Genç İdeal Dergisi 11. Sayı

Page 1



BAŞKANDAN

Demokrasimizi güçlendirmek zorundayız 15 Temmuz 2016 gecesi ülkemiz çok büyük bir sınavdan geçti. İnsanlığın ve nice uygarlıkların beşiği olan kadim coğrafyamız kanlı ve vahşi bir saldırıya tarihin kaydettiği en büyük ihanet girişimine maruz kaldı. Ülkemize, vatanımıza, milletimize ve tüm insani değerlere ihanet eden FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen kanlı ve hain girişim, aziz milletimizin direnişiyle yerle bir oldu. Bin yıllık tarihi geçmişi olan ve medeniyetler açıp medeniyetler kapatan büyük Türk Milleti, demokrasisine ve milli iradesine sahip çıkarak hainlerin planını bozdu. Elleri öpülecek analar, babalar, dedeler, nineler mermilere ve bombalara siper olan genç yaşlı yiğitler vatanını milletini namusunu savunmak için yola çıktı ve canları pahasını demokrasiyi çiğnetmediler. Ahmet BAYDAR İdeal Öğrenci Yurtları Yönetim Kurulu Başkanı

info@ahmetbaydar.com

Vatan ve millet aşkıyla sokaklara çıkan bu yiğitler Milli iradeyi, demokrasiyi, hukuk devletini ve halkımızın sarsılmaz birliğini savunan çelikten bir kale oldular. Şehadet şerbetini içip yokluklarla vatanlarına hayat verdiler. Gazi olup vatan aşkıyla kutsanmış bir yaşama bilincine dönüştüler. Malazgirt’te, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi onurlu ve dik duruşlarıyla bir kez daha tarih yazdılar. 15 Temmuz akşamı yaşanan hain askeri kalkışmanın karşısında duranların büyük bir çoğunluğu gencecik vatan evlatları idi. “Ülkemiz gençliği bozuluyor, yabancılaşıyor ” diye feryat edenlere inat, canları pahasına sokaklara çıkan gençler, vatan sevgilerinin devam ettiğini dost ve düşmana göstermiş oldular. Gençler, vatanına, toprağına ve devletine sahip olduklarını ve de olmaya devam edeceklerini canları pahasına ispat ettiler. 2016-2017 eğitim ve öğretim yılının açıldığı bu günlerde millet olarak gençliğimizle gurur duyduğumuzu bir kere daha ifade etmek isterim. Üniversite çağlarına gelmiş olan gençlerimizin göğüslerinde vatan aşkı, gözlerinde gelecek günlerin parlaklığını görmek mümkündür. Yeni dönemde gençlerimize daha fazla imkanlar sağlayarak ve onları daha çağdaş ve modern eğitimler ile yetiştirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Gençliğimizin içerisindeki demokrasi aşkını hiçbir zaman öldürmemeliyiz. Gençlerimiz 15 Temmuz gecesi yaptıkları ve bundan sonrada yapacakları ile demokrasimizin sağlam temellerini oluşturmaktadır. 15 Temmuz hain askeri kalkışma gecesi vatan ve demokrasi için şehit olanlara Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar dilerim. Gençlerimize de 2016-2017 eğitim ve öğretim yılında sonsuz başarılar dilerim.

www.idealyurtlari.com

1


KÜNYE

EKİM - KASIM - ARALIK 2016 Yıl: 2016 Sayı: 11 Üç ayda bir yayınlanır YAYINCI Ahmet BAYDAR (İmtiyaz sahibi) GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ Gökmen TOPRAK SORUMLU YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ Emel Şerife Hasçağan EDİTÖR Emel Şerife Hasçağan HABER MERKEZİ Rukiye Nadas Sümeyra Karataş Şemsi Çöllüoğlu TASARIM

REKLAM Hasan Hüseyin Gülcan YÖNETİM YERİ Alaaddin Bulvarı Saray İşhanı 3/401 Meram KONYA Tel: 0332 350 83 56 BASKI – CİLT Ayrıntı Ofset Yeni Matbaacılar Sitesi Fevzi Çakmak Mah. Bab-ı Ali Cd No:6 Karatay/KONYA Tel: 0332 342 65 80 - Fax: 0332 342 65 81 E-Mail: bilgi@ayrintiofset.com www.ayrintiofset.com B.T: EKİM 2016 Dergimize interaktif ortamda www.gencideal.com sitesinden ulaşabilirsiniz. Dergimiz ile ilgili görüş, öneri ve eleştirilerinizi info@gencideal.com adresine gönderebilirsiniz. Dergide yayınlanan yazılar ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Yazı, fotoğraf ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir.

2


EDİTÖRDEN

Yeni bir döneme Merhaba...

Emel Şerife HASÇAĞAN eakkose@idealyurtlari.com

Genç İdeal Dergisi olarak yeni bir eğitim-öğretim yılında ve yeniliklerle beraber yine sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Zaman çok hızlı akıyor ve buna bağlı olarak anılarımızdaki yerini alıyor. Ancak bazı anılar var ki, insanı üzüyor. 15 Temmuz 2016 gecesi ülkemizin geçirmiş olduğu zorlu dönemeçte, en gencimizden en yaşlımıza kadar bütün millet Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve beraberliği için dimdik ayakta durma cesaretini göstermiştir. !5 Temmuz gecesi ülkemizdeki birliği bozmak isteyen hain FETÖ terör örgütü mensupları demokrasimize çelme takmak istemiş ancak milletimiz bu hain olaya fırsat vermemiştir. Tek vatan, tek bayrak, ve ek devlet için dimdik ayakta duran Türk Milleti, milli iradesine canı pahasına en gel olmuştur. Tankların, tüfeklerin ve kurşunların önünde vücudunu siper eden demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize de şifalar dilerim. Bu yıl İdeal ailesi olarak güzel bir döneme merhaba demenin de hazzını yaşamaktayız. Kuruluşundan bu yana öğrenci yurtları konusunda ülke çapında marka olan İdeal ismi, 22 yılını kutladığı bu yıl da yeni bir ilde olmanın haklı gururunu ve heyecanını yaşamaktadır. Aynı zamanda genç İdeal dergimizin de bu yıl yayın hayatına girişinin de 5. yılını yaşıyoruz. Şu anda elinizde bulunan 11. sayımızda da yeni içerikler, yeni konular ve ilginizi çekecek yeni bilgilerle sizlerle beraberiz. Dergiyi yayına hazırlayan arkadaşlarla beraber dopdolu ve doyurucu bir dergi yapmak istedik. Umarım isteklerinizi bulacağınız bir dergi olmuştur. Bizlere vakit ayırarak Üniversitelerimiz hakkında bilgi veren Selçuk Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN beye , Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer ŞEKER’e ve Altın Ayakkabı ödüllü Futbolcumuz Tanju ÇOLAK’a röportajlarından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz. Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde toplumun her kesimiyle birlikte ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve birliğine sahip çıkmalıyız. Yeni eğitim ve öğretim yılının bütün öğrencilere ve eğitim camiasına da hayırlı olmasını diler, başarılar dilerim.

www.idealyurtlari.com

3


İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER Milli İradenin Zaferi

SÜ’den 7 Üniversite çıktı

6 34

Dünyanın en ilginç sporları

4

36

Geçmişin Fotografları

39 İCAT 44 MODA

Bizzden haberler

14

10 12

32 16 GEZİ

Doluluk oranımız yüzde 100

Işıl Yücesoy

60 TARİH 66 TEKNOLOJİ

40 Masallar Diyarı

72 DİYET


İÇİNDEKİLER

SAYI: 11 Tanju Çolak

Ağaç Heykeller

Bizzden cevherler

Patent Rekortmenleri

22 18

24 54

48

64

42 Yol şarkınız hangisi ?

26

Mısır

Çocuğum benim mesleğimi yapmasın

Expo 2016 Antalya

73 TEST 75 KİTAP KURDU 76 ASTROLOJİ 79 SİNEMA 80 BULMACA

www.idealyurtlari.com

5


ÖZEL

MİLLİ İRADENİN

ZAFERİ

15 Temmuz akşamı bir kısım üniformalı teröristin gerçekleştirmeye çalıştığı askeri darbe halkın yüksek iradesi ve cesareti ile bastırıldı. 17 Aralık tarihinde temeli atılan ve yaklaşık 2 yıl devam eden FETÖ teröristlerinin hain planı da böylece sona ermiş oldu. Halkın demokrasiye ve milli iradeye olan bağlılığı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere önemli kademelerde bulunanların büyük cesareti hain planı daha başlamadan sona erdirdi. Ancak yapılmaya çalışan darbe girişiminde yaklaşık 161 vatandaşımızın şehit olması 6

bizleri derinden yaraladı. Türk Milletinin parası ile alınmış silah ve araçları yine Türk Milletinin üzerinde kullanmaya çalışacak kadar gözü dönmüş bu hainleri, gerek milletimiz ve gerekse de tarih hiç unutmayacaktır.15 Temmuz tarihi bir bakımdan Türk Milletinin şahlanışının ve beraberliğinin en güzel ve anlamlı bir günüdür. Ellerinde Türk bayrakları ve yüreklerinde vatan sevdası olan vatandaşlarımızın darbeci hainlere karşı göstermiş oldukları cesaret dünyanın ağzını açık bırakmıştır.


ÖZEL

Bütün dünya bir kere daha görmüştür ki, Türk Milleti en zor anlarda bile elele, gönül gönüle, yürek yüreğe, bir ve diridir. Düşmanlarımızın ve onların yurt içindeki kalleş uzantılarının alacağı çok ders vardır. Türk Milleti olarak kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerini çok seviyoruz. İçlerinde bulunan hainlerde 15 Temmuz akşamı gerçek yüzlerini göstermişlerdir. Bu hainler en ağır bir şekilde ve vatana ihanetten yargılanmalıdır.. Bu hain saldırı bir kere daha göstermiştir ki, emniyet güçlerimizde görev yapmakta olan kahraman polislerimiz, üzerlerine düşen bütün görevleri canı pahasına yapmış, vatanın bölünmezliği için canlarını vermiştir. Türk Milleti büyük bir sınavdan daha geçmiştir. Ülkemiz toprakları üzerinde gözleri olanlar, bizi birbirimize kırdırmak isteyenler, iç savaş çıkarmak özlemi içerisinde yanan hainler emellerine ulaşamamıştır. Bütün dünya bir kere daha görmüştür ki, büyük Türk milleti vatanı için, bayrağı için, toprağı için ve bayrağı için her zaman canını ortaya koymaya hazırdır. Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dileriz. Allah’ın lütfüyle bir dönüm noktasından daha geçtik. Tarih yolculuğumuz, artık daha çetin. Milletimiz, aklını başına toplayıp bu başarısız darbe girişiminden gerekli ve yeterli dersi çıkarmalı; daha bilinçli, sağlıklı ve güçlü toplum olmalı.

www.idealyurtlari.com

7


RÖPORTAJ

8


RÖPORTAJ

www.idealyurtlari.com

9


RÖPORTAJ

Röportaj: Çiğdem Kurut

SÜ’den 7 üniversite çıktı Selçuk Üniversitesi 41. Yılını dolduran, Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden biri. Öğrencisi, akademisyeni ve çalışanıyla yaklaşık 100 bin nüfuslu bir kurum. Bu büyük kurum elbette kentin değişiminde önemli bir rol üstlenmiş durumda. Selçuk Üniversitesi’ni Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin’le konuştuk... Selçuk Üniversitesi deyince aklınıza ne geliyor? Selçuk Üniversitesi ülkemizin ilk kurulan üniversitelerinden birisi. Şu an için 90 bin öğrencisiyle, 3 bin akademisyeni ve 7 bin çalışanıyla 100 bin nüfuslu bir kurumuz biz. Diğer üniversitelerle birlikte Konya’da aslında 140 bin’e yakın öğrenci bulunmakta. Yaptığımız bir istatistik çalışmasında Selçuk Üniversitesi’nde okuyan öğrencilerimizin merkezde 4/1’i, ilçelerde 3/1 i ancak Konyalıdır. Merkezdeki öğrencilerin %75’i Konya dışından, ilçelerdeki öğrencilerin de %64’ü Konya dışından gelmektedir. Bu aslında Konya’nın çok tercih edilen bir şehir olduğunu, Selçuk Üniversitesi’nin tercih edilen ve rağbet gören bir üniversite olduğunu göstermektedir. Doluluk oranlarımız da %95’in üstündedir. Bazıları da %100. Bunlar tabi bizi mutlu ediyor ve çıtayı sürekli yükseltmemizin gerektiği vurgusunu yapmamıza neden oluyor. Selçuk Üniversitesi deyince aklıma değişim, kalite, tercih, kente katkı geliyor. Üniversitenin kente en büyük katkısının ne olduğunu düşünüyorsunuz? Bugüne kadar Selçuk Üniversitesi Konya’ya çok şey katmıştır. Bir defa farklı yorumlanabilir, birçok insan olayı farklı algılayabilir. Ama bir kültürel değişim var. İnsanlık tarihi sürekli tekamül içinde olmuştur. Ben o sözü çok sevmiyorum ama doğru bir sözdür. Yani; “Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir” sözü bir gerçeği yansıtıyor. Ben bunu insanlığın tekamülü ve gelişmesi olarak algılıyorum. Bu gelişme ve tekamülde çeşitli vesilelerle yapılan göçler, ziyaretler ya da eğitim-öğretim amacıyla bir yerden bir yere gidiyor olmak önemli olmuştur. Kültürel zenginlik 10

katmıştır. Karşılıklı kültür alışverişini kolaylaştırmıştır. Konya’nın kültür hayatında Selçuk Üniversitesi’nin önemli bir yeri vardır. Bunu tespit etmek lazım. Tabi bir ekonomik bakış açısıyla da dışarıdan gelen öğrencimizin yaklaşık 4/1 ini varsayarsak bu 70 bin öğrenci eder. Dışarıdan gelen 70 bin öğrenci Konya şehri için önemli bir ekonomik girdi sağlar. Diğer şehirlerdeki üniversitelerde bu oranlar aşağı-yukarı bu şekilde midir? Yoksa bu Konya’nın artısı mıdır? Diğer şehirlerin rakamlarını bilmiyorum. Bu ulusal bir veri değil. Biz öğrenci profilimizi görmek için kendimiz çalıştık. Konyalı çocuklar başarılı olup o %25 e giremeseler belki de Selçuk Üniversitesi’ne %100’ü dışarıdan gelecek. Puanlarda başarılı olduğu için öğrencilerimiz ön planda. Onun için dışarıdan gelen öğrenciler önemli bir ekonomik girdi sağlıyor. Ev kiraları bir gelirdir, gıda ihtiyaçları bir gelirdir. Tabi eğitim-öğretim amacıyla öğretim üyelerimiz istihdam ediliyor. Bunun dışında Selçuk Üniversitesi’nin ülkemize olan önemli katkıları var. Biz ortalama yılda 20-22 bin öğrenciyi mezun ediyoruz, ülkemizin hizmetine sunuyoruz. Çok da başarılı mezunlarımız var ki marka değeri olan bir üniversiteyiz. Hukukta, tıpta, bürokraside, mühendislikte, güzel sanatlarda ve diğer birçok alanda çok başarılı öğrenciler mezun ettik. Ülkenin birçok bürokrasisinde bunları görmek mümkün. Yurt dışı ziyaretlerimizde gittiğimiz her ülkede elçiliklerimizde çalışan bazı bürokratların Selçuk Üniversitesi mezunu oldu-

ğunu gördük. Bunlar da bizi mutlu ediyor. Bunun dışında bilgiyi üretme, bilgiyi yayma noktasında Selçuk Üniversitesi olarak önemli hizmetler ortaya koyuyoruz. Çok fazla araştırma enstitüsü olan bir üniversitesiniz. Neden? Selçuk Üniversitesi’nin 45 tane araştırma merkezi var. Çoğunluğu da kültürel araştırma merkezleri. Bütün bunların amacı, hedefi öncelikle Konya halkı olmak üzere daha sonra da Türkiye’nin genelinde ülkemizin kültürel, ekonomik anlamda gelişmesine katkı sağlamak. Üniversitelerden de beklenen budur zaten. Son dönemlerde Selçuk Üniversitesi Sanayi – Üniversite iş birliği konusunda ciddi adımlar atılıyor. Burada belirlenen hedefin neresindesiniz ve ne kadar ileriye taşımayı planlıyorsunuz? Selçuk Üniversitesi’nin önemli birikimleri var. Çok tecrübeli bir akademik kadroya sahibiz. Bizim içimizden şu ana kadar 7 tane üniversite çıktı. Aksaray, Niğde, Karaman, Necmettin Erbakan, Karatay, Gıda ve Tarım ve Mevlana Üniversite’leri bizim içimizden çıkan üniversiteler. Akademik olarak da alt yapı olarak da. Bu yetişen akademisyenlerimizin önemini gösteriyor. Özellikle Mühendislik alanında da ülkemizin en büyük mühendislik fakültelerinden birisine sahibiz. Şu anda 13 bölümüyle, 9 bin öğrencisiyle tek başına bir


RÖPORTAJ üniversite olabilecek kapasitededir. Tabi Konya’nın bir teknik üniversiteye olan ihtiyacı uzun bir süredir dile getirilmekte ve vurgulanmaktadır. Bu noktada girişimler de oldu ama sonuçlandırılamadı. Üniversiteleri siyasi irade kurar. YÖK kurar, diğer üniversiteler de bu kuruluş kararına destek verir. Biz Selçuk Üniversitesi olarak ve bu üniversitenin rektörü olarak böyle bir ihtiyacı dillendirip eğer siyasi irade ve YÖK de böyle bir kuruluşa karar verirse bunun alt yapısını oluşturma çabasındayız. Selçuk Üniversitesi’nden bir de teknik üniversite çıkarmak adına bugüne kadar ne gibi çalışmalar yapıldı? Bu alt yapı hazırlıkları aşamasında şöyle bir düşünce geliştirdik kendimize. Öğrencilerimizin 70 bini şehir merkezinde 20 bini ilçelerdedir. Şehir merkezindeki bir kampus alanında yoğunlaşmış durumdadır ve hakikaten biz oraya sıkıştık kaldık. Şehre, sanayiye uzaklığı nedeniyle de karşılıklı yeterli etkileşim yok. Bu nedenle biz şöyle bir plan geliştirdik akademisyenlerle, hocalarımızla oturduk. Bir sanayi kampusu oluşturalım dedik. Sanayi içerisinde bir arazi talebimiz oldu. Bunu şehrin ileri gelenleriyle paylaştık. 5. Organize Sanayi Bölgesi dediğimiz alanda bize yaklaşık 1 milyon metrekarelik bir arazinin tahsisi konusunda önemli mesafeler kat edildi. Biz şu anda mühendislik fakültemizi ve teknik bilimler meslek yüksekokulumuzu yaklaşık 15 bin öğrencimizle birlikte orada oluşturacağımız bir kampusa taşımayı planlıyoruz. Sanayiyle iç içe olacak. Dolayısıyla şu anki merkez kampus de rahatlamış olacak. 4 tane ana giriş kapımız var. Gün boyu araçları saydırdık ve 22 bin araç giriş çıkış yapıyor. Burası 70, 80 bin insanın giriş-çıkış yaptığı bir şehir gibi. Bu büyük rakam bizi yoruyor. Bu nedenle sanayi kampusunda başta mühendislik fakültesi ve teknik bilimler meslek yüksekokulu olmak üzere teknik okullarımızı oluşturalım, kuralım istiyoruz. Teknik üniversiteye karar verildiği an her şey hazır mı? Eğer siyasi irade ve YÖK Konya Teknik Üniversitesi’ni kurma kararı verirse ellerinde hazır bir kampus, hazır mühendislikler mevcut. Kuracaklar ve o okulları da kurulacak yeni üniversiteye devredecekler. Mühendislik fakültemizin kuruluşu 60.

yılında. Böylece 60. yılında bir fakülteyle üniversite kurulmuş olacak. Şimdi sıfırdan bir üniversite kurması yani yapılanması, akademik kadroyu oluşturması, oluşturulan akademik kadronun organize olması ve iş üretmesi çok zor. Bu nedenle biz hazır, organize, deneyim ve birikimleri olan bir kadroyla Konya Teknik Üniversitesi’nin alt yapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Aslında bir rektör için bu yaptığımız olay intihardır. Yani kendi üniversitenizi küçültüyorsunuz. Yetişmiş önemli akademisyenlerinizi başka bir üniversiteye aktarıyorsunuz. Ama biz burada Konya’yı, Türkiye’yi düşünüyoruz. Tabi bu açıklamadan sonra sanayi işbirliği son derece önem arz ediyor. Özellikle yerli otomobil yapımında devletimiz büyük bir gayret içerisinde ve yüksek meblalarla bir otomobil markasının bütün patentleri ve çizimleri alındı. Bu konuda da çalışmalar yapılıyor. Konya sanayi’si yaklaşık 237 tane sanayici iş yeri, 2 binin üstünde otomobil yedek parçasını üretiyor, ülkemize ve yurt dışına satıyor. Selçuk Üniversitesi’nin teknik ekibi, yani mühendislik bölümü o üretimin içinde nerede duruyor? Biz üretim aşamasında tasarlama, planlama ve testlerin yapım aşamasında bilimsel katkı ve destek sağlarız. Yoksa üretimi yapacak olan sermayedir, Konya sanayicileridir. Sizden destek isteniyor mu? Tabi, isteniyor. Sürekli iş birliği halindeyiz. Bu işbirlikleri bireysel. Yani sanayicimiz ve akademisyenimiz arasındaki bireysel iş birliği. Biz bunu Selçuk Üniversitesi markası altında organize biçimde yapalım istiyoruz. Eğer mümkün olursa yine Selçuk Üniversitesi Teknokent üzerinden oluşturulacak bir şirket etrafında, Konyalı sanayicileri de birleştirerek ulusal ve uluslararası yatırımcıları da birleştirerek otomobil üretiminde bir alt yapı oluşturabilir miyiz? Bunun peşindeyiz. Sanayi Odası Başkan’ımızla görüşme yaptım. İnanın birebir aynı düşünüyoruz. Amaç ve nihai hedef Konya’da yerli otomobili üretmek. Ama bu mümkün değilse bile biz yerli otomobilin imalatında kullanılacak yedek parçaların önemli bir kısmını Konya sanayisinden üretebiliriz. Temel hedefimiz bu.

