2 minute read
rh) nakledilmiştir
Dalları olmayan bir ağaç düşünülse de kökleri ve gövdesi olmayan bir ağaç düşünülemez. Asılları (inanç esasları) ve vacipleri (farzlar) terk edilmiş bir iman, iman değildir.
leri hâlde ya da kimsenin kendilerini görmediği yerlerde) Rahmân’dan korkanları uyarırsın. Böylesini mağfiret ve değerli bir mükâfatla müjdele.”24
Advertisement
Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:
“Şu yedi grup insanı, hiçbir gölgenin bulunmadığı bir gün Allah kendi gölgesinde gölgelendirecektir: Adil devlet başkanı; Allah’a ibadet içinde yetişmiş genç; kalpleri mescidlere bağlı olan kimse; birbirini Allah için seven, Allah için buluşup Allah için ayrılan iki kimse; güzelliği yanında bir de sosyal bir statüye sahip kadın, kendisini günah işlemeye davet ettiğinde, ‘Ben Allah’tan korkarım.’ diyerek geri çeviren kişi; sağ elinin verdiğinden sol eli haberi olmayacak şekilde gizlice sadaka veren kimse ve kimsenin bulunmadığı bir yerde Allah’ı anıp gözlerinden yaşlar akıtan kimse.”25
Böyledir, çünkü kulluğun kaynağını, yani imanını kalbinde taşır.
Kalbi attığı müddetçe, ona yakin/ölüm gelene dek kulluğu devam eder. Kulluğunun emekliliği, tatili, istifası yoktur. • Meyve vermek dışa dönük, başkalarına fayda sağlayan bir eylemdir. İmanın yerleştiği kalp de böyledir. Eliyle, diliyle, duasıyla, malıyla, tebessümüyle… mümin faydalı insandır. O, her durumda “İnsanlara nasıl faydalı olabilirim?” sorusunu soran ve fayda üreten insandır. Faydalı olmadığı yerde, zararlı olmamaya gayret edendir; ki, başkalarına zarar vermeme gayreti de bir salih ameldir:
Ebu Musa El-Eş’ârî’den (ra) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:
“ ‘Her Müslim’e bir sadaka düşer.’
Ashab, ‘Ya bulamazsa?’ diye sordu.
Allah Resûlü (sav), ‘Eliyle çalışır, hem kendisine faydası dokunur hem de tasadduk eder.’ buyurdu.
Ashab, ‘Eğer gücü yetmezse ya da böyle yapmazsa?’ diye sordu.
24. 36/Yâsîn, 11 25. Buhari, 1423; Müslim, 1031
Allah Resûlü (sav), ‘Bunalmış derecedeki ihtiyaç sahibi kimseye yardım eder.’ buyurdu.
Ashab, ‘Eğer yapmazsa?’ diye sordu.
Allah Resûlü (sav), ‘O hâlde hayrı -veya iyiliği- emretsin.’ buyurdu.
Ashab, ‘Eğer bunu da yapmazsa?’ diye sordu.
Allah Resûlü (sav), ‘Şer işlemekten kendisini alıkoyar. Şüphesiz ki bu da onun için bir sadakadır.’ buyurdu.”26
İşte bu, Allah Resûlü’nün (sav) çizdiği mümin profilidir. En yüce ufukta “çalışan ve paylaşan” mümin vardır. O, başkalarına yük olmamasının yanı sıra insanların yükünü paylaşır. Bunu yapamıyorsa ihtiyaç sahiplerine bedeniyle yardımcı olur. Bunu da yapamıyorsa olması gerekeni anlatır, kötülükten sakındırır. Hiçbirini yapamadığı takdirde zarar vermemeye gayret eder. Suizan, dedikodu, gevezelik, ümitsizlik yaymaz; kıskançlık/haset, yıkıcı eleştiri gibi zarar verici davranışlardan uzak durur. • Tüm bunları Rabbinin izniyle yapar. Köklerin sağlamlığı, gövdenin kalınlığı ve dalların ululuğu yalnızca birer vesiledir. Meyve/Salih amel, Allah’ın (cc) izniyle meydana gelir. Bu, vahyin üslubu ve eğitim metodudur. Vesileleri asıl zannetmeye meyilli insana yaptığı tatlı bir uyarıdır: “Her şey ancak Allah’ın izin vermesiyle meydana gelir. Sebeplerin niceliği ve niteliği, gerçeği görmekten alıkoymasın sizleri… Allah’ın iznini, duayla O’na yönelmeyi, verdikten sonra O’na şükretmeyi unutmayın.” demenin dolaylı yoludur. 5. İmanın/Müminin bir ağaca benzetilmesi, şu gerçeğe işaret eder: Nasıl ki bir tohum zaman içinde çatlayıp filiz veriyor ve kök salıp dallanıp budaklanıyorsa iman da bir süreçtir. Zaman içinde insanın kalbinde kök salar, dal budak verir. Kişi nefsindeki, ufuktaki ve Mushaf’taki ayetleri okudukça; dinde tefakkuh ettikçe; kaderin yaşattığı olaylardan ibret aldıkça imanı afaki ve enfusi olarak gelişir, derinleşir. İman arttıkça meyvesi olan salih amel de artar. Salih amel arttıkça imanın köklerini besleyen can suyuna dönüşür. Böylece mübarek bir döngü başlar. İman salih ameli, salih amel imanı çoğaltır. 6. Bir ağaç kök, gövde ve dallardan oluşur. İman ise