hangİ ŞEHİR, HANGİ mahalle nerede bulUŞUYOR? İstanbul Forumları Acıbadem-Koşuyolu-Barbaros: Koşuyolu Parkı - 22:00 Alibeyköy: Karadolap Parkı – 21:00 Atakent: 2. Etap Tören Alanı – 21:00 Ataköy: Atrium Otopark – 21:00 Ataşehir: Ataşehir Parkı Amfitiyatrosu – 21:00 Ataşehir - 1Mayıs mahallesi: Deniz Gezmiş Parkı – 20:30 Avcılar: Marmara Caddesi Bahçelievler: Levent Kırca Parkı - 21:00 Bahçeşehir: Gölet-Atatürk Heykeli önü Bakırköy: Çamlık Parkı Bebek- Arnavutköy: Bebek Parkı – 21:00 Beşiktaş: Abbasağa Parkı - 21:00 Beykoz: Paşabahçe Meydanı - 21:00 Beylikdüzü: Özgürlük Meydanı - 21:00 Beyoğlu: Cihangir Parkı - 21:00 Burgazada: İDO İskelesi önü – Her Çarşamba, Pazar 21:00 Büyükada: Atatürk Meydanı - sahil, 21:00 Caddebostan: Sahil Migros Önü Esenyurt: Akasya Parkı – 21:00 Etiler-Akatlar: Sanatçılar Parkı - 21:00 Eyüp: Hz. Halit Parkı – 21:00 Eyüp: Rami Parkı Fatih: Saraçhane Parkı 21:00 Fetih Mahallesi: Tahralı Parkı Gazi Mahallesi: Büyük Gazi Parkı Gaziosmanpaşa: Cumhuriyet Meydanı - 20:00 Göztepe: Göztepe 60.Yıl Parkı - 21:00 Göztepe: Özgürlük Parkı, Selamiçeşme - 21:00 Halkalı: Arenapark Heybeliada: İnönü Parkı İkitelli: Atakent Kadıköy: Yoğurtçu Parkı - 21:00 Kağıthane-Alibeyköy: Güzeltepe Parkı - 20:30 Kartal: Meydan Parkı - 21:00 Kınalıada: Hrant Dink Parkı -21:00 Kireçburnu-Ömürtepe: Çamlık Piknik Alanı Kocamustafapaşa-Çapa: K.M.Paşa Meydan Kozyatağı: Kriton Curi Parkı - 21:00 Kurtuluş-Feriköy: Ortanca Parkı (Feriköy) 21:00 Küçükbakkalköy: Nazım Hikmet Parkı – 20:30 Küçükyalı: Adnan Kahveci Parkı - 21:00 Küçükçekmece: Küçükçekmece Sahili Amfi Tiyatro - 21:00 Küçükçekmece-Cennet Mahallesi: Şenol Ergun Parkı - 21:00
4.Levent: Sporcular Parkı Maçka-Nişantaşı-Harbiye: Maçka Parkı – Cumartesi hariç her gün 21:00 Maltepe: Maltepe Meydanı – 21:00 Nurtepe: Vartolular Derneği Önü Okmeydanı: Sibel Yalçın Parkı - 22:00 Pendik: Kuşluk Parkı Rumeli Hisarüstü: Doğatepe Parkı - 21:00 Sarıgazi: Büyük Park - 20:30 Sarıyer- Büyükdere Forumu: Çelik Gülersoy Parkı (Pazartesi- ÇarşambaCuma, 21:00. Salı ve Perşembe Yeniköy forumuna gidilecek) Şişli: Sıracevizler Parkı (Merkez mahallesi) – Salı, Perşembe 21:15 Sefaköy: Küçük Dev Adam Kitabevi - 20:30 Silivri: Kale Parkı Tuzla: İTÜ’nün yanındaki park – Her Perşembe 20:00 Ümraniye: Şehitler Parkı, Elmalıkent - 21:00 Üsküdar: Doğancılar Parkı - 20:00 Üsküdar – İcadeiye: Üsküdar Lisesi Karşısı – 20:30 Üsküdar – Kuzguncuk: Basket sahasındaki park – Salı, Çarşamba, Perşembe Yeniköy: Villa Park Zeytinburnu: Ziya Gün Parkı - 21:00
100.Yıl: Migros Önünde toplanılarak yürüyüş sonrası: İlhan Erdost Parkı/Birlik Parkı/Barış Parkı/İzci Parkı - 22:30 İzmir Forumları Alsancak: İskele Önü - 19:00 Bornova (Evka 3): Saraykent Uğur Mumcu Parkı - 20:00 Bornova: Büyük Park - 20:00 Buca: Çevikbir Meydanı 20:00 Buca Koop: Aşıklar Parkı - 21:00 Çiğli: Taçocağı Son Durak - 21:00 Evka 2: Işılay Saygın Parkı - 21:00 Gaziemir: Halil Tan Parkı - 19:00 Gündoğdu: Alsancak iskelesi buluşma - 20:00 Güzelyalı: Göztepe Köprü Ayağı - 20:30 Gültepe: Çınartepe Düğün Salonu Yanı Karşıyaka: Osmanbey Parkı - 20:30 Narlıdere: Demokrasi Parkı - 21:30 Özkanlar- Bornova: Çamkıran Sevgi Parkı – 3 Temmuz 20:00 Urla: Gülbahçe Köyü Lenin Parkı
