.
m
-
_..._
et ew e
.c o
T E K OŞ IN KÜRDiSTAN TARİHİ VE SÖMÜRG'SCİLİK
ww w. n
SÖMÜRGECİLİK ÜZERİNE
lll
co m e. ew
Not :
Tekoşin'in
ikinci sayısında yer verdi~ miz «Kürdistan Tarihi>>'nin giriş bölümünü konunun bütünlüğü açısından bu gibi
ww w
.n
et
sayıdada oldu~
yay~nhyoru:z.
KÜRDiSTAN TARİHİ VE SÖMÜRGECİLİK GİRİŞ :
ww
w.
ne
te we .c
om
Kürt ulusal sorunu, Kürdistan'ın, birinci emperyalist savaş sonrasındaki ikinci bölünmesini ta· kiben dört parçalı bir statü içerisine sokulmasıyla daha karmaşık bir sorun yapıldı. Dört parçalı statüsü, hiçbir parçada salt siyasal düzeyde bile olsı:>. bağımsız olamayışı (devletini kurmayışı), tüm parçalarda sömürge statüsü içerisinde bulunması, şid deti ve sürekliliği itibariyle tarihte benzerine ender rastlanan bir mmi baskı ve soykırıma hedef sornurgeolması, uluslararası düze)'de güçlü bir ci ve emperyalist ittifakla yüzyüze olmasına karşın henüz ciddi bir destekten yoksun bulunması, bütün bu olumsuzlukları birlikte taşıması, Kürt ulusal sorununu Çağıı:ı en büyük sorunlarından biyapan kendine özgü yanlarıdır. Kısaca Kürt rısı sorunu herhangi bir ulusal sorun değildir. Bu özellikleri ile Ortadogu devriminin «hasSiaS» bir boyutunu oluşturmaktadır. Bu nedenle şu ya da bu ülkedeki çözüm şekillerini doğmatik bir anlayışla Kürt sorunu içinde geçerli sayıp. rahatlıyan Sorunun doğru Iarın sandığı gibi basit değildir. çözümü, Kürt toplumunun tarihsel, toplumsaL ekonomik ve :,iyasal gerçeklerinin marksist tahlilinde yatmaktadır. Yukarıdaki başlık
altmda bir dizi
kitap ve bu konu-
yığınla yazı yayınlandı. Biziıı;ı amacımız da yazılanlan derleyip aktarmak olmayacaktır.
Soruna salt bir ta.rih merakı ile ilgi duyanlar varsa, bu komıdaki kaynaklara başvurabilirlcr. Bi3
om
zim amacımız kurtuluş hareketinin bugününe ışık • tutacak dersleri marksist bir perspektifle yakın ve uzak geçmişin içerisinden bulup çıkarmaktır. Yakın ve uzak geçmişin pratiği doğru olarak deaçı ğerlendirilirse bugünkü somut siyasal pratik görüleolduğu birikiminin sından zengin bir deney cektir. Bu konudaki yakLaşım hareketin birliği nin temel konularından biri olacaktır.
te we .c
Soruna çeşitli boyutlarıyla eğileceğiz. - Önce sömürgecilik sorununu ele alarak başlayalım. SÖMÜRGECİLİK ÜZERİNE
w.
ne
buniteliği üzerinde Kürdistan'ın sömürge güne kadaı· çokça polemik yıapıldı. Belirtelim ki biz bu polemiklere daha başından beri katıldık. Çünkü, bu tesbiti ilk oarak gündeme getiren taı·aflardan b.iı:iydik. Bu konudaki görüşlecimizi o dönemde «Kurtuluş Sosyalist Dergi»de ortaya koymuştuk. Bu noktayıa işaret etmemiz yanlış yorumlara yol açmamalı. Vurgulamak istediğimiz nokta, hareket olarak yeni olduğumuz fakat bu Yoksa buragörüşleri yeni savunmadığımızdır. dan hareketle kendimize bir paye çıkarmak niyetinde değiliz. Önemli olan doğru görüşleri benimsemek ve bu görüşleri egemen kılmaktır.
ww
Sömürgecilik konusu üzerinde solda uzun zamandan beri yoğun tartışmalar yapıldı ve halen de bu tartışmalar sürmektedir. Ancak bugün gelinen noktada bu tartışmalar ne ölçüde yararlı Bu noktayı değerlendirdiğimizde olabilmiştir? «ilginç» denebilecek bir tablo ile karşılaşınz. Kavrayış farklılığını unutmamak kaydıyle, Kürt so-
::4
1
-~ 1 k'·.' E:~Z'' nıcsiniL
ıisi,
t1
dı-ği'
İşte lutadı
bi ı
te we .c
om
!unun bütün birimleri Kürdistan'ın sömürge statüsü içerisinde bulunduğu noktasında birleşmck tedirler. Fakat Türk solunda durum farklıdır. tutulursa kadarıyla «Kurtuluş» hariç Bildiğimiz bütün diğer siyasi gruplar bu görüşü reddetmektedir. Yani solun heriki kesimi de bu noktada kendi içinde bir bütünlük göstermekt edir. Benze:· bir durum örgütlenme konusunda da sözkonusudur. Kürt devrimciler i bağımsız örgütlenme yi, Türk de\· ine 'leri ise "ortak» örgütlenme yi -- ;•urırna kt~dı" " ')zgül durumu anJ•amak ve aç; ı-. Buralar kavranınadan, görüi1rı·--~-ı: 'd. h·~:-:!. ne ölçüde ikna edici tarzda ' · k' odur ' ~değişen pek hi-rşcy olmayai ı;.u! r
·- i.
.mu sC5:nüq-;c ~":':·],;+; •. ' ·c,-V t :-marksi::;t · ör1ür:::;'' ~- -~ ' :ı•~,: . ;] tn-ı y::-~ neden 1er r:ışkıa
->I oj ik
',ıl:;
müc;de1e l:ıu nt'dc 1kri yii;i.!~ülchilir. B' ne-
::;nl:la
ne
ka\rı ·ı;;
denleri b., aı. " a-y;ından çeşitli grupların yak!aşı mını hi ı kaç ı.lıntı He özetlemeye çalışalım : t·;cor;syenleri»n»e şunları da harırlatm:J\. l':~lki yararlı olur: Savunduklan ··sö· mi.irgeı. tezleri sefalet ve ezilmişlik edehiy:;tını bu tür ;-ı';'mannktz.dır. M~ırksistler tahlillerini ...... "·:::ı kır.'.; ~ıl ar~· dayandırmarnaJıdırhr
ww
w.
<<'sönıürgedlik
Kürtlerin avKürt devrimcileri arasında örglitknmcsj görüşü yaygınlık arzetmekte ve böyle b;r görüş y.:ıygınlaştıkça da tehlUtesl daha bir ::rtınaktadır. rı
5
...... Kürt ulusuna ait bir prolete rya sinin kurulab ilmesin i meşru gösterm e sı içerisin dedirlc r ..... ·"
partiçaba-
...... ! sömürg eci1ik' tezini çıkarak ayrı
ileri sürenle r ve buörgütle nmcyi savunan-
te we .c
r.uian yola
om
(Türkiy e'de Kürt Meselesi ve Devrim ci Hareketin Görevle ri 2, Devrim ci Yol, Sayı : 10) ·«Kürt milliye tçisj «sömür geciiik» ve «ayrı örgütlenm e» tezleri ........ .
lar..... .
.. .... EzHen Kürt milletin in burjuva milliyetçili~inin temeli olan sömürg ecil ik tezine ...... » (Partinıin Yolu, Milli Mesele ve «Sömür gecilik» Meselesi Üzerine, Sayı : 1)
ne
•Kürt miHiyetçi ve modern revizyo nistleri nin milliye tçi devrim , mücade le ve örgütle nme anedebilm ek layışlannın do~rıılu~u <!) ispat için kabul ettirme ye çalıştıkları ........ . 1
...... 'sömürg e Kürdis tan' tezi ...... Bayra~ı. Sayı
w.
(Parti
»
: S, sf : 52)
gibi bütün grupla r sömür ge tezinin «milliyetçi» bir tez olduğu ve ayrı örgütl enüzeıneyi meşrulaştırmaya hizme t ettiği görüşü aytle, rinde birleşmektedirler. Bu görüşten hareke örgütl enme tezini çürütm ek, onu gayrimeşru rı göster mek için de sömür ge tesbiti ni reddet mekte dirler. Kürdistan'ın sömür ge olamayacağını ispat edecek olurla rsa ayrı örgütl enme tezi de geçers iz olacak , meşru olmayacaktır (!) İşte bu 'kuşkular-
ww
Görüleceği
6
te we .c
om
dan ve önyargılardan yola çıktıkları için, bütün tahlilleri, daha başındıan belirli bir görüşü ne pahasına olursa olsun ispat etmeye yönelikti r. Bu ölçüde koyu bir subjektiv izmle malı11 olan kafaların gerçeği objektif olarak kavramları artık olanıaksızdır. İşte öncelikle savaşılması gereken bu tür önyargılı yaklaşımlardır. Bu önyargılar bütün gruplarda mevcut olduğundan birbirleri ne revizyonist, «Sosyal- faşist» v.s. diyen tlim gruplar bu konulard a tümüyle birleşmektedirler. Sömürge tezi de, ayrı örgütlenm e tezi de hepsine göre «milliyetçilik»t ir.
sömürge olgusunu n her hal ve şartta kesin olarak ayrı örgütlenm eyi gerektirdiği ni iddia edenler 'yok değildir. Yukarıdaki değerlen dinneler bir yanıyla da Kürt solunda mevcut olan bu tür yaklaşırnlara karşılık düşmektedir. Şunu~k; belirtelim ki, Kürdistan sömürge değilde, devrimeis i grupların iddia ettiği gibi salt «ezilen ulus)) da olsaydı, haldeki koşullarda bağımsız örgütlenme tezi yine de doğru ve devrimci bir tesbit olacaktı. Çünkü Kürt devrimcil erinin bağımsız örgütlenme sinin biricik şartı bu değildir. Aynı şe kilde, sömürge gerçeği ile birlikte, Kürt ulusal kurtuluş hareketi ile Türkiye devrimci hareketi arasında ideolojik - politik bir birlik, programa tik bir birlik varolsaydı, ayrı örgütlenm e elbetteki «proleter devrimci bir hak» olmayıacaktı. Yani her hal ve şartta sömürge koşullarının örgütlenm enin belirleyic isi olabileceğini iddia etmek yanlıştır. Bazı koşullarda sömürge olgusu tek başına örgütlenmenin belirleyic isi olabildiği gibi, başka bazı koşullanla olmayabi lir de.
ww
w.
ne
Yalnız başına
7
sömürge nildıği Kürt halkmın örgütlenmesini ger~,;ktiren faktörlerden birisidir, hepsi değil. Burada objektif ve subjektif sözkonusudur. yanlarıyla bir koşullar bütünlüğü Bu nedenle salt bu tesbiti ileri sürerek ;ıyrı örgütlenmeyi ispata çalışanların yanısıra, bu tezi çürüttüğü (!) takdiı·de avrı örgütlenmenin «meşnhlu ğunu yokedeceğini sananlarda yanılmaktadır. Bugünkü koşullarda Kürt halkının bağımsız özörgütünün proleter dev~Aaratılması «meşn1» olmaktan öte rimci bir görcvdir. Türk solunun, ayrı örgütlenme tezini çürütme (! !) çabasıyla sömürgecilik sorununa yaklaşması tam bir kavrayışsızlık ve düzeysizlik örneğidir. Bu nedenledir ki sömürgecilik sonınun da marksizm adına hir dizi anti- marksist tez ortalıkta dolaşmaktadır. Yeri geldikçe bu marksizm- dışı göriişlerin eleştirisini yapacağız. Kürdistan'ın
te we .c
om
bağımsız
ww
w.
ne
Türk solunun hemen bütününün sömürge tezini reddetmelerini biz kendi payımıza yadırgamıyor, olağan karşılıyoruz. Sebebine gelince, Kürt toplumunun yapısal analizini yapmak, ittifakları belirlemek, kısaca tarihsel sosyal- ekonomik, siyasal gerçeklerini tahlil etmek Kürt devrimcilerinin bizzat kendilerine düşen bir görevdir. Türk devrimcilerinin Kürdistan devriminin meselelerine yaklayapısal ŞElll dışarıdan bir yaklaşımdır. Sorunun yanı onları pek ilgilendirmemektedir. Onlar salt siyasal düzeyde soruna yaklaşmaktadırlar. Zaten Uluslarm Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı ekonomik değil, Sİ)Iasal bir haktır. Bu nedenle Ezen ulus devrimcilerinden soruna ezilen ulus devrimcileri gibi yaklaşınalarını beklemek eksik bir kavrayıştan kaynaklanıyor.
8
.n et
ew e.
co m
Türk solundak i çeşitli grupların enternasy onalist olabilmel erinin koşulu sömürge tezini benimseçmeleri değildir. Bu koşul UKTH ilkesini savunmaktır. Bu doğruysa şayet, sömürge tesbiti yap. tıklarından dolayı Kürt devrimcil eri de «milliyetçi» olarak nitelendir ilemezler . Ottak örgütlenm enin koşulları olmadığı halde onu savunma kta Kürt devrimcil eri için entemasy onalist olmanın ölçütü olamaz. Oysa gördük ki, tüm gruplar Kürt devrimcilerin i sömürge ve ayrı örgütlenm e tezini savundukları için «milliyetç i» olarak nitelemek tedirler. Kürt solundak i grupların ideolojik . politik eği limleri ne olursa olsun, bu iki tesbit hepsini aynı kefcye koyup «milliyetçi>> olarak damgı.'llamaya yetmektedir . Kürt solunda bazı milliyetçi ve oportünist eğilinı 1 er;n olduğu bir gerçektir. Bu tür mil~iyel..,i <nimlcri n savunuculuğunu yaptığımız anlaşılımısın. :Sur;;,dcı anlatmay a çalıştığımız milliyetçiliğin yanl:ş darak kavranıldığıdır. Yanlış lospektiflc haloln~crnakta, kısa vadeli grup çıkarları nın ön~ çıkar(iı_c favdacı ve subjektif bir yaklaşım bütün gnF.,larda egemen olmaktadır.
ww w
Bu faydacı ve subjektif yakla?ım terkedilm edikçe sömürgec ilik sorununu objektif bir biçimde kavramanın imkanı yoktur. Önemli gördüğümüz bu noktaya işaret ettikten sonra sömürgec ilik konusunu Kürdistan Tarihi ile birlikte ele alacağız. ÇünkU bu ikisi arasında sıkı bir ilişki mevcuttu r. Bu yöntemi, konuyu soyut bir düzeyde koymak yerine somutlaştırarak ele almanın daha doğru olacağı inancı ile de seçtik .. Kürdistan tarihini özet olarak anLatırken bir taraftan da sömürgeleşme sürecini, günüraüz dc de devam eden sömürge ya9
.fi;,-ı;~··,"l
ana hallanvla açıkla olacağız. Bu süreci incelerke n, konuyu karmış maşıklıktan kurtarma k, anlaşılır kılmak için, Kürdistan tarihini çeşitli evrelere ayırarak ele alacağız. Bu evreleri ayıran sınır çizgileri, bağlangıç ve bitiş noktaları, Kürdistan tarihinde ki önemli moment noktıalarıdır. Ancak hemen belirtelim ki, bu evreleri bıçak gibi birbirind en ay1rmanın, evreleri ayıran sınırları kesin olarak tesbit etmenin olanaseçişimizin nedeni biraz ğı yoktur. Bu yönetimi evvel de vurguladığımız gibi sorunu karmaşıklık tan kurtarma k, ayrıntılar içinde esas olanı boğ şekillendiğini
co m
nasıl
mamaktır.
ew e.
pının
1914- 1918 birinci emperyal ist paylaşım savaşına kadar olan tarihini Sovyet amş tırmacısı Bazi! Nikitİn üç aşamada ele alıyor. -Nikitin, «Kürtler>> adlı :serini bu tarihte yazmıştı- Ba:.-il Nikit'in bu ayrın~ına katılarak inceleyeceğimiz sözü geçen tarihsel kesitin devamını, yani I. emperyalist savaştan sonraki bölümün ü dördüncü bir evre olarak ele alacağız.
.n et
Kürdistan'ın
Bazi! Nikitin,
bütün bu bilginierin araşhrmalan sayesinde, burada müslüman devletlerin tarihi içinde Kürtlerin kadeırinin bir özetine girişebili riz. Bu özet üç döneme aynlacaktır. Birincisi, 6- 15. yüzyıllar arasında, Arap istilasıyla Mo~ollann son torunlan arasında yer alır. Bu hanedanla r doğar ve batar, şans dönemde, kıllıcın ucundadır;_ birkaç Kürt reisi bundan - yararlanac ak, ama devamlı hiçbirşey yaratamayacaklardır. İk:inci dönem, .16. yüzyılın ba-
ww w
«İşte,
10
19. yüzyılın ortasına kadar süren; Türkiye ve lran, birkaç tabi Küııt beyli~ni içine alan, nisbeten billCtrlaşmış devletler oluştu rurlar. Üçüncü dönem de, bu feodal beylerin ortadan kalkmasından başlayarak Jön Türk ve İran devrimle rinde son bulur; Kürt ulusal hareketin in ilk belirtoileri ortaya çıkar.»
co m
şından
<Bazil Nikitin, KÜRTLER, Cilt : 2, Sf : 10- ll> demekted ir.
ww w
.n et
ew e.
Kürt halkı Ortadoğu'nun en eski halklarından olup, tarihin çok eski zamanla nndan beri bugün üzerinde yaşamakta olduğu toprakla rda, Kürdistan' da yerleşikti. Bilahare aralıksız bir biçimde bölgeye akın eden kavimle rin istilalar ina uğradı. gibi. Romalılar, Araplar, İranlılar, Türkler v. b. söve zulmüne rin kavimle bu Sürekli bir biçimde dieğmedi, boyun murusu ne uğrayan Kürt halkı Kür. rendi, fakat kalıcı bir başarı elde edemedi distan, bu kavimleıin kendi aralarındaki aralıksız savaşların konusu ve sahnesiy di. 16. yy.'ın başla sörına g elindiğinde sahnede sadece iki büyük vardı. ri mürgeci devlet, İran ve Osmanlı devletle
ll
"KTfRT TI\JÜHİ'I\J'İN İKll\'f't OONEMİ 16. YÜZY lLlN BAŞlNDAN 19. YÜZY lLlN BAŞINA KADAR ...... » ,.
ew e.
co m
Kürdis tan tarihin in bu ikinci aşamasının ba~ lagıcı olan 16. yy., Kürtle rin tarihin de bir dönüm ile noktasını simgel er. 1514'deki Çaldıran Savaşı Kürdi stan, İran ve Osmanlı devlet leri arasında ikiye bölünd ü, yani ilhak edildi. İr:uı ve Osmanlı devletleri kesin olarak kurulınu;; bulunduklarından ---söm i\rgeci devlet ler olarak --- ve ülkeni n (Kürdi sbiz tan'ın) işgali büyük ölçüde gcn;eklqtiğindcn bu tarihi, yani 1514'ü, sömürgcleşme süreci nin baş n langıcı ol:ırak kabul ediyor uz. Bu tarihte n itibare ler vermiş yön devlet Kürt halkının tarihin e bu iki dir. 1514'te Osmanlı yöneti mi ile yirmiü ç Kürt beyyaliği arasında bir «dostl uk ve ittifak andlaşması» pılır. Bu andlaşm:ıya göre :
.n et
- Osmanlı yöneti mine bağlı okırak Emirli klerin in özerkl iklerin i korum ak, «1
Kürt
ww w
2 - Kürt Emirli klerin de de yöneti m babad an olan oğula geçere k sürece k, eskide n beri yürüm ekte ferman a yöntem yürürl ükte kalaca k ve bu konud Padişah'tan çıkacak,
3 - Kürtle r, Türkle re bütün edecek ler,
Slavaşbrda yardım
4 - Türkle r de Kürtle ri bütün koruy: tcaklar ,
dış saldınlardan
5 - Kürtle r, devlet e verilm esi gereke n her türn lü vergiy i ödeyec ekler. 12
6 - Bu andlaşma Sultan Selim ile ona boyun Kürt Emirlikleri arasında yapılmıştır.» (M. Emin Zeki, Kürdistan Tarihi, Sf : 92 - 93, Komal Yayınlan) Bu andiaşmadan da görüldüğü gibi, Kürdistan'da tırnar sistemi uygulanmaz. ülke eyaletlere bölünmüş ve Kürt hanedanlarına mülk olarak verilmiştir. Kürdistan beyleri eyaletlere mülkiyet yoluyla tasarruf edeceklerdir. Bey ölürse eyalet, oğ. luna ya da akrabalarına geçecektir. Bu özerkliğe (serbestiye) karşılık olarak yine andiaşmadan anlaşılabileceği gibi Kürdistan Beyleri Osmanlı yönetimine : 12-
« ... Her
ew e.
co m
eğen
türlü vergiyi ödeyecekler ... » bütün savaşlarda yardım edecekler ... » Yani asker verecekler, Sefere ka ulacaklar. 3 - İran'la olan sının koruyacaklar. (<<UÇ BEYLİGİ» görevi yapacaklar.) Yukarıda belirtilen yi.ikümlülüklerin dışında, Kürdistan Beyleri Osmanlı yönetimine yükte hafif pahıada ağır, hediyeler, (altın, kumaş v. b.) armağan lar ve rüşvet vermekle de yükümlüdürler. Aynca Kürdistan'daki Türk valilere kendi kısmi özerkliklerine dokunmasınlar diye verilen haraç, sık sık cereyen eden yağma ve talanı da saymak gerekir. Çünkü, Kürdistan'daki Osmanlı yöneticileri bu hükümleri hiçe sayarak sık sık Kürt Emirliklerine saldırmış, onların hazinelerini ve halkın malını, mülkünü ellerinden almışlardır. Kürdistan' da farklı yönetim biçimleri uygulanm~ktaydı, farklı bir coğrafi- idari bölümün vard ı. Örne~in ;
ww w
.n et
« ... Türklere
13
Divarb:.:kir'i böldü~ 19 san· do~ruya dan caklıktan ll'in yöne timin i do~ru verdi . Artak aOsmanlı yöne ticile rinin emrin e yöne timin de, rinin lan sekiz inin de Kürt Beyle de oluş biçim Osmanlı yöne timin e bağlı özerk : Samğan, Kulp, malarını gerçekleştirdi. Bunl ar san· Mihr aniye , Atak, Perte k, Çakç ur, Çerm ik İdris.
co m
«S,.vh
calclarıydı.
ew e.
Bu Emir likler de yönet im, baba dan oğula ardan ayrı geçiş şeklinde düzenlenmişti. Bunl Sulta n'a ya olara k bu bölge de do~nıdan doğnı Palo, ar; Bunl bağlı beş hükü met kurulmuştu. oluşturulmuş Eğil, Cizir e ve Genç illerin de ek olara k ra bunla ında kitab tu. «Ciha nnam e» de sözn rinde Habu r ve Eleşkirt hükü metle ediliy or. Bu hükü metle r iç
Başkanıanna
.n et
ğınisızdı.
bütün üyle ba· «Miri Miran » denili-
~şlerinde
yordu .»
<M. Emin Zeld, a.g.e., Sf : 95) Bu döne mde Şeyh İdris- i Bitli si ise
Osmanlı
«Sult an, Şehy'e altı imıalı boş gönd eriyo r ve «Gere kli yerle re benim mm olara k kulla n» diyor du.»
ww w
dedi r.
devl etini n Kürd istan Genel Vali si
adet a rolün kağıtlar
ferm a·
(a.g.e., Sf : 96)
Bu yöne tims el bölünüşe bakıp, Kürdistan'ın bu döne mde «bağımsız» olduğu sanılmasın. olKürd istan 'dak i «hük üme tcik» lerin sahip şöyle nede nleri ni duğu serb estiy e gelince, bunu n sırıalayabiliriz
14
1 - Osmanlı Devleti ile İran arasındaki vaşlar ve çelişkiler. «İsmail'in, Kürtlerin
sa-
başına lranlı valiler
teşebbüsü, Osmanlı
om
siyaseti ile tezat koyma tarateşkil ediyordu. Hakim İdris <Bitlis-ID fından çizilmiş bulunan btı siyaset, yerli bevlere muhtariyet temin eden feodal bir teşki lat kurulması esasına dayanıyordu.» (İslAm Anslklopedisl, ıKürtler Maddesi)
te we .c
«Türk- İran hududu yavaş yavaş istikrar kesbetti ve İranlılar Zağros seddinin ve bu seddin cenfıbe do~ uzanan kolilannın arçekildiler. O sırada Osmanlı devleti kasına merkezi kuvvetin şark eyaletlerinde sağlam· laştınlması işine girişti.» » <a.g.yJ
politikaları, Kürtiçin Osmanlı tutmak leri kendi çekim Padişıahlarını daha yumuşak bir politika izlemeye ve belirli bir özerklik tanımaya itmiştir. Çünkü, henüz Osmanlı- İran hududu bir anlaşmazlık konusudur. Nitekim kısa bir süre sonnı ardı arkası kesilmeyen savaşlar yeniden başlar. 1533/ 1534/ 1535/ 1548/ 1553/ 1554/ 1601/ 1623/ 1629' ve Murat IV'i.in 1638'de Bağdat'ı kesin olarak alışma kadar. Bir yıl sonra 1639'da Kasr-ı Şirin'de İran ve bir andiaşma yapıl Osmanlı devletleri arasında dı. 20. yüzyılın başlarına kadar bu sınır üzerinde sayısız anlaşmazlıklar ve savaşlar çı.kmış olmakla birlikte sınır, esas olarak de~şmeden kaldı. tki devleti ayıran sımrlar İslam Ansiklopedisinin de İranlıların k::ı.tı merkeziyetçi
ww
w.
ne
alanında
15
helirtti~i
gihi jqikrar kanındıkca Kürdistan'da merkezile~tinne
timi
Ü<>manlı
yöne-
çabalarına
gi-
rişti.
«Büyük Safevi-Osmanlı mücadelesi, Kürtlerin siyasi ehemmiyetlerini idrak ctmL:lerinc yolaçtı.>> (İslam
Sf
Ansiklopedisi,
om
2-
Kürtler
1102)
Maddesi,
te we .c
1639 Kasr-ı Şirin andiaşmasını takiben biraz evvel işaret ettiğimiz gibi «Artık İranlılardan korkmayan Türkler, sistemli bir surette, merkezileştir me faaliyetine giriştiler. «a.g.y., Sf : 1104) Bu politikanın sonucu olanak 1514'de Kürdistan Beylerine, yardımcı askeri birlikler sağlama, Vergi toplama ve Uç Beyliği misyonuna karşılık olarak tanınan özerklik fiilen ortadan siliniyordu.
ww
w.
ne
«Ancak, daha sonra, Osmanlıların 1683 yılın da Viyana önlıerinde yenik düşmesiyle, bu Kürt tırnar devletlerinıin BabıAH İlleri haline dönüşme süreci başlanuştır. Bu süreç Diyarba.kır'a VaH tAyini lle başlamış : ve XIX. yüzyılda bağımsız Soran Prensliğinde Mir- i Kora'nın 1821\- 1837 yıllan arasında ve Kuzeybatı Kürdistan'ında Bedirhan Bey'in 1839- 1846 yılları arasında gösterdikıleri direnişle son bulmuştur. Osmanlı - İran sınırının öte yanında Senendeç'te Erdalani Prenslerinin yönetimi de 1867 yılında, İran'ın merkezileştirme siyaseti sonucunda ortadan kalkmıştır. XIX.
ve
16
yüzyılın sonlarında
Sultan'ın
ve
Şehinşalı'ın
despot valilere vergicilerine karşı
dizi Kürt isyanları görülmekıtedir.» m, (Avukatsız Halk, KÜRTLER, Dr. Heinz Gstre Sf : 9 -lO)
bit
.c
om
Yaza nn dıa belirttiği gibi özellikle 1683 Viyana r, bozg unu ile birlik te Kürd istan 'daki Yurt lukla Türk deki Ocaklıklar vs. Türk valil eri yöne timin eyale tlerin e dönüştürülmüş, Kürt Beyl ikler inin 1514 andiaşma özerkliği sözde kalmıştır. Oysa, yöne timin in nlı sından itiba ren Kürt ler Osma bütü n savaş1arına., katılmış, sınıPlann koruyucu ini fazlasıy luğu ve Vergi gibi tüm yükü mlül ükler la yerine getirmişlerdir.
pekiştirilmiştir.
te
ni bütü n sömü rge rejim i
we
arında saAnlaşıldığı kadarıyla 19. yy.'ın ortal isdece Osmanlı. Türk iyesi içeri sinde kalan Kürd yatan bölü münd e değil, İran Kürdistan~ında da, ve miş .edil yok lik Kürd istan 'da özerk
II. Mahm ut devri ne kadar Kürt emirlikılerini bütün üyle ortad an kuramadı kaldırıp, topra klann da egem enlik lar. Emirl er, Sultanların kendi lerind en istedi k· leri şeyleri yerin e getiri rlerdi . Onlar a arma ·
w.
ne
«Osmanlı Sultanları,
ğanlar
asker
sunarlardı.
veriıılerdi.
Savaşlarda
Osmanlılara
Ama Sulta n II. Mahm ut, Pa-
Yavuz zamanında vertıen kararı. kaltlerln tn dıniL Bütün Kiirt beylik.k:ıinin bnare kararın Bu verdi. ortad an kaldınJmasma karar imind e yönet Paşa içinde Reşit uygulanması 1834'te ce Kürd istan' a ordu gönde rdi. Böyle
ww
dlşah
Kürtl er dofrodan. dolmya~ •Tilrk w.tanda,fı tstan Udncl sayıldılar, dfter bir deyişle Kürd
17
kez
h
işgal
tam anlanuyla edilmiş oldu ......
