ya bizim eski malum esmi giden arkadaşlar vardı bizim ... Grup o grubun yaptığı gibi bir çalışma var öyle hissediyorum" dediği, X ŞAHSIN "Kim Grup?" dediği, H.ERTEKİN' in "Aytaç Grubu işte o grup gibi bi grup çalışması var diye hissediyorum bakalım inşallah bi sıkıntı olmaz, bu telefonlar sağlam olmadığı için dinlenildiğini bildiğim için" "Söylüyorum" "Yok hayır benim söylemem uygun olmaz çünkü, yani ben söylersem arkadaşlar şey yapıyolar ertesi günü almıyolar yani bu konuları niye paylaşıyorsun diye alınabiliyorlar" dediği, 21.10.2007 günü saat: 22.41 sıralarında şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ile M. V. D.'nün yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Bir süre Hakkari'de şehit olan askerlerle ilgili görüştükten sonra M. Vakıfın "Aynen öyle bide Cumhurbaşkanı yarın DTP'nin Genel başkanını Çankaya köşküne davet ediyor." "Paşam ben İHTİLAL İSTİYORUM ben, yemin ediyorum. Askeriye el koysun." dediği, M. Fikri'nin "O zaman hiç bir askeri idare istemez. Yani hiç bir asker, onu yapacak kapasite de adam yok ki. Yaptın mı Türkiye'yi Dünya devleti yapacaksın..." "...Bütün çocuklar ölüp duruyor sadece." "Orospu çocuklarının çocukları da Amerika'larda askerliğe elverişli değildir raporu alıp gidiyor oralara, yaşıyorlar Amerikalarda milyar dolarlarla." "TÜRKİYE... BU ŞEREFSİZ KÖPEK MİLLET DE BUNLARA OY VERİYOR İŞTE NE YAPACAĞIN" dediği, 22.11.2007 günü saat: 15.43 sıralarında şüpheli Oğuz Alparslan ABDÜLKADİR ile M. A.'ın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Bir süre Hüseyin GÖRÜM'ün Fox Tv ye çıkması ile ilgili konuştuktan sonra Oğuz Alparslan'ın "...yarın senle acilen göreşmemiz lazım., burda dernekle beraber birşeyler planladık İHTİLAL YANİ BAŞKALDIRICAZ. Senle bi konuşmam lazım ONAYINI ALMAM LAZIM telefonla konuşamıyorum. Akşam gece yansı yani bana bi zaman ayır onayını konuşmam lazım ondan sonra tabanım hazır her şey hazır." dediği, M.A.'nm da o an kendisinin Suriye de olduğundan bahsettiği ve kendisine bir adam yönlendireceğini belirttiği bu konuyu o kişi ile görüşmesini söylediği, 10.10.2007 günü saat:22.31'de şüpheli M.Fikri KARADAĞ'm İ. H. Y. İle yaptıkları teflon görüşmesinde; M.Fikri KARADAĞ'm "hepsi Amerikaya çalışıyor köpeklerin işte hepsi yani o dediğin medrese denen yerlerde amerikan ajanlanyla dolu" "En büyük misyoner devletin başında" "Bu bu şerefsiz aptal millet ondan sonra gidip bunlara yine %50 veriyor" dediği, 24.06.2007 günü saat: 19.41'de Şüpheliler M.Fikri KARADAĞ ile Kahraman ŞAHİN arasında yapılan görüşmede; Yapılan bir kamp toplantısından bahsettikleri, Kahraman ŞAHİN'in " nasıl değerlendiriyon baba bugünkü gündemi" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "Gayet güzeldi" "Gençliği de konuşturduk, gençliği konuşturmayı unutmayalım bundan sonra" " çok önemli, hatta bide güzel, iyi bir kadın bulsak, oda konuşsa, her seferinde bi kadın bi genç" diyerek gençlere konuşma yapması için kadın konuşmacı ayarlamaya çalıştıklan, konuşmanın ilerleyen bölümlerinde siyasi konulardan bahsettikleri, M.Fikri KARADAĞ'm "...Gürcistan'da, Amerika'da, İngiltere'de, Ermenistan'da, Suriye'de, Arabistan'da, gidin Türklere dininiz elden gidiyo deyin, başbakan da olursunuz cumhurbaşkanı da olursunuz diyo, yani bizim millet ohh batan geminin mallan deyip propagandayı yapıyor, bakan oluyor, başbakan oluyor, herşey oluyorlar, Cumhurbaşkanı bile oluyorlar, Turgut Özal gibi orospu çocuğu mesela" "Neden işte bu bizim yapacağımız işten sonra olamayacaklar" dediği, 26.07.2007 günü saat: 21.21 sıralarında şüpheliler M. Fikri KARADAĞ ile Muhammed YÜCE arasında yapılan görüşmede;' • "
M. Fikri KARADAĞ'm Milletvekili adayı olup TBMM'ye girememesi ile ilgili olarak görüştükleri, Fikri'nin "..orda Pkk'lılarla gidipte ne yapayım, orda cinayet işlerim.." dediği, Muhammed'in "şerefsiz bir bayan çıkmış, gebze cezaevinden, apo posterleriyle gidiyor, ben onu vuracağım ya yemin ediyorum, ben kafayı koydum komutanım, böyle bir şerefsizlik, adilik olabilir mi ya, bu ne biçim bir düzen" dediği, Fikri'nin "Terörle Mücadele eden ben olsam, Genel Kurmay Başkanı, bütün askeri çekerim lüzum kalmadı çünkü, madem Meclis'te bunlar yasal olarak temsil edilecek lüzum yok" "EŞŞEK TÜRK DİYE BOŞUNA DEMEMİŞLER MAMOCUM, İŞTE BUNUN İÇİN EŞŞEK TÜRK'ÜN MANASI BU" dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Muhammed'in "...Star Gazetesi şey yazmışlar, sizin şeyin resimleri neydi o, Yüzbaşı TEKİN" dediği, Fikri'nin "Yıldırım Oktay" dediği, Muhammed'in "He o bide kundakçı paşa" "Hepinizin resimleri orda, sizin hakkınızda şey yazmış, milleti galyana getiren" "Hepinizin resimlerini koymuş., bizim dernek başkanı yardımcınız Ali Başkan.." "Hüseyin başkanımızın resmi, onu da koymuş" dediği, Fikri'nin "Mehmet Altan bu Ahmet'in kardeşi Çetin Altan'ın oğlu" "O şeytan suratlı bir herif var ya pis sakallı" dediği, Muhammed'in "yanlış yapıyorsa ...harcayalım onu" "..gideriz komutanım, Pkk'ymış mkkaymış, bu saatten sonra millete o gerekiyor" "yani illa terörist mi olalım ki bir yerimiz olsun bir yerde" dediği, Az önceki görüşmeyi yapan Şüpheli Muhammet YÜCE'nin 02.11.2007 tarihinde Coşkun ÇALIK ile yaptığı görüşmede; Muhammet'in "İyi belki savaş çıkarda o kuyumcuları muyumcuları soy ak o adamları" "valla banka mankalara girek, belki millet savaş telaşına düşer amma koyım yaralı ölü bizde gidek bankaları soyarık anıma koyım." "benim derdim o. Yoksa Ne Sikerim Ben Türkiye'yi Amma Koyım He?" dediği, Coşkun'un "ben de zaten onu bekliyorum ben de" dedikten sonra çeşitli konularla ilgili konuştukları anlaşılmıştır. 28.12.007 günü saat: 11.28'de şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile İbrahim.... arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Bir süre Pakistan da Butto'nun öldürülmesi konusuyla ilgili konuştukları, ilerleyen konuşmada Güler KÖMÜRCÜ'nün "...garip bir şey hissediyorum biliyor musun, Ermenilerde tuhaf bir hareketlenme var Türkiye'deki Kripto Ermenilerde gizli Ermenilerde" diyerek Türkiye'deki gizli Ermenilerin yönetimi ele geçirmeye çalıştığından bahsettiği, F.S.'in de Kripto Ermeni olduğu, bunun gibi bir çok iş adamı ve şahsın bulunduğunu anlattığı, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Güler KÖMÜRCÜ'nün "...ben kime yazı yazıyorum, benim yazımı Güruh anlar mı" ".. sana uyan diyorum bende zaten, sen Güruhu boş ver" "sana ne halktan ya, çok affedersin yani, bu işçi partisi olabilirsiniz ama, halk beni hiç ilgilendirmiyor %5 beni ilgilendiriyor" "%5 uyansın işte uyanması gereken sen ben o" "...bizim Organize olmamız lazım sen Güruhu boş ver" dediği, İbrahim'in "Nasıl organize olacağız" diye sorması üzerine, Güler'in de teknolojik imkanları kullanmaktan bahsederek "Şimdi hukuğun içerisinde senin benim gibi düşünen yok mu yüzlerce Hakim Savcı var, polisin içerisinde senin benim gibi düşünen yok mu yüzlerce var" "Böyle demorilize bırak halk uyansın, halktan bana ne ben halk'a yazı yazmıyorum ki size yazı yazıyorum ben" dediği, 28.12.007 günü saat: 16.13 sıralarında şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün T. Ç. ile yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; G.KÖMÜRCÜ' nün "Şimdi olağan üstü güzel ve şimdi sana bir düğmeye basıyoruz şuandan itibaren nokta operasyona başlıyoruz, o da şu, bundan sonra ki bütün konuşmalarımızda Güruh bizi ilgilendirmiyor ama, Güruh bizi ilgilendirmiyor demiyoruz, diyoruz ki" dediği, Aynı gün kısa bir süre sonra saat: 17.47'de,;.;ŞÜpfleîf-Güler KÖMÜRCÜ ile T.Ç. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; ^\ ■-% * " '"'\
Güler KOMURCU'nün "... Güruh bunu da düzeltmemiz lazım, artık insanlar vatandaş uyuyor, biz artık bunu söyleyeceğiz, okey vatandaşın bir bölümü uyuyorsa vatandaş uyuyor diye şikayet eden olayın farkındadır, önce hadi bakalım sen aksiyon ol" "... ne yapacağını sorma kızdın mı imza kampanyası yap, çekinme telefon aç, faks aç, hesap sor, yüksek sesle düşün, ya bide bunu da arkasına eklemek lazım, vatandaş uyuyor diyen sen bak uyanmaya başlamışsın, hadi önce sen kendi adına yap bırak o uyusun biz yüzde beş olalım" "... bundan sonra bu yüzde beşi hiç çekinmeden söylemeliyiz AKP %60'a kadar aç artık %60 AKP'nin olsun benim benim % 3 'üm % 5'im Türkiye'yi uçurur birinci lige çıkarır yani bunların aynen böyle adını koyacağız sen ... verdiklerimi öğrendin mi okudun mu bu arada işsiz kızıyor artık" dediği, T. Ç.'in "İnternete girmedim ... randevularım vardı daha yeni bitti işim" dediği, 15.01.2008 günü saat: 13.21'de şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile A. S. S. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Bir önceki görüşmede muhabir konusu ile ilgili olarak A. S. S.'m "... Gazete hala Kara Mehmet'in mi" diye sorduğu, Güler KÖMÜRCÜ'nün onaylaması ve kötü bir şey olacağını zannetmediğini belirtmesi üzerine A. S. S.'m "Kötü bir şey olsa ne olacak ya hayatım Allah Allah topu topu ağzına vururum yumruğu çeker giderim artık polis değilim. İşkence değil artık" dediği, devamında yine "Baksana hiç olmazsa muhafazakâr ibne değiliz ya." Dediği, bir süre sonra A. S. S.'m "Onların konuşmasına bakma sen, bir tane bizden olan adam bunlardan 50 tanesini halleder ya, bunlar kim ya bunlar köpek ya para bunlardaymış nerde para bunlarda olsun lan ÖLÜ ADAMIN PARAYA İHTİYACI OLMAZ YANİ." dediği, devamında dün ben falan filan bu şekil .. gider ondan sonra bir bakarsın ki ağaçlarda sallanmalar var az kaldı çok az kaldı, yani sabırları çok zorluyorlar bunlar, Bunlar Türk devletinin Refleksini bilmiyorlar o refleks yalnız yakınlaşıyor onu sana söyleyeyim, bir gecede bütün her şey değişebilir yani ha bu millet de direnir mi, bu millet güç nerdeyse ona tapar, ertesi gün bakarsın o Refleksif hareketi yapanların yanında yer almış hepsi Cemil İpekçi de ben ibneyim ya ne muhafazakarlığı demeye başlamış." Dediği, 08.02.2008 günü saat:12.49 sıralarında şüpheli İlhan SELÇUK ile İ. Y'ın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; İ.Y' m "...bu miting ile ilgili, her taraftan şey yağıyor, yani katılımı her halde büyük olacak. Bugün Ankara büroya da gitmişler, Mustafa'ya gitmişler, işte Cumhuriyet bu işi destekleyince. Farklı oluyor, kitlesel oluyor, kimse farklı görüş iletmiyor gibi şeylerde var. Ona bakıyoruz. Bu YARGI ile bunlar uğraşacaklar nasıl olsa. Şimdi bugün Meclis'te tekrar YARGITAY YASASINIDA görüşüyorlar abi..."dediği, İ.SELÇUK' un "Mesala bugün Ertuğrul Özkök'ün yazısı baya bir muhalefet yazısı" "...bir yerde bir hesaplaşma olacak her aide... yargı kapatma kararma doğru gidiyor, haberini de verdiler... çünkü göğsünde KAPATILMIŞTIR levhası dururken, AKP bi şey yapamaz. Bir şey yapabilir, isim değiştirir" dediği, İ.Y' m "Bir çatışma ortamı çıksın istiyorlar" dediği, İ.SELÇUK' un "... İki tane rapor hazırlarsın, birisi herkese verilmez..." "Bir nokta da, İbrahim tabi bunun çeşitli nedenleri vardır ama bu aramızda sır" "Yani ben dedim ki, bir; Herkese verilmeyecek, yani ilan edilmeyecek olan bilgileri ayrı bir rapor yaparsın" "Eskiden de öyle yapıyorduk ya..." "Biz Şahin FİLİZ'in yani şeyini, yazı dizisini yayınladık. Fakat orada Cumhuriyetçi Yazarlara da verip veriştiryor. Ben şimdi onun bu yazısını, alacağım köşeme, belki öfkesinde haklı ama, yani Cumhuriyet Gazetesini ayırmalıydı" dediği, İ.Y.' m "Geçen, Yalçm Küçük de, Kanal Türk'te, Şahin FİLİZ'in kitabından bahsetti. Cumhuriyet'te de dizi yazısı yayınlanıyor falan dediler" dediği, İ.SELÇUK' un "...Bizim düşündüğümüz şeyi, efendim yapamadık ama iyi oluyor. Onu, ben düşündüğümüz şeyi dünkü toplantıda anlattım" "...Yani şunu yapacağız dedim, onu yazı^tefâlfe^zacağım. Atatürk devrimi hangi ayetleri kaldırdı, Mahsus bugünkü yazıy^/tmân için yaldım" "Ya da hagi erkek.
t0&*m^^A
Şimdi yani bu Atatürk devrimleri aslında toplumda yerleşmiş te, bu pezevenkler türban üzerinden yürüyorlar. Yanive sanıyorum çok zor, çok zor. Dün işte orada, toplantıda konuşulan ve yine RAHMİ Bey'in söylediği, acaba, yani, sınır aşıldı mı? Geriye dönüş artık olanaksız mı diye" dediği, bir süre konuştuktan sonra İlhan SELÇUK'un "Tabi, Turgay da tadını aldı medyanın" dediği, İ.Y'm "Tabi tabi. Yani Turgay, Karamehmet, Aydın Doğan eğer birlikte olabilselerdi" dediği, İ.SELÇUK' un "Turgay'm orada rolü büyük" "Aydın Doğan m da büyük" "Aydın Doğan abilik etmesi lazımdı" dediği, İ.Y'm "İkisi de çok sırdan şeylerden" dediği, İ.SELÇUK' un "Turgay'ı bende bir gün çağırayım da gelsin, bende giderim yani, öbür Ahmet ÇALIK'a da gideriz. Biz ilişkilerimizi Cumhuriyet adına sürdürüyoruz" "Şimdi dünkü şeyde, İbrahim konuşamadık, olay şöyle oldu, ben daha çok dinledim herkes konuştu monuştu. İçlerinden doğru dürüst konuşan yoktu. Hele o Sabancı Üniversitenin Rektör'ü TOSUN" "...Alevilere de hoş görü gösterilmeli gibi laflar atarak ama ne söylediği belli değil falan. Şimdi ben dedim ki, bu işin kökeni dışanda, eğer palavra değil se bu BOP, MOP, ılımlı islam devleti şeyi orada Türkiye nin nasıl kuşatıldığını birinci bölümde anlattım. Efendim ikinci bölümde, yani kuşatıldığını ve bu islamcılığın kaynağının dışanda olduğunu, Amerika da olduğunu falan, zaten Fethullah'ta orada ya" "İkinci bölümde, bu operasyon nasıl iktidara geçti, AKP, onu anlattım, Ama bunlar o kadar çarpıcı ki, yani herkes, bir de şeye şaştım yav, bilmiyorlar ya İbrahim" "Sonra, Ömer Koç var ya" "O, aşağı kadar, arabaya kadar geldi, yemek, yemek istiyor, o da her halde zannediyorum çok yararlı olur" dediği, İ.Y' m "Şey, Ali yok muydu abi" "Ali ile Mustafa yok, sadece Ömer vardı" dediği, İ.SELÇUK' un "Ömer KOÇ vardı. Efendi bir çocuk, aklı başında, söylediği şeylere baktım gayet aklı başında şeyler söyledi. Yani aynı fikirleri paylaşıyoruz. Ama bilmiyorum, O rahminin oğlu değil mi" dediği tespit edilmiştir.
CUMHURİYET GAZETESİNE BOMBA ATILMASI EYLEMLERİ Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesindeki binasına 05.05.2006,10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde el bombası atılması eylemlerinin failleri Danıştay Saldınsı eyleminden hemen sonra yapılan kolluk araştırması ve şüphelilerin suçu ikrarlan ile tespit edilmiştir. Bu eylemler bağlantılanndan dolayı Danıştay Saldınsı eylemi ile birlikte aşağıda anlatılacaktır.
DANIŞTAY SALDIRISI EYLEMİ 17.05.2006 tarihinde Avukat Alparslan ARSLAN tarafından Danıştay binasında toplantı halindeki yargı görevlilerine silahlı saldmda bulunularak, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmüş, aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. Olay Ankara C.başsavcılığmca (CMK.250.Maddesiyle Yetkili Bölümü) soruşturulmuştur. Soruşturmada, Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesindeki binasına 05.05.2006,10.05.2007 ve 11.05.2006 tarihlerinde el bombası atılması eylemlerinin failleri de kolluk araştırması ve şüphelilerin suçu ikrarlan tespit edilmiştir. Ankara C.başsavcıhğı (CMK.250.Maddesiyle Yetkili Bölümü), Danıştay Saldınsı olayının soruşturmasını Terör Örgütü eylemi kapsamm^ö^^^^f? Cumhuriyet Gazetesinin
bombalanması olaylarını da aynı Terör Örgütünün eylemleri kapsamında olduğundan bahisle soruşturmaya dahil etmiştir.
EYLEMLERE İLİŞKİN FAALİYETLERİN ÖZETİ
SORUŞTURMA
VE
YARGILAMA
ANKARAC.BAŞSAVCILIĞININ (CMK.250. MADDESİY- LE YETKİLİ BÖLÜMÜ), 11.07.2007 TARİHLİ İDDİANAMESİ İLE ÖZETLE : Türban örtüsü ile ilgili Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan karikatür ve Danıştay 2.Dairesince verilen türban kararını esas alan şüpheliler Alparslan ARSLAN, Süleyman ESEN ve Salih KURTER'in TCK 309 maddesinde yazılı cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasına önlemeye teşebbüs amacı doğrultusunda, şiddet ve tehditle toplum üzerinde baskı kurmak,ders vermek, türban örtüsünü korumak amacı ile bir araya gelip silahlı örgüt kurdukları ve yönettikleri, Osman YILDIRIMJsmail SAĞIR , Tekin İRSİ ve Erhan TİMUROĞLU'nun bu örgütte üye olarak örgüt adına faaliyette bulundukları, Ayhan PARLAK ve Aykut Metin ŞÜKRE'nin de örgüte yardım ettiklerinden bahisle, Alparslan ARSLAN, Süleyman ESEN,Salih KURTER,Osman YILDIRIM, İsmail SAĞIR, Tekin İRSİ, Erhan TİMUROĞLU, Aykut Metin ŞÜKRE ve Ayhan PARLAK hakkında ; TCK 314/1-2 maddesine uyan Terör Örgütü Kurmak ve Yönetmek, TCK 309 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya ve bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme, TCK 82/a-g maddesine uyan tasarlayarak kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeni ile nitelikli kasten öldürme, TCK 82/a-g,35 maddelerine uyan tasarlayarak kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeni ile nitelikli kasten öldürmeye tam teşebbüs ve bu fiilere iştirak, TCK 174/1-2 maddesine uyan örgütün faaliyetleri çerçevesinde patlayıcı temin etmek ve bulundurma, TCK 170/1-c maddesine uyan patlayıcı atmak, 6136 S.K. 13/1 maddesine uyan izinsiz silah taşımak, TCK 151/1, 152/l-a-2-a maddelerine uyan özel ve kamu malına zarar vermek ve TCK 220/7 maddesine uyan örgüte yardım suçlarından eylemlerine uyan kanun maddeleri gösterilerek cezalandırılmaları istemi ile dava açmıştır. Soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Teoman EKŞİOĞLU,Hüseyin GÖRÜM,Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, Mahmut ÖZTÜRK,Atilla ERER,Nihat GÜRKAN,Sinan BERBEROĞLU, Orhan KADI,Saim ÖZDEN,Mehmet ATMACA, Nusret ARAŞ ve Osman MUTLU isimli şüpheliler hakkında ise , suç işlemek amacıyla kurulan ve 5-10-11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi idare binasına el bombası atılması, 17.05.2006 tarihinde de Danıştay 2.Daire Başkan ve üyelerine yapılan silahlı saldırıyı gerçekleştiren silahlı örgüte yardım ettikleri şüphesi ile soruşturma yapılmış ise de, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işledikleri konusunda haklarında kamu davası açmaya yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden bahisle Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiştir. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ SORUŞTURMASI VE MAHKEME İLE YAPILAN YAZIŞMALARIN ÖZETİ Dava, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.250. Maddesiyle Görevli) 2006/158 Esas No sayılı dosyasında görülmeye başlanılmıştır. Bu aşamadan sonra, kollukça alman bir telefon ihbarı değerlendirilerek 12.06.2007
Kapsamı genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşılmış, 27 adet el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu tespit edilmiştir. Örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen terör örgütlerinden önemli farklılıklar gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış Ergenekon Terör Örgütü, örgütün yapısını ortaya koyan önemli dokümanlar ve diğer deliller, örgütün eylem ve faaliyetleri ile her bir şüphelinin örgüt içerisindeki konumu ilgili bölümlerinde ayrıntısı ile açıklandığından burada tekrar edilmeyecektir. Soruşturmada,5-10-ll Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi idare binasına el bombası atılması olaylarının ve 17.05.2006 tarihinde Danıştay Saldırısı olarak bilinen olayın da Ergenekon Terör Örgütünün eylemleri olduğuna dair aşağıda açıklanacak olan deliller elde edilmiştir. Soruşturmanın bu aşamasına kadar elde edilen delillerden Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldınlan ile ilgili olanlan, henüz derdest aşamadaki davaya bakan Ankara 11 .Ağır Ceza Mahkemesine (CMK 250.Maddesiyle Görevli) gönderilmiştir. MAHKEME KARARI ÖZETİ Soruşturma ve bu kapsamda delil toplama çalışmalan devam etmekte iken Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 13.02.2008 tarih ve 2006/158-2008/45 sayılı karan ile davayı hükme bağlamıştır. Mahkeme gerekçeli karanndaki oluşun kabulü ve verilen hüküm aşağıda özetlenmiştir. Sanıklann birlikte hareket etmelerinin, önce Cumhuriyet gazetesine birkaç gün sonra da Ankara'ya gelerek Danıştay Hakimlerine saldın için plan yapmalannm örgütlü bir yapı içerisine girdiklerini gösterdiği, bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı, sanık Alparslan ARSLAN liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı kurularak ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, sanıklar Osman YILDIRIMJsmail SAĞIR,Tekin IRŞİ ve Erhan TİMUROĞLU'nun bu örgüte üye olarak katıldıkları, Sanıklann eylemden önce plan yapıp bir araya geldikleri, eylemlerin türbanla ilgili olduğu, sanık Alparslan ARSLAN'm sanık Osman YILDIRIM'dan adam bulmasını istediği, sanık Osman YILDIRIM'm da önce sanık Erhan TİMUROGLU'nu, onun vasıtası ile de sanıklar İsmail SAĞIR ve Tekin IRŞİ'yi bulduğu, eylemler için gerekli silah ve bombanın da sanık Süleyman ESEN ve sanık Aykut Metin ŞÜKRE'den sağlandığı, sanıklar arasında dayanışma ve suç işleme hususunda birliktelik,devamlılık, uygun araç ve gereç, hiyerarşik bir yapılanma bulunduğu,sanık Alparslan ARSLAN'm lider vasfında olduğu,samk Osman YILDIRIM'm da Alparslan ARSLAN'dan sonra geldiği, bütün bu anlatılanların ortada silahlı bir örgütün bulunduğunu gösterdiği, Bu şekilde oluştuğu kabul edilen silahlı örgütün, amacına uygun olarak baskı, şiddet ve tehdit metotlannı kullanıp, toplumda değişik şekillerde kullanılan türban örtüsü ile ilgili karikatür yayınlayan bir basın kuruluşuna ve türbanla ilgili Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlanna göre karar veren yargı mensuplanna karşı silahlı ve bombalı eylemler yaptığı, bu eylemlerin kişisel bir husumetten kaynaklanmadığı, sanıklann türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı, bu amaç doğrultusunda yapılan Danıştay'a saldın eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde olduğu, Bu değerlendirmelere göre önce CumhuriyetJp^efeŞ&e^şanıklar Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, İsmailAc&R ve Teİm IRŞİ'nin fikir ve eylem :f! "
birliği içersinde 3 kez el bombası attıkları, bu el bombalarını sanık Alparslan ARSLAN'a sanık Süleyman ESEN'in hangi amaçla ve nerede kullanılacağını bilerek temin ettiği, 4 gün sonra bu kez de sanık Alparslan ARSLAN'ın sanık Aykut Metin ŞÜKRE marifetiyle satın aldığı 2 adet Glock marka tabanca ve daha önceden bulundurduğu ruhsatsız Browning marka tabancayı da aracına alarak eylemden haberleri olan sanıklar Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞULUJsmail SAĞIR olduğu halde Ankara'ya geldikleri ve Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine yönelik silahlı saldırıda bulunduklan,bu saldın sonucu Danıştay 2. Daire üyesi bir hakimin öldürüldüğü, 3 Danıştay üyesi ile bir Tetkik Hakiminin de yaralandığı, Gerek Cumhuriyet Gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan türban örtüsüyle ilgili her iki eylemin, özellikle Danıştay'a yapılan saldırının çok ses getirerek toplumda büyük infial uyandırdığı, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı, Sanıklardan Aykut Metin ŞÜKRE'nin sanık Alparslan ARSLAN'a Glock marka tabancalar temin ettiği halde Alparslan ARSLAN'ın bunları Danıştay saldırısında kullanıp kullanmayacağı hususunu bildiğinin şüpheli kaldığı, sanık Ayhan PARLAK'm sanık Alparslan ARSLAN'ı tanımakla birlikte Danıştay yada Cumhuriyet Gazetesine yapılacak saldırıdan haberdar olduğu ya da bu eylemlere yardım ettiği yolunda bilgisinin tespit edilemediği, sanık Salih KURTER'in de sanıklar Alparslan ARSLAN ve Süleyman ESEN'i önceden tanıdığı, evindeki dini sohbetlere bu iki sanığın da katıldığı anlaşılmakla birlikte Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay'a yapılan saldırılarla ilgili katkısın olmadığı, Yargılama aşamasında İstanbul CMK.250.Maddesi ile Yetkili C.başsavcılığmca 2007/1536 sayısı ile yürütülen soruşturma ile ilgili olarak sanıklar ile ilgili suçlamalara ilişkin iddianame ve bir kısım evrak suretlerinin istenildiği, Mahkeme tarafından da ilgili savcılıktan adı geçen soruşturma ile ilgili bilgi istenildiği, yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucu sanıklar ve sanıklara isnat edilen eylemler ile yürütülen soruşturma arasında suç vasfını, sanıkların hukuki durumunu ve sübutu etkileyecek şekilde bir bağlantı tespit edilemediği, dolayısı ile hazırlık soruşturması sonucunun beklenilmesine gerek duyulmadığı, tüm deliller toplanıldığından bir kısım sanık ve sanık müdafılerince de talep edilen tevsii tahkikat taleplerinin reddedildiği gerekçesi ile; Alparslan ARSLAN'ın TCK 309/1 uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, TCK 82/a,g uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, TCK 82/a,g,35 uyarınca 15 yıl hapis ( 4 kez) , TCK 174/1,2 uyarınca 4 yıl 9 ay hapis, TCK 170/l,c uyarınca 1 yıl hapis, TCK 151/1 uyarınca 1 yıl hapis, 6136 sayılı kanunun 13/1 uyarınca 2 yıl hapis ve 450 YTL adli para cezası, Süleyman ESEN'in TCK 314/2,62 3713 S.K. 5 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis, TCK 174/1, 2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, Osman YILDIRIM'm TCK 309/1,62 uyarınca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l,c,62 uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a-g,39,62 uyarınca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ( 4 kez) , TCK 151/1,62 uyarınca 10 ay hapis, Erhan TİMUROĞLU'nun TCK 309/1,62 uyarınca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyarınca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez) İsmail SAĞIR'ımTCK 309/1,62 uyarınca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyarınca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez) Tekin İRŞİ'nin TCK 314/2,62, 3713 S.K. 5 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis, TCK 174/1,2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, .-a^"-^. Cezalan ile cezalandmlmalanna, .^l ° *%,
Aykut Metin ŞÜKRE,Ayhan PARLAK ve Salih KURTER'in ise beraatlerine karar verilmiştir. Re'sen de temyize tabi olan bu karar henüz Yargıtay denetiminden geçmediğinden kesinleşmemiştir.
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞIMIZIN SORUŞTURMASI KAPSAMINDA SÖZÜ EDİLEN EYLEMLER İLE İLGİLİ ELDE EDİLEN DELİLLERİN VE TESPİT EDİLEN BAĞLANTILARIN ÖZETİ Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemlerine ilişkin dava dosyasının bir örneği Mahkemesinden temin edilip soruşturma evrakına eklenildiğinden, bu davaya ilişkin Ankara C.başsavcılığının (CMK.250.Maddesiyle Yetkili Bölümü) soruşturma ve Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.250.Maddesiyle Görevli) kovuşturma işlemleri burada tekrar edilmeyecek, bu dosyaya atıf yapılmakla ve gerektiğinde açıklamalar için gerekli olan ilgili bölümleri buradan alınıp özetlenmekle yetinilecektir.
CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI FAİLLERİNİN İFADE ÖZETLERİ; Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemlerinin failleri olarak yargılanıp hüküm giyen, ancak cezaları henüz kesinleşmeyen Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR, Tekin İRSİ ve Süleyman ESEN C.başsavcılımızca Ergenekon Terör Örgütü hakkında yürütülen soruşturma kapsamında bilgilerine başvurulmak amacı ile hükmen tutuklu bulundukları Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevinde tanık sıfatı ile dinlenilmişlerdir. Alparslan ARSLAN 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle; 1998 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu, aynı yıl içerisinde yakınlarını ziyaret amacı ile karayolu ile Avusturya'ya gittiğini, bir aya yakın burada kaldıktan sonra ailesi ile birlikte hava yolu ile Türkiye'ye döndüğünü, Avukatlık stajını 1999 yılında Avukat Hakkı KURTULUŞ ve Ali ŞENOĞLU'nun yanında İstanbul Şişli ilçesindeki bürolarında tamamladığını, askerliğini kısa dönem olarak Ankara Etimesgut'ta yaptığını, 2000 yılında Burhan GÜR isimli üniversiteden arkadaşıyla Kadıköy'de avukatlık bürosu açtıklarını, 6 yıl serbest avukatlık yaptığını, Muhafazakar bir insan olarak milli ve manevi değerlere bağlı, arkadaşlarının da genelde ülkücü ve müslüman olarak bilinen camiadan olduğunu, Kendisini basından tanıdığını söyleyen Avukat Abdurrahman SARIOGLU'nun yardım amaçlı olarak cezaevinde kendisine para yatırdığını, Veli KÜÇÜK'ü basından tanıdığını, Muzaffer TEKİN'i emin olmamakla birlikte Ayhan PARLAK aracılığı ile tanıdığım,Muzaffer TEKİN'in ofisine 4-5 defa gittiğini, buraya genelde emekli askerler ve arkadaşlarının geldiğini, Muzaffer TEKİN ile aralarında iş ilişkisi olmadığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'I birkaç sefer Muzaffer TEKİN'in ofisinde gördüğünü, Kemal KERİNÇSİZ'i basından tanıdığını, bu kişinin başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliğinin üyesi olmadığını, Teoman EKŞİOĞLU'nun İstanbul'daki ev arkadaşı olduğunu,Süleyman ESEN'i üniversiteden 1994 yılından itibaren tanıdığını, üniversiteden sonra da zaman zaman görüştüklerini, Salih KURTER'i Süleyman ESEN aracılığı ile tanıdığını, alim bir zat olarak bildiğini,sevdiği ve hürrrj.et-^ttiği.bir insan olduğunu, bu konu ile ilgili başka bir şey söylemek istemediğin^-M^hmet1 ZeKferiya ÖZTÜRK'ü basından 401
tanıdığını, Taner ÜNAL'ı tanımadığını, Hüseyin GÖRÜM'ü tanıdığını, ülkücülük davasından dolayı cezaevinde yattığını bildiğini, Babası İdris ARSLAN'm, Danıştay Saldınsmdan soma vermiş olduğu ilk ifadesinde belirttiği gibi, kendisinin Veli KÜÇÜK'le tanışmadığını, Teoman EKŞİOĞLU'nun ifadesinin aksine Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'le gezmediğini, bu kişinin babası İdris ARSLAN'a da kendisinin adı geçen kişiler ile ilişkisi konusunda bir beyanda bulunup bulunmadığını bilmediğini, Osman YILDIRIM'm ifadesinin aksine, Cumhuriyet Gazetesi Saldırılarından dolayı 500.000 Dolar para almacağıyla ilgili bir şey söylemediğini, yine bu kişinin ifadesinin aksine, bazı icralık işlerin tahsilatına birlikte gitmediklerini, Veli KÜÇÜK'ün basında yer alan "Ben Muzaffer TEKİN'in adını Süleyman olarak biliyordum" şeklindeki açıklamasından haberdar olmadığını, bu açıklamanın kendisine bir mesaj olarak gönderildiği, kendisinin de bu açıklamadan sonra Süleyman ESEN'in adını verdiği değerlendirmesinin doğru olmadığını, Basında da yer alan Veli KÜÇÜK ile kendisi olduğu iddia edilen bir şahsın aynı karedeki fotoğrafını gördüğünü, Havaalanında çekilmiş bu fotoğraftaki kişinin hafif derecede kendisine benzeyen başka bir şahıs olduğunu, Ankara'da Tarkan isimli bir arkadaşının bulunduğunu, Danıştay Saldırısı ve Cumhuriyet Gazetisine bomba atılması olayları hakkında açıklamada bulunmak istemediğini, Osman YILDIRIM 12/03/2008 tarihli ifadesinde özetle; Veli KÜÇÜK'ü 1993 yılından itibaren tanıdığını, kendisini İbrahim GENÇ'in Sirkeci ve Mecidiyeköy semtindeki yazıhanelerine gidip gelirken gördüğünü, Veli KÜÇÜK ile Alparslan ARSLAN'ın Üsküdar ilçesinde bulunan Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştuklarını bildiğini, zaman zaman kendisinin de yanlarında bulunduğunu, Alparslan ARSLAN'm 2003 veya 2004 yılında kendisinin bilmediği bir ülkeye gitmek için yurt dışına çıktığını bildiğini, 2002 yılı Aralık ayının başında İbrahim GENÇ'in Osmanbey semtinde bulunan Sadıklar Pasajmdaki veya Piç lakaplı Hüseyin isimli şahıstan kiralamış olduğu aynı cadde üzerindeki yazıhanelerinden birinde Veli KÜÇÜK, İbrahim GENÇ, Esen TÜRKYILMAZ, Muzaffer TEKİN ve Osman GÜRBÜZ'ün olduğu toplantıda Osman GÜRBÜZ'ün kendisine Necip HABLEMİTOĞLU' nu öldürüp öldüremeyeceğini sorduğunu ve orada bulunanların bunun karşılığı olarak kendisine bir milyon dolar teklif ettiklerini, Necip HABLEMİTOĞLU'nu tanımadığını,kim olduğunu sorması üzerine kendisine şahsın yazar olduğu ve öldürülmesi gerektiğininin söylendiğini, kendisinin bu teklifi kabul etmediğini, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Osman GÜRBÜZ'e dönerek "Osman bu iş gene sana düştü." dediğini, daha sonraki dönemde kendisinin basından Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürüldüğünü duyduğunu, bu olaydan yaklaşık 6 veya 7 ay sonra Osman GÜRBÜZ'ün kendisine "HABLEMİTOGLU'nun parasını masalarda bitirdik." dediğini, bu esnada yanlarında Bahçelievler'de gayri meşru işlerle uğraşan bir Esen TURKYILMAZ'm da olduğunu,bu konuşmadan sonra Osman GÜRBÜZ'ün HABLEMİTOGLU'nun öldürülmesi olayına karıştığını ve aldığı parayı da kumarda bitirdiğini anladığım, 29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu, Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm arabasıyla ismini bilmediği tp.*şafasm^ aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks vüîİÎaMan3oluşta bir site içersindeki villaya
gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombasını yanında koruması gibi duran bir kişiye yan odadan getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu, Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAĞIR'm attığını, İsmail SAGIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan ARSLAN ile Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını, Kendisinin Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konu hakkında bilgisi de olmadığını, sadece Alparslan ARSLAN'm olay hakkında üstü kapalı olarak bir şeyler anlattığını, kendisine Cumhuriyet Gazetesi saldırıları karşılığı vaat edilen beş yüz bin dolar paranın Ankara'da verileceğini düşündüğünden Ankara'ya geldiğini, ancak vaat edilen parayı da alamadığını, Alparslan ARSLAN'm kimyasal bir madde almış olabileceğini düşündüğünü, çünkü Cumhuriyet Gazetesine ilk el bombasının atıldığı 04/05/2006 tarihinden 16/05/2006 tarihi gecesine kadar hiçbir şey yiyip içmediğini bildiğini, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiğini, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini, Kendisinin, katılmadığı Danıştay saldmsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile ilgili tevsii tahkikat talebinde bulunduğunu,tevsii tahkikat talebinin reddine karar verilmesi, kendisine de soru sorulmaması nedeni ile gerçekleri anlatamadığını, adaletin yerini bulması için şimdi gerçekleri anlattığını beyan etmiştir. Diğer kişilerin ifadelerinin alınması işlemleri devam etmekte iken Osman YILDIRIM'm Cezaevi idaresine ibrahim GENÇ isimli şahsa gönderilmek için verdiği mektuptan haber alınması ve içeriğinin incelenmesi üzerine, bu konuda tekrar ifadesinin alınması ihtiyacı duyulmuştur. Osman YILDIRIM 13/03/2008 tarihli ek ifadesinde özetle; Mektubu İbrahim GENÇ'e mesaj vermek ve kendisine kurulan komplonun neresinde olduğunu anlamak için yazdığını, İbrahim GENÇ'i 1993 yılından beri tanıdığını, o dönemlerde tefecilik yaptığını, tefecilik işinde Azeri uyruklu Ziya AYÇAN ile ortak olduğunu, İbrahim GENÇ'in tefecilikten kaynaklanan alacaklannı etrafındaki kişilere tahsil ettirdiğini, İbrahim GENÇ'in o dönem yanında Abdullah SÜLÜK, Sedat PEKER, Erdal KARA, Kenyalı Soner, Abdullah ÇATLI, Aykut SEZER,Osman GÜRBÜZ,Esen TÜRKYILM^^Jpm^Süleyman, Serhat,Bahri isimli şahıslar,bir çok itirafçı ve hatırlayamadığı mevsimlerin ol(|£U^tau,İbrahim GENÇ ve
Ziya AYÇAN'in bu kişilere çok sayıda çek senet tahsilatı yaptırdığını, bu tahsilatlar sırasında çok sayıda insanın silahla yaralandığını ve öldürüldüğünü, Yine o yıllarda İbrahim GENÇ ve Ziya AYÇAN'in ortak oldukları Mecidiyeköy'deki Genç Factoring şirketine gidip geldiğinde, Veli KÜÇÜK'ü ve Muzaffer TEKİN'i de şirkette gördüğünü, bu şahısların şirkete zaman zaman gidip geldiklerini, İbrahim GENÇ ve Ziya AYCAN'la sıkı dostlukları olduğunu, İbrahim GENÇ'in bazı tahsilatlarını kendisine yaptırdığını, 1996 yılında Antalya ilinde yaşayan, eski karateci Musa ERGUNTAY veya ERTUGAY'ı öldürmesini istediğini, olayı gerçekleştirmek için şahsı ararken Ortaköy'de arkadaşı Reşit MURATOGLU'nun galerisinde bulduğunu, Musa'nın yanında Oral ÇELİK'in olduğunu, arkadaşının işyeri olduğu için eylemi yapmadığını, daha sonra Musa'nın İbrahim GENÇ'ten af dilemesi üzerine İbrahim GENÇ'in isteğiyle eylemi gerçekleştirmediğini, 2004 yılında kredi ile almış olduğu Opel marka aracım İbrahim GENÇ'e kiraya verdiğini, ancak İbrahim GENÇ'in aracın taksitlerini ödememesi yüzünden aralarında husumet başladığını, Esen TÜRKYILMAZ isimli şahsın kendilerini barıştırmaya çalıştığım, İbrahim GENÇ'in Esen TÜRKYILMAZ'a "Osman geçmişte beni çözememiş. Onu öldürtmeyeceğim. Onu müebbetin altına sokacam. Yaşayarak benim kim olduğumu çözecek ve görecek." dediğini Esen'den duyduğunu, bu sözlerine aldmş etmediğini ancak Danıştay olayından dolayı müebbet hapis cezası aldığını, Danıştay saldırısının Ergenekon yapılanması tarafından gerçekleştirildiğini, ayrıca Danıştay olayından bir süre önce yanma Jitemci İsmail isminde bir yüzbaşı geldiğini, bu yüzbaşının kendisine dokunulmazlık verileceğini, karşılığında da hizmet etmesini istediğini, bu teklifi kabul etmediğini, bu olayın hemen sonrasında Alparslan ARSLAN'm kendisinin işyerine gelip gitmeye başladığını, Alparslan ARSLAN'm bir şekilde yanma gönderilip, onunla Ankara'ya gitmesinin sağlandığını ve böyle bir komploya kurban gittiğini düşündüğünü, Tutuklandıktan sonraki süreçte İbrahim GENÇ'in sözlerinden Danıştay olayına dahil edilmesinde Ergenekon yapılanması içersinde olduğunu bildiği İbrahim GENÇ'in rolü olacağını düşündüğünü, bu nedenle bu mektubu kendisine göndererek bir mesaj vermek istediğini, İbrahim GENÇ'in yanında bulunduğu dönemlerde sohbet ortamlarında İbrahim GENÇ'in isimlendirdiği bir takım şahısları, mektuba çizdiği şekil üzerine kendisinin geliştirdiği şifreli yazılar ile yazdığını, bunların Ergenekon yapılanmasının eylem yapmayı planladıklan şahıslar olduğunu, bu şeklin üzerindeki sakallı ve şapkalı insan şeklinin ise onların kullandığı tetikçiyi temsil ettiğini, bu insan resminin sağ tarafındaki arapça yazıda "Ya Allah", sol tarafında da "Allah'u Ekber" yazdığını, bu cümlelerin de tetikçilere kullandırdıkları sloganlar olduğunu, kelepçe resmiyle de tetikçinin yakalanacağını anlattığını, bu isimlerden herhangi birisine düzenlenecek olan eylem veya suikastın islami kesim üzerinde kalacağını ve yönetimde bulunan hükümetin uzaklaştınlması için kullanılacak bir malzeme olacağını, bütün bunlan çözdüğünü bilmelerini istediği için bu şekilde mektup gönderdiğini beyan etmiştir. Osman YILDIRIM söz konusu mektubun C.başsavcılığma iletilmesi üzerine 01/04/2008 tarihinde Ankara C. Başsavcılığında alınan ifadesinde özetle; Mektubu ve karikatürleri kendisinin kasıtlı olarak cezaevi idaresine verdiğini, çünkü cezaevi idaresinin şifreli resim ve karikatürleri görünce savcıya ulaştıracağını bildiğini, savcıya kendisinin adil yargılanmadığını, Ankara'daki mahkemelerin ve savcılann adil olmadığını anlatacağını, Mahkemenin kendisinin suç ortaklannı koruyup kendisinden hesap sorma yoluna gittiğini, rejim karşıtı olmadığını, mahk,ejî»n»s^endisini rejim karşıtı gösterip fi., *
ceza verdiğini, asıl suç ortaklarına ceza vermediğini, bu sebeple mahkemenin adil olduğuna inanmadığım, İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldırısından Mahkemenin kendisine ceza verdiğini, aynca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldmya da katılmadığı halde Mahkemenin ceza verdiğini, Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜK'le eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklanm kendisinin bilmediğini, Söz konusu mektubu İbrahim GENÇ isimli işadamına gönderdiğini, mektuptaki karikatür ve şifreli yazılardaki kişilerin Susurluk'un uzantısı olan Ergenekon'un hedefindeki kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere karşı bir eylemi olacak olsa cezaevi idaresine bunu açıkça vermeyip gizli olarak göndereceğini, amacının bu karikatür ve resimlerde anlattığı kişilerin Ergenekon örgütü tarafından öldürüleceğini savcıya anlatmak olduğunu, Mektupta yazdığı Süleyman DEMİREL, Deniz BAYKAL, Erdoğan TEZİÇ, Bülent ECZACIBAŞI, Vural SAVAŞ, Şener ERUYGUR, Kemal ANADOL, Kemal GÜRÜZ, Bekir COŞKUN, Emin ÇÖLAŞAN, Tuncay ÖZKAN, Sabih KANADOĞLU, A. Necdet SEZER, Cumhuriyet Gazetesi (yeni), Türkan SAYLAN, Mustafa SÜZER, ABD Elçiliği, Gülay TUĞCU, Orhan PAMUK, Ruhat MENGİ, Lajendik, Wilson ve Patrikhanelere Ergenekon örgütü tarafından saldınlacağım bildiğini, iki üç gün önce televizyondan Cumhuriyet Gazetesine yeni bir molotoflu saldın yapıldığını öğrendiğini, bunun da söylediklerinin doğru olduğunu gösterdiğini, kendisinin mektubu bu olaydan önce cezaevi idaresine verdiğini, bunlar için gerekli önlemlerin alınmasını istediğini, asıl amacının bu mektubu yazıp savcının kendisini çağırmasını ve ifadesini almasını istemesi olduğunu, bu kişilere karşı eylem yapılması talimatı vermek olmadığını, bunlan açık olarak yazsa cezaevi idaresinin kabul etmeyeceğini, bu eylemleri bizzat yapacağını bildirmesi üzerine ifadesinin alınacağını bildiğini ve inandığını, bu sebeple karikatürleri talimat şeklinde şifreli olarak yaptığını, mektuptaki 9 hayvan resmi, isimler ve elinde satirli bir insanın hemen dikkat çekeceğini bildiğini, Kendisine komplo kuran İbrahim GENÇ'in Ergekon'la bağlantılı olduğunu, bu mektubuyla birlikte İbrahim GENÇ'in kendisine yapılan yanlışı anlamasını istediğini, bu amaçla mektubun gideceği adres olarak onu yazdığını beyan etmiştir. Osman YILDIRIM 17/04/2008 tarihinde Ankara C. başsavcılığında alman ifadesinde özetle. Kendisinin Danıştay Saldmsmm Ergenekon soruşturması ile doğrudan bağlantılı olduğun bildiğini, bunun açığa çıkmasını istediğini, bu bağlamda 29.08.2006 tarihinde Ankara Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe ile başvurarak Danıştay Saldınsmm Ergenekon örgütü üyeleri tarafından gerçekleştirilen hükümete yönelik planlı bir saldın olduğunu ve bu olaylann Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN,Yusuf Ziya ARPACIK ile diğer kişiler tarafından organize edildiğini anlattığını, Kendisinin de bu organizasyonla ilişkisi olmasına rağmen muhataplan tarafından söyledikleri önemsenmediği için kendi ilişkilerini gizleyerek bildiği bütün gerçekleri anlattığını, bir istihbarat görevlisi gibi bilgi vermeye çalıştığını, devamında İstanbul Cumhuriyet Savcısına tüm bildiklerini anlattığını, Danıştay Saldınsma ilişkin yargılama devam ederken Ankara Savcılığına da dilekçe gönderdiğini, Ergenekon soruşturması ve Ulusal Güç Birliği Hareketi isimli Semih Tufan^Üfc4LTAY önderliğindeki oluşum
hakkında bildiklerini Ankara Cumhuriyet Savcılığına ve 11. Ağır Ceza Mahkemesine bildirdiğini, Bombaların kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını, Veli KÜÇÜK'ün bombaların teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemini teklif ettiğini, kendisinin zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe dayanan tanışıklığının olduğunu beyan etmiştir. Erhan TİMUROĞLU 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle; Daha önceki bir tarihte Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM ile Üsküdar'da bir kooperatife gittiklerini, kendisinin üzerinde silah bulunduğunu, yaşlı bir kadının bu kooperatiften alacağı olan dairenin verilmesi için devreye girdiklerini, Cumhuriyet gazetesi eyleminden sonra Alparslan ARSLAN'm kendisine İsmail SAGIR'a verilmek üzere 200 YTL para verdiğini, Danıştay eylemine geldikleri gün Alparslan ARSLAN'm normal davranışlarının dışında davranışlar sergilediğini, bir şey yiyip içmediğini, yargılanma sürecinde Alparslan ARSLAN'm biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız dediğini duyduğunu, ancak nasıl çıkacaklarını söylemediğini,yine duruşma sırasında Alparslan ARSLAN'm Osman YILDIRIM'm kendisine bir tane kalaşnikof marka silah getirdiğini söylediğini, ancak bu silah hakkında ayrıntılı bilgi vermediğini, Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından kendisine cezaevinde bir defa 200 YTL, bir defa da 100 YTL para yatırıldığını, neden kendisine para yatırdığını ise bilmediğini beyan etmiştir. İsmail SAĞIR 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle; Osman YILDIRIM ile Erhan TİMUROĞLU vasıtasıyla tanıştığını, Osman YILDIRIM ve Alparslan ARSLANIN teklif ve yönlendirmeleri ile Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması ve Danıştay'a yapılan silahlı saldırı eylemlerine katıldığını, Bu eylemlere Alparslan ARSLAN'm vaddettiği 30.000 dolar için girdiğini, amacının para olduğunu, Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere geleceğini, kendisi ile birlikte önemli yerlerde bulunacaklarını söyleyerek kendilerini motive ettiğini, Bu eylemlere karar verdikten sonra Alparslan ARSLAN'm tavır ve davranışlarında değişiklik fark ettiğini, hiçbir şey yiyip içmediğini ve çok fazla konuştuğunu, davranışlarının normal bir insanın davranışlarından farklı olduğunu, bu durumu Osman YILDIRIM'm da fark ederek, bu adama ne oldu, tavırları falan çok değişti, ben bu durumu anlayamadım dediğini, Zaman zaman Alparslan ARSLAN'a telefon geldiğini veya kendisinin birilerini aradığını, her iki durumda da kendilerinin yanında konuşmamaya özen göstererek yalnız konuşmaya çalıştığını, kendisinin kimlerle ve ne konuştuğu hakkında bilgiye sahip olmadığını, Yargılama sürecinde mahkeme nezarethanelerinde bulundukları zamanlarda Alparslan ARSLAN'm Süleyman ESEN'e "Senin hakkında yalan söylediğim için pişmanım, o gün neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, keşke senin için böyle bir şey söylemeseydim, hakkını helal et" dediğini ve "Yargılamanın önemli olmadığını, zaten kısa zamanda çıkacaklarım" söylediğini, ancak neye dayanarak böyle bir şey söylediğini bilmediğini, Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların kim^tffSfi'fSiâjjJemin edildiğini bilmediğini, attığı bombayı Alparslan ARSLAN'm verdiğini vetonun talimatma bombayı attığını,
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından cezaevinde iken kendi adına 100 ve 200 YTL olmak üzere tahminen toplamda 300 YTL para yatırıldığım, kendisi ile birlikte bu davadan yatan kişilere de aynı şekilde para yatırdığını arkadaşlarının söylediğini, Kendisinin Alparslan ARSLAN'm para vaadine, eylemler sonucu kendisine hiçbir şey olmayacağına ve iyi yerlere geleceğine dair sözlerine kandığı için bu olayların içerisinde yer aldığını beyan etmiştir. Tekin IRŞİ 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle ; Etiler'deki Coco ve Bostancı'daki Hovarda adlı barlarda güvenlik elemanı olarak çalıştığını, Coco Barın sahibinin Amerikalı olduğunu, ancak Nazan isimli bir bayanın işlettiğini, Hovarda barın ise Ergül ÇAKIRCA'ya ait olduğunu, Osman YILDIRIM ile 2004 yılı sonlarına doğru tanıştığını, Osman YILDIRIM'in Sultanbeyli'de bulunan işletmeciliğini kendisinin yaptığı kahveye kumar oynamak için gittiğini, birlikte kumar oynadıklarını, Erhan TİMUROGLU ile de beş yıldır aynı apartmanda oturduklarını, Osman YILDIRIM'm kendisine eskiden tahsilat işi yaptığını anlattığını, bu tahsilat işlerinden dolayı Osman YILDIRIM'm cezaevine girip çıktığını bildiğini, Cumhuriyet gazetesine ilk bombanın atıldığı gün Erhan TİMUROGLU ile birlikte Coco Star isimli barda oturduklarını, buraya daha sonra Osman YILDIRIM'm da geldiğini, Osman YILDIRIM'm beyaz bir beze sanlı el bombasını çıkartıp ortaya koyduğunu ve bu bomba Cumhuriyet Gazetesine atılacak dediğini, nedenini sorduğunda ise Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlarının domuzun başına türban çizilen karikatür yaparak inançlı insanları domuza benzettiklerini, bunlara bir mesaj göndermek gerektiğini, mesajı aldıktan sonra bir daha böyle bir şey yapamayacaklarını, eylemin mükafatı olacağını ve karşılığını alacaklarını söylediğini, kendisinin bu eylemi yapabileceğini söyleyerek mükafatının ne olduğunu sorduğunu, Osman YILDIRIM'm da herkesin 30.000 dolar alacağını söylediğini, bunun üzerine kendisinin işi kabul ettiğini, bu görüşmeleri yaparken yanlarında Erhan TİMUROĞLU'nun da olduğunu, ancak herhangi bir şey söylemediğini, Osman YILDIRIM'm ecza poşetinin içerisindeki beyaz beze sanlı bombayı çıkararak nasıl atılacağını kendisine gösterdiğini, daha sonra bir ticari taksiye bindiklerini ve bombayı atacaklan yerin adresini bulmak için keşfe gittiklerini, adresin Osman YILDIRIM'm elinde not kağıdına yazılı olduğunu, bardan çıkmadan önce bombayı kendi üzerine aldığını, taksiden indikten sonra Osman'ın kendisine sen bombayı at, bara git, orada bulaşalım dediğini, gazetenin önüne bombayı atmak düşüncesiyle tekrar geldiğini, fakat öğle vakti olduğu için gazetenin bulunduğu caddenin çok kalabalık olması nedeniyle bombayı atmaktan vazgeçtiğini ve atamadığını, yakınlarda bir yerde bir kafeye gittiğini ve kulübeden Osman'ın 533 Te başlayan ve 0880 ile biten numarasını aradığını, Osman'a caddenin çok kalabalık olduğunu, aşın insan olduğunu ve atamayacağını, insanlara çok zarar vereceğini söylediğini, Osman'ın da kendisine atarsın, o kadar önemli değil şeklinde tekrar atmasını istediğini, atmayacağını ısrarla belirtmesi üzerine kendisine Coco Star Bara gitmesini söylediğini, bara gittiğinde Erhan'ın barda olduğunu, bara gittikten yaklaşık 45 dakika sonra Osman'ın bara geldiğini, bu arada saatin 13 sıralan olduğunu, Osman'a barda da aynı şeyleri etrafın çok kalabalık olduğunu, insanlann zarar görebileceğini ama akşam sakin bir zamanda atabileceğini söylediğini, Osman'ın da bu teklifini kabul ettiğini, 19-20 saatlerine kadar barda üçünün birlikte beklediklerini, Saat 20.00 gibi Erhan ve Osman'la birlikte Cevahir alışveriş merkezinin önünde indiklerini, Erhan ve Osman'ın caddenin başında kalarak kendisini gözetlemeye başladığını, Cumhuriyet gazetesinin yanma gittiğini, ancak etrafın yine kalabalık olduğunu, bunun üzerine Erhan ve Osman'ın yanma döndüğünü, etrafın kalabalık ^olduğunu ve biraz dolaştıktan sonra atacağını söylediğini, oradan Mecidiyeköy'e kadar yüjföyâ-ek ğîtBlderini ve geri döndüklerini,
* ^-'
%$\
Tahminen saat 22.30 civarları tekrar gittiğini, etrafın sakin olduğunu, insanların olmadığını gördüğünü, cebinden çıkardığı el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine pimini çekmeden attığını, ancak pimi heyecandan veya başka bir nedenle değil, sadece kendi istemediği için çekmediğini, bombanın bahçeye düştüğünü, oradan Şişli Adliyesine doğru koştuğunu, caddeye çıkınca ticari taksiye bindiğini ve bara gittiğini, sonra bara Erhan'ın geldiğini, o gece Osman'la hiç görüşmediklerini, Osman'ın bara da gelmediğini, o gün Erhan'la birlikte barda kaldıklarını, sabah evine döndüğünü, saat 9 sıralarında Osman'ın aradığını ve Sultanbeyli'ye çağırdığım, Sultanbeyli'de bir cafede buluştuklarını, yarım saat sonra Erhan'ın da yanlarına geldiğini, Osman'ın kendisine bombanın patlamadığını söylediğini, kendisinin de bombayı pimini çekmeden attığını söylediğini, bunun üzerine Osman'ın serzenişte bulunduğunu ve keşke patlatsaydm dediğini, sonradan da iyi ki patlatmadın, mesajı almışlardır dediğini, Osman'ın bu konuşmalarını Erhan'ın da duyduğunu, Sonra kafeden çıktıklarını ve Sultanbeyli'de dolaştıklarını, paranın birkaç gün sonra geleceğini söylediğini, bir süre sonra kendilerini evlerine bıraktığını ve gittiğini, Bu tarihten üç gün sonra Bostancı'da Hovarda bardayken Erhan'ın telefon açtığını, Osman'ın yanma geleceğini beraber Şamandıra Ferhat Paşa Mahallesine geçeceklerini, oradan İsmail isminde bir arkadaşı da alarak Etiler'deki Coco Bar'a kendisinin yanma geleceklerini söylediğini, akşam saat 20 sıralarında Erhan'ın yanında olduklarını, Erhan'ın Osman'la İsmail'i tanıştırdığını, Osman'ın attıkları bombanın mutlaka patlaması gerektiğini, bu nedenle yeniden bomba atılacağını söylediğini, Osman'ın İsmail ile ayrı bir masada baş başa görüşme yaptığını, bu görüşmeden sonra Osman'ın İsmail'in bombayı atacağını söylediğini, sonra Osman'ın Sultanbeyli'deki evinin önüne gittiklerini, Osman'ın eve gidip geldiğini ve bombayı getirdiğini, arabayla yakında bulunan bir petrole gittiklerini, orada arabayı park ettiklerini, araçtan inip etrafta dolaşırken Osman'la İsmail'in aracın içersinde 3040 dakika kadar konuştuklarını, sonra hep beraber saat 22.30 sıralarında Coco Star Bara döndüklerini, Osman'ın barda beyaz bir bez üzerine Arapça bir şeyler yazdığını, bu bezi İsmail'e verdiğini, bombayla birlikte bu bezi Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine atmasını söylediğini, Osman'ın arabasıyla Cevahir'in önüne kadar gittiklerini ve orada indiklerini, Cumhuriyet gazetesinin yerini İsmail'e gösterdiklerini, İsmail'in bombayı atmaya gideceğini, kendisinin Osman'la oradan ayrılacağını, planlarının bu şekilde olduğunu, ancak İsmail'in İstanbul'u bilmediği için bombayı atmaya gitmekte çekindiğini fark ettiğini, kendisinin yanında gitmek istediğini ancak Osman'ın ısrarla gitmemesini istediğini, fakat İsmail'i yalnız bırakmak istemediğini ve gazetenin oraya doğru ilerlemeye başladıklarını, bu esnada İsmail'in barda üzerine Arapça bazı şeyler yazmış olduğu bezi yol üzerinde bir varilin içerisine attığını, oraya vardıklarında saatin 23 sıralan olduğunu, etrafın sakin ve hiç kimsenin olmadığını, yan yana yürürken İsmail'in bombanın pimini çektiğini ve bahçeden içeriye attığını, hatta kulaklarım kapatarak kaçmaya başladıklarını, fakat patlama sesi duymadıklarını, kaçarken bombanın piminin İsmail'in elinde olduğunu, ticari bir taksiyle Coco Bar'a geldiklerini, bara geldiklerinde Osman, Erhan ve Alparslan ARSLAN'm orada oturuyor olduklarını, Alparslan ARSLAN'ı ilk olarak burada gördüğünü, Osman'ın kendilerine hitaben patlamadı mı diye sorduğunu, pimi çektiklerini ancak bombanın patlamadığını söylediğini, hatta İsmail'in elindeki pimi Osman'a gösterdiğini, bunun üzerine orada Alparslan ve Osman'ın biraz çıkışarak bombanın neden patlamadığını sorduğunu, Osman'ın da bombada arıza olabileceğini söylediğini, Alparslan'ı ilk defa orada gördüğünü, içeri girdiğinde olayla ilgili bir şey konuşmak istemediğini ancak Osman'ın ne olduğunu sorduğunu, kendisinin de Osman soruyorsa Alparslan'ın yabancı birisi olmadığını düşündüğünü ve olayı anlattığını, kendi beyanları üzerine Alparslan'ın Osman'a yukarıda anlattığı beyanlarda bulunduğunu, yaşanan bu olaylardan Alparslan'ın da bu konulan bildiğini düşün^afun"»,^
Saat 02.00 sıralarında Alparslan ile Osman'ın birlikte bardan ayrılarak gittiklerini, herhangi bir şey söylemediklerini, Erhan ve İsmail ile birlikte barda kaldıklarını, o gün sabah evlerine gittiklerini, ikinci bombanın atılmasının ertesi günü saat öğlen 12 gibi Hovarda bara gittiğini, Erhan'la barda sohbet ettikleri esnada Osman'ın Erhan'a telefon açtığını ve Berkay'm çay bahçesinde buluşmalarını, avukatın da oraya geleceğini söylediğini, Osman ve Alparslan'ın kendi arabalan ile ayn ayn geldiklerini, önce Osman'ın geldiğini, Osman'la birlikte iki kişinin daha geldiğini, bu şahıslan tanımadığını, o gece atılan bombayla ilgili herhangi bir şey konuşmadıklannı, orada muhabbet ederken Alparslan'ın Osman'a yakında bir işimiz olacak dediğini, yanm saat kadar sohbet ettikten sonra aynldıklannı, İkinci bombanın atılmasından 3 (üç) gün sonra Coco Bar'da Erhan ve İsmail ile birlikte otururlarken Osman'ın Erhan'ı aradığını, Erhan ve İsmail'in Mecidiyeköy'e gelmesini istediğini, Erhan'la İsmail'in saat 18.00 sıralannda gittiklerini, Saat 19.30 sıralannda Erhan'ın bara geldiğini, bann yakmlannda bir yerde telefonla aradığını, telefonda barda polis olup olmadığını sorduğunu, sesinden endişeli olduğunun anlaşıldığını, kendisinin de polis olmadığını söylediğini, bunun üzerine bara geldiğini, yüzünden bir şeylerin olduğunun anlaşıldığını, kendisine ne olduğunu sorduğunda onun da Alparslan'ın Cumhuriyet Gazetesine bomba attığını ve bombanın patladığını söylediğini, kendisinin de İsmail'in nerede olduğunu sorduğunu, Erhan'ın ise İsmail'in olaydan sonra kaçtığını ve nerede olduğunu bilmediğini söylediğini, Erhan'ı sakinleştirmeye çalışırken İsmail'in de bara geldiğini, İsmail'in de Erhan gibi heyecanlı ve rengi atmış bir şekilde olduğunu, Mecidiyeköy'de Osman'la buluştuklanm, orada Alparslan'ın başı kapalı bir bayanla 2-3 dakika görüştüğünü, Osman'ın orada kendilerini beklediğini, kendilerinin (yani İsmail, Erhan ve Alparslan'ın) gazetenin önüne gittiklerini, Alparslan'ın birden cebinden el bombasını çıkanp pimini çektiğini, daha sonra "Allahu Ekber" diyerek tekbir getirdiğini ve "Allah sizi cezalandıracak, Allah'ın kanunu üzerine başka kanun yok." şeklinde bağırdıktan sonra bombayı attığını, bombanın patlaması üzerine güvenlikçilerin kendilerine doğru ateş ettiklerini, Alparslan'ında kendi silahım çektiğini ancak Erhan tarafından Alparslan'ın ateş etmesini engellediğini kendisine anlattıklannı, Erhan'ın Alparslan'la birlikte bir camiye gidip namaz kıldıklanm daha sonra kendisinin bara geldiğini söylediğini, yaklaşık iki saat sonra Alparslan'ın elinde meyve kaseleriyle bara geldiğini ve kendilerine bunlann böyle cezalandmlmasını Allah istedi, böyle olması gerekiyordu dediğini, sonra Kanal l'in sahibi Gökhan'ı alacaklannı söylediğini, Gökhan'ın borcunun olduğunu, eğer ödemezse Kanal 1 'e roket atacaklannı söylediğini, daha sonra dağıldıklannı, Aradan birkaç gün geçtikten sonra evinde otururken Erhan'ın kendisini telefonla aradığını ve bildiği bir kulübe çağırdığını, kulübün ismini şuan hatırlayamadığını, kulübe gittiğini, kulüpte Erhan ve İsmail'in olduğunu, Erhan'ın biraz sonra Alparslan'la Osman'ın geleceğini söylediğini, yaklaşık bir saat sonra Alparslan ve Osman'ın ayrı ayn özel otolarla geldiklerini, Alparslan'ın çok yorgun ve bitik bir halde olduğunu, Alparslan'ın Ankara'da bir işimiz var, Ankara'ya gitmemiz lazım dediğini, sonra kendisine dönerek Tekin yalnız sen Ankara'ya gelme biz iki gün sonra geri geleceğiz dediğini, sonra Osman'a dönerek o kaleşnikovu getirdin mi, nasıl sağlam mı diye sorduğunu, Osman'ın da doğrudur getirdim, arabanın bagajında, olmazsa boş bir arazide deneriz dediğini, sonrada sendeki tenekeler nasıl, sağlam mı diye Alparslan'a sorduğunu, Alparslan'ın da Osman'a bendekiler sağlam, benimkiler arabanın gözünde dediğini, bir süre sonra Alparslan, Erhan ve İsmail birlikte Alparslan'm arabasına bindiğini, Alparslan çok yorgun ve bitkin olduğundan otoyu Erhan'ın kullanmasını istediğini, Osman'ın da kendi arabasına bindiğini ve bu şekilde yola çıktılanm, kendisinin de evine döndüğünü, Şu an tam olarak hatırlamadığını ama arkada§Mft'~gırıl^m bir ya da iki gün sonra sabah saatlerinde TV'den Alparslan ARSLAN'm^lDanîstay'a salmn yaptığını öğrendiğini, -v
\?& *$M-7, iı
Alparslan'ın yakalandığını TV'den öğrendiğini, hayatına normal bir şekilde devam ettiğini, 4-5 gün kadar sonra polislerin Bostancı'daki bara geldiklerini ve kendisini yakaladıklarım, daha sonra Ankara'ya getirdiklerini, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması ve diğer olaylarla ilgili ifadesinin alındığını, sonra mahkemeye çıktığını ve tutuklandığını, tutuklandıktan sonra şuanda bulunduğu cezaevine teslim edildiğini, yaklaşık iki yıldan beri burada tutuklu bulunduğunu, on yıl ceza aldığını, tutuklandıktan yaklaşık altı ay kadar sonra hesabına 300 YTL para yatmış olduğunu, parayı kimin yatırdığını dair fişe baktığında parayı yatıranın Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olduğunu anladığını, daha sonraki süreçte bugüne kadar İdris ARSLAN'm 4 ya da 5 defa para yatırdığını, her defasında 250-300 YTL arasında para yatırdığını, mahkemeye gidip gelirken aynı suçtan tutuklu bulunduğu diğer arkadaşlarıyla konuştuğunda İdris ARSLAN'm bütün arkadaşlara aynı şekilde paralar yatırdığını öğrendiğim, İdris ARSLAN'm neden para yatırdığını bilmediğini, bunu kimseye sorma imkanı da olmadığını, kendisine yatırılan bu paralan harcadığım, bunların dışında ailesinden başka para yatıran kimsenin olmadığını, Cumhuriyet Gazetesine üçüncü bombayı Alparslan ARSLAN'm attığını, Alparslan bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda buluştuklarım, burada otururken Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucunun bilinen tüm uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan alındığını, kokainden ya da diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini, diğer uyuşturucuların kendisinin kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını söylediğini, fakat bu uyuşturucunun isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu söylemediğini beyan etmiştir. Süleyman ESEN 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle 1998 yılında Hukuk Fakültesini bitirdiğini, O tarihten 2006 yılma kadar Avukatlık yaptığını, Örgüt üyesi olmaktan ve örgüte bomba temin etmekten 10 yıl hapis cezası aldığını, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin İRSİ ve İsmail SAĞIR'ı burada cezaevi ring araçları ile mahkemelere gidip geldiği esnada tanıdığını, daha önceden hiç birisini tanımadığını, Veli KÜÇÜK'ü basından duyduğu kadarıyla tanıdığını, Alparslan ARSLAN'ı 1994 yılından Marmara Hukuk'ta aynı sınıfta okuması sebebiyle tanıdığını, aynı zamanda şuan kendisiyle meslektaş olduklarını, Kadıköy'deki Adliyenin karşısında bulunan bürosuna bir kaç defa gittiğini, Üsküdar'daki evine de gitmişliği olduğunu, evine gittiğinde kağıt oynadıklarını veya film seyrettiklerini, yanlarında Alparslan ARSLAN'm ev arkadaşları Orhan KADI, Teoman EKŞİOGLU, Fethullah, Fikri, Recep, Burhan, Serkan isimli avukat arkadaşlarının zaman zaman olduklarını, bu isimlerini saydığı arkadaşları ile hepsinin aynı okul mezunu olduklarını, Alparslan ARSLAN'm dik başlı, dediği dedik, alıngan, kendi doğrulan olan ve karşı taraf ne derse desin kafasına, fikirlerine uymazsa kesinlikle kabul etmeyen bir insan olduğunu, iyi para kazanan yani zengin müvekkilleri olduğunu tahmin ettiğini, kendi bürosu olduğunu, Burhan isimli arkadaşın yanında çalıştığını, arabası olduğunu, kendisinin de iyi para kazandığım söylediğini, siyasi konuşmalan sevdiğini, sürekli bu vatan bizim diyerek vatan, bayrak, millet gibi kavramlara kesinlikle söz söyletmediğini, her defasında bizler Müslüman Türk milletiyiz, namaz kılmak lazım, Cumaya gitmek lazım, kitap okumak lazım dediğini ancak namaz kılmadığını, uykudan kalkabilirse cumaya gittiğini, Osman YILDIRIM'm davalanna baktığını nezarethanede öğrendiğini, Osman YILDIRIM'ı dışandan tanımadığını, Alparslan ARSLAN'm Hakkı KURTULUŞ isimli bir avukatın yanında staj yaptığını, bu şahsın da Sedat PEKER'den ötürü gözaltına alındığını ve ceza aldığını bildiğini, Hakkı KURTULUŞ'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalanna baktığını bildiğini, Danıştay olayından 2-3 yıl öncesine kadar o kahveye sjttiğİB%~^
./%
;î
S,
Alparslan'la okul arkadaşlığı dışında daha sonraki yıllarda uzaktan arkadaşlıklarının devam ettiğini, Salih KURTER'in yanma birkaç sefer kendisini götürdüğünü, Salih KURTER'in yaşlı bir adam olduğunu, hiçbir tarikatla ve cemaatle alakasının olmadığını, kendilerine herhangi bir eylem telkininde de bulunmadığını, bu tür bir konunun bahsinin dahi geçmediğini, 80-90 yaşında bir adam ve beş tane hastalığının olduğunu, bu hastalıklar sebebiyle siyasi işlere girebilecek bir adam olmadığını, Danıştay olayı olunca kendisinin de çok şaşırdığını, ayrıca üzüldüğünü, böyle bir olayın tasvip edilmesinin mümkün olmadığı gibi, böyle bir olayda Türkiye'ye büyük bir zarar verildiğini ve ihanet edildiğini düşündüğünü, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar için da aynı düşünceleri paylaştığını çevresindeki arkadaşlarına söylediğini, aradan 40 gün geçince birden Alparslan ARSLAN'm kendi ismimi verdiğini, o günlerde kız istemeye gidecek ve nişan yapacak olduğunu, tam bu arada kendisinin gözaltına alındığını, oradaki ifadeleri neyse, şimdiki ifadelerinin de aynı olduğunu, gizleyecek ve saklayacak bir şeyinin olmadığını, niçin kendisi hakkında böyle bir iftira attığını bilmediğini, avukatının son celse mahkemeye yazılı olarak sunduğu ve kendisine de söylediği Saygı ÖZTÜRK'ün bir röportajına dayanarak Veli KÜÇÜK'ün "Ben Muzaffer TEKİN'i Süleyman olarak tanıyordum." şeklindeki beyanından bahsettiğini, bu beyanı herhangi bir yerde görmediğini ve avukatı söyleyince haberinin olduğunu, avukatının duruşmada bunu mahkemeye söylediğini, ancak tutanağa geçip geçmediğini bilmediğini, Ayrıca Ocak ayındaki duruşma sırasında mahkeme nezarethanesinde Osman YILDIRIM'm kendisine avukatına söyle benimle görüşsün, senin için iyi olur dediğini, kendisinin de avukatı Mehmet ENER'e söylediğini, kendisine herhangi bir şey söylemediğini, ancak daha sonraki duruşmada Osman YILDIRIM'a sorduğunda ben avukatınla görüştüm dediğini, avukatıyla bu konulan görüşmediğini, kendi aralarında ne görüştüklerini bilmediğini, Kendisi tutuklandığında Alparslan ARSLAN'm kendisine hakkını helal et dediğini, ayrıca kendisinde özür dileyip üç tane mektup gönderdiğini, mektupları avukatı Mehmet ENER'e verdiğini, onun da bir tanesini mahkeme dosyasına koyduğunu, diğerlerini koyup koymadığını bilmediğini, aynı dosyadan tutuklu diğer şahısların da Alparslan ARSLAN'm kendisi için üzgün olduğunu ve özür dilediğini ilettiğini, Alparslan ARSLAN'm ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme gayreti içinde olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle sürtüştüğünü, Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını, hiçbir şekilde kendisine bomba vermediğini, Ergenekon soruşturmasında ismi geçen şahıslan tanımadığı gibi kendisinin abdestinde namazında bir insan olduğunu, kendi dinini yaşamaya gayret eden bir insan olduğunu, Devletine, milletine ve yasalara bağlı olduğunu, hiçbir şekilde illegal bir işinin olmadığını, Alparslan ARSLAN'm dışında diğer samklann hiçbirini tanımadığını, bu şekilde mahkum edilmesinin de adaletle bağdaşmadığını, son duruşmaya kadar beraat edeceği ümidiyle duruşmalara çıktığını ve mahkemelere de saygı gösterdiğini, Hatta Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN'm cezaevinde bulunduğu sırada kendi adına talepte bulunmadığı halde 200 YTL para yatırdığını, idareye bu parayı kabul etmek istemediğini söylediğini, husumetli olduğu birisinin parasını kabul etmem diyerek şahsın parasının iade edilmesini istediğini, İdris ARSLAN'm yine hepsine birer adet Kur'an-ı Kerim göndermek istediğini ancak yine bunu kabul etmediklerini, aynca diğer şahıslann hesaplanna da para yatırmış olduğunu, ancak Aykut Metin ŞÜKRE'nin bu parayı kabul etmediğini söylediğim, Kur'anı Kerimi de Aykut'un iade ettiğini, Kendisinin ERGENEKON'la bir alakasının olmadığını, kimseyi tanımadığını, el bombalanyla da hiçbir alakasının olmadığını, Aykut Metin ŞÜKRE'nin kahvesine zaman zaman gittiğini, burasının bir vakfın yeri olduğunu ve Aykut- Metin ŞÜKRE'nin burayı işlettiğini, ^'^
Olayla alakalı olarak ilk defa gözaltına alındığında Alparslan'ın ifadesinde "benim liderim Süleyman ESEN'dir. Bombalan ondan aldım. Gerekli açıklamayı yapacaktır" şeklindeki beyanı üzerine tutuklandığını, daha sonra Alparslan ARSLAN'm duruşmada mahkeme başkanının sorduğu sorulara "Olaylardan Süleyman ESEN'in haberi yoktur. Benim liderim değildir. Talimat almadım ve yalan söyledim." şekilde beyanda bulunduğunu ve bunun da tutanağa geçtiğini, ne ERGENEKON'la ne de bombalarla hiçbir alakasının olmadığını beyan etmiştir. İLETİŞİM TESPİT TUTANAĞI Danıştay Saldırısı olayının soruşturması kapsamında ifadesine başvurulduktan sonra serbest bırakılan Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm kullanımındaki 0532 220 10 77 numaralı telefon hattının iletişimi Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinden alman 20.05.2006 tarih ve 2006/536 sayılı karar ile dinlenilmiştir. Bu kişinin yine aynı soruşturma kapsamında ifadesi alınarak serbest bırakılan Mahmut ÖZTÜRK ile 17.05.2006 tarihindeki Danıştay Saldırısından 7 gün sonra 24.05.2006 günü yapmış olduğu telefon görüşmesi aynısı ile aşağıya alınmıştır. Mahmut: Alo, Zeki Yurdakul : Mahmut abi ne haber, Mahmut: Sağol abi senden ne haber, nasılsın, Zeki Yurdakul : İyi Allah'a şükür ya, geçmiş olsun, Mahmut : Sağol gardaş, nerelerdesin, İstanbul, Zeki Yurdakul : İstanbul'dayım evdeyim ya, Mahmut : Öylemi, Zeki Yurdakul : Dün akşam çıktım bende, Mahmut : He oradan ben kimliğini gördüydüm senin, ondan sonra biz oradan apar topar Ankara yolcusu olduk, dedim lan bu nerede görebilir miyim falan derken göstermediler, bizde çıktık işte şu anda akşam saat yedide falan bıraktılar, televizyon falan göstermiştir belki de , Zeki Yurdakul: He haberim oldu, Mahmut : He bıraktılar yedibuçukta, öbürü kaldı, öbür beyefendi kaldı, ondan sonra beni bıraktılar, ben de şimdi bizim başkan falan partiye gidiyorum, bir babamla anama bakayım ağlıyorlar, onları görüyüm dedim yarın da bir dualarını da alıyım İstanbul'a döneyim, abi gayet iyiyiz biz, normal bir şey yok, Zeki Yurdakul :Aydmlandı mı bazı şeyler aydınlığa kavuştu mu, Mahmut: Abi, bize kadar aydınlandı, bizden yukarısı daha belli değil, bize kadar aydınlandı yani, öyle söyleyeyim, Zeki Yurdakul :Biz aydınlanalım da, öbürlerinin anasını avradını, yani orospu çocukları, Mahmut : Bize kadar aydınlandı, yine de konuşuruz, anladın mı, yine boş ver, yarın geldin mi konuşuruz, Zeki Yurdakul : Tamam Mahmut : Boş ver, daha konuşma anladın mı,Zeki Yurdakul : Hadi Allah'a emanet ol, Mahmut : Ben iyiyim, sağlığım yerinde, sende iyisin değil mi, Zeki Yurdakul: İyiyim abi, iyiyim, Mahmut:Tamam, başkana selamımı söyle, kafanı yorma, gerisini konuşuruz. Allah'ın izniyle kafanı yorma, Zeki Yurdakul: Tamam, Allah'a emanet ol Bu görüşmeyi yapan Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ve Mahmut ÖZTÜRK, Danıştay Saldırısı olayından sonra başlayan Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında olup, haklarında işbu iddianame ile ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan eylemlerinden dolayı Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmak suçundan cezalandırılmaları istemi ile dava açılmıştır. Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, Kolluk ve C.savcılığı ifadelerinde kendisine sorulan görüşmeyi yaptığını kabul etmiş, Mahmut ÖZTÜRK'ün savcılık ifadesinden sonra serbest bırakıldığını öğrenip kendisini aradığını, Mahmut ÖZTÜRK'ün kendisinin eniştesi olan Korgan Belediye Başkanının yanında olduğunu söylediğini, konuşmada geçen "aydınlandı mı", "bize kadar aydınlandı" , sözlerinin olayın stresi içerisinde kendilerinin olayla ilgileri olmadığı , "bizden yukarısı" sözünün de Danıştay eylemini gerçekleştiren ve kendileri ile hiçbir ilgisi olmayan kişiler anlamında söylendiğini beyan etmiştir. Mahmut ÖZTÜRK bu telefon görüşmesini C.savcılığı ifadesinden sonra yaptığından kendisine sorulamamıştır. Bu şüpheli de soruşturma ,k€pfâıy1rîd^ki diğer birçok şüpheli gibi
suçu inkar yoluna gittiğinden, telefon görüşmelerine de şüphelilerce sonu gelmeyen tevilli açıklamalar getirildiğinden bu konuda tekrar ifadesinin alınması zorunlu görülmemiştir. Bu telefon görüşmesi tabii seyri içerisinde okunduğunda , Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'in Danıştay Saldırısı olayının ne aşamaya kadar aydmlatılabildiğini henüz C.savcılığı ifadesinden çıkan Mahmut ÖZTÜRK'e sorduğu, Savcılıktan serbest bırakılmanın rahatlığı ve olaydan bu kadar kısa bir süre içerisinde telefonunun dinlenebileceğine ihtimal vermediği düşünülen Mahmut ÖZTÜRK'ün yine de terör örgütlerinin olmazsa olmaz gizlilik prensibine elinden geldiğince uyarak ve muhatabını da bu konuda fazla konuşmaması için uyararak, adını vermediği Muzaffer TEKİN'in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılarına kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söylediği anlaşılmaktadır. Bu şüphelilerin bile kendilerine kadar olan kısmının aydınlatıldığını öngördükleri soruşturma, bu şüpheliler ve bağlantılı kişiler yönünden yeterli delil elde edilemediğinden daha ileriye götürülemeyerek, aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile , Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olduğu kabul edilen Alparslan ARSLAN'm özetle , "türban örtüsünü korumak için silahlı örgüt kurmak" , Osman YILDIRIM'm "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına faaliyette bulunmak" , yine aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırılarında tetikçi olarak istihdam edilen kişiler hakkında da "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına faaliyette bulunmak" ve bağlı suçlarından dava açılması, diğer şüpheliler yönünden ise delil yokluğu gerekçesi gösterilip Kovuşturmaya Yer Olmadığına Karar verilmesi ile hukuki muktezaya bağlanılmıştır.
ÜMRANİYE'DE ELE GEÇEN 27 ADET EL BOMBASI İLE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN EL BOMBASI ARASINDAKİ BAĞLANTININ AÇIKLANMASI EL BOMBALARI, INCELEMELER,TESPITLER VE RAPORLAR Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları olaylarından sonra ve bu olaylara ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 11.07.2006 tarihli iddianamesinden yaklaşık 1 yıl sonra kollukça alman bir ihbar üzerine, Ümraniye 2.Sulh Ceza Mahkemesinden alman karar uyarınca 12.06.2007 günü yapılan aramada, evin çatısında ve ihbarda belirtildiği gibi elektrik direğinin yanında, üzeri siyah renkli naylonla örtülmüş, yeşil renkli, her iki tarafında taşımak için halat bulunan ahşap sandıkta ; 1- (1) adet kasa üzerine yapışık, mühimmat istif kartı tabir edilen 15.06.1997 tarihli kağıt 2- (18) adet MKE yapımı el bombası 3- (18) adet el bombasına ait fünye 4- (7) adet DM41 Nato standardı tabir edilen el bombası 5- (2) adet Alman yapımı el bombası,ele geçirilmiştir. Ele geçen sandık ve içerisindeki tüm malzemeler üzerinde parmak izi araştırılması yaptırılmış ; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Parmak İzi Laboratuar Büro Amirliğinden alman ekspertiz raporunda mukayeseye elverişli olan 8 adet parmak izi ve 2 adet avuç izinin bulunduğu bildirilmiştir. Mehmet DEMİRTAŞ,Ali Elde edilen parmak izlerinin olay esesi yaptınlmışjstanbul ile ilgili olarak^ YİĞİT ve Oktay YILDIRIM'dan alman parmak u "*" /
Emniyet Müdürlüğü Otomatik Parmak İzi İnceleme Büro Amirliğinden alman ekspertiz raporunda 3 adet parmak izinin Oktay YILDIRIM'm sağ el işaret ve sol el işaret (2) parmak izlerinin aynısı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünden alman ekspertiz raporunda özetle ; el bombalarının askeri amaçlarla üretilen mühimmatlardan olup, piyasadan temininin mümkün olmadığı, bu tür mühimmatları çeşitli yollarla ele geçiren kişilerin terör amaçlı veya şahsi menfaatler doğrultusunda kuUandıklan, bu tür bombalann piminin çekilerek ilgili hedeflere atılmasından sonra meydana gelen patlamadan dolayı canlılar üzerinde öldürücü-yaralayıcı, cansızlar üzerinde ise yakıcı-yıkıcı-tahrip edici özelliğe sahip olacağı, fakat söz konusu bombalan ihbar üzerine kullanılmadan operasyon sonucu elde edildiğinden dolayı TCK nun 174 ve 6136 S.K.'nun 2478 sayılı kanunla eklenen Ek-5 maddesinde mütalaa edileceği, bildirilmiştir. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Mühimmat Fabrikası Müdürlüğünün 06.07.2007 gün ve 355 sayılı yazısında ; -MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-58 12-94 Kf. Numaralı, 8270 Adet El Bomba Tapası Mühimmatının 21.12.1994 tarihinde 1992/71 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği, -MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-8 5-88 Kf. Numaralı, 18980 Adet El Bomba Tapası Mühimmatının 09.06.1988 tarihinde 1988/1 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği, -MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-25 10-92 Kf. Numaralı, 1740 Adet El Bomba Tapası Mühimmatının 27.10.1992 tarihinde 1992/23 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği, ( 10.000 adet olarak üretimi yapılan bu kafile el bombası tapasının aşağıda yazılı KF-MKE 1-17 nolu MKE MOD 44 savunma el bombasında kullanıldığı) -MKE MOD 44 Cinsi KF-MKE 1-17 Kf.Numaralı 10.000 Adet Savunma El bombasının 02.11.1992 tarihinde 1992/21 Protokol numarası ile Jandarma Genel Komutanlığı'na verildiği, - M204 A2 Cinsi KF-MKE 1-152 6-83 Kf.Numaralı 19550 adet Tapanın 04.07.1983 tarihinde 1981/16 Protokol Numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği, - M204 A2 Cinsi KF-MKE 1-169 5-85 Kf.Numaralı 15260 adet Tapanın 04.06.1985 tarihinde 1985/1 Protokol Numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği, bildirilmiştir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı l.Ordu Komutanlığından alman yazı ve ekindeki inceleme tutanağında ;Oktay YILDIRIM'm Astsb.Lv.Kd.Bşçvş. rütbesiyle görev yaptığı 6'mcı Mot.P.A.K.lığı (Hasdal/İstanbul)'dan 01 Nisan 2005 tarihinde malulen emekliye aynldığı, halen Türk Silahlı Kuvvetleri Bünyesinde görevli olmadığı, bu nedenle kendisine herhangi bir görev verilmesinin söz konusu olmadığı, Mühimmat istif kartının, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanılan (Stok No:918) standart mühimmat istif kartı olduğu, 15.06.1997 tarihinde sayım maksatlı olarak işlem gördüğü,Mühimmat istif kartı üzerinde en son işlem yapan şahsın kimliğine ilişkin bir ibare bulunmadığı,Mühimmat istif kartının üzerine takılı olduğu ve ele geçirilen mühimmatın taşınmasında kullanıldığı anlaşılan sandığın, Türk Silahlı Kuvvetlerinde el bombalannm taşınmasında ve depolanmasında kullanılan orijinal mühimmat sandıklan ile benzer özelliklere sahip olduğu, ele geçirilen mühimmatın TSK'dan çalınıp çalmmadığı ile ilgili olarak herhangi bir belge ve soruşturma evrakına rastlanılmadığı, bu kapsamda (E) .Lv.Kd.Bşçvş.Oktay YILDIRIM'm görev yaptığı Hasdal Kışlasında mühimmat sayımlan yapıldığı ve envanterde bulunan mühimmatın tam olduğunun anlaşıldığı, El bombalannm iki adedinin, Türk Silahlı Kj^fvett^î?%wanterinde de bulunan MKE (Askeri fabrika) yapımı savunma el bombası oytjğun4 adedMft Türk Silahlı Kuvvetleri
envanterinde de bulunan DM 41 el bombası, 3 adedinin ise ABD menşeli içten dilimli savunma el bombası olduğu, iki adedinin Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde de bulunan ABD menşeli dıştan dilimli savunma el bombası olduğu, Bu malzemelerin ordu malı olup olmadığı konusunun ayrıca ve ayrıntılı olarak incelenmesinin gerektiği, bildirilmiştir.Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1 .Ordu Komutanlığından bu incelemenin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sonucunun bildirilmesi istenilmiş olup,cevabı beklenilmektedir. Bomba Bilgi Merkezince ; 12.06.2007 tarihinde İstanbul İli Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesi Samanyolu caddesi Güngör sokak no:2 adresinde ele geçen el bombalanndan fünye grubunda M 204 A2 MKE 169-5-85 yazan el bombası ile 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine atılan patlamamış el bombasının fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 ibarelerinin yazılı olduğu belirtilerek, benzer olan bu el bombalarına ilişkin irtibat raporu gönderilmiştir. Bu açıklamalar ile, parmak izi tespitine göre İstanbul Ümraniye ilçesinde sandık içerisinde ele geçirilen 27 adet el bombası ve bunlar ile iritbatlı Cumhuriyet Gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ile bağlantısının maddi delili bulunduğu anlaşılmaktadır.
BİR KISIM ŞÜPHELİLERİN KONU İLE İLGİLİ İFADELERİ Şevki YİĞİT ifadesinin konu ile ilgili kısmında özetle ; Oğlu Ali YİĞİT başka bir işte çalıştığından dolayı ona ait manav dükkanı ile kendisinin ilgilendiğini, 3-4 ay önce manav tezgahı için gerekli olan tahtayı aramak için evin çatısına çıktığında sandığı gördüğünü, açıp baktığında içerisindeki bombalan görerek korktuğunu, oğlu Ali YİĞİT e bu konuyu sorduğunu, onun da kendisine "Bombalar dayımın komutanmmdır, fazla karıştırma" dediğini, Ali YİĞİT'in sözünü ettiği komutanın ismini bilmediğini, ancak basında çıkınca Oktay YILDIRIM olduğunu öğrendiğini, büyük oğlunun Mehmet DEMİRTAŞ'a ait gaz istasyonunda çalıştığını, boş zamanlarında Mehmet DEMIRTAŞ'a ait gaz istasyonunda durduğunu, Oktay YILDIRIM'm daha önceden Mehmet DEMİRTAŞ'a ait gaz istasyonuna sık sık geldiğini bildiğini, kendisinin 3 sefer Oktay YILDIRIM'm gaz istasyonuna gelerek. Mehmet DEMİRTAŞ ile odada baş başa görüştüklerini gördüğünü, istasyon çalışanlarının Oktay YILDIRIM'ı komutan olarak tamdıklarmı,bu gaz istasyonunun 2 yıl önce ruhsatsız olduğu için yıkıldığını, gaz istasyonunun faal olduğu dönemde Mehmet DEMİRTAŞ'm bombaların ele geçtiği evde ikamet ettiğini, manav dükkanı kapanınca kendisinin Trabzon'a gittiğini, bombaları gördükten sonra vicdan azabı duymaya başladığını ancak oğlunun başına bir iş gelir düşüncesi ile ilk etapta şikayetçi olamadığını, oğlu Ali YİĞİT'in maddi durumunun iyi olmadığını,zorla geçindiğini, parasız olduğu için kendisinin kandırılıp bir olayda kullanılarak başına daha büyük bir iş açılabileceği düşüncesi ile şikayetçi olmaya karar verdiğini,Trabzon'da ikamet ettiği yerin Jandarma mıntıkasında olmasından dolayı kendi ev telefonundan 156'yı arayarak olayı ihbar ettiğini ve adresi ayrıntılı olarak verdiğini, daha sonra ise oğlunun ve bombaların yakalandığını duyduğunu, ihbarı kendisinin yaptığını, ilk başta ihbar etmemesinin oğlunun bombaların ele geçtiği evde oturmasından dolayı başına bir iş gelir korkusundan kaynaklandığını beyan etmiştir.
Mehmet DEMİRTAŞ ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ; Askerlik yaptığı dönemde Oktay YILDIRJM*m"%@ndisinin komutanı olduğunu, Manav dükkanı yanında bulunan bombalarjff -idle 'geçirildiği evin kayınpederinin ^-——«\
fi '"» a, \
* ,,,,\
4 *"W(
îj !*%#-
kayınpederine ait olduğunu, yaklaşık 2-3 yıl önce bu evde kendisinin oturduğunu, daha sonra buraya yeğeni Ali YİĞİT'in taşındığını, evin altındaki manav dükkanını Ali YİĞİT'in işlettiğini, bu evde ele geçirilen bombalar ile ilgili hiçbir bilgisi olmadığını, kendisinin Ali Yiğit'e bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu söylemediğini, Ali YİĞİT'in ailesi ile kendi ailesi arasında bir husumet bulunduğundan bu yönde bir beyanda bulunmuş olabileceğini, ele geçirilen bombalarda Oktay YILDIRIM'm parmak izinin bulunması nedenini bilmediğini beyan etmiştir.
Ali YİĞİT önemi nedeni ile aşağıya alman ifadelerinden, Kolluk ifadesinde özetle ; Mehmet DEMİRTAŞ'm kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o şahıs Mehmet dayının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene kadar, yani 2004 yılı Mayıs ayma kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm, gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma gelip gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' m yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı Osman DEMİRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'm arasının açık olduğunu, birbirlerini sevmediklerini, çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde istasyon çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının ise bu durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan ben sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede olduğunu veya emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını, 2005 yılı muhtemelen aralık aylarında dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm yanma geldiğini, kendisine "Sana bir manav açalım" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, manav işinde bütün para ihtiyacını dayısının karşıladığını, kendisinin sadece işletip maaş alacağını, babasının bu durumu kabul etmediğini, ancak kendisinin dayısıyla beraber Ümraniye Mithat Paşa Caddesi Güngör Sokak NO 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, 17-21 Ocak 2006 tarihi itibari ile manavın tam olarak açıldığını, kendisinin de çalıştırmaya başladığını, Bu dönemde manavın arkasında bulunan evde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm oturduğunu, manav açıldıktan sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm bu evden şuanda ikamet ettiği eve taşındığını, manav açıldıktan sonra Oktay YILDIRIM'm dayısı Mehmet'in yanma hayırlı olsun ziyareti yaptığını, askere gidip geldikten sonra Oktay YILDIRIM' ı ilk defa burada gördüğünü, ilerleyen zamanlarda sık sık çalıştığı manava Oktay YILDIRIM'm, dayısı Mehmet'in yanma ziyarete geldiğini, bu ziyaretlerden önce Oktay YILDIRIM'm telefonla dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' ı aradığını, dayısınmda kendisini arayarak "Oktay Komutanın geliyor çayı demle" dediğini, genelde ilk olarak Oktay YILDIRIM'm manava geldiğini, akabinde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm manava geldiğini, sık sık telefonla görüştüklerini, ayrıca manav açıldıktan 1-2 ay kadar sonra adını burada öğrendiği Mahmut ÖZTÜRK'ün sarı renkli Opel Corsa marka araba ile dayısını ziyarete geldiğini, manavdan alışveriş yaptığını, bu şahsı ilk defa manavda gördüğünü, ancak dayısın^'^n^eûlrr^ajııdığmı birbirlerine samimi davrandıklarından anladığını,
Manavın arkasında bulunan ve dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m taşındığı evin 4 ay kadar boş olarak kaldığını, Temmuz 2006 da bu eve kendisinin taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM'm dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma daha sık gelmeye başladığını, zaman zaman da Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediği x şahısın Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma gelip gittiklerini, bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM'm olduğunu, Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediği X şahsın astsubay olduklarını Mehmet Dayısından duyduğunu, bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM'm hep olduğunu, diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmediğini, Bu dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladığını, kendisinin bu şahısların yanma gittiği zamanlar aniden kendi aralarındaki konuşmalarını kesip başka konulardan konuşmaya başladıklarını, kendi aralarında görüştükleri esnada çay servisi yaptığını, fakat şahısların yanma gittiğinde ya sustuklarını ya da konuyu değiştirdiklerini, kendisinin de bu durumdan rahatsız olduğundan Mehmet DEMİRTAŞ'a Oktay YILDIRIM'm ne iş yaptığını sorduğunu, O'nun da kendisine şu an hatırlamadığı bir internet adresi vererek "İncele kim olduğunu öğren" dediğini, kendisinin bu siteye girip incelediğinde, sitenin içeriğinde genelde "Devlet idaresi-PKK" konularının işlendiğini ve Oktay YILDIRIM' a ait yazıların olduğunu gördüğünü, Bir gün yine Oktay YILDIRIM'm yalnız olarak manava dayısını ziyarete geldiğini, dayısının dükkan da olmadığım, Oktay YILDIRIM'm dayısını telefonla aradığını, dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm manava gelmeden Oktay YILDIRIM' a "Kuvai Milliye ne demek" diye sorduğunu, çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşürü kendisine bırakarak "bunları dükkana asarsın" dediğini, tahminine göre hala Manav'm girişe göre sol tarafındaki tahta üzerinde asılı olabileceğini, Oktay YILDIRIM'm da cevap olarak kendisine "Kuvva-i Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını ve devlet içerisinde başka şeylerin döndüğünü" söylediğini, Ayrıca Oktay YILDIRIM' m manavda olduğu bir gün yazılı ve görsel basında ismini ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği şahsın siyah bir Mercedes araba ile Mehmet Dayısının manavına gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden arabanın devam ettiğini, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN'in manava dikkatlice baktığını, sonra bu siyah Mercedes'in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay YILDIRM'm manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün san Opel Corsa ile manava geldiklerini, ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgisinin olmadığını, Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş oldukları evin çatısına tahta almak amacı ile çıktığını, tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söylediğini, sonrasında babasıyla beraber evin çatısına çıktıklarını, sandığı açıp baktıklarında, içerisinde birçok el bombası olduğunu, içeriğini bilmediği bantlı siyah bir kutu olduğunu, bu kutuyu kaldırıp salladığını, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını, sonrasında sandığı tekrar kapattığını, sandıkta dikkatini çeken tarafının anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlandığını, ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip noktalarına çizgi çekilmiş olduğunu, muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabileceğini, Sonrasında babası ile beraber aşağıya indiklerini, babasının kendisine bu malzemeleri sorduğunu, kendisinin bilmediğini söylediğini, sonrasında birkaç gün dayısının ağzım aradığında kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hatta kendisine "çatıyı düzelttim" dediğinde, kendisine "çatıda bir şey gördün mü" dediğini, kendisinin de "yok" dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm " Çatıda a^»tt$ysandık var ve içerisinde el bombalan var" dediğini, kendisinin de "Bunlan ki^VbAralftı" cfi^ sorduğunda, "Bu el
bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı, bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer, kurtaramayız, kimseye bu konudan bahsetme, seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun" dediğini, Oktay YILDIRIM' m ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemediğini, ancak bu malzemeleri kendisi taşınmadan 1,5 yıl önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini söylediğini, Kendisinin bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' m manava geldiğine hiç şahit olmadığını, Bu el bombalan konusunda babasının ısrarla "polise ihbar et" dediğini, ancak ailesine zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadığını, Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babası ile görüştüğünde babasının "Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim, çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dediğini, kendisinin "biraz bekleyelim" dediğini, sonrasında babasıyla tekrar görüştüğünde "bu konuyu ihbar edelim" dediğini, çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiğinin belli olduğunu, babasının dediklerinin doğru olabileceğini, Bu tarihten 20 gün önce oturmuş olduğu ve el bombalarının bulunduğu evden abisi Murat YİĞİT' in yanma taşındığını, sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babasının ihbar ettiğini, sonra polisçe yakalandığını, Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' e ait villa basıldıktan sonra televizyonda Mahmut ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüğünü, bu durumu dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' a sorduğunda "Onlar devlet için çalışan astsubaylar, Zafer (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' in Çavuşbaşı' nda ki evinde arama olmuş, evde gizli zulalarda silahlar varmış ancak aramada bulamamışlar" dediğini, Nedenini ise; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylediğim, "bunu nerden biliyorsun" diye sorduğunda herhangi bir cevap alamadığını, zaten dayısına karşı pek görüş bildirme durumunun olmadığını, Bu dönem içerisinde; Oktay YILDIRIM' ı: Mehmet DEMİRTAŞ' m askerden komutanı, gazi Astsubay olarak, Mahmut ÖZTÜRK' ü : Emekli astsubay olarak, X Şahsı : Astsubay olarak tanıdığını, bu şahıs 40 yaşlarında zayıf, 1.75 boylarında, esmer, siyah saçlı açık alınlı görse tanıyabileceği bir şahıs olduğunu, Mahmut ÖZTÜRK'ü plakalarını hatırlamadığı siyah Mercedes ve San Renkli Opel Corsa ile Oktay YILDIRIM ise, Beyaz 5.20 BMW ile gördüğünü, Dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm bu malzemelerin daha önceden kullanılıp kullanılmadığı hususunda kendisine herhangi bir şey söylemediğini, Kendisiyle birlikte gözaltında bulunan şahıslarla ilişkisinin ise; Mehmet DEMİRTAŞ'm; öz dayısı olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, son bir yıl içerisinde sekiz ay kadar Ümraniye ilçesindeki evinde kiracı olarak kaldığını, aynca evden çıkan bomba malzemeleri ile çok alakasının olduğunu zannetmediğini, zira dayısının çok saf ve iyi birisi olduğunu, bu tür işlerle ilgilenmeyeceğini bildiğini, yalnız komutanlannı kıramadığı için ve hayır diyemediği için diğer şahıslar tarafından kullanıldığını düşündüğünü, Oktay YILDIRIM'ı; dayısı Mehmet DEMİRTAŞ vasıtası ile tanıdığını, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısının Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunda 3 sene kadar önce gördüğünü, kendisinin LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona gelip direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bujdurumu diğer dayısı olan Osman
olduğunu söylediğini, ileriki dönemlerde de Oktay YILDIRIM'ı hep Mehmet DEMİRTAŞ' m yanında gördüğünü, samimiyetinin olmadığını, sadece selamlaştıklanm beyan etmiştir.
Cumhuriyet savcılığı ifadesinde özetle ; Mehmet Demirtaş isimli şahsın dayısı olduğu, Oktay Yıldmm isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayısı vasıtası ile tanıdığını,Osman dayısının kendisine Oktay Yıldırım'm Mehmet dayısının komutanı olduğunu söylediğini, 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayma kadar Ümraniye ilçesinde şuan yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını,. Oktay Yıldırımın da sürekli olarak istasyona dayısı Mehmet Demirtaş'ı görmeye geldiğini,. 2004 yılı Mayıs ayında askere gittiğini, 2005 yılı Ağustos ayında askerden döndüğünü ve 2005 yılı Ekim ayı başlarında İstanbul'a gelerek ağabeyi Murat Yiğit'in yanma yerleştiğini,. Bu dönem içerisinde Ümraniye oto sanayinde yıkama yağlama işine girdiğini ve 4-5 ay burada çalıştığını, 2005 yılı sonlarında dayısı Mehmet Demirtaş'm yanma gelerek kendisine bir manav açalım dediği şüpheli Ali YİĞİT'in de bunu kabul ettiğini ve Ümraniye Mithatpaşa Cad. Güngör Sok. No .2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, manavın hemen arkasında bulunan evde dayısı Mehmet Demirtaş'm oturduğunu, Daha sonra bu evden taşındığını, Oktay Yıldmm isimli şahsın manavda çalıştığı dönemlerde Mehmet dayısını ziyarete geldiğini ve sık sık telefonla görüştüklerini, Ayrıca adını daha sonradan öğrendiği Mahmut Öztürk isimli şahsında manava dayısını ziyarete geldiğini, Manavın arkasında bulunan ve daha önce dayısının oturmuş olduğu ev 4 ay boş kalınca ailesi ile birlikte bu eve taşındığını, 2007 yılı Nisan ayında evi boşalttığını, evin dayısının kayınpederi olan Rıfkı Çoruh'a ait olduğunu ve bu şahsın da evi boşaltmasını istediğini, evde oturduğu dönemde Oktay Yıldırım, Mahmut Öztürk ve ismini bilmediği bir şahsında sürekli dayısı Mehmet Demirtaş'm yanma gelip gittiklerini, şahısların manava geldikleri süre içinde gizli gizli konuştuklarını ve kendisi yanlarına geldiğinde konuşmalarını yarım kestiklerini, bu olaydan rahatsız olduğunu, dayısı olan Mehmet Demirtaş'a Oktay Yıldmm'm ne iş yaptığını sorduğunda bir internet adresi vererek oraya baktığında kim olduğunu anlayacağını söylemesi üzerine, bu siteye girdiğini, genelde sitenin içeriğinde devlet ve PKK konulan işlendiğini gördüğünü, Oktay Yıldırım'a Kuvai Milliye ne diye sorduğunu, bu soruyu sormasının nedeninin internet sitesinde Kuvai Milliye hareketi diye bir nitelendirme gördüğünü, cevaben Kuvai Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını söylediğini, Oktay Yıldmm'm manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve televizyonlardan öğrendiği Muzaffer Tekin isimli şahsm dayısının manavının önüne geldiğini, manavın içine baktığını ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam ettiğini. Oktay'ın aracı manavın önüne geldiğini gördüğünü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gittiğini, Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğu evin çatısına tahta almak amacıyla çıktığını, tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini, ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu, bu kutuyu salladığında içinden demir sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta dikkatini çeken şeyin anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlanmış olduğunu, daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, çatıyı düzelttiğini söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisinin de yok dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş'm çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el bombalan olduğunu, bu bombalan Oktay Yüdöfltf^bıraktığmı, bu malzemelere bir şey olduğu takdirde başının belaya gireceğini^^ftulamayaS&klannı ve bu nedenle !t«"
.426
f*
kimseye birşey bahsetmemesi gerektiğini söylediğini, hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldmm'm bir daha manava geldiğini görmediğini, Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını, Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda Mahmut Özrürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise cevaben onların devlet için çalışan subaylar olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada bulunamadığını söylediğini,, çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklarını belirttiğini, Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı Walter marka silahın ağabeyi Murat Yiğit'e ait olduğunu, bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin evine yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını, Bu bombalan taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, o dönemde de evde Mehmet Demirtaş'm oturduğunu, hiç kimsenin kendisine evde bomba olduğunu söylemediğini, kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda bulunmadığım,Oktay Yıldmm'm manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz olduğunu beyan etmiştir.
Cezaevinde kendisini tehdit edip suçu üstlenmesini söylediğini iddia ettiği diğer şüphelilerle ilgili olarak alınan ek Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde özetle ; Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler Mehmet DEMİRTAŞ ve Oktay YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı karantinalara alındıklanm, ancak lavaboya gittiği sırada Oktay YILDIRIM'm da yanma gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onlan öldürmek bana kalmaz, dışandakiler zaten o işi halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığmı, Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, Oktay YILDIRIM ve Mehmet DEMİRTAŞ'm cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlanna almak istediklerini, bunun üzerine cezaevi müdürünün izniyle üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklannı, Oktay YILDIRIM'm bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine kağıttaki yazılanlan güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiklerini, Onlann dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklannı, onlann dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanlan ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle: "Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombalan da alıp satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri sonucu olduğunu, polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını, ifadesinin doğru olmadığı" şeklinde yazılar bulunduğunu, Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği g^;~%U--dujumu kendisine anlattığını, Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baslcüâta Jboyui$^s eğmemesi gerektiğini, kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına akt#apağıiıı--'SQyle^ffi%ıi, kendisinin cezaevi
müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslım müdür beye verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanma çağırdığında, Oktay YILDIRIM'm bu durumdan şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı Oktay YILDIRIM'dan şikâyetçi olduğunu, Mehmet DEMİRTAŞ tarafından kendisine yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını, Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm evde yakalanan bombalann kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yıllan arasında Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombalan oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan aldığını, Mehmet DEMİRTAŞ ile aralannda yapılan konuşmada söylediklerini beyan etmiştir.
Gizli Tanık- A 21.06.2007 tarihli ifadesinde ; Kendisinin Ali YİĞİT' in yakım olduğunu, Ali'yi cezaevinde ziyarete gittiğinde "olayı sen ve baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklannı, "bizim verdiğimiz bu metni ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit edildiğini, yine "avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde ifade ver" dediklerini anlattığını beyan etmiştir.
Gizli Tanık- B 21.06.2007 tarihli ifadesinde ; Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde Ali YİĞİT'in kendisine tehdit edildiğini ve avukatını çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdınlmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üstüne atılması ve yanacak biri varsa Ali'nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylendiğini anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdiklerini, kendisinin baştan biraz yazdığını, daha sonra yazmadığım anlattığını beyan etmiştir. Sadece bu ifade içeriklerinden de, yukanda anlatılan Danıştay saldmsı olayından 7 gün sonra Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine Danıştay Saldmsı olayının ne aşamaya kadar aydmlatılabildiğini sorulması üzerine Muzaffer TEKİN'in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılanna kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söyleyen Mahmut ÖZTÜRK'ün ve dolayısı ile Muzaffer TEKİN'in, Cumhuriyet Gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombası ile irtibatlı olduğu belirtilen 27 adet el bombası ve bunlar ile ilgisinin maddi delili ele geçen Oktay YILDIRIM ile örgütsel bağlantılan ortaya çıkmaktadır. Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Muzaffer TEKİN'in Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki konumlan ise kendilerine ait bölümde aynntısı ile anlatıldığından burada tekrar edilmeyecektir.
ESKİŞEHİR İLİNDE ELE GEÇEN EL BOMBALARI İLE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN EL BOMBALARI ARASINDAKİ BAĞLANTININ AÇIKLANMASI Ümraniye ilçesinde ele geçirilen 27 adet el bombası ile ilgili soruşturmada ulaşılan ve kendisinde gizli askeri belgeler ele geçen Muzaffer ŞENOCAK'm; söz konusu gizli askeri belgeleri, daha önceki yıllarda Ankara ilinde birlikte Özel Güvenlik şirketi çalıştırdıklan "Şamil" binbaşı olarak bildiği Emekli Binbaşı Fikret EMEK'in bilgisayanndan kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın YÜKSEK'e kendisinsdesK1p^iğjni beyan etmesi üzerine şüpheli Fikret EMEK yakalanmıştır. //'[■* h '' »a '-e*"—""»
&*.
Şüpheli Fikret EMEK'in annesine ait Eskişehir ilindeki evde 26.06.2006 tarihinde yapılan aramada; (1) adet kalashnikov marka otomatik silah, (1) adet kanas marka silah ve dürbünü, (1) adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu, (I) adet el yapımı kesik eski tüfek, çeşitli çap ve markalardaki fişekler, (12) adet savunma ve taarruz tipi el bombası, (II) kg orjinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde DEMOLİTİON BLOOK M3 COMPOSİTİON yazılı C-3 Plastik Patlayıcı (210) gram ağırlığında (12) adet TNT kağıdına sanlı vaziyette (KK-MU-FB 1950) dairesel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme, (6) adet yabancı menşeili 1 'er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSİVE TNT 1 POUND NET DANGEROUS yazılı ) (3) adet 1 'er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı) (1) adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası bulunan tahrip kalıbı, (1) adet 17 cm. metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı, 1 adet 13 cm imha kiti (içerisi patlayıcılı) ile bir çok CD. Ele geçirilmiştir. Yine şüpheli Fikret EMEK'in Ankara ilindeki evinde yapılan aramada bilgisayar, silah ve muhtelif örgüt dokümanı ele geçirilmiştir.
Fikret EMEK ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ; Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olduğunu, Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yaptığını, bir çatışma sonucu yaralandığını, 2004 yılında kendi isteği ile emekli olduğunu, diğer şüphelilerden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Türk Silahlı Kuvvetlerinden devre arkadaşı olduğunu, kendisinin emekli olmayı düşündüğü dönemde komutanlarından birisinin vasıtası ile Muzaffer ŞENOCAK ile tanıştığını, bu kişinin çevresi ve ilişkilerinden yararlanıp emeklilik döneminde inşaat ve güvenlik şirketi kurmayı düşündüğünü , Kendisinden ele geçen askeri nitelikteki gizli belge ve CD'lerin görev yaptığı dönemden kaldığını, Muzaffer ŞENOCAK' m bunları ne şekilde aldığını bilmediğini, Eskişehir' de annesinin evinde ele geçen silah ve patlayıcıların kendisine ait olduğunu, bunları Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yaparken katıldığı operasyonlarda terörist kamplannda ve boş arazilerde sahipsiz olarak bulduğunu, silahlann bir kısmını hatıra olarak sakladığını, bomba türü olanlan da merakından dolayı ve tekrar operasyonlarda kullanabileceği düşüncesi ile muhafaza ettiğini, ancak yaralandıktan sonra bir daha bunlarla ilgilenemediğini, Güneydoğu görevi çıkarsa yeniden bu malzemeyi alıp orada kullanmayı düşündüğünü, 2001-2004 yılında da zaman zaman operasyonel faaliyetlerinin olduğunu ancak Eskişehir' den bu malzemeleri alıp götürme imkanı olmadığını beyan etmiştir. Fikret EMEK'in evinde yapılan aramada diğer eşya ve dokümanlann yanında ; devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken bilgilerle, kanun ve nizamlar gereği gizli kalması gereken ve açıklanması yasaklanan çok sayıda dijital veri, 1 adet Devlet Yöneticileri İçin Devlet Yönetimini Kısa Dönemde Çökertme Kılavuzu ve 1 adet Hükümet Darbesi Tekniği isimli kitap, Ankara Kızılay'da bulunan tüp geçit ile ilgili olduğu anlaşılan hedef kartı yazılı çalışma, Alman Vakıflanna ait plan ve krokiler ele geçtiği anlaşılmıştır.
M204 A2 El Bomba Tapası KF-MKE-91 12-77 Kafile Numaralı mühimmat cinsinin 1975/8 Protokol Numarası ile 8.800 Adet olarak 10.03.1978 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edildiği belirtilmiştir. Şüpheli Fikret EMEK'ten ele geçirilen el bombaları ve patlayıcılara aldırılan ekspertiz raporunda özetle ; Bombaların çalışır vaziyette olduğu belirtilerek, organize suç örgütleri ve terör örgütlerince illegal yollarla bu tip malzemelerin ele geçirilerek,çıkar grupları üzerinde yıldırma, şantaj ve baskı kurma amacı ile kullanıldığı ,eldeki mevcut patlayıcı malzemelerle kişinin niyetine bağlı olarak istenilen güçte fabrikasyon ve el yapımı bombanın yapılabileceği, bu tür patlayıcı maddelerin adli emanet ve uygun olmayan depolama şartlannda bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmesinin gerektiği, eldeki mevcut patlayıcılann kullanılması halinde canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı,cansızlar üzerinde de maddi hasarlara sebep verebileceğinden 6136 S.K.'nun 2478 S.K.la eklenen Ek-5 maddesi kapsalmda mütalaa edileceği belirtilmiştir. Kara Kuvvetleri 1. Ordu Komutanlığından alman 17.09.2007 tarihli yazıda da , şüpheliden ele geçirilen 5 adet taarruz tipi, 5 adet savuma tipi, 2 adet tapası üzerinde takılı bomba ve 10 adet çinko kutu içerisinde bulunan MKE yapımı ateşleme tapası ile 12 adet TNT kalıbı, 1 adet uçaksavar makineli tüfek mermisi, 1 adet G-3 piyade tüfeği mermisi ile , 21 adet boş kovanın askeri mühimmat ve malzeme olduğu ve 1. Ordu Komutanlığına teslim edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre malzemelerin askeri mühimmat olması sebebi ile 26.09.2007 tarihinde askeri görevlilere teslim edilmiştir. Bomba Bilgi Merkezi İrtibat Raporu ; Eskişehir ilinde ele geçirilen el bombalanndan ; Tapa M 204 A2 KF-MKE -91 12-77 seri numaralı el bombasının , -05.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine atılan Tapa M 204 A2 KF-MKE-91 1277 seri numaralı el bombası, -11.05.2006 tarihinde atılan Tapa M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası ile aynı kafile numarasını taşıdığı belirtilmiştir. Fikret EMEK,Muzaffer ŞENOCAK,Aydm YÜKSEK ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki konumlan kendilerinin hukuki durumlannın anlatıldığı bölümde aynntısı ile anlatıldığından burada tekrar edilmeyecektir. Buna göre, Cumhuriyet Gazetesi saldmlannda kullanılan her üç el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu anlaşılmaktadır.
ALPARSLAN ARSLAN'IN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ, BU ÖRGÜTÜN YÖNETİCİ VE BİR KISIM ÜYELERİ İLE BAĞLANTILARININ AÇIKLANMASI TELEFON GÖRÜŞMELERİ BAĞLANTISI
Alparslan ARSLAN'm yakalandığı sırada elinde bulunan YOUNG BAGS yazılı siyah renkli evrak çantası içerisinde yapılan aramada ; 1 adet Motorola V300 marka cep telefonu elde edilmiştir. Alparslan ASLAN'ın kullanmakta olduğu 0 532 671 34 39 nolu GSM hattının İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.04.2008 tarih ve Teknik Takip No:2008/799 sayılı kararı doğrultusunda, TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) ile kurulan koordine neticesinde, ilgili GSM Operatörlerince gönderilen 01.01.2000 den 29.05.2008 tarihine kadar yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlarının kolluk tarafından yapılan analizinde aynı soruşturma kapsamındaki ve ilgili kişilerden ; Muzaffer Tekin' in kullandığı 0532 2919293 nolu GSM hattı ile 35 (Ekim 2004Mayıs 2006 tarihleri arasında toplam 27 ) Recep Gökhan Sipahioğlu adına kayıtlı 0505 3043924 nolu GSM hattı ile 1 Raif Görüm' ün kullandığı 0535 8258383 nolu GSM hattı ile 2 kez Osman Yıldırım' in kullandığı 0533 7438843 nolu GSM hattı ile 691 Osman Yıldırım' m kullandığı 0538 4567268 nolu GSM hattı ile 55 Ayhan Parlak' m kullandığı 0544 5259696 nolu GSM hattı ile 108 Yusuf Görüm' ün kullandığı 0536 2716692 nolu GSM hattı ile 11 İbrahim Cingi' nin kullandığı 0535 7184841 nolu GSM hattı ile 94 Erhan Timuroğlu' nun kullandığı, 0535 9856813 nolu GSM hattı ile 10 kez, görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir. Alparslan ARSLAN telefon numarasının kendisine ait olduğunu teyit etmiştir. Alparslan ARSAN ile telefon irtibatı olan bu kişilerden Muzaffer TEKİN, Ali KUTLU,Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve onların yakını Hüseyin GÖRÜM hakkında işbu iddianame ile ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan eylemlerinden dolayı Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmak suçundan cezalandırılmaları istemi ile dava açılmıştır. Bu nedenle kişilerin Ergenekon Terör Örgütü irtibatı burada tekrar irdelenmeyecek, sadece bağlantılarını göstermesi açısından özellikli görülen hususlara kısaca değinilmekle yetinilecektir. Muzaffer TEKİN, kendisini işyeri komşusu Adnan GÜLEÇ veya o hukuk bürosunda çalışan Teoman EKŞİOĞLU'nun Alparslan ARSLAN ile tanıştırdığını, üç dört sefer bürosuna geldiğini, 10-15 sefer de hal hatır sormak için telefon ettiğini hatırladığını, son bir yıl içerisinde ise görüşmediklerini, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm daveti üzerine Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin İstanbul Vali Erol Çakır Öğretmenevindeki Taner ÜNAL'm konuşmacı olduğu toplantıya gittiğini, emin olmamakla birlikte Alparslan ARSLAN'ı da bu toplantıda gördüğünü, Alparslan ARSLAN'm Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını yaptığını Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak hissedarlığı dışında bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'm şirketin avukatı olduğunu bilmediğini beyan etmiştir. Teoman EKŞİOĞLU bu beyanın aksine Alparslan ARSLAN ile Muzaffer TEKİN'i kendisinin tanıştırmadığını, Alparslan ARSLAN'm Doğuş Factoring'in avukatlığını yaptığını duyduğunu beyan etmiştir. Alparslan ARSLAN'm Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ ile irtibatlı Ayhan PARLAK ile 108 kez, Sedat PEKER'in liderliğini yaptığı suç örgütü üyesi olduğu iddia edilen KELEBEK İbrahim lakaplı İbrahim CİNGİ ile 94 kez görüştüğü tespit edilmiştir. Hüseyin GÖRÜM, kendisini Muzaffer TEKİN ile İbrahim CİNGİ'nin tanıştırdığını, İbrahim CİNGİ'nin vatan sever bir şahıs olduğunu^fssngrMhçe Kulübü Başkanı Aziz YILDIRIM ile tanışıklığı olduğunu bildiğini, şahş*f$e' iş ya^^mı bilmediğini, İbrahim
ÇINGI'yi 1988 yılından bu yana tanıdığını, çok seyrek olarak görüştüklerini, en son görüştüklerinde Muzaffer TEKİN'i ve yanında bulunan Mehmet Fikri KARADAG'ı tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN'in kendisini sevdiğini söylediğini, kendisinin de Muzaffer TEKİN'e çok saygı gösterdiğini, Muzaffer TEKİN ile bürosunda 5-6 kez görüştüğünü, bir akşam kendisini ramazan ayında iftara davet ettiğini ve toplantıda kendisini İbrahim ŞAHIN ile tanıştırdığını beyan etmiştir. Muzaffer TEKİN, 2004 yılı sonu veya 2005 yılı başlarında bir gün eski ülkücü olarak bildiği arkadaşı İbrahim CİNGİ'nin kendisini Fenerbahçe Semtinde bulunan Tesadüf Kafe'ye sohbet etmek için davet ettiğini, o an yanında bulunan arkadaşı emekli Kurmay Albay Fikri KARADAĞ ile birlikte bu kafeye gittiğini, kafede İbrahim CİNGİ'nin yanında Hüseyin GÖRÜM isimli şahsında bulunduğunu, İbrahim CİNGİ'nin Hüseyin GÖRÜM'ü kendisine Kuvayı Milliye Hareketi Marmara Bölge Sorumlusu olarak tanıştırdığını, fakat o gün içerik olarak bir sohbet buluşması dışında herhangi bir siyasi içerikli konuşma olmadığını, fakat Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini ilk defa görmesine rağmen gıyabında kendisini tanıdığını söyleyerek iltifatta bulunduğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini Kuvva-i Milliyeti Şeyh Hüseyin'in torunu olduğunu söylediğini ve Düzce Hendek'te de kendilerine ait bir köyün olduğunu söylediğini beyan etmiştir. Alparslan ARSLAN, Muzaffer TEKİN'i tanıdığını, yoğun bir samimiyeti olmadığını, siyasal ve toplumsal görüşlerinin kendisine yakın olmadığını, Kemalist-Solcu olarak bilindiğini, nasıl ve kimin aracılığı ile tanıştığını hatırlamadığını, avukat olduğu için bu ilişkileri çerçevesinde tanışmış olabileceğini, kendisini 6-7 aydır görmediğini, eylemden sonra neden kendisini yaraladığını anlamadığını beyan etmiştir. Telefon görüşmesi kayıtlan maddi delili ve yukarıdaki beyan içeriklerinden bağlantıları ortaya çıktığı için bu hususu inkar edemeyen Muzaffer TEKİN ve Alparslan ARSLAN bağlantılarının tanışıklıktan öteye geçmediğini savunmuşlardır. Bu savunmanın aksini gösterir şekildeki aşağıda anlatılacak olan ifade içerikleri bir kenara bırakılsa bile, en sonuncusu 16.11.2005 tarihinde yapılan 35 adet telefon görüşmesinin aralarındaki bağlantının tanışıklıktan öteye geçtiğini gösterdiği gibi, bu tarihten sonra telefon görüşmelerinin aniden kesilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kişilerin bu ani kesintiyi gerektirecek bir olay gerçekleştiğini de beyan etmedikleri, bu hususun aralarındaki bağlantının koptuğunu değil, aksine Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki yönetici konumu ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan Muzaffer TEKİN'in artık provakatif terör eylemlerinde görev vermeyi düşündüğü Alparslan ARSLAN ile irtibatının kurulamaması için bilinen telefon hattı ile görüşmeyi kestiğini, aynı semtte bulunduklarından yüz yüze görüşme veya herkesçe bilinmeyen telefon hatları ile konuşma yoluna gittiğim göstermektedir. Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun, genel merkezi İstanbul Kadıköy'de bulunan Emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri KARADAĞ'm genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneğinin AR-GE sorumlusu olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşları arasındaki bu derneğin illegal yapılanması içerisinde de görev aldığı, hakkında bu iddianame ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçundan cezalandırılması istemi ile dava açıldığı, kendisine ait bölümde ayrıntısı ile anlatıldığı gibi Kuvayı Milliye Derneğinden yanma görevlendirilen tetikçi kanadında görevli Ali KUTLU, S eda YİVLİ ve Murat ZELYURT isimli şahısların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği, kendi adına birçok telefon hattı alıp yanında bulundurduğu Ali KUTLU ve diğer kişilere illegal işlerde kullanmaları için tahsis ettiği anlaşılmıştır. Bu kişilerden Ali KUTLU'nun Taner ÜNAL'm başkanlığını yaptığı Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneğine (VKGB) üye olduğu ve Taner ÜNAL tarafından derneğin denetleme kuruluna asil üye olarak atandığı, bjuMsteîşkte çalıştığı sırada tanıdığı Mehmet Fikri KARADAĞ'm teklifi üzerine İstanbul'daKurulan ÎO&ayı Milliye Derneğine
Mersin Kurucusu olarak girdiği , bir süre sonra 2007 yılının Temmuz ayında İstanbul'a gelerek dernek genel merkezinde Denetleme Kurulu Başkanı olarak çalışmaya başladığı, bu iş karşılığında herhangi bir para almadığı, yaklaşık 3-4 ay kadar burada görev yaptıktan sonra kendi isteğiyle dernekten ayrıldığı ve Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun yanında (Denge Mühendislik) inşaat teknikeri olarak işe başladığı kendi beyanı içeriğinden anlaşılmaktadır. Gizli Tamk-17'nin Ali KUTLU hakkındaki beyanında, Mersin ilinden Kuvayı Milliye Derneğine geldiğini, kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığmı,Mersinde VKGB tarafından organize edilen bayrak mitingine katıldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktmldığını bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını anlattığını beyan etmiştir. Yusuf GÖRÜM'ün, kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün Kuvayı Milliye Derneği Teşkilat Başkanı olduğu, VKGB oluşumu kuruluş çalışmalarının kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe semtinde bulunan yazıhanesinde yapıldığından burada Muzaffer TEKİN ve Hüseyin BEYAZIT'ı tanıdığı, kendisinin işletmekte olduğu Maltepe'deki deterjan imalathanesinin üst katındaki boş büroyu kullanmak istediklerini kardeşi aracılığı ile rica ettiklerinden bu imalathanede bulunan yazıhaneyi yaklaşık 1 ay dernek işlerinde kullandığı kendi beyanı içeriğinden anlaşılmaktadır. Raif GÖRÜM'ün, üzerinde görev yeri genel merkez ve görevi istihbarat araştırma yazılı fotoğraflı bir Kuvayı Milliye kimlik kartı taşıdığı,bu kişinin Hüseyin GÖRÜM'ün yeğeni olduğu anlaşılmıştır. Gizli Tanık-17 Raif GÖRÜM hakkında ;Bu kişiyi Hüseyin GÖRÜM' ün yakım olarak bildiğini, Raif GÖRÜM' ün esrar içmek için derneğe geldiğini Hüseyin GÖRÜM ile birlikte esrar içtiklerini gördüğünü beyan etmiştir. Nitekim Raif GÖRÜM'ün ilgili bölümde ayrıntısı ile , diğer suçlan yanında ayrıca esrar kullandığı, temin ettiği, ticaretini yaptığı, evinde yapılan aramada resmi nikahsız eşi Nilgün KARASULU'nun üzerinden çıkan uyuşturucu esrar maddesinin kendisine ait olduğunu beyan ettiği açıklanmıştır.
ARAMALARDA ELDE EDİLEN DELİLLER İLE KURULAN BAĞLANTILAR Alparslan ARSLAN'm üzerinde yapılan aramada; (1) adet Ulusal Haber Basın Pres kartı ve (1) adet Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (Nihat GÜRKAN adına) ibareli kartvizit elde edilmiştir. Alparslan ARSLAN bunları arkadaşı olan Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini beyan etmiştir. Hüseyin GÖRÜM, Alparslan ARSLAN'ı 2000 yılından beri tanıdığını, 2004 yılı içerisinde Tarhan Tarım Hayvancılık Şirketi ile ilgili olarak kendisi ile görüşme yaptığını , iddia ettiği gibi kendisine kart vermediğini beyan etmiştir. Nihat GÜRKAN, geçmiş dönemde, Kadıköy'de bir siyasi partinin üyesi olduğunu, Kadıköy camiasının kendisini iyi tanıdığım, Alparslan ARSLAN'm da bu camia içinde olduğunu bildiğini, dört veya beş yıl önce yanma gelerek yeni büro açtığını söyleyip tanıdıklarını avukatlık konusunda kendisine yönlendirmesini istediğini, kendisinin daha sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin oluşumunda yer aldığını, derneğin genel merkezinin adına kart bastırarak kendisine verdiğini, bu aşamada tekrar karşılaştığı Alparslan ARSLAN'a yeni bir dernek faaliyeti içerisinde bulunduğunu söyleyerek kart verdiğini, bu şekilde birçok kart dağıttığını, bunun dışında Alparslan ARSLAN ile samimiyeti ve birlikteliğinin olmadığını beyan etmiştir. İletişim tespitlerjndgn anlaşılacağı gibi kendisinin Alparslan ARSLAN ile aynı zamanda 15.05.2006^fâ|îhi»de Malkara'da bulunma sebebi sorulduğunda ise; kendisini Muzaffer TEKİN iljf^fe 4anıstırdiop|ustafa ALPAY isimli
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği müfettişi olan arkadaşı ile Nusret DEMİRAL'm kurduğu, kendisinin de üyesi olduğu C ( Cumhuriyet) Kulübünün etkinliğine katılmak için Ankara'da bulunduklarını beyan etmiştir. Alparslan ARSLAN yakalandığında üzerinden çıkan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği kartvizitini arkadaşı Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini beyan etmiştir. Hüseyin GÖRÜM ise bu beyanını yalanlamıştır. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi içerisindeki Nihat GÜRKAN ise kartı bizzat kendisinin Alparslan ARSLAN'a verdiğini söylemiştir. Bu beyanlardan Alparslan ARSLAN'in üzerinden VKGB kartviziti ele geçmiş olsa bile, resmi olarak bu oluşum içerisinde yer alan Nihat GÜRKAN ve dolayısı ile VKGB , bundan sonra da VKGB aracılığı ile tanıştığı kişiler ile bağlantısının kurulamaması amacı ile soruşturmayı yönlendirmek için bir süre bu oluşum içerisinde yer aldıktan sonra ayrılan Hüseyin GÖRÜM'ün ismini verdiği anlaşılmaktadır. Hüseyin GÖRÜM'ün bu olaylar ile kendisine komplo kurulduğunu iddia etmiştir. Aşağıda özetlenen görüşme çözümünden Hüseyin GÖRÜM ile Nihat GÜRKAN arasında bir husumet bulunduğu, Hüseyin GÖRÜM'ün Nihat GÜRKAN'in VKGB nin teşkilat başkanı olmasına karşı çıktığı anlaşılmaktadır. Soruşturma kapsamında olup daha sonraki bir tarihte yakalanan şüpheli İhsan GÖKTAŞ'tan elde edilerek 2 , 3 rakamları ile numaralandırılan CD'ler içerisinde Kuvayı Milliye Derneği binasında 12 kişinin katılımı ile yapılan bir toplantıda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm görüntülü konuşmalarının kayıtlı bulunduğu tespit edilmiş, İhsan GÖKTAŞ CD'leri Kuvayı Milliye Derneğini savcılığa şikayet etmek için dernekten aldığını, içeriğindeki görüntüleri kendisinin çekmediğini beyan etmiştir. Gizli Tanık 17 ise görüntünün Kahraman ŞAHİN tarafından çekildiğini söylemiştir. Söz konusu CD lerdeki görüntülü konuşmalarda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm tanışmalarından itibaren Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluş aşaması, süreç içerisinde gelişen olayların tabii bir şekilde konuşulduğu değerlendirildiğinden çözümü yaptırılarak soruşturma evrakına eklenilmiştir. Doğal bir ortamda geçen bu konuşmaların tamamının bütünlük içerisinde okunması gelişen olayların kavranması için gerekli görülmüş ise de, çok uzun olan bu konuşmaların bu konu ile ilgili kısımları yer darlığı nedeni ile özetlenerek aşağıya alınmıştır. 3 Nolu CD İçerisinde 43 Dakika 33 Saniyelik Görüntünün bazı bölümlerinde özetle ; Hüseyin'in:Savcılığa gidip teslim olacam, savcılığa da kendim teslim olacam, Ben suçluyum, anlatacam hepsini, bütün suçlarımı da anlatacam, benim bilmediğim suçlan da , belki sen beni yann, Mehmet Fikri'nin : Dinlemek istemiyorum öyle şeyleri, öf saçmalama yav, Hüseyin'in:...Biz beraber bu yola çıkmadan önce,Fenerbahçe Berlüde Muzzafer TEKİN'le ikinizi tanıdım, Berlü tesadüf Berlü 'de tanıdım sizi, onun akabinde aradan bayağı bir zaman geçtikten sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kuruluyor diye Muzzafer TEKİN'in odasına gittiğimde sen de ordaydm, sende dedin ki, Mehmet Fikri'nin : Her gün gidiyordum evet, Hüseyin'in: Velhasıl,Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kurulduğunda orada Nihat GÜRKAN teşkilat başkanı olmak istedi, ama ben Nihat GÜRKAN'm ne kadar yanlış, bu memleket için ne kadar zararlı olduğunu bildiğim için orda da söyledim, ben de dedim Vatanseverlerin Teşkilat Başkanı Mehmet Fikri olacak, Mehmet Fikri KARADAĞ olmazsa ben bu harekette yokum dedim, Mehmet Fikri'nin : Her ne ise, seni ne ilgilendirir, Vatansever Kuvvetler olayı bitti çoktan, Hüseyin'in:Tamam bitti, ama o Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin içerisinde, bir ay sonra beni Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eroincisi yaptınız, Mehmet Fikri'nin : Kim, Hüseyin'in: S en yaptın,sen yaptın, Onlar yaptılar oyun kurdular, Oyun kuruldu,yapıldı, Hüseyin'in:Tesadüf beni aradın, buraya geldin, Maltepe'deki konteynıra geldin,meşhur konteynır var ya, herkesin geldiği yer var ya, sen^d^g^ri4JA natta 3-4 defa geldiniz, Hüseyin'in:Ben söylüyorum, bir asker, çok değerli ^Sir^asker olarak tanıdım ve benim için de
bu Türkiye'de tanıdığım en değerli askerlerden bir tanesisiniz, bunu da her zaman her yer de söylüyorum, ama bu güne kadar sizle kimi tanıştırdrysam hep o insanla iki gün sonra arkasında onu gidin, gurup kurun, vuralım, kıralım, keselim ve bana dediniz ki artık toprağın dibine girelim, ben toprağın dibinde değilim, sizle tanıştığımda ben dava adamıydım, davam için insan arıyordum, ne arıyordum, bu memleketin , Hüseyin'ür.Sende sattın beni, eğer ki bu Kuvayı Milliye bir iki tane, onu bunu yaptırsaydın, yine suçlu ben olacaktım, Danıştay davasına gittiğimde hepiniz beni sattmız,hepiniz buradan gittiniz, ne dediniz Hüseyin gitti müebbet ceza alacak, Hırant Dink davası oldu buraya gelmedin, Düzce Hendek Adapazarı'nda bilmem ne olmuş sa Hüseyin yaptı, yapan da kim biliyor musun , Allah'ta şahidimdir, bütün millet şahidimdir, hep de yapan asker çıktı, kime sığmdıysam, şimdi gelelim Kuvayı Milliye'ye, iki tane Kuvayı Milliye' ye gelelim. Bir tanesi Kuvvayi Milliye Ankara'da kuruldu. Bunu kurduran, bunu kurduran, siz geldiniz bana dediniz ki, Ankara'da Kuvvai Milliye kuruldu. Bu kuruldu. Yine bu kuranların hepsi sizin tanıdıklarınız değil miydi. Hüseyin'imDemek oradaki Kuvvai MiUiyeler sevgili paşam, orada ki Kuvvai MiUiyeler Kemal TEKİN'i tanımıyor musunuz. Arkasından kim çıktı Muzaffer TEKİN çıktı. Oradaki Kuvvayi Miliyleler, Mehmet Fikri'nin :Hiç bir haberimiz de yok, var mı yok mu bilmiyoruz ki, sadece tahminin, Hüseyin'imBulunan bombalar, bu bulunan bombalar yarın birgün bir yerde patladığı zaman yine İmam Hüseyin yaptı diyeceklerdi, Mehmet Fikri'nin : Ne münasebet, Hüseyin'in: Nasıl o zaman bu kadar asker, Mehmet Fikri'nin : Senin elinde var mı oğlum bomba, Hüseyin'in: Burası Kuvayı Milliye, burası Atatürk'ün binası, Kuvayı Milliye var. Karşılığında Kuvvayi Milliye kuruyorlar. Ve bunlann yüzde 90'nı da hepsi asker. Doğrumudur sevgili paşam, Mehmet Fikri'nin : Ne bileyim, Bekir ÖZTÜRK asker mi, Hüseyin'in: Bekir ÖZTÜRK'de bir tane sağlıkçı benim gibi, Benim gibi, safsabamn teki, sallamanın teki, koyanlar kukla diye aynısını bu ülkede Allah şahidimdir arkadaşlar. Allah şahidimdir arkadaşlar o kadar çok oyun oynadılar ki ama bir tek Allah'ımız müsaade etmedi. 2 Nolu CD İçerisindeki 31 Dakika 59 Saniyelik Görüntüde ; Hüseyin'in: Alemlerin rabbi olan Yüce Allah'ım, bırak suçu sen milleti diyorsun ya, gurup kur, yer altma inin, şunu vur, bunu vur, herkese diyorsun , Mehmet Fikri'nin: Yavrum ne vuru..., Hüseyin'in: Demediğin adam kalmadı be, Mehmet Fikri'nin: Böyle bir şeyle alakamız yok, Hüseyin'in: Kime diyorsun, çağırıyorsun karşma,tabi bir tanesi adam vursa Hüseyin'in'e kitîeyeceksin değil mi, Hüseyin'in: Ben hiç hayatımda yalan söylemedim, söylemem, senin için bir kere yalan söyledim bir de Allah'ımı şahit tuttum, Aynı gün Allah'ım bana tokat attı, ertesi gün, senin için söyledim, ama sen benim hiçbir konuda ne yanımda ne arkamda durdun, Danıştay davasına gittim telefonunu bile iptal ettin, Hırant Dink davası olmuş burası polisler dolmuş iki gün buraya gelmedin, ne oluyorsa, Mehmet Fikri'nin: Ne geleyim, polisleri çağırdım, Mehmet Fikri'nin: Polisleri gönderen ben değil miyim, Hüseyin'in: Hiç unutmuyorum onu, dedin ki, ben gidiyorum, danışacağım yerler var, beni iyi eğitiyor,demek ki senin bağını ve bağlantını ama, Hüseyin'in : Hep beni ön plana koydun, arkadan 30 Ağustos Ankara'ya gittik, Kızılay meydanına yürüdük, yürüdüğümüzde baktım, Mehmet Fikri'nin : gelmedi bir de telefonlarla devletin başına eşkıya etti bizi, Hüseyin'in :Çok tehlikeli adamsın, Hüseyin'in : Hendek'te senle anlaşma yaptık, Mehmet Fikri'nin: Krize giriyorsun oğlum, vaktin mi geldi, niye böyle yapıyorsun, Hüseyin'in : İşte sen böyle bir adamla hiçbir iş olmaz, kırmadığın, kırmadığın insan bırakmadın, bu bir sivil hareket, bura askerin hareketi değil, askerlik yapacaksan git askeriyede yap, Kuvayı Milliye bir barış hareketidir. Bizim ordumuz var, askerimiz var, biz burada adam vurmak için burada değiliz, adam öldürmek için burada değiliz, ^Meîöfîö^Fikri'nin: Deli misin lan, Hüseyin'in : Çünkü Türkiye Cumhuriyetini w|rfek için^ j^rada değiliz, Türkiye
fi«, ,,\ ^.
Cumhuriyetini ilelebet payidar kalması için buradayız, Türkiye Cumhuriyetinin delinmiş kurumlarını tamir etmek için buradayız, Bütün üyelerime söylüyorum Allah için konuşuyorum, eğer suçîuysam anlaşmamda, Hendek anlaşmamızda eğer suçlu ben olursam benim kanım sana helal, senin kanın bana heîai dedin. Mehmet Fikri'nin: Sen suçlusun, ... şeklindeki konuşmalardan da anlaşılmaktadır. Bu konuşmanın ; şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendi beyanı içeriğine göre 22 Temmuz 2007 tarihindeki genel seçimler sonrasında Kuvayı Milliye Derneği ile bağlantısını zayıflattığı, 07 Eylül 2007 tarihinde de resmi olarak ayrıhdığı tarihten sonra yapıldığı , Kuvayı Milliye Derneğinin Kadıköy ilçesindeki genel merkez binasında geçtiği, huzurda Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'den başka 12 kişinin daha olduğu anlaşılmaktadır.Tartışmalanmn ise ; Mehmet Fikri KARADAĞ'm Ergenekon Terör Örgütünün amaçlan doğrultusunda görünürdeki Kuvayı Milliye Derneğinin legal yapılanmasının tüm imkanlarını kullanmasına karşın söz konusu genel seçimlerde beklediği neticeyi sağlayamaması, bunun dışında Mersin ilindeki ölme, öldürülme ve öldürme ikazı ile yaptırdığı yemin töreni, Derneğin Teşkilat Başkanı Hüseyin GÖRÜM'ün başında bordo bere ile kıydığı Kuvva Nikahı ve sağına ve soluna alıp temsili olarak İsa ile Musa Peygamber olarak tanıttığı kişiler ile birlikte yaptığı basın açıklaması görüntülerinin basında yer alıp vatandaşlardan tepki alması, yukarıda silah ve örgütsel dokümanlar ile yakalandığı anlatılan Murat ÇAĞLAR'dan sonra Dernek yapılanması hakkında soruşturma başlatılması olaylarından sonra işlevsiz kaldığını düşündüğü derneğin legal yapılanmasını tasfiye etme düşüncesinden ve Hüseyin GÖRÜM'ün buna karşı çıkmasından kaynaklandığı görüntülü konuşmanın tümünün incelenmesinden anlaşılmaktadır. Yukarıda özetlenen telefon görüşmelerinden de anlaşılacağı gibi neredeyse askeri bir itaatle bağlı örgüt üyelerinin kendisine bu tartışmada olduğu gibi karşı çıktıkları görülmemiştir. Bu nedenle de olayların gelişiminin kavranması açısından önem verilen bu konuşmada Hüseyin GÖRÜM'ün Mehmet Fikri KARADAG'a ; Muzaffer TEKİN tarafından tanıştınldıklanm, VKGB'nin kuruluşu aşamasında kendisinin Maltepe semtindeki meşhur barakasına gelip gittiğini, Hendek ilçesinde anlaşmayı bozanın kanının diğerine helal olduğuna dair bir anlaşma yaptıklannı, buna karşılık kendisinin eroin kaçakçısı olarak gösterilip VKGB oluşumundan uzaklaştınldığını, kutsal bir dava olarak gördüğü Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluşunda kendisinin büyük emeği olduğunu, ancak Mehmet Fikri KARADAĞ'm derneğe gelen kişilere grup kurun, yer altına inin, şunu vur, bunu vur, kıralım, keselim,para bulalım dediğini, bütün eylemlerde arka planda durup kendisini öne sürdüğünü, Ankara'da kurulan Kuvva-i Milliye Derneğinin arkasında da Muzaffer TEKİN'in olduğunu, başkanı olan Bekir ÖZTÜRK'ün kendisi gibi kukla olduğunu, telkinlerine uyan birisinin suç işlemesi halinde kendisine yükleneceğini, nitekim Danıştay saldınsı ve Hrant DİNK'in öldürülmesi olaylanndan sonra ortadan kaybolduğunu, bütün bu olaylardan sonra işin iç yüzünü anladığını söylediği anlaşılmaktadır. Nitekim , Danıştay Saldınsı davasının Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 26.07.2007 tarihli 14. celsesinde Tutuklu sanık Süleyman ESEN'in avukatı Mehmet ENER'in Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'ne yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmanın (Girdap Operasyonu) belgelerinin istenmesi talebi üzerine , sanık Alparslan ARSLAN bu saldırının Girdap Operasyonu ile bir ilgisinin olmadığını, Fetullah GÜLEN'den özür dilediğini ve saygı ve sevgilerini sunduğunu, eğer yakalanmasaydı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER, Aydın DOĞAN ve Şener ERUYGUR paşayı da öldüreceğini beyan etmesinin , kendisinin VKGB ve dolayısı ile bu dernek aracılığı ile bağlantı kurduğu kişiler ile ilgisinin kurulması ihtimaline karşı yargılamayı yönlendirecek beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramada ; /
Alparslan ARSLAN'a ait (2) adet kartvizit elde edilmiştir. Hüseyin GÖRÜM, Alparslan ARSLAN ile tanıştığını, kartının kendisinde bulunduğunu beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN'in İstanbul Kadıköy ilçesindeki bürosundaki aramada ; (1) adet Yeditepe Hukuk Bürosu Av. Alparslan ARSLAN 'a ait kartvizit, (1) adet Yeditepe Hukuk Bürosu Av. Alparslan ARSLAN, Av. Burhan GÜR ve Stj. Av. Baran AKÇAN'a ait kartvizit, elde edilmiştir. Muzaffer TEKİN, Avukat Alparslan ARSLAN'a ve Avukat arkadaşları Burhan GÜR ve Baran AKÇAN'a ait kartvizitlerin kendisini ziyarete gelen Alparslan ARSLAN tarafından verildiğini hatırladığını beyan etmiştir. Alparslan ARSLAN'ın İstanbul Kadıköy İlçesindeki Yeditepe Hukuk Bürosunda yapılan aramada; (1) adet ERGENEKON ibareli internetten alman (16) sayfa bilgisayar çıktısı doküman geçirilmiştir. Dokümanın Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ele geçen,örgütün yapısı ve işleyişini gösterir LOBİ ve ERGENEKON isimli belgelerle aynı içerikli olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar bir internet çıktısı olsa da, olay tarihi itibariyle ancak konu ile ilgilenen kişilerce ve tam mahiyetinden uzak şekilde bilinen ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" ve "LOBİ" isimli örgüt dokümanlarından alıntılar yapılan bu internet çıktısının Alparslan ARSLAN'ın bilgisayarında bulunmasının , kendisinin ilgi alanını gösterir dikkat çekici bir bulgu olduğu değerlendirilmiştir. Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün yapılan evinde yapılan aramada ; Ele geçen ve 72 rakamı ile numaralandırılan el yazması dokümanda ; " Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir. Aşağıda Muzaffer TEKİN'in de hissedarı olduğu Doğuş Faktoring şirketi ile Alparslan ARSLAN'ın bağlantısı anlatılacaktır.
İFADE İÇERİKLERİNE GÖRE KURULAN BAĞLANTILAR İdris ARLAN olayla ilgili vermiş olduğu 20.05.2006 tarihli ilk ifadesinde özetle ; Kendisinin, olay sonrası, oğlu Alparslan ARSLAN'ın yakın arkadaşı olan Teoman EKŞİOĞLU ile telefonla görüştüğünü, daha önceden kendisinin de Alparslan ARSLAN'ın cüzdanında resmini gördüğünü, Alparslan ARSLAN'ın yakalandığında üzerinden çıktığı söylenen Ulusal Haber Kimlik Kartı ve Vata^lvej Koketler Güç Birliği Hareketi kartvizitini sorduğujju^Teoman EKŞİOĞLU'nu#feen^isine c||p^dparslan ARSLAN'ın dört
beş aydır Ulusal Haber ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ile irtibatı olduğunu, demeğin genel başkanı Taner Ünal ile ve VKGB vasıtası ile Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN ile tanıştıklannı, hatta demeğin Adana,Mersin,İstanbul illerindeki toplantılanna birlikte gittiklerini söylediğini, bunun da kendi kafasında bir takım şüphelere neden olduğunu, oğlunun adı geçen demek ve şahıslann baskı ve tehdidi ile böyle bir cinayet işleyebileceğine kanaat getirdiğini beyan etmiştir.
Salih KURTER ifadesinde ; Alparslan ARSLAN'm Danıştay saldmsı ile ilgili cezaevine girmesinden ve kendisinin gözaltına alınmasından bir hafta veya 10 gün kadar önce Teoman EKŞIOGLU'nun tek başına evine gelip " Alparslan'ın selamım getirdiğini, Alparslan'ın kendilerine Hocamı üzmeyin dediğini ve hiç sohbet konusu değilken birden bire , merak etme sana ceza verilmez, verilse bile yaşlı olduğun için evden dışan çıkamazsın, zaten seninde evden çıktığın yok" dediğini beyan etmiştir.
Teoman EKŞİOĞLU ifadesinde ; İdris ARSLAN ile görüştüğünün doğru olduğunu, Alparslan ARSLAN'm bu gruplan tanıyor olabileceğini, bir kaç kez İstanbul ilindeki toplantılanna birlikte değil de ayrı ayn katıldıklannı kendisine söylediğini beyan etmiştir. Salih KURTER'in kendisine, Alparslan ARSLAN ile Süleyman ESEN'in kendisini ziyarete gelmelerinden dolayı Süleyman ESEN ve kendisinin de alınabileceğini söylediğini, bunun üzerine de kendisinin yukanda yazılı sözleri söylediğini beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde; VKGBH Demeğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir demek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Yargıtay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını, Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını, Alparslan ARSLAN'm siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını, Hüseyin GÖRÜM'ün bu toplantılarda kendisinden çevresinde topladığı gençlere askeri eğitim vermesini istemiş olmasından ve "silahımız, her şeyimiz var" demesinden Danıştay saldınsıyla ilgili olarak bu insanlann silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.
Hüseyin GÖRÜM ifadesinde; Alparslan ARSLAN'm Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) kurucusu Nihat GÜRKAN ile iyi tanıştığını ve onun aracılığı ile VKGBH demeğine gitmiş olabileceğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ifadesinin aksine Alparslan ARSLAN'm hiçbir zaman kendisinin Maltepe'de bulunan konteynırma gelmediğini beyan etmiştir. Muzaffer TEKİN ifadesinde; Tam emin olmamakla birlikte Alparslan ARSLA-NVVKGB'nin toplantısında görmüş l olabileceğini beyan etmiştir. / * v
Esra Feride GOKÇIMEN ifadesinde ; 02.04.2007 tarihinde Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan GÜLALTAY ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında Esra Feride GÖKÇİMEN'in şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle ; Semih Tufan GÜLLALTAY'a ait olan Küçükyalı semtindeki binaya sık sık gelen şahıslardan birinin Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN olduğunu, bu şahsı Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından sonra gazetelerden öğrendiğini, bu şahsın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına çıktığım,orada Semih Tufan GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak Danıştay'da yapılan silahlı saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve Semih Tufan GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saldırısının yapıldığı gün gece geç saatlerde Veli KILIÇ'm kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300 74 40 numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle, sana söyleyeceğim isimleri not al ve bunlan www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bir durum, bunlan bu gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle uğraşmadığını söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan GULALTAY'm talimatıdır,o zaman bu işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım" dediğini, sonra tekrar kendisini arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70 numaralı telefondan acil araması gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında Sami Alper EREN'in Veli KILIÇ 'in kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar yazdırarak bunlann parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmesi istenen isimlerin ise ; Muzaffer TEKİN, Savaşan TOSUNOGLU, (Kuvayı Milliye Kurucusu),Mahmut AYDIN ve soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan Mahmut isimli başka bir şahıs olduğunu,aynca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren Avukat Alparslan ARSLAN 'in bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o dönemde adını bilmediğini, fotoğraflannı gazetelerde görünce Semih Tufan GULALTAY'm yanma gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını beyan etmiştir.
Muzaffer GOKÇİMEN aynı soruşturma kapsamında şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle : Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılannm Danıştay cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, 2 tane Mahmut, isimli kurucu üyenin siteden isminin silindiğini, Semih GULALTAY'm yanma Muzaffer TEKİN, Alparslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip gittiğini beyan etmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY 20.03.2008 tarihinde alman ifadesinde ; Esra Feride GÖKÇİMEN'in ifadesinin yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, ifadenin alındığı 11.07.2006 tarihinde kendisinin ulusal birlik partisinin genel başkanlığı görevinden alındığını, ifadede geçtiği gibi parti binasının Küçükyalı'da değil Şişli'de bulunduğunu, Küçükyalı' da kendisine ait binanın birinci katında özel ofisinin bulunduğunu, www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli internet sitesinin kendi adına olan bir site olmadığını, bu dönemde ulusal birlik platformunun bir internet sitesi kurmak istediğini, binada kiracı olarak bulunan KEMAL BUBLİŞ 'in ortağı olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN'in web tasarımcısı olduğunu ve yardımcı olabileceğini söylediğini, kendisinin. bizzaiJEsra Feride GOKÇİMEN'e internet sitesi hazırlaması için yetki vermediğini, a$efk KEMA&ÖUBLİŞ' e söylemesini
a^ 439
ilettiğini, daha sonradan öğrendiğine göre Esra Feride GOKÇIMEN'in binaya gelip giden kişilerin fotoğraflarını kuruluş yapıyoruz diyerek topladığını, kendisinin ve başkanı olduğu platform ile hiç bir siyasi birlikteliği olmayan Esra Feride GOKÇIMEN'in kocası, ortağı KEMAL BULBİŞ ve yanlarında çalışan ilgisiz kişilerin isimlerini Ulusal Birlik Komitesi kurucular kurulu şeklinde internet sitesine yazdığını, yaklaşık 15-20 gün sonra kendisinin bundan haberi olduğunu ve siteyi tamamen kapatmasını istediğini, bunun üzerine sitenin kapandığını, bütün bu olayların Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan yaklaşık 3-4 ay önce olduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendi bürosuna ara sıra 5-6 ay gibi uzun aralıklarla çay içmeye geldiğini, SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT AYDIN'm da ara sıra yanma geldiklerini, bunun dışında Esra Feride GOKÇIMEN'in ifadesinde ismi geçen başka bir MAHMUT' un yanma gelip gittiğini bilmediğini, böyle birisinin gelmediğini, ALPARSLAN ARSLAN'ı tanımadığını ve yanma gelip gittiğinin kesinlikle yalan olduğunu, MUZAFFER GOKÇIMEN'in ifadesinin de tamamen yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, belirttiği gibi Ulusal Birlik Komitesinin internet sitesinde komite kurucu üyeleri olarak kendisi ve eşi ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in isimlerini kendisi veya diğer bir arkadaşının koydurmadığını, aksine olayın yukarda anlattığı şekilde ESRA FERİDE GÖKÇİMEN 'in kendisinden habersiz olarak bu listeyi internet sitesine koyması şeklinde olduğunu, ayrıca MUZAFFER GOKÇIMEN'in ESRA GÖKÇİMEN'den biraz daha ileri giderek ofisine gelip giden kişiler arasında ALPARSLAN ARSLAN'm da olduğunu söylediğini, eğer ALPARSLAN ARSLAN'm internet sitesinde kurucu üye olarak görünüp ofisine gelip gidiyorsa bunu ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in de söylemesinin gerektiğini, internet sitesinde yer alan Ulusal Birlik Komitesi kurucu listesinin kendisine okunması üzerine, bu kişilerin hepsinin kendi bürosuna gelip giden şahıslar olduğunu, hepsi ile siyasi bir birlik içerisinde olamadığını, yine yukarıda anlattığı şekilde bu listeyi siteye kendisinin veya bizzat talimat verdiği birisinin koymadığını, sitede liste ile ilgili kişilerin fotoğraflarının da konularak yayınlandığını, listedeki kişilerden ESRA GOKÇIMEN'in fotoğraf istediğini kendisinin sonradan öğrendiğini, listede Muzaffer TEKİN' in fotoğrafının bulunmadığını, diğer tüm üyelerin fotoğrafı olduğu halde onun fotoğrafının bulunmamasının Muzaffer TEKİN ve kendisinin haberinin olmadığını gösterdiğini, yine bu listede ALPARSLAN ARSLAN'm fotoğraflı veya fotoğrafsız hiç bir kaydının bulunmadığını, bu kişilerin kendisi hakkında yapmış oldukları bu iftiraların komplo olduğunu düşündüğünü, zaten bu iki kişinin de dolandırıcılıktan sabıkalı ve halen de aynı dolandırıcılık suçundan arandıklarını, Esra Feride GÖKÇİMEN'in akıl hastalığı tedavisi gördüğü yolunda raporların bulunduğunu bildiğini, bunu da müdafisi aracılığı ile temin edip sunacağını, Esra Feride GÖKÇİMEN'in hakkındaki bu iftirasının nedenini kendi özel çabası ile araştırdığını, şahsın aynı zamanda Mehmet Fikri KARADAĞ'm genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneği ile ilgili internet sitesinde ERKUT ERSOY' un yanında çalıştığını tespit ettiğini, zaten Esra'nın kendisini Kuvayı Milliye'nin bir toplantısına çağırdığını, kendisinin de kabul etmediğini, Mehmet Fikri KARADAĞ'I Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının bir toplantısında VELİ KÜÇÜK ile yanyana ve samimi bir şekilde gördüğünü, şu anda anlatamayacağı şekilde o dönemde lideri bulunduğu partiyi ele geçirme veya kontrol atlına alma çabalarının olduğunu, kendisinin bunlara fırsat vermediğini, aynı dönemde VELİ KÜÇÜK'ün kendisinin de tanıdığı bir kısım siyasetçilere kendisinin bir suç örgütü lideri olduğunu, siyasi kimliğinin olmadığı şeklinde beyanlarda bulunduğunu duyduğunu, bütün bunlardan lideri olduğu siyasi hareketin ele geçirilemeyince yanma gönderilen Esra Feride GÖKÇİMEN ve kocası Muzaffer GÖKÇİMEN'in iftiraları ile tutuklattınldığını düşündüğünü beyan etmiştir. Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair açıklamalara ilgili bölümde ayrıntısı ile yer verilmiştir. Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm düzenlenmesine önayak olduğu Azerbaycan ile ilgih/JtŞk""h%v^L gösterisinde Semih Tufan
GÜLALTAY, Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ ve Veli KÜÇÜK'ün birlikte katıldıkları soruşturma evrakına ekli fotoğraflardan anlaşılmaktadır.
Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinin bu konu ile iîgili bölümünde özetle; Semih Tufan GÜLALTAY'm ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDAL'm tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını,Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini, Emre'nin kendisine abisinin hapishanede yazdığı kitaplardan 56 tane verdiğini,vermiş olduğu kitapları okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini,Emre'yle görüşmelerinde ağabeyinin durumunu da sorduğunu,çünkü Semih Tufan'm yazmış olduğu kitapların çok hoşuna gitttiğini,Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin olduğunu,hatta partinin ismini birlikte koyduklarmı,partinin genel başkanı olarak kendisini lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunları hakkında görüştüklerini, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini, şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, çünkü o zamanlar herhangi bir olumsuz durumunun olmadığını, Ulusal Birlik Partisinin Kurulması aşamasında birlikte Ankara'ya giderek bazı şahıslarla görüştüklerini, görüştükleri şahıslann hiçbirisini hatırlamadığmı,ancak şahıslann kendisine eski ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını, ilerleyen dönemde Semih Tufan'm ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiği söylediğini,bu söylemlerde bulunurken bu olaylann kendisinden kaynaklandığını ima etmeye çalıştığmı,bunun üzerine kendisine kızdığını ve "bu güne kadar senle görüştüğüme yazık" diyerek yanından aynldığmı ve bir daha görüşmediğini, Ertuğral YILMAZ'ı Avrupa'da PKK'yla mücadele eden, çatışan, kahraman bir vatan evladı olarak Muzaffer TEKİN'in tanıttığını, tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN'in kendisine Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söylediğini ve şahıslann kendisini Kolordu bahçesinde ziyaret ettiğini, şahıslarla oturup sohbet ettiklerini, burada Ertuğral YILMAZ'm kendisine Avrupa'da PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsettiğini, hatta Avrupa'da PKKTılann uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttığını, başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer TEKINTe birlikte Ertuğral YILMAZ'm oğlunun sünnet yemeğine bile gittiğini, daha sonra Ertuğral YILMAZ'm yurtdışına çıktığını, Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce Ertuğral YILMAZ'ı cep telefonundan aradığını ve Berlin'de görüşmek istediğini söylediğini ancak şahıs kendisine Almanya dışında olduğunu söylediğini, başkaca herhangi bir görüşmelerinin olmadığını, Ertuğral YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN'in telefonla kendisine Ertuğral YILMAZ'm Almanya'da öldürüldüğünü söylediğini, vatansever bir Türk evladının şehit edildiğini düşündüğünden üzüldüğünü, Ertuğral YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiği için şehit olduğunu düşündüğü için resmi elbiseyle Kadıköy Söğütlüçeşme'de cenaze törenine katıldığını, cenaze törenine gittiğinde Muzaffer TEKİN'in de orada olduğunu, hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğral YILMAZ'm köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğral YILMAZ'm akrabalanyla birlikte mevlüt merasimine gittiklerini, oradayken mevlüt merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığını gördüğünü, burada Atilla PEKERTe tanıştığını beyan etmiştir. Süleyman ESEN tanık olarak alman ifadesinde ; Alparslan ARSLAN'm Hakkı KURTULUŞ isimli bir avukatın yanında staj yaptığını, bu şahsın da Sedat PEKER'den ötürü gözaltına alındığını ve ce/a aldığını bildiğini, Hakkı KURTULUŞ'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'm
yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalarına baktığını bildiğini beyan etmiştir.
Gizli Tanık, kayda da alman ifadesinde özetle ; Alparslan ARSLAN'ı tanıdığını, Veli KÜÇÜK ile bizzat görüştüklerini gördüğünü, samimi ilişkiler içerisinde bulunduklarını bildiğini, Kuddusi OKKIR'm Alpaslan ARSLAN'm dostu olduğunu, Alpaslan ARSLAN'm 2003 yılından itibaren Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'e danışmadan hareket etmediğini ,Muzaffer TEKİN'in azmettirmesi, para vaadi ve bombalan getirmesi ile Cumhuriyet Gazetesine bombalı saldmlann yapıldığını,Alparslan ARSLAN'm Danıştay Saldırısı öncesinde Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'den talimat aldığını bildiğini beyan etmiştir.
Şüpheli İbrahim ÖZCAN 04.07.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özet olarak; "...Soruşturma kapsamındaki kişilerden Hüseyin Görüm ile geçmişte cezaevinde birlikte kaldık. Daha sonra tesadüfen bir cenazede karşılaştık. Bundan sonra görüşmelerimiz devam etti. O sıralar Hüseyin Görüm serbest ticaret işleri ve taksicilik yapıyordu. Beni Muzaffer Tekin'in Kadıköydeki bürosuna götürdü. Burada Muzaffer TEKİN ve orada bulunan Mehmet Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Nedim isimli soyismini bilmediğim başka bir asker emeklisiyle tanıştırdı. Bu kişilerin de geleceğini söyleyerek beni Şile'de yapılacak olan Karacabey'i anma törenine çağırdı. Bu görüşmeden birkaç gün sonra İstanbul'dan birlikte bir araçla Şile'ye gittik. Bahsettiğim kişilerde oraya gelmişlerdi. Bu etkinliği hangi derneğin organize ettiğini bilmiyorum, ancak Hüseyin Görüm bana Vanatsever Küvetler Güçbirliği Hareketine ilişkin broşürler göstermişti. Hatta bunlanda Şile'ye götürdük. Şile'deki etkinlikte bahsettiğim kişilerden başka Oktay YILDIRIM, Kuddusi OKKIR ve şu anda ismi aklıma gelmeyen birçok kişi vardı. Oktay YILDIRIM ve Kuddusi OKKIR'la da tanıştım. Bu etkinlikte daha önceden Hüseyin GÖRÜM'ün akrabası olduğundan dolayı tanıdığım Yasin GÖRÜM'de vardı. Asıl isminin Rasim olduğunu bilmiyorum. Rasim GÖRÜM Adapazannda kalıyor, İstanbula amcası olan Hüseyin GÖRÜM'ün yanma gelip gidiyordu. İstanbulda bir iş yaptığını bilmiyorum. Hüseyin GÖRÜM'ün kiraladığını söylediği İstanbul Maltepe'deki prefabrik fabrikası vardı. İlk başlarda aktifti, üretimde yapılıyordu. Hüseyin GÖRÜM burada zaman zaman toplantılar düzenliyordu. Bunlardan 8-10 tanesine bende katıldım. Toplantılarda günlük konular, ekonomik mevzularla birlikte o zaman gündemde olan Vatansever Kuvvetler Güçbirliği hareketi hakkında da konuşuluyordu. Bu hareketin iyi olduğundan, destek olunması gerektiğinden bahsediliyordu. Bu hareketin dergisi olan Türkeli isimli dergi de orada bulunuyordu. Toplantıya katılanlar inceliyorlardı. Bu toplantılara hatırladığım kadanyla Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR, İsmail PAKER, Yasin (Rasim) GÖRÜM, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve şu anda ismini hatırlamadığım birçok kişi katılıyordu. O dönemde Rasim GÖRÜM Hüseyin GÖRÜM'ün yanma sık gelip gittiğinden bu toplantılarda da kendisini görüyordum. Bu toplantılarda diğer konulann yanında Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hakeretinin İstanbul temsilciliğinin açılması konuşuluyordu. Bu işi de Hüseyin GÖRÜM veya Mehmet Fikri KARADAĞ'm üstleneceğinden bahsediliyordu. Alparslan ASLAN'ı Hüseyin GÖRÜM aracılığıyla tanıdım. Hüseyin GÖRÜM beni Alparslan ASLAN'm Kadıköy'deki bürosuna götürdü. Kendisinin Alparslan ARSLAN ile eskiden beri tanıştığını öğrendim. Alparslan ASLAN'm Hüseyin GÖRÜM'ün avukatlığını yaptığını, sürekli görüştüğüne daha sonra da şahit oldum. .Hüseyin GÖRÜM Alparslan ASLAN'ı bana milliyetçi, vatanperver, iyi bir avukat^otarakatanıft^O zamanlar sözkonusu olan geçmişteki infazla ilgili hukuki sorunlanma yafaamcı olabilicf jini söyledi. Alparslan
ASLAN'a vekaletname vermedim ancak birlikte Kadıköy Savcılığına gittik. Burada ismini hatırlamadığım ancak daha sonra bildirebileceğim bir savcı ile görüştük. Kayıp olan dosyalarımın bulunması hususunda yardım istedik. Hatta ben bu savcının yardımı ile mübaşir ile birlikte 4 gün arşivde infaz dosyalarımı aradım. Ancak bir kısmını bulup bir kısmını bulamadım. Bu nedenle savcı bu duruma dair bir yazı verdi. Bu yazı sayesinde ben askere gidebildim. Alparslan ARSLAN ile görüşmelerimiz bundan sonra birkaç kez daha oldu. Genelde tanıdıklarımın hukuki sorunlarına yardım etmesi için kendilerini Alparslan ARSLAN'm bürosuna götürdüm. Alparslan ARSLAN'm Hüseyin GÖRÜM ile görüşmesine karşın Şile'de yapılan etkinliğe veya Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe'deki toplantılarına katıldığını hatırlamıyorum. Ancak 3-4 kez Alparslan ARSLAN'ı Muzeffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosunda gördüm. Muzaffer ile Alparslan'ın Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi konusunda konuştuklarını duydum. Konuşmalann içeriği de bu harekete yardımcı olunması gerektiği, bu hareketin bir yayını olan Türkeli dergisinin İstanbul'da dağıtılmasına yardımcı olunması gibi konulardı. Muzaffer TEKİN'in bürosunda ayn bir bölümde bazen gizli toplantılarda yapılıyordu. Bu toplantılara beni almazlardı. Genelde Muzeffer TEKİN, Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ayrı bir yerde konuşurlardı. Ne konuştuklanm bilmiyorum. Alparslan ARSLAN'm aynı zamanda Muzaffer TEKİN'in hissedan olduğu Doğuş Factoring şirketinin de avukatlığını yaptığını sonradan basından öğrendim. Sorulması üzerine; Muzaffer TEKİN ile benim Yasin olarak tanıdığım Rasim GÖRÜM tanışıyor ve görüşüyorlardı. Zaten 8-10 defa Maltepedeki toplantılarda bir araya gelmişlerdi. Karşılıklı konuştuklanna da şahit oldum . İstanbulda Mehmet Fikri KARADAĞ'm teklifi ile Kuvayı Milliye Derneğini kurduk. Ben fiilen derneğin kuruluş aşamasında bulundum ancak resmi olarak kurucu üye değilim. Yasin olarak bildiğim Rasim GÖRÜM de Kuvayi Milliyenin Kadıköy'deki binasına gelip gidiyordu. Sorulması üzerine ; Rasim GÖRÜM ile Muzaffer TEKİN'in birbirlerini tammadıklan şeklindeki beyanlar doğru değildir. Kendilerini defalarca bir arada gördüm. Konuştuklanna şahit oldum. Birlikte fotoğraflan da vardır...." Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheliler Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR benzer ifadelerinde ; Bir dönem Kuvayı Milliye Derneğinde faaliyette bulunduklannı, dernekte bulunduklan süre içerisinde Yasin ( Rasim) GÖRÜM isimli Hüseyin GÖRÜM'ün yeğeni olan bir kişiden, İstanbul dışında bir yerde yaşadığından, derneğe gelip gideceğinden bahsedildiğim duyduklarım beyan etmişlerdir.
Osman YILDIRIM tanık olarak alman ifadesinde Kendisinin katılmadığı Danıştay saldınsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, adaletin yerini bulması için gerçekleri anlattığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile ilgili tevsi tahkikat talebinde bulunduğunu zannettiğini, tevsi tahkikat talebinin reddine mahkemece karar verilmesi üzerine kendisine de soru sorulmayınca bu olaylan tanık sıfatıyla anlattığını, bahsi geçen Ataşehir'deki toplantıda el bombalannı kendisine Muzaffer TEKİN'in verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün o toplantıda olmadığını, ancak kendisinin Veli KÜÇÜK'le Alparslan ARSLAN'm Üsküdar'da Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştuklanm bildiğini, zapan-zaman kendisinin de yanlannda % bulunduğunu beyan etmiştir. ,/^ % '! \j. ■* \*
tA\ :
^\
#e»fil
f~\
fg.MMh^^ ^
Birbirlerinden habersiz olarak ifadeleri alman,gerek ifadelerinin tarihi gerekse soruşturma evrakmdaki kısıtlama kararma göre birbirlerinin ifadelerini öğrenmeleri mümkün görülmeyen her iki tanığın , Alparslan ARSLAN ve Veli KÜÇÜK'ün Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştukları, Avukat Hakkı KURTULUŞ'un da söz konusu çay bahçesine gittiği şeklindeki beyanlannm Alparslan ARSLAN ile Veli KÜÇÜK'ün geçmişe dayanan bağlantısı bulunduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.
Osman YILDIRIM'm ifadesinin irdelenen konu hakkındaki geniş özeti bütün bu açıklamalardan sonra bütünlük içerisinde değerlendirilmesi amacı ile aşağıda tekrar yazılmıştır. 29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu, Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombası getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu, Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAGIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan ARSLAN ile Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını, İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldmsmdan Mahkemenin kendisine ceza verdiğini, aynca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldınya da katılmadığı halde Mahkemenin ceza verdiğini, Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜKTe eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklannı kendisinin bilmediğini, bombalann kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını, Veli KÜÇÜK'ün bombalann teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılmagff eyİemîrîfcsieklif ettiğini, kendisinin
zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe dayanan tanışıklığının olduğunu, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiği, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini beyan etmiştir. Cumhuriyet Gazetesine atılan bombanın kafile numarasının Ümraniye ilçesinde ele geçenler ile aynı olması, Ümraniye ilçesinde ele geçen bombalar ile Oktay YILDIRIM'm ilgisinin yukanda açıklanan beyanlar ile de desteklenen parmak izi maddi delili ile sabit olması, Muzaffer TEKİN'in de Oktay YILDIRIM ile örgütsel bağlantısının hem yukanda yazılı beyanlar, hem de ilgili bölümlerindeki açıklamalar ile anlaşılması karşısında Osman YILDIRIM'm "Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann Muzaffer TEKİN tarafından Ataşehir semtindeki toplantıda verildiği,bu toplantıda Oktay YILDIRIM'm da hazır bulunduğu " şeklindeki beyanı mücerret bir suç isnadı olarak görülmemiş,soruşturma kapsamı ve maddi deliller ile örtüştüğünden itibar edilmesinin gerektiği değerlendirilmiştir.
OSMAN YILDIRIM'IN BEYANINDA, MUZAFFER TEKİN'İN KORUMALIĞINI YAPTIĞINI,KENDİSİNE ATAŞEHİR SEMTİNDE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILACAK BOMBALARIN VERİLDİĞİ TOPLANTIDA DA BULUNDUĞUNU SÖYLEDİĞİ KİŞİ HAKKINDAKİ SORUŞTURMA; Danıştay saldırısı olayının sanığı Osman YILDIRIM'm tanık olarak alman ifadelerinin konu ile ilgili bölümü aşağıda özetlenmiştir. Arkadaşı Alparslan ARSLAN'm ismini bilmediği bir kişi ile gelerek kendisini Ataşehir'de Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede bulunan dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya götürdüğünü, orada Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM, kendisini arabayla alan şahıs ve tanımadığı 10-15 şahsın olduğunu,bu evde Alparslan ARSLAN'm bekar olan arkadaşlarının kaldığını, burada Muzaffer TEKİN'in yanında koruması olarak gezen kişiye diğer odadan 3 adet el bombası getirmesini söylediğini, bu kişinin de talimat üzerine diğer odadan 3 adet el bombası getirip masaya koyduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana 500.000 (beşyüz bin) dolar para vereceğiz. Senin attırdığın kişilere ne kadar verirsen ona karışmayız." Dediğini, kendisinin de (2) iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir (1) tanesini de Alparslan'ın alarak çantasına koyduğunu beyan etmiştir. Bu beyan üzerine soruşturma kapsamındaki şüphelilerin fotoğrafları ile yapılan aramalarda elde edilen diğer fotoğraflar temin edilip Osman YILDIRIM'dan kendi beyanındaki gibi Muzaffer TEKİN'in talimatı ile el bombalarını getiren kişinin, fotoğraflardan teşhisi istenilmiştir. Osman YILDIRIM'a yaptırılan ifadeli teşhis işleminde aynısı ile ; "Bana gösterilen fotoğrafların tamamını incelediğimde Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann bana İstanbul Ataşehirde bir evde Muzaffer TEKİN tarafından teslimi sırasında Muzaffer TEKİN'in "Oğlum diğer odadan git bombalan getir" demesi üzerine 3 adet bomba bu kişi tarafından getirildi, bu şahsın adını bilmiyorum ancak ikisini benim aldığım birisini ise Alparslan ARSLAN'm aldığı bombalan getiren genç^^yişîaft^ birisi olup, fotoğraflann tamamında görülmektedir. Bu şahıs üzerinde açık/fenl: ceket huJıfcıan siyah sıfır yaka bir ^^-"~~^\ «s£^—-—:—'
v °> „„ / <î^î'« «joi. *4 /
//■%//v % t-» <* ">^»^\ S^ıir
__—-—— s ^""^
■} /
kıyafet bulunan kişi olup 21 sıra numaralı fotoğrafta tek başına gözüken kişidir. Diğer fotoğrafların tamamında da bu şahıs bulunmaktadır. Örnek olarak 7 sıra numaralı fotoğrafta iş adamı Kuddisi OKUR'un ayakta durduğu sırada sağ tarafında oturan kişi, 14 sıra numarası verilen fotoğrafta sol köşede gözüken açık renk takım elbiseli ve sıfır yaka siyah tişört giymiş kişidir." şeklinde beyanda bulunarak şüpheli Rasim GÖRÜM'ü fotoğrafından teşhis etmiştir. Şüpheli Rasim (Yasin) GÖRÜM ifadesinde özetle ; soruşturma kapsamındaki kişilerden Yusuf GÖRÜM ve Hüseyin GÖRÜM'ün amcası olduğunu, Raif GÖRÜM'ün ise amcasının oğlu olduğunu, Mehmet Fikri KARADAG'm babası Enver GÖRÜM ameliyat olduğunda amcası Hüseyin GÖRÜM ile birlikte Hendek'teki evlerine ziyarete geldiğini, orada tanıdığını, Kahraman ŞAHİN'i yüz yüze hiç görmediğini, ancak Kahraman ŞAHİN'in kendisin bir kaç kez telefonla arayarak "Neden amcası olan Hüseyin GÖRÜMÜN'ün yanma gelmediğini, neden arayıp sormadığını" söylediğini, kendisinin "Ben de amcasını arayıp aramayacağını kendisinden öğrenmeyeceğini" söylediğini, kendisinin telefonunu Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini, halası Türkan GÖRÜM'ün kendisini kimin olduğunu söylemediği bir sünnet düğününe çağırdığını, şu anda askerde olan diğer bir amcasının oğlu Özgür GÖRÜM'ün de geleceğini söylediğini, Özgür ve Türkan olmak üzere Şile'ye gittiklerini, Burada Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm da bulunduğunu gördüğünü, diğer kişileri ise tanımadığını, bu kişilerden Mehmet Fikri KARADAĞ'I daha sonra Hüseyin GÖRÜM'le babasını ziyarete gelince tanıdığını, ancak o toplantıda olduğunu, burada da yemek yenilip bir mezarın başında dua edildiğini, sünnet elbisesi giymiş bir çocuğun da bulunduğunu , sonra da geri dönüldüğünü, bu etkinlikten bir kaç ay sonra Maltepe'deki şirket bürosuna gittiğinde Hüseyin GÖRÜM'ün kalabalık bir grup ile kurufasülye pilav yediğini gördüğünü, Daha doğrusu toplantının bittiğini, sonuna gittiğini ve fotoğraf çekilmekte olduğunu, fotoğrafa dahil olduğunu, kişilerin ne amaçla oraya geldiğini Hüseyin GÖRÜM'e sorduğunda "kurufasülyesi meşhur olan bir yer olduğunu oradan getirterek arkadaşlarıyla birlikte yediklerini" söylediğini, Bu toplantıda tanıdığı kişilerin İbrahim ÖZCAN ve Hüseyin GÖRÜM olduğunu, Muzaffer TEKİN'i tanımadığını, bahsettiği Şile gezisinde aynı ortamda bulunduğu fotoğraflardan da görülmekte olduğunu, o tarihte kendisini tanımadığını, bu gezide de tanıştınlmadıklarmı, daha sonra bu kişinin soruşturma kapsamında geçince gazetede fotoğrafları çıktığını ve o zaman bu kişi ile birlikte fotoğraf çekildiğini hatırladığını, ancak kendisi ile hiç bir zaman telefon ile veya yüzyüze görüşmediklerini, hakkında bu şekilde beyan ve teşhiste bulunan Osman YILDIRIM'ı da tanımadığını, yaklaşık 3 yıldır İstanbul'a hiç gelmediğini, Ataşehir semtinin nerede olduğunu dahi bilmediğini, hakkındaki bu beyanın tamamen bir iftira olduğunu, Ergenekon terör örgütünü bilmediğini, üyesi olmadığını, Osman YILDIRIM'm iddia ettiği gibi Cumhuriyet gazetesine atılan bombalan Muzzafer TEKİN'in talimatıyla vermediğini savunmuştur. Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul'daki binasına atılan el bombasının, şüpheli Oktay YILDIRIM'm kasasında parmak izlerinin bulunduğu Ümraniye ilçesinde ele geçen kasa içerisindeki el bombalan ile aynı kafile numarasından olması, tanık Osman YILDIRIM'm buna uygun şekilde söz konusu eylemin planlandığı toplantıda Oktay YILDIRIM'm da bulunduğunu beyan etmesi, Cumhuriyet Gazetisi binasının bombalanması eyleminin tanık Osman YILDIRIM'm beyanındaki Muzaffer TEKİN'in kendisine el bombalan verilirken "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun" sözlerine uygun şekilde gerçekleştiğinin anlaşılması, şüpheli Muzaffer TEKİN'i tanımadığını beyan etmesine karşılık örgütsel bir etkinlik olan Şile ve Maltete toplantılannda Muzaffer TEKİN ile aynı fotoğraf karesinde yer alması dikkate alındığında, tanık Osman YILDIRIM'm beyanlannm gerçekleşen maddi olaylar ile uyumlu buJoaadöğa^S^^^irilmiştir.
Danıştay saldırısı sanığı Alparslan ASLAN'ın kullanmakta olduğu 0532 6713439 nolu GSM hattının 01.01.2000 den günümüze kadar yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm kolluk tarafından yapılan analizinde; Muzaffer Tekin' in kullandığı 0532 2919293 nolu GSM hattı ile 35 Raif Görüm' ün kullandığı 0535 8258383 nolu GSM hattı ile 2 Yusuf Görüm' ün kullandığı 0536 2716692 nolu GSM hattı ile 11 İbrahim Cingi' nin kullandığı 0535 7184841 nolu GSM hattı ile 94 kez, görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir. Yasin GÖRÜM'ün kullanmakta olduğu 0 538 560 58 98 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm yapılan analizinde, aynı soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan: Kahraman ŞAHİN' in kullandığı 0 546 647 82 83 nolu GSM hattı ile 3 Kahraman ŞAHİN' in kullandığı 0 537 375 53 10 nolu GSM hattı ile 2 Yusuf GÖRÜM' ün kullandığı 0 536 271 66 92 nolu GSM hattı ile 73 kez görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir. Kahraman Şahin'in kullanmakta olduğu 0537 3755310 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm kolluk tarafından yapılan analizinde; Rasim (Yasin) Görüm' ün kullandığı 0538 5605898 nolu GSM hattı ile 8 Kahraman Şahin'in kullanmakta olduğu 0546 6478283 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm kolluk tarafından yapılan analizinde de ; Rasim (Yasin) Görüm' ün kullandığı 0538 5605898 nolu GSM hattı ile 12 kez görüşme yaptığının tespit edildiği belirtilmiştir. Sadece bu tespitlerin de şüphelinin Kahraman ŞAHİN ve Kuvayı Milliye Dereneği ile ilgisinin bulunmadığı, Kahraman ŞAHİN'in kendisini birkaç kez aradığı şeklindeki savunmasının aksini gösterdiği anlaşılmıştır. Bu kişilerden Yusuf GÖRÜM'ün şüphelinin amcası, Raif GÖRÜM'ün şüphelinin amcasının oğlu, İbrahim CİNGİ'nin şüphelinin Danıştay saldınsı olayında Alparslan ASLAN ile bağlantısı nedeni ile gözaltına alınarak serbest bırakılan amcası Hüseyin GÖRÜM'ü beyanı içeriğine göre kendisini Muzaffer TEKİN ile tanıştıran kişi ve Muzaffer TEKİN'in ise şüpheli ile Şile ve Maltepe toplantılanndaki fotoğraflarda aynı karede yer alan, Cumhuriyet Gazetesi binasına el bombalan atılması eylemlerini planlayan ve kendisine el bombalanm getirmesi talimatını verdiği iddia edilen kişi, Alparslan ARSLAN'm da söz konusu toplantıya katıldığı, hatta şüpheli tarafından getirilen 3 adet el bombasını aldığı iddia edilen kişi olduğu, bunlann yanında Osman YILDIRIM'm yukanda yazılı beyanı dikkate alındığında, şüphelinin Alparslan ASLAN ve Osman YILDIRIM ve Muzaffer TEKİN'in de hazır bulunduğu Ataşehir toplantısına katılmış olduğu değerlendirilmiştir. Şüphelinin Muzaffer TEKİN ile tanışmadığı şeklindeki savunması, gerek Muzaffer TEKİN,gerekse kendisinden sonraki tarihlerde yakalanıp ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçundan tutuklanan İbrahim ÖZCAN'm beyanı ile çürütülmüştür. Yine aynı kapsamdaki Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR'm beyanlan da şüphelinin savunmasını çürütür niteliktedir.Bu beyanlar aşağıda özetlenecektir. ALPARSLAN ARSLAN'IN TANIK OLARAK ALINAN İFADESİNDEKİ; ARKARA'DA TARKAN TOPER İSİMLİ BİR ARKADAŞININ BULUNDUĞU BEYANI ÜZERİNE YAPILAN TESPİTLER Alparslan ARSLAN kollukta alman ifadesM^ konu Üe'^gili bölümünde ; ff *• :
î
C) "•
'T5 •% V
v
^.-~-...%
'"• t
--^Jı %
//'""'*% \
#*"*- f.
"....Danıştay 2. Daire başkanının arabasını tespit amacıyla bir süre bekledim. Ancak Başkan çıkmadı bu nedenle arabayı tespit edemedim. Arabanın yanma gittim ve şahıslan alarak otele götürdüm. Benim okuldan arkadaşım olan Serkan TOKER'in abisi Tarkan TOKER'i telefonla aradım. Ankara'ya geldiğimi söyledim. Kendiside bana gel seni misafir edeyim dedi. Bende Tarık TOKER'in işyerine gittim. Bir süre burada kaldım. Daha sonra Çankaya Celal Bayar bulvan üzerinde bulunan OPET petrol un karşında iken Osman YILDIRIM beni telefonla aradı. Buluşmak istediğini söyledi bende bulunduğum yeri tarif ettim. Yaklaşık iki saat sonra geldi. Ben biraz kızdım küstü bana, neden benim hiçbir şeyden haberim yok dedi. Bende kendisine senden bir şey olmaz dedim. Daha sonra kendisi İstanbul'a dönmek istedi. Daha sonra çocuklar Osman YILDIRIM 'ı ikna ettiler arabaya bindi birlikte otele döndük. Tarkan TOKER beni telefonla aradı ne yaptın bende gezdim. havadan sudan konuştuk daha sonra otele döndüm. Sabaha kadar otelde kaldım..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Kendisine 16 MAYIS 2006 tarihinde 02:00-09:37-10:40-10:43-10:46-10:4811:1912:12-12:53-12:57-16:05-16:06 ve 178:50 saatleri arasında Elif isimli şahsa göndirdiği " TARKAN İŞİNİZE YARAR MI", " BEKLİYORUM", "BİR EKSİĞİN VAR MI", "İÇERDE Mİ DIŞARDA MI", " EKSİĞİN VAR MI", "BİLMİYORUM YOLCUYU GÖRMELİMİYDİM", "YANLIŞ MI DOĞRU MU", "AKŞAM YOLCUNUN", "UYGUN YER Mİ", "UYGUN GALİBA", "NEYİ EKSİK YAPIYORUM", "İÇERDEMİ", "YOLDA O ZAMAN", "TEKRAR DÖNMEK İÇİN GELEYİM Mİ" şeklindeki mesajlann sorulması üzerine; Mesaj çektiği Elifin kız kardeşi olduğunu, şaka mahiyetinde bu tür mesajlaşmalannm olduğunu beyan etmiştir. Tanık Zihni ÇAKIR; C.başsavcılığımızda alman ifadesinin konu ile ilgili bölümünde ; Bir Numara olarak bildiği şahsı VKGBH genel başkanı Taner ÜNAL'm yanında sık sık gördüğünü, bu şahsın Ülkü Ocaklan yönetiminde olduğunu, avukat olan İbrahim GÜL' ün de Bir Numara ile irtibatının olduğunu, bir gün Taner ÜNAL ile birlikte Ankara İli Kızılay Semtinde bir otele Bir Numara'yı ziyarete gittiklerinde Bir Numara olarak bildiği şahsı avukat İbrahim GÜL ve avukat Tarkan TOPER ile birlikte toplantı halinde gördüğünü, aynca 28 Şubat sürecinde Ahmet CİNALİ ile Bir Numara olarak bildiği şahsın etkinliklerini ve nerelere nüfuz edebildiklerini daha iyi gördüğünü beyan etmiştir. Tarkan TOPER ifadesinde ; Kendisinin Ankara'da Avukatlık yaptığını, kardeşi Serkan TOPER ise İstanbul'da Avukatlık yaptığını, Alparslan ARSLAN'm kardeşi Serkan TOPER'in okul arkadaşı olduğunu, kardeşi Serkan TOPER'in şu anda bekar olup. okuldan arkadaşı olan Avukat Burhan GÜR ile birlikte Kadıköy'de ikamet ettiğini, Burhan GÜR'ün Alparslan ARSLAN'm ile aynı hukuk bürosunda avukatlık yaptığını, kendisinin Alparslan ARSLAN'ı bir iki defa kardeşi Serkan TOPER'in ev arkadaşı olan Avukat Burhan GÜRÜ ziyaretinde bürosunda gördüğünü, bunun dışında samimi olmadıklannı, Alparslan ARSLAN'm 16.05.2006 günü saat 13.00-14-00 sıralannda kendisini gizli numaradan aradığını, Ankara'da olduğunu ve ziyaretine gelmek istediğini söyleyerek, bürosunun adresini sorduğunu, kendisinin de adresi tarif ettiğini, yalnız olarak büroya geldiğini, kendisine duruşma için mi geldiğini sorduğunu, onun ise "sayılır" şeklinde bir cevap vererek gelme sebebini açıklamak istemediğini, "bazı ^rilşmelerim var" diyerek konuyu kapattığını, kendisini durgun ve yorgun gördüğ^nü^-^nuşmaİa^rjiin bile isteksiz olduğunu, kendisine yorgunluğunun ve durgun göriinümünü^stebebini sotdjjunu, yoldan geldiğini ve
^—\
AAJZ'^^İ ^ Ol
^—
T
yorgun olduğu şeklinde cevap verdiğini, bir veya bir buçuk saat kadar büroda kaldıktan sonra, "Benim yapacak işlerim var: işim biterse İstanbul'a giderim, bitmezse Ankara'da kalırım" diyerek ayrıldığını, mesai bitimi kendisiyle yeteri kadar ilgilenemediği için merak ettiğini, kardeşi Serkan TOPER'i telefonla arayarak Alparslan ARSLAN'm yanma geldiğini, ancak telefon numarasının olmadığını, kendisine yemek falan da söyleyemediğini, ağırlayamadığmı söyleyerek telefonunu aldığını, daha sonra cep telefonundan Alparslan ARSIAN'ı arayarak Ankara'dan ayrılıp ayrılmadığını sorduğunu, kendisininde, işininbitmediğini, Ankara'da kalacağını söylediğini, kendisine birlikte yemek yemeyi teklif ederek yer tarif ettiğini, buluşarak yemek yiyecekleri yere hareket ettiklerini, Yıldız semtine vardıklarında yemek yiyecek durumda olmadığını, yorgun olduğunu, midesinin ağrıdığını ve gidip dinlenmek istediğini söylediğini, kendisine kalacak yerinin olup olmadığını sorduğunu, onun da arkadaşlarında kalacağını söyleyerek kendisini arabasının olduğu yere bırakmasını istediğini, bunun üzerine kendisini arabasına park ettiğini söylediği Kocatepe Otoparkına götürüp bıraktığını ve burada saat 21:00 sıralarında ayrıldıklarını, bundan sonra Alparslan ARSLAN ile herhangi bir görüşme yapmadığını, Danıştay saldırısını 17.05.2006 günüs aat 11 30 sıralarında bürosuna geldiğinde televizyondan öğrendiğini beyan etmiştir. Tanık Zihni ÇAKIR yukarıda da yazılı olduğu gibi, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşlan alanındaki bir yapılanması olan VKGBH'nin genel başkanı olan Taner ÜNAL ile Tarkan TOPER'in, bu hareketi yönlendirdiği iddia edilen kimliği belirsiz kişi ile görüştüklerini beyan etmektedir. Alparslan ARSLAN'm, tam da Danıştay Saldırısı eyleminden önce Tarkan TOPER ile görüşmüş olması soruşturmada açıklığa kavuşturulamamış ise de, dikkati çeken şüpheli bir durum olarak Mehkemenin dikkatine sunulmuştur.
DOĞUŞ FAKTORİNG BAĞLANTISI Soruşturma kapsamında yapılan araştırmalarda ; Danıştay Saldırısı eylemine katıldığından bahisle hakkında dava açılan , yargılama sonucunda ise hakkında beraat kararı verilen Ayhan PARLAK'm, Muzaffer TEKİN ile birlikte Doğuş Faktoring şirketinin hissedarları olduğu, Ayhan PARLAK'm ayrıca Almanya'da öldürülen Ertuğrul YILMAZ'm' akrabası olduğu tespit edilmiştir. Alparslan ARSLAN'm bu şirketin avukatlığını yaptığı tespit edilmiş, ifadesinde Ayhan PARLAK'm avukatlığını yaptığı şirketin hissedarı olduğunu söyleyerek bu hususu teyit etmiştir. Ayhan PARLAK ise, kendisinin Doğuş Faktoring'le ortaklık mahiyetinde bir ilişkisi olmadığını, Doğuş Faktoring Yönetim kurulu başkanı Ahmet ÇEKELKIRAN'm arkadaşı olduğunu,kendisini zaman zaman ziyarete gittiğini,kendisinin Doğuş Faktoringle herhangi bir ilişkisi olmadığını, Alparslan ARSLAN'm beyanının iş konularda davalarına bakması ile ilgili olduğunu beyan etmiştir. Yapılan soruşturmada ise, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 29.03.2004 tarih ve 2004/668 Hz. Sayılı iddianamesi ile Ayhan PARLAK ve 8 arkadaşı hakkında dava açıldığı, Ayhan PARLAK için özetle ; daha önce Ertuğrul YILMAZ tarafından oluşturularak yönetilen çıkar amaçlı suç örgütünün yöneticiliğini üstlendiğinden, örgüt elemanlarını etrafına toplayıp örgütü toparladığından, Doğuş Factoring kapsamında birtakım para hareketlerini yönlendirdiğinden, gasp ve kasten adam yaralama suçlarına azmettirdiğinden ,6136 sayılı yasaya muhalefet ettiğinden bahisle eylemlerine uyan kanun maddeleri uyarınca cezalandırılması istendiği, davaıpa-'-fetan^ İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250.Maddesi ile Görevli) 2004^9 Esas N^Wılı dosyasında derdest aşamada bulunduğu
\ffidpğfı^^ anlaşılmıştır.
Muzaffer TEKİN , Alparslan ARSLAN'ın Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını yaptığım Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak hissedarlığı dışında bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'ın şirketin avukatı olduğunu bilmediğini beyan etmiştir. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün evinde yapılan aramada ele geçen ve 72 rakamı ile numaralandırılan el yazması dokümanda ; " Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir. Bu açıklamalarda ismi geçen Almanya'da silahlı saldın sonucu öldürülen ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'm İstanbul Kadıköy'de yapılan cenazesine Muzaffer TEKİN ile birlikte Mehmet Fikri KARADAĞ'm resmi üniforması ile katıldığı, ayrıca bu törende Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu tespit edilen ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan hüküm giyen Sedat PEKER'in kardeşi ve birçok adammm da hazır bulunduğu, bu törene ait görüntülerin incelenmesinde Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER, Sedat PEKER'in adamlarından olduğu iddia edilen Mecnun ODYAKMAZ, Boğaç Kaan MURATHAN, Mete Can KURT, Olgun PEKER ve Sedat PEKER'in avukatlanndan Turgay ÖZDAĞAN'm, bunlann yanı sıra Muzaffer TEKİN ile irtibatlı olduğu bilinen hatta Danıştay saldınsmda gözaltına alınıp iddianame düzenlenen, dava sonucu ise hakkında beraat karan verilen Ayhan PARLAK'm da görüntüleri bulunduğu belirtilmiştir. Alparslan ARSLAN, Mehmet Fikri KARADAĞ'I birkaç kez Muzaffer TEKİN'in bürosunda gördüğünü beyan etmiştir. Osman YILDIRIM ise, Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını beyan etmiştir. Bütün bu açıklamalar ile Alparslan ARSLAN'ın , Muzaffer TEKİN ve Ayhan PARLAK'm hissedar olduğu, Ertuğrul YILMAZ'm ise yakını Ayhan PARLAK vasıtası ile ilgili bulunduğu belirtilen bu şirketin avukatlığını yapmasının, avukatlığını yaptığı bu şirket ile bağlantılı Ertuğrul YILMAZ'm ise Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ gibi Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri ile Sedat PEKER gibi Ergenekon Terör Örgütü Üyesi ile bağlantılan, aynca Osman YILDIRIM'm beyanı değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyeleri ile bağlantısının tanışıklıktan öteye geçmediği şeklindeki savunmasının aksini gösterdiği değerlendirilmiştir.
VELİ KÜÇÜK'ÜN, ALPARSLAN ARSLAN'IN İKİNCİ VERDİĞİ İFADE ÖNCESİ SAYGI ÖZTÜRK İLE YAPTIĞI RÖPORTAJ ; Gazeteci Saygı ÖZTÜRK, Danıştay Saldmsı sonrası Veli KÜÇÜK'ün samk Alparslan ARSLAN ile irtibatı olduğu yönünde basında haberlerin yer alması sonrası Veli KÜÇÜK ile 23.05.2006 tarihinde röportaj yapmıştır. Veli KÜÇÜK röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAJLolarak bildiğini, eski subay olduğunu da sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak/f|ıîdiği Nra^affer TEKİN'in intihara kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar^in&yacağırfiv^^r subaysa tabancasını /
-^y—^^^*
450
1 •*
V ■• j-jfh<^ ,?ı
\
^7
çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharların böyle olmadığını" söylemiştir. Bu röportajın yayınlanmasından sonra Alparslan ARSLAN 26.06.2006 tarihinde tekrar ifade vermek istediğini cezaevi yönetimine bildirmesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alman ifadesinde ; " kendisinin liderinin Süleyman ESEN olduğunu, gerekli açıklamaları kendisinin yapacağını, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalan da Süleyman ESEN'den aldığını, Süleyman ESEN ile beraber dini içerikli sohbetler yapmak için Salih KURTER'in evine gittiklerini " beyan etmiştir. Alparsalan ARSLAN yargılama aşamasında duruşmada ise ; "Olaylardan Süleyman ESEN'in haberi yoktur. Benim liderim değildir. Talimat almadım ve yalan söyledim. Süleyman ESEN'in yapısı zaten bu işlere göre değildir. Saf birisidir. Bu konuda avukatımın verdiği dilekçelerden bir tanesini size ibraz ediyorum" demiştir. Sözü edilen röportajın yayınlanmasına kadar Alparslan ARSLAN'm alman kolluk ve C.savcılığı ifadelerinde kendisini kimsenin azmettirmediğini beyan etmesine rağmen, Veli KÜÇÜK'ün " Muzaffer TEKİN'i Süleyman olarak tanıyorum " şeklindeki sözlerinden sonra , soruşturmanın önceki aşamalarında hiç adı geçmeyen Süleyman ESEN'in adını vermesi dikkat çekici bir husus olarak Mahkemenin taktirine sunulmuştur. Bu husus, Alparslan ARSLAN'm cezaevinde de Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını sürdürdüğünü, aldığı mesaj yada talimat gereği bu şekil bir hareket tarzı izlediğini, ancak bir beyanı ile tutuklanan arkadaşının durumunu görüp pişmanlık duyarak ifadesinden döndüğü şeklinde yorumlanmıştır. Söz konusu röportajın diğer kısımları da dikkate değerdir. Veli KÜÇÜK , Danıştay saldırısı ile ilgili komplo teorisi üretmeye gerek olmadığını, her şeyin elde olduğunu, her şeyin çözülmesi gerektiğini, saldın yapan şahsın yakalandığını, bu nedenle olayı genişletip iyice karmaşık hale getirilmesini uygun bulmadığını, olaya bakıldığında eylemi gerçekleştiren şahsın deli, şuursuz ve psikopat birisi olduğunu, televizyon ve gazetelerde yapılan yorumlann komplo teorileri olduğunu, olayı yapan şahsın sorgulayın her şeye ulaşılabileceğini, komplo teorileri geliştirip ortamı germenin ve şunla görüşmüş, şunla buluşmuş demenin sırası olmadığını, olayın arkasında Kızılelmacılar var dendiğini,bunun nereden çıktığını anlamadığını beyan etmiştir. Mesleki geçmişinde sorumlu düzeyde Adli Kolluk görevi yaptığı bilinen Veli KÜÇÜK'ün bu ölçekteki bir eylemin bir kişi tarafından tasarlanıp gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu, eylemi yapan kişinin ortaya çıkan birtakım irtibatlannm tesadüf veya önemsiz gibi görülmeyip en ince aynntısma kadar araştmlıp soruşturulması gerektiğini en iyi bilecek kişilerden biri olduğu kuşkusuzdur. Veli KÜÇÜK'ün bunun aksine, ısrarla olayı yapan şahsın yakalandığını, şahsın konuşturularak söylediklerinin doğruluğunun araştmlmasıyla olayın ortaya çıkanlabileceğini beyan etmesinin, soruşturmanın Alpaslan ARSLAN'm beyanlanna esas alınıp yürütülerek, Alparslan ARSLAN'm nihayetinde kendisine ulaşacak olan bağlantılannm ortaya çıkartılamaması, yine Alparslan ARSLAN için deli, şuursuz ve psikopat olduğu sözleri ile , bu nitelikteki birisinin eyleminin geniş çaplı bir organizasyon dahilinde olamayacağını ihsas etmesinin yönlendirme ve soruşturmanın doğru noktaya gitmesini önleme amacını taşıdığı değerlendirilmiştir. Veli KÜÇÜK'ün Alparslan ARSLAN hakkındaki bu değerlendirmesi doğru kabul edilse bile , Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanlanndan olan "Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı " .... gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle banşık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." kuralına aykın olmadığı görülmektedir. Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olanjkgeöekon Belgesinin ,
Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında ; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır" yazılıdır. Veli KÜÇÜK'ün röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAN olarak bildiğini, eski subay olduğunu da sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak bildiği Muzaffer TEKİN'in intihara kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar olmayacağını, eğer subaysa tabancasını çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharlann böyle olmadığını" söyleyerek, bu örgüt prensibine uygun Muzaffer TEKİN'i sahiplenmediği, ayrıca eyleminin de başarısız olduğu mesajını vermeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.
CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI FAİLLERİNİN KİŞİSEL YAŞAMLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR Kişisel yaşamlarına ilişkin olmakla birlikte , bu eylemlerin faillerinin ; " Örgütlü bir yapı içerisine girdikleri,bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı, Alparslan ARSLAN liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı kurularak ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı " iddia ve kabul edildiğinden, eylem faillerini suça iten nedenlerin anlaşılması için zorunlu olarak bu konuda aşağıdaki açıklamalara yer verilecektir. Esasen, suç failleri bu konuyu ifadelerinde belirtmişler, hatta kendi kişisel yaşamları hakkında özellikle dini hassasiyetleri olmadığı konusunda duruşmalarda savunma tanığı dinletmişlerdir.
Alparslan ARSLAN Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olay sonrası Ankara Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadede ve basma yaptığı açıklamalarda ; oğlunun yaptığı eylemi hiçbir şekilde tasvip etmediğini, oğlunun yanlış yaptığını, Oğlunun Danıştay eylemini başörtüsü sorunu ile ilgili yaptığına inanmadığını, basın tarafından yazıldığı gibi oğlunun imam hatip lisesi mezunu olmadığını, dini aşın şekilde yaşayan radikal dini gruplarla ilişkisi olmadığını, kızlannın başının açık olduğunu, oğlunun kızlanna hiçbir zaman baskı yapmadığını, bu nedenle oğlunun bu eylemi kesinlikle başörtüsü için yaptığına inanmadığını, oğluna bu eylemi yaptıran karanlık güçlerin oğlunu ortadan kaldıracaklanndan korktuğunu, oğlunun kendilerine zarar verileceğinden korkarak gerçekleri gizleyebileceğim beyan etmiştir. 20-21-22. Mayıs. 2006 tarihli yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde "Birkaç dakikalığına gördüğü oğlunu sert azarladı: Bunu nasıl yaptın. Nasıl kıydın bu insanlara. Oğul Arslan başını öne eğdi", "Yaşananlar çok kötü, acılanmız ise çok büyük. Oğlumla konuştum. Ona sitem ettim. Ben oğlumu, vatana millete faydalı olsun diye yetiştirdim. Böyle şeylerin yaşanması çok üzücü", "5-6 ay önce arkadaşlık etmeye başladığı yeni insanlar vardı. Bana bunlardan bahsetti bir süre önce. Şivelerinden Bulgar göçmeni olduğu anlaşılan iki kişi Ancak aradan geçen 1-2 aylık süreçte Idris £f$S'. rahatlıkla görülebilmektedir. Duruşma çıkışlannd#
olduklanm biliyorum sadece" şeklinde ifadeleri yer almıştır.
yanlarında ki değişiklik n "Bu ülkede İslam
düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Adı Mehmet , Mustafa olan birçok Ermeni ve Rum vardır. Bunlar laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine ihanet ediyor", "Bu milletin değerlerine saygı duymayanlara bu millet su veya bu şekilde hak ettiği dersi verecektir" şeklindeki beyanlarda bulunmuştur. Süleyman ESEN, Alparslan ARSLAN'm dik başlı, dediği dedik, alıngan, kendi doğrulan olan ve karşı taraf ne derse desin kafasına, fikirlerine uymazsa kesinlikle kabul etmeyen bir insan olduğunu, iyi para kazanan yani zengin müvekkilleri olduğunu tahmin ettiğini, kendi bürosu olduğunu, Burhan isimli arkadaşın yanında çalıştığını, arabası olduğunu, kendisinin de iyi para kazandığını söylediğini, siyasi konuşmaları sevdiğini, sürekli bu vatan bizim diyerek vatan, bayrak, millet gibi kavramlara kesinlikle söz söyletmediğini, her defasında bizler Müslüman Türk milletiyiz, namaz kılmak lazım, cumaya gitmek lazım, kitap okumak lazım dediğini, ancak namaz kılmadığını, uykudan kalkabilirse cumaya gittiğini, Alparslan ARSLAN'm ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme gayreti içinde olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle sürtüştüğünü, Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını beyan etmiştir. Tekin IRŞİ ifadesinde ;Cumhuriyet Gazetesine üçüncü bombayı Alparslan ARSLAN'm attığını, Alparslan bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda buluştuklanm, burada otururken Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucunun bilinen tüm uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan alındığını, kokainden ya da diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini, diğer uyuşturuculann kendisinin kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını söylediğini, fakat bu uyuşturucunun isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu söylemediğini beyan etmiştir. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, VKGBH Derneğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir dernek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını, Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını, Alparslan ARSLAN'm siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını beyan etmiştir.
Osman YILDIRIM Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını beyan etmiştir. Osman YILDIRIM'm ifadelerindeki anlatımlan , geçmişi ve suç kayıtları kendisinin suç çevreleri ile ilişkisini , aynca çevresine topladığı işsiz ve suça meyilli kişilerin de suça eğilimini göstermektedir. Erhan TİMUROGLU , kendisinin olay tarihinden altı ay kadar önce Bostancı sahilinde bulunan Hovarda isimli barı Ergün ÇAKIRCA isimli şahıs ile birlikte ortak olarak işlettiğini, Osman YILDIRIM'm da buraya gelip gittiğini beyan etmiştir. Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan GÜLALTAY ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında yapılan iletişimin dinlenilmesi çalışmalannda tespit edilen ve üçüncü kişilerin ağzından kendisinden habersiz, inceleme konuşu kendi kişisel yaşantısı konu edildiğinden önemli görülen; .^' i o "%^
21.07.2006 günü Emre GÜLALTAY ile Şemsettin isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle; aralarında uzun bir süre günlük konuşmalar yaptıktan sonra ŞEMSETTİN'in "Bizim deliyi gördün mü ne yaptı ya", "Bizim OSMAN deliyi gördün mü ne yaptı", EMRE'nin "gördüm şerefsiz herif ne işin var senin", ŞEMSETTİN'in "yazık ya kendini gerçekten batırdı ya", EMRE'nin "it herif yüzünden bizim ismimiz de geçti", ŞEMSETTİN'in "he biliyorum, ya zaten ben kaç sefer basından hep takip ediyordum ya ama yemin ederim varya çok dua edin dedim inşallah size doğru gelmez bir şey abi ya", EMRE'nin "ya bu pezevengin Müslümanlığı da yoktur ne işi vardı bunun bu işlerle ben anlamadım ki", ŞEMSETTİN'in "ya hakkaten ben kendim de şaşırdım ya bu", EMRE'nin "sen bunun hiç Müslümanlığını felan biliyor musun... sene yattın sen bu pezevenkle", ŞEMSETTİN'in "beş altı ay beraber kaldık karşıda", EMRE'nin "hiç Allah dediğini duydun mu", ŞEMSETTİN'in "yok valla duymadım", EMRE'nin "bu pezevenk peki niye bu işi yapmış", ŞEMSETTİN'in "bilmiyorum ki abi bu ne yapmaya çalışıyor kendim bile kendim şok oldum arkadaşlarım bana söyledi ben geldim baktım ne şok oldum..." şeklindeki sözlerin Osman YILDIRIM'm kişisel yaşantısı hakkında oldukça açık değerlendirmeler içerdiği anlaşılmaktadır.
İsmail SAĞIR İsmail SAGIR'm Danıştay Saldırısı günü yaptığı aşağıda yazılı telefon görüşmesi ve kendisine sorulan bu görüşmeye verdiği cevap kendisinin durumunun açıklanması için yeterli görülmüştür. İsmail SAĞIR 17.05.2006 tarihinde saat 18:21'de kullanmış olduğu 05449519383 numaralı telefondan X Bayan tarafından kullanılan 05449217525 numaralı telefon ile yapmış olduğu görüşmede ; İsmail SAGIR'm X bayan ile karşılıklı küfürlü şekilde konuştukları, karşıdaki bayan ile İsmail SAGIR'm dost hayatı yaşadığı, İsmail SAGIR'm "Bende çok, para var, arabam var. her şeyim var benim şimdi" diyerek birden bire maddi durumunun düzeldiğini söylediği, X Bayan'm "Birkaç tane şeker getirilmişin yanına" diye sorması üzerine İsmail'in "Getirsem mi ben çok içiyom, içtim varya, ben kemik gibi kaldım. Bir ay boyunca ben hap içtim. Şimdi çok zayıfladım, yemek yiyemedim. Şimdi sadece şey içiyorum. Kokainle cıgara." dediği, konuşmanın devammda İsmail'in "Dün gittim iki tane kız vardı yanımda gezdim. Kızlar ......... koyum paramı yediler. En az 2 milyar, 3 milyar paramı yediler ........ koyum" dediği, karşıdaki bayanın vize probleminden bahsetmelerinden sonra İsmail'in "Söz canım yanımda olsan her gün evine parada gönderirimde sen yanımda olmuyon a ..... koyum." Dediği, X Bayan'm "Baksana gelince konuşuruz da, SEN BU PARAYI NERDE BULUYORSUN" diye sorması üzerine İsmail'in "HABERLERİ SEN HİÇ SEYRETMİYOMUSUN" dediği, X Bayan'm "Ne varmış" diye sorduğu, İsmail'in "HABERLERDE GÖRMEDİN Mİ" dediği, X Bayan'm "Yook" dediği, İsmail'in "NASIL GÖRMEDİN BENDE" dediği, X Bayan'm "Görmedim lan" demesi üzerine İsmail'in " Hı hı iyi bende CD'si var SANA GÖSTERİRİM o zaman. Sen ne yapıyon şimdi çarşıda mısın, evde misin" dediği tespit edilmiştir. İsmail SAĞIR, konuştuğu şahsın Rus asıllı Olga isimli kadın olduğunu, Mersin'de hayat kadınlığı yaptığını, kendisini Nevşehir'de bulunduğu dönemde tanıdığmı,konuşmadaki sözleri hava yapmak adma söylediğini,aynca bahsettiği CD'nin porno CD si olduğunu beyan etmiştir.
Erhan TİMUROĞLU Kendisinin olay tarihinden altı ay kadar önce Bostancı sahilinde bulunan Hovarda isimli barı Ergün ÇAKIRCA isimli şahıs ile birlikte ortak olarak işletmeye başladığını, Osman YILDIRIM'm Hovarda bara bazen gelip gittiğinjf€oft^ya beş ay kadar bu ban ortak
olarak işlettikten sonra bu iş yerinden ayrılarak Levent'te bulunan Coco A Gogo isimli bann güvenlik işini devraldığını beyan etmiştir.
Tekin IRŞİ 2004 yılından itibaren İstanbul Bostancı Semtindeki Yeditepe Eğlence Merkezi isimli işyerinde Barmen olarak çalıştığını beyan etmiştir.
Süleyman ESEN Kendisinin abdestinde namazında bir insan olduğunu, kendi dinini yaşamaya gayret ettiğini beyan etmiştir. Suç faillerinin sadece dini hassasiyetleri konusundaki bu tespitlerden , bu eylemlerin yine de " türban amaçlı " yapılmadığı sonucuna ulaştırmaz ise de, bir sonraki bölümde açıklanacak olan suçun hangi saikle işlendiği konusundaki açıklamalar açısından önem taşımaktadır. İfade içerikleri ve soruşturmanın genelinden Osman YILDIRIM, İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin IRŞİ'nin dini hassasiyetleri bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Eylemi Türban nedeni ile işlediğini söyleyen Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN ilk ifadelerinde kendisinin kızlarının da türban takmadığını, Alparslan ARSLAN'm bu konuda kendilerine bir şey demediğini, Alparslan ARSLAN'm bu eylemi türban nedeni ile yaptığına inanmadığını söylemiştir. Süleyman ESEN ise kendince dini yaşamaya çalıştığını beyan etmiştir.
CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI FAİLLERİNİN HANGİ SAİKLE SUÇU İŞLEDİKLERİNE DAİR AÇIKLAMALAR Erhan TIMUROGLU Kollukta alınan 24.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümüne özetle ; Cumhuriyet Gazetesine bomba atıldıktan sonra Osman YILDIRIM ile Alparslan ARSLAN'm buluştukları bardan ayrılması üzerine Tekin IRŞİ ve İsmail SAĞIR'm moralinin bozulduğunu, kendilerine ne olduğunu sorduğunda Osman YILDIRIM'ın bombanın patlaması halinde para akacağını, paranın içinde yüzeceklerini söylediğini, ancak şu ana kadar para görmediklerini, bu nedenle morallerinin bozulduğunu söylediklerini, Danıştay Saldırısı için Ankara'ya geldiklerinde İstanbul'da kalan Tekin IRŞİ'nin Alparslan ARSLAN'a mesaj çekerek para istediğini,Alparslan ARSLAN'm da kendisine 120 YTL vererek Tekin IRŞİ'ye bu parayı göndermesini istediğini, ancak hesap numarası olmadığı için bu parayı gönderemediğini ve parayı İsmail SAĞIR'a verdiğini beyan etmiştir. C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alman 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle; Cumhuriyet gazetesi eyleminden sonra Alparslan ARSLAN'm kendisine İsmail SAĞIR'a verilmek üzere 200 YTL para verdiğini, Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından kendisine cezaevinde bir defa 200 YTL, bir defa da 100 YTL para yatırıldığını, neden kendisine para yatırdığım ise bilmediğini beyan etmiştir.
Tekin IRŞİ Kollukta ahnan 20.05.2006 tarihli ifadesinija^onîTlİe^yfiili bölümünde
özetle ;
4V* *>,.%- *. *
Kendisine ait O 535 596 52 49 nolu telefondan, Alparslan ARSLAN'a ait 0532 671 34 39 telefona ;15 Mayıs 2006 günü saat 21.54'de gönderdiği; "Selam eleykum ablp paşan abi allah yaluz açık etsi. benim hakim bizame ismayile güderim" 16 Mayıs 2006 günü saat 4.42'de gönderdiği "0570 005785 Akbank Ferhat diye bir arkadaşın hesabı acil bekliyorum. Öğlene hazır olsun, Tekin" Yazılı kısa mesajların sorulması üzerine ; Kendisinin Alparslan ARSLAN'm cep telefonunu numarasını İsmail SAGIR'dan aldığını, 15.05.2006 günü Ankara'ya gitmek üzere ayrılan Avukat Alparslan ARSLAN'a "Selamım Aleyküm Alparslan Abi Benim Hakkımı Bir Zahmet İsmail Gönderin" şeklinde mesaj gönderdiğini, aynı gün gecesi saat 01.30 gibi "Tamam Nasıl Gönderelim" şeklinde cevap geldiğini, kendisinin de bardan arkadaşı olan Ferhat isimli şahsın Akbank' ta bulunan hesap numarasını yazarak gönderdiğini, İstanbul ilinde 2 defa Cumhuriyet Gazetesi binasına el bombası atılması eylemine katıldığı için kendisine para verilmesinin gerektiğini, ancak sadece 50 YTL para verildiğini, bu nedenle mesaj göndererek para istediğini, çünkü eylemden önce Osman YILDIRIM'm kendisine bu işin meyvelerini hem bu dünyada, hem de öbür dünya da yiyeceksin demiş olduğunu, ancak mesajda belirttiği hesaba da para yatırılmadığını beyan etmiştir. C.bavcılığımızca tanık sıfatı ile alının 13.08.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle; Osman YILDIRIM'm Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlarının domuzun başına türban çizilen karikatür yaparak inançlı insanları domuza benzettiklerini, bunlara bir mesaj göndermek gerektiğini, mesajı aldıktan sonra bir daha böyle bir şey yapamayacaklarını, eylemin mükafatı olacağını ve karşılığını alacaklarını söylediğini, kendisinin bu eylemi yapabileceğini söyleyerek mükafatının ne olduğunu sorduğunu, Osman YILDIRIM'm da herkesin 30.000 dolar alacağını söylediğini, bunun üzerine kendisinin işi kabul ettiğini, Kendisi olaydan dolayı tutuklandıktan yaklaşık altı ay kadar sonra hesabına 300 YTL para yatmış olduğunu, parayı kimin yatırdığını dair fişe baktığında parayı yatıranın Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olduğunu anladığım, daha sonraki süreçte bugüne kadar İdris ARSLAN'm 4 ya da 5 defa para yatırdığını, her defasında 250-300 YTL arasında para yatırdığını, mahkemeye gidip gelirken aynı suçtan tutuklu bulunduğu diğer arkadaşlarıyla konuştuğunda İdris ARSLAN'm bütün arkadaşlara aynı şekilde paralar yatırdığım öğrendiğini, İdris ARSLAN'm neden para yatırdığını bilmediğini, bunu kimseye sorma imkanı da olmadığını, kendisine yatırılan bu paralan harcadığını, bunların dışında ailesinden başka para yatıran kimsenin olmadığını beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR Kollukta alman 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ; Erhan TİMUROĞLU'nun bir iş nedeni ile kendisini birileri ile tanıştırmak istediğini söylediğini ve 3 Levent semtindeki Coco Star isimli bir barda Osman YILDIRIM ile tanıştırdığını, bu tanışma sırasında kendisini mahalleden tanıdığı Tekin IRŞİ isimli arkadaşının da olduğunu, Osman YILDIRIM burada birlikte bir iş yapacaklarını ve iyi para kazanacaklarını, adam başı yaklaşık olarak 25-30 milyar civarında para alacaklarını söylediğini, kendisi gibi diğer arkadaşlarının da teklifli kabul ettiklerini, aynı gece yani 10 Mayıs 2006 günü Osman YILDIRIM kendisine Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesine el bombası atacaklarını söylediğini, kendisinin de kabul ettiğini, eylemlerden sonra Avukat Alparslan ARSLAN'm Erhan TİMUROĞLU'na harçlık olarak 200 YTL kadar para bıraktığını, Erhan TİMUROĞLU'nun da bu paranın 150 YTL'sini kendisine verdiğini, Daha sonra Avukat Alparslan ARSLAN'm kendisinin telefonuna "hazır ol bu gün Ankara'ya gideceğiz" şeklinde mesaj attığını, daha sg$a®Mmtotuklarmda Ankara'da bir iş olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğujfû^, feu ifi dörtNkjşinin yapacağını, bu işin
karşılığında alacakları para ile bir daha çalışmalarına gerek kalmayacağım ve büyük paralar kazanacaklarını, ama bu işe Tekin IRŞİ'nin gelmeyeceğini söylediğini, Osman YILDIRIM'm ise Tekin IRŞİ'nin neden gelmeyeceğini sorduğunu, bunun üzerine Avukat Alparslan ARSLAN'm 50 kiloluk yükü kaldıramayacak insanın bizim yanımızda işi yoktur, Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasında pimi çekemediğini ve el bombasının pimini çekemeyen insanla işinin olmayacağını söylediğini, Ankara'ya gittiklerinde İstanbul'da kalan Tekin IRŞİ'nin Avukat Alparslan ARSLAN'a mesaj çekerek kendisine para gönderilmemesi durumunda Cumhuriyet Gazetesine yapılan eylemleri polise ihbar edeceğini söylediğini öğrendiğini, Avukat Alparslan ARSLAN'da kendisine 120 YTL para vererek Tekin IRŞİ'ye göndermesini istediğini, ancak kendisinin bu parayı yatırmadığını, Osman YILDIRIM'a göndermiş olduğu "Osman Abi Öğlenden Sonra Bizim Evi Polis Basmış Ne Yapacaz Sen Ne Zaman Geliyon Gel Durum Sakat Bana Para Lazım Ben Yol Alacam Ben İsmaiF'şeklindeki kısa mesajın sorulması üzerine ; Mesajı Osman YILDIRIM'dan para almak için çektiğini,ancak kendisine ulaşamadığını, Kendisinin Terör veya İslami örgüt üyesi olmadığını, maddi sıkıntılarından dolayı para kazanmak amacı ile bu işlere karıştığım beyan etmiştir. İsmail SAGIR'm yukarıda da kişisel durumunun açıklanması bölümünde yazılı Danıştay Saldırısı günü Rus asıllı Olga isimli hayat kadını ile yaptığı telefon görüşmesi,aynı zamanda hangi saikle bu eylemlere katıldığını göstermesi açısından da önemlidir. İsmail SAĞIR 17.05.2006 tarihinde saat 18:21'de kullanmış olduğu 05449519383 numaralı telefondan X Bayan tarafından kullanılan 05449217525 numaralı telefon ile yapmış olduğu görüşmede ; İsmail SAĞIR'm X bayan ile karşılıklı küfürlü şekilde konuştukları, karşıdaki bayan ile İsmail SAĞIR'ın dost hayatı yaşadığı, İsmail SAĞIR'ın "Bende çok, para var, arabam var. her şeyim var benim şimdi" diyerek birden bire maddi durumunun düzeldiğini söylediği, X Bayan'm "Birkaç tane şeker getirilmişin yanma" diye sorması üzerine İsmail'in "Getirsem mi ben çok içiyom, içtim varya, ben kemik gibi kaldım. Bir ay boyunca ben hap içtim. Şimdi çok zayıfladım, yemek yiyemedim. Şimdi sadece şey içiyorum. Kokainle cıgara." dediği, konuşmanın devammda İsmail'in "Dün gittim iki tane kız vardı yanımda gezdim. Kızlar ......... koyum paramı yediler. En az 2 milyar, 3 milyar paramı yediler ........ koyum" dediği, karşıdaki bayanın vize probleminden bahsetmelerinden sonra İsmail'in "Söz canım yanımda olsan her gün evine parada gönderirimde sen yanımda olmuyon a ..... koyum." Dediği, X Bayan'm "Baksana gelince konuşuruz da, SEN BU PARAYI NERDE BULUYORSUN" diye sorması üzerine İsmail'in "HABERLERİ SEN HİÇ SEYRETMİYOMUSUN" dediği, X Bayan'm "Ne varmış" diye sorduğu, İsmail'in "HABERLERDE GÖRMEDİN Mİ" dediği, X Bayan'm "Yook" dediği, İsmail'in "NASIL GÖRMEDİN BENDE" dediği, X Bayan'm "Görmedim lan" demesi üzerine İsmail'in " Hı hı iyi bende CD'si var SANA GÖSTERİRİM o zaman. Sen ne yapıyon şimdi çarşıda mısın, evde misin" dediği tespit edilmiştir. Bu görüşmede kendisinin çok parası olduğunu, her gün uyuşturucu aldığını, başka hayat kadınlarına para yedirdiğini söyleyen İsmail SAĞIR'a Olga'nın parayı nereden bulduğunu sorması üzerine, İsmail SAĞIR'ın da haberleri seyredip seyretmediğini sorduğu, Danıştay Saldırısının olduğu gün haberlerde başka bir konunun dikkat çekmeyeceği açık olduğuna göre, İsmail SAĞIR'm parayı Danıştay saldırısı gibi tetikçi olarak girdiği eylemlerden kazandığını anlatmak istediği değerlendirilmiştir.
Osman YILDIRIM Kollukta alman 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ; Alparslan ARSLAN'm türban konusunda Cıp^ıttriye^Gazetesine saldırı yapmayı teklif edip kendisinden adam bulmasını istediğini, kgfî(ii§inin geçmîtten bu yana yaptığı ve bu
yolu bir nevi kendisine meslek edindiği çek-senet tahsilatı işinde usule aykırı olarak Alparslan ARSLAN'm teklif ettiği bu eylemde bu usulde bir anlaşmalarının olmadığmı,yani yapacakları iş karşılığında Alparslan ARSLAN ile herhangi bir şekilde para konuşmadıklarını, bombalama olayları ile ilgili bombalama olaylarının öncesinde,sırasmda veya sonrasında hiç kimseden maddi yardım ummadığını, vaad almadığını ve böyle bir beklenti içerisine girmediğini, söz konusu karikatürün mukaddes değerlere saldın olarak kabul ettiği eylemlerde yer alıp ALPARSLAN ARSLAN'm gazeteye yönelik bombalama eylemleri için kendisinden istediği eleman temini konusunu bu nedenle üstlendiğini, eylemler gerçekleştirildikten birkaç gün sonra İsmail SAGIR'ın kendisine biz senin tanıştırdığın şahısla yani ALPARSLAN ARSLAN ile eylemleri kast ederek bir şeyler yaptık, bir şey görmedik diyerek maddi bir beklenti içerisinde olduğunu beyan ettiğini, kendisinin ise o sizin aranızdaki iştir kendiniz konuşun, beni ilgilendirmez, kendiniz halledin dediğini, daha sonra bu konuyu nasıl hallettiklerini bilmediğini, para yada bir başka menfaat sağlandığını duymadığım,bu eylemlerden dolayı ne kendisinin kimseden bir para aldığını ne de başkasına menfaat sağladığını söylemiş, Kendisine cep telefonu ve hattının mesajlar kısmının gelen kutusunda rehber kısmına "kadıkuy" olarak kayıtlı Alparslan ARSLAN'a ait 0 532 671 34 39 nolu telefondan gelen ; 05.05.2006 günü saat: 22.09'da "ne yaptın",05.05.2006 günü saat: 22.28'de "rahattamıyız her türlü", 05.05.2006 günü saat: 22.41'de "bitti mi",06.05.2006 günü saat:13.33'de "parayı ayarlayayım", 08.05.2006 günü saat: 19.38'de "küçük muhammetin notu çok önemli, onunla beraber bugün olsunlar" 09.05.2006 günü saat: 00.57'de "muhammetin notunu kesinlikle unutma, örtüyü ört", 09.05.2006 günü saat: 19.29'da "yarın parlanıyoruz. iş bu bugün mutlaka bitsin, allah'a emanet olun", 09.05.2006 günü saat: 19.37'de "tamam mı doktor, problem mi", 10.05.2006 günü saat: 03.01'de "promlem mi var söyle", 11.05.2006 günü saati 1.30'da "doktor neredesin, çocuklar nerede" şeklinde mesajların olduğu , Cumhuriyet gazetesi binasına yapılan eylemlerin tarih ve saatleri göz önünde bulundurulduğunda bu mesajların eylemlerle örtüştüğü konusunun sorulması üzerine ; bu konuda herhangi bir şekilde cevap vermek istemediğini, Kendisine yine cep telefonu ve hattının mesajlar kısmının gelen kutusunda rehber kısmına "kadıkuy" olarak kayıtlı Alparslan ARSLAN'a 'a ait 0 532 671 34 39 nolu telefondan gelen ; 05.05.2006 günü saat: 22.09'da "ne yaptın", 05.05.2006 günü saat: 22.28'de "rahattamıyız her türlü", 05.05.2006 günü saat: 22.41'de "bitti mi", 06.05.2006 günü saat:13.33'de "parayı ayarlayayım", 08.05.2006 günü saat: 19.38'de "küçük muhammetin notu çok önemli, onunla beraber bugün olsunlar" , 09.05.2006 günü saat: 00.57'de "muhammetin notunu kesinlikle unutma, örtüyü ört", 09.05.2006 günü saat: 19.29'da "yarın parlanıyoruz. iş bu bugün mutlaka bitsin, allah'a emanet olun", 09.05.2006 günü saat: 19.37'de "tamam mı doktor, problem mi", 10.05.2006 günü saat: 03.01'de "promlem mi var söyle", 11.05.2006 günü saati 1.30'da "doktor neredesin, çocuklar nerede" şeklinde mesajların olduğu, Cumhuriyet Gazetesi binasına yapılan eylemlerin tarih ve saatleri göz önünde bulundurulduğunda bu mesajların eylemlerle örtüştüğü konusunun sorulması üzerine ; bu konuda herhangi bir şekilde cevap vermek istemediğini, Kendisine 17.05.2006 günü saat 14.01'de Tekin İRSİ ile yaptığı ; Tekin : Efendim, Osman :Kimsin, Tekin : Kimi aramıştın, Osman : Mesaj çekmişsiniz, hesaba bir şey, Tekin : Doğrudur, çektim, o hesaba yatıracaklardı, Osman : Kim yatıracaktı, Tekin : Alpaslan abi, Osman :Kimin hesabına, Tekin : Orada yazıyor, ismi yazmışım oraya, Osman :Kapat, kapat, milletin işi var ha, şeklindeki görüşmenin sorulması üzerine, Tekin IRŞİ'nin Alparslan'ın kendisinin hesabına para yatıracağını söylemekte olduğöSB-asalarmda bu şekilde bir konuşma geçtiğini hatırladığını,
Kendisine 17.05.2006 günü saat 22.42'de Erhan TİMUROĞLU ile yaptığı: Erhan: Alo Abi Neredesin, Osman: Sen nerdesin, Erhan: İstanbul'dayız, Osman: Siz gitmediniz, Bahattin'in yanma, Erhan: Yok gitmedik, dedim sen gel, ondan sonra gideriz, Osman: Yahu git oraya, o diğer çocuk onun yanında kalsın, sen de git kendine evde kal, Erhan : Sen niye gelmeyecek misin İstanbul'a, Osman: Yahu ben sana ne diyorsam sen onu yap, Erhan: Ben diyorum sen gel öyle gidelim, Osman: Yahu Erhan sen beni ne yapacaksın, Erhan: Tamam ben oğlanı oraya mı götürüyüm, Osman: He onun yanma götür, Erhan: Bir şey yoktur öyle değil mi, Osman: Yahu bir şey yoktur, kimsenin tarafından bir şey yoktur, kendine rahat ol, Erhan: Tamam abi ben rahatım, Osman: Sen, Bahattin, o oğlan bir yere gidin, Bahattin'in 15 milyar alacağı var, siz gidin oraya, o dükkana, oraya gittiğinizde bana telefon açın, telefonu o şerefsizin kulağına verirsiniz, ben onunla konuşurum tamam mı, şeklindeki görüşmenin sorulması üzerine ; Bahattin ARAŞ'm bir şahıstan 15 milyar alacağı bulunduğunu, kendisine yardımcı olmasını ve parayı kurtarmasını istediğini, kendisinin de bu sebeple Erhan TİMUROĞLU'na İsmail SAĞIR ile birlikte Bahattin ARAS'ın yanma gidip İsmail SAĞIR 'm Bahattin'in yanında kalmasını ve üçünün birlikte Bahattin'in alacağını almak üzere şahsın yanma gitmelerini ve oradan da kendisine telefon açmalarını, telefonda borçlu olan şahısla kendisinin konuşacağını söylediğini, Kendisinin Sinan BERBEROĞLU'na gönderdiği 17.05.2006 günü saat:22.24'te tarihindeki; "selamün aleyküm hesap no:00 13 0 51. 8 yapı kredi bankası s.beyli şubesi 5.bin dolar yeterli allah senden razı olsun, allah'ın aslanları sonsuz." şeklindeki mesajın sorulması üzerine ; Mesaj gönderdiği Sinan BERBEROGLU'nun kendisi ile birlikte gözaltında olduğunu, kendisinden 2003 yılından 35.000 dolar alacağı bulunduğunuzu paradan sadece 5.000 dolarını istediğini, Kentbank'm sahiplerinden Mustafa SÖZER ve Kentbank genel müdürlerinden Sami ÇAKIR 'dan alacağı parayı Sinan BERBEROGLU'nun alıp kendisine vereceğini, bu paranın oradan kaynaklandığmı,daha önceden Sinan BERBEROĞLU'ndan 3-4 milyar lira kadar aldığmı,geri kalanını sözde pey der pey vereceğini söylediğini beyan etmiştir. C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alınan 12/03/2008 tarihli ifadesinde özetle; 29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu, Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombası getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu, Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAĞIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmaş>ndlınT~örîe^ Alparslan ARSLAN ile
Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını, Kendisinin Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konu hakkında bilgisi de olmadığını, sadece Alparslan ARSLAN'm olay hakkında üstü kapalı olarak bir şeyler anlattığını, kendisine Cumhuriyet Gazetesi saldırıları karşılığı vaat edilen beş yüz bin dolar paranın Ankara'da verileceğini düşündüğünden Ankara'ya geldiğini, ancak vaat edilen parayı da alamadığını, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiği, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini, kendisinin, katılmadığı Danıştay saldmsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile ilgili tevsii tahkikat talebinde bulunduğunu, tevsii tahkikat talebinin reddine karar verilmesi, kendisine de soru sorulmaması nedeni ile gerçekleri anlatamadığını, adaletin yerini bulması için şimdi gerçekleri anlattığını beyan etmiştir.
Süleyman ESEN C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alınan 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle ; Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN Kollukta alınan 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ; Kendisinin Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerini hedef almasındaki etkenin bu dairenin başörtüsü ile verdiği karar olduğunu, bu eylemi bir daha benzer kararlan vermelerine engel olmak için gerçekleştirdiğini, Kendisine, Tekin İRŞİ'ye 16 MAYIS 2006 GÜNÜ SAAT 01:14'DE gönderdiği "Tamam Nasıl Gönderelim" şeklindeki mesajın sorulması üzerine ; Bu mesajı gönderdiği kişinin muhtemelen Tekin İRSİ olduğunu, kendisinden para istediğini, ona cevap verdiğini beyan etmiştir. C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alman ifadesinde özetle ; Osman YILDIRIM'm ifadesinin aksine, Cumhuriyet Gazetesi Saldınlanndan dolayı 500.000 Dolar para almacağıyla ilgili bir şey söylemediğini, yine bu kişinin ifadesinin aksine, bazı icralık işlerin tahsilatına birlikte gitmediklerini, Danıştay Saldmsı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması olaylan hakkında açıklamada bulunmak istemediğini beyan etmiştir. İsmail SAĞIR ise Alparslan ARSLAN'm kendisinin telefonuna ; "hazır ol bu gün Ankara'ya gideceğiz" şeklinde mesaj attığını, daha sonra buluştuklannda Ankara'da bir iş olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğunu, bu işi dört kişinin yapacağını, bu işin karşılığında alacaklan para ile bir daha çalışmalanna gerek kalmayacağını ve büyük paralar kazanacaklannı..." Aynca , Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere
geleceğini, kendisi ile birlikte önemli yerlerde bulunaç^Mafrm*§öv|eyerek kendilerini motive ettiğini beyan etmiştir.
"i
Özetlenen birbirine uygun beyanlar ve beyanları destekler telefon görüşmelerinden Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin İRSİ ve İsmail SAĞIR'ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için eylemlere katıldıklarının açıkça anlaşıldığı,Alparslan ARSLAN'ın ise kendisine verilen görev ve görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı anlaşılmaktadır.
İDRİS ARSLAN'IN TUTUKLU SANIKLARA PARA YATIRMASI VE HESAP HAREKETLERİ KONUSU ; Danıştay Saldırısı sanıklarının tutuklu bulundukları Ankara Sincan F Tipi Cezaevi Kayıtları temin edilmiştir. Kayıtların incelenmesinde ; Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN'ın tutuklu sanıklar İsmail SAĞIR, Tekin İRSİ ve Erhan TİMUROĞLU'na değişik tarihlerde ve özellikle Danıştay Saldırısı Davasının duruşma tarihlerinden önce değişik miktarlarda para yatırdığı tespit edilmiştir. Ergenekon Terör örgütü soruşturması kapsamında görevlendirilen Yeminli Mali Murakıplar tarafından hazırlanan 04.06.2008 tarih ve R3 ve R-6 sayılı raporda; Raporda , ilgili şahısların gelir durumu, banka hesaplarının ortalama hareket büyüklüğü, maaş ve diğer düzenli gelirleri ile ekonomik hayatın doğal seyri çerçevesinde olağan görülmeyen işlem ve hareketlerin rapora konu edildiği belirtilerek, Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN'ın banka hesabında 21.11.2006'dan itibaren önemli artış tespit edildiği, şahsın Bank Asya Üsküdar Şubesi nezdindeki katılım hesabına dört seferde toplam 22.200 EURO para girişi olduğu, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,şahsm hesabında vadeli olarak 20.414 EUR bulunduğu, Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın annesi Hatice (Porsor) ARSLAN'ın da Bank Asya Üsküdar Şubesi nezdinde hesabı bulunduğu, Hatice ARSLAN'ın banka hesabında ise 04.09.2006 tarihinden itibaren önemli varlık artışı tespit edildiği, şahsın katılım hesabına üç seferde toplam 30.000 USD ve 10.000 EUR para girişi olduğu, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, şahsın hesabında vadeli olarak 26.745 USD ve 7.067 EUR bulunduğu, Danıştay saldırısının akabinde ve olaya ilişkin dava sürecinde saldın faili Alparslan ARSLAN'ın anne ve babasının banka hesaplarındaki artış tutarının ise toplam olarak 32.200 EUR ve 30.000 USD olduğu, 1 USD=1,25 YTL ve 1 EUR=1,95 YTL kurları dikkate alınarak hesaplama yapıldığında toplam para girişi tutarının 100.290 YTL'ye karşılık geldiği, Danıştay saldırısı sanığı Osman YILDIRIM'm akrabası Muhsin YILDIRIM'm İş Bankası Pmarhisar Şubesi nezdindeki hesaplarında 26.04.2007'den itibaren dikkat çekici artış görüldüğü, şahsın hesaplarına 26.04.2007'de 2.500 YTL, 06.10.2007'de 3.500 YTL, 07.01.2008'de 4.688 YTL ve 17.01.2008'de 2.689 YTL yatırıldığı, diğer taraftan şahsın Ziraat Bankası nezdindeki hesabına ise 04.09.2006 tarihinde 5.000 YTL yatırıldığı, Osman YILDIRIM'm akrabası Mehmet YILDIRIM'm Ziraat Bankası nezdindeki hesabına 14.01.2008'de 8.000 YTL Tik para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, Danıştay saldırısı sanığı İlhan PARLAK'm Ziraat Bankası nezdindeki hesabında 27.11.2007'de 40.000 YTL, 31.12.2007'de 101.050 YTL ve 08.01.2008'de 72.502 YTL varlık artışı görüldüğü, 08.01.2008 tarihli varlık artışı Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'm yakınlarına ait hesaplardaki varlık artışıyla paralellik arz ettiği, para girişlerinin şahsın banka Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın^ı^ne3ve*%^ası idris ve Hatice ARSLAN'ın banka hesabındaki artışlar ile Danıştay^Jdır^sı^sanığı^şman YILDIRIM'm 461
hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,
akrabalarının banka hesabındaki artışlar tarih bazında incelenip Danıştay saldırısının dava ve duruşma süreci dikkate alındığında, 04.09.2006 ve 07.01.2008 tarihlerinde her iki sanığın yakınları ile İlhan PARLAK'm hesaplarına para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu belirtilmiştir. Emekli maaşı ile geçinen, Danıştay saldırısından önce hesaplannda dikkat çekecek bir hareket olmayan , Danıştay eyleminden sonra ise hesaplannda elden nakti olarak yatınlan paralar ile önemli artışlar olduğu tespit edilen Alparslan ARSLAN'm yakmlannm banka hesaplanndaki bu artışlar dikkat çekicidir. İdris ARSLAN'm banka hesabındaki bu artışlar ile , süreç içerisinde birbirine tamamen zıt beyanlannm paralel seyrettiği değerlendirmeye esas bir durum olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur. İdris ARSLAN'm , Alparslan ARSLAN'm ismini vermesi ile soruşturmaya dahil edilen , bu nedenle de Alparslan ARSLAN ile arasında husumet oluşan Süleyman ESEN dahil olmak üzere , kendi oğlu Alparslan ARSLAN dışındaki diğer sanıklara talepleri olmadan para göndermesi de değerlendirmeye esas bir durum olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur.
ARAÇ SUÇLAR OLARAK KABUL EDİLEN CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI EYLEMLERİ İLE AMAÇLANAN AMAÇ SUÇLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR. İFADELER Erhan TİMUROĞLU ifadesinde; Yargılanma sürecinde Alparslan ARSLAN'm " Biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" dediğini duyduğunu, ancak nasıl çıkacaklanm söylemediğini beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR ifadesinde ; Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere geleceğini, birlikte önemli yerlerde bulunacaklanm söyleyerek kendilerini motive ettiğini, Yargılama sürecinde mahkeme nezarethanelerinde bulunduklan zamanlarda Alparslan ARSLAN'm Süleyman ESEN'e "Senin hakkında yalan söylediğim için pişmanım, o gün neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, keşke senin için böyle bir şey söylemeseydim, hakkını helal et" dediğini, aynca " Bu yargılamanın önemli olmadığmı,zaten hepsinin kısa zamanda çıkacaklanm " söylediğini, ancak neye dayanarak böyle bir şey söylediği hakkında fikir sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Gizli tanık ifadesinde ; Alparslan ARSLAN'm kendisine "Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet Temizlik Yapacak" şeklinde beyanlarda bulunduğunu beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün ifadesi; 2003 Mayıs ayında Ulusal Kanal Danışmanı ye_X>z,el Haberler Müdürü olarak göreve başladığını, bir süre sonra Aydınlık Dergisine yazı^zmaya başladığını, Doğu PERİNÇEK'in partinin üst yönetim kadrosunda olmasını istediğini, Doğu>- MRİNÇEK'in danışmanlığını
v/
fİ)
x»>"
V?'
yaptığım, Doğu PERINÇEK'in son dönemlerde Atatürkçü Düşünce Derneklerinden beslendiğini, kamuoyunun Doğu PERINÇEK'in iyi bir istihbarat ve hatta askeri kanaldan beslendiğini düşündüğünü, ancak Doğu PERINÇEK'in daha çok Rusya ve Çin istihbaratıyla yakın bilgi alışverişi içerisinde olduğunu, onlar tarafından yönlendirildiğini, ayrıca Alman ve İngiliz istihbaratlanyla da diyaloglarının olduğunu, bu kanaatini oluşturan faktörün partide görevli olduğu süreç içerisindeki elde ettiği izlenimlerinden olduğunu, Doğu PERINÇEK ve lider grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, İP ve Doğu PERİNCEK'in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem yaptırılabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat Alparslan ARSLAN'ın siyasi görüşünün Doğu PERİNCEK'in son dönem politik açılımlarına ters düşmemekte olup Alparslan ASLAN ve benzeri şahısların PERİNÇEK için profilleri ve eylemsel yapılarının tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNCEK'in istek ve amaçlanna ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu, VKGBH'nin 2004 Haziran veya Temmuz ayları içerisinde Maltepe'deki baraka bir depo ve bahçesinde gerçekleştirmiş olduğu buluşmada Hüseyin GÖRÜM adlı şahsın çevresine topladığı 4-5 kişilik yaşları 20-25 arası olan gençlerle konuştuğunu, bu gurubun yanından geçerken Hüseyin GÖRÜM'ün bu gençlere hitaben kendisine duyurarak "komutanda sizin eğitiminizi verecek" dediğini, kendisine "ne eğitimiymiş bu" dediğinde cevaben "ne olacak komutan sen daha iyi bilirsin asker olan ben değilim sensin" dediğini, kendisine "bu eğitim nerede verilecek" diye sorduğunda ise "yerimiz var hazır Düzce'de" diye karşılık verdiğini, devamında "asker yetiştireceğiz, silahımız her şeyimiz de var" dediğini, Danıştay eylemine katılıp Danıştay Üyelerine ateş eden Avukat Alparslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında ve VKGBH'nin İstanbul Maltepe'deki yerinde bir defa gördüğünü hatırladığını, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan ARSLAN'ın siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını, VKGBH Derneğinin karşılaştığı ilk günden beri bir dernek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenarında duran bir köpeğe gidip tekme attığını kendisinin de "kim bu diye yanındakilere sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını, Hüseyin GÖRÜM'ün kendisinden askeri eğitim vermesini istemiş olması ve "silahımız her şeyimiz var" demesinden,Danıştay saldırısıyla ilgili olarak bu insanların silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YAPISI İddianamenin ilgili bölümlerinde ayrıntısı ile açıklanmakla birlikte özetle ; Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı "Sivil Unsurların" kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı "Lobi" adı verilen^gjgli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı "Lobi Ya^îfnr^ıâr^karan ve bu yapılanmanın Sivil
Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet şek^ve ^esaslanfcgjl^lirlemek için hazırladığı * *\&\
"Dinamik" adı verilen örgüt dokümanında gösterilen "Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür" hedefinin uygulamaya konulması amacı ile Kuvayı Milliye,VKGB ve birçok sivil toplum kuruluşunun kurdurulduğu, "Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı "....gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır, özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." hedefine uygun olarak bu örgütlere eleman kazandınldığı, "Hedef alt başlığında yazılı " ....mafya grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli, deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim, ve kontrol altına alınmaları sağlanmalıdır" ve "Finans" alt başlığında yazılı " Lobi'nin faaliyetlerinin finansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak, organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından fınansal desteğe son verilmeli ve örgütün kendisine finans kaynaklan oluşturması sağlanmalıdır" hedefine uygun olarak örgüte kazandırılan elemanların profillerinden de yararlanılıp mafya tarzı faaliyetlerle örgüte gelir temin edildiği, Yine "Amaç" alt başlığında yazılı "..bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir. Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak..., ...işlev ve misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinin etkilenmeleri sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metodlarla yönlendirilmesi sağlanacak " hedefine uygun olarak örgüte kazandırılan elemanlar aracılığı ile örgüt amaçlan doğrultusunda istihbarat toplandığı, Legal faaliyetler çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerinin organize edildiği veya içerisinde yer alındığı, İllegal faaliyetler kapsamında ise yukanda sayılanlardan ayn olarak örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklanm düşündükleri yönetimi askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek için askerlerin emir komuta zinciri dışında hareket etmeye teşvik edildiği, yine bu amaçla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile de ülkede kanşıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak provakatif terör eylemleri organize edildiği, anlaşılmaktadır. Yukandan itibaren açıklanan tüm deliller ile Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyeleri ile, bu kişilerin ilişki içerisinde bulunduğu VKGB ile bağlantısı duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkan Alparslan ARSLAN'm söz konusu eylemleri, Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR ve Osman YILDIRIM'm kendisinden duyarak aktardıklan ; "Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet Temizlik Yapacak" , "Biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" , " Bu eylemlerden sonra çok önemli yerlere geleceğiz" , " Bu yargılama önemli değil , zaten hepimiz kısa zamanda çıkacağız " sözlerinden anlaşılacağı gibi, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine verdiği görev üzerine, ülkede kanşıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklanm düşündükleri yönetimi zafiyet içerisine sokacak, bu yolla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile askerlerin emir komuta zinciri dışında hareket etmesine teşvik edilecek planın bir parçası olduğunu bilerek, kendisine vadedildiği veya inandmldığı gibi beklenen amaç gerçekleştiğinde önemli yerlere geleceği, çalışmasır^söftr^^-jçalmayacak derecede maddi rahata kavuşacağı beklentisi içerisinde gerçekleştir^f|i%nîaşılrn^Q^dır.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yukarıda da yazılı ; "... Doğu PERİNÇEK ve lider grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, İP ve Doğu PERINCEK'in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem yaptırılabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat Alparslan ARSLAN'm siyasi görüşünün Doğu PERINCEK'in son dönem politik açılımlanna ters düşmemekte olup Alparslan ASLAN ve benzeri şahıslann PERİNÇEK için profilleri ve eylemsel yapılanmn tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in istek ve amaçlanna ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan ARSLAN'm siyasi görüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını..." şeklindeki beyanlan da bu değerlendirmeyi destekler niteliktedir. Soruşturma kapsamında İşçi Partisi binasında yapılan aramada el konulan bilgisayarlann incelemesinde Yargıtay binası ile ilgili bir eylem için hazırlanmış kroki çıkması, yine Ulusal Kanal İzmir temsilcisi Hayati ÖZCAN'm ev ve iş yerinde ele geçirilen CD'lerde İzmir ilinde bulunan Askeri NATO tesislerine bir eylem hazırlığına ilişkin, eylemin gerçekleştirilebilmesi için gerekli bütün istihbari bilgilerin ve talimatlann bulunması örgütün bu tarz eylemlere devam edebileceğini göstermektedir. Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olan Ergenekon Belgesinin , Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında ; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır" yazılıdır. Alparslan ARSLAN'm buna uygun şekilde açık olarak sahiplenilmediği, ancak konuşmaması için de kontrol altında tutulmasına devam edildiği , bunun da şahsın ailesi ve şahsa uygulanmış bir takım psikolojik hareketlerle sağlandığı değerlendirilmektedir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜLKEDE ASKERİ BİR MÜDAHALENİN TEMİNİ İÇİN YAPMIŞ OLDUĞU FAALİYETLER; Bu konu iddianamenin ayrı bir bölümünde açıklandığından aynca burada tekrar edilmeyecektir.
BASINDA DANIŞTAY SALDIRISI HAKKINDAKİ HABER VE YAZILAR Açık kaynaklardan elde edilen Danıştay Saldınsı hakkındaki bazı haber ve yazılar aşağıya alınmıştır. 18 Mayıs 2006 tarihli MİLLİYET Gazetesi olayı 'LAİKLİĞE KURŞUN' manşeti ile duyurmuştur. Gazete Danıştay Saldınsmı gerçekleştiren Av. Alparslan ASLAN'm dindar ve ülkücü olduğunu belirterek "Allahm askeriyiz" diye bağmp ateş ettiği, babasının "Namazında niyazmdadır" açıklamalanna yer vermiştir. 20. sayfasında ise "Danıştay ile hükümet bugüne nasıl geldi?" başlıklı haberle Danıştay Başkanlığı ve Hükümetin bir kavga içinde olduklan anlatılmıştır. 18 Mayıs 2006 tarihli HÜRRİYET Gazetesi olayı 'KAŞIYA KAŞIYA' manşeti ile duyurmuştur. Gazete türbanın her fırsatta toplumun gündemine sokulduğunu, Danıştay'ın türbanla ilgili aldığı bir karardan sonra hedef gösterildiği belirtilerek, saldırganın "Allahm askeriyim" diyerek ateş açtığı ve "türbanın cezasını verdim" dediğini yazarak, "Danıştay'ı suçlamıştı" başlığı ile Başbakan'm Danıştay'ı hedef göjtedig izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli RADİKAL Gazetesi olayı 'YARGIYA TURK-ISLAM SENTEZCİ SALDIRI' manşeti ile duyurmuştur. Gazete manşetin altında "Saldın rejimin temeline" ve "Çörtoğlu : En yetkililer saldırıya cesaret verdi" başlıklarını kullanmıştır. 18 Mayıs 2006 tarihli CUMHURİYET Gazetesi olayı 'BU KEZ DE AYNI EL' manşeti ile duyurmuştur. Gazetede "Tehlikenin Farkında mısınız?" ve "Danıştay hükümeti suçladı: Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır" şeklinde başlıklar atılarak saldırılardan hükümetin sorumlu olduğu izlenimini vermiştir. 18 Mayıs 2006 tarihli GÜNEŞ Gazetesi olayı "O ÜYELER VURULDU" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede manşetin altında "Türban hakkındaki kararlarından dolayı yobazların diş bilediği, dinci Vakit'in de hedef gösterdiği 5 Danıştay üyesi suikaste uğradı" yazılarına yer verilmiştir. 18 Mayıs 2006 tarihli POSTA Gazetesi olayı "TÜRKİYE'YE KURŞUN" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede Alparslan ARSLAN'm Türk-İslam sentezci olduğuna vurgu yapılarak "Allahm askeriyiz, türban yüzünden cezalandırılacaksınız, Allahm gazabı üzerinize olsun" şeklinde bağırdığı yazılmıştır. 18 Mayıs 2006 tarihli TAKVİM Gazetesi olayı "LAİK CUMHURİYETE SAVAŞ AÇTILAR" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede saldırgan Alparslan ARSLAN "mürteci, aşın dinci" olarak tanımlanmıştır. 19 Mayıs 2006 tarihli AKŞAM Gazetesi "ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır. Gazetede ÖFKE manşeti ile verilen haberde "Yüksek Yargı temsilcileri, hukukçular, rektörler ve onbinlerce kişinin Anıtkabir'e akın ettiği, cenaze törenine katılan Çevre Bakanı'nm Polis kaskıyla kaçmldığı haberlerine yer verilmiştir. 19 Mayıs 2006 tarihli CUMHURİYET Gazetesi "HÜKÜMETE ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır. Akşam gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında Hilmi ÖZKÖK'ün fotoğrafının yanında "Protestolara destek verdi" başlığının yer aldığı anlaşılmıştır. Dokuz Sütun gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ" manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, "Saldırının, tamamen gerici, terörist ve silahlı bir eylem" olduğunu belirterek "Bu eylemi gerek yapanlan, gerekse bu eylemi yapan kişiyi yaratan zihniyeti tamamen kınıyoruz" dedi yazdığı tespit edilmiştir. Güneş gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "PAŞADAN TARİHİ ÇAĞRI" manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Org. Özkök Danıştay saldmsma halkın gösterdiği tepki için "Daimilik kazanmalı" dedi yazdığı, tespit edilmiştir. Radikal gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında 'Bir günle kalmasın" yazısının yer aldığı, yazısının hemen altında Özkök: Tepki devam etmeli yazısının yer aldığı,tespit edilmiştir. Sabah gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında Alparslan ARSLAN ile ilgili olarak Ankara'nın bütün kimyasını bozdu manşetinin yer aldığı, manşetin altında Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi ÖZKÖK'ün fotoğrafının altında REAKSİYON SÜRMELİ yazısının yer aldığı, Vatan gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "Halkın tepkisi devamlı olmalı" manşetinin yer aldığı, manşetin altında Özkök "Danıştay saldmsma halkın tepkisi ümit verici ama devamlılık göstermeli" dedi yazdığı,tespit edilmiştir. 18 Mayıs 2006 tarihli KENT HABER isimli internet sitesinde "MUHTIRA GİBİ" Başlığı altındaki haberde ; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'in özetle "Danıştay'a yapılan saldınnm aslında laik Cumhuriyet'e yapıldığını, saldınya neden olanlann tutum ve davranışlannı yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini" belirtip, "Laikliği çeşitli biçimlerde yorumlayarak, için boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devjfitjjemnini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir, Türkiye Devleti, laik, demokraiîkt'bi? CulMıuriyet'tir. Laikliği çeşitli
r JLze**——— s?
466
1 » "--* Jr3r^m-
\
X
biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti, yöneltilen tehditler ve saldırılar karşısında kendisini koruyacak kurum ve kuruluşları ile dimdik ayaktadır ve sonsuza kadar da öyle kalacaktır. Bundan kimse kuşku duymamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik ilkelere bağlı kalarak, sağduyulu yaklaşımlarla, ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyenlere hak ettikleri yanıtı verecektir. Aydınlık Türkiye'yi kimse yolundan döndüremeyecektir. Cumhuriyet'in temel değerlerine ve anayasal ilkelere inanmayanların, aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı içine sindiremeyenlerin, ülkenin geleceğine ilişkin art niyet besleyenlerin, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kurumlarına yönelik saldırıları, ulusumuzu ve devletimizi yıldıramayacaktır." şeklinde olduğu belirtilen açıklamasına yer verilmiştir. Soruşturma kapsamında Muzaffer TEKİN, Veli KÜÇÜK gibi isimlerin geçmeye başlaması üzerine Doğu PERINÇEK'in kendi basın yayın organlannda saldırının Ulusalcı kesim ile ilgisinin olmadığına dair dezenformasyon amaçlı haberler yaptırdığının soruşturma evrakına da ekli yayınlardan tespit edilmiştir. Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu kendisine ait bölümde ayrıntısı ile anlatılan Doğu PERİNÇEK; 25 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek yaptığı açıklamalarda özetle ; "Soruşturma ekibi, kamuoyunu, suçun merkezinde bulunan ABD'nin ve Cumhuriyet yıkıcısı iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirme gayretindedir. Böylece Cumhuriyete, vatana ve millete karşı ağır suçların içine batmaktadır. Bu ekip, Fethullah cemaati üzerinden Süper NATO bağlantılıdır." ,"Daha cinayetten altı saat sonra, ABD Büyükelçisi, emekli bir büyükelçimize, "Ulusalcıların" hedef alınacağını açıkça belirtti." , "Soruşturmanın ilk gününden beri Süper NATO güdümlü basma yalan haberler veriliyor. MİT kameralarıyla çekilmiş, en küçük benzerliği olmayan görüntüler, Mehmet Perinçek diye yayınlanıyor. Ulusal Haber diye ne idüğü belirsiz bir basın kuruluşu icat edilmiş, onun üzerinden Ulusal Kanal, İşçi Partisi, Doğu Perinçek, "Danıştay'a saldıran karanlık çete"nin içine konmuştur. Bütün bunlar, SüperNATO güdümlülerin suç kanıtlan dosyasındadır.", "Milletimize söz veriyoruz. Süper NATO merkezlerinin emrinde, Danıştay saldırısını saptıranlar, Yüce Divan'da ve Cumhuriyet mahkemelerinde kesinlikle yargılanacaklar ve işledikleri suçların cezalarını göreceklerdir." 26 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek yaptığı açıklamada özetle ; "Alparslan Arslan ekibi MOSSAD tarafından Bulgaristan'da eğitildi.", "Danıştay baskınını gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibi, Bulgaristan'da faaliyet gösteren MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüler. Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi'nin, Askeri İstihbarat'm ve MİT'in elindeki bu bilgi, Fethullah tarikatının güvenliğini tehdit ettiği için değerlendirme dışı tutuluyor." ,"MOSSAD'm eğittiği ekibin Türkiye'de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadınla ilişkili oldukları ve hesaplarına 4 trilyon Lira para yatırıldığı da biliniyor." , "Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat değerlendirme verilerine göre, Danıştay baskınını gerçekleştiren suç örgütü hakkında izleme bilgileri var. Buna rağmen ne MİT, ne Emniyet, MOSSAD tarafından eğitilen Süper NATO'nun suç örgütüne karşı gerekli tedbirleri almadı ve saldırıyı önlemek için herhangi bir uygulamada bulunmadı." /'Danıştay'da silahlı bir eylem yapılacağı, olaydan önce Hükümete bildirildi. Hükümet, bu istihbarata rağmen, önleyici plan ve uygulama talimatı vermedi; olayların gerçekleşmesini bekledi.", "Bugün Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde de belirtildiği üzere, Emniyetteki sorgu ekibi, sorguladıkları Alparslan Arslan'm önüne bir suç örgütü şeması koyuyorlar. Şema, iki örgütü hedef alıyor: İşçi Partisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Şema, Süper NATO ve MOSSAD'm plan ve stratejisine göre yapılmış. Böylece Emniyet İstihbarat Dairesi'nin Fethullah sicilli Başkanı Ramazan Akyürek ve ekibinin bir
sorgu ekibi değil, tertip ekibi olduğu, suç işlediği bir kez daha kanıtlandı." Sözlerine yer verildiği görülmüştür. Ergenekon Terör Örgütünün yöneticisi Doğu PERİNÇEK'in, gerek yaptığı basın açıklamalarında, gerekse bağlı basın yayın organlarında saldırının Süper Nato, Fethullahçı Gladyo ve siyasal iktidar tarafından tertiplendiği yönünde, kamuoyunu yanıltma, soruşturmanın seyrini etkileme amaçlı dezenformasyon faaliyeti içerisinde bulunduğu açıkça görülmektedir. Yukarıda da çok azma yer verilebilen gazetelerin Danıştay Saldırısının hemen sonrasında, henüz soruşturmanın başlangıcında acele ile , Danıştay Saldırısının hükümet ile Danıştay arasındaki gerginliğe bağlandığı, hükümetin türban konusundaki tutumunun saldırı faillerine cesaret verdiği, eylemden hükümeti sorumlu tutan her kademeden devlet görevlisi ve geniş halk kitlesinin hükümete öfke içerisinde bulunduğu haber ve yorumlanna yer verdikleri görülmektedir. Genel olarak ; gerek Cumhuriyet Gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan türban örtüsüyle ilgili her iki eylemin, özellikle Danıştay'a yapılan saldırının çok ses getirerek toplumda büyük infial uyandırdığı, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı, Danıştay'a saldın eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde olduğu değerlendirilmiş, Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesinin mevcut delillerle göre kabulü de bu yönde olmuştur.
DEĞERLENDİRME İstanbul Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak 05.05.2006, ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombaları atılmış, bunlar patlamamış, üçüncü ve son kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır. 17.05.2006 tarihinde Avukat Alparslan ARSLAN tarafından Danıştay binasında toplantı halindeki yargı görevlilerine silahlı saldında bulunularak, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmüş, aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. 12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27, 26.06.2006 tarihinde de Eskişehir ilinde Fikret EMEK'in annesinin evinde 12 adet el bombası ele geçirilmiştir. Kapsamı genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşılmış, toplam 39 adet el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu tespit edilmiştir. Parmak izi tespiti ve Fikret EMEK'in bombalann kendisine ait olduğu beyanına göre 39 adet el bombası ve bunlar ile benzer/aynı kafile numarasını taşıdığı tespit edilen Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK ile bağlantısının maddi delili bulunduğu sabittir. Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK'in Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olduğu kendilerinin hukuki durumlarının değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabittir. Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK'in Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri Muzaffer TEKİN,Veli KÜÇÜK ve örgüt üyesi bulunan diğer şüpheliler ile hiyerarşik bağlantısı yine kendilerinin hukuki durumlannm değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabittir. Her iki eylem faili Alparslan ARSLAN'm Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden Muzaffer TEKİN ile bağlantısı telefon görüşmeleri maddi delili ve yukandan itibaren anlatılan diğer deliller ile sabittir. ^z*'****^'**1^
Alparslan ARSLAN'm Ergenekon Terör Örgütünün diğer üyeleri ve VKGB gibi bağlı sivil toplum örgütü ile bağlantısı telefon görüşmeleri, aramalarda elde edilen doküman maddi delilleri ve yukarıdan itibaren anlatılan diğer deliller ile sabittir. Alparslan ARSLAN ve diğer şüphelilerin yukarıda anlatılan kişisel yaşamları hakkındaki tespitlere göre , söz konusu eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban örtüsü ile ilgili olarak, kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşımadıklarını göstermektedir. Alparslan ARSLAN'm kendisine verilen Ergenekon Terör Örgütünce verilen görev ve görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı, Osman YILDIRIM, Erhan TIMUROĞLU,Tekin İRSİ ve İsmail SAĞIR'ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için eylemlere katıldıkları yukarıdaki açıklamalardan açıkça anlaşılmaktadır. Osman YILDIRIM, yukarıda anlatılan nedenlerle Cumhuriyet Gazetesi saldırıları konusunda itibar edilen beyanlarında, kendisinin Veli KÜÇÜK ve Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını kabul etmiş, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in talimatı ve Muzaffer TEKİN'in verdiği bombalar ile gerçekleştirildiğini beyan etmiştir. Sıralanan tespitler ile, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisilerinden Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in talimatı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Danıştay Saldırısının ise, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarından hemen sonra olması, her iki eylemin de yukarıda açıklanan deliller ile aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması, eylemlerde de aym kişilerin istihdam edilmesi bu eylemin de Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'ün talimaü ile gerçekleştirildiğini göstermektedir. Gizli Tanık da görüntü ve ses kayıtlı ifadesinde bu tespiti doğrulamıştır. Ergenekon Terör Örgütünün her iki eylemdeki amacının , TCK 313/1 maddesine uyan Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etmek ve TCK 312/1 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemek olduğu anlaşılmaktadır. Esasen, TCK 314 maddesi kapsamındaki Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinin , TCK 314/3 maddesinin TCK 220/5 maddesine göndermesi ve bu maddedeki örgüt yöneticilerinin örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne göre her iki eylemden de yasal sorumluluklan bulunduğu değerlendirilmiştir.
OLUŞUN KABULÜ Tüm soruşturma evrakı ve ekleri incelenmesinde eylemlerin ; İlk eylemde İstanbul Şişli' de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak 05.05.2006, ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombalan atılmış, bunlar patlamamış, üçüncü ve son kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır. Bu bombalama eylemlerini yapanların Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin IRŞI ve İsmail SAĞIR olduğu, 1. bombalama olayında Osman YILDIRIM'm Muzaffer TEKİN'den aldığı el bombasını Tekin IRŞI'ye verdiği, Tekin IRŞİ'nin attığı bombanın patlamadığı, olay yerinde Erhan TİMUROĞLU'nun da bulunduğu, Tekin IRŞİ'nin önce bombayı atamadığı, Osman YILDIRIM ısrar edince Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin IRŞİ'nin bina civarına giderek Tekin IRŞİ'nin diğer ikisinden ayrılıp bombayı atmasından sonra her üçünün kaçtığı 2. bombalama olayında yine Osman YILDMtM~ın;:!<iMuzaffer TEKİN'den aldığı bombayı kullandığı, , Osman YILDIRIM'm yanma -T^kin IRŞLve İsmail SAĞIR'ı aldığı,
İsmail SAĞIR'm bombayı gazete binasına attığı, ancak yine patlamadığı, hemen olay yerinden kaçtıkları, Erhan TİMUROĞLU'nun da olay yerinde olduğu ancak bomba atılmadan önce ayrıldığı, 3. bomba eyleminde bizzat Alparslan ARSLAN'm Muzaffer TEKİN'den aldığı 3. bombayı alarak yanında İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU olduğu halde Cumhuriyet Gazetesi'ne gelerek bombayı attığı ve patlattığı, Ankara'ya beraber gelen Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR'm bir gün önce Danıştay binası etrafına gelerek diğerleri arabada beklerken Alparslan ARSLAN'm 5. katta bulunan 2. Daire Başkanlığı'na çıkarak keşif yaptığı, olay tarihi olan 17.05.2006 günü, saat 10.00 civannda Danıştay binasına Alparslan ARSLAN'm olayda kullandığı Glock marka ruhsatsız silah olduğu halde gelerek bir önceki gün keşif yapıp öğrendiği, 2. Daire Başkanlığı katma çıktığı, bir görevliyi takip ederek toplantı halinde bulunan 2. Daire Başkan ve üyelerini bir gazetede yer alan resimlerinden de teşhise çalışarak 10-15 saniye gözetleyip belirlediği ve öldürmek kastıyla birkaç metre mesafeden maktul ve müştekilerin hayati bölgelerini hedef alarak ateş ettiği, bu eylem sonucu maktul Mustafa Yücel ÖZBİLGİN' in kafasından ve sağ bileğinden kurşunla yaralandığı, müşteki Mustafa BİRDEN' in göğsünden yaralandığı olay sonucu dalağının alınıp 25 gün hayati tehlike geçirecek ve uzuv tatili olacak şekilde müşteki Alper ÖZDEMİR' in sağ göğüs ve kolundan TCK 86/3 maddesi kapsamında, müşteki Ayla GÖNENÇ' in sağ dirseğinden TCK 83/3 maddesi kapsamında, müşteki Ahmet ÇOBANOĞLU' nun yanağından üst solda 1-2-3-4 nolu dişler ile alt solda 1-2-3-4 nolu dişlerde hasar olacak ve sol el birinci parmağından parmağı kırılıp diş kaybı, fonksiyon kaybı olacak şekilde ateşli silahla yaralandığı, yaralılardan maktul Mustafa Yücel ÖZBİLGİN' in kaldırıldığı hastanede ateşli silahla yaralanması sonucu kurtarılamayarak öldüğü, burada Alparslan ARSLAN 4 kez tabanca ile ateş etse de mesafenin az oluşu ve maktul ve müştekilerin aynı masa etrafında toplantı halinde bulunması sebebiyle bir maktul ve 4 müştekinin belirtilen şekilde yaralandıkları, Alparslan ARSLAN'm olay yerinde bir kez tavana muhtemelen kaçmasını kolaylaştırmak amacıyla korku vermek için ateş ettiği panikten yararlanıp kaçmak için çıkış noktasına gelirken güvenlik görevlilerini görünce bir kez de burada tavana ateş ettiği ancak görevlilerce yakalanarak etkisiz hale getirildiği, Alparslan ARSLAN'm bu arada "Osmanlının torunlarıyız Allah'ın askerleriyiz" şeklinde bağırdığı, Şeklinde geliştiği anlaşılmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME Ergenekon Terör Örgütünün her iki eylemdeki amacının , TCK 313/1 maddesine uyan Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etmek ve TCK 312/1 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemek olduğu anlaşılmaktadır. TCK'nun 312. ve 313. maddelerin düzenleniş şeklinde, suçların silahlı bir örgütle işlenmesinden değil cebir ve şiddet kullanılarak işlenmesinden bahsedilmektedir. Buna göre söz konusu suçların silahlı bir örgüt olmadan da işlenebileceğinin kabulü gerekir. Ayrıca TCK'nun 313. maddesindeki suçun işlenmesi için bir örgüte ihtiyaç duyulmayacağı da açıktır. Toplum üzerinde etkili olan bir kişinin de bu suçu işleyebilmesi mümkündür.Bu nedenle şüpheliler Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'e yüklenen TCK'nun 312 ve 313. maddelerine uyan suçların yanı sıra TCK'nun 314/1 maddesine uyan orgut yöneticiliği suçundan da ceza tayin edilebileceği düşünülmüş ve bireysel durumlarının anlatıldığı bolüme işlenmiştir.
Şüpheli Muzaffer TEKİN hakkında daha önce aynı eylemlerden dolayı Ankara C.başsavcılığmca soruşturma yapılıp delil yetersizliği nedeni ile Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş ise de, C.başsavcılığımızm soruşturması kapsamında şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlediklerine dair yeni deliller elde edildiğinden haklkında dava açılmasının mümkün olduğu değerlendirilmiştir.
Veli KÜÇÜK; Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün Yöneticisi ve her iki eylemin azmettiricisi olduğu anlaşılmakla, TCK 313/1 , 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 82/a,g,38/l - TCK 82/a,g,38/l,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 3 kez ) , TCK 151/1,38/1, 3713 S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği,
Muzaffer TEKİN ; Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün Yöneticisi ve her iki eylemin azmettiricisi olduğu, Cumhuriyet Gazetesi saldmlannda kullanılan el bombalanm temin edip Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'a verdiği anlaşılmakla, TCK 313/1 , 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 82/a,g,38/l - TCK 82/a,g,38/l,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 3 kez ) , TCK 151/1,38/1, 3713 S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği,
Oktay YILDIRIM ; Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, Cumhuriyet Gazetesine bomba atılmasının tasarlandığı toplantıya katıldığı, sonrasında da 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetisine atılan el bombasını, örgüt adına diğer bombalar ile birlikte sakladığı yerden getirip Muzaffer TEKİN'e vermek yolu ile suça katıldığı anlaşılmakla, TCK 39/1,2, TCK 170/l,c , 3713 S.K.'nun 5 maddeleri uyannca cezalandınlması gerektiği,
Alparslan ARSLAN Ergenekon Terör Örgütünün Üyesi, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ilk iki bombalama eyleminin azmettiricisi, üçüncü bombalama eyleminin de asli faili olduğu, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayının da asli faili olduğu anlaşıldığından, TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 -TCK 314/2, 3713 S.K.5 -TCK 82/a,g - TCK 82/a,g,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 2 kez ) - TCK 170/l,c, TCK 151/1, 3713 S.K.5 - 6136 S.K.13/1, 3713 S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği, Ancak, her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak, şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı, kendi adına bir terör örgütü kurduğu kabulü ile TCK 309/1 uyannca ağırlaştınlmış müebbet hapis, TCK 82/a,g uyarınca ağırlaştmlmış müebbet hapis, TCK 82/a,g,35 uyannca 15 yıl hapis (>«SfjfTCK 174/1,2 uyannca 4 yıl 9
ay hapis, TCK 170/l,c uyannca 1 yıl hapis, TCK 151/1 uyannca 1 yıl hapis, 6136 sayılı kanunun 13/1 uyannca 2 yıl hapis ve 450 YTL adli para cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu, CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Osman YILDIRIM Ergenekon Terör Örgütünün Üyesi, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ilk iki bombalama eyleminin azmettiricisi olduğu, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından, TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 314/2, 3713 S.K.5 - TCK 174/1,2 -TCK170/l,c,38/l (2 kez) - TCK 82/a-g,39 - TCK 82/a,g,35,39 ( 4 kez), TCK 151/1,39 maddeleri uyannca cezalandınlmasmm gerektiği, Ancak , her ne kadar C.başsavcıhğımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l,c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a-g,39,62 uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis ( 4 kez) , TCK 151/1,62 uyannca 10 ay hapis cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu, CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Erhan TİMUROĞLU Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen her üç bombalama eyleminde olay yerinde olup suça katıldığı, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından, TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K.5 -TCK 174/1,2 - TCK 170/l-c,39 (3 kez) TCK 82/a,g,39 - TCK 82/a,g,35,39 (4 kez) maddeleri uyannca cezalandınlmasmm gerektiği, Ancak , her ne kadar C.başsavcıhğımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez) cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu, CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
İsmail SAĞIR,
,r*' "/ "* .
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ikinci bombalama eyleminde bombayı attığı, üçüncü bombalama eyleminde de olay yerinde olup suça katıldığı, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından, TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K.5 - TCK 174/1,2 - TCK 170/1-c - TCK 170/l-c,39 - TCK 82/a,g,39 - TCK 82/a,g,35,39 (4 kez) maddeleri uyannca cezalandınlmasmın gerektiği, Ancak, her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez)) cezası ile cezalandmlmasma dair mahkeme karan bulunduğu, CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Tekin IRŞİ, Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen birinci bombalama eyleminde bombayı patlamayacak şekilde attığı, ikinci bombalama eyleminde de olay yerinde olup suça katıldığı anlaşıldığından, TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K. 5 - TCK 174/1,2 - TCK 174/1,2,39 maddeleri uyannca cezalandınlmasmın gerektiği, Ancak , her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 314/2,62, 3713 S.K. 5 uyannca 6 yıl 3 ay hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu, CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Yöneticiler TCK 314/2 maddesi kapsamındaki Ergenekon Terör Örgütünün yöneticileri olan İlhan SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU,Doğu PERİNÇEK, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Sevgi ERENEROL TCK 314/3 maddesinin TCK 220/5 maddesine göndermesi ve bu maddedeki örgüt yöneticilerinin örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne göre her iki eylemden de yasal sorumluluklan bulunduğu anlaşıldığından, TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - 220/5 gön. ile TCK 82/a,g -TCK 82/a,g,35, (4 kez) -TCK 174/1,2 -TCK170/l,c ( 3 kez ), TCK 151/1 maddeleri uyannca cezalandmlmalan talep edilmiştir.
2.HALKIN SOSYAL SINIF, IRK, DİN, MEZHEP VEYA BÖLGE BAKIMINDAN FARKLİ ÖZELLİKLERE
€7>n^^S
SAHİP BİR KESİMİNİ, DİĞER BİR KESİMİ ALEYHİNE KİN VE DÜŞMANLIĞA ALENEN TAHRİK,HALKIN BİR KISMINI DİĞER BİR KISMINA KARŞI SİLÂHLANDIRARAK, BİRBİRİNİ ÖLDÜRMEYE TAHRİK EYLEMLERİ ; Kuvayı Milliye Derneğinin Mersin ilinde bir düğün salonunda düzenlenen üyelik kabul töreninde, Kuran-ı Kerim ve (3) tabanca üstüne el basan bir gruba dernek başkanı emekli Albay Mehmet Fikri KARADAĞ taralından yemin ettirildiği, dernek başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ' m bir masa etrafına topladığı üye adaylarına " Türk anadan ve Türk babadan doğmuş soyunda dönme olamayan Türkoğlu Türküm ben bu uğurda ölmek var öldürmek var" cümleleriyle başlayan bir yemin ettirdiği tespit edilmiştir. Yemin töreninden sonra kendisine soru soran gazetecilere 13.500 kişilik bir hainler listesi hazırladıklarını, bunu kamuoyuna açıklayacaklarım söylediği, "listede kimler var" diye sorduklarında ise "senin annen de baban da olabilir" diye cevap anlaşılmıştır. Kuvayı Milliye Derneği Mersin temsilcisi Kemal CANAY' m 13 aralık 2006'da yaptığı basın açıklamasında ise; "Genel merkezimizin, hain olduğunu belirttiği 13.500 kişi ve kurum var. Genel başkanımız Mehmet Fikri KARADAĞ, yurtdışına para kaçıran bu hainlerin listesini onların en çok güvendiği kaynaklardan elde etti. Vatana ihanet kanunu kaldırıldı. Biz bu kanunun yeniden yürürlüğe girmesini istiyoruz. Adam ihanet ediyor elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Mersin PKK ve Siyonistlerce işgal edildi. Türk çocukların elinden ekmekleri alınıyor Mersinde suç işleyenlerin %90 nı doğulu ve güneydoğuludur. Türk çocuğu suç işlemez." dediği tespit edilmiştir. Kuvayi Milliye Derneğinin kuruluş bildirgesinde ise "Devletimiz (d) (dinci, dönme) takımı tarafından yönetilmekte Türk milleti kendinden olan Türk soylu yöneticilere kavuşabilme özlemi duymaktadır. Hıyaneti vataniye kanunun zamanı geldiğinde yürürlüğü konulması için çalışılacaktır. 11 kasım 1938 den bugüne kadar ihanet eden her şahıs kurum ve kuruluş hesap verecektir, vatan mutlaka korunacak, millet daima büyüyerek sonsuza kadar yaşatılacaktır.Zira kendisinin bu uğurda feda edecek çok vatan evladı vardır." denildiği tespit edilmiştir. Örgüt üyesi Murat ÇAĞLAR daha önceki tarihlerde yakalandığında, Kuvayı Milliye Derneğinde kaldığı süre içerisinde dernek yöneticilerinin kendilerine , vatanın elden gittiğini, bir an evvel halkın ayaklandırılması gerektiğini, ayrıca Kuvvayi Milliye Derneğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunu, mevcut ordunun içinde bölünmeler olduğunu, vatan hainlerinin olduğunu anlattıklarını beyan etmiştir. Daha sonra alman C.savcılığı ifadesinde de bu beyanlarını teyit etmiştir. Mehmet Fikri KARADAĞ'm "...Bu uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var" şeklinde şiddet kokan yemin merasimini özellikle son yıllarda doğu bölgesinden aldığı göçle Kürt kökenli vatandaşların nüfusunda ciddi artışların yaşandığı Mersin gibi bir şehirde yaptırmış olması da dikkat çekicidir. Mehmet Fikri KARADAĞ'm halkı kin ve düşmanlığa tahrik yönündeki anlatımları ve propagandaları öylesine etkili olmuş olacak ki, Kayseri ilinde yaşayan bir vatandaşın bulunduklan bölgedeki Kürt kökenli vatandaşlarla yaşadığı sorunu, resmi mercilere bildirmek yerine İstanbul da bulunan Fikri KARADAĞ'a bildirerek yardımını istediği görülmektedir. Diğer taraftan yine üst komşusu ile sorun yaşayan başka bir vatandaş yaşadığı problemi resmi mercilere intikal ettirmek yerine Mehmet Fikri KARADAĞ'a bildirmiştir. Mehmet Fikri KARADAĞ ise kendisine yapılan bu müracaatlarla ilgili, vatandaşları Adli Mercilere yönlendirmek yerine Kürt vatandaşlarla ilgili yaşanan sorun karşısında teslim olmamalarını, her şeyi planlı bir şekilde yapacaklarını söylediği, komşusu -ile sorun yaşayan vatandaşa da etrafında bulunan iki adamını göndererek sözde yardımcı olmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Öte
yandan birçok telefon konuşmasında da Kürt vatandaşları hedef göstererek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek yaklaşımlarda bulunduğu görülmektedir. Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşlarındaki bir yapılanması olan Kuvayı Milliye derneğinin illegal yapılanmasında yer alan örgüt üyelerinin bir taraftan Gazeteci Yazar Fehmi KORU ve Orhan PAMUK gibi isimlere suikast yapmak için hazırlıklar yaptıkları görülürken, diğer taraftan da DTP li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR, DTP Genel Başkanı Ahmet TÜRK ve DTP milletvekili Sebahat TUNCEL gibi isimlere suikast hazırlıkları planladıkları da görülmektedir. Bu konuya ilişkin şüpheliler arasında oldukça açık telefon görüşmeleri mevcuttur. Bu konudaki telefon görüşmeleri Ergenekon Terör Örgütünün yapmayı tasarladığı eylemler bölümünde yazıldığından burada tekrar edilmemiştir. Tasarlanan bu eylemlere katılmayı düşünen Coşkun ÇALIK ifadesinde "..Muhammet YÜCE'nin daha önce Ahmet TÜRK'Ü öldürme teklifinde bulunduğunu,ancak PKK'mn ailelerine zarar verebileceğini düşündüklerinden vazgeçtiklerini, daha sonra da Mehmet Fikri KARADAG'm Muhammet'e Orhan PAMUK' u öldürmeyi teklif ettiğini, Osman BAYDEMİR konusunda da aynı şeylerin geliştiğini, Orhan PAMUK'a suikast eylemini planladıklannı,eylemde tetiği Halil (Kod) Selim AKKURT' un çekeceğini, kendisi ile Ayhan ÇELİK' in gözetleyici olacağını, Muhammet YÜCE' nin de şoför olacağını, Muhammet YÜCE ile aralarındaki mesajlarda Fuci olarak geçen kişinin Fuci (Kod) Ayhan ÇELİK olduğunu ve bu kişiyi Selim AKKURT' un akrabası olarak bildiğini..." beyan etmiştir. Şüphelilerin görüşmelerinde haklarında suikast planlan yapılanların etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukarıda yazılı kişilerden ayn,neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet YÜCE'nin ifadesinde "gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun bir tehlike oluşturacak nitelikte oldukları anlaşılmaktadır. Ülkede kamu barışını ve istikran bozmak için uğraşan çevrelerin son yıllarda bu tür provokatif faaliyetlerini artırdıklan, bu eylemler arasında hedefler ve işlenme tarzlan itibariyle paralellikler bulunduğu, aynı merkezden yönlendirildikleri kanaatini oluşturacak benzerlikler taşıdıklan görülmektedir. Bunlardan en önemlileri tarih sırası ile aşağıda özetlenmiştir. 1-Rahip Andrea Santora Cinayeti, 5 Şubat 2006 günü Trabzon ilinde Rahip Andrea SANTORA uğradığı silahlı saldın sonucu hayatını kaybetmiştir. Olayın faili ise 16 yaşındaki Oğuzhan AKDİN isimli kişidir. Olayda GLOCK marka silah kullanılmıştır. Oğuzhan AKDİN'in savunmasında, Avrupada Hz.Muhammet hakkında yayınlanan karikatürler nedeni ile cinayeti işlediğini ifade ettiği öğrenilmiştir. 2-Danıştay Saldırısı, 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldın sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN görevi başında şehit edilmiş, 3 Yüksek Yargıç ile 1 Tetkik hakimi de öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. Fail Avukat Alparslan ARSLAN olaydan hemen sonra yakalanmış , ilk beyanlannda saldınyı Dairenin verdiği Türban karan nedeniyle gerçekleştirdiğini beyan etmiştir. Olayda GLOCK marka silah kullanılmıştır. Bu eylemin Ergenekon Terör Örgütünün bir eylemi olduğu yukanda tüm aynntılan ile açıklanmıştır. 3-Hrant Dink Cinayeti, 19 Ocak 2007 günü Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hrant DİNK uğradığı saldırr sonucu hayatını kaybetmiş, bu
olayın failinin de 17 yaşındaki Ogün SAMAST olduğu görülmüştür. Ogün SAMAST'm beyanları doğrultusunda olayın azmettiricisi ve planlayıcısı olarak Yasin HAYAL ve Erhan TUNCEL ile birlikte bir kısım şahıslar daha yakalanmıştır. 4-Zirve Yayıncılık Cinayeti, 18 Nisan 2007 günü Malatya'da Zirve yayıncılığa yönelik saldın yapılmış, saldmda 4 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olayın faillerinin de 19 ve 20 yaş grubundaki kişiler olduğu görülmüştür. Bu olayda da yakalanan şüpheliler ilk beyanlannda, öldürdükleri kişilerin Malatya ilinde misyonerlik faaliyetleri içersinde olduklannı, Müslümanlığı kötülediklerini, bu yüzden öldürdüklerini beyan etmişlerdir. 5-YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e yönelik silahlı saldırı, 25 Nisan 2007 günü Ankara ilinde Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) merkez binası önüne gelen bir şahıs tarafından silahla ateş edilmiş ve bu olayın, YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan TEZİÇ'e yönelik bir saldın girişimi olduğu değerlendirilmiştir. Olay şüphelilerinden Nurullah İlgün'ün üzerinden, Kuvvai Milliye Derneği'ne ait bir kart çıkmıştır. 6-Ümraniye Bombalan, 13 Haziran 2007 günü Ümraniye İlçesinde 27 adet el bombası ele geçirilmiştir. Bu soruşturmanın başlamasına esas olan olayda ele geçen el bombalannm hangi amaçla ve nerelerde kullanılacağı tespit edilememiştir. Tespit edilen husus bu bombalar ve aynı kapsamda Eskişehir ilinde ele geçen bombalardan 3 tanesinin sözde Türban konusundaki karikatürü yayınlamasından dolayı Cumhuriyet Gazetesine atıldıklandır. Bu olaylann ise Ergenekon Terör Örgütünün bir eylemi olduğu yukanda aynntısı ile anlatılmıştır. Yukanda sayılan olayların hepsinin, bu başlık altında anlatılan, Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik,halkm bir kısmını diğer bir kısmına karşı silâhlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik suçlarının amacına uygun olduklan anlaşılmaktadır. Ergenekon Terör Örgütünün, Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldmlan eylemleri ile, özellikle bu eylem tarihlerinde gündemde olan türban tartışması taraflanm, tartışma zemininden artık kamplaşmaya çekmeyi, toplumun farklı görüşe sahip kesimlerini birbirlerine ve nihayetinde yönetime karşı silahlı ayaklandırmayı, bu şekilde ülkede kargaşa ortamı oluşturup ordu içerisinden kendilerine destek olacaklannı umduklan kişiler ile yönetimi ele geçirmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır. Gizli tanık 17 , ifadesinde aynısı ile ; "Ali KUTLU, Mersin ilinden derneğe gelmişti. Kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını anlatıyordu. Bu kişinin Mersin'de VKGB tarafından organize edilen bayrak mitinginde yer aldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktınldığım, bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını bizzat kendisinden duydum." şeklindeki beyanı, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum alanındaki alanındaki diğer bir kuruluşu olan VKGBH'nin bu amaca yönelik faaliyetlerini göstermesi açısından önemli görülmüştür. Ergenekon Terör Örgütü üyelerinin bu konu ile ilgili yaptıkları telefon görüşmelerinden örnek olacak birkaç tanesi aşağıya çıkartılmıştır. Tape 179,12.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nazmi isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ; Nazmi'nin "Ne Olacak Bu Kürtlerin Durumu Ya" diye sorduğu, M. Fikri'nin "İyi olur, iyi olur." "Bu millete ihanet eden herkes belasını bulur, bu memlekette yeri yok." "Hepsi defolur gider cehenneme." "Hepsi cehenneme. En İyisi Ölüşüdür Biliyorsun." Dediği, Tape 7, 01.01.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki görüşmede özetle ; Muhammet'in "komutanım- ben de çalışıyordum, bir arayayım dedim, şu gazetelere bir göz atıyorum, bunlar iyice kudurdu" "Nasıl yapsanız
bunlara bir ses yapmamız lazım" ".... Kenan EVRENİ görmüyor musunuz PKK ya destek amaçlı konuşmalar yapıyor" , ".. onlara bir düşünce yapacaz komutanım, ben bir şeyler planlıyorum, DTP yi bombalayacam" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Yok sakm yapma, haberim olmadan bir şey yapma, sakm" "Onlara prim verirsin, Bizim İstediğimiz Zaman Yapacaz, onlar istediği zaman değil" dediği, Muhammet'in "A. T. varya DTP başkanı, ş... p..." dediği, M.Fikri KARADAG'm "Soyu sopu ermeni, hepsi ermeni, bu millete diş bileyip duruyor, boyna zorluyorlar başlarına gelecek var" dediği, Muhammet'in " Neyse zamanı gelince" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Bir derdimiz yok, herif zorla dert ediniyor, Kuvayi Milliye yi silmeye yemin etmişler Ankara da" ".. sivil asker hepsi seyrediyor .... P..., Savcısı, Hakimi, Polisi ne bileyim Bakanı, hainleri bırakmış vatanseverlerle uğraşıyor" "..Bütün Sivil Asker Meşrutiyeni Yitirmiştir Bize Göre" dediği, Tape 0375 , 27.07.2007 tarihinde Ali KUTLU ile X Şahıs arasındaki görüşmede özetle ; X şahsın "Türkiye'de genel durum nasıl şuanda" dediği, Ali KUTLU'nun da "İyi iyi. şuan kötü ya. şuan berbat, işte bakacaz. bi hamle yapacaz yakında, herşeyi haberlerden okursun zaten, haberleri dinlersin birşey oldu mu" dediği, X Şahsın "Ne Hamlesi Yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "Telefonda Olmaz Tamam" dediği, X Şahsın "Kardeşim bu tarikatlara cemaatlere komple el koysunlar kapatsınlar a., koyayım ya" dediği, Ali KUTLU'nun da "öyle yapıcaz zaten", "11 kasım 1938'den bu güne her kurum kuruluş şahıstan hesap sorucaz. Sen hiç kafanı yorma rahat ol yani" dediği, X Şahsın "Yeni Şafak Yeni Türkiye Gazetesi var birde bu a... kodumun tam militan bir gazete o da ya" dediği, Ali'nin "Hepsine El Koyacaz Kafanı Yorma Hepsini" dediği, X Şahsın "Ya düşündükçe sinirleniyorum. Vallahi Billahi Ya Gidip Eylem Yapasım Geliyo" dediği, Ali KUTLU'nun da "ya boşver, akşam msn'de şey yaparız. Bunlara telefonda girme bu tip şeylere tamam mı" dediği, Tape 20,13.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Remzi ÖZKAN arasındaki görüşmede özetle ; M.Fikri KARADAG'm "Sağol bomba gibiyiz Allaha şükür, uğraşıyoruz burada ki şeylerle, vatan hainleriyle" "Karargahtayım"dediği, daha sonra "dün Kürt vatandaşın birisi bir açıklama yapmış" M.Fikri KARADAG'm "Ya milli eğitimin başı ne ya, anam kurt, babam arap diyorsun, sen nesin, ben diyorum ki, sen o., ç.. diyorum, .. anan kurt baban arapsa sen o... olabilirsin başka ne olabilir., peki oldu yavrum" dediği, Tape 23,20.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile A.C.'ün arasındaki görüşmede özetle ; A.C.'ün bir şahsın cenazesinden bahsettiği ve telefonla ulaşamadığını anlattığı ve "bugün mutlaka ulaşırım ...o dava mava açtılar herhalde bugün, şey hakkında, televizyonda ben okudum da o içişleri bakam p..." dediği, M.Fikri KARADAG'm "A. suç olmadığı için dava açamazlar suç unsuru yok" dediği, A.C.'ün "açsada ..biraz halk hareketi ivme kazansın, bir iki tanesi geberdi mi, ondan sonra güç olduğu zaman bir şey olmaz, bu iş kitleselleştimi ondan sonra defolup giderler" dediği, Tape 93, 27.04.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Ahmet SAYAR arasındaki görüşmede özetle ; Ahmet SAYAR'm televizyonlarda, Genel Kurmay'm MUHTIRA açıkladığını anlattığı, M.Fikri KARADAG'm "Oh ne güzel, demekki kuvayi milliye hedefine ulaştı" "Ahmet, o zaman anayasa mahkemesi de yarın bu işi aynen bağlar" "K... gibi bağlıyacaklar" "Ne mutlu türküm diyemeyen k... ne işi var Atatürkün köşkünde" "O zaman generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar" "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu bizimdir" "O yemin var ya o yemin" "Bizim mersindeki konuşmalarında hepsi gitti, bunlarda bir bok yapamaz falan dedik" dediği, Ahmet SAYAR'm "Hainlerin azınlıkların bu ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar hükmedebilirler" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Anayasa mahkemesi iptal edecek ve erken seçime gidilecek başka çare yok" "Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli olur" "Oraya, o k.. .kler, Atatürk düşmanı, Türk düşmanı, devlet düşmanı, müslüman olmayanlar çıkmayacak" dediği,
Tape 125,07.05.2007 tarihimde M.Fikri KARADAĞ ile Yakup isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ; Yakup'un Kayseri'de bazı KÜRT gurupların olduğunu, bunların halka ve bazı iş adamlarına baskı yaptığını, bazı şahısların bunlardan faizle para aldığını, şahıslarında bu kişileri tehdit ettiğini anlatarak, bu şahıslara ne yapmaları gerektiğini sorduğu ve "E.A. diye bir KÜRT burada, .. milletin kanını emiyor, ..bizim bu esnaflara nasıl yardımcı olabiliriz" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Ne demek ya, öyle şey olur mu, onlar siktir olup gidecek ..." "Onları bana sormayın oğlum .. nasıl yaparsanız yapın, .. teslim olmayın da köpeğe" dediği, Yakup'un "Yok komutan, köpeği nasıl zehirleyip elindekini nasıl alacağız onu düşünüyoruz" dediği, Yakup'un dikkatli olmaları gerektiğinden bahsettiği, M.Fikri KARADAG'm "Planlı yapacağız planlı" "Balıklama atladın mı işler karışır" dediği Yakup'un "Anladım komutanım, o zaman biz şu oluşumumuzu yaptık mı.." "o zaman özel konuşuruz bu mevzuları zaten" dediği, Tape 51, 26.07.2007 tarihinde M. Fikri KARADAĞ ile Muhammed YÜCE arasındaki görüşmede özetle ; M. Fikri KARADAG'm Milletvekili adayı olup TBMM'ye girememesi ile ilgili olarak görüştükleri, Fikri'nin "..orda PKK'hlarla Gidipte Ne Yapayım, Orda Cinayet İşlerim.." dediği, Muhammed'in "Ş... bir bayan çıkmış, gebze cezaevinden, apo posterleriyle gidiyor, Ben Onu Vuracağım Ya Yemin Ediyorum, Ben Kafayı Koydum komutanım, böyle bir şerefsizlik, adilik olabilir mi ya, bu ne biçim bir düzen" dediği, Fikri'nin "Terörle Mücadele eden ben olsam, Genel Kurmay Başkanı, bütün askeri çekerim lüzum kalmadı çünkü, madem Meclis'te bunlar yasal olarak temsil edilecek lüzum yok" "Eş.. Türk Diye Boşuna Dememişler Mamocum, İşte Bunun İçin Eş... Türk'ün Manası Bu" dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Muhammed'in "...Star Gazetesin şey yazmışlar, Sizin Şeyin Resimleri Neydi O, Yüzbaşı Tekin" dediği, Fikri'nin "Yıldırım Oktay" dediği, Muhammed'in "He o bide K. PAŞA" "Hepinizin resimleri orda, sizin hakkınız da şey yazmış, milleti galyana getiren" "Hepinizin resimlerini koymuş., bizim dernek başkanı yardımcınız Ali Başkan.." "Hüseyin başkanımızın resmi, onu da koymuş" dediği, Fikri'nin "Mehmet ALT AN bu Ahmet'in kardeşi Çetin Altan'm oğlu" "O ş... suratlı bir herif var ya pis sakallı" dediği, Muhammed'in "Yanlış yapıyorsa ...harcayalım onu" ".. Gideriz komutanım, pkk'ymış mkkaymış, bu saatten sonra millete o gerekiyor" "yani illa terörist mi olalım ki bir yerimiz olsun bir yerde" dediği, Tape 178, 10.10.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile İmam Hüseyin Yardıç arasındaki görüşmede özetle ; İmam Hüseyin'in ".. bu memleketi Yugoslavya gibi bölüp parçalamaya uğraşıyorlar, iş ona geldiği zaman., biz vatanı koruruz" dediği, Amerika'nın Irak ta yapmak istediği planlardan, oyunlardan bahsettikleri, bir süre mahalle aralannda bulunan mescit ve kiliselerle ilgili konuştuktan sonra M.Fikri KARADAG'm "hepsi Amerikaya çalışıyor köpeklerin işte hepsi yani o dediğin medrese denen yerlerde amerikan aj anlarıyla dolu" "En büyük misyoner devletin başında" "Bu Bu Ş.. .siz A.. .1 Millet Ondan Sonra Gidip Bunalara Yine %50 Veriyor" dediği, Tape 75, 08.10.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki görüşmede özetle ; Muhammet YÜCE' nin "Ne yapıcaz komutanım, bunun sonu ne olucak" dediği, M.Fikri KARADAG'm "A...k..Çocukları, 4 Yıldızı Takıp Dolaşıyorlar, Onlar Yapsınlar Ne Yaparsa" dediği, Muhammet'in ".. Yapmamız gereken şeyleri yapalım komutanım, ... jandarmanın, emniyetin birşey yapacağı yok", "bayramdan sonra size 20 tane genç gönderiyom" "..20 tane sağlam ekip", "...Neyse komutanım biz geldiğimizde görüşelim Telefonda Konuşmayalım Da Tamam" dediği, Tape 292, 09.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Ali GÜRBÜZ arasındaki görüşmede özetle ; ALİ' nin "Abi Gelişme Var" "6-7 kişi şuan tam sağlam şimdi birkaç kişi daha alcam yanıma konuşuyorum şimdi topluyorum olayın daha ne olduğunu daha söylemedim sadece üstü kapalı" dediği, M.YÜCE' nin "He Tamam sen görüş açık açık söyle deki böyle böyle" "Ya Orhan ya Orhan Pamuk... Ya-da şey Ahmet Türk veya Osman
Baydemir Sebahat Tuncel dördünden biri" dediği, ALF nin "Tamam seve seve AHMET TÜRK'E seve seve" dediği, M.YÜCE' nin "Ahmet Türk, Sebahat Tuncel bide şey Osman BAYDEMİR ve ya Orhan PAMUK büyük bir ihtimalle Orhan Pamuk 'tur. Siz görüşün bayramdan sonra onun yanma gitceniz tamam mı, ben görüştüm Tamam" dediği, ALİ' nin "Ahmet Türk Ahmet Türk garanti olsun yani o bizim tam nefret ettiğimiz adam" dediği, M.YÜCE' nin "Neyse bakcaz ona tamam şey yapın siz sen bi elemanlarla iyi görüş sağlam olsunlar ama ha" dediği, Tape 174, 16.09.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Kemal CANAY arasındaki görüşmede özetle ; Kemal'in "Tuncay ÖZKAN bişey başlatmış.." "Biz kaç kişiyiz diye, şimdi birmilyon kişi Ankaraya topluyo" "... gidelim mi efendim" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "toplasın bakalım" "Gideriz, gidilir artık başka bişey olarak gidilir boşver" " onlar., boş laflar Anayasa değişiyo, artık bu iş bitti" dediği, Kemal'in "Gidiyo memleket, teslimmi olacaz başkanınım" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm ".. Ş...O.. Korumak Ve Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, Emrinde Milyon Tane Asker olan o...ç.. teslim oluyosa bizemi düşecek" "Tankı, Topu, Uçağı, Gemisi Bende Değil Onlarda, onlar ne gerekiyorsa yaparlar" dediği, Kemal'in "...belki daha beklediği vardır genel başkanım" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "Onlar Bekleseydi, Biznen Temas Kurarlardı Ne Yapayım" "Ancak ölüler fikir değiştirmez" "... kimisi bizim farklılıklar zenginliğimiz diyo, o... işte öyle kandırıyorlar bizi" dediği, tespit edilmiştir.
3-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLADIĞI EYLEMLER 1-YARGITAY GÖREVLİLERİNE SUİKAST HAZIRLIĞI PLANLANMASI İşçi Partisi Ankara Genel Merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen ELBA marka CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde diğer dosyalann yanı sıra "YARGI -NUSRET SENEM" isimli klasörün olduğu, bu klasör içersinde (4) adet word dosyası (7) adet PDF dosyasının olduğu, PDF dosyalarmm (6) tanesinde değişik kişilerle ilgili bilgilerin olduğu, "YARGITAY" isimli PDF dosyasında ise elle çizilmiş basit bir kroki olduğu görülmüş, kroki içersinde binanın bölümlerini gösterir şekiller olduğu, bu şekillerin üzerine A, B, C yazıldığı, binaların giriş çıkış noktalannm işaretlendiği, bu noktalar üzerine değişik işaret ve şekiller yapıldığı ve numaralandmldığı görülmüştür. (4) adet word dosyasının ise "KROKİNİN AÇILIMI" "YARGITAY İLE İLGİLİ NOTLARIM" "YARGI TEL NOLARI" ve "SEYFETTİN ÇİLESİZ" isimli dosyalann olduğu, bu dosyalann yapılan incelemelerinde ise; "KROKİNİN AÇILIMI" isimli word dosyasında; A:Yargıtay ana bina B: Yrgıtay bitişik ek bnina C: Yargıtay ek bnina
/
„-,.-; ■? '*,**.
"V^ •r
_„__——-—
1 .-protokol kapısı(güvenlik çok sıkı) 2 avukat giriş kapısı 3 Posta giriş kapısı 4 Vatandaş kapısı 5Garaj kapısı (sürekli görevli bulunur, güvenlik yok) ĞMutfak kapısı 7 A blok yan kapı 8Cnlok yabn kapı 9C blok arka kapı 1OC blok öbn yan kapı 11C blok ana giriş kapı 12C blok garaj kapısı 13 Başbakanlık güvenli girişi 14A blok giriş X Güvenlik var X Polis var ) (x ray cihazı var P polis noktası var. "Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik, polis, görevli yok.6 nolu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 nolu kapı, kilitli ancak açılabilir. Buradan A blok zemin altına inilir.Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park yeri. Tenha. C blok 8 nolu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 nolu kapı kilitlidir. Ama açılabilir. On taraftaki ışıklar orayı görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar burayı iyi görüyor. On tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı olmaz. Ancak fazla beklememeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir. " şeklinde yazılann olduğu görülmüştür. Elde edilen kroki ve krokinin açılımını anlatan Word sayfasındaki yazılar incelendiğinde; söz konusu bilgilerin Ankara ilinde bulunan Yargıtay binasına ait olduğu, bu bilgilerin herkes tarafından kolaylıkla temin edilmesinin mümkün olmadığı, çünkü binanın tüm giriş çıkış noktalarının ayrıntılı olarak belirtildiği, girişlerden sonra güvenlik bulunan noktaların belirtildiği, hatta kilitli ya da açık kapıların dahi tespit edildiği, güvenlik kameralarının açılarının dahi belirlendiği, bunlarla da yetinmeyip binaya giriş çıkışlardaki güvenliğin ya da kameraların görmediği kör noktaların bile vurgulanarak belirtildiği görülmüştür. Söz konusu krokinin ve bilgilerin doğru olup olmadığının anlaşılabilmesi için Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazı ile görüş sorulmuş, alman cevabi yazıda Yargıtay binasına ait olduğu değerlendirilen kroki ve krokinin açılımıyla ilgili bilgilerin tamamen doğru olduğu bildirilmiştir. Dolayısıyla Yargıtay binasına ait kroki ve bilgilerin Yargıtay'da görevli ve ERGENEKON terör örgütüyle irtibatlı olan şahıs ya da şahıslarca hazırlandığı, binanın krokisi ve krokinin açılımı bölümünde yazan bilgilerden ERGENEKON terör örgütünün Yargıtay Başkanlığında görevli üst düzey bir yöneticiye yönelik suikast hazırlıkları yaptığı anlaşılmaktadır. DEĞER LENDİ RME :
{ /
Daha önceki bölümlerde de anlatıldığı üzere ERGENEKON terör örgütü nihai amacına ulaşmak için ülkede darbe zemini oluşturmaya çalıştığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapması yönünde teşvik ettiği, bu çerçevede darbe zemini oluşturmak için ülkede kaos ve çatışma ortamı oluşturacak eylemler gerçekleştirdiği, Örnek verilecek olursa; bir dönem kamuoyunda ciddi tartışmalara sebebiyet veren türban konusuyla ilgili öncelikle örgütün kontrolünde olan Cumhuriyet Gazetesinde türbanla ilgili ülkede gerginlik oluşmasına sebebiyet verecek karikatür çizdirdikleri, sonra da örgüt içersinde bulunan suikast timlerine gazeteye bomba attırdıkları, devamında da gazetede baş yazarlık yapan ve örgütün üst düzey yöneticisi olan İlhan SELÇUK'un söz konusu bombalama olayları sanki karikatür olayından rahatsız olan kesimlerce yapıldığı yönünde yazılar yazarak ülkede gerginlik ve kutuplaşma oluşturulmaya çalıştığı, böylelikle örgütün hedefleri doğrultusunda darbe için zemin oluşturmaya çalıştığı, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasından hemen sonra, bu kezde aynı tetikçilere türbanla ilgili karar veren Danıştay Başkanlığındaki kurul üyelerine yönelik suikast yaptırdıklan, saldırıdan hemen sonda örgütün kontrolünde olan medya organlan vasıtasıyla söz konusu eylemler sanki türban karanndan rahatsız olan kesimlerce yapılmış gibi kamuoyu oluşturularak ülkede laik-antilaik kutuplaşması ve çatışma ortamı oluşturulmaya çalışıldığı, böylelikle her iki olayla biran evvel darba zemini oluşmasının hedeflendiği, fakat Emniyet güçlerinin yaptığı başarılı çalışmalarla olay faillerinin yakalanması ile örgütün amacına ulaşamadığı anlaşılmıştır. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ üst düzey yöneticilerinden İlhan SELÇUK Ak Parti'nin kapatılması davasından aylar önce yani 23 Ocak 2008 tarihli köşesinde "İktidar partisi zanlı" başlıklı yazı içeriğinde "Savcı kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük yada dincilik yapan siyasi partiye dava açmasın görür gününü." şeklinde bir yazı yazarak Yargıtay Başsavcısını açıkça tehdit ettiği ve kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı, aynı İlhan SELÇUK yaptığı telefon görüşmelerinde de AK Partiye kapatma davası açılmasının, ülkede ekonomik kriz çıkmasının ve biraz da karışıklık çıkmasının umut olacağım söylediği de bilinmektedir. Öte yandan diğer bir örgüt yöneticisi Doğu PERİNÇEK'in Merdan ARSLANLAR'la yaptığı telefon görüşmesinde Merdan ARSLANLAR'm sivil toplum kuruluşlan temsilcileri olarak 5-6 kişilik bir heyet şeklinde bir kısım yüksek yargıda görevli kişiler ile görüştüklerini, görüştükleri kişilerin son derece kararlı olduklannı, kendilerinden toplum desteği oluşturmalarını istediklerini söylediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütü üst düzey yöneticilerinin AK Partiye kapatma davası açılması için ciddi girişimlerde bulunduklan, ele geçirilen kroki ve kroki açılımmdaki bilgilerden Yargıtay üst düzey görevlilerine suikast hazırlığı yapılacağı göz önünde bulundurulduğunda, tıpkı Danıştay olayında olduğu gibi örgütün öncelikle Yargıtay Başsavcılığına kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı, sonraki süreçte de planlannı gerçekleştirmek amacıyla suikast için hür türlü planı yaptıklan, belki de söz konusu eylemler deşifre edilmemiş olsaydı örgütün bu eylemleri gerçekleştirip sonra da bu olayı davaya taraf kişilerce yapıldığı yönünde kamuoyu oluşturup darbe zemini oluşturmayı amaçladıklan değerlendirilmektedir.
2-NATO TESİSLERİNE SALDIRI HAZIRLIĞI, Bu konudaki aynntılar he yukandaki bölümde hemde aşağıda bireysel durumlarda aynntılı olarak anlatılmıştır.
3-2005 YILINDA KARA KUVVETLERİ KOMUTANI YAŞAR BÜYÜKANIT5 A SUİKAST HAZIRLIĞI YAPILMASI 2005 YILI İÇERSİNDE DÖNEMİN KARA KUVVTELERİ KOMUTANI YAŞAR BÜYÜKANIT'A YÖNELİK EYLEM HAZIRLIĞI İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD Terden üzerinde "VERSATİLE" yazan 411509A102B4 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde "HİKMET ÇİÇEK'E ULAŞANLAR" isimli klasör olduğu, bu klasör içersinde iç içe girmiş çok sayıda klasör ve dosyaların olduğu, sırası ile "HİKMET ÇİÇEK'E ULAŞANLAR'V'İÇ İSTH"/'T7. MÜTEFERRİK KONULAR" isimli klasöre gelindiğinde içersinde çok sayıda klasör ve word dosyalarının olduğu, bunların içersinde "KORUMA PLANI" isimli word dosyası incelendiğinde içeriğinde; "08 ŞUBAT 2005" tarihli dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'm koruma planı başlıklı (9) sayfalık çizelge şeklinde yazı olduğu, içeriğinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'm belirtilen tarihte İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planının olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu belge şüpheli Doğu DOĞUPERİNÇEK'e herhangi bir isnatta bulunulmadan sadece nereden, ne şekilde temin ettiği, hangi amaçla sakladığı ve bu planları başka herhangi bir kimseye verip vermediği sorulduğunda; sorulan soruya cevap vermek yerine "Böyle kanun dışı saçma sapan, vatana ve millete hiyanet anlamı taşıyan işlerle bizim hiçbir işimiz olmadığını, Genel Kurmay Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Mit Müsteşarı bilir" şeklinde beyanlarda bulanarak söz konusu koruma planı hakkında ifade vermekten kaçındığı, bu CDTerin bulunmuş olduğu katın sorumluları sorulduğunda ise; "Girişin karşısında böyle bir sekterlik odası yok. Her katta ikişer adet sekretarya odası vardır. Bu odalarda çalışanların isimlerini şuanda bilmiyorum." şeklinde cevap vererek CD'lerin sorumlu tutulacağı parti çalışanlarını saklamaya çalıştığı, Doğu PERİNÇEK'in bu şüpheli cevaplan, aynı yerden ele geçirilen Yargıtay Krokileri ve İzmir Nato Karargahı krokileri ile birlikte değerlendirildiğinde, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT'a yönelik kötü amaçlı eylem ve planlar yapmış olabilecekleri düşünülmektedir.
4-GAZETECİ YAZAR FEHMİ KORU'YA YAZAR ORHAN PAMUK'A, DİYARBAKIR BELEDİYE BAŞKANI OSMAN BAYDEMİRE, DTP MİLLETVEKİLİ SEBAHAT TUNCEL VE AHMET TÜRKE YÖNELİK SİLAHLI SALDIRI HAZIRLIĞI YAPILMASI OLAYI 15.09.2007 tarihinde saat:21.52 sıralarında Muhammet YÜCE Ue Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "İyi o Albayla da görüştüm ben az önce yine" "...komutan diyorum, olursa olsun diyorum., biz her türlü varız, indirilecek adam varsa indirelim, her türlü arkanızdayım dedim", "Bu Yeni Şafak gazetesinde Fehmi KORU mu ne var ya bir tane gazeteci" "O kafaya takmış, tamam dedim, o bizden dedim, sen sadece yeri ayarla dedim,., sen bizi başkasına yönlendir dedim" , "Yani yapacağımız varsa yapalım bize destek olsun dedim", "O gazeteciyle dedim Sabahat TUNCEL'i biz indirelim dedim, senin için indirelim ama, dedim sende bize yap dedim", Selim'in "Gazeteci kolay ya gazeteci,erkek değil mi", Muhammet'in "Erkek, Fehmi KORU var ya a... k... ", "Komutan'onu,biz indiririz dedim, Sabahat
TUNCEL'i de indirelim dedim, zaten Sabahat TUNCEL'i indireceğiz dedim, ikisini de indirelim dedim, siz gerisine kanşmaym dedim, siz sadece bize yolu gösterin dedim" Selim'in "Baydemir'le O Olabilir", Muhammet'in "Sabahat TUNCELİ dedim, o da tamam diyor, tamam da a... k.... önce bir mekan lazım bize, para lazım dedim..." 21.09.2007 tarihinde saat:13.13 sıralarında Selim AKKURT ile Ayhan ÇELİK arasındaki ; Ayhan'ın "He yeter a... k..., peki oyuncakların falan nasıl iyi mi", Selim'in "Oyuncaklarım hazır işte maddiyata bakıyor" 29.09.2007 tarihinde saat :23.58 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "İyi, ben şimdi bizim Fikri Albayla görüştüm de beni aradı..." , "...Biri varmış İstanbul'da, o da maddi destek sağlayacak, diyor gidin ona diyor, nasıl edek" , "Hı başımızı ağrıtır ama ..." , "... 'de ceza savcısı varmış, ... ceza savcısı, bir de hakim varmış, baş hakim midir nedir, diyor onlarla da görüştürecem sizi, onlar da arkanızda ama,onlarm bize ne faydası olacak ki a... k... ", "Bir işe benzesin, bir de içerde bakacak bir para olsun a... k..." , "Devlet zaten bizi s... de", "Ancak o büyüklerden koruyanlardan olursa olur,korur,yoksa dışardan öyle devlet mevlet bizi de s... a... k..., adam diyecek devletin askeri var, polisi var, size mi kalmış a... k..." , "He iyice bizi vatan haini ederler de", Selim'in "He Ağca gibi oluruz ha", Muhammet'in "Başka bir şey dediğin, Orhan PAMUK'u diyek a... k...", Selim'in isim söylememesi konusunda uyanda bulunduğu, daha sonra DİNK cinayeti ile ilgili gazetede çıkan haberlerden bahsederek Selim'in "Ogün'ün hesabında trilyon varmış", Muhammet'in "Ya a... k..., bunlar DİNK'i hallettiler hiçbir s... olmadı, ne akrabalan ne çevreleri, hepsi kahraman oldu çıktı a... k..., biz ona diyek ki gelin biz ORHAN'ı dökek", 30.09.2007 tarihinde Muhammet YÜCE'nin Coşkun ÇALIK'a gönderdiği telefon mesajında ; "Halaoğlu, gazeteci Orhan PAMUK'u halledecez,ben,sen,Halil,Fuci, var mısın, toplam 2 trilyon alacaz,var mısın kurban bayramından sonra hazır ol" 02.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE' nin Coşkun ÇALIK'a gönderdiği telefon mesajlarında ; "Allah izin ederse Orhan PAMUK'un kurban bayramından sonra İstanbul'da konferansı varmış, gece 2 gibi toplantı çıkışı halledecez, ilk başta 2 trilyon alacaz, işi bitirdikten sonra da 5 trilyon,bir tane villa,bir tane benzin istasyonu alacaz,bunlar İstanbul'da, ama sonuçta kesin yakalanacaz, bunu bil,Hrant DİNK'i vuranlar gibi tüm Türkiye bizim peşimizde olacak,haberin olsun " "Bu hafta görüşecez,Ben, Sen, Halil, Fuci, hazırlıklı ol" , "Öyle de yok,böyle de, en azından hayatımızı kurtannz,babalar gibi yatarız çıkanz,zaten Sedat PEKER yakalanınca bizi kendi koğuşuna aldıracakmış,en büyük biz olacaz,paranm da her şeyin de en iyisini yapacaz, halaoğlu bu saatten sonra bize bu gider" 09.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki ; Muhammet'in "He iyi bayramdan sonra hazırlan ha", "Kesin ha tamam" , Coşkun'un "Kurban bayramını sabırsızlıkla bekliyorum yani" , Muhammet'in "Kesin bak daha buradan bunun dönüşü yok,işi hallettiklesin kararlaştırdık ..." 10.2007 tarihinde saat:00.06 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Selim'in "Tamam, şey yap ne oldu komutandan bişey çıkmıyor mu", "deki Osman yada şey ...", Muhammet'in "Tamam bakacağız" 21.10.2007 tarihinde saat: 15.25 sıralarında Selim AKKURT ile Zafer POLAT arasındaki ; Selim'in "....Abuşlan görüştük, Abus gitti. Ertesi gün a... k... o şeyler patladı mevzuatlar. Ondan sonra numaramı değiştim hemen.", "Onun telefon da kesin mimlidir yani. .. .ama isim vermedik birşey etmedik öyle bir konuştuk işte...", Zafer'in "E ne edek a... k...., bizde gidek, sen o zaman git, o DTP'nin başkanını öldür. Bende gidim ha o Diyarbakır belediye başkanını. Kardaş bizde gidip yatak ne edek." , 22.10.2007 tarihinde saat:18:20 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in ".. .Albayından birşey çıkacağa yok, o... a... koyayım, iki gündür •"4
ara ara a... k..., ..bu sefer de diyor, devletin askeri var, polisi var boş verin, a... k.. k.... ya" , "Bizim rızkımız kesiliyor her taraftan" 22.10.2007 tarihinde saat:19:09 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in " O Veli KÜÇÜK'ün telefonunu bulamaz mısın", Selim'in "Bulurum", Muhammet'in ".. ..bir de Veli KÜÇÜK'ü bulayım bana", "Bu Albaydan bi s... çıkmayacak a... k... onun ben", Selim'in "... onu boşver ya, bize güvenemez halaoğlu o, o yüzden biliyor musun" , Muhammet'in "...bana Veli KÜÇÜK lazım, onu bir bulayım" , Selim'in "Veli KÜÇÜK bizimkinin arkadaşı ya" , "Geldi ben görmüşüm" 30.10.2007 tarihinde saat: 17:15 sıralarında Muhammet YUCE'nin Selim AKKURT'a gönderdiği mesajda ; ".. .sen Veli KÜÇÜK'ün numarasını sen sade bana bul a... k..., o tanıdık Albaydan bir s... çıkmayacak, sen o Veli KÜÇÜK'ün numarasını bana bul yolla" 12.11.2007 tarihinde saat: 19.28 sıralarında Muhammet YÜCE ile görüşmesinde ; Mehmet Fikri'nin "Muhammet" , "Oğulcum, şey hattından arıyorum. Öbür hat dinlendiği için." , "Öbür hattan arıyorum." , "Şimdi şeyim ben. Oradan aradığım için, öbür numaradan hiç arama" , "Yarın bir yerde buluşalım.", "Ben seni arayacağım." 12.11.2007 tarihinde saat: 19.49 sıralarında ; Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 537 878 66 42 numaralı telefon hattı ile Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattını ödemeli olarak aradığı, Mehmet Fikri KARADAG'ın ödemeli aramayı kabul ettiği 12.11.2007 tarihinde saat : 20.12 sıralarında ; Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattı ile Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattını çaldırdığı 12.11.2007 tarihinde saat : 20.12 sıralarında ; Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattı ile Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattını çaldırdığı 12.11.2007 tarihinde saat : 20.13 sıralarında ; Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattı ile Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattını çaldırdığı, Muhammet YUCE'nin telefonunun meşgul düştüğü 12.11.2007 tarihinde saat : 22.56 sıralarında Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu ile , Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 0 536 310 28 79 numaralı telefon arasında yapılan görüşmede özetle ; Mehmet Fikri'nin "Oğlum ben seni arıyacam dedim, başka telefondan. Bu telefondan aradın, bütün planı bozdun." , "Ben seni ararım evlat. Onların şeyini alırız, o telefondan tamam.", "Telefonlarım alırız çocukların..." 13.11.2007 tarihinde saat: 14.06 sıralarında Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 216 449 14 35 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede özetle ; Mehmet Fikri'nin "O şeyin delikanlının telefonunu kaçtı, o bana vermişti ama ben onu biyerde kaybetmişim.", Muhammet'in "Onu şey mesajlamı göndereyim?" Mehmet Fikri'nin "Yok, o telefonu hiç kullanmıyorsun." "O 24 saat dinlemede.", Muhammet'in "Hangisi komutanım sizinki mi" , Mehmet Fikri'nin " O senin ikisi de. Ceplerin ikisi de.", Muhammet'in "Anladım başka bir numara verin bana." Mehmet Fikri'nin "Eee o numarayı şimdi veremiyorum", "Verirsem ikisi de şu anda elimdekiler öyle" , "Olursa ben sana ordan zaten mesaj çekerim. Bir tane alırsam yeni hat" , Muhammet'in "Şimdi ne var komutanım, Var mı bişey" , "He şeyi, dün gazeteyi okudum, gazetede şey var" , "Tespihli mespihli ne oldu onlar" Mehmet Fikri'nin "Onlar yalancı peygamber olmuş işte. Seçimden sonra benim zaten hiç uğradığım yok ya terk ettim", Muhammet'in "Bıraktınız mı siz orayı" , Mehmet Fikri'nin "Terk ettim bırakmış gibi bişey artık. Yanı napayım artık", Muhammet'in "Nasıl
yapalım orayı şimdi" Mehmet Fikri'nin "Konuşmamız lazım işte, onun için hemen en kısa zamanda" dediği, Muhammet'in "Tamam komutanım onu hallederiz. Tamam var mı bi emriniz komutanım." Mehmet Fikri'nin "Ben seni 10 dakika sonra ariyayım. O çocukla görüşmem lazım." "...Bir kaç dakika sonra anyacam. O telefonu bana bildir. Onu yazdır bana" 13.11.2007 günü saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in "Şey et ha, iyi ben görüştüm a, şimdi o senin numaram istedi, şimdi yine aradı, veriyorum ha bu numarayı diyor bi onla görüşecem", Selim'in, "Şey mi" dediği, Muhammet'in "Ha Fikri Karadağ" , Selim'in "He, tamam da, isim soy isim söyleme" , Muhammet'in "He yo. Diyor onla bi görüşeyim bi iş var diyor tamam mı" 13.11.2007 tarihinde saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAĞ'm kullanımında bulanan 0 216 449 14 35 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet Fikri'nin "Muhammet benim oğulcum" , "Söyle canım telefonu" dediği ve (545 251 66 25-Verilen telefon numarası Selim AKKURT'un telefon numarasıdır) numaralı telefonu aldıktan sonra "İyi bunu ben arayınca bulacam direkt", Muhammet'in "Doğrudur komutanım şu an telefon açık" , "Tamam komutanım. Eee beni neyse onu arar ben ondan şey yaparım" Mehmet Fikri'nin "Tamam yüz yüze görüşmek lazım. Telefonda olmaz." Muhammet'in "Görüşürüz o zaman en kısa zamanda tamam komutanım" Mehmet Fikri'nin "Telefon olursa ben senden öğrenince onun telefonunu ararsın" , "Herhangi bir sivil telefon ben sana bildiririm" 13.11.2007 tarihinde saat: 14.12 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "Numaranı verdim ha, bu numarayı arayacak. Bak bakayım hele ne diyor a... k..." , Selim'in "Tamam, sen bişey konuşmadın mı" , Muhammet'in "Yok telefonla konuşamadım da. Dedi bana o lazım dedi, onla görüşmem lazım dedi, herhalde bir iş mi vardır nedir bilmiyorum ki. Tamam dedi, o bana lazım dedi, numarasını ver dedi, onla görüşecem dedi, yüzyüze görüşülmesi lazım dedi nasıl edek dedi" , Selim'in "Tamam giderim ben ya" , Muhammet'in "Ama yine de dikkat et. Bu ayrılmış ordan ha. Bırakmış orayı ha." 13.11.2007 tarihinde saat: 14.28 sıralarında Selim AKKURT ile Muhammed YÜCE arasındaki ; Muhammet'in Selim'e Mehmet Fikri ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, Selim'in "Yok o şeyden arar beni, ankesörlüden arar, o yüzden", Muhammet'in "Bi iş var dedi de, konuşamadım bende" , devamında da M. Fikri KARADAĞ'm Selim ile görüşmek istediğinden bahsettikten sonra "Diğer o şerefsizler sahte peygamber olmuş çıkmışlar diyor, deki orayı ele alak, deki tekrar get deki orayı deki alak deki a... k...., Deki sen gerekeni yapak, deki sen şeyi yap , deki sen hallet bizi , deki biz orayı alınk deki geri, hele bak ne diyor, ya da başka bir iştir heraldeki tamam." 13.11.2007 günlü fiziki takip tutanağında ; Saat:16.05 sıralarında M. Fikri KARADAĞ ile Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in Kadıköy Beşiktaş İDO iskelesi önünde buluştuklan, yaklaşık 10 dakika sonra Beşiktaş feribotuna bindikleri, saat: 17.15 sıralannda Halasgargazi Caddesi Unsal Çarşısı No:300/73-84 sayılı adreste bulunan Şişli 35. Noterin ofisi olarak kullandığı yazıhaneye girdikleri ve burada Mahmut KUZ ile buluştuklan, saat: 18.40 sıralannda üç şahsın da noterden çıktıklan, yaklaşık 5 dakika sonra Mahmut KUZ'un diğer şahıslardan ayrıldığı, M.Fikri KARADAĞ ve Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR' in Mecidiyeköy istikametine yöneldikleri, Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in burada İETT otobüsüne binerek M. Fikri KARADAĞ'dan aynldığı, M.Fikir KARADAĞ'm ise yaya olarak Şişli Osmanbey metro girişine yürüdüğü ve saat: 18.57 sıralarında 0212 224 14 13 numaralı ankesörlü telefon ile bir yeri aradığı, daha sonra yine saat: 19.07 sıralarında yaya olarak Şişli Harbiye Vali Konağı kavşağına gelip 0212 296 14 61 numaralı ankesörlü telefondan bir yeri aradığı,sonrasmda HarMye~ördu evine girdiği ve burada
'i >n?&*h^
yaklaşık 30 dakika kaldıktan sonra Beşiktaş Kadıköy iskelesine gelerek Kadıköy feribotuna bindiği, belirtilmiştir. 13.11.2007 tarihinde saat: 19.25 sıralarında Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında bulanan 0 212 233 14 39 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet Fikri'nin "Mamo o telefon cevap vermiyor oğlum" , "545 evet 05452516625 cevap vermiyor şimdi kapalı diyor" , Muhammet'in "Ben ona ulaşayım hemen komutanım, bakıyım ben bi diğer numaralarım deneyeyim" 13.11.2007 tarihinde saat: 19.43 sıralarında Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki ; Muhammet'in "Tamam şuan Halil ( Selim Akkurt ) görüşmeyi yapıyor. Görüşüyorlar. Toplantıdalar şu an, eğer dediğim iş olursa bu akşam olacak tamam. Ya yarın ya da öbür gün gideceğiz, hazırlan." , Coşkun'un "Tamam ben hazırım ya" , Muhammet'in "Vallah diyorum, şu an görüşüyorlar para konusunda. Yarın öbür gün gidebiliriz a... k... var var, yok yok.", Coşkun'nun "Bekliyorum bekliyorum . Ben hazırım her türlü ya.", 13.11.2007 tarihinde saat: 21.27 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in "He şey et aradı mı seni Albay", Selim'in "Yok işte kapandı ondan sonra telefonum da aramadı", Muhammet'in Mehmet Fikri'nin kendisine ulaşmaya çalışıtığını belirttikten sonra "Şu an şeydeymiş, Harbiye oteli nerde. Orada bekliyormuş seni" 13.11.2007 tarihinde saat: 21.31 sıralarında M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonla, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan 0 542 588 35 26 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Muhammet'in "Alo komutanım." "Şu an numara açık" "Bekliyor sizi" Mehmet Fikri'nin "Peki peki. Artık şey eve geldim. Ben napıyım şimdi, artık sonra" , "Sonra sonra ararım", "Tamam şimdi görüşme şansım yok." 16.11.2007 tarihinde saat: 21.49 sıralarında Selim AKKURT'un Muhammet YÜCE'ye gönderdiği mesajda ; " Halaoglu, şu an Balıkesir'deyim ne yaptın, Albay'la görüştün mü, kontorüm yok, Mesud'un numarasını msj at" 22.11.2007 tarihinde saat: 16.19 sıralarında M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan 0 537 275 90 74 numaralı telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Aralarında merhabalaştıktan sonra Mehmet Fikri'nin "Sen nasılsın" Muhammet'in "Allaha şükür komutanım, bizim moral bozuk işte", "Bizim elamanı aldılar", Mehmet Fikri'nin "Kim o" Muhammet'in "Bizim elaman vardı ya İstanbul'daki. Onu aldılar ilçeden." Mehmet Fikri'nin " Hee. Öylemi" Muhammet'in "Vallaha da billaha, nasıl oldu bizde anlamadık ha." Mehmet Fikri'nin "Ne bileyim ben, hiçbir şey, nerden bileyim ben ya, ben hiç aramadım" ,Muhammet'in "He görüşmediniz siz hiç" Mehmet Fikri'nin "Hayır, ben ne arayayım, sen bu telefondan verdikten sonra ne arayayım, sen telefondan veriyorsun. Telefon bu telefondan şey verilir mi. Senin yüzünden olmuştur. Ben seni akıllı adam zannediyorum ya. Neyse tamam. 24 saat dinleniyor bu telefon", Muhammet'in "Neyse ben bir geldiğimde görüşürüz komutanım" , Mehmet Fikri'nin "Neyse peki hadi Ankara'da buluşuruz" Şeklinde konuşmaların geçtiği tespit edilmiştir. Mehmet Fikri KARADAĞ'ın ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımında bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonunu aradığı, ancak ulaşamadığı tespit edilmiş, Selim AKKURT belirtilen cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte M.Fikri KARADAĞ' m neden kendisine ulaşmak istediğini bilmediğim söylemiş, Mehmet Fikri KARADAĞ ise Muhammet YÜCE'nin kendisine bir^afaabaşı olduğundan bahsettiğini,
kendisinin de telefon numarasını istediğini,vermiş olduğu numarayı aramış olabileceğini, ancak görüştüğünü hatırlamadığını beyan etmiştir. Şüphelinin , 10.07.2007 tarihinde Kahraman ŞAHİN ile yaptığı görüşmede ; Mehmet Fikri'nin "Oğulcum şimdi Bursa'dan Muhammet (Muhammet YÜCE) diye bir çocuk geliyor","Bizim Derneğin önde gelmiş olduklarından" , "Arabasıyla geliyormuş, onu alın görüşün, Hüseyin abinle de görüşsün, bende çıktım geliyorum" , "Muhammet diye bir çocuk, uzman çavuşmuş" şeklindeki sözleri ve telefon görüşmeleri genelinden de , Mehmet Fikri KARADAĞ'm , psikopat ve megalomanyak olduğunu düşündüğü Muhammet YÜCE'nin kendisi ile yaptığı hiçbir konuşmayı dikkate almadığı, Muhammet YÜCE'nin konuşmalardan kendine görev çıkarttığı, bazen de frenlemek için kendisi ile yanlış anlama gelebilecek tarzda konuştuğu şeklindeki beyanlarının da,savunnıa ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Coşkun ÇALIK, Muhammet YÜCE'nin daha önce Ahmet TÜRK'Ü öldürme teklifinde bulunduğunu,ancak PKK'nm ailelerine zarar verebileceğini düşündüklerinden vazgeçtiklerini, daha sonra da Mehmet Fikri KARADAĞ'm Muhammet'e Orhan PAMUK' u öldürmeyi teklif ettiğini, Osman BAYDEMİR konusunda da aynı şeylerin geliştiğini, Orhan PAMUK'a suikast eylemini planladıklarmı,eylemde tetiği Halil (Kod) Selim AKKURT' un çekeceğini, kendisi ile Ayhan ÇELİK' in gözetleyici olacağını, Muhammet YÜCE' nin de şoför olacağını, Muhammet YÜCE ile aralarındaki mesajlarda Fuci olarak geçen kişinin Fuci (Kod) Ayhan ÇELİK olduğunu ve bu kişiyi Selim AKKURT' un akrabası olarak bildiğini beyan etmiştir. Selim AKKURT, 13.11.2007 günü saat 18.57 ve 19.08 sıralarında M. Fikri KARADAĞ m 0212 224 14 43 numaralı ankesörlü telefondan kendisinin kullanımında bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonuna ısrarla ulaşmak istediği ancak ulaşamadığının tespit edildiği, tüm bu eylem planlarının konuşulduğu bir dönemde Mehmet Fikri KARADAĞ' m kendisine ısrarla ulaşmak isteme sebebinin sorulması üzerine; Belirtilen cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte M.Fikri KARADAĞ' m neden kendisine ulaşmak istediğini bilmediğini, bu hususun Fikri Karadağ' a sorulmasını istediğini, M.Fikri KARADAĞ ile hiç görüşmediğini, kendisinin böyle bir eylem planının içerisinde olmadığını beyan etmiştir. Muhammet YÜCE,Selim AKKURT ile Mehmet Fikri KARADAĞ'I kendisinin tanıştırdığını, birbirlerine telefon numaralarını verdiğini,Fikri Albay'm kendisinden dört dörtlük delikanlı bir adam istediğini,kendisinin de Selim'in telefonunu verdiğini,Fikri Albayın İstanbul'da bir otel söyleyerek buluşmak için çağırdığını, sonrasında Selim'e ulaşamadığını söylediğini,daha sonra da "sen ulaşabiliyorsan akşam yediye kadar orda olsun" dediğini, ne amaçla çağırdığını neden böyle bir adam istediğini de bilmediğini,Selim AKKURT'u İstanbul'da olduğu için tavsiye ettiğini, Selim'in Erzurum Oltu'daki ağabeylerinin karıştığı bir silahlı çatışma olduğunu, bu olayda iki kişi öldüğünü, 3-4 kişinin de yaralandığım,ölü ve yaralıların hepsinin Selim AKKURT'un ailesinden olduğunu, bu olaydan bir yıl sonra karşı taraftan bir kişinin öldürüldüğünüzü olay nedeni ile Selim'in dört yakınının tutuklandığını, Selim'in bu olaydan dolayı aranıp aranmadığını bilmediğini, Orhan PAMUK ile herhangi bir husumeti olmadığım, Orhan PAMUK'u kaldırma konusunda Selim AKKURT ile aralarında konuştuklarını, ancak herhangi bir şey yapmadıklarını, telefon görüşmelerinde geçen Halil isimli kişinin Selim AKKURT olduğunu beyan etmiştir. Bütün bu telefon görüşmeleri ve ifade içeriklerinden Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmasının Orhan PAMUK,Fehmi KORU,Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL'in öldürülmesi konusunda plan yaptığının sabit olduğu ve gerçekleşmesi halinde terör eylemi niteliğinde bulunacağının yukarıda genel açıklamalar bölümünde geniş olarak açıklandığı, Coşkun ÇALIK'm bu eylem planının var olduğunu söyleyerek eyleme katılacak olan Halil lakapifckişinin Selim AKKURT olduğunu beyan ettiği, Muhammet YÜCE'nin ise Halil lakaplî'kişinifi Selim AKKURT olduğunu, bu ■'
■
v\
eylemleri aralarında konuştuklarım,kimseden talimat almadıklarını ve kendiliklerinden vazgeçtiklerini beyan ettiği, Mehmet Fikri KARADAĞ ve eylem planında adı geçen diğer şüphelilerin Orhan PAMUK ve adı geçen diğer kişiler ile şahsi bir husumetlerinin bulunmadığı,tüm delillerin değerlendirilmesinden anlaşılacağı gibi bu eylemin provakatif bir terör eylemi olacağını bildikleri, Kuvayı Milliye Derneği ve dernek tüzüğünde gösterilen görünür yasal amacı ile ilgili olmadıkları kendilerine ait bölümde yazılı bulunan telefon görüşmelerinden açıkça anlaşılan , esasen maddi çıkar karşılığında aralarında herhangi bir husumet bulunmayan kişileri de öldürmeyi göze alabilecek yapıdaki Muhammet YÜCE, S elim AKKURT, Coşkun ÇALIK ve Ayhan ÇELİK isimli şüphelilerin maddi menfaat ve eylemden sonra korunup kollanma vaadi ile teklifi kabul ettikleri, esasen Muhammet YUCE'nin Coşkun ÇALIK ile yaptığı 02.11.2007 günlü telefon görüşmesinde söylediği "İyi belki çıkar da kurtarak amma koycam. Savaş çıkar da o kuyumcuları soyak o adamları", "Valla banka mankalara girek belki millet savaş telaşına düşer amma koyım, yaralı ölü, bizde gidek bankaları soyarık anıma koyım." "Benim derdim o. Yoksa ne sikerim ben Türkiye'yi amma koyim he " sözlerinden anlaşılacağı gibi yapmayı planladıkları eylemleri gerçekleştirmeleri halinde ülkenin nasıl bir hale geleceğini öngördükleri, yakalanmayı başından itibaren göze aldıkları, yakalanmamaları halinde ise bu eylemlerden dolayı ülkede çıkacak bir karışıklıktan kendi menfaatleri doğrultusunda ayrıca yararlanma düşünceleri bulunduğu anlaşılmaktadır. Muhammet YUCE'nin Mehmet Fikri KARADAĞ'm yukarıda sözü edilen provakatif terör eylemleri için kendisinden eleman temin etmesini istemesi üzerine iki ayrı cinayet suçundan yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'u Mehmet Fikri KARADAĞ ile tanıştırdığı, bu aşamadan sonra telefonlarmm dinlendiği yönündeki kuvvetli şüphesi nedeni ile Mehmet Fikri KARADAĞ'm Muhammet YÜCE ile yaptığı konuşmalarda eylemlere onay vermediği anlamı çıkanlacak sözler söylediği, Muhammet YUCE'nin ilk başta bu durumu anlamadığı ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm eylem yaptırmaktan vazgeçtiğini düşünüp Veli KÜÇÜK ile bağlantı kurmaya çalıştığı, ancak gerçekte Mehmet Fikri KARADAĞ'm eylemlerden vazgeçmediği, olabildiğince dikkatli şekilde tekrar Selim AKKURT ile bağlantı kurduğu, en son da iki ayrı ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımındaki cep telefonunu aradığı ancak ulaşamadığının belirlendiği, bu aşamadan sonra planlanan eylemler için yapılan görüşme ve faaliyetlerin arttığı, hedefteki kişiler için göze alınamayacak derecede tehlikeli boyuta vardığı düşüncesi ile zaten yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'un yakalandığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalar ile, Mehmet Fikri KARADAĞ'm yukarıda yazılı Kemal CANAY ile görüşmesinde Kemal'in söylediği "Gidiyo memleket, teslimmi olacaz başkanım" , kendisinin söylediği ".. Şerefsiz O... Ç...., Korumak Ve Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, emrinde milyon tane asker olan o... ç... teslim oluyosa bize mi düşecek", "tankı, topu , uçağı gemisi bende değil onlarda, onlar ne gerekiyorsa yaparlar", Kemal'in ".. .belki daha beklediği vardır genel başkanım" ve kendisinin söylediği "Onlar bekleseydi bizle temas kurarlardı ne yapayım" sözleri ile beklediği bağlantının kendisi ile kurulduğunun ve Yaşar ARSLANKÖYLÜ ile görüşmesinde almak istediğini söylediği "Özel görevi" bağlı bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünden aldığı değerlendirilmiştir. "Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı " .... gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." hedefine uygun olarak daha önce örgüte kazandırdığı,profili yukarıda kısaca açıklanan Muhammet YÜCE'den söz konusu provakatif terör eylemleri için adam temin etmesini istediği, Muhammet YUCE'nin temin ettiği iki ayrı kasten öldürme suçundan aranan, ayrıca işleyeceği bir cinayet için prakitle daha fazla ceza yatmayacak Selim AKKURT'un bu eylemler için en uygun kişi olduğunu değerlendirerek bağlantı kurmaya çalıştığı, şüphelilerin görüşmelerinde
haklarında suikast planlan yapılanların etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukanda yazılı kişilerden ayn,neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak nitelikte olduklan değerlendirilmiştir. Coşkun ÇALIK'm "...Orhan PAMUK'u tanımadığım,televizyonda dahi görmediğini, ancak Muhammet YÜCE' nin kendisine Orhan PAMUK'u öldürmeleri halinde Fikri Albay'm 2 trilyon vereceğini söylediğini, Muhammet YUCE'nin kendisine Orhan PAMUK'u Türk düşmanı bir yazar olarak anlattığını,paraya ihtiyacı olduğu için bu teklifi önce kabul ettiğini, bu eylemi gerçekleştirmeleri halinde Muhammet YUCE'nin dediğine göre Fikri Albay'm adam başı 2 trilyon vereceğini, kendisi Muhammet YÜCE'ye Albay'da bu kadar para ne geziyor diye sorduğunda Albayın bir derneğinin olduğunu, o dernekten paranın geleceğini söylediğini..." şeklindeki ifadesinde de belirttiği şekilde bu eylemler için vaat edilen miktardaki paranın Mehmet Fikri KARADAG'da bulunmasının, bulunsa bile yukanda açıklanmaya çalışıldığı şekli ile bu eylemleri nerede ise gönüllü olarak yapabilecek kişiler varken maddi menfaat karşılığı azmettirdiği diğer şüphelilere vermesinin mantıksız olacağı, bu hali ile de suikast için Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından vaat edilen paranın da Ergenekon Terör Örgütünün Lobi Yapılanması tarafından karşılanacağı değerlendirilmiştir.
4-DEVLETİN GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN BİLGİ VE BELGELERİ TEMİN ETME VE ELİNDE BULUNDURMA Sağlıklı ve güçlü bir istihbarat örgütü, ülkesinin bağımsızlığına yönelik iç ve dış tehditleri önceden tahmin edebilir ve önleyebilir. Ülkenin ekonomik ve sosyal kararlılığının istikrannı sağlar. Bunlan başarabilmesi için ise; gizlilik ön koşuldur. Enformasyon gizliliğinin çok kritik olduğunun bilincine vanlabilmesi çok büyük önem taşır. Son derece yararlı, etkin ve düşsel yaratıcılık anlamında bitimsiz, eldeki mevcut pozitif avantaj; dış istihbarat unsurlanmn sonuna değin yararlanabildikleri, hatta ölümlerinden sonra bile dezavantaj sonsuzluğuna terk edilmektedir. Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel birikimli, yaratıcı, güvenilir insan kaynaklanndan istihbarat çalışmalarında yararlanması gereği kaçınılmazdır. İstihbarat sanatı, akıl gerektirir. Bu nedenle de yalnızca sağ duyu ve mantık kurallan içinde işleyemez. İlham, sezgi, fantezi, düşsel yaratıcılık ve içgüdü basan için gereklidir. İstihbarat sanatının bu sıralanan unsurlara 21. yüzyıl faaliyetlerinde çok daha fazla gereksinimi olacaktır. Entelektüel insan yapısı derinlerde kök salmış akıldışı, duygusal ve yaratıcı bir çekirdeğe sahiptir. İnsan aklının özellikleri olan bilinç, bellek, yüksek duygu ve düşsel yaratıcılık; yaradılışında var olan değil, sonradan öğrenilerek elde edilen becerilerdir. Entelektüeller, bu nedenle her an patlayacak bir yanardağ gibi görünseler de içten içe yanarak küle dönüşen yumuşak bir pamuk gibidirler. Ergenekon, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değerli personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı "sivil" personelden yararlanmakla karşılaştığı ve bundan sopra karşılaşacağı en önemli sorunlann üstesinden gelmekte güçlük çekmeyecektir ( ÂBD'nın birçok istihbarat biriminin ı^~—;———
7 - f?£3W^/->
örgütlenmesinde "Masonik" benzeri bir yapılanmaya gidilmiş olmasının nedenleri arasında, istihbarat birimlerinin karşılaştığı sorunların üstesinden gelmede kendi içinde yer alan zengin insan kaynaklarına sahip olunması amacı yatmaktadır. Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir saptama daha yapmayı yararlı görmekteyiz. Dünyanın her yerinde radikal düşünceler entelektüel kesim arasında yeşermiştir. (Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb) Güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli görülen grup entelektüel kesimdir. Bağımsız ve liberal eğilimli olan bu "düşsel yaratıcı" kişilikler, çok boyutlu düşünebilme yeteneklerinden ötürü, enformasyon bulmacasının en küçük bir mozaik parçacığından rahatlıkla tablonun bütününü görüp saptayabilirler. Kamuoyunu en çok ve kolaylıkla etkileme becerisine sahip oldukları için, istihbarat örgütleri tarafından ciddi biçimde kontrolde tutulmak istenirler. Bunun yanı sıra bu çevre, istihbarat toplama açısından da çok zengindir. Entelektüel kesimden kazanılacak olan elemanlar, kazanışların yanı sıra, diğer istihbarat örgütlerinin çalışma sahasını büyük ölçüde daraltacak bir girişimdir.
İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ İstihbarat toplamanın hedefi ülke çıkarlarını gözetebilmeyi, kontrol altına almayı ve kontrolde tutabilmeyi amaçlar. Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir olay geliştiğinde plansız hareket edilmemesi prensibine uyulmalıdır. Enformasyon akışı olabildiğince hızlı bir şekilde merkezde toplanmalıdır. Böylece mozaik parçacılarından oluşan bir tablo tamamlanmadan oluşan tehlikeleri görmek ve engelleyebilmek mümkündür Bu nedenle Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır. Bu noktada bir saptama daha yapmakta yarar vardır. Şöyle ki açık toplum iyidir. Fakat toplum çıkarlarına aykırı zararları ortadan kaldırılmakta yarar vardır. İstihbarat toplamak için pek çok yol vardır. Örgüt elemanlarından sağlanan bilgiler, yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdırılan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbaratlar. Yabancı örgütler ve içlerine sızdırılan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbarat çok önemlidir Ancak, bunlar kontrol dışında kalan kanallardır. Bu nedenle sürekli kontrol edilmeli, denetlenmeli ve sıkça motive edilmelidirler. Devletin Yeniden Yapılanması dokümanının "SÜREÇLER (4)" başlığı altında, "3. Pilot uygulamaları süreci" alt başlığı içerisinde; "1- Hedefler çerçevesinde örgüt yapısını oluşturmak 2- örgütün mekansal yapılanmalarını sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4- Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını kurmak, 5-Kınlmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım ağım kurmak" şeklinde belirtilen alanı aktif hale getirip devlete ait gizli bilgileri ele geçirdikleri. Yukarıda izah edildiği gibi birçok Şüphelide Genel Kurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığıve Maliye Bakanlığına ait gizli bilgi ve belgeleri irtibatlı oldukları kamu görevlileri, emekli askeri şahıslar ile görevli askeri ve idari şahıslar vasıtasıyla ele geçirip bilgi ve belgeleri tahsis olundukları amaçlan dışında kullanmak suçlarını da örgüt amacı doğrultusunda işledikleri. Örgütün amaçlan arasında yabancı devlet ve istihbarat örgütlerine karşı bilgi toplamak denildiği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çok önemli bilgilerini ele geçirip. (Ergün POYRAZ, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN , Fikret EMEKVeli KÜÇÜK'te çıkan belgeler gibi,) saklayıp örgütün amaçları doğrultusunda yeri ve zamanı geldikçe kullandıklan. Bazı şüpheliler bu bilgileri irtibatlı olduklan uluslar arası istihbarat örgütlerine aktardıklan anlaşılmaktadır. (Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün de internet ortamında Amerikalı olduğu anlaşılan yabancı şahıslarla enformasyon ve bilgi paylaşımında bulunması gibi) bazı şüphelilerin elde ettiği çok gizli bilgi ve belgeleri amacı dışında kullandığı, Ergün POYRAZ m bu bilgileri, kitaplannda çekinmeden kullandığı. İsmail YILDIZ mda bu bilgileri kendi sitesinde yazdığı yazılarda kullandığı, İşçi Partisi've grubununda devlete ait gizli bilgi J
/,
ve belgeleri depoladığı gibi zaman zaman da Çok gizli ve gizil ibareli bazı belgeleri kendilerinin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bir çok şüphelide ele geçirilen gizli içerikli belgelerinde Genel Kurmay Başkanlığı başkanlığının yazım ve kopyalama tekniklerine benzetilmiş olarak gerçeğe aykınr olarak oluşturuluduğu, Doğu PERİNÇEK grubundan elde edilen bazı MİT başlıklı belgelerin de sahte olarak tanzim edildikleri bizzat ilgili kurumlarından sorulması sonucu gelen cevaplardan anlaşıldığı.
5-KİŞİSEL VERİLERİ DEPOLAMA VE ELE GEÇİRME SUÇLARI, Hemen hemen bütün Şüphelilerin bilgisayarlarında kişisel verilerin örgüte istihbarat toplamak amacıyla depolandığı, ERGENEKON dokümanında İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ başlığı altında Enformasyon akışı olabildiğince hızlı bir şekilde merkezde toplanmalıdır. Böylece mozaik parçacılarından oluşan bir tablo tamamlanmadan oluşan tehlikeleri görmek ve engelleyebilmek mümkündür Bu nedenle Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır. Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı vardır Çünkü, sivil toplum kuruluşları içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevi yerine getiren örgütler olarak değerlendirilirler. Bu örgütlerin girebildiği ve etki altına alabildiği öyle noktalar vardır ki; bunu diplomasi sağlayamaz. Sivil toplum örgütlerinin İmajı, saygın, kutsal ve masumdur. Bu özellikten ötürü dünyanın her ülkesinde geniş halk kitleleri sivil toplum örgütlerinin arkasındadır. Sivil toplum örgütleri aracılığı ile dünya kamuoyu kolayca etki altına alınarak yönlendirilebilir. ERGENEKON Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu bir zorunluluktur. Çünkü bu örgütlenmelerin fmans kaynaklan dış ülkelerdir. ELEMAN VE ORGANİZASYON Bir istihbarat örgütünün organizasyon ve elemanlannm yapılan çok büyük önem ifade eder. Ergenekon merkez yönetiminde yer alacak eleman sayısı olabildiğince az olmalıdır. Yine örgüte kazandınlacak elemanlara hiç bir zaman sonsuz bir güven duyulmaması, istihbarat sanatının bir gereğidir. İllegal çevrelerden seçilecek elemanlar, etnik ve siyasal ideoloji açısından, örgüt ideolojisi ve amaçlanna en yakın uygunluk gösterenler tercih edilmelidir. AJAN PROFİLİ Doğru insanı seçebilmenin bilimsel verileri yoktur. Gençlerden seçilmiş yeteneklerin eğitilerek kazanımı dışında, profesyonellerden yararlanılması pozitif bir yoldur. Doktorlar, avukatlar, psikologlar, vb gibi. Çünkü bu gruba girenlerin, toplumun her kesiminden insanla temasta olduklan görülecektir. Bu noktada önemli bir saptama yapmakta büyük yarar vardır. Başanlı istihbarat örgütleri elemanlannm anestezi altında bilgilerini açığa vurabilecekleri olasılığından ötürü, doktor ve psikologlar tarafından tedavi edilmelerine izin vermezler. Gerekli hallerde kendi bünyeleri içindeki doktor ve psikologlardan yararlanırlar. FAHİŞELER İstihbarat sanatında en çok yarar sağlanan fahişeler olmuştur. Çünkü, insanlar çoğu kez ruhsal problemlerin etkisiyle ve bilinçsiz bir karşı konulmazlıkla, sırlannı fahişelerle paylaşırlar. Bu bilimsel bir tespittir ve 2000 yıldır yararlanılan bir metottur MEDYA Medya, en iyi ve en yararlı reklâmcıdır. 20. yüzyılda güçlü istihbarat örgütleri medyadan sonuna değin yararlandılar. 20. Yüzyılın son yıllannda ise; kendi medya kuruluşlannı devreye sokarak bunlan uluslararası platformda giderek güçlendirdiler. Böylece ulusal yayın organlanndan elde edilen yararlar, uluslararası platformda dünya kamuoyunun kendi çıkarlan ve amaçl^Pf'dö^milusunda yönlendirilmesini sağladılar. 21. yüzyılda ise; uluslararası medya Mçuhışlari ile ilkelerin yerel medya
kuruluşları arasında ortaklıklar oluşturma yoluna gidilecek, tüm istenmeyen çatlak sesler örtülü bir biçimde bastırılarak susturulmuş olacaktır. Ergenekon, medya kuruluşlarını kontrol etme yönündeki faaliyetlerini kendi medya kuruluşlarını oluşturarak, mevcut ulusal ve uluslararası oluşumları, doğal işleyişi içinde örtülü bir biçimde etkileme, denetleme ve kontrol altına alma yöntemini uygulamaya koymaya, kaçınılmaz bir biçimde zorunludur. Aksi halde çok uluslu fmans ortaklıkları kurularak örtülü bir biçimde ele geçirilmiş olan mevcut medya yapılanmasmm kontrolde tutulması mümkün olamayacaktır denilmiş olup. Bu konuda Lobi dokümanında de ayrıntılı örgütün amaç ve stratejilerini gerçekleştirmek için istihbarat yapılmasının gerekleri ve metotları anlatılmaktadır. Belgenin bölümlerine bakıldığında, l/b). KAPSAM Lobi, geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalarında özellikle gençlerin Kemalist ideoloji ve ülke çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarlamaktadır. Dış ülke istihbarat örgütlerinin uzantıları olan kuruluşların, finans ve kontrolünde etkinlikler sergileyen, mevcut sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara aykırı faaliyetlerini sağlıklı biçimde belirleyerek bu faaliyetlerin kamuoyunu etkilemesinin önüne geçilmesini sağlamak için; gerekli önlemleri alıp kontra teori ve senaryolar, üreterek uygulama alanları yaratılması ve yaşama geçirilmesini sağlayacaktır. Bir merkezde toplanacak olan bilgiler ışığında analiz ve değerlendirme yapacak, teori ve senaryolar üreterek, iletişim ve propaganda yoluyla ulusal çıkarlara aykırılıklar karşısında sivil direnç odaklan oluşturacaktır Sivil toplum Örgütlerinin gerçek işlevlerini yerine getirmemiş olmaları ise; aymazlık ve yetersiz kalınmış olmasıyla tanımlanamaz. Değişen dünya koşullan (siyasal/ekonomik/enerji kaynaklan) içinde, Türkiye coğrafyasının ön plâna çıkarak, öneminin daha da artmış olması sonucu, uygulana gelen emperyalist senaryolara uyum sağlama görevini üstlenmiş bulunduklarının kanıtıdır. Türk sivil toplum Örgütlerinin fmans kaynaklan, yabancı ortaklı karteller ve dış ülkelerin vakıf veya sivil toplum kuruluşlandır. Demklerden başlayarak vakıf ve sivil hareket örgütleniş biçimlerinin her aşamasında ülke dışı kaynaklarca finanse edilerek, programlanan kamu örgütlenişinin, ulusal çıkarlara uygun olması beklenemezdi. Bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukanda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir. Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak.... 6/2). ARAŞTIRMA VE BİLGİ TOPLAMA Araştırma ve Bilgi Toplama Departmanı, merkez üyelerince seçilmiş bir başkan ve on kişilik bir yardımcı kadrodan oluşmaktadır. Lobi'nin amaçlan doğrultusunda istihbarat verileri toplamak, arşivlemek ve merkeze sunmaktır. Denilmiş olup, Şüpheliler Kuddisi OKKIR, Asuman ÖZDEMİR Gazi GÜDER, Oktay YILDIRIM BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Ergün POYRAZ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, gibi şüphelilerin hem medya yazarlı yaptıklan hem de kişiler hakkındaki istihbari bilgileri örgüt silsilesi içinde birbirlerine iletip ERGENEKON yapılanmasının istihbarat birimlerinde toplanmasına yardımcı olduklan. Örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda her türlü istihbarat toplama faaliyetleri yürütmesi, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün en etkin bir şekilde yerine getirdiği ve kullandığı yöntemlerden birisi de istihbarat toplama yöntemidir^ Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden binlerce vatandaşımız, yüzlerce Mil}et^|BlJf;:ftplrokrat, Yargı mensubu, Vali, Kaymakam, Türk Silahlı Kuvvetleri Mensubuf Ernmiyet Teşfcilatı mensubu, Sağlık
personeli mensubu, kamu görevlisi, Üniversiteler, öğretim görevlileri, gazeteciler, holdingler, şirketler hakkında istihbari bilgiler toplayıp Türk Ceza Kanunun 135/2 maddesinde karşılığı bulan "Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak" kaydettikleri, bu kamu görevlilerinin bir çoğunun özel hayattan ile ilgili istihbari bilgiler toplayıp yıpratma, sindirme yada şantaj amaçlı kullandıkları tespit edilmiştir. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün bu yöntemi gerçekleştirebilmek için öncelikle "ERGENEKON" dokümanında İstihbaratın öneminden, gerekliliğinden ve amaçlarından bahsetmiş, devamında da "21. YÜZYILDA CASUSLUK, İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ" isimli dokümanı hazırlayarak örgütün bu yöntemini uygulamaya koymasının alt yapı çalışmalarını yaptığı görülmüştür. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ "21 YÜZYILDA CASUSLUK" dokümanı ile örgüt açısından İstihbarat toplama faaliyetlerinin önemini ve gerekliliğini belirlediği, ayrıca Türkiye'de devlet mekanizmalarının en yaşamsal ve kilit noktalardaki görevlerin, rejim karşıtlannca işgal edildiği vurgulanarak yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ belirlediği bu yöntemle örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda ülkemiz genelinde değişik şahıs, kurum ya da kurumlar hakkında çeşitli istihbari çalışmalar yapmış ve kendileri gibi düşünmeyen birçok kişi, kurum ya da kuruluşlan değişik isnatlarla fişlediği ya da değişik istihbari bilgiler topladıklan tespit edilmiştir. Yapılan bu tespitler delilleri ile birlikte anlatılacaktır. Ergenekon dokümanında istihbarat konusu birçok başlık altında kapsamlı olarak belirtilmiştir. Bu hususta ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün istihbarat toplama ve istihbari faaliyetler konusuna ne kadar çok önem verdiğini açıkça göstermektedir. ERGENEKON dokümanında; "İSTİHBARAT VE ÖRGÜTLENME" başlığı altında; İstihbaratın öneminden bahsedilmiş ve tarihteki bir kısım istihbari çalışmalann öneminden bilgiler verilmiştir. "YÖNTEM" başlığı altında; 21. yüzyılda ERGENEKON'UN resmi istihbarat kuruluşlannm yanı sıra legal ve illegal örgütlenmelere karşı mücadele etme zorunluluğu ile karşı karşıya kalacağı, faaliyetlerini yeni ve gelişmiş yöntemlerle sürdürmek zorunda olduğunu ve faaliyet alanlannı da geliştirmek zorunda olduğu belirtilmiştir. "GİZLİLİK PRENSİBİ" başlığı altında; İstihbarat örgütünde gizliliğin öneminden bahsedilmiş, bu çerçevede İsrail devletinin istihbarat örgütü olan Mossad ile ilgili örnek verilmiştir. "21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlığı altında, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlannm; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlannda yetişkin insan kaynaklanndan yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü, Bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir insan kaynaklannm istihbarat çalışmalannda yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir. Devamında bu konuyla ilgili değişik ülkelerden örnekler verilmiş ve Ergenekon'un sözde Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerinde içinde yer alacağı sivil personelden yararlanmasının faydalı olacağı belirtilmiştir. Aynca Ergenekon gibi çok özel bir yapılanma içerisinde yer alması uygun görülecek sivil personelin seçiminin de olabildiğince dikMîR^itiz ve özen gösterilerek yapılması gerektiği, aksi taktirde Türkiye Cumhuriyeti/lsniilstihbaralyvIİT in bugün içinde
bulunduğu sorun ve çelişkilerin benzer versiyonlarının Ergenekon bünyesinde taşınmış olacağından bahsedilmektedir. Ergenekon'un benzer bir örneği kendi içinde Jitem gerçeği ile yaşayarak yeterli deneyimi elde ettiği vurgulanmıştır. "GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI" başlığı altında; 21 yüzyılda güçlü bir istihbarat örgütünün anahtarının uluslar arası finansal organizasyonları engellemek olacağı belirtilmiştir. İstihbarat örgütleri para politikalarının türlü senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçlan doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacaklan, Ergenekon'unda kaçınılmaz bir biçimde çağın ve koşullann gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir. "İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ" başlığı altında; İstihbarat toplama yöntemlerinden bahsedildiği, bu çerçevede örgüt elemanlarından sağlanan bilgiler yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdınlan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbaratlar olduğu, sonuç olarak Ergenekon'un, gözlerinin her şeyi görmesi gerektiği, kulaklarının her şeyi duyması gerektiği belirtilmiştir. "KONTROL DAİRESİ" başlığı altında; Bu dairenin varlığından Ergenekon örgütü başkanından başka hiç kimsenin bilgisinin olmaması gerektiği, operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanlann ilk görevinin operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunlan çözümlemek olacağı, ikinci görevinin ise karşı istihbarat örgütlerinde geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmek olduğu belirtilmiştir. LOBİ dokümanında ise; "HEDEF" başlığı altında; Bilginin para kaynağına dönüşebilirliği gözden kaçmlmamalı, mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır. "AMAÇ" başlığı altında; "Bu çalışma ile hayata geçirilmesi planlanarak önerilen LOBİ, göstereceği faaliyetler ile yukanda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir" Yazdığı görülmüştür. Ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkartan adına ulusal çıkarlan hiçe sayabilen, çok uluslu şirketler ile ortaklıkları olan güçlü holdinglerin faaliyetleri kontrol altına alınmalıdır. Bu türden holdinglerin faaliyet ve plânlamaları hakkında istihbarat sağlanmalı, engelleyici kontra önlemler üretilmeli ve uygulamaya konulmalıdır. ANALİZ VE DEĞERLENDİRME başlığı altında, Analiz ve Değerlendirme Departmanı, bir başkan ve beş kişilik yardımcı bir kadrodan oluşmaktadır. Elde edilen istihbarat verilerinin analiz raporlarının hazırlanması çalışmalarını yürütmekle sorumludur. Denilmektedir.
2Î.YÜZYILDA CASUSLUK İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ İSİMLİ DOKÜMAN Söz konusu doküman, Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele geçirilmiş olup 24 Sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Casusluk mesleğinin insanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olduğu, günümüzde istihbarat örgütlerinin gerçek güçlerini, sahip olduklan teknolojik olanaklann ve kadrolannda yer alan altın beyinli yaratıcı uzmanlann be^rf^îğîiSelirtilmiştir.
insanlık bilgi çağını geride bırakıp iletişim çağma adım ülkelerin istihbarat servislerinin "Global İstihbarat İstasyonları" kalmış bilimsel ve teknolojik devrimlerden yararlanamamış örgütlerinin 21.yüzyılda kendilerinden üstün olan devletlerin koyamayarak işlevlerini tümüyle yitirecekleri belirtilmiştir.
attığı günden bu yana güçlü oluşturmaya yöneldiği, geri ülkelerin resmi istihbarat istihbarat örgütlerine karşı
Bu şekilde geri kalmış ülkelerin hükümetleri geniş halk kitlelerine ulaşmak yerine halk kitlelerini kontrol altına almayı başarabilen çeşitli güç odaklarıyla işbirliği yapmayı seçtikleri, çünkü politikada ayakta kalmanın ilk koşulunun istihbaratçıların hışmına uğramamak olduğu, bu nedenle istihbarat dünyasında olup bitenlerle ilgilenmedikleri, 21.yüzyılda hükümetlerin ve politik liderlerin bu aymazlığının gelişmekte olan yada geri kalmış ülkelerin felaketini hazırladığı belirtilmiştir. Hiçbir politik lider yada hükümetin, istihbarat örgütlerinin onaylamadığı ve destek vermediği proje ve kararları uygulamasının mümkün olmadığı, hiçbir güç hiçbir grup ve hiçbir örgütün istihbarat arenasında yer alan servisler kadar etkin bir güce sahip olmadığı, 21.yüzyılın istihbarat servislerinin denetimi ve yönlendirmesiyle düzenlendiği, bunun önüne geçilmesinin olanaksız olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmanın hazırlanmasındaki temel amacın, ulusal güvenlik konularının politik ve militarist önlemlerle sağlanabilmesi döneminin kapandığını göstermek olduğu belirtilmiştir. Dünya ülkelerini çeşitli uluslar arası kuruluşların şemsiye altında toplamayı başaran süper güçlerin "Dünya Hükümeti" kurmayı amaçladıkları bir zaman diliminin yaşandığını, buna bağlı olarak ta süper güçlerin istihbarat örgütlerinin, diğer ülkelerin resmi istihbarat servislerini amaçlarına uygun hizmet veren "Global İstihbarat İstasyonlarına dönüştürebilmek için çaba gösterdikleri, globalleşme sürecine bağlı olarak ulusal istihbarat örgütlerinin "Global İstihbarat İstasyonlarına dönüştürülmüş olacağı belirtilmiştir. Türkiye'de son yıllarda yaşanan gelişmelerin, devlet mekanizmasının en yaşamsal ve kilit noktalarındaki görevleri rejim karşıtlarının işgal edebildiği ve cumhuriyet devrim ilkelerinin askıya alınabildiği, Türkiye'nin geçmişte genç nesillerin üretime katılımını sağlayamadığı gibi bugünde ulusal gençliğini yitirme noktasına geldiği belirtilmiştir. Ayrıca çeşitli çevrelerin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kadrolaşma planıyla komuta kademelerini ele geçirme girişimlerinin Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik tehditin boyutlarını göstermeye yeterli olduğunu, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendiren konularda gerçekleri görebilmesinin yüzyıl gecikmeyle mümkün olduğu belirtilmiştir. MİT'in son 20 yılda uluslar arası arenada elde ettiği başarıların diğer ülkelerin istihbarat örgütlerine göre oldukça mahcubiyet verici olduğu, MİT'in son 30 yıldaki faaliyetlerinin %80'ni ulusal gençlik üzerinde yoğunlaştırdığı ve ulusal gençliğin paramparça olmasının tek ve gerçek nedeni olmayı başardığı, MİT'in son 50 yıldır faaliyetlerinin %20'sini Türk aydınlan üzerinde yoğunlaştırdığı, ne kadar yazar varsa fişleyerek karalama kampanyaları uyguladığı ve Türkiye'yi aydınlatacak Cumhuriyet devrimlerine gönülden bağlı tek bir Kemalist aydın bırakmadığı, Milli İstihbarat Örgütü (MİT) nün tarihsel süreç içerisinde misyonu ve işlevini tümüyle yitirdiği belirtilmiştir. Özet bir ifadeyle Türkiye'nin istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve başarılı çalışmalara ihtiyaç olduğu, bunun gerçekleşebilmesi içinde yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca istihbarat merkezlerinin geçmişte ve günümüzde nasıl çalıştıklanyla ilgili bilgiler verildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün belirledikleri amaç ve yöntemlerle binlerce vatandaşımız, siyasetçi, bürokrat, Asker ve emniyet mensubu, yargı mensupları ve iş dünyası hakkında istihbari çalışmalar yaptıkları ve bu verileri sakladıkları tespit edilmiştir. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yaptığı istihbaratlar sonucu elde ettiği verileri, bazen şantaj, bazen yıpratma ve sindirme bazen de örgütün basm-yaym organlarında yayınlayarak karalama ve dez-enformasyon amacıyla kullandığı anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra "LOBİ" dokümanında belirtilen "Mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır" hususu göz önünde bulundurulduğunda, örgütün topladığı istihbari bilgileri ekonomik güç elde edebilmek amacıyla da kullanılmış olabileceği değerlendirilmektedir. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplarının kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmelerinde istihbarat toplama faaliyetleri konusunda çok sayıda görüşmeler yaptıkları, telefon görüşmelerinde değişik kişi kurum yada belirli bölgelerde yaşayan kişilere yönelik takip tarassut çalışmaları yaptıkları, istihbari bilgiler topladıkları anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra değişik platformlarda yaptıkları konuşmalarda ellerinde 13.500 hainini listesi olduğunu, bu kişilerden bir gün mutlaka hesap sorulacağını öne sürerek yaptıkları hukuksuzluğu ve ilerde gerçekleştirecekleri eylemleri açıkça itiraf ettikleri anlaşılmaktadır. Bunların yanı sıra örgüt mensuplarının ikametlerinde ve iş yerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen bilgi, belge, doküman ve dijital verilerde, binlerce kamu görevlisi ve sivil vatandaşımız hakkında istihbari bilgiler topladıkları, bir kısım vatandaşlarımızı ideolojik görüşlerine ve ırki kökenlerine göre sınıflandırarak fişleme yaptıkları anlaşılmıştır. Yapılan soruşturma sonucunda, istihbarat toplama faaliyetlerini, örgütün tüm birimlerindeki şüphelilerin yaptığı, istihbarat toplama faaliyetlerine çok önem verildiği, bu noktada tüm kaynakların kullanılmaya çalışıldığı, üniversitelerde öğretim görevlisi olarak görev yapan örgüt üyelerinden örgütün en alt birimindeki üyesine kadar herkesin istihbarat toplamamaya çalıştığı, hatta örgütün bazı hücre yapılanmalarında sadece istihbarat toplama ile ilgili birimlerin oluşturulduğu, Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki hücre yapılanması içersinde "ÖZEL BÜRO" adı altında internet sitesi oluşturularak istihbari bilgi toplama faaliyetleri yürütüldüğü, bunların yanı sıra sokakta da birçok takip tarassut çalışması yaparak istihbarat toplama faaliyetlerine hız verdikleri tespit edilmiştir. İLETİŞİM TESPİT TUTANAKLARI * Tape 1242', 24.12.2007 günü saat : 12.39'de Sevgi ERENEROL ile Cihan ÖRNEK arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Cihan ÖRNEK'in "...Bayram mayram demeden sürekli çalışıyoruz bu konular üzerinde" "şimdi sizin bir internet şeyi mail adresinizi bir alabilir miyim" dediği, Sevgi ERENEROL'un da erenerol@ttnet.net.tr. Şeklinde internet adresini verdiği, Cihan ÖRNEK'in "...Şimdi size bir takım mailler göndericem, bir de bazı bilgiler var, onlarında özellikle sizde de kalmasını istiyorum" "kemal abiye de gönderdim size de, sonuçta yani sadece bende kalması büyük bir risk teşkil ediyor, gerçi belli başlı yerlere ulaştırdım ben" "...bu bilgiler çok değerli bilgiler anlatabiliyor muyum" "dolayısıyla böyle bir riskli bir mücadelede de sadece bende kalması da büyük bir risk teşkil edeceğinden dolayı en azından sizde de bulunmasında fayda var" dediği anlaşılmıştır. * Tape :1293'de 15.01.2008 günü saat:18.14'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Bojidar'm "Şimdi sana bi isim atıcam mesajla bir Azeri ismi" "Bunun hakkında hiç bilginiz var mı" dediği, '■
* Tape :1294'de 15.01.2008 günü saat:18.17'de Bojidar..? m Sevgi ERENEROL'a gönderdiği mesajda; "MARZİYE BİNNETOVA" şeklinde mesaj gönderdiği, * Tape :1295'de 15.01.2008 günü saat:18.17'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; SEVGİ'nin "Evet baktım ama tanımıyorum" "Şayet istersen yarın öğrenirim ama" dediği, BOJİDAR'm "ama onu bi araştıralım o zaman" dediği, * Tape :1296' 16.01.2008 günü saat:10.04'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; SEVGİ'nin "Sorduğun ismi bulamadım aradım Azerbaycan'ı sordum bilmiyorlarmış" dediği, *Tape :1394'de 27.11.2007 günü saat: 09.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Güler'in "Ev konusu, baktıracaktın ya eve." "Ama bu çok acil. fevkalade bi gelişme var çünkü." "Yani bu yüzde yüz öyle de. Ben dün aldım haberini. Ayrıca ekstra bir tertip yapmaya hazırlanıyorlar. Yani içeriyi temizlemeleri lazım" dediği Veli'nin "Tamam ben bi baktırayım şimdi." Dediği, Güler'in "Ne olur ama baktırmadan daha fazla yani ne gerekiyorsa yapalım ya. Lütfen ya senden hiç birşey istemedim biliyorsun, bu çok benim için hassas." "Ya dün gelip, bizzat söyledi bizzat birisi söyledi. Salon tamamen dolu kayde alıyorlar. Ayrıca bugünlerde bir tertibe hazırlanıyorlar. Eve ekstra girmeye yani..." dediği Veli'nin arka planda (Günaydın Melih, ben gel cem. Biraz işlerim var dışanda. Şey dicem şimdi çok acele hemen bugün bu evde dinleme yapılıyor. Bi tanıdığımızın birisinin evinde dinleme var. Bişey yerleştirmişler o çip dediğimiz şeyler var ya. Onların dinleme tespitlerini acele yaptırmamız lazım. Bugün hemen bi eleman bulun hemen. Bulun ben gelecem oraya tamam mı? dedikten sonra Güler'e "Tamam canım ben şey yapacam." dediği, * Tape : ...'de 27.11.2007 günü saat : 12.44'de Güler KÖMÜRCÜ ile VELİ KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle; VELİ KÜÇÜK'ün "Güler. Müsait misin?" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Efendim canım." Şeklinde cevap verdikten sonra Güler KÖMÜRCÜ'nün evinde olduğunu düşündüğü dinle cihazları ile ilgili olarak "Şimdi söyle eve mi geçeyim hemen." dediği Veli KÜÇÜK'ün "Yok ben şey yapıcam birini getiricem ... buluşturcam. Bir saat sonra bana gelecekler." Dediği ve görüşmenin Veli KÜÇÜK isimli şahsın ayarlayacağı kişiyle ilgili randevulaştıklan ve görüşmenin bu şekilde bittiği, * Tape :1386'de 28.11.2007 günü saat : 12.58'de GÜLER KÖMÜRCÜ ile MEHMET EYMÜR arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Mehmet EYMÜR'ün "Artık VELİ PAŞYLA haşır neşirmişiniz her gün berabermişiniz." dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Bişey istedim ondan sağolsun Allah razı olsun adamcağız sahip çıktı." Dediği, Mehmet EYMÜR'ün "Araştırmalar yapıyormuşunuz" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Eve baktırdı eve. Yani evdeki dinleme olup olmadığına baktı" "Bütün işte dinleme olup olmadığına baktırdı o alet ne kadar güzel bişey o aletten satın alsak biz" dediği, * Tape :1412' 26.12.2007 günü saat: 16.27'de Güler KÖMÜRCÜ ile Ümit ÖZDAG arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün "MİT e niye saldınyolar" "Sabah gaztesini görüyorsun kaç gündür nerdeyse tekerlek patlatmaktan başka bir şey yapamaz lastik patlatmaktan öteye gidemez yok efendim kurum o kötü bu kötü şu kötü" "Değiştirmeye çalışıyolar anladığım kadarıyla onun içinde zemin hazırlıyolar" dediği, Ümit ÖZDAG'm "Şey yani yönetimimi değiştirmeye çalışıyolar" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'rjün --'hayır efendim iki sene uzatma var onu yapmak istemiyorlar" "2937 sayılı Devlet İstihbarat HizmltiLerinin 13. maddesine göre
normal şartlarda 67 yaşma kadar görevini sürmesi lazım" dediği, Ümit ÖZDAG'm "Ya sizin teşkilatta öyle demek ha" dediği * Tape : ...' 29.02.2008 günü saat:20.28'de Hikmet ÇİÇEK ile Ferid İLSEVER arasındaki telefon görüşmesinde özetle; FERİT'in "Bu şey vardı ya Hikmet, sen kitap yapacağm diye konuştuk" "Ya şimdi önce şunu abi Pazartesi gününe kadar yani yarın var öbür gün var güzel bir dosya haline getirelim kısa özlü şöyle Oktay EKŞİ'nin önüne konulacak bilmem Ertuğrul ÖZKÖK'ün önüne konacak şekilde çokta uzun bir yazı olmasın ama işin röj önünü veren bir dosya yapıversen ondan sora buradan ben İstanbul'dan" "Şeye götüreceğiz bunu basın mensuplarına götüreceğiz yani bu bunların ne olduğunu o bizim Aydınlık kapaklarından kalkarak ondan sonra 55 kişilik liste, ondan sonra işte Şemdinli bilmem nesi ondan sonra Hrant DİNK cart curt bütün marifetleri ve bu gün ne yapmak istiyorlar amaçlan nedir, bu gün itibari ile bir dosyayı şey yapalım götürelim koyalım önlerine..." "Yani bu senin şeye de bir kolaylık olur. Kitabında bir şeyini iskeletini yapmış olursun..." "...8-10 sayfalık bir şey olsa bir materyal biliyor musun yani önüne koyacağız tak diye köşesinde yazacak biliyor musun abi" dediği, HİKMET'in "O dosyayı hazırlayım ben bu gün ERGENEKON'la ilgili bütün kitapları aldırdım" dediği, *Tape 386 05.03.2007 günü saat:14.52'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Erkut ERSOY'un "Merhaba komutanım" dediği, Mehmet Fikri KARADAG'ın "ARSLANım ne haber ne yapıyorsun" "Ne yapıyor arkadaşlarınla ne yapıyorsun iyi misin" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Valla çalışmalarımız devam ediyor komutanım işte, internet üzerinden" dediği, *Tape 015 telefon görüşmesinde istihbarat sorumlusu Erkut ERSOY'un Mehmet Fikri KARADAG'a hitaben "Komutanım her zaman yanınızdayız, biliyorsunuz." "Her zaman elimizden geldiği kadar, derneğimize, davamıza, yardımcı olacağız komutanım." Diyerek bağlılıklarını bildirdiği görülmektedir. *Tape 027 görüşmede, Mehmet Fikri KARADAĞ İstihbarat sorumlusu Erkut ERSOY'a bir konu ile ilgili talimat verirken "Yıldırım hızıyla devam edin .............. " şeklinde talimat verdiği, *Tape 399 27.06.2007 günü saat:15.59'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet Fikri KADAĞ'm "Erkut nasılsın evlat" "İstanbul birinci bölgeden bağımsız adayım arkadaşlarına haber ver gözlerinden öpüyorum yardımlarını bekliyorum" dediği, Erkut Ersoy'un "Tabi komutanım iletirim hangi partiden bağımsız" dediği *Tape 39 13.07.2007 günü saat: 18.29 sıralarında M. Fikri KARADAĞ isimli şahsın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu, Erkut ERSOY isimli şahsın kullanımında bulanan 0 380 411 14 64 numaralı telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Erkut'un "Erkut ben komutanım Özel Büro" diye tanıttığı, Fikri'nin "Tamam Erkut, şeylen Özel Büro terimini kullanmıyoruz biliyorsun" "Özel Büro falan yok, bir tek Kuvayi Milliye var tamam mı evlat" dediği, Erkut'un "Doğru doğru komutanım haklısın" dediği, *Tape 401 15.07.2007 günü saat:15.56'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Erkut ERSOY'un "Komutanım biz Taksim Select otelde toplantıdayız, toplantımız başladı da" dediği, Mehmet Fikri KARAJlAScâ^Bizde şimdi ... Paşabahçe Beykoz'da seçim propagandası yapıyoruz, bu ^un* çdcukll^ izin almış buradan" ff %
\
Jtm ^L
"Paşabahçe'deyiz şuanda Erkut arkadaşlara çok selam söyle ya" dediği, Erkut ERSOY'un " Aleyküm selam komutanım iletirim bu arada sizinle tanışmak isteyen birisi var komutanım bizim Özel Büroda Düzce de İstihbarat görevlimiz" "ben yarın bi yanınıza uğramak istiyorum derneğe" dediği, Mehmet Fikri KARADAĞ'm yarın gelmelerini söylediği, *Tape 380 23.02.2007 günü saat:21.02'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Emre............. 'nin kullanımında bulanan 0 544 553 24 21 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; İnternetten telefon numarasını aldığını söyleyen Emre'nin, Erkut ERSOY ile telefonda tanıştıktan sonra, Emre'nin "MSN'den konuşmak istiyorum da MSN'iniz açık mı" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "MSNmiz şu anda aktif değil" diyerek hangi konuda görüşmek istediğini sorduğu, Emre'nin "Özel büro hakkında" dediği, Erkut ERSOY'un "Yani özel büroyla ilgili çalışmak mı istiyorsunuz" "Hangi konuda çalışmak istiyorsunuz yani ne yapmak istiyorsunuz" diye sorduğu, Emre'nin "ben de onu konuşacaktım nasıl olur hek grubu falan filan var da" "Lise öğrencisiyiz biz" dediği, Erkut ERSOY'un "Şimdi bizim hek grubumuz var proje grubumuz var bir de istihbarat" " Ben grubun istihbarat grup lideriyim" dediği, *Tape 381 27.02.2007 günü saat:14.02'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Süreyya ............. 'nın kullanımında bulanan 0 533 420 80 73 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Erkut ERSOY'un "İyi günler ÖZEL BÜRO grubundan arıyorum ben Erkut ERSOY İSTİHBARAT GRUP LİDERİYİM" dediği, yapılacak olan bir toplantının ertelenmesi nedeni ile katılımcılara bilgi verilmemesinden dolayı mağdur olan Süreyya isimli şahsa özürlerini ilettiği, daha sonra 4 marta yapılacak olan toplantıya katılımcı olarak ismini kaydettiğini, katılıp katılamayacağını sorduğu, Süreyya'nın o tarihte yurt dışında olduğunu söyleyerek katılamayacağını söylediği, *Tape 389 14.03.2007 günü saat:17.32'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Müfit............... 'in kullanımında bulanan 0 542 594 93 68 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Erkut ERSOY, biraz önce çıktığı bir toplantıdan bahsederek toplantının çok verimli geçtiğini, yaptıkları çalışmalar hakkında, toplantı yaptığı kişilerin bilgi almak istediğini söylediği, akabinde Erkut ERSOY, Müfit'e hitaben "Ne gibi çalışmalarınız var filan diye, çok isminizi duyduk sağdan soldan, Teşkilattan gelmiş, Genelkurmaydan gelmiş, çok sağlam çocuklardır diye, yani olumlu referanslar almışlar, teşkilattan falan" "isminizi hep işte SERVİSTEN falan duyuyoruz, Genelkurmay İstihbarat dairesinden arkadaşlarımız çok iyi istihbarat veriyor sizin hakkınızda, iyi referanslar alıyoruz bir de kendimiz tanışmak istedik" "Birebir seninle bir görüşelim ... işbirliği içerisinde oluruz nasıl bize yardımcı olabilirsiniz, nasıl bize istihbarat aktarabilirsiniz falan gibi" " Bu alanda güzel bir konuşma geçti" dediği, görüşmenin devamında Erkut ERSOY'un " Yani işte çok olumlu ama bunlar, tabi resmi görevli olduğu için herkese güvenemiyorlar, şimdi teşkilattan filan bizim hakkımızda olumlu referanslar almışlar bunlar" dediği yapmış oldukları çalışmalardan ve zihin kontrolü ilgili bilgilerden ve ellerinde bulunan teknolojiden bahsettikten sonra Erkut ERSOY'un "Dediler ya bu kadar profesyonelsiniz nerede eğitim alıyorsunuz, o da bizde kalsın dedik yani" diyerek yapılan toplantı hakkında genel bilgi verdiği *Tape 392 22.03.2007 günü saat:19.36'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Özlem ........... 'in kullanımında bulanan 0 505 815 01 30 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Erkut ERSOY'un " ........ Özlem Hanım şimdi biz yeni bir idare şekline gittik daha doğrusu yeni bir karar aldık özel büro olarak, bizim biliyorsunuz iki tane grubumuz var DSS haberleşme bir de dağıtım komiteleri" "Şimdi bize dediler ki yukarıdan saha -4" >o
/^^\ y^^p^h^^Y^y
çalışmalarına biraz daha zaman ayırmanız gerekiyor biraz daha sahada kalmanız gerekiyor" diyerek 31 Mart itibari ile iki gurubu da sağlam birine devretmek için çalışmalar yaptıkları hakkında konuştukları, *Tape 393 22.03.2007 günü saat:19.40'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Neslihan ............ 'in kullanımında bulanan 0 505 720 38 94 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Neslihan Ankara Kızılay'da toplantıda olduğunu söyledikten sonra, Erkut ERSOY'un "Anladım anladım, ben biraz önce Özlem Hanım ile görüştüm, o size aktaracaktı konuyu ama aradığınız iyi oldu, şimdi bizim bu ay sonu itibariyle DSS ve Dağıtım Komiteleri gruplarımız var ya" " Onlan kapatıyoruz" dediği akabinde bu işin çok zamanlarını aldığını ve ÖZEL BÜRO olarak arkadaşları ile birlikte SAHA VE İSTİHBARAT ÇALIŞMALARINA ağırlık vereceklerini anlattığı, *Tape 394 26.03.2007 günü saat:21.07'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Funda............ 'nın kullanımında bulanan 0 535 583 71 08 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Erkut ERSOY kendisinin özel bürodan aradığını söyledikten sonra, "Geçmiş olsun ya, ben mailini aldım da sevindim çok, şimdi bizim biliyorsun 31 Mart itibariyle DSS ve Dağıtım komiteleri gruplannı kapatıyoruz" "Sahada olmamız istendi bizden, yani daha çok artık halkın içerisinden toplayacağız istihbaratı" dediği, *Tape 397 29.04.2007 günü saat:23.58'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Özlem ............ 'nın kullanımında bulanan 0 505 815 01 30 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Özlem ve Erkut ERSOY birbirlerine iyi dileklerini ilettikten sonra Erkut ERSOY'un " Valla iyidir biz de işte sürekli sahadayız, ben şu anda dışarıdayım da yani sürekli işte böyle ben Düzce'deki şeyi PKK ile ilgili çalışmaları üstlendim, burada PKK ile ilgili işte izlediğimiz şahıslar var, işte onlara bakıyoruz normal şekilde devam ediyor biz sahadayız" "İşte Hizbullah olsun, diğer İslami fonksiyonlar, biraz bu ortamdan da şey bulup cesaret bulup, böyle biraz kuran kursları açıyorlar, ...biz de bu şeylere karşı uyanığız, devamlı işte o ortamlara giriyoruz çıkıyoruz, arkadaşlarımız her türlü kılıkta onların içerisindeler yani, devamlı takip ediyoruz, herhangi bir durum var mı yok mu ne gibi bir şeyler olacak işte telefon takibi şu bu işte" dediği, Özlem'in "Orada herhangi o konuda bir ihtiyaç olursa, yardımınız benim, o yönde de şeyim var çünkü, geldim gittim onlan biliyorum ben anlanm yani" dediği, Erkut ERSOY'un "o zaman kara çarşafa girmeniz lazım, bizim buradaki elemanlar kara çarşaflı, kara cübbeli, sakallı geziyorlar, kara çarşafa gireceksiniz yirmi dört saat gelin buyurun" dediği, Özlem'in "Tamam tasavvuf dilinden anlanm en azından ... bilemem de" dediği, görüşmenin devamında uzun bir süre, Zihin Kontrolü hakkında konuştuktan sonra Erkut'un "..Biz bu şebekenin peşindeyiz" "mesela bazı insanlardan zihin kontrolü ile ilgili şikâyetler geldiği zaman biz hemen gönderiyoruz bizim elemanlan, hemen Frekans taraması yaptmyoruz evinde iş yerinde" dediği, *Tape 423 01.06.2007 günü saat:19.01'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 537 872 73 14 numaralı telefonla, Can .......... 'in kullanımında bulanan 0 542 594 93 68 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Bir süre Düzce de yapılacak olan toplantı ile ilgili konuştuktan sonra Çan'ın toplantıya gelemeyeceğini söyleyerek "..Ne oldu grubu tekrar aktif mi ettin" dediği, Erkut ERSOY'un "Ya şimdi web sitesi açacaktık biliyorsun yani .. grubu kapatmamız aslında web sitesi açmak istediğimiz içindi ama web sitesi biraz zaman alacak yani onu iyi bir şey yapmak istiyoruz da web sitesi açılana kadar da bari hiç £İ*^s§^ö^lendirrne çalışmalan devam etsin dağıtım komiteleri devam etsin dedik o yü^aen öyle birvşeşy düşündük yani" dediği,
Çan'ın tüm üyelerin bu konuda bilgilendirilmesini söyledikten sonra Erkut'un bilgilendirdiklerini ve en az 100 kişinin aktif olması gerektiğini, Can'm "Kim var kim var tepede" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Tepede bizim Uğur var Uğur BİLGEHAN var" dediği, Can'm "Şey olarak soruyorum yani asker kesiminden kim var" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Valla şu anda henüz daha belli değil" dediği TEM*Tape ....... 06.08.2007 günü saat:02.02 sıralarında Erkut ERSOY ile Ümit'in yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; E.ERSOY' un "Ümit'ciğim ne haber" dediği, ÜMİT' in "arkadaşlar geldi evde" dediği, E.ERSOY' un "...bizim buralar araştırma çalışmaları yoğunluk kazındı" "Bizim istihbarat birimini bir tane sağlam bir yönetici birisi lazım yani bu işleri derleyecek toparlayacak, çünkü üzerimizde iş yükü çok fazla" "Tercih edilen Lise mezunu olmazsa da en azından kafası çalışan birine ihtiyacımız var" dediği, UMİT'in "İnternetten bulunmaz o internetten sıkıntılı olur" dediği, E.ERSOY' un "İşte çevrenden bir tane sağlam birisi bir de sadık olacak yani" dediği, TEM*Tape ...... 08.08.2007 günü saat:22.12 sıralarında Erkut ERSOY ile Yavuzhan KARAGÖZ' yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Y.KARAGÖZ' ün "...daha evvel ben açık istihbarat gurubundaydım Behiç GÜRCİHAN tanıyorsunuzdur belki" dediği, E.ERSOY' un "Tanıyoruz evet Behiç beyi" dediği, Y.KARAGÖZ' ün "Ha Behiç beyle biraz çalışma yapmaya çalıştıkta" ".. .kendisinden 2023 ile ilgili öneriler bekledik öyle kaldı o" dediği, E.ERSOY' un "...Behiç beyin de yoğunluğu var. Tamam şimdi şunu şöyle söyleyim sizin gibi değerli arkadaşlara ihtiyacımız var. Özellikle istihbarat araştırma birimimizi yönetebilecek onu yönlendirebilecek arkadaşlara ihtiyacımız var şuanda" dediği, Y.KARAGÖZ' ün "Açık istihbaratın yapısını da biliyorsunuz internet sitesinden günlük haber verme şeklinde de" "Daha elle tutulabilir insanların hani guruba dahilim diyebileceği bir gurup lazım" dediği, E.ERSOY' un "Ben burada işin kapsamını anlatırım bizim sade internet değil başka çalışmalarımız da var" dediği, TEM* Tape : ...'de 03.09.2007 günü saat : 13.32'de Erkut ERSOY ile İbrahim UZUN arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İbrahim UZUN isimli şahsın bir sorundan bahsedeceğinden bahisle "Teşekkür ederim sağ olun uğraşıyoruz sizinle benim paylaşmak istediğim çok büyük sorunlar var. Şimdi Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi bildiğiniz gibi yakında kuruldu. Burada bir Mardinleştirme ve Doğulaştırma operasyonları çok hız kazandı. Çok ayrıntılı konuşmamız lazım. Ben şu anda okuldayım Tekirdağ'ındayım Meslek Yüksek Okuhmdayım. Bunun için Rektör Yardımcıları istifa etti. Birisi de benim çok yakın dostum." dediği, Erkut ERSOY'un "Şimdi ben görevde değil de Düzce'deyim. Bir gün izin alsanız burada detaylı görüşsek olur mu? Bir gün izin alsanız okuldan" dediği, İbrahim UZUN'un "Burada arkadaşlar yok mu?" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "İşte orada arkadaşlarımız bizim var ama yani bizim istihbarat birimizdeki arkadaşlarımızı görev bu görüşmelerde kullanmıyoruz. Onlar tamamen bilgi toplamak amacı olduğu için. kendilerini şey yapmak istemiyoruz" dediği TEM * Tape : ...'de 12.11.2007 günü saat : 21.17'de Erkut ERSOY ile Erkan KORKMAZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Engin KORKMAZ'm Cahit isimli şahısla yaptığı görüşmeyi Erkut ERSOY'a ilettiği, Erkut ERSOY'dan bu görüşmenin video kayıtlarını incelemesini istediği, psikolojik bir vakıa söz konusu olup olmadığını gözden geçirmesini istediği, Erkut ERSOY'un da video görüntüsünün kendisine ulaşmasının sonra gerekli incelemeyi yapacağını belirttiği, devamında zihin kontrolü ile ilgili olarak Erkut ERSOY'un "Dolayısıyla bunu milli istihbarat teşkilatı yapıyorsa -müsteşarı yargılamaya kadar götürecek bir imkânımız da elimizde mevcut o yüzden burada bizim üstümüze düşen
gerçekten zihin kontrolüne uğrayan kişilerle psikiyatrik vakaları ayırt etme. Türkiye de Emniyetin bu konuda çok fazla bir bilgisi yok ama emniyetin içinden küçük bir gurup ve milli istihbarattan resmi birkaç kişi yani bir gurup diyelim buna onlarla resmi bağı olmayan ama milli istihbarata bilgi aktaran bir gurubun bu işin başında olduğunu biliyoruz. Hatta elimizde bunlarm bazılarının fotoğraflarıda var ciddi miktarda" dediği, görüşmenin devamında Erkut ERSOY'un "Şimdi biz bu soruşturmayı gizli tutmak zorundayız. Resmi makamlardan gizli yürütüyoruz neden gizli yürütüyoruz ee güvenlik ve istihbarat servisiyle minimum ilişkide kalmak zorundayız ki onlar bizim arkadaşlarımızı deşifre etmesinler. Biz bunları tam kadro olarak yani bizim istediğimiz üç beş kişi değil tam kadro olarak cihazlarıyla beraber bunları basının önüne koyarak hani böyle televizyonlarda polis yakaladığı operasyondan sonra şey yapar basınla deklere eder cihazları. Bizde öyle televizyonda deklere edeceğiz bu cihazı bunlarla." dediği TEM * Tape : ...'de 29.11.2007 günü saat : 16.23'de Erkut ERSOY ile Tutkun AKBAŞ arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Tutkun'un yaşanan gelişmeler hakkında daha fazla ayrıntıya ulaşıp ulaşmadığını Erkut ERSOY'a sorması üzerine Erkut'un "Valla ben işte senden sonra aradım onları, dedim böyle böyle bir arkadaş var, guruptan yani sizden bilgi almak istiyor, dediğim gibi onlar konuşmama karan aldılar üst yönetim tarafından konuşmaları şey yapıldı. Görüşmek istemediler yani yapabilecek bir şey yok ben elçiyim." dediği, bunun üzerine Tutkun'un bilgi alma noktasında ısrar etmesi üzerine Erkut ERSOY'un "Selim ee Mahroz Kod adlı adam şuan Türkiyede bunu yaz istiyorsan." dediği, Tutkun'un bahse konu şahıs hakkında ne gibi bir işlem yapılacağını sorması üzerine Erkut ERSOY'un "Normal devletin kendi jandarması alsa açıklar bunlar kontrol gerilla. Yani getirenler konturgeriila yani getirenler özel büronun kendi unsurları." dediği, Tutkun'un "He sorgular devlete ulaştırılmıyor mu." diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Ulaştırılır ama yani bu çalışma sistemi onların çok farklıdır onlar devletin gizli çocuklarıdır." dediği, *Tape 368 27.10.2007 günü saat:21.16'da Kahraman ŞAHİN ile Raif GÖRÜM arasındaki telefon görüşmesinde özetle; (Tape ...) K.ŞAHİN'in "Hı karşının çocuklan geldi o ekmek fmnı falan ayağı vardı ya","Bir iki işler varmış tehlikeli işler" "Büyük paralar götürenler varmış" "Anlatacağım şeyler var yani şimdi telefonda çok uzun sürer onlar" dediği, R.GÖRÜM'ün "Anladım tamam ya bizim İstihbarat hattan konuşuruz o zaman" dediği, K.ŞAHİN'in "İkinci kanala geçelim" dediği, R.GÖRÜM'ün "İyi hadi bakalım o zaman öyle yapanz..." dediği, *Tape 349 18.06.2007 günü Saat:14.10'da Erol ÖLMEZ'in 0 546 647 89 88 numaralı telefondan Kahraman ŞAHİN'in 0 537 375 53 10 numaralı telefonunu aradığı ve yapılan görüşmede; Erol'un "He vatandaşları bekledim biliyor musun" "Operasyon yapacaktık onlara da baktım gelmediler" "Gelseydi direktmen 1. Kolorduda gözlerini açtıracaktım, kaçtılar şerefsizler" "Yerlerini... tesbit ettik zaten adresleri falan herşeyi tespit edildi, onlarla ilgili gereken çalışmaları yapalım istihbaratla ilgili bilgileri her türlü, şahıslarla ilgili tamam mı" "Bu akşam onlann gerekse gece saat 2-3 arası alalım o şerefsizleri" "ben karargaha geliyorum komutanım" "Hayırlı görevler diliyorum" dediği anlaşılmaktadır. *Tape 451 17.09.2007 günü saat:18.33 sıralannda Erol ÖLMEZ' in 0536 631 09 01 numaralı telefonu ile Kahraman ŞAHİN' in 0537 375 53 10 numaralı telefonunu aramasıyla yaptıklan görüşmede özetle; Kahraman' m Erol'a nerde olduğunu sorduğu, Erol' un "Taksime geçiyorum, ordan da Çarşamba'ya geçcem" "iftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani, sen ne yapıyorsun ne var ne yok?" dediği, Kahraman' m "Ne yapalım koştur işte, napiyim" dediği, Erol' un "biz de mollaların arasına takıldık girdik işte ne yapalım, soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya" dediği, Kahraman' m "ya hayırlısı olsun be kardeşim ya, görevini tam
yerine getir de" dediği, Erol' un "Görevi getiriyoruz, ne var ne yok sen nerdesin ne yapıyorsun?..." dediği anlaşılmıştır. *Tape 458 24.09.2007 günü saat: 14.13 sıralarında Erol ÖLMEZ' in 0536 631 09 01 numaralı telefonu ile X Şahsın kullanımındaki 0538 675 01 93 numaralı telefonunu aramasıyla yaptıkları görüşmede özetle; Erol' un "Sen bu vatandaşların adreslerini teşhis et abi" "Muhakkak bana lazım yani, bunun adresini tespit et, ondan sonrasını bana bırak, ben gereken yerlere verecem onun adreslerini" dediği anlaşılmıştır. *Tape 459 24.09.2007 günü saat: 14.13 sıralarında Erol ÖLMEZ' in 0536 631 09 01 numaralı telefonunu Mehmet...? İsimli şahsın 0538 952 45 20 numaralı telefon ile aramasıyla yaptıkları görüşmede özetle; Mehmet' in "Bu şeyini nasıl yaptın" diye sorduğu, Erol' un "O konuyu hallettim, bide bu senin vatandaş vardı ya, şeyde ki" "o Antakya'lmm" dediği, Mehmet' in "hı hı" diyerek onayladığı, Erol' un "O şeyinin istihbaratını yaptık biz" "Zaten Karaman Binbaşı ile görüştüm ben, onunla ilgili tüm bilgileri aldık, vatandaş şey yani, zama zingo hesabı anladın mı abi" "Her türlü oynuyor, ona yanaşma, zaten onun aranmasıda var" "Anladın mı bide başka şeylerden aranması var, zaten bizim ekip arıyor onları bulduğu yerde zaten paket edecek, sen hiç şey yapma onlarla, herhangi işe girme yani" dediği anlaşılmıştır. *Tape 360 14.10.2007 günü Saat:21.59'da Erol ÖLMEZ'in 0 535 964 65 86 numaralı telefondan Kahraman ŞAHİN'in 0 537 375 53 10 numaralı telefonunu aradığı ve yapılan görüşmede; Erol'un "Komutanım hayırlı akşamlar. Erol Han EJDEROĞLU" "O vermiş olduğunuz görev hakkında, dünkü tamamlanmıştır. Yarından itibaren sabah sekiz on arasında irtibata geçiyorum haberiniz olsun" dediği, Kahraman'm "Tamam haberleşelim o zaman sabahleyin" dediği anlaşılmaktadır. Bundan sonraki bölümde de örgüt üyelerinin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen kişisel veriler ve istihbari bilgi notlan şahıs şahıs anlatılacaktır. Veli KÜÇÜK Veli KÜÇÜK'ün Üsküdar da ki ikametinde ele geçirilen kırmızı renkli kareli harita metot defterinin 79 ve 80 nolu sayfalarında, İki şahıs hakkında; bu şahısların telefon ticareti ile uğraştıkları ve bu işi yaparken sahte fatura düzenledikleri, ayrıca bu şahısların PKK ile irtibatlı oldukları, bu kişileri üçüncü bir şahsm yönlendirdiği şeklinde istihbari bilgilerin bulunduğu, Ayrıca Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'in ticari ilişkilerini açıklayan 3 sayfalık bilgisayar çıktısı incelemesinde; Kasım 2002 tarihinde AKP"den İstanbul birinci milletvekili seçilmeden önceki yürüttüğü ticari ilişkiler ve ailesi hakkında ki yolsuzluk iddiaları" hakkında bilgiler içerdiği görülmüştür. DHMİ Personel Daire Başkanı Zeki ŞİMŞEK, Müdür Yardımcısı Orhan BİRDAL ve Müdür Yardımcısı Ömer GÖNÜL'ÜN konumlannı ve özelliklerini açıklayan 1 sayfalık bilgisayar çıktısı incelemesinde; Belirtilen bürokratlarla ilgili siyasi, ideolojik fişlemelerin yapıldığı, nerelerde görev yaptıklannm yazıldığı, aynca "tarikatçı, Şeriatçı, 5 vakit namaz, ailede türban, maddiyatçı, mali yönden araştınlması gerekir" şeklinde bilgiler içerdiği görülmüştür. Veli KÜÇÜK'ün Beşiktaş taki adresinde bulunan el yazısı ile yazılı dokümanda; biri askeri personel olmak üzere (4) şahıs hakkında bazı kişisel bilgiler ile bu şahıslann kendi aralanndaki irtibatını gösterir bilgilerin bulunduğu, Yine aynı adreste 3 sayfalık doküman içersinde Adil Serdar SAÇAN'm malvarlığı ile görev yaptığı dönemde ki çıkar ve rüşvej 'ilişkilerinin anlatıldığı, bu çerçevede görev
yaptığı dönemde Otay Petrolün sahibinden 4,5 Milyon dolar aldığı, bu parayla Bandırma da benzin istasyonu kurduğu, bunun yanı sıra Ray-Ban gözlüklerinin sahibinin oğlunun kaçırılması olayının aydınlatılması karşılığında Ekipler Amiri Bülent KURT aracılığı ile 500 Bin dolar aldığı, Organize Suç Örgütü lideri Hakan ÇİLLİOĞLU'na Şubenin imkanları ve yetkileri kendi lehine yapılan yardımlar karşılığı Adil Serdar SAÇAN'a yardımcıları Ahmet ATALAY'a, Başkomiserler Vedat MERCAN ve Ahmet İHTİYAROĞLU'na birer tane HONDA araba alındığı, Adil Serdar SAÇAN ile Erol KOHEN arasındaki çıkar ilişki anlatılarak 5 Milyon dolar alındığı, devamında Adil Serdar SAÇAN'ın diğer çıkar ilişkilerinin anlatıldığı, ayrıca Ataköy de bir dairede Mali Şube Müdürü Ayhan MİMAROĞLU ile birlikte seks partileri yaptıkları yazdığı görülmüştür. Jandarma Kurmay Albay M.Yahya ŞAHİN'e yapılan komplo" kapağı altında (5) sayfalık "Paşam Sizin himmetleriniz sonrası Hatay ................... " şeklinde başlayarak, son sayfasında "Emir ve Görüşlerinize arz ederim, Saygılarımla 1881-AVŞAR" imzalı dokümanda "Ocak 2006 tarihinde özellikle Vali A.KAYHAN'm gelmesinden sonra Hatay-Serinyol'daki Jandarma Er Eğitim Alayında büyük bir şevkle çalışan Kurmay Albay Yahya ŞAHİN'in komploya maruz kaldığını, olaydan doğrudan veya dolaylı ilgileri olan (15) askeri, emniyet ve sivil şahısların isimlerinin, rütbelerinin ve görev yerlerinin sıralandığı, "İLİŞKİLERBAĞLANTILAR" başlığı altında yapılan komplo ile Hatay'da kökü geçmişe dayalı menfaat çetesinin oluştuğu, kadronun tesisi İskenderun'da görev yapmış ve halen 3. Kolordu Komutanı olarak görev yapan Korgeneral Ethem ERDAG ile Jandarma Genel Komutanlığı Kaçıkçılık Daire Başkanı Albay Cengiz YILDIRIM'a dayandığı, Şırnak Tümen Kurmay Başkanı iken Serinyol Jandarma Er Eğitim Alayına atanan Kurmay Albay Yahya ŞAHİN'in bu ekibe dahil edilmek istendiği, olumsuz cevap vermesi üzerine tehlikeli birisi olarak görüldüğü, menfaat çetesi içersinde Albay İdris ŞAHİN, İl Jandarma Komutanı Albay Feramuz KÜÇÜK, Yarbay Mustafa YALÇIN, İstihbarat Yüzbaşı Ramazan TURAN, İl Emniyet Müdürlüğünden Şemsettin CANPOLAT'm bulunduğu, (14) askeri, emniyet ve sivil şahıslarla ilgili istihbarı mahiyette bilgiler bulunduğu, Şeffaf dosya içerisinde "Avrupa Hür Demokratlar" ile başlayan "Alman vekiller Trabzon'da" başlıklı, Gazete kupürü fotokopisinin bulunduğu doküman içeriğinde, Yeni Batı Trakya Dergisi sahibi Süleyman Sefer CİHAN'm Avrupa Hür Demokratlar Partisine Mensup 20 Milletvekilinin Türk Araştırmaları Vakfının davetlisi olarak Trabzon'a bilahare Tonya'ya gidecekleri, Vakıf başkanı Faruk ŞEN Yardımcısı Yunus ULUSOY olduğu ve bu şahıslar hakkında istihbarı rapor olarak hazırlan iki sayfalık yazı ve ekinde ziyaret ile ilgili fotoğraf ve gazete haberleri olduğu anlaşılmıştır. Veli KUÇUK'ün ikametinden elde edilen örgüt dokümanları içersinde;; ''ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli dokümanın "İstihbarat Örgütlerinin Fuhuş Ve Eğlence Sektörü Bağlantıları" başlığı altında; Sanatçılar arasında Nükhet DURU, Nuri SESİGÜZEL, İbrahim TATLISES, Erol SİMAVİ, Sibel CAN, Gülben ERGEN, Sezen AKSU, Emel SAYIN, Ayman ARTUN, Lüks Nermin, Terzi Mualla , Kenan KALAV, Turgut DEMİRAĞ, Leyla SAYAR, Rüçhan ÇAMAY gibi bir çok kişinin özel hayatları, etnik kimlikleri ve ideolojik düşünceleri ile ilgili fişleme yapıldığı görülmüştür. "MİT & MEDYA VE AJAN GAZETECİLER" isimli dokümanın "MEDYA" başlığı altında; Doğan Holding, Uzan Grubu, Bilgin Grubu, Ciner Grubu, Çukurova Grubu vb. başlıklar altında çeşitli kanal ve gazetelerin sahiplerinin yazıldığı, "MEDYA PATRONLARI" başlığı altında; "Ş^pi^ŞOY ve Bekir KUTMANGİL" isimli şahıslar hakkında ayrıntılı bilgilerin verildiği^* % '-* '<i%.
"CAN DÜNDAR'IN FİYATI" başlığı altında; Mehmet Ali BİRAND, Yaşar KEMAL, Ahmet ALTAN ve Taha KIVANÇ, Bülent ŞİRİN hakkında ayrıntılı bilgilerin bulunduğu tespit edilmiştir. "ARAŞTIRMACI GAZETECİ PROTOTİPLERİ" başlığı altında kamuoyunca da tanınan birçok televizyoncu, gazeteci ve yazar hakkında; CİA, MOSSAD, MİT, HİRAM ABAS ekibinden, SÖNMEZ KOKSAL ekibinden, MEHMET EYMÜR ekibinden, MİKTAT ALPAY ekibinden gibi medyanın içinde MİT ve yabancı istihbarat örgütleri ile bağlantılı olan gazeteciler şeklinde bir ayrıntılı bir tasnifin yapıldığı görülmüştür. Ayrıca; Emekli bir üst düzey bürokrat hakkında MİT üyesi olduğu ve bu kişi aracılığı ile kamuoyu oluşturulduğu yönünde bilgiler bulunduğu anlaşılmıştır. "OLUŞUM" isimli doküman içeriğinde; Mesut YILMAZ, Güneş TANER, Alaattin ÇAKICI hakkında bilgilerin yer aldığı, bunun yanı sıra özellikle Korkmaz YİĞİT hakkında ayrıntılı bilgilerin yanı sıra şahıslar arasındaki ilişkilerin bulunduğu, "BİYOGRAFİ" isimli dokümanda; Kemal GÜLMAN isimli bir iş adamı hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgilerin bulunduğu, "ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR" isimli doküman içeriğinde de; Orgeneral Çevik BİR hakkında ayrıntılı bilgilerin bulunduğu anlaşılmıştır. Şüpheli DOĞU PERİNÇEK; Şüpheli Doğu PERİNÇEK' in Genel Başkanı olduğu İşçi Partisinin genel merkezinden elde edilen Princo marka CD içersinde, "Fırat Üniversitesi-İrticai Kadrolaşma" isimli klasörde, Fırat Üniversitesinin kuruluşu, yapısı, fakülte sayısı, yüksek okul sayısı, öğrenci kapasitesi ve kadroları ile ilgili bilgilerin olduğu, devamında (28) öğretim görevlisinin ismi ve isimlerin altında, mezun oldukları üniversite, mastır yaptıkları yerler, siyasi ve dini görüşleri, sivil toplum kuruluşları ile olan ilişkilerinin anlatıldığı, Devamında (220) öğretim görevlisinin liste halinde isimlerinin yazdığı, isimlerin yanma profesör ve doçent şeklinde unvanların olduğu, karşısında ise, muhafazakar, nurcu, Süleymancı, Nakşi, F.G grubu, sağ görüş, milli görüş, ülkücü, milliyetçi, BBP, mason ve benzeri şekilde ibareler yazarak kişileri siyasi ve dini görüşlerine göre kaydederek fişledikleri anlaşılmıştır. P420281107130821 seri numaralı CD deki AKP-AKRABALAR dosyası içersinde, 22. dönem (8) milletvekili (11) hakan ve başbakanın akrabalarının isimlerinin ve nerede görev yaptıklarının yazdığı bir çalışmanın yapıldığı, BAŞBAKANIN DANIŞMANLARI isimli word belgesi içersinde, Başbakan'ın (4) danışmanın, ailevi durumları, üniversite eğitimleri, kimlerle ilişki oldukları ve ırklarıyla ilgili istihbarı çalışmalar yapılarak etnik köken durumlarına göre fişlendikleri, ELBA marka CD deki Bilgi Notu dosyası içersinde, Emniyet Genel Müdürlüğü personeliyle ilgili (4) sayfa daktilo ile yazılmış doj^manlarm içeriğinde, (56) üst düzey
Emniyet görevlisi hakkında dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel veri olarak kaydedip fişleme yaptıkları, ELBA marka CD deki "fetullahcı gladyo" klasörü içersindeki Polis Fethullah Gülen ABD isimli dosyada; Emniyet Genel Müdürlüğünde görevli üst düzey (22) kişinin isimlerinin yazılı olduğu, isimlerin karşısına, görevleri, memleketi, etnik kökeni ve dini görüşlerinin yazılarak fişlendiği, Devamında, ABD ülkesinde değişik üniversitelerde mastır ve doktora öğrenimi gören 89 Emniyet Teşkilatı mensubu hakkında öğrenim gördüğü üniversite ve dini görüşlerinin yazılarak fişlendiği, Yine ELBA marka CD de, "yargı-nusret senemden" klasörü içersindeki KROKİNİN AÇILIMI isimli dosyada; Yargıtay Başkanlığı binasındaki güvenlik kameralan, güvenlik görevlileri, blokların birbirleriyle bağlantı noktalan ve geçiş güzergahları, geceleyin hangi kapılardan daha rahat giriş yapılacağı, binadaki kör noktalann durumlan ile ilgili istihban çalışmalann yapıldığı, YARGITAY İLE İLGİLİ NOTLARIM isimli dosyada; Yüksek yargı mensubundan (18) kişinin isimlerinin yazılı olduğu, isimlerinin karşısında siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenleri belirtilerek fişleme yapıldığı, bazı yargı mensuplannm aileleri ve özel hayatlan ile ilgili notlar olduğu, Bir kısım yüksek Yargı mensuplannm aileleri ile ilgili araştırma yapılması için notlar yazıldığı tespit edilmiştir. İşçi Partisi Genel Merkezinde bulunan (5) numaralı disket içersinde bulunan, "Paşalar hk. Söylentiler" isimli word belgesi incelendiğinde; Temmuz 1997 tarihli olduğu, içeriğinde; (18) üst düzey Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun isimlerinin bulunduğu, bu şahıslar hakkında siyasi görüşleri ve ırki kökenleri belirtilerek fişleme yapıldığı, İşçi Partisi Genel Merkezi Basm Bürosu'ndan elde edilen, S08EJ1CP120557 seri numaralı SAMSUNG marka, hard diskte bulunan "Erez Organizasyonu" isimli metin belgesinin yapılan incelemesinde; EREZ ailesi hakkında uyuşturucu ticareti yaptığı, uyuşturucu ticaretine ilk başladıklan yıllarda uyuşturucuyu Van/Başkale'de imal ettikleri, uyuşturucu ticaretinde bağlantılı olduklan şahıslann kimler olduğu hakkında bilgiler olduğu, ayrıca EREZ ailesinden (14) kişinin açık kimlik bilgilerinin ve ikamet adreslerinin tablo şeklinde yazıldığı, Fikret AKFIRAT isimli şahsın çalışma odasında; -(5) sayfa, "Adnan şimdi isim isim" ibaresi ile başlayan dokümanda; Oslo Büyükelçiliği müsteşan, Oslo Türk İslam Derneği Federasyonu Başkanı, Oslo'ya atanan bir din görevlisi, Mainz başkonsolosu, Munster Başkonsolos muavini, Azerbaycan Büyükelçiliği müsteşan, Dışişleri Bakanı özel müşaviri ve emekli bir tuğgeneral hakkında aile bilgileri, dini inanışları, siyasi görüşleri gibi istihbari bilgiler toplandığı, bu şahısların dini, siyasi, ideolojik görüşlerine göre fişlendiği, Hatta bazı şahıslar hakkında kısa bilgiler verildikten sonra, şahıslann karşılanna "BUNLARI Bİ ARAŞTIRIN" şeklinde yazıldığı görülmüştür. (I) sayfa "Emniyetin yüzde doksanı başlıklı" el yazmalı dokümanda; emniyetin %90'ınm Fethullahçı olduğu, dinleme servisinin başındaki kişinin kritik fethullahçı olduğundan bahsedildiği, (II) sayfa "İşçi Partisinden MGK'ya Fethullah raporu" başlıklı dokümanda; Fethullah Hoca cemaatinin Emniyet Teşkilatı içersinde faaliyet gösterdiğinden, cemaatin 28 Şubat kararlanndan sonra aldıklan tedbir ve parola sisteminden bahsedildikten sonra 100'ü aşkın emniyet teşkilatı personelinin isimlerinin tek tek yazıldığı ve fethullahçı olarak
-"Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu" ibareli not kağıdına yazılmış el yazması dokümanda; (82) Milli Eğitim personelinin isimlerinin yazılı olduğu, bu şahıslar hakkında siyasi ve dini görüşleri belirtilerek fişlendiği görülmüştür. SEVGİ ERENEROL Sevgi ERENROL'a ait olan ve tarafımızdan (24) ile numaralandırılan OKY JAPAN marka, CD içeriğinde yapılan incelemede: "Türkiye de Kamu Kurum ve Kuruluşlarını Ele Geçirme, Milli Dirençleri Kırma Faaliyetleri Bağlamında Karşı Stratejiler-Dayandıklan İşbirlikçi Yapılanmalar ve İlişki Ağı" başlıklı 51 sayfalık dokümanda; Konya Selçuk Üniversitesi hakkında yapılan bir çalışma rapora olduğu, yazı içersinde Selçuk Üniversitesindeki onlarca öğretim görevlisi hakkında ayrıntılı bilgilerin yer aldığı, her öğretim görevlisi ile ilgili ayrı bölümler oluşturularak, özel hayatları, kişisel özellikleri, siyasi ve dini görüşleri, görev yaptığı yerler ve birçok özelliklerinin yazıldığı, İlerleyen bölümlerde çizelge oluşturularak bu çizelge içersine 79 öğretim görevlisinin isminin yazılı olduğu, isimlerin başında Prof. Dr, Doç. Dr. şeklinde unvanların olduğu, isimlerin karşılarına ise, siyasî, dinî görüşler ve ırkî kökenlerle ilgili notlar yazıp fişleme yaptıkları, Devamında "Yönetim Kadrosu" başlığı altında, yine çizelge oluşturulduğu ve çizelge içersine Üniversitenin yönetim kadrosunu oluşturan Rektör yardımcısı ve öğretim görevlilerinden oluşan 11 kişinin isimlerinin yazıldığı, isimlerin karşısına öğretim görevlilerinin üniversite içi ilişkileri, özel hayatındaki ilişkileri, kişisel özellikleri, siyasi ve dini görüşlerle ilgili bilgilerin yazılarak fişleme yapıldığı görülmüştür. Sonuç olarak ele geçirilen bu dokümana göre Selçuk Üniversitesi ile ilgili ayrıntılı bir çalışma yapıldığı ve bu çalışma ile gerek üniversitenin yönetimi gerekse birçok öğretim üyesi hakkında istihbari çalışmalar yapılarak kişileri Siyasi, dini ve ırki kökenlerine göre ayırıp fişleme yaptıkları, bunların yanı sıra özel hayatları, kişisel özellikleri ve davranış şekilleri ile ilgili bilgiler de toplayarak sakladıkları anlaşılmıştır. ERGÜN POYRAZ Ergün POYRAZ'a ait (1) adet COMPAQ_SEGATE_3KCOV7X7_60GB Hard diskin incelemesinde; "Ankara adliyesi" isimli klasör içersinde; "Ankara Adliyesine Atanan Memurlar" isimli bir Word dosyası içersinde, atanan şahıs isimlerinin olduğu, "bilgi notu" isimli klasör içersinde; (4) adet Word dosyası olduğu bu Word dosyalarında, "aybakar" isimli Word dosyasında; Filiz AYBAKAR isimli şahıs hakkında istihbari bilgilerin bulunduğu, "bilgi notu" isimli Word dosyası açıldığında; 5 ayrı Bürokrat ve Vali hakkında değişik istihbari bilgilerin olduğu, bu bilgiler içersinde söz konusu kamu görevlilerinin, siyasi ve dinî görüşleri ile ırkî kökenleri ve görevleri ile ilgili notlar yazılarak fişleme yapıldığı, "Bingöl Telefon Numaralan" isimli Word dosyasında; bazı şahıslara ait telefon numaralan ve haklannda notlann bulunduğu, "emniyet müdürleri" isimli klasör içersinde; (2) adet Word dosyası olduğu "EMNİYET 2." İsimli Word dosyasında ise; 3 Emniyet Müdürünün atandığı yer, siyasi görüşleri ve aileleri ile ilgili istihbari bilgilerin bulunduğu, "EMNİYET MÜDÜRLERİ HAKKINDA BİLGİ" isimli word dosyası açıldığında; Emniyet Müdürleri hakkında bilgi notu başlığının bulunduğu, 47 İl Emniyet Müdürünün ismi ile atandığı yerler, siyasi ve dini görüşleri ile ırk kökenleri hakkında bilgilerin olduğu,
"pdf bulunanlar" isimli klasör içersinde; (2) adet pdf dosyası olduğu, "Resmi_Araştırma_Raporu" isimli pdf dosyası açıldığında; "GİZLİ" ibareli bir yazı olduğu, Jandarma Genel Komutanlığı Adli Müşaviri Hakim Albay olan bir kişinin ailesiyle ilgili araştırma yapıldığı, ailesinin etnik kimliği ve teröre verdiği destekten bahsedilerek, bu konularda rapor hazırlandığı, bu raporun askeri şahıslarca imzalandığı, "polatlı" isimli klasör içersinde; (1) adet "POLATLI" isminde Word belgesi olduğu, belge açıldığında; POLATLI başlığı altında, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, Devlet Hastanesi Baş Tabibi, Milli Eğitim Şube Müdürü hakkında din, siyasi görüş, etnik yapıları hakkında istihbari bilgilerin yer aldığı görülmüştür. Ergün POYRAZ'a ait (CD 1) incelemesinde; "03 Kurucu Üyeleri" klasörü içersinde; (43) adet Word dosyası bulunduğu, bu word dosyalarının her birisine ayrı ayrı kişilerin isimlerinin verildiği, bu kişilerin ise AK Parti Millet Vekili ve Kurucu üyeleri olduğu, belgeler içinde kişilere ait fotoğraf ve kişisel bilgilerin yer aldığı görülmüştür. "Abdullah Gül" klasörü içersinde; (3) adet Word dosyası olduğu, "Abdullah Gül Biyografi" dosyası içeriğinde, Abdullah Gül ve ailesiyle ilgili geniş bir özgeçmişinin yazılı olduğu, "Abdullah Gül Biyografi Yeni Şafak Gazetesi A.Muradoğlu" dosyası içeriğinde, Abdullah Gül'ün biyografisi, siyasi hayatının yazılı olduğu, "Başbakan Abdullah Gül" dosyası içersinde; özgeçmişi, siyasi ve ideolojisiyle ilgili bilgilerin bulunduğu, "Bakanlar kurulu öz geçmişi" klasörü içersinde; (26) adet Word dosyası olduğu görülmüştür. Word dosyalarına ayrı ayrı Hükümette görev alan Bakan isimlerinin yazıldığı, içeriğinde bakanlara ait kişisel bilgilerin bulunduğu, kişisel bilgilerin hemen altında ise "Özellik arz eden durumları" başlığı altında şahısların siyasî, dinî görüşleri ve ırkî kökenleri ile ilgili bilgilerin olduğu, bunlann yanı sıra siyaset hayatındaki ilişkilerle ilgili notlar yazılı olduğu görülmüştür. "Özeti" klasörü içersinde; (6) adet Word dosyası olduğu, ilk (5) dosyada, AK Partinin hazırladığı hükümet programı, Acil eylem planı, Parti yöneticileri ve hükümet üyelerinin basma yapılan açıklamalarında yer alan vaatlerin incelenmesi ve bu açıklamalardaki laiklik unsurlarının Raporlar halinde hazırlanmış olduğu, "Dos Başlığı" isimli Word dosyası içerisinde ise, "GİZLİ" ibareli, "Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Ankara" başlıklı ve "Türk Kara Kuvvetleri" amblemli bir rapor veya kitap kapağı resmi ile yazıları olduğu, bu kapağın alt bölümünde "AKPA'NIN ACİL EYLEM PLANI, HÜKÜMET PROGRAMI VE BASINA VERİLEN DEMEÇLERDEKİ VAATLERİNİN İNCELENMESİ 02 ARALIK 2002" şeklinde alt başlığın bulunduğu, diğer sayfada ise "İÇİNDEKİLER" bölümünün yer aldığı, "Tayip Erdoğan" klasörü içersinde; (1) adet Word dosyası olduğu ve bu dosyada Recep Tayip ERDOĞAN hakkında bilgiler ile siyasi bilgilerin yer aldığı görülmüştür. Ergün POYRAZ'a ait (CD 1) inceriğinde, klasörler haricinde, (172) adet Word, Exselgibi dosyaların olduğu görülmüştür. "1 AKP Parti Programı" "2 2002 Seçimlerinin Değerlendirilmesi" "2 Hükümet programı" isimli Word dosyalarında, 3 Kasım 2002 AK Partinin Hükümet programıyla ilgili bilgilerin bulunduğu, "7 Özel Durum Bakanlar kurulu2" isimli word dosyasında, 'ÖZEL DURUMU OLAN BAKANLAR" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 21 Bakanın isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve ırki kökenlerinin yazıldığı, bunlann yanı sıra daha önce görev yaptıklan yerler, yargılandıklan olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür. , - '-"" ~~ ••■*
"7 Özel Durum Bakanlar kurulu" isimli word dosyasında; "ÖZEL DURUMU OLAN BAKANLAR" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 25 Bakanın isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıklan olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür. "7 Özel Durumu 1 Olan Milletvekilleri AKP" isimli word dosyasında; "ÖZEL DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 60 Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıkları olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür. "7 Özel Durumu Olan Milletvekilleri AKP" isimli word dosyasında; "ÖZEL DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 39 Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıkları olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür. "7Özel Durumu Olan Milletvekilleri Bağımsız" word dosyasında; ÖZEL DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 3 Bağımsız Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da daha önceki tarihlerde yargılandıklan olaylar ve haklannda açılan davalarla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür. "7Özel Durumu Olan Milletvekilleri CHP" isimli word dosyasında; ÖZEL DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 2 CHP Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da daha önceki tarihlerde yargılandıklan olaylar, yaptıkları yolsuzluklar ve haklarında açılan davalarla ilgili bilgilerin yazdığı, aynca bir milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetlerinde Teğmen iken THKP/C-Devrimci yol örgütü ile olan ilişkileri nedeniyle disiplinsizlikten ihraç edildiği ve bu kişinin Kara Harp Okulunda öğrenci iken siyasi faaliyetler yaptığının yazdığı görülmüştür. "9 Milletvekili Özgeçmiş tamamı" isimli word dosyasında; AK Partili bazı milletvekillerinin özgeçmiş bilgilerinin bulunduğu görülmüştür. "11 Milletvekillerinin Özgeçemişleri 21.11.03" "11 Milletvekillerinin Özgeçmişleri son" isimli Excel dosyalannda; bazı AKP, CPH, Bağımsız Milletvekillerinin isim listesinin yer aldığı ve çizelge halinde hazırlanmış rapor olduğu, Milletvekili isimleri karşısında, kişisel bilgileri haricinde, haklannda yürütülen mahkemeler gibi özel durumlanyla ilgili bilgiler verildiği görülmüştür. "58 nci Hükümet BAKANLAR KURULU" isimli Excel belgesinde; Bir kısım AK Parti Hükümeti Bakanlanmn isimlerinin yazılı olduğu ve kişisel bilgilerinin bulunduğu, çizelge halinde hazırlanmış rapor olduğu görülmüştür. "58 nci Hükümet Bakanlann özel durumlan Dr.Nihat ali Özcan" isimli Word dosyasında; Bir kısım AK Parti Hükümeti Bakanlanmn isimlerinin yazılı olduğu, kişisel bilgileri yanında, ideolojik görüşleri, etnik kökenleri hakkında bilgilerin yazılı olduğu görülmüştür. "AKP Kadrolaşma" isimli Word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge olduğu, bazı bürokratlarla ilgili bilgelerin ve siyasi görüşlerinin yazılı olduğu görülmüştür. "AKP Ödemiş öğretmen evi" isimli word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge olduğu, içeriğinde ise Ödemiş İlçesinde bulunan öğretmen evinde, AK Parti teşkilatının verdiği kaynaşma yemeği ile bazı ilçelerdeki özel durumlar hakkında, rapor şeklinde hazırlanmış bir yazı olduğu görülmüştür. "AKP tarikatçı milletvekilleri" isimli word dosyasında; Bazı AK Parti ve CHP li Milletvekillerinin isimleri olduğu, siyasi ve ideolojik görüşleriyle ilgili yorumların olduğu, aynca haklannda yürütülen soruşturma ve mahkemelerle ilgili bilgilerin verildiği, çizelge olarak hazırlanmış bir rapor olduğu görülmüştür.
"Ali Bardakoğlu" isimli Word dosyasında; şahısla ilgili kişisel bilgilerin yer aldığı, ayrıca basında çıkan haberlere yer verildiği, rapor halinde hazırlandığı anlaşılan belgenin son bölümünde değerlendirme kısmının olduğu, raporu hazırlayan şahıslar bölümünde ise bazı askeri şahısların isimlerinin olduğu görülmüştür. "Atamalar Düzenli" "Atamalar Dizenlill" "Atamalar düzenli" isimli Word dosyalannda; Bazı Bakanlıklara ait personel atamalarıyla ilgili geniş ve ayrıntılı bilgilerin bulunduğu görülmüştür. "Atilla Koç Kimdir" isimli word dosyalannda; Bakanla ilgili kişisel bilgilerin bulunduğu, ayrıca ideolojik görüşüyle ilgili bilgilerin yazılı olduğu görülmüştür. "Dicle ÜnivJVlektup" isimli Word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge olduğu, Konu bölümünde "Diyarbakır Dicle Üniversitesindeki irticai ve bölücü faaliyetler" başlığının olduğu, Açıklama bölümünde ise "K.K.K.lığma ve 1 nci Or.K.lığma gönderilen imzasız bir mektupta Dicle Üniversitesi ile ilgili olarak" açıklamasının olduğu, yazı içeriğinde ise Dicle Üniversitesindeki bazı öğretim üyelerinin isimleri ile bu şahısların irticai faaliyetlerinin rapor halinde düzenlendiği, son bölümde ise "söz konusu mektup 24 Şubat 2004 günü ...... değerlendirilmek üzere Gnkur.Bşk.lığma gönderilmiştir" ibaresinin yer aldığı görülmüştür. "Elazığ Fırat Üniversitesi" isimli Word dosyasında; Fırat Üniversitesinin mezuniyet gecesiyle ilgili rapor, gecedeki etkinliklerin ideolojik olarak bir değerlendirmesinin yapıldığı görülmüştür. "Elazığ Fırat Üniversitesindeki irticai yapılanma jandarma" isimli word dosyasında; Elazığ Fırat Üniversitesindeki İrticai yapılanmadan bahsedildiği, görevli öğretim üyelerinin isimlerinin verildiği, ideolojik konumlarının yazıldığı, rapor halinde hazırlandığı görülmüştür. "Elazığ İli Vali Yardımcısı" isimli word dosyasında; Elazığ ilindeki Vali Yardımcılarının isimlerinin yazılı olduğu, ideolojik görüşleriyle ilgili rapor hazırlandığı, yazının değerlendirme bölümünde "3ncü Or.K.lığmca; Elazığ gibi hassas bir ilde böylesi Vali Yardımcılarının görev yapmasının pek çok yönden sakıncalı olacağı değerlendirmesi yapılmıştır." ibaresinin bulunduğu görülmüştür. "Erdoğan-Gül Çekişmesi" isimli Word dosyasında; bazı bürokrat, mahkeme başkanı, gazetecilerle ilgili bilgiler verildiği ve bunların siyasi görüşlerinin yazılı olduğu görülmüştür. "G.Antep Üniversitesi 10-09-02" isimli word dosyalannda; 20.09.2002 tarihli ve "GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ" başlıklı yazıda, Gaziantep Üniversitesinde irticai kadrolaşma şeklinde ihbar mektubunun geldiğinden bahsedildiği, konu ile ilgili 2. Ordu komutanlığının yaptığı değerlendirmede, Üniversitede herhangi bir kanunsuz uygulamanın olmadığı, ihbar mektuplann, yolsuzluk yaptığı için haklannda soruşturma açılan şahıslar tarafından gönderildiğinin değerlendirildiği belirtilen yazı olduğu görülmüştür. "İRTİCA EĞİLİMLİ İL VALİLERİ" isimli word dosyasında; Belgenin bir çizelge halinde hazırlandığı, çizelge içersinde 17 Valinin isimlerinin yazdığı, isimlerin karşısında da ideolojik, siyasi görüşleri ile etnik kimlikleri hakkında bilgiler yazıldığı görülmüştür. "İRTİCA EĞİLİMLİ KAYMAKAMLAR" isimli Word dosyasında; Belgen bir çizelge halinde hazırlandığı, çizelge içersinde 294 Kaymakamın isimlerinin yazdığı, isimlerin karşısında da, eşinin türbanlı olduğu, irticaya meyilli olduğu gibi yazılann olduğu görülmüştür. "İrticai Faal.Tespit edilen belediye başk.lan" isimli Excel dosyasında; Belgenin çizelge halinde hazırlandığı, çizelge içersinde 126 Belediye Başkanının isimlerinin yazdığı, isimlerin karşısında da "İrtica yapısına sahiptir" "eşi türbanlıdır, haremlik selamlık uygular" şeklinde notlann yazıldığı görülmüştür "İRTİCAİ FAALİYETTE BULUNAN SAĞLİK BAKANLIĞI HASTANELERİ" isimli word dosyasında; belgenin çizelge şeklinde hazırlandığı, çizelge içersinde 300 Doktor, 510'
"7 , ^Çk^
<—"-..
