TUİÇ Yakındoğu Bülteni (13-20 Şubat 2014)

Page 1

.

-

2014 tarihlerinde Yakındoğu’daki gelişmeler…

@tuicakademi | @tuicyadam | #TUİÇ



Kuzey Irak Projede, Irak’ın Yarısına Bedel

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Bakan Zeybekci, bakanlık kayıtlarına göre ilk kez 1981 senesinde proje üstlenilen Irak’ta 2013 senesi bitimine kadar Türk müteahhitlik firmaları tarafından 824 projenin yapıldığını açıkladı. Bahsi geçen projelerin toplam değerinin 19.5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Zeybekci, “2013 senesinde üstlenilen 65 projenin değeri ise 2.1 milyar dolar olarak gerçekleşti” diye belirtti. 2013 senesinde Kuzey Irak’taki projelerin yaklaşık olarak değerinin de 900 milyon dolar aşamasında olduğunu ifade eden Zeybekci, bu rakamın da 2013 senesinde Irak’ta gercekleşen projelerin yüzde 43’üne denk geldiğini açıkladı. Bakanlık verilerine göre Kuzey Irak’ta halen çalışma gösteren resmi tescilli bin 500 Türk firması yer aldığını ifade eden Zeybekci, şunları belirtti: “Yaklaşık 300 civarında firma da Kuzey Irak’ta kurduğu mahalli firmalar vasıtasıyla faaliyette yer alıyor. Erbil Ticaret Ataşeliği’nce yapılan belgeler dikkate alındığında Kuzey Irak’ta çalışan yaklaşık olarak bin 500 civarındaki firmanın yüzde 60’ı inşaatta, yüzde 30’u ev eşyaları ve giyim ağırlıklı, yüzde 15’i de enerji, lojistik, reklam, pazarlama, gıda, kara elmas (petrol) arama, vasıta kiralama, otel işletmeciliğiyle sigortacılık gibi alanlarda çalışma gösteriyor. Ayrıca Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası, İş Bankası, Bank Asya Katılım Bankası A.Ş. ve Al Baraka gibi Türk bankalar da hizmet veriyor. Kuzey Irak’ta çalışan Türk firmaları doğrudan kişiler tarafından kurulabildiği gibi Türkiye’de yerleşik firmaların ofisi olarak da kurulup tescil edilebilmektedir. 2013 senesinde Irak genelinde 55 değişik Türk firması tarafından toplam 65 proje üstlenildi. Kuzey Irak’ta alış-veriş ve yatırım faaliyetinde mevcut bulunan yaklaşık olarak bin 500 firmanın yüzde 100 Türk sermayeli 700 milyon dolar değerinde yatırımı mevcuttur.”


Irak’ta IŞİD Örgütü Türkmenleri Kuşattı

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Irak'ın Tuzhurmatu ilçesine bağlı Süleyman Beg kasabasının çeşitli noktalarına havan topları atan IŞİD güçleri, kargaşadan yararlanarak kasabanın çevresine sızmayı başardı. Sabah saatlerinde ise karakol ve bazı kamu kuruluşlarını ele geçirmek isteyen IŞİD militanları ile güvenlik güçleri arasında çatışma yaşandı. Silahlı IŞİD militanlarını püskürtmek için Irak ordusundan bölgeye takviye güç gönderildi. Ancak sivillerin zarar görmesinden çekinen ordu birlikleri, ağır silahlar kullanamıyor. Henüz hava operasyonu da başlatılmadığı için çatışmalar uzadı. IŞİD militanlarının Kerkük-Bağdat yolunun kontrolünüde ele geçirildiği iddia edildi. IŞİD militanları, kasabada halkın arasına karıştığı için ordu müdahale edemiyor. Süleyman Beg dışında bekleyen güvenlik güçleri, sivillerin zarar görmeyeceği bir operasyon için hazırlık yapıyor. Ancak zaman zaman taraflar arasında karşılıklı ateş sürüyor. Çatışmalar nedeniyle kasabada sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu arada çatışmalarda hafif yaralananlar, Tuzhurmatu Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ağır yaralılar ise Kerkük Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Altı haftadır devam eden çatışmalardan dolayı 300 bine yakın kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. BM’ye göre, bölgede yaşanan bu göç dalgası, ülkede son 7 yılda yaşanan en önemli nüfus hareketi. Ülkede son yıllarda giderek artan şiddet olayları nedeniyle evlerini terk edenlerin sayısı ise 1,5 milyonu buldu.


Türkiye Ortadoğu İle Ticaretini Irak Üzerinden Yapıyor

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan güney sınır kapılarından gerçekleşen toplam çıkışlar son 6 yılda yüzde 209 artışla 742 bin 915 araca ulaştı. Irak’a, Türk araçlarıyla 2013 sonunda 597 bin 546 nakliye aracı girdi. Bu artışta, Suriye’de süren çatışmaların yoğunluğundan kaynaklanan güvenlik kaygıları etkili oldu. Irak üzerinden yapılan nakliye sevkıyatı, Türkiye’nin tüm ihracat taşımalarındaki payının neredeyse yüzde 50’sine ulaştı. Uluslararası Nakliyeciler Darneği’nin (UND) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık dörtte birini güney kapıları yüklendi. Irak’a yönelik ihracatın yüzde 10’a yakın bir artışla 11 milyar dolara ulaştığı 2013 yılında, Ortadoğu Bölgesi’ne yönelik ihracat 32 milyar doları geçti.Halen aktif hizmet vermekte olan Habur, Cilvegözü, Öncüpınar sınır kapılarından gerçekleştirilen karayolu ihracat taşımaları 2012’den 2013’e yüzde 7 artarak yılda 224 bin 704 sefere ulaştı. Sadece Habur üzerinden gerçekleştirilen toplam ihraç taşımaları 685 bin 780 oldu.Ortadoğu’ya, Habur dahil güney sınır kapılarından Türk ve yabancı araçlarla gerçekleşen toplam çıkışlar, son 6 yılda yüzde 209 artışla 742 bin 915 araca ulaştı. UND’nin verilerine göre, Suriye’deki savaş durumu kötüleşiyor, buna karşın İskenderun’dan Mısır’a; Taşucu’ndan Lübnan’a ihraç yüklü taşıyan RoRo hatlarının kapasiteleri yetersiz kalıyor. Mısır ve Lübnan tarafındaki liman ve diğer şartlar da zaman zaman bu alternatifi sınırlıyor.Önümüzdeki 10 yıl içinde 500 milyar dolara ulaşması hedeflenen Türkiye toplam ihracatının yaklaşık 100 milyar dolarlık bölümünün bu bölgeden geçeceği; bölgedeki tüm sınır kapılarından günlük ortalama 200-300 araçlık olan işlem yoğunluğunun on yıl içinde günde 600-700 araca çıkacağı tahmin ediliyor. Bu açıdan bu bölgede ticarete hizmet sunabilecek en az 2 yeni sınır kapısına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.UND, yaptığı yazılı açıklamada, Ovaköy-Karavala ve Aktepe-Bacuka kara sınır kapılarının bir an evvel hayata geçirilmesini istedi.


