om
we .c
Organa Komita Merkezi ya Tevgera Tekoşin
te
'i' OTONOMİST öNDERLİGİN ÇlKMAZINA '1!'1 YENİ BİR ÖRNEK
EKLEKTiK VE DEMAGOjİK BİR Y AKLAŞIM
ne
ÜZERİNE
ww
w.
KOMÜNiST HAREKETiN TARİHİ VE İŞÇi SlNlFI PARTİSİ ÜZERİNE NOTLAR
Sal: 6
Çirya Paşin -19 8 4
om Tekoşin
we .c
Organa Komita Merkez i ya Tevgera
'i'
te
OTONOMİST ÖNDERLİGİN ÇlKMA ZINA \!ri YENİ BİR ÖRNEK
EKLEK TiK VE DEMAGO]İK BİR Y AKLAŞIM
ne
ÜZERİNE
ww w.
KOMüN iST HAREK ETiN TARİHİ VE İŞÇi SlNlFI PARTİSİ ÜZERİNE NOTLA R
Sal:6
Çirya
Paşin
-1984
we .c om ne te
' - - - - - - - tekoşin, 7 --Yazışma
ve Kontal<t Adres:
GELiK M.
ww
w.
Lötsj v. 1-A 413 172 44 Sundbybe~g Stockholm/SWEDEN
tekoşin
we
.c om
5
te
OTONOMİST ÖNDERLİGİN ÇlKMAZINA - - YENİ BİR ÖRNEK
ww w.
ne
Irak Kürdistanı 'ndaki belli başlı güçlerden birisi olan Kürdistan Yurtsever Birliği (K YB/Yeki ti) bir süredir Saddam yönetimi ile görüşmeler yapıyor.Bu görüşmele rin otonamiye ilişkin olduğu ve Irak hükümetinin öneri si üzerine gerçekleştiği belirtiliyor .Kamu oyuna 83 son larında yansıyan bu uzlaşma girişiminden henüz kesin bir sonuç alınamadığı ifade ediliyor.Ne Irak hükümeti, ne de Ye ki ti bu görüşmelerin seyri hakkında bu güne kadar resmi bir açıklama yapmadılar.Bununla birlikte başta Kürdistanlı ve Iraklı örgütler olmak üzere deği şik siyasal güçler Yekiti 'nin tutumunu tartışmakta,Irak ve Irak Kürdistanı 'ndaki son durum üzerine kendi gö rüşlerini saptamaya çalışmaktadırlar. Bu tartışmaların Irak hükümeti ile Yekiti arasındaki görüşmeler sürecine paralel düşmesi ayrı bir önem taşıyor. Tartışmaya katılan taraflar ,doğal olarak,görüşme ler sürecini de etkilerneye çalışıyor. Sözü edilen tartışma,Kürdistan toplumundaki çeşitli sı ile mevcut siyasal güçlerin bağlantısını,bunların
nıflar
6
tekoşin
.c om
konumunu ve yapısını net olarak kavramak bakımından büyük önem taşıyor.Çünkü,tartışılmakta olan güncel si yasal sorun,beraberinde,genel ve özel,ulusal ve uluslar arası nitelikte birçok temel konuyu yeniden tartışura cak çok yönlü bir sorun olarak beliriyor.
we
Genel olarak ele alındığında,mücadele halindeki sınıf lar ve siyasal güçler arasında anlaşma ve uzlaşmalara karşı ol mak,her türden uzlaşmayı ilke olarak red et mek,elbette ki yanlış bir tutumdur.Ne ki genel olarak uzlaşmaları kabul ediyor olmak yetmez;her uzlaşma gi rişimini kendi somut koşulları içinde ele alıp irdele rnek zorunludur .Belli bir uzlaşmanın kabuledilebilir olup olmadığını gösterecek olan ancak böylesine bir tahlil olabilir.
te
KYB ile Irak hükümeti arasındaki uzlaşma çabalarına da bu açıdan yaklaşmak gerekir.Yani,söz konusu girişi mi,özel olarak Irak ve Irak Kürdistanı,genel olarakta en azından bölge çapındaki somut durumdan hareketle açıklamak zorunludur.
ww w.
ne
Irak hükümeti ile Yekiti arasındaki ateş-kes ve uzlaş ma girişimi vede olası bir anlaşma,mevcut koşullarda kimin çıkarına olacaktır ?Bundan kazançlı çıkacak olan Irak ve Irak Kürdistanı 'ndaki genel devrimci hareket mi dir;karşı-devrim midir ?Bu taktik yurtsever ve demokrat güçlerin başarısını kolaylaştıracak,hızlandıracak mıdır; yığınların bilincini,devrimci ruh halini, mücadele etme ve kazanma yeteneğini yüksel te cek midir? Yanıt aranması
gereken sorular
bunlardır.
KYB,ateş-kes ve antlaşma önerisinin Saddam yöneti minden geldiğini vurgulamaya özel önem veriyor.Ne var ki,önerinin karşı taraftan geliyor olması,kendi başına, onun kabulünü meşru ve haklı gösterecek bir gerekçe olarak kullanılamaz.
Irak hükümeti
bakımından
böyle bir
girişimi
gerekli
kılan bir çok neden mevcuttur.Irak,İran'a açtığı savaş ta umduğunu elde edemedi.Ostelik,uzayıp giden bu sa vaş
kendi aleyhine döndü.Bugün Irak yönetimi sözkonu
tekoŞin
su
savaş
7
nedeniyle hayli zor
durumdadır .Bu
yüzden o,
İran'ı bir anlaşmaya zorlayıp savaşı bitirmek için bü
.c om
tün yolları deniyor. lran,hiç değilse şimdilik,Saddam reji mi yıkılana kadar savaşı devam ettirme konusunda ka rarlı gözüküyor.Onun bu uzlaşmaz tutumu Saddam 'ı ür kütüyor.
Öte yandan Irak ve Irak Kürdistanı 'nda Saddam. ikti eden güçlü bir muhalefet mevcuttur.IranIrak savaşının sürdüğü koşullarda bu muhalif güçlerin birleşmesi,bugünkü Irak yönetiminin sonu demektir. darını"tehditıı
girişimini
we
Bu iç ve dış koşullar Bağdat hükümetinin yeterince aydınlatır niteliktedir.
Irak hükümetinin bu manevrası ne gibi sonuçlara yol açabilir ?Başka bir deyişle,Irak hükümeti,söz konusu giri şimden ne gibi yararlar umuyor olabilir? şunları
söylemek mümkün:
te
Bu noktada
ww
w.
ne
I. Yeni bir saldırı için güç toplamak,bunun için zaman kazanmak. II.Irak ve Irak Kürdistanı 'ndaki muhalif güçler arasın da öteden beri varolan rekabeti ve çatışmaları keskin leştir rnek; böylece bu güçlerin kendisine karşı birleşme lerini daha bir olanaksız kılmak. III.KYB 'nin arkasındaki dış desteği maddi ve moral bakımdan daraltmak. IV.Önemli bir güç olan KYB 'nin,giderek Kürt halkının muhalefetini yatıştırmak;bu yolla,kendi askeri gücünün bir bölümünü daha Kürdistan cephesinden İran'a karşı yöneltmek. V.Kürt halkının ve KYB 'nin savaşçı potansiyelini İran la arasındaki savaşta,her iki taraf bakımından da hak sız olan bu savaşta,dilediği gibi kullanmak. VI.Kitlelerin bilincini bulandırmak,devrimci çoşkuyu kırmak;dış ve iç kamuoyunda,Irak'ın dışarda ve içerde barıştan yana olduğu yanılsamasını yaratmak.Böylelikle kendi desteğini genişlet rnek.
Irak 'ın sözkonusu girişimden umduğu başlıca yararlar bunlar olabilir
B
tekoşin
Sayılan sonuçların bir bölümünün daha şimdiden görül başlandığı açık;geri kalanların gerçekleşmesi de görüşmelerin seyrine bağlı olacaktır.Görüşmelerin daha da uzaması ve sadece KYB ile bir uzlaşmaya varılması durumunda belirtilen sonuçların alınması pek de olanak sız
.c om
meye
görünmüyor.
Bu görüşmelerin kesilmesi halinde bile,geçen süre zar fında,daha çok kazançlı çıkacak olan gene Irak hükü meti olacaktır.Şu var ki,tutulan yolun çıkmaz bir yol olduğunun aniaşılıp bir an önce terkedilmesinde her şe ye karşın yarar vardır.
ne
te
we
Irak hükümeti ile Yeki ti arasındaki görüşmelerin bir anlaşmayla sonuçlandığını düşünelim.Diyelim ki Kürt halkına otonomi hakkı tanındı.Otonominin ne olduğu,ü zerinde anlaşılacak planın içeriği ve çerçevesi bir yana bu anlaşmanın kağıt· üzerinde kalmayacağının garantisi nedir ?K YB 'nin gücü mü ?K YB 'nin tek başına otonomi nin yaşama geçirilmesini dayatacak güçte olmadığı or tada.Saddam yönetiminin verdiği sözü bir güvence saya cak kadar safdil kimselerin olabileceğini de sanmıyo ruz.Mecbur olmadıkça,Irak hükümeti Kürt halkına ne otonomi ne de başka bir şey tanımaya niyetlidir.Bes belli ki bu bir taktikdir.Bunun böyle olduğunu bilmek için Irak hükümetinin bugün içinde bulunduğu durumu görmek ve biraz da tarih bilmek yeterlidir.
w.
Irak hükümetinin izlediği taktiği daha yakından tanı mak için son 25 yılda olup bitenleri kısaca anımsamak ta yarar var.
ww
14 Temmuz 1958 'de Monarşi 'nin yıkılmasını takiben KOP ile Kasım rejimi arasında ilişkiler kuruldu.Darbe den sonra yayınlanan geçici Irak anayasasında "Kürtle rin ulusal hakları,Irak'ın egemenliği çerçevesi içinde tamnmıştır. ndeniyordu.Ancak kısa bır süre sonra Kasım yönetimi tutum değiştirip Kürdistan'a seferler düzenle di.Bunun üzerine 1961 'de başlayan savaş,8 şubat 1963 darbesine kadar devam etti. 63
Şubat
darbesini yapan Baas Partisi,darbeden önce,
9
tekeşin
co m
Kürt halkına "özerk lik" vaaded ip destek talebi nde bu lundu; fakat, darbey i takibe n verile n sözler unutul du. 18 Ekim 1963 'de yeni bir hüküm et darbes i oldu ve 1964 Şubat'ında KDP yöneti miyle bir anlaşmaya varıldı. gibi Mayıs 1964' de yayınlanan geçici anaya sa eskisi " haklar milli nde Kürt halkına "Irak bütünlüğü içerisi lik" "özerk olan talebi vaade tti Ulusal harek etin asgari statüs ü gene tanınmadı.Bir süre sonra da Kürdi stan'a yöneli k saldırılar yinele ndi.
ww w. n
et
ew
e.
17 Temm uz 1967'd e Baa-scı bir darbe daha yapıldı.Ye ni hüküm et de 12 madde lik programı uygulayacağına söz ~erdi. Ancak 1969' da Irak orduları yenide n saldırıya geçtı. dir e Birbırini izleye n Irak hüküm etleri Kürdi stan' daki işbirli k an-Ira İr n ni şi kır arnadılar. Tüm çabala ra rağme Mart 19 ği de sağlanamıyordu.Sonuçta Baas partis i l l lik madde ı.15 anlaşt unda 70'de KDP ile otonem i konus ı. ştırıld kararla nması bu antlaşmanın 4 yıl içinde uygula Bunun yoktu. şey bir Fakat 1974' e gelindiğinde ortada üzerin e 74-75 savaşı başladı. 74'de başlayan ulusal dire ma niş 6 Mart 1975' te İran ile Irak'ın Cezay ir'de anlaş . uğradı iye larını takibe n yenilg Görülü yor ki Irak' ta 1958'd e Monarşi 'nin yıkılmasın dan bu yana iş başına gelen bütün hüküm etler ,Kürdi s tan' daki ulusal direnm eyi kır amadıkları ve zor durum da kaldıkları her seferinde,direnişin önderliği ile uzlaş ma yoluna başvurdular.Kimi zaman ulusal harek etin e sas talebi olan otonem i statüs ünü kabul ettiler ;harek e tin önderliği ile özerkliğin (otono minin ) sınırları konu sunda anlaşmaya vardılar.Ancak bu anlaşmaların hiçbir i kaldı.Bütün yaşama geçiri lmedi ,hepsi de kağıt üzerin de tek yanlı ndan tarafı bu anlaşmalar Irak hüküm etleri olarak çiğnendi. Irak hüküm etlerin in sık sık uzlaşma yoluna başvurması içine düştükleri kritik durum dan çıkış için Kürdi stan' daki muhal efeti yatıştırmak,oyalamak ve yeni bir saldı hedefi ne rı için güç toplam ak üzere zaman kazan mak yöneli k oldu.N itekim her uzlaşmayı yeni bir Irak hücu
tekoşin
10
mu izledi. uzlaşma girişi
co m
Saddam hükümetinin Yekiti ile bugünkü mi de sözünü ettiğimiz hedefe dönüktür.
