TÜRKİYE’NİN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ’NE İLİŞKİN İKİNCİ ULUSAL BİLDİRİMİ HAZIRLIK FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ PROJESİ
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA FARKINDALIK DÜZEYİ ARAŞTIRMASI YÖNETİCİ ÖZETİ
Kantitatif Araştırma Raporu 09 Nisan 2012
Hazırlayan: AKADEMETRE Research and Strategic Planning Adres: Büyükdere Cad. Meydan Sok. No: 5/17-18 Maslak, Şişli, İstanbul www.akademetre.com
Bu yönetici özeti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın faydalanıcısı olduğu, Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından desteklenen ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülen “Türkiye’nin İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi” kapsamında hazırlanmıştır.
YÖNETİCİ ÖZETİ 1. KAPSAM VE YÖNTEM Araştırmanın Amacı: Araştırma ile; iklim değişikliği alanında •
Toplumun farkındalık düzeyi,
•
Toplum tarafından gerçekleştirilen azaltım ve uyum faaliyetleri,
•
Sera gazı yayılımının azaltılması için ödemeye isteklilik durumları incelenmiştir.
Araştırmanın Yöntemi: Araştırma; kantitatif araştırma yöntemlerinden yüz yüze görüşme tekniğine bağlı olarak gerçekleştirilmiştir. Örnekleme Çerçevesi: Araştırma; Adana, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bursa, Erzurum, Gaziantep, Isparta, İstanbul, İzmir, Konya, Kütahya, Samsun, Sivas, Bitlis illerinde kent ve kır bölgelerinde gerçekleştirilmiştir. Bu illerde seçilen yerleşim birimlerinin, hem NUTS 1 bölgelerini, hem 26 su havzasını kapsamasına dikkat edilmiştir. Örneklem: Asıl alan çalışması kapsamında; 3.072 görüşme yapılması hedeflenmiştir. Adres listesi olarak alanda karşılaşılabilecek olumsuz durumlar göz önüne alınarak 2.340 görüşme kentte (%65), 1.260 görüşme kırda (%35) olmak üzere toplam 3.600 görüşme belirlenmiştir. Asıl alan çalışması sonunda; 3.166 görüşme yapılarak, hedeflenen örnekleme ulaşılmıştır. Hedef Kitle: Araştırma kapsamında, hanelerde 15-69 yaş arası görüşmeye uygun olarak rastgele (Kisch rassal sayılar yöntemi tablosuna göre) seçilen bireyler ile görüşülmüştür. 2. BULGULAR Demografi: •
Araştırma kapsamında gerçekleştirilen görüşmelerin %24,6’sı İstanbul’da, %9,2’si Ankara’da ve %9,0’u İzmir’dedir.
•
Örneklemin en yüksek olduğu ilk 3 havza ise Marmara, Ergene ve Sakarya’dır.
•
Görüşmelerin %64,3’ü kentte, %35,7’si kırdadır. TÜİK’in 2000 genel nüfus sayımına göre, Türkiye hane oranı %68 kent, %32 kır olmak üzere dağılmaktadır. Kır-kent bazında ziyaret edilen hane oranı, Türkiye oranını yaklaşık olarak göstermektedir.
•
Araştırmaya katılanların %48,5’i kadın, %51,5’i erkektir. TÜİK’in 2010 genel nüfus sayımına göre, Türkiye cinsiyet dağılımı eşit olarak dağılmaktadır.
Araştırma
kapsamındaki cinsiyet dağılımı, Türkiye oranını yaklaşık olarak göstermektedir.
•
Görüşülen kişilerin yaş ortalaması 40,7’dir. Araştırma kapsamına 15 yaş üstü kişiler alındığından, görüşülen kişilerin yaş ortalaması TÜİK ortalamasından daha yüksek çıkmaktadır.
İklim Değişikliği ile İlgili Farkındalık Düzeyi: •
İklim değişikliği denildiğinde ilk olarak akla %39,5 oranında mevsim değişikliği gelmektedir. Mevsim değişikliğini, sırası ile kuraklık/susuzluk ve hava şartlarının bozukluğu takip etmektedir.