Irak Meclisinde İstifa

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Irak'ta, Şii lider Mukteda es-Sadr'ın siyasetten çekileceklerini açıklamasının ardından, "El-Ahrar grubu" üyesi 6 milletvekili istifa etti. Irak meclisindeki "ElAhrar" grubu milletvekilleri Meha ed-Dovri, Zeyneb Et-Tai, İyman El-Musevi, Hüseyin Ulvan El-Lami, Hüseyin Talib El-Mensuri, Hüseyin Hemhem yaptıkları açıklamada, parlamentodan çekildiklerini duyurdu. Milletvekilleri, istifalarının nedenini, "Mukteda es-Sadr'ın siyasetten ayrılması" olarak açıkladı.Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr, dün yaptığı açıklamada siyasi, kültürel ve içtima alanda yurt içinde ve dışında faaliyet gösteren tüm ofislerinin kapatılmasını istedi ve hareketinin siyasi hayattan çekileceğini açıklamıştı. Siyasi, kültürel ve içtimai alanda faaliyet gösteren tüm ofislerin kapatılmasını isteyen Sadr, sadece dini alanda faaliyet göstereceklerini, siyasetten çekilme kararıyla ailesinin ismini ve itibarını korumak istediğini dile getirmişti.Irak parlementosu, 2 hafta önce milletvekilleri ve devlet adamları için imtiyazlar içeren bir kanun maddesini kabul etmişti.


Irak Kürdistan’ı Petrol İhracatını Bağdat’ın Kontrolüne Devretti

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin El Şehristani’nin bildirdiğine göre, Irak Kürdistan Özerk Bölgesi Türkiye’ye petrol ihracatını federal hükümetin kontrolünde gerçekleştirmeyi kabul etti. El Şehristani Irak televizyonuna verdiği demeçte “Kürtler bölgesindeki petrolün ihracatını devlet şirketi SOMO (State Oil Merketing Organization) üzerinden yapmayı kabul etti” ifadelerine yer verdi. Bununla beraber özerk bölge hükümeti SOMO’da temsil edilecek. Irak Başbakan Yardımcısı konuşmasına “SOMO Irak petrolünü ihraç etme yetkisine sahip tek şirkettir” sözlerini ekledi. O ayrıca merkez hükümet ile özerk bölge arasında anlaşma sağlanmasının ileriye yönelik atılmış büyük bir adım olduğunu vurguladı.Geçen yıl kasım ayı sonunda Kürdistan’ın Türkiye’ye gaz boru hattı ile petrol ihraç edeceği konusunda bilgilere yer verilmişti. Daha sonrasında ise Irak, Türkiye ve Irak Kürdistanı’nın Irak petrolünün Türkiye üzerinden ihraç edilmesi için ortak bir komite oluşturulması konusunda anlaştıkları duyurulmuştu. Ancak, taraflar şu ana kadar bu süreci kimin kontrol edeceği konusunda anlaşma sağlayamadılar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise Kerkük-Ceyhan ham petrol boru hattına 12 gün sonra petrol akışının sağlandığını duyurdu. Merkezi hükümete ait petrolden 450 bin varilleri aralıklarla akış yapıldığını açıkladı.



Pakistan ile İran arasında diplomatik kriz Geçtiğimiz hafta Pakistan-İran sınırında militanlar tarafından kaçırılan İranlı muhafızların haberiyle sarsılan İran, muhafızların can güvenliği için bölgeye askeri güç göndereceğini söyledi. İran İçişleri Bakanı Abdul Reza Rahmani Fazli Pakistan’ın sınırlarında güvenliğini sağlayamadığını dile getirince İslamabad

yönetimi kendi ihmallerini kabul ederek ''Pakistan'ın teröristlere karşı savaşmada aktif rol üstlendiği hal-i hazırda İran tarafından iyi biliniyor ve kabul görüyor.''

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

açıklamasını yaptı. İİT Parlamentolar Birliği toplantısında konuyu gündeme getiren İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ortak sınırların

daha iyi korunmasını isteyerek güvenliğin şart olduğunu söyledi. Ruhani görüşmede aynı zamanda iki ülke arasındaki ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkilerin hızlanmasını umduğunu söyledi.


Nükleer müzakerelerden 'kalıcı yol haritası' çıktı İran’la kalıcı nükleer anlaşmasını içeren görüşmeler geçtiğimiz günlerde 5+1 grubuyla Viyana’da başladı. İran’ın bu görüşmeler karşısındaki olumsuz tutumu göze çarparken, Amerika’nın ise tam tersine görüşmelerden bir hayli umutlu olduğu gözlendi. Müzakereler öncesi İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Efhem durumu değerlendirdi ve ABD’nin İran aleyhindeki tutumunun uluslararası müzakerelerin amacına aykırı olduğunu, bu tutumun nükleer krizi çözemeyeceğini söyledi. Efhem ile aynı görüşte olan İran dini lideri Hamaney ise müzakerelerden umutlu olmadığını, İran’ın sadece bu konuya ilişkin verdiği sözlerden geri dönmeyeceğini belirtti.

