109 sayı

Page 1

Moda Trendleri

Y METRO Ö K E M K E Ç R A D ÜSKÜ LANDI AÇILIŞ TARİHİ AÇIK

a Baskılı - Desenli Çant Doktor Çantası Farklı Tasarımlar Satchel Çanta

METLERİ İZ H E İY D E L E B Y Ö ÇEKMEK ARTIK CEBİNİZDE

Röportaj

Röportaj

Röportaj

Röportaj

Saç Bakımı Röportaj

Röportaj

Röportaj

LEVENT ÖZDİLEK SELİN İŞCAN

Röportaj

Röportaj

Röportaj

Röportaj

Teknoloji

Uçan Arabalar

? DÜŞÜNDÜRÜYOR SİZİ

MU







Ambrato

MUTFAĞINIZI DEĞİŞTİRMENİZİN ZAMANI GELDİ 18 yıldır Çekmeköy’de yapı malzemeleri alanında hizmet veren AKAR SERAMİK A. Ş. olarak, modern ve sade çizgisiyle çok sayıda mutfak modelini bünyesinde bulunduran, her zevke hitap eden, evinizdeki yaşam kalitesini arttıran, mutfak sektörünün Türkiye’deki öncü markası VANUCCİ MUTFAK mağazamızı siz değerli müşterilerimizin hizmetine sunmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ücretsiz keşif, projelendirme ve danışmanlık hizmetlerimizle ilgili sizleri hem bilgilendirmek hem de bir kahve içmek için VANUCCİ MUTFAK, ÇEKMEKÖY mağazamıza bekliyoruz.

zgeçilmezim diyorsanız Ahşabın sıcaklığı, lakenin ışıltısı va m sunalım. size Citrino model ile farklı bir yaşa

Citrino Madenler Mh. Serencebey Cd. No:16 Çekmeköy - İstanbul 0216 415 93 69-81-86

0216 415 94 20-30

0532 755 1997

www.akarseramik.com.tr

akarseramik@vanucci-tr.com


İçindekiler Sinema

10

Teknoloji / Uçan Araba

14

Söyleşi / Mazda CX-3 Çekmeköy’ün İlgi Odağı Oldu

50

18

Çekmeköy’e Dair / Çekmeköy Belediye Hizmetleri Artık Cebinizde

20

Söyleşi / Dünya Koleji’nde Farklılaştırılmış Eğitim Modeli

22

Röportaj / Selin İŞCAN

30

Yeme İçme / Taşköprü Adana

32

Çekmeköy’e Dair / Üsküdar Çekmeköy Metro Açılış Tarihi Açıklandı

44

Tarihte Bu Ay

46

Sahne Sanatları

52

Astroloji

54

Bulmaca

34

LEVENT ÖZDİLEK

Mu sta

fa C

ece 8 li 4 Konser

ımı

ak B ç a S

1215 Sezonu Moda Trendleri

20

26

SİZİ

40 DÜŞÜNDÜRÜYORMU



İMTİYAZ SAHİBİ 2M Danışmanlık Reklam Ajansı Adına Muharrem ÇAĞIL

Editör

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (Sorumlu) Muharrem ÇAĞIL GENEL YAYIN ve SANAT YÖNETMENİ Arzum ÖZTÜRK

Arzum Öztürk

?

İnsanları mı Anlamak Zor yoksa kenDİNİZİ Mİ İnsanların sizi anlaması aslında sizin neyi ne kadar anladığınızla ilgilidir. Peki biz onları nasıl anlıyoruz? Çoğu zaman anladığımızı sanmakla kalmayıp iddia bile ederiz. Nedense her düşündüğümüz bize mantıklı gelir. Mantıklı olmayanlar bize kendilerini anlatamayanlardır ya!.. Empatiyi çok iyi bilir, hiç yapamayız. Zordur karşımızdaki gibi düşünmek, kendimizi onun yerine koymak. Denemek bile çoğu zaman aklımıza gelmez, ta ki karşımızdakinden tepkiler gelene kadar. Samimiyizdir hep, karşımızdakini düşünürüz. Gün gelir isyan bile ederiz arkadaşımıza, sevgilimize, hatta ailemize… Son gelinen yer ise, ‘Bundan sonra kendimi düşünüceğim’ olur. Ne olursa olsun suç asla bizde değildir. Bugüne kadar kimseyi anlayamadığımı itiraf edebilirim. Belki bir ömür boyunca farklı kişiliklere sahip binlerce insanla tanışıyorsunuz ve kimin ne zaman ne yapacağı belli olmuyor. Asla ‘Bir insanı tam olarak tanıyorum’ demeyin, tanıyamazsınız. Zamanla insanlar değişiyor, tanıdığınız insan bambaşka biri olabiliyor. Anne-babanın çocuğunu tanıyamaz hale geldiği bir devirde yaşıyoruz. Çevre, arkadaşlar, yaşadığımız yer, sosyal statü, maddi imkanlar ve imkansızlıklar insanın bütün hareket ve davranışlarını değiştirebiliyor. Karşınızdaki insanı ‘Neden değişiyor!’ diye yargılamaksa en büyük gaflete düşmek oluyor ki; bu da onu hiç anlamadığınızın ispatı oluyor. Biraz daha dikkat etmek bile empatiye başlangıç olabilir diye düşünüyorum. Kendinden çok karşısındakini düşünenlere de söyleyecek bir kaç lafım var elbette; Yeteri kadar değer verin kafi.. Empati Sempatizanı Olun! Anlayın! Anlaşın!.. Genel Yayın Yönetmeni Arzum ÖZTÜRK

YAYIN KURULU Muharrem ÇAĞIL Öğrt. Arzum ÖZTÜRK Rahmi ÇAĞIL Av. Toyhan GİRGİN Müh. Rıza CÜCE Öğrt. Sertaç ULU Av. Mete AKKAYA Meriç GÜNDOĞAN HALKLA İLİŞKİLER Ahmet SARAL GÖRSEL TASARIM Mesut YILMAZ Adem NUYAN Barış DAYAK YAYINA HAZIRLIK Cmr Ajans Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri

www.cmrajans.com

BASIM YERİ Özlem Matbaacılık ve Reklacılık Ltd. Şti. ULAŞTIRMA & LOJİSTİK Şeref BULUT YÖNETİM Mehmet Akif Mah. Recep Ayan Cad. No:9/B Çekmeköy / İSTANBUL REKLAM PAZARLAMA Ünsal ÇAĞIL 0216 640 43 43 0535 983 01 41 www.cekmekoymagazin.com pazarlama@cekmekoymagazin.com Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Çekmeköy Magazin Dergisi’ne , yayınlanan reklamların sorumluluğu ilan sahibine aittir.





Teknoloji

Slovakyatlı bir mühendisin yirmi yıla yakın süredir üzerinde çalıştığı uçan araba projesi hayata geçti. Küçük bir uçağa ait tüm özellikleri taşıyan bu araç aynı zamanda bir otomobil gibi de kullanılabilmekte. Karbon kaplı çelik konstrüksiyondan yapılan aracın prototipi şimdilik iki kişilik olarak tasarlandı. Prototip araç ilk uçuşunu da başarıyla gerçekleştirdi.

Deneme Uçuşu Yapıldı İlerleyen teknolojinin bilim dünyasına sunduğu yeniliklerle daha fonsiyonel icatların ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor. Bu kez hem otomobil hem de uçak işlevi gören bir araç yapıldı. Uçan araba Aeromobil v2.5’in mucidi Stefan Klein adlı Slovakyalı bir mühendis. Yirmi yıla yakın süredir üzerinde çalıştığı projesini ekibi yardımıyla nihayet hayata geçiren mucit deneme uçuşuyla aracını görücüye çıkarttı.

12

Ağustos 2015 - 109. Sayı

Benzinle Çalışıyor Fonksiyonel olması, hafifliği, uçmak için uçaklar gibi özel yakıtlar yerine benzinle çalışıyor olması bu aracın avantajları arasında ilk göze çarpanlardan. Prototip üzerinde yapılan denemeler sonucu karşılaşılan problemlere getirilecek iyileştirmelerle pek çok sektörde işe yarayacak kullanışlı bir araç ortaya çıkabilir. Hatta zamanla bu araçların alternatif enerjiler kullanabilen versiyonları da yapılabilir.

Teknik Özellikler Motor: Rotax 912 adlı, 100 beygir gücünde, su soğutmalı uçak motoru kullanılmıştır. Kanatlar: 8.2 mt. açıklığında katlanabilir özellikte kanatlar mevcuttur. Hız: Karada max. 160 km/h, havada max. 200km/h hıza ulaşabilmektedir. Uçuşa geçme hızı: 130 km/h hıza ulaştıktan sonra araç havalanabilmektedir. Menzil: Karada 500 km, havada ise max.700 km menzile sahiptir. Yakıt tüketimi: Karada 7.5l/100 km, havada 15l/h yakıt tüketir. Konstrüksiyon: Oldukça hafif olmasına özen gösterilen araç çelik konstrüksiyondan üretilmiş olup karbon kaplama sayesinde de son derece sağlam bir yüzeye sahiptir. Ölçüler: Kanatlar katlıyken 1.6 mt. genişliğinde, kanatlar açıkken ise 8.2 mt. genişliğinde olan araç 6 mt. boya sahiptir. Boş ağırlık: Aracın boş ağırlığı 450 kg’dır. Kapasite: Araç iki kişiliktir.


Teknoloji

Drone İle E-Posta Dağıtılacak

İsviçre posta idaresi, insansız hava araçları ile posta dağıtımını hayata geçirmek istiyor. Deneme amacıyla başlatılan projede, fiziki açıdan ulaşılması zor bölgelere insansız hava araçları ile posta ve koli dağıtımı hedefleniyor.

Kağıt Pil Geliyor

Bilim insanları, uzaktan bakıldığında sadece bir kağıt parçasına benzeyen bir pil geliştiriyor. Kağıt pil, üç yıl içinde satışa sunulabilecek. Son yıllarda tüm elektronik araçlarda görülen küçülme, güç kaynaklarında yani pillerde geliştirilmiyordu. Ancak ABD’li bilim insanları, yeni araştırmalarıyla buna son vermeye hazırlanıyor. Kağıdı küçük bir karbon tüpün içine koyan araştırmacılar, kağıtta enerji saklanmasını sağladılar. Fakat her pil gibi, kağıtta da bir elektrik ileticisine gereksinim duyulunca, araştırmacılar mekanizmanın harekete geçebilmesi için, insan kanı, teri veya idrarının işe yarayabileceğini keşfettiler. Geliştirilen ince ve küçük bir pil, diğerlerine göre daha esnek bir yapıda. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Doktor Robert Linhardt, kağıt pilin başka alanlarda ve farklı ortamlarda da kullanılabileceğini söylüyor.

3 Boyutlu Yazıcılar

Her ne kadar Türkiye’de dünyada olduğu kadar ilgi görmese de 3D yani üç boyutlu yazıcıların yaygınlaşması bekleniyor. Boyutları ve fiyatları giderek düşen, aynı zamanda kabiliyetleri de artan bu cihazlar birçok nesnesin basılmasını sağlıyor.

DÜNYADAN TEKNOLOJİ HABERLERİ Windows 10

Microsoft’un yeni işletim sistemi Windows 10 da 2015 yılında kullanıma sunulacak. Windows’un 8’den sonra 9’u pas geçerek duyurduğu yeni işletim sisteminin deneme sürümleri geliştiriciler tarafından test ediliyor. Daha iyi bir Windows deneyimi sunan yeni işletim sisteminde Windows 7’de bulunan ve 8’de kaldırılan Başlangıç Menüsü’nün bir benzeri yer alacak.

Çarpışmayan Teknoloji

Japon otomobil üreticisi Nissan, arıların gözlerinin yapısından esinlenerek, çarpışmaya karşı yeni bir teknoloji geliştirdi. Nissan, arıların uçarken diğer böceklerle çarpışmasını engelleyen 300 derece görüş açısına sahip, son derece karmaşık bir yapısı olan gözlerinden esinlenerek, çarpışmaya karşı geliştirdiği yeni bir teknolojiyi tanıttı.

Ani Manevra Kabiliyeti Tokyo’da düzenlenen Ceatec elektronik fuarında, bir metre yüksekliğinde bir tür robot biçimindeki otomobilde tanıtılan prototip “BR23C”, 180 derece açıda ve iki metre ötedeki tüm engelleri tespit edebilen bir sensörle donatıldı. Sistemde veriler bir mikroişlemciye geçilir geçilmez anında çarpışmayı önleyici bir manevra yapılması sağlanıyor. Araç önüne aniden biri çıkarsa, tekerleklerin yönü çevriliyor. Tokyo Üniversitesi ile işbirliği yaparak geliştirdiği, şimdilik bir oyuncağa benzeyen bu prototipi yakında üreteceği otomobillerde kullanmayı hedefleyen Nissan’ın bu projesinden sorumlu mühendisi Toshiyuki Ando, “Araç bir engeli tespit ettikten sonra saniyenin çok kısa bir bölümünde, çarpışmadan kaçacak kadar veya daha fazla açıda tekerleklerinin yönünü çeviriyor. Sistem, yaban arılarının diğer yaban arılarına ve böceklere çarpmamak için kullandıklarına benziyor. Ağustos 2015 - 109. Sayı

13


Moda

2015 Sezonu

Moda Trendleri 14

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Moda

Baskılı - Desenli Çanta İlkbahar ve yazın canlılığı çiçek baskılı çantalarda hayat bulmaya devam ediyor. Neredeyse tüm modellerde baskılı modeller karşımıza çıkıyor. Genç kızların ve ruhu genç kalan tüm kadınların bahar coşkusu cıvıl-cıvıl çanta modellerine yansıdı. Eğer çiçek baskılı desenleri sevmiyorsanız, yamalı ve işlemeli çantaları tercih edebilirsiniz. 2015 yaz aylarının sonlarında da trend olmaya devam etmek istiyorsanız baskılı/desenli çantanızı şimdiden beğenmenizi ve gardrobunuza dahil etmenizi tavsiye ederiz.

Doktor Çantası İki üç yılda bir ‘’ben buradayım!’’ diyen doktor çantaları bu sezon oldukça popüler oldu. Doktor çantası için Armani‘nin geniş bir kreasyon hazırladığını ve sezonda ağırlığı bu modele vereceğini duyanlarınız olmuştur. Eğer duymadıysanız ilk müjdeyi biz vermiş olalım. Stella Jean ve Michael Kors, doktor çantalarında Vintage esintileri ile Armani’ye meydan okuyacak gibi gözüküyor.

Farklı Tas arımlar Hep aynı model ve desenlerden sıkılan cesur ve tarz sahibi kadınların imdadına yetişen modeller bu yıl oldukça fazla! Önde gelen tüm markalar, standart dışı ekstrem tasarımlarla kadınların tercihi olmaya çalışacaklar. Anya Hindmarch, Marc Jacobs, Stella McCartney, Dolce&Gabanna sıradışı tasarımları ve aksesuarları ile sezonun adından söz ettiren markaları.

