c;ekrneye c;ah$an guc;ler aras1nda en az fark1n oldugu konu, iktisadi reform konusu. Bunu ile1ide ele alacag1z. Gorbac;ov'un refonncu kesimden kopu$u 1990 sonbahanndan sonra h1zland1. $evardnadze'nin dt$i$1eri bakanltg1ndan istifa etn1esi. bugune kadar KGB tnensuplan ve ordu tist kademesi d1$1nda Gorbac;ov'un eri yak1n destek<:ilerinden olu$an cun1hurha$kanltg1 dan1$manlann1n azli, ba$bakanhga Pavlov'un getirili$i ve Gorbac;ov'un 26 $ubat'ta tv1insk'<le yapng1 konus1na bu kopusun her ad1mda derinle$tigi basan1aklard1. Minsk kc nu$tnas1nda Gorbac;ov 1nuhalcfeci "yasal yoilarla ula$an1ad1g1 iktidan neo-bol$evik bir taktikle ele gec;inneye <;ah$mak"la itharn ediyordu. Gorbac;ov'a gore bu neo-bo1$evik taktik "siyasal tnllcadeleyi sokaga ta$1 ma r1. yuri.iyt1$ler, grevler, ac;hk grevleri duzenlemeyi. halk1n ve diger siyasal hareket temsilcilerini.n hedeflerini $a$trtacak bir psikolojik ortam yaratn1ayi" ic;eriyordu. Daha ac;:1k ifade cdilecek olursa, Gorbac;ov liberal-den1okrat muhalefeti kendisine muhalefet yapmakla itham ediyordu. i$in ilginc; yan1 Sovyetler Birligi Komunist Partisi'nin gene! sekreterinin yf1ruyus. grev, propaganda haklann1 kullanmay1neobol$evik bir darbecilik eylen1i olarak tan1mlamas1yd1. Halbuki ayn1 konu$mas1nda Gorba~ov kendisinin "babas1 ve dedesi gibi" komunist oldugunu, bu sec;:in1ini iftiharla bugun de savundugunu ifade ediyordu. Den1ek ki, SBKP gencl sekretcri ve Sovyetler Birligi cumhurba$kan1 ic;:in korn11 nist vc bo1$Cvik, art1k ayn_ va haua zit $eylerdi. Bolsevigin ne oldugunu olumsuz olarak tan1mlayan Gorbac;:ov, bu dvrumda kon10.nist s1faun1n neye tekabt:1l ettigini ise ccvapland1rmaktan itinayla kac;1nacakt1. Belki kendisinin de istemeden ifade ettigi gibi. babadan ogula gec;en bir s1fat ve onun bah$ettigi aync-ahklar de1nekti Sovyetler Birligi'nde neo-komunistli k? Minsk konu$mas1nda, sosyalist sistcmi reddetcigi ve kapitalist rejimi tesis etmeyi arzulad1g1 ic;:in kendini sol olarak tan1n1layan muhalefeun, ashnda klasik sag muhalefeti olusturdugunu iddia eden Gorbac;ov, ra- · dikallcrin de1nokrat s1faun1 da kullanmaya haklan ol~ad1g1 111 soyluyordu. Radikal. liberal, den1okrat gibi adlarla kendilerini tan1mlayan c;evrelere kars1 '.?iddetle hi.icum eden Gorbac;ov'un, bu kez muhafazakar kesime hic;bir elestiri yoneltmemesi anlamhyd1. Gorbac;ov'un libcral-demokrat kanattan h12la kopusunun arkas1nda yatan ilk etmeni, yaygin sec;:men kit-· lesi nezdinde popillariresini n son iki y1lda tukenme30 sinde aran1ak gerekiyor. lJnutmamak gerekir ki bu-
gune kadar Gorbac;:ov sadece SBKP dencti1ninin egen1en oldugu meclis ve mercilerde sec;ildi. Buna kar$thk. nc derccc saghkh olduklan lan1$rnah o\mas1na rag1nen c;:esitli kamuoyu ara$nrmalan Gorbac;ov'un herhangi bir liberal-de1nokrat muhalif aday kaf$1s1nda kentli se<;men kitlesi 1araf1ndan se<;ilme $ans1n1n c;ok az oldugunu gosteriyor. l 7 rv1art'ta yap1lan birlik referandu1nundan c,:1kan sonuc;lar da bu tahtninleri dogrular yondeydi. Gorbac;ov'un onerisi ~vloskova, Leningrad gihi buyuk kenclerde ancak ytizde 50 evet oyu ahp. anla1nh bir red ve ilgisizlikle kars1la$1 rken, kasaba, koyler ve Mllslu1nan cumhuriyeclerdc destek buluyordu. Ne var ki yeni birlik ol u~umu n un , referandu1nun 6rgi.itlendigi dokuz Ctlln huriyette, yuzde 70 kabul gormesi de yeterli bir anla1n ifade etmiyordu. Olsa olsa Gorbac;ov'un halk desteklerinin esas olarak lejitin1ist olduklanni kanuhyordu. Ta$ran1n lejitimist egilin1lerine dayanarak Amavutluk'ta Ramiz Alia iktidarda kalabilirdi. Arna Gorbac;ov'un bulundugu konun1da, yani bir dunya imparatorlugunun merkezinde kalabiln1ek ic;in bu ta$ra destegiyle s1n1rlann11~ n1esruiyetin son derece yetersiz kalacag1111 tahmin etmek zor degil. MERKEZ PARTiSi STRATEJiSi
Yeltsin ve ard1ndan Sevardnadze, $atalin, Abalkin, Penakof, Afanasicv. Primakof ve Nisan adh ilerici yazarlar demegi, Moskova vc Leningrad belediye baskanlan ve radikal-den1okrat ayd111lann buyuk b6lli1nuylc aras1ndaki kopruleri atmak ikinci Gorbac;ov doneminin ana senaryosunu olusturacak olan 1nerkez partisi scratejisinin 6nen11i bir adnn1yd1. Sol muhalefeti neo-bo1$evi klikle yani go$iz1nle suc;:lamak, iktisadi s1k1ntdann soruinlusu olarak muhalefetin ajitasyon ve propagandas1111 ve dis guc;leri g6stermek bu stratejinin belki tehl ikeli, a1na bir 6lc;ude gcrcl<li ad1mlanyd1. Rus curnhuriyeti ba$kanlig1n1n gene! oyla sec;ilmesi perspektifi de Gorbac;ov ve tum SBKP list hiyerar$isini telasland1racak 6nen1deydi. Gerc;ekten de b6yle bir durumda SSCB ba~kan1 kadar 6nen1li bir mevki hen1 Gorbac;ov·a rakip kcsirnin eline gec;ecek, hem de SBKP'nin deneti1ni d1s1na c;:1kacakti. 0 durumda zaten can c;eki$en SSCB'nin son nefesini vermesi kac;1111lmaz olacakt1. Merkezkac; egilimlerin h1zla gll~ lenerek, bir 1nerkezc ula$mak i<;in toplanman1n getirdigi ve SBKP'nin remel varhk ncdeni olan birlik hareketliliginin yerini 1 S hana 20 rnerkezli hareketlere b1rakt1g1 bir ortamda, eski n1erkezin de siyasal bir anlam1 oln\ayacakt1. Yeltsin'e gore bu durumda Sovyet ba~kanina hattra pulu <;:1karn1aktan ba~ka bir i~ kalmayacakt1. Boyle bir geli$rnenin tehlikesinin fa rk1nda ola n ve cumhuriyet baskanlanntn referandumla sec;iln1esine ka~1 son guc;leriyle mucadele vercn GorBirikin1 25 f May 1s 19 9 1
bac;ov ve yan1ndaki guc;lerin cemel dayanaklan parti n1eclisleri ve idari te5kilatu. S1radan sec;men dayanaklan n1n ise c;ok zay1f olrnasr en bi:1yiik siyasal handikaplann1 olu5turuyordu. 1990 yaz1ndan beri bclirginle$en yeni stratejinin ikinci ve belki de en 6nemli etmeni ise Gorbac;:ov'un esas dayanag1111 olu5turan c;evrelerdeki geli51nelerde aramak gerekiyor. Bu i;evreleri k1saca devle.t teknokrasisi terimiyle tan1111la1nak mi.i.mkun. Ordu, KGB ve Sovyet devlet aygiu ic;inde stratejik mevkileri ellerinde tutan bu kesimin ortak ozelligi askeci sanayi sekc6runde veya k1sa ad1 YPK olan askeli sanayi ko1nisyonunda yeti51ni5 olinalan Planh ekonomi i~:inde ba~;l1 ba51na ozerkligi bulunan bu sekror ic;inde idariteknik yoneticilik mevkiletindcn sivrilerek gelenlerin oluscurdugu VPK kokenli teknokratlann Sovyet idaresini adun ad11n i$gal ettiklerini izlemek zor degil. VPK'ya bagh dokuz sanayi bakanhgin1n hepsi. yedi ba5bakan yard1n1c1s1ndan be$i VPK'dan gelme. VPK teknokrasisinin bugunkt.i en anlan1lr te1nsilcisi ise Ba$bakan Pavlov. Ba$bakan Pavlov'un da bundan once Gosplan'da savunrna odenekleri bolC1mC1nden sorun1lu oldugu soylcniyor. 1 Gosplan'1n ba$tnda da bir VPK kokenli tcknokrat var. 1985 sonras1 Gorbac;ov'un dan1$tnanhgi ve ideolojik destekc;:iligini iistlenn1i$ liberal-demokrat c;evreyi uzakla5nr1p. merkezi ikridar mcvkilerine kendi uyelerini ycrlc$ti ren bu kesim, Sovyet devlet iktidarin1n sacayag1 olan Ordu-KGB-SBKP i.ic;:li.isuni.in aras1nda kopru gorevi goruyor. \/PK kokenli teknokrasinin esas i$lcvi kendi aralannda i;eli$kili c;1karlar olan bu ayaklan bir onak hedef c;er<;evesinde uyuma sokmak. Devier teknokrasisinin siyasal straccjisindc he1n "Sovyet dcvletini kurtannak" hen1 de bu kason siyasal-iktisadi ayncahklann1 korun1ak var. Bu iki hedefin kesi$tigi, birbirini tan1arnlar hale geldigi nokta, rnerkezl' devlet gucunC1n yetki ve otoritesini miimkun oldugu kadar geni$ turabilrnek. Dcvlet ceknokrasisi bu hcdefe planlt ekonomiden feragat cdip, iktisat politikalanyla glldun1lii bir iktisadi yap1yla ula$n1ay1ongori.'tyor. Siyasal planda ise SBKP'yi giderek devreden <;tkarmak, merke: in siyasal-ideolojik hC1ki'1mranhg1n1 daha c;ok yasal-burokratik hukl.'trnranhga d6nli$tllrmeyi planliyor. Ornegin Subat 1991 'de 6nemli bir stat(t clegi$ikligine ugrayan KGB bundan sonra em irlerini SBKP'den degil hukumet ve devletten alacak. Benzer bir geli$me de ordu ic;:in kismen uygulanmaya ba$lad1. SBKP'nin otoritesinin h1rpalann1as1n1n en 6 nen1li sonuc;:lanndan birisi 1ncrkezden uzak ve operasyonel mevkilerde bulunan ktunandanlann k1smcn 6zerklik kazanmas1yd1. Vilnius 1nC1dahalesinden beri Gorbac;:ov'a daha yak1n ordu en list kadernesiyie ara kademeler aras1ndaki koprulerin peki$tirilmesine c;:ah51ltyor. BC1yi:1k $Chirlerde ordu ve polisin birlikte dev-
riye gezmesi. ba~ka amac;lar yan1nda, bunu da hedefliyor. Asken harcamalann diger devlet harcamalanndan daha at kisLlmas1na, hatta hie; k1s1hna1nas1na 6zen gosteriliyor. 2 Devlet teknokraslsi merkez panisi ecrafinda kume.lenip. ideolojik ic;erigi zay1f, daha c;ok i~ yapmaya yonelik bir pragmatik yakla$1n11 cemsil ediyor. Bu kesim haliyle Franko, Guney Kore ve hatta Sili modellerinin "iktisadi kallonma s~glayan otoritarizmleri"ne imrenmesi dogal. Bu neo-otoriter duzenin ilk ad1m1 gec;en y1l ba$kanhk sisteminin yururluge sokulmas1yla aultn1~t1. 1991 y1ltn1n ilk Cu; ay1 bunun kururnsal olarak peki$tiriln1esiyle gcc;ti. Buna kar$il1k ilk ifadesini Vilnius'da bulan, ''ulusal selan1et komitcsi" kisvesi alonda gerc;eklef?tirilecek bir aske1i-sivil darbc senaryosunu, devlec teknokrasisinin $irndilik diger c;evreleri i.irki:1tn1ek ve sindirmek ic;in kulland1g1bir propaganda silah1 olarak ele almak gerekiyor. Muhafatakar kanad1n parlamentodaki gn1bu olan Soyuz'un 6nde gelen liderle1inden albay Alksnis'in $Ubat ba$tnda re£01mcu yay1n organlannda yayunlanan demec;lerinde bu c;aba kendini ele veriyordu. Gorbac;ov'un. Balok ulkelerinde ulusal sela1net komitelerini desteklerneyerek askerlere ihanet ettigini iddia eden albay Alksnis, benzer bir komitenin tum Sovyetler Birligi'nde y6nccin1i cle almak ic;in haz1r oldugunu da iddia ediyordu. Bu komitenin ilk hedefi "ideolojik tart1$rnalara son vennek"ci. Ondan sonra olaganustu durum ilan edilip, komi.inisc partisi de dahil olmak i.izere. tiin1 siyasal parti ve harcketlerin faaliyetleri yasaklanacaku. "Topluma sadecc iktisadi faaliyette bulunn1a izni vcrilecek ve pazar ili$kileti etkin ve zorunlu bir $Ckilde iktisadi ya$ama dahil edilecek"ti. Al bay Alksnis'e gore te1nel sorun birligi par.;:alamadan iktisadi kal k1 n n1ay1gerc;ekle$tinnekti. Bu c;alkala nma d6nen1inde Sovyetler Birligi'ni ayakta tutacak olan tek gi.ic; Ulusal Selarnet Kon1itesi olabilirdi. Bu olas1kon1itenin ki rnlerdcn olu$abilecegini Vilnius komitesinin olu~umu ndan c;:1karsamak 1ntunkCu1: Komiinist Partisi'nin ideolojik sonunlulanndan birkac; te1nsilci, ic;i5le1i bakanhg1n1 temsilen birkac; general , devlet ayg1undan bir yC1ksek savc1veya hakiin ve d15islcri bakanlrg1ndan yuksek burokratlar. Albay I Sovyct silah sanayi silah yapmakla ye tinmiyor. \'PK'n1n dc-
nctimindcki fabrikalar ulkedc uretilco diki~ makinalann1n vc video cihazlann1n da tumunu urenikleri gibi sen1avcr, yedek pan;a. elektrikli ev C$yas1 da (t~tiyorlar. VPK'n1n flretin1i ic;1nde siv1l kullan1mh maho hugC1n yi1zdc al tn11$a ula$1l· g1 tai11nin ediliyor. l On1egin 1989 y1hnda ABO 725 tank iirc t mi~ken SSCB 1700 tank uretiyordu. Ayn1 y1l A1ncrika silah ihracaundan I0. 7 1nilyar dola r gelir cldc edcrkcn, SSCB d1$ lilkclere l l .6 milyar dolarl1k silah sat1$1 gcrc;ekk$tiri yord u. l'.lusal gelirinin vuzdC' 20'sine va k1n bir bohin11inf1 SSCB'nio askert harca;11alara kulland;g, 1ah rr1in ediliyor. Bu oran ABD'dc ylizde 7.
•
J1
•
32
Alksnis'e gore be$ y1l. boyle bir komite ic;in beklenen hedefe. yani pazar ekonon1isi yap1lann1n yerlc$tirilmesine ula$mak ic;in yeterli bir sureydi. "Ondan sonra olagan r;ok partili sisteme ger;ilebilir"di. Sovyet Ordusu gibi hiyerar$ik ve siyasal bir yap1 ic;inde bir albay1n, velev ki milletvekili olsun. c;1k1p ac;1kc;a benzer projeleri di le getirmesi, zacen kendini bir kez gostermi$ olan bir komitenin yurt c;ap1nda iktidan almaya haz1r oldugunu ovunerek ifade etmcsinin sadece bir anlam1 olabilirdi: ideolojik yani komilnist veya Marksist-Leninist referanslann1 butC1nuyle terk eden bir Sovyet partisinin "ehven-i $er" yonetim ve otoritesi etraf1nda farkh siyasal hareketlerin birle$mesini h1zland1rn1ak. Tass ajans1n1n yirmiye yak1n siyasal grupc;ugu toplayan bir "rnerkez blogu''nun bir "Kamu Ulusal Selarnet Komitesi'' olu?turduklann1 ilan edip, iktidan aln1aya haz1r oldukla11n1 ac;1kla1nalann1 haber olarak vennesini de benzer $ekilde ele almak gerekiyor. Merkez parcisi stratejisi ic;inde, alternatif siyasal olu$un1lann kaos, teror, bolunme yaratacaklan psikozunu halkta yaratrnak onemli bir yer tutuyor. SBKP'nin kimlik (helki de isirn) degi$ti rerek merkez partisinin belkem!gini olu$turacagr boyle bir geli$menin siyasal yap1s1 i'se ancak otoritarizrn olabilir. Yasal guc;lcri elindc toplam1$ bir ba$kan1n ideolojik degil. idari otoritarizmi. ~evardnadz e, istifa mektubunda i$aret ettigi diktati:irluk cehlikesinin bir askeri' diktatorlukten ziyade, Gorbac;ov'un belki g6nulden onaylamayacag1, arna mecbur kald1g1 i<;:in uygulayacag1bir $ah1s diktatorlugu cehlikesi olarak anlamak gerektigini, nisan ba$1nda yabanc1 bas1na verdigi demec;lerde belirtiyordu. 2 Mart konu$1nas1nda Gorba<;ov, "hem n1uhafazakarlar hem de demokratlar toplumu kaosa. oradan da bir diktatorluge suriikleyebileceklerini" iddia edip, kendisinin merkez gi.ic; lerinin koalisyonunu savundugunu ilan ediyordu. Bu rnerkez blogunun prograrn1nda, Gorbac;ov' un tabi riyle "genel sos>'alist kriterler" yer almahydt. Merkez partisi scratejisi ve onun ccsitli asamalann1 olusturan Vilnius askeri mi.idahalesini, yerdcn biten kamu selamet kom iteleri ni, televizycnun denetim alttna altnmas1n1, sehirlerdc polis ve askerden olusan kan$1k devriyelcrin dola$rnaya baslamas1n1. KGB'ye tum i$1etmelerde denetim ya pma ye1i<is1nin verilmesini, yeni aianan ba$bakan ve i1,islcri bakanlann1, cumhurba$kan1 yard1n1c1hg1na poli1buronun adam atamas1n1, vb. ele ahp, buradan her seyin bir gizli elle duzenlendigi savina varmak. her ta$1n alnnda KGB'yi buln1ak clbene yanh$ o\ur. Sovyetler Birligi'nin ic;:inde hulundugu c;:alkanu, siyasal 1av1r ahslara da ozerklik g'eiird i. BugC1ne kadar sadece parti ayg1u ic;inde di.i$Ctnuldugu nde anlarn1 olan siyasa! strateji alan1 art1k tlin1 coplun1u kaps1yor. Sovyet ordusu da bunun fark1na vard1. Bi r sendika veya bir den1ekn1is
gibi, 23 Subat ordu guniinde halkt "Ordu ve parti yekvUcuLtur" mitingine c;:agird1. Gozlemcilere gore mitingte yuruyenlerin yuzde doksan1 sivil giyimli subaylard1. Arna bu ruruyuse en biiyt1k tepki ise gene ordunun i<;indeki farkh muhafazalcir c;evrelerden geldi. Bu c;evrelere gore ordunun s1radan bir orgut gibi sokaklarda yun1rnesi, onun ust kurulu$ olma niteligini sarsn1aktan ba$ka bir $Cye yaramayacakt1. Ordu herhangi bir r;1kar grubu konu1nuna inrnerneliydi. Gerc;ekten de bir gun arayla Moskova sokaklannda iki Rusya yiiniyordu. Birinde Sovyet ordusunun temsil ettigi Rusya'ya bagh yiiz bin ki$i, digerinde ise Yeitsin'in Gorbac;ov'u istifa enneye davec etmesini destekleyen ba$ka bir 150 bin ki~ilik Rusya. Yukandaki ornektcn de anla$tlacag1 gibi Sovyet ordusu deyince her konuda fikir birligine varmt$ bir kutle yok orrada. !3az1gcneraller ac;1kc;a Gorbac;ov'un istifas1n1 isteyebiliyorlar veya Gorbac;ov'un l 985'ten beri surekli hata yapt1g1n1 yay1n organlannda iddia edebilivorlar. KGB konusunda da dururn avnr. Dev' , let teknokrasisi bu farkh egilin1 ve c;1karlan bir ortak hedefte toparla1nak, birle$tinnek c;abas1nda. KGB-Ordu-SBKP ii<;:lusune dayanan devlet teknokratlann1n rnerkez partisi stratejisi sorunu esas olarak uzun vadeli bir yap1lann1a c;erc;evesinde ele ahyor. Bu uzun vadenin temel hedefi ise Sovyet devlecinin uluslararas1 gl'1<; konu1nunun korunmast. Sovyet devlet teknokrasisi uluslararas1 emperyal gi.ic; konumunda olmayan bir yap1da, kendi mcrkez konumlann1 da bir gun bile koruyamayacaklann1 bi~iyor. Rusya Curnhuriyeti'nde oldugu gibi , ()zerk bir yerelligin on plana c;1kmas1 demek, devlet teknokrasisinin ya$am ve egemenlik alan1nll'1 silinip, yok olrnas1 demek. Zaren bu nedenle 111erkez otoritarycnizmi stratejisi i<;:inde Rus unsuruna ac;:1kc;a c;:ok fazla dayann1ak pek yer almtyor. A.sil say1sal giic; burada olmas1na ragmen, bu unsurlann haliyle. yani tarihi nedenlerle 1nerkezi son kertede destekl eyecekl eri varsaytl1yor. YeltsinGorbac;ov miicadelesinde bireysel rekabetin i:itesinde, siyasal vurgunun hangi cografi alana yap1ln1as1gerektigi konusundaki ztt dcge rlendirrneler de yauyor. BiRLiGiN GELECECi
Birligin alacag1 yeni c;ehre bu uzun vadeli perspektifin en oncmli sorunu. 17 ~an referandumundan c;:1kan sonuc;: anlamhyd1. Bir yanda uc;: Slav cu1nhuriyeti (Rusya. Beyaz Rusya ve Ukrayna), bes ~I C1sliiman cumhuriyeti ve Kazakistan'dan olu~a n Sovyet Birligi ni.ivesi, diger yanda ise giderek birlikten kopma egilimi ir;inde olan u<; Balnk cumhuriyeti, Moldavya, Gurcistan ve Ermenistan. 23 Nisan'da dokuz cumhuriyetin ba$kanlann1n birlik anlasn1as1 n1 imzalamalan , ic;:inde grevlerin bir mtiddet yasaklanmas1n1n da bulundugu olaganustil onlemlere ayn1 gun Yeltsin'in Bi r ikim 25 / Ma y 1s 1 99 1
1111111--------------------------------- - ·-··
de evet dcmesi bu ikili yap1y1 daha da belirgin kt!d1. Bu Slav--rurkofon, ortodoks-1vll:tslilman veya Avrasra birligi olusun1unun ilk ad1m1yd1. Bu birlikte yer ahnayan cum huriyetleri daha uzun bir donem merkeze bag1mlt kilacak bir y1g1n nedenin bas1nda o cumhuriyetlerin kendi az1nhklan ycr ahyor. Gurcistan'da oldugu gibi yerli yonetimin giderck 1rkc;1 bir politika yurutmesi ve Guney Oser'e kars1 ?iddet politikas1n1 yuliirluge koy111as1 bunun en anlamli ornegi. ~v1.ol davya'da Ruslar ve Gagavuz Tflrkleri, Ermenistan'da Gu rculer vc Muslu111anlar, Gurcistan'da c;esit c;esit n1 illetin birbi1ine dusmesinin yaratacag1 fe lakeclerin urkuntiisil, yeni 1nerkezl otoritenin c;aus1 alonda uzun bir gec;is d6ne1nine ihtiyac; oldugu fikrini <;ogu ki~iye as1hyor. Gorbac,:ov'un elinde, rakibi Yeltsin'i zayd1atacak en bC1yuk kozlardan bi risi de bu az1nltklar soru nu. Gorbac;ov, RuS}'a Cun1huriyeci i<;inde yer alan onclokuz 6zerk cun1huriyctin ''Rus emperyalizrn ine" kars1 harniligini yapn1aya haz1rlan1yor1 Bu ondokuz ozerk cun1huriyet, Beyaz Rusya ve Musluman cun1huriyetler devlet yonecim lerinin s1k1 bir sekilde kotnunist parti teskilaun1n elinde Ctstelik. C:::ogur.Ja hala Brejnev doneminin ekipleri isba$1nda. Bu nedenle ycni birlik alan1 i<;inde SBKP ccskilatrn1n gC1venilir kalelerini bu alanlar olu$turuyor. Birligin gelecegi konusunda onaya i.i<;. <;emberdcn olu$an bir yap1 <;1kt}'Or. Bu 1ii;: i;:cn1berin Gorha<;ov'un 6nerdigi "Egc1nen Devleclcr Birligi" $artnan1esin<lc yer alan bi<;i1niylc adlan s1ras1yla fc<lerasyon, konfederasyon ve bag1n1s1zhk. Yeni .$lrtname bu U.<; siyasal varolu$ bic;in1ini de tcorik olarak i<;etiyor. 1vlerkezdeki <;cmber<le ordu-KGB-VPK i.i<;lusu vc parci te~ kilaun1n idari yap1y1 s1k1 bi<;imdc clinde tunugu cu1nhuriyetlcr var. iki nci <;en1bcrde isc Rusya ve Ukrayna cun1huriyetleri gibi ida1i olara k partinin denetiminden giderek ozerkle$en, ama siyasi-kulturel nedenlerle SlavtvluslCunan federasyonu ii;:indc ycr aln1as1 ka<;1ntl1naz. olan alan var. Bu alan ii;:inde Moskova, Leningrad, Kiev gihi Rusya'n 1n bi'lyuk sehirleri ?imdi lik mcrkezka<; gCti;:lcr olarak gozukOyorlar. f\1uhalefecleri bi rligin c;ografyas1na oldugu kadar (daha Bau Avrupa n1erkczli bir yap1 isteyenler hilyOk kenclerde. <;ogunlukta) siyasal bic;imine de kar$t (daha den1okratik). O<;uncO <;ernberde ise Moldavya, Ermenistan ve Gurcistan var. Baltrk lilkeieri ise bu u<;Clncli i;:emberin neredcyse d1;;1nda bir yerde yer ahyorlar. Bruksel'de AET yonetin1 kadernelcri i<;inde tart1$1imaya ba$lanan k1smi (iyeli~n i<;eriginin ai;:1ga k.avu$mas1 ve bunun isve<;. C:::ekoslovakya. Macariscan, Ttirkiye, vb. ic,:in uygulanmaya konrnas1ndan sonra, Baluk cumhuriyetlerinin hangi yolla Avrupa'ya dahil olacaklan daha da belirginlik kazanacak. Bu ya Balttk federas- · yonu bi<;irninde Almanya ve C:ekos\ovakya uzerinden
gerc;ekle$ecek ya da dag1n1k bir sekilde k1smen Alrnanya. k1smen de lskandinav i.ilkelcri uz.erinden. Arna s1cak sa\'a$ haric;, grri kalan tum gc<;iS bii;:imleri i<,:indc, Baluk Cllkeleri uzun bir d6nc1n Ban Avn1pa vc "Egen1en Devlctlerin Birligi" aras1nda iktisadi kopru i$levi gorrneye <;alt$acaklar. Bu islevden as\an pay1n1 aln1ak konusunda Dogu A,1upa lilkelcri aras1nda simdiden ya$ann1aya ba$lanan s1k1 rekahete onlar da dahil olacaklar. Yeni birl ik ~arcnan1esinde uye devletlerin is redikleri zaman federasyonu terk edebilecekleri ko$ulu yer ahyor. Arna mcrkezin neyle yi.ikun1lii olacag1 oldukc;:a 1nuglak. Dcmiryollan. enerji dag1t1n11 ve telekomi.inikasyonla 1111 soru111lu olacak, yoksa bunlara ordu, uzay, diplon1asi, vb.'de dahil olacak 1111? Olacaksa nas ll ? Hangi a nlasn1a zernin inde? Gerc:;ekle$tigi takdirde Avrupa'n 1n bat1:;1 (Avrupa Birligi) ve dogusunda (Avrasya Birligi) benzcr konfcderatif yaptlar onaya <;:tkacaklar. Bugi.in tabu olmaya devan1 eden ulusal devlet modelinin bu gelismeler <;erc;evesinde deklase olmas1, ye rel yonetirn unsuru haline doni'1$1nesi de olas1. Gorba<;ov vc mcrkcz gli<,:lerinin aynlmac1 emellcrin kars1s1na dikn1eyi ongordi.ikleti engellerin ba~1 n da be$ ytlhk bir ge<:is surcsi, bosanman1n getirecegi iktisadi kulfetler \'C yeni az1nhklar soninu var. SSCB'nin don bir yan1na dagilm1s olan Ruslann c;ogu ycrde clli y1lt a$ktn ycrlcsn1e tarihleri var. Rusya d1:?1nda ya~ayan ve say1 \an 25 milyonu hulan Ruslar bugon muhafazakar Soyuz orgutl'tnun ve Sovyetik KP'lcrin en bi.iylik desccklcyicileri, hatta militanlan111 olu:?tun1yor. Bu Rus toplulugun varhg1 ve uluslar aras1ndaki olas1 kanh n1ucadelelerde merkezin hakem ve polis i$levi gom1esi planlan1yor. Gurcistan'da Gurculer ve Ossecler aras1nda ba$layan kan li <;att$malara gei;:tigirniz glinle rde Kaz.aklar ve ingu$1ar aras1ndaki c;at1$malar ve onlarca 6IC1ilave oldu. Karabag'da s1ras1yla Azeriler ve Ern1cniler cenazc kald1nyor\ar. SSCB onbes federal cumhu iiycc, yirmi 6zerk cun1huriyet ve onsekiz bzerk bolgeden ol u~ u yor. Bu elliuc;: cografi yap1ya, nilfuslan 7 rnilyona varan ve hic;bir ozerk cografi-idari yap1lan olmayan ctnik gruplan da ilave etmek gerekiyor. 25 milyon Rusun d1$tnda, 30-35 milyon Sovyet vacandas1 da "vatanlanndan" uzakca, SSCB'nin baska bir cografi-idari bolgesindc y;is1yorlar. KJsacas1 her etnik-cografi bi'1tun hern koloni hem de kolonizator dun1munda. Bu karmas1k yap1 ve "ikincil rnilliyctler", merkezin eline <;ok genis n1lldahale olanaklan tan1yor. Aynlma bedeli olarak goze ahn1nas1 gereken iktisadi kulfetleri de az1n1sama1nak gerek. Varolan i$letn1eler i<;in ktsmen tazminat odenmesinden, di.inya fi yatl<tnyla ve pe~i n parayla eneiji ve ararnah ithaline kadar bir dizi onlern dl"1~f1niiluyor. Balt1k iilkeleri ic;in 33
pek cayd1nc1 olmayan bu kl'dfcclcr. o megin Gurciscan veya Ermcnis1a11 ic;in az.11nsann1ayacak one rnde oiacakl;ir. EKONOMiK REFORMLAROA 13A$ARISIZllK
Perestroykan1n bubrf1ne kadar en ba$ans1z. kald1g1 alan iktisat oldu. Bu konuda Sovyetlcr Birligi'ndc tftn1 tarafla1 hcmfikir. t{ana radikallcr vc 1nuhafazakarlann flz.erinc.lc:: anla$1tklan bclki tek konu. bugflnku iktisadi dl.lrumun ge1;111i$ten <;ok daha kotu oldugu. Arna bu iktisadi anarsi dun1mundan <;1kmak konusuna gelince iki ka1np hen1en <;ansn1aya bashyor. Bu, planh ekonorni-paz.ar ekonomisi c;ausmas1degil. liangi arac;larla ;,,_,c hangi tiunde pazar ekono1nisinc gec;meliyiz taru ~n1 as1. Oc;1k l 990'a kadar Gorbac;ov'un da bu konucl;i zarnan za1nan destckc;isi oldugu radikal kanat. once h1zla ozclh:$tirrne ve arkas1ndan fiyat refonnu uygulan1nas1n1vc ka\tlll lrnaz olarak ~oph.unda bir sok olarak vasanacak olan iktisadi reformun sars1c1 etki, lcrini k1sa. ama yogun bir zamana s1gd1nln1as1n1 savunuyorlJr. Bu yakla~1m1n ifadelerinden birisi 1990 sonbahannda '"5 l~O s c1nltik plan" ad1yla sunulan Abalkin,Sa1ali11 plan1yd1. Plan1n on onen1ii 6ne1isi dcvletin tespit cuigi h1::h fiyat ani~lanndan ziyade. fiyatlann serbest b1rak1 lmas1 ve i;;letn1elerin tekel durum lann1n )'tk1ln1a!'1yd1. B6ylccc he1n gerc;ek 1naliyetlerle arz fiyatlan birbirine yak1nla~abilecekti hem de urc1iciler aras1nda rckabecin ilk ·ad11nlan anhn 1 ~ olacakt1. Aynca dc"lct butc;:esinin ic;inde buyuk bir pay i~gal eden subv&nsiyonlara son vcrilebilecek (199 1 y1\J nda fiyat dcstck si:ibvansiyqnlann111 230 n1ilyar rublt: olmai>I beklcniyor) ve tasam1f edilen n1crkezf kaynaklar vcrimlilik a11nnc1 yanntnlara yonlendiril ccekti. Gorhac;ov k1sa za1nanda hu plan1 rafa kalchnp, iktisadi Jar11~n1anlanna yol verirken hen1 devlet bi::arokrasisinin hem de yokluklar kar~1s1nda ofkesi .giderek bllyi.iyen sokaktaki adan11n tepkile1ini dikkar.e ahyordu. Ahalkin-Satalin plan1 device burokrasisi ic;:in iktisadi yapilar ve onlann bagh olduklan siyasal yaptlar u;:erindcki egemenlik haklannt kaybetn1ek cle1nekci . nu kaybolan dene'tim ve mildahale olanaklannrn yer.ne ikamc edilebilecek daha uzaktan kumandah ik1isat politikalan ise hem bu burokrasinin pek ah?1k olrnad1g1 hir yoldu he1n de sf1rekli yangtn son<lurn1c ktcn tukcnmi? dun.11nda olan butc;:enin daha uzuil 1nCtddct hakkryla ycrine gcciremeyeccgi bir isle·;<li . Halk kiilesi nezdinde. ise 500 gi.inluk plan1n k1sa vadcdc bir tek anlamh sonucu vardi: Bu yuk fiyat a ruslan. Bu plan1n rafa kald1nlmas1ndan sonra Gorbac;ov h1zla gelenek..<.1·l Sovyet biirokrasisi reform n1odeli ne donf1s yap1yordu. 14 Ocak'ta, n1aliye bakanhg1 ndan ba$bakanhga atanan Pavlov'un ayag1n1n tozuyla al34 d1g1 ilk onlen1 yetcrince anlamhy<l1: Dolas1n1daki 50
ve 100 rublelik kupurleri iptal etmek. Herkcse elinclcki kupurleri degistirmek ic;in uc; gun sf1re ve bin ruble s1n1n getiriliyordu. Emekliler ise emekli maa~ lan kadar degi~tirchilcceklerdi. Bundan daha fazla kupur degistir1nek isteyenler on giin ic;:inde yerel komirelerc tasarruflann1n kaynag1n1 izah ecmek zorundayd1 lar. Y11lard1r clevre devre yururluge giren burokracik reform geleneklerinc uygun olarak, Sovyet vatanda$lanna bckleyecckleri yeni bir kuyruk ve yerel kon1itc uyeleri ic;in hann say1hr bir "onuli.i gelir" olanag1 yarat1lm1st1. ()nle1nin resmi gerekc;:esi "golge ekonotni" ile n1i.icadele etmckti. Arna as1l hedef, ulkede dola~nnda olan paran1n dorttc birle i.ic;te bir aras1ndaki miktann1 bir 1nl'tddet sterilize etmekci. 100 milyar ruble civannda bir rniktar dolas1mdayd1. 350 milyar ise tasan·uf sanclrklannda bekliyordu. Nitekin1 yan onlern olarak, turn tasarruf hesaplanndan adarn ba;;1na ayda 500 rubleden fazla para c;ekn1ek de yasaklanacakt1. Yurt d1s1na c;:1kug1 tahmin edilen 7 1nilyar ruble ise bu karardan sonra bir anda du1nan oluyordu. Bilindigi gibi bu cur 6nlen1i ic; sava$ sonras1 Bolsevik hilkumcti de altn1~ ve kac;an beyaz Ruslann yanlannda goturclukle1i nakit tasam10an bir kalemde silivenni~li. Gorbar;ov'un bir ikaz1 olarak yun1rluge giren Pavlov reformu, son bir y1lda ahnan kararlarla iyice huzursuzla$an yeni giri$tn1ci kesimin, k1smi scrbcst te$t:bbiis rejimine gec;ilecegine olan inanc1n1 buciinuyle yitirmcsine yol ac;t1. Bu yetmezrni$ gibi, ard1ndan Pavlov Banh ban kalar eliyle haz1rlanan Sovyet aleyhtan bir ko n1plonun varhg1n1 iddia edecek ve Gorbac;ov cla 13 ~uba t'ta "sosyalist di.izenc n1uhalcfec eden bozguncu glic;lerin y1 k1c1 faaliyetlerini " varolan s1kint1lann te1nel sorun1 lusu olarak goscerecekti. Onu izleycn gunlerde rcsmi ve yan resin! yaytn organlannda, pazar ekonon1 isine. frrsat<;tlara, yurttas kooperatifi ad1 ve1ilen kCu;('tk ozel te$ebbi.islere yoneltilen sald1nlar yogunla~u . "Kooperatifc;ilerc" yeni yeni zorluklar, ozellikle ithalat rej irnincle cayd1nc1 onle1nler getiriliyor<lu. A)'H l zarnanda Rus halk1n1n :::aten pek iyi gozlc bakmad1g1 kooperatifletin verdikleri siyasal destekler de yipraulmak isteniyordu. Omegin Boris Yeltsin'c yak1nl1g1yla tan1nan Arten1 Tarasov'un i$lettnesi KGB taraf1ndan s1k1 bir clenetim aluna altn1yordu. Tarasov'un suc;u "zengi nle~inek" ci. Resini yay1n or. ganlannda. yoklul<lann sorurnlulann1n kooperatifc;iler olclugu s1kc;a ima ediliyordu. Pazar ekonomisine tedrici olarak gec;i$ konusunda supheyc neden otmad1g1n1 1srarla vurgulam;iya devam eden SBKP yonetimi, uygulamacla ise non1enklacuran1n dcne~i1ninde kalan "ozcl tC$Cbblis\cr"in otesinde bir pazar ekono1nisi tahayyi.il ede1nedigini her karanyla gostcriyordu. VPK kokenli teknokratlann iktisadi kumanda mevkile1ini gidcrek cllerine gec;:innelcri bu anlay1$1n bir Birikim 251 May 1s 1 991
••
sonucuydu. Cun1huriyetlerin ozerkliklerini ilan enneleriylc birlikte flilen uygulanarnaz hale gelen merkezden planh ekonorninin yerini elinden geldigince doldurmaya c;alt$an askeri sanayi ve bir k1s1m kombinalar bugDn Sovyet ekonornisinin iyi kotu c;al.!$an tek kurumlan . Planlt ekonomi doneminde de fi ilen ozerk olan bu kuru1nlar, planh ekonominin <;6kmesinden sonra faaliyetle1ini surdtirmekte diger islennelerden daha az s1k1nt1 <;ekiyorlar. Devlet reknokrasisinin onlenemez yi.ikseli$inde arkalan n1 verdikleri bu sekrorun giderck daha fazla hayari islev gonnesi de katk1da bulunuyor. t\ynca Sovyetler Birligi'nde sanayide <;ahsan nC1fusun yakla$tk yans1n1, Rusya cu1nhuriyeti i<;indeyse nercdeyse d6rttc i.ic;uni.i ya VPK'n1n dolays1z denetin1indeki i$1enn elerde ya da bu islecn1elere 1nal lireten kuruluslarda istihdan1 edildigi de unutulrnamah. Federal devleti n bilt<;:e a<;1g1n1n GSMH'nin yuzde 15'ine ulasug1, 1990 y1h nda sanayi uretiminin yC1zde 2-J oran1ncla geriledigi, yannmlann dustftgil. SSCB'nin dt$ kredisinin h1zla azald1g1, dt$ borc;lann 60 milyar dolara ula$ttg1, buna kars1hk ihraca ttn geriledigi, d1~ bore,: anapara ve faiz odemclerinin ihracat gelirleri nin yuzde 70'ini yuttugu, rublenin res1ni ve karaborsa degerlerinin h1zla df1~cligf1, iki say1h enflasyonu n baslad1g1 ve i$sizligin giderek bir toplumsal olgu ha line geldigi ( l 990'da 2 milyon, 1991 'de ise 5 1nilyon olin as1bekleniyor), kullan1ltn1s oton1obilin yeni oto1nobi lden daha yuksek fiyata sanld1g1, seker, ampul,3 ayakkab1gibi olagan tiiketim 1nallann1n ayla rd1r n1agazalarda bulunn1ad1g1 bi r onan1da Gorbac;ov ve Pavlov'un nisan ay1n1n ilk gftn lerinde ilan etti kleri "reforn1.. onlen1leri yonetin1i n iktisadi bunalt m kar$1s1ndaki aczini yeterince be timliyordu. Pavlov en one1nli son1nu n1erkczi fiyatlann ycniden ayarlanmas1 olara k algday1p, ii<; sene once kabul ettirernedigini yeniden gundemc getiriyo rdu. Hann say1hr fi yat art1$lan ndan Sovyec biirokra~;isi bir kez daba belki 111edet clegil , an1a birazc1k oksijen bekliyordu. Boyle(e ekrn ek ve etin fiyau yl'1z.de 200, balig1n, $ekerin yi.izde 130, c;ocuk ma mala nn111 yuzde 195 ve demiryolu ve hava ta$11nac1hg1nda yl'izde 80 fiyat art1$1ilan ediliyordu. Fiyatlan artmayan ma liar da vard1: ila<,:, kahvc, benzi n vc ... votka. Bu ilk ihtiya<,: mallannin yan 1nda diger man1ul 1nallar1n bir k1srn1n1n fiya tlan k1smen devlet tarahndan duzenlenecekti . Digerlerinin. 6rnegin "111e1rekaresi 400 gramdan daha ag1r olan blucin kun1a$lann1n, zigzag dikebil.en d iki~ n1akinelerinin''. fiyatlan ise serbest b1rak1hyordu. Bu fiyat aruslan ntn yaratt1g1 a\1n1gl'1Cti '.?Okunu 5111 Jrlan1ak ic;in tum i.icretlerdc en az 60 ruble. yani onalan1a yiizdc 20 arus ongorQluyordu. Bu att1s vergiden rn uaf tutulacak vc bundan sonra ucrerleri n giderek fi yatlara endckslenmesine ba$lana(akt1. Sovyet yurtt.a'.?lan ir;in zaten c;0gu yoklar liscesinde ola n bu mallarda gcn;ek-
le$en fiyat a rt 1 ~ lan. magazalarda bu n\allan n k1sa zamanda yeniden boy gostennesi urnudu demekti. Arna bundan sonra daha <;.ok vitrin ve reyonlardan seyredcbileceklcri bir umuttu bu. Fiyat art1$lann1n ureti111in yap1s1n1 ve isletmelerin fiil i tekel konu1n lann1 degistirrneden devreye sokulmasi, devlct biit<,:esine devredilen yeni kaynaklann iicret aruslan na hasrediln1esi, bu bilmem kac;1nc1 fiyat reforn1un11n da c1kisinin k1sa vadede yok olacag1na yeterince i$aret ediyordu. Abalkin-.$atalin reforn1unu savunanla n n bu fiyat art1$la nna yonelttikleri ele?li ri dusC1ndCtrucilydC1. Fiyat art1$1bir hedef degi l, bir ara<,: oln1aliyd1. Tekel konumundaki islermeler kismen ve biz.la oze ll e~ti ri l m e cl ik<,:e, isletn1eler aras1 rekabet devreye sokuln1ad1k<,:a tlyat art1$lann1n liretkenlik Cizerincle etkisini bekJeo1ek bosunayd1. Tersine daha fazla denetin1, daha faz la burokratik 6nlen1 ahnak gerekecekti. Nit.ckim fiyat art1slann1n ard1ndan KGB i$letn1elere bask1nlar duz.cnle1neyi h1zland1nyordu. Emir, yasak ve reftiS iic;lusf1ne da}'a nan Sovycc idare felscfcsindc bir dcgisiklik. hir pe:-estroyka sozkonusu degildi. Rijkov ve O lll\11 yerini alan Pavlov i<;in once df1zen kurulmalt, ondan onra paz.ar ekonon1 isi kurun1lanna yonelinmeliydi. Liberaller ic;in ise tatn tersi. Arna belirtmck gerekir ki liberaller de, en ba'.lta $atalin ve Aganbegyan olmak uzere, muhafazakarlar kadar, hatta onlardan daha fa:la ideolojik bir kauhk ic;inde konuyu ele aliyorlar. Omcgin $atalin plan1n1n ongt'>rdligu yo1da ilerleyip, yani fiya t reforn1u yapmadan $irketlerin 6zelle$tirih11esi pek gerc;:ekc;:i gozilktnuyor. Piyasa degerle1i bcll i olmayan bu yann mlar kime, nastl. devredilecek? $aralin'in plan1 siyasal iktida nn hcrhangi bi r refonna gi ri~e bihn ek ic;:in ilk eldc <;t',zmek zorunda oldugu sorunu, yani dag1ulan gelir hacn1 iylc tnal arz1a ras1nda denge saglama geregini dikkate alm1yor. Fiyat aro ~ lan , her t(irlC1eksikliklerine ra~\1nen, ilk eldc hi<; olmazsa bunu saghyorla r. liberal Sovyet iktisatc;:ilan , ckono1n ide, son1uc pazarlarda asgari bi r dcnge saglama kayg1s1duymadan "pazar ekono111isine" bahklama dalrnay1oncriyorlar. Varoian rnutlak duzensizlik dun1munda her seyi serbesr b1rak1nca ozel lC$Cbbusun bir yaunma, bir iiretirne kalkt$acag1 bile supheli. Aynca liberaller, isletmeleri ki1ne devrc:decelderi sorusuna <la tarmin edici cevaplar ,·crmcktcn aci:lcr. i$1ermc ekonomisi ol<;utlerinin oln1ad1g1 bir yaptda, bankalar hangi ternelde bu ozel ~irketlerc krcdi ,·erccck? Decay gibi gozuken bu sol ~t0sk<:n·;fda Ti:i•n~kt r :1:annda yan1n1$ a1npul sauhyor. Hi(,:·
bir 1~c ya ram a:: gihi gclcn bu :impullcri saun a!a nbr, o nlan ccpkrini: koyup. gittiklcn ka111u 1·crleri nde uygun bi r firsJt kollay1p. kullan1hr halcJcki ampullcri s6kup, yerl erinc yan1n1~lann1 !;lk1yorlami1$. K111lan1lm1~ arahan1 n yenisinden daha pah;ilt ol ma;1 n1 n ncdc'li isc. ycni araban1n no:' zaman tcsli m r<lik«cP,i 11in hclli nl'11Jnu1$1.
