.c om ew e
ww w
.n
et
CIKA RKE N .....-
w. n
ww we .
et e
ÇIKA RKEN
co m
co m we . et e w. n Kapak : Tek-Ba
ww
Dizgi
'Baskı:
Osmanlı Matbaası
Sahibi : Abdull ah Soydan
Sorum lu Yazı İıjleri Müdür ü: Hüsey in Sen
Posta Çeki No: 111457
Sirkeci/İstanbul
Çatal Çeşme Sok. No: 6/5 cağaloğlu istanb ul
~dres:
om
İÇİNDEKİLER
önsöz
Dünyada ve ülkemizde içinde bulunduğumuz
I. Bölüm ı)
et ew e. c
koşullar
Çağıınızın
özellikleri ve dünya devrimi
2) Uluslararsı Komünist Seyrine Genel Bir Bakış
Hareketin Gelişim
II. Bölüm
1) thkemizin içinde bulunduğu koşullar
w. n
2) Devrimimizin Enternasyonal - Ulusal ve Bölgesel Görevleri Ülkemizde Milli Sonlarında devam ediyor. 3)
Hareket 19.
4) Günümüzün görevleri açiBından reketlerin genel bir değerlendirilmesi
Yüzyılın
milli~
thkemizde ÇE§itli siyasi akımlar ve bunlara karşı tavrıınız-milli kurtulWj ve halk demokrasisi mücadelemizin içerisindeki «Truva Atlan•
ww
5)
-
Di~er Akımlar
-
Bazı
sonuçlar
-Dipnotlar
om we .c
ÖNSÖZ
ww
w.
ne te
Bugün ülkemizde devrimci hareket açısından en belirgin durum, ideolojik-teorik ve örgütsel sorunlardaki kanşıklık ve dağınıklıktır. Üstelik bu durum ülkemizde milli kurtuluş ve halk demokrasisi mücadelesinin her geçen gün boyutıandığı; sömürgecileri tehdit ve tedirgin ettiği, buna karşı lık sömürgecilerin açıktan katliam provaları yaptıkları bir dönemde ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu somut koşullar da milli kurtuluş ve halk demokrasisi mücadelemizin sorunlarını çözebilmek için, bu mücadeleyi başanya ulaştırabilmek sosyalizm ve sınıfsız toplum yolunda ilerieyebilmek için ne yapılmalıdır? Ülkemiz Marksist-Leninistlerin in, nihayi hedeflerine ulaşabilmek için, kaçınılmaz olarak yerine getirmeleri gereken görevleri nelerdir? Ve her §eyden önce bu görevleri belirleyen ülkemizin yapısı ve içinde bulunduğu devrim aşaması nedir? İşte, sınıfsız toplum nihai hedefinde, milli kurtuluş ve halk demokrasisi uğrunda mücadele etmek amacıyla; yayın hayatına -aylık bir dergi o!arak. atılan KAVA'mn elinizde bulunan bildi:ge gesi bu sorulara cevap bulmaya çalışan, ülkemiz milli hareketinin dününü ve bugününü dünya dev5
rimci
pratiği
tecrübeleri
ve
uluslararası
dışında,
komünist hareketin bu amaçla ele alınan bir ça-
badır.
we .c
om
KAVA bildirgesi ülkemiz devriminin biitün temel sonınlan hakkında derinlemesine incelemeler ve çözümler getirme iddiasında değildir. Ancak bu görevi devrimci yayın hayatı boyunca milli kurtuluş mücadelesinin canlı pratiği içerisinde elnden ge!diğince yerine getirmeye çall§acaktır. Bildirge bu görevin yerine getirilmesinde bir ilk adım, bir başlangıç sayılınalıdır. Bildirgede kalın çizgileriyle belirtilen emperyalizm, sosyalemperyalizm sömürgecilik, çelişıneler ve çeııitll akımların değerlendirilmesi vb. hakkındaki görüş lerimiz birinci sayıdan itibaren geniş olarak ele
ww
w.
ne te
alınıp açıklanacaktır.
6
om
yy.'ın başlannda
rekabetçi kapitaHzrnln gelişmesi, üretimin ve sermayenin yoğunlaşarak tekelleri ve tekelci kapitalist birlikieri.doğurması; banka ve sanai sermayesinin mali sermaye şeklin de kaynaşması sonucu, kapitalizm en yüksek tarihsel aşamasına, emperyalizm aşamasına ulaştı. Emperyalizm aynı zamanda sermaye ihraemın meta ihracından ayn olarak özel bir önem kazannıası, esas olması ve dünyanın en bü)iik kapitalist ülkelerce, toprak bakımından böl~ülmesinin tamamlanması ile karakterize oldu. Emperyalizm, kapitalizmin en yüksek aşa ması olduğu gibi en son aşamadır da. Kapitalizm, emperyalizmle birlikte çürümeye, asalaklaş maya can çekişmeye başladı. Tarihsel olarak zamanını doldurdu. Sosyalist devrimin arilesi olan emperyalizm, yerini yenibir dünya sistemine bı rakmakla Imrşı karşıya bulunmaktadır. Emperyalizm, kapitalizmin ba~nda bulunan çelişkileri alabildiğine keskinleştirdi. Dünya çapm.,
ww
w.
ne
20.
te we .c
DÜNYADA VE 'OLKEMİZDE İÇİNDB BULUNDUÖUMUZ KOŞULLAR I. BÖLÜM 1) ÇAÖIMIZIN ÖZELLİKLERİ VE DÜ'NYA DEVRİMİ :
w.
ne
te we .c
om
da sosyalist devrimin objektif şartlarının oluşma sına ve olgunlaşmasına neden oldu. Sosyalizmin dünyanın bir, ya da bir kaç ülkesinde başanya kavuşabilmesi imkanını doğurdu. Artık devrim, ister kapitalizmin çok geliştiği isterse pek az geliş tiği bir ülkede olsun, emperyalizm zincirinin en zayıf halkasında kırılması, soru.nu haline geldi. Nitekim, emperyalizmin cephe zinciri 191 7'de Rusya'da en zayıf olduğu halkadan kırıldı. Ekim devrimi dünya tarihinde yeni bir çağ açtı. Ekim Devrimi kapitalizmin yıkılınası ve sosyalist düzenin zafere ulaşması çağını, kapitalist ülkelerde proletarya devrimleri, sömürge ve bağımlı ülkelerde milli kurtuluş devrimleri çağını, emperya. lizme karşı bütün ülkelerin proletaryasının ve ezilen halklarının tek bir devrimci cephenin kurulması ve başanya kavuşması çağını açtı. Hala içinde yaşadığımız emperyalizm ve proleter devrimleri çağının temel çelişınesi iki zıt sistem, sosy~lizm ile kapitalizm arasındaki çelişme dir. Niteliği bu temel çelilşme tarafı.ndan belirlenen, kapitalizmden sosyalizme geçiş sürecinin diğer iıaşlıca büyük sosyal çelişmeleri; kapitalist üiK:elerde proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişki; ezilen uluslar ile emperyalizm arasındaki çelişki ve emperyalist devletler ve tekeller arasındaki çe-
ww
lişkidir.
Çağımızın niteliğinin, kapsamının
ve itici güçlerinin doğru kav:ı:anması, her Marksist-Leninist hareketin doğru bir ideolojik-siyasi çizgi, tutarlı bir devrimci strateji ve taktik izlemesi için ana koşuldur. Bir çağın içeriğinin kavranmasının bilimsel ölçütü, çağın temel olaylarının olgularının, itici güçlerinin marksist-leninist bilim açısından sınıf 8
tahlil i ve tesbitid;r. Bunu n ğın başlıca çeliıımelerinin,
başiangıç noktası
bunların
ça-
ulaştıkları
süren müca delen in ve bunların çözümü için sürdü rülme si gerek en müca delen in l.oninist tahlil idir. Ekim Devrimi ile birlik te Lenin ve Stalin 'in tesbi t ettikl eri yukarıda belirttiğimiz çelişmeler günü müze kadar varlıklarını koruy arak, gelişip keskinleııerek devri miere yol açtılar. Günü müzü n somu t koşullarında da dünyanın sosyalizm yönü nde değişime uğramasına neden olmaktadırlar. Kapi talist ülkelerde keskinleşen prole tarya ile burju vazi arasındaki çelişki bu ülkelerde prole ter devri miere yol açtı. Birin ci empe ryalis t düny a sarvaşı ve özellikle Ekim Devri mind en sonra empe n lizmi yaliz min cephe g0ıisi olma ktan çıkıp sosya cephe gerisi durum una gelen sömü rge ve bağımlı ülke halklarının ulusa l kurtuluş harek etleri çoğu yerde zaferl e taçlandı. Eşitsiz gelişim kanu nu ve empe ryalis t devle tlH arasındaki pazar lar, hammadd eler, nüfuz alanları üzeri ndeki çekişmenin ve bund an kayn aklan an çelişmenin, neden olduğu Ikinci empe ryalis t düny a savaşı sonrasında Avrupa ve Asya 'da devri mler zafer sağladı. Birçok yeni sosya list ve halk demo krasis i ülkes i doğdu. Güçlü bir sosyalist kamp ortay a çıktı. Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın ezilen uluslarının ve etleri halklarının anti-e mper yalist kurtuluş harek bu kıtaları kasıp kavur du. Bura larda bir çok ülke Empe ryaliz min sbmü rge bağımsızlığına kavuştu. sistem inin çözülme süreci yaygınlaştı. Bunu n sonucu nda düny a sosyalist devri minin dolaysız yedek gücü olara k, sömü rge halklarının milli kurSötuluş hareketıerinin önem i büyü k ölçüd e arttı.
ww w
.n
et
ew
e. co m
aşamanın,
9
geli§en kurtuluş hareketleri em peryalizmi geriletti ve onu taktik de~iştirmek zorunda bıraktı. Emperyalistler klasik sömürgecilik yöntemlerini büyük ölçüde terkederek yeni sömürgecilik yöntemlerini uygulamayı benimsediler. İkinci Emperyalist paylaşım savaşı sonrası, bu gelişmeler sonucunda, dünyadaki iki zıt sosyal sistem, arasındaki çelişme gittikçe şiddetlendi Dünya hedefleri ve amaçları birbirine taban tabana zıt olan iki kampa bölündü. Başında ABD'nin bulunduğu anti-demokratik emperyalist kamp ve başta sosyalist ülkeler Glmak üzere anti emperyalist demokratik kamp. Başında ABD'nin bulunduğu, kapitalist ülkelerdeki tekelci burjuvazi ve uluslararası gericiliğin yer aldığı emperyalist kamp, sosyalist ülkelere, uluslararası proletarya hareketine ve anti-emperyalist kurtuluş hareketlerine karşı saldırganlıkla rını dahada arttırdılar. ABD emperyalistleri dünyaya hakim olmak amacıyla, birçok yerde yerel emperyalist savaşlara giriştiler. Dünyayı yeni bir emperyalist savaşa sokmak, böylelikle dünya hakimiyetini kurmak amacıyla ekonomilerini as}:erileştirdiler, birçok yeni emperyalist pakt oluşturdu lar. Dolayısıyla ABD emperyalizmi 1945'lerle birlikte dünya barışının, sosyalizmin ve dünya halklarının en tehlikeli, amansız baş düşmanı durumuna geldi. Başında sosyalist Sovyetler Birliği ve halk demokrasisi ülk~lerinin bulunduğu anti-emperyalist demokratik kamp dünya barışını, halkların bağım sızlığını demokrasiyi ve sosyalizme doğru ilerlemeyi gerçekleştirmek için, emperyalizme, özellikle de ABD emperyalizmine karşı mücadeleyi yoğun-
ww w
.n
et
ew
e. co m
mürgeciliğe karşı
lO
Emperyalist komplo ve saldırganlığa ce saretle karşı koydu. 1960'larda dünya komünist hareketinde ve sosyalist kamp ülkelerinden bazılarında ortaya çı kan ve geli§en modern revizyonizm, emperyalizme karşı mücadelenin zayıflamasına, anti-emperyalist cephenin güç kaybına neden oldu. Tito, Kruşçev Brejnev dönek!eıinin dünya komüntst hareketi içinde giriştikleri yıkıcı faaliyet ve modern reviz· yonist saldm birçok komünist partinin revizyonist burjuva partiye, sosyalist kampa bağlı bazı ül~e lerinc!e kapitalizmin restore edildiği ülkelere dö· nü~mesiyle sonuçlandı. Lenin ve Stalin'in kurduğu Sosyalist Sovyetler Birliği tekelci devlet kapitalizmln;n hakim o!duğu sosyal emperyalist bir ülke haline geti;:ildi. Avrupa'daki birçok sosyalist ve halk demokrasisi ülkeside kapitalist ülkeler dururr,una geldiler.