Denilebilir ki bugüne kadar Irak hükümetleri ile giri le n tüm anlaşma ve uzlaşma çabaları,sonuçta,Kürdistan' daki ulusal direnişin zararına ve Irak yöneti mlerinin ya rarına oldu. Ve her seferinde olduğu gibi bu kez de,ka zançlı çıkacak olan gene sömürgeci Irak yönetimi ola caktır.Önümüzdeki günler bunun böyle olduğunu kanıtla yacak tır.
ew
e.
Irak Kürdistanı 'ndaki uzun ve acılı deneyimden,müca delenin bugünü ve geleceği bakımından gerekli dersle ri çıkartmasını ve haldeki koşulları objektif bir gözle değerlendir mesini bilenlerin bu sonucu önceden kestir mesi zor olmayacaktır.Bunun aksini iddia etmek,niyet ler ne olursa olsun,Kürdistan'daki kurtuluş hareketine musaHat olmuş geleneksel anlayışın zaaflarını örtmeye, geleneksel önderliğin içine düştüğü çıkınazı gölgelerne ye hizmet eder.
et
75 yenilgisinin hemen ardından,aynı yılın Haziran ba şında oluşturulan KYB,hedeflerini "lrak'a bağımsızlık,! rak halkına demokrasi ve Irak Kürdistanı'na gerçek o-
ww w. n
tonomi" biçiminde formüle ediyor ve bu amaçla 76' dan beri silahlı mücadele yürütüyordu.KYB,Irak Kürdis tanı 'nda "gerçek otonomi"nin hayata geçirilmesini "fa şi st" olarak ni telediği Saddam rejim inin yık ıl ması ve I rak'ta demokrasinin kurulmasına bağlı gördüğünü söylü yordu.Irak hükümeti ile KYB arasında yürütülen görüş melerin kamu oyuna yansımasından çok kısa bir süre önce (14.08.1983) yapılan "KYB Politik Bürosu" imzalı açıklamalarda da "Bağımsız ve demokratik bir Irak ve Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı için,faşist Ba ğdat rejimini devirmek için ileri ! ","Önümüzde birtek yol var ,o da halkın mücadelesi,silahlı halk devrimidir" (25.07.1983),ve İran-Irak savaşını kasıtla,"Bu savaştan kurtulmanın tek yolu,bu rejimierin yıkılmasıdır !" ,vb.gi bi görüş ve sloganlar yer alıyordu. Bu yöndeki
görüş
ve
açıklamalara karşın
KYB 'nin so
tekoŞin
ll
e. co m
runun çözümu ıçın silahlı mücadeley i durdurup bu gün kü yönetim ile tek başına anlaşma yolunu benimsem esi, Irak hükümetin in uzlaşma önerisine olumlu yanıt verme si apaçık bir dönüştür. Ne ki,Irak Kürdistanı 'ndaki ulusal hareketi yöneten si yasal örgütler bakımından böylesine dönüşler yeni de ğildir.Bunun en çarpıcı örnekleri 1961-75 arasında ha reketin tek önderi durumunda ki Irak KOP içinde görüş ayrılıklarının ortaya çıkması ile birlikte görüldü. İlk ciddi ayrılık 18 Ekim 1963 darbesini takiben 1964
Irak yönetimi ile KOP arasındaki anlaşma ü zerine kopar.Barz ani kanadı ateş-kes'den ve taleplerin görüşmeler yolu ile benimsetil mesinden yana çıkarken; C.Talaban i kanadı,Irak yönetimin in güç durumda olduğu nu,savaşa devam edilmesi gerektiğini savunur.Bu görüş ayrılığını iki kanat· arasındaki silahlı çatışmalar izler. Bu ayrılık sırasında C.Talaban i'nin KOP adına İran yö netimi ile görüşerek destek sağladığı söylenir.A ncak,Irak yönetimi Barzani 'nin taleplerini (Özerklik, petrol ge tirlerinin üçdebiri ve merkezi hükümette üçtebir nispe tinde Kürt bakan) reddedip saldırıya geçince,KO P için deki iki kanat arasınde tekrar uzlaşma sağlanır. 1966'da söz konusu iki kanat arasında çatışmalar ye başlar.Bu çatışmalar 1967 ve 69'da yine niden C. Talabani kanadını bu kez Irak yö çelişkiler lenir.Bu sürüklerken,İran hükümeti Barzani işbirliğine ile netimi destekler. kanadını KOP ve BAAS yönetimi arasında varılan ll,Mart 1970 antlaşmasını takiben KOP Irak'a yanaşır.Barzani artık Irak hükümetin in siyasetine bağlandığını,bağımsız bir Kürt devleti istemediğini,sadece Irak Kürtlerinin Irak içindeki haklarını savunduğunu açıklar. 75 yenilgisini takiben KOP bölündü.C .Talabani önderli ğİndeki "Genel Hat" ile "KOMELA " diye bilinen örgüt bir araya gelerek 75 Haziran'ında Yekiti 'yi kurdular. KOP ise,M.Barz ani 'nin ölümünden sonra,Barz ani kardeş lerin yönetimin e girdi.
ww
w. ne
te w
Şubat'ında
tekoşin
12
e. co m
Bölünm eyi takiben Barzani /Talaba ni kanatları arasında ki bilinen mücade le,KDP /Yekiti çatışması olarak devam etti. Irak 'ta,1980 Kasım ayı içinde CEWQED ve CUD olarak bilinen iki ayrı cephe kuruldu .Yekiti, Cewqed içinde, I-KOP ise CUD içinde yer aldı.O tarihten buyana KOP /Yekiti çatışması CUD/Y ekiti çatışmasına dönüşdü. Bu gün CUD içindeki güçler {1-KDP,IKP,IKSP,PASOK),
İran/Irak savaşında,bir bütün halinde İran'ı destekli yor
tavırdır.
te w
lar .İran/Irak savaşını "gerici" bir savaş olarak niteleye n iki ülke arasındaki savaşta "bu yönetim lerden herhan gi birine taraftar olmaya " karşı çıkan (bkz.23 .10.1983 tarihli bildiri),İran'ı desteklediği için CUD'u "ulusal ihanet" içinde olmakla suçlayan . Yekiti ise,bu doğru tes bitlerin e karşın,İran ve CUD kuvvetle ri ile Irak saldırı sı arasında sıkışınca,Saddam hüküme tinin uzattığı eli tutarak kendini aynı akıntıya kaptırdı.Bu, Irak (ve İran) Kürdistanı' ndaki belli siyasal güçlerin ,kri tik duruma düştükleri her seferind e takındıktarım bildiğimiz aynı Hasılı,Irak Kürdistanı 'ndaki
ulusal hareket in öncülü üzerind eki rekabet ,sözkon usu siyasal güçler arasın da uzun yıllardır süre gelen ve giderek sertleşen çatış malara neden oldu.Bu çatışmaların seyri içinde,çatışan taraflar ,kendi örgütse l varlıklarını koruma k ve/veya üs tünlüğü ele geçirme k yada koruma k için İran ile Irak (ve bunların ardındaki empery alist adaklar ) arasında gidip geldiler .Biri Irak'a. yaslandığında diğeri İran'a da yandı yada bunun tersi oldu.Bu iki ülke,söz konusu güç ler arasında, rekabet i ve çatışmaları daha da körükle di ler.Zate n bu rekabet ve sürtüşmelerin ortaya çıkmasın da,bölü nmeleri n derinleşmesinde Kürdist an 'ı payeden sömürg eci devletle rin önemli rolü var.Sözü nü ettiğimiz kısır döngü hala sürüp gidiyor. Güney Kürdist an'da ulusal hareket e öncülük eden siyasal örgütle r ,Irak 'a karşı yürüttü kleri mücade lede, esas olarak Kürt halkının özgücün e güvenm ek,ona da yanmak yerine,dış desteğe ve özel olarak Irak ile İran
ww
w. ne
ğü
tekoşin
13
et ew e
.c om
arasındaki sürtüşmelere bel bağladılar.Bu yöneliş,sözko nusu siyasal örgütleri,ayrım yapmaksızın,kendilerine destek verebilen bölge devletler i ve emperya list ülkele re bağlanmaya,onların güdümün e girmeye doğru götür dü.Sovye tler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerin ( ve de SBKP güdümlü resmi komünist hareketi n)tutumu da bunda etkili oldu.Dış destek arayışında,sosyalist ülke lerden umdukları desteği göremey en bu örgütleri n geri ci ilişkileri giderek pekişti.Sonuçta bunların bağımsız bir politik hat izlemele ri daha bir olanaksız hale geldi. Yıllardır bir tek cephe içinde birleşemeyen ve ara larında birbirini hain olarak niteleyen malum güçlerin de bulnduğu CUD ve CEWQED 'e dahil 19 Irak ve Irak Kürdistan'lı örgütün, 6 Şubat 1983 Trablus( Libya)to plan tısında,bir ay gibi kısa bir zaman diliminde ,bir tek cephede birleşeceklerini açıklamaları;sonra da başkent Şam 'da(Suriy e),Libya, Suriye ve FKÖ temsilcil erininde katıldığı görüşmelerde,programın esasları ve iç-tüzük üzerinde anlaşmalarına rağmen birliği sağlayamamal arı son ve çarpıcı örnekler den biri olarak hatırlardadır.Bu görüşmelerin son aşamasında 1-KDP'n in sözkonus u cep hede yer almak için İran yönetimi nin onayını alması gerektiğini açıkca ifade ettiği dışarıya yansıyan bilgi ler ar asındadır.
w. n
Kısaca diyeceğimiz şu ki,Yekiti ile Irak hükümet i arasındaki aktüel girişimi değerlendirirken,sorunu salt tekil bir olgu olarak,sa dece şu ana özgü,anlık bir yöne lim olarak ele alıp,buna göre bir yargıya varmak ciddi bir yanılgı olur.Bize göre sorun,aynı zamanda ve önce
ww
likle çizgisel bir sorundur .Kürt ulusal hareketin e öte den beri damgasını vur muş ve hala egemen olan bir çizginin sorguya çekil mesi ,yargılanması sorunudu r.
Bugünkü , uzlaşma girişimine aynı zamanda ve mut laka bu bağlamda yanaşılırsa doğru sonuçlar a varılahi lir.Aksi halde yanılgıya düşmek kaçınılmazdır.
Sözünü ettiğimiz çizgi,Irak Kürdistanı 'ndaki hareke te öncülük eden parti ve örgütleri n,Kürdis tan' ın öteki parçalarındaki parelel örgütleri n de ötedenbe ri izledik leri çizgidir. I-KDP'de ,Yekiti 'de bu aynı çizgi üzerinde
14
tekoşin
et ew e
.c om
dir.Her iki örgüt de Kürt milli burjuvazisi ile küçükburjuvazisinin siyasal temsilcileridir. Irak Kürdistanı 'ndaki önderliğin bağımsız bir poli tik hat izleyememesi,tutarsızlığı,kararsızlığı,sık sık tes limiyete ve ihanete yönelmesi,onun burjuva sınıf yapı sından kaynaklanıyor. Uzlaşmacılığı çizgi edinmiş böyle bir önderlikten devrimin ve devrimci proletaryanın çı karlarına uygun düşen anlaşma ve uzlaşmalar yapması nı beklemek,tesadü flere ve şansa fazlaca bel bağlamak olur. Tartışmakta olduğumuz pratik siyasal olgu bir kez daha gösteriyor ki,burjuva ve küçük-burjuva önderliğin taze nefesi tükenmiştir.Ulusal kurtuluş hareketinin bir soluğa,taptaze bir kana ihtiyacı vardır.Bunu sağla yacak olanda sadece ve sadece devrimci proletaryanın önderliğidir.
Irak yönetimiyle KYB arasındaki su olan otonomi sorununa gelince ...
görüşmelerin
konu
w. n
Güney Kürdistan' daki ulusal hareket başından beri (1918 'den) bu talebi formüle ediyor;yani,Kürd istan i çin otonomi(bölgesel özerklik)istiyor.Başlangıçta "İngi liz korumasında sınırlı özerklik" biçiminde ileri sürü len bu talep,sonraları Irak'ın egemenliği çerçevesinde istenir oldu.Kısaca,otonomi istemi,günümüze kadar ulu sal harekete önderlik eden değişik güçlerin değişme yen talebi oldu.
ww
Böyle olmakla birlikte,hiçdeğilse son 25-30 yıldır ulu sal harekete damgasını vuran burjuva ve küçük-burjuva güçlerin,olağan şartlarda,bir Kürt burjuva devletine karşı olacaklarını düşünmek saçma olur. Tersine, Kürt burjuvazisinin rüyası budur.Kürt burjuvazisi,Kürdistan'ın ve Kürdistan pazarının tek hakimi olmayı elbette ki is ter.Burjuva ve küçük-burjuva önderlik Irak ve İran Kür di s tanı 'nda (ve öteki parçalarda) ayrı bir devlet talebi ni (bağımsızlık talebi) öne sürmüyorsa,şimdilik,bunu desteklenebilir ve gerçekleşebilir bir hedef olarak gör mediği,böyle bir şeyin kurulu dengeleri sarsabileceğini ve dolayısıyla daha uzun soluklu,çok daha zorlu bir mü
tekoşin
ıs
cadeleyi öngördüğünü bildiği içindir.Bu nedenle o,aynı zamanda,gerektiğinde ayrı bir devlete geçiş için basa
.c om
mak yapmak üzere otonomi istemekle yetiniyor. Burjuva önderliğin otonomist yaklaşımında etkili o lan belli başlı güç odaklarının Kürdistan politikasına da göz atmakta yarar var.
