115 sayıweb

Page 1

Moda

Çocuklarda Disiplin Oluşturma Dr. Nesli Güven Dünya Koleji

Porselen Cilt & İnce Bir Vücut Kim İstemez Uzm. Dr. Hülya Pekar

Yaratıcılık Psikiyatrist Dr. Benek İşmen

ÇGD Holistik Başarı Semineri Kemal Tanca’dan Büyük Aşklara Büyük İndirim

Röportaj

Sevinç Erbulak Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu Çekmeköy Final Okulu’nda Galaxy S7’nin Performansı Parmak Isırtacak Hayalinizdeki Tasarımları 2 Saatte Gerçeğe Dönüştürün

Anjelika Akbar www.cekmekoymagazin.com

Aşkın Ayak Sesleri

Şubat 2016 - 115. Sayı

3


Moda

EN İYİLERİN

EN İYİSİ TÜM DÜNYADA EN İYİ NISSAN BAYİLERİNDEN BİRİ SEÇİLMENİN

GURURUNU YAŞIYORUZ

YÜZBAŞIOĞLU

2015 Nissan Global Ödülü Kazananı Adres: Ekşioğlu Mah. Şile Otobanı Taşdelen Mevkii Ulusal Cad. No: 1 34782 Çekmeköy/İstanbul Telefon: (0216) 484 66 66 www.yuzbasiogluoto.com.tr Bayimiz 09.00 – 18.30 saatleri arasında açıktır.

4

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

1


Moda

2

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

3


Moda

4

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

5


İçindekiler 10 12 14 16 18

Moda/ Kemal Tanca’dan Büyük Aşklara Büyük İndirim - Aşkın Ayak Sesleri Teknoloji / Kayıtlı Drone Sayısı Uçak Sayısını Geçti - Galaxy S7 Edge Görücüye Çıktı Çekmeköy’e Dair / Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu Çekmeköy Final Okulu’nda Çekmeköy’e Dair / Çekmeköy Gönüllüler Derneği Holistik Başarı Semineri Röportaj / Sevinç Erbulak

24 Güzellik / Porselen Bir Cilt & İnce Bir Vücut Kim İstemez - Uzm. Dr. Hülya Pekar 26 Röportaj / Anjelika Akbar 32 Sağlık / Çocuklarda Disiplin Oluşturma - Dünya Anaokulu Dr. Nesli Güven 36 Sağlık / Yaratıcılık - Psikiyatrist Dr. Benek İşmen 42 Yaşam / İnsan Vücudu Hakkında Bilmediklerimiz 43 Yaşam / Piramitlerin Gizemli Yönleri 44 Eğitim 46 Sahne Sanatları 48 Konser 50 Sinema

52 Şubat Ayı Burç Yorumları Klasik Astroloji Uzmanı Meltem Yalçındağ 54 Bulmaca

6

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

7


Editör Mutluluğun Sırrı Bizde...

İMTİYAZ SAHİBİ 2M Danışmanlık Reklam Ajansı Adına Muharrem ÇAĞIL YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (Sorumlu) Muharrem ÇAĞIL GENEL YAYIN ve SANAT YÖNETMENİ Rıza CÜCE

Arzum Öztürk

Hepimiz dünyayı düzeltmenin peşindeyiz... Her yerde konuşuyor ve tartışıyoruz, “Bu dünya neden böyle!” diye... Fikirler üretiyor, kavgalar ediyoruz. En basit olayı ise gözden kaçırarak, dünyayı düzeltme şansımızı da elimizden kaçırıyoruz. Aslında dünyayı düzeltmek çok basit. Önce kendimizi düzeltirsek, dünyayı da kurtarma adına ilk adımı atmış oluruz. Her şey bİzİm elİmİzde... Mutluluk da, üzüntü de. Bencillik son yıllarda toplumumuzda bir hastalık haline gelmiş. Kişi kendi için değil de diğer insanların yararını da düşünürse ilk adımı atar. Çünkü insanoğlu kendinin farkında olursa, kendi cevherini iyi anlarsa dünya hepimiz için daha katlanır hale gelir. Unutmayın; mutluluk ürkektir, hemen kaçıp gidebilir. Onu yakalamak için ardından koşmanız gerekir. Yakaladığınızda ise bırakmayın ve onu doyasıya yaşayın. Ben bu saydıklarımdan pek çoğunu gücüm ve zamanım yettiğince yapmaya, sevdiklerimle ve ailemle paylaşmaya çalışıyorum ve mutlu olduğumu da kimseden gizlemiyorum... “İnsanlar, bilgisizlikleri yüzünden alın yazılarında olandan daha çok acı çekerler.” der bir İngiliz atasözü... Acı çekmenin en kolay yolu bilgisiz kalmaktır. Bilgisizler yanlış yapar, yanlış davranır, davranışlarının ne anlama geldiğini bilmez, hayata nefretle bakar. Ve dolaylı olarak yaşadıkları kendilerini hep mutsuzluğa sevk eder. Bir bakarlar ki hayatları hep üzüntü içinde geçiyor. Aslında çevrelerine bir baksalar, okusalar, görebilseler, hayat aslında ne kadar güzel. Biz kendimizi mutsuz edebilmeyi nasıl beceriyoruz diye düşünseler ve hayata güzel bakabilseler... Mutluluğun temel taşının sevmek ve sevilmekten geçtiğini idrak etmek gerekir... Eğer siz başkalarını sevmezseniz ne mutlu olabilirsiniz, ne de mutlu edebilirsiniz. Aslında bunu kısaca bir düşünsek kolaylıkla farkına varabiliriz. Sevmek, haz alarak yaşamak ve bu dünyadaki her an için Rab’bimize şükretmektir. Sevmekle anlaşmazlıklar ortadan kalkar, birlik olma yolunda emin adımlar atılır. Birbirimizi, yaşadığımız dünyayı, kainatı sevelim, mutlu olalım... Hayata güzel bakmaya başlarsak herkesi güzel görür ve mutlu olarak yaşarız. Çekmeköylü dostlarımızın, bizi tanıyan, tanımayan herkesin sevdikleriyle mutlu olmaları dileğiyle... Sevgiyle Kalın... Arzum ÖZTÜRK 8

Şubat 2016 - 115. Sayı

YAYIN KURULU Muharrem ÇAĞIL Rahmi ÇAĞIL Av. Toyhan GİRGİN Müh. Rıza CÜCE Öğrt. Sertaç ULU Av. Mete AKKAYA Meriç GÜNDOĞAN HALKLA İLİŞKİLER Ahmet SARAL GÖRSEL TASARIM Burak OKAY Meriç GÜNDOĞAN BASIM YERİ Özlem Matbaacılık ve Reklacılık Ltd. Şti. ULAŞTIRMA & LOJİSTİK Şeref BULUT YÖNETİM Mehmet Akif Mah. Recep Ayan Cad. No:9/B Çekmeköy / İSTANBUL REKLAM PAZARLAMA Ünsal ÇAĞIL 0216 640 43 43 0535 983 01 41 www.cekmekoymagazin.com pazarlama@cekmekoymagazin.com Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Çekmeköy Magazin Dergisi’ne , yayınlanan reklamların sorumluluğu ilan sahibine aittir.

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

9


Moda

Kemal Tanca’dan Büyük Aşklara Büyük İndirim! Yılın en sevgi dolu gününde Kemal Tanca’dan aşka özel hediye… Kemal Tanca, 14 Şubat’ta sevgilisinin gönlünü yeniden fethetmek isteyenler için tüm ürünlerde yüzde 60’a varan indirime ek yüzde 20 indirim fırsatı sunuyor Konfor ve şıklığı bir arada sunan Kemal Tanca, her tarza uygun tasarımlarıyla Sevgililer Günü için birbirinden özel hediye seçenekleri sunuyor. Tüm ürünlerde yüzde 60’a varan indirime ek yüzde 20 indirim kampanyası düzenleyen Kemal Tanca, ayakkabı tutkunlarının şıklıklarını tamamlamasına yardımcı oluyor. “Yüksekte rahatlık” arayan kadınlar için özel tabana sahip, katlanabilir ve esneyebilir babet kadar rahat stiletto’lar, krokodil baskılar, süetrugan birlikteliklerinin ön planda olduğu modeller, bootie’ler, piton botlar, şeffaf tabanlar, maskülen tasarımlar, sokak modasının asi ruhunu yansıtan biker botlar, iddialı dizüstü çizmeler, stil sahibi kadınlar için özel tasarlanmış çanta ve cüzdan modelleri, sevgilinizin gönlünü yeniden fethetmek için ideal hediyeler arasında.

Hayalinizdeki Tasarımları 2 Saatte Gerçeğe Dönüştürün! Karun Mücevher, 14 Şubat Sevgililer Günü için özel tasarım ürünleriyle öne çıkıyor. Marka, 2 saat içinde müşterinin hayalindeki takı veya aksesuarı tasarlıyor ve her bütçeye uygun fiyatlarla sunuyor.

400 yıllık aile mesleğini sürdüren Karun Kıraç’ın markası Karun Mücevher, 14 Şubat Sevgililer Günü için özel tasarım ürünleriyle öne çıkıyor. Kişiye özel tek üretim yapan atölyesi ve ekibiyle sektörde fark yaratan Karun Mücevher, hazır ürünlerinin yanında sadece 2 saat içinde müşterinin hayalindeki takı veya aksesuarı tasarlayarak müşterilerinin hayallerini gerçeğe dönüştürüyor. Üstelik günlerce beklemeden, tam istendiği gibi özenle tasarlanan takı ve aksesuarlar her bütçeye uygun fiyat seçeneğiyle sunuluyor. 10 Şubat 2016 - 115. Sayı

Aşkın Ayak Seslerİ

Infinity koleksiyonu, sevgilisinin kalbi kadar ayak konforunu da düşünenler için Skechers mağazalarında ve satış noktalarında yerini aldı. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde sevgilisine şık ve rahat ayakkabı hediye etmek isteyenleri Skechers infinity koleksiyonu ile karşılıyor. Infinity koleksiyonu birbirinden canlı renkleriyle aşkın sonsuzluğunu ayaklarınıza taşıyor. Sevgilinizi özel hissettirecek özel hava yastıklı taban sistemi ile Skech Air Infinity, eklemlerin ve sırt kaslarının maruz kaldığı baskıyı hafifleterek ayak yorgunluğunu en aza indiriyor. Skechers Infinity koleksiyonu 349,00 TL fiyatıyla Skechers mağazalarında ve Skechers satış noktalarında satışa sunuldu. www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

11


Teknoloji

Kayıtlı Drone Sayısı Uçak Sayısını Geçti...

Drone Avcısı Kartallar Eğitiliyor!

Federal Havacılık Kurulu’nun yayınladığı istatistikler neticesinde kayıtlı drone kullanıcılarının uçaklardan fazla olduğu ortaya çıktı. Peki, dronelara karşı nasıl önlemler alınıyor? Federal Havacılık Kurulu’nun dediğine göre Amerika’da kayıtlı drone kullanıcılarının sayısı kayıtlı uçaklardan daha fazla. Federal Havacılık Kurulu’nun yöneticisi Michael Huerta’nın açıklamasına göre Kurul’un geçtiğimiz hafta yaptığı araştırmada 325.000 kayıtlı drone sahibi varken 320.000 kayıtlı uçak mevcut. Huerta’ya göre kullanılan drone sayısı 325.000den çok daha fazla çünkü drone sahipleri birden fazla drone satın alıyor. Kurul, geçtiğimiz Noel’den hemen sonra yeni bir drone kayıt programı başlatmıştı.

Kayıt programı sayesinde drone sahiplerinin yönetmeliklere aykırı davranış sergilemesi halinde takibini kolaylaştıracak ve insanlarda bir sorumluluk kültürü yaratmakta yardımcı olacak. Michael Huerta’ya göre kayıtların hızla yapılması hükümet ve endüstrinin birlikte çalışabileceğinin bir kanıtı.

Hollanda polisi şüpheli droneları düşürmek için çok ilginç bir yönteme başvurdu. Drone avlamak... Geçtiğimiz günlerde art arda gelen drone haberleri ile insanların sorumsuzca drone kullanması ve sebep oldukları sorunları, yerel güvenlik güçlerinin droneları kontrol almak için kullandıkları yöntemleri gördük. Gördüğümüz kadarıyla kimse ortada sorumsuzca gezip insanların hayatını tehlikeye atan bir drone görmek istemiyor.

Bir Hafta Pil Ömrü Sunan Telefonlar Geliyor! Nihayet uzun pil ömrü sunacak akıllı telefonlar geliyor. Yakıt hücresi teknolojisiyle 1 hafta pil ömrü sunan telefonlar göreceğiz. Akıllı telefonlar her geçen gün gelişiyor. Artık daha yüksek işlem ve grafik performansı sunan, bununla beraber geliştirilmiş kamera, parmak izi sensörü gibi ek özelliklerle kullanıcıların karşısına çıkan modeller görüyoruz. Ancak bir konu var ki hepimizin kanayan yarası. O da pil ömrü.7 gün şarjı giden akıllı telefonlar! Birçok teknoloji devinin bu sorunu

çözmek için pil teknolojileri geliştirdiğini biliyoruz. Ancak haberimize konu olan İngiltere merkezli Intelligent Energy firması, ‘yakıt hücresi’ teknolojisini kullanarak akıllı telefonlarda 1 haftaya kadar dayabilen bir pil teknolojisi geliştirdi. Bu teknoloji için ismi açıklanmayan bir akıllı telefon üreticisi, Intelligent Energy firmasına 7.6 milyon

dolarlık bir destekte bulunmuş. Şirket adına açıklama yapayn Julian Hughes’a göre bu teknoloji, mobil cihazlarda yaşanan pil ömrü problemini kökten çözecek. Ancak ne yazık ki bu teknolojiyi kullanan cihazların ne zaman hayata geçeceği konusunuda şimdilik bir bilgi yok.

Galaxy S7 Edge’in Performansı Parmak Isırtacak! Tanıtımına sayılı günler kalan Galaxy S7 ve Galaxy S7 Edge cephesinden bilgiler gelmeye devam ediyor. Çin kaynaklı yeni görüntüler Galaxy S7 Edge’in tasarım ve performansını gözler önüne seriyor. Galaxy S7 Edge büyük ölçüde Galaxy S6 Edge’in tasarım anlayışını sürdürecek, ancak telefonun arka bölümü daha kavisli yapısıyla dikkat çekiyor. Gelelim ekran görüntüsünde beliren AnTuTu skoruna. Galaxy S7 geçtiğimiz günlerde kriter testinden 125.288 puan almayı başarmıştı. Galaxy S7 bu puanla 132.000 puanlı iPhone 6S Plus’un hemen arkasına yerleşti, ancak aynı işlemcili Galaxy S7 Edge 134.704 puan elde ederek AnTuTu testinde rekor kırdı. SM-G9350 model numarasına sahip Galaxy S7 Edge’in hangi işlemciyle bu skoru elde ettiği bilinmiyor, ancak Snapdragon 820 olma ihtimali oldukça yüksek. Geçmiş sızıntılara göre Galaxy S7 Edge’de 5.5 inç büyüklüğünde Quad HD çözünürlüklü Super AMOLED ekran, Exynos 8890/Snapdragon 820, 4GB RAM, 32/64GB depolama, microSD kart desteği, F/1.7 diyafram açıklığına sahip 12MP arka kamera, 5 ya da 8MP ön kamera, 3.600 mAh kapasiteli pil ve Android 6.0 tabanlı TouchWiz kullanıcı arayüzünü göreceğiz. 12 Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

13


Eğitim

Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu Çekmeköy Final Okulu’nda! Çekmeköy Final Okulları’nda “Geliştiren Anne ve Baba Olmak” konulu konferansı ile Final Okulları eğitim danışmanı Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu misafir oldu. Akademik çalışmaları, kitapları ve televizyon programlarıyla geniş bir izleyici kitlesinin ilgisini çeken Doğan Cüceloğlu’nun konferansına, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız da katıldı. Çekmeköy Final Okulları kurucusu Refik Koçak, Çekmeköy Final Okulları Genel Müdürü Süleyman Demirel ve velilerin katılımıyla gerçekleşen konferansa ilgi büyük oldu.

Programda “var olmanın” önemine dikkat çeken Cüceloğlu: “Hayatta var olmak ve varlığınızın farkında olmak çok önemlidir. Siz hayatta acaba ne kadar varsınız? Çocuğunuzun varlığından ne kadar haberdarsınız?” diyerek çocuk yetiştirmede velilere birtakım uyarılarda bulundu. Cüceloğlu: “Çocuklar aile içerisinde önemsenmek, güvenilir olmak ister. Ufak yaşlarda çocuğunuzu önemsediğinizi belirtmezseniz üniversite çağına geldiğinde, kendisine değer veren herhangi bir ideolojik akıma saplanır ve onu kaybedebilirsiniz. Aynı şekilde özgüven de bir insan için çok önemlidir. Ona sorumluluklar verin, başarısız olursa azarlamayın. Neden başarısız olduğunu görmesini sağlayın ve başarıya giden yolda başarısızlıkların da olduğunu gösterin. Ona sevilmeye değer olduğu göstermeniz de zaman ve emekle anlaşılır, unutmayın” dedi. Doğan Cüceloğlu’nun konferansa katılanlara bir de sürprizi vardı. Tiyatro sanatçısı, balerin ve psikolog Filiz Çoşkuner “Özveri” adlı tek kişilik oyunu ile sahne aldı. Konferansın konusu ile bağlantılı olan oyunda Filiz Çoşkuner büyük alkış aldı. Filiz Çoşkuner’in ardından tekrar sahneye çıkan Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu katılımcıların sorularını yanıtladı. Konferans sonunda Çekmeköy Final Okulları Kurucusu Refik Koçak Doğan Cüceloğlu ve Filiz Çoşkuner’e teşekkür ederek çiçek verdi. Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız da çocuk gelişimi ve anne-baba eğitimine verdiği katkılardan dolayı Doğan Cüceloğlu’na ve velilere böyle bir imkan sunan Çekmeköy Final Okulları’na teşekkür etti. 14

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

15


Eğitim

Çekmeköy Gönüllüleri mahalle sakinlerine “Holistik Başarı” konulu bir eğitim semineri düzenledi. 31 Ocak 2016 Pazar günü Çekmeköy Gönüllüleri kişisel gelişim uzmanı, yazar ve KRT TV program yapımcısı Bihin EDİGE ve Ekibi, mahalle sakinleri ve dostlarıyla buluştu. Dernek merkezinde yazarın yeni çıkan kitabında ele aldığı “Holistik Başarı” konulu eğitim semineri verildi. Seminer, opera sanatçısı Ahmet Fazıl AYAN’ın mucizevi terapi müzikleriyle katılımcıların yorulan zihinlerini rahatlatarak tamamlandı.

