Genç İdeal Dergisi 5. Sayı

Page 1



BAŞKANDAN MESAJ

Hayatın hiç durmayan döngüsü devam ediyor, Sonbahar sona ererken kış; tüm güzelliklerini gözlere ve hayata sunmaya hazırlanıyor.

lışmalarımızı sürdürüyoruz. Onların aile ortamındaymış gibi huzurlu şekilde eğitimlerini sürdürebilmeleri için, bütün gücümüzle yanlarında olmaya devam edeceğiz.

Serin ve yağmurlu günlerin etkisi azalırken, kışla birlikte daha soğuk ve karlı günler yaşayacağız. İnsanların kendilerine daha fazla zaman ayırabileceği uzun kış geceleri başlayacak.

“Yaşam durup bir mucize gerçekleşmesini bekleyecek kadar uzun değildir.” Nasıl ki hayatın döngüsü durmadan devam edip gidiyorsa insan ömrüde Şairin "Ömrüm parmak uçlarımda eriyen bir kar tanesi" dediği gibi eriyip gidiyor.

İnsanlarla birlikte, doğada bu değişikliklere uygun iklim koşullarında olacak. Bembeyaz bir örtü gibi kar doğayı örterken insanlarda tatlı uğraşlar içinde olacaklar. Uzun kış gecelerinde doyumsuz eş, dost aile sohbetleri yapabileceğiz. Bol bol kartopu, kardan adam keyfi yaşayabileceğiz. İdeal Ailesi olarak biz; bizimle birlikte olmayı tercih eden gençlerimize, istikbal hazırlama yolunda daha iyi hizmet verebilmek için misyonumuza ve vizyonumuza uygun ça-

Bu açıdan bakıldığında bizler karşımıza çıkacak engellere takılıp kalmamamlıyız. Zamanında doğru adımlar atarak, mutluluğa giden yolculuğumuzu devam ettirmeliyiz. Atatürk'ün "Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışmak." özdeyişi insanın, mucizeleri nasıl gerçekleştirebileceğinin anahtarı gibi görünüyor. Hayatın tüm renkleri tuvalinizde olsun...

Ekim - Kasım - Aralık 2012

1


İçindekiler MEVLANA HAFTASI

KARAMAN

arası Mevlana haftası olarak kutlanıyor. Mevlana -

39

47

DEPRESYON GEÇER DEYİP ERTELEMEYİN! Dünya Sağlık Örgütü depresyonu “küresel hastalık” olarak tanımlıyor,

FITIK EDEN 6 NEDEN! Boyun fıtığı son yıllarda

48

SONBAHARDA BESLENMEYE DİKKAT!

alışkanlıklar.

yorgunluk, sarı yaprakların...

52

56

58

YOGA

HAKİM DEDİĞİN SUÇLU - MUHTEŞEM PİRAMİTLER YU YÜZÜNDEN TANIR! VE SIRLARI -

50

DOĞAL TAŞLARLA GELEN ŞİFA - Yüzyıllar bazı hastalıklara -

62 İMAJIN NE ALEMDE uygulaması yapıcaz, -

turmaktadır.

64

70

78

82

MEHMET TURGUT'TAN BEKLENEN PROJE

NURİ USTA'NIN TESBİHLERİ KOLLEKSİYONCULARIN GÖZDESİ

NIKOLA TESLA

KAT-I SANATI oyularak yapılır. Oyulan tırılması ‘erkek...

çalışmalarına da yansıtan...

86

BAŞARININ SIRRI

2

Ekim - Kasım - Aralık 2012

90

ÖĞRENCİ YEMEĞİ MAKARNALI RUS - SALATASI

93

FİLM ÖNERİSİ IN TIME

96

Ödüllü Bulmaca


2012

Ekim/Kasım/Aralık

eğlence 26

39

52

56

64

70

90

genç olmak

var

bilim sanat

18

47

48

50

58

62

78

82

86

93

96

kültür

sanat

Ekim - Kasım - Aralık 2012

3


EKİM/KASIM/ARALIK 2012 Yıl : 2 Sayı : 5 Üç Ayda Bir Yayınlanır. Yayıncı Ahmet BAYDAR (İmtiyaz Sahibi) Genel Yayın Koordinatörü Gökmen TOPRAK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Emel Şerife AKKÖSE Yapım

Mutfak Süreli Yayın Tasarım Şems-i Tebrizi Mah. Alaaddin Bulvarı Mıhoğlu İşhanı 25-1/106 KONYA www.onewayreklam.com T_+90.332.350 70 55 G_+90.545 350 70 55 Görsel Yönetmen İlter TÜRKMEN ilter@mutfakyayincilik.com Editör Emel Şerife AKKÖSE Haber Koordinatörü Selin ŞERİTÇİ info@mutfakyayincilik.com Grafik Tasarım İlter TÜRKMEN Moda Editörü Selin ŞERİTÇİ Danışma Kurulu Yazarlar Birliği Başkanı Mustafa USLU Fotoğrafçı & Gezi Yazarı Zeki OĞUZ Yazar Melahat ÜRKMEZ Yazar Ali AKIN Yönetim Yeri Alaaddin Bulvarı Saray İşhanı Kat: 3 / 401 Meram / KONYA T_ 0332 353 68 93 Baskı-Cilt

Dergimize interactive ortamda www.gencideal.com sitesinden ulaşabilirsiniz. Dergimiz ile ilgili görüş öneri ve eleştirilerinizi info@gencideal.com adresine gönderebilirsiniz. Dergide yayınlanan yazılar ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Yazı, fotoğraf ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir.

4

Ekim - Kasım - Aralık 2012


EDİTÖR

Yaz Bitti Kış Geldi…

mutlaka alınacaktır.

sunuyoruz.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

5


RÖPORTAJ

GENÇ İDEAL DERGİMİZE 2.YILIMIZDA KİMLERİ KONUK ETTİK… Konuklarımızla Yaptığımız

Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU nuz.

-

Kısa Alıntılar…

sonucunda ortaya çıktığını araştıracaktım. -

ortaya koymaya çalışacaktım.

6

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Aksaray Belediye Başkanımız Nevzat PALTA Öğrencilere gelecek ile ilgili önerileriniz var mı? Ne arıyorsan, kendinde ara, diyor Hz. Mevlana… Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın/Eğer bir lokma peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin/Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki/Aradığın ancak sensin, sen… Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışmalıyız…Gençlik geleceğimiz… Onlar, cesaretimizi güçlendiren ve sürdürenler… Onları değişimin ardından koşanlar olarak değil, değişimlere yön verenler olarak kabul ediyorum… Çünkü biliyorum ki, gelecek gençliktedir. Gençliğin her adımı “düşüncesinden bir yansımadır.” Onun sahip oldukları, gelecekte bizim sahip olacaklarımızdır. Necip Fazıl’ın dediği gibi: Düşün genç adam, düşünmenin ne kadar haysiyetli bir şey olduğunu düşün… Gençlere tavsiyem, bu vatan bu şehir hepimizin, ona iyi sahip çıkalım. Hepimizin ortak derdi iyi bir insan olmak, faydalı bir insan olmak. Gençlerimize sesleniyorum; çok okusunlar, kendilerini geliştirsinler. Belediye olarak onların hizmetine sunduğumuz eserleri de koruyup sahip çıksınlar. Hakikaten güzel ve iyi eğitim almış, milli ve ahlaki değerlerimize, bizim için önemli olan değerlere sahip insanlar olmak ve bunlarla beraber çağın gerektirdiği her türlü imkânları üzerinde bulunduran gençler olsunlar. Çünkü gelecek, genç nesillerin elinde olacaktır.

Konya Tiyatro Müdürü Tomris ÇETİNEL Konservatuar okumak isteyen öğrencilere ne tür tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Tavsiyem, kendilerine öğretilenle yetinmesinler daha fazla dünyaya gözlerini açsınlar... Eğitim sadece yol göstericidir ve yolun başıdır. Yol o kadar uzun ki tamamlamak için özveriyi ve kendilerinden ödün vermeyi öğrensinler. Kendilerinden ödün vermek derken; uykularından, sevdalarından, rahatlıklarından ödün versinler...Sonuçta topluma mal oluyorsunuz 2. bir plana atamazsınız kıskanç bir meslek...

Virgin Radyo Dj BAY J En son Konya Selçuk Üniversitesinde gerçekleştirdiğiniz stand-up gösterisinde, Konya’yı ve Selçuk Üniversitesini gezme imkânınız olmuştu. Gezinizde ve Stand-up gösterinizde ne gibi izlenimleriniz oldu. Konya’da aklınıza gelebilecek tüm kebapları yedik. Üniversite çok büyük ve çok güzel. İmkânları geniş, üniversite içinde teknolojisi gayet güzel, bir radyo ve televizyon olması da büyük avantaj. Bizi misafir eden ve etkinliklere katılan herkese teşekkürler.

Fotoğraf Sanatçısı Reha BİLİR Dünya Kupası Fotoğraf Yarışması’na jüri olarak davet edilen ilk Türk fotoğrafçısı oldunuz. Bununla ilgili duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyim? Ayrıca hem fotoğraf sanatı hem de Konya için önemi ne olacaktır? Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu (FIAP) tarafından düzenlenen ‘Kulüplerarası Dünya Kupası Yarışması’ bu yıl 7.kez düzenleniyor. Bu yarışmaya dünyanın bütün ülkelerinden fotoğraf toplulukları, kulüpler, dernekler kendi üyelerinin fotoğraflarından oluşan 20 fotoğraflık bir seri yarışmaya katılıyorlar. Bu yarışmanın jürisi için dünyadan 3 kişi çağırılıyor. Ben de bu yıl jüri üyesi olarak davet edilen ilk Türk fotoğrafçısı oldum. Bu öncelikli olarak benim açımdan tabi ki çok keyif verici ve heyecanlı bir davet. Bunun yanı sıra Türkiye’nin ve Konya’nın tanıtımı içinde önemli bir fırsat diye düşünüyorum. Geçen yıl 196 kulüp katılmıştı, bu yıl 200 den daha fazla kulüp katılacaktır. Bütün bu katılacak olan kulüplerin üyeleri, yarışma koşullarını incelerken, jüri üyelerine de bakacaklar ve orada Türkiye'nin ismi olacak, orada Reha Bilir olacak. Önemli bir tanıtım diye düşünüyorum. Reha BİLİR’i araştırırken Türkiye’yi, Sille sanat Sarayını tanımış olacaklar. Bu bile Türkiye’nin tanıtımı için iyi bir fırsat diye düşünüyorum.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

7


▧ARAŞTIRMA◢ Japon Balıkları

Çoğu insan Japon balığını yanlış tanıyor . Akvaryumda japon balığı besleme olayını bir de biz ele alalım dedik .Yararlı bir kaç bilgi...

Japonbalıkları Japon balığı beslemek bir ayrıcalıktır. Bunun için uzun zamandır bu balıkları besleyen birinin tecrübelerini sizlerle paylaşmak istedik.

Japon akvaryumunuzun güzel bir akvaryum olmasını istiyorsanız ilk şart; balıklarınız sağlıklı olmalı. Diğer şart balıkların yaşadığı ortamın sağlıklı olması.

Balık sağlığı bir çok etkene bağlıdır. Öncelikle işe akvaryum kurmakla başlayalın. Akvaryumunuzu aldınız ve eve geldiniz. Büyük bir hevesle akvaryumunuzu kuruyorsunuz...

Şimdi dikkat edilecek hususlar; Akvaryumunuza japon alırken orta boy düz japondan iki tane alarak başlayabilirsiniz. Çünkü akvaryuma aldığınız aslanbaş ve altınbaş japonlar hassas olacağından yeni akvaryum içerisinde ölebilirler. Akvaryumunuza balıklarınızı aldınız ve geldiniz. Kesinlikle balıkları hemen akvaryuma bırakmayın. Balığı poşeti ile akvaryumun üstüne bırakın ve biraz zaman geçsin. Balığın olduğu poşetteki su ile akvaryumun suyunun ısılarının eşitlenmesi gerekiyor. Eğer bu işlemi yapmazsanız balıklarınız akvaryumun dibine çöker ve biraz bekler. Bu da balığınızın mantar ve beyaz benek

8

Ekim - Kasım - Aralık 2012

hastalığı olma ihtimalini artırıyor. Bu yüzden bu işlemi yapmanız şart. Peki balığı nasıl seçeceksiniz: Balık alırken önce balığın olduğu akvaryumda kesinlikle hasta balık olmayacak. Alacağınız balık hareketli olmalı, kuyruk ve yüzgeç bölgelerinde yırtık ve iz olmamalı. Kuyruklarında beyaz nokta, yırtık olan balıklar hastadır. Ayrıca bunlar olmadığı halde hareketsiz olan balık da hastadır. Hastalıkları azaltmak için akvaryumunuza belli aralıklarla su dengeliyecek ilaçlar vermelisiniz.

Balıklar Neden Hasta Olur? Japon balıklarının en çok hassas olduğu nokta sıcaklıktır. Yani akvaryum çok soğuk ya da çok sıcak olduğu zaman balıklarınız etkilenir ve hastalanır. Balıklarınızın ölmesine neden olan bir diğer husus da fazla verdiğiniz yemdir. Yani balıklara günde üç ögün ve kaliteli ithal yemlerden vermelisiniz. Kaliteli olmayan yemler, balıklarınızın renklerini kaybetmelerini, çabuk kabız olmalarına neden olur. Böyle bir durumda;


a-Sıcaklığı artırabilirsiniz. b-Ispanak,bezelye gibi yeşillik verebilirsiniz c-Durum acil ise bir eczaneden laksefenol gibi kabızlık önleyici ilaç alıp ezip az bir yemle balıklarınıza verebilirsiniz. Bu durumda balıklarınız hastalıktan kurtulur... 1-Akvaryumunuzun boyutlarını içerisinde beslemek istediğiniz balığa göre almalısınız. 40 litrelik bir akvaryumda sağlıklı olarak sadece 2 balık beslenebilir. 200 litrelik bir akvaryum içinde ideal 10 balıktır. Yani balıklar rahat olacak şekilde...

2-Akvaryumunuza dış filitre kullanın. İç filitre akvaryumunuzun çabuk kirlenmesine sebep olur. Bu yüzden sık su değiştirmek zorunda kalabilirsiniz. Ayda bir değiştirilen su bile japonlar için sık olarak değerlendirlir.

3-Akvaryumunuzun içine dogada olmayan hiç bir şey koymayın.Yani plastik bitkiler, biblolar olmaz. Akvaryumunuz aksesuar olarak sadece kaliteli bir kum, canlı bitkiler ve midyelerden oluşmalıdır.

4-Kumu akvaryumunuza kaynar su ile yıkamadan koymayınız. İçerisinde mikrop varsa bu sayede ölür. 3 gün geçtiKten sonra balıklarınızı akvaryumunuza bıraktınız. Artık büyük bir keyifle balıklarınızı izleme zamanı...

.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

9


▧ARAŞTIRMA◢

Genel Kültür

Aydın BOYSAN Türk mimar ve gazeteci

Öğretmen Nevreste Hanım ile muhasebeci Esat Boysan'ın çocuğu olarak dünyaya geldi. 1939 yılında Pertevniyal Lisesi'ni, 1945'te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. Mesleğini 1999'a kadar ara vermeden sürdürdü. Türkiye Mimarlar Odası'nın kurucuları arasında yer aldı; yönetim kurulu üyesi, ilk genel sekreteri ve İstanbul şube başkanı oldu. 1957-1972 yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ders verdi. Ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarında ödüller kazandı. Kendi kitaplarını basmak için Bas Yayınları'nı kurdu. (1984-1993) Aralıksız olarak on yıl Hürriyet ve üç yıl Akşam gazetesinde köşe yazıları yazdı.

Aydın Boysan, oyuncu Haldun Boysan'ın babasıdır.

Tasarladığı yapılar 1945 yılında başladığı mimarlık mesleğine 2000 yılına kadar fiilen devam eden Aydın Boysan, mimar olarak çalıştığı 55 yıl boyunca 1.5 milyon metrekare bina tasarlamıştır. Boysan'ın imzasını attığı bazı projeler şunlardır; Hakkâri Vilâyet Konağı (ilk projesi) Hürriyet Medya Towers, Güneşli, İstanbul Sütlüce'deki Arçelik Binası Arçelik Çayırova Fabrikası, İstanbul, 1967 Nasaş Alüminyum Tesisleri, Gebze-İstanbul Turistik Otel Termal, Uludağ-Bursa Eczacıbaşı Binası (şimdi yıkıldı,yerinde Kanyon Alışveriş Merkezi var.) İpekkağıt Karamürsel Yapısı Orhangazi Döktaş Binası Çorlu Aymar Binası Mimar Sinan Üniversitesi Kültür Merkezi Çatalca’daki Nesin Vakfı Binaları Restorasyonu

12

Ekim - Kasım - Aralık 2012


55 yılda 1.5 milyon metrekare bina tasarladı! tanındığına dikkat çeken Boysan, buna karşılık 1945–2000 yılları arasında mimar olarak 1.5 milyon metrekare bina planladığını söyledi.

İnşaat sektörünün duayenlerinden Mimar ve Yazar Aydın Boysan, İnşaatçılığın Dünü, Bugünü, Yarını başlıklı seminerde sektörün son 65 yılını kendine has üslubuyla ve kendi tecrübelerinden yola çıkarak anlattı. Kamuoyunda mimar kimliğinden çok yazarlığıyla

Kitapları Mizah Paldır Güldür Yangın Var Umut Simit Yalan Oldu mu Ya! Fısıltı Dostluk Aldanmak Söylesem Bir Türlü Dünyayı Severek Yollarda Uzaklardan Yıl 2046 Uzay Anıları İstanbul Esintileri Leke Bırakan Gölgeler

İnşaatçılığın Dünü, Bugünü, Yarını başlıklı seminerin en renkli ve ilgi toplayan konuğu sektörün duayenlerinden Mimar Aydın Boysan oldu. İnşaatçılığın son 65 yılını kendine has üslubuyla ve kendi tecrübelerinden yola çıkarak anlatan Boysan, seminerin en çok alkış alan

konuşmacısı oldu. Sunumuna “Ben doğduğumda Vahdettin hala padişahtı, Osmanlı resmen çökmemiş, Cumhuriyet hala kurulmamıştı” diye başlayan Aydın Boysan, 1945 yılında başladığı mesleğine 2000 yılına kadar bir fiil devam ettiğini belirtti. Kamuoyunda yazar ve mizahçı kimliğinin daha fazla ön plana çıkmasına rağmen 1945–2000 yılları arasında mimar olarak 1.5 milyon metrekare bina planladığını söyleyen Aydın Boysan, tasarladığı binalar içinde Hürriyet ve Arçelik binaları gibi önemli yapılar bulunduğunu kaydetti.

Yaşama Sevinci Sev ve Yaşa Damlalar Zaman Geçerken Aynalar Yüzler ve Yürekler Felekten Bir Gün İstanbul’un Kuytu Köşeleri Neşeye Şarkı Nereye Gitti İstanbul? Merak Uyanınca Uzun Yaşamanın Sırrı Hayat Tatlı Zehir Ayıp Olmadan Şerefe Binbir Yaşam Sahnesi Yıldızlardan Bile Uzaklarda Bir Ömür Yetmiyor

Ekim - Kasım - Aralık 2012

13


▧ARAŞTIRMA◢ Kadına Şiddet

Kadın

n a n a l a Uygu

T E D ŞİD ? ü m ü z ö Ç Neyin ını, Türk kad eğil. n a m ra h eye d '' Ey Ka e sürünm sen yerd üzerinde göklere Omuzlar eye layıksın! '' yükselm Atatürk M.Kemal

25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü

25 Kasım. Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. Ancak dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de biz kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyoruz. Kadınların eğitimden yoksun bırakılarak eve mahkum edildiği, ekonomik faaliyetinin yasal ve geleneksel birçok engelle kısıtlandığı, çalışma yaşamında bin bir haksızlık ve ayrımcılıkla karşılaştığı, toplumun en fakir kısmını oluşturduğu ve kendi kaderine terk edildiği koşullarda, şiddetin ilk hedefi de doğal olarak(!) en korumasız ve zayıf kesimi biz kadınlarız! Kadına yönelik şiddetin bildik hüzünlü öyküleri, geleneksel ön kabuller, toplumun ve devletin duyarsızlığı ile büyüyor. Şiddet yalnızca bedenlere zarar vermiyor. Kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu zayıflatıyor veya yok ediyor. Dünya'da kadına yönelik şiddet, özellikle ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçerek artmaktadır. Nijerya'da, Emine Laval'ın evlilik dışı çocuk sahibi olduğu gerekçesiyle şeriat mahkemesi, Mardin'de Şemsiye Allak'ın ailesi tarafından taşlanarak öldürülmesine karar verilmesi bunun en somut ve güncel örnekleridir. Sayfa tasarımlarında kullanılan kan efektlerinin fazla olmasının sebebi, sayfanın dikkat çekmesi ve okunabilirliği artırmak içindir . Anlayışınız için teşekkür eder, görüntü kirliliğinden dolayı özür dileriz.

14

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Bütün bunların sona erdirilmesi için bizler; ◉ Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını, ◉ Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılmasını, ücretsiz danışmanlık, psikolojik, tıbbi destek ve yasal yardımın yapılmasını, ◉ Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılmasını, eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte hayata geçirilmesini, aile içi şiddeti, genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana-baba eğitim programları başlatılmasını, ◉ Kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmasını, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkından yararlanılmasının sağlanmasını, ◉ Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto-denetim mekanizmasını kurarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesini, ◉ Evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını, ◉ Toplumsal barışın sağlanması için, anadil üzerindeki tüm yasakların, OHAL ve koruculuk sisteminin kaldırılmasını, ◉ Anayasanın 10. maddesine "cinsel yönelim" ibaresinin eklenmesini; bu değişikliğin hayata geçirilebilmesi için kanunlardan tüzüklere, yerel yönetimlerin işleyişinden yönetmeliklere tüm ayrımcı yasal düzenlemelerin kaldırılmasını, "genel ahlak", "yüz kızartıcı suç" gibi ifadelerin eşcinsellere karşı kullanılmamasını, vatandaşların yaşamlarını işten atılma, yurttan atılma gibi ayrımcılığa, şiddete, tehdite karşı güvence altına alacak şekilde gerekli değişikliklerin eşcinsel örgütleriyle işbirliği içerisinde düzenlenmesi için destek verebiiliriz...

izdeki ellerin h’dan e v ız ın lar a Alla (s.a.v) “Kadın iz hakkınd in mmed r kölele z!” Hz.Muha u korkun Ekim - Kasım - Aralık 2012

15


ÜMİT KARALAR'DAN

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE HAYIR ÜNLÜ FOTOĞRAFLARI

16

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Ekim - Kasım - Aralık 2012

17


▧GEZİ◢ Karaman

KARAMAN

Karaman kentinin ilk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, yapılan arkeolojik kazılar neticesinde, önemli bir yerleşim bölgesi, ticaret ve kültür merkezi olduğuna dair belgeler bulunmuştur. Karaman ve çevresinin M.Ö.8000 yıllarında yerleşik iskana sahip olduğu ortaya konulmuştur. İl, Hititler zamanında bir askeri ve ticaret merkezi olmuş daha sonra Firigya ve Lidyalıların egemenliğine geçmiş, M.Ö.322 de Yunan Kralı Perdikkos ve Filippos’un işgaline ve talanına uğramıştır. Karamanoğulları Anadolu Selçuklu Devletinin zayıflamasından ve yıkılmasından sonra bağımsızlıklarını ilan edip Karamanoğlu Devletini kurmuşlardır. Karamanoğulları OĞUZ’ların SALUR boyuna mensuptur.