Sömürgeci devletler(Türkiye,Irak,İran,Suriye)Kürt ulusal-demo kratik haklarını minimal bir çizgi de bile olsa tanımaya yanaşmadılar ,yanaşmıyorlar.Bu devletler, kendi aralarındaki sürtüşmelerde ve savaşlar da,Kürt sorununu birbirlerine karşı bir koz olarak kul landılar.Kürt sorunu,her dört devletin ortak sorunu ola lı beri böylesine bir kullanıma uygun fırsatlar doğdu. Kendi işgal i al tındaki parçada Kürt halkına sadece kö leliği reva gören ve ulusal harekete göz açtırmayan bu devletlerin her biri,ciddi bir anlaşmazlık durumunda bir diğer parçadaki Kürt ulusal hareketine belli bir destek sağlamaktan geri durmadı.Kuşkusuz bu destek, hiç bir zaman hareketin başarısına yol açaçak ölçüle re ulaşmamış,belli bir limitin ötesine geçemememiştir. Taraflar arasında bir anlaşmaya vanldığında ise,sözko nusu destek kesilmiş ve ulusal direniş ortaklaşa boğaz lanmaya çalışılmıştır.Çünkü,her dört sömürgeci devlet de Kürt sorununun şu yada bu şekilde çözümünden ya na olmadılar ,hareketin herhangi bir parçada küçük bi le olsa her başarısından ortak bir ürküntü duydular.Bu nun diğer parçalara taşıyacağı mesajdan korktular.
ww w.
ne
te
we
halkının
Kürdistan'ı aralarında paylaşan dört devletin ve on ların ardındaki belli emperyalist odakların genel tutu
mu böyle.
Bununla birlikte bu devletler belirli koşullarda oto nomi statüsüne rıza gösterebilir.K ürt sorununun devrim ci yoldan çözümünü önlemek,ulus al hareketi kurulu re jimlerin çerçevesi içinde eritmek amacıyla otonamiyi ehven-i şer sayabilirler.I rak Kürdistanı 'ndaki 66 yıllık mücadele bunun sanıldığı kadar kolay olmayacağını,bu devletlerin mecbur bırakılmadıkça Kürdistan'a otonomi tanımaya yanaşmayacağını yeterince kanıtlamakla bir
tekoşin
16
.c om
likte,otonomi statüsü bu ülkelerdeki ve Ortadoğu' daki mevcut dengeler bakımından ciddi bir tehdit niteliği taşımıyor.Irak'ta günümüze kadarki hemen bütün yöne timlerin kağıt üzerinde bile kalsa otonamiyi kabul et meleri bu bakımdan bir fikir verebilir.Bilindiği gibi bu statü bir çok eski uluslararası anlaşmada da sözde be ni msenmişti.
te
we
SSCB ile SBKP çizgisinde seyreden Ortadoğu' daki komünist yada sosyalist etikedi hareketin Kürdistan sorununa yaklaşımının ekseninde de gerçekte otonomi formülü bulunuyor.Bu yaklaşım SB'nin genel olarak bölgeye,özel olarak Irak'a dönük politikalarına sıkı sı kadar,"kapita kıya bağlı bulunuyor.SB,yakın geçmişe. ışığında,1958' strateji bilinen diye list olmayan yol" den sonraki Irak yönetimlerini (63 hükümet darbesi dö nemi hariç) siyasal ve askeri bakımdan destekledi;bu arada Kürdistan 'a otonomi talebine de platonik bir sempati besledi.
ww w.
ne
Yarım asırlık Irak Komünist Partisi 'de (1934'de kuruldu) SB 'ne parelel düşen bir tutum içinde oldu. IKP,1945'deki I. milli kongresinde bağımsız bir Kürt devleti talebinin hem Kürdistan bütünü hemde tek tek parçalar bakımından 1923 'deki bölünmeyi takiben ge çersiz hale geldiği yolunda görüşlere yer verdi,Kürtleri bir ulus olarak değil "ulusal azınlık" olarak ele aldı. IKP'nin 1956'daki II.konferansı ise "Irak devletinin bağrında Irak Kürdistan 'ı için özerklik" görüşünü be nimsedi.Buna karşın bu parti 1958 'de Monarşi 'nin yıkıl masından sonra özerklik için direnen Kürt halkının kar şısında yer aldı.Birbirini izleyen Irak yönetimlerini " yurtsever", "ilerici" ,hatta "sosyalist" olarak niteleyip, onlarla "Ulusal Cephe" ler kurdu; birkaç bakanlık kol tuğu uğruna hükümetlere ortak oldu.IKP'nin bu politi kası "lrak'ın Kastrosu" Saddam'ın IKP'li bakanları ko vup ittifakı bozduğu 1979'a kadar süregeldi.
Sonuç olarak otonomi statüsü,Kürdistan' ı sömürge devletlerin ve onların arkasındaki belirli em peryalist ülkelerin sıkıştıkları takdirdekabuledebilecekl e
leştiren
tekoşin
17
.c om
ri ve SSCB ile etkisindek i güçlerin de destekleye bile cekleri optimal bir "çözüm" olarak belirmiş durumda. Burjuva önderliğin otonomist yaklaşımını belirleyen de değişik güçlerin bu tutumları ve yanısıra bizzat kendi sinin zaafları olmaktadır. Irak Kürdistanı 'ndaki ulusal harekete öncülük eden siyasal örgütler ve başka bazı güçler ,otonomi statüsü nü,Kürt ulusunun kendi kaderini tayin edişinin bir biçi mi olarak da göster me çabasındadırlar .Fakat bu doğru değildir.
et ew e
Bir ulusun kendi kaderini tayin hakkı,o ulusun ken di geleceği konusunda özgürce karar alma,ulusu n nasıl örgütlenec egi konusunda özgürce seçim yapma hakkı dır.Ulus,bağlı bulunduğu bütünden ayrılıp,ayrı bir dev let kurabilir;v eya ulusal baskının ortadan kaldırıldığı koşullarda ve haklarda eşi tl ik temelinde birlikte kal maya karar verebilir.B u konudaki kararı,ulusun bizzat kendisi,ken di iradesi ile alır. Ulusların kendi kaderlerin i tayin hakkı,açıktır ki,birlikte kalma hakkını da içerir. Ancak,bu hak,herşeyden önce ve esasta ayrı bir devlet kurma hakkıdır.
ww
w. n
Sorun böyle konulduğunda,besbelliki devlet sınırları na ilişmeyen,yani ayrı bir devlet kur ma hakkını dışla yan(bu hakkı saklı bulundurmayan),dolayısıyla,ulusal haklarda eşitliği kapsamaya n bir statü,bir ulusun kendi kaderini tayin etmesinin biçimlerin den biri gibi görüle mez.Çünkü,ayrılma hakkkının dışlanıyor ol ması,birliğin zoraki niteliğinin sürmesi anlamına gelir. O halde otonomi planından geriye kalan nedir? Kürtçenin resmi dil olarak tanınması,Kürdistan 'daki devlet görevlileri nin Kürt milliyetind en olması,merkezi hükümette ,parlemen to ve orduda kürtlerden belirli o randa temsilci bulunması,bazı Kürt örgütler (gençlik, kadın,öğretmen,öğrenci) kurma hakkı,radyo ve televiz yonda Kürt dili ve kül türü ile ilgili programla ra yer veril mesi, toprak re for mu ... Örneğin,K DP yöneti mi ile BAAS rejimi arasında l l Mart 1970'de yapılan antlaş ma ile tanınan ama uygulanma yan 15 maddelik otono mi planının başlıca maddeleri bunlardı.KYB'de Kasım
18
tekoşin
w. n
et ew e
.c om
silahlı 1977 'de Irak hükü meti ile yaptığı görüşmede ş antla 1970 Mart "ll için, müca delen in durdurulması ger için istan Kürd lece r.Böy ımasına tümü yle uyulmalıdı planı çek bir otono mi garan ti edilm elidi r." diyor ,aynı öne sürüy ordu. oto Burju va önderliğin "gerç ek bir otono mi" dediği nomi,işte budu r. Kürt halkına butür bir otone mini n tanınması halin dıkça de bile,m evcu t rejim ierin çerçe vesi içind e kalın sal ),ulu yor koyu nde zemi bu u (ki burju va önde rlik sorun ve da altın ler biçim farklı ten baskı ve eştsizlik nispe u i .Yan ektir edec devam ya olma farklı bir düzey de var ır. lusal sorun gerçe k anlam da çözülmüş olmayacakt ı Öte yand an,ge lenek sel önderliğin demo krasi aniay ön r.Bu yoktu gerek şı konu sunda da haya le kapılmaya l güçle ri ile,bö lge feoda ve si krasi aristo Kürt ğin derli ntıları ve günü gericiliği ve empe ryali zmle sıkı bağla müze kada r ki siyas al pratiği yeter ince bilini yor. Bund an ötürü ,Kürd istan proletaryası ve komü nistle mü o ri,oto nomi form ülünü Kürt ulusa l sorun unun çözü r et larak gören ve göste ren çarpık anlayışları teşhi dev meli, ulusa l sorun un gerçe k çözüm ünün kesin tisiz ı lamal rimd e yattığını her fırsattan yarar lanar ak kanıt dır.
ww
nde Ulusa l sorun un çözüm ünde iki teme l biçim üzeri . asyon durul abilir : Bağımsızlık ve feder ya Kürt ulusu ya ayrılıp bağımsız bir devle t kurar bir bir atif da eşit hakla ra sahip cumh uriye tierin feder ş halkl ada pay liğinden yana çıkarak bağımsızlığı karde laşır.
esas Bu biçim lerde n herha ngi birin in gerçekleşmesi bi çözüm i hang lerin ünist Kom udur. ta bir devri m sorun hiç kuş çimin den yana olacağını tayin edec ek olan ise redi ır.Em larıd çıkar sı arara ulusl kusuz ki proletaryanın cı ilke budu r. nın Kürt milli ve küçü k-bur juvaz isinin otono mi sloga
tekoşin
19
co m
da ifadesini bulan istemierin çoğu,desteklenebilir nite likte acil reformlardır.Devrimci Kürdistan proletaryası bu istemler uğruna mücadeleyi desteklemeli,ancak,bu reformları amaç haline getiren ve ulusal-demokratik devrime yüz çeviren otonomist-reformizmi en sert şe kilde suçlamalıdır. Otonomi talebinin desteklenebilir bir talep oluşu KYB 'nin Irak hükümeti ile şimdiki uzlaşma girişimini haklı çıkarmaz.Aksine,bu girişim mahkum edilmelidir.
ww
w. ne
Bederan-1984
e.
te w
--(f)
we .c
om
21
ÜZERİNE
te
EKLEKTiK VE DEMAGOJİK BİR Y AKLAŞIM
Kürdistanı Sosyalist Partisi' nin - TKSPorganı Riya Azadi 'nin Şubat 1984 tarihli 20.sayısında,KYB ile Irak hükümeti arasındaki görüşme leri tartışan "Irak ve Irak Kürdistanı 'ndaki Yeni Geliş
ne
Türkiye merkez yayın
w.
meler Üzerine" başlıklı bir yazı yayınlandı.KYB(Yekiti) 'nin tutumunu savunan bu yazıda, ortaya konulan yakla şım üzerinde kısaca durmayı birçok bakımdan hem ya rarlı hem de gerekli buluyoruz.
ww
Sözü geçen yazıda, KVB 'nin tutumunu "ihanet" ola rak niteleyen örgüt ve çevrelerin varlığına işaret edili yor ve devamla aşağıdaki görüşlere yer veriliyor: "Bizce soruna bu aşamada iki yönüyle yaklaşmak gerekir:l)KYB'nin hükümetle otonamiye ilişkin olarak görüşmeler yapması olaganüstü,şaşırtıcı ve peşin olarak ihanetle suçlanması gereken birşey midir ?2)Irak Kürdis tan'ı bakımından şu anda otonominin,barışın gerçekleş mesi için olanaklar nedir ?"(R.A,sayı:20,s:4)
tekoşin
22
Elbette ki
om
Önce şunu sormalıyız:Sorunu bu şekilde ortaya koy mak, başka bir deyişle yanıt aranması gereken soruları yukarıdaki gibi saptamak doğru mudur ?Bu soruları o lumlu yada olumsuz yönde yanıtlamak soruna açıklık kazandırıyor mu? hayır!
te
we .c
Örneğin biz KYB'nin bu aşamada hükümetle ateş kes konusunda anlaş m ış ol masını ve otonamiye ilişkin olarak da görüşmelere oturmasını onun sınıf niteliğini ve günümüze kadarki siyasal pratiğini göz önüne alarak ne "olağanüstü" ne de "şaşırtıcı" buluyoruz. Diyelim ki, bir kaç bakımdan bir ihtiyat payı bırakınayı yeğliyor, sözkonusu davranışı ihanet olarak nitelernek için henüz er kendir de diyoruz. Yani ne önyar gılı ne de pe şi n hü kümlüyüz. Bununla birlikte biz,KYB'n in tavrını kesinlikle yan lış buluyor,m ahkum edilmesi gereken bir tavır sayıyo ruz.Soruna devri min ve devri mci proletaryanın çıkarları açısından bakıyor ve bu sonuca ulaşıyoruz.
ne
Ya Riya Azadi?
w.
