BİEN DERGİ 01/2010

Page 1

2010/01

50

25X

da

Gar

Bien Seramik Kurumsal ćletiĉim Dergisi


14-16

Bireysel Gelişim Uzmanı Hakan Birol Fark Etmez Demeyin, Fark Eder!

19

07

Bien Seramik, Kurtlar Vadisi-Pusu’da

İşinin Ustası; Vakkas Usta

20-21

22

BİEN Seramik ürünleri Güneydoğu Anadoluda

10-11

Ne Yediğimizi Biliyor muyuz?

12-13

Bien Seramik 2009 Yılında Etkin Pazarlama Faaliyetlerinde Bulundu

18

Vücut Bağışıklığını Güçlendiren Altın Öneriler!

23

Kültür - Sanat

24

Bienbul

içindekiler

Bakiler Yapı Malz. Sakarya

Süleyman Okutan Yapı Malz. Körfez / Kocaeli

Güneydoğu’nun tercihi Bien Seramik

17

Bien Seramik ile Seramik Ustalarının Buluşması Sürüyor

03-06

02

Bien Club Kart Kullanan Seramik Ustaları Hediyeler Kazanıyor

10 x 30 Seramikler ile Mekânlarda Tarçın Sıcağı: ARONIA

Bien Seramik Yeni Pazarlara Açılıyor

20-22

09

Bien Seramik Başdanışmanı M. Aykut BULUT “Yaratıcılık var olan değerlerden katma değer elde etmenin en ucuz ve en iyi yoludur”


editör

2010, Gökkuşağının Tüm Renklerini Görebileceğimiz Bir Yıl Olsun …

Bien Seramik Pazarlama Müdürü

Ebru Uzluer

e.uzluer@bienseramik.com.tr

Hayli zor ve yıpratıcı bir yılı geride bıraktık. Her geride bıraktıklarımız gibi biz de kendi adımıza hesaplaşmamızı yaptık biten yılla. Olabildiğince “kriz” sözcüğünü dillendirmeden ama nerede olduğumuzun da farkında olarak, en verimli şekilde bu yılı nasıl değerlendirebiliriz onun hesaplarını yaptık öncelikle. Planlarımızı gerçekçi verilerle ama epeyce umutla yapılandırdık. “verimli olmak” temel önceliğimizdi. Kaynakların kısılması değil, kaynakların verimli kullanılması ile en fazla faydayı sağlamak için çok titiz davrandık ve faaliyetlerimizi bu çerçevede belirledik. Gerçekleştirdiklerimizin doğru ve gerekli olduğunu yaşamak mutlu etti tüm ekibimizi. Öncelikle 2009 “Pazarlama ve Reklam Faaliyetlerimizin etkinlik kazandığı bir yıl oldu. Siz değerli bayilerimiz de gözlemlemiş ve hatta yıl içinde faydalarını hissetmişsinizdir. Ulusal medyada yeni serilerimizin tanıtıldığı ilanlarımızla yer aldık. Yerel TV kanallarını ve bölgesel radyoları da İlkbahar Kreasyonumuzun lansmanı için kullandık. Usta seminerlerimiz ustalarla bizleri bir araya getiren güzel platformlar olurken, hem ustalar hem de nihai tüketiciler için oluşturduğumuz kampanyalar bu yıla değer kattı. Üretim gücümüzü ve çeşitliliğimizi arttırıcı yatırımlarımız ise yapacağımız faaliyetlerimize zemin hazırladı. 2010’a gelince öncelikle ve inançla şunu söylemek isterim: “2010 Bien Seramik Ailesi için coşkulu, güneşli, berrak bir yıl olacak” kasvetli ve kara bulutlarla kaplı gökyüzü aydınlanacak, bir süre puslu havanın etkisinde kalsak da yılın 2. çeyreğinden itibaren bu hava da dağılacak. Sonrasında hep birlikte içimizin ve işimizin ısınmaya başladığını hissedeceğiz. Evet biz 2010’dan çok ümitliyiz çalışma arkadaşlarımız, bayilerimiz, bayilerimizin talileri, tedarikçi firmalarımızla birlikte bu yılı daha verimli geçirmek için sinerji oluşturacağımıza inanıyoruz. Bien Seramik 2010’a moral ve yeni ürün serileri ile giriyor. Bahar Kreasyonumuzun ardından, Ar-Ge bölümümüzün durmaksızın çalışmalarıyla gerek bu Kreasyondaki serilerde revizyonlar yapmayı ve gerekse ardı sıra yeni seriler ve ebatlarda yeni ürünleri pazara sunmayı sürdüreceğiz. Pazardan gelen taleplere anında cevap vermeye çalışıyoruz. Bien Seramik’in uzman ekibinin iş yapış mantığı ve tecrübesi ile pazar talepleri birleşiyor ve yeni ürünler olarak karşınıza çıkıyor. 2010’da da yetkili satıcı kanalımızı gerekli gördüğümüz bölgelerde daha yakın ve etkili hizmet verebilmek amacıyla artırmayı sürdüreceğiz. Sonuç olarak; 2010 yılı ile birlikte hepimizin elinde 365 günlük yeni bir hesap defteri var, içini nasıl dolduracağımız bizim elimizde. O halde çalışmak, üretmek, satmak, çabalamak, koşmak zamanı… Bien Seramik A.Ş. olarak iş ortaklarımıza ve okuyucularımıza 2010’da bereketli, kazançlı ve gülümseyen bir yıl diliyoruz. Bienhaber Bien Seramik Kurumsal İletişim Bülteni Bien Seramik San. Tic. A.Ş. tarafından 3 ayda bir yayımlanır. Ücretsizdir.

2010/01

İmtiyaz Sahibi: Metin Savcı Ali Nihat Tarlan Cad. Süleyman Başkan İş Merkezi No:82 Kat:6 Bostancı / İstanbul

Baskı: Bilgi Matbaa (0 212) 407 04 20 Baskı Tarihi ve Yayın Türü: Ocak 2010 – Yerel Süreli Yayın

0

25X5

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Arzu Keçecioğlu Ali Nihat Tarlan Cad. Süleyman Başkan İş Merkezi No:82 Kat:6 Bostancı / İstanbul

da

Gar

Yönetim Yeri: Bien Seramik Ali Nihat Tarlan Cad. Süleyman Başkan İş Merkezi No:82 Kat:6 Bostancı / İstanbul Tel: (0 216) 469 65 10 Faks: (0 216) 469 66 12 info@bienseramik.com.tr / www.bienseramik.com.tr

Yapım ve Baskı Hazırlık: Kil Tablet Yapım (0 212) 249 64 53

Bien Seramik Kurumsal ćletiĉim Dergisi

Bu Sayıya Katkıda Bulunanlar: Nedim İpek

9. Sayı bienhaber 2010/01


karobien

10 x 30 Seramikler ile Mekânlarda Tarçın Sıcağı: ARONIA

Siyah ile Beyazın Asil Birlikteliği: MEKİK

Seramik kaplama alanında modern yaşamın gerektirdiği ihtiyaçlara cevap vermeyi sürdüren Bien Seramik, 10x30 ebadında 6 yeni seri hazırladı. Acer, Aronia, Carex, Kalmira, Saten ve Stadt. Bunlardan Aronia’ yı 3 ayrı renk seçeneği ile ikili ya da üçlü kombine ederek, dik ve yatay döşeme biçimleri oluşturarak farklı zevklere hitap eden kombinasyonlarla hareketli yüzeyler elde etmek mümkün oluyor. Aronia ile döşenen cafelerin, mağazaların iç ve dış zemin ve duvarları, konutların mutfak ve banyoları artık daha farklı görünüyor. Seride Tarçın’ın sıcak rengi, Venge’nin ağırlığı ile dengeleniyor. Kemik rengi ise her iki renk ile de kullanılabilir olduğundan ikinci bir renk alternatifi sunuyor. Serinin 3 x 30 ebadında 4 çeşit de bordürü bulunuyor. Venge, Tarçın, Kemik-Venge, Kemik – Tarçın.

Çırağan Serisinin gördüğü ilgiden sonra Bien Seramik şimdi de Mekik serisinde siyah ve beyazın asil birlikteliğini ürün gamına katıyor. 20 x 42,5 duvar, 33 x 33 yer karosu ve 4 x 42,5 ebadındaki bordürü ile sadece banyoların değil yaşanılan her mekânın kaplamasında yeni ve farklı bir seçenek. Seride ayrıca klasik renklerden vazgeçemeyenler için fildişi ve bej, renkli ve dinamik ortamları sevenler için ise mavi ve pembe alternatifleri bulunuyor.

2 bienhaber 2010/01


gezibien

Polatoğlu Yapı

Bipa

Serin Ticaret

Hayri ve Mahmut Polatoğlu

Nuri Parlak Hüseyin Parlak

Adnan Serin İbrahim Serin

İlhanlar

Özturanlar

Abdurrahim Dilek İlhan Dilek

Muzaffer Turan

Elazığ

Diyarbakır

Güneydoğu’nun tercihi Bien Seramik

Batman

Mardin

Bien Seramik Güneydoğu Bölge Müdürü Soner Çakar’ın sorumlu olduğu bölgeden Gezibien bölümü için seçtiği Elazığ, Diyarbakır, Mardin-Midyat ve Batman’daki yetkili satıcılar ziyaret edildi. Ziyaret sırasında hem görüldü ve hem de sohbetlerden anlaşıldı ki bölgenin lokomotif endüstriyel, ticari faaliyeti; yeni inşaat yapımı ve onu besleyen yüzlerce kalem ürün ve malzemenin satışı. Fakat yine bir bölge gerçeği var ki, ticaret yapmanın olmazsa olmazı para akışının buralarda neredeyse hiç düzeyinde kalması. Satıcının toptan satış yapmak için müteahhide, müteahhidin de konutunu bitirmek için satıcıya ihtiyacı olduğundan “Kat karşılığı” alış veriş bir satıcının dediğine göre tüm iş hacminin %75’ine ulaşmış durumda. Bu durum “Emlak sahibi satıcılar” yaratmış. Yine bir satıcı kendisinin bu nedenle 12 daire sahibi olduğunu söylüyor ve “Artık yeter!” diyor. Daire karşılığı ticaretin ürün seçiminde de olumsuzluğu var. Müteahhit sürekli olarak ürün bedelini aşağı çekiyor. Bu durum “Lüks ürün grubu” diye adlandırılan ürünlerin satışına da etki ediyor. Hala “kişisel tanınırlık ve güven” üzerine süre giden bir ticaret anlayışı hüküm sürüyor. Bölgede esnafın ticaret erbabının bir saygınlığı ve ağırlığı var. Ama bu aynı zamanda “herkesin gönlünü hoş etmek” anlamına da geldiğinden, fiyat pazarlığından çoğu zaman “Başım üstüne” diyen satıcı karlı çıkamıyor. 3 günde 4 kent, 5 satıcı ziyaret ederek bu sonuçlara vardık. Fakat bir yandan da her kentte gezip dolaşırken gördük ki yüzlerce blok inşa ediliyor ve bunlar hem dış görünüm hem de iç mekân olarak çok özenilen yapılar. Bölgenin bir özelliği de konut büyüklüklerinin 200 m2 civarında olması. İstanbul için 2 daire anlamına gelen bu m2’ler bölgenin aile kişi sayısı gereği neredeyse zorunluluk. Gezimiz boyunca bize yakın ilgisini ve sıcak dostluğunu esirgemeyen Elazığ Polatoğlu Yapı’dan Hayri ve oğlu Mahmut Polatoğlu’na, Diyarbakır Serin Ticaret’den Adnan Serin’e, İlhanlar İnş.’den Abdurrahim ve İlhan Dilek’e, Mardin-Midyat Bipa’dan Nuri ve Hüseyin Parlak’a, Batman Özturanlar’dan Muzaffer ve Osman Turan’a çok teşekkür ederiz.

