m .c o we ne te
ULUSAL SORUN
w.
VE ÖRGU:rLENME SORUNU ÜZERiNE
ww
GÖRÜS• VE ELESTiRiLERiMiZ •
.'
om
.n et ew e. c
ww w
...._, 1) ZORUNLU BiR ACIKLAMA
zamono kadar «KURTULUŞ» hareketı içinde olan bizler, esas olarak örgütlenm e sorunu üzerinde çıkan görüş ayrılığı nedeniyle bu hareketYa k ı n
.c om
ten ayrı1dık. «Kurtuluş»'la b i rliğimizin başlangıçtaki temeli ona hatlarıyla geçm i ş i n değerlendirilmes i , bu bağ
lamda özel olarak THKP- C hareketin in teori ve pra t i ğine ilişkin ortak görüşlerimiz olmaktaydı. Ulusol sorun bu birliğin bir öğesi olmakla birlikte, özde, alındığında çok «tali>> plôndo koşullarda dik·kate
we
kalıyordu .
ne te
Verili durumu objektif bir biçimde, uzun vadeli bir perspekti fle ve bütün boyutlarıyla doğru olarak algılayamıyor, bir subjektivi zm ve zorlama içerisinde b •.ılunuyorduk . anlaşılacağı gibi, açıkça zamanda ·kenaynı imi.: eleştiriler yönelik Kurtuluş'a , iki nedenBu dir. görülmeli di öz efeştirimiz olarak Kurtuluş Birincisi den ötürü böyle anlaşılmalıdır. içerisinde n geliyor olmamız nedeniyle , ikincisi Kur'belirlenmesinde tuluş'un Ulusal Sorun politikasının olmamız sahibi pay ölçüde bu da ya şu de bizlerin yaklaşımımızdan
w.
Bu
dır.
ww
Bir noktanın daha vurgulanmasında yarar görüyoruz. Genel olarak Kürdistan sorununa, özel olarak da Örgü tlenme Sorununa yaklaşırken tek başına Kurtuluş'u hedef almıyoruz. Eleştirilerimiz genel olarak Türkiye soluna ve bu yelpazedeki konumu ölçüsünde de Kurtuluş 'a yöneliktir . Kurtuluştan ay rı ldık
le
ba·km ı yoru z.
Solda
diye
herşeye bitmiş
alı ş ılagelen geleneği
gözüytasvip
3
etmiyoruz. Ayrıca Kurtuluş'u Türk solundaki diğer luş siyasi guruplarıo ayni keteye koymuyoruz. Kurtu dostal siyas biz ça sami mr ibir yaklaşım ·içinde olduk luktan yana olduk ve olacağız. Yeterki sözkonusu ! geleneği Kurtuluş'ta onaylamıyor olsun
bağlar.
.c om
Biz bu yargımızın haklı ve kalıcı olmasını dilesini riz. Ötesi Kurtuluş'un bileceği iştir, ve kendi Sol'unun ve Kurtuluş'un tirisi bu yazının konusu olacaktır. ~Türkiye
Ayrıca
sorunun
çeşitli
kısa
boyutlarına
bir
eleş
ilişkin bazı
ww
w.
ne te
we
n siyasi göyaklaşımlarda bulunacağız. Okuyucunu yla da oltları rüşlerimiz ha·k·kında bu yazıda anaha sa bir fikir edineceği inancındayız. Kürdistan devrimine ilişkin diğer belirlemel~erimizi yakın bir gelecekte yayınlıyableceğimizi umuyoruz.
4
ll) KÜRDiSTAN'IN SÖMÜRGE NiTELiGi SÖMÜRGELEŞME SÜRECi ÜZERiNE
VE
Ortadoğuda
we .
co m
Ulusal kurtuluş savaşlarının emperyalist ve sömürgeci boyunduruğu sarstığı bir evrede Ortadoğu' nun boyunduruk altındaki halklarının mücadelesi hızla yükselmekte ve yeni biçimler kazanmaktadır. Filistin halkının kurtuluş mücadelesi, karşısında. öncelikle israil siyonizmini ve Arap gericiliğini bulmaktadır. Afrika kıtasındaki köle halkların karşısına önce kitadaki ırkçı - sömürgeci rejimle dikilmekpotedir. Bu olgu emperyalizmin yeni sömürgeci litikasının somutlanmasıdır. Ne zaman ki bu sömürgeci rejimler, çıkmaza saplandılar. işte o zaman emperyalist- sömürgeci devletlerin doğrudan müdahalesini ve çirkin yüzünü görüyoruz. En yakın örneğine bunun Zaire'de tanık oldU'k. uluslararası
te
bir somurge olan Kürulusal kurtuluş mücadeleside, karşısında öncelikle bölgedeki Türk. iran, irak vb. gibi sömürgeci devletleri bulmaktadır. Kürt
halkının,
ne
distan'ın,
ww
w.
Ulusal birliği ve bütünlüğü bozularak uluslararası ·bir sömürgeye dönüştürü/en Kürdistan'ın bu statüsü emperyalist ülkeler ve bölgede·ki somurgeci devletler tarafından ortaklaşa gerçekleştirildi. Ve bu günde bu sömürgeci boyunduruk ayni güçlerce ortaklaşa sürekli kılınmaya çalışılma·ktadır. Ancak Kürdistan doğrudan bir biçimde emperyalist devlet-
ıerin değil.- ki Kürdistan tarihinde böy·lesi de görüldü- Örneğin birinci emperyalist savaş sonrasında Kürdistan'ın büyük bir bölümü fiilen ingiliz- Fransız vb. gibi emperyalist ül·kelerin işgoli altındaydı. Ve bu emperyalist işgal uzunca bir dönem devam etmişti bu emperyalist devletlere bc;ığımlı olan devletlerin sömürgesldir.
5
co m
1 e yapıya deği Bu dur um Kürdistanda ki s;)mü."Q adır. Bu farklı çizgilerden şik öze llikle r kazandırmakt ürge olmadığını, hare ketl e kimileri Kürdistan'ın söm dir. Kürdistan'ın idari ve olamayacağını iddia etm ekte ri, ulusal bas·kının biçi coğrafi ·konumunun öze llikle T.C. vatandaşı sami, Kür tler in- örneğin Tür kiye 'de n beri Tür k vatandaşı olayılması. (~i Kür tler 1834'de yeni olmadığı gibi rak gos teril mek tedi r. Bu durum. ldir. Gine'li Afri;kalılar. ız Kür dist an'a da özgü deği
yaln
te
we .
ndaşı sayılıyordu. Portekiz, Cezayirliler Fransız vata ve ülkesine ihanet etmiş vıb), parl ame ntod a ulus uno bu da yine KürdisKür t mill et vekfllerlnin olması (ki ılın çoğu sömürtan' a özgü olmayan 19 ve 20. yüzy v.lb. gibi durumgelerinde gözlenebilen bir olgudur) ağına ilişkin ucu z lar Kürdistan'ın sömürge olomıyac Bu muhakeme yapılmo·ktadır. dayanağı iddiaların n ötür ü olduekte mem bile tarzı, söm ürge cilik olayını le e bütünüy ben zer çizgiğu gibi, bütü n söm ürge lerd aklanma:ktadır. ler, ve yapılar aram akta n da kayn
ların en muhakeme çizgisini izleyen kafa gerekçe de çağa çok savundukları bir başka teor ik nda sadece emperyc:ılist ilişkindir. Emperyalizm çağı şeklindedir. Bu ülkelerin sömürgelerinin olabileceği yanıyla söm ürge cilik iddiaların temelinde yatan bir na özg ü saymaktır. Ya olayını salt emperyalizm çağı serbest rekabetçi do en fazla sömürgeciliğin tarih ini götürmektir. Sökapitalizm dönemine kadar geriye lduğunu, ancak varo mürgeciliğin köleci çağdan beri farklı ekonove liğine farklı tarihsel dönemlerin nite ı olar ak nice likçe mi·k, sosyal ve siyasal yapılara bağl fakt örle re bağlı olar ak dönüşüme uğradığını yine bu rin, sömürgeleştirme sömürgeciliğe yolaçan nedenle nın öze llikle rinin yöntemlerinin ve sömürgeci politika r. Bir yanıyla da de değişime uğradığını görememekti kari katü r Mar ksis tbu tür iddialar, emperyalist çağın ır. Bir çağda tipik ve ti·Ç6 bir tahl iline dayanma·ktad lduğu biçimindeki •pik olmayan çizgilerin birli kte varo
ww
w.
ne
Aynı
8
lenin:st tahlil. kavranamamaktadır. Ceşıtli dönemler geçirmez bölmeler» geeirmek bu dönemler arasındaki çok sayıda bağlan inkar etmektir. Emperyalizm çağında genel - kural olarak emperyalis t sömürgeciliğin söz konusu olduğunu, fakat kural- dı şı ve istisnai olarak emperyalizm e bağımlı devletlerin de sömürgeciliği uyguladığı gerçeği görülmelidi r.
om
arasına <~su
we .c
Sömürge gerçeğini kavramamanın sömuta iliş kin bir nedeni de Kürdistan'ı sömürgeleştirme sürecinin yüzyıllarca geriye dayondığını görememektir. iron ve Mısır seferleriyle sömürgeci özelliğini açıÇ}a vuran Osmanlı devletinin, sömürgeci iran devletiyle
Kürdistan'ı
fiilen ilhak (1514) etmesi, Kürdis(bu fiili durum 1639 au rıuKuKi sratO !<azandı) ile birlikte Kurt oeylık:ıerıne ve hukümetçik lerine «uc beyliği)) misyonu, yardımcı askeri birlikler sağlama ve devlet adına vergi topicı rıra KOrşıııgı olarak geniş bir özerklik tanınmıştı. Bu :st:]'!U 1:rı !f a~ ~3 Kurt b~yiiQi ile VSii10itii uev:6ti uc u .. sında yapılan bir antlaşmayla yürürlüğe girdi. Fakat 1683 Viyana bozgunu ile yeni bir dönem başladı. 1683 de Osmanlı hükümetinin Diyarbakrr'a ilk genel valiyi ataması Kürdistan'ı klasik bir sömürgeye dönüştür me eğitiminin başlanğıcına işaret eden bir olq,ydır. Sömürge düzenini yerleştirme çabaları sonuç vermedi. Geniş bir özerklikten yararlanan marhalli otorilenin tepkisiyle karş~laştı. Bu tepkilerin sonucu 1726 da Genel valili'k uygulanmasından belli ölçüde vaz gecildi. idari görevlere tekrar nufuz sahibi yerli unsurlar seçildi. Anca'k genel valilik sistemi bütünüyle kalkmodı. 19. Yüzyılın ortaiannda Kürdistan'd a sömürge rejimi büyük ölçüde yerleşmekteydi. Ancak merkezi otoritenin sömürgeci egemenliğini ·kesin olarak kurma girişimlerini bir dizi ayaklanma kovaladı. Bu bir dizi ayaklanmayı bir o kadar katliam, ·mecbu- .
ww
w.
ne te
tan'nın bütünlüğünün bozulması
7.
ww
w.