ü
o-ınanlıJar
tarafından
kete geçti. (Minorski, Kürtler, Kornal (a.b.ç.)
om
Bu davranış, Kürtleri ulusal bir kalkışm~ hareketine yöneltti. 1834 yılında Bedirhan Bey yönetimindeki güçler Osmanhlara karşı hareYayınları,
Sf
26>
te
we
.c
Bu konuya- Sömiirgcleşme sürecine- burada ·; ıangıcı olarak kabul biraz ara verip, bu si.ireci~t İran çatışma Osmanlıettiğimiz, 1514 yılındaki sını temelini açıklamaya çalışalım. Çünkü, Kürdistan'ın sömürge alamıyacağını ileri sürenlerin en önemli kozları Osmanlı ve Ti.iı k devletlerinin sömürgeci olamayacağıdır. D. Yol bu konuda şöyle demektedir ; «Evet, Kürdistan sömürgeye
benziyordur.
ww
w.
ne
Benzeyebilir. Kürdistan ekonomik ve siyasi olarak ilhak edilmiş durumdadır. Yani Kürdistan zorla eld:c tutulmaktadır. Hammadde sömüriilmekted ir. Bağımsız bir kaynakl<ırı ekonomiye sahip değildir. Kürt dili, kültürü Kürt ve sanatı yok edilmek istenmektedir. çalı edilmeye imha varlığı tarihsel ulusunun sö, kölelcştirilmiştir şılmaktadır. Kürt ulusu mürlilmektedir. Tüm ulusal değerleri çiğnen mekte, tüm ulusal hakları inkar edilmektedir.
18
Gerç{·kten de bütün bu özellikler herhangi bir sümürgede de gözlenebllcrı ö:relliklcrdir. Yani bu özellik·leri ile Kürdistan bir sömürgeye benzemektedir. Ama bunlar yine de, Kür-
somurge olmasını kanıtı sayılamaz. Neden mi ? İşte bunun cevabı çok basittir. Çünkü Türkiye sömürgeci olanıazda ondan ! ..ıo (D. Yol, Sömürgecilik Tartışmaları Üzerine <II) distan'ın
Benzer bir muhakemeyi P. mektedir. Şöyle diyor :
co m
Benzer nedenlerle D. Yol Osmanlı devletinin de sömürgeci olamayacağını iddia eder. Bayrağı
da yürüt-
«Mesele, hiçbir şekilde Türkiye Kürdistan'sömürge statüsünde bulunup bulunmaalıcı i!lgili değildir. Meselenin can dığıyla noktasını, Kürdistan'ın nasl!l bir sömürgeci boyunduruk altında olduğu meselesi teşkil etmektedir. Eğer uluslararası mali sermayenin sömürgeci boyundu!l.lğu altında olan bir empersömürgeq gücün esasını ülb:de. yalist sermaye değil de, ona bağlı, onun uzansüriilürse, tısı sermayenin oluşturduğu ilerJ gerçek dolayısıyla ve çarpıtı.lmış gerçekler
.n et
ew e.
ının
sömürgeci gücün gizlenmesine
yardım
edilmiş
olur."
!Parti
Bayrağı, Sayı
; 5, Sf : 51)
ww w
«Genel olarak sömürge teriminin kullabir ülke ya da ulusun yalnızca ekonomik bakın1tUm deg-il, siyasi bakımdan da uhak edilmiş olmasını gtcr.ek! hir. Bu yL~den örTürkıye emperyalizm taneğin genel ohın:ık i:lhak edilmis rafından eh:oııomik bakımdan
nılması,
tümüyle r ..tğmcn, ~iyasi bakımdan bir söemperyalizmin için ilhak edilemediği mürgesi değil, yarı- sömürgcsidir. Kürdlstan'a
olma'ına
19
ew e.
co m
geUnt:t, oııwı durum•• daha da karmaşıktır. Türkiyç genelini n bir parçası olarak, Kürdis· ekonom ik tarafından tari'da emperya lizm olarak Uhak edilmiştir. (ya da başka bir deyiş· Ic ekonom ik bak;mda n sömürgeleştirilmiştir.) O aynı zamand a, görünüşte dı; olsa, bir siyasi bağımsızlıktan yoksund ur, yan! siyasi bakundan da illiilk edllm1ştlr. («Yani» Parti Bayra~ı· nın da kabul etti~i ölçüler açısından Kürdist an bir sömürge dir. TEKOŞİNJ Ama Kürdistan'ın orijinali tesi işte tam i.':ı noktadadır. Kürdista n siyasi bakımdan dog-mdaıı emperya list bir ülke tarafından ilhak ecljlmemiştlr. Kürt . ulusu siyasi (ulusal) haklarından doğrudan do~ruya emperya lizm tarafından mahrum edilmemiş tir. Bu açıdan Kürdist an'a, genel olarak alın de dedı~da, emperyalb:nılıı bir sömürge si De~»
Bayra~ı, Sayı
: S, Sf : 55) <a.b.ç.)
.n et (Parti
ww w
P. Bayrağı bir ulusun sömürg e statüsü içerisinde olabilm esi için ekonom ik ve politik bakımdıan ilhak edilmiş olması gerektiğini bilmek tedir. Ve Kürdistan'ın hem ekonom ik hem de politik olarak ilkalı edildiğini de görmek tedir. Ancak, Kürdis tan yine de sömürg e değildir. Neden ? Çünkü, PB. iki cami arasında binama z kalmıştır. Kürdistan'ın kimin sömürg esi olduğunu tayin edemem ektedir . Yani, Sıahibini bulamamaktadır. Zeka yüklü kafası «karmaşık»tır! Bu karmaşıklıktan kurtulmanın yolunu kolay buluyo r. «Biz Kürdistan'ı Türkiye 'nin sömürg esi olarak göstere n bütün «teoerilerİ» reddiyo ruz.» (a.g.y. Sf : 53) 20
Diğer iddiaları ilerde yeri geldik çe ele alacayacağı ğız. Burad a Kürdistan'ın sömü rge olama
iddia edenl erin gerek çe olarak Osmanlı ve Türk devle tinin sömür geci olamayacaklarını ileri sür-
nı
om
. dükle rine değinmekle yetini yoruz . İşte, 1514'tek:i açıdan çatışmanın temel inde yatan neden leri bu açıklamak gerek ecekti r.
ww
w.
ne
te we .c
Ancak, bu noktanın açıklamasına geçme den önce, bu çatışmanın neden lerini de anlam ak açı i kasından, içeris inde yeraldığı dönem in niteliğ yüzyıl 15. lın hatlarıyla da olsa tanımak gerek ir. Kapit alist anlam da sömürgeciliğin, yani mode m fesömürgeciliğin başlangıcıdır. Batı Avrup a'da kapan dönem yan odaliz m çağını (5/13 yy.) kapsa iş girilm a mış ve genel arılaında kapita lizm çağın kapitaliztiı·. Bund an böyle sömürgeciliğin tarihi yüzXIII. tır. olacak bağlı sıkıya min tarihi ne .:.ıkı bursınıf, l sosya bir yıldan bt:ri Avrup a'da yeni juva sınıfı hızla gelişiyordu. Ancak gelişmekte olan burjuv azi özellikle XV. yüzyılın ikinci yarısında serma ye (pcıı,,) bulma kta güçlü k çekiy ordu. Mevkarşıla cut par,t Cıltın) miktarı gelişen ticare ti i bu rindek ülkele makta yeters iz kalıyordu. Avrup a i değerl para (altın) Luhranı ve bahar at v. s. gibi ürünl ere duyul an ihtiya ç, bu ülkele ri sömür gecili buluşla ğe iten en önem li neden oldu. Yeni teknik a Amegıcınd başlan in rında hızlandırdı?; bu sürec rge sömü rika'nın ve Afrika'nın keşfi ilk büyük imparatorluklarıııı'n kurulmasına yolaçtı.
İspanya
ve Porte kiz «ÜZerinde güneşin hiç batmadıW., büyüklü kte sömür geci devle tler oldula r. Yeni kıtala yerler e rın keşfi, keşfedilen yerler in işgalini, bu
21
Avrupalı nüfusun yerleştirilmcsini. yerli halklarm yokedilmesi ve köleleştirilmesini, bu halkların tüm zenginliklerinin yağma ve talan edilerek anavatana aktarılmasını beraberinde getirmişti. Ticaretin ve
Sömürgeciliğin boyutları alabildiğine
genişlemişti.
te we .c
om
Bu büyük coğrafi keşiflerin yanısıra, Mrika'nın Portekizliler tarafından güneyden kuşatılarak Hint deniz yolunun bulunması olayı Osmanlı devleti açısından önemlidir. Çünkü deniz ticaret yolunun bulunması Osmanlı devletinin Doğu Akdenizde yayılan ticari çıkarlarını ve kontrolündeki ticaret yollarının stratejik konumunu yitirmesine neden olacaktı. Portekiz yayılmasım engellemek için Balkanlana ve Orta Avrupa'ya doğru yayılmasım bıra kıp Basra Körfezi, Aden, Kahire ve Cezayir'e kadar genişleyen bir imparatorluk· haline geldi. Bu konuda Niyazi Berkes şöyle diyor : «Osmanhları Mısır'a indiren etkenin, Yakın Doğu ve Doğu Akdenizi arkadan kuşatan Portekizolduğu açıktır. Osmanlıların yalde~il, İran'a da yüıiimesi gene aynı
ne
Iilerlu ilerlemesi nız Mısır'a
nedendendir.
ww
w.
Osmanlı lınparatorluğ:unun ve eınperyalizrn.i nill 1."'llı'Ultıştinda, İran ve Mısır seferleri iki büyi.ik dönürıı nolı::tasıdır. Daha sonra, bu in.iparatorluğun yaşadığı sürece Mısır, oımn iki· üç servet ve hazine pınarmdan biri olmuştur. İran ile sawşlar ise, uzun sürmüştür.
Bu savaşlar sonucunda Osmanhlar, Mısır'da
olanın tersine İmn'ı tüm zaptedememişler, İran'ın
gerisindeki dost Özbeklede birleşememişler, Hint sınırına yanaşamamışlar, Orta Asya ve Çin ticaret
22
. yollarına hakim olamamışlar; ancak Doğu ve Güneydo~u Anadolu'yu (Kürdistan', TEKOŞİN,) Basra körfezine kadar Irak'ı hükümleri altına almışlardır.» '
tarih yazarları ve ideologlan İran'la olan savaşların meşruluğunu yorumlamanın yolunu kolay buldular. Bunu Anadolu' da Kızılbaşlığa ve İran'da Şii'liye karşı bir savaş şeklinde gösterdiler. O gün bugün biz de İran'da Safevilerle, Türkiye' de Osmanl'fların kavgasını Şii - Sünni kavgası diye biliriz. Diyelim ki, İran'la olanı böyle bir din kavgası idi, çünkü gerçekten bu kavganın böyle bir yanı vardı. Fakat, Mısır'la olan kavgaya ne denecek ? Yıazarlar ve ideologlar bunda böyle bir yan bulamadıklarından, fazla bir din gürültüsü yapbazı ıçme madılar. Saciece, dolaylı olarak işin din yanları soktular, ama hayli sonradan»
ew e.
co m
«Osmanlı
.n et
«Tabii, en sonunda bir de Selim'in Mısır'da halife oluşu hikayesi var. Bunlar hep sonradan uydurulmuş şeylerdir. Selim Mısır'da altın ile ve birde deniz meseleleriyle meşguldü. Hicaz'la ilgisi de halifelik için değil; Kızıldeniz ticaret yolu dolayısıyle dir.»
ww w
Osmanlılarla Safeviierin çatışmasının temelinde İran'a yerleşmiş Şah despotizminin bazı ticaret ve hazine dertleri de vardır. Osmanlılar, İran yolu ile olan Asya İpek tioaretinin Avrupa'ya geçeceği yolun üstünde güçlenip yayılmaya başlamış lardı. Bu İran'da yeni kurulan Safevi devletinin işine gelmiyordu. İran'da da değerli metal, özellikle gümüş darlığı vardı. İran, Avrupa'ya daha çok satıp karşılığında değer1i maden şeklinde dö-
23
viz kazanma zorundaydı. Buvüzden İsmail, Osve Memlukler aleyhine yukanda söylediğim gibi, Avrupalı Portekizlilerle uyuşrrıaya çalı şıyordu. Memluklerin ve Osmanlıların faydalandığı Venedik ticareti yerine, Portekiz ticaretl ona daha ınanlılar
co m
elverişli olacaktı.
Fakat, Portekiz ticareti Venediklilerle kıyas · kaçtı ticareti ve vurguncu cinsinden olduğundan İran'la ticaret yerine, onu Basra körfezi ağzından içeri tıkamıŞlardı. Osmanlılar Doğu Anadoluda henüz zayıf durumda olduklarından İSmail, Anadolu Kızılbaşlığı arasında yoğun bir ayaklanma propagandasma girişmişti. Başanya ulaştığı takdirde, vaktiyle Timur'un yaptığı gibi. Balkaniara gerisin geriye çevirip, Osmanlıları doğru itebilir, Mem lukterin hükmü altında olan Halep ticaret yolunu ele geçirebilirdi. kıaptı
ew e.
la
ww w
.n et
Fakat karşısında kendisi kadar dinç, genç ve güçlü hükümdar olan I. Selim, İsniail'i ve taraftarlannı ezip gücünü çok önemli bir ticaret merkezi ve zamanın büyük şehirlerinden Tebriz'e kadar genlşletmek; Güney'de Basra-Körfezi yolunda Baidat'ı ele geçirmek; hatta belki karalardan Hindistan'a doğnı yolu açmak isteyecektl. -Hindistan hazine kayna~, dünya altın stokunun çoğu orada ! Memluklerin ihtiyar sultanı bu iki genç hükümcların ikisinden de ürküyordu. İkisi de onun Doğu . Batı transit ticaret yolu için tehlikeydi. İşte, en basitleştirilmiş biçimi lle Osmanlı · İran - Memluk üçlü çatışmasının temeli bu!» (100 Soruda Türkiye İktisat Tarihi, 2. Cilt,. Sf : 28 · 36)
24
.n et
ew e.
co m
Bu uzun alıntıya Osmanlı -İran çatışmasının temelini açıklamak ve bu iki devletin . sömürgeci niteliklerini açıklamak için başvurduk. Samyoruz Niyazi Berkes'de «Osmanlı emperyalizmi» sözcüğü ile aynı şeyi anlatmak istemiştir. Yazann da vurguladığı gibi İran ve Mısır seferleri. Osmanlı «emperyalizminin» kuruluşunu vurgulayan dönüm noktalarıdır. «emperyalizm» sözcüğü ile kapitalist emperyalizm değil sözü geçen devletlerin sömürgeci bir politika güttükleri vurgulanmak istenir. Burada tarihsel ve toplumsal farklan unutmamak gerekir.- Bu seferlerin amacı ticari genişleme ve fetihti. Aynı dönemde, ticari ve ekonomik nedenlerle Portekiz ve İspanya ile Osmanlı - İran devletleri arıasında bir dizi savaş olur. Portekiz . ve İs panya'yı sömürgeci olarak niteleyen kimileri Osmanlı devletinin sömürgeciliği sözkonusu olduğun da bir hayli rahatsız olmaktadırlar. Oysa, İspanya \'C Portekiz gibi Osmanlı -İnan devletleri de sönıürgeci devletlerdi. Ancak, bu devletlerin sömürge politikaları arasında belirli farklar da vardır. Osmanlı devletinin sömürge politikası feodalizmin sömürge politikasıydı. Bu politikanın amacı toprak zaptı, yağma ve haraçtı r.
ww w
Bu nedenledir ki, Osmanlı devletinin somurgelerine Ihraç ettiği tek şey, benzeri göriilmemiş bir vahşettlr. «Bunlann eg~enliğl kısır olmuştur, yerine birşey koymadan varolanları yıkmışlardır sadece. «Ama sömürgelerden çok şey elde etmiş lerdir. Sözünü ettiğimiz dönemde Osmanlı devleti Kürdistan'ı bir asker deposu olarak 'kullanmıştır. Kürtler Osmanlıların bütün seferlerine katılmak zorunda kalmış, onbinlerce kayıp vermişlerdir. 25
tanınan nisbi bir özerklik karKürdistan haraca baglanmıştır. Halktan türlü - çeşitH adlar altında sayısız vergiler alın mıştır. Sömürgenin despot yöneticileri de kendi paylarını ayrıca almışlardır. Yani halkın nesi var nesi yoksa sömürgeciler tarafından el konulmwstur. Sınırsız bir sömürü, dizginlenmemiş bir vahşet, yıkım. İşte Osmanlıların Sömürge Politikası, bundan ibaret olmuştur. Bunun yanısıra Kürt halkının kültürü, sanatı, örf ve adetleri tümden y.okcdi1mck istenmiştir. Osmanlı devletinin sömürge politikasında din unsurunun da büyük bir rol oynadığını vurgulamak gerekir. Boyunduruk altına aldığı ve sömürgeleştirdiği halkiara boyun eğdir mek, onların ulusal uyanışını boğmak için din ögesini Osmanlı ve Türk sömürgecileri kadar, «Kolonizatör Türk dervişleri» kadar ustalıkla ve etkin hir biçimde kullanabiimiş ve bunda başarılı olabilmiş bir başka sömürgeci devlet, sömürgeciliğin tarihi boyunca gösterebilmek güç olsa gerek. Dini ve dini kurumları sömürgeci politikasının esaslı bir öğesi yapmıştır. Bu noktada cBir ıskan ve kolonizasyon metodu olarak vakıflar ve temlikler» incelenmeye 'de~er. İmparatorlu!tun Vakıf siyaşe ti incelendiğinde bu kurumların rolü sanırız daha bir açıklık kazanacaktır. Şimdilik bu konudaki bilgilerimiz sınırlı kalmaktadır. Ancak, bu kuromların ..:.vakıf, v. b.- «dini- hukuki» bir görünüm altında korkunç bir sömürünün aracı olduklan bilinmektedir.
Kürt egemenlerine
ww w
.n et
ew e.
co m
şılığında
Osmanlı devletinin sömürged politikasında ls-
lamlık, manlılık 2(,
Ümmetçilik gibi ideolojilerin yanısıra Osda, ideolojik bir unsur olarak önemli yer
«Ulus» kavramı yerine Türk sömürgecileri «Osmanlı», «din», «mezhep», <<islam» gibi sözcükleri ısrarla yerleştirmişlerdir. Balkan ülkelerinden zorla devşirdikleri oğlanları dinsiz, milliyetsiz, mezhepsiz ve meşrepsiz kılarak, yapma bir <<Osmanlı» haline getirmedeki ustalıklarını boyunduruk altına aldıkları ve sömürgeleştirdikleri halklara da aynı şekilde uygulamışlardır. Bu halklan zorla Türkleştirıne (asimilasyon) politikasında Osmanlılık ideolojisi de büyük bir rol oynamıştır.
om
alır.
ww w. ne
te we .c
Osmanlı devletinin sömürgeci niteliğini. kavramak için, bu devletin gelir kaynaklarına da bakmak gerekir. Türk emekçi sınıflannın azgın sömürüsü bu gelir kaynaklarından sadece birisi olmaktadır. Ve esas gelir kaynağı da bu değildir. Asıl gelir kaynağı toprak zaptı, korsanlık, esir ticareti; harnç ve talandır. Ticaret yolları üzerindeki Clene" timden ötürü alınan gümrükler ve vergiler,· istiladan korunmak için bazı dev1etlt:dn verdiği cizyeler ve haraçlar. Kısaca, Osmanlı devleti asıl işi fetih olan bir devlettir. Prof. Niyazi Berkes, <<Değir menin suyu nereden geliyordu ?» diyor ve şöyle cevaplıyor : «Asıl geli;· kaynakları, savaşlar, savaşlarla kazanılan yerlerin halkından alınan cizyeler, elde edilen esirler, hazineler, bir de da· ha küçük veya daha zayıf devletleri veya bölgeleri IEfHik, Boğdan gibi) :>ulha razı olurOsmanlarsa, haraca bağlamaktan gclirdi. lı ordusu, kış geçip sefer hazırlıklarına başladı mı böyle devletlerin ve bölgelerin ba· şındakilerin etekleri tutuşurdu. !stenen şart-
27
lara razı olmayanlar. savaş sonu scrvctirı.in ganimeti olarak yağma edilmeyi göze almak zorundaydı." "
om
(fOO Soruda Türkiye İktisat Tarihi, 1. Cilt, Sf : 120> «Mısır, yılda 1 milyon 200 bin düka gelir getirirdi. Yalnız Kahire'nin wrgisi 200 bin düka idi. Suriye'nin vergisi 200 bin düka."
Evet,
te we .c
(a.g.y, Sf : 121) asıl işi
fetih ve
asıl
gelir
kayna~ı
toprak
zaptı, esir ticareti, haraç ve talan olan bir devlet ne tür bir devletttı: ? Sömiirgeci bir devJet de~tl midir ? Bize göre bu sonınun cevabı şüphesiz, Evettir.
Ve bu devletin Kürdistan'da kurduğu düzen bir sömi.irge düzenidir. Osmanlı Türkiyesi ile Kürdistan arasındaki ilişkiler salt bir ezen- ezilen iliş kisi değil, ayrıı zamanda sömürgeci ülke- sömürge ilişkisidir.
ww w. ne
1
Afrika'nın güneyden dolaşılınası ve Hindistan deniz ticaret yolunun böylece bulunması üzerine Avrupa ile Asya arasında köprü durumunda olan Osmanlı devletinin ticaret yollan üzerindeki kontrolünü yitirmemek amacıyla, Portekiz yayılmasım engellemek üzere Ortadoğudaki genişlemesini anlattık. Ve 1514'te Kürdistan üzerindeki Osmanlı · İran rekabetinin bu olayın da etkisi ile şiddet tendiğini ve Kürdistan'ın iki ülkeye ilhakıyla sonuçlandığına işaret ettik. Ve de, bu savaşın ardında ki ticari ve ekonomik nedenleri, sömürgeci amaçları, Kürdistandak i sömürge politikasının özelliklerini açıkladık.
28
ww w
.n et
ew e.
co m
Şimdi ise, sömürgeciliğin daha sonraki gelişi mini özetlem eye çalışalım. Osmanlı sömürge ciliğine esas darbeyi indiren Portekiz ve İspanya olmadı. Portekiz ve İspanya gibi devletle rin Osmanlı devletin e kıyasla denizeil iktc üstün ve ileri oldukları muhakkaktır. Ancak, Osmanlı devleti de karadıa üstünlüğü, büyük militariz e gücü ile elinde bulundu ruyordu . Osmanlı devletin in ticari çıkar ları, Akdeniz deki baharat ticareti, Portekiz ve İs panya' dan ötürü pek geri!emedi. Bunun en önemli nedeni bu iki devletin sömürgeciliğinin özelliklerinde y:ıtmaktadır. Bu iki devletin sosyal ve ekonomik yapıları Osmanlı devletiı~e kJyasla daha ileri olmakla birlikte, sömürge ci politikaları esaslı farklılıklar taşımamaktadır. Sömürg elerle ilişkilerde tıpkı Osmanlı ve İran devletle ri gibi davranmış lardır. Politik güçleri kendi ülkeleri ndeki rejime, kendi maddi kaynaklarına dayanmamaktaydı bu ülkelerin . Bütün güçlerin i sömürge lerin değerli madenle rinin, zenginli klerinin yağmalanmasından alıyorlardı. Tarihin en büyük yağmasını yapan Portekiz ve İspanyada Kapitali zm güçlenem edi, koaa sömürge imparatorlukları 17. yy.'la birlikte yı kılmaya yüztuttu Bu dönemd l! İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerd e ise Kapitali zm hızla gelişiyordu. Yeni bir döneme , Merkan tilizm dönemine giriliyc,rdu. Kapitali zmin ve sömürge ciliğİn bu ikinci aşaması nd~·,, sömürge cilerin parolası «Ticaret e komuta eden dUnyam n zengtnll~e komuta edeo• olmaktaydı. İşte, Merkan tilist politika buradan hareketl e, metropo l ürünleri ne pazar hulmak ve bu yolla ülkeye degerli maden akmasını sağlamak amacını gi.idüyordu. Yani sömürge ciliğin ilk dönemin de -ilk birikim sürecin de- o-1
29
gibi değedi mad..:nkri (altuı·v. b.) csa:; olarak ve talanla değil, uluslararası ticaret dengesini lehine çevirmek suretiyle sağlamak düşünü lüyordu. Bu politika XVI. ve XVII. yüzyıllarda baş ta İngiltere olmak üzere ileri Avrupa ülkelerinde egemen olan politikaydı. Bu politikanın ışığında denizaşırı sömürüyü örgüdemek amacıyla bir di: zi kumpany,::ı, şirket (Doğu Hindistan Kumpanyası gibi) boyveriyordu. İspanya ve Portekiz'in okyanuslardaki egemenliği çöküyor, İngiltere, Hollanda ve Fransa en büyük sömürge imparatorlukları haline geliyorlardı. Rekabet daha bir şiddet lenmekteydi. duğu
ew e.
co m
yağma
yüzyılLarda
ise Avrupa'da sanayii dev(burjuva devrimleri), modern makinaların üretime sokulmasıyla üretimin boyutları hızla genişliyordu. Bu dönem Kapitalizmin ve kapitalist sömürgeciliğin üçüncü dönemidir. Sömürge politikasının başlıca özelliği, sömürgelerin ·hammadde kaynıaklarını metropole aktarmak, ve sömürgeleri emtia ihraç alanı olarak kullanmaktır. 18. ve 19
gerçekleşiyor
.n et
rimi
ww w
Görüleceği gibi İspanya ve Portekiz - Osmanlı devleti de-'in sömürgeciliği, bu ülkeler merkantilizmi kendi iç yapıları gereği uygulayıamadıkları ve sanayi devrimini başaramadıklan için, sönmeye yüz tutmuştur. İşte, sömürgeci ülkeler arasın daki bu yapısal farklılıklar, aynı tarihi dönemde politikasında ifadesini farklı nitelikle sömürge öulmaktadır. İngiltere, Hollanda ve Fransa'nın kapitalist sömürge politikasının aksine bu ülkelerin (Portekiz, İspanya, Osmanlı) somurge politikası esas olarak feodal dönemin özelliklerini taşımış-
30
tır. Her uçunu n de sömürgeciliği yağma, talan, toprak zaptı, kısaca yıkımdan ibaret kalmıştır.
Bu nedenl e Osmanlı devlet i esas darbey i Portekiz ve İspanya' dan değil, İngiltere, Hollan da gibi ülkele rle yüzyüze geldiğinde almıştır.
co m
Kapita list Batı Avrup a ülkele ri ile yüzyüze gelen Osmanlı devlet i XIXyüzyılın başına dek sürece k olan çöküş süreci ne girmiştir. Ancak, sömürge leri ve bağımlı milletl eri üzerin deki tasarru funu bu süreç boyun ca koruyabilmiştir.
ww w
.n et
ew e.