Diğer Kentler Adana: Atatürk Parkı Antalya: Yavuz Özcan Parkı - 20:30 Bodrum: Belediye Meydanı Bursa: Heykel -19:00 Ankara Forumları Bursa - Nilüfer: Üç Fidan Parkı Bahçelievler: 7. Cadde - 21:00 Bursa - Ataevler: 4 Mevsim Parkı amfisi Bahçelievler: Anıtpark - 20:00 - 26 Haziran 20:00 Batıkent: Meydan – 21:00 Denizli: Candoğan Parkı – 19:00 Çankaya: Seymenler Parkı - Her Pazar 17:00 Eskişehir: Eti Park – Her Salı, Cuma, Pazar 21:00 Çayyolu: Üç Fidan Parkı - Salı- Cuma 20:30 Edirne: Zübeyde Hanım Parkı - 21:00 Çayyolu: Atapark Forumu, Cumhuriyet Parkı – Gaziantep: Düztepe Çamlık Parkı – 3 Temmuz 19:00 Her Salı, Cuma 21:30 İzmit: Cumhuriyet Parkı – 19:00 Dikmen: Aşık Mahsuni Şerif Parkı - 21:00 İzmit: Yahya Kaptan Amfi Tiyatro – 20:00 Elvankent: Ayyıldız Park – Her Cumartesi 21.00 Muğla: Sınırsızlık Meydanı - 21:00 Eryaman: 3. Etap - 21:00 Samsun: Lozan Parkı Kurtuluş: Ethem Sarısülük (Eski Çaldıran) Sakarya: Kentpark - 20:00 Parkı - Her Cumartesi, 19:00 Tekirdağ: Tuğlalı Park - 20:00 Kızılay: Güvenpark - 19:00 Keçiören: Danişmend Meydanı - 21:00 Üniversite Forumları: Keçiören: Aktepe - 21:00 MSGSÜ: Fındıklı Parkı K.Esat-Kavaklıdere: Kuğulu Park GSÜ: Aydın Doğan Oditoryumu Mamak: Doğukent Caddesi -20:30 Boğaziçi Ünv.: Güney Meydan Mamak: Tekmezar Parkı -19:00 Tuzluçayır: Menekşe Erbay Parkı – 1 Temmuz Taraftar Forumu: 20:00 İzmir Alsancak - 3 Temmuz 20:00
Hemzemin’in tüm sayıları www.hemzeminposta.org adresinde PDF formatında yayınlanmaktadır. Direnişin, forumların sesini yükseltmek için forumlara gitmeden, sokağa inmeden önce bu adresi ziyaret edin; son sayıyı bastırın, çoğaltın, yaygınlaştırın. Onlar kanun yapmaya devam etsin, tarihi yazan bizleriz! www.hemzeminposta.org facebook.com/hemzeminposta twitter.com/hemzeminposta hemzeminposta@gmail.com
20 yıldır acımızı, öfkemizi biriktiriyoruz. 20 yıldır unutmuyoruz, unutmayacağız, affetmeyeceğiz! Onca yıldır türlü hukuksuzluklara, akıl almaz iftiralara, yalana, dolana karşı sinmedik, yılmadık, yılmayacağız. Karşımızda Sivas katliamı davasının zamanaşımından düşmesini, “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” diye sevinçle karşılayan bir siyasal irade olduğunu biliyoruz. Onların “adaletinden” hiçbir şey beklemiyoruz. Dün Gezi Parkı’nda çadırlarımızı yakan zihniyetin Sivas’ta canlarımızı yakan zihniyet olduğunu biliyoruz. O zihniyetin hemen katliamlar ve kırımlar tarihi olduğunu pekâlâ biliyoruz. Köprünüze de adına da karşıyız, yaptırmayacağız! Korktuğumuzu, sineceğimizi sanmayın. Gezi direnişinin hepimize ne kadar güç kattığını, her birimizin yaralarımızı ortaklaştırmanın verdiği gücü görüyor, hissediyoruz. Müşterek acılarımızı paylaşıyor ve onlardan güç alıyoruz. Ahir zaman “Yavuz”larına inat Sivas’ı unutmayacak, affetmeyeceğiz.