3 bienhaber 2010/01


gezibien

ELAZIĞ – Polatoğlu Yapı 1985-90 yılları arasında inşaat taşeronluğu, 1991-96 yılları arasında ise müteahhitlik yapan Hayri Polatoğlu, 1996 yılında Polatoğlu Yapı Malz. San. Tic. Ltd. Şti.’ni kurar. Firma 2004’de mevcut adresine taşınır. 2007’nin Nisan ayından itibaren ise Bien seramik satıcısı olur. Kovancık’da da bir şubesi olan firma önümüzdeki yıllarda Malatya Yolu üzerine güzel bir showroomlu mağaza açmayı hedefliyor. Bu mağaza ile birlikte bünyesine bir de mimar katarak projeli işlere yönelecek.

İlin 1.200m2’lik seramik potansiyelinin %20’sini Polatoğlu Yapı, Bien Seramik ile karşılıyor. Kent Malatya Yolu üzerine yapılan yeni konutlarla büyüyor. Bu bölgede lüks konut üreten müteahhitlerin marka tercihleri de lüks ürünlere oluyor. Kentte konut yapan müteahhitlerin büyük çoğunluğu Pulu’lular. Pulu erkek nüfusunun % 80’i inşaatçılık yapıyor. Bölgeden yurt dışına da çok sayıda insan çalışmak için gidiyor şimdilerde de onlar köylerinde kendi konutlarını yaptırıyorlar. Bu konutlarda da lüks ürünler tercih ediliyor.

Elazığ’da demiryolu olduğundan sevkiyat demiryolu ile yapılıyor, hatta TCDD’nin ambarını kiralayarak Türkiye’nin içine demiryolu giren tek deposuna sahip firma olurlar. Yılda 200 ton seramik indirilen bu depo 3 dönüm büyüklüğünde. 2005 yılından itibaren Hayri Polatoğlu’nun oğlu Mahmut Polatoğlu da bilfiil işin içinde yer alıyor. Firma Elazığ ve ilçelerinin yanı sıra Tunceli, Bingöl, Muş illerinde bulunan alt bayilerine toptancılık hizmeti veriyor. Güvene dayalı bir pazarın hâkim olduğu kentte kart ile alışveriş henüz çok yaygın olmadığından bu olanaktan yararlanılamıyor. Ama yapılan usta seminerinin faydası Bien Seramik isminin pazarda konuşulmaya başlanması ile görülüyor. BATMAN – Özturanlar İnş. Malz. Tic. Ltd. Şti. Özturanlar İnş. Malz. Şti., 1987 yılında Muzaffer ve Mehmet Turan kardeşler tarafından boya, hırdavat ve nalburiye malzemeleri satışı için kuruldu. Geçen süre içersinde seramik ve banyo grubu ürünlerin de satışına girmeye karar verildi. Firma, 2002’de şu anda bulundukları Diyarbakır Caddesi üzerindeki mağazayı açarak tamamen seramik banyo malzemeleri satışına yöneldi. İki kardeşin iki oğlu Ferhat ve Osman Turan’ın da katılmasıyla tam bir Turanlar şirketine dönüşen firma 200 m2 mağazası, hemen yakınında 2500 m2’lik kapalı deposu, 14 personeli ile perakende ağırlıklı çalışmalarını sürdürüyor. Çok yoğun bir perakendeci müşterisi bulunan mağazanın ziyaretçisi hiç bitmiyor. Riskli satışlardan kaçınan Özturanlar, bire bir tanıdığı bildiği müşteri odaklı satışı tercih ediyor. Batman’da her yıl düzenli olarak konut üreten müteahhitlerin olduğunu söyleyen Muzaffer Turan, bunlarla sürekli ve sıcak bir ilişki içinde olduklarını, Bien Seramik’in yeni serilerinin çok beğenildiğini, özellikle Çırağan, Paro ve Seikan’ın satışlarının çok iyi düzeyde olduğunu vurguluyor. Bien Seramik usta semineri ve ustalara yönelik kart uygulamasının çok olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını, yerel ve ulusal mecralarda Bien Seramik adının sürekli duyulmasının ve görülmesinin de perakende müşterilerini etkilediğine dikkat çekiyor.

4 bienhaber 2010/01


gezibien

DİYARBAKIR – İlhanlar İnş. San. Tic. Ltd. Şti. İlhanlar, 1987 yılında Abdurrahim Dilek ve kardeşleri tarafından kurulan ve işletilen bir aile şirketi. Şehitlik semtinde nalbur olarak kurulan şirket bir yandan aynı yerde faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da 2002 yılında Urfa yolu üzeri, Yeni hal kavşağındaki adresinde yeni mağazasını açar. Yeni adreste yeni müşterilerle tanışan firmanın ufku genişler. Bugün toptancı kanalda 60 alt bayi ile çalışan İlhanlar, 4000 m2’si açık, 1000 m2’si kapalı olmak üzere 5000 m2 stok sahasına sahip, 12 personeli, kamyon ve kamyonetleri, 2 forklifti ile hizmet veriyor. Abdurrahim Dilek lüks ürünlerin müşterisinin olduğunu ama daire karşılığı ticaret nedeniyle

zorlandıklarını, bölgede tek ticaret yapabilme alanının inşaat sektörü olmasından ötürü işi müteahhit olmayanların ortaya çıktığını bunlara güvenip satış yapamadıklarını, ustalarla aralarının iyi olduğunu söylüyor. Diyarbakır merkez ve ilçelerine hitap eden İlhanlar’ın hedefi Bien Seramik’i tali bayilerine tamamıyla yerleştirerek satışın onların üzerinden yapılmasını sağlamak. Bien Seramik’in Çırağan, Bahama, Leticia serilerinin kabul gördüğünü, en yeni serilerin ise ancak 2010’da tanınarak kabul görmeye başlayacağını vurguluyor.

DİYARBAKIR – Serin Ticaret 1989 yılında Halit Serin tarafından kurulan Serin Ticaret, 1999 yılında Urfa Yolu üzerindeki şimdiki adresine taşındı. Uzun yıllar bir seramik üreticisinin temsilciliğini yaptıktan sonra 2007’de Bien Seramik ile çalışmaya başladı. Halit Serin’in vefatından sonra oğlu İbrahim Serin ve amcaoğlu Adnan Serin’in yönetiminde faaliyetlerini sürdüren Serin Ticaret, Bien Ailesine katılmaktan mutluluk ve gurur duyuyor. 20 yıllık satıcılık birikimiyle yenilikçi hizmet anlayışı ve temsil ettiği markanın vizyonunu içtenlikle benimseyerek bu güne kadar Diyarbakırlılara ve Güney Doğu Bölgesine hizmet verdi. İlkelerine bağlı kalarak hizmetini sürdüren Serin Ticaret, başarıya ekip ruhu ile ulaşılacağına olan inancı ile destek ve ilgisini hep yanında hissettiği Bien Seramik yetkililerine teşekkür ediyor. 3 katlı mağazanın 3000 m2 kapalı alanı ve 600 m2 teşhir olanağı bulunuyor. Bir katı tamamen Bien Seramik ürünlerinin teşhirine ayrılan mağazada 9 personel hizmet veriyor. Toptan satış ağırlıklı çalışan Serin Ticaret ortaklarından Adnan Serin, Bien Seramik’in yeni serilerinin müteahhitler tarafından beğenildiğini özellikle Çırağan, Bahama, Seikan, Alice, Altes serilerinin talep gördüğünü, güven duydukları ve sürekli konut üreten iyi müteahhitlerle yıllar boyunca birlikte çalıştıklarını ama müteahhidin daire karşılığı ürün alma isteğinin ticareti küçülttüğüne dikkat çekiyor. Geçmiş dönemin stoklarını eritirken bir yandan da müşterilerini de eleyerek seçici davranmaya başladıklarını, azim ve kararlılıkla 150 m2’den bu günlere geldiklerini ve bundan sonra da gelişimlerini sürdüreceklerini söylüyor.

5 bienhaber 2010/01


gezibien

MARDİN – MİDYAT BİPA İnşaat Ltd. Şti. 1986 yılında Ahmet Parlak ve Ahmet Bilgiç birlikte müteahhitliğe başlarlar. Bu arada 1999 yılında tuğla üretimine girerler. Giderek inşaat malzemesi de satmaya karar verirler. 2006’da anayol üzerinde yaptıkları binanın altında 2 katlı 1300 m2’lik alanda yapı malzemeleri satmaya başlarlar. Ahmet Parlak’ın oğullarından Hüseyin Parlak ve eşi iç mimar olduklarından toptan ve perakende satışın yanı sıra projeli işlerde de yer alıyorlar. Bien Seramik’in başlattığı kredi kartına 12 aya varan taksit kampanyası sayesinde % 70’lere varan oranda açık hesabını hızla eriterek istikrarlı büyüme yolunda önemli bir destek sağlarlar. Mardin, Midyat, Silopi bölgesine hitap eden BİPA,’nın 1600 m’’lik kapalı deposu bulunuyor. Mardin çevresinde yaşayanların en büyük lükslerinin evlerine yatırım yapmak olduğunu bu nedenle seramik seçimi konusunda fiyatın değil zevkin ve beğeninin ön planda olduğunu söylüyorlar. Forje, Sarda, Java ve Paro seriler tercih ediliyor ve satışlarda öne çıkan seriler oluyor.