Kürdi stan tarihin in 16. yüzyılın başından 19. kadar ki, ikinci dönem ini, sömür gecilik olayı ile birlikt e anahatlarıyla koyma ya çalıştık. Bu bölüm de ise 19. yüzyılın başından itibare n gelişen süreci inceleyeceğiz. yüzyılın başına
31
KÜRDİST.I\N TARİHiNiN !~:. \'ÜZYH. HAŞLANGrcn~,.;nAN BiRi~ti DÜNYA SAVAŞli\/~ K/\.Di\RKİ ÜÇÜNCÜ DÖNEl'..ri
KÜRT UUJSAL BİLİN('İNİN OLUŞUMU
co m
Sömürgeci Osmanlı İmp::ıratorluğunun son olan 19. yüzyıl, Batı Avrupa'da burjuva devrimlerinin geliştiği, burjuva ulusal devletlerin kuölçüsünde yayrulduğu, ve kapitalizmin dünya gınlaştığı bir c,·ağdır. Bu gelişmelerin etkisi ile belirli bir gecikme ile de olsa Osmanlı imparatorluğunu bünyesindeki tüm milliyetler gibi Kürt Yani, 19. halkı da uluslaşma sürecine girmiştir. yüzyıl, Osmanlı devletinde ve Kürdistan'da uluslaş ma sürecinin başlangıcına işaret eder. Bu sürece paralel olarak Kürt ulusal bilinci, bağımsızlık bilinci de gelişmiştir. Bu bilincin belirtileri esasen 19. yüzyılın çok öncesinden beri mevcuttur. Çünkü, ulusal duygu, kültür, sanat, edebiyat v. b. gibi etkenler kapitalizmden çok önceleri oluşan potansiyel etkenlerdir. Kürtlerde ulusal bilincin belirtilerini çok daha eskilere götürebilmek mümkün, ancak sadece bir örnek vermek gerekirse Ehmede Xani'yi gösterebiliriz. Kürt tarih araştırmacılanndan Bazil Nikitin, Ulusal Duygusu»nun daha 17. yüz«Kürt Xani'nin, Ehmede ozanı . Kürt yılda işaret simgeleştiğine yapıtında Mem - O.- Zin adlı ederek, «Eğer 11. yüzyılda bir Xani yaşamış oldesaydı. Kürt tarihi bir başka yön alabilirdi» mektedir. Yazarı n bu görüşü idealist tarih anlayı şını yansıtmaktadİr. Ancak, bizim işaret etmek istediğimiz ulusal bilincin köklerinin daha çok gerilere dayandığıdır.
ww w
.n et
ew e.
yüzyılı
32
om
19. yüzyılın başlangıcı ile birlikte uluslaşma sürecine giren Kür!lerde , ulusal bilinç, dinsel örtülerinde n henüz tam anlamıyla annmamış olmakla birlikte güçlü bir yer tutmaktadır. Osmanlı sömürgec ilerinin asimilasy on politikasında din öğesinin ve Osmanlılık anlayışının ideolojik unsurlar olarak önemli yer tuttuğuna daha önce işaret iljşkilerin yanısıra, yoğun etmiştik. Güçlü feodal asimilasy on politikasıda bu bilincin gelişimini kösteklemişlerdir.
ww
w. ne te
we
.c
Kürt halkının ulusal bilincinin gelişmesinde Kürdista n üzerinde sömürgec i niteliktek i savaşla etkisinin olduğu muhakkaktır. rın da «Büyük Safevi-Osmanlı mücadelesi, Kürtlerin siyasi ehemmiy etlerini idrak etmelerin e yol açtı.» deniliyor , İslam Ansiklopedisinde. Birbirini n peşisıra, aralıksız yeralan Kürdista n üzerindek i savaşların, istilaların, ulusal bilincin gelişimini etkilernemesi düşünülemez. Kürt ulusal bilincinin oluşmasında yukanda (19. yüzyıl) niteliği, Kürdisbelirttiğimiz, çağın tan üzerinde cereyan eden sürekli ve şiddetli savaşlar v. b. gibi faktörler in yanısıra, bir başka faktörü, Osmanlı imparatorluğunun bünyesin de ol~ duğu gibi, Kürdista n'da da, cılız da olsa, bazı ka· pitalizm biçimleri nin gelişmesini de saymak gerekir. (x) 19. yüzyılın başından itibaren, özellikle bu yüzyJlın ortalarında Avrupa kapitalizm i, Türkiye'y e iyice girdi. 1838'de imzalana n ticaret anlaşması bu _ süreci hızlandırdı. 1839'daki Tanzimat reformları Avrupa kapitalizm inin ve onun işbirlikçisi Batı Rum. Ermeni komprad or burjuvazi sinin çıkanna bir düzine idari ve mali reformla n içeriyord u. Da-
33
Jı;• ;;,v,•ki yiizyıl!arda ()<;rn~mlı devleti•ıi bıpiitiil/ı<;
ww
w. ne te
we
.c
om
yon denilen ticari imtiyazlar kopararak, kendi lehine bir ticaret politikası ile --Osmanlı Devleti ilc Batı Avrupa sömürgecileri nin ilk kez XVI. yüzyılın sonları ve XVII. yüzyılın başlannda ilişki ye girdiklerini, o dönemde Avrupa'da merkantilizın politikasının egemen olrlıığunu vurgubmıştık. Merkantilist deYletlerin politikasına karşılık Osmanlı devletinjn dış ekonomik politikası Kapü tiiJasyon siyaseti olmaktaydı. Yani Merkantilist siyasetin tem karşitı bir politika -- sömüren batılı sömürgeci devletler emt1a ihraemın yanısıra çeşitli biçimler altında sermaye ihraç etmeye de baş ladılar. Çünkü, Avrupa'da kapitalizm adım adım emperyalizme dönüşüyordu. 1850'de ilk borçlar verilmeye başlandı. İngiltere, Fransa, Almanya, İtal ya gibi devletler alacaklarını garanti altına almak için Düyun- u Umumiye sistemini 1881'dc kurdular. 1856'da kurulan Osmanlı Bankası ve Düyunu Umumiye yabancı sermaye örgütieriydi. 1876'daki I. Meşrutiyet ve 1908'deki II. Meşrutiyet hareketleri Batı kapitalizminin ekonomik çıkarlarına uygun düşen, gelişen kapitalist ilişkilere uygun üst yapı düzenlemeleri ni amaçlıyan politik hareketIerdir. Kısaca, 19. yüzyılın yarısından başlayarak Osmanlı devletinde yarı - sömürgeleşme süreci hızlandı. Kapitalist üretim ilişkileri komprador karakterde ve çarpıktıa olsa gelişiyordu. Osmanlı imparatorluğunda sermaye yatırımları için cazip ve güvenli koşullar oluşmuştu. Önemli bir pazardı Osmanlı devleti. İşte Osmanh imparatorluğu bünyesindeki haklar bu tür kıapitalist ilişkilerin gelişimi sonucu uluslaşma süreci içerisine sokulmuş lardı. 19. yüzyılın başlangıcından itibaren impara-
34
w.
ne
te we .c
om
torlukta sayısız ulusal direnmelerin yeralşında ekonomik bir faktör olanak bu gelişmelerinde bü· yük payı vardır. Ancak bu noktada Batı Avrupa'daki uluslaşma süreci ve ulusal hareketlerin ortaya çıkış koşullarıyLa bir çakıştırmaya gitmek kesinlikle yalnıştır. Ulusların ve ulusal hareketlerin oluşum süreci arasındaki farklılığı da unutmamak gerekir. 19. yüzyılda imparatorluğun Balkanlar ve Afrika kesiminde olduğu gibi Kürdistan'da da bir dizi ulusal hareket yeraldı. 1806 Abdurrahman Paşa isyanı ile başlayıp 1880 Şeyh Ubeydullah isyanı ile son bulan bu direnmeterin hepsi vahşice ezildi. Bu direnmeterin niteliğini kavramak için bu direnmelerin içerisinde yeraldığı dönemin ulusal ve uluslararası koŞullannın yanısıra, direnmelere yolaçan nedenlere, ıamaçlarına, yani formüle ettikleri taleplere de bakmak gerekecektir. Biz bu hareketlerin tümünün ulusal muhtevaya sahip hareketler~ ulusal hareketler olduğunu söylüyoruz. Ne var ki, bu direnmelerde değişik bazı faktörlerde roJ oynamıştır. Şimdi konuyu bu kapsamda açıkla maya çalışacağız. 19. YtİZYIL KÜRT ULUSAL İIAREKE.'Iİ.ERİ
ww
Kürdistim'da 19. yüzyıl öncesinde de bazı direnmeler sözkonusu olmakla_birlikte bunlar üzerinde durmayacağız. Bu noktada Kürdistan .tarihinin 19. yüzyılında yer alan direnmeler konusunda Kürt tarih araştırıcılarından bazılarının yaklaşı mını özetiernekte fayda var. Bazil Nikitin, Kiirt direnmelerini üç inceler. Nikitİn ;
aşamada
35
om
«Kü rt ulus al hare keti şimdiye kada r üç evrede n geçmiştir. Önce, bir serkeşlik, sosyal kargaşalık, ayncahklanıu kıskançlıkJa korum ak istey en feoda.Uerln ayaldanm ası döne mt vardır. ~ön Türk hare keti yle birli kte kürt lerin , ulus al özıelliklerini tanıyan bir statü elde etm e yönü nde bazı örgü tlen me giri şim Ierin de bulu ndu klan na tanık oluruz. Bu ikin ci evredi·r. Ve niha yet, 1. Dün ya saerte sind eki üçün cü evrede Kür t problemi {Se\lt antJiaşması, Lozan anHaşmas ı). Bugünk ü evre , Kür t ulus al kom1tesinkı (Hoybun) 1927'de kuruluşundan başlar ve bun dan böyle bu kom'iteyi hare keti n soru mlu organı saymak gere kir. 0)>> diyor.
te we .c
vaşı
·(Kürtler, Oilt : 2, Sf : 29- 30)
ww
w.
ne
Görüldüğü gibi , Nik itin , 19. yüzyıl dire nme leri ni ulus al har eke t olar ak nite lem ekte , faka t bun larda bazı feod al öğeler de bulmaktadır. Yani bu direnm eler de, mah alli otor iten in mer kez i otor itey e karşı dah a önc e sah ip olduğu bazı ayrıcalıkları korum ak gibi bir amacı da vardır. Dah a önc eki bölüm lerd e, sömürgeleşme sürecını anlatırken, öze llikl e 1683 Viy ana boz gun und an son ra gelişen süre çte Osmanlı ve İran yön etim leri nin mer kez i· Ieştirme siya seti gütt ükle rini , bu ama çla maha1li otor iten in imtiya-zlarını yok etti kler ine değinmiş tik. Ve bu süre cin devamında, 19. yüzyıl orta larında, Kür dist an'd aki «Oca klık», «yu rtlu k» v.b. gibi organizasyonların tüm den kaldırıl ıp, yeni bir idar i- coğrafi böli inüm e gidildiğini, Kür t egemen leri nin yön etim ine son verilip, Kürdistan'ın
36
Türk
valilerin
doğrudan
yönetimi
altındaki
dönüşümünün tamamlandığını anlatmıştık
bu
noktayı
illere Ancak,
biraz daha açmakta yarar var.
gibi 17. yüzyılın sonları ve 18. yüzitibaren Osmanlı toplumu bünyesinde, tarımda., yeni üretim ilişkileri boyveriyor, geleneksel tarım düzeni, tırnar sistemi yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bu dönemde tımar· sisteminin yerini İltizam uygulaması alır. Genel olarak bir merkeziyetsizlik egemendir. Merkezi Osmanlı devleti sarsılmaya başlar. Bu nedenle, birçok bölgede merkezi otorite, eşraf, ayan ve derebeyleri ile bir uzlaşma yapmak zorunda kalır. Onların otoritelerini resmen tanır. Osmanlı tarihinde bu olay, Alemdar Mustafa Paşa'nın 15.000 kişilik ordusuyla İstanbul'da giderek, II. Mahmut'u tahta geçirmesi ve kendisini sadrazam ilan etmesi ile b ili· nir. Devlet ile mahalli feodallar ve derebeyleri ara~ sında bir «Sened-i İttifak» imzalanır. Bu döneme «Ayanlar Rejimi Devri» de deniyor. Bilindiği
başlarından
ne
te we .c
om
yıl
w.
Böyle bir «Senedi- i ittifakııda Kürt egemenleri ile yapılmış olsa gerek. Prof. Mustafa Akdağ bu konuda ; <<l726'da eya>letlere Vali yollanması ust11i1 beyler beyliği <m.ir- i miranhk), sancak beyliği ve öteki görevlere yalnız kaJ.iı· kulları (enderun halkı) arasındau tdyin yapıl kuralından vazgeçilmiş, her Viiiayet v.: ması ve kudretli sancağm ahatisi içinden itibarlı bir kişi bulunarak ç.evrcsi halkını daha iyi idare eder düşüncesiyle kendi vildyetiıie vali veriılmişriı·.,. diyor.
ww
dcğişticilerek,
37
l(;e'f••! Çizgiini yı,, XVTT
rihi, 1968, Sf
2-+1
yii?vıl
Türki n~
Ta·
ı
te we .c
om
Bilüh<lte, Il. :vlahınut onbinlerce ycniçeriyi katiederek rnodern bir ordu kurmayı başarır. Tı mar sistemini kaldırarak, tımariarı hazineye devreder. Eşraf, ayiın ve derebeyleri ilc imzalamak zorunda kaldığı «Scncd- i lttifak>>ı geçersiz sayarak, onların giicünü kırar. lU. Scliro'in ve IL Mahmut'un bu uygulamaları «Nizam -ı Cedich (Yeni Düzen) doğrultusunda yapılmış reformlar olarak nitelcnirse de, bunlar, sahte rcformlardır.
IL Mahmut, Reşit Pa:;.a komut::t",ında Kürdis· tan'ada bir ordu gönckrerek, Kürt beyliklerinin özerk ve yarı- özerk st<:ttülerini yoketti ve Kürkimbilir distan'ı «yeniden» işgal etti, (1834). Bu, Kürdistan'a kaçıncı kez yapılmış bir «Sefer- i Hümayunı>dur. Ve bundan böyle de o meşhur «Se fer ·i Hümay m» lar birbirini kovalar.
w.
ne
Mustafa Reşit Paşa'nın bu seferinin arkasından Kürtler doğrudan doğruya «Türk» vatandaşı sayıl- işgaliıı dılar. Bedirhan Bey ayaklanması işte bu sonrasında boyverdi.
ww
Merkezi otoritenin doğrudan yönetimi ile Kürt beylerinin sömürüden aldıkları pay küçülmüştiir. Çünkü, bu beylikler, yerel yönetimler, kimi yerde bir maliye ve gümrük sistemine bile sahiptirler. Kürdistan'daki ticaret yollan bu yönetimlerin kontrolU altındadır. Yabancı tüccarlar ve kervanlar belli bir ıziimrük hakkı ödemeksizin buralardan geçemezler.~Bu gümrük İran yada Osmanlı parası ile alınmaktadır. O dönemde Kürdistan'da ticaret oldukça canlıdır. Diyarbakır, Van, Bitlis, Musul v.b.
38
om
yaönem li ticar et merk ezler idir. Yani göçebe ve bir yaşam ve rı- göçe be yaşamın yanısıra yerleşik r. 18. yüzmişti geliş ölçüd e kentleşmede önem li 00 oldu100.0 n yıl sonlarında Diyarbakır nüfu sunu m de küçü mğu söyle nir. (x) Kürd istan 'daki üreti senm eyec ek düze yded ir. Mazı, kök boyası, deri, dı ipek, pirin ç gibi ürün ler Kürd istan 'da üreti lip li Önem ir. ekted şar.ıya önem li ölçüd e ihraç edilm İn; bir ihraç metaı da hayvandır. Bu konu da Nikit
te
we
.c
«Böylece, Kürd istan' m ücra köşelerinde bi· le vaktiyle bazı kapita lizm biçim lerini n varmler sırala· olduğunu kanıtlayan birço k gözle nabili r. Gerçektc~nde Kürdi stan, Ba~dat'ı, İs tanbu l'u, Suriy e'yi hayva n bakımından besleyen bir merke z hizme ti görüyor~u. Aynı za· mand a, yün ve yünlü , bal, mazı, kitre ve bazı boya madd eleri ihraç ediyo rdu. Sihihları, pa· mukl u ve ipekli dokumaları, şeker ve diğer büyük tüket im rrı:'d:lelerini ise ithal ediyordu. Böylece ihracatın ithalatı aştığı ve ithal
w.
ne
edilen nudd eierin --siial 1iar dışında- başlıcr. göçeb e yerleşik Kürtl er kadar , müşterisini kaldığı ar paral Kürtl erin de elinde büyük çe an istand Kürd varsayılabilir, İstanbul, her y1l n baş koyun , canlı olara k aşağı yukarı 1,5 milyo keçi
alıyordu.»
deme ktedir .
ww
{Kürt ler, Ci lt : ! . ':>f : 112- 113)
ula-şım, Görülai..iğü gibi, Kürd istan 'da ticar et, ir. para esasına dayalı değişim bir hayli ilerlemişt
bu yüzyüzyılda Osmanlı toplu mund a, özell ikle ler de ilişki alize kapit en yılın ikinc i yarısında geliş bazı li belir da ' gözö nüne alındığında, Kürd istan 19.
39
kapit alist ilişkilerin varlığından kün ..
sözet mek
müm-
Merkezi otori tenin bu
om
(x) Dr. Hikm et Kıvılcımlı, Diyarbakır için drak iÇin Balda t ne Ise, Kürdi stan Için Diyar beklr odm'» der. yüzyılda
idari, siyasal, de bu ilişkilerin yeşennesinde etkili olmuştur. Ancak, Kürd istan üzeri ndeki sürek li savaşlar, bu savaşiann sonu cu kaybe dilen insan gücü -Osmanlı sömü rgeci leri Kürdistan'ı bir asker depo su olara k kullanıyordu - , süres iz asker lik hizm eti, ağır vergiler, talan ve yağma toplu msal ve ekon omik yaşamı altüs t etmiş, üretic i güçle ri tahri p edere k daha ileri üreti m ilişkilerinin kurulmasını engellemiştir. Sömürg eciler in ağır baskı ve sömü rüsün e, Kürt egemen güçle rinin sömü rüsü de ilave edildiğinde ulusun ve ülken in geri kalmışlığının temel neden leri anlaşılmış olur. İşte bu i.kincilerin, yani Kürt egem enler inin sömü rüden , artık - değerden aldıkları payın azalmasımn da sözün ü ettiğimiz direnmelere katılmalarında, daha doğrusu önderliği ele almalarında etkis i .olmuştur. Bir örnek verm ek gerekirs e. İran Şalu ile Şeyh Ubeydullah arasm da l872' deki bir çatışmayı göste rebili riz. Halfi n ~
ww
w.
ne
te
we
.c
mer~ezileşmeyi gerçekleştirmesi
40
«Elcim 1872'de Urnıiye ve Hoyi hakim i Yu· suf Han, Marka vur halkından İran hükii· metin e vergi verme lerini istıeıd.i. Halk: ise bunu kabul etmed i. Ve ve.rgiyi Şeyh Ubeyd ullah'a ödedik lerini bildird iler. Bunun üzerin e Şah, Yusuf Han'a Marka vur üzerin e yürüm esini ve eline geçirdi~ malla n vergiy e karşı-
om
hk almak ~re zorla alınasını emretti. Büyük bir kuvvet ve toplarla gelen Yusuf Han, bu· radak.i köyleri harabe ederek, eline geçirdiği hayvanları ve diğer mallan gasbederek merkeze götürdü. Bu olay, Şeyh Ubeydullah tarafından duyulunca derhal Hanlık üzerine Kürt kuvvetlerinden bir kısmı gönderildi.ıo diyor. <19. yy.'da Kürdistan Üzerinde Mücadele, Sf : 78, Halfin>
we
.c
Kürt tarih araştırmacılarından Vilçevsky'ye göre ise Kürt direnmeleri anti- feodal bir karakter taşımaktadır :
te
«19. yüzyr'daki Kürt ayaklanmala.n, Vil· çevsky'ye göre, anti - feodal bir karaktere sa· hiptir, ve bu niteliğiyle halkın gelişmesinde ye. ni bir aşama gösterir.» Bazil
Nikitin, Kürtler.
Cilt
''•
ne
(aktaran Sf : 258)
ww
w.
Yine Vilçevsky'nin görüşüne göre; «Kırsal burjuvazinin ambiyonu olan obabaşı bu ayaklanmaların kışkırtıcısı» olmuştur. Vilçevsky'nin bu görüşü 19. yüzyıl Kürdistan'nının sosyo· ekonomik yapısı hakkında söylediklerine uygundur. Çünkü, yazar 19. yüzyılın başından itibaren Kürdistan'da feodalizmin tükenmekte olduğu inancındadır. Yazar, Batı Avrupa'daki ulusal hareketlerle bir benzerlik, hatta ayniyet kurmaya çalışmıştır. Bu anlayışla, ulusal hareketin başında görmek istedi~ bir burjuva kategori bulmaya çalışmıştır. Bu gerçeğe aykırı bir değerlendirmedir.
41
ağa. Bazı ar::ı.ştırm::ı.cılar ise bn direnm eleri salt ır. ışlard bağlam arına ların ve beyte rin kişisel çıkarl görüşü n anıştıımacılardan Fciçiv sky'ni
Halfin , bu ne işaret edere k ;
kadark i, Felçivs ky, 19. yüzyılın baş mücad eleleri bilinçl i bir biçim· de ve halkça yapılan kurtU!luş hareke tleri değilde ağalar w: ·beyler in kendi çıkarlarını sür«Şu
om
larında yapılan
kişise: dürrne k ve hüküm etin baskısından yönün den kartulm ak amacıyla girişi· len ~ylemler olarak gösteıiyor. Ancak, Felçivs ky, bu incelem elerind e tam isabetl i değildir. Çünkü Kürı.ler aşiret adetler ine ve reise itaih hususu na kuvvet le bağlı olmak la berabe r ge- . rek Şah, gereks e Padişah yöneti minden hiçbir zaman memn un değillerdi.» diyor.
te
we
.c
çıkarları
09. yy.'da Kürdis tan Üzerin de Mücad ele, Sf : 30>
Kürdi stan' daki direnm elere
olarak bazı görülolduğu
ilişkin
ne
araştırınacıların farklı görüşlerde mekte dir. Ancak, bu tür farklı değerlendirmeler
w.
sorun u bütün lüklü bir biçim de kavra mama ktan, eksik bir kavrayıştan kaynaklanıyor.
ww
Bu ayakl anma larda, topra k ağalarının, aşiret reisie rinin kişisel çıkarları da rol oynamıştır. Ancak, ayaklanmalarının esas neden i bu tür çıkar lar olmamıştır. Aynı şekilde Vilçevsky'nin işaret tepkil eri ettiği Kürt halk kitlele rinin anti- feoda l bulini ifades larda ve özlem leri de bu ayakl anma tır. kalmış muştur. Ne varki, anti- feoda l öz, zayıf Çünkü , Kürdi stan'd a feoda l ilişkiler ve aşiret bağ ları ağır
42
basınaktaydı.
w. n
et
ew
e.
co m
Feodal beylerin ve aşiret reisierinin halk kitleleri üzerindeki sömürü ve zulmüne ·yönelik tepkiler ve başkaldırılar, kan bağı, aşiret bağı ve dinsel bağlarla yumuşatılmış, zayıflatılmıştır. Kürt feodalleri bu tepkileri kendi çıkarları doğrultu~ sunda kontrol edebilmişlerdir. Kaldı ki, Kürt halkının en büyük zulmü ve sömürüyü uygulayan sömürgeci yönetimler olmuştur. İran Şahlarının ve Osmanlı padişahlarının zulmü ve sömürüsü, yani yabancı boyunduruk karşısında halk yığınları ile (ki çoğu kez Ermeni, Asuri, Nasturi v.b. gibi haklarda Kürt halkı ile dayanıŞm'l içerisinde olmuşlardır) kimi feodal beylerin, aŞiret reisi ve dini otoriterlerin kişisel çıkarları çakışmıştır. Ulusal ve sömürgeci baskı geniş halk kitlelerinin yanı sıra egemen çevrelere de yönclmiştir. Çünkü, ulusal baskı salt emekçi kitleleri değil, aynı zamanda ulusun tüm sınıf ve katmaniarına da yöneliktir. Yani bir bütün olarak ulusu hedef alır. Bu nedenledir ki, sömürgeci yönetimlere karşı çeşitli sınıf, tabaka ve unsurlar eylem i·;;-'risinde olmuşlardır. Bu noktada, Kürt feodallerinin bir sınıf olarak değil, tek tek unsurlar olarak bu hareketlerde yer aldıklarını unutmamak gerekir.
ww
Ulusal baskının feodal unsurların sınıf çıkar larını da darbelediği noktada. bu unsurlar hareke. te geçmişlerdir. Kaçınılmaz olarak önderlik aşiret rcisliği kurumunda olmuştur. Çünkü, emekçi yı. ğınlar bilinçsiz, örgütsüz ve öndersizdir. Ancak, bu durum hiçbir şekilde bu hareketlerin, haklı, meşru ve ileri~i ka.rakterini yok etmez. Bu hareketlerin ulusal muhtevasını ortadan kaldırmaz. Feodal beylerin ve aşiret reisierinin ulusal hareketlerin önder43
lii'iine ,,, :vıımn::ıl::ırı kimi zamancia kenclilerine ra!I-.. -
L·,)."Pi-~h~ h...-~~'7' ı..z..
.•
ew
i .o.·~
.1.\,.-.ll.ii'-J ................... J..
e.
co m
men olmuştur. Onların dışında gelişen ulusal hareket öyle boyutlar kazanmıştır ki, bu unsurlar için ya hareketin fiilen karşısına çıkmak ve halk kitleleri nezdindeki tüm etkiniiklerini ve otoritelerini yitirmek ya da kitleler üzerindeki nüfuzlarını korumak için hareketin liderliğini ele almak. Çünkü, örgütsüz ve öndersiz olan kitleler kendilerini dayanılmaz baskılardan ve sömürüden kurtaracak bir «kurtarıcı>>, bir peygamber arayışı içerisindedirler. Şeyhler, A.şiret reisieri dışında da bu niteliğe haiz başka kurumlar yoktur. Bu olguyu en çarpıcı bir biçimde 19. yüzyılın en son ve en büyük direnmesi olan Şeyh Ubeydullah isyanında göz-
w. n
et
1877- 1878 Osmanlı- Rus savaşı patlak verdiğinde Sultan IL Abdülhamit «kafir»lere, «MOS· ko(,Jara karşı Kürtlerin ««Cihad ·ı Mukaddö»C katılmaları için ferman buyuruyor. «Bu davete ilk uyan Şeyh Ubeytullah oldu» diyor Halfin. Oysa Şeyh Ubeydullah binlerce Kürt askeri ile Osman. lılar safında Rusya'ya karşı savaşmaya gittiğinde, Dersim halkı ve başka bazı aşiretler bu savaşa katılmayı reddetmiş, Osmanlılara
lardır.
karşı
ayaklanmış
«Örneğin Dersimliler,
ww
buradaki Osmaniı kuvvetlerinin savaşa girmesi üzerine onların kışla larını işgal ettiler. Asker toplamaya gelen görevlileri, harp vergisi memurlarını sopalarla kovaladılar.» diyor Halfin. (a.g.e, Sf : 89) Benzer. bir olay 1875'lerdeki Balkan savaşları sırasında cereyan ediyor : «Balkan savaşı sıralarında İstanbul, distan'a haber gönderiyor, mal üstüne
44
Kürmai
.c
om
istiyordu. Ve asker üzerine asker talep ediyordu. İstanbul'un hizmetinde çalışan Kürt aşiret reisieri de bu hususta ellerinden geleni esirgemiyoıılardı. Özellikle Dersim'de dayanılmaz duruma gelen yoksul halk, kendi. lerinden olan ve menfaatleri için Babıali'ye hizmet eden satılmış reisierden kurtulmak için mücadeleye başladı. Iİk olarak Dersim kaymakamı Celabi Bey ve ailesinden otuz kişiy; öldürdüler. (1875) Ve bımı.i benzer olaylar takip etti.» <a.g.e, Sf : 80>
İşte, Osmanlı Sultanının çağnsına
we
ilk icabet sonrada 1880'de 19. yüzyılın en büyük ayaklanmasının önderi olarak görüyoruz. Bu defa bağımsızlık hareketinin başını çekiyor. İlk bakışta anlaşılması güç gibi gelen bu durumu kavramak için isyan öncesindeki bazı sahneleri bir film şeridi gibi çevirerek izleyelim : işbirlikçi şeyhi
yıl
iki
ne
te
eden bu
ww
w.
«Mardin Sancağından gelen bir haberde, hükümetin buğday ambarına saldıran Kürtler ve di~er mahalli sakinieric devlet kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmada bir hayli yaralı ve ölü bulunduğu sonuçta Kürtlerin aç aileleri ir,~in elli çuval kadar buğday kaçırabildikleri bHdiriHyor.ıo lere
«Mazıdağ'da, halkın karşı
yine vergi için gelen görevliçıkması,
silAhlı
çatışmaya
yolaçtı.
Bunu bastırmak için Diyarbekir ve Mardin'den gelen hükümet kuvvetieti köyleri yakıp yıktılar. HOO.kın ellerinde olanı zorla alıp, en ufak bir acıma hissi duymadılar ... ,.
45
om
şiddetli gasp etme nede ni ilc mey dana gelen kum anci fırka çarpışmalar sırasında, birin ği bir tdgr afta. danı Fazıl Paşa İstanbul'a çekti bildi riyor , Dcrü üğün usulsüzl uygulamanın ayak lanhalkı n sim' de Derviş oğlu Hüse yin'i hcrşcy n, onla ra dırmak içın önde r olmasını de bu·lerini ala.rak dağa çekil me tavsi yesin Osarda ın mey dana gc'cn çatışmal lunmasın
kuvvetlerine.:- çem berc alınanlardan nede ninin sonr a bir çoğunun ölme sinin , tek dere cesin e vara n yolsuz hare ketle r· zulü m poşiddet den doğduğunu anlatıyor ve bu . ordu istiy ni litikt'~ırın son veril mesi
we
.c
manlı
te
k.:ı\mı tran 'dak i duru m da bund an aşağı kimok Birç u. iyord izlen yor, aynı yol orad a da ı sığın a'ya Rusy seler varanlarını terke dere k,
yord u ... »
son had«1878 Sonbaharından beri, acıların
ww
w.
ne
büyü k aşi de varması üzer ine Hak kari' deki iki hare ret 011 an Bota n ve Badi yan aşiretleri tiyöne nlı Osma lık, karşı a kete geçti ler. Bun ır rbak Diya , ncan ciler i, hem en Erzu rum, Erzi üzeerin ve Siirt 'teki kuvv etler ini ihtil alcil 'te mev rine gönd erdi. Gele n kuvv etler Deyh burasını zi almış Kürt kuvvetlerıini sardılar, ' tane sibeş otuz en işgul eder ek, Heri gele nlero ni idam eUil er ... » 'de «Yeni bir hare ket Hak kafi ve Naçe en büyü k -baŞ!adı. Jhm un yöne ticis i Kürt lerin ruha ni reisi Şeyh Ubeydullah idi ... » lık için ha«Şeyh Ubeydullah'ı:n bağımsız k üzereke te geçeceği ve Merk ezi Musul olma
46
re
bk Kürdistan devleti kunnak nioldulu söyleııtllert gelmeye başla·
bağımsız
yetfııde nnştı.»
•Sultanııı
hatta kötü
tarafından
karşılanıyordu.ıo
co m
karhğı,
uygulamakta k.t llınull hareketlerid e Şeyh
şeriatı
şeriata karşı
w. n
et
ew
e.