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

İran, dış politikada ikili ilişkilerini geliştirmek için görüşmelere devam ediyor. Son günlerde Suriye üzerinden bütün ülkelerin kendisine karşı birleştiklerini düşünen Tahran hükümeti, hem siyasi hem ekonomik açıdan yeni destek arayışını sürdürüyor. Tahran'da Sudan parlamentosu başkanı Fatih İzzettin elMansur ile görüşen İran İslam Nizamının maslahatını teşhis konseyi başkanı Ayetullah Haşimi Rafsancani, İran-Sudan ilişkilerinin geliştirilebileceğini, ayrıca diğer Afrika ülkeleriyle de görüşmelere başlanabileceğini söyledi


Laricani’den Afganistan açıklaması İran İslami Şura Meclis Başkanı Ali Laricani,, ticari ilişkilerin geliştirilmesi için Afganistan meclislerinin rolüne işaret ederek İslam Cumhuriyetinin bu konuda elinden geleni yapacağını belirtti. İki ülke arasındaki dostluğa işaret eden Laricani “İki Müslüman ve aynı dili konuşan komşu ülke her zaman iyi ilişkilere sahip oldu.” dedi.

Cemil Çiçek’ten İran açıklaması

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

TBMM Başkanı Cemil Çiçek İran ziyaretinde dostluk mesajları verdi. "İnsanlık tarihinin en önemli ve yön verici hareketlerinin üzerinde gerçekleştiği Türkiye ve İran, adeta doğu ile batıyı birleştiren ve buluşturan bir köprünün iki ucunda yer almaktadır" dedi. Eski meclis binası ve müze ziyaretlerinde bulunan Çiçek, iki milletin ortak kültürüne vurgu yaptı. Konuşmasında şu sözleri söyledi: Uzun tarihi münasebetlere ve aynı medeniyet havzasında yer almamıza rağmen günümüzde halklarımızın birbirlerini kafi derecede tanıdığını ve bildiğini söylemek güçtür. Halklar nezdinde de sağlıklı münasebetlerin tesisi ve geliştirilmesinde halkın temsilcilerine ve dolayısıyla Meclislere önemli görev düşmektedir. Bu minvalde, her iki ülke meclisinde kurulan parlamentolar arası dostluk gruplarının, halklar arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum.


İran savunma sisteminde son gelişmeler İran savunma sisteminde son aşamaya geldiğini açıkladı. Rus yapımı füzeleri model alarak geliştirdiği “Baver” adlı hava savunma sistemlerini tamamlamak üzere olduğunu söyledi. Hatemu’l- Enbiya Hava Savunma Karargahı Komutanı Ferzad İsmaili, “Baver-373” için “Bu yerli hava savunma sistemi, S-300’lerden daha güçlü olacak” dedi. İran ve Rusya arasında bu savunma sisteminin satın alınması için anlaşma yapılmış ancak Rusya bazı yaptırımlar sebebiyle sistemi İran’a teslim etmekten vazgeçmişti. Baver-373”ün aynı anda 100 kadar hedefi izleyebildiği, 6 ila 24 hedefi imha edebildiği bildirildi. Projenin 2015 yılında bitirilmesi umuluyor.

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Hamaney ekonomik cihat çağrısında bulundu İran'ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney ekonomik cihat çağrısında bulundu. Tahran nükleer programı nedeniyle uygulanan ambargolara karşı ticari destek arıyor. Hamaney’in şu anda direniş ekonomisine odaklandığı ve bu konuda Cumhurbaşkanı Ruhani ile iletişime geçtiği biliniyor. Uygulanan ambargoların İran'ın petrol gelirlerini son iki yılda yarıdan fazla düşürdüğünü ve ulusal para birimini yüzde 50 oranında zayıflattığı söyleniyor ve sanayinin canlanması için yabancı yatırımlara ihtiyaç duyulduğu düşünülüyor.


M覺s覺r


Kamera incelemelerinde herhangi bir intihar saldırısı izi bulunmadı Mısır- İsrail sınırında turistleri taşıyan seyir halindeki otobüste patlama meydana gelmişti. Bu patlama sonrasında Mısır tarafının yaptığı incelemeler neticesinde herhangi bir intihar saldırısı olmadığı açıklandı. Olayda ikici bir tartışma konusu da kazadan sonra ambulans yollamak isteyen İsrail’in geri çevrilmesi oldu. Firma yetkilerinden gelen açıklamada yaralıların durumlarının iyiye gittiği ve hastane masraflarının karşılanacağı söylendi.

Putin: Ortadoğu’nun Güvenliği Mısır’ın İstikrarına Bağlı @tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Putin, savaş bakanı, meclis başkanı ve savunma bakanı olan Abdulfettah Sisi’yi seçimlerde destekleyeceğini resmi bir kararla duyurdu. Ayrıca Sisi’nin aldığı seçime katılma kararının isabetli olduğunu belirtirken, sanıldığının aksine Mısır halkının için çok önemli bir görev üstlendiğini söyledi. İkili olarak gerçekleştirilen görüşmelerin ardından, Rusya Mısıra tam 8 milyar dolar nakdi yardım yapacak. Bunun 5 milyar doları seçimlerden önce verilecek.3 milyar dolar ise seçimlerden sonra verilecek. İmzalanan ticari ve askeri antlaşmalar seçimlerden hemen sonra yürürlülüğe girecek. Şeklinde açıklamalarda bulunuldu. Putin, Mısır’ın Ortadoğu’daki önemli siyasi potansiyeline dikkat çekerek, bundan sonra ortaklıklarımız daha da gelişecek dedi.