•
İklim
değişikliğini,
küresel
ısınma
ile
ilişkilendiren
%6,0’lık
bir
kesim
bulunmaktadır. •
Görüşülen kişilerin %12,9’unun iklim değişikliği ile ilgili herhangi bir fikri bulunmamaktadır.
•
“ Sizce iklim değişikliği nedir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı cinsiyete göre incelendiğinde; fikrim yok diyenlerin oranı kadınlarda artmaktadır. Kır ile kent kıyaslandığında, fikrim yok diyenlerin oranı kırda artmaktadır. Kentte yaşayanlar iklim değişikliğini; mevsim değişikliği, hava kirliliği, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ile daha çok ilişkilendirmektedir. Kırda yaşayanlar ise iklim değişikliğini; kuraklık/susuzluk, hava şartlarının bozukluğu, doğal dengenin bozulması ile daha çok ilişkilendirmektedir.
•
“ Sizce iklim değişikliği nedir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı yaşa göre incelendiğinde; yaş arttıkça fikri olmayanların oranı artmaktadır. İklim değişikliğini, mevsim değişikliği ile en çok ilişkilendiren yaş grubu, 15-19 ve 30-39 yaştır. İklim değişikliğini, kuraklık/susuzluk ile en çok ilişkilendiren yaş grubu, 6069 yaştır. İklim değişikliğini, hava şartlarının bozukluğu ile en çok ilişkilendiren yaş grubu, 50-59 yaştır. Hava kirliliği ile en çok ilişkilendiren yaş grubu, 30-39 yaştır. Ozon tabakasının delinmesi ile en çok ilişkilendiren yaş grubu ise, 50-59 yaştır.
•
“ Sizce iklim değişikliği nedir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; eğitim seviyesi düştükçe fikri olmayanların oranı artmaktadır. En çok üniversite mezunları iklim değişikliğini, ozon tabakasının delinmesi ve küresel ısınma ile ilişkilendirmektedir.
•
İklim değişikliği ile mücadele algısının toplumda yüksek olduğu görülmektedir. Ancak; ekonomik gelişmenin öneminin de göz ardı edilmemesi lazımdır.
•
Araştırmaya
katılanların
%74,1’i
iklim
değişikliği
ile
mücadele
konusunda
ilköğretim ve liselerde ders verilmesi gerektiğini düşünmektedir. •
“İklim değişikliği ile mücadele, yeni iş kolları ve istihdam yaratır”, “İklim değişikliğinin etkileri abartılmaktadır”, “Ne kadar önlem alınsa da iklim değişikliği engellenemez” ifadeleri, katılma ortalamasının altında kalmaktadır.
•
“İklim değişikliği ile ilgili okuyacağım ifadelere katılma derecenizi lütfen karta bakarak belirtiniz” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; eğitim seviyesi düştükçe fikri olmayanların oranı artmaktadır. “İklim değişikliğinin etkileri abartılmaktadır” ve “Ne kadar önlem alınsa da iklim değişikliği engellenemez” ifadeleri dışındaki tüm ifadelerde üniversite üstü eğitimlilerin katılım oranı daha fazladır.
•
“İklim değişikliğinin etkileri abartılmaktadır” ve “Ne kadar önlem alınsa da iklim değişikliği engellenemez” ifadeleri dışındaki tüm ifadelerde erkeklerin katılım oranının daha fazla olduğu görülmektedir.
•
“İklim değişikliği ile mücadele konusunda ilköğretim ve liselerde ders verilmelidir”, “İklim değişikliği önlem alınarak engellenebilir”, .”İklim değişikliği ile mücadeleye mutlaka
halkın
katılması
gereklidir”
ve
“İklim
değişikliğinin
etkileri
abartılmaktadır” ifadelerine katılım oranının 15- 19 yaş grubunda daha fazla olduğu görülmektedir. •
“İklim değişikliği ekonomiyi olumsuz etkiler”, “İklim değişikliği yoksulluk yaratır”, “İklim değişikliği ile mücadele devletin görevidir ” ifadelerine katılım oranı 40- 49 yaş grubunda daha fazladır.