ne te
we .c
om
ri iskôn ve benzeri uygulaması izledi. Ulusal baskının sömürgeci 'karakteri iyice açığa çıktı. Bir dizi kotliama ve bir o kadar do savoşa (Osmanlı - Rus. Osmanlı - iran ve benzerleri) sahne olan ülke her yönü ile horabeye döndü. Üretici güçleri, insan gücü vethosıl sosyal -ekonomik yaşamı bütünüyle alt üst oldu. Zaten ulus temeline sahip olmayan ve ulusal kurumlarını oluşturarnıyan Kürt halkının bütün ulusal değerleri yokolmakla yüzyüzeydi. Kürt halkının kavsoykırımiarına karşın gası tarfhin ender rastlanan varlığını koruma, yaşoma kavgasıydı. Kürt halkı bu ölüm kalım mücadelesi sonucu «tarihsiz bir ulus» durumuno düşürülemedi, oya:kta kalmasını başardı, ancak ~ürdistan 19. yüzyılın sonlannda tam bir sömürıgeye çevrildi. Sömürge rejimi iyice yerleşti. Kürt aşiret beylerinin ve toprak ağalarının direnmesi tamamen kırıldı, merkezi otoriteyle büyük ölçüde bir Devletinin sömürge uzlaşma gerçekleşti. Osmanlı poliUkasında bir kısım yenilikler görüldü. Osmanlı ordusunun yanı sıra ülkede «Hamidiye olayları» oluştu ruldu. Aşiret beylerinin ~ooui<iorı ic,;in nıelruJJuide «aşiret mektepleri» (Örneğin bugünkü Kabataş Usesi grbi) kuruldu. Genel valilik sistemi klôsik anlamda yürürlükte kaldı. 1920 Koçgiri isyanına dek yarım yüzyıla yakın bir süre Kürdistan da direnmeler görülmedi. 20 yüzyılın başlangıcı, 1 emperyalist savaş ve sonrası Kürdistanda rsyan kaynaklarının kurutulgösterdi. Kürdistan'ın her karşı toprağı moclığını ndeta bir isyan odağı idi. Daha güçlü ve bilineli isyan alevleri yükseldi. Boğımsızhk hareketleri sadece bölgedeki sömürgeci devletlere değil. fiilen emperyalist devletlere de yöneldi. Ulusal hareketlerin önderliğin de bir takım yenilikler görüldü. Asker ve sivil aydın unsurlar, hareketin başında görülmeye başlandı. Ulusol kurtuluşçu teşkilôtlar ve yayınlarda hızlı bir yükseliş oldu. Ne var ki Kürdistandaki sömürge rejimi değişmedi. Ülke 20 yüzyıla
8
e. co m
daha bir sömürge olara k hem de bu defa bır kez değiş al yapıs ki yede bölünerek aktarılmış oldu.Türki alizkapit ye Türki rrıeiArin sonucu Türk burju vazis i ve kasın minin çıkarlarına uygun olarak sömürge politi olada yeni özellikler görüldü. Kürdistan emtia ihraç da k olara su depo adde nı, ucuz işgücü ve hamm Osdal i-feo rgec on6m kazandı. 19. yüzyılın sömü sömü rgec i- kopimanlı devle tinin yerini 20. yüzyılın tolist Türkiye devleti almıştır.
ve anahatlarıyla anlattığımız bu surec. etçi kapitalizm çaKürdistan'ın daha serbe st rekab Emperyalizm cağında sömürgeleştirildiğini göste rir. Çok
kısa
Fakat emperyalist üı.kelerin c.ıkarlarına lda da bölge deki aykırı düşmediği için yirmi nci yüzyı m etti. Demek deva sömürgeci devle tlerin tasar rufu Ve buki ortada anlaşılması güç bir duru m yoktur. nun tek örneği de Kürdistan değildir. değil.
et ew
ğında
inkôr etmede direnen katesri tifalar vardır. tluniarın iıt;}rııt:rı tıe-p:>i, ::;.ö:ı:ü:-ge ya olamı rgeci ne karşı çıkarlarken Türkiye'nin sömü isKürd r. Hatta cağı noktasından hare ket etme ktele benzediğini fakat sırf bu nedenle ~an'ın sömürgeye nmaksömürge olamayacağını iddia edenlere de rastla çevbu ojisi ideol t devle tadır. Osmanlı -Tür k resmi Kelikle Özel tur. ~relerde önemli ölçüd e etkili olmuş i etkis bir r malist ideoloiinin Türk solunda hatırı sayılı lar vuran sözkonusudur. Kemalistlerle ittifak tan dem yan bağla bel re listle kema öte mevcuttur. Bundan da an'a Umm a'dan «Tun ir. lar, medet umanlar az değild kalmiras n lukta dek» hükü m sürmüş bir impa rator aık «Topr mak icin mış bir ülkenin mirasyedisi olma z sarılabilmek bütünlüğü» vb. gibi zırvalara olur olma bundan teler. Ülkenin eski i'htişamına özenenler ve z baolma lar odak t etkilenenler yalnız geric i- faşis Türk «son da a zan da «solcwı (!) olurlar. Böyle olunc gerçeği
ww
w. n
Faka t hala bu
9
devletinin» «toprak bütünlüğü» bu çevreleri b:r hayli «hassas» kılar. Bu hassasiyet bugün solda sosyal şovenizm kılığına bürünerek epey önemli rol oynamaktadır.
e. co m
Durum bu iken Türkiye'ye sömürgeci diyebilmak hir hayli güç olsa gerek.
somurge niteliği sö· mürgesel bir devrimi gündeme getirir. Kürdistan ·devrimine ilişkin diğer görüşlerimiz yakın bir gelecekte yoyınlaıiacaktır. Biz burada özellikle örgütlenm e sorunu üzerinde duracağız. Bu sorunu çeşitli yanlarıyla anlatocağız. Belirtmey e gerek yok ki, sömürge konumu örgütlenm enin biçimi üzerinde etkili olabilen bir foktördür . Ancak tayin edici 'değildir'.
ww
w. n
et ew
Kürdistan'ın anlattığımız
10
lll.
CRGÜTLENME
Çok ortaya
SORUNU ÜZERiNE
uııısıu
ww w
.n e
te we .c
om
devletlerde ulusal sorun a!arıında çı:<.cın güçlüklerden birisi de örgütlenmeye ilişkindir Doğal olarak, aynı sorun, çok uluslu bir devlet olun Türi<:;yede de uiiJSOI sorununun en çok tartışılan boyutlarındon biri olmuştur. Ancak bu tart!Şmaicırın sorun.:ı bir açıklık kazandırcrbildiği söylenemez. Pro~etarya partisi, partinin inşa süreci ve benzeri konulannda çokça şey söylenmekle birlikte, -ki bu konuda yazılanlarda somut siyasal pratiğe cBvap verebilecek durumda değildir- parti de ulusal etkeinerin rolü ne olacaktır, çeşitli milliyetlerden proleterların birliği nasıl gerçekleştirilecektir, hangi sü, 0ci izleyecektir vb. konularda genel ve yüzeysel yakiaşımiarın ötesinde somut bir yaklaşım yoktur. Doğaldır ki, proleterya sosyalistleri müneccim değil dir, yaşanmakta olan sürecin hangi doğrultuda gelişeceği konusunda yüzdeyüz kesinlikte görüş belirt~mezler. Ancak proleterya sosyalistleri, kuyrukçu ve kendiliğindenci de olamazlar, «önderlik önceden görmek» se, yaşanan süreci objekHf bir değerlendir "ffieye tabi tutup, ona yön vermeye, müdahale etmeye uğraşırlar. Oysa genel devrimci hareketin bir çok meselesinde olduğu gibi, örgütlenme meselesinde de egemen olan stibjektivizmdir. Bu subjektif ya·klaşım, ya belirli bir ülkede ve belirli bir tarihsel evrede belirli üeknin özgül durumunu ve o belirli evrede ve·-ili olan koşulları dikkate almaksızın sözkonusu olan çözüm biçimini aktarmaktır, ya da önceden tasarlanan bir çözümü, «mükemmel» adedilen bir çözümü şartlar ne olursa olsun geeerli saymak ve bunun dı ·şındaki çözüm biçimlerini ya acıkc·a ya do örtülü olarak milliyetçili·k vb. saymaktır. Her halükardo egemen olan, soruna, receteci, dar deneyci ve subjektif önyargısaı bir yaklaşımdır.- Koşulların nazara alın mamasıdır. Soruna marksist bir bakış açısıyla uzun vadeli bir 'perspektifle bakmak yerine kısa vadeli he-
11
-Stıp.arlo öne ~ıkonl$fl prnl)fllGtfk (foydacı) bir yak-
.egemen olmaktadır. Sözünü ettiğimiz bu subjektif ve proğmotik yaklaş~mt Tilıi< solunu n blitön bieğ~Hm1erinde açık yo da ı•imlerinde, bütün siyasG~ örtülü, şu ya da bu ~~ev<ie g&lem lemek güc değil di·L Yükselen u-lusal hereke t en iflôh olmaz cinsinden sosyal şovenierin bile ·«şaşırtıcı» yakloşımlora manevitmiştir. Ancak bu oportün~~ <kabullenişi, prave ne tezleri ()tğ-er r. raları anlafTIO'k güc değildi ya·kloşı tarz bu k, tiğe -<ki ıger~ ö~dür- bGkma ktir. yetece mın temeli nde yatan neden1eri o111amaya Çarpıcı 'bir ornek vermeik gereki rse, «emekçi» dergtsinin «Kürt Sorunu» boşhk·ı.t yazısına ve «Üke» der-
te we .c
om
laşım
90r~mı başlıkh yazılarına kadar ulus gerçeğini bokılmalıdır. Yakın geçmişe
gisinin «Türkiyede Uk.tool
ww w
.n e
yoksay an ıbu ~ki hareke t ooyfakırco yazı yazmışlardır ulusal sorun üzerine. Ulusal inkôrcılıkton buraya kadar gelmişlerdir. Ancak ne sorunu n tarihin günde minde yerini henüz aldığını iddia eden «Emekçi» de eşitsiz kuruluş kongre sinde l:Jiusal sorunu <<bölgesel bir inkôrcı Eb -gibi arbk y~ter:i~ tA.~ir Adilmiş yaklaşımla ele alan «TSiP» bk tek satır olsun özeleş tiri yapma k gereks inimini duymamışlardır. Bu olgu bile tek başına, Türk solund aki faydacı ya.klaşımı anlamaya yeterli dir. Elbette ki bütün siyasa l eğilimler ayni kefeye konomaz. Ancak farklı ölçüle rde de olsa bu ortak bir özellik olmaktadır. «TSi.P» tn bu geri ve ilkel yaklaşımını eleştirrnek verine «Özgürlük Yolu» «TSIPıı e haketmediQi OVQüler dizebılmektedir. Şöy le yazıyor «Özgürlük Yolu» dergis i : «... Örneğin Türktv e Sosya list işci Partisi ve onu desteklryen yayınkır, burjuvaz·inin ulusal 'baskı ve zutum politikasına korşı açık bir tavır aldılar ve sol yefpazedeki sosyal şoven eğilimleri eleştirdiler» {Özgürlük Yolu, Sayı 37-38 s. 12) Bu «TSiP» in asla haketmediği bir övgüdür. Ne var ki ideolo jik mücad ele yerine başka yöntem leri
12
ne
te
we
.c om
Bu iki hareketin birbirlerine karşı izledikleri devrimci geçirenlerden farklı bir tavır beklemek olanaksızdır. olmayan yaklaşımı fiilen bağımsız örgütlenen Özgürlük Yolu'nun Türkiye'de, <<TSiPıı inde «Kürt morksistleri~ dediği ((Özgurlük Yolu)) nun varlığına rağ men Kürdistan'da ayrı ayrı calışmalar ve örgütlenmel~_ri açıkça ortaya koyar. Konumuz «TSiPıı veya ~<Özgürlük Yolu» efeştirisi olmadığı için etraflıca konuya girmiyoruz. Amacımız solun heriki kesiminde varolan bir anlayışa işaret etmekti. İleride bu akım ların özellikle Kürdistan üzerindeki akımların konumlorının ve siyasi çizgilerinin eleştirisini yapacağız. Esasen Türk solundaki bazı siyasal çizgilerin eleşti risi Kürdstan solundaki bazılarının do eleştirisi olacaktır. Çünkü örneğin Türkiye de «TKP ve TSiPıı benzeri akımların konumuylo Kürdistandaki «Özgürlük Yolu» ve «Şıvon» gibi akımiann konumu pek farklı değildir. Sorun bir yanıyla böyledir. Ancak Kürt marksistlerinin ideolojik mücadelede özel olarak hescrplaşmaları gereken akımlar Kürt solundaki akım lar olmalıdır. Genel anlamda ulusal hareket içerisindeki ve özel olarak da işçi sınıfı hareketi içerisınaeKı oportünist ve milliyetçi akımlarla tutarlı bir ·ideolojik pratik mücadele vermeden kurtuluş hareketini komünist bir önderliği kavuşturmak mümkün olmaya-
ww w.
caktır.