Harput hakkında;

Harput Kalesi tarihi Harput şehrinin güneydoğusundaki tepededir. Elazığ ovasına egemen bir konumda bulunan kalenin Urartular döneminde inşa edildiği bilinmektedir. Kalenin Roma, Bizans ve Arapların eline geçtiği tarihi belgelerde mevcuttur. Kale çeşitli dönemlerde onarım görmüştür. Dikdörtgen planlı kale, iç kale ve dış kale olmak üzere iki bölümden yapılmıştır. Görkemli burçları halen ayaktadır. Harput’ta gezilebilecek diğer tarihi eserler ise Harput Müzesi, Ulu Cami, Kurşunlu Cami, Alacalı Cami, Ağa Cami, Meryemana Kilisesi ve 4 km uzaktaki Buzluk mağarasıdır.

Elazığ yakınlarında bulunan bir antik kenttir. M.Ö. 20. yüzyıldan kalıntılar bulunmaktadır. Antik Harput yerleşim alanı, bir açık hava müzesi gibidir. Müzesi, kalesi, camileri, kilisesi ve Buzluk Mağarasıyla günümüzde bir turizm merkezidir. Mevcut tarihi kaynaklara göre Harput’un en eski sakinleri M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Doğu Anadolu’ya yerleşen Hurrilerdir. Hurrilerden sonra bölge Hitit hâkimiyeti altına girmiştir. Çok uzun sürmeyen Hitit hâkimiyetinden sonra M.Ö. 9. Asırdan itibaren Doğu Anadolu’da devlet kuran Urartular Harput’ta uzun süre hüküm sürmüştür. Harput ve çevresi, 1085 yılında Türklerin eline geçmiştir. Bundan sonra İlhanlıların Dulkadiroğlularının, Akkoyunluların, Safevilerin yönetiminde kalmış ve 1516 yılında Çaldıran Savaşı’ndan sonra Osmanlı Ordusu tarafından fethedilmiştir.

HARPUT

Harput Kalesi:

6 bienhaber 2010/01


projebien

BİEN Seramik ürünleri Güneydoğu Anadoluda BATMAN – Özturanlar

ELAZIĞ – Polatoğlu Yapı

Baki Evcil Blokları ve Çarşısı

Baltacı İnşaat Yaşar Baltacı’nın dairesinde 30 x 60 Varna Serisi kiraz, yer ve duvar seramiği, kiraz gül dekor ve cam mozaik kullanıldı.

Gün-As İnşaat - Selim Gün Apartmanı

Nevzat Önal Binası (Beyaz Köşk) DİYARBAKIR – İlhanlar

Abidin Tezel ve Nur Cemal Onar Blokları MARDİN – MİDYAT BİPA HSC İnşaat Hüseyin Çelebi Hüseyin Parlak’ın dairesinde 30 x 57.5 Java Serisinin Safir ve Kemik renkli yer ve duvar seramikleri kullanıldı. Zeyni Baştuğ’un binası. Islak mekanların duvarlarında 30 x 45 Çırağan Serisi, zeminde ise 30 x 57.5 Paro Serisinin Kahve ve kemik renkli seramikleri kullanıldı.

Can İnşaat - Mehmet Şirin Can

Kayalar İnşaat - Hasan Kaya 20 x 42.5 Bahama Serisi yer ve duvar seramiği kullanıldı.

Osmanoğlu İnşaat – Mehmet Kösen 2 bloğun 7.000 m2 tutan ıslak mekânlarında, yer ve balkon zeminlerinde 30 x 45 Çırağan Serisi yer ve duvar karoları kullanıldı. Islak mekânlarda Çırağan Serisi’nin 2000 adet dekor ile 2000 adet bordürüne yer verildi.

Kalkanoğlu İnşaat – Yaşar Kalkan bloklarında 25 x 40 Alice Serisi ve 20 x 42.5 Bahama Serisi ile 30 x 60 Varna Serisi yer duvar karoları ile dekor ve bordürleri kullanıldı.

7 bienhaber 2010/01


yönetibien

Bien Seramik Başdanışmanı M. Aykut BULUT

yapma zorunluluğu doğurmayacağı için hem maliyetlerin düşmesine yardımcı olacak, hem de servis hızımızın artmasına ön ayak olacaktır. İş dünyasında, rekabette bu üç faktörün dışında birçok faktör saymak mümkün, ancak pazarın üretici firmalardan en çok beklediği ise sürekli yenilik içinde olmalarıdır. Yenilik bir çabanın, çalışmanın sonucu, yeni bekleyişlerin, fırsatların, heyecanların başlangıcı olmakta, herkese motivasyon, hayata yeniden bağlanma, birçok şeyi sıfırlama imkanı vermektedir. Bazı şirketler, yeni fırsatlar çıkmadığına, fırsatların tükendiğine, ya da herkes için kendi ürettikleri ürünün en lüzumlu, en faydalı ve en son model olduğuna inanırlar. Bu kişilerin yanılgısı ise herkesin ortak olarak kabul ettiği, son model diye bir malın hiçbir zaman olmadığıdır. Her şeyin geçici olduğunu kabullenmek var olmanın ilkleri haline gelmiştir.

Rekabet ve Yeni Ürün Öncelikle biten bir yılın ardından gelen yeni yıl dolayısıyla herkese gönlünün istediği gibi mutlu, bol kazançlı, her türlü keder ve üzüntüden uzak, sağlık başarı dolu yeni bir yıl ve nice uzun yıllar diliyorum. Bundan önceki sayımızda bugünün rekabet ortamında ayakta kalabilmenin KALİTE, MALİYET ve HIZ konularında çaba göstermek, bu konularda başarılı çalışmalar yaparak sürekli gelişim içinde olmakla sağlanabileceğine kısaca değinmiştik. Kâr marjlarının yüksek rekabet dolayısıyla daraldığı günümüzde pazarda düşen fiyatlara bakarak şikâyet edeceğimize kendi maliyetlerimizi sorgulamamız, piyasada satılan mamullerin kalite zaafları yerine kendi kalitemizin geliştirilmesi

8

üzerine odaklanmamız daha doğru olacaktır. Bunların ötesinde istenilen yer, zaman ve miktarda, istenilen hizmet sağlanamıyorsa kendi iç akış işlemlerimizin daha iyi organize edilmesi, eksiklerin tamamlanması ve servis hızımızın arttırılmasına çalışmalıyız. Hızlı servis, satışın hemen olmasını sağlayacağı için yeni siparişlerin gelmesi açısından da çok önemlidir. Bu üç faktör müşteri memnuniyetinin olmazsa olmazlarından olup, başarının ilk başlangıç ayaklarını oluşturmaktadır. Bu üç faktörden en önemlisi hangisi diye soracak olursak en başa “kalite’yi” koymamız gerekiyor. Çünkü kaliteli üretim, kaynakların israfını önleyeceği, istenilen miktarda üretimi sağlayacağı, tekrar işleme ve yeniden ilave üretim

Pazara sunulan ürünlerin birçoğu ömrünü iki yıl içersinde tamamlayarak kayboluyor. Buna ilaveten bugünün teknolojik ortamında ürünlerin farklılıklarının giderek azaldığı ürünlerin birbirlerine çok benzer bir yapıya döndüklerini görüyoruz. “EN İYİ AYNI ÜRÜN” ile kazanmanın zor olduğu

“Ürün geliştirme, firmanın performansına pozitif katkı sağlayan, pazarda saygınlığını, itibarını arttıran ve mevcut ürünlere kıyasla müşteri ihtiyaçlarına daha uygun olan bir ürünün sunulmasını amaçlayan çok ciddi bir süreçtir.” bienhaber 2010/01


yönetibien

günümüzde “ÜRÜN GELİŞTİRME”, kalite, maliyet, hız faktörlerinin yanında önemle ele alınması gereken bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Benzer ürün sayısının hızla arttığı pazarlarda rakiplere nasıl üstünlük sağlanacaktır? Yöneticilerin hedeflerini tutturma ya da karşılaşılan sorunları çözme konusunda akıllarına gelen ilk çözüm çoğu zaman yeni ürün olmaktadır. İşe doğru olarak başlamak için, çalışma yapılmadan önce şu soruların firma yöneticilerince sorgulanması gerekmektedir. • Yeni ürüne firmanın niçin ihtiyacı var? • Satıcıların ve tüketicilerin bu ürüne ihtiyacı var mı? • Pazardaki ürünlerden daha farklı ve iyi olacak mı? • Tüketici bu ürün için istenen bedeli ödeyecek mi? • Hangi özellikleri göz ardı edip, ürüne dahil etmeyebiliriz? • Hangi özellikleri daha ekonomik çözebiliriz? • Hangi unsurlar daha yukarı taşınırsa tercih nedeni oluruz? • Hiç sunulmamış ne sunabiliriz? Sektörümüzde ürünler genel anlamda üçe ayrılıyor. a. Özel ürünler: Müşteri ile birlikte geliştirilmiş olup müşteri isteğine göre üretilirler, çoğu zaman yüksek maliyetli olurlar. Genel portföy içerisinde yüksek oran teşkil etmezler. Çekme sistemiyle satılırlar. b. Seçenekli ve tamamlayıcı ürünler: Kullanım sırasında ortama katma değer katan, daha zengin dekor ve bordürler ile kenar ve bitiş parçaları olarak kullanılan, daha az üretilen yüksek maliyetli ürünlerdir. Sürüm sistemiyle olduğu kadar, çekim sistemiyle de satılmaktadır. c. Standart Ürünler: Üretici firmanın üretimine kendi karar verdiği, yüksek oranda üretilen, maliyeti göreceli olarak düşük, daha uzun vadeli planlanmış,