Mahkemeden Sonra Mısır Sokakları Karıştı

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

35 ayrı suçtan yargılanan Muhammed Mursİ ve İhvanın üst düzey yöneticileri tekrar hakim karşısına çıktı. Mahkeme salonunda savunma yapmasına izin verilmeyen İhvan Üyeleri , salonda cam üstünde demir parmaklık olan kafes içine yerleştirildiler.Daha öncesinde görülmemiş bu uygulama şaşkınlık uyandırdı. Mahkemede bir ara açılan kafes içi mikrofonlardan üyeler tarafından darbeyi tanımadıklarını söyledikten sonra onlardan suçlamalar için hiçbir savunma alınmadı. Avukatları da müvekkillerini savunmak için konuşturulmadı. Suçlamalar arasında davalıların Hamas ve Hizbullahl ile bağlantıları olduğu idea ediliyor. Öneri: Hamas ve İhvan arasındaki bağlantıyı linkteki yazıdan öğrenebilirsiniz. http://bit.ly/1dV20BO


Suriye


BMGK Suriyelileri Yüzüstü Bırakmaya Devam Ediyor

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay, BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye konusundaki tutumunu eleştirerek, "Güvenlik Konseyi, halkın temel ihtiyaçlarının karşılanmasının sağlanmasında bile anlaşmayı başaramayarak Suriyelileri yüzüstü bırakmaya devam ediyor" dedi. BM, Suriye hakkında bir rapor yayımlayarak, ülkenin bazı kentlerindeki ablukanın kuşatma altında yaşayanlar üzerindeki tahrip edici etkilerini ortaya koydu. Raporda, ablukanın birçok sivilin ölümüne neden olduğu ve uluslararası insan haklarının sınırlarını açık bir şekilde ihlal ettiği uyarısı yer aldı. Suriye'de yaklaşık 240 bin insanın hala kuşatma altında olduğuna işaret eden rapor, yaklaşık 173 bin kişinin Şam'ın doğusundaki Guta semtinde kapalı kaldığını vurguladı ve bölgedeki din görevlilerinin hayatta kalmak için kedi ve köpek yemenin caiz olacağı fetvasında bulunduklarını hatırlattı. Raporda, Humus'un güneyinde yer alan Nubul ve birçok Türkmen’in yaşadığı Zehra bölgelerinde ise yaklaşık 45 bin kişinin abluka altında kaldığı belirtildi ve "Yermuk'te onlarca kişi açlık, bozuk gıdaların tüketimi, tıbbı malzeme eksikliği, hamilelere ve hastalara müdahale yetersizliği gibi nedenlerle hayatını kaybetti" denildi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay, rapora ilişkin açıklamasında, ablukanın siviller üzerindeki tahrip edici etkilerinin raporda doğrulandığını belirtti. Pillay, "Güvenlik Konseyi, halkın temel ihtiyaçlarının karşılanmasının sağlanmasında bile anlaşmayı başaramayarak Suriyelileri yüzüstü bırakmaya devam ediyor" dedi.


500 Bin Suriyeli Daha Gelebilir

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Amerika'da yayımlanan New York Times gazetesi, yaklaşık 500 bin kişilik bir Suriyeli mülteci dalgasının daha Türkiye'ye sığınmak isteyebileceğini iddia etti. Suriye’de rejim ve muhalefet arasında uzlaşmayı sağlamak için toplanan Cenevre-2 konferansının fiyaskoyla sonuçlanmasının ardından şiddetlenen savaş, Türkiye için de endişe yaratıyor. ABD’de yayımlanan New York Times (NYT) gazetesi, Halep’in isyancıların kontrolündeki mahallelerindeki çatışmalardan kaçan ve Birleşmiş Milletler’e sayıları 500 bini bulan Suriyelilerin; Türkiye için yeni bir mülteci dalgası anlamına gelebileceğini belirtti. Son haftalarda Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı ordunun Halep’e yönelik ağır hava bombardımanında kaçan siviller Suriye’nin kuzeyinde en temel gıdalardan yoksun biçimde Türkiye sınırına doğru yol alıyor. Kimi aç, susuz biçimde, kimileri de yaralı olarak uzun yol kat eden Suriyelilerin sınırda ilk sığındığı yerlerden biri olarak Kilis ön plana çıkıyor. Ben Hunnard imzasını taşıyan, Kilis mahreçli haberde “Suriye’nin kuzeyinden gelen insan dalgasının büyük kısmı bir zamanlar sakin bir yer olan bu sınır iline varıyor.


56 Tır Yardım Malzemesi Suriye'ye Gönderildi Erzurum, Afyonkarahisar, Konya, Kayseri, Sakarya, Gaziantep ve Bolu'dan gönderilen yardım malzemesi taşıyan 56 tır, Kilis'e ulaştı. Vali Vekili Tolga Toğan,

Öncüpınar Mahallesi'nde düzenlenen törende, insani yardım malzemelerinin Suriye'deki savaş mağdurlarına "derman" olacağını belirtti. Hayırseverlerin kampanyaya ciddi anlamda destek verdiğini anımsatan Toğan, şöyle konuştu: "Tırlarda hijyenik malzemelerden battaniye, un ve gıda maddelerine kadar

ihtiyaç malzemesi bulunuyor. Suriye'de yaşanan insani dram ortaya

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

çıktığı andan itibaren devletimiz, milletimiz ve sivil toplum örgütleri, mazlum kardeşlerimizin acılarını dindirebilmesi noktasında büyük bir özveriyle çalışıyor. Devletimiz, valiliğimiz, bütün kamu kuruluşları gecesini gündüzüne katarak

olağanüstü bir gayretle Suriyeli kardeşlerimize yardım etmek, onların dertlerine derman olmak için gerçekten büyük bir özveri örneği sergiliyor."