35
run bile reformun sihirli degncgi olmad1gi.n1 goscermek ic;:in yctcrli. liberalle1in onde gclenlerinin de yak1n zamana kadar "apara((;:ik" olarak c;:ali$Oklann1, dii.$11nn1e kahplannda bir ''aparatc;:ik" rcfleksin cgc1nen oldugunu ununnamak gerekiyot On1egin $atalin vc Aganbegyan'1 n onerdikleri reformlan hayata gec;:irebilecek toplutnsal destckleri ve bu ti:tr bir reformu yurutecek iktidar gi.icCt var m1 sorusuna vrrdikleri cevap kendi b~1na anlamh: "Onerdigimiz refonnlan bizim uygulamaya koymam1z s6zkonusu degil. Bunu yapacak birisini ara1nak yeterlidirl" isan reformlan. Gorbac;:ov donerninin bugi.in i<;inde bulundugu a<;1naz1n iki ana ncdenini gozler onune serdi. Bitinci neden o a<;maz1n b~hca sorun1lulanndan birinin az yukarda ahnulad1gunu idare felsefesidir Otekisi isc bu felsefenin daha da daraltngi bir rejim taraf.tndan kabul edilebilir say1lan refonn perspcktifleri. Rcformun diger hand.ikap1 isc reformculann kendisi. Onu da gerek Ye!L<;in'in gerek ·Gorba<;ov'un diger sab1k dan~n1anlan run konU$ma, yaz1 ve kitaplanndan tcspit ennek zor degil. l'-1an ay1ndan itibaren ma<len i$<,:ilerinin giderek yayilan grevleri toplumsal kaygilarla libcraller ve n1uhafazakarlann kayg1lann1n aras1111n giderck a<;ild1g1n 1 gosteriyordu. Ukrayna, Sibi rya ve Beyaz Rusya'da sayilan giderek artan tnaden is<;ileri , ucret arnslan, siyasal yasamda demokra tikl e~rn e ve iase sorununun <;.cizi'ln1lenn1esi i<;in grevc basltyorlard1. Grevdeki isc;iierin en <;arp1c1 talepleri isc Gorba<;ov'un iktidarda n gitrnesiydi. Grevciler bu kez. iki kamp1 n da temsilciierine iltifat etmiyorlardt. Yclrsin'i desteklcr mahiyetteki tek talepleri. 1nadenlerin i~leunesi n in merkezt devletten ahn1p s1n1rlan ic;indc bulunduklan cumhuriyetlcn.: dc\'fedilmesiydi. Bu Yeltsin'in aylard1r ifade ettigi bir talepti. Aina Rus cun1huriyeti veya Beyaz Rusya ve Ukrayna curnhuriyetlerinin daha da s1111rh rnali olanaklan dikkate alin1nca. ucret art1$lann1 bu dururnda kirnin verebilcccgi so1usu cevaps1z kahyordu. Bu konuda pek altcrnati f <,:tk t$ yolu olmad1g1 ortaya <;1.krnakta gecikn1edi. Gorba<;ov'u devirccckleri ve Sovyeder Birligi'ndc yeni bir devrim yapacaklanna inanan tnadCt'. i$~ i le ri gtivcncl ikleri ender siyasal 011derJcnn de hir gun once yerr at!Jklan Gorbac;ov'un "bunal11ndan c;1k1$ plan1n1" bir gun sonra i1nzalad1klann1 gorduler. Gorba<;ov'un "Egemen Dcvletler Birligi" ~a rt namcsini in1zalayan <lokuz cu1nhuriyctin liderinc son anda kabul cuirdigi plan1n1n ilk onle1nleri a ras1nda grevlerin ertelcnmesi var. Diger maddeler ise anayasal dCtzcnin yenidcn tcsis edilmesi. yasal organla nn devrilin esi i<,:i n <;agnda bu lunm akran ka<;1ndn1as1. temel sanayilerde, g1da sektoriinde "e dcmiryo llannda "ozel <; ali ~ma sistE'mi" olu~tu ruln1as1 var. Curn huriyeticre bu kararlan uygulamaya gc(.i rmekte geni$ yctki tan1n1yor. :\vnhk~· 1 alu cumhuii:;etin davct ediltnedigi 23 Nisan 1oplanus1, ycni biriigin ilk 36 sornur toplant1s1 olarak cle alinabilir. iki ay once Gor-
ba<;ov'un istifas1n1 istcyen ve Moskova ha\k1n1sokaga doken Yeltsin, "bunahn1dan c;1k1$'' plan1 n1 in1zalad1ktan sonra tek tek 1nadenleri gezip, Gorba<;ov'u devinnek ve komunist iktidara son vermek sloganlanyla iki a yd tr surdi.irulen grevlere son veriln1esi i;:agns1n1 yapacaku. Yeltsin ii;:in giln Gorba<;ov'a kar$1 n1Ctcadele vermek gunC1 degil, ayaklan C1stiinde durmaktan aciz yeni siyasal yap1y1 bir an once i$ler hale getinnekti. OZME$RULASTIRMAN£ l SONU-SOVYETiL\1i I OLOMD
Rcjimin dikkate almak zorunda oldugu gerekler; ayni zamanda tatmin ctmesi gereken <;eliskili isternler dikkate ahn1nca, <;i:izl'.itniin ka<;1niln1az olarak ve her durun1da ileriye <logru kac;1$ olacag1 a<;1k<;a ortaya c;1layor Zaten bugiine kadar Gorba<;ov yontemi her a<;n1azdan iletiye dogru bir ad1n1 atarak <;tktnaya dar,11uyordu. 1990 sonunda bu yolun sonuna gelindigi giderek onaya <;1kmaya ba$lad1. Siyasal planda (:ernobil olarak degerlendirilen Vilnius'a asken mii.dahale ve dokulen kan, he$ yilhk Gorba<;ov metodunun. sonuna i$JrCt ediyordu. Gorba<;ov £l1n1 refonn srratejisinin solugunun rukenmesini anlarnak i<;in merkezt iktidann bugtine kadar Ozetinde yukseldigi n1C$ruiyet zeminini iyi tespit ennek gerekli. Gorbai;:ov ve onu destekleyen <;evrele1in reformlar konusundaki en bf1yuk kaygilan iktisachn ve giderek siyasetin devlet idaresinden ba~nns 1zl a$!1las1 ve bugDne kadar Sovyet tnerkezf iktidann1 ayakla tut<in kendi kendini mC$nt kilma di.izeninin sars1ln1as1. A.ma bu 6zme$rula$Dnna kabiliyeri, ozerkliklerini gidcrek uyguJamaya koyan cutnhutiyetler vc b~lann1n <;arcsine bakmak zorunda kalan isletmeler k.al'$1S1nda zaten olumcii.1 darbeyi ycmis durun1da. Oz1nesrul~nnnan1n sonu, Sovyetiztnin oliimu den1ek :vlesruiyeti kendinden n1enkul olmayan ve tum toplun1u kapsamayan bir komiinisc-bo1$evik partinin kisa zamanda onen1ini yitirip, bir nostaljikler kuhibiine donii.$eccgini kestinnek zor degil. Leninist okuldan gchne SBKP yoneticileri cllerindeki paninin her scy olmaz.sa, hi<;bir $Cy olacag1n1 iyi biliyorlat ldati, siyasal ve iktisadi refonnlann ka~1s1nda duyulan i.irki.intfl sadece orraya <;1kmas1 kuvvetle tnuhtcmel bir kaosran degil. esa<; olarak bir hie.: konu1nuna <lii.$ecck SBKP'n.in yetini neyin dolduraca~n1n daha belli ohnad1gindan kaynaklan1yo[ Bilindigi gibi siyasetin en nefrcL cttigi sey bo$1uktu[ 0\ <;cn1bcrden olu$an bir nlifuz bolgcsi, merkez partisine yaslanan oLotitcr bir reji1n vc merkez.dcn kumandah ekonon1inin ic.:ine damlatilan csneklik unsurlan Sovyet idari ayg1ur11 giderek deneti rnine alan teknokrasinin, bu bo$lugu doldunnak i<;in umul baglad1gi son c;ozi.im paketini olusruruyor Bu "sivil iclare" yonteini de asgari tatmin edici sonucu vcrinezse. totaliter sisten1lerdcn bans i<;indc c,:1kn1an1n n1C1mkiin ohnad1gin1 y1llard1r iddia edenlcrin hakl1 oldukian anlas1lacak. Arna bu arada Sovyctler Birligi de tarihe kan$mI$ olacak. Bi ri k i m 2 5 I Ma y Is 1 9 9 1
Telafi devrimi ve sol revizyon ihtiyac1
Bugun sosyalizm ne anlama geliyor? JURGEN HABERMAS
Niye sanki Parti'dcki yolda~lann az1c1k kafal.t olan· Ian, I 945'de. bir giilcryiizll1 fa~izm a rayi~1na yonelineyi akil etmc<liler? Johm111cs C. ross. ,\ ivcizbuch, P11r{a Von
Jii rgen Habennas, sadece sosyalist fi liir dii nyasinda degil. gene/ olaral1. yct$ayan en onen11i teorisyenlerden bi1i Turhiyt-'de de sun y1llarda tan1111naya. zihrediln1cye ba~la11d1. ( ~labenna '111 dii~iincesini ve son111saliru ta n1tan bir yaz1y1 111utlaka l1aydetn1eh gerek: Kernal inan, "Pozitiviz1nin Ayd1nlan n1as1 ve Habe1111as ". Top/um ve Bi lint . 2 7, Cliz J 984, s. 75-1 OJ ). Henuz rernel eserleri Tiirlu;eye \e,·rilrnc111i$ olan Habennas'111 ilk onenili (ve hi111i yonnnc11lara gore "ana ") escri Strukt111'\vandel der Offen1lichl1eit (Karnt1sal A1an1n Yap1sa1 Doniistirnil) iletisi111 Yay111la11 '111 11 progran1111dt1 yer aliyor. A~aguia lii )'<I ZI, bu one111li fihi r ada n11nn1, Dogu Avrupa 'dal1i .~eli$ 1n eler bab1nda sosyaliz1nin gelecegine ilishin 1e1nel onennelerini orraya f1oydugu bir rnakalesi. Ha bennas, sol 11le111cle, sosyaliz1ni iluisat-ocesi tereihleri, se(:isleri (nonnatif ola111). bir ahlak1 vurgulayan vei;hesiyle ta111n1/ayCln hesimde yera/1yor. I lal>enllas. bu 11lakaled e, yerle~ i11 sosy"liz1ne zalen otr.den he1i getirdigi ele~tiri11i11 etn1enlerini toparl1yur. (:\/a}1aledr/11 "ko n1ii11is1 olrnClyan sol" 1eti 111i11in. yerlesik sosyaliz111 praligirre hars1 bu elesrirrl l10111u11u ifade cllii{ini l1aydetn1ekte y11rar var). Bu ele~ciri nin tsas1. 111oden1 hanna$!h topluntlan tahlil etmcyc yet111cyen 111oden1 -ii11crsi 1-/egclyen holi.,tih (/nitiincil ) top/11111 a11lay1s1111; biitil11 toplumsal \elisl1ilen11 clo.~rudan iln:111n il~kile1i \ 'C iireciln alaruna oz~ii crli~l1ilrrr indirge11111.:si11i. oralardan tilretilmesini; bilg1 /r•nn.;111111 .'a11l1~/i ola/Jilir/1git1 i. ya11li$lar i(erebilerc· g1ni ii11giin11f'ye11 11i1el1gi11i l1t•d1f alir. /-lal1erma:;, kelltli~ini sosyaliz111:11 11as1I "hu11i;lacag1 " n.•ya ger\cl1le$ecegi11den (Oh: haprtalrz1nin clc.>s1i1isi11e. lu1pila/iz111i as111a11111 n1ecrala11111 1an1n1lan1ay<1 vai1fetn1i~ bir 1evrisye11. A.~agrdahi 111ahalede ge(.en "radikal rl'for111iz1n ", "radika/ cJe111ohrasi" teri11i/e1i U/111 11 bu ozgii/ ara· y1~1 \erc;evesinde anla$ilrnalid1rlar: Bu 1erin1lerle, Haber1nas'111 sa/1 siyasi-ideolojih a/ana dcgil, ondan ole ten1el
insani-top/11111sal eylemlt>re (" yasa111 clunyasina") hal1iln /11 h11mas1n1 hfdcjledigi '' ikcidar i\enucyen iiet~i ntsel tart1$nta "da 11 brhlenen pozicif ic;t:rik hastcdi! ir. ( Dviay1 s1}/11, " radihal rrfonniz1n " 1r. ri111in i11 l/. EnternasyClnai kolien Ii <levri n1ci· ri:Jonn ist l1111llpla~111as111da/1i \agn.$1n1!an11a liapilarak: Habennns'1aki uzsel olaral: dc\'li1nci nicelihli bu uf1111 "harca1na11111l1" gerehir!) Habernias'fn bu yaz1ya da yans1ya11 u:111rl h1sl11, herhaldt', r\hn1ct ins!'fin 8ililli111 'i11 gecr11 suy1$1nrla degi11 digi gibi. anli-holistik, anti-Hege/yen kayg1/an11a rag· me11 ve al11lc1 sislemsel /Jiitii11ltil1 tu1hu.\llndan uzak du rar11ay1$111dan geliyor. ilccisilnsel eyle1nin ltaki111 h1linacag1 yasarn dur1yalan11111 ozgurle~tirici dina111igi nc i~icv selci kun~n1la$rnalan 11 hel vunna srnr onl<~1nc pc$inde i/1en; sozf<vnllSll ya5an1 d i'.i nyn/anna \t: f;C l!C/ ofura/i OZgiir/e~!irici coplurnsal pocansiyellerin i$ltr!igi11e (izdigi trolik \fr<;eveleri11 sa nn11/ay1o l1g1 ve ol11H1~-bit1n i~ligi, onu -vf oh11ru11u -. bu hay;;1 s1111 r;igne111e tehlir1csinc ciusuriiyur. "Sosyal refaf1devlcci "n1sosyalizm ud1r1a "tide /;ir" saynta egilill1i; C'ciintii Oiii:yu)·a ·· 11 za hli.~1'·; sosyaiizrne salt negutif, rashih edici iiizaya gcti1ici hir ro1 hi<;isi. "ucu a{rli " f1avra11rla~t1nnCllara ~ at/11 11 oln1a yan Habermas ' 111 a 111lc1 -gert c111 i 111iihem111ei1>cl ( iiigin i 11 id•:cli1j iii bah1111da11 raiie11s1z edici iin1n!rri .. Aina d<.d1gi1111z gibi, Habem1a s lte n1 ~olcla ht'rrt g.:r1el olarc;/i, ya~ayan I'll onernli fihir ada1nlan11da11 biris1 - 01111n "ele~rirel ah1i"tn· da 11 \'ararla11mcii11a. ~Cldr<e a111!a11 rahats1zl1ldaria bo.1?11~1na k i(llt hilt olsa, l-lafirn11<1 ~ 111 akhnda lulrrdt!.n haberclar oln1ahta c!ai111a {ayda var! Asagulalti 111af1ale. 11abcn11as 1n Die Nachholende Revolution I Klein e Politische Sch r~ien Vll (Suhrl1a111p, fran~{urt / /\1ain 1990) hi1a/nnda11 (s. I 79-204j: i11gili~ce <;e1irisi ilc ( Nt'\1' Left Revie\v. 183, tyliil/ Ehiln ! 990. s. 3-21) liarsda$ll111arah ~ev1ildi TANIL HORA
37
D izi yazilarda, sosyalizn1in bf1yusunCl yiciri;;inden soz ediliyor; bir fikrin (,:6ku$iindcn. haua, Bau Avrupah ve Alman entellektf.u:-ll?rin ayaklann1 sutiiyc suriiye giri$tikleri bir gec,.n1i$ hesapla$n1as1ndan soz ediliyor. Retorik sorulan, hep :1yn1 nakarat izliyor: Ocopyalann ve tatih fclsefelerinin kac;:1n1lmaz sonunun , esaret oldugu ... Tarih fclsefrsi ele$tirisi art1k gcc;:1ni$te kaln11$ bir i$ say1 hyor L6\v1th'in Vv'e ltgeschichte und Heilsgeschehen kitab1 Almancaya J 953'de c;:evrildi. 1 Peki bugi.in gec;:erli olan kanlar nelcr! Dogu vc Orta Avrupa'daki dcvrin1ci degi$imlerin tarihsel anla1n1 nas1l degerlendir.iltT1eli? J)evlet sosyalizminin iflas1, kokleri 19. yi.izy1la giden siyasi harcketler ve fikirler ac;:1s1ndan anlan11 nedir; Bat1 i\vrupa so!unun tarihscl miras1 ac;:1s1ndan a nla1n1 ncdir?
Sovyetler Birl igi'nin cgc 1nenlik sahas1ndaki dc,·ri1nci degi$ikliklerin pckc;:ok yi.izu var. Bol~evik dcvri1nin oz i.ilkesinde, tepeden, SBKP'nin <:irvesinden ba~lan lan bir reform si.ireci yCili.1rlukce. Bu reformun sonu~: lan, sonuc;:lann1n da 6tesinclt> ongori.H1nemi~ etkilcti, O olc;:llde devrimct b!r geli$meyi OtllrtU}'Orlar ki. bizzat bu egen1enlik sistcminin salt toplumsal-siyasi ternel yonelimleri ni <legil. asli unsurlann1 d cgi~tiri yorlar: Oncelikle, bir siyas1 karnuoyunun oh1$rnas1 me$rula$ma kipini degi$ti riyor, siyasi <;ogulculugun ilk verileri olu$uyor, <levier partisi iktidar tekelinden ad1m ad1m feragat ediyor . (.~ idi$:u1n1n idaresi de heniiz n1u1nkCin ohnayan bu sun~\, ortaya c;:1kartug1 ulusal ve iktisadi \:Cli ~kilerin tehdidi alunda. Butiin taraf1ar, bu kader tayin cdici s\.irccin sonu~lanna nelerin bagh oldugunun farkrnd alar. Orta Avn1pa'n1n dogusundaki degi$irrilerin (ve Halt1k tilkelerinin bag11ns1zhk c;:abala11111n) oncilllc1i ni yaratan, i$!C bu si.ircc;:tir. Polonya'da devrirnci degi~irnler, K::uolik kilise caraftndan desteklenen Solida111osc ( Dayan1~n1a) harekctinin siirckli uire ni$inin: tvlaca1istan'<la siyasi elit ii;:i iktidar kavgas1n1n sonucuydu. Demokracik Almanya Cumhuriyeti'ncle (DAC) vc (:ekoslovakya'da bu degi~i [n kitlesel ban~c;: 1 giistcriierin zorlad1g1 bir <:6kl"t~ olarak, Ron1anya'da kJnlt bir dC \Tim olarak. Bulga ristan'da scbaclt bir c;aban1n <;onucu olarnk gerc;:ek!e?Ci. Tezahur bi<;-imle1indcki c;:es1tlilige ragmen, bu iilkelerde devrim olaylarda gozll!nebiliyor: Devr!m kendi verilerini yarall}'Or. Kendisini. b1r anlarnda 0oerive • pi.iski.inmeli bir devrim olarak gostcriyor: mahnnn kahnm1~ geli~mele ri 1elafi etmck Clzcre yolu a<;an bir devrim olarak...Buna kar~1ltk Bol~evik devrimir. anavatan1nda degi$i:nler sayd<1n1hktan uzak bir karakter arzediyorlar; oradaki s(ireci ac;r klayabilecegin1iz kavran1\a111111z yok. Sovycdcr Birligi'ndck i devrim<lc, (~iindilik) apai;rk bir ge1iyc donil~ <;agns1 <"k.sik. $u38 bat 191 ?'ye, hatta (:ar!tk Petcrsburg'una sirngescl bir
geri d6nii$Cln bile anlam1 o!tnayacaknr. Polonya'da vc tv1ac<'.ristan'da, <;:ekoslovakya'da, Romanya ve Bulgaristan·da, k1sacas1 device sosyaliztnine ozgu coplu1n ve egemenlik sistcminin yerli devrirnlerle degil. sava$tl1 pe$indcn K1zilordu'nun topraklanna giri~iyle gerc;:eklc$tigi. yani bu sisten1in kazan1lm;-iktan c;:ok cldc edildigi ulkelerde; halk demokrasisinin onadan kald 1nh$1, eski ulusal sirngelere geri donu~ c;:erc;evesinde ve bu imkan1n oldugu heryerde, iki sava~ aras1 donemin parti yap1lan ile siyasi geleneklerine geri donil$ c;:crc;:cvesinde cereyan ediyor. Dcvrimci degi$in1lerin devrin1ci olaylar ekseninde kanla~t1g1 bu noktada kcndisini en belirgin bic;:imde dile gctirten arzu. anayasal dC1ze n bak1m1ndan burjuva devrirnlcrinin 1n iras1na ve toplumsal-siyasi baktmdan geli~tlli$ kapitaliz1ni 11 i l i~ki ve hayat bi<;imlerine, ozellikle de Avrupa Toplulugu'na baglanma arzusu. DAC ozelinde "baglanma" arzusu sozctik anlam1yla gerc;:eklik kazan1yor: c;:unku D/\C ic;in Federal Almanya her ikisini birdcn ifade ediyor: Batt tipinde, demokratik dUzenli bir rcfah coplumu. Dcmokratik Almanya'da scc;:men-halktn 18 \Ian 'ta onaylay;\cag1 *. kesinlikle, "biz halk1z" sianyla Stasi* * cgcmcnligini y1krn1$ olan muhalillcrin kafalanndaki $CY olmayacak. Ne var ki sec;:menlerin tercihi , sistemin c;:okii$iine, carihsel ac;:1dan yine c;:ok etkili bir yorurn gctirccek - i$te $ll telafi dev1in1i yon1munu ... Telafisi iscenen, Aln1anya'n1n Bau kesin1ini Dogu·sundan dort ony1ld1r ay1rand1r: Siyasi bak1mdan daha talihli ve iktisadi bak1mdan daha ba$<inlt ge li ~ 111 e. Telafi devrin1i, de1nokratik hukuk devlecine geri d6ni.i$Cl ve geli$mi$ kapitalist Ban'ya baglan1nay1 n1f1mki.in k1hnas1 ilc, ortodoks bak1$ ac;:1s1yla 1917 dcvrin1i rara hndan a$rln11;; bu lunan inodellcri csas ahyor. Bu durun1 bel ki , $ll devri1n in garip bir tarahn1, onun )'enili kr,:i, gelecek ic;:in yo! g6steren fikirlerden tamam1yla yoksun olu$unu a<;1k!ayabilir. Bu gozletni joachin1 Fest de yap1yor: ·'Olaylarda ( ...) yeni<;agrn hen1en hen1en t(un tarihsel devrin1lerinin ic;:erdigi toplumsal-dcvri1T1ci heyecan unsun1nun eksik olu$U, hakikatcn allak bullak edici ve insan1 canevin<len vuran bir karakteriscikti." (Frankfurter Allgemeine Zei• 18 ~Ian l 990'da 0('1nokra1ik Alinanya Cumhuriyeti.nd!' Halk Parla1nentosu sr('imlcri yapild1 ve Fcdcr:il Almanya';·la dcrhal birle$1ncyi ~a,·unan s;i~ paniler buyu k iistun!uk 5,1gl;id1br.- (:\. • • S1:1s1 (StaJt:>MChcrht1t-l)C"vk1 Gi1,·cnhk) orgu tf1, De1nokratik Alm~nya'n1n , her turlu 1nuhalcfc1 flzerinde devlet 1erc)rf1 estircn giivenlik a)·g111 id1 -<.::-.: 1 (S6z konusu kit.1h1n ad1: Dunya Tarihi vc Selamctin Olu~u ; i11gili:cr vcrs1y<'n11: Tarih1c Anlam- C::N} c1ik, fttopya vt Ul(lpya cle~unsi aras1 nd~k1 iliskiler h ~kk1nda kar$ila$unna i<;in bkz.: K.-0.Aprl'in Yi.Vosskan1p (ed.), Utopieforschung. Frankfurt/ ~lain l 9!35. Cilt l, s 325-335'e a,.:1klay1c1 hi r k:11k1ge. rircn yaz1s1 Birikim 25 / Ma y1s 1 99 1
..................................------------------------.....
~----~~~~~~~~~~~~~~~~~----
.•
I I
tung. 30 Arahk 1989) Telafi edici devrimin bu karakteri, eski, Frans1z Devri1n i taraftnda n devre dt$1 b1ra k1ltn1~ bir tarz1 haurlatug1 ic;in allak bullak ediciclir: birbirlerini izleyerek yild1 z hareketlerinde oldugu gibi d6ni.i$iimlu olarak yer clegi$tiren siyasi egen1enlik bi\'.imlerinin geri donf1sunde yatan refonnisr anlamd1r bu. 2 0 zaman, devrimci degi$imlere c;ok degi$ik, birbirlerini dt$layan yorumlar getirilmis olrnas1, ?3$1ruc1degildir. Bu tart1$n1alarcla ortaya c;1kan alu yorumlama modclini ele alrnak istiyorum. Sosyalizn1 fikrine kar$1 bunlann ilk i.ic;:i.i olumlay1c1, digerleri ele$rireldir. Bu iki grup, simetrik bir s1 ralama ile tasnif edilebilirler: Bir tarafta Stalinist, Leninist ve reformcu-komunist yorun1lar, diger tarafta posnnodemist, anti-kon1unist vc liberal yorumlar. Status quo ante'nin (ba$lang1c;:taki mcvcut dururn un) Stalinist savunucular1 bu arada s6zci.ilerini yitirdiler. Degisimlerin devrimci karakterini inkar ediyorlar. onlan kars1-devrirnci olarak alg1hyorlar. Degi$in1lerin geriye puskiirt1r.eli ve telafi ye doniik olagand1~ 1 vec;helerini, arok kavrayu::: olmayan bir Marksisc $Cn1aya s1gd1rmaya c;alt$1yorlar. Orta Avrupa'n1n dogusunclaki iilkelerde ve DAC'dc, -i::inlC1 bir fonni.illca:?ag1dakilc1i n an1k istemedigi, yukandakilerin dearuk beceren1edigi a~ikard1. Zaman1nda Bastille'e oldugu gibi $i1ndi devlet gi.ivenlik aygnlanna yonelen, kitlele rin ofkesiydi (bu. asla araya s1zm1s bir avuc;: provokatori.in i$i degildi). Devlet partisinin iktidar tekelinin parc;:alanmas1 ise, 16. Louis'nin giyotine gcHU.rulii$iinu hat1rlanr. Olaylar oylesine a$ikard1 ki, ken1 i kle$ n1 i ~ Leninistler bile gozlerini ka\.trarnayacak durumdaydilar Nirekim tarihc;:i Jurgen Kuczynski* , ya$anan <legi$ime, uzun vadede devrin1ci olan bir sC1rec:;: i<;erisindc kendi bi.inyesini tcmiz\erneye doni.ik bir reforn1 degeri bic;:erek hi<; degilse "111uhafazakar devrim" ifadesini kullan1yor. (Die Zeit, 29 .Arahk 1989) Bu yorum elbette hala, telos'u (erekselligi), varhg1 n1 koruyor goriinen bir ortodoks s1n1f miicadeleleri tarihine dayan1yor. Boyle bir ta1ih felsefesinin, salt 1n erodolojik bakt$ ac;1s1ndan bile ku$ku goturi.ir bir konuntu "ar. Bu yonu bir ta rafa birakilsa bile, sozkonusu tarih felsefesi, devlet sosyalizmine ozgu cgen1enlik vc toplun1 sistemlerinin yap1sal ko$ullan alt1nda doga n veya (ulusal ve fundan1entiili st tepkilerde oldugu gibi) onun taraf1ndan uyan lan toplumsal harcket ve c;:eliski tiirlerin in ac:;:1klann1as1nda i$e yaramaz. Ayn ca, bu arada, Orta .Avru pa'n1n dogusundaki ulkelerde ve DAC'deki siyasi geli$rn eler, salt devlet sosyaliz1ninin kendisini duzeltmcsine doni.ik te$hislerin yarar saglayabileceginin 6tcsine gec:;:ti. Bu durum, Ctlke ic;:i surgllnden kurtulan Dubc;:ck taraf1ndan Prag'daki v\/cnzel n1ey<lan1nda etkileyici bir bic;imde cisi1nle$tirilmi$ olan uc;:i.inci.i bir tavnn 6ni.in-
de de belirleyici engeli olu$turuyor. DAC"de de, dcvrin1ci hareketin ivmc vererek ha$lang1c;:ta 6nderlik cttigi 1nuhaliflerin bilyiik hir bolCtnlC1, yonlerini demokracik sosyalizm hcdefine gore belirliyorlard1 - bu, sosyal devlet uygula malany!a dizgin lcnrni$ kapitalizm ile dcvlet sosyalizn1i arasinda sozi.im.ona bir lJc;:ilncii Yol 0Jacakt1. Leninistler, Stalinist yanh$ geli$n1eyi duzehebileccklerine inan1rken. reformcu komiinistler daha derinlere iniyorlar. Bauh :--1arksizn1in birc;:ok ccorik ak.imlanyla uyun1lu olarak, Bol$evik dcvrimin Leninist ozbil incinin, ba$lang1c1ndan itibarl!n sosyalizmi tahrif ederek: C1retim arac;:!ann1n demokrati k toplun1salla$on ln1as1n1n yerine devlctle$tirilrncsi yoluyla, totali t.e r egcinenlik ayg1t?n1n deneti1n s iz bir bi.irokratik guc;: odag1 haline ·geli$ine yo! ac;:ild1g1ndan hareket ediyorlar. Eki1n Devrin1 i'nin yoru mlan1$1 na hagh olarak, O<;:unci.i Yol reorisinin degi$ik c;:e:?itlen1elcri mcydana c;1k1yor. (Herhalde Prag Bahan'n1n bile$enle1ince de payla$1lan) iyimser bak1~ ac;1s1na gore, radikal bir demokra ti kle~rinne yoluyla. dcvlrr sc.syalizmindcn yeni, Bat 1~n1n sosyal dcvlet a nh1 r1~ 1 na dayah kitle den1okrasilerinden de iisrt1n bir top\urn duzcni geli$tirilebiln1eli idi. iki "gcrc;ekre varolan" to plun1 tipi aras1nda bir ilc;:iincu yol anlay1$1n1n b<1 ~ka bir r;e~ i d i, devlet sosyalizmi nin en iyi ihtimall c radikal dcn1okratik bir reforma tabi tut ulinast anla1n1na gelir. Bu yol, iktisadi sis temin adern i n1erkezi blr kuma ndaya baglan mast haric;: tutulursa, en az1ndan, geli$1ni~ kapitalist ropiumlarda iki nci Dil n)'a Sa va~1' ndan sonra vanlan sosyal dcvlet uz l a~mas1 na e$degerdir. Bu e$degcr ogre1nne ad1m1. o :1d1 rr11 atan iilkeleri, totaliter oln1ayan. yani demokratik hukuk devlcti bicirn lerine gore du zenlen n1i~ bir toplu1na goturmeliydi . Bu toplu1n. Bau tipindeki copl umlara k1yasla sahip oldugu ozgul s isretnscl t·1stCtnl i.i ldcri (sosyal guvenli k vt: niteliksel btiyf1n1e) vc c l ve 1i~siz li klcri (uretici gi.ic;leri geli~tim1e ve yenilerne) takliJ e degiL birbirlerini tamamlay1c1 k1 ln1aya yonelirieliydi. Daha zay1 f olan bu yoru1n da, ?itndiierde kullan1lan tabirle ·'sosralist pazar iktisad1n 1n" i$!eyebilir olclugunu hesaba kat:.lr. Bu in1kana dair, kimileri a piiori (onsel) savlar ileri surerken, kin1ileri boylesi hir geli:;:r.1eye rota c;:izn1enin dene!ne-yantlma si.irecine b1rak1\abilecegi kan1s111dad 1rlar. Konres lvtarion Donhoff gibi kavgact bir liberal bile. "sosyalizmi p::i.zar iktisad1yla birlesti rmc yoni.indeki 1nevcut arzunu n, birazctk far:rezi ve birazc1 k pragrnatizmle ycrine gelebilcceAi" inanc111dad1r: "... bu ikisi birbirlerini dflzelteceklerdir.' (Die Zeit. 29 A.rahk 1989) Bu persp~ktif. Leninist yo• Jurgen Kuczymki. DAC'nin u::un sure rcsmcn t.anin.in idcolog ve 1e.:iris)'enlcn i< inde gorc<:e el~tirc! kalabtl<'n VI: 1c.1nk kapasitcsi .. re.smi id~olog" vasaun1 olduk<;;i a,"''!.ll bit 1kU."1t<;lUir-CN. 2 K.Griewank. Der nc u~e i tliche Rcvoi utionsbcgriff, Fran kfurV l\.lai n , 1973.
Jg
---·
40
rurndan farkh olarak, her turlCt tarih felsefesi kesinliginden feragac ederek, deneme-yan1\mac1 halec-i n1hiye i<;indc olan reformcu komunizmin cercihine uygundur. Bugun, kendi ic;:inden gclcn bir devrin1le kar$ila$n11$ olan devlet sosyaliz.minin. demokratik geli$me potansiyeli ve reforma tabi tutulabilirligi meselesini bir tarafa btrakabiliriz. Her baknndan y1k.ic1olan Stalinist miras {ve bu c;:ok uluslu devletin biitiinliigiinu yitirrnesi tehdidi) gozonunde bulundurulursa, Sovyetler 13irligi'nde bile bu meselenin gerc;:ck<;i bir $Ckilde onaya getirilmesini n inumkun olarnayacag1n1 tahn1in edivorurn. DAC'de dcvrimin bir Oc;C1ncil Yol'a , y6neln1esi n1iln1kiln ola1naz 1n1yd1 sorusu da, bu yorun1 dogru oncullere dayansa bile, cevapstz kalmaya rnah kun1d ur; <;:C111 kll bu soruya veri lecek cevab1n s1nan111as1, pratikte ancak. halktn iradesinden me$ruiyet alarak "birazc1k fantczi vc pragmatizmle" giri$ilmi$ bir deneyle rnCunki\n olabilirdi. Oysa bu arada, halk1n biiyllk kitlesi tart1$1 lmaz bir bi<;imde bu nun aksine karar verdi. Kirk •vilhk fela ketten sonra bunLin nedenleri anla~tlahilir. Bu tcrcih sayg1degerdir - 6zcllikle de, sozkonusu deney1n rnuhren1elen olun1suz sollU\lanndan ki~isel olarak eckilenn1cyecek oianlar tarahndan sayg1yla kar$1lanmaltd1r. Bunun ir,:in, biz simdi sosyalizn1e cle$tirel yakla$an ii<; yon1mlan1a 1nodeline bakalrm. Bu cenahta. 3$tn konumlar pek ikna ed ici bicimde i(ade ediln1iyor. Genellikle kans1:. ya~ nan alriis1 olu$lar, postmodernist akil clcstirisi a1;1s1nd;;n. dev1in1ler <;ag1n1n sona eri$i ni 1e1nsii tdiyorlar - /\kildan dogan teroru, koklcri [Ak1J ) hakkJnda korkuya kap1lrnaks1z1n asan Frans1z Devri1ni'nin bir kar51n gihi ... Akhn. ikiyuz y1lchr iblislerin c irit an1gr huz.ursuz kabuslan . an 1k sona erdi. Al<il uyanm1yor - uyan1lt nca bitiveren kabusun bizzat kendisi o. Elbctte bu noktada olgular, Nietzsche ve Heidcggcr"dcn, bu kcz idealist dogrultuda esin leni lerck olusturulan ve yeni c;:agt kendi kt>ndisini selahiyctlendiren bir (i:ncl!igin gOlgcsinde yerlesti rildigi tarih ~c rn asrna pek iyi uy 1nuy<)rlar. Telafi dev1irn i, ar.ic;lann1 ve ol<;ftderini pck~1 la da yeni <;ag dcvrirnlcrinin rnalurn repertuvanna dayand1rd1. Di$inc-t1rnag1na kadar sdahlan 1n1~ bulunan rejimin iktidann1 yrk:.ln. hayi.·ttir. 1ncydanlarcia 1oplanan, seferber olJr..tk okak!.:ra d(iktilcn kitlelcrin varlt!i,1 .. idi. Pek<,:ok J,·\·nin lCt•risyrninin i>rne:k ald1g1. coktan oldugu :annedilen kendiliginden knlc ~:~· !rmi tipi idi. ~u da var k1 , bu cyle1n iik <lcf<1. her ~-erdc haz1r vc.naz1r olan elektrv11ik metlyarnn o!u~tu:-di<gu. diinya 6h,egindcki hie; de klasik nlniayan ar~, ;.ida: o1aya k:.1ulan, taral tutan scyirtilcr 6nl1nde c~ rcyan ctti. [)cvrin1ci talepler gu<; lerin1, yine. halk egt'n1tn!igi11in ,.e insan haldann1n ak1lsal-hu kuki 1nesn tla~u nci1 1grndan dev$irdiler. Oo)'lece. h1zland1rrlan tarih. dunnu~-
otu11nu$ post-tarih (tarih sonras1) itnaj1n1 bozdu; postmodernin <;izdigi, her tiirlu me$t1..liyetten kopanlmt$, evrensel oh;ude yayg1n, ta$1a$mt$ burokrasi panora: mas1n1 da tahrip etti. Ourokratik sosyaliz1nin devrimci <;6kti$CI. aynr za1nanda modemin benimseni$inin ilan1 oluyor: Bau·n1n n1hu, Dogu·yu yakahyor; yaln1zca teknik uygarhg1 ile degil, deinokratik gelenegi ile de ... Anti-komi.inist hak1$ ac;:1s1ndan, Dogu'daki devrimci degi$in1lcr, l 9 l 7'de Bo1$cviklercc ilan cdilen dunya c;ap1ndaki ic; sava$t ll z.aferle sonui;land1nhnas1 anla1n1n1 ta$1yorlar; yine, kendi kokcni ne ka~1 gen;ekle$en bir devrin1. "Dlinya c;ap1 nda ic; sava$" ifadesi, "uluslararasr s1n1f karakteri"ni to plu1n teorisinin dilinden, Hobbes'cu bi r iktidar teorisinin diline terciirne ediyor. Carl Schn1itt, bu ceorik 1netafora bir tarih felscfesi ttnicli kazand1rd1: Buna gore, Fransrz Devrirni'ndc bizzat iktidara gclrni$ olan tarih felsefesi, vazcttigi evrensel ah lak1n ir;erdigi ucopik cephane ile, entellekti.iel sec;kinlerce cahrik ed ilcn ve sonu<;ta i<;tcn d1$a \<."vri lerek uluslararas1 sah nede sergilenen ic; sa\·a$1n giidCt!cyici guci.inu olusturmu$tur. Dogu-Bat1 c;:ar.1~n1astn1n patlad1g1 c;agda, bu egilim, bi r di.inya.<;ap1nda ic <>a,·a~ ccorisine donli'?tlirulrnustur. 1 Leninizmi te~h ir etme amaciyla orraya aulan bu yakla$1m, o rjinalinin aynadaki tcrsi olarak Leninizme bag1mlt kalrr. Ancak. simdi di'inya <;ap1ndaki ic; sava$1n sona eri~ini ilan eden (Frankfu rter Allgcmcine Zeitung, 17 $ubat 1990), n1eslektcn tarihr;i Ernst Nohc'nin elinde bile. tarihin sundugu n1alzerne, bu ideolojik kavray1$a ayk1n durur. (:ilnki.i diinya <;: ap1ndaki ir; sava$111 taraflann1n stili:asvonu. f\.!ussolini ve Hitler, , Chun.:ill vc Roosevelt, Kennedy ve Rcagan'1n cisimle~tirdigi onca heterojen politikalann ayn1 antiko1nunist kaltba dokt:iln1esini gerekli k.ilar. Diinya r;ap1nda ir; savas nietaforu, yaln1zca, Soguk Savas'1n steak cvresine iliskin bir yorun1u yap1sal bir tasvire donListiircrek sabitlcs1.irl1'1eve bu tasvir son radan , varar; . polen1iklcr ir;indc kesinlikl iligi ni iyice yitirerck ti.im bir <loncmc 1naledil n1istir. (;enye, simdil ik, Avrupa'da devlet sosyaliz.miyle bir· likte totaliter egernenligin son hi<;:irnlcrinin de c;:o:ul1ncye baslad 1g1n1 kaydetmeklc yetinen liberal yorum kalt)"or. Fa$izn1le b.i~lanu~ olan bi r dtinem sona eriyor. Demokraiik hukuk dcvleti !le, p<lzar ckonon1isi ilc \T toplu1n::.al r;ogultulu k ile liberal dC1:cr:i tasanmlan hukun1lerini )'llrfrtuyorlar. Boylelikle. ideolojilenn bittigint' dair c;ok crkcn yapilm15 ongortilcr, nihayt>t dogn1lan1yor gibi goninliyor {Daniel Bell ve Ralf Dahrcndorf. Die Zeit. 29 Aralrk 1989). Totalitarizn1 tcorisine bagh 0ltn.iks1z1n da, ororiter. fasist, nasyonal sosyaiist, St:ihnist Ye Staliniz1n-sonras1 ege1nen1 H.Kcsting. Gc~ch irhr~philosoph ie uo<l Weltbiirgcrkrieg. He-
idelberg 1959.
Birikim 2.5/Mayis 1 991
--------------------------------------·---·-··-
liklerin yap1sal-tarihsel farl<l1hl<lan uzerine yliklu vurgular koymak; ayn1 zamanda Banh kitle den1okrasilerinin aynas1nda da totaliter egen1enlik bi<;irnlerinin ortak noktalann1 farkctrnek mumkundur. Bu sendro1n Portekiz ve ispanya'dan sonra, ?imdi de Avrupa'daki burokratik sosyalist ulkelerde yok olurken, ayn1 zamanda pazar ekono1nisinin siyasi sistemden ayn$t1nhnas1 devrcye giriyorsa, Orta ve Dogu Avrupa'yt kavrayan yeni bir modernle$rne itilimine dair tezler ger<;ege daha yak1n dti~ecektir. Liberal yorun1 yanli$ degil. Fakat kendi gozundeki c;apak\an gonnuyor. Nitekim, liberal yoru1nu n zaferle 6vC1nen <;:esitlemeleri var ki, Kon1linist Manifesto'::la ~larx ve Engels'in burjuvazinin devrin1ci roli.ine 1nethiye duzdukleri birinci bolu111ilne atfedilrncleri 1nurnkundur: ''Burjuvazi turr. i.iretin1 arac; lan n1 h1zla iyile$tirn1csiylc, ileti$imi s1n1r tan1maz bi<;in1de kolayla$t1rmas1yla bJtun uluslan, bu arada barbar uluslan da inedeniyete dahil ediyor. Ilu uluslann mallann1n ehven bedeli, ~ in'i n btitun duvarlannr ycrlc bir eden, barbarlann en inatc;:1 yabanc1 dusn1anhg1n1 bile tcslirniyetc zorlayan ag1r top<,:u atC$idir. BCniln uluslar. $ayet yok olmak isterniyorlarsa, burjuvazinin uretirn bic;:i1nini edin1neye zorlan1yorlar; burjuvazi hepsini, medeniyet denen $Cyi kendi i<;lerindc yururluge koyrnaya. yani burjuvalar haline gelrneye zorluyor. K1sacas1 , kendi tasann11na gl>re bir dlinra yaranyor." - "}.-\addi uretimde oldugu gibi, 111anevi t'1re1.i1nde de. Tck bir ulusun manevi i.irunleri, kamuya n1aloluyor. Ulusal tek yonluluk ve k1s1thhk gittik1,·e irnkans 1 z la~1yor, bin;:ok ulusal ve yerel edebiyauan 1ek bir dunya edebiyau olu-$uyor." 4 Aln1an Sanayi vc Ticaret Kongresi'nce yalanda duzenlenen soru-$turinac.la yan nn1a susarn1$ kapitalistle1in vcrdigi (evaplardan "e buna bagh iktisadi yorurn lardan yans1yan halt' t-i ruhiyeyi, bu si:iz.lerden daha iyi karakterizc cdecck bir $C)' herha lde yoktur. lhtirazi bir kaytt, saclece, " rn ec~eniyet de nen $ey" ifadesinde sakl1. Elbetti.: l\1arx i<;in sozkonusu olan, rncdeniyetten daha uscun oldugu di't$lini.ilen Alman ku!tCtrtinc dayali bir lhtirazi kay1t degildir. :Vlarx'ta, bir n1edeni\'Ctin btitiin olarak, kcndi alt sisu:·1nlerinclcn birisi• ni n r,:ckim gu<.:unun olu~turdugu anafora kap1\mas1n1n dogru olup olmayacag1na <lair daha derin bir ku$ku sozkonusud ur: anaforu olu$turan alt sistem, i~le yebilirligi ,-.: is1ikran. tum 6nemli-belirleyici enfor1nasvonu11 salt ckono1nik deger diJi,·lc ka\'dcdilerek ' , ' i$lcn1nesine bagli bulunan dinarnik, bugl.inktt deyi~imizlc dongi'1sel olarak kapah bi r iktisadi sisterndir. :vtarx, kendisini scrmayenin kendini dege~lendirn1e kiplerinc tabi k1lan her 1nedeniyc1in. fiyatla ifade cdile1neyecek b(l1lin bclirlenimlcre kar$1 kendini korle-$tirdigi ic,:in, <:6kli$iln(in nuvelerini ic;inde ta?1d1g1 kanrs1ndayd1.
-
A<;tk ki, bugunku yaytlman1n ta$1y1c1s1, Marx'1n onca heyecanla bayrakla$t1rd1g1 l 848'in burjuvazisi degildir. Artik bu ta$1y1c1, egen1enligini ulusal <;en;evede yuruten bir toplumsal s1n1f degil; a<;1kca te$his edilebili r s1111 f yap1 lanndan s1yn lm1$. anoni mlc$mi$, dunya <;ap1nda i$lcyen bir iktisadi siste1ndir. Bu sistemde "ekonon1i zi1vesi"ne urmanm1? olan toplumlanm1z, aruk Engels'in sefalctini zan1an1nda o kadar etkili bi<;irndc tasvir ettigi Manchester ingiltere'si ne benzemiyorlar. Bu toplurnlar, sosyal <levier uzla?mas1yla, Komiinist JV1anifesto'nun sert sozlerine ve Avrupa i?<;i hareketinin s1k1 miicadelesine verilccek bir cevap buldular. Yannm in1kan1 arayan scrmayenin dcvlet sosyaliz1n ince posas1 <;1kanlan pazarlara yf1klcndigi bir durun1a ili;;kin en iyi altnulann halii lvlarx'tan <;1k1yor oln1as1ndaki ironi, ivlarx'1n ku?kulann1n bizzat en ileri kapitalist toplurnlann yapilanna dahil edilrni$ olu$U gibi, dli$lindl.in1cC1d(1r. Bu olgunun anlam1, "ger<;ekce varolan sosyalizm" gibi "ele.$tiri olarak tvtarksizm"in 5 de tC1keni$i 1nidir) Anti-kornunist bak1;; a<;1s1ndan, sosyalist gelenck, teoridc olsun pratiktc olsun, ba?lang1c1 ndan itibaren 1nuz1rhkt.an ba$ka $C)' yap1nad1. Libcrallcrin bak.t$ a<;1s1ndan, sosyalizn1de i$e yarar olan her $Cy, sosyal dcmokrasi <;agrnda hayata gec;irildi. 0 halde, Dogu .A.vrupah devlet sosyaliz1ninin tasfiyesiyle beraber, Bau Avrupa solunun 1eorik saiklerini ald1g1 ve normatif yon tayininde hiza ald1g1kaynaklar kun1111u~ 1nu oldu? Utopyaya olan yeienegi bugC1nlerde n1elankoliye d6ni.i$en Biern1ann*, diyalekiik bir cevap ve1iyor: "Uzaon kazn1a kiirekleri. B1rak1n da bu dev kadavrac1g1 g61neli1n arnk. isa bile, n1arifetini gosterebilmek i<;in, uc giin yeralnna inmisii : Su mi.ithi$ marifetini, yani yeniden di1;l i si~ " (Die Zeit, 2 t.1art 1990) Biz bu sorulann cevab1ru biraz daha az diyalektikle arayalnn. II.
Bu Ulkcdeki komi.inist oln1ayan solun, yan1p yik1lmak ic;:in .nedeni yok; arr1a hic;bir $CY oltnan\1$ gibi de davranamaz. Oaima ele:;;tirn1i$ oldugu de\'let sos)'aliz1ninin iflas1yla ili~kilendirerek onu SU\:layan gcvezelikleri 1nuhatap ala<.: ak hali yoktur. Aina, bir fikrin ger<;eklige ne kadar direnebilccegini de kendisinc sormak zorundadtr. Bu rnahc;:up laf kalabalig1n1 icat t:tmi$ olanlann agz1ndaki ..gerccktc varolan" sosyalizm soziinde. reel polttika<.:1n1n avuntusu da sakhyd1 : Eldeki bir kU$ ycgdir, daldaki ii<; ku$tan ... 0 halde, damdaki guvercinin • \\'olfgang B1..:rmann, sosyalizm ad1na ele~tird igi DAC'nin )'UrtW~hgtnd~n l976'da .ll11.ln ilnlfl bir muhali[ ozand1r.-<;::-.:. -t K.~·larx. f .Engeb. \\'erk,-. C1lt ·I. Berlin 1959, s. 466. 5 Bu, :-Vlarksiztni ilk olarak sistematik bi<;in1dc ele ald1g1m ma· kalenin ba$hg1d1r. J.Habcrmas, Thcoric und Praxis. genisletilmi~ bask1. rrankfun/ 1'·1ain 1971 i\inde, $. 228 v.d.