Derneğin gönüllüsü olan Bihin EDİGE, Çekmeköy Gönüllüleri’ni anlatırken Başkan Canan OĞUZ ve gençlerini iki kez programına konuk ettiğini ve en çok reyting alan programlarının onun olduğunu ifade ederek, emeği geçen herkese teşekkürlerini iletti. Çekmeköy Gönüllüleri Derneği Merkezi’nde Yazar Bihin EDİGE ve Ekibi tarafından, “Holistik Başarı” eğitim semineri verildi. Dernek merkezinde düzenlenen seminerde Bihin EDİGE; “Denge..... Bilinç Yükselmesinin Çıkış Noktası”, Şükür BİLİR; “Holistik Yaklaşımla Öğrenci Öğretmen İlişkisi”, Sema TOPÇULAR; “Okul Başarısı, Hayat Başarısının Ne Kadarını Karşılıyor.”, Dr. Nuri HAKSEVER; “Şimdi Uyanma Zamanı”, Hülya BERKMEN: “Kuantum ve Yaşam”, Ulviye DOĞAN; “Renklerin Hayatımızdaki Önemi”ni içeren konular ele alındı. 16 Şubat 2016 - 115. Sayı

Seminerdeki konuşmasında Bihin Edige, “Çocuklarımız geleceğimizdir, onları daha sağlıklı birer birey olarak yetiştirmek bize düşen görevlerin başında gelir. Yaşama gözümüzü açışımız bir başarı öyküsüdür. En güçlü, sağlıklı yani başarılı sperm ile en sağlıklı yumurtanın, en sağlıklı zamanda birleşmesiyle dünyaya geliriz. Ve bizden beklenen, yaşam denilen oyunu en başarılı şekilde oynayarak istenilen

hedefe ulaşmaktır. Burada zorluk, bu oyunun kurallarını yaşarken deneyimlerle fark edebilmektedir. Tüm evrenin, aynı enerjinin değişik titreşimdeki değişik değerlerinden oluşan bir bütün olduğunu, fizik bilimi atomu parçaladığında gözler önüne serdi. Yani evrendeki her şey birbiriyle iletişim ve etkileşim içerisinde. Ve özgür iradeye sahip insanoğlu kendi düşünce ve eylemleri ile herşeyi şekillendiriyor fakat acıklı olan şu ki bunun farkında değil. Evrendeki bütünsellik olgusunu tam olarak anlamadan, insanın ne olduğunu, gerçek rolünü ve görevini idrak etmeden mutluluğa, huzura, barışa ve gerçek başarıya ulaşmak mümkün değil. Tüm insanlığa ulaşmasını dilediğimiz bu holistik eğitim seferberliğini DÜNYA BARIŞI adına başlatmış bulunmaktayız. Sevgiyle kalın, coşkuyla yaşayın...” dedi. Seminer bitiminde katılımcıların soruları yanıtlayan Bihin EDİGE, son çıkan “Bir Varmış, Öteki Yokmuş” adlı kitabını imzalayarak “Gönülllü Kütüphanesi”ne hediye etti. “Holistik Başarı”nın bir başka semineriyle tekrar buluşmak dileğiyle veda edildi. www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

17


Röportaj

“Öğrenirken eğlenirsiniz ama illa bir şeyler öğrenirsiniz.”

RÖPORTAJ Sevinç Erbulak RÖPORTAJ

18

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

Öncelikle röportaj için bizi davet ettiğiniz bu güzel mekânın hayata geçirilme sürecini ve hedeflerini öğrenmek isteriz. Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi, isminden de anlaşılabileceği gibi bir ev, çünkü bu alanda hizmet veren kurs, okul ya da hobi merkezi adıyla nitelendirilen benzeri birçok yer var. Ayırt edici olması için titizlikle bu ismi verdik. İnsanların iş sonrası, eve gitmeden önce genellikle sosyalleşmek istedikleri veya daha önce fikirleri olmadığı için ilgi duymadıkları ya da herhangi bir nedenle ilgi duydukları için başladıkları bir alanda; bilmedikleri, farklı şeyleri öğrenebilecekleri ev sıcaklığında bir mekân. Yetişkinler için iş çıkışında, evlerinden önce uğradıkları ama evlerindeymiş gibi hissettikleri bir yuva. Okul denince format çok farklı bir şey, onun dinamikleri çok daha farklı. Bizim soyadımızın ihtiva ettiği yuva anlayışını, pekiştirmek istediklerimizi, içinde barındıran bir yapı. İsmini ablamla eşi düşündü ve bize önerdiler, onların hayaliydi. Yapabilir miyiz dedik? Sonra baktık ki oyunculuk ve yazarlık eğitimi veren çok fazla alternatif yer var. Bizimkinin sahip olduğu çok farklı incelikleri ve onun ayrıcalığını uzun süreli beyin fırtınalarıyla temellendirdik. Sonra niçin yapıyoruz? Sorusunu kendimize sorduğumuzda ise cevabımız zaten sanatın bütün dalları suyun üzerine yazı yazmaktı. Bu tartışmasız böyledir. Dünya üzerindeki coğrafyalara göre sanat, değeri çok değişkenlik gösteren bir olgu. Biz zorlukları çok, koşulları çetin bir coğrafyada yaşıyoruz. Kültürel anlamda gönül verdiğimiz şey bu coğrafyada suya yazı yazmak bile değil. Dolayısı ile bir de şöyle düşündük zengin olma amacı gütmeyelim, eğitim süreçleri boyunca da farkındalık yaratacak bir eğitim verelim. Eylül, Ekim ayında açılıp Nisan ayında verilecek temsillerle taçlanacak bir süreç. Öğrencilerimizin 10 ay içinde

farkındalık yaratmak ve illa bir şeyler öğretmek temel amacımız. Ablam Ayşe Erbulak’ın çok güzel bir mottosudur: “Öğrenirken eğlenirsiniz ama illa bir şey öğrenirsiniz.” Okulumuz babam Altan Erbulak’ın karikatürlerinde kullandığı imza görselinin formel anlamdaki çatısı altında topladı bizi. İlk senenin meyvelerini topladık ve emeklemeye başladık. İkinci senemizde ise taytay bebek konumunda yürümeye başladık. Okulun fiziksel koşulları da bize çok büyük bir enerji verdi. Burası eskiden bir çocuk yuvasıymış. Oyunculuğun ve yazarlığın çıkış aldığı kök, adı üstünde oynamak. Biliyoruz ki dünyadaki birçok ünlü ve değerli oyuncu performanslarından önce çocuk parklarında kendilerini hazırlıyor ve rehabilite ediyorlar. Saatlerce çocuk denen olağanüstü mucizeyi seyrediyorlar, çocuğun duygu geçişlerindeki başarısını, hemen unutmasını, ağlamayı hemen gülmeye dönüştürmesini izliyorlar koca koca aktörler. Çocuk bizim için çok önemli, çocuk sınıflarımıza enteresan bir şekilde ilk yılda çok büyük bir talep vardı. İkinci yılda muhtemelen ilk yılın meyvelerinden sonra yüzde 95 oranında çocuğumuz eğitimine devam etti. İlk yılki kadar yeni bir çocuk sınıfı daha geldi. Okul cumartesi pazarları, 3 ayrı sınıfta nerede ise 12 saat eğitim veriyor. Kristal sınıf ismiyle bir ara sınıfımız var. Orada ne çocuk, ne yetişkin olmayan biraz daha mesleki olarak düşünen gençlere, konservatuar sınavı öncesi bir ön onay eğitimi veriyoruz. Benim sahne hocalığı yaptığım ve Özden Özgürdal’ın da kendi sahne dalında eğitmenlik yaptığı, siz gibi işi mesleği olup da sağından solundan tiyatroya bulaşmış olmak sahnede

kendisini deneyimlemek, arkadaşlarına kendisini seyrettirmek isteyen veya bunlardan tamamen bağımsız olarak tiyatroyu biraz kucaklamak, kavramak isteyen yetişkinlere ait bir sınıfımız var. Okulun bendeki anlamına gelince, ben de öğrenmek için eğitmenlik yapıyorum. Sanatta 16. yılım. Mezun olduğum okulda başladım eğitmenliğe. Müjdat Gezen Sanat Merkezi mezunuyum. Oradaki 15. senem. Eğitmenlik, sürekli öğretmeyi benimsemek sizi mutsuz edecek bir meslektir, dünyadaki bütün eğitmenleri kastediyorum. Bir insanın, kim olursa olsun bilgisinin kapladığı hacim, her şeyi bilebilmesi ve her şeyden haberdar olabilmesine olanak sağlamaz. Hem mesleki ustam hem de baba yarısı Savaş Dinçel hiç çaktırmadan öğrenmenin sonunun ve yaşının olmadığını, herkesten öğrenecek bir şeylerimiz olduğunu öğretti. Eğitmenliğimin ikinci yarısından itibaren gördüğüm bildiğim tüm eğitici vasıflarım değişti. Artık öğrenmek için öğretmenlik yapıyorum. Kızım Zeynep’te bu okulda okuyor, onun sınıfı da dâhil olmak üzere tüm sınıflardan mutlaka yeni bir şeyler öğrenerek çıkıyorum. Bunun adı her zaman “Bilmiyorum Sınıfı” oluyor.

Ne demektir “Bilmiyorum Sınıfı”? Bir şey sorduğumda, “Bilmiyorum” diyecek olan öğrenciye ödül vereceğim diyorum. Ben de bilmediğim bir şeyle karşılaştığım da bilmiyorum, onu öğrenmeliyim diyorum. Benim için bir ödev oluyor bu durum, insan eğer gerçekten bilmiyorsa. Benim için en değerli kelimedir, bilmiyorum demenin hafifliği. Üstelik de öğrenme kapısını sonuna kadar açan bir anahtar kelime olup içinde hiçbir kibir barındırmayan bir sözcüktür. Gülümseyen bir çehreyle farkındalığı yükseltme amaçlı mucizevi tiyatro aracı kullanılarak yediden yetmişe (henüz 70 yaşında öğrencimiz yok ama yakını var) herkes dönüştürülebilir. Kimi atölyelerimizi 5 ve 6 yaşlara düşürdük. Yani beşten sonsuza diyebileceğimiz skalada eğitim veren bir evimiz var. Şubat 2016 - 115. Sayı 19 www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

“Işık bir yerden sızdığı anda, her yer aydınlanacak.”

Biraz önce kızınızın da aynı okulda eğitim aldığını ifade ettiniz, adı Zeynep. Hatırlıyoruz ki Süper Baba dizisinde canlandırdığınız karakterin adı da Zeynep idi. Kızınıza bu ismi vermenizde oynadığınız rolün etkisi var sanırım. Hayır, eşim Zeynep ismini çok istedi, benim de çok sevdiğim bir isimdi ama benim tercihim Kavin idi, adı Zeynep Kavin oldu. Zeynep ismi hayatım boyunca karşıma çok çıktı. Sanat sürecimin ilk okulu olan Süper Baba da başlayıp oynadığım diğer karakterler de Zeynep oldu. Süper Baba’yı her hatırladığımda en küçük taşından en büyük taşına kadar hep sevgiyle yâd ederim.

Eğitim sürecinizin başlangıcına baktığımızda bale eğitiminizi görmekteyiz. O dönemde de oyuncu olmayı hedeflemiştim ama balede bir yan bağ zorlaması geçirdiğimden oradan tiyatroya geçişim daha erken oldu. Ben dans kökenli bir oyuncu olma arzusundaydım. Yeni yüzyılın işletim sistemi buna çok uygun. Oyunculuk öyle bir deniz, hatta okyanus ki sadece oyunculuk eğitimi ile yetinilmeyecek kadar derin bir meslek. Onun için öncelikle başladığım klasik baleye çok büyük bir hayranlığım vardı. Eğer çocuk aileden klasik müzik ile yetişmezse sonradan çok sevimli gelmeyebilir. Annem çocukluğumda beni opera ve bale temsillerine çokça götürdüğü için halâ dünyanın en güzel görsel sanatının klasik bale olduğunu düşünürüm. Dünyanın en nankör mesleğidir, bu yüzden kendi içinde böyle bir dilemma (çelişki) barındırır.

Sanat yaşamınızın olgunlaştığı bu döneminizde kendinizi geriye dönük olarak değerlendirseniz? Bu yaşımda edindiğim tecrübelerimi de dikkate aldığımda mesleğimde tam bir hazineye sahip olduğum dönemdeyim. Her şeyi biliyor değilim ama bilgi birikimim hiç de fena değil. Dansta böyle bir noktaya gelindiğinde sadece eğitmenlik yapılabiliyor, bu yaşlar pointi ayağınızdan çıkarıp karakter ayakkabısı dediğimiz tarza geçtiğiniz bir dönem oluyor. Çünkü beden ruhu en erken terk eden yapı, bedenine ne kadar iyi bakarsa baksın dansçı. Dans etmek için artık elimizde olmayan bir AKM’den sonra, geriye kalan Süreyya Operası’nın muhteşem salonunun çok küçük ölçekli sahnesindeki temsilleri halâ ağlayarak ve titreyerek izliyorum. En son Fındıkkıran’ı izledim, çünkü dönem arkadaşlarım orada oynuyorlar. Klasik baleye olan aşkım hiç bitmedi. Başlangıçtaki eğitimim ne olursa olsun sonuçta yine yüzde yüz oyunculuk bölümü okurdum. Ablamın oğlu Dağhan Külegeç şöyle söyler: “Biz kazana düştük, bizim yapabileceğimiz başka bir meslek yok.” Ailede rol model olan herkes bu alanda yer alıyor. Küçük bir çocukken akşam eve geliyoruz, anne baba yok. Neredeler? Hadi tiyatroya gideyim de göreyim dediğimiz bir yaşam. Bir süre sonra onlar orada olmasa bile bu alışkanlık sizi tiyatroya sürüklüyor. www.cekmekoymagazin.com 20 Şubat 2016 - 115. Sayı


Röportaj

Şehir Tiyatroları’nda bu dönem aktif rol aldığınız bir oyun var mı? Şu an yok ama provasına girmek üzere olduğumuz, önümüzdeki yıl sahnelenecek bir oyunun hazırlıkları içerisindeyiz. Yakın dönemde yaşadığımız yönetim değişiklikleri dolayısıyla planlar sıklıkla değişiyor. Kurumun daha iyiye gitmesi yönündeki çabalarımız, çeşitli sanatsal birimlerin ve hakların daha ileriye taşınması çabalarımız devam ediyor. Bu değişiklikler dolayısı ile zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Şartlar öncelikle yaklaşık 2,5 sene öncesine dönmelidir, tiyatroyu tiyatrocular yönetmelidir. Bu işi yaşadığımız yüzyılda yapıldığı, olması gerektiği gibi olacak koşullara taşımalıyız. Elbette dünyadan ve ülkeden umutlu olduğum gibi sanat alanında da umutluyum. Işık bir yerden sızdığı anda, her yer aydınlanacak. Buna hiçbir şüphem yok, pesimist değilim. Benden sonraki kuşaklar aydınlık yarınları görecek ve yaşayacaklar. Bu yeni oyun beni çok heyecanlandıran ve yaklaşık üç senedir peşinde koştuğum çağdaş bir oyun. Ülke prömiyeri yapacak, aynı proje dünyada çok bildiğimiz ve sevdiğimiz oyuncular tarafından oynanmış. Hem eğitmenlik hem de yönetmenlik yapan hayranlık duyduğum bir yönetmenle, çok yüksek ihtimalle sahneye koyacağız. Şehir Tiyatroları yedi ayrı sahnede, 7 ayrı oyunun oynandığı birbirine bağlı çok karmaşık bir örgü. Burada yeni bir oyun sahneye koymanın kendine has zorlukları var, Prosedür bir yapı.

Bu ara dönemde alternatif işler yaptınız mı? Hiçbir zaman oynamak için oynamayı seçmedim. Bu arada alternatif sahnelerde Kumbaracı 50 gibi mutlu olduğum işler yaptım. Kumbaracı 50 için Yiğit Sertdemir ile muhteşem bir okul diyebilirim. Beyti Engin ile birlikte oynama şansına sahip oldum. Bekleme salonu diğeri de Katilcilik isimli 2 ayrı oyunda oynadım, bu son iki sene benim için çok eğitici ve öğretici geçti. Ancak, Şehir Tiyatrosu sahnesini delice özlediğimi de İtiraf etmeliyim, çünkü orası benim evim. Çeyrek asırdır oradayım, 16 17 yaşında girdim, şimdi 40 yaşındayım ve 24 sezondur sahnesindeyim. Bu proje ile ilgili olarak içim içime sığmıyor, repertuarımıza çok yakışacak bir iş olarak görmekteyim.