Başhekim, Hemşire vb. görevlilerin isimlerinin yazılı olduğu, isimlerin karşısında da görev yaptığı yerler ve "türban takar, irticacıdır" "Türban takmaz, modern görünümlüdür" "İrtica eğilimlidir" "Şeriatçıdır" şeklinde notların yazdığı görülmüştür. "kadrolaşma" isimli Excel dosyasında, Başbakanlık ve Bakanlıklara bağlı görev yapan toplam 1763 kişinin isim listesinin bulunduğu, bu kişilerin Müsteşar, Müsteşar yardımcısı, Öğretim Görevlisi, Vali ve benzer üst düzey bürokratların isim listelerin yazdığı, bazı isimler karşısında herhangi bir not yazmazken birçok isim karşısında siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenlerine göre notlar yazdığı görülmüştür. "kadrolaşma 21.07.03" isimli Excel dosyasında, Başbakanlık ve Bakanlıklar ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda görev yapan 1054 kişinin isim listesinin bulunduğu, bu kişilerin Müsteşar yardımcısı, Öğretim Görevlisi, Vali, Kaymakam, Hakim, Genel Müdür, Bölge Müdürü ve benzer üst düzey bürokratların isim listelerin yazdığı, bazı isimler karşısında herhangi bir not yazmazken birçok isim karşısında siyasi ve dini görüşlerine göre notlar yazdığı görülmüştür. "Lojman 1 oy" "lojman oy" "LOZMAN Oy" isimle Word dosyalarında; Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Başkent Üniversitesi Personeline ait lojmanlardaki, AKP, CHP, SHP, MHP, DYP oy dağılım oranlarını gösterir çizelge olduğu, "Malatya Darende İlahiyat Fakültesi" isimli Word dosyasında; Hürriyet Gazetesinin bir haberiyle ilgili Darende İlahiyat Fakültesinde yapılan araştırma olduğu, Jandarma Genel Komutanlığının değerlendirmesinin yer aldığı, son bölümde "Sonuç olarak; fakültenin irticai amaçlı vakıf ve derneklerin etkisinden kurtarılabilmesi için, il merkezine nakledilmesi ve yöneticilerinin değiştirilmesinin zorunlu olduğu kanaatine vanldığı" şeklinde bir rapor olduğu görülmüştür. "MEB Hüseyin Çelik'in künyesi" isimli Word dosyasında; siyasi kimliği ve ideolojik görüşleriyle ilgili yazılar olduğu görülmüştür. "Milletvekili Biyografileri" isimli Word dosyasında; Bazı Bakan ve Milletvekillerinin isimleri ile kişisel bilgileri ve ideolojik görüşlerinin yazılı olduğu görülmüştür. "Milletvekilleri" isimli Excel dosyasında; Bazı AK Parti Bakan ve Milletvekillerinin isimleri karşısında, "tarikat üyesidir, Nakşibendidir vb" ideolojik bilgilerin yazılı olduğu görülmüştür. "MİT Rektör Fikri CANORUÇ" isimli Word dosyasında; Dicle Üniversitesi ve rektörün uygulamalarıyla ilgili bir araştırma raporu olduğu, Kürtçü ve aşın sol görüşe mensup kadrolaşma içinde olduğu şeklinde bilgilerin yer aldığı görülmüştür. "Malatya Üniversitesi" isimli Word dosyasında; 24 Ocak 2002 tarihli belge olduğu, Malatya İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesinde görevli bir Prof Dr. la ilgili araştırma raporu olduğu, irticai, ideolojik görüşleriyle ilgili bilgilerin yer aldığı görülmüştür. "Seçimler Asker adayla 1033" isimli word dosyasında; KKK Kökenli Milletvekili Adaylan başlığı altında, çizelge halinde hazırlanmış isim listesi ve hangi partilerden aday olduklan, daha önceki askeri görevlerinin ne olduğunun yazıldığı görülmüştür. "Sivas okullar raporu" isimli word dosyasında; 28.11.2001 tarihli belge olduğu, Sivas ilindeki okullann isimlerinin yazılı olduğu ve okullann irticai durumuyla ilgili rapor olduğu görülmüştür. "Zülfü Demirbağ" isimli Word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerin bulunduğu istihban çalışmanın yapıldığı, "Zahit AKMAN" isimli Word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerin bulunduğu istihban çalışmanın yapıldığı, __• " "«-^
Van YY Üniversitesi" isimli word dosyası içersinde; Van Yüzüncü Yıl üniversitesinin bir kısım görevlileri ve öğrencilerin ideolojik düşünce ve fikir durumlarıyla ilgili istihbarı çalışmalar yapıldığı, "Üniversite" isimleri ve Üniversite isimleri 1 isimli Excel dosyaları içersinde, ülkemiz genelindeki üniversitelerdeki öğretim görevlilerinden irticai faaliyette bulunanların sayı olarak belirtildiği istihbarı çalışmalar yapıldığı, "Ulusalcılar" isimli Excel dosyası içerisinde; 2113 kişinin isim listesinin olduğu isimlerin karşısında emekli Subay, akademisyen, iş adamı, Hukukçu, Yazar, Sanatçı ve doktor yazarak unvanlarının belirtildiği "Taha YÜCEL" isimli word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerle ilgili istihbarı çalışmalar yapıldığı, "Şirketler yazı eki" isimli Excel dosyası içersinde; İrticai Gruplarla ilişkili Ticari Kuruluşlar başlığı altında, değişik vilayetlerle bulunan 775 Şirketin isminin yazdığı, "Şirketler emri arz kartı" isimli word dosyası içersinde; İrticayla ilişkili Ticari Kuruluşlar başlığı altında, 6 holding isminin yazdığı ve bu holdingler ile büyük küçük bütün irticai ticari organların faaliyetlerinin dikkatle izleneceği, bu kuruluşların Askeri ihalelere girmesi, ordu pazarları, ordu evleri ve Askerleri personelin alış veriş yapmaları önlenecektir yazdığı görülmüştür. "Şaban SEVÎNÇ" isimli word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerle ilgili istihbarı çalışmalar yapıldığı, Şüpheli Ergün POYRAZ* m CD -63 isimli CD'nin incelenmesinde; "Bilgi Notu" isimli vvord dosyası içersinde; 5 üst düzey bürokratların isimlerinin yazdığı, isimlerin altında ise siyasi, dini görüşleri ile ırki kökenlerinin yazdığı görülmüştür. "EMNİYET 2." isimli Word dosyası içersinde; 3 üst düzey Emniyet Müdürü hakkında ailesi, özel hayatı, siyasi ve dini görüşleri ile ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür. "EMNİYET MÜDÜRLERİ HAKKINDA BİLGİ NOTU" isimli Word dosyası içersinde; 47 İl Emniyet Müdürünün ismi ile atandığı yerler, siyasi ve dini görüşleri ile ırk kökenleri hakkında bilgilerin olduğu, Ergün Poyraz FUJITSU marka, NN7LT4113B54 seri numaralı bilgisayar hard diski içersinde; (1) adet Word belgesi içeriğinde, Birçok emekli General, emekli üst düzey Mit görevlisi, Emekli üst düzey Emniyet Müdürü, siyasetçi ve iş adamı hakkında istihbari mahiyette toplanan bilgilerin olduğu görülmüştür. Ergün POYRAZ'a ait (2) numaralı DVD içersinde; (2) nolu delil klasöründe bulunan "Gazeteciler" isimli word dosyasında; Kamuoyunca çok iyi tanınan birçok gazeteci yazar hakkında değişik ideolojik yapıları ve felsefi düşünceleri baz alınarak fişleme yapıldığı: "HÜRRİYET" başlığı altında; "O ........... , E ............. , B ............. , C................, Y ..... .... , F ............. , U ........... , E............... , A.................... ,H............... , Y............ " isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, ideolojik görüşleri ve etnik yapılarıyla ilgili fişlendiği, ayrıca "Atatürkçü, Kürtçü, gazeteciliği şantaj aracı olarak kullanır" şeklinde yorumlar yazıldığı, yine gazetecilik haricinde yaptıkları işlerle ilgili bilgiler verildiği görülmüştür. "CUMHURİYET" başlığı altında; "C ..................... , T ................, İ .............. , H ...... ......... , E .............. , D ......... " isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, ideolojik görüşlerinin yazılı olduğu görülmüştür. "YENİ ÇAĞ" başlığı altında; "A ............... , A ............ , Ü .......... , H ................. ve G .............. " isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, "Amerikancı, Fettullahçı, ASAM üyesi, Yahudi" şeklinde ideolojik, etnik olarak fişlendikleri görülmüştür. "YENİ ŞAFAK" başlığı altında; "A ................... >%^^^<k........................... , K ........... ........ , F ................. , A ................................. , R ........«,f ..}...?.'"' isimli gazete yazarlarıyla
ilgili olarak, "Şeriatçı, İBDA-C sempatizanı, Amerikan şeriatçısı, Fettuîlahçı" şeklinde fişleme yapıldığı görülmüştür. "VAKİT" başlığı altında; "H ...................... , A.................... , S ............... , A............ , H .............., M ................,M .............. , A ...................... ,H ................... ,M ............., A .......... ve H .......... " isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, "şeriatçı, tetikçi, Kürtçü, Necip fazıl ekolünden vb" şekilde ideolojik ve etnik olarak fişlendikleri görülmüştür. "REFERANS" başlığı altında; "E............... , A ............. , E .............. " isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, "Fettuîlahçı, Alman vakıflarının beslemesi" şeklinde fişleme yapıldığı görülmüştür. "DÜNDEN BUGÜNE TERCÜMAN" başlığı altında; "R ................ , H.................... , N .................., S ..... A ....... , C............... , N ............. , N ............. , M ............. " isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, "Demirelci, Nurcu, İbda-C sempatizanı vb." şekilde ideolojik olarak fişlendikleri, ayrıca gazetecilik harici yaptıkları iş ve şirketleriyle ilgili bilgilerin yazılı olduğu görülmüştür. "AKŞAM" başlığı altında; "N ............... , K ........... " isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, siyasi ve ideolojik görüşleriyle ilgili fişleme yapıldığı görülmüştür. "ZAMAN" başlığı altında; "H .................. ,A ........ ,H........... ,E ................. ,A ........... , E.................. , M .............. " isimli gazetecilerle ilgili siyasi, ideolojik ve etnik durumlarına göre fişledikleri, ayrıca adı geçen gazetecilerin isimleri karşısında "Fettuîlahçı, nurcu, şeriatçı, Kürtçü, ermeni milliyetçisi" şeklinde ideolojik, siyasi ve etnik konularla ilgili fişleme yapıldığı görülmüştür. (3) nolu delil klasöründe bulunan "Müfettişler" isimli Word dosyasında; İçişleri Bakanlığınca alınacak olan Mülkiye Müfettikleri Hakkında Bilgi başlığının bulunduğu, başlık altında (25) Vali ve Kaymakamın isim listesinin yer aldığı, her ismin karşısında ise "istihbarat kaydı var, İHL mezunu, menfaat düşkünü, bilgiye ulaşılamadı" şeklinde fişleme amaçlı kayıt yapıldığı görülmüştür. (6) nolu delil klasöründe bulunan "İçişleri" isimli Word dosyasında; Bilgi Notu başlığının olduğu, İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri, Özel Kalem Müdürü, Bakan danışmanı gibi (33) bürokratın isimlerinin yazılı olduğu, her ismin altında, siyasi ve ideolojik görüşleri, etnik yapıları hakkında fişlemeler yapıldığı, ayrıca "kadrolaşmadan sorumlu, tarikat mensubu, Süleymancı, fettuîlahçı, irticacı" şeklinde yorumlar yapıldığı, bazı isimlerin karşısında "+ veya -" işaretlerinin yapıldığı görülmüştür. İsmail YILDIZ îsmaM YILDIZ'a ait (84) numaralı bilgisayar incelemesinde; İnceleme yapılan belgeler arasında (12) adet Excel dosyası (2) adet Word dosyası olduğu görülmüştür. "Aile ilişkileri" "Aile ilişkileri 1" "Aile, cemiyet ilişkileri" "Aile, cemiyet ilişkileri 1" isimli Excel dosyaları açıldığında; TÜSİAD, Anadolu Gurubu, Dedemanvepa kozmetik, NTV, Laila, Home store, VIP Turizm, İ.Polat Holding, Sabancı Holding, Granit Center, Sazak İnşaat, Ünilever, Mac Cann Ajans, Koç Holding, Süzer Holding, Mudo, Derin Mermerci, Roman mağazaları, Toprak Holding, Dada Gece Kulübü, CNN Türk, Mutlu Aküleri, Ulusoy Holding, Süzer Plaza Movieplex Sinemaları, Ünimeks Holding, Güzel Sanatlar Reklam Ajansı, Yargıcı mağazaları, Alorko Holding, Anadolu Gurubu, Sky TV, Saba Klinik gibi bir çok şirket ve Televizyon kanalının kimlere ait olduğu, şirketler arasındaki ilişkiler ve aile bireylerinin kimlerde oluştuğunun ayrı ayrı çizejgilff3e*belirtildiği görülmüştür.
"Cüneyt Zapsu hakkında" isimli Word dosyasında; şahısla ilgili kişisel bilgilerin bulunduğu, siyasi hayatı ve özel sektördeki çalışmaları, etnik ve ideolojik görüşleriyle ilgili bilgilerin verildiği görülmüştür. "Milletvekilleri aciklamalil" isimli Word dosyasında; (368) AK Parti Milletvekilinin isimlerinin yer aldığı, çizelge halinde hazırlanmış yazıda, her milletvekilinin özgeçmişi ve haklarında notlar bulunduğu, kişilere ait Notlar bölümünde "MİT, İran, CIA, Mossad, Almanya, AKP yönetiminin güvendiği isimlerden, Konjonktürel davranabilir, İlişkilerinde pargmatist, AKP den kopabilir, AKP den kopmaz" gibi, kişinin yapısı, davranışları, ideolojisi ve etnik durumuyla ilgili bilgilerin yazıldığı, bu şekilde ayrı ayrı fişlemelerin yapılarak çok kapsamlı bir rapor hazırlandığı görülmüştür. ismail YILDIZ'a ait (85) numaralı Samsung bilgisayar incelemesinde; "YAZARLAR başlıklı" dosya içersinde; HÜRRİYET gazetesi yazarlarından Ertuğrul ÖZKÖK, Ayşe ARMAN, Cüneyt ÜLSEVER, Erdal SAĞLAM, Hadi ULUENGİN, İlter TÜRKMEN, Tufan TÜRENÇ, Yalçın BAYER, Oktay EKŞİ, Ercan KUMCU, Fatih ALTAYLI ve Sedat ERGİN hakkında özel hayatları, siyasi bağlantılan, iş hayatı ile ilgili bilgilerin yazdığı, aynca bir kısım gazeteciler için, yabancı ülke ismi verilerek etkisinde olduğu belirtildiği, yine bir kısım gazeteciler içinde yabancı istihbarat servisleriyle irtibatlı olduğunun yazıldığı görülmüştür. SABAH gazetesi yazarlanndan; Mehmet ALTAN, Gülay GÖKTÜRK, Zülfü LİVANELİ, Sedat SERTOĞLU, Leyla UMAR, Mehmet TEZKAN, Umur TALU ve Mehmet BARLAS hakkında özel hayatlan, siyasi bağlantılan, iş hayatı ile ilgili bilgilerin yazdığı, aynca bir kısım gazeteciler için, yabancı ülke ismi verilerek etkisinde olduğu belirtildiği, yine bir kısım gazeteciler içinde yabancı istihbarat servisleriyle irtibatlı olduğunun yazıldığı görülmüştür. MİLLİYET gazetesi yazarlanndan Taha AKYOL, Hasan CEMAL, Güneri CIVAOĞLU, Can DÜNDAR, Sami KOHEN, Derya SAZAK, Meral TAMER, Fikret BİLA, Serpil YILMAZ, Şükrü ELEKDAĞ ve Mehmet Ali BİRAND hakkında yabancı ülke istihbarat servisleri irtibatlı olduklan ve yabancı ülke ismi verilerek etkilerinde olduğu şeklinde notlann yazıldığı görülmüştür. AKŞAM gazetesi yazarlanndan Tuncay ÖZKAN, Serdar TURGUT, Deniz GÖKÇE, Yalçın PEKŞEN, Oya BERBEROĞLU ve Coşkun KIRCA hakkında iş hayatlan, yabancı ülke servisleri ile olan ilişkileri ve yabancı ülke isimleri verilerek etkilerinde olduğu şeklinde yazılann olduğu görülmüştür. VATAN gazetesi yazarlanndan, Güngör MENGİ, Asaf Savaş AKAT, Okay GÖNENSİN ve Metin MÜNİR hakkında iş hayatlan, yabancı ülke servisleri ile olan ilişkileri ve yabancı ülke isimleri verilerek etkilerinde olduğu şeklinde yazılan olduğu görülmüştür. STAR gazetesi yazarlanndan, Engin ARDIÇ hakkında iş hayatı ve yabancı istihbarat servisi ile olan ilişkisinin yazıldığı, Can ATAKLI, Mustafa MUTLU, Yaşar Nuri ÖZTÜRK, Kıvanç DEĞİRMENLİ ve Hayrullah MAHMUD isimli gazeteciler karşısına da Güncellenecek yazdığı görülmüştür. RADİKAL gazetesi yazarlanndan, Mehmet Ali KIŞLALI, İsmet BERKAN ve Murat YETKİN hakkında iş hayatı ve yabancı ülke servisleri ile olan ilişkilerinin yazıldığı görülmüştür. Bu gazeteler ayn ayn belirtildikten sonra DOĞAN MEDYA grubu ile ilgili değerlendirme yapıldığı, söz konusu gazetelerin yabacı ülke istihbarat servisleri ile irtibatlı olduğunun belirtildiği, aynca Aydın DOĞAN hakkında da bir takım istihbari mahiyette bilgilerin olduğu görülmüştür. Aynca Cumhuriyet gazetesi ve Türkiye gazetem^akkıhaViir takım değerlendirme yazılannm olduğu, /V\ \ *-X 514
^â^n>4^y
YENİ ŞAFAK gazetesi hakkında değerlendirme yapılıp yazarlarından Fehmi KORU, Kürşat BUMİN ve Ali BAYRAMOĞLU hakkında siyasi ve dini görüşleri ile ilgili yazılar olduğu ve yabancı ülke irtibatları hakkında yazılar olduğu görülmüştür. D.B.TERCÜMAN gazetesi yazarlarından Nazlı ILICAK ve Cengiz ÇANDAR hakkında yabancı ülke irtibattan ile ilgili yazıların olduğu görülmüştür. ZAMAN gazetesi ile ilgili değerlendirme yapıldıktan sonra yazarlar Tamer KORKMAZ, Ali BULAÇ ve A. Turan ALKAN isimlerinin yazdığı ve isimlerin karşısına "güncellenecek" yazdığı görülmüştür. HAYRETTİN ERTEKİN, Hayrettin ERTEKİN'e ait Beşiktaş da bulunan ikamette yapılan aramada ele geçirilen; TRT Raporu 2001 ... Nuri ÇOLAKOĞLU ve Kadrosu başlıklı yazının içeriğinde; "Medya alanında yıkıcı organizasyonların Türkiye İstasyonu Şefi Nuri ÇOLAKOĞLU'dur ...... TRT 2000'li yıllarda kendisini Türk Milletinden farklı bir etnik aidiyet duygusu ile görenleri azınlık olarak görenleri Süryani ve Ermenilerin eline geçmiştir. Görsel medyada Nuri ÇOLAKOĞLU 'nun organize ettiği, bu yeni kadrolaşma Mehmet Ali BİRAND ve Ali KIRCA'nm yetiştirdiği elemanlarla hedefine ulaşmıştır. Genel Müdür Yücel YENER ve kadrosu başlığı altında, TRT Genel Müdürü Yücel YENER. Bu kişinin kökeni Kars Kökenli bir Ermeni aileye dayanmaktadır................ Bu gün TRT GAP Tv. Büro Hizmetlerinde kadrolu olarak çalışan Aylin ÖZKARSLIOĞLU, Yücel YENER'in öz amcasının oğlunun kızıdır ........... Yücel YENER tarafından kuruma alınmıştır. Şeklinde ibarelerin bulunduğu, kadrolaşma iddiaları ile ilgili değişik örneklerin verildiği, Ayrıca bir dönem PKK terör örgütünün de TRT'yi etkin bir şekilde kullandığının iddia edildiği, TRT içerisinde ermeni lobisinin çok etkin olduğunun iddia edildiği yazı olduğu, MEHMET FİKRİ KARADAĞ Mehmet Fikri KARADAĞ'ın ÜSKÜDAR'da ki ikametinde yapılan aramada el konulan kırmızı renkli ajandada; İzmir ilinde bulunan bir müteahhit şahıs hakkında etnik ve ideolojik kimliği ile ilgili bilgilerle, şahsın sahibi olduğu malvarlığı hakkında bilgiler bulunduğu ve "Müteahhit bu konuda uyarılmış durumda. Her iki vatan haininin davalarının Yargıtay'da olduğu dikkate alınmalı; Araştırılmasını ve gereğinin yapılmasını," şeklinde el yazısı ile notlar alındığı, Aynı ajandanın diğer bir sayfasında; Tanınmış bir sanatçı ile ilgili olarak "Kendisi Ermenidir. Kürtçe ve Ermenice Şarkı söylemesi doğal!" şeklinde el yazısı ile not alındığı, Aynı sayfanın üzerinde; Bir iş adamı ile ilgili olarak ta etnik kimliğine yönelik kısa bir notun ardından, şahsın mal varlığı ve işyeri ile ilgili bilgiler ile bu şahsın bir sanatçıyla olan ilişkisine değinen notların el yazısı ile yazıldığı tespit edilmiştir. HABİB ÜMİT SAYIN Hahib Ümit SAYIN'ın Fener Yolu Müderris Ziya Bey Sokak No:5/3 sayılı adresinde yapılan aramada; Ele geçirilen dokümanlar içersinde (40) no'lu sayfada, YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU ÜYELERİ başlıklı, Erdoğan TEZİÇ başkanlığındaki YÖK üyeleri ve YÖK Denetleme Kurulu Üyelerinden oluşan toplam 27 kişinin isimlerinin bulunduğu, bunlardan kimilerinin üzeri karalandığı, kimilerinin de isimlerinin yanma "Alman Ajanı", "2. Cumhuriyetçi", "Tarikatçı", "Fethullahçı", "Atatürkçü"^ "Tezjç uşağı" şeklinde notlar yazılar fişleme yapıldığı, _
5f5
ERKUT ERSOY Şüpheli Erkut ERSOY'un Samsung marka hard diski üzerinde yapılan incelemede "Özel Büro Kimdir..Faaliyetleri Nelerdir.doc" isimli dosya içeriğinde; "PROJE BÖLÜMÜ" başlığı altında; "Bu grup ÖZEL BÜRO'nun ileriki süreçteki faaliyetlerini planlanıyor. Geleceğe ilişkin tüm projeler ve hareketler bu grup tarafından belirleniyor" dendiği, HACK GRUBU başlığı altında; "Hack Grubu 'nda şu anda 200 civarı hacker mevcut. Tüm yerli ve yabancı mail gruplarını izlemeye aldık. İstihbarat bilgilerini açık kaynaklardan ve üyelerimizden sağlıyoruz. Türklük önündeki tüm engelleri ve bu engelleri koyan tüm mihrakları tespit etmek ve imha etmek asli gayemizdir." dendiği, Aynı hard diskte bulunan "Digi-Security grubuna hos geldiniz" isimli dosya da DSS isimli grubun tanıtımının yapıldığı ve kendilerini; "Elektronik ve Dijital Güvenlik, Teknik Takip, Uzaktan Zihin Kontrolü, Nüfuz Casusluğu, Sanayi ve Teknolojik Casusluk, Elektro-Manyetik istihbarat sistemleri, İstihbarat iletim ürünleri, Askeri istihbarat teknolojisi, Derin Devlet ve Terminolojisi, Psikoloji ve istihbarat alanında kullanımı, Lokal ve Global istihbarat servisleri, Temel istihbarat prensipleri ve terminolojisi, Dijital sabotaj ve suikast ekipmanları" konularında araştırmalar yapmakla görevli olarak tanımladıkları, Yine "İstihbarat grubumuza yeni elemanlar alarak kadromuzu güçlendiriyoruz.." isimli dosya içerisinde; "Her ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT BÖLÜMÜ" elemanı kendisine verilen konularla ilgili detaylı ve kapsamlı bilgi toplamak ve topladığı bu bilgileri üst yönetime vermek zorundadır. Sizden alman bilgiler ışığında yeni projeler planlanacak ve faaliyetler sürdürülecektir." dendiği, "Özel Büro Dökümanter Listesi." isimli dosya içeriğinde; "28 EKİM 2007 PAZAR ÖZEL BÜRO GRUP TOPLANTISI SUNU LİSTESİ" başlığı altında Özel Büro isimli oluşumun yapmış olduklan istihbari faaliyetler hakkında üyelerine bilgilendirme yaptıkları, Bu bağlamda; "ASKERİ Bilgiler VE NATO ile ilgili önemli çalışmalar, Binlerce E-Book Arşivi (istihbarat, Terör ve Güvenlik ağırlıklı), toplam 17 ülke hakkında hazırlanmış istihbari çalışmaların bulunduğu İstihbarat Dosyası, Polis & Organize Suçlar & Narkotik Dosyası" biçiminde dosyalar hazırladıkları, anlaşılmıştır.
BÖLÜM V ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI Ergenekon Terör Örgütünün nihai amacı mevcut yönetimi cebir ve şiddet kullanarak hukuk dışı yollarla değiştirmek, yerine örgütün amaç ve hedeflerine uygun yeni bir yönetimi getirmektir. Bu amaca ulaşmak için de halkı ve dolayısı ile TSK'ni hükümete karşı silahlı isyana tahrik etmektedir. Ancak hukuk dışı bir müdahale ile yönetimin ele geçirilmesi halinde, mevcut yönetimin de içerisinde yer aldığı ve Anayasa'nın da aynı kalmayacağı düşünülmelidir. Bu bağlamda şüphelilerin eylemlerinin hangi amaca yönelmiş olduğundan hareket edilerek sonuca varılması gerekir. Şüphelilerin devlet düzeninin örgütün amaçlan doğrultusunda hareket etmesini hedefledikleri ve bunun sağlanması bakımından şiddet hareketlerini dahi meşru gören bir yapı ile hareket ettikleri soruşturma evrakı içeriğinden anlaşılmaktadır.
TCK'nun 311 ve 312. maddelerine uyan bu suçlar "teşebbüs suçu " niteliğindedir. Kanun koyucu, bu suçlarla korunan hukuki değeri göz önünde bulundurarak, bu değerleri daha etkin bir şekilde korumak amacıyla, belli bir neticeye yönelik teşebbüs niteliğindeki hareketleri bağımsız suç olarak tanımlanmıştır. Tehlike suçu olmalarından dolayı da bu suçlara teşebbüs mümkün değildir. Bu tür terör örgütlerinin hem yasamayı hem de yürütmeyi ortadan kaldırmayı aynı anda hedeflemeleri normal kabul edilmelidir. Ancak soruşturmada toplanan deliller örgütün özellikle hükümete yönelik faaliyetler içerisinde olduğunu, eylemlerini hükümetin ortadan kaldırılması amacında yoğunlaştırdıklarını göstermektedir. Bu nedenle TCK'nun 312/1. maddesinin uygulanması istenmiştir. TCK'nun 313 maddesine uyan Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek , TCK'nun 314 maddesine uyan Silahlı Örgüt Kurup Yönetmek ve TCK'nun 315 maddesine uyan örgüte silah sağlama suçlan , TCK 312/1 maddesindeki Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunun "hazırlık hareketi" niteliğindeki fiillerin bağımsız suç olarak tanımlanması şeklindedir. Hükümete karşı silahlı isyana tahrik, silahlı örgüt kurma ve yönetme, örgüte silah sağlama hareketleri, esasen işlenmek istenen suçlar bakımından henüz hazırlık hareketi niteliğindeki fiillerdir. Kanun koyucu, burada da suçların korunan hukuki değer bakımından oluşturduğu tehlikeyi dikkate alarak, normalde cezalandırılmayacak olan veya işlenmek istenen suç bakımından yardım etme niteliğinde iştirak şeklîni oluşturan bu tür fiilleri bağımsız suç olarak düzenlemiş olmaktadır. Bu suçlar soyut tehlike suçlandır ve kanunda belirtilen hareketlerin yapılmasıyla da tamamlanır. Failin cezalandırabilmesi için, kanunda belirtilen hareketin yapılmasının dışında bir somut tehlike veya zarann meydana gelmesi şart değildir. Bu suçlara da teşebbüs mümkün değildir. Bu suçlann hepsi kasten işlenebilirler, bu suçlarda herhangi bir hukuka uygunluk sebebinin gerçekleşmesi de mümkün değildir. Bu düşünce ile şüpheliler hakkında yerine göre TCK'nun 313/1,314/1,2 ve 315 maddelerinin uygulanması da talep edilmiştir. Aynca TCK'nun 312. ve 313. maddelerin düzenleniş şeklinde, suçlann silahlı bir örgütle işlenmesinden değil cebir ve şiddet kullanılarak işlenmesinden bahsedilmektedir. Buna göre söz konusu suçlann silahlı bir örgüt olmadan da işlenebileceğinin kabulü gerekir. Aynca TCK'nun 313. maddesindeki suçun işlenmesi için bir örgüte ihtiyaç duyulmayacağı da açıktır. Toplum üzerinde etkili olan bir kişinin de bu suçu işleyebilmesi mümkündür.Bu nedenle şüphelilerin eylemlerine uyan TCK'nun 312 ve 313. maddelerindeki suçlann yanı sıra TCK'nun 314/1,2 maddesine uyan örgüt yöneticiliği/üyeliği ve ayrıca örgüte yardım suçlanndan da ceza tayin edilebileceği değerlendirilmiştir. Ergenekon Terör Örgütü içinde özel görevi haiz üyeler hakkında da 5237 Sayılı TCK'nun 314/2. maddesinin tatbiki istenmiştir. Çünkü 765 Sayılı TCK'nun 168/1. maddesinde düzenlenmiş olan örgütün özel görevi haiz üyesi olmak fiiline, 5237 Sayılı TCK'nunda yer verilmemiştir. Bu hususun Mahkemenin özel görevi haiz örgüt üyeleri hakkındaki ceza miktan tayininde dikkate alınmasının gerektiği değerlendirilmiştir. Yine 5237 sayılı TCK'nunda 765 sayılı TCK'nundan farklı olarak yeni getirilen bir düzenleme olan TCK'nun 314/3 ve 220/5. maddesindeki "Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandınlır" şeklindeki düzenlemedir. İddianamemizde kendisini örgüt yöneticisi olarak vasıflandırdığımız şüphelilere örgüt faaliyeti çerçevesinde diğer örgüt mensuplannm işlemiş olduklan, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri temin etmek, kişileri hukuka aykın olarak fişlemek, askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek ve aşağılamak v.s. gibi suçlan için öngörülen cezalar örgüt yöneticileri için eylemi gerçekleştiren şüpheli sayısı da göz önüne alınarak talep edilmiştir. ,.
Yine şüphelilerin kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme suçlarında birden fazla kişiye karşı ve farklı zamanlarda yapılan fişlemer için her bir eylemleri ayrı bir suç olarak değil de TCK'nun 43. maddesinde : Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır." Şeklinde olan zincirleme suç olarak değerlendirilerek şüpheliler hakkında TCK'nun 135/2-1 maddelerinin yanında TCK'nun 43/2. maddesinin tatbiki istenmiştir. Buraya kadar yaptığımız açıklamalar ışığında soruşturma neticesinde şüpheliler : Veli KÜÇÜK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN, İlhan SELÇUK, Doğu PERİNÇEK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ve Sevgi ERENEROL'un örgüt içinde yönetme ve yönlendirme faaliyeti yürüttükleri göz önüne alınarak örgüt yöneticisi olarak vasıflandırılmış, şüpheliler İsmail YILDIZ, M.Zekeriya ÖZTÜRK, Kemal KERİNÇSİZ ve Erkut ERSOY örgütün özel görevi haiz üyesi (örgüt üyesi), Atilla AKSU, Murat ÖZKAN ve Yusuf BEŞİRİK'in örgüt içinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden, diğer şüpheliler hakkında da silahlı örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılmaları istenmiştir. Yine TCK'nun 314/3 ve 220/4, 312/2, 313/4. maddelerinde "Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur" şeklindeki düzenleme göz önüne alınarak örgüt mensuplarının işlemiş oldukları diğer suçlar için de sevk maddesi yazılmıştır. Soruşturma konusunun genişliği ve soruşturma evrak ve eklerinin sayıca çokluğu dikkate alınarak, inceleme kolaylığı sağlayacağı düşüncesi ile her bir şüphelinin hukuki durumu aşağıda ayrı bir başlık altında ele alınmış, değerlendirmeye esas olacağı düşünülen esaslı unsurlar olan; aşama ifadelerinin özeti, aramalarda elde edilen deliller, bunların inceleme ve analizi, telefon görüşmeleri, önemli görülen diğer şüpheli ve tanıkların beyanları ile örgütsel irtibatları alt başlıklarında açıklanmıştır.
1) ŞÜPHELİ OKTAY YILDIRIM ; aŞüpheli emniyet beyanında 2005 yılında malulen emekli olduğunu, Ali YİĞİT isimli şahsı tanımadığını, Mehmet DEMİRTAŞ ve Mahmut ÖZTÜRK ile tanışıp ailecek görüştüklerini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile tanıştığını, çok sık görüştüğünü ve sevdiği bir arkadaşı olduğunu, bombalarla alakasının olmadığını, parmak izinin bombaların üzerine nereden geldiğini bilmediğini, evinde çıkan bıçak ve kasaturaların kendisine verilmiş hediyeler olduğunu, çelik yeleği de kendisinin yazılan sebebi ile tehdit aldığından ötürü bulundurduğunu, ruhsatını ibraz edemediği silahın ruhsatının bulunduğunu, patrikhanenin Yunanistan' a yollanması konulu kampanyada Cumhurbaşkanına dilekçe verdiğini, evindeki dokümanlan yazılannda kullanmak için aldığını, yine bilgisayarlannda bulunan özgeçmiş raporlannm Kuvva-i Milliye Derneğine üye olmak isteyen şahıslann vermiş olduğu dilekçeler olduğunu, bilgisayannda çıkan şemanın Kuvva-i Milliye Derneğinin İstanbul yapılanmasına ait olduğunu, ANDIÇ, LOBİ Aralık 99 Çok Gizli, ( Çerkez Ethem) Tümgeneral Nurettin ÇAKIR ve diğer bilgileri internetten indirdiğini, yazar Orhan PAMUK, Elif ŞAFAK ile alakalı açılan davalarda bu şahıslan protesto amaçlı olarak adliyenin önünde bulunduğunu, telefonda bulunan "kanımın son damlasına kadar seninleyiz yolun açık olsun". " selammaleyküm, aslan parçası seninle gurur duyuyor bu milli davada" şeklindeki mesajların tanımadığı kişilerden geldiğini, ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN ve Hrant DİNK olayı nedir isimli power point sunularını internetten aldığını beyan etmiş,
b-Savcılık beyanında Mehmet DEMİRTAŞ' m Kilis'te iken askeri olduğunu, daha sonra da sürekli şahsın LPG istasyonundan aracına LPG aldığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' i Mahmut ÖZTÜRK vasıtası ile tanıdığını, bombalarla alakasının olmadığını, yavuz 16 compact markalı silahın askeriye tarafından kendisine verilen silah olduğunu ve LOBİ ERGENEKON isimli belgeyi internetten indirdiğini beyan etmiş ise de,
c-Elde edilen deliller. Kuwaimilliye.net ve acikistihbarat.com adlı internet sitelerinde yazarlık yaptığı, Vatansever Kuvvetler Güçbirliğinin oluşumuna katıldığı, ancak daha sonra bu oluşumdan ayrılıp ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ' in telkinleri ile Kuvva-i Milliye Derneğini kurdukları, İstanbul ili başkanı olarak yetkili olduğu, 2005 yılında Hasdal Kışlasından emekli olduğu, ele geçirilen el bombalarının üzerindeki sandıkta bu kışlaya ait ambar fişinin bulunduğu, Ümraniye İlçesi Hamidiye Mahallesi Şahinbey Caddesi Bolelli sitesi D-Blok kat 1 Daire 8 sayılı yerde bulunan ikametinde yapılan aramada (1) adet Kahve renkli saplı 4750 ibareli komanda bıçağı, (1) adet 25 cm uzunluğunda Kahve renkli bıçak, (1) adet 307042 seri nolu MKE kasatura, (1) adet Remixon marka Siyah bıçak, (1) adet Power Star marka Kahve renkli bıçak, (1) adet Mauser marka Gri renkli bıçak, (1) adet Ruhsatını ibraz edemediği Yavuz 16Tı tabir edilen TO624-04 TE005447 seri nolu tabanca, (2) adet şarjör ve (1) adet Lacivert renkli üzerinde ibare bulunmayan çelik yelek, bilgisayar, telefon sim kartları ve bir çok yazılı dokümanın bulunduğu, 14.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda (1) adet Kahve renkli saplı 4750 ibareli komanda bıçağının 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz kasaturalardan olduğunu, (1) adet 22,3 cm uzunluğunda Kahve renkli bıçağın 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz sivri uçlu ve oluklu bıçaklardan olduğunu, (1) adet 307042 seri nolu MKE kasaturanın 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz kasaturalardan olduğunu, (1) adet Power Star marka Kahve renkli bıçağın 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz sustalı çakı benzerlerinden olduğunu, (1) adet Ruhsatını ibraz edemediği Yavuz lö'lı tabir edilen TO624-04 TE005447 seri nolu tabancanın 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz silahlardan olduğu, El bombalan ile alakalı olarak alman 19.07.2007 tarihli ekspertiz raporunda bombalann içinde bulunan malzemelerle birlikte patlayıcı nitelikte olduğu, fünyelerinin de çalışır nitelikte olduğu, MKE ve ABD imali el bombalannm ana patlayıcısının TNT olduğunu, Alman yapımı NATO bombalannm da TNT+RDX (COMP B) olduğu, 18 adet fünyenin de el bombalarına ait tahrip kapsüllerinden olduğu, savunma tipi parça ve basınç etkili el bombalannm kullanılması durumunda 20 metrenin üzerinde öldürücü etkisinin bulunduğu, Belirtilen MKE, ABD ve Alman imali NATO standardında savunma tipi parça ve basınç etkili el bombalannm askeri amaçlar için üretilen mühimmatlardan olduğu, piyasadan temininin mümkün bulunmadığı, bu tür mühimmattan çeşitli yollarla ele geçiren şahıslann bu mühimmattan terör amaçlı veya şahsi menfaatler doğrultusunda kullanmaktadırlar. Bu tür el bombalannm piminin çekilerek ilgili hedeflere atılmasından sonra canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı, cansız varlıklar üzerinde ise yakıcı, yıkıcı ve tahrip edici özelliğe sahip olacağı, el bombalan kullanılmadan elde edildiğinde TCK' nun 174 ve 6136 sayılı kanunun Ek-5 maddesinde mütalaa edileceği, x
25.06.2007 tarihli 4 adet bomba uzmanında oluşan heyet raporundan anlaşıldığı, yine bomba bilgi merkezine intikal eden olaylarla alakalı olarak K.P.L Dairesi Başkanlığı Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünün 28.06.2007 tarihli raporda ise ele geçirilen el bombalan ile alakalı olarak geçmişteki olaylarla yapılan karşılaştırma sonucunda, Fünye grubunda MKE MOD 45, KF MKE -1-25 10-92 yazılı fünye grubunun 25.03.1999 tarihinde Hizbullah terör örgütüne yönelik yapılan operasyonda ele geçirilen 6 adet el bombasından bir tanesinin fünye grubunun aynı olduğu, Fünye grubunda MKE MOD 45, KF MKE 1-25 10-92 yazılı olan bu bombanın 26.05.1999 tarihinde Trabzon ili Of ilçesi Solaklı Mahallesi Atatürk Bulvarı Yeni Han Pasajı No:59 sayılı büroya Nicu PORTASE isimli şahıs tarafından el bombası atılmış, 1 kişi ölmüş ve 3 kişi yaralanmış olup, olay yerinde ele geçirilen bomba fünye maşası üzerinde grubunda MKE MOD 45, KF MKE -1-25 10-92 yazılı ve numaralarının aynı olduğu, Fünye grubunda "HGRZ DM 72 LOS FMP-22" ve gövde kısmında "HGR DM 41 SPLITTRE COMP-B LOS FMP-22"yazılı olan bu bombanın 09.05.2005 tarihinde KIRIKKALE KESKİN İLÇESİ Serkan ŞAHİNLİ VE ABDURRAHMAN DAĞ isimli şahıstan 2 adet savunma tipi elbombası alınmış 1 tanesinin Fünye grubunda "HGRZ DM 72 LOS FMP-22" ve gövde kısmında "HGR DM 41 SPLITTRE COMP-B LOS FMP-22"yazılı numaralarının aynı olduğu, anlaşılmıştır. Fünye grubunda M 204 A2 MKE 169-5-85 yazılı olan bomba ile alakalı olarak 10.05.2006 tarihinde İstanbul ili Şişli ilçesi Prf. Nurettin Ökten sok. No:2 sayılı yerde faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesine atılan patlamış savunma tipi el bombası fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 ibarelerinin yazdığı, Fünye grubunda M 204 A2 MKE 152-6-83 yazılı olan el bombası ile alakalı olarak 02.10.2006 tarihinde İzmir Alsancak 2. Kordon No:272 sayılı yerde bulunan Alsancak isimli kahveye 2 adet el bombası atılmış, patlama sonucu 1 kişi ölmüş, 12 kişi yaralanmış, Erdinç UTAŞ isimli şahıs tutuklanmış, el bombalarından bir tanesinin üzerinde M 204 A2 MKE 1516-83 yazılı olduğu, Fünye grubunda MKE MOD KF 45 MKE 1-25 10-92 yazılı olan bomba ile alakalı 11.12.2006 tarihinde İğdır ili Cumhuriyet Mah. Sobacılar Cad. Kapan Sok. No:9 sayılı yerde bulunan Doğu Otelin kazan dairesinde patlamamış bir adet MKE savunma tipi el bombası bulunmuş, olayla ilgili olarak İzzet ÇAĞALA ve Ayhan YILDIRIM isimli kişilerin tutuklandığı, el bombası fünye grubunda MKE MOD KF 45 MKE 1-25 10-92 yazdığı, bunun dışındaki 8 adet el bombasının çeşitli tarihlerde çeşitli yerde bulunan el bombalarının fünye grubu ile aynı numara veya aynı kafileden olduklarının belirtildiği, Raporun analizi yapıldığında 1999 tarihinde Şırnak Hizbullah operasyonunda ele geçirilen ve aynı yıl Trabzon' da ki 1 kişinin ölümü 3 kişinin yaralanması olayı ve 2006 tarihinde İğdır' da ele geçirilen el bombalarmdaki kafile numaralarının ile alakalı olarak MKE MOD KF 45 MKE 1-25 10-92 olmasının ilginç olduğu, yine 2006 yılında Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombası ile aynı yıl Alsancak Kıraathanesine atılıp ölümle sonuçlanan el bombalarının kafile seri numaralarının da aynı kafileye ait bombaların birbirine çok yakın numaralarından ibaret olması, Danıştay Saldırısında tutuklanan Alparslan ARSLAN' m aynı zamanda Doğuş Factoringin avukatlığını yapması, Aynı davada yargılanan Ayhan parlakm da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile DOĞUŞ FACTORİNG 'in hissedarları ve sahipleri olmalarının bir tesadüften ibaret olmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yine aynı raporun ekinde MKE Mühimmat Müdürlüğünün 06.07.2007 tarihli yazısında belirtilen el bombalarının muhtelif tarihlerde KKK ve J.GN. Komutanlıklarına muhtelif tarihlerde gönderildiği anlaşılmış olup, El bombaları ile alakalı olarak ele geçirilen mühimmat ve askeri malzeme ile alakalı olarak 1. Ordu Komutanlığına yazılan yazıya verilen 25.06.2007 tarihli cevapta 15.06.1997
/O^---—
/~
52()
tarihli mühimmat istif kartının Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanılan stok no 918 standart mühimmat istif kartı olduğu, Mühimmat istif kartı üzerinde en son işlem yapan şahsın kimliğine ilişkin bir ibare bulunmadığı, Ele geçirilen sandığın Türk Silahlı Kuvvetlerinde el bombalarının taşınmasında ve depolanmasında kullanılan orijinal mühimmat sandıkları ile benzer özelliklere sahip olduğu, Ele geçirilen 18 adet haki renkli MKE el bombasının TSK envanterinde de bulunan MKE ( Askeri Fabrika) yapımı savunma el bombası olduğu, El bombası fünyeleri orijinal de olduğu gibi el bombası üzerine takılı olmadığı, numaraları belirli 18 adet fünyenin belirtilen kafile numaralarından MKE yapımı olduğu ve el bombaları ile uyumlu olduğu. DM 41 NATO standardı olarak tabir edilen 7 adet el bombasının TSK envanterinde bulunan bombalar olduğu, 2 adet ABD menşei dıştan dilimli el bombasının da yine TSK' nm envanterinde bulunan silahlardan olduğu, Şüphelide ele geçirilen kasatura ve bıçaklarla alakalı olarak da; Bir adet seri numaralı kahverengi saplı 4750 seri numaralı Kaleşnikof P.Tf. kasaturası ve kını ile bir adet haki renkli 307042 G 3 P.Tf. seri numaralı kasaturası ve kının Türk Silahlı kuvvetlerinde kullanılan bıçak türlerinden olduğu, ve 1. Ordu Komutanlığından alman 05.07.2007 tarihli yazıda da 307042 seri numaralı kasaturanın 3. Kor.K.Yrdc.' lığı ve 52. Zh. Tüm.Bando K.'lığı envanterinde kayıtlı bulunduğu, ancak mevcudunun bulunmadığı, konu ile alakalı idari tahkikat yapıldığı, Ayrıca Lv.Kd.Bş.Çvş. Oktay YILDIRIM 'm görev yaptığı Hasdal Kışlasında mühimmat sayımı yapılmış ve envanterde bulunan mühimmatın tam olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca aynı yazıda Oktay YILDIRIM ' m 01.04.2005 tarihinde 6. Mod. P.A.K.' lığı Hasdal İstanbul' dan malulen emekliye ayrıldığı, halen TSK bünyesinde bir görevinin bulunmadığı, Askeri Malzemeyi zimmetine geçirmek ve gizlemek suçu ile alakalı olarak evrak tefrik edilmiş olup, 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığına 2008/147 Sayılı görevsizlik karan ile gönderilmiştir. Şüpheli tutuklandıktan sonra cezaevinde tutuklu bulunan ve olayın ortaya çıkmasında büyük katkı sağlayan şüpheli Ali YİĞİT' e Mehmet DEMİRTAŞ ile birlikte zorla mektup yazdırıp suçu üstlenmesi için tehdit edip yazdırdıkları mektubu ezberletmeye çalıştıkları, bu husus savcılığımıza intikal ettiğinde Ali YİĞİT' in mektubun bir suretini cezaevi müdürüne verdiği, ancak asıl suretini daha sonra şüphelilerin yırttığı, mektup içeriğinde de bombaların babası Şevki YİĞİT' e ait olduğunu, ancak şüphelilere iftira attığını, bu sebeple de kendisinin vicdan azabı çektiğini ve polislerinde kendisini kandırdığını beyan etmesi için tehdit ettikleri, buna ilişkin mektup ve tutanakların dosyada bulunduğu, ayrıca ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in tutuklandığında bu olayı gördüğü ve bu olayın saçma olduğunu savcılığımıza yazmış olduğu dosyada mevcut mektubundan anlaşıldığı gibi şüpheli Ali YİĞİT' in yakınları vasıtası ile bu konuda haber gönderip savcılığımıza çağrılması sonucu verdiği ifadesinden de açıkça anlaşıldığı, mektubun fotokopisi ile alakalı olarak alman 23.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda mektuptaki yazıların Mehmet DEMİRTAŞ' m el ürünü olduğunun belirtildiği, d-Dijital incelemeler, Elde edilen bilişim malzemeleri ve yazılı dokümanların yapılan incelemesinde Oktay YILDIRIM Hakkındaki Bölümleri: ^-\
Mehmet Zekeriya Öztürk'ün Nec Marka Laptop Diz Üstü Bilgisayarinda Yapilan Incelemede;"MUZAFFER TEKİN,OKTAY YILDIRIM,KEMAL KERİNÇSİZ Medya görüntüleri,. MUZAFFER TEKİN,OKTAY YILDIRIM, Medya görüntüleri, OKTAY YILDIRIM, Medya görüntülerine rastlandığı" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Halil Behiç GÜRCİHANm telefonunda yapılan incelemede" -Halil BEHİÇ'in 05325959046 numaralı sim kartında aynı konuile bağlantılı olarak daha önce göz altına alman Oktay YILDIRIM isimli şahsın (Oktay YILDIRIM 5425315368) olarak kayıtlı olduğu, şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Oktay YILDIRIM telefonunda yapılan incelemede; "Zeki Yurdagül ÇAĞMAN, Mehmet Oztürk, Mehmet DEMİRTAŞ, RafetARSLAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ergün POYRAZ, Bekir ÖZTÜRK, BehiçGURCİHAN, Kuddusi OKKIR, Muzaffer TEKİN isimli şahısların telefon numaralarının kayıtlı olduğu" bilgilerine ulaşıldığı; Kuddusi OKKIRm ait olankuddusi.okkir@gmail.com isimli e-mail adresinde yapılan incelemede;" 10.03.2006 tarihli ve "bir gaziyi dinleyelim" başlıklı e-mail iletisi içerisinde "bir gazi sesleniyor.pps" isimli Powerpoint dosyası olduğu görülerek yapılan incelemede, aynı aynı olayla ilgili olarak gözaltına alman ve çıkanldığı adli makamlarca tutuklanan Oktay Yıldınm isimli şahıs adına hitap edilmiş "BU YAZIYI KALEME ALAN EMEKLİ ASTSUBAY OKTAY YILDIRIM GÜNEYDOĞU' DA YILLARCA ÇARPIŞMIŞ, YİĞİT VE KAHRAMAN BİR TÜRK EVLADIDIR" başlığı ile başlayıp "VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN OKTAY YILDIRIM 27 KASIM 2005" ile biten bir sunum olduğu görülmüştür." şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Asım DEMİR elde edilen dokümanlann yapılan incelemsinde; "Oktay YILDIRIM Yeni Hayat Dergisi şeklinde yazılann olduğu 3. sayfasında "Bu bir Dip Dalgasıdır" başlığı altına yazının olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Kuddusi OKKIR ait Casper Marka Laptop'ta yapılan incemede; Oktay YILDIRIM isimli şahsın hazırlamış olduğu Şemdinli ve şehitlerle aakalı Power Point sunusu olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Gazi GÜDER ait Densen Marka Seagate bilgisayar kasasında yapılan incemede; Oktay YILDIRIM isimli şahsın hazırlamış olduğu Şemdinli ve şehitlerle aakalı Power Point sunusu olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Mehmet Zekriya ÖZTÜRK ait Hard Disk te yapılan incelemede; " Oktay YILDIRIM ve Muzaffer TEKİN'in birlikte çekilmiş Medya görüntüleri olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Rafet ARSLAN ait 05322084521 numaralı sim kartında yapılan incelemede; Oktay YILDIRIM isimli şahsın (Oktay-5058108791) olarak kayıtlı olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Oktay YILDIRIM Samsung SGH X200 REHBER kayıtlannda;"Sevgi ERENENEROL isimli şahsın SEVGİ ERENEROL05323678060) olarak kayıtlı olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Engin ZORBA ait Samsung Marka 200 Gb hand diskin yapılan incelemsinde; 'Sayın Oktay YILDIRIM' diyerek başlayan 10.06.2007 tarihli toplantı iptalini bildiren "Saygılanmla Nazan KAFESCİ" diye biten duyuru," şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Erkut ERSOY ait ozel-buro@ttnet.com adlı e-mail adresinde yapılan incelemede; "Türk Gençliği Hareketi "adlı bir oluşumda Muzaffer Tekin,Oktay Yildirim, Fikri Karadağ Ve Hüseyin Görüm isimli Şahislarin Birlikte Çekilmiş Fotograflarinin Bulunduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Habib Ümit SAYIN Seagate Marka 250 Gb Hard Disk'inde yapılan incelemede; "Resimler Bölümü içeriğinde Oktay YILDIRIM isimli şahsın vesikalık resminin bulunduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı; --
\
Ergün POYRAZ telefonlarında ve telefona takılı vaziyette bulunmayan sim kartlarında yapılan incelemelerde; "Oktay YILDIRIM isimli şahsın (Oktay Y. 5425315368 ve Oktay Y. 5425315368) Olarak kayıtlı olduğu," şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Hüseyin GÖRÜM Kadıköy'de bulunan Kavayi Milliye Derneğinde elde edilen CD lerin yapılan incelemesinde; 28 nolu CD içerisinde 23 adet fotoğraf bulunduğu, bu fotoğraflar içerisinde Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi(VKGBH)'ni Başkanı Taner ÜNAL, Kuvayı Milliye Derneği Başkanı Hüseyin GÖRÜM, Kuvayı Milliye Derneği yöneticilerinden Fikri KARADAĞ, Muzaffer Tekin, Oktay YILDIRIM, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Kuddusi OKKIR'm birlikte çekilmiş fotoğraflar ile "KARANLIKTAKİ İLİŞKİLER " başlıklı word dosyasının bulunduğu, şeklinde bilgilere ulaşıldığı; Şüphelinin çalıştığı Reina isimli işyerinde kullandığı bilgisayarında ve flaş diskinde Lobi ERGENEKON yazılı belgenin bulunduğu, yine burada birçok kişiye ait özgeçmiş raporlarının bulunduğu, cerkez ethem lakaplı emekli bir askerle alakalı internetten alman yazıların bulunduğu. Andıç başlıklı güçlü eylem planı yazan KKK ya ait belgenin bulunduğu. Şifreli dosyalarda dönemin Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK le alakalı istihbari bilgi notlarının olduğu. IRAK YAKINA GELDİ BAKAR KÖRLER GÖRSÜN DİYE başlıklı yazı ve DEĞERLİ MİSAFİRLER BAŞLIKLI yazıların olduğu, dosyaların şifresinin de OPERASYON olduğu teknik inceleme raporundan anlaşıldığı. DEĞERLİ MİSAFİRLER başlıklı yazı içeriğinden örgütsel toplantılarda yapıldığı anlaşılan konuşmalara ait olduğu ve içerik olarak ERGENEKON dökümanmdaki görüşlerle örtüştüğü.
e-Diğer şüpheliler ve tanık beyanları ALİ YİĞİT emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Mehmet DEMIRTAŞ benim dayım olur. Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayıma ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce , tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüm. Ben LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM istasyona geldi ve direk olarak müdüriyet odasına girmişti. Ben de bu durumu diğer dayım olan Osman DEMIRTAŞ' a söyledim. Osman dayımda bana o şahsın Mehmet dayımın komutanı olduğunu söylemişti." şeklinde beyanının bulunduğu, ALİ YİĞİT Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu şüpheli ifadesinde Oktay YILDIRIM için; "Oktay Yıldırım isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayım vasıtası ile tanıdım. Osman dayım bana Oktay Yıldırım'ın Mehmet dayımın komutanı olduğunu söylemişti. 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayına kadar Ümraniye ilçesinde şuan yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştım. Oktay Yıldırım da sürekli buraya dayım Mehmet Demirtaş'ı görmeye gelirdi. " . şeklinde beyanının bulunduğu, Ali YİĞİT (22.06.2007 tarihli müşteki olarak alman ifadesinde"Z?erc tutuklandığım gün, diğer şüpheliler MEHMET DEMIRTAŞ ve OKTAY YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldük. Cezaevinde ben ve diğer şahıslar ayrı ayrı karantinalara alındık. Ancak, lavaboya gittiğim sırada oraya gelen OKTAY YILDIRIM isimli şahıs, bana hitaben" ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onları öldürmek bana kalmaz, dışarıdakiler zaten o işi halledecekler" dedi. Ben korktuğum için sesimi çıkartamadım Daha sonra karantinanın kapısı açıldı. OKTAY YILDIRIM ve MEHMET DEMIRTAŞ cezaevi müdürüne söyleyip beni yanlarına almak istemişler. Bunun üzerine cezaevi müdürünün izniyle, üçümüz bir ar ada karantinada kalmaya başladık. OKTAY YILDIRIM bir kağıda birtakım ifadeler yazmış, bana bu kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya başladı. Ben de korktuğum için bu durumu kabul ettim. Bana o kağıtta yazılanları güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir^baskı altında kalmadan o sözleri
yazdığımı beyan etmemi söyledi. Bunun üzerine ben de bu şekilde yazdım ve kağıda parmak izimi bastırdı. Bunun için baş parmağımı pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiler. Ben onların dediğini yaptığım için bana çok iyi davranmaya başladılar. Ben onların dediği şekilde bana verilen kağıtta yazılan şeyleri ezberliyordum. Bana verilen kağıtta özetle: "Babamın daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombaları da alıp satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiğim ifadenin polisin vaatleri sonucunda olduğunu, polisin bu konuda bana baskı yaparak ifademin alındığını, ifademin doğru olmadığını" şeklinde yazılar bulunmaktaydı. Daha sonra avukatım beni ilk ziyarete geldiği gün ben durumu kendisine anlattım. Avukatım bana korkmamam gerektiğini, baskılara boyun eğmemem gerektiğini, kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına aktaracağını söyledi. Ben cezaevi müdürüyle görüştüğümde, bu şahısların bana okutturduğu belgenin aslını müdür beye verdim. Müdür de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri bana iade etti. Ancak, cezaevi müdürü beni ikinci kez yanına çağırdığında, OKTAY YILDIRIM bu durumdan şüphelenerek, bu yazılı evrakın bende bulunan aslını bana zorla yırttırdı. Ben de korktuğum için yırtmak zorunda kaldım. Ancak sureti cezaevi müdürlüğünde mevcuttur. Bu yazı da OKTAY YILDIRIM'a aittir. Bana cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı OKTAY YILDIRIM'dan şikayetçiyim. MEHMET DEMIRTAŞ tarafından bana yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmamıştır. Cezaevinde birlikte bulunduğumuz dönem içerisinde OKTAY YILDIRIM evde yakalanan bombaların kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yılları arasında Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombaları oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan bu bombaları aldığını MEHMET DEMIRTAŞ ile aralarında yapılan konuşmada söylüyordu dedi". Şeklinde beyanının bulunduğu; ŞEVKİ YİĞİT Cumhuriyet Savcılığında İfadesinde ; Ben bu komutanın o zaman ismini Komutan olarak biliyordum. Ancak basında çıkınca OKTAY YILDIRIM olduğunu gördüm. OKTAY YILDIRIM daha önceden MEHMET DEMİRİAŞ'ın gaz istasyonuna sık sık gelirdi. Ben bazen boş olduğum zamanlar istasyonda dururdum. Ben 3 kere gelip, MEHMET DEMİRTAŞ'la OKTAY YILDIRIM'ın odada baş başa görüştüklerini gördüm. Benzinlikte çalışanların hepsi Komutanı OKTAY YILDIRIM olarak tanır. İkisi geldiğinde yazıhanesinde özel olarak görüşürler. Benim büyük oğlum da istasyonda çalışıyordu. ALI YIGIT'de orda çalışıyordu. Bu gaz istasyonu 2 yıl önce, ruhsatsız olduğu için yıkıldı. Daha sonra ben zaman zaman manavda durdum. Gaz istasyonu açıkken MEHMET DEMIRTAŞ bombaların bulunduğu evde oturuyordu. Ben daha sonraki dönemlerde OKTAY'ı görmedim " şeklinde beyanının bulunduğu, MEHMET DEMIRTAŞ Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Benim askerlik yaptığım birliğimde komutanımdır. 1995 yılında askerden teskere aldıktan sonra istanbul iline geldim. Bu tarihten iki yıl kadar sonra istanbul ilinde tesadüfen karşılaştık. Birbirimize telefon numaralarımızı verdik. Ayda bir bazen iki ayda bir olmak üzere görüştüğümüz oldu. Bu görüşmelerimizde oturup sohbet ederdik, çay içerdik ve hal hatır sorardık Bu şahısla olan ilişkim bundan ibarettir", şeklinde beyanının bulunduğu, MEHMET DEMİRTAŞ isimli şahsın Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; Ben 1993-1994 yılında Gazinantep'de askerlik yaptığım dönemde Oktay Yıldırım benim komutanımdı. Kendisi ile oradan tanışıyoruz. Bu evde ele geçirilen bombalar ile Ben Ali Yiğit'e bombaların OktayYıldırım'a ait olduğunu söylemedim. Ali Yiğit'in ailesi ile benim ailem arasında bir husumet bulunduğundan bu yönde bir beyanda bulunmuş olabilir. ele geçirilen bombalarda Oktay Yıldırım'in parmak izinin bulunması nedenini bilmiyorum. ". şeklinde beyanının bulunduğu, MUZAFFER TEKİN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; " 1998yılında emekli astsubay Mahmut ÖZ'l ÜRK vasıtasıyla tanıştım o zamanlar kendisi şark görevindeydi, Daha sonra istanbul'a tayini çıktığında zaman zaman görüşüyordum
/
f?^^f^^
emekli olduktan sonra müteaddit defalar beni arar ve görüşürdük son aylarda görüşmedik en son iki ay önce beni telefonla arayarak görüşmüştük. " şeklinde beyanının bulunduğu, MUZAFFER TEKİN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM ile beni yazıldığı gibi İbrahim ŞAHİN değil benimle birlikte gözaltında bulunan Mahmut ÖZTÜRK 1998 yılında Kadıköy 'de tanıştırdı o zaman Oktay YILDIRIM görevdeydi, "şeklinde beyanının bulunduğu MAHMUT ÖZTÜRK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Ben kendisi 1994-1996 yıllarında Kilis 2. Hudut Taburunda birlikte görev yaptık. Ben taburun iaşe ikmal Astsubayı olarak görev yapıyordum, Oktay YILDIRIM ise Karargâh bölüğünün takım komutanıydı ve aynı zamanda da askeri lojmanda kapı komşumdu. Kilis' te görev yaptığımız süre içerisinde samimi bir ilişkimiz olmuş ve ailece de görüşmüşlüğümüz vardır. 1996 yılında ben Kilis ten emekli olduktan sonra istanbul iline yerleştim, Oktay YILDIRIM ise Kilis te bir yıl daha görev yaparak, 1997 yılında Şemdinli Komando Taburuna tayini çıktığını bana telefon ile söyledi. 1999 yılına kadar Şemdinli de kaldı bu süre zarfında kendisiyle telefon ile bir kez görüştüm başka bir görüşmemiz olmamıştır. 1999 yılında Şemdinliden istanbul Hasdal kışalsına tayin olunca, benim ziyaretime geldi. Kendisiyle bu görüşmelerimiz ailece ve ferdi olarak devam etti. Kendisi bacağında olan bir problemden dolayı hastaneye yattı ve her türlü yardımı yaptık. 2003 yılında kendisi malulen emekli oldu, birlikte iş yapmak için bana öneride bulundu ve ben bunun üzerine Eminönü 'nde Vakıflara ait devren bir kafeterya kiraladım, işlememenin başına da Oktay YILDIRIM'ı getirdim. Bu kafeteryayı toplam (6) ay kadar işlettik. Bu zaman zarfında aramızda ticari konularda güven sorunu yaşamaya başladık. Bunun üzerine Hanedan Kafeterya olarak açtığımız iş yerini devir ettik. Fakat bu ortalığımız ve devir esnasında aramızdaki samimiyet de bozulmuş oldu ve kendisiyle o tarihten sonra hiç görüşmedik sadece tarihten bir ay önce gizli bir numara ile beni aradı, benim trafik kazası geçirdiğimden dolayı geçmiş olsun dileklerini iletti. Daha sonrada kendisinin bu soruşturma ile alakalı olarak medyadan takip ettim. Telefon ile görüşmemiz esansında kendisine ne işle uğraşıyorsun dediğimde bana eğlen merkezi olan Reiana da güvenlik olarak çalışıyorum ve ayrıcada internet sitelerinde de Vatan, Millet adına yazılar yazdığını söyledi. Bende kendisini bazen medyada sivil toplum örgütlerinin düzenlediği mitinglerde gördüğümü ve bu konularla alakalı olarak kendisine yaptığın işler arasında karar ver, ailenin geçimiyle ilgilen boş işlerle uğraşma gibi tavsiyelerde bulundum. Kendisinin bildiğim kadarı ile maaşından başka geliri yoktur." şeklinde beyanının bulunduğu, MAHMUT ÖZTÜRK isimli şahsın Savcılılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Ben kendisi 1994-1996 yıllarında Kilis 2. Hudut Taburunda birlikte görev yaptık. Ben taburun iaşe ikmal Astsubayı olarak görev yapıyordum, Oktay YILDIRIM ise Karargâh bölüğünün takım komutanıydı ve aynı zamanda da askeri lojmanda kapı komşumdu. Kilis' te görev yaptığımız süre içerisinde samimi bir ilişkimiz olmuş ve ailece de görüşmüşlüğümüz vardır. 1996 yılında ben Kilis ten emekli olduktan sonra istanbul iline yerleştim, Oktay YILDIRIM ise Kilis te bir yıl daha görev yaparak, 1997 yılında Şemdinli Komando Taburuna tayini çıktığını bana telefon ile söyledi. 1999 yılına kadar Şemdinli de kaldı bu süre zarfında kendisiyle telefon ile bir kez görüştüm " . şeklinde beyanının bulunduğu, M.ZEKERİYA ÖZTÜRK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; Ben Oktay YILDIRIM ile bir VKGBH Derneğinin bir davetinde tanıştım. Kendisinin kullanmış olduğu telefon numaralarını not olarak aldım veya kendisi verdi. . Kendisi ile fiilen bir yıldır görüşmüyorum ondan önceki dönemde asla yakın bir diyalog içersinde olmadım. Danıştay olayı hemen sonrasında da Oktay YILDIRIM Behiç GÜRCAN isimli şahıs ile birlikte açıkıstıhbarat.com internet sitesinde Danıştay olaymı^le alarak benim Muzaffer TEKİN'e komplo kurduğum iddialarında bulunmuşlardır, şeklinde beyanının bulunduğu,
/^^^%:- '•p3^y^^> ^ —
525 * "
'
„ ___
^
M.ZEKERIYA OZTURK Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "OKTAY YILDIRIM' ı MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdım. Vatansever Güç Birliğinin bir toplantısında tanıdım. Kendisi ile hiç anlaşamadım. Hatta Danıştay olayında ben sorgudayken acikistihbarat.com sitesinde sahibi olan BEHIÇ GÜRCİHAN ile birlikte hakkımda olumsuz iddialar yayınladı. MUZAFFER TEKİN' in CEM ERSEVER vari bir operasyon ile yok etmek istediğimi söyledi. Bunun üzerine ben OKTAY ile ilişkimi kestim, ikisi ile de 13 aydır görüşmüyorum. OKTAY' in Kuvai Milliye ile irtibatını da bilmiyorum. Ben Ümraniye' de ele geçirilen bombalar konusunu hiç bilmiyorum" şeklinde beyanının bulunduğu, Ahmet Erdem ARSLAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "bu şahsı Muzaffer TEKİN'in Hastane de ve Danıştay hadisinden dolayı basından ve televizyondan gördüm. Yaklaşık 6-7 ay kadar önce Muzaffer TEKİN'in bürosunda ağabeyim Rafet ARSLAN'ın yanına gittiğim de şahsı gördüm kendisi ile konuşmadım ve ağabeyim Rafet ARSLAN'ın olmadığını görünce bürodan ayrıldım. Başka da bu şahısla konuşmadım ve sohbet etmedim. " şeklinde beyanının bulunduğu, Ahmet Erdem ARSLAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM: yukarıda ifade ettiğim gibi bu şahsı Muzaffer TEKİN'in Hastane de ve Danıştay hadisinden dolayı basından ve televizyondan gördüm, iri yarı olduğu için zaten dikkatimi çekmişti, danıştay saldırısından sonar muzaffer Tekin ile aynı arabaya bindiğini televizyondan görmüştüm.Yaklaşık 6-7 ay kadar önce Muzaffer TEKİN'in bürosunda ağabeyim Rafet ARSLAN'ın yanına gittiğim de şahsı gördüm kendisi ile konuşmadım ve ağabeyim Rafet ARSLAN'ın olmadığını görünce bürodan ayrıldım. Başka da bu şahısla konuşmadım ve sohbet etmedim, "şeklinde beyanının bulunduğu, RAFET ARSLAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda 2006 yılında Güneydoğu'da görev yapmış emekli astsubay olarak tanıştırdı. Kendisi ile fazla bir samimiyetim yoktur, ancak Muzaffer TEKİN'in hastane de yattığı süre içerisi ve Ankara 'da ki mahkeme sürecinde sürekli Muzaffer TEKİN'in yanında bulunduğumdan dolayı ara sıvra Oktay YILDIRIM ziyaret amaçlı gelir giderdi. Son altı ayda da kendisi ile hiç görüşmedim, sadece bir defa kendi cep telefonumdan hal hatır sormak için Oktay YILDIRIM'ı aradım. " şeklinde beyanının bulunduğu, RAFET ARSLAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM'ı yine Muzaffer TEKİN'in bürosunda 2006yılında Güneydoğu'da görev yapmış emekli astsubay olarak tanıştırdı. Kendisi ile fazla bir samimiyetim yoktur, ancak Muzaffer TEKİN'in hastane de yattığı süre içerisi ve Ankara 'da ki mahkeme sürecinde sürekli Muzaffer TEKİN'in yanında bulunduğumdan dolayı ara sıvra Oktay YILDIRIM ziyaret amaçlı gelir giderdi. Son altı ayda da kendisi ile hiç görüşmedim, sadece bir defa kendi cep telefonumdan hal hatır sormak için Oktay YILDIRIM'ı aradım." şeklinde beyanının bulunduğu, BEHİÇ GÜRCİHAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "2005 yılından bu yana tanıyorum. Benim bir arkadaşımdır. Kendisi ile arkadaşlık ilişkisi içerisinde düzenli olarak görüşürüm. Oktay YILDIRIM kalemi kuvvetli bir askerdir. Ve sitemde köşe yazısı yazmaktadır. " şeklinde beyanının bulunduğu, BEHİÇ GÜRCİHAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "OKTAY YILDIRIM' ı tanırım. Kendisi 2005 yılından beri acikistihbarat.com isimli internet sitemde yazılar yazmaktadır. Kendisi ile arkadaşlık bağım da vardır. MUZAFFERTEKIN ile de 2005 yılından buyana tanışırım. Kendisi ile OKTAY YILDIRIM aracılığı ile tanıştım. Bu şahsın ofisine gitmiştim. Bu tanışmamızdan sonra yine 4-5 kez bu şahsın ofisine gittim." şeklinde beyanının bulunduğu, --~"
BEKİR ÖZTÜRK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; " Ben bu şahıs ile 09.04.2006 tarihinde Beyazıt Meydanında Kaymakam Kemal Beyin katledilişi ve Pkk yi telin mitinginde tanıştık. Sonraki dönemlerde 7-8 kere yüzyüze olmak üzere telefonla da görüştük, ilişkilerimiz Kuvvayi Milliye Derneği Genel Başkanlığı ve il başkanlığı düzeyindedir. Bu dernek kurulmadan önce www.kuvayimilliye.net isimli sahibi olduğum sitede köşe yazarlığı yapardı, "şeklinde beyanının bulunduğu, BEKİR ÖZTÜRK Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "OKTAY YILDIRIM: Ben bu şahıs ile 09.04.2006 tarihinde Beyazıt Meydanında Kaymakam Kemal Beyin katledilişi ve Pkk yi telin mitinginde tanıştık. Sonraki dönemlerde 7-8 kere yüzyüze olmak üzere telefonla da görüştük. İlişkilerimiz Kuvvayi Milliye Derneği Genel Başkanlığı ve il başkanlığı düzeyindedir. Bu dernek kurulmadan önce www.kuvayimilliye.net isimli sahibi olduğum sitede köşe yazarlığı yapardı, "şeklinde beyanının bulunduğu, MURAT YİĞİT Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Çalışmış olduğum DEMA isimli oto gaz istasyonuna çalıştığım sıralarda gelip giderdi, samimiyetim yoktur. Buradan tanırım. Hatırladığım kadarı ile istasyona yalnız olarak gelir Mehmet DEMIRTAŞ il görüşürdü. Ne görüştükleri hakkında hiçbir bilgim yoktur" şeklinde beyanının bulunduğu, METE YALAZANGİL Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için '"Ben Oktay YILDIRIM isimli şahsı 2000-2001 yıllarında arasında Muzaffer TEKİN bana telefon açarak bana Kadıköy demesini diye telefon açtı. Bir ofis uğrarımsın dedi. Bende yaklaşık yarım saat sonra Kuşdilinde bulunan ofisine gittim. Daha önceden görmediğim ve tanımadığım bir şahsın Muzaffer TEKİN yanında oturduğunu gördüm bana Oktay YILDIRIM için Astsubay gazimiz dedi. Ayaklarından birinin alçıda olduğunu GATA 'da tedavi olduğunu ancak iyileşemediğini durumunun kötü olduğunu söyledi. Herhangi bir doktor veya spor konusunda tasfiyede bulunurumsun dedi bende kendisine ayağındaki alçıyı çıkar at dedim ve spor yapmasını özellikle yüzmesini tasfiye ettim. Yaklaşık bu konuşma yarım saat kadar sürdükten sonra ayrıldım. Daha sonra ofise uğradığım dönemlerde bir iki defa daha gördüm kendisini sağlık durumunu sordum. Oda bana iyi olduğunu ve tasfiyelerime uyduğunu söyleyip teşekkür etti. 2006 yılında Muzaffer TEKİN'in iftar yemeğinde kendisini gördüm. Başkada her hangi bir şekilde telefonla ya da yüz yüze görüşmedim. Bana gösterip okuduğunuz bu doküman hakkında bir bilgim yoktur. Ben Ergenekon isimli bir yapılanmayı, Ne amaçla kurulduğunu kime hizmet ettiklerini bilmiyorum " şeklinde beyanının bulunduğu, METE YALAZANGİL Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için ;2000-200I yıllarında Muzaffer Tekin beni telefonumdan aradı, bürosuna davet etti. gittiğimde sonradan ismini Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiğim uzun boylu, iri yarı bir şahısla beni tanıştırdı. Gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattı. Bu şahsın ayaklarından birisi alçıdaydı ve aksıyordu. Gatada tedavi gördüğünü iyileşme olmadığını bana anlattılar. Bende Oktay Yıldırıma alçıyı çıkarmasını, yüzmesini, kaslarını güçlendirecek spor yapmasını tavsiye ettim. Kendim el yazımla kaslarını güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine verdim. O tarihten bu yana Oktay Yıldırımı birkaç kez daha Muzaffer Tekinin bürosunda gördüm. Bu anlatmış olduğum görüşmenin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatım olmamıştır. " şeklinde beyanının bulunduğu, ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; uBen Oktay YILDIRIM'ı 2000 yılından bu yana tanırım. Kendisi ile tanışmamız Mahmut ÖZTÜRK ile aynı binada oturduğumuz dönemde Oktay YILDIRIM'ın Mahmut ÖZTÜRK'ü ziyarete geldiğinde oldu. Oktay YILDIRIM o zamanlar bacağından tedavi görüyordu ve emekli olmak üzereydi, kendisiyle ilişkim Mahmut ÖZTÜRK'ten dolayı oldu. Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK 2004 veya 2005 yıllarında bir yıl ortak olarak Beyazıt'ta nargile cafe işletmeciliği yaptılar ve daha sonra anlaşamadılar ve araları açıldı.
Hatta o tarihten bu zamana kadar konuşmadıklarını biliyorum. Benim Oktay YILDIRM ile ilişkim sadece gördüğümle selamlaşmaktan ibarettir. " şeklinde beyanının bulunduğu, ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Oktay Yıldırım isimli şahsı, hemşerim ve komşum olan Mahmut Öztürk'e sık sık misafirliğe gelmeleri nedeniyle tanıdım. Oktayı 2000 yılından bu yana tanırım. Oktay Yıldırım ile Mahmut Öztürk uzun yıllar aynı askeri birlikte görev yapmışlar. Istanbulda bir süre ticarette yaptıklarını biliyorum. Bundan iki üç yıl kadar önce Mahmut Öztürk ile Oktay Yıldırım Beyazıtta ortak olarak bir nargile cafe açtılar. Sonrasında ortaklıkları bitti. Mahmut Öztürk bana Oktay Yıldırımın kendisine kazık attığını anlatmıştı" şeklinde beyanının bulunduğu, MURAT ÖZKAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" 2004 yılı sonlarında Eminönü ilçesinde Hanedan Cafe' yi Mahmut ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM ile birlikte açtık ve yaklaşık olarak 6 ay çalıştırdık. Mahmut ÖZTÜRK isimli şahıs benim akrabam olur. Oktay YILDIRIM ise Mahmut' un arkadaşı olur. Her ikisi de askeriyeden emeklidir. Daha sonra Oktay YILDIRIM' im geçimsizliğinden dolayı işyerini Oktay' in tanıdığı arkadaşına devrettik. 2006 Aralık ayından itibaren Mahmut ÖZTÜRK' le birlikte yukarıda adresini vermiş olduğum Oto galeri dükkânını açtık ve halen çalıştırmaktayız. " şeklinde beyanının bulunduğu, MURAT ÖZKAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Oktay YILDIRIM'ı da Mahmut ÖZTÜRK aracılığı ile emekli asker olarak tanıdığını, şeklinde beyanının bulunduğu, SEVGİ ERENEROL Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Tanıyorum 2005 sonlarında bir basın açıklamasında tanıştık. Sadece basın açıklamalarında birbirimizi görüşüp selamlaşırdık. şeklinde beyanının bulunduğu, SEVGİ ERENEROL Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'ı basın açıklamaları yapılan toplantılardan tanıdığını, şeklinde beyanının bulunduğu, ERGÜN POYRAZ Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" .Oktay YILDIRIM bana yaklaşık bir yıl kadar önce kitap yazacağını kendisinin güneydoğu gazisi olduğunu. Güneydoğu hatıraları ile ilgili kitap yazmak istediğini, kendisine kitabın yazılımındaki teknik konularla ilgili bilgili bilgi almak istediğini söyledi ve yaklaşık bir sene kadar önce yaptığımız telefon görüşmemizden sonra Ankara ya başka bir iş sebebi ile geldiğinde, yanıma uğradı. Yine yazmak istediği kitabın teknik bilgileri ile ilgili bilgi alış verişinde bulunduk, benim yine hayat dergisi ve 19 Mayıs adlı internet sitesindeki bazı yazılarımı benden izin almadan kuvai Milliye sitesinde yayınlandıkları için, ben kendilerini telefonla arayıp yazılarım başka bir yerde yayınlanmasını istemediğimi. Bu yüzdende yazılarımın Kuvayi Milliye sitesinden kaldırılmasını istedim. Bu konu ile ilgili Oktay YILDIRIM ile birkaç görüşmem oldu. Daha sonra yazılarımı siteden kaldırdılar. Yaklaşık bir yıldan beri Oktay YILDIRIM ile ne telefon nede yüz yüze görüşmem olmadı. Medyadan öğrendiğim Oktay YILDIRIM ile ilgili yakalanan el bombaları ile ilgili herhangi bir bilgim yoktur, şeklinde beyanının bulunduğu, ERGÜN POYRAZ Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Ben emniyette ifade verdim aynen tekrar ederim Şüphelilerden OKTAY YILDIRIM, VE İSMAİL YILDIZI Z4MRZM"şeklinde beyanının bulunduğu, İSMAİL EKSİK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Ben bu şahsı mevlit yemeğinde gördüm. Daha sonra medyada gördüğümde Oktay YILDIRIM olduğunu anladım " şeklinde beyanının bulunduğu, _ -,„ ^
İSMAİL EKSİK Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Şile'de iş adamının orda kendini mobilyacı adına HÜSEYİN GÖRÜM üm fabrikasında çalışan bir personel ben aradı, ben de mevlüt olduğu için gittim, FİKRİ KARADAĞ da bu mevlütte vardı, OKTAY YILDIRIM da bu mevlütte vardı". şeklinde beyanının bulunduğu, MUAMMER KARABULUT Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" 22 Temmuz 2006 yılında Türk Ortodoks Patrikhanesinin üç dört bina ön tarafında yazmış olduğum "Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini Patrikhaneye "mi yıktıracaklar" isimli kitabımın kokteyli ve imza günü vardı. Bu şahıs ile burada tanıştım. Herhangi birisi aracı olmadı. Bu olaydan ya önce ya da sonrasında Oktay YILDIRIM isimli şahsı Kemal KERİNÇSİZ"in Fatih"te bulunan ofisine gittiğimde gördüm. Sohbet ettik. Sanırım Kemal KERİNÇ"siz bu şahsı tanıyordu. Bu ortamda o esnada Oktay YILDIRIM, ben, Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve avukatlık bürosunda çalışanlar vardı. Aynı gün Ben, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve aileleri ile birlikte yemeğe gittik. Hatta Ortaköy Polis Lokantasına gitmiştik. Buraya davetsiz olarak Oktay YILDIRIM"da geldi. Oturdu. Yemek yedik ve ayrıldık. Konuşmalarımızda özel bir konu geçmedi. Sohbet ettik. Oktay YILDIRIM benden Kuvva-i Milliye internet sitesinde tekrar yazı yazmamı istedi ancak ben kabul etmedim. Çünkü Oktay YILDIRIM isimli şahsı pek sevmedim. Bu tarihten sonra bir daha Oktay YILDIRIM ile görüşmedim. Telefonlarımızı birbirimize verdik ancak hiç görüşmedik. Yani Oktay YILDIRIM"ı 22 Temmuz 2006günü ilk ve son kez gördüm" şeklinde beyanının bulunduğu, MUAMMER KARABULUT Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM'ı Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve Kemal KERİNÇSİZ ile katıldığım bir yemekte gördüm. Oradakiler Oktay YILDIRIM'ın davetli olmadığı halde yemeğe katıldığından duydukları rahatsızlığı hissettirdiler. Burada Oktay YILDIRIM bana tekrar kuvaimilliye.net sitesinde yazmamı rica etti. Kendisinin bu site ile ilgisini sormadım ve tekrar yazmayacağımı belirttim. Ertesi günü aynı kişilerle Kemal KERİNÇSİZ'in ofisinde görüştük. Buradan da kitabımın tanıtım kokteyline geçtik. Oktay YILDIRIM burada da hazır bulundu "şeklinde beyanının bulunduğu, PAŞA ÜMİT ERENEROL Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" 1-2 defa patrikhanede yapılan toplantıya gelmişti. Tabi buralarda belirtmiş olduğumuz toplantılardan, patrikhanenin düzenli olarak yapılan kuruluş yıl dönümünü kastedilmektedir. Bahsettiğimiz bu toplantılara Oktay YILDIRIM da katılmıştı. Kendisinin askerlikten "gazi" olduğunu söylemişti. Bunun haricinde şahısla samimiyetim yoktur." . şeklinde beyanının bulunduğu, VEDAT YENERER Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YIILDIRIM için; "2007 yılında yapılan son genel seçimler önce, ben Yeniçağ Gazetesinde bulunan köşemde, Ankara ilinde bulunan ve ismini şu an hatırlayamadığım bir gazi binbaşı hakkında haber yazdım. Bu haberimde, Türkiye Büyük Millet Meclisine her türlü insanın girdiğini, çifte madalyalı bir binbaşının da girmesi gerektiğini anlattım. Bu haberden bir süre sonra ismini Oktay YILDIRIM olarak açıklayan bir şahıs aradı. Kendisini Gazi Oktay YILDIRIM olarak tanıttı. Herhangi yazımdan etkilenmiş olacakki, kendisinin başında Kuvvayi olan bir sitede yazı yazdığını, bu yazının bana ait olan internetajans.com sitesinde de yayınlanmasını istedi. Bu konuyla ilgili birkaç kez beni aradı. Daha sonra bende ismi geçen siteye girerek Oktay YILDIRIM in yazısını buldum ve herhangi bir sakınca görmediğim için, haber olarak, kaynağımı da belirterek siteme koyup yayınladım. Bundan sonra bir daha Oktay YILDIRIM ile konuşmadım ". şeklinde beyanının bulunduğu, VEDAT YENERER şahsın Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YIILDIRIM için; Benim terör gazileri ile ilgili bir vazım çok ilgi görmüştü. Birçok kişi gibi kendisini Gazi Oktay YILDIRIM olarak tanıtan kışı de telefonları veren kendisinin de bu konuyla ilgili Kuva-i Milliye sitesinde bir yazısı çıktığı, bu yazıyı bana ait sitede haber olarak
değerlendirmesi istediğini söyledi, bende konuyu haber sitesinin editörüne ilettim, ancak yarım saat sonra tekrar aradı, heyecanlı bir şekilde yazının neden çıkmadığını, hemen konulacağını düşündüğünü söyledi, daha sonrada bir yazısı sitede yayınlandı, bundan sonrada kendisiyle bir görüşmemiz olmadı, şeklinde beyanının bulunduğu, Engin ZORBA Emniyette vermiş olduğu Şüpheli ifadesinde Oktay YILDIRIM için; "ben astsubay olarak görev yaparken ordudan atıldım. Oktay Yıldırım ile mesleki yaşantımdan doğan samimiyet ve dostluğum vardır. Bu dostluk ben ordudan ayrıldıktan sonra da devam etti. Oktay Yıldırım Ümraniye'de yakalanan bombalar ile ilgili olarak tutuklandıktan sonra ailesini de yanıma almak suretiyle tutuklu olarak bulunduğu Tekirdağ Cezavine ziyarete gittim, tutuklandıktan sonra yaklaşık 10-15 defa ziyaretine gittim ve soruşturma süreci ile ilgili olarak telefonlarda bazı şahıslarla görüştüm. Kesinlikle Ergenekon veya Kuva-i Milliye yapılanması ile bir ilgim yoktur. Bu konuda bilgi sahibi de değilim. Sadece Oktay Yıldırım ile olan kişisel dostluğum nedeniyle soruşturma süreci ile ilgilendim ". şeklinde beyanda bulunduğu, Engin ZORBA Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu Şüpheli ifadesinde Oktay YILDIRIM için;'''kendisinin astsubay olarak görev yaparken ordudan atıldığını,Oktay YILDIRIM ile mesleki yaşantısından doğan , ordudan ayrıldıktan sonra da devam eden dostluğu olduğunu.Oktay YILDIRIM Ümraniye'de yakalanan bombalar ile ilgili olarak tutuklandıktan sonra ailesini de yanına almak suretiyle 10-15 defa Tekirdağ cezaevinde ziyaretine gittiğini,soruşturma süreci ile ilgili olarak telefonla bazı kişiler ile görüştğünü, kendisinin Ergenekon ve Kuva-i Milliye yapılanması ile ilgisi olmadığını.bu konu hakkında bilgisi de bulunmadığını, soruşturma ile ilgilenmesinin Oktay YILDIRIM ile olan kişisel dostluğundan kaynaklandığını, soruşturma kapsamındaki diğer kişileri tanımadığını" şeklinde beyanda bulunduğu, Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu ifadesinde Oktay YILDIRIM için; "OKTAY YILDIRIM'ı birkaç basın toplantısından tanıyorum, ORHAN PAMUK ve ELİF ŞAFAK hakkında açtığımız davalarda kendisi müdahil ve davacı konumunda olmuştur, bundan yaklaşık birbuçuk iki yıl önce büroma bir defa bir polisle olan şahsi bir problemi nedeniyle şikayet dilekçesi yazmam için gelmişti, büromdaki diğer avukat arkadaşlar kendisine yardımcı olmuşlardı, bir de bundan yaklaşık 15 ay önce Hukukçular Birliğinin Yönetim Kurulu toplantısına katılmak istemiş, ben de derneğimizin sadece avukat üyeleri kabul ettiğini, kendisi avukat olmadığı için katılamayacğını beyan etmem üzerine münakaşa ettik ve 15 aydan beri kendisi ile yüz yüze veya telefonla hiçbir görüşmemiz olmamıştır, en son görüşmemiz 09 KASIM 2006 tarihidir, Ümraniye dosyası ile alakalı da ne cezaevinde ne bir başka yerde kendisi ile hiçbir görüşmem olmamıştır "şeklinde beyanda bulunduğu, Şüpheli Fuat TURGUT Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu ifadesinde Oktay YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM'ı ben kendisini ORHAN PAMUK aleyhine Avukat KEMAL KERINÇSIZ'in Şişli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tazminat davasına bende katıldım, orada bulunanlar arasında bir kişi çıkarak konuşma yaptı, konuşma içeriği Ermeni faaliyetleri aleyhine idi, oradakiler bu kişinin OKTAY YILDIRIM olduğunu söylediler, bu olay yaklaşık 1,5 yıl kadar önce olan hadisedir, ben evveliyatında OKTAY 'ı tanımıyordum, ilk defa orada gördüm, tam olarak hatırlamıyorum, aynı gün veya bir gün sonra avukat KEMAL KERINÇSIZ'in bürosuna uğramıştım, OKTAY YILDIRIM oradaydı, ayak üstü kendisiyle konuştuk, bana telefonunu verdi, belki selamlaşma babında görüşmüş olabilirim, ama hatırlayamıyorum, muhtemelen birkaç ay sonra telefonumdan bu şahsın telefon kaydındaki rehberdeki kaydını sildim, KEMAL KERİNÇSİZ ile yaptığım görüşmede de bu şahsı sevmediğimi, biraz şovmen olarak gördüğümü ve telefonumdanda sildiğimi KEMAL' e söyledim, ondan sonrada hiçbir zaman kendisi ile yüz,.yüzwn&ıde telefonla internet vasıtasıyla görüşmedim. Şunu da ifade edeyim yine ELİF ŞAFAK aleyhine- açılan Beyoğlu Adliyesinde
görülen ceza davasına da ben müdahil olarak katılmak istedim, dilekçe verdim, katılma talep gerekçelerim ile ELİF ŞAFAK'ın niçin mahkum edilmesi gerektiğine dair beyanlarda bulundum, ancak müdahillik talebim red edildi, ELİF ŞAFAK beraat etti, çıkışta ELİF ŞAFAK taraftarları biz müdahil avukatlara fiili saldırıda bulundular, ben ELİF ŞAFAK karşıtı olan grubun içerisinde de OKTAY YILDIRIM'ın bulunduğunu hayal meyal hatırlıyorum, ancak yanılıyorda olabilirim dediği sırada müdafii olduğunu beyan eden istanbul Barosu Avukatlarından Avukat NADİR YALIÇ kendisinin de müdafii olarak katılmak istediğini beyan ederek geldi, huzura alındı, yapılan işlemler anlatıldı, savunmaya devam edildi, benim OKTAY YILDIRIM ile başkacada hiçbir şekilde irtibatım olmamıştır." şeklinde beyanda bulunduğu, Şüpheli Oktay YILDIRIM m örgütsel içerikli katıldığı eylemler, İstanbul Güvenlik şube müdürlüğün den temin edilen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ üyelerinin katıldığı toplumsal olaylar ve örgütsel faaliyetleri ilişkin görüntü ve olay tutanaklarının incelenmesinde, 1- 09.03.2006 saat 12.00 sıralarında Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde Hukukçular Birliği ve Türkiye Harp Malulleri Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği tarafından "Org. Yaşar BÜYÜKANIT ve diğer komutanlar hakkında Van C.Savcısı Ferhat SARIKAYA'nm hazırladığı iddianameyi" protesto etmek için düzenlenen basın açıklamasına; şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ , Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN birlikte katıldığı, 2- 09.04.2006 sat 12.00 sıralarında Eminönü ilçesi Beyazıt meydanında Büyük Hukukçular Birliği organizesinde "Boğazlayan Kaymakamı Kemalbey'in idam edilişinin yıldönümü" nedeniyle basın açıklaması düzenlendiği, Ramazan BAKKAL, Aynur SAYLAN, İbrahim METİN, Şuaip ÖZCAN, Kemal ERGÜDER, Pakize ALP AKBABA, katıldığı şüpheli Oktay YILDIRIM'ın konuşma yaptığı bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ de katıldığı, 3- 17.05.2006 günü saat 12.00 sıralarında Beyoğlu ilçesi Fransız konsolosluğu önünde Büyük Hukukçular Birliği tarafından "sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısını protesto etmek" için basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme Oktay YILDIRIM ve Kemal KERİNÇSİZ'in birlikte katıldıkları, 4- 07.06.2006 Günü saat 11.25 sıralarında Eminönü ilçesi Sultanahmet adliyesi önünde Perihan MAĞDEN'in Vicdani Ret konusunda yargılanmasıyla ilgili 50 kişilik gruba Gönül APAYDIN tarafından basın bülteni okunmuştur. Büyük Hukukçular birliği yazılı pankart^erz'/zan sen Şehit anası değil, ancak Deniz anası olabilirsin ,vicdani retçilik PKK'ya Hizmettir- ABD Hizmetindeki Fettullah Ordu ve Emniyetten Kirli elini çekKüreselciler tarikatlar siyasi iktidar Şeytan üçgenini Bozacağız- yazılı dövizler taşınmış. "Her Türk asker doğar-Burası Türkiye ya sev ya terk et-Türkiye Türktür Türk kalacak-Katil ABD işbirlikçi AKP-Asker Doğduk Asker Ölürüz" şeklinde sloganların atıldığı tespit edilmiştir.. Aynı gün İstanbul adliyesi 2.Asliye Ceza mahkemesinde Perman MAĞDEN'in sanık olarak yargılandığı davanın görülmesi sırasında basın açıklaması yapan gruptaki bazı şahıslarca sözlü sataşma olayının yaşanması üzerine;Adliye binası içerisindeki koridora çevik Kuvvet Şube Müd.Görevli Polisler alınarak, beklemekte olan Perihan MAĞDEN avukatları ile yanlarında bekleyen Şanar YURDATAPAN, Ayşe KULİN, Cüneyt ÖZDEMİR, Ataol BEHRAMOĞLU'nun bulunduğu grup ile Av.Kemal KERİNÇSİZ, Pakize ALPAKBABA, M.Zekeriya ÖZTÜRK, Levent TEMİZ, Sevgi ERENEROL isimli şahıslarında bulunduğu, özellikle avukatlar ve gaziler davaya müdahil olmak için ellerinde dilekçeleri ve avukatları ile birlikte gelen şehit yakınlarından oluşan grup arasında, koridorda tampon oluşturulmak suretiyle muhtemel bir olayı önlemek için gerekli Güvenlik tedbirleri almnııştır.Grubu av. Kemal KERİNÇSİZ, Pakize ALPAKBABA,isimli şahısların yönlendirdiği ve grup içerisinde slogan atılması üzerine, herkesin duyabileceği "şekilde gruba ve grubu yönlendiren şahıslara gerekli uyarıların yapıldığı.
Ayrıca istanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan EKER VE Güvenlik Savcısı Abdülaziz ÖZATLAN ile birlikte yapılan değerlendirmede, bir müdahale söz konusu olduğunda olayın büyüyebileceği, müdahalenin adliye içerisindeki düzeni ve görülmekte olan duruşmaları olumsuz etkileyebileceğinden dolayı duruşma bitene kadar alman Güvenlik tedbirlerinin devam etmesi ve fiili bir durumda müdahale edilmesi kararının alındığı toplantıyla alakalı olarak düzenlenen tutanaktan. Şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL, , M.Zekeriya ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRM'm katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır. 5- 12.06.2006 Saat 13.15 sıralarında Beyoğlu İlçesi Mete caddesi üzerinde bulunan AB Birliği Bilgi Merkezi önünde Türkiye'm Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi tarafından "Türkiye'nin AB üyeliği müzakere süreci" ile ilgili basın açıklaması düzenlendiği, Sevgi ERENEROL tarafından basın açıklamasının okunduğu, üzerinde Büyük Hukukçular Birliği yazılı çelengin AB bürosu önüne bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM ve M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır. 6- 20.07.2006 günü GALATASARAY Lisesinden Taksim anıtına düzenlenen yürüyüşe şüpheliler Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Kemal KERİNÇSİZ, Emin GÜRSES ve Sevgi ERENEROL isimli şüphelilerinde katıldığı, 7- 28.07.2006 günü Saat: 10.00 da Şişli 3.Asliye mahkemesinde "Bir milyon ermeni, 30.000 Kürt öldürüldü" şeklindeki sözleri üzerine Yazar Ferid Orhan PAMUK hakkında açılan davanın 3. duruşması esnasında protesto eylemi gerçekleştirildiği, şüpheliler Fuat TURGUT, Oktay YILDIRIM ve Sevgi ERENEROL'un birlikte katıldığı, 8- 21.09.2006 günü saat: 10:30 sıralarında Beyoğlu Adliyesinde Büyük Hukukçular Birliği'nin organize ettiği "Küresel BOB projesi çerçevesinde askeri işgal ve parçalanma tehlikesi ile karşı karşıyadır" konulu protesto eylemi düzenlendiği, "Misyoner çocukları O.PAMUK, H.DİNK, H.CEMAL, İ.BERKAN, H.ŞAHİN, M.BELGE" "BABA ve PİÇ" "Hukukçular Birliği" ibareli pankartı taşıdıkları, Polis memuruna mukavemet eden Şaban DAYANAN ve darp edildiği iddiasıyla Av. Özgür GÜN ve şikâyetçi olduğu Latif ŞİMŞEK'in gözaltına alındığı, 3 sayfadan ibaret olan "Biz buradayız sen nerdesin" ile başlayan Av.Kemal KERİNÇSİZ, Av.Ahmet ÜLGER, Av.Levent TEMİZ, Av.Hanefi ALTAŞ, Av. Murat İNAN, Av.Yılıdırm ÇAVUŞOĞLU, , Av. Eyüp GÜLTEK, Av.Necdet ÖZTÜRK, Av. BuraK GÜNEŞ, Av. Mehmet DEMİRLER, Av. Cevat ÇALIK, Av. Necip YENİŞAN, Av. Ömer PULATOĞLU, Av. Muhsin KÜÇÜK, Muzaffer YÜKSEKDAĞ (hamal) isimlerinin yazılı olduğu bildirinin okunduğu, bu Eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Fuat TURGUT ve Oktay YILDIRIMın birlikte katıldıkları, Tutanaklardan da ortaya çıktığı gibi şüpheli Oktay YILDIRIM m ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN düzenlediği tüm eylem ve mitinglere katıldığı ve en ön saflarda yer aldığı anlaşılmıştır.
f- Hukuki durumunun değerlendirilmesi: Şüpheli Oktay YILDIRIM'm merkezi Ankara'da bulunan Kuvvai Milliye Derneği'nin İstanbul şubesi sorumlusu olduğu, Kuvvai Milliye Derneğinin ERGENEKON terör örgütünün aldığı kararlara istinaden kurulduğu, kuruluş aşamasında dernek başkanı şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün bizzat emir ve talimatları şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'den aldığı Güler KÖMÜRCÜ dernek üyesi olmamasına rağmen şüpheli Bekir ÖZTÜRK'le yaptığı görüşmelerde kendisini yönlendirdiği ve şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün de doğrudan şüpheli Veli KÜÇÜK'e bağlı olarak ERGENEKON terör örgütü içinde faaliyetlerde bulunduğu, şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün devlet memuru olması sebebiyle tayın işi için bizzat Sinan
AYGÜN ve bazı siyasilerin vasıtasıyla tavassutta bulundukları, takip işinin bizzat Turhan ÇÖMEZ tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Oktay YILDIRIM'da 27 adet el bombasının bulunması ve bu bombalann Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalarla aynı seri ve kafileden olması, Oktay YILDIRIM ve Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in yakın irtibattan, Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Alparslan ARSLAN'm yakın irtibatları, Mete YALAZANGİL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ergün POYRAZ, Bekir ÖZTÜRK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Kuddusi OKKIR, Sevgi ERENEROL, Muammer KARABULUT, Vedat YENERER ve bir çok örgüt üyesi ile irtibatiannın bulunduğu anlaşılmaktadır. Şüpheli tutuklandıktan sonra cezaevinde tutuklu bulunan ve olayın ortaya çıkmasına büyük katkı sağlayan şüpheli Ali YİĞİT'e Şüpheli Mehmet DEMİRTAŞ ile birlikte zorla mektup yazdınp suçu üstlenmesi için tehdit edip yazdırdıklan mektubu ezberletmeye çalıştıklan, bu husus savcılığımıza intikal ettiğinde Ali YİĞİT' in mektubun bir suretini cezaevi müdürüne verdiği, ancak asıl suretini daha sonra şüphelilerin yırttığı, mektup içeriğinde de bombalann babası Şevki YİĞİT' e ait olduğunu, ancak şüphelilere iftira attığını, bu sebeple de kendisinin vicdan azabı çektiğini ve polislerin de kendisini kandırdığını beyan etmesi için tehdit ettikleri, buna ilişkin mektup ve tutanaklann dosyada bulunduğu, ayrıca ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN tutuklandığında bu olayı gördüğü ve bu olayın saçma olduğunu savcılığımıza yazmış olduğu dosyada mevcut mektubundan anlaşıldığı gibi şüpheli Ali YİĞİT' in yakmlan vasıtası ile bu konuda haber gönderip savcılığımıza çağnlması sonucu verdiği ifadesinden de açıkça anlaşıldığı, mektubun fotokopisi ile alakalı olarak alman 23.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda mektuptaki yazılann Mehmet DEMİRTAŞ' m el ürünü olduğunun belirtildiği, buradan da şüpheli Oktay YILDIRIM'm delilleri karartma ve tehdit suçunu da örgütsel bağlantılannm ortaya çıkmaması için işlediği anlaşılmaktadır. Bomba Bilgi Merkezince düzenlenen irtibat raporunda ; 12.06.2007 tarihinde İstanbul İli Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesi Samanyolu caddesi Güngör sokak no:2 adresinde ele geçen el bombalannm fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 yazan el bombası ile 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine atılan patlamamış el bombasının fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 ibarelerinin yazılı olduğu ve aynı kafile numarasını taşıdıklan belirtilmiştir. Bu açıklamalar ile, parmak izi tespitine göre İstanbul Ümraniye ilçesinde sandık içerisinde ele geçirilen 27 adet el bombası ve bunlar ile aynı kafile numarasını taşıyan Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ile bağlantısının maddi delili olduğu anlaşılmaktadır. Osman YILDIRIM'm beyanma göre Cumhuriyet gazetesine atılan bombaları Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in talimatlarına istinaden Alparslan ARSLAN ve kendisine verdiği, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla, Oktay YILDIRIM'a ait parmak izi bulunan el bombalarıyla kafile numaralarının tutması, hususları göz önüne alındığında, bombaları getirerek verme ve atılması suçuna da iştirak ettiği, oluşan zarardan da sorumluluğunun bulunduğu, Danıştay saldınsı sanığı Osman YILDIRIM'm beyanında; Cumhuriyet gazetesine atılan bombalann kendisine teslim edildiği ortamda Oktay YILDIRIM'm da bulunduğunu beyan etmesi hususlanndan ERGENEKON terör örgütünün amaç ve faaliyetlerini bilerek ve isteyerek bombalan gizlediği verilen talimatlar doğrultusunda örgütsel içerikli eylem ve toplantılara katıldığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Oktay YILDIRIM; her ne kadar suçlamalan kabul etmemiş ve bombalarla alakasının olmadığım beyan etmiş ise de, gerek şüphelinin internet sitelerinde yazmış olduğu yazılar gerekse master plan çerçevesinde kurulan devleti ele geçirmek için oluşturulan oluşumun amaçlan doğrultusunda kurdurulan Kuvvaı Milliye Demeğinin faaliyetleri ve bu
derneğe ait sitedeki yazılar, gerekse şüphelinin Hasdal Kışlasından emekli olması, ele geçirilen bombalarda parmak izinin bulunması, hediye edildiğini beyan ettiği kasaturanın Türk Silahlı Kuvvetleri'nin zimmetinde 3. Kor. K.Yrdc.Tığı ve 52. Zh. Tüm. Bando K.Tığı envanterinde kayıtlı bulunduğu, ancak mevcudunun bulunmadığı, şüphelinin bunun dışında yine 6136 sayılı kanunun 4. maddesinde belirtilen bulundurulması ve taşınması yasak olan diğer sustalı bıçak, kama ve kasaturaları ruhsatsız olarak bulundurması, evinde bulundurduğu kasaturaların askeri malzeme olması nedeniyle evrak tefrik edilerek görevsizlik kararı verilip askeri malzemeyi bulundurmak suçundan gereği için 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderilmiştir, şüphelinin Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek amacı ile kurulmuş ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu, örgüte silah ve mühimmat temin ettiği, askeri malzemeleri de bu amaca hizmet olarak zimmetine geçirdiği, ruhsatlı silahının yanında bir adet ruhsatsız silahının bulunması, bombaların irtibat raporundan da bombaların değişik tarihlerde ölümlü eylemlerde kullanıldığı gibi muhtelif tarihlerde de patlamamış olarak bulunması şüphelinin bu işi çok önceki tarihlerden beri yaptığı ve bu suretle ayrıca emekli olduktan sonra da bu malzemeleri bulundurması ve bulunan el bombalarının miktarı da göz önüne alındığında şüphelinin eyleminin TCK'nun 315. maddesindeki örgüte silah sağlamak suçunu teşkil ettiği, 6136 sk, ve TCK, 174/2 maddelerinde belirtilen suçlann bu madde içinde eridiği düşünüldüğünden aynca bu maddelerden cezalandmlması için talepte bulunulmamıştır. Yukarıda belirtilen tutanaklara göre şüphelinin katıldığı örgütsel nitelikli toplumsal eylemlerin amacının Türkiye'de çatışma ortamı çıkarıp oluşacak kaos ve iç karışıklıklar sebebiyle farklı etnik kökenli kişiler arasında oluşacak düşmanlıklar akabinde çıkacak kargaşa sonucu halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı ayaklanmaya tahrik etme suçunu da işlediği, Ayrıca Cumhuriyet Gazetesine atılan bombaların Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'a verildiği Ataşehir toplantısında kafile numarası aynı olan bombaları nerede kullanılacağını bilerek depoladığı yerden getirip Muzaffer TEKİN'e verdiği anlaşıldığından, korku ve panik yaratabilecek şekilde patlayıcı madde kullanmak ve mala zarar vermek suçlarına iştirak ettiği anlaşıldığından, ERGENEKON terör örgütünün üyesi olan Şüpheli Oktay YILDIRIM'm üzerine atılı eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 313/1, 315, TCK'nun 39/2-b maddesi delaletiyle TCK'nun 170/1-c, 151/1 ve 3713 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
2) ŞÜPHELİ MEHMET DEMİRTAŞ ; a- Emniyet İfadesinde özetle; Suçlamayı kabul etmediği, bombalann bulunduğu evin eşinin dedesine ait olduğunu, ancak evde bir müddet kendisinin oturduğunu, 2 yıl önce boşalttığını, daha sonra Ali YİĞİT' in de bu evde 1,5-2 yıl oturduğunu ve olaydan 1 ay önce evi boşalttığını, manav dükkanını Ali YİĞİT' e kendisinin açtığını, Ali YİĞİT' in babası ŞEVKİ YİĞİT' de ailevi husumetlerinin bulunduğunu, Ali YİĞİT' in başkası tarafından yönlendirilebileceğini, ruhsatlı silahın kendisine ait olduğunu, Oktay YILDIRIM' m askerde iken komutanı olduğunu, Yakalandığı sırada evden çıkan el bombalannm Oktay YILDIRIM tarafından bırakıldığını beyan etmesine rağmen ifadesinde de bu husus sorulduğunda susma hakkını kullandığı, Oktay YILDIRIM ile ayda bir veya ili i kez görüştüğünü, oturup çay içip sohbet ettiğini, ilişkisinin bu şekilde olduğunu beyan etmiş,
b-Savcılık beyanında Emniyet beyanını doğruladığını, Mahmut ÖZTÜRK' ü genelde medyadan duyduğunu, ancak bazen manav dükkanına geldiğini, o kadar samimi olmadığını, manav dükkanının da Ali YİĞİT tarafından işletildiğini, bombalarla alakasının olmadığını, Ali YİĞİT' e de bombaların Oktay YILDIRIM ' a ait olduğunu söylemediğini, Oktay YILDIRIM ' m parmak izinin bombalarda nasıl bulunduğunu bilemediğini beyan etmiş ise de, Şüphelinin savunmalanndaki tutarsızlık, Oktay YILDIRIM ile sürekli ayda veya 15 günde bir görüşmesi, yakalanma anında bombaların Oktay YILDIRIM ' a ait olduğunu beyan etmesine rağmen ifadesi sırasında bu hususta susma hakkını kullanması, cezaevinde iken Ali YİĞİT' e dosyada mevcut 3 sayfalık mektubu yazdırıp suçu Ali YİĞİT ve babasının üstlenmesi için tehdit etmesi ve yine diğer şüpheliler,
c-diğer şüpheli beyanları Mahmut ÖZTÜRK beyanında bu konu ile alakalı olarak, "Mehmet Demirtaş'ı Kilis'de görev yaptığım yerde Oktay'ın şoförü olarak tanırım. Daha sonra Oktay vasıtası ile görüşmelerimiz olmuştu. LPG istasyonundan zaman zaman gaz aldığımda oturup çayını içmişimdir, oturup muhabbetimiz olmuştur, yanında 40-50 tane adamı vardı, hepsine iş buluyordu, yeğenine manav dükkanı açmıştı. Büfe de Mehmet Demirtaş'ın yeğeni tarafından işletiliyordu. Büfede kayın pederinde duruyordu. Kayınpederinin ismini bilmem, ancak görsem tanırım, yeğenlerinin birkaç tanesini görsem tanırım, isimlerini bilmem. Benim görüştüğüm dönemlerde Oktay da bu şahısla görüşüyordu dedi. Halen görüşüp görüşmediğini ben bilemiyorum. " şeklindeki beyanı ile şüpheli Mahmut ÖZTÜRK' ü aslında 1994-1996 yılından beri tanıdığı halde medyadan tanıdığını beyan etmesi, samimiyetinin olmadığını beyan ettiği halde ailecek görüştüklerinin Mahmut ÖZTÜRK tarafından beyan edilmesi, kendisinin hem Mahmut ÖZTÜRK hem de Oktay YILDIRIM ile ailecek görüşmeleri ve Oktay YILDIRIM'a ait olan bombalan Oktay YILDIRIM'm değilmiş gibi onu koruyucu beyanlarda bulunması, Ali YİĞİT beyanında ''Manavın arkasında bulunan ve dayım Mehmet DEMİRTAŞ' in taşındığı ev, 4 ay kadar boş olarak kaldı. Temmuz 2006 da ben bu eve taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM , dayım Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına daha sık gelmeye başladı. Zaman zaman da Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediğim x şahıs Mehmet DEMİRTAŞ' in yanına gelip gittiler. Bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM oluyordu. Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediğim X şahsın, astsubay olduklarını Mehmet Dayımdan duydum. Bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM hep oluyordu. Diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmedim. B u dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladım. Çünkü ben bu şahısların yanına gittiğim zamanlar aniden konuşmalarını kesiyorlar başka konulardan konuşuyorlardı. Bu şahısların görüşmeleri esnasında ben çay servisi yapıyordum fakat benim her yanlarına gidişlerimde ya susuyorlar yada konuyu değiştiriyorlardı. Ben de doğal olarak bu durumdan rahatsız oldum ve Mehmet DEMIRTAŞ' a Oktay YILDIRIM ne iş yapar diye sordum. O'da bana şu an hatırlamadığım bir Internet adresi verdi ve "İncele kim olduğunu öğren" dedi. Hatta ben bu siteye girdim ve inceledim, içeriğinde genelde Devlet idaresi-PKK konuları işleniyordu. Oktay YILDIRIM' a ait yazılarda vardı. Bir gün yine Oktay YILDIRIM yalnız olarak manava dayımı ziyarete geldi. Dayım dükkanda yoktu ve Oktay YILDIRIM dayımı telefonla aradı. Dayım Mehmet DEMİRTAŞ manava gelmeden ben Oktay YILDIRIM' a Kuvai Milliye ne demek diye sordum. Çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşür vardı ve bana bırakarak bunları dükkana asarsın dedi. Tahminim hala Manav'ın girişe göre sol tarafta tahta üzerinde asılı olabilir. Oktay YILDIRIM da cevap olarak bana "KUVAİ MİLLİYE DEVLETİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR DERNEK OLDUĞUNU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ" söylemişti. "Ayrıca Oktay YILDIRIM' in manavda olduğu bir gün'yazılı ve görsel basında ismini ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiğim/şahısta siyah bir Mercedes araba ile Mehmet
Dayımın manavına geldi. Önünde durdu. Ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden araba devam etti. ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN manava dikkatlice baktı. Sonra bu siyah Mercedes gözden uzaklaşınca Oktay YILDIRM manavdan ayrıldı. 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK sarı Opel Corsa ile manava geldiler. Ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgim yoktur".dediği devamınd, "Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babam oturmuş olduğumuz evin çatısına tahta almak amacı ile çıkmıştı. Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söyledi. Sonrasında ben babamla beraber evimin çatısına çıktık ve bu sandığı açtık, içerisinde birçok el bombası vardı. Ayrıca içeriğini bilmediğim bantlı siyah bir kutu vardı. Bu kutuyu kaldırdım ve salladım, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldi. Ancak içini açıp bakmadım. Sonrasında sandığı tekrar kapattım. Sandıkta dikkatimi çeken anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlanmıştı. Ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip noktalarında çizgi çekilmişti. Muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabilir. Sonrasında babam ile beraber aşağıya indik ve babam bana bu malzemeleri sordu. Ancak ben bilmediğimi söyledim. Sonrasında birkaç gün dayımın ağzımı aradım ancak herhangi bir şey söylemedi. Hatta kendisine çatıyı düzelttim dedim. Oda bana çatıda bir şey gördün mü dedi. Bende yok dedim. Birkaç gün sonra dayım Mehmet DEMIRTAŞ bana Çatıda askeri bir sandık var ve içerisinde el bombaları var" dedi. Ben de "Bunları kim bıraktı" dedim. O 'da bana "Bu el bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı. Bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer. Kurtaramayız. Kimseye bu konudan bahsetme. Seni de alırlar. Bu evde sen oturuyorsun." dedi. Oktay YILDIRIM' in ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemedi. Fakat bu malzemelerin ben taşınmadan 1,5 yıl önce kadar Oktay YILDIRM tarafından getirildiğini söyledi. Ben bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' in manava geldiğine hiç şahit olmadım. Bu el bombaları konusunda babam bana ısrarla polise ihbar et dedi. Ancak ben aileme zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadım. "Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babam ile görüştüğümde babam bana "Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor , terör olayları artıyor , masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dedi. Ben biraz bekleyelim dedim. Sonrasında babamla tekrar görüştüğümde kendisine bu konuyu ihbar edelim dedim çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiği belliydi ve babamın dedikleri doğru olabilirdi. Bu tarihten 20 gün önce ben oturmuş olduğum ve el bombalarının bulunduğu evden abim Murat YIGIT' in yanına taşındım. Sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babam ihbar etmiştir. Sonrasında polisçe yakalanarak buraya getirildim. Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde Muzaffer TEKİN' e ait villa basıldıktan sonra ben televizyonda Mahmut OZTURK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüm. Bu durumu dayım Mehmet DEMIRTAŞ' a sordum. O'da bana "Onlar devlet için çalışan astsubaylar, Muzaffer TEKİN' in Çavuşbaşı' nda ki evinde arama olmuş, evde gizli zulalarda silahlar varmış ancak aramada bulamamışlar" dedi. Nedenini ise ; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylemişti. Ben bunu nerden biliyorsun diye sordum ancak herhangi bir cevap alamadım. Zaten benim dayıma karşı pek görüş bildirme durumum yoktu."
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi' *
.\
Şüpheli Mehmet DEMIRTAŞ'm askerden komutanı olan Şüpheli Oktay YILDIRIM ve onun arkadaşı olarak tanıştığı Mahmut ÖZTÜRKTe ailecek görüştükleri ve her üçünün zaman zaman LPG istasyonunda bir araya gelip gizli gizli örgütsel içerikli görüşmeler yaptıkları, Ümraniye ilçesinde bombaların bulunduğu evin önündeki manava şüpheli ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in siyah Mercedes otomobil ile gelip Oktay YILDIRIM'm manavda olduğu sırada manav dükkanına dikkatlice bakıp ayrılması üzerine Oktay YILDIRIM'm 5 dakika sonra manavdan aynlıp bir müddet sonra manavın oraya Mahmut OZTURK ile Oktay YILDIRIM'm birlikte gelmesi hususları göz önüne alındığında, diğer şüphelilerin bu şüpheliye güven duydukları ve bu şekilde örgütün bombalarım teslim edip zulalattırdıkları kanaatine varılmıştır. ERGENEKON terör örgütünün 27 adet el bombasını güvenilmez veya tanımadıkları insanlara teslim etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, böyle önemli ve gizli bir konunun da ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yapısını ve özelliklerini bilmeyen kimselerle paylaşılmayacağı ve şüphelinin de bizzat bombalan bilerek saklaması, Ali YİĞİT sorduğunda; bunlann derin devletin bombaları olduğunu, hatta Danıştay olayında bu bombaların ÇAVUŞBAŞINDAKİ EVDE OLMASI SEBEBİYLE BULUNAMADIĞINI Ali YİĞİT'e söylemesi ve bu bombalann o olaydan kalan bombalar olduğunu belirtmesi, örgütün amaçlannı bilerek bu bombalan sakladığını göstermektedir. Örgüt üyelerinin şüpheliyi yabancı biri olarak görmeyip güven duyduklanndan dolayı da yanında örgüte ait gizli konulan konuştuklan, Ali YİĞİT gelince susmalanndan da açıkça anlaşıldığı, Ceza evinde Oktay YILDIRIM talimatlanyla kendisinin yazdığı mektubu Ali YİĞİTE ezberlemesi için verdikleri buradan da suçu Ali YİĞİTin babasının üstüne atmaya çalıştıklan, bizzat ali yiğitin tehdit etmediği göz önüne alındığında şüphelinin eylemlerinin yardım yataklık kastını aşarak örgüt üyesi olmak ve örgüte ait silahlan depolamak ve suç delillerini gizlemek olarak gerçekleştiği, bu sebeple TCK, 174/2 maddesi talep edilmemiştir. Şüpheli Mehmet DEMIRTAŞ'm eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
3) ŞÜPHELİ ALİ YİĞİT; a-Şüpheli Ali Yiğit 14/06/2007 tarihli emniyet ifadesinde özetle, "Mehmet DEMIRTAŞ'm kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMIRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o şahsın Mehmet dayısının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene kadar, yani 2004 yılı Mayıs ayına kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm, gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına gelip gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' in yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı Osman DEMIRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'm arasının -açık olduğunu, birbirlerini sevmediklerini, çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde
istasyon çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının ise bu durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan ben sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede olduğunu veya emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını, 2005 yılı muhtemelen aralık aylarında dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm yanıma geldiğini, kendisine "Sana bir manav açalım" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, manav işinde bütün para ihtiyacını dayısının karşılayacağını, kendisinin sadece işletip maaş alacağını, babasının bu durumu kabul etmediğini, ancak kendisinin dayısıyla beraber Ümraniye Mithat Paşa Caddesi Güngör Sokak NO 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, 17-21 Ocak 2006 tarihi itibari ile manavın tam olarak açıldığını, kendisinin de çalıştırmaya başladığını, Bu dönemde manavın arkasında bulunan evde dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın oturduğunu, manav açıldıktan sonra dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın bu evden şuanda ikamet ettiği eve taşındığını, manav açıldıktan sonra Oktay YILDIRIM'ın dayısı Mehmet'in yanına hayırlı olsun ziyareti yaptığını, askere gidip geldikten sonra Oktay YILDIRIM' ı ilk defa burada gördüğünü, ilerleyen zamanlarda sık sık çalıştığı manava Oktay YILDIRIM'ın, dayısı Mehmet'in yanına ziyarete geldiğini, bu ziyaretlerden önce Oktay YILDIRIM'ın telefonla dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' ı aradığını, dayısınında kendisini arayarak "Oktay Komutanın geliyor çayı demle" dediğini, genelde ilk olarak Oktay YILDIRIM'ın manava geldiğini, akabinde dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın manava geldiğini, Sık sık telefonla görüştüklerini, ayrıca manav açıldıktan 1-2 ay kadar sonra adını burada öğrendiği Mahmut OZTURK'ün sarı renkli Opel Corsa marka araba ile dayısını ziyarete geldiğini, manavdan alışveriş yaptığını, bu şahsı ilk defa manavda gördüğünü, ancak dayısının önceden tanıdığını birbirlerine samimi davrandıklarından anladığını, Manavın arkasında bulunan ve dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' m taşındığı evin 4 ay kadar boş olarak kaldığını, Temmuz 2006 da bu eve kendisinin taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM'ın dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına daha sık gelmeye başladığını, zaman zaman da Mahmut OZTURK ve ismini bilmediği x şahıs Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına gelip gittiklerini, bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM'ın olduğunu, Mahmut OZTURK ve ismini bilmediği X şahsın astsubay olduklarını Mehmet Dayısından duyduğunu, bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM'ın hep olduğunu, diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmediğini, Bu dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladığını, kendisinin bu şahısların yanına gittiği zamanlar aniden kendi aralarındaki konuşmalarını kesip başka konulardan konuşmaya başladıklarını, kendi aralarında görüştükleri esnada çay servisi yaptığını, fakat şahısların yanına gittiğinde ya sustuklarını ya da konuyu değiştirdiklerini, kendisinin de bu durumdan rahatsız olduğundan Mehmet DEMIRTAŞ'a Oktay YILDIRIM'ın ne iş yaptığını sorduğunu, O 'nun da kendisine şu an hatırlamadığı bir internet adresi vererek "incele kim olduğunu öğren" dediğini, kendisinin bu siteye girip incelediğinde, sitenin içeriğinde genelde "Devlet idaresi-PKK" konularının işlendiğini ve Oktay YILDIRIM' a ait yazıların olduğunu gördüğünü, Bir gün yine Oktay YILDIRIM'ın yalnız olarak manava dayısını ziyarete geldiğini, dayısının dükkan da olmadığını, Oktay YILDIRIM'ın dayısını telefonla aradığını, dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın manava gelmeden Oktay YILDIRIM' a "Kuvai Milliye ne demek" diye sorduğunu, çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşürü kendisine bırakarak "bunları dükkana asarsın" dediğini, tahminine göre hala Manav'in girişe göre sol tarafındaki tahta üzerinde asılı olabileceğini, Oktay YILDIRIM'ın da cevap olarak kendisine "KUVAİ MİLLİYE DEVLETİN ÇIKARLARIMI KORUYAN BİR DERNEK
OLDUĞUNU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ" söylediğini, Ayrıca Oktay YILDIRIM' in manavda olduğu bir gün yazılı ve görsel basında ismini ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği şahsın siyah bir Mercedes araba ile Mehmet Dayısının manavına gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden arabanın devam ettiğini, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKIN'in manava dikkatlice baktığını, sonra bu siyah Mercedes'in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay YILDIRM'ın manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut OZTURK'ün sarı Opel Corsa ile manava geldiklerini, ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgisinin olmadığını, Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş oldukları evin çatısına tahta almak amacı ile çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söylediğini, sonrasında babasıyla beraber evin çatısına çıktıklarını, sandığı açıp baktıklarında, içerisinde birçok el bombası olduğunu, içeriğini bilmediği bantlı siyah bir kutu olduğunu, bu kutuyu kaldırıp salladığını, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını, sonrasında sandığı tekrar kapattığını, sandıkta dikkatini çeken tarafının anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlandığını, ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip noktalarına çizgi çekilmiş olduğunu, muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabileceğini, Sonrasında babası ile beraber aşağıya indiklerini, babasının kendisine bu malzemeleri sorduğunu, kendisinin bilmediğini söylediğini, sonrasında birkaç gün dayısının ağzını aradığında kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hatta kendisine "çatıyı düzelttim" dediğinde, kendisine "çatıda bir şey gördün mü" dediğini, kendisinin de "yok" dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın " Çatıda askeri bir sandık var ve içerisinde el bombaları var" dediğini, kendisinin de "Bunları kim bıraktı" diye sorduğunda, "Bu el bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı, bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer, kurtaramayız, kimseye bu konudan bahsetme, seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun " dediğini, Oktay YILDIRIM' in ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemediğini, ancak bu malzemeleri kendisi taşınmadan 1,5 yıl önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini söylediğini, Kendisinin bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' in manava geldiğine hiç şahit olmadığını, Bu el bombaları konusunda babasının ısrarla "polise ihbar et" dediğini, ancak ailesine zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadığını, Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babası ile görüştüğünde babasının "Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim, çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dediğini, kendisinin "biraz bekleyelim" dediğini, sonrasında babasıyla tekrar görüştüğünde "bu konuyu ihbar edelim" dediğini, çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiğinin belli olduğunu, babasının dediklerinin doğru olabileceğini, Bu tarihten 20 gün önce oturmuş olduğu ve el bombalarının bulunduğu evden abisi Murat YIGIT' in yanına taşındığını, sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babasının ihbar ettiğini, sonra polisçe yakalandığını, Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' e ait villa basıldıktan sonra televizyonda Mahmut OZTÜRK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüğünü, bu durumu dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' a sorduğunda "ONLAR DEVLET İÇİN ÇALIŞAN ASTSUBAYLAR, ZAFER (KOD İSİMLİ) MUZAFFER TEKİN ' İN ÇAVUŞBAŞF NDA Kİ EVİNDE ARAMA OLMUŞ, EVDE GİZLİ
ZULALARDA SİLAHLAR VARMIŞ ANCAK ARAMADA BULAMAMIŞLAR" dediğini, Nedenini ise; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylediğini, "bunu nerden biliyorsun " diye sorduğunda herhangi bir cevap alamadığını, zaten dayısına karşı pek görüş bildirme durumunun olmadığını, Bu dönem içerisinde; Oktay YILDIRIM' ı: Mehmet DEMİRTAŞ' in askerden komutanı, gazi Astsubay olarak, Mahmut ÖZTÜRK' ü : Emekli astsubay olarak, X Şahıs : Astsubay olarak tanıdığını, bu şahıs 40 yaşlarında zayıf, 1.75 boylarında, esmer, siyah saçlı açık alınlı görse tanıyabileceği bir şahıs olduğunu, Mahmut OZTURK'ü plakalarını hatırlamadığı siyah Mercedes ve Sarı Renkli Opel Corsa ile Oktay YILDIRIM ise, Beyaz 5.20 BMW ile gördüğünü, Dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'in bu malzemelerin daha önceden kullanılıp kullanılmadığı hususunda kendisine herhangi bir şey söylemediğini, Şu an kendisiyle birlikte gözaltında bulunan şahıslarla ilişkisinin ise; MEHMET DEMİRTAŞ'in; öz dayısı olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, son bir yıl içerisinde sekiz ay kadar Ümraniye ilçesindeki evinde kiracı olarak kaldığını, ayrıca evden çıkan bomba malzemeleri ile çok alakasının olduğunu zannetmediğini, zira dayısının çok saf ve iyi birisi olduğunu, bu tür işlerle ilgilenmeyeceğini bildiğini, yalnız komutanlarını kıramadığı için ve hayır diyemediği için diğer şahıslar tarafından kullanıldığını düşündüğünü, OKTAY YILDIRIM'ı; dayısı Mehmet DEMİRTAŞ vasıtası ile tanıdığını, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısının Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunda 3 sene kadar önce gördüğünü, kendisinin LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'ın istasyona gelip direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının da "o şahıs Mehmet dayımın komutanı" olduğunu söylediğini, ileriki dönemlerde de Oktay YILDIRIM'ı hep Mehmet DEMİRTAŞ' in yanında gördüğünü, samimiyetinin olmadığını, sadece selamlaştıklarını,
b-Savcılık ifadesinde; Emniyette verdiği ifadenin doğru olduğunu ve kendisine ait olduğunu, Mehmet Demirtaş isimli şahsın dayısı olduğu, Oktay Yıldırım isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayısı vasıtası ile tanıdığını.Osman dayısının kendisine Oktay Yıldırım'ın Mehmet dayısının komutanı olduğunu söylediğini, 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayına kadar Ümraniye ilçesinde şuan yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını,. Oktay Yıldırımın da sürekli olarak istasyona dayısı Mehmet Demirtaş'ı görmeye geldiğini,. 2004 yılı Mayıs ayında askere gittiğini, 2005 yılı Ağustos ayında askerden döndüğünü ve 2005 yılı Ekim ayı başlarında istanbul'a gelerek ağabeyi Murat Yiğit'in yanına yerleştiğini,. Bu dönem içerisinde Ümraniye oto sanayinde yıkama yağlama işine girdiğini ve 4-5 ay burada çalıştığını, 2005 yılı sonlarında dayısı Mehmet Demirtaş 'in yanına gelerek kendisine bir manav açalım dediği Şüpheli Ali YIGIT'in de bunu kabul ettiğini ve Ümraniye Mithatpaşa Cad. Güngör Sok. No. 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, Manavın hemen arkasında bulunan evde dayısı Mehmet Demirtaş 'in oturduğunu, Daha sonra bu evden taşındğını, Oktay Yıldırım isimli şahsın manavda çalıştığı dönemlerde Mehmet dayısını ziyarete geldiğini ve sık sık telefonla görüştüklerini, Ayrıca adını daha sonradan öğrendiği Mahmut Oztürk isimli şahsında manava dayısını ziyarete geldiğini, Manavın arkasında bulunan ve daha önce dayısının oturmuş olduğu ev 4 ay boş kalınca ailesi ile birlikte bu eve taşındığını 2QQ7'yıjı 'Nisan ayında evi boşalttığını, evin dayısının kayınpederi olan Rıfkı Çoruh'a ait,olduğunu ve bu şahsın da evi boşaltmasını
istediğini, evde oturduğu dönemde Oktay Yıldırım, Mahmut Oztürk ve ismini bilmediği bir şahsında sürekli dayısı Mehmet Demirtaş'ın yanına gelip gittiklerini, şahısların manava geldikleri süre içinde gizli gizli konuştuklarını ve kendisi yanlarına geldiğinde konuşmalarını yarım kestiklerini, bu olaydan rahatsız olduğunu, Dayım Mehmet Demirtaş'a Oktay Yıldırım'ın ne iş yaptığını sorduğunda bir internet adresi vererek oraya baktığında kim olduğunu anlayacağını söylemesi üzerine,e bu siteye girdiğini, Genelde içeriğinde devlet ve PKK konuları işlendiğini gördüğünü, Oktay Yıldırım'a Kuvai Milliye ne diye sorduğunu, Bu soruyu sormasının nedeni internet sitesinde Kuvai Milliye hareketi diye bir nitelendirme gördüğünü, cevaben Kuvai Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını söylediğini, Oktay Yıldırım'ın manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve televizyonlardan öğrendiği Muzaffer Tekin isimli şahsın dayısının manavının önüne geldiğini. Manavın içine baktığını ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam ettiğini. Oktay'ın aracı manavın önüne geldiğini gördüğünü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gittğini, Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğumu evin çatısına tahta almak amacıyla çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, Bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini, Ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu,Bu kutuyu salladığında içinden demir sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığım ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta dikkatini çeken anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlandığını, Daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, Çatıyı düzelttiğini söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisininde yok dediğini, Birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş'ın çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el bombaları olduğunu, bu bombaları Oktay Yıldırım'ı bıraktığını, bu malzemelere bir şey olduğu takdirde başının belaya gireceğini, kurtulamayacağımızı ve bu nedenle kimseye birşey bahsetmemem gerektiğini söylediğini Hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldırım'ın bir daha manava geldiğini görmedğini, Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını, Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda Mahmut Oztürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise cevaben onların devlet için çalışan subaylar,olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada bulunamadığını söylediğini,. Çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklarını belirttiğini, Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı JValter marka silahın ağabeyi Murat Yiğit'e ait olduğunu, Bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin evine yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını, Bu bombaları taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, O dönemde de evde Mehmet Demirtaş 'in oturduğunu, hiç kimsenin kendisene evde bomba olduğunu söylemediğini,kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda bulunmadığını,Oktay Yıldırım'ın manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz
c-Cezaevinde kendisini tehtid edip suçu üstlenmesini söyleyen diğer şüphelilerle alakalı olarak savcılığımızca alman EK İFADESİNDE Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler MEHMETDEMİRTAŞ ve OKTAY YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, Cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı karantinalara alındıklarını, ancak lavaboya gittiği sırada OKTAY YILDIRIM'in da yanına gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onları öldürmek bana kalmaz, dışarıdakiler zaten o işi halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığını, . Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, OKTAY YILDIRIM ve MEHMET DEMİRTAŞ'in cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlarına almak istediklerini, bunun üzerine cezaevi müdürünün izniyle, üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklarını, OKTAY YILDIRIM'in bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine kağıttaki yazılanları güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiklerini, Onların dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklarını, onların dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanları ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle: "Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombaları da alıp satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri sonucunda olduğunu, polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını, ifadesinin doğru olmadığı" şeklinde yazılar bulunduğunu, Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği gün bu durumu kendisine anlattığını, Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baskılara boyun eğmemesi gerektiğini, kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına aktaracağını söylediğini, kendisinin cezaevi müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslını müdür beye verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanına çağırdığında, OKTAY YILDIRIM'in bu durumdan şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da OKTAY YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı OKTAY YILDIRIM'dan şikâyetçi olduğunu, MEHMET DEMİRTAŞ tarafından kendisine yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını, Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde OKTAY YILDIRIM'in evde yakalanan bombaların kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yılları arasında Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombaları oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan aldığını, MEHMET DEMİRTAŞ ile aralarında yapılan konuşmada söylediklerini, Babası Şevki YIGIT'in 21.06.2007 tarihinde alman ifadesinde; Kendisinin emekli olduğunu, Of ilçesi, Eskipazar beldesinde oturduğunu, Zaman zaman İstanbul'da bulunan çocuklarının yanma geldiğini, orada kaldığını, ALİ YİĞİT'in oğlu olduğunu, Oğlu Ali YİĞİT'in, kayınbiraderi olan MEHMET DEMİRTAŞ'm yanında önce aylıkla çalıştığını, daha sonra manavı gayrı resmi olarak şğluna«4evrettiğini, ancak resmiyette
542 |.............
'AM^ %^
zaten oğlu ALİ YİGİT'in üstüne olduğunu, büfenin de yine ALİ'nin üstüne olduğunu, ancak büfenin işletmesini de yine gerçekte MEHMET DEMİRTAŞ'm yaptığım, Oğlu Ali YİGİT'in, Nisan 2006'da manavda çalıştığından ötürü, manavın olduğu eve taşındığını, yaklaşık 1 yıl kadar orda oturduğunu, bu sene Mayıs ayında evi boşalttığını, ev ve manav karşılığında 400 YTL kira istediğini, manav işlemediği için, evi de manavı da boşalttığını, aslında çıkmayacaklarını, ancak MEHMET DEMİRTAŞ'm kendilerinden çıkmalarını istediğini, kendisinin de bahsedilen evde zaman zaman oğlu Ali YİĞİT ile birlikte kaldığını, manava da kendisinin baktığını, oğlu Ali YİGİT'in ise başka işte çalıştığını, Manav tezgahına tahta lazım olduğu bir gün, tahta aramak için çatıya çıktığım, sandık içinde bombalan gördüğünü, Sandığı açıp baktığında bombaları görünce korktuğunu, bu olayın 3-4 ay önce olduğunu, oğluna bu konuyu sorduğunu, onunda "Bombalar dayımın komutanınındır, fazla karıştırma" dediğini, bahsedilen komutanın ismini, Komutan olarak bildiğini, ancak basında çıkınca OKTAY YILDIRIM olduğunu öğrendiğini, OKTAY YILDIRIM'm daha önceden MEHMET DEMİRTAŞ'm gaz istasyonuna sık sık geldiğini, kendisinin bazen boş olduğu zamanlar istasyonda durduğunu, 3 kere MEHMET DEMİRTAŞ'la OKTAY YILDIRIM'm odada baş başa görüştüklerini gördüğünü, benzinlikte çalışanların hepsi Komutanı OKTAY YILDIRIM olarak tanıdığını, ikisi geldiğinde yazıhanesinde özel olarak görüştüklerini, kendisinin büyük oğlunun da istasyonda çalıştığını, ALİ YİGİT'in de orada çalıştığını, bu gaz istasyonunun 2 yıl önce, ruhsatsız olduğu için yıkıldığım, daha sonra kendisinin zaman zaman manavda durduğunu, gaz istasyonu açıkken MEHMET DEMİRTAŞ'm bombaların bulunduğu evde oturduğunu, kendisinin daha sonraki dönemlerde OKTAY'ı görmediğini, MAHMUT ÖZTÜRK'ü de televizyonda gördüğünü, manava gelip gittiğini görmediğini, ancak oğlu olduğu sırada gelmiş olabileceğini, kendisini tanımadığını, Bahsedilen yer kapanınca kendisinin Trabzon'a gittiğini, bombalan gördüğü zamandan sonra, kendi kendine vicdan azabı duymaya başladığını, oğlunun başına bir iş gelir diye ilk etapta şikayetçi alamadığını, ancak daha sonra oğlunun başına daha büyük bir iş açılmasın diye şikayetçi olmaya karar verdiğini, çünkü oğlunun maddi durumunun iyi olmadığını, zorla geçindiğini, parasız olduğu için belki kandmp, bir olayda kullanabilirler düşüncesi ile, belde Jandarma mıntıkasında olduğundan 156'yı aradığını, adresi aynntılı olarak verdiğini, bu aramayı kendi ev telefonundan yaptığını, daha sonra da oğlunun yakalandığını ve bombalann yakalandığını duyduğunu, İhban kendisinin yaptığını, ancak, bildirmeme sebebinin oğlu, o evde oturduğu için, oğlunun başına bir iş gelir diye korkmasından kaynaklandığını, suçu bildirmemek gibi bir niyetinin olmadığını beyan etmiştir. 21.06.2007 tarihinde savcılığımıza müraccat eden gizli tanık A' alınan ifadesinde özetle; Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, Ali'yi ziyarete gittiğinde tehdit edildiğini, "olayı sen baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklannı, "bizim verdiğimiz bu metni ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit edildiğini, yine "avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde ifade ver" dediklerini anlattığını beyan etmiştir. 21.06.2007 tarihinde savcılığımıza müraccat eden gizli tanık B' nin alman ifadesinde özetle; kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde tehdit edildiğini ve avukatım çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdınlmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üstüne atılması ve yanacak biri varsa Ali'nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylediğini anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdiklerini, kendisinin baştan biraz yazdığını, daha sonra yazmadığını anlattığım beyan etmiştir.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi /.* <> V^ *J*\ ^-— J~~^^
543 i < » fS\ J^<SM /
Şüpheli Ali YİĞİT'in Mehmet DEMİRTAŞ'ın yeğeni olduğu ve onun yanında çalıştığı, bombalan görmesine rağmen bir süre durumu yetkililere bildirmediği, ancak korktuğu için oturduğu evi boşalttıktan bir süre sonra babasını arayıp evi boşalttığını beyan edip babası tarafından Trabzon jandarmaya ihbar yapılması sonucu olayın ortaya çıktığı, ayrıca şüphelinin beyanları sayesinde bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğu yine bu şüpheli beyanları sayesinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK, Mehmet DEMİRTAŞ arasındaki örgütsel ilişkilerin ortaya çıkarıldığı anlaşıldığından, şüpheli hakkında örgüt üyeliği suçundan ek takipsizlik karan verildiği, şüphelinin eylemi suçu bildirmemek olarak gerçekleştiği, bu suçun da diğer delillerle irtibatlı olması sebebiyle birlikte görülmesinin usul ekonomisi ve delillerin birlikte değerlendirilmesinin zorunlu olduğu düşünüldüğünden tefrik edilmemiştir. Şüpheli Ali YİĞİT'in eylemine uyan, TCK'nun 278/1 maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
4) ŞÜPHELİ ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ; a-Emniyet ifadesinde "1994 yılında K.K.T.C vatandaşlığına geçtiğini, vatandaşlık işlemleri ile birlikte K.K.T.C'den pasaport aldığını, 1999 yılında Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğünden pasaport aldığını, bu pasaport ile turistik amaçlı Almanya Devletine 1999 yılında gittiğini, illegal yollardan yurt dışına çıkmadığını, Elde edilen el bombalarını ilk kez Çarşamba günü, yani 13.06.2007 günü saat: 16.00—17.00 sularında Zaman gazetesinden aradığını söyleyen ancak ismini hatırlamadığı birinin 0 532 291 92 93 numaralı cep telefonundan arayarak "Oktay YILDIRIM'ın yakalandığını biliyormusunuz" şeklinde sorular sorması üzerine kendisinin cevaben "ilk defa sizden öğreniyorum" dediğini, devamında bu şahsın "el bombalarından alındığını" ve kısaca olayı anlattığını, hatta ilave olarak "6 aydır Oktay YILDIRIM ile görüşmüyorsunuz" "doğrumu" dediğini, kendisinin de "Oktay YILDIRIM'ın işlerinin yoğunluğundan dolayı 6 aydır görüşmüyoruz" dediğini, son iki ay içerisinde Oktay YILDIRIM'ın kendisini cep telefonundan bir defa aradığını, güvenlik işine girdiğini söylediğini, bu bahsedilen evden çıkan malzemelerle hiçbir ilgisinin olmadığını, Ayrıca Mercedes bir arabasının olmadığını, son bir sene içerisinde Ümraniye 'ye tekstil yan malzemeleri satan bir arkadaşının yanına Remzi ARAŞAN'in bordro Renge Rover marka jeepi ile beraber gittiğini, Ümraniye 'yi tam olarak bilmediğini, ancak tepe üstü denilen mevkiinin doğusunda bulunan yere gittiğini, Manavın, yerini bilmediğini, 14.06.2007 Perşembe günü bürosuna gitmeden birçok gazetecinin cep telefonundan arayarak bürosuna ne zaman gideceğini sorduklarını, yarımda büroda olacağını söylediğini, kafamdaki formatın gazetecilere söyleyeceği düşüncenin net ve kesin olarak "Oktay YILDIRIM'ı tanırım dürüst ülkesini seven iyi bir çocuktur yalnız soruşturma süresinin neticesine kadar bu konuda herhangi bir şey söylemek istemiyorum" diye düşündüğünü, , bürosuna anılan saate gittiğini, anılan gazetecilerin çoğunun anılan saatten önce geldiklerini gördüğünü, bu gazetecilerin kimler olduğunu hatırlamadığını, 8-9 gazetecinin olduğunu, bu esnada da büroda günlük gazetelerin olduğunu, gazetecilerden hangisi olduğunu hatırlayamadığı birinin kendisinin karanlık ilişkilerle hep irtibatlandırıldığını, o günkü gazetelerde de kilit isim ve azmettirici ifadelerinin ısrarla tekrarlandığını, Oktay YILDIRIM'dan ziyade kendisinin isminin ön planda tutulduğunu görünce Danıştay olayından tertemiz çıkan bir insan olarak, geçmişte kendisine çok büyük mağduriyetler yaşatan medyanın bir özrü bırakın, en azından hakkında müspet veya menfi bir şey yazmamalarını düşlerken, böylesi acımasız eleştiriler karşısında herJıald&^m Danıştay hadisesinin bir
rövanşı dediğini, zannınca bu gün yaşadıklarının düşünülürse hissiyatının mazur görülebileceğini, Bombalar hakkında ki yorumunun ise şu şekilde geliştiğini, bir gazetecinin Oktay YILDIRIM'ın ifadesinde "bombaları bir çöplükten aldığını söyledi siz bu konuda ne düşünüyorsunuz" deyince kendi başından geçen Danıştay olayları sırasındaki sorgulamalarında kendisine ait olmayan ifadelerin kendi ifadesi gibi verildiğini bilahare öğrendiğini, örneğin avukat Alparslan ASLAN ile son birkaç gün içerisinde 40-50 defa telefon görüşmesi yaptığını, hâlbuki gerçekte kendisi ile 9 ay önce bir kez görüştüğünü söyledikten sonra "etik olarak sorgulamada olan sorgulaması devam eden bir şahsın ifadesini nasıl bilebilirsiniz bana uygulanan haber kirliliğini halen devam ediyorsunuz" dedikten sonra o esnada önünde bulunan yanılmıyorsa Posta gazetesindeki bir resimde Oktay YILDIRIM'a ait sandık içindeki bombaların resimdeki hali ile kirli paslı vefünyesiz olduğunu kendisine gösterildiğinde, bu bombaların hiçbir patlayıcı özelliğinin olmadığını yine o resme dayanarak içtenlikle söylediğini, zira bir el bombasının içinde tahrip maddesi ve başlık kısmı yani fünye tertibatı yoksa, yalnızca demir yığınından ibaret olduğunu, bu hadise ili ilgili gözaltına alındığında aklıselim bir emekle askerin Türkiye 'nin bu kadar önemli dönemeçlerde geçtiği zor dönemlerde ve kurumların yıpratılmasına açık bir ortamda çöplükten bulduğu bu sayıda bombaya sahip olabileceğini içtenlikle söylediğini, kesinlikle düşünmediğini, fakat gözaltında bulunduğunda bombalarda Oktay YILDIRIM'a ait parmak izlerinin çıktığını öğrendiğinde, bu bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğuna kanaat getirdiğini, ayrıca bu güne kadar değil bu malzemeyi Oktay YILDIRIM'da görmek kendisinde olduğunu hissetseymiş bile başına bu olayların gelmeyeceğini, o malzemeleri en yakın bir askeri birliğe teslim ettireceğini, Oktay YILDIRIM ile kendisi, yazıldığı gibi İbrahim ŞAHİN değil kendisi ile birlikte gözaltında bulunan Mahmut ÖZTÜRK'ün 1998 yılında Kadıköy'de tanıştırdığını, o zaman Oktay YILDIRIM'ın görevde olduğunu, "Tayyip anani da al git" ile başlayan ve sonunda "Başbakan kendi idam fermanını yazmakta sonu ip olacaktır" ibareli yazıyı kendisinin yazmadığını, iletiler incelendiğinde kendisinin yazmadığının ortaya çıkacağını, yazıyı word"a bilerek veya bilmeyerek kaydettiğini hatırlamadığını, Türk Solu dergisinde yayınlandığını tahmin ettiğini, Fatih ALTAYLI ile bir ilişkisinin olmadığını, bu güne kadar kendisi ile hiç görüşmediğini, kendisinin yazılarını müteaddit defalar okuduğunu, Sedat PEKER ile ilk olarak tarihini tam olarak hatırlayamadığı yaklaşık 6-7 sene öncesi İstanbul Hilton otelinde OZTURKLER gecesinde rahmetli Mustafa OK vasıtasıyla tanıştığını, ondan sonra bir sefer Kadıköy 'de Morgın kafede karşılaştıklarını, on beş yirmi dakika görüştüklerini, bir seferde hatırladığı kadarıyla Kadıköy'de Dalyan kafede 3-4 sene önce bu kafenin sahibi aracılığı ile görüştüğünü, Sedat PEKER'i tanıdığı dönemde Türk dünyasının Avrasya coğrafyasındaki Türklerin kalkınmaları ve birleşmeleri için yardım programları olduğunu, o dönemde tanışık olduğunu, bir iş adamı olarak tanıdığını, davasını da bu şekilde bildiğini, SAYIN KOMUTANIM İBARESİ İLE BAŞLAYAN YAZIYI DÖNEMİN GENEL KURMAY BAŞKANI ORGENERAL HİLMİ ÖZKÖK'E KENDİSİNİN YAZDIĞINI, ÇUVAL HADİSESİNE ÇOK ÜZÜLDÜĞÜ İÇİN HİSSİYATINI DİLE GETİRDİĞİNİ, Burada kendisine seyrettirilen CD'nin içindeki resimlerin 2004 yılında Karaköy 'deki Türk Ortadoks kilisesinde yapılan bir Paskalya töreninde çekilen fotoğraflar olduğunu, bu kilisedeki törene kilisenin basın sözcüsü Sevgi ERENEROL tarafından davet edildiğini, bu kilisenin Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından bizzat 21 Eylül 1922 tarihinde Kayseri'de kurdurulduğunu bildiği için bu davete icabet ettiğini, orada çekilen fotoğraflardaki karelerde kendisiyle birlikte bulunan şahıslardan bazılarının Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini oluşturmak için bir^fuyafg^ht^şahıslar olduğunu, ancak bu şahısların Vatansever Kuvvetler Güç Birlj0*^areketişi^şluşturamadıklarını, bu
tâ %\ mı %*& %
şahısların Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini başkanı Taner ÜNAL ile aralarında bir birbirlerini çeşitli ithamlarda bulunarak anlaşamadıklarını, daha sonra 2004 yılı başlarında Emekli Kurmay Albay Fikri KARADAG'ın başkanlığında istanbul Kadıköy'de Kuvvayi Milliye Hareketini oluşturduklarını, bu grubun basında da yer aldığı gibi Mersinde silah üzerine yemin eden grup olduğunu, kendisinin bu gruplarla herhangi bir bağının olmadığını, Fikri KARADAG'ın Harp Okulundan sınıf arkadaşı olduğunu, bu oluşumu yetersiz insanlarla kurduğu için kendisinin bu oluşum içerisinde yer almadığını, yapısı itibarıyla herhangi bir sivil oluşum içerisinde yer almadığını, Fikri KARADAĞ ile 2004 yılından beri görüşmediğini, (16 nolu cd ile alakalı olarak) CD'nin kendisinin evinde olduğunu ilk defa burada öğrendiğini, CD'yi izlemediğini, bilgisayarının teknik incelemesi sonucu öğrenebileceğini, bürosundan evine getirdiği eşyalar ve evraklar arasından evine getirmiş olabileceği gibi Danıştay hadisesinde Ankara 'ya götürülen dokümanların, 2006 yılı Haziran veya Temmuz ayında iadesi sırasında başka CD'lerle karışmış olabileceğini, bu CD'yi hiç izlemediğini, ....ismi geçen Muzaffer ŞENOCAK'ı tanımadığını, ayrıca CD içerisinde baktığı fotoğraflardan tanıdığı her hangi bir şahıs olmadığını, (Milletvekillerinin fişlenmesiyle alakalı notlarda alakalı) Bu el yazması notları kendisinin yazmadığını, kimin yazdığını bilmediğini, yazının içeriğini de KUBILAY ..................... isminde bir şahsın bürosuna getirdiğini tahmin ettiğini, ancak emin olmadığını, Kubilay ............... 'in soy ismini ve ne iş yaptığını bilmediğini, Kubilay 'in gazilerle ilgili bazı organizasyonlar yaptığını bildiğini, şahsı yaklaşık 5-6 ay kadar önce bürosuna geldiği zamanda tanıştığını, kendisine tanıdığı Eski istanbul Jandarma Alay Komutanı (emekli) Recep BOZDAG'ın ismini verdiği zaman tanıdığını ve itimat ettiğini, bu şahsın bir defada Recep BOZDAG ile beraber bürosuna geldiğini, ....... (Devletin Yeniden Yapılanması belgesiyle alakalı) 29 numaralı sayfa MİLLİ IRGAT(KODISIMLI) Kuddusi OKKIR (Kendisi istanbul Teknik Üniversitesinde AR-GE çalışmaları yaptığını söyleyen ihtisas alanı fizik olan bir şahıs olduğunu, kendisi ile 2004 yılında Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin oluşumu için Hüseyin GÖRÜM (Fikri KARADAĞ ile beraber Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini devam ettiren şahıs) vasıtasıyla tanıştığını, tanıştığında 1-2 ay kadar görüştüklerini) adı geçen şahsın tarihten yaklaşık 3 yıl önce Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin Ankara grubundan koparak istanbul grubunu oluşturmak için hazırladığı bu dokümanı kendisine getirdiğini, tetkik etmesi için rica ettiğini, kendisine "bu dokümanı tetkik ederim ancak bu tür oluşumlar içerisinde yer almam " dediğini, bu dokümanın o zamandan kaldığını, kendisine sorulan 30-31-32-34-35-3738-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49-50-51 ve 52. sayfalarda Kuddusi OKKIR'in kendisine tetkik etmesi için vermiş olduğu dokümanın içeriği olduğunu, ancak bunları tetkik etmediğini ve okumadığını, içeriğini şu an öğrendiğini, dokümanı zamanında tetkik etmesi durumunda, kesinlikle yırtıp atacağını, bürosunda tutmayacağını, çünkü içeriğinin görevliler tarafından kendisine okunduğunda, illegal bir oluşum olduğunu düşündüğünü, şu an bunları öğrendiğinde de ürktüğünü, bunu tasvip etmesinin mümkün olmadığını, Mahmut ÖZTÜRK'ü tanıdığını, 1982 yılında Tuzla Piyade Okulundan öğrencisi olduğunu, 1998 yılına kadar görevinden dolayı kendisi ile görüşemediğini, 1998 yılından sonra kendisi ile görüştüğünü, Meslektaşı olduğundan dolayı bir dostluklarının olduğunu, (LOBİ ERGENEKON belgesiyle alakalı olarak) Danıştay 'a yapılan silahlı saldırı sonrasında gözaltına alındığını, Ankara Emniyet Müdürlüğünce adli makamlara sevk edildiğini, bilahare takipsizlik kararı verildiğini, bundan sonra kendisi hakkında verilen takipsizlik kararına rağmen basında çeşitli karalama kampanyaları devam ettiğini, bu yayınlar kendisinin derin Devlet elemanı olduğu ileri sürülerek, derin devlet tarafından bu olay dışında tutulduğunun basında yer aldığını, şu aj^isn.ink^atırlayamadığı bir arkadaşı tarafından basında kendi profilindeki insanların MK^ENEKON^igimli bir yapı tarafından
kullanılabileceği şeklinde haberlerin yer aldığı söylendiğini, bu konuyu merak ettiğinden dolayı şu an ismini hatırlayamadığı bir internet sitesinden (Alo ihbar olabilir) kendisine gösterilen dokümana ulaştığını, bu dokümanın BAŞ TARAFINDA KENDİSİNİN İSMİNİN BULUNDUĞUNU, ancak şu an göremediğini, bu Ergenekon isimli yapı veya örgütü ilk olarak Danıştay olayında gözaltına alındığında öğrendiğini, bu yapı veya örgütün üyesi olmadığını, amacı stratejisi ve kuruluşu hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmadığını, Oktay YILDIRIM'da ise bu dokümanların ne amaçla bulunduğunu bilmediğini Oktay YILDIRIM'ında Erkenekon isimli yapıyla bir ilgisinin olup olmadığını bilmediğini, OKTAY YILDIRIM, 1998 yılında emekli astsubay Mahmut ÖZTÜRK vasıtasıyla tanıştığını, o zamanlar kendisinin şark görevinde olduğunu, daha sonra istanbul'a tayini çıktığında zaman zaman görüştüklerini, emekli olduktan sonra müteaddit defalar kendisini arar ve görüştüklerini, son aylarda görüşmediklerini, en son iki ay önce kendisini telefonla arayarak görüştüklerini, MEHMETDEMİRTAŞh, tanımadığını, ALİ YIGIT'i, tanımadığını,
b-Savcıîık Beyanında, suçlamaları kabul etmediğini, örgüt lideri olmadığını, işyerinde ele geçirilen Devletin Yeniden Yapılanması belgesini 2004 yılında Ankara' da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi isimli oluşumun İstanbul şubesi için görüşmelerde bulunduğunu, oluşumun başında Hasan KONDAKÇI PAŞA' nm onursal başkanı olduğunu, daha sonra bu oluşumdan koptuğunu, 2-3 aylık bir birlikteliklerinin olduğunu, kendisinin tavsiyeleri üzerine İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün bu hareketin içinden ayrıldıkları ve kendisi ile irtibatlarını koparmadıklannı, Daha sonra bu oluşumdan kopan arkadaşları ile birlikte yeni bir oluşum meydana getirip KENDİSİNİN LİDER OLMASINI TEKLİF ETTİKLERİ ve bu amaçla bir çok kişi ile tanıştığını, Hüseyin GÖRÜM, İbrahim ÖZCAN ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR isimli şahıslarla bu amaçla tanışıp birlikte Türkiye' nin çeşitli yerlerini gittikleri, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR tarafından Devletin Yeniden Yapılanması isimli belgenin kendisine verildiği, kendisinin de belgeyi inceleyip iş yerinin bir köşesinde kalmış şeklinde beyanda bulunduğu (belgenin diğer özellikli belgelerle birlikte kırmızı klasör içerisinde iş yerinde çalışma masasının üstünde bulunduğu), devamla Danıştay saldırısında yazıhanem arandı ancak bu evrak bulundu mu, bulunmadı mı bilemiyorum. Danıştay saldınsmdaki eşyaların kendisine iade edildiği, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ile bir yıldır görüşmediğini, Fikri KARADAĞ' m smıf arkadaşı olduğunu, Fikri KARADAĞ' m kurduğu dernekte görüşlerinin uyuşmadığını ve kendisi ile görüşmediğini, Kuvva-i Milliye isimli Derneğinde rant amaçlı kurulduğunu, bu sebeple bu derneğe de üye olmadığını, bu günün Kuvva-i Milliye'sinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu, ayrı bir oluşuma gerek olmadığını, Devletin Yeniden Yapılanması isimli belgedeki gizlilik kod adı ve devletin ele geçirilmesi ile alakalı olan bölümlerin saçma olduğunu, ne manaya geldiğini bilmediğini, Evinde ele geçirilen Genel Kurmay Başkanlığına ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu 16 numaralı CD. 'de Danıştay saldırısı sonrasında evinde yapılan aramada alınıp daha sonra kendisine iade edilen CD' lerin yanın sonradan karışmış olabileceğini, kendisinde böyle bir CD.' nin olmadığını ve böyle bir CD.' yi görmediğini ilk anda beyan etmiş ise de daha sonra içerikleri kendisine anlatılınca Mete YALAZANGİL isimli şahıs tarafından bu CD.' nin ofisine getirilip bırakıldığını beyan etmiş, CD.' de ismi bulunan Muzaffer ŞENOCAK isimli şahsı tanımadığını, Ali YİĞİ^^tfrbeyanına kabul etmediğini, siyah mercedes içinde belirtilen manava gitmediğinLjCİjfîraniye' ^e%ir yıldır bir sefer gittiğini
Mehmet DEMİRTAŞ' ı tanımadığını beyan ettiği, ifade sırasında savcılığımıza APS ile gelen aslı dosyada mevcut Sulhi CANACAR isimli mektup içeriği kendisine sorulduğunda Akın Birdal suikastı ile alakalı olarak aranan Semih Tufan GÜN ALT AY isimli şahsı evinde saklamadığını, ancak saklayan emekli binbaşı Mahmut Zihni OZAN isimli şahsın arkadaşı olduğunu, Semih Tufan GÜNALTAY' ı da Mete YALAZANGİL vasıtası ile tanıdığını ve belirtilen olaylardan 2-3 sene öncesinden tanıdığını, olayı basından duyduğunu ve olayla alakalı ifadesinin alınmadığını, Mektupta geçen Doğuş Factoring şirketinin hissedar ortağı olduğunu, müşteki Ahmet ÇEKENKIRAN' m da bu şirketin sahibi olduğunu, İlhan PARLAK, Hasan PARLAK isimli şahıslan Danıştay soruşturmasında kendisi ile ismi geçen Ayhan PARLAK'm kardeşleri olduğunu, Nezahat KELEŞ ve Erdoğan KELEŞ' i tanımadığını, bu soruşturma ile alakalı olarak kendisinin ifadesinin alınmadığını ve Doğuş Factoring şirketinin 2003 yılında kapatıldığını, Semih Tufan GÜNALTAY isimli şahsı cezaevine girdiği zaman takip ettiğini, ailesi ile biraz ilgilendiğini, 2003 yılında cezaevinden çıktıktan bir müddet sonra tekrar irtibat kurduklarını, 2,5-3 senedir görüşmediğini beyan ettiği, 16 nolu CD. içerisinde bulunan şifreli word belgesinin emniyet birimleri tarafından açıldığı ve buna ilişkin yazının da ifade sırasında savcılığımıza gelmesi üzerine şüpheliye yazı içeriği okunup sorulduğunda orada davacı Aydın YÜKSEK yazan şahsın büyük ihtimalle polis olabileceğini ve bu konuyu kendisine Mete YALAZANGİL' in bahsettiğini, pembe kap içindeki CD' yi büroma kesinlikle Mete YALAZANGİL bırakmıştır ve kendisi bana bu konulardan bahsetti, hatta 2 ay önce bu CD' yi bırakmış olabilir. Okuduğunuz yazı içeriğindeki olylan bana anlatmıştı şeklinde beyanlarda bulunduğu, mahkemede de benzer beyanlarda bulunduğu, suçlamalan kabul etmediğini beyan etmiş ise de,
c-Diğer şüpheli beyanları, şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN le alakalı beyanlara bakıldığında, Şüpheli Ali YİĞİT Savcılıkta alman ifadesinde; Mehmet Demirtaş dayım olur. Oktay Yıldınm isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayım vasıtası ile tanıdım.. Oktay Yıldınm manavda çalıştığım dönemlerde Mehmet dayımı ziyarete gelirdi ve sık sık telefonla görüşürlerdi. Aynca adını daha sonradan öğrendiğim Mahmut Öztürk isimli şahıs da manava dayımı ziyarete gelirdi. Yine Oktay Yıldınm'm manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve televizyonlardan öğrendiğim Muzaffer TEKİN, dayımın manavının önüne geldi. Manavın içine baktı ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam etti. Oktay aracın manavın önüne geldiğini görmüştü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gitti. Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldmsı olduğu günlerde, ben televizyonda Mahmut Öztürk ve Oktay Yıldmm'ı gördüm, bu durumu dayıma sordum, o da bana onlar devlet için çalışan subaylar, hatta Muzaffer TEKİN'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahlann aramada bulunamadığını söylemişti. Çünkü bu kişilerin devletin her yerinde adamlan olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklannı belirtmişti. Şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli Oktay YILDIRIM Savcılıkta alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN isimli şahsı 1998 yılında Mahmut Öztürk isimli astsubay arkadaşım sayesinde tanıdım. Muzaffer TEKİN ile daha sonra arkadaşlığımız devam etti. Muzaffer TEKİN çok sevdiğim ve fikirlerine saygı duyduğum bir insandır. Mahmut ÖZTÜRK de bir dönem Muzaffer TEKİN'in yanında görev yapmış. Şeklinde beyanda bulunmuştur. Şüpheli HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN Savcılıkta alman ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN ile de 2005 yılından bu yana tanışırım. Kendisi ile OKTAY YILDIRIM aracılığı ile tanıştım. Bu şahsın ofisine gitmiştim. Bu tanışmamızdan sonra yine 45 kez bu şahsın ofisine gittim. İlk tanışmamızdan sonra yine 2005 yılı içerisinde Beyazıt' da Boğazhyan kaymakamını anma mitingine katılmak maksatlı olarak bu şahsın ofisine gittim. Oradan birlikte bu mitinge katılmıştık. Bilahare Danıştay saldırısından sonra gözaltına alınıp serbest bırakılmasını müteakip geçmiş olsun ziyareti için yine bürosuna gitmiştim. Bu olaydan 2 ay kadar sonra da yine MUZAFFER TEKİN basına dava açmaya hazırlanıyordu. Benim basın arşivim kuvvetli olduğu için benden eksik gazete nüshalarını istedi, kendisine onları verdim. Ancak kendisi ile bir arkadaşlık ilişkim olmadı. Kendisi yaşça da benden büyüktür ve bu şahsın ofisinde baş başa kalabilmek gibi bir durum da olmadı. Çünkü ofisi sürekli ziyaretçilerle dolu olan birisidir. Ben de oradaki genel sohbetlere iştirak ettim. Genelde de gündeme dair memleket meseleleri konuşulurdu. RAFET ARSLAN isimli şahsı MUZAFFER TEKİN' in arkadaşı olması sebebi ile tanıdım. Kendisi ile başka bir diyalogum olmadı. Ancak MUZAFFER TEKİN bu olay sebebi ile gözaltına alındıktan sonra kendisini arayarak durumu sormuştum. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR Danıştay Cinayetinden yaklaşık 1 ay kadar sonra benden MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile ilgili bilgi talep etmiştir, bu doğrudur. Olaylar şöyle gelişmiştir. Danıştay cinayeti sonrasında MUZAFFER TEKİN' in intanndan önceki gace ZEKERİYA ÖZTÜRK beni arayarak bu olayla iglii bir röportaj yayınlayalım demişti. Ben de kendisine önce senin konu ile ilgili yorumunu dinleyeyim, ona göre gerekli karan veririm dedim. Bunun üzerine Kadıköy' de buluştuk, bir yerde oturduk ve sohbet etmeye başladık. Kendisi MUZAFFER TEKİN adına onunla röportaj yapmama istedi. Ben kendisine senin sıfatın ne ki ben seninle MUZAFFER TEKİN adına röportaj yapayım diye sordum. O da kendisinin MUZAFFER TEKİN' in en yakın silah arkadaşı olduğunu söyledi. MUZAFFER TEKİN ile aralarında en az 10 yaş fark olduğunu ve gerçeğin böyle olmadığını bildiğimi söyleyerek bu talebi reddettim. Kendisine MUZAFFER TEKİN' in yerini biliyorsa yazılı olarak sorular verebileceğimi ve ancak MUZAFFER TEKİN' in el yazısı ile cevaplar gelirse bunu yayınlayabileceğimi, aksi takdirde hem etik hem de hukuki açıdan töhmet altında kalacağımı söyledim. ZEKERİYA ÖZTÜRK bunun üzerine beni inandırmak adına cebinden MUZAFFER TEKİN' in kimliğini çıkardı. Ben kendisine bu kimliğin sende olması çok şüpheli, sende ne işi var deyince sinirlendi ve avukat tutmak gerekçesi ile kendisinden aldığını söyledi. Bunun üzerine ben geçmişte yaşanan CEM ERSEVER olayını kendisine hatırlatarak bunun bana çok şüpheli gözüktüğünü ve bu konuşmanın benim açımdan bittiğini söyledim. Bütün bu konuşmalar sırasında benim yanımda OKTAY YILDIRIM' da bulunuyordu. Tüm bu konuşmalara da şahittir. Bu konuşma sonrasında da ZEKERİYA ÖZTÜRK köşesini sitemden çıkarmamı söyledi, ben de bunu kabul ettim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur Şüpheli İSMAİL EKSİK Savcılıkta alman ifadesinde; HÜSEYİN GÖRÜM beni aradı, hem fabrikanın çıkardığı ürünler hakkında hem de tanışmış oluruz dedi, belki kendine iş çıkarırsın dedi. ben de gittim yemeğe katıldım, 30-40 kişi vardı yemekte , MUZAFFER TEKİN vardı yemekte. MUZAFFER TEKİN ile orda tanıştım. ZEKERİYA ÖZTÜRK ile de MUZAFFER TEKİN tanıştırdı, herkes kendi arasında konuşurken HÜSEYİN GÖRÜM Kuvayi Milliye Derneği ve Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneğinin İstanbul oluşumunu yapmak istiyorum şube açmak istiyorum dedi. arkadaşlardan destek istiyorum dedi. dergi ve Kuvayi Milliye Derneğin tüzüğü vardı, tüzüğü ben tam okumadım, bir hukukçu arkadışıma götürdüm, götürme sebebim M. ZEKERİYA ÖZTÜRK bana bunlarm yapılanmaya çalışıldığını , bana buraların uymayacağını tüccar adam olduğum için bu işin bana göre olmadığını söylemişti, 2-3 ay sonra MUZAFFER beni telefonla aradı, HÜSEYİN GÖRÜMLER ile görüşüp görüşmediğimi sordu, ben de görüşmediğimi söyledim o da iyi dedi. zaman zaman
ben MUZAFFER TEKİN in yazıhanesine gittim, her gittiğimde yazıhanesi kalabalık oluyordu askerlerden ,polislerden ve sivillerden oluşan kalabalık grup her zaman yazıhanede olurdu, ben kendime bir iş çıkarma amacıyla gidiyordum, belki bir iş adamı ile tanışırım diye gidiyordum, genelde odası kalabalık oludıu için be dışırda bekliyordum odasmdakileri bana devrem falan filan diye tanıştırıyordu, ben 4-5 kezden fazla gitmedim, Danıştay saldırısı olduğu gün ZEKERİYA ÖZTÜRK beni ordu evinde yemeği çağırdı,MUZAFFER TEKİN , RAFET ARSLAN ve ben yemek yiğecez sen de gel dedi, ben kabul etmedim, annem hasta dedim, 1-2 saat sonra MUZAFFER TEKİN aradı geçmiş olsun gelebilirsen memnun olurum dedi, ben de annem iyi olursa sonra gelirim dedim.Ancak her hangibir ihale alırım amacılya MUZAFFER TEKİN n davetini kabul ettim, tam yemeğe başladık, MUZAFFER eşiyle görüşüyodu bir panik oldu, telefonu katır kapatmaz polis kapıyı zorluyor kıncaklar dedi, bu arada ZEKERİYA ben gidip bakayım dedi, senin aracınla gidelim evine dedi, ben de aracımla evinin yakınma götürdüm, evinin yakınma bıraktım , 2-3 saat sonra beni aradı, bizi alır mısın dedi kapının önünden, yanında avukat ERTAÇ GİRAY ile birlikte arabaya bindiler, kendisi bize AYHAN PARLAK ı tanıyormusun diye sordu, ZEKERİYA birkere MUZAFFER TEKİN in ofisinde gördüğü söyledi, ben tanımıyorum dedim, zaten de tanımıyordum, ordu evine gittik. Avukatımız ERTAÇ GİRAY Danıştay saldırısıyla ilgileniyorsunuz dedi. MUZAFFER de mümkün değil olamaz böyle bir şey intahar ederim dedi. sonra avukat bey tutuklama talebiniz var dedi, bugün gidersiniz 4-5 gün gözaltında kalırsınız, suçunuz yoksa aklanırsınız dedi, MUZAFFER de her şey netleşsin pazartesi Savcılığa giderim dedi. avukatta beni eve bırakın dedi. daha sonra bir emekli astsubay MAHMUT ÖZTÜRK ün evinde saklandı, sonra ZEKERİYA ÖZTÜRK beni aradı MUZAFFER in intahar ettiğini söyledi ve muhakkak gelmemi söyledi, ben de ZEKERİYA yi götürdüm, ZEKERİYA YURDAKUL isimli çocukla yukarı çıktı, ben de çıktığımda sandalyeye oturtular , ZEKERİYA MUZAFFER'e neden böyle bir şey yaptınız , dedi. MUZAFFER de size bir şey olmaz ben not yazdım sağa sola gönderim, intahar ettiğimi belirttim, size bir şey olmaz dedi. Daha sonra biz hastaneye götürdük, hastaneye götürmeden önce ben önde gidiyordum, ZEKERİYA beni aradı hastaneye gitmek istemiyor Maltepede abisinin evi var oraya gidelim, dedi. Ben de Maltepe tarafına götürdüm o arada RAFET ASLAR da hastaneye götürülmesi gerektiğini söylemiş ancak MUZAFFER TEKİN de beni hastaneye götürmeyin ölmek istiyorum şeklinde beyanlarda bulunmuş , ben daha sonra Acıbadem Hastenesinin ordan ayrıldım, ben bu olayda gözaltına alınmadım. Ben METE YALAZANGİL'i bir sefer METE HOCA diye MUZAFFER'in ofisinde gördüm MUZAFFER ŞENOCAK ve AYDIN YÜKSEK 'i tanımıyorum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli HAYRETTİN ERTEKİN Savcılıkta alman ifadesinde; Arama sırasında ele geçirilen siyah renkli ajanda içerisinde "NÖBETÇİ AMİRİ TUZLA DA TEĞMENLERİ 1972 MUZAFFER TEKİN SARIŞIN TUZLA'DA BABASI MİT'TE ÇALIŞIYORDU SALİH RAŞİT TEKİN" şeklindeki not yazısı ile ilgili olarak sorulduğunda; Benim televizyonumun haber müdürü ALİ BOLKAN hatırladığım kadarıyla Danıştay saldırısı sırasında MUZAFFER TEKİN in arandığı sırada, beni arayarak MUZAFFER TEKİN ile ilgili haber yapacağız bununla ilgili haber yapacağız dedi, bende emekli general KAYA VAROL'u aradım, bu kişi ile ilgili bilgi sordum, bana telefonda vermiş olduğu bilgileri not etmiştim, bu notlar o notlardır dedi. 03/01/2008 tarihli EMRE GÜLALTAY ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak ; Genelde EMRE GÜLALTAY beni arar, yukarıda da bahsettiğim gibi kendisi ile Çin'de karşılaşmıştık, benim iş adamı olduğum ve televizyon sahibi olduğumu öğrendi, böyle beni sık sık arayıp lüzumsuz yere konuşuyordu, bende sadece dinliyordum, çok fazla kendisine cevap vermedim, onun bahsettiği MUZAFFER'in kim olduğunu bilmiyorum, >
550
^/fc*^-'
rrtchJZ^p
ancak benim bahsettiğim başka bir binbaşıdır, AYHAN TAŞKIN'ın abisi olan binbaşıdır, ailesi bana avukat bulmam için Çorlu Devlet Hastanesinde doktorluk yapan ablası ile birlikte geldiler, ben avukat LÜTFİ İŞBULAN'ı önerdim, gidip görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum, "TEKİRD AĞDAN HABER VARMI" şeklinde bahsedilen Tekirdağ F Tipi Ceza Evinde yatanlarla ilgili bir konu olup olmadığını bilmiyorum, ben AYHAN TAŞKIN'ın abisinin Tekirdağ'da değilde burada bir askeri cezaevinde yattığını biliyorum, MUZAFFER'in MAHKEMESİ olarak bahsedilen MUZAFFER TEKİN'in mahkemesi olacağını zannetmiyorum, ben MUZAFFER TEKİN'i tanımam, herhangi bir yakınlığım yoktur, bundan yaklaşık 14-15 yıl önce benim BAHADIR TETİK isminde Kurmay Albay olarak görev yapan arkadaşım bir defa telefonda MUZAFFER isminde birisiyle görüşüyordu, bende o dönemde Azerbeycan'da inşaat işi yapmayı düşünüyordum, MUZAFFER'in de müteahhitlik yaptığını bana anlatmıştı, belki birlikte Azerbeycan'da iş yapanz düşüncesi ile tanıştırmak istedi, ben telefonda kendisine bir merhaba dedim, kendi telefonumla değilde Albayın telefonundan MUZAFFER TEKİN ile bir görüşme yaptım, onun dışında yüz yüze bir konuşma yapmadım, onun davası takip edecek bir yakınlığımız yoktur, görüşmede geçen "KASIMPASALI" tabirinden uzun boylu, Recep Tayyip ERDOĞAN'a benzeyen elinde tespihle dolaşan eczanenin yanında bulunan bir şahıstır, KASIMPAŞALI'dan kastım odur, Başbakanımıza karşı herhangi bir saygısızlığım söz konusu değildir dedi. 22/01/2008 tarihinde 13:47'de HAYRETTİN ALP ile yaptığı görüşme görüşme ile ilgili olarak HAYRETTİN ALP Bakırköy sahiline giderken Yedikule'de Onbaşılar Ocak Salonu isminde kebap salonu işleten şahıstır, onla yapmış olduğumuz görüşmede "REİSİM" şeklinde birbirimize hitap ederiz, ikimiz aynı yaşlardayız, yani REİSLİKTEN kasıt ben Belediye Başkanlığı olarak anlıyorum, ben DREJ ALİ'yi SAMİ HOŞTAN ı gazeteden okudum, kendilerini tanımam, VELİ KÜÇÜK'ün uyarılmasını ben İKAZ ETTİK şeklinde söylemiş isem de Genelkurmay'dan düzgün insanların kendisini ikaz ettiğini ima etmek istiyorum, yoksa benim kendisini ikaz etmem söz konusu değildir, bizim televizyonun yönetim kurulu toplantısı sırasında emekli paşaların kendisini ikaz ettikleri konusu açılmıştı, o zaman böyle bir konu konuşulduğunu duydum, yoksa benim kendisini ikaz etmem uyarmam söz konusu değildir, görüşme içinde geçen insan kaçakçısı İSMAİL işyeri sahibi olup,benim yanımda çalışan NİLÜFER ismindeki kız o yeri müşterisine kiralamak istemiş, onla ilgili araştırma yaparken oradakiler insan kaçakçısı İSMAİL demişler, öyle bir konuşma geçmiş dedi. Ben VELİ KÜÇÜK'ün normal insanlarla gezmediğini, MUZAFFER TEKİN'Ie , SEDAT PEKER'le illegal işlerle uğraşan kişilerle adının anıldığını gördüğüm için o şekilde konuştum şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli EMİN GÜRSES Savcılıkta alınan ifadesinde; MUZAFFER TEKİN de beni aradı. Benim ile görüşmek istedi, görüştük. Benim ile tanışmak istediğini ve beni çok beğendiğini söyledi. MUZAFFER TEKİN hakkında bende olumlu bir kanaat oluşmuştu. 10.01.2008 tarihli görüşme ile ilgili olarak; Ben burada MUZAFFER Yüzbaşıyı temiz bir adam olarak bildiğim için MUZAFFER çıkacak diye söyledim. Ankara ' da bir askeri yetkili ile görüşürken (SARM' den olabilir.) "Şemdinli meselesini çözdünüz, buna sıra ne zaman gelecek" " dediki sıra ona geldi şimdi dediler" şeklindeki görüşmede ben askeri şahsa Şemdinli dosyasında savcının suçlu çıktığını, sanıkların serbest kaldığını, MUZAFFER' in de suçsuz olduğunu düşündüğüm için bu şekilde sitem ettim. Ben hep böyle konuşurum 22.01.2008 (saat 14:40 ) tarihli DEVRİM SEVİMAY ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak; Kuvva-i Miîliyenin iki Örgütünün CİA ile^âklh^&ldjığunu söyledim. Bunlardan biri TANER ÜNAL biri de FİKRİ KARADAG^dir. Bunu""\endi etrafımdaki adamların / :" ■'--
* -\<k
konuşmalarından duyuyordum. Ben bunları MUZAFFER TEKİN ile yanyana hiç görmedim dedi. O görüşmede "savcı ile konuştum, Muzaffer yüzbaşının dosyasına baktım, içeride bir gün durması mümkün değil, Tayyip Erdoğan için yuhudidir diye kitap yazan, belgeleri veren, jandarmanın üst kademesinden birileri, korumadılar onu başka. arkasıda gelebilir bunun, belki işlerine gelmeyen bazı siyasilerde gidebilir, Veli paşanın rahiplerle, mahiplerle işi yok, büyük adam, büyük işlerle uğraşıyor, İran' da bir operasyon yapıyorlar, kimseyi koruduğum yok, Veli Paşa para, büyük paralarla uğraşıyorlar, benim öyle param olsa kendime ev alırdım, evlenirdim ama" şeklinde konuşmuşumdur. 22.01.2008 tarihli (saat 17:25); " sana bilgi vereyim, asker araya... olaylar... iki tane astsubayı aldıkya, onları çıkardık şimdi sıra Muzaffer' de, Muzaffer' i çıkarma kararı almıştık. Onun üzerine baskı yapıyorduk, bu işler patladı. Yani Muzaffer' i içerden çıkartacaktık..." şeklindeki görüşme ile ilgili olarak ; Ben MUZAFFER' i çıkarma karan aldık şeklindeki beyanımda böyle bir kararı nerede aldığımız bilmiyorum, ancak avukatları ile yaptığım toplantıda söylenmiş olabilir. Madem adam suçsuz ise o zaman çıkarın dedik. Ben her hangi bir ortamda MUZAFFER' in çıkarılması için bir karar almış değilim. İrticalen yaptığım günlük konuşmalardır Ben askerin kışkırtıldığmı düşündüğünü bunun için üstüne gitmediğini ve kışkırtmak için böyle bir şey yapıldığını bazı askeri şahıslardan duydum. Askeri savcılar böyle bir olayın var olup olmadığını araştırsın 23.01.2008 tarihli (saat 17:49) görüşme ile ilgili olarak ; "Beni alırlarsa içeriye biliyorlar ki Amerikan ve İsrail büyükelçilerini havaya uçurmak için bizimkiler her şeyi yapacak. Telefonlanm dinlensin, bunu kaydetsinler" şeklindeki görüşmede ben namuslu bir adamım, namuslu bir adam olduğum için beni bu memlekette hiç kimse alamaz, alırlarsa bizimkiler dediğim bu memleketin milli kuvvetleridir, bunlar gider Amerikan elçiliğini bombalar diye söyledim. VELİ KÜÇÜK' ün elini öptüğümü ve her zamanda öpeceğimi söyledim dedi. Akabinde "Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde bulunduk, çıkaracaktık içerden, tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon patladı şeklindeki konuşmada daha önce dediğim gibi avukatlar ile yaptığım görüşmedir şeklinde beyanlarda bulunmuştur. DURMUŞ ANUÇİN Savcılıkta alman ifadesinde; AYDIN ÖZBEY'den girerseniz para kaynaklannm nerden geldiğini öğrenirsiniz, AYDIN ÖZBEY 1 milyar dolara yakın paranın kaynağıydı, AYDIN ÖZBEY'in de SEDAT PEKER ve MUZAFFER TEKİN ile irtibatı vardı, MUZAFFER TEKİN'e biz MUZAFFER KOMUTAN diye hitap ediyorduk, çoğu zaman KOMUTAN derdik, Ümraniye'de, Çavuşpaşa'da ve Beykoz Konaklarında SELİM diye bir arkadaşın kahvesinde buluşurduk, genelde jandarma mmtıkalannda buluşurduk, benim evim Çekmeköy'deydi, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. MURAT ÖZKAN Savcılıkta alman ifadesinde; 3351 sayılı iletişim tespit tutanağı ile ilgili olarak ; Bu görüşme MUZAFFER TEKİN in eşi olan MÜGE TEKİN ile yapmış olduğumuz MAHMUT ÖZTÜRK'ün orduevinden kalorifer yakıtı vermesi nedeniyle olan tam rakamını bilemiyorum, alacağına ilişkin bir görüşmedir, Biz MAHMUT ile galeri dükkanında ortağız, onun aynca Akdeniz Petrol adı altında tankerle kalorifer yakıtı getirip satma durumu var, Fenerbahçe Orduevine cezaevine girmeden önce kalorifer yakıtı vermiş, daha sonra işi takip edemediği için cezaevi görüşü sırasında aynı koğuşta kaldığı MUZAFFER TEKİN'in eşi MÜGE TEKİN'e durumu açmış, o da telefonla beni aradı, benim telefonumu MAHMUT ÖZTÜRK kendisine vermiş, ben FAİK BÜYÜKTEOMAN'ı tanımıyorum, MÜGE hanım telefonu kendisine verdi ben durumu ona izah ettim, biz henüz parayı alamadık, şeklinde
beyanlarda bulunmuştur. MEHMET FİKRİ KARADAĞ Savcılıkta alman ifadesinde; Özet olarak şu hususları eklemek istiyorum. Muzaffer TEKİN benim devre arkadaşımdır. Kendisi Yüksek Askeri Sure karan nedeniyle ordudan ayrılmış, daha sonra 2004 yılında kendisi ile İstanbul'da görüştüğümüzde bana seni Vatansever Kuvvetler Birliği İstanbul Teşkilatı için uygun gördük şeklinde sözler söyledi, bunun üzerine ben kendisine ben kimsenin demesi ile bir iş yapmam, kendi işimi kendim yaparım şeklinde cevap verdim, kendisi ile son görüşmemiz de bu oldu. Bir süre önce Almanya'da silahlı saldırı sonucu öldürülen Uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'ı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise kimin vasıtasıyla ne şekilde tanıdığı sorusuna; Ertuğrul YILMAZ'ı bana Avrupa'da PKK'yla mücadele eden,çatışan, kahraman bir vatan evladı olarak Muzaffer TEKİN tanıttı. Tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN bana Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söyledi ve şahıslar beni Kolordu bahçesinde ziyaret ettiler. Şahıslarla oturup sohbet ettik. Yine burada Ertuğrul YILMAZ bana Avrupa'da PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsetti. Hatta Avrupa'da PKKTılann uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttı. Hatta başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer TEKİNTe birlikte Ertuğrul YILMAZ'm oğlunun sünnet yemeğine bile gittim. Daha sonra Ertuğrul YILMAZ yurtdışına çıkmış. Ben Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce Ertuğrul YILMAZ'ı cep telefonundan aradım ve Berlin'de görüşmek istediğimi söyledim ancak şahıs bana Almanya dışında olduğunu söyledi. Şahısla başkaca herhangi bir görüşmemiz olmadı. Ertuğrul YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN telefonla bana Ertuğrul YILMAZ'm Almanya'da öldürüldüğünü söyledi. Bende vatansever bir Türk evladının şehit edildiğini düşündüğümden üzüldüm. Ertuğrul YILMAZ'm cenaze törenine ya da başka merasimine katılıp katılmadığı, katıldı ise hangi maksatla, kimin aracılığı ile katıldığı ve resmi üniformalı olup olmadığı soruldu: Beyan ettiğim gibi Ertuğrul YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiğim için şehit olduğunu düşündüğüm için resmi elbiseyle Kadıköy Söğütlüçeşme'de cenaze törenine katıldım. Ben cenaze törenine gittiğimde Muzaffer TEKİN'de ordaydı. Hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul YILMAZ'm köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ'm akrabalarıyla birlikte mevîüt"merasimine gittik. Biz oradayken mevlüt merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığını gördüm. Burada Atilla PEKER'le tanıştım. Ertuğrul YILMAZ'ı kimin vurduğunu bilmiyorum. SEDAT PEKER isimli şahsı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise nereden, nasıl ve ne kadar zamandır tanıdığı, birlikte ortak herhangi bir iş yapıp yapmadığı soruldu; Sedat PEKERTe beni tanıştıran Muzaffer TEKİN'dir. Muzaffer TEKİN bana Sedat PEKER'i bana Türkçü, vatansever birisi olarak tanıttı. Hatta Sedat PEKER'in İstanbul'daki başta PKKTılar olmak üzere bütün uyuşturucu satanların ellerini kıran şahıs olarak tanıttı. Muzaffer TEKİN bana Sedat'ın hapishaneden çıktığını, Tekirdağ'da hastanede olduğunu ve ziyarete gideceklerini benimde gelmek isteyip istemediğimi sordu. Bende bu kahraman Türk evladının ziyaretine gidebileceğimi söyledim ve birlikte ziyarete gittik. Oraya dalyan Mehmet lakaplı Mehmet UYSAL'm arabasıyla Muzaffer TEKİN'le birlikte gittik. Hastanede 10 dakika kadar ziyaret ettik. İlk tanışmamız orada oldu. Sedat PEKER beni ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde yalıdan bozma bir yere bizi davet etti. Bulunduğumuz yerde fazla müşteri olmadığı için orayı kapattığını değerlendirdim s#-' " 's
Orada birkaç saat sohbetimiz oldu. Görüşmelerimiz vatan millet kurtarma ekseninde geçti. Kendisi de Muzaffer TEKİN'in anlattığı şekilde uyuşturucu satıcılarıyla mücadele ettiği anlattı. Bir süre sonra Muzaffer Sedat'ın bizi yemeğe çağırdığını söyledi. Bizde Muzaffer'in bürosunda bekledik. Akşama doğru sonradan adını Boğaç olduğunu öğrendiğim atletik yapılı bir şahıs bizi almaya geldiğini söyledi ve birlikte Beykoz'da bulunan büyük bir bahçe içerisindeki eve gittik. Sedat bana Bülent AKARCALPnm kendisine Ermeni soykırımı ve Türk dünyasıyla ilgili film yapmak yönünde teklifte bulunduğunu söyledi. Bende Bülent AKARCALI'nm bulunduğu yerde olmak istemem dedim. Sedat bana Öztürkler isimli internet sitesini kurduğunu söyledi ve içeriği hakkında konuştuk. Bu ziyaret Sedat PEKER'le son görüşmem oldu ve bir daha da yüzünü görmedim. Daha sonra Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'le birkaç defa kandil ve bayramlarda kutlama amaçlı görüşmem oldu." şeklinde beyanlarda bulunmuştur. KEMAL KERİNÇSİZ Savcılıkta alınan ifadesinde; MUZAFFER TEKİN'i de yine yukarıda VELİ PAŞA ile tanıştığımı ifade ettiğim 10 Nisan 2006 tarihindeki Boğazlayan Kaymakamını anma toplantısında tanıştım, görüşmelerimiz basın toplantılarında konferanslarda olmuştur, Danıştay operasyonu olunca söz konusu davada diğer şüpheli MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün müdafisi olmam sebebiyle kendisi ile görüşmem olmuştur, kendisini o sebepten dolayı da tanırım, Danıştay operasyonundan sonra da yine basın toplantılarında toplantılarda birlikte olmuştur, telefonlaşmalanmızda söz konusudur, çok sıklıkla olmamakla birlikte telefonlaşmalanmız vardır ve Ümraniye operasyonundan sonra da kendisinin vekilliğini yürütmeye başladım, eşi MÜGE hammlada bu vesile ile tanıştım, Danıştay olayından sonra kendisinin sosyal hayattan da geri çekti, son dönemde iki şehit cenazesinin kaldmldığı Levent Camiisinde görmüştüm, ben tutuklanmadan önce kendisini orada görmüştüm, ben kendisi ile herhangi bir organizasyon gerçekleştirmedim, ticari veya hukuki hiçbir sivil toplum kuruluşunda biraraya gelip ortak birşey yapmadık, benim büroma dahi hiç gelmemiştir RAFET ARSLAN'ı MUZAFFER TEKİN in arkadaşı olması nedeniyle MUZAFFER TEKİN'den sonra yaklaşık 1 yıldan beri tanınm, kendisiyle MUZAFFER TEKİN in davalan nedeniyle birkaç telefon görüşmemiz olmuştur, dava dışında herhangi bir görüşmüşlüğümüz yoktur, 2007 Ağustos ayında Sabah ve Zaman gazetelerinde MUZAFFER TEKİN'in Alman ajanı ve uyuşturucu kaçakçısı olduğun dair haberler çıkmıştı, arkasından 9. ayda savcı Zekeriya ÖZ ile bu konuyu görüştüm, kendisi bana bu konuyu araştırdıklanm, gerekli yazışmayı yaptıklarını o MUZAFFER TEKİN'in bu MUZAFFER TEKİN olmadığını söyledi, ancak soruşturma gizli olduğundan bu konuda herhangi bir belge almam mümkün değildi, bizde Zaman ve Sabah gazetelerine dava açabilmemiz için hangi MUZAFFER TEKİN hakkında bu suçlardan ötürü şikayet edildiğini ve hakkında karar çıktığını tespit etmemiz gerekiyordu, bunun içinde ATİLLA'ya böyle bir kesinleşmiş karar var ise kendisinden vermesini istedim, bana bir adet kesinleşmiş karar gönderdi, ancak ATİLLA'nm bana gönderdiği bu karar gizli değildir ve tarafımdan da hiçbir yerde kullanılmamıştır, bunun dışında telefonda bana söylediği konularda vereceğini belirttiği ancak benim hiçbir talebim olmayan telefon görüşmelerinde dahi talepte bulunmadığım belli olan hiçbir karar göndermemiştir, çoğu karar telefonda göndereceğim sohbeti içinde geçmiş ben istemediğimden ve kendisinden de hiçbir şekilde aldırmadığımdan tarafıma kendisinin bahsettiği kararlar asla intikal etmemiştir, telefon görüşmelerine bakıldığında görüleceği üzere ben kendisinden MUZAFFER TEKİN ve TANER AKÇAMluı dışında hiçbir karar talep etmedim, kaldı ki söz konusu kesinleşmiş emsal kara£^aBafimdarr%er zaman için araştmlıp 0
-\
P s-
\fe?:&n$£^r ', ■>
bulunabilecek basma yansımış kararlardır, gerek ev aramamda gerekse büro aramamda ATİLLA'nm telefonda bana bahsettiği kararlardan hiçbiri çıkmamıştır ve gerçekte de yoktur, çünkü 301 konusundaki kararlar birbirine benzediğinden AİHM uygulaması açısından önem arz etmemesi sebebiyle tarafıma da bir istifade vermediğinden kendisinden hiçbir şekilde karar aldırmadım, verdiği TCK 301 karan ile ilgili karar ve MUZAFFER TEKİN ile ilgili bir karan hiçbir yerde kullanmadım 07/11/2007 tarihli saat 12:19-12:21 arasında ATİLLA AKSU ile yapılan görüşmedeki gönderdiği evraklann belgelerin içeriğinin ne olduğu ile ilgili olarak Ben Sabah gazetesinde Ağustos ayında MUZAFFER TEKİN ile ilgili uyuşturucu kaçakçısı ve Alman ajanı şeklinde haber yapan Sabah gazetesinin muhaberi TUTKUN ARBAŞ ve sorumlu yazı işleri müdürleri hakkında dava açtım, bu daha hala devam ediyor, bana ATİLLA AKSU'nun hangi belgeyi gönderdiğini bilmiyorum, böyle bir karar ne benim büromda ne de evimde ele geçirilmemiştir, sözü edilen kararlar gizlilik derecesi olmayan kesinleşmiş aleni olan belgelerdir, heryerde bulunabilecek içtihatlardır, tarafımızca hiçbir yerde kullanılmamıştır Muzaffer TEKİN'den elde edilen (1) nolu CD'nin çıktılan ile aynı içerikte olduğu tespit edilmiş olup, dosyadaki gizlilik ve kısıtlama karan da kendisine hatırlatılarak bu tür gizli belgelerin ne şekilde elde ettiği ve başka bir yerde kullanıp kullanmadığı konusu ile ilgili olarak MUZAFFER TEKİN 14/06/2007 tarihinde tutuklandıktan kısa bir süre sonra büroma AYDIN YÜKSEK isimli bir kişi geldi, ben kendi odamda arama yapılan odamda oturuyordum, doğrudan odama gelerek beni hatırladmızmı tanıdınız mı dedi bende hayır tanıyamadım dedim, arkasından ben Ümraniye operasyonu davasında aranan AYDIN YÜKSEK isimli kişiyim, beni size bu dava ile ilgilendiğinizden ötürü sizlerinde tanıdığı bir kişi isminizi verdi, bu sebeple doğrudan size geldim, MUZAFFER TEKİN'in de evinde çıkan gizli olduğu iddia edilen CD'nin bir kopyası da benim elimdedir diyerek elinde tutuğu CD'yi masamın üzerine koydu, devamla bu CD'de herhangi bir gizli belge olmadığını, kendisinin iş ortağı olan MUZAFFER ŞENOCAK ile ilgili bilgiler olduğunu bu bilgileri MUZAFFER ŞENOCAK'tan derleyip bizzat CD'ye kendisinin aktardığını ve METE YALAZANGİL aracılığıyla MUZAFFER ŞENOCAK'm asker kimliği nedeniyle yardımcı olmak için MUZAFFER TEKİN'e teslim ettiğini ve bu CD sebebiyle de kendisinin arandığını bu konuda hukuki bir yardımda bulunup bulunamayacağımı sordu, ben kendisine CD'de ne olduğunu sordum, kimlik bilgileri olduğunu ifade etti, birlikte beraber bilgisayara koyarak içindeki dokümanlara tek tek baktık, bakabildiğimiz dokümanlarda ben gizlilik unsuru görmedim, dokümanlarda "GİZLİ" ibaresi yoktu ve aynca söz konusu dokümanlarda ürünlerin tanıtımı MUZAFFER ŞENOCAK hakkında kimlik bilgileri şirket bilgileri GAMBİYA ile ilgili fotoğraflar, bazı komutanlann bazı konularda isim zikretmeksizin görüşleri, Milli Güvenlik Kurulu kararlan, gizli olmayan raporlar ve ülke meseleleri hakkında belgeler olduğunu gördüm, ancak yukanda zikretiğim gibi CD'yi getiren şahıs bu CD'nin MUZAFFER TEKİN 'e bırakılan CD'nin bir kopyası olduğunu ifade etti, bende bunun üzerine kendisine CD'yi çıkartarak teslim ettim ve söz konusu CD 'yi Emniyet Müdürlüğüne veya soruşturmayı yapan CUmhuriyet Savcılığına teslim ederek kendisinin de teslim olmasını ifade ettim, bana bu konuda tutuklanıp tutuklanmayacağını belirtti, MUZAFFER TEKİN'in bu CD sebebiyle tutuklandığını belirttiğimden tutuklanma şansının da yüksek olduğunu ifade ettim, avukatım olup olamayacağını sordu, ben MUZAFFER TEKİN müdafii olduğumu bu sebeple bu dosyada menfaat çatışması olma ihtimaline binaen müdafii olamayacağımı ancak avukat bulamaması halinde avukat tavsiye edebileceğimi söyledim, bunun üzerine peki ben bu akşam teslim olacağım, avukat bulamazsam yardım için size dönerim diyerek CD'yi alıp büroyu terk etti. Bilahare söz konusu CD'deki bilgiler bilgisay^pmîzd&ssCikmış olmakla aradan 4 ay geçtikten sonra söz konusu CD'de yer alan bilgilet 3efa'daha*§kuyarak birer çıktılannı da
yazdırarak elinizdeki klasörü oluşturdum, söz konusu belgelerin gizli olup olmadığı konusunda 05/10/2007 tarihinde Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu'na 6 sayfalık dilekçenin ekinde bu çıktıların bütün fotokopilerini ekleyerek 08/10/2007 tarihinde Araş Kargo ile Milli Güvenlik Kuruluna ve Genel Kurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine gönderdim, söz konusu dilekçelerimi ve gönderi belgelerimi şuanda sizlere ibraz ediyorum, gönderdiğim yazılara Genel Kurmay Başkanlığından 16/10/2007 tarihinde cevap gelerek söz konusu dosyanın ve gönderdiğim dilekçenin K.K.K.'lığı Adli Müşavirliğine gönderildiğini belirtilmiştir. Daha sonra yine aynı dilekçemle ilgili olarak incelemenin tamamlandığı 14 Aralık 2007 tarihi 516846 sayılı yazı ile söz konusu belgeler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilmiş olduğunu, istenen bilgilerin belirtilen makamdan temin edilmesinin uygun olacağının ve ayrıca dilekçemizde bu konuyla ilgili muazzaf subayların bu olaya karışıp karışmadıkları bu konuda Genel Kurmay tarafından herhangi bir soruşturmanın açılıp açılmadığı konusundaki sorumuza da bu konuyla alakalı TSK personeli hakkandı Adli makamlara intikal eden herhangi bir soruşturma bulunmadığı belirtilmiştir. Bunun dışında Milli Güvenlik Kurulu sekreterliğine göndermiş bulunduğum aynı tarihli yazı cevabıma 31/10/2007 tarihinde cevap gelmiş, talep etmiş olduğum konularda yani söz konu belgelerin Milli Güvenlik Kurulundan çıkan gizli belge olup olmadığı, var ise bu konuda hangi belgenin gizli olduğu hususundaki soruma da kendi internet sitelerine koymuş oldukları yazıyı ifade ettiklerini, bu yazıda da 20 Haziran 2007 tarihli çeşitli basın ve yayın organlarında yayınlanan Milli Güvenlik Kurulu toplantı tutanaklarının ele geçirildiği haberleri gerçeği yansıtmamaktadır kamu oyuna saygı ile duyrulur diye Basın Genel Sekreterlikçe yaymladıklannı ifade etmişlerdir, bu anlamda söz konusu belgelerin Milli Güvenlik Kurulu tarafından gizli olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır, öncelikle söz konusu dosyanın bana geliş şekli aynen bu anlattığım şekildedir, nitekim AYDIN YÜKSEK'te Haziran ayında teslim olduktan sonra bu hususu aynen benim ifade ettiğim şekli ile anlatmış ifadesini de bu şekilde vermiştir, AYDIN YÜKSEK'in 2007/1536 Hazırlık sayılı dosyasına vermiş olduğu ifadenin aynen bu anlattıklarıma ek olarak ilave edilmesini arz ve talep etmekteyim, çünkü bu ifade benim anlattığımı açıkça teyid etmektedir, herşeyden önce bana getirilen CD dosyadaki CD'nin bir başka kopyasıdır, tarafımdan bu CD üzerinde hiçbir şekilde hiçbir değişiklik yapılmamıştır, bu CD yine hiçbir şekilde yasanın dışında temin edilmemiştir, tamamen davasını bana vermek isteyen dosya şüphelisi tarafından getirilmiş olup, bu belgeler o CD'den çıkarılan belgelerdir, yine dosyaya şuanda sunduğum dilekçe ve ekindeki Milli Güvenlik Kurulu ve Genel Kurmay Başkanlığı yazışmaları da benim bu söylediklerimi aynen teyid etmektedir, söz konusu CD'den çıkan belgeler kesinlikle tarafımdan bir başka yerde kullanılmamış, verilmemiş ve başka taraflara açıklanmamıştır. Tamamen müvekkilimin müdafası kapsamında tarafımdan herhangi bir çaba ve kanunsuz bir eylem olmaksızın gelen delil olarak değerlendirilmiştir. Dosyadaki gizlilik unsuruna da riayet edilmiştir, hiçbir basın ve yayın organında çıkmamış ve tarafımca da verilmemiştir. Temininde gayri kanunilik yoktur, doğrudan doğruya bir dosyanın müdafiisine gelen delil yasalar çerçevesinde korunmuş ve gizlilik kuralına da riayet edilmiştir, belgelerin kaynaklan olduğu iddia edilen Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliğine gönderilmiş olması gizlilik kuralını asla ihlal etmez, çünkü belgelerin gerçek mercii söz konusu kurumlardır, bu kurumlara gönderilmekle belgeler ifşa edilmiş sayılamaz Benim söylediklerim doğrudur, büromda birlikte yanında getirmiş olduğu MUZAFFER TEKİN'den elde edilen CD'nin ayn bir kopyasını benim bilgisayanmda ayn bir kopyasını getirerek benim bilgisayanmda açtık, kendisi o konuyu atlamış olabilir, büroda CD'nin içeriğine de birlikte baktık inceledik, kendisinin CD'nin içerisinde ne olduğunu bilmiyorum demesi belki ilk etapta METE YALAZANGİL 'e verirken içeriğini bilmediğini ifade etmek istemiştir, aynca belirtmek istediğim bir husj^reterr^ar,
Devamla öncelikle bu belgeler MUZAFFER TEKİN davasında delil niteliğindedir, müdafisi olup, müdafiiliğim gerek arama sırasında gerek şuanda da devam etmektedir, Terörle Mücadele Yasasının 10. maddesinin e bendinde belirtildiği şekilde el konulması usule uygun değildir, gelen delile bir avukatın ne şekilde ulaştığını açıklama zorunluluğu burada yoktur, 3007 sayılı tapedeki SEVGİ ERENEROL ile yaptığımız görüşmedeki dosya patrikhane kapatılması ile ilgili olan dosyadır, orada bahsedilen dökümlerin tahlilleri mastır planın tahlilleri ibareleri Ümraniye davasının içinde bulunan deliller ile ilgilidir, söz konusu delillerden mastır çalışması KUDDİSİ OKKIR'm hazırlamış olduğu parti programına benzer bir çalışma olup, şüphelilerin ifadelerinde çok ayrıntılı olarak yazılmıştır, dosyadaki mevcut bütün deliller üzerinde avukat ENGİN BEYle bir paylaşıma girerek delillerin teknik hukuk tahlilini yapmak suretiyle dava açılmadan ön hazırlığımızı bitirerek iddianame sonrasında tutukluluğun kaldırılması için mahkemeden hazır hale gelmemize yarayan çalışmalardır, bu beyanlarımda hiçbir hukuka aykırılık yoktur, sadece meslektaşımla yapmış olduğumuz müdafaanın paylaşımıdır, orada KOMUTAN olarak geçen emekli yüzbaşı MUZAFFER TEKİN'dir, genelde askerlere KOMUTAN diye hitap edilir, başka bir anlamı yoktur 3008 numaralı tapedeki 300 milyon lira para toplanma konusu ile ilgili olarak; Küçükçekmece de MUZAFFER TEKİN'i seven genç arkadaşlar 10'ar 20'şer YTL'yi komutanın zor durumda olmasına binaen toplayıp bana verdiler, bende kendisine takdim ettim, o da sevindi, konuşmamızda geçen ÜLKER hanım Ay Yıldız Platformu Genel Başkanlığını yapan ÜLKER DURUKAN'dır, kendisi aynı zamanda çevre dostları derneği başkanlığını yapar, Bakırköy Belediyesinde İdari Meclis üyeliği yapmıştır, bu platform resmi bir platformdur, yaklaşık 250'ye yakın derneğin toplandığı bir platformdur, bu platforma bizde üyeyiz dedi. 3025 nolu tapede MURAT ÖZKAN la yapılan görüşmede ALİ YİĞİT in yeniden ifade vermesi konusunda BOŞVERİLMEMESİ şeklindeki beyanları ile ilgili olarak ; ALİ YİĞİT cezaevinden tahliye edildikten sonra derhal aynı günde veya bir gün sonra önce MURAT ÖZKAN'ı MÜGE TEKİN'i ve MUZAFFER TEKİN'in kardeşi RIZA TEKİN'i arayarak kendisinin hatalı yazılan ve gerçekte beyan etmediği ifadeleri yüzünden MUZAFFER TEKİN 'in ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün cezaevinde yattığını ve bundan vicdanen rahatsız olduğunu ifade ederek telefonla aramıştır, bunun üzerine yukarıda ismi geçen 3 kişi TEKİN'in avukatları olarak bana ve avukat ENGİN BEYE bu konuyu anlattılar, ALİ YİĞİT cezaevinde kaldığından dolayı yıprandığını, Trabzon da ailesinin yanma giderek biraz dinleneceğini daha sonra İstanbul'a gelip bu konuda gerekirse yeniden ifade verebileceğini yine yukarıdaki 3 kişiye beyan etmiş, aradan bir süre geçtikten sonra MURAT ÖZKAN bana telefon açarak ALİ YİĞİT'in Trabzon'dan geldiğini kendileri ile görüşmek istediğini söylemiş, bende MURAT ÖZKAN'a böyle bir görüşmenin yapılabileceğini görüşme yeri konusunda da tamamen ALİ YİĞİT'in söylediği yere gidebileceğimizi belirttim, bir müddet sonra MURAT ÖZKAN söz konusu toplantının yerini Ümraniye'de bir balıkçı dükkanı olarak verdiklerini, bu adresi avukat ENGİN BEY'le avukat SEÇKİN BEY'e de bildirdiğini, bu sebeple oraya gelmemi istedi, bende söylenen saatte kendi vasıtamla söz konusu balıkçı dükkanına gittim, toplantı da en az 10-12 kişi kadar vardı, ALİ YİĞİT abisi dahil akrabaları ile birlikte kalabalık bir şekilde gelmişlerdi, toplantıda MUZAFFER TEKİN vekili olarak ben ve avukat ENGİN, MAHMUT ÖZTÜRK'ün vekili avukat SEÇKİN ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün kardeşi İSA ÖZTÜRK ve ortağı MURAT ÖZKAN ile ALİ YİĞİT, ağabeyi ve isimlerini bilemediğim birçok akrabaları katılmışlardı, karşılıklı tanışmadan sonra geçmiş olsun dileklerinde bulunduk, ALİ YİĞİT'e emniyette verdiği ifadeyi okuyarak bu ifadeyi verip vermediğini sorduk, ALİ YİĞİT kesinlikle bu ifadeyi vermediğini olayın gerçeğini bire bir cümlelerle herkesin huzurunda anlattı,,anlatımlarını not şeklinde yazdım, aldığım notu tek tek herkesin huzurunda cümle cümle ÂLİ YİĞİT'e tekrar okuyarak ifadenin
bu şekilde olup olmadığını sordum, ALİ YİĞİT verdiğim ifadem hatalıdır, okutmadan imzalatılmıştır, vekil arkadaşım ifadenin sonunda gelmiştir, bu sebeple ne yazıldığını bilmediğimden imzalamak zorunda kaldım, ama gerçek benim anlatığım gibidir, bunu da yarm Savcılığa gidip ifademi yeniden vereceğim dedi, bende daha önce Savcı Zekeriya ÖZ'e bu konuyu anlatıp ALİ YİĞİT'in yeniden ifadesini alıp almayacağını sordum, sayın savcıda gelirse alırım dedi, ancak ertesi gün avukatının tesirinde kalarak belkide muhtemelen avukatın sorumlu doğabileceğinden ifade vermeye gitmemiş, bizde bunun üzerine o toplantıda bulunan kişilerin tanık olarak dinlettik, MURAT ÖZKAN'm arabasında yapılan aramada ele geçen ifade tutanakları söz konusu toplantıda almış olduğumuz notlardır, başka bir amacı da yoktur 3090 nolu tapede ismi geçen OĞUZ ÖCALAN, MUZAFFER TEKİN'in arkadaşıdır, ne iş yaptığını bilmiyorum, MUZAFFER beyin eşi MÜGE hanım bana telefonunu verdi, bende Genel Kurmay'a yazmış olduğumuz yazının cevabının çıkıp çıkmadığı konusunda kendisinden yardım istedim, orada bahsettiğim CD'lerden kasıt soruşturma yürüten Cumhuriyet Savcısı tarafından imajı çıkarılan bilgisayar harddiskinin aktarılmış olduğu ve MÜGE TEKİN tarafından Kadıköy'de bir cd dükkanında imajı çözdürüp hazırlatmış olduğu CD olup AYDIN YÜKSEK in bana getirmiş olduğu CD ile bir alakası yoktur şeklinde beyanlarda bulunmuştur. ATİLLA AKSU Savcılıkta alman ifadesinde; İletişim tespit tutanakları ile ilgili olarak; 3281 sayılı tapedeki görüşmede KEMAL KERİNÇSİZ medyada benden MUZAFFER TEKİN ile ilgili hırsız dolandırıcı gibi haberler çıktığını, kendi müvekkilinin ismi ile kanştığmı, bu nedenle MUZAFFER TEKİN hakkındaki dava dosyalannm numaralannı benden istedi, bende MUZAFFER TEKİN isimli olanlan UYAP'tan çıkarttım, ancak ana baba isimleri farklı MUZAFFER TEKİN ismindeki şahıslann hırsızlık dolandıncılık gibi suçlardan soruşturma numaralannı tespit edip yazı ile bir elemanına verip gönderdim şeklinde beyanlarda bulunmuştur. GAZİ GÜDER Savcılıkta alman ifadesinde; Kuddusi Okkır beni geçen yıl Muzaffer TEKİN ile tanıştırmak istedi ben Muzaffer ile tanışmadım Haziran veya Temmuz ayı idi, daha sonra kendim bu adamlar kim diye Asuman hanıma e- mail attım, Asuman'da bana e- mailleri attıktan sonra ben Kuddusi'ye döndüm bu adamlar mı beni tanıştıracaktm diye tartışma oldu, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. VEDAT YENERER Savcılıkta alman ifadesinde; Kendisi daha sonra elleri kelepçeli şekilde basında gördüm, serbest bırakıldıktan sonra bir haberci olarak kendisini arayarak konunun ne olduğu Muzaffer TEKİN' in nasıl kendisini bıçakladığını sordum, o ise Muzaffer TEKİN' in Danıştay' a saldmsmdan dolayı kendisini suçlayıcı beyanlarda bulunduğu ve bu nedenle aralan bozuk olduğunu söyledi, aralannm bozuk olduğunu anladım ve bu konu hakkında herhangi bir soru sormadım. şeklinde beyanlarda bulunmuştur. MUAMMER KARABULUT Savcdıkta alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN'i daha önce gıyaben tanıyordum. İçinde bulunduğum Milli Güç Birliği Hareketinin İstanbul'daki faaliyetlerine destek verdiğini, vatanperver bir insan olduğunu biliyordum. Sevgi ERENEROL'da kendisini bana bu şekilde anlatmıştı. Kendisi ile Galatasaray Lisesinin önündeki konusunu hatırlamadığım bir basın açıklamasında şahsen tanıştık. Bu olay kendisini Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan sonraki bir tarihte olmuştur. Bir daha kendisi ile görüşmedim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Savcılıkta alman ifadesinde; Mete Yalazangili bir akrabam ile ortak ticarit yaptıklarından dolayı tanırım. Muzaffer TEKİNin ofisinde de birkaç kez görmüştüm, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU Savcılıkta alman ifadesinde; Birlikte gözaltına alındığımız Salpir isimli şahsı 2003 yılında Samsunlu birisinin yanında tanıdım. O zaman işi yoktu, kalacak yeride yoktu. Samsunlu İsmail isimli şahıs benimle kalmasını çalışmasını istedi. O tarihte benim Esenler Ateşalanmda kasap dükkanım vardı. Salpir burada bana et yüklemede hamal olarak çalıştı. Hemde dükkanımda yatıp kalkıyordu. Saipirin Muzaffer TEKİNle nasıl tanıştığmı bilemiyorum. Bu yılm Mart ayında bir Asayiş uygulamasında benim üzerimde ruhsatsız silah yakalandı. Saipir de yabancılar şubesi tarafından gözaltına alındı. Ben serbest bırakılınca Saipir bana daha önce birlikte radyomuz için reklam almaya gittiğimiz Muzaffer TEKİNe git kendisinden yardım iste dedi. Gidip Muzaffer TEKİNle görüştüm. Yardımcı olamayacığmı bana söyledi. Daha sonra beni aradı, Saipirin durumunun ne olduğunu sordu. Bende kendisini bir iki kez radyomuza reklam verme konusunu karara bağlayıp bağlamadığını sordum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. SAİPİR DEBZLELVİDZE Savcılıkta alman ifadesinde; Ben Muzaffer TEKİN ile bundan yaklaşık 5-6 sene önce Türkiye ye ilk geldiğim yıllarda tanıştım. O zaman Aksarayda dericilik yapan esnafa tercümanlık yapıyordum. Fahrettin isimli bir rus vatandaşı mal almak için bizim dükkana gelmişti. Birlikte konuşurken kendisinin Rusyada inşaat işi yapan bir tanıdığı ile birlikte Türkiyeye geldiklerinde tanıştığını, benide tanıştırmak istediğini söyledi. Fahrettin ve Rusyadan tanıdığı inşaat işi yapan Türk vatandaşı o zaman Muzaffer TEKİNİ İstanbulda ziyaret etmişler, Fahrettin birlikte Muzaffer TEKİNe gitmeyi teklif etti. Onun tarifiyle Kadıköyde bulunan Rıza Petrol isimli iş yerine bir Ramazan günü birlikte gittik. Ben oruçluydum. İftar vakti yakındı. Bende büroda orada bulunanlarla birlikte iftar yaptım. Çay içip ayrıldık. Ondan sonrada 5-6 yıllık süreçte 7 veya 8 kez Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli işyerine gittim. Reklam almak için kendisine teklif verdik. Yanında Tuncay Hacıbektaşoğlu da vardı. Kendisiyle görüşüp ayrıldık. Muzaffer TEKİNİ anlattığım şekilde tanıdım. Adı geçen diğer kişiyide tanımıyorum. Bu kişilerde ele geçen silah ve dokümanlarla bir ilgim yoktur. Mete Yalazangili, Muzaffer TEKİNin bürosunda gördüm. Sporcu olduğunu öğrenince sohbet ettik. Reklam için yanma birkaç kez gittik. Kendisini bu nedenle tanıdım, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. METE YALAZANGİL Savcılıkta alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN'i 15-16 seneden buyana tanırım. Kendisiyle ilk tanışmamız Göztepede Selami Çeşmi Özgürlük Parkında spor yapan vatandaşlara Kadıköy Belediyesinin organizesinde spor yaptırdığı sırada olmuştur. Kendisinin emekli subay olduğunu o zaman öğrendim. Benimde sporcu olduğumu öğrenince birlikte spor yapmayı teklif etti, bu şekilde onların grubuna katıldım. Daha sonra kendisina ait yine Kadıköyde bulunan Akaryakıt pazarlama işi yapılan Rıza Petrol isimli işyerine ziyaret amaçlı gidip geldim. O tarihten bu yana dostuğumuz devam etmektedir. Muzaffer TEKİN'in ifadesinde Semih Tufan Gülaltayı benim aracılığımla tanımış olduğu ifadesi doğrudur. Ben 1978-1988 yıllan arasında 10 yıl süreyle Tekel spor klübünde idarecilik ve antrenörlük yaptım. O tarihlerde benimle aynı semtte oturan anne ve babasmıda tanıdığım Semih Tufan Gülaltay, Tekel spor kîübünün boks takımının yıldızları arasında antremana geliyordu. Kendisini bu nedenle tanırım. 1993 yılında ben Galatasaray spor klübünde antrenörlük yaptığım yıllarda Semih Tufan Gülaltay ile birlikte Kadıköyde yürürken Muzaffer TEKİNle karşılaştık. Ayak üstü sohbet sırasında Semih Tufanı, Muzaffer TEKİNle tanıştırdım. Daha sonra kendilerinin Muzaffer TEKİNin bürosunda görüştüklerini öğrendim. Çünkü o tarihlerde ben yabancı uyruklu eşim sporcu olduğu için kendisiyle birlikte Almanyaya gitmiştim. 1997 senesinde tekrar Türkiyeye döndüm. Muzaffer TEKİN ile Semih Tufan..fiülajtayın dostluklarının devam ettiğini ancak, çay kahve sohbetiyle sınırlı olduğunu billyoaımr %^
Ben 2004-2005 yılından bu yana DYP Kadıköy Genel sekreterliği görevini yürütmekteyim. Pek çok vatandaş bize gelir sıkıntısını anlatır yardım ister. Birgün eski polis olduğunu söyleyen bir şahıs Küçükçekmeceden geldiğini, ordunun özel kuvvetlerinde görevli olan Muzaffer Şenocak isimli şahsın kendisini 150 000 ytl dolandırdığını söyledi, yardım istedi. Ben de eski bir emekli subay olduğunu bildiğim ve DYP Kadıköy Teşkilatına Bürosu çok yakın olan Muzaffer TEKİNe giderek durumu anlatmayı uygun buldum. Birlikte Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli bürosuna gittik. 4-5 misafiri ile birlikte bürosunda idi. Kendisine Aydın Yüksek durumu detaylarıyla anlattı. Şikayet edilen kişinin bir ordu mensubu olması sebebiyle Muzaffer TEKİN konuya ilgi gösterdi. Bizim yanımızda birkaç yeri aradı. Tam bir bilgi alınamadı. Biz bürodan ayrıldık. Daha sonra Aydın Yüksek beni birkaç kez daha aradı. Muzaffer Şenocak ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir cd'yi bana getirdi. Bende Muzaffer TEKİNin bürosuna bıraktım. Daha sonra bu yılın haziran ayında Muzaffer TEKİNin gözaltına alındığını, ifadesinde benden bahsettiğini öğrendim. O tarihten bu yana evimdeyim. Herhangi bir yere ayrılmadım. İşime devam etmekteyim. Muzaffer TEKİNin bürosunda ele geçirilen cd ve diğer dokümanlarla ilgili bilgim yoktur. 2000-2001 yıllarında Muzaffer TEKİN beni telefonumdan aradı, bürosuna davet etti. gittiğimde sonradan ismini Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiğim uzun boylu, iri yarı bir şahısla beni tanıştırdı. Gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattı. Bu şahsın ayaklanndan birisi alçıdaydı ve aksıyordu. Gatada tedavi gördüğünü iyileşme olmadığını bana anlattılar. Bende Oktay Yıldınma alçıyı çıkarmasını, yüzmesini, kaslannı güçlendirecek spor yapmasını tavsiye ettim. Kendim el yazımla kaslannı güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine verdim. O tarihten bu yana Oktay Yıldırımı birkaç kez daha Muzaffer TEKİNin bürosunda gördüm. Bu anlatmış olduğum görüşmenin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatım olmamıştır, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli Rafet ARSLAN 25.06.2007 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ; "Benim Ankara'da yapılan demek çalışması ve piknikten haberim yok. Ancak Ankara'da ki Vatansever Güçler Birliği isimli demek olduğunu biliyorum. Demeğin kumcusu ve başkanını bilmiyorum, ancak demeğin İstanbul Şubesinin Hüseyin GÖRÜM isimli şahsın kuracağı şeklinde duydum ve Hüseyin GÖRÜM'ü ilk kez ile Hüseyin GÖRÜM'e ait Maltepe'de bulunan işyerinde kum fasulye pilav yemeye gittiğimde gördüm. Bu yemeğe beni Muzaffer TEKİN davet etmişti. Kuddusi ORKIR isimli şahsı da ilk kez bu yemekte gördüm. Kendisini bir de Muzaffer TEKİN'in bürosunda gördüm, kendisi ile hiçbir samimiyetim yoktur. Bu yemeğin ve toplantılann amacı Ankara'da bulunan Vatansever Güçler Birliği Derneğinin İstanbul Şubesini kurmak ve Muzaffer TEKİN'i bu dernek içinde Hüseyin GÖRÜM yer almasmı istiyorlardı, ancak Muzaffer bu demek içerisinde yer almadı. İfade de isjmi geçen şahıslardan Hüseyin GÖRÜM demeğin İstanbul Şubesini açmakla görevliymiş, kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. Can Albay isimli şahsın beden eğitimi öğretmenliği yaptığını biliyorum, kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. ." şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli Sevgi ERENEROL 25.01.2008 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ; Muzaffer TEKİN aile dostumdur. 2002 yılından bu yana tanmm. Kıbns Mitinginde tanışmıştık. Ailecek görüşürüz Cezaevine gider ziyaret ederim. Telgraflaşır mektuplaşmz. Rafet ARSLAN Muzaffer TEKİN'in arkadaşıdır. 1994 yılında ben MHP İl başkanlığında iken o Şişli İlçe Teşkilatmdaydı şuan Muzaffer TEKİN'i ziyarete beraber gideriz çünkü cezaevinde Muzaffer TEKİN'i Ben, Rafet ARSLAN ve Kürşat RÜSTEMOĞLU ziyaret edebilmektedir" şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli Veli KÜÇÜK 25.01.2008 tarihinde^Bmtırpettç vermiş olduğu ifadesinde ; Muzaffer TEKİN'i İstanbul da neşredilen, Batı Trakya'*Üerğısınde'*gj)rdüm. Bir süre, bende bu r
■*
\
i i.