«Ubeydullah, büyük devletler İle temas kurup, onlann desteğini alarak Osmanlı imparatorluğu ve İran karşısında savaşmayı taErzurumsaıılıyordu. Bundan dolayı, elçisini gönderdi. e Obrenlllr' daki Rus konsolosu Sait'i Mehmet Ayrıca, temsilcilerin den Seyyit de, Van'daki konsolos Kamşarkan'a yolladı. i\lehmet Sait, Rus konsolosu ile yaptığı görüş mede ; Rusya'nın kendileri ile hem komşu, h.om de ilgiilerinin daha güçlü olması nedeni ile, Ruslar1a işbirliği yapmak istediklerini, on· ları her bakımdan, lngiliı:lere yeğlediklerini bildirdikten sonra, eğer sizdea yardım gönnezsek, zonuılu olarak İngilizlerin desteğini isteyeceklerini de sözlerine ekledi.» (19. yy'de Kürdistan Sf : 98- 103)
Üzerinde
Mücadele,
ww
Ayaklanma öncesindek i koşullan ve bu koşul lardan kaynaklana n olayları izlediğimizde açıkça görüyoruz ki, Kürt halkı kendiligind en ve kaçını!· maz olarak harekete geçmiş, hatta yer yer sömürgccilerle işbirliği içerisindek i feodalleri ve aşiret reisierini de hedef almaya başlamıştır. Giderek yükselen ve yaygınlaşan hareket örgütsüz ve dağı mkur. Çeşitli isyan odakları aşiretçi yapıdan ve feodal bölünmeler den ötürü bütünleşememekte, 47
ancak bütün bunlara rağmen isyaniann önü alı Bu durumda Şeyhler, Feodaller hareketi kendi sınıfsal ya da kişisel çıkarlan doğrul tusunda kontrol etmek ve nüfuzlannı korumak amacıyla da sahneye çıkmaktadırlar. Halkın gözünd~ki kurtarıcı rollerini oyQamaktadırlar.
co m
namamaktadır.
e.
İran, Osmanlı, İngiliz ve Rus sömürgecileri de her 'türlü yollara başvurarak nüfuz sahibi unsurları kontrollerine almaya çalışmışlar ve bu unsurların halkın gözündeki kurtancı konumlarını korumalarına da özen göstermişlerdir. Kontrol edemedikleri, satın alamadıkları feodal şefleri ise tuza-
ew
ğa düşürüp yoketmişlerdir.
ww
w. n
et
Yukarıda 1880 Şehy Ubeydullah isyanının hemen öncesindeki gelişmeleri dikkale izledi~imizde, bir- iki yıl evvel Osmanlıların saflarında Çarlık Rusyasına karşı «Cihad -ı Mukaddes»e katılan Şeyh'i, savaşın bitiminden hemen sonra bu defa Osmanlı Yönetimine karşı «kafir»in, «Moskof»un desteğine müracaat etti~ini, onlardan destek göremezse İngi lizlerle işbirliği yolu aracağını belirttiğini görüyoruz. Bu tabloya birde Şeyh'in «Şediat» adına da hareket ettiği ilave edilirse, çoğu kez feodal şefie rin ve nüfuz sahibi unsurların ulusal hareketlere katılma ve önderli~i üstıenme nedenleri anlaşılabi lir sanıyoruz. Kısaca, çoğu kez bu unsurlar kendi kişisel ve sınıfsal çıkarları için ve de etkinliklerini koroyabilme amacı ile harekete katılmışlardır. 19. yüzyılda feodal beyler ve aşiretlerarası rekabetin de bu noktada rol oynadığı söylenibilir. Feodal unsur. ların kendi sınıf çıkarlarından ötürü bu hareketlere katılmaları için çok neden vardır. Biraz evvelde işaret ettiğimiz gibi sömürgeci baskı ve katliam-
48
om
lar, ülkenin, sömürgeci güçler arasındaki savaşla başlıca alanı olması, bu savaşlarda kayborın lan işgücü ve halkın malının ve mülkünün ne varsa .zorla gasbedilmesi, ağır vergiler, zorumlu ve süresiz askerlik, Kürdistan'ın sosyal, ekonomik, toplumsal yaşamını altüst etmiştir. Aşiretlerin normal yaşam düzeni bozulmuş, insan gücü tükenmi'J tir. Bu durum elbetteki, feodal şefierin çıkar larını ve düzenini de altüst edecektir.
ww
w. ne te
we
.c
_ Anlaşılacağı gibi bu isyanların esas nedeni mahalli otorite ile merkezi otorite arasındaki çeliş kiler vb. değildir. Esas neden apr vergiler, angarya, süresiz ve·zoruınlu askerlik, soykırım, yağma ve talan biçiminde somutlaşan sömürgecl zulüm ve sömürüdür. Bu ayaklanmaların sümürgeci güçlerin kışkırı ması sonucu ortaya çıktığını iddia edecek ölçüde tarihi, sosyal,ekonom ik ve siyasal gerçeklerden bihaber olanlar da vardır. Bu mühakeme Kürdistan'da isyana kaynaklık eden koşulları gözardı ederek idealist tarih anlayışıyla sorunu açıklamaktadır. Sömürgeci güçlerin tümü bu ayaklanmaların karşısln· da olmuştur. Bu tarihi bir gerçektir. Ancak, bazı sömürgeci güçlerin kendi çıkarlan gere.ği bu isyanların önderliği ile bağ kurmaları ya da önderliğin sömürgeci güçlerin desteğine başvurması - Id böyle bir destek ahnnamamıştır.- ayaklanmaların gerici karakterde oldukkırının kanıtı olamaz. Önder· gözönüne alındığında bu kaçınıl· liğin karakteri maz birşeydir. Bu durum bu ayaklanmaların haklı, ulusal muhtevameşru ve demokratik niteliğini, hemen tüm yüzyıldaki 19. sını ortadan kaldırmaz. hareketler cBapmsız Kürdistan» talebi ile ortaya
49
çıkmış1arciır .
.tm taiep bu hareketierin esas amacı göstermektedir. Bir hareketin niteliğini kavramak için formüle ettiği taleplere de bakmak gerekir. Sömürgeci devletlerin bu hareketlerle ilgilenmiş olması ya da bu hareketlerin önderlerinin sömürgeci devletlerin yardımına müracaat etmesi olgusu 20 yüzyıldaki Kürt ulusal hareketleri içinde tartışılan bir konudur. Yeri geldiğince bu noktaya da değineceğiz. Diğer
.c
~-
om
nı açıkça
ww
w. ne te
we
bütün ayaklanmalar gibi Ubeydullah ayaklanması da sonuca ulaşamadı ve her zamanki gibi yenilgiyi kitle katliamları izledi. 1877- 1878 Rus- Osmanlı savaşından sonra Osmanl.ı devleti iyice çöküşi.in eşiğine gelmişti. Rus Osmanlı silah bırakışması, Kars, Ardahan, Batum'u Rusya'ya ve öteden beri anlaşmazlık konusu olan Kutur bölgesini İran'a bırakmıştı. Bu savaşJ takibeden Ubeydullah ayaklanması ise Osmanlı devletini adamakıllı sarsmıştı. Batı Avrupa'nın sömürgeci devletleriyle olan bağımlılığı ise iyice pekişmişti. Bu koşulların sonucu olarak Osmanlı devletinin sömürge politikasında bazı değişiklikler gündeme geldi. Temmuz 1978'de yapılan Berlin AntIaşması Ermeniler için «ıslahat», Kürtler içinde «emniyet», «terbiye» öneriyordu. İngiltere ve Rusya'da Ermeni meselesine Kürt sorunundan daha farklı yaklaşıyorlardı. Osmanlı devleti ise «Islahat» düşünmüyordu. Bu nedenle Ermenistan'da bağımsızlık hareketleri boyverdi. Hem bu hareketleri b:ıstırmak, hem de Kürtleri birbirine kır dırmak ve· mezhep ve din çatışmalanyla duruma hakim olmak amacı ile sünni Kürt aşiretlerinden Hamidiye Alayları kuruldu. Halklar birbirine kır-
so
dıltıldı.
Bu konuda İslam Ansiklopedisinde
şöyle
yazar : «1878'den sonra Türlciye':oiın zayıf muadeh esinin ermenil ere si, Berlin
•kürtler e ve
çeı'keslere•
emıılyet
düşme
islAhat
vaadeden
te we .c
om
61. maddsi, Osmanlı hüküme tinin islahata kaT· muk:ave meti ve 1885'te.n itibaren erşı gizli meni ihtilal hareketi nin Rusya'y a, İsviçre'ye ve Londra'y a bağlı olarak inkıişafı, kürtleri n ve kürt derebey lerinin suıltası altmda yaşa makta olan erme:niıler.in o zamana kadar oldukça sükun içinde geçen hayatla:rını karış Anadolu islalıatırdı. 189l'e doğru bilahare , memür edikoymağa e tım tatbik mevkiin
w. ne
!en Şakir Paşa, Rus kazaklarınmk.irıe benzer. Kürt olaylan ihdasmı düşündü. Bu IslituttAbi lıatm gdyesi Kürtlerl terbiyey e ldL k. batlama e mak ve Osmanlı devletin ~ edilmedi Tecrübe memnun iyet verici tel~ hafif süvari biralayları ğinden, Hamidiy e likleri hafuıe ifrağ edildi Hamidiy e alaylannın uyandırdığı ihdası, Kürtlere verilen rol ve ve yolaçtı ere ihtirasla r ide mühim hareketl . ..... oldu kabilele r arasında kanlı mücadel eler
ww
...... Aynı zamand a Ermeniıler ile Kürtler arasındaki münaseb etler kötüleşti. 1894 yazın da, Şaşun'da kanlı mücadel eler oldu ve ermeni•lerin oturduğu Talori ! Dalvorikh) nahfyesi 5 köyü ile beraber , tahrip edildi. vak'alan ermenil erin harekete geçmelerin e .ve bunların, kürtleri n fMl ıiştiraki ile hastınlmasına yolaçtı. Bu arada 1895 seneŞasün
sı
tınlan bir isyan teşebbüsü oldu. Bu hristiyuılara karşı de~ildi. XX. asrı.n
hareke t baŞlan·
gıcından
om
umurn1 harbe kadar Kürtler ile ermeni lerin karşılıklı duruinları oldukÇa sa· kin görünüyordu.» (İsh1m Ansiklopedisi, Sf : 1106)
Kürtler
Maddesi,
19. yüzyılın sonlarında Balkan lardak i rın birçoğu da bağımsızlıklarını kazanmıştı.
w. ne
te we .c
uluslaAvrupa Türkiyesi hemen hemen elden çıkmıştı. Yunanistan, Romanya, Sırhistan v.s. bağımsızlıklarını elde etmişlerdi. Bu nedenle Osmanlı devleti geri kalan halkla f üzerindeki baskı ve zulmü nü iyice katmerleştiriyordu. «<slahat» yerine yaptığı tek şey yıkmak, yoketm ekti. Kürtle r içinde Berlin antlaşmasının öngördüğü «emniyet» tedbir lerini kendi· ne özgü tarzda uyguladı.
ww
Esasen sömür ge politikasında geçmişe göre öneml i bir değişiklik görülm emekt edir. Halkları birbiri ne kırdırtma siyaseti eskide n beri süregelen bir siyasetti. Yeni olarak düşünülen aynı politikanın araçlarıydı. Hamid iye alayları bu amaçl a düşünülmüştü. Halfin şöyle yazmaktadır :
52
«Osmanlı
lere
hüküm eti, bundan sonra
karşı politikasında
şiddet
tedbfrlen:of
davraıunalı: gereğini
de~şilillk
bırakarak
daha
Kürt· yapm~k
yumUfa k
duydu.
O sıralarda, Erzurum~daki Rus konso· •losu Dinit'in yazdı~ına göre : cOsmlınlı hükümeti, yeerl yönetidilere emir vererek Kürt aşi· ret reisieri ile samimi iLişki kurmalarını ve
onlan tatlı sözılerle, dyi davranışlarla kendilerine bağlamalarını istedi. Bu amaçla Kürdistan'da özel olarak hükümet tarafından dini medreseler açılmasını plana aldıklarını, bu davranışiann nedenl!Jiıı de, yeni btr özgiirlük hareketine kalkışmaya meydan vermemek olanlaş1lıyordu.•
m
dulu
co
Mücadele, (19. yy'da Kürdistan Üzerinde a.b.ç> 122) : Sf Belittiğimiz gibi Osmanlı yönetimi bundan böyle de· «daha 'yumuşak» olamadı. «Şiddet ted-
ww
w.
ne
te w
e.
birlerini» terk etmedi. Çünkü, edemezdi. Serbest · rekabet ça~ının sömürge politikasını, yani esas olarak meta ihracına dayalı sömürgecili~i de~il, feodal dönemin sömürge politikasını uyguluyordu. Çünkü Osmanlı devleti merkezi feodal bir devletti ve sömürge politikası da bu toplumsal, ekonomik yapıdan kaynaklanıyordu. Çağ serbest rekabetçi kapitalizm çağıydı (19, yy.) ancak, bu ça~ da Osmanlı devleti başka bir çağı, feodalizm çağı nı yaşıyordu. Farklı bir dönemden geçiyordu. Bir çağda tipik ve tipik olmayanın birlikte bulunması esprisidir bu. Sömürge politikası, sömürgeciliğe yol açan nedenler, yöntemleri içinde bulunulan çağın nitelii~nin yanısıra, sömürgeci ülkenin kendisinin bizzat yaşadı~ı çağa, sosyal, ekonomik, siyasal yapı sına da bağlıdır. İşte, bu sebeple «daha yumuşak• bırakamaz olamazdı, «şiddet tedbirlerini» elden dı. Çünkü zaten feodal dönemin sömürge politikası. şiddete, yıkıma. ekonomi dışı zora dayanmaktadır.
Yukarıdaki
yönetiminin özetmenin, engelleme-
alıntıda Osmanlı
gürlük hareketlerini
pasıfize
53
«dini medreseler n açma planı uygularlığına işaret edilmektedir, Biz bu noktaya daha önce değinmiş, dinin ve dini kunımlann Osmanlı devletinin sömürge politikasında ideolojik aygıtlar olarak, sörnürgcci organizasyonlar olarak büyük yer tuttuğunu belirtmiştik. Ve demiştik ki, dini ve dini kurumları sömürgeciliğin çıkarına bu ölçüde ustalıkla kullanabilen bir başka devlet göstermek güçtür. Osmanlılık ideolojisinin de Türk sömiirgeclliğinin hizmetinde özgün bir politika oldu-
ı,
yrılıı oh•r~ k
ww
w.
ne
te w
e.
ğunu vurgulamıştık
co
m
nin
54
KlSACA 19. yy. KÜRT ULUSAL HAREKETLERİNİN YENİLGiSİNİN NEDENLERİ :
te w
e.
co
m
19. yy. Kürt ulusal hareketleri başlığı altında genel bir değerlendirme yaptık. Ve bazı noktalan açıklayabilmek amacıyla sadece 1877- 1878 RusOsmanlı savaşının hemen sonrasında 1880'de patlak veren Şeyh Ubeydullah Nehri hareketine değindik. 1806'daki Abdurrahman Paşa, 1835-1837 tarihlerinde Mısır'da Kavalalı Mehmet Paşa isyanı ile aynı döneme rastlayan Revanduz ihtllAli, M. Reşit Paşa'nın Kürdistan seferinin hemen arkasın dan gelen 1840 Bedirhan Bey ayaklanmalarına ayrıca değinmedik. Bütün bu hareketlerin hedefi « ... kendi topraklannda bağımsız bir Kürdistan devi~ ti kurmaktı. «(Halfin, a.g.e, Sf : 53) Bu hareketlerin herbiri bazı farklı motiflere de sahip olabilirler. Ancak, herbirini tek tek ele alıp incelerneyi yersiz buluyoruz.
w.
ne
bu Farklı tarihlerde yeraimaianna rağmen, hareketlere de yol açan nedenler, önderliklerinin ka· rakteri, hedefler ve sonuç aynıdır. Yani yaptığımız değerlendirme tüm bu hareketler için esas olarak geçerlidir. Yenilgilerinin nedenleri de aynı şekilde esas olarak aynıdır. Şimdi kısaca bu konuya deği nelim.
ww
19. yy.'da Kürdistan Üzerinde Mücadele adlı eserin yazarı olan Sovyet bilim adamı Ha1fin, bu eserinde « ... 19. yüzyılda Kürt meselesinin uluslararasında taşıdığı önemi belirtmeyi» hedef aldığını yazmaktadır. Evet, 16. yüzyılın başlangıcından 1800'· lere dek İran ve Osmanlı Türkiyesi arasında, esas
ss
ol::ırak
bu iki devlet
ı
!1!d
h.U1JU
'1
Vt
langıcından
ara~ında, ~iinıürgeci
l
~dU11C
••
VJcJ.l!
itibaren
n·-Ul\..H~ldll,
ı:.;,
b::ışta özellikle
paylaşı 1
.~ UL)ll.Ul
\ uay~
İngiltere
m
w Rusya olmak üzere, f'ran.,a, Alınarıya n: giderek bir 1ngiliz sömürge si iken 19. yüzyılın sonlarin da sömürgcci ve emperya list bir devlet haline gelen Amerika'nın da katılmasıyla, bu yüzyılda oldukça önemli bir uluslararası sorun halini almıştır.
bu
çağda,
bu ölçüde önemli bir regetiren neydi ? Bu ülkelerin koasolo s, bilim adam; v.s. kıhkl!
subay, din
adamı,
co
Kürdistan'ı
kabet alanı haline
dolaşmalarının
e.
ajanlarının Kürdistaıı'ı karış karış
ww
w.
ne
te w
nedenle ri nelerdir ? Bütün bu çabaların nedeni, yakın, orta ve uzak doğunun sömürge cilerinin iştah ı,~nııı k&~)<tt'taıı a1Lırı, h.:ılıaıai: ihahaı'at «:>adece ~)<.ı har, biber demek değildir ... Rıharat'ın çok çeşitle· rinden başka, Doğu ülkeleri nde yetişen kokular , eczacılıkta kuJlanılan ve ilaç yapılan birçok kök, yaprak gibi şeyler, değerli taşlar, kuyuınculuğa ait siis eşyası gibi hir çok şeyler girer») gibi bilinen zenginJi klerinin yanısıra, batı Avrupalı sömürgecilerin emtiası için çok geniş bir pazar oluşudur. 19. yy.'da artık bilinme yen kıtalar, dünyala r yoktur. Bilineni n üzerinde şiddetli bir rekabet vardır. Sömürg e tekeli için tüm devletle r yanşmakta dır. Bu yarışta B. Avrupa ile Asya'yı birbirin e bağ !ayan nirengi noktasında «Tuna'd an Umman 'a dek hüküm ferman» bir devlet, Osmanlı imparat orluğu yer alıyor. Kürdist an ise Osmanlı ve İran devJetleri arasında ycıahnı slıaicjik biı iillH' (hcın coğrafi koıımnu henı. 0r zcnginli lderi itilıc-wiyle), Hem p<HJişah, hern dv wııic:cri ocaiiın;•. kayıtlı bir
Osnıanlmın
«J<ı.-,ı
clıı
bı.ı1ıışal;;r;_,
(F~onw'da
buluşalım) dediği g!bi, hepsi Kürdistan' da işte bu nedenle buluşuyor. Hindistan'a, yani «Altının gay-
e. co m
ya kuyusu»na giden en kısa yolda Kürdistan üzerinden geçmektedir. İngitere sömürgeci olan Hindistan'la ticaret ve askeri birlikleri intikal ettirmek için, en kısa, en kestirme yolun buradan geçtiğini keşfetmiŞtir. Buradan hareketle büyük bir pazar olan Osmanlı ve İran devletlerinide sömürgeleştir rnek istemektedir. Diğer sömürgeciler de imparatorluğa aynı sömürgeci amaçlarla göz koymuşlar dır. Kürdistan meselesi bu amaçları için kullanabilecekleri ve sürekli olarak kullandıkları büyük bir kozdur.
w. ne
te w
Bu nedenle daha merkantilizm döneminde sömürgeci amaçlarla kurulan «Doğu Hint Şirketi» v.b. türünden şirketler, misyonerler Kürdistar/da kol gezmektedir. Bağdat, İstanbul gibi illerin yaErzurum gibi nısıra Musul, Kerkük, Diyarbakır, iller bu misyonerierin merkezleri durumuna gelmiştir. Genel olarak Ortadoğudaki ve özel olarak da Kürdistan'da Rekabet alabildiğine şiddetlen miştir.
ww
Bu rekabetin boyutlarını kavramak için, 18281829, 1853-58, 1877-78 Rus/Osmanlı, 1821-22, 1826-28, 1847-48 Osmanlı/İran, 1804, 1826 Rus/İran, 183840 İngiltere/İl"an gibi, sadece bir kısı_m savaşları hatır lamak kafidir. Kısaca 19. ytizyılın başından beri Kürdistan sömürgeci devletler arasında bir savaş alanıdır. İşte Kürdistandaki ayaklanmalar, savaşsız geçen bir ya da birkaç yılın olup - olmadığı nı ayırt edebilemedeğimiz böyle bir boğuşmanın talık yerinde sadece en irilerini sayarsak 1806, 1837, 1840, 1880'de olmak üzere patlak verdiler. İlk bakış~
57
e. co m
ta birbiriyle sürekli savaş halinde olan bu devletlerin kendi iç çelişkilerinden ötürü Kürt ulus hareketlerinin başarı şansının yüksek olabildi~i sanıbr. Ama tarihsel gerçekler bunun tam tersini gösteriyor. Kürdistandaki ayaklanmalara karşı bu devletlerin hepsi her seferinde kendi. aralarındaki savaşları bırakıp ortak bir tavır içerisine girıniş icr, w bu hareketlerin bastırılmasında fiilen rol almışlar. İşte, Kürt ulusal hareketierinin yenilgisinin birinci nedeni bu. Bu noktada bugüne ışık tutacak bir ders çıkartabiliriz.
w. ne
te w
Şöyleki, Kürdistan üzerinde rek,.hct eden güçler o dönemde statükonun korunması için birlikte tavır aldılar. Bugün sömürgedkr km11pında bir dcgi7iklik olmuştur; İran, Türkiye ve yeni olarak (20. yy'da) Irak, Suriye ve de bn5ta ABD olmak üzere emperyalist- sörnürgcci güçler. Ancak Kürt ulusal sorunu karşısındaki tavır dı:ı herhangi bir ~· değişiklik olmamıştır. Bu güçler de hep birlikte bugünkü statükoyu var güçleriyle korumak çabasındadırlar. Her iki kamptaki değişiklikleri çeşitli yönleriyle daha ileride ele alacağız.
Yenilginin ikinci ve en önemli (belirleyicisi olaiçsel olanı) nedeni 19. yy'daki ulusal hareket· lerin önderliğinde yatmaktadır. Yani aşiretçi ve feodal önderlik. Kapitalist ilişkiler gelişemediği ve. modern sosyalsınıflar, burjuvazi ve proleterya henüz oluşarnadıklarından önderliğin karakteri de-
ww
nı,
ğişmeden
kalmıştır.
Üçüncü neden, ki ikincisiyle bağlantılıdır, hareketlerin yöresel karakteridir. Ulusal hareketlerin merkezleri sık sık değişmiş, isyan odakları çoğal-
58
ancak güçlü feodal ilişkiler, bölün meler yüzünde n, bir tek ulusal pazarın oluşamaması .YÜzünde n, bu isyan odakl an bütünleşememiş, birleseferi nde şik bir harek ete dönüşememiştir. Her lerin ''-~ farklı merke zlerle , farklı şeyhlerin, feoda1 Bunla r aşiret reisie rinin önderliği sözko nusud ur. ur. nusud arasındaki rekab et sözko
e. co m
mış,
w. ne
te w
Dördü ncü, ve son olarak da Kürdi stan' da yaşa yan Kürt halkı dışındaki halkla r, bu mücad elelere destek oldukları halde , sömür geci güçle rin bunu önlem eleri, milliy et, din, mezhe p ve aşiret çelişki lerini kullan arak ulusa l harek etin daha yaygın ve güçlü bir nitelik kazanmasım önlem eleri, halkl an birbir ine kırdıtmalarıdır. Bu harek etleri n yenilgisinde rol oynay an başka neden ler de sayma k mümk ün, ancak ilk hamle de akla gelen ve önem li i bölüm oianları bu saydıklarımızdır. Daha ilerik ki yeelim belirt ken lerde değineceğiz, fakat geçer karşıt nilgiye sebep olan bu koşulların tümün ün erlik larına dönüşchildiğini söykm ek fazla iyims olacaktır.
ww
19. yy.'da Kürt ulusal harek etleri her seferi nde sonuç suz kaldığı halde , Osmanlı devlet inin bosözyunduruğundaki diğer halkla r için aynı durum ız bağıms rı halkla n konus u değildir. Örneğin Balka ı sıralad da lıklarını kazan abildi ler. Çünk ü yukan lukla sözğımız olums uzluk lar bu ülkele rde çoğun er dailişkil list kapita rde ülkele Bu . konus u değildi büyük ık anmışl parçal l ha fazla gelişmi.'f, feoda ölçüd e aşılmış, mode rn sosya l sınıflar sahne ye çık nusuy mıştı. Sosya list nitelik li akımlar bile sözko du. Batıdaki burju jva- demo kratik harek etlerd en, r daha coğrafi konum lannd an ötürü de, bu halkla
59
e. co m
çok etkilenmi~lerdir. Ve önemil bir neden de kapitalizn,i ı sömürge politikası açhm:Jan, 1Jazar çıkar Ian açısından, bu ülkeleri, batılı devletler, özellikle İngiltere daha gün'nli görmUş ve bağımsızlık hareketlerine destek olmuştur. Oysa, Kürdistan' da ulusal bir pazar oluşmadığındaıı, Batılı somurge· ci devletler daha geaiş ·ve daha güvenli bir pazar olarak Oı:.manlı devletini tercih etmişlerdir. Ve Kürdistan'l bu bağlamda değerlendirmişJerdir.
w. ne
te w
Kürt sorununu Osmanlı Devleti ve İran üzerinde kesin denetimler ini kurabilmek , onları sömürgelcştirmek amacı ile sadece bir araç olarak ku1lanmışlardır. Bu nedenledir ki, İran ve Osmanlı devletlerin in Kürdistand aki hudutlarının kesin olarak belirlenme sine çalışmamışlar, 1823, 1847, 1875 ve daha birçok kez yinelenen Erzurum Antlaşmalarma rağmen, bu sorunu bilinçli olarak sürünceme de bırakmışlardır. Sınır antlaşmaılığı nın gündeme geldiği her seferinde tekrar tekrar devreye girmiş ve bir kısım tavizler koparmışlar·
ww
dır.