Önümüzdeki sezon Şehir Tiyatroları’nda ki bu yeni oyunla birlikte, okuldaki göreviniz dolayısı ile ciddi bir zorlanma yaşayacaksınız sanırım. Müzikaller bittikten sonra oyunsuz kaldığım o iki yıl bana çok da kötü gelmedi. Kızımla daha çok zaman geçirir oldum ve üstelik onun bana ihtiyacı olduğu bu geçiş döneminde. Ayrıca Şehir Tiyatroları’nın parasız eğitim verdiği bir oyunculuk atölyesi var hem oradaki görevim hem de Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde ki görevim, kendi Okulumuzdaki görevim aileye karşı olan sorumluluğum ve şimdi de yeni sezondaki, yeni oyunla birlikte hepsinin üstesinden geleceğime inanıyorum. Daha az uyuyacağım, daha çok çalışacağım ve bütün bunları büyük bir keyifle yapacağım. Darülbedayi Atölyesindeki görevim dolayısı ile prova saatlerim eğitmenlik saatleriyle yer değiştirmiş oldu. Daha az uyuyacağım, daha çok vitamin alacağım ve kızım Kavin beni biraz daha idare edecek.

Geldiğiniz bu noktada, gelecekteki sanat yaşamınızda olmazsa olmaz yapmalıyım dediğiniz bir iş var mı? Geçen Ekim ayında kırkımı doldurduğumda, sanki bir şey oldu bana. Mesleğimle ilgili hiçbir şeyi öngörmemeye karar verdim ve bu durum bana çok cazip geldi. İşimi sonsuza kadar yapacağıma dair çok kuvvetli bir inancım var, hep sahnede olacağım ve bir şeyin parçası olacağım ama bunların ne olacağını bilmiyorum. Ancak aktif olarak mutlaka oynamak istediğim bir oyun, hatta bir karakter var. Vanya Dayı oyunundaki Sonya karakteri. Dünyada oynamadığım belki 2 milyar oyun metni vardır ama ben bir Çehov hayranıyım. Bazı oyun yazarlarının yazdıkları oyunları sadece ben oynayayım diye yazdıklarını düşünmek istiyorum, Murathan Mungan, Murat Menteş, Hakan Günday gibi…

www.cekmekoymagazin.com

Oyun yazarı olarak Anton Çehov sanki benim İçin doğmuş yazmış ve ölmüş. Sonya karakterini mutlaka oynayacağım, yaşımın tutmadığı bir zaman dilimine de denk gelirse, afişe yaşımın tutmadığını yazdıracağım. Hayatımda bunu gerçekleştiremezsem çok şaşarım. Anlamanın benim için bir yaşı varmış, şimdi kırkımdayım. Benim için tabi ki tek yazar Çehov değil ama en yazarım Çehov. Erken yaşta yazarları okurken, ödev kafasıyla okuduğumu fark ediyorum şimdi. Artık bunu anladığımdan o oynamak olmayacak, hissetmek yaşamak olacak benim için, onu oynamadan ölmeyeceğim! Şubat 2016 - 115. Sayı 21


Röportaj

Oyunculuk dışında ilgilendiğiniz farklı alanlar nelerdir? Sosyal Sorumluluk Projeleri ile ilgileniyorum, dünyayı sadece iyiliğin kurtarabileceğini düşünüyorum, hiç söylenmeyen iyiliklerin. Ne olduğunu söylemek istemem ama birkaç projede çaba sarf ediyorum.

“Kötülük bir gün mutlaka kendini de öldürür.”

Böylesi olumlu çabaların diğer bireylere rol model oluşturulabilmesi için biz yine de bu tip şeylerin ana hatlarıyla açıklanmasından yanayız.

Böyle çabalar için mücadele eden meslektaş ya da meslek dışı birçok insan var. Bunlardan birisi de oyuncu arkadaşım Mert Fırat, ihtiyacharitasi.org diye bir proje yarattı. İhtiyaç sahibi ile onu karşılayabilecek olanı bir araya getirmeyi hedefliyor. Askıda mantığı ile yapılan insanlarla ilgili projenin, bir benzerini de ben hayvanlarla ilgili olarak hayata geçirmek istiyorum. Finansmanı için ya piyangodan kazanacağım ya da bir seri reklamdan, ikincisi daha mümkün. Dünyadaki tüm mağduriyetler canımı çok yakıyor ama özellikle hayvanların yaşadıkları daha fazla. Birçok alanda farklı faşizm türleri var. Güçlünün güçsüzü ezdiği bir haksızlıklar silsilesi içinde yaşıyoruz. Benim algımda hayvanlara yönelik eziyetler daha ön plana çıkıyor. Neredeyse yaşan alanı bırakmadığınız bu canlılar keşke dünyayı ele geçirseler, çünkü onlar dünyanın Ekolojik dengesini bozmadan daha doğru yaşıyorlar. Dünyaya bir hayvanlar birde dâhiler çok iyi davranıyor. Gözlemlediğim kadarıyla dehalar bıraktıkları eserler açısından mükemmel ama yakın çevreleri için zor insanlardır.

Tüm bu isteklerinizi yerine getirecek zamanı nasıl plânlamayı düşünüyorsunuz? Öncelikli hedefim hayatımı kaplayan annelik, oyunculuk, eğitmenlik için ayrılan hacmi küçültüp, sosyal sorumluluk projelerine ait hacmi genişletmek. 5- 10 yıl içerisinde hayata geçirmek istiyorum.

Toplumsal yaşam içerisinde gözünüze batan ve bu alanda farkındalığı arttırmayı düşündüğünüz bir konu hakkında görüşünüzü belirtmenizi rica etsek? 100. yaşını idrak ettiğimiz ustalarımızdan Haldun Taner’in sıkça dile getirdiği bir kavram olan demokrasinin öncelikli ihtiyacımız olan tek kavram olduğunu düşünüyorum. Bendeki karşılığı şu an ne düşünüyor olursanız olun, hayata hangi pencereden bakıyor ve hangi değerlere sahip olursanız olun karşınızdaki içinde aynı şey geçerli. Sizin ve benim özgürlüğümün başladığı yer, aynı yer olduğunda amacına ulaşmış demektir. Yanımda Hristiyan bir arkadaşım mumunu yakarken, diğer yanımda Müslüman arkadaşım namazını kılabiliyor ise veya bir arkadaşım klasik müzik dinlerken diğeri arabesk seviyorsa; Tabi bir arada bir kakafoni oluşturmadan birbirlerinin tercihlerine saygı ve anlayış gösterdikleri yerdir demokrasi. Bu yüzden toleransı ve saygıyı Nazım Hikmet’in söylediği şu cevahirdeki gibi karşımızdakini ve kendimizi ötekileştirmeden, evrende kapladığımız hacmimiz ve meselelerimiz kapladığı yerin farkına varıp, kan dökmekten silah üretmekten vazgeçildiği bir dünyaya ulaşmalıyız. Can almak için silah üretmeyi anlayamıyorum, bu evrensel dengede kimsenin canına kast edilmediği gün bu dünya cennet olacaktır. Önce tüm canlılar için fiziki yaşama hakkı, sonrasında yaşayanların kendi kültürlerini yaşayabilme ve yaşatabilme hakkı üstün kılınmalıdır. Olumsuzluklarla dolu bu dünya batsın, sınırların olmadığı, yaşam hakkının en üstün değer kabul edildiği bir dünya yeniden kurulsun diyorum. Teknolojinin getirdiği imkânlarla ağlamak gülmek duygularını İkonlarla birbirimize yansıttığımız değil, gerçekten karşılıklı olarak ağlayıp gülmeyi sağlayacak sosyal yaşamı istiyorum. 22

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

23


Güzellik&Bakım

Porselen Cilt & İnce Bir Vücut Kim İstemez? Metabolik Balance Yöntemi ile İnce Bir Vücuda Sahip Olmak Artık Çok Kolay Bu yöntemle beslenme programınız; vücudunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak besin çeşitleri ve miktarları, sizin laboratuvar verilerinize göre parmak iziniz kadar size özel olarak düzenlenmektedir. Sizin için seçilen bu yiyecekler metabolizmanızı düzenliyor, destekliyor ve bugüne kadar vücudunuzda eksik olanları tamamlıyor. Metabolic Balance sayesinde kas ve bağ dokusu güçleniyor, cilt gergin ve pürüzsüz hale geliyor. Sonuç olarak daha sağlıklı, daha aktif ve daha zinde oluyorsunuz ki bu da hayatınızın her anına yansıyor. Sadece yağ kaybı oluştuğundan hızlı bir şekilde incelme söz konusu. Bu sistemde spor yapmanız gerekmiyor. Program 4 aşamadan oluşmakta; 3. aşamadan itibaren süre tamamen size bağlıdır. 1. Aşama: Hazırlık dönemi; 2 gün sürüyor. 2. Aşama: Sıkı dönem; en az 14 gün sürer. 3. Aşama: Rahat dönem; beslenmenize ek yiyecekler ilave edilir. 4. Aşama: Koruma dönemi olup size önerilen sekiz kurala dikkat ettiğiniz müddetçe ömür boyu kilo almazsınız. Metabolizmanız düzeldiği için kilo verip tekrar alma sorunundan kurtuluyorsunuz. Böylece hem sağlıklı hem de ince bir vücuda kavuşmuş oluyorsunuz… Kilo problemi olmayan ancak bölgesel olarak fazlalıklarından şikayet edenler için vücudun şekillendirilmesinde (Göbek, basen, kol ve bel inceltme ve duruş bozukluğunu düzeltmek için), ultratone (elektroterapi), starvac (vakumterapi), mezoterapi, karboksiterapi kavitasyon, radyofrekans, lenf drenaj yöntemlerinden, kas sıkılaşması için powerplate uygulamasından faydalanıyoruz. 24

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Güzellik&Bakım

PÜRÜZSÜZ PORSELEN CİLT UYGULAMASI İlk olarak cilt yapısının güzelleştirilmesinden başlıyoruz, lekeleri derin ve yüzeysel peelingler, P.R.P, yüz mezoterapisi, dermaroller, fractione lazer uygulayarak siliyoruz. Gençlik aşısı, vitamin enjeksiyonları, ışıltı dolgusu, altın maske gibi yöntemler ile nem ve hyalüronik asit oranını arttırarak pürüzsüz daha genç bir cilt oluşturuyoruz. Ardından botox ve lazer tedavisi ile kırışıklıkları siliyor, cildi lifting ile sıkılaştırıyor, çökmeleri ve yara izlerini dolgu ile düzeltiyoruz. Endopeel ve ince iplerle, sarkık yanak, boyun ve gıdı topluyor, yanaklar yukarı çekiyor ihtiyaç varsa kaşlar ve burun ucunu hafif kaldırıp, yanaklar ve dudakları dolgunlaştırıyoruz. Sonuç olarak daha genç ve güzel bir görünüm elde ediyoruz. Tüm bunlar belli bir zamana yayılarak yapılan tedavi uygulamalarıdır.

GÖZ ALTI MORLUK VE ÇÖKMELERİ Gözaltı bölgesindeki morluk ve çökmelerin tedavisinde gliko eyepeeling ve ince dolgu yöntemlerinden faydalanıyoruz. Sivilce izleri, çöküntüleri, leke ve çatlakları; lazer tedavisi ile tertemiz yepyeni bir cilt oluşturuyoruz.

AMELİYATSIZ AĞ RISIZ YANAK VE BOYUN GERME; Yanak ve boyun bölgesindeki sarkmaların toparlanmasında endopeel ve ince iplerle çekme uygulaması ile güzel sonuçlar alınıyor.

LAZER EPİLASYONDA NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Lazerler Sağlık Bakanlığı’na bağlı çalışan yerlerde ve doktor kontrolünde yapılmalıdır. Kliniğimizde Alexandrite lazer kullanmaktayız. Alexandrite lazerler cilde değmeden uygulandığı için hijyen açısından güvenlidirler. Kıl tedavisinde ve leke tedavisinde başarılı lazerlerdir… Seans aralıkları, bir buçuk ayda birdir. Bitiş; yüz bölgesi hariç 4 ile 8 seans arasında değişir. Muayene ve danışma ücretsizdir. Bu bir bilgilendirme yazısıdır. Tüm sorularınız için danışma telefonu: 0216 640 46 67

Adres: Mimar Sinan Mh. Bosna Cd. Kaya İş Mrk. No: 16 Kat: 2 D: 5 Çekmeköy İSTANBUL Tel: 0216 640 46 67 Web: drhulyapekar.com facebook/drhulyapekar www.cekmekoymagazin.com

Uzm. Dr. Hülya PEKAR Şubat 2016 - 115. Sayı

25


Anjelika Akbar

Röportaj

Bir Türkiye sevdalısı, İstanbul aşığı, Piyanist Kompozitör ve bizlerden biri Anjelika Akbar ile müziğin evrensel dili eşliğinde sımsıcak bir söyleşi. “İnsanlar birbirleriyle kucaklaşmadan önce müzikleri kucaklaşmalı.” 26

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj Türkiye’ye yakın bir coğrafya içerisinde doğdunuz ve hayatınızın şekillenmeye başladığı çağda ise yaşamınızın geri kalanını burada geçirmeye karar verdiniz. Bu durumun nasıl geliştiğini ve müzik yaşamınızın başlangıcı öğrenmek isteriz. Kazakistan’da doğdum ama oralı değilim. Annem dedemin işlerinden dolayı Kazakistan’da bulunurken babam da orkestra şefi olarak oraya geldiğinde tanışmışlar. Sovyetler Birliği’nin birçok yerinde yaşadım, üstün yetenekli harika çocuklar için Moskova Konservatuvarı bünyesinde yer alan birkaç okuldan birini bitirdim. Sonrasında konservatuarın Rusya’daki UNESCO üyesi oldum. O yıllarda ekoloji konusunda henüz çok önemli çalışmalar yapılmamaktaydı ve yeterli bilinç oluşmamıştı. Ben o sıralarda erken yaşlarda evlenmiştim. Eşimle birlikte UNESCO’nun bir proje siparişinde yer almak üzere Türkiye’ye geldik. Bu bir film projesiydi. Ben müziklerini yapıyordum, eşimde senaryo yazarıydı. Proje bünyesinde gezdiğimiz birkaç ülke sonrasında Türkiye’ye, İstanbul’a geldik.

Ben o sırada 8 aylık hamileydim ve oğlum Yürek burada dünyaya geldi. Daha sonra hissettim ki ben Türkiye’ye ve İstanbul’a aşığım. Burada beni etkileyen birçok faktör vardır. Oğlum doğduktan sonra 1-2 ay büyüsün, ondan sonra Türkiye’den ayrılırız desek bile, diğer yandan Türkiye sevgisi daha ağır bastı. O sırada Sovyetler Birliği dağıldığından bu sefer de ailem geri dönmemi istemedi, o karışık şartlar içerisine. Ben zaten burada yaşamam gerektiğini hissetmiştim, hayatım boyunca daima kalbimin sesini dinlemişimdir ben Türkiye’ye âşık olmuştum. Sonrasında Ankara Üniversitesi’nde yeni kurulacak olan konservatuarın ilk kurucu üyelerinden oldum. Aynı zamanda da Hacettepe Üniversitesi’nde orkestra şefliği ve bestecilik dalında yüksek lisans ve doktoramı yaptım. www.cekmekoymagazin.com