te
we .c
om
laştırdı.
ww
w. ne
Sovyet sosyal emperyalistleri aynen ABD emperyalistleri gibi ;ıaldırgan, hegemonyacı bir siyasetle dünya hakimiyetini kurmaya çalıştılar. Eskiden sosyalist kampın, barışın ve demokrasinin savunu:rrıası amacıyla kurulan VARŞOV A paktı tıp kı NATO gibi saldırgan ve emperyalist bir pakt haline, sovyet sosyal emperyalistleıinin dünya hakimiyetini kurmak amaçlarının, aracı haline getirildi.
Cumhuriyetinde bir akım belirdi. Çn'de devlet ve parti iktidarını r:aspeden revizyonistler Çin'i emperyalist. bir süper devlet haline gr.· tirrnek amacıyla, ba.'}ta ABD emperyalizmi olmak üzere batılı emperyalistler ve uluslararası gericiYine son
yıllarda
Çin Halk
<•Üç Dünya))cı yeni revizyonist
ll
yapmaya, devrim ve sosyalizm davasını baltalamaya, tasfiye etmeye giriştiler. Bütün bu olumsuz geliı~meler ve geri dönüş ler dünya devriminin nihai olarak zafere, kavuş masını, emperyalizmin bütünüyle yok edilip, yerine sosyalizmin geçirilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmamıştır. Bu zorunlulUk emperyalist sistemin bizatihi içerisindeki çelişmelerin ve sömürücü sistemin doğasının doğrudan bir sonucudur. Bu halklan ve zorunluluğun bilincinde olan dünya Marksist-Lenin ist partiler, her türden revizyonist ve oportünist ihanete rağmen devrim ve sosyalizm bayrağını daha da yükseltiyorlar. Bu yolda kararlılıkla yürüyorlar. Son tahlilde sınıf mücadelesinin gelişme diyalektiği kaçındmaz olarak dünya çapında proletaryanın davasının zaferine yol açaişbirliği
te
caktır.
we .c
om
likle
ww
w. ne
Dünya devrimi, merkezinde uluslararası pro· letaryanın yer aldığı, çağımızdaki başlıca çelişme lerin yol açtığı devrimci akımlardan, oluşan tek bir süreçtir. Emperyalizm ve proleter devrimleri çağında, dünya devrim süreci; proletarya diktatörlüğü altında sınıf mücadelesini ve sosyalizmin emperyalizme ve uluslararası inşasını sürdüren, gericilige karşı mücadelenin ana üssü, gerçek sosyalist ülkelerin oluşturduğu devrimci akımın; kapitalist-revizyo nist ülkelerde proletaryanın burjuvaziye karşı yürüttüğü, proletarya diktatörlüğü nü hedefliyen mücadelesinin oluşturduğu devrimci akımın, ezilen ulus ve halkiann emperyalizme, sosyal emperyalizme ve onlann uşaklarına karşı yürüttükleri kurtuluş hareketıerinin oluşturduğu devrimci akımın ve ilerici, demokratik devletlerin siyasi bağHnsızlıklannı korumak ve ekonomik ba-
12
kazanmak uğruna yürüttüklerJ mücadelenin sosyalizm ve sınıfsız toplum hedefinde birleşmesinden OlU§maktadır. Dünya devrimi uğruna yürütülen, temel gücü sosyalist ülkeler ve uluslararası proletarya, yedek gücü sömürgeler ve bağımlı ülkelerin tzilen halkları olan, bu mücadele zikzaklı ve dolambaçlı bir gelişim çizgisi izleyerek sosyalizmin dünya çapında zafer kazanması yönünde ilerlemektedir. Emperyalizm çağının büyük sosyal çeHşmeleri dün olduğu gibi bu günde devrimiere yol açan objektif temeli oluşturmaktadır. Çağımızın başlı ca çelişmeleri somut uluslararası durumda maksimum derecede Keskinleşmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla devrim geleceğe ait bir sorun degil, hemen ele alınıp çözümlenınesi gereken bir sorUİI
te
durumundadır.
we .c
om
~ımsızlıklanru
ww
w. ne
Günümüz ko~ullannın Marksist-Leıninist tahlili her yerde, hem kapitalist ülkelerde hem de emperyalist işgale, sömürgeciliğe, yeni sömürgeciliğe karşı savaşan Asya, Afrika, Latin Amerika ülkelerinde, proleter devriminin ve anti emperyalist demokratik devrimierin objektif koşullarının olgunlaştığını göstermektedir. Bugün dünyada karşı karşıya iki grup zıt güç vardır. Bir yanda gerçek sosyalist ülkeler, uluslararası proletarya ve ezilen halklar; öte yandan halkların ve sosyalizmin dü§manları olarak emperyalistler, sosyal emperyalistler, faşistler, uluslararası gericilik ve revizyonistler yer almaktadır.
Kapitalizmden sosyalizme geçiş sürecinin, bugünkü tarihsel döneminde devrimin sosyalizmin, ve halkların baş düşmanı iki süper devlet. ABD ve 13
ve
':i·~: ıe[
. ie\· ic"tler
te
etrrf'!::t ~dir
we .c
om
Sovyetler Birliği'dir. İki süper devlet ister tek telt isterse birlikte ele alınsınlar her ikisi de aynı ölçüde ve aynı derecede devrim ve sosyalizmin esas düşmanı, dünyayı ı~çünc:ü bir yağma savaşına sürükleyen esas gür:türler. Süper devletlerin hege. monyacı ve yayıir-' ''ı siyasetlerinin temel daya. nakları savaş hazır lı:: Lır:i'1da~:i temel silahları Nrrto ve Varşova pakt;dır. So, yeı sosyal emperyali~tleri· nin diğ·er üye ii !keic:·, suıııü: m el:, onların zenginliklerini y;ığmalaııı:\) ık!,i_,adi açıdan ~:endiierini bü\.ullandıkları bir örgüt o!an tünk1tirıııek ic;in Conw('on; ABD eı,:ı~eryali3t~e-ı resmen içinde yer aln:ıı 1 '. • ıııa rağ,mcn. AınerjLı :: sermayesinin ü~·e üH:::ı· in serıı:ayc:.: ıe iç i-·:· ~;-::çtiğ'i Avrupa oıtak sı.· ... ,. devlet:erin saldLı e, pazarı g-,l>ı ilrp:ütı· gan, ':.:·gemı:: ._va<.:ı. •iımüriif'ıı !;i yasetlerine hizmet caıı~ma:,nia bıı orgı't'cf'i
kulhır•rr:ıkL···,
araJarınd:_::ı.ki re~.Ed·;~-:.
cephe gerisi
o:aıdt
ia;
ww
w. ne
Dünya , :L;:ı-<~cniın ,·cı . ı içerisinde Çin'li revizyonistlen.ie önemli bir :. · ı , t;al etmektedirler. Çin'li lıaiıı!cr ya!: ın geçnıi~tl n günümüze; ülkelerinde kapitalizmi ;•,eri getirmeıle önemli adımlar atmışlar. b<ı>!La A•;o niıı;~ı;.c üzere, batılı emperyalist ülkt-!erle ili~,·.ııcrini ı aha d:t geliştirmi~lei·dır. Bu r;cli~ınclere ve uÜç o:mya Teorisi>Jnin 1\grşı dev ı im d vaazlarının uyg u aımıa~ına bağlı ol aral: uluslamra•.ı planda lıcgcıııonyacı. sanı~ kışkırtıc: sı bir siyzı.',('t izlemeye başlamışlardu. Dünya r\e·, · rimi ba~t.a iki sııper devlet olmak i.ı;;ere cmpeıy::ı listkri. so·cy;ıJ uııperyalistleri ve uluslararası ı:;e:·i · cili~;i oldugu 1-:;ıc':n, emperyalist lıir süper dev!l't olma yniund n. hızla ilerleyen Çin'i de hcdeOcvı; cektir. 14
ww
w. ne te w
e. co m
Bugün savaş f.ikenleri hızla yükselmesine rağ men, dünyada esas akım devrimdir. Dünyada devrim ve sosyalizm davasının en önünde, uluslarararası proletarya ezilen halklar ve diğer ilerici güçlerle elele sosyalizmin yıkılmaz kalesi Arnavutluk yer almaktadır. Arnavutluk Sosyalist halk Cumhuriyeti sosyalizmin in§aasında başarıyla ilerlemekte, kapitalist revizyeınist diktatörlüklerin karşısın da proletarya diktatörlüğünün granitten kalesi olarak durmaktadır. Kapitalist ve revizyonist ülkelerdeki proletaryanın mücadelesi [;itgide iktisadi taleplerin smır lannı aşarak, siy\Jsi taleplere yönelmekte, kı\pıta Iist düzenin temellerini sarsmaktadır. Gelişmtş kapitalist ülkelerdeki proletaryanın mücadelesi ezilen ulus ve halkların anti-emperyalist mücadelelerini kolaylaştırmak'tadır.. Öte yandan Asya, Afrika ve Latin Amerikanın ezilen ulus ve halklarının emperyalizme, sosy~ıl emperyalizme, sömürgeciliğe ve yeni sömürgeciliğe karşı milli kurtuluş ve halk demokrasisi miicadeleleri, emperyalizme büyük önemde darbeler vurmakta, emperyalist ülkelerdeki proletaryanın zaferini yakınlaştırmaktadır. özellikle ikinci dünya savaşından günümüze dahada yükselen bu bölgelerdeki anti-emperyalist kurtuluş savaşhı.rı, sömürgecilik sistemini bütünüyle tasfiye etmeye yönelmektedir. 2)
ULUSLARARASI
KOMÜNİST HAREKE-
TiN GELİŞİM SEYRİNE GENEL BİR Bı\KIŞ :
Her türden burjuva ideolojisine karşı mücadele içerisinde gelişen Marksizm, emperyalizm çağın da dünyadaki somut gelişmelerin Lenin tarafından li
teoridir.