18

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Kısaca Karaman... Nüfus : 217.536 (1990) Yüz ölçümü: Yüzölçümü: 9.237 km² İl Trafik No: 70

Şehir Klasik dönemlerde "LARENDE" olarak bilinir. 1256’da Karamanoğulları devletinin başkenti olan Larende, Cumhuriyetin ilanından sonra Konya iline bağlı olarak KARAMAN adını almıştır. Karamanoğlu Mehmet bey Konya civarında Moğollarla yaptığı savaşı kazanarak Konya’yı moğol işgalinden kurtarmış ve Karamanoğlu Devletinin başkenti yapmıştır. O tarihlerde Anadolu Selçuklularının resmi dili Arapça, edebiyat dili Farsça idi. Yönetenlerle yönetilenler arasında dil konusunda büyük farklılıklar meydana gelmişti. Dil farkı büyük reaksiyonlar doğurdu. Hacı Bektaş Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, Aşık Paşa, Sarı Saltuk ve Karamanoğlu Mehmet Bey başta olmak üzere daha birçok kültür tarihinin büyük simaları Türk kültür ve medeniyetinin tahrip edilmekte ve yok edilmekte olduğunu görerek,

siyasi ve kültürel taarruza geçmişlerdir. Karamanoğlu Mehmet Bey Türk Milliyetçilik tarihine altın harflerle yazılması gereken 13 Mayıs 1277 yılında yayınladığı bir fermanla Türkçe’nin zaferini sağlamıştır. Bu fermanla “Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmayacak” diyerek Türkçe’den başka konuşulan ve yazılan dilleri yasaklamıştır. Bugün Karaman halkının civar yerleşim bölgelerine nazaran daha düzgün bir lisan kullanmasını bu fermanda aramak lazımdır. Karamanoğulları devletinin sınırları, en güçlü olduğu zamanlarda, Karaman, Konya, Sivas, Kayseri, Niğde, Adana, Antakya, Silifke, Anamur, Mut, Gülnar, Alanya, Gazipaşa, Antalya, Isparta, Beyşehir’e kadar uzanıyordu.

“Bu günden sonra divanda, dergâhda ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır.” (Karamanoğlu Mehmet Bey)

Ekim - Kasım - Aralık 2012

19


Kaleler ve tarihi önemleri • Karaman Kalesi: Selçuklular tarafından 12. yüzyılda inşa edilen Karaman Kalesi iç içe surdan ibarettir. Bunlardan dış kaleden çok az belirti vardır. (Eski hapishane civarı) Bugün görkemli olarak iç kale ayakta durmaktadır. Karaman Kalesi ülkemizin en gösterişli ve ayakta kalabilen kalelerindendir.

• Ermenek Kalesi: Kale sığınak, mesken ve zindan olarak kullanılmıştır. Kalede tabii mağaralar da bulunmaktadır. Karamanoğullarının ilk kalesidir. Ermenek’in kuzeyini baştan başa kaplayan büyük kayanın orta kısmında yer alır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinin Ermenek ile ilgili bölümünde kaleyi anlatırken;

• Mennan Kalesi: Ermenek’tedir. Mennan sığınılacak yer manasına gelir. Kale dik bir dağın üzerinde yalçın kayalarla inşa edilmiştir. Karamanoğullarının bu kaleyi bir hileyle, Osmanlı Gedik Ahmet Paşa’ya kaptırmasından sonra Pir Ahmet Bey'in intihar ettiği kale bu kaledir.

LYSTRA KALESİ olarak da bilinir. Civarında Bizanslılara ait bir kilise vardır.

• İlisıra Kalesi: Karaman’ın Yollarbaşı kasabasında, İmirme denen yerdedir. Eski Bizans devrine aittir. Kale kalıntılar şeklindedir.

• Divle Kalesi: Karaman’ın Ayrancı ilçesinin Divle (Üç harman) köyündedir. Bir apartmanı andıran kale, çok katlı olup, yerleşim mağaralar içerisinde ve toplu mesken halindedir. Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar zamanında daima faal olarak bulunmuştur.

Mennan Kalesi

20

Ekim - Kasım - Aralık 2012

“Göklere ser çekmiş kırmızı bir dağın ortasında Tanrı kudretiyle yapılmış bir kaledir. İbrete şayan, seyredilmesi Vahip bir Kale’dir. Mutlaka görülmeli ve seyredilmelidir. Ben karada ve denizde 18 padişahlık yer gezdim böyle bir kale görmedim.” demektedir.

• Gaferiyet Kalesi: Kazımkarabekir ilçemizdedir. Gaferiyat eskiden bir kale ile çevrili iken, insanların kale duvarlarını yapı taşı olarak kullanmaları sonucu kale yok olup gitmiştir. Bugün yalnız bir giriş kapısı kalmıştır. Kapının kemerini 21 zıvanalı taş tutmaktadır.

Divle Kalesi


Karaman Belediye Başkanı

KAMİL UĞURLU

Mutfak Yayıncılık bu sayısında, Kamil Uğurlu ile Karamanı ele aldı Bu göreve nasıl başladınız? Benim uzun bir geçmişim var kamuda. 10 yıl öğretim üyeliği yaptım. Aşağı yukarı 14 yıl TİKA’nın danışmanlığını, 3 yıl da TOKİ başkanlığı yaptım. Bunun haricinde Başbakanlık müşavirliği yaptım ve tam emekli olacağım zaman bu göreve, partimin teklifiyle aday oldum. Belediyecilik ile ilgili uzun bir geçmişim var, genel merkezimiz bunu değerlendirdi, göz önüne aldı ve adaylığımı koydum. Burada ki görevleriniz hakkında kısa bir bilgi verir misiniz? Burası bir belediye. Türkiye’deki bütün belediyelerin karşılaştığı hizmet dilimleri aynen Karaman için de olması gereken hizmetlerdir. Biz bu belediye hizmetleri dışında başka bir takım şeyler yapmak istiyoruz. Sosyal belediyeciliği, fiziki belediyecilikten daha öne geçirmek istiyoruz. Gerek strateji planlamaları, gerekse bütçeler açısından. Bizim sosyal belediyeciliğimiz %60 tır, diğer hizmetlere nazaran. Yani daha çok sosyal belediyecilik yapıyoruz. Avrupa’daki belediyelerle sürekli irtibat halindeyiz. Birbirimizin tecrübelerinden istifade ediyoruz. Belediye başkanı olmanın zorlukları nelerdir? Belediye başkanlığının hiç bir zorluğu yoktur. Tabii halk ile şehri yöneten idari birimler arasında düzgün bir münasebet tesis edilebilmiş ise hiç bir zorluğu yoktur. Açıkçası ben hiç bir zorlukla karşılaşmadım, rahat bir başkanlık yapıyorum. Belediyecilik bir beldenin; ◉ Gayrimenkullerini yönetmek, ◉ Bütçesini yönetmek, ◉ Personelini yönetmek anlamındadır. Çağdaş belediyecilik bunları gerektirir. Karaman’da bir sorun yok bu konuda.

Karaman ili hakkında ki düşünceleriniz nelerdir? (Tarihi, kültürü v.s) Karaman maddi ve manevi olarak potansiyeli çok yüksek bir il. 81 il arasında ekonomik güç olarak 15. sırada yer alır. İşsizliği negatif olan tek il Karaman’dır. Entelektüel çizgisi Türkiye’de en yüksekte olan yerdir. Yargı sürecine en fazla erişim Karaman’dadır. Kişiler haklarını aramasını bilirler. Türkiye’de nüfus artışı 2.6 olmasına rağmen Karaman’da 1.8 dir. Manevi olarak; gerek İslam Sanatları açısından, gerekse Hıristiyanlık olarak, zenginliklere sahiptir. Hz. Mevlâna’dan itibaren, aynı zamanda Selçuklu sanatının ilk teşekkül ettiği yer olması itibariyle, Karaman’da pek çok büyük bir mutasavvıf yatar. Hz Yunus Emre bunların en başında gelen kişidir. Ayrıca Hıristiyanlık kültürü açısından Derbe ve Binbir kilise (Madenşehri) gibi zenginliklerimiz var. Buralar hırıstiyanların hac alanlarıdır. Karaman’da gelişen projeler nelerdir? Karaman Türkçe'nin başkentidir ve bu konunun hakkını verir. Türkiye’de Türkçe üzerine yapılmakta olan bütün çalışmalar Karaman'da toplanmaktadır. Türkiye’nin en büyük 5. kütüphanesini oluşturduk. Bütün Türk dünyasında Türkçe'nin ve Türk kültürünün daimi kültür başkentiyiz. TÜRKSOY tarafından Türk Dünya'sının Daimi Dil ve Kültür başkentidir. Marka şehir olma konusunda yaptığımız önemli çalışmaların başındaki konu budur. Ekonomik açıdan ise iyi organize edilmiş bir sanayimiz var. Türkiye’deki ihracat potansiyeli en yüksek olan sanayi bölgelerinden biridir bizim

sanayi bölgemiz. Dolayısı ile gerek gıda sektöründe, gerek makine yan sanayi sektöründe Karaman, ileri derecede üretim yapan bir yerdir. Elma konusunda Türkiye’de bir numarayız. Şuanda 10 milyon sertifikalı ağacımız var. Bu, çok önemli bir potansiyel demektir ve bu konuda da markayız. Bunun dışında Karaman; enerji sektöründe Türkiye’nin en büyük yatırımına sahip bir ildir. Bu konuda MET-CAP (Amerikan, İspanyol, İtalyan ve Türk) konsorsiyum halinde yaptıkları önemli bir enerji programıdır. 900 milyon avroluk bir proje. Türkiye’deki yüksek yatırımlardan biridir. Bundan sonra ki projeleriniz nelerdir? Türkiye genelinde çok büyük projeler olarak belirtilen 10 hektarlık bir tarihi alan düzenlemesi yapıyoruz. Piri Reis olarak düzenlediğimiz 48-50 hektarlık ayrı bir alan düzenlememiz daha var. Bütün bunlar Türkiye’deki en büyük projeler arasında yer alıyor. Bunun haricinde organize sanayi bölgesinin genişletme çalışmaları yapılıyor. Organik bahçeler ve işçi konutları yapılıyor.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

21


▧ARAŞTIRMA◢ Teknoloji

Dünya Geneli SMS Gönderimi Giderek Azalıyor!

Cep telefonu kullanıcılarının WhatsApp ve benzeri mobil uygulamalara geçişiyle birlikte mobil mesajlaşmanın en temel sistemlerinden biri olan SMS'in kullanımında gitgide düşüş yaşanıyor.

Data Kaynağı : ITU

6061 milyar

4310 milyar

2816 milyar 1780 milyar

365 milyar

SMS 2007

Son birkaç yıldır SMS kullanımında artış olsa da, aslında büyüme oranları azalmakta ve diğer mobil mesajlaşma uygulamaları yoluyla atılan mesaj sayısında ise inanılmaz oranlarda artış görülmektedir. Akıllara gelen ilk soru ise yakın bir gelecekte SMS'in pabucunun dama atılıp atılmayacağıdır. Özellikle 3G şebekelerin çokça artması ve cep telefonlarındaki wi-fi/wireless kapasitelerinin de gelişmesi sonucu mesajlaşma işinin internet ağı ya da hotspot kablosuz hatlar üzerinden mobil uygulamalar yoluyla gerçekleştirilmesiyle çok yakın bir gelecekte SMS kullanımına olan rağbetin iyice azalarak sonunda da atıl duruma düşmesi beklenmektedir. Bazı pazar araştırmalarına göre SMS kullanımı diğer mesajlaşma sistemlerine göre iyice düşüş gösterse de, dünya geneli ortalama verileri dikkate alındığında SMS kullanımı hala diğer tüm mesajlaşma uygulamaların-

24

Ekim - Kasım - Aralık 2012

SMS 2008

dan iki kat daha fazladır. Bu noktada SMS'in alternatifi olan uygulamalara dair ilginç istatistikler: WhatsApp ile geçen Ekim ayında sadece bir günde 1 milyar mesaj gönderildi. ◉ WhatsApp'ın rakibi Kik ile en son Haziran ayında bir günde 4 milyonun üzerinde mesaj gönderildi. ◉ BlackBerry Messenger BBM ile her gün milyarlarca mesaj gönderiliyor. ◉ Facebook ile sadece bir yıl önce her gün 4 milyarın üzerinde mesaj gönderildi. Bu rakama mobil cihazlardan Facebook ile gönderilen mesajlar dahil değil. ◉ Bunun dışında Skype, Viber, Fring, Nimbuzz ve Tango gibi VoIP sistemleri üzerinden gönderilen mesajların haddi hesabı yok. ◉ Twitter'da en son Haziran 2011 rakamlarına göre günlük 200 milyonun üzerinde mesaj gönderiliyor.

SMS 2009

SMS 2010 WhatsApp 2011

ITU'nun en son yayınladığı istatistiklere göre ise SMS gönderimi 2007 yılından bu yana tam 3 kat artmış. En son 2010 yılı tahmini verilerine göre ise yaklaşık 6,1 trilyon SMS gönderilmişken, bu ise günlük 16,7 milyar adet SMS'e tekabül ediyor. ITU'nun verilerine göre SMS gönderimi 3 katına çıkmış olsa bile, büyüme oranları düşüş gösteriyor. 2007'den 2008'e %58'lik bir büyüme oranı varken, 2008'den 2009'a %53'lük ve 2009'dan 2010'a ise %41'lik bir artış gözüküyor. Yani 2007 sonu ile 2010 arasındaki büyüme oranındaki azalma farkı %17'yi buluyor. Veri bağlantı yöntemlerindeki benzersiz gelişmeler ve zahmetsiz fonksiyonlar daha da geliştikçe SMS'in rakipleri artıyor ve toplam gönderilmiş mesajlardaki oranı da gitgide azalıyor. Fakat mobil mesaj göndermeyi hala SMS önde götürüyor.



▧ARAŞTIRMA◢ Mevlana Haftası

Mevlana Haftası

Hamdım, piştim, yandım... Her sene, 2 ile 9 aralık arası Mevlana haftası olarak kutlanıyor. Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri, `Kim olursan ol, yine gel`, `Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol` vecizleri ve dini İslam`a büyük hizmetleriyle tanınan büyük ilim adamı 30 Eylül 1207 yılında, bugünkü Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğan Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, bütün ömrünü İnsanların huzur ve saadetini sağlamaya harcadı. Babası Bahaeddin Veled, onun hayatındaki göçü başlatır. Nişapur, Bağdat,Mekkei Mükerreme Medine-i Münevvere, Şam, Haleb, Erzincan ve sonunda Larende yani Karaman iline yerleşti. Sultan Alaaddin Keykubat`ın ricasıyla Konya`ya göçtüler. Yüzlerce kıymetli ilim adamından, arının çiçeklerden bal toplaması gibi, kıymetli bilgiler devşirdi.

Dünya malını ve sevgisini elinin tersiyle savuşturdu. Üstün bir edep timsali olan Mevlana hazretleri, bütün insanlığı kucaklayacak şekilde kendini İnsanların eğitimine ve hizmetine hasretti. Hayatını, `Hamdım, piştim, yandım` sözleri ile özetleyen Mevlâna Celaleddin-i Rumi Hazretleri, 17 Aralık 1273 pazar günü ebedi aleme göçtü. O, vefat gününe, düğün günü diyordu… Düğün günü manasına gelen Şeb-i Arus Ve O, Şeb-i Arus`ta, çok sevdiği Mevla`sına kavuştu.

26

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Hayatı

İnsan düşüncesine yepyeni bir mesaj veren ve İslam düşünürlerinin fikir sistemlerini, inanç akidelerini ruh, akıl ve sevgi üçgeni içinde sunan, insanlığa ahlak, din, ilim ve akıl yolunda heyecan katarak yeni ufuklar açan Mevlana Celaleddin-i Rumi, müstesna yüce bir varlık, ilahi bir ışık, manevi bir güneş, Muhammed Ali’nin bendesidir. Bugüne kadar gönüller tutuşturan ve bundan sonra da insanı etkilemeye devam edecek olan Veli, kutup, pir, insan-ı kâmil, büyük şair gibi sıfatlarla isimlendirilen bu büyük insan hepimize ışıktır.

Gönüller sultanı Hz. Mevlana aşkın kemalidir; ama yalnız aşkın mı? Hayır, O tüm güzelliklerin kemalidir, ilmin de hikmetin de, aklın da… O’nun insan düşüncesine verdiği en büyük mesaj Aşk, Sevgi ve Birliktir. O, bir veli hüviyetiyle gönüller coşturmuş, bir pir, bir mürşit olarak insan kalbini saflaştırmış, bir bilgi kaynağı olarak insan aklını nur ile yıkamış, akıl ve gönülleri kirden kurtarmış, gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin temsilcisi olmuştur. Onun içindir ki hangi âlim Mevlana’yı tanısa yücelmektedir. O’nun yoluna gönül koyan herkes kemale, sevgiye, insanlığa, bilgeliğe, hoşgörü ve yüksek ahlaka ulaşmaktadır. O, hiç bir şeyi inkâr etmez ama her şeyi birler, bütünleştirir ve sevdirir. O, kimseyi ayrı görmez. Çünkü O, her şeyin Allah’ın zuhuru ve tecellisi olduğunu bilir ve bunu insan gönlüne ve insana hal olarak yansıtır. Mevlana aziz ve yüce bir üstattır. Tek başına bir sistemdir, bir hayat ve bir düzendir. Ahlakı, ilmi, hikmeti, sevgisi, aklı, tavrı, idraki,


davranışları ve her şeyi ile yüceliği öğreten bir HAL ABİDESİ’dir. Peygamber-i zişan’ın gerçek temsilcisi, aşkın ve aklın en yüksek öğesi ve gerçeğidir. “İnsan yaratılmışların en şereflisidir” düsturuyla her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hz. Mevlana sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün sembolüdür.

Hz. Mevlana’ya Göre İnsan

Hz. Mevlana’da insan, ölümlü ile ölümsüzü, iyi ile kötüyü, ilahi ile beşeri benliğinde toplayan bir birleştiricidir. İnsan ölümsüzlüğün, ölümlü beden içinde tekamül seyrini yaşamak için bu alemdeki görünümüdür. İnsan varlık ağacının meyvesidir. Bir rubaisinde şöyle seslenir: “Suret suretsizlikten meydana geldi. Varlık peteğini ören arıdır. Arıyı vücuda getiren, mum ve petek değildir. Arı biziz, şekil ve çokluk sadece bizim imal ettiğimiz mumdur. Şekil ve cisim bizden vücuda geldi. Biz onlardan değil; şarap bizden sarhoş oldu, biz şaraptan değil.” Hz. Mevlana varlığın özü, yani yaratıcı kudretle insanın özünü birleştirmiştir. İnsanın şeref ve yükümlülüğü, zevki ve çilesi işte bu birlikten kaynaklanmaktadır. Bu birlik insanı varlığın gayesi yapmıştır. Varlık, anlamını insanla kazanır. Yaratıcı eserini insanla seyreder, zira insan hakkın gözü ve aynasıdır.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

27


▧ARAŞTIRMA◢ Öğrenciler Hakkında

Üniversiteli Olmak Klişeleri ve Doğruları Lise bitti, üniversite kapılarını araladınız... Üniversiteli olmaya dair klişelerle kaydınızı yaptırdınız... Peki ya sonra? İlk imtihanı klişelerin pek de doğru olmadığını kabul etmekle vereceksiniz.

Üniversite hayatına dair (yalan) klişeler Lisede, hatta üniversitenin ilk günlerinde hepimizin koyduğu hedefler olmuştur. Fakat bunların büyük bir çoğunluğu yapılmaz, lafta kalır. Üniversite hayatına dair en çok bilinen klişeler ise: ◉ Bütün derslere gireceğim. ◉ İlk sene çok çalışıp yan dal/çift anadal yapacağım. ◉ Sosyal etkinliklere katılacağım. ◉ Öğrenci klüplerine katılıp aktif olarak yer alacağım. ◉ Düzenli not tutacağım. ◉Finallere birkaç hafta önceden çalışmaya başlayacağım.

28

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Üniversiteli olmak demek... ◉ Derse girmeyip kantinde arkadaşlarla sohbet etmek, ◉ Sınava çalışmak için sabahlayıp sınav saati geldiğinde hâlâ uyuyor olmak, ◉ Ödevleri son dakika kantinde yapmak veya hiç yapmamak, ◉ Derse gelmeyen arkadaşınız için yoklama kağıdına imza atmak, ◉ Vizeden düşük alınca finalden şu kadar alsam geçerim diye hesaplar yapmak, ◉ Kampüsün çimenlerinde yayılmak, ◉ Yüzlerce öğrenciyle birlikte ders almak demektir...


retlik hikayeleri... bi Öğrenci ODTÜ Felsefe öğrencilerini en çok zorlayan hocalardan biri yıllık olan dersinin final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav sorusu olarak tahtaya, "Why?" (Neden?) yazmış. Öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, sonra herkes birşeyler yazmaya başlamış. Yalnız bir öğrenci, sınavın ilk dakikasında kağıdını teslim etmiş. Öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış: "Why not?" (Neden olmasın ki?) Bu öğrenci sınavdan "100" almış.

büyü!k risk

why? why not?

Aynı hoca başka bir sınavda "risk nedir?" diye soruyor. Yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde teslim ediyor kağıdını. Kağıdın üst kısmında sadece isim-soyadı yazıyor, gerisi ise bomboş beyaz yaprak. En altta ise "İşte risk budur" diye yazıyor. Sonuçta da sınıftaki en yüksek notu alıyor.

Hocamız bir başka sınavda derse giriyor ve tek soru soruyor: "Atatürk ne yaptı?" Bütün öğrenciler harıl harıl yazmaya başlıyor, kağıtları dolduruyorlar. Sınav sonucunda herkes ortalama notlar alıyor. Bir öğrenci ise 100 alıyor. Bu öğrencinin cevap kağıdında şu yazıyor: "Ne yapmadı ki!"

Bu tür öğrenciler ve değerlendirmeler Hukuk Fakültelerinde yok mu? Elbette var. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Hocanın biri sınavda, o günlerde devam etmekte olan bir davanın detaylarını vermiş ve sonucun ne olacağını sormuş. Tabi, bütün öğrenciler ha babam, de babam, sayfalarca yazmaya başlamışlar. Ama bir öğrenci kağıdını sınavın ilk dakikasında vermiş. Buna rağmen 100 almış. Öğrencinin yanıtı tek cümleymiş: "Devam eden dava hakkında yorum yapılamaz."

Bir efsane de tıpçılardan: Olay bir tıp fakültesinin anatomi dersinde geçiyor. Okulun en iyi hocası, anatomi dersine ilk kez giren öğrencilerine; "Tıpta iki önemli şey vardır" demiş, "İlki, hiç bi şeyden iğrenmeyeceksiniz! "Bunu söyledikten sonra işaret parmağını önündeki kadavranın makatına sokmuş, şöyle bir karıştırıp çıkarttığı parmağını hop diye ağzına sokmuş ve emmiş. Ardından öğrencilerden de aynısını yapmalarını istemiş. Genç tıp öğrencileri, kızara bozara aynı şeyi teker teker yapmışlar. Bunun üzerine Hoca öğrencilerine dönüp; "İkinci önemli şey ise çok dikkatli olmaktır" demiş ve eklemiş, "Mesela ben demin hastanın makatına işaret parmağımı soktum ama orta parmağımı emdim!"...

Ekim - Kasım - Aralık 2012

29


▧KISA KISA Selin Şeritçi

Şahan Gökbakar'ın yeni filminden bir kare...

