KASIM 2020 No.23
KİMİZ BİZ? 2012 yılında TEDÜ’ye farklı bir renk olalım diye Kültür Sanat Topluluğu’nu oluşturduk. 2016 yılına kadar birlikte gezdik tozduk, sergiler açtık, çeşitli sanat etkinliklerine ev sahipliği yaptık, etkinlikler düzenledik ve aşırı eğlenip aşırı doyurduk ruhumuzu. Fark ettik bunlar bize yetmemeye başladı ve yaptıklarımızı, deneyimlediklerimizi paylaşmak istedik. 2016 yılının başlarında üret-paylaş platformunu kurduk ve 2016 yılının Kasım ayında üret-paylaş platformundan beslenen Kara Fanzin’i yayın hayatına başlattık. Özetle biz, TEDÜ Kültür Sanat Topluluğu’nun bir araya getirdiği yetinmez gençleriz.
Yazılarınızın, çizimlerininizin ve çektiğiniz fotoğrafların Kara Fanzin için şahane bir içerik kayanğı olduğunu biliyor muydunuz? O halde içeriklerinizi tedukultursanat@gmail.com adresine bekliyoruz!!! içeriklerinizi yazılar için tercihen Word ya da pdf, görseller için ipg, png ya da pdf olarak gönderebilirsiniz.
KAPAK FOTOĞRAFI: TOPRAK TÜRKER
2
İÇERİK ŞİİR Özgecan Saykan / Metehan Tok / Didem Aydoğan / Erol Erkaya EDEBİYAT Saliha İpek Aksoy / Mahir Doğu / Ahmet Temiz / Çağıl Mert Kurtoğlu ILLUSTRASYON Berfin Bakır
MEKAN ÖNERİSİ Buket Berfin Bolat FOTOĞRAF Buse Zengin / Ecem Sıla Gök / Enise Şule Arısoy / Didem Aydoğan / Umutcan Aktaş / Toprak Türker
3
Baktın, Tüm ılık rüzgarlar içime esti Gidişin ardında bir soluk kesti, Yaktın. Sevişmeden savaşmayı, Öpüşmeden aldatmayı Ve birçok anı kirletmeyi Öğrettin. Bacak kadar çocuktun Büyüdün Yalanlar söyledin herkese Sevdiklerine bile Bu hayatta en çok anneni üzdün. Edep birçok beden büyük geldi Ne varsa sana verilen ahenkli Yıktın. Sağırdın. Duyacaklarına değil Duymak istediklerine İnandın.
4
Gittin, Ne var ne yok koptu içimde Sevdiğini söylerken bile Yalandın. Unutmadım. Her susuşuma yenisini ekledim Her isteyişimde yeniden vazgeçtim Yitirdin, Ne varsa ikimize ait olan Bitirdin. Ve şimdi soluk soluğa Ve şimdi nefes nefese Şimdi avazım çıktığı kadar Sensizim. Ve şimdi yittiğinden beri Yüreğini kirlettiğinden beri Ve önceleri olmadığım kadar Kendimim.
Özgecan SAYKAN
Buse ZENGİN
5
Karışık Bir Aklın Ürünü bir bardak su, bir damla müzik, bir adet sıcağı seven kedi, bir çift ısınmayan ayaklar, ve yokluğun.. dergiler kitaplar ortalıkta, biri açılmış sıkılınıp diğerine geçilmiş.. kahve demlenmiş, yarısı içilmiş yarısı olduğu yerde, hikayemiz gibi; yarısı yaşanmış yarısı kırık bir kalbin derinliklerinde gömülü kalmış.. bir defter, bir kalem, defterde sayfa kalmamış, kalemde yazmaya derman.. boş kağıt aranıyor karmaşıklığın ortasında; bitirmeye heves olsaydı dergi ve kitapları, belki çıkardı aralarından.. bir çift soğuk el, bir adet kırık kalp..