60
KÜRDiSTAN lWHİNİN 20. YÜZYIL HAŞlA..l\IGICINDA."i İTİBft.,REN GEJ..İŞEN DÖRDÜNCÜ DÖN EMt :
om
20. YÜZYIL BAŞLAGICINDA OSMANLI
DEVLETi ve KÜR DiST AN
ww
w.
ne
te we .c
19. yüzyıl boyunca Osmanlı devleti ve KUrdistan üzerindeki rekab etin nedenlerine ve boyu tlanna daha önce işaret etmiştik. Bu yüzyılın özellikle ikinci yansında, daha çok dı:., 1876'1ardan sonra sömürgeler edinme savaşı hızlandı. Bu yüzyıl için daha önce, artık keşfedilmeyen ve bilinmeyen dünyaların kalmadı~ını, biline nin üzeri nde şiddet li bir rekab etin ·sözkonusu olduğunu vurgulamıştık. Bu rek~betin nedeni ileri kapit alist ülkel erde üretil en emtia lar için sürüm pazarları, hamm adde alanları bulmaktır. Bilindi~i gibi, bir önceki dönemden farklı olara k bu döne mde Marks'ın belirttiği gibi artık sanayi üstünlüğü ticare t üstünlü~ ü içind e taşımaktadır. Sömü rge politikasının esas nedeni emtia ihracıdır. Bu amaç la dış pazar lar üzerindeki rekab et .şiddetlenmektedir. Öncelikle henüz işgal edilmemiş alanların ele geçirilmesi amacıyla, Mİlk işgal etmiş olmanın hakkım elde -etmek» için savaşılmaktadır. «Eğer yayılmacı politika, · en baş ta işgal edilmemiş bölgelere göz dikiyorsa, bu burju vazin in en az gücü harca yarak amac a ulaşma eğilimine delalet eder. «(N. Buha rin, Düny a Ekonomisi ve Emperyalizm, Sf : 93)
Böylece 1876/1914 yılları arasındaki süreç te ekon omik işgali asker i işgal kovalamış ve - dWı yanın hemen heme n tamamı topra k bakım ından paylaşılmıştır. Empe ryaliz m çağı ile birlik te sö-
61
ww
w.
ne
te we .c
om
mürg e politikası yalnız nicelikçe değil nitelikç·.: de değişikliğe uğramıştır. Sömü rge politikasının esas amacı serm aye yatırım alanlarını ele geçirmekt ir. «Sür üm pazarlarını, hamm adde pazarlarını ve serma ye yatırım alanlarını ele geçir mek için yaalizm in pılan rekab etin şiddetleıimesi. İşte kapit somesi dönüş e alizm yeni gelişmesi ve mali kapit irSömi 109) : Sf y, nund a bu nokta ya vardı. «(a.g. myönte gecilik; ona yol açan neden ler, amaçları, leri ve ideol ojisi i le birço k bakımdan değişikli. ğe uğramıştır. keOsmanlı devleti 19. yüzyıl başından beri r· sömü esas n bunu dıysa sin olara k paylaşılma oliler çelişk ve et geci devle tler arasındaki rekab gibi önmaktaydı. Ayrıca demi n vurguladığımız celikle henüz işgal edilmemiş alanların işgali söz konu suydu . Faka t, işgal edilmemiş topra klar kalTanzimat. mayınca Osmanlı devle ti gibi (özellikle ini begirdiğ ine tan beri yan - sömürgeleşme sürec nlı devleti, lirtmiştik) yarı- sömü rge ülkel er (Osma Bu ülİran, Çin) üzeri ndek i rekab ette yoğunlaştı. keler özellikle Osmanlı Devleti yeni paylaşımın en önem li konu su ve sahne si olacaktı. Birin ci empe ryalis t paylaşım savaşı öncesinde, · 1908 2. nci meşrutiyet harek etiyle iktid ara geçen si Al«İttihat ve terak ki» (Birli kve lİerleme) Parti di. indey içeris man empe ryaliz mi ile sıkı ilişkiler «Hür riyet, uhuv et, müsa vat» (özgürlük, kardeşlik, Terak ki çok İttihat eşitlik) ilkele rini savun an . Bu dövurdu açığa geçm eden gerçek kimliğini k Kürt birço nemd e günd eme gelen küçü k çapta diren mesin i kanla bastırdı. Erme ni ulusa l harek':!tini baha ne edere k, yüzbi nlerc e Erme ni'yi katie tti 62
ve topraklarından politikasını aynen
ww
w.
ne
te we .c
om
sürdti. Abdülha mit'in katliam uyguladL ı. nci emperya list savaşa İttihat Terakki 'nin öncülü@.inde Almanya'nın yanında katılan Osmanlı devleti (Savaştan önce 1910'da Alman emperya lizmi Türkiye 'de, İngiltere ve Fransa'dan üstünlü~ü kesin olarak ele geçirmişti.) çöküşün eşi~ine gelmiş olmakla birlikte henüz «Tuna'd an Umman 'a dek uzanıyordu.» Ancak, Almanya'nın savaştan y~.~ı.ıik çıkması üzerine imparat orluk da~dı. Ortaclo~u'nun siyasi haritasında büyük de~işikliklcr oldu. Bir takım sunnt devletle r ortaya çıktı. Sömürg eci devletle r daha 19. yüzyıldaki faaliyeıleri sırasında en zengin petrol kaynaklarım tespit etmiş ve özeiiikle petrol bölgelerine ağırlık vermişlerdi. Osmanlı devletin in üç eski viH\yeti (Musul, Basra, Bağdat) birleştirilerek oluşturulan Irak, İngilizlerin; Suriye ise ise Fransızların egemenliğine girdi. Kürdist an ise görüldü ğü gibi, bir parçası (ki en zengin petrol bölgesid ir) Irak'a, bir parçası da Suriye'y e dahil edilerek dört parçalı bir ülke durumu na sokuldu . 1923 Lozan Antlaşmasıyla gerçekleşen bu ikinci bölünm e ile oluşturuJan dört parçalı statü emperya list ülkelerin ve bölgedeki sömürge ci güçlerin ortak iradesini yansıtmaktaydı. İngiltere Kürdistan'ın kendi payına düşen parçasını, 1932'lerde Irak'a ve Fransa'da kendi payına düşen parçayı Suriye'y e bı raktılar. Sömürg e bir ülke olarak 20. yüzyıla aktarılan Kürdistan'ın (ki 400 yıla yakın bir sömürg e geçmişi olduğu söyleneb ilir) birer parçasına da böylece Irak ve Suriye gibi emperyalistlerin. suni yaratığı olan devletle r taasrruf etmeye başladılar. Bu chafif siklet»» sömürge ci devletle rin sömürg e sahipliği işte böyle gerçekleşti. Yani bizzat İngiliz 63
ww
w.
ne
te we .c
om
ve Fransız emperyalis tlerinin iradesi ile;- İran ve Türkiye ise daha önceden sömürgeleştirdikleri Kür- · d.istan'm Do~ ve ~ -llarçalarıru. savaş sonrasında da koruyabild ilef. Btf,lece Ortad$'n un ortasında bulunan Kürdistan, birinci emperyalis t savaş sonmiw.da ve ikinci bölümneyi takiben sadece Osmanlı devleti ve tran'ın deAfl, Ortado~' nun ve İngiltere ile Fransanın sömürgesi haline gelmişti. Bugün ise. do~dan bir biçimde Ortado~ sömürgesid ir. polaylı bir biçimde ise Ortado~'da eğemen olan. emperyalis t milırakların sömürgesi. Bugün sürmekte olan statüko (verili durum) aynı çıkarhm ve ·aynı iradeyi (bölgedeki emperyalis t ınihrak1ann ve dört sömürgeci devletin) temsil etmektedir . Esasen, daha 19. yüzyılın başından beri İngiltere, Çarlık Rusyası v.s. gibi gibi sömürgeci devletler Türkiye ve İran'la birlikte Kürdistan'~ sömürge statüsünün 9evam etmesine çalış mışlardır. Denilebiilr !ci, sadece 20. yüzyılda de~il, 19. yüzyılda da Kürdistan'ın sömürge s4ttüsü içerisinde tutulmasında bölgede egemen durumda olan tüm sömürgeci devletler fülen rol oynamış ve bu anlamda sömürge zincirini birlikte örmüş lerdir. Yani ikiyüz yıldan beri Ortado~'lu sömürgeci devletlerle, Ortad$'d a egemen duruma ge· len sömürgeci -emperyali st devletlerin ortak sömürgesi olmuştur diyebiliriz. Kürdistan için. Ancak, sürekli de~işen sömürgeci devletleri dikkate almak kaydıyla. Daha önceki bölümlerde Kürdistan'ın 1514'den beri sömürgeleşme süreci iÇerisine sokulduğunu belirtmiştik. ·Bu tarihten itibaren kısa bir süre içerisinde sömürge düzeninde · yerleştip varsayı64
';(! •
T
'
' ı !' tl\.. ı )
•
i") ı : i
1-'
p<.) ı\ t i k~~'\ l
1
1';"l.-~
J()ıı( nJiıı
~
'
1
k'! 1d ı nı~~~~
1
1
iıı ·.·ı
it ı ı
dL:vlctirı
ili-:;ki-;i
l
l~~-' lıııi fd~ıı ~tL
kitd~tr \';trlı~ıını
f·
1 1
...,C Jillir:. P· :iJ ı ı~\;· ('i 1i ı kli ' ( ) ) :ı <Jl d ı d .. \ 1'
ktnudu
söın(ı:p:
:)i'
;
i.'
;
,If\
om
bı i
'""}U } jj,~> dnı b\t·~-i
t~.<H1 ·1ı~!:;ı;;J/ {)!:ı;,ık
p.JLiik;,,ı d:ı
bi}y!ı.
h·~
U;'•,
!i;n
lı;ıhiııı
olan f..::od:duilıiıı ıcrıH'Ii ii;criı:c;•,' ?<'li.· ,·cc J, 1 cd(·(\'K ti. oıılı<ıl lı ı iıtı kuııll(i;ı .;,O\ " ' ı··
te we .c
\'c Oiia hLr.ilıı.~i
Ji\ or :
"L>cc:nc.·n -;ın ıl i arın hc:ı, pu!ilikasıııın ıs,i· decc politika, askeri politika, ckoııonıik polt· tarzı ü~:erinde gelişerek,
belli üretim ilişkileri nin basit ve genişletilmiş yeniden ürelimin de aracı r~örevi görür. Feodallc rin politika~ı.
ne
feodal üretim ilişkilerini güçlend irir ve geniş letir. Ticaq sermaye nin politikası, ticari ka-
w.
pita:1izınin egemenl ik alanını genişlctir. Mali kapitaliz min politikası, mali sermaye nin üretim temelini yeniden üretir.»
(N. Buha!'in , Dünya
Ekonom isi ve Empery a·
\izr.ı, Sf ; 119, Özgün Yayınl~ml
ww
Ancak 20. yüzyılın başlangıcır:dan itibare n Tür· kiye'nin sosyo/e konom ik ve sosyo/p olitik yapısın da önemli değişiklikler mcvdan a geldi. Türkiy e'de kapital izm dışa bağımlı ve çarpıkta ols;:ı olağan. üstü bir hl71a gelişti. Bıı ('c·lişinıi Dr. H.ikme t Kıl
1
V11UlHU
••
l
!;>Uytı;;
••
,1
l.
, ...
UZCLJC.!llL:tUt:Llıı
•
« ... 20. yüzyılın alnıyazısını
ya
şeyt;ııı,
o
çizen
1-.oııloı-ltı, lıalı döşcli,
tanrı vt·-
ıtık
scs>.il
6')
vitrinler içinde iskarnbil falı oynar gibi oturan finans ,kapital, ŞİRKET'tir. Türkiye'n in 1914 yılı nereye gidıeceiJ. 1900 yıbndan beri hazırlanıp ı• yılı iktidara çıkan sermayen in 1909
yılında yaptıkJanndan
beD1
olmuştur.
ww
w.
ne
te we .c
om
1908 devrimind~ sOnra Türkiye'd e finans kapital hazretler inin nasıl «şartsız kayıtsız egemen» kesHdiği ondan sonra görülen şir.ketlerg elişiminden anlaşılır. Türkiye'd e 1863'· ten 1908 ~evrim.lne dek geçmiş 45 yıl .1çlnde ancak 5 şirket kurulmuştur. GerÇıi o beş f.inanskapital yuvacığı koca imparatorlt$ın başına gereken suyu dökmeye yetmiş ve artmıştır. pusu Çünkü, o 5 şirketin ardında vıe içinde kurarak Truva atı gibi Türkiye kaılesini fethe gelen ve kale i9indelci beşinci kolla yani Babil ça~ında.n armağan kalmış tefeq bezirgan sermaye ile her türlü işbirliru ve elbirliği yapan finans --kapital hazretler inin arkasın da halkın «YEDİ DÜVEL», Osmanlı ketebesinin «DÜ\'EL - İ MUAZZAMA» dediği batı ka· pitalizmi vardı. O sayede «yuvaıo kurulur kurulmak Türkiye'd e sahip kesilen finaıns- kapital üstüne şirket yavrulaşiyle ol~anüstü 1909'başladı. mağa yumurtla şirket flrket 37 yılda dek 5 dan 1914 yılına dünyaya geldL Hele birinCi cihan savaşıyla babir toplum biçiminin (burjuva düzenitıda koparken Türkiye'kızılca kıyameti ilk nin> çıkaran bir şir göklere biçimini de o toplum ketler furyası almış yürünıüştür. 1914'den 1913'e dek 4 yıl içinde tam 55 flrket kurul-
66
min
Gc'i5im; , Sf
yınevi)
1 ll. farih ve Devrim
Ya-
ra.b.çJ
co
m
Türkiy e'de kapital izmin gPlişimine ve egeme!1 üretim ilişkisi olu5un a paralel olarak Kürdis tan'a yöneli k sömürg e politikasında da nicelik ce ve nitelikçe değişiklikler oldu. Kürdis tan Türk kapitalizmi ve Türkiy e burjuva zisi için meta ihraç alanı, hamma dde alanı ve ucuz işgiidi deposu olarak da önem kazandı.
et ew
e.
Diğer sönıürgcci devletl erin olduğu gibi Türkiye'nin de hamma dde bakımından en zengin bölgesi Kürdistandır. Petrol, Bakır, Krom, Kömür , De mir ve akarsu kaynak larmda n Türk burjuva zisi büvük kazanç lar sağlamaktadır. Bu kaynakları yerli Ye yabancı tekelle r ortaklaşa işietmekte ve sö· m ür mc ktc d iri er.
ww
w. n
Türkiy e burjuva zisi «yerli>> Petrol' ün hemen hemen tümünü , Bakır, Demir ve Krom'u n büyük bölümü nü, enerji ihtiyacının yine önemli bir bölümünü (Keban barajından ağırlıklı olarak Türkiye 'deki sanayi merkez leri yararlanmaktadır. Henüz proje halinde ki barajla r tamamlandığı takdird e de sağlanan enerji yine Türkiy e'ye aktarılacaktır.) Kürdis tan'dan sağlanmaktadır. Kısaca, Kürdistanın yeraltı servetle ri, doğal zenginl ikleri hemen hemen tümüyl e Türkiy e kapital izminin hizmet indedir . Tarımsal ve hayvan sal ürünler i içirı. ele aym şeyi söyleyebili riz. Kürdistan'ın sanayileşmesi engellenmiş, sözkon usu sanayi yatırımları da büyük ölçüde sigara, içki, çiment o, tekstil gibi alanlar a ve devlet eliyle yapılmıştır. Ki.irdis tan' da biriktirilmiş olan
67
sermaye de sürekli bir biçimde Türkiye'ye akın etmekte ve orada yatınlmaktadır. Yine Kürdistan'dan her yıl onbinlerce işçi Türkiye'nin sanayi merkezlerine (İstanbul, İzmiı, Adana, Ankara v.s. gibi) a:kmaktadır. İşçi göçü konusunu inceleyen eski bir kaynakta şöyle denilmektedir :
e.
co
m
«Gene çıkışlar açısından ilginç bir durum, _ Dolu Anadolu ve Güney Do~ Anadolu bölgelerinde hem köyden, hem kasabadan, hem de tehlrden göç edi1mesl olayıdır. Diler bölgelerden de göç vardır, ama, bu bölgelerin şehirleri" göçün bir kısmını tutmaktadıx. Oysa . bu Iki bölgede, . göç tamamıyle bölgeden dı· şanya: d~ akınakıtadır.•
GöÇü, Dr. Ahmet Alrer, Sf : 29, Saın
et ew
-(İşçi
Yayınlan)
der
Sömürge tesbiitne karşı çıkan kimi çevreler bu gerçekleri bilinçli olarak gözardı etmekte ve şöy le demektedirler : cÖrne~n. bunlar Kürdistan'ın dışında, sa· nayileşen
cmetropol bölgeleri»»niın gelişmesi ni, Kürdistan'da yaratilan de~erlere, hammaddelere, ucuz işgücüne elkoyma girişimlerinin sa~ladı~ı söyleyebilmektedi:rler. Sanki bir ülkenin saiıayileşmesini esas sa~yan fak· tör sömürgelerin yapıa1anmasıymış gibi ...
ww
w. n
,
Türkiye'nin genelinde ve özel olaırak Kürdistan'da yaratılan ~eıılere el koyan, ulus· lararası ınal! sermayedir. Onun aracı ise, komprador sermayıedir. Kfirdlstan'da dahil ol· mak ftzere bOtibriiyle ftlke çapmda ucuz lt
giicü ve hammaddele rden yararlanan esas olauluslararası ınaJl sennaycdh".• <Parti Bayrağı, Sayı : S, Sf : 63l
rak
co m
cTürkiye'nin Do~usu ve Batısı arasında iş çi ücretlerinin büyük farklılıklar gösterd@ söyleneme)'X'ceği gibi, genel olarak işçi duru· muna gelen Kürt emekçileri, esas olarak Batı Türkiye'de istihdam edilmektedir ...
ew e.
«Kürdistan b5!gc:;iade bulur..mı hammad delerin yağmalanması, Türkiye bütününde hammaddele rin ya#malanınaSUUn dışmda ele alınamaz.
Başka
ww w
.n et
bir deyiŞJle, Kürdistan bölg.-;sind.;ki hammaddele rin uluslararası mali sermaye yerine, ulusal Türk sermayesi tarafından ya~ ma!andı~ iddia edtlemeyecei!i gibi ; emperyalizmin Kürdistan'da kileri yağmalarıken, Türkiye'nin diğer bölgelerinde ki hammaddele ri yağ malamadığı da söylenemez. Bütün bu iddia· lar, emperyalizm in Türkiye üzerindeki sömürüsünün inkan a.nilamındadır ve sadece emperyalizmin yüzünün gizlenmesine hizmet eder.» (a.g.y, Sf : 64/65)
Bu sosyal- şöven baylara göre Kürdistan'ın geri kalmışlığın da «Ulusal Türk sermayesi» nin hiçbir günahı yoktur, o zavallı ve masumdur . «Türkiye'nin Doğusu•> ile ,,Batı Türkiye» arasında bir eşitsizlik varsa, bu bir tek ülkenin ve bir tek ulusun çeşitli bölgeleri arasındaki eşitsizliktir. Kapitalizmin eşitsiz gelişiminin sonucudur. Bu eşitsiz· lik, bu baylara göre, Türkiye ile Kürdistan ara-
69
co m
smda, ya da Kürt ulusu ile Türk ulusu arasındaki· bir eşitsizlik değil Türkiy e'nin <<Batı»sı ile «Doğu)> su arasındaki eşitsizliktir. Uluslararası bir ölgü değil ulusun kendi içindek i bir eşitsiz-durumdur. Yani bu eşitsiz gelişirnde Kürt ıılusunun sömürg e ulus, Türk ulusun un ise sömfug eci ulus .(veya ~~ndi dcyişleri ile ezen/ez ilen ulus) olmasını hiçb1:• fonk· siyonu olamaz . Bu esasen yeni olmaya n H' Kürt ulusun un varlığıJ:ıın inkarını kapitalizmin. "yasa»larına sığınarak meşrulaştırmaya hizmet eden bayatlamış bir görüştür.
ww w
.n et
ew e.
Oysa,. bu eşitsizli~in esas nedeni, Kürdistan'ın esas yağn)aİanıriasmın ve geri bıraktırilmasının nedeni, Kürt ulusun un ezilen/ sömürg e ve Tih-k ulusun un ezen/sö mürgec i olmasıdır. Yani belirleyici faktör, ulusal faktörd ür. baylar böyle bir ~sasen, bu sosyal - şöven Kürt ktadırlar. yadsıma dahi ı eşitsjzliğin varlığın ekoun ulusun Türk ulusun un ekonom ik düzeyi ile yerek, nomik düzeyi arasıoda hiçbir fark göremP hala «yan- sö}llürge, yan - feodal» nioniyi söyle· mektel er. Siyasi körlüğün böylesine, pes doğru su (!) «Parti Bayrağı»'"nın mantığı, Amerik an finans kapital inin kendi ülkesin deki zenginlikleri de yağmaladığı için, başka ülkeler in zenginliklerini yağmalaması yüzünd en sömürg eci olarak nitelendirilemeyeceği gibi gülünç ve komikliğe varan bir
mantıkla çakışır.
20. YY'DA KÜRT ULUSAL HAREKETLERİ 19. yüzyılın sori direnm esi olan Şeyh Uubeydullah Nehri isyanından sonra, Çarlık Rusyası»n daki 1905 devrim inin ve Türkiy e'deki 1908 hare-
70
ya çıktL
we .c
om
ketinin de etkisi ile ortava cıkcın kiidik çaplı bazı ulusal hareketleri sayma1sak, bilinci emperyalist savaşın bitimine kadar sözü edilmeye değer bir hareket Kürdistan'da gündeme gelmedi. 18801918 yıllan arasuıdaki kırk yıla _yak11ı bir sessizlikten sonra, 1918'den itibaren, uluslararası koşul ların ve Ekim devriminin de etkisi ilc Kürdistan'da ulusal hareketler yeniden boyverdi ..Birinci dünya savaşının sona ermesinin hemen ardından, Kuzey Kürdistan'da (Türkiye Kürdistan'ı), Güney Kürdistan'da (Irak Kiirdistan'ı) i-'e Do~u Küi"disteın' da (İran Kürdistan'ı) aşağı yukarı aynı tarihlerde bölgedeki sömürgeci devletlere ve İngiliz emperyalizmine karşı bağımsızlık hareketleri orta· 1920- 1938
ıarii1li arasııHiak i
dijtltHıde
ww
w.
ne
te
Türkiye Kürdistan'ında bir dizi direnme oldu. 1938Dersim ayaklanmasının bastırılmasından beri bir dah<>. herhangi bir hareket görülmedi. Birinci ~a vaşı takibeden dönemde Simko ayaklanması ve İkinci Dünya savaşı yıllarındaki özgül dış koşul ların ve Ortadoğu' da oluşan geçici bir denge &.ı rum unun ürünü olan Mehabat Cumhuriyeti'nin kurulması ve yıkılmasının ardından İran Kürdistan'ında da bir ulusal hareket ortaya çıkmadı. Suriye Kürdistan'ında (Batı Kürdistan) ise Birinci Dünya savaşından beri sözü edilecek bir hareket görülmedi. Kürt ulusal hareketinin, kimi zaman nisbeten uzun sayılabilecek kesikliklere uğramakh birlikte, bu aralıkları saymazsak, aralıksız devam ettiği ve halen de sürmekte olduğu Irak Kürdistan'ı özgül blr ön.:me sahipti~·. 1913- 194t, 1961. 1975 yılları arasında yeralan ve hemen hemen süreklilik arzeden Irak'taki ulusal kurtuluş müca71
ww
w.
ne
te
we .c
om
delesipin ve bu mücadeleterin ihtiva ettiği tecrübelerin, derslerin, değerlendirilmesi, yenilgilerin nedenler inin araştırılması özel olarak ele alınması gereken başlı başına değerlendirilmesi gereken bir konud ur.· Güney Kürdi stan'd aki deney üzerin e; bu hareke tlere önderl ik eden partin in (KDP'nin), hareke tin çeşitli önderl erinin , ve daha birçok siyasal hareke tin yapmış olduk lan aşağı yukan benze r dedeğerlendirmeler vardır. Ne varki, bu konun un dee biçimd bir lüklü bütün ve ğişi~ boyutlarıyla ğerleridirilebildiği söylenemez. Bu konuy u ele alanIann birçoğunun yaptığı, büyük ölçüde hareke tin tarihçe sini yeniden yazmak -olmuştur. Kürdi stan tarihin e ilişkin kayna klarda yer .alan mücad elenin tarihse l gelişimi aynen aktarılmıştır. Şüphesiz, Kürdistan Tarihi konus unun çok az bilindiği gözönüne alınırsa bu çaba gereksiz sayılmaz. Ancak, tek· rardan öteye gidemeyen araştırmaların da ciddi araştırmalar olduğu söylenemez. Biz konuy u daha farklı bir yöntemle ele almay a çalıştık. Kürdis · tan tarihin i incelerken, değerlendirmelerimizi yapabilm ek için zorunl u olduğu ölçüde tarihse l geli.-·· şime · değindik. Kürdi stan devrim ine ilişkin önemli tespitl er üzerindeki tartışmalara açıklık getirebilmek amacıyla konuyu ele aldık. Örneğin tek tek ulusal hareke tleri ele alıp, krono lojik sıra dahilinde, şurda başladı şurda bitti, falanın oğlu filan, önderJik etti v.s. gibi bir yaklaşımı lüzumsuz gördük. İşin bu yanını merak edenle r için bugün müracaat edilecek sayısız kayna k var ortada . Önemli olan sorunu içinde bulunduğumuz dönem deki mücadeleye
ışık
tutaca k tan:da ele
almaktır.
20.
vüzyıl
Kürt ulusal hareketleri ni de avnı ele alacağız. Ve öteilikle bu yüzyılın günümüze kadarki bölümünün en önemli yanını oluşturan Irak Kürdiştan'ındaki mücadele dene· yi üzerinde duraca~ız.
ww
w. ne
te we .c
om
yaklaşımla
73
GÜNE Y KÜRDİSTAN (Irak Kürdtstan'ı)' DAKİ KURTULUŞ IUREKETİ {1918 • 1946) : sonra Osmanlı imbir bölüm ü ve minin işgali alryaliz Güney Kürd istan İngiliz empe tına girmişti. Irak, Ortadoğu'da İngiliz emperyalizmi tarafından suni olarak oluşturulan bir devletti. Arap ulusu nun da birliği engellenmiş ve emper yalist- çıkariara uygun düşen Irak ve Suriy e devletleri oluşturulmuştu. 20. yy' da önem i daha bir artan petro l bakımından olduk ça zengin olan Güney Kürdi stan yine İngilizler tarafından Irak- Arap dev. letine bağlandı. Tüm Kürdi stan' da olduğu gibi, Güney Kürdi stan'd a da bağımsızlık ya da özerk lik statüs ünün gerçekleşmesi Ortadoğu'daki emper . yalist çıkariara uygun düşmüyordu. Çok sayıda ulus ve ulusal azınlığı, ve dini barındıran Ortadoğu da empe ryalis t çıkarlar, tüm eziİen ve sömü rge halkları birbir lerine düşürecek ve emper yalizm e i engelkarşı topye kün bir bağımsızlık mücad elesin leyecek . bir strate ji öngör üyord u. Bu amaçl a Arap ulusu nun da birliğini ve bütünlüğünü bozar ak bazı bölüm lerini devlet olarak örgüd eyip Kürdi stan topSuriy e raklarını bu devlet lere pay ettiler . Irak ve ryalis t Empe devletleri bu politikanın ürünü dür. varlığı çıkarları tehdit eden Sovye tler Birliği'nin da Ortadoğu'da izlenen strate jiyi etkile yen önem li bir faktö r olmaktaydı. ·Birin ci empe ryalis t
savaştan
ww
w. ne
te we .c
om
paratorluğu çökmüş, Arabistan'ın
Irak Kürdistan'ında Kürt halkı Türk, İngiliz ve arap boyunduruğuna karşı çıkıyor, bağımsızlık için savaşıyordu. Ancak, ulusa l harek etleri n önderl 9. yüzyılda olduğu gibi geleneksel güçlerin liği
74
(a<;ino:ı rc.isi
Sed-ı
ı;,ı~vh ;.ıva) D"iidiinıiiııdı·vdi
rvhh-
- - sömürgecililerinin himayesinde Kürmut, distan için özerklik statüsü istiyordu. İngiliz cmperyalistleri bu çozumLi bcnimsemeyince, Şeyh Mahmut'un önderliiğnde Kürt halkı, Kürdistan'daki İngiliz işgaline karşı dircndi. 1919'daki Şeyh Mahmut (Berzenci) hareketi İngiliz işgal kuvvetleri tarafından hastınldı ve Mahmut Hindistan'a sürgüne gönderildi. Sevr (1920) antiaşması ile Kürt toplumu için öngörülen bazı haklar ise ti.iınüyle al datmaca idi ve uygulanınadı. 1922'cie Şeyh Mahmut'un Süleymaniye'ye dönmesine izin veriliyor Döner dönmez Şeyh, kendisini hükümdar ilan ederek bir yönetim kuruvor. Ancak, İngilizler Mah· jcoal j_..U"· • "O ... . . . _ ikna erlPrnPdile•• J~.Jn'd.r> lr,rrıi;z ...m11t'11 KuvvetHava vetleri özellikle R. A. F. - Kraliyet leri- birlikleri) tekrar saldırıya geçip Kürdistan'a bombalar yağdırıyor. Şeyh geri çekiliyor. İngiliz sömürgecileri Kürdistan'da katliam üstüne katliam yaptıklan halde 1922'de Irak hükümeti ile ortaklaşa hazırlayıp Birleşmiş Milletlo·'c günderdikleri raporda şöyle diyorlar : ~
ı...ı.
""".....,..__._ ............. .._
... •
• ,_._,.
... ._
•·
~
-~<-Yt::J
<ı..
ww
w. ne
.ı.-
te we .c
om
İngiliz
<<Britanya Majcstclerinin Hükümeti ile Irak Hükümeti, Irak sınırları içinde yaşayan Kürtferin bu sınırlar içeris:indc bir Kürt hütanırlar ve çe şi tl i kümeti kurma ha.klarını mümkün oları aralarında, kendi Kürt unsurları en kısa zamanda, bu hükümetin almasını aristedikleri y<ıyilmasını Luladıklan biçimi "'-' sınırlar konusunda bir anlaşmaya varacaklannı ümit ederler. Her iki hükümet onlann, Britanya Majestelerinin hükümeti ve Irak hükümeti ile olacak ekonomik ve siyasal ili~Heri-
75
ni ta.rtışmak için sorum lu delege ler cekler ini bildirir ler.»
göndere-
I(Luoien Rambo ut, Kürdiistan, 1918- 1946, Sf : 74)
Kurulu karann da ; .
«<rak Hüküm eti iKürt
böl~erlne,
yenler hariç, Arap memur lar.
tinde
de~ldir.
Bakan lar
om
Yine, ll Temmuz 1923 taribii Irak
tiyi.ıı
teknis-
etmek ntye-
te we .c
Onun, Kürt bölgeleıa: haLkını resmi yazış malard a Arap cUllnl kullan maya zorlam aya da niyett yoktur .
geçen bölgel erde ahalin in sivil ve dini toplulu lclann haklan oldu~ gibi koruna caktır.» denilm ektedir . Adı
(aktara n, Lucien Rambo ut, Kürdis tan, Sf : 75)
w. ne
Milletler Cemiyeti 16 Aralık 1925'de Musul şek anlaşmazlığını, Musu l'un Irak'a bağlanması n kararı linde çözümledi. Birleşmiş Milletierin bu lerin, da, ilave olarak şöyle denili yordu : «Kürt ülkele rindek i yönet im, adiiye işleri ve okulla rdaki ası eğitim için kendi ırklarından tnemu rlann atanm ı olmas dili ve Kürtç e'nin bu hizme tlerin resmi , «(a.g.y yolun daki istem leri hesab a katılmalıdır.
ww
Sf : 76)
Ne İngiltere'nin ve Irak'ın, ne de BM'in bu vaatle ri bile ne o tarihl erde ne de bugün hala gcrhalçekleşebilmiş değildir. Bütün bu vaatle r Kürt ol kontr mak, saptır i kımn özgür lük mücad elesin nın şması antla altına almak ve boğmak içindi. Sevr
76 ~--
..