e. co m
tahlil edilmesiyle daha da zenginleşti. Emperyalizm ve proleter devrimieri çağının Marksizmi olan Leninizm, Uluslararası komünist hareketin strateji ve taktiklerine yol gösteren devrim ve ı;osyalizm davasının evrensel ilkelerini açıklayan tek bilimsel
ww
w. ne te w
Emperyalizm çağının özelliklerini, proletarya ve ezilen halkların devrim ve kurtuluş yolunu açığa çıkaran Leninizm, ortaya çıkışı ve gelişmesi sürecinde, ekonomizm. men!Şevizm, sosyal şövenizm gibi burjuva ideolojisinin çeşitli görünümlerine karşı amansızca mücadele etti. Sosyal şöven, sosyal emperyalist bir karakter kazanan ikinci Enternasyonal karşısında, Marksizm bayrağını kaldıran, III. Entemasyonalin; bütün dünya işçileri ve komünistlerinin ulmıararası örgütünün proğram, strateji ve taktiklerinin oluşturduğu temel kaynak oldu. Belli bir tarihsel dönemde uluslararası komünist hareketin merkezi örgütlenmesi görevini yerinegetiren Komintern kendi döneminde komünist partilerin ürgütlenmesi ve çelikle::;mesi için çok yararlı olan geniş çaplı bir faaliyet yürüttü. Sosyalizmin sağlamlaştırılması ve devrimin zaferine büyük katkılan oldu. Buna karşılık Komintern'in yanlış yada tanı doğru olmayan haberler alması ve dolayısıyle bazı durumlarda yanlış bilgiler temelinde yanlış kararlar aldığı ve gerçeğe uymayan değer lendirmeler yaptığı da oldu. Komüntern dünyanın işçi ve komünist partilerinin artık oluşmuş, güçlenmiş ve sınıf mücadeleleri içerisinde çelikleşmiş olmaları nedeniyle, Komünist enternasyonalin artık gerekli olmadığına karar vererek bu uluslararası örgütlenmeyi dağıttı. 16
İkinci Düny a ı:.avaşında faşizm ve gerici bur
ww
w.
ne
te we .c
om
juvaz iye karşı kazanılan zafer in ardından düny ageçirnın bir çok ülkes inde prole tarya iktid an ele di, sosya lizmi n in"?Rsına ~irişti. Dolayısıyla ulusl ariçte arası M-L harek et daha da güçle ndi. Faka t, burju va geric i sınıfiann dışta empe ryaliz min baskısı ve benze ri neden lerle ortay a çıkan mode rn revizyo nizm uluslararası komü nist harek ete büyü k darbe ler vurdu . Savaş sonrası Lenin izmd en sapmanın ilk olumsuz örneği, Döne k Tito ve onun başında bulunduğu «Yogoslavya Komü nistle r Birliği» oldu. Sosya list kamp içeris inde ABD empe ryaliz minin ajanlığı görev ini yükle nen Tito ve şürekası, sosya list kamt pı parça lama k ve ezilen halkların anti empe ryalis müca deles ini gerçe k doğrultusundan saptırmak ar. Umacıyla «Blok suzlu k teorh sini ortay a attıla iluslararası komü nist harek et ve sosya list kamp Bu çerisi nde bölüc ü ve yıkıcı faaliy etlere giriştiler. faaliy etleri yüzün den Stali n Başkanlığındaki komüni st partil er Enfor masy on büros u tarafından ABD empe ryaliz minin ajanı olara k damgallanıp sosya list kampın d:şına atıldılar. Mark sizm- Lenin izm, devri m ve sosya lizm daBirvasına ikinc i büyü k lhane tin örneği, Sovy etler inin liğinde ve Arna vutlu k dışında halk demo krasis hükü m sürdüğü öteki Avru pa ülkele rinde . iktidarı ele geçir en Kruşçev- Brejn ev dönek ieri ve onların onistl er sadık yandaşları, çeşitli ülkel erdek i revizy oldu. Kruşçev reviz yonis tlerin in Sovy etler Birliğin de ve öteki ülkel erde iktid an ele geçirm esi, düny a darbe proJetaryası ve devri m davası için ağır bir oldu. Mode rn revizy onistl er, 17
Lenin izmin empe rya-
•
ne
te we .c
om
lizm, savaş ve barış, devrim ve sosyalizm e ilişkin evrensel ilkelerini ya tahrif ettiler, ya da "Somut gerçekiere uymadığı» bahanesiy le, tümden inkar ettiler. "Banşcıl geçiş,» «Barış içinde yarış« «Barış içinde bir arada yaşama», «Tüm halkın devleti ve partisi» gibi anti-Leni nist görüşleri dünya komünist hareketin e zorla benimset meye, Marksizm-Len inizmi revize etmeye çalıştılar. Stalin'in kişiliğini eleştirme maskesi altında, Leninizm e baş lattıkları saldırı, tesçilli revizyoni st Tito'ya itibarını iade etmek, Sovyetler Birliği ile diğer ülkelerde kapitalizm i geri getirmek le sonuçlandırıldı. Kruş çev'in peşine takılan Doğu Avrupa'nı.n eski sosyalist ülkeleri Kremlin' in basit birer aleti durumuna geldiler. Henüz iktidarda bulunma yan komünist partilerde ortaya çıkan ve hakim gelen revizyonimı sonucu, bu partiler, iktidar mücadelesini terkedere k mevcut düzeniın sosyalist maskeli savunucuları, sosyal faşist partiler haline geldiler.
ww
w.
Merkezinde sovyet yönetimi bulunan ve Marksizmi her alanda ve her meselede revizyond an geçiren, karşı-devrimin en tam ve en geliştirilmiş «teorisiniıı ve pratiğini temsil eden modern revizyonizm, uluslararıısı komünis t hareket içerisinde baş düşman durumun a geldi.
Modern revizyoni zme karşı her alanda, çok yönlü ve uzun süreli mücadele etme tarihi zorunıu!uğunu başta, Enver Hoca başkanlığındaki AEP Mao Zedung önderliğindeki ÇKP olmak üzere, diğer Marksizm -Leninizm e sadık partiler yüklendiler. Devrim ve sosyalizm bayrağıını modern revizyonistleri n ve her türden kaı'§ı devrimci lerin sal18
daha da yükseklere kaldırdılar. Revizyonistleri teşhir ve tecrit ettiler. Sovyet revizy..ınistleri AEP-ÇKP ve diğer gerçek M-L partilerin sürdürdükl eri uzun ideolojik, siyasi mücadeleni n ve Amerikan emperyaliz minin rekabetçi gücünün üstesinden gelebilmek için bütün revizyonistleri kendi etrafında toparlamak , ve onları birlik halinde tutmak için, büyük çaba gösterdiler. Fakat, a:ynı zamaında bölünme birliğin olmaması, şövenizm ve anarşi demek olan revizyonizmin tabiatıyla bağdaşmayan bu iradi çabalar kısa zamanda iflas etmeye yüz tuttu. Nitekim, günümüzde revizyonist kamp dağıl ma süreci içerisindedir. Modern revizyonizmin çeşitli kolları birbirine düşman rakiplere, gruplara bölünmüştür; her biri «kendi özel sosyalizm yolu» nu, kendi «Milli Marksizmi»ni savunmaya ve yaymaya çalışmaktadırlar. Son yıllarda Berlinguer' den, Carillo'ya kadar birçok kaşarlanmış revizyonist «Avrupa komünizmi» adı altında devrim ve proletarya diktatörlüğü düşüncesinin resmen ve açıkça terkedildiği bir akım geliştirdiİer. Avrupa' da tekelci burjuvazi ile ortaklık halinde hükümet oldular. Dünya komünist hareketi' yakın geçmişte yeni bir içten saldırı, yıkıcılık ve ihanetle karşılaştı. Kautstkist- Titocu, Kruşçevci tezleri farklı bir görünümde «Üç Dür.ya teorisi» adı altında piyasaya süren; Çin'de devlet ve parti iktidarını gaspeden Deng Sia Ping ve Huo Kua Feng revizyonist kliği komünist hareketi ve sosyalizm davasını tasfiye et~ne amacıyla yoğun çabalar gösterdiler. Hegemonyacı emellerine teorik malzeme yapmak amacıyla, kendilerini dı: içinde koydukları emperyaliz-
ww w
.n
et e
we .c
om
dırılarına kar.ıı
1tl
we .c
om
me bağımlı faşist, gerıcı ülkelerin dahll edildiği «Üçüncü dünya», iki süper devletin yer aldığı «birinci dünya» ve «ileri kapitalist ülkelerin» oluştur duğu «ikinci dünya», şeklinde izah ettikleri bir ~e mayı, dünya devriminin <<stratejisi» ve M-L büyük bir katkı (!) olarak sundular. Gerçekte, sömürgeciliğin yeni-sömürgeciliğin ve başta ABD olmak üzere emperyalizmin ve uluslararası gericiliğin savunulması, sosyalist ülkelerde proletarya diktatörlüğü nün ve sosyalizmin tasfiye edilmesinin teorisi olan bu sözde «teoriıınin pratiği, Çin'i kısa zamanda karşı devrimci, hegemonyacı, savaş kı~kırtıcısı bir çizgiye götürdü. Çin'li revizyonistler batılı emperyalistlerden aldıklan krediler, ülke içerisinde uygulamaya b~ladıkları maddi teşvikler vb. şeylere emperyalist bir süper devlet olma yolunda hızlı ve
et e
pervasız adımlar attılar.
ww w
.n
Sosyalist Arnavutlukla yapılan ikili antlaşma ları iek taraflı feshederek teknisyenlerini geri çe kerek, Titoyu 'Marksist Leninist', Yugoslavya'yı da 'sosyalistıı ilan ederek Kruşçev'in sadık takipçileri, öğrencileri olduklarını ispat ettiler. Dünyadaki Faşist ve gerici ülkelerle ilişkilerini pekiştirdiler. Kı sa zamanda dünya. karşı devrim cephesi içerisinde «şerefli» bir mevki kazandılar. Çin'in bugünkü karşı devrimci konumuna gelmesinde Sovyet revizyonizmine karşı mücadele sı rasında, ÇKP'nin gösterdiği istikrarsız tutumun büyük etkisi oldu. (1) Dünya'da yozlaşmış burjuva aydın klüpleri dı şında, hiç bir komünist parti ve hareket Çin'li revizyonistlerin peşine takılmadı. Uluslararası komünist hareket Enver Hoca'nıill kurucusu ve önderi olduğu Şanlı AEP'nin M-L bayrağı altında 20
revizyonlstlere karşı çok yönlü mücade leye atıldı. Bugün hala sıcaklığını koruyan bu mücade le de M-L !erin oÜç Dünyancı revizyonizrne karşı bir an dahi uyanıklannı yitirrne meleri devrim ve sosyalizm davasının gereğidir. Günüm üz şartlarında, artık Çin'li revizyonistlerinde dahil oldukları, modern revizyonizm, hal~ uluslararası kom lnist hareket in baş dü~manıdır. Modem revizyonizm M-L hareket e ağır daı bo ler indirmiş, fakat onu tasfiye etmeyi başaramamıştır. Revizyonistıerin ihanet edip yere attıkları Marksizm-Leninizm, devrim ve komüni zm bayrağını tekrar yükselte n çeşitli ülkelerd eki partiler , gruplar ve hareket ler sosyalizm ve sınıfsız toplum yolunda mücade leye devam ediyorla r. tuttu : Çin 'll
ne te w
e. c
om
~s!