•
“Şimdi size kartta iklim değişikliği ile mücadelenin ekonomik boyutu ile ilgili bazı ifadeler göstereceğim. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin iklim değişikliği ile mücadele konusunda daha duyarlı olduğu görülmektedir. Kentte yaşayanlar, iklim değişikliği ile mücadele konusunda kırda yaşayanlara göre daha duyarlıdır.
•
“Şimdi size kartta iklim değişikliği ile mücadelenin ekonomik boyutu ile ilgili bazı ifadeler göstereceğim. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; lise ve üniversite mezunları, iklim değişikliği ile mücadele konusunda daha duyarlıdır.
•
“İklim değişikliği ile mücadele, yeni iş kolları ve istihdam yaratır” ifadesine katılım oranı 50- 59 yaş grubunda daha fazladır.
•
“Ne kadar önlem alınsa da iklim değişikliği engellenemez” ifadesine katılım oranı 30- 39 yaş grubunda daha fazladır
•
Dünya için en önemli sorun salgın hastalıkların yaygınlaşması ile gıda ve içecek kaynaklarının tükenmesi iken, iklim değişikliği son sırada (9. sırada) yer almaktadır.
•
“………………… sorununun Dünya için ne kadar önem teşkil ettiğini, diğer bir deyişle önem derecesini lütfen karta bakarak belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı cinsiyete göre incelendiğinde; iklim değişikliğinin ve
küresel
ısınmanın dünya için önem derecesi
erkeklerde daha
fazla iken;
susuzluk/kuraklık sorununun dünya için önem derecesi kadınlarda daha fazladır. •
“………………… sorununun Dünya için ne kadar önem teşkil ettiğini, diğer bir deyişle önem derecesini lütfen karta bakarak belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı yaşa göre incelendiğinde; küresel ısınmanın dünya için önem derecesi 15-19 yaş grubunda daha fazla iken; iklim değişikliğinin dünya için önem derecesi 40-49 yaş grubunda daha fazladır.
•
“………………… sorununun Dünya için ne kadar önem teşkil ettiğini, diğer bir deyişle önem derecesini lütfen karta bakarak belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; iklim değişikliği ve küresel ısınmanın dünya için önem derecesi, eğitim düzeyi ilerledikçe artmaktadır.
•
Türkiye için en önemli sorun yoksulluktur. Yoksulluğu işsizlik ve terör izlemektedir. İklim değişikliği ise son sırada yer almaktadır.
•
“………………… sorununun Türkiye için ne kadar önem teşkil ettiğini, diğer bir deyişle önem derecesini lütfen karta bakarak belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin, Türkiye’yi tehdit eden sorunlara karşı daha duyarlı olduğu görülmektedir.
•
“………………… sorununun Türkiye için ne kadar önem teşkil ettiğini, diğer bir deyişle önem derecesini lütfen karta bakarak belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; eğitim seviyesinin arttıkça, iklim değişikliğinin önem derecesinin arttığı görülmektedir.
•
Toplumun iklim değişikliği konusunda fikrinin olduğu, ancak bilgisinin olmadığı görülmektedir.
•
İklim değişikliğinin sebepleri konusunda bilgi sahibi olanların oranı %12,5 iken, iklim değişikliğine uyum konusunda bilgi sahibi olanların oranı %11,1, iklim değişikliği ile mücadele yolları konusunda bilgi sahibi olanların oranı %10,7, iklim değişikliğinin hayatımıza etkileri konusunda bilgi sahibi olanların oranı %10,5’tir.
•
“Şimdi size sayacağım konularda, kişisel olarak ne kadar bilgili olduğunuzu, 1 ile 5 arasında
belirtiniz”
şeklinde
sorulan
soruya
verilen
yanıtların
dağılımı
incelendiğinde; erkeklerin iklim değişikliği konusunda daha fazla bilgi sahibi olduğu görülmektedir. •
“Şimdi size sayacağım konularda, kişisel olarak ne kadar bilgili olduğunuzu, 1 ile 5 arasında belirtiniz” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı yaşa göre incelendiğinde; iklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeyinin, gençlerde daha fazla olduğu görülmektedir.