6
devam etmeye derman yokken, maraton koşmaya çalışan halsiz bacaklar.. yoklukta varlığı arayan bir çift göz, her sabah güne gözlerinle başlayan.. ne bitmiş, ne yarım kalmış yaşananlar anlaşılan, zaman dümdüz akan bir çizgi ise, bilinmeyen bir boyutta gelmişiz biz bir araya, varlığımız kabul ve inkar dışı.. akıl alması mümkün değil.. zamanın akışına dönmek büyük bir zorunlulukmuş.. masal denemeyecek bir düzyazı, bütün şartları da sağlardı oysa, mutlu bir son dışında.. kocaman burunlu masalsının kötü kahramanı, unutmuş kokunu kısacık zamanda.. ve bir akıl, tutunmaya çalışan zamanın doğrusallığına, sen hiç olmamışçasına... Saliha İpek AKSOY
Berfin BAKIR 7
TANRI Korkmuyorum sizden Tanrım Bir kitabın ön sözünde okumuştum Şiirleri ve kitapları yaratandan korkulmayacağını. Kedileri ve ağaçları da yarattınız Tanrım. Ve onları da... Bağışlayın sizden önceki inadımı Her şeyin içinde oluşunuzu kıskandım Her şeye sebep oluşunuzu. Elmayı yemedim hiç, Adem’i de anlamadım zaten. Günahlarım göğün altında gölge imiş. Ben karanlık sanmışım. Bilirsiniz karanlığı da çok severim En az kediler kadar. Karanlık da sizdenmiş. Teşekkürler Tanrım. İçimdeki heyecanla yaratılışınızdan öperim. Dua etmeyi pek başaramam. İbadetim hep eksik kalacak. Şiir okusam da ibadet sayar mısınız?
8
Ecem Sıla GÖK Affedicisiniz, Affetmeyi seversiniz Tanrım. Ben size şiirler okusam Ya da sizden korkmayıp sevsem sadece, Merhametinize sığınabilir miyim? Kalbim atıyor ve rüzgar esiyor İçimde huzurunuz taşıyor Sizden gelen karanlığa sarılıyorum İyi ki varsınız, Minnettarım. Sizin yarattıklarınızı Sizinle birlikte seveceğim artık. Büyüksünüz, Tanrım.
Mahir DOĞU 9
Bİ’FIRT VİŞNE VE VODKA Uçsuz bucaksız topraklardayım Dolaşmaktayım vişne bahçelerinde Elimde akşamdan kalma votkamı tutmaktayım Dikiyorum şişeyi, varmak için en dibine Derin bir fırt çekiyorum sigaramdan Ayaklarım şaşıp kalıyor birbirine Bir vişne atıyorum ağzıma koparıp ağaçtan Dikiyorum şişeyi, varmak için en dibine Bacaklarım ağrıyor yorulmuşum birazcık Oturmak için yanaşıyorum bir ağaç dibine Güneş doğuyor, sanki bir kızılcık Tekrar dikiyorum şişeyi, varmak için en dibine Metehan TOK
Enise Şule ARISOY 10
...nasıl ım an birikiyor du ya an larda an lar da birikiyor du ya an larda birikiyor bir iki yor du ya an larda ağır ağır sayfa sayfa isli kalem kokusunda birikiyordu ya yaşar ken an larda korkuyu an larda ağlamayı, an larda gülmeyi an larda diye üzülmeyi an larda diye durmayı an larda erimeyi an larda büyümeyi an larda ilkleri an larda en güzelini an kara da kaldım an larda gelirsin sandım an lamadın an larda kalır sandım an larda kal dım an an eksik kaldım bir o kadar uzakken mutluluk ...ayrık otu (erol erkaya) 300010102020. Erol ERKAYA
11
Ne Pahası Bir balon alsak baloncu amcadan Balonu bıraksak elimizden Kaçsa Bir uçurtma yapsak çıtalı Uçurtmayı uçursak ipinden İpi kopsa Kaçsa Bir güvercin olsa paçalı Açsak avcumuzu birden Kaçsa Biz kalsak baş başa Onlar kaçsa semaya biz kaçamasak Tutunacak bir dalımız kalmasa Hayallere tutunamasak Korkulara tutunamasak Kalamasak ayakta Düşsek Yerde çimen yukarıda sema Sırtımız çakılmış toprağa Ölümden önce mezar provası Mezarlar, soğuk mudur acaba? Mezar soğuk Yaşamak pahasına harcamak günleri Güpegündüz sorumsuzluk