^p^y^^
derginin yayın kurulu başkanlığını yaptım, bilahare Galatasaray postanesi önünde etkinliklere geldiğinde gördüm." şeklinde beyanlarda bulunmuştur. RAFET ARSLAN Savcılıkta alman ifadesinde; MUZAFFER TEKİN askeri liseden beri arkadaşımdır. MUZAFFER TEKİN' in ofisi emekli askerlerin ve arkadaşların zaman zaman gelip gittiği yerdir. Çünkü yeri Kadıköy Merkezde' dir. Ayak üstü olduğu için herkesin rahatlıkla gelebileceği bir yerdir. Zaman zaman emekli paşalarda gelir. Bizim kendi devremizden Tuğ ve Tümgenarellikten emekli olanlar zaman zaman orada buluşur. Görevde iken geleni ben görmedim. Ben Pazartesi ve Cuma hariç hergün oraya giderim. Pazartesi günleri TESUT derneğine giderim. Ben öğlen civan genelde orda olurum. Zaman zaman bizim devremizin dışında emekli albaylar ve değişik şahıslar gelmekte idi. İBRAHİM ŞAHİN' i ben birkaç sefer gördüm. MAHMUT ÖZTÜRK gelir giderdi. OKTAY YILDIRIM 6-7 ay evveline kadar gelirgiderdi. Daha sonra gelmedi. Bir ara da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği için gelen birkaç şahsı kovmuştu. Onlara siz bu işleri para için yapıyorsunuz, organize suç örgütü gibisiniz, dedi, kovdu. METE Hoca diye tanıdığım METE YALAZANGİL bir iki kere geldi. Bir seferinde araba kiralamak için gelmişlerdi. Bir seferinde de Doğrayol Kadıköy Sekreteri olmuş, biz hayırlı olsun demeye MUZAFFER'le gittik. Ben AYDIN YÜKSEK ve MUZAFFER ŞENOCAK' ı tanımıyorum, bunları ofiste görmedim. M.ZEKERİYA ÖZTÜRK Danıştay saldırısına kadar sürekli gelirdi. Ancak bu olaydan sonra gelmedi. İSMAİL PAKER zaman zaman gelirdi, son iki üç ay da telefonla arar. ZEKERIYA ÖZTÜK ile arasındaki soran da Danıştay saldmsmda İşçi Partisini suçlamıştı ve başka şahıslan suçlamıştı, ondan ötürü aralan açıldı. Danıştay saldınsmdan sonra o gün akşam ben, MUZAFFER, ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER birlikte idik. Yemekte MUZAFFER' in evi aranacak diye MUZAFFER gitmek istedi. ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER biz konuya bakalım, nedir, dediler. Ancak MUZAFFER' i bırakmadık. Daha sonra Danıştay saldınsı ile alakalan olduğunu öğrenince ZEKERİYA' nm evine gittiler. Son gün de MAHMUT ÖZTÜRK' ün evinde kalmış, sabah da kendini bıçakla yaralamış, daha sonra İSMAİL PAKER ve ZEKERİYA ÖZTÜRK hastaneye götürmek için arabaya almışlar, ancak götürmemişler. Bu aşamada telefonla getirmelerini ve yerlerini öğrendim. Ticari taksi tuttum. Maltepeye gittim. Daha sonra Acıbadem Hastanesine götürdük. Daha sonra polisler geldi. Devri arkadaşlan ve emekli subaylar geldi. Daha sonra da Ankara' ya götürdüler. MUZAFFER Ankara' da serbest bırakıldı. Bu olaydan beri de ZEKERİYA ile aralan iyi değil. ZEKERİYA gelmiyor. Ancak İSMAİL PAKER gelir. Bazen de beni arar ne var ne yok diye. ZEKERİYA ile televizyona birlikte çıkıp bu konulara açıklama talebini MUZAFFER kabul etmediği için aralan bundan bozuldu. Çantamdan çıkan "Türkiye' de Derin Devlet ve İstihbaratın Bugünkü Yapısı" yazı Doç. Dr. Ümit Sayın' a aittir. Bu yazı internetten MUZAFFER indirmiş, bana verdi. Ben de okuyordum. Diğer yazılar bana aittir. Seçim sistemleri ve propaganda isimli bir kitap yazacaktım. Bu kitapta da Türkiye' deki seçim sistemini ve Dohont sistemini çeşitli versiyonlannı karşılaştırmak amacıyla aldım, notladım. dedi. Ümit Sayın' m derin devletle alakalı yazısı genel olarak Türkiye' de derin devletin olmadığını yüzeysel olarak anlatmaktadır. HÜSEYİN GÖRÜN' ü ben bir sefer gördüm. Ben KUDDİSİ OKUR' u bir sefer MUZAFFER' in ofisinde gördüm. KOSKEP' le ilgili bir konuda biri ile görüşüyordu. 2006 yılının başlannda oldu. Ben bir daha görmedim. Bana çekilen masajlardan ikisin HASAN BAKIRCI isimli avukat çekmiştir. HAKAN denilen şahıs da Kıbns' daki erinin oğlu olabilir^ya-da^bir film yapımcısı olabilir. Bu 561
A
^^m-P
iki HAKAN' da MUZAFFER'in ofisine geliyordu. Bu mesajlar MUZAFFER' in tutuklanmasından sonra bana gelmiştir. Niçin gönderildiğini bilemem. Benim olay hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir. Benim MUZAFFER TEKİN' in sınıf arkadaşıyım. Örgüt üyesi değilim. Ancak boş kalmamak için onun yanma uğrardım. Bana herhangi bir iş vermiş değilim. Ben MUZAFFER' in tahsilat işi yaptığını bilmiyorum, görmedim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. RAFET ARSLAN Savcılıkta diğer alınan ifadesinde; MUZAFFER TEKİN' e ait ofiste bulunan kırmızı klasör ve içindeki belgeler ile METE YALAZANGİL' in bırakmış olduğu iddia edilen CD. ile ilgili olarak Ben masanın üzerinde kırmızı bir klasör görmedim. Bana gösterdiğiniz Devletin Yeniden Yapılanması ve AK Parti adaylanna ilişkin listeleri görmedim. Ben hergün gittiğimde vakit geçirmek için giderim. Büro 2 odadan müteşekkildir. Ben gittiğimde dış bölümünde otururum. ZAFER(MUZAFFER)' in odası kendine ait eşyalan olduğundan, o olmadığı zaman ben dışanda otururum. Özel misafirleri geldiğinde genelde asker kökenli olduklan için konuşmalarda ben yanlannda otururdum. Hem ara kapı hem de dış kapı açıktır. İçeride özel birşey konuşulmadığı için dışanda oturanlar konuşulanlan duyabilir. METE YALAZANGİL' i tanıyorum. Ancak CD. yi getirip bana vermedi. Ben orada isem de alıp MUZAFFER' in masasına koymuşumdur. Ben bilgisayardan hiç anlamam. İşyerinde de bilgisayar yoktur, dedi. Ben AYDIN YÜKSEK' i şimdi gördüm. Daha önceden hiç tanımam. Büroya geldiğini görmedim. METE Hoca ile gelmişse de ben yokumdur. SEMİH TUFAN GÜLALTAY Savcılıkta alman ifadesinde; MUZAFFER TEKİN' i AKIN BİRDAL olayına ismim kanştığı zaman emekli Binbaşı NAMIK OZANSOY isimli bir arkadaşımın evindeydim, polis operasyon yapınca evindeydim, o da bu vesile ile tutuklandı, daha sonra kendisi beraat etti. MUZAFFER TEKİN, NAMIK OZANSOY' u cezaevinde ziyarete gelmişti. Orada görüştüm. Ben NAMIK OZANSOY' u daha önceden tanıyordum. Akrabam SELÇUK ORHON' un vasıtası ile tanıdım. Daha sonradan MUZAFFER ile devre arkadaşı olduklarını öğrendim dedi. MUZAFFER TEKİN ile daha sonra cezaevinden çıktıktan sonra geçmiş olsun ziyaretine geldiği zaman görüştüm. Eşi ile bayramlaşmaya bizim eve geldi. Arada sırada Küçükyalı' daki büroma çay içmeye gelirdi. Ben kendisinin ofisine hiç gitmedim. FİKRİ KARADAĞ' ı da MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdım. MUZAFFER TEKİN' in yanında iş yerime geldi. Daha sonra bir kaç sefer ziyaretime geldi. Kendisi ile sohbetlerimde görünüşte olduğu gibi benim çizgimde bir Türklük anlayışına sahip olmadığını, aksine konuşmalarında marksist bir hava olduğu kanaatini edindim. İlişkimi 2003 yılında kestim, bir daha da kendisi ile görüşmedim. Son görüşmemizde konuşmalanndan rahatsız olduğumu hissettirmiştim. Bundan dolayı kurup başına geçtiği Kuvva-i Milliye Derneklerine benim katılmaya çağırmamış olabilir. Çünkü 2003 yılından sonra kendisi ile hiç görüşmedim. 2004 senesinde Ulusal Birlik Partisinin kongresinde genel başkan oldum, ancak adli sicilim gerekçe gösterilerek parti hakkında kapatma davası açıldı, bir müddet sonra da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından genel başkanlıktan alındım, bundan sonra siyasi parti ben başkanlıktan ayrılınca yönetim tarafından fesedildi. Bu siyasi partiye genel başkan olduğum zaman MUZAFFER TEKİN ' in kendisini partiye üye olmak için çağırmamı beklediğini hissettim. Ancak kendisinin susurluk olayında ismi geçen İBRAHİM ŞAHİN ile yakın arkadaşlığı olduğunu bildiğim için davet etmedim. Kendisi de bundan gücendi. Bundan sonra da kendisi ile bir irtibatım olmadı. MUZAFFER TEKİN' in daha sonra danıştay saldırısı olayında ismi geçti. Bu davada ifade veren kişilerden MUSA ÇAKMAJ^henjm yukarıda verdiğim ifadeye
açık olduğu şekilde ifade verdi. Bu ifade basma yansıdığı için öğrendim. Ben MUSA ÇAKMAK' ı şahsen tanımıyorum. SEVGİ ERENEROL' u bir gün MUZAFFER TEKİN telefon açaraka milliyetçi vatansever bir kuruluşun bir gecesi ver, senin de FETHULLAH GÜLEN ile ilgili kitabını okumuşlar, seni de o geceye davet ediyorlar dedi. MUZAFFER ile birlikte Taksim' de Türk Solu' nun binasına gittik, SEVGİ hanım da orada konuşmacıydı. Konuşmasından sonra konuştuk, sohbet ettik. Kendisi daha sonra Paskalya Yemeğine davet etti, gittim. Bir seferde Türk Solu dergisine gitmiştim. Daha sonra bu Türk Solu dergisinin benim "Fethullah Gülen Müslüman mı" dergisinin yeniden basmak istediklerini duydum. Ücreti mukabilinde bastıklannı, hatta korsan baskısını da yaptıklannı öğrendim, daha sonra da görüşmeyi kestim. O olaydan 5-6 ay kadar sonra da SEVGİ ERENEROL' u UBP ( Ulusal Birlik Partisinin) İstanbul il binasının açılışına davet ettim Çok gizli 333.doc isimli bilgisayar dokümanında yer alan ve Kuvva-i Milliye derneği yöneticileri hakkındaki istihbari mahiyette bilgilerin yer aldığı dosyayı platforma gelen ALİ isimli eski Tercüman gazetesinde yazılan olan bir yazar getirmiştir. CD. halinde getirilen bu dosyayı bilgisayara yükledik. ALİ KUZU isimli kişinin açık kimlik ve adresini bulup bildireceğim. Bu kişi tanık olarak dinlenirse benim VELİ KÜÇÜK ve MUZAFFER TEKİN ile ne kadar mesafeli olduğumu söyleyecektir. MUZAFFER TEKİN benim büroma ara sıra çay içmeye gelirdi. Daha doğrusu 5-6 ay gibi uzun aralıklarla gelirdi. SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT AYDIN' da an sıra yanıma gelirlerdi. Bunun dışında bu kişinin ifadesinde ismi geçen başka bir MAHMUT' un yanıma gelip gittiğini bilmiyorum. Daha doğrusu gelmemiştir. ALPARSLAN ARSLAN' ı tanımıyorum, yanıma gelip gittiği kenislikle yalandır, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. DOĞU PERİNÇEK Savcılıkta alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN bir kez ziyaretime geldi, şeklinde beyanda bulunmuştur. MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK Savcılıkta alman ifadesinde; Ben MUZAFFER TEKİN' i 2005 yılında Atatürk Kültür Merkezinde "Asılsız Ermeni İddialan Konferansı" çıkışında tamdım. Kendisi tanıştığımızda yanında FİKRİ KARADAĞ, HÜSEYİN GÖRÜN, HÜSEYİN BEYAZIT, İBRAHİM soyadını hatırlayamıyorum ve ismini hatırlamayamadığım bir kaç kişi daha vardı. FİKRİ KARADAĞ emekli albaydır, HÜSEYİN BEYAZIT Amerika'da eğitim görmüş şu anda Yeditepe Üniversitesinde eğitim görevlisidir. HÜSEYİN GÖRÜN' ün ne iş yaptığını bilemiyorum. Tanıştığımız bu kişiler Vatansever Kuvvetler Güç Birliği adlı derneğin Türkiye-İstanbul Şubesini oluşturmaya yönelik çalışmalar yapıyorlardı. Daha sonra beni bir kaç sefer bu çalışmalara davet ettiler. Ben çalışmalarda yer almadım. 5-6 toplantıdan sonra bir daha kendileri ile görüşmedim. Daha sonra MUZAFFER TEKİN ile bir diyalog gelişti. Ayın belli zamanlarda ben MUZAFFER TEKİN' in ofisine gidiyordum. Orada zaman zaman emekli askerler ve polisler olurdu. Burada çay içilip değişik sohbetler yapılırdı. Buranm finansmanını kimin sağladığını ben bilemiyorum dedi. Ben buraya gidip gelirken MUZAFFER' in çeverisindeki insanlann davranışlan ile benim düşüncelerim uyuşmadığı için aramızda zaman zaman soğuk hava olduğu için görüşmelerimi azalttım. Danıştay Saldırısının olduğu günün akşamı Fenerbahçe Ordu Evinde ben RAFET ARSLAN ve MUZAFFER TEKİN ile İSMAİL PAKER bir yemek yemiştik. Bu yemeği yeme amacımızda bu soğukluğu gidermekti dedi. Bu sırada MUZAFFER' in evinin aranması konusu ortaya çıkınca kendisi bizi evinin oraya gönderdi. Biz de orada bulunduk. Daha sonra tekrar Fenerbahçe Ordu Evinde kendisi ile buluştuk, biraz korkuyordu, şimdi ben teslim olursam beni içerde tutarlar ve kötü muamele yaparlar, -şeref ve haysiyetim lekelenir Teslim olmak istemediğini ve bir kaç gün bekleyip ortalık netleşince gidip ifade vereceğini söyledi.
H* ^V
56
Israrla kendisine yardım etmemizi, saklamamızı söyledi. Kendisinin saklanması için benim bir arkadışımm evini ayarladık. İlk gece orada kaldı, ikinci gece başka bir evde kaldı. Üçüncü geceyi geçirmek üzere MAHMUT ÖZTÜRK' ün Beykoz' daki evine götürdük. Bir oradan ayrılırken MAHMUT geldi. Ben MAHMUT ÖZTÜRK' ü MUZAFFER' in ofisinde bir kez görmüştüm, kendisini orada tanıdım, daha sonra burada ikinci kezgördüm. Sonra biz evden ayrıldık. Ertesi sabah saat 09-10 sıralarında YURDAKUL ÇAĞMAN adlı şahsın bana telefon açması ile MUZAFFER' in kendini yaraladığını öğrendim ve villaya gittim, bu arada RAFET ARSLAN' ı aradım. Hastane ve ambulansı aramasını söyledim. Eve ulaştığımda MUZAFFER TEKİN evin üst katında sırtını duvara dayamış, ayaklarını uzatmış vaziyette oturuyordu. Vücudunda kurumuş kan lekeleri vardı, temizlenmiş bir bölgeydi, açık ama kanamayan bir yarası vardı. Şuuru açıktı, bilinci yerindeydi. Bunu görünce ben bunu yapmaya hakkın yok, basma bir şey gelse bizden bilecekler, biz zan altında kalacağız dedim. O da bana yok ben not yazdım, MAHMUT' a verdim, bunu basma verin dedi. O sırada MAHMUT geldi, notlan ben aldım. MUZAFFER TEKİN' in yarasını kontrol ettim. 2 cm. genişliğinde 1,5-2 mm. derinliğinde dudak şeklinde keşi gibi bir şeydi, yaralanmaya benzemiyordu. Bunun üzerine kendisine hastane ayarlandı, hastaneye götürmek üzere çıktığımızda hastaneye gitmek istemedi. Abimin Maltepe' de bir evi var, oraya gidelim dedi. Abisinin evini bilmiyordu, anahtarı da yoktu, onun için anahtar gelene kadar dolaştık. Bu arada RAFET ARSLAN' a da MUZAFFER' in hastaneye gitmek istemediğini, bu sebeple kendisini ikna etmesini söyledim. Daha sonra RAFET bizim yanımıza geldi ve iki araç ile hastaneye gittik. Ben, İSMAİL PAKER, RAFET ARSLAN, YURDAKUL ÇAĞMAN ve MUZAFFER hastaneye gittik. Tedavi olmasını bekledik. Daha sonra polisler geldi, bana olayın nerde ve ne şekilde olduğunu sordular. Ben de MAHMUT' un bilebileceğini söyledim ve MAHMUT' u aradım, hastanenin yakınmdaydı, MAHMUT' un yanında da MUSA ÇAKIR olabilir bir şahıs vardı. Sonra polisler onları da aldı. MAHMUT' un evine gittik, Jandarma ekipleri oradaydı. Ben hastaneye gelirken MUZAFFER TEKİN' in isteği üzerine basma bilgi verdim. Basma " MUZAFFER TEKİN kendisini yaraladı, hastaneye götürülüyor" dedim. Daha sonra beni gözaltına aldılar. Ankara' ya götürüldüm. Mahkeme tutuklamadı, hakkımda daha sonra takipsizlik karan verildi. Bu olayı ben o zamanki ifadelerimde de aynen bu şekilde anlatmıştım. Ertesi gün Savcılığa silahımı almaya gittiğimde MUZAFFER TEKİN ile İşçi Partisinin avukatı OSMAN AYDIN ŞAHİN' de birlikte oradaydılar. Ben bunu görünce MUZAFFER TEKİN' in firkiyatıma uymayan biri olduğunu gördüm ve bundan sonra görüşmeme kararı verdim. Benim DOĞU PERİNÇEK ile daha önce bir çalışmam oldu. Ulusal Kanalın Danışmanlığını yaptım. Daha sonra da kendi isteğim ile ayrıldım. Bunun nedeni Türkmenlerle alakalı bir programı yayından kaldırtmasıdır. Gerekçesi de Barzani ve Talabani' nin bu programdan hoşlanmayacağını söylemesidir. Ben de amacının Türkiye' ye hizmet etmek olmadığını, Kürtlere ve Talabani' ye yardımı olduğu hissine kapılarak oradan aynldım ve aramızda bir husumet oluştu. Aynca Danıştay saldırısının ulusalcılar tarafından yaptmlması ile alakalı olarak emniyette sorulan soruya da geçmişteki solculann eylemlerinin ve bilgilerinin böyle bir işi yaptırmaya yeterli olduğu kanısını söylediğim için hakkımda bir çok davalar açılmıştır. Açılan davalar devam etmektedir. Bir dava reddedilmiştir. Bu olaydan sonra DOĞU PERİNÇEK sitesinde benim hakkımda asılsız haberler yapmaya başladı. Aynca dergilerinde de aleyhimde yazılar yazmaya başladı. Benim MİT' çi olduğumu, geçmişte hıristiyan olduğumu, hata Fetullahçı olduğumu, cia ve mossad ajanı olduğumu ve MUZAFFER TEKİN' i öldürmek için pusu kurduğumu yazdılar. Danıştay saldınsmda da MUZAFFER TEKİN' in benim tuzağa düşürdüğümü, teslim olmaması için ikna ettiğimi ve yaralı iken hastaneye götürmeyip dolaştırdığımı DOĞU PERİNÇEK tv. kanallannda, dergide ve sitesinde söylemiştir. r,j ' *-*-""•*•- „v ^
Ben İSMAİL PAKER' i de MUZAFFER TEKİN ile birlikte 2005 yılında katıldığım bir konferans çıkışında tanıdım. İSMAİL PAKER ile MUZAFFER önceden tanışırlardı. İSMAİL PAKER ticaret ile uğraşır. MUZAFFER TEKİN ' in bu olayları çıkınca İSMAİL PAKER ' de MUZAFFER ile görüşmeyi kesti. Bu sebeple düşmanlık besliyor. OKTAY YILDIRIM" ı MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdım. Vatansever Güç Birliğinin bir toplantısında tanıdım. Kendisi ile hiç anlaşamadım. Hatta Danıştay olayında ben sorgudayken acikistihbarat.com sitesinde sahibi olan BEHİÇ GÜRCİHAN ile birlikte hakkımda olumsuz iddialar yayınladı. MUZAFFER TEKİN' in CEM ERSEVER vari bir operasyon ile yok etmek istediğimi söyledi. Bunun üzerine ben OKTAY ile ilişkimi kestim. İkisi ile de 13 aydır görüşmüyorum. OKTAY' in Kuvai Milliye ile irtibatını da bilmiyorum. Ben Ümraniye1 de ele geçirilen bombalar konusunu hiç bilmiyorum. MUZAFFER TEKİN ve buna bağlı ekip kendi aralarındaki yazışmalarda Fetullahçı ve Mitçi olduğumu iddia etmişlerdir. Hatta bundan 4-5 ay kadar öne telefonla birisi beni tehdit etti. MUZAFFER TEKİN ile olan konulardan ötürü bu konuda da ben savcılığa suç duyurusunda bulundum ve Valilik makamından da koruma istedik. MUZAFFER TEKİN İşçi Partisi Genel Başkanı DOĞU PERİNÇEK ile aynı görüşleri savunur. Avukatı yukarıda belirttiğim gibi OSMAN AYDIN ŞAHİN ' dir ve Çağlayan Mitingine de ikisi yanyana katılmıştır. Bu basında da çıktı, hakkımdaki iddialarda tamamen bu tür insanların uydurmal andır. MUZAFFER TEKİN' in beyanları okundu, soruldu ; ERTAÇ GİRAY benim avukatımdır. Ancak biz iddia edildiği gibi zorla MUZAFFER TEKİN' e vekalet verdirtmedik. Bilakis zorla kendisi ricada bulundu, ancak sadece resmi arama sırasında avukatım ERTAÇ GİRAY orada bulundu. Konunun Danıştay saldırısı ile alakalı olduğunu anlayınca da daha sonra ilgilenmedi. MUZAFFER TEKİN' in dediği gibi seni alıp savcıya götürüp sonra tekrar savcının yanından alacağım şeklinde bir şey olmadı. Ben MUZAFFER TEKİN' in iddia ettiği gibi Ankara' daki Vantanseverler Güçbirliği oluşumuna katılmadım. İstanbul' daki AKM toplantısında bu konuda bir oluşum yapılması konuşuldu. Zaten MUZAFFER ile orada tanıştık. Ben MUZAFFER TEKİN' in abilik misyonu olmadığını gördüğüm için kendisine sen bizim başımız ol şeklinde bir şey söylemedim. Ben MUZAFFER TEKİN' in bürosuna sadece emekli albayların geldiğini zaman zaman gördüm. Ben askeri gelenekler çerçevesinde yüzbaşı iken ordudan ayrıldığım için benden düşük rütbeli insanlara komutanım diye hitap etmem. Kendimi de albay olarak da tanıtmadım, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli Kuddusi OKKIR 22.06.2007 tarihinde Emniyet ifadesinde; "MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK isimli şahsı tanırım. Bu şahıs ile yukarıda bahsettiğim Vatansever Güç Birliği Derneği vasıtası ile tanıdım. Samimi değilim. Hatırladığım kadarı ile Muzaffer TEKİN isimli şahsın bürosunda tanıştım. Ben tahminen 2004 yılında Hüseyin GÖRÜM isimli şahıs bana Vatan Sever Güç Birliği DerneğT'ne ait tanıtıcı broşür verdi. Bana " Bu dernek Ankara da faaliyet yürütür. Bu derneği aktif bir şekilde Hasan Kundakçı Paşa ve ismini hatırlayamadığım bir takım paşaların, akademisyenlerin desteklediğini, bu faaliyetlerin İstanbul'da da geliştirmek istediklerinden ve bu faaliyetlere katılıp katılmayacağımı" sordu. Bende kendisini "ilgi duyabileceğimi" söyledim. Kendisi de bana bu konu ile ilgilenen birçok arkadaş ile tanıştıracağını söyledi. Nitekim günler içerisinde Muzaffer TEKİN ile tanıştım. Muzaffer TEKİN ile Hüseyin GÖRÜM beni tanıştırdı. Muzaffer TEKİN için herhangi bir sıfat vermeden Kadıköy"de tanıştırdı. Hüseyin GÖRÜM birgün bize "Dernek başkanı Taner ÜNAL"ın İstanbul a gelip dernek hakkında bilgi vereceğini" söyledi. Bir akşam Taner Ünal ile Zeytinburnu ilçesi öğretmen evinde buluşup yemek yedik. Yemeğe katılanları şu an hatırlamıyorum. Bu toplantıda Taner Ünal dernek faaliyetlerinden bahsetti. Ve Ankara ilinde yapılacak yönetim kurulu toplantısına davet etti. Bu yemek sonunda ^af|nl4auâe^ soru işaretleri olmasına /„,\
-*- ~%
rağmen bazı konular ilgimi çekti. Yemek sonunda Taner Ünal a bu konuda kendimin de bazı yaklaşımlarım olduğunu Ankara ya geldiğimizde kendisine sunmak istediğimi söyledim. Nitekim bir müddet sonra İstanbul daki bir grup arkadaş ile Ankara iline gittik. Bu süreç 1-2 ay sürmüştür. Ankara"ya net hatırladığım Hüseyin Görüm ve Fikret Albay ile beraber yaklaşık 510 kişi ile gittik. Tren vasıtası ile gittik. Dernek toplantısı yaptık. Bizler misafirdik. Taner Ünal faaliyetlerini anlattı. Ankara ilindeki toplantıya yaklaşık 25-30 kişi katıldı. Ben burada kendim için hazırladığım ve bana sorduğunuz "Devletin Yeniden Yapılanması" başlıklı yazıyı Taner Ünal a verdim. Taner Ünal ilgisiz şekilde aldı ve toplantı sırasında hiçbir şekilde gündeme gelmedi. Sonrasında İstanbul iline geri döndük. Bu yazının bir kopyasını da Muzaffer TEKİN"e de hatırlamadığım bir tarihte vermiş olabilirim.. Bu Ankara gezisinden sonra da ilginç bir durum ortaya çıkmıştı. İstanbul tanışan arkadaşlar Ankara da ki dernek ile işbirliği yapmak üzere tanışmıştı. Ancak bu dernek ile ilişkimiz kalmayınca sadece birbiri ile tanışan arkadaşlar haline düştük. Yaz başında İstanbul ilindeki arkadaşlar ile dostluk ve arkadaşlar sınırlarını aşmayan piknik gezileri ve Hüseyin Görüm"ün işyerinde buluştuk. Bu buluşmalara zaman zaman farklı arkadaşlarda gelip gitti. Bu toplantılarda Muzaffer TEKİN, ben, Hüseyin Görüm, Rafet ve Can Albay, Zekeriya Öztürk ve şu an ismini hatırlayamadığım birçok insan gelip gitti. Bana sormuş olduğunuz yazıyı ben yazdım. Bu yazıyı Muzaffer TEKİN e de ben verdim". Şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli Adnan AKFIRAT 23.03.2008 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ; "Muzaffer TEKİN: Tanırım 2005 yılında işçi partisine gelmişti Partiyi ziyaret etmişti Burada tanıştık sonrasında birkaç kez gündem ile alakalı telefon görüşmemiz vardır" şeklinde beyanlarda bulunmuştur. KUDDUSİ OKKIR Savcılıkta alman ifadesinde; Ben MUZAFFER TEKİN' i tanırım. MUZAFFER TEKİN' i 2004 yılından beri tanınm. Vatan Sever Kuvvetler Birliği oluşumu için Ankara' ya gitiğimizde bu oluşumun başındaki insanlar TANER ÜNAL ve diğer şahıslann düşündüğümüz gibi olmadığını, hatta başındaki TANER ÜNAL' a ait şahsi şirketlerin bu dernek vasıtası ile çeşitli yerlerden kredi almaya çalıştığını öğrenmemiz üzerine buradan katıldığımız arkadaşlarla o gruptan koptuk. İstanbul'a gelince kendi aramızda görüşmelere devam ettir: Zamanla bu görüşmeler piknik, yemek yeme ve geyik muhabettleri şekledi gelişince ben de bu gruptan ayrıldım. Hatta ben bu grup ile yaptığımız etkinliklerde çeşitli fotoğraflar çekip de arkadaşlara dağıttım. Bizim bu yaptığımız toplantılara MUZAFFER TEKİN, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK, İSMAİL PAKER, RAFET PAŞA diye bildiğimiz ancak MUZAFFER' in yazıhanesinde zaman zaman gittiğimde gördüğüm RAFET soyadı ASLAN olabilir, CAN ALBAY takılırdı. Daha bir çok emekli askeri şahıs gelirdi. Çok az sivil şahıslar vardı. Zaman zaman da HÜSEYİN GÖRÜN denilen bir şahsın Maltepe' deki iş yerinde bu görüşmeleri yapardık. Bu şahıslarla 5-6 ay kadar bu tür görüşmelerimiz oldu. Daha sonra ben bu şahıslarla görüşmedim. Danıştay Saldırısından sonra 3 ay sonra MUZAFFER TEKİN' i nezaketen ziyaret etim. O tarihten bu yana da hiç bir şekilde görüşmedim dedi. Devletin Yeniden Yapılanması başlıklı mastır plan benim tarafımdan yazılmıştır. Ben bu planı yazarken Ankara' daki toplantıya gitmeden önce yazmıştım. Ancak TANER ÜNAL hiç ilgilenmedi. Bir suretini kendisine verdim. Daha sonra İstanbul' a gelince MUZAFFER TEKİN' e herkez komutanım dediği için bir surette ona verdim. Tamamen kendi insiyatifimle hazırladığım bir programdır
İlk hazırlama niyetim Milletimi çok sevdiğim için temelde bir parti kuruluş tüzüğü şeklide hazırladım. Hazırlarken de kendi mesleki bilgilerimi, ekonomik programlan ve yapılması gerekli diğer düşünce ve planlan açıkça yansıttım. Bu parti tamamen legal bir parti oluşumudur. Ben bunu kimseye dağıtmadım. Sadece TANER ÜNAL ve MUZAFFER TEKİN' e verdim. GAZİ GÜDER'e vermedim. Bu projeyi yaptıktan sonra da verdiğim şahıslar da irtibatım doğal olarak kopmuştu. Ancak ben gözaltına alındığım anda bazı kelimelerin ve bölümlerin maksadını aşar şekilde yazıldığını hissettim. Bilgisayanm incelendiğinde bu bölümlerin çıkanldığı veya düzeltildiği bir metninde bulunacağını ümit ediyorum YAŞAR ÖZ Savcılıkta alman ifadesinde; Ben MUZAFFER TEKİN'i daha önceki yıllarda tanımıyordum, Danıştay olayından tutuklandıktan sonra benim kaldığım Cezaevine konulmuş, ben kendisini Tekirdağ Adliyesinde başka bir konu ile ilgili talimatla ifade vermek için gittiğimde bekletildiğimiz nezarethanede gördüm, tanıdım, aynı araçla cezaevine döndük, kendisiyle irtibatımız bu kadar olmuştur, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Nezaman ceza evine konulmuş SEDAT PEKER Savcılıkta alman ifadesinde; MUZAFFER TEKİN 'i cemiyet ortamlanndan tanınm, 1997 yılından beri tanınm, kendisi ile zaman zaman görüştüğümüz olmuştur, eski asker olduğu için tarihi meseleleri görüştüğümüz olurdu, samimiyetim yoktur, ben MUZAFFER TEKİN'in ofisine gitmedim şeklinde beyanlarda bulunmuştur. MAHMUT ÖZTÜRK Savcılıkta alman ifadesinde; Ben Muzaffer TEKİN benim ilk komutammdır, astsubaylığa geçmem için yardımcı olmuştur, daha sonra ordudan atıldı, 1998 yılma kadar görüşmedim, o tarihte Kadıköy'de tesadüfen karşılaştık. Daha sonra ben akaryakıt işine girdim, bana yardımcı oldu, o günden beri de irtibatımı devam ettirmekteyim. Danıştay olayından sonra da ben kendisi ile hiç görüşmüyorum, muhabbeti kestim dedi. Bazen telefonla görüşebilirim, onun dışında herhangi bir irtibatım yoktur. . Muzaffer TEKİN'e herkes komutanım der, çok saygı duyarlar. Şuanda Tuğgeneral rütbesinde muvazzaf konumdaki insanlar dahi kendisine komutanım diyerek saygı duyar, kendisi çok ince ruhludur, kapıya kadar herkesi uğurlar. Zaman zaman general rütbesindeki büyükler de ziyaretine gelir di. İsim olarak benim orada gördüğüm Tuzla Piyade Komutanı geçen sene gelmişti. Emekli General Muammer Ünal da zaman zaman oraya gelirdi. Gittiğim zaman orası hiç boş kalmazdı. Orada çaydan başka bir şey yoktur, gelen kişiler yanlannda mutlaka bisküvi gibi bir şey getirirlerdi, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. AYDIN YÜKSEK Savcılıkta alman ifadesinde; Ben kendim inşaat işleriyle uğraşınm, pazar yeri projesi yapanm. Bakırköy İncirli' de Darıca İnşaat Faktoring şirketi vasıtasıyla MUZAFFER ŞENOCAK' la, HASAN SAĞLIK, SANA JALOV isimli şahıslarla tanıştım. Afrikadan demir, hurda, gübre ve altın ticareti yapacaktık. Türkiye' den de medikal malzeme götürecektik. Bu üç şahıs beni dolandırdı. Yaklaşık 100 milyar civannda bana masraf açtılar ve bu parayı bana ödemediler. Ben de MUZAFFER' i bana tanıştıran MURAT KALE isimli şahıs bana MUZAFFER' in özel kuvvetlerde çalıştığım bana Apo' yu Türkiye' ye getiren ekipte olduğunu söyledi. Ben de MUZAFFER' e güvendim ve yurtdışı bağlantılannm olduğunu düşünerek iş bağlantılan yapmak için kendilerine para verdim. Ancak beni dolandırdılar. MUZAFFER ŞENOCAK iş yapmak amacıyla Güney Afrika' ya gitti. O Afrikaya gittiği sırada benim evimde kalıyordu. Ben onun çantasmdaki CD ve disketleri kurcaladığımda MUZAFFER TEKİN' de ele geçirilen CD. dedeki bilgileri gördüm, ve bunlan CD. halinde yaptım ve aynca laptopuma da kaydetmiştim. Ben MUZAFFER bir daha dönmeyeceğini bana söyleyince eşyalannı kanştırdım. Daha önceden bakmamıştım.
Daha sonra bu CD.yi alacaklarımı almak amacıyla soyadından emin olmadığım KADİR Bey vasıtasıyla tanıdığım METE YALAZANGİL isimli şahısla konuyu görüştüm. Beni adamı şikeyet etmek üzere MUZAFFER TEKİN' in ofisine götürdü. Konuyu ben anlattım. Daha sonra kendi yardımcı olacağını söyledi. Gittiğimiz adamın MUZAFFER TEKİN olduğunu çılanca METE Ağabi söyledi. Biz oradayken de çeşitli kişiler bürosuna girip çıkıyorlardı. Benim gördüğüm kişiler gözaltına alman kişiler değildir. Bu CD.yi ben hazırladım ancak CD. deki bilgiler de MUZAFFER ŞENOCAK'ı şikayet etmeyi düşündüm. Orduda görevli olduğunu düşünerek korktuğum için MUZAFFER TEKİN' e gittik. MUZAFFER' de özel kuvvetlerden bunların komutanlarına ulaşabilir diye düşündüm. Para konusunu konuşmadık. Ben CD.lerin içeriğine daha önceden bakmıştım. Bu konuda da şikayet edecektim ancak korktuğum için edemedim. CD. leri ben MUZAFFER ŞENOCAK' m evime bıraktığı eşyalar içerisinde buldum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. AHMET ERDEN ARSLAN Savcılıkta alman ifadesinde; Ben Tekstil işinden iflas ettiğimden 1,5 yıldan beridir çalışmıyorum. Hiç bir gelirim yoktur. Ben MUZAFFER TEKİN' İ ağabeyim vasıtasıyla tanırım. Ağabeyimin yanma gittiğimde o büroda olduğu için MUZAFFER TEKİN' le de görüşürüm. Ben gittiğimde ağabeyimden harçılk isterim. Ağabeyim genelde orda olduğunda ben de yanma giderim. Ben gittiğim zamanlarda ofisin yerlerini paspaslarım, temizliğini yaparım, anahtarı aşağıda çay ocağında bırakır çıkarım. Ben ağabeyimin ricası üzerine temizlik işlerini yaptım. Ben gittiğimde gelende dış odada otururum. Çoğunlukla buraya emekli subaylar, esnaflar ve akrabalar gelir. Ben bir seneye yakındır ofise gelip giderim. MUZAFFER Bey' le oturup bir sefer dahi sohbet etmemişimdir. Ben onların konuştuklarını duymamak için odada biri varken girmiyorum. Ancak çay boş olunca falan odaya giriyorum. Ben odasında kırmızı bir klasör görmedim. Ben METE YALAZANGİL' i tanımam. AYDIN YÜKSEK' i tanımam. KÜDDÜSÜ OKKIR' ı tanımam. OKTAY YILDIRIM' ı 7 ay evvel bir kere ofiste gördüm. Ben MUZAFFER TEKİN' in dışarıya götür getir işini hiç bir zaman yapmadım. İşim bittiği zaman ben dışarıya çıkardım. Benim harçlığımı ağabeyim kendi cebinden verirdi. Ben orada temizlik yaptığımda ağabeyim bana 10-20 lira verirdi. Ancak oraya gitmemin asıl sebebi bana iş bulacak olmalarıydı. . İBRAHİM ŞAHİN'i bir iki kez gördüm. Diğer şahıslan tanımıyorum. Aralarında komutanım diye konuştukları için isimleri de bilmiyorum. Kendi aralarında siyaset, güncel olaylar ve partilerin durumları ve askerlik hatıralarından genelde konuşurlardı. Benim CD. den ve devletin yapılanması belgelerinden haberim yoktur. SEVGİ ERENEROL Savcılıkta alınan ifadesinde; MUZAFFER TEKİN aile dostumdur, FİKRİ KARADAĞ' ı tanırım, basın açıklamalarından tanıyorum. Kendileri MUZAFFER TEKİN ile bir bayramda kilisedeki ayine katılmıştı, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli HÜSEYİN GÖRÜM beyanmda ; Ergenekon isimli oluşum hakkında her hangi bir bilgisinin olmadığım, ancak 2005 yılının Ocak ayında Kadıköy'de İkizoğlu İş Hanının 3. katında bulunan Muzaffer TEKİN' e ait büroya çay içmeye uğradığında büroda Kuddusi OKKIR, Rafet Albay, Nedim Albay Hüseyin BEYAZIT ve kendisini Jitemci olarak tanıtan Mustafa ALPAY ve 6-7 tane asker kökenli şahıs olduğunu, orada Kuddusi Okkır'm "Ayrık Otu" isimli bir oluşumdan söz ettiğini, dosyasını çıkarıp birini Muzaffer TEKİN' e verdiğini gördüğünü, aynı dosyadan "Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği" isimli derneğine sadece verdiğini söylediğini beyan etmiştir.
e-Şüpheli ile alakalı toplanan delillere bakıldığında,
1) Şüphelinin ev ve iş yeri bilgisayarında bulunan Lobi ve Devletin Yeniden Yapılanması ile alakalı olarak belge içerik olarak yukarıda anlatılmış olup, belgenin amacı tamamen devletin çeşitli aşamalar sonucu ele geçirilmesine ilişkin olduğu, bu belgenin MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR tarafından yazılıp bir suretinin VKGB isimli derneğin kurucusu Taner ÜNAL' a ve bir suretinin de şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e verildiği, başka bir kimseye verilmediği, buradan da belgenin çok gizli olması ve sadece lider seviyesindeki insanlara verildiğinin MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ' m ifadesinde "bu planı Ankara' ya gitmeden önce yazmıştım, Taner ÜNAL hiç ilgilenmedi, bir suretini kendisine verdim, daha sonra İstanbul' a gelince Muzaffer TEKİN ' e herkes komutanım dediği için bir surette ona verdim, tamamen kendi insiyatifımle hazırladığım programdır" dediği, aynca programı şüphelinin kendisine bağlı olarak çalışan Gazi GÜDER' e vermedim demiş olması da belgenin önem ve gizliği sebebi ile sadece lider kadroya verildiği, çalışmaların buna uygun olarak gizlilik içerisinde yürütüldüğü, (k... d..l) bu belgeninde ERGENEKON YAPILANMASINA ait önemli bir belge olan ve dosyada mevcut Devletin Yeniden Yapılandırılması dokümanında belirtilen ana prensiplerin açılımı şeklinde yazıldığı, 21 maddelik Devletin Yeniden Yapılanması belgesi ile Kuddisi OKKIR yazdım dediği belgenin benzer nitelikte olduğu, Kuddisi OKKIR master plan çalışması dediği Devletin Yeniden Yapılanması belgesini de bu amaçla örgütün talimatlan doğrultusunda yazdığının açıkça anlaşıldığı. Devletin Yeniden Yapılandınlması üzerine başlıklı belgenin sadece Tuncay GÜNEY ve Doğu PERİNÇEK ten çıkmış olmasmdanda belgenin özelliği ve gizliliği anlaşılmaktadır. Devletin Yeniden Yapılanması dokümanının Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ün danıştay olayından gözaltına alınması sırasındada çıktığı, bu dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, 2)Şüpheli ile alakalı olarak Doğuş Factoring dosyası ile alakalı olarak yapılan incelemede müştekisinin Ahmet ÇEKELKIRAN olduğu, şüphelilerin Ayhan PARLAK, İlhan PARLAK olduğu, Müşteki Ahmet ÇEKELKIRAN'm beyanlarına bakıldığında; Ertuğrul YILMAZla ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' çok eskiden tanıştığı ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN hissedar olmasına rağmen şirkette çalışmadığım, Ertuğrul YILMAZIN ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e çok saygı duyduğunu, bu vesile ile de Ayhan PARLAKIN da çok saygı duyduğunu, Ertuğrul YILMAZ' m Hannover'deki ikametinde öldürüldüğü sırada Ayhan PARLAK' m da yanında olduğu ve bütün işlerinde ortak olduklan, daha sonra Alparslan ARSLAN ile tanıştıklanm ve bu şahsın Doğuş Factoring' in avukatı olduğu, Danıştay saldmsma kadar da Doğuş Factoring şirketinin alacaklanm, çek ve senetlerin icra işlemlerinin Alparslan ARSLAN tarafından takip edildiğini, Ayhan PARLAK ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in tanışıklıklannm çok eskiye dayandığı, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisinin Ertuğrul YILMAZ' m abla çocuğu Rıza YILMAZ ile ofisinin yan yana olduğu ve Ayhan PARLAK ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in çok samimi olarak ilişkilerini devam ettirdikleri ve Doğuş Factoring' in Ümraniye' deki 7300 m2 arazisi Ertuğrul YILMAZ' m imam nikahlı eşi Nezahat KELEŞ' in üzerinden 2002 yılında ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in üzerine devredildiği, daha sonra Ertuğrul YILMAZ' m talebi üzerine ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN tarafından Yılmaz TAVUKÇUOĞLU' na devredildiği, yine Doğuş Factoring' in yurt dışından kara para getirip çeşitli suretlerle akladıklan, bu sebeple Ayhan PARLAK ve diğer şahıslann kendilerine kendisi ve ailesini tehdit edip para ve senetlerini gasp ettikleri gerekçesi ile şikayetçi olmuş, bu konu ila alakalı soruşturma Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2006/1249 soruşturma numarası ile 2006/415 sayılı görevsizlik karan ile Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığınca evrak tefrik edilip Üsküdar ve Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılıklanna yetkisizlik karan ile gönderilmiş---®kxp, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığmdaki soruşturmanın 2007/27183 Üsküdar "Cumhuriyet Başsavcılığmdaki
/^/(j2k
soruşturmanın da 2007/11664 numarasında devam ettiği, Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığmdaki dosyanın da 2006/25779 soruşturma numarasında devam ettiği yapılan incelemelerden anlaşılmış olup, 3 dosyanın da aynı suçun suç yerleri itibariyle farklı savcılıklara gönderilmiş olduğu ve dosyadan bir suretin soruşturma dosyasına konulduğu (Delil No:2) 3) Doğuş Facrtoring ile alakalı olarak Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülüp İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dosyada da şüpheli Ayhan PARLAK' m ve yukarıda ismi geçen müşteki Ahmet ÇEKELKIRAN' m Doğuş Factoring isimli şirket aracılığı ile kara para aklayıp kurdukları örgüt vasıtası ile bir çok gasp, tehdit ve yaralama suçlarını işledikleri, bu konu ile alakalı olarak açılan davanın İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/109 Esas sayılı dosyasının derdest olduğu görülmüştür. 4) Danıştay saldırısı olayı ile alakalı olarak Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını yaptığı belirtilen Alparslan ARSLAN' m öldürme suçundan tutuklandığı, aynı olayda Ayhan PARLAK ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in de gözaltına alındıkları, Ayhan Parlak Hakkında Örgüte Finansal destek sağlamak suretiyle yardım etmek suçundan dava açıldığı, bu dosyada Ayhan PARLAK doğuş factoringle alakasının olmadığını beyan etmesine rağmen 3. maddede belirtilen iddianameden de Ayhan PARLAK'm Doğuş Factoringle alakasını ortaya koyduğu, Ahmet Çekelkıranm beyanları da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'nin Doğuş Factoringle alakasını ortaya koyduğu, ve Danıştay olayıyla alakalı olarak müşteki Ahmet ÇEKELKIRAN'IN beyanları Ankara 13 Ağır Ceza mahkemesine gönderilmiştir. 5) Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturması sürdürülen Akın BİRDAL suikasti sonrasında cezaevinden çıkarak suç örgütü kuran Semih Tufan GUNALTAY ile alakalı olarak 06.06.2007 tarihinde düzenlenen iddianamede ismi geçen müşteki ve mağdurların beyanlannda ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in sürekli gelip Semih Tufan GUNALTAY ile gizlice görüştüğü, Semih Tufan GUNALTAY' ı da Mete YALAZANGİL vasıtası ile tanıdığını ve belirtilen olaylardan 2-3 sene öncesinden tanıdığını, , Semih Tufan GUNALTAY isimli şahsı cezaevine girdiği zaman takip ettiğini, ailesi ile biraz ilgilendiğini, 2003 yılında cezaevinden çıktıktan bir müddet sonra tekrar irtibat kurduklarını, 2,5-3 senedir görüşmediğini beyan ettiği, Mehmet Fikri KARADAĞ; SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ı Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDAL'm tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, Şahısla hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını, Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığım, Emre'yi kendisine Muzaffer'in Semih Tufan GÜLALTAY'ın kardeşi olarak tanıştırdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini, Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Şahısla Ulusal Birlik Partisi kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin olduğunu, Hatta partinin ismini birlikte koyduklarını, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini, Şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, şahısla Ulusal Birlik Partisinin kurulması çerçevesinde Ankara'ya gittiklerini, Esra Feride GÖKÇİMEN 11.07.2006 Organize Suçlarla Muadele Şue Müdürlüğü'nde Vermiş olduğu ifadesinde; "... binaya sık sık gelen şahıslardan birinin Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN olduğunu, bu şahsını Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından sonra gazetelerden öğrendiğini, bu şahısın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına çıktığını„orada Semih Tufan GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak Danıştay'da yapılan silahlı saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve Semih Tufan GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saMrrısanın yapıldığı gün gece geç saatlerde Veli KILIÇ kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300 74 40
numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle ,sana söyleyeceğim isimleri not al ve bunları www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bi durum, bunları bu gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle benim uğraşmadığını söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan GULALTAY'm talimatıdır,o zaman bu işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım" dediği, sonra tekrar kendisini arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70 numaralı telefondan acil araması gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında Sami Alper EREN'in Veli KILIÇ 'm kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar yazdırarak bunların parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmem istenen isimlerin ise ; 01.MUZAFFER TEKİN, 02.SAVŞHAN TOSUNOĞLU, 03.MAHMUT AYDIN ve soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan MAHMUT....isimli başka bir şahıs olduğunu,aynca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren Avukat Alparslan ARSLAN 'm bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o dönemde adını bilmediğini, fotoğraflarını gazetelerde görünce Semih Tufan GULALTAY'm yanına gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını, beyan ettiği, yine aynı konuyla alakalı olarak, Muzaffer GÖKÇİMEN 11.07.2006 Günü müşteki sıfatı ile vermiş olduğu ifadesinde; "... Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılannm Danıştay cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alpaslan ASLAN, 2 tane Mahmut, isimli kurucu üyenin siteden isnıininin silindiğini, Semih GULALTAY'm yanına Muzaffer TEKİN ,Alpaslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip gittiğini, Mete YALAZANGİL İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde 25.08.2007 günü alman ifadesinde; Semih Tufan GÜLALTAY'ı çocukluğundan beri tanıdığını Mikail SARI'mn Akın BİRDAL suikastından dolayı arandıklanm basın ve medyadan öğrendiğini, Mustafa GÜLEN'e olayın aslını sorduğunda Semih Tufan GÜLALTAY'ı Mikail SARI ile SER şirketinde tanıştırdığını kendisinin bu olayla ilgisi olmadığını söylediğini, 1988-89 yıllanndan önce Tekel'de çalıştığım dönemlerde Muzaffer TEKİN'de ile tanıştığını, zaman zaman Muzaffer TEKİN'in Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip geldiğini, 1998 yılı içerisinde Muzaffer TEKİN'in Semih Tufan GÜLALTAY ve arkadaşı Namık Zihni OZANSOY'un Kastamonu cezaevinde olduklarını ve görüşmeleri gerektiğini kendisine söylediğini, Muzaffer TEKİN ile birlikte Kastamonu'ya giderek Semih Tufan GÜLALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile cezaevinde görüştüklerini, Bu görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay kadar sonra milliyet gazetesinde Akın BİRDAL suikastı sanıklarından birisinin de kendisi olduğu yönünde haberler okuduğunu bunun üzerine Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip teslim olduğunu,Ankara DGM savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılında bir gün Semih Tufan GULALTAY'm yeğeni olan Necdet ATIŞ isimli şahısın Semih Tufan GÜLALTAY ve bu olaydan dolayı yakalanan bütün arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan GULALTAY'm kendisi ile görüşmek istediğini Muzaffer TEKİN'in Yozgat cezaevine gidip Semih Tufan GÜLALTAY ile görüşmesini istediğini, ancak kendisinin bunu da kabul etmediğini beyan ettiği, Semih Tufan GÜLALTAY m Muzaffer TEKİNİ Akın BİRDAL olayından sonra ceza evindeyken tanıdım demesine rağmen Mete YALAZANGİL ise 1993 yılından beri tanıştıklannı beyanında söylemiştir. Yine yukandaki beyanlarda (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' nin sürekli Semih Tufan GÜLALTAY ile görüştüğü hatta parti listesinde adının bulunduğu Danıştay olayından sonra adının silindiği ve sürekli görüştükleri anlaşılmakta1 olup, şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN uzun süredir Semih Tufan GÜNALTAY ile görüşmediğini saıvcılıktaki ifadesinde beyan etmesi örgütsel konumlannı deşfre etmemeye yönelik gizleme hareketi olarak algılanmalıdır.. 6) Başka bir uyuşturucu suçundan cezaevinde tutuklu bulunan Engin BAĞBARS isimli şahsın cezaevinden çeşitli zamanlarda yazdığı ve Cumhuriyet Savcılıklarında da beyanlarıyla teyit ettiği, ifadelerinde kendisinin Danıştay saldırısında kullanılmak istendiği ve bu sebeple kendisini derin devletin adamları olarak tanıtan Gökhan ve İrfan isimli şahısların çeşitli şahıslarla irtibatlı olarak faaliyet gösterdikleri, kendisini MİT görevlisi olarak bir şahısla tanıştırdıklarını, daha sonraki görüşmelerinde de Ankara' dan komutanlannm geldiğini söyleyerek komutanlannm geldiği bahanesi ile Fenerbahçe' de bir pasajın içerisinde 2. katta petrol şirketine götürdüklerini, odanın madalyalarla dolu olduğunu, kendilerini bir şahsın kibar bir şekilde karşıladığını, yanında iki kişinin daha olduğunu ve kendisinin devlet için çalıştıklannı öğrendiklerinde memnun olduklannı söyledikleri ve devamında Kuvva-i Milliye hareketinin başındaki hoca denilen şahsın aslında yaramaz bir adam olduğunu, üçkağıtçı olduğunu kendisine söylediklerini, kendilerinin de Beykoz' da piknik alanında kaçak ağaç keserken yanlarına bir binbaşının geldiğini ve kızdığını, bunu ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e anlatmaları üzerine ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in Anadolu yakasından sorumlu yarbayı aradığını ve ona binbaşılar ne zamandan beri bölüğe bakıyor diye telefonda söylediğini, bunun üzerine Gökhan' a hitaben bundan sonra sizi kimse sıkıştıramaz rahat olun dediği, dışarı çıktıklarında Gökhan' a sorduğunda bu çok büyük komutandır, generallerle irtibatlıdır, Kuvva-i Milliye' nin başındaki hocayı sevmez, biz Muzaffer albayın yanında yer alırız, hocaya karşı yakında dernekte kuracağız şeklinde söylediklerini, daha sonra Gökhan' in kendisine komutan seni çok sevmiş, bize katıl, ancak birlikte Kuvva-i Milliye' ye kaydolmamız gerek, Kuvva-i Milliye ' den alacağımız kimlikle rahat hareket edeceğimi, hatta silah taşıyabileceğimi söylediği, aynntılı beyanlarda bu şahıslann illegal oluşumlarda bulunup kendilerini devlet olarak tanıttıklan ve bir çok olayı aynntılı olarak anlattığı ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in bütün bu oluşumlardan haberinin bulunduğu ve bu gruplardaki insanlann ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e karşı büyük saygı ve sevgi duyduklannı anlattığı, Şahsın 01.01.2006 tarihinde tutuklandığı şeklinde başlayan 10.08.2007 tarihli savcılığımıza gönderilen 2 sayfalık el yazısı ile yazılan mektup ekindeki belgelerin şüphelinin daha önceki beyanlan ve ifadelerin suretleri ile basından koyduğu bu konudaki haber ve yazılara ilişkin belgeler olduğu ve bu belgeler üzerine tutuklu Engin BAĞBARS savcılığımıza çağmlarak ifadesine müracaat edilmiş olup, Savcılığımızda alman 01/10/2007 tanhli beyanında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan APS zarfı ile gönderilen mektup ile ilgili Tanık Engin BAĞBARS ile yapılan görüşmede söz konusu mektubu kendisinin yazdığını ve ekinde bulunan belgelerin kendisine ait olduğunu beyan etmesi üzerine Engin BAĞBARS'a usulüne uygun yemini yaptırılarak mektupda belirttiği olaylar ile ilgili alman ifadesinde; 01.01.2006 tarihinde uyuşturucu ticareti suçundan dolayı tutuklu bulunduğunu, bu suçtan önce İst.İl Jandarma Komutanlığının haber elemanı olduğunu, daha sonra aynldığmı ancak Süreyya Başçavuş ile görüşmesine devam ettiğini, ancak bu sefer uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin çalışmalar yaptıklannı, Üsküdar emniyet müdür yardımcısı olan HAKAN MUTLU'nun kendisini istihbaratçı olarak tanıtarak kendisini yanma çağırdığım,kendisine bu haberi daha önceden tanıdığı GÖKHAN BAŞOGLU isimli şahsın gönderdiğini, Gökhan BAŞOĞLU'nu kardeşinin ceşaeyîndâ^îarjcadaşı olmasından dolayı tanıdığını, GÖKHAN BAŞOĞLU, İRFAN ve FA]pıî/J isimli şa£Wla HAKAN MUTLU'
£/&&-
can fj .-• -* {m %
1î
fH 1
______
7
nun yanma gittiklerim, Hakan MUTLU'nun kendisine uyuşturucu konusunda yardımcı olmasını kendisini narkotik ve organize'nin müdürü ile tanıştıracağını söylediğini, bu arada HAKAN MUTLU'nun kendisine 10-15 tane silah göstererek almasını söylediğini, kendisinin bu silahlan almadığımı, bu olayın 2005 yılının 11. ayında olduğunu, bu olaydan 15 gün sonra evinin soyulduğunu ve daha önce hırsızlık yapan şahıslardan almış olduğu glock marka tabancasının alındığını, evinden alman bu tabancayı daha sonra HAKAN MUTLU'nun da yakalanıp tutuklandığı hırsızlık ve sahtekarlık şebekesi liderinin damadı olan DENİZ isimli şahıstan aldığını, evinin soyulduğu gün GÖKHAN BAŞOĞLU'nun kendisinin yanından hiç ayrılmadığını, soygunun yapıldığı gün çete liderinin damadı olan DENİZ'in kendisini aradığını, HAKAN MUTLU ile tanıştıktan kısa bir süre sonra Hakan MUTLU'nun kendisine ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ile tanıştıracaklanm söylediğini, kendisinin GÖKHAN ve İRFAN ile birlikte ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN'in Fenerbahçe'deki ofisine gittiklerini, odada madalyalar ve plaketlerin olduğunu, kendisini ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ' in tam karşısına oturttuklarını, Muzaffer TEKİN'in kendisine nereli olduğunu sorduğunu, ayrıca GÖKHAN'm kendisi için cezaevinde yattığını, daha önce jandarmada çalıştığını, şimdi de kendilerine yardımcı olduğunu söylediğini, MUZAFFER TEKİN'in de memnun olduğunu, sürekli gidip gelmesini söylediğini, daha sonra aralarında Kuvvai Milliye Derneğinden bahsettiklerini, ofiste 3-4 kişinin bulunduğunu, albay dedikleri bir şahsın hizmet etiğini, buradan ayrıldıktan sonra sürekli kaldığı yer olan ormana gittiklerini, orman denilen yerin Beykoz' da 90 dönümlük bir alan olduğunu, burayı piknik alanı olarak İRFAN'm işlettiğini, ormanda bulunan tek katlı yerde kalmaya başladığını, ormandaki alanda Gökhan, İrfan ve çeşitli gelen misafirler ile silah atışı yaptıklarını, daha sonra Hakan MUTLU'nun kendisini bir daha çağırarak hazırlan seni organize ve narkotiğin müdürü ile tanıştıracağım dediğini, kendisine git filan şahıslara söyle organize onları alacak dediğini, kendisinin de Hakan MUTLU'nun söylediği şahıs olan Bülent SALMAN' a giderek konuyu ilettiğini, GÖKHAN ve İRFAN isimli şahıslann kendilerini derin devlet olarak tanıttıklannı, ZAFER (KOD) Muzaffer TEKİN'e de hep komutan diye hitap ettiklerini, Muzaffer TEKİN adına yazılan bir şiiri GÖKHAN'm devamlı cebinde taşıdığını ve herkese gösterdiğini, bir süre sonra kendisine Kuvvai Milliye Kartı çıkarmak için fotoğraf istediklerini, kendisinin Muzaffer TEKİN'in kuvvai miUiyeyi sevmediğini hatırlatması üzerine sen orayı karıştırma biz rahat gezmek için bu kimliği çıkartacağız ve silah da taşıyacağız dediklerini, kendisini Beşyüzevler Semtine bir paşa ile tanıştırmak için götürdüklerini, ancak paşa olmadığı için görüşme yapamadıklannı, oradan Zeytinburnu'nda emekli albay ile görüşmeye götürdüklerini, Albayın ismini bilmediğini ancak biodizel işi yaptığını, albaym ofisinde de Muzaffer TEKİN'den bahsettiklerini, kendisini tanıştırdıklarını albaya anlattıklarını, Albay'ın da kendisine biodizel ile alakalı bir dosya ile ilgili birlikte çalışmayı teklif ettiğini, kendisinin bu dosyayı ve 3 adet kaseti tutuklandıktan sonra organizeye teslim ettiğini, bundan sonra kendisinin Muzaffer TEKİN ile görüşmediğini, bir kaç kez GÖKHAN'm Muzaffer TEKİN'in yanma gitmeyi teklif ettiğini anacak kendisinin kabul etmediğini, daha sonra da tutuklandığını, tutuklandıktan sonra 10.02.2006 tarihinde Başbaşkan'a mektup yazdığını, mektup da Ak Partiye karşı darbe yapılacağını, kendisini kullanmak istediklerini, bu konulan anlatmak istediğini söylediğini, bunun üzerine cezaevinde kendisini tehdit etmeye başladıklannı, can güvenliği olmadığı için Tekirdağ F Tipi Cezaevine naklettiklerini, Danıştay saldınsımn olduğu günden bir gün sonra ilk olarak Başbakan'a yazdığı mektup ile alakalı olarak 18.05.2006 tarihinde Savcılıkça ifadesinin alındığını, bu ifadesinde herşeyi anlatmadığını, bir hafta sonra Tekirdağ Başsavcısının cezaevine geldiğini, ifadedeki bazı olaylann tarihlerinin tutarlı olduğunu, bu sebeple ek ifade verip vermeyeceğini sorduğunu, ifadeye istihbaratın da gelerek kameraya alacağını
söylediğini, kendisinin kabul ettiğini, orada da tekrar 20 sayfalık ifade verdiğini, ifadesinde bir çok konu ile birlikte Muzaffer TEKİN ve Hakan MUTLU konularını da anlattığını, ifadesinden sonra HAKAN MUTLU'nun tutuklandığını, Atabeyler ve Sauna Çetelerinin de ortaya çıkarıldığını, Başbakan'a mektup yazdığı sırada Tekirdağ'dan HANİFİ AVCI'ya da mektup yazdığını, Hanefi AVCI'nın da kendisine cevap yazdığını, mektubu ilgili yerlere ileteceğini söylediğini, hatta bir mektupta anlattığı Murat AKSU'ya suikast yapılacağı hususunu daha sonra yakalanan Atabeyler çetesinin de itiraf ettiğini, Gökhan BAŞOGLU'nun insanları cezalandırmak için iki tane kuyudan bahsettiğini, kendisine bu kuyuları göstermek istediğini ancak gitmediğini, kendisine göre bu şahısların devletin bir çok kurumuna sızıp illegal olarak da devleti ele geçirmeye çalıştıklarını, hatta kendisine İstanbul Jandarma Alay Komutanı ile birlikte 20 tane komutanın gideceğini, İstanbul ve Antalya Emniyet Müdürlerinin gideceğini, yerlerine kendilerinden olan insanların geleceğini, onlar gelince daha rahat hareket edeceklerini söylediklerini, Türkiye'nin ve İstanbul'un kendilerinin olduğunu ve istedikleri şekilde hareket edeceklerini söylediklerini, ZAFER (KOD) Muzaffer TEKİN'in de bunların komutanı pozisyonunda olduğunu, Muzaffer TEKİN'e sürekli komutanım ve bazen de albayım diye hitap ettiklerini, Kendisinin Muzaffer TEKİN'in yanma gittiğinde Türkiye'nin çok yakından tanıdığı, derin devletin adamı olarak bilinen bir şahsın da orada olduğunu, ancak ailesine bir şey yapılmasından korktuğu için bu ismi açıklamadığını, gördüğü bu şahsın hemşerisi olduğunu, kendisi ile Avusturya' da teyzesinin oğlunun yanma gittiği zaman tanıştığını, bunun yanında şahsı basından da tanıdığını, bu şahsında Muzaffer TEKİN'in ofisinde olduğunu, GÖKHAN ve İRFAN'm ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile çok samimi olduklannı, bu şahıslann Muzaffer TEKİN'in ofisinde koltuğa bile oturmayıp masanın üstüne oturduklannı, Mektup ekinde bulunan 18.05.2006 ve 25.05.2006 tarihli ifadelerin Tekirdağ'da Savcılara vermiş olduğu kendisine ait ifadeler olduğunu, 17.08.2006 ve 10.10.2006 tarihli ifadelerin de kendisine ait olduğunu, bu ifadelerinde de belirttiği gibi GÖKHAN'm kendisine bir keleş silah getirerek TUSİAD yöneticilerine karşı eylem yapılacağını söylediğini, kendisinin bu silahı alarak ormanda bulunan KENAN ÜREK ve Mardinli ÖMER isimli şahıslara verdiğini, bu şahıslannda silahı kulübeden 50-100 metre ileride bir yere gömdüklerini, Mektup ekindeki haber kupürlerinin kendi ifadelerinde ortaya çıkan olaylara ilişkin haberler olduğunu, Kendisinin daha önce de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ifade verdiğini, ancak kendisine gelen takipsizlik karannda ifadesinde belirtmediği, ifadesinde hiç geçmeyen hususlann takipsizlik karanna yazıldığını gördüğünü, buna örnek olarak ZAFER (KOD) Muzaffer TEKİN'in kendisine cephanelik verdiğine ilişkin ifadesinde bir konu olmadığı halde takipsizlik karanna bu tür konulann yazıldığını, Alaattin ÇAKICI, Sedat PEKER ve Kürşat YILMAZ'dan şikayetçi olduğunun yazıldığını, ancak kendisinin hiç bir ifadesinde bu şahıslardan şikayetçi olmadığını, kendi belirtmediği konulann yazıldığı için bu takipsizlik karannı ve ifadesini göndermediğini, Takipsizlik karanna itiraz ettiğini ancak her hangi bir cevap alamadığını, istenildiği takdirde ifadelerle takipsizlik karannı gönderebileceğini, kendi mektuplan ve ifadelerinin doğru olduğunu, Başbakanlığa yazdığı mektubun APS kağıtlannm da oğlunu, Kendisinin her zaman dilekçe yazdığını, ancak birilerinin kendisinin dilekçelerini engellediğini, Başbakanlığa mektup yazdıktan uzun süre geçtiği halde ifadesinin alınmadığını, Danıştay saldırısından sonra ifadesinin alındığını, ancak kendi yazdığı mektubun içeriğinde Ak Partiye karşı bir darbe olacağını ve bir oluşumun Türkiye' de eylemler yapacağını söylediğini, evinden çalman eşyalar-⻺mda Ak Parti Millet vekilleri ile çekilmiş olduğu fotoğraflann da bulunduğundum eylemlerde kendisini de kullanmak jfu' ^V^5x S^%
isteyeceklerini düşündüğünü, kardeşi SAİM BAGBARS'm 1. bölge Ak Parti Millet vekili adayı olması sebebi ile bunları kullanabileceklerini fotoğrafların da bu amaçla çalınmış olabileceğini düşündüğünü, kendisinin bir eylem gerçekleştirdiği takdirde kendisinden çalman resimleri kullanıp Danıştay olayındaki gibi Ak Parti aleyhine kullanabileceklerini, kendisinin bu olaylar hakkında bildiklerinin bunlardan ibaret olduğunu, kendisinin mahkeme ifadelerinde de benzer şeylerden bahsetmiş olabileceğini, kendi dosyasının halen İst. 9. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ettiğini, söylediklerimin araştırılması halinde doğruluğunun ortaya çıkacağını, ZAFER (KOD) Muzaffer TEKİN ile alakalı olarak 1 yıl önce söylediği sözlerin 1 yıl sonra doğrulandığını ve Muzaffer TEKİN'in örgütçülükten tutuklandığını, kendisi tarafından daha önce verilen bütün ifadelerin doğru olduğunu tekrar belirtmek istediğini, ayrıca GÖKHAN'm kendisine Ankara' ya Özel Harp Dairesinde eğitim almaya gideceklerini söylediğini, ama kendisinin gitmediğini, son zamanlarda da GÖKHAN'm kendisini öldürmeye çalıştığım, hatta bir gece kendisinin ormanda bekçi ile birlikte oturdukları sırada GÖKHAN'm yanında tanımadığı kişilerle geldiğini ve kendisiyle ısrarla konuşmak istediğini söylediğini, kendisinin de huylanarak araba ile kaçtığını, kendisini takip ettiklerini ve o gece ormanda sabahladığını, bu olaydan sonra ormana bir daha ormana gitmediğini beyan etmiştir. Beyanlarına bakıldığında bir yıl önceki beyanları ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN hakkındaki anlattıkları beyanların dosyamız yönüyle ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN tarif etmekte olup, ayrıca ofisiyle alakalı anlattıkları ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve diğer şüpheli beyanlarında anlatılanlarla örtüşmekte olduğu. ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in telefonunda ve ajandasında yapılan incelemede gökhan olarak fihristte yazılı ismin karşısında bulunan 0536 871 55 16 nolu telefonunun ifadede geçen Gökhan BAŞOGLU isimli şahsın kullandığ 0536 871 5516 olarak kayıtlı telefon olduğu, fihristte irfan olarak yazılı ismin karşısında bulunan 0537 251 0525 nolu telefonunun ifadede geçen ismi geçen İrfan Topal İsimli şahsın kullandığı0537 251 0525 nolu telefon olduğu, ayrıca her iki telefonun da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN in el yazısıyla yazdığı notların bulunduğu ajandada irfan ve Gökhan olarak kayıtlı bulundukları. 7) Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK ifadesinde "ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisine bir sürü emekli subay , astsubay ve paşanın, her çevreden asker, polis ve ileri görüşlü insanların geldiğini, oraya gittiğinde Mete YALAZANGIL' in çoğu zaman orada olduğunu, "ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e herkes komutanım der, çok saygı duyarlar, şu anda tümgeneral rütbesinde muazzaf konumda insanlar dahi kendisine komutanım diyerek saygı duyar... isim olarak benim orada gördüğüm Tuzla Piyade Komutanı geçen sene gelmişti. Emekli General Muammer ÜNAL' da zaman zaman oraya gelirdi. Gittiğim zaman orası hiç boş kalmazdı" şeklinde ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in konumu ve liderlik vasfına ilişkin ayrıntılı beyanlarda bulunduğu, ayrıca soruşturma sırasında Tuzla Piyade Komutanı olan M.Zekeriya ÖZTÜRK isimli paşanın ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e ödül veya plaket verirken çekilmiş resimlerinin postayla savcılığımıza gönderildiği, bu resimler Genel Kurmay Başkanlığına Cumhuriyet Başsavcılığımızca gönderilmiş olup bir sureti dosyamıza eklenmiştir.. 8) Mahmut ÖZTÜRK beyanlarında ayrıca ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in maddi sıkıntı içinde olduğunu ve kendisine 1500 YTL borç para verdiğini beyan etmiş ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN de bayanlarında bu tür konulan söylemiş ve yurt dışına üçdört defa gittiğini beyan etmiş. ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yurt dışı giriş çıkış kayıtlan incelendiğinde 9 defa yurt dışına çıktığı, 9 defada muhtelif tarihlerde giriş yaptığı anlaşılmıştır. 9) Şüpheli Rafet ARSLAN savcılık beyanında; İbrahim ŞAHİN' i birkaç sefer ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisinde gördüğünü beyan etmiş olup, İbrahim ŞAHİN' de kamuoyunun yakından bildiği Susurluk çetesi davasında suç işlemek için silahlı örgüt kurup yönetmek ve diğer suçlardan mahkum olduğu, o kararın içeriğinde de İbrahim ŞAHIN
ve Mehmet Korkut EKEN isimli şahısların devletin gücünü ve makamlarmdaki yetkileri kötüye kullanarak kurdukları örgütün faaliyeti çerçevesinde çeşitli suçlan işledikleri şeklinde üst hadden mahkumiyet cezası verilmiştir. 10) şüpheliye ait 0532 291 92 93 telefonunda bulanan mesajlara bakıldığında -DANIŞTAY OLAYLARI BÖYLE BİTMEZ KOMUTANIM BU ŞARKI BÖYLE BİTMEZ YENİ SLOGANIMIZ (BUDA BİZİM TÜRKÜMÜZ ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN GERÇEK LİDERİMİZDİR) SAYGILAR KOMUTANIM Gönderen (İbrahim şahin) :05322616592 23.Tem.2006 13:09:32 SİZİN YANINIZDA DAVA ARKADAŞI OLAN İNSANLARIN İLK ÖNCE YÜKSEK VASIFILI TÜRK OLMASI GEREKİR ÇÜNKÜ YİĞİTE YİĞİT ER GEREKİR KOMUTANIM ERCİYESTEN SAYGILAR GÖNDEREN:05468188846 21.Tem.2006 tarihli mesajlarla alakalı olarakda - Bu mesajların İbrahim ŞAHİN tarafından kendisine Danıştay hadisesinden yakınında olan bazı kişilerin dahli olduğunu düşünerek gönderdiğini beyan etmiştir. Telefonundaki Hasan Bakırcı isimli avukat tarafından muhtemelen elegeçirilen bombalarla alakalı Oktay YILDIRIMa sahip çıktığı açıklamalarından sonra gönderildiği anlaşılan ve içeriğini tasvip etmediğini beyan ettiği 3 adet mesaj şüphelinin konumunu açıkladığı, Inbox 905389857557 PASAM,SİYASİ-MILLI AKRABALIK KAN AKRABALIĞINDAN OK DAHA /NEMLİDİR.BU BAĞLAMDA BEN DOKUZ KARDASIMI KESER SANA YEDIRIRIM.H.BAKIRCI 14 HAZ 2007 00:48:32 Inbox 905389857557 ÇUVAL TÜRK ASKERİNİN KAFASINA DEGIL,HILMI BEYİN KARISININ (kısalacak) POPOSUNA GECIRILDI.RENGIDE MOR-MORALIÇUVALIN.H.BAKIRCI 14 HAZ 2007 02:33:43 Diğer mesaj içerikleride şüpheli karakterini ortaya koymakta olup Askeri kimliğinle her an öğünüp de Türkiye Cumhuriyetinin Genel Kurmay başkanlığını yapmış ve devlet üstün hizmet madalyasıyla ödüllendirilmiş en üst düzeyde Türk ordusunu şerefle ve gururla temsil etmiş bir komutana hakaretler içeren mesajları silmeksizin cep telefonunda taşıması da şüphelinin Türk ordusuna ve komutanına karşı savunmasında beyan ettiği anlayıştan farklı bir saygı anlayışıyla baktığını göstermektedir. InBox 905389857557 TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYENİN ALLAHI G.M.K. ATATÜRKTÜRK, PEYGAMBERİ HASAN TAHSİN, KİTABI NUTUK, ORDUDA NAMUSUDUR.H.B. İnBox 413##7pll4p AKP, ABD, Talabani, Barzani ve AB el ele secime gidiyor. Türkiye 22 Temmuz da buna CHP ve MHP nin zaferi ile karsilik vermeli. 15.Haz.2007 17:38:59 Gönderen: Tuncay ÖZKAN -DEMEKKİ BU ÜLKEDE DOĞRULUK YARALIDA OLSA UTANMADAN HEP BERABER SALDIRAN BAŞBAKAN DIŞBAKAN DEVLET VE ADELET BAKANI SANILAN VATAN HAİNLERİNİ MÜTERİ YALANCILAR OLARAK ALEME REZİL EDİP MUZAFFER OLABİLİYORMUŞ, NE MUTLU BİZE ÖLÜMÜNE DOĞRUNUN YANINDAYIZ SAYGILAR EFENDİM. GÖNDEREN: FİSUN NEMUTLU 05323378093 31.AĞU.2006 16:49:55 -KOMTANİM AĞZINA SAĞLIK.MUHTIRA GİBİYDİ VALLA! GÖNDEREN:0555 328 55 35 25.AĞU.2006 00:44:54 Hakan Ayaz tarafından gönderilen bu mesaj landa bir yıldır silmediği. 12) Mete YALAZANGİL' in beyanı ile Rafet ARSLAN' m beyanlan göz önüne alındığında ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in Mete YALAZANGİL ile eskiden beri sık görüştüğü, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in de kendisinin çalıştığı yere sık gelip gittiğini belirttiği, 1998 yılında Akın BİRDAL suikastinden sonra ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in Mete YALAZANGİL' in yanma gelerek Semih Tufan GÜNALTAY ve bu şahsın evinde
yakalandığı Namık Zihni OZANSOY'un kendisinin arkadaşı olması sebebi ile zor durumda olduklan ve bu sebeple Kastamonu Cezaevine giderek bu şahıslarla görüşmeye gitmelerinin gerektiği, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile birlikte kendi arabası ile Kastamonu Cezaevine gidip bu şahıslarla görüştükleri, daha sonra 2001 yılında Semih Tufan GÜNALTAY' m yeğeni Nejdet ATIŞ' m yanma gelerek Semih Tufan GÜNALTAY' in kendisi ile görüşmek istediğini ve bu sebeple Yozgat Cezaevine ziyarete gitmesi gerektiğini söylediği, daha sonra Semih Tufan GÜNALTAY Nejdet ATIŞ'a ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yanma giderek kendisini ziyarete gelmesini söylediği, bunun üzerine ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in de Mete YALAZANGİL' in yanma gelerek Semih Tufan GÜNALTAY ve Namık Zihni OZANSOY' u ziyarete gitmesi gerektiğini söylemesi üzerine Mete YALAZANGİL'in bunu kabul etmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in de bunun üzerine onlar istiyorlar diye değil, benim ve senin arkadaşlann olduğu için zor durumda olduklan için yanlannda olmalannm gerektiğini söylemesi üzerine kendisinin bu olaydan sonra bir daha ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile uzun süre görüşmediğini beyan etmiş, Buradan da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yönlendirici ve lider pozisyonunda olduğu, cezaevine düşen örgüt üyelerini ziyarete gidip kendisi deşifre olmamak için gitmediği zaman da örgütün alt birimlerinde görevli elemanlarını gönderdiği anlaşılşmaktadır, 13) Aydın YÜKSEK emniyet beyanında Başımdan geçen olayları Sayın ahim diyerek ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e anlattım. Kendisinden mağduriyetime sebebiyet veren Muzaffer ŞENOCAK'ın çalıştığını bildiğim kuruma beni ulaştırmasını rica ettim. Kendiside yardımcı olmaya çalışacağını söyledi. Hayatımda ilk ve son kez azami on dakika kendisini gördüm. Başka da hiçbir irtibatım olmadı. Mete YALAZANGİL ' in ayrıca Aydın YÜKSEK' i alıp ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisine götürüp Aydın YÜKSEK' in Muzaffer ŞENOCAK tarafından 150.000 YTL dolandınlması olayı ile alakalı olarak ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in askeriyeden çevresi çok olması sebebi ile konuyu çözmek için ofise getirdiği, beyanlan göz önüne alınarak ,buradan da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in örgüt adına farklı işlerle de ilgilendiğinin anlaşıldığı 14) MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' beyanında ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e Zafer Tekin diye hitap ettiklerini, ele geçirilen belgelerinin arasında ZAFER TEKİN adına bastırdığı kartvizit ile yine ZAFER TEKİN adına kendisine gönderilmiş mektup zarfının bulunduğu, şüphelinin zafer kod adım kullandığı. 15) 22. Mayıs 2006 Muammer KARABULUT Noel Baba Banş Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı imzalı, Yüzbaşı Muzaffer TEKİN başlıklı basın açıklamasında; Atatürkçü Yüzbaşı Muzaffer TEKİN; ".... Muzaffer TEKİN Yüzbaşı rütbesi ile ordudan atıldıktan sonra sivil yaşamında çok sevildiğinden dolayı Albaylığa hatta paşalığa kadar yükseldi, Milli Güç Platformunun İstanbul'da gerçekleştirdiği hemen hemen tüm eylemlere katıldı. Siz boşuna ATATÜRKÇÜ yüzbaşı Tekin ile uğraşmayın gidin F.Gülen'i kullanan güçler ile uğraşın Göreceksiniz kimlerin kanını içtiğini öğrendiğinizde sıra size de gelecek sonra Yüzbaşı TEKİNLERİN yanma geleceksiniz ve sığınacaksınız o ana da çok yaklaştık. Yerli işbirlikçi kafalar Danıştay hadisesi üzerinize gelince hedef şaşırtmak için Türkiye'deki Milli, Ulusalcı, Vatansever veya Yurdunu seven insanların üzerine bu şekilde gelmeyin bunu akıllıca bir oyun olarak görmeyin görüldüğü gibi yine sizi kandırdılar" şeklinde basın açıklaması olan yazı, 16) şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' el bombalannm yakalnmasmdan sonra gerek medyada ve gerek emniyette Oktay YILDIRIM a sahip çıkıp bombalann eski olduğunu ve paflamıyacağmı, aynca işe yaramadıklan için çöpe atılmış olanlan toplamış olabileceği yönünde beyanatlarda bulunduğu,
17) şüpheli MUZAFFER TEKİN' e ait ofiste bulunan kırmızı klasör ve içindeki belgeler ile METE YALAZANGİL' in bırakmış olduğu iddia edilen 16 nolu CD. ile ilgili olarak RAFET ARSLAN Savcılıkta beyanında ; "Ben masanın üzerinde kırmızı bir klasör görmedim. Bana gösterdiğiniz Devletin Yeniden Yapılanması ve AK Parti adaylarına ilişkin listeleri görmedim. Ben hergün gittiğimde vakit geçirmek için giderim. Büro 2 odadan müteşekkildir. Ben gittiğimde dış bölümünde otururum. ZAFER(MUZAFFER)' in odası kendine ait eşyaları olduğundan, o olmadığı zaman ben dışarıda otururum. Özel misafirleri geldiğinde genelde asker kökenli oldukları için konuşmalarda ben yanlarında otururdum. Hem ara kapı hem de dış kapı açıktır, içeride özel birşey konuşulmadığı için dışarıda oturanlar konuşulanları duyabilir. METE YALAZANGİL' i tanıyorum. Ancak CD. yi getirip bana vermedi. Ben orada isem de alıp MUZAFFER' in masasına koymuşumdur. Ben bilgisayardan hiç anlamam. İşyerinde de bilgisayar yoktur, dedi. Ben AYDIN YÜKSEK' i şimdi gördüm. Daha önceden hiç tanımam. Büroya geldiğini görmedim. METE Hoca ile gelmişse de ben yokumdur. " Şüpheli her nekadar içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu, 16 nolu cd yi bilmediğini beyan etmiş isede cd içeriğindeki bilgiler ve kendi bilgisayarındaki yazılar ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyelerince çeşitli internet sitelerinde Süleymaniye olayı olarak bilinen çuval hadisesini sürekli olarak gündemde tutup Hükümeti bu olaydan ötürü yıpratma yönünde çalışmalar yaptıkları, bu konuda Halil Behiç GÜRCİHAN da bulanan operasyon kınk ay başlıklı dokümanda ise Özellikle Süleymaniye olayının görüntülü şekilde canlandırılıp sürekli medyanın gündemine sokulması suretiyle bu konunun dezenformasyon amaçlı olarak kullanılması talimatlarım içerdiği anlaşılmaktadır. Genel Kurmay Başkanlığına yazılan yazıda şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' ve Mete YALAZANGİL Muzaffer ŞENOCAK, Aydın YÜKSEK, ve Fikret EMEK te elde edilen cdnin MGK öncesi ve diğer zamanlarda kuvvet ve ordu komutanlarının yaptığı gizli toplantılara ilişkin tutanaklar oluduğunu belirtmiş olup, buradan da şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu 16 nolu cd yi ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda temin edip sakladığı anlaşılmaktadır. 18) Osman YILDIRIM ifadesinde özetle Danıştay ve cumhuriyet gazetesiyle alakalı olarak Kendisinin; 28.08.2007 tarihinde verdiği dilekçeyi ve dilekçe içeriğini aynen tekrarladığı, aynca Ankara Savcısına bu konuda ifade verdiğini ve aynı ifadesini tekrarladığını, Malkara da Turgut BÜYÜKDAG isimli şahsa ait Turgut Gıda Sanayi isimli sıvı yağ fabrikasını bu şahsın elinden tehdit ile ne şekilde elinden alındığı konusu sorulduğun da; Kendisinin Veli KÜÇÜK'ü 1993 yılından beri tanıdığını, kendisini İbrahim GENÇ'in Sirkeci ve Mecidiyeköy'deki yazıhanelerine gidip gelirken gördüğünü, Ancak çok samimiyetinin olmadığını, 2002 yılı Aralık ayının başında İbrahim GENÇ'in Osmanbey'deki Sadıklar Pasajmdaki veya Piç Hüseyin'den kiralamış olduğu aynı cadde üzerindeki yazıhanelerinden birinde, Veli KÜÇÜK, İbrahim GENÇ, Esen TÜRKYILMAZ, Muzaffer TEKİN ve Osman GÜRBÜZ olduğu halde kendisine Osman GÜRBÜZ'ün Necip HABLEMİTOĞLU'nu öldürüp öldürmeyeceğini sorduğunu ve bunun karşılığı olarak kendisine bir milyon dolar teklif ettiklerini, kendisinin Necip HABLEMİTOĞLU'nu tanımadığını ve kim olduğunu sorması üzerine kendisine, şahsın yazar olduğu ve öldürülmesi gerektiğininin söylendiğini, kendisinin bu teklifi kabul etmediğini, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Osman GÜRBÜZ'e dönerek "Osman bu iş gene sana düştü." Dediğini, daha sonraki dönemde kendisinin basından Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürüldüğünü duyduğunu, ancak kimin öldürdüğünü bilmediğini,
'İ^P^^^
Kendisinin iş adamı olarak bildiği ve kabul ettiği Çerkez ibrahim lakaplı ibrahim ÇİFTÇİ'nin Osman GÜRBÜZ'e ait Balat'ta ki, yazıhanesine o tarihlerde sık sık gelip gittiğini, Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesinden yaklaşık 6-7 ay sonra Osman GÜRBÜZ'ün Şirinevler de kendisine "HABLEMİTOĞLU'nun parasını masalarda bitirdik." dediğini, bu esnada yanlarında Esen TÜRKYILMAZ'm da olduğunu Esen TÜRKYILMAZ'm Bahçelievler'de gayri meşru işlerle uğraşan bir kişi olduğunu, bu konuşmadan sonra kendisinin Osman GÜRBÜZ'ün HABLEMİTOĞLU'NUN öldürülmesi olayına karıştığını ve aldığı parayı da kumarda bitirdiğini anladığını, 27 Nisan 2006 tarihinde Alparslan ARSLAN kendisine "Şaibeli sermaye sahiplerinin maddiyatlarını alalım. Türkiye'de fakir ihtiyaç sahibi halka dağıtalım." Dediğini ve Eczacıbaşı Holding, Koç Grubu, Mehmet Ali ERBİL, Mehmet Ali BİRAND, ATV, ATV'ye bağlı Kanal 1 gibi şirketleri hedef olarak gösterdiğini, hatta Alpaslan ARSLAN'm kentlisine Bülent ECZACIBAŞI'nm iki kişiyi öldürttüğünü, bu bilgilerin kendisinde mevcut olduğunu, bunu şantaj olarak kullanabileceğini söylediğini, bu görüşmeden sonra kendisinin şahsi alacağı için Erhan TİMUROĞLU ile birlikte İzmir'e gittiğini, 29.04.2006 günü İzmir den döndüğünü, döndükten sonra Ümraniye'de Alparslan ARSLAN'la buluştuğunu, Alpaslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam Ataşehir Migros'un önüne gittiğini kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm arabasıyla ismini ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Migros önünden kendisini aldıktan sonra Ataşehir'de Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Orada Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsınolduğunu, gittikleri evde Alparslan ARSLAN'm bekar olan arkadaşları kaldığını, burada kendisine Cumhuriyet Gazetesine atılacak olan üç (3) tane el bombasını Muzaffer TEKIN'in getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana 500.000 (beşyüz bin) dolar para vereceğiz. Senin attırdığın kişilere ne kadar verirsen ona karışmayız." Dediğini, kendisinde (2) iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, Bir (1) tanesini de Alparslan ARSLAN'm aldığını ve çantasına koyduğunu, daha sonra ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşmm arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye harçlık olarak kendisinin elli YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye El bombasını gece atmasını ve türbanı da demir parmaklıklara asmasını söylediğini, bunu Alpaslan ARSLANIN bu şekildeki istemi üzerine söylediğini, ikinci bombayı da 10/05/2006 tarihinde İsmail SAĞIR ve Tekin İRSİ isimli şahısların attığını, bu bombaların atımında Tekin İRŞİ'nin yer gösterdiğini, İsmail SAĞIR'm ise attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, 11/05/2006 tarihinde Alparslan ARSLAN'm kendisinde ki bir adet el bombasını gündüz vakti gidip Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını, kendisinin bu olaydan önce Alpaslan ARSLAN ile Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak Alparslan'Om kendisini dinlemediğini, Üçüncü bombanın atışını Alparslan ARSLAN'la birlikte, İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRŞİ'nin beraber gerçekleştirdiklerini, kendisinin engel olmaya çalıştığım ancak kendisini dinlemediklerini, daha sonrasında kendisinin gece haberlerinde bombayı attıklarını öğrendiğini, kendisinin kesinlikle Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konuda bilgisinin olmadığını, sadece Alpaslan ARSLAN'm olay hakkında üstü kapalı kendisine bir şeyler anlattığını, Kendisinin Danıştay olayı ile ilgili yargılanırken Muzaffer TEKİN'in Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir'de .kendilerine bombalan verdiğini söylemediğini, çünkü yapacağı eylemler ile ilgili kendisine beş yüz bin dolar para vaat
edildiğini, Cumhuriyet gazetesine yönelik yaptıkları bir ve ikinci saldırı olayının karşılığında kimsenin ölmediğini ve kimsenin yaralanmadığından dolayı az bir ceza alacağını bildiğini, zaten bu şekilde anlaşma yaptığım, bahse konu beş yüz bin dolar parayı Ankara'da alacağım, Ankara'ya gelme sebebinin de bu para olduğunu, ancak vaad edilen beş yüz bin dolan alamadığını, bu parayı kendisine bizzat Muzaffer TEKİN vaat ettiğini, Kendisinin katılmadığı Danıştay saldırısı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, adaletin yerini bulması için gerçekleri anlattığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile ilgili tevsi tahkikat talebinde bulunduğunu zannettiğini, tevsi tahkikat talebinin reddine mahkemece karar verilmesi üzerin e kendisine de soru sorulmayınca bu olayları tanık sıfatıyla anlattığını, bahsi geçen Ataşehir'deki toplantıda el bombalarını kendisine Muzaffer TEKİN'in verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün o toplantıda olmadığını, ancak kendisinin Veli KÜÇÜK'le Alparslan ARSLAN'ın Üsküdar'da Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştuklarını bildiğini, zaman zaman kendisinin de yanlarında bulunduğunu,
f- Şüphelinin bilgisayarından elde edilen diğer belgelere bakıldığında "Tayyip anani da al git" ile başlayan ve sonunda "Başbakan kendi idam fermanını yazmakta sonu ip olacaktır " ibareli yazıyı ben yazmadım iletiler incelendiğinde yazmadığım ortaya çıkar. Yazıyı Word"a bilerek veya bilmeyerek kaydettiğimi hatırlamıyorum. Türk Solu dergisinde yayınlandığını tahmin ediyorum. c-satilikvatanyokmualan_l_l_I_(!)....3 başlıklı AK parti tarafından vatanın satıldığı iddialarının yer aldığı görüntüler ve yazılar bir şekilde bir yerden internet vasıtasıyla bana gelmiş olabilir menşei bana ait değil. D- SAYIN KOMUTANIM İBARESİ İLE BAŞLAYAN YAZIYI DÖNEMİN GENEL KURMAY BAŞKANI ORGENERAL HİLMİ ÖZKÖK'E BEN YAZDIM ÇUVAL HADİSESİNE ÇOK ÜZÜLDÜĞÜM İÇİN HİSSİYATIMI DİLE GETİRDİM dediği mektubun içeriği bulunamamıştır. Zarf olarak çıkmıştır. -Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' in kullandığı 05423546579 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüğü, -Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün kullandığı 05323412902 nolu GSM hattı ile 340 kez görüştüğü, -Veli KÜÇÜK' ün kullandığı 05336439665 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüğü, -Sedat PEKER' in kullandığı 05357255634 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüğü, -Mecnun OD YAKMAZ' in kullandığı 05332711435 nolu GSM hattı ile 12 kez görüştüğü, -Mehmet Fikri KARADAĞ' in kullandığı 05358881514 nolu GSM hattı ile 285 kez görüştüğü, -Kemal KERİNÇSİZ' in kullandığı 05322143354 nolu GSM hattı ile 39 kez görüştüğü, -Kemal KERİNÇSİZ' m kullandığı 05332949190 nolu GSM hattı ile 76 kez görüştüp, -Ayhan PARLAK' in kullandığı 05445259696 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüp, -Oktay YILDIRIM' in kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 217 kez görüştüp, -Oktay YILDIRIM' m kullandığı 05425315368 nolu GSM hattı ile 211 kez görüştüp, -Kuddusi OKKIR' in kullandığı 05337624601 nolu GSM hattı ile 37 kez görüştüp, -Mete YALAZANGİL' in kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüp, -Semih Tufan GÜLALTAY' m kullandığı 05324431634 nolu GSM hattı ile 60 kez görüştüp, -Semih Tufan GÜLALTAY' m kullandığı' 05323280462 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüp " .\
-Halil Behiç GURCIHAN' m kullandığı 05325959046 nolu GSM hattı ile 15 kez görüştüğü, -İbrahim CİNGİ' in kullandığı 05357184841 nolu GSM hattı ile 154 kez görüştüğü, -Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 382kez görüştüğü, -Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05438324409 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüğü, -Sevgi ERENEROL' un kullandığı 05323678060 nolu GSM hattı ile 70kez görüştüğü, -Hüseyin Gazi OĞUZ' un kullandığı 05322650260 nolu GSM hattı ile 19 kez görüştüp, -Saipir DEBZLEVİDZE' m kullandığı 05396877191 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüğü, -Zeki Yurdakul ÇAĞMAN' m kullandığı 05322201077 nolu GSM hattı ile 151 kez görüştüğü, -Ahmet Erden ARSLAN' m kullandığı 05358324291 nolu GSM hattı ile 14 kez görüştüğü, -Murat ÖZKAN' m kullandığı 05323344275 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüp, -Alparslan ASLAN' m kullandığı 05326713439 nolu GSM hattı ile 31 kez görüştüp, (Danıştay saldırganı -Bağaç Kaan MURATHAN' m kullandığı 05355056666 nolu GSM hattı ile 37 kez görüştüp, (REİS(kod) Sedat PEKER in adamı halen yargılanıyor) -Mete Can KURT' un kullandığı 05335193535 nolu GSM hattı ile 40 kez görüştüp, -Hüseyin GÖRÜM' ün kullandığı 05056588812 nolu GSM hattı ile 57 kez görüştüp,
g-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi ERGENEKON yapılanması içerisinde anlatılan ERGENEKON her şeyin içerisinde olmalı fakat içerisinde oldupnu hissettirmemelidir. Şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in hiçbir dernek üyesi olmadığı halde Milli Güç Birliği Platformunun tüm eylemlerine katıldığı bizzat Muammer KARABULUT' tarafından belirtilmekte olup, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda kurulması kararlaştınlan Milli Güç Birliği Platformunun kanunen dernekleşemediği halde sırf örptçe kurulması gerektiği belirtildiğinden şüphelilerce illegal olarak kurulmuş ve Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK tarafından yönlendirilmiştir. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sivil unsurlarının yapılanmasını düzenleyen LOBİ-ERGENEKON isimli dokümanın yedinci bölümü c maddesinde bulunan, İle). KÖPRÜ PERSONEL Ergenekon tarafından atanacak iki sivil, mutlaka başka kuruluşlarda görevli olanlar arasından seçilmelidir. Böylece gizliğin sağlanması korunmuş olacaktır. Bu kişilerin yeterli bilgi ve deneyim sahibi olmalarından sonra, organizasyonun merkez yönetiminde yer almaları sağlanmalı, organizasyonun merkez başkanı bu kişiler arasından seçilmelidir. Denilmektedir. Yukarıda ayrıntıları anlatılan ERGENEKON ve LOBİ belgelerinde geçen örptün gizli hiyerarşik yapısında bulunan kişilerle alman kararların uygulamaya sokulup, örptün alt
kademesiyle irtibattan sağlayacak ve yine MAFİANIN Yeniden Yapılanması (reorganizasyonu) dokümanında mafyanın başına sivil bir şahsın getirilmesinin kararlaştırıldığı, belirtilmiş olup, şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in hem asker kökenli oluşu, ERGENEKON terör örgütü üyeleriyle, hem suç örgütü liderleriyle, hem sivil toplum kuruluşlanyla, hem iş dünyasıyla, hem de askeri ve idari görevlerde bulunan kamu görevlileriyle ve her kesimle irtibata geçme kabiliyeti ile geçmiş tecrübeleri göz önüne alındığında, ERGENEKON terör örgütü yapılanması içinde KÖPRÜ ELEMAN görevini şüpheli Muzaffer TEKİN ile Veli KÜÇÜK'ün birlikte yürüttükleri, bu iki şüphelinin de geçmişte asker kökenli olmalan, hiçbir sivil toplum kuruluşuna üye olmamalanna rağmen kendi beyanlanyla ağabeylik misyonu sebebiyle görüşlerine göre hareket etmeleri, suç örgütü liderleriyle olan yakın ilişkileri göz önüne alındığında KÖPRÜ ELEMAN görevini yürüten örgütün üst düzey ve alt düzey elemanlan arasındaki örgütsel irtibattan sağlayan kişiler olduklan açıkça anlaşılmaktadır. Şüpheli ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ZAFER (Kod) adını kullandığı, Ergenekon, LOBİ ile Devletin Yeniden Yapılanması belgesi ve diğer şahıslann bu belgelere sadık kalarak gizli ve illegal bir şekilde yaptıklan bir çok alandaki örgütsel faaliyetler, örgütün faaliyetleri olarak yansımamış örnekleri dosyaya konmuş iddianameler ve tüm deliller göz önüne alındığında ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in Ergenekon yapılanmasının içerisinde önemli görevleri bulunduğu ve yine bu yapılanmada sözü edilen mafya liderleri ile irtibat kurulması ve gerektiğinde mafyaya sızmak şeklindeki örgütün amaçlanna uygun olarak bu kişilerle gizli ilişkiler kurup bu kişileri yönlendirdiği, Şüpheli Mete YALAZANGİL'in beyanında anlattığı gibi cezaevindeki şahıslan ziyareti dahi kendi adı deşifre olmasın diye başkalan vasıtası ile gerçekleştirdiği, yukanda bahsedilen Ertuğrul YILMAZ, Ayhan PARLAK, Semih Tufan GÜLALTAY, halen firari durumdaki Emre GÜLALTAY, Sedat PEKER, REİS (Kod) Sedat PEKER bazı adamları, İbrahim ŞAHİN ve Danıştay saldınsı sebebi ile Alparslan ARSLAN, Doğuş Factoring şirketi ile kendi sermayesi olmaksızın yapmış olduğu işlemler, Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ, Rafet ARSLAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK veli KÜÇÜK gibi askeri şahıslarla irtibattan, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK gibi emekli astsubaylarla olan ilişkileri, Sevgi ERENEROL, Muammer KARABULUT, Taner ÜNAL, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay YILDIRIM ile olan derneksel ilişkileri, Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in ve işçi partisi ile Mehmet Adnan AKFIRATTa ilişkileri, Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ'a "seni VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ'nin İstanbul temsilciliğine uygun gördük" demesi ve Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ ı hem REİS (Kod) Sedat PEKER hem de Ertuğrul YILMAZTa ve Semih Tufan GÜLALTAY ile tanıştırması her iki şüphelinin de emekli asker olmalanna rağmen suçlu kişilerle bu kadar yakından ilgilenip daha sonra onlara sahip çıkmalan da yine örgütün yapısı gereği bu tür insanlan örgütün bünyesinde muhafaza etmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Osman YILDIRIM'ın beyanlann da belirtildiği gibi Danıştay olayından önce Ataşehirde yapılan toplantıda bizzat bombalan getittirip Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'a vermesi, Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'la olan ilişkileri, bombalann saklandığı yere gidip deşifre olmamak için arabadan hiç inmeksizin Oktay YILDIRIM'ı arabadan görmesi üzerine Oktay YILDIRIM ile aralarındaki şifreli anlaşma sebebi ile manav dükkanından aynlıp ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile buluşmaya gitmesi, Şüphelinin Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN operasyonel biriminde ve mafya ile irtibatlı birimlerinden sorumlu örgütün
sivil yapılanması ile gizli ERGENEKON üst düzey yapılanması arasında köprü eleman vazifesinde bulunduğu köprü elemanların her iki grupla da irtibata geçecek kadar hem deneyimli hem de kabiliyetli kişiler olması gerektiği ERGENEKON ve Lobi belgelerinde bizzat belirtildiği hususları da göz önüne alındığında, Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek ve mala zarar vermek suçlarını da azmettiren sıfatıyla işlediği, Aramalar sırasında ele geçirilen içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu 16 nolu cd yi ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda temin edip sakladığı anlaşılmaktadır. Ve bu gizli belgelerin tahsis olunduğu amaçtan farklı olarak kullanıldığı, çuval olayının örgüt tarafından dezenformasyon amaçlı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in ERGENEKON terör örgütünün üst düzey yöneticisi konumunda olduğu, üzerine atılıe ylemlerine uyan, TCK' nun 314/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 327. maddeleri gereğince; Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün gerçekleştirmiş olduğu Cumhuriyet gazetesine el bombalarının atılması ve Danıştay saldırısı eylemlerinin azmettiricisi olduğu, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında kullanılan el bombalarını temin edip Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'a verdiği anlaşılmakla, TCK'nun 312/1, 313/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 82/l.a-g, 38/1 - TCK'nun 82/l.a-g, 38/1, 35 ( 4 kez) - TCK'nun 174/1,2 - TCK'nun 170/1-c, 38/1 (3 kez), TCK'nun 151/1, 38/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırlması, Şüpheli Muzaffer TEKİN, ERGENEKON terör örgütünün yöneticisi konumunda olup, 5237 Sayılı TCK'nun 314/3. maddesi "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır" ve TCK'nun 220/5. maddesi de "Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır" hükmü gereği, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı sorumlu tutulmasının yasal zorunluluk olduğu anlaşıldığından; 1- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; İsmail YILDIZ, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Mete YALAZANGİL, Aydm YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK, Fikret EMEK'in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek suçundan dolayı TCK'nun 327/1. maddesi gereğince (7) YEDİ KEZ, 2- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; İsmail YILDIZ, Ergün POYRAZ, Mete YALAZANGİL, Aydm YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK'in işlemiş oldukları; Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanmak suçu nedeniyle: TCK'nun 326/1. maddesi gereğince, (6) ALTI KEZ, 4- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Gazi GÜDER, Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU^rgün POYRAZ, Fikret EMEK, Doğu PERİNÇEK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜR^,'""Sevgi ISftÇNEROL, Habip Ümit SAYIN, Hikmet ÇİÇEK, Kemal KERİNÇSİZ, Nj&sretSENEM, F^kut ERSOY ve Murat
*; M j) o
ÇAĞLAR'in işlemiş oldukları, Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetmek suçu nedeniyle; TCK'nun 135/21,43/2. maddesi gereğince (18) ONSEKİZ KEZ, 5- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ ve Fikret EMEK'in işlemiş oldukları, silahlı terör örgütüne ait silahları depolamak suçu nedeniyle; TCK'nun 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ, 6- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Ayşe Asuman ÖZDEMİR ve Halil Behiç GÜRCİHAN'in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı Etkileme suçu nedeniyle; TCK'nun 288. maddesi gereğince (2) İKİ KEZ, 7- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Fikret EMEK, Hayrettin ERTEKİN, Hikmet ÇİÇEK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayati ÖZCAN, Ergün POYRAZ, Nusret SENEM ve Doğu PERINÇEK'in işlemiş oldukları; Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek suçu nedeniyle, TCK'nun 334/1 maddesi gereğince (8) SEKİZ KEZ, 8- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: İsmail YILDIZ, Bekir ÖZTÜRK, Hüseyin GÖRÜM ve Fuat ERMİŞ'in işlemiş oldukları; Askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK'nun 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince (4) DÖRT KEZ, 9- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Mehmet Fikri KARADAĞ, Hayrettin ERTEKİN ve Muhammet YÜCE'nin işlemiş oldukları; Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu nedeniyle, TCK'nun 284/1 maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ, 10- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'ın işlemiş olduğu; Ruhsatsız patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle, TCK'nun 174/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5/2. maddeleri, 11-Şüpheli Ergün POYRAZ'm işlemiş olduğu; Yasaklanan bilgileri açıklamak suçu nedeniyle TCK'nun 336. maddesi, 12-Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hayrettin ERTEKİN'in işlemiş olduğu; Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçu nedeniyle TCK'nun 216/1. maddesi gereğince (2) İKİ KEZ, 13-Şüpheli Hayrettin ERTEKİN ve Aydın YÜKSEK'in işlemiş olduğu 2863 Sayılı yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı Kanunun 73. maddesi (2) İKİ KEZ, 14-Şüpheli Hayrettin ERTEKİN'in işlemiş olduğu 2813 Saydı Kanuna muhalif olarak ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri gereğince ayrı ayrı CEZALANDIRILMASI talep edilmiştir.
5-ŞUPHELI MAHMUT OZTURK a-Emniyet beyanında, Patlayıcılarla alakasının olmadığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile böyle bir manava gitmediğini ve Oktay YILDIRIM ile 2 yıldır konuşmadığını, Ali YİĞİT' i manavda gördüğünü ancak beyanlarını kabul etmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' i 27 yıldır tanıdığını, 1998 yılından itibaren de kendisi ile daha sık görüştüğünü ve kendisinin ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yardımı ile Akdeniz Petrol işini kurduğunu, Danıştay saldmsmda Beykoz Çavuşbaşı' ndaki evine gelip kendisinde bir gece kaldığını ve evinde intahara teşebbüs ettiğini, kendisini hastaneye göndermek için Zekeriya ÖZTÜRK ile Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahıslan çağırdığını ve bu şahıslarla hastaneye götürdüklerini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in Danıştay saldmsmda arandığım bilmediğini, aranmış olduğunu bilse evine almayacağını, Oktay YILDIRIM ile birlikte Kilis' de görev yaptığı sırada Mehmet DEMİRTAŞ' ı tanıdığını, Mehmet DEMİRTAŞ ve Oktay YILDIRIM ile ailecek görüştüklerini, Ali YİĞİT' in beyanlarının tamamen hayal mahsulü olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiş,
b-savcıiık beyanında Savunmasında ise ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile Danıştay olayından beri görüşmediğini, Danıştay olayında ise ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in evine geldiğinde arandığını bilmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e yakalanmadan 1 ay önce 1500 YTL borç para verdiğini, bürosunda her çevreden (asker ve polis) insanların olduğunu, Mete YALAZANGİL ' i Mete Hoca olarak tanıdığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisine gittiğinde genelde orada olduğunu, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e herkesin komutanım diye hitap ettiğini ve saygı duyduğunu, şu anda tuğgeneral rütbesinde muazzaf konumdaki insanların dahi kendisine komutanım diyerek kendisine saygı duyduğunu, zaman zaman general rütbesindeki büyüklerinde ziyarete geldiğini, Tuzla Piyade Okul Komutanın geçen sene geldiğini, emekli general Muammer ÜNAL' m da zaman zaman oraya geldiğini, ofisin hiç boş kalmadığım, her hangi bir dernek ve oluşum içinde olmadığını, son olarak ofise 3 ay önce gittiğini, 5 dk. kadar sonra ayrıldığını, Doğuş Factoring firmasının evinin yanında olduğunu, şirket ile irtibatının olmadığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in bu şirket ile irtibatını Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, Oktay YILDIRIM ile daha önceden ticari işler yaptığını, bu işlerden dolayı arasının açıldığını, 2 yıldır ailecek dahi görüşmediğini, yalnız 1 ay önce kendisini arayıp geçmiş olsun dediğini, Mehmet DEMİRTAŞ' m LPG istasyonundan zaman zaman gaz alıp çayını içtiğini, yanında 40-50 tane adamı olduğunu, hepsine iş bulduğunu, yeğenine manav dükkanı açtığını, büfenin de yeğeni tarafından işletildiğini, manavında Ali YİĞİT tarafından işletildiğini, bir aç sefer alış veriş yaptığını, bombalan basından duyduğunu, Ali YİĞİT' in evine hiç gitmediğini, Ali YİĞİT' in beyanlannı kabul etmediğini, Oktay YILDIRIM ile 2 ay önce görüşmediği gibi 2 yıldır görüşmediğini, kendi arabasının siyah mercedes eşine ait arabasının ise yeşil renkli opel corsa olduğunu, siyah mercedes ile gidip manav dükkanına opel corsa ile dönmediğini, Mehmet DEMİRTAŞ ile ailecek görüştüğünü, Oktay YILDIRIM ile 2 yıldır görüşmediğini beyan etmiş ise de, Danıştay saldırısı sebebi ile vermiş olduğu ifadesinde ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in evine geldiği ve Danıştay saldmsmdan sorumlu tutulduğunu ve bunun için sıkıntılı olduğunu söylemesi üzerine kendisinin burada rahat edemeyeceğini, Ümraniye' deki evine davet ettiğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' jîrfSe-Ş&y^şbaşı' ndaki villada kalmak '■
-\
istediğini beyan etmesi üzerine ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in villada kaldığını, sonraki gün de kendisini almaya gittiğinde yaralı olduğunu gördüğünü,
c-Diğer şüpheli ve tanık beyanları; Oktay YILDIRIM beyanında Mahmut ÖZTÜRK ve Mehmet DEMİRTAŞ ile ailecek görüştüklerini söylediği, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile kendisini Mahmut ÖZTÜRK' ün tanıştırdığını, Mahmut ÖZTÜRK ile Mehmet DEMİRTAŞ' m dükkanında karşılaşmış olabileceğini, ancak özel olarak buluşup oraya gitmediğini, Mehmet DEMİRTAŞ ise bu konuda Oktay YILDIRIM' ı tanıdığını, Ali YİĞİT' in yeğeni olduğunu, Mahmut ÖZTÜRK' ü genelde medyadan duyduğunu, bazen manav dükkanına geldiğini, ancak o kadar samimi olmadığını beyan etmiş, Olmaları her üç şüphelinin ailecek görüşüp zaman zamanda iş ortaklıkları kurdukları halde birbirleri ile görüşmüyormuş ve samimi değillermiş gibi beyanda bulunmaları, Yine Mete YALAZANGİL' in beyanında Mahmut ÖZTÜRK' ün ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile petrol işi yaptığını beyan etmiştir. ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN beyanında Mahmut ÖZTÜRKÜN askeri olduğu 1998 yılından beri kendisiyle sık sık görüştüğü hatta petrol işinde kendisine yardımca olduğunu, Danıştay saldırısından sonra evine saklanmak için gittiğini ve evinde intihara teşebbüs ettiğini beyanetmiş olup.
d- telefon irtibatları -Mete YALAZANGİL' ün kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü, -Murat ÖZKAN'm kullandığı 05322526065 nolu GSM hattı ile 647 kez görüştüğü -Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm kullandığı 05322201077 nolu GSM hattı ile 249 kez görüştüğü -Oktay YILLDIRIM'm kullandığı 05425315368 nolu GSM hattı ile 3 kez görüştüğü -Muzaffer TEKİN'm kullandığı 02164140705 nolu sabit hattı ile 2 kez görüştüğü -Muzaffer TEKİN'm kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 171 kez görüştüğü -Murat ÖZKAN'm kullandığı 05323344275 nolu GSM hattı ile 2504 kez görüştüğü -Mehmet DEMİRTAŞ'm kullandığı 05325567815 nolu GSM hattı ile 82kez görüştüğü
g-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Ali YİĞİT'in Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Mehmet DEMİRTAŞ ile alakalı beyanları, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in siyah Mercedes ile gelmesi, akabinde şüphelinin san Opel Corsa ile Oktay YILDIRIM ile birlikte manav dükkanının oraya gelmesi hususlan da Mahmut ÖZTÜRK tarafından siyah Mercedes'in kendine ait olduğu, eşine ait Opel Corsa'nm yeşil renk olması ve yine Mehmet DEMİRTAŞ'm Ali YİĞİT'e bunlar devlet, devlete çalışıyorlar şeklinde beyanlan şüphelinin ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile olan yakınlığı ve aralanndaki hiyerarşi, sürekli bürosuna gitmesi, geçmişte ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN' in bıraktığı işi Mahmut ÖZTÜRK' ün yapması hatta ortak olarak petrol işi yapmalan ve gizli gizli Mehmet DEMİRTAŞ'm LPG istasyonunda konuşmalan ile bombalann yakalandığı eve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in Mercedes otomobili ile gelip daha sonra uzaklaşmasının akabinde Oktay YILDIRIM ile aynı yere gelmesi ve örgütün aylık gizli toplantılanna katılması, bazı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılması hususlan da göz önüne alındığında, Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK'ün ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak eylemine uyan, TCK' nun 314/2 ve 3713 Saydı Terörle Müeaieje Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir. ^* ' ^
6- ŞÜPHELİ GAZİ GÜDER : a-Emniyet ifadesinde; "...maillerin Asuman ÖZDEMİR ile yapmış olduğu yazışmalar olduğunu, Asuman ÖZDEMİR'i gazeteci olarak tanıdığını, M.Ö isimli şahsın kim olduğunu bilmediğini, mailleri kendisine gelme sebebinin Kuddusi OKKIR'ın kendisini Muzaffer TEKİN ile tanıştırmak istediğini, kendisinin de o sırada ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'i tanımadığı için Asuman hanımın "bunları tanıyormusun" diye sorduğunu, maillerin Asuman hanımdan bu konu ile ilgili gelen mailer olduğunu, kendisinin de ) Kuddusi OKKIR 'a kendisini bu adamlarla mı tanıştıracaktın diye gönderdiği ve çok kızdığı e-mailler olduğunu, ) Kuddusi OKKIR ile 2006 yılı Mart ayları başlarında tanıştığını, bu tanışmanın sebebi ise Densan Elektronik isimli şirketimin Kosgeb müracaatları için danışmanlık yapması için tanıştıklarını, bu çalışmalarla ilgili olarak şirketine sıkça gelip gittiğini, , mailde ismi geçen Murat yüzbaşı isimli askeri de tanımadığını, hiç görmediğini, olayını da duymadığını, hala da bu sarı zarf olayı nedir bilmediğini, kendisine gönderilen bu e-maille cevap verip vermediğini hatırlamadığını, ama cevap verdiğini de sanmadığını, maille ilgili söyleyeceklerinin bunlardan ibaret olduğunu, Kendisine okunan Özel 002 e-mailli Asuman ÖZDEMİR 'in kendisine gönderdiğini, ancak bu mailde gecen isimlerden Şahin'i Asuman hanımın avukatı olarak duyduğunu, tanıdığı kadarıyla Asuman hanımın yazmış olduğu bu maili macera romanı okur gibi okuduğunu, kendisinin bunları yazmasında özel bir sebep bulamadığını, Asuman hanımın çok konuştuğunu ve lakırtı ettiğini, uzun yazmayı çok sevdiğini, bu sebepten bahsettiği konuları kendisine yazdığını, kendisinin de okuduğunu, 03 YORUM Gazi GÜDER isimli yazıyı 2006 yılı Ağustos ayında Asuman hanıma kendisinin yazdığını, bu dönemde Asuman hanımın Zaman Gazetesine ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) ile ilgili röportaj verdiğini, bununla ilgili çok artı ve eksi eleştiriler geldiğini, hatırladığına göre tiyatrocu Yılmaz ERDOĞAN ile ilgilide bir yazı yazdığını, sıkça tehditler de aldığını, kendisine ulu orta herkes ile tartışmaya ve didişmemeye girmemesi gerektiğini daha ağır daha sakin bir duruş sergilemesi gerektiğini bu e-mailimle anlatmaya çalıştığını, Artık ana karargahta olmalısınız, bir başka anlatımla, planlamacı, eğitimci, koordineci, örgütçü vb. görevleriniz yada işlevleriniz olmalı büyük örgütlenme gerekir yazısı ile ilgili, Asuman hanımın onla bunla didişip durması, yazıların sonunda hep birilerini eleştiriyor olması kendisini rahatsız ettiği için bu tür yazılarla insanlarla sürtüşmemesi için belirli konularda daha belirgin, daha düzenli ve daha anlamlı yazılar yazmasını kast ettiğini, Ayrık Otu hareketini ilk defa burada duyduğunu, hiçbir bilgisinin olmadığını, Asuman ÖZDEMİR 'in kendisine yazmış olduğu yazıda telefonlarının dinlendiğini söylediğini, kendisinin bildiğinin bu kadar olduğunu, E-mailde geçen "pamukyan" Orhan PAMUK'olduğunu, "kör Kemal" ise Yaşar KEMAL' olduğunu, "totoş " ise Yılmaz ERDOGAN'ı kastettiğini, Bu yazıyı Asuman ÖZDEMİR 'e Zaman Gazetesindeki çıkan röportajının ne kadar hatalı ve yanlış bir şey olduğunu söylemek için yazdığını, Alp EREN isimli şahıs olarak kastedilen kişinin kendisi olduğunu, Ali Rıza TANAÇAR'ın Konya'da bulunan arkadaşı tarafından takılan bir lakabı olduğunu, lakap takılmasının nedenin ise, 1985 yılında Türkiye'de ilk defa yazılan kitaplardan biri olan Bilgi işlem terimleri sözlüğünü ayrıca işletme Terimleri sözlüğünü hazırladığını, işletmecilik konusunda insanların eğitilmesi konusunda da kitaplar yazdığını, bu nedenle de Cesur ve Bilgi Adam anlamına gelen Alp eren lakabını kendisine taktıklarını, deşifreden kastının ise, Asuman hanımın kim desteklerse ortaya bir taraf çıkmış olacak bunu anlatmak için yazdığını, bu yazısında kesinlikle hiyerarşik bir yapıdan bahsedilmediğini, röportajda Asuman ÖZDEMİR ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme derneğini) ile ilgili çok ağır ithamlarda bulunduğu için yazdığını, 587
/^^l&/£.
03-YORUM-KUDDUSİ-2006-08-20 isimli dosyanın Asuman ÖZDEMİR'in Zaman Gazetesine vermiş olduğu röportajla ilgili olarak ismini hatırlayamadığı bir şahsın kendisine çok ağır küfür ve hakaretler içerikli e-mailler gönderdiğini, Kuddusi OKKIR ise bu ağır küfür ve hakaret içerikli e-maillere cevap vermek amacıyla bu yazıyı yazdığını, ama gönderip göndermediği konusunu bilmediğini, GG-LAKAPLAR isimli dosya içersindeki lakapların arkadaşları tarafından kendisine takılan lakaplar olduğunu, LAKAPLAR 1973 - ELMOR ......... Aslan Zihni ÖGE: 1973 yılındaki kendisinin komutam olduğunu, kendisine bu lakabı taktığını, 1977 - THE KING ....... ABD - Sınıf Arkadaşları : 1977 yılında Amerika'da mastır yaparken sınıf arkadaşları tarafından takılan lakap olduğunu, 1992-THE ADAM ......... Ardıç GÜRSEL : 1992 yılında The Marmara otelinde Bilgi İşlem Danışmanı olarak çalıştığı süre içerisinde patronu Ardıç GÜRSEL tarafından takıldığını, 2003 - THE EAGLE :Yakm arkadaşlarının saçlarının beyaz olmasından dolayı "kartal" bu lakabı taktıklarını, 2006 - 01/07 ALPEREN .................... A Rıza TANAÇAR : Ali Rıza TANAÇAR'm kendisinin Konya'dan arkadaşı olduğunu, kendisine bu lakabı taktığını, MİLLİ IRGAT ............. Kuddusi OKKIR : Bu şahsıda kendisine bu lakabı taktığını, CESUR YÜREK : Bircan OĞANKUL'un arkadaşı bu lakabı kendisine taktığını, YAĞMUR YÜREKLİ .... Bircan OĞANKUL : arkadaşı Bircan OĞANKUL'un bu lakabı taktığını, 2006 -08/12 THAMADE ....Asuman ÖZDEMİR: Asuman ÖZDEMİR'in kendisine bu lakabı taktığını, YÜCE YÜREKLİ .... Ergun ÖZGEN : Ergun ÖZGEN'in arkadaşının kendisine bu lakabı taktığını, Kendisinin kod isimleri kullanmadığını, bunların kod isimler olmadığını, arkadaşlarının kendisine çeşitli yıllarda takmış oldukları lakaplar olduğunu, "Manifesto -Mastır -Porje-Isimleri adı altında MASTER PROJE ADAY İSİMLER LİSTESİ * ULUSAL KURTULUŞ HAREKATI * ULUSAL AYDINLANMA HAREKATI * AYDINLIK SA VAŞÇILARIHAREKATI * ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK HAREKATI * ULUSAL BAĞIMSIZLIK HAREKATI * YENİDEN KURTULUŞ HAREKATI' -Türk Kadını Giriş Yazısı Başlığı adı altında TÜRK KADINI PROJESİ ile alakalı olarak Bu konu hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, harekat kelimesini kullanmadığını, bu harekatların ne anlama geldiğini ve ne amaçları olduğu konusunda bilgisinin ve alakasının olmadığını, ilk defa duyduğunu, Türk kadını projesi 2006 yılında bir sunum şeklinde ) Kuddusi OKKIR tarafından kendisine e-mail olarak gönderildiğini, kadınlar sosyal faaliyetlerde daha aktif olması ve daha öne çıkması için yazılmış bir sunum olduğunu, bu, sunumla ilgili olarak ) Kuddusi
588*
/^â^te
OKKIR'la dalga geçtiğini, çünkü bu projenin geçerli ve mantıklı bir tarafı olmadığını düşündüğü için dalga geçtiğini,
b-GAZİ GÜDER Savcılık beyanında; Askeriyeden 1984 yılında Deniz Ön Yüzbaşısı iken kendi isteği ile ayrıldığını, Densan isimli elektronik şirketini kurduğunu, kendi adıma bu şirketi işlettiğini, Bilgisayar yazıhmcılığı ve tamirat gibi işler yaptığını, kantinler ve orduevinde kullanılacak akıllı kart programları hazırladığını, şüphelilerden sadece Kuddusi OKKIR ve Asuman Ozdemir'i tanıdığını, Kuddusi Okur 'u geçen sene Mart ayında tanıdığını, koskepten yaptığı temaslar sırasında kendisi ile tanışmış olduğunu, 9 Eylül 2006 tarihinde UKKP adı ile başlattığı Ulusal Köy Kütüphaneleri projesi kapsamında kurucu üyelerden birisinin de Kuddusi Okkur olduğunu, Asuman hanımın olduğunu, Şehmus Ercanın olduğunu, projenin tamamının kendisine ait olduğunu, Kasım ayında Kuddusi OKKIR 'ı projeden attığını, sebebinin Kasım ayında Bordo Siyah isimli yayınevinin projeye sponsor olarak getirdiği, teklifin kendisine gelmediğini ancak teklifi Kuddusinin kendisinin aldığı ve proje grubuna doğrudan teklifi götürdüğünü, gelen teklifi , projede ticari bir amaç varmış gibi düşünüldüğünü, Kuddusi 'yi projeden çıkarttığı ve bütün ilişkilerini kesttiğini, daha sonra kendisi ile birkaç sefer görüştüğünü, Kuddusi 'nin çalışma yaptığı sırada Kobilere eğitim vermek için bir şirket kurduğunu, bu şirketlerde yazılımlarını satacaklarnıjş için görüştüğünü, geçen sene Haziran Temmuz ayları gibi internette demokrasi bir haber grubunun olduğu bu grubun onun modorotör yardımcısı olduğnu, Asuman hanımın o gruba yazılarını göndermek istediğini oradan bir tanışıklığının olduğunu, sonra kendisi ile sürekli e- mailleştilerini, kendisini ilk defa Ocak ayının 20. sinde bir akşam yemeğinde bu sene tanıştığını,. Bir kaç sefer değişik ortamlarda görüştüklerini şirkete proje ile ilgili geldiğini, Soruldu: Asuman Ozdemir 'e Genel Kurmay ile iş yaptığını sürekli gidip geldiğini söylediği işi ile alakalı sık sık gittiğini, Kuddusi OKKIR isimli şahsın geçen yıl) Muzaffer TEKİN ile kendisini tanıştırmak istediğini Muzaffer ile tanışmadığını, Haziran veya Temmuz ayında daha sonra bu adamların kim olduğunu öğrenmek için Asuman hanıma e- mail attığını, Asumanın 'da e-mailleri attıktan sonra Kuddusi'ye döndüğünü ve bu adamlar mı beni tanıştıracaktın diye tartıştığını, Hüseyin Görüm 'ü tanımadığını, Bu sebeple Asuman'in attığı e- mailleri Kuddusi'ye ilettiğini başka bir amacı olmadığını, bundan sonra Kuddusi ile tartıştığını, bir iki ay sonra Kuddusi ile UKKP projesini başlattığında bu konuların aklına gelmediğini, Asuman 'in yazdığı e- mailleri gönderdikten sonra kendisinin cevap yazmadığını, daha evvelki aşamalarda başka konularda e- mailleştiklerini, açık istihbarat com. un sahibi Behiç 'i siteden tanıdığını, Asuman mailler attığında kendisine cevap yazmadığını, ancak başka konularda mailleşmelerinin olduğunu, devletin yeniden yapılanması isimli belgeyi göz altında duyduğunu, içeriğini bilmediğini, bu amaçla faaliyette bulunmadığını, ancak o metindeki teknakort yazılı bölümün iki paragrafın yıl sonu kutlaması şeklinde herkese geldiğini, Asuman Ozdemir'e yazmış olduğu sen artık örgütçü olmalısın karargahta bulunmalısın, cephede olmamalısın, cengaver değil artık komutan olmalısın , ana karargahta olmalısın ........ görevleriniz yada işlevleriniz olmalı daha öne çıkmalı, sonuç alabilmek ve bir şeyler yaptım diyebilmek için daha büyük örgütlenme gerekir,bu konuda çalışmalarımız var, ortaya çıkması için daha zaman gerekir, şeklinde devam eden ve yine .... Saldırı niteliğinde yazmanız bence doğru bir strateji olmaz.... Düşmanın birleşmesine yardımcı olmakta bir taktik hatadır, peki o zaman neler yapmalıyız, ayrıca ve ayrıntılı konuşmak gerekir" şeklindeki e- mail soruldu; bunu örgütsel amaçla yazmadığını,
/^Û^ 7 ' V^j^^
Kendisinin düzenli olması için düzgün yazı yazması için yazdığını, Herkese saldırı türde yazı yazmamasını söylediğini, ayrıkotu harekatının ne olduğunu bilmediğini ancak lakaplar ve yazıların kendisine ait olduğunu, ) Kuddusi OKKIR 'in, Bir adam, Ardıç Gürsel, Thameda Asuman Ozdemir, Ergün Özgen şeklindeki yazıyı kendisinin yazdığını bunların kod amaçlı olmadığını kendi hatırında kalan insanları övmek amacıyla yazılmış notlar olduğunu herhangi bir amacı olmadığını. bilgisayarından Manifesto, Master-proje isimleri adı altında çıkan Ulusal Kurtuluş, Aydınlık Savaşçıları, Yeniden Kurtuluş harekatı gibi yazıları bilgisayarına nereden girdiğini bilmediğini, Türk Kadını Projesi) Kuddusi OKKIR tarafından kendisine gönderildiğini, Soruldu : bilgisayarında şifreli dosya olmadığını, Mehmet Zekeriya Oztürk'e ait emniyet ifadesinin de olmadığını, Bircan Oğankul başlıklı e- maV'in espiri olarak geldiğini, Nusret Sevenoğlu HYP Halkın Yükselişi Partisine ilişkin mail UKKP PY bunların da sahip çıkmak istemesi sonucu kabul etmediği bir teklif olduğunu, örgüt üyesi olmadığını, yazışmaların güncel hayata ilişkin günlük yazılar olduğunu,. Kuddis Okkır' la da bu yönde bir beraberliği olmadığını, Bombalardan ve bu örgütten bir haberi olmadığını,
c-Elde edilen deliler Bilgisayarlar İncelemeleri: "03-YORUM-KUDDUSİ-2006-08-20 isimli dosya içersinde Sevgili Gazi, Bu amca her kim bilmem. Ama buna bir cevap hazırlayacağım ve kendi imzam ile göndereceğim. O, Asuman Hanımın kapısında kul, köle olacak. Acele etmeyeceğiz. Gelişmelerin olgunlaşmasını bekleyeceğiz. Vatanını seven Türklerin Boynunda "Duygusal ve ucuz kişilik" yaftası hoş durmuyor...Gerçek milliyetçi, duygularını akıl kılıfında saklayandır. Bunun aksi duruma "Ürkmek.." denir. Sayın Asuman Hanıma bir kez daha hatırlatınız. Yalnız değil...Sevgilerimle, ) Kuddusi OKKIR şeklinde yazı yazının ) Kuddusi OKKIR'm Ayşe Asuman ÖZDEMİR'i de örgütsel anlamda konrol edip yönlendirdiği. AYRIK OTU isimli dosya içersinde Arkadaşlar, Harekâtın Adının "AYRIK OTU HAREKETİ" olmasını öneriyorum ile başlayan Kuddisi OKKIR ismi ile son bulan yazı olduğu, GELEN-ASUMAN-AÇIKLAMA isimli dosya içersinde Gazi Bey, Kemal Bey de aynı şeyleri düşünüyor. İle başlayan ............ Telefon dinleme konusuna gelince iyi bildiğim konudur. Hem ev hem de cebim 2 kaynaktan dinlenir. Bu yüzden lay lay lom muhabbet dışında telefonla bir şey konuşmam. Dinleyen kaynaklardan biri İstinye de ki karargah. Türk güvenlik amiri de teyid etti. Çölaşan dinleyeni sadece emniyette arıyor. Doğru emniyet var ama dinleyip te işine gelene, kullanmak istediklerine servis yapanlardan biri de İstinye. Sevgiler Asuman ile son bulan dosya olduğu, Şeklindeki yazıların aralarındaki örgütsel içerikli konularla alakalı olarak telefonda görüşmedikleri. Ayrık otu yazılarmmda) Kuddusi OKKIR tarafında ye fikir olarak gönderilip şüphelinin de fikirlerini bu konulara yoğunlaştırmaya yönelik olduğu. GG-LAKAPLAR isimli dosya içersinde LAKAPLAR 1973 - ELMOR ........ Aslan Zihni ÖGE 1977 - THE KING .......... ABD - Sınıf Arkadaşları 1992 ~ THE ADAM ........ Ardıç GÜRSEL 2003 - THE EAGLE 2006 - 01/07 ALPEREN ... A Rıza TANAÇAR MİLLİ IRGAT ............. Kuddusi OKKIR — CESUR YÜREK YAĞMUR YÜREKLİ Bircan OĞANKUL-2006 -THAMADE Asuman ÖZDEMİR—YÜCE YÜREKLİ Ergun ÖZGEN vb.
Şüphelilerin kod isimleriyle yazışmalar yaptıkları. ASUMAN HANIM ile başlayan ALPEREN DİYOR Kİ; ......... Siz bu konuma girerseniz, bizler boş durmayacağız, doğal olarak, böylece akılları sıra bir çok kişiyi deşifre etmiş olacaklar. Varan üç. Said-i nursi, aslında Said-i kürdi değil mi? Yani bağıra bağıra söyledikleri gibi "kurt milliyetçisi" değil mi? Size çelişkili tabiri caizse ofsayta düşürmüş olmayacaklar mı? Siz başkaları için de örnek oluşturmayacakmısınızl varan dört.başlıklı yazılar. Örgütsel anlamda taktik ve stratejik talimatlar içeren yazılar olduğu. 2006-05-11-BİRCAN-OĞANKUL1 başlıklı "Dün Gece Sayın Talat Turhan Ne Dedi ,Erol mütercimlerin sorusuna? Sora neydi bir hatırlayalım : Siz ihtilâlci misiniz? Siz devrimci misiniz? Siz kemalist misiniz ? Bunların hepsinin yanıtı sizde var sayın paşam ...Yorumlan okudum .hepsi de yolununuzun doğru olduğunun göstergesi . Savulun "Milli ırgat" geliyor ... şeklinde yazıların da kod adıyla çeşitli aktivitelerin yapıldığı) Kuddusi OKKIR'm Milli ırgat kod adını kullandığı. -Nusret-Sevenoğlu başlığı adı altında Sayın Gazi Bey, dizlerinin üzerine çökertilen Türkiye Cumhuriyetinin tekrar ayağa kaldırılması için başlattığımız, parti formunda ki demokratik halk seferberliğinde gerek İstanbul ilin de , gerekse HYP merkezin de birlikte eylem yapmamızı yürekten, arzu ediyorum. Köy enstitülerini anımsatan projenize HYP ve teşkilatlan olarak sahip çıkalım. Lütfen bize yol gösterin. Sevgilerimle Nusret Sevenoğlu şeklinde yazının bulunduğu, Buna verdiği cevapta "Nusret SEVENOĞLU isimli şahıs HYP (Halkın Yükseliş Partisi) Genel başkan Yardımcısıdır. Bu e-maili bana geçen yıl Ulusal köy Kütüphaneleri projesi başladıktan sonra 2006 yılı Eylül-Ekim ayları arasında çekti, amacı ise bu projeye parti olarak sahip çıkmak istediklerini belirttiler, bende hiçbir siyasi partinin bu projeye bulaşamayacağım ve vakıf yada dernekle hiç bir ilişkimiz olamayacağını söyledim ve bu isteklerini geri çevirdim. Halen de hiçbir siyasi partiyle bu projenin ilişkisi yoktur. Nusret SEVENOĞLU isimli şahıs ile hiç yüz yüze görüşmedik sadece e-mailleştik. " Bu projenin de aynk otu adı altındaki projenin uygulanma aşamalanndan biri olduğu. ) Kuddusi OKKIR ise projenin parti programı olarak da yazılmış olduğunu beyan etmiştir..
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi, Şüpheli Gazi GÜDER İN, ERGENEKON yapılanması içinde sivil unsurlann örgütlenmesi ve istihbarat amaçlı kullanılması ile alakalı olarak bu birimin yöneticisi şüpheli Kuddusi OKKIR'a bağlı olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'i örgüte kazandırdığı, Her ne kadar beyanlannda örgütsel oluşumdan haberinin olmadığını beyan etmiş ise de; gerek Ayşe Asuman ÖZDEMİR'e çektiği mesajlarda Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in artık karargahta yer alması gerektiğini söylemesi, gerek Ayşe Asuman ÖZDEMİR ile aralannda bir hukuki ilişki olmadığı halde Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in sürekli değişik şahıslar hakkında topladığı bilgileri e-mail olarak bu şüpheliye gönderip bu şüphelinin de MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' a e-mailleri fonvard etmesi, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' in talimatlanna uygun olarak hareket etmesi, DEMOKRASİ PALTFORMU OLUŞUMU adı altında örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü ve özgeçmiş raporlan aldığı, haberim yok dediği oluşum için isim bulması ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR'e de (Kod) ismi kullanmasını bildirmesi, Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in kendisine gönderdiği değişik şahıslara ait kişisel verileri bilgisayanndan MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' a göndermesi hususlan göz önüne alındığında, örgütün yayılma ve istihbarat toplama birimlerinde görev aldığı, hiyerarşik olarak talimatlara uygun olarak Ayşe Aşj4man,,pZDEMİR'e çeşitli görevler verdiği, bazı durumlanda MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKÎR'a bildirmek suretiyle Ayşe
Asuman OZDEMIR'in örgüt prensipleri dışına çıkmasına engel olduğu zaman zaman uyarı mesajlarının da direk MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'dan geldiği ve şüpheli tarafından Ayşe Asuman ÖZDEMİR'e iletildiği örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyetlerde bulunup kişisel verileri kopyalama suçlarımda işlediği anlaşılmakla, Şüpheli Gazi GÜDER'in ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu ve örgüte istihbari olarak bilgi toplayan grupta MİLLİ IRGAT(KOD) soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'a bağlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, şüphelinin eylemlerine uyan;, TCK' nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi ile TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2. maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
7-ŞÜPHELİ AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR ; a-Emniyet beyanında ", .... Gazi GÜDER' i Mart-2006 yılından beri tanıdığını, kendisinin bilgisayar mühendisi olduğunu, Demokrasi platformu isimli bir grubu yönetiyor olarak bildiğini, kendisinin de bu platforma üyelik istediğini, üyeliği esnasında kendisinden öz geçmiş istediğini, kendisinde öz geçmişini gönderdiğini, kendisinin bu sefer resim istediğini, kendisine uzun zamandır yazar olduğunu, resmini merak ediyorsa yazı yazdığı sitelerden alabileceğini ve bulabileceğini söylediğini, kendisinin resmini bulduğunu, kendisine geri döndüğünü, kendisine "hanımefendi bize sizin şimdiki halinizin resmi lazım, gençlik resminiz değil" dediğini, kendisine hali hazırdaki resmi olduğunu söylediğini, tanışıklıklarının bu şekilde olduğunu, bu görüştüğü konuların hepsinin internet de mailleşerek olduğunu, daha sonra kendisine bir takım yazıları sık, sık göndererek bu yazılar hakkında yorum yazmasını istediğini, bu yazıların konularının ise; Atilla İLHAN vakfının sitesi olan tilahan.net isimli sitede yayınlandığını, yazıların altına yazdığı yorumların bazen hoşuna gittiğini, bazen de tenkit ettiğini, kendisinin de beğenilmek için yorum yazamayacağımı ve kafasının yattığı bir yorumu yazacağını söylediğini, tilahan.net de yazar olma sı ve köşesinin hemen hazırlanacağını söylediğini, kendisinin de kabul etmediğini, bunun üzerine kendisine yine günlük siyasi konular üzerine yazılar göndermeye başladığını, "karıncalar ordusu" diye tilahan.net yayınlanan bir yazısını gönderdiğini, bu yazının ..., Gazi beyin ise bu işin örgütlenerek olacağını, iyi bir örgütlenmeyle bu işin en kısa zamanda başarılacağını söylediğini, kendisinin de bu karıncalar ordusu içinde yer almasını isteğini, kendisinin de "sizler bir başlayın işin rengini bir göreyim" dediğini, ................ ,Gazi GÜDER'in kendisine "sıkıntılarınızı paylaşın, içinizde tutmayın, siz çok değerli bir insansınız, mükemmel bir annesiniz " şeklinde yazılar yazarak kendisini konuşturmak istediğini, kendisine yaşadığı özel hayatını değil, yaşadığı bir takım olayları, dedikodular silsilesini anlattığını, bu yazılar tamamen o dedikodular silsilesinden ibaret olduğunu, M. O olarak bahsettiği şahsın ise Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK olduğunu, kendisini hiç tanımadığını, Çanakkale'den arkadaşı Nadide ALTIN'in kendisinden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK 'ü araştırmasını istediğini, .............. Müdafayı Hukuk dergisinden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinden de bahsettiği bir yazısını almak istediklerini ve basmak istediklerini, kendisinin de kabul ettiğini, daha sonra yazısının çıkıp çıkmadığını merak ettiğini, sonradan kontrol ettiğinde yazının başlığının değiştiğini gördüğünü, yazısına atılan başlıkta Türkan SAYLAN"ı yere vuran bir cümle olduğunu, Mehmet Zerekiya OZTÜRK'ün Ankara'da gözaltından çıktıktan sonra Genel Kurmay Başkanlığının kapısında sarı zarf olayı meydana çıktığını, Atabeyler çetesi adı altında bir takım subay ve ast subayların gözaltına alındığınırbu arada Nadide ALTIN isimli arkadaşının devamlı olarak kendisini arayıp Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün göz
altındayken kendilerinin adım verip vermediğini öğren diye tutturduğunu, çünkü Danışytay cinayetinin işlendiği gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Nadide ALTIN ve Sevilay DÜZGÖREN'in Muzaffer TEKİN 'in ofisinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ısrarlarıyla Nadide ALTIN'ın yeni açacağı sigorta Acentesi ofisinin mal sahibi ile kontrat yapmak üzere buluştuklarını, kontrat işlemleri yapılırken, televizyondan Danıştay Cinayet olayı geçince kendi aralarında "vah vah .... " gibi yazıklanma yapıldığını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Ankara 'da gözaltın da iken ve çıktıktan sonra basına sızan haberlerde ve kendi verdiği canlı yayınlarda vermiş olduğu röportajlarda ısrarla o gün bir kontrat işlemi için tesadüfen Muzaffer TEKİN 'in ofisinde olduğunu söylediğini, kendisinin gazeteci arkadaşlarını birinden rica ederek gözaltı ifade tutanaklarından bir suret alıp kendisine göndermesini istediğini, arkadaşının basına dağıtılan ifadelerden birinin kopyasını kendisine gönderdiğini, ifadeyi okuduğunu, Nadide ALTIN ile Sevilay DUZGÖREN ifadede olmadığını, Muzaffer DEMIREL isimli yüzbaşı rütbesindeki daha önceden tanıdığı şahsın kendisini telefonla aradığını, Atabeyler çetesi operasyonundan sonra yakalanarak tutuklanan yüzbaşı Murat ............. için yardım etmesini istediğini, Muzaffer DEMİREL'in arkadaşları ile kendi aralarında konuştuklarını ve devreleri hakkında çıkan "Feytullahcı" dedikoduları için Murat ........... 'ı savunmak amacıyla Kemal KERINÇSIZ'si tutmak istediklerini, Kemal KERİNÇSİZ'i telefon ile aradığını, Kemal KERİNÇSİZ'in kendisine daha cümlesine başlamadan konuyu kavrayıp "lütfen konuşmayın yarın ofisime gelin" dediğini, daha sonra kendi avukatı olan Şahin ZENGİNAL'i yanına alarak Kemal KERİNÇSİZ'in ofisine gittiklerini, Kemal KERİNÇSİZ'in "davanın Feytullah GÜLEN'ci bir Savcının elinde olduğunu" söylediğini, "bu işe bakan polislerinde Feytullahcı olduklarını" söylediğini, çocukların tuzağa düşürüldüklerini söylediğini, kendisinin dün gece bir toplantı yaptığını, toplantıda bu davaya bakma kararı aldıklarını, rahatlıkla bu davaya bedava bakabileceğini söylediğini, ısrarla Kemal KERİNÇSİZ'in kendisinden kendisiyle nasıl kontak kurduklarını öğrenmek istediğini, ancak bilgi vermediğini, evine geldikten sonra Muzaffer DEMİREL yüzbaşıyı arayarak kemal KERİNÇSİZ ile konuştuğunu, her şeyi anlattığını, kendisine "yüzbaşı Murat ........ in babası Hikmet beyi arayın ve her şeyi söyleyin" dediğini, kendisine Kemal KERİNÇSİZ'in telefonların dinlendiğini söylediğini anlattığını, kendisine "yüzbaşı Murat.... 'in babası Hikmet beyi ararsam iyi niyetli olduğumu ispatlamış olacağımı ve onların selamını ilettiğimi bu konu hakkında ne kadar çabuk karar verirlerse iyi olacağını söylemesini" söylediğini, Hikmet beyi telefonla arayarak uzun uzun konuştuklarını, kendisine kendi tuttuğu avukattan ayrılmayacağını söylediğini, kendisine oğlu Murat'ın devre arkadaşlarının selamını söylediğini, bu arada telefonunun dinlendiğini anladığını, artık telefon yok mail gönderme var dediğini, Bu gelişen olayları Gazi GÜDER'e e-mail yolu ile gönderdiğini, ancak bu yaşanan olaylar ile kendisinin Gazi GÜDER'e e-mail göndermesi arasında iki ay süre olduğunu, Gazi GÜDER'e konuyu anlatırken isim vermediğini, kendisiyle bir okurunun kontak kurmuş gibi söylediğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ismini M.Ö. olarak yazmasının sebebinin kendisini sevmediğinden dolayı olduğunu, çünkü Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün bahsettiği Nadide ALTIN isimli arkadaşıyla sevgili olduklarını, ancak Nadide ALTIN'ın bunun normal bir arkadaşlık olduğunu söylediğini, "Behiç GÜRCIHAN'ın açık istihbarat.com isimli internet sitesinin sahibi olduğunu, kendisiyle sık sık e-mailleştiğini, e-mailleşme konusunun yazmış olduğu yazılarımı göndermesi ile ilgili olduğunu, Nadide ALTIN ile ailesiyle evine oturmaya geldiklerini, Nadide ALTIN ile evde tek kaldıklarında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK hakkında konuşmaya başladıklarını, Nadide ALTIN'ın kendisine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün MİT teşkilatında çalıştığını büyük önemli görevler üstlendiğini söylediğini, Daha sonraki gün Behiç GÜLCIHAN ile buluştuğunu, maksadının ise Nadide ALTIN'ın kendisinden Mehmet Zekeriya ^—.
/^d&
OZTURK'ün evli olup olmadığı, sevgili olup olmadığını Behiç GULCIHAN'dan öğrenmek, bir hanım arkadaşının ricası ile Mehmet Zekeriya ÖZTÛRK hakkında bilgi almak olduğunu, Behiç GÜRCIHAN'ın da kendisine Danıştay olayından başlayarak bilgi vermeye başladığını, Mehmet Zekeriya OZTURK'ün kendisiyle röportaj yapmak istediğini ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in kendi elinde olduğunu bütün iplerin kendi elinde olduğunu Muzaffer TEKİN 'in bittiğini, kendi devrinin başladığını, o yüzden kendisiyle röportaj yapmasını istediğini, böylece ikisinin birden patlama yapacağını söylediğini, ayrıca Behiç GÜRCİHAN'ın) Muzaffer TEKİN 'in nüfus cüzdanının Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'te olduğunu söylediğini, bu sırada Oktay YILDIRIM'ın da orada bulunduğunu, daha sonra Behiç GÜRCİHAN'ın, Mehmet Zekeriya OZTURK'ün Muzaffer TEKİN intihar ettikten sonra kendisini yaralı olarak bulduğunu ve bütün kanallara ve gazetelere cep telefonundan haber verdiğini, reklâmını yapmaya başladığını söylediğini, Nadide ALTIN ve Sevilay DÜZGÖREN'e giderek nasihat verdiğini,, Mehmet Zekeriya OZTURK'ün kötü bir adam olduğunu, Müjlan ........ isimli bir sevgilisinin olduğunu, her yere sepet gibi onu koluna takıp gittiğini söylediğini,. Mehmet Zekeriya OZTURK'ün kendisini Nadide ALTIN ve Sevilay DÜZGÖREN'e sorarak araştırdığını öğrendiğinde Gazi GUDER'e "siz eski bir subaysınız etrafınızda bir çok subay vardır, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanırmısınız veya arkadaşlarınız tanırmı" diye ilk defa sorduğunu, Gazi GÜDER'in de "tanımam ama Kuddusi OKKIR tanır" "Mehmet Zekeriya ÖZTURK bana bir terslik yaparsa biz ona gerekli cevabı veririz" şeklinde Gazi GÜDER'den cevap geldiğini, Gazi GÜDER'in ısrarla sorular sormaya başladığını, "Mehmet Zekeriya OZTÜRK sizi neden araştırıyor, ne alakanız var" şeklinde sorular sorduğunu, bu arada iltifat e-mailleri gelmeye başladığını, bu maillerin kendisini "üst Teğmen Nezahat ........... Hanıma" benzeterek başlayan e-mailler olduğunu, karıncalar ordusunda aktif olarak çalışması gerektiğini, herkesi aydınlatacaklarını ve küçük bir örgütlenme ile Türkiye'nin her yerine ulaşıp herkesi aydınlatacaklarını söylediğini, kendisine okunan maillerini içeriğinin bunlar olduğunu,. Örgütsel içerikli imeiller ile kendi yazdığı mesajların diğer şüphelilerin bilgisayarlarında yer alması ve kod adı kullanmayla alakalı hususlardaki beyanmda; Türkan SAYLAN hakkında yazmış olduğu e-mail daha önce yazmış olduğu e-mailler gibi yaşamış olduğu olayların dedikodusu e-mailer olduğunu, Kuddusi OKKIR isimli şahsı hayatında bir defa gördüğünü, onun da iki saat olduğunu, bu e-mailleri Gazi GÜDER 'e gönderdiğini, "özeldir aramızda kalsın " dediğini, Emaillerde de bunu ifade ettiğini, ................ kendisine gelen cevabın "ben strateji adamıyım ben stratejileri belirlerim"şeklinde olduğunu, (Gazi GÜDER'le alakalı olarak) Ayrık Otu hareketinin ne olduğunu bilmediğini, ilk defa duyduğunu, Telefon dinleme konusunda yazmış olduğu e-mailin Emin ÇOLAŞAN'ın telefon dinleme konusunda yazmış olduğu bir fikir alışverişinden dolayı kaynaklandığını, Gazi GÜDER'e, Istinye'de bulunan ABD Konsolosluğundaki Türk Güvenlik amiri Haşmet SENDAM'ın, eşinin arkadaşı olduğunu, her akşam bir saat eşiyle telefonda konuştuklarını, eşinin olmadığı zaman konuştuğunu, Haşmet SENDAM'a eşiyle küfürlü konuşmalarından dolayı ABD Konsolosluğunun telefonları dinlediğini, bunun da şık olmadığını söylediğini, Haşmet SENDAM'ın da "evet dinleniyor, bu gayet doğaldır, ne o Asuman hanım korkuyor musunuz " dediğini, burada kastettiği dinlemenin bu olduğunu, ikinci yönden dinleme kastının ise yakın tarihte tutuklanan yüzbaşı Murat'ın babası Hikmet bey ile konuşmasından ötürü olduğunu, Kendisine gösterilen kod isimleri bilmediğini, kod isim kullanmadığını,) Kuddusi OKKIR ile Bir can OGANKUL'un Ulusal köy kütüphaneleri ^grupun da olduğunu bildiğini, Kuddusi OKKIR 'ı bir kez gördüğünü, ve kendisini yaptığı yanîtşlardan dolayı ulusal köy
kütüphaneleri projesinden attırdığını, Bircan OGANKUL 'u ise daha önce görmediğini, ismi geçen diğer şahısları tanımadığını, Yahoo gruplarında Ergun OZGEN'i isim olarak gördüğünü ama kendisini hiç görmediğini, "
h- Savcılık Beyanında özetle; Gazi GÜDER ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ile UKKP projesi kapsamında görüştüğünü, bir boşlukta olması sebebi ile Gazi GÜDER' e e-mailleri attığını, lakabı THE MADE saygı duyulan büyük olduğu, bunu da kendine Gazi GÜDER' in verdiğini, karargahta bulunup örgütçü olması ile alakalı yazının da Gazi GÜDER tarafından gönderildiğini, ancak kendisinin cevap vermediğini, e-mailleri de sivil toplum faaliyeti olarak algıladığı için yazdığını, Oktay YILDIRIM' ı tanımadığı halde Oktay YILDIRIM ' ı savunup adil yargılamayı etkilemeye yönelik yazıyı yazmadığını beyan etmiş ise de,
c-Elde edilen deliler Gazi GÜDER'in bilgisayarlarında bulunan 03-YORUM-GAZİ-GUDER-2006-08-21 isimli dosya içersinde Sevgili Gazi Bey,Başım gözüm üstüne efendim... Sevgilerimle Asuman ile başlayan .................... Asuman hanım aşağıdaki notlar, gerçek dostluğundan zerre kadar şüphe edilemeyecek bir insanın yazdıklarıdır, ile davam eden sizin bence artık önemli ve değerli bir misyonunuz var. bu misyon bu ülke için çok ama çok önemlidir, buna bir başka anlatımla, sembol olma durumu da diyebiliriz, aynen "fatma seher üsteğmen" gibi... ordu komutanının en önde vuruşması doğru bir yaklaşım değildir, siz cengaver değil, artık KOMUTAN OLMALISINIZ. YANİ, SİZ ARTIK ANA KARARGAHTA OLMALISINIZ. BİR BAŞKA ANLATIMLA, PLANLAMACI, EĞİTİMCİ, KOORDİNECİ, ÖRGÜTÇÜ VB. GÖREVLERİNİZ YA DA İŞLEVLERİNİZ OLMALI, YA DA DAHA ÖNE ÇIKMALIDIR, ile devam eden, SONUÇ ALABİLMEK VE BİR ŞEYLER YAPTIM DİYEBİLMEK İÇİN DAHA BÜYÜK ÖRGÜTLENME GEREKİR. (not : bu konuda çalışmalarımız var. ortaya çıkması için daha zaman gerekir.) ile devam eden yazıdaki gibi, günahım kadar bile sevmediğim pamukyan, kör kemal, totoş, babasını inkar eden - ismini reddedenlere Saldırı niteliğinde yazmanız bence doğru bir strateji olmaz. A - Onlara prim vermiş olursunuz B - Taraftar toplamak kadar, düşman kazanmamak da önemlidir.Ayrımcılığa gider. ayrımcılık yapılır mı ? evet, gerekirse yapılır. Ancak, "doğal seleksiyon" yöntemi de göz ardı edilmemelidir. Düşman kazanmaktan korkulur mu ? asla ve kafa hayır. C - düşmanın birleşmesine yardımcı olmak da bir taktik hatadır. Çünkü karşının elinin güçlenmesine yardımcı olur, peki, o zaman neler yapmalıyız, bu iletiye sığmaz, ayrıca ve ayrıntılı konuşmak gerekir.sürç-i lisan etdikse, ajfola....kalın sağlıcakla, GAZI ile son bulan yazı 03-YORUM-KUDDUSİ-2006-08-20 isimli dosya içersinde Sevgili Gazi, Bu amca her kim bilmem. Ama buna bir cevap hazırlayacağım ve kendi imzam ile göndereceğim. O, Asuman hanımın kapısında kul, köle olacak. Acele etmeyeceğiz. Gelişmelerin olgunlaşmasını bekleyeceğiz. Vatanını seven Türklerin Boynunda "Duygusal ve ucuz kişilik"yaftası hoşdurmuyor...Gerçek milliyetçi, duygularını akıl kılıfında saklayandır. Bunun aksi duruma "Ürmek." denir.Sayın Asuman Planıma bir kez daha hatırlatınız. Yalnız değil...Sevgilerimle, MİLLİ IRGAT (KOD) Kuddusi OKKIR şeklinde yazı olduğu, AYRIK OTU isimli dosya içersinde Arkadaşlar, Harekâtın Adının "AYRIK OTU HAREKETİ" olmasını öneriyorum ile başlayan KudUısı OKKIR ismi ile son bulan yazı
^/fofart? ' -t^^^^^y
olduğu, GELEN-ASUMAN-AÇİKLAMA isimli dosya içersinde Gazi Bey, Kemal Bey de aynı şeyleri düşünüyor. İle başlayan ..........Telefon dinleme konusuna gelince iyi bildiğim konudur. Hem ev hem de cebim 2 kaynaktan dinlenir. Bu yüzden lay lay lom muhabbet dışında telefonla bir şey konuşmam. Dinleyen kaynaklardan biri Istinye de ki karargah. Türk güvenlik amiri de teyid etti. Çölaşan dinleyeni sadece emniyette arıyor. Doğru emniyet var ama dinleyip te işine gelene, kullanmak istediklerine servis yapanlardan biri de İstinye. Sevgiler Asuman ile son bulan dosya olduğu, Bu yazılardan da şüphelinin sadece sıradan yazar arkadaş ilişkisi içerisinde olmaksızın şüpheliler MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ve Gazi GÜDER le birlikte hiyerarşik yapıya dahil olduğu ve kod adı kullanmaya başladığı,
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in bilgisayarında diğer şüphelilerin bilgisayarlarında da bulunan bir çok kişinin özel hayatlarının gizliliğine ilişkin, fişleme şeklinde bilgi notlarının bulunduğu, bu bilgi notlarının uzman bir istihbaratçının üstlerine yazdığı bilgi notları şeklinde olması da şüphelinin hiyerarşik yapıya bilerek dahil olup bu amaç doğrultusunda talimatlara göre hareket ettiği kanaatine varılmıştır. Atabeyler çetesinde sanık olan Yüzbaşı Murat .... isimli şahıs için tanımadığını beyan ettiği Av. Kemal Kerinçsiz ile görüşüp davasını aldırmaya çalıştığı, Dosyada mevcut e-mailler, diğer şüpheli beyanları ve Oktay YILDIRIM ile alakalı olarak yazmış olduğu kuwaimilliye.net internet sitesinde yayınlanan "ben satmanı sarımsak tarlasını" başlıklı yazı içeriği göz önüne alındığında "gidip söylesinler seni satan o dostlarına ben satmam sarımsak tarlasını hayali kararlara" diyerek şüphelinin tutuklanması ve gözaltına alınması sürecindeki bilgi ve belgelerin polisler tarafından uydurulmuş belgeler olduğunu belirterek adil yargılamayı etkilemeye çalıştığı, Ayrıca şüpheli Gazi GÜDER'e bağlı olarak değişik kişiler hakkında topladığı bilgileri istihbarat notu şeklinde e-mail ortamında gönderdiği, bazı konulann da telefonda söylenemeyeceği, ancak yüz yüze gelince görüşüleceğini, çünkü telefonların dinlendiğini belirtmesi, örgütsel konumu gereği THE MADE (Kod) ismini kullanması ve her türlü bilgiyi Gazi GÜDER ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'a ulaştırması hususları göz önüne alındığında, Şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu, deşifre olmamak için THE MADE (Kod) adını kullandığı, örgütün amaçlan doğrultusunda istihbari çalışmalar yaparak kişisel verileri kaydetme suçlannı işlediği, hiç tanımıyorum dediği Oktay YILDIRIM'ı örgütten aldığı talimatlar doğrultusunda çok eskiden tanıdığı izlenimi veren ve soruşturmanın güvenlik güçlerinin uydurduğu delillerle ve mahkemelerce verilen kararlann hayali kararlar olduğunu aleni olarak yazarak adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu da örgüt adına işlediği anlaşıldığından; Şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in üzerine atılı eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 288 ve 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
8-ŞÜPHELİ HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN ; aEmniyet beyanında
1972 yılında istanbul'da doğduğunu, ilkokulu Fındıkzade ilköğretim okulunda, ortaokulu ve liseyi Robert lisesinde 1990 yılında tamamladıktan sonra, 1990-1994 yılları arasında Amerika da Franklin Marshall Üniversitesinde ekonomi lisansını tamamladıktan sonra 1994 yılında Türkiye ye döndüğünü, 1994 yılının ikinci yarısında Cumhuriyet gazetesinde çalıştıktan sonra, 1995 yılında Türkiye'nin ilk internet servi sağlayıcısı Planet'i kurduğunu, 2 yıl sonra Askere gittiğini, Askerliğini Sarıkamış 'ta yaptığını, Askerlik dönüşü şirketi kapatarak Serbest danışmanlığa başladığını, 2002 yılında Türkiye 'nin ilk Bilgisayar Kriminolojisi laboratuarlarından bir tanesini olan Ankara Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev aldığını, 2005-2005 yılları arasında SESAR isimli araştırma şirketinde Başkan yardımcılığını yaptığını, O günden bu yana da serbest danışman olarak çalıştığını, Tanıdığı Oktay YILDIRIM'in basında yer alan haberlerde resm edilen olaylar ile bir alakasının olabileceğini ihtimal vermediği için bu nitelemeyi kullandığını, Burada yazının konusunun Devleti veya yargıyı etkilemek değil medyanın olayı yansıtış biçiminin hicv etmek olduğunu, Adli yargıyı etkilemek gibi bir niyetinin olmadığını, aksine bunun bir medyası eleştiri yazısı olduğunu, keza bu yazıdan hemen sonra aynı konu ile ilgili yazdığı medyanın görmediği "Oktay 'in Bombaları" başlıklı yazıda da bu medya eleştirisinin devam ettirildiğini ve kastının yargıyı etkilemek olmadığının göstergesi olduğunu, ayrıca bu yazıların konu ile ilgili yayın yasağından önce yazıldığını, Yaklaşık 2 yıldır Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanıdığını, Bu kişiler ansmdaki ilişkilerin niteliğine dair yazdıklarının hedefinin yine yargı değil medya olduğunu, Soruda geçen yazılarında açıkça bu ilişkiler ağının medyanın daha doğru haber yapması maksadıyla ortaya konduğunun belirtildiğini, bu insanların bir şekilde ülke adına bir siyasi mücadelenin içerisinde olan kişiler olduğunu, dolayısıyla aralarının kavgalı olmasının ülke adına yaptıkları ve yapacakları çalışmalara zarar vereceğini birlikten güç doğacağını düşünerek kendi kişisel çabasını gösterdiğini, Bu metnin bazı doğuları içermekle beraber yalan ve yanlışlarla dolu olduğunu, Asuman Hanımın iki kişi arasında geçen bir sohbeti çarpıtarak yazılı hale getirmesi ve daha sonra da bunu şahsı ile ilgili olmayan üçüncü şahıslara yollamasının ne mantıki ne de hukuki bir gerekçesi olamayacağını, Asuman Hanımın yazdığı metinde Zekeriya ÖZTURK ve Muzaffer TEKİN ile ilgili iddia edilen diyalogların gerçek ve doğru halinin Muzaffer TEKİN intihar etmeden bir gece önce bir gece sonra başlıklı yazısında bulunduğunu, Bu iki metin karşılaştırırlığında Asuman Hanımın aralarında geçen özel sohbetin hangi bölümlerini çarpıttığının net olarak görülebileceğini, olayın aslının şu şekilde olduğunu, Zekeriya ÖZTURK'ün Muzaffer TEKİN adına kendisi ile röportaj yapmak istediğini, Zekeriya ÖZTURK'e "senle hangi sıfat ile röportaj yapacağım" dediğini, Zekeriya ÖZTURK'ün "Ben Muzaffer TEKİN 'in en yakın silah arkadaşıyım" dediğini, kendisinin ise "sen Muzaffer TEKİN 'den en az 10 yaş küçüksün onun en yakın silah arkadaşı olmana imkan yok Muzaffer TEKİN ile tek bir şartla röportaj yaparım, Sana yazılı olarak Muzaffer TEKİN 'e soracağım soruları veririm Muzaffer TEKİN 'e götürür ve el yazısı ile cevaplar geri getirirsin aksi takdirde) Muzaffer TEKİN adına seninle röportaj yapıp kendimi töhmet altına alamam" dediğini, Bunun üzerine Zekeriya ÖZTURK'ün cebinden Muzaffer TEKİN 'in kimliğini çıkartıp gösterdiğini, bunun üzerine kendisinin masada bulunan arkadaşlarına "arkadaşlar ben bu noktadan sonra Muzaffer TEKİN 'in sağlığından endişeliyim " diyerek, Zekeriya 'ya da "bu kimlik sende ne arıyor" dediğini, bunun üzerine tartıştıklarını, Zekeriya ÖZTURK'ün siteden köşesini çıkarmasını istemesi üzerine "seve seve " diyerek oradan ayrıldığını, Zekeriya ÖZTURK'ün Atabeyler Çetesi ile ilgisinin olduğunu bilmediğini, Atabeyler Çetesini de basından duyduğunu, Herhangi bir bilgi ve alakasının olmadığını, dolayısıyla Zekeriya ÖZTURK'ün bu çete ile bağlantılı olduğunu belirtecek tarzda bir cümle kurmasının mümkün olmadığını, •^'"''"T*085^
(Asuman Özdemir'in anlatımlarından; kendisinden Saym Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt aleyhine yazılar yazmasını istediğiniz, sayın genelkurmay başkanı hakkındaki bilgilerin kendinize belli periyodlar halinde geldiğinde bunları da kendisine ileteceğinizi söylediğiniz anlaşılmıştır. A.Asuman ÖZDEMİR'E böyle bir teklif yapmanızın sebebini ve Saym Genelkurmay Başkanı hakkında size bilgi getiren kişilerin kimler olduğu ile bu bilgileri ne amaçla getirdikleriyle alakalı soruya) Asuman ÖZDEMÎR ile böyle bir konuşma yapmadığını, kendisine herhangi bir yerden Yaşar BÜYÜKANIT ile ilgili hiçbir bilgi gelmediğini, ifadesinin önceki kısmında vermiş olduğu beyanatlara ilaveten Asuman Hanım ile Kadıköy'de Epsilon Cafede gündüz vakti buluştuğunu, yaklaşık 2-3 saat oturup sohbet ettiklerini, bu sohbet esnasında M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün evli olup olmadığını, sevgilisi olup olmadığını sorduğunu, bu buluşma Danıştay Saldırısından sonra gerçekleştiği için gündem de bu konunun olduğunu, bu konunun analizini yaptıklarını, ayrıca bu sohbet esnasında bir ara Asuman Hanımın oğlu ve arkadaşının gelip gittiğini, Asuman Hanıma M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün bütün kanallara ve gazetelere haber verdiğini dolaştığını, bildiği kadarıyla da evli olduğunu anlattığını, Asuman Hanım'in ayrıca kendisine, Zekeriya ÖZTÜRK'ün onun arkadaşı ile beraber Muzaffer TEKİN 'in ofisine yakın bir yerde ofis tuttuğunu söylediğini, bunun üzerine Asuman Hanıma, bütün bu yaşananlara rağmen Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN ile bağlantısını koparmayacağını koparmamaya çalışacağını söylediğini, Danıştay olayı sonrasında Zekeriya ÖZTÜRK'ün bu olayın medyaya yansıyışı ile ilgili oynadığını düşündüğü role dair yazı yazdığının doğru olduğunu, yukarıda bahsettiği ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN intihar etmeden bir gece önce "bir gece sonra" başlıklı yazısın bu yazı olduğunu, Zekeriya ÖZTÜRK'ün Danıştay olayının öncesine kadar sitesinde de köşe yazısı yazdığını, Oktay YILDIRIM'in yazdığı yazıların ise onun kendi yazısı olduğunu, ortak bir çalışmanın söz konusu olmadığını, Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilerek veya bilmeyerek ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in medya da Kaçak Yüzbaşı olarak lanse edilmesinde dolayısıyla TSK'ya yönelik yaratılmak istenen komu oyunun oluşturmasında rol oynadığını, 2023 platformu Cumhuriyetin 100. yılında Tam Bağımsız bir Türkiye'yi hedefleyen ve bu yolda projeler üretmeyen bir düşünce platformu olduğunu, Keza www.gozlemciler.org 'un da 2023 platformunun bir projesi olup Türkiye ile ilgili sosyal faaliyetleri gözlemlemeyi, izlemeyi hedefleyen bir sivil toplum hareketi projesi olduğunu, bu sitelerin kendisinin kurduğu ve uzun bir süredir atıl durumda olan siteler olduğunu, bahsi geçen Mastır Planını ilk defa burada gördüğünü, kendisinin hazırladığı 2023platformunun bu mastır planı ile hiçbir alakasının olmadığını ve ondan etkilenmesinin de söz konusu olmadığını, bir araştırmacı yazar olduğunu, o dönemde Fettullah GÜLEN cemaatinin silahlı bir grubu olduğu yolundaki iddiaların gerçek olup olmadığını araştırdığını, bu konuda Polislik geçmişi olduğundan dolayı bilgisi ve görüşleri olabileceğini düşündüğü Adil Serdar SAÇAN ile sohbet ettiğini, Adil Serdar SAÇAN'ı emekli olduktan sonra internet aracılığı ile tanıdığını, hatta bir ara A.Serdar SAÇAN'in www.acikistihbarat.com isimli sitesinde yazılar da yazdığını, fakat yazılarını düzenli olarak ulaştırmadığı için köşesini siteden kaldırdığını, A.Serdar SAÇAN ile 5-6 kez yüz yüze görüştüğünü, 3-4 kez Sultanahmet'deki bürosunda oturup sohbet ettiklerini, Bir keresinde Çemberlitaş'ta bulunan Türkocağı Cafesinde Av. Hanifi ALTAŞ; Oktay YILDIRIM ile birlikte nargile içtiklerini, yine Üsküdar'da bulanan Aşmalı Konakta Kuvvai Milleye.net (Bekir ÖZTÜRK'ün Başkanlığını yaptığı Dernek) toplantısında karşılaştıklarını, İçeride yaklaşık 50 kişi olduğunu, kendilerinin ayrı masalarda oturduklarını, A.Serdar SAÇAN'ın bu olay ile ilgili iddiaları güçlendirebilecek bilgiler verdiğini, bunu belgesiz yazamayacağını söyleyince A.Serdar SAÇAN'ın bu dokümanların fotokopilerini verdiğin^Jie^ğisinin de bu belgeleri ilerde yazdıklarının kaynağı olarak evinde sakladığını, Mu\i>eîğelerı"*4dçbir şekilde yaymadığını,
Internet dahil hiçbir mecrada yayınlamadığını, Türkiye'deki bütün araştırmacı ve gazetecilerde yazdıkları konular ile ilgi belgeler bulunduğunu, (Yeniden Müdafaa-İ Hukuk Harekatı Derneği Tüzüğü ile alakalı). Bu derneğin Ertuğrul Zekayi OKTEN'in kuruduğu bir dernek olduğunu, Ertuğrul Zekayi OKTEN'ı 1997 yılından bu yana tanıdığını, Onun çıkardığı Belgeleri ile Türk Tarihi Dergisinde zamanında yazılarının yayınlandığını, Kendisini ara sıra ziyaret ederek sohbet ettiğini, Bir ziyaret esnasında derneğin kuruluşu aşamasında bu tüzüğü incelemesi için kendisine verdiğini, (Gizli kamera ile çekildiği değerlendirilen görüntülü ses dosyaları ile alakalı olarak da) Bu görüntüleri kendisine Emekli Jandarma Yüzbaşı Zeki BINGOL'ün verdiğini, Zeki BİNGÖL ile Türk İşi Morgage isimli kitabı ile ilgili olarak 2006 yılında uzun bir röportaj yaptığını, bu röportajda ve kitabında yer alan iddiaların ve tespitlerinin belgesi olarak bu görüntüleri kendisine verdiğini, görüntülerin mahiyetini gördükten sonra bu görüntüleri yayınlayamayacağı, yayınlamanın suç olacağını düşünerek yayınlamaktan vazgeçtiğini, ve arşivine kaldırdığını, bu görüntülerin kimin, ne zaman çektiğini bilmediğini, OKTAY YILDIRIM'ı; 2005 yılından bu yana tanıdığını, arkadaşı olduğunu, arkadaşlık ilişkisi içerisinde düzenli olarak görüştüğünü, Oktay YILDIRIM'ın kalemi kuvvetli bir asker olduğunu, ve sitesinde köşe yazısı yazdığını, MUZAFFER TEKİN'i tanıdığını, kendisi ile 4-5 kez ofisinde buluşup sohbet ettiğini,. genelde memleket meseleleri üzerine konuştuklarını, onun dışında bir ilişkisinin olmadığını, RAFET ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN 'in yakın arkadaşı olması hasebiyle ofisinde gördüğünü ve orada tanıdığını, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile 2005 yılında internet üzerinden tanıştığını, bir dönem sitesinde köşe yazdığını, Danıştay eylemin olduğu dönemde ifadesinde de ayrıntılı olarak belirttiği gelişmeler sonucunda aralarının açıldığını, ve bir daha görüşmediklerini, KUDDUSİOKKIR .-Tanımadığını, GAZI GODER : Tanımadığını, AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR'i , İfadesinin geride kalan kısmında anlattığı gibi internet üzerinden tanıştıklarını, 2 kez yüz yüze görüştüklerini, görüşmelerinde yazar olmaları nedeniyle gündemdeki olayları analiz ettiklerini,
b-Savcıhk beyanında Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN "Danışmanlık yaptığını, danışmanlık alanının internet ortamında tasarım, web sayfa içeriği ve internet güvenliği olduğunu.Bu konuda bir çevresinin olduğunu. Geçmişten gelen bilgi birikimi sayesinde belirttiği konularda isteyen kişilere danışmanlık yaptığını. Ancak teknik olarak fiilen komplike web sayfası gibi tasarımlarla uğraşmadığını. Bu alanda proje yöneticiliği yaptığını. Kazananında bundan kaynaklandığını. 2002 ya da 2003 yılında Türkiye' nin ilk bilgisayar kriminolojisi laboratuarlarından olan ve Tepe Savunma isimli şirket tarafından projesi yapılan Ankara Emniyet Müdürlüğündeki bu projenin şirket adına yöneticiliğini yaptığını. Yine 2002-2005 yıllan arasında SES AR (Siyaset Ekonomi Sosyal Araştırmalar Merkezi) başkan yardımcığmı yaptığını. Sözünü ettiği bu mesleğin dışında araştırmacı gazetecilik ile uğraştığını, kendisinin bağımsız çalıştığını, çalışmalarını sitesindenden yayınladığını. Bundan her hangi bir kazanç sağlamadığını. OKTAY YILDIRIM' ı tanıdığını. 2005 yılından beri acikistihbarat.com isimli internet sitesinde yazı yazdığını ve Kendisi ile arkadaşlık bağının da olduğunu. MUZAFFER TEKİN ile de 2005 yılından bu yana tanıştığını. Kendisi ile OKTAY YILDIRIM aracılığı ile tanıştığını. Bu şahsın ofisine gittiğini. Bu tanışmalarından sonra yine 4-5 kez bu şahsın ofisine gittiğini. İlk tanışmalarından sonra yine 2005.'yılı içerisinde Beyazıt' da Boğazlıyan kaymakımmı anma mitingine katılmak maksatlı olarak bu şahsın ofisine gittiğini. Oradan ■"
-s.
birilkte bu mitinge katıldıklarını. Bilahare Danıştay saldırısından sonra gözaltına alınıp serbest bırakılmasını müteakip geçmiş olsun ziyareti için yine bürosuna gittiğini. Bu olaydan 2 ay kadar sonra da yine MUZAFFER TEKİN in basma dava açmaya hazırlandığını Kendisinin basın arşivi kuvvetli olduğu için eksik gazete nüshalarını istediğini,ve kendisine onları verdiğini. Ancak kendisi ile bir arkadaşlık ilişkisinin olmadığmı.Yaşçada kendisinden büyük olduğunu ve bu şahsın ofisinde başbaşa kalabilmek gibi bir durum da olmadığını. Çünkü ofisinin sürekli ziyaretçilerle dolu olan birisi olduğunu.Kendisinin de oradaki genel sohbetlere iştirak ettiğini. Genelde de gündeme dair memleket meseleleri konuşulduğunu. RAFET ARSLAN isimli şahısı MUZAFFER TEKİN ' in arkadaşı olması sebebi ile tanıdığını. Kendisi ile başka bir diyalogu olmadığını. Ancak MUZAFFER TEKİN bu olay sebebi ile gözaltına alındıktan sonra kendisini arayarak durumu sorduğunu. MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile 2005 yılında internet üzerinden tanıştığını. Kendisi ile mailleşerek telefonlaştıklarmı ve sonra buluştuklarını. Bu şahsında kendi sitesinde yazılar yazdığını. Sonra kendisi ile aralarının açıldığını. Kendisi ile bu olaydan sonra da bir daha görüşmediklerini. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR ile geçen yıl internet ortamında tanıştıklarını, 2 kez de kendisi ile görüştüğünü. İsmini saydığı bu kişilerden OKTAY YILDIRIM, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ve AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR' in yazar olduklarını. Genelde internette yazılar yazdıklarını. www.acikistihbarat.com adlı internet sitesini 2005 yılının başında kendisinin açtığını. Sitenin sorumluğu ve içerik sorumluluğununkendisine ait olduğunu. Sitede yayınlanacak yazılan tümüyle kendisinin karar verdiğini, nihai karannda kendisinden geçtiğini. OKTAY YILDIRIM ile düzenli olarak görüşürdüklerini. Kendisinin arkadaşı olduğunu. Bu şahsın malulen asker emeklisi olduğunu. Bu kişinin 27 adet el bombası sahibi olduğu gerekçesi ile tutuklanmasının medyada yansıtılma şeklini yazılarında komplo olarak nitelendirdiğini ve hem medyayı hem de kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla bu şekilde yazdığını. Çünkü OKTAY YILDIRIM' ı tanıdığı kadan ile sözü edilen olay ile bağdaştıramadığı için kendisi ile ilgili kişisel görüşlerini ve medyanın yansıtmasmdaki yanlışlılan ortaya koyduğunu. Bombaların Hasdal Kışlasmdaki çöplükten bulunmak suretiyle ele geçirildiğini basının yazdığını.Basmm bu yansıtış biçimini böyle bir şey olamayacağı için hicvettiğini. Aynı şekilde sitesinde değişik tarihlerde " Tekin intahar etmeden bir gece önce bir gece sonra" , "devlet bahçesinde milliyetçilik ve kemal beyin hataları" ve "medyanın görmediği oktay'm bombaları ve ulusalcı çete" başlıklı yazılannda yine benzer gerekçelerle olaylann medyada yansıtılış biçimine karşı kendi doğrulanm aktarmak maksadıyla belirtilen şekilde bu yazılan yazdığını. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR in Danıştay Cinayetinden yaklaşık 1 ay kadar sonra kendisinden MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile ilgili bilgi talep ettiğinin, doğru olduğunu.Olaylann şöyle gelişmiştiğini. Danıştay cinayeti sonrasında MUZAFFER TEKİN ' in intahanndan önceki gace ZEKERİYA ÖZTÜRK ün kendisini arayarak bu olayla ilgili bir röportaj yayınlayalım dediğini.Kendisin de önce senin konu ile ilgili yorumunu dinleyeyim, ona göre gerekli karan veririm dediğini.Bunun üzerine Kadıköy' de buluştuklannı, bir yerde oturup ve sohbet etmeye başladıklannı. Kendisi ile) MUZAFFER TEKİN adına onunla röportaj yapmasını istediğini.Kendisinin de " senin sıfatın ne ki ben seninle MUZAFFER TEKİN adına röportaj yapayım diye sorduğunu. Onun da kendisinin MUZAFFER TEKİN ' in en yakın silah arkadaşı olduğunu söylediğini MUZAFFER TEKİN ile aralannda en az 10 yaş fark olduğunu ve gerçeğin böyle olmadığını bildiğini söyleyerek bu talebi reddettiğini. Kendisine MUZAFFER TEKİN ' in yerini biliyorsa yazılı olarak sorular verebileceğini ve ancak MUZAFFER TEKİN ' in el yazısı ile cevaplar gelirse bunu yayınlayabileceğini, aksi takdirde hem etik hem de hukuki açıdan töhmet altında kalacağını " söylediğini. ZEKERİYA ÖZTÜRK ün bunun üzerine kendisini inandırmak adfila cebinden MUZAFFER TEKİN ' in 600 İ '^
kimliğini çıkardığını. Kendisinin de " bu kimliğin sende olması çok şüpheli, sende ne işi var deyince sinirlendiğini ve avukat tutmak gerekçesi ile kendisinden aldığım söylediğini. Bunun üzerine ben geçmişte yaşanan CEM ERSEVER olayını kendisine hatırlatarak bunun kendisine çok şüpheli gözüktüğünü ve bu konuşmanın kendi açısından bittiğini " söylediğini. Bütün bu konuşmalar sırasında yanında OKTAY YILDIRIM' m da bulunduğunu. Tüm bu konuşmalara da şahit olduğunu. Bu konuşma sonrasında da ZEKERİYA ÖZTÜRK ün köşesini sitesinden çıkarmasını söylediğini kendisinin de bunu kabul ettiğini. Kamuoyunda Atabeyler çetesi olarak bilinen kişilerle ilgili olarak AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR ile konuştuğunu, ancak MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ün Atabeyleri sattığı tarzında kendisine hiç bir şey söylemediğini. Çünkü Atabeylerle ilgili medyada okuduğu kadan ile bilgi sahibi olduğunu. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR' in neden böyle bir şey söylediğini bilmediğini. ZEKERİ YA ÖZTÜRK' ün bu kişilerle bir bağlantısı olup olmadığını da bilmediğini. ASUMAN ÖZDEMİR' e Genel Kurmay Başkanı aleyhine yazılar yazmasını söylediği hususunun da doğru olmadığını. Ankara ' daki Danıştay saldırısı sonrasında AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR isimli şahıs ile Kadıköy Epsilon Kafede sohbet maksadıyla buluştuklarmı.Yazar oldukları için Danıştay saldırısı konusunda analizlerini karşılıklı olarak paylaştıklarını. Bu sırada MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK' ü sorduğunu, kendisinden bilgi istediğini,kendisinin de ZEKERİYA' nın bütün medyaya haber vermek maksadıyla dolaştığını söylediğini. Anladığı kadan ile MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK, MUZAFFER TEKİN ' in arkadaşı olduğu için bu kişi ile röportaj yapılmasını sağlamaya çalıştığını. Yukanda da belirttiği gibi bunu kendisine de teklif ettiğini. ASUMAN m ZEKERİYA ÖZTÜRK' ün ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ' in ofisine yakın bir yerde onun arkadaşı ile birlikte bir ofis tuttuğunu söylediğini ve bu sebeple ZEKERİYA' nın MUZAFFER TEKİN ile bağlantısını koparmamaya çalışacağını söylediğini. Bu konuşmanın aynen anlattığı şekilde gerçekleştiğini. İddia edildiği gibi ZEKERİYA ÖZTÜRK' ün MUZAFFER' in devri bitti benim devrim başladı gibi bir söz söylediği hususunun doğru olmadığını. www.2023platformu.org isimli siteyi 2003-2004 yıllannda kendisinin oluşturduğunu. Adresinde yapılan aramada ele geçen buna ilişkin dokumaman görmediğini ama 2023 platformunu tanıtan bir metin ile aynca o metnin sunum hali şeklinde bir başka metinin olduğunu. Elde edilen belgelerin bunlar olabileceğini. Sözünü ettiği site Cumhuriyetin 100. yılında tam bağımsız bir Türkiye' ye nasıl ulaşabileceğimizi hedefleyen ve bu yolda projeler üretmeye çalışan bir düşünce platformu olduğunu. Ancak bu sitenin atıl durumda bulunduğunu. Bilgisayannda ve fiash diskinde yapılan incelemelerde; flash diskinde silinmiş halde bomba şeması ve buna ilişkin ingilizce metodunun bulunduğu bir belgeye rastlandığını, yaptığı araştırma gereğince ben her türlü dokümanı topladığını. İnternetten anarchist cookbook isimli bir dokümanı indirdiğini hatırladığını. Hatırladığı kadan ile bunun anarşizim düşünce ekolünü açıklayan bir kitap olduğunu. Ancak bu düşünceyi tasvip etmediğini, araştırma maksadıyla indirdiğini. Ancak yine evinde ele geçtiği söylenen "film canister freball" başlıklı belgeden haberi olmadığım. Yine bomba yapımına ilişkin olduğunu düşündürecek dokümanlardan de haberi olmadığını. Bunların indirdiği dokümanın eki olarak gelmiş olabileceğini hatırlamadığını. Ancak Ankara Emniyet Müdürlüğü adına şirket bünyesinde çalışırken yurt dışında aldığı kurs sırasında bu fiash diskin kendisine çalışma aracı olarak verildiğini ve bünyesindeki silinmiş dosyalann bulunmasının istendiğini. Bu diskteki emniyet müdürlüğünce ele geçirilen bu belgelerin bu esnada eğitim amaçlı olarak flash diske kaydedilmiş bilgilerde olabileceğini. Sözünü ettiği eğitimin 2003 yılı civannda olduğunu.Bomba yapımı ile bir ilgi ve alakasının olmadığını. / "-
Ekli "Devletin yeniden yapılanması için öneriler" başlıklı belge fotokopisi gösterildi, soruldu ;Bu konu ile hiç bir bilgisinin olmadığım. İlk kez emniyet müdürlüğünde bunu gördüğünü. Gözaltına alınmadan önceki hafta içerisinde acıkistihbarat sitesinde "Yeni yazarımız yakında yaymda.Dr. Şerefsiz Ödlek" başlıklı bir köşe açıldığının doğru olduğunu. Bununla ilgili olarak ÜMİT SAYIN' m şikayeti üzerine Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğünde ifade verdiğini. Bu köşenin ÜMİT SAYIN ile bir alakası olmadığını, kastının ÜMİT SAYIN olmadığını, toplumsal olayları hicvetmek üzere MAHLAS isimle kendisinin yazacağı bir site olduğunu beyan ettiğini. ÜMİT SAYIN' m gereksiz yere bu ismi üstüne alındığını söylediği. Devekuşu benzetmesi olsun diye de kafasını kuma gömmüş bir adamın fotoğrafını köşeye eklediğini.Kimseye hakaret etmediklerini ve tehdit de etmediklerini. Her hangi bir suç örgütü ile ilgi ve alakasının olmadığını. Tehdit suçlamasını kabul etmediğim. Yine hakaret şeklindeki yorumlara da katılmadığını. Söz konusu fotoğrafın kafası kuma gömülmüş bir adam resmi olduğunu, bu köşede mizahi bir karakter yaratmak amacı ile Dr. Şerefsiz Ödlek Mahlas ismi kullanıldığını. Bu amaçla bu köşede yazı yazılacağını. Diğer dosya şüphelileri ile ilgisini belirttiği şekilde açıkladığını. Suçlamaları reddettiğini, serbest bırakılmayı talep etiği, 07/06/2008 tarihli ek ifadesinde, Daha önce aynı suç ile ilgili olarak ifade verdiğini. Aynen tekrar ettiğini, Kendisinin olmayan bir örgütün üyesi olmak ile suçlandığını. Böyle bir örgüt olup olmadığını Var ise örgütün şeması ne olduğunu, birimleri neler olduğunu. Kendisinin hangi biriminde görevli olmakla suçlandığını, Kendisine Ergenekon terör örgütünün teori, senaryo ve propaganda biriminde görevli olup olmadığı hususu sorulduğunda; suçlamayı kabul etmediğini, ERGÜN POYRAZ ile 2 kez karşılaştığını. ERGÜN POYRAZ' m kitabının taslağını aldığını, Ergün POYRAZ in yayıncı aradığını yayıncı bulmasına yardımcı olmaya çalıştığını. ERGÜN POYRAZ' m ifadesi okunup, sorulduğunda; kendisinin ifadeyi kabul etmediğini Çünkü patrikhanede bir kutlama kokteyl olduğunu Bu kokteyl sırasında Ergun POYRAZ m bizzat kitabının bastırılması için kendisinden ricada bulunduğunu ve CD ortamında daha önceki aramalarda kendisinden elde edilen kitap taslağını verdiğini. Kendisinin bu taslağı bir iki yayın evine götürdüğünü. Hatta Güncel Yayıncılığa götürdüğünü. Bu yayınevinin CD.' yi alıp, çıktı olarak bir suretini kendisine verdiğini. Yayınevinin İnceleyip basıp basmayacağına karar vereceğini. Kendisinin ERGÜN POYRAZ ile daha önceden tanışmadığını. Patrikhanede tanışınca kendisine Ergun POYRAZ'm kitabının yayınlanması için teklifte bulunduğunu. Hatta bir süre sonra Ergun POYRAZ kendisini telefonla arayarak Togan yayınevi ile anlaştığını, kitabını Ergun POYRAZ'm bastıracağını söylediğini. Daha sonra da bir sefer ÜMİT SAYIN, Ergun POYRAZ ile görüşmeye giderken kendisini de çağırdığını. Karaköy' de Ergun POYRAZ ile görüştüğünü. Başka bir irtibatının olmadığını. Ergun POYRAZ'm kendi sitesinde bir kaç kere yazdığını. Kendisinin bu siteyi 2004 yılının sonu 2005 yılının başında kurduğunu. Kendisinin herhangi bir dernek üyesi olmadığını. SEVGİ ERENEROL ile de KEMAL KERİNÇSİZ aracılığı ile tanıştığını. Boğazlıyan Kaymakamı ile alakalı bir mitingde SEVGİ ERENEROL ile tanıştığını. KEMAL KERİNÇSİZ ile de o civarlarda tanıştığım ancak tam hatırlamadığını. BEKİR ÖZTÜRK ile OKTAY YILDIRIM' m İstanbul şube başkanı olduğu Kuvai Milliye Derneğinin toplantısında tanıştığını. OKTAY YILDIRIM'ı daha önceden tanıdığım. Oktay YILDIRIM'm kendisine eposta attığını. Kendi sitesini takip ettiğini. Kendisinin Oktay YILDIRIM'a teklif ettiğini ve kendi sitesinde yazmaya başladığını. , ' "~ ~
#$£ ^ '.■?<&£^pz^-p
HABIP UMIT SAYIN'm da daha önceden yazdığını ancak OKTAY YILDIRIM tutuklandıktan sonra yazı yazmamaya başladığını ve aralarının bozulduğunu. Davalık olduklarını. GÜLER KÖMÜRCÜ ile 2-3 kez gazeteci olarak konuştuğunu. VELİ KÜÇÜK ile hiç tanışmadığını. MUZAFFER TEKİN ile 2 kez ofisinde karşılaştığını. Kuvai Milliye Derneğinin Üsküdar Aşmalı Konaktaki toplantılarına iki kez iştirak ettiğini. Kendisinin İLHAN SELÇUK' u tanımadığını. DOĞU PERİNÇEK ve arkadaşlarını bilmediğini. Ancak 1994 yılında Cumhuriyet Gazetesinde kısa bir süre çalıştığını ama İLHAN SELÇUK' u tanımadığını. ALİ İHSAN GÜRCİHAN'm babası olduğunu. Kendisi babasının emekli olduğu tarihi bilmediğini. Babasına sorulmasını istediğini. ERGÜN POYRAZ' m kitabında kullandığı "iç tehdit raporu" ve irticai örgütlenmelerle ilgili rapor"da babasının imzasının olup olmadığını bilmediğini. Ama kendisindeki kitapta babası ile alakalı bir ibare olmadığını. Babasından hiç bir zaman resmi belge ve bilgi almadığını. Bütün telefon görüşmelerinin kayıt altında olduğunu. Bu iddiayı ortaya atanların bunu kanıtlamasını istediğini. Ayrıca kendisine gösterilen Dağıtım Arz yazısında da gizli raporun birçok askeri kuruma dağıtıldığının, ayrıca MGK' ya dağıtıldığının yazıda olduğunu. MGK'nın sivil bir kuruluş olduğunu Son aramalarda elde edilen gizli ibareli ve hizmete özel ibareli bazı resmi evrakların nereden geldiği hususları sorulduğunda; gazeteci olduğunu, kaynaklannı açıklamak zorunda olmadığını, bunlann kendisine posta ile kapısının önüne gelmiş evraklar olduğunu. Bu evrakların hiçbir yerde yayınlanmadığını 2023 Platformu'nun kendisine ait olduğunu. 2005 yılında bir sivil toplum örgütü kurmak amacı ile planladığını. 2005 yılında Taksim' de Kervansaray Otelde 2 defa toplantılannm olduğunu oldu. Sitelerinde toplantıyı duyurduklanm ilgilenen insanlar geldiğini. Herkese açık bir toplantı olduğunu. Dinamik yakalayamayacaklannı gördükleri için bu yöndeki çalışmalan bıraktıklannı. "İcra Kurulu Toplantısı" yazan yazılarda yine bu oluşum için yaptıklan çalışmalarla alakalı olduğunu "Sayın Kusoğlu" başlıklı 99 tarihli yazının kendisine ait olduğunu. Ancak bu şahsı hatırlayamadığını. Dosyadaki belge üzerindeki tarihlerin 2000 yılı olduğu görülüp sorulduğunda; kendisinin aslında bu konudaki çalışmalann 1998 yılında başladığını 2005 yılma kadar devam ettiğini. Ancak daha sonra bu konuda bir dinamik yakalayamayacaklannı anlayınca vazgeçtiklerini "2023/7 bir vakıf, dernek veya sivil toplum örgütünün ötesinde bir harekettir" tabiri ile de 2023 yılı içinde Türkiye'nin ilk yedi ülke arasına girmesini hedefleyen bir misyon ve zihniyeti kasdedildiğini "Uzlaşmayıcı bir hareket değildir" tabiri yabancı dış güçlerle uzlaşmayan milli bir hareket olduğunu "Demokratik bir örgüt değildir" tabiri ile düşünülen sivil toplum örgütünün kurallanndan bahsedildiğini, "Yapılabilecekler hakkında" diye başlayan bölüm bir anayasa taslağı olmadığı, bir öneri olarak düşünülen bir çalışma olduğunu Dosyada mevcut PKK ve Adli Tıp başlıklı Şebnem FİNCAN isimli klasörde bulunan yazılarla alakalı olarak sorulduğunda; CD'nin kendisine bir kaynaktan ulaştığını; Ancak hiç bir yerde CDyi kullanmadığını. ŞEBNEM KORUR FİNCANCI'nın ÜMİT SAYIN ile itilaflı biri olduğunu, aralannm iyi olmadığını. Kendisinin bu konuda kaynağım saklı tutma hakkını kullandığını
CD. içerisinde; Ermeni soykırımı ile alakalı yazılar, Adli Tıp Enstitüsünde olanlar, Avrupa Birliğinden İşkence konusunda rapor, Sevgili hocam diye başlayan Drej anlar ve İzollu aşireti başlıklı yazı ve arkasında TC. Başkanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığına, konu inceleme, Başbakanlığa başlıklı yazı ve devamında susurluk olayına ilişkin raporun ve akabindeki diğer belgelerin olduğu CD. lerin kendisine ayrı geldiğini. Kendisinin getiren kaynağa güvenmediği için ve bilgisayarına bir truva atı programı bulaşacağı şüphesi ile CD.' yi hiç açmadığını, içine bakmadığını ve arşivine kaldırdığını. Bilgisayarında da bu CD.' nin açıldığına ve içeriğine dair hiç bir iz bulunmadığı bunun kanıtı olduğunu. 17 numaralı CD. içerisinde bulunan belgelerde 2023 oluşumu hakkındaki sorularcevaplar bölümünün devamında iletişim hiyerarşisi başlıklı bölümlerin kendisine ait olduğunu. Burada dernek ile alakalı iletişimin nasıl olacağını ve bir olay sırasında en etkili ulaşımın iletişim zinciri şeklinde olacağını kendisinin planladığını. Burada bir gizlilik veya başka bir niyet olmadığını. Telefon maliyetinin az olması için yapıldığını. Her hangi bir başka bir amacı olmadığını Bilgi Kuvvetleri Komutanlığı başlıklı yazılar kendisinin bizzat yazıp yayınladığı yazılar olduğunu İkametinde yapılan aramada elde edilen, hp marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, ıbmtravelstar marka, seri numarası 9zs81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede "kirikay.doc" isimli bir msword dosyası tespit edildiği; bu dosya incelendiğinde; "Süleymaniye Baskınının intikamının alınması konusuyla ilgili "OPERASYON KIRIKAY" adı altında bir çalışmanın yapılacağı, söz konusu operasyonun 3 yıl süreceği, Temel protokol başlığı altında GİZLİ ligin esas olduğu, konu ile ilgili telefonda, eposta üzerinden veya takip edilebilir herhangi bir mecra üzerinden ASLA haberleşilmeyeceği, Konu hakkında yüz yüze konuşulurken bile mümkün olduğunca ALTERNATİF SÖZCÜKLER (parantez içindekiler) üzerinden konuşulacağı, Konu hakkında hiçbir yazılı metin; Internet bağlantılı bir bilgisayar üzerinde bulundurulmayacağı, Konu hakkında; temasta olan hiçbir kurum veya kişiye konuya sözedilmeyeceği, SENARYO en fazla üç kişi arasında bilineceği ve operasyonda yer alacak diğer elemanlara bile ayrıntılar en son ana kadar saklanacağı, Konu hakkında soru ile karşılaşıldığında, karşı tarafa "bu tarz bir şeyi yapmanın mümkün olmadığı", "devletin zaten bunun intikamını aldığı" söylenip; varolan çalışmanın film çalışması olduğu vurgulanacağı ve her türlü dezenformatif bilgi verilerek dikkatler dağıtılacağı ifadelerinin yer aldığı görüldüğü. SÖZ KONUSU BELGEDE; Albay Mayville'in (BAŞKAN) Albay Mayville'e emir verenlerin (KURUL) Operasyon'un (GÖZLEM) 1 SENE'nin (YAĞMUR DÖNEMİ ) 2 SENE'nin (GÖKKUŞAĞI DÖNEMİ) 3 SENE'nin ( ALACAKARANLIK ) Hareket Planının (SENARYO) Korkut Eken'in (IŞIKÇI)) Başına çuval geçirilen askerlerimiz'in (OYUNCULAR) TSK'nin (Hollyvvood) olarak kodlandığı anlaşıldığı Bu konunun kendi yazdığı bir roman çalışması olduğu. 2 yıl önce başladığı. 2 hafta önce de kitabını yazdığı. Bu bilgiler romanın içindeki çalışmalar ve kendi yazdığı senaryo yazılan olduğu. Romanın konusunun Kınkay teşkilatı diye bir teşkilatın anlatılması olduğu.
Kendisinin MUZAFFER TEKİN'le ve onda ele geçirilen CD.' nin içinde Süleymaniye konusunun işlenmesi ile alakalı bir bilgisinin olmadığı. Kendisinin MUZAFFER TEKİN ile telefonla görüşmüşlüğünün olmadığım. Danıştay olayı sonrası tanıştırdıklarım, MUZAFFER TEKİN'in ofisine gidip 2 kez sohbet ettiğini, onun dışında telefonla dahi görüşmediğini. MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK zamanında kendisinin sitesinde yazdığını. Danıştay olayından sonra MUZAFFER TEKİN' i yanlış yönlendirdiği için kavga ettiğini ve ayrıldığını. İSMAİL YILDIZ'm SESAR'm başkanı olduğunu, 2002-2005 yıllan arasında SESAR' m başkan yardımcılığını yaptığını, Çeşitli raporlar kaleme aldığını ve bazı yazılarda yazdığını, İSMAİL YILDIZ'dan çıkan gizli bilgi ve belgelerle alakası olmadığım, kendisinin sadece web sitesini yönettiğini, Bu sitenin sesar.com.tr adı altında yayın yaptığını. Dosyada mevcut telefon, iletişim, analiz dokümanları sorulduğunda; 0 532 595 90 46 numaralı telefonun kendisine ait olduğunu. Dosyadaki raporda MUZAFFER TEKİN ile 37 defa görüştüğü hususu sorulduğunda; 'görüşmüş isem de bunlar geçmiş olsun vb. demek için falandır' şeklinde beyanda bulunduğu, Kendisinin yukarıda telefon ile görüşmediğini söylemiş ise de isnat edilen suçla ilgili görüşmesinin olmadığını, Yoksa haber için falan görüşmüşümdür dediği. KEMAL KENİÇSİZ ile eskiden görüştüğünü, Ancak daha sonra aralarında ihtilaf olduğunu, son olarak tutuklanmadan 1 ay önce KEMAL'in ofisinde görüştüğünü, Bunun dışında bir irtibatının olmadığını. GÜLER KÖMÜRCÜ gözaltına alınıp serbest bırakılmasından sonra bir kaç sefer telefonda görüştüğünü. Daha önceden de görüştüğünü. OKTAY YILDIRIM ile ayda bir iki defa yüz yüze görüştüğünü. OKTAY ile 2006 yılında tanıştığını. Telefonla da sık sık görüştüğünü. MUAMMER KARABULUT ile görüştüpnü hatırlamadığını Dosyada mevcut raporda 3 defa görüştüğü hususu sorulduğunda; site ile alakalı görüşmüş olabileceğini. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR ile Kadıköy'de iki kere yüz yüze görüştüğünü. Bir de Boğazlıyan Kaymakamının Beyazıt'taki mitinginden sonra evine götürdüklerinde evinde bir çay içtiklerini. İkametinde yapılan aramalarda elde edilen dijital malzemelerin incelemesinde milletvekillerialbum.xls isimli bir dosya bulunduğu, bu dosyası incelendiğinde; "Bir çok milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Ayrıca listede yer alan bazı milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı" GİBİ ifadelerin bulunduğu görülmüştür. Bu listelerin kim tarafından, ne amaçla hazırlandığı, bu listeleri kimden ne şekilde temin ettiği hususu sorusuna: Bu dosyalan SESAR'daki görevi sırasında SESAR'ın bilgisayarlannm yedeğini almakla yükümlü olduğunu, O yedekler arasında arşivde yer alan bir rapor olduğunu, zaten kişisel bilgisayanmda değil, SESAR'm kendisine tahsis ettiği dizüstü bilgisayar içerinde bulunduğunu, Raporu kendisinin yazmadığını, İkametimde yapılan aramalarda elde edilen Acer marka laptop içeriğinde yapılan incelemede seagate_6ej00txl_20gbmarka belleğin yapılan incelemesinde "bunu-da-okuyunyavsaklar.doc" isimli bir belge elde edilmiştir, belgenin yapılan incelemesinde; "Sizi gidi yavşaklar, Kendinizi çok teknolojik bir şeyler zannediyorsunuz di mi..Elinize geçirdiğiniz dosyalan bir halt zannedip seviniyorsunuz di mi...
Sizler salaksınız.... Benim telefonumu dinletip ........ bir gün kopanlacak o kafalarınızı başka yere soksamz daha iyi ederseniz yavşak o... Ben telefonda da , her yerde de...... sizin ananızı s...., bacınızı s.... sürece bana kimse karışamaz...aslında kendi evimde olduğu sürece....... de kimse karışamaz.... O kendinizi çok teknolojik zannetmenizi sağlayan...... ve bakın bakalım beyninizin içinden bir ses geliyor mu....beni dinlemek kolay...siz kendi beyninizin içini dinleyin...ordan bir ses duymakta çok zorluk çekeceksiniz... Sizler birer salaksınız... Elalemin özel hayatına karışmayın...çünkü sizin kimler olduğunuzu tespit ettiğimde ben sizin bütün özel ve genel hayatınıza öyle bir karışacağım ki...ortalık karışacak... Haydin yallah taş arabaları sizi...ha bu arada...çok iyi yemleniyorsunuz, my documents'in altındaki her belgeye hatim indirip, rapor edin emi... FBI'in.... sizi..." Şeklinde hakaretvari cümlelerin olduğu görülmüştür, bu belgelerin ne amaçla yazıldığı sorusuna; Bilgisayarına girildiği yolunda duyumlar aldığını Bu nedenle böyle bir yazı yazdığını, Genel Kurmay İstihbarat Başkanlığı hizmete özel başlıklı ABD İstihbarat kuruluşları konulu dosya şeklindeki belgeler sorusuna; Anonim bir kaynaktan geldiğini, Türkiye devleti ile alakalı olmadığını, Amerikan istihbaratını anlattığını, Açık kaynaklardan rahatlıkla derlenebilecek bilgiler olduğunu, Dosyada mevcut SEVGİ ERENEROL, KEMAL KERİNÇSİZ ve şüphelinin bulunduğu fotoğraf sorusuna; Çanakkale' de ordu komutanı olan orgeneral rütbesindeki bir şahsın SEVGİ ERENEROL ve KEMAL KERİNÇSİZ' e plaket verdiğini, Bununda normal bir ziyaret sonrası verilen plaket olduğunu, Haziran Ağustos 2001 gizli ibareli SPGMY/SPGY başlıklı belli başlı dış politika gelişmelerine ilişkin Özet Değerlendirme konulu yazı sorusuna; Bu yazının muhtemelen Dışişleri Bakanlığı kaynaklı kendisine gönderilmiş olan yazıların içinde bulunan bir yaz olduğunu, Gizli olduğu içinde kullanmadığını ve arşivine kaldırdığını, "Başbakanlık iç genelge" başlıklı Ekim 2007 tarihli müsteşar imzalı genelgenin başbakanlıktaki kaynağından gelmiştir. Bunun ile alakalı haber de yaptığını, Çağlayandaki Cumhuriyet Mitingine katıldığını, Asmali Konaktaki 2-3 toplantıya gittiğini, Gizli yasadışı hiç bir toplantıya katılmadığını, İkametinde elde edilen gizli ibareli "Dışişleri Bakanı İsmail Cem' in ABD ziyareti" başlıklı yazılar ve altındaki hizmete özel başlı yazılar sorusuna; bunların haber kaynağından geldiğini, Ancak gizli olduğu için hiç bir yerde kullanmadığını, arşivine kaldırdığını, Yazı içeriğinde bir çok görüşme notları ile raporlar ve gizlilik ibareli yazılar ve hizmete özel ibareli bir çok yazının bulunduğu dosyanın yazılı olarak geldiğini, Bunları hiç bir şekilde yayınlamadığını, Yine aynı dosya içinde bulunan "Dışişleri bakanı İsmail CEM' in Washington ziyareti" başlıklı gizli ibareli yazıların İngilizcesi ve Türkçesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Dosyada mevcut ajanda notlan sorusuna; ajanda notlarının kendisine ait olduğunu Bu ajandalar gazeteci olarak haber kaynaklan ile yapmış olduğum görüşmelere ilişkin almış olduğum notlar olduğunu, Diğer ajandalannda kendisine ait olduğunu, Yeniden Müdafi Hukuk Hareketi ile alakalı yazılan ERTUĞRUL ZAKAYİ ÖKTE'den aldığını, Daha önceki aramalarda bulunan gizlilik ibareli çok gizli kişiye özel yazılmış yazılan ADİL SERDAR SAÇANLAR' m kendisine paylaşmak için verdiğin, ADİL SERDAR SAÇANLARI' in daha önce kendisinin sitesinde^yazı yazdığını,
Evin yapılan aramada,İden 48'e kadar tarafımızdan numara verilen ve el yazması not şeklinde hazırlanmış fazıl duygulu ile Rest Kafe' de buluştuk ibaresiyle başlayan ve içeriğinde ALİ OSMAN ZOR servis elemanı muamelesi yapıyor, EL KAİDEYİ açıkça savunuyor ikiz kuleleri onların yaptığına emin ve ABD yi onların vurduğuna emin ABD ye çalıştığı ortaya çıksa... FAZIL DUYGUN. İSMAİL YILDIZ ve HAYRULLAHLA düzenli görüşüyor onlara bayağı pirim veriyor, çarşamba cemaati konusunda da ketum davrandı, dergi 1500-2000 satıyor ibareleriyle devam eden 3 sayfadan 8 sayfaya kadar olan, FAZIL DUYGUN ve ALİ OSMAN ZOR ile yapmış olduğunuz el yazımı dokümanlar görülmüştür. Bu doküman ile alakalı olarak soruldu; FAZIL DUYGU ve ALİ OSMAN SOY Baran Dergisinin yöneticilerinden olduğunu. Baran Dergisinin İBDA/C nin yayın organı olarak bilindiğini. Kendisinin daha önce gözaltına alındığı için Kendisi ile Ergenekon konusunda röportaj yapmak istediklerini. Kendisinin de kabul etmediğni. Not içeriğinde geçen İSMAİL YILDIZ ve HAYRULLAH MUHMUD ÖZGÜR' ün FAZIL DUYGUN ve ALİ OSMAN ZOR ile bunların düzenli görüştüğünü ve İSMAİL YILDIZ' ı çok övdüklerini bu görüşmede Kendisine anlatıldığını. Kendiside de not olarak aldığım. İçeriğinin doğru olduğunu. Evinde yapılan aramada bulunan el yazması not şeklinde hazırlanmış 20 Ekim FATMA YAŞAR PAŞA ve eşi ile Ankara' da trt binası kavşağmdaki Hacıbey Lokantasında akşam yemeği ibaresiyle başlayan ve içeriğinde, MİT bilgi paylaşıyor ama keçiboynuzu gibi önümüze yıkıyor diyor, polisin kendilerine yardımcı olması için yolladığı elamanlar ise çok okuyor hepsi çok eğitimli çok iyi sunumlarla geliyorlar ABD lilere silahlann çıktığı depolara kadar bilgi veriyorlardı diyor, EDİP BAŞER'in HİLMİ ÖZKÖK ve AYTAÇ YALMAN' la arası hiç iyi değildi yaşar paşa ile arası çok iyidir dedi ve aşağıdaki olayı anlattı, tayip ERDOĞAN BAŞER'i MİT müsteşarı yapmak istedi, başer konuyu ÖZKÖK'e açmış özkök karşı çıkmış oranın kadrosu korgeneral demiş. Buna rağmen genelgesi hazırlanmış ÖZKÖK yine devreye girmiş ve genelge iptal edilmiş AYTAÇ YALMAN HİLMİ ÖZKÖK' e bu mit in başına gelmesin bizim hakkımızda dosya hazırlar demiş, ibareleriyle devam eden 8 sayfadan 11 sayfaya kadar olan, el yazımı dokümanlar görülmüştür, bu dokümanlar ile alakalı, Haber kaynağımı gizli tutuyorum cevabını verdiği. 2012 İlk Şehit isimli Ergenekon hikaye bu Kınkaym Romanı isimli BEHİÇ GÜRCİHAN imzalı kitap ibraz edildiğinde. 54. sayfasında Kınkay başlıklı bir bölüm olduğu, "Aydın' m bir köyü 18 Ağustos 1984" başlıklı köyde küçük bir çocuğun başından geçen bir hikayenin anlatıldığı Çuval operasyonu ile her hangi bir alakasının olup olmadığı sorulduğunda ; Kendisinin burada 84 yılında şehit olan ilk askerimizin cenazesine katılan ve üçlemenin diğer kitaplarında daha da merkezi bir rol oynayacak olan Kınkay teşkilatının bir üyesinin bu cenazeyi izlemesini anlattığını. Evinde yapılan aramada,İden 48'e kadar numara verilen ve el yazması not şeklinde hazırlanmış 'FATMA İLE PASTANEDE OTURURKEN / ANKARA 21 EKİM 2007' ibaresiyle başlayan ve Kanal Türkün kurulumunda bizzat doğan'm İNAN KIRAÇ aracılıyla 3 milyon $ var iddiasında ibaresiyle biten ve 12. sayfasında geçen bu not ile alakalı, Haber kaynağı ile yaptığı görüşmenin notu olduğunu. Evinizde yapılan aramada,İden 48'e kadar numara verilen ve el yazası not şeklinde hazırlanmış emniyetin yakın adamı gazeteci ile sohbet sütiş beyoğlu 16 Haziran ibaresiyle başlayan, mersin limanında barzaninin sigara şirketleri olayından sonra üzerine çok gelindiği, ZEKERİYA ÖZTÜRK le Kadıköyde buluşmuşlar MUZAFFER TEKİN haberinden sonra ona belge vermiş, GÜLER KÖMÜRCÜ aramış ZEKERİYA ÖZTÜRKE dikkat et i.... bilgi verir demiş, MUZAFFER TEKİN in Doğuş Faktöring bünyesinde uyuşturucu operasyonlannda kullandığını belgeler olduğunu, seher yeli dizisinin galasında Reına da naci şaşmazın yanma Özel Kuvvetlerden bir albayın ve ÜMİT ÖZDOGAN'ın . ulusalcılara yakın ......... birinin 607 j ıs*
geldiğini NACİ ŞAŞMAZA iki saat boyunca değerlendirmesi için bütün MUZAFFER TEKİN olayını anlattıklarını söyledi, Alman Vakıflarının DTP ye yaptıkları dekontları sanki yarın yaymlayacakmış gibi anlatı , herkesin bizim hakkımızda FETTULLAHÇI dediğini söyledi ..... bu söylentiyi yayanlardan birinin TUNCAY ÖZKAN olduğunu, Ümraniye davasında savcı çete ile VELİ KÜÇÜK arasında bağlantı aramış dedi MUZAFFER TEKİN ile VELİ KÜÇÜK arasında bağa kurmak zor dedim aralan o kadar iyi değil dedim OKTAY' ı arada harcarlar ve siz altı aydır haksız yere içeride olan bu adamlar hakkında tek haber yapmıyorsunuz dedim, HIRANT DİNK cinayeti sonrasında cinayeti VELİ KÜÇÜK üzerine çekmeye çalışan avukatı Doğan s...elli röportaj vermeye kendisinin zorladığını söyledi. ibarelerinin bulunduğu 19. sayfadan 24. sayfaya kadar geçen bu notla ile ilgili, Gazeteci bir arkadaşı ile yapmış olduğu sohbet olduğunu. Haber kaynağını açıklamayacağını Evinde yapılan aramada,İden 48'e kadar numara verilen ve el yazması not şeklinde hazırlanmış fsy ZAHİDE UÇAR KEMAL ÇAPRAZ (ufuk ötesi ) KEMAL KERİNÇSİZ i ziyaret 29/11/2007 ibaresiyle başlayan, kemal beyi ofisinde akşam ziyaret ettik, konuşma çoğunlukla benimle KEMAL BEY arasında geçti oktaylarm MUZAFFER TEKİNlerin soruşturma süreciyle ilgili yaşananları anlattı, savcı ZEKERİYA ÖZ'ü HSYK ya şikayet etmiş yüzüne karşı siz Cumhuriyetin değil cemaatlerin savcısısınız demiş kavga etmişler, en son pazartesi iddianameyi çıkaracağını söylemiş( 31 aralık) başsavcı yanma çağırmış uyarmış savcıyı bir an önce hazırlansın diye iddianameyi, savcı bombaların çürük olmadığına emin diyor hatta el bombalarını patlatıp vidoya çektirmiş, bu görüşmeden yaklaşık 1 2 hafta sonra medyada ergenekon operasyonu olarak yansıyan operasyon ile kemal kerinç siz göz altına alındı ibarelerinin bulunduğu 29. ve 30. sayfada geçen bu notla ilgili, KEMAL KERİNÇSİZ ile yaptığı görüşmeden aldığını. 3929 no Tu iletişim tespit tutanağından; 15.07.2007 tarihinde, saat 13:48 sıralarında MURAT ........ isimli şahısla yaptığınız görüşmenizde sizin; "SEDAT PEKER MUAMELESİ ÇEKTİLER YOLDA ABİ SANKİ BİR MAFYA BABASI YAKALANDI FALAN ZANEDERSİN"DİYORSUNUZ MURAT ....... İSİMLİ ŞAHIS İSE SİZE "NE SORDULAR SANA" DİYE SORUYOR SİZDE "OKTAY İLE İLGİLİ ZOR DURUMDA BIRAKACAK BİR ŞEY SÖYLEMEMİ BEKLİYORLARDI BENDEN" DİYORSUNUZ. MURAT .......... İSİMLİ ŞAHIS İSE ".... ya üzüldüm ben ben o yüzden öyle yazdım sana şifreli gibi yazdım hani buraya kaçmak istersen buyur ben şey yapim ayarlıyım diye onu o anlamda yazdım" DEVAM EDEN GÖRÜŞMEDE MURAT ........... İSİMLİ ŞAHIS İSE "Valla herhangi bi yardıma ihtiyacın olursa bana lütfen bildir ne bileyim ee mahkeme masrafıydı bilmem neyiydi falan benim şu an yapabileceğim bitek onlar ama olabilir yani olur bişey olur" şeklindeki görüşme sorulduğunda; Bu görüşme Kendisine ait olduğunu. SEDAT PEKER muamelesinden kasıt Kendisinin yolda evine giderken alındığını, bunu kastettiğini. OKTAY YILDIRIM ile alakalı bir şey biliyorsa anlatmasının istendiğini. kendisinin Ergenekon ile alakalı yazmış olduğu kitabı da Gladyo' ya Mektuplar Ergenekon Tiyatrosunda Son Sahne kitabın da iki ay önce yayınlanmış olduğunu. Son 4 yıldır yazdığı yazıların derlemesi ve Kendisinin burada Ergenekon u eleştiren yazılar yazdığını ve bizzat bazı olayları Ergenekon un yaptığını, LOBİ olayını, Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay olayını da Ergenekon un yaptığını söylediğini. 3931, 3932, 3935, 3966 VE 3981 nolu iletişim tespit tutanaklarında AHMET CEYHAN isimli şahısla ile yaptığı görüşmelerin içeriklerinin doğru olduğunu AHMET CEYHAN'm Kuvvai Milliye' nin Konya sorumlusu olduğunu , Kendisi ile Aşmalı Konak toplantılarında görüştüğünü. 3937 no'lu iletişim tespit tutanağıyla alakalı, . *- *'" ~.