Satchel Çanta Kadın şıklığını ve zerafetini tüm ışıltısıyla yansıtan satchel çanta yaz sezonunda hala popüler. Geçtiğimiz sezondan, model ve tasarımdan ziyade renkler farklı oldu. Özellikle pastel tonlardaki tüm satchel çantalar yok satıyor. Satchel çantada öncü markalar Versace ve Prada. Özellikle Versace satchel çanta modellerini, modern tasarımları sevenlere şiddetle tavsiye ediyoruz. Ağustos 2015 - 109. Sayı

15


Söyleşi

MAZDA CX-3 Çekmeköy’ün İlgi Odağı Oldu!

zere tüm olmak ü . a p u r v modeldir aşta A emli bir n ö “CX-3, b in iç Mazda dünyada

Mazda Cx-3 İle Yeni Dönem Mazda CX-3, oldukça etkin güç aktarım sistemleri sunan SKYACTIV teknolojisi kullanılarak üretiliyor. Mükemmel tasarımlı ve“Sürüş keyfi veren” ürünler geliştirmeye gösterilen özenin büyük dikkat çektiğini belirten Akyıldız Otomotiv Genel Müdürü Erol Akyıldız, Mazda CX-3’ün yeni bir dönem başlatacağının altını çizdi. Erol Akyıldız açıklamasında, “Kompakt crossover Mazda CX-3’ün, benzersiz ve şık Kodo tasarımı ile ödüllü SKYACTIV teknolojisini, yaşam tarzımıza uyacak şekilde konfor ve kullanışlılık ile birleştirdiğini belirtti. Modelimiz olağanüstü performansından ödün vermeksizin yakıt verimliliği ve düşük emisyon değerlerine sahiptir. Lansmana özel olarak 4x2 düz vites modelimiz 75.800 TL. (Yetmiş Beş Bin Sekiz Yüz Türk Lirası)’den ve 4X4 otomatik vites modelimiz ise 83.500 TL (Seksen Üç Bin Beş Yüz Türk Lirası)’den başlayan fiyatlar ile satışa sunulmaktadır. Yenilikçi MZD-Connect ile tüm müzik, telefon, uydu navigasyon ve otomobil ayarlarının kontrolü parmaklarınızın ucunda yer almaktadır.” şeklinde konuştu. Erol Akyıldız açıklamasının sonunda, “Mazda Cx-3 direksiyon hakimiyeti ve kontrolü ile dikkat çeken, kendinizi, otomobille bir hissetmenizi sağlayan ideal bir sürüş konforu vermektedir.” dedi. 16

Ağustos 2015 - 109. Sayı



Söyleşi

MAZDA CX-3

Mazda Cx-3 Ana Özellikler 1.5l dizel motor 6 ileri otomatik vites 4 tekerlekten çekiş Direksiyonda vites kulakçıkları (Otomatik vites) i-stop (Start/stop sistemi) i-ELOOP (Rejeneratif frenleme) LED ön farlar, adaptif ön far sistemi (AFS) Uzun far kontrol sistemi (HBC) LED gündüz farları LED sis farları 18” alaşım jantlar MZD Connect ve 7” renkli dokunmatik ekran HMI kumandası Isıtmalı ön koltuklar Yarı deri döşeme Lüks Bose® ses sistemi ve 7 hoparlör CD çalar USB çıkışı Anahtarsız giriş Gerçek zamanlı tafik bilgisi (RTT) ile navigasyon Arka park sensörleri Geri görüş kamerası Karartılmış arka camlar Otomatik klima Aktif sürüş ekranı Akıllı şehiriçi fren desteği (SCBS) Kör nokta izleme sistemi (BSM) Arka trafik uyarısı (RCTA) Şerit değiştirme uyarı sistemi (LDWS) Mazda radar hız kontrol sistemi

18

Ağustos 2015 - 109. Sayı



Çekmeköy’e Dair

ÇEKMEKÖY BELEDİYE HİZMETLERİ ARTIK CEBİNİZDE Çekmeköy Belediyesi IOS ve Android uygulaması ile hizmete devam ediyor. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz yönetiminde teknolojiye sınırsız destek veren Çekmeköy Belediyesi, App Store ve Android Mağazası’nda Türkçe belediyecilik uygulaması olarak hizmet veriyor. Uygulama içinden haberler, duyurular, projeler, nöbetçi eczaneler, kurumsal iletişim numaraları, tesisler, e-belediye ve daha birçok uygulamaya kolayca erişmek mümkün. Uygulama ile vatandaşlar, belediye hizmetlerine artık her an ceplerinden ulaşabilecek. 20

Ağustos 2015 - 109. Sayı

Uygulamada yer alan başlıca içerikler: - Çekmeköy Belediye Başkanı Hakkında Bilgiler - Çekmeköy İle ilgili Haberler ve Duyurular - Çekmeköy Albümü, Videolar - Kurumsal Bilgiler - Etkinlikler - Projeler - İhaleler - Hizmet Rehberi - E-Rehber, Önemli Yerlerin Adres ve Telefonları - Nöbetçi Eczaneler - İstek ve Şikayet / Bilgi Edinme Başvurusu - Borç Sorgulama/Ödeme - İmar Durumu Sorgulama - Meclis Kararı Sorgulama - Güncel Hava Durumu ve Döviz Kurları


Mimoza Butik Pasta

Mimoza

Mimoza

Mimoza

Mimoza

Mimoza

Mimoza

Mimoza

SipariĹ&#x; ve bilgi için;

mimozapasta@gmail.com

0507 470 1784

mimozabutikpasta

mimozabutikpasta

www.mimozabutikpasta.com


Söyleşi

DÜNYA KOLEJİ’NDE FARKLILAŞTIRILMIŞ EĞİTİM MODELİ... Bu ayki sayımızda Dünya Koleji’ni ziyaret ettik. Çocuk gelişimi ve eğitim sistemleri hakkında birkaç detay veren Dünya Koleji Okul Müdürü S. Ali Özhan bakın neler anlattı. Çocuk gelişiminde yaptığımız temel hatalardan biri de her çocuktan aynı şeyleri beklemektir. Bazen akran ve sınıf arkadaşları ile bazen de kendi kardeşleri ile kıyaslarız. Aslında bu konuda söylenmiş çok güzel Atasözlerimiz vardır. “Beş parmağın beşi de bir olmaz.” gibi. Aynı müzik sesine verilen tepki farklı olduğu gibi, görsel, işitsel veya bedensel özelliği ön planda olan çocukların tepkileri de aynı değildir.

Çocuğunuzun Öğrenme Becerisini Bilmelisiniz Çocuğunuzun öğrenme stilini bilmeden yapacağınız değerlendirme çocukta körelme ve bezginlik yaratır. O halde her çocuğun öğrenme penceresini bilmeli ve uygun tekniklerle çalıştırılmalı. Yoksa yapılan iş futbolcu birine basketbol oynatmaya benzer.

Temel Kabiliyet Testi Dünya Koleji’nde uygulanan Temel Kabiliyet Testi (TKT) ile her çocuğun öğrenme penceresi tespit edilir. Yapılan çalışmalarda hangi kazanım eksik ise o yönde tamamlama yapılır. Bu çalışma tekrar ve etüt gibi tekdüze ve sıkıcı olmayan bir uygulamadır.

Zorlama ve Baskı Yapılmamalıdır Özellikle sınıf rehber öğretmenleri sınıfta her çocuğun bireysel farkını ve öğrenme stilini bilmeli, ders ve öğrenme metotlarını buna göre şekillendirmelidir. Ders sonrası yapılan Akademik Kazanım Destek (AKAD) çalışmasında öğrencinin bireysel farklılığı ve öğrenme stili çok önemlidir. Farklılıklar ayrışma veya kutuplaşma değil zenginliğimizdir. Çocuklarımızın öğrenme stili tekdüze ve keskin çizgilerle ayrışmış değildir. Bazen görsel - işitsel, bazen görsel - bedensel özellikler birbirine yakın olabilir. Hatta bazen her üçü de yaklaşık değer verebilir. Bu durumda yapılacak iş zayıf yönlerin güçlendirilmesi olmalı, zorlama ve baskı yapılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki her çocuk bir değerdir.

Mimar Sinan Mah. Kavaklıdere Cad. No:25 Çekmeköy / İstanbul www.dunyakoleji.net - Tel: 640 26 26 22

Ağustos 2015 - 109. Sayı

Bireysel faklılıkları gözetmeden yapılan eğitim her öğrencide değişik etki göstereceği gibi aynı sonucu vermesi de beklenemez. Eşitlik ile adalet arasındaki farkı duymuşsunuzdur. Burada bir hatırlatma yapalım. Eşitlik ile adalet arasındaki fark ile öğrenme penceresi farklı olan öğrenciye verilen eğitim arasında çok büyük benzerlik vardır. Herkesten uçmasını beklemek veya herkesin aynı spor alanında başarı göstermesini beklemek gibi… Sizde bu Dünyada, çocuğunuzun farklılıklarının farkında olun.


Psikolojik Danışmanlık Hizmetlerimiz

Bireysel Danışmanlık

Eğitim Hizmetlerimiz

Özel Eğitim Alanlarımız

Uygulanan Psikolojik Testler

Otizm Özel Öğrenme Güçlüğü Okuma-Yazma güçlüğü Mental Reterdasyon Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Down Sendromu Davranış Bozukluğu Aile Eğitim ve Danışmanlığı (Engelli bireylere yönelik)

Gelişim Testleri

Dil ve Konuşma Eğitsel Tedavi Eğitimi

Yetişkinlere yönelik kaygı bozuklukları, duygu durum bozuklukları, cinsel problemler ve başa çıkılamayan tüm durumlar için danışmanlık hizmeti verilmektedir.

Çift ve Aile Danışmanlığı

İlişki problemleri, iletişim problemleri, aile içi çatışma problemlerine yönelik danışmanlık hizmeti verilmektedir.

Çocuk ve Ergen Danışmanlığı

Çocuklarda ve ergenlerde karşılaşılan duygu ve davranış problemlerine yönelik danışmanlık hizmeti verilmektedir.

(Çocuğunuzun gelişim düzeyini öğrenmek ve düzenli takip etmek, onu risklerden korumak ve desteklemek adına düzenli gelişim testi uygulatıyor musunuz?)

Konuşma Sesleri Gelişim Eğitimi

Zeka Testleri

HAT KSGT

(Çocuğunuzun mental durumu nedir, desteklenmesi gerekli alanları nelerdir, öğrenmek ister misiniz?)

Dil Testleri

Kişilik Testleri

(Kişilik özelliklerinizi öğrenmek ve desteklenmesi ya da iyileştirilmesi gerekli özelliklerinizi tespit etmek ister misiniz?)

Mimar Sinan Mah. Çavuşbaşı Cad. No: 20/4 (Mado karşısı) Çekmeköy / İSTANBUL www.basamakdanismanlik.com - info@basamakdanismanlik.com


Röportaj

SELİN İŞCAN

Ülkemizin Edinburgh’ta temsil edilmesi için büyük çaba sarfederek bir ilki başaran değerli oyuncu Selin İşcan ile Fringe Festivali, sahneleyecekleri oyunu ve şehirde rant olgusunun, sosyal yaşamın kültür sanat alanında ihmal edilenlerini konuştuk. Bugünlerde sanat yaşamınızdaki en önemli aktiviteniz nedir? Sanat gündemimdeki en önemli madde İskoçya’nın Edinburgh şehrinde yapılacak olan ‘Fringe Festivali’nde sahne almamız ve ülkemizi temsil etmemiz. Bu festivale katılımınız bir davetle mi gerçekleşiyor, yoksa tiyatronuzun özel bir çabası sonucu mu? Dünyanın en önemli sanat festivali olarak Avion bilinse de, son yıllarda Edinburgh onu biraz daha geçti denilebilir. Ben bu festivale 2 yıldır oyunları takip etmek amacıyla izleyici olarak katılıyordum. Festival bir ay sürüyor, dünyanın heryerinden tiyatrolar, oyuncular gazeteciler, şairler, edebiyatçılar buraya akın ediyorlar. Mesela İskoçya’nın 5 milyon olan nüfusu bu festival sırasında sadece Edinburgh’da 4 milyona çıkıyor. Geçen yıl 47 ülkeden tiyatrolar katılmışken, bu sene sayı 49 ülkeye ulaştı. Bu +2 ülkeden biri bizim aracılığımızla Türkiye olacak. Festivale izleyici olarak katılımlarımda bizim ülkemizin de burada temsil edilmemesi açıkcası ağrıma gitti. Bunun üzerine ikinci yılki katılımımda hazırlıklıydım, cebimde iki prodüksiyon vardı. Bir tanesi kurduğum tiyatronun çıkarmış olduğu oyundu. Kararımı verdim, ilgililerle görüşerek katılımın nasıl olacağı konusunda bilgi aldım. Ocak ayında başlayan başvurulara biz de katıldık, yazışmalara başladık. Londra’da bulunan sevgili arkadaşım Özlem Açık ile birlikte gerçekleştirdiğimiz 3 ay süren yazışmalar sonrasında kabul edildik. Sonuçtan dolayı çok mutlu ve heyecanlıyım. Gönül isterdi ki Türkiye’den sadece bir değil üç, beş, on tiyatro daha katılmış olsaydı, belki bundan sonra bizim açtığımız yoldan daha çok katılım gerçekleşir. Ülkemiz için ayrıca bir ilk daha yaşanacak bu festivalde; oynanacak ilk Türkçe performans İngilizce üst yazı ile sahnelenecek. Festival boyunca 14 performansımız olacak, C VENEUS kapsamında oynayacağımız yer C+1 sahnesinde 29 kişilik bir salonda 5-18 Ağustos sürecinde her akşam saat 19:50 de. Performanslarımızın toplam sürecini Half Run olarak tanımlıyorlar. Normalde Full Run olarak bir ay oynanıyor, biz bu koşudan yarısını gerçekleştireceğiz. Aslında bizden beklenen ay boyunca oynamamızdı, ancak bu kadarına cesaret edemedim. Çünkü, 12 kişilik bir ekiple gidiyoruz, başta masraflar düşündürücü! Ayrıca hemen sonrasında bizim provalarımız başlayacak, kurumlarda oynayan oyuncularımız var. Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatrosu’nda. O yüzden onların provaları da başlayacağı için oyun süremizi buna bağlı olarak şekillendirdik. 24