Çocuklarınıza Türk isimleri vermişsiniz, eşiniz Türk müydü? İlk eşim Kırım Tatarı’ydı. İkinci eşimden de bir erkek çocuğum oldu, ona da Timur adını verdim. Çocuklarıma verdiğim isimlerin enteresan hikâyeleri var. İlk çocuğumun adı Türk ve Tatar dillerinde ortak yer alan isimlerden biri olan Yürek, aynı zamanda Türkçe’de içi çok dolu bir kavram. İkinci evliliğimde çocuğuma isim ararken, yazılışının enternasyonal kolaylığı için önce Türkçe’deki özel karakter harfleri eledim. Daha sonrasında sonu sesli harfle biten isimleri eledim, çünkü Rusya’da sesli harfle biten isimler kadın isimleridir, Volga, Olga gibi. Eşimde Unisex isimleri eleyince geriye çok az bir isim seçeneği kaldı. Bunlardan biri olan Timur, Rusya’da çok sevilen bir çocuk klasiği olan Timur ve Ekibi romanının kahramanıydı. Son dönemde üzerinde aktif olarak çalıştığınız projeniz hangisidir? Şu an birbirine paralel iki çalışma yapmaktayım. Bir tanesi 14 Şubat’ta çıkacak olan, Hakan Aysev ile birlikte hazırladığımız albümde benim bestelerim ve diğer dillerdeki “Mutlu Aşk” şarkıları yer almakta. Bu konsept ile ilgili konserlerimiz de devam etmekte. Diğer proje ise üzerinde iki seneden beri çalıştığım ve Boyut Yayın Grubu’nun koordine ettiği bir sergi. Ağırlıklı olarak Ayvazovski’nin İstanbul konulu resimlerinin yer aldığı bir sergi. Daha önce Rusya’da, Amerika’da ve Erivan’da başka versiyonları yapıldı. Bu projenin devamı olarak İstanbul’da PİTORESK İSTANBUL adıyla hayata geçirilecek. Resmedilmeye lâyık olan görüntüler içeren bir çalışma. Sadece Ayvazovski değil, 19. yüzyılda İstanbul’a gelip, İstanbul’un resimlerini yapan dünyaca ünlü ressamların eserlerini de kapsayacak. İstanbul’a âşık olan Avrupalı ressamların yaptıkları resimler, gravürler ve çalışmalar. Onların gözüyle İstanbul, 11 Mart’ta Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde açılışı yapılarak sergilenecek. Ziyaretçilerin ilgisine bağlı olarak 3 ay sürmesi planlanan bu dijital sergi için salonun duvarları dev ekranlarla giydiriliyor. Yansıtılan görüntüler fon müziği eşliğinde ortam sesleri ile birlikte zaman zaman hareketlendirilerek

yaşayan resimler olarak sunulacak. Ayvazovski’nin denizinin hareketlendiği, kuşların uçtuğu, vapurlar yüzdüğü, insanların konuştuğu bu sergi, görsel sanatların teknoloji yardımıyla geldiği son nokta. Gelişmiş bir teknoloji olan Codex Art denilen bir teknikle sunulacak. Boyut Yayın Grubu’nun ürettiği bu yeni teknik buradan tüm dünyaya dağılacak. Ben projeye öncelikle besteci ve müzik direktörü olarak girdim, daha sonra da proje yönetmenlerinden biri oldum. Projenin genel yayın yönetmeni Bülent Özükan ve genel sanat yönetmeni Murat Öneş ile birlikte çalışıyoruz. Pitoresk İstanbul 200 yıl önceye masalsı bir zaman yolculuğu… Öncelikle Ayvazovski’nin dünya üzerindeki 500 civarında eserinin yüksek çözünürlüklü dijital yayın hakları alındı. Sadece Rusya’da 45 müze ile iletişime geçtim, sonra anladım ki yeterli değil. Amerika’daki özel koleksiyonlar, Avrupa’da ve Asya’da, her yerde sadece kişilere ait olan tabloların da hakları alındı. Türkiye’deki devlet müzelerinde yer alan resimler için de aynı süreç işledi. Özellikle İstanbul’un işlendiği tabloların büyük çoğunluğu yurt dışındaydı. Bu önemli çalışma ruhuyla beni de içine alan ve zamanımın neredeyse tamamını verdiğim projede, İstanbul’u resmeden birçok yabancı ressamın eserleri de yer alacak. Benim hazırladığım Osmanlı dönemine ait müziklerle sunulan dijital bir seyahatname olacak. Bu çok ilham verici ve görkemli proje kapsamında zaman zaman açılış günü dâhil olmak üzere canlı performanslar da yapacağım. Fonda yer alan bestelediğim müziklerin üzerine aynı anda canlı çalacağım. Sergi için gelen insanlar 35 dakikalık periyotlardaki gezintide isterlerse 1 seans, isterlerse birkaç seans içeride kalabilecekler. Özellikle bu çalışma için Ayvazovski Rapsodisi’ni besteledim. Ayvazovski Konserleri dünyanın her yerinde sahne almaya devam edecek. Şubat 2016 - 115. Sayı

27


Röportaj Kullandığınız bir ifade var “İnsanlar birbirleriyle kucaklaşmadan önce müzikleri kucaklaşmalı...” bu tanımı biraz açmanızı istesek. Ben bu ifadeyi Bach L’Oriental albümünün kapağında yazmıştım. Orada Doğu ve Batı’nın birçok tınısını bir araya getirmiştim ama bu bir sentez değildi, bir kucaklaşmayı anlatıyordu. Özellikle sentez denilmesini sevmiyorum, çünkü sentezde karışan iki öge bazı özelliklerini kaybeder. Oysa buradaki müzik kucaklaşması kendi özelliklerinden hiçbir şey kaybetmeden birbirlerini kucaklayacak şekilde işlendi. Kucaklaşma sıcak bir kavram, insana özel! Aynı eser içerisindeki 2 ayrı müzik küçük dokunuşlarla birbirini etkileyecek şekilde oluşturuldu. Yıllar önce başlattığım bir çalışma türüdür, bu yüzden klasik müzik dünyasından çok tepkiler almıştım. Ancak benimsendikten sonra, tepki verenlerin birçoğu da benzer eserler yarattılar. Bu çalışmanın klipinde Asena dans etmişti. YouTube’da Anjelika Akbar Orkide yazdığınızda klipe erişebilirsiniz.

28

Şubat 2016 - 115. Sayı

Bu çalışmanın hikâyesi şöyle başladı: Moralimin çok bozuk olduğu bir dönemde arkadaşlarımla çıktığım tekne gezisinde beni neşelendirmek amacıyla her türlü dansa meraklı bir arkadaşım bir koydan satın aldığı Asena’nın Ritm albümünü çalmaya başladı.

Klibinde de Asena’nın dans etmesini uygun buldum, çünkü onun albümünden ilham almıştım. Klasik müzikçilerin ve toplumun belli bir kesiminin dans sanatçılarına karşı olumsuz bir önyargı içinde olduklarını gördüm, bu çalışmayı yaparken.

Ben klasikçi olduğum için algıda seçicilik gereği bugüne kadar farklı hiçbir müziği neredeyse duymadım. Bu müziğin ritmini hissettiğimde gözyaşlarım durdu, üçüncü parçaya gelindiğinde yeniden dinlemek istedim. Parça başladığında Bach’ın bir eserini eşzamanlı olarak bir masa üzerine piyano vuruşları yaparak parçaya eşlik ettim, ben bitirdiğimde parçada aynı anda bitti.

Bundan dolayı da albüm kapağında bu ifadeye yer verdim. Bu bir müzik deneyi değildir, çağın ihtiyacıdır. İnsanlar birbirleriyle kucaklaşmadan önce müzikleri kucaklaşmalıdır. Sonrasında bu tip eserler için çeşitli sanatçılarla atölye benzeri çalışmalar yaptım. Erkan Oğur, Mısırlı Ahmet gibi… Bu albüm Almanya’da klasik müzik radyosunda üç ay boyunca her gün çaldı ama Türkiye’deki klasik müzikçilerin büyük bir çoğunluğu, içinde sırf Asena olduğu için tepki gösterdiler.

Bu durum çok hoşuma gitti ve klasikçi kimliğim bana “Hayır!” demedi. Benim için ihtilâl gibi bir şeydi bu durum. O akşam böyle bir çalışma yapmaya karar verdim ve düşündüm ben doğudan gelip etkilendiğime göre Bach’da buraya gelip dinlese etkilenirdi. Onun için Fransızca Bach L’Oriental ismini koydum.

Oysa Mydonose Showland’de tamamen dolu salonlarda yaptığımız konserlerde, normal şartlarda bir araya gelmeyecek farklı kültürlerdeki insanlar yan yana oturdular ve diğer müzik tarzını da sevip alkışladılar.

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

Bu denemeniz farklı kültürlerin barışmasını, birbirlerinin tercihlerine saygı duymalarını, sevmelerini sağladığı işlev açısından takdire değer bir çaba. Her insan aidiyeti olan toplumun müziklerini benimsiyor, diğerini adeta bir yabancı dil gibi duyuyor. Bu tarz çalışmalar diğerini anlamaya yönelik bir işlev üstleniyor, böylesi denemeleri hayata geçiren siz sanatçılara kültür barışmaları adına teşekkür ederiz. Bu albümü çıkardığım 2003 yılında tepki gösterenler, sonrasında alkış aldıkları benzer çalışmalar yaptılar ama bu alanda ilk olmanın onuru ve gururu bana yeter. Sizinle söyleşirken Türkçe’ye çok hâkim olduğunuzu görüyorum, sanırım müzik zekâsına sahip insanların dil öğrenmede de algısı açık oluyor. İnanın Türkçe öğrenmek için hiçbir kursa gitmedim. Türkiye’ye olan sevgim dili öğrenmemin dinamosu oldu. Türkiye’yi ve Türkler’i çok sevdiğim için hem daha kolay hem de istekle öğrendim. Babanızın felsefe profesörü olduğunu belirtmiştiniz, meselâ üniversitede en zorlayan derslerden biri felsefe buradan yola çıkarak düşündüğümüzde felsefeci bir rol model babanın çocuğu olmak bestecilik yönünüzü besleyen önemli bir avantajdır galiba. Çok yönlü düşünmeye sevk eden bir bilim dalı felsefe. Annem ve babam bu dünyadan erken ayrıldılar, 3 yıl önce kaybettiğim babam bu yönden benim için çok önemlidir. Aramızdaki iletişim kesintisiz sürmüştür. Hatta babamla karşılıklı olarak birbirimizi besledik diyebilirim. Babam bir iş arkadaşım, bir dostum gibiydi. Sizi araştırırken fark ettik, babanız siz küçükken yaptığınız besteleri bir uzmana gösterdiğinde, ona ait olduğunu sanan uzman çok başarılı eserler yarattığını ifade etmiş. www.cekmekoymagazin.com

Rusya’daki çok meşhur bir besteci, babam da müzisyen olduğu için ona ait olduğunu düşünmüş, ne zaman ki bunları 5 yaşındaki kızım besteledi dediğinde, çok şaşırtıcı bulmuş. Beste yapmak benim için su içmek, nefes almak gibi sıradan bir durum anlık bir olay. Bir koku, bir ses, bir ışık, bir duygu beni hemen tetikleyebilir. Notaya aktarmadığım birçok besteyi hafızamda saklıyorum, onları asla unutmuyorum orada bir yerde bekliyorlar. Ben tüm müzikleri içimde, benliğimde yaşatıyorum. Konserimdeki seyirci kitlesine göre repertuarım o an şekilleniyor. Klasikler ve kendi bestelerim hafızamda, henüz bestelemediklerim ise içimde bir yerde bekliyorlar. Yine de ilham geldiğinde besteyi hemen kayıt altına almanız en doğrusu sanki. Çünkü içlerinden biri bile unutulsa büyük kayıp. Açılacak bu sergi gibi farklı sunumlar yapmayı planlıyor musunuz? Geçmişte böyle şeyler düşünmüştüm, Mısır Piramitleri yanında veya Tac Mahal’de piyano çalmak gibi zaman içinde bundan vazgeçtim, çünkü sonu yok, uzayda da uygun koşullar oluşturulsa konser verebilirsiniz. Artık kendi alanımdaki tatminim, salondaki seyircilerden bir tanesini olsun duygulandırmak, gözünde bir damla yaş oluşmasını sağlamak diye özetleyebilirim. Müziğin özü kalpten kalbe, gönülden gönüle dağılan duygulardır. Derler ya “Sözün bittiği yerde müzik başlar”. özellikle enstrümantal müzik mucize gibi bir şey, tuşlara dokunduğunuzda bir insanı ağlatabiliyorsunuz. Görüntü yok, koku yok, söz yok soyut gibi görünen ama bütünüyle sizi içine alan bir atmosfer. Bunun sebebi müziğin bir titreşim olması, atomlardan oluşan bedenimiz devamlı titreşirken bu algılamaya çok açık. Bir besteci, bir müzisyen bunu biliyor ve bilinçli olarak kullanıyorsa, iyi niyetle kullanıyorsa o zaman kendi kalbinden çıkanı karşısındakinin kalbine doğrudan iletebilir. Bir konser salonunda tüm dinleyicilerin kalplerinden çıkan duygular, benimki ile birleşerek bir sinerji oluşturuyor ve tekrar hepimize dağılıyor.

“İçimdeki Türkiye’m” adlı kitabım İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı. Bu kitapta Türkiye’de yaşadığım 20 seneyi anlattım, bir dost sohbeti gibi… Çifte aidiyeti olan sizin gibi bir sanatçının gözünden, bizlere bakışını öğrenmeyi çok isteriz. Tüm hayatınızın müzik dolu olduğunu hissedebiliyorum. Hobim diyebileceğiniz sizi rahatlatacak başka uğraşılarınız var mı? Yemek yapmayı, pasta ve tatlılar yapmayı çok seviyorum. Özellikli yaratıcılık gerektiren tatlıları yapmayı tercih ediyorum, galiba yaratıcılık burada da yine öne çıkıyor. Moralim bozuksa terapim bir pasta yapmaktır benim. Çizgi filmleri izlemeyi de çok seviyorum. Çocukluğunuz müzikle dolu olduğundan bu alanda bir açlık söz konusu galiba. Kesinlikle katılıyorum, benim oyuncaklarım da yoktu. Eğer isteseydim ailem birçoğunu alabilirdi ama ben ilgilenmiyordum, müzikle çok mutluydum. Plak koleksiyonum vardı, kitaplarım vardı ama oyuncaklar ilgi alanıma girmiyordu.

Yayınlanmış bir kitabınız olduğunu da biliyoruz. Türkiye ile ilgili bu kitabın içeriğini anlatır mısınız? Aslında iki kitabım var, biri yayınlandı, Şubat 2016 - 115. Sayı

29


Röportaj

Biraz önce konuşurken yorumcunun iyi niyetinden bahsettiniz, bu durum insanların müzikle olumlu ya da olumsuz yönlendirebileceği anlamına mı geliyor? Bence evet, çünkü bu bir enerji transferidir. Buradaki yönlendirilme müzik türleri ile ilgili değil, yorumu yapan kişinin ruh halinin yansıması olarak algılanmalıdır. Bestenin zaten bir ruhu var, ancak yorumcunun içinde bulunduğu psikolojik durum bestenin hissedilmesini etkileyebilir. Bestecinin veya onu icra eden yorumcunun anlık ruh halinin hissedileni etkilemesi anlamında söylüyorum. Neşeli ya da üzüntülü haliniz yorumunuzla birlikte karşı tarafa geçiyor, tam bir duygu transferi. Denir ki ekmek yapan bir insanın duygu ve düşüncelerinin enerjisi, hamuru yoğururken ekmeğe geçer. Ben fastfood bir yiyecek satın alırken hazırlayan kişinin davranışlarına dikkat ederim. Bir keresinde kumpir alırken hazırlayan çocuklar birbirleriyle kavga ediyorlardı. Sert hareketlerle hazırladıkları yiyeceği almaktan vazgeçtim, ben o olumsuz duyguları yemek istemedim! Yemek acılı olabilir ama tatlı duygularla hazırlanmışsa farklı bir lezzeti vardır. Bir önceki sorunuza ilave etmek isterim, müzik dışında önceleri resim de yapmıştım, şiir de yazmıştım. Ayrıca küçük küçük heykelcikler yapmış ve sergide açmıştım. Son olarak, toplumsal bir mesaj vermek ister misiniz? Elbette ama insanlara mesaj vermeye kalktığımızda, aslında önce kendimize mesaj veririz. Öyleyse ben de öncelikle kendime söylüyorum, faydalanmak isteyen olursa onlar da faydalansın. Cenneti arıyoruz hep birlikte ama ben şuna inanıyorum ve inşallah da öyle olsun, gittiğimiz yer cennet olsun. Nerede bulunuyorsak, orası cennet olsun. Bu içimizdeki duygu durumuna bağlıdır, ruhumuzda bir cennet oluşturabilirsek, o zaman dışımızda dönüşür. Birilerini düzeltmeye kalkmadan önce ayarı kendimize vermeliyiz. Tolstoy da onu söylüyor, Tasavvuf da: ‘Dünyayı değiştirmek istiyoruz ama kendimizden başlamamız gerektiğini bilmiyoruz.’ .

30

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

31


Çocuk

Çocuklarda Disiplin

Oluşturma Zaman zaman canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımız yaptıkrları asi davranışlar ve yaramazlıklarla bizleri canımızdan bezdirebiliyor. Bunun üstesinden gelmek ve onları daha sağlıklı bireyler olarak yetiştirmek için sizlere çeşitli öneriler getirdik.