RA 'nın soruna yukardaki tarzda yaklaştığını gören okuyucu,il k bakışta, O'nun Yekiti 'nin tutumunu savunma dığını,sadece bu tutumu ihanet olarak ni telemeyi "ağır ve zamansız bulduğunu sanır.Oysa sonuç hiçte öyle de ğil.RA,Yekiti 'nin tutumup.u doğru buluyor ve savunuyor Ama bu savunuyu kendine özgü olan ve bilinen tarzda yapıyor:Eklektik ve demagojik bir tarzda.
ww
Az önceki alıı:~t~ şöyle ~ürüyor: "Bir kez salt Irak hükümeti ile görüşmeler yaptı ğı için KYB' ni •••• böylesine ağır suçlamak duygusal,h ak sız bir tutumdur.••. otonomi için savaşan,besbelli onun için görüşür de"(A.y,s: 4) Bu kadar masumane bir iş için,yani "salt Irak hükü meti ile görüşmeler yaptığı için" ,KYB' nin maruz kaldı ğı haksızlık karşısında KYB( ve RA) hesabına bizde üzül dük!!!
tekoşin
23
Ne var ki sorun mücadele halindeki
karşıt
güçler
te we .c om
arasında,genel anlamda,görüşmeler ya da uzlaşmalar ya pılıp yapılamayacağı sorunu değildir.Sözkonusu olan, Irak ve Irak Kürdistanı' nda bugün içinde bulunulan
ile Irak hükümeti arasında sürdüğü bili nen ateş-kes ve uzlaşma çabalarının,özel olarak bu sü recin nasıl karşılanması gerektiğidir.
şartlarda,KYB
Sorun bu olunca,"otonomi için savaşan, .... onun için görüşür de" demek sadece,dikkatleri esas konudan ka çırma çabasına yorumlanabilir. Ve zaten yazının bütünü boyunca RA yazarının yaptığı budur.Ayrıca iyi biliyo ruz ki,belirli bir uzlaşmanın kabuledilebilir olup olmadı ğı tartışıldığında,genel olarak uzlaşmalar ve anlaşmalar dan dem vur mak,lafazanlık ederek asıl meseleyi bulan dırmak,tüm uzlaşmacı siyasetlerin özelliğidir. Biraz ilerde
şu satırları
okuyoruz:
tarafdan böyle bir öneri geldiğinde,yani çatışmamn kesilip sorunun görüşmeler yoluyla çözümü önerildiğinde, Ye ki ti ı nin önünde varolan seçenekiere ha "Karşı
kalım:
w. ne
!)Görüşme önerisini rededip Saddam rejimi yıkı lıncaya kadar savaşa (silahlı mücadele kastediliyor. Te koşin)devam etmek. 2)Görüşmelere tek başına katılınayıp diğer ilerici
ww
güçlerin ve bu arada cuoıun da katılmasım istemek; yani görüşmeleri ilerici yurtsever güçlerin bir birlik ha linde yürütmesi koşuluyla kabul etmek. 3)Görüşmelere bir başına da olsa,evet demek. Ona birinci seçeneği önermek şu anda bu örgü tün içinde bulunduğu koşulları hesaba katmamak olur ••• İki ateş arasında sıkışmış olan Yeki ti ı nin,Irak ı dan ge len bu uzlaşma önerisini red etmesi,kendi örgütsel var lığım tehlikeye atar. İkinci seçeneğin de bugün ki koşullarda gerçekleş me şansı yoktur •••• Geriye üçüncü seçenek kalıyor.Bize göre Yekiti••• demokratik istemleri ve Kürdistan için gerçek anlamda bir otonamiyi savunmalı ve görüşmelerin bu çerç~vede
24
te we .c om
bir sonuca ulaşması için çalışmalıdır. "(A.y,s:5,abç) RA, Yeki tinin ya bugünki biç i mler al tın da silahlı mü cadeleyi devam ettirmek ya da diğer yurtsever ve ileri ci güçlerle birlikte veya tek başına Irak hükümetiyle uzlaşmaya varmak gibi bir ikilem karşısında bulunduğu nu ve şu anda tek başına hükümetle bir anlaşmaya var maktan başka seçeneği olmadığını ileri sürmek te belir gin bir zorlama içine giriyor.Çünkü o,az ilerde daha ba riz olarak görüleceği gibi ne pahasına olursa olsun Ye kiti 'yi savunma,onun tutumunu haklı çıkarma dürtüsüy le hareket ediyor.Buna da peşin hükümlü ve önyargılı olmak denir.Yekiti ile sürtüşme içinde olan CUD'a da hil güçlerle bağlantıları ve paralellikleri yüzünden ön yargılı davranan Kürdistan'lı bazı örgütler gibi,Yekiti' ye yakınlığı nedeni ile RA nin kendisininde önyargılı ve peŞin h ükü ml ü ol du ğu gözden kaç mı yar. O başkalar ın da eleştiri konusu yaptığı hataları bizzat kendisi de iş liyor.
w. ne
RA yazarı,"bugünkü koşullarda gerçekleşme şansı" olan seçeneğin hangisi olduğunu araştırıyor, Yeki ti 'nin önündeki taktik seçeneği bu reformist ölçüte göre sap tıyor .Bu arada, başka bazı seçenekleri,örneğin geri çekil me taktiğini,silahlı mücadelenin diğer biçimlerini unut mayı da ihmal etmiyor.
RA' nin hareket noktası devri min ve devri mci prole Irak bütünü ve bölge çapındaki genel ve uzak vadeli çıkarları değil,özel olarak Yekiti 'nin şu an "için de bulunduğu koşullar" ve özel olarak Yekiti 'nin şu an ki çıkarlarıdır.Bunu yukarıya çıkardığımız alıntıdan açıkca gör rnek mümkün. taryanın
ww
Şimdi
de RA' nin ortaya
attığı diğer
soruyu
alalım:
"Irak Kürdistan'ı bakımından şu anda otonominin, barışın gerçekleşmesi için olanaklar nedir?" " .••• Şu aşamada Irak Kürdistam 'nda yurtsever güç lerin istemlerine uygun biçimde,diğer bir deyişle ger çek anlamda bir otonaminin gerçekleş me şansı nedir?" (A.y,s:4,abç)
,
tE~koşin
25
e. co m
Yazıda,Yekiti ile Irak hükümeti arasındaki ateş-kes ve uzlaşma çabalarına ikinci olarak bu açıdan yaklaş mak gerektiği söyleniyor .
te w
Az önce"gerçekleşme şansı" olan taktik seçeneğin hangisi olduğunu araştıran yazar,bu kez de,şu anda Irak Kürdistanı' nda otonamini n dolayısı ile barışın( RA' ye göre "iç savaşın bitmesi için Kürt halkına otonomi tanınması pek ala yeterli" dir.bkz.:ö. Y.s. 1 ,s: 14), "gerçek leşme şansı" üzerine spekülasyo nlara girişiyor.Daha ön ce olduğu gibi gene "gerçekleşme şansı" ölçütünü kul lanıyor.Fakat burada,sor una salt Yekiti bakımından de ğil,"Irak Kürdistan'ı bakımından" yanaşmayı deniyor. Yani görünüşte bir adım ileri adım atıyor.Gene de, bir kere daha, soruna Irak ve Irak Kürdistanı' ndaki dev rimci hareketin genel çıkarları açısından bakmayı unu tuyor. Bu Y<:!klaşupın küçük-bur juvalara özgü dar ve milliyet çi bir yaklaşım olduğuna kuşku var mı?
ne
Sözkonusu :yaklaşımın sahipleri kendilerin e "sosya list" diyebilir,so syalizm konusunda mangalda kül bırak mayabilir; bunda şaşılacak bir taraf yok.Küçük -burjuva akımlar ulusal ve uluslararası düzeyde işçi sınıfından destek görmek,on a seslenebilm ek için ötedenberi bu iş le meşgul.
w.
Fakat onların kendinden menkul sosyalizmi ,her önemli pratik siyasal soruna yaklaşımda,tıpkı burada ol duğu gibi,kendin i kolayca ele verir.
RA,yukarıdaki soruya,yan i bu aşamada Irak Kürdis tanı 'nda otonamini n gerçekleşme şansı nedir şeklindeki
ww
kendi sorusuna yanıt ararken,Ir ak rejiminin Kürt halkı na "gerçek anlamda bir otonomi" tanımaya niyeti ol madığını,onun görüşme önerisinin "taktik icabı" olduğu nu söylüyor ve şu görüşlere yer veriyor:
"Bağdat hükümeti, Yekiti ile görüşmelere girmek le,aynı zamanda,yurtsever ve ilerici güçler arasındaki
rekabeti tahrik ediyor ,onları birbirlerine daha çok dü istiyor"(A .y,s:4)
.şürmek
26
tekoşin
e. co m
"Bir an için,Bağdat hüküm etinin bu kez Kürdi s y tan' a gerçe k anlam da bir otono mi tanıyacağını varsa a hayat nasıl bunu sak bile,K ürdis tan yurts ever güçle ri ,oto onlar la larıy geçir ecekl er ?Besb elli ki,bug ünkü durum namiy i hayat a geçir mek için bir birlik ,bir uyum sağla yama yacak lar ve büyük ihtim alle kendi aralarında rini daha da tü amansız bir savaşa girec ekler ve güçle ketec ekler dir." (A.y, s:4) Bir çok ki msenin saptayabileceği yukarıdaki basit gerçe kler ve başka bazı olgul ar bir bir sayıldıktan son ra bugün kü koşullarda otona minin gerçekleşme şansı konus unda doğal olara k şu sonuc a varılıyor:
ww
w.
ne
te w
"Bize göre bu şans zayıftır." "Bu durum da Yeki ti'nin Sadda m rejim i ile goruş meler inin geleceği konus unda iyims er olmak pek müm kün değil. "(A.y ,s:4) Hal böyle iken aklı başında her kişi RA' den Yeki ti nin tutum una karşı çıkmasını bekle mez mi ?Kuşkusuz bunu bekle r. Faka t RA sözü şöyle sürdü rür: "O halde ,bu aşamada Y eki ti 'nin otono mi konus un suz da Sadd am'la görüşmesi yanlış ve tümü yle sonuç ) ,s:4/5 bir şey midir ?Bizce hayır. "(A.y Burad a RA 'nin kendi bakış açısı içinde dahi tutarlı bir muha keme yürütmediğini görm ektey iz;çün kü o,baş şansı" kıstasını langıçta ortay a sürdüğü "gerçekleşme ı bile yarı-yolda bırakıyor.Bunu işine gelen yerde kullan in yor.Y ekiti ile Irak hüküm eti arasındaki görüşmeler güç olgul a geleceği konus unda iyims er olmadığı,inkarı rm ışığında otona miye şans tanımadığı halde ,RA,Y ekiti nin tutum unu savun maya devam ediyo r.Bu haliyl e, RA' nin,hi ç kimse yi peşin hüküm lü ve önyargılı diye suçla maya hakkı ol masa gerek . Az öncek i alıntıda,Irak hüküm eti Kürd istan' a "ger çek anlam da bir otono mi" tanıyacak olsa bile,b u aşa ge mada yurts everg üçler in onu hayat a geçir mek için
tekoşin
27
ew e. co m
reken birlik ve uyumu sağlayamayacakları gibi,büyük bir ihtimalle kendi aralarında daha acımasız bir savaşa girecekler i ve güçlerini dahada tüketecekl eri;zaten Irak hükümetin in taktiğinin de buna dönük olduğu,yani yurt sever güçleri birbirine daha çok düşürmeyi hedeflediğ ifade ediliyordu.Diğer şeyler biryana,te k başına bu göz lem bile,Yekiti 'nin izlediği tutumun,s adece Irak bütü nündeki demokrati k hareketin değil,RA'nin sözde daha yakından ilgilendiği Irak Kürdistan' ı özelindeki yurt se ver hareketin ve bu hareketin bir parçası olarak kal mayı başardığı sürece bizzat Yeki ti 'nin çıkarlarına da ters düştüğünü gör rnek için yeter de artar bile. Ohalde geriye şunu söylemek kalıyor: Ya RA,Yekiti 'nin tutumunu, yurtsever hareketin çıkarlarına ters bir tu tum olduğunu bile bile savunuyor ;yada yurtsever hare keti Yeki ti 'den ibaret görüyor ,başka bir deyişle yurt sever hareketin çıkarları ile Ye ki ti 'nin çıkarlarını ta mamen bir ve aynı şey sayıyor.