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Röportaj Fringe Festivali kapsamında sahneleyeceğiniz oyun hangisi, biraz bilgi verir misiniz? Oyunumuz ‘İmparatorluk kuranlar yahut Şümürz’ Hayal Perdesi’nin ilk prodüksiyonu. Bu performans ünlü Fransız yazar Boris Vian’ın son oyunu, Aleksandr Popovski yönetip sahneye koydu ve bu sene Afife Jale Ödülleri’nde en iyi yönetmen ödülünü aldık. Oyunumuz ayrıca Türkiye’de 3 ödül daha aldı. Boris Vian’ın bu son oyununun premierini 11 Mayıs 2014’de İstanbul Tiyatro Festivali’nde yaptık. Daha sonra Nilüfer Sanat’ın katkılarıyla 12 oyun Bursa’da oynandı, bu arada şunu özellikle belirtmeliyim ki gerek Bursa Nilüfer Belediyesi gerekse kültür sanata olan ilgili yaşayanlarıyla müthiş bir yer Nilüfer. Başkanı, yerel yöneticileri ve danışmanları Nilüfer’deki sanat talebine zemin hazırlamak için büyük çabalar sarfediyorlar. Oyunumuz biraz da onların katkılarıyla ortaya çıktı. ‘Nilüfer’e Hoşgeldiniz Gülümseyin’ sloganlarında çok haklılar. Nilüfer ilçesi ve belediyesini bende çok yakından biliyorum, Bursa’nın yükselen değeri. Daha sonra sezonun ikinci yarısında İstanbul’da oynanmaya devam ettik. Kasım ayında Uluslararası Tiyatro Festivali’ne katıldık, yakında Kıbrıs’a gideceğiz, sonrasında belki Paris. Umarız oyununuzu başka ülkelerde de sahneleme fırsatı bulursunuz. Galiba öyle olacak, çünkü sinema dünyasının Cannes Festivali gibi bir işlevi var Edinburgh’un. Diyebiliriz ki Edinburgh tiyatro oyunlarının dünya çapında görücüye çıktığı bir etkinlik. Elbette, orada bazı davetler yapılıyor ve oyununuzu nasıl dünya ve Avrupa turuna çıkarabilirsiniz üzerine öneriler ve teklifler oluşturabilmek için. Bazı insanlarla tanıştırılıyorsunuz, o kişiler olası talepler üzerine yönlendirmeler yapıyorlar. Ben bu yılki katılımda biraz daha farklı bir konumdayım, sahnelenecek olan oyunun hem prodüktörü hem genel sanat yönetmeni hem proje koordinatörü hem de oyuncusuyum. Dolayısıyle neler olacağını ben de merakla bekliyorum. Sosyal medya üzerinden Garden yazarı ile küçük bir yazışmamız oldu, oradaki ön gösterim 5-6 Ağustos’ta olacak, o tarihlerde kendisinin de orada olacağını ve bize destek verdiğini yazdı; kendisinin katılımı bizim için çok sevindirici ve onöre edici olacak. Hayal Perdesi’nin ilk prodüksiyonu olan oyununuz “İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz’ün” konusunu bize biraz anlatmanızı isterim. Oyunumuzu şöyle tanımlayabilirim; tema korku, yalnızlık, ezilmişlik ve özellikle ölüm korkusu üzerine kurgulanmış. Bir aile evlerinde zaman zaman gizemli bir gürültü duyuyorlar, text’te gürültü olarak tanımlanmış bu seslerin ne olduğu yoruma bırakılmış, açıklaması yok. Bu gürültüyü duyduklarında korkuyorlar ve kaçıyorlar, aslında neden korktuklarını ve kaçtıklarını da bilmiyorlar. Bu arada bu ailenin yanında ŞÜMÜRZ dediğimiz bir karakter var, onu ben oynuyorum. Genellikle görmezden gelseler de birlikte yaşadıkları yara bere içinde konuşmayan ama onlarla var olmaya devam eden bir karakter, duruma direniyor. Arada bir ona yöneliyorlar, kendi aralarında bir konuya sinirlendiklerinde, ya üzerine su döküyorlar ya da kafasını çöp kutusuna sokuyorlar, korkularına karşı kendileri için adeta terapi gibi istediklerinde şiddet uyguladıkları bu karakteri, sadece evin kızı görebiliyor. Kızın ailesi ona inanmıyor ve hayal gördüğünü iddia ediyorlar, korkuları arttıkça bir üst kata taşınıyor ve mekanlarını dağıtıyorlar. Bu arada daralan mekanlardan dolayı eski eşyalarını sürekli azaltarak terk ediyorlar, terk ettikleri eşyalarını ve anılarını yeni ve daha dar alanda unutma çabası gösteriyorlar. Zaten hiç yaşamamıştık, zaten hiç öyle bir eşyamız olmamıştı gibi. Yeni duruma adapte olurlarken, unutmak suretiyle kaybettiklerini kabulden kaçınıyorlar. Oyunumuzda sonuçta ŞÜMÜRZ kazanıyor. Bu ismin bir kelime anlamı yok, yazarın uydurduğu bir isim, Almanca’da köken olarak kalp ağrısı anlamına gelen benzer bir kelime ile yakın bir anlamı olduğunu söylüyor araştırmacılar. Boris Vian’ın çocukluğundan beri sür egelen bir kalp sorunu varmış ve bu yüzden çok erken kaybetmiş hayatını . Yazar kendi sağlık sorununa atıfta bulunduğu bir endişeden vücuda getirdiği karakteri yaratmış. 39 yaşında kendi filmini izlerken kalp krizinden ölmüş. Oyununun sahnelendiğini hiç görememiş. Süreç içerisinde en çok sahnelenen oyunlardan biri olmuş, tıpkı kendisinin yazdığı firari isimli şarkı gibi… Oyun neredeyse şarkının popüleritesine ulaşmış. Ağustos 2015 - 109. Sayı

25


Röportaj Oyunu Türkiye’de sadece siz mi sahnelediniz? Daha önce İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda da oynanmış, birkaç yıl önce. Ancak bizim sahneleme şeklimiz onlardan çok farklı. Yönetmen farklı olduğunda bakış açıları da çok farklı oluyor. Biz oyunu İtalyan Sahne’de oynuyoruz, oyun 11 Mayıs 2014 ten beri sahneleniyor, önümüzdeki sezon yine devam edeceğiz. Oyununuzu sahnelediğiniz Hayal Perdesi ile olan ilişkinizden bahseder misiniz? Beyoğlu’nda Kayal Kahvesi’nin alt katında bulunan bu sahneyi, kurucularından Önder KÖSE ile birlikte, onun önerisi ile kurduk. Hayal Perdesi Sahnesi, bana genel sanat yönetmenliğimizi yapar mısın teklifi ile başlayan, 3 yıldır aktif sanat yaşamını sürdüren, diğer alternatif tiyatrolarla birlikte paylaşılan bir sahne. Burada her akşam saat 20:00 de oyunumuzu sahnelemeye devam edeceğiz. Fringe Festivali’ne katılım sürecinden bahsederken maliyetin önemli bir unsur olduğunu belirtmiştiniz, bu konuda size yardımcı olacak destekler aldınız mı? Bütün dünyada festivallere katılan oyunlar kültür sanat fonlarının desteğiyle bu katılımı gerçekleştiriyorlar veya devlet katkısı ile. Her birinin arkasındaki ciddi sayıdaki sponsorları logolarda görebilirsiniz. Art Council Rotary, İran Heritage, Cambridge Young Junction gibi… Biz bu konuda biraz zorlandık, başlangıçta uyuyamadığım geceler oldu diyebilirim. 12 kişilik ekiple bu yükün altından nasıl kalkacağız, 14 gün süresince? Daha önce Başbakanlık Tanıtma Fonu’na bir proje vermiş, fon talep etmiştim. Öncelikle onlardan bir destek aldık, bu bizi çok rahatlattı, buradan kurul üyelerine teşekkür etmek isterim. Sonrasında sponsorlarımız oldu. Western Union’un, Beşiktaş Belediyesi’nin dolaylı desteği, Tuana Sanat ve Gençlik Spor Kulübü Derneği işbirliğiyle İstanbul’da Sanat Org. İzmir’de Sanat Org. yine destek verenlerden THY’nin desteklerini aldık. Bu şekilde orada daha güçlü yer alacağız, öncelikle sadece ekibimizi götürebilecek finansı sağlamışken, şimdi orada çıkan üç dergide de tanıtımlarımızı verebiliyoruz. D. Three Weeks ve D. Winx Remix, Avast dergileri aracılığıyla yarım milyon insana ulaşıyor olacağız. Billboardlarda, Outdoorlarda da olacağız, daha güçlü gidiyoruz. Birçok aktivitenin arasında kaybolup gitmeyeceğiz. Tanıtım çok önemli, mesela Londra’ya gittiğimizde metrolarda olsun iki katlı otobüslerin üzerlerinde olsun oyun tanıtımlarını görmekteyiz; şunu farkettim ki bir tiyatro seyircisi gün içerisinde bu tanıtımları sürekli gördüğünde içinde uyanan merak ile aklında olmasa bile en sonunda izlemeye karar verebiliyor. Keşke İstanbul’da da bu olanaklara daha kolay erişebilirsek, devlet desteğiyle… Hayal Perdesi dışında aynı zamanda Şehir Tiyatroları oyuncusu olduğunuzu da biliyoruz. 12 yıldır Şehir Tiyatroları oyuncusuyum, geçmişte konservatuar öncesi çocuk oyunları oynamıştım. Şehir Tiyatrosu’nda ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda oynuyorum, o devam edecek. Son oyunumuzu Açıkhava Tiyatrosu’nda oynadık, yoğun ilgi vardı. 6 bin seyirciye oynadık, bu bizi çok mutlu etti. Açık Havada bir Shakespeare oyununa, tanıtımdaki olanaksızlıklara rağmen böyle bir ilgi umut verici bu oyunun da yönetmeni yine Aleksandr Popovski. Şehir Tiyatroları bünyesinde kariyeriniz açısından yapmayı planladığınız bir proje var mı? Bir çocuk oyunu yönetme plânım var, geçmişte Gökkuşağı Kumpanyası isimli bir çocuk tiyatrosunun kurucularından olmuştum. ‘Gökkuşağının Altında’ adlı bir oyun yönetmiştim. Oradaki deneyimimi buraya taşımak istiyorum. Yaşamınızdaki tiyatro sürecinden biraz bahseder misiniz? Tiyatro yaşamım şöyle gelişti; bu konuda bir rol modelim olmamasına rağmen içimden gelen oyunculuk isteğini çocukluk yıllarımda farkettim. Selimpaşa’daki yazlığımızda arkadaşlarımla birlikte oyun sahneleyip komşularımıza biletle izletirdik. Film konularını tiyatro gibi sahneler, dans yarışmalarına katılırdık. İçimden gelen bu istek bir yerden sonra kendi mecrasını buldu. Ayrıca çocukluk yıllarımda 7 yıl bale kursuna devam ettim. Bu bale kursu her sene AKM Büyük Salon’da bir yıl sonu gösterisi sahnelendi. 7 yıl boyunca AKM’de bu gösterilere katıldım, belki de orada yuttuğum sahne tozları sanatçı olma isteğimi daha da pekiştirdi. Okul hayatımdan hatırladığım bir anekdot; edebiyat dersinde öğretmenimiz ‘Cimri oyunundan bir sahne oynamak isteyen var mı?’ diye sorduğunda iki kişi parmak kaldırdı, birisi bendim. Demek ki bir ilgi hep varmış... Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde Tiyatro koluna girdiğimde anladım ki ben oyuncu olmak istiyorum. Sonrasında İstanbul Devlet Tiyatrosu çocuk oyunlarında oynamaya başladım ve Tiyatro İstanbul’da figürasyon yaptım. Bir yandan lise devam ediyor, bir yandan üniversite sınavlarına hazırlanıyordum. Sınava girdiğim ilk yıl konservatuvarı kazandım, ancak bitirdiğim yıl talihsiz bir seneydi, önce deprem oldu sonra ekonomik kriz. İstanbul Devlet Tiyatrosu o yıl sınav açmadı, bu dönemi biraz bekleyerek geçirdim. O sıralar kurulan İstanbul Misafir Oyuncular Tiyatrosu’nda Sabahattin Kudret Aksal’ın ‘Kahvede Şenlik Var’ oyunu sahneleniyordu. Audition yani seçmelere katıldım, kazandım ve 1 yıl orada oynadım. Anadolu’nun pek çok şehrine turneye gittik. Daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları’na girdim, 12 yıldır oradayım. 3 sene önce de İstanbul Hayal Perdesi’ni kurduk. 26

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Röportaj Sanat yaşamınızın geri kalan bölümünde mutlaka yapmalıyım dediğiniz, idealiniz olan bir proje var mı? Varsa biraz bahseder misiniz? Son iki yıldır en büyük idealim Edinburgh Festivali’ne katılmak oldu, şu anda bunu gerçekleştirmenin kıvancını yaşıyorum. Çok yorgunum ama çok mutluyum, rüyalarım bile bu projeyle doluydu. Bir oyun çıkarmak, çok zorlu bir süreç biliyorsunuz. Bizim işimiz kan, ter ve gözyaşı en büyük tesellim gerekli destekleri bulabilmek oldu. Umarım gelecek yıl başka bir oyun veya aynı oyunla tekrar festivalde yer alabilirim. Ayrıca diğer önemli bir tiyatro festivali olan Avion’a katılabilirim, aynı festivale birçok kez katılan, ödül alan ve tekrar davet edilen oyunlar olabiliyor. Gelecekteki genel amacımı ise dünyaya yaklaşmak, dünya ile sanatsal anlamda bütünleşmek, kültürel bağlar kurmak olarak özetleyebilirim. Sanatçının toplumsal sorumluluklarından birisi de gündemde aksayan kimi sorunlara çözüm önermek ve kamuoyu oluşturmak. Bu açıdan tespit ve önerilerizini öğrenmek isterim. Tüm dünya insanlarını kapsayan en önemli gelişmeyi, sınırların ortadan kalkmasının gerçekleşmesini istiyorum. Herkesi kapsayacak her alanda fırsat eşitliğinin, insan haklarının üstünlüğü temeliyle oluşacak yeni dünya düzeninde; özellikle eğitim alanında gerçekleştirmek, maddi eşitliğe yaklaştırmak hepimizin üstün amacı olmalı. Bugüne kadar hâla gerçekleşmemiş olması, hâla büyük kitlelerin eziliyor olması, hem zor şartlarda yaşamak hem de maddi olanaksızlıklara göğüs germeye çalışmalarını bugünün dünyasında bir insanlık ayıbı olarak görüyorum. Kendi ülkemde doğup büyüdüğüm şehir olan İstanbul’da korumacı bir yapıya önem verilmesinde tarafım, bu korumacı fikri açıklamam gerekirse; özellikle sanat hayatına damga vuran kilometre taşı olan sanat mekânlarının yaşatılamamış, korunamamış olması beni çok üzüyor. Birkaçını saymak gerekirse Şan Tiyatrosu, Atatürk Kültür Merkezi, Muammer Karaca Tiyatrosu, Tepebaşı Dram Tiyatrosu. Hiç kimse bu yapıları yeniden canlandırma yönünde hiçbir çaba göstermemiş. Şehirlerdeki emlak rantının nefes alacak alan bırakmaması ve ülke genelinde inşa edilmeye çalışan birçok HES projesinin doğaya verdiği zararları da vurgulamak isterim. İstanbul’un tarihi dokusunun bozulmasından hoşlanmıyorum. İstiklal Caddesi’nin taşları bile korunmalıydı. Caddenin karakteristiğini kaybetmesine, örnek olarak azalan kültür sanat mekânları ve kitapçıları gösterebilirim. Onların yerini şimdilerde daha çok giyim satan ticari dükkânların çoğalması olarak gösterebilirim... Ayrıca tarihi binaların yanlış restorasyonlarla kimlik değişimine sokulması tahammül edilebilir gibi değil. Beyoğlu’ndaki birçok binanın içinde bugünlerde birçok kimsenin bilmediği tiyatro sahneleri yok olup gidiyor. Ya da boş olarak işlevsiz bekliyor. Bizler sanatçı olarak zaten oyun sahnelemek ve provalar arasında zamanınızın büyük bir bölümünü harcıyoruz bu konuları duyurmaktan öte elimizden gelen fazla bir şey yok. Sorunun çözümü için toplumsal tarih bilinci ve kent kültürü gelişimine ihtiyaç var. Aidiyetlerimizi oluşturan bu yapıların yok olması veya kötü dönüşümleri bizi şehirden ve dolayısı ile hayattan soğutuyor. Bu durum şehrin insanlarının da birbirlerine karşı sevgisiz ve saygısız davranışlarına neden oluyor, yaşam sıkıcı ve çekilmez bir hale gelmeye başlıyor. Çarpık kentleşmenin getirdiği trafik yoğunluğu gibi stres unsurlarını da gözardı etmemek gerekir. Sahne, provalar ve setlerde yaşadığınız yorgunluğu nasıl aşabiliyorsunuz? Dizilere ilk başladığımda süreleri 60 dakika iken şu anda 150 dakikaya varan sürelerde dizi çekimleri var. Bu alanda neredeyse Guinness Rekorlar Kitabı’na gireceğiz, her hafta neredeyse bir sinema filmi çekiliyor. Bu inanılmaz tempoya ekonomik mecburiyetler dolayısıyla katlanıp, yine bu zor koşullarda yapmak zorundayız. Tüm zorluklarına rağmen zaman zaman maddi getirisi dışında keyif alarak oynadığımız diziler oluyor. ‘Gülbeyaz’ bunlardan biri, iyiki ‘Sultan Makamı’, ‘Keşanlı Ali Destanı’nında rol almışım. Çok güzel insanlarla tanışmak dizilerin bir diğer avantajı ve olumlu bir tarafı var ki, farklı tiyatrolarda olduğumuz için hiçbir zaman karşılıklı olarak oynayamayacağımız oyuncularla bir araya gelebilme şansı. Ustalarla karşılıklı oynamaya örnek olarak Kâmuran Usluer veya Meral Çetinkaya buluşturmalarını sayabilirim. Ustalardan hem oyunculuğa dair hem de sanatçı adabı ve sanat kültürüne ilişkin çok şeyler öğrenme fırsatı yakalayabiliyoruz. Farklı yönetmenlerle, farklı bakış açıları yakalayıp özgün karakterler yaratıyoruz. Dezavantajı ise çekimlerin çok hızlı olması, oyun gücünü olumsuz etkiliyor. Birkaç kez tekrar imkansızlaştı, tekrarlayarak aksayan yönleri düzeltmek, geliştirmek için fırsatı olmuyor. Bir dönem dizisinde oynamayı ise çok isterdim. Ülkemizi tiyatro alanında yurtdışında temsil çabamızı duyurmamıza destek veren Çekmeköy Magazin Dergisine ve sanat, kültür çabalarına ilgi gösteren değerli okuyucularına en içten sevgilerimle teşekkür ederim. Ağustos 2015 - 109. Sayı