•
“Şimdi size sayacağım konularda, kişisel olarak ne kadar bilgili olduğunuzu, 1 ile 5 arasında belirtiniz” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim
durumuna göre incelendiğinde; eğitim seviyesi arttıkça, bilgi düzeyinin arttığı gözlemlenmektedir. •
Toplumun, iklim değişikliğinin esas nedenlerini bilmediği görülmektedir.
•
İklim değişikliğinin sonucu olan hava kirliliği, iklim değişikliğinin en önemli nedeni olarak görülmektedir.
•
Hava kirliliğini sırası ile ormanların yok olması ile fabrikalar ve imalathanelerin sayısındaki artış izlemektedir.
•
Görüşülen kişilerin %14,2’sinin iklim değişikliğin nedenleri ile ilgili herhangi bir fikri bulunmamaktadır.
•
“Size göre, iklim değişikliğinin nedenleri nelerdir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin, iklim değişikliğinin nedenleri ile ilgili daha fazla fikir sahibi olduğu görülmektedir.
•
“Size göre, iklim değişikliğinin nedenleri nelerdir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı incelendiğinde; fikri olmayanların oranı, 15-19 ve 30-39 yaş grubunda daha fazladır.
•
“Size göre, iklim değişikliğinin nedenleri nelerdir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; eğitim seviyesi arttıkça, iklim değişikliğinin nedenleri ile ilgili bilgi düzeyinin arttığı görülmektedir.
•
Sıcaklıkların ve kuraklıkların artışı, iklim değişikliğinin en önemli göstergesi olarak görülmektedir.
•
Deniz seviyesinin yükselmesi ise, iklim değişikliğinin etkileri arasında en az görülebilir olandır.
•
“Şimdi size bazı doğa olayları sayacağım. İklim değişikliğinin size sayacağım doğa olayları üzerinde ne derece etkili olduğunu lütfen karta bakarak 1 ile 5 puan arasında değerlendirir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin, iklim değişikliğinin doğa olayları üzerine etkisi ile ilgili daha fazla fikir sahibi olduğu görülmektedir.
•
“Şimdi size bazı doğa olayları sayacağım. İklim değişikliğinin size sayacağım doğa olayları üzerinde ne derece etkili olduğunu lütfen karta bakarak 1 ile 5 puan arasında değerlendirir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı yaşa göre incelendiğinde; iklim değişikliğinin doğa olayları üzerine etkisi ile ilgili 40- 49 yaş grubunun daha fazla fikir sahibi olduğu görülmektedir.
•
“Şimdi size bazı doğa olayları sayacağım. İklim değişikliğinin size sayacağım doğa olayları üzerinde ne derece etkili olduğunu lütfen karta bakarak 1 ile 5 puan arasında değerlendirir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; eğitim seviyesi arttıkça, iklim değişikliğinin doğa olayları üzerine etkisi ile ilgili bilgi düzeyinin arttığı gözlemlenmektedir.
•
İklim ve çevre ile ilgili konularda en sık bilgi alınan mecra, televizyondur.
•
İklim ve çevre ile ilgili konularda en çok bilgi alınan kaynak, televizyon programları ve televizyon haberleridir. Bunu, aile üyeleri ve yakın çevre izlemektedir.
•
Görüşülen kişilerin %13,2’si iklim ve çevre ile ilgili konularda herhangi bir bilgisi olmadığını belirtmektedir.
•
“Şimdi size kartta iklim ve çevre ile ilgili konularda bilgi alabileceğiniz kaynakları göstereceğim. İklim değişikliği konusunda sizin en etkili olarak bilgi aldığınız 3 bilgi kaynağı hangileridir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı incelendiğinde;
kırda
yaşayanlarda;
öğretmenlerden,
din
görevlilerinden,
muhtarlardan bilgi alma sıklığı daha yüksektir. Kentte yaşayanlarda; internetten ve sivil toplum kuruluşlarından bilgi alma sıklığı daha yüksektir. Erkeklerde üniversiteler ve bilim adamları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, öğretmenler ve din görevlilerinden; kadınlarda ise reklamlardan bilgi alma sıklığı daha yüksektir. •
“Şimdi size kartta iklim ve çevre ile ilgili konularda bilgi alabileceğiniz kaynakları göstereceğim. İklim değişikliği konusunda sizin en etkili olarak bilgi aldığınız 3 bilgi kaynağı hangileridir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı yaşa göre incelendiğinde; 15-19 yaş grubunda; üniversite ve bilim adamlarından, internetten, öğretmenlerden, sivil toplum kuruluşlarından, Birleşmiş Milletler’den bilgi alma sıklığı en yüksektir. 60-69 yaş grubunda; yakın çevre ve muhtarlardan bilgi alma sıklığı en yüksektir.