Mühendislik fakültesi ve teknik bölümler ayrıldığı zaman onlara yeni bölümler açılmayacak. Selçuk Üniversitesi onlarsız mı olacak? Tabi onun da alternatifini düşünüyoruz . Aslında bir üniversite içinde mutlaka mühendislik bilimlerinin olması lazım. Bu nedenle biz mimarlık fakültemizi, sanat-tasarım fakültemizi ve teknoloji fakültemizi kendi bünyemizde tutacağız. Teknoloji fakültesi de bir mühendislik fakültesinin alternatifi niteliğindedir. Kendi bünyemizde tutacağız. Eğer olmazsa ola ki bunları da devretme durumu ortaya çıktı. Bunun kararını ben vermeyeceğim. Bunun kararını hocalar verecek, şehir verecek, siyaset verecek. İki tane mühendislik fakültesi olan üniversiteler var. Şu an isim telafuz etmeyeyim, spekülasyona açık bir konu bu. İki fakülteden birisinin bize devredilmesini isteriz. Çünkü diğer disiplinlerin bilimsel çalışmalar yapabilmesi için mutlaka mühendislerle iş birliği yapması gerekiyor. Karşılıklı üniversiteler arasında da yapılır ama bir üniversitenin gelişmesi için mühendislik bilimlerinin şart olduğuna inanıyorum ve tamamını da alıp başka bir yere aktarmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Selçuk Üniversitesi gençlerin hedefine girmeyi başardı mı sizce? Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani çoğunlukla öğrencilerimizin önemli bir kısmı yüksek dilimlerden gelmektedir. Ayrıca yapılan ulusal ve uluslar arası kredilendirme kuruluşlarının değerlendirmelerinde biz ilk 10’un ya da 15’in içerisindeyiz. Hatta geçen yılki performansa göre devlet üniversiteleri içerisinde 2000 yılından önce kurulan devlet üniversiteleri içerisinde dördüncü sıradayız. Güncelimize baktığımız zaman altıncı sıradayız. Çok ciddi rakamlar bunlar. Bazı alanlarda da birinci, ikinci sıradayız. Mesela Tıp Fakültesi’nde Hacettepe’den sonra ikinci sıradayız. Biz gençlerin hedefindeyiz. www.idealyurtlari.com

11


RÖPORTAJ

Röportaj: Çiğdem Kurut

Doluluk oranımız yüzde 100 Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker’le üniversiteyi konuştuk. Prof. Dr. Şeker NÜ’nün 6 yıl önce kurulan yeni bir üniversite olmasına rağmen doluluk oranının yüzde 100’e ulaşmasının mutluluk verdiğini söyledi. 6 yıllık bir geçmişe sahip olmanıza rağmen bulunduğunuz durumu nasıl değerlendirirsiniz? Kuruluşu itibariyle 6 yıl önce kurulan yeni bir üniversite olmamıza rağmen, bünyesindeki yarım asrı devirmiş olan İlahiyat ve Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi ve yine yarım asrı devirmek üzere olan Meram Tıp Fakültesi ile üniversitemiz, ülke yükseköğretiminde önemli bir yer tutuyor. Kaliteli ve dinamik bir öğretim üyesi kadrosuna sahibiz. 25’i yabancı uyruklu olmak üzere yaklaşık bin 600 civarında akademik personelimiz mevcut. 70 farklı ülkeden 987 yabancı uyruklu öğrencimizle beraber, 33 bin 640 öğrenci sayısına ulaşmış durumdayız. Yüzde 100 gibi bir doluluk oranı da bizi mutlu ediyor. Bin 600 akademisyen içerisinde yüzde 70’lik genç ve dinamik akademisyen kadrosuyla Konya’nın ve ülkenin bilimsel geleceğine ışık tutmada üniversitemizin büyük bir görev üstlendiğini söylemeliyiz. Üniversitemiz lisans, yüksek lisans eğitimine ağırlık veriyor, ihtiyaç oluşmadıkça ön lisans programı açmıyor. Ulaşılmış olan 15 fakülteyle üniversitemiz yoluna emin adımlarla devam ediyor.

Üniversite olarak Konya’nın ekonomik ve sosyal yaşamına nasıl katkıda bulunuyorsunuz? Üniversitemiz 2015-2016 eğitim-öğretim yılına çok sayıda uluslararası akademik toplantıya ev sahipliği yaparak başladı. Yıl içerisinde ev sahipliğini yaptığımız etkinliklerin şehre ve ülkemize çok önemli katkılar sağladığını düşünüyoruz. Uluslararası 12

İslam Medeniyetinde Zaman Sempozyumu, İslam Ticaret Hukuku Kongresi, Kültür ve Eğitim Bağlamında 14. Uluslararası Sürdürülebilir Öğretmen Eğitimi Konferansı, Göç Yoksulluk ve İstihdam temalı Uygulamalı Bilimler Kongresi, Ulusal Tıp Eğitimi Sempozyumu, Selefilik Çalıştayı ve ICME 2015 İstanbul Uluslararası Tıp Eğitimi Konferansı gibi gerek ev sahipliği yaptığımız ve gerekse de paydaşı olduğumuz hayatın her alanına yönelik olarak düzenlenen pek çok etkinlik; bilime ve insanlığa önemli katkılar sağladı. Gelecek dönemlerde de kültürel ve akademik anlamda yeni işbirliği alanları açmasını beklediğimiz akademik toplantıların şehrimiz açısından önemli kazanımlar sağlayacağını umut ediyorum.

NÜ’yü hep ortak çalışmalar içinde görüyoruz. Bunu neden önemsiyorsunuz? Konya’da canlı bir sivil toplum yapısının vermiş olduğu olumlu etkiyle, biz üniversite olarak hem sivil toplum kuruluşlarıyla, hem de yerel yönetimlerle iç içe bilimsel faaliyetler düzenliyoruz. Selçuklu Belediyesi ile Selçuklu Değerler Eğitimi Projesi

(SEDEP) kapsamında çok önemli projeler ve etkinlikler hayata geçirdik. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi ile gerek Medeniyet Okulu Projesi’nde gerekse Bilim Merkezi’nde gençlerin kendilerini geleceğe hem sosyal hem de bilimsel yönden daha iyi hazırlaması için ciddi çalışmalar yapıldı ve devam edecek. Yine köy okulları, huzur evleri, çocuk evleri ve cezaevlerinde de çeşitli sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriliyor. Oralarda kurslar veriliyor. Bu etkinliklerimizi öğrenci topluluklarımızla gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Şu an yürüttüğünüz projeler hakkında bilgi verir misiniz? Konya olarak yükseköğretim alanında büyük bir potansiyele sahibiz. Her yenilik bir başlangıçtır. Her başlangıç da farklı bir enerji ve motivasyon getirir. Biz de yaptığımız çalışmalarda bunu dikkate alıyor temelleri sağlam atmaya gayret gösteriyoruz. Özellikle üniversitemizin kuruluşu sırasında koyduğu hedeflerine 6 yıllık süreçte 34 bin öğrencisi 1600 akademisyeniyle ulaştığını söyleyebiliriz. Proje olarak kampüs projemizi belirgin


RÖPORTAJ

bir gelişmişlik düzeyine çekebilmek nasip olursa mutlu olacağız. Verilmiş olan görevin hakkını yerine getirmiş olmak üniversitenin temel prensiplerinden biri. Yabancı dil eğitimi, yetiştirilecek öğrencinin kalitesi, yapılacak uluslararası sempozyumlar hepsi ayrı ayrı konu başlığı olabilecek meseleler ve üniversite olarak her birine ciddi emek sarf ediyoruz. İleri yöntemlerin uygulandığı sağlık hizmeti başvuru merkezi olarak, haklı bir üne kavuşmuş olan Meram Tıp Fakültesi; Diş Hekimliği Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesiyle birlikte bölgede önemli bir hizmet sunumunu gerçekleştirmektedir. Üniversitemiz Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesinden, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesine, Fen Fakültesinden, Turizm Fakültesine kadar ülkenin ihtiyacı olan yetişmiş teknik eleman sınıfını oluşturmada gerek yerel düzeyde üniversite - sanayi işbirliği gerekse uluslararası partnerlerle yürütülen projelerle bilimsel kalitesini artırırken, toplumun farklı katmanlarının sorunlarına da bilimsel çözümler üretmeye gayret etmektedir.

Konya sanayisine yönelik çalışmalarınız neler? Konya sanayisinin lokomotifi durumunda bulunan değirmencilik sektörü için çok önemli bir adım atarak; üniversite ve sanayi arasında iş birliğini sağlamak adına bir protokol imzaladık. Bu anlamda Un ve Unlu Mamuller Teknolojisi (Değirmencilik) bölümü ile ülkenin ve şehrin talebine yönelik nitelikli insan gücü oluşturma görevini üstlenmiş olduk. Konya gibi bir bölgede böyle bir programın açılmış olması hele de sanayi ile iş birliği sağlanarak açılması önemlidir. Ancak işsizliğin özellikle de üniversite mezunu işsizliğin sorun olduğu ül-

kemizde iş garantili ve burslu okuyup kalifiye hale gelerek bir iş sahibi olunmasını sağlayan bu programa öğrencilerden gerekli ilgiliyi maalesef göremedik. Bu yüzden bölümün öğrenci kontenjanını tam olarak dolduramadık. Öğrenciler popüler olan, piyasada çokça bulunan mesleklerle ilgili bölümleri tercih ederek bir yerde kendi tercihleriyle iş problemi oluşturup hayatlarını sıkıntıya sokmaktadırlar. Tüm bunlara rağmen; değirmencilik bölümü gelecek yıllarda öğrenciler tarafından daha çok tercih edilen bir bölüm olacağını ümit ediyoruz

dışından gelen öğrencilerimiz diğer illere ve Konya’daki diğer üniversitelere göre avantajlı durumdalar. Üniversite bünyemizde yurtdışından gelen öğretim üyelerimiz var ve öğrencilerimiz dünyanın çeşitli yerlerinden gelen hocalarımızın varlığından memnunlar. Yine 55 farklı ülkeden gelen yabancı öğrencimize Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (KONDİL) bir yandan Türkçe öğretiyor bir yandan da çok yönlülüğümüzü ve farklılıklarımızı aktarıyor. Eğitim kalitesini koruduğumuz müddetçe Türkiye’nin önünün açık olduğunu düşünüyorum.

Üniversitenin hedefleri neler?

Necmettin Erbakan Üniversitesi öğrencileri geçtiğimiz günlerde imzaladığımız bir protokol ile çok önemli bir ayrıcalık kazanmış oldu. Konya Sanayi Odası ve İŞKUR ile imzaladığımız protokol çerçevesinde öğrencilerimiz, Sanayi Odasına kayıtlı üye işyerlerinde, İŞKUR tarafından, İşbaşı Eğitim Programı kapsamında eğitim ve istihdam edilecek. Proje kapsamında öğrenciler almış olduğu teorik derslerin sanayi kuruluşlarında pratik uygulamalarını yapma imkânına kavuşacak. Öğrencilerin iş hayatına uyum sağlama konusunda da önemli avantajları olacak projeyle Sanayi Odasına bağlı üye kuruluşlar ihtiyaç duyduğu personeli öğrenim aşamasında bulabilecek ve mezun olduktan sonra da kalıcı istihdam sağlanmasının önü açılmış olacak. Yani öğrencilerimiz hem stajını yapacak hem maaş alacak hem de iş hayatıyla erkenden tanışıp ileriye dönük ciddi tecrübe kazanmış olacak. Bu vesile ile Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükçü ve İŞKUR İl Müdürü Emrah Keleş’e şükranlarımı sunuyorum. Üniversitemiz böyle uygulamalarla ve verdiği kaliteli eğitimle geleceğe güvenle bakan öğrenciler yetiştiriyor.

Necmettin Erbakan Üniversitesi mensubu olmak ilk başlarda mütereddit bir tablo oluştururken artık günümüzde saygın, kendi içerisinde önemli bilimsel faaliyetlere imza atan, yerel dinamiklerle iç içe, devletin imkânlarıyla Konya’ya ve ülkeye nitelikli insan yetiştirme gayreti içinde olan üniversitenin mensubu olmak anlamına geliyor. Kendi sorumluluk bilincine uygun geliştirdiği tavırlarla üniversitemiz pozitif gelişim çabası içerisindedir. Gelişmeyi sadece rakamsal değerler üzerinden değerlendiren bir üniversite değiliz. Ülke insanının 7’den 77’ye yetişmesi, toplumda bilgili ve katma değer üreten, toplumun barış ve huzuruna destek veren bireyler olması için de çok yönlü ortak projelere imza atan bir üniversiteyiz.

Öğrencilere ne gibi ayrıcalıklar sunuyorsunuz? Ulaşımın kolay olması, ekonomik hayatın daha ucuz olması gibi özellikleri sebebiyle Konya zaten bir cazibe merkezi durumunda. Üniversitemiz de huzurlu bir şehrin merkezinde yer alıyor. Bu yüzden özellikle şehir

www.idealyurtlari.com

13


23. ŞUBEMİZ

YENİ KONSEPTİMİZLE BU YIL ERKEK ÖĞRENCİLERİMİZİN HİZMETİNDE…

24.

ŞUBEMİZLE İSTANBULDAYIZ KIZ ÖĞRENCİLERİMİZ İÇİN , ULAŞIMIN EN KOLAY YAPABİLECEKLERİ VE ÖĞRENCİLERİN TERCİHİ BEŞİKTAŞ’TA KIZ ÖĞRENCİLERİMİZİN HİZMETİNDEYİZ.

14


FAALÄ°YETLER

www.idealyurtlari.com

15


GEZİ

80 BİNDE DEVR-İ ALEM PARKI KONYA TROPİKAL KELEBEK BAHÇESİ BİLİM MERKEZİ

Konya’nın merkez Meram İlçe Belediyesi tarafından yapılan ve Konya turizmine önemli katkı sağlayan 80 Binde Devr-i Alem Parkı’nı bir yılda yaklaşık 800 bin kişi ziyaret etti. Geçtiğimiz yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda hizmete açılan 80 Binde Devr-i Alem Parkı’nı bir yılda yaklaşık 800 bin kişi ziyaret etmiştir. Yaklaşık 80 bin metrekarelik alanda yapılan park 3 bölümden oluşuyor. Masal kahramanlarının bulunduğu “Pamuk Şekeri” ve dinozor maketlerin yer aldığı “T-Reks” adlı bölüm özellikle çocukların büyük beğenisini topluyor. Ziyaretçiler masal kahramanları ve dinozor maketlerle resim çekinebilmek için birbirleriyle yarışıyor. Adriyatik Denizinden Çin’e kadar büyük bir coğrafya üzerinde atalarımızın kurduğu medeniyetin taştan yapılmış abidelerinin minyatürlerinin bulunduğunu “Cihan-ı Türk” adlı bölüm ise yetişkinlerin yoğun ilgisine mazhar oluyor. 120 maketin bulunduğu bu bölümde 6 dilde bilgi veren otomatik makineler bulunuyor

16

1.600 m2’lik kelebek uçuş alanı 15 tür kelebeğe doğal yaşam alanı sunmaktadır. Bahçede 98 türe ait 20.000 adet bitki bulunmakta, kelebekler kendi nektar bitkileri etrafında uçarken gözlenebilmektedir. Bahçeye girdiğiniz zaman, binlerce bitki ve kelebeğin bulunduğu benzersiz bir atmosferle karşılaşacaksınız. Doğanın muazzam renkli mücevherleri olan kelebekleri doğal yaşamlarında keşfedeceksiniz. Tropikal bir ortamda kelebeklerin birbiriyle ve doğayla olan harmonisine tanıklık edecek ve onların zarif kanatlarının mükemmel desenlerini görme fırsatını yakalayacaksınız. Doğa rehberlerimiz size doğa yürüyüşü boyunca eşlik ederken siz de kelebeklerin hayat döngüleri, kamuflaj, korunma, beslenme ve güneşlenme gibi davranışlarını inceleme şansı bulacaksınız. Böcek köyümüzde önemli böcek takımlarının gizemli dünyalarına muhteşem bir yolculuk sizleri bekliyor.

Konya Bilim Merkezi, Konya’yı biliminde merkezi yapma yolunda önemli bir kilometre taşı olarak tarihe adını altın harflerle yazdırarak “İnsana yapılan yatırım en büyük yatırımdır” ilkesi ile her yaştan ziyaretçiyi bilimin güler yüzü ile tanıştırarak, yaparak ve yaşayarak öğrenme imkanı sağlayacaktır.Yenilikçi, araştırmacı ve özgüven sahibi bireylerin yetiştiği bir bilgi toplumunun oluşmasına destek olmak için, her yaştan ziyaretçiye yönelik eğlenceli ve etkileşimli ortamlar sunarak, onları bilim ve teknolojiyle buluşturmak, bilimsel merak ve öğrenme isteği uyandırmak, yeni fikirler üretilmesine imkân sağlamaktır. Konya Bilim Merkezi; bilimi seven, anlamaya çalışan, günlük hayatta bilimsel gerçeklerin yol göstericiliğinden faydalanan, bilim üretmeye istekli, yenilikçi bireylerin topluma kazandırılmasında önemli bir rol üstlenecektir.


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

17


RÖPORTAJ

TANJU ÇOLAK Kendinizden kısaca bahseder misiniz ? 10 Kasım 1963’te Samsun’da dünyaya geldim. Samsun Yolspor’da futbol yaşamıma başlayarak Samsunspor ile futbol hayatıma devam ettim. Samsunspor forması ile 84-85 ve 85-86 Sezonlarında gol kralı oldum. Tüm zamanların Türkiye 1.Ligi’nde en çok gol atan oyuncusu unvanını Metin Oktay’ın elinden aldım ve 240 golle halen bu rekorun sahibiyim. Kariyerimin en parlak dönemini ise Galatasaray’da yaşadım. 1987-88 sezonunda tam 39 gol atarak Avrupa gol krallığını kazandım ve France Futball dergisinin düzenlediği Altın Ayakkabı ödülünü alan ilk Türk oldum. Aynı zamanda 1.Lig’de bir sezonda en çok gol atan isim unvanınına da sahibim. Özellikle Şampiyon Klupler Kupasında yarı finale yükselen takımın en büyük hücum silahıydım ve N Xamax maçında attığım üç golün yanı sıra 1-0’lık Monaco galibiyetinde de tek golün sahibiyim. 1990-91 sezonunda önce sarı-kırmızılı klübe daha sonra aynı yıl ezeli rakip Fenerbahçe’ye transfer oldum. Fenerbahçe’de de aldığım bir gol krallığından sonra İstanbulspor forması giydim ve başıma gelen üzücü olaylar yüzünden futbolu bırakmak zorunda kal18

Röportaj: Sümeyra KARATAŞ

dım. Bunun yanı sıra A milli takımda 31 kez forma giyerek 9 gole imza attım. Şu an ise özel bir gazete de spor yazarlığı yapmaktayım.

Samsunspor, Galatasaray ve Fenerbahçe de forma giydiniz. Fenerbahçe’ye transfer olma süreci nasıl gerçekleşti ? Türkiye de o dönem gündem olmuştu. Ben aslında Galatasaray’lıyım, şu an da Galatasaray’ın kongre üyesiyim. Ancak Fenerbahçe’ye mecburen gitmek zorunda kaldım. Fenerbahçe’ye gidişim çok kötü ve çirkin oldu. Dönemin Galatasaray Klübü başkanı Alp Yalman beni yanına çağırarak ‘sen bu takımın kaptanısın’ dedi. Daha sonra transfer için 3 milyar liraya anlaşarak el şıkıştık. ‘pazartesi gel ödeme planını çıkartalım’ dedi. Her şey çok güzeldi takımın kaptanı da olmuştum. Ancak daha sonra bir anda her şey değişti. Pazartesi günü klube gittiğimde Bülent Korkmaz ve Erdal Keser vardı. Bülent Korkmaz ve Erdal Keser içeri girerek 2’şer milyara anlaştılar. Ben içeri girdik ancak o Cuma günki hava gitmiş buz gibi bi hava gelmişti.yönetim kurulundan 10 kişi oturmuş bir tane sandalye boş, bende oraya oturdum. Tanju, sana bir iyi bir de kötü haberimiz var’ dediler. ‘önce sana iyi olanı söyleyelim.Seni Fransa’nın Marsilya takımı istiyor’ dediler. Ben de ‘ Bana Galatasaray’ın takım kaptanlığını verdiniz. Ben Marsilya’ya gitmem’ de-

dim. İkinci haber ise ‘biz düşündük taşındık senin paranı 2 milyar liraya düşürdük’ dediler. Şok oldum. ‘Sayın Başkan biz senle Cuma günü konuştuk, bana bugün ödeme planı söyleyecektin’ dedim. Yalman bana ‘dün dündür, bugün bugündür’ dedi ve ben yıkıldım. Beni 18 yaşındaki bir defans oyuncusu ile aynı kefeye koydular. Bülent henüz 18 yaşında bi bebeydi. Onunla bana aynı parayı verdiler. Ben geçmiş sezonda 25 gol attım, Erdal Keser 4 gol atmış onunla da aynı parayı verdiler. Ben hala bunda bir kasıt olduğunu düşünüyorum. Başkana seslenerek düşünmem için 1-2 saat verin dedim. Başkan bana istediğin kadar düşünebilirsin dedi ve ben peşinat 1,5 milyon lira diye düşünürken transfer ücreti 2 milyara düştü diye konuştu. Galatasaray ile anlaşamadığımın ortaya çıkmasıyla birlikte Fenerbahçenin devreye girdiğini söyleyen Çolak, Fenerbahçe Başkanı Metin Aşık’ın kendisini aradığını ve 4,5 milyar lira karşılığında transfer teklifinde bulunduğunu ancak kendisinin Fenerbahçe’ye gitmek istemediğini, Hıncal Uluç, Mehmet Ağar, Ergün Gürsoy gibi isimleri arayarak yardım istediğini anlattı.