4 .l
baska birisine ait oldugu ve gunun birinde hakikaten bizim dan1un1za yerlesecegi lizerind•: 1srar etmek yeterli midir? Karst taraf ise. ''ideallerir, de ampirik temellere ihtiyac;:lan vard1r," diye cevap verir, "'yoksa eyleme yon verme gli<;lerini yitirirlcr.'' ic.ealistin kaybetmeyc mahkum oldugu bu diyalogcaki yanhs, oncullerdir: Sanki sosyaliz1n ger<;el<lige soyuc olartlk kar$1t bir fikirdir de, (say et onu gerc;:ekle$tir nek ic;:in du$f.tnulebilecek her turlu dencmcnin gayn insani sonuc;:lan degilse) gcreklilik ve zon1n luluklardan gelen kud rets izligi gozler 6nune se1i lebilecektir, $l'tphesiz, bu kavratn , bireysel kendini gen~ekle~ri nnenin ve oz~rkligin dayan1srna ve adalet pahas1na degil, tersine onlarla birlikte n1urnkun olacag1, $id.:lets iz bir birarada ya$ama haline ili$kin nonnatif sezgi ile bagda$tr. Oysa sosyalist gelenekte bu sezgi bir normatif teorinin dogrudan 1nudahalr.siyle ac;:1kla 1mamalt, bir ideal olarak anla$t ltnaz bir gerc;:ekligin ka r~is:na dikilmemeliydi: o, gerc;:ekligin ele$tirel bir tarzda incelenerek tahlil edildigi bir perspektifi belirlemeliydi. Normatif sezgi tahlilin akt$1ic;:inde hen1 g~li$ecek hetn duzeltilecek ve bu yolla. en az1ndan dolayh olarak. teorik tasvirin ger(.ckligi a<;1mlayan gucunde ve ampiri k i~eriginde s1 nanacaku. Bu olc;:u temelinde, yi1111ili y11lardan ber'. Banh Marksizm i<;indeki c.aru ~ma la rda 6 , 1eorinin ii~ bi<;irnind-·n geriye pek bir sey kalmamasuia yol ac;:an ac1mas1z bir ozele$tiri yf.truruldli. Prarik huk1nunu yurururken, gerc;:eklik (ve 20. yuzyil canavan) teoride de kendi savlann1 kabul enirdi. Bu gcrc;:ekligin, Ma11:'1n ve yak1n izleyicilerinin, ilk sosyalizrne yoneltiikleri onca ele$tiriye ragn1en, erken donern sanayiinin ortaya c;: 1k1~ baglam1na ve kf.t<;tik haci1nli ol<;egine tabi kald1klan111 gosieren baz1 ve<;helerini haorlatma·" istiyorum. a) Tahlil, emek toplu111unun ufku i<;indeki gorunu111lere tftbi kal1111$1J. Bu paradign1an1n sec;:in1iyle, sanayi e1negi ne ve cekn ik uretici gfu;lerin geli~n1esinc a priori kesin bir ozg\irle$ti1ici rol at(eden, dar bir praxis kavran11 one <;1kt1. En1ek gC1cunun fabrikalarda yogun la~mas1yla $ekillenen orgutlen1ne bi~ i 1nl erL ureticilerin da»an1$1nah birliginin, bilin<;lenmelerinin ve devrin1ci eylemliliklerinin de alryap1s1n1o lu~curacakn. Ancak bu llretimci c;:1kt$ noktas1, doga iizerinde gittik<;e geli$en hakin1iyetin yaratt1g1 kan$tkhklan ve toplumsal emek alan1n1n -gerek i<;indeki gerek otesindeki- toplun1u ekle1nlcyici guc;leri gozden kac;:1n1r. b) Ote yandan tahlil, toplumun holist.k bir kavral11$1na bagh idi : Kokeninde ahlaki olan bir butunluk, s1n1fsal bolunme ile, n1odem <;agda kap!ralist iktisadi sl'1recin $eyle$tirici $iddeti ile par<;alan1nakta ve dag1lmaktad1r. Hegel'in te1nel kavramlan hecclenerek ifade edilen bir en1ek toplun1u \.itopyas1, ckonon1i po42 litigin bilimsel bir ruhla yaptln11$ clc$tirisinin arka
plan1ndaki kavray1$a ilham verir. Bu nedenle sermayenin kendini degerlendirrne sureci butl'1n olarak bir buyu gibi tasvir edilebilir; bu buyu bir kez bozulursa, bu sure<; kcndi nesnel bi<;imine, rasyonel yonetime elveri~li o::sel esas1na donf.t$ebilir. Boylelikle teori, kendi i<;inde ayn1nla$ml$ pazar ekonornisinin, dl'1zenleyici i~levleri -1nodem roplumlann ula$ttg1 aynn1la$ma duzeyi tehlikeye aul n1aks1z1n- yonctsel plan lan1a ile ikame edile n1eyecek olan sistcmscl direncine kar$I kor kahr. c) Tahlil, toplumsal s1111flan ve buyuk ozneleri toplumun uretim vc yeniden uretim surccinin ta~1y1c1lan sayd1g1 gibi, ~~e li $ kilerl e ve toplun1sal aktorlerle ilgili olarak da a$1n son1ut<;u bir kavray1$a mahkum oldu. Gere k yuzeydeki topl.u1nsal, alt-kulturel ve yerel yapilan , gerekse daha derinlerdeki, sistemsel olarak aynmla$mt$ (devlet y6netiminin mudahalesiyle parc;:alan birbirini tama1nlay1c1 k1hnarak k1s1tlan1n1$) ekonominin soyut yap1lan aras1nda dogrusal baglanular bulunmayan karma$tk toplumlar, bu <;er<;eveye s1g1nazlar. Onca yard1mc1 hipoteze rag1nen hala kurtanlan1ayan devlet teorisi de ayn1 hatayla maluldlir. d) An1lan eksikliklere gore pratik o\arak daha ciddi sonuc;:lar yaratan bir sorun, Marx'1 n [Fransa'daj O<;uncu Cumhuriyet'le gerc;:ckle$rni$ say1p "vulger demokrasi" a$agdamas1yla bir kenara att1g1 den1okratik hukuk devletinin k1s1th i$1evselci kavran1$1 idi. Marx de1nokratik cu1nhuriye1i burjuva toplun1unun, zemininde "kesin s1n1 f mucadelcsinin verilecegi" son devlet bic;:in1i olarak kavrad1g1 i<;i n, bu devletin kun11nlanna kar$1 t:arnan1en ara<;salc1 bir tutun1u benimsedi. Gotha Program1'n1n Ele~;ti risi 'nden, kesin\ikle, Marx'1n demokrasinin tek mun1kun ger<;ekle$mC yolu olarak komiinist toplun1u an lad1g1 <;1kar. Marx burada, Hegelci ka111u hukuku ele$tirisinde de oldugu gibi, ozgurlflgC1n yalntzca "devlecin toplun1un ustundeki bir organ olrnaktan <;tkanhp tan1an11yla topluma tabi bir organa donil$tiirlilmcsinc" bagli oldugunu yazar. Fakat ozgurlugun kurumsalla~unlmas1na <lair tek s6z sarfctrnez: kun 11nsal fantezisi, "ge<;i~ done1ni" i<;in ongorulen prolerarya diktatorliigunun otesine gec;rnez. Saint-Simoncu bir "~eylerin yoneti1ni" [sadecc 1naddi $Cylcrin yonctilmcsinin gerckeccgij hayali, demokratik olarak sonuca baglan1nas1 gerekli i,'.e!i~kil erl c ilgili duzenleme yapma ihtiyac1n1 o kadar azalnr ki, bu ihtiyac1n kar~tlann1as1 , anla$1lan, Rousscau'nun anlatug1 gibi bir halk111 kendiliginden 6z6rgutlenmesine b1rak1lacakur. e) Nihayet, rahlil, felsefe geleneginin denemeyan1 lmac1ltga dayanmayan 1f1rde bir bilgiye olan ralebini, yeni tarihsel dusunceyle birlestinneyi a n1a<;layan Hegelci teorik stratejinin yoluna saplan<l1. An6 Ge ne! bir bak1~1. l'v!.Jay sunuyor: Marxisn1 and To1ali1y, 13erkeley 1984.
l3iriki1n 25 IM a y• s 19 9 1
•
•
cak tozun bilgisinin tarihselle$tiriln1esi, celeolojiyi varolu$Can ahp tarihe yerle$Cirdi. Tarih felsefesinin kabullerindeki gizli normacifizn1, evrimci gcli$me anlay1$lann1n naturalist sureclerinde de sakhd1r. Bu durumun mahzurlu sonu<;lan, sadece teorinin a<;.ikhga kavu$turulmam1$ normatif temellerine ili$kin degildir. Bir carafcan. boyle bir teori (ozgul i<;eriklerinden bag1ms1z olarak), ka<;1111hnaz olarak uzerinde 1eorinin yonlendirdigi bir pratigin harekec halinde oldugu [ger<;eklikle] ren1as alan1n1 perdeler. Bu eylemin sonu<;la11n 1 ta$1yacak olanlann kar$da$abilecekleri risklere ili$kin bi lin<;lerin i 1nassetrnekle, on lan tart1$n1ah bir onciicC1luk dogrulcusunda cesaretlendirir. Diger tarafran, bu tiir bir bi.itl:1ncii bilgi, tf1muyle hayat tarzlann1n yabanl:ila$n11$ veya maksada uygun nitelikleri i.izerine klinik a<;1klamalar yapma hakk1n1 kendinde gorClr. Bu noktada, sosyaliztni somut ahlak1n tarihsel olarak in1tiyazh bir bi<;:imi olarak kavrama egilimi anla$1labi lir; oysa bir teori, en fazlas1, 6zgiirle?mi$ hayat tarzlann1n zorunlu ko$ullann1 belir<ebilir - bu ko~u llann sornut bi<;irnleni$i uzerinde, lsClrecel kaulanlar anla$acaklard1r. 0 Teorinin geleneginde Marx ve Engels'ten Kautsky'e kadar az veya c;:ok bclirgin olan bu eksikler ve yanh$lar gozonune ahn1rsa; nasil olup da 1'.1arksiz1nin, Stalin'in sisLemle~ti rdigi bi<;in1iyle, gayn insani bir pratigin kendisini me$n1la$t1rd1g1 ideolojiyc, ··ya~ayan insanlara uygulanan buyuk c;:aph bir hayvan deneyi"ne (Biennann) d6ni.i$iip yozla$abildigi daha iyi anla:;;1hr. Elbette Lenin'i n teoride ger<;ekle:;;cirerek pracikte 611C1n(i ac;ug1 Sovyet Marksizmi ad11111, Marx'1n ogretisine dayanilarak hakli gostcrilemez.7 An1a a'da n e'ye 1art1:;;ng11111z zaaflar, suistimale, hatta kokenle1indeki egil iin lerin tarnan1en tersine <;cvril111esine (elbett.e ne z.orunlu ne de yeterli derecede) yo! a<;:abilecek ko$ullar aras1ndachr. Buna kar$1hk Karl Renner ve Otto Bauer gibi Austromarksistlerden de 6nen1li katkdar ahn1:;; olan sosyal demokrar refonnizrn. holistik bir toplu1n algday1$1ndan, pazann sistc rnacik direnci kar$1S1ndaki c;:ekingenliginden. s1n1f rnucadelesi ve s1111f yap1s1na <lair dogrnati k kavray1$tan, dernokratik hukuk de\ lecinin normatif i<,:erigin<len ve gen;ekligin cemellerine ili:;;kin evrimci varsayimlardan gorece erken koptu. Gi"indelik polirikaya donuk ozbilinci ise, yak1n zamana kadar, emek toplumunun ureriinci paradign1asn11n damgas1111 ta$1Ch. ikinci Dunya Sava$t'ndan sonra. prag1natistle$erek teorilerindcn kopan reform ist parriler, toplumsal yap1lann i<;lerinc nufuz eden sosyal dev let uzla?mas1n1 n ger<;ekle$tiri hncsi nde tartl$1 lmaz ba$anlar kazandilar. Bu n1iidahalenin derinligi, radikal sol taraf1n<lan dairna ki.i<;Cnnsenmi$tir. Ne var ki sosyal de1nokrasi, yurtta? haklann1 sosyal devlet c;en;evesinde evrenselle$tirme yolunda ta-
rafs1z bir aygn gibi kullanabilecegini sand1g1 devlet gucunun sistematik direnci taraf1ndan g;ofil avland1. Bir hayal oldugu ortaya c;:1kan $ey sosyal devlet degildir; ozgurle$mi$ hayat tarzlann1n yonecsel ara<;larla kotanlabilecegi bcklentisidir. Aynca bu partiler, toplumsal n1e1nnuniyeti dcvlet miidahaleleriyle saglan1akla 1ne$gulken, geni$leycn dcvlet aygiu tarafindan gitgide n1asseclildiler. Partilerin devletle$tirihnesi ise, cle1nokratik iradenin olU$Ul11unu, giderek kendi kendisini programlayan bir siyasi sisten1 i<;inde vuku bulur hale getirdi; Stasi ve tek parti egemenliginden heniiz kurtuln1u$ DAC yurtta$1an, rejisini Banh sec;im uzn1an1 1nenejerlerin yapng1 yeni se<;im kampanyas1nda bu durumu hayretle farkettiler. Banh kitle demokrasisinin ku1na$ kesi n1i. gudt:unl i.i bir me$ruiyet si.ireci ni n defolanyla n1a lCtL Boylelikle sosyal demokrasi ba$anlan kar$1hg1nda <;ifte bedel odiiyor. R;i.dfkal demokrasiden feraga t ediyor ve kapitalist bi.iyf1menin nortnatif bak1ntdan arzu ediln1eyen sonu<;lanyla beraber ya$amay1 ogreniyor - bu arzu edil1neyen sonu<;lar aras1nda, i$glicii pazann1n ozgul sistetnsel yap1s1ndan gelen, sosyal politika uygulamalanyla "esnetilen", aina tarnarnen bertaraf edilemeyen riskier de var. Bu bedel, Ban Avrupa'da sosyal demokrasinin solunda komiinist olmayan bir solun hayaua kahnas1n1 saglad1. Degi$ik <;e$itlemeleriyle boy gost.eren bu sol, zaman1nda sosyaliz1nle, devletin sosyal politikadan otc bir $Cyler kastediln1i? oldugu bilgisini di1i tutuyor. Ancak 6zy6netimci sosya li:z:n1i n hiila korudugu progran1atigi, sol i<;in, holistik toplurn 1asanm1ndan kopman111 ve pazardan clen1okrasiye uyarlann11$ bir Clreti1n sureci tasavvurundan vazge<;menin zor oldugunu gosceriyor. Teo1i ile pratik aras1ndaki klasi k baglanun1n en lekesiz oldugu cenah, bu cenah. An1a ayn1 za1nanda, teo1i ottodoks, pratik ise sekcer du1nensulanna en fazla bu cenahta giliyorlar. Siyasi pratik gib1, teori gelenegi de kuru1nsal ayn1nla:;;ma taraf1ndan c;oktan alabora edildi. Diger ara$t1rmac1 geleneklerin yan1s1ra Marksizm de, akademi i$lecmesinin az. veya c;:ok marjinal unsurlan aras1na kart$tt. Akaden1ikle$me, vadesi gelen revizyonlann yap1lmasu11 ve ba$ka tt:ocik yakla$1mlarla kesi?tneyi sagladi. Marx ile Max vVeber'in verimle birle$n1esi, daha Wei1nar done1ninde sosyoloji alan1ndaki tart1$malan belirlemi$ti. 0 zamanlardan beri Banh !\-1arksiz1nin ozele$tirisi c;:ogunlukla flniversi telerde yt1riiculdti ve bili1nsel savlardan suziilen bir <;ogulculugu n1eydana getirdi P.Bourdieu. C.Castoriadis vcya A.Tourraine taraf1ndan,JElster veya A.Giddens, C.Offe veya U.Preuss caraf1ndan ortaya konulan ilgin<; ve n1u7 tl.Marcuse, Die Gcstllschaf1 slehrc des sowjerischen Marxis-
mus, Schriftcn. Cilt 6. Frankfun / lvlain I 989.
43
44
halif arast1rn1ac1 yakla$1mlar. ~1arx'tan kaynaklanan gelenegin hala sahip oldugu tahrik edici gucun siddeti hakk1nda biraz fikir verirler. Marksiz.rnin coprag1nda, 1nodemles1nc sC1recinin yuzeyinde saplan1nadan. ara<;sal akil aynas1n1 n 6te yC1zC1ne de tak1lrnadan; toplum tarlas1n1 saban gibi silren rasyonelle$rne sflrecinin yaracug1 kans1khklara-belirsizliklerc duyarh olan stereoskopik bir bak1$ kok saltn1$tll'. Saban dogal toprak 6 rt(1st'1nil parc;:alarken, zcn1ini de gev?etir. Bir(.oklan, Hegel'in ayd 1nlanma diyalektiginin bir ara$ttrmac1 progran1a nastl tercurne ed ilebilecegini Marx'w,n 6grenn1is1i r - herbiri de kendine gore ogrenmistir... Ote yandan. yukanda a'da.n e'ye dek dtt$tugum ele$tirel kay1clar. bugi1n Marksisc gclenekten tahrik edici saiklerin devrahnabilccegi yegane platfonnu te$kil ederler. Bu soylenenler. Gorba(.ov'un geri;:ekte varolar. sqsyali.:ruin sonunun ba$langic1n1 ilan euigi nokcada. kornunisc oln1ayan solun kendisini gercekle$tirebilece gi konurnun ana hatlan n1belirliyor idiyseler · gc<;tigimiz ( l 989] sonbahann dran1acik gel i?1neleri bu tabloda ncyi dcgi$tinnistir? Sol ahlaki bir noktaya geri <;ekilere~ sosyaliz.n1i aruk sadece bir fiki r olarak m1 gozeunelidir? En1s1 oltc bu "ideal S•)syalizmi" "duzeltici ve yon gosterici bir s1n1r <;izici kavram" olarak, haua "vazgec;:ilrne:" sayarak bah:?ediyor; elbette derhal $Unlan da eklemeden ede1niyor: "Bu s1n1r c;izici kavram1 gerc;:ekle$tirn1cye giri$en her kimse, sahaya Stalinizm kar$1t1 sozlerin en soylulanyla c;1ksa bile, 'reel sosyalizrn'in fec i ha11ras1na yeniden yuvarlann1a veya dCt$me tehlikesini orraya c;:1kanr." (Frankfurter Allgerneine Zeitung, 19 $ubat 1990) Bu dostc,:a tavsiyeye uyulacak olursa, sosyalizm, ahlak1 siyasi pratigin occlerinde bir yerlere iten, ki$ilere ozel. nizam verici bir flkir haline gelerck korlesecektir Sosyalizri1in kavram1na ili$kin bu manevralardan daha 6nemlisi , ondan feragac edilmesidir. Biern1an n'la beraber "aruk sosyali zm bir hedef degil" mi diyecegiz? $ayet sosyaliz1nc yiiklcdigicniz, "Paris Mi.isvcddcleri"ndeki• , Ctretirn arac;lannda ozel mCtlkiyecin kald1nlmas1n1n "tarih biln1ecesinin c;oz\.ilmesi" ve insan1n emeginin urunilnden, diger insanlardan ve kendisinden yabanc1lasmad1gi dayan1smac1 hayat ko$ullann1n olu$umu demek oldugu romancik-spekulacif anlam ise: evet. .. Ron1antik sosyaliz1ne gore 6zcl mulkiyetin kald1nlmas1 tflm insani duygu ve vas1flann tamamen ozgi.irle$t11esi dcmcktir: dogan1n ve insan1n nattiralizminin yeniden dirili$i demektir; nesnele$me ile kendini eylen1li k1ln1a, ozgurluk i\e : orunluluk, birey ile cins aras1ndaki c,:eli?kinin sona crmcsi <le!1Jektir. i$in dogrusunu gorrnek i<;in ise, bu uzla$ttnna felsefesindcki ya nli ~ blitunculOk dti$llncesine yak.tnlarda getirilen elcsririleri de, Soljenirzin'i de bekle111ek zorunda degildik ashnda. Romancik sosyaliz-
min crkcn donrrn sanayi nin olusum baglam1 i<;inde sald1g1 kokler, c;ok1and1r ac;1ga c;1k1n1st1. Oreticilerin ozgur birligi fikri , ba$lang1c1ndan itibaren, o za1nan\ar rekabet toplun1unun y1k1c1 siddetiyle pan;alanan koylil-zcnaatkar dunyas1n1n. (,"6:uln1e surecinde kay1p olarak algtlad1g1cski ailc. komsuluk ve lonca c;er(,"evesindeki ce1naat ili$ki\eri i1naj1na duyulan hasrcrle yuklC1 id i. Bu ba$langic;tan ilibaren "sosyalizn1", o 681-itillen dayan1$n1alt cen1aatlerin kon1n1nas1 fikriyle birlcsti; c;oken eski dunyanrn toplun1u ek\en1leyici gu<;leri. erken donem sanayiinin <;alis1na ko$ullan ve yeni i li$ki bic;i1n leri alt1 nda don Lt$tlirulere k kurcan la ca ktl. Sonralan Marx'rn normatif ic;erigi hakkrnda suskun kald1g1 sosyalizmin Janus c;ehresi** . hem ideali ze cdilen bir gec;:rnise. hc1n de sanayi cmcginin hakin1 oldugu bir gc lccege doni:1ktur. Bu somuu,:u yorutn ile yaklas1ld1g1nda sosyaliztn kesinlikle aro k hedef degildir ve hi<;bir zaman da gerc;:ekc;:i bir hedcf oltnanusnr. 19. yuzy1hn kavramsal dan1gas1n1 ta$tyan norrnatif c;agns1mlan, bugunku karma$1k toplumlar itibanyla radikal bir soyudan1aya tabi tutmahyiz. Dogal, me$rula$nnltnan11$ egernenligin ve orti.ili.i t0plumsal $iddetin ele$tirisinde diretrnek: 6zgur ve e$il bir yurtta$lar coplurnunda, ak1lc1 ozorguclenmeye dayah kurumlara kar$1 hakh bir glivenc ternel olacak turden ileti$itn ko$ullann1n merkeze altnn1as1n1saglayacakur. Dayan1$rna dene)'im inin, ancak dogu$tan yackrn olunan veya ele$tircllikle sahiplenilen, bu anlarnda se<;ilen fakat dai1na k1smi olan hayac tarzlan somutunda ya$anabilecegi kesindir. Fakat buyiik bir olc;:ekte siyasi olarak eklemlenmi$ toplumun c;:en,:evesinde, hele dtinya <;ap1ndaki bir ileti$in1 ag1n1n ufku ic;:indc, dayant$mah onak hayata, fikir olarak bile ancak soyut. bir bic;in1de eri$ilcbilir; yani, ozneler arasrncla payla$ilan hakh beklentiler bic;:iminde. Herkes, dahili bir kanaat ve demokratik irade olu$u1nunu dOzenleycn kuru1n la~1nt$ yontemlerden. bu kamusal ileti$im surec;:lerinin, kendisini nedenleri ile birlikte ortaya koyan bir akilcrltk \'e etkililik varsay1m1na dayan1nas1n1 bekleyebilm1::lidir. Akilc1ltk varsay1m1, toplumsal bak1mdan one1nli butlln 1nesclelerin konu ed ilmesini, ncde11leri ilc ve fik1i zengin- · likle ele alrn111as1n1, -her bireyin vc her hayat rarz1n1n kendi cklemliliklerini C$it bic;imde dikkate alarak. herkesin c;1kanna olan son1n c;:6zu1n oneri lerinin uretilmesini guvcnceleyecek den1okrarik yonre1nlerin nor1nacif an lamina darahd1r. Erkililik varsay1m1, sisten1atik olarak aynmla$ml$ bass1z ve 111crkczsi: bir tophunun kendi kendisini nas1l orgutleyebilecegine dair temel materyalisc mesele ile ilgilidir; bu 6: orgutlenmedeki "kendis i"ni n artr k 1nakro oznelerle. • :'>larx'in 1844 Elrazn1alan - <;::--:. ••Ja nus, esk i Yunan rnitolojisindc. bi ri gi:ile n digeri a~layan iki c;:d1rcrc sahi p bir flgordur.- c'.;N Birikim 25 /May os 1991
_____________________
l
,
___________ - -
_______
, ,
,
yani s1n1f teorisindeki toplutnsal s1nd1ar veya halk egen1enligindcki halk ile cisimle$tirilerek tasavvur edile1nedigi halde, bu mescle nasil r;ozulecektir? Soyut bir dayan1$1nac1 ili$ki anlay1$1n1n puf noktas1, ileti$itn eylemi"' ic,:inde varsay1lan kar$1hkli birbirini takdire dayah simetrilerin, toplurnsalla$m1$ ozneleri dogal kar$1hkhhk iliskilerinin somut t6reselliginden kopanp anla$ma ve rnutabakann reOeksif* * bic;in1leri ic;inde genelle$tircrek vc bu dun1mu hukuki kuruinla$n1a yoluyla gC1venceleycrek, ozerklik ve bireysellesmeyi rnumkun k1ln1as1d1r. Kendi kendisini orgurleyen bu toplumda, "kendisi". soylemsel kanaat vc irade olu$umunun ak1$1n1, bu surecin yanh$li olabilecek sonuc;lann1 ak1lc1 beklcntilere uygun k1lacak bir $Cki\de duzenle1nesi gereken 6znesiz ileti$im bic;i1nle1i ic;inde kaybolur. Boylelikle ozneler aras1nda r;ozulen, anoni1nle$en halk egen1enligi, taahhudunun ic;erdigi demokratik yontemlere ve mc$ruiyet iddias1na dayanak sunan ileti$i1nsel varsayimlara tiicu eder.8 Aslinda belirli bir 1n ck~n1 bulunn1ayan bu halk egemenligi, hukuk devletinin kurumla~urd1gi irade olusumu ile kulturel olarak scfcrber olan ka1nuoylann1 n iliskilerinde konum lan1r. Gerc;i boylesine usulc baglan1n1s bir halk egc1nenliginin kabugunun kar1nas1k toplu1nlan sanp sannalayabilir n1i? Veya, ozneler aras rnda bolunmus ve iletisimsel bic;imde ya· pilann11s yasam dunyalan ag1 kesin olarak y1rt1lm1sur da, sistcmsel olarak ozerklesen ekonoini ve kendisini onunla birlikte progran1layan dcvlet. yonetimi, arnk dolayh yonlendinnelerle bile yasatn dC1nyas1 ufku i<;ine <;ekilemez halde 1nidir? Bunlar, teorik cevaplann yeterli olamayacag1, bu nedenle pratik-siyasi sorulara donustlitiilmesi gerekcn sorulard1r. Alryap1 ile i'1styap1 iliskisi hakkindaki kabullerini toplurnsal olu$a dair ontoloj ik (varhkbilimsel) bir ifadc gibi koymayan; bu kabulleti, $3 yet yabanc1la$1111$, siddete d6kulrnus bir toplumsal!tgJn insant muaseret bi<;imlerini efsunlan1naya dcvam etn1esi istenn1iyorsa mutiaka pan;alan1nas1 gereken bir mi.ihf1re giden yo! olarak algilayan tarihsel materyalizn1in temcl sorusu da bu idi zatcn ... Ill.
Bu anlay1s1n maksad1na gelirsek, gozlc1i1niz 6ni.inde cereyan eden devrimci <legi$imlcrde, a<;1k sc<;ik bir ders var: Karmas1k roplu mlar, pazar uzerinden kurulan bir iktisat diizcnin in kendi kendisini yonlendiren manug1n1 isler halde tutmazlarsa, kcndilerini ycniden llretcmezler. Modem toplu1nlar, ayn1 diizlemde, para n1eciyas1 uzerinden y6nlendirilen ekonomik sisten1 ilc yonetsel sistemi ay1rdederlcr - bu ikisinin degi$ik i;dcvlcri birbiriylc tamamlay1c1bir baghhk icinde olsalar da, birbirlerine tabi k1hnan1azlar. 9 Devlet sosyalizn1indeki urctin1 ili$kilcri, dernokratik-
,_,,
.....
lc$menin OcunCll Yolu uzerinden, bu ko~ul a uyum saglayabilir miydi? Eger Sovyetler Birligi'nde beklenmcdik seyler oluvermezse, bu nu hic;:bir zan1an ogrcne1neyeccgiz. An1a kapitalist dunya pazanna donuk yeniden yaptlaruna da, tabii' ki, sosyalist hareketlerin 6tcden beri a$1hnas1 i<;in taVJr ald1klan uretirn iliskilerine geri donus anlam1na gelmez. Boyle bir geri d6nii$U mumkun g6nnek, kapitalist toplumlann 6zellikle ikinci Dunya Sava$1'n1n sonundan beri gec;irdiklcri yap1 d6nO$Llmf1nf1 ku<;i.irnsemek olurdu. Toplun1 yap1lanna yerle~mi$ bulu nan sosyal device mutabakan, bugun. bizim r;ap1m1zda her politikan1n c;tk.i$ noktas1olarak aln1ak zon1nda oldugu temeli olU$tUruyor. Bu duru1n, C.Offe'nin $11 ironik sozlerle yo1umlad1g1 roplu1nsal-siyasi hedefier n1utabakaunda ifadesini buluyor: "Gerc;ekte varolan sosyalizrn ne kadar uzunr;lll ve c;1k1ss1z bir gorunume bllrunduyse. hepimiz de o kadar 'komiinist'lestik - kamusal mesclelere <lair kaygdann11z1 ve global toplumsal gelisn1enin felakece yol a<;abilecck sakathklanna dair dch$etin1izi tumden >ritinnedigimiz rnllddctc;e ...·· (Die Zeit, 8 Arahk 1989) Duvann y1k1lmas1, ozgul olarak bu sistemin yaratug1 son1nlan1n1zdan herhangi birisinin bile c;:ozlilmesini saglam1$ degil. Pazar iktisad1 sisten1inin toplumsal ve dogal c;:evresine y1gd1g1d 1~sal bedelleri ne duyars1zhg1, eskiden oldugu gibi $i1ndi de, bunalt1nh bir ckono1nik buyumeyi bizde IBau'da] ir;teki rnalum csirsizliklerlc, marjinalle$tirn1elerle; Oc;:uncli Dunya'da ekonomik geriliklerle hatta gerilen1elerle, ,yani barbarca hayat ko$ullan ile, kiilt(1rel ka, yrplarla ve a<;hk felaketlcriylc, aynca dogal servete ~1n yllklenme sonucu butun dunyay1 cehdit eden tisklcrle ku$attyor. Sihirli fom1ul , sosyal de1nokrasinin kapitalizn1i toplun1sal olarak dizginlen1e hcdefi <;erc;evesinde genellcstirerek rnuvafakat ettigi, pazar iktisad1n1 toplurnsal ve ekolojik yonden dizginle1ne forrni'tludur. Hatta bu formulun , sanayi toplumunun eko• ilc1i~in1 cyle1111/ ikti$imsel eyle1n, Habcnnas·111 kuramsa! sistcn1inde, 1nsa nda kendiligindcn va roldugu nu vazcuigi iki tale p vc <;1kar saikindcn vc iki bilgi kaynag1ndan birisinin ifadcsidir. So:konusu ikili, doga)'a ve top lu1na ege1nen olmay1 ania\layan ama<;h-ara\sal vcya tcknik saikler-erlen1lcr tie; 6znclc r aras1 e1kilc$in1e esas le$kil eden. sirngcsel nitclikli i!eti~imst>l eylerndir.-(:\. • • Tiirk(e}'c k11ni \evirmcnlcr-y,1zarlar 1araf1ndan "dl'•$uncc'· (orncgin Kadir , ,.1 r.g1zbay) veya "dii$iinii1n" (ornegin Nccrni Zek:'\) s('::'·(1hlc1iyle kar$ilanan reflexion: "d O.~uni:iln1ii$ olan1n veva dfr$f1niilmcsi; d\1, du$C.nccnin uzerine vcniden . ~iiniilenin dli$un0.hnesi"ni ifadr cdiyor. Ozgul anlanu ka~1 rn1an1ak i<;in. bu mcundc Turk\ele$1irilincden, "rcncks1yon·· olarak aktanld 1-C:~ 11 j.Habermas. Volkssouveraenitacl :ils Verfahrcn, Fon11n fur Philosophic (Ed.) i<;inde. Die ldccn von 1789. Frankfun/~·la in 1989,s. 7-36. 9 Bu, ba z1 sol elc$1i ricilcrin1in dii$11ndugu gibi ··reel poli1ik bir itiraf' de~il. holistik anlay1~lan a~an bir toplumsal-1corik yakla$1m1n sonucudu r.
45
46
lojik ve toplun1sal yeniden in ~as1 ndan soz eden dinamik kavrant$1 . ye$illerin ve sosyal dern okratlan n otesinde de onay goruyor. Tart1$ma bugC1n bu zen1inde krz1$n1akca. Mesele. ortak, en az1ndan rero1ik olarak mli$terekligi tcyit edilen hedefieri eyleme dokme, bi r zaman ufku <;izme ve onlan gen;ekle$tirecek ara<;lan bulma meselesi . Direnci dogrudan mudahaleyle k1n lan1ayacak olan sistemin kendi kendisini y6nlendirn1esini saglayan mekanizmalara d1;;andan dolayh etkidc bulunacak bir siyaset rarz1 uzerinde de 1nutabakat rnevcut. Bundan ocuru, mulkiyet bi<;itnleri tar11;;n1as1 dogrnatik anlam1n1 yitirdi. . f akat. mucade\enin toplu1nsal .;iyasi hedeflcrden bu hedeflerin eylen1le;;tiriln1esi dO.zlemine, ona rekabi.il eden politikalan n se<;ilrnesi ve uygulanmas1 diizlcmine kayd1nl n1as1; rn(lcaclelenin esasa dair bir <;eli;;kiyi ifade eden karakterini degi$tirmez. iktisad1n sistemsel kiplerini . status quo'nun btesini heclefleyen her ti.irll.i talebe kar;;1 }'apn n1nlara yoncanlar ile; kapitalizmin dogu$tan kusurlan. yani sisten1in dengesizlikletinden gelen roplurnsal bedellerin ki$isel i;;sizlik kadcrlerinin uzrrine y1kil1s1 ortadan kald1nlana 1l', kad1nlann so1nu1 e$idigi saglanana vc gerek }'asam dC1nyas1n1 gerek dogay1 cahrip eden dinarnik durdurulana kadar sosyalizmdl'. -is1niyle bile- 1srar etrnek isteyenler aras1nda hala keskin bir <:eli$ki var. Bu radikal reformizmin bak1s a<;1s1ndan ekono1nik siste1n bir cap1nak 1nahallinden <;ok, test sahas1gibi gor:.inur. Bir mal olarak erne k giicftnlin ozel karakce1ine itina eden sosyal devlet de, ckonornik sistemin yuk 1a~1yabil me guctine donuk denemelerden <;1km1st1r - ya11nn1 kararlanndaki i$letrneci rasyonalitcsinin duyars1z oldugu coplumsal ihtiya<;lan n yaranna ta$1nan bir yilktur bu. G('r<;i sosyal devlet projesi bu ara<la reflcksif bir hale gel n1i~ dururnda: gorilnO.rdc tarafs1z. bir an1c olan ve coplun1un kencli kcndisine onun arac11Ig1yla ni.ifuz etmcyi istedigi y6 netst'l gil<;. yasalc tl a~rna vc hurokra1ikle$rr1e gibi ya n sonu<;lan }'la, a111k gunahs1z degil. 11 ~i mcl i. ml'1daha lcci dcvlctin de '«oplumsal olarak dizginlenmcsi" gerrkiyor. ik11dar ile ken<lini ak11l1ltkla s1n1rlay1$ aras1nclaki. kupitalist hi.iyiiincye koruyucu !saiklerlel seller <;eken vc onu dolayl1 olarak yonlendircn siyasrc tarztn t 1an1miaya 11 :..:: :~~~'i nasyor,; planlay1c1 yonctim hat11n1n daha ge1ile1ine«;ekilmelidir. Bu soruna <;ozum. ancak. i'lzcrk karnuoylan ile para ve yunetscl gu<;· taraf1ndan }'unlendirilen eylern alanlan aras1ndaki ili$ki dcgi~tirilcrck bulunabilir. Gcr{'kli reflek.siyon potansiyeli, kcndisini ozgurce i~ltycn bir ka rnusal iletisimin konulannda. savlannda vc sorun <,:6zlim onerileri nde cluyurabilen ; fa kat pratik SOll U<; · lar gecirccck kararlar a<,:1k sccik kururnsal dayanakian gtn:kurdigi ic.;in. den1okra tik kururnlann kararlan bab1nda kat1 hir bi<;ime biiru nn1esi zorunlu olan.
ileti$in1sclle$erek akl$kanlasm1$ egemenlik tarz1n1n bi:1nresinde mevcuttur. ilecisirnsel olarak n1eydana gctiri len iktidar, normatif taleplerine ku?at1\an kaledekile1in anlayabil<::ccgi tek di Ile ge<;erlilik kazand1rmaya c,:ah~mak ic,:in; kamu yonetimi nin degerlendirrne ve karar sllre<;lerinin onculleri uzerinde, onu ele ge<;irmeyi an1a\lamaks1z1n etkide bulunabilir: Yonecsel iktidann ger<;i ancak ara<;sal olarak me$gul oldugu, fakat -hukuk devleti <li:1zeniyle bagh oldugu siirece- gormezlikten gelemeyeccgi bir te1nel savlar dizisinin ycti$tiricisiclir o... Moden1 coplun1lar yonlendirici guce olan ihtiya<,' lann1 Li<; kaynaktan kar$tlarlar: Pa ra, ikticlar ve dayan1sma. Radikal bir refonn izrni av1rdededen, a ruk, , anahtar ni teliktcki so mut ralepleri degil, yen i bir erk bolO$iln1C1nt:1te~vik etrneyf.' yonclik, y6nte1ni esas alan niyetidir. Buna gore, toplurnsal ola rak eklemleyici nitelikteki da ya n 1 ~ n1 a erki, fa.zl as1yla . <;esitlenmis demokratik kamuoylan vc kururnlar liz.erinden digeriki crke. yani paraya ve yonecsel iktidara kar;;1 kcndisini kabul ettirebiln1clid ir. Burada "sosyalist" olan, son1ut ha>·at iliskilerinden bildigin1iz, birbitini kars1hkh rakdire dayah selahiyccli yaptlan n: aleni kanaat ve detnokratik irade olu;;u1nu surc<;lcrini kavrayan ileti$im ko;;ullan uzerinden. hukuki ve yonecsel olarak dolay1mlanm1s toplumsal ili$kilere aktanlacag1 beklentisidir. Gelenekles1ni~ degerlcri ,·c ktil tiirel bilgiyi akcarmakta, gruplan cklc1nlen1ekre ve yeni yetiscnleri toplun1salla$t1r111ak1a uzn1anla$mt:? yasam dunyas1 alanlan, dayan1sn1aya claitna rnuhta.<;nrlar. ileti$imsel olarak yap11a$1111$ hayat alanlan ile clevlet ve ekono1n i aras1nclaki s1n1n n <;iziln1esine \'e karsil1kh degisi1ne di)nuk ctkilcrde bulunacak radikal-dernokratik kanaat ve irade olu~un1u cla ayn 1ileti$imsel eylcm kaynaklanndan sagla nrn altd1r. Elbette, bir rad ikal dcrnokrasi12 fi kriyattn1n gelece- . ginin olup olrnayacag1, sorunlan nastl algilay1p cannnlad1g1n11za. toplurnsal soru nlara hangi tip bir bakt$ a<;1s1n1n siyasi olarak bask1n gelecegine de bagh<ltr. Gelismis toplu rn lan n kamusal arcnalan nda, yaln1z.cu, iktisad1n ve yonccin1in isukra nna il i~ kin sistc rn ki plerini ilgilendircn anz<1lar <":~ i i n1eselcler olarak dikkatc alin1rsa, boylesi sorun alanlan sistemscl-teorik casvirlerle belirleyici olursa: ya~an1 dC1 nyas1n1n norrnatif dil lc forrnulc rdil<'n t.:ilcpleri salt bag1111li degiskenler haline gelirler. Siyasi ve hukuki sorunlar IO l'rrcl odakh ol111a>-•n 1crnd guvcnl ik ,111l<ly1~bn i(,'.in ka~.: G \"ohruha (Ed ). S1ru k1urwandcl dl'r Sozialpol irik, Frankfur1 · \ la1n 19\10 t 1 I Habc rn1~s. Dtc Knuk des \\-'()hlfahnss1aa1l·~. D ie Nc-
uc v nu bcrsichtlichkc it ~-
•<ind~. l'r~nk fun
i \lain 1985.
14 1- 166
• I l L. Riidcl. C . ~ra11kcnh('rg. H.Duh1cl. Oil' dcmok ratisch e Fra-
ge. Fr3nk fun .- :'\ l~in 1989. Bi rikim 251 Ma y1 S 1 99 1
liberal siyasi kulti'trlerin 1ama1nen iktidars1zla!;iunltnanonnatif tozlerini yitirirler. Kan1usal i;eli$kilerin gayn ahlakile~tirilm esi nc doniik bi r m i:icadclc, biitfln h1m1$ kan1uoylannda az-(ok soylemscl bic;:imde genelz1yla s(1rn1ekte. Bugi.i n bu rn(1cadele, teknokratik bir lC$tiri ln1esi yoluyla rnC1rnkCtndf1r. Herkes it;in ta$1d1siyaset ve toplu1n anlay1$1na dayan1n1yor: toplun1sal g1 tehlikeyi rarkettigimiz anda, y1prann11$ Grcifs,vald kanna$1kltk bir ·'kara kucu" hali ald1kc;a, yonunii bulnlikleer santralinin faaliyetinin durduruhnas1n1n mama !;ians1na ancak sisten1e uygun oponi.inist davra- liyetini odemcye haz1nz. Kendi <;1karlann1n ba!;ikalan1$la eri!;iilebilir gibi g6n1luyor. Oysa gen;ekte geli$- nnrn r;1karlanyla i<;it;e ge<;i$inin idraki, yararhd1r. Ahlaki veya etik yakhl$tm bi\:imi, ayn1 zarnanda, birimi$ toplurnlann kar$1 kar$1ya olduklan bi.iyuk sorunn in kaderini digelin inkine baglayan daha kapsa1nh, lar, normatif uuya rlrhga dayalr algilayt!;i oltnaks1z1n. ayn1 za rna nda incelikli ve daha az dayat1c1 ili$kileri ka111usal konular ahlakile!;itirilrneks izin hie; de c;ozukollayan bir bakt$1kcskinle$ti1ir - ve bizc en yabanc1 lebilir gibi degildir. Emek toplu1nundaki klasik bolll$lin1 c;cli$kisi, ser- olan1n bile aidiyetini saglar. mayenin ve en1egin c;1kar konumlan temclinde oyle Gi.inii1niizf1n buyuk son1nlan , bir ba$ka bak1mdan, bugi.intin klasik h6li.i$i.i.m i;eli$kiSini haurlanyorlar; ayyap1lanm1~tt ki, her iki taraf da tehdi t kuvvetine sahipti. Yap1sal olarak daha olun1suz kon umda bulu- 111 bu i;cli$kideki gibi. hern set c;eken hern koruyup nan tarafa <la ulti1na ratio (son <;are olarak) grev kal1- geli$tircn garip bir siyaset tarz1n1 gcrekti riyorlar. Yayordu: yani, uretim sl"1recinin, ernek guctinden 6rgi.itlu $anan devrimi, Hans Magnus Enzensbcrgcr'in belirtbi<;imde yoksun b1rak1larak kesintiye ugrat1lmas1. Butigi gibi, bu siyaset tarz.1 dramatize ediyor gibi gorugi.in bu durun1 degi!;iti. Refah toplun1lann1n kurum- nliyor. Daha devlet sosyalizminin altrndaki 1nc$ruila?ml? bo1U.$iirn c;eli!;ikilerinde, gcni$ bi r i$yeri sahip- yet toprag1 kaymadan once, halk kitlesin<le gizli bir lcri <;ogunlu~u; onlannkin c tckabul eden hi<;bir yat1- zihniyet donli$i.i.tni.i. gerr;cklc$ti; deprcn1den sonra isc, sistcm, s(1pi.irlilllp ycline yeni binalar dikilmesi gen1n guciine sahip hulun1nayan. tcsadl.ifen biraraya gclrni$ hetcrojc n rnarjinal gruplarla ka rs1 ka r~ 1ya . tvtar- reken bir harabe gibi dun1yor. Ba~an l 1 olan devrimin jinalle$tirilenlcr vc imtiyazs1zlar. i;1karlanna gec;:erli- b1rakt1g1 yl.ik, blitlin ter;h izatr s6k0 p yenisini kurmak lik kazand1rabi11nek ic;in, en fazlas1. sei;in1lerde mui<;in >'ard1m arayan, i<;ine kapan1k bir si}•asetin ortaya r;1kmas1d1r. halif oy vcrebilirler - o da, teslirni)'Ctc du$n1ezler, s1nBu 1nctaforun ortaya auld1g1 cogra ~1ada , Federal Allanndaki yi.ikil hastaliklaria, sue; alen1indc vcya kor manya'<la da sekscnli y1llarda bcnze1i $Cyler olmu$isyanlarla bo$altmazlarsa .. llakikaten de, gozlerini batu. Olkeye orta 1ncsafeli fuzclerir: konusland1nhnas1 nnaks1zlara ve dilcncilere, gettola$ll11$ n1ahallelere vc sefalcte terkedilmi$ bolgclere gozlerini kapayarak, par- keyfi bir dayatma sayrlarak bardag1 ta$1rm1$ ve halc;alanm1$ bir toplurnda 1111 ya$an1ak istediklcrini kendi k1n ~ogun l ugu, kencli kendini tahribc yonclen silahlanma sam1ahn1n tehlikeli anlams1zltg1na kani olmu$kendilerinc soran vcya sorgulanmaya a<;1k bir yunta$lar c;ogun lugu olmaks1z1n; boyle bir sorunun, hi<; tu. Reykjavik z.i1vesi ile, silahs1zianrna politikas1na degilscge ni$ bir kamusal zcn1inde konu cdilccek $Cdogru bir donusiln1 ol<lu - soz konusu halk repkisi kilde sorunla$t1nl1nas1111 saglayacak itii:i gi:t<; cksik ka- ile Reykjavik aras1nda dogrusal bir baglann oldugunu telkin etlnek istedigirn dli$linulmesi n. Ne var ki, hr. [Sisten1in[ kcndi kendisini di.izeltici bir dinarnibizdc tBatt Alrnan ya'daJ [yerle!;iikl ki:tltCt rcl dcger tergin i$lemesi, ahlakilc$tirici, <;1karlan normatif bak1s cihlerini gaynmc$ntla$t1ran doni.i.$iim. device sosyaai;1s1yla gcnclle$tirici bir mli<lahale olrnaks1z1n rni.in1lizmindeki 6zel ev bulu$malannda oldugu gibi sadeklin degi ldir. Bu asin1etrik model, sadece <;ok kulti.irlf1 toplun1- · . ce dcrinin alunda degil , kamuoyu 6nCtnde, hatta Felarda n1f1ltecilcr ve az.1nl1klar dolay1s1yla parlayan c;c- deral Aln1anya'n1n $in1diyc kadar gordiigil en buyuk liskilcrlc nukse tn1iyor. Ayn1 asi1netri . gcli!;irni$ sana- kitlesel gbsterilerinin sahnesi nde cercyan cdcbildi. Bu yi toplumlan ile geli$mi~ i.ilkelcr ve dogal <;evre ara- ornek, gi.incel nedenlere dayah bir gizli degcr donus1ndaki ili$kiyi de·belirliyor. Azgc li$rn i$ krtalar ancak $Umi.i.nun; kamusal iletisime, demokratik iradc oluharekecc gc<,:irdikleri dcv go<;men <lalgalan ile, tehli- $urnu di'izcnindc paran1ecrc dcgi$in1ine. s ilahs1zlanrnaya, (toplu1nun j maddi tec;:hizat yap1s1n1 yeniden kcli nflkleer !;ia ntaj oyu nlan ile VC}'a dunya <;ap1 ndaki ckolojik dengcleri tahrip c<lerek 1ehdit gi.icune sa- olu!;iturn1aya donuk -herbiri degi$Cn deger tercihlerihip olabiliyorlar; <logan1n yapurnnlan ise, saarli bom- nc etkide bulunan- surec;:lere bagland1g1 bi r donguban1n sakin tik-taklan gibi. zar-zor alg1lanabiliyor. Bu scl siireci resrn cdcr. 2 I. yi.'1z.y1lrn meydan okuyucu gel i~ 1ne l e ri , Batt topacz., uzun vadcde buyi.ik bir biri kin1 olu$tUnlcak olan son1nlann bask1s1n1n su rmesini vc sorunlann <,:Ciz.i.i.lurnlanndan o tipte ve bi:t}'i.ikli:1kte ccvaplar talep cdeceklcrdir ki, bu cevaplann , c;:1karlan gcncllc$tin:n bir mC1nf1n, arnk <;ok ge<; olana dek crtt'lcni$ini rnfunkun k1hyor. Boylesi sorunlann ciddilc$tirilmesi. an - radikal den1okratik kanaat ve irade olU$UlllU olonakcak, kon ulann ahlakilc$tirilmcsi yoluyla; c;1karlann, s1z1n bulunmas1 da icras1 da mumkun degildir. Sos- 47
yalist solun i$te bu arenada yeti ve siyasi rolu vard1r. 0 , siyasi ileti$imlcr icin, demokratik hukuk devletinin kurumsal cen;:evesini dumura ugramaktan kon1yan bir mayayt olu$turabilir. Komunist olmayan solun depresyona girmek i\in bir nedeni yok. Tabii, DAC'deki kirni entellektilellerin, once kcndilerini Bau Avrupa solunun ony11lard1r it;inde ya$ad1g1bir duruma uydurmalan gerekiyor - yani, sosyalist fikirleri , sosyal hukuk devletine dayalt kitle demokrasisi bicimleriyle hern gucilnu hen1 zaafiannt geli$tinni$ olan kapitalist toplumun radikal reformist ozele$tirisine ~ donll!?tCtrrne zorunluluguna ... Device sosyaliz.minin iflas1ndan sonra, bu ele$tiri, her $Cyin ic;:inden gecmesi-
nin gerektigi yegane igne deligidir. Bu sosyaliz.m, ancak ele$tirisinin nesnesiyle birlikte ortadan kalkacak - belki de bir gun, ele$tiriye tabi tutulan toplumun ugrad1g1 kimlik degi$irni. fiyatlarla ifade edihneyen her $eyi kendi 6ne1nselligi i<;inde algilayacak ve ciddiye alacak olcuyc vard1g1nda... insanlann biz.z.at soru1nlu olduklan rlt!?d yoksunlugundan ve a$a~layic1 hayat ko$ullanndan kurtulup 6z.gC1rle$1neleri umudu gucunil yitirmi$ degildir; a111a bu umut aruk yantlabilirligini kabul eden bilincten ve imtiyazs1z olanlar icin katlantlabilir bir dengenin -her ~eyden once tahrip edilen k.ttalarda- kotanlrnas1n1n bile 6nen11i bir ba$an olacag1n1 gosteren tarihsel deneyimden si.izillmt1$ bir umuttur.