•
“Şimdi size kartta iklim ve çevre ile ilgili konularda bilgi alabileceğiniz kaynakları göstereceğim. İklim değişikliği konusunda sizin en etkili olarak bilgi aldığınız 3 bilgi kaynağı hangileridir?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; üniversite ve üzeri eğitimlilerde gazete haberleri, üniversiteler ve bilim adamları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, reklamlar, internet haberleri ve siteleri, sivil toplum kuruluşları, Birleşmiş Milletler’den bilgi alma sıklığı en yüksek olup; muhtarlar, yakın çevre, öğretmenler ve din görevlilerinden bilgi alma sıklığı en düşüktür. Muhtarlar, öğretmenler ve din görevlilerinden bilgi alma sıklığı ilköğretim mezunlarında en yüksektir.
•
İklim ve çevre ile ilgili bilgi alınan kaynaklardan en çok dergilere, Birleşmiş Milletlere ve aile üyelerine güvenilmektedir.
•
İklim değişikliğinin etkilerinin ülkemizde diğer ülkelere göre daha az yaşanmakta olduğunu düşünenlerin oranı %29,2, aynı derece yaşandığını düşünenlerin oranı %24,6, iklim değişikliğinin etkilerinin ülkemizde diğer ülkelere göre daha fazla yaşandığını düşünenlerin oranı ise %19,4’tür.
•
Görüşülen kişilerin %26,8’i iklim değişikliğinin etki düzeyine ilişkin herhangi bir şey bilmemektedir.
•
“Şimdi size iklim değişikliğinin ülkemizde ve dünyada etki düzeyi ile ilgili bazı ifadeler okuyacağım. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı öğrenebilir
miyim?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı incelendiğinde; iklim değişikliğinin ülkemizde diğer ülkelere göre daha fazla yaşandığını düşünenler erkeklerde ve kentte yaşayanlarda daha fazladır. •
“Şimdi size iklim değişikliğinin ülkemizde ve dünyada etki düzeyi ile ilgili bazı ifadeler okuyacağım. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı öğrenebilir miyim?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı incelendiğinde; iklim değişikliğinin ülkemizde diğer ülkelere göre daha fazla yaşandığını düşünenler 4049 yaş grubunda ve kentte daha fazladır.
•
“Şimdi size iklim değişikliğinin ülkemizde ve dünyada etki düzeyi ile ilgili bazı ifadeler okuyacağım. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı öğrenebilir miyim?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; iklim değişikliğinin ülkemizde diğer ülkelere göre daha fazla yaşandığını düşünenler üniversite üstü eğitimlilerde daha fazladır.
•
Görüşülen kişilerin %66,0’ı iklim değişikliği sorununu endişe verici bulmaktadır.
•
“Ülkemizde iklim değişikliği sorununu ne derece endişe verici bulduğunuzu lütfen karta bakarak 1 ile 5 puan arasında değerlendirir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı incelendiğinde; iklim değişikliği sorununu endişe verici bulanların, erkeklerde ve kentte yaşayanlarda daha fazla olduğu görülmektedir.
•
“Ülkemizde iklim değişikliği sorununu ne derece endişe verici bulduğunuzu lütfen karta bakarak 1 ile 5 puan arasında değerlendirir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı yaşa göre incelendiğinde; iklim değişikliğini en az endişe verici bulanların, 60-69 yaş grubu olduğu görülmektedir.
•
“Ülkemizde iklim değişikliği sorununu ne derece endişe verici bulduğunuzu lütfen karta bakarak 1 ile 5 puan arasında değerlendirir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı eğitim durumuna göre incelendiğinde; eğitim seviyesi arttıkça, iklim değişikliğini endişe verici bulanların oranının arttığı görülmektedir.