sürüm sitemiyle satılan üründür. Bu sınıflama genel olarak böyle olsa da özel ürünler “özel ve müşteriye mahsus (exclusive)” olarak ortaya çıkarlar, zamanla ilk üretici firma sayesinde veya rakip firmalar tarafından standart ürün haline getirilirler. Üretici firmaların yeni ürün hazırlamaya neden ihtiyaç duyduklarına, kendilerini niçin zorunlu hissettiklerine kısaca değinecek olursak aşağıdaki sebepleri saymamız mümkündür. • Mevcut portföyün yaşlanması, yeterli talep oluşmaması • Moda ve zevklerin değişmesi • Pazardaki bir boşluğun görülmesi • Maliyetlerin yükselmesi • Rakip firmaların yeni ürün çalışmalarından önde olma isteği • Gerek yeni teknolojilerin desteğiyle, gerekse mevcut teknolojinin içinde pazarda bu konuda yenilikçilikte lider olma misyonunu benimsemiş olmak • Satıcılardan gelen taleplere cevap vermek • Rekabet edebilme imkânlarını arttırmak Peki, ürün geliştirmeye karar vermiş firmalar ürün geliştirirken hangi noktalara dikkat etmelidir diye düşünecek olursak “Rakiplerden daha farklı ve daha iyi ürün üretmek ve desteklemek” ilk prensipleri olmalıdır. Bunun yanında • Karşılanmamış tüketici ihtiyaçlarını bulup çıkarmak • Belli bir amaca yönelik özel ürün çıkarmak • Tasarım ve görünüşte fark yaratmak • Herkeste olan bir şeyi öne çıkarmak, yeniden düzenlemek • Üretim zorluklarını asgariye indirmek • Kaliteyi yükseltmek • Maliyetleri düşürmek • Başka bir ürüne dönüştürmek veya ambalaj değişikliği ile daha cazip kılmak • Özel kampanya ve promosyonla destek olmak gibi noktalarda göz önünde bulundurulmalıdır.

“Yaratıcılık var olan değerlerden katma değer elde etmenin en ucuz ve en iyi yoludur” Sonuçta ürün geliştirme, firmanın performansına pozitif katkı sağlayan, pazarda saygınlığını, itibarını arttıran ve mevcut ürünlere kıyasla müşteri ihtiyaçlarına daha uygun olan bir ürünün sunulmasını amaçlayan çok ciddi bir süreçtir. Karar verildiğinde ise çok hızlı hareket edilmeli ve çok uzun süreli çalışmalar gerektiğinde iptal edilmelidir. Ürün geliştirmenin temelinde yatan güç yaratıcılıktır. Yaratıcı kişilerle çalışıp onlara tam bir hareket serbestliği sağlamak, dış dünyadan destek almak, yaratıcılığı teşvik etmek bu konudaki başarıyı arttıracaktır. Yaratıcılık var olan şeyleri yeniden düzenlemektir. Yaratıcı fikir eğer bir mantık taşıyorsa, biz o mantığı görene kadar, bizim gözümüzde çılgın olarak algılanacaktır. Bu sebeple gecikmelere sebebiyet vermemeliyiz. Yaratıcılık var olan değerlerden katma değer elde etmenin en ucuz ve en iyi yoludur. Bunun adına bugünkü yönetim dilinde “İnnovasyon” diyoruz. En iyi aynı ile başarılı olamayacağımızı bilmemiz, kendi benliğimiz, özgünlüğümüz, gerçekliğimiz, yaratıcılığımız, emeğimiz, sevgimiz, düşüncemiz ile çalışmalı, her türlü taklitten uzak durmayı kendimize düstur edinmeliyiz. Bu yazımızı da yine kısa bir hikâye ile bitiriyor, herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Anne yengeç önündeki yavrusuna; - “Niye böyle yan yan yürüyorsun yavrum, düzgün yürüsene” der. Yavru yengeç; - “Peki, anne, önüme sen geç de nasıl yürüyeceğimi bana göster, ben seni takip ederim” der.

9 bienhaber 2010/01


Makale

Ne Yediğimizi Biliyor muyuz? İnsanlar, tarıma başladığından beri yetiştirdikleri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyor. “Yetiştirmek”, bitkilerin özelliklerine müdahale ederek onları daha verimli hale sokmak olarak tanımlanıyor. Bir başka deyişle bitkilere müdahale tarımın başlangıcından itibaren söz konusu. Ancak bu müdahale bitkilerin doğrudan genleri üzerinden olmamıştı. Bilimin gelişmesiyle 1980’lerden sonra bu da mümkün oldu. Bilim adamları 25 yıl önce, genleri DNA’dan ayırarak başka bir canlıya yerleştirebileceklerini keşfetti. Özellikle 1980’lerden sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. İlk transgenik (genetiği değiştirilmiş) ürün olan, uzun raf ömrüne sahip Flavr Savr domatesi 1996 yılında raflardaki yerini aldı. Bunu, gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi. Bir canlıdaki genetik özellikleri kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması

sonucunda üretilen yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) deniyor. Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara ya da zararlılara karşı daha dirençli oluyor. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor. Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor. Genlere müdahale ederek bitkilerin lezzet, besleyicilik ya da dayanıklılık gibi özelliklerini geliştirilebiliyor. İstenmeyen durum ve olaylara daha kolay müdahale edilebiliyor. Genetiği değiştirilmiş organizmaların özellikle aşı ve ilaç yapımında kullanılması önem kazanıyor. Susuzluğa dayanıklı bitki geliştirme çalışmaları ise halen devam ediyor. Konuyu sağlık açısından ele alan bazı bilim adamları, GDO içeren yiyeceklerin insan sağlığına zararlı olabileceğini savunuyor. Gen bitkinin içine yerleştirildiği için, onu tüketenlerin de risk altında olacağı, sağlık konusundaki eleştirilerde dile getiriliyor. GDO’ların hedef olan ürün hariç diğerlerinde nasıl bir etki yaptığı bilinmiyor. Zaman zaman bu gıdaların kansere yol açacağı iddiaları

dile getirilse de bunun doğruluğunu kanıtlayan bir araştırma henüz yapılmadı. GDO’lu bitkilere getirilen eleştirilerin önemli bir bölümü de doğal çevreye olan etkileri ile ilgili. Tartışmanın bir başka boyutu da ekonomi temelli. Bugün GDO’lu gıda üretimi birkaç şirketin tekeli altında. Geleneksel tarımda kullanılan bitkilerin tohumlarıyla bir sonraki yıl yeniden ürün alınabiliyor. GDO’lu tarımda ise bu mümkün değil; üreticiler, firmalardan her yıl tohum satın almak zorunda. Genetiği değiştirilmiş bitkilerin Türkiye’de de uzun yıllardır kullanıldığı biliniyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı rapora göre, Türkiye’de satılan 800’e yakın gıda maddesi GDO içeriyor. Bugün dünyada genetiğiyle oynanmış pek çok ürün bulunuyor: Bunların başında mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kolza, kasava, papaya geliyor. Bunların dışında muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola gibi bitkilerde de genetik çalışmalar devam

Akıl almaz bir hızla ilerleyen gen teknolojisi birçok alanda gündelik hayatımıza girdi. Öyle ki artık sofralarımızı bile gen teknolojisinin ürünü olan genetiği değiştirilmiş ürünler süslüyor. İster farkında olalım ister olmayalım, sofralarımızda pek çok genetiği değiştirilmiş ürün yer alıyor.

10 bienhaber 2010/01


Makale

ediyor. Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin bisküvi, kraker, kaplamalı çerezler, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO’lu olma riski taşıyan gıdaların başında geliyor. Sadece mısırdan üretilen ve çeşitli

gıdalarda “bileşen” veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürün sayısı 700’ü, soyadan üretilen türevlerinin sayısı ise 900’ü buluyor. Yani bu yan ürünleri içeriğinde kullanan her bir işlenmiş ürünün GDO’lu olma riski bulunuyor. Türkiye’de yasal bir düzenleme olmadığı için şu ana kadar bu konuda herhangi bir önlem alınabilmiş değildi. Bu alandaki ilk düzenleme 26 Ekim 2009’da yürürlüğe giren “Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol

ve denetimine dair yönetmelik” ile gerçekleştirildi. Ancak yönetmelik çeşitli kesimlerin tepkisiyle karşılaştı. Genel değerlendirme, “Bu yönetmelik GDO’nun belirsiz koşullarına karşı vatandaşını koruyan kollayan bir yönetmelik değil de, GDO’lu ürünün ticaretini kurallara bağlayan bir düzenleme” yönünde oldu. Kaynakça: • NTV Bilim • GDO’ya Hayır Platformu • Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği

Gıda seçiminde nelere dikkat etmeli? Türkiye’de hangi ürünlerin GDO’lu olduğu konusunda bir etiketleme olmadığından bu ürünleri dış görünüşünden ayırt etmek imkansız. Ancak tüketici olarak riski azaltabilecek bazı önlemler almanız mümkün. •Organik (Ekolojik/ Biyolojik) ve tam gıdalar (özünden ayrılmamış ya da rafine işleminden geçirilmemiş) yemeye dikkat edin. Ekolojik gıdalarda ekolojik sertifikalı tohum kullanılması, bu ürünlerin zararlı kimyasallar ve suni gübre kullanılmadan üretilmiş olmaları, bu ürünlerin sağlık ve çevre açısından güvenilirliğini sağlayan en önemli unsurlardır. Bu yüzden ekolojik ürünler GDO’suz olması açısından en güvenli ürünler.

Sertifikalı ürünlerin üzerinde “Organik” ya da “Ekolojik” ürün logosunu veya ürünün sertifika belgesini mutlaka görün veya satıcınızdan göstermesini isteyin. Marketlerde yaptığınız alıverişlerde mağaza yetkililerinden organik/ekolojik ve tam ürün taleplerinizi dile getirin. •Gıdaları mevsiminde yemeye özen gösterin. Mevsimi dışında yetiştirilen sebze ve meyveler için hormon, gen aktarımı ve benzeri doğal olmayan zorlama yöntemlerin kullanılma riski çok yüksek. Doğal yöntemlerin (arılar, faydalı böcekler ya da zararlı böcek tuzakları) kullanılmadığı seralarda bu amaçla çok fazla tarım ilacı kullanılabileceğini de unutmayın.