48 Bir i k i 1n 2 5 I May 1 s 1 9 9 1
-
,______, ,u ·~~~·~- - -
Anav.atan m1, toprak ana m1?
Sosyalist bir perspektifte11 milliyetc;ilik ve enternasyonalizm ..
1\11CHAEL LO\VY
I
I
.•
B uyuk Fra ns1z Dcvrimi'nin tum insanltga yonelik evrensel karde$lik <;agns1ndan iki yuz, Komunist Enternasyonal'in kun1lu;;undan yetmi$ y1l sonra. ezilcnlerin enternasyonalist dayan1;;1nas1 dL1$(inden geriye ne kald1 ? Dunya politikas1 n1n ten1el itici gucu dain1a 1nilliyet<;ilik olmad1 m1? \ ' e sosya listlerin rnilliyet<;ilikle ili$kile ri nas1l olmalid1r? Milli)'Ct<;iligin <;eli$kili rolu. art1k sonuna yakla;;1nak1a olan 20. yuzytl 1a1ihindeki en buyuk paradokslardan biridi r. f\.1 il liyecc;ilik ideolojisi. devletin ve gcrici gu<;leri n hizmetin<le, yC1zyil1n en kot(i su<;lar1ndan bazilann1 bes ledi ve rnc$ru k1ld1: iki dunya sava$1, Yahudilerin, (:ingcnelerin ve Ermenilerin katledilmeleri, somurgeci sava$lar, askeri diktatorli:iklerin ve fa$iz1nin yukseli$i, '20'lerde ( in, '60'larda Endonczya ve '70'lerde Arjantin'de oldugu gibi ilerici ve dev1imci hareketle rin vah$ice bast1n ln1as1. Diger yandan, ulusal kurtulu$ adrna somurgele:rde ya;;ayan hall<lar bag1111s1zhklann1 kazand1lar ve 6nen1li radikal sosyalist-devri1uci hareketler, Yugoslavya'da, (:in'de, Hindi (in'inde, Kiiba'da ve Nikaragua'da kitlesel dcstekle zafere ula$tdar. Diger $3$lrt1c1 para<loks ise $U: Milliyet<;ilik 20. yuzyil politikas1r11 bi<;in1lcndiren cge1nen faktor olmas1na ragn1en <;ag1m1z1n en buyi.ik devrimi olan J 917 Fkim Devrin1i, n1illiyet<;ilige hic;bir $ey borc;lu degi ldir ve Altnan imparatorlugu ilc giri$ilen sava$ta "Anavatan1n ulusci.l savunn1as1" anlayr$1na a<;1k<;a kar$I <;1km1$t1r. Aynca, i$<;i ve sosyalist hareketin tarihindc 20. yC1zytlda Ill. ·Enternasyonal orncginde (en az1ndan ilk y11lanncla) c·ldugu gibi, tama1niyle entcmasyonalizme adan 1n1$, dunya <;ap1nda bir kitlesellige sahip bir orgut asla E;orulmen1i$tir. ButOn bu para<lokslan nasil anlamahy1z? L\1arksizm
boylc bir kavra)'I$111 teorik ara<;:lann1 saglayabi lir n1i? tvlarx'1n 1848'dc du$undugt:1 gibi i$c;ilcrin ve somurulenlcrin ger<;ektcn bir anavatan1 yok rnudur? Toprak ana ( ~1othr r Earth) toplumsal kurtulu$ i<;in nereyc kadar son1ut bir ufuk ol u$turabilir? Bu yi.izy1hn geri kalan y11lan nda 1nilliyct<;ilik ve cnternasyonalizn1 i<;in ne ti.ir perspekrifler olabilir? Bu sorulan herhangi bir bi<;imde yan1tla1na <;abas1 soruna d iyalektik bir )'aklas1mla ba$lamak zon1ndad1r. Ulusal sorun <;eli$kilidir "e bu <;eli$kiler insan dogas1n1n baz1 cbcdi ozelliklerinin degil , 5011ll.I( tarihsel kosullann bir ifadesidir. Her ;;eyden once, ulus nc<lrr? Bu sorun birc;ok tvlarksist dii$linur vc liderler ku$ag1n1 ugra$urd1. 1 Bir insan toplulugunu bir ulus olarak tan1mlan1aya veya ta11 1mlama111 aya izi n verecck bir nesnel ol\,ilt bulrnay1 un1d ular. Karl KauL'>ky ic,in, ulus as1l olarak ortak bir dilin son ucuydu. Otto Bauer ic;in . her ulus kendine ozgu bir "ulusal karaktere" sahipti. 1\.nton Pani:ekoek, ulusu sadece burjuva ideolojis ine ait bir fenomen olarak du$ilndu. Cograll veya ekonomik 6lc;i.'1tler onerenler oldu. Konuya ili;;kin s11110and1nc1 teorik bir <;erc;evc kuran 1::11 sistcmli giri:,;im hie; ~uphesi z Scalin'in l 9 l 3'cleki unli.i makalesidir ("l\1arksizm ve Ulusal Sorun "). Ortak bir dil, toprak, ckono1nik ya$an1 ve psikolojik t.av1.r (psychological make-up) gil,i bC1tun nesnel 61\;i.itleri birle$tirerek, "yaln1zca bu karakteristiklerin hepsinin varoldugu d urumda bir ulustan bahsedebilecegi1nizi" israrla vurguladi. 2 Bu kau ve dogtnatik <;erc;cve ger<;ek bi r ideolojik Procrustrean 1 Tarn~maya
ili$kin tarihsel bir inceleme i<;in bkz. Michael Lowy, "The t-.larxis1s and the Natio na l Question". Ne'v Left Rev iew. 96. :Vlart-Nisa n 1976. i J.Stalin, ··rvtarxism and the ~aticnal Question", \Vorks. c.2. ~l oskova. 1953. s.300- 381.
49
-
mecrad1r ve ony1llar boyunca Yahudiler veya ABD'li siyahlar gibi "heteredoks" uiusal copluluktann anla$1lmas1 ic;in ciddi bir cngel oln1U$CUr. Keza Ahnanya'n1n Gumruk Anla$mas1 yoluyla ekonornik birligini olu$turmas1ndan i;:ok once bir ulus olabildigini veya Frans1zca konu$an Beli;:ika veya isvi<;relilerin ni c;in Frans1z ulusunun bir parc;as1 olmad1g1n1 ac;1klayamamaktad1r. Boylesi soyut ve "kapali" kavramla~t1nnalara kar$1t olarak Otto Bauer, hisror·isist bir yal<la$1mla ulusun "ac;1k" bir ~larksisl analizine c;ok onemli kacktlarda bulundu: Diger olc;utleri de (di\, ekonon1i vb.) ihn1al ecmeksizin, ulusu her $eyden once ortak bir tarihsel yazg1n1n (1riin(i olarak tan1mlad1. Diger bir deyi$le: l}lus yahuzca gec;rni$ olaylann bir kristalizasyonu. "donn1u$ bir ta1ih pan;as1" degil, ayn1 zamanda "daimi bir siirecin asla bitn1evecck bir sonucudur". Bu ta, rihsel y6ntem sayesinde Otto Bauer, Engels'in "tarihsiz ulus\ann" ((ekler, Ron1anyaltlar ve digerleri) yok olmaya y::izg1h olduklan yolundaki yeni-Hegelci teorisi gibi yanli$lardan sak1nabilrni$tir.3 Bana oyle gcliyor ki, bu tur dogn1atik olmayan bir analiz manuken ulusun soyut, d1ssal ve "nesnel" 61cutlerin basit bir toplam1 oln1ad1g1 sonucuna vanr. Oznel boyut, yani bir ulusal kimlik bilinci, ulusal kulrc11-f1n canhhgi, ulusal bir politik harekctin var11g1, daha az onernli degildir. $uphesiz ki, bu Hoznel etn1enler" gokten dii~memi$lerdir, belirli tarihsel ko~ulla nn -bask1n1n, zulmun , aynmc1hg1n vb.- sonucudurlar. Bunun anlarn1son t.ahlilde; bir coplulugun bir ulus olusturup ol11sturmad1g1n1 , bizzat o toplulugun kendinden (veya kendisini o ulusa ait olarak du~linen bir parc;as1ndan) ba$ka, bir "nesnel" karakteristikler listesi ile donanm1s hie; bir dokcriner "uzman"1n belirleyemecegidir. 4 Ulusal ki1nlik duygusu, bi.r ulusa kultiirel baglanma, kendi tarihsel gec;mi$iyle birlikte bir ulusal topluluga ait olma bilinci ile milliyct<;ilik aras1ndaki aynn11n cok dikkatli yap1ln1as.1n1n onemi buyiiktiir. Bir ideoloji olarak milliyetc;ilik, butiin bu ogelerden, fakat ayn1 zamanda milliyet·;,:iligin degi$mez ogesi olan ba$ka bir $Cyden de ibarettir. Butun digerlerinin -$u ya da bu bi<;irr1de- tabi o ldugu; birincil temel ve en onemli toplun1sal ve politik deger olarak ulusun se<;i mi. Modern milliyet<;iiigin iyi bilinen tarihi;:isi Hans I<ohn, bunu "i<;inde bireyin yuce sadakatinin ulusdevletten otiirii hissedildi~i bir zihin durumu" olarak tan1mla1n1sur. 5 insan en azindan, yaln1zca kt:ilturel veya bolgesel oconorniyi amaclayan baz1 (1hmh) milliyet<;:i hareketlerin varoldugunu kabul etse bile -egcr ulus-devlctin kurulmas·1 kavgas1n1 da onun i<;inde dusiiniiyorsak- bu '(amamiyle yeterli bir can11nlan1ad1r. 50 Milliyetc;iligin cam olarak nas1l ve ne zaman ortava '
c;1ku~n1 saptamak hi<; de kolay degildir. Baz1 yazar-
lar onu, 15-16. yuzy11larda 1nodem ulus-devletlerin ortaya <;1k1$1 ile e~zamanh olarak di.i$llnurler (Machiavelli). Hans Kohn gibi digerleri, onun ilk biiyuk burjuva devrimlerine baglarlar: l 7. yuzy1lda ingiltere'de ve l 789'cla Fransa'da "Kraltn devleti olarak son buln1as1yla ilk kez <levier: Halk1n devleti, ulusal bir device, bir anavatan ohnu$tur.''6 Daha yak1n zamanda Tom aim, milliyetc;iligin 19. yuzy1lda (kapitalizmin e$itsiz geli$iminin bir sonuc u olarak) periferik (1\kelerde (Almanya, icalya ve .Japonya) ortaya c;1kug1n1 ve ''1nerkez bolgeler"e (ingiltere, Fransa) ancak daha sonra ula$t1g1n1 kan1tlamaya cah$ffil$llr7, fakat bu garip kronoloji olduk<;a keyft<lir ve Napolyon savaslanntn ve Frans1z devrimini n yunseverlik boyucu gibi oldukc;a iyi bilinen taribsel olgulan onemsemez g6run1nektedir. .. Her dur.Jn1da hie $l'lphe yoktur ki, yuzy1llar boyunca politik ideal, ulus veya ulusdevletten ziyade; klan, $ehir-devlet. feodal lord, kilise. hanedanhklar ve <;ok ulus'lu irnparatorluklar gibi toplumsal ve politik 6rgutlen.melerin diger bic;imleri olrnu$tUr. Ge<;:mi$le baz16ncliller bulunabilirse de (eski ibraniler ve Yunanhlar), bunlar modern milliyet<;ilikten tamamen farkh bir oz ve dogaya sahipciler. Marksist sosyalizm milli)•etc;ilige cemelden kaf$1d1r. (iinku her $eyden once ulusu farkhla$mam1 $ bir blok olarak gorrneyi reddeder: Butun uluslar, farkh c;1karlara ve farkh ulusal ki1nlik anlay1$lanna sahip farkh toplumsal s1n1flara boltinmil$tlir. Fakat her seyin 6'tesinde milliyet<;:i ideolojiyi ve onun degerler skalas1n1 reddeder. c;iinkii onun yiice sadakati harhangi bir ulusa degil, entemasyonal carihsel 6zncye (proletarya) ve entemasyonal tarihsel amaca ili$kindir: Ounyan1n sosyalist doniisumu. Bu hem etik hem de n1addi nedenlerle entemasyonaldir. Erik saikler 6nen1lidir: <;;:unku Marksist diinya g6r0$ii materyalist ve tanntan1mazd1r, kutsal -yani mutlak- olarak dii$11ni.ilebilec•~ k tek deger bizzat insanhg1n kendisidir (insanhg1n somuriilcn ve ezilenleri ozgurle$tirici g(tc;lcrdir). Bu anlamda "buti.in iilkelerin proleterleri birlc$iniz" diisturu yaln1zca eylem ic;in pratik bir onerme degil, fakat aynt zamanda milliyetc;i icleoloinin Amour sacre de la patrie'sine de sosyalist etik bir yan1tur. Bu yuzde n sosyalizm, degerle3 Ono Bauer, die Nationalitatenfrage und die S.1zialdemokra-
tie. Vivana, 192 4, s. 239-2 72. • 4 Tro<;ki.'nin ABD'deki Siyahlar konusunda yaz.d1klanyla kar~·l~t1nn: "Bu olayda soyut bir ol<;:ut belirlcyi ci de~ildir: tarihl bilin<; ve duygular c;:ok daha belirleyicidi r." Trotsky on Black Nationalism and Sclf-Detem1inarion, l\'cw York, 1'1eril, 1967, s.16. 5 Hans Kohn, Nationalis m. Princeton, Von Nonr.1nd , 1955, s.9. 6 H.Kohn, a.g.e .. s.15. 7 Toni Nairn, "The 1'loden1 Janus", New Left Review, 94, Londra, Kas1m-Arahk 1975. s.15. Birikim 25 / M ay 1s 1 991
rinin ve ama<;lann1n tarihsel ve humanist karakteri sal ve uluslararas1, ii;:scl ve d1~sal , ic; ve di$ aras1nda ile enten1asyonal bir harekettir. Bu etik cckicilik ol- soyut, rnctaftzik vc duragan bir aynhgi varsayar. Dimaks1z1n bir<:ok ulkenin i~<;i hareketinden onca ey- yalektik bir bak1$ a<;1s1 kesin bir bic;:in1de ulusal ekolen1ci ku?ag1n enten1asyonal sosyalizme (ya da ko- nomi ve di.inya pazan. ulusal ve uluslararas1 s1n1f 1nunizme) ili$kin bucun yap1p euiklerini ve ozve1i- milcadelesi arastndaki <:eli~kili birligin anla$tlmas1 lerini anla1nak olanaks1zla$1r. Ya$lt Bol$evik Adolf uzerin<le temellenir. Birlik zaten olgu duzeyinde varVoffe'nin Tro<;ki'ye (l 927'de in~i har etmeden once) d1r, yani (ekonomik vc toplutnsal) ulusal ozgullilk. yazd1g1 son n1ektubunda dedigi gibi: "l\1utlak/ sonsuz uluslararas1 kapitalizm in C$its iz geli$i111inin bir C1ru• bir ~eyin -ki bu bizim i<;in insanhknr- hizmetinde olnudc1r. n1ad1k<:a insan hayann1n hi<; bir anlan11yok!" Bununla tvtanifcsto'da ve 1'1arx'in digcr yaz1lannda yanh$ birlikce. eger cnternasyonali zn1 yalnlzca 1r1oral bir il- · olan ~ey modern endC1stri)'t:l kapitalizn1in (bOti1n ulke. kategorik bir zon1nluluk olsayd1, onu ho$ bir utopkelerin s6n1C11iHenleri aras1nda benzer yasam ve rni1ya olarak atlamak da kolay olabilirdi. Eger durum cadele ko$ullan yaratarak) as1l olarak homojen le~ti bundan ibarct degilse, bu proleter entemasyonalizrici bir gil<; oldugn fi kridir. 1845'de yaz1l n11s bir marnin kendi politik gucunu, ~1a rx'1 n Manifesto'da cah- kalcsinde (son za1nanlarda bulunmu$tur) $ll c;:arp1c1 lil etn1i$ oldugu gibi, nesnel, somut ve maddi ko$ul- cilmleyi ya zm 1 ~ur: ·'i$<;:inin uiusu ne frans1z , ne ingiliz, ne dt' Ahnan'd1r, vah$n1ad1r, ilcret koleligidir, lardan ald1g1 i<;in boyledir: Kapicalist sistcm yoluyla dunyan111 ekonon1ik btittinle$n1esi. ki$inin kend isini sannasidrr. HC1kumeti ne Frans1z. Herhangi bir diyalektik butunsellik gibi, df1nya kane ingiliz ne de Aln1an'd1r, kapitaldir. Onun esas atpitalizmi kendi pan;alann1n yani ulusal ekonon1ilemosferi ne Frans1z, ne ingiiiz ne de Aln1an'd1r, fabririn bir toplarn1 degildir. Kcza entemasyonal s1n1f kav- ka havas1dir. Ona ait olan toprak nc Frans1z ne ingigas1 da ulusal s1ntflan n toplan11 degildir. Kurulan bir liz: ne de 1\ltnan toprag1d1r. ycryuzl'.inii.n bir kac; sanorganik butunCu1 kcndi harcket bic,:i111le1i vard1r vc tim alud1r"11 Bu te:: bilyllk ok;ude geri;:ektir, fakac sabunlar onun kurucu ogclerinin ozelliklerinden fark- dece her uiusun kult(irel ozgulluk!erini (ki bunlan hd1rlar. Georgy Lukacs Tarih ve S1n1f Bilinci'nde bu- kapitalizn1 bu1i1nuyle ortadan kald1nnaz) degil , ayn1 tunluk katcgorisinin, 1nctodolojik duzeyde, devrin1zan1anda duriya kapitalist sisten1inin e$itsiz ve birci ilkelerin ta~1y1c1s1 oldugunu 1srarla vurgu lam1~t1r. le~ik geli$1nesinin bir sonucu olan farkh uluslann proButunlC1gl!n di)'ale ktik goru$ ac,:1s111dan ;;unu sorle- lercrleri aras1ndaki sosvo-ekono1nik farkhhk lan da ' onemse111ez. Dahas1 , her ulkede. i$c;i s1n1f1n1n olu~u yebiliriz; butl!n ile yani dunya ekonomik, sosyal ve rnundaki vc onun kcndi anti-kapit:11ist direnc; ve kavpolitik harcketi ile eklen1len1nesi dikkare ahnmad1g1nda, herhangi bir yerel veya ulusal dururnun ne tega gelcneklerinin geli$mesindeki ulusal ozgCiliukleoride kavrann1as1 ne de pratikte donfl$tiiruln1esi rin oncmini hi<; kirnse yok sayarnaz. mun1kiin olur. Diger bir deyi?le: Kapitaliz:m her ne kadar hem enb~in dogn1su, (anakronistik oh11akla da ilgisiz) dustriyel rnctropollerdc hen1 de ba~mh ulkelerde ayMarx'1n Manifesto'daki tahlili zaman1m1zda, 1848'de n1 du~n1ana kar~1 sava$an ve ayn1 nesnel tarihsel c;1oldugundan <:ok daha ycterl idir: Emperyalizn1 dun- karlara sahi p n1odern bir prolctarya yaratm1$sa da, bu ya kapitalist sisteminc c;ok daha yuksek derecede bir hiv de (ulusal kulturleri ge<;tik) ya$a1n1n toplun1sal entegrasyon etnpoze ecti, c;okuluslu tekellerle ilc pavc rnaddi ko$ullann111 ozde$ oldugti anla1n1na geltnez. zann kontrolii c;ok daha geli$mi~tir; k1saca, kapitaLeon Tro<:ki'nii"1 yazm1~ oldugu g1bi: "Eger ingiltere list uretim tarz1 arac1hg1yla gezegenim izin birligi bu- ve Hindistan'1 kapitalisc tarz1n iki kutbu olarak altrgun 1848'dekinden nitelik olarak c;ok daha yl'1ksek sak, ingiliz vc Hintli proleterlerin entemasyonalizminin unlann ko$ullan. gorcvleri ve yontemlerinin 6zbir duzeye varm1$llr. Ve bu ekonomik birlik ayn1 zamanda Bau atlantisizmi, Birle$ik Devletler mudahade.$ligi ustiinde degil de birbirinden 'ayn!amaz leciligi. bic;i1ninde kendi politik ve asker\' ifadelerine kar~1likb-bagin1hltklan' ustiinc temellendirecegini kade sahiptir. Bunun anlan11 entcrnasyonalizn1in kcn- bul etn1cliyiz.'.<> Dllnya kapitalizmi, sistemin periferi di kaynaklanna dunya ekonon1ik yap1s1 ve dunya pove n1erkezi aras1ndaki ya$am ko~ullannda inantlmaz e~i tsizlikler vc vah$i farkliltklar yaraur: Fakat qu dulitikas1nda sahip oldugudur, keza sosyalist ente111asrumu tarnan1layan bir $CY daha vard1r, farkh C\lkcleryonaliz1n, bu nesnel gerc,:ekligin de bilincidir. S1n1f mucadelesinde tayin cdici faktor hangisidir: deki kavgan1n kar?1hklt ili?kilcri/ baglan cntemasyoUlusal m1 yoksa uluslararas1 $artlar m1? Dun ya s(1naiist bir dayan1~n1i1y1 var edcbilir. Bu anlamda re<;lerinin onen1inc n1i ayncahk tan1nrnah yoksa, bir zarnanlar ivlao'nu n da yaz1111$ oldugu gibi, ic;:sel fak- ~ :\larx. "Ur.ber f'riedrich List lluch ..... ( 1845). Sozialistis d1e Politik, Berlin , 1972. n0. !9, s. 103. torleri ve ulusal (cndojen) nedenlere 1n i? Bu proble- 9 L.Trotsky, "Vorwort zur dcu1Schcn Ausgabe", Die Pcnnanen- S l matik ic;inde, son1nun. bizzat kendisi yaniluc1d1r. Ulutc Revolution. Berlin. Verlag Di<' Aktion, 1930, s . IL
l 950'ler Fn1nsa's1 ve 1960'\ar ve 1970'\er ABD'sindeki sava$ aleyhtan hareketler Cezayirlilerin ve Iiindic;ini hall<lann1n sava$1na giic;lii katk1larda bulunmu$tur vb. Kcza bu si:imurg<'ci sava$lann rnetropolican n1erkezlerde radikal muhalefe1le1i aCe$1ernekte yard1n11 olmU$ll!r. Ayn1 tan1an1lay1c1 manuk, farkh b!r haglan1da da olsa Bat1'd.a vc Dogu Avrupa'n1n kapicaliz1n sonras1 (post-kapit.alist) toplumlannda yfui"ttulen sosyalist demokrasi n1flcadelesi aras1ndaki baglantl ic;in de gec;erlidi r. Bu kar$ttlik ve ortakla$a takviyc ili$kisini olu$tUrao, ozde$lik du1umu degil, amac1n ortal<l1g1d1r. l 968'deki Cekoslovakya olaylan. bu ttirden bir entcrnasyonal dinan1igin ba~lang1c1yd1 , fakat bi.itun poransiyellerini gcli$tim1c in1kan1 bulan1adan Sovyct i~gali il<' engellendi. ~lcrhangi bir durumda, hi<;. $Uphe yoktur ki. (burokratl<l!'lffil$) post-kapitalist devletlerin v.:1rirg1(ya lnrzca dtinya kapitalizminin birliginden c;1kar5anarna)'acak) ycni bir enternasyonalist dinamik (1v!arx vc klasik ~1arksizm in um1nad1g1) vc yeni bir enternasyonalizrn tl'1 ru yaraor. Bu )'Cni tiir entcrnasyonalizn1 Dogu vc Ban post-kapita!isr toplumlarda btrrokrat,ik diktatorltiklcri ortadan kaldnman1n fark1na varan i$<;i l labour) hareketinin onak ilgilerindcn kaynakian1r. Ve boylece radikal dcgi$i1nlere (orncgin so~yalist) kar~1 Bau hakin1 s1n10ar~n1n 0·1dukc;a etkili idcolojik argu1nanlann1 bcrraraf cdcr. Ozelle: Enremasyonalizm butun tilkelcrdeki son1uri.ilcn ve ezilen lerin ya$am-ko$ullanndaki ozde$ligin degil de, en az1ndan $U uc; farkh turdc 1ni.icadele aras1ndaki diyalektik bir taman1lay1c1hk ili$kisinin ifadesidir: ileri kapitalist to plumlardaki sosyalist i$c;i ha· l'eketi, bag1n1h (\"cya so murge) kapitalist ulkelerdcki toplu1nsat ve ulusal kurtulu$ hareketi ve postkapitalist toplun1lardak.i sosyalist den1okrasi ic;in antibOrok<at.ik hareket. Marksistlcr ulusa l sorunun 6nemini, ezilen insan. lar ic;in ulus11l kunu lu$un kesin anlam1n1 c;ok srk olarak gerektigi bi<;i1n<le degcrlendirmemi$1Crdir. Bu. bask1n1n ulusal, rrksal, cinsel gibi s1n1fsal oln1ayan hi<;.im\erinc ili$kin gene\ korluk, ihrnal ya da en az1ndan yetersiz ilgi gi:istcrmcme tavnnrn bir parc;as1d1r. Aslinda Marksizn1in bu hl1yutlan hesaba kalmad1g1 anlam1na hi<; gelmez, fa kat ~1arksisr dti$Clnccye (kcza l\1arx'1n baz1 yaz1lanna) egemen olan ckonoinist yakla$1m bunlan onemscmemc ~gi lirni ne yol ac;1nt$Ur. .Marl<sistlcr ayn1 za1nanda s1 k olarak ulusalc1hg1n gt1ciln'u de gercktigi bic;i mde degerlendinnen1i$lerdir. (:i zgisel (lineer) ilcrle1nc yan1\san1as1 (Ayd1nlanma'dan n1iras kalmt$) ile <'konomizn1 aras1ndaki garip kombi.nasyon ulusalc1hg1n-kac;:1n1lmaz bir bic;imde ve k1sa surede sah nedcn <;ekilecegi gibi yanh$ bir inarn~a yol ac;: 1n1 ~1 1 r. Ornegin Komi.inist Manifesto'da "ulusal farkh\1klar vc insanlar aras1ndaki antogoniz-
52
malar butjuvazinin geli$mesi. ticaret 6zgilrlugu, dunya pazannt ureti1n tarzlanndaki benzerlik ve buna kar$1hk gelen ya$am ko$ullan nedeniyle gunden gune kaybohnaktadtr." 10 11 . Entemasyonal de ulusalc1ligin gec;mi$e ait olduguna inanm1$ ve Karl Kautsky uluslann ol111ad1g1 ve tek bir dilin oldugu sosyalist bir gelecek dC1$len1i?ti: "Yaln1zca birkac;: kuc;uk yerde konu$ulan bir dilden ziyade gcni$ bir alanda herkesin anlad1g1 bir dili konu$man1n c;ok daha avantajh oldugunu kc$feden, bu yi.izden de duygusuzca ve direnc;:le ka~1la$1naks1 z1 n kendini yava$ bir bic;:i1nde Al1nanla$ttran isvic;:re'nin G1isonlar kantonundaki Ro1nalt nufus gibi, uc;: a$ag1 be$ yukan ayn1 carzda. sanc1s1z bir bic;in1de, uluslar birbirleri ile kayna~acaklar d1r".11 Bu fikirl erle d o nan rn 1 ~ Marksistler i$c;:i hareketini teslim alan ve "Anavatan1n savunrnas1nda Kucsal Birlik"e -ve buti.in t\ lkelerin c;ah$anlann1n ortakla$a bogazlanmasrna- yo! ac;:an l 9 l 4 Agustos'u sonrasi ndaki ulusalctl1g1n fantastik kabarmas1na kar~1 durn1ak konusunda c;ok haz1rltks1zdtlar. Bizzat Kautsky, Sosyalist Enternasyonal'in yalnrzca ban$ zamanlanna uygun bir arac; oldugu vc sava$ esnas1nda kibarca bir kenara konulrnas1 gerektigini ileri surerek 1\ln1an imparatorlugu'nun "ulusal savu nmas1"ndan yana tavrr aldr. Milliyetc;ilikJe ctkili bir hesapla$maya giri$mcnin ilk ko$ulu c;izgisel gcli$me yan1lsamasrndan, yani ban$c;1 bir evrimc ve 1nilliyet<;iligin ve ulusal sava$lann ted1iccn "yokolocag1na" ili$kin naifbeklentilerden ve endCtstriyel toplumlann de1nok.ratizasyonu ve rnodernizasyonuna, urerici guc;leri n enten1asyonalizasyonuna vb. $ltkre1.mektcn vazgec;melidir. 20 yuzyrl tarihi nde n1illiyetc;iligin bu inan1lmaz gi.ici.ini.i nasil a<;tklarnalr ? ilk yanH klasik ~!arksisc argun1and1r: tvlilliyetc;ilik bir burjuva ideolojisidir ve halk kitleleri uzerindeki gC1cl'1 kapi talisc toplun1larda burjuvazinin ideoloj ik egernenligincc saglanan ana fonnlardan bii-isidir. Bu analiz yanh$ clegildir, fakat 1nilliyctc;iligin zaman zaman i$c;i harcketinin 6nemlice bir kesin1i lizerinde sagladrg1 cezbedici gucC1nl.i ac;tklamakta yetcrsiz kahr. Diger ncdcnlcr hcsaba kattlmahd1r. 1) Sornut 1nadd'i ve ckono1nik ko$ullar; Farkli uluslar~ (veya dcvletlere) n1ensup i$c;iler aras1ndaki rekabct. Bu bizzat kapitalizmin dogasrndan kaynaklanan bir $eydir. Bu bir k1sa erirnli c;1karlar sorunudur - ornegin i$Sizligi provake cdcbilecek yabanc1 rnallann giri$ini cngellcmek gibi. Fakac bunlann astl gi.icu, somurunun ilgas1 $CkJi nde te\affuz cdiJcbilecck Ortak ll'> ~!arx. Engels. Con1muni.st Manifesro, Revolutions of 1848 ic;in-
de, Londra, Pcnguin-\lut 1973. sB5. ~1 arksis1 gelenegin bu yoni:u1f1n ilgin<; b1r ck~nrisi i~:1n bk.zT.>iain1, a.g.e, s.19-21. 26-27. 11 Karl Kaut5ky, "Die 111odc u1e :'\a1ion:ili1a1", Die Neue Zci1. L. 1887, s.45!.
Birikim 25 I May 1s 1 9 91
carihsel c:;: 1karlann1, rekaber halindeki i$c:;: ilerden gizleyebiln1esindedir. Ayn1 d uru1n, nadiren de olsa, tek bir ulusun ic:;:inde de. i$siz c,:a hsanlar grev yapanlann yerini almakta gon(illu olduklannda gerc:;:ekle$ir. Man(1n kcndisi t..1anifesco'da i$c:;: iler aras1n<laki rekabetin onlann 011ak 6 rgi.i.tlenn1esini st'irekli o larak bol1neyi ve parc:;:alamay1 gundeme getirdigine i$aret ec1n1s11r. 2) ~ov enisc milliyetc:;:ilik. <linsel fanatizn1, 1rkc:;:1hk ve fa$izmdekine benzer irras yonel egilimler: Ozerinde c:;:ah$ilmaS't gereken karn1a$1k bir psi$ik fen omen. Reich'in fa$izmin kitle psiko lojisi; Erich Fromn1'un "Ozgurlukten Kac:;:1$" ve Adorno'nun otoriter ki$ilik usrune yapuklan c:;:ahsn1alar, bir ac:;:1kla1na ic:;:in ilk onemli katk1lar aras1ndad1r. Milliyetc:;:ilik kendi <logas1 gt:regi irras)'onalist bi r ideolojidir. Has (yani butunuyle a1ac:;:sal ohnayan) rasyonalizn1 evrenselligc egili1nli oldugundan Herhangi bir ulusun digerleri uzerindeki ayncaltg1n1 hic:;:bir rasyonel olc:;:ut\e ffiC$ru gostereme:. Bu yuzden u1usalc1hk, ulusa atfedi len ilahi misyonla r gibi , bir toplulugun tann vergisi ve ebedi usti.inli.igt1 gibi, <laha genis bir cogr.lfi Lebensraum'u i$gal etme hakk1 gibi vb. rasyonel ohnayan mitlerc ba$vurmak zorundad1 r. Bununla birliktc, me~ru i yeti ir;:in sozde-rasyonel ve sozd e-bilimsel form lan da kullanabilir: Jeo-politik, 1rksal ancropoloj i vb. s1n1rlan kolonizasyon ve/ vcya de-ko lonizasyo.nun anzi bir sonucu olarak beliren (6rncgin Afrika vc Lati.n .A..merika'da) az veya vok yapay <levletlerin sadece resin! ideolojisi o larak rnilliyctr;:ilik s1kr;:a herhangi bir kahc1 tarihsel ve kulturel birlige kar~1hk gelmez. Fakat 1nilliyetc:;:iligin ytikseli~in in , i'v1arksistler ve sosyalistler taraf1ndan ciddi bir bi<;imde elc a l1nmast gereken baska bir nedeni vard1 r: Ezilen veya s6mtirge uluslann ozgi.irluk kavgast. :Vlilliyctc:;:i ideolojiye d ogas1 geregi kar$1 olmas1na ragmen ~1arksizm , ezenlerin ve ezilenlerin 1nilliyecr;:iligi aras1nda kesin ayn1n yaprnahd1r. Bu nedenle ideolojileri (veya liderlerinin idcolojisi) milliyetr;:i olsa bile ezilen uluslann selfdecerminasyon hakkt ir;:i n vcya ulusal o:gurluklcri ir;:in yiin1tcukleri bucun n1Ctcadelele1i desteklemelidir. Hie:;: ~i.iphesi z ki . ulusal kurtul~';i hareketine kanlan Marksist Entemasyonalistl'::r kendi bag11ns1zhklann1 n1uhafaza ccmeli ve s61nCtn1len ha lk kitlelerini ulusal amac:;:lann otesinde, sosyalist dcvrirnci bir doni.i~fnn dogrultusunda rnucadelelcrin (arahks1z bir bi. ¢in1de) geli$tiri hnesi ic:;:i n ikna et1neye c:;:ah$n1alid1rlar. Fakat hir;:bir zaman ulusal self-detenninas}'ona ili$kin taleplerin onemini gormezdcn gelen1ezler. Bum1n nedeni, yaln1zca, sosyalistleri n bask1n)n biitun bir;:imlerinin (ulusal, 1rksal. ci nsel veya s1n1fsal ) kar$1S1nda olu$lan degil, ayn1 za1nanda enternasyonalist ve ulusal haklar aras1nda diyalektik ili~ki. Sosyalist ententaS}'Onalizm. biitttn uluslann ~ it hakla-
nn1n sosyalist hareket<;e tan1n1nas1 olmaks:zi:, gcli$Ctnez. T1pk1, bir ve ayn1 ul u ~ tan <;ab~a n lan1i birligi ve dayan1<;;1nas1n111 C$icli k<; i (egalirarian) bi r t.:n1cl meslck. din, cins, irk \'Cya tiretitn kollan aras1nda ayncahklar vcya aynn1lan n olmad1g1- dt!itnda asla olu$turulamayacag1 gibi. S61nCtrulenlerin entcn1asyonalist birligi de yaln1zca bC1tun insanlar H;in ulusal haklann -ozcllikle de self-dcter1ninasvon hakk1n1n- tanin, n1as1 tcrnelinde in!ia edilc!Ji lir. Rltsya i$<;i Panisi'nin (POSDR) Polonya'n1n sclf-dctern1inasyon hakk1n1 yani Polonya halk1111n ayn d evlet kurrnay1 isteyi p isterne1nelerinc kendilerinin ka rar vennc hakk1- tan1mas1 gerektiginde 1srar edcrken, bunu yaln1zca Polonya halk1n1n <;:arhga kar$l sava$1n1 n t ari h~c l olarak ilerlemeci olu;;undan dcgil (:V1arx ve Engcls'in kulland1klan argt1n1an) daha da onernlisi bu Rus ve P~)lon yah c,:a h~an l a nn cntcrnasyonitlist isbirliginin 0 n ko~ulu o ldugunda n dolay1 yapn11$ttr. L:lusal haklann tan1nmas1, uluslan kar$1 kar~1ya getiren ve $Ovenizmi besleyen korku. nefret. ve ku;;kulann 1;6z.ii1niine izin vennesi ozelligiyle de cnten1asyonaiist dayan 1 ~man1 n temel bir ko$uluJur. Lcnin'in yazd1g1 gibi . bo~an1na hakk1 oln1aks1z1n, yan i ayn bir d cvlete sah ir olma, gercekten ozgiir bir evlilik. rani uluslar aras1nda federa yon vey,1 birlik ola1naz. ~e yaz1k ki Kas1n1 l 917 sonras1 Bol~evi k huku n1eti11 polirikalan (Lenin de dahil) her zaman bu ilkcye <lenk du~n1edi . l 920'dr Po lonya'n1n, l 92l'de GCtrcistan'1n i~gali vb. Stalin'in 1918 rari hli i.i.nli.i. 1n~1kales i n i n en olumsuz yonlerin<len birisi, -Lenin'in aksine- Buyuk Rus bask1c1 rn illiyetr;:iligi ile (.ar iniparatorlugunun ezilen uluslan n 1n milliyet<,: iligi aras1nda h ir;:bir ayn m vapmamas1d1r. ~1a ka lesinin en ac; 1klay1c1 parag1·ahnda "yukandan gelcn" -yani r;arist dcvlcnen- sava$~1 ve bask1c1 n1 illiycc<,;ilik ile zan1an : an1an Pclony:i ltlann, Yahudilerin, Tatarlann, Ckraynahlann, Ct•rculcrin vb. kaba bir ~oveniz n1i n e do nft~en a$agtdan gelcn miiliyeu;ilik dalgas1n1 ayn1 teri1nlcrle reddctn1i$1ir Yalr11zca "yukandan" vc "a~ag1dan" gclen inilliyct<;i[ikle r aras1nda herhangi bir ayr11n yapmamakla kahna1nt$, en $iddetli elesti risini 1nilliyct<;i harckerlcr l<ar~1s1nda taVlr aln1amt$ czilen ulus sos}·al Jen1okrarlanna yt'\neirn1i.~t1r.
Ezen ve ezilcnlerin 1nil liyer:;i iigi aras1nda esash hir aynm yapmakla, sosyalist cntcrnasyonalistler czile!llcrin milliyetciligine bagl~nn1a k zorunda dt~gillc rdi r. Fakat onun <;eli$kil i dogas1n1 kavra1na hd1rlar: Yani haks1z basktya kar$1 bir isyan olarak ozgi.irle$tirici boyutu ve aynrnc1 (particularistic) bir id~oloj i o!arak s1n1rlan . Bu yi.izden czilen uiusun butiin gerc:;:ek so:;y:ilist devrimci hareketlcrinin. ulusai kurtulu~u kapitalist somurudcn toplumsal ();:gi:trle~meye baglayarak kavgalann1n roe rkezine yt:rle~;i innesi gcreklidir - Nikaragua bunun en son 6rntgidir. Yan1~1ra ern perya-
53
list 1netropollerde, kun1lu duzen ile butun radikal kar$lla$n1alann n1erkezindeki ~ey ise ulusalc1hg1n reddediimesidir -ABD"de sava$ alcyhtan hareketten Fransa "68 Ylay1s·1na kadar- (ki onun tcn1el slogan1 ·'tes [ronticres on s'en fout! " (S1n1rlar kalks1n) idi. Yani milliyeu;iligin iki ttiru aras1ndaki ayn 1n1n goreli oldugu ve mutlak bir $CY o\n1ad1g1 mutlaka vurgulanrnahd1r. Oncelikle, o(inun ezilcnleri \;Ok kolayca yann1n ez.enlcri olabildigi ndcn: Gunu1nuzde, carihsel kan1t cksikl igi soz konusu degildir. .. ikincisi, ~:unku ezilen uluslann n1 illiyctc;i idcolojisi (veya hareketi) s1k ol~rak iki keskin uca sahiptir. Ezenlere kar$l 6zgilrlC$liriCi, fakat kendi ulusa[ az1nhkJanna kar$1 bask1c1. Ve il<;i.\ncOsu, 1nilliyet<,;iligin her iki t(irilnde de ~oveniz1nin ogcleri yani digerlerinin toptan reddi ve (za1nan za1nan) 1rk<;1lik bulunabilir. "Klasik" t-.1a rksist clusf1nCtrl::r arastnda ente1-i-1asyonaliz1n ve u\us:il haklar aras1ndaki diyalektigi en iyi anlayan muhten1elen Lenin "tiir. Bunun\a birlikte, yaz1lann1n baz1boliimlerinde uluslann de1nokratik haklanntn , dunya demokratik ve ~osya list harckcti butiinune bir parc;a olarak tabi olmas1 gerektigini ileri surer. Bu forrnulasyon bana tehlikeli ve bir dereceye kadar da mekanistik gibi geliyor. Eger sosyalist devrim prolctaryantn kcnr..li kendini ozgilrle$tinnesi ise (self-emancipation) -bu1un digcr ezilen ,-c s6murulen sosyal gruplarla iuifak halinde- ulusun ·demokratik self-determinasyonn ile yak1ndan baglantth olacakur. Sosyaliz111in kendi :irzusuna ragmen, d1~andan dayattld1g1 bir halk yaln1;:ca sosyalizmin bir karikati.irilnil yasayacak ve ka, 1n1lmaz bir bi<,:imde bC1rokratik yozlasrnaya mahkt1m olacaknr. (C,:ogu Dogu Avrup_a..iilkesi bu kurah dogru lamaktad1r) Bana gore, sosyalist devrirn ve prolcraryan1n enternasyonalist kardesliginin Marksistlerin a1nac1 ve bu amac1 yerine getirrnek i<,:in ulus la nn kendi kaderini tayin hakk1n1n cla bir zorunlu arai;: olarak tasarlan1nas1 Lenin'in ulusal sorun ustunc kalc1ne aid1g1<;ogu yaz1s1ndaki 1uha cla sadik kalarak - daha U)'gun dil~c <.:ektir. Arac; ve a1na<;: oylc bi r bi;;:i mdc diyalektik olarak eklen1lenn1i!;itir ki, ulusal boyutun enternasyonalizme tabi olu$U, birincinin ikinci\·e feda edilrncsi ola' s1hg1n1 dr!;italar. Sosyalist entemasyonalizrnin 1nilJiyeti;:i it!eolojiye kar$t olu$U hie; de uluslann ku:rurel vc carihsei geleneklcrinin reddedilm<'si anla1n1na gelmcz. Her iilkcdeki entcrnasyonalist h,1rek~tleri n ulusal diii konusrnas1 gerektigi gibi, ayn1 bi(itndc hu hareketler ulusal iatih ve kult\irun dil iylc de kon u~n1ahd 1rlar -hie; suphesiz, bu kultfln1n bask1 alunda tutuldugu za1nanlarda daha belirgin olarak- Lenin'in 1csiirn enigi gibi, her ku!t.ur· ve her ulusal t:.irili demokratik, ileriye a<;:;k ve devri1nci yonlere sahiptir vc bunlar is(_:i hareketi54 nin sosyalist kCtltilnince ic;sellestirilmelidir. K('za tep-
kici. $Ovenist ve gcrici y6nlere de sahiptir ve bunlarla da uzla$1naz bir bic;i1nde sava$1'mahd1r. Enternasyonalistle1in gorevi, diinya sosyalis1 hareketinin tarihl ve kiiltiirel miras1n1 halklann kiiltur ve geleneklcri ile -stk olarak burjuva ideolojisi taraf1ndan boz·ulmu$, veya yonetici s1n1f1n rcsml kultilnince gizlenmi$- radikal ve y1k1c1boyutlan ic;inde, kayna$t1rmaknr. Devrimci kavgalannda Nlarksistlerin, toplumsal forn1asyonlann ulusal ozgullugunlin tayin edici i)ncmini dikkate almalann1n gerekli olu$u gibi. ideolojik kavgalannda da, kend1 kultur ve tarihlerinin ozgullugiinu gormezden ge lerneyecekleri a<;1kur. Bu FSLN'nin Nikaragua'da yapug1$Cydir. Yani Nikaragua halk1111n kollektif bellegincle ya$ayan Radikal bir gelenekle, Sandino rniras1 ile Marksiz1nin eklemlcnmesi. Benzer bir sure<;, Jose Marti tarafindan 1en1sil edilcn demokratik ve a11ti-ernpe11•alist gelenekle Kilba'da ve Tupac-Arnaru taraf1ndan so1nutla$nnltn1$ isyanc1 kiz1ldcrili gec;n1i$ ilc Gilncy An1erika'da vb. ya$anm1$tl. Eger sosyaliztn f\4arksist anlarn1yla -yani s1n1fs1z ve dcvletsiz bir toplurn- yaln1zca dt"tnya olc;eginde varolabilirse, gelecekteki ·'sosyalist yeryuzilnde" uluslann yeri ne olacaknr? En az1ndan bclirli bir oli;:ude. $in1diki kavgan1n bic;imlerinin esin kaynag1 olmas1 gereken $ey nihai sosyalist devrim amac1n1n enternasyonalist dogast oldugundan bu soru hi<; de iltopik ve uygunsuz bir soru degildir. Ta1ihi rnaddccilik ic;in, ulus-devlet cbcdi bir kategori degildir. Ne insan dogas1n1n ne de herhangi biyolojik bir doga yasas1n1n sonucudur. (Belirli hayvan 1urle1inin "reritoryal il kesinden" yola \'.lkarak ulusu tilretn1e iddias1nda olan baz1 ultra-reaksiyoner sosyobiyolojist tez gibi); gei;:1ni?te varolmad1g1 gibi , gelece kte de varolacag1na i nan man11z1 gerekti ren hic;bir neden yok. Tek bir cil1nleyle: Ul us-devler tarihi bir olu$ll1Tldur ve tarihi olarak ba$ka bir $eyle degi$tirilebili r. ' Yapila$nll$ (veya kurumsa\) organizasyonlann ba: 1bi<;imlerinin gerekliligi bCttC1n uygar insan toplumlann1n evrensel bir gereksinimidir. Bu orgai:izasyon bir ulus bi<;:in1ini alabildigi gibi, bir alt-ulusal (klan, kabill:'.) ve ilst-ulusal (dinsel sivilizasyon) bic;im de alabilir. Ortac;ag Avn1pa·s1 ulus-6ncesi yerel yap1larla (fifs, prenslikler vb.) ulus occsi evrensel yap1lan (Kutsal Ro1na imparatorlugu, Kilise) birlestiren toplumsal ve politik organ izasyonun karakccristik bir omegidir. ivlodern ulus-devlet kesin bir bi<;irnde bu iki ulusal ohnayan yap1n1n aynsunlmas1 / bozulmas1yla -kapitaliz1nin yukselisi ve ulusal pazann olu$utnu ile birlikte- 14. ve l 5. yLi:yilda orcaya <;:1k1n1$t1r. Bu yuzden gele<.:ekte insan toplun1unun yeni bir llstulusal organizasyon lt olanag1n1 a priori inkar eunenin hi\ bir nedeni ola1naz. insan ti.iruni.i politik ve ekonomik olarak birle$tiren i1st-ulusal organizasyon olan Birikim 25 t Ma y1s 1991
-
DOnya Sosyalist Cumhuriyeti, ulusu as1l olarak kulrurel boyutuna indirgeyecektir. Boylesi bir c:;en;evede ylikselen evrensel kultlir, ulusal kulturle1in olanca zenginligiyle ban~ i<;inde birlikte varolacakur. Kon1iinist Manifesto'da proletarya devriminin ulusal farkhhklan ve halklar aras1ndaki antogonizmalan onadan kald1racag1n1 yazd1klannda Marx ve Engels'in kafasinda olan da muhteinelen buydu. 12 Tan1nm 1~ Marksist carihc:;i Ro1nan Rosdolsky. bunun varolan etnik ve linguiscik copluluklan n "kesin bir bic:;i1nde ortadan kalk1nas1" degil (bu c:;ok sac:;ma olurclu) fakat halklar a1as1ndaki politik s1n1rlarnalann ortadan kalkmas1 anlam1na geldigini hakh olarak vurgulam1~t1r. Bir coplum ki orada (Manifesto'nun sozctlkleriyle) "halk1n giicC1 (public power) politik karakterini yi tirecek" ve devlet ortadan kalkacak, farkh "ulusal devletler" ic:;in hic:;bir rnckan bulunamayacakur. $iiphesiz ki, Marx'1n da l\tanifcsto'da kabul ettigi gibi, ilk once proletarya ulusal bir devlet c:;erc:;evesincle guci'i elinde rutacaknr, fakat bu farkl1 proletarya devleti iktidan eline ge<;irecek "gclecekteki s1n1fsiz ve devlets iz copluma dogru yalnizca bir gec:; i ~ donemi" olacakur. (unku boyle bir toplum yalnizca enternasyonal ol<;ekte rnumkundur.13 ~1arx v~ Engels'in yaztlannda (ozellikle 1845-1848 done1ninde) yalnizca ulusal antogoniz1nalar ve c:;au ~ma l a nn degil fa kat ayn1 zamanda ulus.lar aras1ndaki ekonomik, toplumsal ve politik (kulti.irel degil) farklihklann da ortadan kalkacag1 gelecek bir kon1linist kozrnopolis (cosmopolis). s1n1rlan olmayan bir "diinya ~ehri ", evrensel bir Gemeinschaft, entemasyonal bir sosyalist federasyon urnudunun buluncluguna hi<; $tt phe yoktur. t 4 Bu konu 20 yuzyil Marksizminde hayli tart1$1naltd1r. Kabaca iki egilim bulunabilir 1) Evrensel ortak bir sosyalisr kulti.ir i<;indc biiti.in uluslann gelecekteki asimilasyonu taraftan o lanlar (veya bunu ka<;:1nilmaz bulanlar): Kaursky, Lenin , Stalin, Pannekoek. Strasser. Kautsky'nin eek bir entemasyonal di \ teorisi bu konu1nun tutarl1 bir ifadesidir. 2) Bl\tiinle$mi$ evrensel bir topluluk i<;inde butiin ulusal kulturlerin ozgii.rce geli~imine inananlar: Ono Bauer. Tro<;:ki ve Rosa Luxcrnburg. Ornegin Leon Tro<;:ki 191 S'deki bi r n1akaJesinde $Un\an Soy lemi~tir : "LJlus insan ki.ilturlll1Ul1 aktif ve siirekli bir fakt6tiidiir. Ve bir sosyalist rejimde. politik ve ekono mik bagunhlik zincirlerinden serbestle$mi$, kurtulmu$, ozgurle$ti riln1i$ ulus tarihsel geli$mede teinel bir rol oynamaya adayd1r..." 15 Bir li<;iincli konun1. yani ''ulusal notralite''. Ntusevi birligin lideri Vladimir ~1 ede m taraf1ndan tarif edilmi$tir: Gelecekteki carihsel geli$men in Yahudi ulusunun asimilasyonuna yol a<;1p a<;1nayacag1n1 kestinnek itnkans1zd1r. Her durun1da, Marksistlcr bu asimilasyo n si:1recini ne uyarmali, ne de engellemeliler. rnutlaka carafs1z (neutral) kalmahdirlar. 16 Eger bu konumu,
biitiin ulusal kultfi rlere genelleycce k olursak (Me dem'in yapn1ad1g1 bir $eydir bu) son1nun ycni ve orijinal bir kavra1n1na sahip oluruz. 17 20 yfazyilda sosyalist cnternasyonali:111e ne oldu? Sosyalist i~c:;i hareketinin buyuk <;ogunlugu (lidcrler kadar s1radan bireyler de) "ulusal a,·u111na" ad1 alnnda yogun bir rnilliyetc:;i (ve ~ovenis t) d algaya Lutuld ugu zarnan Agusros 1914 en temasyonaliz1nde katastrofik bir bozuhnaya ncden oldu. ,A.ncak bu encernasyonalizn1in sonu degil yeni bir enten1asyonalist d alganin ba$ht1r1as1yd1. Onceleri kCl\: t'•k devrirnc:i ve pasifist r;cvrelerlc s1n1rltyd1. daha sonra, Kas11n 1917 sonras1 etkili bir kitle hareketi ne -Komf1nis1 Entemasyonal- dogru geli$ti. Komintern'in varhgi, yani proletarya enren1asyonaliz1nine gerr;ekten bagh bir dunya hareketi (en az1ndan ilk y11\annda) somiiriilenlerin cnternasyonal dayan 1~n1as1n 1 n saclece bir ucopya, soyut bir ilkc degil, faka t bu verili ko;;ullarcla i~c:;i l cr ,-e diger s61nlirulen toplum~~I rabaka\ar aras1nda bir <;ekiciligi olabildiginin glic;\i.i tarihsel kan1t1d1r. Baz'. 6nen1li .A.vru pa ve "kolo nyal" ulke:ierrle. Oc:;unc:u Enterr..asyonal, <;a h~an geni~ halk kitlelcrinin milliyerr;i ideolojiyi a~an1ayacaklan rnitini gec,:crsiz kilarak orgiitli.i i$<,:i hareketi nin <;ogunlugunu k1 sa bi r siiredc toparlad1. Bu. cnt~n1a~yona l izn1 in -vc gencl anlarnda devri 1nci s1n1f bilint in in- gerc:;eklik ve <;e li~kile ti usti.inde yukselen nesnel bir olanak oldugunun en 6nen1li kann1d1r. l-lic:; $iiphe yok ki o nun somut bic;.imde gerc:;ckle$tiri lmesi tarihscl ko$ullara ve halklan kazanmak ve n1illiyet\iligin at go;:luklerinden kurtarmak kor edici t$1klanndan korumak ic:;in yiirurCden devricnci gfac,:lerin politik sa va$ina baghd1r. Ba~ka bir deyi$le: Marksist cntemasyonaiizin -devrin1 umudu gibi- yaln1zca dunya ekonomi ve dunya politikalann1n nesnc\ analizi ilsti.inde clegil, ayn1 zamanda tarihsel bir bahis (\\'ager) i.iscun<lc ten1ellcnir. Bu bahis <;ah~an haklann ussalhg1 , halk kitlclerinin er ya da ge<; nesnel ta1ihsel (:1karlann1 ::inlan1a kapasi tcsine. il i$kindir. 12 ~Jane Engds. \\'~rkc. 'I . Berlin. Dietz.\ crlag. l95 'J. ~. -1 79. J > Ro 1nan Ro5dolsky. '·\\'orker and fa the rland : A n0te 011 :i passage in th e Co1nmunis1 :-..ta n i fe~to". Sc ience a11 d Soci -
ety, Ya:z. 1965. C.X.XIX. no. 3. s.335-337 1• Bu dii$unccnin daha a)'nn11h i$le1u~1 1<,1n bk: ~hchacl Lowy. ··~1arx and Engels: Cosmopoli tes'·. Cririqne. A Journa l of Socialist Theory. no. 14, 1981. 15 LTro tsky, ":-.:auo n et Econon1ic··, 191 5. Pluricl -Dcbat . P:1ns. no.4. :-Xisan 1975. s.-18 Anlli zin11::.1 En ~,, T1avcrso'nun muke1n mel n1akaksinc bon;lu}'uz: "S,)c1.i1isn10 ,. n~::io;ir: rassegna d i u na con1rovcrs ia 1narxistJ··. II Pont<', XL. !984. no. I. s.60. lo Vladimir ~1edcm. The national quc-;uon and socialdemocracy. \iilti.1 , J906. altn11lay:in Ar\ch Yaari. i.c dcfi national. Les 1ht·ories marxis1es sur la q uesrion na1io11ale a cpreuve d e l'hi stoire. Paris, Anth ropos. 1978. s . l 86- I 8i . l'ET ' . raverso . a .g.e .. s o··1 .