Kürdistan proleteryasının bağımsız· politi:k hattı ancak böyle bir süreçten geçerek inşa edilecek ve zafer kazanacaktır.
Türk solunda biraz evvel değindiğimiz subjektif ve pragmatik yaklaşımlar Türkiye'de proleter sosyalist bir «parti»nin, merkezi politik bir örgütlenmenin henüz yaratılmoyışı ile yakından ilg'ilidir.
13
IV) ((AYRiıı VE «ORTAK» ÖRGÜTLENME
we .
co m
Bir sorunu doğru kavramlarla tartışmak ve açık lomak önemlidir. eAym örgütlenmeye karşı olan he«ayrı>> kavramından men her siyasi hareket, hareketle bu tarz örgütlenmeyi <<Bundçulub, <iFrakıcilib ((Ayrılıkçılık», «Milliyetçilik» vb. olarak niteleyE:.bilmektedir. Kullanılan «Ayrı» sözcüğü bu tür yorumlara müsait olduğu ve saydığımız nitelemeleri çağrıştırdığı için «ayrı örgütlenme» ile aniatılmak isteneni karşılayan bir sözcük değildir. Bu nedenle biz, «ayrı» kavramı yerine «Bağımsız» kavramını kullanacağız. Yani bu tarz örgütlenmeye «Bağımsız Örgütlenme» diyeceğiz. Literatürde bu tür örgütlenmeler wıusal» olarak nitelenir. Örneğin, «Ulusal- SosyalDemokrat Örgütler», «Uiusal proletDr partiler» «mi!liyetler örgütleri» gibi, (çok uluslu devletlerde).
ne
·ıstenir.
te
Buradaki ulusal sözcüğü örgütlenmenin biçimine ilişkindir. Zaten «Bağımsız» 'kavramı ile de örgütlenmenin biçimsel anlamda ulusal olacağı aniatılmak
w.
Sorun genel anlamda ezilen ulusun - somutta sömürge Kürt ulusu'nun - ulusal kurtuluş hareketi ile t)Zen ulusun işçi sınıfı hareketi arasındaki ilişkiler noktasında ortaya çıkmaktadır. Bu iki hareket arasındaki ittifakın biçimine ilişkindir tartışma. Kürt halkının anti sömürgeci ve anti - feodal kurhareketi ile Türkiye proletarya hareketinin birbirlerinin doğal müttefikleri olduğu açık bir gerçektir. Ve bu ittifakın tek biçimi yoktur. Bu ittifak Birlikte Örgütlenmede - örgütsel birlik- ifadesini. bulabiieceği gibi, iki halkın kurtuluş mücadelesine öncülük eden yapılar, partilerarasında·ki ittifakta da somutlaşabilir. Başlangıçta işaret ettiğimiz gibi burada tayin edici olan somut şartlardır. Sorun bir tercih so-
ww
tuluş
15
w.
tır.
ne
te
we .
co m
runu da değildir. Elbetteki proleta rya sosyalistleri ityana tifakın da'ha tam ve daiha sağlam biçimle rinden olacaktır. Örgütsel birliğin gerçekleşmesi içinde mücadele edeceklerdir. Bu Kürt marks istlerin in enternasyonalis t bir görevidir. Fakat örgüts el birlik ancak prolete r önderJi:kli hareke tler arasında sözkonusu olalbilir. (1) Şortlar ne olursa olsun, herşeye rağ men böyle birl·ikler ,savunulamaz. Bu tür 'birli·kler, suni ve oportü nist birlikter olmak tan öte, bir anlam taşı maz. Bugün Türkiy e de bir proletarya partisi yoktur. O halde doğal olarak şöyle bir soru gündeme gelecektir. Kiminl e ortak örgütlenme? Kaldı ki Kürdistanda da henüz gerçek bir prolete r hareket yaratıl rın ise, mış değildir. Türk solund oki bir ta'kım gurupla edernee formül bile çizgi henüz bütünl üklü bir siyasi görında konula dikleri ve devrimin en temel siyasi olarak ı rüşlerini dahi belirleyemedTkleri ve ağırlrkt genelik 'hareketleri oldukl an halde kendilerini ortak örgütlenmeye cevap veren yapılar olarak görmeleri bir aldatmacadon ve zorlamadan başka bir şey deesprisiğildir. Bu tur bir savunma ortaK orgutıenme aki solund Türk ni hiç mi hfç kavramamak demektir. Kürt devrimcilerinin çeşitli gurupların bünyesinde (.!) de yer alıyor olmasını «Ortak Örgütlenme)) (!) olarak gören bir anlayış temelinde sakat bir anlayış
ww
Bugün Türk solundaki hemen her hareket sola eğemen olan subjek tif ve pragm atik yaklaşıma, sosyal şoven teori ve pratiğe, ·bir proleterya partisinin yokluğuna rağmen ortak örgütle nmeni n önündeki engeli sait güven ya da güvensizlik sorunu olarak görmektedir. Elbette ki bu tarz örgütlenmenin önündeki engellerin biride bu sorundur. Ancak yukarıda vurgulodığımız gtbi sorunu salt bu düzeyde ele almak, diğer subjek tif faktörl eri verili varsaymaktır. Oysa bu gercek dışı bir iddia olur. Nitekim sorunu. güven ya da güvensizlik meselesine indirgeyen akımların bir
16
bir grup olduklarını ve Türkıye'de yaşanmakta olan sürecin portileşme sureci olduğunu kabul etmektedirl er. Kendilerini Işçi sınıfıpar tileri (!) olarak gören revizyonist TiP- TSiP TKP vb. gibilerini soymazsak tabii. Bu revizyonist parti (1) lerde hızla diline kadar TKP'Iileşen- ilerleyen - ·«Şıvan» ve «Özgürlük Yolu» gibi oportünist cıkımiarın varlığı sayesinde artık bu engelinde ortadan kalktığına hükmedece klerdir herhalde. Gerçi «Özgürlük Yolu» açısından Ürün Dergisinin eleştirisi nin (!) yarattığı polemik bu süreci geciktirmiştir oma, bu önemli bir engel olmasa gerek. Ürün Dergisinin eleştirisi de olmasaydı «Özgürlük Yolu» «57 yıllık şo ven geleneği» eşelemiyecekti hiç. engellere rağmen ortak Saydığımız subjektif örgütlenmenin tek çözüm olduğunu «Bağımsız Örgüt«milliyetcilik» vs. olduğunu lenmenin» Bundçuluk, iddia etmek sacmalamaktır. Kaldı ki bu tür iddioları öne sürenler Bundçuluğun Frakiciliğin ve milliyetçiliğin ne olduklarını da biliyor değillerdir. Bu nitelemeleri ne olduklarını bilmeden ulu- orta kuloridıklorı kendilerinin bir parti
değil,
ww
w.
ne
açıktır.
te
we .c
om
çoğu
17
V) «BUNOC ULUK»- «FRAKiCiLiK»- «AYRILIKCILIK» vb. ÜZERiNE Burıdçulugu
ww
w.
ne
te w
e.
co m
anlamak icin herşeyden önce Bundun ulus teorisine bakmak gerekir. Yahudi Sosyal Demokratlar (!) Rusyada ulus niteliği taşımayan. ulusal bir azınlık olon Yahudilerin konumuna uygun bir ulus taritı yapmışlardır. Daha doğrusu Avusturyalı Sosyal Demokratların, Bauer ve Springerin oportünis t uıus teorilerini ödünç almışlardır. Bauer ve Springer' in idealist ulus teorisine ve bu teoriye göre formüle ediien «ulusal kültürel özerklik» formülasyonuna sarılmışlardır. RSDiP'nin UKTH ilkesine bütün. diğer oportünis tler gibi karşı çıkmışlordır. RSDiP'nin örgütsel ilkesi olan demokrat ik merkeziyetçifiğe alternatif olarak Bund federotif ilkeyi RSDiP'ye dayatmaya çalışmıştır. Kısaca Bund ulusal sorunda UKTH ilkesi yerine oportünis t bir ilke olon «UI.usaı Kültürel özerkliği» ve örgütlenmede de federasyon ilkesini savunuyordu. Nitekim RSDiP'nin 1903 deki 2. Kongreı:tlnrlEt Rıınd kendisini Va'!ııyji Pr0lt:-t(1r~mc:ının tek temsilcisi olara·k tanınmasını ve federatif ilkeye dayalı bir örgütlenm eyi önerince Kongre bunları reddetmiş ve Bund- ki 1898 deki 1. Kongrede RSDiP'ne «Sadece yahudi proletaryasını ilgilendiren sorunlarda özerk bağımsız örgüt sıfatıyla» katılmıştı,- 1906 yılındaki «Birleşme Kongresinde» yeniden partiye katılıncaya dek partiden ayrılmıştı. Bugün Kürt solunda (2) ne «ulusal kültürel özerklik» talebini ne «federatif ilkeyi» ne «milliyetlere göre örgütlenmeyi» savunan bir eğilim olmadığına göre. Bundçuluktan dem vurmak niye? Bugün Kürdistanda böyle bir si,yaset olmadığı gibi Türkiye'd e debu tür taleplerin dayatılmaya calışıldığı bir proletarya partisi yoktur. Cünkü Bundan bu tezleri formüle ettiği koşullar da Rusyada ör'gütlenme ağını tüm Rusya sathında yaymış bir proleter parti mevcuttu. Kaldı ki bu parti daha kurulduğu 1898 deki ilk Kongresinden itibtıren 19
UKTH ilkesini proğramlaştırmış ve bu otonda özellik-
e.
