telif hakları
MİMARİYE “İZİNSİZ” MÜDAHALELER ve HUKUK Telif hakları, Türkiye’de mimarların “baş belası” olan ama hukuk süreçlerinin çok yavaş işlemesi nedeniyle, yasal hakların yeterince takip edilmediği bir alandır Herkes binaların üzerinde dilediğince müdahale yapmayı kendine hak sayar ve vahim sonuçların (görsel kirlilik dışında) genellikle bir yaptırımı olmaz. Ama istisnalarda yok değildir...
Yurdanur Sepkin
Kaynakça: 1. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 2. 24 Kasım 2006 tarihli, TSMD Telif Hakları Panel Notları (Prof. Dr. Arzu Oğuz, Av. Berfu Kaya) 3. Türk Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku açısından mimari eseler ve ilgili yargı kararları (Prof. Dr. Gürsel Öngören, Av. Filiz Ceritoğlu) Temmuz 2007, Öngören Yayınları 4. Yazıcı Hukuk bürosu 22.12.2008 tarihli “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde eser sahibinin izni olmaksızın mimari proje üzerinde değişiklik yapılmasının hukuki sonuçları” yazısı. 5. Av. Durmuş Türemen tarafından aktarılan Şevki Vanlı’nın belgeleri. 6.Sezar Ayagen’in 02.06.2009 tarihli yazılı açıklaması 18 ▲ telif hakları
M
imarlık hizmeti ister proje ve isterse bu projeye göre işlenmiş olan yapı olsun; İmar Kanunu ve Belediye sorumluluğu dışında mimara tanınan haklar açısından: 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu”ndan (FSEK) yararlanır. 1951 yılında kabul edilip 2004 yılına dek değişiklik ve eklemeler yapılmış olan bu kanuna göre Mimari Proje a-Önce ilim eseri sayılır (FSEK mad.2/3), Ancak bu proje ‘bedii vasfa’ (estetik değere) sahipse. b-Güzel sanat eseri olarak kabul görünür, (FSEK mad. 4/3) Güzel sanat eseri olarak korunmaya hak kazanan projeye (ilim eseri olarak estetik değeri olmayan proje de korunur) göre inşaa edilmiş yapı da güzel sanat eseri niteliğine sahiptir. Ancak, sanat eseri niteliğine sahip mimari projeye karşın, özensiz ve kötü yapılmış uygulama sonucu ortaya çıkan yapı için artık sanat eseri nitelemesi yapılamayacaktır. Diğer yönden ilim eseri niteliğindeki projeden uygulamaya geçişte yapılacak özel düzenlemelerle, sonuçta elde edilen binanın bu defa sanat eseri niteliği kazanabileceği de düşünülebilir. Bir projenin (dolayısıyla da yapının) ilim ya da güzel sanatlar eseri olarak nitelenebilmesi için öncelikle mimarının özelliğini taşıması, belirli bir üsluba sahip olması zorunluluğu vardır. Herhangi bir projenin sonucu bir kurul ya da bilirkişi grubu tarafından yapılan değerlendirme (FSEK mad. 4/3 kapsamında) mimarlık eseri kabul edilmesi ile buna uygun olarak inşaa edilmiş yapı “mimari eser” niteliği kazanır. Mimarı için telif hakkı söz konusu olur. Yapı üzerinde yapılacak projeye aykırı değişiklikler konusunda mali ve/veya manevi haklarının ihlali nedeniyle FSEK kararları gereğince dava açılabilir. Estetik özellik taşımayan ve FSEK mad. 2/3 gereğince ancak ilim eseri sayılan mimari projenin sahibi olan mimarın mali ve manevi hakları da korunmaktadır. Ancak bu projenin uygulanması sonrasında ortaya çıkan yapı (mimari eser sayılacak unsurlara sahip değilse) FSEK mad. 4/3’e göre güzel sanat eseri kabul edilemeyeceğinden proje mimarının yapı üzerinde telif hakkı yoktur. Projeye aykırılık konusunda; İmar Kanunu ve özel düzenlemeler ile İmar Yönetmelikleri gündeme getirilerek önlem alınabilir. Bir yapının kullanımı sürecinde, yapılmak istenen değişikliklerin zorunluluk taşıyıp, taşımaması; mimari tarafından açılacak mali ve manevi kapsamdaki davalarda büyük öneme sahiptir. Zira Türk hukuk sisteminde: “mimari eserlerin, sadece görsel değerler olarak değil aynı zamanda yaşanan ve belirli ihtiyaçların karşılanması amacı ile yapıldıkları” kabul edilir. Bu nedenle ısı yalıtımı, depreme karşı takviye, fonksiyon değişikliği, zorunlu eklemeler yapma ihtiyacı vb. nedenlerle yapıda gerekli düzenlemelere ve düzeltmelere mimari (mali ve manevi) haklarla karşı çıkmak ve FSEK’ten doğan yetkilerin kullanılması mümkün olamamaktadır. Binanın sadece büyütülmesi amacıyla yapılan değişiklik, eğer yapının estetik değerini olumsuz yönde de etkiliyorsa bu değişiklik nedeniyle binada ortaya çıkan değer artışının mimara (FSEK mad.70/3 gereğince) ödenmesi gerekir. Diğer yönden mimarın izni olmaksızın yapının renginin değiştirilmesi, hele estetik değerini olumsuz etkiliyorsa (güzel sanat eseri olarak kabul edilen yapı söz konusu oldukta) manevi hakkın zedelenmesi durumunu ortaya çıkardığı için tazminat talebi ile dava açılması mümkündür.