RÖPORTAJ O dönem Galatasaray Teknik Direktörü olan Mustafa Denizli’yi arayarak durumu anlattığını vurgulayan Çolak, son saniyeye kadar Galatasarayda kalmak için çırpındığını belirtti. Galatasaray Futbol Şube sorumlusu Yurdeşen Karahasan ile görüşerek, Galatasarayın daha önce kendisine teklif ettiği 3 milyardan vazgeçtiğini fiyatı 2.5 milyara çektiğini söylediğini ifade eden Çolak, ‘ben Galatasaraydan ayrılmamak için fiyatı aşağıya çektim. Birazda siz yardımcı olun dedim. Bu arada Fenerbahçe’de sürekli arayıp duruyor. Saat 21:30 gibi Metin Aşık aradı. Karahasan bunu görünce çok şaşırdı hemen Alp Yalman’a ulaşarak ‘bu çocuk blöf yapmıyor, Fenerbahçe çok ciddi olarak Tanju’yu almak için uğraşıyor’ dedi. Yalman Karahasanlı’nın yanında olduğumu bildiği halde beni telefona istemedi. O gün telefona beni isteyip ‘yarın klübe gel anlaşırız’ deseydi Fenerbahçe’ye gitmezdim. Son olarak Mustafa Denizliye ulaşmaya çalıştım. Çünkü o ‘benden habersiz bir şey yapma’ demişti. Ulaştım ve durumu anlattım ancak Mustafa hoca ‘ben hiç bir şey yapamam’ dedi. Telefonu kapatınca Can Tanrıyar’a Fenerbahçe’yi ara dedim ve gittim. Gitmek istemezdik ama zorla gittim. Avrupa’dan hiç transfer teklifi aldınız mı ? Futbola babamın desteği ile başladım. Çok önemli başarılara imza attım. Altın ayakkabı ödülünü aldım. Fransa, İtalya ve Almanya’da ki büyük klüplerden teklifler aldım. Ancak başarılı olamayacağım korkusuyla kabul etmedim. Şuan çok pişmanım. Bugün Avrupa’da top koşturan Turgay’ı Galatasaray’a ilk geldiğinde odama aldım. Ona sahip çıktım. Şimdi 38 yaşında ve İngiltere’de halen top oynuyor. Türkiye’de olsa oynatmazlardı. Hakan Şükür 35 yaşında oynamak istiyor ama basın oynatmıyor.

Medyanın taraf tuttuğunu ‘dik konuştuğu ve doğruları söylediği’ için kendisini sevmediğini iddia eden Tanju Çolak ‘mustafa Denizli Beşiktaş’ta son haftalarda çok başarısız sonuçlar aldı ama basında onu eleştiren tek kelime dahi yazılmadı. Ertuğrul Sağlama büyük haksızlık yapıldı. Basın taraf tutuyor ve yön veriyor’ dedi. Teknik Direktör-Yönetici ilişkilerininde son dönemde çok düştüğünü dile getiren Çolak, ‘Çirkin ilişkiler içindeler. Akşam masa başında iş bitiren teknik direktör arkadaşlarımız var’ ifadesini kullandı. En çok sevindiğiniz ve en çok üzüldüğünüz maçı hatırlıyor musunuz ? GS- N XAMAX 5-0 yendik. 3 golünü ben attım. En üzüldüğüm maç; GS-FB ilk yarı GS 3-0 öndeydi, üçünüde ben attım. İkinci yarı Aykut Kocaman ve Rıdvan Dilmen’in asisti ve Hasan Vezir’in 3 golü ile fark yenilgiden galibiyete yükseldi, hemde son 45 dakikada. Kariyer hayatınızda kaç maç yaptığınızı ve kaç gol attığınızı hatırlıyor musunuz ? 338 maç 291 gol. Futbolculuk döneminde ki başarınızı teknik adamlık kariyerinizde yeterince gösteremediğinizi görüyoruz. Sebebi nedir ? Çünkü izin vermediler. Bunun için şartlar oluşturulamadı. Karakterli ve dik duruşum bu sektörde olan başka insanlara ters düştü. Bu sebeple anlaşmazlıklar çıktı ve fırsat verilmedi. Futbolda da golcü sıkıntısı yaşanıyor. Bu futbolcuların eğitilmesi gerek ve maalesef bu konuda da gerekli fırsatlar verilmemekte. Altın Ayakkabı ödülünü kazanan tek Türk futbolcu sizsiniz neler hissediyorsunuz? Çok mutluyum. 2-3 tane daha gol atabilirdim. Arkadaşlarımın sayesinde 20.gole ulaştım. Yusuf’un çok çok büyük jesti vardı; 39.golü atmamı sağladı. Hayatım boyunca unutamayacağım çirkin iddialar ortaya atıldı ancak bu başarıma engel ola-

madı. Son dönemde Türk futbolunda golcü yetişme sıkıntısı yaşanıyor. Bu noktada neler söylersiniz ? Bunun sebebi özel olarak yani bireysel antreman yapmamaları. Bu işi meslek olarak görmüyorlar. Antreman bitince her şeyin bittiğini zannediyorlar. Beyin melekeleri gol için açık değil. Tabii birde tek forvetin gol atma şansı daha az, oyun sistemleri değişti. O yüzden forvetlerinde gol sayısı azalıyor. Futbolcu adaylarına ne tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Arzumuz huzurlu, ahlaklı, sağlıklı ve güzel fertler yetiştirmek. Çocuklarımızı burada eğitmeye çalışacağız. Ahlak, dostluk, samimiyet, paylaşım ve özgüven yönünden eğitmeye çalışacağız. Biz burada sadece futbol öğretmeyeceğiz. Burada anne babaya saygı ve sevgiyi öğreteceğiz. Okuldaki başarılarını dahi takip edeceğiz. Okulda başarısız olan öğrencileri akademimize kabul etmiyoruz. Bizim için önce sağlık, sonra eğitim ve daha sonra futboldur. Bunların üçü bir araya gelince ve büyüyünce hepsi çok iyi olacak. Türkiye’ye en iyi hizmeti verecekler. İnanıyorum ki onlar da burada mutlu olacaklar. Son olarak sizi seven İdeal Yurtları öğrencilerimize ne söylemek istersiniz? Hepinizi öpüyorum. Başarılı olun, karakterli olun, duruşunuzu koruyun. Unutmayın bugün zoru yaşıyorsunuz yarın her şey kolaylaşıyor. İşinizi çok sevmeniz, dürüst olmanız size başarıyı getirecektir. Benim de futbol kariyerindeki başarım, işimi sevmekten ve duruşumu hiç bozmamaktan geçiyor. Hepinize başarıyla dolu bir hayat diliyorum.

www.idealyurtlari.com

19


Meke Gölü

DOĞADAN

4-5 milyon yıl önce (Pleistosen çağda) volkanik patlama sonucu oluşan bu krater (piroklastik koni), zamanla suyla dolarak göle dönüşmüş ve daha sonra, günümüzden 9000 yıl önce ikinci bir volkanik patlama ile gölün ortasındaki ikinci volkan konisi oluşmuş,

Bozkırın incisi

zamanla o da suyla dolarak ikinci bir göle dönüşmüştür.

Adayı oluşturan volkanik kütlenin yapısı, en şiddetli yağmurları bile hemen emecek yeteneğe sahiptir. Meke’nin biçiminin bin yıllardır

Tuz Gölü

20

Fotoğraf: Harun ŞAHİN

bozulmamasının nedeni budur. Ayrıca Özel Kuş Alanıdır. Göçmen kuşların Türkiye üzerinde mola verdiği nadir doğa harikalarımızdan biridir.

Konya, Aksaray, Ankara illeri arasında içinde kalan göl, Türkiye’nin Van Gölü’nden sonra ikinci büyük gölüdür. Yaz aylarında buharlaşma nedeniyle, gölün alanı biraz daralır, kıyılarda geniş tuz birikimleri ortaya çıkar, daralmaya bağlı derinliği de azalır. Kıyıda oluşan tuz birikimleri 30 cm kalınlığa ulaşır. Tuzluluk oranı (binde 329) oldukça yüksektir. Neojen dönemi sonlarında oluşmuş tektonik bir çöküntü alanı bir çanakta yerleşen gölün çevresi ve dibi alüvyonla kaplıdır. Güneyden Melendiz Çayı, doğudan Peçeneközü Deresi ile beslenir. Göl, çevresiyle birlikte kapalı bir havza durumundadır. Güney kıyılarındaki bataklık-sazlık alanda flamingo, çamurcun, martı, ördek, kaz türü kuşlar barınır. Yılda 100-200 ton tuz üretilir.


Beyşehir

DOĞADAN

Beyşehir ve çevresi tarih ve tabiatı ile bir turizm cennetidir. Doğal yönden bir Milli Pak, arkeolojik yönden de bir açık hava müzesi hüviyeti taşır. Bunun içindir ki tarih ve tabiat iç içe yaşar. İlçe ve çevresi özellikle Göl nedeni ile uzun yıllardan beri yoğun ve önemli bir yerleşim bölgesi olagelmiştir. Her yerinde, taşında toprağında tarih ve efsaneler yazılıdır. Bu yüzden İç Anadolu’nun en güzel ve şirin bir köşesidirGün batımı ve fotoğraf çekimlerinde tercihiniz doğadan yanaysa doğal güzellik adına ne varsa hepsi Beyşehir’de bir aradadır

Takkeli Dağ Merkez Selçuklu ilçesi sınırlarında bulunan ve Konya’nın tüm noktalarını göz önüne seren Takkeli Dağ, bir çok efsaneye konu olmuş Roma, Bizans, Selçuklu, Helenistik, Karamanoğulları ve Osmanlı’ya kadar medeniyetin izlerini taşıyor. Zirvesinde tarihi surlar, çok sayıda su sarnıcı ve tapınak barındıran Takkeli Dağ, bazı tarihi kaynaklarda ise “Gevele Dağı” olarak yer alıyor. Dağın doğu ve batı yamaçlarında ise Roma dönemine ait kaya mezarları bulunuyor

Dağın medeniyetlere ev sahipliği yapmasının nedeni doğal bir gözetleme kulesi olması. Yıldız pozlamalarının en güzel yakalayabileceğiniz noktalardan biri www.idealyurtlari.com

21


TASARIM

AĞAÇ HEYKELLER Heykel sanatçısı Yoshitoshi Kanemaki yaptığı ilginç heykellerle dikkat çekiyor. Şekillendirme sürecine bir tomruğu yontarak başlayan sanatçı, süreç sonunda kimi zaman avuç içine sığan kimi zaman da insan boyunu geçen heykeller yapıyor. Heykellerin ilginç tarafı, olasılıklar evrenindeki insanın fiziksel ve ruhsal değişimlerini düşündürmesi.

ARŞİVLENEN MİMARİ Japonya’nın ilk mimari model müzesi Archi Depot Japon mimarisine ait minyatür prototipleri koruma ve arşivleme amacıyla faaliyete geçmiştir. Müze düzenli olarak sergi ve etkinliklere de yer vereceğini duyurmuştur.

22


İÇECEK

www.idealyurtlari.com

23


CEVHERLER

Üniversiteye başlayacak arkadaşlara bir kaç tavsiyem var…! 1. Altın kural; Bir büyüğünüz sorduğunda kesinlikle paranız olmasın. 100 liranız varsa 50 lira var deyin, 50 liranız varsa hiç yok :)) 2. Para vermekten kaçıp yemek ısmarlamak isteyen olursa “öğrenci her daim açtır.” sözünü hatırlayın. 3. Para isteyemiyorsanız telefonunuza kontör atması, sigaranızı alması, öğrenci kartınızı doldurması gibi naçizane isteklerde bulunarak o ay ki masrafınızı azaltabilirsiniz. 4. Öğrenci taşıma kartınızın kimliğinizden daha önemli olduğunu hiçbir zaman unutmayın. :) 5. Unutmayın, her alışverişte son cümlemiz “abi öğrenciyim bi güzellik yapamaz mısın?” 6. Size çömez denmesini olabildiğince engelleyin. Okul bahçesinde sanki o okulun on yıldır öğrencisiymişsiniz gibi öz güvenli yürüyün. -Polat Alemdar’a dönmeden- . :)) 7. Hazırlık sınıfı, yani biz üniversite öğrencilerinin lise5 diye adlandırdığı lanet olaydan kaçının. Zaten bir gram faydası olmayacak, emin olun 8. Biraz klişe olacak, belki ‘ablacım o kadar da değil n’aptın sen yiaaa’ diyeceksiniz ama sakın ha sakın okulda zil çalmasını beklemeyin ve hoca sınıfa girince liseden kalma refleks ile ayağa kalkmayın 9. Deli gibi not tutmak gerektiğini vize-final zamanı notlarını para ile satan ya da hiç vermeyen sınıfın inek öğrencisi sayesinde acı bir şekilde öğreneceksiniz 10. Ve bu sayede her vize final haftası “olum boşuna okuyoruz lan, bi fakültede fotokopici işletsek köşeyi döneriz be” cümlesini kuracaksınız :) 11. Ülkemizde zorunlu eğitim 12 yıl, yani liseye kadar. Diyeceğim o ki, hocalarınıza sınıfta hoşlandığınız kıza/ erkeğe artistlik olsun diye atarlanmayın. Aksi takdirde kendinizi okuldan atılmış bulabilirsiniz :)) 12. Bu arada hoşlandığınız kız demişken; üniversitede kızların teklif ettiği gibi bir yalana umarım inanmamışsınızdır. Yoksa işiniz zor, üniversiteye gelmiş kızın egosu ile elde edilmeleri zor oluyor 13. Butik olan her yerden kaçının. (Bkz; butik kafe, butik market vs) Buralar bir çayın 7 lira olduğu mekanlardır. Bir ay aç kalırsınız benden demesi :)) 14. Her derse kaçırmadan girecek arkadaşlar edinin. Edinin ki, siz uyanamayıp derse gelmediğimizde yerinize imza atsın

24

15. “Olum artık üniversiteliyim lan” havanız, memleketinize döndüğünüzde büyüklerinizin “hani senin karnen nerede?” Sorusuyla kursağınızda kalacak 16. Yalakalığın yarayıp yaramadığını henüz bende çözemedim. Kimi hocaya yalakalık yapınca ff alıyorsun kimine yapınca aa. Nabza göre şerbet verin çocuklar 17. Lise arkadaşlıklarınızı aramayın. Yeri gelince satmaya ve satılmaya hazır olun. Burada her şey çıkar ilişkisi! 18. Yazımı okuyan arkadaşım, sanırım çok zengin bir ailenin tek çocuğu değilsindir, bence bu yüzden mutlaka bi part time iş bul kendine. Yoksa sevgilin olursa işin altından kalkamazsın :)) 19. Öğrenci işleri personelinden mutlaka kaçın. Onları gördüğünüzde kafanızı kuma gömün ne bileyim oradan koşarak uzaklaşın. Bir şeyden memnun olmamış, mutlaka gördüğü ilk öğrenciyi azarlayacaktır. 20. Ve sizlere en önemli tavsiyem; tavsiyelerimi dikkate alın Sevgili “taze üniversiteli” arkadaşlarım, hepinize yeni hayatınız, yeni okulunuz, yeni seçimleriniz mutluluklar getirsin. Hepinize gönülden bir hayırlı olsun diyorum. İnşallah tercihleriniz sizleri mutlu eder. Sağlıcakla kalın! SELİN TOPÇU İdeal Öğrenci Yurtları 20.şube


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

25


BİLGİ

DÜNYANIN PATENT REKORTMENLERİ LİSTESİ GÜNCELLENDİ Destek Patent, dünyanın en çok patente sahip olan buluşçularının listesini çıkarttı. Günümüzden 100 yıl kadar önce yaşayan Thomas Edison hala listenin ilk 10’unda yer alıyor. En fazla patent ve tasarım başvurusu gerçekleştiren, alanında en büyük pazar payına sahip şirketi olan Destek Patent’in uzmanları, fuar öncesi, “Dünyanın en çok patent sahibi kişileri”nden oluşan bir liste hazırladılar.

İşte, 2016 başı itibariyle, dünyada en çok patente sahip olan ilk 5 kişi: 1- Kia Silverbrook; 1958 yılında Avustralya’da doğan Silverbrook, sayılar konusunda tartışmalar olsa da 2008 yılında patent üretiminde zirveye yerleşti. 1994-2016 yılları arasında yaklaşık 4732 patent almış olan Silverbrook çoğunlukla baskı, dijital, elektronik, LCD, güvenlik mürekkepleri, internet, kimya, DNA, mekanik gibi alanlarda patent sahibidir.

26


BİLGİ

2- Shunpei Yamazaki; 1942 Japonya doğumlu olan Yamazaki 2008 yılında zirveyi Kia Silverbrook’a kaptırmış olsa da, çoğunlukla güneş paneller, flash bellekler, sıvı kristal ekranlar alanlarında tam 4315 patente sahip.

3- Paul Lapstun; Avustralyalı Paul Lapstun dünyanın en çok patent sahibi olan 3.kişisi. 2000-2015 yılları arasında 1278 adet patente sahip olmuştur. Lapstun’un Patentlerin çoğu baskı, dijital kağıt, elektronik, internet üzerine...

5- Gurtej Sandhu;

Hindistan doğumlu Sandhu bugüne kadar almış olduğu 1208 patent ile en üretken bu4- Lowell L. Wood, Jr.; 1941 Amerika doğumlu olan Wood sahibi olduğu 1240 patent ile Tho- luşçular arasında 5. sırada yer alıyor. 1991mas Edison’u geçerek tüm zamanların en üretken Amerikalı buluşçusu. 2016 yılları arasında çoğunlukla yarı iletken Patentlerinin çoğunluğunu lazer ve nükleer silahlar üzerine olan buluş- cihazlar ve film süreçleri üzerine buluşları olmuştur. ları kapsar.

Listenin en dikkat çekici unsurlarından biri ise, Thomas Edison: Edison, 1847 – 1931 yılları arasında yaşamasına rağmen Amerika’da almış olduğu 1093 patent ile listenin hala 8. sırasında yer alıyor. Edison’un bazı buluşları tamamen orijinal bazıları ise olanların daha da geliştirilmiş versiyonudur. En önemli buluşu ise 1879’da patentini aldığı elektrik ampulüdür. Dünyanın en çok patente sahip kişilerinin listesini hazırlayan Destek Patent’in Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, konunun meraklılarını uyarıyor: “Buluş, önemli… Ekonomiye katma değer kazandıran; üretimin kalitesini ve fiyatını artıran çok önemli bir ekonomik aktivite. Ancak unutulmamalı ki, patenti alınmamış buluş, bir hiçtir. Eğer patenti alınmamışsa, buluşlar, buluş sahiplerine hiç bir şey kazandırmaz. Mucitlerimizin hedefi, buluş yapmak olduğu kadar, bunun uluslararası patent tescilini de yaptırmak olmalı.”

www.idealyurtlari.com

27


SAĞLIK

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN

Sağlıklı ve uzun bir ömür herkesin en büyük dileği. Günlük hayatta yapılabilecek küçük değişikliklerle hastalıklardan korunup sağlıklı, mutlu ve uzun bir hayat ömür yaşamak mümkün. Ama bunun için çaba göstermek gerekiyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Alev Özsarı sağlıklı yaşam için yapılması gerekenleri sıralıyor.

10 İPUCU

1

2

28

Dengeli beslenin Güne sağlam bir kahvaltı ile başlamak sağlıklı yaşam için olmazsa olmazlardan biridir. Dengeli beslenirken öncelikli olarak dikkat edilmesi gereken şey mevsim sebze ve meyvelerini tüketmektir. Mevsiminde yetiştirilen meyve ve sebzeler daha sağlıklı olur, özel ortam ve destek gerektirmez. Günde 3 ana öğün, 3 de ara öğün yapmak gerekir. Bol su içilmeli, yağ oranı düşük, karbonhidrat ve protein oranı orantılı yiyecekler tercih edilmelidir.

Sigara ve alkolden uzak durun Sigara asla içilmemeli, bırakmak için gerekirse yardım alınmalıdır. Yapılan araştırmalarda, çocukların yanında içmediğini savunan ebeveynlerin kıyafetlerindeki nikotinin bile çocukları etkilediği saptanmıştır. Sigara kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları ve kansere (Akciğer, yemek borusu, ağız içi, burun-boğaz, gırtlak, pankreas, böbrek, lösemi) neden olabilir.

3 4

Düzenli uyuyun Bağışıklık sisteminizin dinlenmesine müsaade etmeliyiz. Bağışıklık ve deliksiz bir uyku uyumak birbirine bağımlı iki şey olduğu için kronik uykusuzluk, bağışıklığınızın zarar görmesine neden olur ve vücudunuzun hastalıklarla savaşmasını engeller.

5

Spor yapın Vücudun spora en hazır olduğu vakit akşamdır. Ancak her zaman spor yapılabilir. Bacak, karın, kol, göğüs ve bel kaslarını çalıştıracak aktiviteler oldukça önemlidir. Hayatınız boyunca yapacaksanız günde 10 dakikalık hafif tempo koşu ve 10 dakikalık (Mekik, yan mekik, ayak gerdirme) hareketleri yeterli olur. Haftada 3 kez spor yapabiliyorsanız en az 20 dakika, daha az zaman ayırıyorsanız en az 45 dakika olmalıdır.

Güneşe mesafeli olun D Vitamini kaynağı olan ancak kanser ve yaşlanmaya neden olan güneş ışınlarına sabah ve akşamüzeri çıkmaya çalışılmalıdır. D vitamini alacağımız güneş ışınları saati öğlen 11.00-13.00 arasıdır. Bu saatlerde güneşe çıkmanın yararı-zararı iyi değerlendirilmelidir. D vitamini aynı zamanda antioksidandır, bağışıklık sistemini destekler, günlük oral alım tavsiye edilir.


SAĞLIK

6

Beyninizi aktif tutun

Bulmacalar, zeka oyunları, zeka soruları ve hafıza teknikleri beyni aktif tutar. Ama yorulduğunuzda beyninizi zorlamayın. Her gün okuyacağınız 20 sayfalık bir kitap, yemeklerinizde kullanacağınız baharatlar (Özellikle zerdeçal, safran, tarçın) beynin aktif kalmasına yardımcı olur. Her gün, her alanda yeni tadlar almaya çalışın.

7

Kendi kontrolünüzü kendiniz yapın

Özellikle duşta ve duş aldıktan sonra vücudu kontrol etmek, yeni yumruları, ben’leri tespit etmekte yararlıdır. Meme kanserini ve yeni çıkan, şekil değiştiren nevüsleri (Ben’leri) erken tespit etmek çok önemlidir.

8

Vücudunuzun temiz kalmasına özen gösterin. Haftada en az 2 kez ya da 3 günde bir kez banyo yapın. Sabun, lif ve şampuan gibi temizlik araçlarını kullanın ve vücudunuzun her tarafını iyice ovun. Tuvalet temizliğine özen gösterin ve ellerinizi sık sık sabunla yıkayın. Birçok bulaşıcı hastalık ellerden yayılabilir, bunu sakın unutmayın.

9

10

Temiz kalın

Aşılanın Artık yetişkinlerin de bir aşı takvimi var. Korunabileceğimiz aşısı olan hastalıklardan korunmalıyız. Her yıl ölümlere yol açan, iş gücümüzü etkileyen mevsimsel gribe karşı mutlaka aşı olmalıyız. Kronik hastalıkları olanlara pnömoni aşısı, zona aşısı öneriliyor. Her 10 yılda bir tetanoz aşısı olmak gerekir. Rahim ağzı kanserinden korunmada kız çocukları başta olmak üzere tüm çocuklara HPV aşısı yaptırılmalıdır.

