Sn. Bilgehan ÇELEBİ' ye, emeğinden dolayı teşekkür ederiz.
DERS 1
The + noun + of + noun Birçok yerde karşılaşabilirsin; The hygiene of the room
Preposition ; Benefit from KELİMELER ;
Facility Punishment Yönetmek Enforced Show up
Menace , eradicate , intervention : Tehdit , Kökünü kazımak , Müdahale Prime Minister Recep Tayyip Erdogan stated his intention to block the social micropublishing network—"We'll eradicate it"—hours before cutting it off. During mass demonstrations in Istanbul over the summer, he labeled social media society's "worst menace"
: : : : :
İmkan Ceza (Dostoyevski’s crime and punishment) Govern , Rule , Reign Zorlamak (Enforced laws) Bir yere gelmek , bir yere varmak
Interim : Geçici (Fatih Terim) Formidable : İhtişamlı , geçilmez (Osmanlı , Bülent Ersoy) Range : ... ile ... arasında değişkenlik göstermek (Range Rover fiyat aralığı) Vanish : Ortadan kaybolmak , Nesli tükenmek (Vanish Kosla) Rear : Bring up , çocuk büyütmek Dil edinim : Language acquisition Oluşturmak : Make up , Account for Özellik : Property , Trait , Characteristic , attribute Olay : Incident (kaza) , event House ware : Süs eşyası Kurmak : Establish , set up , found Sayı seven kelimeler : About , Approximate , Almost , Nearly , At least , At most Ünlü : Famous , notable , well-known ..’ya özgü : Peculiar to
1
DERS 2 İpuçları ;
Range from .... to .... Not only .... but only .... (Sadece .... değil .... da) Neither .... nor .... (Ne .... ne de ....) Either .... or .... (Ya .... yada ....) Both .... and .... Paralellik ister ! İsim ile isim , sıfat ile sıfat kullanılır. Plenty of .... “ Plenty of money ” şeklinde kullanılır.” Plenty money ” yanlış bir kullanımdır.
Because, cümlenin başında geliyorsa “ İÇİN ” anlamında kullanılır. En çok kullanılan “ ÇÜNKÜ “ bağlaçları ; Because , since , as A few , few , very few , only a few Sadece içlerinden “ a few “ Yeterli olumlu anlamdadır. Diğerleri olumsuz anlamında kulanılır. Little içinde aynısı geçerlidir.
Kelimeler ;
Beverage Relatively Moderate Thanks to Moreover Stimulate In terms of Minority , Majority Thus Benign İşten çıkarmak İşe almak Distinctive Constitution Cultivate Amendment Deputy Neglect Eager
: : : : : : : : : : : : : : : : : : :
İçecek Nispeten Makul miktarda Sayesinde Ek olarak , ayrıca Uyarmak Açısından Azınlık , Çoğunluk Bu yüzden İyi Fire , dismiss , sack , make sb. redundant , lay sb. off Hire , employ , recruit Ayırt edici Anayasa Ekmek , biçmek Değişiklik Milletvekili Göz ardı etmek İstekli , arzulu , hevesli
- den farklı
:
Different from Distinct from Unlike
Similar to
:
Benzer
Synonym ; Considerable Substantial
:
İncrease Decrease , decline Change
2
DERS 3 İpuçları ;
The effect of .... on .... : Birşeyin birşey üzerindeki etkisi With = who has A women with / who has blue eyes İnvest in stg. Despite , devamında isim alır. As well as : Ek olarak Amaç’tan bahsedilirken : So as to , to , in order to ifadeleri kullanılır. I’m learning english so as to find a decent job. Either, sadece olumsuz cümlelerin sonuna gelir ve bu kelime kullanıldığında “ too “ ile eş anlamlıdır. Provide sb. with stg. : Birine birşey sağlamak Provide sth. For sb. In + the + Last + Rakam + Days Over Past Weeks During Hours For Yukardaki kalıp Present Perfect Tense ile kullanılır.
Kelimeler ;
Overwhelming Profound büyük etki ) Be composed of Go bankrupt Decent Ratify Crude Light Date to Kırsal Strait Appealing Besides Legacy Constitute
: :
Ezici ( overwhelming majority = Ezici çoğunluk) Çok büyük ( profound effect/impact/influence =
: : : : : : : : : : : : :
Birşeyden oluşmak İflas etmek İyi Onaylamak Ham ( crude oil = Ham petrol ) Parlak , hafif Dayanmak (Tarih) Rural ( =! Urban ) Boğaz Çekici Bunun dışında Miras Oluşturmak
3
DERS 4 İpuçları ;
Used to + Vo
Once ‘ın kullanım tipleri; o Once upon a time : Hikaye girişlerinde o Bir defa o As soon as : Birşey olur olmaz Kesinlikle zaman uyumu gerektiren zaman bağlaçları ; When , While , Until , Once , As soon as , after , before Zaman uyumunda; Past , Past Present , Present Present , Future Be supposed to = Should ile aynı anlamdadır. Keen + ON + Noun , Keen + TO + do , Eager to do By + Geçmiş zaman ifadesi , Had + V3 (Past Perfect Tense) ile kullanılır.
Eskiden .... yapardım.
Kelimeler ;
Sibling Hazard Instant Tangible Dominate Delicate Hassas ten ) Pillage Prey Avcı Obey Settle Boom Tadpole Occupy Take over Domestic Insult Excessive Violence
: : : : : :
kardeş (Sibling rivalry = Kardeşler arasındaki rekabet) Tehlike Hemen , Birden bire (kahve , maya) Somut Eğemen olmak Hassas (Delicate balance = Hassas denge , Delicate skin =
: : : : : : : : : : : : :
Yağmalamak (pillage the village) Av Predator (Hayvan için) , Hunter (İnsan için) Uymak (kurala) ( obey a law ) ( Disobey = uymamak ( kurala ) ) Yerleşmek Artış , patlama Kurbağa yavrusu İşgal etmek Birşeyi devralmak Evcil ( =! Wild ) Hakaret etmek , aşağılamak Aşırı ( too much )( =! Moderate : makul ) Şiddet
4
DERS 5 İpuçları ;
By + Ving : - erek , -arak Little Lessen Least Bad Worsen Worst Yukarıdaki iki sıfatın sonuna eklenenler kelimeyi fiil yapar. ( Azaltmak , Kötüleşmek ) By the time + Present Simple T. , Will have V3 By 2050 Present Perfect T. Will have been Ving + FOR By the time + Past Simpe T. , had V3 By 1950 had been Ving + FOR Soru kelimesinden sonra ( how , what etc.) fiil geliyorsa “ to do ” infinitive olarak gelir. ( how to play ) I promise ( that ) I will .... , I promised ( that ) I would ...
Kelimeler ;
Confidence Applicant Witness Patient Expense Bald Board Currency Zenginlik Gelir Çeşitlilik Çekici , cazibeli Ascend to the throne Attribute Yetenek Peer By means of Prevalent Refer Dialect Yaşamak Overtime Name after Serial That is
: : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : :
Güven (self-confident : Kendine güvenen) Başvuru yapan kişi (Job interview) Tanık Hasta (n.), Sabırlı (adj.) ( patience : sabır ) Maliyet , harcama Kel Yönetim kurulu Para birimi Wealth , prosperity Income ( insan ) , revenue ( devlet ) Diversity , variety Attractive , appealing Tahta çıkmak ( Ascend != Descent ) Atfetmek Talent , competence , gift Akran , yaşıt (Peer Pressure) Aracılığıyla Yaygın Kast etmek Lehçe , şive Live , Inhabit Zamanla , zaman içinde My son was named after my father Dizi ( TV ) Yani (Bir önceki cümleyi açıklıyor..)
5
DERS 6 İpuçları ;
Sıfattan sonra fiil geliyorsa TO kullanılır.
As soon as
, Past simple Tense , Past Simple Past perfect Tense Believe + in + İsim , Believe + that + cümle gelir. Provide sb with stg. , Provide stg. For sb. While + Past Continious , Past Perfect ile kullanılamaz ! When ‘in içine Future Gelemez! The last time peşine Past tense alır !