ERKUT ERSOY' u Daha önceden tanımadığını. Kendisini DSS' nin toplantılarına çağırdıklarını. Taksim' de bir toplantılarına katıldığını. Bu görüşmede de Erkut ERSOY un sürekli Kendisini telefonda suçlu duruma düşürmeye çalıştığını. 3940, 3949, 3950, 3951, 3954, 3955, 3957, 3958, 3959, 3960, 3961, 3962, 3963, 3964, VE 3973 nolu iletişim tespit tutanaklarında FATİH YURTSEVEN isimli şahısla ile yaptığınız görüşmelerde özetle; "BİLGİSAYAR KONUSUNDA, SERVÖR, LİNKLER GİBİ TEKNİK KONULARDA, SİZİN KENDİ SİTENİZLE ALAKALI OLARAK BİLGİ ALDIĞINIZ" şeklinde görüşme okunup, sorulduğunda ; Kendisinin aeikistihbarat .com sitesinin sahi olduğunu. FATİH YURTSEVEN ' de bu sitenin programlamasını yaptığını. Siteyi yeni bir sunucuya taşımayı düşündüğü için geçmişteki tecrübesine istinaden fikrini almak istediğini, Örgüt ile ilgili bir görüşme olmadığını, sitesi ile alakalı bir görüşme olduğunu. 3941 no'lu 10.08.2007 tarihli görüşme okunup sorulduğunda; Görüşme yaptığı EMİNE BEHİYE ERSİN' i şu anda hatırlamadığını. Ancak Kendisinin okurlanmdan birisi olabileceğini. Bir siteye sahibi olduğunu. Zaman zaman Kendisi ile fikir teatisinde bulunmak için okurlarının kendisini aradıklanm onlarla görüştüğünü. Fikirlerini paylaştıklannı. Görüşme içinde geçen çekirdek kadronun ne olduğu ve sisteme karşı olmasından ne kastedildiği sorulduğunda ; Sisteme karşıdan kastın muhalif bir site olması olduğu . Bu konuşmada bir okuru ile geleceğe yönelik siyasi bir örgütlenmenin yapısına dair düşünce ve kanaatlerini paylaştığını. HABİP ÜMİT SAYIN' m Cumhuriyet Başsavcılığımızda vermiş olduğu 23.05.2008 tarihli ek ifadesi okunup, sorulduğunda; ÜMİT SAYIN ile Kendisi arasında olan hakaret davasının beraat ile sonuçlandığını. ÜMİT SAYIN'ın kendisi hakkında anlatmış olduğu " gizemli bir kişi olduğu, bu soruşturmada kilit isim olduğu" şeklindeki beyanlanmn doğru olmadığı. Ümit SAYIN m hezeyanlan olduğunu. OKTAY YILDIRIM ile ÜMİT SAYIN' m Kadıköy' de bulunan ve tarif ettiği Seyhan Kafede kendisinin tanıştırdığını. Tarihini tam olarak hatırlamadığını. O kafe o zamanlarda kendisi dahil OKTAY YILDIRIM, ZEKERİYA ÖZTÜRK, ÜMİT SAYIN gibi bir çok ismin geldiği bir mekan olduğunu. Bunun Seyhan Kafenin yetkililerine sorularak da teyit edilebileceğinin. ÜMİT SAYIN' ı Seyhan Kafenin sahiplerinin de tanıdığını. Kendisinin ÜMİT SAYIN ile 2006 yılında tanıştığını, Beşiktaş iskelesinde buluştuklannı. Ümit SAYIN m kendisini 1995 ' li yıllardan beri tanıyor olduğunu öğrendiğini. KTB ( Kemalist Türk Birliği) mail grubu olarak kendisinin yazılannı kullandıklannı. O tarihlerde Planet şirketinin olduğunu ve Türkiye' nin ilk haber şirketi olan XN isimli haber sitesinde yer alan yazılardan bir kısmını alıp KTB mail grubunda yayınlamış olduklannı. O zamanlar kendisi ile veya şirketin elemanlanndan biri ile internet üzerinden görüşmüş olabileceklerini. Ümit SAYIN m kendisini tanıdığını söylediğini, ancak kendisi Ümit SAYIN ı hatırlamadığını. Kendisinin KTB mail grubuna dahil olmadığını. Ümit SAYIN dahil etti ise bilmediğini. 2006 yılında tanıştıktan sonra yaklaşık ayda 2 kez görüştüklerinin doğru olduğunu. Her seferinde buluşmak için Ümit SAYIN m kendisini aradığını, bu konuda kayıtlardan tespit edilebileceğini. Özellikle Seyhan Kafede buluştuklannı ya da Seyhan Kafenin biraz ilerisinde bulunan sahildeki barlardan birisinde buluştuklannı. Ümit SAYIN'ın sürekli kendisine gizli örgüt kurmaktan bahsettiğini. Ümit SAYIN m Bahsettiği örgütün askeri ve akademisyenleri de içine alan bir yapılanmadan söz ettiğini kendiside de sürekli Ümit SAYIN'a bunun bir çözüm olmadığını, ülkenin bu şekilde kurtanlamayacağmı ve bu gibi çabalann insanlan kışkırtacağını, temas kurduğu askerlere zarar vereceğini anlatmaya çalıştığını, HABİP ÜMİT SAYIN'ın sürekli kendisine akademisyenlerden ve askerlerden oluşan gizli bir örgüt kurulmasını, yeni bir anayasa yapılmasını .söylediğini. Kendisin de bu konulan ciddi bulmadığını, aynntısım sormadığını ve Umıt SAYIN'a tersi yönde telkinde
bulunduğunu. Aynca bu davramşlan ile temas ettiği askerleri ve orduyu zan altında bırakacağını söylediğini. Kendisinin ÜMİT SAYIN' ı OKTAY YILDIRIM ve ZEKERİYA ÖZTÜRK ile tanıştırdığını. Ama onlann sürekli o kafeye takıldıklan için orada karşılaşmış olabileceğini. Kendisinin OKTAY YILDIRIM ve ZEKERİYA ÖZTÜRK ile nasıl tanıştığını yukanda anlattığını. Kendisi hiç bir şekilde HABİP ÜMİT SAYIN' a MİT ile irtibatı olduğunu ima etmediğini, söylemediğini, gizli örgüt kurulması konusunda kendisinin bahsettiği gibi Ümit SAYIN'in kendisine söylediğini, kendisi Ümit SAYIN'ı frenlemeye çalıştığını. HABİP ÜMİT SAYIN, BEKİR ÖZTÜRK' ün kuvaimilliye.net sitesinde yazı yazmak istediğini, kendisinin aracı olmasını Ümit SAYIN'm söylediğini. Kendisi Ümit SAYIN istediği için aracı olduğunu. Ümit SAYIN yazılan hem acikistihbarat.com' da hem de kuvaimilliye.net sitesinde yayınladığını. Hatta bir ara BEKİR ÖZTÜRK, ÜMİT SAYIN' m yazılanm siteden kaldırmak istediğini, kendilerinin engel olduğunu. Kendisinin ÜMİT SAYIN ile bu konularda e-posta yoluyla yazışmalanmız vardı. Bu yazışmalar bu söylediklerinin kanıtı olarak alınabileceğini. Aynca telefon kayıtlan incelenirse 2 senelik tanışıklığını boyunca bir iki istisna dışında sürekli Ümit SAYIN'ın kendisini aradığının görüleceğini. Bu da aralanndaki ilişkinin ÜMİT SAYIN' in ifadesinde resmetmeye çalıştığı tablo ile alakasının olmadığının ek kanıtı olduğunu. Gözlemciler grubu yukarıda bahsettiği 2023 platformu için hazırlamış olduklan bir grupta. Ancak o dinamiği yakalayamadıklan için bu gözlemciler kamuya açık toplantılara katılıp o konulara haber şekline dönüştüreceğini. Herhangi bir istihbarat toplama açık toplantılarda provokasyon yapma gibi bir görevi olmadığını. Kendisine glodyanm böyle bir çalışma yaptığını nereden bildiği sorulduğunda; kendisinin bir gazeteci olduğunu, bu konuda bir çok kaynak okuduğunu. Örnek olarak Daniel Gasner'in Nato' nun gizli ordulan kitabını gösterebileceğini. Bu yapılann nasıl çalıştığı 1940'lardan 19501 erden beri dünya ve ulusal literatürde mevcut olduğunu. Kendisi de ülkedeki gelişmelere bakıp yabancı devletlerin ülkeye yönelik emellerine bakıp toplumsal gelişmeleri de yan yana koyduğunda Türkiye' de yeni bir sürecin inşaa edilmeye başlanıldığını gördüğünü ve kendi çapında kendi çevresini buna karşı uyardığını. 3952 no Tu iletişim tespit tutanağından; 24.10.2007 tarihinde, saat 15:46 sıralannda, RAFET ARSLAN isimli şahısla yaptığı görüşmede kendisiyle buluşmak istediği şeklindeki görüşme okunup sorulduğunda; RAFET ARSLAN' ı MUZAFFER TEKİN' in arkadaşı olarak tanıdığım. Danıştay saldmsı sonrasında MUZAFFER TEKİN' in ofisinde tanıştığını. Yazılannda ve kitabında da belirttiği üzere MUZAFFER TEKİN olayı gündeme düştüğünde ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün kendisini aradığını ve kendisine bu konu ile ilgili bir röportaj vereyim dediğini. Kendisi de Zekeriya ÖZTÜRK'e bu konuya bakış açısını öğrenmeden röportaj yapmayacağını söylediğini ve bunu konuşmak için yine Kadıköy'de buluştuğunu. ZEKERİYA ÖZTÜRK kendisine gece boyunca MUZAFFER TEKİN' in en yakın arkadaşı olduğunu anlattığını ve sürekli röportaj yapmasını ısrar etti. Kendisi konuşmalara şahit olması için OKTAY YILDIRIM'ı çağırdığını. OKTAY YILDIRIM kendilerine katıldıktan sonra ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün MUZAFFER TEKİN'i yanlış yönlendirdiklerim, MUZAFFER TEKİN'in bir suçu yoksa doğrudan gidip polise ifade vermesi gerektiğini, bu şekilde onu yanlış yönlendirerek medyaya malzeme yarattıklannı söylediğini. Aynca ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün yaş olarak MUZAFFER TEKİN' in en yakın silah arkadaşı olamayacağını, ZEKERİYA ÖZTÜRK ile MUZAFFER TEKİN adına röportaj yapmayacağını, ama isterse MUZAFFER TEKİN' in yazdığı ve ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün imzasının bulunduğu bir kağıt getirirse onu yayınlayabileceğini söylediğini. Bunun üzerine ZEKERİYA ÖZTÜRK cebinden MUZAFFER TEKİN' in nüfus1 cüzdanını çıkanp ve bak 610
kimliği bile bende dediği. Kendisi de bunun üzerine OKTAY YILDIRIM' a dönüp CEM ERSEVER olayını hatırlattığını. "OKTAY bu bana çok CEM ERSEVER koktu, ben bu noktadan itibaren MUZAFFER TEKİN' in sağlığından endişeliyim, benim için bu konuşma bitmiştir" dediğini ZEKERİYA ÖZTÜRK ile kavgalı bir şekilde mekândan ayrıldığını. O konuşmanın sabahında OKTAY YILDIRIM kendisini arayarak "haklıymışsın, senin dediğin gibi oldu, bu sabah MUZAFFER TEKİN intihar girişiminde bulundu" dediği ve devamında "Acıbadem hastanesine getirildiğini, Oktay YILDIRIM'm da orada olduğunu, gelebilirse görüşmek istediğini" söylediği. Evine de yakın olduğu için Acıbadem hastanesine gittiğini ve gün boyunca bir gazeteci olarak gelişen olayları takip ettiğini. 3965 no'lu iletişim tespit tutanağından; 18.11.2007 tarihinde, saat 20:29 sıralarında, sistemde BAKİ TÜRK adına kayıtlı FAZIL DUYGUN isimli şahısla yaptığı görüşmesinde kendisine; "AYLIK DERGİSİNDEN, BULUŞMAK İSTEDİĞİNDEN, YAZDIĞI YAZILARDAN VE TÜRK GENÇLİĞİ HAREKETİNDEN" 3970 no'lu iletişim tespit tutanağından 14.12.2007 tarihinde saat 12:20 sıralarında, fazıl duygun isimli şahısla yaptığı görüşmesinde kendisine; "OKTAY SİNANOĞLU VE OSMAN PAMUKOĞLU'NU SORUYOR" şeklindeki görüşme sorulduğunda; Türk Gençliği hareketinin bir yazısının sitesinde kullandıkları için Genel Kurmay tarafından haklarında dava açıldığını. Bu çerçevede yargılamalarının Bodrum' da sürdüğünü. Bu kişilerle de bu davanın seyiri ve koordinasyonu ile ilgili görüştüğünü. Onun dışında bir bağlantısı olmadığım. 3959 no'lu iletişim tespit tutanağından 13.12.2007 tarihinde, saat 15:22 sıralarında ve 3988 no'lu iletişim tespit tutanağında 10.02.2008 tarihinde saat 19:05 sıralarında ENGİN ZORBA isimli şahısla yaptığını görüşmelerde kendisi ile; "BULUŞMAK İSTEDİĞİNİ SÖYLÜYOR SİZDE HER ZAMAN Kİ YERDE BULUŞALIM DİYORSUNUZ" bu görüşme deki ENGİ ZORBA'yı OKTAY YILDIRIM' m arkadaşı olması nedeniyle yaklaşık bir yıldır tanıdığını. ENGİ ZORBA'nm arkadaşı olduğu için arkadaşlık çerçevesinde ve tutuklu bulunan OKTAY YILDIRIM' m durumu ile ilgili sohbet etmek maksadıyla buluştuklarını. TUTKUN AKBAŞ'm şu anda Kanal l'de muhabir olarak çalıştığını. Gündemdeki olaylara dair yaptığı değerlendirmeler ve iki gazeteci olarak bilgi paylaşımı olduğunu. Yeni derin devlet eski derin devlete karşı sözünden kastettiğinin Türkiye'de yeni çağın gerekleri doğrultusunda Gladyo kabuk değiştirmektedir ve bu çerçevede küresel güçlerle uyumsuz kadroların tasviye edilerek yeni emperyalist plana uyumlu kadroların yükselmesinin esas olduğu. Bu doğrultuda ülkesini savunan ülkesi adma kaygı duyup meşru yollardan bir şeyler yapmak isteyen insanlar gladyonun kontrolündeki meczup, mafyöz ve çete yapılan üzerinden lekelenmeye ve kamuoyu yaratılmaya çalışılmakta olduğunu. SELİM AKKURT'u ve MEHMET FİKRİ KARADAĞ'I tanımadığını ancak basından ve değişik kaynaklardan öğrendiği kadarı ile FİKRİ KARADAĞ tespit edilemeyeceğini düşünerek ankesörlü telefondan SELİM AKKURT ile tetikçi olarak görüşme yaptığını, kendisi de bu davranışın salakça olduğunu ve ulusalcılığın bu gibi isimlerle lekelenmeye çalışıldığım söylediğini. Aydınlık Dergisinde Yalova' da özel eğitim kampları olduğu ve bunu tespit eden bir MİT elemanının öldürüldüğüne dair yalanlanmayan haberler çıktığını. Kendisi de konuşmasında bu haberi örnek gösterdiğini. Bahçeşehir Üniversitesinde terörle mücadele adı altında FBI' in da içinde olduğu özel eğitim ve kurs programlar düzenlendiği açık kaynaklardan da bulanabileceğini. Bu konuşmasında buna gönderme yaptığını. Konuşma içinde DNL olarak yazılmış olan aslında DND (Alman İstihbarat Servisi) Türkiye'deki derin yapılanmalar içerisinde Alman istihbaratının rolü de bir çok kaynakta açıkça belirtildiğini. Buna gönderme yaptığını ,s'', *"\
föS.'Y. *:%«
:yf^k^xT^"t
3974 no'lu iletişim tespit tutanağı sorulduğunda; kendisinin görüşme yaptığı kişinin OKTAY YILDIRIM' m avukatı olan YILDIRIM ÇAVUŞOĞLU olduğu, operasyon sırasında KEMAL KERİNÇSİZ'in tutuklanıp tutuklanmadığı konusunda bilgi alıp haber yapmak için aradığını. 3980 no'lu iletişim tespit tutanağında MURAT ....... isimli şahıs size "BENCE BU ÜLKEDE YANİ TÜRKİYE'DE BİR ŞEY YAPILABİLECEKSE BASINLA MASINLA ZANNETMİYORUM OSUN BE BEHİÇ BU SAATTEN SONRA YANİ" diyor sizde "BİZ ABİ KENDİ YAPIMIZI KURACAĞIZ DA İŞTE" diyorsunuz MURAT ....... isimli şahıs ise size "ORDUYU KAŞIMAK LAZIM HA BİRE İRİTE ETMEK LAZIM ORDUNUN ACZİNİ YÜZENE VURACAKSIN BENİM İNANCIM ÖYLE YANİ BİLMİYORUM" diyor sizde MURAT ..... isimli şahsa "ÖYLE YAPACAKSIN TABİ ARTI AMA ORDUNUN KENDİNE YETECEK HALİ YOK ŞU ANDA" şeklindeki görüşme okunup sorulduğunda; Bu görüşmeyi İngiltere' de olan MURAT isminde bir okuru ile yaptığını hatırladığını. Bu konuşmada yapıdan kastettiği kendi siyasal örgütlenmesi olduğu. ..Bu konuda genelkurmayı birçok yazısında eleştirdiğini. Eleştirmeye devam edeceğini, 3987 no'lu iletişim tespit tutanağından; 4007 no'lu iletişim tespit tutanağından; 31.03.2008 tarihinde, saat 15:38 sıralarında, S.ERSİN ÖZTOPAL isimli şahısla yapılan başbakan m sağlığı ile ilgili görüşme okunup sorulduğunda; Görüşme yaptığı kişinin AKP İstanbul Teşkilatında görevli bir arkadaşı olduğunu daha önceden de başbakanın sağlık durumu ile endişelerini paylaştığını ve buna dikkat edilmesi gerektiğini söylediğini. Bu çerçevede kendisine kendi kaynaklarından ulaşan Bangladeşli doktor ile ilgili bilgiyi paylaştığını. Arkadaşının kendi gözlemleri ile kendi kaygılarını doğruladığını gördükten sonra kendisi arayıp ek bilgi almak maksadıyla sohbet ettiğini. Kendisi de bu tarz ek bilgiyi zaten daha önce verdiğini, isterse yüz yüze görüşmeleri gerektiğini söylediğini. Görüşmenin bundan ibaret olduğunu. Başkanın Ecevitleştirilmesi ile ilgili sorulduğunda; Başbakan Ecevitin iktidardaki son dönemlerinde belli doktorların marifeti ile özellikle zayıflatıldığı ve akli melekelerinin zaafa uğratıldığı yönünde iddialar kamuoyuna yansıdığını. Bunu kastettiğini. Başkan ERDOĞAN' a teşhis koyan Güven Hastanesinin bayan doktorunun basit bir grip virüsünden vefat ettiği açık kaynaklarda ( medya) da yer aldığını, kendisi başbakanın hastalığının tedavisi için değişik ilaçlar uygulayan Bangladeşli doktordan duyduğu endişesini dile getirdiğini. Bu konuda elinde somut bir bilgi mevcut olmayıp bu iddia bir iddia olarak aktarıldığını. Daha sonra SÜLEYMAN'm nikahına gittiğini. Ancak bu konuyu konuşmadığını, kendisi bu görüşlerinin kesinlik kazanmadığı için her hangi bir yerde yazmadığını. Kimse ile paylaşmadığını. Digital inceleme tutanakları sorulduğunda; bir kısım dosyaların şifreli olduğu hatırlatılarak sorulduğunda; güvenlik amacı ile bazı dosyalarına şifre koyduğunu, bazılarının da mail yoluyla gelirken karşı tarafın koymuş olduğu şifreler dediğini. Şifrelerin mail içerisinde yazılı olduğunu. Şu anda ezberinde olmadığını. Unicorn.doc isimli dosya okunup sanal psikolojik savaştan ne kastettiği sorulduğuda; yurt dışında Türkiye aleyhine propaganda yapan merkezlere karşı sistematik bir karşı propaganda mekanizması oluşturmak adına Genel Kurmay Başkanlığının ilgili birimlerine sunduğu bir proje olduğunu. toprakmehmet.doc isimli dosya okunup sorulduğunda; ABDULLAH AĞAR isimli yazarın Toprak MEHMET' e susamışsa başlıklı kitabı ile ilgili OKTAY YILDIRIM' a yazdığı yazı olduğu. invictus@ixir.com isimli e-posta adresini kendisinin kullandığını. ixir 1996-1997 yıllarında kapandığını. Bu yazı içerisinde , geçen "başlangıçtaki TSK ile olan
bağlantılanmızdaki gerek mali gerek fiziksel bağ bir daha bu bünyede sakın bu kelime geçmesin, bana bu konulardaki sorularınızı yüz yüze sorun, söz konusu kurum ile bağlantımızın kurulduğunu zaten daha önceden de var olduğunu söylemiştim..." şeklindeki beyanları ile neyi kastettiği tekrar sorulduğunda; Burada kasdettiğinin yukarıda bahsettiği proje çerçevesinde yazılımcılardan ve editörlerden bir ekip oluşturması gerektiği, O ekibi oluşturmak adına temas kurduğu arkadaşlan sürekli TSK ile bağlantının niteliğini sorduklarını, kendisi de projenin gizliliği dolayısıyla bu bağlantıyı uluorta sormamaları gerektiğini belirtilen bir konu olduğunu. Kendilerinin bu projeleri ile ilgili ön çalışmalarının Genel Kurmaya ulaştığını, daha sonra YÖK ile ilgili toplantılar yapıldığını. Ancak proje daha sonra gerçekleşmediğini. fahrisahin44@hotmail.com isimli e-posta adresinden gelen Yeniden Müdafai Hukuk Hareketi isimli derneğin 17.03.2002 tarihinde Grant Haliç otelinde yaptığı genel kurulda derneğin asil ve yedek yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu asil ve yedek üyelerinin isimlerinin gönderildiği görülmekle sorulduğunda; kendisinin de bu toplantıya davetli olduğunu. Gidemediği için e-mail olarak bana gönderildiğini. o.calli@gmx.net isimi e-posta adresini OZAN BAYRAM kullanırdı dediği, Mailin içinde "bu arada Ankara' da mossadm mekanlan nerede, küçük bir eylem yapalım, MİT' çiler öğrensin, bir de 20 Ocakda ABD başkanlık yemini varmış, o zamanda CAI' çocuklarına karşı bir eylem yapabiliriz şeklindeki ibarelerle ilgili olarak sorulduğunda; bunlan kendisine OZAN BAYRAM'ın gönderdiğini kendisi provakatif içeriği dolayısıyla her hangi bir cevap yazmadığını. Kendisine gönderilen maillerin içeriğini gönderenlerin bağladığını. Ozan BAYRAM kendisinin sahibi olduğu acikistihbarat.com'un kurucu ortaklanndan olduğunu. 2006 yılının ortasında yayın çizgisi konusunda anlaşamadıklanndan dolayı aynldığım. uzayhacaoglu@hotmail.com isimli e-posta adresi Ankaradan arkadaşı olan Uzay HACAOGLU isimli bayan arkadaşına ait olduğunu. E-posta içerisinde bulunan "Hani Ankaraya falan geliyon ya bir takım neidiü belirsiz kişilerle toplantı falan yapıyon merak ettim. Beni de götürsene sahi söylüyorum bak. Sorarlarsa zararsızdır. 'Konu mankeni' falan dersin ok mi bak. Sahiden söylüyorum. Söz siz konuşurkene gülmiyicem. Şaka bi yana bu teklif ciddi" şeklindeki ifadelerde bahsedilen toplantılann ne tür toplantılar olduğu sorulduğunda; gazeteci olduğunu Ankara'da değişik haber kaynaklanyla görüşmeler yaptığını. Artı görüşme yaptığı insanlar arasında bu maili yazan Uzay HACIOGLU'nun kocası Selcan HACIOGLU'nun da olduğunu. Uzay HACIOGLU'nun assoiciated press ajansında gazeteci olduğunu. Uzay'm kocasından ne idiü berilsiz şeklinde söz etmekten hoşlandığını. Bu mailde de ona espiri bir şekilde gönderme yaptığını. Ortada gizli bir toplantı söz konusu olmadığını. acikistihbarat.com isimli sitemde Oktay YILDIRIM, Habib Ümit SAYIN, Fatma Sibel YÜKSEK, Zeki BİNGÖL'ün yazı yazmakta olduğu. Eskiden de Zekeriya ÖZTÜRK'ün yazı yazdığı. Aynca maillerini Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Hayrettin ERTEKİN, Ümit OĞUZTAN, Bekir ÖZTÜRK, Adnan AKFIRAT'a gönderdiğini. Çünkü yüzlerce mail geldiğini ve kendisin de onlara cevap yazdığını. Hayrettin ERTEKİN'in enternetgrup isimli mail grubu olduğunu, kendi yazılannı Hayrettin ERTEKİN'in yazılanymış gibi mail gruplanna gönderdiği için mail üzerinden tartıştığım. Bu tartışmanın kayıtlan kendisinin mail kayıtlannda olduğunu. Asuman ÖZDEMİR ile bir kaç defa mailleştiğini. Bekir ÖZTÜRK'le zaman zaman aynı yazılan paylaştığı, Adnan AKFIRAT'la da bir site sahibi olarak sitede yayınladığı içerikle ilgili yazışmış olabileceği. Özellikle bir yazışma takviminin olmadığını. c-Elde edilen deliller Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN ait, SEAGATE marka, seri numarası 6EJ00TXL olan hard diski üzerinde yapılan incelemede;
^^''■^'"'"ii%%s.. // ~ «..
il ir > ^
* *%-^\
' ' **| x—"
2. TOPRAK MEHMET.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "TOPRAK MEHMET.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde TOPRAK MEHMET'E SUSAMIŞSA başlıklı 17-05-2007 tarihli metnin operasyon kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan Oktay YILDIRIM adıyla yazıldığı görülmüştür. 3. "TÜRKİYE'DE BARIŞINI ARAMAK.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "TÜRKİYE'DE BARIŞINI ARAMAK.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde TÜRKİYE'DE BARIŞINI (?) ARAMAK, BELASINI ARAMAK, YÂDA TÜRKİYE'Yİ BELAYA SÜRÜKLEMEK başlıklı 23-01-2007 tarihli metnin operasyon kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan Oktay YILDIRIM adıyla yazıldığı görülmüştür. 4. "MUSA'NIN ÇOCUKLARI KİM.rtf isimli bir metin belgesi tespit edilmiştir. "MUSA'NIN ÇOCUKLARI KİM.rtf isimli Metin Belgesi incelendiğinde operasyon kapsamında gözaltına alman Ergün POYRAZ ve Kemal KERİNÇSİZ isimli şahısların katılacağı televizyon programı ile ilgili duyuru metni olduğu görülmüştür. 5. "projeteklifkapakyazisi.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "projeteklifkapakyazisi.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde raporumuzun alt bölümlerinde bulunan "proje-tanitim.doc"isimli belgede yer alan Yunanistan'ın sanal topolojisinin tespiti ve Internet üzerindeki etkinliğinin nötralize edilmesi projesi ile ilgili olarak Behiç GÜRCİHAN adıyla Hava Pilot (E) Korgeneral Erdoğan Öznal'a hitaben yazılan metin olduğu görülmüştür.Söz konusu belgede projenin istenildiği takdirde diğer çalışma grupları bünyesinde de kullanılabilecek teknik altyapı ve diğer sistematiklerin oluşturulmasında da öncü olacağı ve bir bölgesel güç olma yolunda ciddi ekonomik ve jeopolitik sınırlamalarla karşı karşıya olan Türkiye'nin, etkili ve koordineli bir politika ile sanal coğrafyada güç projeksiyonunu nasıl küresel düzeye etkinlikle yansıtabileceğinin güzel bir örneğini oluşturacağı ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. 6. proje-tanitim.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir, "projetanitim.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde Yunanistan'ın sanal topolojisinin tespiti ve Internet üzerindeki etkinliğinin nötralize edilmesi konusu ile ilgili proje önerisinin hazırlandığı, proje sorumlusu olarak Halil Behiç GÜRCİHAN'm isminin yazıldığı, behic.gurcihan@consultant.com prje sorumlusunun e posta adresi olarak verildiği, projenin amacı, konusu, zamanlaması, önemi, safhaları, bütçesi ve yönetimi ile ilgili detay bilgilere yer verildiği görülmüştür.Söz konusu belge içerisinde Projenin 4 aylık deneme süreci için toplam 26.082.021.000 TLTik bir bütçe öngörüldüğü, Yunanistan'ın sanal coğrafya üzerindeki propaganda ve bağlantılı faaliyetlerini takibe alınarak, içerik ve teknik bazda gerekli karşılıkların verileceği, Proje bünyesinde Behiç Gürcihan Proje Sorumlusu, Süleyman Şahin Programcı /Koder, Özer Karalar Web Master, Mehmet Akçin Tarayıcı isimli şahıslardan müteşekkil bir ekibin oluşturulacağı, projenin koordinasyonundan ve belirtilen takvim içerisinde yürütülmesinden SAEMK'ya karşı proje sorumlusunun mesul olacağı, ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. 7. "tuzuk.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir, "tuzuk.doc" isimli MSvvord belgesi incelendiğinde Türkiye 2023 isimli derneğin tüzüğünün olduğu görülmüştür. Derneğin kurucularına ilişkin isimleri görülmüştür. 8. "tutanak(250300).doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "tutanak(250300).doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde İcra Kurulu Toplantı Tutanağı başlıklı ve 25 MART 2000 tarihli belge içerisinde sözcü Behiç G. isminin karşısında invictus2572@yahoo.com e posta adresinin yazılı olduğu görülmüştür. 10. "................. " isimli bir "pdf' dosyası tespit edilmiştir, "zekeriya-ozturk-ifadebolum-bir.pdf isimli Dosya şifreli kırılmaya çalışılıyor 11. çok sayıda "emi" dosyası tespit e^!Mi(ştn*^Bahsı geçen "emi" dosyası incelendiğinde, ,f t % 3 ^\
11.1 invictus@ixir.com isimli e posta adresinden 0618034@yahoogroups.com isimli e posta adresine gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu e postada "Baslangiçtaki TSK ile olan baglantilarimizdaki gerek mali gerek fiziksel bag Bir daha bu bünyede sakin bu kelime geçmesin. Bana bu konudakisorulariniziyüzyüze sorun. Sözkonusu kurum ile baglantimizin kurulduğunu zaten daha önceden de varolduğunu söylemiştim. Çocuklar benim kim olduğum, baglantilarim konusunda taa en basta söylediklerimiz unuttunuz mu? Bu baglarin ve ilişkinin zaman geçtikçe azalacagini mi düşünüyorsunuz." ifadelerin yer aldığı görülmüştür. E postanın "Kolay gelsin B.G." ifadesi ile sonlandırılması göz önüne alındığında söz konusu e postanın Behiç GÜRCİHAN isimli şahıs tarafında yazıldığı ve invictus@ixir.com isimli e posta adresinin yine aynı şahıs tarafından kullanıldığı değerlendirilmiştir. 11.2 fahrisahin44@hotmail.com isimli e posta adresinden, Behiç GÜRCİHAN'm kullanmış olduğu invictus@ixir.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır. Söz konusu e postada Y.M.H.H.(Yeniden Müdafi Hukuk Haeketi) isimli derneğin 17/03/2002 tarihinde Grand Haliç Otelinde yaptığı genel kurulda, derneğin Asil ve Yedek Yönetim Kurulu üyeleri ile Denetim Kurulu Asil ve Yedek Üyelerini seçilen şahıslann isimlerinin yer aldığı görülmüştür. 11.3 "emi" dosyası incelendiğinde o.calli@gmx.net isimli e posta adresinden bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz konusu e postada "levent temiz" isimli şahsın Hrant DİNK ile ilgili basın açıklaması yapması sonrasında hakkında açılan dava ile ilgili olarak destek talebi ile bilgi@acikistihbarat.com'a göndermiş olduğu e posta olduğu görülmüştür. 11.4 o.calli@gmx.net isimli e posta adresinden bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır. Söz konusu e postada "Bu arada Ankara'da Mossad'ın mekanları nerde?... Küçük bir eylem yapahm..MİT'çiler öğrensin.:)) Birde 20 ocak'da ABD başkanlık yemini varmış..O zaman da CIA çocuklarına karşı bir eylem yapabiliriz.." ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. 11.5 fahrisahin44@hotmail.com isimli e posta adresinden invictus@ixir.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz konusu e postanın "Sayın Behiç Bey" hitabı ile başladığı ayrıca "Ana sayfada Yeniden Müdafaa-i Hukuk Hareketine "Derneği" kelimesi eklmesi" ifadesinin yer aldığı görülmüştür. 11.6 uzayhacaoglu@hotmail.com isimli e posta adresinden invictus@ixir.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz konusu e postada Uzay isimli şahsın Behiç GÜRCİHAN'a hitaben "Hani Ankaraya felan geliyon ya bi takım ne idüğü belirsiz kişilerle toplantı felan yapıyon. Merak ettim beni de götürsene.. :)) Sahi sölüyom bak. Sorarlarsa zararsızdır "konu mankeni" felan dersin:)) Oki mi bak sahiden sölüyom. Söz siz konuşurkene gülmücem:)) Şaka bi yana bu teklif ciddi.." ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. 12. "acik-yazisma.dbx" dosyası tespit edilmiştir. Bahsi geçen dosyanın adı, özellikleri ve örnek teşkil edeceği düşüncesiyle içerisinde bulunan E-posta mesajı incelendiğinde umitsayin@gmail.com isimli e posta adresinden bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresine gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır.Söz konusu e postada Ümit SAYIN isimli şahsın Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa hitaben Özel Büro isimli mail grubundan alınarak, Açık İstihbarat isimli siteye konulan "BİLDERBERG NEDİR" isimli yazının kendisine ait olması ve isim belirtilmemesi nedeni ile Özel Büro isimli mail grubu ile irtibata geçmesini talep ettiği görülmüştür. Bu bağlamda Behiç GÜRCİHAN isimli şahsın söz konusu mail grubu ile de iltisaklı olduğu değerlendirilmiştir umitsayin@gmail.com ve bgurcihan@superonline.com isimli e posta adreslerinin karşılıklı birbirlerine göndermiş oldukları e postalar olduğu anlaşılmıştır .Ümit SAYIN tarafından TANDOĞAN-ÇAĞLAYAN-GÜNDOĞDU MİTİNGLERİ! DERİN MUHTIRA OLDU MU, ŞİMDİ PAMUK ŞEKJ^^kâı ile kaleme alınarak, Açık
İstihbarat isimli internet sitesinde bulunan köşesine konmak üzere göndermiş olduğu yazısında darbenin övülmesi ve darbe çağrısı yapılması nedeni ile Behiç GÜRCİHAN tarafından eleştirildiği, bunun üzerine Ümit SAYIN'm söz konusu yazıyı köşesine koymaktan vazgeçtiği görülmüştür. 13. "Gönderilmiş Öğeler.dbx" dosyası tespit edilmiştir. Bahsi geçen dosyanın adı, E-posta mesajı incelendiğinde bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresinden ziya_yilmaz@globalsoft-tr.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz konusu e postada "Yeni Milis; vatandaş bazında metodolojiyi; 2023 Platformu Tanıtım Metni 'de, genel durum tespitini ve gelecek planının kaba özetini içeriyor." İfadesinin yer aldığı görülmüştür. 14. e posta mesajları incelendiğinde Behiç GÜRCİHAN isimli şahsın operasyon kapsamında yakalanan Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Ümit SAYIN, Hayrettin ERTEKİN, Ümit OĞUZTAN, Oktay YILDIRIM, Bekir ÖZTÜRK, Adnan AKFIRAT ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıslar ile iltisakh olduğu değerlendirilmiştir. 15. E-posta mesajı incelendiğinde ridvangunel@yahoo.com isimli e posta adresi ile bgurcihan@superonline.com isimli e posta adreslerinin karşılıklı göndermiş olduklan e postlar olduğu görülmüştür.Rıdvan GÜNEL isimli şahıs tarafından Muzaffer TEKİN ismi etrafında yurtdışı ziyaretler çerçevesinde içeriğinde uyuşturucu ticareti olan bazı iddialarm gündeme getirilebileceği, Gülen odaklı bir yerlerde delil imal edildiği ve dikkatli olmaları konusunda uyarması üzerine,Behiç GÜRCİHAN'm Muzaffer ile Oktay'ın arası Kemal Kerinçsiz'in ofisinde Oktay'a gerçekleşen saldırı sonrasında bozulduğu ve bir daha da düzelmediği Muzaffer Tekin ile Kemal Kerinçsiz'in kanka olduğu ve Oktay'la irtibatını kestiği ifade edilmiştir. 16. E-posta mesajı incelendiğinde bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresi ile umitsayin@gmail.com isimli e posta adreslerinin karşılıklı gönderdikleri e postalar olduğu görülmüştür. Ümit Sayın isimli şahsın kendisine kuleli@yahoogroups.com isimli mail grubundan gelen e postayı Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa gönderdiği söz konusu e postada, Atabeyler grubunun özel kuvvetler komutanlığı içersinde bulunan 300 den fazla olan gerilla eğitim mangasından biri olduğu, opersayonu yapan emniyet güçlerinin bu oluşumu 6 aydır takip ettikleri, zamanlaması hükümetin danıştay saldırısı psikolojik harbini kaybettiği döneme geldiği, amacın kamuoyunu tekrar tsk ya karşı düşünmeye zorlamak olduğu, özel kuvvetler komutanlığı içindeki bu hareketin emniyet içindeki mı6 cı nurcu operasyon gücünü deşifre etmek için bilerek yaptırıldığı, genel kurmay başkanlığı önünde bu dosyları basma sızdıran bizzat askerler olduğu şeklinde ifadelerin bulunduğu ve Behiç GÜRCİHAN'm söz konusu e postadaki bilgileri "doğru" diyerek teyit ettiği görülmüştür. 17. E-posta mesajı incelendiğinde dewrinceli2 l@hotmail.com isimli e posta adresi ile bgurcihan@superonline.com isimli e posta adreslerinin karşılıklı göndermiş olduklan e postalar olduğu görülmüştür.dewrinceli21@hotmail.com isimli e posta adresini kullanan Salim Uçar isimli şahsın "yeni milis konulu yazınızı ilgi ile okudum yeni ve ulusal derin devlet yapılanmasında bir türk milliyetçisi olarak üzerime düşeni yapmak isterim.43 yaşında üniversite mezunu ve devlet memuruyum.uzak doğu sporları.internet bilgisayar konulaına hakimim" şeklinde beyanda bulunması üzerine,Behiç GÜRCİHAN'm "Telefonunuzu iletebilirseniz sizinle bir arkadaşımız ön temas kuracak ve karşılıklı görüşme sonrasında siz bizi; biz de sizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Bana ayrıca O 532 5959046 nolu telefondan da ulaşabilirsiniz, Şu anda Çanakkale'de sizinle bağlantıya geçebilecek bir arkadaşımız yok; o yüzden sizden biraz sabır rica ediyorum. Kısıtlı imkanlarla ancak belli bir hızla örgütlenebiliyoruz o yüzden en kısa zamanda sizinle görüşmek için gerekli ortamı yaratacağız.-Sizin bu arada İstanbul'a gelme
durumunuz olursa bana ulaşabileceğiniz numarayı biliyorsunuz" dediği,Salim UÇAR isimli şahsın "bir hususu anlamak isterim Behiç bey bu derin devletin yeniden oluşturulması çalışmalarında türk silahlı kuvvetlerinin belirleyici bir rolü olacak mıdır.ömer lütfü mete türkiyede derin devletin olmadığını, oluşmasının gerekli olduğunu ve bunun ordu kanalıyla olacağını söyler.dünyanm ciddi devletlerinde de ordu belirleyici lokomotif konumdadır.bu konuda ordumuzun yardımı olacak mıdır.kuruluş eğitim gibi alanlarda .saygılarımla" demesi üzerine,Behiç GÜRCİHAN'm "Söz konusu konulann ayrıntılarını konuşmak bu mecra açısından uygun değil fakat bizim örgütlenmemizin "derin devlet" olarak karikatürleştirilen ve herkesin ağzına pelesenk olan muğlak yapı ile alakası olmayıp; buülkeninsahipleriolanbiz vatandaşların ülkelerine sahip çıkmaları için gerçekleştirdikleriuzun vadeli; çok katmanlı ve çok boyutlu bir örgütlenmeyi içermektedir.Kurumlar değil; kadrolar esastır." şeklinde cevap verdiği görülmüştür. 18. "Kopya tepe.pst" isimli E-posta arşiv dosyası tespit edilmiştir. Bahsi geçen Dosya şifreli olduğu için şifre kırılma aşamasında ....... 2 NOLU delile ait inceleme sonucu Halil Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa ait, HP marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, IBMTravelstar marka, seri numarası 9ZS81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede; 1. "Kopya milletvekillerialbüm.xls" isimli bir Excel dosyası tespit edilmiştir. "Kopya milletvekillerialbum.xls" isimli Excel dosyaları incelendiğinde bir çok milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Aynca listede yer alan bazı milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı" gibi ifadelerin bulunduğu görülmüştür. 2. "kirikay.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir, "kirikay.doc" isimli MSword dosyası incelendiğinde Süleymaniye Baskınının intikamının alınması konusuyla ilgili "OPERASYON KIRIKAY" adı altında bir çalışmanın yapılacağı, söz konusu operasyonun 3 yıl süreceği, Temel protokol başlığı altmda GİZLİ ligin esas olduğu, konu ile ilgili telefonda, e-posta üzerinden veya takip edilebilir herhangi bir mecra üzerinden ASLA haberleşilmeyeceği,Konu hakkında yüzyüze konuşulurken bile mümkün olduğunca ALTERNATİF SÖZCÜKLER (parantez içindekiler) üzerinden konuşulacağı,Konu hakkında hiçbir yazılı metin; Internet bağlantılı bir bilgisayar üzerinde bulundurulmayacağı,Konu hakkında; temasta olan hiçbir kurum veya kişiye konudan sözedilmeyeceği, SENARYO en fazla üç kişi arasmda bilineceği ve operasyonda yer alacak diğer elemanlara bile ayrıntılar en son ana kadar saklanacağı,Konu hakkında soru ile karşılaşıldığında, karşı tarafa "bu tarz bir şeyi yapmanın mümkün olmadığı", "devletin zaten bunun intikamını aldığı" söylenip; varolan çalışmanın film çalışması olduğu vurgulanacağı ve her türlü dezenformatif bilgi verilerek dikkatler dağıtılacağı ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. Söz konusu belgede; Albay Mayville'in (BAŞKAN),Albay Mayyille'e emir verenlerin (KURUL),Operasyon'un (GÖZLEM) ,1 SENE'nin (YAĞMUR DÖNEMİ ),2 SENE'nin (GÖKKUŞAĞI DÖNEMİ),3 SENE'nin ( ALACAKARANLIK ),Hareket Planının (SENARYO),Korkut Eken'in (IŞIKÇI)),Başma çuval geçirilen askerlerimiz'in (OYUNCULAR),TSK'nin (Hollywood) olarak kodlandığı anlaşılmıştır. 3. "sanal-cografya-haritalandirma-projeteklif-kopya.DOC" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "sanal-cografya-haritalandirma-projeteklif-kopya.DOC" isimli MSword dosyası incelendiğinde Irak merkezli Kürtçülük akımlarının sanal topolojisinin tespiti ve Internet üzerindeki etkinliğinin nötralfee edilmesi konusu ile ilgili proje önerisinin hazırlandığı, proje sorumlusu olarak Halil Behiç - GÜRCİHAN'm isminin
yazıldığı, behic.gurcihan@consultant.com prje sorumlusunun e posta adresi olarak verildiği, projenin amacı, konusu, zamanlaması, önemi, safhalan, bütçesi ve yönetimi ile ilgili detay bilgilere yer verildiği görülmüştür.Zamanlama başlığı altında bulunan "Onaylamanıza müteakip proje mevcut yapısı ile veya daha da geliştirilerek uzatılarak, kurumsallaştınlabilir." İfadesi dikkate alındığında söz konusu projenin belli bir makama sunulmak üzere hazırlandığı ve onay alınması hitamında hayata geçeceği değerlendirilmiştir. Deneme amaçlı ilk dört aylık süreç için 26.082.021.000 TL bütçe talep edildiği görülmüştür. 4. "turkiye2023-sunum.ppt" isimli bir PowerPoint dosyası tespit edilmiştir. "turkiye2023-sunum.ppt" isimli PowerPoint dosyası incelendiğinde 2023 olarak adlandırılan bir platform ile ilgili hazırlanan sunum olduğu görülmüştür.Söz konusu belgede Behiç GÜRCİHAN'ın kim olduğu ile ilgili bilgilere yer verildikten sonra durum tespiti, metedoloji tespiti, temel prensipler, dinamikler ve hareket planı başlıkları altında işlendiği anlaşılmıştır.Yeni milis başlığı altında bilgi milisi, sermaye milisi, sosyal milis, teknoloji milisi ve operatif milis olarak beş isim altında kategorize edildiği ve çeşitli şemalar ile organizasyon yapılarına yer verildiği görülmüştür.Projeler bölümünde ulusal hukuk forumu isimli bir yapıdan bahsedildiği, amacının Türkiye'yi savunurken; Türkiye lehine faaliyet gösterirken veya aleyhine faaliyet gösterenlere karşı mücadele ederken zor durumda kalan vatanseverlerin savunmasını profesyonel avukatlar ve mekanizmalar yoluyla üstlenilmesi olarak tanımlandığı görülmüştür. Gözlemciler isimli projenin, Türkiye aleyhine gerçekleştirilen kamuya açık veya kapalı faaliyetlerde fiziki olarak boy gösterip, söz konusu faaliyeti sadece izleyip; kaydederek, psikolojik taciz uygulayacak tek tip giyinmiş kadın ve erkek toplulukları olarak tanımlandığı görülmüştür. 5. "ChkPt_book.pdf' isimli bir "pdf dosyası tespit edilmiştir. "ChkPt_book.pdf isimli Dosyanın şifresi kırılmaya çalışılıyor... 3 NOLU DELİLE ait İNCELEME SONUCU Halil Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa ait, 77 Nolu Disket üzerinde yapılan incelemede; 1. "2023-7.doc" isimli bir MSvvord dosyası tespit edilmiştir. "2023-7.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde 2023 gurubu olarak adlandırılan oluşum ve yapısı ile ilgili olarak oluşturulduğu görülmüştür. Söz konusu belge içerisinde örgüt içinde her kişi, örgüte dahil ettiği kişilerle iletişimden ve onların koordinasyonundan sorumlu olduğu, bir üye çağrı durumlarında önce sorumlusu ile iletişime geçmekle yükümlü olduğu, üye ile doğrudan bağlantıya sorumlusu dışında ancak merkez yönetim kurulu geçebileceği,Böyle bir oluşumun zamanı geldiğinde, Türkiye'nin güçlenmesinde çıkan olmayan iç ve dış çevreler için bir tehdit oluşturacağı gerçeği nedeniyle, oluşumun yapısında gerekli güvenlik mekanizmaları en baştan itibaren uygulanmaya başlanacağı,Örgütlenme yapısı bir ağ benzeri olup, hiyerarşik kurallar ve disiplin çerçevesinde oluşmuş bir yapı içerisinde olduğu,Bir üyeye sorumluluğu altındaki üyelere ulaştırılmak üzere bir mesaj geldiği takdirde bu mesaj en geç 2 saat içinde sorumluluğu altındaki üyelere ulaştırılması, acil kodlu mesajlar en geç 15 dakika içinde ulaştırılması gerektiği,Herkesin kendisine verilen üye numarasını ezberlemek ve yazışmalarda ve iletişim araçları üzerinden yapılan konuşmalarda bu üye numarasını kullanmak zorunda olduğu yönünde beyanlarm bulunduğu görülmüştür. DİSKET-53 -465-539. İsimli dosyada; . Milliyetçi Hareket Partisi Yöneticileri tarafından kurulan ya da MHP ile ilişkisi olan vakıflar. 7. EĞİTİMCİ OLARAK ADLANDIRILAN BAZI KİŞİLERİN ALPASLAN TÜRKEŞ, PARTİ YÖNETİCİLERİ, PARTİ GENÇLİK KOLLARI ÜLKÜCÜ
DERNEKLER, SENDİKALAR VAKIFLAR ve ŞİRKETLERLE MALI İLİŞKİ ve BAĞLANTILARI. Alpaslan TÜRKEŞ'in Parti Eğitimcilerine Hergün Gazetesi Bölge Muhabiri adı altında ödediği Maaşlar: ÜGD, ÜYD ve GENÇLİK KOLLARIYLA MALİ İLİŞİĞİ. 8. MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ, ALPASLAN TÜRKEŞ ve DİĞER PARTİ YETKİLİLERİNİN YURTDIŞI MALİ İLİŞKİLERİ. MHP Yurtdışı Görevlilerinin Mali İlişkileri: 8.4. FRANSA'DAKİ ÜLKÜCÜ KİŞİ VE KURULUŞLARLA MALİ İLİŞKİLER ile ilgili konulann yer aldığı word dosyalan. -639-726 isimli dosyada I. ADANA OLAYLARI II. ANKARA OLAYLARI: a. KAYAŞ-KÖSTENCE, TÜRKÖZÜ ÖRGÜTÜ VE EYLEMLER: b. ABİDİNPAŞA ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ: c. KARTALTEPE ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ d. ETLİK-AYVALI ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ: e. ETLİK-ESERTEPE ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ: f. GÜLVEREN ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ: g. MİSKET VE ŞAHAP GÜRLER MAHALLESİ ÖRGÜTLERİ VE EYLEMLERİ: h. TOPRAKLIK BÖLGESİ ORGUTU VE EYLEMLERİ: ı. HASKÖY ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ: i. İSKİTLER, KARŞIYAKA VE MUTLU MAHALLESİ ÖRGÜTLERİ VE EYLEMLERİ: j. KIRIKKALE ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ: başlıklarının yer aldığı örgütlenmeleri anlatan word dosyalan. -759-878 isimli dosyada E. EYLEM SANIK İLİŞKİLERİ: MHP GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU: başlıklı toplam 587 şahsın eylemlerini anlatan dosya -senaryo-su isimli dosyada III. SİLAH YÖNÜNDEN ÖRGÜTLENME: Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezinin silah yönünden örgütlenmesini anlatan 63 sayfalık Word dosyası, 727-758 isimli dosyada MHP' nin Toplam 6 ilde gerçekleştirilen olaylan anlatan 22 sayfalık Word dosyası 879-945 isimli dosyada -Eylemlerin yasal tanımını anlatan 60 sayfalık Word dosyası görülmüş DİSKET-77 2023-7sema isimli dosya ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM HİYERARŞİSİ Aşağıdaki şema örgütün iletişim ağı ile ilgili bir kesittir. Örgüt içinde her kişi, örgüte dahil ettiği kişilerle iletişimden ve onlann koordinasyonundan sorumludur. B, A, Z ve Y'nin sorumlusu olup, B bu kişiler için sorumlu konumundadır. Bir sorumluluk grubu idari bir birim değil, iletişim ve koordinasyon birimidir. Bir üye çağrı durumlarmda önce sorumlusu ile iletişime geçmekle yükümlüdür. Üye ile istisnai durumlar dışında herzaman sorumlusu aracılığı ile bağlantıya geçilecektir. Üye ile doğrudan bağlantıya sorumlusu dışında ancak merkez yönetim kuruUıgeçebilir. Bir üyeye ulaşabilmek için tüm gerekli bilgiler sorumluda bulunur. Şikayetler öncelikle sorumlu tarafından halledilmeye
çalışılır, bu gerçekleşmediği durumda sorumlu doğrudan merkez yönetim kurulunu sorundan haberdar edebilir. Üye şikayeti ile ilgili en geç 2 hafta içinde tatmin edici bir ilerleme kaydedilmediği durumda, şikayetini gelişen olaylan da ekleyerek, yazılı olarak Merkez Yönetim Kurulu'na bildirebilir. Merkez Yönetim Kurulu en geç bir hafta içinde üyeye yazılı olarak veya yüzyüze şikayeti ile ilgili görüşlerini , açıklamaları, gelişmeleri ve çözümleri iletmek zorundadır. C : B'nin sorumlusu B : A'nin sorumlusu B ve C, A'nın üstsorumluları A,Z,Y, B'nin sorumluluk grubu ÖRGÜTLENME: (HÜCRE YAPILANMASININ OLUŞUMU) Örgütlenme yapısı bir ağ benzeri olup, hiyerarşik kurallar ve disiplin çerçevesinde oluşmuş bir yapıdır. Merkezden çepere doğru yayılan bu yapının hiyerarşisi, idari ve iletişim hiyerarşisi olarak ikiye ayrılmıştır. İletişim hiyerarşisi Şema A ve B'de görüldüğü şekilde her üyenin kendine bağlı üyelerden oluşan sorumluluk grupları oluşturmasına dayanırken, idari hiyerarşi Şema C'de belirtildiği gibidir. Herkes kendisi oluşuma dahil olduktan sonra 1-2 ay içinde kendi alt sorumlusu olarak, sorumlusu tarafmdan kendisine belirtilen kadar sayıda güvendiği ismi bulacak ve kendisinin bağlı olduğu genel sorumlular ve oluşum başkanından oluşan kabul heyeti ile tanıştırıp onayı aldıktan sonra, oluşuma belirlenen prosedür çerçevesinde dahil edecektir. İdari Yapı Merkez Yönetim Kurulu çalışma grubunun daimi üst organıdır. Çalışma grubunun kurucu üyelerinden ibarettir. Bu kurulun içtüzüğü kurul üyeleri tarafmdan belirlenir ve sadece oluşum başkanına karşı sorumludur. Kurul periyodik yayınlar ve duyurularla çalışma grubu üyelerini ilgili gelişmelerden haberdar eder. Çalışma grubu üyeleri arasından her sene kura ile 25 veya çalışma grubunun toplam üye sayısının %1'i kadar(hangisi daha fazla ise) kişi seçilir ve bu kişiler Merkez Danışma Meclisi'ni oluştururlar. Merkez Danışma Meclisi örgütün genel işleyişi, izlenecek politikalar ve yöntemler konularında Merkez Yönetim Kurulu için tavsiye kararlan alır. Aynca kendi bünyesinden çalışma grubunun uyguladığı her bir proje için proje denetleme komisyonlan oluşturur, projeleri bu komisyonlar aracılığı ile denetler ve Merkez Yönetim Kurulu'na projelerin gidişatı ile ilgili durum raporlan sunar. Proje denetim komisyonunun bir proje hakkında uyan mesajı yayınlaması durumunda, merkez yönetim kurulu, proje grubu ve proje denetleme komisyonu konuyu görüşmek üzere toplanır ve bu toplantıda alman kararlar Merkez Danışma Kurulu'na iletilir. Merkez Danışma Meclisi'nin her toplantısında Merkez Yönetim Kurulu'ndan bir kişi gözlemci olarak bulunur. Bu kişinin oy hakkı yoktur ve istenildiği takdirde tartışılan konu ile ilgili görüşlerini dile getirir. Proje Gruplan Çalışma Grubunun üstlendiği her proje için Merkez Yönetim Kurulu tarafmdan davet yoluyla oluşturulur.En az 3 kişiden oluşan bu gruplar tasarlama aşamasından, hayata geçirilmesi aşamasına kadar üstlendikleri projeden sorumludur. Her proje grubunun bir sorumlusu vardır ve üst organlara karşı bu kişi sorumludur. Her proje grubu kendi çalışma tüzüğünü kendi oluşturur. Proje gruplan üstlendikleri projeyi belirledikleri zaman içinde en iyi şekilde yapmakla görevlidir ve doğrudan Merkez Yönetim Kuruluna karşı sorumludurlar. Bir üye en fazla iki proje grubunda yer alabilir. Proje gruplan proje denetim komisyonlan tarafından denetlenir ve proje denetim komisyonu ile belirlenen periyotlarda biraraya gelir. Proje grupl|rjsüstleop_dikleri proje ile ilgili bir çalışma takvimini proje koordinasyon sekretaryasma su|f8r4ar fye çafttaıa takvimleri onaylandıktan
sonra projeyi gerçekleştirme aşamasına geçerler. Proje grupları en az haftada bir kez toplanmak zorundadır. Proje ile ilgili gelişme raporları her hafta proje koordinasyon sekreteryasma sunulur. Proje Koordinasyon Sekreteryası yürümekte olan projelerle ilgili koordinasyon ve sekreterya işlemlerini yürütür. Sekreterya koordinasyon ve bilgilenme amacı ile proje grupları ile toplantı talep edebilir ve proje grupları her hafta sekreteryaya projenin gidişatı ile ilgili yazılı rapor sunar. Sekreterya koordinasyon ve bilgi eksiklikleri ile ilgili proje gruplarını uyarabilir ve proje grubu uyan doğrultusunda en geç iki hafta içinde tedbir almadığı durumda, durumdan Merkez Yönetim Kurulu'nu haberdar eder. KARAR ALMA PRENSİPLERİ Her iletişim ve idari grubun bir sorumlusu bulunur. Sorumlu kendi grubunun sekreterya ve koordinasyon işlemlerini yürütür. Sorumlunun grubunu makul bir süre içinde toplantıya çağırma hakkı vardır. Grupta sorumlunun karşı olduğu bir karar alınamaz. Merkez Yönetim Kurulu alman kararlan gerekli açıklamalan yaparak değiştirme, iptal etme veya askıya alma hakkına sahiptir. Bu oluşumun merkezden dışa doğru yayılan bir ağ olduğu ve dolayısı bu ağ içindeki bir zincirdeki aksamanın bir çok noktayı etkileyebileceği unutulmamalı ve bu sorumluluk bilinci ile hareket edilmelidir. İLETİŞİM PRENSİPLERİ 2023/7 grubu bir insan ağıdır, dolayısı ile üyeler arası iletişim ve koordinasyon büyük önem taşımaktadır. Bir üyeye sorumluluğu altındaki üyelere ulaştmlmak üzere bir mesaj geldiği takdirde bu mesaj en geç 2 saat içinde sorumluluğu altodaki üyelere ulaştmlmalıdır. Acil kodlu mesajlar en geç 15 dakika içinde ulaştmlmak zorundadır. Bir üyeye sorumlusu üzerinden değil de, doğrudan ancak merkez yönetim kurulu üyeleri tarafından ulaşılabilir. Bu durumda üye sorumlusunu kendisine iletilen mesaj hakkında en geç 1 saat içinde haberdar eder. Her üye kendi sorumluluğu altındaki kişiler için sekreterya görevini üstlenir. 8Hücre yapılanması) Yapılan her toplantının yeri ve saati, gündemi ve alman kararlar sözlü veya yazılı olarak merkez yönetim kuruluna geçilir. Toplantılara proje ile ilgili grup üyeleri, projeyi denetlemekle görevli merkez danışma kurulu üyeleri ve merkez yönetim kurulu üyeleri dışında hiçkimse, oluşum üyesi olsalar dahi, uzmanlıklara gereksinim duyulmasından dolayı çağnlmadıklan sürece katılamazlar. Herkes kendisine verilen üye numarasını ezberlemek ve yazışmalarda ve iletişim araçları üzerinden yapılan konuşmalarda bu üye numarasmı kullanmak zorundadır. Oluşuma dahil olduktan sonra cep telefonu yoksa en kısa zamanda mesaj sistemine sahip bir cep telefonu veya çağn cihazı satın alınmalıdır. Genel sorumluya size ulaşılması için bütün gerekli telefon, e-mail ve fax numaralan verilecektir. Adres verilmeyecektir. Mevcut temas noktalanndan bir günü aşan sürelerde uzaklaşılması durumunda genel sorumlu haberdar edilecek ve yeni temas noktalan kendisine iletilecektir. FİNANSMAN Yasal olarak Türkiye 2023/7 Vakfına verilmesi gereken minimum aidatın yanısıra oluşuma dahil olan her kişi gerektiği takdirde gerekli olan harcamalara aktarmak üzere aşağıdaki tabloda yer alan miktarlan taahhüt edecek ve taahhüt ettiği bu miktar o ay için kendisinden istenmese bile, istendiği ay, istenmeyen aylann birikmiş taahhütleri ile birlikte sorumlunun talimatlan doğrultusunda aktarmayı en geç iki iş günü içerisinde sağlayacaktır. Yine kendisine en geç bir ay içerisinde aktardığı miktann katkıda bulunduğu harcama ile ilgili faturanın kopyalan ulaştmlacaktır.
Üyeden taahhüt ettiği miktar ancak Merkez Yönetim Kurulu veya sorumlusu tarafından çağrı yoluyla istenebilir. Üye çağrı ulaştıktan en geç iki gün içinde taahhüt ettiği miktarı belirtilen hesaba yatırmak zorundadır. Taahhüt ettiği miktaı geçerli bir mazaret göstermeden en geç bir hafta içinde yatırmayan üyeler uyarılır ve aynı hatayı ikinci kez tekrarlamaları durumunda çalışma grubu üyeliğinden çıkanlırlarHer üye yapılan her harcama ile ilgili hesaplan incelemeyi Merkez Yönetim Kurulu'ndan talep edebilirve bu talep en geç bir hafta içinde yerine getirilmek zorundadır.Uye yapılan harcamalarla ilgili belgelerin bir kopyasını alabilir. Çalışma Grubunun muhasebesi Merkez Yönetim Kurulu tarafından tutulur ve Merkez Yönetim Kurulu altı ayda bir Merkez Danışma Kurulu'na grubun muhasebesi ile ilgili brifing verir. Her yıl ise Merkez Yönetim Kurulu çalışma grubunun bütçesini Merkez Danışma Kuruluna sunar. Kurul çoğunlukla bütçeyi reddettiği takdirde Merkez Yönetim Kurulu, Danışma Kurulu'nun belirleyeceği bir komisyonla ile birlikte çalışarak bütçeyi yeniden düzenler. Yeni düzenleme Merkez Danışma Kurulu tarafından üçte iki çoğunlukla reddedilmezse devreye girer, reddedildiği takdirde aynı süreç tekrarlanır. Şüpheli de yapılan aramalarda 2023 platformu isimli gizli oluşum içeren ve gizlilikte ve kendi konumunun tartışılmaz olduğu ve yetkilerinin sadece kendisinde bulunduğu belgenin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN diğer belgeleriyle benzeşen dokümanlardan olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda hazırlandığının anlaşıldığı, belge hazırlanması itibarıyla legal görünümlü türkiyeye hizmet etme amaçlan güden gibi görünsede gizli amaçlan Bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN taban kazanması ve uzun vadede örgütün sürekli gelir elde etmesi aynca hücre yapılanması sisteminin yaygmlaştınhp, ani bir emirle tüm hücrelerin tek merkezden harekete geçirilip örgütün emir ve talimattan doğrultusunda eylemlerde kullanılacağı anlaşılmaktadır. şüpheli Ergün POYRAZ m yazdığı Tarikat ticaret, siyaset ve cinayet isimli kitabın basılmadan önceki halinin vord belgesi olarak çıktısının bulunduğu, Bu kitap yazılan içerisinde İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi başlıklı bölümdeki tarikatlarla alakalı bölümün şüpheli Ergün POYRAZ da ele geçirilen askeri iç erikli gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu klasörlerden de çıktığı, aynca Ergün POYRAZ da bu raporun paraflı ve imzalı gizlilik ibareli resmi askeri dağıtım yazısımnda çıktığı. 24 mayıs 2002 tarihli Genel Kurmay Başkanlığının yazıdığı "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" adlı GİZLİ ibareli Askeri Belge _ Altındaki imzalarda Ş.Md.V.Alb.A.F.ENGİN, D.Bşk. Tümg.A.İ.GÜRCİHAN', yazılı olduğu İstihbarat Başkanı Korgeneral Hüseyin GÖKSU imzası ile dağıtımının yapıldığı belgeden anlaşılmaktadır. bu yazı ile alakalı Genel Kurmay Başkanlığım askeri savcılığına yazılan yazıya verilen 04.12.2007 tarih ve 2007/581-425.Y.Y sayılı cevabi yazı da yazının B-l 7,8 no'lu inceleme bölümlerinde, Ergün POYRAZ isimli şahıstan elde edilen İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlıklı yazının yetkili makamların kanun ve düzenleyici ile işlemlere göre açıklanması yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken belgelerden olduğu bildirilmiştir.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'm acikistihbarat.com isimli internet sitesinin sahibi olduğu, bu sitede Oktay YILDIRIM'm da yazı yazdığı, Oktay YILDIRIM' m tutuklanması üzerine bu siteden aynlan H.Ümit SAYIN ile alakalı olarak "Doktor Şerefsiz Ödlek" başlığı ile kendi tabanlanna yakın internet sitelerine yazan insanlan tehdit ettiği, şüphelinin Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile irtibatının bulunduğu, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i ofisinde ziyaret etmiş olması, Ayşe Asuman ÖZDEMİR ile görüştüğü anlaşılmış olup, aynca şüphelinin BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ ile irtibatlannm bulunduğu, SESAR isimli ınternet sitesinde yayınlanan bir grup yazının da şüphelinin bilgisayarlanndan çıktığı, ayrıca şüphelinin 2023 platformu ile
alakalı olarak yazmış olduğu taslaklar, MİLİS GÜCÜ.... ve yine internette yazmış olduğu "Medyanın Görmediği Oktay'ın Bombalan ve Ulusalcı Cephe" başlıklı yazı ve "Kuvvacınm Basılma Rehberi ve Bizim Oktay" başlıklı yazı içeriklerinde de adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun işlendiği, şüphelinin örgütün yapılanmasında basın yoluyla kamuoyu oluşturmak ve örgüt tabanının yayılmasını sağlamaya yönelik olarak, örgütün medya ve strateji bölümünde görevli üyesi olduğu, örgüt içinde kendilerine muhalefet edip ayrılan şahıslarla alakalı olarak da topladıkları istihbari bilgileri internette yayınlayıp ayrılan kişileri kamuoyunda yıpratmaya çalıştıkları, ayrıca bilgisayarında bulunan bomba düzenek şemaları ve şifreli konuşma ile alakalı notlar ve şüphelilerden BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ ile olan ilişkileri, bu ilişkilerin gizlilik bazında tutulması hususları göz önüne alındığında şüphelinin örgüt üyesi olduğu, 25.12.2006 tarihli yazısında da Bekir ÖZTÜRK' e hitaben "sizde bir dernek kurmak istiyorsunuz, biz de bu konuda aynşmak yerine biz sizin toplantınıza gelip sizin oluşumunuza destek verelim, siz de bizim toplantımıza gelip bizim oluşumumuza destek verin, bu yolda iki ayn grup olarak aynı hedefe yürüyelim" şeklindeki yazısı ve aynı yazı içeriğinde Zeynep ORUNCAK isimli kendi site yazarlannm ulusalcı cephe denilen grubu Rusya ve Hıristiyanlığa hizmet etmek ile suçladığı, "İsa' nm Bozkurtlan" başlıklı yazısı sebebi ile Doğu PERİNÇEK' den Ergün POYRAZ' a kadar geniş bir yelpazenin üzerine alındığı, bu sebeple bu tür hatalann yapılmaması gerektiğini belirtilen yazılan göz önüne alındığında yazı içeriğinde farklı isimler altında kurulan dernek ve sivil toplum kuruluşlannm aslında Ergenekon çatısı altında planlanmış amaca yürümek için farklı kesim ve kişilere hitap etmeye yönelik kurulmuş örgütün birimleri olduğu ve yine bu yazı içeriğine bakıldığında cephenin bölünmemesi gerektiğini ve birbirleri ile bu tür bir husumet içinde olmamalan, düşmanlanna koz vermemeleri gerektiği, yine yazı içeriğinde Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü şüpheli Sevgi ERENEROL'un da Oktay YILDIRIM ve grubu ile birlikte hareket ettikleri, Büyük Hukukçular Birliği, Milli Mücadele Platformu ve Milli Güç Platformu gibi oluşumların da kurulduğu, yine yazı içeriğinde kontrol edemediği yapılar içinde olmamayı tercih ettiği için değil hepimiz kontrol ettiğimiz yapıları tercih ederiz şeklinde kurulan derneklerin hedef ve gayesinin de vatan sevgisi ön plana çıkarılarak Ergenekon oluşumunun farklı versiyonlarda hayata geçirilmesini sağlamak olduğunun anlaşıldığı, Aynca şüpheli Oktay YILDIRIM tutuklandıktan sonra "KUVVACININ BASILMA REHBERİ" başlıklı yazı yazdığı ve diğer yazı içeriklerinde de Oktay YILDIRIM'a komplo kurulduğunu, bombalann çöplükten alındığını belirterek yapılan soruşturmayı kamuoyunda haksız göstermeye çalışmak suretiyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunuda işlediği, Şüphelinin tüm eylem ve faaliyetlerini, yazılanm ve kendisininmiş gibi lanse ettiği "milis gücü" kurma şeklindeki faaliyetlerini ERGENEKON terör örgütü adına yaptığı ve bu örgütün üyesi olduğu, şüpheliler Ergün POYRAZ ve BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'la diğer örgüt üyeleri arasında irtibatı sağlayarak örgütün stratejik kararlannı irtibatlı olduğu diğer örgüt üyelerine iletme görevi olduğu anlaşılmıştır. Şüpheli Ergün POYRAZ'da elegeçirilen "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlıklı gizlilik içeren belgelerle alakalı olarak, Belgenin kitap metinlerinde kullanılması, devlete ait gizli bilgi ve belgelerin elegeçirilmesi ve amacı dışında kullanılmasını da suç olarak kanunlanmızda düzenlendiğinden, bu konu ile alakalı olarak Ergün POYRAZ ek ifadesinde şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'm kitabını bastırmak için istediğini ve kendisinin de bunu kabul etmediğinden vermediğini beyan etmiş ise de; kitabın tamamının word belgesi olarak Halil Behiç GÜRCİHAN'da çıkması bu beyanın doğru olmadığını, şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'm devlete ait gizli belgeleri ele geçirmek, bulundurmak ve amacı dışında kullanmak, suçlannı^^âynca'Mediği anlaşılmaktadır.
Ayrıca "operasyon kırık ay" başlıklı metinde sinema senaryosu adı altında, Süleymaniyedeki Çuval olayının sürekli olarak gündeme getirilip Türk ordusunun olay sebebiyle psikolojik olarak yıpratılıp, aynı zamanda hükümeti de bu sebeple yıpratıp dezenformasyona uğratıp ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN darbe ortamına zemin hazırlanması için kaos ortamı oluşturmak için şüphelinin internet sitesini ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda kullanıp propaganda ve taban oluşturma faaliyetlerinde kullandığı, Aynca Kuvvai Milliye Derneği ile ilgisi olmamasına rağmen bu dernek Başkanı Bekir ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM'ı yönlendirdiği anlaşılmıştır. Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'a ait, HP marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, IBM Travelstar marka, seri numarası 9ZS81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede; "Kopya milletvekillerialbum.xls" isimli Excel dosyaları incelendiğinde bir çok milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Aynca listede yer alan bazı milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı" gibi ifadelerin bulunduğu görülmüş ve şüphelinin hukuka aykm olarak bir kısım milletvekillerini fişlediği anlaşılmıştır. Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da bir kısım gizli kamera görüntüleri ele geçirilmiş olup, bu görüntülerin gizli olarak alınıp kaydedilmesi özel hayatın gizililiğini ihlal suçu olarak düzenlenmiş ise de; bu konuda bir şikayet bulunmadığından sevk maddesi tesis edilmemiştir. Şüphelinin örgüt üyeliği, kişisel verileri hukuka aykm olarak kaydetme suçlan ile adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlannı işlediği anlaşıldığından; Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5., TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 334, TCK'nun 288 ve 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
9-ŞÜPHELİ İSMAİL YILDIZ ; aŞüpheli emniyet beyanında; Bilgisayarında çıkan -doc. safini _kaybedenler dosyası içerisinde: "SAFINI KAYBEDENLER" CEMAATLER, TARİKATLAR Ve SİYASAL İSLAMCILAR (!)HANGİ SAFTA? Elbette bu ülkede yaşayan insanların çok şükür ki büyük çoğunluğu, hem de çok büyük bir çoğunluğu Müslüman! Bu ülkeyi kuranlar da Müslüman Türkler! Yani bu Devlet bizim. Bu topraklar bizim. Bu vatan bizim. Bu ülkeyi savunan ordu bizim. Bu ülkenin, bu devletin bütün kurumlan bizim. Bu kurumların bir kısmının kötü yönetilmesi, bir kısmının performans düşüklüğü, bir kısmının ideolojik saplantılar içinde bulunması, bir kısmının verimsizliği gibi sayılabilecek kusurlar veya yanlışlar o kurumları "bizim" olmaktan çıkarmaz. Aksine o kurumlara daha fazla sahip çıkmamızı ve bu konuda daha dikkatli, daha duyarlı, daha ilgili ve daha hassas davranmamızı gerektirir. Tıpkı bu ülkede yaşayan bir "Müslüman'ın" ister kendi zaafları, ister eğitimsizliği, ister bilgi yetersizliği isterse Modernizm' in getirdiği gr^kleaaler^ dolayısıyla İslami yaşantısmdaki eksiklikler ve kusurlar dolayısıyla onu "aforoz" edememeğimiz gîMs^ O kimsenin kusurları onu "bizim" indiririniz olmak^^^karmaz.
Aksine; "anlayacağımız bir dille" konuşmak gerekirse, eğer biz kendimizde islam için bir iddia görüyorsak, toplumun önüne böyle bir misyonla çıkmışsak ve biz bir "gönül eriysek" o insana karşı daha duyarlı, daha müşfik, daha hassas ve daha dikkatli olmak zorundayız. Zahiri, yani görünen şartlara göre bir karar vermek durumundaysak bile bu ülkede "hain"lerin dışında en kötü insanımız için söyleyebileceğimiz söz bile; "bizim yitik çocuğumuz" demekten öte geçemez. Ne yazık ki günümüz Türkiye' sinde "müstesna" olanlar dışında cemaat, tarikat ve siyasal İslamcılar' m pek çoğu kendi dışmdakileri hep "öteki" olarak algılamaktadır. Dolayısıyla "devlet" ve "ordu" da onlar için birer "öteki" olarak "ele geçirilecek" ya da "fethedilecek" kaleler olarak gözükmektedir. Bu anlayış ve yanlış şimdi de onlan "devlet" ve "ordu" düşmanlığına getirip dayamıştır. "Biz"den olanlar ve olmayanlar ayırımı bu cemaat, tarikat ve siyasal İslamcıları kendi devletleri ve kendi ordularına "düşman" görür hale getirmiştir. Böylece kendilerini de "düşman safına" itmişlerdir. Ancak bu durum spontane olarak ya da sosyolojik bir gerçeklik olarak ortaya çıkmış değildir. Öyle olsa sorunu kendi "iç" meselemiz olarak görüp "aramızda" halledebilirdik. Fakat sorun Türkiye için bir "güvenlik sorunu" haline gelmiştir. Çünkü bu ülkedeki bir çok cemaat, tarikat ve siyasal İslamcı görünümlü yapılar Yabancı Ülkeler tarafmdan Türk Devletine karşı kullanılan birer truva atı haline gelmiştir. Bu yapıların "beyin takımı" olarak nitelendirilebilecek "iç halkaları" Türk Ruhu'na sahip olamayan ve hatta Müslüman bile olmayan "iblis"ler ve "dönme"ler tarafından kuşatılmış vaziyettedir. İslam gibi son ve yüce bir din bu sahte önderler eliyle Müslümanların boynuna takılmış bir "tasma" haline getirilmiştir. Allah, kitap, din, iman, peygamber diyerek kendi "müntesip"lerini kandıran bu alçak adamlar onlan tıpkı Çanakkale'deki Hintli Müslümanlar gibi ABD, AB, VATİKAN, NATO, İSRAİL, ERMENİ ve İNGİLİZ saflarına sürmüşlerdir. Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin "irtica" diye nitelendirdiği "olgu" budur. Son yaşadığımız olaylar bu gerçeği çok net bir şekilde bir kez daha ortaya koymuştur. Halbuki Yüce Allah Kur'an' da; "Yemin olsun ki o kuvvetlere, saf halinde duranlara, O haykırıp da sürenlere, O yolda Kur'an okuyanlara ki, Şüphesiz sizin ilahınız birdir," buyurmaktadır. Hem de S AFFAT suresinde. Ve Kur'an' da diğer bir surenin adı da üstelik yine SAFF! Ve Allah SAFF Sure' sinde de; "Haberiniz olsun ki, Allah kendi yolunda kurşunla perçinleştirilmiş bir bina gibi saf tutarak çarpışanlan sever" buyurmaktadır. Yani Allah hepimizi kendi yolunda saf tutmaya çağırmaktadır. Yahudilerin, Hıristiyanların, Vatikan'ın, Siyonistlerin, ABD'nin AB'nin saflarında değil! Ve bu satırlardaki tercüme sizlerin karşısına dikildiğiniz Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk döneminde; "T.B.M.M tarafmdan kararlaştınlan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kendisine teklif edilen meşhur Hak Dini Kur'an Dili adlı Kur'an tefsirini hazırlayan Elmalılı M. Hamdi YAZIR'm" Kur'an-ı Kerim Meali'nden aktanldı. Siz! Bu ülkenin cemaatleri, tarikatlan, siyasal İslamcılan, bu ülkenin "saf ve temiz Müslümanlan" söyler misiniz? HANGİ SAFTASINIZ! Konuşlandığınız mevzilere bir bakın. Sizin kurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en büyük tehditleriyle karşı karşıya kaldığı bu günlerde sizler kimin "askerisiniz"' ,-'"'" "%
ABD, AB, NATO, Pentagon, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, Vatikan, Papa, Apo, Barzani, Talabani, Ermeni' si, Rum' u, Yunan' ı hepimizi "iç"ten ve "dış"tan kuşattığı bu günde "efendileriniz" sizi nereye getirip bıraktılar? Durduğunuz saflara bir bakın! Durduğunuz yer "işgal ordularının" saftandır! Tıpkı İngiliz Ordularıyla Çanakkale önlerine gelen Hintli, Pencaplı, Senegalli Müslüman askerler gibi. Pek çoğunuz Çanakkale' ye geziler düzenliyor. 18 Martlarda da "Çanakkale Geceleri" adı altında etkinlikler yapıyorsunuz. O topraklarda şehit olarak yatan binlerce Mehmetçik bu gün sizin aynı safta bulunduğunuz ve kendisinden medet umduğunuz Batı' nın bizi yok etme planlarına karşı savaşırken can verdi. İşte o Çanakkale önlerine gelen Müslüman askerleri İngilizler; I. Dünya Harbinde Müslüman ülkeler halkım propaganda bombardımanına tutarak kandırmışlardı. Çanakkale Muharebeleri'nde savaşmak üzere sömürgelerden getirdikleri Müslüman askerler Almanlarla savaşmaya geldiklerini sanıyorlardı. Propagandaya göre Almanlar Osmanlı Müslüman halifesini esir almışlardı ve Hintli askerlerde halifeyi kurtaracaklardı. İngilizler bunun dini bir borç olduğunu telkin etmişler ve inandırmışlardı. İngilizlerin bu propagandasını sezen Türkler de karşı propaganda faaliyetine başlamışlardı. Cephede İngiliz siperlerine yönelik olarak Ezan okutmuşlardı. Ezan sesini duyan Hintli Müslümanlar irkilmiş gerçeği anlamışlar ve savaş çabalannı azaltmışlardı. İngilizler de bundan sonra pek Müslüman asker kullanmak istememişlerdi. Hintli Müslüman askerler Ezan sesiyle içine düştükleri tuzaktan uyanmışlardı. Ya sizler ne ile uyanacaksınız? Medeniyetler Arası Diyalog ve BOP Eş Başkanı Erdoğan "Müslüman topraklanm işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini" söylüyor. Ama Güneydoğu'da PKK' nm şehit ettiği "bizim askerlerimize" "kelle" diyor! Bu ülkenin varlıklarını yabancılara satarken "kurumsal mutabakat" aramıyor! Telekom' u, Telsim' i, Aria' yi, Tüpraş' ı yabancılara satarken "kurumsal mutabakat" biç aklına gelmiyor. Azınlıklar için "Vakıflar Yasasını" çıkarırken "kuramsal mutabakat" aramıyor. "Maden" ve "Petrol Yasalanm" çıkanrken "kurumsal mutabakat" aramıyor. Akdamar Kilisesi'ni açarken "kurumsal mutabakat" aramıyor. Ama iş "başörtüsü sorununa" gelince "kurumsal mutabakat anyor. Ve siz "Müslümanlar" da hala AKP ve RTE' den medet umuyorsunuz. Aynı safta duruyorsunuz? Ne kadar da safsınız! Fethullah Hoca' da RTE' nin Medeniyetler Arası Diyalog hayali gibi Vatikan' la kol kola Dinler Arası Diyalog çabası peşinde. Halbuki Allah Kur'an' da hepinizin bildiği gibi "Allah indinde tek din İslam' dır" buyuruyor. Hoca (!) ise Hıristiyanlığa ve Yahudiliğe (Bahailiğe mi desek) meşruiyet kazandırma gayretinde! Papa'yla aym safta! Sözün kısası bu saatten sonra Cemaatlerin, Tarikatlann, Siyasal İslamcıların AKP' nin, RTE' nin, Gül' ün, Annç' m, Şener' in, Fethullah Hoca' mn ve benzerlerinin, yani bu güne kadar Allah, Kitap, Din, İman, Kur'an diyerek "Müslümanlar"m sırtından geçinen ne kadar adam varsa Türk Devletine ve İslam'a sadakatlerini kanıtlama borçlan vardır. Çünkü saflar giderek aynşıyor. Ve ihtimal bazı "kelle"ler alınacaktır! Sonra kimse çıkıp "biz halifeyi kurtarmaya geldiğimizi zannediyorduk" demesin! Bizden söylemesi! Devam edeceğiz... Saygılar SESAR 7 Mayıs 2007 şeklinde dosya içeriği sorulduğunda; Yazıyı kendisinin yazdığım, yazmasındakı amacın sıydsukonjektör ile ilgili bir yorum yapmak olduğunu, bu yazının www.sesar.com tr isimli ınternet s'ıjesınde de yayınlandığını,
Kuvvai Milliye Derneği merkezine Internet yolu ile gittiğini, "bazı kelleler alınacaktır" kelimesinin, Atatürk' ün saltanatın Kaldırılması sırasında söylemiş olduğu bir söz olduğunu, Ankara'da bu tarz kelimelerin görevden alınma manasında kullanıldığını, RTE ibaresi ile Recep Tayip ERDOĞAN ı ima ettiğini,,
BEHİÇ İSİMLİ WORD DOSYASI İÇERİSİNDE DOC T İSİMLİ DOSYA İÇERİSİNDE: bulunan yazıyla alakalı T.C. DEVLETİ, SİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLART'NIN SALYANGOZ SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR! NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! "MİTİNG"İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER, MALATYA'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER! Trabzon'daki Rahip Santaro Cinayeti ve Hrant Dink Suikastı'nın ardından 18 Nisan 2007 itibarıyla bir şok gelişme daha yaşandı ve Malatya'da misyonerlik faaliyetleri yürüttüğü belirtilen bir yayınevinde üç kişi boğazı kesilerek öldürüldü. "BARBAR TÜRKLER!" tabelasını cilalayıp parlatan bu yeni gelişme ile birlikte Türkiye Kiliseler Birliği Yetkilileri de soluğu basın mensuplarının karşısında alarak bugün itibarıyla sahnelere atıldılar. Kendilerini başrol oyuncusu zanneden bu üçüncü sınıf figüranların, mitingin m'sini vermeyip sabah programlarında göbek atanları vermeyi tercih eden tv'lerce baştan sona canlı olarak verilmeleri de hayli iyi oldu; zira iki cümlede bir İsa Mesih'e bağlılıklarını bildirip Hıristiyanlık ve incil'in sevgi yolu olduğunu belirten Dolar'a endeksli bu inanmışlar (!) süper bir reklam fırsatı yakalamış oldular! İki cümle de bir İsa Mesih'in ve İncil'in "sevgi yolu" oluşundan dem vurup "Bizler Cüneyt Arkm'ın filmleri ile büyüdük! O filmlerde hep kiliseler mevcuttu. Ve Türkiye yıllar yılı kuvvetli bir Hıristiyanlık ve yabancı düşmanlığı ile yoğruldu; insanlara hep bu düşmanlık tohumlan aşılandı!" diyen bu üçüncü sımf oyunculara Hz. Muhammed (S.A.V.) ve son hak din olan İslam'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'in ne anlattığını ve neyi teşvik ettiğini sormak lazım! İncil "sevgf'den söz ediyor da; İncil'i, Tevrat'ı ve Zebur'u sözde değil özde bir sevgiyle kucaklayan Kur'an-ı Kerim acaba neden söz ediyor? Tabi amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olursa argüman sıkıntısı da yaşanmaz! İşte Türk Kamuoyu'nu şaşkına çeviren ve basın toplantısı demeye bin şahit isteyen Malatya'daki incil Show'dan inciler... Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği Başkanı İhsan Özbek; "Birileri bu olaydan sonra çıkıp utanmadan 'Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satıyorlardı!' derse buna da şaşırmayacağız! Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satılmazmış! Gerekirse satarız ve satacağız!" Bu üçüncü sımf reklamcı ve figüranların verdikleri beyanatlara göre "misyonerlik faaliyeti" denilen şey, "özgür ve 'Laikim!' diyen bir ülkede, inanılan dini tebliğ etmek"miş ve bu tebliğ (!), bu tabi hak (!), öcüleştiriliyormuş! Güneydoğu ve Doğu Anadolu halkının başına PKK'nın dışında bir de, kişileri maaşa bağlamak aşamasına varıncaya kadar Hıristiyanlaştırmaya çalışarak bir başka belayı musallat etmek ve kişilerin maddi imkansızlıklarını sömürerek "inanç" olarak sunulan bir konsepti parayla satışa çıkarmak nasıl bir hak, nasıl bir tebliğ, nasıl bir özgürlüktür acaba? İnançlarım para karşılığı Müslüman Halk'a kakalayıp, insanların maddi imkansızlıkları üzerinden "din ticareti" yaparak "TÜRKİYE'Yİ TÜRKSÜZLEŞTİRME OPERASYONU"nun en önemli sac ayaklarından birini oluşturmaya çalışan bu utanfflyskarakterlerin zeytinyağı gibi üste çıkışlarını izledikçe midemiz kalkıyor! » * 621 ,
_
Ve sözde basın toplantısmdan,yani birçok tv'nin canlı verdiği incil Show'dan diğer inciler... "Türkiye Ortaçağ karanlığına gömülmüştür! Uzun süredir ırkçılık ve Hıristiyanlığa nefret tohumlan ekiliyordu, şimdi bunlar biçiliyor! Yabancı düşmanlığı sürekli olarak körükleniyor! Trabzon'daki Rahip Santaro, Hrant Dink ve bu vahşet aynıdır! Ne yazık ki şimdi de yine aynı senaryoları konuşacağız! Yine aynı koro çıkıp, kendi yarattıklan kan üzerlerine sıçramasın diye olayı karanlık güçlere ve gizli istihbarat servislerine ihale edip, 'Yine birileri Türkiye'yi karıştırmak istiyor!' diyecek ve aynı nefret şarkısını söyleyecekler!" "Bugün Türkiye'de Ortaçağ'daki gibi cadı avı var. Hergün misyonerlerin hain planlan üzerine yazı çıkıyor. Bu bir cadı avıdır. Bugün birilerine misyoner demek, onu saldmya ve katledilmeye açık hale getirmektedir." "Türkiye tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir tehdit altındadır. Bu tehdit, Türkiye'nin tahammülsüz ve hoşgörüsüz bir yer haline gelmesidir." "Türkiye'deki can güvenliğimiz tehlike altındadır. Üçü de Protestan Hıristiyanlar'm şehitleridir. Türkiye'de artık Protestanlar'm kanı döküldü." Mikserleme çalışmalarında üzerine olmayan Batı, unutmasın ki; cami duvarı ile ecel arasındaki korelasyona dahil olmak için çırpınanların helvasını kavurmakta da Türkler'in üzerine yoktur! Kimse "AB-BOP makasına malzeme edilen azınlıklar, terör, misyonerlik, laiklik vs. türünden çürüğe çıkmış argümanlar" üzerinden kendini zorlamaya kalkmasın artık! Zira takkeler düşeli keller görüneli bir hayli zaman oluyor. Bu tavırda ısrar etmek isteyenler, kar-zarar hesaplanm buna göre yapsalar iyi ederler... Cinayet Zinciri Neyi Hedefliyor? 2006 Şubat'mda işlenen Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoner cinayetlerinin üç hedefi olduğu görülüyor; 1) TSK'yı bloke etmek (TSK bu tuzağa düşmeyecek!) 2) RTE'yi veya AKP konseptini cumhurbaşkanı yapmak 3) AB'nin Türkiye hakimiyetini tesis etmek Dink Cinayeti'nin en önemli amacı, Ermeniler'e yönelik bir sempati inşa etmekti. Bunu başaramaz ise en azından Türk Toplumu'nu Ermeniler'e karşı nötr hale getirmekti. Ne de olsa soyunda Horik, Grigos gibi isimler olan biri Cumhurbaşkanlığı'na hazırlanıyordu. Bunun hazmedilebilmesi için Hrant Dink üzerinden bir "sempati" imal edilerek bazı dirençleri kırmak gerekiyordu. RTE'NİN ALMANYA ZİYARETİNİN HEMEN SONRASI Büyükanıt Paşa'nın AB'yi ve ABD'yi uyardığı, RTE'nin değişimini "sözde" diye nitelediği, AKP Hükümeti'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara götürdüğünü söylediği, Milyonu aşkın kişinin Ankara'da devlete ve kaderine el koyduğunu vurguladığı, MİT Müsteşan'mn "ulus devlef'in tehlikede oluştuğunu ilan ettiği, Salı günü Hükümet'in AB Müktesebatı için "yol haritası"nın detaylanm açıkladığı, AB'ye karşı Türkiye'de tepkinin oluştuğu, "Milliyetçilik yükseliyor!" yaygarasının kopartıldığı, AKP'nin Cumhurbaşkanlığı için Almanya'dan destek arayışına çıktığı, RTE'nin Merkeple resim vermek ihtiyacı hissettiği ve AKP'nin cumhurbaşkanlığı konusunda iyice çalıya dolandığı bir anda MALATYA'DA BİR ALMAN UYRUKLU MİSYONER ÖLDÜRÜLDÜ! Cinayeti işleyenleri değil, işletenleri araştmyoruz. Ama herkes yine tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı. İlginçtir, Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoneri öldürenlerin hepsi aynı yaş grubundan. Ve yine ilginçtir, her üç cinayette de tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı. OYSA OYUN AÇIK! DÜN HIRİSTİYAN EKALLİYETLER ÜZERİNDEN OSMANLI'YI YÖNETMEYE __ VE KANALİZE ETMEYE ÇALIŞANLAR ji^f'-s *S*ÎV BUGÜN MİSYONER CİNAYETLERİ ÜZERİJ&EN ■* 3,
a
sTJ Ks
TÜRKİYE'Yİ YÖNETME VE KATEGORİZE ETME AMACINDALAR! AKP'nin içerde devletin ve milletin ağırlığının arttığı bir dönemde AB aracılığı ile üzerindeki presi dağıtmaya yönelik arttığı "kaynağı belli" destek görmesi öncelikle AKP'liler'i "Biz ne yapıyoruz?" sorusunu sormaya yöneltmeli! AB ve ABD çizgisinin, AKP'nin üzerindeki presi kırmak için bazı maşalarını feda etmesi, eskimiş ve sonuç alması zor bir taktiktir artık. "RTE CUMHURBAŞKANI OLURSA!" SİMÜLASYONU Bu noktada iktidar olmuş AKP'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara sürüklediğinin ve "ulus devlet"i tasfiye noktasına getirdiğinin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini bir kenara not edip, bir simülasyon yapalım! RTE Cumhurbaşkanı Veya AKP'ni Seçtiği Biri Çankaya'da 1. Şok Suikast! Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor! AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor! Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor. 2. Şok Suikast! Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde Ermeni Soykırımı'm tanıyoruz! Ermeniler'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz. 3. Şok Suikast! İshak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! İsrail Türkiye'deki tüm örtülü operasyonlanm meşrulaştırıyor. İsrail "Kürt Kartı"m daha sağlam tutuyor. ABD, İsrail, AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor. Bütün bunlar olurken, şu ana kadar olageldiği gibi RTE ve AKP'liler "Pembe Türkiye" tablosu çizmeye devam ediyorlar. Aynen Saddam'm Enformasyon Bakam El-Sahaf m yaptığı gibi. Fethullah Hoca (!) bu cinayetlerden sonra Diyanet'in yerine kurulan Diyalog Dairesi Başkanı olarak göreve başlıyor. "Laiklik" tadil ediliyor. Tekke ve zaviyeler yeniden açılıyor. Atatürk'ün heykelleri Lenin ve Saddam'm heykel ve büstleri gibi yıkılıyor. Bu simülasyonun da gerçekleşme ihtimali bir hayli yüksektir! Batı'mn maşası Türkiye Kiliseler Birliği'nin yöneticilerine ya da rahip eskisi Dolar Hıristiyanlarına gelince, 1) Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne meydan okumaya yeltenmeyiniz! Avrupa'nın ve Anadolu'nun önemli bir kısmı, Müslüman Türk'e meydan okuyanların mezarlarıyla doludur! 2) Batı'mn maşası olmayı hemen bırakın! 3) Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satma denemesine diyeceğimiz bir şey yok. Ama salyangoza basıp düşerseniz "Ben niye düştüm?" demeyesiniz! 4) Avrupa'da Hıristiyanlar'm çocuklarına bile satamadığınız "İncü"i Türkiye'de hiç satamayacağınızı biz biliyoruz. Olmayacak bir işe harcayacağınız enerjiye ne diyebiliriz ki? 5) Rahip eskisi Dolar Hıristiyanlan sizin üzerinizden AB ve sair devletler gelirse, yani "kerata" olursanız bedelim ödersiniz! 6) Tahrik etme amacınız olduğu ortaya çıkıyor. 7) Din adamı tahrik etmez, germez, meydan okumaz; anarşiye zemin hazırlamaz! 8) Din adamı olmadığınız belli. Bundan böyle "din adamı" muamelesi değil, "Batı'mn ajanları" muamelesi göreceksiniz! 9) "Din adamı" kan üzerinden din propagandası yapmaz. 10) "Din adamı" Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Ahmet Yesevi gibi olur. Yani sizin gibi "din adamı görüntülü provokatör" olmaz! 11) "Din adamı" ağzını bozmaz. Sahte din adanılan da sizin gibi davranıp "insan bozması" falan diyorlar. Üslubunuz kimliğinizi ele veriyor. Bizce ajanlığı bırakıp "insan" olunuz... -^.5* SESAR
f.
FUAT ERMİŞ' a, 1
şeklinde dosya içeriği sorulduğunda; Yazıyı kendisinin yazdığını, muhtemelen Fuat ERMİŞ'in bu yazıyı Sesar internet sitesinden indirilmiş olabileceğini, gündemle ilgili bir yorum yaptığını, olabileceklere dikkat çektiğini, SORULDU: salonda bulunan şömine üzerinde; siyah renkli Klasör içerisinde; -(31) sayfalık "Gizli SINIR TİCARETİ RAPORU" başlıklı A62 şeklinde numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; T.C. Bayrağı ve Maliye Bakanlığı antetli, GİZLİ kaşesi vurulmuş, SINIR TİCARETİ RAPORU başlıklı, 19/08/1999 tarihi atılmış kapak altında, her sayfasının alt ve üst kısmına GİZLİ kaşesi vurulduğu, Sınır Ticareti ve Sınır Ticaretinin Dış Ticaretteki Payı, bu konudaki Anayasal ve yasal çerçeveler ile İstatistiki bilgiler, İran ile sınır olan Van, Ağrı ve Hakkari illerimizin sınır kapılarından yapılan sınır ticaretinin incelenmesi, bunun Sosyal ve Ekonomik boyutu ile Dış Ticaret Mevzuatı, Petrol sektörü, Kamu Maliyesi yönlerinden değerlendirilmesi olduğu, 19/08/1999 tarihli Sonuç bölümünün sonunda da muhtelif Daire Başkanları, Şube Müdürleri, Şube Müdür Yardımcıları, Dış Ticaret Uzmanları, ve Katip' in isim - soy isim ve imzalarının olduğu görülmüştür. -"TC İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİ SAYI: 18/61" başlıklı C62 numara ile numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi Özcan ERDOĞAN tarafından düzenlenen 26/ 09/2001 tarihli 1996 - 2001 yıllan arası İstanbul' da görev yapmış İstanbul Valisi, İstanbul Eski Valisi, İstanbul Vali Yardımcısı, İstanbul İl Özel İdare Müdürü, İstanbul İl Özel İdare Müdür Yardımcısı, İl Daimi Encümen Üyesi, İl Özel Daimi Eski Üyesi hakkında düzenlenen (100) sayfa inceleme raporu olduğu görülmüştür -Klasöre takılı vaziyette tarafımızdan klasör üzerine turuncu kalemle (62) numara ile numaralandırılmış "392 sayfalık İHALELER konulu İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİ SAYI:86/25" başlıklı fotokopi dokümanda yapılan incelemede; İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin yapmış olduğu çeşitli ihalelerinin Tefdiş edilmesi neticesinde Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanmış olan Tefdiş dosyası olduğu görülmüştür. -"67sayfalık İNCEME ARAŞTIRMA RAPORU SAYI: 18/7" başlıklı D62 numara ile numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dökümün yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi tarafından düzenlenmiş Dilucu Sınır kapısından yapılan Sınır Ticaretinin İnceleme ve Araştırma Raporu olduğu görülmüştür. (103) sayfalık "İNCELEME VE ARAŞTIRMA RAPORU" başlıklı B62 numara ile numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığınca görevlendirilen Müfettiş' in "Adana - İçel (Çukurova) bölge raporu" ile "Mersin Üniversitesi Raporunda" bahsi geçen konu ve şahıslar hakkında hazırladığı, İnceleme ve Araştırma Raporu olduğu" Bu dokümanları nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Bu dokümanların 2000 yılında dönemin başbakan yardımcısı eski başbakan Mesut YILMAZ in gündem analizlerini yazdığı dönemde ANAP genel merkezi tarafından, işinde yardımcı olması maksadı ile verildiğini, 1 adet 5 sayfadan ibaret 'Hain ve Siyonist uşağı Bir Başbakan' başlıklı, 'Sonra kalkmadı ise söylenecek söz kalmadı demektir' ibaresi ile son bulan el yazması doküman içeriğinde ; Başbakan ve bakanlar kuruluna hakaret ile hainlikle suçlandığı anlaşılan yazılar olduğu ,tespit edilmiştir? bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiniz? açıklayınız? Bu yazı bana aittir gündemle alakalı yazdım SORULDU: 1 adet 1 sayfadan ibaret 'kişiler Halit Bozkurt ( Kültür Bakanlığından Müfettiş , kendisini sivil general olarak tanıtıyor- -Derin devletin Ankara daki bir numarası olarak takdim ediyor" Başlıklı , "İran Askeri Ataşesi ? İrtibat Bürosuna sıkça
gidip geliyor" ibaresi ile son bulan bilgisayar çıktısı dokümanda ; Çeşitli şahıslar hakkında bilgiler olduğu tespit edilmiştir? Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Bu dokümanı hatırlıyorum bu doküman SESAR a posta yolu ile 4 Ay kadar önce geldi kimin gönderdiğini bilmiyorum isimsiz olarak geldi. 1 adet iki sayfadan ibaret "Mustafa Oğuz Kurmay Albay İletişim D.Bşk." Başlıklı "Arz ederim" ile son bulan dokümanda; Anayurt Gazetesi ve Yılmaz Çamdal hakkında bilgi notu olduğu tespit edilmiştir, bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; 1 adet bir sayfadan ibaret "Sıddık Arslan" başlıklı "Müsteşar yardımcılarından" ibaresi ile son bulan dokümanda; Çeşitli şahıs isimleri ve meslek kuruluşlarının isimlerinin özenle not alındığı görülen yazı olduğu tespit edilmiştir? Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; 2003-2004 yıllarında Sıddık ARSLAN'ın s Turizm Bakanlığında bir göreve talip olduğunu, kendisi ile bu konuda görüştüklerini, bu görüşmede aldığı notlar olduğunu, 1 adet bir sayfadan ibaret "Halil İbrahim Akça" başlıklı "05324714432" ibaresi ile son bulan dokümanda; İhaleler ve yatırım ödeneklerini dağıtığı iddia edilen şahıs isim ve telefonu olduğu bilgiler olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; 1 adet bir sayfadan ibaret "Baba adı :Ahmet" başlıklı "Doğdum yeri Sivas Gürün " ibaresi ile son bulan dokümanda; İsmi belli olmayan bir şahsın kimlik bilgilerinin olduğu tespit edilmiştir, Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Yazının kendisine ait olduğunu, ancak ne amaçla yazdığımı hatırlamadığını, atama işi olabileceğini, 1 adet "Fahrettin Bozdağ" başlıklı "Cemaatin önde geleni" ibaresi ile son bulan Posta Zarfı üzerine yazılmış el yazması dokümanda; Çeşitli şahıslar hakkında bilgilerin not alındığı el yazması bilgiler olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Bir önceki soruda sorulan konu ile ilgili aynı amaçla ve aynı anda yazıldığını, 1 adet bir sayfadan ibaret "Kemal Şahin" başlıklı "Emekli Oldum" ibaresi ile son bulan dokümanda; Kemal Şahin isimli emekli polisin görev yerleri ve öz geçmişi hakkında bilgilerin olduğu, 1 adet bir sayfadan ibaret "Görevler ve Özgeçmişin 2" başlıklı "Timlerini Komutan vekili olarak yönettim" ibaresi ile son bulan dokümanda; Mit denetimi Ergenekon faaliyetlerine katılması hakkında bilgiler olduğu 1 adet "Ergenekon Organizasyon" başlıklı "Faaliyetinin Önlenmesi" ibaresi ile son bulan dokümanda; Organizasyonun amaç kapsam ve uygulanan faaliyet konularını, 1 adet bir sayfadan ibaret "Murat Yücel" başlıklı "İstanbul Gaziantep Bingöl" ibaresi ile son bulan dokümanda; Bir kuruluş şeması şeklinde hazırlanan çeşitli isimlerin bulunduğu ve bu isimlerin şemada yerleştirildiği el yazması doküman olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; (Kemal ŞAHİNLE alakalı notlarla ilgili) Hatırladığı kadarı ile 2000 yılında Kemal ŞAHIN isimli bir şahsın ofisine geldiğini, bu şahsı ilk defa gördüğünü, Kemal ŞAHIN'in çok önemli görevler yaptığını özal harakatçı olduğunu söylediğini, bunun üzerine Kemal ŞAHIN'e bir kart vizit verdiğini ve çıktığını, yaklaşık üç dakika kadar görüştüklerini, yaklaşık bir ay kadar sonra Kemal ŞAHIN'in telefonla aradığını, ikisinin de istanbul'da olması sebebiyle buluştuklarını, Kemal ŞAHIN'in çocuğunun hasta olduğunu söyleyerek para istediğini, ancak kendisinin para vermediğini ve soğuk davrandığını, Kemal ŞAHIN'in biraz dengesiz bir şahıs olduğunu, dolayısı ile iletişim kurmadıklarını, Kemal ŞAHİN ile bir daha görüşmediğini,
Kendisine sorulan 5 sayfa el yazması dokümanın SESAR 'a posta yolu ile geldiğini, gönderenin isminin olmadığını, dokümanın içeriği hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, ne amaçla kendisine gönderildi bilmediğini, 1 adet 4 sayfadan ibaret "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı" başlıklı "Menzilciler sayılarının azlığı ve MHP yi destekleme eyiliminde olmaları risklerini asgariye indirmektedir" ibaresi ile son bulan dokümanda; 99 seçimlerinde Alanya da bulunan cemaatlerin destekledikleri partiler ile ilgili bilgilerin olduğu tespit edilmiştir, bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Bu dokümanın nasıl kendisine geldiğini hatırlamadığını, ancak Mesut YILMAZ'a gündem analizi yazdığı dönemde geldiğini tahmin ettiğini, İSTANBUL 11. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 17.07.2007 GÜN VE 2007/1536 SAYILI ARAMA KARAR YAZISINA İSTİNADEN 18.07.2007 GÜNÜ ANKARA İLİ ÇANKAYA İLÇESİ TUNUS CADDESİ RENK APARTMANI 91/1 SAYILI İŞYERİNİZDE EL KOYULAN DOKÜMANLARDAN (BİLGİSAYAR ÇIKTISI VE EL YAZMASI) İSTANBUL 11. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 17.07.2007 GÜN VE 2007/1536 SAYILI İNCELEME KARARI DOĞRULTUSUNDA YAPILAN İNCELEMESİNDE İÇERİKLERİNİN: 1 adet 1 sayfadan ibaret "Acil 21.8.04." başlıklı "Çınar Bahçacı" ibaresi ile son bulan dokümanda; Çınar Bahçacı isimli şahıs hakkında notlar tutulduğu değerlendirilen yazıda Çınar Bahçacı nm sözleri olduğu değerlendirilen Bu Telekom Projesinin direk Başkan a olduğu oraya atanmasının kendisini özelleştirmede çok güçlü kılacağını ve kendilerine her türlü yaran olacağını anlattığı yazı olduğu tespit edilmiştir, bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Yukarda daha önceden bahsettiği Çınar BAHÇACI isimli şahsın bir tayin işi ile ilgili bir not olduğunu, 1 adet 10 sayfadan ibaret kırmızı kalemle yazılmış "Genel Kurmay Başkanı Korgeneral Özkök Fethullah Hocacımı " başlıklı "Ofisinin dinlenmesinden oluşur" ibaresi ile son bulan dokümanda; AKP danışmanlarında biri ile yemekte karşılaştık ibaresi ile devam eden yazının içeriğinde karşılaştığı AKP li ile Röpertaj şeklindeki sahbet esnasında AKP hakkında birçok konuyu konuştukları ayrıca Irak ta Türk Askerinin Başına Çuval Geçirilme hadisesini de konuştuklarını ve bu hadisede Başbakan ve Dışişleri bakanı Abdullah Gül ve bir Emekli Paşanın bilgileri dahilinde olduğu şeklinde iddiaların not alındığı el yazması yazı olduğu tespit edilmiştir, Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Bu yazının SESAR 'da yayınlanan bir yazının notları olduğunu, bu yazı ile alakalı Mahkeme sürecinin devam ettiğini, 5 sayfadan ibaret "Gizli Günlü Acildir " başlıklı "Bu satırlar tarihe" ibaresi ile son bulan dokümanda; Anayurt gazetesi ile ilgili bilgilerin bulunduğu yazı olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Bu yazının kendisine Ankara Merkezde Anayurt Gazetesinde Çalışan Hasan Hüseyin MEMİŞ tarafından verildiğini, ancak henüz okumadığını, 1 adet 3 sayfadan ibaret "Seçilmiş Önderler Toplantısı " başlıklı "Zaman geçti" ibaresi ile son bulan dokümanda; Masonların Türkiye Üzerinde Siyasi İktisadi emellerinin yapmak istediklerinin ve gerçekleştirdiklerini inandıkları konuların not alındığı el yazması doküman sorulduğunda; Yazının kendisine ait olduğunu, ismini hatırlamadığı bir kitaptan aldığı notlar olduğunu, 4 sayfadan ibaret "Sayın Wilson " başlıklı "Kontrol Projesir" ibaresi ile son bulan dokümanda; Türkiye İle Amerika ilişkilerinin olurr^sijgfefelari konulan ve Başbakan ve Melih
Gökçek hakkında öngörülerin yazıldığı ve ayrıca başka öngörüler sesar tarafından yazıldığı değerlendirilen el yazması yazı sorulduğunda; Yazının kendisine ait olduğunu, www.sesar.com.tr de yayınlandığımı ve halen yayında olduğunu, 67 sayfadan ibaret "Gizli ibareli İletişim tespiti " başlıklı fotokopi dokümanda; İbrahim Bilgihan TAŞDELEN in telefon Mahkeme kararı ile dinlenmesinin Tutanağı oluğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Yazının kendisine ait olduğunu, isimsiz olarak 2006 yılı başlarında posta yolu ile geldiğini, bu yazının Ankara'da birçok gazeteciye gönderildiğini, kimin gönderdiğini bilmediğini, 1 adet 60 sayfadan ibaret "Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Soruşturma raporu " başlıklı dokümanda; 29.07.2004 tarihli Akaryakıt Kaçakçılığı hakkında Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Soruşturma raporu olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda; Bir önceki sorudaki yazı ile aynı anda bu yazının isimsiz olarak 2006 yılı başlarında posta yolu ile geldiğini, bu yazının Ankara'da birçok gazeteciye gönderildiğini, kimin gönderdiğini bilmediğini, MEHMETZEKERİYA ÖZTÜRK un 2003 yılı sonunda Ankara'ya gelerek "Ulusal TVde sratejik danışmanıyım, Doğu PERINÇEK'in danışmanıyım " diyerek iş istediğini ancak iş vermediklerini, birkez daha iş talebi ile ilgili görüştüklerini ancak iş vermediklerini, sonra hiç görüşmeğini, tanışıklığının bu kadar olduğunu, HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN: 2001-2003 yıllarında SESAR da raporları hazırladığını, bu işi istanbul 'da yaptığını, üç yıl beraber çalıştıklarını, sadece iş arkadaşlığı olduğunu, en son 2006 yılında istanbul Adliyesinde karşılaştıklarını, BEKİR ÖZTÜRK : 2006 yılında iki veya üç belediye başkanı ile ziyaret ve tanışma amacı ile bürosuna geldiği için tanıştığını, daha sonra bir telefon görüşmesinde "siz Fethullahçı imişsiniz" diyince aralarına bir soğukluk girdiğini ve görüşmediklerini, Ümraniye olayından sonra kendisini aradığını ve " ziyaret etmek istiyorum " dediğini, yanına geldiğinde sıkıntılı olduğunu, Bekir OZTURK'e genel olarak "dikkatli olun yabancı istihbarat servisleri sizleri kullanabilir" dediğini, yanlışa düşmemesi konusunda tavsiyede bulunduğunu,
b-Savcılık İfadesinde ŞÜPHELİ İSMAİL YILDIZ; "SESAR araştırma şirketinin müdürü olduğunu, bu şirkette danışmanlık yaptığını internet sitesinin olduğunu, internet sitesinin sesar.com.tr' ollduğunu, internetteki sesar imzalı yazıları kendisinin yazdığını, bütün yazılan kendisinin yazdığını, başka bir yazalan olmadığını kendisine ait olduğunu,think thank kuruşulu şeklinde partilerin genel başkanları ile anlaşarak onlara danışmanlık yaparak seçim sratejileri ve gündemdeki konulan tahlil edip çeşitli yönlendirmeler yaptıklannı, son 3 yıl Ak parti ile çalıştıklanm, 2003-2004 yıllannda ak parti ile çalıştığını, 2004-2005 yılında DYP ile çalıştıklanm, daha sonra da ekonomik faaliyetlerinin olmadığını, anlaşmalanmn şifai olduğunu yazılı anlaşma yapılmadığım, ancak iş yaptığı zaman faturalannı keserek parayı aldıklannı, şüphelilerden BEHİÇ GÜRCİHAN ı tanıdığını 3 yıl önce firmasında ücretli olarak çalıştığını, raporlan düzelttiğini email ortamında çalıştıklanm , diğerlerini tanımadığını. MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ün kendilerinden iş talep ettiğini, kendisine iş vermediğini, GAZİ GÜLER KUDDİSİ OKKIR, ASUMAN ÖZDEMİR, HÜSEYİN GÖRÜN, TANER ÜNAL ı tanımadığını, BEKİR ÖZTÜRK ile tanışırtığmı ancak aralannda iş ilişkisi ve görüşme olmadığını, FUAT ERMİŞ ile hiçbir hukukunun olmadığını gözaltında tanıştığını, OĞUZ EVREN KILIÇ ı OĞUZ olarak tanıdığını ke^lîn^rne^sitesinin tasanınım yaptığını,
aralarında o tür bir ilişki olduğunu, halen kendisine borcu olduğunu, KEMAL KERINÇSİZ i tanımadığını HAYRULLAH MAHMUT ÖZGÜR ü tanıdığını arkadaşı olduğunu, arasıra yazdığı yazılan mail gurubundan alıp sitesine koyduğunu, ancak altına HAYRULLAH MAHMUT a aittir diye yazdıklarını, SORULDU: SAFINI KAYBEDENLER başlıklı yazıyı kendisinin yazdığını, orada kelleler alınacaktır, sonra kimse çıkıp biz halifeyi kurtarmaya geldik demesin, den kasıt kellenin gitmesinin, koltuğun gitmesi manasında olduğunu yoksa tehdit manasında olmadığını, ayrıca orada dinler arası diyalok ile alakalı da bazı hatalar yapıldığını, toplumsal barışın bozulmaması gerektiğini, dinler arası diyalok çalışmalarının da toplum barışını bozduğunu söylediğini, yoksa fethuUahcılan savunmadığını, o yazıda RTE diye bahsettiğinin RECEP TAYYİP ERDOĞAN olduğunu. SORULDU: TC DEVLETİ SİZ DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARININ, diye başlayan yazı soruldu; yazıyı kendisinin yazdığını mayıs ayının ortalanndan sonra yazdığı bir yazı olduğunu, burada soyunda horig girigos gibi isimler olan biri cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor derken ABDULKADİR AKSU yu kastettiğini, o arada Türkiye'deki son yıllarda işlenen azınlıklara yönelik cinayetleri vurgulayarak bundan sonrada bu tür cinayetlerin işlenmesi yabancı devletlerin işine yarar diye yazdığını, RTE Cumhurbaşkanı olursa simülasyonu, başlıklı konu soruldu; bu yazıda da Türkiye'de 3 tane şok suikast ihtimalini yazıp bunu sözde hükümetin işine yarayacak gibi görünsede uluslararası alanda devletin zazanna olacağını belirtmek istediğini, yoksa herhangi bir şekilde bu tür dinler arası veya dini liderleri tehdit veya bu tür insanlann öldürülmesi gerektiğini kastetmediğini, sitesinin medyaya hitap ettiğini, politikacılara hitap ettiğini, halka hitap etmediğini,sitesine ancak 500 kişi girip çıktığını, AHMET ÜLGEN ve ERGÜN POYRAZ ı tanımadığım. Büromda ve bilgisayarlanmda bulunan bazı gizlilik içeren belgelerin posta yolu ile çeşitli zamanlarda gelmiş belgeler olduğunu, çeşitli kurumlara gündem yazdığı için o belgelerden zaman zaman istifade ettiğini ancak bir kısım gizli belgelerin askere gittiği sırada ofiste kaldığını, bazı milletvekili bakan ve kamu görevlilerine ilişkin bilgi mahiyetindeki notlann çeşitli siyasetçiler tarafından kendisine verildiğini ancak bunlan yazmadığını, gelmiş olan evraklar olduğunu, çıkan diğer kişisel notlann bazı ihalelere ilişkin notlar olduğunu tamamen mesleki olarak verilmiş bilgile olduğunu, bunlan depolamadığını, KEMAL ŞAHİN in bürosuna geldiğini, tanışmak istediğini söylediğini, dengesiz bir şahıs olduğunu bir kart vizit verdiğini ve ofisten çıktığım, özgeçmiş raporunu posta ile göndermiş olabileceğini, onun gönderdiği belgelerde de ergenekonun oluşumuna ait belgeler KEMAL ŞAHİN tarafından gelmiş olabileceğini hatırlamadığını, bir numara denilen şahsı bilmediğini, tanımadığını bu belgelerin KEMAL ŞAHİN in gönderdiği belgeler içinde olabileceğini,örgütsel faaliyetinin olmadığını, yazılannda hedef gösterme amacının olmadığını, göstermiş olduğunuz el yazısı ile yazılmış notlann ak partiye danışmanlık dönemine ait notlar olduğunu, bir kısmmmda bilgisayarda yazacağı yazılar için aldığı notlar olduğunu. SORULDU: devlete ait Milli Güvenlik Siyaset ve strateji belgesini Yeşil Ok isimli siteden aldığını, ak partililerin de getirdiğini, yine emniyet ifadesinde sorulan ve dosyada mevcut yazılann büyük çoğunluğunu internet sitesinde yayınladığını, daha sonra mahkeme karan ile bu yaymlann durdurdulduğunu, bu sebeple bu yazılan internette bulunamayabileceğini davalann devam ettiğini, bu yazılan askerleri ihtilale çağn amacıyla yazmadığını, kendi şahsi görüşlerini yazdığını ve herkesi siyasi sükunete davet ettiğini, el yazısı notlannda ele geçen 2023 Başlıklı yazı ve notlann kendisine ait olmadığını ak partiden gelmiş olabileceğini, TSK Laikler Üzerinden Ajan Avı Baslamıştnv-Mesajı Doğru Okuyunuz, başlıklı yazının kendisine ait olduğunu, bu yazının da tahrik ve ihtilal çağrısı niteliğinde olmadığını, ■s * 4
şahsi görüşleri olduğunu, burada da ordunun ihtilal yapmamasını anayasaya sadık kalmasını sürekli çağrı yaptığını, Alman Usulü, diye başlayan yazıyı HAYRULLAH MAHMUT un kendisine email olarak yazdığını, diyer yazıların da HAYRULLAH MAHMUT' tan gelen yazılar olduğunu, aralarında fikir alışverişi olduğunu, Masonların Türkiye Yapılanması, notlarının kendisine ait olduğunu, bir kitaptan aldığını, diğer yazıların da kendisine ait yazılar ve dökümünlar olduğunu , örgüt üyesi olmadığını, fikir üreten bir insan olduğu şeklinde beyanda bulunduğu,
c-Elde edilen deliller -(31) sayfalık "Gizli SINIR TİCARETİ RAPORU"başlıklı; T.C. Bayrağı ve Maliye Bakanlığı antetli, GİZLİ kaşesi vurulmuş, SINIR TİCARETİ RAPORU başlıklı, 19/08/1999 tarihi atılmış kapak altında, her sayfasının alt ve üst kısmına GİZLİ kaşesi vurulduğu, Sınır Ticareti ve Sınır Ticaretinin Dış Ticaretteki Payı, bu konudaki Anayasal ve yasal çerçeveler ile İstatistiki bilgiler, İran ile sınır olan Van, Ağrı ve Hakkari illerimizin sınır kapılarından yapılan sınır ticaretinin incelenmesi, bunun Sosyal ve Ekonomik boyutu ile Dış Ticaret Mevzuatı, Petrol sektörü, Kamu Maliyesi yönlerinden değerlendirilmesi olduğu, 19/08/1999 tarihli Sonuç bölümünün sonunda da muhtelif Daire Başkanları, Şube Müdürleri, Şube Müdür Yardımcıları, Dış Ticaret Uzmanları, ve Katip' in isim - soy isim ve imzalarının olduğu, -"TC İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİ SAYI: 18/61" başlıklı bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi Özcan ERDOĞAN tarafından düzenlenen 26/ 09/2001 tarihli 1996 2001 yılları arası İstanbul' da görev yapmış İstanbul Valisi, İstanbul Eski Valisi, İstanbul Vali Yardımcısı, İstanbul İl Özel İdare Müdürü, İstanbul İl Özel İdare Müdür Yardımcısı, İl Daimi Encümen Üyesi, İl Özel Daimi Eski Üyesi hakkında düzenlenen (100) sayfa inceleme raporu olduğu, 392 sayfalık İHALELER konulu İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİ SAYI:86/25" başlıklı fotokopi dokümanda yapılan incelemede; İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin yapmış olduğu çeşitli ihalelerinin Tefdiş edilmesi neticesinde Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanmış olan Tefdiş dosyası olduğu, -"67 sayfalık İNCEME ARAŞTIRMA RAPORU SAYI: 18/7" başlıklı bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi tarafından düzenlenmiş Dilucu Sınır kapısından yapılan Sınır Ticaretinin İnceleme ve Araştırma Raporu olduğu görülmüştür. (103) sayfalık "İNCELEME VE ARAŞTIRMA RAPORU" başlıklı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığınca görevlendirilen Müfettiş' in "Adana - İçel (Çukurova) bölge raporu" ile "Mersin Üniversitesi Raporunda" bahsi geçen konu ve şahıslar hakkında hazırladığı, inceleme ve araştırma raporu olduğu 5 sayfadan ibaret 'Hain ve Siyonist uşağı Bir Başbakan' başlıklı, 'Sonra kalkmadı ise söylenecek söz kalmadı demektir' ibaresi ile son bulan el yazması doküman içeriğinde ; Başbakan ve bakanlar kuruluna hakaret ile hainlikle suçlandığı anlaşılan yazılarla alakalı olarak: 1 sayfadan ibaret 'kişiler Halit Bozkurt ( Kültür Bakanlığından Müfettiş , kendisini sivil general olarak tanıtıyor Derin devletin Ankara daki bir numarası olarak takdim ediyor" Başlıklı , "İran Askeri Ataşesi ? İrtibat Bürosuna sıkça gidip geliyor" ibaresi ile son bulan bilgisayar çıktısı dokümanda ; Çeşitli şahıslar hakkında bilgilerle alakalı olarak ve 1 adet bir sayfadan ibaret "Buluşma noktalan" başlıklı, "olayın içinde olup olmadığı bilinmiyor ibaresi ile son bulan dokümanda; Genel Kurmay Başkanı orgeneral Büyükanıt m Albay Kazım Baran ile devre arkadaşı olduğu bunlarla birlikte ancak olayın içine dahil olup olmadığı bilinmediği şeklinde yazılar olduğu ne olduğu belli olmayan bir olaydan bahsedildiği ve bazı asker şahısların bu olayla ilgili olup olmadığı yönünde araşJ«Sayâpîîdjğı anlaşılan yazılar.
iki sayfadan ibaret "Mustafa Oğuz Kurmay Albay İletişim D.Bşk." Başlıklı "Arz ederim" ile son bulan dokümanda; Anayurt Gazetesi ve Yılmaz Çamdal hakkında bilgi notu olduğu bir sayfadan ibaret "Nihat Varol Hakim" başlıklı "Aldığı biliniyor" ibaresi ile son bulan dokümanda; Hakim Nihat Varol hakkında Mit ajanı olduğu , TMSF ile ilgili işlere para alarak takip ettiği, Yargıda operasyon kabiliyeti olduğu, şeklinde iddiaların olduğu yazı,. bir sayfadan ibaret "Sıddık Arslan" başlıklı "Müsteşar yardımcılarından" ibaresi ile son bulan dokümanda; Çeşitli şahıs isimleri ve meslek kuruluşlarının isimlerinin özenle not alındığı görülen yazı olduğu bir sayfadan ibaret "Halil İbrahim Akça" başlıklı "05324714432" ibaresi ile son bulan dokümanda; İhaleler ve yatınm ödeneklerini dağıtığı iddia edilen şahıs isim ve telefonu olduğu bilgiler olduğu. 1 adet "Fahrettin Bozdağ" başlıklı "Cemaatin önde geleni" ibaresi ile son bulan Posta Zarfı üzerine yazılmış el yazması dokümanda; Çeşitli şahıslar hakkında bilgilerin not alındığı el yazması bilgiler olduğu. ERGENEKON mit YAPILANMASI İLE ALAKALI. 1 adet bir sayfadan ibaret "Murat Yücel" başlıklı "İstanbul Gaziantep Bingöl" ibaresi ile son bulan dokümanda; Bir kuruluş şeması şeklinde hazırlanan çeşitli isimlerin bulunduğu ve bu isimlerin şemada yerleştirildiği el yazması doküman olduğu. 32 sayfadan ibaret "Milli güvenlik Siyaset belgesi " başlıklı "Yapılan işlemler ile birlikte sunularak işlemin devamı sağlanacaktır" ibaresi ile son bulan dokümanda; 5 bölümden oluşan İç Güvenlik Stratejisi belge olduğu. 3 sayfadan ibaret "Seçilmiş Önderler Toplantısı " başlıklı "Zaman geçti" ibaresi ile son bulan dokümanda; Masonların Türkiye Üzerinde Siyasi İktisadi emellerinin yapmak istediklerinin ve gerçekleştirdiklerini inandıklan konulann not alındığı el yazması doküman olduğu 4 sayfadan ibaret "Sayın Wilson " başlıklı "Kontrol Projesir" ibaresi ile son bulan dokümanda; Türkiye İle Amerika ilişkilerinin olumsuzluklan konulan ve Başbakan ve Melih Gökçek hakkında öngörülerin yazıldığı, ve aynca başka öngörüler sesar tarafından yazıldığı değerlendirilen el yazması yazı olduğu 60 sayfadan ibaret "Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Soruşturma raporu " başlıklı dokümanda; 29.07.2004 tarihli Akaryakıt Kaçakçılığı hakkında Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Soruşturma raporu olduğu olduğu, Bilgisayarlannda yapılan incelemelerde askeri gizlilik içeren ve Genel Kurmay Başkanlığı ile KKK ve Özel Kuvvetler Komutanlığının bilgisayarlarından alındığı anlışılan çok sayıda gizli belgeler raporlar ve power point sunumlarının bulunduğu. Aynca sesar adlı sitede yayınlanmış ekli inceleme tutanaklarında bulunan hükümete karşı isyan askeri itatsizliğe tahrik ve diğer konulalarla alakalı yazıların bulunduğu, Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ suçlamalan kabul etmemiş ise de şüphelinin sesar sitesi adı altında kendisinin yazmış olduğunu iddia ettiği yazılar içerik olarak halkı hükümete itaatsizliğe ve askeri hükümete itaatsizliğe tahrik niteliğinde yazılar olduğu, özellikle kendi beyanlannda internet sitesinin fazla kullanıcısının bulunmadığını, yaklaşık 500 kişi tarafından sitesinin kullanıldığı, yazılarının stratejik yazılar olduğunu beyan edip etrafına topladığı Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU gibi şahıslara da kendisini derin devlet olarak tanıtıp Genel Kurmay Ve Devletin stratejilerini kendilerinin belirlendiğini ve bu şekilde topladığı bu^^affl^ra da değişik şahıslar hakkında istihbari bilgiler toplattığı, yine şüphelide ele geçen.^rgenc&on yaslanması şeklindeki şemada
da sanki oluşumun resmi bir oluşummuş gibi gösterilmeye çalışıldığı, bu şekilde etrafındaki adamlara da çeşitli görevler verdiği, ayrıca ergenekon yapılanması gereği kendilerinin strateji üretim merkezi olduğunu beyan edip örgütün genel görüşlerini aktaracak nitelikte sitesinde yazdığı yazılann bu amaca uygun olarak Kuvva-i milliye Derneği başkanı şüpheli Bekir ÖZTÜRK' ün muafakatı ile kuvvaimilliye sitesinde şüpheli Fuat ERMİŞ tarafından yayınlandığı, özellikle, T.C. DEVLETİ, SİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARF'NIN SALYANGOZ SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR! NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! "MİTİNG"İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER, MALATYA'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER! Başlıklı yazı incelendiğinde, yazının devamında Cinayet Zinciri Neyi Hedefliyor? Alt başlığı ile devam eden bölümde 2006 Şubat'mda işlenen Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoner cinayetlerinin üç hedefi olduğu görülüyor; 1) TSK'yı bloke etmek (TSK bu tuzağa düşmeyecek!) 2) RTE'yi veya AKP konseptini cumhurbaşkanı yapmak 3) AB'nin Türkiye hakimiyetini tesis etmek Dink Cinayeti'nin en önemli amacı, Ermeniler'e yönelik bir sempati inşa etmekti. Bunu başaramaz ise en azından Türk Toplumu'nu Ermeniler'e karşı nötr hale getirmekti. Ne de olsa soyunda Horik, Grigos gibi isimler olan biri Cumhurbaşkanlığı'na hazırlanıyordu. Bunun hazmedilebilmesi için Hrant Dink üzerinden bir "sempati" imal edilerek bazı dirençleri kırmak gerekiyordu. RTE'NİN ALMANYA ZİYARETİNİN HEMEN SONRASI Büyükanıt Paşa'nın AB'yi ve ABD'yi uyardığı, RTE'nin değişimini "sözde" diye nitelediği, AKP Hükümeti'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara götürdüğünü söylediği, Milyonu aşkın kişinin Ankara'da devlete ve kaderine el koyduğunu vurguladığı, MİT Müsteşan'nm "ulus devlef'in tehlikede oluştuğunu ilan ettiği, Salı günü Hükümet'in AB Müktesebatı için "yol haritası"nm detaylarını açıkladığı, AB' ye karşı Türkiye' de tepkinin oluştuğu, "Milliyetçilik yükseliyor!" yaygarasının kopartıldığı, AKP'nin Cumhurbaşkanlığı için Almanya'dan destek arayışına çıktığı, RTE'nin MerkelTe resim vermek ihtiyacı hissettiği ve AKP'nin cumhurbaşkanlığı konusunda iyice çalıya dolandığı bir anda MALATYA'DA BİR ALMAN UYRUKLU MİSYONER ÖLDÜRÜLDÜ! Cinayeti işleyenleri değil, işletenleri araştırıyoruz. Ama herkes yine tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı. İlginçtir, Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoneri öldürenlerin hepsi aynı yaş grubundan. Ve yine ilginçtir, her üç cinayette de tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı. OYSA OYUN AÇIK! DÜN HIRİSTİYAN EKALLİYETLER ÜZERİNDEN OSMANLI'YI YÖNETMEYE VE KANALİZE ETMEYE ÇALIŞANLAR BUGÜN MİSYONER CİNAYETLERİ ÜZERİNDEN TÜRKİYE'Yİ YÖNETME VE KATEGORİZE ETME AMACINDALAR!
AKP'nin içerde devletin ve milletin ağırlığının arttığı bir dönemde AB aracılığı ile üzerindeki presi dağıtmaya yönelik arttığı "kaynağı belli" destek görmesi öncelikle AKP'liler'i "Biz ne yapıyoruz?" sorusunu sormaya yöneltmeli! AB ve ABD çizgisinin, AKP'nin üzerindeki presi kırmak için bazı maşalarını feda etmesi, eskimiş ve sonuç alması zor bir taktiktir artık. "RTE CUMHURBAŞKANI OLURSA!" SÎMÜLASYONU Bu noktada iktidar olmuş AKP'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara sürüklediğinin ve "ulus devlef'i tasfiye noktasına getirdiğinin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini bir kenara not edip, bir simülasyon yapalım! RTE Cumhurbaşkanı Veya AKP'ni Seçtiği Biri Çankaya 'da 1. Şok Suikast! Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor! AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor! Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor. 2. Şok Suikast! Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde Ermeni Soykınmı'nı tanıyoruz! Ermeniler'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz. 3. Şok Suikast! İshak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! İsrail Türkiye'deki tüm örtülü operasyonlanm meşrulaştmyor. İsrail "Kürt Kartı"nı daha sağlam tutuyor. ABD, İsrail, AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor. Bütün bunlar olurken, şu ana kadar olageldiği gibi RTE ve AKP'liler "Pembe Türkiye" tablosu çizmeye devam ediyorlar. Aynen Saddam'm Enformasyon Bakanı El-Sahaf m yaptığı gibi. Fefhullah Hoca (!) bu cinayetlerden sonra Diyanet'in yerine kurulan Diyalog Dairesi Başkanı olarak göreve başlıyor. "Laiklik" tadil ediliyor. Tekke ve zaviyeler yeniden açılıyor. Atatürk'ün heykelleri Lenin ve Saddam'm heykel ve büstleri gibi yıkılıyor. Bu simülasyonun da gerçekleşme ihtimali bir hayli yüksektir! Batı'nm maşası Türkiye Kiliseler Birliği'nin yöneticilerine ya da rahip eskisi Dolar Hıristiyanlarma gelince, 1) Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne meydan okumaya yeltenmeyiniz! Avrupa'nın ve Anadolu'nun önemli bir kısmı, Müslüman Türk'e meydan okuyanların mezarlarıyla doludur! 2) Batı'nm maşası olmayı hemen bırakın! 3) Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satma denemesine diyeceğimiz bir şey yok. Ama salyangoza basıp düşerseniz "Ben niye düştüm?!" demeyesiniz! 4) Avrupa'da Hıristiyanlar'ın çocuklarına bile satamadığınız "İncif'i Türkiye'de hiç satamayacağmızı biz biliyoruz. Olmayacak bir işe harcayacağınız enerjiye ne diyebiliriz ki? 5) Rahip eskisi Dolar Hıristiyanlan sizin üzerinizden AB ve sair devletler gelirse, yani "kerata" olursanız bedelini ödersiniz! 6) Tahrik etme amacınız olduğu ortaya çıkıyor. 7) Din adamı tahrik etmez, geımez^ojeydan okumaz; anarşiye zemin hazırlamaz! """" ""**
8) Din adamı olmadığınız belli. Bundan böyle "din adamı" muamelesi değil, "Batı'nm ajanları" muamelesi göreceksiniz! 9) "Din adamı" kan üzerinden din propagandası yapmaz. 10) "Din adamı" Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Ahmet Yesevi gibi olur. Yani sizin gibi "din adamı görüntülü provokatör" olmaz! 11) "Din adamı" ağzını bozmaz. Sahte din adamları da sizin gibi davranıp "insan bozması" falan diyorlar. Üslubunuz kimliğinizi ele veriyor. Bizce ajanlığı bırakıp "insan" olun. SESAR FUAT ERMİŞ' Yazı içeriğinden de açıkça anlaşıldığı gibi şüphelilerin Türk Ortodoks Patrikhanesi ile birlikte hareket ettikleri, patrikhanede ayinlere katıldıklan, işin ilginç tarafı bu yazıda geçen ve Türkiye' de şimdiye kadar çeşitli suikastler sonucu öldürülen yabancı din mensuplanndan bu grup dışındaki tüm din ve mezheplerin ileri gelenlerine karşı suikastler düzenlendiği ve suikast düzenlenmeyen mezhep ve din mensuplarının da yazıda belirtildiği gibi şok suikast sonucu öldürülebileceği ve sonrasında çıkacak olaylann similasyonu dedikleri hayali canlandırmalann yapıldığı, aslında burada örgütün tabanına ve henüz deşifre edilemeyen gizli ve küçük hücreler halinde yapılandığı anlaşılan silahlan gruplanna da bundan sonraki hedeflerin gösterildiği. Bu ierikli tüm yazılann kuvvaimilliye sitesinde de yayınlandığı, aynı yazıların şüpheli Ergün POYRAZ, Halil Behiç GÜRCİHAN ve Kuvva-i Milliye Derneği başkanı Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında da bulunması ve kendi internet sitelerinde yazıların yayınlanıp değişik kitlelere de duyurulması göz önüne alındığında; ERGENEKON örgütünün aralarında hiyerarşik ve hukuki bir irtibat yok gibi görünen farklı sahalardaki gruplarının aslında aynı strateji merkezinden yönlendirildiğini göstermektedir. Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m bilgisayarlarında Genel Kurmay Başkanhğı ve Türk Silahla Kuvvetlerine ait bilgisayarlardan alındığı anlaşılan bir çoğu gizlilik içeren belge, bilgi ve power point sunumlarının olduğu, hatta bu bilgilerden bir kısmının da Türkiye' nin dış devletlere karşı yürüttüğü stratejik ve askeri gizli politikalarına ilişkin olduğunun anlaşıldığı, ŞÜPHELİDE ELE GEÇİRİLEN BELGELERLE ALAKALI OLARAK YAPILAN ARAŞTIRMALARDA: 1) 31.03.21999 tarihli Cemaatler ve İslami Akımlar İzleme Birimi hazırlandığı anlaşılan MİT Müsteşarlığı başlıklı 4 sayfalık yazı ile alakalı olarak MİT Müsteşarlığı tarafından verilen 24.08.2007 tarihli cevapta BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m teşkilat ile bağlantısına ve bahse konu belgelere ilişkin her hangi bir bilgi kaydına rastlanmadığının belirtildiği, 2) Yine şüphelide ele geçirilen Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kuruluna ait gizlilik ibareli yazı ile alakalı olarak bu kurum ile her hangi bir alakasının bulunamadığı, raporun BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' a resmen verilmediği, ancak raporun çeşitli kurumlara ve Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği 24.08.2007 tarihli yazı ile belirtilmiştir. 3) Yine şüphelide ele geçirilen İç İşleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğine ait çeşitli gizli soruşturma raporlan ile alakalı olarak yazılan yazıya verilen cevapta; - BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' a İç İşleri Bakanlığınca her hangi bir görev verilmediği, - Belgelerin kendisine resmen verilmediği, ""' ^^
- 12.07.2001 tarih ve 117/53 sayılı inceleme araştırma raporunun devletin iç siyaseti ve güvenliği bakımından önemli bir belge olduğu, - Mülkiye Baş Müfettişi Özcan ERDOĞAN başkanlığındaki bir komisyon tarafından düzenlenen 26.01.2001 tarihli 18/7 sayılı inceleme ve araştırma raporunun ülkemizin iç ve dış siyasal yararları bakımından önemli bir belge olduğu, - Diğer raporların önemli bir belge olmadığı, - Raporlarm bakanlıkça her hangi bir yerde yayınlanmadığı, - Gizlilik derecesi bulunanların gizliğinin değiştirildiğine ilişkin her hangi bir işlem yapılmadığı, 28.08.2007 tarihli Teftiş Kurulu Başkanlığınca gönderilen yazıdan anlaşılmıştır. 4) Şüpheli hakkında Genel Kurmay Başkanlığına yazılan yazıya verilen cevapta şüphelinin Genel Kurmay Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde her hangi bir görevinin bulunmadığı, bilgisayarında ele geçirilen bilgilerin 2003 yılındaki bazı değerlendirmeleri içerir Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bilgiler olduğu, Özel Kuvvetler Komutanlığı kurslannda verilen brifinglerle benzerlik gösterdiği, bu bilgileri nasıl elde ettiğine dair Genel Kurmay Başkanlığında her hangi bir duyum, bilgi ve belge bulunmadığı, ancak konunun Özel Kuvvetler Komutanlığı yetkilerinin de içinde bulunduğu bir heyet tarafından ayrıntılı olarak incelenmesinin gerektiği Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 06.08.2007 tarihli yazısı ve eklerinden anlaşıldığı, 5) Bu konuda Genel Kurmay Askeri Savcılığından alman 25.09.2007 tarihli yazı içeriğinde, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' daki belgelerin heyet tarafından incelenmesi neticesinde, bir kısmının "GİZLİ' gizlilik derecesindeki Ülke Stratejik İstahbarat dokümanlardaki bilgileri içerdiği, bilgilerden önemli bir bölümünün 2003 yılı ve öncesine 2 adet çalışmadaki bilginin ise 2004 yılını kapsadığı görülmektedir. Yapılan çalışmalarda kullanılan "GİZLİ" gizlilik derecesindeki üç dokümanın askeri birliklerin yamsıra bazı sivil kurumlara da gönderildiği (Dış işleri Bakanlığı, MGK Genel Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı), CD.' de yer alan bilgilerin; Ülkelerle ilgili gizli kalması gereken bilgi ve değerlendirmeleri içermesi, Bu bilgilerin açıklanması veya ilgili ülkelerin eline geçmesi halinde ülkelerin ikili ilişkileri ile güvenlik politikalarını etkileyecek olması sebebi ile devletin veya iç veya dış siyasal yararları bakımından bakımından önemli bir belge olduğu, halen gizli kalması gereken bilgilerden olduğu değerlendirilmektedir denilmiş, Bilgisayarında askeri bilgiler ele geçirilen Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme (SESAR) Başkanı BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ, Türk Silahlı Kuvvvetleri (TSK) çalışanı olmadığı gibi TSK ile ilgisi de yoktur. Bu bilgileri nasıl elde ettiğine dair Genel Kurmay Başkanlığında her hangi bir duyum bilgi ve belge bulunmamaktadır. Denildiği ayrıca daha sonra şüpheli ye ait hard disk imajları genel kurmay başkanlığı askeri savcılığına gönderilmiş olup, gelen cevabi yazıda, Önceki incelemelerle aynı sonuçların elde edildiği belirtilmiştir. Bu CD.' 1er delil olarak adli emanete konulmuş olup içerikleri hem şüpheli hem de avukatlarına verildiği takdirde devletin gizli sırlarının ifşa olması ihtimaline binaen bu CD.' lerin sadece mahkemenizce incelenip gerektiğinde gizli oturumda sadece konu ile alakalı şüpheli ve vekilinin de bulunduğu ortamda incelenmesi, ancak hiçbir şekilde suretinin verilmemesi, bu sebeple gizlilik içerikli belge ve CD.' 1er üzerindeki gizlilik ve kısıtlılık kararının dava sonucuna kadar devam^giroe^jL dava kesinleştikten sonra da ilgili mercilerine gönderilmesinin gerektiği, bpr-'für belgelelrkbulundurmanın suç olduğu,
ve mahkemeye karşı devlet sırrı niteliğinde bile olsa gizliliğin ileri sürülemeyeceği, ancak bu konuda sadece mankemece gerekli incelemenin yapılacağı CMK da Devlet sırrı niteliğindeki belgeler başlığı altında belirtilmiştir.
d-Şüpheli hakkındaki diğer beyanlar Şüpheli BEKİR ÖZTÜRK beyanında, " İSMAİL YILDIZ ı Kasım 2005'den bu yana tanınm. Ben kendisinin Tunus Caddesinde bulunan ofisine gittim. Tanışmak amacıyla gittim. Çok sık görüşmeyiz. 2007 Haziran ayında 2 kez görüştük. Bu görüşmemiz internet sitemizde yayınlanacak bir yazı ile alakalıydı " dediği, KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ GENEL MERKEZİNDE YAPILAN ARAMADA EL KOYULAN DELL MARKA LAPTOP İÇERİİSİNDE bulunan -DOC. SAFİNİ KAYBEDENLER DOSYASI İÇERİSİNDE BULUNAN YAZIsı bana Tigem Vakfı tarafından Mail olarak gönderildi okuduktan sonra gelen Mail i haber olarak algılayıp Kuvvai Milliye Derneği Sitesine kopyaladım Bu yazıyı ben yazmadım Bu yazı Sesar şirketi sahibi İsmail YILDIZ m yazısıdır Bu şahsı daha önceden tanımam Bu yazı zaten Sesar sitesinde de yayında vardır " dediği Şüpheli KEMAL ŞAHİN: " Ben bu dokümanda(İsmail YILDIZda ele geçirilen ERGENEKON MİT yapılanması başlıklı yazı) belirtilen İsmail YILDIZ isimli şahsı tanırım, bu şahsı ifademin ilerleyen safhalan da detaylı bir şekilde anlatacağım. Adı geçen diğer şahıslan tanımıyorum, bu doküman hakkında bir bilgim yoktur " " İsmail YILDIZ ile 2000 yılında tanışmadım. Kendisinden herhangi bir şekilde para istemedim, Kendisinde ele geçen dokümanın 2004 yılında İstanbul'da Emekli olmam nedeni ile sivil hayata uyum sendromu içerisindeyken hayali bir düşünce olarak yazıp hazırladım. İsmail YILDIZ'ın eline ne şekilde geçtiğini bilmiyorum. Kendisi ile 2002 yılında Ankara'da bulunan SESAR isimli iş yerinde Ahmet ÇİNALİ ile beraber giderek tanıştım. Kendisinden bana iş bulmasını söyledim oradan Ahmet CİNALİ ile ayrılmadan önce kartvizit aldım, yaklaşık 5 ay kadar sonra beni telefonla aradı İstanbul'da olduğunu söyledi The Marmara Oteli önünde olduğunu söyledi burada buluştuk, buradan İSBAK Genel Müdürlüğü yanma gittik ve İŞBAK Genel Müdürü ile beni tanıştırdı, İsmail YILDIZ Genel Müdüre benim için iş bulmasını söyledi ve oradan ayrıldık. 3 ay sonra beni tekrar telefonla aradı, Üsküdar'da olduğunu söyledi Üsküdar'da buluştuk bana iş ayarlayacağını, Türkmenistan eski Türkiye Büyükelçisini koruyup koruyamayacağımı sordu bende para konusunda anlaşırsak koruyacağımı söyledim. Daha sonra benimle bu konu ile ilgili görüşmedi, aradan yaklaşık 7 ay geçtikten sonra tekrar beni telefonla aradı, İstanbul'da olduğunu Çemberlitaş'm yanında görüşmek istediğini söyledi burada buluştuk, kendisinin buluşmaya gelirken bir çok kişi tarafından telefonla aranarak hakaret edildiğini söyledi, bir daha benimle görüşmek istemediğini söyleyerek panik atak şeklinde yanımdan aynldı, bu süreden sonra bugüne kadar kendisi ile hiçbir şekilde görüşmedim " dediği Savcılık beyanında, İsmail YILDIZ ı 2002 yılında Ahmet CİNALİ'nin vasıtası ile tanıdım, Ahmet CİNALİ'ye bana iş bulmasını söyledim. Ankara'da iş bulabileceğimi söyledi. Birlikte Ahmet CİNALİ'nin Hundai Marka siyah minibüsü ile gittik. Daha sonra SESAR olarak olduğu yere İsmail YILDIZ ile tanıştırdı. Ben kendisine bana iş bulup bulamayacağını söyledim ve kendimi anlatım. Bana kart verdi ve telefon numaramı aldı " dediği Ben emekli polis memuruyuml. 2002 yılında geçirdiğim sendromdan ötürü hayali olarak hazırlamış olduğum "MİT Ergenekon Kuruluşu" başlıklı yazı ve o yazının içeriğinden ötürü buraya geldim. Göstermiş olduğunuz yazılar bana aittir. Ben İSMAİL YILDIZ' ı polis memuru BİROL AVANOZ vasıtası ile taşındığım AHMET CİNALİ' nin yönlendirmesi ile tanıdım. Kendisi bana iş bulmak için bir kaç kez görşümeye davet etti. Ancak daha sonra beni aramadı. Bilaharede benim pisikopat olduğumu söyleyje^ksfeşam iş bulmayacağını söyledi. Bana gösterdiğiniz belgeyi ben bizzat kendim hazarlâmm. Ancâl%unu İSMAİL YILDIZ' a
nasıl verdiğimi, ne şekilde ne zaman verdiğimi hatırlamayorum. REFİK NUHOĞLU' nu da yine BİROL AVANOZ vasıtası ile tanıdım. Kendisinin eski özel harekatçı olduğunu öğrendim ve zaman zaman görüşüyordum. Toplam 5 kez görüştüm. 5 hafta önce de güvenlik şirketi sebebi ile kendisi ile görüştüm. MEHMET MURAT YÜCEL' i de REFİK NUHOĞLU benim ile tanıştırdı. Kendisi Ortaköy' de kahvede oturup REFİK NUHOĞLU, MURAT YÜCEL ve ben birlikte görüştük. İşle ilgili danıştım. Telekomda güvenlik amirliği ayarlayabileceğim söyledi, ayarlayamadı, kendisi ile bir irtibatım olmadı. Ben diğer şüphelileri tanımam. Ergenekon yapılanması denen şeylerde benim hayal ürünümdür. Benim özel veya resmi bir görevim yoktur dedi. Ben İSMAİL YILDIZ' m dediği gibi kendisine verdiğim ishitbarat karşılığında para istemedim dedi. İSMAİL YILDIZ bu konuda iftira atmaktadır. İSMAİL YILDIZ' m bürosunda ben, REFİK NUHOĞLU ve MURAT YÜCEL görüştük. Kendisini vali olarak tanıttı. Bir arada uzun boylu, düz saçlı oturan bir şahıs vardı. Onun da eski vali olduğunu, meclis komisyonlarında görevli olduğunu söyledi " dediği İsmail Yıldız'ı , Ahmet Cinali vasıtasıyla tanıdım, Birol Abanoz İstanbul Terörle Mücadele Şubesinde çalıştığı için oradan tanıyorum. Birol Abanoz beni Ahmet Cinali ile tanıştırdı, kendisini önceden tanıyormuş, Ahmet Cinali'nin çevresi vardır, sana yardımcı olarak dedi. Birol Abanoz , Ahmet Cinali ile beni İstanbul'da tanıştırdı, akabinde Ahmet Cinali aracılığı ile İsmail Yıldız'm yanma gittim, ben eski emniyetçiyim, maddi sorunum var, iş arıyorum dedim, İsmail Yıldız yardımcı olabileceğini söyledi, bana kart verdi, telefon numaramı istedi, telefon numaramı verdim, daha sonra ben İstanbul'a döndüm, 3-4 ay sonra İstanbul'dan bana telefon açtı, gel görüşelim dedi, Marmara Otelinde olduğunu söyledi, İsmail Yıldız , İSBAK'daki genel müdürü tanıdığını söyledi, O'nun yanma gidelim sana iş bulabiliriz dedi, onun yanma gittik, genel müdür ismimi telefonumu aldı, oradan ayrıldık, İsmail Yıldız Ankara'ya geri döndü, aradan 5-6 ay geçti, bana iş bulduğunu söyledi, Üsküdar'a gelmem halinde bulduğu işten bahsedeceğini söyledi, oraya gittim, İsmail Yıldız bana Türkmenistan Eski Büyükelçesinin koruma ekibi aradığını söyledi, ben de yasal zeminde anlaşırsak çalışabileceğimi söyledim, daha sonra kendisi oradan ayrıldı, 7-8 ay benimle görüşmedi, 7-8 ay sonra tekrar beni telefonla aradı, Çemberlitaş'da görüşelim dedi, Çemberlitaş'da görüştük, ben sana iş bulamam, beni rahatsız etme dedi, bu olay 2003 yılında oldu, o tarihden sonra kendisi ile ne telefonla ne de yüzyüze herhangi bir şekilde görüşmedim " dediği Ben Mit Ergenekon Kuruluşu Milli İstihbarat Teşkilatı ile başlayan 5 sayfadan ibaret belgeyi spor salonunda kendim hazırladım, hiçbir şekilde İsmail Yıldız'a vermedim, İsmail Yıldız'm bürosundan bu belgenin nasıl çıktığını bilmiyorum, ayrıca Ergenekon isimli yasadışı bir kuruluşla ilgim yoktur " dediği HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR: " 17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Hançer Operasyonu' başlı altında, 1-DD ile barış...3-14 Şubat'a dönüş .................. İş Dünyası Operasyonu, Bürokrasi Operasyonu, Medya Operasyonu şeklinde not bulunduğu, görülmüştür .BU DOKÜMANLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ VERİNİZ. "17 Numaralı Doküman ise İsmail YILDIZ tarafından 2003 yılında Cem UZAN'a verilmiştir. Cem UZAN'a Türkiye'de sorun çözme taktiğine dair bir yol haritasıdır.Bunun içeriği Nedim ŞENER'in "Korku İmparatorluğu" isimli kitabında yayınlanmıştır. Bu kitap Uzanlar Hakkındadır. Bu doküman Cem UZAN'a yapılan teklifinin müsvettesidir " dediği " Ben 2003 yılında Star'm temsilcisi iken SESAR'm başkanı İsmail YILDIZ ile tanıştım. Sonrasında İsmail YILDIZ ile olan dostluğum arttı. Sonraki dönemlerde Fahri ve ücretsiz SES AR'a medya konusunda danışmanlık yaptım. Hatta İsmail YILDIZ beni onura etmek için Başdanışman olarak kart bastırdı. Benim yazılarım internette e-mail zincirlerinde yer alır ve SESAR 'da kendi düşüncelerine uygun olan yazılarımı beni onore etmek için yayınlamıştır. Ben SESAR ve herhangi bir internet sitesinde yazı yazmıyorum " dediği Ben bana sormuş olduğunuz şahıslardan İsmaü^ILDIZ ve Behiç GÜRCİHAN isimli şahıslar dışında kalanları tanımıyorum. İsma'ÎÎ^YILDI^tişimli şahıs ile 2003 yılında /■■■<■"' \
*3\
tanıştım kendisi SES AR'm başkanıdır. Kendisi ile dostluğumuz vardır. Özellikle son iki yıldır çok sık görüşürüz. Benim yazılarımdan bir çoğu SESAR'm internet ortamında yayınlanmıştır. Benim yazılarımın SES AR'da yayınlanmasından herhangi bir sıkıntım yoktur. SES AR başkanı İsmail YILDIZ benim yazılanmdan seçtiklerini bu internet sitesinde yayınlar. İsmail YILDIZ her hangi bir yasadışı oluşum içerisinde yer almayan bir kişidir. Vatanını seven, işini iyi yapan mesleki yeteneklerine saygı duyduğum biridir. Behiç GÜRCİHAN ile de 2003 yılında İsmail YILDIZ vasıtasıyla tanıştım. Kendisini SESAR bakan yardımcısı olarak tanıtırdı. Fakat kendisi ile 3 yıldır konuşmuyorum. Kendisini üslubunu sevmem hiç samimiyetim yoktur " dediği Ben şüphelilerden BEHİÇ GÜRCİHAN ve İSMAİL YILDIZ'ı tanırım. Ben Sesar Araştırma ve Geliştirme Merkezinde baş danışman olarak çalışmadım, ancak beni İSMAİL YILDIZ onure etmek için böyle bir kart bastırdı. Bu kartada baş danışman yazmış, ben zaman zaman kendisine bazı konularda bilgiler veriyordum. Ben kendisi ile 2003 yılından beri Sesar' da tanıştım. Kendisi bize Haber Türk' deki yazılan yazdığım dönemde tanışmıştık. Daha sonra fikir alış verişi oluyordu. Ancak aramızda paraya bağlı bir iş alış verişi yoktur. Ben yazılan yazar gönderirim, kendisi beğendiği yazıları sitesinde Sesar ismi ile yayınlardı " dediği Ben BEHİÇ GÜRCİHAN' ı zaman zaman Star Gazetesinde İSMAİL YILDIZ' dan aldığı fikirleri yazması ile tanıyorum " dediği EMİN ŞİRİN: " İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ isimli şahıslarla yüzyüze görüştüm. Eğer fotoğrafım çekilmiş ise bu normal herkesin bulunabileceği bir ortamda çekilmiştir. Bir gizli toplantıda çekilmesi mümkün değildir. Her iki şahısla olan ilişkimi de ileriki ifademde beyan edeceğim " dediği Adı geçen şahıslardan İsmail YILDIZ isimli şahsı SESAR'm sahibi olarak tanınm. Kendisi ile ilişkimiz SESAR'da çalışan Hayrullah Mabmud'un takriben 2-3 sene kadar evvel aleyhime yazdığı bir yazıyı tenkit etmek üzere telefonla oldu. Sonra 1-2 kere görüştüm. Bana "Güya stratejik araştırmalar yapan, askerlerle iyi teması olan" bir kişi olarak kendini tanıttı. Kendisini itimat edilir bulmadım, çünkü kendisine Ankara'da nüfuz ticareti yapan çok insan var, İsmail YILDIZ'da bana bu intibaı verdi. Bilahare de bir temasım olmadı " dediği İsmail YILDIZ'ı SESAR'm başkanı olarak tanınm. Kendisi ile ilk defa yanında çalışan Hayrullah Mahmud'un aleyhime yazdığı bir yazıyı tenkit etmek üzere telefonla aradığımda görüştüm. Bilahare kendi talebi üzerine görüşmemiz de oldu. Yukanda da belirttiğim gibi özellikle askerlerle ilişkisi olduğunu iddia eden stratejik araştırmalar yaptığını söyleyen ama konuşmalannda itimat telkin etmediğinden bir daha görüşmedim " dediği 12-13 numaralı fotoğraf soruldu; bu resimlerdeki benim. İSMAİL YILDIZ ile 2 yıl önce millet vekili iken İSMAİL YILDIZ' m talebi üzerine onun seçmiş olduğu Akgün Sinemasına yakın bir muhallebicide görüşürken çekilmiş resimlerdir " dediği İSMAİL YILDIZ ile daha önce bir sefer HAYRULLAH MAHMUT isimli şahsın aleyhinde yazdığı yazıyı tenkit etmek için görüşmüştüm. 6 ay kadar sonra İSMAİL YILDIZ beni telefonla arayarak önemli şeyler görüşeceğini belirterek beni fotoğrafın çekildiği mekana davet etti. Ben de millet vekili olmam sıfatıyla davete icabet ettim. Kendisinin askerlerle en yakın temasta olan kişi olduğunu, Türkiye' deki genel stratejilerin üretimine katkıda bulunduğunu, SESAR isimli şirketin sahibi olduğunu ve iş birliği yapmanın faydalı olacağını söyledi. Siyasi olarak iş birliği yapılmasını ve Ak Partinin yıpratılıp yerine bir alternatif çıkanlması konusunda tekliflerde bulundu. Ben konuşma tarzından şahsın nüfus taciri olduğunu düşündüğümden kendisine itibar etmedim. Bir daha görüşmedim. Benim bu konuda telefon kayıtlanma bakılabilir " dediği Şüpheli ERGUN POYRAZ : " Ben İsmail YILDIZ isimli şahsı SESAR isimli İnternet sitesinde yazmış olduğu yazılardan dolayı tanıyorum, yaklaşık bir yıl kadar önce aynı internet sitesinde, Tayip ERDOGAN'm Masonluğu^ hakkına%^yazılan bir yazından dolayı //• '* \
* -\\
il "> -h V-—- v^\ % ■■ A.
kendisinden konu hakkından bilgi almak için, telefonla görüşmemiz oldu. Bunun haricinde yüz yüze bir defa görüştüm ondan sonra yazı ile ilgili bir dava açılmadığını öğrenince yazıyı kendi kitabıma aldım. Bir daha hiç görüşmedim. Bu yukarıda bahsedilen doküman hakkında herhangi bir bilgim yoktur " dediği İSMAİL YILDIZ ile birbuçuk senedir görüşmüyorum. OKTAY YILDIRIM ile yaklaşık bir senedir görüşmüyorum. Ben İSMAİL YILDIZ ' İN merkez valisi olarak kendisini tanıttığını bilmiyorum " dediği İsmail Yıldız'm Sesar adlı bir internet sitesinin olduğunu biliyorum, orada bir yazı yayınlamışlardı, o yazıyı da Star Gazetesinden Faruk Mangırcı isimli bir muhabir daha doğrusu köşe yazarı bu alıntıyı yapmıştı, yazı içeriği ilginç olduğu için bu yazıyı kitabıma almak istedim, bu yazıyı kitabıma almam için ön araştırma yapmam gerekiyordu, eğer bu siteye veya Faruk Mangırcı'ya dava açıldı ise bu yazıya almama imkan kalmıyordu, bu nedenle dava açılıp açılmadığını sordum, onlar da açılmadığını söylediler, o nedenle bu yazıyı kitabıma koydum, bu konuyu İsmail Yıldız'a , ilgili olan alıntı yapan kişilere sordum, bu şekilde bir görüşmemiz oldu, onun dışında bir görüşmemiz olmadı, bu görüşmeyi de yaklaşık bir yıl önce yapmıştım " dediği Şüpheli MEHMET MURAT YÜCEL: " Muhtemelen sene 2001 döneminde Kemal ŞAHİN beni telefon ile arada ve bana Ankara'da çok güçlü bir şirket var. Bu şirket Güvenlik konusunda çalışmak istiyor bir görüşme ayarlayayım dedi bende tamam dedim. Kemal ŞAHİN Bu görüşme için tarih vermişti ama hatırlamıyorum. Bu görüşmeye giderken ben Feridun Refik NUHOĞLU'nu da çağırdım ve beraber Ankara Tunus Caddesinde bulunan Yenigün İnşaattın girişte sağ ofise girdik. İçeriye girdiğimde içeride Kemal ŞAHİN, Ahmet CİNALÎ, patron masasında tombul yanaklı tıknaz, 47-48 yaşlarında hatırladım kadarıyla ismini Bülent olarak hatırladığım şahıs kendisini "Merkez Valisi" olarak tanıttı. Bu şahısın ismail YILDIZ isimli şahıs olduğunu burada teşhis ettim. Yanında bulunum diğer Şahıs ise kendisim asker olarak tanıttı. Ama şu anda rütbe söyleyip söylemediğini hatırlamıyorum. Bülent (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ ). isimli şahıs önce bana kendtnVve şirket hakkında bilgi vermemi istedi. Bende yaptığım işi ve şirketimi özelliklerimi anlattım. Kendîfgfi bizi güvenli konulan için çağırdıklannı söyledi bir süre sonra Bülent (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ) isimli şahıs Türkiye'nin meseleleri ile alakalı görüş bildirdi. Daha sonra Bülenl (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ) isimli şahıs hepimize hitaben "Devlet içerisinde çok güçlü ilişkilerimiz var sizler ile beraber çalışalım" dedi. Devlet konulan ile ilgili kitap vb. çalışmalar yapacaklannı bu konuda da birlikte hareket etmemizi söyledi. Bende bunun üzerine bizim şirketimiz ihalelere giriyor bu tarz devlet işleri yapmıyoruz, dedim. Bülent (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ), isimli şahıs sorgular gibi sorular soruyordu hatta bir ara Feridun Refik NUHOGLU ile aralannda bir gerginlik yaşandı. Kemal ŞAHİN hiç konuşmadı. Sonra Ben Bülent (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ) isimli şahsa "Siz devletin hangi kurumu adına konuşuyorsunuz" dedim oda bana "Benim gerek askeri gerek sivil bir çok tanıdığım var dedi. Her işi yaptımız." Bu arada klasörler içerisinde bir şeyler göstererek kendisini devletin kurumu gibi lanse etmeye çalışıyordu. İş ve ticaret amaçlı görüşme farklı konulara kayınca ben ve Feridun Refik NUHOGLU odadan çıktık. Kemal ŞAHİN bizi uğurlamak için dışanya çıktığında Kemal ŞAHIN'eAü adamlar tekin şahıslar değil dikkat et" dedim. Birkaç gün sonra ben bu toplandığımız yerin kime artAlçluğunu öğrenmek amaçlı muhtarlığa giderek kime.ait olduğunu öğrendim. Çünkü bu şahıslardan ŞöJA şüphelenmiştim ve Yenigün İnşaata (Mithat YENİGÜN) ait olduğunu öğrendim. Bu görüşmelerimizi ve topladığım bilgiyi isimlerini hatırlamadığım Devletin ilgili birimlerinde çalışan tanıdığım arkadaşlara aktardım. Hatta bir süre sonra Kemal ŞAHİN ile yaptığım telefon görüşmesinde bu şahıslar ile bir daha görüşmemesini söyledim ve 2003 yılma kadar Kemal ŞAHİN ve diğer şahıslar ile görüşmedim Feridun Refik NUHOGLU ile 3-4 kez telefon ve yüz yüze görüştük" dediği ' ' ""
İSMAİL YILDIZ' ı BÜLENT ismi ile kendisinin merkez valisi olarak tanıyordum. Kendi şerketimize ait iş görüşmesi için gittik. Ancak kendisini birşey zannettiği için ben bundan hoşlanmadım. Kendisi ile bir kez görüştük, bir daha da görüşmedik. Kendisinin davranışlarından şüphelendim, oturduğu yerin adresinin bir başka firmaya ait oludğunu öğrendim. Daha sonra da bunun güvenilmez adam olduğunu anlayınca arkadaşlarıma da haber verdim " dediği Ben örgüt yapılanmasını kabul etmiyorum, ben bunları menfaat çetesi olarak görüyorum. Benim bilgisayarım yoktur, çete ile de alakam yoktur, ancak biz kendini BÜLENT olarak tanıtan merkez valisi olduğunu söyleyen daha sonra İSMAİL YILDIZ olduğunu gördüğüm şahsın bürosuna gittiğimizde AHMET CİNALİ' de ordaydı. İSMAİL YILDIz' m yanında kendisini güvenlik işlerine bakan biri olarak tanıttı. Bir daha da görmedi. Ergenekon yapılanması içerisinde de değilim " dediği Kemal Şahin Refik Nuhoğlu'na Ankara'da Tunus Caddesinde çevresi çok geniş olan, etkili ticari işler yapan insanlar var bunlarla sizi tanıştırayım demiş, Refik'de bana söyledi, beraber dosyalanmızı aldık, oraya gittik, İsmail Yıldız denilen şahıs kendisini Bülent olarak tanıttı, merkez vali yardımcısı olduğunu söyledi, biz şirketimizi tanıttık, hangi işleri yapacağımızı ve hangi işleri yaptığımızı söyledik, kendisini devlet adamı olarak göstererek birtakım sorular sordu, bunun üzerine biz de sinirlenerek biz buraya ticari konularda görüşüecektik diyerek orayı terkettik, bize PKK konusunda ne düşünüyorsunuz, devletin şu sorunları nasıl çözülür dedi, bazı yayınlar yapacağını söyledi, bunun üzerine aramızda tartışma oldu, daha sonra oradan ayrıldık " dediği FERİDUN REFİK NUHOĞLU: " Ben İSMAİL YILDIZ ' ı tanımam, ancak KEMAL ŞAHİN' i tanırım. KEMAL ŞAHİN ile zaman zaman görüşmelerimiz olurdu. Emniyette özel harekatta çalışırken istifa ettim. Daha sonra da BOTAŞ' a girdim. İSMAİL YILDIZ' a da iş için gittik. Ben Ergenekon diye güvenlik şirketinde çalışıyorum. Bu güvenlik şirketinin sahibi KAZIM ALBAYRAK' dır. Bu şirket şu anda kapandı. 2000 senesinde açılmıştı, ben o şirkette bir müddet danışman olarak çalıştım. Ergenekon şirketi adına İSMAİL YILDIZ'ı tanımadığım için gittiğimde kendisinin isminin BÜLENT olduğunu, vali muavini olduğunu bana söyledi. O şahsın hareketlerini beğenmediğim için ayrıldım. Kendisini derin devlet olarak tanıttı. Devletin her kesiminde uzantıları olduğunu, genel kurmay ile bağlantısı olduğunu beyan etti. Yanında albay olduğuinu beyan eden biri vardı, ancak ismini bilmiyorum, daha sonra biz ordan çıktık. Hayatım boyunca da bir daha görüşmedim. Ben KEMAL ŞAHİN' e de bir daha bu insanlarla görüşmemesini söyledim. Kendim de KEMAL ile iş bulmak için zaman9 zaman görüştüm. Ancak onun dışında bir irtibatım olmadı. Benim şemadan haberim yoktur. KEMAL ŞAHİN' in uydurduğu bir şeydir. Benim Ergenekon yapılanmasında hiç bir ilgim yoktur. ERG Ergenekon çalıştığım şirketin adı idi. Benim diğer şüphelilerden MEHMET MURAT YÜCEL çocukluk arkadaşımdır. Birlikte Ergenekon şirketinde çalıştık. Kendisi spor hocası benim gibi. Ben de spor hocasıyım. Ben KEMAL' in yaptığı yapılanmayı neden yaptığını bilemiyorum. Ben MEHMET MURAT YÜCEL ile İSMAİL YILDIZ' m yanma iş görüşmesi için gittiğimde İSMAİL YILDIZ' da oradıydı ve orada bulunan bir iki şahısta sürekli kendilerinin makam sahibi olduğunu, kimisi albay, kimisi vali olduğunu söylüyordu. Ayrıldık, bir daha da İSMAİL YILDIZ ile görüşmedik dedi. BİROL AVANOZ emniyetten benim devre arkadaşımdır. AHMET CİNALİ ile beni KEMAL ŞAHİN tanıştırdı. Kendisinin albaylardan çevresi olduğunu ve bize güvenlik şirketi ayarlayacağını söyledi. Ben AHMET CİNALİ ile bir kere görüştüm " dediği M.MURAT YÜCEL' in ifadesi okundu, soruldu ; İSMAİL YILDIZ kendisini merkez vali yardımcısı olarak tanıttı " dediği İSMAİL YILDIZ' da ele geçirilen istihbarat bilgi notlarını biz yazıp vermedik. Ben diğer şahıslan tanımam. Bizim yanımızda suikast planı.^1|f şeyîefSs^uşulmadı " dediği
" Ben İsmail Yıldız'ı tanımıyorum, Kemal Şahin'i tanırım, Kemal Şahin'i Terörle Mücadele'de görev yapan Birol Abanoz vasıtasıyla tanıdım, Birol Abanoz, Kemal Şahin'i bana getirdi, Kemal Şahin' in de güvenlik amiri olduğunu söyledi, benim de güvenlik amiri olduğumu bildiği için tanışmamı istedi, Kemal Şahin ile 2001 yılında tanıştık, emekli olana kadar çok fazla görüşmedim, görüştüğümüz zamanda emekli olduktan sonra iş bulursan bana haber ver, aynı güvenlik şirketinde beraber çalışmz dedi, boş bulduğumuz yerde çalışmak istiyorduk, 2001 yılında Kazım Albayrak'm kurmuş olduğu Ergenekon adlı güvenlik şirketinde 6-7 ay güvenlik danışmanı olarak çalıştım, ondan sonra ayrıldım. Kemal Şahin'in vasıtasıyla Ankara'da bir yere gittik, biz oraya güvenlik ile ilgili bir iş için gitmiştik, orada güvenlik adına ihale alacaktık, isminin Bülent olduğunu ve vali yardımcısı olduğunu söyleyen birisiyle tanıştık, bir albay ile tanıştık, çok enteresan sorular sordular, ben de kızdım, bana Hakkarideki 101.sınır taşını bilir misin dedi, niye bunu sorduğunu söyledim, sosyolojik sorular sordu, ben cevap vermedim, kızdım, sorulan sorularak Mehmet Murat Yücel cevap verdi, daha sonra oradan ayrıldık " dediği
e-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli İsmail YILDIZ'm Ergenekon terör örgütü içinde kendisine bağlı alt birimin yöneticisi konumunda olduğu, ancak örgütün tamamı içinde üst düzey yönetici konumunda olmadığı bu haliyle örgüt içinde özel görevi haiz üyelerden olduğu, emekli polisleri ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MİT yapılanması adı altında örgütlediği ve bu konuda projeler üreterek Türkiye çapında örgütlenme gayreti içinde olduğu, Gerek şüphelide çıkan belgeler, gerek şüphelinin yazmış olduğu bir çok yazının içeriği, gerek Kemal ŞAHİN, Refik NUHOĞLU ve Mehmet Murat YÜCEL gibi şüphelilerin beyanları göz önüne alındığında; şüphelinin kendisini devletin ve Genel Kurmay Başkanlığının stratejilerini belirleyen kişi olarak gösterdiği, deşifre olmamak için Bülent (Kod) adını kullandığı, kendisini vali diyerek lanse edip etrafına topladığı emekli polis ve değişik şahısları, ERGENEKON terör örgütünün MİT yapılanması adı altında örgütlemeye çalıştığı, örgütlediği kişilere istihbari nitelikte raporlar hazırlattığı ve bu kişilerden özgeçmiş raporları aldığı, İllegal olarak ele geçirdiği gizli askeri ve siyasi belgeleri yazılarında kullandığı, yine örgütün diğer üyeleri ile bu bilgileri paylaştığı, örgütün diğer organize birimi olan Kuvvai Milliye derneğinin bu yazıları alıp sitesinde kendi isimleriyle yayınladıkları, Şüphelinin Ergün Poyraz'ı tanımadığını beyan etmesine rağmen şüpheli Ergün POYRAZ'm bu şüpheli ile tanışıp görüştüğünü beyan etmesi, ayrıca telefon fihristinde Ergün POYRAZ'm numarasının da bulunması, şüphelinin bilgisayarından elde edilen bilgilerle Ergün POYRAZ'm bilgisayarından elde edilen bilgilerin benzer içerikli olması hususları göz önüne alındığında şüpheliler arasında bir bilgi alış verişinin olduğu ve örgütsel irtibatlarının bulunduğunu anlaşılmıştır. Şüpheli Bekir ÖZTÜRK, şüpheli İsmail YILDIZ'm internet sitesinde yazdığı yazıları Kuvvai Milliye.net sitesinde hem de Fuat ERMİŞ imzasıyla yayınlattığı, sözde araları açık olmasına rağmen Danıştay saldırısından sonra da Bekir ÖZTÜRK'le görüşüp ona talimatlar verdiği, Şüpheli Kemal ŞAHİN ile VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ'nin kurucuları arasmda bulunan Ahmet CİNALİ vasıtasıyla tanışmaları bu şahsın da doğrudan Veli KÜÇÜK'le irtibatlı olması hatta bazı istihbari ve suikast içerikli elyazması belgelerin suretinin Veli KÜÇÜK'ün evin.dt^^6 Çıkması, şüpheli İsmail YILDIZ'm bu kanaldan da Veli KÜÇÜK'le irtibati^§Öuğnnu*^termektedir.
Şüpheli ismail YILDIZ'm ERGENEKON-LOBI yapılanmasında Araştırma ve Bilgi Toplama, Analiz ve Değerlendirme, İletişim ve Propaganda birimlerinde görevli olduğu yazılarından, yazı içeriklerinden, devletin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst kademelerinde görevli şahıslara hakarete varacak derecede yazılar yazıp isnatlarda bulunması, örgütten az sayıda kişiyle ve sadece iletişim birimindeki şahıslarla görüşüp kendine bağlı gruba istihbarat toplattırması ve internet sitesinin çok az kullanıcısının olması, özel olarak kurduğu kurye servisi sayesinde özel bilgileri üyelerine kuryeler vasıtasıyla göndermesi ve bazı kişiler için özel araştırmalar yapıp kişisel raporlar hazırlaması, Şüpheliler Halil Behiç GÜRCİHAN ve Bekir ÖZTÜRK'e zaman zaman dikkatli olun istihbarat servisleri sizi kullanabilir şeklinde uyarılarda bulunması, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR ile birlikte ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN farklı şekillerde propagandasını yapıp taban oluşturma gayreti içinde bulundukları, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele geçirip bunları tahsis oldukları amaçtan başka yerde kullandığı, ayrıca yazılarında içerik olarak askerleri ve askeri idareye bağlı olarak görev yapan diğer kişileri kanunlara karşı itaatsizliğe, askeri disiplini veya askerlik hizmetine ilişkin görevlerini ihmale yöneltme ve tahrik etme ve kişisel verileri kaydetme suçlarını işlediği, ayrıca yazılarında Hükümete karşı isyana tahrik suçlarını da işlediği anlaşıldığından, Şüpheliden ele geçirilen belgelerin incelenmesinde; belirli partilere mensup bütün milletvekilleri ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı ve fişlendiği, kiminin dinci olduğu, kiminin ajan olduğu şeklinde yazılı dokümanlar ve yine çeşitli kişiler ve üst düzey memurlar hakkında istihbari bilgiler topladıkları ele geçirilen belgelerden anlaşılmıştır. Bu fişleme maksatlı verilerin AK Partinin bölünmesiyle alakalı olarak milletvekillerinin ankete alınıp anket sonrası Ak Partiden kopabilir, Aynlmaz-menfaatçi, CIA ajanı, MOSSAD AJANI, MI6 MİT ajanı gibi ibarelerle ayrıntılı olarak dini görüş ve irki özelliklerinin de ayrıntılı yer aldığı anlaşılmıştır. Buradan da şüpheli İsmail YILDIZ m ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan arasında bulunan siyasi partileri kontrol etme gerektiğinde suikast yapma şeklindeki amaçlarını bilerek bu konuda çeşitli yazılar yazdığı gibi fiili olarak ta bu örgütsel çalışmaların içinde yer alarak, halkı hükümete karşı isyana tahrik suçunu da işlediği anlaşılmaktadır. Şüpheli İsmail YILDIZ'm ERGENEKON terör örgütünün özel vazifeli üyesi konumunda olduğu anlaşıldığından; Şüphelinin eylemlerine uyan, TCK'nun 313/1, 314/2, 319/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3, 220/4 ve 313/4. maddelerinin yollaması ile TCK'nun 326, 327, 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
İÖ-ŞÜPHELİ KEMAL ŞAHİN : a-Emniyet beyanında Kendisinin emekli özel harekatçı polis memuru olduğu, çeşitli güvenlik şirketlerinde çalıştığı, şüphelilerden BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' ı tanıdığını, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' in bürosunda ele geçirilen el yazması ERGENEKONUN KURULUŞ ŞEMASI' m kendisinin hazırladığını, hazırlamakta her hangi bir amacının olmadığını, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ile 2002 yılında Ankara' da VKGB sopştuîffimndan tutuklu bulunan Ahmet CİN ALİ ile birlikte gidip tanıştığını ve kendisinden Jf İstediğini ve^tanbul' da The Marmara
Otelde buluştuğunu, daha sonra kendisini arayıp Üsküdar' da tekrar buluştuğunu, Türkmenistan eski büyükelçisini korumak ile alakalı olarak iş teklif ettiğini, özgeçmiş raporunu kendisinin yazdığını, ne zaman ve ne şekilde yazdığını hatırlamadığını, "Görevler ve Özgeçmişim 2" başlıklı yazı ve Ergenekon' un mit yapılanması şeklinde çizilmiş kroki ve başında şüphelilerden Nuh Refik NUHOĞLU, Mehmet Murat YÜCEL ve kendi isminden oluşan yazıyı yazdığını ve bu şahıslarla eski özel harekatçı olmaları sebebi ile sık görüştüğünü ve yazdığı diğer yazıların kendi duyduğu istihbari bilgiler yazdığını ancak o tarihten beri de BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ile görüşmediğini beyan etmiş,
b-Savcılık beyanında; Şüphelinin " emekli polis memuru olduğunu, 2002 yılında geçirdiği sendromdan ötürü hayali olarak hazırlamış olduğu "MİT Ergenekon Kuruluşu" başlıklı yazı ve o yazının içeriğinden ötürü buraya geldiğini, Göstermiş olduğunuz yazıların kendisine ait olduğunu, İSMAİL YILDIZ ile polis memuru BİROL ABANOZ vasıtası ile taşındığını, AHMET CİNALİ' nin yönlendirmesi ile tanıdığını, Kendisini iş bulmak için bir kaç kez görüşmeye davet ettiğini, Ancak daha sonra aramadığını, Bilaharede pisikopat olduğunu söyleyerek iş bulmayacağını söylediğini, gösterdiğiniz belgeyi bizzat kendisinin hazırladığını, Ancak bunu İSMAİL YILDIZ' a nasıl verdiğini, ne şekilde ne zaman verdiğini hatırlamadığını, REFİK NUHOĞLU' nu da yine BİROL ABANOZ vasıtası ile tamdığmı,Kendisinin eski özel harekatçı olduğunu öğrendiğini ve zaman zaman görüştüğünü, Toplam 5 kez görüştüğünü. 5 hafta önce de güvenlik şirketi sebebi ile kendisi ile görüştüğünü, MEHMET MURAT YÜCEL' i de REFİK NUHOĞLU vasıtası ile tanıdığını, Kendisi ile Ortaköy' de kahvede oturup REFİK NUHOĞLU, MURAT YÜCEL ile birlikte görüştüklerini, İşle ilgili konuştuklarını, Telekom da güvenlik amirliği ayarlayabileceğim söylediğini, ayarlayamadığmı, kendisi ile bir irtibatının olmadığını, diğer şüphelileri tanımadığını, Ergenekon yapılanması denen şeylerde kendisinin hayal ürünü olduğunu,özel veya resmi bir görevinin olmadığını, İSMAİL YILDIZ' m dediği gibi kendisine verdiği istihbarat karşılığında para istemediğini İSMAİL YILDIZ'm bu konuda iftira attığını, İSMAİL YILDIZ' m bürosunda REFİK NUHOĞLU ve MURAT YÜCEL ile görüştüklerini,Kendisini vali olarak tanıttığını, Büroda uzun boylu, düz saçlı oturan bir şahıs olduğunu Onun da eski vali olduğunu, meclis komisyonlarında görevli olduğunu söylediğini, AHMET CİNALİ ile bir gün görüşmeye gittiğinde yanında ALİ isimli bir şahıs olduğunu, O şahsın VELİ KÜÇÜK, Tacekistan Genel Kurmay Başkanı ve Ticaret Bakanına İsrail istihbaratı tarafından suikast yapılacağını söylediğini,Emniyet ifadesinin doğru olduğunu, Örgüt üyesi olmadığını, kendi kendine verdiği bir zarar olduğunu, Yaptıklarından pişman olduğunu" beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler Kemal ŞAHİN'den elde edilen, (1) adet 012149-2149 numaralı, 9 mm Parabellum tipi fişek atar CANİK 55.1 marka yan otomatik tabanca ve (14) adet fişek, incelenmek üzere ilimiz Kriminal Polis Laboratuarına gönderilmiş, alman 2007/11774 nolu ekspertiz raporunda; söz konusu tabancanın ateşleme iğnesinin uç kısmı kırık olduğu için çapma uygun fişekleri patlatamadığı, bu haliyle 6136 sayılı yasaya göre yasak olan silahlardan olmadığı, ancak basit bir ameliye ile iğne kısmına takılacak pim, çivi vs. ile atışa hazır hale gelebileceği ve 6136 sayılı yasaya aykırılık teşkil edebileceği, (14) adet fişekten deneme atışlarında patladıklarının görüldüğü, laboratuar yöntemleri ile tabancadan elde edilen boş kovanların faili meçhul olaylarla alakasının bulunmadığı bildirilmiş olup ekspertiz raporu dosya içerisine eklenmiştir.
d-Hukuki değerlendirme Şüpheli Kemal ŞAHİN'in ERGENEKON^OTgu%»iin üyesi olduğu, örgüt yöneticilerinden İsmail YILDIZ'a özgeçmiş raporu verdiği, örgüt»adına istihbari bilgileri
toplayıp üst amiri olan BÜLENT (Kod) ismail YILDIZ'a göndererek Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve kişisel verileri kaydetme suçlarını işlediği anlaşılmıştır. Şüpheli Kemal ŞAHİN'in eylemlerine uyan, TCK'nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
11-ŞÜPHELİ MEHMET MURAT YÜCEL ; a-Emniyet beyanında Feridun Refik NUHOGLU ile özel harekattan tanıştığını, Kemal ŞAHİN' i de spor organizasyonlarından tanıdığını, daha sonra Feridun Refik NUHOĞLU' un Kemal ŞAHİN ile samimiyeti arttırdıkları, Kemal ŞAHİN ' in bir gün kendisini telefonla arayarak kendisini Ankara' ya çalıştığı Erg Ergenekon Grup isimli şirkete çağırdığım, kendisine devlet kurumlarında güvenlikçi olarak iş bulacağını söylediği, bir gün yine Kemal ŞAHİN kendilerini Ankara' ya çağırdığında içeride Kemal ŞAHİN ve Ahmet CİNALİ' nin oturduğu, patron masasında da kendisini merkez valisi olarak tanıtan BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m oturduğu, yanında bulunan diğer şahsın ise kendisini asker olarak tanıttığı, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m kendisini BÜLENT olarak tanıştırdığı, daha sonra BÜLENT (BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ) denilen şahsın kendisini "devlet içerisinde çok güçlü ilişkilerimiz var, beraber çalışalım" diyerek sürekli kendilerine sorgular gibi sorular sorduğu, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' a devletin hangi kurumu adına konuşuyorsunuz dediğinde ise "benim gerek askeri gerek sivil bir çok tanıdığım var, her işi yaptırırız" şeklinde oradaki klasörleri gösterdiği, daha sonra oradan kendisinin ayrıldığını ve Kemal ŞAHİN' e bu adama dikkat et dediğini, daha sonra Kemal ŞAHİN ile bir daha görüşmediğini, Feridun Refik NUHOĞLU ile görüştüğünü, daha sonra Kemal ŞAHİN' in kendisine Ankara' daki adamlar gerçekten yaramaz adamlarmış, artık görüşmüyorum dediğini, 2007 Temmuz ayma kadar da kendisi ile bir daha görüşmediğini, kendisinin her hangi bir grubun sorumluluğunu almadığını, Kemal ŞAHİN ' in şemayı nerede yazdığını bilmediğini, kendisinin her hangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kendisinde ele geçirilen ruhsatsız tabancayı 1997 yılında satın aldığını, her hangi bir şekilde taşımadığını, örgütlere ve çetelere karşı olduğunu,
b-Savcılık beyanında özetle; Emekli beden eğitimi öğretmeni olduğunu, devlette çalışmadığını, boks olarak faaliyet göster-diğini, Şüpheliler-den KEMAL ŞAHİN ve REFİK NUHOGLU' nu tanıdığını, KEMAL ŞAHIN ile birlikte çalışmadığını, Ergenekon Savunma Sanayi Güvenlik Şirketinin Ankara Şubesinde koordinatör olarak çalıştığını, Şu anda bir sondaj şirketinde çalıştığını, Ergenekon yapılanması içiresinde olmadığını, MİT de her hangi bir görevinin olmadığını. 1998 yılından beri ruhsatsız tabancayı evimde bulundurduğunu, Koruma amaçlı bulundurduğunuJSMAİL YILDIZ' ı BÜLENT ismi ile kendisine merkez valisi olarak tanıttığınıj şirkete ait iş görüşmesi için gittiklerini, kendisini birşey zannettiği için bundan hoşlanmadığını, Kendisi ile bir kez görüştüklerini, bir daha da görüşmediklerini,Kendisinin davranışlarından şüphelendiğini, oturduğu yerin adresinin bir başka firmaya ait olduğunu öğrendiğini, Daha sonra da bunun güvenilmez adam olduğunu anlayınca arkadaşlarına da haber verdğini, diğer şüphelileri tanımadığını,ör güt üyesi olmadıklarını.MIT Ergenekon yapılanması içerisinde de bulunmadığını, KEMAL ŞAHIN psikolojik problemi olduğu için çizmiş olduğunu,6-7 senedir KEMAL ŞAHIN ile görüşmediğini,İSMAİL YILDIZ ile de görüşmediğini, örgüt yapılanmasını kabul etmediğini,un lan menfaat çetesi olarak gördüğünü, bilgisayarı olmadığını, çete ile de alakasının bulunmadığını, kendini BÜLENT olarak tanıtan
merkez valisi olduğunu söyleyen daha sonra İSMAİL YILDIZ olduğunu gördüğü şahsın bürosuna gittiğimizde AHMET CİNALİ' de orada olduğunu, İSMAİL YILDIZ' in yanında kendisini güvenlik işlerine bakan biri olarak tanıttıGINI,Bir daha da görmediğini, Ergenekon yapılanması içerisinde de olmadığı" şeklinde beyanda bulunmuştur.
c-Elde edilen deliller 28.07.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre şüpheli Mehmet Murat YÜCEL ' de ele geçirilen silah ve fişeklerin 6136 sayılı kanun kapsamında belirtilen yasak silahlardan olduğu,
d-hukuki değerlendirme Şüpheli Mehmet Murat YÜCEL'in ERGENEKON örgütünün üyesi olduğu, örgüt adına istihbari bilgileri toplayıp üst amiri olan BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'a gönderdiği, ruhsatsız silah bulundurduğu ve kişisel verileri kaydetme ve suçlarını işlediği anlaşıldığından; Şüpheli Mehmet Murat YÜCEL'm üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK'nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 135/2-1, 43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
12-ŞÜPHELİ FERİDUN REFİK NUHOĞLU; aEmniyet ifadesinde, eskiden polis olduğu, özel harekatçı olarak çalıştığı, daha sonra istifa edip özel güvenlik amiri olarak 14 yıl çalıştığı, Kemal ŞAHİN ve Mehmet Murat YÜCEL' i tanıdığı, bir gün Kemal ŞAHİN ' in kendilerine Ahmet CİNALİ isimli arkadaşının özel harekat polislerini sevdiğini, çevresinin çok geniş olduğunu, savcı hakim ve askeriyenin üst kademelerinde tanıdıklarının olduğunu ve elinin her yere uzanabileceği sebebi ile tanıştırmak istediğini söylemesi üzerine kendilerini Mehmet Murat YÜCEL ile Ankara' ya davet ettiği ve bu şahıs ile tanıştırmak istediği, daha sonra belirtilen adrese gidip Kemal ŞAHİN ve Ahmet CİNALİ ile görüştükleri, daha sonra yan odaya geçtikleri, kendilerini vali yardımcısı olarak tanıtan iki şahsın bulunduğu ayrıca bir şahsın da Genel Kurmay Başkanlığmda albay olduğunu söylediği, vali yardımcısı olarak tanıtan şahsın kendisine mafyaya nasıl bakıyorsunuz şeklinde soru sorması üzerine bu şahısların farklı farklı birimlerden bir araya dolaylı bir güç birliği oluşturma ve beraberce çalışmalar yapmaktan bahsettikleri, şahıslarla Mehmet Murat YÜCEL ' in daha çok muhatap olduğu, daha sonraki görüşmeleri Kemal ŞAHİN' e ulaşarak yapmalarını söyledikleri, daha sonra bu şahıslardan ayrıldığını, Kemal ŞAHİN' in krokisinde belirtilen Ergenekon yapılanması içinde olmadığını, Kemal ŞAHİN'in özel harekatın ilk mezunlarından olduğunu, diğer şüphelileri tanımadığını, evinde ele geçirilen gaz bombasının da özel harekatçı olarak çalıştığı dönemden kalma hatıra olduğunu beyan etmiş,
b-Savcılık beyanında Şüpheli Feridun Refik NUHOĞLU; BOTAŞ güvenlik amirliğinden emekli olduğunu, İSMAİL YILDIZ ' ı tanımadığını, ancak KEMAL ŞAHIN' i tanıdığını. KEMAL ŞAHİN ile zaman zaman görüşmelerinin olduğunu, Emniyette özel harekatta çalışırken istifa ettiğini,. Daha sonra da BOTAŞ' a girdiğini, İSMAİL YILDIZ' a da iş için gittiklerini, Ergenekon diye güvenlik şirketinde çalıştığını. Bu güvenlik şirketinin sahibinin KAZIM ALBAYRAK olduğunu, Bu şirketin şu anda kapandığını,, o şirkette bir müddet danışman olarak'ç'dŞffîğiffi, Ergenekon şirketi adına İSMAİL YILDIZ'ı tanımadığı için gittiğinde kendisinin isminin^ULENT olduğunu, vali %,\ )50,
muavini olduğunu söyledğini, O şahsın hareketlerini beğenmediği için ayrıldığını, Kendisini derin devlet olarak tanıttığını, Devletin her kesiminde uzantıları olduğunu, genel kurmay ile bağlantısı olduğun. Yanında albay olduğunu beyan eden birinin olduğunu, ancak ismini bilmediğini, daha sonra oradan ayrıldıklarını, Hayatı boyunca da bir daha görüşmediğini, KEMAL ŞAHİN' e de bir daha bu insanlarla görüşmemesini söylediğini, KEMAL ile iş bulmak için zaman zaman görüştüklerini,Ancak onun dışında bir irtibatı olmadığını, şemadan haberim olmadığını,KEMAL ŞAHİN' in uydurduğu bir şey olduğunu,Ergenekon yapılanmasında hiç bir ilgisinin bulunmadığını, ERG Ergenekon çalıştığı şirketinin adı olduğunu, diğer şüphelilerden MEHMET MURAT YÜCEL'in çocukluk arkadaşı olduğunu, Birlikte Ergenekon şirketinde çahştıklarını,Kendisinin spor hocası olduğunu, KEMAL' in yaptığı yapılanmayı neden yaptığını bilemediğini, MEHMET MURAT YÜCEL ile İSMAİL YILDIZ' in yanına iş görüşmesi için gittiğinde İSMAİL YILDIZ' da oradıydı ve orada bulunan bir iki şahısta sürekli kendilerinin makam sahibi olduğunu, kimisi albay, kimisi vali olduğunu söylediklerini,, bir daha da İSMAİL YILDIZ ile görüşmediklerini, BİROL ABANOZ'un emniyetten devre arkadaşı olduğunu, AHMET CİNALİ ile kendisini KEMAL ŞAHİN'in tanıştırdığını, Kendisinin albaylardan çevresi olduğunu ve bize güvenlik şirketi ayarlayacağını söylediğini, AHMET CİNALİ ile bir kere görüştüğünü, M.MURAT YÜCEL' in ifadesi okundu, soruldu; İSMAİL YILDIZ'in kendisini merkez vali yardımcısı olarak tanıttığını, İSMAİL YILDIZ' da ele geçirilen istihbarat bilgi notlarını biz yazıp vermediklerini, diğer şahısları tanımadığını, suikast planı gibi şeyler konuşulmadığınr şeklinde beyanda bulunmuştur. şeklinde beyanda bulunmuş ise de, Şüphelinin ERGENEKON örgütünün üyesi olduğu ve kişisel verileri kaydetme suçlarını işlediği anlaşılmaktdır.(değrlendirmesi aşağıda)
c- Hukuki durumunun Değerlendirilmesi şüpheliler Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL, FERİDUN REFİK NUHOĞLU Şüpheliler Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL ve Feridun Refik NUHOGLU'dan ele geçirilen belgeler MİT Müsteşarlığına gönderilmiş olup verilen cevapta, şüphelilerin MİT müsteşarlığı ile alakalarının bulunmadığı ve ERGENEKON isimli yapılanmanın teşkilatla herhangi bir alakasının bulunmadığı bildirilmiştir. Bu üç şüphelinin özel harekâtçı oldukları, ekonomik durumlarının iyi olmamasına rağmen Kemal ŞAHİN çağırdığı için Ankara' ya gittikleri, burada VKGB Derneği ile alakalı olarak Ankara C. Başsavcılığınca tutuklanan ve hakkında dava açılan Ahmet CİNALİ ile birlikte kendini merkez valisi olarak tanıtan ve BÜLENT (Kod) ismini kullanan İsmail YILDIZ ile tanışıp BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ' m fikirleri doğrultusunda BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ' m grup kurma ve oluşturma ile alakalı olarak Ergenekon ve Master Plan içeriğine uygun olarak örgütlenmeye çalıştıkları, hatta bu amaçla şüpheli Kemal ŞAHİN'in özgeçmiş raporu verdiği, çıkan krokide de "MİT Ergenekon kuruluşu" başlıklı şemanın en üstünde MİT teşkilatı varmış gibi yazıldığı, daha sonra üst kademeden 3 tane isimleri belli olmayan yetkilinin altında M.Murat YÜCEL Ankara Grubu, Refik NUHOĞLU Ankara grubu, Kemal ŞAHİN'in bu iki şahsa bağlı olarak Gruplar adı altında ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ olarak yapılanma altında tamamen emekli polis ve özel harekâtçılar, SPOR ORGANİZASYONU olarak yapılanma altında birçok ilde resmi antrenörler ve şampiyon sporcular, RESMİ DEVLET MEMURLARI destek yapılanması altında polis, özel hareketçi, diğer memurlar şeklig^ri5*îr^&S^ ve arka sayfasında her 3 şüphenin isminin bulunduğu ayrı şemada bu şüph^üere^ bağlı GR^SANİZE VE FAALİYET
GRUPLARI ve yine Ankara İstanbul Gaziantep Bingöl illerinde sorumlu olan şüphelilerin muhtelif grup görevlileri ve bölge yapılanması olduğu, 3. sayfada ERGENEKON - ORGANİZASYON araç ve kapsamları yazılı yerde T.C. Devleti üniter yapısını yıkmaya çalışan tüm yasadışı zararlı faaliyetlere karşı yurt içi ve yurt dışında polis ve resmi güvenlik önlemlerinin dışında iş bu teşkilatlann görev alanlanna zarar verici çalışmalara yönelmeden çok gizli yöntemler geliştirerek, İstihbarat toplama, toplanan istihbarata göre hızlı karşı yapılanma ile çalışmalar, Yasadışı örgütlere yardım yataklık yapan, para finansı sağlayan holding ve zenginlerin tespiti, Yabancı ajan (casuslar) çalışan uç elemanlannı tespiti vb. olduğu, daha sonra da Kemal ŞAHİN'in cep ve ev numarası bulunan "görevlerim ve özgeçmişim 1-2" başlıklı, el yazılı dokümanda şüpheli Kemal ŞAHİN' in özgeçmişi ve içerik olarak da MİT-DenetimiErgenekon faaliyetlerine katılma, Eylül 2001 tarihinde Refik NUHOGLU' nun daveti üzerine bu faaliyetlere katıldığını, halen bu çalışmalann içerisinde bulunduğunu, yüzlerce operasyon ve sıcak temas çalışmalanna katıldığını, 1994 -1996 yıllannda Tuğgeneral Y.K. ve H.Ş.'ye direk bağlı olarak terminatör (piyade özel hareket) timlerini komutan vekili olarak yönettiğini anlatan yazılı doküman olduğu anlaşılmış ve dosyada ekli; 28.07.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre şüpheli Kemal ŞAHİN'in eli mahsulü olduğu, aynı tarihli ekspertiz raporunda Mehmet Murat YÜCEL'den ele geçirilen silah ve fişeklerin 6136 Sayılı Kanun kapsamında olduğu bildirilmiştir. Şüphelilerin hemen hemen hepsinin hem özel harekatçı olması hem de özel güvenlik şirketlerinde faal olarak çalışmalan ve spor hocası konumunda olmalan, (diğer şüpheliler ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Mete YALAZANGİL gibi) geçmişte polis olduklanndan silah taşıma ve bulundurma için ruhsat problemlerinin olmadığı, buna rağmen Mehmet Murat YÜCEL'in ruhsatsız silah bulundurduğu, bir şüphelinin çelik yelek, diğer bir şüphelinin de gaz bombası bulundurması, yapmış olduklan istihbari bilgileri rapor şekline getirip örgütün üst kademe sorumlusu BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'a teslim etmeleri hususlan da şüphelilerin sızma sürecine uygun olarak örgüt adına Emniyet, Özel Harekat ve diğer kurumlara sızıp bunlan örgüte kazandırmak için kendilerine verilen görev gereği faaliyetlerde bulunduklan anlaşılmıştır. Şüpheli BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'm beyanında ise "Hatırladığım kadan ile 2000 yılında Kemal ŞAHİN isimli bir şahin benim ofisime geldi bu şahsı ilk defa burada gördüm, kendisinin çok önemli görevler yaptığını, Özel Harekatçı olduğunu söyledi ben de kendisine bir kart vizit verdim ve çıktım yaklaşık üç dakika kadar görüştük yaklaşık bir ay kadar sonra Kemal ŞAHİN beni telefonla aradı İstanbul'da olduğumu söyledim kendisi de ben de İstanbul'dayım dedi ve buluştuk bana çocuğunun hasta olduğunu söyleyerek para istedi ancak ben para vermedim ve soğuk davrandım biraz dengesiz bir şahıstı dolayısı ile iletişim kurmadık sonra SES AR'a... 5 sayfa el yazması doküman posta yolu ile geldi gönderen ismi yoktu Kemal ŞAHİN isimli şahısla da bir daha görüşmedim, doküman içeriği hakkında herhangi bir bilgim yoktur ne amaçla bana gönderildi bilmiyorum" şeklinde söylemiş ise de şüphelilerin beyanlan arasında çelişki olduğu görülmüştür. Şüpheliler Kemal ŞAHİN, Feridun Refik NUHOĞLU ve Mehmet Murat YÜCEL'in ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduklan ve şüpheli İsmail YILDIZ'a bağlı olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MİT yapılanması adı altında, örgütlenme ve Türkiye'ye yayılması için proje üretip faaliyetlerde bulunduklan^örgüt adına istihbari bilgiler toplayıp bunlan biriktirip kişisel bilgileri kaydettikler^^îe^İeT*^ırat YÜCEL'in aynca ruhsatsız silah bulundurma suçunu oluşturduğu anlaşılamadan, *3\ .'t
*» "
~"~
Şüpheli Feridun Refik NUHOĞLU'nun üzerine atılı eylemlerine uyan TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
13-ŞÜPHELİ HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR; a-Emniyet ifadesinde Hayrullah Mahmut ÖZGÜR Bu yazıyı (ultra türklerle alakalı) 2005 yılının Şubat veya Mart aylarında yazdığını, 2003 yılında Star Medya Grubunda temsilcisi olarak çalıştığı dönemde Genel Kurmay Başkanlığından şifai olarak bir davet aldığını, bu davete katıldığını, bu davetin Ankara ilinde TSK'ya ait bir binada olduğunu, kendisini davet eden şahıs hakkında bilgi vermek istemediğini, burada BOP Türkiye'ye yapılan kuşatma ile ilgili, Medya, TSK'nın kuşatma altına alınması için ne gibi işlemler yapıldığı, buna karşılık TSK'nın neler yaptığına dair bir sunum yapıldığını, bu sunumu TSK mensubu uzmanların verdiğini, isim vermek istemediğini, bu toplantıya sadece kendisinin katıldığını, yaklaşık 2,5-3 saat sürdüğünü, bu toplantıda siyasi iktidarı hedef alan bir konuşma geçmediğini, Bu yazının özetinin, Türkiye 'de Derin Devlet olmadığını, Derin Devlet zanedilen şeyin NATO'daki Gladio denilen şeyin uzantısı olduğunu kayda geçirmek ve bu anlamda internet ortamında bir tartışma başlatmak olduğunu, Bu anlamda gelen her soruya "Türkiye'de Derin Devlet yoktur Devlet vardır" cevabını verdiğini, ABD'lilerin tüm operasyonlarımızı önceden haber alıp deşifre ediyorlar şeklinde yakındıkları yapının aslında Türk Devletinin kendi öz yapısı olduğunu, Amerikalıların bu yapıya "Ultra Türk" dediklerini, hatta ABD'nin BOP planında karşısına çıkan her engele ultra kelimesini kullandığını, Mesela Ultra Iran, Ultra Gürcü gibi, Amerikalıların muhatap aradığını, kendisinin de bu yazı ve devamında Amerikalılara Ultra Türk diye bir yapının olmadığını, Amerikalıların Ultra Türk diye tabir ettikleri şeyin Türk Devletinin bizatihi kendisi olduğunu göstermek istediğini, Benim bu yazıyı yazmamı ABD'nin başka adres aramaması için yukarıda bahsettiğim brifingi aldığım birimler tarafından kamuoyu ile paylaşmam uygun görüldü. Ultra Türk diye bir yapılanma yoktur. Şüphelinin Beşiktaştaki evinde ele geçirilen ve içerik özetleri aşağıda bulunan 1 den 22 ye kadar nuamalar verilmiş belgelerle alakalı olarak. 1. Sayfa doküman içeriğinin : '...Bir operasyonda, alman 5 leş, 25 leş olarak Ankara' ya bildiriliyordu...' 5. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bu olay siyasilerin Gen. Kur'u yıpratması için Amerika ile ortak planladığı bir faaliyettir. Gen.Kur başkanı Hilmi Özkök hem Tayyip Erdoğan ile hem de Amerika ile son derece yakın ilişkilere sahiptir. Bir yandan da halen Gen.Kur'da konuşulan ve Erdoğan'ın Özkök'e Cumhurbaşkanlığı teklif ettiği ve onun için Tayyip Erdoğan'ın politikasına ses çıkarmıyor....' 6. Sayfa doküman içeriğinin: '...Burada amaç ordunun yönetimini eline alacak Hilmi Özkök'e yıpranmış ve basan elde edemeyecek bir birim bırakmıştı, Kara Kuvvetleri Komutanı iken Siirt'te öldürülmeye çalışılan Hilmi Özkök'ün başarılı olması istenmiyordu. Kıvnkoğlu ve ekibinin emri ile Siirt'te birlik denetlemeleri sırasında Helikopterine bir gün öncesinden parça sökülerek sabotaj yapılan ancak sabah teknisyen kontrolünde ortaya çıkmayan olay fakat bu olayı takip eden özel kuvvetler personeli Hilmi Özkök gibi ordu içerisinde para yemeyen ve temiz bir komutanın varlığının istenmesi sebebi ile kendi bilgisi dışında bu birim tarafından korumaya alınmıştır. Başına bu işler geleceği bilindiğinden dolayı bu personel görevli olmadıkları halde bu yakın korumayı sağlıyorlardı. Bu koruma sırasında da helikoptere yapılan sabotajı tim personeli tespit etti ve sabah Ö/kök' ün helikoptere
bineceği sırada bu tim personeli komutanı çekerek diğer helikoptere binmesini sağladı. Sabotaj yapılan helikopter kalkması sonrasında iki dakika sonra yere acil iniş yaptı ve Özkök' ün bindiği helikopter ise sorunsuz Diyarbakır' a gitti. Yaşar Büyükanıt ordu içersinde yapılan TAFİCS' de Aziz Yıldırım' m şirketine ihale vererek 90 milyonluk işi 150 milyon dolara yaptırmış aradaki 60 milyon dolan da Aziz Yıldırım ile paylaşmıştır. Bu durum Kıvnkoğlu tarafından biliniyordu, kendisinin de bu işte payı vardı...' 7. Sayfa doküman içeriğinin: '...98 yılında o dönem o bölgede görev yapan mit başkanı 4 tane Irak'lı kadını Türkiye' de zevk için kullanmak amacıyla Türkiye' ye kayıtsız getirmişti...' 9. Sayfa doküman içeriğinin: '...Adam kaçırma hadiselerinde şirketlere ve sigorta şirketleri için çalışıyorlar. Genellikle %80 suikastlar ev/ofis e 500 metre mesafe içinde olurmuş, her zaman korunacak kişiden daha önce orada olunacak hazırlıklar yapılacak. Korunan bu kişileri görmeyecek fark etmeyecek bile ama hissedecek...' 10. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bunun için de sadece yakın koruma değil, dinlenmeye karşı önlemler (ek ekipman pahalı sonra her yerde kullanılıyor, özel havlar..) yazışmalann emniyeti, özel kalemin neyi söyleyip neyi söylememesi gibi şeyler (mesela bizim programlan herkese maille yollamamız intihar!), gidilecek her yere önce adamlanmız gitmiş olmalı ve iş yumuşak ve gösterişsiz olmalı, gösteriş sadece gerektiği bazı yerlerde (belki güneydoğu anadolu gibi:) bilhassa yapılmaslı... tahminen şayet eğitimli bir grup varsa en fazla 3-3,5 hafta ve herhalde 2 belki 3 kişi olacak, önümüzdeki hafta başı ilk partiye ek dersek anlaşma yapar haftası için zaman yapabiliriz. Bu arada 10 tane de özel korumayı bizim seçmemiz lazım ki aralarından hepsinin veya bir kısmını çıkarsınlar diye...' şeklinde ibareler içeren yazılarla alakalı olarak. "Ben halihazırda ÇUJVALL isimli bir kitap hazırlıyordum. Bu kitap ile alakalı ismini vermek istemediğim bir şahıs benim yanıma ismini vermek istemediğim birilerinin aracılığı ile yanıma gelerek bu anlatımları yaptı. Bu şahıs o bölgede görev almış asker bir şahıstır. Bu şahıs bana anlattı bende bana söylediklerini kendi sesimden kasete aldım. Çünkü anlatan şahıs kendi sesini deşifre etmek istemedi. Bir bakıma bu yazı ismini vermek istemediğim asker şahsın anlatımlarıdır ben bu iddiaları teyit ettiremediğim için herhangi bir yerde yayınlamadım. Gazeteci tabiri ile izlemeye aldım, iddiaların doğruluğu veya yanlışlığı hakkında bir bilgim yoktur. Bu şifai anlatımın herhangi bir belge niteliği yoktur. Bu iddiaları yayınlayan sorumludur." 13-17 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahrnud imzalı yazının, ÇUWALL- Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü istifa ettirme projesi başlığı altında Süleymaniye olayı ve bazı konularda çeşitli iddialann bulunduğu, 17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Araçlar' başlığı altında 1- Sesar internet sitesi 2- e-mail 3- Jeo kritik 4-Postacı 5-İş Dünyası Kulisleri 6-GP internet sitesi (CCU Söyleşi) 7-Rapor şeklinde not bulunduğu, 17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Hançer Operasyonu' başlı altında, 1-DD ile banş...3-14 Şubat'a dönüş ........... İş Dünyası Operasyonu, Bürokrasi Operasyonu, Medya Operasyonu şeklinde not bulunduğu, görülmüştür .BU DOKÜMANLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİSİ SORULDUĞUNDA; "İMAM, FIRILDAK ve ÇUJVALL isimli yazıların 2004 yılında hazırladığı kitaplar olduğunu, O dönemde hiçbir yayınevinin Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN ve Melih GÖKÇEK'ten korktukları için yayınlamadıklarını, ancak şu an yayınlanmak için Alfa Yayınevinde beklediğini, ÇUJVALL isimli kitabı ise beklettiğini, 17 Numaralı Dokümanın ise BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ tarafından 2003 yılında Cem UZAN'a verildiğini, Cem UZAN'a Türkiye'de sorun çözme taktiğine dair bir yol haritası olduğunu, bunun içeriğinin Nedim ŞENER'in "Korku İmparatorluğu" isimli kitabında
1
^P^~ fy£U%
V3^^p
yayınlandığını, bu kitabın Uzanlar Hakkında olduğunu, bu dokümanın Cem UZAN'a yapılan teklifinin müsvettesi olduğunu, POSTACFnm, SESAR'ın yayınladığı bir bülten olduğunu, HANÇER OPERASYONU'nu espiri olsun diye soymini hatırlayamadığı "Mesut ......... ağabeye" taktığı lakap olduğunu, espiri olsun diye kağıdın başına yazıldığını, CCU'nun Cem Cengiz UZAN olduğunu, DD'nin ne olduğunu bilmediğini, 2003 yılında Star'in temsilcisi iken SESAR'ın başkanı BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ile tanıştığını, sonrasında BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ile olan dostluğunun arttığını, Sonraki dönemlerde Fahri ve ücretsiz SESAR'a medya konusunda danışmanlık yaptığını, Hatta BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'ın, kendiisni onura etmek için Başdanışman olarak kart bastırdığını, yazılarının internette e-mail zincirlerinde yer aldığını ve SESAR'ın da kendi düşüncelerine uygun olan yazılarını kendisini onore etmek için yayınladığını, SESAR ve herhangi bir internet sitesinde yazı yazmadığını, Kendisine sorulan şahıslardan Ergün POYRAZ dışındaki şahısları tanımadığını, Ergün POYRAZ ile 2006 Nisan Mayıs aylarında bir lokantada buluştuklarını, internet ortamında Emin ÇOLAŞAN aleyhine yazılar yazdığını, Ergün POYRAZ'm da Emin ÇÖLAŞAN'ın samimi arkadaşı olduğunu, Emin ÇÖLAŞAN'ın, muhtemelen Ergün POYRAZ'ı bir bakıma aralarını bulmak amacıyla kendisine gönderdiğini, Ergün POYRAZ ile buluşmalarında "Medya, YAŞ, vb." konularda konuştuklarını ve ayrıldıklarını, bu konuşmanın detaylarını internette yayınladığını, Bir daha ne telefonla, nede yüz yüze görüşmediklerini, Kendisine sorulan şahıslardan ismail YILDIZ ve Behiç GÜRCIHAN isimli şahıslar dışında kalanları tanımadığını, BÜLENT (kod) ismail YILDIZ isimli şahıs ile 2003 yılında tanıştığını, ismail YILDIZ 'in SESAR 'in başkanı olduğunu, dostluklarıjnın olduğunu, özellikle son iki yıldır çok sık görüştüklerini, yazılarından bir çoğunun SESAR 'in internet ortamında yayınlandığını, yazılarının SESAR 'da yayınlanmasından herhangi bir sıkıntısının olmadığını, SESAR başkanı ismail YILDIZ'ın yazılarından seçtiklerini bu internet sitesinde yayınladığını, ismail YILDIZ'ın her hangi bir yasadışı oluşum içerisinde yer almayan bir kişi olduğunu, vatanını seven, işini iyi yapan mesleki yeteneklerine saygı duyduğu biri olduğunu, Behiç GÜRCIHAN ile de 2003 yılında ismail YILDIZ vasıtasıyla tanıştığını, Behiç GÜRCIHAN'ın kendisini SESAR bakan yardımcısı olarak tanıttığını, fakat kendisi ile 3 yıldır konuşmadığını, Behiç 'in üslubunu sevmediğini, hiç samimiyetinin olmadığını,
b-savcılık beyanında; Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR savcılık beyanında; Şüphelilerden BEHİÇ GÜRCIHAN ve İSMAİL YILDIZ 'ı tandığını, ERGÜN POYRAZ ile bir defa yüzyüze görüştüğünü, Ankara' da EMİN ÇÖLAŞAN ile ilgili bir konu hakkında görüştüklerini, "Ultra Türkler Derin Devlet Tartışmaları ve Yine Milliyetçilik Tartışmaları" isimli bir kitap yayınlamak üzere taslak hazırladığını ve şu anda Alfa Yayınevinde yayınlanmak üzere bu taslağın beklediğini, kendisine bu konularda gelen iddialar ve yazılan bir kitapta topladığını, Ultra Türkler kelimesini Amerikalıların kullandığını, BOP' da ortaya çıkan engellere karşı da Ultra İran ultra Gürci şeklinde tabirler kullandıklarını, bunun bir örgüt olmadığını, Türk devletinin kendisi olduğunu, Ankara' ya gittiğinde almış olduğu brifinglerden çıkardığı sonuca göre de Ergenekon efsanelerinin değil Türk devletinin kendi yapısı olduğunu anladığını, Belirttiği brifingi o dönem Jandarma Genel Komutanı olan ŞENER ERUYGUR ile ve genel kurmay istihbarat daire başkanı ASLAN PAŞA isimli şahıslardan özel olarak aldığını, edindiği bilgilerle Türk devletinin zayıf olmadığı ve her alanda güçlü olduğunu anladığını, bu yazıyı da derin devlet tartışmalarını başlatmak için yazdığını, bu konuda MİT
n:'-~'sp*
müsteşarı ŞENKAL ATASAGUN ve Emniyet Genel Müdürü GÖKHAN AYDINER ile de 2003 yılında görüştüğünü, "İmam" başlıklı Musevi Alonriyel' in Türk Siyasetine armağan ettiği Potomyalı Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan yazı ve "Fırıldak" başlıklı Melih Gökçek ile ilgili kitap,"çuval" başlıklı TSK' yi tasviye operasyonu, "Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü istifa ettirme projesi" başlıklı yazıların sorulması üzerine; bunların kitap çalışmalarının önsözleri, kapaklan ve benzeri çalışmaları olduğunu, bunların CD' lerinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde bulunduğunu, ancak Alfa Yayınevinde yayınlamak için sıra beklediğini, "1994 Ağustos ayında gizli emirle GK K.Irakta gayri nizamiyel faaliyetlerinin başlatılması özel kuvvetler komutanlığına verilmişti" başlıklı yazının sorulması üzerine; yazıyı kendisine orada görev yapmış bir şahsın anlattığı bilgilerden yazdığını, burada Türkiye' nin Kuzey Irakta yapmış olduğu faaliyetleri anlattığını, çatışmalarda bir kısım şahıslann devlet tarafından öldürüldüğünün iddia edildiğini ve yine oradaki bazı hadiseleri kendisine anlattığını, ancak bu önemli bilgiler içeren konuyu teyid ettiremediğinden sadece izlemeye aldığını, "Aponun yakalanması" başlıklı yazı ve devamındaki yazıların içeriğinin de aynı kişinin anlattığı olaylar olduğunu, bunlan hiç bir yerde kullanmadığını, bu kişinin özel kuvvetlerde görevli olduğunu, ancak ismini bilmediğini, "2 Nisan 2002 Londra notlan" başlıklı yazının Erdoğan' m kendisini Zapsu aracılığı ile İngiliz salt komandolanna korutmak istediği konusunda yazılmış bir yazı olduğunu, Sesar Araştırma ve Geliştirme Merkezinde baş danışman olarak çalışmadığını, ancak İSMAİL YILDIZ' m kendisini onure etmek için böyle bir kart bastırdığını, bu karta da baş danışman olarak kendi ismini yazdığını, zaman zaman İsmail YILDIZ' a bazı konularda bilgiler verdiğini, kendisi ile 2003 yılından beri Sesar' da tanıştığını, Haber Türk' deki yazılan yazdığı dönemde tamştıklannı, daha sonra fikir alış verişinde bulunduklanm, ancak aralannda paraya bağlı bir iş alış verişi olmadığını, yazılan yazıp gönderdiğini, İsmail YILDIZ' m beğendiği yazılan sitesinde Sesar ismi ile yayınladığını, daha önce Star Gazetesi başyazan olduğunu, Tayyip Erdoğan' m BOP projesini desteklemesinden ötürü kendisine mualif yazılar yazdığını ve AKP' nin yolsuzluklannı anlatan yazılan sebebi ile basın kuruluşlannda işe girmesine engel olduğunu, bu sebeple Tayyip ERDOĞAN ile aralarında bir husumet bulunduğunu, bu sebeplerle Ak partiye mualif olduğunu, AKP' nin kendisine zulmettiğini, kendisinin de bunu her platformda dile getirdiğini, Özel Kuvvetler mensubunun anlattığı Hilmi Özkök' e suikast yapılması ve Aziz Yıldınm' m şirketinin ihale edilmesi konulannda araştırmalar yaptığını, ancak sonuca ulaşamadığı için bunlan yayınlamadığını, Aziz Yıldınm' m konusu olan ihale ile alakalı olarak da ifadenin alındığı tarihli Yeni Şafak gazetesinde "VKGB' nin askeri ihalelere giren üyesi BALABAN ile silah tüccan BOZDAĞ' m Fenerbahçe başkanı YILDIRIM' m aldığı ihaleyi başkasına verme pazarlığı ortaya çıktı" başlıklı haber yayınlandığı, kendisine anlatılan konulannda bir kısmının medyaya yansıdığını, BEHİÇ GÜRCİHAN' ı zaman zaman Star Gazetesinde İSMAİL YILDIZ' dan aldığı fikirleri yazması ile tanıdığını, kendisi ile bir samimiyetinin bulunmadığını, zaman zaman fikir çatışmalannm olduğunu, diğer şüphelilerden hiç kimseyi tanımadığını beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler. Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR ün İlimiz Beşiktaş ilçesi Abbasağa Mahallesi Bekçi Sokak No: 4/11 adresinde yapılan aramada el konulan dokümanlar üzerinde yapılan incelemelerde; A) l'den 10'a kadar numaralandırılmış 10 sayfa doküman içeriğinde: 1. Sayfa doküman içeriğinin : '...Bir operasyonda, alman 5 leş, 25 leş olarak Ankara' ya bildiriliyordu...' 5. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bu olay siyasilerin .Gen. Kur'u yıpratması için Amerika ile ortak planladığı bir faaliyettir. Gen.Kur başkanı Hilmi Özkök hem Tayyip Erdoğan ile hem de
Amerika ile son derece yakın ilişkilere sahiptir. Bir yandan da halen Gen.Kur'da konuşulan ve Erdoğan'ın Özkök'e Cumhurbaşkanlığı teklif ettiği ve onun için Tayyip Erdoğan'ın politikasına ses çıkarmıyor....' 6. Sayfa doküman içeriğinin: '...Burada amaç ordunun yönetimini eline alacak Hilmi Özkök'e yıpranmış ve basan elde edemeyecek bir birim bırakmıştı, Kara Kuvvetleri Komutanı iken Siirt'te öldürülmeye çalışılan Hilmi Özkök'ün başarılı olması istenmiyordu. Kıvnkoğlu ve ekibinin emri ile Siirt'te birlik denetlemeleri sırasında Helikopterine bir gün öncesinden parça sökülerek sabotaj yapılan ancak sabah teknisyen kontrolünde ortaya çıkmayan olay fakat bu olayı takip eden özel kuvvetler personeli Hilmi Özkök gibi ordu içerisinde para yemeyen ve temiz bir komutanın varlığının istenmesi sebebi ile kendi bilgisi dışında bu birim tarafından korumaya alınmıştır. Başına bu işler geleceği bilindiğinden dolayı bu personel görevli olmadıklan halde bu yakın korumayı sağlıyorlardı. Bu koruma sırasında da helikoptere yapılan sabotajı tim personeli tespit etti ve sabah Özkök' ün helikoptere bineceği sırada bu tim personeli komutanı çekerek diğer helikoptere binmesini sağladı. Sabotaj yapılan helikopter kalkması sonrasında iki dakika sonra yere acil iniş yaptı ve Özkök' ün bindiği helikopter ise sorunsuz Diyarbakır' a gitti 7. Sayfa doküman içeriğinin: '...98 yılında o dönem o bölgede görev yapan mit başkanı 4 tane Irak'lı kadını Türkiye' de zevk için kullanmak amacıyla Türkiye' ye kayıtsız getirmişti...' 9. Sayfa doküman içeriğinin: '...Adam kaçırma hadiselerinde şirketlere ve sigorta şirketleri için çalışıyorlar. Genellikle %80 suikastlar ev/ofis e 500 metre mesafe içinde olurmuş, her zaman korunacak kişiden daha önce orada olunacak hazırlıklar yapılacak. Korunan bu kişileri görmeyecek fark etmeyecek bile ama hissedecek...' 10. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bunun için de sadece yakın koruma değil, dinlenmeye karşı önlemler (ek ekipman pahalı sonra her yerde kullanılıyor, özel havlar..) yazışmalann emniyeti, özel kalemin neyi söyleyip neyi söylememesi gibi şeyler (mesela bizim programlan herkese maille yollamamız intihar!), gidilecek her yere önce adamlanmız gitmiş olmalı ve iş yumuşak ve gösterişsiz olmalı, gösteriş sadece gerektiği bazı yerlerde (belki güneydoğu anadolu gibi:) bilhassa yapılmash... tahminen şayet eğitimli bir grup varsa en fazla 3 - 3,5 hafta ve herhalde 2 belki 3 kişi olacak, önümüzdeki hafta başı ilk partiye ek dersek anlaşma yapar haftası için zaman yapabiliriz. Bu arada 10 tane de özel korumayı bizim seçmemiz lazım ki aralanndan hepsinin veya bir kısmını çıkarsınlar diye...' şeklinde ibareler içeren yazı olduğu, B) Vden 22'ye kadar numaralandırılmış 11 sayfa doküman: 1-9 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahmud imzalı yazının, İMAM başlığı altında Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN'm resmi ile başladığı, Başbakan R.Tayyip ERDOGAN'm İmam ismi ile özdeşleştirilerek çeşitli konularda sorular yöneltildiği, 9-13 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahmud imzalı yazının, FIRILDAK başlığı altında, bir fınldak üzerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih GÖKÇEK Başbakan resmi ile başladığı, Melih GÖKÇEK'e hitaben yazıldığı değerlendirilen iddialann bulunduğu, 13-17 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahmud imzalı yazının, ÇUWALLGenelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü istifa ettirme projesi başlığı altında Süleymaniye olayı ve bazı konularda çeşitli iddialann bulunduğu, 17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Araçlar' başlığı altında 1- Sesar internet sitesi 2- e-mail 3- Jeo kritik 4-Postacı 5-İş Dünyası Kulisleri 6-GP internet sitesi (CCU Söyleşi) 7-Rapor şeklinde not bulunduğu, 17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Hançer Operasyonu' başlı altında, 1-DD ile banş...3-14 Şubat'a dönüş ........İş Dünyası Operasyonu. Bürokrasi Operasyonu, Medya
Operasyonu şeklinde not bulunduğu, görülmüş olup diğer sayfalarda herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanılmadığına dair;
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi, Şüpheli Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün gerek beyanları gerekse şüpheliler BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ, Ergün POYRAZ, Halil Behiç GÜRCİHAN'la olan ilişkileri, yazdığı yazılar diğer şüphelilerle örgütsel talimatlar sonucu yazılan çuval olayı, Ergenekon ve Ultra Türkler başlıklı yazılan gerekse de örgütsel içerikli belgeleri özel kuvvetlerde çalışan şahıslardan aldığı hususları göz önüne alınarak, şüphelinin Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu, örgütün medyatik anlamda savunulması ve propagandasının yapılmak suretiyle örgütün eylem ve faaliyetlerinin sanki legal eylem ve faaliyetlermiş gibi gösterildiği, ayrıca çeşitli askeri şahıslardan alındığını iddia ettiği röportaj notlarında konuşan kişi olarak adlandırdığı kişinin beyanları göz önüne alınarak, şüphelinin kendi rızasıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ legal bir kurum gibi göstermeye çalışıp propagandasını yaptığı, Özel şahıslarca kendisine ERGENEKON terör örgütü hakkında birifing verilip bu birifingten sonra ERGENEKON terör örgütü hakkında övücü yazılar yazması ve bu örgete üye olanların büyük ve ulaşılmaz konumdaki insanlar olarak şüpheli tarafından kaleme alman yazılarda lanse edilmesi hususları göz önüne alındığında şüphelinin örgüt ile organik bir bağ kurduğu anlaşılmıştır. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN LOBİ isimli dokümanında: 7/7). İLETİŞİM VE PROPAGANDA başlığı altında; İletişim ve Propaganda departmanı bir başkan ve beş yardımcıdan oluşmaktadır. Bu departmanın görevi amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmaktır. Ayrıca, faaliyetlerde amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını yürütür. Bunların yamsıra, organizasyonun ilişki kurmayı tasarladığı kişi, kurum ve kuruluşlar üzerinde etkileme çalışmaları gerçekleştirerek, sağlıklı ilişkiler kurulabilmesinin alt yapısını hazırlar. Şeklinde olduğu, şüpheli Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün de Ergenekon terör örgütünün İLETİŞİM VE PROPAGANDA bölümünde görevli üyesi olduğu ve yazdığı yazılan bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetlerinde kamuoyu oluşturulmasına yönelik örgüt tarafından verilen talimatlarla yazdığı, şüpheli İsmail YILDIZ'a bağlı olarak çalıştığı anlaşıldığından, Şüpheli Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak eylemi nedeniyle, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
14-ŞÜPHELİ ERGÜN POYRAZ : aŞüpheli emniyet beyanında Kendisinin (içinde gizli bilgi ve belgeler bulunan) CD.' lerin içeriklerini hatırlamadığını, bu CD.' lerin kendisinde olmaması gerektiğini ve bir anlam veremediğini, CD. içerisindeki verileri hatırlamadığını, nereden aldığını hatırlamadığını, kendisi ile alakasının olmadığını, kendisine ait laptop bilgisayardaki bu bilgilerin bilgisayanna nasıl girdiğini bilmediğini ve kimseye kopya vermediğini, Mülkiye Baş Müfettişliği tarafından hazırlanan raporu Mehmet BÖLÜK isimli rapor arkadaşından aldığını ve "Patlak Ampul" isimli kitabında yer verdiğini, Nesim MALKİ soruşturması ile alakalı bilgileri de yine Mehmet BÖLÜK' den aldığını, Oktay YILDIRIM ile bir- yıl önce Ankara' da Oktay YILDIRIM ' m yazacağı kitap ile alakalı olarak görüştüğü ve bilgi alış verişinde bulunduğu,
kendisinin 19 mayıs adlı internet sitesindeki yazılarının kuvvaimilliye sitesinde yayınlanması sebebi ile Oktay YILDIRIM ile yine görüştüğünü ve bu yazılan kaldırttırdığını, el bombalan ile alakasının olmadığını, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' ı sesar adlı siteden tanıdığını, Tayyip ERDOĞAN' m masonluğu ile alakalı yazdığı yazıdan ötürü kendisi ile telefonla ve yüz yüze görüştüğünü ve bu yazıyı da kendi kitabına aldığını, bir daha da kendisi ile hiç görüşmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' i tanımadığını, hiçbir şekilde kendisi ile görüşmediğini, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' ı da tanımadığını, Ergenekon belgesi ile her hangi bir alakasının olmadığını, Halil Behiç GÜRCİHAN' ı, Sevgi ERENEROL' u basın sözcüsü olduğu Hıristiyanlar için özel bir günde kilisedeki davette kalabalık bir ortamda tanıdığı, kendi sitesinde yazı yazmasını teklif ettiğini, kendisinin kabul etmediğini, Halil Behiç GÜRCİHAN' m kendi tanıdığı yayınevinde kitabını bastırabileceğini söylediği, kitabının ismi "Tarikat, Siyaset, Ticaret ve Cinayet" olduğu, o günden beri kendisi ile görüşmediğini beyan etmiş,
b-Şüpheli Ergün POYRAZ savcılık beyanında; Hastaneden isteği ile ayrıldığını bu sebeple hastaneden çıkarken rapor verildiğinden ötürü darp cebir raporunu aldırtmadığım, kendisine Emniyette herhangi bir işkence ve darp ve cebir olmadığım, Emniyet ifadesini tekrar ettiğini, şüphelilerden OKTAY YILDIRIM, ve İSMAİL YILDIZ'I tanıdığını, ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ve diğerlerini tanımadığını, evinde çıkan dokümanlann araştırmacı yazar olduğundan ötürü zamanla biriktirmiş olduğu arşivi olduğunu, kendisinde bulunan bazı bilgi ve belgelerin Ankara' da ki Fethullah Gülen ve örgütü davasında delil olarak kullanıldığını, hatta o davada müdahillik talebinde bulunduğunu, tanık olarak ifade verdiğini, ve dosyayı da temyiz edenin kendisi olduğunu, Diğer şüphelilerden KEMAL ŞAHİN, REFİK NUHOĞLU ve MURAT YÜCEL'İ tanımadığını, arama tutanağındaki dokümanlar, bilgisayar ve diğer cd lerin kendi evinden alındığını, ancak bu bilgilerin bilgisayanna nasıl girdiğini bilmediğini, yazar olduğu için birçok bilgi ve belgenin tarafına çeşitli zamanlarda geldiğini, bunlann nasıl ve ne zaman geldiklerini hatırlamasının mümkün olmadığını, ancak kendisinden elde edildiği belirtilen cd deki bilgilerin güncelliğini yitirmiş daha önce patlak ampul kitabındaki bilgilerden daha değersiz bilgiler olduğunu, bunlann daha ağırlannı daha gelişmişlerini kitabında yazdığını, ancak bu cd lerin kendisine geldiğini, içindeki bilgileri önemsemediği veya bakmadığı için kendisinde kalmış olabileceğini, Genel Kurmay' a ait gizlilik ibareli belge ve pover point formatmdaki dosyalann bilgisayanna nasıl geldiklerini hatırlamadığını, incelemek amacıyla bilgisayanna yükleyip daha sonrada bakamayıp veya silmeyi unuttuğu bilgiler olabileceğini, bu bilgilerin gizlilik içeren belgeler olmadığını, bir çoğunun da aleniyet kazandığının ortada olduğunu, bilgisayannda çıktığı belirtilen ERCÜMENT başlıklı trafik ve hava limanı müdürlüğü yapan şahsın özel hayatına ilişkin bilgilerin ve daha başka birçok şahsa ait özel hayatlanna ilişkin bilgilerin bilgisayanna nasıl geldiğini bilmediğini, İSMAİL YILDIZ ile birbuçuk senedir görüşmediğini, OKTAY YILDIRIM ile yaklaşık bir senedir görüşmediğini, İSMAİL YILDIZ ' m Merkez Valisi olarak kendisini tanıttığını bilmediğini, aynca Devletin yeniden yapılandınlması belgesi ile ve diğer şüpheliler de ele geçirilen dokümanlarla alakasının olmadığını, içeriklerini kabul etmediğini, suçlamalan kabul etmediğini, beyan etmiştir.