co m
le ezen ulus milliyetçiliğine, Rus şovenizmine karşı ciddi ,bir teorik ve paritik ·mücadele yürütmüştü. Bu alandaki görevini yerine getirmiş kendini ispat etmiş prolete r bir partini n varlığına rağmen onu görmezlikmilliye tçilikte n ten gelmek, tanınmamak, elbette ki başka bir sıfatı haketmiyecekti. işte sözünü ettiğimiz bu koşullarda ayrı parl'il·er arasında yada bir parti içinde federasyon önermenin adı Bundç uluk olmuş tur. Bağımsız örğütlenme ile Bundçuluğu birbirin e karıştırmak, Türkiy e'de bu sıfatı yakıştırocak a:kımlar aramo k boşunadır. Ne bağımsız örgütlenmeyi ne de Bundçuluğu anlamomak, sözünü ettiğimiz koşulları dikkat e almaksızın ezbere laf ebeliği yapmaktır.
gelince, ki «Fraki», «Polanya Sosyalist Portisi»nin sağ konadına varilen addır, Polanya ulusal kurtuluş hareketinin 19. yüzyılın ortalan ndaki <<istina'i>> önemini yitirdiği bir çağda - 20. yüzyılın ilk Polanya çeyreği - değişen koşuHan - bu koşullar :, 1. 2. R!!s:..:!~~c! ~~reke!fr.·!n :fstisna! öneml~! }'!tirmest kalesi, iğin gerici~ karşı e rasisin yanın Avrupa demok yüz19. olduğu unda karşı devrimin merkezi konum çıkma tan yıldan farklı olarak gericiliğin kalesi olmak geliştiği, Rusya sı, çağın en devrim ci hareke tinin hareketinin en ileri Proleteryasının dünya prolete r bir ülke olmuştur. geldiği una kolu, öncü kolu durum 3. Ufukta bir Avrupa Devrimi ihtimali gözükmektedir. Ve bu devrimin çıkarları sözko nusud ur- dikkat e almayan Polanya Sosyolist Parit-isi Rusya ve Avrupa devriminin - dünya devriminin - crkarlarıyla bağdaş mayan bir çözüm önermektedir. Soruna salt burjuva demok ratik bakış acısıyla burjuva anlamda baPolanyağımsızlık perspe ktifiyle 'bakmakta, görevini otmaya yı Rusyadan ayırma·k süretiy le çarlığı zayıfl indirgemekte, carlığın, otokraNk düzenin yıkılması sorununun kendisini ilgilendirmediğini söylemektedir. Yani proletaryanın sınıfsol bakış acısını bıroka-
ww
w.
ne
te w
Frakiciliğe
ww w.
ne
te
we
.c om
rak ulusal dar görüştülük perspektifini benimsemektedir. işte Mehring'in ve Lenin'in PSP'nin şahsında Bu bağlamda eleştirdikleri özellikle bu anlayıştır. bu tür bir anlayışın örgütsel ifadesi demek olan (<ulusal» örgütlenmeyi mutlaklaştırmak, merkezi bir mücadele örgütünün gerekliliğini yadsımok- demin sözünü ettiğimiz gibi proletarya partisi'nin varlığı koşullarında, burası unutulmamalı -tavrını da eleş tirmişlerdir. Yani PSP ortak örgütlenmenin objektif ve subjektif koşullarının verili bulunduğu şartlarda yapmıştır. bunu. işte kısaca anlattığrmız bu küçük burjuva milliyetçiliğinin adıdır Frakicilik. Ki, RSDiP'nin bu parti ile örgütsel birlik diye bir meselesi olmamıştır. Bu konuda Lenin Ş~nları söyler : «Fraki'ler, bir proleter sosyalist parti değil, bir küçük burjuva milliyetçi partidir. Polonya sosyal devrimcileri gibi bir şey. Rus Sosyal Demokratlarıyla bu parti arasında birlik, hiçbir zaman sözkonusu olmamıştır ve olamaz da. Öte yandan, Polanya Sosyal kurulan sıkı ilişkilerden Demokratlarıyla aramızda Sosyal Demokrat bile Rus bir tek ötürü ve birlikten ;;8:..::-;:.."':::: Juyil'tOiiiiŞtii. hiçbir zamcin «pişmaniıkı> milliyetçi özlemierin ve tutkuların derinden etkisi altında bulunan bir ülke olon Polonya da gerçekten marksist, gerçekten proleter ifk partiyi kurmakla Polonyalı Sosyal Demokratlar, büyük bir tarihi hizmette bul~:~nmuşlardır. Ama Polonya'lı Sosyal Demokratların yaptığı hizmet, Roza Luxemburg, Rus marksistlerinin proğramının 9. maddesi hakkında bir sürü sa·cma sa'pan söz etti diye değil, bu olumsuz duruma rağmen büyüktür» (UKTH, sf. 94, Lenin.) Görüldüğü gibi Polonya da RSDİP'nin varlığına rağmen bağımsız örgütlenmiş olon Polonya Sosyal
Demokrat partisini Lenin «marksist» ve «proleter» olarak nitelemektedir. Cünkü bu parti ilke olarak örgütsel birliğe karşı değildir. PSP ve BUND'un savunduğu türden görüşleri reddeden bir partidir. RS-
21
öğreticidi i".
.c om
DiP ile ayrıliğı ise. Lenin'in işaret ettiğ.i gibi proğ çıkması, ramın 9. mddesi olan UKTH ilkesine karşı bu ilkenin proğramdan çıkarılmasını istemesidir. Bu nedenle 1903 teki 2. Kongre'yi Bund'la birl·i·kte terkeden PSDP'si bilhare «Birleşme Kongresi» olarak anı lan 1906 Kongresinde RSDiP'ne katılmıştir. (3) Hangi nedenle olursa olsun. 1906'ya dek bağımsız varLenin'in söyledikleri lığını koruyan PSDP hakkında
örgüHenmeye hayat verecek teorik gerekçeler aramak değüdir. Biz bu koşulları verili olarak görüyoruz. Amac soyut laf ebelikleriyl e geçiştirilen bir soruno doğru bir yaklailişkin şım yapmaktır. Belirli ülkelerde bu konuya tabi rmeye değerlendi bir .teori ve pratiğ,i bütünsel şartları somut tutmadan hazır çözümler aktarmak, somut bir tahlil le tabi tutmaktan kaçmaktır. ·Gercek~eşme koşulları verili olmayan bir çözümü - örgütsel birliği- sözünü ettiğimiz subjektif şartları bir kenarn itArP.k, görme?likte n ge!ere!<':. koşu!!cm:-ı: ver· saymak bir zorlamadan ibarettir. Hele hele bağımsız örgütlenmeyi, bu koşullara rağmen «milliyetçilik» ve benzeri olarak nitelernek Türk milliyetçiliğinin etkilerinden kurtulamamaktadır. Örneğin bağımsız örgütlenmeye bugüne kadar «milliyetçi» demeyen ve bu noktayı herhangi bir eleştiriye tabi tutmayan «Kurtuluş» hareket içerisinde bu soruh tartışma ve ayrı iık konusu olduğunda bu sıfatı kullanabilmiştir. Anco·k teorik hiçbir gerekçe ileri sürmeksizin, sorunu diyerek sotortışmaksızın. sUbjektif ve «duygusal>i yetinmiştir. le runu geçiştirmek
ww w.
ne
te
we
Amacladığımız şey bağımsız
?
VI) KÜRT SORUNU ÇOK BOYUTLULUGU VE KARMAŞIKLIGI iÇINDE KAYRANlLMALlDlR
we .c o
m
Bir cok siyasi hareket, Kürt Sorununu salt «misak-i milli» sınırları içinde ele almanın yanlış olduğu nu, sorunun Ortad~u boyutlarında uluslararası bir karakter taşıdiğını vurgulamakla birlikte, bir takım tespitlerde bu gerçeğin dikkate alınmadığı, ya da Uluslararası etraflıca düşünülmediği görülmektedir. bir sömürge olan Kürdistan'ın bu niteliği diğer konularda olduğu gibi, örgütlenme konusu üzerinde de etkili olma!J<tadır ve olacaktır. Herhangi bir yanlış anlamaya yol açmaması icin bir noktayı vurgulayalım. Mücadelemizde esas olacağımız· alan Türkiye Kürdistan\ yani Kuzey Kürdistandır. Ancak Kürdistan'ın Kuzey parçasındaki kurtuluş mücadelesi, diğer parçalardaki mücadeleyle sıkı bir ilişki içerisinde düşünülmelidir.
ww
w.
ne te
Kürt ulusunun ve Kürdistan'ın emperyalist ve sömür1Qeci devletler taroftndan suni olara'k, Kürt böiündüğü. !Halkının iradesi hilatına d't>rt parçaya parcalandığı - ki ulusal birHğiniri ve bütünlüğünün emperyalizmin «böl ve yönet» politikasının bir tezahürü olan bu durum salt Kürdistanda değil bir çok başka sömürgelerde ·de uygulanmış ve uygulanmaktadır. Örneğin Fransız sömür1Qecileri Vietnamı bu politika ile »Annaım» «Tonkin» ve «Koşinşin» olara 1k •üc ayrı <cül•ke» haline getirmişlerdir. AıBD emper. yolistleri Güney ve Kuzey olarak iki «üıke» dtye bölolduğuna göre; uzun müşferdi - gerceği sözkonusu erimH bir talepte olsa, Kürdistan'ın birleştirilmesi 'diye bir sorunda vardır. Yaiıi bağımsız ve demokratfk bit: Kürdistan mücadelesinin yonısıra Birleşik bir Kürdis'kın icin de mücadele uzun vadede gündeme gelecektir. Elbetteki böyle bir birHk, ancak ve ancak Bağımsızlık ve demokra·si temelinde barışçı bir tarzda gercekleşebilecelktir. Parçaların kurtuluşu ger-
. 23
cekteşmezden
önce böyle bir durum ba·his konusu
olamaz.
we .c o
m
işte Kürdistan'ın •bu parcalı statüsü ister istemez bütün parçafordaki Kurtuluş mücadeleleri ara•sın<kl bir ittifakkır poliiti'kasını gü:ndeme getirir. Her parçanın kendisinde de anti- sömürgeci bir ittifakkır pol·rt:ikosının gündemde olduğu gibi. Yine her parcadO'k·i kurtuluş horeketıerinin, ~ürt halkının yanyana yaşadığı diğer haPklann, -Türk - Arap - Fars kurtuluş mücadeleleriyle d& ittif•a'kları sözkonusudur. Kürd·iston devriminin ittifaklar politikası böyle bir çerçeveye sahip olacaktır. Oysa Türkiye devrimmin ittifaklar politfkosının çerçevesi daha sınırlı ·olacaktır. Bu durum örgütfenmenin biçimi üzerinde, soruna uzun vadefi bk perspektifle bakıldığında et·kili olabilecek bir faktördür. Kürdistan devriminin Ortadoğuda anahtar bir devrim olduğunu iddia etmiyoruz. Verili koşullarda böyle bir şeyden bahsetmek
ww
w.
ne te
mümkün değildir. Ancak gelecekte, süreç içerisinde, böyle bir fenksiyon ta~ırmyucüğı Lio iddia ediiemez. Muhtemel bir gelişmedir bu. Ne var ki Kürdistan devrimine ilişkin belirlemelerde bu tür muhtemel gelişmeler gözardı edilmernekle beraber bu türden varsayımlar üzerine politik ve askeri strateji inşa edilemez. Burada anlatmak istediğimiz sorunun çok boyüutlu bir karakter taşıdığı ve bu karakterinin unutulmaması gerektiğidir. Kürdistan devrimi ile Türkiye devrimi arasındaki ilişkilerin ne yönde sayredeceği kesinlikli bir biçimde konulamaz. Fakat bizler, verili durumu esas almalıyız.