DÜNYA KOLEJİ Dr. Nesli GÜVEN

32

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Çocuk Disiplin; çocuğunuzun kendi sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini ona göstermektir. Bu çocuğunuz için bir sosyalleşme sürecidir. Okulda arkadaşlarına vuran, yemek masasında kurallara uymayan, durmasını istediğinizde durmayan, oyuncaklarını kıran, size birçok konuda uyum sağlamakta zorlanan çocuğunuz için disiplini yerleştirmek çok da zor değildir. Bir davranışı ya da kuralı çocuğunuza benimsetmek ve yaşam boyu uygulamasını sağlamak için; öncelikle ona doğru bir model olmalısınız. Akşam yemeğinde ıspanağı yemeyen babayı gören çocuğunuzun yemek seçmesi beklenen bir sonuçtur. Bu durumda ona yemek kuralları ve beslenme ile ilgili gerekli disiplini yerleştiremezsiniz. Kurallar; çocuğunuzun yaşına uygun bir şekilde ve anlayabileceği bir dilde anlatılmalıdır. Neden bu kuralların koyulduğu, bu kurallara uyduğunda neler kazanacağı ve uymadığında neler kaybedebileceği ile ilgili bilgiler anne – baba tarafından açıklanmalıdır. Bu açıklamalar için; tüm aile üyelerinin bulunabileceği bir toplantı saati ve evde bir köşe belirleyin (mutfak masası, Ali’nin odası vb.). Toplantı esnasında yiyecek ve içecek ikramının yapılması çocuğunuzu mutlu edecek ve bu olayın ciddiyetini algılamasını kolaylaştıracaktır. Gerekli açıklamalar yapıldıktan sonra, çocuğunuza güvendiğinizi ve bu davranışı yapabileceğine inandığınızı söylemeyi unutmayın. Evde ya da yaşamda sizin de uymanız gereken kurallardan bahsedin. Kurala uyulmadığında çocuğunuzun karşılaşabileceği durumları kendisine ifade edin ve bu söylediklerinizde kararlı (şifremiz=kararlılık) olduğunuzu ona hissettirin. Her ne olursa olsun bu kararınızdan vazgeçmeyeceğinizi ona göstermelisiniz. Bazen yapılan konuşma sonrasında karşılıklı yazılı bir formu imzalamak çocuklar için daha motive edici olabilir. Beklenen davranış gerçekleşmediğinde yani koymuş olduğunuz kurallar uygulanmadığında öncelikle sakin olun (sinirlenmeyin, bağırmayın, eleştirmeyin) ve kararlı ifadenizi devam ettirin. Başlangıçta söylemiş olduğunuz sonuçları uygulayın. Eğer çocuğunuz beklenilen davranışı gösterdiyse öncelikle bundan çok mutlu olduğunuzu (manevi ödül) ifade edin. “Bu davranışın beni çok mutlu etti.”, “Yemeğini bitirdiğin için çok mutlu oldum.”, “Misafirliğe gittiğimizde arkadaşlarınla hiç kavga etmedin, onlarla çok güzel oyun oynadın ben de anneleriyle sohbet ettim, bunu yapabileceğine inanıyordum, aferin.” gibi. Çocuklarınıza sık olmamakla birlikte maddi ödüller de sunabilirsiniz. Fakat istediğimiz özellikle doğal ihtiyaçlar (beslenme, uyku vb) ve sosyal kurallarda çok fazla maddi ödüller sunulmaması çünkü çocuğunuzun bu davranışı yapılması gereken bir davranış olarak öğrenmesi gerekmektedir. Bu nedenle maddi ödüller sunulurken sıklığına dikkat edilmesi gerekir. Disiplin oluşturulmaya çalışılırken uygulanan ceza davranışları çok önemlidir. Ceza çocuğunuzun psikolojisine ve kurduğunuz ilişkiye zarar vermeyecek nitelikte olmalıdır. Cezada amaç çocuğunuzun farkındalığını arttırmak ve ona iç görü kazandırmaktır. Yapılan yanlış davranış www.cekmekoymagazin.com

sonrasında ondan yaptığı davranışı düşünmesini isteyin ve evde bir düşünme köşesi belirleyin (bu köşeye birlikte eğlenceli bir isim takabilirsiniz, bazen siz de yanlış davrandığınızda bu köşeye gidebilirsiniz). Verilen ceza çok uzun süreli olmamalı ve yapılan davranıştan hemen sonra uygulanmalıdır. Süre olarak üç yaş için üç dakika, dört yaş için dört dakika , beş yaş için beş dakika, 6 yaş için yine 5 dakika olarak belirlenmelidir. Sürenin uzun olması çocuğunuzun davranışı ile ceza arasında bağlantı kurmasını engelleyecek ve ceza amacına ulaşmayacaktır. Ceza

amacına uygun olarak verilmelidir. Örneğin; oyuncaklarını toplamadığı için hafta sonu gidilecek bir geziden tamamen mahrum bırakılması çocuğunuzu çok mutsuz edecek ve sizden uzaklaşmasına neden olarak bundan sonra koyacağınız kurallarda uyumsuzluğunu arttıracaktır. Kendi sınırlarını belirleyebilen ve kendi ihtiyaçları için yapılması gereken davranışları kazanabilen bir çocuk ileride kendine güvenen, sosyal ilişkileri kuvvetli bir birey olacaktır. Bu nedenle okul öncesi dönemlerde bu davranışın kazandırılması çok önemlidir. Şubat 2016 - 115. Sayı 33


Çocuk

DİSİPLİNİN ÜÇ TEMEL AMACI VARDIR: Sevgi ve güven ilişkisini geliştirmek, Benlik değerinin temelini atmak, Başkalarını anlayarak ve onların kişiliklerine saygı göstererek model görevini gerçekleştirmek olarak sınırlanabilir. Geleneksel eğitim anlayışında disiplinden anlaşılan; ceza, ilgiden anlaşılan şımartmayken; çağdaş eğitim anlayışında disiplin; sorumluluk kazandırma, ilgi ise takdir etme, destek verme, rehber olma anlamındadır. Çağdaş eğitim anlayışında disiplin ile ilgi arasında bir uçurum değil, bir bütünlük vardır. Çocuk, belli davranışlarına hâkim olmayı, ceza ile değil sevgi, ilgi ve hoşgörü ile disiplinli bir şekilde öğrenir. Ceza, bir davranışı öğretmeye ya da olumsuz bir davranışı terke değil, sadece bir süreliğine bastırma ya yarar. Bu ise, bizim istediğimiz bir eğitimi karşılamaz. Bu nedenle cezaya dayalı bir eğitimin disiplin olarak anlaşılması ve adlandırılması kanımızca yanlıştır. 34 Şubat 2016 - 115. Sayı

Çocuklar ilgi ve ihtiyaçları gözetilerek, yerinde ve zamanında yapılan doğru yönlendirilmelerle yaşama hazırlanmalıdır. Çağdaş disiplin anlayışı olarak da adlandırılan bu yeni disiplin anlayışının asıl amacı, küçük yaşlardan başlayarak çocuklarda öz denetim mekanizmasını geliştirmektir. Bu şekilde çocuk, demokratik yaşama bilincini, yaratıcılığı, sorumluluğu, faydacılığı, hoşgörüyü, bireysel özellik olarak kazanacak ve hayat boyu bu özelliklere uygun davranımlar geliştirecektir. Böylece çocuk; sorumluluklarının bilincinde, kendi kararlarını kendi alabilen, (toplumsal bir) “birey” olacaktır.

Dayak veya zor kullanarak davranışı yönlendİrmeyİ amaçlayan anne baba; Çocuğun kendilerine karşı korku, öfke ve kızgınlık içinde olmasına sebep olur. Çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretir. Zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açar.

Öneriler: Bağırıp çağırmak, azarlamak çocukta kuşku, utanç ve suçluluk duygularına yol açar. Bunun yerine davranışı yönlendirmede alternatif yöntemler geliştirin. Çocuğunuza ne yapması gerektiğini söyleyip durmak yerine, onu kararlara dahil etme yöntemleri bulun. Böylece bireysel güç ve bağımsızlık duygusu kazanır. “Şimdi ne yapsak iyi olur?” söylemek yerine gösterin. Bir şey rica ederken saygılı olun. Bir şeylerle uğraşırken araya girip, “hemen şimdi” bir şey yapmasını istemeyin. “Bunu beş veya on dakika içinde yapmak nasıl olur?” diye sorun. Küçük çocuğunuzun sizin söylediklerinin tamamını anlayacağını düşünmüyor olabilirsiniz. Emirler yerine seçenekler sunarak aslında siz kendinize “saygılı davranmayı” öğretiyorsunuz. Bir diğer olasılık ona bir takım uyarılar yapmaktır. “Bir dakika içinde çıkıyoruz. Oyun salonunda yapmak istediğin son bir şey var mı?” www.cekmekoymagazin.com


Çocuk Yanınızda bir kronometre taşıyın. Çocuğunuzun onu bir yada iki dakikaya kurmasına ve cebine koymasına izin verin. Böylece zaman dolduğunda gitmeye hazır olacaktır.

alışveriş, vb sonra çocuğunuza sorun; “Günlük rutinimize göre ne yapmamız gerekiyor.” Daha büyük çocuklar size cevap verecektir; “Şimdi yatak/yemek/ alışveriş zamanı.”

Onun yardımına ihtiyaç duyulan tercihler yaptırın. “Yirmiye kadar saydığımda gitme vakti olacak. Çantamı arabaya kadar taşımak mı, yoksa anahtarları taşıyıp arabayı çalıştırmama yardım etmek mi istersin?” “Eve vardığımızda yapmamız gereken ilk şey nedir, aldıklarımızı yerleştirmek veya bir hikâye okumak?”

Gelişim düzeyi anlamaya hazır olana kadar, çocuğunuza bir takım şeyleri tekrar tekrar öğretmeniz gerekebilir. Sabırlı olun. Kelimeleri mümkün olduğunca az, hareketleri bol kullanın. Çocuklarınızın davranışlarını kişisel algılamayın, onun size kızgın, kötü veya küstah olduğunu düşünmeyin. Durun, suçlamak ve utandırmak haricinde ne yapılması gerekiyorsa onu yapın. Unutmayın ki; bir savaş meydanı mı yoksa çocuğunuzun uygun sınırlar içinde keşfedeceği ve deneyimleyeceği bir ortam mı yaratacağınız sizin davranışlarınıza bağlıdır.

Henüz konuşmaya başlamamış çocuklar net bir şekilde yol gösterilmeye ve yönlendirmeye ihtiyaç duyabilirler. Yani “susun ve hareket edin”. Çocuğunuzun elinden yavaşça tutun ve gitmek istediği yere gitmesine yönlendirin. Ne yapması ve yapmaması gerektiğini ona gösterin. Mizah duygunuzu kullanın. “Annesini dinlemeyen çocuklara gıdıklama canavarı geliyor.” Henüz yapmayı beceremediği şeyler hakkında düş kırıklığına uğrayıp ağladığında veya öfke nöbetine tutulduğunda kendinizi onun yerine koyun. Bu hemen onu kurtarmak anlamına gelmiyor, onu anlamak anlamına geliyor. Ona sevgiyle sarılın ve “Şu anda çok üzgünsün. Biliyorum devam etmek istiyorsun ama artık bırakma zamanı.” Sonra çocuğunuzu alın ve başka bir aktiviteye geçin. Her gün olan olaylar için rutinler oluşturun; sabah, yatak zamanı, yemek,

Onu kontrol etmeye çalışmak yerine yapabilecekleri konusunda yol göstererek, onu uygun olmayan davranışlardan uzaklaştırın. Koyduğunuz kurallarda anne baba olarak kararlı ve tutarlı olun, davranın. Davranışlarının yaramazlığının sonuçlarına katlanmasını sağlayın. Duvarı kalemle boyamışsa bırakın kendi temizlesin. Çocuğunuzun “hayır” kelimesini gerçekte sizin düşündüğünüz şekilde anlamadığını anlarsanız, dikkatini çekme, yol gösterme ve diğer saygılı ve sevecen metotlar size daha anlamlı gelmeye başlayacaktır.

CEZALANDIRMA YERİNE BAŞKA SEÇENEKLER GELİŞTİRME -Disiplin davranışı yönlendirme olduğuna göre, istenen davranışı yapması yönünde çocuğa ceza yerine diğer seçenekler sunulmalıdır. Davranışı yönlendirirken yapılan ilk hata yanlış davranışı görmezden gelme, ikinci hata ise ilk çare olarak cezaya başvurmaktır. -Cezalandırma yerine kabul edilemez davranış yerine kabul edilebilen bir davranış koymak, -Yardımcı olabileceği bir yol göstermek, -Davranışı şiddetli kınandığını belirtmek, -Seçme şansı tanımak, -Hatasını nasıl telafi edebileceğini göstermek daha çok sorumluk sahibi olmaya özendirecektir. -Çocuklar anne babalarının davranışlarını model alırlar. Her türlü olumlu olumsuz duyguları da... Öğüt vermek yerine davranışlarımızla model olmak, sözden daha çok eylem etkili olduğu için daha çabuk öğrenmesini sağlar. Çocuk duyduğunu değil, gördüğünü uygular. -Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk başkalarını sever ve onlara saygı duyar. Bu nedenle disiplini sevgi temeli üzerine inşa edin.

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

35


YARATICILIK Sağlık&Yaşam

İnsanlığın en önemli özelliği yaratıcılıktır. Bu yeteneğimiz sayesinde inşa ettiğimiz kültür ve teknolojiyle, bir zamanlar mağaralarda yaşamış olan atalarımızdan çok farklı bir hayat yaşıyoruz. Bu derya gibi konu hakkında felsefe, teoloji, psikoloji, psikiyatri hatta mistisizm öğretileri çeşitli görüşler ileri sürerler. Bu yazıda psikiyatri ve psikolojinin bakış açısından, günlük hayatımız için anlamlı olabilecek bir özet sunacağım.

Psikiyatrist/Dr. Benek İşmen

yaratıcılık özelliği devreye giriyordu. Çalışmalar, yaratıcı kişinin neye benzediği hakkında bir kişilik profili ortaya çıkardı. Bu özellikler deneyime ve maceraya açık olma, asilik, bireysellik, duyarlılık, oyunculuk, ısrarcılık, merak ve sadeliktir.

Yaratıcılığı “Sıradan Yaratıcılık” ve “Sıradışı Yaratıcılık” olarak iki grupta ele alabiliriz. Sıradan yaratıcılık, eğer engellenmemişse tüm insanlarda bulunan bir gizil güçtür. Bazılarımız el becerilerinde veya estetik konularda, bazılarımız dili kullanma, öykü anlatma ve hitabette, bazılarımız hayatı kolaylaştıracak çözümler yaratmakta veya diğer başka konularda daha yaratıcı olabilir. Fazlaca katı kuralların olduğu, eleştirel ve cezalandırıcı ortamlar yaratıcılığı engeller. Tersine kişiye kendisini değerli hissettiren empatik ve destekleyici ortamlarda yaratıcılık kolay ortaya çıkar. Kişinin kendisine güvensiz olması, hata yapma ve eleştirilme korkusu, mükemmeli 36 Şubat 2016 - 115. Sayı

isteme, fazla uyumlu olma, engellerden korkma, bir konu üzerinde sabırla çalışma güçlüğü ve kişilik yapısını oluşturan bazı savunma mekanizmaları yaratıcılığın ortaya çıkmasını engelleyebilir. Sıradışı yaratıcılık için, dahi olarak kabul edilen kişilerin bilimde ve sanatta sıçramalara, paradigma değişikliklerine sebep olan yaratıcı eylemleri örnek gösterilebilir... Yapılan araştırmalarda zekanın yaratıcılıkla bir şekilde ilişkisinin olduğu ama farklı bir özellik olduğu görüldü. Yaratıcı bir katkıda bulunmak için yüksek bir eşik zeka düzeyinin (IQ 120-130 civarı) gerekli olduğu, fakat zeka düzeyi arttıkça yaratıcılığın da buna paralel artış göstermediği gözlendi. Bir noktada başka bir yetenek,

Yaratıcı kişiler önyargılarla sınırlanmamış bir şekilde dünyaya bakarlar. Daha az yaratıcı olanlar için apaçık ortada olan ve yaşama rahat bir yapı kazandıran düzen ve kurallar, yaşama farklı bir gözle bakma eğiliminde olan yaratıcı birey tarafından genellikle algılanmaz. Yeni deneyimlere açıklık, başkalarının göremediği şeyleri yaratıcı bireyin görebilmesini sağlar çünkü etrafa gelenekçiliğin atgözlüğü ile bakmazlar. Deneyim ve maceraya açık olmanın beraberinde belirsizliklere tahammül edebilme vardır. Yaratıcı insanlar, siyahbeyaz bir dünyanın belirliliğine ihtiyaç duymazlar, grinin tonları arasında da keyifle yaşayabilirler. Yaratıcı insan maceraperesttir. Keşfetmeyi sever. Keşfederken de sosyal gelenekleri zorlayabilirler. Dışarıdan dayatılan kurallarla değil, kendi içlerinden gelen yönelimlerin etkisiyle hareket ederler. Dışarıdaki dünyanın sıradanlığına uyum sağlamamaları, yabancılaşma ve yanlızlık duygularını yoğun yaşamalarına sebep olabilir. Algılama ve bilgiye dair açık ve belirgin standartların yokluğu kimlik ve benlik sınırlarında bulanıklık yaratabilir. Bu durum, toplumun geneline oranla yaratıcı kişilerde daha çok akıl hastalığına rastlanmasını açıklayıcı bir özellik olabilir. www.cekmekoymagazin.com


Sağlık&Yaşam Yaratıcı bireyler fazlasıyla meraklı olurlar. İşlerin nasılını-niçinini anlamayı, birşeyleri bozup yeniden yapmayı, gelenekçi toplumun gizli ve yasak olarak algıladığı zihin ve ruh alanlarına kaymayı severler.Bir fikir veya konuya gömülünce sonuna kadar giderler ve uzun saatler çalışırlar. Çoğu zaman, yaratıcı insan için önemli olan tek şey yaptığı çalışmadır.

yanlızca yaratıcı değil aynı zamanda hastalığa eğilimli de yapar. Fakat her yaratıcı kişinin psikiyatrik sorunu olduğu gibi bir sonuç da çıkarılmasın, sadece genel popülasyona göre oranı biraz daha yüksektir. Deha ve çılgınlık arasındaki ilişki Antik Yunan döneminden beri farkedilmiş

Yaratıcı insanların çoğu yaratabilmek için yoğun bir konsantrasyon ve odaklanma durumuna girerler. Kişi zihinsel olarak bir anlamda çevresinden soyutlanır, başka bir boyuta geçer. Gündelik dilde kişinin gerçeklikle temasını yitirdiği söylenebilir fakat aslında daha gerçek olan başka bir dünyaya girmektedir. Sanki omzuna bir ilham perisi oturmuş, yapması gerekenleri söylemektedir. Sıradışı yaratıcılık nitelik olarak sıradan yaratıcılıktan farklıdır. Altında yatan sinirsel süreçler kendine özgüdür. Sıradan yaratıcılığa sahip olanların yapamadığı biçimde bilinç dışını tetiklerler. Çağrışım zincirleri, görüntüler, fikirler uçuşur ve bir süre sonra düzene girip oturduğunda yeni bir yaratı ürünü ortaya çıkmıştır. Sıradışı yaratıcılığa sahip olanlar daha rahat serbest çağrışım yapabilen beyinlerle ödüllendirilmişlerdir. Bu yetenek hem bir lütuf hem de lanettir çünkü kişiyi

www.cekmekoymagazin.com

Beynin Plastikliği Beyin, içine girdiği çevrenin talep ve baskılarına göre tepki verebilen, uyum sağlama yeteneğine sahip, sonsuza kadar değişebilen bir organdır. Sinirbilimdeki gelişmeler, yaşam boyunca yaşanan deneyimlerin beynimizi değiştirebildiğini gösterdi. Yaşamımızın her dakikasında, tüm davranışlarımız, sezgilerimiz, tepkilerimiz, hal ve tavrımızla beynimizi, kim olduğumuzu yeniden yaratıyoruz. Bu yazıyı okurken bile beyniniz bir değişime uğruyor. Bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlik, orta yaş ve yaşlılığımız süresince hepimiz, deneyim ve anılardan oluşan bir hazine biriktiririz. Bunlar zihnimizi ve beynimizi şekillendirir. Gördüğümüz, kokladığımız, dokunduğumuz, yaptığımız, okuduğumuz ve anımsadığımız şeyler oluruz. Plastik beyin, toplayıp depoladığı anılarla kendisini sürekli yeniden yaratabilir.

ve incelenmiştir. Psikiyatrik sorunları olan bazı yaratıcı kişiler, bu özelliklerini kaybettireceği endişesiyle tedavi olmak istemezler. Fakat fikir akışları, çağrışımları zengin olsa da hastalıklı durum, bunların toparlanıp bir ürün haline gelmesini engeller. Günümüzde yan etkileri daha az olan ilaçlar ve psikoterapi yöntemleri de var artık. Her kişinin özelinde yaratıcılığını feda etmeden hastalığı tedavi edebilecek bir denge tutturmak mümkün.