27


Güzellik - Bakım

Saç Bakımı Hint yağının cilde ve saça faydaları 1 Mu cizevi yağlar arasında

yer alan Hint yağının cilde birçok faydası var. Hint yağ ı antiseptik özelliği sayesinde derialtındak i iltihabın azalmasına yardımcı oluyor ve yaraların iyileşme sürecini hızlandırıyor. Sertleşmiş yaraları iyileştirmek için de doğ al bir çözüm yolu. Derin yara dokusunu ona rıp, bölgenin gözle görülür şekilde düzelmesin i sağlıyor. Yumuşak bir cilde sahip olmak isteyenler de Hint yağının mucizelerinden faydala nabilir.

Hint yağı sadece yaralar için değ il, dudaklar için de muhteşem bir bakım ürü nü. Nemsiz kalan dudakları koruyor, çatlakl arı gideriyor ve dudakların pürüzsüzleşmesine yardımcı oluyor.

3

28

Saçınızı yumuşatmak için bal

kuru olmasından Saçlarınızın çok sert ve ulayabileceğiniz bal şikayetçiyseniz evde uyg ek kaşığı balı biraz maskesi tam size göre. 1 yem kaşığı zeytinyağıyla kıvam vermek için 2 yemek a ve saç derinize karıştırdıktan sonra saçınız kika beklettikten sürün. Yaklaşık 30 da saçlarınızı yıkayın. sonra hafif bir şampuanla a çok kırılıyorsa bu Saçlarınız çok kuruysa vey yapabilirsiniz. Balla uygulamayı haftada 2 kez maskesi de süt, bal yapabileceğiniz bir diğer saç balı yarım bardak maskesidir. 1 yemek kaşığı rın. Karışımı saçınıza süte ekleyin ve iyice karıştı k sürdükten sonra ve saç derinize masaj yapara nla temizleyin. 15 dakika bekletin ve şampua

Ağustos 2015 - 109. Sayı

2

4

Saçınızı çok sık yıkamasayıçn derisini kurutur ve

ak saçı ve r ve kırıklar Çok sık yıkam cansız görünü ar çl sa ak ar ol ı ız yeterli. buna bağl 2 kez yıkaman 1a ad ft ha zı kuru artar. Saçını ma arasında sa her iki yıka or ıy an ğl ya Çok nabilirsiniz. şampuan kulla

Saçınızı güneşten koruyun

eşin zararlı UV ışınlarına Saçımız da cildimiz gibi gün tellerini ve saç derisini karşı korumasızdır. Güneş saç ve kurumasına, rengini kurutarak saçı cansızlaştırır neşin bu olumsuz etkilerini kaybetmesine neden olur. Gü a faktörlü saç kremi önlemek için yüksek korum kullanın veya şapka takın. sa şu bakım maskesini Saçınız güneşten yıprandıy kaşığı balı 1-2 yemek uygulayabilirsiniz. 2 yemek nın akıyla iyice karıştırıp kaşığı zeytinyağı ve 1 yumurta letip hafif bir şampuanla saçınıza sürün. 20 dakika bek yıkayın ve iyice durulayın.



Güzellik - Bakım

5

Güzellik - Bakım

Badem yağıyla saçınızı nemlendirin Uçların sık sık kırılması ve bu kırıkları aldırmak saçın istediğiniz sürede uzamasının önündeki en büyük engellerden biri. Bundan korunmak için badem yağı veya zeytinyağıyla bakım yapabilirsiniz. Saçınızın uzunluğuna göre belirleyeceğiniz miktarda badem yağını ocakta ılıyıncaya kadar ısıtın (40 saniye kadar yeterli olacaktır). Çok kısık ateş kullanın ki hem yağ çok ısınmasın hem de yanmasın. Daha sonra ılık yağı saç derisine masaj yaparak sürün ve kalanı kökten uçlara kadar yedirin. Yağı 30 dakika beklettikten sonra şampuanlayabilirsiniz. Sıcak yağ bakımı yapmak için yeterince vaktiniz yoksa eve geldiğinizde sadece saç uçlarına bir miktar badem yağı veya zeytinyağı sürebilirsiniz.

6 SaÇç okdesıriscak suyla yıkanmayın

inde üretilen yağın fazlası belki kötü anca k saç derimizin ve saç tellerinin bu ya ğa ihtiyacı var. Eğ er bu yağı tamamen ortadan kaldırı rsanız çok çabuk kı rılan, kuru ve do nuk görünen saçların ız olur. Çok sıcak suyla yıkanırsanız sa ç derisinde bu lu na n bu yağ tamamen ortadan kalkar . Belki 15 günde birçok sıcak suyla yı ka nmanın bir zararı olmaz ancak haftada 2-3 kez saçlarınızı sıcak suyla şampuan lıy orsanız bir süre sonra saçlarınız kuru ya caktır. Soğuk suyun sıcak suya gö re bir diğer avantajı da saç derisin de ki kan dolaşımını arttıra rak canlılık verm esidir. Saç derisindeki kan miktarı artt ık ça saç kökünde buluna n hücrelere gide n ok sijen miktarı da arta r. Ne kadar çok ok sijen o kadar iyi.

30

Ağustos 2015 - 109. Sayı

7

Saçınızı doğal kurutun

Saç kurutma makinesi, saç maşası gibi aletler sık kullanıldıklarında saçı kurutur, koparak dökülmeleri artırır ve uçların daha sık kırılmasına neden olur. Yıkandıktan sonra evde oturacaksanız saçlarınızı hırpalamadan fazla çok havluyla olabildiğince kurutun ve doğal kurumaya bırakın. Saçınızı ıslakken kesinlikle fırçalamayın. Saç kurutma makinesi kullanacaksanız en azından en soğuk ayarında kullanmaya çalışın. Bunlara ek olarak kırıkları 5-6 haftada bir kesin.


Kış Okulu Kayıtlarımız Başlamıştır

4-12 YAŞ CUMARTESİ/PAZAR 1.DÖNEM: 19 EYLÜL 2015/ 6 ARALIK 2015 2.DÖNEM: 12 ARALIK 2015/ 6 MART 2016 3.DÖNEM: 12 MART 2016/ 29 MAYIS 2016

TENİS ANTRENÖRÜ: SİPAHİ NALBANT 0533 727 09 27

0216 642 27 32

Kışın Kapalı Kortumuz Bulunmaktadır. www.sntenis.com


Yeme - İçme

Adana Lezzetleri, Taşköprü Adana Kebapçısı’nda!

Taşköprü Adana Kebapçısı menüsünü sadece kebaba endekslememiş. Sağlığına ve damağına düşkün misafirlerine akşam saatlerinde ızgara çeşitleri sunarken, sabahları yöresel kahvaltısıyla adeta ziyafet şöleni yaşatıyor. Sıcacık köy ekmeğiyle başlayan kahvaltı servisinde Afyon’dan kaymak, Van’dan peynir, Kayseri’den getirilen sucuklar peşi sıra servis ediliyor.

TAŞKÖPRÜ ADANA

Taşköprü Adana Kebapçısı, muhteşem kebapları yanında formunu korumak isteyen misafirlerine birbirinden lezzetli ızgara çeşitleriyle hizmet veriyor.

Adana’ya Has Misafirperverlik Adana’nın birbirinden lezzetli kebap ve et çeşitlerini sunan Taşköprü Adana Kebapçısı lezzetseverler için Küçük Çamlıca’da hizmet veriyor. Zengin et menüsünden pide çeşitlerine, kebaptan tatlı çeşitlerine kadar oldukça geniş bir menüyle hizmet veren mekan, yemek zevkini evinde yaşamak isteyenlere de paket servisiyle kolaylık sağlıyor. Hem açık hem de kapalı alana sahip olan Taşköprü, toplam 400 misafiri aynı anda ağırlayabiliyor. Çalışanıyla, işletmecisiyle ve mutfak şefiyle Adana’ya has bir misafirperverlik ve ilgi var mekanda... 32

Ağustos 2015 - 109. Sayı

Taşköprü Adana Kebapçısı İşletmeci Ustabaşı Abdülhalim YENİAY


Yeme - İçme

Herşey kaynağından...

Taşköprü Adana Kebapçısı menüsünü sadece kebaba endekslememiş. Sağlığına ve damağına düşkün misafirlerine akşam saatlerinde ızgara çeşitleri sunarken, sabahları yöresel kahvaltısıyla adeta ziyafet şöleni yaşatıyor. Sıcacık köy ekmeğiyle başlayan kahvaltı servisinde Afyon’dan kaymak, Van’dan peynir, Kayseri’den getirilen sucuklar peşi sıra servis ediliyor.

4 Mevsim ayrı bir zevk... Taşköprü, yalnızca sağlıklı lezzetler sunmakla kalmıyor, toplantı ve organizasyonlarınız içinde hizmet veriyor. Ferah bahçesi yaz mevsiminde

yemeğinize

ayrı

bir

hava

katarken, kapalı alanı ise kışın içinizi ısıtacak bir alternatif olarak karşınıza çıkıyor. Burada günün yorgunluğunu atarken, güzel bir akşam yemeği yiyebilir ve arkadaşlarınızla hoş ve rahat vakit geçirebilirsiniz. Keyifli atmosferinin yanında metropol yaşantısının önemli sorunlarından otopark sıkıntısı ise hiç dert değil. Mekana ait otopark ve vale hizmeti de hizmetler arasında ücretsiz olarak sizleri karşılıyor.

Ayrıntılı Bilgi ve Rezervasyon

Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay Caddesi No: 70 Altunizade / Küçük Çamlıca www.taskopruadana.com

0216 327 78 88 Ağustos 2015 - 109. Sayı

33


Çekmeköy’e Dair

ÜSKÜDAR - ÇEKMEKÖY METRO AÇILIŞ TARİHİ AÇIKLANDI

Çekmeköy - Üsküdar 24 Dakika Çekmeköy - Yenikapı 36 Dakika Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, ÜsküdarÇekmeköy metro hattının 2016 yılı nisan-mayıs aylarında hizmete gireceğini açıkladı. Başkan Poyraz, “Metro hattının ilk etabının altyapı işlemleri tamamlanmak üzere...” dedi. Ahmet Poyraz, Üsküdar-Çekmeköy metro hattının ilk etabının altyapı işlemlerinin tamamlanmak üzere olduğunu ifade ederek “2016 yılı nisan-mayıs aylarında fiili olarak vatandaşlarımızın hizmetine sunmayı hedefliyoruz” dedi. AA muhabirine 3. köprü, Üsküdar-Çekmeköy metro projesi, kentsel dönüşüm ve ilçede yapılmakta olan yatırımlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Poyraz, Üsküdar’dan başlayıp ilk etapta Çekmeköy ve sonrasında Sancaktepe’den geçerek Sabiha Gökçen Havaalanı’na kadar gidecek metro hattında ilk etap için sona gelindiğini belirtti. 34

Ağustos 2015 - 109. Sayı

Üsküdar-Çekmeköy ilk etabının altyapı işlemlerinin tamamlanmak üzere olduğunu ve 2016 yılının nisan-mayıs aylarında fiili olarak vatandaşların hizmetine sunulacağını ifade eden Poyraz, “Bu metro hattı sayesinde Üsküdar, Çekmeköy ve hatta Şile’de oturan vatandaşlar bile belirli bir yere kadar araçlarıyla gelecek daha sonra araçlarını otoparka bırakıp metroyla yoluna devam edecekler. Çekmeköy’den metroya binecek vatandaşımız yer üstüne çıkmadan Yeşilköy’e kadar gidebilecek” dedi. Poyraz, Çekmeköy’den kendi aracı ile Boğaziçi ya da Fatih Sultan Mehmet Köprü yoluna bağlanmak isteyenlerin Tepeüstü ve Şile Yolu güzergahındaki trafiğe girmeden ilçe içerisinden geçen 3. Köprü bağlantı yollarıyla rahatlıkla ulaşabileceğine dikkati çekti.


Çekmeköy’e Dair

ÇEKMEKÖY - ATATÜRK HAVALİMANI 1 SAATE DÜŞÜYOR 3. Köprü Can Simidi Olarak İmdadımıza Yetişecek! “Projeye katkı sunmak dahlimiz oldu. Şu anda Çekmeköy’ün kendi içinde orman alanından geçen bölgenin tamamı neredeyse tünelle geçildi. İlk yapılan çalışmada bu alan tamamen viyadükle geçilecekti ama bizlerle istişare sonucu tünelle geçiş yapıldı. Şile Yolu bağlantı harici bağlantı yolları projeleri tamamlandı. En kısa zamanda 3. köprüden de Anadolu yakası olarak faydalanmaya başlayacağız ve 3. köprü can simidi olarak imdadımıza yetişecek. Muazzam bir proje yapılırken ormandan geçilen alanlarda bazı ağaçlar kaldırıldı ancak Çekmeköy’de bunu minimize ettik. Her gittiğimiz yerde halkımız ‘Bu proje ne zaman bitecek?’ diye soruyor. Büyük bir özlemle bekliyorlar. Biz de bu projenin 2016 yılında bitirilip halkımızın hizmetine sunulacağını ifade ediyoruz. Bu projeler yapılırken, yeşil alanların korunması konusunda ekstra

çaba sarf ediyoruz. Hiçbir surette yeşil alanların 1 santimetrekaresini bile heba etmiyoruz.” Poyraz, açıklamasına şöyle devam etti; “Tıpkı Üsküdar Çamlıca Tepesi gibi ilçemizde de ‘Çekmeköy Seyir Tepesi’ ve ‘Çekmekule’ projelerimiz var. Bu proje ile halkımız bir yandan yeşille buluşacak bir yandan da Çekmeköy ve çevre manzarası rahatça izlenebilecek. Bir başka vizyon projemiz; ‘Çekmeköy Gölet Projesi’. Alemdağ Göleti’nin çevresinde 4 bin metrekarelik düzenlenerek, gölet, yüzme ve su sporları faaliyetlerine uygun hale getirilecek. Sadece Çekmeköylüler’in değil yeşile ve doğaya hasret tüm İstanbullular’ın hizmetine sunulacak. ‘Taşdelen Meydan Projesi’ diğer bir vizyon projesi. Bu proje ile Şile Yolu trafiği yerin altına alınacak. Yerin üstünde kalan 65 bin metrekarelik bölgede, metro durağına yaya ulaşımının sağlanacağı, butik alışveriş alanlarının, kafelerin bulunacağı bir meydan yapılacak.”