Bugün 2 Temmuz 2013, Madımağın sarılmamış yarası üzerinde hala derine bağlanan bir kabuk duruyor. Dün 19 Aralık’tı ve devlet bize orada her şeyin harika olduğundan bahsediyordu, hastane önünde anneler yanmış çocuklarını tanımakta zorlanırken. Ceylan öldüğünde kaç yaşındaydı? Uğur’un yoksul bedeni yaşasa hangi taşı yerinden oynatacaktı? Roboski’de devlet ne yaptı? Daha iki hafta önce Milas'ta gazdan zehirlenen 7 işçi gaz maskeleri olsa hayatta kalacaktı, onlar tam donanımlı güvenlik güçlerinden daha mı az hizmet ediyordu kamuya? Bugün 2 Temmuz 2013 ve Haziranlar gittikçe daha da uzun, daha da zor, daha da güzel. Bir polis nasıl ki aynı anda Brezilya’da, Atina’da, Taksim’de, Lice’de, Kızılay’da ve Tahrir’de doğrultabiliyorsa silahını, copunu üzerimize doğru, biz de tüm meydan ve sokaklarda farkediyoruz o anda kaldırım taşının bazen ne kadar güzel bir heykele dönüştüğünü. devamı 2. sayfada
...1.sayfadan devam
Çünkü bütün bir bedene sahibiz o gazı soluduğumuzda, koşarken aynı çıplak ayaklara, aynı yere bakan öfkeyle kısılı gözlere. Durdurulmaya çalışılan bir kanamanın verdiği tepki gibi oluk oluğuz yani tüm o muhteşem anda. Bugün bizler Adalet Sarayları’nın koridorlarında beklerken yoldaş bedenleriyle önümüzde sıralı ölülerimizin katillerini, soruyoruz; “Bu Adalet, hangi mülkün temeli?” ki biliyoruz avuç açmaya değmiyor, değmeyecek bu yangın yeri. Öyleyse ellerimizdeki çatlakların arasında, sınırlarını kaldırmaya başladığımız bir dünya var. Ve biz incecik, tatlı bir dille çekiyoruz çizgileri ucundan. Bir kardeşe sarılarak ve bir kardeşe daha… Ama asla sınırlara değil! Kardeşlerimize sarılarak. Uzanarak sırılsıklam kaldırımların üzerine, bembeyaz bir gaz bulutunun altında ve hissederek dönüşünü dünyanın; mesela Şilili öğrencilerin işgal ettiği okullardan, Selanikli işçilerin işgal ettiği fabrikadan, Lice’de bir karakol sınırında bedeninin tüm yumruklarını havaya dikmiş bir
KOŞUYOLU PARKI'NDAN LİCE'YE DESTEK Koşuyolu Parkında forumlar her gün saat 21.00'de yapılmaya devam ediyor. Lice'de yapılan karakol inşaatını protesto edenlere karakoldan yapılan saldırıyı protesto etmek üzere 28 Haziran cuma günü Kadıköy'de düzenlenen yürüyüşe Koşuyolu Parkından da destek vardı. “Yaşasın halkların kardeşliği” slganlarıyla Koşuyolu'ndan Kadıköy'e yüründü ve ana yürüyüş koluna katılım sağlandı. Kentsel yaşam ve çevre, tüketim- alışveriş, eğitim, iletişim ve basın, kadın, kültür ve sanat, gençlik, sağlık, hukuk çalışma grupları kuruldu. 27 Haziran günü Koşuyolu Forumu ardından ilk toplantılarını yapan gruplar belirli aralıklarla toplanmaya karar verdiler. Kentsel yaşam ve çevre çalışma grubunın belirlediği temel amaç: foruma katılan mahallelerin sınırları içerisindeki imar faaliyetlerini ve yerel yönetimlerin karar ve uygulamalarını takip etmek, hukuksuz uygulamalara dair forumu bilgilendirmek, gerektiğinde bu hukuksuzluklara karşı eylemlilikleri örgütlemek. 2
annenin bastığı topraktan şunu söylüyoruz: Halkın hayatına dair alınan kararlar halka karşı, halka rağmen ve halkın iradesinin hilafına alınamaz.
özyönetim pratikleri 2:
Sosyal Konut
Sokaklarda, meydanlarda, parklardayız. Buradaydık, buradayız, burada olacağız. Tahrir'de, Syntagma'da, Maltepe'de, Yoğurtçu'da, Maçka'da, Tatavla'da, Abbasağa’da, Amed’de, Gazi'de ve Dikmen’de... Tanışıyoruz, birbirimizin hikâyelerini dinliyoruz, aynılıklarımızı ve farklılıklarımızı keşfediyor, bir kez daha birlikte eylemeyi öğreniyoruz. “Bir kulübede, bir saraydakinden farkı düşünülür.” demişti üstad, otoriteryan neoliberal devletin yarattığı koşullar altındaki bütün kulübelerde, bütün köylerde, derelerde, sokaklarda, meydan, okul, işyeri ve stadyumlarda şimdi aynı şeyi düşünüyoruz:
Enternasyonalle Kurtulur İnsanlık! Ve Halkların Kardeşliğiyle!