55
56
Ancak, enternasyonalist inane;: vc eylemin bu olagand1 ~1 yi.ikseli$i -sosyaliz1nin gec;mi$ tarihinde onccsi olmayan-, Ko1nunisl Enternasyonal tarahndan te1nsil edilen enternasyonalist enerjinin inan1lrnaz sem1ayesi Sralinizm taraf1ndan harcand1. Stalinizn1 bu enerjiyi bi.irokratik milliyetc;iligin, devlet politikaiann1n vc gCi<; stratejisinin hizn1etinc kanaliz.c eni. Entcrnasyonaliztn, Sovyet diplornasinin hiz.rnetc;isi ve dunva komCinist harekcli de 'tek olkedc sosyaliz.111in' ' i n~as1 na yardtn1 eden bir arac; hali ne gel<li. En ac;1k ornek, 192S'den l 94 3'dl'.ki erimcsine kadar Alrnan Naziz.rnine ili$kin . Kon1intern policikas1d1r Onun ilgin<; y6nelimi Avrupah c,:alt$anlann ve halklann ya$amsal ve oli.in1cOI <;1karlanyla <;ok az. baglantrh oldu vc yal n1zca diplon1a1ik ve asketi n1i.'1ttefikleri degi$en Sovvetlcr (Stal , . inist) taraf1ndan belirlend i. Yine de, otuzlar boyunca Avrupa enternasyonalist pratigin en eckileyici ornegine ta n1k olclu: ispanya'daki Entemasyonal Tugaylar ve ispanyol sivil -sava~1n daki anti-fa:;;ist kavga ilc daya n•5madaki genel hareketlilik. Dcgi~ik uluslardan onbinlc.:rce goni.illu -komilnistler. sosralistler. anar~i~tlcr. Tro<;kistler. bag1111s1z Marksistler. ra<likal liberallcr ve degi$ik cgili1nlerden anti-fa$istlcr- fa$izmc kar$• yun1ni.igu i.i111irsiz. sava$1nda ispanyol halk1na }'ard11n etmck ic;:in dflny.in1n her yerinden kalk1p gcldiler. Franko'ya Hitler ve ~1ussolini'nin yarcl1mlanyla (vc Ban den1okrasilerini:'l 'mudahaleci olrnayan' politikalan) bu savas kaybcdildi, faka t Enternasyonal Tugay lonn kavgas1 gonftll(ilerin c_:ogu sava$ alaninda dii$tf1- yC1zy1lim1zda ente1nasyonalizn1in en yi.'tksek gostcrgelerindcn birisi oldu. ikinci Dllny.a Sava~1 boyunca vc sonras1nda (ve hala) n1illiyetr,:ilik tekrar cgetnen ideoloji halinc geldi - hatta 1nilliyetc;i yO z le~n1c (confrontatio n) surecinc (SSCl3, C::in) veya sa va~a ((.in, Vietnam) angaje ohnus 'gcrc;ekten varolan sosyalist \ilkelcrde' bile. Komintern'in <;cizulrnesinden sonra dunya komunis t harekccindc enternasyonaliz1n olarak kalo.n $CY yaln1zca Sovyetler Birligi'ne ve onun lidcrligine kori.1koriine bi r sadakat olageldi ($in1di azalma sOrecine ginnis olsa da). Aralannda Dorduncu Enter:nasyonal'in de bulundugu, Ko1nintern 'in orijinal enternasyonalist an1ac;:lanna hagh kalan kur,:uk dcvri1nci egili111ler istisna olarak kald1, fakat ctkileri s1n1rl1 oldu. Kon1unis1 enten1asyonalizmdcki bu dli$US, 1nilliyetr,:ilik 1araf1ndan h1zla doldurulan idcolojik bir bo?luk b1raku. Buglln milliyetc;ilik, gec;:1ni~te de oldugu gibi, c;:ok farkh politik i<;eriklerle birlikte bulunabilir. Tcpkisel n1illiyct<;ilik, ilcri kapitalist ulkeierde ayaktad1r ve yayg1n durumdadtr. Hen1 geleneksel kolo nyal veya cm pcrya l hege1noniz1ni bic;irn i ic;:inde hem de son zan1a nlarda goc;rnen-kar$111 1rk<;1hk bi<;irninde. Daha onceki kolonize halklar<lan gelcn vc ekono:nik bti -
yume y1llannda Avrupa'da ucuz i$ gC1cti olarak toplanan goc;rnenler, $imdilerdc ozellikle Fransa, Buyuk Britanya ve Almanya'daki yan-fa$iSl milliyecc;i (1rkc;1) gC1c;:ler taraf1ndan krizden kaynaklanan bC1tun toplumsal hastahklann (i$sizlik, artan suc;: oran1 vb) gunah kec;:ilcri olarak lanse edilmektedirler. Fakat Oc;llncll Dunya;da da, degi$i k askeri rejimlerin ideolojileri ic;:inde (6zellikle Lacin Amerika ve Ortadogu'da) te pkisel 1n illiyetc;:ilik bi<;imleri hulunabilir. Milliyetc;:ilik ayni zarnanda bolgesel sava$lan veya prtlitik yay1l1nalan n1e$rulast1nn ak ic;in de kullanJ\abilir. Timor'un Endonezya taraf1ndan i$gali ve iran-lrak sava$tnda (son zamanlardaki en kanli ve en sac;:1na ulusal c;:aU$tnad1r) oldugu gibi. En n.ihayet ulusal az1nhklara uygulanan bask1y1 hakh gostermek ic;in kullan1 labilir Ttpk1 c;e$itli Ortadogu ulkelerindcki Kurtlere, Sudan'daki Mi.isll'11nan olmayan Afrikalt nC1fusa, Etyopya'daki Eritreli insanlara oldugu gibi. Fakat ayn1zamanda, daha once oldugu gibi $imdilerde de -s1n1 rlan . kusurlan ve c;:eli$kileri de olsa- 6zgurle$ti rici bir boyuta sahip niilliyctc;ilik turle1i de vard1r. Birinci olarak. Latin Amerika, Afrika (J\;a1nibya. Guney Afrika) ve Ortadogu'<la (Filistin) vb. oldugu gibi anri-empcryalist ve anti-kolonyal 1nilliyetc;i ozgtirll'1k hareketlcri. ikincisi. post-kapitalist toplumlarda ulusal bask1ya kar~1 hareketler: SSCB'deki ulusal az1nltklar (Yahudiler. Tatarlar, Enneniler vb) ve Dogu Avrupa'n1n ezilen uluslan Polonya, c;:ekoslovakya vb. En nihayet, self-detem1inasyon haklan veya hie; olrnaz:sa baz1ulusal otonorni bic;imleri ic;:in kavga vercn belli ba~h Avrupal1 ulus-devletlerdeki ulusal kulturlcr veya c;e$itli ulusal az1nhklar (Basklar, Katalanlar, EndOIC1sHiler, Kuzcy irlandahlar, iskoc;lar, Galliler, Korsi kahlar, vb.). 11! Sovyetler Birligi ilc 6zdc$le?tni$ eski enternasyonaliz.m bir gerilcrnc ic;ine gi rini$ken, zaman1m1zda yeni enternasyonalist kardc$lik bii:;im\e1i onaya c;:1kmaktad1r. Altmt$1ar, gene,: k u~ak aras1nda, sava$a kar$1 hareket, Uc;:llncii 0 (inya devlin1leri ile dayan1~ma ve milliyet<;i $Oveniz.mi n reddi bic;in1lcrini alan buyuk ve un1ulma<l1k bir entemasyonaliz.111 dalgas1 z.aten olu$turmu$tU. Fransa '68 ~:l ay1s'1 'Nous mom1nes tous des juifs a1Je1nands' $ark1s1n1 soylcycn )'UZlcrce gen<;: insana tan1k oldu. -Bu spontan ve kitlesel entemasyonalist duygu)'U ifade eden bir slogandt. Bugun ycni bir entemasyooalist kulrur olu$um halindedir. Bu Oc;uncC1 Dunya'da yeni bir Marksist sol ile -bi r "sosyalist anavatana" (SSCB, C::in, 1\mavutluk) I~ Yerle~ik ulus-de,·lctlrrc kar~t ulusal a.:1nl1kla nn bu rc ni
ayaklanmas1 ,.c bunun anti-kapilalist potansiycl ine ili?kin ilgin\ ,.c k1~k1r11c1 bir ~1nal iz i<;in Baskh t.t;:irks ist Gu ru tz.Ja· urcgui Brrcdan u'nun son c;alt~n1as1na bak1111z: Contra el Estado-nacion. En torno al hecho y la cuestion nacional. 1'>1adrid. Siglo XXI. 1986. llirikint 251 May 1s 1 991
.
I
kor bir sadakal bi<;:irn indeki fcc i Stali nist gelenegi lerle birliktc- enternasyonalist karde!_;lige s1k1 bir bireddcden- ozgurlukc,:ii reolojiye bagh Htristiyan sos- <;imde baglid1r. )'alistlcr aras1ndaki yak1nla$n1adan kaynakl.anmaktaAvrupa'da entemasyonalist egilimlerin yukseli!_;ine d1r. Marksist entcrnasronalizrnle se<;:ici ilgisi i<;:indc ~ ka1k1da bulunan nesnel bir faktor hi<;: suphesiz Avdinin KaLolik -yani enternasyonal- karakreri sahne:- rupa Ortak Pazan'n1n gcli$rnesidir. Bir<;:ok eski mill iyc <;:1km1$Ur... Enternasyonal go1i:tnf1$lerinin s1111rlan yet<;i anla;;n1azhg1 (Fransa ile Aln1an)'a aras1ndaki gibi) giderek anlan1s1z kilmakta ve onak bir Avn1pah ne olursa olsun ikaragua'da Sandinisn10 ve Brezilya'daki yeni Partido dos Trabalhadores (C::ah$anlar toplun1sal kavga ic;in isren ilir ko~u llan yaratrnakraPartisi) bunun baz1 6rnekleridir. d1r - ()megi n, haftada 35 saatlik <;al1!_;111a i<;in ticaret Ycni Avrupali ku$ak aras1nda kuruln1a sC1rcci i<;:in- birligi kavgas1gibi. Ancak, k1sa erimde, entemasyodc ki bu ycni entcrnasyonalist kiiltur, birbi rlcriylc dc- nal <;evrenin ozellikle de Ortak Pazar'1n 'nesnel ekogisik oranlarda kaynasan vc birlesen degi$i k bilesen- nomik s1n1rlan1alan· Avrupa'daki sosyal demokrat hlllerin llrunud1) r: kumetlerin (Fransa, ispanya, Yunanistan vb.) ulusal l . Dcvrimci en ternasyonalizrn ve proletaryan1n es- ol<;:ekte herhangi bir radikal 1oplu1nsal ol<;:uniin ekki sosyalisr gelenegi11dcn -sol-sosyalistler, elestirel ko- si kligini hakl1g6st:ern1 ek i<;: in ileri siirecekleri ana ar1nunistler. anar$istler aras1nda vc DordC1ncll Enten1as- gumanlardan birisi olarak kullan1lmaktad1r. Onlf1sosyonal ola rak boyle bir orgutlenmede yasayan- vc altyalist tarih<;i Daniel Singer, bu turden mesruiyeti kenll11$1ann yeni-sol kulrCniindcn kalanlar. dindcn menkul soylernlere ulusal ve cnternasyonal 2. Pasifizm; silahlanma yans1n1, soguk savas 1nandcgi$mCa rasindaki ;;irnd iki diyalektige isaret ederek t1g1n1(her iki askcri blokra) ve emperyalisr (vcya mil- oldukc;:a dogru ·bir ya ntt vern1ektedir: 'Orta vadede li )'Ct<;:i) militarizmi reddedcn gcnis anti-nuklccr haulus-dcvletin tarihscl olarak $imd iki bic,:imiyle yok rekct: Cyu$mazhklan ne olursa olsun, hem ban he1n olacag1gcrc;egi sosyal d6nt1$lin1ler i<;in ilk platfonnu dogudaki pasifist harekctlcr nukleer bir y1k11n1 onle- simdilik onun saglarnayacag1 anla1n 1na gelrnez. Germc vc insanhg1 'imhadan' (exlcrminism) koruma a1na<;:ckccn de, ba$lang1<;taki tek mtimkiln sava~ alan1n1 c1 nda bi rlcsmektedir. hala o olu!?turn1aktad1r. Onu inkar etmek radikal de3. Ekoloji ; dogay1 vc "Toprak Ana'\1 yik1c1 'ilerieme- gisin1 fikrine kar;;1 olmakur. Yan1tlar sirndiden enterdcn' endiisLriyel auklardan ve hi<;: bir s1nir tannnayan nasyonal olsa bile sorular mutlaka onceliklc ulusal ekolojik fe lakerren koru111ak i<;:in sava!_;1n akca vc bu- s1n1rlar i<;inde formule edihnelidir. Benzer bi<;:imde, tiin insanhg1 n ortak <;1karlanna baglan1naktad1r. zaman1n11z1n A1ne1ikanla$mas1n1n 6nt1ne ge<;:1ne ih4. Anti-1rk<;1hk: n1illiyet<,:i/ 1rkc;:1 dt$lan1a 1n ant1g1n1 ti1nali olan yaln1zca farkli ti:lrden bir toplu1na dogn1 reddeden, go<;rnen nufusla (Afri ka hlar, Araplar, As- gi<len Bau Avrupa'd1r. Ekono'm ik kars1li kh-bag1n1hhyahlar veya Ttirkler) kend iliginde n bir karde$lik ha- g1n biiyumcsi, hareketin ulusal ol<;ekten bir Avrupa rekcti. Ru hareketin gi.indc1ne getirdigi en onemli ko- ol<,:eginc dogru genisle1nesinin ka<;:1ntlmazhg1 bireynulardan biri (6ze lli kle f ransa'da) bir mill ctc men- sel ulkelerin sermayenin kur~ lin a tabi olmas1na yol sup olrna (nationaliry) ve yu rtta$hk (citizenship) araa1;:maz. Basit bir bi<;:imde ulusal kaynaklan ne denli s1nda yapng1ayn n1d1r. Hir Lilkede ya$ayan herkes niil- dcrin olursa olsun sosya list hareketi enten1asyonaliyetlerind en baguns1z olara k yurcta$1ar olarak (oy lizme mah kutn eder.20 hakk1 ilc birl ikte) dtisi.intiln1elidir. Bu degisik bile$enlerin uyurn lu bi r bi<;in1de birle5. l-'e1niniz1n; sald1rgan miltiyet<;iligin gclcneksel . ~ip bi rle~emeyce kl eri ve yeni bir enten1asyonalist kulpatriyarkal kulturiinft. 'erkck' asken gt1cf1 vc 'kahrati.i rlln Avrupa'da (veya diinyada) b irl e$ 1ni ~, bir kide 111an' (heroic) vaLanperver (patriotic) $iddeti altilst ethareketi olarak gelisip geli;;1neyccegini onceden kesmi$tii: Eger patriyarki ve en1pel)ral 'Anavacan1n' cep- ii rmek ic;:in <;ok erkendir. Bunlann 21. yuzytltn soskisel kultii aras1nda sc<;ici bi r ilgi varsa, benzcr bir yalist en tcmasyonalizrn inin al<:ak gonullll ba$lang1<;:bag fen1inist poli tika ve kiiltC1r ile ·Toprak Anan1n' palan oln1as1 olas1hg1 vard tr... sifist (\'Cya ckolojik) sa,·unmas1 aras1nda da vardi. 19 (Socialist Register l 989'dan <;:ev· ERDO(;A:-: OZER) 6. 'U<;:lincu Dunyac1\ik'; yani en1peryalist bask1dan, 19 Mather Earth l.Di1nya Sava~1·ndan once ABD'de iinhi anar· ycrli diktatorluklerden, a<;liktan ve sefalenen kurtul$i~1 lider En1ma Goldmann'1n ~1 kanu~1 en1en1asyonalis1 bir mak i<;in sa"a~an Oc;uncii Dunya halklan ilc dayatlerg1n1n ad1rd1. nt$ma vc duyguda$hk. 1\ltn11slann anti-ernperyalist 20 Daniel Singer, "Radical Change and Europe's Nation State", harcketlcrinc gore daha az politik olmas1na kar;;1n, 1987, Cauuu Konferans1'na (Yugoslav)·a) sunulan bildiri, So-bugilnlerde s1k bi<;imdc radikalize Hnistiyan aktivistcialis n1, Natio ns, lntema tio nal , Coopera tio n, s. l 0 .
57
T
K
A
p
E
l
E
$
T
R
s
I don't believe in 1'11' 60's in ihe golden age of pop You glorify tht past when the fu1 urc d1ies up I heard a singer on die. radio lar~ last night Says he's gonna l1ic!1 the dar)1ness till ii bleeds daylight
/... I bclicvr in love
U2
ideoloji ve utopya aras1nda: "iki farkl1 siya?et" MEHNIET KU(.UK
I.
H ic;bir $ey yoktan varolan1ayacag1gibi , yeni 01u·$Un1lar da <;aU$01a ve devinimin bagnnda dollenir. Kin1i zatnan k1$ uykusuna yatml$ gibi gori.inen, kimi zaman Ayd1nlanma'n1n yayd1g1 l$tg1n kor ediciligiyle ebedi dinginligin be$igi i:lenimi veren Orta<;ag1n i<;inden . sokun ediveren insan't da Aynnh Yay1nevi, Istanbul. 1989, boyle gormek gerekir. 92 sayfa Tannn1n merkezi konurnunu hi<;e saymak pahas1na "...insan akh tabian kullanarak her $eyi yapabili r" 1 dcme curetini gosteren Roger Bacon'1n ya da insan1 merkeze getirerek nietafizik ve dinsel sorulan n yerine etik sorunlan one 58 <;1kartan, ahirette aranan rnutlulugu insanlann dun-
ya ic;re ey le tn le ri yl ~ biti$tirn1eye <;ah$an Petrarca'n1n2 kavgalan na bakarak, Orta<;ag1n nas1l kcndi kcndini tttkettigi. kendi ollirnCtnii haz1rlad1g1gori.ilebilir. Dcscartes'1n yuzy1h olarak bilinen d6ne1ne gelindiginde dinsel ve rnctafizik dCt$iince kar$1s1nda kendi ustunlugunC1 ilan edip diretehil1ne gC1cune eri$en Akil. sanc1h bir sl!recin un1niidur. Descartes gervek bilgiyi akla. yani ilksel bir ilke>'e dayandtrarak tum obCtr bilgilerin bu ilksel bilgi temelinde kan1tla1na ve tan1tlamalann yard1m1yla, yani sistemli bir tumdengelimle in$a cdilcbileccgi ni savlarken bugun ak1lc1hk <,:ag1 dedigimiz donernin karakteristigini onaya koymu$ oluyordu. Eski Tann n1erkezli sars1lmaz temelin yerini ba$ka bir sars1lmaz ilke almaktayd1: Aki!. (:ok ge<;medi, geli$tllekte ola n doga bilin1lerinin destegini arkas1na alan Kant, Aruoba'n1n ifadesiyle, kendi ba~1 n a b1raktld1g1nda akhn ztrvalayabilecegi vc z1rvalan11$ oldugu gerek<;esiyle 3 unll'1ele$tirile1ini s1ralad1. Boylece bu sars1lrnaz terncl ilk kcz enine boyuna ara~ un l m 1 ~ . sorgulann11$ ve kem irilmi$ oluyordu. Bilginin te1neli olarak olgu ve olaylar yerine saf kavramlan <:1 k1 ~ noktas1 kabul edcrek in ~a ediln1eye <;ah ~tla n aki!.::1 sistemlerin 1ohn1et alunda kalmas1yla birlikte akhn konumunda ku<;uk bir degi$iklik gundeme geldi : ·'Simdi as1l sorun, duyulara verileni (fenomeni). olguya ya da olaya dayanan1 ak1lsal olanla uzla$!lrmakta ortaya c;1kmaktayd1. Bunlar <;eli~kili degildirler: bfttun i$... bire$i1nle1ini n1cydana getirebilmektedir. Bunun i~in de akh a priori olarak olgulann onune koy1namak, olgulan n i<; baglannin fonnu olan akh olgulann kendi i<;inden c;1karmak gerekir. i?te ancak boyle davranarak akhn rolu anla$1hr; du~un en ozne ile dli$ilnulen nesne aras1ndaki 'kar~1hk h bag1nn kavranabilir; dogruluk (veritas) ile ger<;eklik (realitas) aras1ndaki sbzde aynhk da ortadan kalBir ik im 25 I M a y 1s 1 99 1
d1nhnt$ olur".4 Bir bak1ma. Ortac;ag1 iflasa surukleyen humanizn1, daha sonra aktlc1hk c;ag1nda insan1n kendini r,:evreleyen dunyay1 sezgileri yard1m1yla buldugu bir ilk bilgi arac1hg1yla kavra1naya <;ah$mas1 sonucunda yann1 kalm1? insan versus di:tnya ya da ozne versus nesne aynhg1n1 mannksal sonuc;lanna vard1rm1$ oluyordu: insan ve ununla birlikte ak1l, c;1kuldan tahtta ikainet cdcbilecekti. yeter ki bu rnakam1 nesneyle payla~maya raz1olabilsinler' Dii~iince tarihi baglan11nda ifade edilecek olursa, aktlc1hk iie deneycilik aras1nda yap1lan bire$i1n Ayd111lanma'111n zirvesini temsil eder.5 Her r,:1 k1$1n bir ini$i vard1r. her iyin1serligin alter egosu ise kocu1nscrliktir, r,:okluk yeni bi r gelecegi haz1rlayan kotumserlik. Ayd1nlanma'n1n zirvesinde olu$an iyilnserlik, kendi akhn1 ba$kalanna devretn1eksizin kutlanabilme yetisini haiz ozbi\inc;li insan1n kar$lla$acag1 tiirn sorunlan akil yard1n11yla olgulan incelcyerek r,:6zebilecegi, $eylerin i$1eyi$ 111ekanizmalann1 ortaya c;1kannas1 sayesinde kendi kaderini tayin edebilecegi dii?t1nccsi ni iireterek yayginla$t1nnl$U. Bu dii$iince 19. yuzy1hn sonu ve 20. yC1zy1hn ba$lan nda ku$kuyla kar$1lan1r oldu. Bu donemin dC1$iin1:ir. le1i bir onceki yt1zy1hn kendilerine 1niras b1rakug1 insan 1mgesini, " ... zihninde enine boyuna tartt1g1 scr,:enekJer aras1ndan ozgiircc sec;in1 yapan, ozbilinc;li, akilc1 bir varl1k olarak... kabul edilen insan imgesini bir yantlsa1na olarak reddeuiler". 6 Bu reddedi$, yukanda dt$ hatlan kabaca c;:izilen iyimserligin urettigi, Dar\vinciligin etkisi alunda insan1n sornuc carihselliginin uzerine um1anarak evrenselle$en bir ak1l giysisi ku$anan pozitiviz1ne yonelik bir tepkiydi. Pozitivizn1, sozgelin1i Comte'un ellerinde, ic;:inden serpildigi Ayd1nlanma'n111 yads1n1aya (negation) ve ele?tiriye yonelik boyutlann1 spekctlatif felsefenin birer kal1nt1s1 olarak reddeuni$, bunun yerine, 'yararl1k' ve 'gerc;:eklik'i one r,:1kartm1$tL 13unun vard1g1 nokta, bilirnsel y6nce1n in tekliginin ve bili1nin birliginin savunulmas1 ve dogada sozkonusu olmayan etik bir boyut bannd1ran toplumsal fe non1enle1i n dogal nesnelermi$cesine ele ahnabilecegini, toplumsal fenomenlerin "$eyler olarak dii$iin(d n1esi" gerektigini one surn1ek olacak11. 7 Bir felsefe olarak pozitivizm, bilginin biricik temeli olarak deneyiini one sunnli$, ge<;erli bilgi nin alg1layan 6::ncnin dolays1zca kavrad1g1 bir 'gerc;:ekllk'le ilgili olmas1gerektigini kabul etmi$tir. Boylece deneyim konusu olabilecek gec;:crlik cestlerine vurulrnaya el·•eri$li a1npirik bir ic;:erige sahip oln1a1nalan ncden iyle, deger yargtlan bilginin dt$tna itilr~1i $, Ozne] dunyan1n kaprisli, kaotik Ortam1na terkcdilrni$tir. Doga bili1nleri rnodeline gore bic;:i mlendirilmeye c;:ali$tlan toplu1n bilimlerinde pozitivizm, episcemolojik ozneyi toplu1nsal 'gerc;:eklik'in gozlemcisi gorevine atamt$, Durkhein1'1n 'toplumsal olgulan $Cyler
olarak dii$ilnmek gerek' yollu ifadesinde belirdi~ uzere, toplumsal tutumlann incelenmesinde insan 6znelliginin ve iradesinin bilgi edinme giri$in1lerinde bir ~ngel olu$tL1nnayacag1n1 varsay1nt$lll'. Buradan hareketle toplum bilimlerinin amac1 , upk1 doga bilimlerinde oldugu gibi, 'yasalar'1n ya da yasa benzeri genellernelerin fonnulle$tirilmesi olarak saptanm1$ ve • deger yarg1lanndan bag11ns1z olarak i$leyecegi dii~iiniilen toplum bilin1lerindeki incelemelere arac;:sal bir rol atfedilmi$ti. Toplum bili1nleri alan1ndaki ara$t1rn1alar $U ya da bu $ekilde kullan1labilecek 'ceknik', bu an lamda 'notr' bilgiler saglar. Bellek kayb1n1n bu denli had safhalara vam1as1 gorn1ezden gelinemezdi . gelinmedi' I I.
Bir kriz saptamas1n1 ba~lang 1r,: nokcas1 olarak kabul eden Levene Koker, iki Farkh Siyaset: Bilgi TeorisiSiyaset Bilimi ili$kileri Ac;:1smdan Pozitivizm ve Eler tire! Teor1 8 ba$hkh eserinde, siyaset bilimini siyaset fel:;efesinden farkh la$nrma r,:abalann1n dayand1g1 pozitivi zmin analitik oncullerini irdeleyerek bu c;:abalann ger,:erliligini sorgulamakta. Bunu yaparken, 19. yuzy1hn sonu ve 20. yuzy1ltn ba~lannda n1addi 'ilerlen1e'nin toplum ya$am1nda ac;:t1g1gedikler kar$1Slnda bu tu rden bir ilerlemeye kar$t c;:1karak 'ya$am1n n1ekanikle$mesi'ne sald1ran yeni-ro1nantizn1 ve Lebensphilosophie gibi dii$iince geleneklerinden beslenen9 bir gelenegin r,:izgisi i~inde belirliyor kendi konumunu. Bauh liberal-demokratik toplun1lann siyasal ve toplun1sal orgutlenmelerinin ten1el kuruinlan ve i?leyi$leri ile bun Ian me$n1 k1lan degerler aras1ndaki k1nln1adan kaynaklanan krize farkh yan1tlar urcten siyasal dli$iinceyi Levent Koker iki ana gn1ba ay1nyor: Doga bilitnlerinin metodolojik ilkelerini om ek alan ve ic;:inde yer ald1klan <,:<th$malann ortaya koydugu so nuc;lan doga bilimlerininkiyle ki)raslayarak degerlendirip toplu1n bilimlerinin genc;:ligini ve malum zorluklann1 mazerec g6stererek ara$Urmalann yayg1nla.$nnhn as1n1 talep edenler birinci grubu olu$turuyor. ikinci grupta ycr alanlar ise, doga ve toplum bilimle1inin birbirleri nden nitclik bak1m1ndan farkh old uklann1, bunlann farkh epistemolojik 6nciillere ve metodolojik ilkelere sahip ohnalan gerektigini one sur111ekte.lO Kitab1n ilk bolumi.inu birinci gn1bun dayand1g1pozitivist bilgi anlay1$1n1n irdelen1nesine hasreden Koker, yasland1g1 ele$tirel teorinin 6nde gelen niteliklerinden biri olan tarihsel perspektife sad1k kalarak ".. .t\ yd1nlanma'n1n irrasyonel esaslara dayanan Eski Reji m'i. .. reddetmesindeki ( negation) 'ele$tirel' boyut(un), rasyonalite kavram111111 pozitivist bilim anlay 1~1 esaslanna uygun 'teknik' veya 'arac;sal' bir belirlenim kazanmasryla berabcr, yerini belirli bir ege- 59
R
s
E
M
l
G
A
y
R
R
'
"' '
,. •
''
..
...;,
. ...:. .,:··~ .
.
T
M
A
R
H
l
-~ '"~i·\...-._ ...
•
s
E
:'
l'
.,.
r --.' .
... ..
f
·- l
• t
Allah o:nur vers:1 tiey:p el opece)( m1UeiVek1h olacai<s•n.
Se9imler i iptal ederim ...
66
Se<;itnlcrdcn* bir gun evveld i. gecc yans1ndan az sonra Nuruosn1anive'dcki cvirnizin civannda oturan Ara• ttirk'u n cski vavcrlcrinclcn ( c,·a1 1\ bbas'1n cvinden bi, risi ko$atak gelip bi: i~n kap1y1 ~:ald1. 0 Strada radyoya dusku n olan oglum Turgut'1an baska kimse 1.1ya111k d egild i evde. Turgut kap1y1 a<;1p gelen adatnla ko nustuktan so nra gelip bcn i uyand1 rch. Ccvat Abbas·1n gonderdigi adan1 su habcri gctirmisci : Do linabah<; C Saray 1'ndan Cc,·at ,\ bhas bcylcre telefon cdilmis ve birisinin beni bulup Ataturk'i.i.n <,: ag1rd1g1n1 vc sarayda beni bckledigini s6ylc1ncsi i sten1ni ~. Biraz sonra · s<1rayda11 gondcrilccek bir arab,1 ilc <h·rhal Dolrnabah\'.C'ye gitn1cn1 gercktigin i ~O } lcyc·n adan11 savd1ktan :.onra hcmcn giyinn1cyc ba~l a d 1 n1 . Bir yandan da df1$fl niiro rdun1, gccc vans1 brni ~ar.i ya c,ag1nnalan n1n sebt·bi nc oiahilirdi ) C:ok 1nu a<.clc hir scy o!inustu ki boyle apanopa r o ray;1 gi trncm isten 1yord u ... l-azla d i.i5f1n1nc yc vakci1n olrnad1 . ;:;ira cckctim i gi · y(' rken kap1da bir otomohilin d urd ugun u du ydun1.
Bc ni altnaya gelmislcrdi. Do lrnabahce'ye vard1g1m1zda yuka n salona \'.tk n1a1n gcrcktigini soylcdilC'r :Vlerclivcnleri tclas ile <;1karkcn akl11na gelmcyen sey yoktu. Benim gibi hayan 1nucadcle. poli rika vc csarC'ttc gccen bir kin1se i<;i n olaylan goriis a\ 1s1 degisik oluyordu. Herne hal isc }'Ukan <lak1 <>.tlona ~i r<ligimdc gordu rn ki onaya kurulan sofrada Acaciirk a rkadnslnn )'la bcr;.iber ~oh b r t r diyor. Hcni gorftn<.c ayaga kalkn \ 'C boyn uma sanlip yanaklantn<lan i)pcli Sonia yan1ndaki isken1 lcvi i ~arcl cdC'rck beni Ot ll rttu vc sC>vlt ko n u~tu : ' ' - tv1i chat $Okr0 Bey. ho~ge l d i n sr ni ararn 1:da gor· 1n ek isrcdik ... So nra. ctrafta kosusan ga r~t, n lara h itahen: - Bryefendiye scrvis yap1n. dt' d i. l>cn karn1m1n cok olduf>0un11 soYlt•\'incc )'Ctnck vi, yeli cok zan1an oldugunu her scye ragmcn bir scyler atr$tr rahilcccgirni bclirtirkcn. ··c an1111 . d ccli . ~oy le bir hcsaplarsan bes saa t c,.,.,,l )'l'lltl' k ycrn is oln1:'1n1:::. gcrckir. vcd iklerin iz ha zrnohnu~ c ur''. Hu nla n s6Ylcdik· ' ' ten ~o n ra dolu bir kadeh rakl\·1 o n(i rn c sOrdu. kendi J
,
'
llirik i 111 2 5 1 ~· ay s i -~ g 1
kadehini kald1rd1 ve "Serefe" dcdi. Tabii herkes gibi bcn de ona uydurn ve kadehimi kald1np, "Serefinize cfendim" deyip ii;:tim. Boylece gecenin ge<; saatinde birkai;: kadeh rak1y1 devim1ek i~ten bile oln1ad1. 0 sofrada ona uyrnamak in1kan1 1n1 vard1? .. Atattirk c;ok ne!?eliydi. bir arahk s6zi:1 se<;imiere ge1irdi ve bana donerck: - Mithat Bey, sana istanbul'da n1ustakil n1ebusluk teklif etm i~lcr, dogru mu? dedi. Soyle bir yutkundu1n ve sakin olmaya <;ah$arak: - Evet Pa~am, dedim, sagolsun arkada$lar bana bu tevecci:lhu gosterdiler. .. Lakin kendilerine de bildirdim tekliflerini kabul etme1n i<;in bir ~arum var... Soyle bir yi:lzi.ime bakt1, ka~lann1 c;:atu ve beklcdi konu~ay1n1 diye, bcn devarn ettin1: - Evet, bir ~arnrn var, sizin n1uvaffakatinizi almadan ... Laf1n11 bitirmen1e zaman b1rakrnad1: - Biliyorun1, biliyorun1 ... Hukukumuz c;:ok eskidir:.. istanbul'dan mustakil n1ebusluk ic;:in ac;:ilan yere bizirn Refet (Bele) namzetligini koysun bakahm ne yapacak. Ben scnin ic;:in Sivas'1 dti~i:1ndu1n , orada cla mi:lstakil bir mebusluk var milnhal... e dersin, Sivas'a ~imdi bir telgraf c;:ektireyim mi? Teklif o kadar tepeden inme ohnu$tu ki, ne cevap verecegimi bilcmedirn. Ben sus tukc;:a Atatilrk sinirlenir gibi oldu ve sab1rs1zhg1n1 belirten bi r eda ile konu$tu: - Haydi can1m c;abuk karar ver. Ba$1m1 egerek, "Siz nas1l 1nilnasip gorurseniz" dedim. Ataturk bunun ilzerine yan1ndakilerden birisine derhal bir kag1t kalem getirrnelerini soyledi ve is tcdikleri geldiginde kale1ni bana vennelerini soyleyerek: - Haydi ben soyleyeyirn sen yaz, dedi. Ne var ki ben evdcn acele ile c;1karken gozluklerim1 unutmu$tun1. - Af buyrun, dedin1. Pa$am gozlilklerimi evde Lll1LICillU$Uffi tela$1a , Ozur dilerirn. Sunun uzcrine Ataturk yatak odas1nda yatag1n1n ba$UCundaki <;t>kmccede bulunan gozll"1guni.'n1 getirilmesini en1retti . Ne var ki gozlilgf1n gelmesi ni beklemedcn yan1 ndakilerden birisine $U saurian yazcl1rd1 : - "Ben ittihat ve Tcrakki Katibi U1numisi idim , 1nemlekct.ime kusur etmedin1. Bu defa Ataturk\in bana olan gilvenine dayanarak, Sivas mustakil mebusluguna nan1zetligimi koyu}'orum. Laz1m gelen rnuan1elenin ifas1n1 rica edcrim... Telgraf yaz1ld1ktan sonra o tarihte partinin katibi u1n urnisi olan Recep Pcker'e $U ernri ve rdi :. - $in1di n1crkezc git. Sivas patti tC$kilaun1 bul, Mi that Sukril'ni.in n1i.istakil rnebuslugunu temin ettir. $a)'CL bir aksilik c;1 karsa Sivas intihabat1n1 (sec;:ilnlcrini) feshedecegin1i soylemcyi de unuuna.
Recep Peker telgraf1 c;:ektirmek ve telefonla Sivas parti n1erkeziyle gont?tnek uzere Dolmabahc;:e Saray1'ndan henllz aynlm1$U ki Atatilrk. Salih Bozok'u yan1na c;:ag1np $LI talimau verdi: - Sen de arkas1ndan ko$, giclip bir yercle uyuyakaltr belki, neticeyi almadan eve donmesin ... • 1935 Scc;iinleri
Mi1ha1 Slikn1 Bleda. imparatorlu~n Cokii$ii, Rcmzi Kitabevi Y., (istanbul: 1979), s. 19 1-193.
Daha ziyade de bekleyeblliri m (.. .) gazetelerde Turk Dili Tetkik Ce1niyeti'nin c;ah$1naya ba$lad1g1n1 gorilnce kalktun, vazifemin ba~1n da bulunmak i.izere. Ankara'ya gittim. 0 za1nan1n biricik oteli olan ·ra?-Han'a inerek maarif vekilini gordilm . "Vazife kac;:ag1 sanmayas1n1z diye ispat-v(1cut etmeye gelclim" dedirn. Resit Galip biraz dii$ilnceli gorilnilyordu. Gazi'ye arze<lecegini soyledi. Ben de selamlas1p cemiyete tahsis olunan yere gittim. Arkadaslann nastl c;:ahsrnaya baslad1klann1 anla1nak istedim. 0 ak$arn Gazi bcni sofraya <;ag1rtt1. Sohbetlerle gee; vakte kaclar sofrada oturuldu. S1rf eglenmek ic;in oynanan poker masas1na gec;tiler. Rah1netli Nuri Conker, Recep Peker. Mazhar Milfit oyuna kan~m1su. Gazi beni yan1na c;.ag1rarak "Otur, seyret" buyurdu. Bir ara elindeki kartlara baku, "be$ yi.iz lira!" <ledi. Peker'le tv!Clfit pas diyerek kag1tlan b1rakt1lar. Conker -elinde iyi kagtt ohnah veya Gazi'nin blof yapng1n1 zannederek- g6rdi:1. Gazi "Bu bes yi:1z liray1 Cevat ic;:in oynuyoruz" dedi , "hemen vereceksin ha!" Conker kac;.n1ad1. Gazi kazanmt$tl. "Haydi paralan c;:1kar, bakahm 1" buyurclu. Conker'in ''Simdi usti.imde bu kadar para yokI" itiraz1 ilzerine ba$yaver Celal Bey'e para buldu1uldu. Gazi'nin "yann bu paray1 Celal Bey·e getircceksin ha!" ihtanna Conker "Pekiy, efcndim '" dediysc de [1<; gun sonra, yine sofrada, Gazi "Paray1 Nuri getirn1edi, Celal Bey'e ben odedim" diyerek tas1gedigine koymakcan geri kalmad1. Bu para, ba$tnda kurmu$ oldugu vaacli yerine getirinceye kadar, bana bir gec;im saglamak i<;in liitfedilmisti. Sa1nih Rifat <;ok degerli bir bilgindi. Ugram1s oldugu hastahktan kurtula1nam1s, c;ok sanh bir ihtifal ile clefnedilmisti. Birka<; gi:ln sonra. sofra salonunda. Gazi -mutad1 iizere- kalk1n1s, salonun kap1s1na yak1n bir yere gelmi$, birer hirer aynlan arkaclaslann tazimlerini kabul ediyordu Ben yan1na gelince, ehmden tutarak: "(:ok dC1sn1an1n1z var, Cevat Bey" dedi, "iki ay kadar rahmetli Samih Rifat'rn matetnini gei;:ireli1n, (:a67 nakkale mebus u yapaca~1rn" diye ilave etti.
"'filbii e!..:nciirn, hcpirniz hliyuk bir ac1 i<;indeyiz., daha :i\".ldr de bcklcvcbiliri:-n·· c.:vab1n1 verdi m . •
- - - --- --·-
- --·-------------
,\~urr ! Cl·,-.11 En1rc. iki '.':cslin Tarih i.
H 1l11~ • l-:1tahr-. 1. (is1anbui
l 960). 5.33'>- 336.
Rica ederim . ..
ni 1ttila1n1za arzediyonln1 (bilginize sunuyoru m). Her \'ata nda~ i<;i n yeni clevrcde beraber ~alt~ma ya n1i'1nasip gi:irdClgOm arkada$lann heycti un1u1niyesinin birlikte gi:irulmesi ni faid cli addettim. Bunlardan her dairei in tihabiyeyc tefrik cdeccgin1 (se~im bolgesine ay1racag1rn) mebus na111ze1lcrini ayn ca irnzan1 tah nnda (alnnda) arzedcccgin1. Gazi Mustafa Ke1nal
Emcklivc a,·nld1!{1ind.in tan1 aln vil son ra Gazi, bu n:1c,: i ~. arkada~1 111 gene unu1n1a1n1:; \ 'C beni :\ n kara'ya d.1;-c t cuni~ri. Ga.:i ill.'. hasta b ul unan Ba~vckil is inc:t
Sc\itnd t:' n sonra va!a11daslara /Jeya11nan1e (71X.1927)
J>;i$;i'n1n tc:klincri uzcri ne Haydar Bey'de n a<;1lan Kon )'J n1ust;1kil 1nehuslugun a nainzetligirn i koy rnu~tu rn .. J 9)1 ~·ri1nin 6/7 tl:.i~iran gccesi sofras1nda baz.1dav1'lli;erin d e huz1r bul;indugu bir s1rada Gazi, Cun1h urrc i ~l igi !3askatibi R'1:?en t:sn.: f Be:>•\ y~ n 1n a <;agirarak 0n;1 <.:1!n1huriyet i·l;\lk Partisi'nin Ko nya'dan must.rtkil n1ct:n1 ~l~1gun1u tcrci,·cden $U beyannamcyi yazd!nn1~u: ·'K0nya'da ilk orrlu mi.\(cnisi o irnus b~tl u nan , ~ lilll \ ·IC:C'adrl<''1nizde garp harckat ve faaliyet sahas1nda yi.rks<>k h1z.!~H.'dcn cakdirlerlc tespit edilcnis bu· lunan ve (.j,; :i \lu<aafa Krmal'lc daitna csasca hem fikir k;1lm;., olan Ali fuat Pasa hazretlrri, b u drfa inhilal edf'n t.:onya rncbuciugu11a n\ilscakilen namzetligini k1~yn1us bulun1~1akt,1d1r Bunn Cumh uriyet Halk P:1ni~i 1ncn1n11niyctlc kar~1 lJ r. J\1lisan1nilcyhin Kon\'a \ 'tl:t) ct1 ;nuh 11::rt·n1 mi.intehiplcrin{:c (sc<;1n cnlcrin ce) inti habolu n 1nas1n1 t sci::il mesi n i) firka bi.it fin h tisni.in i yetlc ,.e bu in1ihap~a n1r1nlcket ic;in ytiksc>k :n enfaat oldugunn hanrhuara k rica edr1im". Ayn1gece Rusen E~ref 1:3<'y . bu be)·annci n1eyi Gazi'nin c1n ri yle is1nrt l'asa'nin hu yuksek rakd ir vt~ kad ir$inasliklan. t inr.kliye <t>·n l1rken 111aru::: kald rgrm haks1zhg1* bana unottt1rrnu;;tu.
intihabat (scc;i niler) ncticelendi. Cuinh u riyet Halk F1rkas1 n:un1na takdim Clligirn na1nzetler rnemlcketin her taraf1nda aziz vatancla$lanm1n 1ntittefikan u mumi tasvip ve intihab1na rnazhar oldu. Aziz vata nda~la n rn t n tezahl'lratr ndaki asil 1nanay1 yf1ksek mesuliyct h issiylr v(' lay1kile ih aca ed iyorun1 (kavn yo-
I
I
..