“Tıpkı Üsküdar Çamlıca Tepesi gibi ilçemizde de Çekmeköy Seyir Tepesi ve Çekmekule projelerimiz var.”

Ağustos 2015 - 109. Sayı

35


Röportaj

LEVENT ÖZDİLEK Oyun gücünün yanı sıra sesinin karakteristik tınısı ile canlandırdıklarının ruhlarına derinlik katan, duygularımızı tetikleyen değerli oyuncu, tiyatro adamı Levent Özdilek. Bizleri konuk ettiği sohbetinde küçük yaşlarını yaşadığı Adana’da Yılmaz Güney’in sinema setlerinde edindiği oyunculuk ve yaşam felsefesini, güncel toplumsal sorunlara çözüm önerileriyle paylaştı.

36

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Röportaj Geçtiğimiz günlerde BO Sahne de izlediğimiz performansınızı öncelikle oyun mu yoksa gösteri mi olarak isimlendirmeliyiz ? Aret Vartanyan ile birlikte sahne aldığımız ‘Acı Tatlı’ isimli performansı bir gösteri olarak adlandırmalıyız. Çünkü ortada yazılmış bir text yok, o yüzden bir oyun değil. Hayattaki birikimlerimizi Aret’in kitaplarından alıntıları, onun hayat felsefesini, seyirci ile gelişen interaktif bir ortamda sahneliyoruz. Her yeni gösteri bir önceki ile aynı olmuyor, farklılıklarla gelişiyor. Konu olarak başlangıçtan itibaren birbiriyle ilgili farklı temaları işliyoruz. Önce aşkı sonra kadını şimdi de ayrılığı sahneliyoruz. Gösteri esnasında konuyla ilgili şiirler okuyorum. Şubat ayında önce aşkla başladık bir ay kadar sürdü 14 Şubat’a denk gelmişti, sonra kadın temasını işledik 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne senkronize oldu. Ayrıca o günlerde kadınlara yönelik çok tatsız olaylar yaşanmıştı. Nisanda da ayrılığı işlemeye başladık. Yeni temalar oluşturarak devam edeceğiz, mesela ölüm ve aldatma olacak. Her temayı yaklaşık 1 ay kadar oynuyoruz, sonra bir yenisine geçiyoruz.

Belli aralıklarla tema değişikliği olması ve kendi içerisinde de, her gösterinin bir öncekinden farklığı sizin performansınıza artılar katıyor sanırız. Elbette, gösteride değişmeyen şeyler aynı temayı işlerken sunduğumuz benim okuduğum şiirler, Aret’in kitap alıntıları ve dansçımızın dans gösterisi oluyor. Gösterinizi adı ‘Acı Tatlı’ özellikle ayrılık temasını işlerken benim hissettiğim duygu acı, peki bunun tatlı tarafı neresi ? Bir ayrılık yaşanabilmesi için öncelikle bir beraberliğin olması lazım, buradaki tatlılık beraberliğin başlangıcını işaret ediyor. Başlangıçlar tatlıdır hep. Hayatın akışına baktığımızda her ayrılıktan sonra yeni bir tatlı başlangıç ihtimali var, her ayrılık yeni başlangıçlar doğurur. Bu dönüşüm acıdan tatlıya, tatlıdan acıya şeklinde sürer gider. Bizim işlediğimiz tema sadece kadın erkek ayrılığını değil, ayrılıkların en acısı olan ölümü de içeriyor. Biz temalarımızı işlerken herhangi bir cinsiyet ayrımcılığı da yapmıyoruz. Sadece aşk ayrılığını kastetmiyoruz, izlediğiniz gösteride. Texte bağlı olmadan interaktif bölümün doğaçlama geliştiği bu gösteriyi sahneye koymak kimin fikriydi?

Aret’le 3-4 yıldır tanışıyoruz, zaman zaman bir araya geliyorduk, o sıralar tematik bir kanal da konuk alarak yaptığı sohbet programının ilk bölümüne davet etmişti beni. Katıldığım program büyük ilgi gördü, izleyiciden tekrar yayınlanması için yoğun istek aldı. Aret’le benim enerjimiz birbirini çok tutmuştu. Böyle bir beraberlikten ortaya iyi bir performans çıkacağını tespit etmiş olduk. Bir konuda konuşmaya başladığımızda akıp gittiğini gördük, birbirimizi çok iyi tamamlıyorduk. Programı birlikte yapmamız önerisi geldi, ancak bu süreçte Aret’in yoğunluğundan dolayı programa devam edememesi, bu yeni başlangıcın startını vermiş oldu. Her ikimizin de ayrı bir izleyici kitlesi var.

Kurucusu olduğunuz BO Sahne de yöneticiliğin yanı sıra oyuncu olarak da sahne almak sizi zorladı mı? BO Sahne kurulalı 2 sene oldu. Seyircinin beni de sahnede görme isteği hep vardı, ancak BO Sahne’nin idari ve teknik işlerini yönetmenin yarattığı yoğunluk beni engelliyordu. Aret’le bir karşılaşmamızda birlikte birşeyler yapalım mı üzerine konuşurken proje kendiliğinden ortaya çıktı. Gösterinin bir özgürlük platformu olan BO Sahne de sunulması bana da cazip geldi. Sıcak ve samimi geldi. Aret ise bir tiyatro sahnesinde bugüne kadar hiç gösteri yapmamıştı, bu tarafı da ona çekici geldi. Karar verdikten sonra Ocak ayı içerisinde internette gösteriye ilişkin duyuru yaptığımızda, binlerce tık aldığımızı gördük. Ayrıca organizatörlerin henüz hiç oynanmamış bir oyun için 30 oyuna peşin alım teklifleri geldi. Provası yapılmamış özgür bir gösteri ve sahnede tam olarak ortaya ne çıkacağı belli olmadığı halde gelen bu talepler bizi yüreklendirdi. Böylece başladık, çok da iyi gidiyor. Yurt içinde çeşitli yerlerde ve Kıbrıs’ta sahne aldık. Ağustos 2015 - 109. Sayı

37


Röportaj Tiyatrolarda sezon sonuna yaklaşıyoruz, yeni sezonda gösteri devam edecek mi? Biz ara vermeyi düşünmüyoruz, bu yaz yurtiçi ve yurtdışından gelen istekler doğrultusunda gösteriyi sahnelemeye devam edeceğiz. Özellikle yazlık bölgelerden gelen talepleri, kendi alanında popüler olan insanları da konuk alarak, sunmayı planlıyoruz. İstanbul içinde de farklı semtlerdeki sahnelere oyunumuzu götüreceğiz. Açıkhava mekanlarını tercih ettiğimiz gösterimize her seferinde yazarlar, kendi alanında ünlü sanatçılar ya da popüler gazetecilerden gösteriye konuk alacağız. İlk denemelerini başarılı biçimde gerçekleştirdik, önceki iki gösterimize seyirci olarak katılan Hümeyra ve Işın Karaca performans içinde şarkılarını söylediler, konu ile ilgili görüşlerini ifade ettiler. Yine bir başka gösterimizde de Menderes Samancılar konuğumuz oldu. İnteraktif bir gösteri yapmanın çeşitli riskleri oluyordur sanırım, bunlar içersinde özellikle hatırladığınız bir tanesini bizimle paylaşır mısınız? Böylesine önemli duyguların işlenmesi sırasında katılımcı seyirciler duygusal bir hezeyan içinde olabiliyorlar. Bizim de izlediğiniz gösteride tanık olduğumuz çok duygusal anlar yaşandı. Ayrılık temalı gösteriyi izledikten sonra seyircilerden, ayrılırken karşı tarafa söylemek isteyipte söyleyemediklerini bir kağıda yazmalarını istiyoruz, finalde de topladığımız bu kâğıtları okumadan bir kova içersinde yakıyoruz. Ayrılığın travmasını yaşamış kişiler üzerinde duygusal bir boşalma sağlıyor, içlerinde ukde kalmış bir veda notu yazmış oluyorlar. Okunmadan yakılan bu notlar yarım kalmış vedanın tamamlanmasını sağlıyor. Beşiktaş’ta sahnelediğimiz gösteride seyircilerden bir hanım ‘Yakamazsınız! siz benim duygularımı paylaştığım bu yazıyı yakamazsınız’ dedi. ‘Zaten yazılmışların yakılmasından çok şeyler çekti bu toplum, yakmak kötü bir eylemdir, tarihte de bir çok olumsuz örneği vardır’ dedi. Pardon dedim, biz burada kitap yakmıyoruz böylesi bir eylem bizim hayat duruşumuza aykırı, biz burada sanatla bir terapi yapıyoruz. Bu olayda da gördüğümüz gibi bazen konunun esas felsefesi ile ilgisi olmayan farklı yorumlar ortaya çıkabiliyor ama biz bunları seyirciye olan saygımızla, samimi duruşumuzla gerçek niyetimizi ifade ederek tatlıya bağlıyoruz. Ayrıca buradaki teklifimiz kişinin özgür iradesine bağlı isteyen yazar, istemeyen yazmaz.

İnteraktif katılımda daha ziyade insanların kapıldıkları bir duygu seli içerisindeki hallerinin dışa vurumunu duymayı beklerken, ortaya çıkan tamamen farklı bir tepki şaşırttı beni. Gösteride temanın işlenmesi kadar ona ruh katan fon müziği üzerine sizin okuduğunuz şiirler duygusal bir derinlik ve zenginlik yaratıyor. Tabi burada sizin sesinizin karakteristiği de çok önemli, buradan yola çıkarak şunu sormak istiyorum. Sesinizin bu özelliğinin ne zaman farkına vardınız ? Rahmetli babam Çukurova Radyosu solistlerindendi, genetik olarak taşınmış bir ses mirasım var. Bunu aldığım oyunculuk eğitimi ile geliştirerek daha da pekiştirmiş oldum. Sesi nasıl kullanmam ya da kullanmamam gerektiğini ve tüm oyunculuk eğitimimi Ankara Devlet Konservatuarı’nda aldım. Hocalarım ve sektör daha okul yıllarında sesimin farkına vardılar. Birçok dublaj, sunuculuk ve oyunculuk teklifi geldi. Sadece sesime hayranlık duyanlar olması bile beni çok mutlu ediyor. Kalabalık bir ortamda bile birçok ses arasından fark edilen ses karakteristiğiniz oyun gücünüzü zirveye taşıyor. Seslendirmelerde neredeyse konuşmadığım dünya ünlüsü aktör kalmadı diyebilirim. İzleyicilerle güzel bir iletişim kurmamı sağlıyor bu özelliğim, hatta sahne dışında da. Bir taksiye bindiğimde o an sürücü yüzüme dikkat etmemiş olsa da gideceğim yeri söylerken, sesimden beni tanıyıp hayranlığını ifade edebiliyor. Bunlar hep sanatçıyı mutlu eden unsurlar, sesimi tanıyıp, ismimi hatırlayamasalar da bana kendimi değerli

hissettiriyorlar.

38

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Röportaj

Sesiniz duyguları hissettirmede ve tetiklemekte önemli bir enstrümanınız. Sohbetimiz esnasında hemen arkamızda yer alan Yılmaz Güney fotoğrafı dikkatimizi çekiyor, onun sizin hayatınızdaki öneminden biraz bahseder misiniz? Ben de onun gibi Adanalı’yım babamın yakın arkadaşıydı, Çocukluk ve gençlik arkadaşı. O dönemde Adana’da çektiği bütün filmlerin setlerinde yanındaydım. Henüz o yıllarda çocuğu yoktu. Beni oğlu gibi severdi. O yıllarda Nebahat Çehre ile evliydiler ve tutkulu bir aşk yaşıyorlardı. Nebahat, Adana’ya geldiğinde bizim evde kalırdı, otelde kalmasını istemezdi Yılmaz abim. Bir gün bana ‘Bir film çekeceğim sen de bu filmde benim oğlumu oynayacaksın’ dedi. Ben 11 yaşında falanım sene 1967, yılmaz abi ben ne anlarım oyunculuktan dedim. ‘Sen bunu rahatlıkla oynarsın’ dedi. Nasıl olacak dediğimde ‘Zaten vücut dilin ve davranışların bana benziyor’ dedi. Şimdi düşünüyorum, bulûğ çağlarında hepimizin idolü, rol modeli kabul ettiğimiz bir sanatçı vardır ve gerçekten ona benzeme çabası içerisinde oluruz. Bende ki durum böyle gelişmiş. Tabi Yılmaz Güney aynı zamanda ciddi bir gözlemci olduğu için bendeki potansiyelin farkına varmış. Onun gibi bakıyor, yürüyormuşum, jest ve mimiklerin onu çağrıştırıyormuş. 4-5 yıl boyunca setlerde ona olan hayranlık dolu takibimin neticesi. ‘Benim Adım Kerim’ isimli bu filmde rol aldıktan sonra, bana 3 tane daha film teklifi gelmişti o yıllarda. Birazda hareketli bir çocuktum çekimlerden 2 gün önce bir şekilde kafamı yarmıştım, başımda beş dikişle oynadım. Filme ait fotoğraflar ve video Youtube da yer alıyor. O filmden sonra çocuk oyuncu olarak devam etmedim, iyi ki de öyle olmuş, çünkü çocuk oyuncuların sonu hüsrandır. Büyüdüklerinde mutlu olmamıştır hiç biri. Ortaokulu bitirdiğim dönemde Yılmaz Güney bana dedi ki ‘Baban da çok iyi bilir, biz sanatçı olmak için çok çileler çektik. Başlangıcın için eğitimini alarak altyapını oluştur’. Beni elimden tutup Ankara’ya getirdi. Orada ‘Halk oyuncuları sahnesi’ vardı. Rahmetli Tuncel Kurtiz gibi çok önemli oyuncuların yer aldığı ve çok genç oldukları devrimci tiyatrolardan biriydi. Beni oraya götürdü, orada sınav için hazırladılar. Konservatuar sınavına girdim ve kazandım. Oyunculuğun eğitimini alabileceğim ve pratiğini yapabileceğim ortama beni kanalize etmiş oldu. Bu sürecin sonunda birlikte film yapacağız sözünü verdi, ancak maalesef Yumurtalık olayı yaşandı ve hapse girdi. Neticede birlikte bir daha film yapmak kısmet olmadı. Ben kırk üç senedir bu işi yapıyorsam ve bir duruşum varsa tamamen Yılmaz abiye borçluyum, yolumu açan Yılmaz Güney’dir. Onun bendeki yeri başkadır.

Eğitiminiz sırasında ve sonrasında devam eden diyaloğunuz da size önerdiği, gerçekleştiremediğiniz ama yapmayı hep istediğiniz bir proje oldu mu ? Somut bir proje üzerinde konuşmadık ama onun sinemaya, oyunculuğa nasıl baktığını; O dönem Amerikan Sineması’nın kopyası Türk Sineması’na karşı geliştirdiği kendine has, özgün tarzıyla yaptığı işler Türk Sineması’nın yolunu aydınlatmıştır. Onun bu tarzını kendime yol seçtim, bana da setlerdeki diğer oyuncu arkadaşlara da önerisi, ‘Daima gerçek olun, gerçekçi olun ve doğal olun.’ felsefesi oldu. Oyunculuğumuzu ortaya koyarken bir ayna gibi dahi olmamalıyız, çünkü insan aynada bile bir poz verir. O da gerçekliği zedeler, oyunculuk eğitiminde ayna çalışması yaptırırlar ki bu da yanlıştır, ayna çerçeveye alır insanı.