II. BÖJ,ÜM 1)
ÜLKEJ\IİZlN İÇİNDE BULUN DUÖU KO-
ŞULLAR:
ww
w.
Ülkemiz Kürdist an, tarihsel gelişim süreci içerisinde farklı sömürgeeBer tarafından ilhak edilmiş ve bugünk ü konumu na, yani dört ayrı sömürgeci ülke (Türkiye, İran, Irak, Suriye) tarafından sömüre-eleştirilip parçalanmış duruma , getirilmiş tir. Şimdiki durumu nda sömürg e yarı-feodal yapı da bulunan ülkemizi bu konuma getiren tarihsel süreç kalın çizgileriyle şöyledir: Pek uzun bir dönemi almamasına rağmen, kö· leci Med imparatoıluğu dönemi dıştalanacak oıur. sa, ülkemiz tarihini n genel olarak bir istilalar , iş· gallere maruz kalma ve bunlar karşısında direnme tarihi olduğu söylenebilir. Çeşitli kavimle r tarafın dan yapılan istilalar 16. yy: kadar çoğunlukla ge21
ww
w.
ne te w
e. c
om
çici ve kısmı olmuştur. Bu istila ve işgallerin en önemli nedeni Kürdistan'ın coğrafi ve stratejik konumu ile yer altı ve yer üstü zenginli kleri olmuş tur. 1514 yılında Yavuz Sultan Selimin Kürt Beyi idris-i Bitlisli adlı bir hain aracılığıyla Kürdist an' ın büyük bir parçaı..ını kendisin e bağlamasıyla birlikte, daha öncekil erden kalıcı olmasıyla ayırdedi len yeni bir işgal ve ilhak girişiminin ilk adımları atılmış oldu. 1639 yılıında Osmanlılarla İranlılar arasında yapılan Kasr-ı Şirin andlaşmasıyla 1514' de gerçekleştirilen paylaşım resmi bir statüye bağ landı ve bu statü cenel hatlarıyla günümü ze kadar devam etti. Böylece Kürdist an tarihind e ilk parçalanmışlık olması nedeniy le, bir dönüm noktası olan bu tarihle birlikte, Kürdist an sömürgeleştirilme sürecine de girmiş tulunuy ordu. Feodal Osmanlı ve İran despotlukları bu tarihten itibaren Kürdist an üzerinde ki feodal sömürge ci hakimiy etlerini adım adım yerleştirdiler, pekiştirdiler. Bu tarihe kadar kısmen mevcut olan özerk beylikle r zamanl a ortadan kaldırıldı. Ve Kürdist an'da siyasi ilhak ekonomik ilhakla pekiştirildi. Osmanlı ve İran despotlu klarının Kürdist an halk kitleleri nden zorla vergi almak, artı-ürüne el koymak , haraç kesrnek angaryaya koşmak, gibi feodal sömürü yöntem leri ve Valiler atamak gibi idari yönteml erle sürdürd ükleri feodal sömürge ci hakimiy et, 20. yy. başlarına kadar devam edegeldi. Avrupa kapitali zminin 19. yy. sonlarında, genel olarak orta doğuya özel olarak da Feodal sömürgeci ler aracılığıyla Kürdist an'a girmesi sonucu Kürdist andaki sömürge cilik, sömürge ci ülkelerde meydan a gelen değişmelere bağlı olarak şekil lenmeye başlandı. 22
ww w
.n e
te w
e. co m
20. yy a gelindiğinde, kapitalizmi n gelişmesi sonucu imparatorluğun çeşitli bölgelerinde lÖ:Gellikle Balkanlar) ortaya çıkan ulusal hareketler ve diğer nedenlerde n dolayı Osmanlı devleti dağılma sürecine girmiş bulunuyord u. 20. yy. lın ba.§iarında Kürdistan'ın siyasi çehreside yeni değişmelere uğradı. Birinci emperyalist paylaşım savaşına Alman emperyalistleriyle ittifak içerisinde giren Osmanlıların savaştan mağlup çıkmaları sonucu Osmanlı imparatorluğunun hakimiyeti altındaki ülkeler emperyalist devlet,er arasında bölüşüldü. Güney ve. Güney batı Kürdistan (şimdiki Irak ve Suriye Kürdistan'ı) İngiliz ve Fransız emperyalist leri tarafından i:ıgal edildi. İn giliz-Fransız emperyalist leri buraları sömürgeleş tiıme yoluna gittiler. Osmanlı imparatorluğunun yıkıntıları üzertnde; emperyalizme karşı, milli ticaret burjuvazisinin üst kesiminin t'nderliğinde yürütülen milli kurtuluş hareketi sonucu doğan, genç Türk devleti Kuzey Kürdistan'ın (Türkiye Kürdistanı) emperyalistler tarafından ilhak edilmesini engelledi.. Böylece Kuzey Kürdistan üzerindeki sömürgeci haki~iyet, emperyalist işgalelleri ülkeden kovan, milli kurtuluş savaşı içerisinde, esas olarak da sonrasmda, işçilere, köylülere, ve bir toprak devrimi ihtimaline karşı yönelen Kemalist burjuvazi taratmdan devralınmı'? oldu. Kemalist burjuvazi KuZf!y Kürdistan'd aki sömürgeci hakimiyeti yeni iç, ve dış koşullara göre ayarlarken İran',lılar, eskiden beri sürdürdükl eri sömürgeci hakimiyetle rini yeni şartlarda devam ettirdiler. Böylece Kürdistan Tarihte ikinci kez bölünıneye uğrayarak, dört uayrııı uülkeıı durumuna ge-
23
tiri.lmi:j oldu. Ve
E.ürdistan'ın
bu durumu 1923'de
ww w
.n e
te w
e. co m
Lozan'da onaylandı. Daha sonralan İngiliz ve Fransız emperyal istlerinin denetimin de bulunan Kürdista n parçaları, adı geçen emperyal ist güçlere bağımlı olarak kurulan İrak ve Suriye devletleri ne bırakıldı. Bu parçalardaki sömürgecilik, bu devletler in sahibi sı nıflar tarafından emperyal istlerin onayı ve de~ teği ile devam ettirildi. Günümüz e kadar devamede gelen bu yapı içerisinde sömürgeciler, ülkernizdeki en geri ve gerici üretim ilişkilerinin temsilcisi olan sınıfları, feodal toprak ağalarını Kürdista n içerisinde ki sosyal dayanakları haline getirdiler . Bu sınıfların, emperyalizmle birlikte, esas koruyucu su ve ayakta tutan gücünü oluşturdular. Ülkemizde üretici güçlerin bağımsız ve özgür gelişimini önlediler. Ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginlik lerinitala n ettiler. Kürdistan'ı meta ihraç alanı ve ucuz işgücü deposu olarak kullandılar. Emperya lizmin ülkemize serma· ye ihracı yapmasında araç rolünü yüklendil er. Dolayısıyle Kürdista n'da iktisadi ve sosyal yapı sö· mürgeci ülkelere, bu ülkelerde meydana gelen dt> ğişmelere bağlı olarak şekillendi. Bugün kendileri de yan-sömü rge durumun da bulunan, dört sömürgec i ülke sırtlarını emperyalistıere, sosyal emperyalistıere, özellikle de iki süper devlete dayayara k Kürdista n üzerindek i sömürgeci hakimiye tlerini sürdürme ktedirler. Bu nedenle emperyalizm ile Kürdista n'daki sömürgecilik arasında sıkı ili~kiler sözkonus udur. Emperyal izm bu sömürgeci ili~kilerden büyük çapta yararlandı ğı gibi aynı zamanda , bu ilişkilerin dünya çapın daki esas dayandığı güç durumundadırlar.
2) DEVR~ML11İZİN ENTERNASYONALULUSAL VE BÖLGESEL GÖREVLERİ :
dil'. (2)
we .c
om
Kürdistan devrimi bütün olarak dünya devriminin bir parçasıdır. Dünya devrimi tek tek ülkelerde emperyalizm zincirinin kırılmasına yolaçan deiTim ve kurtuluş hareketlerinin bile§kesinden oluşmaktadır. Bu nedenle enternasyonalizmi tek tek ülkelerde devrimd mücadelenin geliştirilmesi ve zincirlerinin kırılmasından ba§ka bil' §ey değil· Nihayi hedefi sınıfsız toplum olan proletaryanın, Kürdistan'ı devrimle emperyalist sistemin dı şına çıkarması aynı zamanda dünya devrimine yapılacak en büyük mternasyonalist yardım ve katkı demektir.
w. ne
te
Bugün ülkesinde devrimci mücadeleyi sonuna kadar geliştirmek göreviyle karşı kar§ıya bulunan Kürdistan proletaryası, aynı zamanda, genel olarak dünyadaki devrimci hareketleri, ulusal kurtuluş hareketlerini ve özel olarakta sömürgeci ülkelerin devrimci hareketlerini destekleyecektir. Kürdistan'ın emperyalist sistemin dışına çık ması sadece Kürdistan halkının değil, bütün dünya halklannın ve anti-emperyalist güçlerin yararınadır.
ww
Ülkemiz bug~in emperyalist sistem içerisinde sömürge, yan-feodal bir durumda olduğundan ve ülkemizde emperyalizmin, sömürgeciliğin ve feodalizmin zulmüne son verecek bir burjuva demokratik devrim yapılmadığından, Içinde bulunduğu muz devrim aşaması milli demokratik devrimdir. Emperyalizm ve 1.roleter devrimleri çağında burjuvazi demokratik devrimi yapma ve tamarnıama
25
bu devrim i yapaca k ve keolarak sosyali zme geçece k olan sınıf prole-
yeteneğini yitirdiğinden sintisız
taryadır.
bu devrim de iki önder rolü yüzünden , devrim hala burjuv a karakt erini korum ası ve özünde toprak devrim i olmasına rağmen, artık eski tipte bir burjuv a demok ratik devrim değil, dünya sosyali st de·:rim inin bir parçası olan yeni tipte bir devrim dir. Bu devrim empery alizm, sosyal empery alizm, sömürg ecilik ve feodali zmi hedefler; empery alizm, ~ömürgecilik ve feodali zm ile geniş halk yığınları arasındaki temel çelişmeyi çözmeye yönelik tir. İçinde bulundt;ğumuz sürecin niteliğini belirleyen, empery alizm, sömürg ecilik ile ulusum uz ve feodali zm ile halk kitlele ri arasındaki çeli~me şek linde de ifade edebileceğimiz, bu temel çeliı;me (veya çeli~meler) proletaryanın ideoloj ik-poli tik-örgütsel önderliğinde milli kurtuluş ve halk demok rasisi mücad elesiyl e çözüm lenece ktir. (3) Bu temel çeli§ıne tarafından belirle nen başlı ca dü§manlarımız empery alistler sosyal empery alistler, sömürg eeBer ve bunların ülkemi zdeki sosyal dayanakları-koınprador burjuv azi ve toprak a-
w. ne
te
we .c
om
Proletaryanın
ğalarıdır.