Çalışma grubunun bir diğer amacı, kent bütününü ilgilendiren kentsel ve ekolojik müdahaleleri takip etmek ve foruma bu bilgiyi aktarmak, bu alanlara dair mücadelelerin içerisinde olarak destek vermek. Bir diğer amaç ise, mahalleyle birlikte ekolojik bir yaşamı kurabilmek için küçük adımlar atmaya başlamak. Çalışma grubu bir sonraki toplantısını 9 Temmuz 2013'de yapacak. Eğitim çalışma grubunun gündemindeki temel konular ise; mahalledeki okulların bazılarının imam hatip okullarına dönüştürülmesinin önlenmesine dair çalışmalar, okul yönetimlerine katılımın sağlanması yolları. Gençlik çalışma grubu ise bir yandan Koşuyolu Parkı'nın sürekli kullanılmasına dair çalışmalarına devam ediyor, bir yandan da gençlerin forumlara katılımı arttırmak için çeşitli yöntemler geliştiriyorlar. Forum günlerinde bir düzenlemeye ihtiyaç duyulması üzerine hafta içi hergün saat 21.00'de Koşuyolundaki forumlara devam edilecek. Salı günleri çağırılacak konukların da katılımıyla etkinlikler düzenlenmesine ve haftasonları ise genel eylemlilik ve etkinliklere destek verilmesi eğilimi var. 2 Temmuz Sivas katliamının yıl dönümünde yapılacak diğer eylemliliklere destek vermenin yanı sıra, Koşuyolu Parkı'nda da bir anma etkinliği yapılacak. kosuyoludirenis.blogspot.com adresinden forum notları ve çalışam grupları etkinliklerini takip edebilirsiniz.
Hedef:
dOĞANCILAR PARKI 'GEZİ RUHU'NDA ISRAR EDİYOR Doğancılar parkı ulusalcıların aşırı hassasiyetlerine rağmen forumlarını karşılıklı saygı ve hoşgörü çerçevesinde sürdürme çabasını sürdürüyor. Mustafa Kemal resimli bayrağı provokasyon amaçlı sallayan her söz alana müdahaleye hazır bir grup her forum sonunda "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye slogan atsa da forumun çoğunluğunu oluşturanlar, gerekirse forum arkası forum yaparak, ortak akla ulaşmayı ve eylemleri artırmayı sürdürüyor. Cumartesi günü saat altıda herkes giymediği ve fakat bir başkasının beğenerek giyebileceği giysilerini parka getirecek ve bu giysiler bir başka mahalleye götürülüp dağıtılacak ve böylece Gezi'nin dayanışma ruhu yaşatılmaya devam edecek. Ekoloji konuları geniş yer bulan forumda geri dönüştürülebilir atıklarımızı toplama konusunda bir eğilim çıktı ve halihazırda atık konusunda çalışan bir arkadaşımızın forumdaki varlığı sayesinde bu atıklar da ilgili yerlere belediyeye ihtiyaç duyulmadan iletilebilecek. Evde kullanılan her türlü deterjanı bir atölye oluşturup birlikte yaparak, hem çevreye verilen zarar minimize edilecek hem de marketlere bağımlılık konularından biri daha bertaraf edilecek. Bostan ve balkon bahçeciliği konusunda ise permakültüre vakıf arkadaşlarımızın desteğini alacağımız atölyeler düzenlenecek. 02.07.2013 tarihinde Kadıköy'de yapılacak olan Sivas katliamını protesto yürüyüşüne ise Doğancılar'da buluşarak hep birlikte katılanacak.
Emekçi sınıfların, mülkiyet kıskacına girmeden, her ay gelirinin yarısını ev kredisine ödemek zorunda kalmadan, gelirlerinin cüzi bir kısmıyla barınma haklarını sağlamaları. Emlak piyasasına alternatif konut üretimiyle, toplumdaki birikmiş sermayenin kent toprağına yatırılmasını engellemek. Böylece, dar bir rantiye sınıfı dışında herkesi borçlandıran, ekolojik yıkıma yol açan rant ve beton ekonomisi yerine daha eşitlikçi bir ekonomik ve sosyal düzene doğru adım atmak.
Klasik örgütlenme:
Almanya, Hollanda, Avusturya gibi birçok ülkede, yerel yönetimler seviyesinde belediye sosyal konutları yapılıyor. Bazı kentlerde, sosyal konutların oranı yüzde 30’a kadar varabiliyor. Mülk sahipliği yok, ancak konutların kullanım hakkı nesilden nesile aktarılıyor. Kent merkezinde konumlanan sosyal konutlar, değerlenen emlak piyasasının emekçi sınıfları kentin dışına itmesini sınırlıyor. Yerel yönetimlerin kurduğu meclisler ya da komiteler, konut alanlarının dair kararları alıyor. Gezi ruhuyla uyumlu bir başka örnek Arjantin’deki inşaat kooperatiflerinin ürettiği, konut kooperatiflerinin sahiplenip demokratikçe yönettiği sosyal konut kooperatifleri. Mülkiyet kooperatife ait, bireyler uzun dönemli kullanıyor, kararlar ortak alınıyor. Konut alanları kent merkezinde ve kentin mimari dokusuyla uyumlu, yaşayanların ait hissedebileceği yerler. Toplumsal hareketlerin baskıyla geçirilen yasalar sayesinde yerel idare kooperatiflere finansal, hukuki ve teknik destek vermekle yükümlü.