Cenevre Konferansı Esed'in Saldırılarını Durduramadı

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Suriye İnsan Hakları Örgütü'nden (SNHR) yapılan açıklamada, Cenevre-2 Konferansı'nın başladığı 22 Ocak'tan, ikinci tur görüşmelerinin sona erdiği 15 Şubat’a kadar 382'si çocuk, 235'i kadın 2 bin 247 sivilin rejim güçleri tarafından öldürüldüğü belirtildi. Ölenlerden 217'sinin işkence altında hayatını kaybettiği kaydedildi. Aynı dönem içinde öldürülen kadın ve çocuk sayısında yüzde 27 artış görüldüğüne işaret edilen açıklamada, Suriye'deki rejimin açıkça sivilleri hedef aldığı vurgulandı. SNHR, Cenevre-2 Konferansı'nın düzenlendiği dönemde Suriye'deki sivil ölümlerinin devam ettiğini, hiçbir azalmanın görülmediğini aksine rejim güçlerinin sistematik şekilde bombardıman ve saldırılarını sürdürerek işkence ile insanları öldürdüğünü kaydetti. BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi El-Ahdar el-İbrahimi'in Esed rejimine gerçek anlamda baskı uygulamadığının da savunulduğu açıklamada, rejimin konferans boyunca Halep, Hama ve Şam'ın Dareya bölgesine "varil bombaları" ve ağır silahlarla saldırmaya devam ettiği bildirildi. Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesini amaçlayan Cenevre-2 Konferansı'nın ikinci tur görüşmeleri 10 Şubat’ta İsviçre'nin Cenevre kentinde başlamış ve 15 Şubat’ta sonuç alınamadan sona ermişti. ‘’Cenevre sonrası Suriye nereye?’’ başlıklı köşe yazısı; http://bit.ly/1oYXlmL


Obama'nın Suriye Çıkmazı Cenevre'deki Suriye barış görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının ardından Obama yönetimi, yeni bir Suriye politikası belirlemek için harekete geçti. Ama seçenekler sınırlı. Obama'nın Suriye'ye doğrudan müdahaleye sıcak bakmadığı belirtiliyor.Cenevre'deki Suriye barış görüşmeleri sonuçsuz kalmasının ardından uluslararası toplum belirsizlikle karşı karşıya. Obama yönetiminin ise, şimdi farklı bir strateji arayışında olduğu belirtiliyor. Bu hafta içinde Beyaz Saray'da Obama ve kurmaylarının bu konuda bir toplantı gerçekleştirmesi bekleniyor. Yardımcıları, toplantıda Başkan Barack Obama'ya çeşitli alternatifler sunacak.

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Ilımlı muhaliflere silah yardımının artırılması, insansız hava araçlarıyla operasyon düzenlenmesi ve uçuşa yasak bölge ilan edilmesi seçenekler arasında bulunuyor. Ancak ABD Başkanı Obama'nın tüm bu seçeneklere soğuk baktığı ve Suriye'ye doğrudan müdahaleye karşı çıktığı belirtiliyor. Obama'nın, Suriye'deki iç savaşı durdurmanın en iyi yolunun diploması olduğu görüşünü savunduğu ifade ediliyor. Ancak yine de Suriye konusunda tüm seçenekler değerlendirilecek.


İsrail


İsrail, Gaz Taşımak İçin Türk Şirketlerin Kapısını Çalacak

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Kıbrıs’ta görüşmeler yeniden başlarken, Lübnan’da 10 ay süren siyasi krizin ardından yeni hükümet kurulduğu açıklandı. Tüm bu gelişmeler, Doğu Akdeniz enerji senaryolarını da ısındırıyor. İsrail, yaklaşık 1 trilyon olduğu düşünülen gazının bir bölümünü ilerleyen yıllarda ihraç edebilir. İsrail açıklarındaki gazı bulan Noble-Delek ortaklığının önündeki en iyi seçenek ise Türkiye’ye uzanacak yeni bir boru hattı. İki şirket, bu konuda işbirliği yapmaya niyeti olan Türk şirketlerle görüşmek üzere bu hafta İstanbul’a geliyor. Uzmanlar, İsrail’den Avrupa’ya gaz taşınmasında, Türkiye dışındaki herhangi bir alternatifin sekiz kat daha pahalı olabileceğini kaydediyor. Noble-Delek ortaklığı, İsrail-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Projesiyle ilgilenen dört şirketle görüşmek üzere İstanbul’a geliyor. Konuya yakın kaynaklar, bu şirketlerin Zorlu, Enka, Turcas ve Çalık olduğunu söyleyerek, “Projeyle ilgili şirketlerin planlamaları nedir, İsrail gazını Türkiye’de nasıl satacaklar, bu gibi konularda bilgi alacaklar. Maliyetinden, gazın Türkiye’deki satış ve pazarlamasına kadar birçok teknik boyut var” dedi. Boru hattının üç ülkenin münhasır ekonomik alanından geçeceğini, bu nedenle izinlerin nasıl alınacağı gibi konuların önem taşıdığını vurgulayan kaynaklar, “Hangi şirketin gazı getireceği biraz da o şirketin gazı satabilme kabiliyetine bağlı. Görüşmelerden sonra kiminle devam edilirse, alım satım sözleşmeleri başlayacak” dedi. İsrail’den yıllık 10 milyar metreküp (bcm) doğalgaz gelmesi öngörülüyor.