ww
Süreci n yaşadığımız evresin de temel çelişıne nin ve diğer çelişmelerin çözüm ünü tayin edici önemde etkiley en ya da belirle yen. öncelik le ele alı nıp çözüm lenmes i gerekeın çelişme (baş çelişme) sömürg ecilerle ulusum uz arasındaki çelişır.edir (4)
ülkeler in sömürg eci hakimiyeti altında buluna n ülkemi zde, en önemli ve acil olarıı.k ele alınnıası gereke n görev (merke zi görev), sömürg ecileri ülkede n kovara k milli baskıya Dolayısıyla yabancı
26
ww
w. ne
te
we .c
om
son vermektir. Başta toprak devrimi gürevi olmak üzere diğer demokratik görevler bu baş göreve tabidir. Bu iki temel görev (milli kurtuluş ve halk demokrasisi görevi) aynı zamanda birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü emperyalizm ve sömürgecilik yıkılmadan, feodalizmin zulmü yok edilemiyemücadele edilmeden karşı ceği gL.ıi, feodalizme köylülerin toprak talebi karşılanmadan, güçlü kurtuluş hareketi yaratılamaz. Köylüler, sömürgeeBer ve onlann işbirlikçileri tarafından acımasızca ezilmekte ve sömürülmektedirler. Büyük bir devıimci potansiyele sahiptirler ve devrimimizin temel giicüdürler. SömürgeciliktE.n ve feodalizmrten zarar gören, gdi§meleri engelleyen milli burjuvazi ve lcüçük burjuvazi devrimin müttefiki sınıflardır. Ülkemizi sömürgeleştiren güçler, nice! ve nitel durul!llarıyla taktik açıdan oldukça güçlü bir konurr.daJırlar. Bu güçler aynı zamanda ülkemiz· deki milli hareket lmqısında çoğu zaman ve genellilde ortak hareket etmektedirler. Emperyalistle· rin bunlara sağladığı destekte hesaplanırsa bu şaıt!arda, ülkemizin 13Ömürge ve yarı-feodal yapısı ve ekonomisinin, parçaları ve bölgelere göre dengesiz gelişimide gözönüne alındığında-milli lmrtuluş ve halk demokrasisi için seferber o!an halkı mızın sömürgecileri bütün ülkeden kovuncaya kadar uzun süreli devrimci bir milli savaş içine girmesi şarc:O:;ır. Mevcut şartlarda ülkemiz devriminin yolunun genel çizgisi k,öylük bölgelerde tahldm edilmiş üslere dayanılarak, kırlardan şehirlere doğru gelişen halk savaşı yoluyla iktidarın parça parça ve bölge bölge alınması çizgisidir. Devrimde proletaryanın üç temel silahından 27
w. ne
te
we .c
om
biri ve en önem lisi olan Mark sist Lenin ist parti bütün ülked e (4 parça da) -merk ezi- örgüt leorn ek zorundadır. (5) Devri mde proletaryanın M-L parti dışındaki, iki temel silahı milli kurtuluş cephe si ve ordus u· dur. Milli kurtuluş cephe si onun yok etmey i hedef mü· lediği güçle re karşı tutarlı ya da tutarsız bir cadel e potan siyeli taşıyan bütün sınıf tabak a, grup ve kişileri kapsa r. İşçi-köylü temel ittifakı üzerin de yükse lir. Milli kurtuluş ordus u, devri min dayagücli.nü nacağı esas silahlı güçtü r ve temel insan köylü lük oluşturur. Devri mimi z ulusa l görev leri ve bu görev lerin tek tek parça larda ki uygulaması olan bölgesel görevler i bunlardır. leDiğer bir deyişle, devrimiınİzin ulusa l görev ri tek tek parça larda ki bölgesel görev lerin yerin e getiri lmesi nin sonuc u tamamlanacaktır. Yani sömürg eciler tekke r teker kovu;ıo..ıp, ülkem iz bağımsız· zin bir!eşik-demokratik ve özgür olunc a devri mimi bu aşamadaki ulusa l görev leri tamamlanmış olacaktır.
temel ve belirl eyici güç hallwnızdır. Bunu nla birlik te başta gerçek sosya list ülkel er olma k üzere , uluslararası proletary a ve Asya Afrik a, Latin Amer ika'da ki anti· empe ryalis t kurtuluş hareketıerinin yardımlan ve deste kleri de önem lidir.
ww
Devrimiınizde dayanacağımız
3) ÜLKE MiZD E MİI.Lİ HAR EKET 19. YÜZYILIN SONL ARlN DA DEVAM EDiY OR: Ülkem izin tarih i yabancı güçle r tarafından istila ve işgaller tarih i olduğu kada r, bu istila ve iş galler e karşı diren me tarihi dtrde . Ülkem izi istila e-
ww w.
ne
te
we .c om
den yabancı güçler her zaman karşılarında direnen bir halk ile karşıla.ştılar. Fakat bu direnmeler çoğunlukla ve genel olarak yenilgiyle sonuçlandı. Avrupa kapitalizminin sömürgeciler aracılı ğıyla ülkemize girmesiyle birlikte bu hareketler yeni bir muhteva ve biçimie, ulusal hareket biçimine büründüler. 19. yüzyılda görülen, ulusal niteliği olan en önemii hareketler, 1835 -37 Revandüz, 1844-47 Bedrihan Bey ve 1880 yıllanndaki Ubeydullah hareketidir. Bunlardan Revanduz ve Ubeydullah hareketı Osrr.anlı ve İran sömürgeciliğini birlikte hedefle· yen bağımsız bir devlet kurma amacım güden hareketler olması açısından önemlidir. 19. yy. da Dünya'da ve Kürdistan'da meydana gelen değişiklikler sonucu ortaya çıkan bu hareketlerin genel özelliği, aşiret liderliğinde ve beylerin <incülüğünde olması nedeniyle ayaklanmaların kısa zamanda bastırılmasıdır. Bu ayaklanmaların bastırılmasında İran ve Osmanlı sömürgecileri birlikte hareket etmişler, aynı zamanda İngiltere, Rusya gibi büyük sömürgeci devletler tarafından da desteklenmişlerdir. Emperyalizm çağında ve özellikle de ülkemizin dört ayn parçaya bölünmesinden sonra da, Kürdistan"da ulusal hareketler devam etti. İngiliz emperyalizmi•ıe ve Irak sömürgecilerine karşı yürütülen Berzenci hareketi, İran Kürdistanında Simko, ve Türkiye Kürdistanındaki Koçgiri, Şeyh Sait, Dersim gibi hareketler bunlar içinde en önemlileridir. Bu hareketlerin ortak özelliği, hemen tümüne feodal-burjuva güçlerin önderlik etmesi, yeterli bir örgütlenmeden noKsan oluşlan hareketler içerisinde sosyalistlerin yok denecek kadar, ilerici aydın.lll
ise pek az olmasıdır. Milli hareketıerin bu durumu, Kürdistan toplumunun objektif şartiannın bir yansıması olarak belirmiş, bu özellikleri dolayisiyle de (tabii ki diğer faktörlerde vardır) başarı-· ya ulaşmamışlardır. (6) 1946 yılında İran Kürdistanında; Stalin'in başında bulunduğu sosyalist Sovyetler Birliğinin onayı ve desteğiyle kurulan Mehabad Kürt Cumhuriyeti, Kürdistan'ın yakın tarihinde önemli bir yere sahiptir. 22 Ocak 1946 günü kurulan Mehabad Kürt Cumhuriyeti kısa bir zaman sonra önderlerinin sınıf yapılarından kaynaklanan tutarsız ve teslimiyetçi tutumlan (Belirleyici etken) ve Sovyet Kızıl Ordu ası~erlerinin bölgeden çekilmesi, uluslararası desteğin kaybedilmesi gibi, nedenlerle İngilizler desteğinde İran sömürgecileri tarafından yıkıldı. (7) Milli hareketler tarihinde belki de en önemli ve üzerinde en çok tartışılan hareket, Irak Kürdisgünümüze kadar, dönmesel tan'ında yükselen ve aralıklarla süregelm harekettir. İngiliz emperyalizminin işgaline karşı 1918 yılında Berzenci taraayaklanmayla alevlenen Irak fından başlatılan Kürdistan'ındaki n.illi hareket 1931 yılında Ahmet Barzani'nin başlattığı ve 1933 yılında yenilgiyle sonuçlanan bir ayaklanmadan sonra, ikinci dünya savaşı ertesinde yeniden canlandı. Irak sömürgecilerinin saldırılan yüzünden, uzun süre devam etmeden, direnişçilerio Mustafa. Barzani başka,nlı ğında İrana geçmelerine neden oldu. Mehabad Kürt Cumhuriyetinin kuruluşuna katılan Mustafa Barzani Cumhuriyetin yenigisinden sonra, uzun müddet Sovyetler Birliğinde kaldı. 1958'de Irak'ta monarşinin yıkılması, Cumhuriyetin ilan
ww w.
ne
te
we .c om
ların
dı.
e. co m
edilmesiyle birlikte Irak'a geri döndü. Bu süre içerisinde KDP Irak'ta çalışmalarını sürdürüyordu. 1961 yılında Irak Sömürgecilerinin saldırısıy la birlikte direınme hareketi yeniden başladı. 1963 tarafından yapılan askeri yılında Baas partisi darbe, sonrası çok kısa bir süre kesilen çarpı:ıma lar 1964 Şubatına kadar devam etti. Geçici kesilmeler ve duraklamalardan scnra Irak sömürgecilerinin Kürdistan'a özerklik tanımasıyla 1970 yı lında KDP'ile Baas arasında bir anla:ıma imzalan(8)
ww
w. ne
te w
1970 özerklik anla:ımasının Baas tarafından çarpıtılarak uygulanmaya çalışılması, KDP tarafın dan haklı olarak kabul edilmeyince 1974 yılında savaş tekrar başladı ve 6 Mart 1975 yılında İran ile Irak arasında yapılan Cezayir anlaşmasiyla birlikte KDP yöneticileri başta Barzani olmak üzere, kitleleri yüzüstü Irak sömürgecilerinin katliamına terkederek İran'a sığındılar. Irak'ta 1975 de geçici de olsa yenilgiye uğrayan halk kitleleri değil, feodal-burjuva önderlik oldu. Gerici önderliğin İran'a sığınıp, sava:ı içerisindeki onbinlere de teslim o!nı.alan çağrısını yapmasına rağmen, pefmergeler silahlarını bırakmadılar ve sava:ıı dağınık birimler halinde de olsa yer yer sürdürdüler. Diğer milli hareketıerde olduğu gibi Irak Kürdistan'ında 1975 yılına kadar süren KDP yönetimi altındaki hareketinde, yenligisinin belirleyici nedeni önderliğin sınıfsal karakteri olmllljtur. Feodal burjuva sınıflarının yönetiminde eğe men olduğu KDP tarafından yönlendirilen Kuzey Irak hareketi, hiç bir zaman «otonomiıı çerçevesi· ni a:şa.mamış tam bağunsızlığı hedeflememiştir. Aynı zamanda hareketin Kürdistanın diğer par-
31
ww
w. ne
te w
e. co m
çalan na sıçratılmıımasına da büyü k önem verilmiş tir. Önderlik Irak sömü rgeci lerlyl e oldu~u kadar , emperyalizmle özeilikle de ABD empe ryaliz mi lle uzla§ma siyas eti izlemiştir. Irak Sömürgecilerlyle darbeuzlaşma çabalannı Irak' ta meyd ana gelen ler esnasında; her yeni darbe el güçle r otono mi hakkının müca dele etme den kazanabiieceği umuduyla sömürgeci hakim sımnarın iç çelişmeleri nin keskinleştiği llönemlerde harek etin saldınya geçmemesi •otonomin çerçevesi dışına çıkmama özsında görmek müm künd ür. Kurtuluşu halkın gücün de de~il. dı'?taki siyas i güçle rin yardımında gören önderlik, empe ryaliz mle uzlaşmaya çalışmış u, özeltır. KOP' nin bu kararsız ve uzlaşmacı tutum likle 1970'1erden sonra ABD ve İran gericiliğine yanaşmasına neden oldu. İran ile Irak arasında Şattül-Arab, Basra körfezi ve diğer bazı sorun lar üzeri nde süreg elen anlaş nmazlıkta, İran kendi lehin e bir koz olara k kulla mak amacıyla Kuzey Irak harek etini «destekledi» ABD'de Ortadoğu'daki sadık jandarması İran'ın bu anlaşmaz!ıkta galip çıkması amacıyla devre ye girdi. İran'ın Kuzey Irak harek etini deste kleme sini nonayladığı gibi, Arab ulucu luk görev ini de yükle Bar.. di ve çok küçük C:e olsa yardımda bulun du zani ABD'nin «ellibirinci eyale ti olma ya hazır» olbunla ra rağmen Kuzey duğunu açıkladı. Bütü n Irakt aki harek et hiç bir zama n, Sovy et sosyal emperya listle rinin ve onların uşaklarının göstermeye bir kaçalıştıklan gibi bütün üyle ABD işbirlikçisi rakte r kazanmadı. Sovy et sosyal empe ryalis tleri bu sorun da da Irak sömü rgeci lerini n yanında yer Harealdılar, onlan n en güçlü deste kçisi oldul ar .. ketin bastınlmasmda, halk kitlel erinin katledilroe-
.,.,
et e
we .