Şahan Gökbakar'ın senaryosunu yazdığı ve başrollerini Ezgi Mola ile paylaştığı 'Celal ile Ceren'in ilk tanıtım fotoğrafları yayınlandı.

RTÜK'ten MuhteşemYüzyıl Açıklaması...

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) yapılan yazılı açıklamada, bazı basın yayın organlarında, bir RTÜK üyesinin, Muhteşem Yüzyıl dizisinin Üst Kurul'un gündemine alınarak görüşülmesini talep ettiği ancak RTÜK Başkanı ile AK Parti kontenjanından gelen diğer üyelerin bu öneriye, karşı çıktıklarına ilişkin haberlerin yer aldığı belirtildi. RTÜK'ün haftada en az bir defa toplantı yaptığına işaret edilen açıklamada, Başkan tarafından hazırlanan gündemin toplantıdan en az 1 gün önce üyelere bildirildiği ifade edildi.

30

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Lübnan'da 'Fetih 1453'e yasak! Lübnan'da Ortodoks Rum grupların yoğun protestosu nedeniyle İstanbul'un fethinin anlatıldığı 'Fetih 1453' adlı filme yasak geldi. EYRUT - 'Fetih 1453' filminin Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki gösterimi, Ortodoks Rum grupların protestosu üzerine iptal edildi. Genelde Hristiyanlık, özelde ise Rum medeniyetine hakaret ettiği iddiasıyla Lübnan'daki Ortodoks Rum gruplarca protesto edilen Fetih 1453 filminin ülkedeki gösteriminin yasaklandığı bildirildi.


Ekim - Kasım - Aralık 2012

31


▧KISA KISA ◢ Teknoloji

Sokaklar yeni bir araçla tanışacak... Bisiklete benzeyen ancak tekerlekleri birbirinden bağımsız hareket eden 'Bicymple', şehir ulaşımına yeni bir soluk getirecek.

ABD'li tasarımcı Josh Bechtel, bisiklete benzeyen ancak tekerlekleri birbirinden bağımsız olarak hareket eden bir araç tasarladı. 'Bicymple' adı verilen ve zincir bulunmayan konsept araçta, pedal arka tekerlekte yer alıyor. Arka tekerleğin, öndeki tekerlekten bağımsız olarak farklı yönde hareket edebildiği konsept araç; bisiklete göre basit bir tasarıma sahip. Daily Mail'e konuşan Josh Bechtel, "Bisikletten daha basit bir araç tasarlamak istedim. Bu aracı, basit tasarımı sayesinde sürmek çok kolay. Üstelik daha hafif ve çok yer kaplamıyor" dedi. Bechtel, konsept aracın seri üretimi için farklı seçenekleri değerlendiriyor.

Zuckerberg: Her gün aynı tişörtü giyiyorum!

ABD televizyonlarının popüler şovu “Today’s Show”a konuk olan Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg kıyafet seçimiyle ilgili ilginç detaylar paylaştı. Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg Amerikan NBC televizyonunun popüler programı “Today’s Show”da Matt Lauer’ın sorularını cevapladı. Her zaman birbirine tıpa tıp benzeyen tişörtler giyerek objektifler karşısına geçen Zuckerberg aynı renk 20’den fazla tişörtü olduğunu söyledi.

32

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Facebook ve Twitter sigaradan daha keyifli! Facebook ve Twitter'ın kullanımının, sigara içmekten veya alışveriş yapmaktan daha cazip olabileceği belirlendi.

Chicago Üniversitesi'nde sosyal medya kullanıcılarıyla ilgili yapılan araştırmada, Almanya'da 18-85 yaşındaki kişilerin katıldığı araştırmada, akıllı telefon kullanan katılımcılar sosyal paylaşım sitelerine girme arzusu duyduklarında araştırmacılara haber verdi. Buna göre araştırma, facebook'ta bir fotoğrafa yorum yapmanın ya da twit atmanın, alışveriş yapmaktan, sigaradan, alkolden ve cinsel ilişkiden bile daha çok keyif verdiğini, bu iki sosyal paylaşım sitesinin en az alkol ve sigara kadar "bağımlılık" yapabileceğini gösterdi.


Kabuğunun altında kargo taşıyan kaplumbağalar geliyor...

İsviçre’deki Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’ne (ETH Zurich) bağlı bilim insanları, hızla gelişen robot teknolojisine en yeni ve ilginç projelerden birini sundu: Robot kaplumbağa. Enstitüde çalışmalar yürüten İsviçreli öğrenciler, yüzdüğü esnada yük taşıyabilen bir kaplumbağa geliştirmeye çalışıyor. Suda bir balık ya da tekne kadar hızlı ilerleyemese

Bilim insanları, gelişen teknolojinin akla gelebilecek her alanında insan hayatını kolaylaştırması adına projeler geliştirmeye devam ediyor. Bunun en son örneği, yük taşıyan robot kaplumbağa...

de, Naro-Tartaruga adı verilen robot önemli miktarda yük taşıyabilecek. İsviçreli mühendislerin kaplumbağa tercih etmesindeki bir diğer sebep, kaplumbağaya büyük bir batarya konulabilmesi. Dahası, su üzerinde kontrol edilmesi birçok nesneye göre çok daha kolay olacak.

cek. 2008 yılında tuna balığının sudaki hareketleri üzerinde çalışmalar yapan İsviçreli mühendisler, kaplumbağanın en iyi hareket kabiliyetine sahip olması için ya yüzgeç ya da pervane kullanması gerektiğini düşünüyor. Bu konuda karar kılınmasının ardından, su üzerinde gidecek yeni nesil robotların da önünü açılabilir.

Silindir şeklindeki alüminyum kaplumbağa su üzerinde kollarını kullanarak hareket ede-

Zeki insanlar daha mutlu oluyor! Zeka seviyesi düşük insanların mutsuz olma olasılığının, zeka seviyesi yüksek olanlara oranla daha fazla olduğu belirlendi!

İngiliz bilim insanları, düşük IQ seviyesinin genellikle düşük gelir, çeşitli sağlık sorunları, günlük yaşamda başkalarının yardımına ihtiyaç duyma ile ilişkilendirildiğini ve tüm bu unsurların da mutsuzluğa katkıda bulunduğunu açıkladı. 6 bin 870 kişinin katıldığı çalışmada araştırmacılar, katılımcılara kendilerini mutlu hissedip hissetmediklerini sordu. “Psychological Medicine” dergisinde yayınlanan araştırmada, “Kendisini çok mutlu hissettiğini” söyleyen katılımcıların yüzde 43’ünün, IQ seviyesi 120-129 olan grupta yer aldığı belirlendi. “Kendisini çok mutsuz” hissedenlerin büyük bir kısmının ise IQ seviyesi 70-79 olan grupta olduğu ortaya çıktı.

Araştırmayı yöneten Angela Hassiotis, elde edilen sonuçların normal zeka seviyesinin altındaki kişilerin kendilerini mutsuz hissetme olasılığının daha yüksek olduğuna işaret ettiğini söyledi. Hassiotis, yoksul ailelerin çocuklarına yönelik uzun süreli stratejilerin, çocukların hem zeka seviyesine hem de mutluluklarına olumlu etki yapabileceğine dikkati çekti. Araştırmada, zeka seviyesi düşük kişilere daha fazla destek verilmesi gerektiği belirtildi.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

33


▧KISA KISA◢ Genel Kültür

Uzay'dan Dünya'ya atlayış vakti geldi! ‘Korkusuz Felix’ lakabıyla tanınan Avusturyalı hava dalışçısı Felix Baumgartner, en son teknolojinin yardımıyla insan doğasının sınırlarını zorlayan bir atlayış gerçekleştirecek. Baumgartner’in 37 bin metreden yapacağı atlayış internetten canlı izlenebilecek. Rüzgarın yavaşlaması beklendiği için iki kez ertelenen atlayış için onay verildi. Twitter'dan yapılan en son açıklamada, Baumgartner'in basınç giysisini giydiği ve hazırlığını tamamlamak üzere olduğu belirtildi.

Felix Baumgartner, özel tasarım kapsülüyle çıkacacağı yükselikten, yine özel tasarım uzay giysisiyle atlayacak. 43 yaşındaki hava dalışçısı, atlayış esnasında ses hızını (1124 km) yaklaşık iki kilometre geçerek, ses duvarını delen ilk insan olmaya hazırlanıyor. Baumgartner'in ekibi, şu anda kapsülü atlayışın yapılacağı noktaya çıkaracak

balonu hazırlıyor. Tarihi deneme, ABD’nin New Mexico eyaletinde, Roswell’deki hava üssünde başlayacak. Baumgartner’in atladığı noktadaki hava boşluğunun etkisiyle, 40 saniyede 1110 km hıza ulaşması bekleniyor. Eğer atlayış beklendiği gibi gelişirse, Felix atladıktan 10 dakika sonra paraşütünü açacak ve çöle yumuşak bir iniş gerçekleştirecek. Baumgartner'in paraşütünü açabilmesi

için yerden 1500 metre yükseliğe geldiğinde saatte yaklaşık 270 km hıza inmesi gerekiyor. Daha önce birçok gökdelenden atlayan ve kariyerinde iki binin üzerinde paraşütle atlayış gerçekleştiren Avusturyalı hava dalışçısı, 37 bin metreden yapacağı ‘çılgınca’ denemeye hazır olduğunu belirtmişti.

Nobel Ödülü, Tıp alanında 'özel hücrelerin' oldu! Nobel Ödülü’nün Tıp-Fizyoloji alanında kazanan isimler belli oldu. İngiliz bilim insanı John Gurdon ve Japon meslektaşı Şinya Yamanaka, hücrelerin ve organizmaların gelişmesini konu alan çalışmalarıyla 2012 Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldü.

34

Ekim - Kasım - Aralık 2012


iPhone yine rekor kırıyor! Apple, iPhone 5'in üç günde 5 milyondan fazla satıldığını açıkladı. Teknoloji devi Apple'ın yeni 'oyuncağı' iPhone 5 rekor kırdı. Apple, 21 Eylül'den bu yana ilk üç günde 5 milyondan fazla İphone 5 satıldığını açıkladı. Firma ilk parti stoklarının üç günde tüketildiğini duyurdu. iPhone 4S ilk çıktığı hafta sonu 4 milyon adet satılmıştı. İphone 4S'e göre daha ince ve daha uzun olan 5. nesil iPhone, akıllı telefon pazarına hızlı bir giriş yapmış oldu.

100 MİLYONDAN FAZLA IOS 6 Bu arada 19 Eylül'de kullanıma açılan Apple'ın yeni işletim sistemi İOS 6'nın da 100 milyondan fazla cihaza yüklenildiği kaydedildi.

Samsung Galaxy S4 iddialarını yalanladı! Samsung, internette yayılan ve Galaxy S3’ün devamı olacak akıllı telefonun 2013’ün ilk aylarında tanıtılacağı yönündeki iddiaları yalanladı.

Akıllı telefon kullananlar; bilgilerinizi koruyun! Akıllı telefon kullanıcılarının, bazı işlem ve kayıtları, hırsızların işini kolaylaştırıyor.

Akıllı telefon kullanıcılarına, kişisel bilgilerini korumak için internette arama yaptıktan sonra tarihçeyi silmeleri ve yükledikleri uygulamalarda hesaplarını açık bırakmamaları öneriliyor. Güney Kore’nin Korea Times gazetesi, Galaxy S4/IV’ün, 2013’te Barselona’da düzenlenecek Mobil Dünya Kongresi’nde (MWC) tanıtılacağını öne sürmüştü. Samsung, Twitter hesabından yaptığı açıklamada bu iddiayı reddetti. Korece yapılan açıklamada, Galaxy SIII’ü takip edecek modellerin dokuz ay içinde piyasaya sunulacağı yönündeki haberlerin doğruyu yansıtmadığı ifade edildi. Aynı mesajda, “bu dedikoduları yaymanın amacı ne olabilir ki” ifadesi kullanıldı.

Kredi referans ajansı Equifax'ın İngiltere'deki araştırmasına göre, akıllı telefon kullanıcılarının dörtte biri, online bankacılık işlemleri gerçekleştiriyor. Dörtte üçü ise, üye oldukları sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarını sürekli açık bırakıyor. İnternette arama yaptıktan sonra tarihçeyi silmeyenlerin oranı yüzde 42, şifresiz telefon kullananların oranı ise yüzde 45'i buluyor. Ekim - Kasım - Aralık 2012

35


▧KISA KISA◢ Bilim

100 milyon yıl öncesine ait fosil bulundu! Arkeologlar, bir örümceğin avını yakaladıktan sonra yemeğe çalışırken gösteren, 100 milyon öncesine ait fosil buldu. Kehribar parçası içinde bulunan fosilde, örümcek, yakaladığı bir eşek arısına hamle yaparken görülüyor. Eşek arısının ağına düştüğü örümcek tarafından yenmeden hemen önceki halini gösteren fosil, tam 100 milyon öncesine ait. Arkeologlar, kehribar içinde bugüne kadar saklı kalmış milyonlarca yıl öncesine ait birçok canlı bulunmuş olsa da, bir örümceğin ve avının son anlarına tanıklık eden kehribar içindeki bir fosilin ilk kez bulunduğuna dikkat çekti.

Altın üreten bakteri bulundu!

Çikolataya Dikkat!

Bilim insanları, çikolata yerken kendini kısıtlamakta zorlanmanın, beynin beklenmedik bir kısmında afyona benzeyen bir kimyasal salgılamasından kaynaklandığını keşfetti.

Michigan Eyalet Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Moleküler Genetik Bölümü'nden Prof. Kazım Kashefi ile Doç. Dr. Adam Brown, "Cupriavidus metallidurans" bakteriler ile doğada bulunan zehirli bir kimyasal sıvı olan ve hiçbir maddi değeri olmayan altın klorürü bir araya getirdi.

Çikolatanın neden insanlar tarafından karşı konulamaz bulunduğunu anlamak için yapılan araştırmada, beyinde salgılanan bir kimyasalın, kısıtlama koymadan yemeye devam etmeye sebep olduğunu gösteren sonuçlar alındı.

Bakterinin altın klorürdeki zehirli ve atık maddeleri yediği ve bir hafta içinde kimyasal maddenin yüzde 99,9 oranında som altın külçesine dönüştüğü gözlemlendi. Laboratuarda üretilen altının gerçek değeri henüz bilinmiyor.

ABD’deki Michigan Üniversitesi’nde yapılan araştırmayı yürüten Alexandra DiFeliceantonio, “Aldığımız sonuçlar, beynin insanları fazla tüketmeye itmek için düşündüğümüzden daha geniş bir mekanizmaya sahip olduğu anlamına geliyor. Bu durum, günümüzdeki aşırı tüketimin nedeni olabilir” dedi.

Kashefi ve Brown, kompakt laboratuarlarında yaptıkları keşfin, doğada sürekli meydana gelen bir olay olduğuna inandıklarını belirtti.

36

Ekim - Kasım - Aralık 2012

"Mikrobik Simya" olarak tanımladıkları sürecin büyük miktarda altın üretimi yapılamayacak kadar yüksek maliyetli olduğuna işaret eden Kashefi, değersiz maddeleri altına dönüştürme hayali peşinden koşanların ise şansı olmadığını sözlerine ekledi.


En Fazla Özellik En Küçük Boyut Daha büyük bir ekran, daha hızlı bir çip ve inanılmaz incelikte tasarım.Pil ömründen ödün vermeyen ultra hızlı kablosuz bağlantı. Harika ses kalitesi ve rahat yeni bir kulaklık. Bu iPhone için her zamankinden çok çalıştık.

İnce, şık ve son derece yetenekli. Bu kadar ince bir telefonun bu büyüklükte bir ekrana, bu hızda bir çipe, en son kablosuz teknolojilere, 8 MP iSight kameraya ve daha birçok özelliğe sahip olduğuna inanmak zor. Üstelik bunların tümü, benzersiz bir titizlikle üretilen göz alıcı bir alüminyum gövdede. iPhone 5 yalnızca 7,6 milimetre kalınlığa ve 112 gram ağırlığa sahip. Bu da iPhone 4S'den %18 daha ince %20 daha hafif olduğu anlamına gelir. Bu tür bir tasarımı mümkün kılmanın tek yolu, göremediğiniz ayrıntılar da dahil olmak üzere, her bir ayrıntıyı en sıkı şekilde tekrar tekrar ele almaktan geçer. Daha fazla ekran, daha fazla görüntü. Herkes daha büyük bir akıllı telefon ekranı yapabilir. Ancak tek kriteriniz büyüklük olursa, aşırı büyük, garip ve kullanımı zor bir telefon elde edersiniz. iPhone 5, doğru bir şekilde tasarlanmış 4 inçlik bir ekrana sahiptir. Daha büyük, ancak iPhone 4S'le aynı genişlikte. Yani, klavyeyle yazmak gibi bugüne kadar tek elle yaptığınız her şeyi tek elle yapmaya devam edebilirsiniz. Bu internet sayfalarından tek seferde daha fazla içerik, gelen kutunuzun daha büyük bir kısmı, takviminizde daha fazla etkinlik, hatta ana ekranınızda daha fazla uygulama demektir. Üstelik bu ekran daha da canlı.

Kalbinizi kıran kişileri bağışlayın!

ABD’de yapılan araştırmada kalbinizi kıran kişileri bağışlamanın kalbe iyi geldiği ve sağlığı olumlu yönde etkilediği ortaya çıktı.

ABD’nin Kaliforniya eyaletinin San Diego şehrinde bulunan San Diego Üniversitesinde gerçekleştirilen araştırmada insanların kendilerini üzen kişilere kin tutmayıp onları affetmesinin sağlıklarını olumlu yönde etkilediği ortaya çıktı. 200 kişi üzerinde yapılan çalışmada araştırmacılar deneklerden kendilerini üzen olayları hatırlamalarını istedi. Deneklerin yarısından olayları affedici bir bakış açısıyla değerlendirmeleri istenirken diğer yarısına kendilerini yıkan anılarını içlerindeki öfkeyle anmaları istendi. Bu duyguları yaşarken monitörlere bağlanan deneklerin kan basınçları ve kalp atışları izlendi. Olayları öfkeyle değerlendiren grubun kan basıncının affedici gruba göre çok yüksek olduğu gözlenirken kin tutmayan ve kendilerini üzenleri affedenlerin kalp sağlıklarının da uzun vadede korunduğu belirtildi. Ekim - Kasım - Aralık 2012

37


▧KISA KISA◢ Teknoloji

Motorola'dan 4G ile cep telefonları Microsoft'a karşı bilgisayar gibi çalışacak... Hemen hemen her 12 yılda bir, cep telefonu teknolojisine yeni bir zafer! 'G' ekleniyor. 1G sayesinde analog telefonlar üretildi. 2G sayesinde Akıllı telefon üreticisi Motorola, Almanya’da görülen patent davasında yazılım devi Microsoft’a karşı nadir görülen bir zafer kazandı.

dijital telefonlar kart boyutuna indirildi; 3G ile akıllı telefonlar üretildi ve telefonlarda veri paylaşımı sağlandı.

Almanya’nın Mannheim kentindeki Bölge Mahkemesi, Şubat ayında Google tarafından 12.5 milyar dolara satın alınan Motorola’nın, farklı telefon modellerinde kullandığı ve mobil uygulamaların çalışmasını sağlayan teknolojinin patentini ihlal etmediğine karar verdi.

En azından resmi açıklamalar böyle diyor. Gerçekte ise dünyada beş milyardan fazla cep telefonu ve giderek kızışan rekabet ortamında, işlerin giderek karışması söz konusu.

Söz konusu teknoloji, mobil uygulamaların farklı telefon modellerinde çalışması için her modele göre spesifik kod yazılmasını gereksiz kılıyor. Böylece büyük bir zaman ve maliyet tasarrufu sağlanıyor.

4G yani dördüncü nesil cep telefonları ise bir sonraki adım. Bu teknoloji sayesinde cep telefonları, bilgisayar gibi çalışacak ve aynı ya da daha yüksek oranda veri paylaşım hızına sahip olacak.

Başta WiMax ve LTE gibi birbiriyle rekabet halindeki standartlar arasındaki mücadele vardı. WiMax'in hiçbirzaman büyük bir şansı olmadı çünkü LTE'nin de standart kurma mekanizması aynı. Cep telefonu şirketlerine ise ağları değiştirmek yerine güncellemeleri yetiyordu. Oyun, Apple yeni iPad'i için LTE'yi kullanacağını söylediğinde bozuldu. Daha sonra piyasada pay kapmak için, ne olursa olsun birşey geliştirme konusunda hızlı bir yarış başladı. Her ne kadar 4G'nin resmi tanımlamasına göre hızı saniyede 1 gigabit ise de, cep telefonu şirketlerinin pazarlama birimleri, saniyede 30 megabit ya da fazlasını 4G olarak tanımlıyor. Aslında bu hız 3G'nin bir parçası. Ancak bu, gerçeklerin abartıldığı ilk durum değil. Ama tabii, kale direklerinin yerini değiştirirseniz, 4G'nizin olduğunu söylemek daha kolay olabilir.

Instagram kullanıcı sayısında Twitter’ı geçti! ABD’de yayımlanan rapora göre, Ağustos ayında Instagram’ın günlük kullanıcı sayısı, dünyanın en büyük mikrobloğu Twitter’ın mobil uygulamasını yaklaşık yarım milyon geçmeyi başardı. Araştırma şirketi ComScore’un raporuna göre, fotoğraf paylaşma uygulaması Instagram, ilk defa Twitter uygulamasını geride bıraktı. Raporda, ABD’de Ağustos ayı boyunca Instagram günde ortalama 7.3 milyon kullanıcı tarafından ziyaret edilirken, Twitter’ın mobil uygulaması ortalama 6.9 milyon kullanıcıyı çektiği belirtildi.

38

Ekim - Kasım - Aralık 2012


‘Depresyon geçer deyip ertelemeyin! Dünya Sağlık Örgütü depresyonu “küresel hastalık” olarak tanımlıyor, öyle ki tüm toplumlarda her yaştan 350 milyondan fazla insanı etkiliyor. Bu nedenle depresyondaki kişiye yaklaşım büyük önem taşıyor.

Depresyon, tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmayan, birçok faktörün etkili olduğu bir hastalık. ‘Her şeyde başarısız oluyorum, yetersiz biriyim’ gibi kalıplaşmış düşünce ve şemalar kişide karamsarlık, çaresizlik duygularını uyandırıyor. Uzman Klinik Psikolog Elçin Orhan, depresyondaki kişiye yardım etmenin başlıca 3 kuralını şöyle açıklıyor: 1-Depresyondaki kişiye yardımcı olmaya çalışın. Ancak ona so-

runlarını anlattığı zaman “Kafana takma” diyerek bunu yapmayın. Çünkü bunu söylemeniz onda, sorununu ciddiye almadığınız hissi uyandırabilir. 2-Sorunlarından dolayı onu yargılamayın, anlamaya çalışın. 3- Depresyonu geçer diye bekleyip, sorunu ertelemeyin...