Kelimeler ;
Etki Disorder Resemble Üstesinden gelme Mean Recollect Deliberately Identical twins Desire Notice Moreover Result in Result from Revolve Diameter Ingredient Tightly Infact Dew Contemporary Art Campaign Persuade
: : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : :
Abortion Ölüm cezası Dent - den dolayı
: : : :
Kötü
:
Impact , Effect , Influence Düzensizlik , bozukluk Benzemek , look like , take after Accomplishment Niyet etmek Hatırlamak Kasten Tek yumurta ikizleri İstemek Fark etmek Buna ek olarak Neden olmak Birşeyden kaynaklanmak Etrafında dönmek Çap İçerik Sıkıca Hatta , aslında Çiğ Modern sanat Kampanya İkna etmek , Convince (sb to do stg) ( != Dissuade sb from stg. ) Kürtaj Capital punishment , dealth penalty göçük ( dent in the vehicle body ) Because of Due to Owing to On account of Detrimental , adverse
6
DERS 8 İpuçları ;
Focus ON , Genel bir ifade
Reason
So ... that Sıfat Zarf Many + isim Much + isim Increase Decrease
WHY FOR
concentrate ON Especially Particularly Notably Cümle İsim gelir. : O kadar ki
| |
Specific , belirli bir ifade
considerably substantially
Kelimeler ;
Collapse : Bankruptcy Pesticide : Böcek ilacı Mine : Maden , benim ki , mayın Yıkıcı : Destructive , devastating Fairy tales : Peri masalı Dish : Bulaşık , yemek Increase in : Birşeydeki artış Compelling evidence , tangible evidence (proof) : İkna edici , somut kanıt CIA – Intelligence : İstihbarat Treatment : Tedavi , cure Submit : Sunmak , teslim etmek Deplete : Azaltmak , reduce Diminish : Azalmak , azaltmak Germ : Mikrop Neden olmak : Cause , lead to , bring about , result in Ameliyat : Surgery , operation
7
DERS 9 İpuçları ;
Explain that Past simple
, Explain why | As | En yaygın Past Perfect Tense kullanılır | Since | | Because | Zaman bağlaçlarının peşine gelecek zaman ifadesi gelmez. Nadir de olsa When + continious tense ile kullanılabilir.
Kelimeler ;
Convict Lead to Trauma Var olmak Scholarship Inhospitable Fulfill duty Imply Dayanmak , katlanmak Regulation Genuine Fur Strict Cuisine
: : : : : : : : : : : : : :
Suçlu bulmak Sebep olmak , neden olmak Travma Exist (v.) , Existence (n.) burs Yaşama elverişsiz Görevi yerine getirmek İma etmek Endure , tolerate , put up with (pain) Düzenleme , kural Hakiki Kürk Katı ( öğretmen , anne , baba ) (!= lenient) Mutfak ( Türk mutfağı gibi )
Ertelemek
:
Postpone Put off Delay Pracrastinate (sürekli bahane üreterek ders çalışmayı)
Başarmak
:
Achieve Accomplish Succeed in Manage to
Prevent , Impede , Obstruct İzin vermek To lead a sedentary lifestyle
: :
Sb. from doing stg. Allow , permit hareketsiz yaşam tarzı sürdürmek
8
DERS 10 İpuçları ;
|
Since
: : : : : : : :
Askı (kırık kol vb. için) Zorlamak (exert yourself – kendini yormak) Dayanıklılık Büyük miktarda Bebek (the infant mortality rate – bebek ölüm oranı) Lanet okumak Kredi Bağışlamak , vermek ( grant loan – grant scholarship –
Sling Exert Stamina A great deal of Infant Curse Loan Grant grant indepence) Curtain Treaty Expense Strict Cuisine
: : : : :
Perde Anlaşma , deal , agreement Harcama Katı ( öğretmen , anne , baba ) (!= lenient) Mutfak ( Türk mutfağı gibi )
Ertelemek
:
Postpone Put off Delay Pracrastinate (sürekli bahane üreterek ders çalışmayı)
Başarmak
:
Achieve Accomplish Succeed in Manage to
Başarı
:
Success Achievement Accomplishment
Birşey olur olmaz
:
As soon as The moment Once
Present Perfect Tense
|
Past Tense
Kelimeler ;
9
DERS 11 İpuçları ;
To be faced with
Still , hala anlamında kullanıyorsak; cümle + ise Present Simple Tense veya Present Continious Tense , cümle – ise Present Perfect Tense kullanılır.
Was supposed to
=
Be used to
Birşeyi yapmaya alışmak peşine Ving gelir.
Be exposed to
,
sadece bu şekilde with alır.
Should have V3
| | |
Violence Radiation Sun
: : : : :
Inhabit , live , dwell (city dwellers – şehir sakinleri) Cilt , hacim Endure , bear , tolerate , put up with ––– ( pain ) Dayanıklılık Competition , race , contest ( güzellik yarışması –
: : : : : : : : : : : :
Tackle , handle , deal with , cope with , overcome Fazladan Eksiklik , kıtlık , deficiency Deşifre etmek Desteklemek Yoksul Oy birliği ile ( the law passed unanimously ) Remember , recollect , recall Sıkıcı Makas Yutmak , içine çekmek Geciktirmek , yavaşlatmak
Kelimeler ;
Yaşamak Volume Katlanmak Endurance Yarış , rekabet beauty contest ) Üstesinden gelme Redundant Shortage Deciphering Favor Impoverished Unanimously Hatırlamak Dreary Scissor Engulf Retard
10
DERS 12 İpuçları ;
I hope / promise / predict / guess (that) you will ile kullanılır. Geçmiş zaman için; Örn: I hoped that you would ile gelir. Keşke ; I wish , If only Reason for + İsim , Reason why + cümle ile kullanılır. Arrive in –– Şehir , Arrive at –– Bina gelir.
Kelimeler ;
Astonishing performance in her first film Take up Doubt , debt Dispute Rumor Kaçırmak (birini) Görünmek gibi) Abortion Voyage Determine Parade Capital The rest of ... Depict Derive pleasure from Wage Contemporary Fierce Take precaution Contagious Hand sewn Strip Swollen Infact Palmistry Current constitutional
:
Hayret verici , şaşırtıcı – She gave an astonishing
: : : : : :
Birşeyi yapmaya başlamak ( X give up) Şüphe , borç Tartışma Söylenti Abduct, kidnap Seem , look , appear | as if , as though (-mış
: : : : : : : : : : : : : : : : : : :
to terminate pregnancy Deniz yolculuğu Belirlemek Geçit töreni Sermaye , başkent Residue , birşeyin kalan kısmı Resmetmek , tasvir etmek Birşeyden zevk almak Ücret Dönemdaş , modern Sert Önlem almak Bulaşıcı – Laughter is contagious El dikişi Şerit Şişmiş Aslında, hatta El falı Mevcut anayasal problem
11
DERS 13 İpuçları ;
Argue for capital punishment – Desteklediğim anlamında, Argue against capital punishment – Karşı çıktığım anlamını katar. On the grounds that : Because , Çünkü
Nadiren de olsa Get + V3 ile pasif anlam vermek için kullanılabilir.
Kelimeler ;
Insult Keep
Representative : Point out : Negotiate a peace treaty : Bargain price : Bargain hunter : Deal with customers : Union : Barter : yolu) Marriage proposal : Lend : Borrow : Apply : anlamında ) Bury : Praise : Despise : by the Church in the Medieval ) Tuition : Pesticide : Summone : Spoil : spoils ) Comprehension questions : Comprehensive : Sort : Ignorance : Give me a ring : Excavation : Deficiency : Indian : Towe : Other end : Dormant : Erupt : Littering : No tresspassing :
: :
Hakeret etmek 1. Keep sb. from doing stg. –– Engellemek 2. Devam etmek , continue , go on Temsilci Vurgulamak Barış anlaşması müzakere etmek İndirimli fiyat Uygun fiyata almaya çalışan ( mezarcı - ölücü ) Müşterilerle ilgilenmek Sendika Takas (barter anlaşması – futbol takımı ve hava Evlilik teklifi Borç vermek (lend money) Ödünç almak Başvurmak ( Apply principle – burda uygulamak Gömmek Övmek Hakir görmek , nefret etmek ( women were despised Bağış Böcek ilacı Çağırmak Bozulmak ( put the fish in the refrigerator before it Kavrama soruları Kapsamlı (Comprehensive research) Kind , çeşit Cahillik Beni ara , call me Kazı Eksiklik Yerli (Mayan Indians – mayalı yerliler) Çekmek Diğer ucu Sönmüş (yanardağ) Law püskürtme Çöp atma Geçiş yok
12
DERS 14 İpuçları ;
A number of → Many , The number of → Birşeyin sayısı The fact that → that ile aynı anlamdadır. Fiil + somebody + to do ile kullanılır. Yapılan son çalışmalar ( Recent studies on / recent discoveries indicate that ) sorularında Present Tense kullanılır. Warn sb. against , warn sb. about → Birşeye karşı , birşey hakkında uyarmak
Kelimeler ;
Retail fiyatı)
:
Satış (recommend retail price – tavsiye edilen satış
Uyku yoksunluğu
:
Sleep deprivation , insomnia
Metaphor
:
Bill
:
Fatura , tasarı
Saldırı
:
Assault , attack
Rewarding
:
Ödüllendirici
Genuine leather
:
Hakiki deri
Rely on emin değilim)
:
Güvenmek , muhtaç olmak (? “ on” olup olmadıgından
Allege
:
İddia etmek
Indigenous
:
Perceive
:
Algılamak
Treat
:
Davranmak , tedavi etmek
Abolish slavery
:
Köleliği kaldırmak (abolish – yürürlükten kaldırmak)
Measure
:
Önlem
Conceal
:
Hide, saklamak
Coin the term
:
Terim türetmek
Benzetme
Yerli
13
DERS 14
Evaluate something)
:
Değerlendirmek (evaluating the evidence for
Inspect : İncelemek Proper behavior , behave properly : Düzgün davranış , düzgün davranmak Circumstance : Durum
Collapse
:
Çöküş , çökme
Recommendation
:
Tavsiye mektubu
Değişim
:
Change Modification Alteration
Değişiklik (fiil)
:
Change Modify Alter
Atıp kurtulmak
:
Discard Get rid of Throw away
14
DERS 15 İpuçları ;
Regard sb. / stg. as kullanımı yaygındır. Finding (bulgu) kelimesi özne olarak kullanılan bir cümlede genellikle Present Tense kullanılır. Ship, eklendiği kelimeyi isimleştirir. Örnek; Hardship gibi . Worship → Tapmak anlamında kullanılır.