Demokratik etki:
Demokrasi eşitlik demek, halkın kendi hayatı üzerinde söz sahibi olması demek. Sosyal konut, eşitsizlikleri azaltıyor, halkı evi, mahallesi ve kenti üzerinde söz sahibi yapıyor. Kent merkezinde rant ve betonun egemenliğini sınırlıyor, kamusal faydayı öncelikli kılıyor.
Handikap:
Emekçi sınıfların ucuz konuta ulaştıkları ölçüde maaşları azalabilir. Emekçi sınıfı içinde “sosyal konuta haiz” yeni bir orta sınıf ortaya çıkabilir. Sosyal konutlara ayrılan bütçenin finansmanı dolaylı vergilerle halkın sırtına yüklenebilir. Bu sonuçları engellemek için sosyal konutu kent ekonomisi ve yönetimini yeniden düzenleyecek başka politikalarla bir arada düşünmek gerekli. 7
YOĞurTÇu’ya salDIRININ perde arkaSI 30 Haziran sabahı, henüz şafak sökmemişken Yoğurtçu Parkı'na bir saldırı gerçekleşti. Olay ilk önce sözlü bir tartışma gibi başladı. Bundan ötürü de parkta bulunan yüz kadar kişiden uyumakta olanların çoğu uyanmadı, uykusu bölünenlerse parktaki mevcut sağduyu ikliminin farkında olduklarından uykularına geri dönmek üzereydiler ki bu esnada iki saldırgan ceplerinden bıçaklarını çıkararak parktakilerin üzerine yürüdü. Herşey bir anda gerçekleşti ve iki kişi bıçakla yaralandığı anlaşılana dek saldırganlar parkı çoktan terketmişlerdi bile. Olayın ardından parkta uyumakta olan sivil polisler hemen belirdiler. İfade için birilerini arıyorlardı; fakat aradıkları görgü tanıkları değildi... Peki kimdi bu saldırganlar? Tahmin edilenin aksine bu insanlar ne AKP'nin örgütlü faşistleriydi ne de sivil polisler... Tamamı 90 kuşağından, 18 yaşlarında lümpen orta sınıf çocuklardı. Bir ayrıntıyı geçmeyelim: hepsinin üzerinde Fenerbahçe atkıları ve formaları vardı. Sözlü tartışma sırasında saldırganların tartıştıkları bir forum katılımcısına "Biz de Atatürkçü’yüz. Siz neyin peşindesiniz? Kim için yürüyorsunuz?" dedikleri söyleniyor. Toplumsal muhalefetin yükseliş dönemlerinde, apolitik insanlar hareketin içinde yer almazlarsa resmi ideolojiye taparlar. Anlaşılan saldırganlar bir önceki gece yapılan Lice’ye destek yürüyüşünü -ki Kadıköy forumunda, yürüyüş oylaması tüm katılımcılardan ‘Evet’ oyu almıştı-
gezi radyo Gezi Radyo 8 Haziran'da Gezi Parkı'ndan yayına başladı. Ta ki 15 Haziran Cumartesi akşamı polisin çocuk, genç, yaşlı demeden binlerce insanı gaz bombalarının eşliğinde şiddet kullanarak zorla parktan çıkartana kadar Gezi Parkı'ndan sürdürdü yayınını. Daha sonra 3 gün boyunca Park dışında durmaksızın yayın yaptı. Polis şiddetinin iyiden iyiye ayyuka çıktığı bu dönemde, polis şiddetini anlatmak için değil, anaakım medya yoluyla halka ulaşmayan politik taleplerimizi, seslerimizi, sloganlarımızı, dilimizden düşmeyen şarkılarımızı, aşkı, dostluğu, yoldaşlığı, direnişi, direnişin 4
2 Haziran'da Videoccupy adıyla kurulan video kolektifi, 27 Mayıs'ta başlayan protestolardan günümüze, tüm sürece ilişkin görsel hafızanın tutulması ve arşivlenmesini amaçlıyor. Arşivde toplanan tüm malzemeler, internet üzerinde bir portalda belirli bir sınıflandırmayla işlendikten sonra izlemeye açılacak. kafalarına takmışlar, birbirlerini kışkırtıp adeta bir oyunmuşçasına parka saldırmaya gelmişler. Belki de olayın bu kadar ileriye gideceğini de farketmemişlerdi bile... Saldırganlar olay sonrasında deşifre oldular. Hasırcıbaşı Caddesi’ndeki Fenerbahçe taraftarları oldukları ortaya çıktı. Olayın ertesi günü Fenerbahçeli bir taraftar yürüyüş sırasında münferit bir nedenle bıçaklanarak öldürüldü ve bütün yandaş basın önce bu olayı Yoğurtçu Parkı’nda olmuş gibi göstermeye çalıştı, ardındansa intikam amacıyla gerçekleşmiş bir eylem havası vermeyi denedi. Parktaysa ‘Sol Açık’ gibi Fenerbahçeli taraftar grupları forumlara her zaman destek verdiler ve desteklerine devam ediyorlar. Üstelik park yaşanan tüm olaylara rağmen her gün daha da kalabalıklaşarak forum düzenlemeye devam ediyor. Gezi Parkı sonrasında oluşmuş olan antifaşist birlik ruhu Yoğurtçu’da sonuna kadar varlığını sürdürecek gibi gözüküyor.