Ekim - Kasım - Aralık 2012

39


▧KISA KISA◢ Kişisel Gelişim

Hayatın anlamı... Hangi yaşta olursak olalım hepimizin hayattan öğrendiği bir şeyler vardır. On yaşındayken öğrendiklerimiz kırk yaşına göre oran olarak daha az değildir. Marifet öğrenmekte yada öğretende değil, öğrenilenlerin uygulamasındadır. Hayata pozitif bakmak, aldığımız dersleri bir daha yaşamayacağız demek değildir. Başımıza aynı şey geldiğinde davranışımızı değiştiriyorsak o zaman öğrenmişiz demektir. Ama birçoğumuz “bu defa farklı olacak” diye ümit eder. Oysa olayları farklı yapan bizim davranışlarımızdır. Davranışlarımız değişmeden hayatımızın değişmesini bekleyemeyiz. Danışanlardan çoğu hep aynı soruyu sorarlar. “ Sadece ben mi uğraşacağım, O da bir şey yapmazsa nasıl düzelecek bu ilişki?” Oysa hayatını veya ilişkisini değiştirmek isteyen O’dur. Bizler kendi gücümüzden korkar, sorumluluklarımızdan kaçarız. Hayatı değiştirebileceğimize inanmak istemeyiz. Başımıza gelenlerde başkalarını, hayatı, şansı suçlamak her zaman kolay gelir. Başarılarımızda kendi rolümüzü büyük bir gururla kabulleniriz. Ancak yaşadığımız zor olaylarda veya acılarda üzerimize alınmayız. Dişimizi fırçalamaz “şeker çürüttü” deriz. Kredi kartımızla kazandığımızdan fazlasını harcar, düzeni, patronu, ekonomiyi suçlarız. Dersimiz çalışmaz “hoca taktı” diye söylenir, filme dalıp geç yatar “saat neden çaldı” diye kızarız. Kendi seçimlerimizle hayatı yaşar, hayat bize verdi deriz.

40

Ekim - Kasım - Aralık 2012


▧ŞİİR

ÖZLEMİYORUM SENİ EY SEVGİLİ Özlemiyorum seni artık ey sevgili. Özlemiyorum yokluğunda sıcaklığını, Güneşler ısıtıyor sen yerine bedenimi, Özlemiyorum, can evine sokarcasına sarılmalarını, Sevmelerini, sevişmelerini, Issız koylarda, serin suların koynuna giriyorum. Özlemiyorum seni artık ey sevgili. Özlemiyorum, yakarcasına tenime dokunan nefesini, Ilık meltemlerle dağ yamaçlarında esiyorum. Gözlerini menekşelerde görüyorum. Gelincikler ödünç almış dudaklarını, Küçücük ellerin yapraklarda, Güzel gülüşünü kuş cıvıltılarında dinliyorum. Özlemiyorum seni artık ey sevgili. Kelebekler öpüyor dudaklarımı. Kopkoyu geceler örtüyor, saçların yerine beni, Göz kırpan yıldızlarla bakışıyoruz uzaktan. Ay ışığında oynaşan yakamozlardan dinliyorum, Kavuşamayan sevdalıların suskun ve hüzünlü şarkılarını, Rüzgârın servilere selam durduran uğultusuyla fısıldaşıyorum. Özlemiyorum seni artık ey sevgili. Bilirsin, bitime doğru akar bütün nehirler. Şimdi ben, aslına koşan deli sularda çağlıyorum. Özlemin, insanı güzelleştirdiğini kızıl güllere, Beklemenin, çirkinleştirdiğini mezar taşlarına anlatıyorum. Yaşayan sever elbet, sevilense yaşar durur derinlerde. Varsın sende kalsın, sana olan hasretimin güzelliği, Ben, yokluğunun çirkinleştirdiği hayatı yaşıyorum. Ve vuslatımdır diyerek, engin denizlere akıyorum. ALİ YILDIZ Emekli Eğitim Müfettişi mf.yldz@gmail.com Ekim - Kasım - Aralık 2012

41


▧KISA KISA◢

Modern dünyanın gizli salgını! 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü. Veriler, dünyanın ruh sağlığının pek de iyi olmadı yönünde. Her 5 kadından, her 12 erkekten biri depresyonda. Üstelik sorun sadece yetişkinleri etkilemiyor, okul çağı çocuklarının %2’si de depresyon kıskacında. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre depresyon dünyada gelecek 10 yıl içinde en çok görülen ikinci hastalık olacak. Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu da bu yıl, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde ana temayı depresyon olarak belirledi. Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen “Küresel Kriz: Depresyon” panelinde tüm dünyayı etkileyen sorun masaya yatırıldı.

Panelde, medya mensupları ve davranış bilimciler bir araya gelerek, depresyonu tetikleyen faktörleri ve depresyonu aşmanın yollarını tartıştı. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Davranış bilimleri çok geniş bir yelpaze, Biz davranış sağlığı alanında yeni bilimler üretirken toplumu etkileyen her türlü dış etkeni mercek altına alıyoruz ve saha araştırmaları yapıyoruz. Toplumu ve bireyleri etkileyen unsurlar arasında medyadan aldıkları haberler de

yer alıyor. Özellikle cinayet, tecavüz, istismar, gasp gibi 3. Sayfa haberleri çoğu zaman karşımıza bir depresyon nedeni olarak çıkıyor. Kişiler bu haberlere duyarsız kalamıyor, “benim de başıma gelir mi” psikolojisine kapılıyorlar. Bu duygular önce takıntı, sonra da hayatlarını etkileyen etkenler haline dönüşüyor. Panelimizde bu duygu halini akademisyenler ve haberciler olarak ele almayı hedefledik” dedi.

TÜM DÜNYA'YI TEHDİT EDİYOR!

gerektiğini kaydeden Doğan, “iyileşme sürecinde kişisel sorumluluk alın, kendinizi eğitin, kendinizi ortaya koyun, kendinizi savunun ve hem destek almayı hem de destek vermeyi öğrenin” çağrısında bulundu.

Depresyon tanısını koymak konusunda hekimlerin zaman zaman yetersiz kaldıkları görülmektedir. Türkiye’de yapılan bir araştırmada 100 depresyonludan sadece 12’sine doğru tanı koyabildiği saptanmıştır. Yeterli tanı ve tedavi olmayan depresyon hastalarında intihar ve kalp hastalıkları riski daha yüksek. İntiharların %60’ı bir duygudurum atağı sırasında oluşmaktadır. Koroner arter hastalarının %17-27’sinde majör depresyon saptanmıştır. Koruyucu etkenlerin güçlendirilmesi için çocuk ve gençlerin sosyal becerilerini geliştiren programlar, erişkinler için egzersiz programları ve anne-babaların eğitilmesi önemlidir” diye konuştu.

Prof. Dr. Orhan Doğan, depresyonun 2004 yılında en çok yeti yitimine neden olan hastalıklar sıralamasında üçüncüyken, 2020 yılında ikinci, 2030 yılında birinci sırada yer alacağının öngörüldüğünü söyledi. Depresyon hastalarının tedavi sürecinde kendilerine ve iyileşeceklerine inanması

42

Ekim - Kasım - Aralık 2012

100 HASTANIN SADECE 12’SİNE DOĞRU TANI KONUYOR Depresyon tedavisinde temel yaklaşımların antidepresanlar ve psikoterapiler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz ise “Dünyadaki depresif hastaların ancak %25’i tedavi olanaklarından yararlanabiliyor.


Stres, en çok mideyi zedeliyor! Sindirim sisteminin dengesini bozan stres, reflü, gastrit, peptik ülser, dispepsi, hatta mide kanserine kadar uzanan mide hastalıklarının nedenleri arasında yer alıyor. İş yerinde yetiştirilmesi gereken projeler, evde bekleyen işler, trafikte geçen uzun saatler gibi hayatın endişe ve gerilim yaratan detaylarıyla ilgilenirken bir an durun ve stresin vücudunuzda bulunan her sistem ve organı direkt veya dolaylı olarak nasıl etkilediğini düşünün. Stresin en çok etkilediği bölgelerden birinin sindirim sistemi olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Akça, ülser ve mide kanaması sıklığının stresli dönemlerde arttığını söyledi.

İntihar, önlenebilen ölümler arasında olabilir! İntihar girişiminin kadınlarda daha çok olmasına karşın ölümle sonuçlanan vaka istatistiklerinde erkek sayısı daha fazla. Psikiyatrist Serdar Nurmedow’a göre fark, erkeklerin daha etkili yöntemler kullanmasından kaynaklanıyor.

Kuzey Kutbu'nda 'buz' alarmı! Yapılan son tespitlere göre 2007'de 4,17 milyon kilometrekare olan Kuzey Kutbu'ndaki buz miktarı 3,42 milyon kilometrekareye düştü. Bilim insanları bu seviyenin şu ana kadar ölçülen en düşük seviye olduğunu söylüyor.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl 10 Eylül tarihinde düzenlenen “Dünya İntiharı Önleme Günü”. İntiharların önlenebilir ölümler arasında yer aldığını belirten Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Psikiyatrist Serdar Nurmedow, intiharların önlenmesinde toplumun her kesimine görev düştüğünü söyledi.

“İNTİHARLARDA ASLINDA BİR İPUCU HEP VAR”

Bilim insanları, Kuzey Buz Denizi'ndeki buz miktarının, şimdiye kadarki en düşük seviyesine indiğini belirledi. ABD'nin Colorado eyaletindeki Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi, Kuzey Kutbu'ndaki buz miktarının 1979 yılından bu yana yarı yarıya azalarak 3,42 milyon kilometrekareye düştüğünü açıkladı.

İntihar vakalarının psikiyatrideki riskli olgular arasında bulunduğuna ve intihar girişiminde bulunanların bir takım ipuçları bıraktığına değinen Nurmedow; kişilerin intihar düşüncesini çevresindekilere en az bir kere söylediğini belirtti. Nurmedow, “Kişiler üstü kapalı mesajlar verir, bunları iyi anlayıp analiz etmek gerekir, sözel olarak bir şey anlaşılmasa da bazı davranışlardan intihar düşüncesi anlaşılabilir. Bu nedenle yakınlarının ve ailelerin çok dikkatli olmaları gerekir. Mesela; bankadaki paraların bir yere aktarılması gibi davranışlar bazen önemli bir ipucu olabilir” dedi.

Buz miktarı, 2007'de 4,17 milyon kilometrekareye inmişti. Kuzey Kutbu'ndaki buzların erimesi, küresel ısınmanın en önemli etkilerinden biri olarak kabul ediliyor. Ekim - Kasım - Aralık 2012

43


▧KISA KISA◢ Psikoloji

Bruksizm kişilk yapısıyla tetiklenebiliyor...

Bruksizmin rekabetçi yöneticilerin hastalığı olduğunu söyleyen Diş Hekimi Hacer Esved Alireisoğlu, hastalığın sık görülen uyku bozukluklarından biri olduğunu söyledi. Bruksizmin doğumsal olmadığını ve kişilik yapısıyla tetiklenebildiğini vurgulayan Alirei-

Diş gıcırdatma ve diş sıkma hastalığı olarak bilinen bruksizm, stresli ve agresif kişilerle; rekabetçi ve mükemmeliyetçi yönetici meslek grubunda olanlarda daha çok görülüyor.

soğlu, “Hastalığın psikolojik ve fizyolojik sebepleri vardır. Stres bruksizmin nedenleri arasında önemli bir faktördür. Stresli bir hayat tarzı olan yöneticilerin mükemmeliyetçi, rekabetçi oldukları düşünülürse; bu hastalığa yönetici konumundaki kişilerde daha sık rastlanır. Malokluzyon denilen dişlerin diziliş ve sıralanışındaki bozukluklar ve kapanış bozuklukları da sebepler arasındadır” dedi

SABAHLARI YUTKUNMA GÜÇLÜĞÜ ÇEKENLER DİKKAT!

belirten Alireisoğlu’na göre bunun nedeni birçok kişinin bu alışkanlığının farkında olmaması: “Şikayetler ortaya çıkmadan hastanın bunu fark edebilmesi zordur. Diş sıkmaya gıcırdatma da eşlik ediyorsa çıkan ses etraf tarafından fark edilir. Bruksizm hastaları çoğunlukla; sabahları eklemlerde, çiğneme kaslarında, baş, boyun, kulak ağrısı, yorgunluk, yutkunma güçlüğü, dişlerde ağrı, hassasiyet ve çene ekleminde ses şikayetiyle doktora başvururlar.”

Bruksizm tanısının genellikle hastalığın ilerleyen zamanlarına kadar konulamadığını

Roma'nın surları National Geographic, Roma İmparatorluğu’nun yüzyıllar süren seferlerinde ele geçirdiği topraklardan geride kalan kalıntıların izini sürdü, uçsuz bucaksız toprakları belirleyen surların hikayesini araştırdı.

Bavyera’da tomruk taşımacılığında kullanılan toprak yolda sarsılarak ilerliyoruz. Alman Arkeoloji Enstitüsü araştırmacılarından arkeolog Claus–Michael Hüssen’in gözleri sol taraftaki ağaçlarda. Gür ormanda tanıdık bir yer arıyor Hüssen. Ansızın minibüsü kenara yanaştırıp dışarı çıkıyor. Piposuna tütün doldururken 1:50.000 ölçekli bir yüzey araştırması haritasına bakmak için duraklıyor bir ara. Başını yere eğmiş, piposu elinde yolun karşısına geçiyor ve şimdi de gür çalılıkların arasına dalıyor. Yoldan 50 metre içeride, bir metre kadar yüksekliği olan 16 metre uzunlukta bir tümseği son anda fark ediyor. Düz beyaz taşların saçıldığı bir yükselti bu. Orman içinde düz bir hat boyunca uzanıyor.

44

Ekim - Kasım - Aralık 2012

52 milyon yıl önce bitkiler yetişiyordu...

Bilim insanları, Antarktika’nın deniz tabanında yaptıkları sondaj çalışmalarında, buzul kıtada bir zamanlar yağmur ormanları olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmacılar, deniz tabanındaki tortu kalıntıları üzerinde yaptıkları analizlerde, kıtada 52 milyon yıl önce bitkilerin yetiştiğini keşfetti. Atmosferin mevcut hızda ısınmaya devam etmesi halinde, bitki kalıntılarının buzdan arınacağı ve Antarktika’nın yeniden yeşilliğe kavuşabileceği belirtilirken, bu durumun iklim dengelerini önemli bir şekilde bozabileceği uyarısı yapıldı. Bilim insanları, tortu kalıntılarında, Eosen Dönemi’ne ait ‘polen fosilleri’ bulunduğunu belirtti. 34-56 milyon yıl öncesine rastlayan bu dönemde varolan yağmur ormanlarından geride kalan polenler, bugün Antarktika’nın deniz tabanında donmuş bir halde yatıyor.


Twitter’da Google Gerçekleri

100.000 takipçisi ve verdiği ilginç bilgilerlerle bizleri şaşkına uğratan ‘‘ Google Gerçekleri ‘‘ isimli kullanıcıdan bir kaç ilginç bilgi :) • Çok ufak bir parça alkol bile akreplerin kafayı yemesini sağlamaktadır. • Meyveler, teorik olarak, bitkilerin dışkısıdır. • Sakızdaki beyaz pudra aslında şekerlendirilmiş mermer tozudur. • McDonald’s, kremalarında potasyum fosfat ve laktik asit kullanmaktadır. • Ördek menisinde antibiyotik maddeler vardır. • Body Integrity Indentity Disorder isimli hastalıktan mustarip olanlar, kolsuz ve bacaksız daha mutlu olacaklarına inanmaktadırlar. • 1.75’ten uzunsanız dünyanın %94’ündan uzunsunuz demektir. • Bir kadın her yılın 400 saat 46 dakikasını alışveriş yaparak geçirir. • Başarıyı kazanmadan önce Steve Jobs evsiz bir adamdır ve para kazanmak için geri dönüştürülebilir kola şişeleri topluyordu. • Birilerini azarlarken ya da birilerine bağırırken bazı kelimeleri yanlış söyleme ihtimalimiz çok fazladır. • İnsanların %70’i toplum içinde telefonla konuşmaktan nefret ederler. • Psikologlara göre bir insanın sizinle konuşmasını engellemek istiyorsanız hafife öne doğru eğilmeniz gerekmektedir. • Araştırmacılara göre yalnız insanlar, banyoda yalnız olmayanlara göre daha fazla zaman geçirirler. • Dokunmak, güven sorununu çözmede ve mutsuzluğu teselli etmede %60 oranında fayda sağlamaktadır. • Aynı anda hem rüya görüp hem horlayamazsınız. • Zekanın, sanılanın aksine, öğrenme hızı ile o kadar da fazla ilişkisi yoktur. • Bitki türlerinin %85’i okyanus altında yaşamaktadır. • Las Vegas kumarhanelerinde pencere ve saat yoktur. • Sarışın sakallar, koyu renk olanlara nazaran daha çabuk uzarlar. • Bilinen ilk aynı-cins evlilik M.S. 65 yılında gerçekleşmiştir. • Yavaş adımlarla yürüyen insanlar, ileride daha fazla hastalığa yakalanırlar. • Hafızaya en yakın olan duyu; koklamaktır. • Roosvelt’in eşi Eleanor Roosvelt, hafızasını geliştirmek için her gün bir top çikolata kaplı sarımsak yiyordu. Ekim - Kasım - Aralık 2012

45


▧KISA KISA◢ Jeoloji

Dev bir sondaj projesi... Bilim insanları, gezegenimizin oluşumuna ait çok önemli bilgilere ulaşabilmek için Dünya’nın çekirdeğine inilmesini sağlayacak dev bir sondaj projesi üzerinde çalışıyor. Bir milyar dolarlık proje kapsamında, yer kabuğunun en ince olduğu noktadan başlayacak sondajla 2020 yılında çekirdeğe ulaşılabileceği öne sürüldü.

yacağı uluslararası bir proje kapsamında altı kilometre derine inilerek çekirdekten numune toplanması amaçlanıyor. CNN’in haberine göre, projenin başını Japonya’nın Entegre Okyanus Sondaj Programı (IODP) ekibi çekecek. Ekip, çekirdeği saran kabuğu delerek, bilim dünyasındaki en büyük keşiflerden birine kapı açacak. Projenin direktörleri arasında bulunan Damon Teagle, CNN’e, “Dünya’nın çekirdeğine inmenin bilim tarihindeki en büyük zorluklardan biri olacağını” söyledi. Teagle, söz konusu proje için başarmaları gereken çalışmayı şöyle açıkladı: “Bir saç teli kalınlığındaki çelikten sicimi, bir havuzun en dibine indirmek ve burada milimetrenin bulmuş görünüyor. Teknolojik yetersizlikler Bilim dünyası, Dünya’nın en çok merak edilen ve oluşumu hakkında büyük sırlar sak- bugüne kadar Dünya’nın çekirdeğini ulaşılmaz 10’da biri kadar olan bir delikten metrelerce ladığı bilinen çekirdeğine inmenin bir yolunu bir yer kılsa da, Japonya’nın büyük rol oyna- aşağı sokmaya benziyor.”

2015'te Arktik buzulları yok olabilir... Uydularla yapılan tespitlere göre, Arktik’te bu yıl yaşanan erime, rekor kabul edilen 760 bin kilometre kareyi geride bıraktı. ABD Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi (NSIDC), 16 Eylül günü Kuzey Buz Denizi’ndeki buzulların yaz mevsiminde maruz kaldıkları erimeyi sona erdirerek, kış mevsiminin gelmesiyle artış yaşayacakları döneme girdiğini belirtti. Buzulların yeniden artmasıyla kaplayacakları toplam alanın 3.41 milyon kilometreye ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu rakam, 1979 ile 2000 yıllları arasında buzulların kapladığı alanın yarısınan çok az daha fazla.

46

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Kuzey Buz Denizi’ndeki buzulların rekor seviyede azalması, yakın gelecekte Dünya’yı korkutucu gelişmelerle baş başa bırakabilir. Bilim insanları, 2015’te Arktik buzullarının yok olabileceğini ve çok az kişinin bu hızlı değişime hazırlandığını belirtti.

Buzullardaki en yüksek ikinci erimenin yaşandığı 2007 yılında, kutuplardaki yüksek başınç alanı sisteminin uzun sürmesi nedeniyle buzullar güneş ışınlarına çok fazla maruz kalmıştı. Dahası, şiddetli rüzgarlar erimenin hızlanmasına neden olmuştu. Bilim insanları, bu yıl güneş ışığı ve rüzgarların birleşmesiyle ortaya çıkan ‘mükemmel fırtınanın’ Ağustos’ta yaşandığını belirtti. Rekor erimenin ana sorumlusunun mükemmel fırtına olduğu düşünülürken, NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden

Claire Parkinson, buzulların çok hassas bir noktaya geldiğine dikkat çekti. Parkinson, “Aynı fırtına on yıllar önce yaşanmış olsaydı bugün olduğu kadar etkili olmazdı. Buzulların kalınlığı çok azalmış durumda” dedi.


▧ARAŞTIRMA◢ Sağlık

Fıtık eden 6 neden...

Boyun fıtığı son yıllarda gençleri daha çok tehdit ediyor. Neden; modern yaşamın getirisi olan hatalı alışkanlıklar. Sürekli bilgisayar başında oturmak, fazla yemek, bilinçsiz spor yapmak bunlardan bazıları.

1. ÖNE EĞİK DURMAK "Duruş bozuklukları boyun fıtığının en önemli, aynı zamanda önlenebilmesi en kolay nedenlerinden biri. İki büklüm diye tabir edilen şekilde, öne kaymış biçimde durmak ve oturmak boyuna ciddi yük bindiriyor. Zamanla bu duruş bozukluğu boyunda hafif ters C şeklinde olan normal şeklini bozuyor ve giderek boyunda düzleşme olarak tabir edilen bu normal eğimin kaybolmasına neden oluyor. Toplumda birçok kişi çekilen röntgen filmleri sonucu doktorundan ‘sizde boyun düzleşmesi var’ sözünü duymuştur. Bu düzleşme hali boyun yapılarına, hatta beyne giden damarlara daha fazla yük binmesine yol açıyor. Disklere binen yük de artıyor ve koruyucu önlem alınmazsa bu durum boyun fıtıklarına zemin hazırlıyor. 2. SÜREKLİ BİLGİSAYAR BAŞINDA ÇALIŞMAK Duruş bozukluğunun ve boyun sorunlarının en önemli suçlularından biri de, sürekli masa başında, başı önde çalışmak. Bilgisayar ekranına uzun süre bakarak çalışıyor olmak da boyun fıtığına neden olabiliyor. 3. KONTROLSÜZ YAPILAN SPOR Isınmadan, kontrolsüz başlanan spor da

boyun fıtığına yol açıyor. Bu durum boyunda diskler ve eklemler üzerine fazla yük binmesine neden olarak yıpranmalara ve zamanla boyun fıtığına zemin oluşturuyor. Spor yaparken aşırı yük bindirecek ters-zorlu egzersiz yapmak da aynı nedenle fıtık oluşumunu tetikliyor. 4. FAZLA YEMEK Fazla yemek haliyle aşırı kilo alımına neden oluyor. Kilo, tüm vücuda olduğu gibi boyuna da ekstra yük demek. Omurganın taşıdığı yükün artması duruş bozukluğuna, ağırlık merkezinde sapmaya, artan yükle yapılarda yıpranmalara yol açıyor. Bu sorun yıllar içinde boyunda düzleşme, diskler ve eklemlerde yıpranma ile sonrasında boyun fıtığı oluşumuna neden olabiliyor. 5. BOYNU KÜTLETMEK ‘Boyun ağrılarını rahatlatıyorum’ diye yapılan ve halk arasında ‘boynu kütletme’ diye tabir edilen zorlayıcı germeler de boyun yapılarının ve disklerin düşmanı. Çünkü bu hareket boyun kemik yapıları arasında uygunsuz sürtünmelerle giderek artan aşınma ile eklem yüzlerinde kireçlenmenin ve deformasyonun nedeni oluyor. İlk başta rahatlatıyor gibi hissettirirken uzun dönemde boyun omurgasını giderek yıpratan bir kısır döngünün sebebi oluyor. 6. DESTEKSİZ AĞIR YÜK KALDIRMAK Uygunsuz şekilde desteksiz olarak ağır yük kaldırmak

da boyun disklerinde yıpranmanın ve zamanla yırtılmanın nedeni olabiliyor. Kişinin taşıyabileceğinden fazla yükün altına girmesi, sırtta, omuzda sürekli bir şeyler taşıması, ağır sırt çantası kullanması veya hep aynı tarafında ağır çanta taşıması boyun omurgasını zorlayan etkenler arasında yer alıyor. BOYUN FITIĞINI ÖNLEMENİN PRATİK YOLLARI ◉ Boyun fıtığını önlemenin en etkili yolu, duruşu düzeltmek. Boyun sağlığınız için dik durun, kamburu çıkmış, öne bükülmüş şekilde durmaktan ve oturmaktan vazgeçin. ◉ Kontrollü ve bilinçli spor yapın. Spor yapmaya zamanınız yoksa hekiminizden alacağınız boyun egzersiz programlarını düzenli uygulamaya özen gösterin. ◉ Ofiste çalışıyorsanız bilgisayar – monitör seviyesini iyi ayarlayın. Monitörü sağda veya solda değil, tam karşınızda konumlandırın. ◉ Uzun süre aynı pozisyonda, masa başında kalmayın. Ara sıra mola verip, germe egzersizleri yapın. Ayakta dolaşmanız bile omurganıza toparlanması için fırsat verecektir. ◉ Ortopedik yatak ve özellikle iyi bir yastık seçimi çok önemli. Yastığınız ne başınızı öne itecek kadar kalın, ne de başınız arkaya düşecek, yatağa gömülecek kadar ince olmalı. ◉ Yastık seçerken sadece başı değil, baş ve sırtı destekleyen, yan yatıldığında da aradaki boşluğu dolduran özellikte olmasına dikkat edin. ◉ Koltukta, kanepede iki büklüm, eliniz başınızda uyumanın boyuna çok zararı olabileceğini unutmayın. ◉ Televizyon izlerken mümkünse başınız bir yere yaslanmış şekilde, rahat ve dik pozisyonda kalmayı ihmal etmeyin."