ww w. n
et
Biz, RA' nin, sık sık "Irak kürdistan' ı yurtsever güçle ri"nden,bu güçler arasındaki sürtüşmelerden bahsettiği ni,bu "güçlerin" birliği ve cephesi,bu nun gereği üzerine yazılara yer verdiğini hatırlatınakla yetiniyor ve son sö zü okuyucuya bırakıyoruz. Öte yandan,bir an için,malum engellerin aşıldığını ve Irak Kürdistanı'nda otonom bir yönetim kurulduğu nu düşünelim.Irak Kürdistanı'ndaki ulusal hareketin ya pısında radikal bir dönüşüm olmadıkça,bunun,Irak ve Irak Kürdistan'ı genelinde devrimci harekete katkısı nın ne olacağı tartışma götürür.Şu durumdu Irak Kür di st anı' nda oluşacak otonom bir yöneti min ne ölçüde demokrati k olacağı kuşkuludur.Bunun nemenem bir şey olacağını Irak'taki rejimin niteliğine,onun demokrasi karışısındaki yerine bakarak kestirrnek pekala mümkün dür.Bu nedenle soruna,oto nominin "gerçekleşme şansı" açısından,salt milli çıkarlar açısından bakmak ciddi bir yanılgıdır.Esas sorun,oton ominin gerçekleşme şansının ne olduğu değil,bu şans ne olursa olsun,bund an bağım
28
tekoşin
Artık
soru
ew e. co m
sız olarak,dev rimci proletaryanın sınıf mücadeles inin çı karları ve gereklerid ir. Sosyalistli k tasiayan küçük-bur ju vaların unuttuğuda budur. şudur:
et
"O halde,bu aşamada, Yeki ti' nin ot ono mi konusu nu Saddam'la görüşmesi yanlış ve tümüyle sonuçsuz bir şey midir ?Bizce hayır. "(A.y,s:4/5 ) Yanıt açık:RA,Yekiti 'nin tavrını doğru buluyor,on a göre,Yekit i,kendi örgütsel varlığını korumak için Irak hükümetiy le uzlaşmaya mecburdur ;ne yazık ki onun baş ka seçeneği yoktur.! Buna daha önce işaret etmiştik.İlave olarak belki şunu söylemek gerekir:Ge rçekten başka seçenek yoksa, politik mücadeled e şerefli bir yenilgi bile,onur kırıcı bir uzlaşmadan bin kere daha iyidir. Sözkonusu olan Irak Kürdistanı 'ndaki ulusal hareke te öncülük eden malum güçler olunca,bu söz çok daha doğrudur.Çünkü onlar ,ikincisini çok iyi bilir ,ama birinci sini henüz tanı ınıyarlar bile.
ww w. n
RA 'ya göre Yekiti 'nin Irak hükümetiy le görüşmele re otur ması,yanlış olmadığı gibi, "tümüyle sonuçsuz bir şey"de değildir.Otonomi konusunda olası bir anlaşmayı kasıtla, " •••• böyle bir anlaşma Kürt halkı ve yurtsever güçleri için bir kazarum olabilir."(A .y,s:S) diyor. Kağıt üzerinde kalacak türden anlaşmaları,üstelik böylesine anlaşmalar daha önce hiç olmamış gibi,Kürt halkı için bir kazanım sayan bu spekülatif anlayışın, Kürt halkının mücadele tarihinden gereken dersi çıkar dığı elbetteki söyleneme z.Bunun içindir ki bu anlayışın sahipleri Kürt halkına aynı kısır döngüde kalmaktan öte bir şey öneremez. Şu satırlar bu gayrı ciddi ve sorumsuzc a yaklaşımı daha bir aydınlatıyor: "Eğer o, yarın belini doğrul tup sözleşmeyi bozar ve savaşı başlatırsa,sende savaşırsın. "(A.y,s:S)
tekoşin
29
om
" •••••• Var lı ğı kamuoyuna yansıyan sözkonusu görüş meler yarın kesilebilir veya bir sözleşmeyle sonuçlana bilir.Sonuç öyle de böyle de olsa,bununla Kürt halkı ne herşeyi kazanmış,ne de yitirmiş olacaktır. "{A.y,s:S)
Gerçek şu ki,Kürt halkı benzer anlayışlar yüzünden şey yitirdi,ve bu anlayışlar egemen oldukça daha şeyi yitireceğe benzer.Bu bakımdan yukarıdaki sa tırlar,sınıf savaşımını ciddiye alan,savaş oyunu oynama dığını bilen her gerçek devrimci için,sınıf bilinçli her proleter için,bir uyarı olarak kabul edilmeli,öyle alın malıdır.Bilinmelidir ki kısır döngü kader olamaz.
we .c
çok çok
Kürt proletaryası ve halkı RA yazarı gibi akıl hoca larının kılavuzluğundan kurtarılmalıdır.Aksi halde,Irak Kürt halkının ibret verici dramı son bul mayacağı gibi, bu dramın öteki parçalarda tekrarı da önlenemez. Bir de
şu satırlara bakalım:
ne
te
"Bu durumda Yekiti'nin saddam rejimi ile goruş melerinin geleceği konusunda iyimser olmak pek müm kün değil.Eğeryurtseverıve•ilerici güçler birlik halinde Saddam'la görüşme masasına otursalardı,diktatörlük re jimine geri adım attırmak,ciddi demokratik değişiklikle re onu zorlamak ve gerçek anlamda bir otonomi statü sünü ona benimsetmek mümkün olabilirdi.Ne var ki böylesine bir birlik yok. "{A.y,s:4)
ww
w.
"Bağdat' taki diktatörlük rejimi,Irak halkına de mokrasi verebilecek cinsten olmadığı gibi,Kürt halkına gerçek anlamda bir otonomi tanımaya da niyetli değil dir.O buna ancak mecbur edilebilir.Bunun içinde onun güçlerini çözmek,o~u dağıtmak,yıkmak gerekir. Irak'ta demokratik bir rejim olmadıkça Irak Kür di st anı' na tanınabilecek bir otonominin güvencesi yok tur. "{A.y,s:4)
Bu tesbitiere bakılacak olursa,RA,Irak Kürdistanı' nda "gerçek anlamda bir otonominin" yaşama geçiril mesini iki şekilde mümkün görüyor: Ya bugünkü reji min yıkılması,dağıtılması durumunda yada bu rejimle görüşmeleri tek başına Yekiti 'nin değil,yurtsever ve ile
tekoşin
30
rici güçlerini birlikte yürütmesi halinde.
we .c
om
Madem öyle RA 'ye sormak gerekiyor:Peki neden Yekiti 'nin Irak hükümetiyle tek başına görüşmelere gir mesini,"lrak'a demokrasi,Kürdistan'a otonomi"için başa rı şansı tanımadığınız bir tutumu doğru buluyor ve sa vunuyorsunuz ?Bu tavır yukarıdaki saptarnalara aykırı düşmüyor mu?Hem birinci hem de ikinci yolun yurtse ver ve ilerici güçlerin en geniş ve en sıkı birliğini,biz zat sizinde "başarının şartı" saydığınız böylesine bir birliği mutlaka gerekli kıldığı açıktır.Öyleyse neden böyle bir birliğin örülmesine hizmet edecek yol ve yön temler yerine,onu sabote edici bir tutuma arka çıkıyor sunuz?
te
Soruları çağaltmak mümkün,ancak bunun pek bir ya rarı yok.Birbirini dışlayan görüşleri bir arada sunmak, olmadık manevralarla bunları uyumlu göstermeye çaba lamak,RA 'nin iyi bildiğimiz bir özelliğidir. O böyle hare gereği sayabilir ,kim bi ket etmeyi diyalektik yöntem lir belki öyle düşünüyordur.Fakat ne yazık ki bu eklek
ne
tisizmin ve öportünizmin en kötüsüdür. RA sık sık yurtsever ve ilerici güçlerin birliğine,bu nun gereğine işaret ediyor; böyle bir birliğin ol mayışın dan yakınıyor.Ancak böylesine bir birliğin sağlanmasını biraz zor ve zaman alıcı bulduğundan işin kolayına ka çıyor ve derhal gerçekleşebilir çözümlere(!) yapışıyor.
ww
w.
Irak'ta demokratikleşme. sürecini ve Kürdistan'da otonaminin hayata geçmesini az yukarıda değindiğimiz seçenekiere bağlıyor ,fakat başarı şansı tanıdığı bu se çeneklere,bunlara uygun adımlara,bu aşamada gerçek leşme şansı tanımadığı için dirsek çeviriyor.Başarı şan sı tanımadığı ama şu anda Yekiti'yi kurtaracağını san dığı sözde gerçekci yollara prim veriyor. Hasılı,RA,şu anki güçler dengesine,şu anki koşullara olağan-üstü bir önem atfediyor.Çeşitli sorunlara ger kriteri yaklaşması,bu bakımından olanağı çekleş me esas alması bundan ötürüdür.RA' da verili koşullara ve kurulu dengelere teslimiyete kadar vardığını gördüğü müz bu anlayışın devri m ci değil,refor mi st bir anlayış
31 olduğu şüphe
götürmez.
om
RA' nin bağımsızlık ve birlik sorunları üzerine b ili nen tutumu da prensip haline getirdiği gerçekleşme olanağı ölçütüyle yakından ilgilidir.Buna geçmişte de ğindik,geçerken not etmekte yarar var.
we .c
Somut koşullar elbette önemlidir.Belirli bir anın so mut koşullarını bilmeksizin,o anki koşullara en uygun düşen doğru yol ve yöntemleri saptamanın olanağı yok tur.Ne varki bu yol ve yöntemler anlık ve geçici çıkar lara değil,uzun erimli çıkariara tabi kılınmalı,strateji nin başarısına hizmet etmelidir.Somut koşulları ve den geleri hesaba katmak,kitleleri kazanmak ve mücadele ye sokmak için,sözkonusu koşulları ve dengeleri dönüş türücü nitelikteki mücadele araç ve yollarını,biçim ve gereklidir;kendini . y~ntemlerirıi bulmak için, ka elverdiği,kaldırabildiği bu koşulların ve dengelerin için yapmak manevralar darıyla sınırlamak,bu alanda
te
değil.
w.
ne
Belirli bir aşamada doğru davranış çizgisini saptar ken,RA 'nin yaptığı gibi salt belli bir örgütün koşulları na,onun özel ve anlık çıkarlarına dayanmakta yanlıştır. Bu noktada,hem ulusal hemde uluslararası ölçekte mü cadele halindeki bütün sınıfların ve örgütlerin durumu nu, bunların karşılıklı ilişkilerini,kül tür düzeyini,ekono mik ve toplumsal koşulları vb. bütün etkenleri hesaba katma zorunluluğu vardır. yazısının girişinde,RA yazarı,savaş ve barış duruyor.Bazı noktalara işaret ettik üzerinde konuları bunlar savaş ve barış konularına "Bütün da, sonra ten uğraşan herkesin bildiği,yada politikayla olarak ilişkin diye ekliyor.Fakat olgulardır." basit gereken bilmesi kesen bu satırla alıkarn üzerine konuları barış ve savaş uğraşan "politikayla konuda yazarı,besbelliki,aynı rın olgu "basit daha gereken" bilmesi bildiği,yada herkesin lar"ı ya gerçekten bilmiyor ,yada bilmezlikten geliyor.
ww
Kendi
Son olarak otonemi konusu üzerine de bir kaç söylemeliyiz. RA' de bu konuda şunları okuyoruz:
şey
tekeşin
32
we .c
om
"Yekiti ilede aramızda,ulusal ve uluslararası so runlara ilişkin olarak önemli görüş ayrılıkları var.Örne ğin biz otonamiyi değil,koşullara ve devrimin çıkarları na göre,eşit haklara sahip cumhuriyetlerden oluşan fe daratif bir birliği veya ayrı devleti savunuyoruz.Ama di ğer parçalardaki başka partiler bunu değilde otonamiyi savunuyorlar diye onları suçlamıyor,tersine istemlerine saygı duyuyor ve mücadelelerine destek oluyoruz.Çünkü bu istem,bizce eksik olsa bile,gerici bir istem değildir. "(A.y,s:6)
te
Unutmamalı ki bu pasajda sözü edilen saygıdeğer otonomi( !) KOP ve Yekiti 'nin savunduğu anlamda bir otonomidir.KDP ve Yekiti'nin yanısıra RA'de buna 11 ger çek anlamda birotonomi'. diyor.Böyle bir statünün Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etmesinin bir biçimi ola rak görülemeyeceği,bunun ulusal baskı ve ayrıcalığa kökten son veremeyeceği daha önce yeterince açıklan dı.RA,burjuva önderliğin bu reformİst planı önünde şap ka çıkarıyor ,baş eğiyorsa,bu nedensiz değildir.O da KOP'ler ve Yekiti gibi otonamiye Kürt ulusal sorunu nun çözüm yollarından biri olarak bakıyor.
ne
Biz, Tekeşin dergisinin 5. sayısındaki Özgürlük Yolu bu konuyu işle miştik. Yeri gelmişken ÖY' nun geçmiş sayılarından Tekoşin-5 'e aldığımız konuya ilişkin bölümleri bir daha görelim: eleştirisinde
w.