Kentteki kamusal alanların yeniden kamuya açılmasına yönelik barışçıl niyetler taşıyan bu hareketlere paralel biçimde Videoccupy Kolektifi hem bu niyetleri görünür kılmayı hem de görüyorum'un özgürleşme potansiyellerini icat etmeyi arzuluyor. Jacques Ranciére, özgürleşmenin bakma ve eylem arasındaki karşıtlık sorgulandığı zaman başladığını söylüyor. Sürece tanıklığı, medyanın manipüle ettiği görüntülerden, iktidarın fişleyici kayıtlarına karşı otoriter bakıştan bağımsız, video ile özgürleşmenin ara bölgelerinde gezinerek devam eden Videoccupy şöyle diyor: “Çünkü biz yalnız bu süreçte değil, her zaman, özgürleşmenin bir aygıtı olarak videoyu kullanıyoruz; göstermiyoruz, bir eylem olarak görüyorum'un potansiyellerini icat ediyoruz. Bugün aramızda olmasını en çok arzu ettiğimiz dostlarımızdan biri, sevgili Ulus Baker'in dediği gibi ‘bütün çabalar video yani 'görüyorum' içindir –'göstereceğim' ya da 'görmeye geldim' gibisinden değil...”
şiirini anlatabilmek için yayın yaptı. 18 haziran'da ''Kapattığımız yayınımıza değişen koşullar doğrultusunda organize olarak devam edeceğiz. Bizden haber bekleyin'' diyerek yayına bir süreliğine ara vermiştik.
www.videoccupy.org www.facebook.com/Videoccupy twitter.com/Videoccupy
İlk günününden beri kolektif olarak ilerleyen, Gezi Parkı direnişindeki tüm direniş noktalarını temel alarak gerçekleşen programlar, haberler bundan sonra otonominin sınırının olmadığı şiarıyla tüm dünyadaki direnişleri, şarkıları, şiirleri, sesleri kapsayacak şekilde devam edecek. En devrimci davranışın her ne olursa olsun, her zaman olan biteni yüksek sesle haykırmak gerektiğinin bilinciyle ve her an her yerde bütün mümkünlerin kıyısında olduğumuzu hatırlayarak çok yakın günlerden birinde yeniden müşterek sesimizi, direnişin müşterek sesini duyuracağız. geziradyo.org
gezİ EKOLOJİ FORUMU BAŞLADI Gezi Ekoloji Forumu Gezi Parkının polis tarafından işgali nedeniyle Fındıklı Parkında birinci oturumunu 29 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştirdi. Forum bundan sonra her Cumartesi Fındıklı parkında saat 13:00’te toplanmaya devam edecek. Ekoloji mücadelesinde yer alan çeşitli örgüt ve bireylerin tanışıp tartışmasını amaçlayan forum, Gezi Parkı Direnişini fişekleyen, kent hakkına, ekolojik yıkıma, kapitalist tüketim toplumunun doğayı ve emeği metalaştırma eğilimine dair mücadele ve talepleri yeniden hatırlatmayı ve ortaklaştırmayı hedefliyor. Forum, Haziran Direnişi boyunca genişleyen toplumsal ve siyasi talepler her ne kadar Gezi Parkını aşıp tüm Türkiye’yi sarsa da emekçilerin ve gençlerin meşru isyanını tetikleyen Gezi Parkı yıkım ve polis işgalini gündemde tutmaya çalışıyor. Forum ayrıca mahalle forumlarında şekillenen ekoloji ile ilgili taleplerin birleşmesi, kırda ve vadilerde devam eden mücadeleler ile ilişkiye geçmesi için “kardeş forumlar” ve Türkiye Ekoloji Forumu çalışmaları örgütlemeyi amaçlıyor. 5
“gavurun peşine takılan” gezi direnişi “Rumların peşine takılıp gelmişsiniz.” Yeniköy’deki park forumu, Muhtar Engin Cevahiroğlu’nun bu veciz sözleriyle saldırıya uğramıştı. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Bölüm Başkanı ve bir de İstanbul Büyükşehir Danışmanı olan Profesör Ahmet Atan’ın “Yahudi, Ermeni ve Rum’sanız Gezi eylemlerinde aktif rol almanızı anlayışla karşılıyorum. Lütfen soyunuzu araştırın” şeklindeki tweeti de hatırlarda. "Ermenistan halkı kutlama yapıyormuş taksimi işgal ettik türkiyeye rahatça hakaret edebiliyoruz diye, yazıklar olsun bunlara destek çıkanlara" ve "yazıklar olsun size ermenilere bıraktınız meydanı allah belanızı versin eylemci capulcuları" gibi tweetleri ise Mersin'deki 17. Akdeniz Olimpiyat Oyunları'nın açılış seremonisinde Türkiye heyetini temsilen en önde yer alan “milli” güreşçi Rıza Kayaalp atmıştı. Bunlar sadece kamuoyunun gündemine gelebilen örnekler. Sosyal medya mecralarında Gezi direnişinin Rum ya da Ermeni “gavurunun” işi olduğuna dair sayısız “yorum” cirit atıyor. Akit durur mu hiç, başlığı atıveriyor, “Her taşın altından gavur çıkıyor” diye. Aynı seçkin gazetenin, üstelik “akil insan” sıfatı da verilmiş yazarı Hasan Karakaya da soruyor: “Eylemciler kimden yana... Bizden yana mı, Gavur’dan yana mı?” AKP hükümeti Gezi direnişi karşısında düşmüş olduğu korkuyu gedikli Mc Carthy'cilere parmak ısırtacak komplo
30 Haziran Pazar günü Tahrir Meydanı devrim ateşiyle bir kere daha doldu taştı. Mısırlı yoldaşlar, seçilişinin yıldönümünde Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin "Mübarek'ten beter" dedikleri yönetimine son vermek için on yedi ilde Ocak 2011 devriminden bile görkemli bir protestoya imza attı. Mübarek'i koltuğundan indiren 2011 devrimi, ordunun yönetime el koyup Haziran 2012'de Müslüman Kardeşler ve Mübarek yanlıları arasında seçime gitmesiyle statükocu bir sürece girmiş ve Müslüman Kardeşler'in zaferiyle noktalanmıştı. Mursi, başa geçtikten kısa bir süre sonra çıkardığı kararnamelerle yargının üzerindeki yetkilerini kısıtlayıp büyük kutuplaşmalara neden olan yeni bir anayasa oluşturmuş, ifade ve toplantı 6
teorileriyle üzerinden atmaya, Samanyolu TV dizilerindeki sakillikle aşık atan iç-dış mihraklar edebiyatıyla tabanını konsolide etmeye çalışırken Türk milliyetçiliğinin kadim gayrimüslim karşıtı söylemini de hortlatıyor. Oysa daha birkaç ay önce Tayyip Erdoğan “milliyetçiliği ayaklarımız altına aldık” diye böbürleniyordu. Anlaşılan Erdoğan'ın deyimiyle “ayaklar baş olmuş”. Zoru gören Erdoğan hiç utanıp sıkılmadan milliyetçi-muhafazakarlığın en bayat, en pespaye argümanlarına, Türk sağının mostralık seferberlik söylemlerine sarılmakta hiçbir beis görmüyor. Uluslararası arenada “azınlıkların sorunlarını çözdük” diye “PR” yapan hükümet zora düşünce tabanının “gavur düşmanlığına” şevkle yol veriyor. Açıkçası şaşılacak bir durumla karşı karşıya değiliz: Gayrimüslim topluluklara yönelik (devlet kaynaklı-destekli) eylem ve saldırılar, egemenlerin ve devletin farklı eğilim ve fraksiyonlarının, çelişkileri olsa da temeldeki birlik ve bütünlüğünün en büyük göstergesi oldu daima. Abdülhamid’in Hamidiye Alayları’ndan İttihat ve Terakki’nin Teşkilat-ı Mahsusası’na, 1909 Adana katliamından 1915’te soykırıma, 1894-96 kırımlarından Hrant’a, İsmet Paşa’dan Komitacı Celal Bayar’a, “Ergenekon”dan AKP’ye, “yüce” Türk devletinin “gavurlar” karşısındaki birlik ve bölünemez bütünlüğü tam ve tartışılmaz oldu hep. Gayrimüslim topluluklar karşısında bizde hep cinai bir “milli mutabakat” söz konusu oldu. Dahası, ne zaman toplumsal muhalefet kabaracak olsa onu gayrimillilikle itham etmek, azınlık karşıtı milliyetçi-ırkçı temalarla bir karşı seferberlik yaratmak adetten oldu. Açıkçası bu hususta devlette devamlılık, kelimenin tam manasıyla tam ve esas oldu. AKP bu devlet geleneğini sürdürerek devlet ciddiyetine sahip olduğunu göstermiş oluyor işte. Dedik ya, şaşıracak bir şey yok aslında.