Ekim - Kasım - Aralık 2012

47


▧SAĞLIK◢

SONBAHARDA BESLENMEYE DİKKAT! Kendimize en az özen gösterdiğimiz mevsimlerden biridir sonbahar. İçimize çöken yorgunluk, sarı yaprakların oluşturduğu eşsiz görüntüye rağmen yaşadığımız isteksizlik ve halsizlik son baharın üzerimizdeki en belirgin belirtileri olur.

Bağışıklık sistemimizin alarm vermeye başlaması da soğuk algınlıklarının ve erken nezlenin habercisi olabilir. Bu mevsimde de beslenmemize özen göstermek ve sağlıklı beslenmeye devam etmek kurtarıcımız olacaktır. Sonbahar kilo almaya da elveriş kazandığımız bir mevsimdir. Üzerimizdeki halsizlik ve isteksizlik aşırı yeme atakları ile son bulur. İçimizden hareket etmek bile gelmiyorsa kışa yeni kilolarla merhaba demek işten bile değildir. Paltoların altına fazla kiloları saklamamak için sonbahar boyunca yediklerimize dikkat etmemiz gerekir. ◉ Öğün atlamadan az ve sık beslenmeye sonbaharda da dikkat etmeli ve yağlı

48

Ekim - Kasım - Aralık 2012

şekerli besinler yerine, uzun süre tok tutma özelliğine sahip posalı besinler olan tam tahıl ürünlerine, sebze ve meyvelere yönelmeliyiz. ◉ İçinizdeki hareket etmeme isteğini zorlayarak yapmaya başlayacağınız yarım saatlik yürüyüşler 2–3 gün içerisinde alışkanlık halini alarak, hem mutluluğunuzu perçinler hem de kilo kontrolünde başarılı olmanızı sağlar. Sonbahar hüznünü yenmek için mutluluk verici besinlere beslenme planınızda sağlıklı miktarlarda yer vermelisiniz. ◉ Magnezyum ve potasyumdan zengin muz, C vitamini deposu taze sıkılmış portakal suyu ve omega-3 zengini ceviz ara

öğünlerinizde stresi yenmenize yardımcı olacaktır. ◉ Vücutta endorfin salgısı başlatan acı kırmızıbiber ve sinir sistemine içerdiği B vitaminleri ile iyi gelen tam tahıl ürünleri ise ana öğünlerinizi süsleyerek sonbaharda yaşadığınız psikolojik karmaşayı geride bırakmanızı sağlar. Yaz mevsiminde kazandığımız ve sonbaharda yeniden kaybettiğimiz güzel bir alışkanlıkta su içmektir. Soğuyan havalarla birlikte su tüketimimiz gün geçtikçe kendini içimizi ısıtan çay ve kahve gibi içeceklere bırakır. Fakat suyun yerini hiçbir içecek tutamaz. Bu nedenle; ◉ Günde 8–15 su bardağı su içme alış-


SONBAHARDA FORMDA KALMAK İÇİN;

kanlığımızı mevsimlerin etkilerine maruz bırakmadan devam ettirmek gerekir. ◉ Günde 300 mg’dan daha fazla miktarda alınan kafein, vücuttan su atımını arttıracağından ötürü kafeinli içecekleri günde 4 kupayı aşmayacak miktarda tüketmeye özen göstermelisiniz. Soğuk algınlığının kol gezdiği sonbahar mevsiminde üzerimize kalın bir şeyler giymek kadar önemli olan bir konuda, bağışıklık sistemimizi beslenme ile güçlendirmektir. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenen bir kişinin soğuk algınlığı veya nezleye yakalanma riskinin daha düşük olduğu bilimsel çalışmalarca da gösterilmiştir. Bağışıklık sistemimize güç kazandırmak için yapmamız gereken; ◉ Vitamin ve mineral ihtiyacımızı doğal besinlerden karşılamaya çalışmak olacaktır. ◉ Hastalık yapıcı yabancı etmenlere karşı güç kazanmak için, öğünlerde dört ana besin grubu olan etlere, süt ürünlerine, tahıl ürünlerine ve sebze-meyvelere yer vermek gerekir. Bu şekilde beslenen kişinin

sonbahar yorgunluğunu üzerinden atması ve hastalıklardan korunması kolay olur. Mevsimsel değişikliklere bağlı olarak yaşanan stres, tatlı krizlerine yol açabilir. Tatlı krizlerinden korunmanın en kesin yolu kan şekerini dengede tutacak şekilde beslenmektir. ◉ Günde 3 ana 3 ara öğün şeklinde düzenlenen bir beslenme programı ve gün içerisinde 4 saatten uzun aç kalmamaya özen gösterilmesi kan şekerinin ani düşüşlerine engel olarak tatlıların çekiciliğini belirli derecede azaltır. ◉ İkinci dikkat edilmesi gereken ise karbonhidrat döngüsünden uzak durmaktır. Tatlı krizlerine yenilerek tükettiğiniz tatlıların yeni tatlı krizlerine yol açacağını unutmamanız gerekir. ◉ Sofralarda salata, sebze yemekleri, meyveler ve tam tahıl ürünlerinin yer alması da beslenme tarzının posadan zengin olmasını sağlayarak mevsimsel değişikliğe bağlı oluşabilen kabızlık sorununun ve açlık hissinin engellenmesinde etkili rol oynayacaktır.

1- Yeterli düzeyde uyku en önemli unsurdur. Yetişkinler 8 saatten fazla uyumamaya özen gösterin. 2- Sigarayı yaşamınızdan çıkarın, sigara içilen yerlerde bulunmamaya özen gösterin. 3- Stersi kontrol altına alın. 4- Alkol gibi metabolik stersi arttıran yaşlanmayı hızlandıran içeceklerden uzak durun. 5- Temizlik kurallarına özen gösterin. Özellikle kişisel besin temizliği… 6- Düzenli olarak tıbbi kontrollerden geçin 7- Daima diyetinizde yapacağınız olumlu değişikliklerin sağlığınıza yapacağı önemli farklılıkları hatırlayın. 8- Optimal sağlık için tahıllar, et grubu, süt ürünleri, taze sebze ve meyveler ile sağlıklı yağları bir arada yiyin. 9- Yemeklerinizi nerede yediğiniz ve nereden satın aldığınız çok önemli değil. Hoşlandığınız yiyeceklerin sağlıklı yeme tarzına uygun olmasına dikkat edin. 10- İyi beslenme formda kalmanın temel yakıtıdır ve buda sizinle başlar. Evde, restoranda, kafeteryada veya işte de sağlıklı besinlerden oluşan menüler tüketebilirsiniz. 11- Sevdiğiniz restoranlarda kızartmalar yerine az yağlı olanları tercih edin. 12- Beslenmede her şeyden önemlisinin; çeşitlilik, denge ve aşırıya kaçmama olacağını düşüncenizden çıkarmayın. 13- Yemek yerken aşırıya kaçmayın. Porsiyon ölçülerinizi uygun tutarsanız istediğiniz besinleri kolaylıkla yiyebilirsiniz. 14- Düzenli yürüyüş yapın. 15- Bol miktarda su için. Bu yetişkinler için ortalama 8-15 su bardağıdır. Suyun vücut için yeterli gelip gelmediğini idrar rengini kontrol ederek anlayabilirsiniz. Eğer sürekli bir ilaç kullanmıyorsanız idrar rengi açıksa yeterli sıvı almışsınız demektir. Sağlıklı ve mutlu bir sonbahar geçirmeniz dileği ile…

Ekim - Kasım - Aralık 2012

49


▧ARAŞTIRMA

Doğal taşlarla gelen şifa

Yüzyıllardır bazı hastalıklara faydalı olduğu bilinen doğal taşları, hiçbir işlemden geçirmeden satan Osman Altınbaş, taşların enerji yüklü dünyamıza iyi geldiğini söylüyor. san Kocabaş'tan etkilenerek, taşlarla gelen şifa dükkanına çevirdi. Mağazada, yüzyıllardır faydaları araştırılan taşların hiçbir işleme tabi tutulmadan doğal olarak satıldığını söyleyen Altınbaş, 10 yıldır taşların sıralarına ulaşmaya çalıştığını anlattı. Hasan Kocabaş'ın taşlar konusundaki bilgilerinden yararlandığını belirten Altınbaş, insanların doğal taşların faydalarının bilincinde olduğunu belirterek şöyle konuştu : "Modern tıbbın bile çare bulamadığı bazı hastalıklara taşlar faydalı olabiliyor. Bu bilimsel olarak da kanıtlandı. Taşların içerisinde bulunan minareller birçok hastalığa iyi gelebiliyor. Biz bilimsel açıklamalardan yola çıkarak taşlarımızı takı haline getirip satıyoruz. Onun dışında çeşitli batıl inançlardan dolayı kullananlar da var . Doğal taşların hastalıkların tedavisinde ise hiç bir yan etkisi yok." Konya'da kendisinden esinlenilerek doğal taşlarla şifa dağıtılmasına sevindiğini söyleyen Hasan Kocabaş ise "Taşlar hakkında çok araştırma yaptım. 150 civarında yabancı siteyi taradım. Hem fiziksel özellikleri, hem de yararları yönünden taşları incelediğini söyledi.

Doğal taşların insanlara olan etkileri üzerine yüzyıllardır çalışmalar yapılıyor. Birçok hastalığa şifa olduğu bilimsel olarak kanıtlanan taşların negatif enerji yüklü dünyamızdaki

50

Ekim - Kasım - Aralık 2012

sırları ise oldukça cezbedici. Konya'da 15 yıldır doğal taş işiyle uğraşan Osman Altınbaş doğal üretilen takı malzeme satışı yaptığı mağzasını, 'Doğal Taşlar' kitabının yazarı Ha-


Akik rahatlatıyor Mercan moral veriyor. gusal yaraların iyileşmesini sağlar. Enerjisi, ölümcül derecede hasta olanlara iyi gelir. İletişimin iyileşmesine yardımcıdır. Kişinin yaşamına anlam katmasına, yaşamına değer vermesine yardım eder. Değişimleri kabullenmeyi kolaylaştırır. Kişiye kendini ifade etme gücü verir. Rahatlatıcı, sakinleştirici ve huzur vericidir.

ederler. Aragonite Yıldızları evrenin birincil gücüyle farkındalığa ve sadece gerçekten aşk duygusu ile hizalanmayı anlamamıza yardım ederler.

AKİK Güçlü ve erkeksi bir enerjiye sahip olan akik, cinsel organlar ve cinsel güç için faydalıdır. Günlük stresi atma ve bedenin tansiyonunu düzenleme özelliklerine sahiptir. Uykusuzluk çekenlere iyi gelir.

AKUAMARIN Solunum yolu rahatsızlıklarına astım ve tiroid bezi rahatsızlıklarına iyi gelir. Bereket ve uğur taşıdır. Kendisini taşıyan kişileri negatif enerjilere karşı korumaktadır.

AY TAŞI Kramplara bacak ağrılarına ve sırt ağrılarına iyi gelir. Oburluğa karşı faydalıdır. İnsanlar ile aranızdaki şefkat ve sempati duygularını karşılıklı olarak artırır ve kendisini tanıyan kişiye sempati kazandırır.

AMETİST TAŞI

AZURİT

Göz hastalıklarına, alerjiye, baş ağrılarına ve kalp rahatszlıklarına iyi gelir. Negatif elektrik yükü taşıdığından dolayı; bedendeki fazla elektrik yükünü toplayarak beyin gücünü yükseltir. Bulunduğu çevredeki olumsuz enerjileri temizleyip dönüştürür. Uykusuzluk çekenlere iyi gelir. Eğer uykusuzluk sorunu yaşıyorsanız, ametisti yatmadan bir süre önce elinizde tutun ve sonra yastığınızın altına koyarak yatın. Özelllikle düşman tavırlı insanların arasında bulunacağınız zaman bu taşı yanınınzda bulundurun.

Duygularınızı rahatlıkla ifade etmenize yardım eder. Yorulan gözlere çok iyi gelir. Kişiyi konuşkan yapar ve merkezde tutar.

APATİT İletişim taşıdır. Tartıştığınız ya da anlaşamadığınız biriyle aranızdaki sorunları, bu taşla çözebilirsiniz. Apatit taşı aynı zamanda hastalıkların tedavisinde de kullanılır.

AMAZONİT Beden dışı deneyimler karşısında duyulan korkuyu yatıştırır. Beden ve ruh dünyaları arasında sürekliliği ve anlayışı sağlar. Duy-

ARAGONİT Aragonite Yıldız, duygusal gelişim ve kendi kendini şifalandırma çalışmalarında yardımcı olur. Kişinin kalbi ile merkezli bir sakinlik bulmasına yardım ederler. Onlar eski yaraların egodaki birikimlerini ya da duygusal dramlara bağlılığı serbest bırakmaya yardım

BOSVANA AKİK Değerli taşlarla tedavide Akiğin çok önemli bir yeri var­dır. İç organlarımızı özellikle de cinsel organlarımızı ve böy­lece de ürememizi etkiler. Bundan dolayı hamilelikte bebeği koruması için devamlı taşınmalıdır. Vücudumuzdaki (kan ve lenfler gibi) değişik dolaşım ve si­nir sistemlerinin sağlıklı seyretmelerini sağlar. Hasta veya yorgun gözlerde, akikleri göz kapağının üze­rine koyarak, dinlenmek gerekir.

ELMAS Vücut ve ruhun dayanıklılığını arttırır. Kudret ve dayanıklılığın sembolüdür. Eski zamanlarda aşklarını arttırması için eşler tarafından kocalarına hediye edilirmiş. Aşkı kötü gözlerden koruduğu düşünülürmüş. Saflık ve masumiyeti simgeler.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

51


▧SAĞLIK◢ Yoga

Yoga

Yoga bize neler anlatır? İnsanın, günümüzde doğadan uzaklaşıp kendini kente hapsettiğini hepimiz biliyoruz. Ayrıca içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik şartlar onu giderek artan bedensel ve zihinsel gerginliklerle de karşı karşıya bırakır. Bu gerginlikler bir müddet sonra insanın, ruhsal, zihinsel ve bedensel faaliyetlerini de etkilemeye başlar. Bunun sonucu kişide zihinsel bulanıklık, sinirlilik, psikosomatik rahatsızlıklar, bedensel çöküntüler, başarısızlık, güvensizlik, çevre ile uyumsuzluk ve daha birçok durumlar ortaya çıkar. Zamanla insan yaşama sevincini kaybeder ve mutsuz bir kişi olur.

52

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Sağlıklı mısınız? Ruh, zihin ve beden dengeniz yerinde mi? Cevap evet ise, mutlu olmanız gerekir. Fakat kaç kişi, bu sorulara sınırlamaksızın, gerçekten evet cevabını verebilir?

Stresin yarattığı bu durumdan kurtulmak ve rahatlamak için alkole, sigaraya, uyuşturucu maddelere ve uyku ilaçlarına başvurur. Onların vereceği geçici rahatlıkla avunmaya çalışır. Bu yanlış davranış kişiyi daha da çok yıpratır. Peki insan, sinir sistemini bu gerginliklerden nasıl temizleyecektir? Kaybettiği sağlığını ve mutluluğunu nasıl geri getirecektir? Bunun için izlemesi gereken yol nedir? Bu soruların cevabını bir doğu felsefesi olan YOGA bize anlatmaktadır.


Yoga nedir? Yoga, binlerce yıl önce Hindistan’da ortaya çıkmış bir felsefe, bir yaşam bilimidir. Yoga sözcüğü Sanskritçe “birleştirmek veya bütünleşmek” anlamına gelir. Bu felsefeyi uygulayan kişiye de “Yogi” denir. Yoga, bedeni, zihni ve ruhu tamamen eğiten, huzur veren ve kişinin kendini tanımasını sağlayan, dünyadaki en eski kişisel gelişim metodudur.

Yoga’dan ilk kez, M.Ö. 2500 yıllarına ait kutsal yazılar olan Veda’larda bahsedilmektedir. Ancak Veda’ların son kısımlarını oluşturan Upanişad’lar Yoga öğretisinin ve Vedanta felsefesinin temellerini oluşturmaktadır. Vedanta’nın ana fikri şu şekilde belirtilir: Bir tek mutlak gerçek ve bilinç vardır; o da bütün evrenin temeli olan Brahman’dır. (Tanrı’dır)

“özünün” farkındalığını yaşar ve kendini evrendeki her şeye çok daha yakın hisseder. Canlı, cansız her şeye daha derin bir sevgi duyar. Onlarla bütünleşir. Yoga, mutlu ve aydınlık bir insan olmanın yöntemidir. Yoga bir din değildir. İnsanları fiziksel, zihinsel ve ruhsal disiplin yoluyla mutluluğa, başarıya ve “aydınlanma”ya ulaştırmayı amaçlayan bir felsefedir.

Yoga’nın mevcudiyetine ilişkin en eski arkeolojik bulgular, M.Ö. 3000 yıllarına kadar gider. İndus vadisinde yapılan kazılarda ortaya çıkartılan bazı taş mühürlerde yoga duruşlarını gösteren figürlere rastlanmıştır.

Yoga insana kendi benliğini tanımasını, dengede tutmasını öğretir. Yaşam daha derinlemesine yaşanır. Çektiğimiz anlamsız acılar, Yoga sayesinde yerini evrensel uyuma bırakır. Yogayla uğraşan insan, kendi

Yoga, uzun süreli eğitim gerektiren bir yoldur. Ancak bir yol göstericinin (Yogi’nin) rehberliğinde öğrenilir. M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış olan Patanjali, Yoga Sutra’larında, Yoga’nın 8 basamaktan oluştuğunu söyler.

Yoga; 8 Basamaktan Oluşur; Yama – Ahlaksal kurallara uymayı öğretir. Şiddeti, hırsızlığı, açgözlülüğü, kişinin kendi nefsine hakim olamayışını yasaklar. Niyama – Öz disiplini öğretir. Saflığı, sadeliği ve çalışmayı hedefler. Asana - Belirli pozisyonlardaki vücut egzersizleridir. Pranayama - Belirli ritmlerde nefes alıp vermeyi öğretir. Pratyahara – Duyguları kontrol etmeyi sağlar. Dharana – Belli bir fikir üzerinde konsantre olmayı öğretir. Dhayana – Meditasyon. Düşünce. Samadhi – Meditasyonun ulaşacağı son hedef olup; beden ve duyular dinlenirken, aklın ve ruhun uyanık kalması. Üstün bilince erişme halidir.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

53


Yüz Okuma Bilimi Ya da İlmi Firaset

54

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Sadece akıl ve duyu organlarıyla bilinemeyen ancak sezgi gücü ile ulaşılan bütün bilgi alanlarını kapsayan firaset, 'bilen' için insanların yüzündeki maskeleri kaldırmaya yarayan muhteşem bir hazine...www…


RECEP YETER/ Yeni Şafak Pazar Çarşıdan alınamayan, mektepte okunamayan bir bilim dalı İlm-i Sima. Yani yüz bilimi ya da firaset… Sadece akıl ve duyu organlarıyla bilinemeyen ancak sezgi gücü ile ulaşılan bütün bilgi alanlarını kapsayan firaset, 'bilen' için insanların yüzündeki maskeleri kaldırmaya yarayan muhteşem bir hazine… A. Sait Aykut da bu işi bilenlerden biri… Birkaç hafta önce bu sayfalarda okuduğunuz Azmi Ofluoğlu röportajımda bir ayrıntı vardı. Ofluoğlu'nun ofisinin duvarında asılı olan ve birbirine benzeyen üç farklı yüzün resmedildiği bir tablo. Tabloya uzun uzun bakan ve 'artık iki yüzlü insanların bile sayısı azaldı' diyen Azmi Bey... Bir insana ait yüzlerin sayısının epeyce arttığı, herkesin artık daha fazla maskeye sahip olduğu bir zaman diliminde, insanları yüzlerinden tanımak neredeyse imkansızlaşıyor. İşte bu noktada

aklımıza, epeyce deruni bir bilim geliyor. İlm-i Sima, ya da firaset… Yani yüz okuma bilgisi… Bu bilgiye sahip ender insanlardan biri olan A. Sait Aykut'un ifadesiyle 'görünen alametlerle görünmeyen ahlak ve karakterlerin nasıl ortaya çıkarılacağının ipuçlarını bize sağlayan bilgi' Eğer, aynada ruh elbisenize bir de bu gözle bakmaya cesaretiniz varsa, buyrun yüzleşin… "GÖĞSÜ GENİŞ OLAN ASLAN GİBİDİR" A. Sait Aykut, firaset ilminin İslam kültürünün klasik kitaplarında rasyonel mantık içinde iki dayanağı bulunduğunu söylüyor: Uzun zaman içinde elde edilen tecrübeler ve hayvanlara yapılan kıyas. İnsanın görünen bedeninin, görünmeyen ahlâkî ve ruhî yapısını yansıtması sonucunun uzun süren gözlem ve çıkarımlara dayandırıldığını ifade eden Sait Aykut, hayvanlara yapılan kıyasa ise göğsü geniş olanın cesarette aslana benzetilmesini örnek veriyor ve ekliyor:

"Göğüs, yürek, ciğer gibi organlardaki sıhhat ve genişlik birçok kültürde cesaretle ilişkilendiriliyor." Firaset ilminin tabii, riyazi ve ilahi olmak üzere üç bölümde ele alındığını, tabii kısmının İslam dünyasına İslam'dan önceki kültürlerden geçtiğini söylüyor. İlk ve orta çağlarda hükümdarların kendilerine görev verecekleri kimselerin seçiminde bu ilmin verilerinden faydalandığını dile getiren Sait Aykut, Müslüman filozofların da Kur'an-ı Kerim'in Hicr Sûresi'nin 75. ayetindeki “Şüphesiz bunda derin bir kavrayışa sahip olanlar için ibretler vardır.” İfadelerine dayanarak bu tür eserlere ilgi duyduğunu anlatıyor. Aykut, İslam dünyasında konu ile ilgili ayrıntılı eser yazan isimleri şöyle sıralıyor: 932'de vefat eden Ebu Bekir Zekeriyya er-Razi, 872'de vefat eden Kindi ve son olarak da 1209'da vefat eden Fahreddin Razi.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

55


▧KİŞİSEL GELİŞİM

HAKİM DEDİĞİN

SUÇLUYU DUDAĞINDAN TANIR! İnsanların iç yüzlerini yüzlerine, vücut yapılarına göre anlama kabiliyeti demek olan firaset mahkemelerde kullanılsaydı nasıl olurdu? Hakimler suçluyu gözünden tanıyabilir miydi? Sait Aykut, İslam dünyasında firaset ilminin yaygınlaşmasıyla bu tartışmalarında yapıldığını ancak mahkemelerde bütün delillerin tıkandığı noktalarda bu yönteme zaman zaman başvurulduğunu anlatıyor. Aykut, bu yöntemin kullanılmasının tasvip edilmediğini de dile getiriyor. Sait Aykut'un bu bilim dalının Batı'da kullanılmasıyla ilgili verdiği bilgiler ise bir hayli ilginç: Batı hukuk tarihi, fiziki özellikler ve şekil bozukluklarının kişinin şeytani niteliklerini gösterdiğine ilişkin görüşlere sahipken, Ortaçağ'da daha da ileri gidildiğini yazıyor... Kanunlar, zanlılar arasında en çirkin olanın suçlu olma ihtimalinin fazla olduğunu bile savunur. Batılı bilim adamlarından Giambattista della Porta fizyonomi okulu kurmuş, insan davranışları ile yüz özellikleri arasındaki ilişkileri incelemiş ve hırsızlar hakkında kesin yargıyı bile vermiştir: "Hırsız, geniş dudaklı ve sert bakışlıdır!"