Stresle başa çıkmayı öğrenin Stresle baş etmenin sağlıklı yollarını bulun, Çünkü stres hormonları bağışıklık sistemine zarar verir. Yoga, müzik dinlemek, yürüyüş yapmak, düzenli gülmek ve masaj gibi yöntemlerle stresle mücadele ederek bağışıklık sisteminizi destekleyebilirsiniz. Sosyal ilişkilerin iyi olması, kişinin sevdikleriyle birlikte olması, kucaklaşmalar, stres ve gerilimi azaltır. Kucaklaşma ile kişi yalnızlık ve korkularını yener, sevildiğini hisseder. Mutlu olmak stresle başa çıkmada önemlidir. www.idealyurtlari.com

29


YAŞAM

HAYVANLAR İÇİN MUCİT FİKİRLER

yemlik Sinekkuşları için düşünülmüş

canlılar için Kanada da ormanda yaşayan yapılmış olan köprü.

Kuşlar için düşünülmüş evler

Kaplumbağalar için tüneller

Kuşlara özel havaalanı

Köpek park yerleri

Hayvanlar için alt geçit

30


YAŞAM

Hayvanlar Alemi

Daha önce görmüş olma ihtimaliniz çok düşük olan ya da hiç olmayan dünyada yaşayan en ilginç 10 hayvanı..

Pabuç Gagalı

Okapi

Pacu Balığı

Narval

Adından da anlaşılacağı üzere koca bir pabuca benzeyen gagası ile bu kuşa doğu Afrika bölgesinde rastlanıyor. Sudan ve Zambia arasında görülen büyük bir kuş olan Pabuç Gagalının boyu 110 cm ile 152 cm arasında değişiyor.

İlk bakışta zebra ve zürafa çiftleşmiş ortaya bu çıkmış diye düşündüren bu hayvan aslında kendine has bir tür. Ve her ne kadar zebraya daha çok benzese de aslında zürafa familyasından. Ana vatanı ise Kongo.

Aynı insan dişi gibi dişlere sahip olan bu şaşırtıcı balık cinsinin neden böyle dişlere sahip olduğunun açıklaması çok da zor değil; Çünkü onlar pirana balıkları ile yakın akrabalar ve et oburlar. Ana vatanları Güney Amerika.

Arktik Okyanusta bulunan bu balina cinsinin aynı Unicorn atlar gibi bir boynuzu var. Masalsı bir canlı gibi duran bu dev balıklar gerçektende var. Tabi kendilerine çok yaklaşmamakta da fayda var.

Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı

Molok

İğneli Kirpi

Mavi Ejder

Avustralya’da çölleşen bölgelerde görülen bu kertenkele türü 20 yıla kadar yaşayabiliyor.

Sevimli bir yüzü ve hoş renkleri olan bu memeli hayvan aynı zamanda dünya üzerinde dikenleri ile ses çıkararak anlaşan tek memeli hayvan. Normalde böceklere veya çıngıraklı yılan gibi canlılara ait olan bu özellik bu memeli tarafından da çeşitli sebeplerle kullanılıyor.

Bu inanılmaz güzellikteki canlılar aslında deniz böcekleri. Fakat bir çok deniz böceğinden farklı olarak karın bölgesinde depoladıkları gaz sayesinde su yüzeyinde de sıkça rastlanıyor. Mavi Ejderere genellikle ılık okyanuslarda rastlanılıyor.

Tipine bakınca hemen hoşnutsuzluğu fark edilen bu balık cinsi aslında balık bile olamadığı için bu kadar huysuz olsa gerek. Çünkü bu kırmızı rujlu balık suyun altında özel bacakları sayesinde yürüyerek geziyor yani yüzmüyor.

Mantis Karidesi

Venezuella Kaniş Güvesi

Bu rengarenk karides türü yalnızca görüntüsü ile değil aynı zamanda kuvveti ile de süper ilginç bir canlı. Bu karidesin bir vuruşu 22 kalibrelik bir tabancanın gücü ile eşdeğer.

Yine yakın zamanda yani 2009 yılında bulunan bir hayvan. Güveler son yıllarda keşfedilen yeni türleri ile çok revaçta, gördüğünüz gibi süper sevimli bir uzaylıya benzeyen bu güve de öyle her gün görebileceğiniz bir canlı değil.

www.idealyurtlari.com

31


SPOR

DÜNYANIN EN İLGİNÇ SPORLARI Dünyanın en önemli, en çok izlenen sporları futbol basketbol, Amerikan futbolu, voleybol gibi sporlardır... Aslında adını bilmediğimiz o kadar fazla spor var ki. Bazı sporları da diğerlerinden ayıran en büyük özellikleri çok ilginç veya çok daha tehlikeli olmaları... Dünyanın çeşitli ülkelerinde birbirinden ilginç birçok spor dalında faaliyetler her yıl düzenli olarak yapılırken, müsabakalar sonunda dereceye giren sporculara çeşitli ödüller veriliyor. Hatta bazı branşlarda dünya rekorları bile bulunuyor.

Yanardağ Sörfü

Aktif bir yanardağın tepesinden yaklaşık 725 metre aşağı aşağı 80 kilometre hızla sörf yaptığınız düşünün. Özel koruyucu kıyafetlerle, dizlik ve başlıklarla donatılmış sporcular, özel kontrplaktan yapılmış sörf aletleriyle her yıl Orta Amerika ülkesi Nikaragua’nın en küçük yanardağı Cerro Negro’ya bunun için gidiyor. Her yıl düzenlenen organizasyonun başladığı 2005 yılından itibaren on binlerce seyirci, bu ilginç ve tehlikeli sporun tanığı oluyor.

Dağ Bisikleti

Sporun adında bisiklet geçtiğine bakmayın. Bu bisiklet diğerlerinden biraz farklı. Normal bir bisikletin yarısı olan alet, dağda engebeli, çakıllı yollarda kullanılıyor. Bu sporun öncüsü olarak bilinen Kris Holm, “Bunu herkes yapamaz, önce cesaret lazım” sözleriyle yapılanın ne kadar zor olduğunu belirtmiştir.

Buzkashi

Asya kıtası ülkelerinden Kırgızistan ve Afganistan’ın ulusal sporu olan buzkashi en ilginç sporlardan biri. Polo oyununa çok benziyor. Ancak bu sporu polodan ayıran en büyük özellik top yerine başı kesilmiş ölü bir keçiyi kullanmaları. Oyuncular ölü keçiyi alıyor ve diğer oyunculara veriyor. Keçiyi kaleye ulaştırana kadar bu süreç devam ediyor. Bu sporda oyuncular yıllar boyu ciddi bir şekilde çalışıyor. Hatta usta oyuncuların yaşı 40’ın üzerinde.

Zorbing

Bu spor dalı, Yeni Zelanda’da 2000 yılında ortaya çıkmıştır. Zorbing’te, dev bir plastik topun içine bir ya da iki kişinin girip, bu kişileri bağlantılarla sabitlendikten sonra yamaçtan aşağı bırakılarak yuvarlanmasıdır. 32

Netbol

Yedişer kişiden oluşan ve bir fileli çembere zıplayarak sayı atmayı hedefleyen bir spordur. ABD’de basketbolun kadınlara yönelik bir versiyonu olarak ortaya çıkan netbolun amacı, fileli çemberden topu karşı taraftan daha çok geçirmektir. Oyuncular topla ne koşabilir ne de topu çeşitli şekillerde sürebilir. Netbolun uluslararası organizasyonu olan dünya Netbol Şampiyonası, 4 yılda bir düzenlenmektedir.


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

33


İZLENİM

Geçmişin Fotoğrafı Sosyal medya araçları içerisinde son yıllarda en popüler uygulamalardan biri olan fotoğraf ve video paylaşım sitesi olan instagram hemen her kesim için eğlence kaynağı oluyor. Geçmişe, bugüne ve geleceğe dair aradığınız tüm görseller bir tık ile sizlere ulaşıyor. Bu sayfalardan bazıları eski fotoğraf albümünüze bakıyormuşcasına bir yandan hüzünlendirirken bir yandan kahkahalar atmanıza neden oluyor. Bizde sizler için hüzünlü mutluluklar yaşamanızı sağlayacak en popüler hesapları derledik. Hadi hep birlikte çocukluk albümümüze bir göz atalım. Sizleri şimdiki zamandan alıp geçmişe yolculuk yaptıran ve bir çok ünlünün hayat hikayesini sizlerle paylaşan ‘cinemasco’ isimli sinema sayfası instagram hesabından takipçilerini farklı yolculuklara çıkarıyor.

‘Var mısınız Yeşilçam Sokağı’nda Gezinmeye’ mottosu ile yola çıkan ‘Yeşilçam Sokağı’ isimli sayfa sizleri de dolmuşuna alarak Yeşilçam filmlerine ait kısa replik videolar ve fotoğraflar ile eğlenceli vakit geçirmenizi sağlarken, o anda hangi kanalda hangi Yeşilçam filmi olduğu bilgisini de sizlerle paylaşıyor.

34


İZLENİM

Atatürk Anıtlarının Fikir Babası Bir Konyalı

Kazım Gürel

Heinrich Klippel Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra, büyük kentlerin meydanlarına Atatürk Anıtının dikilmesi fikri, ilk kez dönemin Konya Belediye Başkanı Kazım Gürel tarafından gündeme getirildi. Türkiye Cumhuriyetinin 1923’te kurulmasından sonra ülkede ulusal bilincin pekiştirilmesi ve yeni bir devlet anlayışının yerleştirilmesi amacıyla büyük kentlerin meydanlarına anıtların dikilmesi gündeme gelir. Atatürk heykeli fikrini ilk ortaya atan Konya Belediye Reisi Kazım Bey’dir. 1923-

1927 yılları arasında Konya Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Kazım Gürel, Konya şehrine dikilecek Atatürk Heykeli için Atatürk’ten izin alır. Bu fikirle başlayan heyecan ile diğer bazı heykellerin de yapılması kararlaştırılır. O tarihlerde bu heykelleri yapacak Türk sanatçılar olmadığından ilk Cumhuriyet anıtları için Avrupa’da bazı sanatçılar ile irtibata geçilir. Anlaşma sağlanan heykellerin birçoğunu gerçekleştiren iki heykeltıraş Avusturyalı Heinrich Klippel ve İtalyan Pietro Canonica’dır.

Konya’daki Atatürk Anıtı, Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Klippel tarafından yapılır ve Türkiye Cumhuriyetinin ikinci anıtı olarak, 29 Ekim 1926 Cumhuriyet Bayramında büyük bir törenle açılışı gerçekleştirilir. Anıt; 6.50m yüksekliğinde mermer kaide ve 2.80m yüksekliğinde bronz Atatürk figüründen oluşmaktadır. Atatürk mareşal üniformasıyla ayakta, sol eliyle kılıcının kabzasını tutar, hafifçe öne uzanmış sağ eliyle ayaklarının dibinden yükselmekte olan bir demet buğday başağına dokunur biçimde betimlenmiştir. www.idealyurtlari.com

35


PORTRE

IŞIL YÜCESOY Hepimiz onu 90’lı yıllarda “Üvey Baba” dizisinin “Hanımağa”sı olarak tanıdık. Oysa Işıl Yücesoy 10 parmağında 10 marifet bir sanatçı. “Dedem Giriftzen Asım Bey, amcam Musa Süreyya Bey müzisyen, diğer amcam Asım Yücesoy ressam, halam Nihal Erkutun besteci ve piyanist. Muazzez halam tiyatrocu. Bu bir bayrak yarışıysa eğer, son temsilcimiz yeğenim Cem Kurtoğlu’dur. Biliyor musunuz, babam Selahattin Yücesoy Ankara Konservatuarı Piyano Bölümü mezunuydu. Herkes Amerika’ya gidip dünya çapında bir müzik adamı olmasını beklerken, o Kırklareli’nde müzik öğretmenliğini seçmiş.” Işıl Yücesoy Ankara Devlet Konservatuvarı mezunudur. Konservatuvarda eğitim aldığı sırada hocası Cüneyt Gökçer’in isteği ile Opera Bölümü’ne de girdi. Konservatuvarı birincilikle bitirdi. 1969 Yılında Devlet Tiyatrosunda görev yapmaya başladı. Kurumda toplam 17 oyunda görev aldı. 80’lerde Fikret Hakan’la Fikret Hakan & Işıl Yücesoy Tiyatrosunu kurdu. Tiyatrodan istifa edince 70’li yıllarda sahnelerde fırtına gibi esti. Sahnedeki solistin başından peçete atma modası başlayınca sahnelerden vazgeçti. En ünlü şarkılarından biri 1979 senesinde yaptığı sözleri Ahmet Selçuk İlkan’a bestesi Selami Şahin’e ait olan “Ya Seninle Ya Sensiz” 1982’de Türkiye’nin ilk TV dizilerinden senaryosunu Atilla İlhan’ın yazdığı “Sekiz Sütuna Manşet” dizisi ile televizyona adım attı. Biz O’nu 90’lı yıllarda “Üvey Baba” isimli dizide Halil Güneşli’ye sürekli haddini bildiren “Hanımağa” olarak tanıdık ve sevdik. 2000’li yıllarda ise “Sema Bayraktar” olarak tanıdık Çağan Irmak’ın en ses getiren yapıtlarından “Çemberimde Gül Oya”da. Ve tabii hepimizin bildiği birçok dizide boy gösterdi. 2014 yılında yine bir Çağan Irmak imzası taşıyan sinema filmi ile çıktı karşımıza: “Unutursam Fısılda”. 37 yıl aradan sonra 2016’nın Temmuz ayında “Zamansız” isimli albümü yayınlandı. Arşivlik bir uzun yol albümü ve dinleyiciden tam not alıyor. Albümde Sezen Aksu bestesi olan “Ağlamak Güzeldir” Işıl Yücesoy yorumuyla karşımıza çıkıyor. Ayrıca sözü müziği Yonca Lodi’ye ait olan “Milat” isimli parça yine Işıl Yücesoy’un duygu yüklü sesinden bizlerle buluşuyor... Albüm de düetlerde var. Bunlardan biri Cenk Eren’le yaptığı daha önce Mithat Körler’den dinlediğimiz “Güneşimi Kaybettim”....Bir başka düet ise Yeşim Salkım... Eski bir Yeşim Salkım parçası olan “Meğer” usta bir düetle karşımıza çıkıyor. Albümün en farklı düeti ise ünlü yönetmen Çağan Irmak’la... Albüme adını veren “Zamansız” Albümün en farklı düeti ise ünlü yönetmen Çağan Irmak’la... Albüme adını veren “Zamansız” “İnsan çok emek verdiği, çok sevdiği bir şeyi kolayca bırakamıyor. Belki de yıllar, yaşanmışlık, insana başka şeyler katıyor. Yaşadığı duyguları da bir şekilde paylaşmak istiyor. Bütün bu soruları sora sora kendime, bu albüme can’ımı, kanımı tüm müzik aşkımı kattım. Hiçbir beklentim de yok, belki de sadece kendi kendime kendimi ispat etme çabasıydı. Ama iyi ettim. İçimde bir volkan patladı sanki. Gizli bir yerlerde olan bir iç deprem su yüzüne çıktı.” demiştir. Işıl Yücesoy’un Tanju Cılızoğlu ile olan evliliğinden Meneviş adında bir kızı vardır.

36

4 adet 45’lik plağı, 1 adet LP’si var. • Çalamazsın Mutluluğu - Köye Geldi Bir Gelin (1975) • Açılmamış Mektup - İçmeden Sarhoş (1975) • Bir Var Bir Yok - Sen Seni (1975) • Sen İnanma - Ya Seninle Ya Sensiz (1978) • Bir Evet Yeter (LP) (1979)


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

37


İZLENİM

Ülkeler hakkında dikkatinizi çekecek

İlginç Bilgiler

Toprağı en çok bulunan ülke Fransa

Olası bir durumda sular altında kalabilecek ülke Maldivler

En fazla zaman diliminde toprağı olan ülke Fransa’dır

Küresel ısınma sonucunda suların yükselmesiyle sular altında kalacak ülke hiç şüphesiz maldivlerdir. Dünya üzerinde en alçakta yer kurulmuş ülkedir.

Mercan kaplama yollar Guam En şişman nüfus – Nauru

38

Guam’da doğal kum yerine mercan bulunduğu için, ada insanı yollarını dışarıdan kum ithal ederek yapmak yerine mercan + yağ karşımından elde ettikleri bir asfalt ile kaplamaktadır.

Açık ara dünyanın en şişman ülkesi Nauru’dur

Kişi başı 350 koyun - Falkland Adaları (BK)

Hiç çiftlik bulunmayan en büyük ülke - Singapur

Ada da yaşayan 3.000 kişiye karşılık ada da yaklaşık yarım milyon koyun bulunmaktadır. Adanın en büyük gelir kaynağı yündür.

Her ne kadar dünya üzerinde ekonomik olarak bir anlam ifade eden tarım faaliyeti yürütmeyen küçük uluslar olsa da (mesela Vatikan) Singapur bu şehir ülkelerin en büyüğüdür.


İCAT

Kalorifer Sistemi İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı’nın yakınında, Doğubeyazıt’ın 5 kilometre uzağında eski Doğubeyazıt yanında sarp kayalar üzerine kurulmuştur. Kartal yuvasını andıran 116 odalı bu saray aslında türbesi, camii, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları, koğuşları ile bir bey kalesidir. Sarayın yapımını 1685’de Doğubeyazıt Sancak Beyi Çolak Abdi Paşa başlatmış, saray onun oğlu Çıldır Valisi İshak Paşa ve torunu Mehmet Paşa tarafından 1784’te bitirilmiştir. 7.600 m² bir sahada yapılan sarayın inşaası 99 yıl sürmüştür Sarayı sanat tarihi açısından değerlendiren ilk kişi, bir dönem Robert Kolej’de sanat ve mimarlık tarihi dersleri veren İngiliz akademisyen Godfrey Goodwin. Saray ile Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası arasındaki benzerliklere dikkat çeken Goodwin, 1971’de yayınladığı A History of Ottoman Architecture adlı çalışmasında, İshak Paşa’da hamam sisteminden esinlenmiş bir kalorifer sistemi olduğunu da ilk kez bulgulayan kişi oldu. Bunu doğrulayan tanıklık, 1979’da saray bekçisi olan Şefik Ertuğrul’un kendinden önceki bekçi olan babasından yaptığı aktarım. Buna göre, I.avluda bakırdan yapılmış büyük bir kazan ve metal borular varmış ama bunlar 1.Dünya Savaşı sırasında kaybolmuş. Sıcak hava, II.avlu altında bulunan bir ocakta üretilerek, duvarlar içine yerleştirilmiş pişmiş toprak borularla sarayın belli bazı bölümlerine gönderilmiş ve özellikle haremi, Beyazıt’ın karlı kış gecelerinde ısıtmış. Bu kalorifer sistemi camide, medresede, tören salonunda ve haremde kullanılmış. Zemine döşeli künk borularda dolaşan buhar ya da sıcak havayla işleyen sistem sarayın bütün odalarına ulaşmamış. Hizmetkar odası gibi yerlerde birer ocak var. Bugün, sarayı dolaşırken kalorifer tesisatının bir bölümünü I.avluda; toprak boruların içinde bulunduğu kanalları harem bölümünde görmek mümkün.

www.idealyurtlari.com

39


DEKORASYON

MASALLAR Dİyarı

Birçoğumuzun okuduğu ve uzun süre etkisinden kurtulamadığı hatta belki de hayatında önemli bir yeri olan pek çok roman, hikaye veya masal vardır. Bu sayımızda masallardan ilham almış, dekorasyonuna ve konseptine bunu yansıtmış otelleri sizin için derledik.

Maison Moschino, Milan, İtalya Alice Harikalar Diyarında temalı otelin tasarımı hem masalsı hem de modern bir anlayış barındırıyor.

The Library Hotel, New York Bir kütüphane mantığı ile tasarlanan bu otelin her katı tıpkı bir kütüphane gibi farklı bir temaya göre düzenlenmiş. Katların adı tarih, felsefe, edebiyat gibi alanlara göre belirlenmiş.

40


DEKORASYON

Radisson Sonya Hotel, St. Petersburg, Rusya

Dostoyevski romanlarından, özellikle “Suç ve Ceza”dan ilham alan otelde Rusya’ya ve Dostoyevski romanlarına özel tasarımlar bulunuyor. Dostoyevski’nin romanlarında sıkça detaylı şekilde sözü edilen yazı masası da otele özgü tasarımlardan biri.

The Roi des Belges, Londra, İngiltere Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği adlı kitabından esinlenilerek tasarlanmış.

www.idealyurtlari.com

41


CEVHERLER

YOL ŞARKINIZ HANGİSİ ?

Ah bu yolculuklar… Küçükken aşık olduğum uzun yolculuklar büyüdükçe ızdırap olmaya başladı bende. Küçükken insanın pek düşünecek şeyi olmuyor yol kenarında ki arabalar, ‘çizgiler mi hareketli yoksa arabalar mı ?’ sorusunun hunharca cevabını aradığımız zamanlarda. Oysa büyüyünce yolculuklar da bir başka oluyor. Önce uyusam mı kitap mı okusam ikilemine düşüyorum. Tam kitap okumaya karar vermişken düşüncelere dalıyor dur şuradan bir Norah Jones açayım ‘Come away with me’ nidalarıyla uykuya dalayım diyorum tam uyuyacakken ardından Adele ‘Make You Feel My Love’ diyor uykumu kalır bu saatten sonra dur şunu da dinleyeyim şunu da derken yolum Christina Perri ile ‘Jar of Hearts’ da kesişiyor bunlar bir de en sevdiklerim yolculukta kendimi sorgulamama sebep olanlar, aradaki güzellikleri sayamıyorum bile ama tavsiye edeceklerim var tabi ; Bebe ‘siempre me quedara’ , Bruno Mars ‘Just The Way You Are’, Buika, . Hep yabancı değil tabi ben en son uyumak için Cem Adrian tercih ediyorum uyanınca da Teoman, Şebnem Ferah ve kendime has belki bir çok kişinin dinlemediği gizli saklı cevherleri dinliyorum. Onu da size söylemek isterdim fakat üzgünüm keşfedilmemiş olan daha değerlidir… Bazen de düşünülecekler bitmiş olay halledilmişse ve yolculuk hala bitmemişse bir güzel İncesaz, Ahraz, Hüsnü Arkan dinler keyfini yaşarım olayın. Sevgili okuyan iyi ve müzikle doyan bir yolculuk dilerim efendim size… Aslıhan KELKİTOĞLU

Aslıhan KELKİTOĞLU

Ömrümün en güzel yıllarında uzun yolculuklarla tanıştım. İstanbul’da yaşayıp Konya’da okuduğum için 1 kez de olsa 10 saatlik otobüs yolcuğunda bulundum. Git git bitmiyor! Ağlayan çocuklar mı ararsın, sürekli mola isteyen amcalar mı? Ne ararsan fazlasıyla var! Bende onlardan uzaklaşmak, kendimi gürültüden soyutlamak için ya kitap okuyorum ya da müzik dinliyorum. Kitap okurken ilk bir saat kendimi dış seslere kapatabiliyorum fakat bir süre sonra dikkatim dağılıyor. En iyisi kulaklıklarım diyorum ve başlıyorum playlist’imi karıştırmaya. Yolculuklarım esnasında genellikle “Yeni Türkü - Böyle Gitmez” dinliyorum. -Sanırım kendimce ironi yapıyorum giden arabada “Böyle Gitmez” dinleyerek! - Uzun uzun yollar gidiyorum ama şarkının sözleri beni daha da uzaklara götürüyor.