Gramer Notları ;
Whose ile oluşturulan sıfat cümleciğinde peşine “the, a , an , this ..” gelmez. Çünkü My Car ifadesinde whose My ‘ın yerine geçtiğinden peşine bu ifadeler kullanılamaz. Whose ifadesinin kullanılmasının gerektiği boşluktan önce ve sonrası arasında sahiplik ilişkisi varsa ( one of my students ...... name gibi ) kullanılır. Preposition + which/whom sıfat cümleciğinde, özne konumundaysa kullanılamaz. Çünkü Ahmet has gone to school ‘da Ahmet ‘in önüne preposition (in, at, on) gelmez. Where ile özne konumunda sıfat cümleciği oluşturulamaz. Yerine Which kullanılabilir. I live in Ankara, which is the capital of Turkey
Kelimeler ;
Tricky question
:
Çeldirici soru
Concern İlerleme medicine)
: :
İlgi, kaygı Progress , improvement , advance (advance in
Açlıktan ölmek
:
Die of starvation , die of hunger
Process
:
Süreç
Illusive
:
Aldatıcı
Obstructive
:
Engelleyici
Neden olmak to, Bring about
:
Induce, Contribute to, Result in, Cause, Lead
Değerlendirmek
:
Appraise , Assess , Evaluate
Futile effort
:
Beyhude çaba
Rivalry
:
Rekabet , yarışma (competition)
15
DERS 15
Ek olarak : Six out of six competition : In terms of :
Along with, In addition to 6 yarışmanın 6 sıda Bakımından
Surpass
Fiercely debate : Hararetli tartışma Relegate : Küme düşmek Encourage sb. to , discourage sb from doing : Teşvik etmek , vazgeçirmek(cesaretini kırmak)
:
Geçmek
16
DERS 16 İpuçları ;
Reason + for + isim , Reason + why + cümle ile kullanılır. İf + will , if + would kullanılamaz. Own → kendi anlamında kullanılacaksa sahiplik bildiren ifade ile kullanılır. ( my own car ) The introduction of internet → İnternetin kullanılmaya başlanması gibi ifadelerin yer aldığı sorularda fiilin zamanı soruluyorsa Past Tense kullanılır.
Gramer Notları ;
Relative clause’larda kısaltma yapılabilmesi için ÖZNE konumunda olması gerekir. Relative clause’ larda .. , most of them olmaz .. , most of whom kullanılır. Çünkü Virgülden sonrasında normal bir cümle gelemez. Relative clause’larda .. , miktar ifadesi + of + which / whom / whose kullanılması gerektiğinin anlaşılması için boşluktan önce ve sonrasının arasında sahiplik ilişkisi bulunup bulmadığına bakılır. ( .. Sally , .... biggest ) Relative clause’larda ... when + fiil ile kullanılamaz!!
Kelimeler ; Ultimate ultimate goal – nihai amaç )
:
Nihai ( Ultimately = Eventually ,
Subtle farklar )
:
İnce ( Subtle differences – ince
Stingy
:
Pinti (mean)
Utmost
:
En üst ( utmost technology )
Generation gap Prolific
: :
Devoid
:
Eksik
Feverish
:
Ateşli , tutkulu
Bewildered
:
Kafası karışmış
Heated
:
Ateşli ( Heated argument )
Triumph
:
Zafer
Scholar Reluctant
: :
Araştırmacı İsteksiz , gönülsüz
Enthusiastic
:
Kuşak çatışması Üretken , verimli
Hevesli
17
DERS 16
Heredity
:
Kalıtım
Chamber
:
Oda
Task
:
Duty, iş
Emerge
:
Ortaya çıkmak
Erect
:
Build
Unearth Sacred Staff room
: : :
Birşeyi topraktan çıkarmak Kutsal ( Sacred city – kutsal şehir ) Öğretmenler odası
Goods Deteriorate
: :
Commodity , satılan eşya Kötüleşmek (deter – beter)
Hectic Star
: :
Çok yoğun ( hectic day / week ) Baş rolde oynamak
Compose song at moment’s notice
:
Anında şarkı oluşturmak
Descendant
:
Compulsive gambling
:
Kumar bağımlılığı
Achieve a goal başarmak )
:
Bir amacı yerine getirmek (
Wing span
:
Life span
:
Span Fulfill a duty Fulfill a need Fulfill a promise
: : : :
Neden olmak : Result in, Cause, Lead to, bring about
Trigger, Induce, Contribute to,
Get down from the table
:
Masadan kalkmak
Agitated
:
Kızgın ( Upset )
Soyundan gelen kimse , torun
Kanat açıklığı Yaşam süresi İçermek ( include ) Bir görevi yerine getirmek Bir ihtiyacı karşılamak Sözünü tutmak
18
DERS 16
To illustrate instance )
:
Örneğin ( For example , For
19
DERS 17 İpuçları ;
Eğer Regard pasif olarak kullanılıyorsa → to be Regarded as Aktif olarak kullanılıyorsa → Regard + isim + as Suffer from peşine negatif anlamlı kelimeler yazılır. Already , just , yet gibi normalde Present Perfect Tense ile gelen kelimeler bir nedenle Present Perfect Tense ile gelemiyorsa, PAST PERFECT TENSE ile gelir. Şu ana kadar → So far , up till now , to date
Gramer Notları ; 1. _______ 2. _______ 3. _______
yardımcı fiil / fill özne (nesnesi eksik) Noun veya Adjective + noun
4. Yer _______
→ → →
Who Whom Whose
→
a. Where + Tam Cümle b. Which + Özne veya Nesnesi Eksik cümle c. Whose + İsim
“ Which ” ile “ Where ” arasındaki farklar ;
, ,
Which Who
,
Which
a) Which + Öznesi yada Nesnesi eksik cümle b) Where + Tam cümle
“ Which ” ile “ edat + Which ” arasındaki farklar ; a) Which + Öznesi yada Nesnesi eksik cümle b) Edat + Which + Tam Cümle
5. Zaman İfadesi _______ a) When + Tam Cümle b) Which + Öznesi yada Nesnesi eksik cümle 6. The Reason
| |
Why + Tam Cümle Which / That + Öznesi yada Nesnesi eksik cümle
7. Edat
+
Which Whom Whose + isim
8. Kısaltmalar
→
Noun + Ving Noun + V3 / being V3
→ →
Aktif Pasif
Kelimeler ;
Elaborate : elaborate network for communication )
Detaylı , emek isteyen ( the country has an
Hız
Speed , Velocity
:
20
DERS 17
Hızlı
:
Fast , Swift , rapid , quick
Implication
:
Etki
- den dolayı Şu ana kadar
: :
Due to , because of , on account of , owing to So far , up till now , to date
Literature
:
Edebiyat
Ortaya çıkmak
:
Appear , Emerge
Ortadan kaybolmak
:
Disappear , vanish , fade away
Değiştirmek
:
Alter , change , modify
Kurala uymak
:
Obey Comply with Abide by Conform to
Mutual respect
:
Karşılıklı saygı
Look down on
:
Birini küçümsemek , aşağılamak
Loyalty
:
Sadakat
Crop
:
Ürün , mahsül
Kötü etki
:
Adverse Detrimental Devastating Crippling
Utmost
:
En son , en önemli
21
| | | |
| | | |
a law
effect
DERS 17
Ruin
:
Kalıntı
Sonuç olarak as a result of Insist
:
As a consequence , consequently , last of all ,
:
İsrar etmek
Contamination Radioactive contamination )
:
Pollution (contaminated drinking water) (
Break out
:
Patlak vermek ( Savaşın patlak vermesi )
22
DERS 18 Kelimeler ;
Demand öğretmen )
:
Talep etmek ( Demanding teacher → Talepkar
Manage to do
:
Başarmak
Virtually
:
Neredeyse
Merge mümkün mü ? ) Custom memuru ) Artık
:
Birleşmek ( insanlar ile robotların birleşmesi
:
Gelenek , tradition ( Customs officer → Gümrük
:
Anymore , any longer , no longer
: :
Cinsiyete dayalı ayrımcılık Onun söylediği şeyler ( remark → görüş belirtmek ,
Gender discrimination He remarks söylemek ) Tidal waves Possession
: :
Gelgitten kaynaklı dalgalar Sahip olma
Apply for Kendi kendime
: :
Resmi başvuru yapmak On my own , by myself
Grasp
:
Conductor
:
Şef
Mark Tamamen
: :
Not vermek Fully , Completely
Epidemic If the need arise Hold a meeting
: : :
Salgın İhtiyaç olursa Toplantı yapmak
Suspend Occupy
: :
Ertelemek ( Yer kaplamak suretiyle ) İşgal etmek
Countryside
:
Kırsal , rural , köy alanı
Deney yapmak : Conduct an experiment , carry out an experiment In case of emergency , In case of fire , In case of leakage , In case of break down Employee → çalışan , Employ → kullanmak , iş vermek , Employer → İş veren , Employment → İstihdam , Unemployment → İşsizlik
Understand , comprehend
23
DERS 18
Kurala Uymak
:
Stick to Obey Conform to Abide by Comply with
| | | | |
a law
Kurala uymamak
:
Disobey Defy Violate
| | |
a law
24
DERS 19 İpuçları ;
Waste ve Spend fiillerinin kullanımı ; I spend two hours studying Transform to | into Have trouble peşine Ving alır. I am ↓ using death as a punishment For → Desteklemek Against → Karşı olmak
Accuse sb. of stg. Charge sb. with stg. Blame sb. for stg.