Bazı yeteneklerin hızla gelişebileceği kritik dönemler vardır. Örneğin dil öğrenmek için altın çağın bir ve oniki yaş arası olduğunu araştırmalar göstermiştir. Bu yaşlar çocukların, sesler arasındaki ince farkları duymak ve dudaklarıyla telafuz etmek için beyinlerini eğittikleri yaşlardır.

Şubat 2016 - 115. Sayı

37


Sağlık&Yaşam

Erken yaşlarda televizyon ve video oyunlarında çok fazla görsel öğeler ve özellikle şiddet içeren film ve oyunlarla haşır neşir olmaları, bunları olağan hale getirmek ve hayatlarında da şiddet olaylarının aktörü olmak sonuçlarını doğurmaktadır. Televizyon ve internetin diğer bir sakıncası, yaratıcılık ve özgünlük üstüne yapacağı olumsuz etkidir. Örneğin Harry Potter’ın romanını okuyan bir çocuk imgeleme ve hayal etmeyi kendi başına öğrenirken, filmini gören çocukların hepsine aynı imgeler hazır olarak gelmektedir. Birçok ailede televizyon, bebek bakıcısı görevi görmekte, çocuklar saatlerce hipnotize olmuş gibi karşısında oturtulmakta, bu sayede evin içinde dolaşıp başını belaya sokmayacağı düşünülmekte. Oysa çocuk etrafı merak edip karıştırarak becerilerini geliştirme ihtiyacındadır. Bu sayede uzay, ağırlık, şekil gibi kavramları oluşturacak, yer çekimi ve diğer mekanik güçleri algılayacak. Bu dönemde evi onun için güvenli hale getirerek özgürce hareket etmesine imkan verilmesi gerekir. Televizyonu en fazla günde bir saatle sınırlamak, yatmadan önce birlikte kitap okuyarak, karşılıklı sorularla onu da hikayenin içine 38 Şubat 2016 - 115. Sayı

sokma alışkanlığı olacaktır.

edindirmek

yararlı

Birçok çalışma, müzikle uğraşmanın beynimiz için iyi olduğu sonucunu çıkarmamızı sağlar. Orkestra müzisyenlerinin beyninde gri madde oranı, müzikle uğraşmayanlara göre daha fazladır ve yaş ilerledikçe gri madde azalması da daha az olmaktadır. Müzik öğrenimi de dil gibi küçük yaşlarda daha hızlı geliştirilebilen bir yetenektir. Ama ileri yaşlarda da, bir enstrüman çalamasak da dinleyici olarak müzikle ilgilenmek, diğer konularda da yaratıcılığa katkı sağlar.

Hayatımızı kazandığımız işimiz dışında farklı konularla derinlemesine ilgilenmek de yaratıcılığımızı geliştirir. Olaylara değişik açılardan da bakabilmeyi, daha zengin çağrışımlar yapabilmeyi kolaylaştırır. Daha yaratıcı bir zihin durumuna geçmek için önerilen bir yöntem de “yanlızca düşünme” alıştırmaları yapmaktır. Dış dünyadan gelebilecek her türlü uyarandan kopabileceğiniz her ortamda yapabilirsiniz. İşin püf noktası, zihninizi özgür bırakarak fikir ve imgelerin bilinç dışından yüzeye yükselmesine, uçuşmasına, sonra yeni bağlantılar oluşturduğu “o yere” gidebilmektir. Kendimizi bilinçli olarak düşünmeye zorladığımız zamanlarda bu türlü bağlantılar kolay kolay gerçekleşmez. Beynin plastikliğinin yaşam boyu sürdüğünü ve bu yüzden beyni çalıştırmanın iyi bir şey olduğunu biliyoruz. Beynimizi çalıştırmaya yaşam boyu devam etmeliyiz. Böylece belki de yaşlanma sürecini yavaşlatabilir, dejeneratif beyin hastalığı riskini azaltabiliriz. Psikiyatrist/Dr. Benek İşmen www.benek.ismen.web.tr www.cekmekoymagazin.com


KICK BOX

Moda

Saatte minimum 500 kalori

Saatte minimum 500-700 kalori harcayarak en fit siz olun. Haftada 2 gün maksimum 10 kişilik gruplardan oluşan KICK BOX derslerimize kayıtlar başladı. Ayrıntılı bilgi eğitmenlerimizde.

T. 0216 642 2732 F. 0216 642 2699 W. mayadromsports.com www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

39


Moda

40

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

41


İnsan Vücudu Hakkında BİlmedİklerİNİz... Yaşam

Vücudunuz hakkında bu ilginç gerçekleri biliyor muydunuz? Bir kişinin ağzında bulunan bakteri miktarı dünya nüfusundan daha fazla... Mavi gözlü insanların alkol toleransı diğer insanlara nazaran daha güçlü oluyor Yetişkin bir insan vücudu 7,000,000,00 0,000,000,000,000,000,000 atomdan oluşuyor

Vücudumuzdaki demir oranı yaklaşık 7 santimetrelik bir çivideki demir oranına eşit. Aynı parmak izimiz gibi herkesin kendine has bir de dil izi bulunuyor. Eğer DNA sarmalımızı düz bir çizgi olarak düşünseydik ortaya 10 milyar mil uzunluğunda bir çizgi çıkardı. Bu mesafe Dünya ile Plüton gezegeni arasındaki mesafenin iki katı...

Beynimiz vücutta bulunan oksijen ve kanın yüzde 20’sini kullanıyor. İnsan kirpiklerinde “mayt” adı verilen canlılar yaşayabiliyor... Kalp atışlarımızın ritmi, dinlediğimiz müziğe göre değişip onu taklit ediyor.

Kulaklarımız ve burnumuz hayatımızın sonuna kadar büyümeye devam ediyor. Beyin 40’lı yaşların gelişimini sürdürür.

sonuna

kadar

İnsanın ölümünden sonra bir zamanlar yediğimiz yemekleri sindiren enzimler, artık vücudumuzu “yemeye” başlıyor... Bir bebeğin vücudunda bir yetişkine oranla 60 adet fazla kemik bulunuyor. Uyanık olduğumuz zamanın yüzde onunu gözlerimiz kapalı olarak geçiriyoruz. Vücudumuzda bulunan bakterilerin toplam ağırlığı 1.8 kilogram civarında... Uyanık olduğumuzda beynimiz küçük bir ampulü çalıştırabilecek kadar elektrik üretiyor Beynimizin hayatımız boyunca tutabildiği bilgi 1 kuadrilyon bit değerinde... Vücuttaki tüylenme oranı ile zekânın doğru orantılı olduğu iddia ediliyor...

Eğer insan gözü bir kamera olsaydı 576 mega piksel değerinde olurdu... Gastrointestinal sistemimizin ağzımızdan anüse kadar ki toplam uzunluğu 9 metre uzunluğundadır...

Şubat 2016 - 115. Sayı

bin

farklı

kokuyu

İnsan vücudunda bulunan kemikler çelikten daha güçlü bir yapıya sahip. Vücudumuzda bulunan kimyasalların “piyasadaki” değer 160 dolar civarındadır. Burnumuzda günde 1 litrelik sümük üretiliyor.

Günümüzde insan etkileyebilecek 100’den kanser çeşidi bulunuyor.

vücudunu fazla farklı

Terlediğimizde gelen kokunun terden değil de vücudumuzdaki bakterilerden geldiğini biliyor muydunuz?

Ortalama bir insan hayatı boyunca yaklaşık 23500 litre tükürük üretiyor. Bu miktar tamamen dolu iki yüzme havuzuna denk geliyor...

Terlediğimizde gelen kokunun terden değil de vücudumuzdaki bakterilerden geldiğini biliyor muydunuz?

Kalbin kendine özel bir elektrik vurusu bulunur. Bu yüzden kalp vücuttan ayrılsa bile atmaya devam eder.

42

Burnumuz 50 hatırlayabilir...

İnsan gözü 10 milyon farklı renk tonunu ayırt edebilir.

Kalbimizin gün içinde ürettiği enerji bir kamyonu 32 kilometre götürecek güçte...

Ciğerlerimiz ve hava yollarımızın için cillium adı verilen küçük tüyler bulunur. Bu tüylerin “acı tatları” hissetmemizi sağlar.

Vücudumuz her saatte 600 bin kadar ölü deri partikülü dökebiliyor.

Günde yedi saatten az uyunan uyku hayatımızı kısaltıyor... Yetişkin bir insanın vücudunda düz bir çizgi olarak düşünüldüğünde 161 kilometre uzunluğunda kan damarı bulunuyor.

Kalbimiz hayatımız boyunca 1.5 milyon varili dolduracak kadar kan pompalar.

Yalnızca bir adım atmak için vücudumuzdaki kaslardan yaklaşık 200’ünü kullanıyoruz...

İnsan vücudundaki en güçlü kaslar çenemizde bulunan çiğneme kaslarıdır.

Kemiklerimizin oluşturuyor.

yüzde

31’ini

su

www.cekmekoymagazin.com


Pİramİtlerİn Gİzemlİ Yönlerİ! Yaşam

Bu ayki sayımızda yıllardır hala gizemini koruyan, içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazların çalışmadığı Piramitlerin belki de sizinde ilk kez duyacağınız bütün gizemli yönlerini sizlerle paylaşmak istedik. Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır. Piramit, kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta çıktığı günler) Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür. Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır. Kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit’in içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz. Piramit’in içerisinde süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir. Bitkiler Piramit’in içinde daha hızlı büyürler.

Piramit’in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir. Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır. Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit’in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir. Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde kayboldular ya da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini göremediler. www.cekmekoymagazin.com

Piramitlerin içi yazın soğuk kışın sıcak olur Büyük Piramit’in açıları Nil’in delta yöresini iki eşit parçaya bölerler. Gize’deki üç piramit aralarında bir Pitagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3 e 5’dir. Büyük Piramit’in tabanının yüzeyi, anıtın yarısının iki katına bölündüğünde pi=3,14 sayısı elde edilir. Büyük Piramit, dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer alıyor. Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramit’i çeviren tas levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir. Bu gölgelerin tas levhalar üstende gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu. Büyük Piramit’le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.

Gize piramitlerini diğerlerinden ayıran farkların başında içlerinde yazı bulunmaması ve nasıl yapıldıklarının hala çözüme ulaşmamış olmasıdır. Piramitler ile ilgili çeşitli matematiksel bulgular arasında ilginç olanları şunlar: Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi veriyor. (149.504.000km) Piramitlerin üzerinden geçen meridyen karaları ve denizleri tam iki eşit parçaya bölüyor. Keops Piramidinin Taban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını veriyor. Piramitler hala yapımları esnasında ki gizi korumaktalar. İşçilerin olağanüstü bir çabayla günde 10 metreküp taşı üst üste koyduklarını kabul edersek Keops piramidinde yer alan yaklaşık 2.5 milyon metreküp taş, 250.000 gün, yani yaklaşık 664 yılda yerleştirilebiliyor. Oysa piramitler 20 ila 30 yıl arasında bir sürede tamamlanmıştır. 62 metre yüksekliği ile Gize Piramitleri içerisinde en küçüğü olan Mikerinos Piramidi Kefre’nin oğlu için yaptırılmış.

Piramit’in yüksekliğiyle, çevresi arasındaki oran, bir dairenin yâri çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir. Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.

70 metre uzunluğunda ve 30 metre yüksekliğinde olan Sfenks 14.yy da Memluk’lar tarafından top bataryalarına talim hedefi olarak kullanılmış ve ciddi biçimde zarar görmüş.

Gize’den geçen boylam, dünyanın denizleriyle ana karalarını iki eşit parçaya böler. Bu boylam ayrica, kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup, bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal siftir noktasını oluşturur.

M.Ö. 2520 yılında Keops’un oğlu Kefren’in mezar kompleksi için yontulmuş. *Sfenks Mısır dilinde ‘SEZP-ANHE’ Yaşayan görüntü) anlamında. Tarih boyunca Sfenks Nil nehrine bakıyor ve nehir yoluyla gelenleri karşılıyordu.

Büyük piramitlin tepesi Kuzey kutbunu, çevresi ekvatorun uzunluğunu temsil eder. Ve iki uzunluk ayni mikyasa uygunluk gösterir. Gize piramitleri dünyanın en büyük piramitlerdir. Bunlarla birlikte ve Mısır’da yüzlerce irili ufaklı piramit mevcuttur. Şubat 2016 - 115. Sayı

43


Aşk İksiri Workshop

11 Şubat 2016 19:00 Eataly Mutfak Atölyesi, İstanbul Dünyaca ünlü kokteyllerin formülünü öğrenmek için Eataly Mutfak Atölyesi’nin “Aşk İksiri” workshop etkinliğinde siz de yerinizi ayırtın.

eğitim

Aşk ve tutkunun en güzel karışımı olan kokteylleri hazırlamanın sırlarını mixolojist Bülent Sefer’den öğrenmeye ne dersiniz? Bu eğlenceli derste hem miksolojinin renkli dünyasına giriş yapacak, hem de dünyaca ünlü

kokteyllerin formülünü öğrenerek sevdiklerinizi etkilemenin keyfine varacaksınız. Artık kolayca hazırlayacağınız afrodizyak kokteyller ile ister sevgilinizi etkileyin, ister kendinizi şımartın.

Menü Afrodizyak Kokteyller Hot Passion, The Name of the Rose, Narcist, Tainted Love, Red Daisy Klasik Kokteyller Bellini, Margarita, Passion Martini

Çocuğum ve Ben

11 Şubat 2016 18:00 Byotell - Kozyatağı, İstanbul “Çocuğum ve Ben” etkinliği şubat ayında Byotell Kozyatağı’nda gerçekleşecek. “Ebeveyn olmak zor zanaat! Biricik varlıklarımız için her zaman en doğrusunu, en iyisini istiyoruz. Onların kendi ayakları üzerinde

durabilen, özgüveni yüksek, özgür bireyler olması için yaptıklarımızı, yapabileceklerimizi, doğru bildiğimiz yanlışları fark edelim. Çocuklarımızın hayatına “doğru dokunmayı bilen başarılı çocukların ebeveynleri olalım…”

Etkili Konuşma ve Diksiyon Eğitimi 13 Şubat 2016 10:00 Zarafet Akademi, İstanbul

Zarafet Akademi’nin “Etkili Konuşma ve Diksiyon Eğitimi” eğitimi ile tam donanımlı bir diksiyon eğitim programına katılacaksınız. Diksiyon eğitim çalışması vurgu, tonlama, nüans, artikülasyon, fonetik, diyafram, nefes, ses tonu, hız, telaffuz gibi kavramları bilmeyi, hakim olmayı ve hepsini doğru kullanmayı gerektiren geniş bir alana sahip. Ve elbette tüm bu genel bilgilerle birlikte kişiye özel de analiz yapılıp, ihtiyaçları doğrultusunda bir program sunmak her zaman en doğru sonucu verir.

Zarafet Akademi tüm bu ihtiyaçları gözeterek genelden özele tam donanımlı bir diksiyon eğitim programını katılımcıların kişisel analizlerini de yaparak akademinin eğitmenleri tarafından özel hazırlanan içeriği ile sunmaktadır. Programın Amacı Tüm seslerin doğru ve güzel söylenebilmesini sağlamak Bireyin sesini etkili bir biçimde kullanabilmesini sağlamak Bireyin kendini en iyi şekilde ifade edebilmesini sağlamak Bireyin topluluk önünde konuşurken heyecanını kontrol etmesini sağlamak Kurallarına uygun akıcı ve anlaşılır bir şekilde konuşma becerisini sağlamak Bireyin beden dilini etkili bir biçimde kullanmasını sağlamak

44

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

45


Sahne Sanatları

ÜSTÜ KALSIN

Bo Sahne, İstanbul

tiyatrogerçek’in Cemal Sür eya’nın aşklarını, yaşamında iz bırakan anları konu alan oyunu “Üstü Kalsın”, 10 Şubat’ta Bo Sahne’de siz lerle buluşmaya devam ediyor. tiyatrogerçek bu sezon gençlerin ilgi ve me rakla takip ettiği üç portreyl e sahnelerde olacak. Bir avukat Clarence Darraw, bir ressam Van Gogh ve bir şair Cemal Süreya… Ge rçek yaşamlar, seyirciyle sahnede buluşuyor.