" •••• Oysa Bağdat hükümeti,Kürt sorununu,Kürtlere otonomi tanıyarak demokratik biçimde çözmeye yanaş saydı,iki halk arasındaki bu yıpratıcı ve ancak gericHe rin ışıne yarayan savaş son bulacağı gibi.. ••• "(A.Ba ran,Irak Kürt Ulusal Kurtuluş Savaşı,OY,sayı:l,s:lS/16)
ww
" ••••• Oysa iç savaşın bitmesi için Kürt halkına otonomi tanınması pekala yeterliydi••••• Bu iş bu kadar zor mu?"(a.g.y,s:14) saydı
" •••• Denebilir ki,bu olumsuz coğrafi konum olma bu savaş çoktan başanya ulaşmış ve Irak Kürt
halkı özgürlüğüne kavuşmuştu"(a.g.y,s;17}
" ••••• Tarihi
gelişme
belki Irak'ta,belki Türkiye'de,
tekoşin
33
te we
sayı:35,s:12)
.c
om
belki İran'da Kürt ulusal sorununun demokrati k bir çözümünü daha önce getirebilir•••• Nitekim Irak'ta öz gürlüğü için savaşan Kürt halkı,1970'te otonomi konu sunda Irak hükümetiy le bir antlaşmaya vardı.Eğer KDP üst yönetimi yanlış bir politika izlemeseyd i,bu antlaş ma,tam olmasa bile uygulanab ilirdi."(a.g .y,s:32) Ayrıca ÖY dergisinin 35. sayısında Yekitinin Kasım 1977' de Irak hükümetiy le yaptığı bir görüşmede silah lı mücadelen in durdurulması için sunduğu önerilere yer veriliyordu .KYB'nin ana önerisi şöyle:"ll Mart 1970 Kürdistan uyulmalıdır.Böylece Antlaşmasına tümüyle için gerçek bir otonomi garanti edilmelidi r. "(Bkz.ÖY,
Ö. Yolu dergisi KYB' nin önerilerine ilişkin değerlen dirmesinde şöyle diyordu: " •••• KYB'nin önerileri,g erek Kürt sorununun de mokratik bir çözümünü ,gerekse Irak'ın tüm ilerici güç lerinin ve kaynaklarının anti-empe ryalist mücadeled e birliğini içermekte dir"( ÖY ,sayı:35,s:4)
ww
w.
ne
ÖY dergisinin 1.,28.,ve 35.sayılarından yaptığımız bu alıntılar,onun otonamiyi Kürt sorununun "demokra tik bir çözümü" olarak sunduğunu,Kürt halkının özgür lüğünden Kürdistan' ın otonomiza syonunu anladığını,ve onun sözünü ettiği otonamini n KOP ve Yekiti 'nin savun duğu anlamda bir otonomi olduğunu açıklıkla göster mektedir. Şimdi ise,RA(Ö.Y olu),otono mi talebini "eksik" bul duğunu,"otonomiyi değil.. .. federatif bir birliği veya ay rı devleti" savunduğunu söylüyor,h atta bunu kendisi ile Yekiti arasında var olduğunu iddia ettiği "önemli gö bu pek rüş ayrılıkları"na örnek olarak veriyor.An cak inandırıcı olmuyor,çü nkü aynı yazının bütünü içinde ge ne otonamiyi savunduğu gözden kaçmıyor. RA'nin burjuva önderliğin "lrak'a demokrasi ,Kürdis tan'a otonomi" sloganını,"lrak'a demokrasi ,Kürdistan 'a özgürlük" biçiminde benimsern esi de gerçeği gizlerneye yetmiyor.Ç ok önceleri işaret ettiğimiz gibi,onun özgür
tekeşin
34
om
lükten anladığı,otonomiden öte bir şey değiLÖzgürlük konusundaki konuşmaların sahteliği,bu konuda bolca de magojinin nedeni,bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Her ne kadar RA,kendisi ile Yekiti arasında önemli söylüyorsa da bu doğru değil Bazı görüş ayrılıkları olsa bile,bunlar hem doğal hem de o kadar önemli değil.RA,özgürlük ve sosyalizm üze rine belki biraz daha çok konuşur,okadar.Fakat Yekiti' nin de bu konularda büsbütün suskun olmadığı bilinir; kaldı ki,örneğin,Yekiti'ye dahil örgütlerden biri olan Komela adlı örgüt,RA gibi Marksist-Leninist olduğunu söylemektedir.
.c
görüş ayrılıkları olduğunu
te we
Özcesi,RA'nin Yekiti savunusu boşuna değiLAslında o, Y eki ti 'nin şahsında ve aynı zamanda kendi geleceğini savunuyor.Yakalanması gereken önemli bir noktadır bu. Nihayet şunu söylemeliyiz: Özgürlük Yolu' nun bir yol olduğu elbetteki doğrudur.Ama Özgürlük Yolu mu dur ,İpek Yolu mudur? Bunu görüyoruz,göreceğizde. Yeki ti 'nin akıbetide bu konuda uyarıcı olabilir.
ww
w.
ne
---(1)---
ww w. ne te
we .
co m
35
KOMÜNiS T HAREKET iN TARİHİ··----- VE İŞÇi SlNlFI PARTİSİ ÜZERİNE NOTLAR
İşçi sınıfı partisi sorunu, ülke miz komünist! erinin aci len çözmesi gereken görevlerin başında geliyor.De vrim ci Marksist bir partiye duyulan ihtiyaç,her geçen gün, kendisini çok daha kesin bir biçimde ortaya koyuyor. Bu gerçek yadsınamaz.
Buna karşın komünist siyasal hareketin partileşmesi yönünde ciddi pratik adımlar bir türlü atılamıyor.Ulu sal ve uluslararası sorunlara ilişkin görüş ayrılıkları,bu arada "Nasıl bir parti?" sorusuna verilen farklı yanıt lar bunu önlüyor.Bi r çok Marksizm yorumunun ve nere deyse bir o kadar da "Mar ksi st Parti" anlayışının yol açtığı teorik kargaşa sürüp gidiyor.
tekoşin
36
da komünist siyasal hareket henüz i sınıfı hareketiyle bağla güçsüzdür.İşç çok çok yeni ve ilk bakışta göze ba gibidir.Daha yok rı hemen hemen Öte yandan, karekteridir. aydın yalın in tan olgu,hareket bir ha ideolojik çok daha kemizde bilimsel komünizm,ül belli-be bile düzeyde bu Üstelik taşıyor. reket hüvüyeti lirsiz bir görünüm sunuyor.O kadar ki,"sosyalizm " mak yajlı burjuva ve küçük-burjuv a demokratizm iyle,öteki radikal ve sol akımlarla ayırım çizgileri dahi henüz be lirgin ve kesin değildir.Hareket ideolojik ve siyasal or tamımıza egemen olan popülüst(halkçı) ve milliyetçi perspektifter in ağır basıncı altındadır.Bu özgün yapıdan ileri gelen sorunlar da birliğin önüne ciddi bir engel olarak dikiliyor. Burada ancak çok kısa olarak işaret edilen sorunlar bugünden yarına çözümleneme z.Besbelli ki bunlar kendi liğinden ortadan kalkacak türden sorunlarda değildir.Bu nun için ideolojik mücadeleyi yükseltmek ve parelel olarak tutarlı bir pratik çaba içine girmek zorunludur. Oldukça ağır yürüyen ayrışma sürecinin hızlandırılması buna bağlıdır.Örgütsel birliği olanaklı kılacak ölçüde bir yakınlaşma ve netleşme ortamı da ancak böyle sağ lanabilir. Az önce işaret edilen bağlamda bu yazının amacı, Mar ks,Engels ve Lenin' in işçi sınıfı partisi üzerine gö rüşlerini,bu görüşlerin tarih içinde gösterdiği evrımı ana çizgileriyle ortaya koymaktır.Bunun için,Mark-En gels ve Lenin'in bizzat öncülük ettikleri deneyiere da yanacak ve daha çok bu deneylede sınırlı olmak üzere komünist siyasal hareketin tarihi üzerinde duracağız.Bu arada,ele alınan konuya açıklık kazandırmak bakırnın dan zorunlu olduğu ölçüde genel olarak teorik Marksiz edeceğiz. işaret de evrimine min
ww w. ne te
we .
co m
Ayrıca, Kürdistan'
Marksist-Len inist parti öğretisini bu çerçevede açık lamanın bir çok bakımdan daha doğru ve daha yararlı olacağına inandık.
37
om
Komünistler Birliği deneyimi ve Komünist İşçi Hareketinin İlk Dönemi Paris'teki Alman siyasi sürgünler,1834 yılında,Yasak Birliği adında demokratik ve cumhuriyetçi gizli bir örgüt kurar.Bu örgüt 1836'da bölünür.Ayrılan lar Doğrular Birliği{Adalet Birliği) diye bilinen yeni bir gizli örgüt oluşturur. lanmışlar
.c
Genellikle proleter unsurlardan oluşan Doğrular Bir liği hızlı bir gelişme gösterir. Ve "Eşitlikçi" olarakta tanımlanan Babeuf'un ütopik komünizmi ile Blankist akımın etkisi altına girer.Aslında Birlik,Blanqui 'nin kur
we
duğu ve yönettiği komplocu bir gizli hareket olan Mev simler Derneği' nin Al man şubesi haline dönüşür.
Blankist Mevsimler
ayaklanmasını başlatır.Bu katılır
ve yenilir.
12 Mayıs 1839 Paris ayaklanmaya Doğrular Birliği
te
'de
Derneği
ne
Yenilgiyi takiben, Doğrular Birliği,ağırlıkla Londra' da olmak üzer.e yeniden örgütlenir.Bu arada yavaş yavaş sadece bir Alman birliği olmaktan çıkar ve uluslararası nitelik kazanır.Şöyle ki,üyeleri çok değişik uluslardan oluşmakta ve artık devrimin Avrupa çapında olması ge rektiğine inanmaktadır.
ww
w.
Öte yandan birliğin gücü artar,bilinç düzeyi yükse lir.12 Mayıs 1839 yenilgisinden ders alır ve Paris'in komplocu akımiarına bağımlı olmaktan giderek kurtu lur.Örgüt Alman işçi sınıfı arasında kök salmaya baş lar.Ancak bu kez de ütopik ve eşitlikçi bir başka ko münizmin, Weitling'in komünizminin etkisi altına girer. Karl Marks ve F.Engels'in bilimsel komünizmin te melini atmaları bu döneme rastlar(1844/45 'ler). Yeni öğretinin kurucuları Avrupa proletaryasını kendi görüş lerine kazanmak için harekete geçerler.İşe daha yoğun bağlara sahip bulundukları Al man proletaryasından baş larlar;Ağustos 1847'de Brüksel'de bir Alman İşçiler Derneği kurulur.Alman politik mültecilerinin kurduğu Alman-Brüksel Gazetesi ele geçirilir.İngiliz Çarlistleri
tekoşin
38
Fransız ve Belçika sosyal-demokratları,kısacası radikal
om
ve proleter nitelikteki tüm siyasal hareketler ve yayın organlarıyla ve bu arada Doğrular Birliği ile daha sıkı ilişki ve işbirliği içine girilir.
Bu konuda
şöyle
we
.c
Fransız ütopik komünizminin ve "Hakiki Sosyalizm" olarakta adlandırılan Alman sosyalizminin olduğu gibi, Weitling'in komünizminin birlik içindeki etkiside pek uzun sür mez. Doğrular Birliği yöne ticileri Marks-Engels' in özgün ve "eleştirel komünizm"ine yanaşmaya başlar. Birlik yöneticileri, 1847 'de, Marks-Engels' in görüşlerinin ve Birliğe dönük eleştirilerinin kesin doğruluğuna inan dıklarını açıklar ve onlara birçok kez Birliğe katılmala rı önerisinde bulunurlar.Sonuçta Marks ve Engels birli ğe katıl maya karar verirler.
diyor Engels:
w.
ne
te
"Alman işçi sınıfı içinde, propaganda için gerekli olsa bile (salt propaganda içinde olsa. Tekoşin), ni te lik olarak sadece yerel olmadığı sürece, Almanya dışında bile ancak gizli olabilecek bir örgütlenmenin gerekliliğinden şüphe miz yoktu. Hem zaten birlik biçiminde böyle bir örgütlenme var dı.Birlik içinde daha önce karşı olduğumuz şey şimdi bizzat Birliğin temsilcileri tarafından hatalı görülerek bırakılmıştı giderek reorganizasyon için çalışmaya çağrılıyorduk.Hayır diye bilirmiydik?Muhakkak ki diyemezdik.Birliğe bu şekilde girdik." (f.Engels,Komünistler Birliğinin Tarihi Üzerine,bkz:K.Marks'ın Köln Davası Üzerine Açıklamalar eseri,s:19)
ww
Marks ve Engels'in Doğrular Birliği 'ne,katıl malarını takiben Londra' da Birliğin Birinci Kongresi yapılır. (1847 yazı)Kongrede öncelikle örgütün reorganizasyonu sorunu ele alınır.Eski yarı-komplocu tüzüğün yerine ye ni bir tüzük yapılır.Bu tüzük şubeler tarafından tartı şıldıktan sonra,8 Aralık 1847'de,ikinci kongre tarafın dan kabul edilir.Birlik,Komünistler Birliği adını alır. İkinci Kongre Marks ve Engels'i yeni programı yazmak la görevlendir ir. Böylece Komünist Partisi Manifestosu doğar( Ocak 1848).Birliğin eski Bütün İnsanlar Kardeş tir şi arının yerini Manifesto' nun ünlü son sözü Bütün ülkelerin İşçileri Birieşiniz şiarı alır.
tekeşin
bu
39
Tarihte ilk Marksist örgüt olan Komünis tler
şekilde oluştu.