→
veya
I spend $5 ON I phone
Suçlamak
Kelimeler ;
Değiş(tir)mek Artmak Azalmak
:
Considerably Dramatically Drastically Profoundly Greatly Radically Significantly Substantially
→ Önemli , büyük ölçüde
Değişmek
→
Completely Entirely Totally Utterly
Spend
:
Wisely → Akıllıca harcamak Lavishly → Müsrif bir şekilde harcamak ( lavish = extravagant )
Bir ihtiyacı karşılamak
:
Meet Satisfy Fulfill
- den kurtulmak
:
Kasıtlı olarak
:
Hız
:
Pace , Velocity , Speed
Genetically modified food Eventually
: :
Genetiği değiştirilmiş yiyecek Ultimately
| | |
need
Work off , Get rid of
On purpose Intentionally Deliberately
25
DERS 19
Revolution Evolution
: :
Devrim Evrim
Convertible car Estimate Extensive star catalogue Consequence Criticize Consumption Consume Law-abiding citizens
: : : : : : : :
Üstü açılabilen araba Tahmin etmek Kapsamlı, geniş yıldız katoloğu Sonuç Eleştirmek Tüketim Tüketmek Kanunlara uyan vatandaşlar
Turmoil
:
Kargaşa
Grateful
:
Minnettar
Cultivated brains Ancestor
: :
Company
:
Adjacent On ..... grounds nedenlerle )
: :
Ata
Eğitilmiş beyinler
Arkadaşlık etmek , eşlik etmek Bitişik .... Nedenlerle (... = politically → poli k
26
DERS 20 İpuçları ; The number of A number of Kelimeler ;
+ +
çoğul isim çoğul isim
+ +
Tekil Fiil Çoğul Fiil
Birşeyin sayısı Birçok = many
Swamp
Demolish : Yıkmak (defeat , destroy) ( In a suprising win , the Jaguars demolished the Broncos 42-7 ) ( A number of houses were demolished so that the supermarket could be built )
Flood Demand & Supply
Co-operation : cooperation with the Football Association )
Envoy peace envoy ) On Oysa, zıtlık bağlaçları
:
Temsilci ( hükümet tarafından görevlendirilen ) ( a
: :
Üzerinde , about While , whereas
Pupil aged 11 to 18 )
:
Öğrenci
Prescribe : Reçete yazmak , ilaç yazmak ( Pailkillers are the most common drugs prescribed by doctors )
Polish Seperate a from b
: :
Kurala Uymak
:
Stick to Obey Conform to Abide by Comply with Follow
Amaç
:
Purpose Aim Target Goal Objective
:
→ →
: :
Bataklık
Sel ( There is widespread flood in the South ) Talep & Arz İş birliği ( The clubs work in close
( the school has 100 pupils
Cilalamak , Parlatmak A’yı B’den ayırmak
27
| | | | | |
a law
DERS 21 İpuçları ;
The key to The home to
success
bu isimlerden sonra “ TO ” gelir.
Lack Lack
(Verb) (Noun)
Relevant
TO
Providing Provided that As long as
| | |
Cümle
While
→
1) 2) 3)
Of Of
→
“ Of “ edatı fiil olarak kullanıldığında gelmez !
, bu kelimenin peşine “ TO “ gelir. →
IF gibi , ... – mek/mak şartıyla anlamında kullanılırlar.
Zaman bağlacı ( iken ) Zıtlık bağlacı ( while women ... , men ... ) ( halbuki ) Although ( beklenmedik sonuç ) ( ..diği halde)
Kelimeler ;
Chief : reason for coming here. ) Inevitable :
Satisfactory
:
Memnuniyet verici , tatminkar
Impotent
:
Güçsüz ( X potent = güçlü , a potent drug )
Sheer
:
Tamamen , utter ( sheer luck )
Imminent doom Impending doom
:
Yaklaşan kötü kader
Shortage of water
:
Su kıtlığı
Exactly
:
Tam olarak → precisely (exact = precise)
Reasonable price Momentary
: :
Look into accident )
:
Ana , başlıca , temel ( The wonderful weather was our chief Kaçınılmaz
Makul fiyat Geçici , anlık , Brief Investigate ( They are looking into the causes of the
28
DERS 21
Tear
:
Yırtmak , Göz yaşı ( the nail tore a hole in my skirt )
Tear down some officies )
:
Yıkmak ( They tore down the old hospital and built
Charity go to charity )
:
Zekat , Hayır ( A percentage of the company’s profits
Interpret : attack on the government )
Yorumlamak ( His comments were interpreted as an
Long for excitement )
:
İstemek , çok istemek ( She longed for a little more
Extinguish
:
Söndürmek ( The fire took two hours to extinguish )
Peasant Plot
: :
Patriot
:
Vatansever ( He is a true patriot )
Quest vaccine has intensified )
:
Araştırma , inceleme ( the quest for a reliable
Wit back )
:
Zeka ( he needed all his wits to figure out the way
Stay silent Remain silent
:
Sessiz kalmak
Değiş(tir)mek Artmak Azalmak
:
Significantly Dramatically Drastically Profoundly Greatly Radically Significantly Substantially Considerably
→ Önemli , büyük ölçüde
X
Slighly
→ Birazcık , azıcık
Köylü ( a peasant farmer ) Konu , özet ( I don’t like movies with complicated plots )
29
DERS 21
Mantıklı : Sensible , sound (wouldn’t it be more sensible to leave before the traffic gets bad ? ) Concerning : Hakkında , about Determination → Kararlılık , Determined → Kararlı , Determine → Belirlemek
30
DERS 22 Günün Cümlesi ;
Float like a fly
,
Sting like a bee
İpuçları ;
Remind sb. of stg. şeklinde kullanılır. Earlier cümlenin sonunda kullanılmışsa; I haven’t eaten sushi earlier → Daha önce(never - ever gibi) Presen Perfect Tense Geçmişten ile ilgili ise → Simple Past Tense kullanılır. ( ? ) Even if → - sa bile , zıtlık olduğu durumlarda kullanılır. Bağlaçlardaki TAM ZITLIK kavramına ( while , whereas gibi ) örnek olarak ; The USA .... , .... Russia Women .... , .... Men The rich .... , .... the Poor Import .... , .... Expert Written language .. , .... Verbal / Oral Language Past .... , .... Future
Yukarıdaki gibi TAM ZITLIK varsa Although gibi ( beklenmedik sonuç ) bağlaçlar gelmez. [ Sayfa 96 Exclusive ]
Kelimeler ;
Scenery : Landscape , manzara ( The Grand Canyon is famous for its spectacular scenery ) ( spectacular → muhteşem )
Ceiling
Make up for : will make up for the inconvenience )
Withdraw : Çekmek, geri çekmek ( add – drop haftasında eklenen dersin geri çekilmesi ) ( Atm’den para çekmek ) ( He has threatened to withdraw his support ) ( She withdrew $50 )
Event
:
Etkinlik (maç,konser) , olay , incident
Resolution exercise ) Promised land Set out
:
Karar ( My New Year’s resolution is to do more
: :
Vadedilmiş topraklar ...’ya kalkışmak ( I’d done what i set out to do )
Quarrel her boss )
:
Tartışma ( She walked out after having a quarrel with
Privilege
:
Ayrıcalık ( I had the privilege of meeting the Queen )
:
Tavan Telafi etmek ( Make-up sınavı ) ( I hope this money
31
DERS 22
Bay Affair Gently shoulder )
: : :
Körfez ( a sandy bay ) İlişki Yumuşak bir şekilde ( He put a hand gently on her
Wealth Toddler
: :
Refah Yürümeye yeni başlayan
In advance
:
Önceden
İlerleme , gelişme
:
Progress , advance ( advance in medicine )
Kötüleşmek
:
Aggravate ( His comments aggravated the problem. ) Deteriorate Worsen
32
DERS 23
İpuçları ;
Confront ve Face sadece pasif cümlelerde WITH alır. to be confronted with , to be faced with So long as ve as long as eğer “ IF ” anlamında kullanılırlar. Convert | into kullanılır. Turn | to Passive bir yapıdan sonra gelen fiil INFINITIVE olarak kullanılır. ( It is known to develop ) Equivalent TO alır. The same ... as → My daughter goes to the same school as yours. Capable OF alır. Proficient IN veya AT alır.