I
Aziz vata nda~lan n1 1
rurn).
\ 'atandaslan1n. intihap rrylcriyle bcnim ve siyasi f1rkan1n gc\en icraat11n1z1 rni.ittefi kan tasvip \'e ccyir ettikleri ve gele-
-"
--···-----··---------
• i:tr.ir ~ · -.ika~I • nr<kniyk is1iklal M;ihken1csi' n<l<' yargtland tk· tat: :;onra ~1 .-di:."<' ~i rcmcycn Crbesoy. yiiri'1 rhiktcki k:i nu n · Ia ra g() rc 1>1duy:il J on1ne~i gr rckirkcn, h i~bir ~~y ~(iyle n1nc J1:t) . ct:·.::t.cn ..~n1 i. k!i t."<.l1 l Lr
.... •
.
Alt Fuat Cebrsoy. Si ra~i Haora lar. ll K1.;im , (i-;canbul. 1960). s.225-226.
E v latlar1m1n ser bes t reyleriyle ... Cf-lP adaylan h a!?l~• 1ula va1,·1nda slara yay1nla11a11 ta·
rnin1 (J0.\ '/111 92 7)
68
,'\;: \:. \' 3l.:111d ,l $l.l l'lll'l . C~un1 h uriyer 11..t!k F1rk:ls1 narr11na bi.iti.tn tnf tnlekcne 1"lirkiyt: ll\1 ~·i.1k '.\li llct \!t:clisi a;-.altg1 i{:in incbus na1n ;.:cdi t)l.'1ra k tespit etttgin1 zcva t1n hc ycti u mum iyesi-
AtatiJrk ma:oken dosya!ardan rn1'1le!·1ek~h adaylar•n1 seyip -ehrn opturerek· seyrnenier;:'l b lg sine s~,:~uycr. sec;:r,enler de oybirlig; :1e se<;erek" Mee· i:s·e g6n::e1iyo~lar . B.; tur se9°m"!ere gl'1nur.11jzde de ras\lamak mum· x~r
... lliri k im 25 / Ma y i ; 1 9 9 1
eek devredeki 1ncsain1izi itimat ve cmniye t ile re$<;i eylediklerini izhar cttiier (cesaretlendirdiklerini g6sterdiler). lnrihabann bu yuksek manast dikkati celbermekten haL kaln1ayacakttr. Evlatlanm1n serbest reyleriyle memleketin 1nukaddcra11n1 kalben emni yet besledigi ellere tevdi eden (cmanet eden) Turki ye milli n1elkuresinde (ulktisunde) sebat ve milli mesaide sars1lmaz vahdetle n1uhteren1 vc kavi (gui;lu) bir mevcudiyet oldugunu bir kerre daha gostermis oluyor. itin1ad1mtz1 rarsin ve ila eden (saglamla$tlran ve ytikselte n) aziz vatanda$lann1a atiye ve ycni n1uvaffakiyerler itimad1tn121n kavi bir halde bulundugun u tezkar ederi1n (haurlanm )...
- Bak nas1l idare edcri1u. ce,·abnu verdi. lik •?im $U sofrada bulunanlan (buraJa k11lland1g1 :aiJiri tc·i-rar edcmeyecegim) bir kere defcJtri1n. liatta hu(hH harici ederim. Ondan sonra rn<:!nleket kt' ~Ji krnJini idarc eder gider. Latife bu rada bitti. Fakat o gunden ;,onra <la Atatlirk'un cumhurha$kanligindan k;uibi umumilit<' gC\:mekten bahsettigini duyrnad1m.
·---·---!\lunir l!ayri Egc·li. Atatdrl..'Jrn Bilinn\<'-ycn H.. nral.~'
·1· j())"" ) • .,·f.:· (l'~-1·•1·'·1 " • •• . . .; '-1 , ' ' • '·
E l opecek mebus olacak.tint Atatiirk'iin Ta mim , Te lgraf vc Beyan narn e leri. s.5 34
Partinin ba91na donerlm ! Bir arahk Araturk, Halk Partisi'nin gidi$inden ve te$kilat1ndan mcrnnun oin1amaya ba$larn1$ ve: - Bizzar partinin ba$1na gec;:n1ek istiyoi:um. Devir'ler vc ht:1kumetler gelir giderlcr. Fakar bi:im inkilap akideleri1nizi nesillcr bovunca dcv:tm ettirccck olan ' partinin iyi i$lemesi vc koklcnn1esi laz1md1r. Dedigi s1k s1k duyuhnaya ba$lan 1n1$tl. Bu sirada Ankara'da ve hatta istanbu l'da Atan1n curnh urba$kanhg1ndan <;ckilecegi ve Halk Partisi karibi umun1isi olacag1 dahi $ayi olmu?tu. Bu dcvirlerde bir gun so frada gene bu rnevzu a<;iln11$U. Sofrada bulunanlardan bazilan: - Sizden ba$ka kim reisicumhur olabi lir'? Nevinden itirazlar yukseltciler. Ataturk, s6yleyenlerin zann1 aksine buna memnun olmad1. Ba$ta inonti oldugu halde bir s1ra devlet adan1lann11z1n isi1n lerini sa}'dt. Buniann n1C1ken1mel bir birer reisicumhur olacaklann1 ileri sC1rdli. Sonra da i$i latifeye dokerek: - Bizin1 Nu1i Conker bile reisicu1nhur olabilir, dedi. Rahmetli Atatlirk Nuri Conker'le lacife etrnesini \Ok severdi. :uri Conker 1nerhun1 da ona kimsenin soyleye1neyecegi kadar hafif cevaplar ven11ektc tereddut etmezdi. .A.ta'ya ne soylerse soylesin bu eski \.OCukluk arkada$1n1 ho$ gonirdu. Nuri Conker: - Nedcn oln1ayacak m1$1m ... Pekala olurum. tvten1leketi ·de send en ivi id are ederi rn. ' Cevab1n1 verdi. Latifc bu kadar ileri gidincc Ataturk yan ci<ldi: An lat bakahn1 .. . Beni 1nen1lekeli hakikaten iyi id are cdeccgine inand1r. Yann reisicumhurluktan <;ekilir ve parti katibi un1umisi olururn. Scni de namzet gosterir reisicun1hur se<;ti 1iri1n. Soz veriyorum. Dedi. Nuri Conker de i$i biisblitun latifeye i;evir<li :
Bir gun kutuphanede 01uru7ordu. Ben d~ .\rli m<tr S!nan'1 n heykeli l!zcrinde direktiflC'ri al 1yordu11i. Secin1 zaman1 id i. Recep Peker clinde 1narokcn d~)sy:il:.iria gcld i. :-.1ebusluga ta Ii p na inzetleri n i.s!111leri ni gcrirdi. Bu maroken dosyalann ii;inde her talihe iki sayfa ay· nlm 1~t1. Birinde iki fotngraf1 ve bit' boy fo1(•gr;lh digeri ndc <.It: ,·l y:.z1lan v<:\rd1. Ba$ka1ip k1sa hir t:· rerldOtle bana bakn. Ataciirk benini hul.un:n:in1d;1 mahzur g6n1~edigi ni an l~Hctt vc do ~yalari ac,.rr,ay;; ha~!adi. l\'amzetlerdcn birin!n rcsrn ine bako: - Ah dalkavuk p..... dedi. \ i e :ich11n1n gay<'.t ac1 bir tahlilin i yapt1 Birkai; isi1n iizerinde hep ayn1 ag1r tabirl•: rlc fiki~ yuriltrukten sonra Peker'e: ·- ~1unir Havri'nin ad1 ncrede? d i'"· S<)rd u. ' Recep Bey: - Efendirn, bu albumlerde calinlerin is11nleri vr:. <nil, racaatlan vard1 r. ~1unir !·layri bir calt:pte bclunm:.d1 cevab1n1 vcrince Ataturk b,\na Jondu: - Neyc ca lip olrnad1n~ sen rnebu;: olinak isren1ez misin, dcdi . Guldiim. dcr~in duvduklann11 in1:i ederek:
- Efendin1, ben bu de fte rd~ bulunn1ak i:'tcmczJir.1. 1"evecciihu nuzu tercih ederi n1 De<li 111. Ataci'1rk: - Pekcr ada1n1n1 gcirdf1n 1n u? Ben hiiylc adam is<erim. Akilli adarn boyle olur Dedi \ ' t' b,ina hir h.:]'h iltifat etti. Ben boylece mebusluk in1kart1n1 b1 rak:n1~ oldilni. Arna dort scnc f1rka ba~ka tib1 heni her gurCi~unJe: - Ben senin gibi adan1 gorrneditn. :::.r.n hcrr:.::11 Allah omur versin deyip el opecck n1ebu ; olar.a!<tin. (;5 .. telik bana da 1nan1 0ldun. (;ebimcc btuim de bir ricam vardl. Scnin yi1zunden, bu in :~bus talipl.:ri h:1kk1nda o kadar ag1r laf1ar etti ki, bend:· istihcla;n 1 vt:r· rnedim. .. _, - -··-- ·- ·-·-·- - ·-
_______ _____
l\1ilnir H;iyri Egeli, Acatiir~'tc n Bili nn1ey.:n llaraalar, (ls1:inbt1t: 1959),.,, 113-i l ~-
69
D
E
Aile ipnde Cinsel sald1rganl1k "Gizlice" bile konu~1nad1g11n1z: 'en yak1nlanm1z' bir yana, konunun uzman1 olabilecek ki$iler. ayd1n lar dahil, tum toplumun konu$mad1g1; gormedigi ve dolay1s1yla yok sayd1g1 i:abulardan birinden "sozac;1nak" istiyoru1n: Aile ic;inde <;ocuklara Yonelik Cinsel istismar. Bati 'da oldugu gibi Turkiye'de de yogun olarak ya$anmakta olan bu sald1rganhk bic;imine. ad1 konn1am1$ gur;-iktidarmC1lkiyet ili$kisine gen;:ekten gozlerirnizi kapaml$1Z. Oyie ki. 'duyarh' yay1n organlann1n yoneticilerinden de. evde korkarak a(.ild1g1m1z anne1nizin "Sus, bir daha boyle $eyler s6yledigini duyn1ayay1m" azanndan -6zdefarks1z tepkiler alabiliyon1z. Olay1n ne oldugu, boyutlan. vard1g1varabilecegi sonuc;lara ili~kin duyduklanm1 ve sorulann1a ald1g1m yan1dan aktarmadan once deginmek istedigin1 de bu. iki ay kadar once, Mor (.aa Kadtn S1g1nag1 Vakf1 ve Aln1an Kultur Merkezi'nin konugu olarak 70 Turkiye'ye gelen Ahnan Profesor
N
M
Frauke Teegen, bir surc:dir konuya ili$kin c;ah$malar yf1rutn1ekte olan (apa Tip Fakultesi Psikiyatri Bollimi:i'nden Profesor $ahika Yuksel'le birlikte kulaklara karsuyu kac;1m1aya c;ah$1111$tl. Teegen'in 8-10 ytldtr Hamburg Oniversitesi bunyesinde ara$t1rd1gi 'C::ocuklann Cinsel Yondcn Kullan1m1' konusundaki deneyimleri. tespitleri ve can1khklan, daha ilk panelde -az say1daki- izleyiciyi deh$ete di.i~lirdC1. Teegen, verdigi 6rneklerle, raka1nlarla salondakilerin gi1tik<;e sessizle$erek en sonunda k11ntldan1az hale geldigini farketti ve "Biliyorum. verdigin1 bilgiler <;ok ag1r. Sindirebilmek ic;in zamana ihtiya<; var. Hic; degilse, duygulann1z1 ifadc edin" den1ek geregi hissecti. Arna asil ~a~1rtan nokta, c;ocu klar (ve <;ocuklugumuzdayken bizler) iizerindeki bu cinsel diktatorlugi.in, ya$anmas1 bir yana, 'garip bir bi<;itnde' yok sayilrnas1yd1. YOK SA YILOI!
Gerc;ekten de oyle oluyonnu$. Bunu sadecc bir alanda, i'1stelik bu alan1n 'duyarh' olarak nitelenen kesiminde 6rnekle1nek bile yeterli benin1 i<;in: "Ciddi" bilinen bir gunlflk gazete yonetimi. Teegen·in ara$t1rn1a sonuGlanndan derlenen bir haberi, haberin unsurlan-
E
l
E
R
na, anlau1g1na hie; bakmadan, 'anla$1lmaz' bir gerekc;eyle sayfadan c;1kard1. Y1llard1r, yay1nlanan popliler bir haftaltk haber dergisinin yazii$leri muduru, yaz1y1 okurna ihtiyac1 hissetn1eden , "Yahu, biliyorsun. Bunlar boyle ortalig1 ayaga kald1nyorlar, sonra da her $Cyin fantezi oldugu ortaya c;1k1yor" (on) yarg1s1n1 bildirdi. $imdilerde epeyce ' tiraj almakta olan ba$ka bir haftahk haber dergisinin y6neticile1i ise. arnk kapak yazts1 haline getirilrni$ n1alzemeyi. "$imdi Ramazan. Cinsel <;agn~1mh kapak yaprnayahrn" diyerek, bekleteceklerini ifade etci. 1\yn1 hafla derginin kapag1nda, kad1nlann kulland1g1 silahlarla ilgili bir yaz1 nedeniyle, belden a$ag1s1 <;1plak bir kad1n fotograf1 kullan1ldJ. Ondan sonraki li<; hafca boyunca da yaz1 beklcrildi. Yay1n hayauna girmeye haz1rlanan yeni bir haftahk derginin yonetimi ise, -yine yaz1y1 okuma geregi hissetmeden, i<;inde mlistehcen unsurlar olabileccgine karar vererek- "$irndi buna hi<; girmeyelin1. Muz1r Yasas1 Yar" karann1 verdi. Olan yine, "... nzas1yla trza tecaviiz" olaylanndan hapse ukilan 15'ine vannam1$ 'kad1n'lara: gelecegin cinsel ve sos• yal sorunlu biiyi.'1klerine; erkekten, penisten, cinsellikten korkan kaBirikiln 25 I May1s 1 991
'
dtnlara: ve kii\iiklfigiinde tacize ugra1n1$. $imdi poransiyel sald 1rganlar olarak dola$an erkeklere (vc tabii onlann kurbanlanna) oluyordu da, birileri kalkip, "Olur n1u catll m", "Bunlar hi kaye". "Bo$ver $in1di", "Agz1na biber siirerin1" benzeri ?eyler soyliiyordu. ABARTIYOR 1v! UYU ~1 ACABA?
13 ya$1ndaki bir ktz, aylarca Bartin C~zaevi'nde yattt. Polisin, savc1n1n' ona yonelttigi su\lama, '16 ya$1ndaki agabcyinden oldugu iddia edilen bebegini ailesiyle birlikce (bence zoruvla) oldurrnek'ti. ' Olay1 soru$tttran savl:t, "Bu k1z1n nzas1yla 1rz1na tecaviiz edil1ni$" deviverdi. Yakla$tmt, "Siz bakma, yin niifusunda l 3 yazd1g1na, bunlar daha biiyiiktlir" rahatltg1ndayd1. Yorenin cumhuriyct·savc1s1 ise, "Bizim kay1tlarda bu tllr dosya \Ok. Aile ic;:inde cinsel ili$ki \Ok yaygtn burda" diyerek ger\egi az1c1k aralar gibi yaptt. Gerc;:ckten 'n zayla' cinscl ili$ki mi bu? Yoksa ba$ka konularda oldugu gibi 'n1unferic' olaylan 1111 abaruyoruz? Belki . buyudiiklerinde yapacaklan gibi, daha $irndiden agabeyle1ine, babalanna cilve yapan ktH;uk k1zlan 1111 koruyoruz? Belki de, her $cy, zamane ku<;ukletinin hayal dunyas1n1n geni$liginden, bftyD.klerin de fantezilerin den ibaret! " HA YlR. ENSEST; AiLEDE Ci SEl TiRA LIK. VAR."
Prof Teegen, kauld1g1 ilk panelc, projeksiyon makinesiyle geldi . izleyicilere, Hamburg Oniversitesi Psikiya tri klinigi nde tedavi . gormekte olan ku<;iik \Ocu~lann, yeti$kin kad1nlann \izdigi resimleri gosterirken, tan1khklann1 da aktard1. .."Ku<;f1k \ocuklann ya$ad1klann1 a<;1klayabilecek kclimeleri yok"tu. Oldugu ya$1arda ise konu$malan hep yasaklanm1$tt. i$te bu 'yi.izden ileti$im yollanndan biri olarak, c;:izim sec;:ilmi?ti. Perdede, kendisinden babas1n1n resmini
c;iz1nesi istenen 14 ya$1ndaki k1z1n 'yan1t1' belirdi: Kocan1an bir penis. 0 kadar. 4 ya$tndaki ufakhk. babas1yla ili$kisini c;izgilcr <lract hg1yla $byle dillendirn1i$ti: Kendini. babas1ndan, i:izel li kle onun kocan1an- elleri ve penisinden korun1aya c;ah$t1gi an1 Harnburg Oniversitesi'nin bu yolla elclc ettigi yf1zlerce <;izim aras1nda, anne-babantn kuc;:iik <;ocuga i$kence yapan maskeli ki$iler olarak resmcdildigi , baban1n sald1rgan bir seyran goruniin1i.ine biiri:1ndtigu i)rnekler de vard1. Kin1i \Ocuklar g6rmek istemediklcrini g6rmen1isti <;izimlerinde: Baban1n eli, cinsel organ1. gibi .. . Bir tanesinde, c;:ocugun yuzii, baban1n yuzf1, baban1n sag kolundan uc;: kac fazla uzu nlukta ve c;ocugun cinsel organ1na uzanm1$ sol kolu karalann11st1. Fantezinin bu kadan da fazlav• dt dogrusu. Hele de ara$ttrmalar ABD ve Aln1anya'da her dort c;:ocuktan birinin aile ic;:inde cinsel istisn1ara ugrad1g1n1 gosterirken. SALDIRGAN: (GEN ELliKLE) BABA KURBAN: (GENEWKLE) K1Z ~OCUK
Bas1 n. 'poli ti kacilar', i lgi 1i!er, karn uoyu gonnemekre, ilgilenrnen1ekte 1srarlt oladursunlar, Prof. Teegen'in aktard1g1 arasunna sonu<;lan. Altnanya'da bir erkek \O· cuguna kar$1hk yedi ktz <;ocugunun cinsel yonden kullan1ld1g1n1 g6steriyor. Ara$llrmalara gore , aile d1s1nda c;:ocuklara yonelik cinsel istismann hemen hemen olmamas1, Tiirkiye a\1s1ndan bir ba$ka yerle$mis kan1y1 da yerle bir ediyor: Tehlike aile d1$1ndad1r! Anneletirnizin kiic;:llkken i$aret parn1aklann1 oynatarak ya da bacaklann11z1 c;:i mdikleyerek verdigi nasihatleri sorguya \ekn1enin zarnan1 c;:oktan gec;:ti. ''Bak sana se ker vercegim" vaadiyle c;:ocuklan kand1np goturecek ve koti.i $eyler yapacak .olanlar, ashnda "sokaktaki yabanc1 amcalar" degil, saptk kisiler, alkolikler, yoksullar degil sadece. 0 pekala <;ocugun babas1, ai-
.
le i\inden, mahalleden tan1d1g1, guvendigi hiti 0labili1. Kabul ctrnck c,:ok zor. atna bizin1 babamtz, kom$u a1ncamiz ya da a1ncam1z1n oglu bile olabilir. Tan 1d1g1m1z 'normal' ailelere mensup. 'normal' erkekler onlar. ille de y1k1lm1$ ya da sosyo-ekonomik yap1s1 bozuk ailclerden dcgiller. Ho1nose ksiiei hi\ degiller. Aln1an)•a 'daki ist.acistiklerde rahipler de listeye girmi$ dururnda. Prof. Teegcn ve Yiiksel'in anlatt1g1na gore, Bat1'da ve Torkiyc'de yogun olarak yasanan C,:ocuklara Yonelik Cinsel istisn1ar. yeti$kinin \OCuga dokun1nas1 , onu uyarmastndan, onunde masturbasyon yap111as1na. bunun i<;in c;:ocugu kullanmas1na kadar uzanan bir n1uan1eleler dizisi. Her ~e\·, "Scninle kti<;tik bir s1 mn11z olacak"la ba$ltyor. Ve genellikle bir iki deneyle kaln11yor, y1llar suri.iyor. En U\ ve agtr bi\i111i <;ocukla cinsel ili~ ki. istisrnann en i;:ok uygula nd1g1 ya~ gn1bu 0-5 aras1 nda, yani bu konuda kelilnelerc sahip olmayan, olay1 anlatamayacak c;:ocuklar birinci derecede kurban. ''istismar dt1rumunda yeti$kin c;ocugu duygusal ihtiya<;lan ic;in kullan1r" diyor Prof.Tecgen. "Gucuni:t <;ocuk llzerinde uygular. Bir \OCugu kullan1nak, bir yeti~kini kullanmaktan daha kolard1r. Aynca c;:ocuk onu sevdigi, ona gCtvendigi ic;in de kolaycl1r bu. Yeti~k in boyle bir durun1da kendini su\lu hisseuncz. C,:iink(1 aiieden oldugu i<;in,c;:ocuga sahip oldt1gunu dii$frniir. Hakk1 oldugunu <lc~unu r. Bu ki~i genellikle babadtr, an1a az da olsa, anne- kizkarde~ taraftndan istis1nar edilen <;ocuklara da rasthyon1z. Yeni bir olguyla kars1 kar~1ya degiliz. Yiizytllarchr si.iren patriyarkal duzenin bir yans1mas1 bu. Sadece yeni yeni dillendtrrneye ba$lad1k." Teegen ve YiiksC'I. bu durumun bir hastaltk olinad1gn1n alnn1 ozenle c;:izivorlar. Yukscl durumu, "Bir <;e$it ;ile i<;i diktatorliik, da- 71
"
'
ha dogrusu tiranhk" olarak niteli yor. Olay her ~eyd c n once bir guc; kullan1 n1 1. E$it olrnayan taraflar aras1 nda ya~anan bir guc;. <;:ocugun nc olduguna karar vermeyc y~tt:r li (ve yetkili) olmad1g1 bir cinsel yak1nltga zorlanrnasL. Ve ail e d1$1nda ya$anan bir kullan undan farkli olarak, bunu ya$ad1g1nda gidip s1gu1acak yeri yok c;ocugun. Aile ic;inde c;ocuklara }'onelik cinsel istismann en ilginc; yanlan ndan biri, btl}rtidukc;c unutulmas1 ve hirgun haf1zadan tarr1ainen silinn1esi... Arna y1llar gec;tikc;e insan hayaunda olumsuz izler ve sonuc;lar yaratrnaya ba$hyor. BunIan c;ogunlukla farketn1eden hayat sonlan1yor. Anneler <;ocuklannt (k1zlannt) hep aile d1~11~cta n gelecek tehlikelcre kar$1 haz1rlad1klan ic;in, bu konuda ne biz bir ('in bilgiye sahip oluyoruz ne de an neleti1nizin onerisi olabiliyor. Gstclik annelerimiz de olay;,i haz1 r!tks1z yakalan1yor. Onlar da kendi gec;n1i$lerinde ya$ad1klann1hat1rlam1yorlar. Boylece kad1n lar (boy le bir $ans1 olan az say1dJ kad1n) psikiyaui rnerkezlerini doiduruyor, "ba~tm agnyor", "s1k sik bay1liyorun1", "kabus lar", "ci nsel sogukluk" gibi nedenlerle. Eger doktor bu konuda hassassa ve ara$t1rmas1 bu yonde olursa anla$thyor ge<;mi$Ce ya$ananlar. Ya da 'hasra' kendi haurhyor ya$anan rahats1zhklann ge<;:n1istc gizlen mi~ , bilin<;: alt1na itiltni$ "babayla kuc.;t1k s:r" tC1ru $eylerden kaynaklan(hg1 orraya <;1 k1yor. iSTE TURKiYE'DEN ORNEKLER
72
'-'Be$ aln ya$lanndayken, bab;irn beni kucag1na allp cinsei organ1yla oynad1g1 zaman, babalar <;ocuklann1 boylc sever san1rd1m. Bir sure sonra bu i$i kar$thkh yaprnaya ba$lad1k. Baban1 beni yonlendiriyor<lu. Biraz buyii yCtnce, bu yaki11likta bir yanh$l1k oldugunu ·dc.~ iinme ye ba$lad1rn. Arna oyle bir hale ge hni ~ti ki , babam1n isreklerine bir robot gibi uyup, her St'fe-
rinde 'bir daha oln1ayacak' diye karar veriyor, uran1yordu1n. Santn 1n, 11-12 ya$lan nda, arnk izin vermedim. Unutmu$un1. Taa ki, bir y1l once bir erkek arkada$1rn olana ve onunla · cinsel yakinhk kurana kadar... Yapa1nadtm. Zorland1m. Annem erkek arkada$1m var diye bana <;:Ok k1z1yordu. BirgC1n kavga ertik. Patlad1m ve babanll n yapt1klann1 anlatom. Sana, ·k1zlar babalann1 c;ok sevince boylc hikayeler uydururlar' dedi." ( 18 ya$1nda) "S. henC1z 8 ya$1nda. iki y1l once day1s1n1 dudaklan ndan 6puncc ortaya <;1k1n1$ her ~ey. 'Bunu neredcn ogrendin?' sorusuna, 'Baban1 beni hep boyle opilyor' yan1u veti nee, anne. ini bir te l a~ al ml$. Evde dedektiflik yaprnaya ba$la n11~ kad1n. Tam bir vil surm u~ bu ku$, kulu d6ncn1. E~i n i b ir kez k1z111111 yaq1nda s1 z n11~ olarak bultnu$, birkac; kez de c;ocuklann odas1ncla. '13akmaya gelditn' diyormu$, Arna tedavi s1ras1nda, S.'nin babas1n1n kcndisine s urr.kli olarak cinsel organ1yla surtiindi'1gu, bunlann annt:si yl)kkcn ger\;ekle$tigi. iriraz ettiginde 6l un1le rehclit edilip dayak yedigi orta)'a <;1 kn. S.de suc;luluk duygusu, sosyal ili$kilerde tatmins izlik, kard e~ k1skanc;hg1, evlilik korkusu gibi beliniler c;ok yogun." "Dun1p dururken bay1hyordurn. <;ok kabus gorilyordurn. Doktora giiturduler. $im<li hanrlamaya ba$\ad1111. ilk kez 12 ya$•ndayken kucag1na oturttu beni. Dudaklanmdan optil ·repki g6stcrdin1. Bir y1l kadar :,onra g6gf1sleritn le oynad1. 0 zarnandan beri ayda iki kez uyurken yatag1ma geliyordu. <.;e$itli yerlerimc dokunuyor, sanl1yordu. Bag1np tokathyordum, gidiyordu." ( l 7 ya~1ncla) "Babas1 k1z1ma c;ok iyi davran1rd1. Ona s1k s1k hediyeler ahrd1. Simdi 11 ya$1nda. Bundan bir sun: once, babas1yla gezrneye c,: 1kular. Oonduglinde panik halindeydi. c:;ok ilst(inr. gidince anlatn. Babas1 onu surekli soyuyormu$... Evi
terketn1esini istedim kocatndan. Bir ytk1m ya$ad1m. K1z1m1 redaviye getirdim. Arna bir sure sonra o <la geldi. 'Ben hastay1m, tedavi gor1nek istiyorum' dedi. Meger derdi eve donmekmi$. Eve d6nemeyecegini anlay1nca, i't<;:uncu g6ru~me den sonra c;ekti, gitti." " 11 ya$1ndaki A. ve annesinin ovkusu bu. A. uzun si'lre annesini ' 'babam beni rahats1z ediyor' yakinmalan konusunda ikna eden1erni$. Sonunda anneannesine ac;1ln11$. Onun da yard1m1yla annesini inand1rabilmi$ Evden kovulan baban1n bundan sonraki davran1$lan fark!t. Hasta oldugunu s6yli'1yor, eve bakrnaya ba$hyor, surekli hediyeler getiriyor. Anneannenin o!(tmu uzerine eve donuyor. Ancak, A.'ya kar$1davraru:?lannda bir $C)' degi$medigi orraya <;tkinca yeniden kovuluyor. Her ~ey burai:fa biunedi. (:unkC1 anne de depresyona girdi, tedaviye ba$lad1k. Ve ba$lang1<;ra A.'n1n anlatttklanna inan1nayan annesi, tedavisi s1ras1nda, gec;mi$te ayn1 ~eyi agabeyiyle ya$ad1~n1 ve 'eger soylersem kimse bana inanrnaz' diye unurn1aya c;ah$t1gin1, bunu ba$ard1g1n1 han rladt." A~1A KIZLIC IMIZ SACLJ\M!
Prof. ~ah ika Yiiksel, l 986'dan bu yana <;apa Tip Fakulresi Psikiyatri Klinigi'ne bu tur vakalar gelmeye ba$lad1g1n1 anlauyor. Om el<lerdeki babalann sadece bir-ikisi alkoli k. Digerleri c;evresi taraf1ndan geleneksel ve "iyi aile babas1''. olarak bilinen ki$iler. Babalar olayi inkar edemedikleri noktada "hastay1m ben'', ''iGkiliydirn" gibi mazeretler one sliruyorlar. Ancak, Yuksel bu tur olaylann tesadlifen degil, taammuden ve surekli gerc;ekle$tigi kan1s1nda. Ovey babalar da cinsel istis1narda bulunuyor, c;unku onlar da aileden ve hak sahibi- ,yine de oz babalann istisman , iivey babalannkinden 6 kat faz la. Turkiye'de y~anan cinsel istisrnar olaylann1n Bau'dakilerden Bi ri k i n1 2 5 I M a y 1 s 1 9 9 1
.. -.
. ..
- . ------·--
en belirgin fark1 ise $U: 13aba\ar, \uzlanna pek <;ok $CY yapabiliyorlar, ama asla bekaretlerini bozmuyorlar. (') NASIL FARKEDECECiZ?
C:ocuklar anlatam1yorlar. Buy[1kler hat1rlam1yorlar; olabilecegine ihtimal vem1iyorlar; inanm1yorlar, Peki nas1l farkedecegiz? Kim ku$kulanacak? Prof. Teegen, "eger bir c;:ocukta gorl!rseniz, mutlaka cinsel istis1nara ugray1p ugramad1g1n1 ara$tlnn" dedigi sinyalleri $0}'le s1rahyor: ''Korku, karn1a$<1, yemek ve uyku di:tzensizligi, cinsel te$hir, suc;:l uluk duygusu, k1zg1nhk, (k.tz c;:ocuklt1rda) c;:aresizlik, (erkek c;:ocuklarda) sald1rganhk. daha buyl!k ya$1arda cinsel rol konusunda karma$1khk, vcti$kinlere • guvensizlik, topluluk il;:indc 1nas1urbasyon, daha ilerilerde depresyon, intihar dli$iincesi, okuldan• evden kac;:1$. daha kuc;:uklere cinsel istismar, fuhu$ , bedeninin c;:c$itli yerlerini tahrip, intihar... " Tabii, tum bunlann farkedilmesi, ilk once olay1 n toplurnsal bir sir olmaktan c;:1kanlmas1na bagh: Ad1n1 koyma cesaretini bulmaya, scvdigim iz, sayg1 duydugumuz 'nonnal' crkcklcrin kan\ann1 dovebildil<leti, onlara tecavilz cdebildikleri gibi (.Ocuklanntn bedenlerine sahip olma hakk1n1 da ken dilerinde g6rebilecekle1in i kabul etmeye ; Prof. Yuksel'i n dedigi gibi, suc;:u i$im ize geldigince ''hasta ailelere" yuklen1ektense "Ailenin hastahg1 ne?" <liye sorabi lmeye ... Aimanya'da daha reni yeni konusulmaya baslanabilcn bu aile i<;i cinsel hegemonya, bilin1scl <;ah$n1alar, yard1mlasrna ve bilini:; yukseltrne gruplan, kadtn s1g1naklan, dan1$111a n1erkezleri gihi yollarla. profesyonellere yonelik egi tim <;ah$malanyla y1kilmaya ugras1hyor. Ya Turkiye? Adi oln1ayan bir $C)'le mucadcle olabilir mi? "Profesyonellerin bi le kabul r t1nek iscemedigi bir durun1 bu. (:un ki.i ortaya i:;1 kt1g1 anda, aileyi sa rsiyor.
--~--~~··
~~·
..
~~
Benin1 bildigim omeklerin c;:ogu ail eye neredeyse bir pol is rolunde gim1emden dolay1 cdindigim $Cyler. Tedaviyle ugrasan kisin in, yuva ogretrnenlerinin, egitimcilerin, psikologlann, psikiyatrisilerin ve hukukc;ulann olaya belli bir sorun1\ulukla yaklasmas1 gerek. Bir de profesyonellere verilecek e.gitim 6nernli" diyor Prof. Yuksel. Peki bu olan1az 1111? Turkiye'de ya$anan bu gerc;:egi kabullenn1ek, ihban durumunda 'sus bakay11n' deyip c;ocugu tokatla1namak, ona guvenmek, basvurabi lecegi yerler olustunnak, bunlan ona bildinnck c;:ok 1n u zor? Baska bir soru: Bir yandan karaman1elerle 'kutSal baba' imaj1 yerle$ti riln1eye c;:ali$tl1rken, i:;ocugun ve annesinin korkman1as1n1 sagla1nak mlin1kun rnl!? Egitin1 sisten1inin anti-cinsiyet<;i bir yal<la$tm benimsemcsi; 'gizlenmesi gereken ay1p seylerin' babalann (erkek\erin) 'ay1plannr' da bir guzel ornugunun itiraf edil111esi. kad1n1n gll<;suz -ve ginikc;e gCH:;suzlestirilmcye c;ah$tlan- konun1unun her seyi yeniden ureteceginin anla$1lmas1(ve tabii bunun tercih edilmernesi) c;:ok rnu uzak bize? "K1z1n1a inan1yorun1 . Babas1 yapn11$Ur. Arna bunu kabul eden1ern'' diyen anneler varoldukc;a evet. C::Ctnki.i Turkiye'de politika hala meclis ve <;:ankaya civanndaki iktidar i:;ekismelerinden. fdkeyi en iyi hangi erkegin yonetecegi tart1$ma\anndan ibaret san1hyor. Ya da y1llard1r temei belirleyi<.:i kabul edilm is 'siscemler'in, )'Ontemlcrin yan$ttnlmas1ndan. Hala 'yukanlardan', 'a$agilara' inemedik. Ev\cre girernedik. 'Oze\'lerirnizin ashnda ne <;ok seyi, -hayatl, ekonomiyi, politikay1- ifade ectigi ni , babam1 n bana yapt1klann1n, nas1l da o 'tepedeki' 'makro' politikalann bir uzannsr oldugunu ha la gormek istemiyoruz, (ya da "sonra". "onemli i~ler bicince" goreccgiz). Zoru, imkans1z1 geri:;ekle$tirmenin, uzak
olan1 yalunlasnrman1n yolu, belki de bu yuzden, evin, yarag1n, n1utfagrn , sokag1n, geceni n , "politikan1n" politikas1n1 yap1naya <;ah~an kad1nlar sayesinde olabilir ancak. • E., IEL ARMUT(:U
. --·---
Bir kent par{.asina
nasil sahip pkilabilir?
Ankara'da Yukscl Caddesi'nden ya$ar111n1n bir donerninde, herkes(!) gec;:n1i$tir. Arna son 4-5 yilcla, Yi:1ksel'in kentsel kimliginde degi$rneler oldu. Bir baskala~m a, bir canlanma yasand1. Belki daha da ilgin<.:i, oraya, Yiiksel yaya bolgesine, sahip c;:tkmaya c;:ah$al1 insanlar. orada ya~ayan veya oray1 ya$ayan insanlar vardt. e demek oraya sahip c;:1kmak? Herkesin olan kenre, birtak1m insanlar nasil sahip (.lkarlar? Dogru mu insanlan n, yasad1klan kente veya kentin baz1 pari:;alanna sahip c;1k1nas1? .A.ynca. var .1111 bizim toplurnsal geleneklerin1izde, boyle hi<;bi r ''resrni" nitcligi. "hukn1i $ahsiycci", orgutunun "yasal ve denetirn aluna alinn11$" tan11n1 bulunrr1ayanlann sokakta bir $Cyler yap1nas1? Peki , arna insa nlann bireysel <>lara k veya gn1plar-topluluklar halindc, kentin sokaklannda, diledikleri gihi davranmak, kendilerini ifade edebilrnek, ozgi'1 rce kin1liklerini d1$avurmak, anlatrnak istediklerine diger insanlan ~·ag1ra bilmek gibi ozgurlugu -kavramlar, pratikler- kentse\ kulturumuziin bir parc;:as1 olamayacak m1 hic;:bir zan1an? Arna gc<;en y1\, Yukscl'dc olmayacak bir i$ oldu. Yuksel yaya bolgesine, butiin sorunlanyla, sorunlann butCtn tarallannrn kaulabilecegi bir bic;:in1dc sahip c;1 kmak isteye n insa nlar orcaya <;1kt1. Bu in-
73
74
sanlar, daha <;ok Yi.iksel bolgesinin sokaklannda ya~ayan. sokaklarda kendini ifade ecn1ektcn ho$1anan insanlard1. Sokakta $ark1 si.iyle111ek, mi.izik yapmak. dansetn1ek. ki.i<;Ok c~yalar satmak. okunn1u$ kit.ap ve dcrgileri a\mak ve sa1mak, okun1ak, k1saca. buran1n kendinc 6zgll bir al1 ki.\lti.\ti.in eckile$im n1ekan1 olabil111esine katk1da bulun1nak istiyorlard1. Sok:1l<larda bu alt kulti.\ri.\ yapacak, yaratacak bir r;abalan va rd1. Bir aray1s11 bu ... Tu rkiyc'dc pek faz la orncgi olmayan bi r aray1$... Zaccn nc biliyoruz ki, demokrasiyi 11 ~ag1da n yuka n olU$lUrmak bak1nll ndan? Hele bir kolckt if kcn t tn ekan1111n var edilrn es i/ ,va $a tl l masiI sll rd i.i rt:d mesi/ an lam land in I1p zengi nle$tili l111esi ic;;in, goscctilmi$ <;aba nc kadard1r. kencsel ki.\lturiimuzun ge<;111i$inde? \.'a r a bile bunun nc kadan n1 biliyoru:? e yaz1lrn1$· r;izihni$, ne kadar bir birikim sunulabi hni$tir bu insanlar:1? l(endilerine "Yi.iksel Canlan 1nas1 G6nlllluleri" diycn ve Yi.iksel yaya bolgesi diger insanlanyla, kendileri gibi dC1$f1nn1eycbilccegini, fa rkh bak1$ a<;1lan oldugunu tahmin ettikle1i insanlarla Yi.iksel'in sorunlan i.izerincle kon u$1nak ve tarU$rnak isteyenlerden biri olarak, inan1yorurn ki, orada var edilcbilecek de neyi111 , yepycni perspekti Iler yaraca bilece k ilgi n<;likreydi. Ania ba5an lamad1. Ba$anl n1as1 elhette ki imkans1za yak1n gi.i<;lukteydi. An1a basanln1asa da, anlamt ve degeri olan bir dcneyim olarak duruyor oni.i111llzde. 'De111okrasi· denilen $eyi istiyorsak gcrc;cktcn onu ya5arn1n11z111 her an1nda yara11nak ic;in bir <;aba gostern1 eli yiz. Goste rebiliriz . Okulda, i5ycrimizde, bir toplanuda. apann1anun1zcla, yani herhangi bir grupla birlikte karar ahrken, demokrasiyi var etrneye, kullanmaya c;;al15abilitiz. Daha cla oncmlisi, de1nokrasiyi gelist.innek. niteliklerini zcngi nlc5cirmck, onu herkes. yani kazanan ve kaybeden ta-
raflann her ikisi ic;in de, daha yasanil1r bir dun ya olu$tllm1ak uzcre kullanmaya c,:aba harcan1ahy1z. Demokrasi, ancak boylcsinc (Ok kullan1hr, giindelik ya5am1n her alan1na boylesine )'ayg1nla51rsa. demokratik bir toplum ic;inde ya5ama hakk1m1z1 gerc,:ekle5tirebiliriz. 'Yt1ksel' de bu dogrultuda bir aray15t1 (Ania oraya karakol kurmak nasil bir aray15? Nasti bir anlay1$?) Demokrasi nin, gundelik ya5<tm1n ya5ayan bir par<;as1 haline gelmesi ic;in, yerelle5mesi ve insan\ann bircy olarak etkileyebilecekleri vc doni.istllrebilecekleri bir olr;ek de gcrekiyor. Yerel yonetirn ·· lerin, bu bak1mdan, devletten daha iyi bir dcrnokrasi ya5at1na birimi oldugu du5i.inulur. Hele kat1hn1c1hk ilkcsini benirnsedigini soylcycn bir belediyenin kents el de1nokrasiyi geli$tirecegi ni bekle1nek, akla yak.Jn gibi duruyor. Aina "kaulnnc1hg1n'' temelindeki anlay15, "benin1 du$linccn1c kat1\"', '"benin1 yapuklanma kaul", "benin1 c;1karlan 1na katk1da bulun" anlay1$tysa, buna kaul11nc1hk denilebilir mi? Kentsel 1nekanlarda, kenrin i$lecilmesincle, bak11n1nda ve geli51ncsi nde/ yenilen111esincle katthn1c1 demokrasi den il en arac1 nas1l kullan::icag11111z1 biliyor muyuz? Daha oncmlisi bu "katil 11nc1 demokrasi" denilen aractn ne oldugunu biliyor muyuz] Bilinmedigini soylemek belki c;ok iddialt olacak, ama bunun ya5arken yap1lan taraflann1n ortaya konula1nad1g1111 ve tart1$1lamad1gtn1, en az1ndan "Yiiksel" 6rneginden biliyoruz. Bu dururndan c)turll kimse su r; lana1n a z kuskusuz . Arna 1990'iann kentse\ toplun1unda, kan\11nc1, dcmokratik bir denC)'imi a5agidan yukan ve sokaklardan ba?layarak 6rmck/ yap rnakyak15nrmak arayt$I ba$anla n1ad1 ; kentli yurtta$lar olarak, sivil toplun1 kurulu$lan olarak, beledive, ler olarak bunu saptan1alty1z. Device yani. vilayet, kesin olarak en-
gel olacag1111 soyledi. Belediye bu ac;1klikca soylemedi, a1na hep kendi bilcligini }'apt1. Kendi dogrular1111 ( ?) dayattl. Kendilerine "demokratiklik" ya da "sivil toplum" orgllci.i olma s1fat1111 yakt$tlranlar, bu arayt$lara uzak kald1lar, ilgilcn1nccliler. Yuksel'in cv halk1, csnaf1, i$yeri sahipleri de sokaklannda olup-biten bu aray15a oldukc;a ku$kuyla baku, kaulmak istemedi. Bu aray1$1 si.irdiircn sokak sat1c1lan , sokaklarda kendilerini ifade eunekten ho$1ananlar da <;abuk s1kilddar vc ilgilerini kaybettilcr. Aray1$lan111 sllrdurrnedilc r. Simdilcrde isc Yi.iksel'de olup bitcnler, yukanda anlaulan "avantgardc" aray151n tam tersi yonde geli$iyor. Once (ankaya Belediyesi, -nasil bir anlay15la bilinmezokunn1u$ kitap-dergi sanc1lann1 Yi.ikscl'den att1. Ve onlann bo?aitt1g1ycri. Yuksel'in kirnligine daha ayk1n olan e$yalar, kac;ak mal sacanlar doldurdu. Bu belediyenin bizlcr i<;in yapug1 veya ncden oldu~u bir tcrcih .. on zan1anlarda ise, Yt:1ksel'deki esnaf, baz1"sivil toplum" kurulu$1anyla birlikrc. istemedikle1i , korkulu buldukla11 gruplan yok ctme giri$in1ini ba~la tt1. Soka kta n gelen harekct, ordan gelen scs, bizim copl umurnuza her zaman o korl<ulu kavramlan ''kaos"u, "anar$i"yi haurlanyorlar. "Farklt istcklerin oltnas1 tehlikesi" farkli ola111, kendisine benzemeyeni, kcnclindcn farkh obje ktitlcri olanlan yok etn1e/ enirme isteklerini, hemen operasyonel hale getiriyor. Oysa kar$1 (.tk1lan, tan1 da bu anlayt$ll . Yukscl kauhn1c1 kcnt mekan1n1 yaratma ::i ray1 ~1nda : Aran1lan, hizt> bcnzemeycnlerle beraber oln1an1n, birlikte karar verebilmenin yollanyd1. Bunu nas1l yapabiliriz? Nasti benclen farkh , benim istcd igim in cl I$1nda/ kar$1s1nda onerileri olan insanlarla birarada ya$ayabiliriz? sorulan onemliydi. Sadecc bana benzeyen, bcnim isll irik im 25/M a yis 1 99 1
tedikleri111i isteyen ki$ilerden olu$an bir toplun1 istem iyorsa1n, benden farkli olanlarla birarada ya$aman1n yollann1 buhnahyd1m. Ve kauhmc1 den1okrasiyi var edebilmek bunun ic;:in gerekliydi Ve kar$1tlanm1 yok etn1e., surme.. kokuni1 kaznna ya da en az1ndan onun c;:1karlann1 s1f1ra indirme kavratnlanna "Yuksel Canlan1nac1lan" bu nedenle kar$tyd1lar. Taraflann birbiriyle konu$n1as1. ne istedigini kar$tS1ndakilere anlatabilmcsi ve onun ne dti$lindllgi.inu anlayarak, yeniden objektH1erini gozden gei;irme stirec;lerini ke$fedcbilmelerinin (kun1msalla$tlnlmas1 degil) yorucu aray1$1yd1 on Iara cazi p gelen ... Bu silreci tehdit eden bir tck oge var: $iddct. Zor kullan1n11. Sokakcaki Yi.iksel canlan1nac1lan. $iddetin ne anlama geldigi ni biliyorlard1. Kendilerine kar$1 zor kullan1lmas1n1ya$am1$lard1 ve ho$lan;nad1klan bu durumu, kar$tlannda yer alabilecek herhangi bir gruba kar$1 da kullanrnak is1etniyorlard1. Ban$c;:1 vc den1okratik bir ara}'1$U eriyip giden ... Oysa $in1di, esnaf1 ve orglltleri korkutan1n, sokaktaki kam1a$a ve $iddet oldugu soyleniyor Ve bunlara kaT$1 zor kullan1lmas1 isteniyor. Devlet gticil kullan1n11, belediyc gucil kullan11n1 c;:agnltyor. Karakol yap1hyor Yi.iksel'e. Bunu11 ic;:in in1za toplan1yor. Ve tvlulki ye lile r Birligi, TMMOB, Mi 1narlar Odas1 c;alt$anlanndan bazilan, ..6rgut" gorevlisi kin1likleriyle bu dilekc;:eye imza auyorlar. Bu 6rgllderin bugune kadar topluma iletn1ek ugra$1S1ncla olduklan "de1nokratik" n1esajlan golgeliyor dogrusu bu tutu111. Bu toplun1da demokrasinin ra$at1lamayacag1na, "demokrati k kitle 6rgiitlerini11" hi(.bir zaman den1okratik olan1ayacag1na sonsuz inanc1 olanlar1n inanc1n1 tazeliyor. Yeni aray1$lan k1v1lctn1land1rmak yerine o eski "sopay1 gosterip sindirme" yakla$tm1n1 yegleyenler, sadece $iddcti peki$tiriyorlar. Kar$1lanndaki (ve i.irkttikleri)
$iddeti (?) hakli k1liyorlar sadecc. En gele11eksel "Turk yonte1ni11i" izleyerek, ka~1s1nda 11e yapacag1n11zt tam da biletnedigimiz $iddeti, kestir111e bir yoldan basnrn1a c;:agnlan yaparken, as1l bilrnen1iz gere ken cevab1 ogrenn1e1nize yardtrnc1 oln1uyorlar. Soyledikleri dogru olsa ve Ytiksel sokaklannda ger(.ekte11 bir $iddet ogesi bulunsa bile (ki bunun sisten1atik ve yayg1n bir gerc;:eklik oldugu11a inann11yon.nn) demokratik ve (.ogulcu bi r yaptyt can h tuuirak (bul3$1C1 bir hastali k gibi hizla yayilan $iddet k.ar$tS1nda daya111kstz ve <;abuk kinlan demokratik ve c;:o~ulcu yap1) $iddetin egernen ol1nas111a alrematif aramak, belki kestirme ohnayan, hatta biraz umutsuz, ama ku$kusuz (iaha kahc1 bir bi tiki1ne katki saglayan bir <;abad1 r. Ne yaz1k ki. siyasal ideolojileri a<;1s111dan 'sol'da yer alanlann da, hayret edilecek bir kolayhkla benimsedikleri '$iddete ka~t $iddet' fonnulune kar!?• ahna$1k aray1$lann denenebilmesi, hence hala ic;inde ya~ad1g1m tz toplun1un/ topluluklann en onde gele11 ihtiyac;:lanndan biri. Ne yaztk ki c;:abuk olen "Yuksek Ca11lanmas1 Gonulluleri" ara)'l$1 oluyor da, c;:ok }<I$ayan, \.1ulkiyeliler Birligi'11in ve esnafi 11 ve belediyenin c;:ok denenn1is. a1na hic;:bir zama11 sonuc; verrnedigi c,_:ok bilinen yaklas11n lan .. . • :\K il\ .-\TAUZ
Max Frisc11'i11 son yaz151: Bu devletle teli bagim, artik kullanmayacag1m pasaportumdan ibarettir 12 Mart 1991
Say1n Bay Marco Solari.· Telefonla Be llinzona'daki Botta 1
cad1nnda yapilacak kutlan1alara kattln1am ic;:in davet enigi11izde, beni111 sanatc;:1lar boykot bildirgesini imzalad1g11nt biliyorc.lunuz. Sadece, boykota kaulrna n1a ragmen, eski arkadas Rolf Liebermann2 gibi boykota kaulmayanla11 lanetleine bic;:i1nindc bir davran1sa girmedigin1i size ek olarak soylemen1 gerekn1isti. Kendi tecrubeleri1nden, sanat(tlan n zan1an :aman her tllrden <levier isine 111uhta<; olduklann1 anlayabiliyordum. Zaten Bellinzona'daki senliginiz hcmen ertcsi gC1ndi:1; yani biraz gccikmis bi r davecri yapt1g1n1z. Gene de c;:ok centiln1e11 bir tonla isvic;:re Federal Devleti'nin beni Zu1ih'ten ~labilecegi ni belirtmistiniz (bi lrnem lvlercedes, Ro lls Royce ya da C~adi llac'la 1111 ?). -Sanatc;:1 bovkotunun da otesi ndc size, ' birazc1k 6zel bir durun1u, hasta oldugun1u ifade e1111en1 gerekn1i$ti. 1azik bir telefondu ald1g11n , haua ni.ikreliydi den1ek daha dogru olur san1yo1111n.- Ancak siz soyle1nck istedikleti1ni duvmazdan ' geldi niz. ~ i111di parlarnC\1tOdan ald1g11n bu yeni davete ne cevap vermeliyin1? Belki Almanya eski Basbaka111 Heltnucb Schmidt'i kafalay1p 3, birl ikre gecircbilirdi111: c;l'1nkil iki • isvi<;rc Federal Devlc:ii ad 1na ~1ax
f risch'i 700'uncCl }11 kutlamalann:i da vei t:d cn gorevli. I Bou:i. isvii;re'de unlu bir mim:ir. fld. hnzon.i'da yap1lacak $enlikler ic;in kurulan c;ad1n11 projesin1 }'apt1~1 i\in, c;adtr onun ad1vla <.1n1hvor. ' . 2 Rnlf Lirbcnnann isvi~: rc'nin kuntlu$ ~enliklcri i\ iP "3 I +CH X.. isi1n li bir cscr bestclen1i$1i. Escr il k ke: sozkonusu $enli kte c;alind1. ' is,·ic;rc Hukumeti ad1na 6 l\.lart l 99 l ·de go ndcrilcn daveue. d,ivetlilerin istcrl er~e Avrupa l'1lkelerindcn ki~isel dost l~n n1, masra!lan. Swlss.iir'lc yapaca klan yolculuklar da dahil. hiikiin1e1 car11£1ndan kar~i!an1nak t'1zc rc davei cdcbilecekleri belirtiliyor. ~'lax l-risc b bu }'Olla isvic;re Hu kiimc tinin Avrupa ('aptnda bir gosteri yapn1ak istedigini ' 'urguluyor. Eski Ahnan Ba~bakan; Helmuth Schn1idt lVlax F1isch'in yakln arkada~lan aras1nda say1hyor.