co m
sinde büyük bir rol oynadılar. Irak sömürgecilerinin hareketi yenilgiye uğratmada başarılı olmak amacıyla, İran'la anlaşma çabaları 1975 yılında Cezayir'de gerçekleşti. (9) Cezayir anlaşmasıyla birlikte İran'ın desteğini kaybeden Barzani ve arkadaşları akurtuluşm> irar.' a sığmınakta buldular .. Kuzey Irak hareketinin yenilgisinde belirleyiC: olan iç nedenler (köylülerin toprak talebinin karşı lanmaması uzlaşır tutumlar ve bunların kaynağ~ olan önderliğin sınıf karakteri) yanında, dış etkenlerde öınemli bir faktördür. Hareketin başarı sızlığa uğramasında etkileyici olan dış koşullar lçerisinde, belirleyici olan, Sovyet sosyal emperyalistlerinin bastırma yönündeki tavrıdır. (10) Uluslararası planda hareketin devrimci ve ilerici güçlerin desteğinı kazanması, Cezayir anlaşması ve benzeri nedenler diğer olumsuz dış koşulları oluşturmaktadır.
w. n
4) GÜNÜMÜZÜN GÖREVLERİ AÇlSINDAN MİLLİ HAREKETLERiN GENEL BİR DEGERLENDİRİLMESİ:
ww
Ülkemizde, günümüze kadar gelişen milli haıeketler hemı:n bütünüyle feodal-Burjuva sınıfla· rın önderliği altında olmuştur. Milli Hareketler, önderlik eden sınıfların niteliği dolayısıyla çoğu zaman aşiret örgütlenmelerine dayanmışlar· dır. Gerçek aınlamda ulusal örgütlenme gerçek· leşmemiştir. Sömürgeci güçlerin «böl ve yönet» politikalarının da etkisiyle milli hareketler kimi zaman aşiret güçlerine dayanırken, kimi ~:amanda bir dinl grubun, mezhebin gücüne dayanın~tır. Aşiret, mezhep ve milliyet ayrılıkları ulusal örgütlenme içerisinde etitilememiştir. 33
ww
w. n
et e
we .
co m
Bütün ülke. çapında (dört parçada) merkezi örgütlenme ler olmadığı gibi her hangi bir parçadaId örgütlenme de bütün ulusal öğeleri kapsar bir biçime bürünmemiştir. Ülke çapında örgütlenme nin kısmen gerçeldeştirildiği dönemlerde de herhangi bir parçadaki sıcak savaşa diğer parçalarda yeterli destek sağlanamamıştır. Bu da dört taralı düşmanla çevrili olan, dolayısıyla dışarıdan yardım Kürdistan·d a milli hareketalmanın güç olduğu lerin yenilgiye uğramasında önemli bir neden olır-uştur. Halkın öz gücüne güvenmekt en çok dış siyasi güçlerin yardımına bel bağlanmıştır. Dolayı sıyla emperyalistle-r ve sosyal emperyalist lere karşı hayaller beslenmi~tir. Aydınların ve özellikle de sosyalistler in yönIendirici etkinlikleıi hiç bir dönem sözkonusu olmamıştır. Ülkemiz milli hareketleri n gelişim tarihi aynı zamanda. feodal geleneksel önderliğin, pratikte iflası ve lmrşısında proletaryanın ideolojik-politik- örgütsel önderliğinin bir zorunluk olarak belirmesi tarihidir de. Şüphe götürmez bir tarzda, ülkemizde sosyal pratik tarafından-üzellikle 75 yenilgisinde n sonrakanıtlanmıştır ki, geleneksel önderlik milli kurtu luşu sağlayamaz. Milli kurtuluşu gerçekten sağla yacak ve sosyal kurtuluşla tamamiayab ilecek yegane güç proletarya ve onun ideolojik-politik-örgütsel önderliğidir. öte yandan yine, köylülerin toprak talebi karşılanmadan güçlü milli hareketleri n oluşamıyacağı ve başanya ulaşa:nıyacağını öngören M-L'nin ev rensel ilkesi ülkemiz pratiğinde bir kez daha doğ rulanmıştır. Ülkemizde hiç bir hareket, köylülerin toprak talebine gereken önemi vermemiştir. Bütün 34
tutan, ~u sonuçları çıkarmak mü~kündür: Herşeyden önce üll,enıiz:n bağımsızlığı - özgürlüğü ve birliğini gercc!; ıe:?tirecek olan proletaryanın ideolc;ıi.~:-politik ör,~ütsel önderliğinde milli kurtuluş ve halkın de· rnokrasi si mücade lesidir. Bu gün milli görevler i ,iı1 p'anda olan, bn mücade le, toprak devrimi mü:<iclesin e sıkı süaya bağlıdır, iç içedir. Köylüle · rin toprak talebi kar~ılaınmadan, dolayıs•yla, feodalizme karşı mü(;ı::dele edilmed en, güçlü milli ha!'eketler yara tılamaz. Köylüle rin t'()pral< talebiyl e ulkenin kurtuluş meseles ini doğru bir biçimde h:r!c:~i.irebilecek, ba~arıya götüreb ilecek tek sınıf proletar yadu. Proletar ya bu mücade le de din, mezhep milliyet ayırımı gözetme ksizin milli kurtuluş ~an '"kan o!an bütün u!uEal güçleri birleştirerek, c.-,·!: olarak bu güçlere dayanar ak; empery alist ve .'·ü :y,ü empery alLt «yardımlara" bel bağ\amaksı ~u;, r;erçek sosyalıst ülkeleri n, uluslararası proleta;ya ve diğer anti-em peryalis t kurtuluş hareket lerin yardımıyla başarı sağlayacaktır. sürecind e merl>.:ezi örKuıtuluş müt:ade lesi gütlenm eyle (dörı; parçada ), ulusal güçlerin bü tününd en yararlan ma imkanını sağlamak yanın· da sömürge ci ülkeleri n devrimc i hareket leriyle dayanışmada önemlid ir .. ışık
w. n
et
ew
e. c
om
·bunlard an gunumu zun görevler ine
ww
5) ÜLKEM iZDE ÇEŞİTLİ SİYASİ AKIMLAR VE BUNLAR!\. KARŞI TAVRIMIZ - MİLLİ KURTULUŞ VE HALK DEMOK RASISI MÜCADELEMİZİN İÇERİSİNDEKİ «TRUVA ATLAR!" («K. Y. B.ıı, «Özgürl ük Yoluıı vb.)
Yüzlerin e sosyaliz m maskesi ni takınan bu at>ımlar Sovyet Sosyal EmperyalL~tıerinin ülkemiz -
35
ww
w. n
et
ew
e. c
om
deki ajanları olup, sosyal-faşist bir niteliğe sahiPtirler. Bunların Milli Kurtuluş Mücadelemizdeki rolleri; mücadeleyi içten çökertmek, arkadan han· çerlemek biçimindeki, tarihi «Truva atı»nın yük· lendiği roldür. Yol göstericileri, orkestra şefleri Brejnev'in değneği ve ccdüşüı;ı.celeridir». Sovyet sosyal-emperyalistif-rinin dünya çapında izledikleri hegemonyacı, yeni-sömürgeci siyasetin ülkemizdeki araçlarıdırlar. Bunlar ideolojik ve politik olarak Sovyet sosyal-emperyalistleri ne bağlı bulunduklarından, sömürgecilere ccKarşı» tavırlarıda Sovyet sosyal-emperyalistlerine bağlı olarak değiş mektedir. Sovyet Sosyal-Emperyalistler inin sömürgeci ülkeleri kendilerine bağlamaları, dolayı sıyle sömürge Kürdistanı bunlar aracılığıyla sömürillmelerinin sözkonusu olduğu durumlarda. sömürgeci ilişkileri: böyle bir şeyin mümkün olma~ dığı durumlarda da, ülkemizi sosyal - emperyalistlere doğrudan bağırnlılaştırmak amacıyla Sovyet yeni -sömürgeciliğini, dolayısıyla sömürgeci ülkelere karşı "mücadeleyi>> savunmaktadırlar (ll). Sovyet yeni-sômürgeciliğinin savunucuları o· lan bu akımlar, giderek, Kürdistanda sovyet yanlısı komprador burjuvazi ve toprak ağalannın siyasi temsilcileri durumuna gelmektedirler. Kürdistandaki hemen bütün Rus uşağı akımların içinde yer aldığı "Kürdistan 'yurtsever' birliği» (12) Suriye'de sosyal faşist iktidarın icazeti ve koruyuculuğu altında faaliyetlerini yürütmekte, Kürdistanın diğeı.- parçalarında da yayılmaya çalışmak tadır. Bunların, Türkiye Kürdistanındaki yandaşları, uzun bir :.;üre kendilerini sahtekarca yurtsever, küçük burjuva rnilliyetçi.si, Dr. Şivan'ın ismi arkasına gizlemey~ muvaffak oldular. Bu akımlar
et
dırlar.