Gramer Notları ; Zıtlık ve Karşılaştırma bağlaçları özet tablo
Beklenmedik sonuç; 1. But , yet , however , nevertheless , nonetheless 2. Although , though , even though , much as 3. ( in spite of , despite ) → Peşlerine isim alırlar
Zıtlık ( A .... B.... ) 1. But , however , on the other hand 2. In / by contrast , conversely , while , whereas 3. ( Unlike , in contrast to / with ) → Peşlerine isim alırlar
Zıtlık ( A+ .... A- .... ) 1. But , yet , however , on the other hand 2. While , whereas
Derste anlatılan örnek cümleler
Contrary to popular belief , ... expectations , ... what most believe , ... He’s not very reliable, but i like him all / just the same If it weren’t for you , I wouldn’t be alive today The weather was cold and wet. Still , we had a great time. There are a lot of spelling mistake; Even so, it’s quite a good essay. The club welcomes all new members regardless of age.
33
DERS 23 Derste bahsedilen
Regardless of Apart from
→ →
All the same Just the same Meanwhile But for
→
...’ya bakmaksızın , irrespective of 1. In addition to ( ek olarak) 2. Except ( hariç ) Despite this , Buna rağmen
→ →
Bu arada 1. If it weren’t for ( ... olmasa ) 2. Except for ( hariç ) Ek olarak , Ayrıca → Moreover , Besides , Furthermore Likewise → Benzer şekilde Contrary to → Aksine On the other hand → Diğer taraftan If it hadn’t been for ile If it weren’t for → ... olmasa anlamına gelir. Fakat, birincisi past anlamda ikincisi present anlam taşır.
bağlaçlar Kelimeler ;
Work out : Figure out , find out , bulup çıkarmak ( I couldn’t work out where the music was coming from )
Consult agent ) This is because This in turn
:
Danışmak ( for more information , consult your travel
: :
Bu şundan kaynaklanıyor Buda
Carry out , conduct carrying out orders )
:
Yapmak ( They’re conducting a survey ) ( i was only
Settle down : down and have a family ? )
Realize : your dream → rüyalarını gerçekleştirmek )
Warn against earthquake :
Depreme karşı uyarmak
To commence commerce :
Ticarete başlamak
Bir yere yerleşmek ( Do you think he’ll ever settle
Farkına varmak , gerçekleştirmek ( realize
34
( commerce = trade )
DERS 23
Mutual respect Mutual friend
Aspect : Yan , yönleri ( His illness affects almost every aspect of his life ) ( personal effectiveness in all aspects of life ) Implication : Etki , Uygulama
: :
Karşılıklı saygı Ortak arkadaş
Conflicting : Contradictory ( conflict → çelişmek , çatışmak , uyuşmamak ) (There were conflicting accounts of how the fight started)
Equivalent the Oscars. ) Joint account
:
Eşit ( The UK’S Brit Awards are roughly equivalent to
:
Ortak hesap ( joint → ortak )
Plunge : plunged into the crystal clear pool )
Reciprocal
:
Diligent Prominent
: :
To be at odds with : Conflict , bozuşmuş olmak , anlaşmazlığa düşmüş olmak (His remark was at odds with our report )
Supreme
Proficient : Becerikli ( ama doğuştan değil sonradan kazanılmış ) , yeterli ( She’s proficient in two languages | I’ve become quite proficient at repairing bicycles ) Magnificent : Muhteşem ( Suleyman the magnificent ) , devasa A Myriad of : Çok sayıda , A number of ( Digital technology resulted in a myriad of new TV channels. )
:
Dalmak ( hem soyut hem somut anlamda ) ( She
Karşılıklı ( a reciprocal agreement )
Çalışkan ( öğrenci ) Önemli ( a prominent figure )
Üst ( supreme court → üst mahkeme )
35
DERS 24
İpuçları ;
As if As though
Look Appear Seem
| | |
Behave Act Treat
| | |
Feel
bu iki ifade genelde yukarıdaki fiillerle birlikte kullanılır.
Explain WHY ve THAT alır. Disrupt | Meeting | Bus servives Trust IN sb. yada stg. gelir. Eligible + for + isim
veya
+ to do stg.
Kelimeler ;
Neden ( We have to get to the root of the
Disruptive student : (disruptive → Engelleyici , rahatsız edici ) Root : problem ) Root from :
Disclose details
Ayrıntıları açığa çıkarmak
Credit : ... olduğuna inanmak ( She has been credited as the writer of this book ) (The company is credited with inventing the industrial robot.)
Drugs which induce sleep : Uykuya sebep olan ilaçlar Drive : Neden olmak (cause something to make progress) ( This is the main factor driving investment in the area )
Come out came out. ) Concerning
Dersin düzenini bozan öğrenci
Birşeyden kaynaklanmak
:
:
Ortaya çıkmak (The rain stopped and the sun
:
İlgili , alakalı , hakkında
Eligible : are eligible to vote ) Literally : responsible for literally millions of deaths )
Ehil olmak , hak sahibi ( Only people over 18 Kelimenin tam anlamıyla ( They were
Eliminate : Yok etmek , ortadan kaldırmak , elemek ( She was eliminated after the first round of the tournament ) ( The doctor advised me to eliminate salt from my diet )
Roam to roam freely on this land )
:
Gezinmek , wander ( The sheep are allowed
36
DERS 24
Intently : Dikkatli , carefully ( She looked at him intently ) ( I listened intently to what she had to say )
Figure : Kişi , sayı , şekil ( a leading figure in the music industry ) (Viewing figures for the series have dropped dramatically ) ( She’s always had a good figure ) ( I’m watching my figure = ( Trying not to get fat ) )
Enroll writing course )
Nobility : Soylu (The bravery and nobility of these men who died for their country. ) Principal : Temel , ana (New roads will link the principal cities of the area.) (My principal concern is to get the job done fast.) Can’t stand : I can’t stand ( dayanamamak , katlanamamak) ( Olumsuz cümlelerde kullanıldığında ) ( Put up with , bear , tolarate )
:
Kayıt yaptırmak (I’ve enrolled on a creative
Kendini adamak : Devoted to , Dedicated to , Commited to (They are devoted to their children.) (She is dedicated to her job.)( a dedicated teacher)( a committed member of the team)
Distinguished : long and distinguished career in medicine.)
Seçkin (a distinguished writer)( He has had a
Distinguish : distinguish between right and wrong )
Ayırt etmek ( Children must learn to
Interrupt : Rahatsız etmek , kesmek , bölmek (They were interrupted by a knock at the door.) (The game was interrupted several times by rain.) Bear : Doğurmak (Past participle : Born) Come from : Birşeyden kaynaklanmak ( to be caused by something) (a dignity that comes from being in control) ("I feel awful." "That comes from eating too many sweets.") District : Bölge , region (Every city has its central business district.)
Fade : Solmak (The sun had faded the curtains.) Fade away : Kişinin hastalanıp ölmesi (diğer anlamı) (In the last weeks of her life she simply faded away.) Fullfill | Duty | Request | Task | Wish | Dream | Ambition (tutku) | Potention | obligation
37
DERS 25 İpuçları ;
Grant fiili genelde | Scholarship gibi kelimeler ile “ vermek ” anlamında kullanılır. | Independent We have long known , long → for a long time ‘ı kastediyor ve buda Present Perfect Tense gelmesi için mekanik ipucu yerine geçer. Was going to .... , but → .. ecektim/acaktım ,yapacaktım , gidecektim
Gramer Notları ; Derste ve Ek ders notları
Realizing that → Lest → Bu arada → Likewise → As for → , b böyle, c ‘ye gelince ... ) Prior to → On behalf of →
... ‘ yı farketmek , anlamak ... olur korkusuyla Meanwhile,In the mean me Aynı şekilde , similarly ... ‘e gelince (listeleme yaparken , a böyle Öncesinde , before , by Birinin adına , birinin yararına
While , Whereas , In contrast, conversely , On the contrary gibi bağlaçlarda yani TAM ZITLIK taban tabana zıtlık olduğunu anlamak için şu 5 kategoriye göre bakılır ; 1. 2. 3. 4. 5.
Sıfatlar Fiiller Miktar Yer Zaman
Kelimeler ;
Drawback : Dezavantaj , problem , sıkıntı (Bad weather was the main drawback to camping in the north.)
Concern : Endişelenmek , ilgilenmek (What concerns me is our lack of preparation for the change.) (He didn't concern himself with the details.)