ğü
e.
co
m
benzer çözümlerde aynı şekilde 23 Temmuz 1923 Lozan antla:;;masıyla ortadan kalkmı:;;tı. Bırakalını bu antlaşmalarda yer alan «Sürekli otonomi planı nı» ve «bu halkın bağımsızlığını gerçekleştirme yeteneğinde olduğuna kanaat» edildiği taktirde « bağımsız,, olacağı şeklirıd...::ki sahte vaadini. en asgarisinden Kürt halkı, kendi dilini özgürce kullanma, ana diliyle eğitim ve kenclind'-:ıı memurlar v.s. gibi haklara, değil o gün, bugün hile gerçek anlamda kavuşabilrniş değildir. 20. yüzyılın başından itibaren Kürt halkının ulusal mücadelesi işte böyle çarpıtıl mış ve sahte vaadlerle oylandırıldı. yö-
et ew
«İngilizler pratik insanlardır. Irak'ın
ww
w. n
kendileri için sürekli bir dert olduğunu ve I rak'la karlı çıkacakları ve hiçbir sakıncası olmayan bir antlaşma imzalamakla bu yükten kurtulup siyasal, ekonomik ve stratejik çı karlarını daha iyi koruyacaklarını farketmekle gecikmedıler. Daha 1929 Şubat'ında Sir G. Clayton, Irak hükümetine, Majestelerin in Hükümetinin Irak'ı serbest bırakıp Milletler Ce-
rniyıetine alınmasım destekleme~e
hazır oll:>ildi,-zli Krı~ım ayınrla, Lor{l Pas~field, Cenevre'de o kadar iyimser bir memorandum sundu ki, Mandalar Komisyonu raporcusu Bay Pierre Orts'ın ağzı açıkta kaldı. İngmz ler eşsizdiler, tamam; ama Milletler CemidEğı.mu
yeti
uzmanlannın yirmibeş
P~ktiğiıw
hiikiirn
vN.ıliklt>ri
sene sürmesi gx;örgiirleştinn,,
ve
olguulaştırma işini beş
seneden de az bir sü · rede tamamlamak ! Bu İngilizlerin becerikiikleri konusunda çok ş~y söylüyor doğrusu.
77
Haziran 1930'da, içerde
asayiş{
sallama
ve
savuruna işlemini her türlü Irak !Krah'na bırakan İngil.z - Irak antlaşma sı imzalandı, Gayet tabii bu anlaşma azınlık larla iılgi·1i hiçbir hüküm taşımıyordu.» Kürdistan «1918-1946», (Lucien Rambout, dış
saldmya
Yayınları.>
m
Sf : 79, Kornal
karşı
w. n
et ew
e.
co
Böylece İngiltere 1930'da yeni- sömürgec i metotlarla Irak'a şiyasal bağımsızlığı hediye etmenin yanısıra, bu yarı :bağımlı ülkeye, sömürgeleştiril mesinde bu statüsünü n sürdürülm esinde kendisi· nin de büyük rolü olduğu Güney Kürdistan'ı da hediye etti. Irak'ın Kürdistan'ın Güney bölümü üzerindek i sömürgec i tasarrufu işte böylece İngi liz sömürgeciliği tarafından oluşturuldu. Irak'ta, bizde ha.la belirli bazı çevrelerin sakız gibi çiğne yip durdukları gibi sömürge edinmek için emperyalisdere kafa tutmak zahmetin den kurtuldu. Kaldı ki Irak bizzat Kürdistan'ı s..ömürgeleştirmedi. Osmanlı devletind en bir sömürge olarak İngilizlere kalan Güney Kürdistan'ı yine bir sömürge olarak sömürgec ilik devraldı. Sömürgec ilik vardır, yine liği de sömürgeci de) in vardır. Irak'ın (Suriye'n işte böyledir. KEDİYE GÖRE BUDU KADAR SÖMÜRGECİLİK yani.
ww
Aşağıdaki satırlar ·Irak- Kürdista n nusunda az da olsa bilgi verebilir :
ilişkileri
ko-
«Ve Kürtlerin asırlık zenginlikıleri olan Musul petrolleri Irak'ın diğer bölümünün yara· nna işletiliyor. Petrol kumpanyalarından sa~ lanan gelirlerle Arap bölgelerinde sulama, ta· nın ve tarımsal korunma ça;hşmalan yapılı-
78
yor. Bun:ı karşılık, birkaç y1!da Kürt Hvıısı Süleymaniye'de ihracaat için üretilen ya da satılan tütünün toplam fiatı 625.000 rupyeden, 100.000 rupyeye düşüyor.»
-
om
«Beri yandan, Irak Kürtleri Irak hazinesine toplam gelirlerinin % 30'unu ·sa~Iarlar. Fakat Bağdat'ın, bu bölgelerin kalkınması için yaptı~ı harcamalar bu orana yaklaşmaktan çok uzaktır.» •
te we .c
(aktaran Lucien Rambout, a.g.y, Sf : 89/90)
Irak'ın «bağımsız»lığına
kavuşması
ve fakat,
Kürdistan'da de~şen bir şeyin olmaması yüzünden Kürt halkı seçimleri boykot Irak ordusu halkın üzerine ateş açtı ve seçimlerfboykot eylemi tam bir ayaklanmaya dönüştü. Şeyh Mahmut hareketin başına geçti ve eski taleplerini tekrarladı : «İngiliz korunmasında sınırlı özerklik.»
etti.
ne
Irak, İngilizlerin yarattığı bir devletti.
ww
w.
«Irak Birlikleri İngilizlerin ülkeyi terketmesiyle askeri alanda açılmış olan boşluğu kapatıyorlardı. Irak ordusu bütün ü}k:enin savunmasımn sorumluluğunu yüklenebi:leoek bir duruma. gelene kadar bu böyJ.e. olacaktı. Bu birlik1er .nihayet 7.SOO ldşiyi bul<l.ula~ ve personelt!eri esas Asuriler~ meydana geliyordu. (İngilizler Asurileri 40.000 tkada~ Kürelistama yedeştirmeye çalışıyordu. Kürtlere karşı kuldamlmak üzere bunlardan askeri bitlikler tıeşkil ·edilın4şti. Daha sonra· ki yl}larda bildi~iıniz gibi aynı a.maçla IÇürtlerden de ~<Caş» l;ıh1ikleri · oluşt~lmuştu.
79
TEKOŞİN).- Genellıikılıe Kürtlere karşı olan ha-
rekaatla rda kuHanılıyorlardı ve bu durumla rda kendiler ine RAF yardım ediyordu.» <1961 -70 Irak Kürdistan'ı Kurtuluş Mücadelıesi, Edgar O'ballan ce Sf : 23>
Irak'ın askeri gücü
oldukç a mevcud u 1933'e kadar zayıftır. Irak Ordusu nun 7.500; 1936'da ise ancak 23.000'e ulaşıyordu. Kürt isyanlarının gtcü karşısında bir ·kuvve t biran bile dayanamazdı. Bu nedenl e bu isyanla r, kan ve demirle boğulabildiyse şayet, bu «RAF»'ın kanatla rı altında», İngiliz sömürg e birlikle ri sayesin de mümkü n olabildi. Daha sonrak i yıllarda da Kürt ulusal hareke tinin özellikle Irak'ta yol alabilmesi·· nin önemli bir nedeni de bu avanta j dı. Yani Irak'taki merkez i otorite nin zayıflığıydı. Öysa, Türk ve İran devletl eri bu bakımdan «güçlü» birer militaçizegüce sahipti rler. Bu noktanın altını rİst biliriz. Kürt direnm esi karşısında Irak Ordusu tamamen aciz kaldı. Her zamank i gibi yine İngiliz sömürge birlikle ri ihıdada yetişti. RAF (İngiliz Hava Birlikleri) Kürdis tan'a yine bombalarırtı yağdır ökçeler i dı. HarekM bu şekilde ezilebildi. «Arap i ökçeler .Arap e altında ezilmesi gereken» Kürtler ulusal vız geliyor du, RAF olmasaydı. Sömürg eciler ustaca kullanaçıkarlarına çelişkileri de kendi bildiler. Asurilerden askeri birlikle r oluşturmanın yanısıra Süryan i devşirmelerinden de yararlanıldı. Aşiretler arasındaki çelişkileri de aynı amaçla kullandılar. 1933'de Barzan bölgesi nde Şeyh Ahmet Barzan yönetim inde yeni bir ayaklan ma patlak ver· di. İngiliz sömürg e yetkilil erinin devreye girme-
ww
w.
ne
te we .c
om
Göı::üldüğü gibi
80
siyle hu ayaklanma da savuşturuldu. Ardı arkası kesilmeyen bu direnmeleri önlemek için Kürdistan'da Kürt memurların sayısı arttınldı, Kürt olarak katıla unsurların Irak Ordusuna subay bilmesi sağlandı.
te we .
co m
1943'de Şeyh Ahmet'in kardeşi Mustafa Barzani sürgünde olduğu Süleymaniye' den kaça ral< Barzan'a gitti. Bundan böyle de ·Barzan bölgesi direnmenin siklet merkezi ve Barzani de 1975 yenilgisine kadar süregelen ulusal hareketin değiş tartışmasız lideri olarak sahnededir. mcyen ve Barzani yeni bir ayaklanmayı örgütledi. Irak yönetimi güç durumda kalınca Barzani'yi antlaş mayı kabule zorlamaya çalıştı. Antlaşma~. şunları içeriyorrlu : <<
best
1 -
İ syancı aşiret in
bütün tutkuları ser-
bırakılacaktır.
w. ne
2 - Aşiret bütün kuvvetlerini ve Irak ordusundan alınmış sila!IJ.e.r da dahil olmak üzere bütün silahlarını koruyaca.klardır. 3 - Irak Kürdistan'ı.nda, erzak eşit bir
biçimde 4 -
dağılmalıdır.
Kürt bölgelerinde görevlt bütün Arap Yerine Kürt memuı-ıar atanmatı
memurların
ww
dır.
5 - Öğrenim alanında Irak Kürdistan'' Yeni kültürel özerkliıkten yararlanmalıdır. okul ve hastahaneler açılmalıdır.» (aktaran, Lucien Rambout, Kürdistan, Sf : 92, Kornal Yayınları)
Bu talepler 1918'den beri sözde benimsenen aynı taleplerdir. Irak yönetimi bu kez de antlaş· 81
co m
maya uymayınca savaş devam etti. Irak ordusu bozguna uğradı. Kürdistan'ın Erbil'e kadar olan bölümü, yani yarısı kadarı askeri olarak kurtakayrıldı. Kürdistan'ın zengin petrol kuyularını bedeceğini anlayan İngiliz sömürge birliği (R. A. F) yeniden Irak'ın imdadına yetişti. Hava bombardımanlarıyla sayısız köy yakıldı ve halk katiedildL Bu vahşet karşısında Barzani Irak Ordusuudarı . ele geçirdiği silah ve cephane ile (8 radyo vericisi. 8 top, 2000 tüfek ve 100.000 kadar mermi) İran'a çekildi. (1945).
ww
w. ne
te we .
Irak Kürdistan'ında -Birinci emperyalist savaşın hemen akabinde 1918'de başlayan Kürt ulusal hareketi 1946'da bu şekilde noktalanmış oldu. 1918-1946 yılları arasındaki döGörüldüğü gibi nemde Kürt ulusal hareketinin hedefi sadece Irak ynetimi değil özellikle İngiliz emperyalizmidir. «Kurtuluş savaşı emperyalizme karşı verilir-· diyenler ve bu bahane ile Kürdistan' daki mücadeleyi anti- emperyalist, anti- sömürgeci saymayan sosyal- şövenler bu gerçeklerden ya habersizdirler, ya da bilinçli. olarak sorunu tahrif etmekte ve çarpıtmaktadırlar. Bu sosyal şövenlerin sığın~ dıkları gerekçe önderliiğn geleneksel karakteridir. Yani harekete yön verenlerin, aşiret reisi, şeyh ya da toprak ağası unsurlar oluşudur. Denebilirki, bu iddianın sahipleri olan «sosyalizm» ağalan bu toprak ağalap k,adar dahi çaplı değillerdir. Ve yine tarihsel gerçeklerden açık seçik görülebileceği gibi Güney Kürdistan'dak i sömürge rejiminin devamı bölgedeki somurgeci otoriteterin yanısıra özellikle onların arkasındaki emperyalist ağababaların ca sağlanmıştır. Bu otoritelere yönelik ulusal ha82
te we .c
om
rc>kcti, bu otoritclcrin böi;cdcld emperyalist çikarların kaleleri olduklannı görmeden gerici diye suçlamak ya da ulusal kurtuluş hareketi olarak görmemek veya onlarda görünmeyen bir emperyalist parmağı aramak; bırakalım anti- emperyalistliği ve «Sosyalist»liği tartışılmayacak kadar açık bir biçimde emperyalist uşaklığıdır, sömürgeci otoritderin işbirlikçiliğidir. Emperyalistlerin parmağı ulusal harekette değil bizzat o hareketi katleden oteritelerin içindedir. Ortado~'da birinci cliinya savaşı sonrasında oluşturulan ve devam etmekte olan statüko emperyalist iradenin ve çı karların ta kendisidir. Dolayısıyla bu statükoya ve onun koruyucusu olan merkezi oteritelere yönelik hareketler emperyalizme de yönelik hareketlerdir. Gerçek budur. Elbetteki bu oteritelere yönelik heı türden hareket değil.
ww
w.
ne
Ne varki önderliğin karakteri nedeniyle köklü talepler formüle edilememiş ve kalıcı sonuçulaşıncaya dek hareket sürdürülememiştir. Uzlaşma cı ve teslimiyetçi tavır, radikal (köklü) dönüşüm ler yerine reformİst ve kısmi çözümlerle yetinme, . hatta daha önceki hareketlerde görüldüğü gibi bir boyunduroğun yerine bir diğerini tercih (Şeyh Mahmut ve Şeyh Ahmet önderliğindeki hareketlerde görüldüğü gibi) geleneksel önderliğin sınıf ka· rakterinde yatmaktadır. Kaldıki, bu noktada hareketin önderliğinin niteliği, onun anti - emperyalistliği için ya da desteklenip- desteklenmeyeceği noktasında ölçü alınamaz. Önemli olan bu hareketlerin fiilen, objektif olarak emperyalizme ve sömürgeciliğe darbe vurup vurmadığıdır. Leninist· lerin Afgan emirinin, Mısırlı tüccarların ve TürK:
83
ticaret burjuvazisinin (Kemalist hareket) güdü· mündeki hareketlere karşı takındıklannı bildiği miz tavırda da ölçü, önderliğin niteliğine göre değil karşı - emperyalist olup olmadığı, ona darbe vurup vurmadığında yatmaktadır .
om
. Tarihsel gelişimi içerisinde, mücadelenin gelişimini özetteyerek bazı yaklaşımlarda bulunacağız.
ww
w.
ne
te we .c
Barzani, 1945'de İran'a çekilmiş ve ikinci emperyalist savaş öncesindeki gelişmelerin ürünü olarak Sovyet Kızıl Ordusu'nun denetiminde bulunan İran Kürdistan'ında Malıahat Kürt Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve inşaasına katılmıştır. Sovyetlerin desteği ve dönemin özgül koşulları nedeniyle gerçekleşen Azerbeycan ve Mehabat Cumhuriyetlerı ömürlü oldular. Kızıl Ordu'nun ayrılmasın· . kısa dan sonra İran her iki Cumhuriyeti dağıttı. Meha· bat Cumhuriyeti'nin savunmasını üzerine alan Barzani ve kuvvetl_eri geri çekilerek uzun bir yürüyüşün sonucunda Sovyetler Birliğine sığındılar. ll yıl Sovyetlerde kalan Barzani, 1958 devrimiyle Krallığın yıkılınası üzerine Irak'a ancak dönebildi
84
GÜNEY KÜRDiSTAN'DAKi KURTULUŞ HAREKETİ (1961 - 1975)
ne te we
.c
om
1961- 1975 yılları arasındaki ulusal har~kete KOP önderlik etti. KOP, 1946'da kurulmuştu. Daha önceki dönemlerde kurulup etkin olamamış bir takım politik örgütlerin aksine KOP oldukça etkinlik kazandı. Kürdistan toplumundaki bağım· sızlık yanlısı tüm sınıf, tabaka ve unsurların yer aldığı cephe tarzındaki bir örgütlenmeydi. KOP. KDP yönetimine milliyetçi feodal unsurlar (aşiret reisi, şeyh ağa) hakimdi. Bu niteliğiyle KOP Kürdistanlı işçilerin ve köylülerin, ulusal hareketin teözlemmel güçlerinin sınıfsal taleplerine, gerçek lerine cevap veren bir yapıda değildi. 1934 yılında kurulan Irak Komünist Partisi'ne (IKP) gelince; bu parti «Komünist» ünvanını asia hak etmeyen bir parti oldu. Monarşisi döneminin güç koşul illegal örgütlenmesini ve faaliyetlerini devam ettirebilmiştir. 1958 yılında Manarşİ nin devrilmesi üzerinde etkinliği hızla arttı. IKP sadece Irak'ta değil Kürdistan'da da bir hayli etkin duruma geldi. Bu etkinliğini KOP'nin varlığına rağmen koruyabiliyordu. Kürt devrim cilerinin hatın sayılır bir bölümü bu partinin saflarında yerafmıştı. Bu sayede Kürdistan'ın en büyük kentlerinde güçlü teşkilatlar kurabilmişti. Ne varki, Kürt sorunu karşısındaki sosyal- şövcn politikası süreç içerisinde bu etkinliğini yitirmesine neden oJdu. IKP Kürtlerin Ulus niteliği ta, Ş!madıklarını ileri sürüyor ve bu görüşüne Stalin'in ulus tanımım gerekçe yapıyordu. 20. yüzyılın baş·
IKP,
Haşimi
ww
w.
larına rağmen
85
om
lannd a {1923)'ki suni bölünm eyi takibe n Kürdistan'ın çeşitli parçaları arasındaki iktisad i ilişki lerin koptuğunu, bu neden le de yalnız Birleşik bi·: Kürdi stan talebin in değil, tek tek parçal arda bile b~msızlık talebin in geçersiz olacağı şeklinde görüşler ileri sürüyo rdu. IKP'ni n 1945 yılındaki 1. Milli Kongr esinde şu görüşlere yer veriliyor :
ne te we
.c
«Bölün meden önce, ve özelılikle hemen birinci dünya savaşından sonra, Kürt Kurtuluş Hareke ti bütün Kürdistan'ı kapsay an bir Kürt devleti. talebin.i ~ planda tutmaktaydı ,. <Kürt ıMilli Meselesi, Macit Abdül Rudha, IKP '- Merkez Komite si ÜyıesiJ Bölünm e
sonrasında
ise ;
«Bir Kürt devleti sloganını, Kürdistan'ın bütünü nde hatta bir bölümü nde böyle gerçekleştirllebilecek, doğrudan ve pratik bir öneri olaral( öne sürme ImkAnı kabnanııştır,» <aktara n, Eı Munadil; Sf : 20/21, Irak Hareke ti ve Irak Komün ist Partisi, Köz
Kürt
Yayın
w.
ları)
ww
IKP'ni n görüşlerinin, «Marksizmin Bir Karikatürü ve Emper yalist Ekono mizm» ve «Ulusların Kader lerini Tayin Hakkı» adlı yazılannda Lenin' in mahku m ettiği Kievsk i'nin ve Rosa Lüxem burg'u n oportü nist görüşleriyle tıpatıp aynı görüşler olduğu hemen farked ilmekt edir. Emper yalizm Çağın. da UKTH ilkesin in gerçekleştirilemeyeceği ve «pratik » olmadığı gibi aynı gerekç eler IKP'ni n dt! savunduğu gerekç elerdir . Bu görüşleri ileri süren «Kom ünist'l erin ve KP'nin Lenin' in bu polemik-
86
om
lerinden bihaber olduğu söylenebilir mi ? Hiç sanmıyoruz. Çünkü, bu «gerçekleştirilebileceb ve «pratik» gibi ifadeler bile yalnız başına bu goruşun kimlerden ödünç alındığını ele vermektedir. IKP milli rneselede, Leninizmi değil, karikatür marksizmi rehber edinmiştir. Elbetteki milli meseledeki bu sosyal- şöven tavır Oportünist devrim anlayışının ifadesidir. şöyle
te we .c
Yine, 1945'deki Milli Kongre'de mektedir:
denil-
kadar, «Kürt milli azmlı~ı iiçin oldu~ gibi Yezidiler Tünkmenler, Ermeniler ve azınlıkların da gerçek hak eşitliğine kavuŞ maları için mücadele ediyoruz.»
ı(IKP'nin Tüzüğünün
10. Maddesi -
1945,
alıntı,
a.g.y, Sf : 22)
ne
Görüldüğü gibi IKP, Kürtleri ulus ·olarak değil «milli azınlık~ olarak değerlendirmektedir. Dikkatli bir okuyucu IKP'nin bu görüşleri ile TKP'nin görüşleri arasındaki paralelliği de görmekte güçlük çekmez· sanıyoruz. IKP ve TKP ikiz kardeşlerdir.
w.
IKP'nin 1956 yılındaki 2. Konfera:nsı Kürt soıı.ınunda şu göriişü beniın~iyor :
ww
«<rak devletinin
tan'ı (a!Jıntı,
için
bağrında
~rak
ise
Kürdis-
özerklik.»
a.g.y, Sf : 24>
Bu talebin bile IKP tarafından gerç~te heJ1imdaha sonraki yılların pratiği .ile ispatlan· kadar ki dönemde, IKP'nin bu sos-. 1958'e mıştır. yal - şöven tavrı yüzünden Kürt unsurların önemsendiği
87
te we .c
om
li bir bölümü ·ayrılarak _KOP saflarına katılmış ve KDP'nin etkinliği artmıştır. 1958'den sonra KOP aleyhine. IKJ>'nin yeniden güç kazandJğı birkaç. yıl ancak lık bir dönem yaşandı, fakat bu durum sürdü. kadar 1961'e IKP. Kasım yönetimiyle ittifak politikası da izlemeye başlamıştı. İşte, 1961'deki. ulusal hareketin öncesinde IKP'ni~ teori ve pratiği bundan ibaretti. Böyle bir partinin,· oportünist ve sosyalşöven bir önderliğin, ne Arap halkının ne de Kürt halkımn kurtuluş mücadelesine önderlik ederneKürdistan'da KOP'ne alternatif yeceği .açıktır. bir proleter hareket de yaratılamadı. Ve kaçınıl maz olarak Kürt ulusal hareketine KOP yön verdi. 1975 yenilgisine kadar da Barzani ve KOP'nin liderliği değişmeden kaldı.
ww
w.
ne
14 Temmuz 1958 darbe4i,nden sonra yayınlıanan geçici Irak anayasasımn üçüncü maddesi ; «Arap· lar ve Kürtler ülkenin ortaklaşa sahipleridirler. Kürtlerin ulusal hakları Irak'ın egemenliği çerçevesi içinde tanınmıştır.» (1961 -1970 Irak Kürdis· tan'ı Kurtuluş Mücadelesi, Edgar O'ballance, Sf : 86, Yöntem yayınları} diyordu. Irak yönetimi Sovyetler Birliği ile ilişki kuruyor ve Kürtler için siyasi af çıkartıyordu. Belirli bazı siyasal partiler legalite imkanlarından yararla· nıyor, ancak, IKP·ve KOP üzerinde kısıtlamalar sürüyordu. Kısaca, 1958 hükümet darbesinden sonr:ı bazı politik özgürlüklerin kullanılabildiği bir ortam oluşmuştu. KDP. Kasım rejimi ile ilişki kurmuş ve bazı Kürtçe yayınlar için izin almıştı. 1959'da eXebab (Çaba) yayınladı. Ne varki, bu durum uzun sürmedi ve Kasım yönetimi, bu politik haklan
88
d~
ortadar; kald1rmaya
çalıştı.
P..ejimir•
saldın
sına karşı
sadece Kürdistan'da güçlü bir direnme oldu. Irak Komünist Partisi ise :
we .c
om
«TKP, kuzeyde durumun bozuldu~unu görüp, silahlı bir çatışmanm önlenemeyeoe~ni anladığında, derhal mevcut rejimin yanmda yer . aldı ve «Kürtlerin .karışıklak çıkartmaktan vazgeçmelerini» istedi. Bu dönüŞe gerekçe olarak da mevcut rejimin, mllli burjuvazi:nlıı yanmda yer alan yurtsever bir yönetim oldu· lu ileri süriildü.» (El Munadil, Irak Kürt Hareketi ve · Irak Komünist Partisi, Sf : 27)
ww
w.
ne
te
Irak Komünist Partisi tcslimiyetçi çizgısını sürdürüyor ve «Milli Birleşik Cephe» çağrıları yayınlıyordu. KDP ise, Kürdistan'daki ulusal direnişin başındaydı. Kasim yönetimi direnişi kırmak için gclencl<sel aşiret çelişkilerini kullanarak bazı aşiretleri silahl?ndırıp Kürt Ulusal Harek~tine saldırttı. IKP buradan hareketle Kürdistan'daki mücadeleyi arişetlerarası bir mücadele olarak yansıtı yordu. Irak yönetimi, ll Eylül 1961 'de Kürdistan'a bütün gücüyle saldırıya geÇince Kurt hareketi büyük bir kitle ayaklanmasına dönüşt~i. 1961 'de başla yan savaş içinde, kısa bir sürede : · · «Batıdaki
Zaxo'dan Süleymaniye'ye kadar uzanan Türkiye- İran sınır bölgesinde yaklaşık olarak 200 millik bir araziyi de içine aılan bölge ... » kurtarıldı. 0961 -70, IKKM)
ve
Ktirtanlan · bolge görüldüğü gibi . Kürdistan'ın büyük bir bölümüdür. Buradaki «Kurtanlmış Böl-
89
te
we .c
om
ge» ifadesi salt askeri anlamda kullanılmıştır. Çin, Vietnam, Anagola v.b. halk savaşlannda gördüğü müz anlamda «Kızıl Siyasi İktidarlar kurulabilmiş değildir. Feodallerin yönelişi altındaki bir hareketin bunu yapabilmesi olanaksızdır. Oysa, Askeı:i olarak kurtanlan bölgeler, siyasi olarak da kurtarılabilecek olsaydı, halk kitlelerinin somut talepleri, (Toprak devrimi) gibi yapılabilseydi sonuç çok daha farklı olacaktı. Bu sorun hareketin proleter bir önderliğe kavuşabilmesi halinde gerçekleşecektir. Zaten, askeri olarak kurtarılan bölgelerde köklü bir toprak devrimi yapılacak olsaydı, bu bölgeler, tekrar tekrar Irak ordusunun işgali altına kolayca giremezlerdi. Ne varki, feodallerle işbirli ğii çerisindeki bir önderlik anti - feodal dönüşüm leri gerçekleştiremezdi. Bu noktanın altını çızı yoruz. Kürdistan'da ulusal hareketin sürdüğü (Eylül 1961- 1963) yıllarda;
w.
ne
«<KP. Kasım hükümetini destekleme şek lindeki haince tavnnı korudu ve zaman zaman yaptı~ swandınlınış açıklamalarda, Küı distan'da barış» <ama teslimiyetçi bir banş) çağrısmda bulundu. Burjuva ordusunun bütün Kürdistan'da, ölümü, yıkımı ve sefaleti yaydığı sıralarda bu ordunun birçok bit11iği «komünist» subaylarca yönetilmekteydi.• (El Muhadil, IKH ve IKP, Sf : 31)
ww
Yine bu dönemde Irak rejiminin Sovyetler Birciddi sayılabilece kbir askeri yardım alabildiğini belirtelim. Sovyetler Birliği ile IKP'nin tavrı aynı paralelde idi. Çünkü IKP, Sovyetlerin revizyonist dış politikasını Irak'da bir devrim modeli olarak benimsiyordu. Yani Kapitalist Olmaliği'nden
90
.c
om
yan Yol tezini savunu yordu. Bu noktayı biraz açalım. Çünkü, Sovyet ler Birli~n Irak'a yardımla· rının nedenin i anlama k gerekir . «Kapit alist Olıııayan Yol» SBKP' nin «Üçüncü Dünya>- olarak adlandınlan üekelere ilişkin olarak ortaya attığı bir tezdir. Bu tez «Toplu msal İlerle me» olarak da adlandırılmaktadır. Bilindiği gibi son yıllarda sosyali zm kavramı yerine «toplum sal ilerleme» ifadesi, yerleştirildi. 1969 Mosko va Komünist ve İşçi Partile ri Toplantısı Bildirg esi'nde :
ne te we
Sosyaliz m yolunda yada sosyalizm yolunu açabi·:ecek ilerici kapitalis t olmayan yol boyunca :üerleme...... » (Komün ist ve İşçj Partileri 4. Toplantısı, Sf : 114, Ürün Yaymla n)
ww
w.
olarak da adlandırılmaktadır. Kapita list olmaya n yol strateji si, sosyalizme barışçıl geçiş tezi temel alınarak tespit edilmiş, bu tezin . «Üçüncü dünya» ülkeler inin diline çevrilmiş ifadesi dir. Aynı tez temel alınarak İleri Kapita list Ülkeler içinde «İleri Demokrasi» Stratej isi öngörü lmekte dir. Yani ileri kapital ist ülkeler için öngörü len ve sosyalizme geçişte bir aşama olarak ortaya atılan «ileri- demokrasi» ile, kapital ist olmaya n yol ; bir ve ayriı wlitikanın Kapita list - Emper yalist Ülkeler ve Geri Bı raktınlmış Ülkeler arasındaki soşyal, ekonom ik ve politik yapı farkhl: lklan dikkate alınarak formül e edilmiş şekilleridir. Bütün fark bundan ibaret olduğu için ve Türkiy e'yi hangi katego ride ele alacağını tayin edemediği için TKP adeta bocalam ak-
tadır.