b-2 24/04/2008 tarihli ek ifadesinde 30.07.2007 tarihinde savcılıkta ifade verdiğini, O ifadesinin doğru olduğunu ve tekrar ettiğini, Halil Behiç GÜRCİHAN' da bulunan itaf bölümünde "Kemal'in askerleri, Dr. Necip HABLEMİTOĞLU ve binbaşı İhsan GÜVEN' e" diye başlayan ve içinde Hablemitoğlunun
şehit edilmesi ve ihsan GÜVEN cinayetine ilişkin kitabın kendisine ait olduğunu, daha öne yayınlandığını, Kitabının adının "Tarikat, Siyaset,Ticaret ve Cinayet" olduğunu, Halil Behiç GÜRCİHAN'ı tanıdığını, Bir iki kez telefonda görüştüklerini, Her hangi bir kitap çalışmasının Behiç GÜRCİHA'a vermediğini, kendisine ait olan bu kitabın word belgesi olarak Halil Behiç GÜRCİHAN' a nasıl gittiğini bilmediğini, Kitabında yayınladığı tarikatlarla alakalı bölümün CD ile geldiğini, Beşiktaş'dan postalandığını ancak kimin postaladığını bilmediğini, bunun Genel Kurmay Başkanlığı arşivinde bulunan irtica örgütlerin iç tehdit değerlendirmesi olduğunu bilmediğini, O dönem bunların birçok gazete ve kitaplara konu olduğunu, Atilla UĞUR sorulduğunda; Necip HABLEMİTOĞLU şehit edildikten sonra jandarma bölgesinde oturduğundan ötürü koruma talebinde bulunduğunu, Atilla UĞUR ile koruma temini için görüştüklerini, bunun dışında her hangi bir görüşme ve ilişkisinin olmadığını, Levent ERSÖZ sorulduğunda; Levent ERSÖZ ile de koruma konusu ile alakalı olarak görüştüğünü, Levent ERSÖZ ile daha sonra görüşüp görüşmediğini hatırlamadığım, Şüpheli avukatının bahsettiği kitabın temin edilmesi üzerine incelenmiş, kitabın 291. sayfasında Genel Kurmay Belgelerinde Nurculuk başlıklı 24 Mayıs 2002 tarihinde "Genel Kurmay İstihbarat Başkanlığı", "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlığı altında irticai unsurların Mayıs 2001 tarihinden Mayıs 2002 tarihine kadar olan dönemlerdeki faaliyetlerini de kapsayacak şekilde "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi adı ile kapsamlı bir doküman hazırlıyor, bu hazırladığı belge ve bilgileri tüm birimlerine gönderiyordu" ile başlayan yazıda 1. Genel: A. Tarihi Gelişimi diye başlayan yazıların dosyada mevcut yazılara benzer içerikli tarikatlarla alakalı yazının olduğu anlaşıldığı, kitap delil olması için dosyasına konulduğu. Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 04.12.2007 tarihli yazısı ekinde bulunan, Bl bölümünde bulunan Ergün POYRAZ 49 nolu CD. başlıklı listede bulunan "yıkıcı bölücü faaliyetler konferansı 2003" isimli klasörün içerisindeki bilgilerden haberinim olmadığını, CD nin kendisine ait olmadığını, Bilgsayarmda bulunan "Notlar" isimli 7 sayfalık doküman sorulduğunda; notlann ana hatları ile kendisine ait olduğunu ama kelimesi kelimesine hatırlayamadığını, Son bölümdeki Levent ERSÖZ ile alakalı notlan hatırlamadığını, Oğuzcan HANLI diye birini tanımadığını, Oğuzhan ŞANLI diye bir korumasının olduğunu, Belki soyismini yanlış hatırlamış olabileceğini, Notlar bölümünde geçen "Ercüment Mitçi" başlıklı İhsan GÜVEN cinayeti ile alakalı olan "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nm telkinleri ile öldürüldü. Erken dönmeseydim ben de İ. Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara' da beni tuvalete bile yalnız göndermeyen korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için binbir numara çektiler." Şeklindeki bölümün kendisine ait olmadığını, gerçekleri kitabında yazdığını, gerçek olsaydı kitabına yazacağını, Notlar' m 7. sayfasında bulunan "Levent ERSÖZ Jandarma İstihbarat Başkanı emekliliğinin ardmdan Kayseri grubu AKP'liler ile diyaloga giriyor, MİT müsteşarlığı için tavasutta bulunmalarını istiyordu. Öyleki emekli olur olmaz bana söz verdiği kitap yazım işini unuttuğu gibi uzun bir süre telefonlarada çıkmıyordu. 2007 Ocağında piyasaya çıkıyor, daha önce Aslan Bulut ve Emin Şirin " verdiği bunlar tarafından açıkça yazılamayan Aksu'nun Ermenilik belgesini yazmamı istiyordu.Celal Yarbay ve ekibinin İhsan GÜVEN' in öldürülmesi olayında beni de satmalarının ardındaki sırda aralanıyordu" şeklindeki not sorulduğunda; Celal Yarbay! soyadı olmadığı için bilemediğini, İhsan GÜVEN ile çeşitli tarihlerde görüştüğünü,
İhsan GÜVEN ile yaptığım görüşmeleri kayda alıp Atilla Albaya götürmediğini, İhsan GÜVEN' in konuşmalarını kitapta yayınlanan MKG genel sekreterinin o tarihte sanırsa emekli olduğunu, Ancak nereden aldığını söylemek zorunda olmadığını, Koruma notlan gösterildiğinde; gösterilen koruma notlarının fotokopisinin yazarının ve içeriğinin belli olmadığını, ne olduğu belirsiz, terör örgütleri de hiç bir ilgisi olmayan saçma sapan kağıtlar manzumesi olduğunu, Bu fotokopi kağıtları ile hiç bir ilgisinin olmadığını, Tutanaklardaki imzalı bölüm okunup o bölümde bulunan 09.02.2003 tarihli Aydın Turizm biletinin fotokopisinin üstünde teslim eden Tuncay KAHRAMAN, Oğuzcan HANLI, teslim alan Ergün DEMİRCİ, Mümtaz ARIKAN, Mustafa YILDIZ isimli askeri şahısların imzalannm bulunduğu bölüm sorulduğunda; 5 sene önceki bir olayı hatırlamasının mümkün olmadığını Ancak tutanakta ismi geçen Tuncay KAHRAMAN ve Oğuzcan HANLI'nın kendisinin korumalığını yaptıklannı, Tutanaktan hariç diğer tarihler ve saatlere göre yazılmış şeyleri kabul etmediğini, Onların da tutanak ile alakasının olmadığını, İhsan GÜVEN ile fırsat buldukça her zaman görüştüğünü, Ancak kendisinden her hangi bir bilgi belge almadığını, İhsan GÜVEN'in kendisine bazı konularda anlattığı şeyler olduğunu, Onun dışında her hangi bir belge vermediğini, bilgisayarında çıkan İhsan GÜVEN ile alakalı belgelerin ölümünden sonra tanıyan biri tarafından kendisine verildiğini, verinin ismini açıklamak zorunda olmadığını, Nusret SENEM' den elde edilen CD içerisinde bulunan tutanaklar gösterildiğinde; bu tutanaklarla alakasının olmadığını, Bu tutanaklann word belgesi olduğunu, Bunlarda hiç bir imzanın olmadığını, Bilinen birer fotokopi kağıttan olduğunu, Bunlarla ilgili konuşmanın zaten abesle iştigal olacağını ve Bu belgeleri kabul etmediğini, Emniyet ifadesi okunduğunda doğru olduğunu ve aynen tekrar ettiğini, Sevgi ERENEROL' u rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU vasıtası ile tanıdığını, Seminer ve toplantılanna katılmadığını, Böyle bir konudan da haberinin olmadığını, Sadece bir kere kokteyle katıldığını, Onun dışında da Sevgi Hanım ile karşılaştığında konuşup ve görüştüklerini, Sevgi Hanım ile kitabının yazılması ve basılmasına dair bilgi alış verişi yaptığını hatırlamadığını, Vedat YENERER'i tanımadığını, Muammer KARABULUT'u tanımadığını, Muammer KARABULUT'un araştırmacı yazar olduğunu, kendine kitap gönderdiğini ve öyle tanıştıklarını, kitabının yazdırılması ve basılması ile her hangi bir alakasının olmadığını, Bu konuda böyle bir talebinin olmadığını, Zaten cezaevinde belge ve bilgi alış verişi yapmanın kesinlikle mümkün olmadığını, Sevgi ERENEROL ile de kendisini ziyaret ettiği dönemde kitabının yazdırılması ve bastırılaması konusunda hiç bir diyaloglarının olmadığını, Muzaffer TEKİN, Bekir ÖZTÜRK, Veli KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'i tanımadığını, Sadece Ayasofya Derneğini üyesi olduğunu, Ayasofya'nm tekrar kilise yapılması çalışmalanna karşı olduğunun, Tuncer KILIÇ' ve Şener ERUYGUR'la İlişkilerinin gazeteci ve subay ilişkisinden öteye geçmediğini, Alman Vakıflan davasına müdahillik talebinin olduğunu, Alman Vakıflarının Türkiye üzerinden yasadışı faaliyetleri olan ve Türkiye' de bazı vakıflarla yasadışı, hukuk dışı ilişkileri olan ve Türkiye' nin kötülüğüne çalıştığına inandığı vakıflar olduğunu, Bu nedenle sorumlu bir Türk ferdi olarak bu vakıflarla ilgili çalışmalar yaptığını ve bu çalışmalannm da kitaplaştığım, Gülseven YAŞER ile tanıştıklannı, karşılaştıklarında görüştüklerini,
Necip HABLEMITOGLU'nun MİT Müsteşarlığına adının geçmesi ile alakalı bilgiler sorulduğunda; Emniyet içindeki fethullahçı örgüt tarafından şehit edildiği çok açık olan HABLEMITOGLU'nun MİT Müsteşarlığına adaylığının bizzat kendisi tarafından çok sayıda bir arkadaş grubu arasında söylendiğini, HABLEMITOGLU'nun MİT Müsteşarlığına adaylığını babası, kız kardeşleri ve yakın akrabaları yine Hablemitoğlu'dan duyarak bildiklerini, Emin GÜRSES'i tanımadığını, hayatında bir kez gördüğünü, Sevgi ERENEROL'un kokteylinde ayaküzeri yaklaşık yarım dakikalık bir konuşmaları olduğunu, Sadece ayaküstü selamlaştıklarmı iddia ettiği gibi belgeleri jandarmadan aldığını söylemediğini, Bu konudaki beyanlarını kabul etmediğini, gerçek dışı olduğunu, Bunun dışında ne telefon, ne e-mail hiç bir şekilde görüşmesinin olmadığını,
c-Elde edilen deliler Ergün POYRAZ'm ikametinin ikinci katından elde edilen, (1) adet T0624-02 TE000345 seri nolu, Yavuz 16 marka Compact model tabanca, (13) adet fişek ve (1) adet numarasız, 9 mm çaplı ses ve gaz fişeği istimal eden, Almanya yapımı, RÖHM marka RG99 model toplu tabanca, incelenmek üzere ilimiz Kriminal Polis Laboratuarına gönderilmiş, alman 2007/11801 sayılı ekspertiz raporunda: - (1) adet T0624-02 TE000345 seri nolu, Yavuz 16 marka Compact model tabancanın; ateşlemeye mani bir engelinin bulunmadığı, gönderilen fişeklerle yapılan deneme atışlarında fişekleri patlattığı, bu haliyle 6136 sayılı yasada belirtilen yasak silahlardan olduğu, faili meçhul olaylarla alakasının bulunmadığı, - (1) adet numarasız, 9 mm çaplı ses ve gaz fişeği istimal eden, Almanya yapımı, RÖHM marka RG99 model toplu tabancanın; gaz ve ses fişeği patlattığı, 6136 sayılı yasada belirtilen yasak silahlardan olmadığı ancak ebat ve görünüş itibari ile gerçek silahlardan ayırt edilemeyecek tarza olduğundan iğfal kabiliyetine haiz olduğu, faili meçhul olaylarla alakasının bulunmadığı, - (13) adet fişeğin, 6136 sayılı yasada belirtilen yasak fişeklerden olduğu bildirilmiş olup söz konusu ekspertiz raporu dosya içerisine eklenmiştir Şüphelinin evinde ve bilgisayarlarında ele geçirilen belgelerin incelenmesinde şüphelinin evinde ele geçirilen 2 adet CD.' lerden birinde KK Arşivi adı altında Kara Kuvvetleri Komutanlığının çeşitli zamanlarda yapmış olduğu gizli istihbari çalışmalar, kamu kurumlarında çalışan üst düzey görevliler ve bürokratlar hakkında yapılan fişleme ve istihbari notlar, yine üzerinde gizlilik ibaresi bulunan baş emir yazılı gizli iç yazışmalar, Genel Kurmay İstihbarat Dairesi Başkanlığının yapılanma ve teşkilatına ilişkin gizlilik içeren yazı ve power point sunumlarının bulunduğu, Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından hazırlanan bir çok gizli dosya, yazışma ve bilginin bulunduğu, AKP yolsuzluklar isimli dosyanın bulunduğu, yine bu dosyanın da daha önceden ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in masasından çıkan dosya ile benzer olduğu, hükümetler tarafından yapılan atamaların tarihleri ve atanan kişilere ilişkin kayıtlar ve bu kişilerle alakalı fişlemelerin bulunduğu listelerin olduğu, 1. grup dış tehdit ve iç tehdit başlıklı gizlilik ibareli askeri belgeler, resimli bilgisayar dosyalarmm bulunduğu, içerikleri ve gizli olmaları sebebi ile bu bilgilerin dosyaya yansıtılmadığı, ancak bu bilgi ve belgelerin bilgisayar kayıtlarında özellikler bölümüne girildiğinde en son kaydeden Kara Kuvvetleri Komutanlığı, şirket,-Genel Kurmay Başkanlığı,
TSK, KKK gibi ibarelerin olduğu, buradan da bu bilgilerin şüpheli tarafından Genel Kurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait bilgisayarlardan kanunsuz olrak alındıklarının anlaşıldığı. Şüphelinin evinde ele geçirilen ve muhtemelen şüpheli ile birlikte yanında koruma amaçlı olarak bulunan askeri görevlilerce yazıldığı anlaşılan "3 Ocak 2003 Cuma" diye başlayan 36 sayfalık el yazısı günlük şüphelinin yaptığı işleri ve konuşup görüştüğü kişileri ayrıntılı anlatan notların fotokopisi, ile aynı notların içinde 2 adet kroki, 1 adet de Kılıç Zeki ERGEZEN' in çiftlik evinde bir piknikte Abdullah GÜL, Salih KAPUSUZ ve emniyetin ünlü istinbaratçılardan Emniyet Genel Müdürlüğü APK uzmanı Hanefi AVCI ile birlikte yazan ve 10 kişinin bulunduğu bir fotoğrafın fotokopisinin bulunduğu, 36 sayfalık bu belgenin yapılan incelemesinde; Şüphelinin Necip HABLEMİTOĞLU ve Fetulllah GÜLEN davası ile alakalı olarak DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete YÜKSEL, Hamza KELEŞ ve daha bir çok şahıs ile görüştüğü, Milli Savunma Bakanlığında görevli Erdal Paşa' ya 15 adet "Patlak Ampul " isimli kitabı bıraktığı, emniyet müdür yardımcısı Osman AK ile görüştüğü, Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR ile görüştüğü, MGK kurulunda Tuncer KILIÇ Paşa ile görüştüğü, Aydın' a gittiğinde İl J.K. Ferid SUCUKA ile görüştüğü, oluşturulan koruma ekibine tutanak ile teslim edildiği, jandarma tarafından korunması için ilçe komutanlıkları ile görüşmeler yapıldığı, mülkiye müfettişi Candan EREN ile görüştüğü, Teknik İstihbarat Komutanı Atilla Albay ile görüştüğü, Yargıtay üyesi Mustafa K... ile görüştüğü, yine şüphelinin 09.02.2003 tarihinde korumalı şahıs Ergün POYRAZ'm 9 Şubat 2003 tarihinde Aydın iline getirildiği, Aydın İl Jandarma Komutanlığına gelinerek korunan şahsın koruma yapacak personele teslim edildiğine dair tutanağın uzman çavuş ve üst çavuşlarca imzalandığı, tutanağın altında 9 Şubat 2003 tarihli Ankara, Aydın 36 YTL' lik biletin fotokopisinin olduğu, Koçarlı ilçesi Jandarma Bölük Komutanı Yüksel SEYHAN' m da telefon numarasının bulunduğu, Muzaffer SERAÇ isimli şahısla yapmış olduğu görüşmeyi üzerindeki dinleme cihazı ile kaydederek daha sonra Atilla Albay' a verdiği, DGM' ye gidip Alman Vakıfları ile ilgili müdahil dilekçesini verdiği, havaalanına Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven YAŞER'in alınmaya gidildiği, Av. Hüseyin Bey, Av. Neşet Bey, C. Savcısı N.Mete YÜKSEL, Ank. Eski Em. Müd. Yrd. Osman AK, ÇEV Başkanı Gülseven (YAŞER), Ank.Eski Em.Müd. Cevdet SARAL ile birlikte Defne Restorantta yemek yenildiği, Gülseven Hanım ile MGK ' ya gidildiği, daha sonra Gülseven YAŞER ile tekrar görüşüldüğü, eski özel hareket şube müdürü İbrahim ŞAHİN ile telefonda görüşüp yüz yüze Danış Halkla İlişkiler Şirketinde görüşme yaptığı ve bunu teybe kaydettiği, DGM Başkanı Orhan KARADENİZ ile Fetullah GÜLEN ile ilgili davanın sonucu ile ilgili görüşmede bulunulduğu, Alman Vakıftan ile ilgili DGM' de duruşmaya girildiği, müdahillik taleplerinin reddedildiği, ajanlık yapan kişilerin beraatine karar verildiği, Yargıtay' da misyonerlerle ilgili duruşmaya girdiği, Dr. Servet UNSAL ile beraber Yargıtay' da 8 kadar hakim ile görüşerek misyoner davasında olumlu oy kullanmaları için kuliste bulunduğu, 3 saat Yargıtay' da kalındığı, İstanbul Tuzla' da asteğmen adayı Hurşit CANLI ile Necip HABLEMİTOĞLU cinayeti ile ilgili VİP önemli olduğuna inandığı bilgileri aldığı, Tv. ve yazılı basında dost tarikatı olarak bilinen emekli İstihkam Kıdemli Binbaşı İhsan GÜVEN' in evinde 3,5 saat görüşüldüğü, daha sonra Atilla Albay ile görüşüldüğü şeklinde notlar bulunduğu, Notların değerlendirilmesinde şüphelinin sürekli kısa süre aralıklarla yeni telefon ve kart aldığı, araştırmacı yazar olmasına rağmen devletin en üst birimleri ile görüştüğü gibi daha sonra cinayet sonucu öldürülen İhsan GÜVEN ile görüşmüş olması ve yine suikast sonucu öldürülen Necip HABLEMİTOĞLU konusu ile yakından ilgilenmesi, son zamanlarda
^Js4&2y' -i?i£w^
meydana gelen misyonerlere yönelik saldmlar ve Malatya' daki cinayet olayı, Rahip Santora ve Hrant Dink olaylarının olması açısından şüphelinin o tarihlerde Yargıtay' da görülen misyonerlik davası ile alakalı kulis yapıp hakimlerin misyonerler aleyhine oy kullanması şeklinde telkinlerde bulunduğu, şüphelinin avukat, cumhuriyet savcısı olmadığı halde hem Alman Vakıfları davası hem de misyonerlik davası gibi davalara müdahil olarak katılıp takip etmesi de belirtilen cinayetler açısından düşündürücü olmaktadır. Şüphelinin devletin üst düzey görevlileri ile HİÇ BİR RESMİ Görevi olmaksızın sürekli makamlarında görüşüp değişik kişi ve kurum temsilcileriyle bir araya gelip misafirlerini havaalanından aldırması ve lüks restaurantlarda bu misafirlere yemek yedirmesi husulanda sadece araştırmacı yazır olan şüphelinin gelir ve harcama durumuyla orantılı gözükmediği şüphelinin bu tür işler için yaptığı masrafların kendi gelirinden karşılamasının da mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Notlara bakıldığında 1. 11 OCAK 2003 Av. Neşet Bey bürosunda buluştukları, 07 ŞUBAT 2003 Günü Neşet beyin bürosunda Osman AK a 4 adet köstebek kitabı bırakıldığı 2. 17 Şubat 2003 günü OSMAN AK ile İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Candan EREN'İN birlikte POYRAZ'I Hüseyin BUZOĞLU'NUN ofisinde ziyaret ettikleri, 3. 28 Şubat 2003 günü Av. Neşet ait büroda Poyraz ve Av. Neşet ile beraber yemek yedikleri, 4. Mart 2003 başlarında 2 kez Av. Hüseyinin bürosunda POYRAZ ile bir araya geldikleri, 22 Şubat 2003 günü Av Hüseyin'in bürosunda Osman AK ve iki kişiyle toplantı yaptığı, 5. 19 Şubat 2003 günü ,Ergün POYRAZ, Av. Hüseyin BUZOĞLU Av Neşet, Nuh Mete YÜKSEL, Osman AK,. Gülseven YAŞER, Ank. Eski Emn. Müd. Cevdet S ARAL'İN Güven Cad. Karyağdı Sok. bulunan Defne Restoran da yemek yedikleri 6. 11 Mart 2003 günü POYRAZ ve Osman AK'IN ERDAL ŞENEL'İ makamında ziyaret ettikleri, 7. 05 Mart 2003 günü Gülseven YAŞER VE Osman AK'IN POYRAZ'LA Av. Hüseyinin bürosunda bir araya geldikleri ve sonrasında Şahısların YAŞER'İ Havalimanından İstanbul'a gitmek üzere uğurladıkları, 8. 07 mart 2003 günü Nuh Mete Yüksel ve Poyrazm TUNCER KILIÇ'I makamında ziyaret ettikleri ve Osman AK'IN MGK'YA tayin hususunu konuştukları, 9. 04 mart 2003 günü Av.Hüseyin, Av Neşet, Osman AK, Necip HABLEMİTOĞLU'nun eşi Şengül HABLEMİTOĞLU ve iki çocuğu, Çağdaş Eğt. Vkf. Bşk. Gülseven YAŞER birlikte ............. (yazı okunmuyor - yemek yemiş olabilecekleri) MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer KILIÇla Ergün POYRAZ 'in 02 ocak 2003 günü MGK ya giderek MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer KILIÇla görüştüğü, yine Ergün POYRAZ ve C. Savcısı Nuh Mete YÜKSEL'İN şahsın makamında 25 OCAK 2003 bir araya geldikleri, daha sonra 20 Şubat 2003 günü YAŞER'in Otel'den alındığı ve Kılmç ile görüşmeye gittikleri. 07 Mart 2003 günü Nuh Mete Yüksel ve Poyraz'm KILIÇT makamında ziyaret ettikleri ve Osman AK'IN MGK'YA tayin hususunu konuştukları, şüpheli Ergün POYRAZ yazar olmasına rağmen ve sırf araştırma maksatlı olarak çok kısa süre içnde MGK genel sekretiriyle görüşüp Osman AK m tayin işini dahi halletmeye kalkması da araştırmacı yazarlıkla alakalı bir iş olsa gerektir.
fym^Y ^Wr-/,
664
İNCELEME SONUÇ RAPORU
İLGİ : (a) Gnkur. As. Sav. lığının 16 EKİM 2007 tarih ve SAYI: 2007 / 581 425 Y.Y. / 915/5323 sayılı yazısı. (b) Gnkur. As. Sav. lığının 28 AĞUSTOS 2007 tarih ve SAYI: 2007 / 581 - 425 Y.Y. / 915 /4971 sayılı yazısı. (c) Gnkur. Bşk.lığımn 07 EYLÜL 2007 tarih ve İSTH: 3500 - 45935- 07 / İKK ve Güv. D. 3. İçTİŞ. (2) (655) 2261155 sayılı yazısı. 1. KONU İlgi (a) yazı gereği, 12. 06. 2006 tarihinde Ümraniye'de ele geçen bombalarla ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan Ergün POYRAZ ve BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ isimli şahıslardan ele geçirilen "CD-1 Ergün Poyraz", "Ergün Poyraz 49 Nu.lı CD Kopyası" isimli iki adet CD ile "Ergün POYRAZ Savcılık" ve "BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ" isimli harddisklerin incelenmesi. 2. İNCELEME : "CD-1 Ergün Poyraz", "Ergün Poyraz 49 Nu.lı CD Kopyası" isimli iki adet CD ile "Ergün POYRAZ Savcılık" ve "BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ" isimli harddisklerdeki tüm bilgi ve belgeler incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; a. "CD-1 Ergün Poyraz" isimli CD içinde; "KK İSTH ARŞİVİ" ve "Sevgi Erenerol Misyonerlik Konferansı 2006" isimli iki adet klasörün olduğu görülmüştür. Bu CD'nin içeriğine ait bilgilerden; (1) "KK İSTH ARŞİVİ" isimli klasör içinde yer alan ve EK-A'da listesi sunulan bilgilerin bir kısmı; yurt içi ve yurt dışındaki kişi ve kurum/kuruluşlardan intikal eden ve akademik çalışmalarda istifade edilen dokümanlardır. Söz konusu bilgiler; "Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler" kapsamındadır. (2) CD-l'de yer alan diğer belgeler, kayıt ve dokümanlarda mevcut değildir. Yapılan teknik inceleme neticesinde, bu belgelerin bir bölümünde, TSK'ya ait olduğu izlenimi verecek emarelerin bulunduğu görülmüştür. Söz konusu belgelerin; TSK'ya ait belgelerin yazım tekniklerinin taklit edilerek veya bilgisayar dosyasına ait teknik özelliklerinin kurgulanarak oluşturulabileceği değerlendirilmektedir. (3) "Sevgi Erenerol Misyonerlik Konferansı 2006" klasöründe yer alan görüntü ve bilgiler TSK'ya aittir. Söz konusu belgeler; TSK'nın kendi içinde yapmış olduğu akademik bir çalışmadır. b. "Ergün Poyraz 49 Nu.lı CD Kopyası" isimli CD içinde; "yıkıcı bölücü faaliyetler konferansı 2003" isimli ihtiva ettiği belgeler (EK-B) TSK'nın görevleri gereği hazırlanan yurt içi ve yurt dışından kişi ve kurum/kuruluşlardan intikal eden ve akademik çalışmalarda istifade edilen dokümanlardır.
EK-B çizelgede sunulan bilgiler; "Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler" ile"Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgilerdir. c. "Ergün POYRAZ Savcılık" isimli harddisk içinde yer alan klasörlerde; farklı bilgisayarlara ait dört adet harddiskin kopyasının olduğu tespit edilmiştir. Bu harddiskin içeriğine ait bilgiler EK-C'dedir. Hardiskin muhteviyatı ile ilgili olarak; (1) Hardisk içindeki söz konusu klasörlerden; "F:\ERGUNJPOYRAZ_CASPER_LAPTOP_FUJITSU_ NN7LT4113B54_ 40GB" isimli klasörle, "F:\ERGUN_ POYRAZ_ COMPAQ_SEAGATE„A 3KC0V7X7_ 60GB" isimli klasörde 49 Nu.lı CD'de yer alan belgelerin bulunduğu
tespit edilmiştir. Söz konusu belgeler için 2.b. maddesinde yapılan değerlendirmeler geçerlidir. "CD-1 Ergün Poyraz" ve "Ergün Poyraz 49 Nu.lı CD Kopyası" isimli CD'ler içinde yer alan ve TSK ile ilgisi olduğu değerlendirilen bilgilerin büyük bir kısmının güncelliğini yitirmesi dolayısıyla kayıtlarımızda bulunmadığı tespit edilmiştir.
d-Diğer şüpheli beyanları ve örgütsel Şüpheli Ali KUTLU Emniyet ifadesinde Tape:0375 de kayıtlı 27.07.2007 günü X Şahıs ile yaptıkları görüşme ile ilgili olarak: Görüşmeyi yaptığı şahsın Şerafettin GÖZÜKELEŞ olduğunu, Şerafettin ile Mersinden Dergi temsilcisi olduğu dönemden tanıştığını, Şerafettin'in dergi sattığı şahıslardan biri olduğunu, Şerafettin'in Mersinde yem ticareti yaptığını, Görüşmede Şerafettin'in yardımcı olmalarını istediği şahısların, Emin ŞİRİN, Ergün POYRAZ ve milliyetçi çizgide olan ve o dönemde Polis tarafından gözaltına alınan şahıslar olduğunu, Kuvayi Milliye derneği olarak bu şahıslara yardımcı olmasını istediğini, Şerafettin'in aynı zamanda yerel gazetelere, dergilere ve AYDINLIK dergisine yazılar yazdığını, Ekipten kastının Dernek üyeleri olduğunu, "Bir hamle yapacağız" derken yakında dernek olarak bir miting yapacaklarım, bunu gazetecilerden ve basından ses getirebileceğini ima ettiğini, İllegal bir şey ima etmediğini, "Telefonda olmaz tamam" derken, dernek dışındaki insanların derneğe karşı bir saygısı ve beklentisi olduğunu bildiği için ve derneğe yeni girdiği için, çok şey bilmediğinden telefonda konuşmak istemediğini söylediğini, yasa dışı herhangi bir şeyi saklamak gibi bir amacının olmadığını, Hesap sorma söyleminin Kuvayi Milliyenin her toplantıda dile getirdiği bir söylem olduğunu, buna kulak aşinası olduğu için o anki coşku ile boş bulunup söylediğini, ama Mehmet Fikri KARADAĞ imzalı her bildiride bu hesap sorma söyleminin geçtiğini, Şüpheli Hikmet ÇİÇEK Emniyet İfadesinde; Ergün POYRAZ'ı tanımadığını, ancak yazar olarak bildiğini, hazırlamakta olduğu bir kitapla ilgili olarak Ankara ilinde kendisiyle bir defa yüz yüze görüştüğünü, Ergün POYRAZ'ı bir yazar olarak tanıdığını, Ankara'da Çayyolunda ikamet ettiği adrese bir haber nedeniyle görüşmek üzere bir kez gittiğini, o dönemde Cüneyt ZAPSU hakkında bir kitap hazırlığı içersinde olduğunu, Cüneyt ZAPSU'yu tanıdığını düşündüğü insanlardan kitabı için bilgiler aldığını, Ergün POYRAZın da kitabında Cüneyt ZAPSU ile ilgili konulardan bahsettiğini gördüğü için bilgi almak amacıyla evine gittiğini, ancak kitaptaki bilgilerden öte bilgiler edinemediğini, bir daha da görüşmediğini, Şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in Savcılık İfadesinde Bir seferde kitap hazırlığı için ERGİN POYRAZ' m evine gidip görüştüğünü, Kitabın konusunun CÜNEYT ZAPSU ile alakalı olduğunu, CÜNEYT ZAPSU Ak partiden ayrılınca kitap yazmaktan vazgeçtiğini, ELBA HIGH QUALITY CD" yazan M4-C524-B-R2-09:40 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; "Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde "Yargıtay ile ilgili notlarım" isimli Word sayfası incelen*Bğpîi§%içeriğinde; // "*
%
Yarg. 8 H. Y. A'a teşekkür edelim.(Tv için Danıştaydaki çabalanna)Ancak Baskınla, Kaboğluyla iyi görüşüyor. Gümüşhane Baro başkanının cinayet davasına bakılacak. İ.Selçuk'un yemeği en son ne zaman oldu.Silahçıoğlu en son ne zaman katıldı.Sabih bey, Yarsav başkanı katılıyor. Murat Özdil iş arıyor. Bakılsın, sıcak yaklaşalım. Yalova Adliyeden Ünal Karabeyoğlu ile görüşelim. AKP dosyasını Eminağaoğluna iletelim, görüşünü alalım. Limandaki yemeğe yetiştirelim. Yemeğe Eminağaoğlu dışında E.Poyrazla Levent Ersöz Paşa da gelecek. Adliyeden Mahmut Kayaya fazla uğranılmasın. Başsavcı A. Y.babasmm durumunabakılsm.acil .... şeklindeki belge sorulduğunda; Kendisinin bu belgeden haberinin olmadığını, "ELBA HIGH QUALITY CD" yazan M4-C524-B-R2-09:40 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; "Ergün POYRAZ'm - Jitem'ten aldığı para" isimli klasör içersinde (5) adet Word belgesinin olduğu, bu belgeler ayn ayn incelendiğinde Ergin POYRAZ'm değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda Jandarma İstihbarat Başkanlığı kasasından paralar aldığına dair tutanaklann olduğu, tutanak içersinde İstihbarat Başkanlığı kasasından verilen paranın miktan ve tarihinin olduğu, alt kısmında teslim eden, hazır bulunan ve onaylayan Jandarma görevlilerinin isimlerinin olduğu, aynca teslim alan bölümünde Ergün POYRAZ araştırmacı yazar yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Söz konusu belgeler hakkında bilgisinin olmadığını, İşçi Partisine nereden ve ne şekilde getirildiğini bilmediğini, Şüpheli Mehmet Adnan AKFIRAT Emniyet İfadesinde Ergün POYRAZ'ı basından ve kitaplanndan tanıdığını, Savcılık İfadesinde; Ergün POYRAZ'ı basından ve kitaplanndan tanıdığını, İkametinden elde edilen l'den 10'a kadar numaralandırılan Başbuğdan mektup var ile başlayıp, para kazanıyor ile biten doküman incelendiğinde; 10. sayfasında: "...Ergün POYRAZ Gündemdeki Tayyip Erdoğan kasetini ve geçen seneki Fethullah Gülen kasetini güzide medyamıza pazarlayan kaset bezirganı. Klasik bir istihbarat ayakçısı. Gazeteci Tuncay Özkan bu arkadaşımızı sosyal demokrat sanıyormuş..." şeklinde ibareleri bulunduğu, Şüpheli DOĞU PERİNÇEK Emniyet İfadesinde Ergün POYRAZ'ı kitaplanndan dolayı tanıdığını, ancak görüşmediklerini, İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; Girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD'lerle ilgili yapılan ön incelemede, üzerinde "CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; "Ergin POYRAZ'm - JİTEM'den aldığı para" isimli klasör içersinde (5) adet Word belgesinin olduğu, bu belgeler ayn ayn incelendiğinde Ergin POYRAZ'm değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda Jandarma İstihbarat Başkanlığı kasasından paralar aldığına dair tutanaklann olduğu, tutanak içersinde İstihbarat Başkanlığı kasasından .verilen paranın miktan ve tarihinin olduğu, alt kısmında teslim eden, hazır bulunan ve onaylayan Jandarma
görevlilerinin isimlerinin olduğu, ayrıca teslim alan bölümünde Ergün POYRAZ araştırmacı yazar yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Ergün POYRAZ'ı gazetelerden tanıdığını, belgeyi görmediğini, doğruluğu hakkında bir şey söyleyemeyeceğini, yayın organlan bulunduğu için her türlü istihbaratın toplandığını, bunlann tasnif edildiğini, doğruluklan gündeme geldiği zaman araştınldığım, bunlann bir kısmının yalan olduğunu, çoğu bilginin kirletici haberler olduğunu, önemli olanın kullanılan bilgiler olduğunu, yaymlamadıklan bilgilerin gerçekliği konusunda bir güvence veremeyeceğini, Savcılık İfadesinde; Kemal Kerinçsiz'i tanımadığını, Muzaffer TEKİN'in bir kez ziyaretine geldiğini, Ergün POYRAZ'ı tanımadığını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kışkırtıcı bir ajan olduğunu, Ergün Poyraz'a para verildiğini gösteren bilgisayar çıktısının, Jandarma Genel Komutanlığından sorulması gerektiğini, İşçi Partisine her türlü belgenin geldiğini, bazen de Jandarmayı, Emniyeti, Savcılığı yıpratmak amaçlı bu tür bellerin geldiğini, sözü edilen CD yi görmediğini, her an her türlü CD'nin değiştirilebileceğini, kopyalanırken içine yeni dosyalar atılabileceğini, üstünde Hayati Özcan tarafından yazdığını, aceleyle ortaya böyle bir iddia sürülmesi hukuka aykın olduğunu, Elde edilen Deliler 1-Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Sayılı Yerde Faaliyet Gösteren İp Genel Merkezi, Aydınlık Dergisi Genel Merkezi Ve Ulusal Kanal Merkezinde; Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Semti Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 sayılı adreste faaliyet gösteren İşçi Partisi Genel Merkezinde Genel Başkan Doğu PERİNÇEK'in istirahat ettiği (2) oda ve (2) salondan ibaret dairede; (1) adet Şüpheli İfade Tutanağı ibaresi ile başlayıp Ergün POYRAZ ile biten (10) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısı, (1) adet Şüpheli İfade Tutanağı ibaresi ile başlayan İfade Sahibi Ergün POYRAZ ile biten (10) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısı, 2-Şüpheli DOĞU PERİNÇEK'in Beşiktaş İlçesi Gayrettepe Mahallesi Ayazma Deresi Sokak Çobanoğlu Apartmanı No:17 D:10 sayılı ikametinde yapılan aramada elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde; (50) Sayfa üzerinde Fikret KAZANCI imzalı 27.04.2004 tarihli T.C. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılmış, İşçi Partisinin Ak Partiyi kapatma dilekçesine eklenmek üzere gönderilmiş yazı olduğu, yazıda "Dosyanın Takviyesini Teminen: Ergün POYRAZ'm 28. Mart 2004 seçimlerinden önce yazdığı ve satışa sunduğu Patlak Ampul Kitabından 09-10-11-12-13-78-79 maddelerinin içeriğini teşkil eden sayfaların kitabın kapağının fotokopisi ile birlikte ekte takdim kılıyorum ve ayrıca gazeteci yazar (Cumhuriyet Gazetesi) Sn. İlhan SELÇUK'un 17.07.2007 tarihli köşesindeki yazılarını birlikte sunuyorum" şeklinde yazılann olduğu, 3-Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Sayılı Yerde Faaliyet Gösteren İşçi Partisi Genel Merkezi, Aydınlık Dergisi Genel Merkezi Ve Ulusal Kanal Merkezlerinde elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde; (1) adet Şüpheli İfade Tutanağı ibaresi ile başlayıp Ergün POYRAZ ile biten (10) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısı doküman içeriğinde; Ergün POYRAZ isimli şahsın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde 30.07.2007 tarihinde alman şüpheli ifade tutanağı olduğu, tutanak üzerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce vurulmuş olan 070744 güvenlik numarasının olduğu,
(1) adet T.C.Yargıtay Başsavcılığı ibaresi ile başlayıp Erkan BUYRUK ibaresi ile son bulan (20) sayfalık bilgisayar çıktısı doküman içeriğinde; Tebliğ name 2006/206179 Yargıtay 9. Ceza Daire Yüksek Başkanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yardımcısı tarafından imzalanmış müşteki Ergün POYRAZ Sanık Fetullah GÜLEN hakkındaki 28.05.2007 tarihli kamu davasının Düşürülmesi talep yazısı olduğu, Beyoğlu İlçesi Aşmalı Mescit Mahallesi Deva Çıkmazı No:7 sayılı adreste bulunan Ulusal KANAL'da yapılan aramada elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde; Kaynağın özel istihbaratı içeriğinde; AK Parti Milletvekilleri hakkında bazı iddiaların bulunduğu ayrıca Kemal YAVUZ Tuncer KILINÇ'ı etkiliyor başlığı altında, Ergün POYRAZ isimli şahsın Kemal YAVUZ ile sık sık görüştüğünü POYRAZ'm ilişkilerinin ilginç olduğu, hem Fethullah'a karşı kitap yazdığı hem de Nuh Mete YÜKSEL'i otele götüren Ankara Terörle Mücadeleden gizli FethuUahçı Hüseyin AKTAŞ ile çok yakın olduğuna dair bilgilerin bulunduğu -Şüpheli Emin GÜRSES Emniyet ifadesinde Ergün POYRAZ isimli şahsı bir defa Sevgi ERENEROL'un Patrikhanesinde gördüğününü Muzaffer TEKİN'i Kıbrıs'taki kahramanlığından dolayı vatansever bir asker olarak bildiğini Bıçaklanması olayından sonra Kadıköy'de bir yerde görüştüklerini kendisinde iyi bir izlenim bıraktığını, kendisini Sevgi'nin görevli olduğu Patrikhane'de bir kokteylde Ergün POYRAZ'ı gördüğü gün gördüğünü, Savcılık ifadesinde: Ümit SAYIN'm kendisini bir sefer aradığını, Kendisinin ise onu aramadığını, ÜMİT SAYIN ile olan 11.01.2008 tarihli olan görüşmesinin; konunun FATİH ALT AYLI' nın Teketek programına daveti ile ilgili olduğunu, O görüşmede geçen "Muzaffer Yüzbaşı niye içerde, Ergün Poyraz niye içerde, bunlar hep yıldırmak için" şeklindeki sözü mutlaka bana sormuşturda söylemişimdir dediği, 28.01.2008 tarihli (saat 20.59) görüşme, görüştüğü MUSTAFA isimli şahısın Adapazarmda yarbay olduğunu, ancak daha sonra Ankara' ya tayin olduğunu. ŞENER ERUYGUR ile alakalı dosya hazırlandığını basından duyduğunu, ERGÜN POYRAZ' da bulunan belgeler ve arşivlerin Şener Paşanın verdiğini duyduğunu. Bunu da ERGÜN POYRAZ ile SEVGİ' nin kilisesinde tanıştığım zamanda kendinde bazı dosyaların nereden aldığını sorduğumda Jandarmadan aldığını söyledi dediğini, Tapeler Tape :1540'de kayıtlı, 11.01.2008 günü saat : 21.51'de Emin GÜRSES ile Ümit SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle; ....Emin'in "BAKSANA MEHMET MEHMET GÜLÜ' NİYE ALIYORLAR İÇERİYE. YANİ ADAMLAR YILDIRMAK İÇİN YAPIYORLAR BUNU. ŞİMDİ MUZAFFER YÜZBAŞI NİYE İÇERİDE." Dediği, Ümit'in "Evet evet ya da Ergün Poyraz." "Evet yani bu ben de dahilim o saldırdıkları insanlar grubuna Tape :1554'de kayıtlı, 22.01.2008 günü saat: 17.25'te Emin GÜRSES ile Erol...? (MÜTERCİMLER) arasındaki telefon görüşmesinde o/etle; „ Bir süre Veli KÜÇÜK ve diğer şahısların yakalanması ile ilgili görüştükten sonra "...Ben Veli küçüğe pek rastlamadım. Ben kilisede Veli KÜÇÜK'e hemen hemen hiç
rastlamadım." "Burda rastladığım insanlar daha ziyade bu şuanda cezaevinde Muzaffer yüzbaşıyla beraber var ya bir çocuk." Dediği, Erol'un "Anladım Ergün POYRAZ." Dediği, Emin'in "Ergün Poyraz'a rastladım. Ergün Poyraz da zaten Jandarma genel komutanlığından aldığı bilgilerle o kitapları yazıyordu eski komutan." "Sonra bunu teslim ettiler biliyorsun. Tape :1561'de kayıtlı, 28.01.2008 günü saat : 20.59'da Emin GÜRSES ile Mustafa...? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; ....Emin'in "...Öcalan'm bize söylediği Kürtler nasıl tepki verirler. Öcalan içerde bize şöyle önce bir yavaş yavaş itelersin diyor. Baktın tepki yok ha bunlar korkuyorlar üzerine daha çok gidersin. Şimdi aynısı yöntemi bize uyguluyorlar. Diyorlar ki üzerlerine mi gidelim bakalım tepki var mı tepki yoksa daha ileri gideriz. Onun için Jandarma Genel komutanlığına bu haberi ben söyledim. İletsinler diye hem de ilginç yani adam ADD Genel Başkanıya şimdi." "Ha ADD genel başkanı olduğu için ADD genel başkanlığına biz fezleke hazırlıyoruz. Jandarma genel komutanlığı diye hazırlıyor demiycek tabi." "Bu da çetenin içinde çetenin bir ucu şeyde kitap yazmış hapiste. Bu çeteye bu bilgileri sağlayan jandarma eski genel komutanı. Sevgi hanımla bağlantılı. Ergün Poyraz her gün Sevgi hanımın yanında, her gün onunla konuşuyor. Sevgi hanımda Chat den dolayı hapiste olduğu için bu bağlamda Jandarma genel komutanlığına gidiyor diye bir açıklama çıkabilir." "...Yıllardır yani fikir öğrendiğimiz bir insan diyor ki, ya komutan artık emekli paşalar mı ... darbe yapıyor diyor yani herkes tiye alıyor artık yani şeyleri." "Hocam asker yapmayacak. Asker mesela PERİNÇEK'TEN hep uzak durdu. KARDEŞİM PERİNÇEK GİBİ BU KONULARDA PROFESYONEL BİR ADAM BU İŞTE BU ÖRGÜTLENMEDE ... OY VERECEKSİN. Ben niye bu böyle adamları harcayayım. Ben işin içinde olmam ama bu işte önünü açarım. Öyle bir sürü örgütlenmeler var. Türkiye de silah üzerine o tür yemin edenler değil PERİNÇEK gibi Örgütlenmesi güçlü tavrı da sert." "Onların üzerine gelemiyorlar. PERİNÇEK dün meydan okudu. Dedi ki burda İstihbaratçılar var dedi. Onlardan rica ediyorum, bizden birini tutuklasınlar da göreyim dedi. Onlara zindan ederim İstanbul'u diyor, bak böyle konuşuyor." Şüpheli Habib Ümit SAYIN Emniyet İfadesinde Ergün POYRAZ"ı iki yıl kadar önce Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseren YAŞER'e yazmış olduğu kitaplannı hediye etmek için gittiğinde, bu kitaplardan Ergün POYRAZ'a da hediye edebileceğini söyleyerek Ergün POYRAZ"m telefon numarasını verdiğini, Ergün POYRAZ ile iki buçuk yıl kadar önce Karaköyde bir börekçide on dakika görüşerek kitaplannı hediye ettiğini, Savcılık İfadesinde ERGÜN POYRAZ ile her hangi bir tanışıklığının ve irtibatının olmadığını, Tapeler Tape : 1540'de kayıtlı, 11.01.2008 günü saat: 21.51'de Emin GÜRSES ile Ümit SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Emin'in "BAKSANA MEHMET MEHMET GÜLÜ' NİYE ALIYORLAR İÇERİYE. YANİ ADAMLAR YILDIRMAK İÇİN YAPIYORLAR BUNU. ŞİMDİ MUZAFFER YÜZBAŞI NİYE İÇERİDE." Dediği, Ümit'in "Evet evet ya da Ergün Poyraz." "Evet, yani bu ben de dâhilim o saldırdıklan insanlar grubuna..." Dediği, bir süre daha konuştuktan sonra Ümit'in "VALLA, YANİ BİR DE REİSİN PEŞİNDELER SANIRIM." Dediği, Emin'in "Doğru" diyerek onayladığı, Ümit'in "Reisin peşindeler yani. Gerçeği sa..cıları şeyler bulurlar bu konuda çalışan uzmanlar.,Adli tıp kurumu bir kere
bu konuda şey ama onlar da çok bilgili değil ya söyliyim size bu konuda bilgili değiller." dediği, Muammer KARBULUT Emniyet İfadesinde Ergün POYRAZ 2006 yılında Antalya Valiliğinde tanıdığı ve şu an ismini hatırlamadığı Ergün POYRAZ"m eniştesinin kendisine Ergün POYRAZ hakkında bilgi verdiğini, sonrasında Taç Vakfı ile alakalı bir tazminat davası olduğunu, Konu Yargıtay da iken icra geldiğini, Yargıtay da bulunan dosyası ile ilgilenmesi konusunda yardımcı olması için Sevgi ERENEROL"dan Ergün POYRAZ"m telefonunu alarak Ergün POYRAZ"ı aradığını, Konuştuklarını ancak yardımcı olamadığını, Bu konuşmadan 2 ay sonra Ergün POYRAZ"m bir kitabında yolladığı Noel Baba Vakfı ve Taç Vakfı sorunları hakkında yazı yazdığını, Hatta bu yazının bir kitabında ve Kuvvai Milliye"nin internet sitesinde yayınlandığını, Sonra ki dönemde sık sık telefonla görüştüklerini ve dost olduklarını, Birer kez olmak üzere Antalya, İstanbul ve Ankara"da kendisi ile görüştüğünü, Bu görüşmelerinin genelde kendi yazdığı kitaplar ve internet sitesi kullanımı ile alakalı olduğun, Bu görüşmelerinde Ergün POYRAZ"m yazmış olduğu kitapların kaynağı konusunda herhangi bir konuşma geçmediğini, Kendisi ile genelde telefonla olma üzere entelektüel konularda sohbet ettiklerini, Ayrıca Ergün POYRAZ cezaevine girdikten sonra Kandıra cezaevine giderek 3 kez görüştüğünü, Bu gitmelerim sebebinin dostu olmasından dolayı olduğunu, İlk görüşmesinde de yapmış olduğum ziyaret ile alakalı "Genel Kurmay ve Jandarma istihbaratı Çete mi?" başlıklı bir yazı yazdığını ve internette yayınlandığını, Hatta bu konu ile Genel Kurmay"a yazı yazdığını, Ayrıca bu konu ile alakalı Ergün POYRAZ"m avukatının bir basın açıklaması yayınladığını, Ergün POYRAZ asker tarafından korunan bir şahıs olduğunu, Bu konu ile alakalı www.tepkimiz.net isimli sitede Hakan ARIKAN "30 asker tarafından evi-kendisi korunan Ergün POYRAZ nasıl bir suça karışır" konulu bir yazı yazdığını, 22 Temmuz 2006 yılında Türk Ortodoks Patrikhanesinin üç dört bina ön tarafında yazmış olduğu "Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini Patrikhaneye"mi yıktıracaklar" isimli kitabının kokteyli ve imza günü olduğunu, Bu şahıs ile burada tanıştığını, Herhangi birisinin aracı olmadığını, Bu olaydan ya önce ya da sonrasında Oktay YILDIRIM isimli şahsı Kemal KERİNÇSİZ"in Fatih"te bulunan ofisine gittiğinde gördüğünü, Sohbet ettiklerini, Muhtemelen Kemal KERİNÇSİZ"in de bu şahsı tanıdığını, Bu ortamda o esnada kendisi, Oktay YILDIRIM, Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve avukatlık bürosunda çalışanların bulunduğunu, Aynı gün Kendisi, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve aileleri ile birlikte yemeğe gittiklerini, Hatta Ortaköy Polis Lokantasına gittiklerini, Savcılık İfadesinde: Oktay YILDIRIM'ı Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve Kemal KERİNÇSİZ ile katıldığı bir yemekte gördüğünü, ......Ergün POYRAZ'ı Sevgi ERENEROL'un tanıştırmasıyla tanıdığını, Antalya'da Fener Rum Patrikhanesi ile ilişkili olarak faaliyet yürüten TAÇ vakfı hakkındaki beyanlarından dolayı tazminata mahkum edildiğini, Dosyanın Yargıtayda olduğunu, Bu aşamada Sevgi ERENEROL Yargıtay'da birçok davası bulunan Ergün POYRAZ'm telefonunu vererek avukatı aracılığıyla kendisine yardımcı olabileceğini söylediğini, Bundan sonra Ergün POYRAZ ile görüşmelerinin devam ettiğini, Ergün POYRAZ'm Yargıtay'daki davası konusunda bir katkıda bulunmadığını, Ancak mahkumiyet kararının bozulduğunu, Ergün POYRAZ"m daha sonra cezaevine girince arkadaş olarak 3 sefer ziyaret ettiğini, Bu görüşmelerinde kendisine anlattığı şeylerden dolayı "Genel Kurmay ve Jandarma istihbaratı çete mi" şeklinde bir yazı yazdığım, Yazısının tepkimiz.net sitesinde yayınlandığını, Bu konularda bilgi sahibi olmamasına rağmen Ergün POYRAZ'm anlattıklarından yola çıkarak yazı kaleme aldığını, Tapeler:
671
-jfV .^^+^
Tape :3471'de kayıtlı, 28.08.2007 günü saat: 13.01'de Muammer KARABULUT ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Yazılan bir yazı - haberle ilgili eksiklikleri konuştukları, Sevgi ERENEROL'un "Okudum yazıyı yalnız sana iki şey soracağım. Soruşturmasın da anlaşılan birincisi demişsin tamam bir soru sormuşsun ikincisi başka sorum yok dedi. Üçüncüsü bu soruya ivedi olarak yanıt verecek ne demek o yani ikincisi başka sorum yok" "İkincisi başka sorum yok diye bitmiş. Nokta konmuş sonra üçüncüsü diye geçmiş" dediği, Muammer KARABULUT'un "Ayrıca Genel Kurmay Başkanlığı konuyu değerlendirerek kendisine bağlı kuruluşların Çete olmadığını da açıklamalıdır" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Açıklamalıdır tamam şimdi burda ne demek istiyorsun ayrıca Ergün'ün tutuklanması ile diğer bir kaygısı da yazdığı kitaplar olduğunu söylemesidir" "Ayrıca Ergün'ün tutuklanmasında kaygısı yazdığı kitaplardır. Belki öyle yapmalıydın cümleyi" dediği, Muammer KARABULUT'un "Tamam öyle yapayım cümleyi o zaman yazdığı kitaplardır. Yazdığı kitaplardır. O kitapların başta Musa'nın çocukları olmak üzere ve diğerlerinin Musa'nın gülü ve Mücahitleri ve AKP olduğu biliniyor diyorum" "üçüncüyü kaldırıyoruz kalktı şu anda evet bu soruyu ivedi olarak yanıt verecek T.C.Başbakanlığı olduğunu biliyorum diyorum. Ayrıca Genel Kurmay Başkanlığı kendisine bağlı kuruluşların çete olmadığını açıklayacaktır diyorum. Ayrıca tutuklamasını" dediği, devamında bahsi geçen yazıyla ilgili konuşmaya devam ettikleri, Şüpheli Muammer KARBULUT Emniyette Alman İfadesinde; Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, Muhtemelen Ergün POYRAZ ile cezaevinde yapmış olduğu görüşme sonrası yaptığını, Rutin sohbet olduğunu, Yazmış olduğu yazı ve internet sitesi ile alakalı olduğunu, Ergün POYRAZ"m tutuklanması ile ilgili sorulara Başbakanlık cevap vermelidir derken, konu ile alakalı cevap verecek resmi kurumun başbakanlık olmasından dolayı böyle bir cümle kullanmış olduğunu, Tape : 3472'de kayıtlı, 03.09.2007 günü saat: 12.19'de Muammer KARABULUT ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ergun POYRAZ'm ceza evinde olması ve yazdığı kitapla ilgili konuştukları, Sevgi ERENEROL'un ".... sana çok çok selam gönderdi" "iyi bol bol kitap okuyorum diyor" "Yazmaya da başlamış zaten ama tabi elle" "Leptop olayını halledebilirse Hüseyin bey" dediği, Muammer KARABULUT'un "Peki edebilecek miymiş" diye sorduğu, Sevgi ERENEROL'un "He onu edebileceğim diyor o şey yapıyor zaten haftada iki kere galibe ona yazmasına müsaade ediyorlarmıymış öyle bir şey dedi" dediği, Muammer KARABULUT'un "Peki şey konuştunuz mu o Protestan kur-an olayını" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Konuştum o dedi ki bana gelmesi lazımdı Hüseyin beye değil şimdi Hüseyin bey lede görüştüm dedi bende ben daha okuyamadım cumaya kadar okuyayım şey yaparım dedi muammere gönderirim dedi yok dedi muammere göndermeyeceksin aslında onu Ergün e götürmeniz lazım dedi" dediği, Tape : 3473'de kayıtlı, 06.09.2007 günü saat: 17.29'de Muammer KARABULUT ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İnternet sitesinde yayınlanan bir haberden bahsettikleri, Muammer KARABULUT'un "Vallaha iyidir ee şey yazısını koyduk geldi" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Geldi mi e şeye siteye girilemiyor paşa açamıyor" dediği, ilerleyen konuşmada, muhtemelen kitap dağıtım şirketi Alfa dan bahsederek Ergun POYRAZ'm kitaplarının dağıtımından bahsettikleri, Sevgi ERENEROL'un "şey Muzaffer beye götürdük ya kitabı" dediği, Muammer KARABULUT'un ".. Kolayı" diye sorduğu, Sevgi ERENEROL'un "Tabi götürdük ee sen bana getirmiştin de ona götürdük ya verdik Ergünle birlikte" "... Ergün e götürmedik Ergün e de büyük ihtimalle Hüseyin bey kitap götürecek çünkü onun istediği bir sürü kitap var çoğunu da Gürkan bulamadı' dedim bulduklarını hiç
olmasa götür şeye ver" dediği, devamında Yeniçağ Televizyonunda Kemal KERINÇSIZ ve Erol BİLBİLİK in yapacağı programdan bahsettikleri, Tape : 3477'de kayıtlı, 16.12.2007 günü saat: 14.13'de Muammer KARABULUT ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Kemal KERİNÇSİZ'in "abi.... "Davalarına girmiş çıkmış ki en yakm dostlarından bir tanesi Ergün anlatabildim mi bu Ümraniye operasyonundan dolayı adam tutuklu yani düşüne biliyormusun yani kimler suçlanmaya çalışılıyor o yüzden bizim buna bir müdahale etmemiz lazım"... Muammer KARABULUT'un "Şimdi bende diyorum ki o konuyla ilgili çok temkinli düzgün bir açıklama yapmamız gerekiyor tamam mı" dediği, Kemal KERİNÇSİZ'in "Sen yaz abi bana bi gönder ben bi bakayım huhuki bir sakıncasının olup olmadığına bi bakayım" dediği, Muammer KARABULUT'un.." "Yani şimdi Egun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun değimli onu" "Orda hedef HABLEMİTOGLU'n dan sonda Ergun biliyorsun" ".... Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti" dediği, Kemal KERİNÇSİZ'in "Tabi şuanda örgütlü mücadele yapılamıyor mümkün değil sağlanamıyor ilerde sağlanacak o ayrı daha da sıkışacağız daha çok problem doğacak Türkiye 0 noktasına gelecek dibe vuracağız ondan sonra örgütlenmelerle ayağa kalkacağız şimdi bireysel mücadele hayırlısı Allahtan" dediği, Şüpheli Muammer KARBULUT Emniyette Alman İfadesinde; Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, Şüpheli Sevgi ERENEROL Emniyet İfadesinde; İşyerinde yapılan aramada ele geçen ve "3. sayfasında Amaç Necip'in bıraktığı yerden onun mücadelesini devam ettiren bağımsız Türkiye için aynı fedakarlık ve cesaretle mücadele eden arkadaşı, dostu, kardeşi ERGÜN POYRAZ'ı da susturmaktır,3 sayfalık el yazması imzasız yazı". İbareleri bulunan doküman ile ilgili olarak; Bu yazıyı kendisinin yazdığını, içeriğinin 18 Aralık 2007 günü İstanbul Adliyesi önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yapılan basın açıklaması olduğunu, Ümraniye Soruşturmasının amacının Ergün POYRAZ'ı susturmak olduğunu düşündüğünü, Necip HABLEMİTOĞLU cinayetinin de Oktay YILDIRIM'dan çıkan bombalar ile ilişkîlendirerek Ergün POYRAZ'ın susturulmasını sağlamak için üretilmiş senaryodan bahsetmek için böyle bir ifade kullandığını, Ulusal Güç Birliği Hareketi hakkında bir bilgisinin olmadığını, kendilerinin Milli Güç Birliği Platformu isimli bir oluşumu olduğunu ve daha sonra bu oluşumu dernekleştirerek Büyük Güç Birliği Derneğini kurduklarını, Ergün POYRAZ Tanıdığını, aile dostu olduğunu, Necip HABLEMİTOĞLU'nun cenaze töreninde tanıştıklarını, O gün bugündür çok sık görüştüklerini ve kendisini cezaevine ziyarete gittiğini, Savcılık ifadesinde; Soruşturma kapsamındaki kişilerden Muzaffer TEKİN ve Ergün POYRAZ'ın aile dostu olduğunu Ergün POYRAZ' da ele geçirilen "Sevgi ERENEROL Misyonerlik Konferansı" isimli CD' deki görüntülerin kendisine ait olduğunu, metni kendisinin yazdığını, bu konferans
metnini Türkiye' nin bir çok yerinde konferanslarda anlattığını, aynı konferansı Balıkesir ilinde de verdiğini, kendisinin misyonerleri ajanlıkla suçlamasının tarihi ve kültürel gerçekliğe dayandığını, Omanlı Devletinin yıkılmasının, Ermeni meselesinin soykırım olarak dayatılmasmm en önemli sebeplerinden birisinin misyonerlik faaliyetleri olduğunu, bu sebeple konferanslannda misyonerlik faaliyetlerini ajanlık olarak değerlendirdiğini, Afrika'ya giden misyonerlerin oradaki insanların ellerine incil verip topraklarını alması örneğinde olduğu gibi misyonerlik faaliyetlerinin dinsel amaçlı olmadığını seminerlerinde anlattığını, Üzerinde Jane-John Reel Tekstil ibareleri yazılı bulunan (19) sayfalık el yazısı ile yazılmış not defterinin; 4. sayfasının sol orta kısmında "İmza Kampanyası Ergun POYRAZ" şeklinde yazı, sağ tarafında Hrant DİNK suikastı ile ilgili ABD Dışişleri Bakanı ve Ermenistan Savunma Bakanına ait olan açıklamalar bulunduğu, Ayasofya Derneği'nin 2007 yılı içersinde yapılan genel kurulu sonucu bildiriminde "Sevgi ERENEROL Başkan, Burak GÜNEŞ, Ergün POYRAZ Cancan ERENEROL, Recep AKKUŞ, Gökhan AYGÜN, Ramazan SELÇUK, Sabri AVCI, Hacı Eyüp GÜLTEK, Necip YENİŞAN, Mehmet DEMİRLER, Turgay TÜFEKÇİOĞLU, Hüseyin Mümtaz BEYAZITOĞLU, Muammer KARABULUT, Erkan AKBULUT ve Erol ŞAHİNGİL'in isimlerinin yazılı olduğu, Adı geçen şahıslardan, Recep AKKUŞ, Erkan AKBULUT isimli şahısların derneğe müracaat formlarında aynı zamanda Büyük Hukukçular Birliği üyesi oldukları ve derneğe ait tüzüğünde yer aldığı, Aziz Türk Milleti, Bu gün burada, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde kurulan pusuda kahpece katledilen Milli şehidimiz Türk varlığının yılmaz savunucusu, Kemal'in askeri ve öğretmeni rahmetli Necip HABLEMİTOGLU'nun aziz hatırasını yad için ibareleri ile başlayan ve 2. sayfasında Değerli arkadaşlar Rahmetli Dr. Necip HABLEMİTOĞLU Türk milletinin milli şehididir ibareleri ile devam eden ve 3. sayfasında Amaç Necip'in bıraktığı yerden onun mücadelesini devam ettiren bağımsız Türkiye için aynı fedakarlık ve cesaretle mücadele eden arkadaşı, dostu, kardeşi ERGÜN POYRAZ'ıda susturmaktır, Böylelikle bir yiğit Türk evladı daha harcanmaktadır ibareleri ile devam eden ve Türk Ölür Türklük Ebedidir, ibaresi ile son bulan sayfaların arka tarafında Msn Hotmail ibaresi ve küçük yazıların bulunduğu 3 sayfalık el yazması yazı, Tapeler Tape : 1208'de kayıtlı, 14.12.2007 günü saat : 21.42'de Sevgi ERENEROL ile Banu AV AR arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Banu AVAR'ın ".. dün Nuriye ile konuşuyordum ART' de, .. Ergün POYRAZ olayı ile ilgili soruyodumda, nasıl diye sen biliyormuşun galiba" dediği, Sevgi ERENEROL'un "... ziyaretine gidiyorum devamlı" "... bir kitap daha yazdı Unakıtanla ilgili olarak" dediği, Banu AVAR'ın ".. hangisi o Musanın AKP sini okuyorum şu anda ..." dediği, Sevgi ERENEROL'un "Şimdi yeni bir tane yazdı o daha yayınlanmadı" dediği, Banu AVAR'ın Kanal B ve ART de programa çıktığını anlatarak, bu konulardan bahsedilmediğini anlattığı, Sevgi ERENEROL'un "... malesef her ikisininde, hem Muzaffer TEKİN' in, hem Ergün POYRAZ' in ismi geçirilmiyor artık alehte çok oldu..." dediği, bir süre şahıslarla ilgili açılan davalardan bahsettikleri, Segi ERENEROL'un, her iki şahısla ilgili Savcının iddianame hazırlamadığını, sürekli oyaladıklarını, psikolojik baskı yapıldığını anlattığı, 674'
Tape :1234'de kayıtlı, 22.12.2007 günü saat : 11.39'de Sevgi ERENEROL ile Bahadır BERK arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Bahadır BERK'in "Ben Askeri Savcı Bahadır yarbay" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Nice mutlu güzel bayramlara" "Daha güzel bir Türkiyede inşallah kutlarız" dediği, Bahadır BERK'in "İnşallah, Ergün beyden hiç haber alryomusunuz çıkmadı değilmi daha ..." dediği, Sevgi ERENEROL'un "Ben her pazartesi onu ziyarete gidiyorum" dediği, Bahadır BERK'in "Selamımı söyler misiniz" "Hangisinde şimdi hangi Cezaevinde?" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Şeyde Kandıra F Tipinde" dediği ve ceza evi ziyaretlerine herkezin alınmadığından bahsettiği, Bahadır BERK'in de Savcı olarak kendisinin girebileceğini ancak yanlış anlaşılma olmasın diye gitmediğini anlattığı, devamında "Siz yürekten yanında olduğumuzu söyler misiniz ben onunla çıkışta zaten görüşücem" dediği, ilerleyen konuşmalarda Sevgi ERENEROL'un da Noel Bayramı için davet ettiği, Bahadır BERK'in de Sevgiyi bir davete çağırarak "27 Aralıkta Profesör Doktor Aygün AKTAR'la beraber" "... Dumlupınar Üniversitesindeydi" "Şimdi ordan kovdular KTÜ'ye geçti Giresun Eğitim Fakültesinde ..." "Yani canmı kurtardı diyelim Azeriydi Profesörümüz" dediği, Tape : 1239'de kayıtlı, 23.12.2007 günü saat : 11.29'de Sevgi ERENEROL ile Orhan....? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Orhan'ın "... ŞEYİ TAKİP EDİYORSUNUZ TABİ MUZAFFER'!" dediği, Sevgi ERENEROL'un ..."... ŞİMDİ ERGÜN'ÜN ÜSTÜNDE OYUNLAR OYNANIYOR ORADAN ACABA YAKALARMIYIZ MAKALARMIYIZ DİYE UZATIP DURUYORLAR TABİ ERGÜN'DE DE BİR ŞEY YOK YAZARIN NE OLACAK BÜTÜN ARŞİVİ NORMAL OLARAK ETRAFTA BULUNAN HABERLERDEN OLUŞUYOR" dediği, Türkiye'nin iyi yolda olmadığından bahsederek, Orhan'ın ... Dün baktım Bahçeli kükrüyor neyi kükrüyorsun" ".... soytarı neyi kükrüyorsun" dediği, bir süre gündemi değerlendirerek laiklik üzerine sohbet ettikleri, *Tape: 3113 24.08.2007 tarihinde, saat: 13:40 sıralarında, Sevgi ERENEROL isimli şahsın, Çetin ELMAS isimli şahıs ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde; Sevgi ERENEROL'un "....TEK SORUNUMUZ İŞTE BİLİYORSUNUZ ARKADAŞLARIMIZI TOPLAYIP DURUYORLAR YİNE ÖYLE TÜRK OLUNCA KİTAPTA YAZSAN HAPSE ATILIRSIN KONUŞSAN DA ATILIRSIN SADECE MİLLETİ İZLEYİP MİTİNGLEREDE KATILSAN ATILIRSIN ÖBÜRKÜLER SAYIP SÖVERLER BÜTÜN DÜNYA SENİN TEPENE BİNER..." diyerek Ümraniye soruşturması çerçevesinde tutuklanan şahısların haksız yere tutuklandıklarını ve ülkemiz içerisinde sanki bir kesimin diğer kesime karşı baskı uyguladığı, bağımsız mahkemelerin vermiş olduğu kararlan saptırarak kendi görüş ve düşüncesine göre yorumladığı. Çetin ELMAS isimli şahsın da "DOĞRU DOĞRU DEVLET HAİNİ OLUP ÇIKIPTA HEPİMİZ ERMENİYİZ, ERMENİ OĞLU ERMENİYİZ DİYİNCE BİR ŞEY YOK" diyerek, dinlenen şahsın kendisine vermiş olduğu saptırma haberlerden ülkemizde bir etnik aynmcılık olduğu şeklinde beyanda anlaşılmaktadır. Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak;Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, konuştuğu şahsın Gazi Üniversitesinde öğretim üyesi olan Çetin ELMAS olduğunu, Çetin ELMAS'm evlendiği müjdesini aldığını ve onun için konuştuğunu, arkadaşlarımızı toplayıp duruyorlar derken Muzaffer TEKİN ve Ergün POYRAZ'ı kast ettiğini, *Tape: 3120 30.08.2007 tarihinde, saat: 13:37-sıralarında yapmış oldukları telefon görüşmesinde; Sevgi ERENEROL'un Orhan. v. isimli şahıs iîe yaptığı
f/fa
görüşmede; Orhan.... isimli şahsın; "O ZAMAN HERKESİ TEVKİF ET, İLERDE NASILSA BİR SUÇ İŞLER..." şeklinde konuşmasına istinaden, Sevgi ERENEROL'un "...ÖYLE ÖYLE ERGÜN'ü de O ŞEKİLDE ALDILAR, ÇETE METE DEDİLER, ONDAN SONRA DEDİLER Kİ, ŞAYET GENEL KURMAY İSTİHBARATI VEYA JANDARMA İSTİHBARATINDA ÇALIŞTIĞINI SÖYLE, SENİ SERBEST BIRAKALIM. DÜŞÜNEBİLİYORMUSUNUZ RESMEN AÇIK SEÇİK PAZARLIK YAPMIŞLAR BÖYLE ...." Diyerek, Ümraniye soruşturması sonucu tutuklanan Ergun POYRAZ' m haksız yere tutuklandığını ve soruşturmayı yürütenlerce asılsız isnatlarda bulunulduğu şeklinde görüşmeler yaparak, bu konuyu sürekli olarak gündem tuttuğu, Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak; Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, konuştuğum şahsın 0535 928 30 62 numaralı hattı kullanan Orhan ÇETİNKOL isimli bir dostu olduğunu, bu şahsın Muzaffer TEKİN'in de bir arkadaşı olduğunu, konuştuğu konunun Ergun POYRAZ'a gözaltında yapılan teklif konusu olduğunu ve sonrasında siyasi partiler ile alakalı konuştuklarını, *Tape: 3136 02.10.2007 tarihinde, saat: 18:32 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un Kemal KERİNÇSİZ isimli şahısla yapmış oldukları görüşme; Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi ERENEROL'a "YANİ STRATEJİDİR BU." dediği Sevgi ERENEROL'unda "HI HI İYİ İYİ ZATEN ONUN İÇİN BENDE BÖYLE BİR TEKLİFTE BULUNMUŞTUM SİZE ..." diyerek, Muzaffer TEKİN VE Ergun POYRAZ ile alakalı olarak yeni stratejiler belirlemeleri gerektiğini, bunun bir milli mesele olduğu söyleyerek konuya ne kadar önem verdiklerini, tutuklu bulunan şahısların milli dava için tutuklandıklarını kamuoyuna lanse ederek milliyetçilerin bu ülkede tutuklandıkları şeklinde beyanlarda bulundukları, Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak; Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, Muzaffer TEKİN'in avukatlarının Ümraniye dosyasını incelediklerini, bu konu ile alakalı konuşma olduğunu, Tolga isimli şahsın Kemal KERİNÇSİZ'in bir avukat arkadaşı olduğunu, Tv programına kendisini davet edecek olduğunu, Mustafa ERKAL"m da TV programına davet edilecek kişi olduğunu, *Tape: 3200 28.11.2007 tarihinde, saat: 16:30 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un Kemal KERİNÇSİZ ile Ergun POYRAZ' ı cezaevinde ziyareti ile alakalı olarak yapmış olduğu görüşmede; Kemal KERİNÇSİZ in Sevgi ERENEROL' a hitaben "....ONUNDA BİZE TEKLİFİ VAR DİYOR Kİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI OLARAK BANA BİR ÖDÜL VERİLSİN DİYO ...." Sevgi ERENEROL' da "TAMAM" diyerek, konuyu onayladığı, Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak; Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, Kemal Kerinçsiz"in Ergün Poyraz cezaevinde iken sivil toplum kuruluşları olarak 0"na bir plaket vermeyi teklif ettiğini, sonrasında telefonun kesildiğini, başka bir konuymayla alakalı olarak da, Kemal Kerinçsiz"in Ergün Poyraz"a plaket verilmesi konusunu Ülker Salman"a da soralım dediğini, Şüpheli Hakan ŞANLI Emniyet İfadesinde Ergün POYRAZ isimli şahsı 2002 veya 2003 yıllarında yine bir resepsiyon veya yemekte tanıdığını, Ergun POYRAZ'a kartvisitini verdiğini, 'Bu resepsiyondan üç-dört hafta geçtikten sonra Ergun POYRAZ'm kendisini telefonla arayarak on-onbeş dakika ziyarette
bulunup bulunamayacağını sorduğunu ve kabul ettiğini, Ergun POYRAZ'm işyerine geldiğini, maksimum onbeş dakikalık bir görüşmelerinin olduğunu, Görüşmelerinin konusunun genel konular olduğunu, Daha sonrasında bu tarihe kadar kendisini ne gördüğünü ne de bir konuşmalarının olduğunu, Kendisini yazar olarak tanıttığını, Kartvisitini de mesleğinden dolayı verdiğini, En son olarak basından tutuklandığını duyduğunu, Savcılık İfadesinde: Ergün POYRAZ'ı da 2002-2003 yıllarında bir resepsiyonda tanıdığını, daha sonra iş yerine bir kere geldiğini, Kendisi ile onbeş dakika görüştüklerini, Daha sonra bir daha hiç görüşmediklerini, Emin ŞİRİN Emniyet İfadesinde; 17.08.2007 GÜN VE SORUŞTURMA NO 2007/1536 SAYILI TALİMATI İLE DETAYLI ARAŞTIRILMASI İSTENİLEN SAVCILIĞA HİTABEN "SAYIN SAVCIM" İLE BAŞLAYAN VE SİZE ŞU AN TAMAMI OKUNAN İHBAR MEKTUBUNDA GEÇEN KONULAR HAKKINDA sorulduğunda; İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ isimli şahıslarla yüzyüze görüştüğünü, Eğer fotoğrafı çekilmiş ise bunun normal herkesin bulunabileceği bir ortamda çekildiğini, Bir gizli toplantıda çekilmesinin mümkün olmadığını, Atila UĞUR'un verdiği hiçbir gizli bilgi ve belge olmadığını, Ergün POYRAZ ile ilişkisi varsa onu bilmediğini, Savcılık İfadesinde; 14-15 numaralı fotoğraf sorulduğunda; bu resimlerin de yine bir pastanede ERGUN POYRAZ' m talebi üzerine onun seçtiği yerde yapmış olduğu görüşme ile alakalı olduğunu, Her iki görüşme talebinin de bu şahıslardan geldiğini, fotoğrafların çekildiğinden haberinin olmadığını, Ancak her iki şahsında kendisini kendi belirledikleri yerlere çağırdıklarına göre fotoğrafları da bu şahısların çekmiş olduklarını düşündüğünü, Kendisini telefonlarının 0 532 262 68 84, meclis telefonunun 0 312 420 63 04 veya 05 olduğunu, ERGÜN POYRAZ ile HAKAN ŞANLI vasıtası ile tanıştığını, Kendisi ile daha önce bir kaç sefer görüştüğünü, Ancak İSMAİL YILDIZ ile görüşmemden kısa bir süre sonra ERGÜN POYRAZ'nın kendisini telefonla arayarak randevu istediğini ve fotoğrafın bulunduğu pastaneye çağırdığını, Maddi durumunun iyi olmadığını, kitap yazdığını, parasız kaldığını ve memleketi Aydın' a gitmek istediğini anlattığını Daha sonra da kendisi ile 3 yıldır görüşmediğini, Bundan önce kendisi ile bir kaç sefer HAKAN ŞANLI'nın bürosunda ve mecliste görüştüğünü, HAKAN ŞANLI'yı 2001 senesinden beri tanıdığını, kendisini KARADAYI'nın yeğeni olarak tanıtan, sempatik, yedek parça işleri ile uğraşan bir kişi olduğunu, Kendisini 2001 senesinde Caddebostanda klasik arabalar satan bir galeri sahibi arkadaşı vasıtası ile tanıdığını, Ankara' ya gittiğimde dostluk gösterdiğini, ERGÜN POYRAZ meselesine gelince bir gün kendisine ERGÜN POYRAZ'ı şikayet ettiğini, Zira ERGÜN POYRAZ yazmış olduğu bir kitapta ismimi TAYYİP ERDOĞAN'm belediye ihale yolsuzluklarında çiçek ihale yolsuzluğuna karıştığımı ifade ettiğini, kendisini tanımadığı halde bu nedenle kızgın olduğunu, HAKAN ŞANLI'nın "ERGÜN POYRAZ'ı ben tanırım, iyi çocuktur, kendisi ile seni tanıştırayım" dediğini, Tanıştıklarında kendisine neden böyle yazdığını sorduğunu, Zira bahsettiği davada hakkımda takipsizlik karan verildiğini, Ergün POYRAZ'm da kendisine sürecin DGM' de başladığını, ancak değişen kanun ile Ağır Cezaya intikal ettiğini ve o sırada ek takipsizlik aldığını söylediğini, Bunun için beni kitabında bu şekilde suçlaş olduğunu, Kendisinin de Ergün POYRAZ'a hata ettiğini, çünkü takipsizlik aldığımı, yazı şeklinin rendice edecek mahiyette olduğunu söylediğini, Sonraki görüşmelerinde de AKP hakkında bilgi verip veremeyeceğimi sorduğunu, kendisine "benden fazla bilgi senin kitaplarında var" dediğini, Bu anlattığı hadisenin millet vekili olduğu dönemde
671,
olduğunu, HAKAN ŞANLPnm bildiğim kadarı ile ERGUN POYROZ ile görüşüp dost olduğunu, HAKAN ŞANLI ile son 3 senedir görüşmediğini, Şüpheli Hayrullah Mahmut Özgür Emniyet İfadesinde Ergün POYRAZ ile 2006 Nisan Mayıs aylarında bir lokantada buluştuklarını, internet ortamında Emin ÇÖLAŞAN aleyhine yazılar yazdığını, Ergün POYRAZ'm da Emin ÇÖLAŞAN'm samimi arkadaşı olduğunu, Emin ÇÖLAŞAN'm muhtemelen Ergün POYRAZ'ı bir bakıma aramızı bulmak amacıyla kendisine gönderdiğini, Ergün POYRAZ ile buluşmalannda Medya, YAŞ, vb. konularda konuşup aynldıklanm, Bu konuşmanın detaylanm internette yayınladığını, Bir daha ne telefon nede yüz yüze görüşmediklerini, Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ Savcılık İfadesinde: Şüpheli Ergün POYRAZ ile yaklaşık 1,5 yıl kadar önce İstanbul'da bir konferansta tanıştığını, İstanbul'a geldiğinde görüşmüş olabileceğini, Danıştay davası ile ilgili olarak Ankara'ya gittiğinde evinde bir defa görüştüklerini, bir de telefonla birkaç defa konuşmalarının olduğunu, Ümraniye davasında tutuklandıktan sonra kendisinin vekilliğini aldığını, İstanbul' da başka tanıdığının olmadığını ve sevdiği bir yazar olduğu için avukatlığını aldığını, 3005 sayılı tape okunup sorulduğunda; Görüşmede belirtilen kitabın "MUSANIN ÇOCUKLARI" isimli kitap olduğunu, yazannm şüpheli Ergün POYRAZ olduğunu, Abdullah GÜL'ün Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine toplatılması konusunda başvurmuş olduğunu ancak talebinin reddedilmiş olduğunu, konuşmada geçen Emin HOCA'nm şüpheli Emin GÜRSES olduğunu, 3042 sayılı tape okunup sorulduğunda; Ergün POYRAZ'm cezaevinde yeni bir kitap yazdığmı bu kitaptan dolayı da kendisine düzenlenecek olan gıyabmda bir törenle ödül verilmesi ve bu yolla da kitabının tanıtılmasını istediğini, kendisine söylemiş olduğunu, kendisinin de bunu Sevgi hanıma aktardığını, ancak böyle bir ödül verilmediğini, Şüphelinin ikametinden elde edilen tarafımızdan (5) numara ile numaralandmlan Cd'nin yapılan çözümünde; 21.04.2007 tarihinde Yeniçağ Tv'de "Medeniyet Dediğin" isimli programda Kemal KERİNÇSİZ'in program sunuculuğunu yaptığı, Program konuklannm Erol BİLBİLİK, Emekli Bir Paşa, ........... ve Ergün POYRAZ isimli şahıslar olduğu görülmüş, program katılımcılannm yapmış olduğu konuşmalardan bölümler aşağıya çıkartılmıştır. Ergün POYRAZ: Abdullah GÜL geçmişine baktığımızda sayın hocamın dediği gibi Milli Türk Talebe Birliğinden bu yana gelen yetiştirilme tarzı ve yine Yahudi Örgütleri ile AKP'yi ilk buluşturan biri olması ile dikkat çekiyor ................................ AKP kapatılmayı bin defa hak eden Yaşamaması Gereken Bir Parti....... Kemal KERİNÇSİZ: ....... Sayın Ergün POYRAZ'm "Musa'nın Çocukları Tayyip ve Emine' diye bir kitabı "Musa'nın Çocukları" birkaç günlük süre içerisinde 23. baskıya ulaştı. Şeklinde kitabı tanıttığı .... Ergün POYRAZ: ................. ciddi bir araştırma yapıldığında ciddi bir teftiş yapıldığında görülecektir ki halkımız devlet soyula soyula hiçbir kalmadı, ......... Kemal KERİNÇSİZ: Sayın Paşam diye konuşmaya başlayıp iktidar alehine konuştuğu Emekli Paşa: Askerler yan gelip yatmıyor şeklinde konuşma yaptığı
rA4ju^->- 4$WÇ5^7
Kemal KERINÇSIZ: Zahide UÇAR Internet Ajansa Yazan Sayın Zahide Hanım konumuz Cumhurbaşkanlığı, adayları tek tek tartışıyoruz tabi bizim için önemli olan siyasal geçmişleri ve istikbalde görev aldıkları takdirde yapabilecekleri, şeklinde konuşma yaptığı Telefon ile Bağlana Zahide UÇAR: Programın akışını destekleyen konuşmalar yaptığı, Erol BİLBİLİK: ............ Ya bunlar cemaat partileri tamam da iktidarı gasp ettikleri için ...... mutlak suretle kapatılması lazım bu partiyi bu güne kadar kapatmayan bütün Cumhuriyet Başsavcıları vatan hainidir. Açık kapat Vural SAVAŞ yüz kere söyledi yüz kere kapatınm dedi kapattı zaten adam kapattı zaten ya bunlarla mı uğraşacağız satmışlar gidiyorlar ya sahipsiz mi? şeklinde kelimeler kullandığı devam eden konuşmasında Türkiye'yi uçuruyor, yani burada meclise bakamayız meclis hain dolu kardeşim şeklinde konuşmalann devam ettiği, Program sunucusu Kemal KERENÇSIZ'in konuşmacılann konuşmalannı destekleyici, yönlendirici ve örnekler ile programının tansiyonunu yükseltici müdahalelerde bulunduğu görülmüştür. Şüphelini Kemal KERİNÇSİZ'in iş yerinden elde edilen SAMSUNG marka olan bilgisayar hard diskinin yapılan incelemede; 1-"AYASOFYA.doc" isimli dosyada; Ayasofya Derneğinin tüzüğü olduğu görülmüştür. Derneğin kuruculan olarak Sevgi ERENEROL (Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü), Cancan ERENEROL, Ergun POYRAZ (Yazar), Kemal KERİNÇSİZ (Avukat), Muammer KARABULUT (YAZAR), Turgay TÜFEKÇİOĞLU (Yazar-Sanayici), Erol ŞAHİNGİL, Hanifı ALTAŞ (Avukat), Gökhan AYGÜN (Yönetici), Burak GÜNEŞ (Avukat) ve Hüseyin Mümtaz BAYAZITOĞLU (YAZAR)'nun belirlendiği görülmüştür. Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in iş yerinden elde edilen, WESTERN DIGITAL marka, seri numarası WCAM9C643632 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede; l-"20 EKİM 2006 CUMA TOPLANTI TUTANAGI.doc" isimli dosyada; 20 Ekim 2006 tarihinde kimliği belirlenemeyen bir şahsın Başkanlığında gerçekleştirilen bir toplantıda alman kararlar olduğu, alman notlardan toplantıda Levent TEMİZ, Hüsnü CANGİL Ahmet PULATOGLU, Necip, Ülger, Demirlek, Necdet, İnan, Eyüp, Yüksekdağ, Cevat, Burak, Yıldınm, ERGENEKON Terör Örgütü operasyonu kapsamında göz altına alınarak mahkemeden serbest bırakılan Atilla AKSU ve ERGENEKON Terör Örgütü operasyonu kapsamında göz altına alınarak tutuklanan Sevgi ERENOL'un da bulunduğu, toplantıda alman kararlar ve bu kararlan kimlerin uygulayacağı hakkında görev dağılımı yapıldığı, Toplantıda alman kararlara EREGENEKON operasyonu kapsamında yakalanarak tutuklanan Ergun POYRAZ ve soruşturma kapsamında tutuksuz yargılanan Kemal ALEMDAROĞLU'nun da konu edildiği anlaşılmıştır. 2-"DİVANll.doc" isimli dosyada; Ayasofya Derneğinin 18.04.2007 tarihli Divan Tutanağı olduğu görülmüştür. Tutanakta Divan Heyeti Başkanlığı'na Sevgi ERENEROL, yardımcılığına Cancan ERENEROL, katipliğe Burak GÜNEŞ'in getirildiği, asil yönetimin Burak GÜNEŞ, ERGENEKON operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan Sevgi ERENEROL ve Ergun POYRAZ'dan oluştuğu, ERGENEKON operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan Muammer KARABULUT'un ise yedek Denetim Kurulu üyeliğine seçildiği anlaşılmıştır. 3-"ÖZEL TELEFONLAR-l.doc" isimli dosyada; ERGENEKON operasyonu kapsamında göz altına alınarak tutuklanan Kemal KERİNÇSİZ'e ait 333 adet (şahıs ve kurumlar) telefon listesi olduğu görülmüştür.
Söz konusu listede ERGENEKON operasyonu kapsamında göz altına alman Ergun POYRAZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Muammer KARABULUT, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Rıfat YÜZBAŞIOĞLU'nun da bulunduğu anlaşılmıştır. TAPELER: Tape No: 3123 03.09.2007 tarihinde, saat: 12:04 sıralarında yapmış oldukları telefon görüşmesinde; Sevgi ERENEROL'un Kemal KERİNÇSİZ isimli şahıs ile yaptığı görüşmede; Kemal KERİNÇSİZ'in " .......... ŞÖYLE DİYORUM BEN ŞEY YAPALIM BU CUMHURBAŞKANI MESELESİNİ İŞLEYELİM BU HAFTADA ............ , BOL BOL ERGÜN'ÜN KİTABINDAN EEE GÜL MESELESİNE DOKUNALIM. EVET HI HI... EEE TAM ZAMANIDIR ÇÜNKÜ BU ADAMIN NİTELİKLERİNİ SAYIP DÖKMEK, EE BÖYLEDE ERGÜN MESELESİNE DE DOKUNMUŞ OLURUZ ORDA ..." diyerek, Yeniçağ Televizyonunda Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile alakalı yapacakları programda Ümraniye soruşturmasında tutuklanan Ergun POYRAZ' ı da kamuoyu gündemine taşıyarak, gündem oluşturmaya çalıştıkları, Tape No: 3136 02.10.2007 tarihinde, saat: 18:32 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un Kemal KERİNÇSİZ isimli şahısla yapmış oldukları görüşme; Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi ERENEROL'a "YANİ STRATEJİDİR BU." dediği Sevgi ERENEROL'unda "HI HI İYİ İYİ ZATEN ONUN İÇİN BENDE BÖYLE BİR TEKLİFTE BULUNMUŞTUM SİZE ..." dediği, KEMAL KERİNÇSİZ'de; "mecburen böyle yapıcağız artık, dedim ki bakın şimdiden çalışmaya lazım işte çalışmak gerekir ben dökümlerin tahlillerini yapacağım hukuki tahlillerini sizde mastır planın tahlillerini yapın onu bitirdikten siz bana verin benimkini ben size vereyim, karşılıklı karşılaştıralım, arkasından diğer ifadelerin tahlillerine geçelim tek tek böylelikle bir ana çatıyı kuralım üç bölümden ibaret bir tane cd diğeri mastır planı diğeri de efendime söyleyeyim ifadelerin tahlilleri olsun yani tam hazırlıklı olalım iddianame yazılır yazılmaz hemen itirazımızı yapalım", "bu bir müvekkilin değil ki senin bu milli bir mesele" diyerek, Muzaffer TEKİN VE Ergun POYRAZ ile alakalı olarak yeni stratejiler belirlemeleri gerektiğini, bunun bir milli mesele olduğu söyleyerek konuya ne kadar önem verdiklerini, tutuklu bulunan şahısların milli dava için tutuklandıklarını kamuoyuna lanse ederek milliyetçilerin bu ülkede tutuklandıkları şeklinde beyanlarda bulundukları, Tape No: 3200 28.11.2007 tarihinde, saat: 16:30 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un Kemal KERİNÇSİZ ile Ergun POYRAZ' ı cezaevinde ziyareti ile alakalı olarak yapmış olduğu görüşmede; Kemal KERİNÇSİZ in Sevgi ERENEROL' a hitaben "....ONUNDA BİZE TEKLİFİ VAR DİYOR Kİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI OLARAK BANA BİR ÖDÜL VERİLSİN DİYO ...." Sevgi ERENEROL' da "TAMAM" diyerek, konuyu onayladığı, Tape : 3477'de kayıtlı, 16.12.2007 günü saat:14.13'de Muammer KARABULUT ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle; M.KARABULUT'un "Yani şimdi Egun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun değimli onu" "Orda hedef HABLEMİTOĞLU'n dan sonda Ergun biliyorsun" "Adam yani Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti" dedikleri, Vedat YENERER Tape:
^f\ ■* ^
' V'*.' „*
680
(Mt. /
'
*"'\
Tape no: 1532 22.01.2008 günü saat:21.34 de paşam diye hitap ettiği Nejat ESLEN isimli şahıs ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde özetle; NEJAT'IN, İyi çok şükür ne o toparladılar milleti ya nedir bu, devamında PKK lılar mecliste dolaşıyor vatan severleri topluyorlar dediği, VEDAT'IN Ve göz altına almanlar için de aralarında trafik cezası bile yememiş insanlar var ve terör örgütünün adını da Ergenekon olarak koymuşlar yazışmalarda da Ergenekon terör örgütü diye söz ediyorlarmış dediği, devamında NEJAT'IN Evet Vedat GÜLER KÖMÜRCÜ de onların içlerinde dediği devamında Vedat'ın Ya çok özel dosyalar bilgiler devamlı yayınlıyor nerden geliyor bilmiyorum ama dediği devamında VEDAT'IN Yani orta da aynı Ergün Poyraz'a yapılan oyun var efendim devletin gizli sırrına ulaşmak dediği devamında NEJAT'IN Bundan bir şey çıkmaz ama bi onların burnunu sürterler yani o olur dediği, TELEFON İRTİBAT ERGÜN POYRAZ'm simkart ve telefon rehberinde;: Sevgi ERENEROL-05323678060, Kemal KERİNÇSİZ05332949190, Kemal KERİNÇSİZ-05322143354, Muammer KARABULUT 05468221246, İsmail YILDIZ 05337138603, Halil Behiç GÜRCİHAN 05465959046, Oktay YILDIRIM 05425315368, Şeklinde kayıtlara rastlandığından adı geçen şüpheliler ile irtibatlı olduğu,
e-hukuki durumunun değerlendirilmesi, Şüpheli Ergün POYRAZ ifadesinde; samimiyetim yok dediği halde Halil Behiç GÜRCİHAN'a yazmış olduğu kitabı bilgisayar ortamında verdiği, verilen kitabın adının "Tarikat, Ticaret, Siyaset ve Cinayet" olduğu, kitap içeriğinde Hablemitoğlu cinayeti ile İhsan GÜVEN'in öldürülmesi cinayetlerinin güvenlik güçlerince gerçekleştirildiğinin iddia edildiği, aynı kitap içeriğinde Genel Kurmay Başkanlığına ait gizli içerikli iç tehdit raporunun bulunduğu, şüpheli bu kitabı vermediğini beyan ettiği halde kitabın Halil Behiç GÜRCİHAN'da word belgesi olarak yazılı halde bulunması, bastırması için bu kitabı verdiğinin anlaşıldığı, buradan da aralarındaki örgütsel irtibatın bulunduğu anlaşılmaktadır. Aramalar neticesinde; şüpheli Ergün POYRAZ'da devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken çok gizli belgeler ele geçirildiği, bu belge özelliğine bakıldığında dış tehdit raporu olarak adlandmlan Türk Silahlı Kuvvetlerine ait belge olması göz önüne alındığında, çok gizli belgenin şüphelide bulunmasının araştırmacı yazarlıkla alakasının olmadığı, bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından şüpheliye verildiği anlaşılmaktadır. Şüpheliye ait koruma notları göz önüne alındığında; MGK Genel Sekreterliği'nden, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR'la makamında görüşmeler yaptığı, Emniyet Müdür yardımcısının tayin işi için bizzat MGK Genel Sekreterine kadar gidip görüşebildiği, Mülkiye Başmüfettişlerinden Teftiş Kurulu Başkanına kadar birebir toplantılar yaptığı, Yargıtay'da görülen davalar için Yargıtay üyeleriyle toplantılar yaptığına ilişkin notlar olduğu görülmüş, bu davalara şüpheli Ergün POYRAZ'm müdahil olarak katılması hususları değerlendirildiğinde; sıradan bir yazar olarak bunları yapmış olmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, Şüpheli Ergün POYRAZ, bizzat ERGENEKON terör örgütü adına bu tür kişilerle görüşüp edindiği bilgi ve belgeleri kitaplarında yazıp, bu kitapların dezenformasyon amaçlı olarak kullandığı, özellikle kitaplarını da bilgi ve belgeleri edindiği üst düzey kamu görevlileri ve askeri şahıslara verip bu şekliyle karapropaganda yapılmasını üst düzeyde gerçekleştirdiği ve örgütsel bazda darbeye zemin hazırjjifflaâsı yönüyle bu kitapların yayınlanıp dağıtıldığı, söz konusu kitapların içeriğinde^zelliMe fifeblemitoğlu Cinayeti ile
(ym* 681
*/ *
"A^Ff*
İhsan GÜVEN cinayetlerinin bizzat Devletin güvenlik güçlerince yapıldığı şeklindeki ithamlardan da örgütün amaçlan doğrultusunda kitapları yazıp yayınladığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut telefon görüşmeleri göz önüne alındığında, bizzat bazı kitapların örgütün yöneticileri arasında bulunan Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT tarafından yazılıp son şekli verilip sanki cezaevinde tutuklu bulunan Ergün POYRAZ tarafından yazılmış gibi bastırılma aşamasına getirildiği anlaşılmıştır. Şüpheli ek ifadesinde Muammer KARABULUT'un yazacağı kitaplarla alakalı olarak hiçbir bilgi ve belge vermediğini beyart ettiği halde bu konudaki Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT arasındaki görüşmelerde kitapta yazılacak cümlelere kadar bizzat Sevgi ERENEROL tarafından belirlendiği, buradan da yazılan kitapların ERGENEKON terör örgütü tarafından yazdırılıp Ergün POYRAZ tarafından yazılmış gibi piyasaya sürüldüğü, şüphesini doğurduğu, kitapların gerçeği araştırmaktan çok dezenformasyon amaçlı ve devletin güvenlik güçlerini zan altında bırakcak şekilde ifadeler kullanılmasından da anlaşlmaktadır. Şüpheli Ergün POYRAZ'm Ayasofya derneğine üye olduğu, tüm ceza evi işleri ve avukatlık işlerinin Sevgi ERENEROL tarafından takip edildiği, hem Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN hem Ergün POYRAZ'm avukatlığının bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticisi olmaktan tutuklu bulunan Kemal KERİNÇSİZ tarafından yürültüldüğü ve bu iki kişiye de aileleri dışında görüşebilen kişilerden birinin de yine Sevgi ERENEROL olması aralarındaki örgütsel irtibatları ortaya koymaktadır. Şüphelinin yazdığı kitaplarda Başbakanı, Meclis Başkanını ve Dışişleri Bakanını Yahudi ve Ermeni göstermek suretiyle de halkı hükümete karşı isyana tahrik suçlanna zemin hazırlayıp ERGENEKON terör örgütünün bu yöndeki amaçlanna hizmet ettiği anlaşılmaktadır. Şüphelinin yazdığı kitapta İhsan GÜVEN cinayetini aynntıh olarak anlattığı ve cinayeti güvenlik güçlerinin işlediğini iddia edip aynntılan ve delillerin karartıldığmı iddia etmiş ise de, hem kendi bilgisayanndan elde edilen notlarda hem de yukanda bulunan 16.12.2007 tarihinde şüpheli Kemal KERİNÇSİZ in, Muammer KARABULUT ile yaptığı görüşmede "M.KARABULUT'un "Yani şimdi Ergun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun değil mi onu" "Orda hedef HABLEMİTOĞLU'ndan sonra Ergun biliyorsun" "Adam yani Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti" şeklindeki görüşmeyi kendi arkadaşlannın yaptığı, Bilgisayannda kendisinin yazdığını beyan ettiği notlarda, "Ercüment Mitçi" başlıklı İhsan GÜVEN cinayeti ile alakalı olan "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nın telkinleri ile öldürüldü. Erken dönmeseydim ben de İ. Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara'da beni tuvalete bile yalnız göndermeyen korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için binbir numara çektiler." Şeklinde yazdığı. Şüpheli Ergün POYRAZ in bu durumu örgüt içindeki yakın arkadaşlanyla paylaştığı ve bilgisayanna not ettiği halde yazdığı kitapta bu hususa yer vermeyip İhsan GÜVEN cinayetinin güvenlik güçlerince öldürüldüğünü iddia etmeside bilgidiği gerçekleri gizleyip ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN kendisine verdiği talimatlar gereği kitaplarda gerçekleri yazmayıp hedef saptırmaya yöneldiği anlaşılmaktadır. Bilgisayanna yazdığı Notlar içinde adı geçen "Oğuzcan HANLI" diye birini tanımadığını, Oğuzhan ŞANLI diye bir korumasının olduğunu, belki soyismini yanlış hatırlamış olabileceğini, beyan ettiği, ancak evinde ele geçirilen kendi korumalanna ait olduğu içeriğinden anlaşılan notlar da Oğuzcan Hanlının resmi koruması olduğu, İhsan
Güvenin evine gidip 3.5 saat görüşme yapıp yaptığı görüşmeyi de gizlice kaydedip Halen tutuklu bulunan Hasan Atilla Uğur'a götürüp teslim ettiği halde bu hususa da inkar ettiği, Notlar bölümünde geçen "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nın telkinleri ile öldürüldü. Erken dönmeseydim ben de İ. Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara'da beni tuvalete bile yalnız göndernıeyen korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için binbir numara çektiler."Şeklindeki bölümün kendisine ait olmadığını, gerçekleri kitabında yazdığını, gerçek olsaydı kitabına yazacağını, Örgüt soruşturması ile kitabın bağlantısını anlayamadığını, beyanında belirtmiş olup bu konunun örgüt üyeleri arasında da bilinmesine rağmen hiçbir şekilde dile getirilmediği, bu konuda yazdığı kitapta olayı anlatmadığı önce notların kendisine ait olduğunu söylemesine rağmen daha sonra inkar etmesi, İhsan GUVEN'in evine gidip üç saatlik görüşme yapıp arkasından jandarma teknik istihbarat başkanı Atilla Albayla görüşmesi, bu görüşmede kendisiyle alakalı belgeleri almasına rağmen, İhsan GÜVEN ile fırsat buldukça her zaman görüştüğünü, ancak kendisinden her hangi bir bilgi belge almadığını, İhsan GUVEN'in kendisine bazı konularda anlattığı şeyler olduğunu, onun dışında her hangi bir belge vermediğini, bilgisayarında çıkan İhsan GÜVEN ile alakalı belgelerin ölümünden sonra tanıyan biri tarafından kendisine verildiğini verenin ismini açıklamak zorunda olmadığını, beyan ettiği bilgisayarında İhsan GÜVEN'le alakalı birçok bilgi ve belgenin bulunduğu, hatta İhsan GÜVEN'le zamanın MGK genel sekreteri olan Cumhur ASPARUK'la yaptığı telefon görüşmesini bile kitabında yayınladığı, bu görüşmeyi kimin kaydettiğini söylemediği, söylemek zorunda olmadığını beyan etmiştir. Şüpheli Ergün POYRAZ'm, şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL, İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, Muammer KARABULUT, Habip Ümit SAYIN, Doğu PERİNÇEK, Emin GÜRSES, Hayati ÖZCAN ve Hikmet ÇİÇEK ile örgütsel bazda irtibatlarının bulunduğu, şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in Ergün POYRAZ'm Ankara'daki evine bile geldiği, şüpheliler arasındaki irtibatların arkadaşlıktan kaynaklanan irtibatlar olmadığı tamamen örgütsel irtibatlar olduğu, şüpheli irtibatlı olduğu yüksek rütbeli askeri şahıslardan elde ettiği gizli bilgi ve belgeleri ERGENEKON terör örgütünün üyeleriyle paylaştığı, kendisinden Yargıtay'da devam eden davalara bakması için Sevgi ERENEROL'un Muammer KARABULUT'u gönderdiği, Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde Kemal KERINÇSİZ'in yürüttüğü avukatlık görevinin normal bir iş olmayıp "milli bir mesele" olduğunu söyleyerek örgütsel irtibatlarını ortaya koymuştur. ERGENEKON terör örgütünün talimatları doğrultusunda örgütün kendisine hedef olarak seçtiği Alman vakıfları davası ve misyonerlik davalarına müdahil olarak katılıp davaların ERGENEKON terör örgütünün menfaatleri doğrultusunda sonuçlanması için girişimlerde bulunduğu, Sonuç olarak şüpheli Ergün POYRAZ m ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu, Devletin güvenliği, İç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken bilgileri elde ettiği,( TCK 327),Türk Silahlı Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri kitaplarında kullanmak suretiyle amacı dışında kullandığı, (TAHSİS OLUNDUKLARI AMAÇ DIŞINDA KULLANMAK TCK 326) ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN talimatları Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri elde ettiği, TCK 334
doğrultusunda
Silahlı
Kitaplarında kanunların açıklanmasını yasıkladığı, bu belgeleri yayınlamak suretiyle yasaklanan bilgileri açıklama suçunu da işlediği, TCK 336 ' * 683
W;.;
r0^^
Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği, TCK 135/2 Ruhsatsız silah bulundurduğu, 6136 SK 13/1 ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda kaos ortamı oluşturup darbeye zemin hazırlanması sürecine hazırladığı kitaplarla katıldığı, çünkü kitaplarında devletin üst kademelerindeki seçilmiş yöneticileri, Yahudi olmak veya ermeni olmak gibi asılsız isnatlarla yıpratıp halkın gözünde hedef ve düşman haline getirmeye çalıştığı, anlaşılmış olmakla, (TCK 313/1) Şüpheli Ergün POYRAZ'm ERGENEKON terör örgütünün propaganda biriminde faaliyette bulunan üyesi olduğu anlaşıldığından; Şüphelinin eylemlerine uyan, TCK'nun 314/2, 313/1, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2, 326, 327, 334 ve 336, maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
15-ŞÜPHELİ BEKİR ÖZTÜRK aEmniyet ifadesinde: Türk Sağlık Sen'e üyesi olduğunu, birde kendisinin kurmuş olduğu Genel Merkezi Ankara İlinde bulunan Kuvvai Milliye Derneğinin Genel Başkanı olduğunu, herhangi bir terör örgütüne üyeliğinin olmadığını, "SAFINI KAYBEDENLER" CEMAATLER, TARİKATLAR Ve SİYASAL İSLAMCILAR (!) HANGİ SAFTA? başlıklı yazıyla alakalı dosyanın bilgisayarında olduğunu hatırlamadığını, bu dosyanın bir araştırma olduğunu, içeriği hakkında menfi veya müsbet söyleyecek bir şeyinin olmadığını, bu dosyanın SESA 'dan geldiğini, SESAR 'in bütün yazılarını takip ettiğini ve uygun bulduklarını yayınladığını, Sevgili Arkadaşlar; Bu yazıda verilmek istenen mesajı diğer taraf çok net anladığı için bugün bir seri tehdit telefonu aldım ama sizlerin yazıya verdiğiniz tepkilerden sizleri bu olaylar xserisinde doğru yere oturtan bu yazıdaki sizle ilgili mesajı tam olarak aktaramadığımı farkettim. Bekir kardeşimin sözettiği kronolojik hatalar doğru fakat işin özü ile ilgili bir sorun değil. Neticede Bekir Kemal Kerinçsiz ve kadrosuna destek verdi ve nankörlükle karşılaştı. Kemal Kerinçsiz Milli Güç platformu veya derneği olarak Bekir'in düzenlediği toplantıya tam destek verseydi bu provokasyonları yapmak çok daha zor olur ve herkes çok daha güçlü hareket ederdi.Yazıda Muammer Karabulut vakasına özellikle değinilmedi; çünkü bu yazı kilitlenen bir durumu açmayı hedefliyordu. Tabi bu noktadan sonra kilitlenen iletişim açılsa dahi ben bir rol üstlenemem ama eğer bu kilit durumu açılırsa Muammer Karabulut'u her halükarda sahne dışında tutmak için onu genel resim içinde ana/etkin oyunculardan biri olarak resmedilmemesi lazım. Arka planda ana sorunlardan biri olduğunu bilsem de. Anlamanız gereken şu; bu yazı ile ben herkes nezdinde kendi konumumu feda ettim ve bunu yaparken gitmesi gereken kişiye mesaj gitti. Yüzyüze sürekli size söylediğim şey : kuklayı kuklacıdan ayırın. Oktay'a da sürekli şu tezi söyledim : O saldırıyı planlayan Kemal Kerinçsiz değildi. Yazıda da bunun mantıki gerekçesini söylüyorum zaten.Dosya savaşlarına gelince. Orada dosya savaşları ile ilgili kastedilen Zeynep'in yazışı değil.Burada iki dosya var. Biri Ergün Poyraz'm Zeynep'e attığı "Rus kızı T" mesajına sebep olan dosya. Zeynep'ten
onu duyduğum noktada bu işin geri dönülemez noktaya gelmesi için çok sıkı çalışıldığını anladım. Bu sözlerden o "dosyaya" prim verdiğim çıkmasın lütfen; alınganlığınız üzerinizde çünkü neme lazım.Biri de Hanefi Altaş'm bir konuşmada sözünü ettiği "Kemal Kerinçsiz'in Büyükçekmece Ülkü ocaklarına dahil olma hikayesi...Nuriş grubundan kurtulmak için 9 milyar vermesi olayı "...bunu Hanefi Altaş'tan duyduktan sonra kendi kaynaklarımdan ayrıntılı olarak teyit ettirdim ve bütün yazının esas mesaj çekirdeği o iki satırda mevcut. "Dosya manyağı" Nuriş'lerin "kurşun manyağı" sözüne gönderme. Arkadaşlar; Lütfen o yazıdaki ayrıntılara takılıp esas amacı atlamayın : Kuklayı kuklacıdan ayırmak. Ben üç hafta boyunca işimi gücümü bırakıp, insanların peşinden koşup elimden geleni yaptıkça taraflar arasındaki aynşma derinleşti ve bu noktada bu yazı ters tepkime yolu olarak tek çare kaldı. Burada iki olasılık var: 1-Bu lavuk ne yazıyor; "kim kime neyi anlattı?'"yı daha net öğrenmek için taraflar dolaylı olarak da olsa birbirleri ile bağlantıya geçer ve bu dolaylı bağlantılardan "şu iş daha sarpa sarmadan oturup konuşalım sonucu çıkabilir". Bazıları bu yazıda yazılmayanların daha da fazla açılmasını istemez. 2-Mevcut iletişimsizlik , kopukluk durumu devam eder ama en azından karşı tarafın sizler hakkmdaorda burada konuştuğu asılsız iddialara karşı kamuoyu üçüncü bir göz tarafından bilgilendirilmiş olur. Oktay'ın "Kemal Kerinçsiz'i aklamışsın, ben kapkara kalmışım" sözlerine ise kesinlikle katılmıyorum. Oktay o yazıda uğradığı saldırıya rağmen basiretli davranan kişi olarak doğru yere oturtuluyordu nasıl kapkara kalmak olur. Kemal Kerinçsiz aklanmıyor, Kemal Kerinçsiz davaya sahip çıkacak karaktere ve akla sahip olmamak, lider özelliği taşımamakla suçlanıyor. Kemal Kerinçsiz bu konu ile ilgili çıkan hiç bir haberde olmadığı kadar çok nesnel ölçülerle (Levent Temiz ve Ahmet Ülger'in "nasıl MHP karşıtı yapılarla görüşür?" tarzı partizan ölçütlerle değil) ortaya çıkarıldı. Bu olayların en büyük iki mağduru sizler dışında herkesin anlattığı olaylar zinciri bir üçüncü göz tarafından anlatıldı. Kemal Kerinçsiz'e ise "sen lider değilsin, hata yaptın" denildi.Ha; "bu saldırıyı Kemal Kerinçsiz yaptı" denilmedi çünkü bu saldırıyı Kemal Kerinçsiz planlamadı arkadaşlar.Bu tezimi baştan beri söylüyorum yüzyüze de onlarca kez tekrarladım. Bu konuda kaç haftadır araştırıp da bulamadığım bir done varsa lütfen iletin. Bu saldırıdan Kemal Kerinçsiz faydalandı, bu saldın sonrasında adamını harcamadı (çünkü harcasa o çevresindeki yakın adamlan da onu harcar) ve bu saldmdan kendi çevresindeki kliği güçlendirerek, başından beri planladığı Oktay tasfiyesini gerçekleştirerek çıktı ama ne mantıki inceleme, ne de benim ulaşabildiğim donelerden çıkan sonuç bu saldmyı Kemal Kerinçsiz'in planlamadığı yolunda Saldınnın kaynağını daha ayrıntılı görmek istiyorsanız şu sorunun cevabından doğru ya da yanlış %100 emin olana kadar kadar araştınn. Ahmet Ülger o gece; Levent ve Yıldmm'm sürekli vurguladığı gibi "abi adam kurt tabi, olay olacağını SEZDİ, çıktı" nedeni ile çıkmadı o toplantıdan. Ahmet Ülger o toplantıdan sezdiği için mi, bildiği için mi erken aynldı? Ahmet Ülger o toplantıda olay çıkacağını hangi kanallardan öğrendi, pardon SEZDİ? Neyse bana kızabilir, kmlabilirsiniz canınız sağolsun. Özellikle Zeynep yazıdaki "yazıda katılmadığımız bir çok nokta olduğu halde" kısmına danldıysa bu bana büyük haksızlık olur. zımn arkasında nasıl durduğumu, onun geri adım atmak istediği noktada benim nasıl geri adım atmadığını kendisi çok iyi biliyor. Evet; o yazının bir çok noktasına katılmıyorum. Sitede zaten her noktasına katıldığımız yazılardan oluşmuyor.O yazı; taraflan birleştirme adımlan attığım noktada beni sözkonusu taraflar nezdinde- çok zor duruma soksa bile yayınladım çünkü belli prensipleri her şeye rağmen korumak zorundayız. Yaymlamasaydım Zeynep nezdinde daha mı muteber olurdum bilmiyorum ama.anlaşılan yazıda bir çok noktaya
YILDIRIM ile birlikte Kuvayi Milliye Derneğini kurmaya çalıştıklarını, kendilerinin II Kasım 2006 yılında Kuvayi Milliye olarak Üsküdar Aşmalı Konakta yapacakları toplantıyı Kemal KERİNÇSİZ'in derneğin toplantısı gibi lanse ettiğini, bu nedenle yollarını ayırdıklarını, bu yazının da bu konu ile alakalı olarak yazıldığını, T.C DEVLETİSİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARI'NIN SALYANGOZ SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! MİTİNG "İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER, MALATYA 'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER! Başlıklığıyla başlayan 1. Şok Suikast! Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor! AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor! Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor. 2. Şok Suikast! Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde Ermeni Soykırımı 'nı tanıyoruz! Ermeniler 'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz. 3. Şok Suikast! Ishak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! israil Türkiye'deki tüm örtülü operasyonlarını meşrulaştırıyor. israil "Kürt Kartı "m daha sağlam tutuyor. ABD, israil, AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor. Şeklinde devam eden SESAR FUAT ERMİŞ' imzalı yazıyla alakalı olarak. Bu doküman hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHANın emniyet ifadesinde "Ben bir araştırmacı yazarım ....Bir keresinde Çemberlitaş'ta bulunan Türkocağı Cafesinde Av. Hanifi ALTAŞ; Oktay YILDIRIM ile birlikte nargile içtik. Bir keresinde Üsküdar'da bulanan Aşmalı Konakta Kuvvai Milleye.net (Bekir ÖZTÜRK'ün Baykanlığını yaptığı Dernek) topaltsmda karşılaştık. içeride yaklaşık 50 kişi vardı biz ayrı masalarda oturmuştuk. Kendisi Bana bu olay ile ilgili iddialan güçlendirebilecek bilgiler verdi bende bunu belgesiz yazamayacağımı söyleyince bana bu dokümanların fotokopilerim verdi. Bende bu belgeleri ilerde yazdıklarımın kaynağı olarak evimde sakladım. Bu belgeleri hiçbir şekilde yaymadım. İnternet dahil hiçbir mecrada yayınlamadım. Türkiye'deki bütün araştırmacı ve gazetecilerde yazdıkları konular ile ilgi belgeler bulunmaktadır. Bu da bu kapsamda değerlendirilecek konular arasındadır"...' şeklinde beyanıyla alakalı olarak; Sorulan toplantının 11 Kasım 2006 günü Üsküdar Aşmalı Konakta yapıldığını, bu toplantının Kuvvai Milliye Derneği toplantısı olmadığını, ancak Kuruluş aşamasında yapılan bir toplantı olduğunu, bu toplantıyı Kuvvai Milliye Internet sitesi olarak kendilerinin düzenlediğini, bu toplantıya Behiç GÜRCIHAN'ın da katıldığını, yaklaşık 50-60 kişinin olduğunu, o dönemde Kuvvai Milliye Derneği Başkanı olmadığını, o an derneğin kurulmadığını,
k
Balıkesir E-Posta: jtimberlakedance@hotmail.com Telefon no: 05357902251 Açıklama: Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim,saym Ümit Saym'a acil ulaşmam gerekirken, Ümit Saym'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu bilgilerinize arz eder ve en yakm zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim.Bir rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin elbette bir çok sebebi vardır, ancak bunların arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside emekli bir Hat Komutanı olan değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum.Gizli olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit Saym'ada halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 181i Gençler olarak ayrılmak isteğime cevap beklemeteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı odasmada sahibiz.İlgilerinize arz eder ve heyecan ile cevabınızı beklerim... 10.05.2007 tarihli e-mail le alakalı olarak; Bu mesajı hatırladığını, ancak bu tarz mesajları muhatap almadığını, bu mesaja cevap vermediğini, Tuğrul DERME isimli şahıs ile yüz yüze görüşmediğini, ancak hatırlamadığı bir zamanda telefon ile görüştüğünü, bu telefon görüşmesinde Tuğrul DERME'nin "bu Kuvvai Milliye Derneği temsilciliğini Balıkesir iline nasıl kurarız" diye sorduğunu, kendisinin de şahsen tanışmadan kimseye temsilcilik vermediklerini söylediğini, ve yakın zamanda istanbul'da yapacakları toplantıya davet ettiğini, ancak gelmediğini, daha sonra hiç görüşmediklerini, 18li Gençler Grubu hakkında bir bilgisinin olmadığını, ve bahsedilen konular hakkında da bir bilgisinin olmadığını, Ayrıca www.Kuvvaimilliye.net isimli internet sitesinde kendi cep telefonunu yayınladığını, isteyenlerin kendisini aradığını, 3NOLUCD: -Cezalar Birliği Başlıklı doküman CEZALILAR BİRLİĞİ
Sevgili kardeşim, Oktay Yıldırım aradı geçende, sitede haber olarak yer alan konuyu anlattı. Bir emniyet amirinin kendi nezdinde, Türk Ordusu 'na hakaret ettiğini söyledi. Eski bir emniyet müdürü olarak dert yandı bana. Ben emekli bir astsubay çocuğuyum, 1978-2003 yılları arasında da Polis Koleji mezunu olarak emniyette görev yaptım. Bu görevin, 1988-91 ile 1993-96 yılları arası Doğu bölgemizde istihbarat ve Terörle Mücadele Görevlisi ve Müdürü olarak geçti. Oktay kardeşim, kahraman bir Başçavuş Gazisidir. Memlekete hizmet etmiştir ve gazi olmuştur. Bir çok arkadaşı kucağında şehit düşmüştür . Türk'tür, müslümandır, dürüsttür, milliyetçidir, adam gibi adamdır. Ulusalcıdır, Atatürkçüdür, Yüzlerce terör operasyonun da aldığı üç kuruşluk paraya ve ailesinin yaşlı gözlerle, korkak ve ürkek hemen her gece ölüm haberini beklediğini bilmesine rağmen, kahramanca savaşmıştır. Malulen emekliye ayrılması sağlanmış, ailesi ve kendisi, aynı Çanakkale 'de askere çıkan kumanya ile yetinmeye zorlanmıştır. Açtır, toktur, çokta önemli değildir onun için. Onun için önemli bir tek şey vardır. VEFA. Bazılarının, İstanbul'da bir bozacı semti sandığı Vefa değil tabii ki. Neye vefa, kime vefa? Ecdada, Şühedaya, Gazi Mustafa Kemal 'e, Gazilere, yetimlere, vatan toprağı olmuş kahramanlara, açlıktan nefesi koksa da kimseye el açmayan şereflilere, haksızlığın, zulmün kralına uğrasa da tek dişli canavarın mahkemesine aşla'ğitmevcnlere, başlarındaki örtünün gavur mahallesinde bir anlamı olmadığını bilen ve onunla Gazı Mustafa Kemal'in çizmelerini S\
687
parlatan iffetli müminelere, para olsunda nereden gelirse gelsin demeyi aklından bile geçirmeyenlere, yaşamın yalnızca bu dünyaya has olduğu inancı ile yaşadığı halde, müslümanlık taslayanlara, yani hristiyanlaştırılmış müslümanlara yiğitçe kafa tutanlara, "La ilahe illallah Muhammedin Resulullah" diye haykıranlara, dinine, milletine, kitabına ve peygamberine şovenlerle diyalog kurmayı hainlik, alçaklık sayanlara, papaz elbisesi giymeyi iş edinmiş, dönek, siyasi travesti imam bozuntularına, yahudi uşağı, Evangelist Köpeği olmamakta direnenlere, "Innedine indallahil islam "(Allah katında tek din islam 'dır.) ayetini AB 'ye feda etmeyenlere, dünya hayatını sınav bilip, Allah 'ı tanıyanlara, bayrağa kanını, sancağa canını vermiş yiğitlere, namusunu, şeref, haysiyet ve iffetini hiçbir şeye değişmeyen Türk ve müslüman evlatlarına, evlatlarını savaşta bile bile ölüme gönderen milyonlarca vatanpervere ve bilhassa Gaziosmanpaşa 'ya , Susuzlukla zulmedilip, onlarca kılıç darbesiyle şehadet şerbeti içirilmiş Peygamber torununa, Sancağı burca dikip ölüsüyle savunan Ulubatlılara, Halide Edip, Nene Hatun ve şehit analarına, bu millete olan sevgisi nedeniyle görevini iltimassız yapanlara, önüne çuvalla para konulduğu halde, rüşvet almayıp çocuğuna süt götüremeyenlere, ülkeye hizmet ettiği için, her türlü zulme, iftiraya, hakarete, uğrayanlara, özetle AHDE VEFA önemlidir. Üzülme sen Oktay kardeşim, yukarıda çok özetle niteliklerini saydığım milyonlar seninledir. Ama hepimizin ortak kaderi CEZALILAR BİRLİĞİ oluşturmamızdır. Yukarıdaki hiçbir özellik emperyalist küreselci köpeklerin ve uşaklarının cezalandırmayacağı derecede önemsiz değildir, insanı insana köle yapanlar ve onlara hizmet edenler tarihin hiçbir döneminde kanlı ellerini yıkamaya fırsat bulamamıştır. Ömer Muhtar 'in dediği gibi; "BAZILARI CELLATLARINDAN UZUN YAŞAR ". Üzülme sen Oktay kardeşim, bizim Haklılığımız onların Güçlerini yıkar, yakar, ezer ve geçer. Üzülme sen Oktay kardeşim Gazi 'nin dediği üzere; "GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER ". Selam ve Saygılarımla, Dr. Adil Serdar SAÇAN imzalı yazı hakkında; Adil Serdar SAÇAN'ın www.kuvvaimilliye.net isimli internet sitesine köşe yazarlığı yaptığını, yukarıda sorulan cezalılar başlıklı yazının da bu internet sitesinde yayınlandığını, OKTAY YILDIRIM : Bu şahıs ile 09.04.2006 tarihinde Beyazıt Meydanında Kaymakam Kemal Beyin katledilişi ve PKK yi telin mitinginde tanıştıklarını, sonraki dönemlerde 7-8 kere yüzyüze olmak üzere telefonla da görüştüklerini, ilişkilerinin Kuvvayi Milliye Derneği Genel Başkanlığı ve il başkanlığı düzeyinde olduğunu, bu dernek kurulmadan önce www.kuvayimilliye.net isimli sahibi olduğu sitede köşe yazarlığı yaptığını, AYŞE ASUMAN OZDEMIR: Birkaç kez telefonla görüştüklerini, konusunun ÇYDD den istifası ile ilgili Zaman Gazetesinde yayınlanan röportaj ile ilgili aradığını, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK: Oktay YILDIRIM isimli şahsın tutuklandığı gün Oktay YILDIRIM in avukatının telefonunu kendisinden istediğini, bir kez telefonla görüştüklerini, yüzyüze görüşmediğini, HALİL BEHIÇ GÜRCIHAN: Tanıdığını, 11 Kasım 2006 tarihinde bahsetmiş olduğu toplantıda tanıştıklarını, birkaç kez bir araya geldiklerini, TUĞRUL DEMRE: Burada tanıdığını, yukarıda bahsettiği şekilde bir kez telefon ile görüşmelerinin olduğunu,
FUAT ERMİŞ: 2007 Mart ayından bu yana Kuvvai Milliye Derneğine gelip gittiğini, hatta bu şahsa derneğin Ar-Ge birimini kurmak üzere görev verdiklerini, bir süre çalıştıktan sonra istifa ettiğini, İSMAİL YILDIZ: Kasım 2005'den bu yana tanıdığını, kendisinin Tunus Caddesinde bulunan ofisine gittiğini, tanışmak amacıyla gittiğini, çok sık görüşmediklerini, 2007 Haziran ayında 2 kez görüştüklerini, bu görüşmenin internet sitesinde yayınlanacak bir yazı ile alakalı olduğunu, Bu konular hakkında anlatacaklarının bunlardan ibaret olduğunu, Kuvvai Milliye Derneği olarak şiddet ve silahlı mücadele gibi konulara karşı olduklarını, son zamanlarda Ülkemiz üzerinde oynan Sağ-Sol, Laik-Antilaik, Alevi-Sunni, Türk-Kürt gibi ayrılıkçı oyunlara karşı olduklarını, bunun bir ifadesi olarak Dergileri ve internet sitelerinde dini, mezhebi etnik kökeni ne olursa olsun "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" diye diyen herkesi derneğin çatısı altında faaliyet göstermeye davet ettiklerini,
b-Savcılık ifadesinde ŞÜPHELİ BEKİR OZTURK; Emniyette verdiği ifadenin doğru olduğunu ve tekrar ettiğini,Kuvai milliye derneğinin genel başkam olduğunu, Ankara' daki dernek binasının da kendisine bağlı olduğunu, o binayı kendisinin yönettiğini, oradaki bilgisayarların da kendi yetkisi dahilinde olduğunu, dernekteki bilgisayarın demirbaş olduğunu, nootbokun ise kendisine ait olduğunu, ele geçirilen dokümanların kendisine ait nootboktan çıktığını, OKTAY YILDIRDIM'm derneğin üyesi ve İstanbul temsilcisi olduğunu, ancak şube açamadıklarım, derneğin adına her türlü faaliyeti yaptığını, bilgisayarda ele geçirilen FUAT ERMİŞ imzalı yazı FUAT ERMİŞ'in kendisine gönderdiğini, bu yazıyı kuvai milliye internet sitesinde kaynak göstererek yayınladığını, bu şekilde de yazının formatı değiştiğini, ancak ilk yayınladıklarında FUAT ERMİŞ diye yazdıklarını, daha sonra SESAR uyarınca bu yazıyı SESAR olarak değiştirdiklerini, yazının halen internet sitelerinde olduğunu, SESAR'm sitesini ciddi bulduğu için takip ettiğini, ancak bu yazıyı FUAT ERMİŞ derlediği için onun adını yazdıklarını, yazının içeriğini hatırlamadığı için şu anda neden yayınladığını bilmediğini, 50 tane editörleri olduğunu, FUAT ERMİŞ'in de editörlerden biri olduğunu, ancak tüm yazılan kendisinin denetlediği halde bazen de gözünden kaçabileceğini, daha öncede bir kaç sefer bu yazılan yaymladıklannı, daha sonra sitenin sahibi İSMAİL YILDIZ ile tanıştığını, 2-3 defa yüz yüze görüştüğünü ve yazılann yayınlanabileceğini söylediğini bundan sonra yazılan yaymladıklannı, son bir yıldır yayınlamayı bıraktıklannı, sebebinin ise ERGUN POYRAZ'm yazdığı yazının İSMAİL beyin kendisine yazılmış yazı olarak İSMAİL YILDIZ'm algıladığını, bu sebeple de bu sitedeki yazılan yayınlamama karan aldıklanm, Mayıs ayından sonra tekrar İSMAİL YILDIZ ile telefonla görüştüklerini ve yazılanm yayınlamaya başladıklarını, ERGÜN POYRAZ'm bir dönem kendi sitelerinde yazdığını ancak başka sitelerde yazdığı yazılan da alıp yaymladıklannı, KUVVAİ MİLLİYE.NET.COM adlı iki internet sitesinin kendisine ait olduğunu ancak bunu derneğin faaliyetleri içinde kullandığını, ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN , KUDDUSİ OKKIR, GAZİ GÜDER'i tanımadığını, ASUMAN ÖZDEMİR ile telefonla görüştüklerini kendi sitelerine iki defa yazı gönderdiğini, UKKP projesi ile alakalı sitelerinde de bir reklamı yayınlandığını, TANER ÜNAL'ı tanıdığını, HÜSEYİN GÖRÜM ü 32. gün programında tanıdığını, dernekleri alakası olmadığını, Devletin yeniden yapılandınlması belgesini bilmediğini, ilk defa burada duyduğunu, bu derneğin 2006 Aralık ayında kurulduğunu, b^sâgiaçla kurulmadığını, gizli bir yapılanmanın ve örgütlenmenin olmadığını, ^
BEHIÇ DOC yazılı dosyada BEHIÇ in internet sitesinden alınmış olduğunu, KEMAL KERİNÇSİZ ile bir alakasının olmadığını, 11 Kasım 2006 da Üsküdar'da yapılan toplantının kendi kuruluş toplantılan olduğunu, BEHİÇ GURCAN'm da bu toplantıya katıldığını, BEHİÇ'in, OKTAY'm arkadaşı olduğunu, demek üyesi olmadığını, FUAT ERMİŞ'in demek üyesi iken istifa ettiğini, belirtilen ŞOK SUİKASTLAR yazısını ilk yayınlattıran ve kendisine internet yolu ile gönderenin Fuat olduğunu, TUĞRUL DERME'nin kendisine internetten mail attığını, baştan önemsemediğini, ancak daha sonra kendisini telefonla aradığını ve demeğe katılmak istediğini söylediğini, yüz yüze görüşmeleri ve savcılıktan sabıka falan lazım dediğini, daha sonra kendisini İstanbul daki 2. kuruluş toplantısına davet ettiğini gelmediğini, bir daha da herhangi bir konuda görüşmediklerini, CEZALILAR BİRLİĞİ başlıklı dokümanın Adil Serdar Saçan'm bir yazısı olduğunu, lobi ve ergenekon yapılanmasını medyadan duyduğunu, OĞUZ EVREN KILIÇ 'ı tanımadığını, Ofisinde bulunan CD Terin propaganda amaçlı olmadığını, merak ettiği için alıp izlediği CDler olduğunu, çoğaltıp dağıtmadıklannı, CEM EDİZ'i İstanbul'da bir kez gördüğünü, demek üyesi iken istifa ettiğini, yönetime alacaklan insanlardan özgeçmiş raporu istediklerini, demek üyelerinden istemediklerini, demekten çıkan diğer bilgiler belgeler ve telefon numaralan ile üyelerin email adreslerinin üyelere ait olduğunu, dosyada mevcut arama tutanaklannm doğru olduğunu, örgüt ile alakası olmadığını, yasal olarak demek kurduklanm, demek amacı doğrultusunda faaliyet yürüttüklerini, beyan etmiştir.
c-Elde deilen deliler. Dijital incelemelerde Yukanda ekran çıktısı verilen E-posta dosyası incelendiğinde 29 Aralık 2006 tarihinde Bekir ÖZTÜRK'ün Kuvvai Milliye Demeği üyelerine göndermiş olduğu ve "Özel Büro" yada "DSS" den dört üst düzey yetkiliyle MSN'de yapmış olduğu görüşmenin anlatıldığı e-posta olduğu görülmüştür. Söz konusu e-postada "Özel Büro"nun kendileri ile çalışmak istedikleri ve uygun görülmesi halinde beraber toplantı yapılabileceği belirtilmiştir. 31 Ekim 2006 tarihinde Umut Çağan TÜRKER'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği bir e-posta olduğu, bu e-postada bahse konu şahsın kendisi gibi "DSS" grubundan olan bir psikolog arkadaşının editör olarak Bekir ÖZTÜRK'e tavsiye ettiği anlaşılmıştır. 4 Haziran 2007 tarihinde demek hakkında bilgi isteyen Alparslan ARSLAN isimli şahsa Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen bilgi amaçlı e-posta olduğu görülmüştür. E-posta dosyası incelendiğinde 14 Haziran 2007 tarihli Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen basın bildirisi olduğu ve Ümraniye'de ortaya çıkan bombalar üzerine göz altına alman Kuvvai Milliye Demeği Kumcular Kurulu üyesi ve İstanbul İl Temsilcisi Oktay YILDIRIM hakkında açıklamalar getiren e-posta olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu e-postada Oktay YILDIRIM nezdinde Kuvvai Milliye Demeği ve Ordu'nun yıpratıldığın Ağustos 2006 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ tarafından Bekir ÖZTÜRK'e gönderilen e-posta olduğu ve Bekir ÖZTÜRK'ün e-postalanna cevap olarak yazıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu e-posta ve ilişiğinde bulunan e-postalardan Bekir ÖZTÜRK'ün; Tayin yerinin Eskişehir ve İzmir'de olabileceği, Davalannm merkezinin İstanbul olduğu, Tayin konusunda Abdülkadir AKSU'nun aracı olmasını istemediği, Tayinine bir Türk'ün, hemşehrisi Abdullath:fŞ^Plffsteîaracılık yapamsmı istediği, konulannı belirttiği anlaşılmıştır. //' % ^ x " \
Söz konusu e-posta ve ilişiğinde bulunan e-postalardan Güler KOMURCU nun; Tayin konusunu tekrar hatırlatmak için Bekir ÖZTÜRK'ün bilgilerini istediği, Tayin konusunda bahsettiği kişinin Abdüllatif Bey olduğu, (Abdullatif ŞENER olduğu değerlendirilmektedir) konularım belirttiği anlaşılmıştır. Yeni Hayat Dergisi'nin sahibi avukat Hanefi Altaş, avukat Levent Temiz ve avukat Ahmet Ülger'in Büyük Hukukçular Derneği'ni terk ettiği, Kemal KERİNÇSİZ'in bütün eylemlerinde yanında yer alan Levent Temiz'in Başkan Kemal KERİNÇSİZ'in 'bilinmeyen unsurlar ve oluşumlarla ilişkisini' gerekçe göstererek ayrıldığı, Kemal KERİNÇSİZ'in Türksolu'nun toplantılarına katıldığı Söz konusu e-posta ve ilişiğindeki e-postalardan Mustafa Kemal DEMİRÖREN'in; 18 Şubat 2007 tarihinde gazeteci 'İsmet BERKAN'a gazetede çıkan gayrı kuvvacı yazılar konusunda e-posta gönderdiği, İsmet BERKAN'm Bekir ÖZTÜRK'ün tyinini soruşturmasının bardağı fazlasıyla taşırdığı, İsmet BERKAN'm şahsi tayin işleri yaptırdığı, bunlardan İ.B ve K.B'yi nerelere yerleştirttiğini unutmadıkları, İsmet BERKAN'm doğru dürüst gazetecilik yapmayacağı taktirde dostluklarının tohumu olan sırlan konuşabileceği, İsmet BERKAN'm da arkadaşlarının maksadı aşmış olabileceğini yazdığı, kendisinin bunda kastı olmadığı ve Sarıyer'dekilerin selamını ilettiği, konularının belirtildiği anlaşılmıştır. 06 Kasım 2006 tarihinde Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği bu elektronik postadan; Büyük Hukukçular Birliği ile Kuvvai Milliye derneğinin ilişkisinin bozulma şeklinin hoş olmadığı, A takımı denilen kişilerle toplantı yapılması gerektiği, 'Ne yapmalı' konusunda ATO'da Sinan AYGÜN ilee toplantı ayarlandığı, Dernek kurulması konusunda Akşam gazetesi yazan Güler KÖMÜRCÜ'nün maddi manevi destek verdiği, Güler KÖMÜRCÜ'nün ön olması durumunda kendisinin yardımcı olacağı, Cemaatleşmek ve öncelikle bir yakın daire oluşturup öyle genişletilmesi gerektiği 07 Kasım 2006 tarihinde Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e göndermiş olduğu bu elektronik postada; Raporumuzun üst bölümünde de bulunan 06 Kasım 2006 tarihinde Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği elektronik postaya verilen cevabın değerlendirildiği elektronik posta olduğu anlaşılmıştır. Bekir ÖZTÜRK'ün ana postaya esas olan cevaplanndan; Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklannm bitmediği ancak Kemal KERİNÇSİZ ile hukuklannm bittiği, İstanbul Kadıköyde kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun bilindiği ve kirli bir oluşum olduklan analşılmıştır. 06 Kasım 2006 tarihinde Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği elektronik postaya verilen cevabın değerlendirildiği elektronik posta olduğu anlaşılmıştır. Bekir ÖZTÜRK'ün ana postaya esas olan cevaplanndan;
Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklarının bitmediği ancak Kemal KERINÇSIZ ile hukuklarının bittiği, İstanbul Kadıköyde kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun bilindiği ve kirli bir oluşum oldukları analşılmıştır. 22 Şubat 2007 tarihinde Ümit SAYIN'm aralarında Bekir ÖZTÜRK, Behiç GÜRCİHAN, Erol MÜTERCİMLER ve Emin GÜRSES'in de bulunduğu gruba kendisine gelen bir e-posta ile ilgili olarak 'Türk İntikam Birliği'ni sorduğu anlaşılmıştır. Kendisine gelen epostada Gladyo'nun planladığı operasyonlarda kullanmak üzere DevYol kökenli bazı elemalan aracılığı ile yeni dernekler kurdurduğu, kuvayi milliye sitelerinin içine sızdığı, psikolojik harp tekniklerinin kullanıldığı bir takım eylemler yapacağı, yeni cenaze törenleri seyredileceği belirtilmiştir. Aynı e-postada www.acikistihbarat.com, www.kuwaimilliye.net, www.kuvayimilliye.net gibi sitelere alternatif sahte kuvvacı siteler kurulacağı bildirilmiştir. incelendiğinde 25 Şubat 2007 tarihinde Ümit SAYIN'm acil durumlarda irtibat için telefon numarası talebini içerir ve 'mimhaber' internet sitesine gönderilmiş bir e-posta olduğu görülmüştür. 27 Mayıs 2007 tarihinde Ümit SAYIN'm www.acikistihbarat.com, www.kuvayimilliye.net, kuwaimilliye.net, trakyanethaber.com internet sitelerine ve pek çok özel şahıs adresine gönderdiği, 'Türkiye'de Derin Devlet Varmı' konulu yazı olduğu görülmüştür. Söz konusu e-postada, Türkiye'de Türkiye için çalışan milliyetçi ve Türkçü bir derin devletin olmadığı, Türkiye'de yabancı güçlere çalışan derin çetelerin olduğu, 1938'den sonra Türkiye'yi Türklerin yönetmediği, Türkiye NATO'ya üye olduktan sonra NATO'nun gizli orduları ve GLADYO'nun; İBDA-C, Ergenekon ve TİT'i kurduğu, Tikko, PKK (1980'den sonra), DHKP-C, DEV-YOL ve İGD'yi kurduğu, NATO yanlısı askeri darbelri yönlendirdiği, 1 Mayıs 1977'de 39 kişinin kişinin ölümü, 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesindeki 7 öğrencinin ölümüyle sonuçlanan bombalama, Kahraman Maraş Katliamı, 12 Eylül 1980 ihtilali, Sivas'taki aydınlarımızın 1993'te bir otele hapsedilerek yakılma girişimi, mafya ile iç içe durumdaki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, 1970-1990'lardan beri pek çok ulusalcı ve Kemalist aydının katledilmesi olaylarını organize ettiğinin belirtildiği anlaşılmıştır. 19 Ekim 2006 tarihinde Asuman ÖZDEMİR'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği ve GAZİ GÜDER'e de yönlendirdiği elektronik posta olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu e-postada Asuman ÖZDEMİR'in 18 Kasım 2006 tarihinde başkanlığını Gazi GÜDER'in yaptığı 'Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesi'nin duyurulması konusundaki ricasının olumlu karşılanması üzerine gösterilen yakın alakadan dolayı teşekkür ettiği yazı olduğu anlaşılmıştır. 22 Ekim 2006 tarihinde Gazi GÜDER'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği 'Bayram Tebrik Mesajı' olduğu görülmüştür. ENTERNET GRUP incelendiğinde ENTERNET GRUP Strateji Bölüm Başkanı Hayrettin ERTEKİN'in 'YETER' isimli bir yazısını göndermiş olduğu elektronik posta olduğu görülmüştür. incelendiğinde 17 Mart 2007 tarihinde Doğu PERİNÇEK' in oğlu Mehmet PERİNÇEK'in 'Ermeni Sorunu' ile ilgili olarak Tempo Dergisinde çıkan röportajının ilgili sayfalarım Adil Serdar SAÇAN'a gönderdiği anlaşılmıştır.*- -
25 Mart 2007 tarihinde Mehmet KARA isimli şahsın Kuvvai Milliye Sitesi'nin İstanbul'da yapmış olduğu toplantı ile ilgili gönderdiği e-posta olduğu görülmüştür. Söz konusu e-posta'dan İstanbul'daki toplantının "Heyet-i Temsiliye" olarak nitelendirildiği anlaşılmıştır. ONEMLI_NOTLAR.DOC" isimli MSword belgesi incelendiğinde ülkemizde yaşayan Sabataycı ve Masonlara yönelik ağır eleştirilerin olduğu, Orhan PAMUK'un Moon Tarikatı üyesi Sabataycı entellektüel bir satıcı olduğu, emekli üst düzey askerlerin örgütlerde danışmanlık hizmetleri yaptığı, 28 Şubat kararlarının Anadolu Sermayesini bitirip yerine Sabataycı Mason sermayesini yerleştirme operasyonu olduğu, Çeçen lider Dudayev'i eski MİT müsteşarı Şenkal ATASAVUN'un öldürttüğü, öldürülen İş adamı Nesin MALKİN'in MOSSAD'm Türkiye kasası olduğu, Büyük Klübün MOSSAD'm organize ettiği ERGENEKON isimli örgüt olduğu, Eski MİT İstanbul Bölge Müdürü Süleyman SEBAN'm çok şey bilen ve yurt dışına kaçması gereken Alaaddin ÇAKICI'yi konuşmaması için Sinan ENGİN'e verdiği talimat neticesinde kaçırttığı, Beyoğlu'nda faaliyet gösteren "FAKİRLERİ KORUMA DERNEĞİ"nin "PROTESTAN TAPINAK ŞOVALYELERİ"nin Türkiye'nin ayağı olduğu, DHKP-C örgüt lideri Dursun KARATAŞ'm ERGENEKON adına çalıştığı konularında tespitlerde bulunulan ve www.koniks.com sitesi kaynak gösterilen yazının birinci bölümünde büyük kulüp üyelerinin tam listesi ve görev dağılımı verilmiştir. İnternet üzerinde yapılan incelemede aynı yazıya rastlanılmıştır. Yazının devamında da Susurluk Raporu olduğu görülmüştür. verilen "muzaffertekin[l].pps" isimli PowerPoint belgesi incelendiğinde 28 Mayıs 2006 tarihinde Muzaffer TEKİN'i manevi babası olarak gören Oktay YILDIRIM tarafından yazılan bir yazının kuwaimilliye.net sitesinde sunum şeklinde derlendiği anlaşılmıştır. Söz konusu sunumda Danıştay saldırısı ve sonrası yorumlanmış olup Muzaffer TEKİN'in övüldüğü anlaşılmıştır. 188 sayfalık dijital inceleme raporunda birçok örgüt üyesi ile irtibatlarının bulunduğu, örgüt içi çekişmelere rağmen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN aldığı kararlara uymayı kabul edip kavgalı oldukları derneklerle bile birlikte hareket etme karar lan aldıkları anlaşımaktadır. Telefon görüşme detay analizleri, -Oktay YILDIRIM'm kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 485 kez görüştüğü, -Güler KÖMÜRCÜ'nün kullandığı 05322136100 nolu GSM hattı ile 111 kez görüştüğü, -Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in kullandığı 05433023765 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü, -İsmail YILDIZ'm kullandığı 03124660170 nolu sabit hattı ile 2 kez görüştüğü, -Muammer KARABULUT'un 05428221246 nolu GSM hattı ile 13 kez görüştüğü, -Sevgi ERENEROL'un kullandığı 05323678060 nolu GSM hattı ile 3 kez görüştüğü, -Halil Behic GÜRCİHAN'ın kullandığı 05325959046 nolu GSM hattı ile 53 kez görüştüğü, -Kemal KERİNÇSİZ'in kullandığı 05322143354 nolu GSM hattı ile 181 kez görüştüğü, -Ahmet CEYHAN'm kullandığı 05376119481 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü, -Erkut ERSOY'un kullandığı 05435331769 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüğü -Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün 05323412902 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü, -Ahmet CEYHAN'm kullandığı 05325925362 nolu GSM hattı ile 113 kez görüştüğü, -Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun 05554952647 nolu GSM hattı ile 3 kez görüştüğü, -Fuat ERMİŞ'in kullandığı 05324601798 nolu GSM hattı ile 34 kez görüştüğü, -Satılmış BALKAŞ'm kullandığı 05365867549 nolu GSM hattı ile 54 kez görüştüğü, -İsmail YILDIZ'ın kullandığı 05337138603 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü tespit edilmiş tir. >, ' \ %
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün Kuvva-i Milliye Derneği'nin Başkanı olduğu, Ergenekon terör örgütü adına alman kararlar doğrultusunda amaca yönelik yazılar yazdırdıkları, örgütün stratejisti olarak kabul edilen BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ' m yazdığı yazıları kendi sitesinde kendi muvafakati ile yayınlanmasına müsaade ettiği, yazıların Fuat ERMİŞ adı ile yayınlandığı, şüphelinin Ayşe Asuman ÖZDEMİR ve Gazi GÜDER ile de irtibat halinde olduğu, şüpheli Oktay YILDIRIM'm Kuvva-i Milliye Derneği'nin İstanbul sorumlusu olduğu, bilgisayarında yapılan incelemelerde Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in UKKP ile alakalı mesajının olduğu, yine açık istihbarat doc. Dr. Ümit Sayın başlıklı "derin devletlerin temel görevlerinden birisi Anayasayı korumaktır. Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devleti olarak kurulmuştur. Ama Türkiye'de ulusalcı bir derin devlet olmadığı için hep Anayasa tehlikeye girmiştir. Bu nedenle Cumhuriyet tarihinde 4 askeri darbe yapılmıştır" şeklinde yazının bulunduğu, "cezalılar birliği" başlıklı Adil Serdar SAÇANLAR'm yazısının bulunduğu, Emekli binbaşı İhsan GÜVEN' in "derin devlete mektupları" başlıklı mektupların bulunduğu, "Kuvva-i Milliye Nedir" başlıklı Servet HAZNEDAR imzalı yazı bulunduğu ve yine Oktay YILDIRIM'm "Nasıl Savaştınız ve Niye Savaştınız" başlıklı yazılarının bulunduğu Bilgisayarında yapılan incelemede Tuğrul DERME' nin Kuvva-i Milliye çatısı altında Balıkesir'de gizli bir örgütlenme yapacağı ve bu konudaki faaliyetleri ve şüphelinin de bu şahsa cep telefonunu verip görüştüğü, Şüphelinin BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ile irtibat halinde olduğu ve Halil Behiç GÜRCİHAN ile de irtibatının bulunduğu, Fuat ERMİŞ ve BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'm bölümünde anlatan içerik itibariyle suç teşkil eden BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ' m yazılarını yayınlatması da göz önüne alınarak şüphelinin Ergenekon yapılanması içerisinde alman kararlar çerçevesinde kurulan ve yerin üstündeki legal olarak görünen Kuvva-i Milliye Derneğini bu amaçlarla kurup faaliyetlerinin dernek çatısı altında devam ettiği, gizli yapılanma içinde örgütün gençlik kollarını kullanıp yapılanmaya çalıştığı anlaşıldığından, Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün, Güler KÖMÜRCÜ vasıtasıyla Kuvva-i Milliye Derneğini kurup Güler KÖMÜRCÜ nün yönlendirmesiyle yönettiği, kendisi devlet memuru olmasına rağmen sırf Kuvvai Milliye Derneğini kurmak için tayinini Ankara'ya yaptırdığı, bu tayin işi için de Güler KÖMÜRCÜ, vasıtasıyla A:Ş. tarafından yapıldığı, Güler KÖMÜRCÜ ile yaptıkları e-mail görüşmesinde, benim tayinimi bir kürde yaptırma diyerek kendi ırkçı zihniyetini ortaya koyduğu, dernek bilgisayarı ve Oktay YILDIRIM'm bilgisayarlarında bulunan haberleşme zinciri şeklindeki bağlantı zincirinin Halil Behiç GÜRCİHAN tarafından hazırlanan hücre yapılanmasının haberleşme zinciri olduğu, Kuvvai Milliye Derneği ile Güler KÖMÜRCÜ'nün alakasının olmadığını iddia etmesine rağmen şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün talimatlarına göre hareket ettiği, Güler KÖMÜRCÜ ile uzun zamandır irtibatlarının bulunduğu, yine Güler KÖMÜRCÜ talimatıyla Kuvvai Milliye Derneği'ni kurduğu ve aynı örgüt çatısı altında faaliyette bulunan SES AR isimli sitenin yayınladığı halkı hükümete karşı isyana tahrik edici nitelikteki yazılan Kuvvai Milliye.net isimli internet sitesinde yayınlamak suretiyle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amacına hizmet ettiği, örgütün talimatları doğrultusunda yayınlar yaptığı ve yine derneğin İstanbul başkanı Oktay YILDIRIM'm ERGENEKON terör örgütünün düzenlediği birçok örgütsel toplantı ve protesto mitingine katıldığı, Şüphelinin örgüt üyelerinden; Sevgi ERENEROL, Güler KÖMÜRCÜ, Kemal KERİNÇSİZ, İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Muammer KARABULUT, Satılmış BALKAŞ, Fuat ERMİŞ, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Erkut ERSOY, Ahmet
CEYHAN, Ayşe Asuman ÖZDEMİR ve Tuğrul DERME ile örgütsel irtibatlarının, bulunduğu anlaşılmıştır. Şüphelinin yazdığı yazılar Kuvvai Milliye Derneği'nin Veli KÜÇÜK doğrudan bağlı olarak örgütsel faaliyette bulunan Güler KÖMÜRCÜ'nün talimatları doğrultusunda kurulup faaliyete geçer geçmez de Milli Güç Birliğinin başkanı olan şüpheli Sevgi ERENEROL ve aynı derneklerde örgütsel amaçlı faaliyet ve eylemleri bulunan Kemal KERİNÇSİZ ile irtibata geçip, ERGENEKON terör örgütünün silahlarını saklayan şüpheli Oktay YILDIRIM'ı derneğin İstanbul başkanı yapması, yukarıda izah edilen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN talimatlarıyla, örgütne istihbarat toplamak ve gerektiğinde toplumsal olaylarda baskı grubu olarak kullanılmak üzere faaliyetleri örgütçe belirlenen Kuvvai Milliye Derneğini kurması ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan arasında bulunan darbe ortamına zemin hazırlamak suretiyle halkı, hükümete karşı isyana tahrik suçlarım işlediği gibi şok suikastlerle alakalı yazılar ve diğer Sesar sitesinin yazılarını yayınlatması suretiyle de askerleri alenen itaatsizliğe tahrik etme suçlarım işlediği anlaşıldığından; Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün üzerine atılı eylemleri nedeniyle, TCK' nun 313/1, 314/2, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
16-ŞÜPHELİ FUAT ERMİŞ a-Emniyet ifadesinde, Birkez Karşılıksız Çekten izmir ilinde yakalandığını, çıkarıldığı Mahkemece tutuklandığını, 5 Ay cezaevinde yattığını, bunun dışında başka herhangi bir suçtan yakalanmadığını, bildiği kadarı ile aile fertlerinden de hiç kimsenin polis veya jandarma ile ilgili konulardan gözaltına alınmış lığının olmadığını, 2007 yılı Mart Ayının üçünde Kuvvai Milliye isimli derneğe üye olduğunu, Mayıs ayının 3 cü haftasında bu dernekten istifa ettiğini, şuan itibari ile bu dernekle hiçbir bağının olmadığını, başka herhangi bir dernek ve sendikaya da üyeliğinin olmadığını, (Safını kaybedenler başlıklı yazı) Yazının kendisine Tigem Vakfı tarafından Mail olarak gönderildiğini, okuduktan sonra gelen Mail i haber olarak algılayıp Kuvvai Milliye Derneği Sitesine kopyaladığını, bu yazıyı kendisinin yazmadığını, bu yazının Sesar şirketi sahibi BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ in yazısı olduğunu, bu şahsı daha önceden tanımadığını, bu yazı zaten Sesar sitesinde de yayında olduğunu, TC. DEVLETİMİ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARI"NIN SALYANGOZ SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! MİTİNG'İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER, MALATYA 'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER! Başlıklı SESAR FUAT ERMİŞ' imzalı yazıyla alakalı olarak. ( Yukarıda belirtilen) Tigem Vakfı tarafından Mail olarak gönderildiğini, okuduktan sonra gelen Mail i haber olarak algılayıp Kuvvai Milliye Derneği Sitesine kopyaladığını, dediği yazının bu yazı olduğunu, bu yazıyı kendisinin yazmadığını, bu yazının Sesar şirketi sahibi BÜLENT (kod) ismail YILDIZ in yazısı olduğunu, bu şahsı daha önceden tanımadığını, bu yazının zaten Sesar sitesinde de yayında olduğunu, Bu yazı ile ilgili Sesar şirketi sahibi ismail bey in, Bekir ÖZTÜRK ü aradığını ve bu yazının kendilerinin yazı sahibi olduğu için kaynak gösterilmesi gerektiğini söylediğini, daha sonra Bekir ÖZTÜRK'ün de yazının altına SESAR yazısını eklediğini, daha önceki soruda "benekledim " dediği yazı ili bir
alakasının olmadığını, yanlış hatırladığını, yazının içeriğini bilmediğini, hu yazıyı kimin yazdığını da bilmediğini, OKTAY YILDIRIM: Kuvvai Milliye Sitesinde Yazar köşesi olduğunu, ordan ismini duyduğunu, şahsan tanımadığını, ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN : Bu şahsı herkesin basından tanıdığı kadar Ümraniye olayından sonra tanıdığını, şahsen tanışmadığını, TUĞRUL DERME .-Tanımadığını, BEKİR ÖZTÜRK: Kuvvai Milliye Derneğin Genel Başkanı olduğu için tanıdığını, bu şahısın ortalama her hafta sonu Ankara'ya geldiğini, 8 - 1 0 kez topluluk içersinde görüştüğünü, başka bir ilişkisinin olmaıdığını, İSMAİL YILDIZ: tanımadığını,
b-Şüpheli FUAT ERMİŞ savcılık ifadesinde ; Emekli işçi olduğunu, kuvvai milliye derneğine üye olduğunu, mayısın son haftasında da istifa ettiğini, derneğin önceki söylenen amaçlarında çalışmadığını gördüğünü, daha sonra kendilerinden toplanan aidatların düzenli sarfedilmediğini ve kaydedilmediğini anladığını, derneğin amaçlarının da söylenen gibi vatan millet sakarya olmadığını anladığını, ŞOK CİNAYETLER başlıklı yazının kendisine TİGEM isimli Ziraat Mühendisleri odasından email yolu ile geldiğini, haber maksatlı olarak derneğin sitesine eklediğini, altına kendi adını yazdığını ancak daha sonra derneğe yazının kaynağının SESAR olduğu bildirildiğini, diğer şüphelilerin hiç biri ile tanışıp görüşmediğini, dernek toplantılarına 6-8 defa katıldığını, OKTAY YILDIRIM' ı tanımadığını, bu yazıyı bilinçli olarak yayınlamadığını, hepsini okuması halinde bu yazıyı asla yayınlamayacağını, mayıs ayında dernek üyeliğinden istifa ettiğini örgütle bir alakasının olmadığını, diğer şüphelilerden hiç birini tanımadığını ancak Kuvvai milliye.net sitesine haber ekleme yetkisinin olduğunu, zaman zaman değişik haberler de eklediğini, bu yazıyı da kendisinin eklediğini, bu yazının BEKİR ÖZTÜRK ün bilgisayarına nereden girdiğini bilmediğini, ancak kendilerinin yayınlanmasını istedikleri yazılara da BEKİR ÖZTÜRK' ün onay verdiğini gerek gördüğünde, yazılar üzerinde düzeltme yapabildiğini, gerekirse de yayınlanmasına izin vermeyebildiğim, onun onayı olmadan yayınlanmadığını, kendisinin istifa ettiğinde editörlük yetkilerinin de kaldırdığını,
c-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi; Şüpheli Fuat ERMİŞ aşama beyanlarında her ne kadar suçlamaları kabul etmemiş ise de; Ergenekon terör örgütünün stratejik görüşlerini belirleyen birimi olan SESAR' da çıkan yazılan kendi adı altında Kuvvaimilliye.net sitesinde yayınladığı, yayınladığı yazıların da, askeri itaatsizliğe tahrik ve örgütsel içerikli mesajların olduğu, "Mitingin M' sini Vermeyen Tv.' 1er Malatya'da ki İncil Şovu Canlı Verdileri" başlıklı yazının içeriğinde Türkiye' deki son zamanlardaki siyasi içerikli cinayetlerin AKP hükümeti tarafından yapıldığı, bu noktada iktidar olmuş AKP' nin Türkiye' nin 1923 öncesi şartlara sürüklediğini ve ulus devleti tasfiye noktasına getirdiğinin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini bir kenara not edip bir simülasyon yapalım diyerek; Devamında: Cinayet Zinciri Neyi Hedefliyor? 2006 Şubat'mda işlenen Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoner cinayetlerinin üç hedefi olduğu görülüyor; 1) TSK'yı bloke etmek (TSK bu tuzağa düşmeyecek!) 2) RTE'yi veya AKP konseptini cumhurbaşkanı yapmak __
/^
n
696
n
('/ls&u
3) AB'nin Türkiye hakimiyetini tesis etmek Dink Cinayeti'nin en önemli amacı, Ermeniler'e yönelik bir sempati inşa etmekti. Bunu başaramaz ise en azından Türk Toplumu'nu Ermeniler'e karşı nötr hale getirmekti. Ne de olsa soyunda Horik, Grigos gibi isimler olan biri Cumhurbaşkanlığı'na hazırlanıyordu. Bunun hazmedilebilmesi için Hrant Dink üzerinden bir "sempati" imal edilerek bazı dirençleri kırmak gerekiyordu. RTE Cumhurbaşkanı veya AKP' nin seçtiği biri Çankaya' da 1. Şok Suikast! Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor! AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor! Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor. 2. Şok Suikast! Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde Ermeni Soykınmı'nı tanıyoruz! Ermeniler'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz. 3. Şok Suikast! İshak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! İsrail Türkiye'deki tüm örtülü operasyonlarım meşralaştmyor. İsrail "Kürt Kartı"nı daha sağlam tutuyor. ABD, İsrail, AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor. Bütün bunlar olurken, şu ana kadar olageldiği gibi RTE ve AKP Tiler "Pembe Türkiye" tablosu çizmeye devam ediyorlar. Aynen Saddam'm Enformasyon Bakanı El-Sahaf m yaptığı gibi, Fethullah Hoca (!) bu cinayetlerden sonra Diyanet'in yerine kurulan Diyalog Dairesi Başkanı olarak göreve başlıyor. "Laiklik" tadil ediliyor. Tekke ve zaviyeler yeniden açılıyor. Atatürk'ün heykelleri Lenin ve Saddam'm heykel ve büstleri gibi yıkılıyor. Bu simülasyonun da gerçekleşme ihtimali bir hayli yüksektir! Batı'nm maşası Türkiye Kiliseler Birliği'nin yöneticilerine ya da rahip eskisi Dolar Hıristiyanlarma gelince, 1) Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne meydan okumaya yeltenmeyiniz! Avrupa'nın ve Anadolu'nun önemli bir kısmı, Müslüman Türk'e meydan okuyanlann mezarlarıyla doludur! 2) Batı'nm maşası olmayı hemen bırakın! 3) Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satma denemesine diyeceğimiz bir şey yok. Ama salyangoza basıp düşerseniz "Ben niye düştüm?!" demeyesiniz! 4) Avrupa'da Hıristiyanlar'm çocuklarına bile satamadığınız "İnciP'i Türkiye'de hiç satamayacağmızı biz biliyoruz. Olmayacak bir işe harcayacağınız enerjiye ne diyebiliriz ki? 5) Rahip eskisi Dolar Hıristiyanlan sizin üzerinizden AB ve sair devletler gelirse, yani "kerata" olursanız bedelini ödersiniz! 6) Tahrik etme amacınız olduğu ortaya çıkıyor. 7) Din adamı tahrik etmez, germez, meydan okumaz; anarşiye zemin hazırlamaz! 8) Din adamı olmadığınız belli. Bundan böyle "din adamı" muamelesi değil, "Batı'nm ajanları" muamelesi göreceksiniz! 9) "Din adamı" kan üzerinden din propagandası yapmaz. 10) "Din adamı" Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Ahmet Yesevi gibi olur. Yani sizin gibi "din adamı görüntülü provakatör" olmaz! 11) "Din adamı" ağzını bozmaz. Sahte din adamları da sizin gibi davranıp "insan bozması" falan diyorlar. Üslubunuz kimliğinizi ele veriyor. Bizce ajanlığı bırakıp "insan" olunuz. SESAR
FUAT ERMİŞ' şeklinde olduğu, Şüpheli Fuat ERMİŞ, her ne kadar emekli olup, Kuvvai Milliye Derneği üyesi olduğunu başka hiçbir kimseyi tanımadığını beyan etmiş ise de; yukarıda bulunan yazı içeriğinden de şüphelilerin ERGENEKON terör örgütünün amaçlarına uygun talimatlarla yazıldığı anlaşılan ve örgütün stratejisti konumundaki SESAR şirketinin yazıp çok kısıtlı üyelerine gönderdiği suç unsuru içeren yazıları kendi sitelerinde yayınladığı, Yayınlama yetkisi Bekir ÖZTÜRK'te olması sebebi ile şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün muvafakati ile yayınlandığı, şüphelinin yazarlık misyonu olmadığı halde Kuvva-i Milliye Derneği üyesi olması sebebi ile üye tabanına mesajları vermek için yazılar yayınladığı, beyanında da bu yazıyı tamamen okumadığını okusaydım asla yaymlamazdım şeklindeki savunmasından da örgütsel talimatlara istinaden yazıyı yayınladığı, yazı içeriğinde yayınlandığı dönem itibarıyla Hrant Dink ve Malatya'da ki misyonerlerin öldürülmesi olayları akabinde Türkiye'de ki yabancı dine mensup kişilerin öldürüleceğini ve daha sonra ülkenin kaos ortamına gideceğini anlatan yazıların tamamen ERGENEKON terör örgütünün amaçlan arasında bulunan kaos oluşturmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak olduğu, şüphelinin de bu yazılan kendisi yazmadığı halde, sözde içeriğini de okumadığı halde yayınlaması hususları göz önüne alındığında, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu, halkı isyana tahrik ettiği, gibi aynca belli şahıslann öldürülmesi amacıyla yazılan yazıyı ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN talimatları doğrultusunda okumadan yayınlayıp ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan arasında bulunan darbe ortamına zemin hazırlamak suretiyle hükümete karşı isyana tahrik suçlannı işlediği gibi şok suikastlerle alakalı yazılar ve diğer Sesar sitesinin yazılannı yayınlatması suretiylede silahlı kuvvetleri alenen ittatsizliğe tahrik etme suçlannı işlediği anlaşıldığından; Şüpheli Fuat ERMİŞ'in üzerine atılı eylemlerine uyan TCK' nun 314/2, TCK'nun 313/1, 319/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
17-ŞÜPHELİ TUĞRUL DERME a-Emniyet ifadesinde, Ankara Kuvayi Milliye Derneğinde yapılan aramalarda elde edilen deli marka laptop bilgisayar üzerinde yapılan incelemede ise "Doc" Klasörü İçerisinde "Balıkesir (Gizli Yapılanma Maili)":başlıklı Ad Soyad: Tuğrul DERME Balıkesir E-Posta: jtimberlakedance@hotmail.com Telefon no: 05357902251 Açıklama: Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim,sayın Ümit Sayın'a acil ulaşmam gerekirken, Ümit Saym'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu bilgilerinize arz eder ve en yakın zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim. Bir rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin elbette bir çok sebebi vardır, ancak bunlann arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside emekli bir Hat Komutanı olan değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum.Gizli olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit Saym'ada halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 181i Gençler olarak aynlmak isteğime cevap beklemeteyim.Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı 698
'
'
'
'
S~
odasmada sahibiz.İlgilerinize arz eder ve heyecan ile cevabınızı beklerim... mail ile alakalı olarak. Bu e-mail 'i kendisinin attığını, ancak tarihini tam olarak hatırlayamadığını, her gün yaklaşık olarak 2-3 saat internete girdiğini, bahse konu e-mail'i Kuvvayi Milliye'ye ait reklamı net olarak hatırlayamadığı bir web sitesinde gördüğünü,, ve bu reklam üzerinden Kuvvayi Milleyenin sitesine girdiğini, daha sonra önceden izlemiş olduğu televizyon dizileri olan Sağır oda ve Kurtlar vadisi isimli dizilerden etkilenerek birazda hayalperest olduğu için kendisini büyüterek gösterdiğini, bu Kuvvayi Milliyeyi ülkeye yararlı büyük bir kuruluş zannettiğini, bu düşünceler içerisinde önceden seyrettiği dizilerdeki dizi kahramanlarının rolüne kaptırarak cehaletinden ve olayın farkına varmadan bu e-mail 'i Kuvvayi Milliyenin web sitesine attığını, email'in içeriğinde de bahsettiği gibi Ümit SAYIN'a ulaşmak istediğini, çünkü kendi yazmış olduğu Derin Devletlerle alakalı bir senaryosunun olduğunu, bu senaryoyu Ümit SAYIN'a gösterip senaryo ile ilgili onun fikrini almak istediğini, Çünkü Ümit SAYIN'in bir çok yazısını çok sık olmasada 6-7 aydan beri www.acikistihbarat.com. isimli web sitesinden takip ettiğini, Ümit SAYIN'ı daha bilgili olarak zannettiği için bu senaryosu hakkında bilgi almak istediğini, belki bu senaryosuına bir katkısı olur diye düşündüğünü, GTA isimli projenin tamamen televizyon dizilerinden etkilenerek yazdığı bir slayt gösterisi olduğunu ve içeriğinin istihbarat ile alakalı olduğunu, ancak bu güne kadar bu sunuyu hiçbir kimseye gösterip vermediğin, bu sunuyu hazırlarken hiçbir kötü niyetinin olmadığını, atmış olduğu bu e-mail'e cevap alamadığını, halbuki bu sitede atılan e-maillere hemen cevap verilecek yazdığını, ancak emailine cevap verilmediğini, bu e-maili attıktan yaklaşık bir saat sonra e-mailine cevap gelmeyince web sitesinden Kuvvayi Milliye isimli kuruluşun telefon numarasını alarak bu telefon numarasını ev telefonundan aradığını, telefonu bir bayanın açtığını, kendisine durumu izah ettikten sonra, bayanın "bir dakika sizi Bekir beye vereyim" dediğini, telefonu ve tanımadığı ve daha önce hiç görüşmediği Bekir isimli şahsa verdiğini, Bekir beyle merhabalaştıktan sonra kendisine web sitelerine bir e-mail attığını ve cevap alamadığını söyleyince Bekir'in e-maillerine henüz bakmadığını söylediğini, akabinde "bir dakika emaillerime bakayım" dediğini ve hemen "Tuğrul beymi" dediğini, kendisinin de "evet" dediğini, Bekir'in "şu ana kadar Balıkesir'den Ayvalık dışından ciddi bir e-mail gelmedi, eğer ciddi görev almak istiyorsan sana Balıkesirden kendisine e-mail gönderenlerin isim listesini göndereyim derneğede üye olmak istiyorsan 10 YTL olan üyelik aidatını banka hesaplarına yatırman gerek" dediğini, Bir süre bekledikten sonra isim listesi gelmediği için tekrar ev telefonundan Bekir beyi arayarak isim listesinin henüz gelmediğini söylediğini, konuşmayı tam olarak hatırlayamadığını, fakat Bekir 'in e-mail adreslerinde bir karışıklık olduğunu söyleyerek şu an gönderdiğini söylediğini ve bu esnada bilgisayarına 20-30 kişilik isim listesi ve üye aidat formu geldiğini ve bu konuşmadan sonra Bekir beyden Ümit SAYIN'in telefon numarasını istediğini, Bekir'in de Ümit SAYIN'in telefon numarasını verdiğini, ÜMİT SAYIN ile 2 kez telefondan görüştüğünü, 0 535 790 22 51 nolu hattından arayarak Ümit SAYIN ile görüştüğünü, ilk görüşmelerinde kendisini Kuvvayi Milliye Balıkesir temsilcisi olarak tanıttığını, çünkü kendisini ciddiye almasını istediğini, Ümit SAYIN'in bu görüşmede kendisine yapılan tuzaklardan ve saldırılardan haberin varmı diye sorduğunu, kendisinin de www.acikistihbarat.com.da Ümit SAYIN'a yapılan saldırılarla ilgili bir haberi daha önce okuduğunu söylediğini ve üzüldüğümü belirttiğini, Kendi projesi olan GTA 'dan bahsettiğini, bu projeyi Türk Silahlı Kuvvetlerine göndermek istediğini ve bu konuda fikrini almak istediğini söyleyince, Ümit SAYIN'ın aniden kızarak "benim Türk Silahlı Kuvvetleri ile bir ilişkim yok" diyerek konuşmayı kestirip attığını, Kuvvayi Milliye derneğine attığı e-mail ve Ümit SAYIN isimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinden yaklaşık bir hafta sonra konuyu, şüphesini gidermek için babasına ve babasının arkadaşı olan emekli askeri istihbaratçı ismet,.,........ isimli şahıs ile görüştüğünü,. Hatta GTA isimli projesini ismet ........ isimli şahsa göstetdığım, Ismet'in kendisine
"Türkiye 'de bu işlerle uğraşan görevliler var sen okumana bak sen daha çocuksun " dediğini, Kuvvayi Milliye derneği hakkında da İsmefin "bu kişiler tehlikeli kişiler sen bunlardan uzak dur Türkiye'de dernek ismi altında bir çok kişi farklı işler çeviriyor sen bunlara karışma" dediğini, Babasının da ismet ....isimli şahsın dediklerini tasdik ettiğini, bu konuşmalardan sonra Kuvvayi Milliye Derneğine üye olmaktan vazgeçtiğini, ve GTA isimli projesini de bilgisayarından sildiğini, Daha sonra değişik tarihlerde Ümit SAYIN'in kendisini cep telefonundan aradığını ancak telefonu açmadığını, ancak Ümit SAYIN ile ilk görüşmesinden yaklaşık 2 ay kadar sonra kendisini arayarak Derin Devlet konulu senaryosu hakkında görüşünü sorduğunu ve bu senaryosunu bir film şirketi ile görüşmek istediğini söylediğini, Ümit SAYIN'in da işlerinin çok yoğun olduğunu ve fırsatı olmadığını söylediğini, ayrıca Ümit SAYIN'in kendisine Kuvvayi Milliyeye üye olup olmadığımı sorduğunu, üye olmadığını Ümit SAYIN'a söyleyince Ümit SAYIN'in "çok iyi yapmışın bu aralar Derneğin çok karışık olduğunu iyiki üye olmamışsın " dediğini, 18li gençler ile anlatmak istediğinin 18 yaşında olan kişileri kastettiğini, başka bir kastının olmadığını, kendisinin de 18 yaşında olduğunu, E-malinde bahsettiği gizli oda ve toplantı yerlerinin dizilerden etkilenerek tamamen hayal ürünü yerler olduğunu, Gençleri toplamak gibi bir işinin olmayacağını, daha önce Panik Atak teşhisi ile Balıkesir 'de tedavi gördüğünü, Paxil ve Risperdal isimli ilaçlan kullandığını, Balıkesir'in tehlikeli bir yer olduğunu, gazetelerden okuduğu haberlerden etkilendiğini, ayrıca gönderdiği e-mailde de kendisini büyük biriymiş gibi göstermeye çalıştığını, Şüphelinen bilgisayarında Bulunan \Çeşitli_klasörlerinden\D\BMy\Writing Works\Writing Works VIP\İstihbarat Kaynak içerisinde: -"GTA Sitesi" isimli klasör içerisinde, "GTA Slayt -Gizli-" isimli Powerpoint dosyası içerisinde GYP KANUNU, GTA HAREKET, HATİA, K.S.K, Ü.Y.E.B isimli gizli yapılanmalardan bahsedildiği, bu yapılanmaların nasıl faaliyet yürüteceği ve nasıl sonuç alınacağı hakkında (38) otuz sekiz sayfadan oluşan, sonunda GTA YEMİN VE SLOGANI' mn yazılı olduğu ve "BU SUNU GİZLİDİR. Hazırlayan : Tuğrul DERME" şeklinde sona eren bir sunu olduğu, aynı klasör içerisinde (12) on iki adet html dosyası olduğu ve bu dosyalar internet ortamında açıldığında "gtafiles.sitemynet.com" isimli adrese bağlandığı ve bu adres içerisinde de Powerpoint sunumundaki aynı konuların geçtiği, bu konularla alakalaı olarak. ifadesinin daha önceki kısmında belirttiği üzere bu GTA projesi tamamen hayal ürünü olduğunu, hiçbir elemanı üyesi ve bütçesi olmadığını, tamamen kendisinin saçmalaması olduğunu, WWW.GTAFİLES.SİTEMYNET.COM isimli siteyi tam olarak hatırlayamadığını, ancak 7-8 ay kadar önce tamamen kendi çabalarıyla yaptığını, ancak daha sonra babası ve arkadaşı olan ismet ... isimli kişinin kendisini bilgilendirmeleri üzerine bu siteyi sildiğini, HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN: www.acikistihbarat.com adresinden adını ve bazı yazılarını bildiğini, kendisi ile hiç görüşmediğini, BEKİR OZTÜRK: Bu şahıs ile bir iki sefer telefonla görüştüğünü, bunuda ifadesinin önceki kısmında anlattığını, Atmış olduğu bu e-mail'den dolayı çok pişman olduğunu son olarak ifadesine eklemek istediğini, 700 :. /] ??\ ■?::
^^—
b-Savcılık ifadesinde Şüpheli TUĞRUL DERME; Terörle mücadele şube müdürlüğünde verdiği ayrıntılı ifadesini tekrar ettiğini, 2006 yılında Balıkesir Bahçelievler lisesinden mezun olduğunu şu anda ünivesiteye hazırlandığını, boş zamanlannda da babasına ait Derme kablo isimli iş yerinde çalıştığını, babasının Hava kuvvetlerinden 2003 yılında Yüzbaşı olarak emekli olduğunu, Herhangi bir partiye, siyasi derneğe, kuruluşa üye olmadığını, her hangi bir terör örgütü ile bağlantısının bulunmadığını, Gerek Ümraniye' de gerekse Eskişehir' de ele geçirilen patlayıcı madde, silah ve mühimmatlarla ilgili bilgi ve ilgisinin bulunmadığını, İki adet E-mail adresinin olduğunu, her ikisinin de aktif olduğunu, her iki adresi Emniyette beyan ettiğini, kuvai milliye derneğinin internette reklamını gördüğünü, buradan siteye girdiğini ve 10.05.2007 tarihinde bu derneğe E-mail gönderdiğini, GTA ( Genç Türk Atılım) başlıklı yazının hayal ürünü olduğunu, " 18'h Gençler " ibaresi de 18 yaşında olması sebebiyle kendisi tarafından uydurulduğunu, Sağır oda ve kurtlar vadisi isimli dizilerden etkilenerek bu mailleri attığını, tamamen uydurma ve hayal ürünü olduğunu, Ayrıca ÜMİT SAYIN isimli kişinin yazılarını acikistihbarat.com adresinden takip ettiğini, kendi yazmış olduğu derin devletlerle alakalı senaryosunun olduğunu, bu senaryoyu ÜMİT SAYIN' a gösterip onun fikrini almak istediğini, ÜMİT SAYIN ile iki kez 0535 790 22 51 numaralı telefon hattından görüştüğünü, kendisini kuvai milliye balıkesir temsilcisi olarak tanıttığını, kendisine projesi olan GTA' dan bahsettiğini, bu projeyi TSK' ya göndermek istediğini söylediğini ancak ÜMİT SAYIN' m Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkisinin olmadığını söyleyerek telefonu kapattığını, Kendisinin panik atak teşhisiyle Balıkesir Askeri Hastanesinde tedavi gördüğünü, değişik ilaçlar kullandığını, yukarıda da belirttiği gibi gönderdiği mailin tamamen hayal ürünü olduğunu, İkametinde yapılan aramada ele geçirilen CD' nin büyük ihtimalle babasına ait olduğu, kendisinin bunu anı olarak sakladığını, Kuvai Milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada laptop içersinde bulunan " safını kaybedenler" isimli yazı ile ilgili bir bilgisinin olmadığını, Yine aynı laptop içersinde " BEHİÇ" isimli word dosyası içersindeki bilglilerden de haberinin olmadığını, Yine kuvai milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada Samsung marka Hard Disk içersindeki" DOC T" isimli dosya içeriği ile ilgili de bilgisinin olmadığını, Yapılan aramada " ayrık otu" isimli klasör içindeki bilgilerden de haberinin olmadığını, İsmi geçen şüphelilerden HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN' ı acikistihbarat.com adresindeki yazılarından bildiğini ancak kendisi ile hiç görüşmediğini, ismi geçen diğer şüphelileri ise tanımadığını, BEKİR ÖZTÜRK isimli şahıs ile iki defa telefonla görüştüğünü bunun dışında şahsi tanışıklığının olmadığını, yaptığı görüşmenin tamamen göndermiş olduğu mail ile ilgili olduğunu, bunun dışında FUAT ERMİŞ, OĞUZ EVREN KILIÇ ve İSMAİL YILDIZ'ı tanımadığını, hakkındaki müsnet iddia ve suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler Şüphelinin internette Bekir OZTURK ile irtibata geçtiği, Ümit SAYIN ile de bazı konularda görüştüftf^Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında bulunan email' de Kuvyari Milliye' y« katılmak istememin
■feh&ı
bir çok sebebi vardır... Bu hareketin Balıkesir kanadım tamamen gizii bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum. Gizli olmasının sebebi Balıkesir' in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır. TSK' ya ve Ümit SAYIN' a sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvva-i Milliye' nin içinde 18' 11 gençler olarak ayrılmak isteğime cevap beklemekteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri toplayabilecek bir hücre yani toplantı odasına da sahibiz. İlgilerinize arz eder ve heyecan ile cevabınızı beklerim." Şeklindeki 10.05.2007 tarihli e-mail ve şüphelinin bilgisayarlarında ele geçirilen "GYP TSK gençleri yönlendirme projesi' başlıklı gizli ibareli power point sunumunda M.E.B' nin genel durumunun anlatıldığı, çocuklara din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında ahlakın dinden geldiğini benimsetmeye çalışan yanlış dersler verildiğini ve beyin yıkandığı... Milliye Eğitim Bakanının şeriat yanlısı olduğunu, Daha sonra gençlerin genel durumunun anlatıldığı, daha sonra GYP nedir. GTA Sitesi" isimli klasör içerisinde, "GTA Slayt -Gizli-" isimli Powerpoint dosyası içerisinde GYP KANUNU, GTA HAREKET, HATİA, K.S.K, Ü.Y.E.B isimli gizii yapılanmalardan bahsedildiği, bu yapılanmaların nasıl faaliyet yürüteceği ve nasıl sonuç alınacağı hakkında (38) otuz sekiz sayfadan oluşan, sonunda GTA YEMİN VE SLOGANI' nin yazılı olduğu ve "BU SUNU GİZLİDİR. Hazırlayan : Tuğrul DERME" şeklinde sona eren bir sunu olduğu, aynı klasör içerisinde (12) on iki adet html dosyası olduğu ve bu dosyalar internet ortamında açıldığında "gtafiles.sitemynet.com" isimli adrese bağlandığı ve bu adres içerisinde de Powerpoint sunumundaki aynı konuların geçtiği, -"GTA" isimli txt belgesi içerisinde: "GTA H.A.T. , yani GTA Haber Alma Teşkilatı'dır.GTA H.A.T.'m görevi ismindende belli olduğu üzere H.A.T. İstihbarat Ajanları yani H.A.T.İ.A yetiştirir ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine haber alma dalında büyük yardımlar eder.H.A.T.İ.A haber aldığı herşeyi merkezde birleşitirip MIT,JITEM yada Genelkurmay'a iletir.Devletin bu değerli mercilerinden yetki gelmediği sürece HATIA kafasına göre hareket edemez sadece haber alma işinde istihbarat verebilir.Yine devletin bu mercilerinden gelen yasaklamalara harfiyen uyar.HATİA yönetimini Türkiye Cumhuriyeti legal yasalarına uyumlu bir şekilde GTA Hareket Merkezinden GTA Harekat Kanunu'na göre alır. H.A.T.İ.A. olmak kolay değildir.Her GTA genci HATİA olamaz.Bunun için öncelikle A kuşakta bir GTA elemanı olması gereklidir.A kuşaktaki bir GTA genci çaylaklığı aşmış ve tamamen kademeli bir GTA'dır.HATIA ajanlarında aradığı en önemli özellikler mantıklı hızlı karar verebilme,her türlü stratejiyi ve tehlikeyi önceden sezebilecek şekilde paranoyak olma,korkusuzluk, psiko ve fiziksel saldırılara dayanıklılık,güvenilirlik,sağlam yapı atletik ve fit olma gibidir.Bunun dışında bir takım sağlık problemlerinin olmaması gereklidir.Aynca A kuşağı olgun bir HATIA her türlü gizli GTA beden dili kelimeleri ve GTA alfabesini bilir.HATIA gücünü her türlü düşüncenin sahip olduğu ancak bir temel amaç için vatan aşkı için birleşmiş olgun A kuşağı gençlerden alır.Bu gençler ülke için Ahmet yada Mehmet değil Komünist yada Ülkücü değil bir tek yolda GTA'da birleşmiştir.GTA sorunları mantıklı bir şekilde legal olarak çözdüğü için vatanını seven her Türk genci için kutuplaşmak ve kavga yerine mantıklıca bir çatı altında toplanmanın yolu olmuştur.HATIA gün geçtikçe dahada büyümektedir.GTA ve HATIA saygınlığını ve güvenjjirfîğîhr^a^ga etmek yerine çözüm için uğraşmak ve konuşmakta olduğu için almaktadır.GTA \e HATİA aslaa Türkiye Cumhuriyeti'nin
mercilerinin verdiği bir yetki dışında kavga etmez ve şiddete başvurmaz,o sadece görevini yapar ve gerçek görevli olan gerekli mercilere sorunu iletir.Unutmaylımki sorunu çözücek olan elbet devlettir ne A kuruluşu ne B partisi bu kimsenin üzerine düşmez. Türk Hackerlanmızı Koruyalım : Türk Hacklerları Türk'ün zekasının ve asaletinin ne derecede olduğunu dünya'ya kanıtlamıştırlar.GTA H.H.B. yani GTA Hack Hareket Birlikleri'de internet üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'ne hakaret içeren yada onu aşağılayacak yada irticai,bölücü,yıkıcı faaliyette bulunan sitelere karşı XH1 ve XH2 harekatlarını gerçekleştirmiştir ve gerçekten başarılı sonuçlar alınmıştır.Bu operasyonlar düzenli olarak devam edicektir ancak son zamanlarda Türk Hackerları arasında olan ayrılıklar ve basının değerli Türk Hackerlanna yaptığı saldırılar GTA'yı harekete geçirmiştir.Öncelikle şunu anlamanızı isteriz Türk Hackerları aslaa Türkiye Cumhuriyetine yada her hangi bir şahsa düşman değildir.Bu insanlar gerçek birer vatansever ve savaşçıdırlar.Dünya üzerinde savaşlar artık 2 grupta yapılmaktadır. 1-Cephe Savaşları 2-Sanal Savaşlar.Cephe savaşlarında lider bir orduya sahip olan ülkemiz sanal savaşlardada lider bir ordu ile bize gurur vermektedir.Bu yüzdendirki her GTA gencinin görevi Türk hackerlanna destek ve onları korumaktır.Hackerlarımıza gerekirse GTA kasasından mali destek bile yapılmalıdır.Unutmayalımki eğer hackelarımız olmasa idi biz bugün internet üzerinde rahatça gezemezdik.GTA'mn yeni amaçlarından biride GTA Merkezinde alman karar ile Türk hackerlanmızı güçlü bir birlik içine sokmaktır.Bunun için GTA HHB hackerlarımıza açıktır.Unutmayalımki birlikten kuvvet doğar.GTA HHB gün geçtikçe büyümektedir ve amacımız yine kutuplaşmalardan uzak bir birlik olmaktır ve sesimizi sanal savaş zaferleri ile dünya'ya duyarabilmektir.GTA HHB bu yüzden değerli Hackerlanmızı heyecan ile beklemektedir .Lütfen bize gtafiles@mynet.com'dan ulaşın." -"GTA Kurallarım" isimli txt dosyası içerisinde; "GTA,Genç Türk Atılım dır.GTA hiç bir görüşe inanmaz GTA ne olursa olsun hangi düşünceden olursa olsun her Türk gencini görüşleri yüzünden birbiri ile kavga etmek yerine bir birlik içine sokmak için kurulmuştur.Unutmayalimki Türk'ün üstün özelliklerinden birisi hoşgörüsü ve bir birlik içinde kalabilmesidir.Nitekim ulu önder M.Kemal milyonlarca Türk'ü acımasızca katleden Yunanlı'nm bayrağına basmayarak en büyük büyüklük örneğini göstermiştir.Buradada Türkün üstün bir özelliğini adeta dünyaya duyurmuştur.Türk birbiri ile kavga etmez hoşgörülüdür vatanı tehlikede olmadığı sürece şiddet kullanmaz.İşte bu Türk hoşgörüsüdür.Herşeyden önce hepimizin yaptığı yanlış şey bir takım dolduruşlar ile kavga ederek bişeyler yapabilceğimizi sanmak.Ne olursan ol önemli olan Türk olman ama kavga kaba kuvvet Türk'e yakışmaz Türk hoşgörülüdür saygılıdır vatanına saldın olmadığı sürece düşmanlar dışında hiç bir şeye şiddet kullanmaz.GTA herşeyden önce üyelerine şu çağrıyı yapar ne olursan ol Türksen gel der. Bu ülkeyi seviyorsan islamcı,milliyetçi,ülkücü,kemalist,modern,sağcı,solcu ne olduğun GTA'yı ilgilendirmez çünki GTA tüm bu düşünce tarzlannm ortak noktaya ülkeyi bataktan kurtarmaya ve ilerletmeye amaçlı olduğunu bilir bu yüzden bu düşünce tarzlarının hepsini kanştırarak ortak bir birlik doğurmuştur bu yüzdende şu anda emperyalist güçlerin en korktuğu Türk genç atılımıdır.GTA sana sesleniyor sana diyorki ne olursan ol eğer ülkeni seviyorsan en azından şu ülkeyi bu bataktan çıkartana kadar herşeyi bir kenara atarak GTA'ya katıl onlarda görsünler aslında Türk'ün eskisi kadar birlik olabilidğini ve kutuplaştırma planlannm boşa çıkacağını .Unutmayalımki bazen gerçek göründüğü gibi değildir.İnanmakta olduğunuz ülkü aslında dış kuvvetlerin bir maşası olabilir bunu o ülküler için savaştığını sanıp hapishanelerde daha önce çürüyen insanlar vermiştir.Ama bu ülküler uğruna gençlerimizi veba eden dış destekli maşalar bugün yine aynı senaryoyu bu sefer daha ciddi şekilde uygulamaktadır.Ancak bugün farklı olarak psiko saldınlar daha çok artmıştır özellikle dış destekli basın bunu düzenli şekilde sürdürmektedir .Türk gençliği ya koyunlaştırılmış yada psiko/propagandalara yenik düşmüş ve çürüyüp gitmiştir.Artık uyanma zamanıdır denilen boş şeyler çok geride kalmıştır gençlik uyanmıştır fakat önlerindeki engeller çok ciddidir.Görüşleri yüzünden kutuplara aynlmıştır.Ülke olayları denilen konular artık sokak kavgalarına dönmüştür.Ülke olayları uğruna savaşmak için kurulan birlikler artık sokak kavgalarında boy göstermektedir.İşin en kötü yönüde istihbarat teşkilatlarının bir bölümünün dış güçlerin eline geçmesidir.Ülke gene aynı senaryo ve Terör ile geriye götürülmektedir .Küpe takıyor diye bir genci döven msânîar Juremiştir. Halbuki nasıl o senin görüşünü hoş görüyor ise seninde onun görüşünü h,oş görmek zorunluluğun herşeyden önce Türk
^ö^^v^y^y
kültüründe vardır.Belkide küpe taktığı için dayak yiyen çocuk bu ülkeyi senden daha çok sevmektedir.Belkide sen dış güçlerin bir maşa koludursun,gerçek hiç bir zaman göründüğü gibi değildir. GTA herşeyden önce elemeanlarma hoşgörüyü ve kendi görüş açısını öğretir GTA nm görüş açısı at gözlüğü yerine her düşüncenin bir arada toplandığı bir kavgasız konuşarak anlaşan bir harekettir.Empati kurmak GTA'nm vazgeçilmez özelliklerinden biridir.GTA aslaa kavgayı hoş görmez kaba kuvvet yerine iyi sözün yılanı deliğinden çıkarmasını yeğler.Kavga ancak yasaları işlemeyen ve kültürleri yozlaştırılmış milletlerde olur.Ancak Türk gençliğinindee şu anda geldiği konum bunun kadar vahimdir tabiki bu oyunlara kanmamak herşeyden önce GTA penceresi ve bol kitap okuyarak bir kültür hazinesi ile olur.Unutmayalımki en büyük efelik efendiliktir sözünü atalarımız boşuna söylememiştir. ikinci olarak Kültür ve GTA penceresi kazanmış bir insana psiko saldırılardan ve psiko/propagandalardan korunma yolu öğretilir. Üçüncü olarak düzenli beden eğitimleri ile sağlam baş sağlam vücutta bulunur felsefesi uygulanır .Dördüncü olarak gece yürüyüşleri ve düzenli oruçlar ile kişisel sorumluluk ve korkusuzluk ile takım ruhu öğretilir. Beşinci olarak her şey için Tanrı'ya şükretme alışkanlığı öğretilir.Altmcı yöntem sır tutma yöntemidir bunun için farkında olunmadan bazı testlere tabii tutulur bu testler ile kendine güven ve sır tutma yeteneği arttırılır.Bir yıl 12 aydır GTA'nm prensibi 12 ay 12 kitaptır.Her ay bir kitap okumak kişiye ayrı kültürler katar kişi kitaplarını tarihi,siyasi,psikolojik ve coğrafik&kültürel olmak üzere 4+4+2+2 formülü ile 12 aya sığdırır.Kendine güvenme testleri GTA'nm en önemli testleridir bu yüzden düzenli olarak buluşarak ve toplananarak topluluk önünde konuşma ve sohbet seminerleri yapılır.GTA hayvanlara ve bitgilere çok değer verir bu yüzden her GTA elemanı en az bir hayvan,bir bitki besler bu GTA elemanına doğanın gücünü fark etmesini sağlar böylece düzenli olarak ağaç dikme günleri ile her GTA elamanı ülkesinin tabiatına her sene katkıda bulunur.Buda GTA elemanının havadaki oksijeni çoğaltarak erken yaşta ölme ve kansere yakalanma risklerinin önüne set çektiği bir politikadır.GTA genci aslaa dalga geçmez GTA genci her insamn içinde bir yeteneği olduğuna inanır tam tersine o genci kazanmak için elinden gelen uğraşı verir gerekirse kendi cebinden sağlık hizmetlerim görür.GTA genci paylaşmayı öğrenin ve çağımızın tehlikeli hastalığı olan nakötlüğe ve cimriliğe savaş açar bu durumda GTA elemanlarının para birimleri yerine özgür maneviyat güçlerini silahsız ve şiddetsiz şekilde kullanması muhtemeldir .GTA hayvanların kavga ederek insanların ise konuşarak anlaştığına inanır.GTA'nın para birimi kardeşliktir GTA'da benim param senin paran metodu Türk Geleneklerine uygun bir şekilde yürütülür.Her GTA elemanı ülkesinin bir ajanıdır onun yanlış gördüğü şeyler rapor halinde GTA karargahında toplamr ve devletin gerekli güvenlik mercilerine iletilir.GTA kendi güvenliğini gizliliği sayesinde korur GTA'nm sırrı bir erdemdir erdemleri açığa vurmanın cezası ise sadece hareketten atılma ile olur.GTA kavgaya girmez kavga etmez güç kullanmaz ancak ülke savaş durumu içine girerse düşmanlara karşı direniş içine lider tarafından sokulur.GTA savaş hali dışında yapılan tehditleri devletin gerekli mercilerine iletir ve hakkında yasal işlemler yapılır bunun dışında GTA'nm güvenlik birimleri sadece Kolluk Silahsız Kuvvetlerinden oluşur.Bu kuvvetler sadece toplantılarda oluşacak kargaşaları bastırmak ile görevlidir.GTA genci dövüş dansı denilen bir dans ile dövüş tekniklerini öğrenir.Fakat bunu ülkenin savaş hali dışında düşmanlarından başka kimse üstünde kullanamaz.Ancak devletin güvenlik teşkilatlarından alınan izin ile GTA nın lider kadrosundan gelicek bir emir ile K.S.K.(Koiluk Silahsız Kuvvetleri) kendine karşı olan tehditlerde harekete geçer.GTA zor durumlarda para toplayarak kendi gencine yardım eder.Okul sağlık vb zorunlu ihtiyaçlarda durumun kanıtlanması ile GTA para toplayarak gencine sahip çıkar ve ülkesine hayırlı bir genç olabilmesi için mücadele eder.GTA çocuklara çok önem verir GTA gençlerinin hepsi ilerde ülkeye yararı olucak bir çocuk büyütmek için düzenli çocuk büyütme seminerlerine girer.Her ay her hangi bir fakir mahellede çocuklara elbise ve kitap alınarak çocuklar giydirilir ve mutlu edilir.GTA tüm dinlere saygıhdır.Kimseyi inancından ve ibadet şekliden dolayı yargılamaz ancak dini yönden insanları her zaman Tanrı'ya şükretmelerini öğretir onun dışında hiç bir dini harekete karşmaz herkesi Tanrı ve kulu arasında dinin gereği oalrak özgür bırakır ve din Tanrı ve kuliPSflfsîpa&^ir sır gibi kalmalıdır. GTA düzenli olarak ülke savuması eğitim kamplarına çıkar bu eğitim kampları TSK'den gelmiş askeri yetkililer tarafından yürütülür ve aslaa TSK sorumluluğu dışına çıkmaz.GTA örnek 704
/İS^ "7 .'
^^K^P1^
vatandaş olan her gence para ödülü verir bu şekilde devletimizin değerli polislerine yardım etmiş olunur.GTA genci kendini aslaa açığa vurmaz hiç bir noktada GTA ile adım anmaz GTA faaliyetleri sadece genç ile GTA arasında sırdır.GTA mn faaliyetleri kapalı bir sır değildir TSK'ya açıktır TSK her zaman GTA'nm işlerini denetleme yetkisine sahiptir.GTA gençleri akıl jimnastiklerine düzenli oalrak girerler bu cimnastiklerde sayılar ile oyunlar oynanın ve hızlı karar verme yeteneği geliştirilir...GTA hızla büyümekte olan bir birliktir,gençlerimiz GTA ile doğru yolu önlerinde görmüşlerdir artık her şey çok değişmiştir GTA'ya giren gençlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.Çığ gibi büyümekte olan bu yararlı kuruluş ülkesine yararlı olmak aşkından başka hiç bir şey duymayan gençler ile doludur. GTA'ya giriş şartları çok zor değildir giricek kişi siteden mail aracılığı ile bize ulaşmalıdır ve bir takım başvuru formlarını doldurarak ve bir takım testleri aşarak GTA'ya girebilir.Bumın dışında gönüllü olarak 2+2+2+2+2+2 sistemini başvuru formunda belirleyerek kendi rızası ile belirlediği çift aylarda 20 YTL gönderebilir.Unutmayalım ki 20 YTL'de kimsenin bir zorunluluğu yoktur herkes kendi nzası ile ülkenin ve GTA mn geleceği için bu parayı gönderebilir.GTA bu harekette bulunanlara minnettar olucaktır.GTA bunla kalmayıp parayı nerelere harcadığının raporunu fatura fotokopileri ile elemanlarına düzenli olarak bildirecek ve GTA kasasında ne kadar para olduğunu ve ne kadar para kaldığını düzenli olarak elemanlarına mail yolu ile bildirecektir.Unutmayalımki gönüllü olarak verilen bu paralar GTA elemanlarının geleceği ve Türkiye için harcamcaktır.Ayrıca grupsal aktivasyonlardada bu paralar kullamlacaktır.Bunun dışında elbet bazı kötü niyetli insanlar GTA'yı yıpratmak amacı ile üzerimizde bir takım oyunlar oynuyucaklardır.GTA bu tür maddi ve manevi hiç bir oyunu ve sorunu kabul etmiyicektir.Üyeliği kabul edicek insanlar iyi ve GTA'ya sadık insanlar olmalıdırlar bunun dışındaki hiç bir adi oyunu yada hiç bir sorumluluğu GTA kabul etmez...GTA hakkında daha çok bilgi pek yakında sitemize düzenli olarak eklenicektir...GTA nm www gibi bir sisteme ihtiyacı yoktur GTA mn yeri kalplerde oluşmlaıdır bu yüzde show'a gerek olmadığını düşündüğümüzden böyle bir site kurmadık ancak ileride gençlerin talepleri doğrultusunda kurulabilir...