•Gıdalarınızı yerel olanlar arasından seçmeye gayret edin. Halen Türkiye’ye GDO’lu ürünler için bir giriş yasağı ve kontrol bulunmadığından, özellikle ABD ve Arjantin gibi dünyada en çok GDO üreten ülkelerden gelen ürünlerin GDO’lu olma riski çok yüksek. Ülkemizde üretilen ve kaynağını bildiğimiz ürünler tüketerek yerel çeşitlerin korunmasına da katkıda bulunmuş olacaksınız. Ayrıca dünyanın farklı bölgelerinden gelen ürünlerin ulaştırılması için harcanan yakıtın yarattığı kirliliği de unutmayın.

•Domates yerine salça kullanımı gibi yazlık ürünler için kışın kullanabileceğiniz pek çok alternatif var.

11 bienhaber 2010/01


bien2009

“BİEN SERAMİK 2009 YILINDA ETKİN

BİEN SERAMİK UNICERA 2009 ve CERSAIE 2009 FUARLARINA KATILDI

BİEN SERAMİK BAYİLERİ ANTALYA’DA BİRARAYA GELDİ

SATICILARIN SEÇİMİ 2009’DA DA BİEN SERAMİK OLDU

12 bienhaber 2010/01


bien2009

PAZARLAMA FAALİYETLERİNDE BULUNDU”

USTALARA KAZANDIRAN KART “BİEN CLUB CARD” MAESTRO 2009 BİEN SERAMİK İÇİN USTALARLA BULUŞMA YILI OLDU

ULUSAL VE YEREL MEDYA ETKİLİ BİR ŞEKİLDE KULLANILDI

KREDİ KARTINA 12 AYA VARAN TAKSİT OLANAĞI SUNULDU

BİEN SERAMİK İLANI TÜRKİYE’NİN EN İYİ BASIN REKLAMLARINDAN BİRİ SEÇİLDİ

13 bienhaber 2010/01


bayibien

Bakiler Yapı Malz. – Sakarya

Sakarya Cad. Mağaza Serdivan Mağaza

Halit Baki’nin yapı malzemeleri satıcılığı 1995 yılında Adapazarı’da 50 m2’lik bir dükkânla başlar, 1996 yılında Ankara Caddesi üzerinde yeni bir şubesi olur. 1998’de şu anda bulundukları Sakarya Caddesi üzerindeki yere taşınırlar. O zaman 120 m2’lik bir alanı kaplayan mağaza bitişiğindeki küçük dükkânların zaman içinde mağazaya katılmasıyla bu gün 300 m2’lik bir alanı kaplar hale gelir. 1999 yılında dağınık durumda olan depolar E5 yol üzerinde 4.000 m2’lik bir alan satın alınarak tek bir yerde toplanır. Aynı yıl toptan pazarlama yapılmaya başlanır. 2003 yılına gelindiğinde bırakılır. Depo sahasının 1500 m2’lik bölümü kapatılarak içinde 400 m2’lik bir bölümüne showroom yapılır. Perakendeye ağırlık verilir. 2005 yılında Adapazarı’nın depremden sonra hızla yapılaşan Serdivan bölgesindeki gelişim değerlendirilerek caddenin ilk yapı malzemeleri satıcısı mağazası açılır. 2007-2008 yıllarında Bien Seramik

ile çalışmaya başlanır. 2009 yılında mağazaların tüm konsepti Bien Seramik markası üzerine yeniden düzenlenir. Halit Baki, Bien Seramik’in sunduğu ürünlerin renklerinden, desenlerinden ve boyutlarından memnun olduklarını, büyük ebatlı üst düzey ürünlerin Adapazarı’da rahatlıkla satılabildiğini, Sarda-Varna-Forje-Prata-Paro serilerinin yoğun talep gördüğünü söylüyor. Halit Baki marka bilinirliğini ve markaya olan güveni artırıcı pazarlama faaliyetleri hakkında ise şunları söylüyor; “2009 yılı

14 bienhaber 2010/01


bayibien

ticari anlamda olumsuz bir tablo çizse de bizim için bir markadan yeni bir markaya geçmek, yenilenen sistemi çalıştırmak, yeniden yapılanmak demek olduğundan bu yılı olumlu değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Yönetimin de 2009’daki yeni uygulamalarını çok olumlu buluyoruz. Bayilere sağlanan taksitli satış olanağını sağlıklı bir çalışma olarak değerlendiriyoruz. Bize rahat ticaret yapabilme olanağı sağladı. Caride ciddi bir rahatlamayı hissettik. Bien Club Card sistemini destekliyoruz ve tüm usta kayıt bilgilerimizi bundan sonra Bien Club Card uygulamasında değerlendireceğiz. Ulusal ve yerel medyada markanın görünmeye başlamasının yararını görüyoruz. Marka olumlu algılanıyor, bunu mağazalarımızı ziyaret edenlerden fark edebiliyoruz. İyi bir yerel satıcı ile iyi bir üretici markaya olan güveni birlikte oluşturur. Bien seramik markası artık Adapazarı’nda aranan bir marka olmuştur. Pazarda kendini kabul ettirmiş markalarla rekabet edebiliyoruz. Rekabette süreklilik önemlidir, karşılıklı fikir ve güç birliği ile daha sağlıklı adımlar atarak bu markayı hep birlikte geleceğe taşıyacağız.”

Serdivan Mağaza: Naziım Ülgen ve Sinem Can

E5 Depo Mağaza Ekibi

Paro Serisi

Prata Serisi

Forje Serisi

Soldan Sağa : Çırağan-Paro-Sarda-Prata ve Milano Serileri

bienhaber 2010/01

15


bayibien

1966 yılında Trabzon’un Of ilçesinden İzmit’in Körfez ilçesine göç eden Süleyman Okutan ve ortağı tarafından 1978’de Okutan İnş. Malz. firması kurulur. 1992 yılında ortağından ayrılan Süleyman okutan kendi adıyla; Süleyman Okutan Yapı Malz. firmasını kurar. Şu anda Süleyman Okutan’ın iki oğlu Salih ve Recep, amcaoğlu Nurettin Okutan’ın ortaklığı ile bölgede Bien Seramik’in tek yetkili satıcısı olarak faaliyetlerini sürdürüyorlar. Firmanın bir özelliği de “fabrikanın” en eski satıcısı olması. 30 yıl önce Bilecik’deki fabrikanın eski sahibi üretici firmanın bayisi olan Süleyman Okutan o gün bu gündür fabrikanın sahibi değişse de, markanın adı değişse de yetkili satıcılığını kesintisiz sürdüren tek firma olma özelliğini koruyor. Firma ağırlıklı olarak, İzmit, Gölcük, Hereke ve Körfez bölgesinde perakende satış ağırlıklı çalışıyor. Bölgede 32 yıllık bir geçmişlerinin olmasından kaynaklanan müşteri ilişkileri onları satış konusunda bölgedeki diğer firmalara nazaran avantajlı kılıyor. Salih Okutan’a göre Bien Seramik’in yeni ürettiği serilerin %60-70 oranında bir kısmı müşterilerinin beğenisini kazanıyor ve kabul görüyor. Ortakların bilfiil işin içinde olmalarının yanı sıra dört’de çalışanı olan firma 2009 yılında 400 m2’lik eski mağazasının yanında 350 m2’lik Bien Seramik’e özel bir mağaza daha açtı. Her iki mağazanın arasında ise 1500 m2’lik bir açık stok sahası bulunuyor.

Süleyman Okutan Yapı Malz. Kocaeli/Körfez

Forje, Kosmo, Seikan Serileri

Lalin ve Garda Serileri

Necmettin, Salih ve Recep Okutan - Gökhan Şensel ve Hasan Ege

16 bienhaber 2010/01


işininUstası

İşinin Ustası: Vakkas Usta

“Döşediğim seramik önce bana gülümsemeli” Vakkas Asiltekin 1978 Gaziantep doğumlu. Daha önceden ağabeyleri sıvacı olarak gurbete çıkmış Ankara’ya gitmiş. Vakkas’da çalışmaya karar verdiğinde onlara “beni de yanınıza alın” demiş. Onlarda tam o sırada işe başlayacakları şantiyeye kardeşlerini aldırmışlar ama sıvacı olarak kendi yanlarına değil de seramik döşemesini öğrensin diye o işi üstlenen taşeron firmaya. İşte büyüktür hani; Ankara Bilkent Üniversitesi şantiyesi. Böylece çırak olarak mesleğe ilk adımını üniversite terbiyesi alarak başlamış. Orada yaptığı getir, götür olmuş. Asıl işin inceliklerini Antalya İncekum Pegasus Otel şantiyesinde yanına verildiği Çorum’lu Hüseyin Baş ustadan öğrenmiş. Ustanın hayret verici bir çağdaş eğitim anlayışı vardır. “Yap, yık yeniden yap” Yani çalışırken eğitim ama emirle, komutla değil, kendi kendine hatanı bulana , düzeltene ve bu sırada da anlayana kadar yeniden sök, temizle, yeniden ör. Usta dermiş ki “Vakkas oğlum senin hatanı görmen lazım” Söylemezmiş ki şudur hatan düzelt. Hadi kafayı çalıştır da kendin

bul. Bir de huyu asla iş yapılırken başında durmazmış. Bitince gelir bakar hatalı olduğunu o zaman söylermiş. Bu yüzden bitmiş kabul ettiği işi 2-3 kez yeniden yaptığını bilirmiş Vakkas Usta. Sonraki işi ise Çankaya Evleri olmuş, artık bu işte ustaymış. Askerlik gelmiş çatmış. İstanbul’da yaptığı askerlik sonrası dönmemiş ne Ankara’ya, ne Antep’e. Kalmış taşı toprağı seramik olan bu kentte. Önce Uğur Dershaneleri ve ardından Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesi şantiyesinde çalışmış. Creative Mimarlık’ın daimi ustası olmuş. Bu sayede hayatının en renkli günlerini ENKA’nın müteahhitliğini üslendiği Mali Bamaco’daki ABD Elçiliği binası işleri sırasında 1 yıl kaldığı Mali’de geçirmiş. Proje Tasarım ve ince işlerini yüklenen Creative Mimarlık’ın işçisi olarak gitmiş ama öyle kolay olmamış kabul edilmesi. Ne de olsa ABD Elçilik binası. Sıkı bir uygulamalı sınavdan geçirilmiş. Döndüğünde deneyimi ve işçiliği sayesinde hem profesyonellerce hem son kullanıcılarca bina olsun, tek daire olsun seramik uygulaması için hep tavsiye edilen usta olmuş.

