Yazar Fidan Çobanoğlu Kaplan Genel Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Başeditör Yunus Bekir Yurdakul Grafik Tasarım Ozan Tortop
ISBN: 978-605-4634-19-4 İzmir, 12.12.2012 Baskı: Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti.
© Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine aittir. Yazıları ve resimleri aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz.
Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi 850. Sokak Nu. : 38/Z-1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 90.232.4257963 Belgegeçer: 90.232.4459112
Fidan Çobanoglu Kaplan 1977 yılında, Ağrı'da doğdu. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Çeşitli eğitim kurumlarında çocuklar için çalıştı. Azıcık tembel olan bir arı, “Tınmaz”, çocuklar için yazsın diye durmadan vızıldayınca sekiz kitaplık “Tınmaz” serisi çocuklarla buluştu. Bu kez Afacan rahat bırakmadı yazarı. O da sekiz öyküsüyle koştu çocukların düşlerine. Sonrasında kocaman gülücükler atan “Gülüş”, altı kitabıyla okura sıcacık merhaba dedi. İlk çocuk romanı “Maskeli Kıraça” çocukları en derin, en temiz denizlere davet etti. Ve yeni romanı “Biz, Üçümüz...” genç heyecanlar barındırıyor. Çocukları, kitapları ve doğayı çok seven Kaplan, eşi ve kızıyla birlikte Eskişehir’de yaşıyor. Çocuklar için çalışarak, okuyarak, yazarak… f.papatya@hotmail.com
Kardeşlerimi ve beni huzurlu bir ortamda, sevgiyle büyüten anneme ve babama... İsmahan ve Mustafa Çobanoğlu'na…
Üzüm Kafe günün her saati üzümlü kek kokar. Kapısı her açıldığında pirinç çanın sevinçli tınısı yayılır ortalığa. Bu tınının eşlik ettiği güzellikler öyle hoşuna gider ki o kapıdan sık sık girersin içeri. Tezgâhın üstünde, hasır sepetin içinde sıkılmayı bekleyen portakallar Akdeniz’in bahçelerine götürür seni. Girişteki duvarda boylu boyunca canlanan bağ resmine takılınca gözlerin, uzanıp bir salkım üzüm almak istersin. Biraz daha yaklaşırsan, resme girecekmişsin gibi gelir. Asmaların yanında eteklerini dizlerine kadar çekmiş kadınların, koca bir kazanın içinde üzümleri ezdiğini görür, aralarına karışmak istersin. Tam hazırlıklara girişmiş, paçalarını sıvamışken, müşterilere neşe saçan garsonlardan biri siparişini almak için gelir, daldığın yerden çıkarır seni. Kafedeki masaların en güzeli, bu resme uzanma mesafesinde, Mor’u kucaklayan duvara dayanmıştır. 7
İşte biz; Anı, Öykü ve ben, her cuma o masayı boş bulma umuduyla koşar adım çıkarız okuldan. Porsuk Çayı üzerinde asılı duran o minyatür köprülerden birinde nefeslenir sonra yeniden başlarız koşmaya. Adalarda konumlanmış tüm simitçiler tanır bizi. Üzümlü kekleri daha iştahlı indirmek için mideye, o gün simit almayız onlardan. Cuma akşamları, güzel kokulara, güzel bakışlara az önce fırınla vedalaşıp midelerimize doğru yola çıkan kek dilimleri eşlik edince değmeyin keyfimize. Okullar açıldığından beri sadece iki kez aksattık Üzüm Kafe’yi. İkisinde de Anı gelememişti. İlkinde başı çatlayacak gibi ağrıyordu, eve gitmek istemişti. Diğerindeyse annesi merdivenden düşüp kolunu kırmış, Anı okul çıkışı hastaneye koşmuştu. Üzüm Kafe’de buluşacaksak yoklama tam olmalıydı. Birimiz eksik olursa ne üzümlü keklerin ne de sohbetlerimizin tadı olurdu. İlkbahar kapımıza dayanmış,“Kendinizi sokağa, güneşimin altına atın, günün tadını çıkarın!” diye bas bas bağırıyordu ama biz yine de Üzüm Kafe’ye gitmeyi tercih ediyorduk. Orada tüm duygular üçe bölünüyordu. Payımıza düşeni sıkıca sarmak kalıyordu bize de. Yine tatlı bir cumaydı. Kim bilebilirdi ki üç arkadaşın bozuşacağını. Bilseydik doğruca evlerimize yollanmaz mıydık? Rüstem amcayla güler yüzlü garsonlar bilseydi, üç gediklinin o tatsız buluşmasını engellemek 8
Okumayı bitiren yüzüme bakıyordu. Şaşkın, ürkek, korkmuş gözler buluyordu gözlerimi. Yazdıklarım tatsız şeylerdi, biliyorum. Ama olası şeylerdi bunlar. Her gün gazetelerin üçüncü sayfalarına, yazdıklarımın daha beterleri yansımıyor muydu? Belki de okuduğum bu tatsız bölüm Üzüm Kafe’dekilerin bazılarının yaşadığı, gizlediği, unutmaya çalıştıklarıyla örtüşüyordu. Belki de bilineni bir kez daha okumak, yeniden hatırlamaktı yüzlerini astıran. Anı’nın gözleri dolmuştu. Tam da şu anda, herkesin içinde, hoşlandığı çocuğun yanında, başkası için ağlayabilirdi.
top.com.tr