Babanızın bir sanatçı olmasına rağmen yine de, siz sanatçı olmaya karar verdiğinizde aldığınız olumlu ve olumsuz tepkiler nasıldı? Annem, babam ve yakın çevrem destek oldu tabi, bununla birlikte daha büyük yaş kuşağındaki büyüklerimiz biraz daha mesafeli davrandılar. Ancak yaptığım işler ortaya çıktıkça, başarılarımı gördükçe onlarda onay verdiler. TRT’nin tek kanal olduğu dönemde dramalarda, dizilerde önemli rollerde yer alınca sanatçılığa mesafeli olanlar da benimle gurur duymaya başladılar.

Okul sonrası profesyonel yaşamımız nasıl gelişti? Okula paralel olarak yaptığım işlerle başladım, televizyon profesyonel oyunculuk yaşamımın başlangıcı oldu diyebilirim. Diziler, filmler ve tiyatro ile devam edip bugüne geldik. 1977 yılında okuldan mezun olduktan sonra bir dönem Devlet Tiyatrosu’na girdim, siyasi ve sosyal anlamdaki problemler nedeniyle biraz da benim sivri bir tip olmam dolayısıyla istifa ettim. Sonrasında ise özel tiyatrolarda çalıştım, ‘Ankara Sanat’ gibi, Yücel Erten ve birkaç oyuncu arkadaş ile birlikte. Bir süre sonra Devlet Tiyatrosu’na tekrar geri döndüm, ancak yine benzer sebeplerden 2 yıl önce tekrar istifa ettim. Hemen ardından da kendi tiyatromuzu ve kültür sanat merkezimizi kurduk. Ağustos 2015 - 109. Sayı

39


Röportaj Şu an faaliyet gösterdiğiniz BO Sahne nasıl gelişti? 2 yıl önce Biz Oyuncular adı ile kurduğumuz tiyatro’ya ismi kısaltarak BO Sahne ismini verdim. Daha özgür oyunlar oynayabileceğimiz, oyunculuğumuzu da özgürce ortaya koyabileceğimiz ortamı yaratmış olduk. Kendi tiyatromuz daha etkili projeler yapabilmemize olanak sağlıyor. Kamu kuruluşu niteliğindeki sanat kurumları gördüğümüz kadarıyla her dönemde kendine bir otosansür getiriyor. Özellikle son dönemde oluşturulan TÜSAK tamamen bir ucube ve karabasan olarak kültür sanat kurumlarının üzerine çökmüştür. Bu kurumun kurulları, her türlü kültür sanat faaliyetini kendi kurallarının onayına tabi tutarak, iktidarların güdümüne sokmuştur. Demokrasi, özgürlük ve çağdaşlık söylemlerinin ön plana çıkarıldığı dönemde sanata pranga vuran bir anlayış yaratmıştır. Sanatın özünde özgürlük yoksa zaten o sanat olmaz, sanat hiçbir zaman iktidar yanlısı değildir. Sanat her dönem muhalefettir, görevi yeni fikirler üretmektir. Tarih boyunca görülmüştür ki, iktidarlar hiçbir zaman sanattan hoşlanmamıştır. Yeniliklere ve yeni düşüncelere tartışma ortamı yaratan sanat, insanlara yeni edinimler kazandırıp bu kanal vasıtasıyla katılımcı demokrasi anlayışını benimsettiği için iktidarların sevmediği bir alan olmuştur. Sanat yaşamınız içerisinde Devlet Tiyatroları’na iki kere girip sonrasında istifa ederek ayrıldığınızı belirttiniz. Her iki istifanız da bu kurumların siyasal baskıyla sanatı amacından uzaklaştırmaya yönelik çabaları neticesi midir? Kesinlikle, ilk istifam 12 eylül dönemine rastlar, sonraki de daha yakın dönem. İlkinde duruşumuzdan ötürü cezalar almıştık, uzaklaştırılmıştık. Daha sonra Turgut Özakman, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olduğunda, normalleşme sürecine katkıda bulunmak için bizleri kuruma yeniden davet etti. Biz de katkıda bulunmak üzere geri döndük, ancak sonrasında yine benzer gelişmeler bizi kurumundan kopardı. Sanat alanında son dönemdeki olumsuz gelişmelerin sebebi olarak gösterdiğiniz TÜSAK ile ilgili olumsuzlukların giderilmesi, yeniden özgür ve özerk bir sanat anlayışının hakim olması yönünde nasıl bir politika geliştirilmelidir. Tamamen anti demokratik ve çağdışı olan sanatın özüne müdahaleyi amaçlayan; sadece kamu kurumları ile yapılan sanata değil özel tiyatrolara da karışan bu kurum ortadan kaldırılmalıdır. Sadece tiyatro değil, sanatın her alanına iktidarları memnun edecek yönlendirmeleri, yine iktidarın oluşturduğu kuruluşlar eliyle yapmaya çalışmak başlı başına bir ucubeliktir. Yani ressam önce boş tuvali götürecek, kafasındaki tasarımı anlatacak onay alabilirse ve iktidarı incitmiyorsa o zaman çalışmaya başlayacak. Zaten resme, heykele tüküren anlayıştan çözümü üretecek bir gelişme ne kadar beklenilebilir, o da ayrı bir soru. Medeni dünyada yer almak istiyorsak, demokrasinin ve özgürlüklerin olduğu bir dünyada böyle bir yasanın gündeme dahi getirilmemesi gerekirdi. Daha fazla özgürlük için açılım yapıyoruz deyip, bir taraftan göstermelik bir şeyler yaparken diğer taraftan arkadan dolaşıp doğru olan bir çok şeyi yıkıyorlar. Ön görünümde bir açılım yapılırken arka planda bir kapanmaya gidilmesini özgürlük ve demokrasi ile açıklayabilmek mümkün değil. Toplumun bir kesiminin tercihlerine özgürlükler getirirken diğer kesiminin tercihlerine prangalar vurmak anlaşılır gibi değil. Yaşadığımız toplumsal olumsuzluklar için bazı çözüm önerilerini sizden duymak isteriz. Her şeyden önce ayrımcılığa tabi tutulduklarını, mağduriyetlerini ifade ederek iktidara gelenlerin, kendilerinin ayrımcılığa başvurmaması en temel çözüm noktası olacaktır. İktidarlar demokrasi söylemine sadık kalmak istiyorlarsa her alanda demokrasi, herkese demokrasi anlayışını benimsemelidirler. Osmanlı’ dan bu yana gelen kültür mozaiğini ayrıştırmadan korumaya çalışmalıdırlar. Ortak yaşamda her bireye saygı esas alınmalıdır, sosyal politikalar iktidarın oy oranını temsil eden kitleye göre değil toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde üretilmelidir. Geri kalan yüzdeyi sınır dışı edemeyeceklerine göre, öncelik bu gergin ortamın yumuşatılması, sonrasında da toplumsal barış için herkesin birbirine saygı göstermesi şarttır. Yöneten her şeyi ben bilirim, tek başına ben yaparım anlayışından uzaklaşmalı; problem yaratan değil, çözüm üreten olmalıdır. Hiç kimsenin her şeyi tek başına bilmesi mümkün değildir. Doğru yönetilmek ancak kuvvetler ayrılığı ile paylaşarak mümkündür. Her şeyi bilen, tek Tanrı’dır. Her şeyi bildiğini iddia etmek, şirktir. Ben mükemmelim, ben hatasızım demek her şeyden önce Tanrı’ya saygısızlıktır. Yöneten gücünün doruğundayken bile hata yaptığında hatadan dönmeyi, özür dilemeyi bilen olduğunda, gerçek yöneten olur, gerçek iktidar olur. Benim hayat anlayışımdaki ölçü birbirine saygı ve paylaşımdır. Bo Sahne sanatçıları ile yaptığımız tüm röportajların planlanması ve gerçekleştirilmesi için gerekli zemini sunan Sayın Nilüfer Bıyıklı hanımefendiye en içten teşekkürlerimizle.

40

Ağustos 2015 - 109. Sayı


SILHOUTTE TAG HEUER PRADA RAY-BAN EMPORIO ARMANI GIORGIO ARMANI BVLGARI MIU MIU DOLCE GABBANA BURBERRY

RALPH LAUREN VERSACE GUCCI TOM FORD CHOPARD ERMENEGILDI ZEGNA ESCADA ROBERTO CAVALLI CARTIER CARRERA

MYKITA SUPER MONT BLANC OLIVER PEOPLES OAKLEY PORSCHE DESIGN DIESEL LEVI’S ASTON MARTIN OSSE

MUSTANG FERRE FERFARINI FLIRT ROMANSON ENOX GIO FERRARI RACHEL TUATARA VALERON HAWK

Bu Yazın En Güzel Gözlüğünü Seçmeye Hazır mısınız?

Çekmeköy

Sultanbeyli

Sultanbeyli

Hamidiye Mah. Şahinbey Cad. No:91/B Çekmeköy / İSTANBUL Tel : 0216 640 03 20

Mehmet Akif Ersoy Mah. Fatih Bulvarı No:147/2 Sultanbeyli / İSTANBUL Tel : 0216 498 98 90

Mehmet Akif Ersoy Mah. Fatih Bulvarı No:177 Sultanbeyli / İSTANBUL Tel : 0216 398 01 76


Çocuk

SİZİ düşündürüyor mu ? Anne–Baba–Çocuk ilişkisi temelde anne ve babanın tutumuna bağlıdır. Her anne–baba çocuğunu kendi doğruları çerçevesinde büyütmek ister ancak zaman zaman aile ortamında çocuklarla yaşanan sorunları gidermek güçleşebilir. Doğumundan önce nasıl bir çocuk istediğinizle ilgili beklentileriniz, toplumun kültürel değerleri, aile büyükleriyle çatışmalar.... gibi faktörlerin etkileri haricinde aşağıda belirtilen anne– babaların çocukların psiko-sosyal gelişimini etkileyen en yaygın tutum ve davranış biçimlerinden hangilerini yakın buluyorsunuz..?

AŞIRI KORUMA Ebeveynlerin çocuklara gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucunda çocuk diğer kişilere bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Bu bağımlılık, çocuğun yaşamı boyunca sürebilir ve yetişkinliğinde aynı koruma duygusunu eşinden bekleyebilir.

Hoşgörü SahİBİ OLMA Ebeveynlerin, çocuklarına bazı kısıtlamalar dışında arzu ve isteklerini diledikleri gibi gerçekleştirmelerine izin vermeleri anlamına gelir. Böyle durumlarda çocuk, evine yönelik bir birey olur. Eğer anne ve babasının hoşgörüsü normal bir düzeyde ise kendisine güvenen, yaratıcı ve toplumsal bir birey olmasına yardımcı olur.

Aşırı Hoşgörü ve Düşkünlük Çocuğu her şeyden önce bencil yapar. O, daima diğerlerinin ilgisini çekmek ve kendisine hizmet edilmesini ister. Böyle çocuklar ev içinde ve dışında çok zayıf bir sosyal uyum gösterirler.

REDDETME Reddetme, bir anlamda, çocuğun bedensel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamayı aksatarak, ona olumsuz tepkiler içerikli duygular beslemek şeklinde olabilir. Bu ortamdaki çocuk yardım duygusundan uzak, sinirli, duygusal kırıklıkları olan, diğerlerini, özellikle kendinden küçük ve zayıflara karşı kırıcı duygulara sahip bir birey olabilir.

KABUL ETME Anne babanın kabulü, çocuğu sevgi ve sevecenlikle ele alması biçiminde davranışa yansır. Kabul eden anne baba, çocuğun ilgilerini göz önünde tutarak onun yeteneklerini geliştirecek ortam hazırlar. Kabul edilen çocuk genellikle sosyalleşmiş, iş birliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir. 42

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Çocuk

Baskı Altında Bulundurma

Anne babadan birisi ya da her ikisinin baskısı altında kalan çocuk, nazik, dürüst ve dikkatli davranmasına karşılık çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalabilen, aşırı hassas bir kişilik yapısına sahip olabilir. Suçlayan, cezalandıran ve sürekli karışan anne babaların çocuklarının kolayca ağlayan çocuklar olduğu görülür. Baskı altında büyüyen çocuklarda genellikle isyankar tavır alışlarla birlikte aşağılık duygusu gelişebilir.

TÜM GÜZELLİKLER ÇOCUKLARIMIZ İÇİN

Çocuk Ayırma Bütün çocuklarını eşit düzeyde sevdiklerini söylemelerine karşın kimi anne babanın, bazı çocuklarını daha çok sevdikleri gözlenmektedir. Böyle durumlarda anne babalar, sevdikleri çocukları diğerlerinden ayırarak onları kayırırlar. Aşırı sevgi gören bu çocuklar, daha çok anne ve babaları ile oyun oynamayı tercih ederken yaşıtları ile ilişkilerinde saldırgan ve baskıcı bir tavır içindedirler.

Çocuklara Boyun Eğme

Çocuklarına boyun eğen anne ve babalar, evde onların egemenliğini kabullenen kişilerdir. Bu tür ailelerde çocuklar, anne ve babalarına hükmeder ve onlara çok az saygı gösterirler. Bu çocuklar yalnız anne ve babaları ile yetinmeyip, zamanla ev dışındaki kimselere de egemen olmanın yollarını arayan bireyler haline dönüşürler. Çocuklarımızın bize, bizim de onlara ihtiyacımız vardır. Anne-Baba-Çocuk ilişkisi birbirine bağımlılığı değil bağlılığı ifade eden kişisel özgürlüklere saygılı bir beraberlik olmalıdır.

Dr. Nesli Güven Dünya Koleji

Çocuklarımıza kazandırmamız gereken iki önemli şey vardır; Biri sağlam kökler, diğeri bir çift kanat

-Hodding Carter-

Tüm Güzellikler Çocuklarımız İçin Ağustos 2015 - 109. Sayı

43


Renkli Kra ft Çantalar

1 Koli 24 x26cm Pe çete Sadece 2 5

Köpük Kapla r

Temizlik Ürünleri

Alüminyu

m Kaplar

Kir ve Cila Sökücü Otomatlar İçin Temizleme Maddesi Konsantre Genel Temizlik Deterjanı Ahşap Yüzey Temizleyici Oksijen Ağartıcı ve Leke Çıkarıcı Antiseptik El Sabunu Halı Yıkama Deterjanı Sıvı Bulaşık Yıkama Deterjanı

Temizlik Ekipmanları El ve Yüz Kurutma Makinaları Fotoselli Sıvı Sabun Makinaları Köpük Dispanseri Profesyonel Temizlik Seti Yer ve Cam Çekcekleri Yer Temizleme Mobları

ri e l n ü r lik Ü z i m e T yonel

Profes

Mehmet Akif Mh. Recep Ayan Cd. No: 9/B Şahinbey - Çekmeköy / İST.


ici

Ekonomik Fiyatlar, Hızlı Sipariş Teslimatı 0216

izley zey Tem ü Y g k 5 2 35 Sadece

640 43 43

Ev ve İşyerlerine Sipariş Alınır ı alet Kağıd v u T ü ’l 4 2 Sadece 8

ı alet Kağıd v u T ü ’l 4 2 2 Sadece 1

Atık Ekipmanları Pedallı Çelik Çöp Kovaları Pedallı Plastik Çöp Kovaları Bahçe Tipi Ayaklı Çelik Çöp Kovaları Bahçe Tipi Tekerlekli Plastik Kovalar Plastik Çöp Kovaları Plastik Kapaklı Çöp Kovaları Çelik Pedallı Çöp Kovaları Bahçe Tipi Çelik Çöp Kovaları

arfümü 5kg Oda P 5 Sadece 3

Ambalaj Ürünleri Hışır Poşet T-Shirt Poşet Rulo Poşet Kağıt Çanta Jelatin Pencereli Kağıt Poşet

Temizlik Ekipmanları

www.milatambalaj.com - www.aloposet.com


Tarih

Tarihte Bu Ay

17 Ağustos 1999 Gölcük’te Deprem

Sabaha doğru Türkiye’nin yakın tarihinin en büyük depremi meydana geldi. Marmara bölgesinde gerçekleşen depremin merkez üssü Kocaeli/Gölcük’tü. 7,4 şiddetinde olan bu yer sarsıntısı, Ankara ve İzmir’de hissedildi. Resmi olmayan rakamlara göre elli bine yakın insan can verirken 505, i sürekli sakat olmakla beraber yüz bin insan yaralandı. Altı yüz bin insan evsiz kaldı. Özetlemek gerekirse ilahi afetin karşısında bütün insanın gücü el pençe durarak teslim olmuştu.