Bütün bu tezler (Barışçıl geçiş, ileri - demok rasi, kapital ist olmaya n yol) son tahlilde Sovyet ler Bir: 91
ABD emperyalizmi ve diğer emperyalist ülkelere ödün verme politikası olarak adlandıra bileceğimiz «barış içinde yanyana yaşama» politikasının türevleridir. Bir dünya savaşını önlemi:! adına, dünya halklarının çıkarlarından tavizler vererek, ABD ile pazarlık derekesine indirdiği «Barış içinde yanyana yaşama» politikasının uzantıla ndır. Bu leninist ilke, emperyalizmin saldırganlık politikası karşısında, onun gücünü abartarak revize edilmiştir; Bu bağı anlamak zor değil. Bu tezler arasındaki yakın ilişkiyi SBKP'nin yetkili ideologlarından K. Zaradov şöyle açıklıyor :
.c
om
liği'nin,
toplumsal sistemlere ait devletlerin barış içinde yanyana yaşaması <barışçı birlikte varolma _ ç.) dış politika konusundaki temel ilkelerden biriınİ oluşturur. Komünist hareketin strateji ve taktfgbün başlıca problemlerinin belirlenmesi bu ilkeye ba~lıdır. Devrimcilerin tasarladıklan sosyalizme geçiŞ biçimleri banş içinde yanyana yaş&manm yerspektiflerlyle çok yakından ilgilidfır. Bu yüzden builkenin belli başlı görünümlerinin aydını!ığa ka- · vuşturulması elinizdeki yapıtta incelenen konunun özel biT paprçasını meydana getirmektedir»
w.
ne te we
«Farklı
ww
(K. Zaradov, Leninnizm ve Kapitalizmden Sosyalizme Geçiş, Temel Yayınları, Sf : 207213> <a. b. ç.>
Yani, çeşitli ülkelerdeki devrimci hareket bu politikadan bağımsız olarak strateji ve taklitler belirlemeye kalkmasın. Bu politikanın anlamı budur: Model dayatma. Bu modeller, ileri- demokrasi ve Kapitalist olmayan yol'dur. 92
Kimileri bu tezlerin, Sovyeılerce genel1eştiril iddia etmektedirler. Oysa, bir kısım Sovyet ideologu «üçüncü dünya» ülkeleri ve kıtalan arasmda hiçbir ayrım gözetmeksizin kapitalist ol~ maayn yol stratejisini Türkiye de dahil olmak üzere istisnasız hepsi için ileri sürüyorlar ; Nitekim ;
om
mediğini
te we .c
«Üçüncü Dünya ilikelerinde :k;ıpitalizmin ne kadar olgunlaştığı , ne dereceye kadar ge1iş tiği sorulabilir. Fakat, hiçoor zaman, bu ülkelerin genel bir kapitalist aşamaya girdikleri yad sınamaz.
Bu ııedenl>e, kalkınma yolunun, öz.eWkle kapitalist oimayan kalkınma yolunun seçimi, beJU bir grup ba~ırtnı kazanmış ülkeyi delfl, tüm üçüncü dünyayı Ugllendirlr. diyorlar.
ne
, <Ulusal Kurtuluş Savaşlan ve Üçüncü Dünya, E. Jukov - A. İskenderov - L. Deliusin - L. Stepanor, Sf : 219) (a.b.ç)
ww
w.
Bu görüşler yarı - sömürge ve somurge ülkelerin devrimci pratiği tarafından bizzat hayatın içerisi~de mahkum ediliyor. Böyle olunca. «Üçüncü dünya» ülkelerindeki bir kısım Komünist Partiler de bu görüşleri artik terketmek zorunda kalmışlar dır. Ve Sovyetler· Birliği'nin resmi pçditikasına iti· razlar olmuştur. Bu sebeple bazı ·ideologlar «üçüncü dünya» ülkeleri arasında bir ayrıin yapmak·· zorunda kalmışlardır. Zaradov şöyle diyor : dünya karşısında ayrımsız bir bu ülkeıleri birhirlerinden ayıran karakteristik farkları görmezlikten gelme, özellikle taı{hi ve güncel problemleri bakımından « ... Üçüncü
tavır :alınca,
93
Asya ve Mrika ülkelerinden Önemli ölçüde aynlan Latin Amerika için komünistlerin itirazlarına yol açmaktadır. Bu ttiraziann
dolnılutunu
kabul
ederek
Asya- Afrika devletlerinin problemleriyle LAtin
ayn ayn incelerneyi
om
Amerika devletlerlnkUerl mantıklı buluyoruz. (a.g.y, Sf : 367) (a.b.ç>
te we .c
Latin Amerika ülkelerindeki komünist partilerin bir bölümü bu tezlerin geçersizliğini deneyleriyle farketmişlerdir. Örneğin, Brezilya Komünist Partisi Genel Sekreteri 1968'de; « ... tümüyle yanlış
bir düşünce olan barış· kendimizi alıştırmıştık ve dolayısıyla devrimi çatışma ve çarpışmalardan bağışık, saf bir süreç gibi görüyorduk.>> .(aktaran, Zaradov, a.g.y. Sf : 386) d1yor. çıl
yol
olanağına
Bu ülkelerde genellikle askeri, oligarşik ve faşist
ww
w.
ne
diktatörlüklerin mevcudiyeti, komünist partilerinin yeraltında çalışmak zorunda kalmalan, legalitenin ,hemen hemen yokluğu, banşçıl geçiş, ka-_ pitalist olmayan yol gibi revizyonist tezlerin benimst:nmemesini sağlamıştır. Buna 'rağmen hala ·bu kı tıada bazı Komünist partilerin benzer bir stratejiyi izledikleri görülüyor. Şili gibi. Ancak, Şili'de de banşçı geçiş tezinin iflas ettiğİ görüldü. Ancak bu tezlerin mucitleri ve savunurlan Şili deneyimini kendi oportünist tezlerini doğrulayacak bir biçimde tahrif edebilmektedirler. Sovyet ideologlan Asya ve Afrika ülkeleri arasında Türkiye'yi biraz daha farklı bir konumda
94
ew e.
dır.
co m
görüyo rlar. Kaderi ni kapital izme bağlamış ve ti kelci kapital izmin egemen olduğu bir ülke olarak. Bu sebeple bu ülkeyi kapital ist yoldan caydin naya ve onu kapital ist oJmayan yola ikn~ .etmek için son yıllarda Kredile r ve siyasi anlaşmalar giderek sıklaştı. Bunu başarabilirlerse «kapita list olmaya n yol», aksi halde «ileri· demokrasi», «anti· tekel demokrasi» strateji si... SBKP yönetimini dış politikasını şablonculuğunu yapan TKP'de şimdilik tem. kinli davran makta, hem «ileri- demokrasi»yi hem de «kapitalist olmaya n yol»u birlikte savunm akta-
ww w
.n et
Çoğu kez, adına «Kapit alist Olmay an Yol» dene bu stratey i Lenin'in ve Komün tern'in bazı iilkelerin ekonom ik gelişmenin kapital ist aşamasını yaşamadan sosyalizme ulaşabilecekleri şeklindeki. do~· rutezi ile karıştırabilmektedir. Bu sebeple uzun ve fakat bu tür karıştırmaları engellemek için gerekli olan bir izahı, bu tezi derinleştiren bir ideologdan. Zaradov' dan aktaraca~ız ; -
cı
«Kapitalist olmayan nelerdir ?
gelişme
yolunun
ayın
vasıfları
Bürokra t'burjuv azi dahil, iktidard aki kapitalist . öğelerin etkisinin gevŞ«mıesi ve ulusal demokr atik bir iktidann ya da 1969 Komüni st ve İşçi Partiler i Konferansı -BHd.irismde ay· nntrları He s5zü edilrriiş olan herhang i bir ulusal .deınokras'!U devlet . biçimiırln oluşması bu yolun en ön~mli çizgisidir. Tartışılmaz çizgilerıiınden ·biri de, yabancı sermaye nin, büyllk kompra dor burjuvaziniın. hatta ulusal sanayi ve ticaret burjuva sinin ekonom ik smırlaıı:ıma-
95
sı
ve
geilşmesi liı:ılyici
sektörü nün kedeli tasfiyes i; devlet ve bumin, ekonom ik gelişmenin beve etkin dayaaıağı haline· kerte kerte
dönüşmesidir.
co m
Kapital ist olmaya n yol, burjuva zinin iktidar tekeli ortadan kaıldınldıktan sonra ulusal · demok ratik iktidar a ve devlet sektörü ne dayana rak belirli bir aşamada tarımsal problemieri n çözümü ne, büyük tarımsal üretimi n uygulamasına geçmek üzere yolu açan anti feodal nitelikt e tarım reformlarını içerir.
ww w
.n et
ew e.
Kapital ist olmaya n yol kavramının kendi yönetic i rolünü içerme ktedir. işçi sınıfının demokr asisisi, ulusal demoka burjuv Küçük rasi. dünka sosyali st devrim indeki prolete r yönetim in etkisin i hissetm ektc ve kimi vakit ona karşı da koysa veya aınti- komün ist çizgibile lerde taşısa, hatta komün istlere kıysa Ne dır. almakta dikkate belli bir ölçüde onu r prolete inde varki, dünya kurtuluş hareket yönetim in etkisin den sıynlabilir. Kapital ist olmaya n yol'a giren ülkeler de büyük problem ler kendini dayatmaktadır. Bunlardan bazısınm ekonom ik durum u çok feBu ülkeler de ilerici rejimle r içinden nadır. çıkı~cak gibi olmaya n sayısız ekonom ik, top-
.Jumsal ve politik problem ierin . karmaşıklığına bir çözüm aramaktadırlar. Kapital ist olmaya n yol'dak i ülkeler ulusal kurtuluş hareket inio en ilerici öncü kolları kadedır. Onlar, Asya ve Afrika' run tarihsel ri için özellikle önemli olan yeni bir yolu aÇ~samaktadırlar. · <isti.kşaf- ç)
96
co m
Bununla b:ivlikte, bir sürü Asya ve Afrika ülkesi hala kendilerine yol aramakta ya da kaderlerini kapitalizme batlamış durwndaJar. Bu. ülkelerde olup bitenler tüm olarak ulusal kurtulus hareketinin akışını önemli ölçüde etkilemektedirler.
ww w
.n et
ew e.
Asya - Afrika ülkeleriınin ço~da ulusal kurtuluş kapitalist üretim ilişkHerinlın gelişimi n hızlandırmıştır. Birçok devlette (Türkiye, Pakistan) sermayenin merkezileşme ve temerktiz slireci, genel kural olarak yabancı seiınayeye sıkı sıkıya ba~h tekelci tipte ekonomik kü · meleşmeler meydana çıkarmıştır. Öte yand3.n, Afganistan ve Yemen gibi ülkelerde, kapitalizmin görece hızlı gelişmesine _rağmen küçük meta üretimi hala egemendir ve ulusal burjuvazi henüz çok zayıftır. Kapitallist yola girmiş ülkeler hiç biT temel problemlerini çözernemiş olduklan meydandadır. Ekonomik gerilik aşılamamış, a~ toplumsal hastalıklar olduğu gibi durmaktadır. Açlık, yokı;ulluk, bilgisizlik, işsiZlik bu üikelerin· toplurnsal yaşamındaki kalıcı olgulardır. Dolayısıyle sınıf kavgaılan da pek ola. ğandır. Kitlelerin baskısı toplumun önündeki . görevlere Hişkıin ilerici çıkışlaıra yol açmaktadır.
Böylece ulusal aşamasında
kurtuluş
hareketi
şimdiki
apaçık elverişli eğilimler
göstermektedir. Ve bu, komünist partiıleıılıı çalışması için mükemmel koşullar yaratmaktadır. Bu partilerin strateji ve takti~ ayır· dedici niteliğine geçmeden önce progra.ıll'lan-
nui. ve
etkiınli~eıiınin bazı ortak çizgi'lerini not
etmek
yerlınde
olur.
Gelişme
ew e.
co m
,yolundaki ülkelerin komünist par· tilerinin, programlan iki tür engelle savaşımı · öngörmektedir: devrimci perspektilleri sap· tırrnayCamaçlayan revizyonist girişimler ve saklınlar · do~atik girişimler. Revizyonist faşist düzenin yerleşik oldu~ yerlerde özellilde güçlüdür. Savaşınuın güçlüğü ırevizyonist belgilere, komunist partilerin tasfiye olması pahasına devrimci eylemlerden, iktidar savaşı· . ınından geri durmaya yol açmaktadır. Dolma· dk sapma,. &elllkle llerfet rejime sahip ülkelerde belirmektedir. Bu sapma Ilerici geliş me aşamalarını atlama arzusuyla, varolan re"jtmleri devirme çalrılanyla, komünist partt• lere yöneltllen liberalizm e~mi suçlamala· rıyla kendini göstermektedir.» ~e
.n et
(K. Zaradov, Le~m s{ : 372. 373- 374. 375>
Kap.
Sos.
Geçiş,
ww w
Zanidoğ'dan yukanya aktardığımız pasajlardan da anlaşılacağı gibi, Kapitalist olmayan yol tezi'nin «en önemli çizgisi», iktidardaki kapitalist sınıflann, tekellerin «etkisinin gevşemesi»; «devlet sektörünün gelişmesi», «Ulusal demokrasili devlet biçiminin» (Böyle bir devlet biçimine, bütün sınıfiann ortak devletine, marksist · leninist literatürde rastlayamadık, bu herhalde Sovyet ideolglannın kendi hayal dünyalarında yarattıklan bir şeydir) oluşması, «burjuvazinin iktidar tekeli'nin» «kerteli» olarak ortadan kaldmiması ve •ulusal demokratik» bir ikt_idarın kurulmasıdır. Bu iktidar kanalıyla devlet sektörüne dayanılarak banşçı bir biçimde sosyaliz-
'
98
mc geçilecektir. Bu tezin özeti bu. Irak, Süriye ve Mısır- kendi deyimleriyle- bu «ilerici rejimler» bu yolun ve «küçük- burjuva demokrasisi» ya da «Ulusal demokrasi»nin örnekleridir.
ew
e.
co m
Suriye'nin, bu «ilerici rejimi» ülkenin, ABD emperyalizmi, ve İsrail siyonizmi ile kolkola, onlann bir piyonu olarak Lübnan'ı işgal edişi ve Filistin kurtuluş savaşına müdahalesi hatırlardadır. Yine kapitalist olmayan yol'un örnek yolcusu «ilerici» Mısır'ın binlerce işçiyi ve komünisti greve gittikleri için katiettiği ve ABD ve İsrail'le bugünkü ittifakı ortadadır. Irak'ta bir süre önceki komünist katliamı ortadadır. Kürt halkına uygulanan jenosid ortadadır. Fakat, bütün bunlar bir şeyi de~ş tirmez.
et
«... ona karşı da koysa veya anti- komünist çizgilerde taşısa, hatta komünistlere kıysa bile belli bir ölçüde onu dikkate almaktadır.» yolundaki birçok ülkeyle yapı la:n işbirliği onların savu..rıma yeteneklerini arttırmak amacındadır. Mısır, Suriye ve di~r bir· çok Arap ülkesiıne S. Birliği ve öteki sosyalist ülkelerce vetilen yardım ve etki.n destek bu ülkelerin ilerici ·rejimlerlne kar-şı emp~r yalist güçleroe kışkırtıl:an İsrail saldırganlı yürüttükle.Pi savaşımda büyUk bir ğına k<n-şı rol oynamaktadır.» <Zaradov, a.g.y, Sf ; 370)
ww w
.n
«Gelişme
. Sosyalist ülkelerce verilen yardımın «büytik bir rol» oynadığı muhakkak. Ancak, bu rolün ve bu «Sa· vunma yeteneklerinin» emperyalizme ve İsrail'e Filistin kurtuluş karşı mı, Lübnan'daki savaşa,
99
ww w
.n
et
ew
e.
co m
uluş hare kemüc ade lesi ne ve Kür dist an' dak i kurt r. ardı tine karşı mı kullanıldığı aşik len yardımlar bu İşte, Irak 'a 1958'den son ra veri Mig uçaklarının rın, amacı taşımaktadır. O yardımla ve hatırla ne iş gör dük leri ni de J:ıerkes bilm ekte ve AE~ kuyrukçuları) maktadır. Birçokları (ÇKP poli tika olabu politikayı «sosyal -em pery alis t» bir n sub jekt if rak değerlendirmektedirler. Bu tam ame sah te bir şve ı ve yanlış bir değerlendirmedir. Yanl dış politinin ikil emd en. hare ketl e ve bell i bir ülke n bur aya varılmaktadır. kası açısından bakildığında sav una nlar buNite kim bu Mar ksiz m dişı görüşleri ler. Yarın, Argün Çin için de aynı şeyi söylemekte demeyeceklist» nav utlu k için de «so sya l- emp erya nler de vardır. leri gara nti edilemez. Nitekim, diye Yolu ve Yine, SBK P izleyicileri de (Özgürlük keti nin yenilgi·· DDKD), Irak't~ki Kür t ulus al hare teziere asla bu sini n ned enle rini izah ede rler ken er Birliği'nin bu polideğinmemektedirler. Sov yetl ned enle rden biri oldutikasının yenilgiye yol aça n de ant i- TKP 'cid irle r ama ğu ink ar edil mek tedi r. Söz lararası poli ti· TKP 'nin bu politikasının han gi ulus etm ekte dirrdı da göza kanın uzantısı olduğunu rtün ist diopo ler. IKP 'ye «şöven» diye bilm ekte ler, rtün ist ve şö yeb ilm ekte ler anc ak IKP 'nin bu opo politikanın ven politikasının da han gi uluslararası kten gelm ekte dirl er. Hiç devamı olduğunu görm ezli TKP ve CHP'de IKP ve endişeleri olmasın yan n r. Baas'ın yaptığını yapacaklardı
biz yine Bu nok taya açıklık geti rdik ten son ra 1961'de . elim dön Güney Kür dist an'd aki hare kete mübölü bir ük büy n'ın başlayan savaşla Kürdista
100
e. co m
nün, yarısından fazlasının kurtarıldığını belirtmiş tik. Irak ordusu, büyük kayıplar almış, Kürdistan'daki direnişi tasarladığı biçimde yok edememişti. «Kürt devriminin sonuca doğru giden ilerleyisinin tam ortasında 8 Şubat 1963 gerici darbesi patlak verdi. «(El Munadil, IKH ve IKP, Sf : 32)
ww
w. ne
te w
Bu darbeden önce, darbeyi gerçekleştirenler; Ba.as Partisi, Kürtlere özerklik vaadedip destek taicp etmişlerdi. Baas Partisi yönetime geldikten sonra yurtsever güçlere ve devrimcilere yönelik yoğur: bir kampanya başlattı. Birçok Kürt devrimcisi ve IKP yöneticileri ve üyeleri Irak'ın kuzeyine, Güney Kürdistan'daki kurtanimış bölgeye sığınmak zorunda kaldılar. Kurtanimış bölgeye sığınan IKP yönetici ve üyelerinin hatırı sayılır bir bölümünün düzenlediği Kasım yönetiminin Kürdistan'a karşı operasyonda görev aldığı söylenmektedir. Buna rağmen kendilerine sığınma hakkı tanınmıştır. Hem de KDP gibi bir partinin liderliği tarafından. Bu dönemde KDP liderliğinin sosyalist ülkelerin desteğini aradığını ve bu tavrında bunun etkili olduğu söylenmektedir. Bu dönemde Sovyetler Birliği ve başka bazı sosyalist ülkeler. Kürt ulusal hareketinin propagandasına belirli ölçüde yer vermişlerdir. Buna bağlı olarak IKP'nin tavrında birtakım deği şiklikler başlamış ancak bu durum uzun sürmemiştir. 18 Ekim 1963'de Irak'ta yeni bir hükümet darbesi oldu ve 1964 Şubat'ında hareketin yönetimi ile bir anlaşma yapıldı. KDP liderliğinin talepleri Kürdistan için özerklik statüsü, petrol gelirlerinin 1/3'ü, merkezi hükümette yine 1/3 oranında K;ürt bakan alınmasıydı. Sovyetler Birliğinin de bu talepleri desteklendiği söylenmektedir. Ancak, bu 101
KOP içerisin de görüş ayrılıkiarına neden oldu. Barzan i ateş- kes'ten yanaydı fakat, bazı KOP yönetic ileri savaşa devam edilme si ve ateş· kes'in redded ilmesi gerektiği görüşündeydiler. Sonuçta Barzan i'nin tutumu onaylandı, Muhali f yöneticile rin ateŞ- kes'i onayla mak zorund a kalmal a. rının Barzan i'nin sahip olduğu geniş destekt en ileri geldiği söylenm ektedir . Barzan i'nin sahip olduğu askeri güç ve kişisel insiyat ifi muhali fleri ona tabi olmaya zorlaya n nedenl erdir.
e. co m
antlaşma
ww
w. ne
te w
1964 Mayıs'ında Irak'ta yayınlanan geçici anayasa Kürtler e «Irak bütünlüğü içerisin de milli haklar» vaaded iyordu. Oysa, hareke tin asgari talebi özerkli kti. KDP politbü rosu bu karara katılmadı. Ancak, Barzan i taleple ri anlaşma yoluyla kabul ettirmek görüşündeydi. KDP politbü rosu ise -Celal Talaba ni ve arkadaşları- Irak yönetim inin zayıf durum da olduğu, bu nedenle savaşa devam edilmesi gerektiği görüşündeydiler. Talaba ni'nin KOP adına bu sırada İran yönetim i ile görüştüğü ve onların desteğinin de alındığı söyleni yor. KOP, Barzani'ni n görüşünü redded erek savaşa devam etme kararı aldı. Bunun üzerine Barzan i kuvvetl eri ile birlikle ri Kürdistan'ın güneyin de üstlene n KDP aşi kanadı i Barzan başladı. lar arasında çatışma bölKDP rak ret reisieri nin desteğini de sağlaya gesine saldırıya geçti. Irak yönetim inin de istediği buydu. KDP kuvvet lerinin bir bölümü bu çarpışma larda Barzan i kanadına geçiyor geri kalanla r ise almıyorlar. gözaltına İran yönetim i tarafından i kanaBarzan KOP kuvvet leri dağıtıldıktan sonra ihraç etti. dı bir kongre toplaya rak muhali fleri KOP Kongre İran'daki yapılan İkinci kez
102
te we .c
om
yöneticile rinin çağınlması kararını aiıyor. Bunun üzerinde Celal Talebani ve bir kısım üyeler tekrar geri dönüyorl ar. Barzani'n in taleplerin i reddeden yönetim, sözlerini unutup, yeni bir saldırı başlattı. Bu durum Barzani kanadı. ile Muhalif kanadın -Talaban i ve arkadaşları- uzlaşmasını hızlandı ran bir etken oldu. IKP ise 1964'deki bazı «millileştirme» tedbirleri nedeniyle yine Irak yönetimiy le uzlaşma ve teslimiye t politikası izliyordu. Çünkü, bu «millileştirme» tedbirleri «ilerici rejim'in kapitalist olmayan yolda olmasının kanıtı sayılmak tadır. 1966'lard a KDP içindeki iki kanat (BarzaniTalabani) çatışması yeniden gündeme geliyor. Bu çeli.şkiler Talabani' yi Irak yönetimi ile işbirliğine itivor.
ww
w.
ne
Bu dönemde İran'ın Kürdistan 'daki harekete desteği devam etmekted ir. Bu desteğin hatırı sayı lır ölçüde olduğu söylenme ktedir. Irak ordusunu n saldırılan sonuç vermedi, aksine büyük bir yenilgi ile sonuçlandı. Tekrar ateş- kes yapıldı. Hüküme.t eski talep ve tavizleri tekrarlıyor ancak bunları uygulamıyordu. Her 'zamanki gibi direnmey i oyalamak, yeniden saldırıya geçecek gücü kazanma k için zaman kazanma k taktiğini güdüyord u. 1966 - 1967 yıllarında Filistin sorununu n alevlenm esi ve Arap İsrail savaşının patlak vermesi üzerine Kürdistan 'daki hareket bir bekleyiş dönemine girdi. Arap İsrail ·savaşı boyunca Kürdistan 'daki direnişe ara verilmesi düşündürücüdür. Çünkü, bu savaşa gücü oranında Irak'ta katılmış ve bir kısım kuvvetler ini bu amaçla seferber etmişti. Irak yönetimi için kritik bir dönemdi. Bu durum, Kürt ulusal hareketi açısından tutarlı bir 103
isi davranış olma gerek. Bu savaş Arapların yenilg eti hüküm Irak da sonra an Savaşt ile noktalandı. daha önce formü le ettiği 12 madde lik programı uygulam aya koymadı. KDP hala bir bekleyiş içeri-
ww
w.
ne
te we .c
om
sindeydi. 1967'de Barzan i kuvve tleri ile Talaba ni kuvve tleri arasında tekrar çarpışmalar oldu. 17 Temm uz 1967'de Irak'ta yeni bir Baas'çı darbe daha oldu. Yeni hüküm ette 12 maded lik programı Tauygulayacağını söylüy ordu. Bu arada Barza nigün· tekrar a çatışm daki arasın tleri labani kuvve deme geliyor ve Irak yöneti mini her zaman olduğu gibi bu defa da fırşatı iyi değerlendiriyor. Talaba ni KOP'n in güneydek.i bölges ine hakim olmak ıçın Irak yöneti minde n yardım istiyor ve hüküm et bazı birlikl eri buraya gönde riyor. Bu savaşta Barzan i kuvve tlerine karşı Talaba ni ile Irak hüküm eti arasında tam bir ittifak oluşuyor. Talaba ru deste~ndeki Irak hava kuvve tleri Kürdistan köyler ini bombalıyor, yeni bir katliam a girişiyordu. Böylece Talaba ni eski KDP bölges inde hakim iyetini koruyo r. Ancak daha sonrak i bir saldm ile bölge Barzan i kanadınıh deneti mine giriyor. 1%9'da Irak ordusu yenide n saldınya geçiyor ve Talaba ni'de kuvve tleriyl e birlikt e bu saldın da· Irak ordusu nun saflarında yer alıyor. Ne varki, Irak yöneti mi bir türlü Kürdi stan' daki direnişi kı ramadı. İran ve Irak işbirliği de sağlanamıyordu. Baas partisi , ll Mart 1970'de Kürt ulusal hareke tinin önderliği ile yenide n anlaşmak zorund a kaldı. Bu antlaşma ll Mart 1970 Deklo rasyon u olarak bilinm ektedi r. 15 madde lik bu antlaşma 1963'deki memo randu m'un hemen hemen aynısıdır. Bu ant· 104
laşmanın
4
yıl
uygulanaca~ı
içerisinde
vaadedil·
mişti. Bu andtlaşmanın da geçmiştekiler gibi uygulanmayacağı ve Irak Baas yönetiminin taktiğinin
ew e.
co
m
zaman kazanma olduğu belliydi. Nitekim, öyle oldu ve 1974'dc Irak ordusu tekrar saldınya geçti. Böylece 1974- 1975 savaşı başladı. 6 Mart 1975'de Cezayir'de yapılan İran- Irak antiaşması ile İran yardımı da kesilince Kürt ulusal hareketinin yönetimi mücadeleyi bıraktı. 1975'e kadar süren İran ve 1972'den 1975'e kadar devam eden Amerikan askeri yardımının amaçları açıktır. Ne İran sömürgccileri ne de Amerikan emperyalizmi Kürt ulusal hareketinin. başarısından yana olamazlardı. David Frankel, İntercontinental Press'in 17 Kasım 1975 tarihli sayısında bu konuyu şöyle açıklıyor : <<Bir hükümet dımı
yapmayı
desteklediği
savaşta-
bir tarafa silah yar· tercih ederse o hükümetin
tarafın
kazanması istediği
her zaman
doğal
böyle
ne t
bir varsayımdır. Ancak, bu olmayabilir,»
ww
w.
Sovyet«İran ve Türkiye Waşhington'un ler Bi!'liği'nin güney sınınndaki tek mütteoldukça fik!cridir. Bu ülkelerden her ikisi fazla Kürt azınlığına sahiptir ve her ikisi de geçmişte Kürt milli hareketlerini bastırmıştır. Bağımsız bir Kürdistan ve en azından Kürtlerin Irak'ta ö~erklik kazanmalan hem İran hükümetinin, hem de Türk hükümetinin dengesini tehdit edici niteliktedir.»
«Waşhington ... kendi müttefikleri arasında dengenin bozulmasını istememektıedir. Waş hington'un amacı Kürt ayaklamna:lannı bir yandan Irak hükümetinin bir süregiden iç
105
meselesi haline getirnıek, öte yandan da Kürtlere amaçlarına ulaşmalarını sa~layacak ye,. terli yardımı yapmamaktır. (alıntı_ için bkz, Sürekli Devrim, Sayı : 1, Sf : 32)
ew e.
co
m
Irak'taki Kürt ulusal hareketine Amerika tarafından yapılan yardım İran Şahı'mn önerisi üzerine gerekse ABD'nin gerçekleşmiştir. Gerek, Şah'ın amacı Irak'aboyun eğdirmek olmuştur. Şah'ın Basra körfezi üzerindeki talepleri ve Şattülarap sorunu İran ve Irak'ı karşı karşıya getiriyordu. İran Şahı amacına ulaşmak için Irak'taki Kürt sorununu araç olarak Irak'a karşı kullanmıştır. Nitekim, Şah'ın kendisi bunu itiraf etmektedir. Mı sır'lı gazeteci M. H. Heykel ile yaptığı görüşmede (1975) şöyle demektedir :
belirtmek isterim ki Kürt bir icad etmedi·k, onunla varolan devrimini bir gerçek olarak karşı-laştık. . . Kürt devrimi bizim -için kullanabileceğimiz bir fırsat olarak ortaya çıktı.»
ne t
«Şunu açıklıkla
w.
«Biz bir Kürt sorunu yaratmak istiyor "inuyuz ? Pek tabiiki hayır. Bizim kendimizin de büyük bir Kürt azın1ı~ına sahip oldu~uzu görebilirsiniz,,.