HERKES ELDE EDEBİLİR AMA…

Peki bu ilme herkes sahip olabilir mi ya da her isteyen kişi karşısındaki kişinin yüzüne bakarak çeşitli tahlillerle bulunabilir mi? Sait Aykut, sonradan firaset ilmine sahip olmanın belirli yöntemleri bulunduğunu, bunların başında ise sürekli ibadet, nefsanî arzuları terk etme ile elde edilen firaset kabiliyeti geldiğini dile getiriyor. Aykut'a göre yoğun bir egzersizle ruhun parlatılmasını gerektiren bu yöntem, keskin bir zekâ ve üstün sezgi gücüne sahip kişilerin sıkı bir perhiz ve

56

Ekim - Kasım - Aralık 2012

çile sonucu firaset sahibi olmalarına imkan sağlıyor. Hatta firasetin benzer yöntemleri uygulayan budist rahiplerde ve Kızılderili Şamanlarında da görüldüğü kaydediliyor. Sait Aykut, ilahi firasete ilişkin olarak da şunları söylüyor: "Peygamber Efendimiz “Müminin firasetinden sakınınız çünkü o Allah'ın nuru ile bakmaktadır.” buyuruyor. Alimler, bu hadisi şerifin İlahi firasetin en büyük göstergesi ve işareti olduğunu savunuyor" Said Aykut'un bir başka dikkat çektiği nokta ise bugüne kadar biriken

firaset ilminin kaynaklarına bakarak sıradan birinin tespit yapmasının yanlışlığı… Firaset illminde dile getirilen tespitlerin uydurma şeyler olmadığını vurgulayan Aykut, diğer yandan da bu tespitlerin umumileştirilmemesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: "Bir insana, bu bilim şöyle diyor diye sadece bir uzvunun şeklinden dolayı hüküm vermek yanlış. Bu durum hem o ilme karşı saygısızlık, hem de suizanna kapı aralama açısından mahzurludur. Onun için bu kriterleri herkesin kullanması doğru değildir."


Huylar Huylarbeldelere beldelere ve meskenlere meskenlere göre görede de değişiyor... değişiyor... Firaset konusunda söz sahibi bilim adamlarından kabul edilen Fahreddin Razi ise bu konudaki tüm yöntemleri İlm-i Firase isimli eserinde ortaya koyan alim olarak biliniyor. Razi, eserinde çok sıcak memleketlerin, insan derisinin deliklerini genişlettiğini dile getirirken, bunun da beraberinde doğal hararetin azalmasına, ruhun yavaş yavaş çökmesine, kalplerin korkaklaşmasına ve hazmın zayıflamasına yol açtığını yazıyor.

Eserde, soğuk ülkelerin halkı daha cesur ve gıdayı daha güzel hazmedici olarak tanımlanırken, kuru memleketlerin ahalisi ise mizaçlarında ve beyinlerinde kuru tabiatlı olarak ifade ediliyor. Bedenin uzuvlarına ilişkin şu tanımlar ise bir hayli dikkat çekici: "Alnı buruşuk ve yayılmaya meyilli ise, o kişi öfkelidir. Alnın kırışıklığı çok az ve kısa olan övülmeyi sever. Eğer alın düz ve kırışıksız ise, kavgacıdır. Çok tüylü kaşları olan kişiler meraklı, endişeli ve hüzünlü olur. Gözleri az çökük durumda olan kişilerin nefsi şereflidir. Çünkü aslan böyledir. Her iki gözü berrak ve parlak kişi zevk düşkünü olabilir. Burnu kısa ve eğri olan kişi, kadınlara karşı şehvetlidir. Dudağı kuru olanın rahatsız olma ihtimali vardır. Köpek dişlerinin bulunduğu noktada dudağı ince olan kişi kuvvetlidir.

Dişleri zayıf, ince ve seyrek olan kişinin bünyesi zayıftır. Kimin yüzü zayıf ve ince ise, işlere önem verendir. Çok gülen kişi yumuşak, müsamahakar ve işlere ehemmiyet vermeyendir. Az gülen kişi kindar ve muhaliftir. İnsanların işlerine kolay kolay razı olmaz. Kimin boynu kalın ise, o, kuvvetli ve saldırgan, kimin boynu ince ise, ruhen ve bedenen zayıftır. Kimin boynu kalın ve dolgun ise, o, öfkelidir. Kol dize ulaşıncaya kadar uzun ise bu durum, nefsin şerefine, bazen de kibre ve liderlik sevgisine delalet eder. Güzel ve yumuşak olan avuç ve el, süratle öğrenme ve anlamaya delalet eder. Güzel ve küçük ayak, sahibinin iftihar ve sevincine delalet eder." Aykut'un dediği gibi herkesin birbirine bakıp bu tespitleri koyması mümkün değil... Ekim - Kasım - Aralık 2012

57


▧ARAŞTIRMA◢ Piramitler

Muhteşem Piramitler ve Sırları

Binlerce yıl önce yapılan piramitlerde, bugün bile hala binlerce sır yatmaktadır. İşte piramitlerin şaşırtan özellikleri:

58

Ekim - Kasım - Aralık 2012

◉ Büyük Piramitin açıları, Nil'in delta yöresini iki eşit parçaya böler. ◉ Gize'deki üç piramit aralarında bir Pitagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5'dir. ◉ Büyük Piramitin taban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını verir. ◉ Büyük Piramitin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliğinin karesine eşittir. ◉ Büyük Piramit, dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer alır. ◉ Büyük Piramit, dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir. ◉ Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramidi çeviren taş levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir. Bu gölge-

lerin taş levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu. ◉ Büyük Piramit'le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir. ◉ Piramitin yüksekliğiyle, çevresi arasındaki oran, bir dairenin yarı çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir. Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir. ◉ Gizde'den geçen boylam, dünyanın denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya böler. Bu boylam ayrıca kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup, bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur. ◉ Bugün teknolojik olarak çok ilerlemiş Japonya bile Keops piramidinin aynısını yapamamaktadır. Ziyaretçilerin Keops piramidine girişine izin verilmediği, bunun nedenin de piramidin koridorlarının çok dar


ve dik olması olduğu söylenmektedir. ◉ Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi verir. (149.504.000km) ◉ Piramidin çalışkan işçilerinin olağanüstü bir çabayla günde 10 parça üst üste koyduklarını kabul edersek, piramitteki 2.5 milyon taçın 250.000 gün, yanı 664 yılda ancak oluşmuş oluyor. Oysa piramit 20-30 yılda tamamlanmıştır. ◉ Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir. Bu taşların temin edilebileceği en yakın mesafe yüzlerce km uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildikleri tam olarak bilinmemektedir. ◉ Piramit kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya yılda iki kez güneş girer. (doğduğu ve tahta çıktığı günler.) ◉ Mısır'daki büyük piramit, 30 yılda inşa edildi. Bu piramitin taşları ile Fransa'nın etrafında 3m. lik bir duvar yapılabilirdi. ◉ Mumyalarda rodyoaktif madde bu-

lunduğundan; mumyaları ilk bulan 12 kişi kanserden ölmüştür. ◉ Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır. ◉ Kirletilmiş suyu, birkaç gün piramidin içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz. ◉ Piramidin içerisinde süt birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir. ◉ Bitkiler piramidin içinde daha hızlı gelişirler. ◉ Piramidin içine bırakılmış su, beş hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir. ◉ Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yapmadan piramit içinde mumyalaşır. ◉ Kesik, yanık ve sıyrık gibi yaralar, büyükçe bir piramit içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir. ◉ Piramitlerin bazı odalarını içinde ne olduğu hala bilinmemektedir. Araştırmacıların

çoğu ya içinde kayboldu ya da aynı yerde birkaç tur attılar fakat içlerini göremediler. ◉ Piramitlerin içleri yazın soğuk, kışın çok soğuk olur. ◉ Uzayda, aynı Mısır'daki piramitler ve Sfenks'in dizilişine uygun şekiller vardır. Ayrıca piramitlerin, bir yıldız kümesine göre dizili oldukları iddia edilmektedir. ◉ Piramitlerin bazılarında, kilometrelerce devam eden tüneller vardı. Bu tüneller, kimi zaman bir tuzağa, kimi zaman da firavunun gerçek mezarında çıkardı. ◉ Firavun mezarlarının dağlarda açılan oyuklara yapıldığı dönemde, mezar için çalışan tüm işçiler, tanrılara kurban verilirlerdi. Bu, hırsızlara karşı alınmış bir önlemdi.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

59


▧ARAŞTIRMA◢ Dünya'nın En İlginçleri

Dünya'dan İlginç Bilgiler Kağıt Parayı Kimler İcat Etti?

Para icat edilmeden önce, deniz kabuğundan kıymetli metallere kadar çeşitli mallar değişim aracı olarak kullanılmıştır. Tarihi kayıtlara göre, M.Ö. 118 yılında Çinliler deri para kullanmışlardır. İlk kağıt para ise M.S. 806 yılında yine Çin’de ortaya çıkmıştır. Batıda kağıt paraların basılması ve kullanılması 17'nci yüzyılın sonlarına rastlamaktadır. İlk kağıt paranın 1690’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde Massachusetts Hükümeti, İngiltere'de ise "Goldsmiths" ler tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve daha sonra diğer ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı görülmektedir. "Kağıt icat edildi, paranın kağıt olması yüzyıllar sürdü."

60

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Bir hafta niçin 7 gündür?

Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar? Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üst üste duran buzların her biri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok küçük kısım erir. Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışçasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısının 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar? Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.


Mezara niçin çiçek konulur ?

İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon' nun milattan önce 1346'da öldüğünde mezarının çiçekten taçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupa da ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mezarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenlerinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayaletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.

Neden evlilik yüzüğü yüzük parmağına takılır biliyor muydunuz? Evlilik yüzüğü neden hep aynı parmağımızdadır da, neden işaret parmağı baş parmak ya da serçe parmak değil de neden yüzük parmağı... Evlilik yüzüğünü ilk defa eski mısır prensesi nefertiti takmıştır... O yıllardaki tıbbın ne kadar ilerde olduğu ayrı bir tartışma konusudur ama yüzyıllar sonra anlaşılmıştır ki; Direk kalbe giden tek damar evlilik yüzüğünü taktığımız parmaktadır... Bu şarkı "Happy birthday to Başka hiç bir parmağımızdan you" dur. Şarkının asıl kaynağı direk kalbe giden bir damar Amerikalı iki kız kardeşe aittir. Orijinal adı "Good Morning to All" yoktur... yani "hepinize günaydın"dır. Daha sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır.

Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir ?

Niçin otellerin kapıları döner kapıdır? Döner kapıların tek amacı enerji ve yer tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller. Üstelik tüm bu işlev kapı çapı kadar yer alır.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

61


▧ARAŞTIRMA◢ İmaj

İmajın Ne Alemde? Bu konuda bir kaç test uygulaması yapıcaz, sonuçları değerlendirmek sizin elinizde... Önce sorularımıza başlayalım:

62

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Hafta sonu önemli bir davete katılmanız gerekiyor... A) Hiç sorun değil, üzerinize ne giyseniz etkileyici olursunuz. B) Acil tarafından kuaföre gidilmeli, belki de yeni bir kıyafet. C) Bu kadar kısa zaman kala ortaya çıkan bir davete mümkün değil yetişemezsiniz. Uzun bir aradan sonra sizi gören arkadaşınızın ilk yorumu: A) Harika görünüyorsun, hiç değişmemişsin. B) Biraz kilo mu almışsın? Kendine iyi bakıyorsun herhalde. C) Valla bana selam vermesen seni tanıyamazdım. Bu ne hal! Uzun zamandır devam ettiğiniz kuaförünüz... A) Senin saçların gibisini görmedim. Her zaman harika görünüyor. B) Şu saç boyunu biraz değiştirsek mi? Belki biraz balyaj... C) Bu katalog yeni geldi. İstersen sana yeni bir imaj yapalım.

A’lar çoğunluktaysa Tam bir imagemaker’sın Girdiğin her ortamda, bakışlar senin üzerinde toplanıyor. Modayı bu kadar yakından takip ediyor olman çevrende saygı duyulan ve fikri alınan bir insan olmanı sağlamış. Şimdiki halini muhafaza etmeye çalış ve her zaman kendi bildiğin doğrular çerçevesinde ilerle.

En son ne zaman spor salonuna gittiniz? A) Mutlaka haftada iki gün spor salonundasınız. B) Kafanıza eserse ya da fazla kilonuz olduğunu düşünürseniz gidiyorsunuz. C) Eşinizi ikna etmek için bir hafta kadar gittiniz ama zamanını hatırlamıyorsunuz. Yakınınızda olan arkadaşlarınızı seçerken... A) İyi ve trend görünmelerine dikkat ediyorsunuz. B) Her zaman yanınızda olmaları ve tabii ki iyi görünmeleri önemli bir kriter. C) İnsanları görüntüleriyle değerlendirmiyorsunuz. İş yerine giderken seçtiğiniz kıyafetler... A) Mutlaka bir gece önceden seçilen, modaya uygun ve çekici kıyafetler oluyor. B) Bazı zamanlar kıyafet konusunu ikinci plana atıyorsunuz. C) O an elinize ne geçerse giyip evden çıkıyorsunuz. Hayranı olduğunuz ünlünün sizi en çok çeken tarafı... A) Giyimi, kuşamı, tavrı ve imajı. B) Ne giydiğine bakıyorsunuz ama ne

B’ler çoğunluktaysa İmajın sallantıda Gün içindeki görüntünle ilgili dikkat etmen gereken bazı hususlar var. Bu konuda sana yapılan eleştirileri duyuyor olabilirsin. Hiç değilse bu eleştirilerden bazılarına kulak ver. Her ne kadar kötü bir durumda olmasan da her an yürüyen felaket haline gelebilirsin. Bizden söylemesi!

söylediği de önemli. C) Magazin dergileri onunla ilgili ne haber girmişse ona bakıyorsunuz. Büyük ikramiye size çıksa... A) Önce kılık kıyafetinizi ve yaşadığınız mahalleyi değiştirirsiniz. B) Borçlarınızı kapatır ve şık kıyafetler alırsınız. C) Hemen bir dünya turuna çıkarsınız. Televizyonda yayınlanan ve giyim kuşama yönelik programları takip ediyor musunuz? A) Hiç kaçırmadan. B) Vakit buldukça. C) Şimdiye kadar hiç izlemediniz. Hayatınızdaki insan giyiminizle ve görüntünüzle ilgili bir laf edince... A) “Sen ne anlarsın” deyip lafı ağzına tıkıyorsunuz. B) Bazı konularda haklı olduğunu düşünüp değişikliğe gidiyorsunuz. C) Birlikte çarşıya alışverişe çıkıyorsunuz.

C’ler çoğunluktaysa Kendini acilen yenilemelisin İyi bir görünümün altında yatan tek şey, giydiğin kıyafetler ya da taktığın takılar değildir. Yaşam tarzın, kimlerle takıldığın ve ne yiyip ne içtiğin de imajını belirler. Son zamanlarda kendini dış dünyadan öylesine soyutlamışsın ki imajın yerlerde sürünüyor. Bir an önce bu gidişe bir dur demelisin.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

63


▧ARAŞTIRMA◢ Kişisel Gelişim

MEHMET TURGUT'TAN BEKLENEN PROJE

Sualtında intiharlar! Doğaya olan hassasiyetini çalışmalarına da yansıtan başarılı fotoğrafçı Mehmet Turgut, yeni sergisiyle sulara sahip çıkıyor... Denizleri ve çevreyi kirleterek adeta kendi intiharımızı hazırladığımızı haykıran Mehmet Turgut, suyun altında çektiği intihar fotoğraflarını sergileyeceği “Sualtında İntiharlar/Underwater Suicides” ile yine çok ses getirecek. Bugüne kadar hayvan haklarına ve çevre duyarlılığına dikkat çekmek amacıyla çeşitli projelere imza atan Mehmet Turgut; bu defa, insanlığın suları hoyratça kullanarak ve kirleterek “bilinçsiz bir intihar”a doğru sürüklendiğini vurgulamak için “Sualtında İntiharlar/Underwater Suicides” sergisini sanatseverlere sunuyor. Kötü davrandığımız doğanın yaşadığı sorunlara karşı farkındalığı arttırmayı amaçlayan Turgut’un “Sualtında İntiharlar/Underwater Suicides” sergisinde yer alacak fotoğrafları; tüm insanlık olarak bilinçsiz şekilde planladığımız ölümümüze, bu acı sona sert bir gönderme, bir uyarı niteliği taşıyor. Sualtı fotoğraflarıyla tanınan Ayşegül Dinçkök’ün küratörlüğünü, İpek Sorak’ın sanat yönetmenliğini, Umut Eker’in moda editörlüğünü üstlendiği; tanıtım ve fotoğraf metinlerini Ali Deniz Uslu’nun kaleme aldığı “Sualtında İntiharlar/Underwater Suicides” sergisi için profesyonel dalgıç Selin Beşkardeş Öztunalı su altında Turgut’un objektifine poz verdi. Ayşegül Dinçkök’ün tüm kamera arkasını fotoğrafladığı çekimlerin belgeseli ise İpek Sorak tarafından kayda alındı. “Sualtında İntiharlar/Underwater Suicides” sergisinde, su altı intiharlarının yanı sıra, Ayşegül Dinçkök tarafından çekilen kamera arkası fotoğrafları ve belgeseli de sanatseverlere sunulacak.

64

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Ekim - Kasım - Aralık 2012

65


▧ARAŞTIRMA◢ Teknoloji

Dünya'yı değiştirecek 10 teknoloji trendi... Evans’ın çizdiği tabloya göre gelecekte sadece insanların değil, nesnelerin de internete bağlı olduğu bir dünyada, bugünkünden çok daha hızlı bağlantılarla zettabyte’larca veri üretip tüketecek ve her şeyi bulutta saklayacağız. Ağ teknolojilerinin her zamankinden daha önemli bir rol oynayacağı ve teknolojinin sağlık alanında yaratacağı mucizevi çözümlere tanık olacağımız bu on yıldaki en büyük paradigma değişikliğini ise internetten indirdiğimiz nesnelerin çıktısını üç boyutlu yazıcılarda aldığımızda yaşayacağız. Evans, “Bu trendler dünyanın inanılmaz bir yer olduğunu bizlere hatırlatıyor. Ama her zaman sormamız gereken soru şu: Bu değişime hazır mıyız?” diyor.

66

Ekim - Kasım - Aralık 2012


İşte önümüzdeki 10 yılı değiştirecek 10 trend: Trend : Şeylerin İnterneti 2008’de doğan “Şeylerin İnterneti” (IoT-Internet of Things) insanlar dışında başka şeylerin de internete bağlanması olarak tanımlanıyor. Cisco IBSG 2020’ye gelindiğinde internete bağlanan şeylerin sayısının 50 milyara ulaşacağını tahmin ediyor ve bu da dünyadaki her insan için altı cihazdan fazlası anlamına geliyor. IoT’nin muazzam ölçekte veri duyma, toplama, aktarma, analiz etme ve dağıtma becerisiyle insanlık sadece hayatta kalmak için değil aynı zamanda hızla değişen dünyada gelişim sağlamak için ihtiyaç duyduğu bilgiye ulaşacak.

Trend 2: Zetta Seli Geliyor 2008’de yaklaşık 5 exabyte’lık veri üretilmişti. Bu, 1 milyar DVD’ye denk geliyor. Sadece üç yıl içinde üretilen bilgi miktarı 1.2 zettabyte’a ulaştı. Bu, dünyadaki her kişinin 100 yıl boyunca tweet atması ya da 1 saatlik bir TV programının 125 milyon yıl gösterilmesiyle eşit boyutta. Bu bilginin büyük bölümü, zengin medyaya –özellikle video- duyduğumuz doymak bilmez arzudan kaynaklanıyor. Öyle ki 2015’te internette dolaşan verilerin yüzde 90’ından fazlası video kaynaklı olacak. Zetta seli nedeniyle ağlara büyük talep olacak ve güvenlik, hizmet kalitesi ve verimlilik alanlarında optimize yapılara ihtiyaç duyulacak.

Trend 3: Bulutun Bilgeliği Giderek daha fazla veri buluta taşınıyor. 2020’ye gelindiğinde tüm verilerin üçte biri bulut üzerinde olacak veya bulut üzerinden geçecek. Küresel bulut hizmetleri gelirleri yılda yüzde 20 oranında artacak ve 2014’te inovasyon ve bulut bilişime yönelik BT harcamaları 1 trilyon dolara ulaşacak. Bulut teknolojisi halihazırda gerçek zamanlı çeviri ile iletişim kurmamızı, güçlü süper bilgisayarlara erişim sağlayarak bilgimizi artırmamızı ve yeni alanlarda bilgisayar platformları kullanarak sağlık alanında ilerlememizi sağlayacak kadar güçlü.

Trend 4: Yeni İnternet Dave Evans’ın kendi evini örnek alırsak, ağ bağlantı hızı, sadece Telnet bağlantısı kullanabildiği 1990’dan bu yana 170 bin katına çıktı. Bugün Evans’ın 38 adet sürekli açık bağlantısı ve 50 Mbps’nin üzerinde bant genişliği var. Bu, evde aynı anda telepresence kullanmaya, kesintisiz film izlemeye ve çevrimiçi oyunlar oynamaya yetiyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde Evans’ın evindeki ağ bağlantı hızı 3 milyon kat artacak. Geleceğin ağları günümüzdekilerden çok daha hızlı olacak ve sürekli artan talebi karşılayacak şekilde ölçeklendirilmesi gerekecek. Ekim - Kasım - Aralık 2012

67


Trend 5: Dünya Düzdür… Kullandığınız Teknoloji de Öyle İletişimin hızı, zenginliği ve erişimi (özellikle internet üzerinde) arttıkça insanlar daha hızlı gelişip evrilebilecek. Canlı olayların kaydedilmesi, aktarılması ve tüketilmesi "yakın zaman”dan “gerçek zaman”a geçiyor. Yakın gelecekte herkes haberci olacak. Bu geçiş üç teknolojik ilerlemeyle sağlanıyor: 1) genişbant kablosuz internet, 2) her yerde, her zaman üretim ve 3) internet TV. Akıllı cep telefonu olan herkes olayları gerçek zamanlı olarak kaydedip yayınlayabilecek.