•
Araştırmaya katılanların %34,6’sı iklim değişikliğinin ciddi bir problem olduğunu ve acilen önlem alınması gerektiğini düşünmektedir; %34,3’ü ise iklim değişikliğinin yaşandığına dair yeterince kanıt olduğunu ve bazı önlemlerin alınmasının faydalı olacağını düşünmektedir.
•
“Şimdi size kartta iklim değişikliği probleminin ciddiyet düzeyi ile ilgili bazı ifadeler göstereceğim. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı lütfen belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı incelendiğinde; erkekler ve kentte yaşayanlar için iklim değişikliği sorununun ciddiyet düzeyinin daha yüksek olduğu görülmektedir.
•
“Şimdi size kartta iklim değişikliği probleminin ciddiyet düzeyi ile ilgili bazı ifadeler göstereceğim. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı lütfen belirtir misiniz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtların dağılımı yaşa göre incelendiğinde; 60-69
yaş grubu için iklim değişikliği sorununun ciddiyet düzeyinin en düşük olduğu gözlemlenmektedir. •
“Şimdi size kartta iklim değişikliği probleminin ciddiyet düzeyi ile ilgili bazı ifadeler göstereceğim. Bu ifadelerden hangisine en çok katıldığınızı lütfen belirtir misiniz?” şeklinde
sorulan
soruya
verilen
yanıtların
dağılımı
eğitim
durumuna
göre
incelendiğinde; ilköğretim mezunları için iklim değişikliği sorununun ciddiyet düzeyinin en düşük olduğu gözlemlenmektedir. İklim Değişikliği ile İlgili Azaltım ve Uyum Eylemleri: •
Enerji tasarrufu ile ilgili uygulamalar, iklim değişikliği ile mücadele konusunda en etkili bulunan uygulamalardır. Ulaşım ile ilgili uygulamalar ise, “toplu taşıma araçlarını daha fazla kullanmak” dışında ortalamanın altında kalmaktadır.
•
İklim değişikliğini endişe verici bulanların oranı %66,0 olmasına rağmen, ürün satın alırken çevreye daha az zarar veren etiketlere dikkat edenlerin oranı %32,0’dir.
•
Bu durum; iklim değişikliği konusunda ilginin yüksek olmasına rağmen, alınan eylemlerin düşük düzeyde olduğunu göstermektedir.
•
Ürün satın alırken ürün etiketinde çevreye daha az zarar vermesi ve çevre dostu yöntemlerle üretilmesi yazılarına dikkat etmediğini belirtenlerin oranı %30,8’dir.
•
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için bireysel olarak en çok yapılan uygulama enerji tasarrufudur. Bunu sırası ile su tasarrufu ve çevreyi temiz tutmak izlemektedir. Görüşülen kişilerin %38,2’si herhangi bir uygulama yapmamaktadır.
•
Toplumun iklim değişikliği sorununu kabullendiği, bu durum ile ilgili olarak yaşam tarzını değiştirmeye eğilim göstereceği görülmektedir.
•
Araştırmaya katılanların %34,1’i iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için ileride yaşam tarzını değiştirmek zorunda kalacağını düşünmektedir; %22,9’u ise iklim değişikliğinin
etkilerini
azaltmak
için
ileride
yeni
teknolojiler
üretileceğini
düşünmektedir. • •
Televizyon, iklim ve çevre ile ilgili konularda en etkili bulunan mecradır. Televizyonda yapılacak bir kampanyada güvenilen kurumların adının belirtilmesi, kampanyanın etkinliğini arttıracaktır.
•
Televizyonu ise okullar ve gazete takip etmektedir.
•
İklim değişikliği ile mücadele edebilmek adına topluma düşen en önemli görev çevreyi kirletmemek olarak görülmektedir. Bunu elektrik, su tasarrufu yapmak ve bilinçli olmak / farkındalık yaratmak izlemektedir. Görüşülen kişilerin %39,6’sı konu ile ilgili herhangi bir şey bilmediğini, %3,6’sı da topluma düşen herhangi bir görev olmadığını belirtmektedir.