“Ben sanatımı gösterebileceğim seramik markasını seçerim” diyor Vakkas Usta. İster müteahhit olsun, ister ev sahibi olsun önce çalışacağı mekanı mutlaka gözüyle bir görüyor. “Döşediğim seramiğin önce benim yüzüme gülümsemesi lazım. Seçtiğim seramik serisi kendini gösterecek ama banyo mobilyası, duş teknesi, klozet ile de uyumlu olacak. İçinde yaşayana huzur verecek, onun da yüzünü gülderecek.” Temiz ve titiz çalıştığından olsa gerek “10 katlı bir binada 1 daire iş alıp bitirip teslim ettiğimde bana o işim 10 iş daha getirir” diyor. Bien Seramik ile tanışıklığının Kortaş Yapı’dan dolayı olduğunu “Bu güne kadar Bien Seramik ürünlerinde bir sıkıntıyla karşılaşmadım, özellikle Çırağan serisi siyah beyaz renkleriyle, dekoruyla, bordürüyle çok şahane bir seri, uygulamasını yaparken bile keyif veriyor insana.” diyor. Bu gün artık ajanda ile çalıştığını, en az 5 işin sırada beklediğini, dört kişilik seçilmiş ekiple çalıştığını sözlerine ekliyor. Vakkas usta son söz olarak uyarıyor; “Gerek nihai tüketici olsun gerekse müteahhit olsun gerçek ustayı diğerlerinden ayırmak için yetkili satıcı firmalara mutlaka danışsınlar, onların yönlendirdiği ustalarla çalışsınlar. 3-5 lira daha ucuz diye “itina ile iş yapılır” kartı dağıtanlarla çalışmasınlar sonra işi düzeltmek için bu sefer 30 lira harcarlar.”

17 bienhaber 2010/01


bienSağlık

Vücut Bağışıklığını Güçlendiren Altın Öneriler!

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Günsoy

Kış ayları boyunca sıcaklıkların düşmesi ve kapalı alanlarda daha çok birlikte bulunulması nedeniyle solunum yolu ile geçen hastalıklarda artış oluyor. Vücudun bağışıklık sistemi virüslerin saldırısıyla baş etmekte zorlanabiliyor. Bu nedenle kış ayları boyunca vücudu güçlendirme yolu olarak “Koruyucu Beslenme” kavramı öne çıkıyor. Koruyucu Beslenme Önerileri Temel besin gruplarında dengeli dağılım temel kural Süt ve süt ürünleri, et, balık ve kümes hayvanları, sebze ve meyveler, tahıllar dört temel besin grubunu oluşturur. Dört temel besin grubunu oluşturan çeşitli besinler, günde en az 3 ana, 3 ara öğünde yeterli miktarda tüketilmeli. En Yararlı Mikroorganizmalar: Probiyotikler Bağışıklık sistemini güçlendiren yararlı mikroorganizmaları (probiyotikleri) içeren süt, yoğurt veya kefir günde en az 2-3 porsiyon/bardak tüketilmeli. A ve C Vitaminin yanı sıra antioksidanların önemi büyük Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi olan A ve C vitamini ve antioksidanları içeren havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra portakal, mandalina, greyfurt, elma mevsim meyveleri ve antioksidan etkisinden dolayı nar bol tüketilmeli. Suyun Yanı Sıra Taze Meyve Suları Vücut ısısını dengede tutabilmek amacıyla bol sıvı alımı yapılmalı. Her gün en az 2-2,5 litre su içilmeli. Gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında gerekse de sıvı alımına katkı sağlaması açısından taze sıkılmış meyve sularının tüketimi sıkça yapılmalı. E vitaminin önemi de kaynağı da çok Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde önemli etkiye sahip E vitaminini sağlamak için yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagiller yeteri miktarda tüketilmeli. Güneş yok, D vitamini ihtiyacı çok Kış mevsiminde güneşten alınan D vitamininden de yoksun kalınıyor. Özellikle kemik ve diş gelişimi için önemli olan D vitaminin diğer bir kaynağı olan balık, artan D vitamini gereksinimini karşılamak için kışın daha fazla tüketilmeli. Yağ tüketiminde tercih sıvı yağ Yağ tüketimine özellikle dikkat edilmeli, katı yağlar yerine sıvı yağların tüketimine özen gösterilmeli. İyi beslenirken kilo alımına dikkat Kilo kontrolünün sağlanması için kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünlerinin

tüketilmesine dikkat edilmeli. Tatlı olarak sütlü tatlılar ve meyve tatlılarının tercih edilmeli ve hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesi için fiziksel aktivite yapılmalı. Enerji için çok fazla tatlı ve yağlı yiyecek tüketilmemeli Soğuklarla birlikte vücut ısısını yükseltmek için enerji açığı ortaya çıkar. Ancak bu enerji açığının yağlı yiyeceklerle (fastfood, kızartma, kavurma), tatlı ihtiyacının da aşırı şekerli tatlılarla (hamur işi, şerbetli) karşılanmaması gerekiyor. Dört temel besin grubunu oluşturan besinlerden eksik ve yetersiz tüketmek vücudumuzun bağışıklık sistemi zayıflatıyor ve vücudu hastalıklara karşı savunmasız hale getiriyor. Tazesi yok diye beslenme az çeşit sebzeyle sınırlanmamalı Mevsimsel nedenlerden ötürü tazesi bulunamadığı için daha az tüketilen sebzeler, kışın da aynı sıklıkla tüketilmeli. Bu amaçla dondurulmuş veya konserve edilmiş sebzeler kullanılarak yiyecekler çeşitlendirilebilir. Et yine vazgeçilmez Haftanın 2-3 günü kırmızı et, diğer günler de beyaz et veya balık öğünlerimizin vazgeçilmez yiyeceği olmalı. Grip ve Soğuk algınlığı Sırasında Nasıl Beslenmeli? Sağlıklı kahvaltı şart Mutlaka kahvaltı yapılmalı. Kahvaltıda, ayaküstü atıştırılan poğaça, börek gibi yağlı besinler yerine peynir, yumurta (yetişkinlerde haftanın her günü olmaması kaydı ile), zeytin veya ceviz, mevsim yeşillikleri, açık çay, ıhlamur, bitkisel çaylar veya taze sıkılmış meyve suyu olmalı. Öğlen ve akşam, besinlerde dengeli dağlım Öğlen ve akşam öğünleri de sağlıklı besinlerden seçmeli. Sıvı alımını destekleyen çorba, ızgara, haşlama veya buğulama yapılmış kırmızı et, tavuk, hindi veya balık, mutlaka sebze yemeği, mevsim yeşillikleri ile yapılmış salata, yoğurt ve bol tahıl içeren ekmek çeşitleri seçilmeli. Sağlıklı kaynaklardan sıvı tüketimi Grip ile daha da artan sıvı ihtiyacının (2,5-3 litre) önemli bir kısmı su olarak karşılanmalı. Su dışında da bitkisel çaylar (ıhlamur, kuşburnu, adaçayı, ekinezya, yeşil çay, vb.) ve taze sıkılmış meyve suları içilmeli. 5 porsiyon sebze-meyve Günlük toplam 5 porsiyon taze sebze ve meyve tüketmeye özen gösterilmeli. Sebze ve meyveler çok iyi yıkanmalı, haşlanan sebzelerin suları dökülmemeli, kendi suyu içinde pişirilmeli ve vitamin kaybının önlenmesi gerekir. Probiyotikler çok yararlı Probiyotik(yararlı mikroorganizmalar) içeren süt, yoğurt veya kefir günde en az 2-3 porsiyon/bardak tüketilmeli. Yağ alımı yine az miktarda Yağlı kızarmış yiyeceklerden uzak durularak, günlük yağ alım miktarı azaltılmalı.

18 bienhaber 2010/01


bienBusiness

FARK ETMEZ DEMEYİN, FARK EDER!

Genç adam arkadaşını ziyarete gitmişti. Muhabbetin muhabbeti açtığı koyu bir sohbet ortamında arkadaşı ona “Ne içersin?” diye sordu. O da “Fark etmez!” dedi. Daha sonra arkadaşı, “Peki o zaman. Çay mı kahve mi desem?” diye teklifini yeniledi. Genç adam tekrar, “Bana hepsi uyar. Sen bir şeyler getir de beraber içeriz.” dedi. Arkadaşı mutfağa geçtiğinde ona ders verecek bir içecek hazırlamayı düşündü. Acaba bizimkine ne hazırlasam da içtiğiyle dışarı çıkardığı bir olsa diye yaptığı kısa beyin fırtınasının ardından aklına mükemmel bir fikir geldi. Elinde bulunan sert bitki çaylarından kekik ve anasonu alıp kaynatmaya başladı. İki bitki çayı da hazır olunca ikisini de karıştırarak genç adamın yanına gitti. Sarımtırak rengiyle garip duran bardağı gören genç adam, “Bu ne çayı?” demekten kendini alamadı. Bu soru üstüne arkadaşı “Madem senin için hiçbir şey fark etmiyor, buyur iç o zaman.” diye karşılık verdi. Genç adam bardaklardan birini çekine çekine almış ve bir kaşık şeker koyduktan sonra bir yudum tatmıştı. Çayı dudaklarına götürmesiyle geri çekmesi bir olmuştu. Yüzünde acının tarif edilmez tadını yaşayan bir kişinin ifadesi vardı. “Bu da ne?” diye sordu. Arkadaşının yüzünde bir tebessüm vardı. Daha sonra arkadaşı genç adamın elindeki çayı göstererek dedi ki: “Ben buna ‘fark etmez’ içeceği diyorum. Örneğin, ne içersiniz diye sorduğumda aldığım cevap ‘fark etmez’ olursa değerli misafirlerime bu muhteşem ‘Fark Etmez Karışımını’ veriyorum. Sana bu karışım neyi anımsattı, bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa, fark etmez karışımı, yüzünde fark edilir bir değişime sebep oldu. Hayatımızda birçok yerde bu diyalog yaşanır ve o diyalogların içinde geçen ‘Fark etmez’ denilen sihirli kelime çoğu kişinin başına iş açar. Ama herkes sonradan farkına varır bunun.”