Trend 6: Gücün Gücü Nüfus artışı ve kentleşme nedeniyle önümüzdeki 20 yıl içinde her ay 1 milyon kişilik bir şehir kurulacak. Bu ve diğer pek çok trendin oluşturduğu talep, bitmekte olan fosil yakıt kaynaklarımıza ciddi bir yük oluşturuyor. İyi haber şu ki enerji sorunumuzu çözmenin yolu var. Sadece güneş enerjisi tüm enerji ihtiyacımızı karşılayabilir. Aslında günümüzün küresel enerji talebini karşılamak için her biri 9 bin hektarlık 25 solar santral kurulabilir. Her yıl 170 bin kilometre kare ormanlık alan yok edilirken bu çok da zor değil. Aynı hızda, solar çiftlik inşaatı sadece üç yılda tamamlanabilir. Solar enerjiyi daha da uygulanabilir bir seçenek haline getiren yeni bir gelişme ise solar hücrelerin “basılır” olması. Haziran 2011’de Oregon State Üniversitesi araştırmacıları, mürekkep püskürtmeli yazıcı kullanarak solar hücre ürettikleri yeni bir yöntem geliştirdiklerini açıkladılar. Bu çözüm atık miktarını yüzde 90 azaltırken maliyeti de çok daha düşük.

Trend 7: İnsan… Hep Daha İyiye Keşif eşiğini geçtik ve kendi kaderimizin efendileri haline geldik. Sonuçta atomlarımız bizi oluşturuyor ve biz de onlar üzerinde hızla kontrol sahibi oluyoruz. Stephen Hawking’e göre “İnsanoğlu kendisinin tasarlayabileceği bir evrim sürecine giriyor.” Bu ifadeler “sıra dışı” gibi görünse de yakın dönemde gerçekleşen bazı gelişmeler göz önünde bulundurulabilir: Temmuz 2009-İspanyol araştırmacılar fotografik hafıza maddesini keşfetti. Ekim 2009-İtalyan ve İsviçreli bilim adamları hissedebilen ilk yapay eli geliştirdi. Mart 2010-Retina implantı ile görme engelli hastalara görme yetisi kazandırıldı. Nisan 2010-Chicago Rush Üniversitesi Tıp Merkezi’nden bilim adamları cilt kanserini tedavi edebilecek bir yöntem buldu. Haziran 2011-Texas Kalp Enstitüsü, çarpıntı, tıkanma ve kriz riski olmayan “döner” kalbi geliştirdi.

68

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Trend 8: Yeni Boyut Fizikselden sanala doğru mantıksal bir ilerleme var. Örneğin yakın geçmişte kitap, CD ve DVD satın alıyorduk. Artık bu tür şeyleri internetten indiriyoruz. Benzer paradigma değişimi şu anda bisiklet gibi fiziksel “şeyler”de görülüyor. 3D baskı veya “eklemeli üretim” materyallerin üç boyutlu model verileri kullanılarak ve genellikle katman katman eklenerek birleştirilmesiyle nesneler üretme süreci. Halihazırda, oyuncaklardan arabalara ve canlı yapılara kadar pek çok şey “basılıyor”. Çok uzak olmayan gelecekte, insan organlarını bile basabilir hale geleceğiz. Mart 2011’de Wake Forest Rejeneratif Tıp Enstitüsü'nden Dr. Anthony Atala TED Talks’ta canlı olarak bir böbrek fotokopisi çıkardı. Bu sadece “prensibin kanıtı” olsa da pek çok kişi canlı doku üretmeye başlamamızın an meselesi olduğuna inanıyor.

Trend 9: Başka Bir Soy Ağacı Teknolojik gelişmeler yapay varlıkların yaratılmasına olanak tanıyor. Şu anda animasyon karakterler konuşmayı algılıyor, metni konuşmaya dönüştürebiliyor ve eski deneyimlerini hatırlayabiliyor. Robotlar da büyük bir hızla ilerleme kaydediyor. 2020’de robotlar fiziksel olarak insanlardan üstün hale gelecek. 2025’te robot nüfusu gelişmiş dünyadaki insanların sayısını geçecek. 2032’de robotlar zihinsel olarak insanlardan üstün hale gelecek ve 2035’te robotlar iş gücü olarak tamamen insanların yerini alabilir hale gelecek.

Trend 10: Her Şey İnsan İçin Her zaman teknolojiye ayak uydurduk. Gelecekte teknoloji bize ayak uyduracak. Halihazırda bilgisayarla görü kullanıcıların akıllı telefonlarıyla bir Sudoku bulmacasının fotoğrafını çekip hemen çözümüne ulaşmalarına olanak tanıyor. Artırılmış gerçeklik ve harekete dayalı bilgisayar teknolojisi, eğitim, tıp ve iletişim alanlarını sanal ve gerçek dünyaları birleştirecek şekilde dönüştürecek. Nihai entegrasyon, omurilik hasarlı insanların normal yaşam sürmesine olanak tanıyacak beyin-bilgisayar arayüzleri olabilir.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

69


▧ARAŞTIRMA◢

Nuri Ustanın tespihleri koleksiyoncuların gözdesi...

30 yıldır tespih ustası olarak çalışan Nuri Küçükokka'nın sihirli ellerinden çıkan tesbihler, koleksiyoncuların da baş tacı!

"Nuri Küçükokka'nın adını duyarak Konya'ya tespih meraklıları, el emeği ve göz nuruyla yapılan tespihlere büyük ilgi gösteriyor " Konya'nın tek tespih ustası Nuri Küçükokka'nın ellerinde şekillenen tespihler ayrı bir oneme sahip. Tespih yapımında cam, kehribar, yılanağacı, narçıl, abanoz, fildişi, mercan, sedef, inci, baline kemiği gibi

70

Ekim - Kasım - Aralık 2012

birbirinden kıymetli malzemeler kullanılıyor. Ancak 30 yıllık tespih ustasının koleksiyonunda en gözde olanlarını, kehribar taşından yapılmış tespihler oluşturu yor.

Değerli taşlardan yapılan tespihlerin maliyeti yüksek olsa da merkalıları usta işi bir tespihe lüks bir araba fiyatını dahi layık görüyor.


15 yılda ancak rengini alabiliyor! Birçok hastalığa şifa olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış olan kehribar taşının oluşma sürecini şöyle anlatıyor: " Kehribar, uzun sürede oluşan bir fosildir aslında. Daha çok Baltık ülkelerinde büyük çam ağaçlarının ürettiği sıvıdan meydana geliyor . Çam ağaçlarının sıvılarından yere damla damla dökülüyor. Uzun yıllar geçtikten sonra o damlalar kehribar oluyor. Araştırmacılar, kehribarın oluşumunda binlerce yıldan bahsediyor. Kehribarın kendine özgü çok güzel bir çam kokusu var. Büyük kehribar parçalarını kesiyoruz. İçinden limon sarısı renginde kehribar parçacıkları çıkıyor. Bu parçalardan tesbih yapıyoruz. Çok enterasandır. 5 sene sonra kehribar renk değiştirmeye başlıyor ve netice itibarıyla 15 yılda kendi ana rengine dönüyor." Küçükokka, "Hz.Muhammed'in hadislerinin birinde Allah tarafından insana bağışlanan ilaçlardan biri olan söz ediliyor kehribardan. Çok eski zamanlarda tıp alanında kullanılan Kehribar, günümüzde de çok değerli taşlardan bir tanesi. Kehribarın faydaları ise saymakla bitmiyor. Sindirim sistemini düzenlemesinden tutunda astım, bronşit, vücutta oluşan çeşitli ağrılar ve depresyone kadar birçok rahatsızlıklara şifa oluyor" diyor.

Osmanlı Damla Kehribar

Osmanlı Damla Kehribar

Osmanlı Damla Kehribar

Osmanlı Kehribar

Osmanlı Kehribar

Osmanlı Damla Kehribar

Damla Kehribar

Kehribar

Kehribar

Osmanlı Kehribar

Ateş Kehribar

99'luk Kehribar Ekim - Kasım - Aralık 2012

71


MORAL GECELERİ

KAN BAĞIŞI

TANIŞMA TOPLANTISI

▧ETKİNLİK◢ İdeal

72

Ekim - Kasım - Aralık 2012


İDEALDE HAYAT VAR!

HUZUR EVİ ZİYARETİ

İdeal Yurtlarında faaliyetler hiç bitmiyor. Öğrencilerimiz günün stres ve sorunlarını yurtlardaki etkinlik ve faaliyetlerde atıyorlar, rahatlıyorlar!

7373

Ekim - Kasım - Aralık 2012


ÇAY SAATİ

SEMA GÖSTERİSİ

ANKARA GEZİSİ

İDEALDE HAYAT VAR!

SANTRANÇ TURNUVASI

TAVLA TURNUVASI

Yapılan turnuvalarlarda derece yapan öğrencilerimiz ödüllerini aldı!

74

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Konya Geleneksel Tavla ve Satranç Turnuvası Şampiyonlarımız… TAVLA 1. 17. şubeden Muhammed Sezer ADANIR 2. 4. şubeden Tuğba SARGIN SATRANÇ 1. 7. şubeden Faik Onur LAÇİN 2. 17. şubeden Doğukan KÜNDÜM


Ekim - Kasım - Aralık 2012

75


▧İDEAL

Kim için …onun için mi? Kendin için mi? Sevginiz için mi?... Değer mi değmez mi diye düşünmeden kolaydır söyleyebilmek, ondan vazgeçtim diyebilmek… Bunu söylerken de yaramazlığını sevimli kılmaya çalışan çocuk gibi “ama”lar başlar ardından… Ama bu “ama”lar ilgilendirmez ki karşı tarafı,süslü cümlelere ihtiyacı yoktur kalbin, gitmelere alışkın değildir her zaman, keşkeler yaşamak istemez duygularında,”neden”ler zedeler yüreğini… Büşra ŞAĞBAN İdeal Öğrenci Yurtları 16.Şube Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

ÇIKMAZA DÜŞTÜĞÜMÜZDE SÖYLENEN YEGANE SÖZDÜR VAZGEÇMEK…

76

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Yalnızlığa kapalıdır sevgisi, üzülmelere uzaktır atan kalbi,unut gitsin diyemez benliği. Rüyalardaki gibidir hissettikleri. Bağırmak ister de sesi çıkmaz, koşup uzaklaşmak ister de kaçamaz. Yada gülmek isterde hıçkıra hıçkıra ağlayabilir ancak… Ama giden kaybolmuştur bir kere karanlığın ortasında kumdan kalesi yıkılmış çocuk edasıyla kalakalır yalnızlığıyla... Neye yanacağını, kime sığınacağını bilmeden yolun ortasında elini bırakır, çeker gider sonsuzum ol diyen, sonsuzluğun sonuna geldik işte diyen tavrıyla… Sus dersin yüreğine, daha fazla çıkar kalbinin çığlıkları… Şimdi kime ağlamalı? Kime hesap sormalı? Vazgeçene mi kırılmalı... Yoksa; ön yargılı insanlar mı? Hain tuzaklar, kötülüklerle dolu dünya mı bizim rolümüzü belirleyen, vazgeçmeye itenliği marifet adledenlerde, SUÇ HEPİMİZDE…


Ali BALKAN İdeal Öğrenci Yurtları 7.Şube Selçuk Üniversitesi 2012 Mezunu

KONYA BENİM İÇİN ÇOK ÖZEL BİR ŞEHİR

Konya benim için çok özel bir şehir kaldığım yurt edindiğim dostlarımı hayatım boyunca unutamam. Zaman çok hızlı geçiyor ideal 7. şubeye kayıtlı olduğum günü (2008) çok iyi hatırlıyorum, çok kararsız acemi ve heyecanlıydım. Çünkü ilk kez ailemden ayrı, onlardan uzak ve hiç tanımadığım bir şehirde tek başımaydım. Ama iyi ki ideal 7. Şubeye kayıt olmuşum, yurdumun 4 yıl boyunca yaptığı aktivitelere ( moral geceleri , satranç ,futbol , bowling turnuvaları bisiklet ile geziler, tatlı saatleri, çay saatleri, piknikler, Antalya gezileri ve tiyatro grubu...) sayesin de sosyal bir statüye sahip oldum. Kaldığım yurdu hiçbir zaman unutamam yeri geldi hep birlikte üzüldük, eğlendik ama hep birlikteydik yurt ortamı öyle sıcak, samimi ve içtendi ki kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim. Başta ideal öğrenci yurtları yönetim kurulu başkanı Ahmet Bey'e, ablam olarak gördüğüm Emel Hanım'a ve kahvaltıcımıza, kat görevlilerimize, Ferdi abime ve gece görevlimiz Ramazan abime çok teşekkür ediyorum. Yeri geldi arkadaş, dost, kardeş, oldular. 4 yıl boyunca iyi ki ideal de kaldım. Mezun olsam da Konya'ya ne zaman gelsem bir evim olduğunu hissettiğim için ve bunu bana hissettiren herkese teşekkür ederim. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünden mezun oldum, şuanda da Susurlukta özel bir şirkette ziraat mühendisliği yapmaktayım. Selçuk Üniversitesinden eğitim görme ayrıcalığını mezun olur olmaz nerdeyse yaşıyorsunuz. Mezun olduğum bölümden iş bulma şansını yakaladım… İdeal yurtlarının facebook sayfasınI ve web sitesini hâla takip etmekteyim, yapılan faaliyetlerin, duyurularını ve fotoğraflarını gördükçe Konya'da, İdeal ailesinde olmak istiyorum. Tüm Genç İdeal Dergisi okurlarına ve İdeal aileme selamlarımı sunuyorum… Başarılar…

Ekim - Kasım - Aralık 2012

77


▧ARAŞTIRMA◢ Bilim Adamı

NIKOLA TESLA

(1856 - 1943) Lütfen aşağıdaki soruların cevaplarını arayın. (Cevaplar parantez içinde verilmiştir.) 1) Radyo’yu kim icat etmiştir? (Marconi) 2) X-ışınları’nı kim bulmuştur? (Roentgen) 3) Vakum tüp ampfilikatörü’nü kim bulmuştur? (De Forest) Aslında, hazır böyle bir işe başlamışken florasan lambayı, neon ışığını, hız göstergesini, arabaların ateşleme sistemlerini, radar sistemlerinin temelini, elektron mikroskobunu ve mikrodalga fırını kimlerin icat ettiğini de bulmaya çalışın. Büyük bir olasılıkla, Nikola Tesla adında bir şahıstan çok az bahsedildiğini göreceksiniz ki bu şahıs yüzyıl dönümünde yaşamış, dünyanın en ünlü bilim adamıdır. Aslında günümüzde çok az kişi bu şahsın adını bilmektedir. Thomas Edison’un çabaları bunun böyle olmasını sağlamıştır. Üstüne üstlük Tesla o zamanlarda, 10.000 uçağı 250 mil mesafeden havaya uçurabilecek ölüm ışınlarından, dünyayı ortadan ikiye bölebileceğinden, ses ve görüntünün havada taşınabileceğinden (1800’lü yılların sonlarında) bahseden ve Edison’a DC (Doğru akım) sistemini alıp münasip bir yerine takması gerektiğini söyleyen tuhaf birisi olarak biliniyordu. Başka bir deyişle, Tesla ismini duyan herkes onu büyük bir ihtimalle deli olarak nitelendirecektir. Fakat artık günümüzde bazı şeyler değişmeye başladı.

78

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Gerçek şu ki Tesla çok büyük bir ihtimalle iddia ettiği herşeyi hayata geçirebilirdi. Tesla, yazının başında sıralanan bütün buluşların ve daha nicelerinin de sahibidir (adı anılmasa bile). Etrafınıza bakın, modern hayatın modernleşmesinde rol oynayan her şeyde Tesla’nın parmak izleri vardır. Hiç şüphe yok ki Tesla, Vinci’den bu yana yaşamış en büyük dahidir. Peki bu kimdir bu dahi? Küçük Nikola Tesla 1856 yılında Hırvatistan’da, Smijlan’da doğdu. Olağanüstü bir hafızası vardı ve 6 dil biliyordu. Graz Politeknik Enstitüsünde 4 sene matematik, fizik ve mekanik eğitimi gördü. Tesla’yı büyük yapan şey ise sahip olduğu elektrik anlayışıydı. Hatırlarsanız o dönemde elektrik daha emekleme aşamasındaydı. Ampül henüz icat edilmemişti. Tesla, ABD’ye 1884 yılında ilk geldiğinde Thomas Edison için çalışmaya başlamıştı. Edison ampülün patentini yeni almıştı ve elektriği dağıtabilmek için bir sisteme ihtiyacı vardı. Edison, kendi bulduğu DC (Doğru akım)

elektrik sistemiyle ilgili bir çok problem yaşamaktaydı. Edison, Tesla’ya sistem içindeki hataları gidermesi için büyük paralar vadetti. Tesla çalışmaları sonunda Edison’un 100.000 $ ‘ın üzerinde (günümüz şartları için milyonlarca dolar demek) para kazanmasını sağladı. Fakat Edison parayı vermeye yanaşmadı. Dolayısıyla Tesla, Edison’un yanından ayrıldı. Edison hayatının geri kalanını Tesla’nın dehasını gölgelemek için harcadı. İşte Tesla’nın adının duyulmamasının sebebi de budur. Tesla, elektrik iletimi için daha iyi bir sistem olan ve bugün evlerimizde kullandığımız AC’yi (alternatif akım) buldu. AC’nin DC’ye göre çok büyük avantajları vardı. Tesla’nın yeni geliştirdiği transformatörler kullanılarak AC’nin gerilimi arttırılabiliyor ve ince teller vasıtasıyla çok uzun mesafelere taşınabiliyordu. DC akımın taşınabilmesi için ise her mil için büyük trafolar ve kalın teller gerekiyordu. Şüphesiz bir elektrik dağıtım sistemi, bu elektriği kullanacak cihazlar olmadan hiç bir işe yaramazdı. Bunun üzerine Tesla evlerimizde kullandığımız her tür cihazda bulunan motoru icat etti. Bu basit bir başarı


Ve birdenbire Tesla sürekli düşlediği deneyleri yapabilmek için ihtiyacı olan parayı bulmuş oldu.

değildi. 1800’lü yılların sonlarında yaşamış olan bilim adamları AC için hiçbir şekilde bir motor dizayn edilemeyeceğine inanmışlardı ve AC’nin kullanılmasını zaman kaybı olarak görüyorlardı. Akım eğer saniyede 60 kere yön değiştirirse motor sürekli ileri-geri hareket yapacak ve bu hiç bir işe yaramayacaktı. Tesla bu problemi çözdü ve herkese aksini kanıtladı. Endüstri, florasan lambayı “icat” etmeden 40 yıl önce Tesla laboratuarında florasan lamba kullanmaktaydı. Dünya fuarları ve benzer fuarlarda cam tüpler aldı, ve onları şekillendirerek ünlü bilim adamların isimlerini yazdı. Etrafımızda gördüğümüz neon ışıkları keşfedilmiş oldu. Az daha unutuyordum: Tesla, şu an Niyagara şelalesinde bulunan dünyanın ilk hidroelektrik santralini dizayn etti. Bunun yanısıra arabaların hız göstergesini de buldu. Onun AC sistemiyle ilgili konuşmaları George Westinghouse’un kulağına kadar gitti. Tesla Westinghouse ile bir anlaşma imzaladı. Satılan her kilowatt elektrik için 2.5 $ alacaktı.

Fakat Edison kendi DC sistemine çok fazla para yatırdığından dolayı Tesla’yı kötülemek için elinden gelen herşeyi yaptı. Edison sürekli Tesla’nın bulduğu AC akımın kendi DC sistemine göre çok tehlikeli olduğunu göstermeye çalışıyordu. Tesla buna kendi pazarlama stratejisiyle karşılık verdi. 1893 yılında Şikago’da yapılan ve 21 milyon kişinin katıldığı Dünya Fuarında AC elektriğin ne kadar güvenli olduğunu göstermek maksadıyla kendi vücüdundan yüksek gerilimli elektrik geçirerek bu elektrikle ampülleri yaktı. Tesla, bobinlerini kullanarak kalabalığın üzerine yıldırımlar çakıyor ve kimse zarar görmüyordu. İyi numara! Tesla’nın almayı hakettiği para 1 milyon dolara ulaşmıştı ki Westinghouse maddi sıkıntıya düştü. Tesla, sözleşmesinin geçerliliğini sürdürürmesi durumunda Westinghouse’un işinin kapanacağını farketti ve alacaklılarla uğraşmaya hiç niyeti yoktu. En büyük düşü, bütün insanlara ucuz AC elektrik sağlayabilmekti. Tesla kontratını yırtıp attı. Dünya'daki ilk trilyoner olacağına, kendisine patentleri için 216.000$ ödendi. 1898 yılında Tesla, Madison Square Garden’da bütün dünyaya ilk uzaktan kumandalı maket kayığı gösterdi. Dolayı-

sıyla Tesla uzaktan kumandalı uçakların, arabaların, kayıkların (ve televizyonların!) da mucididir. Tesla’nın bütün dünyaya ücretsiz enerji sağlamak gibi bir düşü vardı. 1900 yılında sermayeci J.P. Morgan tarafından sağlanan 150.000$ ile Tesla, Kablosuz İletişim Sistemi kulesi adıyla bilinen kulenin yapımına Long Island, New York’ta başladı. Bu iletişim kulesi, dünyadaki telefon ve telgraf servislerini birbirine bağlanması, resim, borsa raporları ve dünya çapındaki hava tahminlerinin transferi amacıyla tasarlanmıştı. Bunun bütün dünya için ÜCRETSİZ enerji demek olduğunu farkeden Morgan, ne yazık ki projedeki maddi desteğini çekti. Bu konuda birçok hikaye vardır. Bazı hikayelere göre 1. Dünya Savaşı sırasında ABD hükümeti, Alman casus gemilerinin kuleyi navigasyon noktası olarak kullanmalarından korktukları için kuleyi yıkmıştır. Aslında Tesla, Morgan desteğini çektikten sonra sıkıntıya düştüğünden kuleyi borçların ödenmesi için hurda fiyatına satmıştır. Dünya ona deli gözüyle bakıyordu çünkü o zamanlar ses, resim ve elektrik transferinin adı bile duyulmamıştı. Onların bilmedikleri bir şey vardı. Tesla, radyo’nun çalışma prensiplerini Marconi’nin varsayılan icadından 10 yıl önce yayınlamıştı. 1943 yılında (Tesla’nın öldüğü yıl) yüksek mahkeme Tesla’nın daha önceki tanımlarını Ekim - Kasım - Aralık 2012

79


göreve getirmişti. Tesla, bu gemilerin yerlerinin tespit edilebilmesi için bugün radar adıyla bilinen enerji dalgalarının kullanılmasını önerdi. Edison Tesla’nın fikirlerini saçma bularak geri çevirdi ve dünya radarın icadını 25 sene daha beklemek zorunda kaldı. Peki bu hayat boyu yaratıcılığının ödülü? Sadece kendisine verilen Edison madalyası! Tesla’nın Edison’dan duyduğu onca hakaret üzerine bir tokat gibi... Sonuç mu? Çevredeki bütün binaları etkileyen bir deprem. Binalar sallandı, camlar kırıldı, duvarların sıvaları döküldü. Tesla, teoride Empire State binasının aynı mantıkla yıkılabileceğini, hatta ve hatta dünyanın ortadan ikiye ayrılabileceğini iddia etti. Tesla, bilimin kendisiyle aynı sonuca ulaşmasından tam 60 sene önce dünyanın resonans frekansını net biçimde ortaya koydu. Sakın dünyayı ortadan ikiye ayırma fikrini uygulamaya koymadığını düşünmeyin (bir anlamda koydu).

baz alarak Marconi’nin patentlerini geçersiz kıldı. Günümüzde hala bir çok referans Tesla’yı radyonun mucidi olarak kabul etmez (Not : Marconi’nin radyosu ses transfer etmiyordu. Sadece sinyal transfer ediyordu ki Tesla bunu yıllar önce başarmıştı.) Bu noktada basın Tesla’nın iddialarını abartmaya başladı. Tesla, Mars ve Venus’ten radyo sinyalleri aldığını duyurdu. Bugün biliyoruz ki o gerçekten de uzak yıldızlardan sinyaller alıyordu fakat o dönemlerde evren hakkında çok az şey biliniyordu. Sonuç olarak, basın onun bu şok edici iddialarıyla epey eğlendi. Manhatten’daki laboratuarında Tesla, dünyayı bir akort aleti gibi kullanarak buharla çalışan bir osilatörü, altındaki toprakla aynı frekansta titreştirmeyi başardı. (Ella Fitzgerald’ın eski Memorex reklamlarında sesini kullanarak bir bardağı kırması gibi.)