•
İklim değişikliği ile mücadele edebilmek adına kamu / devlet kuruluşlarına düşen en önemli görev toplumu bilinçlendirmek olarak görülmektedir. Bunu ağaç dikmek ve okullarda eğitim vermek takip etmektedir. Görüşülen kişilerin %47,6’sı konu ile ilgili herhangi bir şey bilmediğini, %2,4’ü de kamu/devlet kuruluşlarına düşen herhangi bir görev olmadığını belirtmektedir.
•
İklim değişikliği ile mücadele edebilmek adına özel sektör kuruluşlarına düşen en önemli görev atıkları filtrelemek olarak görülmektedir. Bunu filtreleme yapmak ve çevreyi kirletmemek izlemektedir. Görüşülen kişilerin %70,9’u konu ile ilgili herhangi bir şey bilmediğini, %4,0’ü de özel sektöre düşen herhangi bir görev olmadığını belirtmektedir.
•
İklim değişikliği ile mücadele edebilmek adına sivil toplum kuruluşlarına düşen en önemli görev kapı kapı gezip toplumu bilinçlendirmek olarak görülmektedir. Bunu seminer vermek ve eğitimler düzenlemek izlemektedir.
Görüşülen kişilerin
%78,3’ü konu ile ilgili herhangi bir şey bilmediğini, %4,4’ü de sivil toplum kuruluşlarına düşen herhangi bir görev olmadığını belirtmektedir. •
İklim değişikliğinin etkilerini azaltma konusunda bakanlıklar, en etkili kurum olarak görülmektedir.
•
Araştırmaya katılanların yalnızca %10,8’i, iklim değişikliği ile mücadele edebilmek adına devlet tarafından yapılan uygulamaları bilmektedir.
•
İklim
değişikliği
ile
mücadele
edebilmek
adına
devlet
tarafından
yapılan
uygulamalardan en bilineni, atık ve çöplerin geri dönüşümüdür. Bunu tarımsal sulama sistemlerinin iyileştirilerek tarımsal üretimde daha az su kullanılması ve binalarının ısı yalıtımı gibi enerji verimliliği sağlayacak uygulamaların teşvik edilmesi izlemektedir. •
İklim değişikliği ile ilgili olarak devlet tarafından yapılan uygulamalardan en etkili bulunanı, atık ve çöplerin geri dönüşümüdür. Bunu tüketici bilgi düzeyini arttırıp alışkanlıklarını değiştirmeye yönelik eğitim ve kampanyalar düzenlemesi ve daha az
çevre
kirliliği
üretecek
yatırımların
devlet
tarafından
teşvik
edilmesi
izlemektedir. İklim Değişikliğinin Etkilerini Azaltmak için Ödemeye İsteklilik: •
Araştırmaya katılanların %33,2’si, bir ürünün üretim aşamasında çevreye daha az zarar verdiğinin bilinmesi durumunda ürünü satın almak için daha fazla ücret ödeyeceğini belirtmektedir.
•
Daha fazla ücret ödeyeceğini belirtenler, 100 TL’lik bir ürün almak için ortalama 12,1 TL daha fazla ödeyebileceklerini belirtmektedirler. Tüm hedef kitle içerisinde ödenmesi göze alınan ortalama değer ise 4,0 TL’dir.
•
Araştırmaya katılanların %22,0’si, gelirleri iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için kullanılacak olsa elektrik faturasını daha fazla ödemeyi istemektedir.
•
Daha
fazla
fatura
ödeyeceğini
belirtenler,
ortalama
8,8
TL
daha
fazla
ödeyebileceklerini belirtmektedirler. Tüm hedef kitle içerisinde ödenmesi göze alınan ortalama değer 1,9 TL’dir.
3. SONUÇLAR •
İklim değişikliği ile ilgili olarak; toplumun ilgi düzeyinin yüksek, bilgi düzeyinin düşük olduğu görülmektedir. İklim değişikliği konusunda toplum fikir sahibi olmakla beraber, bilgi düzeyi yetersizdir.