Siyasete Ekonomik Çözüm

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

ENERJİ uzmanları, İsrail ve Kıbrıs gazının ihracında en ekonomik yolun Türkiye’ye boru hattı olduğunu görüşünde. Rakip proje olarak gösterilen Güney Kıbrıs’ta LNG (sıvılaştırılmış gaz) tesisi, 10-15 milyar dolara mal oluyor. Boru hattının maliyeti 2-3 milyar dolar. Ancak Kıbrıs’tan Türkiye’ye boru hattının gerçekleşmesi için elverişli siyasi ortam lazım. Hürriyet Ankara muhabiri Zeynep Gürcanlı’ya konuşan KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin şu sözleri dikkat çekiyor: “Rumların ekonomileri kötü. Doğal kaynak buldular satamıyorlar. Çıkış ancak kapsamlı çözümle olur. İsrail Türkiye Kıbrıs AB Hattını gaz ile bağlamak, su ile enerji sorununu çözmek çok önemli.” Sektör temsilcileri, İsrail-Türkiye boru hattına ilerleyen aşamalarda Lübnan gazının da eklenebileceğini kaydederek, “Boru hattı yapılırken, Lübnan gazının alınma ihtimali düşünülerek inşa edilecek” dedi. Köşe Yazısı: Fikret Ertan İsrail’in Akdeniz-Kızıldeniz Hattı http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/israilin-akdeniz-kizildenizhatti_2200112.html


İsrail, Filistinlilere ait okulları kapatmaya hazırlanıyor

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Doğu Kudüs’teki Filistinlilere ait özel ilköğretim okulları İsrail’in okullara ardı ardına gönderdiği para cezaları nedeniyle bir yandan mali açıdan çökerken, öbür yandan da kapanma tehlikesiyle karşı karşıya geldi. İsrail Milli Eğitim Bakanlığı Filistinlilere ait özel okullara geçtiğimiz yıl gönderdiği yazılarda önce okullara milyon dolarlık para cezaları kesti, ardından da para cezalarının ödenmemesi halinde okulları kapatacağını duyurdu.Geçtiğimiz Eylül ayından itibaren de okulda görev yapan öğretmenlerin maaşlarına İsrail devletinin verdiği yüzde 50'lik sübvanse desteğini kesti.Bakanlık para cezalarına gerekçe olarak okulların öğretmen maaşlarında yüzde 7,5’luk emeklilik fonunun kesintisinin, yüzde 15 çıkarıldığı 2008 yılından beri Filistinli okulların bu ek vergiyi geriye dönük 5 yıldır devlete ödememesini gerekçe gösterdi. Okulların para cezalarını ödeyememesi nedeniyle özel okullar da öğretmen maaşlarına yaptığı yüzde 50 para desteğini de kestiğini bildirdi.Olayın sonrasında önce öğretmen maaşlarını ödemekte güçlük yaşayan özel okullar yeni tebliğ edilen kararla para cezalarını ödemedikleri için gelecek yıl eğitim dönemi ders başı yapamayarak, okullarının kapatılacağı haberini aldılar.Doğu Kudüs’te zaten az olan Araplara ait okul sayısı nedeniyle sayısız sorun yaşayan öğrenci ve veliler, şimdi de gelecek yıl gidecek okul da bulamama korkusunu yaşamaya başladı. Fiziksel olarak da oldukça ilkel şartlardaki binalarda eğitim veren özel okulların, verilen cezaları ödeyebilme olasılığı ise görünmüyor.Konuyla ilgili AA muhabirine konuşan 500 öğrenci mevcuduna sahip Kudüs Arap Al-Furkan Okulu Müdürü Sayil Muhammed Ali, “Kararın arkasındaki asıl neden Kudüs’te Filistinlilere ait okullarda verdiğimiz müfredattır. Çünkü bizler İsrail’in bize verdiği eğitimi okullarımızda uygulamıyor, kitaplarını okutmuyoruz. Filistin yönetiminin bastırdığı kitaplara göre eğitim veriyoruz. Asıl hedef İsrail bu cezalarla okullarımıza el koyup okul işletimini ellerine alarak kendi eğitimlerini verme amacı güdüyor. Üzerimizde bize verdikleri para cezaları ile doğrudan değil dolaylı olarak baskı kuruyorlar. Eğer İsrail’in istediği parayı bulamazsak Kudüs’te gelecek yıl 30 okul kapanacak” dedi.


İşte İsrail'in Filistin'deki su gasbı gerçeği!

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz konuşmasında 'Bir İsraillinin günde 70 litre su kullanmasına izin verilirken, nasıl oluyor da bir Filistinlinin yalnızca 17 litre su kullanmasına izin veriliyor?' sorusunu kürsüye taşımıştı. Gerçek şu ki, Filistinliler, doğal kaynaklarını ele geçirmiş işgalci bir güç, üretebildikleri su miktarını, su altyapısının geliştirilmesini ve bakımını kısıtlayan Oslo 2 Anlaşması olmasa İsrail'den su satın almak zorunda kalmayacaktı. 1995'te imzalanan geçici anlaşmanın beş yıl sonra kalıcı bir düzenlemeye dönüştürülmesi gerekiyordu. Filistinli müzakereciler bu süre içinde egemenlik kazanacakları ve böylece su kaynakları üzerinde kontrol sağlayacakları konusunda aldatıldı. Dikkatsiz ve ciddiyetsiz Filistin Yönetimi bu anlaşmada İsrail'in Batı Şeria'daki su kaynaklarını adaletsizce kullanmasını empoze eden şartları sağladı. Anlaşmaya göre, İsrail, Filistinlilere yılda 27.9 milyon metreküp (mcm) su satışı yapacak, sömürgeci cömertliği ile 80 mcm suyu Filistinliler "izin verilen alanlardaki" kuyulardan sağlayabilecekti. Ancak bugün Filistinliler Batı Şeria'da Oslo'da onlara tahsis edilen miktardan 21 mcm daha az su üretebiliyor. Kuraklık, İsrail'in yeni kuyu sondajlarına limitleri ve "yasak bölgelerdeki" artış bunun ana nedenleri. Filistin'deki kötü yönetim de bir başka neden. Yani, İsrail yılda yaklaşık 60 milyon metreküp suyu Filistin'e "veriyor", daha doğrusu satıyor: Filistin'in işgalcisine bağımlılığı arttı. İsrail altyapı geliştirme ve rehabilitasyon girişimleri konusunda tek yetkili. Örneğin, Filistin yönetiminin döşemek istediği su borularını istenenden daha küçük tutuyor, su altyapısının farklı topluluklar arasında bağlantı yapılmasına izin vermiyor, yıpranan boruların değiştirilmesini geciktiriyor. Filistin suyunun yüzde 30'unu bu nedenle kaybediyor. 113,000 Filistinli su şebekesine bağlı değil. Yüzbinlercesi yaz aylarında düzenli su alamıyor. Alan C denilen yerleşimlerin sınırındaki bölgelerde İsrail yağmur sularını toplamak için sarnıç kazılmasına bile izin vermiyor. Yanyana olsalar da, Yerleşimler yeşillikler içindeyken, Filistin mahallelerine ve köylerine su dönüşümlü veriliyor! Filistinliler ayaklarının altında akan sularını onlardan çalan İsrail'in "tuzu alınmış deniz suyu için" para ödüyor...