80

Ekim - Kasım - Aralık 2012

1899 yılında Colorado Springs’deki laboratuarında dünyaya enerji dalgaları gönderdi ve yansıyarak kaynağa geri dönmelerini sağladı (bu, günümüzdeki hassas deprem sismik istasyonlarının teorisini oluşturmuştur). Dalgalar geri geldiği zaman onlara daha fazla elektrik yükledi. Sonuç mu? Kayıtlara geçmiş insan yapısı en büyük şimşek – 130 feet. Hala kırılamamış olan bir dünya rekoru. Arkasından gelen gök gürültüsü 22 mil öteden duyulabiliyordu. Laboratuarının etrafındaki bütün çayırlık alan tuhaf bir biçimde mavi ışıklar saçıyordu, St. Elmo yangınında olduğu gibi. Bu deney Tesla için esas deney öncesi bir ısınmaydı. Ne yazık ki bu deney sırasında yerel trafonun ekipmanını yakmıştı ve deneyini bir daha tekrarlayamadı. 1. Dünya Savaşı başında hükümet, Alman denizaltlarının yerini tespit edebilmenin yollarını çok ciddi şekilde arıyordu. Hükümet iyi bir metod bulması için Thomas Edison’u

Hikayeler bu şekilde devam ediyor. Endüstrinin kendisini bilimsel literatürden atma çabaları (açıkça başarılı olmuştur) ona 20 yıl sürgün hayatı yaşattı. Parasızlıktan dolayı daha test edemediği sayısız deney sadece onun defterlerinde yer aldı. Modern dünyanın mucidi, 7 Ocak 1943 yılında 86 yaşında parasız pulsuz öldü. Cenazesine 2000’in üzerinde katılım oldu. Hayatı boyunca Tesla 800’ün üzerinde patente imza attı. Hayatı boyunca maddi sıkıntı çekmeseydi büyük bir ihtimalle Edison’un rekorunu geçecekti. Hayatının son 30 yılında sadece bir kaç patent alabildi. Edison’un aksine Tesla yaratıcı bir zekaya sahipti. Fikirleri bilim dünyasında birer ilkti. Ne yazık ki dünya Tesla’nın orjinalliğinde olan insanları ödüllendirmiyor. Biz sadece kavramları alıp onları değiştirip kullanışlı birer ürün haline getirenleri ödüllendiriyoruz. Bugün bilimadamları onun notlarını satır satır inceliyorlar. Onun saçma bulunan teorileri bugün en iyi bilim adamları tarafından kanıtlanıyor. Örneğin Tesla’nın dizayn ettiği pervanesiz disk türbün motoru modern malzemelerle birleştiğinde gelmiş geçmiş en verimli motoru oluşturuyor. Cryogenic sıvılar ve elektrikle yaptığı 1901 patentli deney bugünkü modern süperiletkenlerin temelini oluşturuyor. Tesla’nın, elektronun kesirleri kadar yüklü parçacıkların varlığını ortaya koyan deneyleri mevcuttur.


Ekim - Kasım - Aralık 2012

81


▧SANAT◢ Kat'ı Sanatı

Unutulmaya yüz tutmuş bir Türk sanatı...

KAT’I SANATI

Kat’ı, düz bir kâğıt veya deri oyularak yapılır. Oyulan kısmın başka bir yere yapıştırılması ‘erkek oyma’, oyulan kısmın boş bırakılması ‘dişi oyma’dır. Cilt kapaklarında, kıt’alarda ve el yazması eserlerde sıkça görülür. En parlak dönemini Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşayan bu sanatla uğraşan kişilere; ‘Katı’an’ denmektedir. Kat kelimesi Arapça’da kesme anlamına gelir. Bu kelimeden türeyen Kat’ı, bir desenin veya yazı istifinin kağıt veya deri gibi tabakalardan oyulmasıyla icra edilen bir süsleme sanatıdır. Ansiklopedik tanımı; Celal Esad Arseven’in kaleminden Sanat Ansiklopedisi’nde şöyle geçmektedir: Bir kağıt veya deri üzerindeki yazıyı, motifi, bir kalemtıraşla kesip çıkartarak, içi oyulmuş olan parçayı veya çıkan parçayı diğer bir

82

Ekim - Kasım - Aralık 2012

kağıt, bir deri veya bir cam üzerine yapıştırmak suretiyle vücuda getirilen işler. Bu şekil kesilip çıkartıldığı vakit, içleri boş kalan kağıt kısmına dişi, çıkan yazı ve şekle de erkek denir ki bu erkek veya dişi şekiller ayrı ayrı bir satha yapıştırılarak muhtelif iki levha vücuda getirilebilir. Deriden yapılan kat’ı işleri de vardır. Gerek deriden ve gerek kağıttan yapılan işlere mukatta denildi-

ği gibi, bunları yapanlara katta (çoğulu kat’taan) denir. En eski örnekleri, deri kullanılarak yapılan eserlerdir. 14. Yüzyıla kadar tarihlenmektedirler. Kağıt çalışmaları ise 15. Yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. Kat’ı sanatı İran kökenli bir sanattır ancak 16. Yüzyılın başlarından itibaren Osmanlılarca yaygın bir şekilde kullanılmış ve Türk kat’ı eserleri eşsiz bir gelişim sergilemiştir. Özellikle I. Süleyman döneminde (1520 –


1566) neredeyse tezhip kadar yaygın bir şekilde kitap süslemeciliğinde kullanılır olmuştur. Dolayısıyla tezhip sanatının motif zenginliği ve zaman içindeki evrimi kat’ı sanatına da yansımıştır. Bu dönemin diğer önemli kat’ı eserlerinden olan ve 1540 yılında Mehmet Bin Gazanfer tarafından ta’lik hattı ile hazırlanmış Güy u Çevgan adlı kitap, mukatta yazı türünün bir şaheseridir. Ayrıca dişi oyma kalıplarla yapılmış sayfa kenar süsleri ve deri üzerine oyma nakışlı ciltlerde bu zamanın en güzel sanat eserleri arasında sayılabilir. 1650 tarihini taşıyan Şah Mahmud Nişapuri Albümü içinde yer alan, mükemmel bir bahçe çalışması, kat’ı eserlerine en eski ve muhteşem örneklerdendir.

Ekim - Kasım - Aralık 2012

83


▧ARAŞTIRMA◢ Hayat Dersleri

HAYAT DERSİ Akıllı Patrondan Hayat Dersleri! bir araştırma yaptıktan sonra, döndü; “Ticari ve mali sicilinizi inceledik, bu krediyi almanız için bir engeliniz yok” dedi ve ekledi: “Fakat bir konuyu belirtmeliyiz. Bizim bankamızla daha önce hiç çalışmamışsınız, banka olarak sizi resmen tanımıyoruz, bu nedenle söz konusu krediyi verebilmemiz için karşılığında sizden bir teminat almak zorundayız…”

New York’ta bir bankanın önünde son model Rolls Royce otomobil durdu. İçinden inen adam hızlı adımlarla bankaya girdi ve önüne çıkan ilk görevliye bireysel kredi için başvuruda bulunmak istediğini söyledi. Görevli onu müşteri temsilcisine götürdü. Adam çok acele bir iş için Avrupa’ya gitmek zorunda olduğunu ve bu nedenle bir hafta vadeli 5 bin dolar krediye gereksinim duyduğunu söyledi. Müşteri temsilcisi kısa

Adam cebinden Rolls Royce’un anahtarını çıkardı ve bankanın müşteri temsilcisine uzattı: “Çok acelem var, uçağa yetişeceğim” dedi, “Kapıdaki Rolls Royce’umu teminat olarak alabilirsiniz.” Kredi ve teminat işlemleri çok hızlı bir biçimde tamamlandı. Rolls Royce otomobili bankanın garajına çektiler, adama da 5 bin dolar krediyi verdiler.

Müşteri temsilcisi kişisel merakını gidermek için bir hafta boyunca özel bir araştırma yaptı ve yeni müşterinin çok büyük bir işadamı ve çok büyük bir servet sahibi olduğunu öğrendi. Bir hafta sonra adam gelip borcunun anaparası 5 bin dolar ile bir haftalık faizi 9,5 doları ödedi. Ancak müşteri temsilcisi bir türlü merakını yenemiyordu, işadamına sordu: “Sizin çok büyük bir işadamı ve çok büyük bir servetin sahibi olduğunuzu öğrendim, yalnızca kişisel merakımdan soruyorum. Lütfen söyler misiniz, sizin için çok küçük bir miktar olan 5 bin dolarlık krediye neden gereksinim duydunuz? “Adam hafifçe gülümsedi: “Siz de bana lütfen söyler misiniz?” dedi, “Böyle lüks bir otomobili New York’ta hangi kapalı garaja bir hafta boyunca dokuz buçuk dolara bırakabilirsiniz?”

Marlboro’nun Yükselişi Marlboro firması ilk kurulduğunda işleri çok kötü gidiyormuş. Şirket iflasın eşiğindeyken bir adam gelmiş “Satışları bir ayda 3 katına çıkarırım ama bunun karşılığında da şirketin yarısına ortak olurum. Yok, çıkaramazsam ömrümün sonuna kadar fabrikada bedava tütün sararım” demiş. Malboro’nın sahipleri zaten çıkmaz sokaktaymış “Bir haftaya kalmaz batıcağız kaybedecek neyimiz var ki” diyerek kabul etmişler teklifi. Adamın bunlardan tek isteği binlerce boş Malbora kutusuymuş. Zaten depoda

84

Ekim - Kasım - Aralık 2012

milyonlarcası varmış talebini karşılamışlar hemen. Sonra bizimki bütün paketleri tek tek ezmiş ayağıyla gece 12’den sonra da hepsini bütün Amerika’nın üstüne atmış. Sabah millet uyanınca bir bakmış ki her tarafta boş malboro kutuları. “Yav bu sigara bu kadar çok içildiğine göre vardır bir hikmeti” diyerek tekel bayilerine akın etmişler. Şirket o ay 3 değil 5 katı satış yapmış. Tabi bizim adam da şirketin yarısına ortak olmuş. O kişi de Philip Morris’in ta kendisiymiş.


Metrodaki Kemancı Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider. Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder. Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder. En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürü-

meye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

ortalama 100 dolara satılmıştı...

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir.

Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...

Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz. Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri

Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?

Ekim - Kasım - Aralık 2012

85


▧ARAŞTIRMA◢ Başarı

Thomas Edison. 84 yaşında hayata gözlerini yumduğunda patentleri alınmış 1093 buluşun sahibiydi. Bu sebeple kendisine “MenloParkı’nın Sihirbazı” diyorlardı. Bu yakıştırmaya zaman zaman kızan, bazen de gülüp geçen Edison, kendinde sihirli bir güç arayanlara, başarısının formülü olarak “yüzde 1 kabiliyet (deha), yüzde 99 ter” cevabını veriyordu.

Edison’a göre başarı; yüzde 1 kabiliyet, yüzde 99 ter! Başarı nedir ve nasıl kazanılır?

86

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Öncelikle başarı bir şans işi değil, onun da yolu bir takım kaide ve prensiplerden geçmekte. Fırsatlar ülkesi olarak bilinen Amerika’da başarılı olmuş yüzün üzerinde insanın hayatı incelenip yirmi yıl süren araştırma ve analizler sonucu, değişik sahalarda “en başarılı” olmuş bu kişilerin on beş ortak özelliği olduğu tespit edilmiş. İncelenen kişiler arasında batı dünyasından Henry Ford, Thomas Edison, John Rockefeller, Theodore Rooseeuelt. Alexander GrahamBell ve Andrew Carnegie gibi isimler yer almaktadır. Bu araştırma neticesine göre başarıya ulaşmanın bedeli olan bu kaide ve prensipler satır başlarıyla şöyle: 1.Belirlenmiş bir hedefin olması 2.Kendine güvenip başarabileceğine inanma 3.Her şeyden tasarruf alışkanlığı 4.İnisiyatif gösterebilme ve yönlendirebilme 5.Hayal gücü ve yeni şeyler üretebilme 6.Coşku ve gayeye dört elle sarılabilme 7.Otokontrol ve sezgi ile mantığı yerinde kullanabilme 8.Kendinden beklenenden daha fazlasını verme alışkanlığı 9.Cana yakın kişilik 10.Çabuk ve mantıklı karar verebilme 11.Konsantrasyon kabiliyeti 12.Başkalarıyla uyum ve işbirliği 13.Hatalardan ders alma 14. Hoşgörü 15.Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmamak...

Ekim - Kasım - Aralık 2012

87


▧ARAŞTIRMA◢ Konya'dan Haber

İkinci yarı olimpik yüzme havuzu Çaybaşı'na

Meram Belediyesi, Çaybaşı Mahallesi'nden sonra 2'nci havuz projesini Gülbahçe Mahallesi'ne kazandırıyor. Yaklaşık 7 milyon TL'ye mal olacak tesis 8 ayda tamamlanacak!

YAKLAŞIK İKİ YILDA BİTECEK Meram Belediye Başkanı Dr. Serdar Kalaycı, Gödene ve Hacı İsa Efendi Mahallesi'ne yapılacak 4'üncü yarı olimpik yüzme havuzuyla ilgili proje çalışmalarının da devam ettiğini söyledi. Kalaycı, yaklaşık 2 yıl içinde Meram'a toplam 4 ayrı yarı olimpik havuzu kazandıracaklarını söyledi.

Meram Belediye Başkanı Dr. Serdar Kalayıcı kısa bir süre önce temeli atılan Gülbahçe Mahallesi Yarı Olimpik Yüzme Havuzu inşaatında incelemelerde bulundu. Çaybaşı Mahallesi'nden sonra 2'nci yarı olimpik yüzme havuzunu Gülbahçe Mahallesi'ne kazandıracaklarını belirten Başkan Kalaycı, "Bu proje yaklaşık 7 milyon TL'ye mal olacak. Eylül başında temelini attığımız bu proje kapsamında, yarı olimpik yüzme havuzları, fitness salonu, sauna, buhar odası ve diğer donatılarla birlikte bu alan bölgenin değerini bir kat daha artıracak. Havuzun inşaatı 8 ayda tamamlanacak. Konya'nın manevi mimarlarından Tahir Büyükkörükçü'nün ismini taşıyan imam hatip lisesiyle spor tesisini de bu alana yapacağız. Proje çalışmaları tamamlanan eğitim tesisinin ihalesini de önümüzdeki günlerde yapacağız " dedi. Başkan Kalaycı, Gülbahçe Mahallesi'nde yaklaşık 90 bin metrekarelik alanda yapacakları yatırımların bunlarla sınırlı kalmayacağını ifade ederek, "Bölge Yazma Eserler Kütüphanesini de burada yapacağız.

88

Ekim - Kasım - Aralık 2012

Bununla ilgili projelendirme çalışmaları devam ediyor. Ayrıca kır düğün salonu, sosyal tesis alanları, geniş bir park, otopoark ve diğer sosyal donatılarla birlikte bu bölgeye yapılacak yatırımların değeri 50 milyon TL'yi buluyor. 1 yıl sonra bu alandaki değişim baş döndürücü olacak." diye konuştu.


Ekim - Kasım - Aralık 2012

89


▧YEMEK TARİFİ ◢ Öğrenci Yemeği

Öğrenci Yemeği

Makarnalı Rus Salatası

Malzemeler ▶ Yarım paket makarna ▶ 2 su bardağı yoğurt ▶ 2 yemek kaşığı mayonez ▶ 1 kavanoz garnitür ▶ Tuz

90

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Hazırlanışı ▶ Öncelikle suyu kaynatalım, biraz tuz attıktan sonra makarnayı ekleyelim. ▶ Makarnaları haşlayıp, süzelim. ▶ Diğer yandan yoğurt ve mayonezi derin bir kabın içinde çırpalım. ▶ Konserve garnitürü de süzdükten sonra yoğurt karışımına ekleyelim. ▶ Son olarak makarnayı da ilave ettikten sonra tuzunu ayarlayalım ve servis tabağına alalım. ▶ İsteğe göre kornişon turşu da ilave edebilirsiniz.

fA iyet olsun. Ekim - Kasım - Aralık 2012

91


▧SİNEMA◢ Vizyondakiler

Mutlu Et Beni

Yönetmen: Tanya Wexler Tür: Dram, Komedi, Romantik Senaryo: Stephen Dyer, Jonah Lisa Dyer Oyuncular: Hugh Dancy, Maggie Gyllenhaal, Rupert Everett, Jonathan Pryce, Felicity Jones, Ashley Jensen, Gemma Jones, Sheridan Smith, Georgie Glen Filmin Özeti: Şehirdeki kadınların yarısını doyuma kavuşturmak güç olsa gerek ve elbette en sıra dışı icatlar da güçlüklerden doğar. Victoria dönemi Londra’sında geçen ve benzersiz bir oyuncu kadrosunun yer aldığı bu arsız romantik komedi, dünyanın ilk vibratörünün nasıl icat edildiğini anlatıyor. Meleklerin Payı

Takip: İstanbul

Tetikçiler

92

Yönetmen: Ken Loach, Tür: Dram, Komedi , Senaryo: Paul Laverty Oyuncular: Roger Allam, Paul Birchard, Paul Brannigan, Roderick Cowie, David Goodall, Nick Farr, Siobhan Reilly, James Casey, William Ruane, Gary Maitland, John Henshaw, Paul Donnelly Filmin Özeti: Çiçeği burnunda baba Robbie, hapisten kıl payı kurtularak zorunlu kamu hizmetine çarptırılır ve burada Rhino, Albert ve Mo ile tanışır. Robbie'nin sonradan ortaya çıkan viski uzmanlığı ve tadım hassasiyeti sayesinde çetemiz açık hava, İskoç yaylaları ve yaşamlarının en büyük rizikosuyla karşılaşacaktır. Yönetmen: Olivier Megaton, Tür: Aksiyon, Gerilim, Dram, Suç Senaryo: Luc Besson, Robert Mark Kamen, Oyuncular: Liam Neeson, Maggie Grace, Famke Janssen, Rade Serbedzija, Luke Grimes, Jon Gries, Leland Orser Filmin Özeti: İlk filmde Liam Neeson'ın kızını kaçıran ve yine Neeson tarafından öldürülen çete elemanlarından birinin babası, bu sefer intikam için Neeson'ın İstanbul'da tatil yapan karısını kaçırıyor. Emekli CIA ajanı Bryan Mills de bu sefer kızının yardımıyla bunu yapanları tek tek avlayacak... Yönetmen: Rian Johnson, Tür: Aksiyon Senaryo: Rian Johnson, Oyuncular: Bruce Willis, Joseph Gordon-levitt, Emily Blunt, Piper Perabo, Jeff Daniels, Garret Dillahunt, Paul Dano, Noah Segan, Tracie Thoms, James Hébert, David Jensen, Sam Medina, Sylvia Jefferies, Han Soto Filmin Özeti: Rian Johnson'ın Brick / Asi Gençlik ve Bloom Kardeşler filmlerinden sonra çektiği Tetikçiler, zamanda yolculuğun mümkün olduğu 2077 yılında geçiyor. Yasadışı ilan edilen bu zamanda yolculuğu yalnızca mafya kullanmakta ve ortadan kaldırmak istediklerini geçmişe yollayarak tetikçiler tarafından öldürülmelerini sağlamaktadır.

Ekim - Kasım - Aralık 2012


FİLM ÖNERİSİ FilminKonusu: 25 yaşına gelen insanların, yaşlanmayı durdurmak için çalışmak zorunda olduğu bir gelecekte geçen film, insanların tahmin ettiğinden dahaçok zamana sahip olan bir adamın yozlaşmış polis gücüne karşı verdiği amansız mücadeleyi anlatıyor. Başrollerini son dönemde müzik çalışmalarınaara veren ve sinemaya yönelen Justin Timberlake ile yeni Scarlett Johans son olarak anılan Amanda Seyfried'in paylaştığı filmin yardımcı oyuncu kadrosunda ise Olivia Wilde, Alex Pettyfer, Cillian Murphy gibi isimler var. Daha önce Gattaca, S1m 0ne ve Lord of War'ı hem yazıp hem yöneten, The Truman Show ve The Terminal gibi filmlerin senaryosunu kaleme alan Andrew Niccol'un son projesi büyük beklenti yaratıyor. Kısacası zamanın her şey demek olduğu bir dünyada bilimkurgu dolu bir rüyada hoşça vakit geçireceksiniz… İyiseyirler.

FİLM KARELERİ


▧KARİKATÜR◢ EFE - IŞIL (İDEAL ÖĞRECİ YURTLARI 7.ŞUBE)

94

Ekim - Kasım - Aralık 2012


Ekim - Kasım - Aralık 2012

95


▧ÖDÜLLÜ BULMACA

BULAMACA BULAMACA BULAMACA 1▼

3▼

4▼

6▼ 1

1▶ 2▼ 6

2▶ 10

2

7▼

8▼

3▶ 3

5▼ 8

4▶ 4 8

5▶ 5

6▶ 7▶

7

SOLDAN SAĞA 1- "Ey kahramanTürk kadını, sen yerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın!" sözü kime aittir? 2- Facebook'un Ceosu'nun adı ... Zuckerberg? 3- Akvaryumda yaşayan bir balık cinsi? 4- Şans? 5- Florasan lambayı bulan bilim adamı Nicola…? 1 2 3 4 5 6 7 8 6- Şifa verdiğine inanılan bir doğal taş? 7- Kaybedilen sağlığı ve mutluluğu getiren doğu felsefesi?

9

10

Cevabı info@gencideal.com adresine gönder. Doğru cevabı ilk gönderen 5 kız öğrencimize Saç güzellik seti, ilk 5 erkek öğrencimize kol saati, hediye

YUKARIDAN AŞAĞIYA 1- Plaka numarası 70 olan ilimiz? 2- Karaman Belediye Başkanı? 3- Stresten en çok etkilenen organımız? 4-Fetih 1453 filmi nerede yasaklanmıştır? 5- 2-9 Aralık'ta gerçekleşen önemli bir hafta? 6- Türk mimar ve gazeteci? 7- Diş gıcırdatma olarak bilinen rahatsızlığın diğer adı? 8- Önlenebilen ölümler kategorisinde bulunan bir ölüm türü?




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.