Tarih

10 ŞUBAT 2016 Saat

20:30

Tarih

CİMRİ

u Çevre Tiyatros

nsız komedya mpanya, Fra u K r e ’yi , Çevre v a m Se eseri “Cimri lü n n ü ’in re aki insanları yazarı Molie or. “Dünyad liy tı e n ka h n sa e a n d rı ki canlıla e Tiyatrosu’n d n zü ü ry d esin en olanı; ye . Onun sevm ir en az insan d si ti in p n tilerin e şey olamaz. yüreklisi, pin dan kısır bir n sı a m a kş o selam bile kuru, onun na gider ki, ru zo e n si e yl lnız alır...” Vermek ö u bile alır; ya n o , ye se m vermez ki

19 ŞUBAT 2016 Saat 20:30

DURUŞMA GECESİ Maya Cüneyt Türe

l Sahnesi, İstanbul

Ta

rih Du ru şm a Ge ce si, şu ba t ay ın da Ma ya Cü ne yt Tü re l 20 ŞUBA Sa hn es i’n de siz le T rle bu lu şa ca k. Yü ce l Tu za k, ev li ve dö rt ço cu k ba 2016 ba sı bi r pa za rla ma cıd ır. Şe hi r dı şın da bi r iş ziy ar et in de yken ar ab as ı bozu lu r ve yo ld a ka lır . Şe hr e ge ri dö ne me ye n otel de de ye r bu la ma ya n Yü ce l Saat Tu za k, em ek li bi r ha kim in ev in e mi sa fir ol ur . Em ek li ha kim ar a sır a ar 20:30 ka da şla rıy la to pl an ar ak es ki me sle kle rin i icr a et tik oy un oy na ma ktad le ri bi r ır.

KONTRATAK

Hayalhane

Mahşer-i Cümbüş ailesinden ve aynı ekolün devamı ol Kontratak Doğaçla an ma Tiyatro Toplul uğ u, 10 Şubat’ta Hayalhane sahnes inde... 2012 yılının Ekim ayında kuru Kontratak Doğaçla lan ma Tiyatro Toplul uğ u, Mahşer-i Cümbü ailesinin en büyü k çocuğudur. Topl ş uluk, doğaçlama tiyatronun gelene kçi ve yenilikçi fo rmlarını deneylem ve sonuçlarını seyi eyi rcisiyle buluşturm ayı yine doğaçlam tiyatronun kısa ve a uzun biçimleri çerç evesinde yapmak tadır.

46

Şubat 2016 - 115. Sayı

Tarih

10 ŞUBAT 2016 Saat

20:30

www.cekmekoymagazin.com


KAR KÜRESİNDE BİR TAVŞAN İkincikat

17 ŞUBAT 2016 20:30 #SavaşVeBarışOyunları projesinin 3.oyunu “Kar Küresinde Bir Tavşan”, ek gösterimlerle sezona devam ediyor. Geçtiğimiz sezon yaz aylarında yaptığı ses getiren projesi #YarınınOyunları’nın ikincisi #SavaşVeBarışOyunları’nda 4 yeni oyun seyirciyle buluşuyor. Bu proje, hazırlanan ankete seyircilerin katılımı ve sahnelenecek 4 ana temanın belirlenmesiyle başladı; irade, din, porno, sınır...

NİHAYET BİTTİ Torium

25 Şubat 2016 20:30 Nihayet Bitti, 25 Şubat’ta Torium AVM’de sizlerle... “1. 2.. 3... 4.... 5..... Bine kadar sayacağım ve beynimi uçuracağım!!!” Bir adam sahneye gelip bunları söyler. Sonra hepbirlikte saymaya başlarız. Sayarken gülerek, gülerken... Ağlayarak; Bir “yalancı” yı bir “baba”yı bir “fırıldak gazeteciyi” bir “hasta”yı bir “çocuğu” bir “sosyopat”ı “uyumsuz”u “aykırı”yı “ötekini” “o’nun” ağzından hikayelerini... Belkide Kendi Hikayenizi... Elini ısıtan her dokunuş bir suç...

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

47


Konser

Burhan Öçal - İstanbul Oriental Ensemble

12 Şubat 2016 20:30 KKM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi

Burhan Öçal ve İstanbul Oriental Ensemble, 12 Şubat’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde sizlerle birlikte olacak. 1991 yılında multi-enstrumanist Burhan Öçal tarafından Türkiye’de kurulan İstanbul Oriental Ensemble, Türk ve Balkan müziğinin kendine has özelliklerini koruyarak bir araya getirmeyi amaçlayan bir projedir. İstanbul Oriental Ensemble melodileri, iki perküsyon ile beraber klarnet, kanun, ud ve kemanın bir araya gelmesiyle oluşur.

Cem Adrian

20 Şubat 2016 22:00 Jolly Joker İstanbul, İstanbul Farklı ses rengiyle dikkatleri üzerine çeken Cem Adrian, son albümü “Sana Bunları Hiç Bilmediğin Bir Yerden Yazıyorum”ile 20 Şubat’ta Jolly Joker İstanbul’da hayranlarıyla buluşmaya devam ediyor. 10 yıllık müzik kariyeri boyunca dinleyenlerinin karşısına hep “başka” çıkan Cem Adrian, yeni albüm ve en yer etmiş şarkılarıyla “bir performans sanatçısı” olmayı sürdürüyor.

Pinhani KadıköySahne Cum, 12/02/16 MazharOlmak1 Zorlu Performans Sanatları Merkezi Cum, 12/02/16 Şebnem Ferah Bostancı Gösteri Merkezi Cmt, 13/02/16 Mert Fırat - Jülide Özçelik Sevgililer Günü Konseri Zorlu Performans Sanatları Merkezi Cmt, 13/02/16 Mustafa Ceceli Bostancı Gösteri Merkezi Paz, 14/02/16 MFÖ Bostancı Gösteri Merkezi Cum, 19/02/16 Resul Dindar Jolly Joker Bursa Cum, 19/02/16 %100 Music Presents: Mavi Isiklar & The Ringo Jets Coop Cmt, 20/02/16 Ceza 18 Yaş Altı Konseri garajistanbul Paz, 21/02/16 Miguel Poveda İş Sanat Kültür M. Cum, 26/02/16 İlker Eser Afife Jale Sahnesi Pzt, 29/02/16 Chris de Burgh Ülker Sports Arena Paz, 28/02/16

48

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


konser

Konser

CRR 3. Caz Şubatı - Caro Emerald

24 Şubat 2016 20:00 CRR Konser Salonu, İstanbul Caro Emerald, 24 Şubat’ta CRR Konser Salonu’nda sizlerle...

“Nadiren de olsa, sesi ve estetiği ile diğerlerinden farklı duran bir sanatçı çıkar; Caro Emerald’da böylelerinden. Samba, caz, bossa nova, mambo ile harmanlanmış müziği ile nerede boy gösterse dinleyicilerin gönüllerini fethetmiştir. İlk albümü “Deleted Scenes from the cutting room floor” albümüyle 2 milyonu aşkın bir tiraj elde eden ve en başarılı yeni isimlerden biri olmayı başaran Caro Emerald, yeni albümüyle de bu iddiasını sürdürüyor. İngiltere müzik listesine direk 1 numaradan girerek iddialı bir başlangıç yapan “The Shocking Miss Emerald” albümü isminin hakkını vereceğe benziyor. Albüm ayrıca ülkemizde de yabancı müzik pop kategorisinde 1 numara olmayı başardı!

Volkan Konak

04 Mart 2016 21:00Bostancı Gösteri Merkezi Karadeniz müziğinin en önemli temsilcilerinden Volkan Konak, 4 Mart’ta Bostancı Gösteri Merkezi’nde sahne alacak. Sunar Medya Kış Konserleri Başlıyor! Yaz sezonunun en çok beğeni kazanan organizasyonlarına imza atan Sunar Medya, yeni sezonun ilk konser takvimini açıkladı. MFÖ’den Duman’a, Ferhat Göçer’den Koray Avcı’ya birçok tanınmış ve beğenilen ismi konser takvimine ekleyen Sunar Medya, yeni isimleri konser takvimine eklemek için çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor.

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

49


Sinema

KARDEŞİM BENİM

DEDEMİN FİŞİ

Sakin ve gizemli bir karaktere sahip olan Hakan, 30 yaşında alternatif müzik yapan ünlü bir sanatçıdır. Magazinden uzak bir hayat sürmeye çalışsa da kardeşi Ozan ile olan küslükleri magazinin ilgisini çeker. Ozan ise 28 yaşında ünlü bir pop yıldızıdır. Abisinin aksine neşeli, esprili, konuşkan ve sosyal biridir. Araları yıllardır düzelmeyen iki kardeş uzun zamandır bir araya gelmemiş, hatta babalarının hastalığında dahi farklı zamanlarda ziyaretine gitmişlerdir. Bu soğukluğun nedeni ise çocukluk yıllarına kadar uzanmaktadır. Annlerini küçük yaşta kaybeden iki kardeşin babaları Erkan düğün şarkılığı ile geçimini sağlamaktadır. Üçü kasaba kasaba düğünlerde dolaşmış, küçüklüklerini resmen göçebe bir şekilde sürdürmüşlerdir. Bu dönemde babası küçük kardeş Ozan’ın tüm sorumluluğunu, abisi Hakan’a devreder. Abi Hakan bu yüzden erken olgunlaşır. Ozan ise Hakan’ın içinde kalan çocukluğu doya doya yaşamıştır. Bu ikili durum abi kardeş ilişkisini zamanla zedeler...

İYİ BİR DİNOZOR Peki ya, dünyaya yeni bir denge getiren bu felaket hiç yaşanmasaydı, dinozorların yok olmasına yol açan meteor dünyayı ıskalamış olsaydı ve biz hala dinozorlarla birlikte yaşıyor olsaydık. O zaman ne olurdu? Pixar Animasyon Stüdyoları sizi Arlo isimli bir Apatozorun sıra dışı bir arkadaş edindiği dinozorlar dünyasında destansı bir yolculuğa çıkartıyor. Arlo, zorlu ve gizemli arazide yolculuk ederken korkularıyla yüzleşmenin gücünü öğreniyor ve gerçekte neler yapabileceğini keşfediyor.Konusu kadar kendisinin de renkli olması beklenen bu Disney Pixar filminin yönetmenliğini Bob Peterson, prodüktörlüğünü ise John Walker yapıyor. 50

Şubat 2016 - 115. Sayı

Televizyon ekranlarının sevilen programı Güldür Güldür ekibini biraraya getiren Dedemin Fişi filminin hikayesi Yılmaz Erdoğan’a, yönetmenliği ise Meltem Bozoflu’ya ait. BKM’nin yapımcılığını üstlendiği Dedemin Fişi’nin başrollerinde Ali Sunal, Alper Kul, Özge Borak, Erdem Yener, Doğa Rutkay, Onur Buldu, İrem Sak, Onur Atilla, Uğur Bilgin ve Ayşen Gruda gibi isimler yer alıyor. Film Malatyalı Çirci Ailesi’nin miras serüvenini konu alıyor.

HERŞEY AŞKTAN

Pelin, bir mağazada kasiyer ve reyon görevlisi olarak çalışan ve evlilik arifesindeki genç bir kadındır. 3 yıldır beraber olduğu sevgilisi İlker’i hayatının aşkı olarak görmektedir ve çok masrafa girmesne rağmen yoğun bir evlilik hazırlığının ortasındadır. Tüm bu koşturmaca içerisinde niikaha sadece 10 gün kala İlker’i beraber yaşayacakları evde bir kadınla basar. Aldatılmış olmayı hiçbir şekilde gururuna yediremeyen genç kadın, İlker’in özürlerini kabul etmez; ayrılık acısını atlamak için en yakın dostlarıyla onlarca şey dener. Tam da aynı günlerde baterist Burak karşısına çıkacaktır... www.cekmekoymagazin.com


Sinema

KÖTÜ KEDİ ŞERAFETTİN Sıradan bir Mart sabahında, kötü kedilerin en kötüsü, anti-kahraman Kötü Kedi Şerafettin, kadim yancıları Fare Rıza ve Martı Rıfkı ile mangal hazırlığındadırlar. Fakat evdeki hesap çarşıya uymaz… Zira Şero, aynı gün, babası Tonguç tarafından evden kovulur, bir dizi düşmanının saldırısına uğrar, hayatında ilk kez aşık olur dahası baba olduğunu öğrenir (tabii ki bunu kabullenmez!). Sorunların çözümü ise Rıza’dan gelir: Bundan böyle hayvan değil, insan gibi düşüneceklerdir!

DEADPOOL Marvel Stüdyoları’nın yeni bir X-M en spin off’u olan projede yönetmenliği Tim Miller üstlenirke n, senaryo Rhett Reese ve Pau l Wernick ikilisine ait. Filmde Wa de Wilson / Deadpool karakterini canlandıracak isimse Ryan Reynolds. Deadpool karakteri, X Men Origins: Wolverine’de kar şımıza çıkan Deadpool’dan dah a farklı bir yapıya sahip olacak.

İFTARLIK GAZOZ 1970’ler Türkiye’sinin barış ve huzur dolu Ege kasabalarından birinde ailesi ile beraber yaşayan Adem, zeki ve çalışkan bir öğrencidir. 5.sınıfı yeni bitiren Adem, yaz tatilini boş geçirmek istemez ve ailesine Gazozcu Cibar Kemal Usta ile çalışmak istediğini söyler. Zor da olsa ailesinden izni koparan Adem gazozcu çırağı olarak çalışmaya başlar. Ramazan ayının başıdır ve Adem camide imamın oruç ile anlattıklarını üzerine alınır, üstelik Berna da oruç tutacaktır. Küçük olduğu için oruç tutmasına izin vermeyen ailesinden gizli oruç tutmaya başlar fakat Ege’nin yaz sıcağında, bir yandan da gazoz satarken oruç tutmak hiç de kolay değildir. Hele de bozmanın kefareti 61 gün iken ve Berna’nın aslında direk orucu tuttuğunu öğrenmişken! Susuzluk ve açlık onu çok yormuştur, seraplar görmeye başlar. Adem’in yaşadığı bu zorluklar, onu bir maceranın içine sürükler. Bitmek bilmeyen bu uzun gün, Gazozcu Ustası Cibar Kemal ve Adem için nasıl tamamlanacaktır? Filmin yönetmeliğini ve senaristliğini Yüksel Aksu üstleniyor.

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

51


Astroloji

ŞUBAT AYI BURÇ YORUMLARI facebook.com/siriusastroloji www.siriusastroloji.com

instagram.com/siriusastroloji

siriusastroloji@gmail.com

Klasik Astroloji Uzmanı Meltem Yalçındağ

Kişisel Harita Analizi ve Danışmanlık

Sevgili Koçlar, Güneş’in ayın 19’una kadar Kova burcunda ilerlemesi ile sosyal gruplar, organizasyonlar, arkadaşlıklarınız ve ilişkileriniz bu ay sizi fazlası ile meşgul edecektir. Özellikle bu dönem sosyal yaşamınızın biraz daha güçlendiğini hissedebilirsiniz. 8 Şubat’ta meydana gelecek Yeniay ile gelecek ile ilgili bazı hedef ve projeleriniz, organizasyon, grup ve ekip çalışmalarıda yenilikler, yeni başlangıçlar ve girişimlerde bulunabilirsiniz. Ayın 14’üne kadar Kariyer evinizde ilerleyen Merkür özellikle Ocak ayında ki konuları tekrar ele alıp sonuçlandırmanız için fırsat tanıyacaktır. Zihizsel enerjiniz iş, kariyer ve gelecekle ilgili konulara daha fazla odaklanabilir. Merkür ve Venüs’ün ay ortasında Kova burcuna geçişi özellikle sosyal yaşam ve arkadaş çevrenizde hareketlenmeler getirerek eğlenceli davetler, organizasyonlar bu ay daha fazla gündeminizde yer alabilir. Mars ay boyunca Akrep burcunda ilerlemektedir. Bu dönem hem fiziksel enerjinizin hem de ruhsal enerjinizin yüksek olduğu bir dönem sizin için. Bu yüksek enerjinizi ayın ilk haftasında Mars’ın Güneş ile sert kontağı ile kontrol etmek zorunda kalabilirsiniz. Özellikle otorite figürleri ile olan ilişkilerinize dikkat etmekte fayda var. 22 Şubat’ta 3 derece Başak burcunda meydana gelen Dolunay ile çalışma hayatınız ve günlük sorumluluklarınızla ilgili bazı kararlar alabilir.

KOÇ

Sevgili Boğalar, yönetici gezegeniniz Venüs, Merkür ile beraber ayın ortasına kadar Oğlak burcunda ilerlemektedir. Bu gezegenler size daha çok eğitim, seyahat, yayıncılık ve basın, hukuk konularında size hareketlilik ve destek getirmektedir. Bu dönemde sosyal ilişkileriniz canlanabilir, daha fazla kişi ile görüşebilir, akrabalar ve yakınlar etrafınızda daha fazla yer alabilir. Mars ay boyunca Akrep burcunda seyrine devam ederek enerjinizi daha çok ilişkilere yönlendirebilir zaman zaman çatışma ve mücadeleler yaşayabilirsiniz. Oluşabilecek agresyonlara karşı temkinli davranmalısınız. Güneş ayın 19’una kadar Kova burcunda ilerleyerek sizin Kariyer evinizi aydınlatacaktır. 8 Şubat’ta meydana gelecek Yeniay kariyeriniz, geleceğiniz ve hedefleriniz ile konulara sizi oldukça desteklemektedir. Venüs gezegenin ay ortasında Jüpiter ile yapacağı olumlu açı ile aşk hayatınızla ilgili bazı güzel gelişmeler yaşayabilir, arzu ettiğiniz seyahate çıkabilir ya da çocukların eğitimleri ilgili güzel fırsatlar yakalama şansına sahip olabilirsiniz.