Peru Devlet Başkanı Tasso İsrail'de

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Resmi temasları kapsamında İsrail'i ziyaret eden Peru Devlet Başkanı Ollanta Humala Tasso, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştü. Netanyahu, görüşme öncesi düzenlenen ortak basın toplantısında, iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin son 10 yılda daha fazla ivme kazandığına dikkati çekerek, iki ülke arasında su ve altyapı çalışmaları konusunda işbirliğine hazır olduklarını söyledi.Konuşmasında İran'ın nükleer programı hakkında da açıklamalarda bulunan Netanyahu, "Sayın Tasso, her birimiz barışçıl dünya istiyoruz ve bu barışa en büyük tehdit İran'ın nükleer silah arayışlarıdır. Yarın 5+1 ülkelerinin İran ile müzakereleri başlayacak. Şu ana kadar bu görüşmelerden tek kazançlı çıkan İran oldu. Pratikte hiçbir şey yapmıyorlar ancak kazandıkları çok fazla. Yaptırımları azalttılar. İran ekonomisi gelişiyor" dedi. İran'ın dini lideri Seyyid Ali Hamaney'in "görüşmeler hiçbir şey getirmeyecek" dediğini kaydeden Netanyahu, "İran'ın nükleer çalışmalarını durdurma şartı yok ama İran ekonomik yaptırımları gevşetince ne yazık ki saldırgan davranışlarına devam ediyor, silahlı terörist grupları destekliyor. Esed kasabının rejimini destekliyor, İsrail'i yok etme çağrısında bulunuyor ve Latin Amerika dahil dünyanın her yerinde yıkıcı faaliyetleri destekliyor" iddiasında bulundu. Humala ise Peru'nun son 10 yılda kişi başına düşen milli geliri üç kat artırmayı başardığını ifade ederek, İsrail ile ikili ilişkileri daha da geliştirme arzusunda olduklarını dile getirdi. Son yıllarda Latin Amerika ülkelerine açılım için büyük çaba sarf eden İsrail, halen Latin Amerika ülkeleri Şili, Kolombiya, Meksika ve Peru'dan oluşan Latin AmerikaTicaret Bloku'nun "gözlemci devlet" üyesi olarak bulunuyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, Peru'nun, 1947'de Birleşmiş Milletler'de (BM) kabul edilen, Filistin topraklarının Yahudi ve Araplar arasında bölünmesini öngören taksim planına destek veren ülkeler arasında yer almasıyla başlamıştı.


Hamas: Uluslararası güçler de İsrail gibi işgalci olur

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Hamas liderlerinden Salah el-Berdevil, "Filistin topraklarına girecek herhangi bir uluslararası güç, İsrail gibi işgalci bir güç olacaktır" dedi. Hamas liderlerinden Salah el-Berdevil, Filistin topraklarına konuşlandırılması öngörülen uluslararası güç, Mısır basınında Hamas hakkında yer alan haberler ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Hamas'ın, İsrail ile Filistin yönetimi arasında devam eden barış görüşmeleri kapsamında imzalanacak herhangi bir anlaşma gereği, uluslararası güçlerin Filistin topraklarında konuşlandırılmasına karşı olduğunu belirten Berdevil, "Filistin topraklarına girecek herhangi bir uluslararası güç, İsrail gibi işgalci bir güç olacaktır" diye konuştu. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'ye Filistin topraklarına NATO güçlerinin konuşlandırılması önerisini değerlendiren Berdevil, şöyle konuştu: "Biz, Abbas'ın bahsettiği uluslararası güçlerden önce bir devletimizin olduğunu görmek isterdik. Egemenlikten, Kudüs'ten ve Filistinli mültecilerin dönüş hakkı gibi devlet olduğumuzu gösteren hiç bir işaret yok. O halde bu güçler hangi devlette konuşlandırılacak." Fetih ile Hamas arasında geçtiğimiz hafta gerçekleşen ulusal mutabakat görüşmelerine değinen Berdevil, tarafların liderleri tarafından yapılan olumlu açıklamalara rağmen mutabakatın halen sağlanamadığını belirtti..


Abbas: Yahudi devletini tanımıyoruz

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, "Yahudi devletini tanımıyoruz. Filistin topraklarında İsrail askerlerinin bulunmasını kabul etmeyeceğiz ancak üçüncü bir gücün bölgede bulunmasını olumlu karşılıyoruz" dedi. 170 İsrailli öğrenciyi makamında kabul eden Abbas, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Kudüs'ün Filistin ve İsrail'in başkenti ve tüm dinlere açık bir şehir olmasından yana olduklarını belirterek, "Kudüs'ün bölünmesini istemiyoruz. Bilakis Kudüs'ün, Yahudi'nin Filistinliyle ortak yaşam alanı ve iki devletin de başkenti olan açık bir şehir olmasını istiyoruz" diye konuştu. İsrail'in, Filistin topraklarında sürdürdüğü yasadışı yerleşim birimi inşasını eleştiren Abbas, "Yahudi devletini tanımıyoruz. Filistin topraklarında İsrail askerlerinin bulunmasını kabul etmeyeceğiz ancak üçüncü bir gücün bölgede bulunmasını olumlu karşılıyoruz" ifadelerini kullandı. "İsrail devletinin yanında güven ve barış içinde yaşanacak, başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları dahilinde Filistin Devleti'nin kurulması amacıyla barış müzakereleri çerçevesinde yoğun çaba sarf ettik" diyen Abbas, 29 Nisan tarihinin müzakereler için nihai tarih olduğunu belirtti. Abbas, Filistin yönetiminin, ABD gözetiminde İsrail tarafıyla yapılan müzakerelerin başarılı olmasını ümit ettiğini dile getirdi.