24
VII) BÜTÜN HALKLI~RIN KURTULUŞ MÜCADELESi BlCiM iTiBARiYLE «ULUSALııDIR
ne
te
we
.c
om
Bütün halkların kurtuluş mücadeialeriııin bzu itibariyle enternasyonalist ve biçim itibariyi e < u!usal;) olduğu bir gerçektir. Kürt halkının kurtuluş mücadelesi de biçim itibariyle «ulusalııdır. Bu sorun Kürt kurtuluş hareketiyle Türkiye işçi sınıfı hareketi cıra sındaki bağın mevcut durumda nasıl kurulması gerektiğini de açıklar. Kürt devrimcileri Kürt halkının ulusal kurtuluş nıücodelesi halkasından km.troyarak, bunu Türkiye Proleterya hareketine ve giderek dünya devrim sürecine bağlamatıdırfar. Kavranılması gereken özei halka budur. Veya bcşka bir deyiş!e sömürge bir toplumun, sömürgeci oligarşik devletle olan baş çelişkisini çözme görevinden hareketle Türkiye işçi sınıfı hareketi ve dünya devrim hareketiyle !Jcığ kurmalıdırlar. Bu noktaya işaret etmernı7.:n new;ni, yığınla Kürt unsurun Tlirk soıundcıki en !:·Y:-u sosyo' şoven eğilimler içerisinde ver o:H ken kendı konum iurınırı iJiiirıcirıJt, uirrıuyı9imı. l iilSJI sorunLi'J -, urk milliyctçiliği çizgisini takip etrrıeleridir. Hangi halka. dan kavrayacaklarını bilememe!eridir. Ycı:ıi Kürt nıor ks;stleri, öze!dG Kürclis~cn p:c~·e:e:·fcısırı:n ve ~ıe:m::ic:!e tiim ha'k!onn prol~ceryos:n n s·;,·f cıkn:·lc:·ı için ıı-,•:ı cadele içerisinele oirncılıdır!ar. Aın'J kcwronxılcın g >e-
w.
ken hcılkadan i<av:-Jvarok.
Bu noktada Ermeni Sosyalöğretici biirı''.·r :r:-:c:ı
DamC''·•·cıtlarınm
ma-
-··~ec'::
ww
nifestosu
ı( Örgütlenme ağ•:ıı • : · üt~ r:. ::ııa ~cıihm-· ycymış olon Rus Sosyal Demokrat işç; P:ın:sirı;n :;ir kolu olarak Ermeni SoS'/Cil Demokratları Lig:, frn'i,reıferin de RSDiP ile tam bir uyum icirde olup, orun!o hırl;k te genelinde Rusya Pro!etoryasının, özelinde ise Ermeni Proletcıryasının çıkarları icin mik ade!:; eden (Lenin). (a.b.c)
25
Ermeni Sosyai Demokratlan Ugi'nin kurufduğu koşullarıda vurgulumaktadır. Bu koşullar da Lig, kavraması gereken halkayı kavrayarak kendisini RSDiP'nin bir kolu olarak ilôn etmiştir. satırlar.
ww
w.
ne
te
we
.c
om
Bu
26
BAGIMSIZ ÖRGÜTLENME ESPRiSiNi MILITAN ENTERNASYONALiST BiR TARZDA KAVRAMALl, MiLLiYETÇi KAVRAYlŞ MAHKUM EDiLMELi-
DiR. Sanıyoruz
buraya kadar anlottıklarımız neden örgütlenme? sorusuna açıklık kazandırmış tır. Ancak bizim dışımızda bağımsız örgütienmeyi savunan başka bir çok siyasi hareket mevcuttur. Kısaca da olsa bu hareketlerin yaklaşımiarına değinmekte yarar vardır.
.c om
bağımsız
- Kürt linçlenmesi.»
we
«Bu bakımdan ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkı derken ; halkının ·bağımsız
örgütlenmesi ve bi-
te
- Kendi kadro ve dinamiklerini ulusal- demokratik mücadelesi icin seferber etmesini anlamak gerekin> (Rızgari, &ıyı : 1,s.9) tesbitlerinin yanı sıra Rızgari'nin ulusların kaderlerini tayin etme ilkesinden «Kürt halkının bağımsız örgütlenmesiııni anlaması, bu ilkeyi kavramamak veya en azından eksik kavranıaktır. Ortak örgütlenmeyi ilke olarak redetmek anlamına da gelecektir bu tarzdaki koyuş bicimi. Ve koçınilrnaz olarak böyle bir yaklaşım. enternasyonalist değıi, örgütlenme sorununa milliyetçi rarzda bir v· klcı~ırn c'~
ww w.
ne
Bazı doğru
caktır.
Bağımsız örgütlenmeyi savunan kimi gurupla:da yazdı görüşlerine rastlamadık - salt Kürdistan farklılığı, Küıdistan'ın devriminin önündeki adımın sömürge niteliği olgularından hareketle «ayrı örgütlenmeyi» mut!aklaştırmoktadırlar. Hatta 1917 Ekim devriminden önce, ortak örgütlenme sonrasında ise,
27
örgütl enme geçer li olmuştur, ve olacaktır tarr l<i böyle zında bir y::;kicışımları söz konus udur. Açıktı vr:; şort hal her y, enme örgijti e bı~ ya!<:lcı!i-ır.:, birlikt en~er bu ki. gelir ına da ilke olarak redetm ek anlam o Sorun ımdır. nasyo nalist degil, mtlliye tçi bir yaklaş örgütbu tarzda yaklaşanların persp ektifin de ortak e lenme yi gerçekleştirmek için mücad ele hiçbir şekild sözko nusu
.c om
ayrı
değildir.
Oysa Kürt Marks istleri bağımsız örgiil: endik' e• i n takdir de bile örgüts el birliğin gerçek:eştii ilmesi iç: osyoentern Bu ırlar. de mücad ele içerisi nde olmalıd ~·a'ist bir görev dir.
te
we
Içinde bulunduğumuz dönem de koşui:m bağım ~u benımse sız örgütl enrne yi dayattığı için bu çözü:ı clan çe r'oğ;u •;ıışizdir Çünkü bugün kü koşullarccJ koşu!:wını vezı~im ı;;ekli budur . Ortak örgütl enme nin rili soyma k gerçe kleri çarpıtmaktır. Subje ktivizm dir.
«iç sömürge)) oluşu, yani ülkerı arasında miziıı coğrcfi konum u, Kürt ve Türk Halkla ::kono mik, sosya l, siyasa l, kültür e! vb. acılardan yaile Kürt sokın bir etkileşimi doğurmuştur. Türk Solu ur. Bu dunusud sözko k içiçeli biılu (4) orasında J~ı el birlik örgüts ığında bakıld rum uzun vadeli açıdan eetkiley yönde doğrultusundaki mücad eleyi olumlu
ww w.
ne
Kürdistan'nın
bi!ece ktir.
Yaşanmakta olan sürec in bir özelliği de, T:..irk sosavun 1~:ndc:.;; bütün eğilimler ortak örgütl enme y; r oleniyo c!uk:arı hak:!?, Kürt solunu n bağımsız örgütl adı masıdır. Bunun neden ieri başlangıçta da vu;gul la·ının koş·.1l e kleşm gerçe n birliği el ğınıız gibi, örgüts pragolmayışıdır. Yani Türk Solun daki subjek tif ve ve teori şoven l mat;k yaklaşım. eğemeıı olan sosya SosTürk ora;ık, prolet arya portis inin olmayışı vs. dir. de hepsi değil - eğemen olan soven Türk ·)-cı!i'.'' tçi!iği geleneği Tüd< proleteryasın:n' ve emekç i
rn'!liye
28
sahip olmas;nı da siyasal bilincin doğurmaktadır. Işçi sınıfına sosy alist ve Türk Sostaşıyıcıları Sosy alistl er olduğuna göre, en o:yalis tlerin de de sosyal şovenizm çizgisi eğem olur. saflık mek bekle duğuna göre başka türlüs ünü l kabu ni ilkesi ·Lafta ulusların kaderlerini tayin hakkı en ettikl eri halde Türk Sosyalistlerinin bu konudaki yon ve 1ernasyonalist görevlerini, propaganda ajitas eri orettikl l ihrna e ölçüd ıbilinçlendirme ~görevlerini ne ınmad savu ni tadadır. Türk proleteryası UKTH ilkesi ak yar.: 1}i sürece, gerçek bir sınıf bilincine sahip olamı güçlü
şoven önyargılara
we .c om
halkının
ww w.
ne te
tır.
VII) «KURTULUŞ»UN ÖRSÜTL ENME SORUNUNA YAKLAŞIMI NEDiR ? Başlangıçta genel olarak Türk solunun
örgüt ..
co m
lenme sorununa yaklaşımını inceleyerek verili koşu!-· ları irdeleyerek bu konudaki görüş!erimizi belirttik. ~onuyu bu bağlamda ele almamızın nedeni, soı deyince bir tek merkezi otoriten in değil, cok guruplu bir yelpazenin mevcut oluşudur. Bu yerpazede yer alan siyasi ·guruplardan ya da «parti» (!) lerden birini yacağı inancındayız. Bazı «parti» (")!erin» kendilerini «iŞOi sınıfının partisi» olarak görüyor olmaları bu
ew
e.
Bu nedenle soruna yaklaşırken yalnızca «Kurtuluş»u, bu yelpazede yeralan gruplardan birini muhatap olarak göremezdik. Şimdi «Kurtuluş»un çeşitli sayılarında örgütlen me sorunun a iliş kin görüşleri ihtiva eden bölümleri oktarora k «Kurtuluş»un yaklaşımını anlamaya çalışalım. gerçeği değiştirmez.
Türkiye işçi sınıfı hareketi ve gercekte n mücadeleye önderlik edebileceğini eylemleriyle ispatlamış bir devrimci partinin varlığı olsaydı, o zaman Kürt ulusal sorunu Türkiye devrimci hareketinin başa rısına bağlıdır dememiz ve sorunu böyle değerlendir memiz doğru olacaktı.
ww w. n
et
«Eğer,
Tersi bir durum iCin, yani Kürt ulusal mücadelesi, ileri bir aşamada bulunsaydı ve Kürdistan'nın bağım sızlık hareketi nin başarısı sağlanmadan Türkiyt; lşci sınıfı hareketi nin güçlenmesi olanaksız olsaydı, o zaman da Kürt ulusol sorununun çözümü ayrı bir mücadeleyle gerçekleşecektir deyip görüşlerimizi belirtmek en doğrusu olacaktı. Sorun, gerçekten çok karmaşık
bir
yapıdadır.ı>
(Kurtuluş, sayı,
2,sf.57), 31
co m
Bu noktodcı sorun, Kürt rıaı:..:·nın kurtuluşunun bizzat kendis inin ulusal harek etiyle mi, yoksa Türkiy e ağıdır.? "SOişçi sınıf: harek eti ile mi sonuca uıaşac run gerçe kten çok karmaşık bir yapıdadıu Fakat ,, Kurtuiuş» bu karmaşıklığı el çabukluğuyla ortada n kaldırmasını biliyor . Şöyle ki :
Kürt ulusai sorunu, Türkiy e devrim ci harek etinin temel sorunu değildir. Demo kratik halk devrim i genel sorun unun bir parçasıdır. Türkiy e koe çözümü şullarında sorun un nihai olarak iki biçimd mümkün olabil ir :
e.
