Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi David Reddaway’in Trabzon’da ‘Avukatlar için Yargı ve Temel Haklar Projesi' kapanış seminerinde yaptığı konuşmanın tam metni: ‘Sayın Bakanlar, Sayın Vali, Değerli Barolar Birliği Temsilcileri, Sayın Trabzon Barosu Başkanı ve Çok Değerli Katılımcılar Hepinize Günaydın. Bugün sizlerle Trabzon’da olmaktan çok memnunum Birleşik Krallık olarak, bu önemli projede Türk meslektaşlarımızla çalışmaktan büyük bir memnuniyet ve onur duyduk. Yargı ve Temel Haklar, AB katılım sürecindeki her ülkeninmerkezinde bulunan bir fasıldır. Çünkü insan hakları ve hukukun üstünlüğü toplumlarımızın tüm yapısının üzerine inşa edildiği evrensel ilkelerdir. Bugün burada bulunan çok değerli iki Bakanın, gerek AB’ye katılımı gerekse bu süreçten bağımsız olarak, kendi ulusal kalkınmasının bir parçası olarak Türkiye’nin AB müktesabatına ilişkin reformları gerçekleştirmesinde ne kadar kararlıolduklarını biliyorum. Kendileriyle ve Bakanlıklarıyla birlikte çalışmak büyük bir zevk. Ve şimdiden, AB’nin memnuniyetle karşıladığı, bir dizi yargı reform paketinin de uygulanmaya başlandığını gördük. Yargı ve temel özgürlükler, ya da insan hakları, insana duygu ve ilham veren konulardır. Hiçbir ülke içişlerine ilişkin hassas unsurlar olarak algıladığı konularda dışarıdan birilerinin yorumda bulunmasından hoşlanmaz. Ama bugünün küresel dünyasında, artık insan haklarının, ulusal sınırları aşan uluslararası bir ilgi olduğu kabul edilmiş bir gerçektir. Hükümetler, başka ülkelerde yaşananları gözardı edemezler; ve hepimiz, kendi ülkelerimizde yaşanan olaylarla ilgili görüş almaya hazırolmalııyız. Dolayısıyla, yasalarımızda ve uygulamalarımızda, en yüksek standartları başarmak istememiz son derece doğal. Türkiye’de basın ve medya özgürlüğü, özellikleuluslararası toplumdan ilgi gören alanlar olmuştur. Özgür bir basın, herkesi hesapverebilir kılan yapının bir parçası olarak, başarılı bir demokrasininen temel özelliklerindendir. Hiçbir ülkenin basını herşeyi her zaman doğru yapıyor diye bir şey yok – buradaki medyada kendi ülkemle ilgili garip bazı iddialar da gördüm. Ama, özgür bir basın ulusal hayatı zenginleştirir. Basının özgürlüğünü yüceltip korumak, doğrudur. Ayrıca, toplanma özgürlüğünü ve barışçıl protesto hakkını korumak da önemli. Türkiye’de, yaralanma ve trajik can kayıplarını da içeren Mayıs ayı sonundan bu yana gördüğümüz protestolar, kaçınılmaz bir şekilde tartışmalara ve güçlü duygular uyanmasına neden oldu. Hükümetin, protestolara müdahalede yapılan yanlışları takdir etmesini ve çözüm bulmak için gösterdiği çabalarıçok olumlu karşılıyoruz: örneğin, biber gazı kullanımı konusunda polis kuvvetlerine yeni talimatlar verildi; ve aşırı güç kullanımıyla ilgili bazı polis memurlarına dava açıldı. Ayrıca, yeni Ombudsmanın sisteminde şikayetlerin inceliyor olmasını da olumlu karşılıyoruz. Ombudsman atanması bile kendi içerisinde Türkiye’nin demokratik kurumlarının daha da güçlendirilmesi için ileriye atılan önemli bir adımdır. Ayrıca, Türkiye’de haklar açısından tarihi bir mihenktaşı daha olmasını umduğumuz, önümüzdeki “Demokratikleşme Paketini” de büyük bir ilgiyle bekliyoruz. Bu paketin, buradaki barış sürecinde bir anlaşma sağlanabilmesi için yürütülen görüşmelere yeni bir azim vereceğini ve Türkiye’nin ulusal yaşamında yeni ve son derece olumlu bir sayfa açacağını umuyoruz. Bu çabayı içtenlikle destekliyoruz.
Yeni bir Demokratikleşme Paketi, son zamanlarda gerçekleştirilen diğer ilerleme ve reformların yanı sıra, Avrupa Komisyonunun Ekim Ayında yayınlayacağı Yıllık İlerleme Raporunda da yeralacaktır. Raporun, sadece hala üzerinde durulması gereken alanlarda görüş bildirmeyip aynı zamanda gerçekleştirilen son derece önemli ilerlemeleri de takdir edeceğini umuyorum. İlerleme Raporunun, Türk hükümeti tarafından olumlu karşılanacağını ve reform ve katılımsüreçlerinin devam etmesine yardımcı olacağını umuyorum. Türkiye’nin AB katılım süreci bir çok yavaşlamışken ve bu fasıldaki ilerleme bloke edilmişken neden hala 23üncü Fasıl hakkında bir şeyler öğrenilmesi gerektiğini zaman zaman merak ediyor olabilirsiniz. Mesele şu ki, gösterdiğiniz ilgi gerçekten önemli. Türkiye’nin avukatları tabii ki bu bağlamda kilit birer aktör ve son derece merkezi bir rol oynamayı da sürdürecekler. Bu alana gösterdiğiniz bağlılık ve çalışmalar için hepinize teşekkürler. Britanya Hükümeti, Türkiye’nin katılım sürecinin yavaş ilerlemesinden duyduğu hayal kırıklığını paylaşıyor. 22inci Faslın (Bölgesel Politika) yılınsonlarına doğru açılacak olması ve diğer ilerlemeler bizi gerçekten sevindiriyor. Ayrıca Avrupa Konseyindebn 23üncü Faslın açılması için resmi koşulları açıklığa kavuşturmasını isteyeceğiz. Bu açılması gereken önemli bir fasıl. Sonuç olarak, Birleşik Krallık AB üyeliğinin Türkiye için halen doğru bir stratejik hedef olduğuna içtenlikle inanıyor. Üyelik Türkiye’ye, hukukun üstünlüğüne dayalı, daha güvenli ve refah bir demokratik toplum inşa etme hedefinigerçekleştirmekte yardımcı olacak. Ayrıca Türkiye, Avrupa’yı dönüştüren son derece başarılı bu politika ve barış projesinin bir parçası olmaktan dayararlanacak. Ve, şu andaki ekonomik zorluklara rağmen, AB son derece başarılı bir ekonomi projesidir de – Türkiye’ye uzun vadeli istihdam ve beceri getiren içe dönük yatırım kaynağının %80’i hala Avrupa Birliğidir. Ve tüm bunların yanı sıra, AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olmayı da sürdürmektedir. Türkiye’nin AB üyeliği sadece Türkiye için bir kazanç olmayacaktır. Tabii ki Avrupa Birliği de Türkiye’nin ekonomik dinamizminden, kültürelzenginliğinden ve geniş bir yelpazeye yayılan bölgesel ve uluslararası bağlantılarından faydalanacaktır. Dolayısıyla, hepimiz kazanıyoruz. Bir kez daha, Avrupa Birliği ve Adalet Bakanlıklarına; Elçiliğimizdeki mükemmel Proje Ekibimize ve bu projenin gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese içten teşekkürlerimizi sunuyorum. Çok Teşekkürler’