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Tuğrul DERME'nin şüpheliler Bekir ÖZTÜRK ve Habip Ümit SAYIN ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu, ERGENEKON terör örgütünün gizli gençlik yapılanmasının organizesi için çalışmalar yaptığı, şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e bağlı olarak örgütün gençlik kollarım organize ettiği ve etrafına topladığı gençlere de kendisini gizli lider olarak tanıttığı, milli amaçlara hizmet etme duygularıyla da bilgisayar konusunda uzman gençleri etrafına toplayıp örgütün HACKER kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, Şüphelide ele geçirilen askeri fotoğraflar ve belgeler şüphelinin yapmış olduğu işi illegal olarak değil legal olarak yaptıkları havasını verdiği.Yapmış olduğu sunumu da emir komuta zincirinde ve ERGENEKON belgelerindeki tez-analiz raporlan gibi arz ettiği, her ne kadar şüpheli bu belgeleri kendisinin yazdığını beyan etmiş ise de; gerek yaşı ve gerekse de kültür seviyesi göz önüne alındığında 18 yaşında olan şüpheli Tuğrul DERME'nin belirtilen belgeleri yazamıyacağı, örgütün kendisine verdiği yazılı belgeleri power point olarak düzenleyip örgüte taban sağlamaya çalışıp gizli örgütlenme adı altında gençleri sanki devlete ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet ediyormuş gibi bir hava oluşturup etrafına toplayıp daha sonra da devlet için denilmek suretiyle, gençleri eylem ve faaliyetlere yönlendirdikleri ve vatan-millet sevgisi duygularını kullanıp kabiliyetli gençleri örgütün HACKER'lar kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, bu konuda attığı e-mail içeriğine bakıldığında gizli toplantı yerilerinin bulunduğu ve bu konuyu sağlayacak kadar genci etrafına topladığını beyan ettiği ve bu surette gençlik organizasyonunu belirli bir aşamaya getirdiği anlaşıldığından, Şüpheli Tuğrul DERME'nin ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak eylemi nedeniyle; TCK' nun 314/2 ve 3713 Sayılı JTjerade^ Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir,'^,, j - * s.
rM^n^m 7 0 5
18-ŞUPHELI METE YALAZANGIL a-Emniyet beyanında ; 1987 yılında istanbul Emniyet Müdürlüğünden Pasaport aldığını, bu pasaport ile 1987 yılında Güreş Milli Takımları ile beraber Avrupa Güreş Şampiyonunsa katılmak üzere Polonya'ya, 1988-1989yıllarında Güreş Şampiyonunsa Atina'ya, 1989-1992yılında Kıbrıs'a iş için gidip geldiğini, 1993 yılında Galatasaray erkek voleybol takımı ile Moskova'ya, 1994 yılında Almanya 'ya Bayerleverkusen bayan voleybol takımına fizyoterapist ve kondisyoner olarak, 1996 yılında bayan voleybol takımı ile Polonya 'ya bahar kupasına katıldığını, aynı yıl Moskova 'da düzenlenen bahar kupasına katılmak için Güneş Sigorta bayan voleybol takımı ile beraber, 1997 yılında Aralık ayı itibari ile kendi şirketini açmak için Ser Dış Tic. Gıda Azerbaycan'a gittiğini, 2005 yılında Romanya'ya Ticaret amaçlı gıda üzerine Unixfirmasını kurduğunu, illegal yollardan yurt dışına çıkış yapmadığını, 1998 Akm BİRDAL olayında dolayı Ankara İlinde gözaltına alındığını, ifadesinin akışı için bu konudan bahsettiğini, birde 1988 yılında 6136 ya muhalefetten dolayı gözaltına alındığını, ancak Kartal Savcılığından serbest kaldığını, 1999 yılında Kadıköy Doğru Yol Partisine üyeliğinin olduğunu, 2005 yılında Kadıköy Doğru Yol Partisinin Genel Sekreterliğini yaptığını, başkaca herhangi bir sendika, Dernek ve benzeri bir kuruluşa üyeliğinin bulunmadığını, Adının Mete olduğunu, yanlışlıkla Metin diye yazılmış olabileceğini, ancak Metin isimli de ağabeyinin olduğunu, fakat ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile tanışmadıklarını, Muzaffer TEKIN'in ifadesinde geçen, sürekli telefon değiştirir beyanı doğru olmadığını, 1998 yılında kendi adıma kayıtlı 0535 774 79 03 numaralı telefonu halen kullandığını, aynı zamanda Muzaffer TEKIN'in kendisini defalarca bu numaradan aradığını, Turkcell kayıtları incelendiğinde bu da ortaya çıkacağını, ayrıca 1994 - 1997 yılları arasında Almanya 'da yaşadığı ve Türkiye döndükten sonra yukarıda belirttiği numarayı aldığını, halen de kullandığını, Muzaffer TEKİN 'in yukarıda beyanlarında geçen DYP, Antörnürlük, Ataşehirde oturması, Emekli olduktan sonra tanışması gibi hususların doğru olduğunu, bahsi konu CD ile ilgili konuyu ifadesinin ilerleyen bölümlerinde ayrıca anlatacağını, 1998 yılı Mayıs ayında çocukluğundan beri tanıdığı Semih Tufan GÜLALTAY ve Mustafa GÜLEN ile SER şirketinde ortak olduğu dönemde Mustafa GULEN'in tanıştırdığı Mikail SARI'nın Akın BİRDAL suikastından dolayı arandıklarını basın ve medyadan öğrendiğini, Mustafa GULEN'i arayarak Kadıköy Ataşehir de bulunan bir çay bahçesine çağırarak bu olayın aslının ne olduğunu kendisine sorduğunu, kendisinin de Semih Tufan GÜLALTAY'ı Mikail SARI ile SER şirketinde tanıştırdığını kendisinin bu olayla ilgisi olmadığını söyleyerek ayrıldığını, 1988-89 yıllarından önce Tekel'de çalıştığı dönemlerde Muzaffer TEKİN 'de Kadıköy Belediyesinin spor hocalığını yaptığını, o dönemde kendisi ile tanıştığını, zaman zaman Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip geldiğini, kendiside çalıştığı yerlere gelir ziyaret eder görüşür ve sohbet ettiklerini, 1998 yılının Haziran veya Temmuz aylarında bir gün Muzaffer TEKİN yanına gelerek Semih Tufan GÜLALTAY'ın kendisinin mahalleden tanıdığı yaş itibari ile ufak olan bir kişi olduğunu, Namık Zihni OZANSOY'unda kendisinin arkadaşı olduğunu, bu arkadaşlarının halen Kastamonu cezaevinde olduklarını arkadaşlarının zor durumda oldukları ve beraber Kastamonu cezaevine gidip bu arkadaşları ile görüşmeleri gerektiğini söylediğini, zaten Semih Tufan GÜLALTAY'ın annesi ve babası da kendilerinin oğlunun yanına gidip gelemediklerini kendisinin gitmesini istediklerini dediğini ve Muzaffer TEKİN ile birlikte kendisinin arabasıyla Kastamonu'ya giderek savcılıktan izin aldıktan sonra yaklaşık 30
dakika kadar Semih Tufan GULALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile cezaevinde görüştüklerini, görüşmeden sonra İstanbul'a döndüklerini, bu görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay kadar sonra evinde otururken adını hatırlayamadığı bir arkadaşının kendisini arayarak "bir Milliyet Gazetesi al ve 4. sayfasını oku" diyerek telefonu kapattığını, bunun üzerine kendisinin gazete bayiine giderek bir Milliyet gazetesi alıp 4. sayfasını açtığımda Akın BIRDAL suikastı olayı ile ilgili bir çok kişinin adının bulunduğu bir listenin olduğunu, bu listenin alt kısımlarında SER Dış Ticaret ortaklarından Mustafa GÜLEN ve Mete YALAZANGIL 'in Ankara DGM Başsavcılığı şeklinde arandığını görünce eski ortağı olan Mustafa GÜLEN'i telefonla arayarak Ataşehir de çay bahçesinde kendisi ile görüştüğünü, bu konunun ne olduğunu sorduğunda, oda kendisinin bu olaylarla bir ilgisinin olmadığını söylediğini, kendisinin de "madem savcılık bizi arıyor Ankara ya gidip teslim olalım" dediğini, ancak işlerinden dolayı gelemeyeceğini söyleyerek ayrıldığını, birkaç gün sonra Semih Tufan GULALTAY, Muzaffer TEKİN 'in Harp Okulundan arkadaşı olan Namık Zihni OZANSOY'un Kadıköy Sahrayıcedit'te bulunan evinde istanbul Terörle Mücadele Şubesince yakalandığın, medyadan öğrendiğini, 15-20 gün sonrada Mustafa GÜLEN ile birlikte Ankara ya teslim olmaya gittiklerini, Ankara da bazı avukatlarla görüşerek ne yapacaklarını nasıl davranmaları gerektiğini sorduklarını, onlarda gidip teslim olursak olayın vahameti açısında tutuklanabileceklerini söylediklerini, 8-10 ay kadar cezaevine gireceğini söylemeleri üzerine Mustafa GÜLEN'in istanbul'a döndüğünü, kendisinin Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip teslim olduğunu, 3 gün gözaltında kaldıktan sonra çıkarıldığı Ankara DGM savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılında bir gün Semih Tufan GULALTAY'in yeğeni olan Necdet ATIŞ'in yanına gelerek Semih Tufan GULALTAY ve bu olaydan dolayı yakalanan bütün arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan GÜLALTAY'ın kendisiyle görüşmek istediğini, Yozgat cezaevine gitmesini istediğini, kendisinin de Necdet ATIŞ'a Yozgat cezaevine gidemeyeceğini işlerinin olduğunu söylediğini ve gitmediğini, ancak Necdet ATIŞ Semih Tufan GÜLALTAY'ı ziyarete gittiğinde Semih Tufan GULALTAY Necdet ATIŞ'a Muzaffer TEKİN'in yanına gitmesini ve Muzaffer TEKİN'in gelip kendisine Semih Tufan GÜLALTAY'ı ziyaret etmesini istediğini söylediğini, bunun üzerine Muzaffer TEKIN'i daha önceden kurulmuş bulunan ve kendisinin 1999 yılında satın aldığı Nova Veterinerlik Hizmetleri isimli iş yerine gelerek Yozgat cezaevine gidip Semih Tufan GULALTAY ile görüşmesini istediğini, kendisinin de Muzaffer TEKİN 'e görüşmesi istediğinin şahısların medyadan ve basından takip ettiği kadarıyla suçlu olduklarını bu suikastı gerçekleştirdiklerini veya gerçekleştiren şahıslarla birlikte olduklarına kanaat getirdiğini, kendisinin de "gidip bu şahıslarla görüşmem işim gücüm var" dediğini, bunun üzerine Muzaffer TEKİN "onlar istiyorlar diye gidip görüşmeyeceksin bunlar benim ve senin arkadaşların olduğu ve mağdur olmuşlar zor durumdalar arkadaşlarımızın zor günlerinde onların yanında olmamamız gerektiğini onlar istiyor diye değil ben istediğim için git ve Semih Tufan GULALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile görüş" dedğini, ancak Muzaffer TEKİN 'in bu istediğini de kabul etmediğini, Muzaffer TEKİN iş yerinden ayrılarak gittiğini, bir daha da bu konudan dolayı uzun bir süre görüşmediklerini, 2007 yılı Ocak-Şubat aylarında ilçe genel sekreteri olduğu dönemde adının Aydın YÜKSEL olduğunu söyleyen bir polis arkadaşla tanıştığını, bu şahsa telefonunu verdiğini, bir günü kendisini arayıp çevresinin çok olduğunu yardım edebileceğini söylediğini, kendisinin de "elimden geleni yaparım" dediğini, kendisinin Muzaffer Şenocak tarafından 150000 YTL dolandırıldığını, bu nedenle kendisinden yardım istediğini, kendisinin de askeriyeden çok çevresi olduğu bildiği Muzaffer TEKİN 'i aradığını, Aydın ile birlikte Muzaffer TEKİN 'in Kuşdilinde bulunan ofisine gittiklerini, Ofisini de Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN, Raf et 'in kardeşi ve tanımadığı Muzaffer TEKİN 'in sınıf arkadaşları olduğunu söylediğini 4-5 kişi daha olduğunu, oturup Aydın'ı Muzaffer TEKİN de tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN 'e
Aydın YÜKSEL (soyadını YÜKSEK olarak öğrendiği)Muzaffer ŞENOCAK tarafından dolandırıldığını anlattığını, anlatırken Muzaffer ŞENOCAK'in Özel Kuvvetlerde görevli yüzbaşı veya binbaşı olarak görevli olduğunu da söylediğini, bunun üzerine Muzaffer TEKIN'in birkaç arkadaşına telefon açtığını, yaptığı görüşmelerden sonra Muzaffer ŞENOCAK'ı kesin olarak tanıyan olmadığını ancak bazı arkadaşları ismi yabancı gelmiyor diye söylediklerini Muzaffer TEKIN'in söylediğini, Muzaffer TEKIN'in Aydın YÜKSEK'e kart vizitini verdiğini, Aydın YÜKSEK'in telefonlarını aldığını, konuyu araştıracağını, "bir bilgi elde eder etmez, seni ararım buraya her zaman uğraya bilirsin " dediğini, bu konuşmalar esnasında Muzaffer TEKIN'in odasında kendisi, Aydın YÜKSEK ve Muzaffer TEKİN 'in 4-5 arkadaşı olduğunu, Rafet ile kardeşi karşı odada olduğunu, kapı açık olduğu için Rafet ile kardeşi bu konuşmaları duymuş olabileceğini, Aydın ile beraber çıktıklarını, çıkar çıkmazda Aydın YÜKSEK'in teşekkür ederek ayrıldığını, Aradan bir ay kadar geçtikten sonra Aydın YÜKSEK'in kendisini telefonla aradığını, Uğramak istediğini söylediğini, Kadıköy Hasanpaşa 'da bulunan işyerine geldiğini, elinde bir CD olduğunu, kendisine ağabey Muzaffer TEKİN 'in ofisine uğradığını, kapalı olduğunu, "bu CD yi Muzaffer TEKİN 'e rica etsem verebilirimsiniz CD'nin içerisinde, Muzaffer ŞENOCAK'a ait adresler, kart vizitleri ve iletişim bilgileri var" diye söylediğini, kendisinin de "sen bırak, ben CD Muzaffer TEKİN 'e ulaştırabilirim " dediğini, çay içtikten sonra gittiğini, Aynı gün öğleden sonra kendisinin Muzaffer TEKİN 'in Kuşdilindeki ofisine gittiğini, içeriye girdiğini Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN girişte bulunduklarını, Muzaffer TEKİN 7 sorduğunu, ofiste yok Bakırköy 'e gitti dediklerini, bunun üzerine Rafet ARSLAN'a "geçen Aydın isimli bir polis arkadaşla gelmiştik, onu dolandıran şahsın bu CD içerisinde iletişim bilgileri varmış, sana bıraksam bu CD 'yi Muzaffer TEKİN 'e verirmisin " diye rica ettiğini, CD yi Rafet ARSLAN'a verdiğini, Rafet ARSLAN'da CD alarak kendi masasının çekmecesine koyduğunu, kendisine de "hocam merak etme ben kendisine vererim " dediğini, bunun üzerine ayrılarak evine gittiğini, Bu CD yi bırakma olayından sonra, iki, üç ay içerinde Aydın YÜKSEK birkaç kere telefon ile arayarak ne oldu ağabey bir gelişme var mı diye sorduğunu, kendisinin de Muzaffer TEKIN'in kendisini aramadığını, kendisine bilgi vermediğini, ayrıca Muzaffer TEKİN 'in telefon numarasının kendisinde olduğunu arayabileceğini söylediğini, daha sonra ki zamanlar da Muzaffer TEKİN 'in ofisinin önünden geçerken penceresinin açık olduğunu gördüğünü, ofise çıktığını, içeride ön kısımda Rafet ARSLAN'ı gördüğünü ve selam verdiğini, diğer tarafta Muzaffer TEKİN 'i gördüğünü, 2-3 arkadaşının olduğunu, onlarla sohbet ettiklerini, selam verip içeri girdiğini, diğer şahısları tanımadığın dan dolayı Muzaffer TEKİN 'in yanına gidip kulağına "ağabey CD baktınmı Muzaffer ŞENOCAK'la ilgili bilgi edindinmi Aydın YÜKSEK devamlı beni arıyor bir gelişme varmı" diye sorduğunu, kendisinin de "ne CD si" diye cevap verdiğini, Rafet ARSLAN'a bıraktığı ve kendisine teslim etmesini söylediği bir CD 'nin olduğunu, "bakmadığınız mı" diye sorduğunu, CD içerisinde Aydın YÜKSEK'in kendisine söylediğine göre Muzaffer ŞENOCAK'a ait iletişim bilgilerinin olduğunu söylediğini, daha sonra Rafet'in bulunduğu yere geçtiğini, Rafet ARSLAN'a sorduğunu, Rafet'te CD yi Muzaffer TEKİN 'in masasına bıraktığını söylediğini, tekrar Muzaffer TEKİN 'in yanına giderek "Rafet ARSLAN senin masana bıraktığını söylüyor" dediğini, bunun üzerine Muzaffer TEKİN masasının üzerine ve çekmecelerine baktığını, burada böyle bir CD yok dediğini, bunun üzerine ofisinden ayrılıp çıktığını, daha sonra Muzaffer TEKİN ile nede Rafet ARSLAN ile CD konusunda herhangi bir görüşmesinin olmadığını, ancak Aydın YÜKSEK'in kendisine bir iki defa arayarak ne oldu şeklinde sorduğunu, kendisinin de herhangi bir gelişme haberi olmadığını söylediğini, 22.06.2007 günü akşam saat lerinde Muzaffer TEKİN yanında tanıdığı ve ismini Kür şad ...... olarak bildiği şahsın kendisini telefonlu arayarak, Beşiktaş'ta mahkemede 708
Sh;r&fr
olduklarını, yanında Rafet ARSLAN'ın bulunduğunu ve kendisiyle görüşmek istediğini söylediğini, telefonu Rafet ARSLAN'a vermesini söylediğini, Rafet ARSLAN'da kendisine savcının kendisinin telefon numarasını Muzaffer TEKİN 'den istediğini, şimdi savcının yanından çıktığını ve telefon numarasını savcıya vereyim mii diye sorduğunu, kendisinin de bu konuyla ne alakası var diye sorduğunu, Rafet ARSLAN'ın da kendisinin Muzaffer TEKİN 'e verilmek üzere Rafet ARSLAN'a bıraktığı CD den dolayı olduğunu söylediğini, kendisinin de kendini aramış olduğu telefon numarasını verebileceğini söyleyerek görüşmeyi bitirdiklerini, bu görüşmeden hemen sonra Aydın YÜKSEK'i aradığını, çok sinirli bir şekilde, Aydın'a bağırarak "bu CD ne var benim niye savcı telefonumu istiyor" diye sorduğunu, kendisine CD de hiçbir şey olmadığını sadece Muzaffer ŞENOCAK'ın iletişim bilgilerinin olduğunu söylediğini, ayrıca kendisinin hemen savcılık ve Terörle Mücadele Şubesine gidip bu CD yi kendisinin hazırladığını ve kendisine kendisinin verdiğini, ifade edeceğini bu konuda, kendisinin mağdur ettiği için özür dilediğini, CD içerisinde hiç bir şey olmadığını tekrar söylediğini, kendisine "sen bir git" dediğini, veya beraber gidip ifade verelim dediğini, kendisine "yarın telefonlaşırız" dediğini, bir sonraki gün Aydın YÜKSEK'in aradığında "çakal çukal beni aramasın " mesajını dinlediğini, bir daha kendisi ile iletişim kuramadığını, birkaç gün sonra Aydın YÜKSEK ve Muzaffer ŞENOCAK'ın yakalanarak tutuklandığını basından öğrendiğini, herhangi bir ifade verme konusunda beklemede kaldığını, daha sonraki günlerde Polislerin kendisinin çalıştığı iş yerine gelip kendisini sorduklarını şirket yöneticisi Selami SAYAR dan öğrendiğini, kendisinin emniyete gelip ifade vermesinin sebebinin annesinin 80 yaşında olması, rahatsız olması ve bakacak kimsenin olmamasından dolayı olduğunu, herhangi bir oluşumun içerisinde yer almadığım, Muzaffer TEKİN 'in de herhangi bir oluşum içerisinde yer alıp almadığından bir bilgisinin olmadığını, CD hakkında bildiklerinin bunlardan ibaret olduğunu, ifadesinin diğer kısımlarında anlattığı gibi Muzaffer TEKİN'i tanıdığını, ara sırada Kadıköy 'de bulunan ofisine uğradığını, bahsettiği ve okunan doküman hakkında her hangi bir bilgisinin olmadığını, Oktay YILDIRIM'ı 2000-2001 yıllarında arasında Muzaffer TEKİN'in kendisine telefon açarak kendisine Kadıköy demesini diye telefon açtığını, "bir ofise uğrarımsın" dediğini, yaklaşık yarım saat sonra Kuşdilinde bulunan ofisine gittiğini, daha önceden görmediği ve tanımadığı bir şahsın Muzaffer TEKİN yanında oturduğunu gördüğünü, kendisine Oktay YILDIRIM için "Astsubay gazimiz" dediğini, ayaklarından birinin alçıda olduğunu GAT A'da tedavi olduğunu ancak iyileşemediğini durumunun kötü olduğunu söylediğini, herhangi bir doktor veya spor konusunda tavsiyede bulunurumsun dediğini, kendisine ayağındaki alçıyı çıkar at dediğini, spor yapmasını özellikle yüzmesini tasfiye ettiğini, yaklaşık bu konuşma yarım saat kadar sürdükten sonra ayrıldığını, daha sonra ofise uğradığı dönemlerde bir iki defa daha gördüğünü, kendisini sağlık durumunu sorduğunu, oda kendisinin iyi olduğunu ve tavsiyelerine uyduğunu söyleyip teşekkür ettiğini, 2006 yılında Muzaffer TEKİN 'in iftar yemeğinde kendisini gördüğünü, başkada her hangi bir şekilde telefonla ya da yüz yüze görüşmediğini, kendisine gösterip okunan doküman hakkında bir bilgisinin olmadığını, Ergenekon isimli bir yapılanmayı, ne amaçla kurulduğunu kime hizmet ettiklerini bilmediğini, Yukarıda ifadesinde belirttiği gibi Ergenekon isimli Organizasyon ile ilgili olarak hiçbir bilgisinin olmadığını, adı geçen Kemal ŞAHIN ve BÜLENT (kod) ismail YILDIZ isimli şahısları tanımadığını, ilk defa burada isimlerini duyduğunu, Adı geçen Fikret EMEK isimli şahsı tanımadığını, bu şahsın adını burada duyduğunu,. Eskişehir'de yakalan silah ve patlayıcı maddelerle hiçbir alaka ve bilgisinin olmadığını, Sadece basından duyduğunu, Adı geçen Kuvvai Milliye Derneği ile hiçbir irtibatının olmadığını, sorulan hususlarla ilgili olarak, hiçbir bilgisinin olmadığını,
çökertme operasyonu başlıklı dokümanda belirtilen olaylarla ilgili olarak, hiçbir bilgisinin olmadığını, yukarıda ifade ettiği gibi BÜLENT (kod) ismail YILDIZ ve SESAR isimli kuruluşu bilmediğini, ilk defa duyduğunu, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nu: 2006 yılının Eylül ayında Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'deki bürosunda tanıştığını, bu tanışma esnasında, yaklaşık 7-8 kışı olduğunu, bu şahıslardan sadece Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'ı tanımadığını, bu arada ismini sonradan öğrendiği Tuncay HACIBEKTAŞOGLU isimli şahısla ayak üstünde sohbet ederken, kendisinin Güngören Çamlıkahvede toptan kasap market işi yaptığını söylediğini, kendisinin spor hocalığı ve aynı zamanda Kadıköy Doğru Yol Partisinde Genel Sekreterlik yaptığını kendisine söylediğini, yaklaşık 10-15 dakika kadar görüştükten sonra ayrıldığını, kendisine telefonunu vermediğini, ancak kendisini 2007 yılının Ocak ayında 0535 774 79 03 nolu telefonundan arayarak, bir akrabası ile gelip görüşmek istediğini kendisinin de Kadıköy 'de Erke Güvenlik şirketin Genel Koordinatörlük yaptığından dolayı, buraya gelmelerini söylediğini, ismini hatırlamadığı bir akrabası ile birlikte yanına gelerek, akrabasını kendisiyle tanıştırdığını, Karadeniz Fm'de ve televizyonda sanatçı olarak çıktığını ve aynı zamanda ortağı olduğunu söylediğini, "Karadeniz Fm için ilan ve reklam topluyoruz bize yardımcı olabilirmisin" dediğini, kendisine bu işlerden anlamadığını ama yardımcı olabilecekse araştırıp bilgi vereceğini söylediğini, "şu anda görüşebileceği birileri var mı" diye sorduğunu, kendisinin de yanlarında telefon açarak Kadıköy de bulunan Of vakfını arayıp arkadaşlar görüşebileceğini söylediğini, kendilerine adres ve telefonları vererek gittiklerinde kendisinin ismini söylemelerini söylediğini, bu şekilde yanından ayrıldıklarını, daha sonra kendi telefonla arayarak gidip görüştüklerini katolok bıraktıklarını ve onlarında geri döneceklerini söylediğini, bir süre sonra tekrar telefonla kendisini arayarak görüşmek istediğini, kendisinin de kendisine parti de olduğunu gelip görüşebileceğini söylediğini, kendisine gelerek biraz konuştuktan sonra "Romanya 'da et çok ucuz olduğunu tanıdık var mı oradan et getirebilirmiyiz" dediğini, kendisinin işinin normal şartlarla getirilmediğini, Bakanlar kurulu kararı ile özel şirketlere verildiğini söylediğini, eğer böyle bir firma varsa ancak bu şekilde olabileceğini izah ettiğini, "ağabey sende yine araştır yardımcı olmaya çalış " diyerek ayrıldıklarını, bir süre sonra tekrar kendisini telefonla arayarak görüşmek istediğini kendisine parti de olduğunu görüşebileceğini söylediğini, daha önceden Muzaffer TEKİN in yanında tanıdığı Saipir ............... (DEBZLELVİDZE) isimli şahsı Kafkasyalı ve sporcu olarak tanıdığı şahısla beraber Tuncay HACIBEKTAŞOGLU yanına geldiğini, tekrar et konusu açarak "yardımcı olabilirimsin araştırma yaptın mı" dediğini, kendisinin de bu iş bizi aşar yapamayacağını kanaat getirdiğinden, kendisine olmaz dediğini, 2007 yılının NisanMayıs ayında Muzaffer TEKİN kendisini arayarak, "müsaitsen benim ofisime uğrarmısın " dediğini, yaklaşık bir yada birbuçuk saat sonra ofise gittiğini, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nun oturduğunu gördüğünü, Muzaffer TEKİN'in kendisine Tuncay ve arkadaşı Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber alındıklarını Tuncay'ın üstünden bir silah çıktığını Mahkemenin Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nu serbest bırakıp, Saipir ........ isimli şahsın pasaportunun vizesinin bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim edildiğini, Saipir ........ yakalandıkları akşam polislerin yanından kendisini aradığını söylediğini, yardımcı olmasını istediğini, kendisinin de Yabancılar Şubesinde ve Emniyet'te tanıdığı olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağını söylediğini, bu konuda kendisine yardımcı olabilirmisin diyerek sorduğunu, kendisine yardımcı olamayacağını söyleyerek ofisten ayrıldığını, başkaca herhangi bir yerde görüşmediğini, Saipir DEBZLELVİDZE'yi 2006 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'n dan önce yine Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'deki bürosunda tanıştığını, bu tanışma esnasında yaklaşık 6-7 kışı olduğunu, bu şahıslardan Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'ı tanıdığını, kendisine Muzaffer TEKİN Saipir . isimli şahsı Kafkasyalı ve Kingbokscu olduğunu, kendisinin de spor hocası olarak söyleyerek tanıttırdığını, kendisinin yanına parti
/^~\ ______ /i
71l)
,
_ '"T
çalışmaları esnasında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber geldiklerini, Romanya'dan et getirme ve Karadeniz Fm konusundan dolayı yanına gelip yardımcı olmasını istediklerini, kendilerinin ortak olarak bu işleri takip ettiklerini izah ettiklerini, kendisinin seçim dönemi olduğunda pek konularla ilgilenemeyeceğini söylediğini, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın 1996-1997 yıllarında Ser Dış Ticarette ortağı olan ve eski milli tekvondocu olan Mustafa GÜLEN'in hemşerisi olması sebebi ile Küçükyalıdaki GÜLEN spor salonunda Mustafa GÜLEN vasıtası ile tanıştığını, 2000-2001 yıllarında Muzaffer TEKIN'in kendisini arayarak "Nerdesin" diye sorduğunu, kendisinin iş yerinde olduğunu söylediğini, "Kadıköy tarafına bir iki saat içinde geçersen ofise uğra bir dostun var" dediğini, kendisinin söylediği zaman dilimi içinde ofisi uğradığında Yurdakul ÇAĞMAN'ı ofiste gördüğünü, Sohbet ettiklerini, Ümraniye Dudulu civarında toptan elektrik malzemeleri sattığını, daha sonra çıkarıp dükkan kart vizitini verdiğini, aynı şekilde kart vizitini verdiğini, zaman zaman telefonla arayarak görüştüğünü, kendisinin daha önceden güreşçi olduğunu bildiğinden manevi bir bağlarının olduğunu, kendisinin iyi bir kişi olduğunu, 2006 yılının Ramazan ayında Muzaffer TEKİN 'in Ataşehir Familiy cafede iftar yemeğinde kendisini gördüğünü, bu iftar yemeğinde yaklaşık 20-25 kişi kadar olduğunu, bu şahıslardın bildiği İsmail PAKER, Oktay YILDIRIM, Zekeriya ÖZTÜRK, Mahmut ÖZTÜRK ve RafetARSLAN olduğunu, Bu şahıslar ile yukarıda anlattıkları dışında hiçbir ilişkisi olmadığını, her hangi bir devlet büyüğüne veya bir şahısa yönelik suikast türünden bir eylem planı asla olmadığını, burada ismi geçen diğer şahıslardan bir duyumda almadığını, böyle bir eylem planlarının olduğunu bilmediğini, bu şahıslarla her hangi bir teşekkül ve örgütsel bir bağının olmadığını, Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ü 2006 yılında Muzaffer TEKİN Ataşehir Family cafede kendisini gördüğünü, bir süre sonra Muzaffer TEKİN ofisine uğradığında Mehmet Zekeriya OZTURK'te orda olduğunu gördüğünü, Muzaffer TEKİN emekli binbaşı ve şu anda bir dergide köşe yazarlığı yaptığını söyleyerek tanıştırdığını, kendisi ile başka bir görüşmesinin ve konuşmasının olmadığını, İsmail PAKER'i 2006 yılında Muzaffer TEKİN vermiş olduğu iftar yemeğinde şahsı gördüğünü, aradan bir süre sonra Muzaffer TEKİN 'in ofisine gittiğinde ismail PAKER'i gördüğünü, bu şahsı İsmail hoca olarak tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN kendisine hiç merak etmediğini, ne hocasıdır kimdir diye. Bu şahısla başka bir şekilde görüşmesinin olmadığını, Mahmut ÖZTÜRK u 1998-1999 yılında Muzaffer TEKİN ile birlikte petrol işi ile uğraştığını ofiste öğrendiğini, birkaç kere Nova sağlık ürünleri diye Kadıköy Sahra cedit bulan veteriner kliniğine gelerek birkaç kez görüştüğünü, bir kez de Ümraniye 'de bulunan petrol ofisine gittiğini, bir ödemesinin olduğunu, çek kırdırmak için kendisinin tanıdığı olup olmadığını sorduğunu, Mahmut ÖZTÜRK'te kendisine ver çeki al parayı diyerek kendisinden "bu çeki bir yere kullanırım senin işin görülsün" diyerek ayrıldığını, Ara sırada Muzaffer TEKİN ofisinde kendisini gördüğünü, Rafet ARSLAN'ı 2006 yılının Muzaffer TEKİN vermiş olduğu iftar yemeğinde kendisi gördüğünü, daha sonra Muzaffer TEKİN 'in ofisine gittiğimde orada gördüğünü, kendisine selam verdiğini, pek öyle bir samimiyetlerinin olmadığını, ancak diğer hususları ifadesinin akışı içerisinde anlattığını, Sonuç olarak hakkın da mevcut olan suçlamaları kabul etmediğini, kişilik olarak, insanlara yardımcı olmayı seven birisi olduğunu, kapısına gelen herkese mevcut sosyal çevresini kullanarak yasal çerçevede yardımcı olmaya çalıştığını, siyasetle ilgilendiği için bir çok insanın kendisine gelip, sıkıntısını anlattığını, Ay^ft'Y^^SEK'te bu bağlamda gelerek kendisinden yardım talep ettiğini, eski bir polis olmftşıMedeni ile Bmdisine, yardımcı olmak
(yu^%
istediğini, bu meyanda ifadesinin üst kısmında tamamen iyi niyetle yaptığı olayları samimi olarak anlattığını, kesinlikle CD içeriğini bilmediğini, bilmiş olsaydı kesinlikle yardımcı olmayacağını, Suç işleme kastının olmadığını,
b-Savcılık ifadesinde Şüpheli METE YALAZANGİL; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü' nde vermiş olduğu ifadesinin aynen tekrar ettiğini, uzun yıllardır lisanslı sporcu olduğunu, aynı zamanda fizyoterapist olduğunu, çeşitli spor kulüplerinde sporcu ve fizyoterapist olarak görev yaptığını, Muzaffer TEKİN 'i 15-16 seneden beri tanıdığını, kendisiyle ilk tanışmalarının Göztepe' de Selami Çeşmi Özgürlük Parkında spor yapan vatandaşlara Kadıköy Belediyesinin organizesinde spor yaptırdığı sırada olduğunu, kendisinin emekli subay olduğunu o zaman öğrendiğini, kendisinin de sporcu olduğunu öğrenince birlikte spor yapmayı teklif ettiğini, bu şekilde onların grubuna katıldığını, daha sonra Muzaffer TEKİN' e ait yine Kadıköy' de bulunan Akaryakıt pazarlama işi yapılan Rıza Petrol isimli işyerine ziyaret amaçlı gidip geldiğini, o tarihten bu yana dostluklarının devam ettiğini, Muzaffer TEKİN 'in ifadesinde geçen Semih Tufan Gülaltay' ı kendisinin aracılığıyla tanımış olduğunun doğru olduğunu, 1978-1988 yıllan arasında 10 yıl süreyle Tekel spor klübünde idarecilik ve antrenörlük yaptığını, o tarihlerde kendisiyle aynı semtte oturan anne ve babasını da tanıdığı Semih Tufan Gülaltay' m, Tekel spor klübünün boks takımının yıldızlan arasında antremana geldiğini, kendisini bu nedenle tanıdığını, 1993 yılında Galatasaray spor klübünde antrenörlük yaptığı yıllarda Semih Tufan Gülaltay ile birlikte Kadıköyde yürürken Muzaffer TEKİN le karşılaştıklarını, ayak üstü sohbet sırasında Semih Tufan' ı, Muzaffer TEKİN' le tanıştırdığını, daha sonra onların Muzaffer TEKİN' in bürosunda görüştüklerini öğrendiğini, çünkü o tarihlerde yabancı uyruklu eşinin sporcu olduğu için kendisiyle birlikte Almanyaya gittiğini, 1997 senesinde tekrar Türkiye' ye döndüğünü, Muzaffer TEKİN ile Semih Tufan Gülaltay' m dostluklannm devam ettiğini ancak, bunun da çay kahve sohbetiyle sınırlı olduğunu bildiğini, 2004-2005 yılından bu yana DYP Kadıköy Genel sekreterliği görevini yürütmekte olduğunu, pek çok vatandaşın kendilerine gelerek sıkıntısını anlatıp yardım istediğini, bir gün eski polis olduğunu söyleyen bir şahsın Küçükçekmece' den geldiğini, ordunun özel kuvvetlerinde görevli olan Muzaffer Şenocak isimli şahsın kendisini 150 000 ytl dolandırdığını söylediğini, yardım istediğini, bunun üzerine kendisinin eski bir emekli subay olduğunu bildiği ve DYP Kadıköy Teşkilatı Bürosuna çok yakın olan Muzaffer TEKİN' e giderek durumu anlatmayı uygun bulduğunu, birlikte Muzaffer TEKİN' in Rıza Petrol isimli bürosuna gittiklerini, 4-5 misafiri ile birlikte bürosunda olduğu halde kendisine Aydın Yüksek' in durumu detaylanyla anlattığını, şikayet edilen kişinin bir ordu mensubu olması sebebiyle Muzaffer TEKİN' in konuya ilgi gösterdiğini, yanlannda birkaç yeri aradığını, tam bir bilgi alınamadığını, bürodan aynldıklannı, daha sonra Aydın Yüksek' in kendisini birkaç kez daha aradığını, Muzaffer Şenocak ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir cd'yi kendisine getirdiğini, kendisinin de bunu Muzaffer TEKİN' in bürosuna bıraktığını, daha sonra 2007 yılının haziran ayında Muzaffer TEKİN' in gözaltına alındığını, ifadesinde kendisinden bahsettiğini öğrendiğini, o tarihten bu yana evimde bulunduğunu, herhangi bir yere ayrılmadığını, işine devam ettiğini, Muzaffer TEKİN' in bürosunda ele geçirilen cd ve diğer dokümanlarla ilgili bilgisinin olmadığını, 2000-2001 yıllannda Muzaffer TEKİN' in kendisini telefonundan aradığını, bürosuna davet ettiğini, büroya gittiğinde sonradan isminin Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiği uzun boylu, iri yan bir şahısla kendisini tanıştırdığını, gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattığını, bu şahsın ayaklanndan birisinin alçidjy)lduğunu ve aksadığını, Gata' da tedavi gördüğünü iyileşme olmadığını kendisine aj3İat&klâYım;%çndisinin de Oktay Yıldınm' a alçıyı çıkarmasını, yüzmesini, kaslanm güçlenlfjrecşk sjor yaprfeasını tavsiye ettiğini, kendi !■•
* .'■•*-*/ vn *_ k
el yazısıyla kaslarını güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine verdiğini, o tarihten bu yana Oktay Yıldırım' ı birkaç kez daha Muzaffer TEKİN' in bürosunda gördüğünü, anlatmış olduğu görüşmelerinin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatının olmadığını, Birlikte gözaltında bulunduğu kişilerden Zeki Yurdagül Çağman, Tuncay Hacıbektaşoğlu ve Salpir Debzlevidze ile ne şekilde tanıştığını emniyet ifadesinde anlattığını, Emniyet ifadesinde belirttiği gibi yasadışı bir oluşumla suç örgütüyle ilişkisinin bulunmadığını, suçsuz olduğunu beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler -Mahmut ÖZTÜRK' in kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüğü, -Muzaffer TEKİN' in kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 54 kez görüştüğü, -Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün kullandığı 05323412902 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü, -Zeki Yurdakul ÇAĞMAN' m kullandığı 05322201077 nolu GSM hattı ile 29 kez görüştüğü, -Aydın YÜKSEK' in kullandığı 05394222243 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüp,
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Mete YALAZANGİL'in, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile çok eskiden beri tanıştığı, şüpheli M.Zekeriya ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Zeki Yurdakul ÇAGMAN'la tanıştığı, şüpheli Semih Tufan GULALTAY'ı kendisinin Muzaffer TEKİN ile tanıştırdığı halde daha sonra ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in talimatları doğrultusunda cezaevine Semih Tufan GULALTAY'ı ziyarete gittiği, yine ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'de ele geçirilen 16 No'lu CD'yi şüpheli Aydın YÜKSEK vasıtasıyla ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'ne götürdüğü, Aydın YÜKSEK'e talimat vererek teslim olmasını sağladığı halde kendisi uzun zaman firar edip bir ihbar üzerine yakalandığı, şüpheli Aydın YÜKSEK'in Muzaffer ŞENOCAK'tan aldığını beyan ettiği gizli bilgiler içeren CD' yi örgütün yöneticilerinden olan ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e verdiği, savunmalarında bu CD'nin içeriğini bilmediğini beyan etmiş ise de; şüpheli Aydın YÜKSEK kendi konusuyla alakalı olarak yazdığı dilekçeyi şifreli olarak CD'ye kaydedip diğer gizli bilgi ve belgeleri ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e ulaştırma amacıyla şifresiz olarak verdiği, bu şüphelinin de özel güvenlik şirketi işiyle uğraştığı, etrafındaki diğer şüphelilerin hepsinin ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i tanıdıkları anlaşılmış olup, şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY ve diğer şüpheliler ile irtibatları da göz önüne alındığında, Şüpheli Mete YALAZANGİL'in ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu ve devlete ait gizli bilgileri elde edip başkasma vermek suretiyle tahsis olunduğu amaçtan başka surette kullanmak suçunu işlediği anlaşıldığından; üzerine atılı eylemleri nedeniyle, TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 326/1 ve 327 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
19-ŞÜPHELİ AYDIN YÜKSEK: a-Emniyet beyanında; "1973 yılında Giresunda doğduğunu, ilk orta ve lise tahsilini Giresun ilinde yaptığını, 1992-1993 yılı Florya Polis Okulundan mezun olduğumu, 1993 yılında Nihal ^ ------- "*"--
YÜKSEK ile evlendiğini, bu evliliğinden bir çocuğu olduğunu, Diyarbakır-Erzincan ve istanbul illerinde toplam 9 yıl görev yaptığını, istanbul ilinde çalışırken 2001 yılında istifa ettiğini, 2001 yılından beri eşiyle ayrı yaşadığını, 2001 yılında evrakta sahtecilik suçundan dolayı yaklaşık iki ay cezaevinde yattığını, istanbul Küçükköy'de Balık market dükkanı açtığını, 2002 Aralık ayında trafik kazası geçirdiğini, bir yıl hastanede yattığını, hastaneden çıktıktan sonra çeşitli firmalarda bu tarihe kadar çalıştığını, istanbul Bakırköy Emniyet Müdürlüğünden 2001 yılında pasaport aldığını, yurt dışına işçi olarak çıkmak için başvurduğunda sahtecilik suçundan yakalandığını, yurtdışına legal yada illegal yollardan çıkış yapmadığını, Muzaffer ŞENOCAK'ı yaklaşık 1 yıl önce bu şahısla ticaret yapmak amacı ile istanbul Darıca inşaat Ltd. Faktoring şirketinde Mehmet DARICA ve Murat KALE aracılığı ile tanıştığını, kendileriyle yurtdışı üre (Gübre) hurda ve altın ticareti yapmak üzere beraberliğe başladığını, bu ticaretin yapılabilmesi için gerekli olan finasmanı kendisinin sağlaması gerektiğini, kendisine ait aracını elinde bulunan nakitini çevresindeki yakınlarından edindiği para desteği ile karşıladığını, Muzaffer ŞENOCAK ve beraberindeki Hasan SAĞLIK, Sanna JALL0W(Afrika-Gambia Interpol Polis Müdürü) olarak tanıştırdığını, Muzaffer ŞENOCAK'ı da tanıştığı zamanlarda Özel Kuvvetlerin Personeli olarak tanıştırıldığını, kendisine görüntüsü kültürü bilgisi donanımı gereği itimat etti ve ikna olduğunu, lakin Muzaffer ŞENOCAK, Hasan SAĞLIK Sana JALLOJV isimli şahısların yapmak üzere anlaştıkları ticaret ile ilgili taahütlerinde durmayarak nakti olarak zarara uğramasına neden olduklarını, Muzaffer ŞENOCAK ve Hasan SAĞLIK'in Afrika'dan döndüklerinde kendisine verdikleri maddi zararı bir ay içersinde ödemeye şahitlerin huzurunda söz verdiklerini, ancak sözlerini yerine getirmediklerini, bu arada bu ticaret ile ilgili yakınlarından aldığı borçları ödeyemediğini, ayrıca bu işte kullanılmak üzere Sana JALLOJV isimli şahsa yeğeni Fatih KERTİL adına aldırdığı faturalı cep telefonu ve iki defa Senegal Dakar Havaalanı Gümrükte ödenmesi gereken çeşitli miktarlarda para gönderdiğini, bu ticaret gerçekleşmedikten sonra kendisine söz verdiği uğradığı zararı ödememesi üzerine kendisinden kaçması üzerine telefonla kendisine zaman zaman ulaşamadığını, uzun bir müddet teflonu kapalı kaldığını, telefonda kendisine hakaret ve tehdit etmesi üzerine kendisini görevli olduğunu bildiği kuruma şikayet etmek istediğini, bu askeri kuruma ulaşabilmek için tanıdığı Mete abi diye hitap ettiği şahsa giderek durumumu anlattığını, kendisini dolandıran askeriyenin özel kuvvetlerinde görevli olduğunu bildiği Muzaffer ŞENOCAK'a ait bilgi belge ve resimlerin olduğu cd'yi verdiğini, Muzaffer ŞENOCAK Afrika 'ya gitmeden önce 2006 yaz başında bir aya yakın kendisini Başakşehirde bulunan evinde kaldığı zamanlarda Afrika'ya giderken çeşitli eşyaları kendisine kaldığı, bu eşyalarının içersinde şahsı tanımama yardımcı olabilecek bilgi ve belge aradığını, çünkü şahıstan şüphelenmeye başladığını, şahsa ait bilgi belge ve fotoğraflardan oluşan iki adet cd oluşturduğunu, bu cd'lerden bir tanesini Mete abiye verdiğini, Mete abiye vermiş olduğu cd 'nin bu cd olduğunu, aynı gün Mete abi ile birlikte adını daha sonradan Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği emekli subay birçok madalya sahibi şahsın Kadıköy 'de bulunan bürosuna gittiklerini, başından geçen olayları Sayın ahim diyerek Muzaffer TEKİN 'e anlattığını, kendisinden mağduriyetine sebebiyet veren Muzaffer ŞENOCAK'ın çalıştığını bildiği kuruma kendisini ulaştırmasını rica ettiğini, kendiside yardımcı olmaya çalışacağını söylediğini, hayatında ilk ve son kez azami on dakika kendisini gördüğünü, başka da hiçbir irtibatının olmadığını, geçen hafta içi kendisini Mete abisinin aradığını, kendisini ve kendisinin ifade vermek üzere TEM şubeye gitmeleri gerektiğini söylediğini, kendisinin nedenini sorduğunda, Muzaffer TEKİN 'in yakalandığını ve tutuklandığını, kendisinin vermiş olduğu CD'ninde Muzaffer TEKİN 'den ele geçtiğini söylediğini, "tamam abi ifademizi verelim neticede ben polisim kaçmak gibi bir şansım olamaz " deyip telefonu kapattığını, daha sonra önce olayın ciddiyetini anlayamadığını, etrafındaki tanıdığı insanlara danıştığını,
televizyondan avukat olarak bildiği Kemal KERINÇSIZ'in yanına giderek danıştığını, avukat Kemal KERINÇSIZ'e olayı anlattığını, bu ele geçen CD'nin içeriğinin basında söylendiği gibi askeri sırlar olmadığı bu konuda genel kurmayın yazılı açıklama yaptığını dolayısıyla kendisinin de bu konu ile ilişkisinin olmadığını, Beşiktaş istanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gitmesini söylediğini, kendisinin söylemesi üzerine evinde bulunan diğer CD'yi Muzaffer ŞENOCAK ile ilgili irtibatının delilleri olan evrakları alarak savcılığa gittiğini, Savcılıktan Tem şubeden görevliler tarafından yakalandığını, Muzaffer TEKİN 'e bu CD 'yi kendisinin vermediğini, kendisinin Mete abiye verdiğini, CD 'nin içeriğinde ne olduğunu bilmediğini, bu CD içersinde kendisinin Muzaffer ŞENOCAK'in şikayet etmek üzere vereceği dilekçede olduğunu, Bu konuyu kabul etmediğini, Mehmet ÇETİN'in kendisinin çok eskiden tanıdığı bir esnaf olduğunu, uzun zamandır kendisi ile görüşmediğini, bu şahsın fizik olarak kendisine benzediğini, Beyoğlu 2.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından aranma sebebinin ifadesinin üst kısmında anlattığı 2001 yılındaki 56 gün cezaevinde yatmış olduğu konu ile ilgili olduğunu, bu davanın vekalet verdiği avukat tarafından takip edildiğini bildiğini, arandığından haberinin olmadığını,
b-Savcılık ifadesinde Şüpheli Aydın YÜKSEK; İnşaat işleriyle uğraştığını, pazar yeri projesi yaptığını, Bakırköy İncirli' de Darıca İnşaat Faktoring şirketi vasıtasıyla MUZAFFER ŞENOCAK' la, HASAN SAĞLIK ve SANA JALOV isimli şahıslarla tanıştığını, Afrika' dan demir, hurda, gübre ve altın ticareti yapacaklarını, Türkiye' den de medikal malzeme götüreceklerini, bu üç şahsın kendisini dolandırdığını, yaklaşık 100 milyar civarında kendisine masraf açtıklarını ve bu parayı ödemediklerini, kendisine MUZAFFER' i tanıştıran MURAT KALE isimli şahsın kendisine MUZAFFER' in özel kuvvetlerde çalıştığını, Apo' yu Türkiye' ye getiren ekipte olduğunu söylediğini, kendisinin de MUZAFFER' e güvendiğini ve yurtdışı bağlantılarının olduğunu düşünerek iş bağlantıları yapmak için kendilerine para verdiğini, ancak kendisini dolandırdıklarını, MUZAFFER' in iş yapmak amacıyla Güney Afrika' ya gittiğini, Afrika' ya gittiği sırada kendisinin evinde kaldığını, onun çantasmdaki CD ve disketleri kurcaladığında MUZAFFER TEKİN ' de ele geçirilen CD. De deki bilgileri gördüğünü ve bunları CD. halinde yaptığını ve aynca laptopuna da kaydettiğini, MUZAFFER ŞENOCAK' m bir daha dönmeyeceğini kendisine söylediğinde eşyalarını karıştırdığını, daha önceden bakmadığını, Daha sonra bu CD hakkında alacaklarını almak amacıyla soyadından emin olmadığı KADİR Bey vasıtasıyla tanıdığı METE YALAZANGİL isimli şahısla görüştüğünü, kendisini adamı şikayet etmek üzere MUZAFFER TEKİN' in ofisine götürdüğünü, konuyu kendisinin anlattığını, daha sonra kendi yardımcı olacağını söylediğini, gittikleri adamın MUZAFFER TEKİN olduğunu çıkınca METE ağabisinin söylediğini, kendileri oradayken de çeşitli kişilerin bürosuna girip çıktıklarını, kendisinin gördüğü kişilerin gözaltına alman kişilerden olmadığım, Bu CD.yi kendisinin hazırladığını ancak, CD. deki bilgilerle MUZAFFER ŞENOCAK' ı şikayet etmeyi düşündüğünü, Orduda görevli olduğunu düşünerek korktuğu için MUZAFFER TEKİN ' e gittiklerini, MUZAFFER' in de özel kuvvetlerden olduğunu bildiğinden komutanlarına ulaşabilir diye düşündüğünü, para konusunu konuşmadıklarını, kendisinin CD.lerin içeriğine daha önceden baktığını, bu konuda da şikayet edeceğini, ancak korktuğu için şikayet edemediğini, CD. leri MUZAFFER ŞENOCAK' m evine bıraktığı eşyalar içerisinde bulduğunu, diğer şahıslan tanımadığını, örgüt üyesi olmadığını, meslekten aynlan bir polis olduğunu beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliller Tahkikat devam ettiği sırada; 18.09.2007 günü saat: 17.00 sıralarında Emniyet Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılmakta olan 636 12 15 numaralı telefonu arayan bir erkek şahsın bir ihbarda bulunacağını beyan etmesi üzerine alman ihbarında; "Ümraniye bombaları ile ilgili yakalanan Aydın YUKSEK'in, yeğeni Fatih isimli şahsa yakalanması halinde ağabeyi Fikret YÜKSEK'e verilmek üzere siyah bir bont çanta bıraktığını, Fikret YUKSEK'in bildiği kadarı ile Fatih'de polis olarak çalıştığını, Aydın YUKSEK'in yakalanmasından sonra bu çantayı Fatih'in Fikret YUKSEK'e bıraktığını, Fikret YÜKSEK ise bu çantayı Okmeydanı Piyale Paşa Mahallesi Ulaş 1 Sokak No: 18 Kat:4 veya 5 sayılı yerde ikamet eden ablasının km İlknur FINDIK'a bıraktığını kendisinin ilknur'un evinde bu çantayı gördüğünü, bu çanta içerisinde tahmini 20 adet CD, 1 veya 2 adet silah 1 adet el bombası ve bazı dokümanları gördüğünü, CD 'lein bir kısmının şifreli olduğunu, Fikret YUKSEK'in bunları açmaya çalıştığını, açamadığını imha ettiğini, ilknur FINDIK'in çevresine bu çantadan bahsetmesine binaen Fikret YUKSEK'in bu çantayı Giresun iline İlknur FINDIK'ın babasına göndermeyi düşündüğünü ancak gönderip göndermediğini bilmediğini, Fikret YUKSEK'in ilknur FINDIK'a bu konular üzerinde konuşmaması yönünde telkinde bulunduğu hatta para verdiğini, korktuğu için kimliğini açıklamak istemediğini" beyan etmesi üzerine. Arif GEDİK'in, Giresun ili Merkez Kavaklar Mahallesi Kanberli Sokak No:40/A D:3 sayılı adreste bulunan ikametinde 20.09.2007 günü yapılan aramada; 1-adet 7.65 çaplı Browning marka tabanca, tabancaya ait (1) adet şarjör, (4) adet 7.65 çaplı fişek, (1) adet el çantası, çanta içerisinde (2) adet ahşap kaplı şarjör, (6) adet CD, (1) adet Aydın YÜKSEK adına teletel kart, (8) adet çeşitli GSM şirketlerine ait sim kart, (1) adet hafıza kartı, (5) parça eski para, (1) adet 11.10.2003 tarihinden geçerli, Bayburt ili nüfusuna kayıtlı, İzzet-Zikriye oğlu 1967 doğumlu Talip TOK adına düzenlenmiş, TR-0 No: 162737 seri nolu pasaport, (1) adet O05No:868935 seri numaralı, Antalya ili Akseki ilçesi Yarpuz nüfusuna kayıtlı, Davut-Emine oğlu 1969 Akseki doğumlu Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş Nüfus Cüzdanı, (1) adet F607801 seri numaralı, Giresun ili Merkez İncegeriş nüfusuna kayıtlı, AliZehra oğlu 1973 Giresun doğumlu Aydın YÜKSEK adına düzenlenmiş B-Sımf Sürücü Belgesi, (1) adet N631080 seri numaralı, Antalya-Akseki-Yarpuz nüfusuna kayıtlı, DavutEmine oğlu 1969 Akseki doğumlu Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş B-Sımfı Sürücü Belgesi ile ayrıca, (21) adet Definecilikle ilgili olduğu anlaşılan El yazması ve Bilgisayar çıktısı notların elde edildiği, Elde edilen malzemeler ile ilgili olarak yapılan incelemede; Arif GEDİK'in ikametinden elde edilen çanta içerisindeki (6) adet CD'nin, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in ikametinden elde edilen (16) nolu CD ile yapılan mukayesesinde, içerikleri itibariyle benzerlikler olduğu ve aynı cdlerin birebir copyalarmm olduğu anlaşılmıştır. Pasaport sürücü belgesi ve nüafüs cüzdanıyla alakalı olarak alman 25.09.2007 tarihli BLG-2007/7441 sayılı EKSPERTİZ RAPORU'nda, Talip TOK adına düzenlenmiş TR-O No: 162737 seri nolu pasaport, la alakalı olarak, pasaportun fotoğrafının daha önce aynı yerdeki fotoğrafın sökülmesi sonrası yapıştırılmış olduğu, 19. sayfasındaki daha önceki mevcut pul işleminin sökülmüş ve yerinde olmadığının " tespit edildiği belirtilmiştir. Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş, nüfus cüzdanının tamamen sahte. Olduğu
r\ ' ' r^) 716
Aydın YÜKSEK adına düzenlenmiş B-Sınıf Sürücü Belgesinin tamamen sahte olduğu, Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş B-Smıfı Sürücü Belgesinin tamamen sahte olduğu belirtilmiştir. Şüpheli de ele geçirilen 5 adet tarihi eser olabileceği değerlendirilerek el konulan çeşitli ebatlardaki eski paralar, incelenmek üzere İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürlüğüne gönderilmiş, alman 29.09.2007 tarihli EKSPERTİZ RAPORU'nda, "paralardan (4) adedinin bronz madeninden M.SA.yüzyıla ait Geç Roma sikkesi, (1) adedinin ise yine bronz madeninden Bizans imparatoru I.Justin zamanında Nikomedia'da basılmış sikke olduğu" belirtilerek, söz konusu paralann incelemesi tamamlanana kadar yed-i emin olarak müzelerinde muhafaza edileceği hususunda tanzim edilip eser emanet fişinin gönderildiği ilgili yazılardan anlaşılmıştır.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Aydın YÜKSEK'in polislikten sahtekarlık suçundan dolayı atıldığı ve Muzaffer ŞENOCAK ile bir müddet iş yaptığı ve daha sonra dolandırıldığından bahisli Mete YALAZANGİL vasıtası ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e sözde Aydın YÜKSEK'i şikayet etmek için gittiği, bu sebeple de siyasetçi olan Mete YALAZANGİL'i kullandığı ve kendisinin yazmış olduğu şikayet dilekçesinin de bulunduğu Muzaffer ŞENOCAK'dan aldığım beyan ettiği gizli bilgileri içeren CD'yi ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e verdiğini beyan etmiş ise de; şüphelinin örgüt üyesi olduğu, içeriğini bilmediğini beyan ettiği belgeler ve bir adet silahı saklayarak Giresun'da bulunan ve akrabası olan Fatih KERTİL vasıtası ile İlknur FINDIK'm evine, İlknur FINDIK'm da Giresun'da bulunan babası Arif GEDİK'in evine gönderdiği ve "bana bir şey olursa bu çanta sizde kalsın" şeklinde beyanda bulunduğu, yine çantayı alan şahısların beyanlarına göre çantanın içinde CD'ler ve bir adet silah olduğu, Emniyet Müdürlüğüne 18.09.2007 tarihinde yapılan ihbarda çantada bir adet de bombasının bulunduğu belirtilmiş, bunun üzerine Arif GEDİK'in evinde 20.09.2007 tarihinde yapılan aramalarda bir çok CD ve bir adet ruhsatsız silahın bulunduğu, CD'lerin yapılan incelemesinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e verilen CD'deki bilgiler ve askeri gizli bilgilerin farklı farklı CDTere kaydedildiği tespit edilmiştir. Pasaportu üzerinde tahrifat yapılan Talip TOK isimli şahsın 20.11.2007 tarihinde alman ifadesinde, kendisine ait pasaportun şüpheli Aydın Yüksek'e nasıl geçtiği hususunu bilmediğini ve bu şahsı tanımadığını beyan etmiştir. Adına Kimlik ve sürücü belgesi çıkartılan Mehmet ÇETİN, 23.11.2007 tarihli ifadesinde ise şüpheli Aydın YÜKSEK'i tanımadığını, ehliyet ve kimliğini kaybetmediğini beyan etmiştir. Arif GEDİK ve İlknur FINDIK hakkında ruhsatsız silah bulundurmak suçu ile alakalı olarak evrak tefrik edilerek Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına görevsizlik karan ile gönderilmiştir. Şüphelinin Muzaffer TEKİN yakalandıktan sonra aynı CD'lerin Devlete ait gizli CD'lerin ve ruhsatsız tabanca ve tarihi eserler bulunan çantasını gizlemek amacıyla Giresun'daki akrabalanna gönderdiği, böylelikle suç unsurlannı gizlemeye çalıştığı, çantada çıkan tarihi eserler ile ilgili olarak İstanbul Arkeoloji Müze Müdürlüğü'nün 8 Ekim 2007 tarih, 2007/2361 sayılı raporuna göre söz konusu sikkelerin 2863 sayılı kültür ve tabiat varlıklannı koruma kanunu kapsamında tarihi eser olduğu bildirilmiştir. Şüphelinin polislikten atılmış olması, ERGENEKON terör örgütünün de Emniyete sızılması şeklindeki Devletin Yeniden Yapılanması dokümanında bulunan stratejileri, ERGENEKON dokümanında belirtilen Sistemle barışık olmayanların ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'ne üye olarak seçilmeleri, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in de bu tür insanlarla ilişki kurup insanları etrafına toplaması, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN tutuklandıktan sonra Mete YALAZANGİL'in talimatı ile gelip savcılığa teslim olmak istediğini beyan ettiği, ancak görevlilerce elinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'deki gizli CD olduğu halde yakalandığı, Giresun'da bulunan belgeler içinde şüpheliye ait sahte sürücü belgesinin olduğu ve yine sahte pasaport ve kimlik belgeleri ile ruhsatsız tabanca bulundurmak ve izinsiz tarihi eser bulundurmak suçlarını işlediği, Şüpheli Aydın YÜKSEK'in ERGENEKON örgütünün üyesi olduğu ve devlete ait gizli bilgileri temin edip ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e vermek suretiyle amacı dışında kullandığı anlaşıldığından; Şüphelinin eylemlerine uyan TCK' nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 204 326/1, 327 ve 2863 Sayılı Kanunun 73. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
20-ŞÜPHELİ MUZAFFER ŞENOCAK: aEmniyet beyanında ; "1968 yılında Trabzon ili Çaykara ilçesinde doğduğunu, ilk orta ve lise tahsilini Bursa ilinde yaptığını, 1988 yılında liseden mezun olduğunu, 1989 yılında askere gittiğini, Ankara Harita Genel Komutanlığından 1991 yılında teskere aldığını, asker dönüşü tekrar babası Hüseyin ŞENOCAK ile birlikte yaklaşık 1 yıl kadar Nalburiye işi yaptığını, 1992 yılında Nezahat GÜROL isimli bayanla evlendiğini, bu evlilikten iki çocuğunun olduğunu, 1991-1993 yılları arası Bursa'da okul kantinciliği yaptığını, 1994 yılında Bursa'da cafe çalıştırdığını, 1996 yılında eşinden boşandığını, yine ağabeylerinin yanına Tuğkan şirketinde çalışmaya gittiğini, 1998 yılına kadar bu işi yaptığını, 2000 yılına kadar tekstil işi yaptığını, 2000-2004 yılları arasında dış ticaret işi yaptığını, 2005 yılı ortalarında Ankara iline gittiğini, Odak Güvenlik ve inşaat şirketinde inşaat bölümünde alım satım işlerini takip ettiğini, 2006 yılında ticaret amaçlı Afrika Kıtası Batı Afrika Gambia Ülkesine gittiğini, o tarihten bu güne kadar gidiş gelişleri olduğunu, aynı anne ve babadan olma 4 kardeş olduklarım, 1995 yılında Bursa; Emniyet Müdürlüğünden pasaport aldığını, bu pasaportu ile 1995 yılında Avrupa Karate Şampiyonasına katılmak amacı ile Romanya ülkesine gittiğini, 2005-2007yıllarında 5-6 kez Afrika 'ya iş dolayısı ile gittiğini, inşaat malzemeleri ve medikal satışı yaptığını, illegal olarak yurt dışına çıkmadığını, Ayşe ŞENOCAK'in kendisiyle evlenecek olduğu kız arkadaşı olduğunu, bu renkli nüfus cüzdanı fotokopisini bilgisayarda evleneceği kızın soyadının bu olacağından dolayı görmesi için bu şekilde düzenlediğini, Ayşe 'nin asıl soyadının ELVEREN olduğunu, Bursa 'da reklam tasarım işleriyle uğraştığını, 37 yaşlarında olduğunu, bu nüfus cüzdanını yakın bir zamanda yaptığını, bu nüfus cüzdanı renkli fotokopi örneğini bilgisayarda paint programında yaptığını, herhangi bir yerde kullanmadığını, espiri maksadı ile yaptığını, Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve (b) sınıfı sürücü belgesini Aydın YÜKSEK'in sahte olarak kullandığını, Nüfus cüzdanı ve sürücü belgesinin üzerindeki fotoğrafların Aydın YÜKSEK'e ait olduğunu, bu nüfus cüzdanı ve sürücü belgesini kendisinin yapmadığını, Aydın YÜKSEK nüfus cüzdanı ve sürücü belgesinin fotokopilerini çektirirken birer fotokopide kendisinin aldığını, Almasının nedeninin Aydın YÜKSEK'in kendisine kendisinin söylediği isimler çelişkili olduğunu, birbirine uymadığını, bu nedenle bunları aldığını, Mehmet ÇETİN 'i tanımadığını, Aydın YÜKSEKln kendisine "ben aranıyorum bu nedenle ben sahte kimlik kullanıyorum " dediğini, 2006 yılında Murat KALEBURUN isimli
arkadaşıyla Şişli 'de bir pastanede buluşmaya gittiğinde yanında Aydın YÜKSEK'in olduğunu, Murat vasıtası ile bu şahısla tanıştığını, Aydın YÜKSEK'in kendisini polislikten ayrıldığını ve iş takibi yaptığını kredi işleri ve ihale işleri takip eden bir kişi olarak tanıttığını, bu tanışmadan sonra birbirlerine telefonlarını verdiklerini, görüşmelerinin bu şeklide başladığını, Bursa'dan İstanbul'a Afrikalı arkadaşı Sanna JALLOJV'u görmeye geldiğinde Aydın YÜKSEK ile buluştuklarını, her İstanbul'a gelişinde Aydın YÜKSEK'in evinde kalmaya başladığını, .......... Hayati BİLİR'i Aydın YÜKSEK vasıtası ile Aydın YÜKSEK'i tanıdığı dönemlerde tanıştığını, bu şahıs Ankara ilinde tekstil işi yapmakta olduğunu, kimlik fotokopisi Hayati BILIR'in istanbul vakıflar bankasında hesap açtıracağını, kimliğini kendisine verdiğini, fotokopi çektirmesini istediğini, bu olaydan sonra buluşamadıklannı, fotokopi ve kimliğin üzerinde kaldığını, kimliği bilahere verdiğini, ancak fotokopiyi üzerinde unuttuğunu, vermek fırsatı olmadığını, hayati istanbul'a sık sık ticaret yaptığından dolayı geldiğini, KHALED AL-KASSIH JVALID 'in Afrika 'da kendilerinin yemek yediği Restoran 'in pastane bölümünün müdürü olduğunu, Türk olduklarını bildiği ve Türkiye'de çalışmak istediğinden dolayı Türkiye'de Dış İşleri Bakanlığına kendisinin gelmesinde herhangi bir sakınca olup olmasını öğrenmek için pasaportunun fotokopisini kargo ile gönderdiğini, çünkü kendisi Lübnan asıllı olduğunu, kendilerinin de Senegal'de bulunduklarını, Türkiye'de onun işlemlerini kolaylaştırmak için bu pasaportun fotokopisini aldığını, .......... Bir emlakçının vasıtası ile tanıdığı Musa YARGIN'ın kendisiyle İstanbul'da diyalog kurup Afrika'da zırhlı araç işi yapmak istediğini söylediğini, kendisinin zırhlı araç işi yaptığını bildiğini, daha sonra gittikleri Zeytinburnu ilçesinde Aksaray Otoya gittiğini, yanımda Aydın YÜKSEK ve Murat KALEBURUN'un olduğunu, burada bu şahsın tesadüfen adı geçtiğini, kendisinin de bu ismi tanıdığını ve görüştüğünü söylediğini, Aksaray otonun sahibide bu adamın dolandırıcı olduğunu şahsa ait bu bilgilerin kendisinde olduğunu ve kendisine fotokopisini verebileceğini söylediğini, kendisinin de aldığını, Durumun bundan ibaret olduğunu, Musa Sami TAŞTAN'da aynı kişi olduğunu, bu şahsı Musa Sami TAŞTAN olarak tanıdığını, şahısla çalışmaması konusunda kendisini uyardıklarını, Hasan SAĞLIK'in beraber çalıştığı iş arkadaşı olduğunu, Dış ticaret işleri yaptığını, bu arkadaşına uçak seyahati sırasında oynadığı uçak bileti totosuna yirmi bir milyon üç yüz bin euro para ödülü çıktığını, bu ödülü almak için Hasan SAĞLIK ile Bursa 'da Organize Sanayi Vakıflar bankasında hesap açtırdıklarını, banka hesap numarasını ve pasaportun fotokopisini ispanya 'da bulunan loto şirketine faksladıklarını, bu nedenle bu fotokopilerin kaldığını, .......... Kendisinin unutmamak için e-mail şifrelerini banka hesap şifreleri ve telefon şifreleri ile kendisine ait olan özel bilgiler için not aldığı şifreler olduğunu, ............... Bu şahısların hepsini tanıdığını, şahısları Ankara 'da Odak Güvenlik isimli şirkette çalışan insanlar olduğunu, burada isimleri geçenlerden Orhan (YRB), Şamil (BINB) Odak Güvenlik şirketinin kurucularından olduğunu, Hazma (YZB) isimli şahıs ise bu şirkete dışardan iş bularak destek vermekte olduğunu, Selamettin GÜL Afrika 'da organik gübre ve halen Malezya 'da çelik kapı işi yaptığını, Afrika 'da bulunduğu sıralarda bu şahsın organik gübre işlerini takip ettiğini, Malezya'ya gittikten sonra görüşemedikleri için işinin yarım kaldığını, bir daha görüşemediğini, Hacı NİZAM Ankara ilinde dış ticaret işi yapan bir şahıs olduğunu, bu şahısla 2004 yılından beri tanıştığını, Ankara 'da iş ortamında tanıştıklarını, Mustafa (BNB) Mustafa TEMİZ binbaşı olduğunu, Jandarmadan emekli olduğunu, kendisinin Bartır işi yaptığını, 2005 yılında atık yağ projesinde Anketrtf'da beraber ortak çalıştıklarını, Şinasi veteriner hekim ekmeklisi olduğunu, Antalya da yaptıkları kooperatifi devir almak için
görüştüğü kişi olduğunu, bu devir alma işinde aracı olarak bulunacağını, inşaat şirketi olana marjinal gruba satacağını, Marjinal grup Suudi Arabistan'da inşaat sektöründe çalışan büyük bir firma olduğunu, bu notu yazmasının sebebinin odak isimli güvenlik şirketinden ayrılıp Afrika'ya gitme kararı vermesinden dolayı Türkiye'de yarım kalan işlerini not etmesinden dolayı olduğunu, Odak Güvenlik isimli şirketin asıl sahiplerinin Orhan abi ve Fikret Şamil EMEK isimli emekli binbaşı olduğunu, ......... Ankara'da Odak Güvenlik Ofisinde bulunan ve kendisine hatıra olarak verilen plaket olduğunu, Odak Güvenlik Şirketinde çalıştığı sırada burada çok sayıda bulunan bu plaketin kendisine verildiğini, kendisinin de hatıra olsun diye Bursa'da bulunan evine bıraktığını, ......... Selami GUL'ün organik gübre yapan ve satan kişi olduğunu, bu şahısla Odak Güvenlik şirketinde tanıştığını, bu şahsın Zonguldak lı olduğunu, Zonguldak bölgesinde EM ve Atık Yağ Projesini yapacağını,. EM projesi çöp öğüten bakteri projesi olduğunu, Haritanın ortasında yapıştırılmış yer Odak Güvenlik Şirketinin bulunduğu yer olduğunu, Ahmet KURTOGLU Ege ve Akdeniz bölgesinde Em ve Atık Yağ Projesinden sorumlu kişi olduğunu, harita üzerindeki işaretlemeler iş bölümü yapmak amacıyla yapılan yapmış olduğu işaretler olduğunu, Kendisine gösterilmiş olan bir adet A4 kağıdı büyüklüğünde asetat kağıdı üzerinde Secturıty nato response force başlıklı kendi adına tanzim edilmiş fotoğraflı çıkartma kendisinin Afrika'da bulunduğu sırada oradaki kurslara katılmak maksadıyla yaptırmaya çalıştığı ve yaptırmadığı bir kimlik giriş belgesi olduğunu, kursa siviller katılamadığından kursa katılmak istediğinden dolayı kabul görmediğini, hazırlanan kimlik olmadığını, bu kimliği orada polislik yapan Lamin STAR isimli şahsa para karşılığında kursa katılmak için yaptıracağını, Ali Bülent AGILONU'nün Ukrayna 'da bulunan Tuyaş isimli genel ticaret yapan şirketin kurucularından olduğunu, Afrika 'ya gelmek istediğinden dolayı kendisine Afrika 'daki Gambia hükümetinden davet yazısını alabilmek için kendisine vermiş olduğu pasaport fotokopisi olduğunu, Ali Bülent AGILONU emekli deniz yarbayı olduğunu, Yeşil pasaporta sahip olduğunu, Kendisinin devlet erkanı ile karşılanması için davet yazısı almak için olduğunu, Okay OZÇELIK'in Bursa ilinde medikal malzeme satışı yaptığını, Afrika 'da birlikte medikal işi yaptıklarını, çok eski tanıdığı olduğunu, Afrika 'da iş yaparken samimi olduklarını, Okay OZÇELIK adına Jandarma Güvenlik Soruşturması Ve Arşiv Araştırması Formunu Afrika'da kendisinin yaptığını, bu şahıs ile aralarındaki iş ilişkisi bozulunca bu formu yaptığını, herhangi bir maksatla yapmadığını, bu formu internetten indirdiğini, O forma Jandarma 'nın logosunu yapıştırdığını, Sinem GUNDOGAN ve Ece ŞAKACI isimli şahıslarda Bursa ilinde medikalcilik yaptıklarını, Okay OZÇELIK'in arkadaşları olduğunu, bu üç şahsın kendisine cephe alarak aralarındaki iş ilişkisini bozulduğunu, yukarıda belirttiği gibi Sinem GUNDOGAN ve Ece ŞAKACI isimli şahıslara da Jandarmaya ait formu hazırladığını, herhangi bir maksadının olmadığını, Mustafa KARBEYA 'in Ankara ilinde Botaş Baş Müfettişi olarak çalıştığını, kendisi ile birlikte ticaret şirketi açacağını, ama kendisi resmi görevli olduğu için sonradan kendisi vazgeçtiğini, işin yarım kaldığını, bu nüfus cüzdan örneği bu nedenle kendisinde kaldığını, Deniz OZÇELIK'in Okay OZÇELIK'in eşi olduğunu, Aslıhan DAGLAR'ın Ankara ilinde medikal işi yaptığını, kendisi beyin ameliyatı geçirdiğinden dolayı Afrika'ya gelemediğini, Cemil SARIYAR'ın medikal işi yaptığını, bu şahısların hepsi Okay OZÇELIK'in arkadaşları olduğunu, Deniz ÖZÇELİK, Ece ŞAKACÎ, Okay OZÇELIK, Aslıhan DAĞLAR,
Sinem GÜNDOĞAN ve Cemil SARIYAR'ın nüfus cüzdanları fotokopilerinin kendisinde bulunma sebebinin bu şahısların Türkiye 'den Afrika 'ya gelebilmeleri için uçak biletleri vize işlemleri ve davetiyelerinin için aldığı fotokopiler olduğunu, Bu tapu fotokopilerinin hepsinin kendisinin bulunma sebebinin bu şahıslara ait olan yerlerin satılmasında aracı olacağından dolayı aldığı fotokopilerden olduğunu, izmir iline en son tarihten iki ay kadar önce gittiğini, bu satışlarda aracılık yapamadığını, Fiyatların uyuşmadığından dolayı satışların gerçekleşmediğini, Bu mektubu 2007 yılı içersinde Afrika'dan yazdığını, bu mektuptaki konuların çoğunun kendisinin abartmış olduğu konulardan ibaret olduğunu, gelen işlerin durumlarına göre orta doğudaki ve savaş bölgelerindeki ihtiyaç ve talepler konusunda uzmanlaştığını, çeşitli işlerde fizibilite projesi hazırlar ve ilgili şirketlere verdiğini, örneğin Irak'ta şeker fabrikası, Afganistan 'da ekmek fırını gibi projelerinin olduğunu, Kız arkadaşı AYŞE ELVREN beyanında "Fatih ŞAHİN isimli şahıs ile birlikte 2005 yılı Aralık ayında ofisine geldiğinizi, zaman içerisinde birbirinizden hoşlandığınızı, erkek arkadaşı olduğunuzu, kendinizin askeriyede yüzbaşı olduğunuzu, eşinizden ayrı olduğunuzu, 2006 yılı içerisinde işinizden uzaklaştırıldığınızı, mahkemenizin olduğunu, tanıştığı süre içerisinde sizin göreviniz gereği Afrika'ya gidip geldiğinizi.............. " Beyanıyla alakalı olarak Ayşe ELVEREN'i tanıdığını, kız arkadaşı, aynı zamanda evleneceği bayan olduğunu, Ayşe ELVEREN'in kendisi hakkında vermiş olduğu bilgilerin yanlış olduğunu, 2005 yılında bu bayanın ofisine gittiğinin doğru olduğunu, ancak kendisini yüzbaşı olarak tanıtmadığını, Ankara 'da Güvenlik şirketinde çalıştığını ve Afrika 'da iş yaptığını söylediğini, kendisini yanlış anlamış olabileceğini, Fatih ŞAHIN'in 15 senelik arkadaşı olduğunu, bu şahsın kendisini Ayşe ELVEREN ile tanıştırdığını, NEZAHAT ŞENOCAK beyanında" ........... 1985 yıllarında babası eşime birlikte çalışalım dedi ve birlikte inşaat malzemeleri satış işini yapmaya başladılar ............. 2002 veya 2003 yılında eşim kendi isteği ile ayrıldı. Sonra Ankara'ya gitti. İki yıl sonra Afrika'ya gitti, 2 yıl kadar orada kaldı, orada ne yaptığını bilmiyorum, tarihten 4 ay kadar önce Afrika'dan geldi .................................................................... bir ara bana Özel Kuvvetlere girdiğini söylemişti ile ilgili, Nezahat ŞENOCAK'in eski eşi olduğunu, kendisi hakkındaki beyanları doğru olduğunu, Afrika 'da bulunduğu süre içersinde orada paralı askerlik birimlerine girmek için başvuruda bulunduğunu, Bu cd'de yer alan 5 dosyadan Muzaffer ŞENOCAK'ın dosya ile Is Dos isimli dosyaların kendisine ait olduğunu, Diğer dosyaların Aydın YÜKSEK'in kendi oluşturmuş olduğu dosyalar olduğunu, bu Cd'yi oluşturma tarihli 28.12.2006 olduğunu, bu tarihte Afrika 'da bulunduğunu, dosyayı oluşturmasının nedeninin tehdit unsuru olarak kendisine karşı kullanmak olduğunu, şahısla aralarında ticaretten dolayı kendisini borçlu olarak göstererek borcunu almak için daha önce ailesine baskı yaparak 250 bin dolar istediğini, Ailesinde böyle bir borcun olmadığını öğrendiğinde Aydın YÜKSEK'in farklı yollara başvurarak bu cd'yi oluşturup baskı kurmak amacı ile Muzaffer TEKİN 'e vermiş olabileceğinin ortaya çıktığını, bu cd'yi daha önceden görmediğini, burada gördüğünü, IS Dos dosyası içersinde Ankarada yaptığı işlerin dokümanları bulunduğunu, Muzaffer ŞENOCAK isimli dosyada ise Aydın YÜKSEK'in kız arkadaşı Leyla'nın kendi kız arkadaşı Ayşe ELVEREN'in kendi arkadaşı Hasan SAĞLIK ve Afrika 'lı iş arkadaşı Sanna JALLOJV'a ait fotoğraflar bulunduğunu, Muzo Ask. ist. İsimli dosyayı Aydın YÜKSEK'in oluşturduğunu, bu dosyanın içeriğinin kendisinde olup olmadığını bilmediğini, Odak Güvenlik isimli iş yerinden masanın üzerinden kendi eşyalarını alırke^Jmnşm^ olabileceğini, içeriğini bilmediğini, bu cd'nin odak güvenlik şirketinin kurucularının aske\hemeklisi olmalarından dolaya karışmış olabileceğini düşündüğünü, çünkü'jfud^şpm^üs^kf^mında belirttiği gibi
Odak Güvenlik isimli şirketin kurucuları Orhan ahi ve Fikret Şamil EMEK isimli emekli subaylar olduğunu, yine belirttiği Afrika'ya gitmek için işyerinden eşyalarını topladığı zaman bu disket orada eşyalarının arasına karışmış olabileceğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'i tanımadığını, bu Cd'yi kendisinin vermediğini, bu Cd'yi Aydın YÜKSEK'in verdiğini, kendi bilgisayarında oluşturup ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e verdiğini, Aydın YÜKSEK'in ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'i tanıyıp tanımadığını bilmediğini, Sanna JALLOJV isimli şahsın kendi arkadaşı olduğunu, ancak bu isimli dosya hakkında kendisinin bilgisinin olmadığını, birçok gizli ibareli çeşitli word dosyaları hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, AYDIN YÜKSEK'i tanıdığını, ifadenin üst kısımlarında şahısla olan ilişkisini anlattığını,
b-Savcılık ifadesinde Şüpheli MUZAFFER ŞENOCAK; Emniyette ayrıntılı ifade verdiğini ve her şeyi anlattığını, AYDIN YÜKSEK ' i tanıdığını, diğer şahısları tanımadığını, Bursa'daki evinde ele geçirilen dinamit lokumu ve fitili 12 Kasım depreminde kurtarma çalışmalan sırasında bulduğunu, o günden beri de evinde bulunduğunu, Jammer cihazının telefon görüşmelerini engellemek için satışına aracılık ettiği bir cihaz olduğunu, kendisinde yakalananın demo olduğunu, MURAT KARABURUN ile Afrika' da beraber olduklarını, şu anda nerede olduğunu bilmediğini, hiç bir yerde Apo' yu getiren ekipte olduğunu, özel kuvvetlerden olduğunu söylemediğini ve bu şeklinde bir görüşme yapmadığını, kesinlikle kendisini dolandırmadığını, Afrika'ya iş için gittiğini, 3 senedir orada olduğunu, Afrika' dan zaman zaman geliş gidiş yaptığını, inşaat, medikal malzemelerini karşılıklı götürme işini yaptıklarını, SANA JALLOW un Afrika' daki ortağı olduğunu, Afrika' da iş için görüşmeler yaptıklarını, ancak bu konuda kimseyi dolandırmadığını, AYDIN YÜKSEK' in kendisinin gelip kendileriyle ortak olmak istediğini, Aydın YÜKSEK' in iki tane uçak bileti aldığını, 1000 $ ve 1000 EURO olarak bir bedel ödediğini, bunun dışında her hangi bir para vermediğini, kendisi Afrika' da iken ailesinden 250.000 $ para istediğini öğrendiğini, AYDIN' in üzerinde ele geçirilen CD' deki bilgileri tam olarak bilmediğini, ancak o resimlerdeki şahsın kendisi olduğunu, Muzo dosyalar klasöründeki ismin de kendisine ait olduğunu, MUZAFFER ŞENOCAK' m kendisi olduğunu, Üzerinde çıkan A4 kağıdında yazılmış Marjinal grup yazılı kağıdın arkasındaki isimlerin de bir dönem Ankara' da Odak güvenlik şirketinde çalıştığı esnada tanıdığı kişiler olduğunu, yapılan iş programının dökümü olduğunu, ŞAMİL Binbaşı' nın özel kuvvetlerden ayrılmış biri olduğunu, onların yanından ayrıldığında kendisine özel kuvvetlere ait plaket verdiğini, Afrika' ya gitmeden önce veya gittiği dönemlerde AYDIN YÜKSEK' in evinde 1 ay kadar kaldığını, orada bir kısım kıyafetlerini bıraktığını, bu arada ŞAMİL binbaşının bilgisayarlarını tamir ederken bazı dosyalan ve kendisine ait dosyalan şirketin bilgisayanndan aktardığını, bu aktardığı dosyalann içinde kendisine ait olan iş dosyalan olan üre, demir, hurda, inşaat vb. dosyalann bulunduğunu, Genel Kurmay' a ilişkin gizli bilgilerin bulunduğu CD.' deki dosyalardan ikisinin kendisine ait olduğunu, diğer dosyalan AYDIN' m oluşturma ihtimalinin muhtemel olduğunu, çünkü CD' nin oluşturulduğu tarihte kendisinin Afrika' da olduğunu, Ocak 2007 'de Afrika' dan geldiğini, CD' nin oluşturulma tarihinin 28.12.2006 tarihli olduğunu emniyette öğrendiğini, ancak Ankara' dan ayrılırken askeriyeden emekli olan ŞAMİL binbaşı ve ORHAN isimli şahıslann CD' lerinden de kanşmış olabileceğini düşündüğünü, CD' lerin içeriğini burada öğrendiğini, şirkete- ait bilgisayara herkesin iş
dosyalarını yazdığını, virüs girince kendisinin dosyaların tamamım kopyaladığını, ancak içeriğine bakmadığı için bu dosyaların olup olmadığını bilmediğini, sadece kendisine ait dosyalan bildiğini, Evinde bulunan saniyeli fitil ve dinamit lokum parçasını depremde bulduğunu, Evinde bulunan boş kovanın içindeki notta ne yazdığını bilmediğini, Afrika' da iken eşine ve birlikte olduğu kız arkadaşına yazdığı mektuplardan kendisinin değişik işler ve özel işler yaptığını abartmak için anlattığım, onlann kendisine bağımlı kalmalarım sağlamak için o mektuplan yazdığını, yoksa özel ve gayri resmi işlere girmediğini beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler; , Şüphelinin Bursa Osmangazi Hacıilyas Mahallesi Uluyol Tan Sokak Güzeller İş Merkezi Kat:3/23 adresinde Bursa Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan aramada; (A)- (1) adet san koli bandına sanlı vaziyette içerisinde, (1) adet "GOLDEN 14 KARAT MADE İN GERMANY" (1) adet "GOLDEN 21.6 KARAT MADE İN GERMANY" (1) adet "GOLDEN 18 KARAT MADEİN GERMANY" ibareleri yazılı küçük tüplerde sıvı madde olduğu (bir tanesinin yanında siyah taşa benzeyen madde) (B)- (1) adet kısa Marlboro sigara paketinin içerisinde "SC 11 PACKAGE JAMMER" ibaresi yazılı elektronik cihaz, (1) adet üzerinde ORA ibaresi bulunan siyah renkli deri el çantasının içerisinde; (2) adet PHİLİPS marka 1,5 voltluk AA ebadında kalem pil, (C)- (1) adet küçük poşetin içerisinde 1 adet 13 cm civannda fitil, (1) adet san koli bandına sanlı üzerinde mavi renkli yazılarla mak Nobel kimya sanayi kara/turkey ulite ibaresi yazılı kesik poşet içerisinde gri renkli yaklaşık 40-50 gram civannda madde, elde edilildiği, Elde edilen malzemelerle alakalı olarak Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünün 17.12.2007 tarih ve (921-1115) sayılı yazısı İnceleme Raporunda; "patlayıcı ve yakıcı maddelerden olduğu İncelemesi ve açıklaması yapılan bulgu ve delillerin belli bir düzenek içerisinde bir araya getirilerek el yapısı bir bomba yapılabileceği, ateşleme sisteminin fitil ateşlemeli el yapımı bomba yapılabileceği, Söz konusu materyallerin belli bir düzenek içerisinde hazırlanıp kullanıldığında canlılar üzerinde öldürücü, yaralayıcı cansızlar üzerinde ise yakıcı, yıkıcı, tahrip edici özelliğe sahip olduğundan TCK'nun 174.maddeleri kapsamında mütalaa edileceği kanaatindeyiz" şeklinde belirtildiği aynca, bu tür patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri depolarda bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmeleri gerekmektedir. Denildiğinden alman mahkeme kararlanna istinaden 27 .12.2007 tarihinde Fikret EMEKten elde edilen patlayıcalarla birlikte imha edildiği.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'da ele geçirilen belgelere bakıldığında şüphelinin kendisini Özel Kuvvetler elemanı olarak göstermeye çalıştığı, şüpheli de birçok nüfus cüzdanı, pasaport sureti ve çeşitli belgelerin bulunduğu, yine şüphelide birçok tapu fotokopisinin olduğu, şüphelide bulunan Özel Kuvvetlere ait plaketi, kişilerle olan özel ilişkilerinde kullandığı, bazı kişilere ait güvenlik araştırma bilgilerinin bulunduğu, şüphelinin sahte kimlik belgeleri hazırladığı, şüphelinin Fikret EMEK ile irtibatı kuran şahıs olduğu, şüpheli Fikret EMEK'in şirketinde bir süre çalıştığı ve Odak Güvenlik Şirketinin kuruluşunda ortak olduğu. Musa YARGIN isimli şahsın nüfus cüzdanı"ve- şahıs hakkında "biyografi" başlıklı ve "son derece tehlikelidir" şeklinde biten yazı ve GBT bilgilerinin bulunduğu, kız
arkadaşı Ayşe ELVEREN'i Ayşe ŞENOCAK olarak gösteren kimlik yapıp bilgisayarında bulunduğu ve ifadelerinde askeri gizli bilgilerin bulunduğu 16 numaralı CD'yi Odak Güvenlik Şirketinde çalıştığı sırada masanın üstündeki CD'lerden karışmış olduğunu beyan etmiş ise de; şüpheli Aydın YÜKSEK'in evinde kaldığı sürede muhtemelen bu CD'leri Aydın YÜKSEK'e verdiği, Aydın YÜKSEK'in de CD'leri şüpheli Mete YALAZANGİL vasıtası ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e götürdüğü, şüphelinin örgütün silahlı kanadını temsil eden ve bir çok silah ve mühimmatı evinde gizleyen şüpheli Fikret EMEK ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN arasında irtibatı Mete YALAZANGİL ile sağladığı, Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu, kendisini derin devlet ve özel kuvvetler komutanlığında görevli olarak tanıttığı, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hem yurt içi hem de yurt dışı faaliyetlerinin bulunduğu, şüpheli yurt dışı faaliyetleri çerçevesinde çeşitli girişimlerde bulunduğu, beyanına göre yurtdışında paralı askerlik yapmak için çeşitli sahte belgeler yapmaya çalıştığı, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri şüpheli Fikret EMEKten alıp amacı amacı dışında kullanarak Aydın YÜKSEK vasıtası ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e örgüt hiyerarşisi içerisinde devrettiği, Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve bağlı grupların CD içindeki bilgileri özellikle Süleymaniye'deki Çuval Hadisesini sürekli olarak kullanıp dezenformasyon amaçlı olarak kullandıkları, ayrıca patlayıcı madde bulundurduğu anlaşıldığından, Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm üzerine atılı eylemleri nedeniyle, TCK'nun 314/2, 174/1-2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 4-5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 326/1, 327. maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.
21-ŞÜPHELİ FİKRET EMEK: aEmniyet ifadesinde, "1963 yılında Emirdağ ilçesinde doğduğunu, ilk orta ve lise tahsilini Emirdağ ilçesinde yaptığını, 1980 yılında Kara Harp Okuluna girdiğini, 1985 yılında teğmen rütbesi ile görev yaptığını, 1985-1986 yılında Tuzla piyade okulunda görev yaptığını, 1986-1989 yılında Edirne Keşan'da 1989-1991 Kıbrıs Güngör Komando Taburu 1991-1993 Urfa Siverek Midyat Komando Alayında, 1993-1994 Özel Kuvvetler Komutanlığı 2.Alay Tim Komutanı, 1994-1995 Özel Kuvvetler 3.Alay Tabur Komutanlığı Vekilliği 1995 yılında Kuzey Irak Dönüşü Cudi dağında Nisan ayında çatışmada göğsümden aldığı merminin parçalanması sonucu iç organlarının hasar gördüğünü, yaralanması sonucu akciğer, mide mide altı ağort karaciğer böbrek üstü bezleri pankreas ağır hasar gördüğünü, 1,5 yıla yakın hastanede yattığını, bu sırada çeşitli ameliyatlar geçirdiğini, pankreasının kalınbağırsağının direk bağlı olarak hayatını sürdürdüğünü, hastaneden çıktıktan sonra nekahet devresi hitamı gazi olarak emekli olabileceği halde vatanına hizmet için görevine devam etmeyi düşündüğünü, bunun üzerine 1996-1999 Muğla seferberlik tetkik kurulu bölge başkanlığında çalıştığını, 1999-2001 Kars Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığında çalıştığını, 2001-2004 Genel Kurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Alay Komutanlığı istihbarat ve IKK Şube Müdürü olarak Binbaşı rütbesinde görev yaptığını, 24 Ağustos 2004 tarihinde vazife malulü gazi statüsünde ordudan emekli olduğunu, emekli olması nedeniyle yaralanmasından dolayı vücudunda meydana gelen fiziksel eksikliklerin kendisini tam komutan olarak görememe psikolojisinde olması olduğunu, çünkü güney doğuda çalıştığı müddetçe sayısını hatırlayamadığı kadar PKK Terör Örgütü ile yüz yüze çatışmalarda bulunduğunu, onlarca şehit verdiğini, bu fiziksel eksikliğini kendisinde gördüğü için daha fazla göreve devam etme gücünü kendinde bulamadığını, bu dönem içersinde üstün cesaret ve feragat şerit rozetleri, üstün harekat şerit rozetleri ve sayısız takdir ve ödüller
kazandığını, Muğla 'da görev yaptığı dönemde tanıştığı Betül YILDIZ ile 2004 Eylül ayında evlendiğini, emeklilikten sonra Ankara iline yerleştiğini, ODAK inşaat Güvenlik ve Sinerji (Gıda ürünleri üzerine) Ltd.Şti. emekli meslektaşları ile birlikte şirketler kurduğunu, fakat ticari hayatta herhangi bir başarı elde edemediği için şirketlerin ikisini devrettiğini, bir tanesini kapattığını, 2007yılı başlarından beri herhangi bir işle uğraşmadığını, geçimini gazi aylığı ile sağladığını, 1992-1995 yılları arasında, yukarıda bahsettiği gibi ülkenin güney doğu bölgesinde ve Kuzey Irak'ta PKK terör örgütü ile mücadele yaptığı dönemde birçok terörist grupla karşı karşıya geldiklerini, kendisine bahsedilen patlayıcı ve silahları da Kuzey Irak'ta bulunduğu görevlerde teröristlere ait sığınak ve kamplarda ve ölen teröristlerin üzerinden çıkan mühimmat ve silahlar olduğunu, MKE yapımı olan mühimmatlarda yine teröristlerin karakol baskınlarında bir şekilde elde ettiği mühimmatlar olduğunu, Sustalı ve muştada teröristlerin üzerlerinden ve sığınaklarından elde ettiği malzemeler olduğunu, diğer çakı bıçak şeklindeki söylenenlerin piyasadan normal satın aldığı malzemeler olduğunu, Kuzey ırakta teröristlerden elde ettikleri mühimmatların çoğu sığınakların ve teröristlere ait mevzilerin imha edilmesinde kullanıldığını, yanında getirdiği bu malzemeleri yaptığı terörle mücadeleden dolayı biraz hatıra birazda oradaki teröristle mücadele duygusunun verdiği heyecandan dolayı çeşitli zamanlarda parça parça getirdiği malzemeler olduğunu, saydığı malzemelerden susturucu tabanca profesyonel bir yapım olmamakla birlikte el yapımı basit bir susturucu olduğunu, bunu 2002 yılı içersinde Kuzey Irak'ta görevde bulunduğu esnada aldığı bir silah olduğunu, susturucusu da ciddi bir şekilde çalışmadığını, o dönemde deneme yaptığında da normal şiddetli ses çıkardığını, bu malzemeleri dediği gibi o bölgedeki görevin heyecanına yenik düşüp parça parça getirdiği malzemelerden ibaret olduğunu, bu malzemeleri getirmenin nedenlerinden birisi de orduda çalışmasından dolayı aşırı güven duygusu olduğun, bu görev sürecinde adeta kurulu yay gibi olduğunu, etrafındaki herkesten şüphe duyar ve takip ediliyor endişesine kapıldığını, bu saydığı etkenlerin hepside şu an kendisine mantıksız gelen bu malzemeleri biriktirmesine sebep olduğunu, bu malzemeleri kesinlikle hiçbir yerde kullanmadığını, kesinlikle kimseye göstermediğini, yaşlı annesinin zaten kendisine ait eşyaları ne olduğunu ne bilir nede sorduğunu, hatta yaralanma olayından sonra ki süreçte bile bu malzemeleri nelerden ibaret olduğunu unuttuğunu, Tabanca ordudan aldığı ruhsatı kendi üzerine olan silahlar olduğunu, boş kovanları biriktirmesinin sebebinin de askeriyeden bunları tekrar doldurtup alabilme imkanlarının olduğundan dolayı olduğunu, diğer dolu olan mermileri de ruhsatlı silahına ait mermiler olduğunu, bahsetmiş olduğu uçak savar Mİ 6 ve diğer mermileri güney doğu bölgesinden hatıra olarak vitrine koymak amacı ile bulundurduğun, birer ikişer mermi olduğunu, Yavuz 16 şarjörü yine ruhsatlı olan ordudan aldığı tabancasının şarjörü olduğunu, Ayrıca 200 adet fişek de ruhsatlı tabancasına ait olduğunu, Yukarıda söylenen isimlerden Muzaffer TEKİN 'i medyada çıkan çeşitli haberlerden dolayı tanıdığını, çünkü kendisi bir dönem ordu mensubu olduğu için bu adamın ilgisini çektiğini, Muzaffer ŞENOCAK'ın ise emekli olmaya karar verdiği yakın bir dönemde sevdiği değer verdiği MAK Alay Komutanı Levent GÖKTAŞ vasıtası ile 2004 yılı başlarında tanıdığını, fakat Levent GÖKTAŞ 'ta şu anda ismini bilmediği başka bir şahsın referansı ile kendisini tanıştırdığını, çünkü kendisinin o dönem emekli olacağını bildiği için "bu uyanık bir çocuk inşaat işlerinden anlıyor ağabeylerinin Bursa'da inşaat işleriyle uğraştığını" söylediğini, kendisine faydalı olabileceğinden dolayı bir dönem denemesini ve duruma göre hareket etmesini söylediğini, kendisinin de o dönemde şirket kurma çalışmalarının sürdüğünü, çeşitli ayak işlerinde bu çocukla birlikte hareket ettiklerini, bu çocuğu şirketin gündelik ayak işlerinde kullandığını, kendisinin bekar olması hasebiyle birkaç kez askeri lojmanlarda evine davet ettiğini, misafir ettiğini, bununla beraberliklewıwp*,.ç,eşitli fasılalarla beş altı ay sürdüğünü, fakat bu beş altı ay sürecinde birlikteliklerinin 10-15 kereyi geçmediğini,
Muzaffer ŞENOCAK'ın "Bursa'ya gidiyorum" diyerek ara sıra ortadan kaybolduğunu, uçuk ticari fikirleri ile yanına gediğini, bu uçuk fikirlerinden dolayı bu şahsa karşı güveninin sarsıldığını, hatta bu dönemde bir keresinde Gambia projesi ile geldiğini, Gambia Devlet Başkanının akrabalarından bir ikisinin tanıdığını, bu ülke ile çok çeşitli ticaret yapılabileceğini kendisinin bu devlet başkanının akrabalarından birisinin Türkiye 'de okuduğu dönemde tanışan bir şahsın aracılığı ile Gambia'ya davet edildiğini söylediğini, ayrıca kendisini Radyestezi yani biyo enerji türü bir uzmanlığı olduğunu söylediğini, fakat uçuk fikirlerinden dolayı bu şahısla ilişkisini 2004 yılı ortalarında noktaladığını, kendisi Gambia 'ya gittikten sonra bir daha görmediğini, Yine sorulan isimlerden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü devre arkadaşı olması dolayısı ile tanıdığını, 1987 yılında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte İsparta Eğirdir Komando Okulunda beraber kurs aldığını, dönemde o bir sakatlık geçirdiği için kursu bitiremeden ayrıldığını, o gündür hiç görmediğini, kendisine gösterilen resimlerin şahısların hiçbirini tanımadığını, Kendisine okunan (LOBİ) doküman ile ilgili medyadan bazı duyumları olduğunu, ancak vatanına milletine sonuna kadar bağlı olan bir insan olarak asla böyle bir şeyi tasvip etmediğini ve ettirmediğini, Yukarıda daha önce bahsettiği gibi Muzaffer ŞENOCAK ile tanışma döneminin emekliye ayrılma sürecinde olduğunu, ancak daha emekli olmadığını, bu dönemde MAK'ta istihbarat şube müdürü olarak çalıştığını, görevi icabı bu tür belgelerle haşır neşir olduğunu, bu tür bilgilerin kendisine çeşitli kaynaklardan ihbar şeklinde isimsiz disket ortamında yollandığını, kendilerinde bunların teyidi ile ilgili komutanlarının nezdinde çalışmalar yaptıklarını, bu gelen ihbarlardan bazılarının küfürlü tehdit içerikli bilgilerde olabildiğini, bilginin önem derecesine göre sıralı komutanlarla paylaştığını, ciddiyetsiz olanları elediklerini, dediği gibi kendisinin çalıştığı dönemde eve gelip giderken bu disketleri yanında getirip götürdüğünün olduğunu, bunun sebebinin de istihbaratçı olduğu için mesaisinin bir kısmını dışarıda geçirdiğini, saç sakal bırakabildiğini, haftada bir işyerine gittiği durumlarda olduğunu, bu yüzden çalışmalarını yalnız yaşadığından dolayı eve taşıdığı günlerin olduğunu, bu dönem içersinde evine misafir ettiği Muzaffer ŞENOCAK'ın büyük bir ihtimalle bu disketlerden birisini kopyalamış veya çalmış olabileceğini, kesinlikle herhangi bir işiyle ilgili bilgi ve veriyi hiç kimseye ve kendisine sorulan ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e de kesinlikle vermediğini, bahsedilen Sanna JALLOJV isimli şahsı tanımadığını, Muzaffer ŞENOCAK'ın eski boşandığı eşini düğününe geldiğinden dolayı şahsen tanıdığını, başka herhangi bir yakınını tanımadığını, Kendisinin Odak Güvenlikteki iş yerine ordu ile ilgili hiçbir done götürmediğini, bırakmadığını, ayrıca Odak Güvenlikte Orhan abi'nin olmadığını, Odak inşaatta Orhan KIRATOGLU isimli emekli binbaşı arkadaşının olduğunu, şimdi düşündüğünde Muzaffer ŞENOCAK'ın büyük bir ihtimalle evine misafir ettiği dönemde evinden çalmış olabileceğini, kesinlikle Muzaffer ŞENOCAK'a veya başka birine orduya ait hiçbir belge ve bilgiyi ne gösterdiğini nede verdiğini, Yukarıda da bahsettiği gibi istihbarat çalışmaları için çok sık dışarıda bulunduğunu, bekar yaşadığı için ve evinin de askeri lojman olmasından dolayı ofis gibi kullandığını, fakat 2004 teki emeklilik kararından sonra evlilik hazırlıkları ve ev taşınmayla birlikte telaşla bu miyadı geçmiş evrakları imha etmesi gerekirken unutmak kusuru yüzünden evinde kaldığını, bunları evinde bulunmasının herhangi bir kastı ve maksadı olmadığını, bunların sadece unutkanlık kusuruyla bırakılmış malzemeler olup ayrıca bunların gizlilik dereceleri de kendiniz tarafından verilen ara sıra numaraları olmayan evrak kayıt defterine işlenmemiş evraklar olduğunu, bunlardan özel kuvvetlere ait albüm ise takip etmesi gereken subay astsubayın listesi bir nüshası çıkartılıp komutam tarafından kendisine verildiğini, her yıl güncellenir bir önceki yılki özelliğini yitirdiğini, imha edilmesi çerekir yukarıda söylediği
gibi evinde bulunması basit bir ihmalden ibaret olduğunu, yine kendisine gösterilen seksen dört (84) sayfalık alevi yapılanması ile ilgili dokümanı internet üzerinden açık kaynaklardan temin edilen bir doküman olduğunu, bu dokümanın istihbarat görevi icabı ilgi duyduğundan dolayı okumak için çıkarılmış dokümandan ibaret olduğunu, yoksa içerisindeki bilgilerinin teyidi ile ilgili hiçbir çalışma tarafınca yapılmadığını, kendisine gösterilen elle yazılmış nüfus kayıt örneğinin ise yine ihbar yoluyla gelmiş basit bir doküman olduğunu, bu dokümanı gole almayıp hiçbir şekilde çalışma yapmadığını, yine kendisine gösterilen belgenin PKK terör örgütü, DHKP/C, TİKKO, NAKŞİBENDİ ve benzeri grup ve örgütlere yönelik istihbarı bilgiler doğrultusunda yapılan bir çalışma olduğunu, tamamen görevli olduğu süre içersinde yaptığı görevlerden birisi olduğunu, yine kendisine gösterilen dokümanın kendisine bağlı görevlilerin yapmış olduğu çalışmalarla ilgili raporlar olduğunu, çalışması sırasındaki rutin görevlerden birisi olduğunu, kendisine gösterilen ek bilgi notu başlıklı dokümanın içersindekilerin tamamen kendisine verilen görevler doğrultusunda yapılan çalışmalar olduğunu, bu çalışmayı hangi birim tarafından hazırlandığını şu an hatırlamadığını, ihbar maksadıyla gönderilmiş herhangi bir bilgi olabileceğini, yine gösterilen PKK terör örgütünün sektör bazındaki finans kaynakları isimli dokümanın ihbar niteliğinde yollanmış bilgilerin derlemesi olduğunu, Pazarcılık, sahte fatura gibi bilgileri içeren dokümanda görev kaynaklı olduğunu, göç Alan Bölgelerde Seçimlerin Değerlendirilmesi Başlıklı Dokümanda yine görev kaynaklı doküman olduğunu, ........... -(3) adet, Ahmet DOĞAN (Mustafa Emine oğlu 1963 doğumlu) adına tanzim edilmiş Ankara-Keçiören-Aşağı Eğlence Muhtarlığından verilme üzerinde Fikret EMEK'e ait fotoğraf bulunan İkametgah İlmühaberi, -(1) adet, Ahmet DOĞAN (Mustafa-Emine oğlu 1963 doğumlu) adına tanzim edilmiş üzerinde Fikret EMEK'in fotoğrafı bulunan Nüfus Hüviyet Cüzdanı Sureti fotokopisi, -(1) adet, Mehmet ALTINSOY (Durmuş-Raziye oğlu 1967 Dutalan doğumlu) adına tanzim edilmiş üzerinde Fikret EMEK'e ait fotoğraf bulunan nüfus cüzdan fotokopisi, tespit edilmiştir, ahmet doğan ve mehmet altmsoy isimli şahıslan tamyormusunuz, tanıyorsanız ilişkilerinizi anlatınız, neden kimlik bilgileri başka bir şahsa ait kendi fotoğrafınızın bulunduğu kimlik fotokopisi bulunduruyorsunuz? ne amaçla bu ikametgah sureti ve nufüs cüzdanını sureti ile nufüs cüzdanı bulundurduğu sorulduğunda; Bu ikametinde bulunmuş dokümanlarda ismi geçen bahse konu şahısları kesinlikle tanımadığını, Bunların Özel Kuvvetlerin Özel eğitiminde ve kurslarında kullanılan eğitim amaçlı yapılan dokümanlar olduğunu, bunların asılları görev hitamı imha edildiğini, bunlarda imha edilmesi gerekirken örnek olarak yanında tuttuğunu, bunları hiçbir maksatla hiçbir yerde kesinlikle kullanmadığını, kimseye ibraz etmediğini, -(1) adet, Mustafa Levent GÖKTAŞ'a ait Türk Silahlı Kuvvetleri Kimlik kartı fotokopisi -(1) adet, Mustafa Levent GÖKTAŞ (Kemal-Gülten oğlu 1959 doğumlu) adına tanzim dilmiş nüfus cüzdan fotokopisi, -(1) adet, Adem KOS (İzzet-Ayşe oğlu 1972 doğumlu) adına tanzim edilmiş nüfus cüzdan fotokopisi olduğu, -(1) adet, Nurettin DEMİR (Nuri-Nazile oğlu 1964 doğumlu) adma tanzim edilmiş nüfus cüzdan fotokopisi ladet, Kemal SAVAŞ (Hamdi-Badeser oğlu 1955 doğumlu) adma tanzim edilmiş nüfus cüzdanın ön yüzü fotokopisi 1 adet, Ali Rıza KARAGÖL (Mustafa-Meliha oğlu 1968 doğumlu İsparta ilinde verilme B sınıfı sürücü belgesi) adma tanzim edilmiş sürücü belgesi,(l) adet, Rüstem AŞKIN (Mustafa-Şükran oğlu 1961 doğumlu) adma tanzim edilmiş nüfus cüzdanı tespit edilmiştir, mustafa levent göktaş, adem kojs, nurettin demir, ali rıza karagöl, rüstem aşkın ve kemal savaş isimli şahısları tamyormusunuz, tanıyorsanız bu
şahıslyarla olan ilişkilerinizi anlatınız? bu nufüs cüzdan fotokopilerini ne amaçla bulundurduğu ile ilgili, Mustafa Levent GOKTAŞ'a ait fotokopilerin kendi komutanı olan Albay Mustafa Levent GOKTAŞ'a ait olduğunu, kendisinde bulunmasının nedeninin bazen banka ve diğer resmi işleri takip etmeleri açısından kendisinin ona onun kendisine verdiği fotokopiler olduğunu, Ali Rıza KARAGÜL, Kemal SAVAŞ, Adem KOS, Rüstem AŞKIN ve Nurettin DEMİR 'e ait fotokopiler ve sürücü belgesi tam kesin hatırlayamamakla beraber birlikte sığınaklarda elde edilen kimlikler olabileceğin, veya yine eğitim kapsamında düzenlenmiş olabileceğini, şu an itibariyle geçmiş zaman olduğu için kesin net bir şekilde hatırlamadığını, İlgili mahkeme karan gereği ikametinizde yapılan aramada "devlet yöneticileri için devlet yönetimini kısa dönemde çökertme kılavuzu" isimli kitap elde edilmiştir, bu kitabı ne amaçla bulundurduğu ile ilgili, Bu kitap piyasada normal satılan bir kitap olduğunu, bunu kendisine emri altında çalışan bir arkadaşının MAK Alayına hediye ettiğini, kendisinin de okumak amacıyla aldığını, ancak kendisinde kaldığını, yine kendisine gösterilen Hükümet Darbe Tekniği isimli kitabı da kütüphaneden almış olabileceğini, ancak şu an nedene aldığını hatırlamadığını, normal satılan bir kitap olduğunu, -(3) adet, Nüfusa kayıtlı olduğu yer bilgilerinde (Tekirdağ-Hayrabolu-Şalgamlı 047/01-31-010/32) kimlik haneleri boş olan Hayrabolu nüfus müdürlüğünden verilme nüfus cüzdan suretleri, tespit edilmiştir, bu nufüs cüzdanı suretlerini ne amaçla bulundurduğu ile ilgili, Eğitim maksatlı boş fotokopiler olduğunu, yukarıda da belirttiği gibi eğitimlerde kullanılmak üzere çekilmiş olduğunu, Ordu mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğunu, 1995 yılında PKK terör örgütü mensupları ile girmiş olduğu çatışma neticesinde ağır yaralandıktan sonra 1.5 yıl tedavi görmeme ve gazi statüsünde emekli olma hakkına sahip olmasına rağmen devletini ve milletini çok sevdiğinden 2004 yılına kadar aktif olarak orduda görevine devam ettiğini, ancak 2004 yılında yaralanmadan kaynaklı olarak fiziki durumunun görev yapmasına artık müsaade etmemesi sebebi ile istemeyerekte olsa ayrılmak zorunda kaldığını, ifadenin içerisinde de bahsettiği gibi bu operasyon çerçevesinde yakalanan şahıslar ile hiçbir şekilde ilişkisinin olmadığını, Eskişehir'de annesinin evinde bulunan silah ve patlayıcıları ise bulundurmasının bir hata olduğunu kabul ettiğini, son derece pişman olduğunu ifade etmek istediğini, kaldı ki bu silahlar ve patlayıcılar yaklaşık 14-15 yıldır annesinin evinde durmakta olduğunu, bu silahları hiçbir şekilde kullanmadığı gibi kendisinde bulunduğuna dair hiçbir kimseye en ufak bir bilgi dahi vermediğini, Ankara'daki evinde bulunan dokümanlar ise görevli olduğu dönemde görev gereği bilgisinin olduğu, emekli olduktan sonra ise hiç kimse ile paylaşmadığı arşiv niteliğinde miadı dolmuş evraklar olduğunu, ..........
b- Savcılık İfadesinde Şüpheli Fikret Emek; Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadenin doğru olduğunu, aynen tekrar ettiğini, 1980 yılında orduya girdiğini, 1993 yılında Özel Kuvvetlere üst teğmen rütbesi ile girdiğini ve 1995 yılında Kuzey Irak' daki bir operasyon dönüşünden sonra Cudi dağındaki sıcak bir takipte çatışmada ilk temas sırasında yaralandığını, Karaciğer, akciğer, mide, böbrek, bağırsak ve pankreasında ağır hasarlar oluştuğunu, 1,5 yıl askeri hastanede yattığını, zaman zaman değişik operasyonlar ve değişik ameliyatlar geçirdiğini, Pankreasını direm ile kaim bağırsağına bağladıklarım, Diremin hortum olduğunu, hayatını böyle devam ettirdiğini, 1996 yılında Muğla' da başladığını, Yurt dışında Nahcivan' da_,çahştığım, 1999 yılında Kars' a geçtiğini, 2001-2004 yılında da MAK ( Muhar^f^am^^urtarma) Alayının İKK
(istihbarat ve istihbarata karşı koyma) şube müdürü olarak Ankara' da görev yaptığını, 2004 yılında kendi isteği ile emekli olduğunu, şu anda gazi statüsünde olduğunu, bu statüde maaş almakta olduğunu, Kendisine sorulan şüphelilerden sadece ZEKERİYA ÖZTÜRK' ü 1987 yılında komando kursunda beraber olduğundan tanıdığını, kendisinin refuze olduğunu, 1 ay sonra kurstan aynldığını, o tarihten beri kendisi ile hiç bir şekilde görüşmediğini, kendisi ile hiç bir şekilde görüşmediğini, her hangi bir telefon ve mektup, email irtibatı olmadığını, ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ' i medyadan tanıdığını, kendisi ile hiç bir şekilde irtibatı olmadığını, OKTAY YILDIRIM ve MAHMUT ÖZTÜRK' ü tanımadığını, ASUMAN ÖZDEMİR, GAZİ GÜDER, KUDDUSİ OKKIR isimli şahısları hiç tanımadığını, Kuvayi Milliye ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği isimli oluşumlara da üye olmadığını, her hangi bir irtibatı olmadığını, her hangi bir irtibatının da olmadığını, AYDIN YÜKSEK' i tanımadığını, MUZAFFER ŞENOCAK' ı tanıdığını, onu da şöyle emekli olmayı düşündüğü zamanlar komutanının biri MUZAFFER ŞENOCAK' ı birisi vasıtası ile kendisine tavsiye ettiğini, Bursa'da çevresi olduğu ve kendisine belki yardımcı olur şeklinde, kendisinin de inşaat ve güvenlik şirketi kurmayı düşündüğünü, bu sebeple kendisi ile tanıştığını, o dönemde emekli olmadığı ve bekar olduğu için bir kaç sefer kendi evinde misafir olarak kaldığını, daha sonra da emekli olduktan sonra şirket kurduğunu, şirketinde bir iki ay fasılalı olarak gelip çalıştığını, hatta kendisine maaş dahi veremediklerini, MUZAFFER ŞENOCAK ile bulunduğu süre içinde kendisinin uçuk kaçık fikirleri olduğunu, olmadık yerlerden büyük ihaleler alabileceğini söyleyerek kendilerinin dahi güvenini kaybedecek şekilde hayali projeleri olduğunu, bu projelerden bir tanesinin Gambiya olduğunu, Devlet başkanı ile arasının iyi olduğunu, bu sebeple buralarda büyük ihaleler alacağını söylediğini, ancak hiç birini yapamadığını, bir sefer Gambiya' ya gittiğini, daha sonra Türkiye' ye dönüp, sık sık gidiş geliş yapmış olduğunu, ancak irtibatlarının koptuğunu ve akabinde şirketlerinin işletemedikleri için kapattıklarını, şirketi ordudan emekli binbaşı arkadaşı MUSTAFA ÇAKIR ile kurduğunu, kendisinin Gaziantep Ti olduğunu, şu anda Odak Otamasyon adlı bir şirketinin olduğunu, Hastanelerle ilgili çalışmalar yapyığmı, Ankara Balgat' ta şirketinin olduğunu, kendisi ile zaman zaman görüştüğünü, MUZAFFER ŞENOCAK' in beyanı ile ilgili; MUZAFFER ŞENOCAK ' m beyanlarını kısmen kabul ettiğini, ancak evinden veya bilgisayarından aldığını iddia ettiği gizlilik içeren kuvvet komutanlarının kendi aralarında yapmış oldukları toplantılara ilişkin notlar ve diğer askeri konulardaki yazılan kendisi görevde iken 2001-2004 yılı arasında İKK (istihbarat ve karşı koyma ) müdürü iken bir çok yerden ihbarlar geldiğini, disketler, mektuplar, küfürler geldiğini, zaman zaman gelen CD. ve disketleri alıp incelediğini, belirtilen gizlilik içerikli belgelerde bu şekilde kendisine gelmiş bilgiler olduğunu, içeriğini okuyunca uçuk kaçık bilgiler olduğunu anladığını, o dönem gelen her türlü bilgiyi sakladığı için o bilgilerin de görev sırasında kullandığı diğer bilgilerin arasında kalmış olan disketler olduğunu, bu tür birçok bilgi ve belgenin kendilerinde bulunduğunu, bunlann büyük bir kısmını amirlerine ilettiğini, ancak makul olmayanlann da öyle durduğunu, bu yazılann da kendisine düzmece gibi geldiği için üstlerine bildirmediğini, sivil çalıştığı için birliğe ancak haftada bir iki gün uğradığını, genelde dış görevde olduğu için de çalışmalannm büyük kısmını evde yaptığmt, lojmanın özel kuvvetlere ait olduğu için de güvenli olduğunu ve bekar olduğu için de bazı bilgi ve belgeleri evde bulundurup evde çalıştığını, ancak MUZAFFER ŞENOCAK' m bunlan ne şekilde aldığını bilmediğini, aynca iddia ettiği gibi kendisinin ŞAMİL kod ismini örgütsel amaçlı değil İstihbaratçılann genelde birlik içinde ve operasyonlarda kullanılan zaman zaman da değiştirilen isimleri olduğunu, son dönemde de
olsa isimlerini deşifre olmaması için bu tür kod ismi kullandığını, bunun delili olarak da sunduğu BRÖVE'de de isminin FİKRET ŞAMİL EMEK olarak yazılmış olduğunu, sunulan belgede Özel Kuvvetler Komutam Tüm General FEVZİ TÜRKERİ imzalı Özel Kuvvetler BRÖVE'si belgesi yazılı belgede adı soyadı kısmında FİKRET ŞAMİL EMEK, 3. özel kuvvetler alay Komutanlığı yazdığının görüldüğü, bu belgeden de görüleceği üzere görev ile alakalı bir kod ismi olduğunu, dış dünya ile alakası olmadığını, ilk vurulduğum zamanki kod adının da CONKER olduğunu, Kendisinin kesinlikle MUZAFFER ŞENOCAK' m bu belgeleri bilerek ve isteyerek vermedğini, görev sırasında lojmanında misafir olarak bulunduğu sırada almış olabileceğini, emekli olunca evindeki bütün bilgi ve CD' leri ayıklamaya fırsatı olmadığı için bakamadığını, çünkü emekli olduğunu, hemen düğün hazırlıklarına başladığını, düğün ve emeklilik işlerinden elindeki bilgi ve belgeleri ayıklayamadığım, evlenince de bunları evin bir köşesine koyduğunu, o günden beri de açıp bakmadığını, hangi bilgi olduğu, görev bilgisi olup olmadığı hususlanm şu anda dahi hatırlamadığını, çıkan evraklann da kontrollü evraklar olmadığını, bu sebeple resmi ve gizli bir belge olduğunu zannetmediğini, Ankara' da oturduğu evde çıkan belgeler ve bilgisayarlann kendisine ait olduğunu, oradaki Belçika Browning silahın da emekli olmadan önce zor alımdan aldığı silah ve ruhsatlı olduğunu, diğer askeri nitelikli dokümanlann da yukanda izah ettiği kendisinde kalan görevine ilişkin belgeler ve dokümanlar olduğunu, bazılannm da bilgi notlan olduğunu, çok önemli evraklar olmadığını, Eskişehir' deki Hayriye Mah. Dumrul Sok. 124/5 sayılı adresteki bulunan silahlar ve patlayıcılann kendisine ait olduğunu, orasının annesinin evi olduğunu, o silahlan 1992-1995 yılları arasında sürekli Kuzey Irak' da operasyonel faaliyetlerde bulunduğunu, çatışmalara girdiklerini ve bu çatışmalar sonucunda leşlerden arta kalan silahlan aldıklanm, çünkü şahsi silahlannm hem ağır, hem de büyük olduğunu, çok ses yaptıklanm, çatışma sırasında farklı ses çıkardığından yerlerinin belli olduğunu, kendilerini korumak için ve taşıması rahat olduğu için keleş, biksi ve kanas türü silahlan aldıklanm, aynca Güneydoğudaki operasyonel birliklerde de kanas, keleş gibi silahlar verildiğini, ancak kendisinde ele geçirilen silahlann orduya ait silahlar olmadığını, Operasyonel faaliyetler sonucu arazide ele geçirdikleri sahipsiz silahlar olduğunu, bu silahlan çatışmalarda zaman zaman kullandıklanm, ayrıca zaman zaman bazı çatışmalarda arkadaşlanmn silahlannm kaybolduğunu veya uçuruma veya dereye düştüğünü, bulunamadığını, bunun da bir sorumluluk gerektirdiğini, bu tür bir hadise ile karşılaşmamak için de ele geçirilen silahlan bir kısmı bu şekilde kişilerin şahsi tasarrufu ile kullandıklanm, bunun kendi şahsi hatası olduğunu, bombalar, el bombalan, C3 plastik patlayıcı kalıplan ve TNT kalıplannm da yine kendinin Kuzey Irak' daki operasyonlarda ve ele geçirilen kamplardan alman ancak listelere yazılmamış malzemelerden o dönemde bir merak olduğu için aldığını, zaman zaman da bunlan başka operasyonlarda, sığmak çökertme ve bubi tuzaklannı çözmede kullanmak amacı ile aldığını, bunlan parça parça aldığını, zamanla bunlann yine sınır ötesi operasyonlarda kullanacaklanm ve bu tür malzemeler kullanırken kendilerini daha güvende hissettiklerini, astlannm da bu malzemeleri görünce kendilerine karşı itaatlerinin arttığını, psikolojik bir güven mekanizması olduğunu, hatta bu malzemeden bir kısmını operasyonlarda bir kaç sefer kullandığını, bir sefer sığmak çökerttiklerini, bir seferde bubi tuzağını çözmek için kullandıklanm, özellikle infilaklı fitil dedikleri kablo şeklindeki fitili bubi tuzaklannda etkin bir şekilde kullandıklanm, ordumuzda da benzer malzemelerin olduğunu ancak her operasyon sonrası ve öncesi malzeme sarf raporlan düzenlendiğini, bu malzemeleri kendi ordumuzdan alma imkanının bu yönü ile mümkün olmadığını, çünkü bu işlerin çok sıkı takip edildiğini, operasyonda harcadıkları merminin dahi hesabını verdiklerini, zaten hiç bir operasyonda bu kadar çok malzeme bir kişinin üstünde taşınmadığını, çünkü patlama riski olduğunu, çok nadir hatta özel operasyonlarda birer tane fünyesi ayrı yerde olmak üzere zaman zaman 73(
patlayıcı verildiğini, bu malzemenin uzman ve astsubaylar dışında kimseye verilmediğini, kendisinde ele geçirilen malzemenin tamamen PKK kuvvetlerinin kullandığı türden malzemeler olduğunu, içinde bir iki tane MKE yazılı malzeme olsa da bunların da bizim karakol baskınlarından elde etmiş olabileceklerini, kendisinin de zaten yine sarf etmek amacı ile aldığını, ancak yaralandıktan sonra bir daha bunlarla hiç ilgilenemediğini, ağır ameliyatlar geçirdiği için bunlan unuttuğunu, nekehat döneminin çok uzun olduğunu, hatta 35 kiloya kadar düştüğünü, çok zayıfladığını, psikolojik olarak da sıkıntıya girdiğini, gerçekten bunlan orada unuttuğunu, daha sonra kati raporunu ibraz edildiği takdirde özel kuvvetlerden emekli edilmesinin gündeme geleceğini, bu mesleği çok sevdiği için muharif sınıf olarak devam ettiğini ve Muğla Seferberlik Tetkik Kurulunda 1996 yılı Ağustos ayında tekrar göreve başladığını, Güneydoğu görevi çıkarsa yeniden bu malzemeyi alıp orada kullanırım diye düşündüğünü, 2001-2004 yılında da zaman zaman operasyonel faaliyetlerinin olduğunu ancak Eskişehir' den bu malzemeleri alıp götürme imkanı olmadığını, çünkü birlik olarak hareket ettikleri için bu malzemeyi götürdüğünde hakkında soruşturma açılabileceğini, bu malzemeyi almaktaki diğer bir amacının da hobi olarak bunlan çok değerli bir şey olduğu için aldığını, Keleş ve Kanasın da operasyonlarda kendileri için çok önemli olduğu için çok faydasını gördüğü için hatırası olduğundan bırakamadığmı, bunun gerçekten hatırasının mevcut olduğunu, Güneydoğudaki bu olaylann anlatılamaz ancak yaşayanlann anladığını, bu psikolojiyi de orada çatışmalara girmeyenlerin anlayamayacağını, kesinlikle her hangi bir örgütsel amacının olmadığım, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, vatanını çok seven ve bu konuda hiç bir fedakarlıktan kaçmayacak kadar çok sevdiğini ve yıllarca da PKK ' ya karşı mücadele ettiği için devletine, milletine ve çok sevdiği ve şerefle görev yaptığı orduya hiç bir şekilde ihanet edecek ve zarar verecek davranış içinde bulunmadığını, burada kusur varsa kendi şahsi kusuru olduğunu, hiç bir komutanının ve astının bu olaylarla bir alakası olmadığını, hiç bir kimseden de silahlar ve bombalar konusunda yazılı ve sözlü talimat almadığını, sadece şahsi karan ile bombalan annesinin evine koyduğunu, daha sonra bir daha da çıkaramadığını, Atabeyler çetesi denilen çete ile hiç bir alakasının olmadığını, O dosyada ismi geçen şahıslardan hiç birini tanımadığını ve Atabeyler çetesi konusunun ne olduğunu dahi bilmediğini, Kendisinin Özel Kuvvetlerden olması Atabeylerde isim geçen şahıslann da özel kuvvetlerde olması ve yakalanan malzemenin benzerlik içermesinin tesadüf olduğunu, kendi işlerini takip ettiği için ve o dönem psikolojik rahatsızlık geçirdiği için konuyu basından takip edemediğini, hatta etmediğini, çetede ismi geçen şahıslann ismini dahi şu anda bilmediğini, yaralanmasından ötürü biyolojik olarak bazı anzalarda oluştuğunu ve geç evlendiği için de bu tür sıkıntılardan kurtulmak için Gülhane' de çoğu zaman bu amaçla tedavi gördüğünü ve bu saldınlann olduğu dönemde de hastaneye sık gidip geldiğini, fazla konuyu takip edemediğini, Diğer kendisinde ki iki adet Yavuz ve 7,65 çaplı Vizör marka tabancalann kendisine ait ruhsatlı tabancalar olduğunu, üstünde ele geçen banka hesap cüzdanlan ve altmlann şahsi tasarruflan olduğunu, bunlan bankalarda nemalandırdığmı, zaman zaman ajandasmdaki altın, paraya ilişkin notlarda aldığı borç ve altmlann vereceği ailevi kişilere ait notlar olduğunu, LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999 başlıklı belgeyi medyadan duyduğunu ancak içeriğini bilmediğini, ancak ne zaman duyduğunu bilmediğini, Lobide yazıldığı gibi özel güvenlik şirketini bu amaçlarla kurmadığını, zaten kurduğu şirketi de işletemediğini, zarar ettiğini, Evinde çıkan belge, dokümanlar ve disket ve CD'lerin askeri görevi sırasında tamamen görev alanı içerisinde kalan bilgiler olduğunu, bu bilgilerin bazen hepsini de zaman zaman içerisinde uygun olanları da görevi gereği ulaştırdığını, bir kısmını da yine kendisine ait üstlerine yazmış olduğu gizli istihbari .bilgi notları olduğunu, bunların
r$*V ^J^^r^p
da görev gereği Kars ve çevresinde çalıştığında topladığı istihbari bilgiler olduğunu, bunların bir kısmını askeri komutanlarının kendisine sorarlarsa onlara izah edeceğini, şu aşamada bu bilgilerin görevine ait konular olduğunu, bunları cevaplandırmak istemediğini beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler ŞÜPHELİ DE ÇIKAN ASKERİ MÜHİMMAT VE GİZLİ BELGELERİN İNCELENMESİ. Her ne kadar ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' i tanımadığını beyan etmiş ise de Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile devre arkadaşı olduğu, evinde bulunan patlayıcı maddeler, suikast silahı olarak bilinen kanas ve kaleşnikov tüfek ve el bombalarını her ne kadar hatıra olarak aldığını beyan etmiş ise de tıpkı Oktay YILDIRIM gibi silahları zulaladıği, yeri ve zamanı geldiğinde örgütün amaçlan doğrultusunda kullanılacağı, şüphelinin evinde diğer şüphelilerde bulunan gizli nitelikli askeri bilgi ve belgeler görevi gereği kendisinde kaldığını beyan ettiği gizli istihbari bilgi notlannın bulunduğu, İlgili mahkeme karan gereği Eskişehir ili Hayriye Mah. Dumruloğlu Sokak No:22/5 sayılı ikametinde yapılan aramada ele geçirilen silah ve askeri mühimmatla alakalı olarak alman 28.06.2007 tarihli 2007/Bls. 10267 uzmanlık numaralı ekspertiz raporlannda 1-1 adet 52656 seri nolu seyyar dipçikli Kaleşnikof marka otomatik silahın çalışır vaziyette olduğu, 5 adet Kaleşnikof otomatik silah şarjörü ve 102 adet 7,62 mm çapında Kaleşnikof fişeğinin 6136 sayılı kanun 12/4 sayılı maddesi maddesinde belirtilen vahim nitelikli silahlardan olduğu, 2-1 adet 42898 seri nolu Kanas Marka silahın çalışır vaziyette olduğu, silah, 0585082 seri nolu Kanas dürbünü, 1 adet Kanas Şarjörü, 124 adet dolu Kanas fişeğinin 6136 sayılı kanunun 12/4 maddesinde belirtilen vahim nitelikli silahlardan olduğu, 3-1 adet 928158 veya 4 nolu 7.65 mm çapında lama marka tabancanın çalışır vaziyette olduğu, tabanca ve tabancaya ait susturucunun 6136 sayılı kanunun 12/4 maddesinde belirtilen vahim nitelikli silahlardan olmadığı, ancak yasak niteliğine haiz ateşli silahlardan olduğu, 4- 1 adet numarasız silah, 16 numara av fişeği atar, tek namlulu yivset ihtiva etmeyen yerli el yapısı tek tek atış yapan tabancanın 6136 sayılı kanuna göre yasak niteliğine haiz ateşli silahlardan olduğu , aynı yasanın 12/4 maddesinde belirtilen vahim nitelikli silahlardan olmadığı, Şüphelide ele geçirilen tüm fişeklerin çalışır vaziyette olduğu ve 6136 sayılı kanuna göre yasak fişeklerden olduğu, 5- 8,5 cm. uzunluğundaki stanlies yazılı sustalı bıçak, 11,5 cm. uzunluğunda tek ağızlı USA Süper Knife yazılı bıçak ve 1 adet muştanın 6136 sayılı kanunun 4. maddesinde belirtilen yasak nitelikteki aletlerden olduğu, 6-Şüphelide ele geçirilen el bombalan ve patlayıcılarla alakalı olarak alman ekspertiz raporunda bombalann çalışır vaziyette olduğu ve bunu 17.09.2007 tarihili Kara Kuvvetleri 1. Ordu Komutanlığından gönderilen yazıda şüphelide ele geçirilen 5 adet taarruz tipi 5 adet savuma tipi 2 adet tapası üzerinde takılı bomba ve 10 adet çinko kutu içerisinde bulunan MKE yapımı ateşleme tapası ile 12 adet TNT kalıbı, 1 adet uçaksavar makineli tüfek mermisi, 1 adet G-3 piyade tüfeği mermisi ile 21 adet boş kovanın askeri mühimmat ve malzeme olduğu ve 1. Ordu Komutanlığına teslim edilmesinin belirtildiği, belirtilen malzemelerin askeri mühimmat olması sebebi ile 26.09.2007 tarihinde askeri görevlilere bu malzemelerin tutanak ile teslim edildiği, aynca askeri malzemeyi bulundurmak suçu ile alakalı olarak evrak tefrik edilip Genel Kurmay Askeri Savcılığına gönderilmiştir. Diğer patlayıcı maddeler, kapsüller ve asker-i'olmayan sıvı-katı tüm malzemeler de saklanması ve bulundurulması sakıncalı olduğundan İstanbul Kriminal Polis laboratuannın
2007/6046 sayılı ekseprtiz raporu üzerine İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi'nin 08/11/2007 tarih ve 2007/563 sayılı kararma istinaden imha edilmiştir. Kara Kuvvetleri Komutanlığından 03.07.2007 tarihinde gönderilen yazıda şüphelide ele geçirilen 9 mm. Çaplı B.Brovning L34807 seri numaralı ve 9 mm. Çaplı Yavuz 16 marka T62404 TE 003486 seri numaralı tabancaların Fikret EMEK adma kayıtlı ve ruhsatlı olduğu, 7,65 mm. Çaplı L.Lama marka 928158 numaralı tabancanın Kara Kuvvetleri Komutanlığı demirbaşına kayıtlı silahlar ve şahsi silah envanterinde kaydına rastlanılmadığı, Yine şüphelide ele geçirilen 7,62 mm. Çaplı Kanas keskin nişancı P.TF ile 52656 seri numaralı kaleşnikof P.TF' nin Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde ve envanter dışına çıkarılan silahlar bölümünde kayıtlarının bulunmadığının belirtildiği, Şüpheliden elde edilen bilgi ve belgeler ile dijital ortamda elde edilen verilerin, büyük çoğunluğunun Türk Silahlı Kuvvetleri ne ait gizli belgelerden olduğu, bazı gizli bilgilerin, devletin iç ve dış siyasal yararlan bakımından önemli ve gizli bilgi ve belgelerden oluştuğunun, Genel Kurmay Başkanlığı askeri savcılığının yazılan ve ekindeki tablolardan anlaşıldığı. Bu bilgi ve belgelerin görev zamanında kendisinde kalan bilgiler olabileceğinin değerlendirildiği.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi; Şüpheli Fikret EMEK, her ne kadar aşama ifadelerinde sadece şüpheliler Muzaffer ŞENOCAK ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanıdığını, diğer şüphelileri tanımadığını ve evindeki askeri malzemeleri PKK ile çatışmalarda ele geçirip evinde depoladığını beyan etmiş ise de; hem diğer şüphelilerde çıkan malzemeler ve dokümanlarla benzerlik arzetmesi ve bu miktardaki malzemenin çatışmalarda ele geçirilip eve getirilemeyecek kadar çok olması hususlan göz önüne alındığında şüphelinin örgütün emir ve talimatlan doğrultusunda bunlan ileride kullanılmak üzere evinde sakladığı ve ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu, Evinde yapılan aramalarda 1 adet Devlet Yöneticileri İçin Devlet Yönetimini Kısa Dönemde Çökertme Kılavuzu ve 1 adet Hükümet Darbesi Tekniği isimli kitapların bulunduğu, Yukanda aynntılan belirtilen 29 EKİM 1999 tarihli ERGENEKON YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ /İSTANBUL yazan örgütün ana dokümanının, BÖLÜM: V yazılı 5)ORGANİZASYON PLANI 5/A).MERKEZ YÖNETİM bölümünde: Ergenekon, örgütün Başkanına doğrudan bağlı olan 4 daire Komutanlığı ile iki sivil Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlannm bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin komutan ve başkanlannm yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk plâtformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır. Şöyle ki: 1 - Ergenekon Başkanlığı 2- İstihbarat Dairesi Komutanlığı 3- İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı 4- Operasyon Dairesi Komutanlığı 5- Finansman Daire Başkanlığı (Sivil) 6- Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı 7- Teori Tasanm ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) Bu ünitelerin komutan ve başkanları birbirlerini tanımalarında hiç bir sakınca olmamakla birlikte, birbirlerinin görev ve, sorumluluk alanlarını bilmemeleri
esası, Ergenekon'a istihbarat örgütleri içinde ayrıcalıklı bir özellik ve kazandıracaktır.
güvenlik
Bu 6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi bölümlerinin komutan ve başkan asistanları dışmda diğer üniteler ve personel ile hiç bir şekilde irtibat kuramamahdır. Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe olmalıdır. Aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerinin korunması sağlanamayacağı gibi, örgütün kendisi riske atılmış olur ve örgütün imajı korunamaz. Şeklinde belirtilmesi ve de şüpheli Fikret EMEK'in kimseyle irtibat kurmadan verilecek görevleri beklediği anlaşılmaktadır. Üniteler arasında: enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm "Operasyon Dairesi Komutanlığı"dır. Çünkü, elde edilen enformasyon analiz ve değerlendirilmesinde gerektiği hallerde katkısı olabilir. KONTROL DAİRESİ Bu dairenin varlığından Ergenekon Örgütü Başkanı/Komutanından başkaca hiç kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir. Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir. İkinci bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi BİR AJANI ÖLDÜRMEKTİR. Bir ajanın sonu başlangıcında olduğunun ilk işareti, örgüte ve ajanlarına karşı sorumluluk alanında yarar sağlamamaya başladığı süreçtir. Kontrol Dairesinde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. BU AJANLAR MERHAMETSİZ OLMALI VE BAĞIMSIZ GÖREV YAPABİLMELİDİRLER. EMİRLERİ DOĞRUDAN ERGENEKON KOMUTANFNDAN ALMALIDIRLAR, ÜST YÖNETİCİLER VE ÖRGÜT PERSONELİ İLE AJANLARI TARAFINDAN BİLİNMEMELİDİRLER. Şeklinde belirtilmiş olması da yine şüpheli Fikret EMEK'in örgütsel konum olarak operasyon dairesinde görevli olduğunu ve diğer yöneticiler tarafından tanınmadığını göstermektedir. Şüpheli Fikret EMEK'te çıkan evrakların bir kısmında gizli askeri nitelikli belgeler ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'de çıkan Genel Kurmay Başkanlığı'na ait gizlilik ibareli 16 numaralı CD yine bu şüphelide de birçok şahıs ile alakalı askeri görevini yaptığı sırada görev gereği edindiğini beyan ettiği, ancak görevden sonra bunları iade etmeyip elinde bulundurduğu istihbari bilgi notlan, yine şüphelinin evindeki belgelerde bulunan Ankara Kızılay'da bulunan tüp geçide yapılması planlanan sabotaj la alakalı olarak yazıldığı anlaşılan hedef yazılı askeri çalışmayı normalde imha etmesi gerekirken etmediği, bu hedef kartını sakladığı, yine şüphelide ele geçirilen Alman Vakıflarına ait plan ve krokilerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait olmadığı, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hedefleri arasında bulunan Alman Vakıflarının bulunduğu yere ilişkin kroki ve resimlerin de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda hazırlandığı, lobi dokümanında geçen emekli askeri şahıslara güvenlik şirketleri kurdurulup bu amaçla farklı işler yaptmlıp istihbarat elde edilmesi amacına yönelik şüpheli Fikret EMEK'jîf "diğer şüpheliler Gazi GÜDER, Mete
YALAZANGİL Veli KÜÇÜK ve Oktay YILDIRIM uğraşması,
gibi özel güvenlik şirketi işi ile
Diğer şüpheliler ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK gibi ordudan vazife malûlü olarak emekliye aynlması göz önüne alındığında şüphelinin Ergenekon yapılanması içerisinde hiyerarşik yapıda geçmiş askeri görev ve faaliyetleri gereği örgüte ait silah ve patlayıcı maddeleri sakladığı ve Oktay YILDIRIM gibi yeri ve zamanı geldiğinde kullanılmak üzere örgütten emir ve talimat beklediği, yine şüphelinin çeşitli zamanlarda görevi gereği temin ettiği gizli bilgileri şüpheliler Muzaffer ŞENOCAK ve Aydın YÜKSEK vasıtası ile örgütün silahlı kanat ve eylem sorumlusu ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e gönderdiği, görev gereği toplamış olduğu istihbari bilgi notu niteliğindeki bilgileri görevi sona ermesine rağmen teslim etmiyerek arşivlediği anlaşılmıştır. Şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün silahlı askeri kanadının gizli operasyonlar biriminin elemanı olduğu bu birimin "Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir, ikinci bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi BİR AJANI ÖLDÜRMEKTİR" Şeklinde belirtilen özel operasyonel faaliyetlerinden sorumlu biriminde görevli olduğu bu birimin operasyonlarda kullanacağı tüm malzemeler ile suikast silahından plastik patlayıcıya kadar, her türlü elverişli malzemelerin şüpheli Fikret EMEK tarafından depolandığı, Ekspertiz raporlarında belirttiği gibi 6136 Sayılı Kanunun 12/4, Ek -5, TCK'nun 174. maddesinde belirtilen suçlan da oluşturduğu, ancak Yargıtay'ın içtihatlan, şüphelide ele geçirilen silah, patlayıcı ve diğer mühimmatlann miktan göz önüne alındığında eylemlerinin kül halinde TCK' nun 314/2, 315. maddelerinde belirtilen örgüte silah (TCK 6. maddede belirtilen silah deyiminden, ateşli silahlar patlayıcı madde, yanıcı ve yakıcı) temin etmek ve devlete ait gizli sırları ele geçirip amacı dışında kullanmak suçlarmı oluşturduğu, Ruhsatsız vahim nitelikli tüfekler ile bıçak ve muştalannda ayn bir suç oluşturduğu, ayrıca şüpheli de birçok kişi ile alakalı olarak fişlemeye ilişkin bilgi ve belgelerin bulunduğu, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykm olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlanna veya sendikal bağlantılanna ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydedip bu suçu da işlediği, görev sonrasında iade etmemesi de yine bu suçun oluşmasını engellemeyeceği, Genel Kurmay Başkanlığından alman yazıda şüpheli Fikret EMEK ele geçirilen bilgi ve belgelerin, devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken bilgilerle, kanun ve nizamlar gereği gizli kalması gereken ve açıklanması yasaklanan çok sayıda dijital verinin bulunduğu, aynca bu iki suçu da işlediği anlaşılmış olmakla, Şüpheli Fikret EMEK içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu CD'yi Muzaffer ŞENOCAK vasıtasıyla Aydın YÜKSEK ve Mete YALAZANGİL vasıtasıyla ERGENEKON terör örgütünün üst düzey sorumlusu Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'e ulaştırdığı, ERGENEKON terör örgütünün operasyon dairesinde görevli olduğu anlaşıldığından; Şüpheli Fikret EMEK'in eylemleri nedeniyle TCK' nun 314/2, 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 4 ve 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 326/1, 327, 334/1-2, 135/2-1, 43/2; maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiştir. „%
22-ŞUPHELI MEHMET ZEKERIYA OZTURK a-Emniyet ifadesinde özetle; 07.02.1962 yılında Konya'da doğduğunu, babasının asker olması nedeniyle farklı illerde yaşadığını, ilkokulu Bitlis 'te başlayıp Adapazarı 'nda bitirdiğini ve ortaokula başladığını, ortaokulu İzmit 'te liseyi istanbul 'da bitirdiğini, Ankara 'da Kara Harp Okulunu 1985 yılında bitirerek Teğmen rütbesi ile mezun olduğunu, Tuzla Piyade Okulunda bir yıl eğitim alarak 1986yılında Tekirdağ Malkara ilçesinde kıta görevine başladığını, 1989 yılında İzlem ÖZTÜRK isimli bayanla evlendiğini ve bu evliliğinden bir erkek çocuğunun olduğunu, 1991 yılında Mardin ili Ömerli ilçesine atandığını, 1994 yılında Bursa Gemlik ilçesine atandığını, 1997yılında Şırnak ili Silopi ilçesine atandığını, 1999 yılında istanbul Alemdağ 'a atandığını, 2001 yılı Nisan ayında kendi isteği ile istifa ederek Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrıldığını, 2003 yılında emekli sandığından emekliliğimi kazandığını, 2003 yılından bu yana basın sektöründe TV programcılığı ve araştırmacı-yazar olarak işime devam etmekte olduğunu. 2004-2007 tarihlerinde Önce Vatan Gazetesinde köşe yazarlığı yaptığını, Kongreturk isimli haber ve stratejik analiz konularını içeren internet sitesinin kurulum aşamasında bulunduğunu, 2001 yılında istanbul Emniyet Müdürlüğünden Yeşil Pasaport aldığını, bu pasaport ile 2003 yılında Fransa 'ya gezi amaçlı gittiğini ve başka yurt dışı çıkışının olmadığını, illegal yollardan da çıkış yapmadığını. 2006 yılında Danıştay olayından dolayı gözaltına alındığını, bunun haricinde gözaltına alınmadığını, - "Kınama" isimli word belgesi içerisinde, "Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kurumlarından biri olan Danıştay'a bugün yapılan üzücü saldırının hem tarihi, hem de yeri açısından rastlantısal olmadığını düşünmekteyiz." Şeklinde başlayıp, "Mehmet Refik YÜCEL, SIRYAD Fahri Başkanı, DİİD Fahri Başkanı, DDDSK Fahri Başkam,mehmetrefıkyucel@yahoo.com,www.siryad.org.tr www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr www.ddsk.org.tr" şeklinde sona eren (1) bir sayfalık yazı, - "Yiğit Olamayanlar" isimli word belgesi içerisinde, "YİĞİT OLAMAYANLAR" başlığı ile başlayıp, "Mehmet Refik YÜCEL, SIRYAD Fahri Başkanı, DİİD Fahri Başkanı, DDDSK Fahri Başkanı,mehmetrefikyucel@yahoo.com,www.siryad.org.tr www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr www.ddsk.org.tr" şeklinde sona eren (3) üç sayfalık yazı olduğu tespit edilmiştir, bu cd yi kimden ne amaçla temin ettiniz?. Bu CD'nin Vatan Severler Partisinin tanıtım Cd'si olabileceğini, Mehmet Refik YÜCEL 'i tanımadığını, Vatan Severler Partisinin başkanı olabileceğini, bir panelde verilen çay molasında Vatan Severler Partisi yeni kuruldu denilerek verilen CD olabileceğini, tam olarak hatırlamadığını, CD-28: 4Ekim 2006 isimli CD içeriğinde; -Şemdinli/2006-32 C.S.E. 5 Başlıklı dokümanın içeriğinde " Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütümlükte olan Şemdinli olayları ile alakalı Tahkikat evraklarının" scanner ortamında taranarak dijital ortama yüklenmiş" 361 sayfalık doküman olduğu, -Şemdinli/2006-32 C.S.E. 6 Başlıklı dokümanın içeriğinde "Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütümlükte olan Şemdinli olayları ile alakalı olarak verilmiş Tefrik karan ve tahkikat evraklarının" scanner ortamında taranarak dijital ortama yüklenmiş" 204 sayfalık doküman olduğu, -Şemdinli/ 2006-32 C.S.E. 7 Başlıklı dokümanın içeriğinde "Timur SAHAN ve Uğur BALIK' m yazmış oldukları "İTİRAFÇI" (Bir Jitemci Anlattı...) isimli kitabın 3. Baskısı, Ram-Toplum yayıncılık tarafından basılmış,- Başbakanlık Teftiş kurulu Başkanı Kutlu SAVAŞ' m hazırlamış olduğu " SUSURLUK RAPORU", Cumhuriyet savcısına
hitaben yazılmış, "Sayın Savcım ........ ile başlayan Vatanını gerçekten seven bir Türk çocuğu" ile biten, Van Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında işlem yapılan, PKK örgütü mensubu Olcay ZİREK ve Fettah DURGUN'a ait Tahkikat evrakları ve konuyla alakalı gazete kupürleri, insan haklan raporları, Şemdinli olayı ile alakalı olarak gazete kupürleri ve scanner ortamında taranarak dijital ortama yüklenmiş" 553 sayfalık doküman olduğu, -Şemdinli/ 2006-32 C.S.E. 8 Başlıklı dokümanın içeriğinde " Şemdinli Umut kitap evinde meydana gelen patlama olayı ile alakalı olarak Van Cumhuriyet Başsavcılığına ait tahkikat evrakları, kriminal raporu, otopsi raporu, adli emanet yazılarının scanner ortamında taranarak dijital ortama yüklenmiş" 130 sayfalık doküman olduğu, TESPİT EDİLMİŞTİR. BU CD Yİ KİMDEN NE AMAÇLA TEMİN ETTİNİZ? BU KONULAR HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ. CD'yi kendisinin oluşturduğunu, CD'de geçen Şemdinli olayı ile ilgili bilgileri internet ortamından ve birçok gazeteciden topladığını, bunun nedeninin araştırmacı-yazar olmasından dolayı olduğunu, bulduğu bilgilerin birçok gazetecide bulunduğunu, Ayrıca bu olaylarda dava açıldığı için aleniyet kazandığını ve gizliliğinin kalmadığını, - (1) adet, San renkli üzerinde CAMBRIDGE ibaresi bulunan telli not defteri içeriğinde, Emekli Albay Nazmi ERDEM, Emekli Albay Necati ÇANKAYA, Emekli Albay Necati Ulunay UCUZSATAR, Emekli Albay Necdet KUZUCU, Emekli Albay Necip ÇELEBİOĞLU, Emekli Albay Necip UYGUR isimleri altında Gizli Türk İçimizdeki Türk ibaresinin yer aldığı tespit edilmiştir, ismi geçen şahıslan tanıyor musunuz? gizli türk içimizdeki türk ibareleri ile anlatılmak istenen nedir? diye sorulduğunda; ismi geçen şahısları tanımadığını, "Gizli Türk içimizdeki Türk" konusu başka bir konuyla alakalı almış olduğu bir not olduğunu, ne amaçla aldığını hatırlamadığını,. ismi geçen şahısları tanıdığını, Muzaffer TEKİN 'i 2005 yılında AKM de verilen bir Asılsız Ermeni iddiaları konulu konferansta tanıdığını, emekli asker olduğunu bildiğini, kendisi ile sohbetlerinin olduğunu, bir yıl önce meydana gelen Danıştay olayından sonrada bütün ilişkisini kestiğini, ismail NOVA isimli şahsı hatırlamadığını, "Rafet Abim" olarak bahsettiği şahsın Rafet ARSLAN olduğunu, Muzaffer TEKİN 'in devresi olduğunu ve aynı konferansta tanıştığını, Rafet ARSLAN'ı emekli subay olarak tanıdığını ve yaklaşık bir yıldır görüşmediğini, "Füsun Hanım" olarak bahsettiği şahsı, bir panelde tanıdığını, Ayrıntılı bilgisinin olmadığını, Sevgi ERENEROL isimli şahsı; Türk Ortodoks Kilisesi sözcüsü olarak tanıdığını, Nerede ve ne zaman tanıştığını hatırlamadığını, sık olarak görüşmediğini, Kemal KERINÇSIZ isimli şahsı; Büyük Hukukçular Derneği olarak bildiğini, 2005 yılında bir panelde tanıştıklarını, görüşmesinin olmadığını, Levent TEMİZ ve Hanifi isimli şahısları da böyle bir ortamda tanıdığını, kendileriyle görüşmesinin olmadığını, Abdullah AĞAR isimli şahsın; emekli asker ve yazar olduğunu, kendisini yazarlığı döneminde 2003 yılında tanıdığını, ara sıra telefon görüşmelerinin olduğunu, Terör ve Güneydoğu konularında kitap yazdığını bildiğini, kendisinin bu isimleri yazmasının nedeninin, 2005 yılında, Beyoğlu Taksim de istiklal Caddesinde Yunanistan'da açılan Pontus Soykırımı Anıtının Protesto edilmesi olayında orada gördüğünü, bu protesto gösterisini organize eden kendisi olmadığını, oraya kendisinin çağırmadığını, orada gördüğünden dolayı defterine not olarak isimleri yazdığını, Şemdinli olayları ile ilgili olarak basında adı geçen ve meslekten uzaklaştırılan savcı hakkında kendince aldığı soru notları olduğunu, Van savcısının basında çok fazla tartışıldığı için kendisinin de kafasındaki soruları araştırma konusu yaparak olaylar hakkında yazılar yazdığını, Buradaki güvenlik güçlerinden kastın; Asker ve Polis dahil olmak üzere bütün güvenlik güçleri olduğunu,
(63-68) inci sayfalarda Muzaffer TEKİN , Oktay YILDIRIM, Alparslan ARSLAN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün resimlerinin de bulunduğu Ümraniye'de patlayıcı maddelerin ele geçirilmesi olayının çeşitli gazetelerde yayınlanan haberlerin renkli bilgisayar çıktılarının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Kendisinin işi gereği bu tür güncel haberleri takip ettiğini, ayrıca bu haber de ilgisi olmamasına rağmen kendisinin resminin ve isminin geçmesinden dolayı dokümanların kendisinde mevcut olduğunu, bu haberi yapan gazetelere düzeltme yazısı gönderdiğini ve gerekli düzeltmeleri yaptırdığını, (1) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde; Toplum ve birey kendini nasıl dengeleyecek kafalarda oluşturulan eski yapı doğrusu ile nasıl karşılaşacak. Kafadaki çatışma nasıl olacak. Topluma nasıl yansıyacak. Gladio deşifre yani ne olduğu biliniyor, sadece yaptıklarından dolayı cezalandırılmadı, mesele gladioyu deşifre etmek değil toplumun ortak zihnini başka bir düzleme çekmek bu düzlem ne kadar haki kamufulaj renkli ise çatışma başlama oranı o denli yüksek Derin devlet gladio gibi spakülatif konularda dikkatler Irak ve Kuzeyinden oluşan gelişmeleri gözlerden uzak tutmaya çalışıyor. Önce Vatan, Yeniçağ gazetemi aradığını söyleyen biri 16 Mart 1978 katliamı Akyürek-Tuncay ÖZKAN, Mumcu, şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, gladio nedir ve bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda; Yazmış olduğu köşe yazıları sonucunda kendisine gelen bir e-mail olduğunu, Altta geçen isimlerin de bu yazı ile alakalı olduğunu zannetmediğini, kendisinin bu e-maili not defterine "daha sonra bir yerde kullanırım aklımda kalsın " diye not ettiğini, zaten karışık bir yazı olduğunu, Gladio 'nun temelde italya 'da ortaya çıkmış bir kavram olduğunu, Türkiye 'de de karşılığına güvenlik güçleri sivil kuruluşlar bazı şahıslar örgütler olarak lanse edilen bir kavram olduğunu, italya 'da aynı zamanda Mason localarıyla ilişkilendirildiğini, - (1) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde; İKAYA eşi 28 ŞUBAT'a kadar Kara Çarşaflı, iddianame, ihbar mektuplar S.V. tarafından hazırlanmış Başsavcı İbrahim ÖZEN; şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda; Şemdinli olayı ile ilgili almış olduğu bir not olduğunu, İKAYA ve başsavcı ibrahim ÖZEN isimli şahısları şu an hatırlamadığını, bir yerde okuyup veya gördüğü ve not aldığı isimler olduğunu, - (1) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde; Atabeylerden önce TSK'nm gözde birimleri Emn. Tarafından dinleniyor (10) on kadar daha dosya var. şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda; Bu notu hatırladığını, Atabeyler olayından sonra bir yerde gördüğü ve okuduktan sonra not aldığı bir yazı olduğunu, bir konuşmadan da aldığı bir not olabileceğini tam olarak hatırlamadığını, - (I) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde; Nuri OK dosyayı iyi Savcıya vermiş iyi bir tepki name şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda; Bunu bir yerden not almış olabileceğini, şu an hatırlamadığını, kendisinin yolda yürürken bile not aldığını, İskenderpaşa Cemaati Korkut ÖZAL kontrolünde, Korkut ÖZAL riskli, M.İhsan ASLAN : Kim tarafından refize edildi (İskenderpaşa C.) Abdül Gül'ün İ.Paşa Cemaati ile berrak değil, Mücahit ASLAN AKP çalışmalarını yapıyor, Öngörü cemaatler içinde doğu batı ayrılığı oluştur.
Beyan Asker Sahaya indi Tayvan Darbe Sessiz Soluksuz geçti riskli dedim doğruladı. AKP'nin sosyal alanda oyu %25-26. küreselleşme AKP'nin yaptığı. Çok ZAPSUYU Korkut ÖZ AL getirdi. Konu hakkında ifadesi sorulduğunda; Bir konuşma veya bir yerden aldığı not olabileceğini, yazıyı hatırladığını ancak nereden ve ne zaman not aldığını hatırlamadığını, Yargılama yapmıyorlar sıkı talimat almışlar ve karar vermişler, başkan süresi dolduğu halde gitmiyor, Ferhat SARIKAYA karan itiraz kesinleşmedi. G.Doğu M.vekilleri G.Doğu'da Av.Para topluyor. Mahkeme Savcı F. SARIKAYA'ya sahip çıkmak için ikinci duruşmada karar verdi. Mahkemeye başka bir dosya giriyor. . şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda; Bu notu hatırladığını, bu notun yine Şemdinli olayı ile ilgili yazmış olduğu notlar olduğunu, yine birilerinin aktarmış olduğu ve kendisinin aldığı notlar olduğunu, - (I) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde; DANIŞTAY-ŞEMDİNLİ-CEM-BİTLİS-HABLEMİTşeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdınız, bu konu hakkında bilgi veriniz. Bu yazı notunu hatırladığını, bir yerde gündeme getirilen internet ortamı içerisinde gündeme gelen bir dizge olduğunu, kendisinin oradan aldığını, ERKE Paşayla yemek 24.11.06 Erke lideri ol herkes olabilir Turan'a lideri ol dedim, (bu ne anlama geliyor, başı boşluk) Erke dış ticaret- Erke Çelik İnşaat ve Beton Mamulleri sanayi tic.ltd.Şti. 77'de PKK ile mücadele ettim. Kasrik'te tatbikat yaptım ................ GELECEĞİMİZ BİR MOTOR BİR GİZEM BİR BİLİM BİR PARTİ Sivil harekat yapın geleyim. Bilimsel bir açıklama yok ben söylüyorum. 21 Kasım-14 Aralık Tunceli'ye göndermediler, iki gün önce İ.BAŞBUĞ'a bilgi verdim şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdınız, bu konu hakkında bilgi veriniz. Bu notun kendisinin notu olduğunu, yakıtsız çalışan maddenin atalet kuvveti teorisine dayanarak geliştirildiği iddia edilen ve yakıtsız çalışan motorun yapıldığını iddia eden erke isimli bu şirkette genel koordinatör görevinde bulunan isminin hatırlayamadığı paşa ile bu konu hakkında bilgi almak maksatlı yediği yemek olduğunu, GELECEĞİMİZ BİR MOTOR BİR GİZEM BİR BİLİM BİR PARTİ yazısı ise bu yakıtsız çalışan motorun sloganı olduğunu, diğerlerinin ise yine kendisinin aldığı çeşitli notlar olduğu, Onları evlerinden merkezlerinden çıkardık. Öldürttük sonra sahip çıkmadık. Ben bir ölüyüm bu kadar AKP bu kadar eş cinseli inan bir arada göremem şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdı sorulduğunda; "Bu birinin ifadesidir. Ben not almışımdır. " Dediği, Düzenek Bomba Hakkari, Emn.Md. Şemdinli Em.Md. Polisleri dışında tuttular (Atilla Uzun) Kemal KAÇAN Van başsavcı şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda; Yine Şemdinli olayı ile ilgili olarak aktarılan bir bilgi notu olduğunu, buradaki isimleri tanımadığını, - (1) adet, CLIPFİLE ibareli plastik dosya içersinde tarafımızdan (01-117) arası numaralandırılmış dokümanlar içeriğinde; GİZLİ/ÖZEL ibareli Uluslar arası İnsan Kaçakçığı Raporu başlığı altında raporun yer aldığı tespit edilmiştir, kimin tarafından yazıldığı-belli olmayan bu raporu kimden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda;
Bu raporu 2002 yılında kendisinin hazırladığını, "Uluslar arası bir alan ve italya bu konuya muhalif gibi görünüyor ve BM para alıyordu aynı zamanda insan kaçakçılığından terör örgütleri de para alıyordu" iddiaları karşısında Türkiye 'de bu mekanizmanın nasıl çalıştığını irdelediğini ve yazdığını, Gizli/ÖZEL ibaresi basmasının nedeni gayri meşru camiada bulunan insanların adının geçmesinden dolayı olduğu, bu notları bir yere vermediğini ve yayınlamadığını, - Çok sayıda ve tarafımızdan sarı zarfa konulan not kağıtları içeriğinde; Turan AKAY 0533 321 43 11 Çerkezköy VKGB şeklinde yazılı not kağıdı, Liste (Bingöl) Alevi-şafî Hedefe destek veriyor, Niğde organizasyonu, Gerilla varölü şeklinde yazılı not kağıdı, Oktay YILDIRIM 0505 810 87 91, 0542 531 53 68, 0216 641 12 94, e.posta erkaspian@hotmail.com , erkaspian@ttnet.net.tr şeklinde yazılı not kağıdı Türkmeneli Partisi başlığı altında Türkmen Cephesi, Türkmen Partisi, karar Hasan TURHAN, Fevzi EKREM, Feryad TUZLU isimlerinin altında Askeri eğitim- Mukavet gücüsilahlanma şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir. Turan AKAY isimli şahsı hatırlamadığını, 2005 yılında İstanbul ilinde katıldığı Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGB) davetinde almış olduğu bir not olduğunu, kendisinin Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği üyesi olmadığını, kendisinin 2005 yılında Muzaffer TEKİN ile tanıştığı sıralarda İstanbul'da bu Derneğin kurulma aşamasında olduğunu ve muhtelif zamanlarda birkaç davetine iştirak ettiğini, bu Derneğin merkezinin Ankara'da olduğunu, o tarihteki başkanının Taner ÜNAL olduğunu bildiğini ve kendisini tanımadığını, Muzaffer TEKÎN'in bu harekete üye olmadığını, bu hareketin herhangi bir üyesini tanımadığını, bu derneğin Ankara 'da ne zaman kurulduğunu ve nerelerde şubeleri olduğunu bilmediğini, Kuvayi Milliye ve Kuvai Milliye veya başka şekilde yazılan bu derneklerle Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği ile bir ilişkisinin olup olmadığını bilmediğini, kendisinin VKGBH Derneğinin birkaç davetine katılmasından başka herhangi bir ilişkisinin olmadığını, İstanbul'da kurulup kurulmadığını bilmediğini ve ne amaçla kurulduğunu da bilmediğini, Bingöl ile alakalı notun bölücü bir siteden aldığı yazı dizi olabileceği, Oktay YILDIRIM ile bir VKGBH Derneğinin bir davetinde tanıştığını, kullanmış olduğu telefon numaralarını not olarak aldığını veya kendisinin verdiğini Erkaspian 'ı bir roman olarak hatırladığını, kimin e-mail adresi olduğunu şu an hatırlamadığını, Türkmeneli Partisinin Kerkükte Türkmenlerin kurmuş olduğu bir parti olduğu ve bu yazılanların basında geçen haberler olduğu, bu isimlerin Türkiye'ye gelip giden parti görevlileri olduğu, görüştüğünü, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlar ile resmi statüde devamlı irtibat halinde olduklarını, - Çok sayıda ve tarafımızdan sarı zarfa konulan not kağıtları içeriğinde; (1) ÇÎLLER ÖZEL ÖRGÜTÜ BAŞLIĞI ALTINDA, .........- ............. CİA-ÖZEL BÜRO-MOSSAD, CİA ALTINDA T ...................... , Ö....................... , M ............................ , K ................. MOSSAD BAŞLIĞI ALTINDA, M................................... , İ .......................... , A... .................. , A ................ ANKARA-ÎSTANBUL-İZMİR-WASHİNGTON-TEL-AVİV. ÖZEL BÜRO: Söylemez Çetesi Ç .............örgütüne bağlı çalışıyor. l.Azerbeycan'da Aliev'e darbe, 2.Çeçenistan'a müdahale, 3.Avrasya feribotunun kaçırılması, 4. Uluslar arası nükleer madde, uyuşturucu kaçakçılığı (Ö .............. ), 5.Ç ............ Örgütü-PKK uyuşturucu işbirliği, 6."Suikast Timi" Ülkücü mafyanın tetikçi olarak kullanılması, 7.MİT'i ele geçirmek için Tolga ATİKLİ MİT'e sokuldu. EYLEMLERİ : (öldürüldü) Mehmet URHAN, Aksar SİMİTKO, Lazım ESMAEİLİ, Behçet CANTÜRK, Tarık ÜMİT, Yusuf EKİNCİ, Savaş BULDAN, Hacı KORAY, Teyfık AĞANSOY. Adnan YILDIRIM, Medet SERHAT, Cem
ERSEVER, Neval BOZ, Mustafa DENİZ şema halinde isimlerin yer aldığı tespit edilmiştir. bu şemayı siz mi çizdiniz? ne amaçla çizdiği sorulduğunda; Bu notu hatırladığını, kendisinin yazdığı bir not olmadığını, kimden aldığını hatırlamadığını, şematik bir not olduğunu, Susurluk davası sonrasında olaylarda ilişkilendirilen şahıslar olduğu, muhtelif internet sitelerinde mevcut olduğu ve bu bilgilere herkesin ulaşalabileceğini, - (1) adet, Kırmızı renkli plastik dosya içersinde tarafımızdan (01-157) arası rakamlarla numaralandırılmış dokümanlar içeriğinde; - (1-15) inci sayfalar arasında Hürriyet gazetesi yazan Emin ÇÖLAŞAN'a yazılmış 15 sayfalık mektup tespit edilmiştir. Konu hakkında ifadesi sorulduğunda; Bu dokümanı hatırladığını, bunu posta kutusundan 6-7 ay kadar önce aldığını, isimsiz ve imzasız olduğu için pek fazla dikkate almadığını, bu yazının niye kendisine gönderildiğini bilmediğini, - (1) adet, Kırmızı renkli plastik dosya içersinde tarafımızdan (01-157) arası rakamlarla numaralandırılmış dokümanlar içeriğinde; - (143) üncü sayfalı dokümanda, Bir A4 kağıdı üzerine ortada Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, köşelerde Osman PAMUKOĞLU, Mehmet AĞAR, Ümit ÖZDAĞ, Celalettin CERRAH'm isimlerinin yer aldığı şema ve bu şemanın SAREM (Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi) antetli not kağıdına yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bu şemayı ne amaçla çizdiniz, ne amaçla bulunduruyorsunuz? bu sarem antetli not kağıdını kimden temin ettiği sorulduğunda; Günlük haber akışı içersinde basın açıklaması veya konuşması olan şahısların o güne ait konuşmalarını takip etmek ve unutmamak için aldığı notlar olduğunu, Bunun bir şema olmadığını, bahsedilen kağıttaki SAREM ifadesinin antet şeklinde olmadığını, bu kağıdın üzerine SAREM filigranı olarak tasarlanmış kağıt olduğunu, ne zaman aldığını hatırlamadığını ancak bu kağıtlardan kendisinde mevcut olduğunu ve hiç kullanılmamış not defteri olarak ta kendisinde bulunduğunu, SAREM'in Genel Kurmay Başkanlığı Stratejik Araştırma Merkezi 'nin kısaltması olduğu, - (1) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan doküman içeriğinde; - (01-12) inci sayfalı dokümanda, Büyük Güç Birliği Derneği Tüzüğü yazılı olduğu tespit edilmiştir, bu dokümanı ne amaçla bulunduruyorsunuz, bu dernek hakkında bilgisi sorulduğunda; Büyük Güç Birliği Derneğinin Hukukçular Birliği ekseninde kurulmak istenen bir dernek olduğunu, kurulup kurulmadığını bilmediğini, bu derneğin kurulsaydı üyesi veya kurucusu olmayacağını, sadece tüzükteki şeklini öğrenmek için hatırlamadığı bir kimseden aldığını, bu derneği kimlerin kuracağını bilmediğini, - (1) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan doküman içeriğinde; - (34) üncü sayfalı dokümanlarda, Adnan Akfıratla tartışma boyutu başlığı altında, * Amaç M.TEKİN'i kaçırmak, saklamak ve hiç ortaya çıkarmayarak teslim etmemek değildi. Amaç bu ciddi konunun genel hatlarıyla aydınlanması ve bu süreçte doğrudan savcılığa teslim edilmesi olmalıydı. * Bu haliyle "işte yine asker" yine birileri provakasyon yapıyor ve arkasında askerler var Şemdinli sürecinde yaşananlar neticesinde görevdeki askerler uzun bir tutukluluk ve gözaltı süresi yaşadılar. M.Tekin "ben çok daha fazla buna maruz kalırım çünkü konunun boyutu çok ciddi" dedi şeklinde yazı bulunduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; />««:
Adnan AKFIRAT'ın işçi Partisinin üst düzey üyesi olduğunu, bu yazıyı kimin yazdığını bilmediğini, Internet ortamından almış olabileceğini, Danıştay'dan sonra Doğu PERINÇEK'in kendisiyle ilgili işçi Partisinin kendi sitesinde üç ayrı zamanlarda muhtelif iddialarda bulunduğu konu ile ilişkilendirdiği için internet ortamında rastladığı bu yazıyı not olarak aldığını, - (1) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan doküman içeriğinde; -(35-37) inci sayfalı dokümanlarda VKGB- Kuvvay-ı Milliye=kurdu; -Her ikiside tabanını genişletmek kitlelere ulaşmak isimlerini duyurmak istiyorlar, bu yolla popilitelerini artırmak ve hatta ileride bir parti kurmak eğilimindeler ............şeklinde yazı bulunduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgi veriniz. Bu yazının kendisinin almış olduğu not ve yorumu olduğunu, VKGB ve Kuvvay-ı Milliye derneklerine üyeliğinin olmadığını, Kuvai Milliye veya Kuvvayi Milliye olarak yazılan ve ismini tam olarak hatırlamadığı derneğin başkanını Fikri KARADAĞ olarak duyduğunu, kimin kurduğunu bilmediğini, yazdığı notu Kuvvayi Milliye derneğinden birileriyle görüşerek yazmadığını bu yazıların kendisinin eleştirisi ve analizi olduğunu, Basından takip edip bu yargıya vardığını, Mudafayi Hukuk ve Yeniden Müdafai Hukuk Derneklerinin 2002 yıllarında var olduğunu hatırladığını, bu derneklerden ayrılanların VKGB ve Kuvvay-ı Milliye Derneklerine geçtiklerini bildiğini, Mahmut YILBAŞ'ın emekli vali olduğunu, Mudafayi Hukuk ve Yeniden Müdafai Hukuk Derneklerinden birinin başkanı olarak hatırladığını, bu bilgileri basın yoluyla elde ettiğini, bu derneklerle bir ilişkisinin olmadığını, - (I) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan doküman içeriğinde; -(38) inci sayfalı dokümanda, Bıçak başlığı altında; İsmail PAKER, Av.Ertaç GİRAY, Mahmudun Evi "Yurdakul yıkayıp mutfağa koyduk" ya da mutfakta eşyaların arasına koyduk. Eşyaların arasındaki kastı M.TEKİN'in eşyaları olabilir. Mahmut, Beyaz arabaya koydum dedi. Eşyalarım torbanın içinde. Yurdakul'un arabasında giderken notlarını okuduk. Gerisi defterinde kalmış olabilir demişti. Defter çantamda olabilir yada torbada, "Çete mi - Terör örgütü mü?" neden terör boyutu? Neden terörle mücadele sorunu; üyelerin sıradan vatandaş olanları, şeklinde yazı bulunduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Danıştay sonrasında Doğu PERINÇEK kendi sitesinde kendisi, Av.Ertaç GİRAY ve ismail PAKER'in hakkında çeşitli iddialarda bulunduğunu, bu notu oradan aldığını, Yine Danıştay olayında bıçağın nerede olup olmadığının gündeme geldiğini, o nedenle almış olduğu bir not olduğunu, ismail PAKER 'in arkadaşı ve sivilden birisi olduğunu, ticaret ile uğraştığını, kendisiyle ayda birkaç kez görüştüğünü, 2005 yılında AKM'de yapılan Asılsız Ermeni iddiaları konulu konferansta tanıştığını, istanbul Anadolu yakasında oturduğunu, Herhangi bir bürosunun olup olmadığını bilmediğini, Ertaç GİRAY'in kendisini avukatı olduğunu, (39-40) mcı sayfalarda isim kısaltmaları yapılarak oluşturulan ve elle çizilen şema tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Bu şemayı hatırladığını, bu şemalardan bir tanesinin kuracağı kongreturk isimli internet sitesinin not çalışmaları olduğunu, ikinci şemanın bir habere dayalı olarak almış olduğum notlar olduğunu, Y.B. olanın Yaşar BÜYÜKANIT olduğunu, 2008 yılında görev süresi bitiyor şeklinde not aldığını, I.K. nin Işık KOŞANER olduğunu, 2012 yılında genel kurmay başkanı olma ihtimalinin olduğunu, buna benzer almış olduğum notlar olduğunu, (71) inci sayfalı doküman, 17 Mayıs Alparslan ARSLAN 10:30 Danıştay, ile başlayan ve M.TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN, İsmail PAKER, Yurdakul simleri ve tarih ve saat yazıların olduğu doküman tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
/\$t&
P5?Wr
Kendisine gösterilen notu hatırladığını, bu notun Danıştay olayında gözaltına alındığında ifadesi esnasında hatırlamak maksadıyla almış olduğu notlar olduğu, olayın olduğu zamanda kendisinin Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN ve ismini hatırlayamadığı birkaç şahısla birlikte Muzaffer TEKİN'in ofisinde bulunduklarını, olayları hatırlamak maksadıyla çizmiş olduğum notlar olduğunu, bu notların onları açıkladığını, -(72) inci sayfalı doküman, Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski başkomiser Tamer TOPSAKAL (Emniyet Müdürü), Tamer TOPSAKAL Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyası verdiği için meslekten ihraç ediliyor, şeklinde el yazması doküman tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Bu bilgilerin internetten alınmış bilgiler olduğunu, Taner TOPSAKAL isimli şahsı tanımadığını, Ayhan PARLAK 'ı Muzaffer TEKİN 'in bürosunda gördüğünü, tanışmışlığının olmadığını, -(73) üncü sayfalı doküman, Danıştay 2.Daire Ata Ocakları VKGB Düzce Sauna+Susurluk+Danıştay şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Bu notun Danıştay olayıyla ilgili vermiş olduğu ifadesi esnasında almış olduğu notlar olduğu, -(74) üncü sayfalı doküman, Ankara TEM=PKK silah iması? Sen erken geldin? Şeklinde el yazması doküman tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Bu yazının kendisine ait olmadığını, bu yazının nereden geldiğini bilmediğini, Ankara'da kendisine verilen notlarıyla karışmış olabileceğini, (1) adet DİPLOMAT marka şifreli siyah renkli plastik çanta içerisinde, -(l)adet, 01-10 arası rakamlarla tarafımızdan numaralandırılan ve "Fetullah GÜLEN'in öz geçmişi ve tanıtımı" başlıklı el yazması doküman içeriğinde; Fetullah GÜLEN'in hayatı ve sürdürdüğü faaliyetlerle ilgili rapor şeklinde el yazması notlar olduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Bu dokümanın kendisine ait olduğunu, kendisinin yazdığını, internet ve muhtelif yayın organlarından araştırma konusu olarak yazdığı yazı olduğu, -(1) adet, 1 'den 30'a kadar tarafımızca numaralandırılan ve "ideoloji uygulanmamalı ve halk ideolojide bütünleştirilmeye çalışılmamak" ile başlayıp, "kutba bırakmak olmaz" ibaresiyle biten el yazsı doküman içeriğinde; illegal bir yapılanmanın başında bulunduğu değerlendirilen bir şahıs tarafından, ülkemizin siyasal ve uluslar arası gündemi ile ilgili görüşlerin ve yapılacakların belirtildiği, bu yapılanmanın hedefleri doğrultusunda güncel ve siyasi olayların yönlendirilmesinin gerektiğinin anlatıldığı ve yine birçok siyasinin isminin geçtiği el yazması notlardan oluştuğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Kendisinin bu notları bölücü yayın yapan internet sitelerinden örgütün taktik ve stratejisini öngörebilmek ve değişiklikleri takip edebilmek için aldığı notlar olduğu, - 1 'den 6'ya kadar tarafımızca numaralandırılmış ve "Zeynel'e " başlıklı elyazması not içerisinde; "Benimle irtibat kurmak istemişsiniz sanırım bu sakıncalı olacak, Notu getirecek şahsa sözlü bir şey söylemeyin not yazabilirsiniz, Ben şu an takası düşünmüyorum, çünkü beni tatmin edici garanti verilmedi, Beni zorlayacak tüm belgeleri ve garantileri takas esnasmda istiyorum, elimdeki belgelerin asıllarını birer nüshasını çok güvenli bir yere bıraktım, bazı belgeler bende olduğu için hayat güvencem tam olarak var, zor şartlarda kalmadığım sürece onları kullanmayacağım, Birlikteki bazı sümüklüler Askeri mahkeme ile başımı belaya soktular, aslında iyide oldu bu mahkeme diğerlerini maskeliyor, her geçen gün diğerlerinden deşifre oluyordum,
Yaşar" şeklinde ve Komutanımla başlayıp Ben karşı tarafın görüşme talebini reddettim, siz görüşecek misiniz, Onlar ve bizimkiler durumlarımızı açık olarak biliyorlar, bu bize şimdilik can güvenliğimizi sağlıyor, Avukatla görüştüm, oldukça çekingen davranıyorlar, ama sonuçta kabul ettiler ve parayı aldılar onların hukuksal konular dışında bilgisi yok, Ayrıca sizin emekli olmanız çok daha iyi oldu. En azın bizimkiler sizi bazı şeye zorlamıyor. Takip edildiğinizi biliyorum, ben bu konuda görüştüm rahat olabilirsiniz, Bizim elemanımız içeride ve bu konuyu biliyor " şeklinde beyanlann geçtiği, tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Yazmış olduğu yazının "Cudinin Günlüğü" isimli film senaryosunun diyaloglarından birkaç tanesi olduğu, konusunun terör ve güneydoğu olduğunu,. - l'den 4'e kadar tarafımızca numaralandırılmış el yazması doküman içerisinde; "İstanbul genelinde bölge bölge örgütlenip faaliyet gösteren bir şeriatçı örgütün varlığı öğrenilmiştir. Profilo binasına giden yolda Kamuşaaltı camiinin altında çay ocağı ve lokanta olarak görünen binayı belirlemektedir. Burası örgütün toplantı yeridir. Belirtilen çay ocağının civarında berberlik yapan Mustafa ve kuruyemişçilik yapan Murat isimli şahıslar İrtibatçı ve toplayıcı gözlemi yapmaktadırlar. Bu şahıslarda 500 dolar karşılığı temin edilen dinleme cihazları bulunmaktadır. Burada gençlere kendilerini Türk hatta İzmirli, Sivaslı şeklinde ifade etmenin çok ağır günah olduğunu, insanın kendisini yalnızca Müslümanım şeklinde ifade etmesi öğretildiğini, iyice pişirilen militanların Sivas kırsalında var olduğu söylenen silah eğitim kampına götürülüp silahlı eğitim verildiği belirtilmektedir" şeklinde rapor verildiği tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgi veriniz. Yaklaşık iki yıl kadar önce gönderilen bir rapordur. Kimin tarafından gönderildiğini bilmiyorum. - l'den 3'e kadar tarafımızca numaralandırılmış doküman içerisinde; "Ahmet TULGAR, Gazeteci Milliyet den Akşam'a geçmiş. Hal ve hareketleri eşcinsel olduğunu düşündürtdürüyormuş. DHKP-C ve TAYAD'la ilişkileri varmış. Mersindeki bayrak olayı ile ilgili onlar tamamen örgütle ilgili onların kontrolünde demiş. Filiz (F) tipi cezaevinde (5) yıl yatıp çıktı. Bu kız Gültekin ile telefon irtibatı kuracağını bana söyledi. Bu yolla TA YAD ile Trabzon halkını karıştırmaya çalışacak demiş. Ahmet TULGA'nm DHKP-C ile telefon yada yüz yüze temasta olduğunu belirtiyoruz." Şeklinde beyanlann geçtiği tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Yaklaşık iki yıl kadar önce gönderilen bir yazı olduğunu, kim tarafından gönderildiğini bilmediğini, Kendisine sorulan şahıslardan; OKTAY YILDIRIM'ı 2005 yılında VKGB'nin bir davetinde tanıdığını, Kendisi ile fiilen bir yıldır görüşmediğini, ondan önceki dönemde asla yakın bir diyalog içersinde olmadığını, Danıştay olayı sonrasında da Oktay YILDIRIM'ın Behiç GÜRCAN isimli şahıs ile birlikte açıkıstıhbarat.com internet sitesinde Danıştay olayını ele alarak kendisinin Muzaffer TEKİN 'e komplo kurduğu yönünde iddialarda bulunmuşlardır. MUZAFFER TEKİN'i tanıdığını, çok aşırı yakın bir diyalogunun olmadığını, çoğunlukla kalabalık misafirleri varken ofisinde bulunduğunu, son 13 aydır da kendisi ile birebir yada telefonla irtibatının olmadığını, MAHMUT ÖZTÜRK'ü bir kere Muzaffer TEKİN 'in bürosunda gördüğünü, Danıştay olayı sonrası Muzaffer TEKİN 'in gittiği evde Mahmut ÖZTÜRK'ü gördüğünü ve tanıdığını, son 13 aydır kendisiyle hiçbir şekilde görüşmediğini, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'ı 2005 yılında AKM'de Asılsız Ermeni iddiaları Soykırımı konulu konferansta tanıdığını, birkaç defa davetine katıldığını, VKGBH'nin davetinde gördüğünü, bu derneğin üyesi olup _ olmadığını bilmediğini, bu toplantılardan sonra tamamen ilişiğini kestiğini, yaklaşık iki yıla yakın bir zamandır hiçbir
şekilde görüşmediğini, kendisini Üniversitede Ar-ge bölümünde çalışan biri olarak tanıdığını, bu derneğe herhangi bir üyeliği olup olmadığını bilmediğini, Muzaffer TEKİN 'nin bürosuna 13 aydır gitmediğini, 13 ay öncesi birçok emekli asker ve sivil vatandaş gelip gittiğini, büronun her zaman kalabalık olduğunu ancak gelenleri isim olarak tanımadığını, Rafet ARSLAN'ın o büroda herhangi bir görevinin olup olmadığını bilmediğini, Rafet ARSLAN'ın kardeşini isim olarak tanımadığını, ancak görse tanıyabileceğini, Rafet ARSLAN ile de 13 aydır hiçbir şekilde görüşmediğini, büroya gelenlerin Muzaffer TEKİN 'e "abi ve komutanım" şeklinde hitap ettiklerini, yerin mülkiyetinin kime ait olduğunu bilmediğini, yine orada herhangi bir iş yapıldığını bilmediğini, herhangi bir işçinin çalışıp çalışmadığını da bilmediğini, (Gazi Güder ve Ayşe Asuman OZDEMIR' de çıkan yazılarla alakalı olarakJBu yazılar hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, ancak Danıştay olayından sonra kendisi hakkında çeşitli iddialarla yazılar yazıldığını, Bu yazınında onlardan bir tanesi olabileceğini, Asuman isminde kimseyi tanımadığını, Behiç isimli şahsın Behiç GÜRCAN olduğunu, Behiç GÜRCAN'ın kendisi hakkında çeşitli iddialarla yazılar yazdığını, Kemal isminde bir avukatının olmadığını, ancak Kemal KERINÇSIZ'in Danıştay olayında Muzaffer TEKİN 'i savunmak için Ankara'ya geldiğini, Muzaffer TEKİN'in Kemal KERİNÇSİZ'in avukatlığını kabul etmediğini, Kemal KERİNÇSİZ'in kendisine de avukatlığını yapmayı teklif ettiğini ancak kabul etmediğini, ( Muzaffer TEKİN beyanıyla alakalı)Danıştay olayının olduğu gün Muzaffer TEKİN 'in eşinden telefon geldiğinde Muzaffer TEKİN'in panik yaptığını, polislerden başkasının da gelmiş olabileceğini söyleyerek eve gitmediğini, Muzaffer TEKİN'in kendisinden eve gidip bakmasını istediğini, orada kendisiyle birlikte Rafet ARSLAN ve ismail PAKER'in de bulunduğunu, de vardı. Bu yemekten 15-20 gün kadar önce Oktay YILDIRIM ve Rafet ARSLAN isimli şahısları güncel konulardan dolayı azarladığını, Yemekten sonra Muzaffer TEKİN'in Oktay YILDIRIM'a ve Rafet ARSLAN'a da karşı yapmış olduğu bu davranışın ayıp olduğunu ve üzülebileceğini söylediğini, Sonrasında da "bunları düzelt" demesi üzerine ilişkileri kendisinin ayarlayacağını, buna müdahale edilmesinden hoşlanmayacağını ve Oktay'ında genel tavırlarının hiçbir zaman hoşuna gitmediğini Muzaffer TEKİN'e söylediğini, Bu andan itibaren Danıştay saldırısı gecesi yedikleri yemeğe kadar görüşmediklerini, Danıştay saldırısının olduğu gün saat:12:00 sıralarında Rafet ARSLAN veya Muzaffer TEKİN'in telefonla arayarak kendisini yemeğe davet ettiklerini ve bu konuda ısrar ettiklerini, kabul etmeyince kendisini ofise davet ettiklerini, Ofise gittiğinde yemek konusunu tekrarladıklarını, bu yemeğin aradaki kırgınlığı ve soğukluğun bitirmesini düşündükleri için söylediklerini, kendisinin de kabul ettiğini, daha sonra ismail PAKER'inde aranıp davet edildiğini, Akşam saatlerinde de birlikte yemek yediklerini, yemek esnasında gelen telefon üzerine Muzaffer TEKİN 'in içinde bulunduğu halden dolayı Muzaffer TEKİN 'in isteği üzerine Muzaffer TEKİN 'in evine İsmail PAKER ile birlikte gittiklerini, ismail PAKER'in araçta beklediğini kendisini eve çıktığını, eve çıktığında polisin evde arama yapmaya başlamış olduğunu, daha sonra Muzaffer TEKİN'e telefonla durumu bildirdiğini, Danıştay 'a yapılan saldırı nedeni ile hakkında arama çıkartıldığını söylediğini, Muzaffer TEKİN'in "ne yapabiliriz ne edebiliriz" diye sorduğunda "bilemiyorum" diye cevap verdiğini, Muzaffer TEKİN'in "bir avukat mı ayarlasak" "Ertaç GİRAY gelir mi" dediğini, kendisinin de bilmediğini söyleyerek "bu konuyu ismail PAKER ile bir görüşeyim" dediğini, ismail PAKER ile görüştükten sonra avukat Ertaç GİRAY'ı aradıklarını ve aramada hazır bulunmasını sağladıklarını, arama bittikten sonra Muzaffer TEKİN'e aramanın bittiğini telefonla söylediğini, Muzaffer TEKİN'in de "Ertaç GİRAY ile bir görüşelim" dediğini, Fenerbahçe Ordu evinde Rafet ARSLAN ile birlikte beklediklerini söylediklerini, Kendisinin ismail PAKER ve Av.Ertaç GİRAY ile birlikte Fenerbahçe Orduevine gittiklerini, orada
yaptıkları görüşmede Muzaffer TEKIN'in "bu olayı nasıl kendisine yakıştırdıklarını kendisinin şerefli bir subay olduğunu, kendisinin adının bir terörist ile nasıl birlikte anıldığını, bunun hiç zaman kendisi tarafından kabul edilemeyeceğini, böyle bir lekeyi taşıyamayacağını gerekirse Taksim anıtı önünde tabancası ile kendisini intihar edeceğini bunu yapmadan öncede kısa bir açıklama yapacağını" söylediğini, bu esnada Muzaffer TEKIN'in psikolojisi bozuk durumda olduğunu, bu nedenle teslim olmayacağını polislerin teslim olduğu zaman 8-10 gün alıkoyacağını" kendisine kötü muamele edileceğini, bunu da kendisini asla kabul edemeyeceğini beklerse ortaya yeni tanıklar ve deliller çıkar suçsuz olduğum anlaşılır ve ondan sonra teslim olurum dedi. Konuşma bu eksende devam etti. Olayın hukuki kısmı Ertaç GİRAY tarafından açıklandığı sırada gözaltı süresinin 8-10 gün olmayacağını 2 veya 4 gün gözaltı süresinin olabileceğini bunun sonrasında da hemen mahkemeye çıkartılacağını eğer teslim olmak isterse de polise değil de savcıya birlikte gidebileceğini söylediğini, Muzaffer TEKIN'in bunların hiçbirini kabul etmediğini ve beklemek istediğini ve saklanmak için kendilerinden yardım istediğini, ilerleyen günlerde Ankara'ya gidip savcıya teslim olacağını söylediğini, Daha sonra ordu evinden ayrıldıklarını,. Ertaç GİRAY'ın kendi evine gittiğini, kendilerinin Muzaffer TEKİN 'e ev ayarlamak için çıktıklarını, Muzaffer TEKİN yaralandığı günün sabahı kendisine Yurdakul ÇAĞMAN'dan telefon geldiğini, Muzaffer TEKİN 'in kendisini kalbinden bıçaklayarak kendisini intihar ettiğini söyledğin ve, durumunun ağır olduğunu söyledğini, Bunun üzerine kendisinin ismail PAKER 'in otosu ile beraber Mahmut ÖZTURK'ün Çavuşbaşındaki villasına yola çıktıklarını, Evi bulamadıkları için yolda Yurdakuunl karşıladığını, birlikte villaya gittiklerini, kendisinin hemen Muzaffer TEKİN 'in bulunduğu üst kata çıktığını, Muzaffer TEKIN'in sırtını duvara dayamış yerde oturduğunu,. Ustüıgı çıplak olduğunu, Vücudunda kurumuş kan lekelerinin olduğunu, Yarasının açık ancak kanamasının olmadığını, Kendisine orada bağırarak 'Ölsen bizim başımız derde girer" diye hitap ettiğini, Muzaffer TEKIN'in "Endişelenme ben not yazdım ve notlar Mahmut OZTÜRK'de' dediğini, "O notları al ve basına ver" dediğini, Mahmut ÖZTÜRK'ten notları aldığını ve cebine koyduğunu, Muzaffer TEKİN 'e hastaneye gideceklerini söylediğini, Yolda villaya giderken Rafet ARSLAN'ı arayarak hastane ayarlamalarını söylediğini, kendisinin Acıbadem hastanesini ayarladığını,. Muzaffer TEKIN'in hastaneye gitmek istemedğini ve evde de kalmak istemediğini, Abisi Rıza TEKIN'in Maltepe 'de bulunan evine gitmek istediğini, Muzaffer TEKİN ile birlikte arabaya bindiklerini, Muzaffer TEKIN'in yüksek sesle konuştuğunu ve kendinde olduğunu, kendisinin ısrarına rağmen hastaneye gitmeyeceğini söylediğini, Bunun üzerine kendilerinin onun isteğini mecburen kabul ettiklerini ve Maltepe istikametine yöneldiklerini, Rafet ARSLAN'a durumu anlattığını, Rıza TEKİN'in kardeşini ikna edip hastaneye götürmesini söylediğini, Rafet ARSLAN'ın taksi ile bulundukları bölgeye geldiğini, Ve iki araçla birlikte hastaneye gittiklerini, Medya ya kendisinin haber verdiğinin doğru olduğuunu, ancak Muzaffer TEKİN 'in isteği doğrultusunda bu haberi verdiğini, "Danıştay olayında Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER isimli bir şahısla yanıma geldi, o gece evimde tek başına kaldı, sabah da ben kendisine kahvaltılık götürmek için gittiğimde intihar ettiğini gördüm. Hastaneye götürmesi için Zekeriya Öztürk'ü çağırdım. Zekeriya, İsmail ile birlikte geldi. Hastaneye götürmeden pansuman yaptım. Daha sonra hastaneye götürdüm, polislere de bildirdim. Olay yeri incelemeye gelindi, gözaltına alındık. Ankara'da serbest bırakıldık. Bu olaydan beri de ilişkilerimi azalttım. Ancak zaman zaman görüştük, benden 1 ay önce borç para istedi ve kendisine 1500YTL borç para verdim dedi. Ben bu borcu evinini yanında verdim. Bürosuna önceden giderdim. Gittiğimde her çevreden insanlar vardı, asker, polis ve her çevreden ileri görüşlü insanlar olurdu." şeklinde beyanlarda bulunmuştur, bu konu hakkında detaylı bilgi veriniz? ,^J' j "5*% -/ '* « .«,% f *> t. V~:^ "* * %
Kendisini arayanın Yurdakul olduğunu, Mahmut'un kendisini bu konudan dolayı aramadığını, Muzaffer TEKİN 'i hastaneye götürenin kendisi olduğunu, Mahmut OZTURK ilgili polislerle hastanenin 500 metre aşağısında bulunan pastaneden aldıklarını, kendisinin bu konular hakkında anlatacakarının bunlardan ibaret olduğunu," şeklinde beyanda bulunduğu,
b- Savcılık İfadesinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ; 2001 yılma kadar Kara Kuvvetlerinde piyade olarak görev yaptığını. İstifa edip ayrıldığını. Ağırlık Güneydoğu olmak üzere 1999 yılında İstanbul Alemdağ' a geldiğini. Alemdağ' da 23. Alay 1 Taburunda görevli olduğunu. Şu anda araştırmacı yazar olarak çalıştığını. Yazılarını Önce Vatan isimli ulusal bir gazeteye yazdığını. Bu gazetenin 2001 yılında çıktığını. Şu anda 17000 tirajı olduğunu. Abone sistemi ile çalıştığını. Sahibinin ABULLAH AKOSMAN olduğunu. Bu sene Nisan ayında bu gazeteden ayrıldığım. Günboy isimli gazeteye geçtiğini, şu anda oradan da ayrıldığını. 21. Yüzyıl Stratejik Araştırma Enstütüsünde şu anda yazmaya devam ettiğini. Stratejik Araştırma şirketlerinin Amerika' nm teşviki ile kurulmuş ve sivil toplum örgütlerini amaçlan doğrultusunda kullanmak için kurulmuş örgütler olduğunu. Şu anda çalıştığı şirketin sahibinin Profösör ÜMİT ÖZDAĞ olduğunu. Kendisinin profösör olduğunu, şu an oradan maaş almadığını, tamamen emekli maaşı ile geçindiğini.Üstüne kayıtlı gayrimenkul olmadığını. Kızıltoprak' da kayın pederinin evinde oturmakta olduğunu. MUZAFFER TEKİN ' i 2005 yılında Atatürk Kültür Merkezinde "Asılsız Ermeni İddiaları Konferansı" çıkışında tanıdığını. Kendisi ile tanıştığında yanında FİKRİ KARADAĞ, HÜSEYİN GÖRÜM, HÜSEYİN BEYAZIT, İBRAHİM soyadını hatırlayamadığını ve ismini hatırlayamadığı bir kaç kişi daha olduğunu. FİKRİ KARADAĞ m emekli albay olduğunu, HÜSEYİN BEYAZIT m Amerika'da eğitim gördüğünü şu anda Yeditepe Üniversitesinde eğitim görevlisi olduğunu. HÜSEYİN GÖRÜM' ün ne iş yaptığını bilmediğini. Tanıştığı bu kişilerin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği adlı derneğin Türkiyeİstanbul Şubesini oluşturmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını. Daha sonra bir kaç sefer bu çalışmalara davet ettiklerini.Çalışmalarda yer almadığını. 5-6 toplantıdan sonra bir daha kendileri ile görüşmediğini. Daha sonra MUZAFFER TEKİN ile bir diyalog geliştiğini. Ayın belli zamanlarında MUZAFFER TEKİN ' in ofisine gittiğini. Orada zaman zaman emekli askerler ve polisler olduğunu. Burada çay içilip değişik sohbetler yapıldığını. Buranın finansmanını kimin sağladığını bilmediğini. Buraya gidip gelirken MUZAFFER' in çevresindeki insanların davranışları ile kendi düşünceleri uyuşmadığı için görüşmelerini azalttığını. Danıştay Saldırısının olduğu günün akşamı Fenerbahçe Ordu Evinde kendisi RAFET ARSLAN ve MUZAFFER TEKİN ile İSMAİL PAKER bir yemek yediklerini. Bu yemeği yeme amaclarmmda bu soğukluğu gidermek olduğunu. Bu sırada MUZAFFER' in evinin aranması konusu ortaya çıkınca onları evinin oraya gönderdiğini.Evin orada bulunduklarını. Daha sonra tekrar Fenerbahçe Ordu Evinde kendisi ile buluştuklarını, biraz korktuğunu, "şimdi ben teslim olursam beni içerde tutarlar ve kötü muamele yaparlar, şeref ve haysiyetim lekelenir "dediğini.Teslim olmak istemediğini ve bir kaç gün bekleyip ortalık netleşince gidip ifade vereceğini söylediğini. Israrla kendisine yardım etmelerini, onu saklamalarını söylediğini. Kendisinin saklanması için bir arkadışmm evini ayarladıklarını, ilk gece orada kaldığını, ikinci gece başka bir evde kaldığını. Üçüncü geceyi geçirmek üzere MAHMUT ÖZTÜRK' ün Beykoz' daki evine götürdüklerini. Oradan ayrılırken MAHMUT un geldiğini.MAHMUT ÖZTÜRK ü MUZAFFER' insSpJisin|le bir kez gördüğünü, kendisini orada tanıdığım, daha sonra burada ikinci kez gölüğünü. Scfeça evden ayrıldıklarım. Ertesi sabah saat 09-10 sıralarında YURDAKUL ÇAÇMAN adh şâ^^kendisine telefon açması ile
MUZAFFER' in kendini yaraladığını öğrendiğini ve villaya gittiğini, bu arada RAFET ARSLAN' ı aradığını. Hastane ve ambulansı aramasını söylediğini. Eve ulaştığında MUZAFFER TEKİN in evin üst katında sırtını duvara dayamış, ayaklanm uzatmış vaziyette oturduğunu. Vücudunda kurumuş kan lekeleri olduğunu, temizlenmiş bir bölge olduğunu, açık ama kanamayan bir yarası olduğunu. Şuurunun açık olduğunu, bilincinin yerinde olduğunu. Bunu görünce " bunu yapmaya hakkın yok, başına bir şey gelse bizden bilecekler, biz zan altında kalacağız" dediğini. Onun da " yok ben not yazdım, MAHMUT' a verdim, bunu basma verin " dediğini. O sırada MAHMUT un geldiğini, notlan aldığını. MUZAFFER TEKİN ' in yarasını kontrol ettiğini. 2 cm. genişliğinde 1,5-2 mm. derinliğinde dudak şeklinde keşi gibi bir şey olduğunu, yaralanmaya benzemediğini. Bunun üzerine kendisine hastane ayarlandığını, hastaneye götürmek üzere çıktıklannda hastaneye gitmek istemediğini. "Abimin Maltepe' de bir evi var, oraya gidelim " dediğini. Abisinin evini bilmediğini, anahtarı da olmadığını, onun için anahtar gelene kadar dolaştıklannı. Bu arada RAFET ARSLAN' a da MUZAFFER' in hastaneye gitmek istemediğini, bu sebeple kendisini ikna etmesini söylediğini. Daha sonra RAFET in yanlanna geldiğini ve iki araç ile hastaneye gittiklerini.Kendisi, İSMAİL PAKER, RAFET ARSLAN, YURDAKUL ÇAĞMAN ve MUZAFFER ile hastaneye gittiklerini. Tedavi olmasını beklediklarini. Daha sonra polislerin geldiğini, olayın nerde ve ne şekilde olduğunu sorduklannı. MAHMUT' un bilebileceğini söylediğim ve MAHMUT' u aradığını, hastanenin yakınında olduğunu, MAHMUT' un yanında da MUSA ÇAKIR olabileceğini düşündüğü bir şahsın olduğunu. Sonra polislerin onlan da aldığını. MAHMUT' un evine gittiklerini, Jandarma ekiplerinin orada olduğunu.Hastaneye gelirken MUZAFFER TEKİN ' in isteği üzerine basma bilgi verdiğini. Basma " MUZAFFER TEKİN kendisini yaraladığını, hastaneye götürülüyor" dediğini. Daha sonra kendisini gözaltına aldıklannı. Ankara' ya götürüldüğünü. Mahkemenin turuklamadığmı, hakkında daha sonra takipsizlik karan verildiğini. Bu olayı o zamanki ifadelerinde de aynen bu şekilde anlattığını. Ertesi gün Savcılığa silahını almaya gittiğinde MUZAFFER TEKİN ile İşçi Partisinin avukatı OSMAN AYDIN ŞAHİN* in de orada olduklarını. Bunu görünce MUZAFFER TEKİN ' in fırkiyatma uymayan biri olduğunu gördüğünü ve bundan sonra görüşmeme karan verdiğini.DOĞU PERİNÇEK ile daha önce bir çalışmasının olduğunu. Ulusal Kanalın Danışmanlığını yaptığını. Daha sonra da kendi isteği ile aynldığım. Bunun nedeninin Türkmenlerle alakalı bir programı yayından kaldırtmasının olduğunu. Gerekçesinin de Barzani ve Talabani' nin bu programdan hoşlanmayacağını söylemesinin olduğunu. Amacının Türkiye' ye hizmet etmek olmadığını, Kürtlere ve Talabani' ye yardımı olduğu hissine kapılarak oradan aynldığım ve aralannda bir husumet oluştuğunu. Aynca Danıştay saldınsmm ulusalcılar tarafından yaptınlması ile alakalı olarak emniyette sorulan soruya da geçmişteki solculann eylemlerinin ve bilgilerinin böyle bir işi yaptırmaya yeterli olduğu kanısını söylediği için hakkında bir çok davalar açıldığını. Açılan davalann devam ettiğini. Bir davanın reddedildiğini. Bu olaydan sonra DOĞU PERİNÇEK sitesinde kendi hakkında asılsız haberler yapılmaya başladığını. Aynca dergilerinde de aleyhinde yazılar yazmaya başlandığını.Kendisinin MİT' çi olduğuu, geçmişte hıristiyan olduğunu, hata Fetullahçı olduğunu, cia ve mossad ajanı olduğunu ve MUZAFFER TEKİN ' i öldürmek için pusu kurduğunu söyleyen yazılar yazdıklanm. Danıştay saldmsmda da MUZAFFER TEKİN ' in kendisinin tuzağa düşürdüğünü, teslim olmaması için ikna ettiğini ve yaralı iken hastaneye götürmeyip dolaştırdığını DOĞU PERİNÇEK in tv. kanallannda, dergide ve sitesinde söylediğini. Soruldu ;İSMAİL PAKER' i de MUZAFFER TEKİN ile birlikte 2005 yılında katıldığı bir konferans çıkışında tanıdığını. İSMAİL PAKER ile MUZAFFER in önceden tanışdıklanm. İSMAİL PAKER in ticaret ile uğraştığım. MUZAFFER TEKİN ' in bu olaylan çıkınca İSMAİL PAKER ' in de MUZAFFER ile görüşmeyi kestiğini. Bu sebeple düşmanlık beslediğini.