Selin TOPÇU

“Biliyorum bakan sen değilsin, Uzak kalmışız ulaşmıyor sesin..”

Selin TOPÇU

Seyahat süresi eğer uzunsa genelde çok sıkılırım ve çabuk geçmesi için en iyi şeyde şarkılar olur. Melodisine ve sözlerine kendimi kaptırdığımda zamanın nasıl geçtiğini anlamam bile en çok böyle hissettiren grupsa Vance Joy ve Riptide şarkısı. Gözlerinizi kapayın ve sadece dinleyin. SİMA DİRİ Sima DİRİ

42


CEVHERLER Yolculuk demek müzik demek ve bana sorarsınız uzun yolculuklar duygularınızı anlamak ve kendinizle başbaşa kalmanız için bir fırsat. Benim tercihim duygusal müziklerdir herzaman. Nedeni ise içimde kopan fırtınaları dile getirebilmeleri ... Örneğin Sezen Aksu’dan Git şarkısı. Hep birşeyleri yarıda bıraktığımdan mıdır? bilinmez ama beni anlatıyor resmen . Icimdekileri dışa vuruyor bir nevi . Uzun yolculuk demek ayrılık demek ; ailemden , arkadaşlarımdan, sevdiğimden ... Belki de bu yüzden hep duygusala bağlıyorumdur . Ama inanın ki şarkılarda kendinizi bulduğunuzda rahatliyorsunuz . Deşarj gibi düşünebilirsiniz. Benim yolculuk rutinim öncelikle hareketli daha sonra ise dramaya bağlamaktır. Semih SARIOĞLU

Cennet ÖZCAN

Semih SARIOĞLU

Bir çoğu için çile olan yolculuk benim için kendimle baş başa kalma fırsatıdır.Yolculukta en iyi arkadaşım kulaklığımdır. Hele bir de kulaklığıma Bozkırın Tezenesi “Gönülden gönüle bir yol vardır” la misafir olursa hiç bekleyerek zaman kaybetmem. Yolu akışına ruhumu ritme ve Bozkırın Tezenesi’ne bırakırım. Size de şiddetle tavsiye ederim tabi şoför koltuğunda siz oturmuyorsanız. Cennet ÖZCAN

Hayallerle Yolculuk Yolculuk yaparken daha çok arabesk müzik dinlemeyi tercih ederim. Sebebi ise hem dinlendirici hem de yolculuğu çekilebilir hale getirmesi…insanın kafası sanki bir tek yolculuk yaparken rahatmış hissi verir o müzikler. Kendimi müziğin derinliklerine verip hayal alemine çoktan giriş yapmış olurum kaptanın sesiyle yolculuğun bittiğini anlarsınız müzik benim için yol arkadaşım belki de hayallerim… Nizamettin ÖNAL Nizamettin ÖNAL

Yoldaki en iyi arkadaşınızdır. Gideceğiniz yere bir an önce varmak istiyorsanız zamanın hızlı geçmesini sağlayan en iyi dosttur. Arabanın camından baktığımızda gökyüzünde uçan kuşların özgürlüğüdür belki de. Ya da hüznün derinlerde yaşanmasını sağlayacak bir duygudur yol şarkımız. Talin OKUR Talin OKUR

www.idealyurtlari.com

43


MODA

2016-2017 Sonbahar Moda Trendleri Türk moda sektöründe asil ve zarif duruşuyla beğenileri toplayan, her kadının sahip olmak isteyeceği modern tasarımlı koleksiyonlarla modaya bakış açınız değişecek Hem ofiste hem günlük giyebileceğiniz birbirinden farklı modellerinin, yer aldığı koleksiyon, sezonun renk ve trendlerine benzersiz dokunuşlarla uyarlanarak, kusursuz güncel bir tarz için kullanışlı detaylarla bir araya geliyor.

2016 – 2017 Sonbahar Erkek Modası anahtar renklerini incelediğimizde bordo ve yeşil-mavi renklerinin tonlarını görüyoruz. Erkek modasında kombinlenme özelliği olarak da rahatlıkla kullanılacak bu anahtar renkler yeni sezonda erkeklere büyük kolaylık sağlıyor.

44


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

45


TAVSİYE

Zamanı etkin ve verimli kullanmanın yolları! Stephen Hawkings’in dediğine göre her şey zamanla başladı! Çünkü evrenin oluşmasıyla birlikte zaman da oluştu. Yani zaman 13.7 milyar yıldır asla geri gelmemek üzere akıp gidiyor. İnsanın aklının alamayacağı bu 13.7 milyar yılın yanında bir insanın yaşam süresi nedir ki? Matematiksel işlemlerde ihmal edilebilecek kadar küçük bir sayı olsa gerek. Fakat gerçek şu ki hepimiz en fazla 100 yıl yaşayacağız ve sonra yerimizi yeni nesillere bırakıp veda edeceğiz. Yani ne yapacaksak hepsini bu kısacık ömre sığdırmak zorundayız. Kısacası elimize geçen zamanı en iyi şekilde değerlendirerek bu ömrü en dolu şekilde yaşamamız gerekir diye düşünüyorum.

Daha çok işi daha az zamanda yapmanın yolları 1. Her sabah 15 dakikanızı o gün yapmanız gerekenleri planlamaya ayırın. Eğer sabahlarınız buna müsait değilse akşamları bir sonraki günün planını yapın. Göreceksiniz hem içiniz daha rahat edecek hem de iki ayağınızı bir pabuca sığdırmaktan kurtulacaksınız. 2. Söz uçar yazı kalır. Bu nedenle yapmanız gerekenleri ya da aklınıza gelen fikirleri bir kâğıda not alın. Yazmak yapmanın yarısıdır unutmayın. 3. Her zaman adım adım ilerlemeyi tercih edin. Önceliklerinizi belirleyip önceliklerinizi sırasıyla hayata sokun. 4. Planlarınızı ve görevlerinizi belli zaman aralıklarında gözden geçirmeyi alışkanlık haline getirin. Zaman zaman 46

öncelikleriniz değişebilir. Böylece değerli zamanınızı önceliği olmayan işlere harcamaktan kurtulursunuz.

7. Bugün ne yaparsam beni hedefime daha çabuk yaklaştırır? Bu soruyu gün içerisinde kendinize 100 kere sorun!

5. Mutlaka bir günlük kullanın. Planlarınızı ve yapmanız gerekenleri bu günlüğe kaydedin ve o gün içerisinde gerçekleştirdiklerinizin yanına işaret koyun.

8. Aynı anda birden fazla iş yapanlara özenmeyin. Aynı anda tek bir işe odaklanıp o işi bitirmeye çalışın.

6. İşyerinde, dikkatinizi dağıtabilecek şeylerden uzak durun. Örneğin masanız bir sokağa bakıyorsa ve gün içerisinde polislerle şoförlerin sık sık kavgasına şahit oluyorsanız bu gereksiz bir zaman kaybına yol açabilir. Hemen yerinizi değiştirin. Ayrıca masanızın üzerinde de işinizle ilgili olmayan şeyleri kaldırın.

9. Kendi kararlarınıza güvenin. Eğer bir işin sizin düşündüğünüz yöntemle daha kısa zamanda çözüleceğine inanıyorsanız kendi planınızı uygulayın. Başkalarının önerilerini yerine getirmekle vakit kaybetmeyin 10. İşinizle ilgili nasıl günlük plan yapıyorsanız aynı şekilde haftalık plan da yapın. Bu sizi hafta başında herkesin yaşadığı isteksizlik ve tembellikten kurtaracaktır.


TAVSİYE

NASIL SOSYALLEŞİLİR ?

Sosyal olmak o kadar da zor değildir, yalnızca çevrenizdeki olayların ve kişilerin daha fazla farkında olmalısınız. Tabi bunun için belli bir bilgi birikiminizin de olması gerekir. Bilgi birikiminin yanı sıra bu bilgileri doğru şekilde kullanmak da önemlidir. Eğer sosyal olmak istiyor ancak yine de olamıyorsanız ve insanlarla ilişkilerinizde sıkıntı yaşıyorsanız birkaç ipucuna hayır demezsiniz. Sosyal olmak için gereken ilk şey başarısız olmaktır. Evet bu size biraz garip gelebilir ancak başarısız olmadan başarılı olamazsınız. Çünkü başarısız olduğunuzda pes etmemeyi öğrenir, başarılı olduğunuzda daha çok sevinirsiniz. Bu yüzden sakın başarısız olmaktan korkmayın. Başarısız olduğunuzda da üzülmeyin. Kendinize güvenin ve sosyalleşmek için yapmanız gerekenleri yapmaya devam edin. Sosyalleşmek isteyen çoğu kişi insanlarla konuşacak bir şey bulamadıkla-

rını söylerler ve bundan yakınırlar. Bu durumu gözünüzde büyütmeyin. Bu bir çok insan tarafından yaşanan oldukça yaygın bir problemdir. Yalnızca basit bir ’merhaba’yla başlayın. Selam verdiğiniz kişi de büyük olasılıkla içtenlikle karşılık verecektir. Vermezse de emin olun dünyanın sonu değil. Siz bu şekilde davranmaya devam edin. Mutlaka karşılığını alacaksınız. Bir konuşma sırasında siz konuşmaya başlayınca insanlar susarlarsa ya yanlış bir şey söylüyorsunuz ya da yanlış bir şekilde söylüyorsunuz demektir. Bir konuşmada en önemli kural karşıdakinin görüşlerine saygı duymaktır. Diğer kişilerin görüşlerine saygı gösterin ve sert bir şekilde karşı çıkmayın. Eğer bir grup insan konuşuyorsa en uygun yerinde konuşmaya girin ve konuşulan konu hakkında siz de bir şeyler söyleyin. Ancak konuyu değiştir-

meye ya da bölmeye çalışmayın. Empati kurmayı öğrenin. Empati ilişkilerde oldukça önemli bir unsurdur. Karşınızdaki kişilerin yerine kendinizi koyun ve olayları bir de onların açısından düşünün. İnsanlara onları anlayarak yaklaşırsanız daha kolay ilişkiler kurarsınız. Sosyalleşmenin en iyi yollarından biri de paylaşmaktır. Paylaşım sıcak bir ortam oluşmasını sağlar ve insanları birbirlerine yakınlaştırır.

www.idealyurtlari.com

47


İZLENİM

MISIR

Nedeni günümüzde hala çözülememiş bir olay ise piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazların çalışmamasıdır.

Mısır Piramitleri gizemleri günümüzde hala çözülememiş dünyanın yedi harikası arasına girmiş insan yapımı bu eserleri sizler için araştırdık.

En ilginç yönlerinden birisi ise kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit’in içine bekletirseniz, suyu arıtılmış olarak geri alırsınız Piramitlerin her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir. Bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Piramitlerin yapımında kullanılan bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.

Piramit’in içerisine konulan süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir. Piramit, kimin adına yapıldıysa, o kişinin öldükten sonra mumyalanarak piramit içerisindeki mezarının bulunduğu odasına, yılda sadece 2 kez, doğduğu ve tahta çıktığı günlerde güneş girmektedir.

Bitkiler Piramit’in içerisinde normalinden daha hızlı sürede büyürler. Piramitler incelenirken ilk kez keşfedilen mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür. 48

Piramit’in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir hale gelmektedir.


İZLENİM

Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır. Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit’in içinde daha çabuk iyileşme sürecine girerler. Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde ulunan labirentte kayboldular ya da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini gören hiç olmamıştır. Büyük Piramitin tabanının yüzeyi,anıtın yarısının iki katına bölündüğünde pi=3,14 sayısı elde edilir. Büyük Piramitin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliğinin karesine eşittir. Büyük Piramit, dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer almaktadır. Büyük Piramit,dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir. Piramit aynı zamanda dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu göstermektedirler. Piramiti çeviren taş levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluguna eşittir. Bu gölgelerin taş levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabililiniyordu. Büyük Piramit’le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir. Piramitin yüksekliğiyle, çevresi arasındaki oran,bir dairenin yarı çapıyla çev-

resi arasındaki oranın dengidir. Dört kenarlar dünyanin en büyük ve çarpıcı üçgenleridir ünvanına sahiptir. Gizde’den geçen boylam, dünyanin denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya bölmektedir. Bu boylam ayrıca, kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup, bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde dogal sıfir noktasını oluşturmaktadır. Büyük piramitin tepesi Kuzey kutbunu, çevresi ekvatorun uzunluğunu temsil eder. Gize piramitleri tahmini olarak M.Ö 3000 yıllarında eski krallık döneminde yapıldığı zannedilmektedir. Bunlar; Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleridir ve isimlerini aldıkları firavunlar tarafından yaptırılmıştır. Kefren Piramidi Gize piramitleri dünyanın en büyük piramitlerdir. Bunlarla birlikte ve Mısır’da yüzlerce irili ufaklı piramit bulunmaktadır. Gize piramitlerini diğerlerinden ayıran farkların başında içlerinde yazı bulunmaması ve nasıl yapıldıklarının hala çözüme ulaşmamış olmasıdır. Keops’un oğlu Kefren için yapılmış piramit 136 metre yüksekliğe sahiptir. Kefren piramidinin dış yüzeyinde yer alan kaplamalar bugün sadece tepesinde görülebilmektedir. Gize piramitlerinden içi ziyaret edilebilen tek piramit olan Kefren piramidinin mezar odasıdır. Piramitler ile ilgili çeşitli matematiksel bulgular arasında ilginç olanları şunlar: Keops piramidinin yüksekliginin 1 milyarla çarpımı yaklasık olarak güneşle

dünya arasındaki mesafeyi vermektedir. (149.504.000km) Piramitlerin üzerinden geçen meridyen karaları ve denizleri tam iki eşit parçaya bölmektedir. Keops Piramidinin taban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını vermektedir. 62 metre yüksekliği ile Gize Piramitleri içerisinde en küçüğü olan Mikerinos Piramidi Kefrenin oğlu için yaptırılmış. Piramitler hala yapımları esnasında ki gizi korumaktadırlar. İşçilerin olağanüstü bir çabayla günde 10 metreküp taşı üst üste koyduklarını kabul edersek keops piramidinde yer alan yaklaşık 2.5 milyon metreküp taş, 250.000 gün, yani yaklaşık 664 yılda yerleştirilebiliyor. Oysa piramitler 20 ila 30 yıl arasında bir sürede tamamlanmıştır. Piramitlerin içerisi yazın soğukken, kışın iser sıcaktır. Büyük Piramitin açıları, Nil nehrinin delta yöresini iki esit parçaya bölerler. Gize’deki üç piramit aralarında bir Pisagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5’dir. Gizemleri hala çözülememiş bu piramitler birbirinden sırlarda dolu. Günümüz teknolojisinin bile çözemediği bu yapıtlar yapıldığı yıllardaki hikayesi merak konusu. Uzaylılar tasrafından yapıldığına inananlar bile bulunmaktadır. İmkanı olan herkesin görmesi gereken yerlerin başında olması gereken bir yer.

www.idealyurtlari.com

49


BİLİM

İlk insan kafası nakli gerçekleşiyor! nakli ameliyatının sonlanmasına neden olacak.

belirten uzmanlar, projenin son derece gereksiz olduğunu vurguluyorlar.

İspanyol nörolog beyin cerrahı Sergio Canavero ile Çin’li beyin cerrahı Xiaoping Ren, dünya tarihinde bir ilk niteliğindeki ameliyatı gerçekleştirmek için kollarını sıvadılar.

Birçok bilim insanı ve etik profesörü söz konusu projenin yanlış bir çözüm olduğunu belirtirken, İspanyol beyin cerrahı Sergio Canavero en erken 2017 yılında yapılabilecek ameliyatın başarı ile sonuçlanma olasılığının şu anki koşullar itibariyle yüzde 90 olduğunu ifade ediyor.

Proje ilgilenen bilim insanları ise kopartılan kafa kaslarının naklinin imkanlar dahilinde olmadığını vurgularken, başarıyla tamamlanacak bir ameliyatın bilim tarihine geçeceğini dile getiriyorlar.

Atlantic Dergisi’nde yayınlanan, oldukça tuhaf bir hikayeye sahip proje, gerçekleşmesi halinde dünyanın ilk kafa

Rus gönüllü Valery Spiridonov’un hayatını kaybetmesi halinde, ameliyatta yer alacak doktorların cinayetle suçlanacağı

İspanyol beyin cerrahı Sergio Canavero ve Çin’li beyin cerrah Xiaoping Ren, Rus gönüllü Valery Sipiridonov üzerinde dünya tarihinin ilk kafa naklini gerçekleştirmeye çalışacaklar.

50

Olası bir başarılı nakil sonrasında Spiridonov’un yeni kafasına adapte olma sürecinin son derece kayda değer olacağını vurgulayan bilim insanları süreci yakından takip edeceklerini sözlerine eklediler.


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

51


DEKORASYON

İLHAM KAYNAĞI

DOĞA

Gün geçtikçe değişen ve gelişen dünyada mimari ve iç mimari anlamda da artık birçok farklı tarzlar ve dekorasyona yön veren yeni ürünler çıkıyor. Dekorasyonda sıra dışılığı yakalamak aynı zamanda da bir tarza sahip olmak, demektir. Bu nedenle de dekorasyonun olmazsa olmaz parçalarından mobilyalarınızı seçerken oldukça dikkatli, şık ancak, sıra dışı olmaya özen göstermeniz gerekmektedir. Ev dekorasyonunda ya da ofis dekorasyonunda yapacağınız küçük ama büyük etki yaratacak dekoratif dokunuşlar ile bu tarzı yakalamanız oldukça kolay. Ağacın işlenmey erek sadece şekil verilip vern iklenmesi ile elde edilen doğa l görünümlü mobilyalar evinizi n şık ve otantik bir görünüm kazanmasını sağlarken aynı za manda doğadaymışsınız gibi huzurlu hissetmenize neden olacaktır

Eğer ben dö nüşüm yapm ayı seven biriyim di yerek birazda zahmete girersen iz hem eğlenc eli zaman geçirir hem de eviniz i yenileyebilirsini z. Tek yapmanız gereken is tediğiniz renkte boya ve bir rulo, sonrasın da biraz yaratıcılı ğınızı kullanarak gö rdüğünüz her şe yi boyayabilirsini z.

52

Mutfağınıza yapaca ğınız küçük ama etkili dokunuşlard a kendinize özgü bir tarz yakalaman ızı sağlayarak neşe ile yemekler yapm anıza yardımcı olacaktır. Özellikle son dönemlerde oldukça ilgi göre n duvar rafları bu konuda size yardım cı olabilir.


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

53


YAŞAM

Ankete katılanların yüzde 75’i “Çocuğum benimle aynı mesleği yapmasın” dedi

“ÇocuGum benim meslegimi yapmasın”

8260 kişinin katıldığı ankette şaşırtıcı sonuçlar çıktı. Anket, çalışma hayatının içinde olanların kendi işlerinden duydukları memnuniyetsizliği ortaya koyuyor. Öte yandan, meslek seçimlerine dair soru-

54

Secretcv.com, günümüz profesyonellerine çocuklarının kariyerlerine yönelik beklentilerini sordu. Anket sonuçları hem çalışanların kendi mesleklerinden memnuniyetsizliğini, hem de ebeveynlerin değişen meslek seçimlerini ortaya koydu. Sonuçlara göre ankete katılanların yüzde 75’i “Çocuğum benden farklı bir meslek icra etsin” diyor. “Çocuğunuz hangi mesleği seçsin isterdiniz” sorusunun yanıtlarında ise, mimarlık ve mühendislik, öğretmenlik ve avukatlığı geçti.

lar Türkiye’de son dönemi etkisine alan trendlerin ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili planlarını da etkilediğini gösteriyor. Ankette göre çalışanlar çocuklarının kendileriyle aynı mesleği seçmesini is-

temiyorlar. “Çocuğunuzun sizinle aynı mesleği yapmasını ister misiniz?” sorusuna yüzde 75,5 “Hayır” cevabını verdi. “Evet” diyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 24,5.


YAŞAM

Doktorluk ilk sırayı kaptırmadı, mühendislik ve mimarlık yükselişte Çalışanların çocuklarının meslek seçimleriyle ilgili planlarına bakıldığında ise, ilk üç sırayı doktorluk, mühendislik ve mimarlık aldı. Secretcv.com Genel Müdürü Okan Tütüncü, “Son dönemde teknoloji yoğun sektörlerin giderek gelişmesinin ve dev projeler sayesinde inşaatın başat sektör konumuna gelmesinin, özellikle mimarlık ve mühendislikle ilgili bilinci artırdığını düşünüyorum” dedi. Secretcv.com’un verileri gazeteciliğin de ebeveynlerin çocukları için uygun gördükleri meslekler sıralamasında ilk 10’a girdiğini gösteriyor. Tütüncü, “Gazetecilik son dönemde işsizliğin en fazla olduğu mesleklerden biri olarak görülüyor. Çalışma koşullarının zorluğu da gazeteciler tarafından sık sık dile getiriliyor. Buna rağmen bu mesleğin itibarını koruduğunu görüyoruz” dedi.