Farkı Fark Etmek ve Seçim Yapmak Arkadaşının söylediği son cümleler genç adamın bayağı ilgisini çekmişti. Elindeki içecekten bir yudum daha alarak “Lütfen bu konuyu biraz daha açar mısın?” dedi. Arkadaşı devam etti: “Yaşamımızda birçok dönem geçiriyoruz. Doğumla başlayan hayatı çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık takip ediyor. Bu hızlı zaman zarfında, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Gel gelelim hayatın bize seçme şansı verdiği dönemlerde bu şansımızı tutarsızca harcamayı çok iyi biliyoruz. En basitinden, ne içersiniz gibi bir soruya bile ‘Fark etmez’ cevabını verebiliyoruz. Basit olan sorulara geçiştirme babında verdiğimiz bu alışkanlık ne yazık ki hayatımızın ilerleyen dönemlerinde büyük bir kapsama alanına sahip oluyor. Gün geliyor, adama ne iş yaparsın diye sorduğunda aldığın cevap ne iş olsa yaparım tarzında oluyor. Özgeçmişe bile gerek yok. Bazen insanlara kiminle evlenmeyi düşünüyorsun diye sormaya da korkuyorum artık. Fark etmez, ha Ayşe olmuş ha Fatma olmuş, gibi bir cevap alabilirim diye. Bütün bu saydıklarımız, kendimize verilen seçme hakkını kullanmayışımızın sebebidir. Dikkatini çekerim ki ‘Fark etmez’ şıkkını seçtiğin anda hayatın sana sunduğu seçeneği kabullenmek zorundasın. Çünkü sen, seçme hakkını kullanmadın ve bunu başkasına teslim etmiş oldun. Bu yüzden istediğin şeylere kavuşamadığında veya hedefine ulaşamadığında suçlu arama. Burada suçlu sensin. Ya seçme hakkını kullanırsın ya da başkalarının senin için seçtiklerine razı olursun.” Genç adam bir acı çayın açtığı bu tatlı muhabbetten çok memnundu. Kendi hayatına dönüp bir an için geriye baktığında geçmişinin “fark etmez” seçenekleri ile dolu olduğunu anlamıştı. Yapması gereken her şeyi gerektiği gibi yapmamış ve hayatı akışına bıraktım diyerek bunun arkasına sığınmıştı. Ne gariptir ki kişiler -fark edilmezdenilen kelimenin arkasına sığındıklarında ortaya çıkan sonuçların ne kadar fark

Bireysel Gelişim Uzmanı Hakan Birol

Eğer hayatımızda fark edilir değişmeler yapmak istiyorsak başarı gemisinin dümenini elimize almamızın zamanı çoktan geldi ve geçiyor. Bütün negatif duyguları bir kenara bırakarak yolculuğa devam edelim.

www.hakanbirol.com hakanbirol@hotmail.com edilir olduklarını kavrayamıyorlar. Suçu başka yerde arayıp kendilerini işin içinden sıyırıyorlar. Bu da vicdan muhasebesini bir kenara itmek oluyor. Eğer hayatımızda fark edilir değişmeler yapmak istiyorsak başarı gemisinin dümenini elinize almamızın zamanı çoktan geldi ve geçiyor. Bütün negatif duyguları bir kenara bırakarak başarı yolculuğuna devam edelim. Saygı ve Sevgilerimle.

İnsan esas öğrenmeyi başkalarının öykülerini dinlerken gerçekleştirir. Bu nedenle sanat neredeyse bütünüyle öyküler üzerinden ilerler. Hepimiz masallarla büyüdük. Büyüdüğümüzde de filmler, romanlar ve şarkılarda hep öyküler dinledik. Hatta bazı terapistler bizleri öykülerle iyileştirdiler. Bu kitapla kendimiz hakkındaki pek çok meseleyi başkalarının başına gelmiş gibi izlerken dersler çıkartıyoruz. Neredeyse herkesi kavrayacak ve dersler çıkartabileceği öyküler bu kitapta yer alıyor. Gelişmek keyif veriyor insana bu kitapla... Online Satış : www.ganj.com.tr

19 bienhaber 2010/01


bienNews

Bien Club Kart Kullanan Seramik Ustaları Hediyeler Kazanıyor

Bien Seramik’in, “Harika Ortamlar Yaratın, Muhteşem Hediyeler Kazanın” sloganıyla başlattığı Usta Hediye Kampanyası her geçen gün daha fazla usta ile buluşmaya devam ediyor. 1 Kasım 2009 tarihinde başlayan kampanya 31 Aralık 2010 tarihine kadar devam edecek. Kampanyaya katılmak isteyen seramik ustaları; Bien Seramik’in Türkiye genelindeki 100’ü aşkın bayilerinden temin edebilecekleri Bien Club Başvuru Formlarını eksiksiz doldurup ldurup 0 216 469 74 36 no’lu faksa göndererek veya www.bienclub.com adresindeki Başvuru Formu’nu doldurarak Bien Club kartı sahibi olabiliyorlar. Kasım Ayında başlayan kampanya ile artık Bien Club Ustaları başvurudan sonra edindikleri kendilerine özel

kartlar ile Bien Seramik ürünlerini alırken puan biriktiriyorlar ve puanlarını Hediye Katalogunda belirtilen hediyelere dönüştürmeye hak kazanıyorlar. Hediyelerin neler olduğu, nasıl puan kazanılacağı, hangi ürünlerin kaç puan kazandırdığı ve kaç puana karşılık hangi hediyenin talep edilebileceği ile ilgili bilgiler hazırlanan broşürle ustaların bilgisine sunuldu. Ço Çok çeşitli hediye yelpazesi ile ustalarına geniş sseçenekler sunan Bien S Seramik kendine özgü model vve desenleri olan seramik, dekor ve bordürleri ile cam mozaiklerini tercih eden ustalarına kazandırmaya 2010 yılında da devam edecek.

20 bienhaber 2010/01


bienNews

Bien Seramik ile Seramik Ustalarının Buluşması Sürüyor 2008 yılında başlayan, ustalar ile ilişkilerin güçlendirilmesine ve karşılıklı bilgi paylaşımına dayanan Usta Seminerleri 2009 yılında da hızla devam etti. Türkiye’nin birçok şehrinde yüzlerce usta ile buluşan Bien Seramik yılın son seminerlerini 16-17 Aralık 2009 tarihinde İzmir’de ve Denizli’de gerçekleştirdi.

tanıtan bir sunum yaptı. Markanın tanıtımına ilişkin yapılan pazarlama faaliyetlerinden bahsedilirken 6 aydan beri yerel televizyonlarda yayınlanan Bien Seramik Reklam Filmi gösterildi. 2009’da başlatılan ve devam eden Usta Hediye Kampanyası ve Kredi Kartı Kampanyalarından söz edildi.

İlginin yoğun olduğu seminerlerde İzmir’den 80, Denizli’den 170 usta katıldı. Seminerde önce Planlama ve Satış Müdürü Bülent Soysaldı markayı, ürünleri, üretim tesislerini

Kalite Güvence Şefi Uğur Yerliyurt seramik üretim teknikleri, malzemenin üretim özelliklerine göre kullanılacağı yerler ve doğru kullanım şekilleri konularında teknik bilgiler verdi.

Uygulama sırasında oluşan sorunlar ve çözüm yolları, kullanılması gereken malzemeler ve doğru döşeme şekilleri ile ilgili ustalar ile karşılıklı soru ve cevaplar yöneltilerek seminer tamamlandı ve sonunda katılan tüm ustalara katılım belgesi verildi. Ardından hep birlikte akşam yemeğine geçildi ve yemek sonunda yapılan çekiliş ile ustalara seramik kesme makinesi verildi. Ayrıca yemek sonunda her ustaya içerisinde tulum, sweatshirt ve şapkası bulunan çantalar hediye edildi.

21 bienhaber 2010/01


bienNews

Bien Seramik Yeni Pazarlara Açılıyor İç pazardaki marka imajını kuvvetlendiren Bien Seramik, dış pazarlarda da daha da aktif olmak amacıyla faaliyetlerine devam ediyor. Yeni pazarlara açılmanın ve iş yapabilme olanakları yaratmanın en iyi yolu fuarlara katılmak olduğundan 2009 yılı sonunda daha önce girmediği pazarlara yönelik fuar olanaklarını değerlendirdi. İlk olarak Senegal’in başkenti Dakar’da 12 – 15 Kasım 2009 tarihlerinde, CİCES Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen Made in Turkey – 2. Türk Ürünleri Fuarına, ardından 5- 7 Aralık 2009 tarihlerinde Kenya Yapı Malzemeleri Fuarı’na katıldı. Yılın sonunda, 1317 Aralık 2009 tarihlerinde bu sefer Kuzey Irak Yönetiminin başlattığı imar hamlesine yönelik düzenlenen Erbil Fuarı’nda Bien Seramik hem Türkiye’nin hem de markasının bayrağını dalgalandırdı. Her üç fuarda da hem markanın tanıtılması sağlandı hem de yeni seriler bölgesel satın almacılarının beğenisine sunuldu. Üç fuara katılım da yeni iş bağlantıları kurulması ve pazarın oyuncularının tanınması açısından yararlı oldu.

Bien Seramik, Kurtlar Vadisi-Pusu’da Kurtlar Vadisi-Pusu dizisinde Memati karakterinin evi olarak kullanılacak olan villa, Pana Film ile yapılan sponsorluk anlaşması gereği Bien Seramik ile döşendi. Alemdağ Nişantepe’de yer alan 2 katlı villada hangi serinin kullanılacağı firma mimarı Tuncay Altunsoy tarafından seçildi. Villanın giriş kat zemini, mutfak zemini, salon zemini ve şömine çevresi ile alt kat banyosu ve üst kata çıkan merdivenler, üst kat zemini ile üst kat banyosu Bien Seramik’in sırlı porselen serilerinden 30 x 57,5 ebadındaki Etna Serisi ile döşendi. Mekânlarda serinin Düz bej, Çiçekli bej, Vizon, Sujet dekor vizon, Sujet bordür vizon ve Modüler prekat vizon ürünleri kullanıldı.