Loan : glad to loan my old books to her )
Repeal : Yürürlükten kaldırmak , abolish ( The committee does not have the power to repeal the ban )
Kredi , borç/ödünç/kredi vermek , lend ( i was
38
DERS 25
Come up with : bir fikir/plan/çözüm ile ortaya çıkmak/ileri sürmek, öne sürmek, ortaya atmak ( She came up with a new idea for increasing sales. ) (come up with a idea → Bir fikir bulmak )
Eliminate : Elemek , Çıkarmak , Ortadan kaldırmak (Credit cards eliminate the need to carry a lot of cash.)
Dairy product
Dispose of : Elden çıkarmak (Radioactive waste must be disposed of safely.) (the difficulties of disposing of nuclear waste)
Tense : tense person.) (She sounded tense and angry.)
Gergin ( tension → gerginlik ) (He's a very
Groundbreaking research)
Çığır açan (a groundbreaking piece of
Stunning : Çarpıcı , çok etkileyici , çok çekici (You look absolutely stunning!)(a stunning view of the lake) (His performance was simply stunning.) Imminent war : Yaklaşmakta olan savaş
:
Mandıra ürünleri
:
Dreadful : mistake ) Life expectation : Exception : schools get the best exam results.)
Korkunç ( dreadful accident / weather / Yaşam süresi İstisna ( with very few exceptions, private
Ailment : Hastalık , rahatsızlık (an illness that is not very serious) (I got all the usual childhood ailments.) Occurrence : Meydana gelme ( he program counts the number of occurrences of any word within the text. ) Pure : Sadece , saf Quantity : Miktar Likelihood : Olasılık
Ayırt etmek : Discriminate , Differentiate , Distinguish (The computer program was unable to discriminate between letters and numbers.) (It's difficult to differentiate between the two varieties.) (Sometimes reality and fantasy are hard to distinguish.) Mutate : Mutasyon geçirmek
Inexact
Replication : Çoğalma , çoğaltma (Vitamin B is essential for proper cell replication and growth.) Slaughter : Katletmek (v.) , katliam (n.) (We were helpless to stop the slaughter.) (They told us of the wholesale slaughter of innocent people.)
:
Yanlış (an inexact description)
Struggle : Çabalamak (Shona struggled for breath.) (She struggled for 10 years to achieve success as an actress.)
39
DERS 25
Pandemic
:
Salgın (a pandemic disease)
Striking striking.)
:
Dikkat çekici , çarpıcı (That hat looks very
Awful : The weather last summer was awful.)
Promote : Teşvik etmek , terfi ettirmek(policies to promote economic growth) (She worked hard and was soon promoted.) Çakışmak ( iki olay ) : Coincide with , overlap (The strike was timed to coincide with the party conference.)
Korkunç , berbat (That's an awful colour.)(
Foster : Geliştirmek , teşvik etmek , öz babası gibi büyütmek ( çocuğu ) (The club's aim is to foster better relations within the community.)( We couldn't adopt a child, so we decided to foster.) (foster a child / kid) Utilize : Kullanmak (The Romans were the first to utilize concrete as a building material.)
Allot , allocate : Ayırmak , tahsis etmek (They intend to allocate more places to mature students this year.) Intend to : Niyet etmek Attempt to : Teşebbüs etmek Try to do : Yapmaya çalışmak
Surplus
Restricted area : Kontrollü bölge ( I restrict myself to one cup of coffee a day. ) ( to enter a restricted zone ) ( restrict → sınırlamak , yasaklamak ) Unrest : Turmoil , kargaşa (There is growing unrest in the south of the country.)
Atıp kurtulmak
:
Fazlalık, biriken (food surpluses)
:
Throw away Get rid of Work off Dump (Too much toxic waste is being dumped at sea.) Discard Dispose (Radioactive waste must be disposed of safely.)
40
DERS 26 İpuçları ;
Participate IN alır.
Kelimeler ;
Ostentatious
Showy : formal occasion.) (formal occasion = resmi işler)
Gösterişli (Her dress was too showy for such a
Pretentious dog!)
Gösterişli (That's a pretentious name for a
Liable : Sorumlu , yatkın (Corporate officials are liable for the safety of their employees.) (We're all liable to make mistakes when we're tired.)
Accountable : Sorumlu (Politicians should be accountable to the public that elects them.) (Hospitals must be held accountable for their mistakes.)
Infectious : Transmittable : Alienate : feel alienated from the others in their class. )
Bulaşıcı (Flu is highly infectious.) Bulaşıcı Yabancılaştırmak ( Very talented children may
Nomadic
Göçebe (nomadic tribes)
Silly : mistakes.) (No, actually that’s a silly idea.)
Straightforward : Dürüst , açık , basit , kolay (It's quite straightforward to get here.) (She’s nice: very straightforward and easy to get on with.)
Catastrophic earthquake/flood/wildfire) Prideful
:
Felaketsel (a catastrophic
:
Gururlu
Unsettled very unsettled)
:
Belirsiz , Yerleşmemiş (The weather has been
Irresistible : Dayanılmaz (I felt an irresistible urge to laugh.) (The bright colours were irresistible to the baby.)
Indecisive : Kararsız (a weak and indecisive man) (Some blame indecisive leadership for the party’s failure at the polls.) Account for : Oluşturmak (Oil accounts for 40% of Norway's exports.)
:
Gösterişli (an ostentatious display of wealth)
:
:
Aptalca , saçma (Her work is full of silly
41
DERS 26
Concept mathematics.)
Cognition : Düşünme , Kavrama (The connections between cognition and language seem to be similar in all cultures.)
Cognitive
Encompass : İçermek (Their albums encompass a wide range of music.) Tenderly : Nazikce (He looked at her tenderly.) Emulate : Taklit etmek (They hope to emulate the success of other software companies.)
:
Kavram (He can't grasp the basic concepts of
:
Bilinçsel (a child’s cognitive development)
Maturity
:
Olgunluk (He has maturity beyond his years.)
Realm the defence of the realm)
:
Krallık (The Crown maintains armed forces for
Augment : Artmak , artırmak (augmentin direnç artıran ilaç)( He wrote magazine articles in order to augment his income.)
Curb : Kontrol etmek , Sınırlamak (Curb inflation) (A range of policies have been introduced aimed at curbing inflation.) (He needs to learn to curb his temper.)
Supplement : supplement her pension.) Harass : complained of being harassed by the police.)
İlave etmek , eklemek (She works part-time to Taciz etmek , rahatsız etmek (He has
Retard : Geciktirmek , yavaşlatmak , slow down , delay (The progression of the disease can be retarded by early surgery.) (The lack of a rail link retarded the town’s development.) (growth / mental retardation)
Extensive : Geniş , kapsamlı (The fire caused extensive damage.) (She suffered extensive injuries in the accident.)
Widen : Genişletmek (Here the stream widens into a river.) ( They may have to widen the road to cope with the increase in traffic.)
42
DERS 26
Broaden : Genişletmek (Spending a year working in the city helped to broaden his horizons.) (broaden horizon → U u genişletmek) Estrange : Yabancılaştırmak (Cultural changes can estrange the reader from old texts.) Isolate : İzole etmek , soyutlamak (He had been isolated from other prisoners.) (Patients with the disease should be isolated.) Unleash : Serbest bırakmak (hayvanın tasması) Dalga geçmek : Mock , make fun of , ridicule (He's always mocking my French accent.) (The other children at school used to make fun of his hair.) (I was ridiculed for saying they might win.) Make vulnerable : Birşeyi savunmasız hale getirmek Jeopardize : Tehlikeye atmak (He would never do anything to jeopardize his career.) (This scandal could seriously jeopardize his chances of being reelected.) Scorn : Hor görmek , aşağılamak ( They had nothing but scorn for his political views.) Exclude someone : girls) Undervalue : his house has been undervalued.) A diet supplemented by vitamin pills
Birini dışlamak (She felt excluded by the other Değerinin altında değer vermek (He believes →
43
Vitamin takviyeli diyet
DERS 27 İpuçları ;
FOR ile birlikte Past Continious Tense kullanılamaz. Zaman bağlacının peşine will / would gelmez. If (Unless) cümlelerinde zaman uyumu (kalıp uyumu) gerektirir. Realizing that , Understanding that “ Çünkü ” bağlacı olarak değerlendirilebilir. ( knowing that , given that , seeing that ) By virtue of “ – ‘den dolayı “ anlamında kullanılan bağlaçtır.(due to , because of , on account of..)
Ek Ders ;
Cümle tamamlama soruları şu 4 aşamada çözülür; 1. Özne ve referans kelime uyumu 2. Zaman uyumu 3. Bağlaç ve kalıp uyumu 4. Konu bütünlüğü
Most People → Çoğu insan , the Most → Superlative , en ( sayıca tek olan ). Miktardaki zıtlık sadece sayı ile verilmez. Cümle tamamlama soruları çözülürken şu vurgulara bakılır; 1. Zarflar 2. Superlative 3. Miktar ifadesi 4. Zaman vurgusu
When/before/after.. + V3 , pasif bir yapıdır.