ew
e. co
m
ajan niteliği ve hain yüzü her geçen gün daha faz_ la açığa çıkmaktadır. Halkımız kendi deney leri ve devrim cilerin faaliy etleri sonuc u Suriye 'de sömür gecilerle kucak kucağa, Türk sömür gecile rine ujurnalcilik)) (13) yapan bir akımın nemen em uyurtseverıı bir akım olduğunu; daha iyi kavra maktadır. Bu akımın Türki ye ve Suriye 'de sömür gecile rden yana, İran'da (ve son zaman larda Irak'ta) sömür gecile re «Karşııı iki . farklı siyase tinin olmayacağı, bu <<farklııı görün ümler in tek ve aynı bir siyase tin, sovyet yeni- sömürgeciliğiDin savunulması siyase tini!l, değişik koşullardaki biçim ienroesi olduğu artık açık bir gerçek tir. Bugü n uTürkiyeıı <<Kürdistaınııdaki sosyal faşist akımlar, Sovye t sosya l-emp eryali stlerin in Türkiye'yi bütün olarak kendi lerine bağlamak amacıyla, Faşist diktatörlüğü, sosyal-faşist diktat ördurum undalüğe çevirm e amaçlarının araçları
w. n
Sosyal emper yalist ler bu amaçlarında ba§ıı:rıya ulaşamadıkları, takdir de Kuzey Kürdi standa bir «Milliıı Harek etten yana olacak lar. Kuzey Kürdi stan'ı yeni sömür geleri yapm aya çalışacaklardır.
ww
Sosyal emper yalist lerin bu ikili siyase tinin (lti bu siyase t bütün Kürdi stan açısından da sözko nu sudur ) tipik savun ucu «Özgürlük Yoluıı sosyal faşistleridir. «Özgürlük Yoluıı bu amaçl a bir yandan Kürdistan'ın ı:.ömürge olduğundan bahse derek, esas olarak Kuzey Kürdi stan'd a örgütl enirke n, diğer yanda n da «birlik te örgütlenmeıı ve uant:i-faşist cephe den" dem vurmaktadır. Devrimci harek et, milli kurtuluş mücad elesi içerisindeki, Sovyet Sosyal-Emp eryali stlerin in aja37
KÜRDİSTı\N
DEMOKRAT PARTİSİ (KDP)
et
-
ew
e. co
m
m olan bu hain akımlara lr.ıarşı mücadele eder, on· . larla hiç bir eylem birliğini kabul etmez. Ülkemizdeki 1iğer bir ihanet akımı da, dünyaı çapında Çinli revizyonistler tarafından temsil edilen karşı-devrimci «ÜÇ Dünya Teorisinnin ülke· mizdeki savunucusu şekilsiz bir «gruptur.» Bu «gTupıı henüz gerçek doğrultusuna kavuş mamıştır. Şimdiye kadar çoktan <<Aydınlık TİKPıı nin sosyal-sömürgeci saflarında «şerefliıı yerlerini almaları gerekirken, çeşitli subjektif nedenlerle hala, «Aydınlık - TİKPıınin ülkemizc!eki lmı:i!.. atürleri olma yönünde çaba sarfetmektedirl er. Bunların kısa bir zamanda, «Aydınlık>> saflarına geçmeleri mümlo;ün oldı.;~.u gibi, «şekilsiZ>> yapılarmı l:~o rumaları da mümiı:ündür. Her iki durumda da btın larla hiçbir eylem birliği kabul edilemez.
ww
w. n
Özellikle Irak Kürdistan'ında, geniş bir yurtsever tabana salıip olan bu parti, daha çok çeşitli sınıfların içinde yer aldığı bir blolı: görünümündcdiı:. Bu blok içerisinde feodal-burjuva aşiretçi unsurlar etkin durumdadır, siyaseti bunlar tarafından belirlenmekted ir. Dolayısıyla KDP emperyalizm ve ı:::osyal-':!mperyalizmle kimi zaman uzlaşan bir siyaset izlemektedir. Otonomi talelıi} ;ç, ıe fo:mL;t bir içerik kazanan bu siyaset, bazen de anti-komünist eyl~mlere kadar varmaktadır. Özellikle 70'lerde İran ve ABD'ye yasıanma çabalanyla birlikte, etkinlikleı-ini daha da arttıran ABD yanlısı unsurların yönetiminde yoğun bir anti-komünist kampanya izlemiştir. (1-1) 975 yenilgisinden sonra yeniden «geçici koroiten adı altında örgütlenen KDP, geçm!§i eleştirmesine rağmen, bu~ün
et
ew
e. c
om
hareket içerisinde ABD yanlısı unsurların ve gene olarak empeıyalizmle uzlaşmaya çalı:ıanların bütünüyle temizlendiği söylenemez. Açık bir ideolojik-siyasi çizgisi yoktur. Pragmatik bir anlayışla geçici, istikrarsız bir siyaset izlemektedir. Özellikle de «Türkiyeıı Kürdistan'ındaki kolunun ne dediği, neyi savunduğu pek belli olmamaktadır. Çı karları gereği bir gün «süper devletlerııden bahsederken ikinci gün «sosyalist sistemııden (sosyalemperyalist sistem kastediliyor) dem vurmaktadırlar. Bu akım sınıf çeli:;melerinin keskinleşme sine bağlı olarak ayrışmak durumundadır. KDP'nin bu özellikleri nedeniyle, ona k:!rşı tavrımız ikilidir. Bir yandan, emperyalizm, sosyal-emperyalizm ve özellikle de ABD yanlısı unsurların hareket içinde temizlenm~si için, içindeki ilerici ummrlara destek olmak; diğer yandan da emperyalizm, sosyal-emperyalizmle uz!aştığı ve anti-komünist faaliyetleri ölçüsünde ona karşı mücadele etmektir. DİÖER
AKIMLAR :
.n 6)
milli burjuvazinin sol O:esiminin ve küçük burjuvazinin siyasi temsilcileri olmaya aday bazı akımlarda varbütünüyle bu sınıfiara dır. Fakat bunlar henüz mal olmamışlardır. Siyasi iktirsazlık bunlarında hakim özelliğidir. Modern revizyonizmden ı;u ve· ya bu ölçüde etkilenmişlerdir. Kurtuluşu diğer güçlerin yardımından çok halkımızın öz gücünde g-örmeleri bunların en olumlu yanlarıdır. Bunlarla çeşitli eylem birlikleri yapılabilir, yapılmalıdır da. Ülkemizde köylülüğün bağımsız si-
ww w
Yukarıda sıraladığımız akımlar dışında,
39
l<öyiü yığınlarını bizzat, örgütle me ve on · Iarla önderl ik etme görevi ni ortaya koymaktadır. Bu görev yerine getirilebildiği ölçüde proletaryanın milli hareke t içindek i etkinliği daha da artaeak -
om
geniş
tır.
BAZI SONUÇ LAR :
yasi bir örgütü yoktur . Köylül ük kısmen, KDP tabanını oluşturmıı.ktadır. Bu durum proletaryanın
ww w
.n
et
ew
e. c
Ülkemizde milli kurtuluş mücad elesi gün geçtikçe yükselmektecJir. Kapita lizmin geli§mesi, dolayısıyla proletaryanın güçlen mesi ve sınıf ayrı· şımlannın keskinleşmesiıne bağlı olarak proleta ryanın milli hareke t içindek i etkinliği de artmak tadır. Bu geli~im kar~ısında her türden bı.:.rjuva milliyetçi akım kendis ini prolete r ideoloji arkası na gizlerneye çalışmaktadır. Ülkemizde burjuv a milliyetçiliği büyük oranda gerilemesine rağmen, buna karşı mücad ele ha!a gündem dedir. Ulusal güçler i abartıp, prol3t.aryanın güçleri ni kü<;ümseyen, sosyal kurtuluş acına ulusal kurtuluşu red eden Kürdis tan'dak i milli kurtuluşun derin halkçı-devrimci niteliğini göremiyen «sol» sapınada (bu sapmanın temsilc ileri söbirlikte örgütınürgeci ülkeler in sol hareke tiyle lenmes ini savunmaktadırlar.) Milli kurtuluş hareketin i köstek leyen mücad ele edilmesi gereke n eğilimlerdir.
Bugün ülkemi zde proleta rya dışında sınıf ve önderl ik etmesi hala tabakaların milli hareke te mümk ündür. Böyle bir durum da, bu hareke tin emperyali zme darbe vurması ve ~çileri-köyiüleri devrimci bir ruhla örgütle rnemiz e engel olmaması koşuluyla bu hareke ti destekl eriz. 40
ve halk demokrasisi mücade lemiz başta modern revizyonist ihanet akımları olmak üzere, milli hareket içindeki diğer yanlıç çiz gilere karşı, mücade le içerisinde, proletaryanın milli hareket te hegemonyasının sağlanmasıyla kurtuluş
co m
Milli
ww
w. n
et e
we .
baçarıya ulaçacaktır.
41
DlPNOTL AR:
mış
olmaktadır.
we .
co m
1) Bll1ndl~l gibi son günlerde AEP tarafından dttnya komUnist hareketin~ açıklanan belgelerde Çin'In sovyet modern revlzyonizmlne karşı lstlkrarsız, sallantılı tav· rına, örn.:ıklerle lşar.:ıt edilmekted ir. Bunlar Içinde en önemlileri; Çin'in bir dönem antı-emperyalist cephe Içinde sovyet revizyonist lerini de dahil etmesi, böylelikle anti-emperya iist mücadeley i revlzyoniz me karşı mücadeleden kopararak içi boş bir söz yığını haline getirmesi ve BreJnev'in Kru~ev'l tasfiye etti~ dönemlerd e Sovyet revizyonlstle ri hakkınrla hayall.:ır beslernesi ve yaymasıdır. Revizyonizml kişilerin şahsında gören, revtzyonlz m hak· ltında hayaller besleyen, onunla uzlaşmaya çalışan, böyle yanlış bir anlayışa sahip olanların, keııdllerinln de ergeç bu dönekierin durumuna düşmel~rinln kaçınıtmo oldu!';u sosyal pratik tarafından bir kez daha dol';rutan-
ww
w. n
et e
2) Burada kısaca da olsa bazı yanlış görilşlere del';lnmekte yarar vardır. ÖZelllkle Türkiye sol hareketind e yaygın olan bir anlayışa göre, Kürdistan mllll meselesi (devrım dışında ba.o;o;a bir çözUro şeıat olmayan bu meııele) Türklye devriminin bir parçasıdır. (Sözkonusu edilen <Türkiye> Kürdlstan'ı milli meselesldl r. Dolayısıyla 1ran' Kürıjistan'ında:kl milli mes.:ıle İran devriminin Irak ve 'Suriye' Kürdistan'ındaki mllll mesele de bu ülkeler devrimin parçasıdır.) Böylece ortada Kürdistan devrimi diye bir şey kalmamaktadır! Aynı ş.:ıkllde bu aniaYli Kürdistan açısından enternasyo nallzml cbirlikte•, ·örgütlenmeye lndlrgenme·i!:tedlr. Oysakl cSadece ve sadece bir tek gerçek enternasyo nalizm vardır; o da kendi ülkesinde devrim~! mücadelen in gelişmesi Için canla başla çalışmak, ve bu mücadeles i, bu çizgiyi ve sadece onu lstlnasız büt'Jn ülkelerde (propatand a: lle, maddi Ye manevi yardım yoluyla) destekleme ktir.• <Lenin) 3) Temel çellşmenln bu biçimdeki karmaşıklıtı baş ka hiç bir sömürge ya da yan-sömU rcede &:örillmey.ın, sadece bizim gi bl emperyalis tlerin dol';rudan denetlnıl aı tmda olmayıp kendileri emperyaliz me batJmlı olan ülke-
42
lerln, d.ınetimi bir durumdur.
altındaki
sömürgelerde
ııörlllebllen
öz&(l1
om
sömürgeellere dolaylı yardım -i) Emperyallstlflrln yollanndan vazgeçe<ck, doıtrudan yardım benlmsemelerl -ülkemlal silahlı k.uvvetiPrlni göndermel.ırl- durumunda (İn&lliz emperyalizminin Dofar'daki konumu); ya da ülkemizin yeni sömürgecllik altına girme tehdidinin büyük oldu~u durumlarda -llerde ortaya çıkabilecek durumlarda- emperyalizm v.ı sömürgeetlik l.k1s1 birlikte baş yer alacaklarçelişmcslnin karşı devrAimcl kutbunda
.c
dır.
dır.(!)