Çocuğunuzun hangi mesleği seçmesini istersiniz? Doktorluk Mühendislik Mimarlık Oyunculuk Öğretmenlik Akademisyenlik Avukatlık Dişçilik Bankacılık Gazetecilik

%21.58 %17.34 %12.52 %8.86 %8.09 %7.9 %7.13 %6.94 %6.36 %3.28

www.idealyurtlari.com

55


ADAB-I MUAŞERET

Merdivenden çıkarken kadın mı önde olmalı, erkek mi? Peki ya gelin mi sağda durmalı, damat mı? Bunların da bir kuralı olur mu demeyin! Biraz adap bilmek gerek, hemen öğrenin!

Adab-ı muaşeret KILAVUZU Büyüklerimizden sık duyduğumuz cümlelerden biridir; “Ah bu yeni nesil gençler de çok saygısız, görgüsüz” cümlesi. Bu laflara pek kulak asmıyoruz ama onların zamanı düşünüldüğünde haksız da sayılmazlar. Şimdi bir bakın kendinize; aşağıdaki kuralların çoğundan ne kadar haberdarsınız ve uyguluyor musunuz? Hayır, hiç öyle komik olanları es geçmek falan yok; hepsi tek tek göz önüne alınacak, anlaşalım!

ÖNCE

PR

’ın duayeni, görgü kuralları denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan Deniz Adanalı, ‘Yaşam sanatı’ adını verdiği bu konu içinde, özellikle kişinin diğer kişilerle doğru iletişim içinde bulunmasının önemli olduğunu anlatıyor. “İlişki içinde olunacak

56

kişileri iyi tanımak, anladıktan sonra cevap vermek işin başlangıcı. Bu ailemiz de olabilir, iş ve özel arkadaşlarımız da, sosyal hayatta yeni karşılaşacağımız kişiler de…” diyor ilk olarak. Rahatsız olduğu durumları ise şöyle belirtiyor: “Ülkemizde ve dünyada, çok farklı gelenek görenek, adetlere sahip yöre ve ülkeler var. O yerlerin

adetlerini ve göreneklerini öğrenerek oralara gitmek, oradaki kişilerle doğru iletişimi baştan kurmak gerek. İnsan hakları, hürriyet, özgürlük derken, terbiye dışı ve fazlaca özgür, ‘ben yaptım oldu’ tarzı bir yaşam şekli yaygınlaştı, bundan uzaklaşmalıyız. Samimiyetle laubaliliği, sevimlilikle şımarıklığı birbirine karıştırmamalıyız.”


ADAB-I MUAŞERET

DAVETTE

• Çağırılan yere gidip gidilmeyeceği mutlaka bildirilmeli. • O gecenin önemine göre kıyafet seçilmeli. • Kişinin kendi ekonomik durumunu aşan bir armağan vermesi görgü dışı bir davranış olur. • Daveti veren kişi, misafirlerine hiç olmazsa 10 gün önceden bildirmelidir. • Çağrılı kişilerin birbirleriyle uyum içinde olmasını gözetmek gerekir. • Kendi ekonomik durumunu aşan yemek listesi hazırlamak hiç iyi etki yapmaz. • Ev sahibi, en iyi yaptığı yemekleri seçerse akıllılık etmiş olur.

• Sofraya özen göstermek misafirleri önemsediğinizi ifade eder. • Ev sahipleri sade ama özenli giyinmeli, misafirlerin hiçbirinden daha süslü olmamalıdır. • Televizyonlardan öğrenilen bir yanlış da yemekle ilgili programlarda görülüyor. Yemekte ve sonrasında yemeği yapan kişinin yemekleri tenkit ediliyor. Bu bir yabancı formatta olabilir ama bizim geleneğimizde nasıl olursa olsun, o yemeği pişiren kişinin emeğine saygı gösterilir.

TRAFİKTE

• Direksiyondayken, sürekli sağa sola geçerek ve önde vasıta varken sürekli kornaya basarak öndeki sürücü sinirlendirilmemeli. • İki şerit halinde giderken, üçüncü bir şerit yaratmak üzere ötekileri iteklemek, onları aptal yerine koymak olur.

TOPLULUK İÇİNDE

• Sinema, tiyatro ve konser salonu gibi toplu mekanlara girerken yavaş ve düzgün hareketlerle girmek, salonda doğru oturmak, mısır ve çekirdek yiyerek ses çıkarmamak gerekir. • Kalabalık caddelerde, birbirinin üstüne doğru yürümemek için herkes kendi sağına yönelmeli. • Yolda karşıdan gelenleri rahatsız edecek şekilde süzmek görgüsüzce bir davranıştır. Aynı şekilde, toplu yerlerde diğer kişilere gözünü dikip bakmak da…

• Cep telefonlarıyla yerli yersiz her mekanda konuşmamak gerekiyor. Kimse diğerinin özel hayatını dinlemeye mecbur değildir!

www.idealyurtlari.com

57


ADAB-I MUAŞERET • Selamlaşma şekilleri ve sözleri çok önemli. Örneğin büyükler küçüklere “Merhaba”, “Nasılsınız?” gibi söze başlayabilir; küçükler büyüklere böyle hitap ederek söze girmemelidir. • Yemek masasında yiyecekler her zaman sağdan verilir. • Peçete ile ağız silinmez sadece dudağa hafifçe değdirilir. • Sofra takımı ve bardaklar üzerinde ruj izi bırakmamak gerekiyor. Yemeğe oturmadan önce rujun fazlası bir peçete ile alınmalı. • Masadan yere düşen hiçbir şey alınmaz. • Limon çatalla sıkılmaz, sağ elle sıkılırken sol el siper yapılır. • Yemek esnasında bıçak-çatal ters V şeklinde olmalıdır. Arası açık olarak paralel de olabilir. • Sağdaki içecekler ve soldaki yiyecekler bize aittir. • Tuzluk ve diğer istenen malzemeler elden ele verilmez. Uzanılabilecek bir yere bırakılır. • Yemeği tamdan tuz atmak görgüsüzlüktür. • Spagetti makarna ‘hüüp’ yapılmaz. • Şerefe kadeh kaldırıldığında içki olmasa da katılmak gerekir. Kadeh göğüs hizasında kaldırılır. • Restoranda erkeler pardösülerini vestiyere bırakır. Bayanlar yanına alabilir. • Bahşiş, yemek çok beğenilmişse yüzde 10, normalde yüzde 5 olmalıdır. • Tokalaşmak için önce kadın elini uzatmalıdır. Erkeğin önce uzatması görgüsüzlüktür.

58

• İltifat alındığında fazla alçakgönüllü olmamalı ve iltifatın gerekmediğini açıklamaya çalışılmamalı. Basit bir ‘teşekkürler’ kelimesi, hem yeterli hem de kibarcadır. • Düğünlerde kapıdan ilk girişte, gelin sağda damat solda durmalıdır.


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

59


TARİH

MEVLANA’NIN YEDİ ÖĞÜDÜ • Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol • Şefkat ve merhamette güneş gibi ol • Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol • Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol • Tevazu ve alçakgönüllükte toprak gibi ol • Hoşgörülülükte deniz gibi ol • Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol

Hoşgörü ve barışın sembolü

Mevlana Celaleddin Rumi

Y

üzyıllardır süregelen bir hoşgörünün öncüsü ve din bilginidir. Asıl adı Muhammed Celaleddin’dir. Mevlana ismi efendimiz anlamına gelmektedir. Mevlana’nın Rumi olarak bilinmesi geçmiş yüzyıllarda Diyarı Rum olan Anadolu’nun vilayetinden Konya’da uzun süre ikamet etmesindendir. Mevlana’nın doğum yeri 1207 yılında Afganistan’ın Belh şehridir, hayatının uzun bir bölümünü Konyamız da geçirmiş ve burada vefat etmiştir. Anadolu’nun en bilinen evliyalarından olan Mevlana Hazretleri Şems-i Tebriz-i ile yakın dostluk kurmuştur. Annesi Belh Emiri Rükneddinin kızı Mümine Hatundur. Babası Belh şehrinin ileri gelen bilginlerinden olup, ‘bilginlerin sultanı’ unvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahaeddin Veleddir. Babası Sultanü-l Ulema

60

Bahaeddin Veled bazı siyasi olayların ve yaklaşmakta olan Moğol istilasının nedeniyle Belh şehrinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Öncelikle Nişabur’a gitmişler, orada Mutasavvıf Ferüddin Attar ile karşılaşmışlardır.

noktası olmuştur. Aslına bakılırsa Mevlana - Şems Tebriz-i, Şems Tebriz-i - Mevlana ayrı kullanılmamaktadır. O kadar bütünleşmiş ve birbirinden ayrı düşünülemeyen iki ayrı hoşgörü timsali.

Mevlana Hazretleri küçük yaşına rağmen, mutasavvıf Ferüddin Attar’ın ilgisini çekmiştir. Şems Tebriz-i ile 15 Kasım 1244 yılında karşılaşmıştır. Yüce gönüllü, güzel fikirli olan Mevlana Hazretleri’nin, Şems Tebriz-i ile tanışmasının bir soru ile başladığı bazı kaynaklarda açıkça belirtilmiştir. İlk karşılaşmalarında Şems’in Mevlana’ya; Bayezid’i Bistami ile Hz. Peygamberi kıyaslayan bir soru sorulduğunda Mevlana’nın vermiş olduğu cevabı çok beğenerek Mevlana ile kucaklaştığı belirtilmiştir. Mevlana’nın hayatında önemli bir yere sahip olan Şems-i Tebriz-i, Mevlana için dönüm

Beraberlikleri uzun sürmedi ve Şems vefat etti. Mevlana ise bu terk edilişin ardından uzun süre inzivaya çekilip Selahaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi ile yakınlık kurmaya başladı. Mevlana Hazretleri 17 Aralık 1273 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Hoşgörünün simgesi olan Mevlana’yı anlatmak için satırlar da kelimelere de kifayetsiz kalacaktır. Fakat onun güzel ve ruhumuzu yakan sözleri her zaman kulaklarımızdadır. Asırlardır bu topraklara hoşgörünün tohumlarını serpmeye devam eden Hazreti Pir’imizi özlemle anıyoruz.


TARİH

-Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir. -Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun. -Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir. Bazıları da vardır ki selam verirler ve onların selamından misk kokusu gelir. -Denizin kenarına kadar, ayakların izi vardır. Ama denize girdikten sonra ne iz kalır, ne işaret.

irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil. -Nice kişiler vardır ki dizimin dibindedirler, ama benim için sanki Yemen’dedirler. Yemen’de olan niceleri de vardır ki sanki dizimin dibindedirler. -Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, hiç aramamak demektir.

Pir’in İzinden

-Sen bizim suretimize [yüzümüze] değil, siretimize [ahlakımıza] bak.

-Tuzağa saçtığın taneler cömertlik sayılmaz. -Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı. -Allah ile olduktan sonra, ölüm de ömür de hoştur. -Bal yiyen, arısından gocunmaz.

-Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.

-Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. -Ne mutlu o kimseye ki kendi ayıbını görür.

-Yüz binlerce birbirine benzeyenleri seyret de aralarında ki yetmiş yıllık farka dikkat et. İki şey birbirine benzeyebilir: Acı su da berraktır, tatlı su da…

-İyiliği ve ihsanı tamamlamak, başlamaktan daha iyidir.

-Ömründen nasibin, kendini Sevgiliden mesut bul- de arzular. duğun andan ibarettir.

-Bu dünya bir tuzaktır, tanesi

-Şunu iyi bil ki safları yaran, her şeyi yenen -Soru da bilgiden doğar, cevap da. aslanla savaşmak kolaydır; gerçek kahraman odur ki önce kendi nefsini yener. -Balığa, denizden başkası azaptır. -Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir. -Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki

Adalet nedir? – Ağaçları sulamak. Zulüm nedir? – Dikene su vermek. www.idealyurtlari.com

61


PSİKOLOJİ

Bağımlılığa sebep olan hormon aşkta da etkili

VÜCUDUMUZ “AŞK İKSİRİ” SALGILIYOR

K

ime ve neden aşık oluruz? Aşık olunca neden heyecanlanıyor, neden aklımızdan o kişiyi istesek de silip atamıyoruz? Aşkla ilgili yüzlerce soru var ve yüzyıllardır insanoğlu bu soruların yanıtlarını arıyor. Pek çoğu henüz kesin olarak yanıtlanmasa da, aşkın kimyası bilim dünyasının da araştırma konusu. Psikiyatri Uzmanı Dr. Aylin Aksoy, aşkın vücudumuzdaki kimyasal yansımalarını ele alarak, “Aşık olduğumuzda beynimizde ve vücudumuzda çok sayıda kimyasal madde hareketleniyor, östrojen ve testosteron ise cinsel isteğin yaratıcısı” diyor. FARKLI HORMONLAR AYNI ANDA FARKLI ETKİLİYOR Aşık olan kişiler; kalbin daha hızlı çarpması, yüzün kızarması ve ellerin terlemesi gibi fiziksel tepkiler veriyor. Bu durumdan vücutta salgılanan dopamin, noradrenalin ve feniletilamin sorumlu. Dopamin yoğun mutluluk, yoksunluk ve bağımlılıkta önemli rolü oynuyor. Madde ve bazı ilaç bağımlılıklarında da etkili bir hormon. Noradrenalin adrenaline benziyor. Adeta ayakları yerden kesiyor ve kalp çarpıntısına neden olup heyecan yaratıyor. Aynı zamanda dikkat, kısa süreli hafıza, hiperaktivite, uykusuzluk ve hedefe yönelik davranıştan da sorumlu. Yüksek dopamin seviyeleri de noradrenalinle ilişkili.

62

AŞK İKSİRİ: BİRAZ DOPAMİN VE BİRAZ DA NORADRENALİN Dr. Aylin Aksoy, “Rutgers Üniversitesi’nden, aşk üzerine araştırmalar yapan antropolog Helen Fisher, bu dopamin ve noradrenalin hormonlarının birlikte salgılanmasıyla; sevinç, yoğun enerji, uykusuzluk, yoksunluk, iştah azalması ve artmış dikkate neden olduğunu ve aşık olunduğunda vücudun bu hormonlardan oluşan “aşk iksirini” salgılamaya başladığı belirtiyor. Fonksiyonel beyin görüntüleme çalışmasında, aşık olunan kişinin fotoğrafına bakıldığı anda yapılan çekimlerde, dopamin reseptöründen zengin beyin bölgelerinde kanlanma artışının olduğu saptanıyor” diyor.

AŞIK TIBBİ BİR DELİLİK HALİ Mİ? University College Londra’dan başka bir araştırma grubunun yaptığı bir çalışmada, aşık olan insanların beyninde mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin azaldığı ortaya çıkarıyor. Bulunan düşük serotonin hormonu seviyeleri ise, obsesif kompulsif (tekrar eden takıntılı davranış) bozukluk hastalarında ortaya çıkan serotonin eksikliği ile benzer. Bu yüzden kişi, aşık olduğu insanı aklından çıkaramıyor. BAĞLANMADAN SORUMLU HORMONLAR BİLE VAR Oksitosin ve vazopressin hormonları özellikle “bağlanma” ile ilişkili hormonlar. Dolayısıyla aşktaki bağlanmadan da sorumlular. University of California,


PSİKOLOJİ San Francisco’dan araştırmacılara göre oksitosin hormonu, karşı cinsle sağlıklı ilişki kurmak ve sürdürebilmek için gerekiyor. Orgazm sırasında salgılanıyor ve duygusal bir bağın kurulmasını sağlıyor. Aynı zamanda doğum sırasında ve emzirme döneminde de salgılanıyor. Doğum eylemindeki kasılmaların oksitosin olmazsa başlayamayacağını belirten Dr. Aylin Aksoy, “Bu hormon, önce doğum sırasında bebeği anneden ayırıyor, doğumdan sonra da tekrar anneye bağlıyor. Doğumlardan sonra rastlanan olası bebek reddini de ortadan kaldırıyor. Emzirme sırasında da süt kanallarının daha iyi kasılmasını ve bebeğin daha kolay emmesini sağlar. Vazopressin erkeklerde sosyal davranıştan, özellikle başka erkeklere gösterilen saldırganlıktan sorumlu. Ayrıca tek eşli ve uzun süreli ilişki isteme dürtüsü ile de bağlantılı. Bu her iki hormonun konsantrasyonu yoğun romantik bağlanmada, eşleşme sırasında ve cinsel birliktelik sırasında yükseliyor. Vazopressin ve oksitosin reseptörleri, beyin kökünün çeşitli bölümlerine dağılıyor ki bu bölgeler, aşk ve anne sevgisiyle aktive oluyor. Oksitosin ve vazopressinin, dopamin ve noradrenalin ile çatışması nedeniyle bağlanmanın artması tutkulu aşkı söndürüyor” diyor. AŞKIN ÖMRÜ ÜÇ YIL DİYORLAR Aşkın ömrü üzerinde uzun süreden beri tartışmalar devam ediyor. Ancak bilinen gerçek şu ki, tutkulu aşk zaman içinde azalıyor. Yapılan bilimsel araştırmalarda aşkın ömrünün 2-3 yıl olduğu saptanmış. Aşk için gerekli olan dopamin, noradrenalin ve feniletamin zaman içinde azalıyor. Aşık olunan kişinin hataları birdenbire görünmeye başlanıyor. Aslında aşık olunan insan değişmiyor ancak aşık olan kişi mantık çerçevesinde değerlendirmeye başlıyor. Dr. Aksoy bu durumda iki seçeneğin ortaya çıktığını belirterek, “Ya aşk bitiyor ya da sağlık bir ilişki haline geliyor. Eğer ilişki devam ederse endorfinler devreye giriyor ve huzur, güven

gibi duygular ilişkiye ekleniyor. Cinsellikle beraber oksitosinin salınması ile doyum ve bağlanma gerçekleşiyor” diyor. KENDİMİZE BENZEYENİ SEÇİYORUZ Yapılan bilimsel araştırmalara göre, aslında kişiler eşlerini de kendisine benzeyen kişilerden seçiyor. İskoçya’da Univercity of St. Andrews’da yapılan bir çalışmanın sonucuna göre, eş seçimi ile ilgili yapılan testlerde kişilerin, kendilerine gösterilen ve içinde yüzlerin olduğu fotoğraflardan, genellikle kendilerine benzeyenleri seçme eğiliminde olduğu saptanmış. Görünüşte olduğu gibi kişilik seçiminde de, çoğunlukla aile ya da çocuklukta yakın olunan insanları hatırlatan kişiler tercih ediliyor.

AŞK NEDEN ACI VERİYOR? İlişki istendiği gibi gitmediğinde hayat kabusa dönebiliyor. Pek çok kişi hayatının bir döneminde sevdiği kişi tarafından reddedilme durumuyla karşılaşabiliyor. Özellikle geçmişinde büyük kayıplar yaşamış kişiler, ayrılığa karşı daha duyarlı ve savunmasız olabiliyor. Bu gibi durumda genel olarak kişide; umutsuzluk, öfke gibi duygular oluşuyor. Yalnızlık korkusu, karamsarlık, hayatı yaşamaya değer bulmama, hayatın anlamsızlığı düşünülüyor ve evden dışarı çıkmama, günlük hayatın aksaması gibi durumlarla karşılaşılıyor. Bu durumun derin bir acıyı beraberinde getirdiğine dikkat çeken Dr. Aksoy, “Ölüm düşünceleri, intihara eğilime kadar giden depresyon meydana gelebiliyor” diyor.

AŞK; BİR DUYGUDAN ÇOK DAHA FAZLASI MI? Erken dönemde aşkın dopaminle ilişkili olduğunu düşünüldüğünde, aşkın yalın bir duygudan öte bir şey olduğunu anlaşılıyor. Aşık olunan kişinin peşinden sürüklenmeye, sadece onu düşünmeye ve ona odaklanmaya iten; güçlü bir “dürtü”. Bugüne kadar aşk adına yapılmış resim, tiyatro oyunu, edebi eserlere bakıldığında basit bir duygudan öte tüm yaşamı peşinden sürükleyen güçlü bir arzu olduğunu görülüyor. Evrimsel yönünden düşünüldüğünde soy ve yaşam devamlılığını sağlayan itici bir kuvvet olduğu görülüyor. Tabii bu kadar güçlü bir itici kuvvetin karşısında durmak akıntıya karşı kürek çekmeye benziyor.

www.idealyurtlari.com

63


EXPO 2016

EXPO 2016 Antalya Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen, Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı en büyük organizasyon olan EXPO 2016 Antalya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı İsmail Kahraman ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı törenle tüm dünyaya kapılarını açtı. Muhteşem gösterilere ev sahipliği yapan açılışa bakanlar, milletvekilleri, ülke temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Metropol Antalya olarak bizde ilk sayımızdan itibaren EXPO 2016’ya özel önem verdik, EXPO hazırlıklarını sayfalarımızda taşıdık. Bu sayımızda da açılış dosyası yapmak yerine sizler için minik bir EXPO rehberi hazırladık.

Yeşil bir dünya EXPO… 600 bin metrekarelik yeşil bir alana sahip öncelikle. Yeşil alanı açarsak; 120 türde 25 bin ağaç, yaklaşık 5 milyon çiçek, 700 bin bitkinin kullanılarak yapılan 108 bitki heykeli, 400 bin metrekare civarında çimlendirme ve özel koleksiyon bahçeleri. Bunların yanı sıra ormanları da barındırıyor içerisinde. Mesela ünlülerin kendi elleriyle diktikleri ağaçların oluşturduğu Ünlüler Ormanı, G20 Barış ve Dostluk Ormanı ve Türkiye Ormanı var. Yeşili tamam, peki ya dünyası! Evet… Küçük bir dünya aynı zamanda. Şu ana kadar 53 ülke kendi kültürlerini yansıtan bahçelerini hazırladı. Türkiye’nin Eyfel Kulesi olarak adlandırılan EXPO Kulesi, Osmanlı eserlerinin ve kültürünün yansıtıldığı bahçe, çeşme ve yollar, Kongre Mer64

kezi, Biyoçeşitlilik ve Tarım Müzesi, EXPO Serası, EXPO Gölü, Kır Aktivite Alanı, Kültür Sanat Sokağı ve daha saymakla bitmez aktivite alanlarına sahip.