12
Balon değilim ki ben renk renk Mutluluk saçayım Sekiz yaşında çocuğun elindeki uçurtma değilim Melek gibi hissetsem de kimi zaman Kanatlarım yok benim kaçıp gideyim Ben bir mahkumum. Bu gördüğünüz ise hücrem Hücremde pencerelerim… Güneşi sızdıran, gözlerimi kıstıran Tenimi yakmayan Pencerelere sahibim devasa Dünyayı izlememe yetecek boyutta Sabah akşam izle Yıllarca izle, konuşama Anlatama baharın güzelliğini Anlatama karın sadeliğini Anlatama yağmurun büyüsünü Hep izleyip hep sustuktan sonra Neye yarar ki harcamak günleri Neye yarar Yaşamak pahasına
Didem AYDOĞAN
13
Didem AYDOĞAN
14
Psikolojimiz Üzerine Fiziksel bir sıkıntımız, mesela, bir hastalığımız olduğu zaman; biliriz ki vücudumuzda yolunda gitmeyen bir şeyler vardır ve vücudumuzun kaybettiği şeyi nasıl kaybettiğine dair doktordan bilgiler alırız. Vücudumuza ne almamız gerektiğine veya vücudumuzla ne yapmamız gerektiğine dair tavsiyeler alır, onları uygularız. Sorunumuz tamamen/kısmen iyileşir. Fark ediyorum ki, duygusal sıkıntılarımızda da aynısı geçerli. Geçmeyen, etkisi giderek artarak büyüyebilen şeyler var. Gerek, genel olarak, mesleğini alacak kadar okumuş, daha da okumamış psikologların yetersizliklerinden dolayı olsun, gerek de geniş bir kitle olarak bizlerin kendi duygusal problemlerine yeterli desteği bulamaması ve birbirini zehirlemeye devam etmesi sonucu olsun; herkes tarafından kanıksanan ve ‘’normal’’ olarak algılanmaya başlanmış ciddi problemlerimiz var. ‘’Düşünmemek’’, ‘’Olumlu olmaya çalışıp geleceğe umutla bakmak’’,’’Geçmişinle barışıp gerekirse oradaki problemlerinin üzerine çözücü bir şekilde ilerlemek’’ gibi dünyanın en ilkel problem çözme tekniklerine İDEAL ve TEK YOL olarak bakıyoruz. Evet, ama bir yere kadar! Kendi kendimize yetemediğimiz zaman ‘’ben mi çok şımarıyorum acaba’’ diye düşünmek veya bize karşı böyle söyleyenlere kulak asmak yerine, kendimizi aptal gibi hissetmek yerine, kendimize karşı daha yardımsever ve sevgi dolu olmalıyız. Psikolojilerimiz çeşitli dallarda bozuk, ‘’karakterim böyle’’ diyoruz. Daha sonraları bir de ‘’ben neden böyleyim’’ diyip kendimize yükleniyoruz, eee hadi oradan sen de! Ahmet TEMİZ
15
FAYANS “Nerede lan bu Faruk, yine mi helaya gitti?” “Evet usta, gelir birazdan.” “Oğlum yediğiniz şeylere az dikkat edin. Sabahtan beri bu kaçıncı…” “Usta onunki mide kaynaklı değil, kıçını ıslatmayı seviyor. Yeni tuvaletler geldi ya pasaja, heves etti garibim.” * Faruk’un tutarlı tarafları vardı. Haftada bir evcil hayvan dükkanlarına gider, balıkları izlerdi. Haftalığını aldığı gün pasajın önünde tezgâh açan seyyar pilavcı Musa Çağlar’dan pilav yerdi. Ve bu cümle de onlardan biriydi: “Hadi lan gidelim şu fayansına sıçtığımın yerinden.” Temizlik tamamlandı. Dükkân kilitlendi. Pasajdan çıkıldı. Meyve suları alındı. Günün kritiği yapıldı. Patrona sövüldü. Son iki haftadır gündemimizde olan konu açıldı. “Ne diyorsun, ustayı ikna edebilir miyim?”, diye sordu. “Ustayı hassas noktasından vurmalısın Faruk.”, dedim. Sıkı bir