~Bugün,
ew
Birincisi, Türk- Kürt devrim cilerin in öncülüğün de ve iki halkın kurtuluş mücad eleler inin ittifakı ve tek bir devrim ci dalga haline dönüşmesi sağlanarak,
et
ikincis i de Kürt Ulusal Kurtuluş Hareketi, Kürt sosya listler inin öncülüğünde ve ayrı örgütl enere k ulusal sorununu çözümleyebi!ir ...
ww w. n
Biz, Türkiy e ve Kürdistan'ın somu t koşullarının da açıkla b;ı lıkte mücad eleyi gerektirdiğini ve yukan savunuyoruz» dığımız çözüm biçiml erinde n birinc isini (Kurtuluş- Sayı ; 6, Sf.114 - 115),abc. «Kürt ulusal sorununun Türkiy e devrim ci hareketinin önderliğinde çözümleneceği veya Kürt Ulusal eğini tesbit Kurtuluş Harek etinin ayrı bir rota izliyec etmek gerce kten çok güc bir sorun olmaktadır.» (Kurtuluş, Sy.2.sf.49) Bu satırlardan açıkca görüldüğü gibi, «Kurtuluş» önce sorunun çok güç ve karmaşık olduğunu, bu nedenle görüş belirtemiyecsğini söylüy or ve hemen arkns:ndan somut koşulların birlikt e mücadeleyi ve birinci çözümü gerektirdiğini açıklıyor. işte bu noktada nu sorma k <(Kurtuluş»a Marks izmin o can alıcı sorusu
32
gerekir : Bu somut koşullar neleı jir? Evirip çevirmebırakıp bu koşuHan sergilernesi gerekiyor Anca!< «KurtuiUŞ>lUn ulusal soruna iifşkir: hiçbir yozısındrı bu koşunar belirienerniyor . Bu ~~>-':ü(; do!Jı ulom:Jk için olsa gerek irianda ingiiı·ere 0r,:ccıins b;;ç vuruyor. F<Jkat sadece boşvuruyor· ve /:;:G·stan somuturio ilişk; .. hiç'bir sonuç üretenıiyor. Biz bu örnE.ği oktararak cıkarılması gereken sonucu t.::!irlejelim :
om
yi
Marks'ın bu konudaki ilk göruşü (·: .. Hcındo'nın ezilen ulusun ulusal hareketiyle değil, ezen ulusun
ew e. c
işe i hareketiyle ... » kurtulacağıdır. (Lenin, UKTH.s.1 06)
O günün koşullarında iki hareket arasındaki iliş kiler yani iriandanın burjuva kurtuluş hareketiyla, ingiltere'nin proleter kurtuluş hareketi arasındaki ilişki ler bu çözümün ön görülmesini gerekli kılıyordu. ingilterede kapitalizmin yıkılınası aynı zamanda irianda'nın bağımsızlığına kavuşması demek ola~aktı Ve
ayn b!r
u!uga~
der!"!0~rct!k hcrf~ket
söz!-:cr.:..:-su !_;!m·c-
ww
w.
ne t
yacaktı. iki hareket arasındaki ilişkilerin bu çözümü gerekli kılması halinde birlikte örgütlenmenin de objektif ve subjektif koşulian var demektir. Ancak rJağ ratl. vb. koşullar nedeniyle bağımsız örgütlenmede olasıdır. Fakat örgütlenmenin bu tarzda alnıası ulusal kurtuluşun işci sınıfı hareketiyle çözümlerıeceği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Lenin'in işaret ettiği gibi «... ezilen ulusları rı buquvo kurtuluş hareketiyle ezen ulusun proleter kurtuluş horek0~; arasındaki mümkün olan bütün k::; ·şı.:klı :: ..,.kileri ör•cejcn tahmın etmek olana·ksızdır:: rUKTI-~ ::-106).
irianda ve ingiltere erasındaki ilişkiler değişiyor. ingiliz işçi sınıfı hareketi yozlaşıyor. Ve liberal 'bir po-
litika izlemeye başlıyor. Oysa. cdrlonda burjuva kurtuluş hareketi gittikçe güçlendi, ve devrimci biçimlere büründü)) {Lenin, UKTH s.106)
33
om
Ve M,Jrks'da irionda bağırnsız!ıgını kazonrnoJık ça, ingiliz işçi sınıfı devrim;nı gerçekleştiremiyecek tir (1869) sonucu na uıaştı. Bu durı...ımdr..ı !rir:ındo kurtuluş hareke tinin bağımsız örgütle nme gcrı:ni orta dadır. Çünkü, liberal işçi politikası izleyen ezen ulus b:çimlerı> proleteryası ile örgütse l birlik <(devrimci olaı oyokhag kazana n bir kuruluş hareke ti için caktır. Bu dururnu a ezen ulus proletaryasının görevi kendi çıkaricırının da zorunlu kıldığı gibi, hareke ti destekl emek ve sonuca ulaşmasını sağlamaktır.
ew e. c
işte irtanda örneğinden çıkanlacak ders budur. Ve görüldüğü gibi Marks'ı farklı çözüml eri savunm aya ik iterı somut koşuilmdaki değişiklikler ve bu değişikl lerin gösterg eleri vardır.
ne t
Durum bu olduğuna göre, «Kurtuluş>>un ((birinci» çözümü gerekli kılan koşulların gösterg elerini açık ve kesin bir biçimde koyması gerekir. Oysa böyle bir çaba görmüy oruz. «Kurtuluş» sadece bir tercih yapmak la ve sadece «savunuyoruz>ı demekl e yet!niyor. Bu yaklaşıma ise, marksis t yaklaşım değil, :"ubjek tivlst yaklaşım denir.
ww
w.
Bu noktada Polanya örneğini de anmakt a yarar var. 19. yüzyılın ikinci yarısında Polanya Ulusal hareketi, po:onya aristokr asisinin önderliğine rağmen büyük bir önem taşıyordu. Marx ve Engeis, soruna Avrupa demokr asisinin çıkarları açısından bakıyorlardı. Avrupa da'ki ulusları «gerici halkları> ve «devrim ci halklan> diye iki kategor ide ele alıyorlardı. Demok rasinin olan çarlığa çıkarları gericiliğin kalesi durumu nda gerekti riyoremeyi destekl tlerini hareke yönelik ulus MARX ve tini hareke Polanya , du. işte bu nedenle a somut yüzyıld 20. Engels, desteklemişlerdir. Ancak.
durumd a değişiklikler oldu. Çarlık gericiliğin başlıca kalesi olmakta n çıktı. Polonya sorunu uluslararası devrimi nci önemin i yitirdi. Rusyad aki devrimc i hare-
34
ew e. c
om
ket daha büyük bir uluslara rc::: ~nem kazandı. Artık Polanyanın bağımsızlığı sorunu Rusyad aki vs Avrupadaki devrimi n çıkariarına tabi kıluımalıvdı. Bu somut duruma rağmen, Polonyonın l:l!:ığırns:zlığı soru .. nunu dar bir perspe ktifle ve kend: boşmo ele alan ve koşulsuz destekl enmesi ni öneren PSP küçük buriuva · milliyetçiliğini temsil ediyord u. iki tıcıreket arasında ortaya çıkan somut değişikilkleri görmek istemiy ordu. Birlikte mücade lenin ve birlikte örr;Jtle nmonin objekti f ve sub[ekt if koşulları hazır olduğu halde ayrı mücade le ve <wyrı örgütle nme»yi savuna rak örgütsel planda da milliyet çi bir konuma düşüyordu. «Örgütlenm e ağını bütün Rusya sathına yaymış olan Rus Sosyal Demok rat işçi Partisini» görmez likten geliyordu.
w.
ne t
Belirtile n koşullarda Polenyalı ve Ermeni marksis tlerinin tavrı PSP'nin ve Bund'u n milliyet çi tutumu na karşılık tek tutarlı ve prolete r tavırdı. Benzer koşul larda gercek marksis tlerin tavrı, başka türlü olamaz . Ancak reçetel er aktarm ak nivetind e olmadığımmı göre, ülkemiz de bu tür çözünıü gerekli kılan objekti f ve subjekt if nedenle ri, gösterg eleri bu'up çıkarmak zorundayız. Oysa ortaya ne irianda :ıe de Po!onvc örneğinde gördüğümüz somut gösterg eler konufam amakta fakat «birinci çözüm» kesinlik li bir biçimde sovunulab ilmekte dir.
ww
Bugün, Türk solunda eğemen olan görüs hu «birinci» görüştür. ikinciye bir olasılık gözüyle bakıl makta, fakat, bütün strateji k tesbitle r bu görüşün inkôrı temelin e oturtulmaktadır. Türk işci sınıfı hareke tinin Kürt Ulusal Kurtuıuş Hareke tinden daha ileri boyutla rda olduğu kabul edilmek tedir. Oysa. bu sadece bir varsayım olmaktadır. Çünkü bu iki hareketin birbirle rine göre durumu nu tesbit icin somut göstergelere, verilere dayanm ak zorunluluğu vardır. Bu :verileri koymak yerine varsayımlardan hareke t etmek tu:orsız b;r yaklaşım içinde olmaktır.
35
t:rinci çözüm şekli, kesinlıklı b:r tarzda savunu lurken unutulo n bır başka nokta doho vor. O da iufm Kurdist an seırununun "iTtiSSa ki mi!:;,i s:n:r:ayan rı içerisin de ele alınması yanlıştır denilirk en aynı ilı7a düşülmesidir. Bütün - parça ilişkisinden bahsed lirken özünde. sadece Türkiye (bütün) Kuzey Kürdistan (parça} olarak ele alınmaktadır. Halbuk i Kuzey Kürdist an bir başka bütünü nde (Kürdistan) parçası da sözkonusudur. dır. Bütün - parça ilişkisi burada Ve bu nokta oldukça önemlidir. Kürdis. on blitl'ınünü, oluşturan parçala r orasındaki ilişki, belirli bir ittifaklar politikasını da gündem e getirir. Ve bu olgu örgütlenmen in biçimi üzerinde etkide bulunur.
ew e. c
om
Ayrıca,
Örneğin Irak Kürdistan'ı (Güney Kürdist an} Kur-
Hareke ti ile Arap işçi sınıfı hareker ini kıyasıa dığımızda çıkacak sonuç nedir? Önderliği ister burjuva- feodal kesimle rde ister küçük- burjuva aydın lannda olsun, bir gerçek var ki, o da, bu hareke tin tuluş
Hareke tinin daha ileri boyutla r kazandığıdır. Bu devrimc i bir önderliğin yokluğuna rağmen rağmen böyledi r. Irak komüni st hareke tine ise. gslişen bu hareket e. irak komüni st Partisi (IKP} Kurtuluş
ne t
rani Kürt
ww
w.