22 bienhaber 2010/01


bienKültür

Hangi Kentde Ne Var?

dört film

27.02.2010

Volkan Konak Bostancı Gösteri Merkezi - İSTANBUL Saat: 21.00 Biletler: 45 TL ile 83.5 TL arası

24-25-26-27 28.02.2010

Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi – ANKARA Saat: 20.30 Biletler: Tam: 34TL Öğrenci: 24TL

19 – 20 02.2010

Can Gürzap Nurseli İdiz – Evliliğe Gelinceeee! İzmir AKM Adnan Saygun Salonu – İZMİR Saat: 20.30 Biletler: 1. Kategori: 39.5 TL 2. Kategori: 34 TL

Sadri Alışık Tiyatrosu – 72. Koğuş

bir kitap

12 Şubat PARLAK YILDIZ Yapım: 2009 – Birleşik Krallık Tür: Biyografik romantik dram Yönetmen: Jane Campion

19 Şubat ARTUR MALTAZAR’IN İNTİKAMI Yapım: 2009 – Fransa Tür: Animasyon fantastik macera Yönetmen: Luc Besson

26 Şubat VEDA Yapım: 2010 - Türkiye Tür: Biyografik siyasi Yönetmen: Zülfü Livaneli

5 Mart ALICE HARİKALAR DİYARINDA Yapım: 2010 - ABD Tür: 3 Boyutlu fantastik macera Yönetmen: Tim Burton

bir cd

Genç Türk romancı Serdar Özkan’ın ilk romanı Kayıp Gül bu güne kadar 29 dile çevrildi, 40’tan fazla ülkede basıldı. Kanada’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Endonezya’ya dünyanın

Cem Tarım’ın Karadeniz

dört bir yanında büyük ses getiren Kayıp Gül, birçok ülkede

müziğine yeni bir soluk getiren

haftalarca çok satanlar listelerinde yer aldı.

ilk solo albümü “Lodos”

Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St.

Kalan Müzik tarafından

Exupéry’nin Küçük Prens’i, Richard Bach’ın Martı’sı ve Paulo

yayınlandı. Karadeniz müziğinin

Coelho’nun Simyacı’sına denk tutulan Kayıp Gül, özgün

sadece eğlence müziğinden

bir “kendini keşfetme” romanı. Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğu’yla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata

ibaret olmadığını, gurbet, sıla özlemi, aşk, göç, ölüm gibi çeşitli konulara farklı bir pencereden bakılabileceğini göstermeye çalışılan albümde, yöre tavrına uygun çalındığında, Karadeniz bölgesi müziğinde bağlamanın önemli bir yer tuttuğu vurgulanıyor. Kayıtları Trabzon’da, miksleri İstanbul’da yapılan

akseden bir yansıması. Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının

albümde Trabzonlu müzisyenler ve müzik öğretmenleri yer alıyor. Ayrıca

beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve

konuk sanatçı olarak Nikos Michailidis ile iki parçada düet yapılıyor.

kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. “Başkaları

Cem Tarım’ın bağlama çaldığı albümde, özellikle 2 telli bağlama ilk

benim hakkımda ne düşünür?” kaygısıyla hayallerini ve “kendi

kez Karadeniz müziğiyle tanıştırılıyor. Albümdeki bağlama çalım biçimi

olmayı” terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana’nın

Karadeniz tavrını yansıtacak şekilde icra ediliyor. Marmara Üniversitesi

kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında

Müzik Bölümü’nü bitiren ve Haliç Üniversitesi Türk Müziği Devlet

ona St.Exupéry’nin Küçük Prens’i, Küçük Prens’in gülü ve

Konservatuarı’nda master yapan Tarım’ın aynı zamanda çeşitli araştırma

İstanbul’un gülleri eşlik ediyor.

ve derleme çalışmaları bulunmakta.

23 bienhaber 2010/01


bienbul

BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1. Fotoğraftaki müzisyen (70’lerde Anadolu Folk akımıyla ünlenmiş üçlüden) – Herkes, başkaları, el gün – Maden soyadlı şair, çevirmen, grafik sanatçısı – Tenis oynanan alana verilen ad. 2. İsim – Vücuttan çıkan ter, irin gibi salgıların genel adı (Eski Türkçede) – Bir kimse yada bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, yazıt – Bir bağlaç – Hangi şey anlamında kullanılan sözcük. 3. Aydın’ın basmaları ile ünlü bir ilçesi – Nezihe Araz’ın bir oyunu. 4. Bir yerde oturma, eğleşme – Bir nota - Makinelerin çalışmaya başlaması için verilen İtalyanca komut – Sayarak yoklama yapma – Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter. 5. Evcil bir geyik türü – İlyas ön adlı bir aktör – Bohriyum’un simgesi – Zevk, mutluluk, tat – Bir kıta adı 6. Güç simgesi olarak taşınan değnek – Bir makineli tüfek markası – Yılın on ikide birine verilen ad – Bir işi yerine getirmek için verilen söz – Hayvanlara veya eşyalara vurulan damga – Sodyum’un simgesi. 7. Bir nota – Kürkü değerli bir hayvan – Kuzu Koyun sesi – Gözlemevi. 8. Ersin Pertan’ın Bizans’ın yıkılışı sırasında geçen bir filmi – Büyük zoka. 9. ABD’nin en kuzeydeki soğuk eyaleti – Evrenin düzene girmeden önceki hali - Yiğit, kahraman anlamında eski bir adlandırma – Sürekli itmek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1.Avrupa’da bir ülke. 2.Mihrak – Güney Kore’nin başkenti. 3.Sivas’ın bir ilçesi – Alkış için söylenen bir ünlem. 4. Japon çizgi filmi – Matem. 5. Mercek – Takımın kısa yazılışı. 6. Deri, ten – Öğretici yada edebi bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş. 7. Argo’da gösteriş, çalım – Limonluk. 8. Kimi yabancı dillerde numaranın kısa yazılışı – Zannetmek. 9. Afganistan’ın başkenti – ‘den -e kadar anlamında eski sözcük. 10. Bir tür Yunan içkisi – Kışlık bir giysi. 11. Sarısabir – Sahip. 12. Faal, aktif – Manganez’in simgesi. 13. Şarkı, türkü – Ayşe Kulin’in bir romanı. 14. Hısım – Aldatma, düzen, hile. 15. Takımlar grubu, küme – Yıkılacak duruma gelmiş, viran. 16. Ön çalışma – Tariz. 17. Kırlangıç balığıgillerden kırmızı renkli, lezzetli bir balık – Kayak. 18. Parasız, karşılıksız. 19. Esenleme – Türk Standartları Enstütüsü’nün kısa yazılışı. 20. Litvanya’nın plaka işareti – Bir işi yapan, yeterli olan, erbap. 21. Malik, sahip – Gelenek. 22. Bütün, tüm – Ün, şöhret. 23. Yoz. 24. Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte – Beyaz. 25. Halk dilinde kayınbirader. 26. Radon elementinin simgesi – Danimarka’nın plaka işareti. 27. Uyruk.

SUDOKU

KOLAY 3 7 9 1 5

6 9 7 5

3

4

8 2 4

6

7

7 5 3 1 2

8

4

6 9 8

7 2 4

1

7 3

8 4 6

6

3

1

6

4 2 9

5 6 2

4

ZOR

3

4 7

4

2

8 9

9 1 5

24 bienhaber 2010/01


ÇÖP(M)ADAM PROJESİ NEDİR?

Bu çantalardan birini alarak, hem üreten kadınların insanlık onuruyla yaşamalarına yardımcı olur; hem de dünyanın iyiliği için üzerinize düşen sorumluluğun bir kısmını yerine getirmiş olursunuz. çöp(m)adam, hayatları boyunca hiç para kazanmamış kadınlara fırsat yaratmak amacıyla Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında bir kalkınma projesi olarak hayata geçirildi. Proje kapsamında geri dönüşümlü malzemeden kullanılabilir ürünleri üreten kadınlar, hem çalışarak var olmanın onurunu hem de yaşam kalitelerini artırabilmeleri için gerekli olan parayı kazanıyorlar. Çöp (m)adam projesi çerçevesinde üretilen çantalarda kullanılan tüm malzemeler geri dönüşümlü materyallerden seçiliyor (iplik ve fermuar dışında). Hammaddenin neredeyse tamamına yakını, kolaylıkla çöpe attığımız ve bir daha asla geri dönüştürülmeyen malzemelerden oluşuyor. Ancak yapımda kullanılan hammaddeler önceden yıkanıyor ve sterilize ediliyor. Proje kapsamında Türkiye’nin farklı bölgelerinde kurulan atölyelerde (Ayvalık, Diyarbakır ve İstanbul) geri dönüşümlü malzemeden çanta yapımı, eğitmenler tarafından kadınlara öğretiliyor. Kadınlar, öğrendikleri bilgilerle gönderilen hammaddeleri kullanarak ister mevcut atölyelerde, ister evlerinde çantaları üretiyor. Kadınlar ürettikleri çanta başına düzenli bir gelir elde ediyor. Çantalar Unilever Türkiye tarafından sağlanan ambalaj malzemesinin yanı sıra Sabancı Üniversitesinde ve çeşitli düzeylerdeki birçok okulda toplanan ve çantaların yapıldığı atölyelere gönderilen atık malzemeler ile yapılıyor.

Siz Ne Yapabilirsiniz? Ambalaj / atık toplayabilirsiniz Kullanılabilir Atıklar: Jelatin vb. paket kağıtları, Cips, bisküvi ve çikolata ambalajları, Kahve poşetleri, Çorba vb. kuru gıda ambalajları, Plastik torbalar, Kullanılmış A4 kağıt, magazin ve dergiler. Kullanılamayan Atıklar: Karton süt kutuları, Şişe, plastik bardaklar, Şampuan, deterjan vb. şişeler, Strech film, alüminyum folyo, Yoğurt kapları, Evcil hayvan mama poşetleri. Ambalaj atıklarının kullanılabilmesi için mümkün olduğunca az hasar görmüş ve temiz olması (yırtık, yanık olmaması) üretimi kolaylaştıracaktır. Topladığınız atıkları aşağıdaki adrese posta ile gönderebilirsiniz.

Ayvalık Merkez Atölye: Tara Hopkins çöp(m)adam El Ürünleri İmalat Turizm Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Hamdibey Mahallesi Alibey Cami Caddesi No.1 Ayvalık 11400– Balıkesir Tel: 0 266 312 60 95 TDP Ofis, Sabancı Üniversitesi Neşe Aktuğ 0 216 483 94 76 nese@sabanciuniv.edu Çanta Satış Noktaları: Deppo Mağazaları (Online satış da var) Ece Sükan Vintage (0 212 233 54 39) Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Nişantaşı California Nail Bar (0 212 240 29 99)


10x30 cm Aronia


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.