pazarlıkla, Faruk’un iki hafta para almadan çalışması karşılığında, bir yılı aşkın ısrarı üzerine, dükkâna büyük bir akvaryum alınacaktı. Akvaryumun tüm bakımını Faruk üstlenecek, müşterilerden biri rahatsızlık yaşarsa akvaryum yok edilecek ve balıklar da cızbız edilecekti. İki haftalık canhıraş ücretsiz çalışmasının sonunda, Faruk işten kovuldu. Bu durum Faruk’un tüm düzenini alt üst etmişti. Yaşadığı sorunları, sergilediği tavır ve cümlelerden fark edebiliyordum. “Ulan keyifle sıçtığımız bir yer vardı, onu da aldılar elimizden.” Halı saha maçlarında iyi bir defans oyuncusu olan Faruk, aynı performansı iç dünyasında da gösteriyordu. Ustanın dükkândan gidiş saatlerinde damlıyor, temizliği bitirmemde bana yardım ediyordu. Akabinde süregelen alışkanlıklarımız devam ediyordu. Yine, son iki haftadır gündemimizde olan konu açıldı. “Ne diyorsun, ustayı ikna edebilir miyim?”, dedim. “Ustayı hassas noktasından vurmalısın Cevdet.”, dedi. Sıkı bir pazarlıkla, iki hafta para almadan çalışmam karşılığında Faruk dükkâna dönecekti. Her şeyin eskisi gibi olacağı haberini verdiğimde, Faruk beklediğim tepkiyi vermedi. Aksine şu cümleyi söyledi: 16
“Lan oğlum akvaryum işini sormadın mı!” İki haftalık canhıraş ücretsiz çalışmamın sonunda, kovuldum. Ne halt edeceğimizi bilmeden dolandığımız sokaklarda, ustayı öldüreceğini söyledi Faruk. Oğlum yapma etme, yakma geleceğini, gibi laflarla zar zor ikna ettim. Ustayı öldürmekten vazgeçti. “O zaman dükkânı yakacağım!” Ne desem de vazgeçiremedim kararından. Ben yokum, dedim. Ondan sonra da hiç görüşmedik. Birkaç ay sonra yeni bir işe girdim. Tesadüfen eski dükkânın önünden geçerken fark ettim, gerçekten yakmış. Pasajın önünde tezgâh açan seyyar pilavcı Musa Çağlar’a sordum, ustanın kızı hastaymış ve para gerekiyormuş tedavisi için. Bu yüzden kovulmuşuz yani. Dükkân da yanınca, ustadan haber alınamamış bir daha, gitmiş buralardan. İşe girdikten birkaç hafta sonra da siz çağırdınız komiserim. Durum böyle. Yani Faruk’un belirttiği gibi değil olay. Kundaklamayı birlikte planlamadık. Olayın varsa da benimle bir ilgisi, anlattığım kadardır. Nereyi imzalıyorduk? Çağıl Mert KURTOĞLU
17
Umutcan AKTAÅž
18
BİR MEKAN Soğuk bir kasım ayında bir elinizde Kara Fanzin diğer elinizde Gomez Coffee Co’nun enfes tatlarıyla içinizi ısıtacak bir salı akşamına ne dersiniz? Gomez Coffee Co logosundaki kedi ile size tebessüm yaşatırken, damağınızda ise ‘’saksı değilim ben’’ tatlısının o enfes Belçika çikolatasını hissedeceksiniz. 3. Nesil kahvecilerden farklı olarak sadece kahve değil yemekleriyle ve enfes kahvaltılarıyla da sizlere hizmet vermekte olan Gomez Coffee Co şehrin içinden sizi alıp çok başka diyarlara götürecek. Peki siz Kara Fanzin’i Gomez Coffee Co da okumaya hazır mısınız?
Buket Berfin BOLAT
19
SİZDEN GELECEK İÇERİĞİ BEKLİYOR
SON TARİH: 1 ARALIK 2020 GEÇMİŞ KARA FANZİN
tedukultursanat@gmail.com
KARA FANZİN İLE KARŞILAŞMA İHTİMALİ : + + + + +
ONLINE ( ISSUU ) TED Üniversitesi ( Merkez üssü ) ODTÜ Kütüphanesi Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesi Ankara Üniversitesi Kütüphanesi
tedukultursanat
TEDÜ Kültür-Sanat 20
karafanzin