<<ile:ri ·demok rasi» çelmesi atmaktadır. Baas'la kurduğu (<ulusal cephe>> Kürt Kurtuluş Hareke ti ile uzlaş maz bir çelişki içeri·sindedir. Bugün aynı revizyo nist tespitle ri yapan TKP' Türkiye de IKP'nin rolünü oynamaya hazırlanmaktadır. IKP'nın Baas Partisin e ilişkin «ilerici», «yurts(werı> vb. gibi nitelem elerini TKP, CHP için yapmaktadır. UDC'nin· anlamı budur. KÜRT SOLUNDA olupta TKP'Iileşen akımlar bu gerçeği göremezlerse. bizzat kendile ri de aynı dereced e Kürt Ulusal ve sınıfsal Kurtuluş Hareke tinin önünd3 aşılması gereke n barikat lar o!aca'klardır. Kürt Kurtuluş Hareketleri Tarihin den,
36
geçmişin
değerlendirilmesinden.
cıkarılacak önemli bir derstir
bu.
Şimdi de «Kurtu-
örgütlen me sorunun daki diğer tespitler ini ele alalım. Evvela, bizim de hem fikir olduğumuz en genel yaklaşımı özetiiyelim : luş»un
Sorun, sömürge Kürt ulusunu n ulusal ve so·syol kurtuluş Hareket i ile ezen ulusun proleter kurtuluş hareketi arasındaki ittifaka ilişkindir. Bu ittifakı'ın bilinen iki biçimi mevcutt ur. Birinicsi, birlikte örgütlenme, de ikincisi txığımsız örgütlen meler arasında
om
1.
somutlaşır.
we
.c
2. Bu ·iki çözüm şeklinden hangis;; lin L:evrimci ve enternas yonalist çözüm olacağı somut kcşullarca belirlenir. Birl·ikte örgütlen me her halükard a devrimc i çözüm şekli olamıyacağı gibi bağımsız örgütl~nme de her şart aitında enternas yonalist çözüm olamaz. Bunu koşullara bağlı olarak anlamak mümkün dür.
ne
tır.
te
«Ortak ör'gutlenme»yi şartlar ne olursa olyonalist biçim «ayrı örgütienme>ıyi an, enternas sun ti- enternas yonalist biçim saymak kesinlikl e yanlış
3.
da katıldığı bır yaklaşım olmaktadır. O halde sorun «somut şartla rın somut tahlilinde » yatmaktadır. Yani verili koşul lar hangi çözümü gerekli kılar. «Kurtuluş» şöyle diyaklaşım «Kurtuluş»un
w.
Bu genel
yor:
ww
«Fakat, hareketi n gelişimi içinde Kürdistan sorununun tutarlı çözümü yolunda verilecek ideolojik ve pratik mücade le ile ortak örgütlen menin subjekti f ko-. şullarının yaratılması uzak bir ihtimal değildir. Ortak örgütlen me aynı zaman~ bir güven sorunud ur. Bu güveni ezilen ulusun emekçile rine vermek her, şeyden önce, ezen ulus sosyalis tlerine düşmektedir.» {Kurtuluş sayı : 2 s.50) (a.b.c.)
37
Demek ki; 1) Ortak brgüt crırnenin subjektif koyoktur <·KurtuiL'ş,, ~:;u:~ f.cıbu! ediyor, Çünkü b;rşt~' n r'YO(CJCLn\)SL.- çut>lJSt boşuno b:r o:qtı vı::;nlj
şulları
çaba olur. 2} Güvensizlik sorunu vardır, Ezilen ulusun iş ve emekçıleı ıne guven \;ermek gerekir. Bu da ezen ulusun sosyolistlerini n görevidir O holde ezen ulu;un sosyalistleri kendilerine düşen görevi yerine ge tiremern.ş:erdir. Bu bir gr:ırçek.
om
çı
we
.c
Simeli Y~ur.uiu:;'cı •;nrrnak gerekiyor. madem ki. onod;' sut:jektil wşu11ur yoktur. güven yoktur, Kürt cılistlerinin bağımsız örgütlenmesi gerekmez mi? '!:Jksa, bu şcırt!ara rağmen Kürt Sosyalistlerini n buna i,;:ıkkı yok mudur? Cevop vermeye davet ediyoruz. Kurtuluş'un görüşlerini aktarmaya devam edeii m
ww
w.
ne
te
<d:3iz Türk'ye ve Kürdiston'ın somL:t koşullarının biriikte mücadeleyi gerektirdiğini ve yukarıda açık :cdı(;ımız çözüm biçimlerinden birincisini savunuyo' :;z. Birlikte müccıdelt-:yi ve onur. en iyi ifadesi olan _::ilkte örgijtlenıneyı g::;rçekleştirınek icin çok yönlü mücadeleyi tJır nılıccdeiede,, yonc.ıyız. 'fcıni birlikte savunuyorsak , e:tetteki bunun objektif nedenleri oldugu için scıvunuvo;·uz. /\ma, aynı zamanda birlıkte ::ıı>:cıcle 1 enln subi·';kiit k·.:::şui!cırınındo- güven sorunuveratılması gerektiğı inancı:ır:-:oyız ...
«Birlikte tliüc-:ıdelcyi ve bunu en iyi ifadesi olan oirl:kte 6,güt:mı:rıev: s::;;:unduğunıuzu, bunun da somut nedenleri o:ciuğuru belirttik. Ayrıca da birlikte mücadelenin subjektif koşultarının yaratılması göreviyle karşı karşıya olduğumuzu açıkladık ... örgütlenme görüşlerinin tutarsıziiğı ve somut dun:rnu yansı~nıodıöı korıusuna biraz açıklık ge((Ayrı
38
tirdiğimizi
zannediyoruz.»
(Kurtuluş, sayı
6 s.115,-
1261 (a.b.c.) Kurtul::~; görüldüğü
gibi örgütsel
birliğin cSOi!ili:
ww w. n
et
ew
e.
co m
koşu!lanıHr.:•, \<Objektif nedenlerinin~> veriii o:dugunu savunurksn. bir yandan da koşulların yoratılmasındor~ ve <(ayrı örgüt!enrneıınin tutarsız!;;Jı ve somut durumu yansıtmadığı üzerinde duruyor. Fakat, biraz evvelde işaret ettiğimiz gibi bir türlü şu ağzında sakız ettiği '<oşulları koynıuyor, koyamıyor. Bu sözcüğü on do fa yüz defa tekrc:r!ıya, ak :ısrkesi buna inandırma va çalışmak gibi bir çabası olsa gerek. Sözünü ettiği somut koşulları objektif bir !:ıiçimde tah!ile yanaşmı yor. Biz. o şartlan s0ı·gi!edi'k. Ve boğımsız örgütlenme gereğini ortaya koyduk. Kurtuluş ise, sorunu evirip çeviriyor ve temelde şöyle savunuvar : Ortak örgütlenmenin şartları yok ama, ((en iy;si», «en tutarlı»sı bu şartları olmayan örgütlennıedir. «Avrı örgütlenme» .tutarsızdır; kötüdür, vb. Hatta dikkatle c.:unduğunda yer yer bağımsız örgütlenme ile m:!liyet!ere oöre örqütlenme birbirine kanştınl:voı ve rnil!iyetcilik suçlaması yapılıyor. Birlikte rrı(ıcadelc ile ortak örgütlenmenin çok kez birbirine karıştırı!dığıni bir ve aynı şeyler olarak yorumlondığını da gbrüyoruz. Adeta, birlıkte mücadele icin tel\ yolun birlikte örgütlerı me olacağı ileri sürülüyor ve bu yoı mutlaklastr'ı:,. yor.
Bir sorunun veriii durumda dogru oları iki cevGbi yoktur. Elbetteki, şartları o: an cözüm, d~~rv -:-ci .. ·.. " dür. Şayet verili durumda biı!lkte örgüti:cnnıenin ko bunun adı konulmalıdır. Tutarlı, tutars:z, en iyi vb türünden nitelemeler bir anlama gelmez. çıkıyorsa
Bir yerde de subjei\tif koşullar sadece güven ya do güvensizlik sownuna ind:rç;enivor. Ancak Kurtuluş, proletarya partisinin olmodığını,Türkiye'de par-
39
co m
:~s'~fOlist hare ketin ti!qm o surec:n n yoşor.(J;j:ı~' işçi sınıfının kendiliğin aydın hare keti olma ktan çıkıp sınıfi icer:sir:den hare ketiy le bütunie~emediğini işçi oğernen olilerin çizg n de opor tünis t ve sosy al şove geçmişi de bir 58 yıllık duğunu da belir tiyor . Bunu n inin uıu çizg men olan kapsudığını, bu geçmişe eğe i olduğunu vur:>ol- inkôrcı ve sosy a!- şovsn bir çizg Kurtuluş'un sogulu yor. Duru m bu olduğuna göre , görm esi ve nda yolu run örgü tlenm e olun ca, herşeyi salt güven i eley up mes tıut·)n bunları bir çırpıda unut örgü tlenm eyi mesz"lesi yapması ve özün de birlik te bilir ? mut!akloştırması nasıı ızoh edile
ew
e.
ş a!gılamakto, Açıktır ki, Kurtuluş, gerçeği yanlı ır. Orta da ktad anma davr e :1mo. öyle istediği için böyl istan Solu Kürd a adın ~yrı ve önde gelişen bir süre ç, örgJ tmsız bir yelp azed e yer alan ve bağı
ww w. n
et
deni len var. Bu hare 'r'mmeyi savu nan bir çok siya si eğilim arlar diye mi i{f't!e rln hepsi. Türk solu na güve nmiy k örgü tienorta ki, em Mad ::;.oğımsız örgü tlcni y\XI or? tlenm enin örgü msız :,"rıin koı;;u!lan mev cut ve bağı vere ceks iniz? Buna şartları yokt ur, bunl ara ne ad resmi görüşü 'mili iyet ciiib diye ceks eniz -ki gayr i itira f ettin iznüz budu r, bunu, hiç değilse bize karşı rtlerle aramızı <<Kü . olun lütfe n ac:k yüre cii ve cesu r a, size tayYoks . bezm ak mı istiyorsunuz?>) dem eyin ılamamış sıyr etkil erind en clacı vr; Türk milliyetçiliğinin run. Sizi Türk bir hare ket dememize müs aade buyu . Ayrıca Türk Solu olara k nitelemenıize öfke lenm eyin mutl aka Türk icin mak milliyetçi!iğir.ir. etkil erin; taşı Laz, vb olup ü, olma k do gerek:n>:ôz. Kürt, Arap , Gürc cia bu etkil eri taşırnak da müm künd ür. d!ye biliri z: «KurAniattıkionrnızın iŞiğ;nda şunu esi gerçeği yansıtma tulUŞ>> un şartları veril i görm olan faydacılık ve maktadır. Yokla<;mnına egem en eği olduğu gibi ve büsubiektivizrııdir. Ollie l\tif gerç ince yoru mlatün boyutlarıyla algılamak yerin e keyf daha : ra yönelmiştir. işte çarpıcı bir örne k
40
«Bu eleıştırilerden biri, birlikte ve ayrı örgütlenmenin bir arada savunulamıyacoğına ve bu anlamda kesin bir tavır ortaya koyomadığımıza ilişkindir.