özgürlüklerini kısıtlamıştı. Baskı rejiminin devrimci Mısır halkında arttırdığı huzursuzluk sonucu geçtiğimiz 1 Mayıs'ta kurulan Temerrüd (İsyan) Hareketi, Mursi'nin indirilmesi için topladığı dilekçelerin 22 milyonu bulduğunu ve onları temsilen Mursi'ye 2 Temmuz Salı akşam 17.00'ye kadar istifasını vermesi ve erken seçime gitmesi için mühlet verdiğini açıkladı. İddiasını Pazar günü pekiştiren hareket, Mursi'nin inmemesi durumunda çatışmaların ve sivil itaatsizlik eylemlerinin artacağı, gerekirse genel greve gidileceği tehtidinde bulundu. Diğer yandan, devrimin önemli gruplarından Kahire'li Yoldaşların 30 Haziran gösteri çağrisinda, Mısır devriminin bu ikinci aşamasında Taksim'den Türkiye'nin dört bir yanına yayılan forumlardan ilham aldıklarını söylemesi ve sermaye devlet ortaklığında ezilen ve sömürülen Türk, Kürt, Brezilya ve Mısır halkları olarak ortak bir düşmana karşı savaşmakta olduğumuzu belirtmesi dikkatleri çekti.
brezilya:
uzaklardan tanıdık bir hikâye Dünyanın Türkiye’deki ayaklanmaya gözlerini diktiği sırada kürenin öbür ucunda yine beklenmedik bir biçimde on binler sokaklara döküldü. Halk kitlelerinin öfkesini taşıran son damla, Sao Paulo şehrindeki toplu taşıma ücretlerinin 20 centavos arttırılması ve bunu protesto eden gruba polisin şiddetli müdahalesiydi. 2005 yılında Dünya Sosyal Forumu sırasında kurulan Movimento Passe Livre hareketinin örgütlediği eylemde, onlarca insan gaz bombası ve plastik mermiyle yaralandı. Aslında her şey bir bakıma bilindik ilerlerken kimsenin beklemediği, ertesi gün itibariyle gösterilerin büyüyerek tüm şehirlere yayılması oldu. Peki, İngiltere’yi gerisinde bırakıp dünyanın altıncı büyük ekonomisi olmakla övünen bu “yükselen” ekonomide sular neden birden böylesine yükseldi? Cevap için son bir seneye bakalım: Artan enflasyon, sosyal hizmetler yerine Dünya Kupası ve Olimpiyatlar’a akıtılan paralar; projeler yüzünden evlerinden edilen on binlerce insan; 1862 yapımı Yerli Müzesi’nin restorasyonu için eylemde olan yerlilerin polis zoruyla binadan çıkarılması ve binanın yıkılmak istenmesi; Belo Monte hidroelektrik barajıyla birçok yerlinin toprağından edilmesi; büyük toprak sahiplerine, uluslararası şirketlere direnen yerli halkın liderlerinin öldürülmesi, açtıkları davaların uzaması, adaletin sağlanmaması. Buna karşı hükümetin kırsal kesimdeki işçiyi çiftçiyi değil, ticari tarımı desteklemesi; yolsuzlukla nam salmış isimlerin tekrar tekrar göreve
faydalı bağlantılar: mustereklerimiz.org geziradyo.org videoccupy.org gazetegezipostasi.blogspot.com
gelmesi; son olarak Renan Calheiros’un Şubat ayında Senato Başkanı seçilmesi, PEC 37 gibi yolsuzluklara karşı soruşturmaları zorlaştırma çabaları; Petrobras’ın tamamen özelleştirilmesinin gündeme getirilmesi, havaalanı ve stat özelleştirmelerine son sürat devam edilmesi. Kongrede muhafazakâr cephenin ağırlığının artması, Mart ayında homofobik ve ırkçı söylemleriyle bilinen Marco Feliciano’nun İnsan Hakları ve Azınlıklar Komisyonu başkanı seçilmesi; psikologlara “eşcinsel tedavisi” uygulama yetkisi verilmesi. “Bolsa Estupro” (Tecavüz Ödeneği) diye anılan yasa tasarısı ile tecavüze uğrayan kadınlara doğum karşılığında para yardımı yapılarak doğuma zorlanması, tecavüzcüye bir takım babalık hakları verilmesi, kürtaj cezalarının artırılması niyetleri. Otobüs zamlarının ülkenin birçok şehrinde geri alınmış olması, elbette ki mücadelenin bir zaferi. Ancak bu küçük kazanım; toplumsal mücadeleleri yükselttiği, örgütlülüğü arttırdığı, hakkını aramanın, talep etmenin, hayatına sahip çıkmanın hakiki politika olduğunu gösterdiği, demokratik güçleri güçlendirip daha geniş sol talepler etrafında birleştirdiği ölçüde gerçek bir kazanım olacak. Bu anlamda, Türkiye’de günlerce süren mücadele, tüm karşı koymalara rağmen direnişi artıran, türlü formda yayan, yaygınlaştıran, dayanışmayı büyüten, çok çeşitli kesimleri ortak talepler etrafında toplayan etkisiyle iyi bir başlangıç olarak alınmalı.
Ve tabii orda, burada, her yerde mücadeleye devam…
gezihukuku.org taksimdayanisma.org parklarbizim.blogspot.com istanbuldaneoluyor.com direnisforumu.org 3