75
• I
76
kez ki$isel veda ic;in Hamburg'a davet etmisti beni. Ancak bu durun1da bile $\vissai r'in bi rinci n1evkiinde yapacag1 yolculugun n1asraf1n1 kendi ftzeri111e ahrdtnl. Ac;1kca gorulilyor ki, hilkilrneci miz, yeni 1\vrupa'da gosteri$ yapmak ic;in uluslararas1 isimlere gereksini1n duyuyor. Yoksa yan1hyor muyum? Omegin illke1nizi cerkermek zorunda b1raktln11$ bir millteci de c;agn alabilir miydi bu $enlige? Programlamak dun1munda oldugunuz 700'ilncil ytl kutlamalar1 -bu arada isvic,;re halk1n1n beklemekcen ate$inin ytikseldigini, y1hn dortte biri gec;tigi halde ortaya bir $ey c;1kmad1g1n1 an1msannak istiyorum- hosurna gitn1iyor ve bunun ciddi nedenleri var. Ashnda siz de biliyorsunuz bunlan. Ancak bu, sizi beni davet etmekten ahkoy1nuyor. Doktorurn, benin1 il<,: dakika ic;in bile olsa bir bakan beyle federal savc1n1n aras1nda ayakt.a durabilecegimi ya da dik oturabilecegimi tahayyul bile edemiyor; neyse ki tansiyonurn hala normal seyrediyonnu$. Simdi i$in ciddi yan1na geliyorum . Akhma gelmi$ken soyleyeyim; federal savc1hktan istedigim fisleri1n geldi. 4 (l.8.1990) Ve hemen itiraz etti1n. (:unkil birc;ok kayd1n sadece tarihi ac,;1kta b1rak1ln11$, ge1i kalan sat1rlar kararttlmt$. Fis sorumlusunun, "ai:,:1klan1nas1nda" sak1nca gormedigi bilgiler ise, $imdiye kadar gonderilen biitiln fi$lerdeki gibi cehaletin, darkafahhg1n, gorgiisuzlugun ifadesi. Ashnda bunlara sadece guli.'lniir Aina ben gene de ciddiye ahyo1um: (:unki.'l bu fi$ hikayesi bugunki.i ozbilinc; duzeyi konusunda 6nemli ipuc;:lan veriyor. (Burada Max Frisch adresine gonderilen ji$1erin bir boliin1u11un fotohopisini veriyor.) "9.1 2.70 tarihinde Lozan'da gorulen Buhrle davas1yla ilgili Zurih'te Ele~tirel Hukuk Ogrencileri ve Sosyalist Ogrenciler Grubu taraf1ndan duzenlenen
gosteri hakk1nda rapor. Kaulanlar (buradan itibaren haralann11$). (Max Frisch deva1n/a ) Sozkonusu edi len silah ticareti ve silah kac;akc;1hg1yla ilgi li bir ogrenci gosterisiydi. Yani anayasada yer alan d'U$11nce 6zgiirlilgu <;erc;evesi nde ger<;el<lestirilen bir eylem. S1radan, izinli bir mi ting. Boyle bir mitinge kauhn1$ olmak potansiyel vatan haini olarak kaydediltnek i<;in yeterli oluyor. Muhtemelen ayn1 kay1tlar P 26'n1n 5 fi~lerine de gec;mi~tir.
(Fi$leri n ba$ha bir bolun1iinl1n fotohopisi: 20.9.1976) "293 sayilr 'National Zeitung'tan..:' Max Frisch 'in Franlifurt Ba~ Odiilii tore11i nde hi llon 11$n1as1. f risch 'e Frankfurt Paulus Kilisesi'nde d1ize nlenen bir torenle Aln1a11 yayinevlerinin Ban~ Odulu verildi. (devan11 karala11n11$) (Max Frisch devamla ) Bu k.tsac1k cumle bile res1ni devlet pohtikas1n1n nastl soguk sava!/3 tak1hp kald1g1n1 a<;tk bir bi<;imde ifade ediyor: Ban$: sadece bu sozcugil teleffuz etmek bile bu devlet tarafindan $ilpheli say1lmaya yetiyor. Fi$1erimdeki kayitlann hi<;birisi, anayasaya ayk.tn bir davran1~ i<;inde oldugumu gostermese de -kara para i$1eri, si !ah ya da esrar kac;akc;1hg1 gibi- 4 3 yildan beri takip edildigimi ac;1k<;a ortaya koyuyor. Soruyoru1n: Neden) Diger fi!/lerden de anlasilabilecegi gibi, Neu Zurcher Zeitung'un6ve de onun t~radaki benzerlerinin gorusleri ni savunmayan her isvic;re vatandas1 cakip ediliyor. Devlet gftvenlik te$kilat1 burjuva blokun polisinden, yani bir partinin polisinden ba$ka bir $ey dcgil. Bu an larnda devlet gi.iven ligi teskilau anayasaya ayk.tn bir kurumdur. Ve bu anayasa ihlali suc;unu on ytllardan beti isleyen ya da islenmesine gozyuman hic;bir hukiimet uyesi sorguya c;ekilmiyor. Hatta bu sure<,: ayn1 ~ekilde devam ediyor: Yani anayasa ihlali su<;u federal diizeyde yiiruyen olagan bir is ha-
line gelmi$ durumda. Boyle bir hfikumetle, he n1 de kendi istegimle, nas1l ayn1 111asaya oturabilirirn? Say1n Marco Solari, Sizinle isvic;re devleti i.'lzerine konusurken, isvic;re'nin c;ok iyi tan1d1g1 m daglanndan, ovalanndan, gollerinden, arkadaslardan, Romalilar ve Almanlardan kalanlar da dahil olmak uzere kiiltur an1tlanndan, bizin1 isvic;re di)1aiegii1den sozetmiyorum . Tersine 1848'dei burjuva liberal (FREISINN8 ) bir anlay1$la kurulan, bugun, burjuva blokunun yf1zy1h a~k.tn egemenligi alnnda bir fahi$eye donii~en devletten sozediyonun. Bugiin benim bu devleclc tek bagun aruk kullanmayacagun pasaponumdan ibaretti r. Selamlar. .. Max Frisch isvic;:rc'dc 1989'da o zan1anlann Adalet Bakan1 F.lisabelh Kopp'un hir k.1ra para y1ka1na olayiyla ba~lanus1n 1 ara~ur· mak ic;:in kurulan Parlamento Ar:l$Urn1a KomiS)~Jnu, isvic;:rcae bi r n1ilyon civannda ins.1n1n fi~lcndigin1 onaya c;:1kann1?11. Yap1lan uim~n1;ilar O.zerine federal savcrhkU! t..1lep1e bulunan insanlann fi~ierin i inccleyip ad rcslcrine gondermck uzere brr ko111isyon kuruldu. Anc..1k kom isyon 6$lerin uygun g6m1edigi (kamu ~rkanna rers dli$ebilccck) yerleri ni si)'aha boyachktan sonra gondciiyor. Max Frisch burada adresi11e gonderilen kendi fi$le1inden s6::. ediyor s isvii;re'dc sozunii enigirniz Parlamen10 Ara$Urma Komi.syonunun .;ah$malan s1ras1nd:t varhg1 onaya <;1kanlan, ordu ic;:inde, ancak kcndi bas1na bag1ms1z c;:alr$an. c;:ah?n1alan hakk1nda hic;:bir parlamcnrcr denetimin sozkonusu olrnad1g1 P 26'n1n -"gizli ordu" (ko ntrge rilla ) daha ~o nraki tarihlerde (Kas1m 1990)- avn , bir ar~ivinin oldugu da orraya okm r$U. 6 Zi:uih'1e yayrn lanan sag cgilin1li gC1nluk gazeie. 7 isvi<;re birliginin sagland1g1 ve 1848 Frans1z ve Ahnan de"timlerinin et.kile~ni 13$1)'an ilk anaya.sas1n1n raptld.igi y1l. 8 lsvii;rc Devleri'nin ougiinkii s1n1rlan i)indeki kun1lu$U ve anayasas1n1n haz1rlanmas1 donemind e sol liberal bir pani olan "Frcisinnige Panei", bugitn isvir;re'de kurulu diizenin (sa~n) temsilcili~ni yap1yor. i
Birikim 251May 1s1991
isvic;re Devleci bu ytl l1urulu~ u11un 700'u ncu yil1n1 hucluyor. Ocah ay111da t svir;re'nin icalyan kanconunda yap1/an $en/ihlerle l111£1a1na 1ore11leri ba$la1ild1. Ancah, 1989'1111 sonlannda bir n1ilyonur1 tizerinde insan111 (ya ni isl'ic;re 'de yasaya n her altr hisiden birinin) siyasi polis carafrndan .fi~lrndigi ortaya c;1h1nca 500 civannda yazar, gazeteci, liyatrocu vb. sa1uttc;1ai;1h bir mclllup yay1nlayarak $enlihlere hir;bir ~ekilde ha11/n1ayacal1/ann1 ac;1hlad1lar. Mehtupta goslerilen gerehc;eler aras111da, isvic;re'nin 01iincii Dii nyc1 11lheleriylc ilishile1i ve iliica politihas1 da yer a/1yordu. 1990 Aral1h ay1n111 son/annda olen Diirren1nat ve 4 Nisa11 1991 gunii olen Max Frisch de 111eluubu in1zalayanlar aras1nda yer altyorlard1. Buna ragmen isvic1·e Dev/eti Max Frisch·; once telefon/a Ocah 1991 'de Uellinzona hasabas1nda diizenlenen ac;1/1s senligi ne ve ar;1h red cevab1 aln1as1na ragn1en sonra da yaz1li olarali, eylu( ay1nda Engadin 'de yaptlacal1 ve Av11~pa 'n1n r;e$itli ulhcle1inden c;agnlilann da haulacag1 $enlihlere davel etli. 0 gii nle rde lvfax Ftisch ag1r hastadrr ve hastaltg1 hcrkes gibi cagn ya pan gorevlilerce de bilin1neh1edir. Yuhandahi n1elitup ~1ax flisch'in 6 i'v1art 199 1 1a1ihli, Federa l Dev/et. ad111a 1\1arco Sola1i larafindan irnzalan1n1~ i;agn n1ehtuhu11a verdigi l 2 Mart. J 99 l tarihli cevapt1r. Mekrup; yazann oliimiinden 20 gi:il1 once Zlirih 'te i;1han 15 Marl 1991 carihli \VOZ'da (\.Vochen Zeitung) yay1nlan1n1$t1. •
( <;ev Y:\KUP (0$AR)
Teror yasasi ve
''af '' 12 Eyli.il hukukunun haks1z )'Cre, savun1nalan dahi ahnmadan, sava$ hukiirnleri geregince (ki kar$1 taraf1 sava$ tutsag1 dah i sayma-
dan tek yanh) yarg1lay1p idam ve muebbetle cezaland1rd1g1 insanlann tumu hala ic;:erdedir. l 980'den bu yana koskoca bir 12 y1l gec;:ti. hie;: de kolay oln1ayan 12 yil. Ve bu insanlar buyuk bir c;:ogunlugun devlet cerorunden urkiip kabuguna c;:ekildigi bir d6nen1de kan ve can Ian pahas1na direnip gen;:ekleri hayk1rd1lar. De\'lecin z ulmi.ine, insanlan robotla$unna politikas1na, dunyadaki tiin1 haks1zhklara, emperyalist gerici sava$lara kar$1 ba$kald1 rd liar. Giizelden. dogn1dan, haklidan ve in sanca olan her $eyden yana tav1r koydular, koyuyorlar, bundan sonra da koyacaklard1r. Eger bugun toplumsal muhalefe t biraz daha yukselmi$Se, eger insan haklanndan, de1nokrasiden, bag1n1s1zhktan biraz daha fazla soz ediliyorsa ve eger e1nperyalist gerici sava$lara kar$1 c;:1kma cesareti biraz daha c;:ok bulunabiliyorsa ti.im bu guzelliklerde ic;:erideki siyasi tutsaklann da paylann1n oldugunu asla yads1mamak gerckir Siyasi ttH.saklar bunca y1ld1r bag1n1s1zhk, de1nokrasi ve insan haklan ic;:in kendi paylanna ne dil$ti.iyse, gi.ic,:lerinin yettigi oranda yap1naya <;ah$nlar, bundan sonra da yapacaklardtr. $irndi ise d1$a ndaki insanlar ~u ana kadar yapuklanndan <;ok daha fazlas1n1 yapina sorumluluguyla kar?l kar$1yad1rlar. Onlann aileleri, dostlar1. arkada?lan, avukatlan, basin n1ensuplar1, dernokratik kurulu~lar, biz\er UStiimiize di.i$Cl1i yapmah)'IZ . Bu insan oln1a sorun1\ulugumuzun bir geregidir. Bu bir vefa borcudur. Onlan sahiplenn1ek ya~am<la giizel clan her $eye 01nuz vermek anlam1na gelecektir. Toplu1nda gl'1ven dayan1$n1a ve haks1zhklara (6liim, i?kence ve cezaevi gerc;egi ne ragmen) kar?t c;1kn1a cesaretinin yayg1nla?mas1na neden olacak11r. Bu sahiplenme hen1 i<,:erideki hem d1$andaki zulme kar$1 c;:1kma
cesaretini kendinde bulanlann asla )'aln1z ol1nad1klan mesaj1n1 verecekcir. Siyasi tutsaklan sahiplenn1eyi sadece ailelerine b1rakamayi.2. Onlann say1lan bir avuc;: ve i.istclik y11\ard1r mapushane kap1lann1 a$1nd1rmaktan, evlatlanna sahip <;tkmaktan, birlikte mucadele etn1ekten yorgun dt:1?ti1ler, ya$land1lar, hastala nd1lar. Bu konuda soru1nluluk kendine insan11n diyen herkese aittir. $imdiye kadar $ll ya da bu olc;:iide (,·esitli insanlar. kurum ve kuruluslar taraf1ndan siyasi cucsaklara sahip c;:1ktlch Ya$aCTH guzelle$cirmc vc dogruyu hakirn k1lma 1r1 ucadelesinde en ufak bir emegi bile inkar etn1c1nek gerekir. An1a ~ i rnd i c;ok daha fazla sahip <;1kmak zorunday1z. 011ada yalan-dolan. <lernagoji ve haks1zhklarla dolu olan bir sarch cahli}'Cucubesi vard1r. "Affetmek devletin buyiikliigundendir, n1emleke1e ban$ getirdik" diyerek ka1nuoyu igrenc;: bir demagoji ile aldauhnaya c;:ah$1l1naktad1r. Siyasi rursal<lann hen1en hemen hepsi ic;erdedir. (.1kanlar sadece i°l!ki.icu cinayet makinalan ile ad li n1ahkun1lard1r. Soldan sadece g6stcnnelik birka<; insan c;1kanlrn1$!lr. Onlar da bizim gibi tahliyesine c;ok az bir zaman kalan lar ile basin n1ensupland1r. 146 ve 125. n1addelerden hi1ki.im giyen cu 1n rutsaklar ic;eridedir. Oysa 12 Eyll'd yargtlamalan esas olara k bu n1addeler uzerine i n~a edildi. Ve devlet bilinc;li olarak bu n1addeleri kapsam dt$1 b1raku. 12 Eylul hukukunun mahkutn edilmesi ancak bu maddelerin turn sonuc;lan ile birlikte ortadan kald1nlmas1 ile mumki.in olacakt1 r. Devlet bu giri$imi ile bir ~la iki ku$ vunnak istetnektedir. Hem siyasileri i<;eride b1rakmakta, hem de dikkatler bu yone c;:evrilmi$ken anti-teror yasas1n1 gundeme sokmaktachr. Anti-ter6r yasas1n1n toplurnsal, siyasal ya$am ic;in nas1l bir 7 7
kara-zulu1n ve devlet ter6n1 oldugu 6numuzdeki sure<;:te <;:ok daha dcrinden hissedilecektir. ''Bana dokunmayan bin ya$as1n" demek nu11nkiln ohnayacakur. (:unkll bu yasa insan olan herkcsi i<;eri sokmak i\in haz1rlanm1$t1r. Bu yasaya kar$1 \ Ikmak, siyasi tutsaklara sahip <;:1kn1aktan, onlan ozgiirluklcrine kavu~tunnaktan ayn ele ah. na1naz. <;C1nkii bu yasayla herkes her an onlarca y1l sOrecck ag1r hapis cezalanna <;:arpunlabilecektir. Topluma dayatJlan bu devlet tcroru yasas1na toplurnsal olarak kar$1 dunnaktan, ona ya$an1 hakki tan11na1naktan ba~ka alcernatifirn iz yoktur. (:anahlu1le E 1ip1 crzaevinden yrni talrliye SEZA /'.1iS 22 04. 199 1
••• DE~10KRASiLERDE DEVLET
ESiT DA VRA IR
78
TC Hukumeti olan ANAP ikcidan ve Cumhurba$kan1 Ozal'1n gllnden1e getirip, son $Cklinin TBMJ\~ Adalet Kon1isyonu'nda verildigi "Cezalann Tecil Ediln1esi Yasa Tasansi", Adalec Ko1nisyonu'nda bazr degi$iklil<lerle kabul. edihni$ bulunuyor. Adina da "tecil" clegil, bu kez "~artli Sal1veriln1e" denrni$. 13u yasa 1asans1n1n, bu bii,:imiyle, ANAP \Ogunlugun un ve 1nuha lefet partilerinin de destegi ile yasalla$acag1na kesin gozuyle bak1yoru1n. Cezaevlerinde y1llard1r <;ile i;:eken bir k.tsun insan1n serbest b1raktlmas1 sevindiricidir. Ancak, yasalla$acak bu tasan da oyle maddeler var ki, ne Ana} a:>.:' ya ne de Anayasa'n1n C$itlik ilkesine uymamakta ve varo\an haks1zhklara bir yenisini cklernektedir. Once beni ve bir<;:ok politik tutuklu ve hukurnluyu ilgilcndiren 146 ve 12.5. maddelerle yaprlan e~itsizlige deginmek istiyorum. 146/ 1. 1nadde uygulanarak idam cezasrna 1nahkum edi hn i$, sosyalist bir insan11n. Daha once ka1nu-
oyuna -basin arac1hg1 ile-yans1yan davam1n temel ozelligi, tek bir yalanct tan1g1n ifadesine dayandarak bu ag1r cezanm verilmi$ olmas1d1r. Ta111khg1 yapan ki$inin MHP'li. benimse sosyalist oldugum mahkeme tarafindan belgelenrni$tir. Yine ayn1 bi<;imde, hakk1n1da ba$ka hi<;:bir tan1k ve kan1un, aleyhimde olan bir beyan1n ve belgenin mevcut olmad1g1 du:?linuln1elidir Aynca ben iGD-TKP egili1nlctine sahip bir sosyalist oldugu1n halde, bana verilen idam hukn1u TiKKO orgiitu davas1d1r. Bu orgutle de herhangi bir ili$kimin old uguna ili$kin ne bir tan1k, ne kann, ne savc1hk, ne de mahkemeler tarahndan sunulamam1~t1r. Aksine, TiKKO'nun ai,:1klan1alanyla ve iGD'li arkada$lanm1n a<;.1klan1alanyla aksini gosteren tan1k ve kannlar henuz mevcuttur. Bunlan isteyen 1nerciye ula$tlrabilirim . Hakk1mda yalan beyanda bulunarak ida1n cezas1 almama yo! a<;an ki$inin MHP'li olmas1yla, asker! mahkemenin g6n1$lerindeki 6nii$me, her sol g6rf1$liini.in ya potansiyel olarak veya fiilen "ter6rist/ anar$ist" oldugu on yarg1~1 ile, 12 Eylul gerek<;:elerin in, askeri 1nahke1neler taralindan, cn1ir ve komuta geregi haz1rlanma \:abas1111n bir urunu olarak, tum sol ve sosyalist orgut davalannda 1niimkun olan en ag1r cezalar veJilerek saglanmaya <;:ah$1lm1$Ur. Biitun bu davalarda 146 ve 125. maddeler yayg1n bir bic;:imde kullan1lm1$ttr. Oysa hic;:bir 6rglltC1n -sol orgutlcr146. maddelerle yargilanabilmelerinin gerek<;:eleri olu$mam1$tlr. Ayn1 orgutlerin davalann1n DGM'lerde 168. 1r.addelcrle yargtlann1alan, or-..ada ne gibi bir adale!Sizlik oldugunun a<;:1k bir gostergesidir. 12 Eylf1l doneminin kurbanlan sec;:ildigimiz ac;:1k degil mi? Su<;umuz 12 Eylul darbesinin 6nccsinde 1920 ya$lanndaki gen~ler oltna1n1z m1d1r? . 6mek olmas1 ac;:1s1ndan; b enin1 ve Erhan (1nar'1n ne cur bir hak-
s1zhkla kar$1 kar?tya oldagumuz ve bize verilen idam cez.alann1n 12 Erliil mahkemelerinin niteligini gosteren somut kan1tlar ve Giine$ gazetesinde g(inlerce yaz1lrn1$ ohnas1, ozellikle Erhan (1nar'1n asker! savc1n1n. (yanh$hk yapug1n1 belirnni$ti) mahke1ne ba$kan1n1 n a<;:1kla1nalanyla ortaya <;1kan (kendisinin hukukc;:u degil, pilot oldugunu ac;:1klam1$ll) ve karann yanh~hg1n1 gosteren belgelere ragn1en, Asken Yarg1tay Daireler Kurulu, - 12 Eylul yarg1lamalann1n niccliklc1inin orcaya <;:1kmamas1 vc askeri n1ahkc1nelerin ta111$rna konusu oln1amas1 ic;:in reddetmi$ oln1as1- bu donemin -benin1 gibi haks1z cezaland1nlrn1$- magdurlann1n kurban edilmesinc goz yurnulmas1na yol a<;:1n1$t1r. (Erhan (:1nar ve ben ayn1davada ve ayn1 heyette yargiland1k.) Sozdc "olaganf1stu d6nemin yaralann1n sanlmas1" ach a\unda, ne kadar fa$ist, MHP'li, hayali ihracatla devleti doland1ran, Tf1rke$ gib1, bir<;:ok ilerici-demokrann oldiiruln1cleri nde azmettiren rolu oynad1klan mahken1e kararlanyla belgelen1ni$ olan, devletle rLi$VCt vb. yollarla i$ini surduren mafya babalann1 serbest b1rak1p, 146 ve l 25. 1naddelerden, tarafl1 -bu taraf11hk MHP davalanndan yarg1lananlara uygulanan rnaddeler ve cezalann farklihgt, ote yandan da bizirn gibi solve sosyalist davalardan yargrlananlara uygulanan. mi.in1kun olan en ag1r cezalardan da anla$1lm1yor 1nu?- ve a<;1k<;a sola kars1yaptlan darbenin sahipleri olan generallerin istekleri dogrultusunda, solu yok euneye yonelik uygulamalarla a<;:1ga \1k1n1$ oln1uyor 1nu? iskencelerde vuzlerce insan1n ' can1na k1ym1$ olan iskenceciler serbest b1rakihrken, -f1stelik anti teror yasas1 ile bir de dokunulmazhk verilerek- yaln1zca i$kenceli polis ifadeleri ile idan1a, omurboyu hapse 1nahkum edilmi$ olan bizlere de uygulanmas1 anayasal Birikirn 25 / May 1s 1 991
zorunluluk olan "~arth Saltverilme bOyle bir aynm yap1lman11$tl. faYasas1" kapsam1 dt$tnda cutuluyokat $imdi istisna n1addele1i ad1 alruz. Birc;ogumuzun haks1z ve hu11nda, adil oln1as1 ve e$itlik ilkesikuk d1;;1 1nahkemelerde ccza alchne uygun davran1nas1 gereken hukumet, muhalefcc partileri olan n ld1g11111z111 di.i$i.inul111 e1ni$ olmas1, olsa olsa sol du~manl1g1 ile DYP ve SHP de ac;1k~a yapilan, bu ac;1klanabilir. Hangi yaralar sanlhaks1z uygulamaya kar$l c;1km1n11$tlr? De\'lere yard1mc1olduklayorlar. Bu bi<;imiyle yasalla$n1as1nn1 soylediginiz Ml-iP'liler 1ni ? _ na, bizitn ve ailelerin1iz ic;in 6li:11TlOnlara gen;ekten de yaralann11$ ci.il bir haks1zhk olan ve 146 ve diyebiliriz. Devlet ic;in c;alt$1rken, 125. 1naddeleri "$arch Sal1ve1il1ne:' birr;ogu hapislere attlarak, darbekapsam1 d1$1nda cut~n uygulamaye "tarafs1zh k" goruntusu verihnen1n degi~mesi ic;in ya bu yasaya bir ye c;ali;;tln1as1n1n kurban1 oldular. ek yap1larak veyn SHP, DYP ve Herne kadar Mara$. Bah<:elievler, TBMM'de grubu bulunan diger (orum, $i\'as, vb. kitle k1n1nlan1nuhalefet parcilerin in anayasa 1nahkemesine ba$vurarak, bu ac;1k n1n, birc;ok ayd1n, yazar, gazeteci, sendikac1, ilerici, demokrat veya C$itsiz ve haks1z uygulamay1 bir an sosyalisr olmaktan ba~ka "suc;u" once duzeltn1e yoluna gitrneleri zorunludur. Eger gerc;ekten "olagaohnayan onlarca insan1n katilleri olsalar cla, onlar da 12 Eylul'un bini.istu donernin" yaralan sanhnak rer kurban1 oln1u;;lard1r. A. 1AP isteniyorsa, hak ve adalet kavra1n1 ic;indeki yanda;;lan onlan dt$an c;1bu men1lekene hala gec;erli ise, bu kannak ic;in epey ter doktiiler. Bizzorunluluk yetinc geti1iln1clidir. le1in ise Tl3Mtv1insan Haklan Kold<si halde, henim gibi haks1z rnisyonu'na bile ba$vunnaktan yerc idama c;arpt1nltn1$ olan inun1idi mizi kestigimiz bir donem sanlann vebali, bu b i~imi yl e uyde ((unku eski en1niye1 mi.idiirgulanacak bir adaletsiz yasar a oy lerinden, yeni n1illetvekili ismail vcrcnle1i n olacaknr. Benin1 idam cezas1 alman11 n yanh$ bir karann Kose'nin vcrdigi deme<,; bizi engelliyor. Bu zat, "i;;kence gordu1n" disonucu oldugu er veya gee; mutlaye ni 'deli' ve '$ikayet hastas1' diye ka 011aya ~1 kacakc1r. Benim gibi inilan edince, biz nastl haklanrn1z1n sanlann hie; de az olmad1g1n1 yegozetil ecegine guvenerek, bu koniden an1n~sat1yor ve bu vebalin misyona ba$vurabiliriz?) haks1zlik alnnda kahn1Tlan1as1n1 umuvo, yap1ln1akta oldugunu nasd anlataru rn. bilecegiz? Not: Erhan \:1nar'1n r\vrupa insa n "Sarllt Sahverilme·· ad1yla yasalHaklar1 Komisyonu'na yapng1 la$mas1 ontin1f1zdeki gi.inlcrde sagba$vurunun kabul edildigini ve lanacak olan aff1n. 146 ve 125. dosyas1n1n inccle111nesine bit$lanrnaddeleti d1$1nda tunnas1, ac;1kca r111~ ender <losyalardan biri oldue;;itsiz bir uygulan1a ve bcnin1 gigunu bilgileriniz.e sunuyorum. bi haks1z idamlara 1nahkun1 edilmi$ olan insanlann, ugrad1g1 hakIJ11r1111 Ozd Tip Crzacvi s1zhga bir yenisinin eklenmesidir. YA$AR YlLDIZ Devletin )'t11·tta$lan siyasi go ru~le 10.3 I 99 I rine gore degcrlendirip, anayasayi ve yasalan farklt uygularnas1, • •• demokratik hukuk devletinin egemen oldugu filkelere ozgu bir aniki gun onccsine kadar boylesi lay1$ degildir. • bir ac;1klarnaya gcreksini 1n duyn1a"Sart!t Sa live1i ln1e" bir infaz va1na1na raginen karnuoyunu yar11lt, sas1 degi$ikl igid ir. 1985 y1hnda maya yonelik birc;ok siyasi ac;1klabenzer bir degi$iklik yapilmt$ ve n1a ve ondan kaynaklanan eksik
ve yanli$ haberler beni boylesi bir a~1klan1a yapmaya yonelni ... 1983 y1hnda Askeri Yargttay'1n yay1nlad1g1 farkh i<:tihatlarla bugunku uygulamalann 011 kO$Ullan olu$turuldu. Ve '80'li y11larda "devlete yard1mc:" oldugu iddias1 ile sag orgutlerin militanlan , asker\' rejimin haks1z (') uygulamalan ile i~e rde tutulan birc;ok katliam1n sorumlulan, 4 kez idam aln11$ olsalar bile dt$an sahn1p itibarlan iadc edilerek '9 1 parlamentosunca gorkemli bir oziirle onurland1nlm 1 ~lard1r. Ve boylesi bir haks1zltk(') ortadan kald 1nln11$t1r. Hatta Adalet Kon1isyonu yasan1n ba$langt<; tarihi ile oynayarak Bursa'daki son icraatlanndan dolay1 adliidari cezalann da onunC1 t1kam1$CI r.
.
.
Total devleti savunduklanndan, yapuklann1n nitelik ve niceligine bakiln1aks1z1n sahveriln1eleri mevcut parlatTlcn tonun 'hukuk' an\ay1$1n1n bi r sonucu oldugundan buray1 ir<lelcn1ey; gercksiz buluyorum. Bu ac;1kla1nay1 gerekli ktlan bunlar degil. Yan1lma pay1m1sakh tutarak soyluyo1u 1n san1n1n sagtn tamarnt serbest btrakllacak (kalanlar da yeni eylen1le1i)·lc i<;erde olan radikal isla1nc1 kesim), 146 ve l 25'den yannlan solun taina1n1 ic;erde tutulrnaya devan1 edilecek. Burada as1l onemli olan kendi caraflarlann1n camam1n1n bu yasa kapsam1na sokulup solun d1$taland1g1n1 perdelen1ek ic;in yap1lan demagojik ac;1kla1nalard1r. Ad.Korn .B$ V. Gokhan Mara$ "istisnai kapsa1n d 1~1 b1raktlanlan da affcuik. buna tama1nen kar$1yd1k, ama <;1kt1" diyebiliyor. Turke$. 14 Nisan'da Terciin1an gazet8sinde "Kanunun devlet ve millet dl'1$manlan hariG, tam bir genel af $Cklinde duzcnlen1nesi laz1n1d1. 'Caniler c;ctesi' 1nensuplar1 affedi ln1cmeliydi" diyebilecek kadar yf1zsuzle$ebiliyor. Bunlar igrenc;; den1agojilerdir. Hic;; isren1e1neme ragmen kendi1nden 6meklersem ad1 sant hie; duyulmam1;;, 79
80
ikisi itiraf<;1 6 ki$i ve polis hayali ile olu?tu1ulan bir 6rgiite (!) en1niyet ve s1kiy6netimin ortak <;abalan ile mahkemeler kullanilarak dahil edildim. Evren'in Bursa nutku ile Yargitay'da olu1nsf1z, tek gasp iddias ina dayantlarak 146/ 1'den n1uebbet cezas1na n1ahkum edildim. Saklamad1g1n1 sosyalistligim ve astsubay olman1, bu madde kapsan11na sokuhnaya zorlan1nan1n tek nedeniydi. 'lc;erde' 10 y1lim1 tamacnlad1n1. 19 Mart 1986 ta1ihli infaz yasas1nagore 16 ytl yarn1am gerekiyor. (:ok kaba adaletsizligi n farkedihnernesi ic;in bizle1in 16 yi lhk sllrelerimizi 15 yila c;ekerek I y1 hn demagojisini yap1yor, silahh sag c;etelerin 4 ayn ida1nlt Recep Gene; gibileri, C.Ayhanlan, f.T liyslizleri, H.l(ircilan, A.C::athlan, Agcalan vb.leri Sivas. C::oruin, Mara;; katliarncilann1n tahliyelerini to plumun dikkat rnerkezlerinden kac;irmaya c;ah;;1yorlar. Sag idamsa 10, rnllebbetse 8 yil yatmt$Sa c;1kanltyor. 146 ve 125. rnaddelerle 12 Eyli.il doncminde yarg1lanan solun ezici ag1rhg1n1n infazt 16 yildan 15 Y1la c;ekilip ic;:erdc tutularak, ida1nhklan da 20 )'Ilda dondurarak, goz boyamak ve kamuoyu yan1ltn1ak isteniyor. Bakanl1ga "sag ve solun yiizde kac;r bu yasadan yararlantyor?" sorusuna hepsi yan1t1n1 verebilmek ic;in bu ince duzenlemeleri gerekli g6rdiiler san1nm. Oysa .gii.numuz gerc;:eginin boyle olmad1g1 istatistikler incelcn irsc gorulecektir. Basin Bursa 6zcl cezaevinden 110 sagc1dan sadece lO'unun ic;:erde kalacag1n1yaz1yor. Bunlar n1iiebbecse 8, idarr1:0« ~ 0 y11lannt doldurmad1klanndan ya da i<;eri yeni giren 'radikal <linci' kesimin gene! anlan1da sagc1 nitclenmesinin kolayhg1ndan. Oysa ayn1 cezacvinin 1.02 solcusundan 6's1 farkh 1naddelerden ol<lugundan serbest b1raki11nak zoru nda kahn1yor. Digerleri 11 yild1 r yatmalanna ragmen. c;1k1yor ya da c;1km1~lar gibi bir hava yaraulma-
ya c;ah~1hyor. 141 ve l 42'den c;:ikanlann say1s1 basinda yaz1ld1g1gibi 1653 hiikii.mlii degildir. 20-25 civanndad1r. Bununla 163'ten davas1 kalkan, c;1kabilecek 'dinci'lerdir ve bu yan1ltma an1ac1yla kullan11iyor. Dogn1 soru: ic;:erde 10 y1ldan fazla kalan idarnhk ve 1ni.iebbetliklerden serbest b1rak1lanlann yuzde kac;1 sagc1 v<: kac;1 solcudur? Yan1u c;ok ac;:ik ... Sol 146 vc l 25'den 1nahkum ediln1esi c;:o k 6nceden ayarland1g1ndan yararlandtnhyor gibi gosterilrnck istenmesinc rag1nen gerc;:ekte yaunaya devam edip daha da edccekken, sag1 gene! anlam1 ile degil de ozel anlamt ile degerlendirip toral sagdan bahsedersek, bu oran yanilm1yorsam gee;: yakalananlan yoksa ta1nam1na yak1n1d1r. Kendi ad1n1a kimseden herhangi bir beklentim olmad1 oln1ayacak. Ancak bu demagojiler kar~1s1nda bu gerc;:ckliklere deginmeden ede1nezdi1n. Total devlete kar?t oldugun1, onun ve toplumun organik ve de den1okratikle$rnesindcn, dernokrasinin tiim kuru1n ve kun1llanyla i~letili p kat1hn1c1hkla tac;land1rdmas1nda n, hakhl1g1n yukseltilebiln1esi ve yayg1nla;;t1nlabiln1esi ic;:in. ban~c;il mucadele yollannin sonuna kadar aranarak, birlikte ylin1yerek geli?tirilmesinden yana olanlann, d1;;arda ve i<;erdeki mozaigin ku<;ii.k bir parc;as1 ohnakta israr etme1n nedeniyle "tasnif d1$•" say1ln1aktan ve beni bugune ula~r1ran degerler ve i<;inde yer ald1g1m du~unce sisten1atigimden onur duyuyor, y1llard1r, paralize edilrneye c;ah;;ilan topluma bu konudaki gerc;eklikleti aktannada bizlere yard1mc1oln1an1z1 rica ediyorun1. Nazi lli Ozel Tip Ce zae v1 YENER i\1ETiNER 10.4.1991
••• Olkemizde en karanhk glinlerin
ya$and1g1 12 Eyllllli.i y1llann, hukuk tarihi ciltlerine kara bir leke olarak gec;rigi, bugC1n herkesc;e kabul e<lilen bir gerc;ek... i~kence yoluyla kabul etcirilen ifadeler, tehdit-rnenfaat yoluyla ifade verdinilen tan1klar, mC1kafatland1nlan itirafc;1lar, iftirac1lar ve gizli celseler. olaganustu rnahke1neler, infaz edilcn onlarca idam, mllebbetler, yiizlcrce y1lbk mahkumiyet hukiin1leri ... ve aradan gec;en oniki yil... Demokrasi gelenegi bulunrnayan vc s1n1f c;au$1nalan, sosyal d6ni.i$li1n ler, radikal degi$imler, hukuk-dt$1 ara rejitnler, yogun politik c,:alkanular ya$anan her Ctlkede siyasal hatalann giderilmesini bir nebzc olsun saglayabiltnek ve ya~anilan sC1recin kac;1n1lmaz sosyal suc;lann1 orcadan kald1nnak, bir gelenekten 6te zorunluluk olarak siyasal giinden1in ilk s1ras1n1 altnaktad1r. Dunyan1n her yerinde $imdiye dek c;1km1~ olan ve yine bugune dek Turkiye'de de gerc;ekle$tirilen af yasalann1n politik tutuklulara yonelik oldugu bilinmesine ragmen 12 Nisan 199l'de yasala;;mt$ olan "Sfirth Tahliye" (infaz) yasast, toplumsal ban~t amac;lad1g1n1 soyleyen hedefine ters dC1;;n1ii$ ve bir roplumsal karma$a nedcni olabilecek ~ekilde c;1k1nt$ttr. Bu doneine denk dll;;en bir dizi ekonomik ve sosyal yenile$rne. degi$en dllnya konjonkuiru ve ulkemizde <;agdl$1 kalm1$ siyasi c;en;:evenin zorlan1nas1 giri$imleri bizatihi Ozal taraf1ndan cezalan erreleme fikriyle son $eklin i aln11$, dahas1 "bu yasal duzenleme tabii ki adli suc;lan da kapsayacak" ac;1klamas1yla bir ay boyunca sanki yasan1n siyasi tutuklu ve hukurnluleri de kapsayacagi izlenimi ic; ve d1$ kamuoyuna verilmi$tir. Ne var ki, "vatanseverligi" kendisinden ba$kalanna yak1$t1rmayan MGK, iktidar partisinin "taraf'h milletvekilleri ile olup bitene kaY1tstz kalan millcrvekilleri gli<; birligi yaparak yasay1 sagc1 katliamBirikin1 25 I May 1s 1 99 1
cilan n ve adli nlabkun1lann aff1na d6n0$tiinneyi ba$ardllar. Lakin bu ideolojik tutum insaf-vicdanadalet ol<;iilerinin <;ok otesinde. "hukuk devleti", "a nayasal diizen" ilkelerini de alip go tO rn1 ii~, sonu<; olarak "Sarth Tahliye'' yasas1 hukuk devleti olrnan1n varl 1k ko$u l ~ lanndan olan "her vacanda$ vasa , onl"1nde C$illir" anayasal ilkesini f(itursuzca yok saymt$Ur. Evet kag1t uzeri nde berkes C$ittir, ama solcular, yurtseverler, devri1nciler, sosyalistlcr daha az e$ittir ve adeta toplun1un beyaz zencileridi1'. Vasa, sol poli tik tutuklu ve hCtkum liiletin yi'tzde doksan1n1cezaevle1i nde b1rakacak ;;ekilde (Barun'da 122 sol siyasiden 22'si, Bursa'da I 02 sol siyasiden 6's1. 11 0 sag eylemciden l OO'u. Ayd1n'da 265 sol siyasiden 30'u, (anakkalc'dc 500 dolay1nda sol siyasiden 25'i serbest b1rak1!tn1$ll r) r;1k1n1$, bunun yan 1nda tum sage• katiller, fa$iSt katliatnctlar serbest b1rakd1n 1-?t1r. Boylelikle s6zl1111ona 12 EyHil hukukunun hukuksuzlugunu kapannak ir;in yola <;1k.tlrn1$ oln1as1na kar$1. gelinen nokta tam cersi ohnu$, T BM~1 bu kamburu l'1ze1ine ahnakla biiyuk bir <;1k1naza girmi$tir. Mara$. ( orum , Sivas katliamlarinda 200'e yak1n insa111oldurenler, Abdi ipe k~i 'yi oldure n tv1eh111ec Ali Agca, Balgat katliarn 1111 ger<;ekle$tiren isa Armagan, Cl-IP rn illervckili Abdurrah1nan Koksaloglu'nu 6ldurcn B.Tii fe k~i. An kara Bah~e li ('vle r'de TiP'li yedi genci oldl'lren Haluk K1rc1 ve Abdullah (ath, Disk Genel Ba~kan1 Kcmal Tiirkler'i olduren Ay<l1n E1) ·tl1naz, Necdet Bulut'u oldtircn R1 fat Ytld1r11n ve Ozeyi r Bayraklt, to pla1n sekiz insan1 katleden Ferhat 1'llysCtz, iTO ocobusunden iki devri1nciyi indirerek olduren Cengiz Ayhan, Piyangotepe'de kahve tarayarak aln ki$iyi olduren urullah Aldogan, Kayseri'de kahve taca}'arak dokuz ki$iyi oldiiren 1'1ustafa Gulnar ve 200'c yak1n fa!iist katil...