30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz

28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri başarılı geçen taarruz harekâtı, 5. Yunan Tümeni’nin çevrilmesi ile sonuçlandı. 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin süratle sonuçlandırılmasını gerekli buldular. Düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar ve karar süratli ve düzenli bir şekilde uygulandı. 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekâtı, Türk Ordusu’nun kesin zaferi ile sonuçlanmıştır.

21 Ağustos 1969 Mescid-i Aksa Yakıldı Siyonist teröristler Mescid-i Aksa’nın, Siyon mabedi olduğu iddiasıyla Mescidi Aksa’yı ortadan kaldırmak için uzun yıllar çalıştılar. 21 Ağustos 1969`da Mihael Denis Ruhan adlı bir Avusturalyalı, Mescid-i Aksa`yı yakma girişiminde bulundu. Camiyi yok etmenin Mesih`in gelişini hızlandıracağına inandığını söyleyen eylemci, İsrail`den hiçbir ceza almadan sınır dışı edildi. Gerekçe olarak deli olması gösterildi. Çıkan büyük yangında birçok tarihi eser yandı. Bunların arasında en bilineni, Selahattin-i Eyyubi`nin, fethin nişanesi olarak Kudüs`e getirttiği `ahşap minber’di.

22 Ağustos 1992 Selami Yurdan’ın Şahadeti

Bosna’da katliamlara maruz kalan Müslümanlara yardım için savaş cephesine gitti. Sırp vahşetine karşı cepheye gitti. Bir gün sabaha doğru çatışmalar şiddetlenince, Selami göğsünden kurşun yarası alır. Çok geçmeden aldığı bu kurşun yarası ile şehit oldu.

46

Ağustos 2015 - 109. Sayı

02 Ağustos 1492 İspanya’da, Musevilere dinlerini değiştirmeleri, aksi takdirde ülkeden ayrılmaları için verilen süre sona erdi. İspanya Musevilerinin çoğu, Kemal Reis’in kadırgalarıyla İstanbul’a geldi ve Osmanlı Devleti’nce hoşgörüyle karşılandı.

29 Ağustos 1855 Osmanlı’da ilk telgraf görüşmesi yapıldı. İstanbul-Edirne, İstanbulŞumnu hattının tamamlanmasıyla ilk telgraf Şumnu’dan İstanbul’a gönderildi. Kırım Savaşı’ndan bilgi veren telgrafta, “Müttefik askerleri Sivastopol’a girmişlerdir” yazılıydı. Türk Birlikleri de müttefikler arasındaydı.

07 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi, Heyeti Temsiliye seçiminden sonra, Mustafa Kemal Paşa’nın kısa konuşmasıyla son buldu: “Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir.”

23 Ağustos 1927 İtalya doğumlu iki Amerikalı anarşist Nicolo Sacco ve Bartolomeo Vanzetti asılsız bir soygun suçlamasıyla yargılanıp, tüm dünyanın itirazlarına karşın elektrikli sandalyede idam edildiler. Öldürülmelerinden 50 yıl sonra itibarları iade edildi.


Site Uygulamarımız Ağaoğlu My Country Ağaoğlu My City Greenium Villaları Gökdeniz Villaları Dumankaya Çekmeköy Mayavera Park Verde

İşletme Uygularımız Sahan Restaurant (Suadiye-Ataşehir-Bostancı)

Pelit Pastaneleri (Ataşehir)

Lagün Pastaneleri Cafe Crown (Ulus-Eskişehir-Nişantaşı)

KFC

(Altıyol Şubesi)

Pizza Hut

(Maltepe Şubesi)

Amerikan Hastanesi - Medipol Hastanesi Klas İnşaat İletişim San. ve Tic. Ltd. Şti. SHOWROOM Atatürk Mah. Acar Sok. No:5 Sancaktepe/İST FABRİKA Demokrasi Cad. Yeşilova Sok. No:7 Sancaktepe/İST 0216 621 23 23

0216 622 16 70

www.klasbalkoncamlama.com


Sahne Sanatları

Marko Paşa

Harbiye Cemil Topuzlu Aç

ıkhava Sahnesi, İstanbul Provalarına geçtiğimiz gü nlerde başlanan oyunda Süheyl ve Behzat Uygur, Şah naz Çakıralp, Uğur Babürhan, Leyla Yüngül, Ön der Keskin, Burcu Afşin, Ömer Yılmaz ve uzun bir aradan sonra tekrar sah nede göreceğimiz Nejla Uyg ur rol alıyor. Müzikalin kostüm tasarımı Sadık Kız ılağaç’a, besteleri Afife Jale ödülüne sahip Serpil Günseli’ye, şarkı sözleri, dekor tasarımı ve yönetm enliği Uğur Babürhan’a ait .

İki KaKarradköey, İsştanbul İkincikat-

y İkincikat-Karakö ağustos ayında u, un . oy or iy eş rd ed Ka m İki a deva yiciyle buluşmay sahnesinde izle şempanzeler. yılır bonobolar, sa iz rim le en uz “K işiz işte. Ayakta inde evrimleşm iç l yı i a rc la on ily M ben şu an kend emlisi bu. Ama, ön en , , um uz or uş ıy rm m du e inan de durabildiğim in er üz rım la ak ay anlıyor musun?

Tarih

09 Ağustos 2015 Saat

21:00

Tarih 29 Ağustos 2015 Saat 20:30

Yaka Paça Tiyatro Karakutu ,

İstanbul

Bir bu çu k sa at bo yu nc a gü nd el ik ha ya tta ki ko mi k du ru ml ar ı, mü th iş bi r pe rf or ma ns la sa hn ey e ta şıy an se kiz oy un cu , tiy at ro yu bi r ka hkah a at mo sf er in e dö nü şt ür üy or ve he r tu rd a ko me di dozu ar tıy or . He r oy un sa de ce o an a, o gö ster iye özel ... Se yir cin in de za ma n za ma n oy un ve be lir le yic i ro lü a ka tıl dı ğı üs tle nd iğ i, sü rp riz le rle do lu bu ke yif li gö ster in in te k ko şu lu eğ le ni rken eğ le nd irm ek ...

Benim Adım An

ENKA Eşref De

nizhan Açık Ha

na

va Tiyatrosu, İs tanbul Anna da diğerle ri gibi, hayallerin in peşine düşer, yoksul hayatında n gelir. Özlemleriy kurtulma umuduyla İstanbul’a le bir kaçaktır artık baş başa, korunmasız, yapaya lnız . Yolculuk genç kızı hiç istemed bir noktaya ge iği tirir. Arzu ve şi ddet dolu, tehlik ortamın içine dü eli bir şe adama aşık olur r ve hiç olmaması gereken bi r . Gene de haya t sürprizlerle do aşk tüm hayatın ludur, ı değiştirir. Sonr asında ise hiç beklenmed ik bir olay gerç ekleşir.

48

Ağustos 2015 - 109. Sayı

Tarih

22 Ağustos 2015 Saat

21:00

Tarih

28 Ağustos 2015 Saat

21:00


Cadının Bohçası Tatavla Sahnesi, İstanbul

13 Ağustos 2015 20:30

Bir hayat hikayesi; eşcinsellikten, transseksüelliğe geçişinde feminizmin farkına vararak, seks işçiliğini bırakan ve kadın hareketinin içinde yer alan Esmeray’ın yazıp, oynadığı “Cadının Bohçası”... Ayrımcılıkların kesişiminde, hem transseksüel, hem de Kürt olarak şiddete, milliyetçiliğe ve ataerkil değerlere karşı direnen bir feministin hikayesini anlatan “Cadının Bohçası” oyunu, gerek Kars, gerekse İstanbul’daki toplumsal cinsiyet, etnisite ve sınıf ilişkilerini feminist bir perspektiften mizahi bir dille anlatıyor.

Yaka Paça Impro Team BKM Mutfak Sahne, İstanbul

15 Ağustos 2015 20:00 2005 yılında kurulan ve o zamandan beri İstanbul’un çeşitli sahnelerinde ve birçok yurt içi festivalde birden bire karşınıza çıkan ve eğlenmek için seyircisine meydan okuyan Yaka Paça Impro ekibi, aynı isimli gösterisiyle BKM Mutfak Sahne’de... Tamamı doğaçlama 8 kısa oyun oynayan ekip, tamamına seyircinin karar verdiği yönelimlerle ve her seferinde yenilenen gösterisiyle karşınızda... Her oyun sadece o ana, o gösteriye özel... Seyircinin de zaman zaman oyuna katıldığı ve belirleyici rolü üstlendiği, sürprizlerle dolu bu keyifli gösterinin tek koşulu eğlenirken eğlendirmek...


Konser

Göksel

15 Ağustos 2015 21:00 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi, İstanbul Göksel, “Turkcell Yıldızlı Geceler Konserleri” kapsamında 15 Ağustos akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde...

Sahnede Göksel Rüzgarı

Türk pop müziğinin en güçlü kadın yorumcu ve şarkı yazarlarından Göksel, Pera Event organizasyonunda gerçekleştirilen Turkcell Yıldızlı Geceler kapsamında 15 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde hayranları ile buluşmaya hazırlanıyor. Biletleri satışa çıkan konserde Göksel, yeni parçalarının yanı sıra, unutulmaz şarkılarını da seslendirecek.

R E S KON Mustafa CECELİ

07 Ağustos 2015 21:00 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi, İstanbul Mustafa Ceceli, “Turkcell Yıldızlı Geceler” kapsamında 7 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde! 2007 yılından bu yana seslendirdiği albümlerinde, yurt içi ve yurt dışında yer aldığı projelerde ve yaptığı aranjelerle sektörde son yıllarda birçok başarıya imza atan Mustafa Ceceli, aynı zamanda Türkiye Müzik Ödülleri başta olmak üzere birçok ödüle layık görüldü.

50

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Enrique Iglesias

19 Ağustos 2015 19:00 KüçükÇiftlik Park, İstanbul Muhteşem sahne şovları ve olağanüstü performansı ile Unilife ve VolumeUp organizasyonuyla 19 Ağustos akşamı KüçükÇiftlik Park’ta 2015 yazının unutulmaz gecelerinden biri gerçekleşecek. Eşsiz bir vokal olmasının yanı sıra, sahnede yarattığı atmosfer ile her performansında hayranlarını şaşırtacak bir sürpriz yapan Iglesias’ın en sevilen şarkılarını paylaşacağı gece, şüphesiz bu yaza damgasını vuracak.

Axwell - Ingrosso 15 Ağustos 2015 16:00 KüçükÇiftlik Park, İstanbul

Axwell & Ingrosso’nun headline performansına, önümüzdeki günlerde açıklanacak ve eklenecek olan yerli ve yabancı isimlerle 15 Ağustos günü İstanbul için unutulmaz bir EDM festivaline dönüşecek. Axwell ve Sebastian Ingroso, Axwell - Ingrosso birlikteliğini resmi olarak 2014’te ilan etti. İkilinin birlikte ilk performansı 8 Haziran’da New York’ta Governor’s Ball Music Festival’de gerçekleşti.

Konser

Pilli Bebek

07 Ağustos 2015 22:30 KadıköySahne, İstanbul Rock grubu Pilli Bebek, 7 Ağustos’ta KadıköySahne’de gerçekleşecek etkinlikle İstanbullu dinleyicilerle buluşuyor. Pilli Bebek’in altı kişilik kadrosu; gitar ve vokalde Cem Kısmet, bas ve geri vokalde Alican Narman, gitar ve geri vokalde Emre Yalçıntaş, davulda Emre Günaydın, klavyeli çalgılarda Evren Karadul ve perküsyonda Sonat Özer’den oluşuyor.

Yasmin Levy - Halil Sezai

12 Ağustos 2015 21:00 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi, İstanbul Yayımladığı solo albümleri”Seni Beklerken”, “Ey Aşk, “Ervah-ı Ezel”in yanısıra müzisyen dostları ile ortak çalışmalara da imza atan Halil Sezai, Türkiye ve yurt dışında verdiği konserlerle geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Yasmin Levy konserlerinde el üstünde tuttuğu flamenko dünyasının tutkusunu yansıtırken, bu tutkuyu Türk müziğinin duygusal ve hisli havası ile tamamlıyor.

Yalın

04 Ağustos 2015 21:00 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi, İstanbul Aşk şarkılarının vazgeçilmez ismi Yalın, 4 Ağustos’ta “Turkcell Yıldızlı Geceler” kapsamında Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde! Beraber şarkı söylemenin dünyanın en güzel şeyi olduğuna inanan Yalın, Açıkhava’nın büyülü atmosferinde en güzel şarkılarını hep birlikte söylemeye davet ediyor. Bu gece için özel olarak tasarlanan sahnesinde Yalın; en yeni şarkılarını, en unutulmazları, en sevilenleri sevenleriyle birlikte seslendirecek.

Ağustos 2015 - 109. Sayı

51


Sinema

SİNEMA Vahşet Geçidi - 07 Ağustos Avusturalyalı bir çift, 3 Amerikalı gezgin ile tanışır. Gençler yörede efsaneye dönüşmüş olan tehlikeli bir yere giderler. Lemon Tree Passage olarak adlandırılan bu bölge sadece coğrafi olarak değil, taşıdığı sırlar nedeniyle de gizemli ve tehlikeli bir geçittir. Geçidin bir hayalet tarafından kontrol altında tutulduğuna inanılmaktadır. Maceracı gençler bölgeye girdikten sonra, rivayet edilen hayaletin varlığını üstlerinde hissederler ve tatil yolculuklarının son günleri hiç tahmin etmedikleri biçimde karanlığa gömülür. Tüm dünyada kısa sürede fenomen haline gelen “Limon Ağacı Geçidi Hayaleti” Youtube videosu, yüzbinlerce kez izlenmiş ve tartışmalar yaratmıştı. Gerçek olaylardan ve bu meşhur videodan ilham alınarak perdeye aktarılan filmin yönetmenliğini ise David Campbell üstleniyor.