Birliği
"Koı:ı:iı.istlerin tavrı
bir tüm olarak proleterle r
nedir?
oluşturmazlar.
Tüm hip
i~ 1 i
c~ınıfı
partilerin e
te w
Komünistler,öt~>ki
parti
programı olan Komünis t şu görüşler e yer verilir:
proletaryanın
çıkarlarının
değillerdir •••
Komünistler, öteki
Ma
e. c
Komünis tler Birliği'nin nifesto' da parti konusund a
om
Komünis tler Birliği,Marks ve Engels'in bizzat öncü lük ettikleri örnekler den biri olması bakımından onla rın parti sorunund aki görüşlerini kavrama da önemli bir yer tutar.Kuşkusuz bunun kendi türünde ilk örnek oldu ğunu unutmam ak gerekir.
dışında
karşısındaki karşı
ayrı
ayrı
çıkariara
bir sa
işçi
sınıfı partilerin den yalnızca ş un ülke proleterle rinin ulusal savaşım larında,her türlü milliyette n bağımsız olarak, tüm proletarya nın ortak çıkarlarına işaret eder ve bunları öne sürerler.2.İş çi sınıfının burjuvaziy e karşı savaşımının geçmek zorunda oldu ğu çeşitli gelişme aşamalarında,her zaman ve her yerde tüm ha reketin çıkarlarını temsil ederler. Komünistler demek ki,bir yandan,pr atik olarak,büt ün ülke leri n işçi sınıfı partilerin in en ileri ve ("en ileri ve" söz cüklerini 1888 İng.baskıya Engels ilave eder. Tek.)en kararlı kesimidir ler;öte yandan ise, teorik olarak,proletaryanın büyük yığını üzerinde,h areket hattını,koşulları,ve proleter hareke tin niha1 genel sonuçlarını açıkça anlama üstünlüğüne sahiptir ler."(K.Marks/f.Engels,KPM,ll.Bölüm,Seçme Yapıtlar C-1,s:145 ) ayrılırlar:1.farklı
ww w
.n e
larla
Bu pasajdak i "komüni stler" sözcüğünden kasıt,Komü nist partisi üyeleri,başka bir deyişle Komünis t Partisi' dir(K.Birliği).Gene "öteki işiçi sınıfı partileri derken, Marks ve Engels,o dönemin Komünis tler Birliği dışında ki proleter partileri ne atıfta bulunurl ar.Komü nist Mani festo' nun "Komün istlerin Mevcut Çeşitli muhalefe t par tileri Karşısındaki Konumları" başlıklı dördüncü ve son
tekeşin
40
om
bölümünde,az önceki açıklamalara işaret edilerek, "Ko münistleri İngiltere ı de Çartistler ve Amerika ı da Tarım reformcuları gibi mevcut işçi sınıfı partileri ile olan ilişkileri ikinci bölümde açıklandı" deniyor.Açıktır ki," öteki işçi sınıfı partileri" deyimi ile Çartist hareket, Tarım reformcuları ve dönemin aynı nitelikteki öteki partileri kastedilir
e. c
Şu halde Marks ve Engels' in az önceki sözleri Ko münist Partisi ile bir sınıf olarak proleterya (ve Komü nist Partisi ile adı geçen türden işçi partileri) arasın daki ilişki ve ayrı ml ara değğindi r.
Burada söylenenleri sırayla incelediğimizde parti ko nusunda şu genel sonuçlara ulaşırız:
.n e
te w
I.Sözcüğün bilimsel anlamında komünist nitelikte bir partinin,bir. bütün olarak sınıfın çıkarlarından farklı çıkariara sahip olması düşünülemez.Öyleyse Komünist Parti,sınıfın,yani proletaryanın ayrılmaz bir parçası, onun organik bir bölümüdür. II.Komünist nitelikte bir parti,ülke ölçüsündeki(ulu sal çaptaki) mücadelede ulusallığı öne çıkaramaz,kendi sini,kendi ülkesinin ve proletaryasının çıkadarıyla sınır layamaz;aksine,daimeı proletaryanın dünya çapındaki or tak çıkarlarını başa alır.Bu şu demektir ki,özünde en temasyanalist olan bir tutum takınır ,enternasyonalizm ilkesine dayanır.
ww w
Bir başka yerde,Manifesto,bu şu satıriara yer verir:
konuya
açıklık
getiren
"Öz olarak olmasa bile,biçim olarak,proletaryanın burjuva savaşımı,ilkin ulusal bir savaşımdır.Her ülkenin prole taryası,elbette,her şeyden önce kendi burjuvazisi ile hesaplaş
ziyle
malıdır."(SY,C-I,s:144)
"İşçilerin vatanı yoktur •••• Proletarya,her şeyden önce,si yasal gücü ele geçirmek, ulusun önder sınıfı durumuna gelmek, bizzat ulusu oluşturmak zorunda olduğuna göre,kendisi,bu ölçü de ulusaldır,ama sözcüğün burjuva analamında değil"(SY,C-I,s: 151)
teko:::ıin
41
te we .c om
Özcesi,proletaryanın burjuvaziye karşı yuruttugu mü cadele,özünde ulusal nitelikte bir mücadele değildir. Çünkü bütün kapitalist ülkelerde aynı olan modern ser maye boyunduruğu,proletaryayı "ulusal karekter izle rinden" arındır mıştır, arındır maktadır .Bütün bu ülkeler de proletarya benzer bir konumdadır.Ne ki,her ülkenin proletaryası,önce kendi burjuvazisi ile hesaplaşmak,bur juvaziyi alaşağı edip kendi egemenliğini kur mak zorun dadır.Bu nedenle bu savaşım başlangıçta ulus ölçüsünde yürütülür,ulusal bir biçime bürünür.Proletaryanın sınıf savaşımı,sadece bu anlamda olmak üzere ulusaldır.
III.Komünist bir parti,işçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelenin bütün gelişme aşamalarında, ve her yerde,proletarya saflarındaki farklı çıkarları değil, sınıfın ve hareketin bütününün ortak çıkarlarını temsil eder. yürüttüğü
IV.Komünist Parti,işçi sınfının en ve en uzak görüşlü kesimidir.
kararlı,en
bilinçli
w. ne
Komünist Manifesto 1 nun bu birkaç önemli belirle me sini not ettikten sonra,kısaca,Komünistler Birliği 1 nin örgütlenmesi,onun tüzüğü üzemide duralım. Az önce işaret ettiğimiz gibi,bu Tüzük,örgütün 1847 deki birinci kongresinde yapıldı ve şubelerin tartışma sına sunuldu. (bu noktada Engels, "yöntem böylesine de mokratikti"diyor) Bunu takiben İkinci Kongre 1 de yeni den tartışıldı ve bu kongre tarafından 8 Aralık 1847 1 de kabul edildi. 50 maddelik X Bölümden oluşan Komünistler en önemli bazı maddeleri şunlar:
Birliği
Tüzüğünün
"Madde I.Birli§in
amacı,burjuvazinin
ww
devrilmesi,proletar dayanan eski burjuva top lumunun ortadan kaldırılması,sınıfların ve özel mülkiyetin ol madı§ı yeni bir toplumun kurulmasıdır. Madde 2. Üyelik Koşulları: A)Bu amaca uygun yaşam biçimi ve etkinlik B)Devrimci enerji ve Propaganda iste§i; C)Komünizmi kabul etmek; yanın egemenli§i,sınıfsal çelişkilere
42
tekoşin
te we .c om
D)Her türlü anti-komünist siyasal ve ulusal topluluğa ka tılmaktan kaçınma,herhangi bir topluluğa katılma halinde bunu yetkili yere bildirme; E)Birliğin kararlarına uyma; f)Birliğin tüm işleri konusunda suskunluk; G)Bir ocak örgütüne oybirliği ile kabul edilmiş olmak.Bu koşullara uymayan kimse,üyelikte n çıkarılır."(Bkz:İşçi sınıfı partisi üzerine,s:19/2 0)
w. ne
İlk iki maddeyi tamamlar ni teli kte olduğu için Tüzüğü n 43., 47.,ve 50. maddelerini de görelim: "Madde 43.Kongre,her ülke için en düşük bir ödenti saptar her üye bunu ödemekle yükümlüdür. 11 (İSPÜ,s:24) "Madde 47. Altı ay süreyle ödentilerini merkez örgütüne ödemeyen ocaklar ve ilçeler için merkez örgütü tarafından bir likten çıkarılma önerisi yapılır. 11 (İSPÜ,s:24) "Madde 50.0cak başkanlığı üyeliğe alınacak kimseye tüzüğü birinci maddeden 49.maddeye kadar okur,açıklar,kısa bir konuş ma ile üyeliğe giren kişinin yüklendiği yükümlülükler bütün önemi ile belirtilir ve sonra kendisine şu soruyu sorar:"Bu birliğe girmek istiyormusun? 11 Üye adayı buna "Evet!" yanıtı ve rirse,başkanlık kendisine,bir birlik üyesinin yükümlülükleri ni yerine getirmek istediğine ilişkin olarak onuru üzerine and içirir,sonra da kendisini birlik üyesi ilan eder ve ocağın bir sonraki toplantısına götürür. 11 (İSPÜ,s:25)
ww
Birlik Tüzüğünün yukarıya çıkarılan maddeleri birlik te ele alındığında Komünistler Birliği üyeliği için onun propagandasını ve tüzüğünü kabul etmek,organlarından birine bizzat katılmış olmak ve düzenli bir mali katkı da bulunmak koşullarının arandığı (fazla hümükler şi m dilik bir yana bırakılırsa) görülecektir. Birinci kongresinde Komünistler Birliği komünler (topluluklar ),bölgeler ,önder bölgeler,Mer kez Komite ve Kongre biçiminde örgütlenir.(B kz.,KBT Mad.S,İSPÜ, s:20) Örgütün en küçük birimi olan ocaklar(hücr e,ko mün) 3-20 üyeden oluşur.(Tüzük madde 6.,İSPÜ,s:20) F.Engels Komünistler Birliğinin Tarihi Üzerine adlı yazısında şöyle der:
tekoşin
43
0 zaman,kendi işçi durumlarını ve onları sermayenin kar diken tarihsel ve iktisadi karşıtlığı kavramaya yetenek li işçileri bir bir toplamak gerekiyordu,çünkü bu karşıtlığın kendiside henüz oluşma yolundaydı •••• O zaman,çalışa çalışa,pro letaryanın tarıhsel rolünün bilincine varan en der kişiler, giz lice kümelenmek ve 3-20 kişilik küçük komünler içinde belli et meden bir araya gelmek zorundaydılar •••• "(Bkz:Seçme Yapıtlar, 11
Ciıt-3,s:228)
li
.c o
m
şısına
Bu satırlarda örgütün ancak az sayıdaki işçileri kapsaclığına işaret etmektedir. Birlik
tüzüğünün diğer
bilinç
bir önemli maddesi de
şöyle
we
dir:
sınıf
"Madde 25. İlçe örgütünün ve Merkez örgütünün üyeleri bir için seçilir,yeniden aynı göreve seçilebilir ve kendileri ni seçenler tarafından her an görevden alınabilirler."(İSPÜ, s:22)
yıl
ne te
F.Engels' in bu maddeye ilişkin sözlerinde örgüt de mokrasisinin anlamını buluyoruz~
ww w.
"Örgütün kendisi, seçimle gelen ve her zaman görevden alı nabilen kurullarıyla tümüyle(kesin olarak, Tek.) demokratikti. Bu, diktatörlük gerektiren tüm komplocu özlemleri dizginlemek için yeterliydi(yolu kapatıyordu. Tek)ve Birlik(en azından ola ğan barış dönemleri için) sadece(basit, Tek) bir propaganda der neği haline getiriliyordu."(f.Engels,Komünistler Birliğinin Ta rihi Üzerine,bkz.,K.Marks'ın Köln davası üzerine Açıklamalar eserine,s:19)
Komünistler Birliğinin açık değil gizli (zorunlu ola rak gizli,çünkü proletaryanın yasal örgütlenmesi yasak tır),sadece yerel değil aynı zamanda enternasyonal(Av rupa çapında devrim perspektifine bağlı olarak) bir ör gütlenme olduğuna daha önce işaret e dil mişti.Burada bunların yanısıra,örgütün iki önemli niteliği daha vurgu lanmaktadır:K.Birliği kesin olarak demokratik bir örgüt tür ve hiç değilse olağan barış dönemleri için bir pro paganda örgütü olarak görülmektedir.Bu son türnceden örgütün salt bir propaganda birliği olarak düşünüldüğü anlaşıl mamalıdır.
tekoşin
44
dönemde Komünistler Birliği 'ni karekteri ze eden en önemli nitelikler bu sayılanlardır. Komünistler Birliği 'nin ortaya çıkmasından çok kısa bir süre sonra (Manifesto'nun üzerinden sadece bir kaç hafta) 24 Şubat 1848 Fransız devrimi patlak verir. Devrim kasırgası Fransa'nın yanısıra Almanya,Macaris tan,A vusturya,İtalya ve ingil ter e gibi ülkelerede yayılır Bunun üzerine Birliğin Merkez Komitesi Londra'dan Pa ris'e taşınır ve Paris'te yeni bir MK oluşturulur.