,
ww
«Uzun yıllardır Irak hükümetleri İran'a karşı düşmanca bir tavır izleinişlerdir. Şimdi, bizim elimize- geçen her fırsatı kullanma hakkımız yok mudur ?ıo
Yine, bu konuyla ilgili CİA raporunda : «Müttefiklerimi zin resmi, özerk bir hüküdüşünü metin kurulmasına bakmayacağını yonız. lMUttefikimiz de bizim gibi hiçbir ke-
106
varmaya cak olan «müttefi kimizin grup taratın düşmanının» ül!resind eki «etnık reddedil erek zayıflatıl dan) yarı- özerkliğin edir. Biz <veya müttegörmekt masını yararlı da bu şeki:lde çözülya şu fikimiz) meselen in
sin sonuca
mesini istemiyo ruz.» denilme ktedir. için bkz, a.g.y, Sf : 32)
m
Kalıntı
sömürg ecileri ve ABD empery alistler inin Kürt sorunu ile ilgilenm elerinin nedeni budur. İran ve ABD empery alistler iyle ittifak içerisin deki di~er sömürg eci devletl er de (Suriye ve Türkiye ) aynı altına amaçla Kürdis tan'dak i direnişi kuşatma Zaxo'asgeri tugay bir Suriye sonra aldılar. 1963'den ya direnişi bastırmak için sokmuştu. Ortado~u'daki sömürg eciler arasındaki askeri, politik, iktisad i v.b. paktlar aynı amaca yönelik tir. KDP önderli~i nin (1918- 1946 yıllan arasındaki hareke tlerind e) formül e ettikler i talep bağımsızlık statüsü değil sadece özerkli k olmuştur.
et ew
e.
co
İran
«lO Nisan'da Molla
Mustafa ,
bağımsız
bir ve
ww
w. n
Kürt devleti kurmak istediğini yalaniadı Irak içinde halkı şöyle dedi: «Ben sadece Bugünd en itibareı um. savunur rnın haklarını Irak hüküme tinin siyasetin e bağlanmış olan halkımız Irak, Türkiye ve Suriye ile diğer ül· keler arasındaki ilişkilerin düzeltilm esi için eli.nden geleni yapacaktır. (1961- 1970 IKKM, Sf : 260)
Barzan i onkadar 1975'e n böyle diyordu . Ancak, 1961'de jenokez sayısız dört yıl süren ve Kürt halkının sid'e uğradığı, Kürdistan'ın haralıeye çevrildi~i dill Mart 1970 antiaşmasından sonra
107
sonunda hiçbir şey kazanılmadı. Ne bağım sızlık, ne özerklik, ne de başka birşey. Hareket «burjuva çözümlerle, çarpıtılmış ve geçici çözüm biçimleriyle oylandırıldı.
renişin
ww
w. n
et ew
e.
co
m
Sovyetler Birliği ve IKP'de bu sorunuri' köklü bir çözümüne, devrimci bir çözümüne yanaşmadı lar. Irak'taki rejimierin _kendilenrte yakıştıdıkları «sosyalist» «yurtsever» v.b. sıfatiarını onlarda onayladılar. SBKP'nln Kapitalist Olmayan Yol pokorumaya hizlitikası, Ortadoğudaki statükoyu met eden bir politika oldu. IKP'nin tavrı da SBKP geliyordu. SB 1961 -1970 kuyrukçuluğundan ileri dönemi boyunca (1963 gerici hükümet darbesi dönemi hariç) Irak hükümetin e silah v.b. yardımına devam etti. Baas yönetimler i kendi çıkarları açısın dan Sovyetler Birliği'yle dostluk antlaşmaları imzalıyor, komünistle re hükümette sandalye veriyor«ulusal ceplardı. IKP «Yurtsever İktidar'la he» ler inşa ediyordu. Böylece Baas Partisi /(IKP)/ Sovyeder Birliği üçlüsü genellikle Kürt ulusal hareketleri karşısında ve ittifak halinde idiler. Bu durum karşısında Kürt direnmesi iyice teorit oluyor, Baas politikası başanya ulaşıyordu. KOP'de İran, ABD ve İsrail'le daha bir , sıkı ilişkiler içerisine giriyor, tam bir teslimiyet tavn izliyordu. İran ve ABD des~ni alabilmek için Kürdistan petrollerini pazarlık masasına sürüyordu. Bu durumun «Komünistleri» pek rahatsız ettiği görülmüyo r:
•Öte yandan Sovyetler Birliği de, Küre ihtilalinin İran'dan yardım almasına itiraz da bulunmuyor du. Onlar sadece, bundan daha öte. ye gitmemek gerektiğini belirtiyor ve Barzan'yi, •gerld bir kaynaltt.aa yardım aldılı halde
••
n knymıta feslim olmayan en~er kimselerd t-n övüyorbiri» olarak niteleyer ek politikasını ıatdı.»
om
llrak Kürdistan'ı Demokra t Partisi Yeni Strateji, Sf : 84l
te we .c
Barzani ve KDP'nin malum kaynakl ara teslim olup olmadığı herkes tarafından görüldü . Baş ka türlüsü eşyanın taibatına aykırı düşerdi. Yani hareketi n liderliğinin İran ve ABD d~steğine rağ men onlara teslim olmaması gerçek komüni stler açısından düşünülmczdi. Ve malum sonuç bütün çıplaklığıyla ortaya çıkınca da, bu defa Sovyetl er Birliği ve IKP, «öfkelen ip», bu durumu Baas'ı destekleme politikaları için gerekçe yapmay a başla· dı lar.
gibi 1961-75 yıllan arasında yeralan Kürt ulusal hareketi nin yenilgis inin tek nedeni öndediğin sınıfsal karakte ri, feodal niteliği değildir. Elbettek i, en önemli neden budur. Hareket proleter sosyalis t bir önderliğe kavuşsaydı, sonuçla r daha farklı olabilec ekti. Hareket in uluslararası düzeyde destek bulamayışının ve tecrit olmasının tek nedeni de yine önderliğin karakte: rinde değildir. Bir ulusal hareket in destekle nmesi için ölçü o hareketin önderliğinin karakte ri değildir. Önderliği han· gi kesimle rde olursa olsun objektif olarak emperyaliz_n.1e darbe vurup vurmarlığına bakılır. Elbetteki emperya lizme günümü zde gerçek anlamda ve nihai darbeyi ancak proleter ya önderliğindeki hareketl er vurabili r. Ne varki Kürt ulusal hareketinin önderliği başlangıçtan beri emperya lizme yaslanmıyordu. Aksine, objektif olarak emperya lizmi
ww
w. ne
Görüldüğü
109
ww
w. ne
te we .c
om
ve empe ryalis t çıkarların ifade si olan statü koyu hedef alıyordu. Tutarlı politi ka bu harek eti deste k leme k fakat aynı zama nda harek etin devrimci bir etme k olaönderliğe kavuşması için de müca dele list ülkeler· caktı. Sovy etler Birliği ve diğer sosya ikanın tam polit bu ise le Irak Kom ünist Parti si ar. Haoldul inde aksin e oport ünist bir tutum içeris reket in dış piyas adan tecrik olmasının önem li bir neden i de buyd u. Kısaca yenilginin en önem li nedeni, önderliğin karak teri olma kla birlik te, diğer neden ler SBKP 'nin revizyonist dış politikası ve bu politikanın takipçiliğini yapan IKP'n in oportünis t devri m anlayışı ve ulusa l sorun daki sosyal Birliği' şöven siyas eti olmuştur. İşte, Sovy etler söİran iğini, liderl nin ve IKP'n in ·bu tavrı KOP ına kucağ in mürg eciler i ve ABD empe ryalis tlerin iten neden lerde n biri oldu. Uzun yıllar süren mücadel enin sonu cund a ise ne bağımsızlık, ne özerklik, iıe de başka birşey kazanılamadı. Faka t, Kürdista n halk kitlel erinin devri mci potansiyeli, karar Kürdistan'ın ldığı ve enerj isi çarçu r edild i. Irak da yenilgi sonrasında da müca dele bitme di ve devam etme ktedi r. Ancak, harek et devri mci bir alternatift en, prole ter bir önde rlikte n hala yoksu ndur. Ne «Geçici Komite» ne de KYB («Kü rdista n Yurtsever Birliği») Kürd istan proleteryasının bağımsız politi k örgüt leri değilJerdir. Bu iki örgüt de anti- söm~rgeci örgüt lerdir . Yakın geçmişte bu iki harek et arasında günd eme gelen çatışma ise, daha önce sözün ü ettiğimiz uzak geçmişteki olayları hakonu nun değerlendirilmesini tırlatmaktadır. Bu yı düşünüyoruz. yapma ayn bir yazıda
110
KJSACA TÜRKİYE KÜRDİSTAN'INDAKİ ULUSAL HAREKET ÜZERİNE
Yani esas neden ulusal
co m
20. yüzyılda Türkiye Kürdistan'ında da bir dizi ulusal hareket yeraldı (1919- ı 921). Koçgiri, ı 925 Şeyh Sait, {1928- 1934) yıllan arasında birkaç kez gündeme gelen Ağrı isyanları, 1938 Dersim, bu isyanlann en çaplı olanlarıdır. Bu isyanlara da yol açan nedenler daha öncekilerle aynıdır. baskı
ve sömürüdür.
Ulusli";arası düzeydeki kurtuluş hareketleri, Ekim
ww w
.n et
ew e.
devrimi, bu hareketleri derinden etkilemiştir. Kürdistan'ın birinci emperyalist savaş sonrasında İn giliz ve Fransız emperyalistleri tarafından ikinci kez parçalanmasına ve sömürgeci devletlere pay edilmesine karşı adeta bi.r.cevap niteliği de taşımak tadırlar. Bu hareketlerin ulusal muhtevası, çağın niteliği gereği, 19. yüzyıldaki hareketlere göre daha belirgindir. Hareketlerin önderliğinde de bir takım değişiklikler ortaya çıkmıştır. Feodal unsurların yanısıra ağırlıklı olarak harekete yönelişini verenler ulusçu aydınlardır. Ve ulusal hareket daha önceki yüzyıldan farklı ôlarak bazı politik örgütlerin öncülüğü altındadır. «Kürt Teali Cemiyeti» v.b. gibi. Hareketin önderliğindeki bu değişimlere rf1ğmen daha önceki hareketler ve diğer parçalardaki hareketler gibi Kuzey Kürdistan'da yer alan direnmelerde yenilgiyle sonuçlandı. Bu yenilginin nedenleri · de büyük ölçüde 19. yüzyıldaki ve 20. yüzyılda diğer parçalardaki hareketlere değinirken··belirlediğimiz nedenlerle aynıdır. Bu konulan da önce etraflı olarak açıkladığ;ımız için burada yeniden tekrarlamayı · gereksiz buluyoruz. «Türkiye -Komünist Partisi»'nin bu hareketler karışındaki tavrı da sos-
lll
co m
alis t iktidarın Kürya! - şöven bir tavırdı. TK P Kem rdu . Bu Kemadis tan ' dak i kaitamlannı des tek liyo u uşakl~rının telizm kuyrukçularının dah a doğrus daştırmak mümori ve pratiğini ma rks izm le bağ in özellikle ulu sal kün olm aya n bi:ı: şeydir. TK P'n Kem alis t bir posor und aki politikası tamı tarn ma a. Bug ünk ü, TK P'de işte litikaydı. Ne eks ik, ne fazl ık bir ·mirasçısı bu politikanın ve ide olo jini n sad eke tler i TKP'ye ve tak ipç isid ir. Kü rt ulu sal har uda Şefi k Hü snü 'gör e gerici har eke tler di. Bu kon erlendirmelerine nün ve R. Davos (İ. Bil en) 'un değ sürdüğü ger ekç eler le bubakılabilir. Onların iler i aynıdır. tıpıtıp gün kü izleyicilerinin ger ekç eler i a-
izleyen yıliarda Kem yapıya ilişkin listl erin geıneUikle siya sal üst e dönüşümler yaptık bazı anti - feod al nite likt en öne mli ı lan bHi nme kted ir. Bun lara karş bulundu~ n tepk i fıeodal ilişkilerin en yo~ Kür dist an'd an geldi.» <Emekçi, Kür t Son mu, Sf : ll) beri Aııkara «İki ayı aşkın bir zam and an Kür t aşiretle Hük üme ti, Der sim bölg esin dek i ı bastırmak asın rini n yen i bir gerici ayaklanm Kem alis t Parla u~raşıyor. Feo dal uns urla r,
.n et
ew e.
«Kurtuluş Savaşını
refomılara ra~ ti tarafından gerçekleştirilen
bu sap a bölg esin de bölgeye geçtiBu ır. bannmayı başarmışlard Der sim 'in verilmişti. ğimiz yıl, Tun celi adı i yasa lara ra~ hak im taba kal: an, yü.riWlüktek ı koru yab il,me n, keb di yas a dışı ayncalıklann
ww w
men, bugüDe kad ar
mişlerdi:r.»
ülkeniın
mla n, Sf: 83, <Kürt MiJ:I.i Meselesi, Aydınlık Yay lkanması» Aya Rasim Davaz, cYe ni Bir Kür t (.29 Tem muz 1937)
112
eDeralın'de devlet otorltıesi sadece·· • ·ttlrt kalıyordu. Feodal aşiret reisleri, ber devleti hiçe saya.rlardı. Devletin De~ sim'de askerlik yüküm1ülü~nü gerçekleştir mesi ve yasal vergileri toplaması bugüne kadar mümkün olmamıştır. Bu iki mesele, daima, şeyhler ve ~alar tara.bnda.n toptan halle· diliyordu. Ağalar, kendi yönetim ve yargı yetkileri altında bulunan ahaliden işlerine geldi· vergi alıyor ve bunun ancak küçü~ ği gibi Bölge bir kısmını halineye · devrediyorla.rdı. gid~k gençlerinin büyük bir kısmı, askere yerde, aşiret reislerinin muhafız birliklerine fedai olarak giriyor, yani aslında eşkiya çeteleri
üzerinde
we
.c
om
fırsatta,
oluşturuyorlardı.»
(a.g.y, Sf : 84, Rasim Davaz)
ww
w.
ne
te
Bugünkü «TKP'nin Genel Sekreteri İ. Bilen, III. Enternasyonel'in yayın organlarında R. Davos imzasıyle bu görüşleri savunuyor. Kemalist iktidan anti- feodal ve anti- emperyalist nitelikte bir iktidar olarak görüyor ve bu iktidara yönelik Kürt ulusal hareketlerini de «gerici» olarak damgahyör. Bu değerlendirme salt Dersim hareketii çin değil, III. Enternasyonal yayınlarında (belgelerinde) görülebileceği gibi Şeyh Sait, Ağrı v.b. hareketlerini de kapsamaktadır. Kemalist iktidaı~dan devrimi deKemalistlere bel rhıleştirmesini bekleyenlerin, bağlayaniann başka türlü davranması beklenemez. Oysa, Revisyonist bir çizgi izleyen TKP'nin ve onun R. Davos giib yöneticilerinin sandığı gibi Kemalist iktidar anti- feodal bir iktidar değildi ve bu nitelikte reformlarını da göremiyoruz. Aksine, Ke· malist iktidar, feodal gericilikle ittifak halinde 113
om
olan bir iktidardır. Böyle bir partinin ve iktidarın anti- feodal dönüşümleri gerçekleştirmesi mümkün değildi. Yine, Kemalist Parti ve iktidarı tutarlı bir anti - emperyalist çizgi de izlemiyordu ve sınıf karakteri gereği izleyemezdi de. Emperyalizmin fiili işgaline karşı direndiği 3 - 4 yıllık dönemde bile bu iktidar emperyalist güçlerle el altından anlaşma lar imzalıyordu.
te
we
.c
Yukandaki satırlardan açıkça görülebileceği gibi R. Davos (İ. Bilen) sömürgeci otoritenin Kürdistan'dan aldığı ağır vergileri «yasal vergiler» olarak görmektedir. Kürdistan'ı yüzyıllarca bir asker deposu olarak görmüş olan sömürgeci otoriteierin bu uygulamalarına karşı gelişen haklı tepkileri «eşkiya»lık olarak nitelemektedir. Esasen, bu türden «sosyalist»leri sosyal- şöven olarak nitelemek bile yanlıştır. Çünkü, böylesine sosyal- şö venler bile pek az görülmüştür.
ww
w.
ne
R. Davos'un görüşlerinin III. Enternasyonal ya-vnlarında yer alması ise bir başka ilginç noktadır. III. Enternasyonal yayınlarında yer alan Kürt ulusal hareketlerine ilişkin değerlendirmeler de ayKimileri III. Enternasyonal'in nı paraleldedir. tavrını şöyle izah etmektedirler : « ... ezen ulus devrimcilerinin, Üçüncü Enternasyonal'e yanlış bilgi vererek sorunu çarpıttıklarını belirtmiştik.» (Kur· tuluş, Sayı : 27, Sf : 13) Yani bütün suç «ezen ulus devrimlerinin»dir. onlar, Enternasyonal'e doğru bilgi verecek olsaydılar. Enternasyonal'in tavrı onlar paralelinde olmazdı. Yanlış yapan ezen ulus devrimcileri olunca başka tavır, Enternasyonal olunca başka bir Şayet
114
oportünizm demektir. Bu «esnek• sosyalistEnternasyonal'in (II. Enternasyonal) tav· rını da göstermekte fayda var : tavır,
lere
sarı
di. Enternasyonal, i:nsan haklaruun ve Loantlaşmasının bu biçimde ayaklar altma Kurulu'nun 30 AAusto~ alınmasını Yürütme bir aldığı oturumunda Zurich'teki 1930'da kararla protesto etti.» YücUiuslararası Sosyalist Örgütü'nün rütme Kurulu, Dünya'nın dikkatini, Türk hükümetinin yalnızca özgürlükleri için savaşan Kürtleri yenilgiye uğratmak için deAil fakat aynı zamanda isyana katılmayan Kürt aha· liyi de yoketmek için girişti~i katliamlara çeker. Türk hükümeti böylelikle Kürt halkını çahda, Ermeni'lerin akibetine uğratmaya kamuoylan bu şmakta, kapitalist uluslann kanlı vahşeti protesto bile etmemektedirler. (Lucien Rambout; KUrdistan, Sf : 40, Kornal
te we .c
om
zan
w. ne
Yayınları)
Ulusal Sorun'da Sarı Enternasyonal'le Kızıl Enternasyonal arasındaki fark bu olamazdı. Şimdi ise Sarı Enternasyonal'e _«doğru» «bilgi» verenleri araştırmak düşer.
Bu noktad~ki yaklaşım TİP, TSİP, Özgürlük paralelinqeki bir yaklaşımdır. Onlar da Sovyetler Birliği'nin dış politikasını eleştirineyi ta· bu saymaktalar ve bütün suçu TKP'ye yüklemekteler. TKP'nin <<Yanlış bilgi» vermesini gerekçe olarak ileri sürmektedirler. Sovyetler Birliği'nde j:>yl~ .: :k.9lay .'«kandmlacak» sosyalistler var sanı yorlar, Bilmiyorlar ki, esı;ısen kendi kendilerini avutma}(ta: V'e ckartdırmakta»dırlar.
ww
Yohı, vJ:~.
115
yenil-
Kurtuluş'un Kürt Ulus ar harek etleri nin gisine «yaklaşımı» da bir «yaklaşım»dır ama, kendisine ait olan bir «yaklaşım» değil, SBKP takipçi-
te we .c
om
lerine ait («Özgürlük Yolu» v.b,) bir yaklaşımdır. Bu sorun u ele. alırken uluslararası sosyalist harekette ki bunalıma ve kutuplaşmaya ilişkin tavrını adeta unutmuşa benze mekt edir, Kurtuluş. «Kür dista n Tarih i ve Kürt Ulusal Hare ketle ri üzeri ne .bir yaklaşım;, başlıklı tefrikayı (ki ağırlık verilmiştir) boş lı olara k harek eti tarihç esie yer yere yenid en kaleme alıp yorulacaklarına ödün ç ale etmeclıkları kaynağa müra caat edilm esini tavsiy Çüntı. olacak leri.d aha doğru ve dürüs tçe bir tavır «yakbu kü, konu yla az çok ilgilenen tüm çevre ler luş'un tavlaşım>>ın sahip lerini bilme ktedi r ve Kurtu nnın farkındadırlar.
ww
w. ne
Kürt ulusa l harek etleri ni «gerici» olara k nitele. yen çevre lerin ileri sürdü kleri gerek çeler den birisi de «Bağımsızlık savaşı. empe ryaliz me karşı verilir» nin doşeklindedir. Bunla r, Kürt ulusa l harek etleri oğu'da Ortad n teleri otori laysız hedef i olan merk ezi oldulcisi temsi nin empe ryalis t çıkariann ve irade n konu statü ğunu unutmaktadırlar. Ortadoğu'daki uğunu bizza t empe ryalis t mihr aklar ca oluşturuld ve devam ettirildiğini gözardı etme ktedi rler. Aynı çevre ler yuka nda kısaca değindiğimiz III. Enter nasyo nal'in tavrını da ölçü olara k almaktadırlar. Ancak, tarihs el gerçe kleri çarpıtmadan ve doğ ru olara k kavra yanla r için durum açıktır. Bu hareketle r kimi zama n (başlangıçta) doğrudan emperyalist güçlere ve daha sonra ki döne mlerd e de Ortasömü rgeci doğu'da onların çıkarlarını temsi l eden otori telere yönel ik olmuştur. Kısaca, Kürt ulusa l harek etleri , meşru, haklı ve ilerici harek etlerd i. 116
SON BİRKAÇ SÖZ
ww w
.n et
ew e.
co m
Kürdistan tarihini, kurtuluş mücadelesinin bugününe ışık tutacak tarzda eele alıp incelemeye çalıştık. Aynı zamanda zorunlu olarak sömürgecilik. sorununu da ineeledik Çünkü, daha evvel de işaret etti~ıniz gibi Kürdi~tan'ın uzun bir sömürge geçmişi mevcuttur. Konu içerisiride Ortadoğu' da bugünkü statükonun, dört parçalı statünün, nasıl oluşturulduğunu ve diğer parçalardaki sömürge yapının <la nasıl şe killendiğini anlattık. • Kürd~stan'ın b\itün parçalanndaki hareketlerin niteliğiiii ve bu hareketle· rin tümünün yenilgiyle sonuçlanmasının nedenlerini de (19." yüzyıl ve 20. yüzyıl) açıklamış olduk. Daha evvelde değindiğimiz gibi bu konudaki yaklaşım Kürdistan düzeyindeki siyasal gruplar arasında birliğin ya da ayrılığın önemli bir yanıdır. Bu konuya ilişkin görüşlerini belirlemiş bazı siyasi gruplarla aramızdaki ayrılık noktaları yazıda açıklık kazanmıştır. Aricak, henüz yaklaşımını bilemediğiıniz ya da yazılı ve ·bağlayıcı görüşlerine rastlayaınadıit· ettiğimiz mız bazı gruplar mevcuttur. Sözünü Kürdistan varsa, sorunu bir diye birlik grupların .devriminin diğer sorunlarının yanısıra bu soruna ilişkin· g~rüşleı;"ini de· belirlemeleri gerekir. Çünkü, Kürdistari'da, ··Yükselen· ulusal hareketin birleşik (hıe~kezi'l bir öİıderliğe, marksist bir önderli~e ka· vuşturulması acil bir görevdir. BA(;JıMSIZ/DEMOQATİıK/BİJtLEŞİIC. KtlRDtSTAN İÇİN İLERİ 1
:KABJi()LSUN sôMUR.G~tıJK VE ~YALİZM.! 'KAHROLSUN FEODAL GERİCİiıİK VE FAŞIZM
BİMRE x,:o~ BUl mKOfİNA.
ME
!
.• 117
kapitalizm biçimleri»nin varlığından söz ederken Bazil Nikit'in ifadesini kullandık. Bunun yerine kapitalizmin gelişebilmesi için gerekli olan batı ön koşulların oluşmakta olduğunu söylersek daha doğru olur. Kürt ulusal bilincinin gelişiminde bu faktörün, iktisadi faktörün de, payı olduğu muhakkak. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var. Şöyle ki, Kürdistan'dak i uluslaşma süreci ve ulusal hareketlerin. ortaya çıkış koşullannı XIX. (19.) yüzyıl Batı Avrupası ile çakıştırnıamak gerekir. Çünkü1 19. yüzyıl ve 20. yüzyıldaki Kürt ulusal hareketleri Avrupa'da oldu~ gibi, u1us~l 'düzeyde gelişen kapitalist ilişkilerin yolaçtığı. ve belirJedi~i ulusal hareketler değildir. Cünkü, Kürdistan' da güçlü feodal ilişkiler sözkonusudur. Şayet, öyle olsaydı, ulusal hareketlerin başında genellikle olduğu gibi (Avrupa'da) bir Kürt burjuvazisini gözlemlemek gerekecektL Oysa, ne 19. yüzyılda ne de 20. yüzyılın sözöünü · ettiğimiz diliminde böyle bir burjuvazi göremiyoruz. Yani, Kürt ulusal bilincinin sıçrama yapmasında ve Kürt ulusar hareketlerind e iktisadi faktörün payı olmakla birlikle, belirleyici olan Çağın (19. ve 20. yüzyıl) niteliği ve Kürdistan'a yönelik istilalar ve Kürdistan üzerindeki savaşlardır. Ancak, bu hareketler ulUsar hareketlerdi. Bunu reddetmek Batı Avrupa'daki uluşlaşma sürecini ve ulusal hareketleriri gündeme geldiği koşulları şablon olarak almakla mümkündür. Bu doğmatik anlayışı 20. yüzyıldaki, yani emperyalizm çağındaki hareketler için geçerli kılmaya çalışmak ise, tam bir cahillik örneği olur. Nitekim, bu şabloncu anlayıştan hareketle kimileri salt 19. yüzyıldaki direnmeleri değiJ, 20. görmeyli.ıyıldakilerlni de ulusal hareket olarak
ww w
.n et
ew e.
co m
«Bazı
118
om
mektedir ler. Onlar. ille de bu hareketle ri do~ran bir ulusal pazar, yani kapitalizm ve bu hareketle re öncülük etmiş bir burjuva kategoris i aramaktadır lar. Bunlan göremedi ki erinden ötüıii de Kürdistan'daki direnmel eri ulusal olarak kabul dım:mek tedirler.
te we .c
Bu rrıuhakemc ile örnegin, Gine'deki kurtuluş hareketi bile ulusal olarak görülmey ebilir. Çünkü, Ginc'de kapitalizm öncesi ilişkiler egeınendir ve kapitaJizmden söz etmek güçtür. Ve hareketin başında da bir burjuva kesim yoktur. Oysa, diğer Portekiz sömürgel erinde olduğu gibi Gine'deki harekette ulusal kurtuluş hareketi idi. Mondlan e'nin aşağıdaki satırları anlattıklanmızı doğrulayıcı niteLiktcJir :
«Afrika'da ki bütün ulusal hareketler gibi, Mozambik h<J,reketi de Avrupa sömürgeci yönetimi şartlannda doğdu. Son .eW yıldu- Porteldı yöne1imiııden
jin
çekilen acılar ulusal blrU-
kaynağı olmuştur. Ulus1aşma;
ww
w.
ne
dil, toprak, ekonomik ve kültürel birliğin tarihi olarak meydana getirdiği istikrarlı bir topluluğun ortaya çı.krnışı şeklinde olmar:ı;uşpr. Mozambik'te sömürge yÇinıetiıni ; bölme, istismar, zorla ç.a.lıştırma ve sRı:nürgedij~ diğer metotlanyla, bölgesel toplulukla nn ve psikolojik ya:km.Iaş~anın temellerini n do~şunu ha·
zırlamıştır. Aynı şt:;yleri gören ve aynı şartlarda yaşa· yan topluluk:lar arasında bağlantı sınırlıydı. her türlü bağlantı sömürge yönetimi aracılı ğıyle oluyordu. Doğal olarak bu durum, bütün
119
bölged e tek bir bilinci n oluşmasını yavaşla · tıyordu. Mozambi~'i Portek iz'in bir ~ya1eti» ve halkını da «Portekizli» kabul edeıı":~Büyük daha da ağırPortek iz» politikası, durum u -.ı~tınyordu. Radyo, gazete ve ·.:.oku llarda de«Movamlı olarak «Porte kiz'den bahsed iliyor, propoBu rdu. zambi k sözü pek az geçiyo ganda :köylüler arasm da «Mozambik» kavramı mn doğuşuna büyük ölçüde engel olmuştur. Portek iz ise, birleştirici faktör olmak tan çok
om
.',.O~
Bu durum , halkın içinde bulunduğu sosyal birimi n ötesini görem emesin e yol açı yor, kabi;lecilik duygularını da kuvvet lendiri yordu.
te we .c
uzaktır.
w.
ne
Nüfusu n az ve seyrek olduğu yörele rde, halkla sömür ge kuvvet leri arasında ilişki çok t sınırlı olduğundan, burala rdaki halkın mevcu Doğu vardı. haberi az baskısı yöneti mden pek Niassa 'da hazı grupla r, bu savaşın başlama i. Bu sına kadar, hiç Portek izli görmemişlerd gibi bölgele rde yaşayan halkın, bir ulusa mı, yoksa bir sömür geye mi ait oldukl an konusunda pek az fikirler i vardı ve bu sebep!~ sı çok başlangıçta bunların mücad eleyi anlama zor olmuştur. Fakat Portek iz Ordus unun geUşl
bu durum u çabuca k
detlştlrmJştlr.»
ww
<Mozambik Kurtuluş Mücad elesi, Sf : 129/130, Yöntem Yayınlan>
120
om
we .c
te
ne
w.
ww