Kelimeler ;
Deprive sb. of stg. : Birini birşeyden yoksun bırakmak (They were deprived of food for long periods.) Gear toward : donat(ıl)mak, techiz etmek/edilmek , birşeyi belirli bir amaç / durum / bir grup insan için tasarlamak veya organize etmek ( to design or organize something so that it is suitable for a particular purpose, situation, or group of people )
Consensus : Uzlaşı , Ortak mutabakat , Genel görüş (The general consensus is that we should wait and see whathappens.) (to reach a consensus)
Famine
:
Açlık , Kıtlık
Depletion Deplete → azaltmak , tüketmek)
:
Azalma , düşüş , bitme / bitirme (v.
44
DERS 27
Severe : (severe weather conditions)(a severe punishment)
Enact : Kanunlaştırmak , canlandırmak (legislation enacted by parliament) (They seemed unaware of the drama being enacted a few feet away from them.)
Recipient
Defeat : (v.) Yenmek , mağlup etmek (n.) Yenilgi , mağlubiyet (He defeated the champion in three sets.) (The party faces defeat in the election.)
:
Çok kötü , ciddi , vahim , sert , katı
Alıcı kimse (a recipient of an award)
45
DERS 28 İpuçları ;
Foster fiiline TO gelmez ve NESNE dışında birşey gelmez.
Cümle Tamamlama 1. Bağlaç ; Zıtlık (+,-) , Paralellik , Koşul 2. Referans ; (the more , the better)(yani ne kadar fazla referans o kadar iyi) 3. Konu ; (Eğitim , Ticaret , ..(Anlamsal bağlantı sağlayan kelime) ) Konuya hangi açıdan yaklaşıyor 4. Perşembenin gelişi Çarşambadan belli 5. Zaman Uyumu 6. Bazı Kalıplar ; Some ... Others ... Other ...
Tahmin etmek kelimelerinin kullanıldığı That cümlelerinde ;
Promise / Hope / Predict / Estimate / Forecast THAT Will Would
Present Tense Past Tense
Kelimeler ;
Admit the whole story)
:
İtiraf etmek , Confess (He admitted invented
Invent , Make up
:
Uydurmak
Dire consequences.)
:
Çok , Çok kötü (Such action may have dire
Corresponding : there is no corresponding decrease in demand.)
Uyumlu (Fewer houses are available, but
Sue , Prosecute
Dava açmak
:
46
DERS 28
Hamper , Hinder : Engel olmak , güçleştirmek (The police investigation was hampered by a lack of help from thecommunity.) (His performance at the Olympics was hindered by aknee injury.)
Stand for : ...ın/in kısa biçimi olmak , ...ı/i temsil etmek, desteklemek (The party stands for low taxes and individual freedom.) (UFO stands for 'unidentified flying object'.)
Refute , Disprove : Çürütmek (teori/tez) (She angrily refuted their claims.) (We may find that further research refutes the findings of the first survey.) (The theory has now been disproved.)
Disapprove : Onaylamamak , Tasdik etmemek (Her family disapproved of the marriage) (She wants to be an actress, but her parents disapprove.)
Curtail , Curb : Sınırlandırmak (Curb ‘ün ek olarak Kontrol etmek anlamı var. ) (to curtail spending)
Discriminate against : Ayrımcılık yapmak (Differentiate , Distinguish Ayırt etmek anlamındadır. Ayrımcılık yapmak anlamı yoktur.) (The company was accused of discriminating against people on the basis of age.)
Look for : improvement in your work this term.)
Aramak (We shall be looking for an
Look up to someone
Birine saygı duymak
Let someone down : Birini hayal kırıklığına uğratmak , Disappoint (I promised to go to the party with Jane and I can't let her down.)
Disorder
Impose : Yürürlüğe koymak , Zorla kabul ettirmek (to impose a ban/tax) (The judge imposed the death penalty on both men.) (I don't want them to impose their religious beliefs on my children.)
:
:
Rahatsızlık
47
DERS 28
Recession : Ekonomide durgunluk/gerileme (The latest report confirms that the economy is in recession.)
Senior she's senior to me.)
:
Kıdemli (We work in the same team but
Dynasty
:
Hanedan (the Osmanlı dynasty)
Set off : Yola çıkmak , Yolculuğa başlamak ( What time are you setting off tomorrow morning? ) Take up : ...’ya başlamak (I thought I might take up cycling.) Get over : Üstesinden gelmek (I think the problem can be got over without too much difficulty.) Hand down : Miras kalmak , nesilden nesile aktarmak (a custom handed down through the generations) Divide into : Bölmek , Bölünmek Suburb : Varoş , Banliyo
Infancy : Başlangıç , Bebeklik (In the 1950s, space travel was in its infancy.) (Their fourth child died in infancy.)
Respiration
:
Solunum
48
DERS 29 İpuçları ;
As far as ,
Genellikle belirli kalıplarla gelir;
As far as (- e göre) (kadarıyla)
| I am concerned | I remember | I know
(Bence) (Hatırladığım kadarıyla) (Bildiğim kadarıyla)
As for ,
İsim alır ve “ ... ‘ya gelince ” anlamında kullanılır.
Addictions such as smoking and alcohol consumption Such addictions as smoking and alcohol consumption Such Genel İfade as Özel ifade and Özel ifade
Such as bu şekildede kullanılabilir.
IF Yapıları
Zero ( Genel , Alışkanlık ) If + Present Simple , Present Simple
1st ( Real
Present/Future )
If + Present Simple , Future → will , be going to , could , may , might
2nd ( Unreal Present/Future )
If + Past Simple , Would / Could / Might + Vo If I were rich , I would but a plane 3rd ( Unreal Past ) If + Past Perfect
, Would Could Might
| | |
Have + V3
Kelimeler ;
Flaw security at the airport.)
:
Kusur (The report reveals fatal flaws in
49
DERS 29
Means communication.)
Exaggerate : Abartmak (Don't exaggerate - it didn't cost that much!) (The hotel was really filthy and I'm not exaggerating.) Usher in : Birşey başlatmak (His presidency ushered in a new era of democracy.)
:
Araç , Yöntem (They have no means of
Magnifying lens : powerful magnifying glass.)
Büyüteç (He examined the stamp under a
Conquest
:
Fetih (the Roman conquest of Britain)
Interfere people's business.)
:
Karışmak (You shouldn't interfere in other
50
DERS 30 İpuçları ;
Distinguish
|
between A and B
→
A ile B arasında ayrım yapmak
|
A from B
→
A ‘yı B’den ayırmak
|
A and B
→
A ile B yi ayırmak
In case of , Peşine kötü ihtimal alır ve öncesinde alınan önlemden bahsetmesi gerekir. (In case de de aynı durum geçerlidir, tek farkı cümle almasıdır.) In case of
|
Past Simple
|
Present Simple
|
Should
Gelebilir. Ancak MAY, MIGHT kesinlikle gelmez.
Given
, Peşine isim alabilir , Given that cümle alır.
A as ... as B, A, B kadar ... (... → sıfat)
As of / from, “ ...’dan başlayarak “ anlamında ve isim alır. (As of today)
Just as , “ – iken “ yada “ olduğunda “ While yada When gibi zaman bağlacı olarak kullanılabilir.
Largely (Büyük oranda) , In part,Partly (Kısmen) kelimeleri varsa Because of “ ‘den dolayı “ bağlaçları kullanılır.
Expensive restaurants aren’t necesserily the best. Having this disase doesn’t necesserily mean that you will die young. Necesserily
→
İllede (mümkün ama kesin değil) , Gerekli anlamında kullanılır.
Kelimeler ;
Drip : Damlamak (Water was dripping down the walls.) (Be careful, you're dripping paint everywhere!)
Forge : Birşeyin sahtesini yapmak (a forged passport) ( He's getting good at forging his mother's signature.)
Sense : Algılamak, hissetmek, sezmek (He sensed someone moving around behind him.) (I sensed that you weren't happy about this.)
Rehearse the final scene.) Promote
:
Prova yapmak (Today, we'll just be rehearsing
:
Terfi ettirmek , Teşvik etmek , Geliştirmek
51
DERS 30
Suppress : Bastırmak (isyan) (hükümet için kullanılır.) (I could barely suppress my anger.) (The rebellion was suppressed by government forces.)
Restrain : had to be physically restrained.)
Give off ( smell, heat, light ): Yaymak (The fire was giving off a lot of smoke.) (The fire doesn't seem to be giving off much heat.)
Hold back : Engellemek , Prevent (The police were unable to hold back the crowd.) (We are determined that nothing should hold back the peace talks.)
Be in favor of : Desteklemek (I'm all in favour of (= completely support) equal pay for equal work.) (He argued in favour of a strike)
Be ahead of : Birşeyin önünde olmak (Two boys were ahead of us.) (I finished several days ahead of the deadline.) (She was always well ahead of the rest of the class.)
In relation with : make in relation to this matter.)
With regard to : Hakkında (I am writing in regard to your letter of 24 June.) (a country’s laws in regard to human rights)
In the course of : During , Through , Esnasında , Boyunca (In the course of the interview she mentioned her previous experience.)