TÜRK VE DÜNYA KÜLTÜRÜ TANITILIYOR 1990 yılında Japonya’da düzenlenen EXPO’dan sonra en çok ülkenin katıldığı EXPO 2016 Antalya, 53 ülkenin bahçesine ev sahipliği yapıyor. Ülkeler kurdukları bahçelerle hem kendi kültürlerini tanıtıp hem de dünya barışına katkıda bulunuyor. Nepal’in tamamını el yapımı malzemelerle oluşturduğu ‘Himalaya Bahçesi’, Güney Kore’nin Türkiye ile olan dostluğunu yansıttığı ‘Kıyı Bahçesi’, Hollanda’nın ‘Yeşil Şehir’ adını verdiği bahçesi ve birçok ülkenin kendine

özel bahçeleri ziyaretçilerini bekliyor. Dünyada ve Türkiye’de bulunan endemik bitki türlerinin sergilendiği Biyoçeşitlilik Tema Parkuru ise adeta bir kültür sergisi… Restoranlar Sokağı ise Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinin mutfak kültürünü sunuyor EXPO ziyaretçilerine.


EXPO 2016

ANTALYA’NIN SİMGESİ EXPO KULESİ

EXPO DÜNYA ZİRVESİ

EXPO 2016 Antalya Ajansı’nın Mimarlar Odası ile birlikte düzenlediği proje yarışmasında 127 eser arasından birinci seçilen proje, Antalya’nın simgesi Üç Kapılar ve palmiye ağaçlarından esinlenerek tasarlandı. 100.7 metre yüksekliğindeki tepenin kulesine 21’er kişilik üç asansörle ulaşılıyor. Tepede ise biri kapalı, ikisi açık toplam üç seyir terası bulunuyor.

Gelecek nesillere bırakılacak dünya konusunda ortak akıl oluşturmaya katkı sağlayacak olan tüm dünya ülkelerinin, sorunlara ortak çözümler geliştirirken katılımcı ülkelerle dostluk ilişkilerini de pekiştirmesi, bahçelere yansıyan köklü kültürlerini ve estetik anlayışlarını birbirleriyle paylaşması, bahçelerini çeşitli ülkelerden milyonlarca insana tanıtma fırsatını yakalamış olmaları EXPO’yu bir dünya zirvesi yapıyor. Katılımcı dünya ülkelerini ortak bir noktada buluşturan EXPO, dünyamızın geleceğine yönelik ortak çözümlere ulaşmamıza da katkı sağlayacak.

9 BİN 500 KİŞİLİK KONGRE MERKEZİ EXPO 2016 Antalya arazisi içerisinde yer alan Kongre Merkezi, Son yıllarda kongre turizminde ön sıralarda yer alan Antalya’nın bu alandaki gücüne güç katacak. Ana salonu 5 bin 300, toplam kapasitesi 6 bin 500 kişilik olan kongre merkezi, hemen yanına inşa edilen 3 bin metrekarelik iç bahçe alanlarının sergi sonrasında kongre merkezine ilave edilmesiyle 6 bin 500 kişilik kapasitesini 9 bin 500’e yükseltecek. Tüm Akdeniz Havzasının en büyk kongre merkezi olan EXPO 2016 Kongre merkezi dev organizasyonlara ev sahipliği yapacak.

TRANSPLANTASYON REKORU Antalya’nın ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinden çeşitli nedenlerle sökülen ağaçlar EXPO’da hayat buldu. Bu alanda da bir rekor kırıldı ve alana transplantasyon yöntemi ile dikilen ağaç sayısı 2 bin 823 oldu. Farklı noktalardan getirilerek dikilen 31 farklı türde ağacın EXPO 2016 Antalya’da yaşama oranı ise yüzde 98,6. Bu ağaçlar arasında İzmir ‘in ilçesi Ödemiş’in Bademli köyünden getirilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toprakla buluşturduğu 945 yıllık zeytin ağacı da yer alıyor.

ÇOK SAYIDA ETKİNLİĞE EV SAHİBİ OLACAK Etkinliklerin, aktivitenin şehri, yıl içerisinde milyonlarca turiste ev sahipliği yapan şehir Antalya, EXPO’ya da ev sahipliği yaparak ününe ün katıyor. Tüm dünyanın gelmek için can attığı şehirde oluşturulan muhteşem cazibe merkezi, büyük etkinliklere ev sahipliği yapacak. Dünyaca ünlü yıldızların yıl boyu konser vereceği EXPO Sergi Alanı, büyük kongreleri de ağırlayacak. 2-6 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun 30. Avrupa Bölge Konferansı’na da ev sahipliği yapacak. Başlığı ‘Gıda Güvenliği’ olan, 54 ülkenin tarım bakanının katılacağı kongre bunlardan sadece biri…

TÜRKİYE ORMANI EXPO’NUN GÖZDESİ Dünya üzerinde orta kuşakta yer alan Türkiye, bitki örtüsü bakımından zengin olması ile tanınır. Her bölgesinde özel konumları nedeni ile farklı bitkiler ve ağaçlar yetişir. Bunların örneklerini tek bir ormanda birleştiren EXPO, Türkiye Ormanı’na EXPO Tepesi’nde yer vermiş. Türkiye Ormanı’nda, Niğde’den Toros Sedir’i, Eskişehir’den Ebe Karaçam’ı, Artvin’den Doğu Ladin’i, İzmir’den Manolya, Afyon’dan Ardıç gibi 81 ilden sembol ağaçların fidanları özel kaplar içerisinde getirilerek EXPO Tepesi’nde bin metrekarelik alana dikildi.

www.idealyurtlari.com

65


TEKNOLOJİ

ÇEKİLİN YOLDAN Şehir ve Trafik Çözümü Artık Pratik Bajaj qute yollarda Qute, Avrupa standartlarını sağlayan, Avrupa tip onayını (WVTA) almaya hak kazanan ilk Hindistan yapımı, 4 tekerli hafif araçtır (Quadricycle). Qute çok amaçlı bir araç olarak tasarlanmıştır. Qute ile ister yük taşıyabilir ister şahsi araç olarak kullanabilirsiniz. Onun sevimli görünüşünü kullanarak turist aracına çevirin ya da arka koltukları yatırarak Qute’u küçük bir kargo aracına dönüştürün. Bütün bunlar ve daha fazlası sizin hayal gücünüze kalmış. TEST ET ONU HİSSET 444 12 38 VAV OTOMOTİV

Bel & Bel İspanyol tasarımcı ikilisi Bel& Bel’in önümüzdeki aylarca piyasaya çıkacak olan ‘ Zero Scooter’ isimli modeli 25 kilogram ağırlığında Zero Scooter sahip olduğu teknolojik özelliklerle birlikte klasik Vespa görüntüsüyle de dikkat çekiyor. Farklı renkler de üretilecek araç tek seferlik şarjla 25- 30 kilometre gidebiliyor ve saatte 20 kilometre hıza çıkabiliyor.

66


TEKNOLOJÄ°

www.idealyurtlari.com

67


TEKNOLOJİ

Like, takipçi, aplikasyon… Herkes için tanıdık kavramlar. Hızla gelişen teknoloji çağı sosyal paylaşım ağlarını hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri haline getirdi. İstediğimiz her an eğlenme, bilgi alma, iletişim kurma lüksüne her zamankinden da çok sahibiz. Psikolog Ceren Aydın “Hayatımızı organize etmek ya da nerede ve kiminle olduğumuzdan, ne yaptığımızdan, hatta yediğimiz-içtiğimizden haberdar etmek için küçücük bir akıllı telefon bize yetiyor. İnternet kullanımının bir araç olmaktan çıkıp amaç niteliğine gelmesi kişiler arası ilişkilerde bozulma, yalnızlık, yetersizlik ve hatta depresyon gibi ciddi sorunlara da yol açabiliyor. Bu sorunlardan biri de son zamanlarda vurgulanan başkalarının ne yaptığından sürekli haberdar olma kaygısı durumu fomodur’’ diyor. 68

Sanal Dünyanın Takip Kaygısı Fomo Herkesi Esir Aldı

Fomo, hayır dedirtmiyor

Fomo depresyonla da sonuçlanabilir

En basit haliyle fomo bir kaygı durumu olarak tanımlanır. Fomo sosyal paylaşım sitelerinde sürekli güncelleme yaparak başkalarının ne yaptığından haberdar olma arzusu ve bu arzu doyurulmadığında ortaya çıkan huzursuzluk hissidir. Fomo’nun temelinde ‘Acaba şu an başkaları benim yaptığımdan daha ödüllendirici bir şeyler mi yapıyor, onların ne yaptığını kaçırıyor muyum?’ kaygısı yer alıyor. Başka bir deyişle kişiler yaptıkları seçimlerin ve içinde bulundukları durumların/aktivitelerin diğer insanlarınki kadar cazip olmamasından endişe ediyor. Yine bu sendromu yaşayanlar istemedikleri halde geri kalmamak adına yapılan davetlere hayır diyemiyor ve çok kez istemedikleri, keyif almadıkları etkinliklere katılıyor..

Yapılan çalışmalar sosyal medya kullanıcısı genç yetişkinlerde fomo görülme sıklığının yüzde 75’e kadar çıkabildiğini gösteriyor. Sevgi, saygı ve kabul ihtiyacı yüksek, dürtü kontrolü zayıf bireylerde yatkınlık daha fazla. Her şeyin aşırısında olduğu gibi sosyal medya ile uğraşının da aşırısı hayatımızı pek çok yönden olumsuz etkiliyor. Özellikle kaygı, yetersizlik hissi, algılama süreçlerinde bozulma, zihinsel yorgunluk, zaman kaybı, hayat doyumunda düşme, sosyal ilişkilerde bozulma ve ilerleyen süreçlerde depresyon gibi olumsuz duygu ve durumlarla sonuçlanabiliyor.


TEKNOLOJİ

Türkiye’nin Görsel Hafızası Dijitalleşiyor. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, (BYEGM) arşivinde muhafaza edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 96 yıllık hatıratı niteliğindeki 450 BİN adet negatif film dijital arşive dönüştürüldü. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM)’nin arşivinde bulunan 450 BİN adet negatif film, orijinalliği muhafaza edilerek dijital arşive dönüştürüldü. Milli mücadele davasıyla doğan ve 07 Haziran 1920 tarihinde kurularak, milli mücadelenin başarılı olabilmesi, milletin davaya olan inancının sağlanması, milletin birlik ve beraberliği ile verilen mücadelenin yurt içinde ve yurt dışında anlatılmasında kilit görevler üstlenen BYEGM, 96 yıldır bir milletin yeniden doğuşunun haklı gururunu yaşıyor. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından başlatılan çalışma neticesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan bugüne kadar Ülkemizin 96 yıllık hatıratı niteliğindeki tarihi öneme sahip 450 BİN adet negatif film, oriji-

nalliği muhafaza edilerek dijital arşive dönüştürüldü. Ulusal bir görsel hafızanın oluşturulması amacıyla başlatılan çalışmalar kapsamında, kentlerin, köylerin, siyasetin ve sosyal hayatın kelimelere sığmayan gerçekliğini, yaşanmışlığını bu kareler ortaya çıkarıyor. Korunaklı çelik dolaplarda muhafaza edilen 6x9, 9x13, 35mm ebatlarındaki orijinal negatifler, dijital uyarlama tekniğiyle bozulmadan dijital formata dönüştürülüyor.

“Fotoğraf, tarihin görsel olarak yazılmasıdır” Fotoğrafın, insanlık tarihini belgeleyen, tarihin görsel olarak yazılmasının yanı sıra, gerçekliğin belgesel bir raporu olduğunu kaydeden Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon (BYEGM) Konya İl Müdürü Cemil Paslı, “Genel Müdürlüğümüzün başlatmış olduğu bu çalışma neticesinde, geçmişte yaşanılan deneyimler bu fotoğraflar sayesinde gelecek nesillere aktarılacak. İnsanlar bu fotoğraflarda tarihi geçmişlerine bakarak bir anlamda orada olma duygusu tadacaklardır.” dedi.

BYEGM’nin fotoğraf arşivinde, Konya fotoğraflarının da yer aldığını ifade eden Paslı, Mevlana Türbesi ve Müzesi, Atatürk Anıtı, Alaaddin Tepesi, Hükümet Meydanı, Alaaddin Camii, İnce Minare, Eşrefoğlu Camii, Beyşehir Gölü ve Aziziye Camii gibi tarihi öneme sahip eserlere ait negatiflerin bulunduğunu söyledi. Paslı, BYEGM’nin fotoğraf arşivine, http:// fotolink.byegm.gov.tr resmi internet adresinden ulaşılabileceğini de sözlerine ekledi.

www.idealyurtlari.com

69


TEKNOLOJİ

Dünyanın En İnce Bilgisayarı ile Tanışın PC sektörünün en önemli üreticilerinden biri olan Acer, geliştirdiği Swift 7 adındaki modeli ile bir ilke imza attı. 1 cm’den daha ince olan Acer Swift 7, tasarımıyla büyülüyor. IFA 2016 etkinliğinde hızlı bir başlangıç yapan Acer, dünyanın en ince bilgisayarı olmaya aday yeni modelini resmi olarak duyurdu. 1 cm’den dahi daha ince olan bilgisayarın ismi ise Swift 7 olarak adlandırılıyor.

Acer Swift 7 Özellikleri Gücünü Intel Core i5 işlemcisinden alan cihaz, 7. nesil Intel Kaby Lakeyonga setinden faydalanıyor. Bunun yanında tam olarak 0.39 inçinceliğinde olan modelin bu hususta Apple MacBook ve HP Spectre 13 ile yarıştığı bir gerçek. Açıklanan bilgilere göre Acer Swift 7, beraberinde 13.3 inç büyüklüğüne sahip Full HD IPS ekran ile birlikte gelecek. 8 GB RAM ve 256 GB SSD depolama alanı gibi özellikleri bünyesinde taşıyacak olan modelde herhangi bir şekilde fan sistemi de bulunmuyor.Intel Kaby Lake işlemci kullanan model fan ile soğutmaya ihtiyaç duymuyor Toplam ağırlığı 1.1 kg Swift, sadece ince oluşu ile dikkatleri üzerine çekmiyor. Aynı zamanda 1.1 kg ağırlığında olan ve bu sayede hafif bir kasa yapısına erişen model, 9 saatlik şarj süresi, USB-C 3.1 girişi ve kulaklık girişi gibi bağlantı noktalarına sahip. Kuzey Amerika ve Avrupa bölgelerinde Ekim ayı içerisinde satışa sunulacağı belirtilen Swift 7’nin fiyatı ise 1299 Euro olacak.

Youtube arayüzü değişti Uzun süredir gündemde olan ve Mayıs ayında duyurulan YouTube’un materyal tasarımı yavaştan kullanıcılara gelmeye başladı. YouTube bu tasarımla yepyeni bir çehreye bürünüyo. YouTube tasarımı bir kez daha değişti. Uzunca bir süredir masaüstüuygulamasında aynı tasarımda direten Google, Mayıs ayında duyurduğu yeni materyal tasarıma geçmeye başladı. Geçmeye başladı diyoruz, çünkü henüz bu güncellemeyi almamış olabilirsiniz. Uzun süredir beta sürecinde olan yeni tasarım kullanıcılara kademeli olarak sunuluyor. açık bir bölüm olarak göze çarpıyor. Bu bölgeyi kullanarak ileride kendimize özel, çok daha kullanışlı bir YouTube YouTube yeni materyal tasarımı neler sunuyor? sayfası oluşturabiliriz. Tıpkı mobil uygulama gibi yeni sekmeler kazanan YouTube bu haliyle gerçekten çok şık duruyor. Bunun dışında kanal sayfalarında da birkaç değişiklik buGörünüş olarak şık olması elbette yeterli değil. Bugüne lunuyor. Kanal sayfalarındaki bantlar genişletilmiş ve çok kadar masaüstü uygulamasında sol menüsü hep eksik daha sade olması sağlanmış. Bunlar gerçekten basit ama görünüyordu. Şimdiyle daha dolu ve kişiselleştirmeye göze çok hoş gelen değişiklikler.

70


TEKNOLOJİ

Xiaomi, Yeni Akıllı Saatini Duyurdu Son yıllarda yıldızı epey parlamış olan Xiaomi, fitness odaklı yeni akıllı saat modelini resmi olarak duyurmuş bulunmakta. Cihazın özellikleri belli oldu.

Bunların yanında 200 mAh gücündeki bataryası ile beraber tam 35 saat kullanım süresi sunacak olan modelde GPS takip sistemi de yer almakta.

Çin merkezli üreticilerden biri olan Xiaomi, özellikle geliştirdiği akıllı telefon modelleri ile beraber yükselişe geçen firmalar arasında gösteriliyor. Sadece telefon ile kalmayan şirket, bunun yanı sıra en son bilgisayar pazarına da adım atmıştı.

Kendi işletim sistemini kullanan Amazfit, Android Wear kullanmıyor. Ancak saati Android cihazları eşliğinde kullanmak mümkün. Ayrıca sahip olduğu IP67 sertifikası ile suya ve kuma dayanıklı bir kasa söz konusu

Henüz küresel çapta satışları başlamayan ancak büyük bir rağbet gören Mi Notebook Air modelinden sonraysa firmanın akıllı saat modeli ile karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Giyilebilir ürünler pazarına yeni bir üye daha katan deneyimli üretici, fitness odaklı yeni saatini AMAZFIT adıyla anıyor. 1.34 inç ekran ile gelecek Açıklanan bilgilere göre akıllı saat, beraberinde 1.34 inç büyüklüğünde bir ekran ile birlikte gelecek. 300 x 300 piksel çözünürlük sunacağı belirtilen dairesel tasarıma sahip saatte 1.2 GHz hızında çalışan bir işlemci ve 512 MB RAM bulunuyor.

Snapchat Yeni Özelliklerle Güncellendi cak “T” harfine basılı tutarak, istedikleri boyuttaki başlıkları meydana getirebilecek, video üzerinde kullanabilecekler.

Snapchat yeni özelliklerle güçlendi Snapchat; Android, iOS kullanıcılarına yönelik olarak getirdiği yeni özellikler ile daha çeşitli seçenekleri barındıran bir uygulama deneyimine sahip olacaklar. Kullanıcıların “italik, bold” seçenekleri ile başlıklarını yazabilirken, parmaklarını metnin üzerinde durarak, metnin altını çizebilecekler. Snaplerini video olarak göndermeyi tercih eden kullanıcılar, söz konusu başlıkları videonun herhangi bir yerinde, istedikleri büyüklükte kullanabilecekler. Kullanıcıların videoların üzerinde yer ala-

Snapchat’in uygulama özelinde kullanıcılara sunacağı bir başka özellik ise belki de kullanıcıların en çok zorluk yaşadığı özellik konusunda olacak. Kullanıcılar Snap Lensleri yüzlerini getirmeleri için artık uzun süre ekrana basmalarına gerek kalmayacak. Bunun yerine kullanıcı yüzlerine uygulanacak hafif bir tıklama, özelliğin işleve geçmesini sağlayacak. Kullanıcıların sahip olacağı son özellik ise Snapchat’in bu yılın başlarında kullanıcıların kendi filtrelerini meydana getirmesi yönünde olacak.

kendi filtrelerini oluşturabilecekler. Şirket yine de kullanıcıların biraz Photoshop kullanım bilgisi sahibi olmalarının gerekli olduğunu vurguluyor. Facebook’un daha fazla video merkezli olması, Instagram’ın “Hikayeler”özelliği çerçevesinde konumlanmasının ardından, Snapchat’in uygulamasının hangi yönünü öne çıkararak kullanıcılara sunacağı merak konusuydu. Snapchat’in ise piyasadaki rekabet üzerinde öne çıkabilmesi için piyasada varlığını kanıtladığı özelliğe odaklanarak, anlık fotoğraflar üzerindeki değişimlere ve gelişimlere yönelmesi bekleniyor.

Snapchat’in web sitesi üzerinde kişiselleştirilmiş filtrelerini meydana getirebilen kullanıcılar, artık daha kolay bir şekilde

www.idealyurtlari.com

71


DİYET

Püf noktalarına uyun kilo almayı unutun Düzenli ve dengeli beslenmek sağlıklı yaşama açılan kapının anahtarından biridir. Formda bir vücuda sahip olmanın da ilk şartıdır. Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Gaye Başkurt, sağlıklı beslenmeyle ilgili altın değerinde bilgiler verdi. Beslenme alışkanlığını doğru bilgi ve ipuçlarıyla oluştururken bunu bir yaşam tarzı haline getirmek gerektiğine değindi. • Öğün atlamamaya çalışın. Metabolizma hızınızı arttırmak, kan şekeri dengesini dengede tutmak ve bir sonraki öğünde oluşabilecek açlık durumunu kontrol altında tutmak için 2- 3 saat aralıklarla tüketim yapmak önemlidir.

• 1 kilogram sebze/kurubaklagile 1-2 çorba kaşığı sıvı yağ koyulması yeterlidir. Et, tavuk veya kıymalı yemek pişirirken yağ ilave edilmemelidir. Sebze/kurubaklagil yemeklerinize istediğiniz kadar domates, soğan sarımsak ve çeşitli baharatları ilave edebilirsiniz.

• Gün içerisinde ortalama 2 litre su içmeye gayret edin. Alınan her bir kalorinin vücutta metabolize olabilmesi için 1 ml suya ihtiyaç vardır.

• Günde beş porsiyon meyve ve sebze tüketin. Günlük ihtiyacınız olan vitamin ve minerallerin karşılanabilmesi ve sindirim sisteminin sağlığının korunabilmesi için posalı beslenmeye özen gösterin.

• Haftada 1-2 defa kurubaklagil, 1-2 defa balık tüketin. Tam buğday, ruşeymli, kepekli, çavdarlı, yulaflı ekmeği tercih edin.

• Yiyeceklerinizi porsiyonlarken değil, porsiyonladıktan sonra tüketin. Bir şeyler yerken ve içerken ne kadar tü-

keteceğinizi önceden bilmeniz ve buna göre beslenme davranışı sergilemeniz kilo kontrolünde size yardımcı olacaktır. • Siyah çayı açık ve şekersiz içmeye dikkat edin. Gün içerisinde adaçayı, rezene, yeşil çay gibi çeşitli bitki çaylarını kullanabilirsiniz, limon sıkabilir veya tatlandırıcı ekleyebilirsiniz. • Gün içinde en fazla 3- 4 fincan siyah çay, 2-3 fincan bitki çayı tüketebilirsiniz. Kahve çeşitlerini günde 2 fincandan fazla tüketmeyin, krema veya süt tozu kullanmak yerine az yağlı süt tercih edin. Aromalı kahvelerdeki şurupların kalori içerdiğini unutmayın ve tüketimlerinizde dikkatli olun. • Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları tüketin. Ayran, bitki çayları, meyvenin kendi tadı ile yapılmış kompostoları içecek olarak tercih edebilirsiniz. Ancak kilo kontrolü için çok fazla taze sıkılmış meyve suyu değil meyvenin kendisi tercih edilmelidir. • Günlük hareketinizi artırın. Günlük rutin aktivitenize yenilerini ekleyin ve en az 10 bin adım atın veya 30 dk tempolu yürüyüş yapın.