Bunlann hepsi bugiin :>erbesttir. Buna kaf$1hk, yargiland1g1 111 ve C(' za ald 1g1m MLSPB davast ndan hi<;:bir oidiirrne olay1na kan!il11alnl$ bin;:ok arkada$•m vc ben bir tek soyg1,;,n nedeniyle aln1 1$ oldugu1nuz omur boyu hapisle on be$ yil bilfii l cezaevindc yatmaya rnahkum edilivon 1z ... , 1$1k ErgCtden - (hnur boyu (Bir soygun) Hulusi Kf>pnilfl - On1ur boyu (Bir soygun) Yusuf Ziya Sulekoglu - 61niir boyu (Bir soygun) Ahmet Erdener - 01nur boyu ( Bir soygun) Ersin tvlarangoz - Omlir boyu (Bir soygun) Ken1al ()zmckik - 6n1iir boyu (Bi r soygun) (Bu olaylarda herhangi bir oldurmt ve yaralan1a 1neydana gelmen1i$tir. Bugiin benzer hukuki durumdaki yiizlercc sol politik tutuklu ve hiikl'1n1lii cezaevindedir.) <;:1kan lan yasa bir af yasas1 dcgildir, dolay1s1yla siyasi iktidara hi<;bir tasanu f yetkisi vern1t;n1ekted ir; <;1kanlan yasa bir tecil yasas1 dcgildir. dolay1s1yla )'arg1ca hic;bir takdir yetkisi b1rak1n amakcad1r. ( 1kanlan rasa "Cezalann infaz1" yasas1d1r. Oysa siyasi iktidar, ba$ta 146 ve 125. maddeler olmak iizere baz1 ceza rnadclclerini kapsarn d l$l b1rakn11$tlr. Yasa kapsa1111 d 1~ 1 nda b1 rak.tlan bu 1naddelcrde indirin1 yap1 hnamas1n1n ac;1k bir hukuksuzluk yara1acag1 n1 n bilinciy:e yasa kapsan11na giren idam h ukiimli'1si'1ni.in cezas1n1 on y1la indirirken, kapsan1 C•$• idarn hiikiin1ll1si'1niin cezas1n1 sckiz y1la du~ii rii rken, kapsa1n d1~1 kalan mC1ehbet hukii1nlf1sunun l' Czas1n1 nee onbe~ (1nuebber hl1kiin1\iisu daha once net onalt1 ytl yanyordu) ytl olarak saptan1 1$, d ig.~ r cezalardaki l / 5'lik indi rin1i. ka psam d1 ~ila r i<;in 1/ 3 $e kli ndc uv, gulaya rak soz i'11n ona dcngelen1eye c;ah$m•$ll r. Oysa bu esitsizligin. :iaks1zhg1n. Anayasa'va ayk1n hg1n ta kendisid1r. Siyas1 taraf oltnak bir yana. dcmokrasi ,.c hukugu sa\'unan herkcsin alrnas1 gcrcken k:itcrdcn harekctlc bu
r:;;itsiz ve keyfi uygulamaya kar$• c;1k1hnas1 hir insanhk gcregid ir. K1saca (lzetlemck gere kirse, infaz sisccini belli bir carihcen once- , ki tutuklu vc hukii rnlL!lere csit oranda uygulan1r. $artl1 Tahliye yasas1yla farkli uygula1nan1n geci·rihni!i ohnas1 hukuki a<;:1dan C$it-. sizliktir ve tama1nen keyfi, politik bir tercihtir. Ru bir af ,vasas1 olsa,·, di, birtak1m su<;lar tercihan ka psam di$t b1rak1labilirdi. 1\ncak infaz. sis tetninde boyle bir farkih k geti rrnek n101nkC1n degildi r. Ke:a l 986'daki infaz degi$ikligi hcrkesc C$i t uygulan1n1$tl r. Bu e!iitsi::li ge ornek TCK'n1 n 146/ 1 maddesidir. Bu 111adde olaganustii donemlerde uygulanan bi~ n1addedir. 6n1egin 1\ .~1enderes. T.Ayde1nir ve Deniz Ge::1nis gibi l.i<;: farkh hukuki durun1 bu inaddeyle cczaland1 nltp idam edilmi$tir. 12 Eyliil ona1n111da da bu madcle kullan1larak birc;uk insan idan\ vc mucbbet cezalanna <;:arpt1n lrn1.;;lard1r. S1k1vonctin1 cl6ncn1 inin sona er, n1csi ve l 4b. rnaddenin an 1k uv, gu!anmamas1yla birlikte ayn1 sui;lar degisik n1addeler ile ele al1n1p degerlendirildikleri nden buglin Sl)l1U\'.ta sadece 146/ 1 ile J.2 E\'lul , doneminin tutsaklan cezaevindc b1ra k1 hn 1$la rd1r. flaro n Cczac\ i l'I ULl;Si KOPRC:LG
M o1- <;atI Kad111
S1g1nag1 Vakfi
a(1 klamas1 $ i$li Belediresi'nin ac;t1g1 "Kad1n S1g1nn1a Evi"nde s1g111an kadin lann son gii nh:r<ll' bas111a da yans1yan hu:::ursuzluklan dolay1s1yia, baz1 noktalan yeniden vurgula1nakra yarar goruyon1z. Tilrkiye'de s1g111ak fikrini ilk dcfa urtaya atan kad1nlardan olusan 81
Mor ( au Kadtn S1g1nag1 Yakft kendilerine sosyal demokrat diyen partinin ka<l1n belediye ba~kan1na 5 Eylt'd 1989 tatihinde resml dilekc;eyle ba$VUrarak, Vakd'a s1g1nak olarak kullan1lmak (lzere bir ev rahsis etmesini istemi$ vc bu talebi reddedilm i~tir. Kamuovunda , s1k stk kan~unlan Mor <;:a tt -~i$1i Beledi}es1 ili$kisi bundan ibarettir. ~1 o r (<llt Kad1n S1g1nag1 Vakf1 ce~ it! i femi nist c;evrelerden gelen kad1nlar tarafindan kun1ln1u$tur. Tiin1 siyasal parcilcrden ve belecliyelerden bag1ms1zd 1r. Ba$vuran kad1nlan bannd1rabilec:ek rnekan1 hala yoktur. Aile ic;inde ya$anan $idder, kad1 nlan , erkekletin denerimi alt1n<la tucruan1n en uc;: noktas1d1r. Bu ~iddene n kac;:an kad1nlara. ancak kad1n ac;:1s1ndan }'l)la c;1kan kadtnlar. feministler, dayan1$n1a gosterebilirler ve erkek egemen to plun1un kad1n lara haz1rlad1g1 tek kap1 olan evlilik d t~anda alternarif olu$turabilirler. Erkek egemen toplu1nun bir pan;as1 olarak ne 8uyuk ~ehir (ya da ~i$li) Belediyesi'nin ne de herhangi bir siyasal olu~um un kad1nlann bagnns1zla$malann1 saglayacak bir s1g1nak i ~ l e trn e leri beklene1nez.. :-.liteki1n, bizi1n haz1rlad1g1n11z y6netn1eli kten esinlenerek ,vazd1klan vc anla111adan kabul ettikleri voneune, ligin gereklerini yerine get.irememi$lerdir. Kad1nlardan yana bir s1g1nag1n oln1azsa oln1az $art1 olan gizlilik ihlal cdilmi$, kad1nlann adrcslcri <>.ilelerine verilrnistir. Altematif bir hayata haz1rlanrnak ir,; in gerekli 6zgiiveni geli$lirn1ek yerine, kad1nlar horlan1111$, n1 eslek edindirme ye1ine son1i:tri.il11·10~. i$ ara1nalan men edilmi$tir. Ozctle, ~i$li Beledivesi'nin "Ka, din S1g1nma Evi" bild igirniz ktz yurdu 1nanugiyla i$letilmi$, kad1nlann bagu11s1zhkla11n1 kazanmalan ir,;in hi<;:bir r,;aba gostcri!memi$tir. Belediyenin kad111 s1ginag1 i ~ letebilme iddias1 iflas etn1i~tir . 82 Dahas1, 27 Nisan 199 1 Cu1nar1
tesi gun:1 haklann1 arayan s1g1nma evinden kad1nlar Si$li Belediyesi tarafindan kap1 6nune konrnu$lar, onlar da C$yalan ve r,;ocuklanyla birlikte tv1or (au Kad1n S1ginagi Yakfi'na s1ginmt$lard1r. Mor (au, boylece kad1nlar caranndan flilen devreye sokuln1u$tur. Yukanda da ifade ettigimiz gibi, Mor (an Kadtn S1g1nag1 \lakf1'n1n heni.iz s1g1nag1 yoktur ve yalntz.ca dayan1$1na ve dan1$manhk hizmetle1i verebilrnektedir. Buna ragmen s1g1nan kad1nlara irn kanlar zorlanarak destek verilmi~tir. Bu duru1nda Si~li Belediyesi'nin yapabilecegi tek $ey i$leten1edigi s1ginma eVlnl rvtor <;an'ya devretmektir. • 2 /\1A YIS 1991
"T encerem bo~, yemek p~iremiyorum '' diyen erkek var mz? Ntin1berg'de 4-8 Mart tarihlerindc, "Frauen Einen in Der Welt" (Bir Dllnyan1n Kad1nlan ) adh kun1lu$un duzenledigi, 54 ulkeden 60 kad1n1n kattld1g1, "Sava$a Kar$• Kad1nlann Ban$ Stratejileri" konulu toplanus1ndayd1n1. Olkeleri i$gal alnnda olanlar, bunun getirdigi s1la nnlan an\aco lar; beslen1ue, bannma. saghk, egitim sorunlan111. (Nicekirn bakan old uklannda kadtnlar ancak bu alanlarda yeralabiliyorlar, bir de belediye hizmetlerinde.) Arna i$gal yokken de kad1nlann sokaga c;:1kan1a1nalanndan, sokaklan n erkek i ~ga li alunda oldugundan sozedihnedi. Kocas1 Khar,;in halk1ndan olan -bu vesileyle Khac;in kad1n kurtulu~ hareketine kattlm1$- Taylandh kad1n, ''c;ocuklara, anan11za, baban11za bakmam1z laz1 rn; asimilasyona kar$1 gelenekleri mizi korumamtz laz1m" dedi ve bu gorevle1i "dogal" gordugii ic;in olsa gcrek, kad1n1
ezen gelenekleri ortadan kald1r1naktan soz.etrnedi tabii ki. SPD milletvekili Renate Schmidt'in, john Lennon'un "give pe. ace a chance" slogarnyla noktalad1gi bu ilginc; toplannda konu$mac1 kad1 nlar s1k s1k, sava$ta tencereye koyacak et, ot bulamadtklanndan sozettiler, kadtn miicadelesinde medan iftihar bir on1ek olarak da tencere r,;aln1a eylemini anlatular, gururla. Sava$ s1ras1nda tencereyle sokaga c;1kanlann sava$ sonras1, tencere-tavalannt koltuklann1n alnna s1k1$ttnp. dogn1ca "ait olduklan yere", rnutfaga donece.klerini ve bu n1Clcadele.den kad1n olarak kazanacaklan $eyin c;ok az olacag1n1 dii$iindligumden bundan rahats1z oidum. eden erkeklerin, "tenceren1 bo$" diye feryat eunediklerini dli$iinuyorum. Bunu erkekler yaparlarsa kornik mi olur7 Yoksa erkeklerin, "benim kanrn1n cenceresi bo$, yemek pi$iren1iyor" demeleri mi beklenir/ Cinsiyetr,;i i$b6lurnunde "uretim arac1" olarak kad1na d11$en ancak tencere mi oluyor? SAVASTA I<ENDil\1i SATARIM (?!)
Benim ic;:in ingilizce den anlatn1ak deveye hendek atlatmakcan daha zor oldugu ic;:in bu dD$uncelerin1i, 9 Mart'ta, aralannda fem inist, sosyalisc fe1ninistlerin de bulundugu Han1burg'daki Turkiyeli Turk ve Kurt kad1nlann duzenledigi, "Sava~ ve Kad1nlar" konulu toplanuda dile getirebildi m. Ek olarak $Unlan anlatttrn : 15 Ocak 199 l 'de T urkiye'de banka otomatlan "hizmet d1$1d1r" yaz1yordu ve o gC1n sava~1 kendi ya~am1mda gerc;:ekten, ciddi bic;:imde hissetti111 . Du~f1ndu n1 ve ~oy l e bir kurgu yapt11n : Devier bankalardaki paralan bloke ederse, patronlar da "para 6deye1niyon1z" derler ve i~sizlik artar; tan1am i$te sava$ achk, sefalet. yoksulluk dernektir, bu. Ac kalrna1nak ic;:in insanlar ne yapabilir? Market, dC1kkan yagmalan1alan olur ve ben Birikim 25 I Ma y1 s 1991
•
de a<; kalman1ak i<;in bunlara kanhnn1. Arna... ben bosanm1~ bir kad1n1n1, bir oglun1 var. Bo$and1g1m kocan11 da df1$lindiin1, ya devlet onu askere ahr, sava$1naya zorlarsa; olurse, o ldurilrse diyc. Bu durumda oglumu ben ahnm ve ikimizin a<; kalmamas1 i<;in yag1nalamaya kanla1nam <;C1nku hapse girip oglu1nu ortada b1rak1nak istemen1. Olabilccek en dehser $Cyi yapan1n : kendirni satanm. Kapitalisl./cinsiyer<;i sistemde tecavuz tehdidinin, fah iselige zorlanman1n her zaman sozkonusu oldugunu, ancak sava~ ko$ullar.:-: da bunu <;ok daha yak1n1mda hisseuigin1i. korktugumu anlatmak istemi$tim. Ancak, bu kurgum ve yukandaki itirazlann1 n1i.ithi$ tepki <;ekti ve: "Kad1nlar sen in hakkinda 'Feminist degil 111i ne olacak, savasca da kendini sa1ar· diyccek. 0 ko$ullarda ne yapard1m diisunmedi m, arna kesinlikle kendimi sat1nazd1m , kad1nlara bunu nasll 6nerirsin? . ice onurlu analar var; <;ocuklann1 6ldurf1yor, kcndileri de in1ihar ediyorlar. \lcya ka<;mak da bir <;ozum olarak dii$0 niilebilir, ncden ille de cinsel dii ~C1niiyorsun 1: ..., \'b. d en d"1. • Dogru, benim kolayca kcndini satacak bir kad1n oldugumu dii$linduler; oysa ki bunu (kend ini satmay1) ben bir fe1ninist olarak daha ag1r ya$anm. Nirekim siyasi $Ubede ayn1 hucrede kald1g1m kad1n i~kenceden, sadece elcktrik, soguk suya tu11na vb.yi <1nliyordu ve cinsel taciz hakk1nda, "onemli degil, polislerin namussuzlugu bu, vucut 1nekanik bir $ey" denli$ti. Ben narnus dii$kiinu gibi kahn1?11m onun ya n1nda ~ .. Onun vajinas1 ve gogus u<;lanyla oynanrn1?t1 ve ag1r hakarerlere 1naruz kal1n1?t1. Bana yap1lan ise onunkinin yan1nda "uf o hnak" gibi kahyordu, ama polisin yan1mdan surtiinerek geymesini, nefesini yiizu1ne vennesini, cinsel ki1nligin1 neden iyle bir kez daha <1$ag1lann1ak olarak ya$am1$tnn.
• (ocugunu oldurn1eyc gelince ... Hi\;bir insantn ba$ka bir insan1n ya$ay1p ya$arna1nas1 hakktnda karar verme hak k1olamaz ; bu, kendi <;ocugu olsa da. (ocuklan rn1z16zel n1l"dkiyetirniz olarak gorliyor, "onun iyiligi i<;in" 6ldf1nncyi dusunebiliyoruz(t). Ayn1 anla)'1$. <;ocuklara dayak atn1a bahanesi de olabiliyor. Erkeklerin kad 1nlan ezdigi gibi buyukler de <;ocuklan eziyorlar bu hiyerar?ik yap1 i<;:i nde. • Unutulma1nal 1 ki kac;mak da gule oynaya bir gezinti degil, sepetini ko luna rakrp piknige gitrneye benzcrnez; 1 kad1n yine a<; kalmamak i<;in kendi ni sarabilir, tecavf1ze ugrayabilir, is1en1edigi haldc harnile kalabi lir. "Ban$" zan1an1nda bile gece sokakta rahat y\1ruyerneyen kad1n, savas ter6ri'1 s1ras1nda o kadar kolay, "nan1usuyla" ka<;abilecek mi? Tecaviiz riskine kar$1kad1n1 n kendisini ve <;0cugunu oldurmesini onerebilenler, herhalde "ban~" :a1nan1nda namus i<;in olme ve 6ldi"1nneyi de mazur gorcceklerdir. • '.'Jeden <;ocugunu oldiiren anne, "onurlu ana" o luvor) Bu soz, cuklctin arkastnda annelik mitosu ya1m1yor 1nu? Kad1n1n bu kimligiyle de eziln1esinin iisti1nu orte n kutsal anahk ideolojisi degil mi? Bedenini sat1nak zorunda kalan kad1nl<1r o nursuz tnu? Onur. burjuva ahlak1111n bir kavram1 dcgi l n1i?.. "Savasta kendimi sa1anm dcdigine gore bu ekono111ik olayd1r, kad1nlann )'t\zde 100\ inii ilgilendircn ekonom ik olayd1r ve tenccre-cavay1 bu )'iizden 6ne1nsen1ek laz1m. .i\<;:lar tencerelerle yurilrler, bunlan tok olanlar s6yler. Tencere c;alan kad1nlan kii<;ilmseyerneyiz; o hareke1in i<;:ine girip onlarla konu$rnak, fe1ninizmi yaygin la~nrmak laz1m. Feminist bilin<; verilse tencerelerini <;6pc atacaklar. Bu sosyal mucadelclere kaulmak <;ok 6nemli , kad1nlann bilin<;len1nesi ic;in. bmek Zonguldak'ta kad1n kahvcsi ay1ld1."
• Benin1 omcgim sadece ekonon1ik zorlugu an!at1n1yor. kachn!ann cins olarak asag1lan1nalann1 eta anlat1vor. ' • Kad1n kahvesi a<;tltnas1 bir seyd ir an1a <;Ok $C}' <legildir. Kahvelerin. baz1 nlekanlann crkcklere ait ohnas1na kaf'$1 c;-1k1lmah hence. • Haklin1n yan1nda olmak ir,:in ic;indc olrnak gerek1niyor -hE"le ki cinscl rolf1 peki~rircn scrnbollerle-2 kendi bir,:i rnlerin1izi buln1am1z yeni degcrlcr yara:ma m1z gcrekir. Ever, htilnanizm bana yetinivor. bir kad 1n olarak. ' SAVA~TA DA KADINLIK Dl.iRUMV
Sadecc, Korfcz k1izi s1ras1 nda, iswnbul'da oturup TV'den s::iva$t izleyen kad1nlann yasad1kl:in bile, sorunlann11z1n ne denli (1::giil olduguna ilginc; 6n1eklcr olu$tu r1.1yor:Sevgil isi subay olan bir kad1n. erkegin her an savasa yo llanacagtnt d u~une re k y1ld1nm nikah1 yap1nay1 istemi~, o za 1nana kadar evlenn1eyi hie; dD'iiin m~d1gi halde.
- - - - - ·-- - -- - - -l
Kuzcy irak·w Sadd;un'd;i n kai;an Kurt· leri hau rlarmal< bu konnda yctcrli olur
san1n1n. 2 Sembolkr ncyc nereye kJdar kars1 .;1-
k1ld1g1n1 \Ok iyi yans111r J 3 OcakL:tn once lrak'iaki rehinderin ,verin e rehin kaln1ak isteyen kad111lar. kad1n.:,1 bi r fedakarli k yap rn1s ol n1u yc•rbr m1yd1? :--:e )'apild1g1 kadar na~1l }'dptld1g1 d:1 onemlid1r. irlanda'dan gelcn kih;,di kad1nlar -rnisyoner dun1_.\\I· sa"asa kar, $1~·i<;eklerdt>n ha1; yapn11~la r ,.c aske rler bn ha<:<t hasn1an11~lar, a;na yan1ndan g~<;:ip gi trn isler. Kolnny:~liz rn . fe . oda!iz1n. dl·n1okrati::1n \'b de n <ozrdc r: Hincli ka<l1n1n aln1nda k1r!'l11z1 nokra vard1. Bu. iyi kad1n anbl)lln~ gcliyor· 1nu$. yan1 i ffc1li kad1 n. (:unki1 dul olan vcya ko~as1 rnrafindan tcrkedilcn ka· d1nlar bu noktav1 kulla narr1a~la nn1$. ' BCttun kad1n lan n bu nokW}"t kullanm:i s1ndan yan:t\'1n1~. ama kcnd1si de ivi
kad1n. yan1 rvh kachn. He1 uikeden gelen kad1nbr semboiik hcdivcle r a~a: , Jar pa!lO}'a. 11unlarcbn bin. (lzcrin<le -.;ocuklann da haklan \'ard1r' razan hlf i,:o, uk ti~ortuydu. (ocuklar en<;o k bi z kad1nlan ilgilcnd i1iyor. Onh1rla ilgilen mek :orunda kalan sadccc bi: kad1n lan: .
83
84
Evli ve (,":Ocuksuz bir kad1n, kocas1ndan hanra kals1n dive ha mile ' kaln1ak istemis o s1ralarda. Scvgilisiylc arnk ayn evlcrdc oturrnak isteyen bir kad1n, kriz s 1 ra~1nda. 'iyi ki yan1n1da' diye du:;;und ugi.i11 ( 1 hanrl1yor. bugun ... Korfez k1i zi s1ras1nda istanbul'daki hastanclerin kad1n hastahklanyla ilgili b (). hi1nlerine gelen hastalann say1s1ndaki farkedilir derecedeki dli$liSll g6z6nune ahrsak, kad1 n saghg1n1n Sc1V3$ kO$Ullannda ne durun1da olacag1n1 vann siz hesabedin... Savasta kad1n1n saghg1 da Iii.ks kah ,vor. Sava$ s1ras1nda sue cozu srogu yapanlar, -bu nu du~lincnli:r de babalar degil. anneler- oldu. (Ben de <;ocuguma pas«port airna H·h1~ 1 na dusrnf1scu1n.) ~1 uhalif erk{'kleri sava~ ta <;ocuklann durumuna kar$t c;:1 krna ta n ic;in arkalan nda n iuneliviz. <;ocuklara bakman1n. ' on Ian dusun1neni n sadcce biz.in1 sorumlulugurnuzda k:il1nan1as1 1<;1 n ... Kad1nlar olarak aram1zda $llnu konusruk: askere gitn1ek istcnH'yen crkckleri saklayalnn. 8Ctti.in e rkekler sava~1n ava hevesl(olrnil' d1g1 gibi. butlin kad1nlar da sa·.-a~a kal"$1degiller, <,:unki.i sava~a kars1 olrnak kad1n1n dogasindan deri gcln1ez. Kad 1ntn karn1nda ta~1d 1 g1. dogurdugu, besle<ligi, korudugu. buyutt('igu iGin bun Ian yokedecek olan sava$a daha kolay kar$I c:;1kltg1n1 ileri s!'.innek ~ kad1n1n ba11 ~<;1. dogaya yak1n . duygulanyl:i ha rekct eden: erkegin ise sav:1~<;:. tcknigc yak1 n. akhyla harekct eden oldugunu soyleniekrir. Biz.e erkel; egen1en siste n1de bun lar ogretiii r arna biz akhn. duygulan n cinsiyctlere gcirc aynlmas1n1 reddecn1clI)'iZ. Erkek ege1nen sistemdc crkck $iddeti vard1r ve savas. $iddetin en yogun oldctgu aland1r. i$ ya~am 1 n <lan c:inscll ige kadar uzanan alanla rc.la r rkckleri n fctih duygusu alabildiginc k1 ~k1 rt 11t r: $iddcrc. tcr()re ovgulcr duzulur. 12 '.'\isan 199 i "cir bir gazl'tenin T\' sayf;is111<la. ·'olurne n1eydan oku}«Hl bi r
grup server avc1stn1n kanh oykusu"nu anlaran bir fi lm $byle tan1t1hyordt1: "En ac1n1as1: $iddet sahnelerinin bir $iir guzelligiylc beyaz perdeyc aktanld1g1 '\.'ahsi Belde' adlt super fil n1. bu gece TV-2'dc ekrana gelccek." Yaz1n1n alunda "~iddet fi lmlerinin olun1sf1z. yonetrnen1"nin ( l 984'de ci ln1ii~), dekolte giysili bir kad 1na sarkarkcn go· rftndugu bir fotografi yerahyor. Eh. ne kadar siddet 0 kadar erkeklik... SAVA~A KAR$l (:IKARKEN
H0rvtANiZt-.1iN OTESiNDE FEMi:-.:izM
Sa\'a5: yas;1ma hakk1na dogrudan ~ald1n<l1r. insan haklann1n <;ignenrncsi. yokedilml·sidir. Evet, atna issizli k, : :.orunlu fazla mesa i dcmek olan sava$, bunlann yan111da aynca, kad 1n lar it:in en c;ok da ceca' 'tiz demekrir. fa hiselige zorlann1ak drmektir. Savas isgal dcrnektir, en ~erici en soven duygulann k15k1rnlinas1d1r. f.vct , atna a\·n1 za, n1anda en crkek duygulann k1sk1 ruln1as1d 1r cla. Sadccc ni.\fusun va, ns1 oldugu i<,: in degil, sava~1n cins1yc~<,:i bir yan1oldugu ic;i n de ayru.:a ezilir kad1nlar. $a\'a51n nedeni, sorumluc;u hakk1nda dcgcrli fikirler beyan ed 1lir (ki1ni kad1n kurulu$lan r.araf1ndan kullanilan su slogan hanrlan1labiiir: "c rnperyali st savasa kar51 ernck<,:i kad1 nlar"), ,-e dolay1s1yla sonu\<a kars1 G1kilan sadi:-ce emperyalizm ,·b. olur. "insanh k d1s1'' Ltygulamalard:in sozcdilse bile sava5ta insan:1 nelcr oldugu. i"izellikle de kad111 111 nclcr yasad1g1 konu b;{shg1 ola1naz. sat1r :iralannda kaybolur gider. K6rfcz sava51nda da kachnlar ancak sava5 rn,1gd~1111 olarak gi'lti'1nl'1yorlard1: ceJe,·izyonlarda iz.iedigimiz devlec ba5kan lan . d15i5leri bakanlan. sa,·un1na bakanlan. ko1nu1anlar crkeklerdi. 13iltli n bir si vase1 olan ka. alan1nda az sa\·1da ' c.l1nlar. sava$ politikalannda da nercdeYs~· vok denecek kadar a.::d1r, '
la r da rol ahyorlar, ama figuran olarak. Orncgin cephe gcrisinde saghk hiz1neti vererek (evi$lerinin uzanus1) katk1da bulunuyorlar. Erkek egemen cinsiyetc;i sisre1nde kad1nlar genellikle ordudan, silahtan, ki1laht.an uzak tutuluyorlar. Kad1nlann <la orduya girdikleri ulkelerde kad1nlar er oluyorlar <;unkt:1 toplu1nun yoksul kesin1i. 1'1evcut sisrernde 1rkc;1hk, cinsiyet(ilik ve s1111f egemenliginin birbiline nastl eklemlenn1is oldugu en iyi, ABD ordusunun bilesin1inde goruluyordu: Korfez'e gonderilen askerler sivahlar, kad1n lar (Korfcz '. , de 30-40 bin kad1n asker vard1) ve yoksullard1. .. Erkeklcrin ko1nura errigi qrdularda kad111lar da vardi. ABO ordusunda savasa gittne1nek ic;in a n1irleriyle yaunak zorunda b1rakilan kad1nlar olduguna dikka1 <;eken Kad1n 13(ilte ni'nde yay1n1lanan bir yaz.1. kad1 n olma ortak paydas1na iyi bir ornek oluslun1vor: "1974 K1bns 'Bans' Hare' kau sonras1nda adara <;tkan bir asker anlattyor: 'K1bns'a c;1kttk. Run1 koylerine giriyor, yak1p y1k1yor sonra da Rum k1zlanna tecav(iz. ediyorduk. .A.ma ada c;ok susuz. oldugu ic;in ancak denize girip abdest ahvorduk. Olursek sehitl ik ' 1ncncbcsine eri$ebilclim cliye.' (Anlasild1g1 kadanyla kad1nlara recavuz etmek cennete gidebilmek i\in bir cngel sayiln11yor, an1a abdestsiz ohnak say1hror.)" Yine Kad1n Blilreni'nde sa,·as tehlikcsi s1ras1nda <la crkek cgcmenligi ne 6rnek \Trilivor: ''Gaz 1naskeleri \'l1k, , sck gorevlilere' ve ·aile reislerinc' dagu1hyor" Kad1nlar sa\'a;;ta hangi kesi mde olurlarsa olsunlar bir ortak e: il n1e pay<lalan var: hepimiz ayn1 gi:tncstr <,:c1 1na~ 1r kuruttuk... "[ 1npcryalisi s:iva$a sa"·a$'" oln1az! .. (C1nki.i sa\'3$1 11 iyisi ol1naz.. Sava$la ban s oln1az J\!uhalif orgi.itlenrncler de crkck cgemen rapilar oldugundan ornegin anti-iuili tarist <;:ah$1~ a yapacaksak. buraya yoncltrigimiz enerBirikim 25 1 M ay1 s 199 l
jinin cinsiyetc;i sistcmi as1nd1rrnaya hizmec etrr1esi ic;in, ord u i\:inde kad1n cinselliginin a~agt!anma s1n1 re$hir etn1eli. askerlere astlanan erkek egen1en degerlere (disiplin, otorite, biyerarsi pek gi.:rzel belletildiginden olacak, kam uya ac;1k yerlerde dikilip de gelen gec;en kad111lara laf atrnayan. 1shk <:a lrnayan, "opi:1ctik" yollamayan nbbet<:i asker bulmak neredcyse imkans1z) kars1 r,:1krnahv1 , z. 6megin A1nerikan erkek askerlerine gondcrilen $i~m c bebeklerin , cinsell ik alan1nda kad1n1n ezilniesini nastl peki$tirdigine J ikkat r;ekn1eliyiz. BARIS 1-lAREKETLERiNDE KAD IN OLMA!<
Yun ve dunya sorunlan politikt ir, bu alanda yapila n politikalar isc erkek politikala nd1r. Kad1nlann hayat1, gi.inli.lk hayat1, evet kisise l<lir. a1na ki$iSel olan politiktir! Bu, erkeklerin dedigi gibi, <ledikodu yap1nak, apolitik olmak degil , kadin politikalan (irennektir. Sava$ \·c ban ~1 n insan haklan baglan11nda ele alin mas1na kar$1 dcgilim. Sosyalist, sosyal detnokrat, insan haklan 6 rgf1t lerinde bun lan tartt$1flm. Arna sava$ra ve bansca sadece kad1n oldugu1nuz i<;in 1naruz kald1g11n1z $cyleiin neler oldugunu go nnek i<:in bir de kad1n gozii)·le b;i kmak gerckiyor. Ornegin '·emperyalist ku?atma ve emperyalist terore karsr lrak halk1n1n yan1nday1z"dan bee; lrak, Kuveyt. Filistin. israil, Kurt. Turk kad1nlan n1n yan1nday1z demeyi deneyebiliriz ... Ban:;;, ozglirll'srne i<:i n <;al 1$<1 n kadin lann hayat1n1n zorla$t1g1ndan sozcdiliyor. ·eden? Kad1n ol1naktan1 Erkek alan1 say1lan politikalarda sozsahibi olmak i<; in de kad 1n kimligini sorgula1nak gerekiyor. Turkiye'de de sava$a kars1 olu$turulan platfo rmlarda, panellcrdc erkekler vardr ag1rhkla. Kankoca ayn1 ban ~ hareketi i<;inde ycrald 1g1nda, acaba toplanulara ay-
n1 oranlarda kanlabiliyorlar m1, eve gidince yap1lacak i ~l e ri kim dli$Ctnuyor? Sadece kad1nlara a<:1k toplan11larda da feminizm degiL hun1aniz1n yap1yorsak, neden biz bize yap1yoruz ki ? Erkekler ho n1anist olarnaz m1 diyoruz yoksa ? ·eden? in an haklan i<;i n kadinlan avi , rmak nive? Bu durumda ikinctl , 6 nemdc bir 6rgut halincle kahnm1)'0r mu? Karma orgutlerde erkekler, kad1n!ann soz ve karar hakk1 sah ibi olmalanna cngel olduklan i<:in mi? Kad 1nlan n yaptt kla n eylernler d<iha sansasyoncl oldugu i<;in rni, yoksa kad 1nlann politika yap1yor olmalan n 11 as1l sansasyonel olan? Muhalif erkekler taraf1ndan onayland1g1m1z i<:in daha m1 kolay oluyor gene! davalar i<;:in sava?rnak? R•\ 'cincrnli" davalann yan1nd<i kad1n111 ezil mi$ligi, bunlann turevi olarak rn1 goriilf1yor voksa? • • YELDA
M ucadelenir1 her gu11u 1 Mayts
olsa ... 1 May1s bir kez daha dunyantn pek \:Ok yerinde iS\i bayramt olarak senliklerle kutland1. Bizim sendi kac1lan n11z da, ''.Avrupa'da 1 ~1 ay 1 s bayram ola rak kutlant}'OL Turkiye'de ncden )'asak. hani dcmokrasi vard1?" diye hay1flan1p duniyor ve yil boyu verdikleri "is<;i di.isman1 iktidar" detnec;lctine bir ycn isini kattyor. Oysa 1 :-.1ay1s bundan bir as1r once i$<;i s1n1f1n1n hak al n1a mucadelesin<len dogrnu~ bir gundlir ve ulastln1as1gereken yeni hedefler oldugu surcce, is<:i s1n1f1 vasam1n nesnesi de• gil, oznesi olana dck 1 1'1ay1slar $enliklerle degil 111ucadeley le gec;mck durumundad 1r. l May1s 1886, ABD'de i$c,:i sen-
dikalan fcderasyonunun 8 saatlik i~gu n u mucadelesini ulusa l <:apta }'Ukscltmek an1ac1yla kararlasnrd1g1 gene! grevin tarihidir. I May1s 1886'da tt:1n1 ABD'de 350 bin is<:i greve gitti. Bu direnis ilk yaray1 Chicago'dan ald1. Once 3 Mayis gunft daha yuksek ucret ve 8 saatlik isgi1ni.i i<:in grev yapan McCormick :Vlarvester fabrikas1nda .l 400 isGi isten <;:1 kan Id 1. Yerlcrine 350 kisilik Pinloersto <:etesi kon11nas1ndaki grev k1nc1lar c,:ahsn n lmaya basland1. Grev k1ncilan engellern eye c;ahsan is<:ile1in i"tzerinc polis ate'$ a<;:n. Sonu<;:: 4 6lf1 ve <:ok say1da yarah. 1889'da II. Entemasyonal'in Paris Kongresi'nde l tvlay1s l 890'da uluslararas1 <;:apta gi:isteri yap1larak A111crikan i;;<;:i hareketinin 8 saatlik isgunf1 1nucadelesi n in deste klen 1ncsi karan ahnd 1ve l t.1ay1s gunu is<;ilerin uluslararas1birlik, rnucadele ve dayan1sma gilni.i olarak kabul edildi. 8 saatlik isgO nu istern i ABD'den Avrupa'ya yayd1nca basit bir "kosullann iyilestirilmesi" mi.icadelesinin snnrlann1 n d1s1na <;: 1kn11s, uluslararas1 birlik ve 1nucadele anla1n 1n1n vurgulanmas1yla siyasi bir i<:crik kazanm1st1r. ~1ucadel en in gli\;len1nesi dogal olarak kapi talizn1in $iddctini davet etmi$, grevlerdc, 1 ~'1ay 1 s kutlamalan nda ordu ve polis silah kullan1naktan ka<:1nn1arn1$tlr. l 990'lann Turki ye'si yuzytl onceki Avrupa'y1, Amerika'y1 hi<; de aratnnyor. i$ten c;1karmalarla. <:ahsma kosullann1n kotuluguyle, ucretlerin dil$ukluguyle i$Gi s1n1f1 aynt sorunlan ya$1yor. l<apicalist somurii de siddet bile$enini eksiksiz tas1n11s bugi.ine. ilgin<: olan "de111okrasiieri", sosyal devlet an l a;1~ lan . refah d(1zeyleriyle 6rn ek gosterilip dundan devletlerin tarihlerinin bovle omeklerle dolu oln1a, s1d1r. Kapitalizm i$<;:i s111 1f1 kar$1s1nda hic;bir za n1a n diyeti 6denmeksizin geri ad 1m acn1amt$tlr ilk asarnada mucadeleyi zorla engel- 85
86
lemeyi dener. Eger bu yontem i$le1nezse. burjuvazi dengeyi kendi lehinde ,veniden uretn1ek ve miica<leleyi daha ileri istemlcrc yonelmeden durdurmak arnac1yla. ipin ucunu c;:ok da kac;:1nnamak ~a ru yla odu n venue yontc1nine basvurur. Bu odi.in dlizcn ic;:in bir ttir en1niyet si.ibab1d1r. Avn1pa isc;:i s1n1f1n1n 1ui.icadele rarihi de boyle b.ir surece denk du~er.Oste lik daha yuksck iicret, yashlik veya hilstahk sigon.as1 gibi sosyal gi.ivenlik 6nlen1leri, <;:ocuk vc kad1n emeginin kullan1n11 ic;:in bel li s1n1rlann getirilmesi, i:'i giivenligi gibi isten1ler sonuc;:lann1 ancak bunahm donemi bitc:iginde. kapitalist is c;:evriminde yukseli$e gec;:ildiginde alm1st1r. Burjuvazi somiirliyu ckonornik duru1nu verecegi i:idllnlerin yukunll tas1maya hazir oldugunda hafifletir. Silrec;: ic;:inde, gelismis Birinci Di.inya tilkeleri uluslararas1 isboli.imunde edindikleri emperyalist konun1un bir sonucu olarak, kendi tilkelerinin isc;:i s1n1flann1n ekonomik sorunlann1 bC1yuk olc;:ude h a lle tn1i~ ve s1n1f1n giindeminden ureti1n surecinin orglitienmesinde, urelilenlerin dag1t1n11nda, siyaset platfonnunda belirleyen olma hedefini c;1karn1ay1 da ba$arm1$nr. Bu lll kelerde isc;i s1ndi kendi iktidann1n n1ucadelesini v.em1ek yerine her turli.i denetin1i kendisine ragn1en i~l eyen bir temsill demokrasiyi yeglemi$tir. isc;:i uretim arac;:lann1n ve uretirnin r;1knlann1n denetimine sahip oln1ad1g1 si.irece yabanc1la$tna son1nu glindemde olacakur. bu du1urn ancak i$c;:i s1n1f1111n kendi oz orglitlenrneleri arac1hg1yla karar alma surecinde yer ald1g1. yani taban demokrasisini y~a1ua gec;irdigi bir duzende asilabilir. Sosyalist bir devlet yap1s11nn varoldugu ko:'iullarda bile i$c;:iler sendikalan, grcv ve toplu sozle$n1e haklan yla kendi sec;:tigi temsilci lere kar$1 ikinci bir iktidar odag1 olabiln1eli. sec;:tigi temsilcileri geri c;:ag1rabihne hakkr sakh tutulmahd1r. Taban de-
1nokrasisinin giclerek tcmsill de1nokrasiyi ortadan kald1rmas1. de\·letin s6ni.i1n Jen 111esi ve yonetenin. yi:inetilenin oln1ac.hg1 bir dllzcne vanin1as1 boyle gcrc;:ekle$ecektir. Bunlann an1k telaffuz edilmez oldugu bir yerde, l May1s'1n i$<;i s1111fin1n uluslararas1dayan1$n1a, 1nucadele ve birlik gunl.i olma 6zelligi unutulmu$, bu si1ngesel gi.in devrirnci ic;:erigi bo$alnlarak, takvimde herhangi bir yaprak }'a da bayram gunu (pek bir sey degi$miyor) hali ne sokulmu$tur. l May1s konusunda s1n1f1n bellegini tazelemesi ise ancak dt1zenle i;at1$n1an1n, ayn$n1an111 kendini hissettirdigi nesnel ortamda gerc;:ekle$ITie $ans1na sahip. Boylesi bir diinyada, Avrupa'da bayratn olarak kutlanan 1 :\1ay1s'1n Ti.irkiye'de neden yasak oldugunu sormak safdillik degilse sa~ mimiyetsizlik ifadesidir. Turkiye'de duzen 1 May1slara mudahale etmesini gcrektinneyecek gu<;te em niyet sC1baplann1 heni.iz i.ireternen1istir. Gerc;:i 1 May1s'1 MESS'in gonderdigi k.tnn1z1 karanfilli c;:elenk e$liginde Dede1nan'da duzenlenen panellerle kutlayan Hak-i$ gibi sendikalar. ··i$<;i s1n1f1 l May1s hakk1n1 demokratik yollardan alacakur". " 1 May1s sevgi ve daya111$1Tla gi.iniidur" di yen ~evke t Ytlmaz gibi sendika biirokratlan df1zen ic;:in 6nemli bir kon1nak olu?turmaktad1r. Fakat s1n1fin sendikalardan bag1ms1zlasamamakla birlikre, sendi. ka lan n tesli mi ,verc;:i, mucadelinin onunc set <;:eken c.avnndan rahats1zbk duydugunun fark1nda olan burjuvazi kendi <;:1karlan ac;:1s1ndan do~ru tavn sec;:erek bask1y1, $idd~ri ve dolay1s1yla otosansurli giindeme getiriyor. Bu arada devrin1ci bir tav1rla onaya <;: 1kan sosyalist kadrolarla kitleler aras1na "terorist" kavram1n1 sokn1aya <;:ahsarak s1n1f1n ideolojik geli$iminin ve 6rgfulenmesinin onunu t1'k1yor. Duzeni gerc;:ek anla1nda tehdit edecek, miicadeleyi onun engellc-
rinin 6tcsine ta~1yaca k tav1r, yaln1z 1 May1s'da degil yil1n her guni.i eylcmliligi yeniden uretmektir. ilk i~. i~c;:i s1n1f1n1n sendikal yap1lar kar:'i1s1nda deneti1n ve bask1 unsun.1 olacak bitirn baz1nda ol u~ turu l rnu~ 6z6rgutlenrnelerin yolunu ac;:rnaktir. Bu yap1lar ayru zarnanda i:'ic;:ilerin yi:inetn1eyi ogrenccegi yerler ve gelecegin toplumunun nuvelcri olarak da anlarnltd1r. i:'ic;:i gl"1ndelik istemlerden siyasi istemlere kadar verilecek her tiirlu miicadelede sedece militan olarak degil c;:izginin saptay1c1s1 olarak da etkin olmahd1 r. Hedef, su11f1n kendi kurtulu$unun anahtan olan ideolojiyle, Marksizmle tan1~1nas 1111 ve giderek daha Clst duzeydc orgullcnerek sosyaHzm n1iicadclesinde yerini almas1n1 saglarnakur. l May1s'ta sosyalist kadrolann l May1s gosterilcri devlete kar~1 direnmek ve bir gelenegi canh tutn1ak ac;:1s1ndan Onemli olsa bile, s1n1fla kurulacak dolays1z baglanu vc s1n1f1n eylemi kadar anlam ta~1ya1naz. l May1s'a salt bir an1na gunii olarak yakla~ rnak ve s1n1f ad1na eyleru yapmak i$c;:ilerle sosvalizm aras1ndaki ac;:1, g1 kaparmaya yarduu etmcz. BugC1n sosyalistler ic;:in sorun, Taksirn'de olmak ya da olmamak degi l, s1ndla olmak ve devrin1ci si:iylemi s1n11la birlikte t1rctn1ektir. S1n11la olmak ise ayn kanallardan ve ayn dunftlerle biraraya gclmis olmak degil, arada olusturuhnus olan organik iliskilcr sonucu birlikte ve ortak bir s6yle1ule n1iicade le vermektir. l May1s ayn1 zamanda isc;:ilerin gi.incel siyasete 1ni.idahale etmek lizere sorunlan etraf1nda biraraya gelecckleri, birlestiricilik ozelligi olan. daha sonraki nicelikscl ve niteliksel degi$irnlcr ic;:in bir s1<;:ra111a tahtas1d1r. 01.1e c;:1kanlan sorunlann s iyasi niteligi ise sosyalistlerin s1111f ic;:inde ne oranda <;:ekim n1erkezi olabilecegine baghd1r. Bugtin isc;ilcr 1 Yla)'1s'ta ekonomik sorunlann oresine ge<;miyorsa, 1992 1 t-.1ay1s'1nBi ri k i m 2 5 I Ma y 1 s 1 9 9 1
da vurgunun sosya lizn1 n1ilcadelcsine ya da uluslararas1 dayan15rna olgusuna, !((1rt halk1n1n bag1rns1zlik mucadelesine kayd1nl111as1 sosyalistleri n l Ma)'1Slann ya da grev g(inlcrinin d1$1nda da s1n1fla bag kurn1an1n yollann1 ararnas111da gcc;er. 1991 I Nlay1s'i kirni i;;yerlcrinde se ndik~lartn haz1 rlad1g1 bildirilerin okunrnaSl)'la sosyal de1nokrat sendikac1lann, parti liderleri nin i$yeri z.iyareti cylemleriyle s1n1rl 1 kald1ysa da, i$c;ilerin kendi inisyatifleri clogrultusunda gerck i$ye1indc konu$malar yapug1. uretimi durdurdugu veya i$yeri d1;;1 na (.tkarak )'lln1yLI$, grcv ziyareti gibi eylemler orgiitledigi birimler de oldu. iz111ir'de Belediye-i:? ve Selu loz-i$'in 1 May1s yurilyil$ii ic;in izin alabihni$ olmalan ise kenue kitlcsel bir goste1iye olanak saglach. istanbul'da adet ycrini bulsun diye yun1yil$ ic;in ba$vuran 7 sendikan1n talebi rcddedildi. i$yeri d1$1nda' ge rc;ek l e~c n goscerilerin , goz<len kac;anlar d1$1nda tfln1ilne, kenclcrin c;e;; itli yc rlerind e "ceyakkuz" halinde beklecilen polis vc askeli birliklerce 1n C1dahale edildi. H.er an yeni intifadalara haz1r olan G\ineydogu 1\nadolu illerinde I lv1ay1s gt:1nunun , ulusal kurtu lu~ tni.icadelesinin s tcakltg1yla kar$tla$t1nla1n az bir sakinlikte ya$3nmt$ ohnas1 ise d ikkat c;ckici. TC1rkiye'J cki sosyalist hareketin, Kure ulusal 1nlicadclesine yonelik
•
I
gerel<li dayant$m<l)'1 ya$atna gec;irme1ni$ oln1as1n1n, bolgeler arasindaki eylernlerin e$zamanhlig1n1n saglanaman1as1nda 6ne1nli pay1 var ku$kusuz. Bu yilki 1 May1s hen1 sosyalistler a<;1s1ndan he1n de i$c;iler ac;1s1ndan ozellikle '89 l i'vlav1 kar. s'1vla , $tla$t1n ld1g1nda old ukc:;a sessiz ya$and1 '89 I May1s'1 bahar eylemlerinin co?kusunu da ic;inde bannd1ran, i$c:;ilerle sosyalist kadrolar aras1nda sistemli bir c:;ah$ma sonucu olu$turulmu$ organik baglant1lar anla1111nda olrnasa bile bir birlikteligin saglanm1s oldugu kitlescl gosterilere sahne ohnustu. 1991'in durgunlugunda, anti-teror yasas1n1n getirdigi c;ekinikligin yant s1ra, daha c;ok isc:;ilerin kauh1111n1etkilemis olan, is<;: i hareketinin yd ba$1ndan itibaren ic;ine girdigi sessizligin buyuk pay1 var. Onernli olan 1 i'vlay1s'taki hava}'t erkileyen bu ko$ullann l ~1a y1s sonras1nda, ozellikle ka1nu is<;ilcrinin toplu s6zlc$mele1ine paralel ola rak ne yonde degi$ecegi. Yaklas1k 600 bin isc;iyi etkileyecek olan sozlesrncler. iktidar ic;:in oldugu kadar, Turk-is i<;in de endi$C vcrici. Zonguldak greviyle bir hareketlen1ne yasayan i;;c;i s1n1fi, bunca guc;ICt bir direni$in sondiltiilrnesi. ard111dan gelen sava$ hall ve basktlar, grevlerin ertelenmesi, i$ten c;1karmalar, ''kerhen" imzalanan sOzle$111eler. iktidardan gelen isyerini kapat1na cehditle1i sonucunda yer ycr y1rnlrn1$ da ol-
sa genel bi r sessizlige gornu !du. Fakat bu sessizlik tctikte bekleyen insanlann te hdit edici sessizligi. Sendikac1lar i~c;i hareketinin yukselmesinin ve s1111f1n bilin<;lenmesinin, kendi (.tkarlann1, duzene ya111anma politikalann1n oniinde bir engel olu;;turdugunun fark1nda. Fakat i$<;iler de sendi kalann son kertede kirnin yan1nda yer alacag1n1n fa rk1nda. i$<;iler, sendikalar1n oyalan1alann1 a$abildigi ol<;iide, '91 ka1nu s6zle$n1eleri 1nl.icadelenin geneli ac1s1ndan bir dt1rtu saglayabilir. Bun un yolu sendikar11n ataletinin kars1s1nda, eylemliligi dayatacak taban orgutlenmelerinin ve farkh birimler aras1nda ileti;;imi saglayacak baglann olu$turuln1as1ndan gec;iyor. Bu orgurluluk, '89'un ses get.iren eylem bi<;irn leriyle ve rn(1cadele deneyimiyle bi rle~tirilebilirse, ya~a nan dag1n1khk ve guvensizlik as1labili r, harekec iktidara talip olrna anlam1nda olmasa bile demokratik, siyasi isternler a<;1s1ndan daha kapsan1li bir nitelik kaza nabilir. Gerckli taban inisiyatifinin ol u~ rurulamamas1n1n dogal sonucu ise, eylernlerin sendikalann belirleyecegi <;izgiyi a~aman1as1 ve i$ci hareketi olas1 bir coparlan1nadan ahkonulurken iktida nn tabans1z yukselisine yeni bir ba$an hanesinin eklenmesi olacakt1r. Bu noktada i~c;i hareketiyle sosyalist kadrolar aras1ndaki baglanusizhk bir ke:: daha kendini hisscttircbilir. • OZLf;,\-1 ONA RAN
87
~ag r1 11
"Medya 9ag1 ya da " ileti$im 9ag1" olarak adlandtnlan bir sure9teyiz ve medyan1n insani kaygllardan uzak, s1nir tan1mayan "belirleyiciliginden" $ikayet9iyiz. Biz, 9e$itli ileti$im kanallannda gorev yapanlann, ge9imini yaz1l1-96runtulu basin sektorunden saglayanlann 9ogunlugu olu$turdugu bir grup olarak, i$1eri "9ag1n ak1$1" na b1rakmay1 i9imize sindiremiyoruz. Ve biliyoruz ki, benzer kayg1lan ta$1yanlann, "Ne yapabiliriz acaba?" sorusunu soranlann say1s1 hi9 de az degil. (iagnm1z1n amac1, benzer kayg1lan payla$an insanlan biraraya getirebilmek. Neyin sorun olduguna neyin sorun olmad1g1na medyan1n karar verdigi, tum 6ncelik siralamalann1 medyan1n belirledigi, ileti$im kanallann1n bilgi-haber-yorum akl$1 yerine "imaj uretimi"ni yegledikleri bir medya-ileti$im 9ag1ndan $ikayet9iys·eniz ... Dunyada ya$anan her $eyin medyan1n tahakkum suzgecinden, pompalama operasyonlanndan kamuflaj 9abalanndan gegerek insanlara ula$mas1na:, kitle ileti$iminin bir gu9 yaratma-kullanma mekanizmas1na d6n0$mesine itiraz1n1z varsa ... "Medyalar dunyay1 ne kadar kugulttu, s1nirlan kald1rd1, art1k her $€Y elimizin alt1nda, ya$as1n bilgi gag1" sloganlanyladesteklenen d0$0nce kallplann1 sorgulamak istiyorsan1z ... ''Dun ya yaln1zca medyan 1n onaylad1g1 degi$imIere mah kum degi ldir, alternatif degi$im onerileri de savunulabilmeli, duyurulabilmelidir" diyorsan1z ... Medyan1n ad koyma, le$histe bulunma, yarg1lama, her $eyi "malum 91karlar" dogrultusunda belirleme 9abalanndan rahats1zilk duyuyorsan1z ... Ya da bunlann tam tersini d0$0nup, bizleri ikna edebileceginizi umuyorsan1z ... • lstanbul'daki arkada$lanm1z1 27 May1s Pazartesi gunu, 17.30'da Mulkiyeliler Birligi'· nde, Ankara'daki arkada$lanm1z130 May1s Per$embe gunu 18.30'da Mimarlar Odas1'nda bir araya gelmeye 9ag1nyoruz. Amac1m1z tart1$ma ortam1 yaratmak, ga11$ma gruplan olu$lurmak, mevcut kanallarda bir $eyleri nas1I degi$tirebilecegimizi ya da alternatif kanallan nas1I olu$turabilecegimizi konu$mak, en kbtu ihtimalle birbirimize i9imizi d6kmek. R1dvan Akar. Talip Akfa$. Vahit Aras, Ay$enur Arslan, Mustafa Arslantuna/J, AkinAtauz, Nabi Avc1, Faruk Bifdirici, Serpil Bildirici, Tanlf Bora, Ali Bula9, Ay$en Safa Can, Kemal Can, Ru$en 9ak", Yal91n 9etinkaya, Aydin Demirer, Ay$egul Deveciajlu, Can Dundar, Hakk1Erdem, Tugrul Ery1/maz, Ero! Goka, Hid" Gokfa$, }'Deel Gokturk, Guventurk Gorgulu, Hakan Guldag, Serpil Gu/gun, Ay$en Gur, Kadri GDrsel, Siren idemen, Murat inceoglu, Can Karaka$, ilhan, Kaya, $engDn Ki/19, Umit K1van9, Filiz Ko9ali, Can Kozanoglu, Gamze Kutluk, Abdullah Onay, Akdogan Ozkan, BD!ent Samay, Melin Soysal, Semih Sokmen, Mustafa Sonmez, HDseyin $entDrk, Lale Tay/a, Allay Unaltay, Faruk Yanardag, Fugen Yild1nm, Yurdaer Yilmaz. . I