Ahmet Davutoğlu: İsrail'in iki şartı kaldı Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Hollandalı mevkidaşı Frans Timmermans, Dışişleri Bakanlığı'nda Türkiye-Wittenburg Konferansı kapsamında gerçekleştirdikleri görüşmenin ve Türkiye-Hollanda 6. Konferansı ana oturumunun ardından ortak basın toplantısı düzenledi.Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, İsrail ile yürütülen normalleşme sürecine ilişkin soru üzerine, Mavi Marmara saldırısının bütün uluslararası hukuk kurallarına aykırı bir saldırı olduğunu vurgulayarak, saldırının ardından Türkiye'nin taleplerinden önemli bir kısmının yerine getirildiğini ancak geriye özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Gazze'ye yönelik kısıtlamaların kaldırılması hususlarının kaldığını hatırlattı. Köşe Yazısı:

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Özcan tikit İsrail'le normalleşme nasıl olabilir? http://bit.ly/MGswnY Köşe Yazısı:Ufuk Ulutaş- İsrail ile normalleşme mümkün mü? http://bit.ly/1cwfmna


@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ


@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ



İlk Suudi Kadın Genel Yayın Yönetmeni Göreve Başlıyor Suudi Arabistan’da İngilizce yayın yapan Saudi Gazette adlı gazete, internet sitesinden yaptığı açıklamada genel yayın yönetmenliği görevinden ayrılan Halid Almaeena’nın görevine Sümeyye Cabarti’nin getirileceğini duyurdu. Suudi Arabistan’ın ilk kadın genel yayın yönetmeni olan Cabarti ise, kadınların hakları ve kariyerleri konusunda bir noktanın ötesine geçmelerinin önündeki görünmez engellere atıfla kullanılan ''cam tavan'' kavramına gönderme yaparak, ''Cam tavanda bir çatlak oluştu, umarım bu çatlak kapıya da ulaşır” dedi. Cabarti, Gazette’de herhangi bir cinsiyetçi yaklaşımla karşılaşmadığını belirterek, şöyle devam etti: “Muhabirlerimizin çoğu kadın, bunun sebebi taraflı olmamız veya kadınları erkeklere tercih etmemiz değil. Gazeteci olmak isteyenlerin ve gazeteci olanların çoğu kadın.”

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Davutoğlu, Suudi Arabistan-Türkiye Dostluk Heyetini Kabul Etti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suudi Arabistan-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Faez bin Abdullah Al-Şehri ve heyetini kabul etti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suudi Arabistan-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Faez Bin Abdullah Al-Şehri ve beraberindeki heyetle bir araya geldi. Ankara Palas'ta gerçekleşen görüşme, görüntü verilmesinin ardından basına kapalı devam etti.


İngiltere Prensi Charles Suudi Arabistan’da Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın resmi davetlisi olarak bu ülkeye gelen İngiltere Veliaht Prensi Charles, Başbakan Yardımcısı ve kralın özel temsilcisi Prens Mukrin bin Abdulaziz Al Suud ile bir araya geldi. Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan habere göre, Prens Charles, başkent Riyad'da Prens Mukrin ile iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme yollarını görüştü. Görüşmeye dair ayrıntılı bilgi verilmedi. Charles'ın, Mukrin ile görüşmesi öncesinde Dışişleri Bakanı Suud elFaysal ile bir araya geldiği belirtildi. Prens'in Suudi Arabistan'daki temaslarını tamamlamasının ardından Katar'a gideceği ifade edildi. İngiltere Veliaht Prensi Charles, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın resmi davetlisi olarak dün gece başkent Riyad'a gelmişti. Prenc Charles yaptığı yöresel Suudi kılıç dansı ile dikkat çekti.

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Suudi Arabistan'da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki son gelişmeler üzerine yarın bakanlar düzeyinde yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesi toplantısına katılmak üzere Cidde'ye geldi. Cidde Kraliyet Havalimanı'nda Türkiye'nin Riyad Büyükelçisi Yunus Demirer, Cidde Başkonsolosu Fikret Özer ve Suudi yetkililer tarafından karşılanan Davutoğlu, daha sonra Mekke'ye geçti. Toplantıya İTT'ye üye 57 ülkeden üst düzey katılımların olması bekleniyor.


Suudi Arabistan'dan Mısır için 2 milyar dolar tutarında Rus silahı Askeri teknik işbirliği alanına yakın Rus haber kaynağının gazetecilere belirttiğine göre Rusya ve Mısır büyük ölçekli silah alım anlaşması üzerinde çalışıyor.Daha önce Rus medyalarında Mısır Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı’nın geçen hafta Moskova’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaklaşık 3 milyar dolar

@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ

tutarında silah alım anlaşması konusunun görüşüldüğü haberi ortaya çıkmıştı. Öbür taraftan Kahire basını Mısır’lı askerlerin Rusya’dan füze savunma kompleksleri, savaş helikopterleri, savaş uçakları ve tanksavar sistemlerini alma niyetini bildirdi. Medyaların haberine göre silah anlaşması Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilecek.


@tuicakademi @tuicyadam #TUİÇ Editör Halime GÜMÜŞ Tasarım Yasin ERDOĞMUŞ

Haberler Şinasi Batur, Yusuf Atay, Kevser Oğuz, Ceren Çetinkaya, Ahmet Ataş, Rumeysa Terzioğlu, Fatma Esma Uygun


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.