72


TEST

NASIL BİR ODA ARKADAŞISIN? 1-Oda arkadaşınız çok dağınık ne yapardınız ? a- Ses çıkarmaz uyumlu olmaya çalışırdım. b- Bu durumun beni rahatsız ettiğini söylerdim. c- Kavga edip odamın değiştirilmesini isterdim. 2-Arkadaşınız sürekli odaya arkadaşlarını getirirse tepkiniz ne olurdu? a- Gelebilir onunda odası derdim. b- Oturur bende onlarla muhabbet ederdim. c- Tepki gösterir kavga ederdim.

A Sen tam uyumlu aranıpta bulunamayan ideal bir oda arkadaşısın. Eşin benzerin yok senin. Oda arkadaşın senin gibi bi oda arkadaşına sahip olduğu için ne kadar şükretse az bence. Ona da söyle biraz daha dikkatli davransın canım, üzmesin seni.

3-Uykunuzdan her gece arkadaşınız tarafından müzik sesleriyle uyandırılıyorsanız ne yapardınız ? a- Geceleri müzik dinlememesini söylerdim. b- Oturup arkadaşlarımla birlikte bende dinler eşlik ederdim. c- Rahatsız edildiğim için tepki gösterirdim. 4-Oda arkadaşınız sizden sürekli kişisel eşyalarınızı istese (elbise,ayakkabı) tepkiniz ne olurdu ? a- Kullanabileceğini söyler, yardımcı olurdum. b- Bir daha istememesi için uyarırdım. c- Kesinlikle vermezdim.

5-Oda arkadaşınız sürekli sorun çıkaran her şeyden şikayet eden mızmız biri olsaydı tepkiniz ne olurdu? a- Anlayışla karşılardım. b- Yaptığının çocukluk olduğunu söylerdim. c- Kavga eder onunla iletişimi keserdim.

En fazla cevapladığınız şıkkın sonucu sizsiniz !

C

B Ne kadar da disiplinli bir oda arkadaşısın. Tam bi lider ruhun var. Şimdiden hayata hazır gibisin. Kuralların var ve bu kurallarınla uyum sağlayabiliyorsun yaşadığın ortama. İşte en büyük başarılar böyle gelir.

Toplu yaşam alanında yaşadığını unutmamalısın. Tabi her şeye de evet denilmez ama biraz uyumda gerekli.

www.idealyurtlari.com

73


İÇECEK

OHH SERİN SERİN LİMONATA…

Limonun izlerini sürersek kökeninin Çin sınırlarından, Burma ve Assam’dan geldiğini görürüz. Limonun Pers İmparatorluğu’nun sınırlarını aşarak Arap dünyasına, oradan da Akdeniz’e ulaştığını görüyoruz. Ancak bu yolculuğun çok kolay kat edildiğini söylemek mümkün değil. Çünkü limon, doğası gereği kolayca intibak sağlayan ve her türlü iklimde yetişen bir ağaç değil. Limon Akdeniz’e İslamiyet’le birlikte geliyor. Onuncu yüzyıl ve on ikinci yüzyıl arası İbni Sina’nın ve Selahaddin’in limondan söz ettiğine dair kanıtlar mevcut. On dördüncü yüzyılda Mısır’da limon suyu ve bal karıştırılarak bir çeşit içecek elde ediliyor. Buna ağaçkavunu yaprağı, nane ve karabiber eklendiğinde ise biraz daha varlıklı sofraların sürahilerini süslüyor.

Ancak limonatanın bildiğimiz hali ile ortaya çıkışı Ortaçağ döneminde Yahudi topluluğun mutfağından ‘qatarmizat’ adı ile oluyor. Akdeniz dünyası ise bir yüzyıl sonra limonatayı tedavi amaçlı, büyü amaçlı ve zenginlik işareti olarak kullanmaya başlıyor. Limonun hikayesine burada biraz ara verelim ve Ortaçağ’dan alınma bir eski limonata tarifinden uyarlanmış modern limonata tarifine geçelim.

Klasik Limonata

MALZEMELER 1 kg limonun suyu, 2 kg toz şeker 5 adet limon kabuğu rendesi, su HAZIRLANIŞI: Bir tencereye limon suyu ile şeker konulur. Beş adet limon kabuğu rendelenip bir tülbente Konularak limonatanın içine konulur ve karıştırılır. Bu işlem tüm şeker eriyene kadar sürdürülür. Eğer tencerenin dibinde erimeyen şeker kalırsa Tencere hafif ateşe alınır ve devamlı karıştırılarak Şekerin erimesi sağlanır. Daha sonra, istenen miktarda Su eklenen limonata soğutulur ve saklamak üzere cam Şişelere konulur. 74

SARAY USULÜ LİMONATA

MALZEMELER; 8 limon, 8 su bardağı su, 400 gr toz şeker, 2 bağ taze nane yaprak. HAZIRLANIŞI: Limonların suyu sıkılır ve üzerine su eklenip karıştırılır. Nane yaprakları toz şekerle birlikte Demir bir havanda macun kıvamına gelene dek dövülür ve çift katlı tülbente konulur. Nane dolu tülbent bohçası, limonatanın içine sarılır. Bir kaşık yardımıyla tülbent ezilerek nanelerin aromasının limonataya geçmesi sağlanır. Bu işlem şeker eriyene kadar yinelenir. Limonata nane dolu tülbentle buzdolabında en az iki saat dinlendirilir. Daha sonra tülbent içinden çıkarılır ve isteniyorsa limonataya şeker eklenip servise hazırlanır.

ZENCEFİLLİ LİMONATA

MALZEMELER: 7 adet limon, 5-6 dilim elma, 3 yemek kaşığı taze zencefil rendesi, 6 yemek kaşığı bal, 5-6 dal taze nane. 1 lt su, buz, 8 adet üzüm tanesi.

HAZIRLANIŞI: Zencefil soyulur ve rendelenir. Limonlar yıkanır kabukları rendenin ince kısmı ile rendelenip suları sıkılır. Limon suyu rendelenmiş limon kabuğu ile zencefil, bal ve su derin ve geniş bir kapta, bal tamamen eriyinceye kadar karıştırılır. Bu karışım buzdolabında 15-20 dakika kadar dinlendirilir. Daha sonra içindekiler ince bir süzgeçle süzülüp ayrılır. İçine bolca buz eklenip taze nane yaprağı , üzüm tanesi ve elma dilimleriyle süslenir ve servise hazırlanır.


KİTAP KURDU

Kitap Kurdu Köşesi Elif Şafak-Havva’nın ÜÇ kızı Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen, kolay kolay unutamayacağınız bir roman.

sherlock holmes - suç uyanıyor “Hayat, insan aklının keşfedebileceği düşüncelerden çok daha gariptir. Gerçekte sıradan denilen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemeyiz. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp aşağıda olan garipliklere, sıra dışı tesadüflere, planlara, niyetlere ve nesilden nesle akıp giden olaylar zincirine bakabilseydik, doğası gereği sıradan ve önceden tahmin edilebilir olan insan ürünü eserlerinin hepsi, gereksiz ve donuk bir hal alırdı.”

wendy holden- haatchi ve küçük dostu Bir farkındalık ve yardım projesi! Eski gazeteci, deneyimli yazar Wendy Holden’dan, küçük bir çocukla çok özel bir köpeğin içinizi ısıtacak gerçek hikâyesi Haatchi ve Küçük Dostu, Koton Kitap etiketiyle dünyadan sonra Türk okurunun da kalbine dokunmaya hazırlanıyor. Bu kitapta tekerlekli sandalyeye mahkûm, nadir bir kas hastalığı olan ve ailesi tarafından Küçük D olarak çağırılan Owen’ın, terk edildiği tren raylarında üzerinden tren geçtikten sonra ölmek üzereyken mucizevi bir şekilde kurtarılan çoban köpeği Haatchi’yle hayata tutunmasının hikâyesini okuyacaksınız.

marina fiorato - Şifacı Dünyaya hükmeden iki güç: Venedik Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu. İmparatorlukta saltanatı elinde tutan bir kadın: Nur Banu Sultan. Ve ölüm döşeğindeyken ortaya çıkan müthiş bir sır.

virginia woolf- mrs. Dalloway Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Londra. Sıcak bir yaz günü Clarissa Dalloway o akşam vereceği büyük partiye hazırlanmaktadır. Aynı gün Hindistan’dan beklenmedik bir ziyaretçi gelir: İlk aşkı Peter Walsh. Onun bu apansız gelişi uzak bir geçmişin anılarını, eski arkadaşlıkları ve Clarissa’nın gençliğinde yaptığı tercihleri canlandırır zihninde. Bütün yaşamı, ilişkileri ve sıradan, tekdüze evliliğine götüren olaylar bir bir geçer gözlerinin önünden.

ayşe kulin - handan Ayşe Kulin her güçlüğe, her şarta göğüs geren ve “asla pes etmeyen” bir kadının, Handan’ın sıra dışı, şakrak ve capcanlı hayat mücadelesine davet ediyor okurları.

www.idealyurtlari.com

75


ASTROLOJİ

TÜRK ASTROLOJİSİ Dünyada, 21 Mart’tan itibaren başladığı kabul edilen güneş burç sisteminin Koç, Hun-Türklerinin yılbaşı olarak kabul ettiği ‘Nevruz’ bayramına denk gelmektedir. Nart-Karaçay Astrolojisi’nde de 21 Mart’tan başlayan ‘Toruk’ burcu ortaya çıkmaktadır. Burada açıklığa kavuşturulacak önemli bir husus vardır: Batı dünyasının orijinal olarak ilan ettiği astroloji, Eski Türk Astrolojisi’nin yeniden düzenlenmiş halidir. 36 burcu, 12 burca dönüştürerek ve yeni takvime uydurarak, insanoğlunun kültürüne zarar vermişlerdir. Çünkü 24 burç ortadan kaldırılmış, onların yerine de ‘‘dönemler’’ diye adlandırılan kısa açıklamalar konulmuştur. Sonuçta, üç burcun özelikleri bir burca yüklenmiş, astroloji aylık bazda bakılır olmuştur.

76


ASTROLOJİ

Eski Türk burcunuzu öğrenin Araştırmacı Tram-Semen’in ortaya çıkardığı Eski Türk astrolojisi sisteminde, 36 ayrı burç bulunuyor.

ESKİ TÜRK DUVAR RESİMLERİ, SEMBOLLERİ VE YAZITLARI

Karaçay Türkleri’nden araştırmacı Sofi Tram-Semen, 20 yıllık çalışma sonucunda yüzlerce yıl önce Nart-Karaçaylar’a ait 36 burçluk sistemi belirledi. “Ben kesinlikle ne astrologum, ne falcıyım, ne de büyücüyüm. Sadece bu kültürde bulunan öğeleri ortaya koymaya çalıştım” diyen araştırmacı Tram-Semen, babası Karaçay’ın halk şairi İsmail Semenov’un başladığı çalışmayı sürdürerek kaleme aldığı “Türk Astrolojisi” adlı dört ciltlik kitapta, eski Türk burç sistemini ortaya koydu.

Nart boyu Hunlar-Karaçaylar’ın eski astrolojisinde 36 burçlu yıldız çizelgesi, 12 gezegen ve 36 yıldız grubunun bulunduğunu ifade eden Tram-Semen, şunları söyledi: “Bu bilgilerin Hun halkının bir bölümünde korunması, milattan önce Hunlar’da bu ilmin gelişmiş olduğunu ispatlamaktadır. Hatta bu hayvan yıllarıyla ilgili şakalar bile bugün hala korunmakta, zaman zaman dile getirilmektedir” dedi.

“Türk Astrolojisi” adlı kitaba göre 36 burç ve bazı genel özellikleri ise şöyle * Toruk (21-31 Mart): İdare sahibi, gururlu, lider, işini haya-

tı gibi sever, yönetici.

* Hımmıy (1-10 Nisan): İyimser, idealist, romantik, yaratıcı, hayallerinin gerçekleşmesi için ömür boyu çalışır.

* Huttus (11-20 Nisan): Hassas, mantıklı, dürüst, şerefli,

adaletli, yönetici, kıskanç, önde olmayı seven. * Hunta (21-30 Nisan): İnatçı, duygusal, kırgın, yaratıcı. İyimserlik ve karamsarlık aynı anda gözlenir. * Çolpancı (1-10 Mayıs): Duygu tutsağı, önsezi yeteneği olan, dayanıklı, çocuk ruhlu, sadık, temiz kalpli. * Kölköl (11-21 Mayıs): Enerji dolu, devamlı bilgi isteyen, aşkta şahane, önder, kahraman.

* Çamay (22-31 Mayıs): Fantezisi zengin, temiz ahlaklı, idealist, söz, yazı ve fikirde önder, çok taraflı, yetenekli. * Küylü (1-10 Haziran): Düzeni sever, gururlu, kaderci, planlı, ağzı sıkı, yalanı ve ihaneti kabul etmez. * Kuşmuş (11-21 Haziran): mantıklı, parlak, iyimser, gösterişçi, eleştirel, kaderci, mistik konulara meraklı, sanat ve edebiyata ilgi duyar. * Sezgek (22-30 Haziran): Mızmız, tatlı dilli, içine kapanık, inatçı, intikamcı, yetenekli, önsezisi kuvvetli, yaratıcı. * Kuşdüger (1-11 Temmuz): Duygularını mantıktan önde tutan, çocuk ruhlu, dengesiz, tembel, kararsız, karamsar, yetenekli. www.idealyurtlari.com

77


ASTROLOJİ

* Gondaray (12-22 Temmuz): Hayalci, hafızası kuvvetli, geçmişe özlem duyan, his dünyası zengin, dürüst, müziği ve siyaseti seven.

* Ötgür (23-31 Temmuz):

Gururlu, zeki, maddi problemleri büyüten, çekici.

* Küsümmü (1-12 Ağustos): İyi arkadaş, dedikoducu, önder, bir numara olmayı seven, maceracı.

* Künlü (13-23 Ağustos):

Duygusal, hassas, gururlu, maceracı.

* Sınçıma (24 Ağustos-1 Eylül): Ekonomi, sanat ve

edebiyata yetenekli, dürüst, insancıl, yaratıcı, otoriter. * Atçak (2-13 Eylül): Fiziği düzgün, iyimser, depresyona yatkın, iradeli, şanslı, gururlu, hassas, gelenekçi.

* Kıllı (14-23 Eylül): Otoriter, gururlu, sabit fikirli, sert, zeki, duygusal, aşk hayatında utangaç, çekingen, yazarlığa yatkın. * Canakkı (24 Eylül-3 Ekim): Nazik, hassas, sorumluluk ve vicdan sahibi, dürüst, kompleksli, gösterişçi, hayalci, dekoratörlüğe ve dikişe meraklı. * Ban (4-12 Ekim): Duygusal, düzenli, enerji, kaderci, hümanist. * Cemiş (13-23 Ekim): İyimser, dürüst, ahlaklı, mantıklı, eleştirel, altıncı hissi kuvvetli, şanslı, önder, filozof. * Batık (24 Ekim-1 Kasım): Özgürlüğüne düşkün, diktatör, muammalı ruhlu, iki kutuplu, cesur, gaddar, mükemmel arkadaş, çekici, önder. * Hırtlı (2-12 Kasım): Kararlı, gururlu, savaşçı, spora ve sanata düşkün. * Tutamış (13-22 Kasım): Muhafazakar, fedakar, idealist, çapkın, çift karakterli, pragmatik. * Uslu (23 Kasım-2 Aralık): Objektif, ilime meraklı,

dengeli, hoşgörülü.

* Kutas (3-12 Aralık): Yetenekli, dengesiz, mistik, düşüncesiz, kararlı, anlaşılmaz, nazik, hassas, gururlu, kıskanç.

* Tusanak (13-21 Aralık): Güçlü karakterli, endişeli, şüphe-

li, şanslı, emir vermeyi seven, hareketli, tutumlu, gaddar. 78

* Tutar (22 Aralık-1 Ocak): İradeli, çalışkan, kahraman. Arkadaşı az olur, zaman zaman yersiz küser, hayatının son kısmında rahat eder. * Beçel (2-12 Ocak): Kırgın, kızgın, ısrarlı, öfkeli, intikamcı, karamsar. * Pırsıuay (13-20 Ocak): Mantıklı, eleştirel, tartışmayı seven, duygusal, sadık, özgür düşünceli, gururlu. Uzun yaşar. * Balauz (21 Ocak-1 Şubat): Gaddar, deha, önder, müzik ve dansa yetenekli. * Cantay (2-10 Şubat): Titiz, realist, estetiğe meraklı, astronomiye ilgili, yenilikleri sever, kimi zaman hareketli, kimi zaman rahatına düşkündür. * Ergür (11-18 Şubat): Duygusal, hayalci, önder, ufku açık, mistik konulara meraklı, karamsar, yaratıcı. * Sönegey (18-28 (29) Şubat): Şair, sanatçı, dengesiz, çekici, kararsız, aşk hayatı hareketli, kurnaz, nazik, duygusal. * Cannan (1-9 Mart): İyi yürekli, baskıcı, tatlı dilli, zarif, idealist, otoriter, hüzünlü, hayalci. * Şatık (10-20 Mart): Huzursuz, gururlu, sanatçı, özgür, depresyona ve sinir hastalıklarına yatkın.


TEKNOLOJİ SİNEMA

EKŞİ ELMALAR Vizyon Tarihi Tür Yönetmen Oyuncular

: : : :

28.Ekim.2016 Dramatik komedi Yılmaz Erdoğan Farah Zeynep Abdullah, Songül Öden, Şükran Ovalı

SEN BENİM HER ŞEYİMSİN Vizyon Tarihi Tür Yönetmen Oyuncular

: : : :

09.Aralık.2016 Dram, Komedi Tolga Örnek Tolga Çevik, Cengiz Bozkurt, Melis Birkan

FİLM ÖZETİ

FİLM ÖZETİ Sert mizacıyla tanınan Belediye Reisi Aziz Özay’ın kent çapında meşhur iki özelliği daha vardır: Biri herkesin imrendiği meyve bahçesi, ikincisi de evlenme çağına gelmiş, birbirinden güzel 3 kızı. Kasaba merkezine inmeyen, insan içine çok çıkmayan kızların taliplisi ise çoktur. Aziz Bey’in eşi Ayda ve kızları Muazzez, Türkan ve Safiye’nin öyküleri 1970’li yılların sonunda Hakkâri’de başlar ve 1990’lı yılların sonunda Antalya’ya dek uzanır... Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği filmin başrollerinde Zeynep Farah Abdullah, Şükran Ovalı ve Songül Öden yer alırken kadroda kendilerine Şükrü Özyıldız, Fatih Artman, Ersin Korkut, Caner Cindoruk, Cezmi Baskın ve Aziz Özay rolünde Yılmaz Erdoğan eşlik ediyor. Filmin yapımcılığını ise BKM üstleniyor.

Çok küçük yaştayken öksüz kalan Sedat, babasının ona öğrettiği en önemli dersi, “korkunun gözünün içine bakmadığın sürece onu yenemezsin” mottosunu beynine kazır. Çıralı’da yenemediği korkuları ve babasından hatıra hayat tavsiyesi ile günübirlik ilişkiler ve işlerle hayatını geçirir. Ancak bir gün bu sakin hayatı bir anda değişiverir. Günü birlik ilişkilerinden biri olan Pınar Sedat’ın kucağına bir bebek bırakıp aynı hızla ortadan kaybolur. İstanbul’a gelip Birol sayesinde iş bulan Sedat’ın hayatı artık kızının etrafında dönmektedir. Baba-kızın masal gibi geçen eğlenceli hayatları annenin tekrar ortaya çıkmasıyla bir kez daha kaos haline döner. Yönetmen koltuğunda ve senaryoda Tolga Örnek’in imzasını taşıyan filmin başrolünü Tolga Çevik üstlenirken, filmin kadrosunda ona Melis Birkan ve Cengiz Bozkurt eşlik ediyor.

SULLY

GO HOME

Vizyon Tarihi Tür Yönetmen Oyuncular Ülke FİLM ÖZETİ

: : : :

9 Eylül 2016 Biyografik, Dram Clint Eastwood Tom Hanks, Aaron Eckhart, Laura Linney : ABD

Sully, 15 Ocak 2009’da arızalanan yolcu uçağını Hudson Nehri’ne indirmeyi, bir nevi imkansızı başarıp kahraman haline gelen pilot Chesley Sullenberger’i konu ediniyor. Kaptan Sully elverişsiz koşullarda uçağı Hudson Nehri’ne indirmeyi başarıp 155 yolcunun hayatını kurtarmıştı. Fakat her ne kadar medya ve halk tarafından usta uçuş yeteneği, cesareti ile gündeme gelse de bazı yetkililer tarafından açılan soruşturma nedeniyle itibarını ve işini kaybetme tehlikesi ile yüz yüze gelecektir. Filmin başrolünde efsane oyuncu Tom Hanks yer alırken filmin yönetmenliğini ise Oscar ödüllü yönetmen Clint Eastwood üstleniyor. Ayrıca filmin hikayesi Sulenberger ve Jeffrey Zaslow’un “Highest Duty” adlı kitabından uyarlandı.

Vizyon Tarihi Tür Yönetmen Oyuncular Ülke

: : : :

30 Eylül 2016 Dram Jihane Chouaib Golshifteh Farahani,Wissam Fares,Julia Kasar : Fransa,İsviçre,Belçika

FİLM ÖZETİ Nada Lübnan’a, yuvasına geri dönmek isteyen genç bir kadındır. Fakat eve geri döndüğünde kendi ülkesinde bir yabancı olduğunu anlar. Ev diye girdiği artık terk edilmiş bir harabeden ibarettir. İç savaş sırasında esrarengiz biçimde sırra kadem basan büyükbabasının varlığı bu harabeyi sarmıştır. Bu evde sert, şiddetli bir şeyler yaşanmıştır. Genç kadın hem büyükbabasının başına gelenleri araştıracak hem de bu süreçte kendi benliğini keşfedecektir. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Jihane Chouaib üstlenirken, başrol Nada olarak Golshifteh Farahani’yi izliyoruz.

www.idealyurtlari.com

79


BULMACA

1

2

3

4

15

16

17

5

18

6

19

7

20

8

21

9

22

10

23

11

24

12

25

13

14

26

Cevabınızı diyalog@idealyurtlari.com adresine mail gönderin, doğru cevabı gönderen ilk beş öğrencimize sürpriz hediye 80




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.