•
İklim
değişikliğinin
nedenleri,
alınması
gereken
önlemler
yeterince
bilinmemektedir. •
Salgın hastalıklar, gıda ve içecek kaynaklarının tükenmesi, sıcaklık/kuraklık, en çok önemsenen sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında bu sorunlar, iklim değişikliğinin sonuçlarıdır. Yapılacak iletişim faaliyetlerinde toplumun endişeleri iklim değişikliği ile ilişkilendirilebilirse, mücadele konusunda yol alınabilir.
•
Toplumun, iklim değişikliği ile mücadele konusunda tasarruf amaçlı uygulamalar yapmaya daha eğilimli olduğu görülmektedir. İletişim faaliyetlerinde tasarruf amaçlı uygulamaların vurgulanması; iklim değişikliği ile mücadele konusunda etkili olacaktır.
•
İklim değişikliği genel olarak mevsimlerin değişmesi olarak algılanmaktadır. Yine önemli bir algı olan kuraklık ve susuzluğun artması, kırsal kesimde daha fazla vurgulanmaktadır.
•
İklim değişikliği her ne kadar dünya ve Türkiye için bir sorun olarak algılansa da, diğer sosyal, ekonomik ve siyasi sorunlara göre daha az önem atfedilmektedir. Burada önemli bir nokta, gıda ve içecek kaynaklarının azalması ve salgın hastalıkların artışının dünya için değerlendirilen en önemli sorunlar olarak algılanmasıdır. İklim değişikliğinin bu sorunlara etkisi kamuoyu ile paylaşıldığında, iklim değişikliğinin algılanan önemi artacaktır.
•
Ayrıca, kırsal kesimde iklim değişikliğinin algılanan önemi kente göre daha düşüktür. Kuraklık ve susuzluğun artmasının iklim değişikliği ile kırsal kesimde daha fazla bağdaştırıldığı düşünüldüğünde, kırsal bölgelerde yaşayan halk ile iletişimde iklim değişikliğinin susuzluk ve kuraklıkla bağdaştırılması, kırsal kesimde iklim değişikliğine verilen önemi artıracaktır.
•
Bununla birlikte, iklim değişikliğin en önemli sonucu olarak sıcaklığın artması ve kuraklık olarak algılanmaktadır. Bu sonuçlar her ne kadar olumsuz olarak algılanabilecekse de, bu sonuçların yaşama etkisi, diğer bir deyişle, sıcaklığın
artmasının ve kuraklığın yaşantımıza etkisi ve olumsuz sosyal ve iktisadi sonuçları somut olarak vurgulanmalıdır. •
Bu bağlamda kamuoyuna yapılacak iletişim, iklim değişikliğin sonuçları üzerinden iklim değişikliğine atfedilen önemin arttırılması amacıyla sınırlandırılmamalıdır. İklim değişikliği ile mücadelede kamuoyu hem kendisine hem de devlete görev düştüğünü belirtmektedir. Fakat, halkın katılımına destek devletten beklentilerden daha
yüksektir. Dolayısıyla, kamuoyuna
somut
tedbirler önerilmeli, devlet
kanadında ise anlaşılır ve net projeler üretilmelidir. •
Bu noktada, somut tedbir ve davranış önerileri getirilmesi gerekliliği ile örtüşen bir başka unsur, kamuoyunun iklim değişikliğinin nedenleri, mücadele yolları ve yaşantımıza etkisi konusunda kendisini bilgili görmemesidir. Özellikle, hane tüketiminde karar verici olan 30 yaş üzeri kitlede bu bilgi düzeyi daha da düşmektedir. Dolayısıyla, iletişimde öncelik eğitim kurumları kanalıyla genç nüfusa değil, 30 yaş üstü gruba verilmelidir.
•
İletişimde
en
etkili
aracın
televizyon
programları
ve
haberleri
olduğu
görülmektedir. Kırsal kesim için muhtarlar da önemli bir kanal olacaktır. Muhtarları bilinçlendirerek iletişim aktivitelerinin kırsal ayağı yürütülebilir. Her ne kadar dergiler ve Birleşmiş Milletler en güvenilen kaynaklar olarak algılansa da, bu kaynaklara düzenli olarak erişim kamuoyunun büyük bir kesimi için sınırlı olacaktır.