Albert- 07 Ağustos Albert, Danimarka’da küçük bir kasaba olan Kalleby’de yaşayan, son derece iyi niyetli ancak bir o kadar da sakar biridir. Bir gün bu sakarlıklarından biri sonucu kasabanın simgelerinden biri olan balon heykeline zarar verir ve bu olay kasabadaki insanlar için bardağı taşıran son nokta olur. Durumu telafi etmeye karar veren Albert, en yakın arkadaşı Egon ile birlikte gerçek bir balon bulabilmek için yola koyulur. Beraber çıktıkları bu amansız yolculuk her türden karakterle karşılaşacakları yeni bir maceraya dönüşecektir. Ole Lund Kirkegaard’ın aynı adlı eserinden uyarlanan animasyon filmin yönetmen koltuğunda bu türdeki yapıtlarıyla tanınan Karsten Kiilerich bulunuyor. 52

Ağustos 2015 - 109. Sayı


Sinema

The Gift - 14 Ağustos Simon ve Robyn yeni evli, genç bir çifttir. Hayatları tam da planladıkları gibi giderken, Simon’ın bir lise arkadaşıyla denk gelmesi tüm yaşamlarını alt süt edecektir. Simon Gordo’yu ilk başta tanımaz, ama bir seri beklenmedik karşılaşma ve kaynağı belirsiz hediye geçmişten gelen korkunç bir sırrı da açığa çıkartacaktır. 20 sene önce Simon ve Gordo arasında geçen olayın rahatsız edici, gerçek yüzünü öğrenince Robyn hayata dair sorgulamalara da girecektir. Senaristliği ve yönetmenliği Joel Edgerton’a ait olan fimin başrollerinde Edgerton’ın yanı sıra Jason Bateman ve Rebecca Hall de yer alıyor.

Tatil Zamanıı - 14 Ağustos Griswold’lerin yeni jenerasyonu da kendini yollara vurmaya hazır! Başrollerinde Felekten Bir Gece ile komedi kulvarının gedikli isimlerinden biri haline gelen Ed Helms ve Christina Applegate’ın yer aldığı yepyeni bir tatil macerası, tüm aileyi yollara döküyor. Artık bir yetişkin ve aile babası olan Rusty, babasının yolundan gitmeyi kafasına koyarak, karısı Debbie ve iki oğluna tatil sürprizi yapmayı hedefliyor. Rusty’nin tatil planı sayesinde aile, ülkeyi baştan başa turlayarak Amerika’nın en önemli eğlence parkı olan Walley World’e doğru yola koyuluyor. Başrollerde ayrıca Leslie Mann ve yakışıklı aktör Chris Hemsworth’ün de yer aldığı filmin yönetmen koltuğuna ise Jonathan Goldstein ve John Francis Daley ikilisi oturuyor.

Kod Adı U.n.c.l.e - 28 Ağustos Guy Ritchie’nin yönetmen koltuğunda oturduğu casusluk filmi 1960’lı yıllarda Soğuk Savaş döneminde geçiyor. Uzun süredir aralarındaki düşmanlık nedeniyle çeşitli olaylarda karşı karşıya çarpışmış olan CIA ajanı Solo ile KGB Kuryakin, uluslararası bir suç örgütünü çökertmek için işbirliği yapmak zorunda kalırlar. Bu zorlu davada ellerindeki tek ipucu ise Alman bir bilimadamının kızına ulaştıkları takdirde ilerleyecek olmalarıdır. Dünyanın büyük bir felaketten kurtulması, zamanla yarışmak zorunda oldukları bu göreve bağlıdır. Filmin başrollerini Henry Cavill ile Armie Hammer paylaşıyor. Ağustos 2015 - 109. Sayı

53


Astroloji

Koç 21 Mart - 20 Nisan

Boğa 20 Nisan - 20 Mayıs

Gökyüzü son derece hareketli etkilerle dolu bu ay, Romantizmin bitiş ve başlangıçların hayatınızda söz sahibi olacağı bir ay karşılıyor sizleri. Düşler gerçeğe dönüşürken kötü olan çıkıp gidiyor yaşamınızdan ve siz yenilenip güçleniyorsunuz. Gökyüzünde oluşan güçlü kombinasyonlar duygusal hayatınızda çarpıcı gelişmeleri beraberinde getirecek. Ailevi ilişkilerinizi gözden geçirecek ait olmadığınızı hissettiğiniz pek çok şeyden uzaklaşacaksınız.

İkizler 21 Mayıs - 21 Haziran

Görmek istemediğiniz, kabullenmekte zorlandığınız yüzleşmeler yapabilir, duygusal olarak kısa süreli huzursuzluklar yaşayabilirsiniz. Sakin olun, paniğe kapılmayın. Öğretmen Satürn kısa bir sınava tabi tutuyor sizleri. İlişkilerinizi zedeleyecek bir durum söz konusu değil. Siz yeter ki geçtiğimiz 2.5 sene boyunca yaşadıklarınızı zihninizde harmanlayın ve kazandığınız olgunluğu yaşamınıza başarı ile yansıtma çabasında olun.

Yengeç 22 Haziran - 22 Temmuz

Gökyüzü aylar sonra güçlü yansımaları ile aydınlatıyor hayatlarınızı aşkta işte sağlıkta ve kazançta güzel ve keyifli gelişmeler sizleri karşılıyor. Bolluk ve bereketin temsilcisi Jüpiter ve Venüs duygusal hayatınızda aşk rüzgarı estirecek. Size düşen gerçeklerinizden uzaklaşmadan hareket etmek olmalı. Geçmişte kalan bir aşk ilişkisi de bu dönemde küllerinden doğabilir.

Aslan 23 Temmuz - 22 Ağustos

Hayallerinizi yüreğinizde biriktirdiklerinizi kağıda en güzel sözlerle dökebilir meslek hayatınızda yazılı olarak yapacağınız işlerde büyük bir başarı yakalayabilirsiniz. Konuşmak yerine yazılı ifadeyi deneyin ve başarın. Karşılık beklemeden seviliyor olmanın gücü yaşamınızın sıkıntılı her noktasında çıkış noktalarını yakalayarak çözüme kavuşturmanızı sağlayacak. Aileye katılacak yeni bir bebek haberi alabilirsiniz.

Başak 23 Ağustos - 22 Eylül

Burcunuzda ilerleyen büyük iyilik zenginlik ve bolluğun temsilcisi Jüpiter, aşk hayatınızla ilgili konularda iç güdülerinizi harekete geçirecek ve kalıcı tutkulu heyecan verici birbirinizi tamamlayıcı ilişkileri beraberinde getirecek sizlere. Akrep burcunda geri hareketine devam eden yıldızların öğretmeni Satürn eski eş ya da sevgilinizle yolunuzu yine sevgi ile kesiştirebilir.

Terazi 23 Eylül - 22 Ekim

Gökyüzü madden manen yaşanacak olumlu gelişmelerin damga vuracağı bir ayı müjdeliyor sizlere. Tam anlamı ile ortaya koyamadığınız ifade edemediğiniz yeteneklerinizi keşfedecek biri yada birilileri iş hayatınızda bambaşka sektörlerin içinde yer almanızı sağlayabilir. Kısa süreli olarak değişim enerjisi sizleri korkutsada akışa ayak uydurun ve yenilenip güçlendiğinizin farkına varıp olgunlukla hareket edin.

Akrep 23 Ekim - 21 Kasım

Gökyüzü zorlayıcı etkileri ile sınanıp seçim ve davranışlarınızla şekillenecek bir ay da olduğunuza işaret etmekte. Yengeç burcunda ilerleyen Mars duygusal olarak kendinizi zayıf, yetersiz ve kaygılı hissetmenize neden olabilir. Ayın ilk 10 günü gerek iş gerekse aşk hayatınızda radikal kararlar almamalı, kendinizi kurban gibi hissetmeden gerçeklerle yüzleşmeli ve size karşı yapılan bilinçli haksızlıkları fark etmelisiniz.

Yay 22 Kasım - 21 Aralık

Gökyüzü hareketli yenilikçi ve temposu yüksek bir aya işaret etmekte. Ayın ilk haftasından itibaren yaşama karşı arzu ve isteklerinizin bir hayli yükseleceğine, dünya görüşünüzün önemli yönde gelişerek sizi daha kararlı daha güçlü bir hale getireceğine işaret etmekte. Bu ayki enerjiler sizlere yaşamınızın birçok noktasında önemli değişimler yaşatabilir. Resmi dairelerle ilgili konularda hakkınızı ararken gizliliğe önem vermelisiniz.

Oğlak 22 Aralık - 19 Ocak

Gökyüzü hayatınızın aşkla taçlanacağını müjdeliyor sizlere. Özel yaşamınızda herşey yerli yerine oturmaya başlıyor. Ruhunuz aşkın gücü ile arınıp güçlenecek ve siz kalbinizdeki ağırlıkları aşka teslim edeceksiniz. finansal konularda köklü ve olumlu değişimleri de beraberinde getiriyor sizlere. İş ve eğitim hayatınızda zekanızı ortaya koyacağınız imkanlar söz konusu. Kendinize, bilginize güvenin ve her imkanı değerlendirin.

Kova 20 Ocak - 18 Şubat

Gökyüzü değişim gelişim ve yenilenme sürecinin startını veriyor bu ay sizler için. İş ve özel yaşamınızda ki gölgeli günler yerini güneşe belirsizlikler belirginliğe olumsuzluklar olumluya dönüşecek. Maddi zorluklar duygusal konularda yaşanan hayal kırıklıkları üzüntüler yerini kalıcı güven dolu aşka ve huzura bırakacak. Sizlere tavsiyem uzun zaman sonra gelen bu güzel ve güçlü etkiyi sonuna kadar değerlendirin.

Balık 19 Şubat - 20 Mart

Gökyüzü aşk hayatınızda ay boyunca kendinize güvenip iş ve özel yaşamınızda her türlü işbirliğine yeni fikir ve projeye açık olmanızın faydalarına dikkat çekmekte. Bir ilişkiniz yok ve uzun zamandır yalnızsanız, arkadaşlarınız çöp çatanlığa başlayabilirler. Ön yargılı davranmamalı arkadaşlarınızın neyi yapıp yapamayacağınızı bilerek hareket edip mutlu olmanız için çabaladıklarını görmelisiniz.

Yolculuklar, maddi gelişmeler, yerleşim değişiklikleri ve yeni insanlar tanımanın getireceği faydalarla karşılaşacağınız bir ayı müjdeliyor gökyüzü sizlere. Bekar Balıklar iş yada eğitiminiz gereği çıkacağınız yolculuklar aşkın gönül kapınızı çalmasına vesile olabilir ve güvendiğiniz güvenildiğiniz bir beraberliğin içine girebilirsiniz. Özel yaşamınızda ise evli Balıklar kararlar almadan önce son derece iyi düşünmelisiniz.

Çekmeköy Magazin Her Ay Banada Gelsin Adı Soyadı: _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

Doğum Tarihi: _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

Meslek: _ _ _ _ _ _ _ _ _

Firma Adı: _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

Telefon: _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

GSM: _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

E-Posta: _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ Adres: _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ Çıkacak İlk Sayıdan İtibaren Abone Olmak İstiyorum.

pazarlama@cekmekoymagazin.com

Bilgilerinizi Eksiksiz Yazarak pazarlama@cekmekoymagazin.com adresine gönderin, derginizi her ay ücretsiz olarak posta kutunuzdan alın

54

Ağustos 2015 - 109. Sayı


editör

LCM TÜRKİYE 1.’Sİ “MAVİ GÜZEL SANATLAR’DAN” LCM2011 Türkiye genelinde 1000’in üzerinde öğrencinin katılımıyla yapılan sınavda piyano bölümü öğrencimiz Türkiye birincisi olarak bir sonra ki yılında yapılacak olan sınavlara %100 burslu katılma hakkını elde etmiştir...

T A Ş I N D I K ası n Bin o t o K Üstü

University of West London London Collage of Music Yetkili Eğitim ve Sınav Merkezi

NO

PiYA

EL

NS OLO

ViY

R

İTA RO G

T

ELEK

AN

KEM

TAR

Gİ BAS

i

R BATE J

FE SOL

İTAR

KG LASİ

K

AMA

L BAĞ

ÜT

FL YAN

MERKEZ Mimar Sinan Mh. Çavuşbaşı Cd. Özge Sokak No: 1 Zin D İş Merkezi Kat: 5 No: 23 Çekmeköy/İST. Tel: 0216 641 41 00 GSM: 0507 723 66 77

KONSERVATUAR GÜZEL SANATLAR LİSESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ MÜZİK BÖLÜMLERİNE HAZIRLIK

UN

KAN

ET

N KLAR

ŞAN FON

SA SAK UD

ŞUBE Yenisahra Barbaros Mh. Halk Cd. No:11 Ataşehir Tel: 0216 291 26 65 - 66 - 67 GSM: 0507 723 66 77

www.maviguzelsanatlar.com

www.cekmekoymagazin.com

NİSAN 2015 - 105. SAYI Çekmeköy Magazin

55


Bulmaca Çok iğneli olta

Kan yolu

Kanaviçe

Cilve

Harekete hazır Tetikte

Kulplu emzikli kap

Satrançta bir taş 1

Satır başı Akla uygun Tarikat kardeşi

İyi güzel 2

Muamma Notada duraklama işareti

Boyun eğen

Saçma söz

Muharir

Giysi 4

3

Anne, baba ve çocuklar 5 Bir nota

Fin hamamı

Hol

(halk ağzı) dara Cani

Doğu Slav halkı

Zehir ağı

Bir yağış türü

Dolaylı anlatım

Meta

Gelecek 6

İri yılan Radyum’un simgesi

İncirden sızan sıvı

İridyum’un simgesi

İsim

Lorentiyum’un Simgesi

7

Yandaş Bir Meyve Tuvalet 8 Ödenti

Sergen

Kutucuklarda çıkan harfleri; AÇIK ADRES, TELEFON NUMARASI, ADINIZ SOYADINIZ ile birlikte pazarlama@cekmekoymagazin.com adresine e-mail olarak gönderin. 3 adet Mini Kulaklıklı MP3 Çalar’dan birini kazanma şansını yakalayın. Kazanan kişiler istedikleri zaman hediyelerini, hiçbir yükümlülük gerektirmeden kullanabilirler / alabilirler. Kazananların isimleri Eylül sayısında açıklanacaktır. (Kutucuklardaki cevap herhangi bir anlam içermeyebilir) Kazanan 3 kişi, cevabı e-mail olarak gönderenler arasında yapılacak kurada belirlenecektir.

Bu Ayın Hediyesi

SUDOKU

56

Ağustos 2015 - 109. Sayı

Ödüllü Çengel Bulmaca

1

2

3

4

5

6

7

8

Geçen Ay Kazananlar Talha Ekin İdealistkent Elçin Uslu Aqua Manors Saffet Güçlü Casa Grande

SUDOKU




t r o Ücretsiz Servis.

50 TL ve Üzeri Siparişle rde

Pantolon Ütüleme

3.00

k

Etek Kazak Bluz

10.00

5.00

Bayan Elbise Manto Kaban Pardesü Palto Mont

15.00

Takım Elbise

15.00 15.00

Battaniye Yorgan (Elyaf)

Gömle kle Robot r ile Ütülen mekted ir.

Not: Kampanya yalnızca nakit ödemelerde geçerlidir. Servisimiz Her Gün Vardır.

en az 25. alışverişlerde geçerlidir.

www.dryport.com.tr Merkez Mh. Köroğlu Cd. No. 8/B ÇEKMEKÖY

0216 642 99 43 - 0216 641 71 33 Firmamız fiyatları değiştirme hakkını saklı tutar.

tek parça

Ceket

tek parça

3.50

7.50

tek parça

2.50

Gömlek Yıkama ve Ütüleme

tek parça

duru tem

Gömlek Ütüleme

tek parça

e p m y e l r iz Pantolon



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.