.c o
m
Kurulduğu
we
Bizzat K.Marks'ın yönetimi altında bulunan bir Al man İşçi Kulübü kurulur.(7 /9 Mart 1848).Kulübün göre vi Paris' teki göçmen Al man işçilerini örgütlemek,onla ra işçi sınıfının burjuva demokratik devrimdeki taktiği ni kavratmak ve Almanya'ya girmelerini sağlamaktır. Bu yolla Almanya'ya Birlik üyesi yüzlerce işçi sokulur.
ne te
Komünistler Birliği 'nin Alman devrimindeki özgül programı hazırlanarak tüm Almanya'da dağıtılması sağ lanır.Komünist Partisi 'nin Almanya'daki Talepleri başlı ğını taşıyan bu programı Marks ve Engels kaleme alır lar.(21/29 Mart 1848)
Köln'de 1 Haziran 1848'den itibaren gene Marks ve Engels'in yönetiminde bir günlük gazete (Die Neuen Rheinische Zeitung) çıkarılır.Bir çok yerde Birliğin in siyatifi ele almasında bu gazete önemli bir rol oynar.
ww w.
Ne var ki,K.Birliği 1848-49 devrim yıllarında yete rince etkin olamaz.Engels'in deyimiyle " ••• bir kez halk yığınları harekete geçtikten soma kaldıraç olarak çok güçsüz kaldığı"görülür.(Bkz:KBTÜ)Birlik aynı adı kulla nan fakat birbirinden bağımsız hareket eden çok sayı da yerel gurupçuğa bölünür.En sağlam dayanak noktası Almanya' da büyük güç kaybına uğrar.Örgütlenmesi çö ker ,gizlilik ni teliğİnide kaybeder. Sonuçta,Fransa,Almanya,Avusturya,Macaristan öteki ülkelerdeki devrimci ayaklanmalar yenilgiye rar.(Temmuz 1849)
ve uğ
Fakat Almanya ve Fransa'daki devrimci partilerin yenilgilerine ve gericiliğin zaferine henüz kesin gözüyle
tekoşin bakılmaz.Birliğin
45 yeniden örgütlenmesi sorunu ele
alı
nır.
üzerine Bir Köln Komü Ekim 1885' şöyle der:
.c om
F.Engels,Komünistler Birliğinin Tarihi Kaç Söz adlı yazısında(bu yazı K Marks' ın nistleri Davası üzerine Açıklamalar'ına 18 te önsöz olarak yazılır) buna ilişkin olarak
ne te we
"Paris'te 13 Haziran 1849,Alman ayaklanmalarının Mayıs ye nilgisi,Macar devriminin Ruslar tarafından bastırılması,1848 devriminin büyük bir döneminin sonu oldu.("1848'lerin büyük devrimci dönemi kapandı"Bkz:KDÜA,s:~,Tek).Ama gericili§in yen gisi henüz kesin olmaktan çok uzaktı.Da§ınık devrimci güçlerin ve sonrada Birli§in bir yeniden örgütlenmesi gerekiyordu.Ama tıpkı 1848'den önce oldu§u gibi,koşullar proletaryanın tüm açık örgütlenmesini yasaklıyordu, öyleyse yeniden gizli örgüt lenmeye başvurmak gerekiyordu."(Bkz:Seçme Yapıtlar,Cilt-III, s:224/25)
Böylece Temmuz 1849 yenilgilerini takiben Komü nist Birlik yeniden örgütlenir.
ww
w.
Bu dönemde Marks ve Engels yeni bir devrimin,dev rimci bir fırtınanın çok yakın olduğu görüşündedirler. Bu görüş Mart 1850' de birlikte kaleme aldıkları ünlü Merkez Komitesinin Komünist Birliğe çağrısı 'nda kesin bir dille ifade edilir.Birliğin yeniden örgütlenmesi bu öngörüye,yani yeni bir ayaklanmanın yaklaşmakta oldu ğu öngörüsüne göre yürütülür. Tüm Almanya çapında, BAGIMSIZ,GİZLİ,MÜMKÜN ·OLAN EN ÖRGÜTLÜ VE EN UYUMLU,MERKEZİ VE GÜÇLÜ bir partiye duyu lan gereksinim vurgulanır.Komünistler Birliğinin reorga nizasyonu bu ilkelere dayanılarak yapılır(Bkz:Mart 1850 çağrısı,KDÜA,s:138/146;Haziran 1850 çağrısı,KDÜA, s:152)
Marks ve Engels yaklaşan devrimde,işçi partisinin hareketin,1848 devriminde olduğu gibi bur juvazinin yedeğine düşmemesi için,burjuva ve küçük-bur juva iktidariara etkin ve enerjik bir karşı koyuş için, partinin gelişmesi ve güçlenmesi için az önce sayılan niteliklere sahip bir parti örgütlenmesinin son derece büyük önem taşıdığını sık sık vurgularlar. (K.Birliği)ve
46 Örneğin
Mart-1850 çağrısında şunları söylerler:
ww
w.
ne te we
.c om
"Yeniden örgütlenme ancak bir özel görevli tarafından yü rütülebilir(gizli olarak denmek istenir. Tek);ve Merkez Komite si,bu özel görevlinin,yeni bir devrimin yaklaşmakta olduğu ve bundan ötürü,eğer 1848'de olduğu gibi burjuvazi tarafından tek rar istismar edilmesi ve yedeğe alınması istenmiyorsa işçi par tisinin mümkün olan en örgütlü,en uyumlu ve en bağımsız bir biçimde hareket etmesinin gerektiği şu anda yola çıkmasını çok önemli bulmaktadır."(SY.C-I.s:214;Ayrıca Bkz:KDUA,s:138) Mart 1850 Çağrısı 'nda işlenen temel konulardan bi ri partinin bağımsızlığı sorunudur. Gene Çağrı 'dan izle yel im.: "Demokratik küçük-burjuvazi,her yered ezilmekte olduğu şu anda,proletaryaya genel olarak birlik ve uzlaşma öğütlüyor,ona elini uzatıyor ve her türden görüşü demokratik bir parti için de kucaklayacak geniş bir muhalefet partisinin kurulması için çabalıyor,yani işçileri,ardında kendi özel çıkarlarının gizlen diği sosyal-demokrat lafların egemen olacağı ve sevgil barış uğruna proletaryanın özel istemlerinin ön plana getirilemeyece ği bir parti örgütüne bulaştırmaya çabalıyor.Böyle bir birlik tamamen onların yararına ve tümüyle proletaryanın zararına ola caktır.Proletarya sahip olduğu ve büyük emeklerle sağlanmış ba ğımsız konumunu yitirecek ve bir kez daha resmi burjuva demok rasisinin bir eklentisi olma durumuna düşecektir.Bu birlik,bun dan ötürü,en kesin bir biçimde rededilmelidir.Bir kez daha bur juva demokratların tezahürat korosu olma durumuna düşeceği yer de,işçiler ve özelliklede Birlik,resmi demokratların yanında kendilerini,işçi partisinin bağımsız gizli ve resmi bir örgütü nü kurmaya ve bunun her kesimini proletaryanın tutumunun ve çı karlarının burjuva etkisinden bağımsız olarak ele alınacağı iş çi derneklerinin(topluluklarının. Tek)mihrak noktası ve çekirde ği yapmaya zorlamalıdırlar. 11 (SY,C-I,s:218/19)
Marksizmin kurucuları,sosyalizmin lafızları ardına gizlenen dönemin Alman küçük-burjuva demokrasisinin, işiç sınıfını kendisiyle bir tek ve aynı partide birliğe çekme çabasını böyle yanıtlar.İşçi sınıfına ve işçi sını fı partisine uyarı niteliğindeki bu sözler ilkesel bir önem taşır;işçi sınıfı,kesin zaferi elde etmek için,ba ğı msız bir parti olarak saf tut malı, "Proletarya partisi nin bağımsız örgütünden"(çağrı)ödün vermemelidir.Öyle
tekoşin
47
e. co m
ki,bu partinin her birini,işçi sınıfının çıkarlarının ve tu tumunun burjuva etkisinden tamamen bağımsız olarak ele alındığı ve tartışıldığı bir alan olsun.Aksi taktirde işçi sınıfı ve partisi burjuva ve küçük-burjuva demokra sisinin bir eki ve ekelentisi olmaktan kurtulamaz. çağrısı'nda özel olarak işlenir.Almanya'da,Birliğin
Alman devrimi önceden gördü ğü gibi,1848 devriminden hemen sonra,liberal burjuvazi nin hemen iktidara geldiği ve bu iktidarı derhal işçi sı nı fına karşı çevirdiği belirtilir. Arkasından, yaklaşmakta olan devrimci dönemde,bu kez de,liberal burjuvazinin 1848 öncesindeki yerini alan demokratik küçük-burjuva zinin iktidar olacağı görüşüne yer verilir; buna kesin gö züyle bakılır.Buradan hareketle,savaşımın değişik aşama larında partinin ve proletaryanın taktikleri,küçük burju va demokrasisine karşı tutumun ne olması gerektiği üzerinde durulur.Küçük-bu rjuvazinin siyasal iktidarının geçiçi olacağı,onu proletaryanın egemenliğini izleyece ği,proleter devrimin zaferi için küçük burjuva demok ratların devrime yüz çevirdiği noktada kesintiye mey dan verilmemesi,devr imin sonuna kadar götürülmesi ge rektiği söylenir.İşçilerin savaş sloganı,"SÜREKLİ DEV RİM" olmalıdır denir. 1850 Mart sorunları
w. ne te w
nin
Bu perspektife uygun olarak yeniden örgütlenen K. Birliği 1848' de olduğundan çok daha büyük bir güce ulaştı.Fakat Marks ve Engels'in yeni bir devrimin yak laşmakta olduğu yolundaki beklentileri gerçekleşmedi. 1848/49'lardaki devrimci kabarış giderek dindi. Şöyle
diyor Engels:
Bu özellikle yeni bir devrim 1850 yılı için de, bu gi tgide olasız, hatta gi tgide olanaksız bir duruma geli yordu.1848 devrimini hazırlamış bulunan 1847 sanayi bunalımı geçmişti;görülmemiş yeni bir sınai gönenç dönemi açılmıştı;gö recek gözü olan ve bu gözleri kullanan herkes, ister istemez 1848 devrimci fırtınasının yavaş yavaş dindiğini görüyor du. 11 Söz, SY, C-3, (Komünistler Birliğinin tarihi üzerine Birkaç s: 226 ) "Bu örgüt neye
ww
atılımının sunacağı
yarayacaktı?
olasılıklara bağlıydı.Oysa
tekoşin
48
Neue
Rheinische
(Aralık 1849/Kasım
denir:
e. co m
aldıkları birlikte kaleme Engels,ayrıca,Marks'la yapı atıf yazıya başlıklı Olayları" 1850 "Mayıs-Ekim Die organı yayın teorik Birliğinin yor.Komünistler
Zeitung,politik-ekonomik Revü'de 1850) yayınlanan bu yazıda şöyle
"Burjuvazi toplumun üretici gUçlerinin,içinde,burjuva ko izin verdiği bollukta geliştikieri bu genel gönenç do layısıyla,gerçek (bir, Tekj devrimden söz edilemez. Böyle bir devrim,ancak bu iki etkenin,modern Uretici güçler ile burjuva Uretim ilişkilerinin birbirleriyle çelişkiye dUştükleri dönem lerde olanaklıdır."(KBTÜ Birkaç Söz,SY,C-3,s:2~)
şulların
Marks ve Engels'in bu yöndeki
değerlendirmeleri
w. ne te w
K.Birliği Merkez komitesi içinde ilkesel sorunlarda gö rüş ayrılıkları bulunduğunu açığa çıkardı.15 Eylül 1850'
de bölünme meydan geldi. Willich ve Schapper' in öncü lük ettiği maceracı kanat azınlıkta kalırken,çoğunluk Marks ve Engels'i izlemeye devam etti. K. Birliğin' deki bölünmeden sonra tutuklanmal ar ol du ve bunu 12 Kasım 1852'ye kadar devam eden ünlü Köln Komünist Yargılaması izledi.Bu yargılamadan son ra Marks ve Engels Birlikten ayrıldılar. Willich-Schap per ikilisinin önderliğindeki küçük-burjuva azınlık ise bölünmeyi takiben ayrı bir parti kurmuştu;ancak,Marks ve Engels'in "Sonderbund" diye niteledikleri bu partide çok geçmeden dağıldı. Sonuç olarak,Köln davasıyla birlikte,Alman(ve ulus lar arası) komünist işçi hareketinin 1847/52 arasındaki bu ilk dönemi de kapandı.
ww
(devam
edecek)
te we .c o
ne
w.
ww
m