Yanı
te
we
5) Burada sözkonusu olan Pllrtlnln bir anda bütün ülke çapında örgütlenmesi deıtn çıkış noktası olarak OIkede M-L tek bir partinin benimsenmesi ve hedeflenm.ı sl meselesidir: Ülkemizde bu görüşe karşıt görüşler her parçada ayn bir partinin olması gerekti~i.ni savunmaktadır. Yani ülk.ı emperyalistler ve sömürgeeller tarafın dan ne kadar parçalanmışsa o kadar da parti olmahülkemiz somutunda • parti(!)
ww w.
ne
6) Ülkemizde bazı görüşler buraya kadar say~ hareketleri milli hareket olarak nitelendlrmemektedlrler Bu görllşlere gör.ı Ktırdlstan'a kapitalizm 19-45 lerden sonra Cirmiştlr .. Dolayısıyla uluslaşma ve ulusal hareketlerden ancak bu tadhlerden sonra bahsedllebllir. Böylece her ;eyden önce ı:mpcıryallzme lllşkin teorik sefaletIerini sergilemek (bllindilti gibi emperyalizm tek dünya ekonomisi ve pazarı demektir. Emperyalizm çağında kaPitalizmin şu v.ıya tu ölçüde girmedl~l bir tek ülkeden dahi sözçWJemez.) bir yana; dört ayıı Kürt ulusu tahlilleri (!) yapan şöven güçlere prim verilmekte: öte yandan sağa sola ulusal Inkarcılık etiketını yapıştırırlarken, blzzaLihl kendileri ulu~umuzun şanlı mücadelel.ırle ulusal ayaklanmalar la dolu tarihini bu tahllille(!) İnkar etınek durumuna düşmektedlrler. Onlann göremedlklerl ülkemlzin 19. yy. da giren kapitalizmin 1945 !ere kadar çok cı lız olması, 1945'lerd.ın sonra özellikle cTürkl7e• Kürdistan mda ABD'den alınan krediler vasıtasıyla, kapitalizmin
43
daha
hızlı
bir
derinliğine gellşme
içerisine girmesi araOnlar bu hızlı gelişmeyi, kapitalizmin orolarak anlamaktadır lar(!)
sındaki farktır.
taya
çıkması
we
.c
om
7) Kısacada da olsa, bu konuda geliştirilen anti-komünist propağandalara değinmektc fayda var. Ülkemizde bazı anti-komünist burjuva milliyetçileri Mehabad Kürt Cumhuriyetinin yıkılmasının esas nc.deninin Sovyet ordularının geri çekilmesine bağlamaktadırlar. Böylece bir yandan feodal-burjuva önderliğin teslimiyetçl tavrı aklanırken öte yandan da Sosyalist sovyetler birliğinin (o döncmde~ü uluslararası şartlara bağlı olarak, sosyalizmin genel çıkarları düşünüldüğünde doğru olan) bu tavrı araç edilerek sosyalizm düşmanlığı körüklenmektedir.
te
8) Bu sıralarda (1964 yılında KDP içer;sinde Barzani ile Talabini arasında çatışmalar ortaya çıktı. Celal Talabani ve arkadaşları yenilince İran Şalu'na sığındılar. Sonra geri dönerek Irak sömürgecileriyle birlikte hareketin bastırılmasına çalıştılar .. Kürdistan tarihinde lhaneti ve hainlii';iyle tanınan Celal talabani ve arkadaşları bu gün de suriye'de sosyal faşist yönetimin kucağında
ne
•kurtuluş• teorilerı yaratıyorlar(!)
ww w.
9) Cezayir anlaşmasıyla Irak İran'a çeşitli tavizler verdi. Böylece İran colayısıyla ABD amacına ulaşmış oldu.öte yandan Irak bu anlaşma lle hareketi yenilgiye uğratmada başarı 'iansını arttırdı ve başardı da. (!) Bu durum Sovyetler Birliğinin de çıkarınaydı. Dolayısıyla Cezayir anlaşması aynı zamanda iki süper devletin, Kuzey Irak hareketi. karşısında çıkarları gereği uzlaşmala rının bir sonucu oldu. Cezayir anlaşmasını en az iki süper devlet kadar Çin'li revizyonistlerde onayladılar. Çünkü •İki bağımsız üçüncü dünya ülkesının birliği• gerçekleşmişti? ( ! 1
10) 75 yenilgisinden sonra burjuva milliyetçileri geönderliği aklann cabalarının ürünü olarak yenligiyi bütünüyl~ cezayir anlaşmasına ve csüpen devletlere bağ ladılar. (Gerici rniltiyetçi!er, çıkarlarına uygun geldiği Için belirl\ bir süre için sovyet sosyal emperyalistıerlnl süper devlet olarak adlandırmaktan çekinmediler.> rici
44
yenliginin belirleyici etmeni durumuna getiren metafizik Idealist anlayış, ülkemizdeki <ÜÇ dünya• cı şekilsiz bir cgrup• tarafından da öne sürülmektedir. Bu baylara göre de '15 yenilgisinin esas neden1 sovyet sosyal empçryalistleridir. Dolayısıyla hareket önderliğinin M-L bir nitellğe sahip alması durumunda dahi yenilgiyle sonuçlanacaktı!. (Böyle metafizik bir anlayışın kaçınılmaz olarak varacağı yer burasıdır.) Onlar karşı-devrimci <ÜçDünya teorisl>nin ışığında böylece biryandan ABD İran gericilerinin hareketı kendi amaçları doğrultusunda kullanmalarına karşı ses çıkarmaz Ve Cezayir anlaşmasım onaylarken, öte yandan da Sovyet sosyal emperyalistlerini dünya çapında ·ie ülkemiz somutanda tek başına baş düşman alma hazırlıklarına teorik malzeme hazırlamak Sonuçta cüç Dtinya>cı baylarımız tarihin tetadırlar. kerleğin! ileri götüren temel itici güçlerden biri olan feodal burjuva önderliıi;in lekelenmesin! engellemiş olmaktadırlar (! ) koşulları,
ew e
.c
om
Dış
ww w. n
et
ll) Örneğin Irak <kapitalist olmayan yoldan•, •sosyalizme> geçiyorsa yanı ırak sömürgecileri sovyet sosyal emperyalistleriyle ya•ı sömürge bağımlılık ilişkileri içl'risinde ise,) 'Irak' 'Kürdistan'ı için milli kurtuluş hareketine gerek yoktur. (Yani onlar böyle bir şeye girişmezler. Böyle bir ŞC•Y mümkün olmadığı oranlarda da ülkemizi sovyet sosyal .ımperval!zmtne doğrudan bağımlılaştırl!'.ak mücadeleyi savunmaktadırlar. amacıyla ülkelere karşı hareket gelişiyorsa, böyle bır bir böyle Her şeye rağmen harek~ bütünüyle ABD işbirlikçisi CİA kışkırıması bir harekettir.(! ı Irak'taki <demokratik• -hatta csosyal!st>lktidar, Kürtlerin milli haklarını tanıyacaktır.(!) Böyle bir durumda harek-atı sömürgeellerle birlikte bastırmaya çalışırlar. F'akat Irak sovyet darbesini hastırdığı ve sovyetlerden uzaklaşıp ABD ya yanaşma eğilimleri gosteriyorsa artık görev 'Irak' Kürdistanında culusal kurtuluş çu• olmaktadır.(!)
12) Celal Talabani bu Ihanet akımının baş aktörü olarak geçmişten gelen hain nltelijiine bütününyle uyan bir rol yüklenmiştir. 13) B!lindiğl son zamanlarda, Türk sömüreeci!P.rln·
4.S
ww w. n
et
ew e
.c
om
d.en Izin alarak tran'da n Hakkar iye g~len cKYB• kuvvetleriyle KDP cgeçlcl J;omlte•Ye alt kuvvetl er arasında .çı kan çatışma cgeÇicl komlte• nln askeri başarısıyla sonuçkolanmış ve cKYB»n ln üst düzeyde yönetlcll.ırl cgeçlcl aKürdist e• cTtlrkiy ln cKYB•n ardır. mite•ce esir alınmışl Türk tslnln Komlte eGeelci cKDP» rı, nı'ndakl yandaşla n• sömürg~cllerlyle lşbtrlliil yapmalarından dem vururk~ dileyen aman ikleri cKYB• cEksela nslan Eeevlt'e gönderd mektup lannda cgeçlcl Komlte •nln Cizre, Silopi, ve Hakkarl yörelerlnd~kl silahlı güçlerin t n cRadyo evbnl Jurnalliyer ek hain yüzünü bir kez daha açıjia vuruyor du. 14) Hakkar l'de son zamanl arda meydan a ıı:elen olaylarda KDP Celalile re karşı mücade le maskes i altında genel blr anti-kom Unist faaliyet yürütmUş, böylece antı komUnist yüzünü bir defa daha göstermiştir.
.ıiR
10 14 14 20 24 25 26
27 28
10. 13. 15. son 5. 4. 14. 3.
satırda
dı§ ında
l§ıCında
satırda
alınan
alan
cephenin
cephesinin
artırdılar
artırdı
• •
• •
••
kendilerine
almalarına
almamalarına
ıeylere
ıeylerle
durumundadırlar
satırda
durumundadır
enternasyonalizm • ki Iki neo engele engelleyen • ba§lık : Ülkemizde milli hareket 19. yllzyılın soniarından Itibaren devam ediyor : pklind e olaenternıısyonalizml
•
6. 10.
satırda
:.'2
33
17.
satırda
34
18.
satırda
cak. gilçten güçler ml• : pklind e olacotono ve rnesi geçmo cak. kazanamamasi kazanması sel ... : f8kljnde golenk a burJuv feodal
sa urda
et
32
kendileriri!
e. c
B
2. 2. 16. 19.
Do6 ru
ew
6 6
om
Yonlıt
S.yfo
.n
olacak.
40
beJlan 2.
satır
BAİI SONUÇLAR adlı boJiıOın altına kay-
mıştir.
satır
17 • 18 (dojjrusu §Öyledir): Ulusal güçleri proletaryıının güçlerin 1 küçOmseyen
ww w
40
45
Dipnot ll.
. ma
abertıp
sal aap-
Yanında,
6. satır do§rusu IÖ'fledir:
Böyle bii"J8V mümkün olmadılı zaman da 01kemizi Sovyet sosyal emperyaliznilne dollrudan re bô§ımlılaJiırmak amacıyla sömDrged Dlkele mücadeleyi sawnmaktadıdar. Düzeltir, özilr dileriz.
kartı