.n et ew e. c
om
Yazılarımiz dikkatlice okunduğunda görüşlerimi zin çok açık olarak sergilendiği görO:ecektir. Birl'kte örgütlenmenin tutarlılığı üzerinde dururken, bi:: sorunu mutlaklaştırmıyoruz. Tek çözüm budur ve başka çözümler hoinliktir, derniyoruz. Ayrı örgütlenme konusuna da sorunun çözüm yollarından biri olarak bakıyoruz. Ama bu konuda cek sekter görüş ve eğilimleri de eleştirerek ulusal dar görüşlülükten uzak ve somut durumtion kaynaklcrıcn bir bakış açı sıyla, ulusal sorunun ele alınması gerektiği üzerinde budur» ısrar ediyoruz. Bizce doğru devrimci tutum (Kurtuluş, sayı : 25, s. 58} Doğrusu biz bu satırlar ne diyor anlıyamadık. Anlayan varsa beri gelsin. Ancok biz. orladığımız kadarıyla bir yorum yapmış olalım. Muhakeme şudur .
B~zim gÖiÜŞÜiiiGL ço~ YCiktir. Siz ~;r:iktG Crg~L- Ienmeyi savunuyoruz. Bu «tutorl!ıı görüştür. Ayrı örgütlenme de doğrudur. Amc «tutarsızıı dır. hongisini tercih ederseniz.
ww w
Biz kendi payımıza «Kurtuluş>) un iddia ettıgi gibi «çok açık» görüşler göremiyoruz. Ortada çozurrıu güç bir bilmeoo var. Bu bilmeceyi ancak ortaya sürenler cevaplıyobillr. Bize bek~mek ve görmek düşecek.
Son olarak önemli gördüğümüz bir noktayı vurgulamak istiyoruz. Biz:er <<Kurtuluş»a bağımsız örgütlenmeyi savun demiyoruz. Yani Kurtuluş'un Kürbağımsız örgütdistan'lı proletarya sosyalistlerine tenin diye tavsfyede bulunmasını isteyen ve bekleyen yoktur. Konumu gereği böyle bir tavsiyede bulunomaz. Bizim cağrımız Kürdistan'lı Proletarya sosyal ıstlerinedir. (5).
41
IX) ENTERNASYONALiZM NEDiR? Kavranılamayan ya da eksik kavranan konulardan biri de enternasyonalizm konusudur.
e. co m
Özellikle ezen ve ezilen ulus sosyalistl erinin enternasyon alist görevleri arasında 1 ki ayırım görülememektedir. Somut konuşursak, Türk sosyalistl erinin enternasy onalist görevi, Kürt ulusunun kaderini tayin hakkını kayıtsız şartsız savunmak, Türk şoveniz mine ve sosyal - şovenizmine karşı ideo:oıik ve politik mücadele vermek, ajitasyon ve propoganda görevini ihmal etmemek ve ulusal azınlıkların haklarını savunmaktır.
ww w.
ne
te w
Kürt Sosyalistlerinin enternasy onalist görevi ise, kısaca Kürt halkının ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelesi halkasından kavramak ve onu başanya ulaştırmak için mücadele etmek Bu mücadeleyi Türkiye işçi sınıfı hareketi ve dünya devrim süreci ile bütünleştirmeye çalışmak. Ulusal dar görüşlülük politikasını redetme k. Kürdistan üzet indeki azınlık halkların ulusal ve demokrat ik hakları için de mücadele içerisinde olmak. Kürt sosyalistlerinin, Kürt halkının, kendi kaderini tayin hakkını savunması diye bir enternasyon alist görev anlayışı olamaz. Onlar zaten o zorundadır. halkın kurtuluşu için mücadele etmek Ezen ulus sosyaHstleri acısından tanınması gereken bir hak ezilen ulus sosyalistl eri icin uğruna mücadele etmeleri gereken bir ilk görevdir.
Bir Kürt sosyalisti icin Kürt halkının u!usal kurmücadelesi. asla ((ta!iıı görev olamaz. Aksine bu görev, onun esas ve birincil görevi olmak zorunKürdistan sorununun, Türkiye devrimini n dadır. «ikincil" bir meselesi haline gelme·si demek, Kürt sosyalistl erinin de «ikincilıı meselesi olması demek değildir. Bu noktalar. kavranma dan enternasy onaliztuluş
43
ww w.
ne
te w
e. co m
mi kavramanın imkônı yoktur. Kürt ulu~unun kendi kaderini tayin hakkı ilk es in i sadece savunarak Kürt halkına karşı enternusyonoHst ·görevinı yaptıgını sananlar az değil.
44
DiPNOTLAR:
we .c om
(1) Örgütsel birliğin gerçekleşmesi farklı seyir izleyebil ir. Yani mutla·ka Kürt Halkının ulusal ve sosyal kurtuluşuna ve Türkiye Proletarya hareketine öncülük eden iki ayrı otoriten in birleşmesi şeklinde olmayabilir. Ezen ulusun işçi sınıfı hareketinin öncusu, ezilen ulusun ulusal ve sosyal kurtuJuş mücadelesini de kucaklayarak uluslararası bir merkezi örgütlenmeye dönüşebilir. Nitekim başlangıçta temel bölümü Rus olan RSDiP'sinin giderek uluslararası bir yapı görebiliyoruz. kazanmasında bu iki farklı oluşumu de ezilen ve Türkiye bugün ki, m Ancak şunu belirteli lesine de mücade ş sömürge Kürt ulusunun kurtulu ı yön verebilecek bir örgütlenmenin oluşmas bir yana, Türk işci sınıfı hareketine bile öncülük edebilecek yetenekte bir siyasal örgütlenme mevcut değildir.
(2) Bugünkü koşullarda bilebildiğimiz kadarıyla Tür-
w. ne
te
kiye Kürdistanında böylesi akımlar yoktur. Ancak gelecekte bu tür akımlar ortaya çıkabilir ya da bugünden böyle bir eğilim sözkonusuysa, açığa çıkabi lir.
(3) Ne «ulusal» partiler icin, ne de ayrılmak isteyen uluslar icin Lenin ve Stalin «oyrılıkçılık» diye bir kov.rom kullanmamışlordır. Böyfe nitelernelerin burada yeri yoktur. «Ayrılıkçı» olon ezen ulusun egemen sı nıfı.arıdır.
ww
(4) Türk Solu v Kürt Solu kavramlarını kullanmamız kimilerince yanlış bir ayırım olarak nitelenmektedir. Escsen burada karşı cıkılan Kürt Solu nitelemesidir. Bu belli bir anlayışın ifadesidir. Belirtmeliyiz ki bu ayrımı suni olarak biz icad etmedik. Fiilen ayrı gelişen iki farklı sürecin varlığına işaret etmekteyiz. Dikkati çeken nokta. bu ayrımın uzak geçmişte değil. yakın bir dönemde gündeme gelmesidir. Yani bundayatıyor. Ve kanoatimize ları sosyal pratik, hayat
-··
te
we .c om
göre gelecek te birlikte örgütlen me gundeme gelecekse bu sürecin nasıl olacağı n ı şimdiden görebiliriz. Birlikte ÜigüUonıııe o!oyinc!Clfı üncu yaşenan bir bağımsız örgütlen me olay ı mevcutt ur. (5) Burada önemli gördüğümüz bir noktayı tekrar vurgulayalım. Türkiyed eki tartışmalarda «ayrı örgütlenme» ve «ortak örgütlenme» terimleri kullanılır oldu . Biz bu nitelernelere katılmadığımızı başlangıçta beliıtmiştik. « Ayrıörgü t lenme )> yerine, <c bağımsız örgütlenme» ifadesini «ortak örgütlenme» yerine ise. «birlikte örgütlenme» ya da «ö rgütseı 'birlik» ifadesini kullandık. Çünkü «ayrı» ve «Ortak» ifadeleri yanneden olmaktadır. lış çağrışımlara ve yanıimalara «ayrılık çılık» «ortak» « Ayrı » ifadesinden kalkılarak lfadesind en ise de tersi anlamla r cıkaranla r az değil dir. Sözcük anlamı itiba ri yle. birisi enternasyonai diğeri anti - enternas yonal çözü m olarak görülebi lmektedir. Bu ifade tarzı, bilinçli yanıltmalara da yolaçsorun maktadır . .Ayrıca, ulusal sorun literatürü nde böyle terimlerl e tartışılmamıştır .
w. ne
(6) Kürt ulusal Hareket lerini irdelerken, Kürdistan'ın
asla haketme dikleri »komünist» ünvanını taşıyan .«parti (!) lerin» bu ha reketlere ilişkin politikaları gözönün e alınmalıdır. iran'da «TUDEH» Iraktc «IKP» ve Türkiyed e «TKP» bilindiği gibi SBKP'nin reviz·yon ist dış politika ilkelerin i Savunmaktadır. «Ka-pitalist olmayan yol» ve edieri- demokrasi» gibi tezler bu partilerd en bazılarının programında yer almaktad ır. TKP, Türkiyed eki kapitalis t gelişimin düzeyinf henüz tam ola rak bel ir!eyemediğinden. Türkiyeyi hangi kategori de ele alacağını bilememekte ve bu iki tezi bir arada scrvunabil mektedi r. Kürt Solundaki bazı gruplard a ayni revizyon ist tezleri savun maktadır. Ancak, bu tezler Kürt Kurtuluş mücade lesi önünde birer engeldir. Hayatın gercekle ri bunu yeterinc e ispat etmiştir. ·ırak. Suriye, Mısır deneyleri ve son olarak da Etopya ve Eritre Deneyi vardır. Bu depa rcasında
ww
her
turacaklardır.
om
neyler Kürt Ulusal Kurtutuş mücadelesini doğrudan ügilendirmektedir. işte IKP ve Baas ile kurulan «ulusal cephe» politikası ve pratiği. TKP aynı şeyi UDC adi altında gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bu poiitikanli: ale~i d;.ırumuna gelecekler, entern:::."''CH-ıallzm, 1 dış destel< ve benzeri hangi hesaplorla olursa c> sun kurtuluş mücaC:el::s; karşısında ciddi engeller oluş
ww
w. n
et ew
e. c
(7} «Kurtuluş» un Türk Solu konumunu en barlz biçimde yansıtan göstergelerden biri olarak ideolojik mücadelede ka·bul ettiği cerceveyi gösterebiliriz. Bu çerçeve. Türk solundaki gruplar ile sınırlıdır. Birlik anlayışı da öyle. Bugüne değin Kürt Solunda yeralan siyasi akımlarla ulusal sorun konusunda herhangi bir polemiği olmamıştır. ideolojik mücadele yerine faydacı yöntemlerden medet ummuştur.
47
e. co m te w
•
Z O lıUNLU B!R
e
SÖMURGELEŞME SÜREC! ÜZER! NE
AÇIKLAMA
ne
e ÖRGÜTLENME SORUNTT ÜZER!NE e GAYrta v~ ~ül:d'A~ ÜHG Ü 1'lıt;NME 0 • BUND fULUK, FRAKICILIK, AYR I LIKÇIL I K VB,
tt ZER NE
e ÇOK BOYUTLU
BİR
SORUN
(~t~T
ww
w.
SORUNU) e<ı K tTRTULUŞ~ VE ÖRGÜTLE1'l1.lli SORUNU • ENTERNAS YONALİ ZM • KA V RANILMASI GEREKEN HALKA