In excess of : Birşeyden fazla , more than (He earns in excess of £60,000 a year.) In pursuit of : Birşeyin peşinde (She travelled the world in pursuit of her dreams.) (The police are in pursuit of a 25-year-old murder suspect.)
Engellemek , stop (He became violent and
Hakkında , about (I have some comments to
52
DERS 30
Revolt : Ayaklanma (a slave/peasant revolt) (The army quickly crushed the revolt.) (Attempts to negotiate peace ended in armed revolt.) Pursuit : Hobi , takip etmek (active leisure pursuits) A good deal : Çok miktarda (A great deal of time and effort went into arranging this party.)
53
DERS 31 İpuçları ;
The former .... , The latter .... → Başlangıçta .... , Sonralarında .... Not only / But also , Not only / But .... as well , Not only / But hepsi aynı anlamda kullanılabilir. And , Bağlacında genelde iki tarafın zamanı aynı olur.
Kelimeler ;
Rely on : İhtiyaç duymak , güvenmek (depend on) (The success of this project relies on everyone making an effort.) (I rely on you for good advice.) (British weather can never be relied on - it's always changing.)
Let off : Cezalandırmamak , Bir bomba vs. Patlatmak (I'll let you off this time, but don't ever lie to me again.) (The judge let her off with (= only punished her with) a fine.)
Contract : Küçülmek (The wood contracts in dry weather.) (X Expend → Genişlemek , evrenden bahsederken kullanılabilecek kelimeler)
Throughout : Her yerinde , Süresince (during , zaman ifadesi varsa) (The house was painted pink throughout.) (He yawned throughout the performance.)
Notion : Fikir , inanç (The notion of sharing is unknown to most two-year-olds.) (He has no notion of the difficulty of the problem.)
Reputation
Confusion : threw us into total confusion.) Reckon on : reckoned on a rebellion.)
:
Ün (Both hotels have a good reputation.)
Turmoil , Karmaşa (Her unexpected arrival Expect , beklemek , umut etmek (They didn't
Spy : government for more than ten years.)
Casusluk yapmak (He spied for his
54
DERS 31
Obtain : Elde etmek , attain , acquire (I finally managed to obtain a copy of the report.) (to obtain advice/information/permission) (attain (a) degree/standard/level/proficiency/mastery) (We only consider applicants who have attained a high level of academic achievement.)
Confidential confidential)
Unprecedented : Daha önce eşi benzeri görülmemiş (The situation is unprecedented in modern times.) In accordance with : Doğrultusunda , ...’ya uygun olarak (We acted in accordance with my parents’ wishes.) (Both companies have insisted that they were acting in accordance with the law.)
:
Gizli (Your medical records are strictly
Resilient : Dayanıklı , kendini çabuk toparlayabilen (Growth figures show that the economy is still fairly resilient.)
Upheaval : Reform , ayaklanma , karmaşa (political/social upheaval) (The country has undergone a major political upheaval.) Strip sb of stg. : Deprive sb of stg. , yoksun bırakmak (He was disgraced and stripped of his title.)
Elevation : Artış , yükselme (his elevation to the presidency) (The city is at an elevation of 2 000 metres.) Stagnation : Recession , durgunluk (a period of economic stagnation) (He expects the economy to stagnate and unemployment to rise.)
Inquiry : Soruşturma , inceleme (The company has received a lot of inquiries about its new Internetservice.) (There will be an official inquiry into the train crash.)
Continual
Unaffordable : Güç yetirilemez (para) (For many people, this type of treatment remains unaffordable.) (Health insurance is now unaffordable for many people.) Notoriety : Kötü ün (He gained notoriety for his racist speeches.)
:
Continious
55
DERS 31
Hostile Belligerent
| |
Countries Nations
Carry out Conduct Perform
| | | |
A study A research An inquiry An investigation
Decrease Rise Increase
| |(n.) |
Be
Fragile
ON
IN
Sales
| |
Rise Increase
| | |
Alliance Ceasefire Relationship
56
DERS 32 İpuçları ;
Interact with (interact → anlaşmak, işbirliği yapmak, uyum sağlamak) (At school, teachers say he interacted well with other students.) And reduces , And bağlacına özel olarak peşine V1 gelebilir. Thus reducing , Thus bağlacına özgü olarak bu şekilde kısaltma yapılabilir. He behaves as if he were a king. Varsayımdan dolayı Past Simple kullanıldı. as though
Kelimeler ;
Furious : (He's furious at the way he's been treated.)
Diverge : (Fikir) farklı olmak (disagree) , Separate (Opinions diverge greatly on this issue.) (We went through school and college together, but then our paths diverged.)
Foster : Teşvik etmek (encourage) , Geliştirmek (promote) (The club's aim is to foster better relations within the community.)
Sovereignty : Bağımsızlık (The country claimed sovereignty over the island.) (The declaration proclaimed the full sovereignty of the republic.) (gain sovereignty)
Spark off : Neden olmak (Spark → to cause an argument, fight, etc to start happening) (to spark a debate/protest/criticism/fears) Condemn : Kınamak , Denounce (They've been denounced as terrorists.) (The Prime Minister was quick to condemn the terrorists.)
Kızgın (My boss is furious with me.)
Falsify : Belgede sahtecilik yapmak (to falsify data/records/accounts) (She was arrested for falsifying information and obstructing the course of justice.)
Escalate : Art(ır)mak , gittikce kötüleşmek (Airline prices escalate during the holiday season.) (The fight quickly escalated into a riot.)
Intersect : (The path intersected with a busy road.)
Kesişmek ( a pattern of intersecting streets)
57
DERS 32
Raid : Akın yapmak (baskın yapmak) , saldırmak (Police raided nine properties in search of the documents.) (They carried out a bombing raid on enemy bases.) (Villages along the border are regularly raided.) Launch campaign : Kampanya başlatmak Grant permission : İzin vermek Loan Kredi vermek Underrate : Küçümsemek (He's seriously underrated as a writer.) (Don’t underrate me.) Retreat : Geri çekilmek (withdraw) , geri gitmek (X advance → ilerlemek) (The army was forced to retreat.) (They retreated to a safe distance from the fighting.) Misjudge : Yanlış kanaate varmak ,Yanlış yargılamak (We believe that the government has seriously misjudged the publicmood.)
Asylum : Sığınma (to seek/apply for/be granted asylum) (There was a nationwide debate on whether the asylum laws should be changed.)
Instinct : İç güdü (maternal instinct → Annesel içgüdü) (a mother's instinct to protect her children) (Children do not know by instinct the difference between right and wrong.)
Disruption : strike caused serious disruptions.)
Annihilate : Yok etmek (a city annihilated by an atomic bomb) (The human race has enough weapons to annihilate itself.) Mitigate poverty : Fakirliği azaltmak (mitigate → alleviate)
Undertake | ↓ → Üstlenmek | Kendi üzerine almak | |
Fulfill
| | | |
Karmaşa , unrest , disturbance , turmoil (The
a task a project a research a study Dream , Ambigition , Potential → Gerçekleştirilmesi Duty , Obligation , Promise → Tutmak, Yerine ge rmek Terms / conditions of an agreement → Yerine ge rmek Criteria → Karşılamak , the function of → fonksiyonu görmek
58
DERS 33 İpuçları ;
Key to success , başarının anahtarı Home to many species , bir çok tür’e ev sahipliği yapan
Diyalog soruları ; 1. 2. 3. 4.
Boşluktan önce soru yoksa , boşuktan sonrasıyla başla Referans kelimeleri Yardımcı fiil uyumu (Yes, he does) Boşluktan sonra “well , because , vs. “ veya uzun bir açıklama varsa , boşluktan önce soru veya açıklama gerektiren bir ifade 5. Gramer bilgisi (so do I , Neither do I , etc.) 6. Boşluktan sonra “ why not , perhaps not “ gibi ifadeler varsa boşlukta da genelde negatif bir ifade olur.
Kelimeler ;
Indigenous : Yerli (The kangaroo is indigenous to Australia.) (indigenous peoples) (genius , ingenius ile karıştırma)
Persistent : Israrcı , sürekli (He can be very persistent sometimes.) (How do you deal with persistent salesmen who won't take no for an answer?) (I can’t take much more of this persistent criticism.)
Summit : Zirve (a two-day summit, a summit meeting) (The climbers hope to reach the summit before nightfall.)
Run short
Evaluation : Değerlendirme (an evaluation of the health care system) (The technique is not widely practised and requires further evaluation.)
Spill into the ocean.)
:
:
Azalmak
Sızma (Thousands of gallons of crude oil were spilled
59
DERS 33
Bound to : Yükümlü/sorumlu olan ,olası/yapılması kesin olmak (The witness was bound by an oath to tell the truth.)( You're bound to feel nervous before your driving test.) (bound with → Bağlantısı olmak) (A country's culture is bound up with its language and history.)
Occurrence
Longevity : Uzun yaşam (For longevity in car design, you really need to keep it simple.) (We wish you both health and longevity.) Excrete : Çıkarmak
:
Olay , vaka , hadise (a common/everyday occurrence)
60