OKTAY YILDIRIM' ı MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdığını. Vatansever Güç Birliğinin bir toplantısında tanıdığını. Kendisi ile hiç anlaşamadığını. Hatta Danıştay olayında sorgudayken acikistihbarat.com sitesinde sahibi olan BEHİÇ GÜRCİHAN ile birlikte hakkında olumsuz iddialar yayınladığını. MUZAFFER TEKİN ' in CEM ERSEVER vari bir operasyon ile yok etmek istediğini söylediğini. Bunun üzerine OKTAY ile ilişkisini kestiğini. İkisi ile de 13 aydır görüşmediğini. OKTAY' m Kuvai Milliye ile irtibatını da bilmediğini .Ümraniye' de ele geçirilen bombalar konusunu hiç bilmediğini. KUDDUSİ OKKIR'ı da yine aynı konferansta tanıdığını, zaman zaman görüşmelerinde KUDDUSİ OKKIR'm da olduğunu ve zaman zaman yaptıkları toplantılara da kendisini de çağırdıklarını, ancak son 13 aydır gitmediğini, devletin yeniden yapılanması mastır planını duymadığını, GAZİ GÜDER, ASUMAN ÖZDEMİR' i ve MUZAFFER ŞENOCAK' ı tanımadığını, MUZAFFER TEKİN'den ele geçirilen CD' den haberi olmadığmı,kendisinde ele geçirilen klasördeki lobi, gladyo, mafya, kürdistan nasıl kurulacak, masonik bilderberg çetesi, Kasım Gülek, Bilderberg nedere, içindekiler, faili meçhul cinayetler vs. diğer bilgileri de hep internetten aldığını, diğer notlarında yazılarıyla alakalı bilgiler ve notlar olduğunu, ALPARSLAN ASLAN' ı tanımadığını, Şemdinli dosyasını internetten ve Ankara' daki gazetecilerden aldığını, Sarem' e zaman zaman gittiğini, Emniyet ifadesinin doğru olduğunu, Kendisinde ele geçirilen emniyetteki Fetullahçı yapılanma ile alakalı olarak aslında Emin Çölaşan' a yazılmış olduğunu, posta kutusunu isimsiz olarak bırakıldığını, bu konuları hiç yazmadığını, Emin Çölaşan'm da bu konulan hiç yazmadığını, mektup içeriğindeki olayların gerçek ile bağdaşıp bağdaşmadığını bilmediğini, hatta mektup imzasız olduğu için çok itibar etmediğini, içeriğini de araştırmadığını, Polis teşkilatı içerisinde de böyle bir yapılanma olduğunu sanmadığını, iddia edildiği şekilde kendisinin FetuUahçılarla her hangi bir alakasının olmadığını, hatta bu tür oluşumlara karşı olduğunu, bu sebeple 4 yıldır yazdığı Önce Vatan gazetesinden de ayrıldığını, MUZAFFER TEKİN ve buna bağlı ekibin kendi aralarındaki yazışmalarda Fetullahçı ve Mitçi olduğunu iddia ettiklerini, hatta bundan 4-5 ay kadar öne telefonla birisinin kendisini tehdit ettiğini, MUZAFFER TEKİN ile olan konulardan ötürü bu konuda da savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve Valilik makamından da koruma istediğini, MUZAFFER TEKİN'in İşçi Partisi Genel Başkanı DOĞU PERİNÇEK ile aynı görüşleri savunduğunu, Avukatı yukarıda belirttiği gibi OSMAN AYDIN ŞAHİN olduğunu ve Çağlayan Mitingine de ikisinin yan yana katıldığını, bunun basında da çıktığını, hakkındaki iddialarında tamamen bu tür insanların uydurmaları olduğunu, bunları kabul etmediğini, yasadışı oluşumlarla da bir alakasının olmadığını, Doğuş Factoring olayı ile bir alakasının olmadığını, AYHAN PARLAK' ı MUZAFFER TEKİN'in ofisinde gördüğünü, SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ın MUZAFFER TEKİN'in ile irtibatı olduğunu kendisinden duyduğunu, Doğuş Factoring olayını basından takip ettiğini, Danıştay saldırısında da ifade verirken sorduklarını, çok bilgisi olmadığından bir şey söylemediğini, ALPARSLAN ASLAN' m Doğuş Factoring' in avukatı olduğunu daha sonra öğrendiğini, MUZAFFER TEKİN ' in beyanları ile ilgili; ERTAÇ GİRAY'm kendisinin avukatı olduğunu, ancak iddia edildiği gibi zorla MUZAFFER TEKİN ' e vekalet verdirtmediklerini, bilakis zorla kendisinin ricada bulunduğunu, ancak sadece resmi arama sırasında avukatı ERTAÇ GİRAY'm orada bulunduğunu, konunun Danıştay saldırısı ile alakalı olduğunu anlayınca da daha sonra ilgilenmediğini, MUZAFFER TEKİN ' in dediği gibi "seni alıp savcıya götürüp sonra tekrar savcının yanından alacağım" şeklinde bir şey olmadığını, MUZAFFER TEKİN ' in iddia ettiği gibi Ankara* dakı Vantanseverler Güçbirliği oluşumuna katılmadığını, İstanbul' daki AKM 'toplantısında bu konuda bir oluşum 749
yapılmasının konuşulduğunu, zaten MUZAFFER ile orada tanıştıklanm, MUZAFFER TEKİN ' in abilik misyonu olmadığını gördüğü için kendisine "sen bizim başımız ol" şeklinde bir şey söylemediğini, MUZAFFER TEKİN ' in bürosuna sadece emekli albayların geldiğini zaman zaman gördüğünü, askeri gelenekler çerçevesinde yüzbaşı iken ordudan ayrıldığı için benden düşük rütbeli insanlara komutanım diye hitap etmediğini, kendini de albay olarak da tanıtmadığını, Evinden çıkan MİT Müsteşarlığının Başbakanlığa hitaben yazılmış olan yazıyı internetten aldığını, bu yazının internette mektup olarak yayınlandığını, kendisinin de konusunu ilgilendirdiği için internetten aldığı bir çok evrak gibi alıp dosyasına koyduğunu, Hakkındaki iftiralan kabul etmediğini, DOĞU PERİNÇEK ile siyasal olarak ayrı görüşlere sahip olduklarından itibaren Danıştay olayından sonra da MUZAFFER TEKİN ' in sağ kolu olan OSMAN AYDIN ŞAHİN ile birlikte gördüğünden ötürü bu şahıslarla ilişkilerini kestiğini, ayrıca ulusalcılık tabirini de kabul etmediğini, Kuvva ve Kuvai Milliye prensibini de benimsemediğini, beyan etmiştir. MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK25.01 2006 tarihli ek ifadesinde Daha önce bu konularda ifade verdiğini, O ifadelerine ekleyecek bir husus olmadığını, Mete YALAZANGİL, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU, Saipir DEBLEBİZADE isimli şahısları tanımadığını, Veli KÜÇÜK'ü tanıdığını, 2006 yılında konferanslardan tanıdığım, VKGB'nin oluşumunda bulunmadığını, hazırlık çalışmalanna katılmadığını, Ancak kuruluş tanışma toplantılanna katıldığını, Kuddusi OKKIR ile orada tanıştıklanm, Kuddusi OKKIR ile bir kere de orada görüştüklerini, Tuncay GÜNEY' i tanımadığını, Fikret EMEK'in devre arkadaşı olduğunu ancak 15 yıldır görüşmediğini, Veli KÜÇÜK' den elde edilen Ergenekon, Lobi vb. belgeler sorulduğunda; bu belgelerle alakasının olmadığını, Daha önceki ifadesine konu aramalarda evinden çıkan Masonik Bilderberg, Mafya, Türkiye' de mafyanm yeniden yapılanması belgeleri sorulduğunda; evinde çıkan Lobi ve Mafya belgelerinin bu yapıyı deşifre etmeye yönelik belgeler olduğunu, Türkiye'de mafyanın yeniden yapılmasına ilişkin belgeler sorulduğunda; Bunları internet ortamından aldığını, Kürdistan nasıl kurulacak başlıklı 10 sayfadan ibaret belge sorulduğunda; daha önce ulusal kanalda 2003 yılında danışmanlık yaptığını ancak nereden kimden aldığını hatırlamadığım, Octopus Mafia İstanbul Eylül 2000 başlıklı 30 sayfalık belge, Osmanlıdan Günümüze Masonik Bilderberk Çetesi başlıklı 76 sayfalık belge, Ab Katılım Ortaklığı belgesi, İçindekiler ile başlayan 13 maddelik 99 sayfalık belge sorulduğunda; Bu belgeleri nereden kimden aldığını hatırlamadığını ancak Ulusal kanalda haber merkezi bölümünde çalıştığı dönemde aldığını, Ancak kimden ve nasıl aldığını bilmediğini, Dosyada mevcut e-mailleri okunup sorulduğunda; Bunlan ajanlık ve bilgi sızdırmak için yapmadığını, Show TV. de çalıştığı dönemde arkadaşına gelen maillerle alakalı karşı tarafa cevaplar yazdığını, Diğer istihbarı bilgi nitelikli el yazısı dokümanlar sorulduğunda; nereden geldiğim bilmediğini, gazeteci olduğu için gelmiş olabileceğini, Veli KÜÇÜK'ten çıkan dokümanlar ayn ayn sorulduğunda; Veli KÜÇÜK'ten çıkan belgelerle kendi belgelerinin benzerliğinin neden kaynaklandığını bilemediğini, Kendisinde bu belgelerin olduğunu bilmediğini, ondan almadığını, Devletin Yeniden Yapılanması belgesini 'ben hiç duymadığını ve görmediğini, Kuddusi OKKIR'm hazırladığı bu belgeyi bilmediğini,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından gönderilen bu konudaki inceleme tutanakları, belge ve bilgisayar inceleme tutanakları okunup sorulduğunda; bilgisayarında böyle bir belge olmaması gerektiğini ve hatırlamadığını, Muzaffer TEKİN ile aralarının açıldığı için Danıştay olayından sonra hiç görüşmediklerini, Mete YALAZANGİL'in savcılıkta vermiş olduğu beyanları okunup sorulduğunda; iddia edildiği gibi Mete YALAZANGIL'i tanımadığını, iddia edildiği gibi Ataşehir'de iftara katılmadığını, Çünkü Danıştay olayının Mayıs ayında olduğunu ve 2006 yılının Ramazan ayında Ekim Kasım aylan olabilir bu tarihlerde MUZAFFER TEKİN ile görüşmüyor olduğunu, Belirttiği gibi Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile tanışmadığım ve görüşmediğini, Saipir DEBLEBİZADE ile görüşmeyip tanışmadığını, Güler KÖMÜRCÜ'yü tanıdığını, kendisini gazeteci olmalan vesilesi ile tanıdığını ve aralannda duygusal bir ilişkinin de olduğunu, Telefon numarasının 0 532 341 29 02 olduğunu, Dosyada mevcut 32-68, 32-69, 32-70 numaralı tapeler okunup sorulduğunda; telefon numarasının kendisine ait olduğunu, ancak bu şahısları tanımadığını, Her hangi bir yerde görüştüğünü de hatırlamadığını, daha önce tanımıyorum demiş olsa da şu an anımsadığını, SAİPİR DEBLEBİZADE'yi Muharrem olarak tanıdığını ve Azeri olarak bildiğini, bu şahsı 2006 yılında Kadıköy'de Muzaffer TEKİN'in olduğu ortamda tanıdığını, Dosyada mevcut GÜLER KÖMÜRCÜ ile olan görüşmeleri okunup sorulduğunda: Katolik nikahı konusunun espri olduğunu, 32-72 numaralı tapede geçen "Saygı ÖZTÜRK'ün özel bir haberi var, Ergenekon lobi diye , sen de uzun uzun varsın" şeklindeki konu ve devamında 32-73 numaralı VEDAT YENERER ile yapılan görüşmede Genel Kurmay Başkanına hakaret etmek istemediğim, Güler KÖMÜRCÜ ile olan görüşmede Kurtlar Vadisindeki Hüseyin isimli şahıs beni anlatmıyor şeklinde söylediğini, Dosyadaki diğer deliller okunup sorulduğunda; Aleyhine olanlan kabul etmediğini ve Ergenekon, Kuvva-i Milliye ve bunun gibi derneklere üye olmadığını,
c-Elde edilen deliller, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN AJANDA BULUNAN EL YAZISI NOTLAR • TSK'nın gözde birimleri Emniyet tarafından dinleniyor. Daha 10 kadar dosya var. • İdeoloji vurgulanmamak ve halk ideolojide birleştirilmeye çalışılmamak • Apo-Hadep gibi konular üzerinde durulmamak » Sivil toplum örgütlerini toplamalı • Milli mücadele başlatılmalı Kuvvayi Milliye mücadeleye alet edinmemeli • Atatürkçülük genel olarak ele aimmalı herkese mal edinmeli tekelleştirilmemeli. • AKP'de ki Kürt milletvekilleri teskere ilişkisi işlenmeli. (Hem yıldızlı hem yuvarlak içine alınmış) ® HANGİ İslam Ülkesi başka bir İslam ülkesinin işgalini kabul eder. (Hem yıldızlı hem yuvarlak içine alınmış) • Aydın DOĞAN-TUSİAD planı Kemal ERVİŞ yeni lider olmalı. • YSK üyeleri nasıl seçiliyor kim bunlar ekonomik ihtiyaçları yetenek ve siyasi durumları. Eski Yargıtay üyeleri ile konuşulabilir. *- %
• • •
Harekatın adı toplumsal alanı kucaklayacak isim olmalı. Ulusal TV dışında programa katılmalı. Bülent ECEVİT ile görüşülsün ABD Eceviti iktidardan indireli, teskere konusunda ne düşünüyor. • İlhan SELÇUK ziyaret edilmeli. • Uluç GÜRKAN ile görüşülsün (bende olacam) durum analizi yapılsın. • Devlet kademesi ile başka irtibat var mı • İlişkimiz başka birileri tarafından biliniyor mu • Mevcut ilişkiler bizimkiler ile ilişkilendirilmeyecek. Bu ilişkiler normal seyrinde devam ettirilecek bizim ilişkimizdeki içerik kesinlikle diğer ilişkilere dâhil edilmeyecek. • Ben %100 buranın çalışanı ve belli revizyonda bulunan insan olacam. • Kanal + Derginin danışmanlığını yapacam. • Medya ve Basında sizinle görünecem. • Son derece gizlilik prensibi içerisinde konuşmalar yapılacak.Bu konuşmalar direk irtibatmış gibi yansıtılmayacak.(iç ilişkilerde) • Adamalarınıza çok iyi talimat vermelisiniz ki aynı ortamda kazaya sebep olmasınlar. Kendimi bireysel olarak yıpratamam buna izin veremem ve yukarısı bunu hiç istemez. • En kısa zamanda bu durum düzeltilmeli. • 2.Avrasya konferansı 2000 İstanbul Ticaret odası- sanayi odası Maliye Bakanlığı destekleyenler. • Maddi imkan desteği sağlanır ve birlikte yapılırsa sonuç alınabilir. » Gürbüz ÇAPAN katılımcı olmak istiyor. İzin verilmesini istiyor.MİT bir çok .............. bulaştırdı. Tedbir kararları kaldırılırsa daha rahat hareket edebilir.(olmayacağını hemen belirttim) • Formül CHP+DSP+MHP+İP • 25 EKİM yürüyüşü desteklenecek • Platforma Em.Org.Korg katılımı sağlansın. • Halkçılık sempozyumundan neden asker çekildi. • Avrasyacılık Anıl ÇEÇEN nin düşüncesine Türk dünyası dahil edilsin. » İlhan ALİYEV'e tebrik mesajı gönderilmeli.Azerbaycan ve Türk dünyasının bağımsızlık vurgusu yapılmalı. • Avrasyacılık kavramında "Alfabe Birliği"-"Kültür Birliği" vurguîanmah.(Kafatascıların elinden alınmalı) • Antiemparyalist çizgisi öne çıkarmamalı.Statükocu-Prestijli-Emperyal çizgide hareket edilmeli. • Parti ismini düşünelim. • Norveç Azerbaycan'da ne arıyor dosya hazırlayalım. • Genel Durum • Siyasi Yapılanma ® K.M karargahının oluşturulması • Karargah işlevlerinin belirlenmesi • Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve diğer organizasyonlar ile koordine. 30.11.2003 1 SHP YTP DEHAP (DTP) Bölgesel ittifak 2AKP .<•-*- " ^ 3 CHP Tasfiye
4 DSP Zayıf SONUÇ 1- linçi ittifaktan Kürtçü potansiyel (insiyatif) 2- 2inci belli dinci potansiyel (insiyatif) 3- Milli eksen yok 4- Provakasyon olur 5- Müdahale zorlaşır 6- Ordu demokrasiye aykırı kalır. AKP bölünmeîi ve uygun olanlar çekilmeli. Nasıl bir hareket planı var Milli hükümet düşünülüyor mu Kuvayi Milliye Ayakta kalacak Uluslararsı platform (Rusya) Türkiye ......................... sıkıştırılacak. 3.üncü dünyalaştırılacak. ABD'nin askeri gücünün yetmediği yere operasyon yaptırılacak. Fail CIA Mossad Yürütme Konseyi Necati ÖZGEN ile görüş. 8 Aralık İstanbul Üniversitesi 14:00 Panel Rauf DENKTAŞ konuşmacı ayrıca 3 kişi 1 kişi daha olabilir em. Gen. Rus heyeti 11 Arahk'da geliyor Generaller ile toplantı yapmak istiyorlar. Yüksek konseye 3-4 kişi katılabilir. Azerbaycan Kominist partisi ile iyi ilişkiler var ondan yararlanılabilir. Slavların geçmişi değil Türk'lerin de geçmişi. Türkeşlilik Cengizin mirası Slav ve Türk milletleri birlikte ortak bir strateji oluşturuyordu. Rusya Avrasya devleti globazizasyon hareketi uyarısı bir strateji Tuncer KILIÇ mesaj gönderdi Hünkar iskelesi antlaşması Slav Türk birlikteliği Zekeriyanm ajanadasma yazdığı telefon lardan bazıları: Hurşit TOLON, Hırant DİNK, Nihat GENÇ, Kemal KERİNÇSİZ, Emin GÜRSES, Hikmet ÇİÇEK, Metin KÜLÜNK, Adil SERDAR, Edip BAŞER, Ümit ÖZDAĞ, Vural SAVAŞ, Mehmet EYMÜR, Hanefi AVCI, Mahir KAYNAK, Turan YAZGAN, Murat AKSU Gamalı Haç resmi ve Üç Hilal resmini yan yana çizerek birleştirmeye çalıştığı, Mitingler düzenlenmeli Doğu-Batı ayrımı yapmadan halka gidilmeli Sorgulatılmak tartışılmak istenenler Türk-Kürt Alevi-Sunni gibi Dini ve Etnik yapay sorunlar Dijital veriler den elde edilenler, "66 DARBE ÇAĞRICILAR VE KARŞI HAMLE 06MYS05.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. Söz konusu dosya incelendiğinde darbe karşıtı ifadelerin de yer almasına rağmen, TSK'nm fîziken askeri müdahalenin gereklerini yerine getirme gücüne eskisinden çok daha fazla sahip olduğu, ülkenin içinde bulunduğu koşullara bakılınca mevcut durumun önceki askeri müdahaleler devrine göre daha müsait olduğu, darbeyi isteyen muhalif grupların ise son iki yıldır bu müdahalenin hayata geçmesi için^,yoğun çaba harcadığı, darbe
unsurlarının en önemli olanı ise yani darbeyi yapacak iradenin ise bugün her şeye rağmen eksik olduğu, yönünde ifadeler yer almaktadır. "156 ÇETE VE TERÖR ÖRGÜTÜ 07MRT06.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. Söz konusu dosya incelendiğinde Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıslardan ele geçirilen örgütün organize suç örgütleri ile ilgili amaç ve planlarının yer aldığı MAFİA isimli belgede yer alan mafyanın ortadan kaldırılması yerine re organize edilerek amaçlar doğrultusunda kullanılması hususu göz önüne alındığında; Söz konusu yazının içinde yer alan "Eğer böyleyse, çeteleşme eğilimi bu kadar çoksa birileri oturup bunun nedenini araştırsın. İnsanlar neden bu kadar eğilimliler. Çok değil 80-85 yıl öncesine kadar çeteler ve çetecilik bu günkü Cumhuriyetin temelini atmada olumlu anlamda söz sahibi olmuştu." ve "Şunu da hatırlatalım ki, Atatürk de zamanında, gerekirse çeteci olurum demişti..." ifadelerinin paralellik arz ettiği, Kurtuluş Savaşımız sırasında oluşan olağan üstü hallerde uygulanan yol ve yöntemlere PERDELEME AMACIYLA ATIFTA BULUNULDUĞU değerlendirilmektedir. "HABER BİLGİ NOTU (III) 11 Aralık 2005 Pazar.doc" isimli MSword belgesi tespit edilmiştir. Söz konusu belge incelendiğinde MİT Müsteşarı Emra TANER'in bu göreve atanması ile AKP hükümeti ile yakın ilişki içerisine girdiği, Emre TANER'in Kuzey Irak'ta Barzani ile görüşmesinin TSK'yı rahatsız ettiği, bu tür girişimlerin kurumlar arası güveni sarstığı, Hakpar kurucu ve yöneticisi eki milletvekillerinden Şerafettin ELÇİ'nin AKP içindeki kurt kökenli milletvekilleri ile görüştüğü bu durumdan genel başkanın rahatsızlık duyduğu, Milli Savunma Bakanlığında Bakan, müsteşar ve yardımcısının bir toplantı yaptığı İran ile ilgili hükümetin yapacağı olumlu olumsuz beyanlarla ilgili askeriyeninde görüşünün alınması gerektiği ve tenkit edici beyanlar içermemesi gerektiği, Genel Kurmay Başkanı'mn görev süresinin uzatılmasının engellenmesi amacıyla Şemdinli, Yüksekova, Hakkari olayları ile bu olayları protesto eden illerdeki eylemleri TSK içerisinde bir kesim tarafından (üst yönetim) planlandığı ifade edildiği görülmüştür. "HABER BİLGİ NOTU (IV) 08 Ocak 2006 Pazar.doc" isimli MSword belgesi tespit edilmiştir. Cüneyd Zapsu Florida Tampa'da ABD Askeri Komuta Merkezi'nin bulunduğu Mac Dili Hava Üssü'ne son iki ay içerisinde 3 kez gittiği, ABD lehinde bir takım çalışmaların yapılmasının karalaştmldığı, bir başka toplantıda ise hükümete iletilmek üzere kapalı zarf içerisinde diğer istek ve talepler verildiği, Org. Yaşar Büyükanıt'm ABD ziyareti sırasında kendisine; AKP hükümetinin uluslar arası ilişkilerde ve diplomaside yetersiz olduğu, bir müttefik ülke olarak ortak çıkarları göz ardı ettiği, özellikle bölgesel konularda çelişkili davrandığı bu nedenle hem NATO'nun hem iki ülke çıkarlarının zedelendiği, ifade edildiği görülmüştür. Ayrıca söz konusu belgenin "Bu iki konudaki bilgiler eksik henüz tamamı ulaşmadı." Şeklinde sonlandınldığı görülmüştür. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ERGENEKON terör örgütü adına istihbari faaliyetlerde bulunduğu, siyasal iktidar ve TSK arasında bir çatışma ortamının oluşturulması için dezenformasyon amaçlı fişleme mahiyetinde bilgiler toplayarak kaos ortamı ve darbe zemini hazırladığı anlaşılmaktadır. "BİLGİ NOTU İNSAN KAÇAKÇILIĞI.doc" ve "DEĞERLENDİRME İNSAN KAÇAKLÇILIĞI.doc" isimli MSword belgesi tespit edilmiştir. Söz konusu belge incelendiğinde ülkemizde insan kaçakçılığı yapan bir örgüt ve bu örgütün mensupları ile ilgili isim, telefon numaralan ve örgütte üstlenmiş oldukları görevleri ile ilgili detay bilgilerin yer verildiği görülmüştür. Söz konusu örgüt mensuplarının kısa süre
cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldukları aynı işe devam ettikleri, sık sık telefon değiştirdikleri, sayılarının çok kalabalık olduğu ifade edilmiştir. ERGENEKON Terör örgütünün mafya gruplarını kontrol altında tutma amacına uygun olarak büyük rantın elde edildiği İnsan Kaçakçılığı hakkında bilgilerin toplandığı anlaşılmıştır. "GSR.DOC" isimli MSword belgesi tespit edilmiştir. Söz konusu belge incelendiğinde Piyade Binbaşı Erol GÖRMAN'm İSAF irtibat subayı olarak Afganistan'da yapmış olduğu görev ile ilgili GİZLİ gizlilik derecesine sahip görev dönüş raporu olduğu görülmüştür. ERGENEKON Terör örgütü üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün TSK'ya ait GİZLİLİK dereceli raporu bulundurduğu anlaşılmıştır. "agsk akademieki.ppt" isimli PowerPoint dosyası tespit edilmiştir. Söz konusu dosya incelendiğinde Genel Plan ve Prensipler Başkanlığının HİZMETE ÖZEL gizlilik derecesine sahip Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği konusunda hazırlanmış sunum olduğu görülmüştür. ERGENEKON Terör örgütü üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün TSK'ya ait Hizmete Özel GİZLİLİK dereceli raporu bulundurduğu anlaşılmıştır. Ergenekon Terör Örgütü operasyonu kapsamında göz altına alınarak tutuklanan örgüt üyesi M.Zekeriya ÖZTÜRK 22.06.2007 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde "2001 yılı Nisan aynıda kendi isteği ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden istifa ettiğini" beyan etmesine rağmen, 2001 yılı Nisan ayından sonra oluşturulan ve yukarıda örnekleri verilen "HİZMETE ÖZEL" ve "GİZLİ" gizlilik derecesine sahip bir çok askeri word dosyası ve Power Point sunumlarının bulunduğu görülmüştür. ERGENEKON Terör örgütü üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilgisayarında bulunan GSM mesaj içerikli dosyalardan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün örgüt üyeleri Güler KÖMÜRCÜ, Kemal KERİNÇSİZ, Kuddisi OKKIR, Muzaffer TEKİN ile Levent TEMİZ ve Emre GÜLALTAY isimli şahıslar ile iltisaklı olduğu görülmüştür. Levent TEMİZ, Kemal KERİNÇSİZ, Hukukçular Birliği tarafından Nevruz Kutlaması, Finansbank'ın satılmasının protestosu, Şemdinli davasına müdahil olarak katılımın sağlanması, Terörün protesto edilmesi, Hrant DİNK'in protesto edilmesi, Danıştay'a saldırının protesto edilmesi, Selanik'te dikilen Pontus Rum soykırım anıtının protesto edilmesi, Soykırım tasarısının potesto edilmesi, Perihan Maden'in protesto edilmesi, Ermeni patriğinin Türkiye ziyaretinin protesto edilmesi, Ruhban okulunun açılışının protesto edilmesi, Orhan Pamuk'un davasını müdahil olarak katılımın sağlanması, Elif Şafak davasına müdahil olarak katılımın sağlanması, Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesinin protesto edilmesi, insan haklarını savunma ve Kibrisin satışına hayır eylemleri ile ilgili davet mesajlarının gönderildiği anlaşılmıştır. Davet mesajlarına baktığımızda ERGENEKON Terör örgütü tarafından ülkemizde kaos ortamı oluşturulması yönünde provakatif eylemlerin yapıldığı, toplumun çatışma ortamına itilmeye çalışıldığı davetler olduğu görülmektedir. Ayrıca söz konusu mesajlar arasında operasyon kapsamında göz altına alman ERGENEKON Terör örgütü üyesi şahısların katılımcı olduğu panellere davet mesajlarının bulunduğu anlaşılmıştır. 5325959046 numaralı telefondan "MUZAFFER TEKİNİ SAKLANMAYA İKNA EDEREK BASINI YAKIP BUTUN BU OPERASYONA ZEMİN HAZIRLADINIZ BİLEREK VEYA BİLMEYEREK ADAM OLSAN EN YAKIN SİLAH ARKADAŞINI" ifadesi yer alan mesajın geldiği görülmüştür. Mesajdan da anlaşılacağı gibi ERGENEKON Terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Danıştay saldırı sonrası eylemi gerçekleştiren
örgüt üyesi Alparslan ARSLAN'm yakalanması sonucu örgütün planlarının bozulduğu görülmüştür. Şahsın bilgisayarında kayıtlı bulunan msn görüşmelerinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK tarafından vatanın işgal altında olduğu, bu vatanın bu insanlarla kurtarılamayacağı, örgüt militanlarının kendilerinin yaktığını, bizimde kendimizi yakarsak olacağını ama insanların kılından bile ürktüklerini ifade ettiği, görüştüğü şahsın her şeye hazır olduğunu belirterek kendilerini yakabileceğini belirttiği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün karşısındaki şahsın duygulan temiz ve hazır biri olduğuna inandığını ancak daha ADAMA İHTİYAÇLARI OLDUĞUNU, yok olacaksa yok ederek gideceğini, ne çerkezi ne lazı bunlar bunlar kaç kişi ne isterler sence demesi üzerine karşıdaki şahsın YOK EDİCEZ zaten abi dediği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK görüştüğü şahsın, abi ben o zaman hemen resmi kıta görevimi biraz daha erteliyim şu işler tam otursun, 2007 nin onuncu ayma kadar tecilliyim demesi üzerine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün tamam bunun zamanını ayarlarız, DİĞER DERNEKLERİNİ HEMEN KURMALARINI GEREKTİĞİNİ ifade ettiği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Sevgi hanımla Kemal görüştümü acaba demesi üzerine karşıdaki şahsın heralde abi bilgim yok şeklinde cevap verdiği görülmüştür. Diğer bir msn görüşmesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün karşıdaki şahsa sadece bir nefer olduğunu ancak başkasının neferi olmadığını, karşıdaki şahsın Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e beyninin yıkandığını neyin mücadelesini verdiğini, ülkeyi kimlerden kurtardığını sorması üzerine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün çeşitli düşmanlardan şeklinde cevap verdiği, Karşı taraftaki şahsın düşman aklı idare eden üç beş üstün güç sahibi, yani para, iktidar, ordu her şeyi var Türkiye'yi isteyen de o, vermeyen de o, senin gibiler, onların satranç piyonları dediği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün karşıdaki şahsa hitaben Kemal ve Hanefi'nin kendisinin gergin tavırlarından rahatsız olduğunu, karşıdaki şahsın germe adamlar rahat çalışsın, gerilirlerse sana bazı şeyleri yansıtmayabilirler, ya da görmezden gelebilirler şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "ehem şey, hımmm, öh öhö, bak küçük kız, böyle şeyler gizlenir, yoksaaaaa, başka amcalar duyar" şeklindeki beyanı göz önüne alındığında karşıdaki şahsı olası bir takip ile ilgili uyardığı ve kolluk kuvvetlerini amca olarak nitelendirdiği anlaşılmıştır. Başka bir msn görüşmesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıs hayati tehlike nedeni ile dilekçe verdiğini, iki numara tarafından tehdit edildiğini ancak stratejik davrandığını, karşıdaki şahsın biri de mi kattın araya diye sorması üzerine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Bunun arkasında MT ve ağabeyi vardı salt o herifle bağım olmadığı anlaşılsın diye yaptım tek sebep bu" şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Söz konusu görüşmenin devamında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ne istiklal mahkemesi nerede o eski erdem şeklinde beyanda bulunması üzerine karşı taraftaki şahsın "Kurulur kurulur, gör bak, savaş kapıya dayansın, nasıl kuruluyor bir günde ibret olsun geleceğe diye yargıla as, yargıla as" diyerek cevap verdiği anlaşılmıştır. EREGENEKON Terör örgütünde önemli bir konuma sahip olan Zekeriya ÖZTÜRK'ün yapmış olduğu msn görüşmelerinde örgütün amaçları hakkında önemli ipuçları verdiği, örgütün ülkemizde etnik milliyetçiliğe dayalı çatışma ortamı oluşturmak istediğini, ülkemizin işgal altında olduğunu göstermeye çalıştığı, ülkemizde tekrar İstiklal Mahkemelerinin kurulmasmı istediği, örgütün nihai hedefleri arasında olan ülkemizin en seçkin kurumu bütün Türk milletinin ordusu TSK'nin darbe yapması için gerekli zeminin oluşturulmasına çalıştığı,- örgütün henüz yapılanmasını
tamamlamadığını daha bir çok örgüt üyesine ihtiyaç olduğunu, bunun da sağlanabilmesi için sivil toplum örgütü adı altında bir çok derneklerin kurulması gerektiğini, sivil toplum örgütlerini kontrol altmda tutan ERGENEKON Terör örgütü üyeleri Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ'in görevlerini yapıp yapmadığı konusunda da bilgi edinmek istediği, MT ve ağabeyinden kasıt Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK olduğu Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan ARSLAN ile irtibatının anlaşılmaması için savcılığa ve polise tehdit aldığına dair dilekçe verdiği anlaşılmıştır. Ayrıca Örgüt üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e ait digital verilerde; Şemdinli olayı ile ilgili Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma ile alakalı olarak soruşturmaya esas teşkil eden tüm evrakların taranmış olduğu ayrıca tüm klasörlerin içinde ne olduğunu gösterir fihrist oluşturulduğu, Türkiye2023 Derneğine ait tüzüğün olduğu ancak kurucu ve organlarının isimlerinin bulunmadığı, Örgüt üyesi Ümit SAYIN tarafından örgüt üyesi Doğu PERİNÇEK'e gönderilen mektubun ve örgüt üyesi Adnan AKFIRAT ile yapmış olduğu msn görüşmelerinin bulunduğu, "184 AĞIR DARBE DİBE, KALKIŞMA DEVLETE 20HZRN06.doc" isimli MSword belgesinde "Türk olan, Milli olan, Emniyeti olan bir devlet. MİT ile TSK bu tuzağa düşmedi ama soğuk havanın etkisi hala sürüyor. Polis asker ilişkisi en uzak dönemini yaşamaya devam ediyor. Polise birileri görev vermiş Askeri dinle, izle ve gözle. Neden ve kim bu tuzağın üç kurum arasında açılmasını ister?" şeklinde ifadelerin yer aldığı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına hakaret içeren power point sunusu olduğu, Kurulması planlanan KONGRETÜRK isimli bir yapılanmayla ilgili bilgiler verildiği, Cumhuriyetimizin kongreler ruhu ile doğduğu, öz değerlerimizin günün koşullarına uyarlanarak yeniden yapılanması gerektiği, her gün muhtelif standart ve isimlerde; ki basın bilerek yada bilmeyerek "manipülasyon, dezenformasyon " haberler yaydığı, KONGRETÜRK'ün aynı zamanda diğer Türk devletlerini de bir kongre etrafında değerlendirmeyi amaçlamakta olduğu, ERGENEKON Terör Örgütü üyeleri Veli KÜÇÜK, Oktay YILDIRIM, Kemal KERİNÇSİZ, Muzaffer TEKİN ile bayrak mitinglerinin fotoğraflarının bulunduğu görülmüştür. "KİŞİYE ÖZEL BİLGİ NOTU.doc" isimli MSword belgesinde Ülkemizde milliyetçi kesimi temsil eden Milliyetçi Hareket Partisinin yeniden yapılanması altmda ERGENEKON Terör örgütü tarafından yönlendirilebilecek bir pozisyona getirmeye çalıştığı, ülkemizin en köklü ve hassas değerlere sahip bir partimizin bir çok sansasyonel eylemin içine çekmeye çalıştığı, Ümit ÖZDAĞ'm MHP Genel Başkanlığına aday olmasının sağlanarak bu adaylığı üzerinden bazı planların yapıldığı, bu planlardan bazılarına baktığımızda ERGENEKON Terör örgütünün amaçlarını açıkça ortaya çıktığı ve örgüt üyesi Veli KÜÇÜK'ün suç örgütü lideri Sedat PEKER ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinde de belirttiği gibi Veli KÜÇÜK tarafından yapılandırılmak istenen yeni oluşumun ne amaçla yapılmak istendiği ve örgüt üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bu amaç doğrultusunda görev verildiğinin net olarak görüldüğü anlaşılmıştır. Yeni oluşum çerçevesinde yapılmak istenenler belgede şu şekilde belirtilmiştir. Mümkün ise MHP Kongresinde kavga ve kargaşa çıkarmak, Kongre salonu önünde basının ve halkın izleyeceği arbede çıkartmak. Arbede saatini kongreye katılım tamamlanmadan önceki zamana denk getirmek. Böylece olayların duyulmasını sağlamak ve katılımcıları olumsuz ycjnde-etkileyerek kongre salonuna gelme isteklerinin kırmak, / '_ i*
■• - ~
Ümit Özdağ kongre salonuna girebilirse burada yanındakiler ile basının dikkatini çekmek kongre düzeninin sarsmak, Kullanıma müsait belli sayıda ve bazı özelliklerde kişilerle (suç işlemeye eğilimli, kaybedecek değeri olmayan, eskiden devletin güvenlik güçleri içerisinde görev almış ve çeşitli suçlardan dolayı görevden el çektirilmiş, hala bazı gayri meşru yapılar içerisinde faaliyet gösteren, silah kullanmaya eğilimli) kongre salonu önünde suni olaylar yaratmak, mümükünse infial yaratmak, fırsat oluştuğunda ateşli silah kullanmak, Bu sayede MHP kongresinde ortaya çıkabilecek potansiyel gücü eritmek, MHP etkisini azaltmak, halk ve kamuoyu nezdinde; MHP"nin hala silahların kullanıldığı, eskiden olduğu gibi şiddet ve saldırı yöntemlerinin devam ettirildiği, modern ve güncel olmaktan uzak bir parti imajı ile tekrar hatırlatmak ve itibar infazı yapmak, Not: 1 -Bilgiler özet olarak derlenmiş olup, genelde Ü. Özdağ çevresinde oluşturulan ekip ve ona destek veren gruplar içerisinden elde edilmiştir. Kaynaklar güvenilirdir. Bir başka açıdan düşünülürse, amaç korku ve endişe yaymak olarak planlandığı düşünülebilir. 2- Bununla beraber bazı kişilerin Doğu PERİNÇEK ile çok iyi ilişkide olduğu ve bu grubun Ümit ÖZDAĞ ile yakın temas içerisinde hareket ettiği gerçeği unutulmamalıdır. 3- Yine bu grubun eski bazı MHP kökenlileri de içinde barındırdığı ve/fakat hiç bir zaman parti içinde etkilli olamadıklan, bu gün bu nedenle hmç içerisinde olduklan dikkate alınmalıdır. Başanlı bir kongre olmasını dilerim. Saygılanmla." Şeklinde olduğu görülmüştür. ERGENEKON Terör örgütü üyeleri Veli KÜÇÜK ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Ümit ÖZDAG'ı MHP'nin genel başkanlığına getirmek için her türlü çalışmayı yapmış fakat bunu başaramayınca bu kez de kongrede ki potansiyeli yok etmeyi, kavga, kargaşa, kaos ve anarşi meydana getirmeyi planlamıştır. Böylelikle bir taraftan MHP'nin kamuoyundaki prestijini yok etmeyi amaçlarken diğer taraftan da, MHP'nin tabanını oluşturan gençleri sokağa çekerek, ÜLKEMİZDE KAOS VE ANARŞİ OLUŞTURMAYI AMAÇLADIKLARI görülmüştür. Ümit ÖZDAĞ'm etrafında bir ekip oluşturulduğu, bu grubun Ümit ÖZDAĞ ile beraber hareket ettiği, Doğu PERİNÇEK ve Ümit ÖZDAĞ'm ise dirsek temasında olduğu anlaşılmıştır. Bazı eski MHP'lilerin de Ümit ÖZDAĞ ile beraber hareket ettiği anlaşılmıştır. Söz konusu bilgi notunda kongrede kavga çıkartılması, bu kavgayı kongre başlamadan önceye getirilmesi ve fırsat bulunması halinde silah kullanmasının planlandığı, bunun neticesinde de kamuoyu nezdinde MHP'nin şiddet ve saldın yöntemlerine devam ettiği mesajını vermek istendiği anlaşılmıştır. Yukanda yer alan cep telefonu mesajlannda "MHP kongresinden kim kazançlı çıktı bundan sonra nasıl olacak selamlar ENGZ" ifadesinin de bu belgeden sonra anlam kazandığı görülmüştür. Örgüt üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün digital verilerinde çocuk ve hayvan pornosunun da olduğu görülmüştür. Aramalarda bir çok örgütsel dokümanın çıktığı, alevi yapılanmasıyla alakalı raporun çıktığı, ankarada Danıştay dosyasından Devletin Yeniden Yapılanması isimli dokümanın pover point olarak sunumunun bulunduğu,
d-Telefon görüşmeleri, Tape:3268, 17.07.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU arasındaki görüşmede ö/etle; T.HACIBEKTAŞOĞLU'NUN
2 ~ ^p^^tf-^>-
"serbest kaldık haber vereyim dedim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "ha bıraktılar mı?" diyerek yanıt verdiği, T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "bıraktı şimdi yoldayız teslim aldık" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam çok sevindim" dediği, T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "vereyim bir saniye" dedikten sonra telefonu Saipir PEBZLEYİDZE isimli şahsa verdiği ve S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamualeyküm komutan" dediği, M.Z.OZTURK'ün "Alikümselam yiğitim benim ya" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "şimdi sen mi diyesen geçmiş olsun ben mi diyem" "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "boşver onları sen yanmızdakileri böyle seni yapanlan dikkat böyle" "kandıranları şey yapanlan dikkat et oturur konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "senle özel işlerim var benim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam anladım beni seni anladım" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "ya bunaldım artık vallahi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "bunalmışsmdır bunalmışsmdır" "o şeylere diğer boktan adamları falan şey yapma" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin " tamam komutan" dediği, Tape:3269, 19.07.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Saiper DEBZLEYİDZE arasındaki görüşmede özetle; S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamünaleyküm komutan" "hayırlı kandiller" diyerek birbirlerinin kandillerini kutladıklan, daha sonra S.PEBZLEYİDZE'nin "biraz uyudum rahatladım" dediği, M.Z.OZTURK'ün "iyi iyi hadi sevindim sevindim" dediği, "keyfin yerinde dimi" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "Salı çarşambaya ikameti alıyorum" "ne zaman görüşelim seninle" dediği, M.Z.OZTURK'ün "şimdi yoğunum önümüzdeki hafta yapalım bari" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "tamam seçimlerden sonra zaten bir görüşelim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam" diyerek onayladığı, S.PEBZLEYİDZE'nin "tamam komutan" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam Muharrem oldu" dediği, Tape:3270, 24.07.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Saipir PEBZLEYİDZE arasındaki görüşmede özetle; S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamıaleyküm komutan" "ne zaman görüşelim" dediği, M.Z.OZTURK'ün " Muharremciğim şimdi yoğunum" "bu hafta işlerimi halledeyim de görüşelim" "bu hafta sonu Cuma günü telefonlaşalım" "ona göre ayarlayalım bari" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "tamam komutan" dediği, Tape:3271 05.08.2007 tarihinde MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile GÜLER KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; O sıralarda İtalya'da bulunan GÜLAY KÖMÜRCÜNÜN "BURADA YAŞAYABİLİRMİYİZ MEHMET, BEN TÜRKİYE'YE AİTLİK DUYGUMU KAYBETTİM " VE "ARTIK BEN HALK DÜŞMANIYIM" dediği MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN DE; "HUKUK HUKUK, DİLEKÇEM HAZIR. ŞU AN HUKUK KISMI BİTSİN. VATANDAŞLIKTAN ÇIKMAK İÇİN DİLEKÇEMİ GÖNDERCEM" şeklinde ki görüşmeden yapılan Milletvekilliği seçimi sonrası kendi siyasi fikir ve görüşlerini benimsedikleri siyasi partinin basan elde edememesi ve iktidara fikirlerini benimsemedikleri bir partinin gelmesi neticesinde artık Türkiye'de yaşanamayacağı ve Türk vatandaşlığından çıkarak yurtdışında yaşama düşüncelerinin olduğunu anlaşılmaktadır. Tape:3272, 10.08.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; G.KÖMÜRCÜ'nün "şey ne diyecem bir tane Tempo al" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam ne oldu ne var?" dediği, G.KÖMÜRCÜ'nün "Sen de varsın bir de ee Saygı ÖZTÜRK'ün özel bir haberi var Ergenekon ve Lobi diye bir şeyden bahsediyorlar" dediği, M.Z.OZTURK'ün -"tamam alıyım tamam" dediği, G.KÖMÜRCÜ'nün "uzun uzun sen de varsın" dediği.
Tape:3273 28.08.2007 tarihinde MEHMET ZEKERİYA OZTURK ile VEDAT YENERER arasındaki görüşmede özetle; MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN "...HA BU ŞUNU GÖSTERİYOR GELDİĞİMİZ NOKTA ŞUNU GÖSTERİYOR LAİKÇİLER VAR BİR KEMALCİLER VAR...." VEDAT YENERER'İN DE "...ORDUNUN İÇİNDE DİMİ..." şeklinde ki sorusuna "... EVET İKİNCİLER VAR İKİNCİ CUMHURİYETÇİLER BİR GÜLENCİLER VAR..." şeklinde ki devam eden görüşmede, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN "...O BUNAK İSTİFA ETMEZ ALGILAMAZ BİLE YANİ...", "....BEN KOMANDOYDUM DAĞLARDA DOLAŞTIM VEDAT YA HANGİ KÖPEĞİN EMRİ İLE GİTTİĞİMİ MERAK EDİYORUM, ŞİMDİ HANGİ SOYSUZUN EMRİ İLE GİTTİĞİMİ SORGULUYORUM DAHA ANLATABİLDİM Mİ...." Şeklindeki görüşmeden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Türk silahlı kuvvetlerine ağır hakaretlerde bulunduğu, Genelkurmay başkanına küfürler ettiği anlaşılmaktadır. MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK TAPELERİ: 24.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile X Şahıs arasındaki görüşmede özetle; Zekeriya'nm "Şeyi soracam sana ya. Bu Antep'te bir şey var petrol şirketi var. Emin Emin Dış Ticaret Petrol." "...Petrol yapmıyolar da, şeye mal veriyorlar Irak'a." "Colaturka falan gibi şeyler." "Ülker şeylerini" "Onu bi sorayım dedim. Sahiplerini tanıyor musun diye." "Ya da Barzani'nin böyle burdaki şeyleri var mı?" dediği, X Şahsın "Kendi büroları var Mersin'de, Antep'te ortakları var." dediği, Zekeriya'nm "İşte onu soruyorum işte. Onlar kim yani Mersin'deki ortakları abi şeyleri kim?" "...ya bi baksana şunlara bi." dediği, X Şahsın "Öğrenmeye çalışayım mı?" dediği, Zekeriya'nm "Valla sevinirim. Mersin'i de Antep'i de." "Tamam aklında olsun. Neçirvan'm bu neydi onun amcası Şıhzaman mıydı, Barzani'nin." "...onlara bi bak da, şeylere bak." "Öğrenmek istiyoruz." dediği, X Şahsın "... bulaşma ha." "MEDYADA GENE GÖZÜKME... tamam abim." dediği, 25.10.2007 tarihinde Güler _ KÖMÜRCÜ ile Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki görüşmede özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün "Buldun mu?" diye sorduğu, Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Evet evet buldum" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Yoksa yarın getireyim" dediği, Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Yok yok buldum canım gerek yok" ".. taksideyim şimdi" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Aklım sende" dediği, Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Ya tamam neyse kes şunları lütfen haa tamam" dediği, 26.10.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki görüşmede özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün "Çok başarılı çok beğendim" "Kurtlar Vadisini" "Yani ... yani işte bundan sonrasını uzatmaya gerek yok o Zafer yada Muzaffer karakterini derhal vatan haini çetecisi bunun söyleyip hepse göndermek lazım önümüzdeki ... bu ... sızdırılan bölümde aynı şekilde enselenip aynı hapse atılması lazım ki içerde bir birlerinin hesaplarını görsünler" "İşte orda söylüyor zaten bi Hüseyin diye bir karakter var Hüseyin denilen karakter kuvvetle muhtemel Mit'in içerisindeki bir grubun sızdırdığı karakter" diyerek diziden bahsettiği, Zekeriya ÖZTÜRK'ün de, Hüseyin ismiyle kendisine mesaj atmasının bu yüzdenmi olduğunu sorduğu, 26.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; Güler'in Zekeriya'ya Kurtlar Vadisi Pusu dizisindeki Hüseyin'e benzetildiğini söylediği, Zekeriya'nm ise "Peki sen bunları söylemeden önce. İşte bu şeyi izlemişsinde Kurtlar Vadisini. Muzaffer yok. Hüseyin bana niye, öyle benimsin Hüseyin
diye çekiyosun. Benim Hüseyinle ne ilgim var." Dediği, Güler'in "Ya açık konuşmak gerekirse, Hüseyin tiplemesini sana benzetmeye çalışıyolar." Dediği, Zekeriya'nm "Hüseyin'in ordaki rolü ne?" diye sorduğu, Güler'in "Söylüyorum ya Teşkilatın içerisine bir grubun sızdırması." "Zafer'in yardımcısı. Sonra diyorlar ki bak bunu sızdıranlar hakim olamazsak öldürür müsünüz? Öldürürürüz deniyor." Dediği, Zekeriya'nm "Kime diyolar bunu? Diye sorduğu, Güler'in "Hüseyin'e" dediği, Zekeriya'nm "Ya Muzaffere hakim olamazsak öldürür müsün diyolar? Dediği, Güler'in onayladığı ve "Şimdi bu böyle uzatılır. Senin Hüseyin olmadığını, kendin bilmiyor musun?" dediği, Zekeriya'nm "Ben Muzafferin yardımcısı olmadım ki hiç bi zaman." "... böyle bi konuda niye ...telefondan böyle yayın yapıyosun?" dediği, Güler'in "Allah Allah ne gerek yani, ben dizi film anlatıyorum." Dediği, Zekeriya'nm "YO DİZİ FİLM ANLATIYOSUN DA" "Bİ TARAFTAN İMA EDİYOSUN YANİ." Dediği, 26.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; Güler'in mail adresine gelen mailleri kastederek "Sapık okurlarım eksik." "Güler Hanım çok güzel gözüküyorsunuz. Tahlillerinizi de beğeniyorum. Aynı zamanda sizi sizinle..." "Tanışmak istiyorum. Bir meslektaş olarak iyi anlaşabileceğimize eminim ne dersiniz? Ulaş ÇELİKHAN." "Çeiikhan ulaş Çelikhan 72 hotmail.com" dediği, Zekeriya'nm "Hı yani çoluk çocuk ismi yani." Dediği, Güler'in "Canım yani öyle olması gerekiyo mu" dediği, M.Z. ÖZTÜRK' ün "Dedim ya o karşı tarafın şeyidir o" dediği, G.KÖMÜRCÜ' nün "Bıyığı terlememiş memur bey" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Yani memur olduğu belli canım işte yani" dediği, 26.10.2007 tarhinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; G.KÖMÜRCÜ' nün "Konuştun mu şeyle bilmem ne anneyle" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Yok daha konuşmadım ya" dediği, G.KÖMÜRCÜ' nün "Ya ne gerek var dimi oraya gitti geri zekalı" ".... televizyona" "Sen mi gariban ..." dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Hı bilmiyorum şey demişler ülkücülerin televizyonu falan demişler" "Tuncay'ı dinliyoruz şimdi Tuncay'da" "İşte Talabani üzerinden olayı değerlendiriyorlar" dediği, 28.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; "e@ D 8 @COK ÖFKELİYİM SANA VE SENİN GİBİ OYNAYAN BİR GRUBA. HEPİNİZ AYNISINIZ KANDIRDIĞINIZ KENDINIZSINIZ. REKABETİNİZ KENDİ İÇİNİZDE. ALLAH BELANIZI VERSİN. Gi" şeklinde mesaj gönderildiği, 15.11.2007 tarihinde M.Zekeriya ÖZTÜRK ile Tutkun..?' arasındaki görüşmede özetle; TUTKUN'un "Üstad şimdi kitaplar konusunda olumsuz bir durum var" "Çünkü sen beni biliyorsun yani ben dikkat ediyorum böyle şeylere" "Söz üzerine kurulu kimseye verme ben isim misim zikretmiyorum tabi de" "Bazı dostlarım var ya araştırma anlamında paylaşmak istedim diye sorduğumda biz hani kesinlikle istemiyoruz bunu falan dendikleri için peki dedim ben" "Yapacakta bir şey yok sen beni anlarsın yani" dediği, 15.11.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Tutkun...? arasındaki görüşmede özetle; Mehmet'in "Şeyi sorucam. O gün sohbetimiz de konuştuklarımızda hemfikiriz değil mi? Orda bir değişiklik var mı?" dediği, Tutkun'un "Hayır orda bir değişiklik yok. Şimdi ben süreci bekliyoruz biz yani." "Şu &on E-mail meselesi atmıştın ya." "Hı hı onda biraz zamanlamasını bekleyeceğiz."' "Doğru zamanda doğru işi
ry(U& ?'... ^EK^cb^7
yapayım diye de bekliyorum." "O yüzden kimseyle konuşmuyorum." "Onun dışında da bir sorun yok yani hiç problem yok." Dediği, Mehmet'in "O maille ilgili mi diyorsun?" dediği, Tutkun'un "Evet işte genel olarak ta söylüyorum sorun yok." Dediği, Mehmet'in "Tamam o zaman tamam. BEN O SÜRECİ ŞEY YAPIYORUM, DEVAM ETTİRİYORUM AYNI ŞEKİLDE, BİLGİN OLSUN YANİ." Dediği, Tutkun'un "Tamam tamam. Ben de yani biraz hareketlense ortalık şimdi pat diye söylesek." "HENÜZ OPERASYONUN NE OLUP OLMAYACAĞI BELLİ DEĞİL YANİ." Dediği, Mehmet'in "O MAİL DE Kİ O GİDİŞ KONUMUZ AYRI. ONUN DIŞINDA ÖBÜR ÖNEMLİ KONUYU DİYORUM. İLK KONUYU ONU DA BEN SÜRECİ BAŞLATIYORUM YANİ ŞİMDİ BİLGİN OLSUN YANİ." dediği, 18.11.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ/Kerem arasındaki görüşmede özetle; KEREM' in "İyidir iyidir, Memleketi toparlayabilecek miyiz Mehmetcim ... napacaz..." dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün" Yani siyahı artık yeşil olarak algılayan toplum nasıl... şey değişir" dediği, KEREM' in "Abi şimdi telefonlar dinleniyormuş onun için ben çok rahat konuşamıyorum" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün ".. çok doğru ... şey yapmıştım Güler'e bir soru göndermiştim espiri olsun diye içimizdeki kanaat önderleri" "Tahlillerini... onu öğrenmek istiyorum da o yüzden sordum yani" dediği, 23.11.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Kemal... arasındaki görüşmede özetle; KEMAL' in "Bu JİTEMDE herhangi bir tanıdığınız var mı sizin?" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Yok, şeyim yok yani" dediği, KEMAL' in "Ya bu Aydınlıkevlerden bir tane Binbaşı var bilgisayarm başında duran" "Bu bu ibnenin ben adını soyadını öğrenmek istiyorum ya" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Bilmiyorum hiç hiç bilmiyorum Aydmlıkevler'de mi?" "Yok hiç bilmiyorum ne oldu hayrola" dediği, KEMAL' in "Benim hakkımda araştırma yapıyormuş ta" "Tak telefonlarımı kapattı kendi de telefonlarını kapattı" "Hiç bir şekilde ulaşama ama adını soyadını bulamıyoruz, yani bilen var biliyo bilen insanda bana vermiyor" dediği, 29.11.2007 tarihinde M.Zekeriya ÖZTÜRK ile İbrahim..?/Tahsin..?' arasındaki görüşmede özetle; İBRAHİM'in "Binbaşı İbrahim, alo" "...burda Tahsin var, Baki var Ercüment var otuduyoduk işte eski günlerden falan" "İşte şöyledir böyledir, bilmem biliyorsunuz konuları komutanım" dediği, M.ZEKERİYA'mn "Televizyonlar gösteriyodur o derebaşları bilmem neleri boşaltılan köyler falan filan..." dediği, İBRAHİM'in "Valla komutanım şimdi o boşaltılan yerlere bişey söylesem yani belki sizde biliyorsunuzdur o derebaşınm oralara Van'dan bilmem nerden falan göçer möçer tipli herifler getirmişler" "Büsürü koyunlarını moyunlarmı getirmişler, bu AK PARTİLİ Van'lı manii adamlar oruspu çocukları büyük ihtimalle şey yaptılar teröristler aç kalmasın kışın harekat mareket yaparsak gitmediler galiba Kuzey Irak'a, ondan sonra orda yesinler diye koyun sürüsü getirmişler" "Yani o herif varya Van'lı adam varya Cemil ÇİÇEK Milli Eğitim Bakanı komutanım büyük ihtimalle o göndermiştir" dedikten sonra telefonu yanında bulunan TAHSİN'e verdiği, M.ZEKERİYA'mn TAHSİN'e hitaben "Valla gelecektim bu bayramda da, oo Gabar'da şehitler odluya" "Şey yapmadım burda basın bildirisi falan işte okutturdum hazırladım falan hala ben bu işlerle ilgileniyorum" dediği, 18.12.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki görüşmede özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün.JUsfeak ensteresan mesaj geldi de merak ettim şöyle diyor" "E-mail sevgili kardeşim'Güler işsizliğinden dolayı bir süre
sırtına yük olan Eşrefini borusana soktuk" "Borusana soktuk işsizliğinden dolayı sırtına yük olan Eşrefini borusana soktuk sana da geçmiş olsun" dediği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Eşrefini" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ya Kuşçubaşı Eşref tiplemesinden yola çıkıyor" dediği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "kapat tamam" "Kapat ya aman bokunu çıkarttılar vallahi nedir bunlar ya" dediği, 22.12.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; GULER'in "Hayatım arıyorum seni evden arıyorum burdan rahat konuşamıyorum tamam" dediği, 07.01.2008 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZÜRK ile İbrahim..? arasındaki görüşmede özetle; İBRAHİM' in " Komutanım siz mi aradınız beni", "Ali ERGİN, Ruşenle gidiyoz herkesi tanıyor", "Zaman gazetesinde mi yazıyorsunuz komutanım", dediği, MEHMET' in " Zaman ... düşmanlar söyler Zamanda yazıyo falan diye", "bu süreç bitmedi ya hiçbir yerde bişey yapmıyorum şimdi" " Kemdi internet sitem var orda", "bıktırdı bu ülke beni ya vallahi billahi", " ...çok garip bi ülkeyiz ciddi söylüyorum çok garip bi ülkeyiz", "bu ülkede hayat kadını standardmdaki fahişe standardmdaki ahlak dersi veriyor aileye" " Hırsız ülkeye şey dersi veriyo şerefsiz hırsız" " Dürüstlük dersini hiç Vatan Severlik veriyor", "popülizm için bu yükseliş için kariler için o sahte kariyer için yapılamayacak şey yok", " bunun böyle olacağını da biliyordunuz", dediği, İBRAHİM' in " Evet " dediği, MEHMET' in " Tuncay ÖZKAN sen kimsin ya Hulki CEVİZOĞLU sen kimsin ya, kimsin öbür televizyon sen kimsin ya, hainler var bide hayin orospu çocukları akademisyenler var" "Biz olma olamanıız gerektiği için böyle olduk" dediği, İBRAHİM' in " Silopi ye geliyorum burda herkes voleyi vurmuş", " Jeeple geziyor Mercedesle geziyoruz biz" dediği, MEHMET' in " Selamlarımı söyle Ruşen'e"," canına okuyacam onun son dönem için tamam" dediği, 09.01.2008 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ/M.Zekeriya ÖZTÜRK ile Alev TÖRÜNER arasındaki görüşmede özetle; Görüşmenin başında Güler KÖMÜRCÜ Alev TÖRÜNER ile karşılıklı sohbet ettikten sonra Güler'in telefonu yanında bulunan M.ZEKERİYA ÖZTÜRK'e verdiği, ALEV'in M.ZEKERİYA ÖZTÜRK'e hitaben "Biz öğlen yemek yedik hanımlar bu Atatürkçü Düşünce Derneğinin şeyi Yeniköy Şubesine üye kaydediyorlarmış bizim arkadaşlar onlarda" "Bugünde onların en yüksek başındaki Orgeneral kim" dediği, M.ZEKERİYA'nın "Şener Eruygur Paşa" dediği, ALEV'in "Kaç milyonda iki yiz kırk kişiyiz diyo şey iki yüz kırk bin kişiyiz diyo ayıptır yani diyo" dediği, M.ZEKERİYA'nın "Doğruda ama birazcık o zaman şikayet ediyorlarsa dışarıyı bi dinlesinler kulak versinler ne oluyo İşçi Partisinin arka bahçesine döndü orası" "E tabi yani bu yıllardır bilmen gerçek bu" "Asker İşçi partisi o yüzden zaten orayı arka bahçe haline getirdi geliyor onlardan iki kelime öğreniyor gidiyo Aydmhkta yazıyo Ulusal kanalda yayınlıyor" "Onlar gibi düşünen adam oluyor askerlerde oraya sinek gibi üşüşüyo yani emeklileri" "Yani acayip bir döngü yarattılar Masonik bir yarım bir yaklaşım bile olabilir yani orda" "Ha yani nedir Atatürkçü Düşünce Derneği ben bir kısımmı gördüm Ankara Hiltonda Tuncay Özkan geliyodu Cumhuriyet Kadının olarak çıkmışlar yaşa Tuncay hoşgeldin iyiki geldin iyiki sen varsın sen olmazsan biz mahvolmuştuk diye sloganlar atıyolardı" dediği, ALEV'in "Zaten biliyosun ADD İnglizcede ADD Dikkat Dağınıklığı ,Dikkat Bozukluğu demek hastalık adı" dediği, M.ZEKERİYA'nın "Doğru söylüyosun yani öyle ... Allahtan Halk ingilizceyi bilmiyor" "Çok kişinin haberi yok yo bayrak hareketinde olay böyleydi zaten Tuncay Özkanın militer şeyleri geldi paramiter güçleri geldi" "Koruma halkası oluşturdular CHP ile ADD ile falan böyle yani buraya hizmet ediyor artık..." dediği, „"
_ 09.01.2008 tarihinde M.Zekeriya ÖZTÜRK/Güler KÖMÜRCÜ ile Alev TÖRÜNER'arasındaki görüşmede özetle; GÜLER'in ALEV'e hitaben "...Yaman'a şey göndereceğim Çetin Doğan paşanın çok güzel bir analizi var onu göndereceğim e-mail atacağım" "...çok güzel bir analiz göndermiş bayılacaksın, önümüzdeki sene 3.Dünya Savaşı bekliyorum diyor" dediği, 11.01.2008 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki görüşmede özetle; GÜLER'in "Hani biri vardı bana mesaj atmıştı hatırlıyor musun birinin davetinde görmüştüm Sizi yakından tanımak istiyorum diye" "Şimdi aradı biraz önce Güler dedi sana bir şey söyleyeceğim dedi söyle dedim bak söylemiştim dedi seni yakından tanıyacağım paylaşacak çok şeyimiz olacak diye artık rahatlıkla olacak çünkü hakkımda soruşturma başlatıldı bende bugün emekli olmaya karar verdim ayrılıyorum dedi" "O Jeopolitikte yazıyormuş oradaki yazıları jeopolitikte" "Oradaki yazıları kamu düzenini bozucu bozulduğu için şey Savunma bakanlığı tarafından soruşturma başlatılmış" "Tanışacaksınız kamu düzenin bozucusu olarak" "Nerden acaba rüşvet falan mı diyosun" dediği, M.ZEKERİYA'nm "Yok Yakın temastan" dediği, GÜLER'in "Bence de .. öyle tahmin ettim siyasallaşmak demek istiyorsun değil mi" dediği, M.ZEKERİYA'nm "Tabi canım" "AKSAK TİMURLA YAKINLAŞMAKTAN" dediği, 13.01.2008 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile M.Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki görüşmede özetle; GÜLER'in "...Dinç Bilgin açıklıyo yine bütün manşetleri bize Paşalar attırırdı Sabahta" dediği, M.ZEKERİYA'nm "İyi aferim güzel Paşalarda attırmasaymış" dediği, GÜLER'in "Her neyse canım bişey okudum paylaşıyorum ..." dediği, M.ZEKERİYA'nm "Salak adam" "Paşalar da ondan salak" dediği, GÜLER'in "Hayır öyle bişey olduğunu zannetmiyorum çamur atıyo demek istiyorum" dediği, M.ZEKERİYA'nm "neyse durup dururken atamazsın yani" "O Paşalar zaten Eks şimdi canım" dediği,
e-Diğer şüpheli ve tanık beyanları Kuddusi OKKIR isimli şahıs İlimiz Kadıköy İlçesi 19 Mayıs Mahallesi Ş.Günaltay Caddesi Özgür Kule Apt No: 196 d:9 sayılı ikametinde yapılan aramada elde edilen cd'lerin incelenmesi neticesinde 86 ile numaralandırılmış cd içerisinde; 1-DÜZELTİLECEKLER DOSYA İÇERİSİNDE, ÖZEL KLASÖR İÇERİSİNDE; "ZEL 001, ÖZEL 002, ÖZEL 003, ÖZEL 004, ÖZEL 005, ÖZEL 006, ÖZEL 007, ÖZEL 008 isimleri ile numaralandırılmış word belgeleri ve TÜRKAN SAYLAN hakkında word belgesi ile ilgili olarak alman ifadesinde; "...M.Ö olarak bahsettiği şahsın Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK olduğunu, kendisini tanımadığını, Çanakkale'den arkadaşı Nadide ALTIN'm kendisinden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü araştırmasını istediğini, kendisinin bu nu kabul etmediğini Nadide'den ısrarla araştırma yapmasını isteyen mesajlann gelmeye başlamasıyla basından birkaç arkadaşına sorduğunu, bu arada DANIŞTAY cinayetinin olduğunu, Nadide ALTIN'm kendisini arayarak Zekeriya ÖZTÜRK'ün gözaltına alındığını fakat ne için alındığını çevresinden öğrenmesini söylediğini, kendisinin panik olduğunu ve polisin kulağına gitmesinden korktuğunu, Nadide ALTIN isimli arkadaşım devamlı olarak kendisini arayarak Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün göz altındayken kendi isimlerini verip vermediğini öğrenmeni istediğini, bunun sebebinin ise Danıştay cinayetinin işlendiği gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Nadide ALTIN ve Sevilay DÜZGÖREN isimli şahısların Muzaffer TEKİN'in ofisinde olduğunu. Zekeriya ÖZTÜRK'ün ifadesinde Nadide ve Sevilay'm sisimlerinin geçmediğini öğrenerek şahıslara söylediğini,
Nadide ALTIN'm Mehmet Zekeriya OZTURK'ün MİT teşkilatında çalıştığını büyük önemli görevler üstlendiğini söylediğini, Behiç GÜLCİHAN ile arkadaşı Nadide için Zekeriya ÖZTÜRK'ün özel hayatı ile ilgili bilgi almak maksadı ile buluştuğunu, Behiç'in Danıştay olayından başlayarak bilgi verdiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisiyle röportaj yapmak istediğini, Muzaffer TEKİN'in ve bütün iplerin kendi elinde olduğunu Behiç'e söylediğini, Muzaffer TEKİN'in bittiğini, kendi devrinin başladığını, o yüzden kendisiyle röportaj yapmasını istediğini böylece Behiç'in ve kendisinin patlama yapacağını söylediğini, Ayrıca Behiç GÜLCİHAN'm Muzaffer TEKİN'in nüfus cüzdanının Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'te olduğunu bu sırada Oktay YILDIRIM'da orada bulunduğunu, Behiç GÜLCİHAN'm yine kendisine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN intihar ettikten sonra kendisini onu yaralı olarak bulduğunu ve bütün kanallara ve gazetelere cep telefonundan haber verdiğini, reklâmını yapmaya başladığını söylediğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisini araştırdığını öğrenmesi üzerine Gazi GÜDER'den yardım istediğim, Gazi GÜDER'in Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanımadığını ancak Kuddusi OKKIR'm tanıdığını herhangi bir olumsuzluk durumunda gerekli cevabı vereceklerini söylediğini, daha sonra emaillerde kendisine iltifat ettiğini ve karıncalar ordusunda aktif olarak çalışması gerektiğini, küçük bir örgütlenme ile Türkiye'nin her yerine ulaşıp herkesi aydınlatacağını söylediğini beyan etmiştir. Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün Emniyette Alman ifadesinde; Oktay YILDIRIM isimli şahsın tutuklandığı gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisinden Oktay YILDIRIM'm avukatının telefonunu istediği, bundan başka görüşmesinin olmadığını beyan etmiştir. Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in Emniyette Alman ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ajan provakatör olduğunu, Mehmet EYMÜR'e bağlı olarak çalıştığını, geçmişte Hıristiyan yapılarak kiliselere sokulduğunu, ajan olarak kullanıldığını, cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığını ve devamlı yalan söylediğini, Ordudan istifaya zorlanmış ve çıkartılmış emekli subayım diyerek 3-4 sene evvel bir süre ulusal kanalda çalıştığını, karışık işler çevirdiğini, ulusal kanala birkaç kez silahlı girmeye çalışması nedeniyle birkaç ay çalıştıktan sonra işten atıldığını beyan etmiştir. "Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinde çalıştımı? Çalıştı ise hangi yıllarda ve hangi görevlerde çalıştı? Bu şahsı kimin referansı ile aldınız?" şeklinde sorulduğunda; "Yukarıda belirttim. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK emekli binbaşı diye kendini tanıtarak, ulusal kanalda çalışmak için başvurmuş, arkadaşlanmız yaptıkları mülakat sonunda subay emeklisi olmasına da güvenerek işe almışlar. Fakat çok kısa zamanda çok sık yalan söylediği binaya silahla girmek istediği ve cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığı ve geçmişte hıristiyan olarak kiliselere gittiği tespit edilince birkaç ay sonra işten atıldı. Silahla binaya girmek için birkaç teşebbüste bulunması da şüpheleri yoğunlaştırdı. Bir kışkırtıcı ajandır. Aydınlık dergisinde kapak yapılmıştır. Ordudan istifaya zorlandığı saptanmıştır." Dediği, "Siz ifadenizin başlangıcında, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK için "ajan provokatör olduğunu, Mehmet EYMUR e bağlı çalıştığını söylediniz. Siz yakalandıktan sonra ikametinizde yapılan aramada, kapağında "MASONIK BILDIRBERG ÇETESİ" yazan (76) sayfadan oluşan kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu belgenin kapağı üzerine el yazısı ile mavi tükenmez kalemle "30 Mart 2000" "Eroğin trafiği S. 60" ibaresinin yazılı olduğu, belge içersindeki bazı sayfalardaki satırların mavi tükenmez kalemle altlarının çizildiği görülmüştür, __ - ,,r
ERGENEKON soruşturması kapsamında daha önceden yakalanan ve sizin ajan provokatör diye belerttiğiniz Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ün ikametinde yapılan aramada, aynı belge yani kapağında "MASONİK BİLDİRBERG ÇETESİ" yazan ve (76) sayfadan oluşan, kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu belgenin kapağı üzerinde de "30 Mart 2000" "Eroğin trafiği S. 60" yazdığı, yazı karakterinin aynı olduğu fakat bunun fotokopi olduğu, ayrıca Mehmet Zekeriya ÖZTURK den çıkan belgenin içeriğindeki sayfalardaki altı çizili satırların da sizdeki belgelerle birebir eşleştiği, fakat Zekeriya ÖZTURK teki belgelerin fotokopi olduğu görülmüştür. Dolayısıyla Mehmet Zekeriya ÖZTURK ten çıkan belgeler, sizden çıkan belgelerden fotokopi edilerek temin edildiği anlaşılmaktadır. Diğer bir dikkat çekici hususta, yakalanan Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramada da, aynı belgenin bulunduğu, ancak belgenin üzerinde diğer iki belgede bulunan el yazısının olmadığı görülmüştür. ifadenizde Mehmet Zekeriya ÖZTURK'ü ajan provokatör olarak suçlamanıza rağmen, sizde aslı bulunan bir belgenin, fotokopisinin bu şahısta çıkmasını nasıl açıklıyorsunuz? " şeklinde sorulduğunda; "Bahsettiğiniz metin fotokopi ile çoğaltılmış bir kitaptır. Bu kitabı mafyokrasi kitabımı hazırladığım zaman Aydınlık arşivinden mafyaya ilişkin diğer kitaplarla birlikte aldım. Şimdi hatırlamıyorum, fakat üzerindeki notlar ve altı çizilen yerler benim kalemimden çıkmış olabilir. Kitabı alırken bir nüshasının aydınlık arşivinde kalması ve bir başvuru kitabı olarak yararlanılması için bıraktım. Nitekim mafya haberlerinde bu belge muhabirlere verilen başlıca kitaplar arasındadır. Zekeriya ÖZTURK konuya ilişkin bir haber yaptığı zaman kendisine verilmiş olması gerekir." Şeklinde dediği, "Mehmet Zekeriya ÖZTURK Danıştay saldırısı olayı ile ilgili alınan ifadesinde; 2002 yılında sizinle tanıştığını, danışmanlığınızı yaptığını, 2 yıl kadar yanınızda kaldığını, işçi partisinin Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve kontrolünde olduğunu, ayrıca Doğu PERINÇEK'in yani sizin daha çok Rusya ve Çin istihbaratlarıyla yakın ilişki içersinde olduğunuzu, onlar tarafından yönlendirildiğinizi, ayrıca Alman ve ingiliz istihbaratlarıyla da diyaloglarınızın olduğunu beyan etmiştir. Bu iddialarla ilgili ifadenizi veriniz. " Şeklinde sorulduğunda; Mehmet Zekeriya ÖZTURK hiçbir zaman benim danışmanım olmadı. Danışmanlarıma bakılırsa hangi nitelikte insanların bu işi yapabilecekleri görülür. Danışmanlarım üniversite hocaları, yüksek rütbeli subaylar, bürokraside yüksek görevler yapmış insanlar, emniyet müdürleri gibi seçkin şahsiyetlerdir. Başka devletlerle ilişkiler konusundaki iftiraların hepsi ancak kışkırtıcı ajanların görev üstlenerek yapabilecekleri suçlamalardır. Ben 40 yıldır Amerika önünde boyun eğmeyen, Lozanda pariste berlinde bu milletin başının dik tutmasına önderlik eden, vatanımızın ayrılmaz parçası olan güneydoğuda Türk bayrağını dalgalandıran partinin başkanıyım. İşçi partisi hiçbir devlet ve örgüt tarafından kontrol edilemez. Kendi karar organları vardır. Türk devleti dahi işçi partisini yönetemez. Hele yabancı devletler tarafından yönetilmek bizim için en ağır suçtur ve şerefsizliktir. Beni bütün Türkiye bilir, vatanımın ve devletimin bağımsızlığı ve bütünlüğü için en önde mücadele eden ve 40 yılllık hayatımda karakter ve kişiliğimi ispatlamış bir adamım. Hiçbir devlet benim üzerimde etkili olamaz. Bu tür ilişkilerimin olmadığını en iyi Türkiye'nin güvenlik örgütleri bilir. Onlara sorarsanız gereken cevabı alırsınız. "Mehmet Zekeriya ÖZTURK aynı ifadesinin devamında Doğu PERINÇEK'in yani sizin son dönemlerde asker kanadına yakın görünmek^ için TSK 'nın stratejilerine benzer politika ürettiğini, Doğu PERINÇEK ve lider grubunun 2003 yılından itibaren TSK'nın
yanında gözükmesinin gerçek sebebinin mevcut siyasi yapının dağıtılarak mecliste kendilerine birkaç sandalye edinmek olduğunu, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle beklediğini, TSK'nın darbeyi yapamadığı için ağır bir dille eleştirildiğini, İşçi Partisi ve Doğu PERINÇEK'in mevcut illegal orijinli alt yapı kadrolarıyla bir eylem yaptırabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Av. Alparslan ARSLAN'ın siyasi görüşünün Doğu PERINÇEK'in son dönem politik açılımlarına ters düşmediğini, Alparslan ARSLAN ve benzeri şahısların Perinçek için profil ve eylemsel yapılarının tercih sebebi olduğunu. Doğu PERINÇEK'in istek ve amaçlarına ulaşmak için her yolu deneyebileceği bir yapıda olduğunu beyan etmiştir. * Bu iddialarla ilgili ifadenizi veriniz. " Şeklinde sorulduğunda; Bütün bu suçlamaları Türk Milleti, milletimizin önde gelen kurumlan, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı değerlendirecek birikim ve yeteneğe sahiptir.dediği. Şüpheli EMİN GÜRSES'in Emniyette Alman ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yakalanan bombalardan sonraki bir beyanatıyla ilgili kendisini telefonla aradığını, Telefonda bana demeci hakkında teksip gönder diye tehditvari bir görüşme yaptığını, bir defada bir açılışta Orgenaral Necati ÖZGEN ile görüşürken yanlarına geldiğini, Necati ÖZGEN'in Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü kaba saba konuşmasından dolayı yanından kovduğunu, bundan başka hakkında medyadan bazı bilgiler edindiğini, Zekeriya ÖZTÜRK hakkında şüpheli şahıstır ifadesini çok duyduğunu, Zekeriya'nm farklı kimlikler taşıdığını onu tanıyanlardan duyduğunu beyan etmiştir. Şüpheli FERİT İLSEVER'in Emniyette Alman ifadesinde; "Zekeriya ÖZTÜRK'ün birkaç hafta Ulusal kanala gelip gittiğini, daha sonra şüpheli hareketlerinden dolayı atıldığım, Kamuoyundaki beyanlarından dolayı Doğu PERİNÇEK ve İşçi partisi tarafından kendisine Şişli Adliyesinde dava açıldığını, davanın halen devam ettiğini beyan etmiştir. Şüpheli FİKRET EMEK'in Emniyette Alman ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü devre arkadaşı olarak tanıdığını, 1987 yılında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte İsparta Eğirdir Komando Okulunda beraber kurs aldığını, Zekeriya'nm kursta sakatlık geçirerek kursu bitiremeden ayrıldığını, bu tarihten sonra bir daha kendisini görmediğini beyan etmiştir. Şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün Emniyette Alınan ifadesinde; Zekeriya ÖZTÜRK'ü yaklaşık bir buçuk yıldır şahsen tanıdığını, kendisinin erkek arkadaşı olduğunu, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisine Muzaffer TEKİN ile görüşmediğini, bütün arkadaşlıklarının bittiğini ve noktalandığını, sebebinin ise çeşitli anlaşmazlıklar olarak söylediğini, Zekeriya ÖZTÜRK ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinin çoğunun espiri, özel görüşme, hatırlamadığı ve bilmediği şeklinde cevap verdiği anlaşılmıştır. Şüpheli HABİB ÜMİT SAYIN'm Emniyette Alman ifadesinde; Soruşturma kapsamında daha önce yakalanarak hakkında adli işlem yapılan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ÜN hitachi marka -30031657007 seri numaralı laptopunun yapılan incelemesinde; sizin Doğu PERİNÇEK'e 4 mart 1997 tarihinde yazmış olduğunuz yeni kemalist devrim yapılması konularını içeren doküman ele geçirilmiştir. Bu doküman ve içeriği hakkında detaylı bilgi veriniz. Şeklinde sorulduğunda Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü yaklaşık,,3-4 yıl önce bir çay bahçesinde Behiç GÜRCİHAN vasıtasıyla tanıdığını, Zekeriya'nm deh saçması bir takım iddialarının olduğunu,
bir daha kendisiyle görüşmesinin olmadığını, Zekeriya OZTURK'den elde edilen Doğu PERİNÇEK'e 4 mart 1997 tarihinde yazmış olduğu Kemalist Devrimin yapılması konulanm içeren dokümanı Zekeriya ÖZTÜRK'e kendisinin vermediğini beyan etmiştir. Şüpheli HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN'm Emniyette Alınan ifadesinde; Zekeriya ÖZTÜRK ile yapmış olduğu röportaj ile ilgili Kuddusi OKKIR'm bilgisayanndan çıkan bilgilerin ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR ile yapmış olduğu sohbette yazılı hale getirilen metnin bazı doğulan içermekle beraber yalan ve yanlışlarla dolu olduğunu, Asuman'm iki kişi arasında geçen bir sohbeti çarpıtarak yazılı hale getirerek bunu şahsı ile ilgili olmayan üçüncü şahıslara yollamasının ne mantıki ne de hukuki bir gerekçesinin olmadığını, metin ile ilgili gerçek ve doğru bilgilerin "Muzaffer TEKİN intihar etmeden bir gece önce bir gece sonra" başlıklı yazısında bulunduğunu, olayın aslının Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN adına kendisiyle röportaj yapmak istediğini, kendisinin de hangi sıfat ile röportaj yapmak istediğini sorması üzerine Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN'in en yakın silah arkadaşı olduğunu söylediğini, bunun üzerine kendisinin sen Muzaffer TEKİN'den en az 10 yaş küçüksün onun en yakın silah arkadaşı olmana imkan yok dediğini,. Muzaffer TEKİN ile tek bir şartla röportaj yapacağını söyleyerek yazılı olarak Muzaffer TEKİN'e soracağım sorulan verebileceğini, sorulan Muzaffer TEKİN'e götürmesini ve el yazısı ile cevaplar geri getirmesini istediğini, aksi takdirde Muzaffer TEKİN adına kendisiyle röportaj yapıp töhmet altında kalamayacağını söylediğini, bunun üzerine Zekeriya ÖZTÜRK'ün cebinden Muzaffer TEKİN'in kimliğini çıkartarak gösterdiğini, bu hareket karşısında kendisinin masada bulunan şahıslara ben bu noktadan sonra Muzaffer TEKİN'in sağlığından endişeliyim dediğini, daha sonra Zekeriya'ya Muzaffer TEKİN'in kimliğinin kendisinde ne aradığını sorduğunu ve tartışmaya başladıklannı, ardından Zekeriya ÖZTÜRK'ün sitesinde bulunan köşesini çıkartmasını istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini ve bulunduğu ortamdan aynldığmı, Asuman ÖZDEMİR ile Kadıköy'de Epsilon Cafede gündüz vakti buluşarak 2-3 saat oturup sohbet ettiklerini, bu sohbet esnasında Asuman'm M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün evli olup olmadığını, sevgilisi olup olmadığını sorduğunu, bu buluşmanın Danıştay Saldınsmdan sonra gerçekleştiği için gündem de Danıştay saldmsınm olduğunu, Asuman'a Zekeriya ÖZTÜRK'ün bütün kanallara ve gazetelere haber verdiğini dolaştığını anlattığını, bildiği kadanyla da evli olduğunu anlattığını, Asuman ÖZDEMİR'in kendisine Zekeriya ÖZTÜRK'ün arkadaşı ile beraber Muzaffer TEKİN'in ofisine yakın bir yerde ofis tuttuğunu söylediğini, kendisinin de bütün bu yaşananlara rağmen Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN ile bağlantısını koparmayacağını koparmamaya çalışacağını söylediğini, Danıştay olayı sonrasında Zekeriya ÖZTÜRK'ün bu olayın medyaya yansıyışı ile ilgili oynadığını düşündüğü role dair yazı yazdığının doğru olduğunu, Zekeriya ÖZTÜRK'ün Danıştay olayının öncesine kadar kendi sitesinde köşe yazısı yazdığını, Oktay YILDIRIM'm yazdığı yazılann Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu, ortak bir çalışmanın söz konusu olamadığını, kendisine göre Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilerek veya bilmeyerek Muzaffer TEKIN'i medya da Kaçak Yüzbaşı olarak lanse edilmesine dolayısıyla TSK'ya yönelik yaratılmak istenen komu oyunun oluşturmasında rol oynadığını beyan etmiştir. Şüpheli Hüseyin GAZİ OGUZ'un Emniyette Alman ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile bir kez Pendik Palmiye kafe restaurantta aynı ortamda bulunduğunu, samimiyetinin olamadığını beyan etmiştir. Şüpheli KUDDUSİ OKKIR'm Emniyette Alman ifadesinde;
Ankara'ya Vatan Sever Güç Birliği Derneği toplantısına gittiklerini, Ankara gezisinin kendisi için hayal kırıklı olduğunu, bunun nedeninin ise dernek dergisinde ve broşürde anlatılardan çok farklı bir ortam gördüğünü, bu görüşü diğer arkadaşlarının da paylaştığını, Ankara gezisinden sonra da ilginç bir durumun ortaya çıktığını, İstanbul'da tanışdığı arkadaşları ile Ankara da ki dernek ile işbirliği yapmak üzere tanıştıklarını, bu dernek ile ilişkilerinin kalmaması üzerine sadece birbiri ile tanışan arkadaşlar haline düştüklerini, yaz başında İstanbul ilindeki arkadaşlar ile dostluk ve arkadaşlar sınırlarını aşmayan piknik gezileri ve Hüseyin Görüm'ün işyerinde buluştuklarını, bu buluşmalara zaman zaman farklı arkadaşlarında gelip gittiğini, bu toplantılara Muzaffer Tekin, kendisi, Hüseyin Görüm, Rafet ve Can Albay, Zekeriya ÖZTÜRK ve şu an ismini hatırlayamadığı birçok insanın gelip gittiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Vatansever Güç Birliği Derneği vasıtası ile tanıdığını, ancak samimi olmadığını, hatırladığı kadarı ile Muzaffer TEKİN isimli şahsın bürosunda tanıştığını, yaklaşık birkaç ay görüşmüşlüğünün olduğunu, herhangi birisinin tanışmalarına aracı olmadığını, Danıştay saldırısı olduğu esnada Muzaffer TEKİN isimli şahsın yanında olmadığını, Muzaffer TEKİN'in intihar etmesi ve hastaneye kaldırılması konusunda bir bilgisinin olmadığını, İsmail PAKER, M. Zekeriya ÖZTÜRK, Ertaş GİRAY, Rafet ARSLAN( Rafet Paşa olarak bilirim) isimli şahıslar ile 2004 yılında daha önceden bahsettiğim gibi Vatan Sever Güç Birliği İstanbul şubesi çalışmalarında ve sonrasında tanıştığını ve 2-3 aylık bir görüşmesinin olduğunu beyan etmiştir. Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK'ün Emniyette Alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN ile olan tanışıklığının 1982 yılında Tuzla piyade okulunda başladığını, kendisinin bölük komutanı olduğunu, kendisinin Astsubay olmasına yardımcı olduğunu, 1984 yılında mezun olup Kars iline gittikten sonra 1998 yılına kadar kendisini ile hiç görmediğini ve irtibatının da olmadığını, 1998 yılında emekli olup İstanbul iline geldiğinde kendisi ile Kadıköy ilçesi Akbank şubesinde tesadüfen karşılaştığını, o sıralar Muzaffer TEKIN'in fueloil satış işleriyle uğraştığını, oturduğu apartmanın yöneticisi olması nedeniyle apartmana yakıt almak için kendisiyle görüştüğünü, bu görüşmelerin komutanı olması hasebiyle artık rutin olarak devam etmeye başladığmı,2006 yılında meydana gelen Danıştay saldırısında Muzaffer TEKİN'inde isminin karışmasıyla aranmaya başlaması üzerine kendisinin Beykoz ilçesi Çavuş başında bulunan evine geldiğini, fakat arandığını ve yarın gidip savcılığa teslim olacağını gece geç saatlerde söylediğini, sabah kalkıp markete alış verişe gittiğini geri döndüğünde Muzaffer TEKİN'in intihara teşebbüs ettiğini ve kanlar içerisinde yattığını, kendisinin hemen hastaneye ve Güvenlik kuvvetlerine haber verdiğini, kendisini tek başına taşıyamayacağı için akşam Muzaffer TEKİN ile birlikte eve gelen fakat gece evden ayrılarak giden binbaşı emeklisi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ü ve Yurdakul ÇAGMAN'ı ( elektirik işleriyle uğraşan esnaf) telefon ile arayarak olayı kısaca anlattığını, 15-20 dakika sonra şahısların geldiğini ve Muzaffer TEKİN'i Acıbadem hastanesine kaldırdıklarını, bu intihar ve Danıştay saldırısı olayları ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında serbest bırakıldıklarını, bu olaydan sonra Muzaffer TEKİN ile olan ilişkilerini sınırladığını, çünkü yaşanan olayları çözemediğini, manevi olarak yıprandığını ve ticari hayatının çok büyük zarara uğradığını, bundan sonra meydana gelen hiçbir olayda Muzaffer TEKİN ile bir araya gelmediğini, Muzaffer TEKİN'in Cumhuriyet mitingleri ve bir çok sivil toplum olaylarına gittiğini basından takip ettiğini beyan etmiştir. Şüpheli FİKRİ KARADAĞ'ın Emniyette Alınan ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsı Muzaffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosuna Muzaffer TEKİN'in yanma gidip gelirken gördüğünü, kendisinin subay olduğunu söylediğini, şahısla özel olarak görüşmüşlüğünün olmadığım, beyan etmiştir.
Şüpheli METE YALAZANGIL'in Emniyette Alınan ifadesinde; "Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü 2006 yılında Muzaffer TEKİN'in ofisine uğradığında gördüğünü, Muzaffer TEKİN'in Zekeriya ÖZTÜRK'ü emekli binbaşı ve şu anda bir dergide köşe yazarlığı yaptığını söyleyerek tanıştırdığını, kendisi ile başka bir görüşmesinin olmadığını beyan etmiştir. Şüpheli MUAMMER KARABULUT'un Emniyette Alınan ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsı tanımadığını beyan etmiştir. Şüpheli RAFET ARSLAN'ın Emniyette Alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN'in 2006 yılında Zekeriya ÖZ'ü emekli bir subay ve Önce Vatan Gazetesinde gazeteci olarak kendisi ile tanıştırdığını, Zekeriya ÖZTÜRK ile birebir dostluğu ve arkadaşlığının olmadığını, Danıştay saldırısının olduğu akşam Muzaffer TEKİN, Zekeriya ÖZTÜRK, İsmail PAKER ve kendisinin birlikte Fenerbahçe Orduevinde yemek yedikleri sırada Muzaffer TEKİN'i eşinin aradığını ve kapıda polis olduğunu söylediğini, daha sonra Muzaffer TEKİN'in Polisin arama yapmak için evine geldiklerini söyleyerek ayaklandığını, bu esnada Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'in komutanım sen dur biz bir bakalım diyerek Muzaffer TEKİN'in evine gittiklerini, yaklaşık iki saat sonra eski Sarıyer savcısı Ertaç GİRAY ile birlikte geri döndüklerini, konunun Danıştay'a yapılan saldın ile ilgili olduğunu ve Muzaffer TEKİN'in bu olayla ilişkilendirildiğini söylediklerini, bunun üzerine Muzaffer TEKİN'in nasıl böyle bir şey olur, en ufak bir adım geçse canıma kıyarım dediğini, beraber Muzaffer TEKİN'in sakin olması için uyardıklarını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda arama karan verildiğinin anlaşılması üzerine avukat Ertaç GİRAY'm yann ben bu konuyu öğrenir savcıya götürür ifadeni veririz dediğini, daha sonra kendisinin eve gittiğini, Muzaffer TEKİN ise o gece kalmak için Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün evine gittiğini, Muzaffer TEKİN'in intihar girişiminde bulunduğunu kendisine Yurdakul isimli bir şahsın verdiğini,Muzaffer'in yanında olduğunu ve durumunun iyi olduğunu söylediğini, kendisinin Muzaffer'i derhal hastaneye getirmelerini söylediğini, ve buluşma yapmak üzere harekete geçtiğini, Muzaffer'in ağabeyinin Muzaffer'i Acıbadem hastanesine götürün dediğini, yolda Muzafferi getiren Citroen marka aracı kullanan Yurdakul isimli şahısla buluştuğunu, Muzaffer'in aracın arka koltuğunda yattığını gördüğünü, aracı getiren Yurdakul isimli şahsa hemen Acıbadem hastanesine çekmesini söylediğini, Hastaneye gelir gelmez Muzaffer'i acil müdahale yapmak üzere içeri aldıklarını, Hastane'de gerekli tedavisinin yapıldığını beyan etmiştir. Şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE'nin Emniyette Alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN, Mete YALAZANGİL, Rafet ARSLAN, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıslan tanıdığını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Muzaffer TEKİN'in ofisinde birkaç kez gördüğümden dolayı emekli subay ve gazeteci olarak tanıdığını, kendisi ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir. Şüpheli SERHAN BOLLUK'un Emniyette Alman ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanıdığını, tarihten üç yıl kadar önce Ulusal Kanal Haber Merkezinde üç ay kadar çalıştığını, kendisini Emekli Binbaşı olarak tanıttığını, bir takım şüpheli hareketleri olduğunu saptadıklannı, çalışanlara 10 değişik kimlik gösterdiğini ve kendisinin aslında binbaşı değil yüzbaşı olduğunu öğrendiklerini, çok tutarsız ifadelerinin olduğunu, bunun üzerine kendisini işten çıkardıklarını,'Danıştay suikastin de adınım geçmesi üzerine Zekeriya ÖZTÜRK ile ilgili Aydınlık Dergisinde ajan provokatörü sıfatıyla kapak
ö— /---->
770 " -'
'
_
f
r /»tâ* • <^W^ //U
• *>
<—-
haberi yaptıklarını, Ergenekon soruşturmasında da şahsın adının geçmesi üzerine yine aynı şekilde ajan provokatörü olarak kapak haber yaptıklarını, Zekeriya ÖZTÜRK'ün işten atıldıktan sonra MİT'e gidip İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi aleyhinde uzun uzun ifadeler verdiğini bildiğini beyan etmiştir. Şüpheli SEVGİ ERENEROL'm Emniyette Alman ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü bir iki kez basın açıklamalarına katılmasından dolayı tanığını beyan etmiştir. Şüpheli VEDAT YENERER'in Emniyette Alınan ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün 2005 yılında önce Vatan Gazetesinde köşe yazılan yazdığı dönemde kendisini aradığını ve emekli asker olduğunu, Doğu ve Güneydoğuda aktif olarak terör üzerine çalıştığını anlattığım, kendisinin de Önce Vatan Gazetesinde yazdığı köşe yazılarını kendisine ait internet sitesinde yayınlayabileceğini söylediğini, daha sonra şahsın yazılarını yayınladığını, 2006 yılında Leventte bulunan iş yerine geldiğini, Güneydoğudaki terör olaylarından konuştuklarını, Danıştay saldırısı sonrasında, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü televizyonda gördüğünü, Danıştay saldırısı sonrası yakalanıp serbest kaldıktan sonra telefonla kendisini aradığını ve olayda ismi çıkan tanımadığım Muzaffer TEKINTe birlikte ilişkilerini duyduğunu söyleyerek konuyu sorduğunu, Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN ile kendisini ilişkilendirdiklerini anlattığını, yaptığı görüşmelerden birinde kendisine Güler KÖMÜRCÜ'yü tanıdığını anlattığını, hatırladığı kadarı ile Zekeriya ÖZTÜRK'ün Sevgi ERENEROL'dan bahsettiğini ve Ortodoks kilisesinde bazı toplantılar yaptıklarını söylediğini, kendisini de toplantılara davet ettiğini ancak gitmediğini, daha sonraki dönemde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisini telefonla arayarak Şişli'de bir avukatlık bürosuna çağırdığını, ancak kendisinin gitmediğini, kendisine Başbakan Tayip ERDOĞAN, Necmettin ERBAKAN ve bazı şahısların birlikte namaz kılarken çekilmiş bir fotoğrafını gönderdiğini ve yayınlamasını istediğini, fotoğrafın fotomontaj olduğunu zannettiğinden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü aradığını ve rahatsızlığını anlattığını, bu fotoğrafın daha önce yayınlanmış olduğunu anladığından yayınlamadığını beyan etmiştir. Şüpheli VELİ KÜÇÜK 'ün Emniyette Alınan ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile kendisini gazeteci Güler KÖMÜRCÜ'nün tanıştırdığını, kendisinin emekli asker olduğunu öğrendiğini, Güler KÖMÜRCÜ'nün kendisine ev ziyaretine geldiğinde yanında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsıda getirdiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile bilahare Güler KÖMÜRCÜ'nün yanında telefon ile görüştüğünü, bundan başka bir ilişkisinin olamadığını, Mahmut Astsubayı bilahare tanıdığını, Danıştay saldırısının akşamı Muzaffer TEKİN'in yanında Mahmut ile birlikte İsmail PAKER'in de olduğunu duyduğunu, şahıslan kendisinin tanımadığını Zekeriya ÖZTÜRK'ün tanıdığını, Muzaffer Tekin'in isminin saldınyla ilişkili olarak basında yansıdığında teslim olmaması yolunda ikna edildiği şeklinde bilgiler intikal ettiğini, konu hassas olduğu için defterine yazdığını beyan etmiştir. Şüpheli YUSUF BİRİŞİK'in Emniyette Alman ifadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü hatırladığı kadarı ile 2006 yılında birkaç ay Ulusal Kanalda çalıştığı dönemde kendisi ile birkaç kez karşılaştığını, ancak selamlaşmadan öte bir tanışıklığının olamadığını beyan etmiştir. Şüpheli ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN'm Emniyette Alınan ifadesinde;
2006 Mayıs ayında Muzaffer TEKIN'in kendisini arayarak Mahmut OZTURK ün çavuşbaşmda bulunan villasına gitmek istediğini, kendisinin orayı bulamayacağından dolayı götürüp götüremeyeceğini sorduğunu, kendisini götürmek için buluştuğunda Muzaffer TEKİN'in yanında Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'in olduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendisini yaraladığı gün tek başıma arabası ile villaya gittiğini, villada Mahmut ÖZTÜRK'ü ve Muzaffer TEKİN'i gördüğünü, Muzafer TEKİN'in yaralı bir vaziyette yerde yattığını, Daha sonra villaya İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün beyaz bir arabayla geldiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte Muzaffer TEKİN'i hastaneye götürmek için yola çıktıklanm, İsmail PAKER ve Mahmut ÖZTÜRK'ün kendi arabalanyla peşlerinden geldiğini, yolda Rafet ARSLAN'ı da aldıklannı, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendi arabasından inerek İsmail PAKER'in arabasına bindiğini ve daha sonra hastaneye gittiklerini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü 2006 yılı içersinde Muzaffer TEKİN'in ofisinde tanıdığım, kendisim gazeteci olarak tanıttığını, şahıs ile samimiyetinin olmadığını beyan etmiştir. Mehmet EYMÜR,17,06,2008 tarihinde tanık olarak alman İfadesinde; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsı Güler KÖMÜRCÜ isimli bayanla Maslak Prenses Otele geldiklerinde gördüğünü, kendisinin Amerika'da olduğu sırada (tahmini 19992000 yılı olabilir) Güler KÖMÜRCÜ'nün Amerika'ya geldiğini, Güler KÖMÜRCÜ nün O dönem akşam gazetesinden aynlmış olduğunu ve Amerika'da Haber Türk kanalının temsilciliğini yaptığını, bu dönemde komşusu olduğu için tanıştıklanm, Güler KÖMÜRCÜ'nün daha sonra Türkiye'ye döndüğünü ancak Amerika'ya geldiği dönemlerde kendisine uğradığını, ilişkilerinin bu şekilde devam ettiğini, kendisinin ABD'de Güler KÖMÜRCÜ ye ev bulma vesair gibi günlük konularda yardımcı olduğunu, Türkiye'ye döndükten sonra da görüşmeye devam ettiklerini hatta eşinin dahi Güler KÖMÜRCÜ ile görüştüğünü, Güler KÖMÜRCÜ'nün Veli Küçük ile son dönemde görüştüğünü bilmediğini, hatta Veli Küçük Amerika'da yapılan Türk asamblesi toplantısına geldiğinde Güler Kömürcü'nün Veli Küçük ve eşini gezdirdiğini öğrendiğini, ABD'de yapılan bu toplantıya Başbakan R,Tayyip ERDOGAN'm da katıldığını bildiğini, bu dönemden tanıdığı M,Zekeriya ÖZTÜRK ve Güler KÖMÜRCÜ oteline geldiklerini kendisi ile görüşmek istediklerini beyan etmeleri üzerine otelin lobisinde ikisi ile görüştüğünü M,Zekeriya ÖZTÜRK'le de bu şekilde tanışmış olduğunu, sohbet sırasında kendisine Muzaffer TEKİN'in Doğu PERİNÇEK'in doldurmasıyla çok kızdığını PERİNÇEK'in Muzaffer TEKİN'e bu operasyonlan Mehmet EYMÜR yaptırıyor dediğini söylediğini, aynca bir Web sayfası kuracağını beyan ettiğini, sonra aynldıklanm o günden sonra da görmediğini, Mehmet Zekeriya Öztürk hakkında Güler'le birlikte oldukları haricinde bir bilgi sahibi olmadığını, f-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi, Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK alman Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsın kullanmakta olduğu 05323412902 nolu GSM hattının kayıtlannm yapılan analizinde; Aynı operasyon kapsamında hakkında işlem yapılan: -Zeki Yurdakul ÇAĞMAN' m 05322201077 nolu GSM hattı ile 25 kez görüştüğü, -Veli KÜÇÜK' ün kullandığı 05336439665 nolu GSM hattı ile 32 kez görüştüğü, -Saipir DEBZLELVİDZE' in kullandığı 05396877191 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüğü, -Semih Tufan GÜLÜLTAY' m 05324431634 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüğü, -Kuddusi OKKIR' m kullandığı 05337624601 nolu GSM hattı ile 71 kez görüştüğü, -Muzaffer TEKİN' in kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 338 kez görüştüğü, -Halil Behiç GÜRCİHAN' un 05325959046 nolu GSM hattı ile 100 kez görüştüğü, -İsmail YILDIZ' m kullandığı 05333131898 nolu GSM hattı ile 14 kez görüştüğü, -Hüseyin GÖRÜM' un kullandığı 05056588812 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü,
-Mahmut ÖZTÜRK un kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü, -Mete YALAZANGİr un kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü, -Emin GÜRSES' in kullandığı 05322066768 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüğü, -Oktay YILDIRIM' in kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 26 kez görüştüğü, -Güler KÖMÜRCÜ' nun kullandığı 05322136100 nolu GSM hattı ile 6052 kez görüştüp, -Bekir ÖZTÜRK' un kullandığı 05054513129 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü, -Kemal KERİNÇSİZ' in kullandığı 05322143354 nolu GSM hattı ile 253 kez görüştüp, -Sevgi ERENEROL' un kullandığı 05323678060 nolu GSM hattı ile 7 kez görüştüp, -Vedat YENERER' in kullandığı 05322457989 nolu GSM hattı ile 25 kez görüştüp, yapılan analizden tespit edilmiştir.
DOSYADA MEVCUT TUTANAKLARDAN, 1-07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanında Hukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiyem Topluluğu, Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk ve Türkmen Derneği, Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayı planladığı "Pontus Soykırımı Anıtı"nı protesto etmek için basın açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ, av. Özcan PEHLİVANOĞLU, Mualla ERKUT tarafından topluluğa hitap edildiği, Yunanistan Konsoloslup önüne siyah çelenk bırakıldığı bu eyleme Şüpheliler Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN, M.Zekeriya ÖZTÜRK, Emin GÜRSESin katıldığı, Güvenlik şube müdürlüpnün olay esnasında çekmiş oldup kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşıldığı. 2-07.06.2006 Günü saat 11.25 sıralarında Eminönü ilçesi Sultanahmet adliyesi önünde Perihan MAĞDEN'in Vicdani Ret konusunda yargılanmasıyla ilgili 50 kişilik gruba Gönül APAYDIN tarafından basın bülteni okunmuştur. Büyük Hukukçular birliği yazılı -petnkart^Perihan sen Şehit anası değil, ancak Deniz anası olabilirsin ,vicdani retçilik PKK'ya Hizmettir- ABD Hizmetindeki Fettullah Ordu ve Emniyetten Kirli elini çekKüreselciler tarikatlar siyasi iktidar Şeytan üçgenini Bozacağız- yazılı dövizler taşınmış. "Her Türk asker doğar-Burası Türkiye ya sev ya terk et-Türkiye Türktür Türk kalacak-Katil ABD işbirlikçi AKP-Asker Doğduk Asker Ölürüz" şeklinde sloganların atıldığı tespit edilmiştir.. Aynı pn İstanbul adliyesi 2.Asliye Ceza mahkemesinde Perihan MAĞDEN'in sanık olarak yargılandığı davanın görülmesi sırasında basın açıklaması yapan gruptaki bazı şahıslarca sözlü sataşma olayının yaşanması üzerine;Adliye binası içerisindeki koridora çevik Kuvvet Şube Müd.Görevli Polisler alınarak, beklemekte olan Perihan MAĞDEN avukatları ile yanlarında bekleyen Şanar YURDATAPAN, Ayşe KULİN, Cüneyt ÖZDEMİR, Ataol BEHRAMOĞLU'nun bulundup grup ile Av.Kemal KERİNÇSİZ, M.Zekeriya ÖZTÜRK, Levent TEMİZ, Sevgi ERENEROL isimli şahıslarında bulundup, özellikle avukatlar ve gaziler davaya müdahil olmak için ellerinde dilekçeleri ve avukatları ile birlikte gelen şehit yakınlarından oluşan grup arasında, koridorda tampon oluşturulmak suretiyle muhtemel bir olayı önlemek için gerekli Güvenlik tedbirleri alınmıştır.Grubu av. Kemal KERİNÇSİZ'in yönlendirdiği ve grup içerisinde slogan atılması üzerine, herkesin duyabileceği şekilde gruba ve grubu yönlendiren şahıslara gerekli uyarıların yapıldığı. Ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan EKER VE Güvenlik Savcısı Abdülaziz ÖZATLAN ile birlikte yapılan değerlendirmede, bir müdahale söz konusu oldupnda olayın büyüyebileceği, müdahalenin adliye içerisindeki düzeni ve görülmekte olan duruşmaları olumsuz etkileyebileceğinden dolayı duruşma bitene kadar alman Güvenlik tedbirlerinin devam etmesi ve fiili bir durumda müdahale edilmesi kararının alındığı. Şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL, M,Zekeriya ÖZTÜRK ve Oktay
YILDIRM'm birlikte katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır. 3-12.06.2006 Saat 13.15 sıralarında Beyoğlu İlçesi Mete caddesi üzerinde bulunan AB Birliği Bilgi Merkezi önünde Türkiye'm Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi tarafından "Türkiye'nin AB üyeliği müzakere süreci" ile ilgili basın açıklaması düzenlendiği, Sevgi ERENEROL tarafından basın açıklamasının okunduğu, üzerinde Büyük Hukukçular Birliği yazılı çelengin AB bürosu önüne bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM ve M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşıldığı. Böylece şüphelinin örgütün her aşamasında eylem ve faaliyetlerde yer aldığı. Şüphelinin ordudan ayrıldığı, stratejik araştırmalar ve yazılar yazdığını beyan ettiği, şüphelinin VKGB ve Kuvva-i Milliye Derneklerinin oluşum çalışmalarına katıldığı, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ile birlikte tüm eylem ve faaliyetlere iştirak ettiği, evinde ele geçirilen belgelerin diğer şüphelilerde bulunan belgelerle benzerlik arz ettiği, her ne kadar Danıştay olayından sonra ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile aralarının açıldığı ve bir daha görüşmediklerini beyan etmiş iseler de; ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile uzaktan akraba olduğu, Mete YALAZANGİL' in beyanına göre 2006 yılı Ramazan ayında ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN' in vermiş olduğu iftara katılması, yine Oktay YILDIRIM' da ele geçirilen bombalardan sonra da ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i arayıp görüşmeye çalışması, şüphelinin İsmail PAKER (Kod) İsmail EKSİK ile birlikte ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e bağlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, şüphelinin ajandasında bulunan notlarda Ergenekon örgütüne ait toplantılara katılıp, toplantılarda alman kararlan not ettiği ve yine şüphelinin e-mail bilgilerinde William William XX-TEAM isimli bir Amerikalı şahıs ile muhtemelen örgüt adına görüşmeler yaptığı, bu şahıs ile sürekli buluşup bazı bilgileri kendisine yüz yüze ilettiği, Yine şüphelide ele geçirilen bilgi ve dokümanlarda kişilerin özel hayatına ait verileri kaydettikleri, örgütün genel stratejisine uygun olarak çeşitli kişiler ve memurlar hakkında kişisel verileri istihbarat raporlan şeklinde kaydettiği, şüpheliler Şemdinli davası olarak bilinen davaya ait bütün evraklann scaner ile taranmış olarak bilgisayar ortamında bulunduğu, bu bilgileri internetten aldığını beyan etmiş ise de bilgilerin tamamının dosyadan gizli telefon konuşmalan ve yazışmalan dair tüm evraklar ile HTS raporu dökümlerinin de bulunduğu, yine şüphelide gizlilik ibareli uluslararası insan kaçakçılığı isimli örgütsel içerikli dokümanın raporunun bulunduğu, aynca şüphelinin ayrıntılı emniyet ifadesinde bulunan bir çok bilgi ve belgenin şüphelide bulunduğu, bazı bilgi ve belgelerin kendisine posta yoluyla gönderildiğini, bazı kişilere ait kendi el yazısı ile yazmış olduğu notları nereden aldığını hatırlamadığını, ancak kendisine çeşitli yerlerden geldiğini söylediği, Yine şüphelide Büyük Hukukçular Birliğinin 27.10.2006 tarihli toplantı gündeminin bulunduğu, bu gündemde papa kampanyası için yapılacak çalışmalar, boğazda gemi ile yapılacak protestolar, Hablemitoğlu davası, Milli Güç Birliği ve Ayasofya gibi konulann bulunduğu ve yine şüphelide Lobi Ergenekon belgesi olarak adlandmlan ERGENEKON terör örgütünün sivil unsurlannm yapılanmasını düzenleyen LOBİ-ERGENEKON isimli dokümanın çok eski tarihli bir suretinin bulunduğu, yapraklannm sararmış olduğu ve orijinal bir dosyada fotokopi çekildiği ve internetten indirilmediği, sayfalann uçlannm sararmış ve eskimiş olması şüphelinin muhtemelen bu belgeyi orijinal suretinden çok eski tarihlerde fotokopi olarak aldığı, şüphelinin internet yazışmalannda ZİKOQ ve MERYEM AYKUT (Kod) isimlerini kullanarak örgütün yabancı ülke misyonlarıyla olan irtibatlannı sağladığı,
E-mail görüşmelerinin içeriğinde şüphelinin ülkeler arası casusluk faaliyetlerinde bulunduğu, muhtemelen Ergenekon dokümanmdaki "bu konudaki tecrübeli yabancı devletlerle iş birliği yapılması zorunludur" şeklindeki hükme istinaden şüphelinin William William XX-THAM ile 23.06.2001 tarihli e-mail görüşmesinde "DEVİD İLE YAPTIĞIM TELEFON GÖRÜŞMESİNDE SİZİ İKNA ETMEK VE GÜVENİNİZİ KAZANMAK, HER TÜRLÜ GÜVENLİĞİNİZİ ALABİLİR, GARANTİLER VEREBİLİR VE BİRLİKTE ÇALIŞMA ORTAMI SAĞLAYABİLİRİM, BİZİM DE ÇOK GÜÇLÜ BİR EKİBİMİZ VE İMKÂNLARIMIZ VAR, BUNU BİLİN. AYRICA TÜRKLERİN DE ÇOK GÜVENİLİR VE ÇOK İYİ İMKANLARI OLAN SERVİS GRUPLARI VAR. HANGİSİNİ TERCİH EDERSENİZ ONUNLA İSTEKLERİNİZİN YERİNE GETİRİLMESİ KOŞULU İLE BEN DE SİZİNLE BERABER OLARAK ÇALIŞABİLİRSİNİZ" şeklinde mesajların bulunduğu, Yine 26.11.2001 tarihli mesajlarda da yine aynı şahıs ile "SİZİN İÇİN UYGUNSA BİR ARAYA GELİP PLAN PROGRAM VE KOORDİNE YAPARAK İŞ YAPALIM. SENİNLE BİREBİR GÖRÜŞMEK KONUSUNDA ISRAR EDİYORUM. AKSİ TAKDİRDE GEREKSİZ KOMPLO TEORİLERİ ÜRETEN BOŞ İNSANLAR KONUMUNA GİRECEĞİZ." şeklinde mesajların bulunduğu, Şüpheliden ele geçirilen dokümanlarda ERGENEKON çalışma alanlarından MAFİA isimli örgütsel dokümanın Veli KÜÇÜK' ten çıkan orijinal metininden çekilmiş fotokopisinin bulunduğu. Bu doküman içeriğinden Türk mafyasının ERGENEKON belgesine göre örgütlenmesi için "Türkiyede Mafyanın Yeniden Reorganizasyonu başlıklı belgenin bulunduğu. Şüphelinin bu belgeleri örgütün üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantılardan almış olabileceği. Şüpheli ele geçirilen bu blgenin orjinallerinin şüpheli Veli KÜÇÜK'ten elde edildiği, doküman içeriğinde Susurluk raporundan ve öncesindeki faili meçhul cinayetlerden ayrıntılı olarak bahsedildiği, dünya mafyası ve dünyayı yöneten diğer sivil toplum kuruluşlarından dünyanın gerçek sahibiymiş gibi bahsedildiği ve Türkiye'de mafyanın yeniden örgütlenmesi amacıyla yapılması gerekli faaliyetlerin belirtildiği, Şüpheli haberim yok dediği halde Danıştay olayında gözaltına alındığında yapılan incelemelerde bilgisayarından ERGENEKON terör örgütünün sızma, yayılma ve taban edinme süreçlerini anlatan Devletin Yeniden Yapılanması isimli dokümanında bulunduğu, Yine şüpheli tarafından yazılan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNe sunulmak üzere hazırlandığı anlaşılan ULUSLARARASI İNSAN TİCARETİ RAPORU, (GİZLİ/ÖZEL) yazılı belgenin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN işleyişini anlatan diğer örgütsel içerikli dokümanlara benzediği anlaşıldığından, şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sunulmak üzere örgüt içi rapor yazdığı anlaşılmaktadır. Raporun sadece başlık ve giriş kısmının bulunduğu diğer bölümlerinin elde edilemediği. Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün diğer şüpheliler Veli KÜÇÜK, Güler KÖMÜRCÜ, Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Vedat YENERER, Halil Behiç GÜRCİHAN, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK, Semih Tufan GÜLALTAY, Kuddusi OKKIR, Mete YALAZANGİL Saipir DEBLEBVİDZE, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, İsmail YILDIZ, Emin GÜRSES ve Hüseyin GÖRÜM ile örgütsel irtibatlarının ve telefon görüşmelerinin bulunduğu, Tanımadığını beyan ettiği Saipir DEBLEBVİDZE ve Mete YALAZANGİL ile telefon görüşmelerinin bulunduğu ve Muharrem (Kod) adıyla şüpheli Saipir'e hitap ettiği mevcut telefon görüşmelerinden anlaşılmıştır. Şüphelide çıkan ERGENEKON-LOBİ isimli ^dokümanın uygulanmasına yönelik yazı ve örgütsel içerikli yazılar ve hem ZAFER(Kod) Muzaffer TEKİN, hem de Mete
YALAZANGIL ile olan irtibatlan hem de Danıştay saldmsı olayındaki beyanında Hüseyin GÖRÜM'ün kendisine hitaben askeri eğitim verilen gençlere "askeri silah eğitiminizi de komutanız verecek" şeklinde görev verilmesi Veli KÜÇÜK'le olan irtibatlan, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzeyinde görevli olan şüpheliler Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Kuvvai Milliye Derneği ile irtibatlı şüpheliler Oktay YILDIRIM, Bekir ÖZTÜRK, Kuddusi OKKIR ve Hüseyin GÖRÜM'le irtibatlan göz önüne alındığında, Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN özel görevli yöneticisi konumunda olduğu örgütün üst düzey sorumlulannm katıldıklan toplantılara katılıp aldığı notlan ajandasına yazdığı ve verilen görevleri alt birimlerdeki örgüt üyelerine ilettiği, aynca örgüt adına bazı kişilerle alakalı Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlanna veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği, örgütün tetikçi kanadı olan şahıslarlada irtibatlanm gizlice devam ettirdiği anlaşıldığından; Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün üzerine atılı eylemlerine uyan TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 135/2,43/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
23- ŞÜPHELİ RAFET ARSLAN aEmniyet beyanında Kendisinin 1951 yılında Erzincan ili Çayırlı ilçesinde doğduğunu, ilk ve Orta okulu Samsun ili Terme ilçesinde okuduğunu, 1966-1969 yılları arasında Kuleli Askeri Lisesini okuduğunu, 1972 yılında Kara Harp okulundan, 1973 yılında topçu ve füze okulundan mezun olduğunu, Daha sonra Babaeski, Erciş ve Adana İllerinde çeşitli birliklerde görev yaptığını, 1980 yılında malulen emekliye ayrıldığını, Emekli olduktan sonra Çağlayan da inşaat malzemeleri satışı üzerine dükkan açtığını, 3 yıl kadar çalıştırdığını, Daha sonra yaklaşık 3-4 yıl kadar tekstil işi yaptığını, sonra Kadıköy 'de Halk sigorta acenteci ligini 1995 yılına kadar yaptığını, 2005 yılına kadar da babasının yanında plastik ev eşyaları satışı yaptığını,, şuan herhangi bir iş yapmadığını, Geçimini ailesinden kalma emlak satışından yaptığını, ikametinde yapılan aramada elde edilen ve 1-16 ya kadar kendinden numaralandırılmış "türlüye 'de derin devletin ve istihbaratın bugünkü yapısı" başlıklı bilgisayar çıktısı doküman elde edilmiştir, elde edilen bu dokümanı nereden, ne amaçla, kimden aldınız, bu doküman hakkında detaylı olarak açıklamalarda bulununuz. Kendisinin bu dokümanları tarihten yaklaşık 3 ay kadar önce arkadaşı Muzaffer TEKIN'in Kadıköy'de ki kendisine ait bürosuna gittiğinde okuması için verdiğini,) Muzaffer TEKIN'in bu dokümanları internetten indirdiğini, ikametinde yapılan aramada; 1 adet 17 şubat 1997yılında çıkan "kuva-yı medya" isimli kitapçık elde edilmiştir, elde edilen bu kitapçık hakkında detaylı açıklamalarda bulununuz. Kendisinin bu dergiyi okumak için 1997 yılında aldığını, o dönemde bu derginin haftalık olarak bayilerde satılmakta olduğunu, Şuan çıkıp çıkmadığını bilmediğini, Bu sayısından başka da satın almadığını, bu sayıyı satın almasındaki ki amacın, dergi içerisinde ki Baha KIVANÇ isimli şahsın yazmış olduğu yazının dikkatini çektiği için satın aldığını, Kendisinin Muzaffer TEKİN 'i Kuleli Askeri Lisesinden 1966 yılından beri tanıdığını, kendisinin devre arkadaşı ve çok sevdiği"ve'samimi bir arkadaşı olduğunu, kendisinin şahıs ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, Muzaffer TEKIN'e ait büroya
2005 yılının sonlarından itibaren sohbet amaçlı olarak haftada en az 3-4 kez uğradığını, Genelde büroya emekli olmuş ordu mensupları ve devre arkadaşlarının geldiğini, kendisi ile görev yapmış subay, astsubay er ve erbaşların da geldiklerini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRKün ifadesinde geçen konu ve şahıslar hakkında Zekeriya Öztürk'ü kendisine 2006yılında) Muzaffer TEKİN'in bürosunda Güneydoğu da görev yapmış, emekli bir subay olduğunu ve şuan Önce Vatan isimli gazete de gazetecilik yaptığı şeklinde söyleyerek tanıştırdığını, Kendisi ile birebir dostluğunun ve arkadaşlığının olmadığını, arkadaşlığının Muzaffer TEKİN 'e olan yakınlığından kaynaklandığını, İsmail PAKER isimli şahsı 2006 yılında Muzaffer TEKİN 'in bürosunda Muzaffer TEKİN Denetleme kurumunda çalışmış emekli memur olarak tanıştırdığını, daha sonra samimiyetlerinin ilerlediğini ve arkadaş olduklarını, Oktay YILDIRIM'ı yine Muzaffer TEKİN 'in bürosunda 2006 yılında Güneydoğu'da görev yapmış emekli astsubay olarak tanıştırdığını. Kendisi ile fazla bir samimiyetinin olmadığını, ancak Muzaffer TEKİN 'in hastane de yattığı süre içerisi ve Ankara 'da ki mahkeme sürecinde sürekli Muzaffer TEKİN 'in yanında bulunduğundan dolayı ara sıra Oktay YILDIRIM'ın ziyaret amaçlı gelip gittiğini, Son altı ayda da kendisi ile hiç görüşmediğini,, sadece bir defa kendi cep telefonundan hal hatır sormak için Oktay YILDIRIM'ı aradığını, Danıştay saldırısının olduğu akşamı Muzaffer TEKİN , kendisi, Zekeriya OZTÜRK ve ismail PAKER ile birlikte Fenerbahçe Orduevinde yemek yediklerini, Muzaffer TEKİN'in eşinin aradığı, "kapıda Polis olduğunu söyleyen birileri var" "kapıyı açayım mı" diye sorduğunu, Muzaffer TEKİN'in de eşine "Polis olduklarından emin ol ve kapıyı aç" dediğini ve telefonu kapattığını, Muzaffer TEKİN kendilerine hitaben "Polis arama yapmak için eve gelmiş, ben eve gideyim" diye ayaklandığı, bu esnada Zekeriya OZTÜRK ve ismail PAKER 'inde "komutanım sen dur biz bir bakalım konu nedir" dedikleri ve ikisinin Muzaffer TEKİN 'in evine gittikleri, yaklaşık iki saat sonra eski Sarıyer savcısı Ertaç GİRAY ile birlikte geri döndükleri, "mevzu karışık Danıştaya yapılan saldırı ile ilişkilendiriliyorsun" dedikleri, daha sonra Muzaffer TEKİN'in "nasıl böyle bir şey olur, en ufak bir adım geçse canıma kıyarım" dediği, bunun üzerine orada bulunanların Muzaffer TEKİN 'e sakin olmasını söyledikleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda arama kararı verildiği anlaşılması üzerine avukat Ertaç GİRAY'ın "yarın ben bu konuyu öğrenir savcıya götürür ifadeni veririz" dediği, daha sonra kendisinin evine, Muzaffer TEKİN ise o gece kalmak için Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün evine gittiği, Kuddusi OKKIRm ifadesinde geçen dernek ve yapılan toplantıların konusu, toplantıya katılan ve ifadede ismi geçen şahıslar hakkında; Kendisinin Ankara 'da yapılan dernek çalışması ve piknikten haberinin olmadığını, Ancak Ankara 'da ki Vatansever Güçler Birliği isimli dernek olduğunu bildiğini, derneğin kurucusu ve başkanını bilmediğini, ancak derneğin İstanbul Şubesinin Hüseyin GÖRÜM isimli şahsın kuracağı şeklinde duyduğunu ve Hüseyin GÖRÜM'ü ilk kez yine Hüseyin GÖRÜM'e ait Maltepe 'de bulunan işyerinde kuru fasulye pilav yemeye gittiğinde gördüğünü, Bu yemeğe kendisini Muzaffer TEKİN'in davet ettiğini, Kuddusi ORKIR isimli şahsı da ilk kez bu yemekte gördüğünü, Kuddusi OKKIR'ı bir de Muzaffer TEKİN 'in bürosunda gördüğünü, kendisi ile hiçbir samimiyetinin olmadığını, bu yemeğin ve toplantıların amacının Ankara 'da bulunan Vatansever Güçler Birliği Derneğinin İstanbul Şubesini kurmak Muzaffer TEKİN 'in bu dernek içinde Hüseyin GÖRÜM'ün yer almasını istediklerini, ancak Muzaffer'in bu dernek içerisinde yer almadığını, İfade de ismi geçen şahıslardan Hüseyin GÖRÜM'ün derneğin istanbul Şubesini açmakla görevli olduğunu bildiğini, kendisi ile herhangi bir samimiyetinin olmadığını, Can Albay isimli şahsın beden eğitimi öğretmenliği yaptığını bildiğini, kendisi ile herhangi bir samimiyetinin olmadığını, Muzaffer TEKİN ve Zekeriya OZTÜRK ile olan ilişkilerinin ifadesinin önceki bölümlerinde geçtiği şeklinde olduğunu, bu davetten yaklaşık bir hafta sonra) Muzaffer TEKİN bürosundan Hüseyin GÖRÜM 'u kovduğunu ve "bir daha buraya gelmeyin " şeklinde söylediğini. /p il
kendisine ait olan 1 adet sony ericson marka cep telefonu ve bu telefonunuzda kayıtlı mesajların yapılan incelenmesinde: 1. İnbox 0538 985 75 57 numaralı telefondan; MUZO KOMUTANI, BİRİLERİ ALÇAKÇA KULLANDI TEMİZLİĞİNİ, VATAN SEVGİSİNİ KULLANDI. M.TEKIN'İ DEĞİL, SALAKLAR TÜRK BAYRAĞINI TUTUKLADILAR. H.BAKIRCI 2. Inbox 0555 328 55 35 numaralı telefondan; KOMUTANIM GERÇEKTEN ÇOK ÜZGÜNÜM AMA BİR YERDEN DE MUTLUYUM BU HAİNLERİN BİZE CEZA GÖRDÜKLERİ BİZİM İÇİN ÖVÜNÇ HATTA RÜTBEDİR. YAPABİLECEĞİM NE VARSA LÜTFEN SADECE SÖYLEYİN. HAKAN 3. Inbox 0538 985 75 57 numaralı telefondan; MUZAFFER KUMANDAN, ADIN ÜSTÜNDE SENİN MUZAFFERİYETİNİ, ANASI KANSIZ PARTİ AKAP NIN KÜÇÜK SEÇİM HESAPLARI KİRLETEMEZ, VATANSEVERLİĞİNİ DE. H.BAKIRCI 18.06.07 ŞEKLİNDE MESAJLARDA GEÇEN KONULAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİSİ SORULDUĞUNDA; Kendisine sorulan mesajlardan 1 ve 3 nolu mesajları çeken ve avukatlık yapan Hasan BAKIRCI isimli şahsa ait olduğunu, kendisini 5-6 aydan beridir tanıdığını, fazla bir samimiyetinin olmadığını, bu mesajları ne amaçla çektiğini bilmediğini, 2 nolu mesajı çeken şahıs ise ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in Kıbrıs'ta askeri olan bir şahsın oğlu olabileceğini, şahsın kendisinde telefonunun olmadığını, kendisine gönderilen bu mesajların ne amaçla gönderildiğini bilmediğini ve bu mesajlara ne bir karşılık verdiğini nede arama yaptığını, Kendisine sorulan şahıslardan ifadesinin önceki bölümlerinde detaylı olarak açıkladığı Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN , MİLLİ IRGAT (KOD) Kuddusi OKKIR ve Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahısları tanıdığını, Ayrıca sorulan diğer şahıslardan; Mahmut ÖZTÜRK: Danıştay saldırısı sonrasında Muzaffer TEKİN 'in, Mahmut ÖZTÜRK'ün evinde kaldığını bildiğini, Kendisi ile Muzaffer TEKİN 'in bürosunda yaklaşık bir yıl önce tanıştığını,, herhangi bir samimiyetinin olmadığını,. Kendisini emekli Astsubay olarak tanıdığını,. Kendisinin petrol işi yaptığını tahmin ettiğini, Ahmet Erden ARSLAN kendisinin kardeşi olduğunu,, bunun haricinde kendisine sorulan şahıslan tanımadığını ve bilmediğini, b- Savcılık ifadesinde Şüpheli Rafet ARSLAN; 1980 yılında Yüzbaşı rütbesinde iken Kara Kuvvetleri Komutanlığından malulen emekliliğe aynldığım, önce inşaat malzemeleri işi yaptığını, daha sonra Halk Sigorta Acenteliği yaptığını, daha sonra da babasının yanında çalıştığını, şu an bir iş yapmadığını, MUZAFFER TEKİN'in askeri liseden beri arkadaşı olduğunu, MUZAFFER TEKİN' in ofisinin emekli askerlerin ve arkadaşlarının zaman zaman gelip gittiği yer olduğunu, yerin Kadıköy Merkezde olduğundan herkesin rahatlıkla gelebileceği bir yer olduğunu, Zaman zaman emekli paşalarında geldiğini, kendi devrelerinden Tuğ ve Tümgenarellikten emekli olanların zaman zaman orada buluştuğunu Pazartesi ve Cuma hariç hergün oraya gitiğini, Pazartesi günleri TESUT derneğine gittiğini, kendi devreleri dışında emekli albaylar ve değişik şahıslarında geldiğini, İBRAHİM ŞAHİN' i birkaç sefer gördüğünü, MAHMUT ÖZTÜRK'ün gelip gittiğini, OKTAY YILDIRIM'm 6-7 ay evveline kadar gelip-gittiğini, bir ara Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği için gelen birkaç şahsı kovduğunu, Onlara siz bu işleri para için yapıyorsunuz, organize suç örgütü gibisiniz, dediğini, kovduğunu, METE Hoca diye tanıdığı METE YALAZANGİL'in bir iki kere geldiğini, bir seferinde araba kiralamak için geldiklerini, bir seferinde de Doğruyol Kadıköy Sekreteri olduğundan hayırlı olsun demeye MUZAFFER'le gittiklerini, AYDIN YÜKSEK ve MUZAFFER ŞENOCAK'ı tanımadığını, bunlap##W^.görmediğini, M.ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün Danıştay saldırısına kadar süjejdf^ geldiğyij^ancak bu olaydan sonra
gelmediğini, İSMAİL PAKER'in zaman zaman geldiğini, son iki üç ay da telefonla aradığını, ZEKERİYA ÖZTÜK ile arasındaki sorunun Danıştay saldırısında İşçi Partisini ve başka şahıslan suçlamasından ötürü aralanmn açıldığını, Danıştay saldırısının olduğu akşam kendisi, MUZAFFER, ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER'in birlikte olduklannı, yemekte MUZAFFER'in evi aranacak diye gitmek istediğini, ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER'in biz konuya bakalım, nedir, dediklerini, ancak MUZAFFER' i bırakmadıklannı, daha sonra Danıştay saldınsı ile alakalan olduğunu öğrenince ZEKERİYA'nm evine gittiklerini, son gün MAHMUT ÖZTÜRK' ün evinde kalarak sabah kendini bıçakla yaraladığını, daha sonra İSMAİL PAKER ve ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün hastaneye götürmek için arabaya aldıklannı, ancak götürmediklerini, bu aşamada telefonda getirmelerini ve yerlerini öğrendiğini, ticari taksi tutarak Maltepe'ye gittiğini, sonra Acıbadem Hastanesine götürdüğünü, sonra polislerin geldiğini, devre arkadaşlan ve emekli subaylann geldiğini, daha sonra da Ankara'ya götürdüklerini, MUZAFFER'in Ankara' da serbest bırakıldığını, bu olaydan beri de ZEKERİYA ile aralanmn iyi olmadığını, ZEKERİYA'nm gelmediğini, ancak İSMAİL PAKER geldiğini, Bazen de kendisini aradığını, televizyona birlikte çıkıp bu konulara açıklama talabini MUZAFFER'in kabul etmediği için aralanmn bozulduğunu söylediğini SEMİH TUFAN GÜNALTAY'ı tanımadığını, hiç görmediğini, bombalan gazeteden duyduğunu, Çantasından çıkan "Türkiye' de Derin Devlet ve İstihbaratın Bugünkü Yapısı" yazının Doç. Dr. Ümit Sayın' a ait olduğunu, bu yazıyı internetten MUZAFFER'in indirdiğini, kendisine verdiğini, kendisinin de okuduğunu, diğer yazıların kendisine ait olduğunu, seçim sistemleri ve propaganda isimli kitap yazacağını, Türkiye'deki seçim sistemini ve Dohont sisteminin çeşitli versiyonlanm karşılaştırmak amacıyla aldığı notlan olduğunu, Ümit Sayın'ın derin devletle alakalı yazısının genel olarak Türkiye' de derin devletin olmadığını yüzeysel olarak anlattığını, 2000 yılma kadar MHP' de Şişli İlçe Başkanlığı yaptığını, ancak daha sonra siyaseti bıraktığını, kendisindeki yazılann eski olduğunu, O yıllara ait siyasi yazılar olduğunu, HÜSEYİN GÖRÜM' ü bir sefer gördüğünü, KUDDİSİ OKUR'u bir sefer MUZAFFER'in ofisinde gördüğünü, KOSKEP'le ilgili bir konuda biri ile görüştüğünü, 2006 yılının başlannda olduğunu, kendisinin bir daha görmediğini, Kendisine çekilen masajlardan ikisini HASAN BAKIRCI isimli Avukat'm çektiğini, HAKAN denilen şahsın Kıbns'daki erinin oğlu olabileceğini, ya da bir film yapımcısı olabileceğini, iki HAKAN'm da MUZAFFER'in ofisine geldiğini, mesajlann MUZAFFER' in tutuklanmasından sonra kendisine geldiğini, neden gönderildiğini bilmediğini, Şüphelinin 25.06.2007 tarihli ek ifadesinde; "Lüzum üzerine şüpheliye MUZAFFER TEKİN' e ait ofiste bulunan kırmızı klasör ve içindeki belgeler ile METE YALAZANGIL' in bırakmış olduğu iddia edilen CD soruldu: Kendisinin masanın üzerinde kırmızı bir klasör görmediğini, kendisine gösterdiğimiz Devletin Yeniden Yapılanması ve AK Parti adaylarına ilişkin listeleri görmediğini, kendisinin her gün vakit geçirmek için büroya gittiğini, büronun 2 odadan müteşekkil olduğunu, kendisinin gittiğimde dış bölümde oturduğunu, ZAFER(MUZAFFER)'in odasında kendine ait eşyalan olduğundan O olmadığı zaman dışanda oturduğunu, özel misafirleri geldiğinde genelde asker kökenli olduklan için konuşmalarda kendisinin yanlannda oturduğunu, ara kapı ve dış kapının açık olduğunu, içeride özel bir şey konuşulmadığını, dışanda oturanlann konuşulanlan duyabildiğini, METE YALAZANGİL' i tanıdığını, ancak- CD *yi getirip kendisine vermediğini, kendisinin orada olması halinde ise alıp MUZAFFER'in masasına koymuş olacağını,
bilgisayardan hiç anlamadığını, işyerinde de bilgisayar olmadığını, AYDIN YÜKSEK'i şimdi gördüğünü, önceden hiç tanımadığını, büroya geldiğini görmediğini, METE Hoca ile gelmişse de kendisinin olmadığını, Dosyada 19.06.2007 tarihli bilgi alma tutanağı okunup, sorulduğunda; O ifadesinde de bir seferinde Gaziler Derneğinden şahıslar geldiğini, kendi okudukları Türkülerin CD Terini bıraktıklarım, bunun gibi zaman zaman MUZAFFER yokken gelen eşyaları aldığını, kendisi geldiğinden de verdiğini" şeklinde beyanda bulunduğu,
c)-Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları; 1-Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nde yapılan aramada elde edilen ö.No'lu CD:Sevgi ERENEROL,Muzaffer TEKİN,Kemal KERİNÇSİZ.Rafet ARSLAN isimli şahısların da bulunduğu 2005 yılında Büyük Hukukçular Birliğinin yapmış olduğu toplantı resmi ve Basın Bildirisi CD'nin belirtilen dosyaların bir kopyası alınarak CD'ye aktarılmış olduğu, 2- Muzaffer TEKİN'in cep telefonunun rehberinde "RAFET ARSLAN 0532 208 45 21" şeklinde kayıtlı olduğu, 3-Sevgi ERENEROL ile 15.12.2007 günü, saat;13.35'te yaptığı telefon görüşmesinde;
d)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları; METE YALAZANGİL ifadesinde; Rafet ARSLANT 2006 yılında Muzaffer TEKİN'in vermiş olduğu iftar yemeğinde gördüğünü, daha sonra Muzaffer TEKİN'in ofisine gittiğinde orada gördüğünü, 2007 yılı Ocak-Şubat aylarında İlçe Genel Sekreteri olduğu dönemde Aydın YÜKSEK isimli şahsın, Muzaffer ŞENOCAK tarafından 150000 YTL dolandırıldığını ve bu nedenle kendisinden yardım istemesi üzerini, kendisinin de Muzaffer TEKİN'i aradığını, Aydm ile birlikte Muzaffer TEKİN'in Kuşdilinde bulunan ofisine gittiklerini, Ofisinde Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN, Rafet'in kardeşi olduğunu, Aydın YUKSEK'in Muzaffer ŞENOCAK tarafından dolandırıldığını anlattığını, anlatırken Muzaffer ŞENOCAK'ın Özel Kuvvetlerde görevli yüzbaşı veya binbaşı olarak görevli olduğunu da söylediğini, bunun üzerine Muzaffer TEKİN'in birkaç arkadaşına telefon açtığını, aradan bir ay kadar geçtikten sonra Aydm YUKSEK'in Kadıköy Hasanpaşa'da bulunan işyerine gelerek Muzaffer TEKİN'e verilmek üzere içerisinde Muzaffer ŞENOCAK'a ait adresler, kart vizitleri ve iletişim bilgilerinin olduğunu söylediği bir CD bıraktığını, aynı gün öğleden sonra Muzaffer TEKİN'in Kuşdilindeki ofisine gittiğini ve içeride Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'm olduğunu gördüğünü, CD'yi Muzaffer TEKİN'e verilmek üzere Rafet ARSLAN'a bıraktığını, 22.06.2007 günü akşam saatlerinde Muzaffer TEKİN'in yanından tanıdığı ve ismini Kürşad ....... olarak bildiği şahsın kendisini telefonla arayarak, Beşiktaş'ta mahkemede olduklarını, yanında Rafet ARSLAN'm bulunduğunu ve kendisi ile görüşmek istediğini söylediğini, Rafet ARSLAN'm kendisine telefon numarasını savcının istediğini CD den dolayı olduğunu söylediğini, kendisinin de aramış olduğu telefon numarasını verebileceğini söylediğini, Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde; Rafet ARSLAN'm Muzaffer TEKİN'in devresi olduğunu, "17 Mayıs Alparslan ARSLAN 10:30 Danıştay, ile başlayan ve M.TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN, İsmail PAKER, Yurdakul isimleri ve tarih ve saat yazıların olduğu doküman" ile ilgili; bu notu Danıştay olayında gözaltına alındığında ifadesi esnasında hatırlamak maksadıyla almış olduğu notlar olduğunu, olayın olduğu zamanda Muzaffer .TEKİN, Rafet ARSLAN ve ismini
1
'^V3^2r^
hatırlayamadığı birkaç şahısla birlikte Muzaffer TEKİN'in ofisinde bulunduklarını, olayları hatırlamak maksadıyla çizmiş olduğu notlar olduğunu, Muzaffer TEKİN' Kadıköy ilçesinde bulunan bürosuna 13 aydır gitmediğini, 13 ay öncesi birçok emekli asker ve sivil vatandaşın gelip gittiğini, her zaman kalabalık bir büro olduğunu, ancak isim olarak tanımadığını, Raf et ARSLAN'ın o büroda herhangi bir görevinin olup olmadığını bilmediğini, Rafet ARSLAN ile de 13 aydır hiçbir şekilde görüşmdiğini, büroya gelen insanların Muzaffer TEKİN'e abi ve komutanım şeklinde hitap ettiklerini, Danıştay olayının olduğu gün Muzaffer TEKİN ile Rafet ARSLAN, İsmail PAKER ve kendisinin birlikte olduklarını, Muzaffer TEKİN'in yaralandığını öğrendikten sonra Muzaffer TEKİN'i hastaneye götürmek için villaya giderken Rafet ARSLAN'ı arayarak hastane ayarlamalannı söylediğini, Acıbadem hastanesini ayarladığını söylediğini, hastaneye birlikte götürdüklerini, Şüpheli İSMAİL EKSİK beyanında, RAFET ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN vasıtası ile tanıdığını, kendisini emekli subay olarak tanıdığını, Danıştay saldın olduğu gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisine Muzaffer TEKİN'in intihar ettiğini söylediğini, tamam deyip Göztepe kavşağına Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü almaya gittiğini, daha sonra Yurdakul'u yoldan alarak Çavuşbaşı'ndaki villaya gittiklerini, Muzaffer TEKİN'i hastaneye götürmek üzere çıktıklarını, Muzaffer TEKİN'nin hastaneye gitmek istemediğini söylemesi üzerine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Rafet ARSLAN'ı arayıp ikna etmesini söylediğini, Rafet ARSLAN'ın Maltepe'yi bilmediği için bir noktada beklemesini söyleyip kendisini arabasıyla bulunduğu yerden alarak Muzaffer TEKİN'in yanma getirdiğini, Muzaffer TEKİN ile görüşerek Kadıköy Acıbadem hastanesine götürdüklerini beyan etmiştir. Şüpheli SAİPİR DEBZLELVİDZE beyanında Rafet ARSLAN isimli şahsı Muzaffer TEKİN'in ofisine gidip geldiği esnada çoğunlukla orada olduğundan dolayı tanıdığını, herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir. Şüpheli Kuddusi OKKIR ifadesinde; Rafet ARSLAN'ı Rafet Paşa olarak bildiğini, 2004 yılında daha önceden bahsettiği gibi Vatan Sever Güç Birliği İstanbul şubesi çalışmalarında ve sonrasında tanıştığını, 2-3 aylık bir görüşmesi olduğunu beyan etmiştir. Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN beyanında ; Rafet ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN'in yakın arkadaşı olması hasebiyle ofisinde gördüğünü ve orada tanıştığını beyan etmiştir. Şüpheli ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN beyanında ; Rafet ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN'in ofisinde gördüğünü, kendisi ile bir samimiyeti olmadığını, Muzaffer TEKİN in yakın arkadaşı olarak bildiğini ve sürekli yanında gördüğünü, Danıştay saldmsı sonrası Muzaffer TEKİN intihar etmeye kalkışınca Mahmut ÖZTÜRK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, İsmail PAKER ile birlikte hastaneye götürmek istediklerini, yolda giderken Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Rafet ARSLAN ile telefon görüşmesi yaptılannı, Rafet ARSLAN' onlara "beni de Maltepe'den alın ve birlikte geçelim" dediğini, Maltepe'den Rafet ARSLAN'ı aldıklannı, Rafet ARSLAN'ın kendi arabasına bindiğini, Muzaffer TEKİN'i acile götürdüklerini beyan etmiştir. Şüpheli HÜSEYİN GÖRÜM beyanında ; Ergenekon isimli oluşum hakkında her hangi bir bilgisinin olmadığını, ancak 2005 yılının Ocak ayında Kadıköy'de İkizoğlu İş Hanının 3. katında bulunan Muzaffer TEKİN' e ait büroya çay içmeye uğradığında büroda Kuddusi OKKIR, Rafet Albay, Nedim Albay Hüseyin BEYAZIT ve kendisini Jitemci olarak tanıtan Mustafa ALPAY ve 6-7 tane asker kökenli şahıs olduğunu, orada Kuddusi Okkır'm "Ayrık Otu" isimli bir oluşumdan söz ettiğini, dosyasını çıkarıp birini Muzaffer TEKİN' e verdiğini gördüğünü, aynı dosyadan "Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği" isimli derneğine sadece verdiğini söylediğini beyan etmiştir.-'-"-"' --
Şüpheli Sevgi ERENEROL beyanında ; Rafet ARSLAN'm Muzaffer TEKİN'in arkadaşı olduğunu, 1994 yılında kendisi MHP İl Başkanlığında iken onun Şişli İlçe Teşkilatında olduğunu, şuan Muzaffer TEKİN'i ziyarete beraber gittiklerini, çünkü cezaevinde Muzaffer TEKİN'i Rafet ARSLAN ve Kürşat RÜSTEMOĞLU ile kendisinin ziyaret edebileceğini beyan etmiştir. 15.12.2007 günü Sevgi ERENEROL'un Rafet ARSLAN isimli şahsı arayarak; SEVGİ ERENEROL : Rafet paşam günaydın dediği, hal hatır sormadan sonra SEVGİ ERENEROL : Sultanahmet adliyesinin önünde bir basın açıklaması yapacağız SEVGİ ERENEROL : .......... olarak sizlerin bu işe sahip çıkmasını rica edicem dediği, Rafet ARSLAN: Tamam sevgi hammcım dediği ve basın açıklaması için saat 12 için randevulaştıkları anlaşılmaktadır. KUDDUSİ OKKIR İFADESİNDE; "................... Ankara gezisinden sonra da ilginç bir durum ortaya çıkmıştı, istanbul tanışan arkadaşlar Ankara da ki dernek ile işbirliği yapmak üzere tanışmıştı. Ancak bu dernek ile ilişkimiz kalmayınca sadece birbiri ile tanışan arkadaşlar haline düştük. Yaz başında istanbul ilindeki arkadaşlar ile dostluk ve arkadaşlar sınırlarını aşmayan piknik gezileri ve Hüseyin Görüm"ün işyerinde buluştuk. Bu buluşmalara zaman zaman farklı arkadaşlarda gelip gitti. Bu toplantılarda Muzaffer TEKİN , ben, Hüseyin Görüm, Rafet ve Can Albay, Zekeriya Oztürk ve şu an ismini hatırlayamadığım birçok insan gelip gitti ............ " şeklinde ifade vermiştir, hakkınızda ifade veren Kuddusi OKKIR isimli şahıs ile olan ilişkiniz ve Kuddusi OKKIRın ifadesinde geçen dernek ve yapılan toplantıların konusu, toplantıya katılan ve ifadede ismi geçen şahıslar hakkında detaylı açıklamaları soruluduğunda; Yine KUDDUSİ OKKIR İFADESİNDE; ........... İsmi geçen İsmail PAKER, M. Zekeriya Oztürk, Ertaş GİRAY, Rafet ARSLAN(Rafet Paşa olarak bilirim) isimli şahıslar ile 2004 yılında daha önceden bahsettiğim gibi Vatan Sever Güç Birliği İstanbul şubesi çalışmalarında ve sonrasında tanıştım. 2-3 aylık bir görüşmem olmuştur, şeklinde ifade vermiştir
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Rafet ARSLAN'm Ordudan malulen emekli olduğu, şüpheli Mehmet Zekeriya OZTÜRK ile irtibatının bulunduğu, Danıştay saldırısından sonra birlikte kritik yapmak için birarada yemek yedikleri, Şüpheli Rafet ARSLAN her ne kadar savunmalarında ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile sadece arkadaş olduğunu beyan etmiş ise de; şüphelinin geçmişte Milliyetçi Hareket Partisinde görevli olduğu ve son bir iki yıldır sürekli ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisine gelip gittiğini beyan etmiş, ayrıca ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in bütün aktivitelerine katıldığı, şüphelinin ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisine geldiğinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisine girmeyip sürekli kendine ait bölümde durduğunu beyan ettiği, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile siyasal görüş ayrılıkları olmasına rağmen sürekli irtibat halinde olup, toplantı ve aktivitelere katıldığı, VKGB'nin kuruluş toplantılarına katıldığı, Hüseyin GÖRÜM'ün Fabrikasmdaki yemeklere iştirak ettiği, kendisini Rafet Albay olarak tanıttığı (MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'm beyanlarına göre) ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in internetten indirdiği Derin Devlet isimli yazının şüpheli de bulunduğu ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisinde kendine ait bölümde sürekli durması da şüphelinin ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e bağlı olarak ERGENEKON terör örgütünde örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, örgüt talimatları gereğince ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in bürosunda görevli olarak bulunduğu böylece ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından,
Şüpheli Rafet ARSLAN'm Ergenekon terör örgütü üyesi olmak eylemi nedeniyle TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
24-ŞÜPHELİ ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN: a-Emniyet beyanında ; 1969 yılında Ordu iline bağlı Aybastı ilçesinde doğduğunu, Lise 3 'e kadar Aybastı da okuduğunu, Aybastı 'da Üniversite sınavına hazırlık dershanesi olmadığından dolayı lise son sınıfı Yozgat ilinde okuduğunu, 1986 yılında Yozgat imam Hatip Lisesinden mezun olduğunu 1989 yılında askerlik hizmeti için Kırklareli iline gittiğini, askerden geldikten sonra 1992 yılında Seher GELEN isimli bayan ile evlendiğini, 1994 yılına kadar Ordu ilinde babasının yanında arıcılıkla uğraştığını, daha sonra 1994 yılının sonlarına doğru istanbul Merter'e geldiğini ve ihraç fazlası tekstil ürünleri üzerine işyeri açtığını, bu sırada Bağcılar ilçesinde ikamet ettiğini, Daha sonra 1997 yılında Göztepe'de bir işyeri aztığını,, 1998 yılında Anadolu yakası Göztepe'de Obje Tekstil şirketini kurduğunu, 2001 krizine kadar Avrupa 'ya tekstil ihracatı yaptığını, Bu dönemde Mahmut OZTURK ile birlikte tekstil işi yaptığını, ifadesinin ilerleyen bölümlerinde Mahmut OZTURK ile olan ilişkisini ayrıntılı olarak anlatacağını, 2001 yılında bu şirketi kapattığını, 2003 yılına kadar herhangi bir iş yapmadığını ve 2003 yılının başında halen çalıştırmakta olduğu Destan Elektrik Limited şirketini kurduğunu ve yukarıda belirttiği Ümraniye adresinde ikamet ettiğini, 3 çocuk babası olduğunu, ...kendisinin bu malzemeler hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, kendisinin bu olayı sadece basından duyduğunu, Ali YIGIT isimli şahsı tanımadığını, ele geçen malzemelerinde Oktay YILDIRIM' a ait olduğunu basından duyduğunu, kendisinin Oktay YILDIRIM'ı 2000yılından buyana tanıdığı, Kendisi ile tanışmasının Mahmut OZTURK ile aynı binada oturduğu dönemde, Oktay YILDIRIM'ın Mahmut ÖZTÜRK'ü ziyarete geldiğinde olduğunu, Oktay YILDIRIM'ın o zamanlar bacağından tedavi gördüğünü ve emekli olmak üzere olduğunu, kendisiyle ilişkisinin Mahmut ÖZTÜRK'ten dolayı olduğunu, Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün 2004 veya 2005 yıllarında bir yıl ortak olarak Beyazıt'ta nargile cafe işletmeciliği yaptıklarını ve daha sonra anlaşamayarakr aralarının açıldığını, Hatta o tarihten bu zamana kadar konuşmadıklarını bildiğini, kendisinin Oktay YILDIRM ile ilişkisinin sadece gördüğüyle selamlaşmaktan ibaret olduğunu, Bir keresinde Mahmut OZTURK ile ortak işlettikleri cafeye gittiğini, gitmesinin sebebinin de Mahmut ÖZTÜRK'e hayırlı osun demek için olduğunu, kendisinin hiçbir zaman Oktay YILDIRIM ile ayrı bir ortamda görüşmediğini ve buluşmadığını, Oktay YILDIRIM'ın birkaç kez kendisinin işyerine hal hatır sormak için, çay içmek için ve bir keresinde de alışveriş yapmak için geldiğni, kendisine hiçbir zaman ne bombadan nede bir silahtan bahsetmediğini, Zaten Oktay YILDIRIM ile fazla bir samimiyetinin olmadığını, Oktay YILDIRIM'ın www.acikistihbarat.com isimli sitede yazı yazdığını bildiğini, Oktay YILDIRIM'ın bir iki yazısını okuduğunu ve genelde terörle mücadele ile ilgili kendi uzmanlık alanı ile ilgili yazılarının olduğunu, Kendisinin bu doküman hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, bu dokümanı ilk defa gördüğün ve duyduğunu, Muzaffer TEKİN 'i 1999 yılından bu zamana kadar tanıdığını, Muzaffer TEKİN ile kendisini Mahmut ÖZTÜRK'ün tanıştırdığını,. Mahmut OZTURK ile birlikte Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'de bulunan ofisine gittiklerini ve orada tanıştıklarını, Zaman zaman Muzaffer TEKİN 'in ofisine uğradığını, Bu ziyaretlerinin amacının bir hal hatır sorma, geçerken uğrama ve bir çay içme ziyaretleri olup on onbeş dakika sürdüğünü, Yine Muzaffer TEKIN'in kendisinin işyerinden alışveriş yapmış olup,
kendisinin ofisinde de elektrik tesisatını tamir ettiklerini, Muzaffer TEKIN'e abi diye hitap ettiğini, Muzaffer TEKİN'in de kendisine ismi ile hitap ettiğini, Muzaffer TEKİN ile resmi bir ilişkisinin olduğunu, fazla samimiyetinin olmadığını, 2006 Mayıs ayında Muzaffer TEKİN'in kendisini arayarak Mahmut OZTURK'ün çavuşbaşında bulunan villasına gitmek istediğini, kendisinin orayı bulamayacağından dolayı kendisinin götürüp götüremeyeceğini kendisine sorduğunu, kendisinin de götürebileceğini söylediğini ve akşam vakti kendisini Maltepe Yanyolda bulunan bir caminin önünden aldığını, yanında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'in olduğunu, ve hep birlikte Beykoz 'daki villaya gittiklerini, villaya gittikten on onbeş dakika sonra Mahmut OZTURK'ün geldiğini ve Mahmut ÖZTÜRK gelir gelmez kendisinin , Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve ismail PAKER olmak üzere ayrıldıklarını. İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Kadıköy'e bıraktığını, daha sonra eve gittiğini, kendiisinini yanında Muzaffer TEKİN aranıyor gibi bir mevzunun konuşulmadığını ve kendisinin Muzaffer TEKİN 'in arandığını bilmediğini, Muzaffer TEKİN'in arandığını yaralandığı sabah öğrendiğini, Muzaffer TEKİN 'in Mahmut OZTURK'ün Beykoz'daki villasında kaldığı dönemde Muzaffer TEKİN 'in yaralandığını Mahmut OZTURK'ün kendisini telefonla arayarak söylediğini ve kendisinden yardım istediğini, kendisinin de tek başına arabası ile villaya gittiğini, Orada Mahmut ÖZTÜRK'ü ve Muzaffer TEKİN 'i gördüğünü, Muzafer TEKİN'in yaralı bir vaziyette yerde yattığını, Daha sonra villaya İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya OZTURK'ün beyaz bir arabayla geldiğini, Muzaffer TEKİN 7 kendisinin ve Mahmut ÖZTÜRK birlikte üst kattan kendisinin arabasına kadar taşıdıklarını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK 'te kendisinin arabasına bindiğini ve kendisinin, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Muzaffer TEKİN birlikte hastaneye gitmek için yola çıktıklarını, ismail PAKER ve Mahmut OZTURK'ün kendi arabalarıyla kendilerinin peşlerinden geldiğini, Yolda giderken Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya OZTURK'ün Rafet ARSLAN ile telefon görüşmesi yaptıklarını, Rafet ARSLAN'ın onlara "beni de Maltepe'den alın ve birlikte geçelim" dediğini, kendilerinin de Maltepe'den Rafet ARSLAN'ı aldıklarını, Rafet ARSLAN kendisinin arabasına bindini ve Mehmet Zekeriya OZTURK'ün kendisinin arabasından inerek İsmail PAKER 'in arabasına bindğini ve daha sonra hastaneye gittiklerini, Hastaneye gittiklerinde Muzaffer TEKİN 'in abisi Rıza TEKİN'in orada olduğunu, Muzaffer TEKİN 'i acile götürdüklerini, Muzaffer TEKİN 'i abisi Rıza TEKIN'e teslim ettiklerini ve kendisinin işi olması nedeniyle müsade istediklerini ve ayrıldığını, Bu olaydan iki gün sonra Jandarma'nın kendisini aradığını ve Beykoz jandarma komutanlığına gittiğini, bu olaydan dolayı burada bir gün gözaltında kaldığını, kendisini savcılığa sevk ettiklerini ve daha sonra savcılıktan serbest kaldığını, Yaklaşık bir hafta sonra da polis tarafından gözaltına alındığını kendisini Ankara iline götürdüklerini ve üç gün gözaltında kaldığını, ve savcılığa sevk edildiğini, daha sonra savacılıktan serbest bırakıldığını. Daha sonraki zamanlarda mahkemeye tanık olarak çağrıldığını ve gittiğini, Danıştay olayından yaklaşık üç ay sonra kendisinin Muzaffer TEKİN 'nin ofisine giderek geçmiş olsun ziyaretinde bulunduğunu, Daha sonra ne kendisini aramadığını, kendisinin de şahsı aramadığını, ve o tarihten bu zamana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını, Muzaffer TEKİN 'in herhangi bir oluşum içerisinde yer alıp almadığını bilmediğini, Bu dokümandan(lobi) hiçbir şekilde bir bilgisinin olmadığını, Oktay YILDIRIM'm Reina isimli iş yerinde çalıştığını bilmediğini, Oktay YILDIRM ile nasıl tanıştığını ve kendisi ile olan ilişkisini ifadesinde belirttiğini, Toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozarak siyasal kamplaşma ve çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyabilecek ve bu bağlamda kamu güvenliğini etkileyebilecek provakatif eylemlere karşı zamanında tedbîr alınması ve muhtemel eylemlerin önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımı/da ba/ı devlet büyüklerimize ve üst düzey
bürokratlara yönelik "suikast türü silahlı eylem "gerçekleştirmeyi planlayan çıkar amaçlı yasadışı bir teşekkül oluşturduğunuz ve bu teşekkül içerisinde bağlantılı olduğunuz mete yalazangil, tuncay hacıbektaşoğlu ve salpir pebzlevıdze isimli şahıslarla olan ilişkilerinizi ve bu suikast türü silahlı eylem planı soruldruğunda; Tuncay hacıbektaşoğlu ve salpir pebzlevıdze isimli şahıslarla olan ilişkilerinizi ve bu suikast türü silahlı eylem planı ile ilgili bildikleri sorulduğunda; Kendisinin Devlet büyüklerine ve üst düzey bürokratlara karşı herhangi bir silahlı eylem hazırlığı içersinde olduğunun doğru olmadığını, kendisinin bu tür silahlı eylem fikrine karşı olduğunu.bu tarz eylem duyumu veya bir teklif alsa buna ilk karşı çıkacak biri olacağını, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Selpir PEBZLEVIDZE isimli şahısları daha önceden tanımadığını, bu şahısları gözaltında iken ilk defa gördüğünü, herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Mete YALAZANGİL isimli şahsı 1996 yılından beri tanıdığını, o dönemde Küçük yalı da Akrabam Mustafa GÜLEN ile ticari ortaklık yaptıklarından dolayı tanıdığını, Kendisi ile zaman zaman görüştüğünü ayrıca Muzaffer TEKİN in ofisinde de birkaç kez gördüğünü, arkadaş olduklarını bildiğini, kendisinin böyle bir eylem fikri siyasi ve dünya görüşüne ters olduğu, şiddet ile karşı çıkacağını, böyle bir şey duysa kim olursa olsun ilk ihbarcısı kendisinin olacağını, kendisinin bu tarz bir eylem içersinde olmadığı ve bu tarz bir eylemin Ülkeye büyük zarar vereceğini düşündüğünden kim veya kimler yaparsa yapsın karşı olduğunu, kendisinin bu olayların içersinde geçen yıldan bu yana isminin geçiş sebebinin sadece yaralı bir insanı insanlık görevi olarak hastaneye götürmesi olduğunu, bu şahsın Muzaffer TEKİN değil başkası olsa insani görevi yapacağını, ancak onların fikir ve görüşleri doğrultusunda hareket etmediğini, bu sorudaki ithamdan dolayı son derece rahatsız olduğunu. Söyleyeceklerinin bu soru ile alakalı bundan ibaret olduğunu, kendisinin herhangi bir çıkar amaçlı teşekkül veya yasadışı bir oluşum içersinde asla yer almadığını bu iddiayı da kabul etmediğini, Mahmut OZTÜRK'ü 1996 yılından beri tanıdığını kendisi ile ticari ilişkiler nedeni ile tanıştığını aynı apartmanda 6 yıl oturduklarını bu nedenle ailece görüştüğü bir şahıs olduğunu, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'i 1999 yılından beri tanıdığını, Mahmut ÖZTÜRK sayesinde kendisi ile tanıştığını, ilişkilerini ifadesi içerisinde detaylı olarak anlattığını, Oktay YILDIRIM'ı 2000 yılından beri tanıdığını, Mahmut ÖZTÜRK sayesinde kendisi ile tanıştığını, ilişkilerini ifadesi içersinde detaylı olarak anlattığını, Raf et ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN'in ofisinde gördüğünü, kendisi ile bir samimiyetinin olmadığını, Muzaffer TEKİN' in yakın arkadaşı olarak bildiğini ve sürekli yanında gördüğünü. Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ü 2006 yılı içersinde Muzaffer TEKİN in Ofisinde tanıdığını, kendisini gazeteci olarak tanıttığını, samimiyetinin ve ilişkisinin omadığını, Mete YALAZANGIL'i 1996 yılından beri tanıdığını, Küçükyalı da akrabası ile ortaklık yaptıklarını, Kendisi ile zaman zaman görüştüğünü ayrıca Muzaffer TEKİN in ofisinde de birkaç kez gördüğünü arkadaş olduklarını bildiğini Bunların dışında kendisine gösterilen resimlerdeki şahıslan tanımadığını ayrıca birlikte gözaltında olduğu şahıslardan sadece Mete YALAZANGİL isimli şahsı tanıdığını diğer şahıslan daha önce görmediğini ve tanımadığını,
b- Savcılık Beyanında Şüpheli Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ; Emniyet Müdürlüğünde vermiş olduğu ifadesini tekrar ettiğini Oktay Yıldırım isimli şahsı, hemşerisi ve komşusu olan Mahmut Oztürk'e sık sık misafirliğe gelmeleri nedeniyle tanıdığını, Oktay Yıldırım ile Mahmut Öztürk'ün uzun yıllar aynı askeri birlikte görev yaptıklarını istanbul'da bir süre ticarette yaptıklarını bildiğini, Bundan iki üç yıl kadar önce
Mahmut Oztürk ile Oktay Yıldırım Beyazıtta ortak olarak bir nargile cafe açtıklarını, Oktay Yıldırım çay içmek için işyerine uğradığını,. Bu görüşmelerimiz sırasında www.acikistihbarat.com isimli sitede yazılarının yayınlandığını kendisine anlattığını, 2006 yılının Mayıs ayında Muzaffer TEKİN in, Mahmut Öztürk'ün evinde kendi kendisini yaralamasıyla ilgili Emniyette yazılı ifade verdiğini, bu ifadesinin doğru olduğunu, Danıştay davası olarak bilinen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada da ayrıntılı olarak ifade verdiğini, O olayda şüpheli olarak ifadesinin alındığını, Oktay Yıldırımın iş yerinde yapılan aramada ele geçen dokümanlarla hiçbir ilgisinin olmadığını, Kemal Şahin, ismail YILDIZ, Fikret Emek isimli kişileri tanımadığını, bunların işyerlerinde ve evlerinde ele geçen silah ve dokümanlarla hiçbir ilgisinin olmadığını, şüpheli Mete Yalazangili bir akrabası ile ortak ticaret yapmalarından dolayı tanıdığını, Muzaffer TEKİN in ofisinde de birkaç kez gördüğünü, birlikte gözaltında bulunduğum Tuncay ve Salpir isimli kişileri tanımadığını beyan etmiştir.
c)-Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları; 28.10.2005 günü saat 11.00 sıralarında Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi, Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı, Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir konuşma yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer KARABULUT'UN basın açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapışma "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, Kemal KERİNÇSİZ, Hayrettin ERTEKİN, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN in katıldığı, Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahsın kullanmakta olduğu 05322201077 nolu GSM hattının kayıtlarının yapılan analizinde; -Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' in kullandığı 05323412902 nolu GSM hattı ile 30 kez görüştüğü, -Oktay YILDIRIM'ın kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 11 kez görüştüğü, -Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 245 kez görüştüğü, -Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05438324409 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü, -Muzaffer TEKİN' in kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 176 kez görüştüğü, -Oktay YILDIRIM' m kullandığı 05425315368 nolu GSM hattı ile 10 kez görüştüğü, -Murat ÖZKAN' ün kullandığı 05322526065 nolu GSM hattı ile 3 kez nolu görüştüğü, -Murat ÖZKAN' ün kullandığı 05323344275 nolu GSM hattı ile 17 kez görüştüğü -Mete YALAZANGİL' in kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 79 kez görüştüğü, anlaşılmıtır. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile ilişkisinin olmadığını beyan ettiği ancak 30 kez telefon görüşmesinin bulunduğu anlaşılmaktadır
d)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları; Mete YALAZANGİL ifadesinde; TOPLUMSAL MUTABAKATI VE GÜVEN DUYGUSUNU BOZARAK SİYASAL KAMPLAŞMA VE ÇATIŞMALARI BOYUTLANDIRABİLME POTANSİYELİ TAŞIYABİLECEK VE BU BAĞLAMDA KAMU GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEBİLECEK PROVAKATİF EYLEMLERE KARŞI ZAMANINDA TEDBİR, ALINMASI VE MUHTEMEL EYLEMLERİN ÖNLENMESİ AMACIYLA SÜRDÜRÜLEN ÇATIŞMALARIMIZDA BAZI
DEVLET BÜYÜKLERİMİZE VE UST DÜZEY BÜROKRATLARA YÖNELİK "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞU VE BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞU ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN, TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU VE SAİLPİR PEBZLEVIDZE İSİMLİ ŞAHISLARLA OLAN İLİŞKİLERİNİZİ VE BU SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM PLANI ile ilgili sorulan soruya; "Zeki Yurdakul ÇAĞMAN : 1996-1997 yıllarında Ser Dış Ticarette ortağım olan ve eski milli tekvondocu olan Mustafa GÜLEN'in hemşerisi olması sebebi ile Küçükyalıdaki GÜLEN spor salonunda Mustafa GÜLEN vasıtası ile tanıştım. 20002001 yıllarında Muzaffer TEKİN beni aradı. Nerdesin diye sordu. Bende iş yerimde olduğumu söyledim. Kadıköy tarafına bir iki saat içinde geçersen ofise uğra bir dostun var dedi. Bende söylediği zaman dilimi içinde ofisi uğradığımda Yurdakul ÇAĞMAN'ı ofiste gördüm. Sohbet ettik Ümraniye Dudulu civarında toptan elektirik malzemeleri sattığını, daha sonra çıkarıp dükkan kart vizitini verdi. Bende aynı şekilde kart vizitimi verdim. Zaman zaman telefonla arayarak görüşürdüm kendisinin daha önceden güreşçi olduğunu bildiğimden manevi bir bağımız vardı. Kendisi iyi bir kişidir. 2006 yılının Ramazan ayında Muzaffer TEKİN'in Ataşehir Fanıiliy cafede iftar yemeğinde kendisini gördüm bu iftar yemeğinde yaklaşık 20-25 kişi kadar vardı bu şahıslardın bildiğim İsmail PAKER, Oktay YILDIRIM, Zekeriya ÖZTÜRK, Mahmut ÖZTÜRK ve Rafet ARSLAN vardı. Benim bu şahıslar ile yukarıda anlatıklanm dışında hiçbir ilişkim yoktur. Benim her hangi bir devlet büyüğüne veya bir şahısa yönelik suikast türünden bir eylem planım asla yoktur ve burada ismi geçen diğer şahıslardan bir duyumda almadım ve böyle bir eylem planlarının olduğunu bilmiyorum. Benim bu şahıslarla her hangi bir teşekkül ve örgütsel bir bağım yoktur." dediği Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde; İlerleyen günlerde Ankara'ya gidip savcıya teslim olacağını söyledi. Daha sonra ordu evinden ayrıldık. Ertaç GİRAY kendi evine gitti biz Muzaffer TEKİN'e ev ayarlamak için çıktık. Muzaffer TEKİN yaralandığı günün sabahı bana Yurdakul ÇAĞMAN'dan telefon geldi. Muzaffer TEKİN'in kendisini kalbinden bıçaklayarak kendisini intihar ettiğini söyledi ve durumunun ağır olduğunu söyledi. Bunun üzerine ben İsmail PAKER'in otosu ile beraber Mahmut ÖZTÜRK'ün Çavuşbaşmdaki villasına yola çıktık,
e)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi; Şüpheli Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i tanıdığı Mete YALAZANGİL ile eskiden beri görüştüğü, şüpheliler Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLANTa irtibat halinde olduğu, Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'le samimiyetinin olmadığını beyan ettiği halde birçok defa telefonla görüştüğü, Danıştay saldırısından sonra yapılan kritik yemeğine katıldığı ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in intihar girişiminden sonra hastaneye götürmek için gelen grubun içinde olduğu ve yine başbakana suikast yapılacağı ihbarına konu diğer şüpheliler Saphir DEBLEBVİZADE ve TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU ile birlikte ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in tutuklanmasından sonra Mete YALAZANGİL'e bağlı olarak çalışmalara başladıkları ve ihbar üzerine yakalandıkları, şüphelinin sivil olmasına rağmen ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK ve Mete YALAZANGİL ile olan ilişkileri, Oktay YILDIRIM ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile normal iş ve komşuluk ilişkisinden öte emir komuta zincirine bağlı olarak hiyerarşik yapıda ERGENEKON terör örgütünün gizli yapılanmasına bağlı ilişki olduğu, gözaltına alındıkları şahısların daha sonra Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü arayıp bilgi verdikleri, Mete YALAZANGİL vasıtasıyla Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak çalıştıkları anlaşıldığından;
Şüpheli Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak eylemi nedeniyle TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
25-ŞÜPHELİ TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU aEmniyet beyanında özetle; 1974 yılında Trabzon iline bağlı Of ilçesinde dünyaya geldiğini, Of ilçesine bağlı Pazarönü Köyünde İlkokulu okuduğunu, 1991 yılı sonunda ailesiyle birlikte istanbul Fatih 'e yerleştikleri, 1994 yılına kadar burada demir doğrama işlerinde çalıştığını 1994 yılında Manisa 'da askerlik yaptığını, 1995 yılı sonunda askerden döndüğünü, askerden döndükten sonra askeriyeden firar olayı ilgili 63 gün teskereden sonra cezaevinde yattığını Şu an eşi olan Nuray HACIBEKTAŞOĞLU ile 2001 yılında evlendiğini, devamlı olarak yazları çay toplamak amacı ile memleketi olan Trabzon a kış aylarında da istanbul ilinde bulunduğunu, Bir erkek ve bir kız çocuğu babası olduğunu, daha önceden ismi Ali Baba Resturant olan iş yerinde sahne düzeni işi ile uğraşmakta olduğunu, iş yerini iş yeri sahibi Hasan ALAGOZ ün sağlık nedenlerinden dolayı işletememesi üzerine borçlarını üstlenerek devraldığını ve ismini Oz Mavi Deniz olarak değiştirdiğini halen bu Restoranı işletmekte olduğunu, Bu iş yerinde 4 adet işçi çalıştırmakta olduğu, aynı anne ve babadan olma 7 kardeş oldukları, Öz geçmişinde belirttiği gibi 1996 yılında askeriyeden firar olayı ilgili 63 gün cezaevinde yattığını ayrıca 1998 yılının ilk aylarında Hürriyeti Tahtit suçu ile alakalı istanbul Bahçelievler de yakalandığını çıkarıldığı Mahkemece tutuklandığını, 28 gün Cezaevinde yattıktan sonra tahlile edildiğini ve bu davadan beraat ettiğini, 2007 yılı Mart aylarında Bakırköy de Polisin yaptığı bir uygulama sonucu Saypır DEBZLELVIDZE isimli çeçen asıllı şahıs ile birlikte gözaltına alındığını kendisini "ruhsatsız Silah bulundurmak" Saypır DEBZLELVIDZE"nın ise "vizesiz Türkiye de bulunmak" suçundan gözaltına alındığı, kendisinin bu suçtan dolayı çıkarıldığı Mahkeme tarafından serbest bırakıldığını, Saypır DEBZLELVIDZE'nın ise yabancılar Şubesinde gözaltında kalmaya devam ettiğini, bunun haricinde kendisine başka herhangi bir işlem yapılmadığını, yakın akrabaları ile ilgilide işlem yapılmadığını. Kendisinin bu doküman hakkında hiçbir ilgisinin ve bilgisinin olmadığını, Muzaffer TEKİN isimli şahsı tanıdığını, kendisinin 2006 yılı sonları 2007 yılının başlarında Mavi Karadeniz isimli Radyoda Reklam bölümünde çalıştığı esnada Saypir DEBZLELVIDZE isimli şahsın Muzaffer TEKİN in Kadıköy de bulunan ofisine götürdüğü, kendisinin Muzaffer TEKİN in ofisine gitme amacının çalıştığı radyo için reklam temin etmek olduğu, ofise gittiğinde Reklam dosyasını ofisin girişinde bulunan bir şahsın kendisinden alarak Muzaffer TEKİN' e vereceğini söylediği, kendisinin o gün Muzaffer TEKİN ile görüşüp tanışmadığını, Saypir DEBZLELVIDZE'in Muzaffer TEKİN i ne zamandan beri tanıdığını bilmediğini, Saypir DEBZLELVİDZE in kendisini Muzaffer TEKİN'in yanına götürmesinin sebebinin Muzaffer TEKİN in reklam verebileceği geniş bir çevreye sahip olabileceğinden dolayı olduğu, 2007 yılı Mart aylarında Bakırköy de Polisin yaptığı bir uygulama sonucu Saypır DEBZLELVIDZE isimli şahıs ile birlikte gözaltına alındığını, kendisinin "ruhsatsız Silah bulundurma", Saypır DEBZLELVIDZE'nın ise vizesiz Türkiye de bulunmak suçundan dolayı gözaltına alındığı, kendisinin bu suçtan dolayı çıkarıldığı Mahkeme tarafından serbest bırakıldığını, Saypır DEBZLELVİDZE'nın ise yabancılar Şubesinde gözaltında kalmaya devam ettiği, bu olaydan sonra Saypır DEBZLELVİDZE kendisine Muzaffer TEKİN in yanına gidip kendisi için yardım edip edemeyeceğini sormasını istediği, kendisinin de Muzaffer TEKİN in yanına gittiğini ve ilk tanışmasının bu şekilde olduğu, Muzaffer TEKİN'in yanına ofisine gittiğinde Saypir DEBZLELVIDZE in durumunu anlattığı ve yardım
edip edemeyeceğini sorduğu, Muzaffer TEKİN'in kendisine Saypir DEBZLELVIDZE'e yardımcı olamayacağını söylediği ve ofisten ayrıldığını, bu görüşmesinden yaklaşık 20-25 gün sonra Muzaffer TEKİN'in kendisini cep telefonundan arayarak Saypır DEBZLELVIDZE hakkında bir gelişme olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de Muzaffer TEKIN'e herhangi bir gelişme olmadığını söylediği ve reklam konusundan dolayı yardımcı olup olamayacağını sorduğu, Muzaffer TEKIN'in ilgileneceğini söylediği ve telefonu kapattıği, bu görüşmeden sonra tarihlerini tam olarak hatırlamadığı bir zamanda Muzaffer TEKİN' i cep telefonundan aradığı ve reklam konusunda yardımcı olup olamayacağını sorduğu, olumlu bir yanıt alamadığı,. Muzaffer TEKİN ile bir daha görüşmediğini, Muzaffer TEKİN' in tutuklandığını 20-25 gün sonra gazeteden öğrendiğini, Muzaffer TEKİN ile olan ilişkisinin bundan ibaret olduğu, kendisinde çıkan dokümanlardan haberinin olmadığını ve bu dokümanları hiç görmediğini, Saypir DEBZLELVİDZE'nın şu anda kendisiyle birlikte gözaltında olan şahıs olduğu, Kendisini 2003 yılında tanıdığını, Esenler Atışalanı 'nda Kasap dükkanı işlettiği dönemde Bahçelievler de ismini şu an hatırlamadığı bir kahvehanede Samsunlu ismail olarak tanıdığı şahıs vasıtası ile Saypır DEBZLELVİDZE ile tanıştığını, kalacak yerinin olmadığından dolayı kendisinin Kasap dükkanında indir bindir işleri yapacak bir elemana ihtiyacı olduğundan dolayı yanına aldığını ve iş yerine götürdüğü, dükkanında yatıp kalktığı ve işlerinde kendisine yardımcı olduğu, ortalama aylık 400 YTL para verdiği, yeme, içme ve barınma ihtiyacını karşıladığı, kendisinin Türkiye de kaçak olduğunu bilmediğini, 2004 yılının ortalarına kadar kendisinin dükkanı devredene kadar bu ilişkinin böyle devam ettiğini, kendisine ait olan dükkanı devrettikten sonra bir müddet kendi başının çaresine baktığı, nerede yatıp kalktığını bilmediğini, ara sıra yanına gelip gittiği, 2006 yılı ortalarında Radyo Reklam işine girdiği dönemde yanına gelip gittiğinde sigara ve yemek parası konusunda yardımcı olduğunu, ailesi Memlekette iken Saypir DEBZLELVİDZE"nin evinde kaldığı, kendisi ile olan ilişkisinin bundan ibaret olduğu, Saypir DEBZLELVİDZE'nın Muzaffer TEKİN' i ne zaman nerde ve ne şekilde tanıdığı konusunda bir bilgisinin olmadığını, Soruldu toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozarak siyasal kamplaşma ve çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyabilecek ve bu bağlamda kamu güvenliğini etkileyebilecek provakatif eylemlere karşı zamanında tedbir alınması ve muhtemel eylemlerin önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımızda bazı devlet büyüklerimize ve üst düzey bürokratlara yönelik "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞUNUZ VE BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞUNUZ METE YALAZANGİL, ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN VE SALPİR PEBZLEVIDZE isimli şahıslarla olan ilişkilerinizi ve bu suikast türü silahlı eylem planı ile ilgili bildikleriniz sorulduğunda; Kendisinin bu suçlamayı kabul etmediğini, kendisine sorulmuş olan isimlerden Saypir ........... İsimli şahıs ile Mete YALAZANGİL isimli şahısı tanıdığını, Saypir......... isimli şahıs ile olan ilişkisini ifadesinin üst kısmında anlattığını, Mete YALAZANGİL ile 2006 yılı sonlarında tanıştığını, kendisinin Kadıköy DYP ilçe binasına Radyo için Reklam almak amacı ile gittiği sırada orada reklam için görüştüğü kişi olduğunu, kendisini spor hocası olarak tanıttığı ve DYP ilçe Teşkilatında görevli olarak tanıttığı, reklam konusunda kendisi ile konuştuğu ve daha önce Kasap işi ile uğraştığını söylediği, kendiside toptan et işi yapmak istediğini ve bunun için depo ayarlamaya çalıştıklarını ve kendisine pazarlama konusunda yardım edip edemeyeceğini sorduğu, kendisininde et geldiği zaman yardımcı olabileceğini söylediği kendiside reklam konusunda yardımcı olacağını söylediği, daha sonraki günlerde Saypır ile birlikte reklam için DYP binasına Mete ile görüşmeye gittiğini ancak orda olmadığı için görüşemediğini, DYP ilçe teşkilatına gitme sebebinin partilerin seçim zamanı reklam verebilecekleri nedeni ile olduğu, daha sonraki görüşmelerde et işinin olamayacağını kendisinin de DYP den ayrıldığını Erke isimli güvenlik şirketinde çalışmaya başladığını
i^__
/
/afalı
A~&^<^y
söylediği, kendisinin de Saypir DEBZLELVIDZE ile birlikte yanına gittiği, Reklam konusu ile ilgili kendisini Trabzon vakfından bir şahsa yönlendirdiğini, kendisinin de bu şahsı telefonla arayarak reklam konusunda gerekli teklifleri verdiğini, ancak bir sonuç alamadığı yine daha sonra 1 ay içersinde Erke isimli güvenlik şirketine gittiğini, Mete ile şirkette olmadığı için görüşemediğini ve radyo reklamı ile ilgili bir teklif dosyası bıraktığı, dosya ile alakalı kendisine geri dönüş yapılmadığı en son olarak Saypir DEBZLELVIDZE isimli arkadaşının Yabancılar Şubesinde gözaltında bulunduğu sırada Muzaffer TEKIN'e Saypir için birşey yapıp yapamayacağını sormaya gittiği sırada tekrar orada gördüğü ve selamlaştığı, başka bir konuşmanın geçmediği, Kendisinin herhangi bir devlet büyüğüne veya bürokrat bir şahsa suikast türü silahlı bir eylem planının asla olmadığını, ne Mete YALAZANGIL nede Saypir DEBZLELVIDZE başka bir şahıs veya şahıslarla çıkar amaçlı bir teşekkül veya yapılanma içersinde yer almadığını, böyle bir iddiayı kabul etmediğini, Şüpheli Mete YALAZANGIL 25.08.2007 tarihli emniyet beyanında "Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU: 2006 yılının Eylül ayında Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'deki bürosunda tanıştım bu tanışma esnasında, yaklaşık 7-8 kışı vardı. Bu şahıslardan sadece Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'ı tanıyordum. Bu arada ismini sonradan öğrendiğim Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU isimli şahısla ayaküstünde sohbet ederken, kendisi bana Güngören Çamlıkahvede toptan kasap market işi yaptığını söyledi. Bende kendimin spor hocalığı ve aynı zamanda Kadıköy Doğru Yol Partisinde Genel Sekreterlik yaptığımı kendisine söyledim. Yaklaşık 10-15 dakika kadar görüştükten sonra ayrıldım. Ben kendisine telefonumu vermedim ancak o beni 2007 yılının Ocak ayında 0535 774 79 03 nolu telefonumdan arayarak, bir akrabası ile gelip görüşmek istediğini ben de Kadıköy'de Erke Güvenlik şirketin Genel Koordinatörlük yaptığımdan dolayı, buraya gelmelerini söyledim. İsmini hatırlamadığım bir akrabası ile birlikte yanıma gelerek, akrabasını benimle tanıştırdı Karadeniz Fm'de ve televizyonda sanatçı olarak çıktığını ve aynı zamanda ortağı olduğunu söyledi. Karadeniz Fm için ilan ve reklam topluyoruz bize yardımcı olabilirmisin dedi. Bende kendisine bu işlerden anlamadığımı ama yardımcı olabileceksem araştırıp bilgi vereceğimi söyledim. Şu anda görüşebileceğimiz birileri var mı diye sordu. Bende yanlarında telefon açarak Kadıköy de bulunan Of vakfını aradım arkadaşlar görüşebileceğini söyleyerek ben de kendilerine adres ve telefonları vererek gittiklerinde benim ismimi söylemelerini söyledim ve yanımdan ayrıldılar. Daha sonra beni telefonla arayarak gidip görüştüklerini katolok bıraktıklarını ve onlarında geri döneceklerini söyledi. Bir süre sonra tekrar telefonla beni arayarak görüşmek istediğini ben de kendisine parti de olduğumu gelip görüşebileceğimizi söyledim. Bana gelerek biraz konuştuktan sonra Romanya'da et çok ucuz olduğunu tanıdık var mı oradan et getirebilirmiyiz dedi. Bende et işinin normal şartlarla getirilmediğini, Bakanlar kurulu karan ile özel şirketlere verildiğini söyledim. Eğer böyle bir firma varsa ancak bu şekilde olabileceğini izah ettim. Ağabey sende yine araştır yardımcı olmaya çalış diyerek ayrıldık. Bir süre sonra tekrar beni telefonla arayarak görüşmek istediğini bende kendisine parti de olduğumu ve görüşebileceğimi söyledim. Daha önceden Muzaffer TEKİN 'in yanında tanıdığım Saipir ................ (DEBZLELVİDZE) isimli şahsı Kafkasyalı ve sporcu olarak tanıdığım şahısla beraber Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU yanıma geldi. Tekrar et konusu açarak yardımcı olabilirmisin araştırma yaptın mı dedi bende bu iş bizi aşar yapamayacağımı kanaat getirdiğimden, kendisine olmaz dedim. 2007 yılının Nisan-Mayıs ayında Muzaffer TEKİN beni arayarak, müsaitsen benim ofisime uğrarmısm dedi bende yaklaşık bir ya da bir buçuk saat sonra ofise gittim. Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun oturduğunu gördüm. Muzaffer TEKİN bana Tuncay ve arkadaşı Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber alındıklarını Tuncay'ın üstünden bir silah çıktığını Mahkemenin Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nu serbest bırakıp, Saipir ........ İsimli şahsın pasaportunun vizesinin bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim
edildiğini, Saipir .......... yakalandıkları akşam polislerin yanından kendisini aradığını söyledi. Yardımcı olmasını istediği benimde tanıdığım Yabancılar Şubesinde ve Emniyet'te tanıdığım olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağımı söyledim. Bu konuda bana yardımcı olabilirimsin diyerek sordu bende kendisine hayır yardımcı olamayacağımı söyledim ve ofisten ayrıldım. Başkaca herhangi bir yerde görüşmedim." ŞEKLİNE BEYANDA BULUNUMUŞTUR. BU KONU HAKKINDA DETAYLI BİLGİSİ SORULDUĞUNDA: Mete YALAZANGİL'ın kendisi hakkında vermiş olduğu ifade genel hatları ile doğrudur ancak kendisi ile tanışması Muzaffer TEKİN in ofisinde değil DYP Kadıköy ilçe binasında olmuştur. Saypır DEBZLELVİDZE'nın gözaltında bulunduğu sırada Muzaffer TEKİN'in Mete YALAZANGİL 'i arayıp aramadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını, ayrıca Et ticareti talebi ilk olarak kendisinden geldiğini, kendisi ile et ve reklam işi için görüştüğünün doğru olduğunu, ifadesinin üst kısmında bu konuları anlattığını,. Kendisine isimleri sayılan ve resimleri gösterilen şahıslardan Muzaffer TEKİN Mete YALAZANGİL ve Saypır DEBZLELVİDZE isimli şahısları tanıdığını, bunlarla olan ilişkilerini ifadesi içerisinde detaylı olarak anlattığını diğer şahısları tanımadığını,
b-Savcılık ifadesinde Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU Oktay Yıldırım, Ali Yiğit, Fikret Emek, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ isimli şahısları tanımadığını, bu şahıslarda ele geçen doküman ve silahlarla ilgisinin olmadığını, Birlikte gözaltına alındığı Saipir isimli şahsı 2003 yılında Samsunlu birisinin yanında tanıdığını, kalacak yeri olmadığından, Samsunlu ismail isimli şahısın adı geçenin kendisinin evinde kalmasını ve çalışmasını teklif ettiğini.o tarihte kendisinin Esenler Ateşalanı 'nda kasap dükkanının olduğunu, Saipir'in burada kendisinin yanında hamal olarak çalıştığını Saipir 'in Muzaffer TEKİN le nasıl tanıştığını bilmediğini,Bu yılın Mart ayında bir Asayiş uygulamasında kendisinin üzerinde ruhsatsız silah yakalandığını, Saipir'in de yabancılar şubesi tarafından gözaltına ahndğını,serbest bırakılınca Saipir'in Muzaffer TEKİN e git kendisinden yardım iste dediğini kendisinin de Muzaffer TEKİN ile görüştüğünü, kendisine yardımcı olamayacığını söylediğini, daha sonra kendisini aradığını, Saipirin durumunun ne olduğunu sorduğunu, Mete Yalazangil ile yurtdışından et getirip getiremeyeceği hakkında konuştuklarını, Mete YALAZANGİL'IN kendisi hakkında vermiş olduğu ifadelerin doğru olduğu Şeklinde beyanda bulunduğu,
c-Diğer şüpheli ve tanık beyanları; Yurdakul ÇAĞMAN ifadesinde; TOPLUMSAL MUTABAKATI VE GÜVEN DUYGUSUNU BOZARAK SİYASAL KAMPLAŞMA VE ÇATIŞMALARI BOYUTLANDIRABİLME POTANSİYELİ TAŞIYABİLECEK VE BU BAĞLAMDA KAMU GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEBİLECEK PROVAKATİF EYLEMLERE KARŞI ZAMANINDA TEDBİR ALINMASI VE MUHTEMEL EYLEMLERİN ÖNLENMESİ AMACIYLA SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞMALARIMIZDA BAZI DEVLET BÜYÜKLERİMİZE VE ÜST DÜZEY BÜROKRATLARA YÖNELİK "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞU VE BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞU METE YALAZANGİL, TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU VE SALPİR PEBZLEVIDZE İSİMLİ ŞAHISLARLA OLAN İLİŞKİLERİ VE BU SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM PLANI İLE İLGİLİ sorulan soruya; "Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Selpir PEBZLEVIDZE isimli şahıslan daha önceden tanımıyorum bu şahısları gözaltında iken ilk defa burada gördüm herhangi bir ilişkim yoktur" dediği Saipir DEBZLELVİDZE ifadesinde;
■
*
. . v «*
AİLE YAPISI VE ÖZ GEÇMİŞİ ile ilgili sorulan soruya; "Bir gün Samsunlu İsmail .... ile beraber 2002 yılında dolaştığımızda Bahçelievler Soğanlıda ismini hatırlamadığım bir kahveye gittik. Burada hemşerisi olan şu anda benimle beraber gözaltında bulunan Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile tanıştım. Bu arada arkadaşlığımız ilerledi Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile görüşmeye devam ettik. Kendisinin Ateş tuğlada ismini şimdi hatırlayamadığım bir kasap dükkanı vardı. 2002 yılının son aylan idi, bende çalışmadığımdan beni yanma aldı. Dükkanda yatıp kalkıyordum çok soğuk olduğu zamanlar Soğanlıda bulunan evine götürürdü. Daha sonra evlerinde kalmaya başladım ayrıca memleketleri Trabzon'a çay toplamaya gittim. 2005 yılında kasap dükkânını işler olmadığından dolayı kapattı. Bu arada Tuncay'ın amcasının oğlu Faik HACIBEKTAŞOĞLU Karadeniz Fm'nin sahibi idi para kazanmamız için bize reklâm bulmamızı söyledi. Biz de Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber sağ sola gidip reklam almaya çalıştık. Yaklaşık bir buçuk sene kadar bu işle uğraştık.2007 yılının Mart ayında asayiş uygulaması esnasında Bahçelievler'de Hundai kiralık bir arabada Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU kendisine ait ruhsatsız bir silahı yakalattı. Benimde vize geçtiğinden dolayı gözaltına alındık. Ben yabancılar şubesinde 18.07.2007 tarihinde serbest kaldım. Ben içeride iken Bakırköy Zuhurtbaba da bulunan Mavi Deniz Restaurantı Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU alarak dükkanın çalıştırma ruhsat işleri ile uğraşmakta. Ben de burada kalmaktayım" dediği İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 16.06.2007 TARİH VE TEK.TAK.NO:2007/668 SAYILI KARARINA İSTİNADEN MUZAFFER TEKİNİN İLİMİZ KADIKÖY İLÇESİ OSMANAĞA MAHALLESİ KUŞDİLİ CADDESİ EKİZOĞLU İŞHANI NO: 47 SAYILI İŞYERİ ADRESİNDE YAPILAN ARAMADA ELDE EDİLEN METARYALLERİN İNCELEMESİNDE; 49-50 NOLU SAYFA; PROJELER BAŞLIĞI ALTINDA YAPILANMANIN KISA SÜREDE TABANA YAYILMASI VE TOPLUMSAL İLETİŞİMİN ÇAĞDAŞ OLANAKLARLA KURULABİLMESİ VE SİSTEMİN FİNANSAL İHTİYAÇLARININ KARŞILANABİLMESİ İÇİN ŞU PROJELER ÖNERİLİR; 1-LOKAL MEDYA PROJESİ 2-ON-LİNE RATİNG ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME SİSTEMİNİN YURT GENELİNE KURULMASI 3-DİJİTAL ANKET PROJESİ 4-TÜRK DIŞ TİCARET LOBİ HAREKETİ PROJESİ, 5-İSO PROJESİ 6-TERCÜME PROJESİ, 7-KOBİ'LERİNÖRGÜTLENMESİ, 8-TEKNOKAR VENAVİGASYONPROJESİ9MİLLİ TEKNOLOJİK ALT YAPISI İHTİYAÇLAR HARİTASININ ÇIKARILMASI, 10-MİLLİ ARGE YAPILANMASI PROJESİ, 11-EĞİTİM PROJESİ 12-TURİZM PROJESİ 13-MİLLİ İLETİŞİM SİSTEMİ YAZILIM PROJESİ 14-MİLLİ DEVLET YÖNTEMİ SİMİLASYON (BENZETİM) PROJESİ, 15-SİNEMA SANAYİSİ PROJESİ, 16-HUZUR VE SAĞLIK KÖYLERİ PROJESİ, 17-DİŞ İLİŞKİLER PROJESİ, 18-TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ PROJESİ, ŞEKLİNDE BİLGİLER BULUNDUĞU TESPİT EDİLDİĞİ VE BU DOKÜMANLARDA ANLATILMAK İSTENENLERİN NELER OLDUĞU ile ilgili sorulan soruya; "Ben Muzaffer TEKİN isimli şahsı 2001 yılında, Lalelide Mardinli bir tekstil dükkanında çalıştığımda, Rusya ya kargo yolladığım esnada ismini hatırlamadığım bir kargo firmasında ticaret yapan Fahrettin ............... 45 yaşlarında Azerbeycanlı eski bir doktor ile tanıştık benim çalıştığım dükkana da arada sırada gelip giderdi. 2001 Ramazan ayında tekrar mal almak için geldiğinde Fahrettin .......... işin yoksa gel beraber gezelim diyerek dükkandan ayrıldım. Beni Sultanahmet'e daha sonra Kadıköy'e geçtik tam iftar saatinde, Fahrettin ........... bana benim bir Türk arkadaşım var Moskova'da inşaat işi ile uğraşıyor ismini söylemedi. Biz bir ara geldiğimizde burada bulunan eski bir komutan var dedi. Kadıköy'de kuşdilinde bulunan ofisine gittik. İçeride 6-7 kişi vardı iftar hazırlığı yapıyorlardı. Hepsi zaten oruç tutmuyorlardı. Muzaffer TEKİN isimli şahıs ise sigara içiyor oruç tutmuyordu. Beni Fahrettin ....... İsimli şahıs Muzaffer TEKİN ile Kafkasyalr ve sporcu diyerek tanıştırdı. Bana Muzaffer TEKİN çıkarıp kart viziten verdi. İftarımız açtık bir az sohbet ettikten sonra çay içip
hemen kalktık. Ofisinde tanışırken aldığım kart vizitenden Ramazan Bayramında Ankisörlü telefondan cep telefonunu arayarak bayramlaştmı. 2003 yılında Muzaffer TEKİN'i ziyaret etmek amacı ile Kadıköy'de bulunan ofisine gittim. İçeride 4-5 kişi vardı kendilerini tanımıyorum selam verip Muzaffer TEKİN'in yanma geçtim önce beni tanımada aradan uzun bir süre geçtiğinden bende kendisine, Fahrettin ............ Azerbeycanlı eski bir doktorla 2001 Ramazan ayında iftar geldiklerini söylediğimde, beni hatırladı ve bana Fahrettin ........... isimli şahıs gelip gelmediğini sordu. Bende kendisine Fahrettin ................ isimli şahsı bir senedir görmediğimi söyledim. Biraz ayak üstünde muhabbet ettikten sonra tekrar uğramamı görüşelim diyerek ayrıldım. 2003 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber Muzaffer TEKİN'in Kadıköy'de bulunan ofisine ziyarete gittik. Muzaffer TEKİN ofiste oturuyordu selam verdik Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber kasap dükkanı çalıştırdığımızı söyledim birer çay içip biraz sohbet ettikten sonra kalktık. Daha sonra zaman zaman ziyarete giderdim. 2005 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber Karadeniz Fm reklam bulmak için, Muzaffer TEKİN'in ofisine gittik. Gerek kendisi için gerekte çevresinde tanıdıklarına vermek amacı ile reklam tanıtım klasörü bıraktık. Oda kendisinin bu konuda ilgileneceğini söyledi. Bu arada bayramlarda ve kandillerde kendisini arardım yada mesaj çekerdim bir büyüğüm olduğundan dolayı, 2006 yılında Danıştay olayında kendisinin gerek yaralanması gerekte gözaltına alınmasından dolayı çok şaşırdım. Yaklaşık olaydan iki ay sonra kadıköy'de bulunan ofisine ziyaret edip geçmiş olsun diye gittim. Ağabey bu nedir diye sorduğumda Muzaffer TEKİN benim bu olayla bir alakam yok dedi. 19.01.2007 günü beni cep telefonumdan arayarak kendisinin Taksimde olduğunu Ermeni Soykırımını protesto etmek için burada bulunduklarını söyledi. Bende kendisini böyle olaylara katılmayacağını söyleyerek telefonu kapattım. 25.01.2007 günü Muzaffer TEKİN'in Kadıköydeki ofisine tek başıma giderek, biraz oturup sohbet ettikten sonra kalktım. Yukarıda gösterdiğiniz ve okuduğunuz dokümanlar için benim herhangi bir bilgim yoktur Master Planı diye bir şey duymadım." Dediği Mete YALAZANGİL ifadesinde; TOPLUMSAL MUTABAKATI VE GÜVEN DUYGUSUNU BOZARAK SİYASAL KAMPLAŞMA VE ÇATIŞMALARI BOYUTLANDIRABILME POTANSİYELİ TAŞIYABİLECEK VE BU BAĞLAMDA KAMU GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEBİLECEK PROVAKATİF EYLEMLERE KARŞI ZAMANINDA TEDBİR ALINMASI VE MUHTEMEL EYLEMLERİN ÖNLENMESİ AMACIYLA SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞMALARIMIZDA BAZI DEVLET BÜYÜKLERİMİZE VE ÜST DÜZEY BÜROKRATLARA YÖNELİK "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞU VE BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞU ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN, TUNCAY HACIBEKTAŞOGLU VE SAİLPİR PEBZLEVIDZE İSİMLİ ŞAHISLARLA OLAN İLİŞKİLERİNİZİ VE BU SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM PLANI ile ilgili sorulan soruya; "Tuncay HACIBEKTAŞOGLU : 2006 yılının Eylül ayında Muzaffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosunda tanıştım bu tanışma esnasında, yaklaşık 7-8 kışı vardı. Bu şahıslardın sadece Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'ı tanıyordum. Bu arada ismini sonradan öğrendiğim Tuncay HACIBEKTAŞOGLU isimli şahısla ayak üstünde sohbet ederken, kendisi bana Güngören Çamlıkahvede toptan kasap market işi yaptığını söyledi. Bende kendimin spor hocalığı ve aynı zamanda Kadıköy Doğru Yol Partisinde Genel Sekreterlik yaptığımı kendisine söyledim. Yaklaşık 10-15 dakika kadar görüştükten sonra ayrıldım. Ben kendisine telefonumu vermedim ancak o beni 2007 yılının Ocak ayında 0535 774 79 03 nolu telefonumdan arayarak, bir akrabası ile gelip görüşmek istediğini ben de Kadıköy'de Erke Güvenlik şirketin Genel Koordinatörlük yaptığımdan dolayı, buraya gelmelerini söyledim. İsmini hatırlamadığım bir akrabası ile birlikte yanıma gelerek, akrabasını benimle tanıştırdı Karadeniz Fm'de ve televizyonda sanatçı olarak çıktığını ve aynı zamanda ortağı olduğunu söyledi. Karadeniz Fm için ilan ve reklam topluyoruz bize yardımcı olabilirmisin dedi. Bende kendisine bu işlerden 793
anlamadığımı ama yardımcı olabileceksem araştırıp bilgi vereceğimi söyledim. Şu anda görüşebileceğimiz birileri var mı diye sordu. Bende yanlarında telefon açarak Kadıköy de bulunan Of vakfını aradım arkadaşlar görüşebileceğini söyleyerek ben de kendilerine adres ve telefonları vererek gittiklerinde benim ismimi söylemelerini söyledim ve yanımdan ayrıldılar. Daha sonra beni telefonla arayarak gidip görüştüklerini katolok bıraktıklarım ve onlarında geri döneceklerini söyledi. Bir süre sonra tekrar telefonla beni arayarak görüşmek istediğini ben de kendisine parti de olduğumu gelip görüşebileceğimizi söyledim. Bana gelerek biraz konuştuktan sonra Romanya'da et çok ucuz olduğunu tanıdık var mı oradan et getirebilirmiyiz dedi. Bende et işinin normal şartlarla getirilmediğini, Bakanlar kurulu karan ile özel şirketlere verildiğini söyledim. Eğer böyle bir firma varsa ancak bu şekilde olabileceğini izah ettim. Ağabey sende yine araştır yardımcı olmaya çalış diyerek ayrıldık. Bir süre sonra tekrar beni telefonla arayarak görüşmek istediğini bende kendisine parti de olduğumu ve görüşebileceğimi söyledim. Daha önceden Muzaffer TEKİN in yanında tanıdığım Saipir ............... (DEBZLELVİDZE) isimli şahsı Kafkasyalı ve sporcu olarak tanıdığım şahısla beraber Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU yanıma geldi. Tekrar et konusu açarak yardımcı olabilirimsin araştırma yaptın mı dedi bende bu iş bizi aşar yapamayacağımı kanaat getirdiğimden, kendisine olmaz dedim. 2007 yılının Nisan-Mayıs ayında Muzaffer TEKİN beni arayarak, müsaitsen benim ofisime uğrarmısm dedi bende yaklaşık bir yada birbuçuk saat sonra ofise gittim. Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun oturduğunu gördüm. Muzaffer TEKİN bana Tuncay ve arkadaşı Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber alındıklarını Tuncay'ın üstünden bir silah çıktığını Mahkemenin Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nu serbest bırakıp, Saipir ............. İsimli şahsın pasaportunun vizesinin bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim edildiğini, Saipir............. yakalandıkları akşam polislerin yanından kendisini aradığını söyledi. Yardımcı olmasını istediği benimde tanıdığım Yabancılar Şubesinde ve Emniyet'te tanıdığım olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağımı söyledim. Bu konuda bana yardımcı olabilirimsin diyerek sordu bende kendisine hayır yardımcı olamayacağımı söyledim ve ofisten ayrıldım. Başkaca herhangi bir yerde görüşmedim." Dediği,
d)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi; Şüphelilerin başbakana suikast şüphesiyle gözaltına alındıktan sonra, iki şüphelinin şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile yaptıkları; Tape:3268, 17.07.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU arasındaki görüşmede özetle; T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "serbest kaldık haber vereyim dedim" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "ha bıraktılar mı?" diyerek yanıt verdiği, T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "bıraktı şimdi yoldayız teslim aldık" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "tamam çok sevindim" dediği, T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "vereyim bir saniye" dedikten sonra telefonu şüpheli Saipir PEBZLEYİDZE'ye verdiği ve S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamualeyküm komutan" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "Alikümselam yiğitim benim ya" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "şimdi sen mi diyesen geçmiş olsun ben mi diyem" "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "boşver onları sen yanınızdakileri böyle seni yapanları dikkat böyle" "kandıranları şey yapanları dikkat et oturur konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "senle özel işlerim var benim" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "tamam anladım beni seni anladım" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "ya bunaldım artık vallahi" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "bunalmışsındır bunalmışsındır" "o şeylere diğer boktan adamları falan şey yapma" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin " tamam komutan" dediği, aralarındaki örgütsel irtibat bulunduğu, Şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun şüpheli Mete YALAZANGİL ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisinde tanıştırıldığı, yine Saipir DEBZLELVİDZE ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN tarafından tanıştırıldığı ve bu şahısla birlikte gözaltına
alındığı, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisindeki örgütün gizli toplantılarına katıldığı, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN talimatları doğrultusunda Mete YALAZANGİL ve Saipir DEBZLELVİDZE ile birlikte örgütsel faaliyetlerde bulundukları ve Saipir DEBZLELVİDZE ile birlikte gözaltına alınınca Ergenekon terör örgütü yöneticilerinden ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'den yardım istediği ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in de şüpheli Mete YALAZANGİL'e bu konuda görev verdiği, şüpheliler arasındaki ilişkilere bakıldığında aralarındaki ilişkinin normal iş ilişkileri olmadığı örgütsel ilişki olduğu, talimatları Mete YALAZANGİL ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten aldıkları, tutuklanmadan önce de talimatları Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'den aldıkları böylece Ergenekon terör örgütü ile organik bir bağ içinde olduğu anlaşıldığından; Şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOGLU' nun Ergenekon terör örgütü üyesi olmak eylemine uyan, TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
26-ŞÜPHELİ SAİPİR DEBZLELVİDZE a-Emniyet beyanında ; 1972 Çeçenistan Grozni'de doğduğunu, Bir yıl sonra babasının inşaat mühendisi olmasından dolayı Dağıstan 'a gittiğini, 5-6 yıl burada yaşadıktan sonra, yine babasının işinden dolayı Azerbaycan 'in Baku şehrine gittiğini, Öğrenimini Baku 'de inşaat mühendisi olarak tamamladığını, 1991 yılında Sn.Petersburg'da Rusya ordusunda er olarak askere gittiğini, 1 yıl sonra Rusya Genel Kurmayına dilekçe vererek gönüllü olarak Azerbaycan da Ermenistan 'a Karabağ savaşında savaşmak için dilekçe vererek ayrıldığını ve 1992 yılında Azerbaycan 'a giderek Karabağ da Ermenistan 'a karşı 1994 yılına kadar savaştığını, 1994 yılında Çeçenistan savaşı çıkınca Çeçenistan 'a gönüllü olarak gittiğini 1 ay kadar kaldıktan sonra silah getirmek için Azerbaycan 'a gittiğini, Azerbaycan 'dan temin edilen uzun namlulu silahları Teyyar isimli şahıs ile birlikte küçük bir kamyon ile Çeçenistan'a götürürken Dağıstan-Çeçenistan sıralarında Rusya ordusunun kurmuş olduğu pusu sonucunda silahları bırakarak Teyyar isimli şahıs ile birlikte kaçtıklarını, 1 ay kadar Dağıstan 'da saklandıktan sonra birlikte Azerbaycan Baku'ye döndükleri, 1995 yılında Sibirya ya tekstil ticaret yapmak için gittiğini 1-2 yıl kadar bu tekstil işini yaptığını, 1996 yılında Sibirya da King-Boks Avrasya kupası şampiyonasına katılarak 1. olduğunu,. 1997 yılında Ukrayna'ya ticaret yapmak için gittiğini, 1999 yılında Türkiye'ye gezmek amaçlı geldiğini, Bir süre istanbul Aksaray'da pansiyonlarda kaldığını, 3-4 ay kadar Lalelide bir deri dükkanında tercüman olarak çalıştığını, 7-8 ay kadar Aksaray kavşağı civarında bulunan Mardin'li bir şahsın yanında tekstil işlerinde çalıştığını, Mardin'li şahsın yanında çalıştığı dönemde tanıştığı minibüsü ile tekstil toptancılığı ve servisçilik yapan Samsunlu ismail ............... Müşterilerine tercümanlık yaptığı, Bir gün Samsunlu İsmail ....... ile beraber 2002 yılında dolaştıklarında Bahçelievler Soğanlıda ismini hatırlamadığı bir kahveye gittikleri, Burada hemşerisi olan şu anda beraber gözaltında bulunan Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile tanıştığını,. Bu arada arkadaşlıklarının ilerlediğini, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile görüşmeye devam ettikleri, Kendisinin Ateş tuğlada ismini şimdi hatırlayamadığı bir kasap dükkanının bulunduğu, 2002 yılının son ayları idi, kendisinin yanında çalışmaya başladığı, dükkanda yatıp kalkıyordu, çok soğuk olduğu zamanlar Soğanlıda bulunan evine götürdüğü, daha sonra evlerinde kalmaya başladığı ayrıca memleketleri Trabzon 'a çay toplamaya gittiği 2005 yılında kasap dükkânını işler olmadığından dolayı kapattığı bu arada Tuncay'ın amcasının oğlu Faik HACIBEKTAŞOGLU'nun Karadeniz Fm'nin sahibi olduğu, kendilerine para kazanmaları için reklâm bulmasını söylediği, kendilerininde Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber sağ sola gidip reklam almaya çalıştıkları,. Yaklaşık bir bucuk sene kadat^bu işle uğraştıkları,2007 yılının Mart ayında asayiş uygulaması esnasında Bahçelievler 'de Ilundaı kiralık bir arabada
Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nun kendisine ait ruhsatsız bir silahı yakalattığını, kendisinin de vize geçtiğinden dolayı gözaltına alındığını,. Kendisinin yabancılar şubesinde 18.07.2007 tarihinde serbest kaldığını, kendisinin içeride iken Bakırköy Zuhurtbaba da bulunan Mavi Deniz Restaurantı Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nun alarak dükkanın çalıştırma ruhsat işleri ile uğraşmakta olduğunu, kendisinin de burada kalmakta olduğunu, aynı anne babadan iki kardeş olduklarını,anne ve babasının sağ olup Dağıstan'da kaldıklarını, Kardeşi Faik DEBZLEL VİDZE ise Baku 'de İnşaat 'a çalıştığını ve evli iki çocuğunun bulunduğunu, Kendisinin 1999 yılında Ukrayna'dan pasaport aldığını, Bu pasaportla 1999 yılında sadece Türkiye'ye geldiğini, bu pasaportun beş yıllık süresinin olduğunu, 2007 Mart ayında gözaltına alındığında, 22.03.2007 günü mahkemeye çıktığını ve mahkeme Pasaportunun günü geçtiğinden dolayı el koyduğunu. Kendisinin 2003-2004 yılında Ağıska Türklerinin Yenibosnada bulunan yerine kayıt olduğunu, Sadece ikamet almak için ancak herhangi bir işine yaramadığını, Başkaca herhangi bir sendika, dernek ve benzeri bir kuruluşa üyeliğinin bulunmadığını, Kendisinin Muzaffer TEKİN isimli şahsı 2001 yılında, Lalelide Mardinli bir tekstil dükkanında çalıştığında, Rusya ya kargo yolladığı esnada ismini hatırlamadığı bir kargo firmasında ticaret yapan Fahrettin ............. 45 yaşlarında Azerbeycanlı eski bir doktor ile tanıştığını, kendisinin çalıştığı dükkana da arada sırada gelip gittiğini, 2001 Ramazan ayında tekrar mal almak için geldiğinde Fahrettin ............ işin yoksa gel beraber gezelim diyerek dükkandan ayrıldığını, kendisini Sultanahmet'e daha sonra Kadıköy'e geçtiklerini tam iftar saatinde, Fahrettin ....... kendisine "benim bir Türk arkadaşım var Moskova'da inşaat işi ile uğraşıyor" dediğini, ismini söylemediğini, "Biz bir ara geldiğimizde burada bulunan eski bir komutan var" dediğini, Kadıköy'de kuşdilinde bulunan ofisine gittiklerini, içeride 6-7 kişi olduğunu, iftar hazırlığı yaptıklarını, Hepsinin oruç tutmadıklarını, Muzaffer TEKIN'in ise sigara içtiğini ve oruç tutmadığını, kendisini Fahrettin ....... isimli şahıs Muzaffer TEKİN ile Kafkasyalı ve sporcu diyerek tanıştırdığını, kendisine Muzaffer TEKİN çıkarıp kart vizit verdiğini, iftarını açtıktan ve bir az sohbet ettikten sonra çay içip hemen kalktıklarını, Ofisinde tanışırken aldığı kart vizitenden Ramazan Bayramında Ankisörlü telefondan cep telefonunu arayarak bayramlaştığını, 2003 yılında Muzaffer TEKİN 'i ziyaret etmek amacı ile Kadıköy 'de bulunan ofisine gittiğini, içeride 4-5 kişi olduğunu, kendilerini tanımadığını, selam verip Muzaffer TEKİN 'in yanına geçip önce kendisini tanımadığını, kendisinin de Muzaffer TEKİN e; Fahrettin......... Azerbey canlı eski bir doktorla 2001 Ramazan ayında iftar geldiklerini söylediğinde, kendisini hatırladığını ve kendisine Fahrettin ....... isimli şahıs gelip gelmediğini sorduğunu, kendiisinin de Muzaffer TEKİN E Fahrettin ........... isimli şahsı bir senedir görmediğini söylediğini, Biraz ayak üstünde muhabbet ettikten sonra ayrıldığını, 2003 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'de bulunan ofisine ziyarete gittiğini, Muzaffer TEKIN'in ofiste oturduğunu, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber kasap dükkanı çalıştırdıklarını söylediğini, birer çay içip biraz sohbet ettikten sonra kalktıklarını, Daha sonra zaman zaman ziyarete gittiğini, 2005 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber Karadeniz Fm reklam bulmak için, Muzaffer TEKİN 'in ofisine gittiklerini, Gerek kendisi için gerekte çevresinde tanıdıklarına vermek amacı ile reklam tanıtım klasörü bıraktıklarını, oda kendisinin bu konuda ilgileneceğini söylediğini, Bu arada bayramlarda ve kandillerde kendisini aradığını, yada mesaj çektiğini, bir büyüğü olduğundan dolayı, 2006 yılında Danıştay olayında kendisinin gerek yaralanması gerekte gözaltına alınmasından dolayı çok şaşırdığını, Yaklaşık; olaydan iki ay sonra Kadıköy 'de bulunan ofisine ziyaret edip geçmiş olsun diye gittiğini, "Ağabey bu nedir" diye sorduğunda Muzaffer TEKIN'in "Benim bu olayla bir alakam yok" dediğini, 19.01.2007 günü kendisini cep telefonundan arayarak kendisinin-Taksimde olduğunu Ermeni Soykırımını protesto etmek için burada bulunduklarını'söylediğini, kendisinin de Muzaffer
m
TEKİN'e böyle olaylara katılmayacağını söyleyerek telefonu kapattığını, 25.01.2007 günü Muzaffer TEKİN 'in Kadıköydeki ofisine tek başına giderek, biraz oturup sohbet ettikten sonra kalktoığım, gösterilen ve okunan dokümanlar için kendisinin herhangi bir bilgisinin olmadığını, Master Planı diye bir şey duymadığını,. Toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozarak siyasal kamplaşma ve çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyabilecek ve bu bağlamda kamu güvenliğini etkileyebilecek provakatif eylemlere karşı zamanında tedbir alınması ve muhtemel eylemlerin önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımızda bazı devlet büyüklerimize ve üst düzey bürokratlara yönelik "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞUNUZ VE BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞUNUZ METE YALAZANGİL, ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN VE TUNCAY HACIBEKTAŞOGLU isimli şahıslarla olan ilişkilerinizi ve bu suikast türü silahlı eylem planı ile ilgili bildikleri sorulduğunda; Kendisinin devlet büyüklerine yada her hangi bir şahsa suikast yapma gibi bir oluşumun içinde olmadığını, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nu ifadesinin akışı içerisinde anlattığını, Mete YALAZANGİL isimli şahsı 2006 yılında Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy 'de bulunan ofisinde otururken tanığını şahsı kendisine Mete hoca olarak Muzaffer TEKIN'in tanıştırdığını, Bu şahsın uzak doğu sporları hocası aynı zamanda Voleybol takımda masör olduğunu söylediğini, kendisini de sporcu olduğundan dolayı biraz sohbet ettiklerini, Bu şekilde tanıştıklarını, Aynı yıl içerisinde Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile birlikte Mete YALAZANGİL 'in görevli olduğu Kadıköy DYP ilçe binasına radyo reklamı için gittiklerini, kendilerine bu konuda yardımcı olmasını rica ettiklerini, ayrıca daha sonra Mete YALAZANGİL 'in çalışmış olduğu, Erke güvenliğe bir iki kez gittiklerini, Kendisi ile reklam alabilmek için görüştüklerini, radyonun reklam dosyalarından bıraktıklarını, Ancak bir sonuç alamadıklarını, Ayrıca kendisi ile et ticareti içinde bu dönem içerisinde görüşmelerinin olduğunu, Yurt dışından ucuz et getirip satmayı düşündüklerini, ancak bürokratik engeller çıktığından bunu da gerçekleştiremediklerini, Bunların haricinde Mete YALAZANGİL ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahsı daha önceden tanımadığını, şu anda gözaltında bulunduğundan dolayı tanıdığını, Bu şahısla herhangi bir ilişkisinin olmadığını, kendisinin herhangi bir suikast eylemi içerisinde bulunduğu iddialarını kabul etmediğini, kendisinin bu tarz eylemlerle her hangi bir ilişkisinin olmadığını. Birlikte gözaltında bulunduğu TUNCAY HACIBEKTAŞOGLU VERMİŞ OLDUĞU İFADESİNDE "Saipir DEBZLELVİDZE isimli şahıs şu anda benimle birlikte gözaltında olan şahıstır. Kendisini 2003 yılında tanıdım. Esenler Atışalanm da Kasap dükkanı işlettiğim dönemde Bahçelievler de ismini şu an hatırlamadığım bir kahvehanede Samsunlu İsmail olarak tanıdığım şahıs vasıtası ile Saipir DEBZLELVİDZE ile tanıştım kalacak yerinin olmadığından dolayı benimde Kasap dükkanında indir bindir işleri yapacak bir elemana ihtiyacım olduğundan dolayı yanıma aldım ve iş yerime götürdüm kendisi benim dükkanımda yatıp kalkardı işlerimde bana yardımcı olurdu ortalama aylık 400 YTL para verirdim yeme, içme ve barınma ihtiyacını karşılardım kendisinin Türkiye de kaçak olduğunu bilmiyordum. 2004 yılının ortalarına kadar ben dükkanı devredene kadar bu ilişki böyle devam etti Dükkanımı devrettikten sonra bir müddet kendi başının çaresine baktı nerede yatıp kalktığını bilmiyorum ara sıra yanıma gelip giderdi. 2006 yılı ortalarında Radyo Reklam işine girdiğim dönemde yanıma gelip gittiğinde sigara ve yemek parası konusunda yardımcı olurdum Ailem Memlekette iken Saipir DEBZLELVİDZE isimli şahıs benim evimde kaldığı olmuştur. kendisi ile olan ilişkim bundan ibarettir. Saypir DEBZLELVİD-ZE-in Muzaffer TEKİN i ne zaman nerde ve ne şekilde tanıdığı konusunda bir, -bilgim yoktur." BEYANLARDA BULUNMUŞTUR BU KONULAR HAKKINDA beyanı'sorulduğunda;.
Kendisinin ifadesinin akışı içerisinde bu konu hakkında bilgi verdiğini, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nun kendisinin hakkında vermiş olduğu ifade genel hatlarıyla doğru olduğunu,. METE YALAZANGİL'İN ENİYETTE ALINAN İFADESİNDE: ". Daha önceden Muzaffer TEKİN 'in yanında tanıdığım Saipir ..................... (DEBZLELVİDZE) isimli şahsı Kafkasyalı ve sporcu olarak tanıdığım şahısla beraber Tuncay HACIBEKTAŞOGLU yanıma geldi. Tekrar et konusu açarak yardımcı olabilirimsin araştırma yaptın mı dedi bende bu iş bizi aşar yapamayacağımı kanaat getirdiğimden, kendisine olmaz dedim. 2007 yılının Nisan-Mayıs ayında Muzaffer TEKİN beni arayarak, müsaitsen benim ofisime uğrarmısm dedi bende yaklaşık bir ya da bir buçuk saat sonra ofise gittim. Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nun oturduğunu gördüm. Muzaffer TEKİN bana Tuncay ve arkadaşı Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber alındıklarını Tuncay'ın üstünden bir silah çıktığını Mahkemenin Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nu serbest bırakıp, Saipir ......... İsimli şahsın pasaportunun vizesinin bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim edildiğini, Saipir .......... yakalandıkları akşam polislerin yanından kendisini aradığını söyledi. Yardımcı olmasını istediği benimde tanıdığım Yabancılar Şubesinde ve Emniyet'te tanıdığım olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağımı söyledim. Bu konuda bana yardımcı olabilirimsin diyerek sordu bende kendisine hayır yardımcı olamayacağımı söyledim ve ofisten ayrıldım. Başkaca herhangi bir yerde görüşmedim." şekline beyanda bulunumuştur. bu konu sorulduğunda; Mete YALAZANGIL in kendisinin hakkında vermiş olduğu ifade genel hatları ile doğru olduğunu, şahıs ile Muzaffer TEKİN in ofisinde tanıştığını, Reklam ve et ticareti ile görüşmelerinin olduğunu, kendilerinin sporcu olduğundan karşılaştıklarında bazen de spordan konuştuklarını başka herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Kendisine sorulan şahıslardan; Muzaffer TEKİN'İ, Mete YALAZANGIL'i, Rafet ARSLAN'ı, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nu ve Mehmet Zekeriya OZTURK isimli şahısları tanıdığını, Rafet ARSLAN isimli şahsı Muzaffer TEKİN 'in ofisine gidip geldiği esnada çoğunlukta orda olduğundan dolayı tanıdığını, Herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Mehmet Zekeriya OZTURK 'ü ise Muzaffer TEKİN 'in ofisinde birkaç kez ofisinde gördüğünden dolayı emekli subay ve gazeteci olarak tanıdığını, Kendisi ile herhangi bir ilşikisinin olmadığını, diğer şahısları tanımadığını,
b-Savcılık İfadesinde Şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE; Çeçenistan Grozni doğumlu, olup Rusya vatandaşı olduğunu, Türk hükümetinin verdiği ikamet tezkeresi ile Türkiye 'de bulunduğunu, Türkçeyi çok iyi konuştuğunu, Tercüma gerek duymadan Türkçe ifade verebileceğini, Emniyet Müdürlüğünde 25.08.2007 tarihinde vermiş olduğu ifadesini kabul ettiğini,1999 yılında Türkiye'ye geldiğini,. Samsunlu ismail isimli şahsın yanında tercümanlık yaptığını, bu şahısın kendisini 2002 yılında Tuncay Hacıbektaşoğlu ile tanıştırdığını, Tuncay'ın yanında kasap dükkanında çalışmaya başladığını. Tuncay'ın 2005 yılında kasap dükkanını kapattığını, Muzaffer TEKİN ile tarihten yaklaşık 5-6 sene önce Türkiye'ye ilk geldiği yıllarda tanıştığını, O zaman Aksaray'da dericilik yapan esnafa tercümanlık yaptığını,. Fahrettin isimli bir rus vatandaşı mal almak için çalışmış olduğu dükkana geldiğini, Fahrettin 'in kendisine birlikte Muzaffer TEKİN'i ziyarete gitmeyi teklif ettiğini, Kadıköy'de bulunan Rıza Petrol isimli iş yerine bir Ramazan günü birlikte gittiklerini, büroda orada bulunanlarla birlikte iftar yaptıkların,. Çay içip ayrıldıklarını, ondan sonrada 5-6 yıllık süreçte 7 \eya 8 kez Muzaffer TEKİN in Rıza Petrol isimli işyerine gittiğini,. Reklam almak için kendisine teklif \erdiklerini, Yanında
__^2 -- Ç^yiS^ 798
, ^--p^^f^^^
Tuncay Hacıbektaş oğlu 'nun da olduğunu, Bu kişilerde ele geçen silah ve dokümanlarla bir ilgisinin olmadığını Mete Yalazangil 'i Muzaffer TEKİN in bürosunda gördüğünü, Pasaportunun süresi geçmiş olduğu için 4 buçuk ay yabancılar şubesinde kaldığını, Bir ay on gün önce ikamet tezkeresi alarak serbest kaldığını, ele geçen silah ve bombalarla bir ilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
c-Örgütsel irtibatları. Şüphelilerin göz başbakana suikast şüphesiyle gözaltina alındıktan sonra, serbest kalınca iki şüphelinin Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile yaptıkları görüşme, tape: 3268, 17.07.2007 tarihinde saat: 19.04 sıralarında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU isimli şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; T.HACIBEKTAŞOGLU'NUN "serbest kaldık haber vereyim dedim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "ha bıraktılar mı?" diyerek yanıt verdiği, T.HACIBEKTAŞOGLU'nun "bıraktı şimdi yoldayız teslim aldık" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam çok sevindim" dediği, T.HACIBEKTAŞOGLU'nun "vereyim bir saniye" dedikten sonra telefonu Saipir PEBZLEYİDZE isimli şahsa verdiği ve S.PEBZLEYIDZE'nin "Selamualeyküm komutan" dediği, M.Z.OZTURK'ün "Alikümselam yiğitim benim ya" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin "şimdi sen mi diyesen geçmiş olsun ben mi diyem" "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "boşver onları sen yanımzdakileri böyle seni yapanlan dikkat böyle" "kandıranları şey yapanlan dikkat et oturur konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin "senle özel işlerim var benim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam anladım beni seni anladım" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin "ya bunaldım artık vallahi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "bunalmışsmdır bunalmışsmdır" "o şeylere diğer boktan adamları falan şey yapma" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin " tamam komutan" dediği,
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi Şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE'nin deşifre olmamak için Muharrem (Kod) adını kullandığı, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ve Mete YALAZANGİL'e bağlı olarak faaliyet gösterdiği, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile arasında hiçbir iş ilişkisinin bulunmamasına rağmen ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in bu şüpheliyi nezaretten kurtarmak için Mete YALAZANGİL'e talimat verip yardımcı olmasını söylemesi ve şüphelinin TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU ile ilişkileri ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisindeki toplantılara katılıp emir ve talimatlara uygun hareket ettiği, Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in tutuklanmasının ardından yerine bakan şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile irtibatlannı devam ettirdiği, serbest kaldığında telefon edip şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "boşver onlan sen yanımzdakileri böyle seni yapanlan dikkat böyle" "kandıranlan şey yapanlan dikkat et oturur konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin "senle özel işlerim var benim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam anladım beni seni anladım" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "ya bunaldım artık vallahi" dediği, tüm bunlar göz önüne alındığında; Şüphelinin ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği anlaşıldığından eylemine uyan TCK'nun 314/2 ve 3713 Saydı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
27-ŞUPHELI İSMAİL EKSİK a-Emniyet beyanında Kendisinin 1964 yılında İstanbul Maltepe ilçesinde doğduğunu, ilkokul, ortaokul ve lise eğitiminden sonra, çeşitli işlerde çalıştığını, askere gittiğini, 2003 yılından günümüze kadar serbest olarak Müşavirlik ve aracılık hizmetleri işleri ile uğraştığını, aynı zamanda Dönercioğlu Gıda şirketinde küçük bir hisse sahibi olduğunu, Pasaportunun bulunduğunu ve iş amaçlı Romanya ve Irak ülkelerine gittiğini, İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-122 şeklinde numaralandırılan CD içerisinde Hakan YALÇINKAYA'ya ait fotoğraflı sürücü belgesi ön ve arka yüzü. Sevgi YILMAZ isimli şahsa ait fotoğrafı kesilmiş Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartının ön ve arka yüzleri olduğu sorulduğunda; İkametinden çıkan 144 Adet CD'nin kendisine ait olmadığım, beraber aynı evde yaşadıklan Hasan Tamer EKSİK ve Fuat Taner EKSİK isimli çocuklanna ait olduğunu, bu yüzden kendisine sorulan CD hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, CD'de geçen Hakan YALÇINKAYA isimli şahsı tanımadığını, fakat çocuklannın 2-3 tane Hakan isminde arkadaşının olduğunu, bunlardan birisi olabileceğini, kendisinin sadece birini tanıdığını, ama soy ismini bilmediğini, Sevgi YILMAZ isimli şahsıda tanımadığını, ancak oğlu olan Hasan Tamer EKSİK'in ücretli olarak ders verdiğini, Sevgi YILMAZ'ın da oğlunun ders verdiği şahıslardan biri olabileceğini, CD içerisinde Sevgi YILMAZ'a ait öğrenci kimlik kartının ve Hakan YALÇINKAYA'ya ait Sürücü Belgesinin ne amaçla bulunduğunu bilmediğini, İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-141 şeklinde numaralandınlan CD içerisinde; Hasan YALÇINKAYA'ya ait fotoğraflı ehliyetin ön ve arka yüzü, Tülay KIYICI'ya ait fotoğraflı Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartı olduğu sorulduğunda; Hasan YALÇINKAYA isimli şahsı tanımadığını, 141 Nolu CD içerisinde bulunan ve Hasan YALÇINKAYA'ya ait olduğu belirtilen sürücü belgesini ne amaçla bulunduğunu ve kimin bulundurduğunu bilmediğini, ancak çocuklanndan birisinin bulundurmuş olabileceğini, çünkü CD'lerin çocuklanna ait olduğunu, aynca Tülay KIYICI'nm oğlu olan Hasan Tamer EKSİK'm nişanlısı olduğunu, kendisinin İstanbul da bulunan Irmak Kolejinde öğretmen olduğunu, Marmara Üniversitesinden mezun olduğunu, oğlu olan Hasan Tamer EKSİK'in nişanlısına ait olan Marmara Üniversitesi Öğrenci Kimlik kartını CD'ye aktarmış olabileceğini, ama ne amaçla bulundurduğunu bilmediğini, İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-130 şeklinde numaralandınlan CD içerisinde, Hasan Tamer EKSİK'e ait fotoğrafsız sürücü belgesi ön ve arka yüzü (fotoğrafı kesilmiş şekilde) aynca Sevgi YILMAZ'a ait Marmara Ünv. Öğrenci kimlik kartına ait ön ve arka yüzü bulunan, fotoğrafı kesilmiş ve fotoğraf kısmi boş olan kimlikler sorulduğunda; Kendisine sorulan Hasan Tamer EKSİK'in ifadesinin üst kısmında belirttiği gibi büyük oğlu olduğunu, kendisinin sürücü belgesinin olduğunu, 130nolu CD içerisinde bulunan oğluna ait fotoğrafsız sürücü belgesinin bulunmasında haberinin olmadığını, fotoğrafsız olmasının sebebinin ise çocuklannın bilgisayar da bazen oyun oynadıklannı, bu esnada kendilerine ait sürücü belgesindeki fotoğrafı bilgisayar üzerinde kesmiş olabileceklerini, kendisinin Hasan TAMER'e ait sürücü belgesini hiç kullanmadığını, zaten kendisine ait (B) sınıfı sürücü belgesinin olduğunu,. Patlayıcı madde bulundurmak ve eylemsel faaliyette bulunabileceği değerlendirilen şahıslar ile irtibatlı olmak iddiası ile gözaltına alman şahıslann müdürlüğümüzde vermiş olduklan ifadelerde; sizi İsmail PAKER olarak beyan etmektedirler? PAKER soyadını kullanıyor musunuz? PAKER soyadını kullanarak herhangi bir işlem yaptınız mı? Sizin soyadınızı neden PAKER olarak biliyorlar? Bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda; Babasının ve dedesinin 2. Dünya Savaşından sog^J^ısya'dan göç ederek ilk önce Kars'a, daha sonra İstanbul'a geldiklerini, kendilerinigf^^ıŞka Teklerinden olduklannı ve