BOĞA

Sevgili İkizler, Güneş ayın 19’una kadar Kova burcunda ilerleyerek özellikle uzak hedefleriniz, hayalleriniz ve ideallerinize

İKİZLER odaklanmazı sağlayarak, bu alanları aydınlatabilir. Venüs ve Merkür’ün de ayın ortasına kadar Oğlak burcunda kalması

ile özellikle parasal konularda hareketlenmeler yaşayabilir, finansal konularla bağlantılı görüşmeler yaşayababilirsiniz. Yönetici gezegeniniz Merkür’ün de düzgün hareketine dönmesi ile maddi konularda çözümleyebileceğiniz ve yakınlarınız tarafından finansal destek alacağınızı göstermektedir. Mars’ın ay boyunca Akrep burcunda ilerlemesi ile enerjiniz daha çok çalışma hayatına ve günlük işlerinize yönelebilir. İş temponuz bu dönem artabilir, yoğun zamanlar yaşayabilirsiniz bu sebepten dolayı sağlığınıza dikkat etmeniz gerekebilir. 8 Şubat’ta Kova burcunda meydana gelen Yeniay ile arzu ettiğiniz yeni bir seyahate çıkabilir ya da yeni bir eğitime başlayabilirsiniz. Bu Yeniay ile başlayacağınız projeler, yeni ufuklar konusunda sizi destekliyor olacak. Ayın ortasından sonra Venüs ve Merkür’ün Kova burcuna geçmesi ile zihinsel ve duygusal enerjiniz güçlenerek aşk, sosyal yaşam ve iletişim konularından daha fazla destek alacaksınız.

YENGEÇ

Venüs ve Merkür’ün ayın ortasına kadar Oğlak burcunda ilerlemesi ile ilişkilerinizin ve arkadaşlıklarınızın, sosyal yaşamınızın daha canlanacağını göstermektedir. Bu dönemde daha fazla kişi ile görüşebilir, yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Özellikle ikili ilişkilerinizden daha verim alabileceğiniz bir dönemde olacaksınız. Güneş’in ayın 19’una kadar Kova burcunda olması ile finansal konularda bazı gelişmeler söz konusu olabilir. Ortaklı işler, kredi, sigorta, miras gibi konular sizi meşgul edebilir. 8 Şubat’ta meydana gelecek Yeniay ile başkalarından gelecek kaynaklarla ortaklı girişimler yapabilir, yatırımlar ve yeni riskler alabilirsiniz. 9-11 Şubat arası Venüs’ün Jüpiter ile yapacağı güzel açı ile ilişkilerinizin biraz daha desteklendiğini hissedebilirsiniz ayrıca anlaşma ve imza atmak için oldukça verimli bir zaman. Mars ay boyunca Akrep burcunda ilerlemesi ile enerji ve motivasyonunuzu daha çok eğlenceli konulara, yaratıcılık ve sanatsal uğraşlara harcayabilirsiniz. Güneş’in 19 Şubat’tan itibaren Balık burcuna geçmesi ile yaşam enerjinizin güçleneceği, yaratıcılığınızın artacağı bir dönem olacak sizin için. 22 Şubat‘ta Başak burcunda meydana gelen Dolunay ile, yakın çevreniz ile olan iletişimizin güçleneceği bu dönemde kısa seyahatler yapabilir, yeni bir eğitime başlayabilirsiniz. Sevgili Aslanlar, yönetici gezegeniniz Güneş ayın 19’una kadar Kova burcunda ilerliyor ve ışığı ile sizin ilişkiler evinizi aydınlatmaktadır. 8 Şubat’ta da meydana gelen Yeniay ile ilişkileriniz, işbirlikleriniz, yakın arkadaşlıklar ve ortaklıklarla ilgili yeni girişimlerde bulunabilirsiniz. Venüs ve Merkür’ünde ayın ortasından itibaren Kova burcuna geçmesi ile ikili ilişkilerinizden daha keyifli enerjiler alarak, duygusal paylaşımlarınız daha da güçlenecek ve kendiniz daha da mutlu hissedeceksiniz. Mars’ın ay boyunca Akrep burcunda ilerlemesi ile zaman zaman aile içi ilişkilerinizde ani agresyonlar yaşayabilir, mücadele gerektiren durumlarla karşılaşabilirsiniz. Özellikle ayın ilk haftası dikkat edin. 22 Şubat’ta Başak burcunda meydana gelen Dolunay ile özellikle çalışarak gelen kazançlarınız ve bütçeniz ile ilgili konularda hedeflerinize ulaşmanız mümkün, bu alanda önemli güzel gelişmeler yaşayabilirsiniz. Ay sonunda gökyüzünde meydana gelen olumlu açılar sayesinde sosyal enerjiler altında olup, kendinizi davet ve organizasyonlar içerisinde bulabilir, yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Ayın 28’inde ise Güneş ve Neptün’ün Balık burcunda kavuşumu ile özellikle finansal anlamda hayallerinize kavuşmanız mümkün.

ASLAN

52

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Astroloji

BAŞAK

Sevgili Başaklar, Güneş’in 19 Şubat’a kadar Kova burcunda ilerlemesi ile sizin hayatınızda iş, çalışma ve hizmet konuları Güneş tarafından aydınlanacaktır. Yönetici gezegeniniz Merkür’ün ayın 14’üne kadar Oğlak burcunda seyrine devam etmesi ile ile geçtiğimiz Ocak ayında ertelenmiş, yarım kalmış konuları rahatlıkla tamamlayabilirsiniz. Kendinizi sosyal alanda yazılı ve sözlü daha rahat ifade edebileceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Ayın ortasından itibaren Merkür ve Venüs’ün Kova burcuna geçmesi ile zihinsel enerjinizi daha çok iş konularına yönlendireceksiniz. İş ortamında iletişiminizin daha yoğun olacağı aynı zamanda iş arkadaşlarınızdan da destekleneceğiniz bir ay olacak sizin için. 22 Şubat’ta Başak burcunda meydana gelen Dolunay ile özellikle doğum gününüz Ağustos’un sonu ise daha fazla etkisini hissedeceksiniz. Yaşamınız ve kendiniz ile ilgili kararlar verebilir, bu alanda önemli farkındalıklar kazanabilirsiniz. Gezegeniniz Merkür’ün de olumlu açıları sayesinde özellikle iş konularından, çevrenizdeki kişilerden veya otorite figürlerinden destek alabilirsiniz. Ayın son günlerinde Güneş ve Neptün’ün Balık burcunda kavuşumu ile oldukça romantik ve duygusal günler yaşayabilirsiniz. Hayalinizdeki bir ilşkiye başalayabilir ya da bu konularda önemli kararlar verebilirsiniz.

Sevgili Teraziler, Güneş’in ayın 19’una kadar Kova burcunda ilerlemesi ile odak noktanız daha çok çocuklar, aşk ve yaratıcılık gibi konular olacaktır. Yönetici gezegeniniz Venüs’ünde 10 Şubat’a kadar Oğlak burcunda olması aile içi ilişkilerinizi daha da güçlendirerek keyifli vakitler geçirmenize destek verecektir. 8 Şubat‘ta Kova burcunda meydana gelen Yeniay size aşk ve ilişkiler konusunda destek vererek, hamilelik ve doğum gibi konularda size güzel fırsatlar sunacaktır. Özellikle 9-12 Şubat arası Venüs gezegeninin Jüpiter ile yapacağı güzel açı ile yakın çevre ile ilişkilerinizden destek alarak, emlak,mal-mülk gibi toprağa dayalı bazı işlerinizden fayda sağlamanız mümkün gözüküyor. Mars gezegeninin ay boyunca Akrep burcunda ilerlemesi ile finansal konularda bazı iniş ve çıkışlar yaşayabilir, istemdışı harcamalar yapabilirsiniz, bu ay para konularında biraz daha dikkatli olamakta fayda var. Ayın ortasında yönetici gezegeniniz Venüs ve Merkür’ün de Kova burcuna girmesi yaşamınıza daha fazla hareket getirecek , aşk hayatınızdan daha fazla keyif alarak ve daha fazla duygusal payalaşımlarda bulunarak romantik zamanlar yaşayabilirsiniz.

TERAZİ

Sevgili Akrepler, Güneş ayın 19’una kadar Kova burcunda ilerleyecektir. Güneş’in enerjisi ev ve aile ortamınızı aydınlatarak yuvaya ait konularla sizi bu ay meşgul edecektir. Yönetici gezegeniniz Mars’ın ay boyunca burcunuzda bulunması enerji ve motivasyonunuzu yükselterek bu dönemde girdiğiniz her ortamda dikkat çekerek, ilgi odağı olmanızı sağlayacaktır. Ancak Mars’ın doğası gereği zaman zaman aşırı agresyonlar yaratması ile özellikle kişisel ilşkilerinizde gerginlikler ve çatışmalar yaşayabilirsiniz. Biraz daha temkinli olmakta fayda var. Venüs ve Merkür’ün ay ortasına kadar Oğlak burcunda kalması ile yakın çevre ve akrabalar ile olan ilişkileriniz daha da yoğunlaşarak kısa kısa ziyaretlerde bulunmanıza sebep olacaktır. 8 Şubat’ta meydana gelen Yeniay ile ev ve aileye yönelik konularda bazı olumlu gelişmeler yaşabilir, emlak, alım-satım ya da taşınma gibi konular gündeminizde yer alabilir. 22 Şubat’ta Başak burcunda meydana gelecek şanlı Dolunay ile hayallerinize ve isteklerinize kavuşabilir, daha önceden başlamış olduğunuz girişim ve projelerinizden olumlu sonuçlar alabilirsiniz. Ayrıca sosyal çevrenizden de sizi desteklecek güzel haberler almanız mümkün.

AKREP

Sevgili Yaylar, Güneş’in bu ay 19 Şubat’a kadar Kova burcunda ilerlemesi ile sizi daha çok bu ay eğitim, anlaşma ve sözleşmeler, iletişimsel konular daha fazla megul edecektir. Mücadele gezegeni Mars ise ay boyunca Akrep burcunda ilerleyerek enerji ve motivasyonunuzu yavaşlatarak daha çok iç dünyanıza yönelmenizi sağlayacaktır. Mars’ın doğası gereği zaman zaman sizi depresif ve stresli durumlarla karşılaştırabilir. Bu dönemde meditasyon, terapi, şifa gibi rahatlacı uğraşlar yapmak size iyi gelecektir. 8 Şubat’ta ise Kova burcunda meydana gelen Yeniay ile arzu ettiğiniz bir seyahate çıkabilir veya herhangi bir eğitime başlayabilirsiniz. Özellikle yeni bir kitap yazmayı ya da web sitesinde yeni bir blog açmayı planlıyorsanız bu yeniay sizin için oldukça uğurlu gelecektir. Ayın 19’undan sonra Güneş’in Balık burcuna geçmesi ile biraz daha evinize, yuvanıza ve ailenize ait konulara odaklanabilirsiniz. 22 Şubat’ta Başak burcunda meydana gelecek Dolunay ile gelecek ile ilgili özellikle Kariyeriniz ilgilendiren konularda hedef ve amaçalrınızı gerçekleştirmeniz mümkün.İş değişikliği ya da Terfi gibi konular gündeminize gelebilir. Ayın son günlerinde ise Güneş ve Neptün’ün Balık burcunda kavuşumu ile aile ilgili konulara duygusal paylaşımlar yaşayabilir ya da aile içinden bazı yardımlar alabilirsiniz.

YAY

Sevgili Oğlaklar, Güneş’in 19 Şubat’a kadar Kova burcunda ilerlemesi ile odak noktanız daha çok parasal konular olacaktır. Bir yandan para kazanma beceriniz artarken bir yandan da önemli ve güçlü kişilerden destek alacaksınız. 8 Şubat’ta meydana gelen Yeniay’dan da destek alarak parasal konularda yeni adımlar atabilir, kararlar alabilir, ticari adımlar başlatabilirsiniz. Venüs ve Merkür’ün ay ortasına kadar burcunuzda kalması ile kendinizi başkalarına rahat ifade edebilecek ve her zamankinden daha fazla dikkat çekeceksiniz. Mars’ın ay boyunca Akrep burcunda seyretmesi ile enerji ve motivasyonunuzu daha çok sosyal yaşamınıza harcayarak arkadaşlarınızla daha çok görüşmek ve hareket etmek isteyeceksiniz ancak zaman zaman ortaya koyacağınız enerjinizde sorunlar ve problemler ön plana çıkabilir, sosyal çevrenizdeki bu gerilemeye dikkat edin. 22 Şubat itibariyle oluşan dolunay ile seyahat, eğitim, yabancılarla ilgili konular ve hukuksal temalar gündeminize gelerek bu alanlarda birtakım dönüşümler yaşayabilirsiniz. Ayın son günlerinde Güneş ve Neptün‘ün Balık burcunda kavuşumu ile çevrenizdeki olaylara daha hassas ve şefkatle yaklaşabilir bazı konularda fazla hayalci davranabilirsiniz.

OĞLAK

Sevgili Kovalar, Güneş’in ayın 19’una kadar burcunuzda seyri ile yaşam enerjinizin arttığı bu dönemde kendinizi daha belirgin bir şekilde ortaya koymak isteyeceksiniz. Her zamankinden daha fazla dikkat çekerek daha fazla ön planda olacaksınız. 8 Şubat’ta meydana gelen Yeniay ile uzun zamandır beklediğiniz projeler ve girişimleriniz için yeni adımlar atabilir, yeni başlangıçlar yapabilirsiniz. Mücadele gezegeni Mars’ın ay boyunca Akrep burcunda ilerlemesi ile enerjinizi daha çok başkalarından gelen kaynaklara yönlendirebilirsiniz. Mücadeleniz parasal konularda ön plana çıkabilir. Mars’ın tüketici eğiliminden dolayı giderlerinize dikkat etmenizde fayda var. Venüs ve Merkür’ün ay ortasından sonra burcunuza geçmesi ile çevreniz ile olan iletişiminizin daha da yoğunlaşarak, daha fazla özgürlüğünüze, gezmeye , dolaşmaya ve gruplarla faaliyetlerde bulunmaya başlayabilirsiniz. 22 Şubat’ta Başak burcunda meydana gelecek Dolunay sizin özellikle ortaklaşa para alanınızı etkileyerek, banka, alacak, verecek, kredi, sigorta veya miras gibi temalar ön plana çıkarak bu konularda daha da hassas olmanızı sağlayacak.

KOVA

Sevgili Balıklar, Güneş’in 19 Şubat’a kadar Balık burcunda yer alması ile kendinizi biraz daha sosyal ortamlardan uzaklaştırabilir, iç dünyanıza çekilerek yalnız kalmak isteyebilirsiniz. Bu süreci kendinizle bağlantı kurmak, meditasyon yapmak ve olumsuz olaylardan arınmak için kullanbilirsiniz. Venüs ve Merkür’ün ayın ortasında Kova burcuna geçmesi ile gerek ikili ilişkilerinizden gerek sosyal ilişkilerinizden izole olabilirsiniz. Aşk ilişkilerinizde fazlası ile fedakarlıkta bulunabilirsiniz. Mars gezegeninin Akrep burcunda ilerlemesi ile enerji alanınızı daha çok yabancılar, eğitim ve yasal konulara kaydırıyorsunuz. Uzun zamandır arzu ettiğiniz bir seyahate çıkabilir, ya da yeni bir eğitime başlayabilirsiniz. Ancak Mars’ın doğası gereği zaman zaman bu alanlarda mücadeleye girip, gerginlikler yaşayabilirsiniz. 22 Şubat’ta Başak burcunda meydana gelecek Dolunay ile ikili ilişkiler ve özel hayatınızda birtakım kararlar alabilirsiniz. Kendi hayatınıza odaklandığınız bu süreçte eşiniz ya da partnerınız hayatınızdaki oluşumlar sizi zorlayabilir. Ancak ayın son günlerinde Güneş ve Neptün’ün Balık burcunda kavuşumu ile kişisel girişimlerinizden verimli sonuçlar alabilirsiniz, eğer sanatsal ve yaratıcılık gereken konularla uğraşıyorsanız şanslı ve yaratacı sizden yana olacaktır.

BALIK

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

53


Bulmaca

Kutucuklarda çıkan harfleri; AÇIK ADRES, TELEFON NUMARASI, ADINIZ SOYADINIZ ile birlikte pazarlama@ cekmekoymagazin.com adresine e-mail olarak gönderin. 3 adet Mini Kulaklıklı MP3 Çalar’dan birini kazanma şansını yakalayın. Kazanan kişiler istedikleri zaman hediyelerini, hiçbir yükümlülük gerektirmeden kullanabilirler / alabilirler. Kazananların isimleri Mart ayı sayısında açıklanacaktır. Kazanan 3 kişi, cevabı e-mail olarak gönderenler arasında yapılacak kurada belirlenecektir. (Kutucuklardaki cevap herhangi bir anlam içermeyebilir)

Bu ın Ay yesi di He

Geçen Ay Kazananlar Tan ergin / Esnaf gülşen kamal / Nurol Konakları sadık güleç / Ekşioğlu beş yıldız

ÖDÜLLÜ ÇENGEL BULMACA

SUDOKU

54

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

55


Moda

56

Şubat 2016 - 115. Sayı

www.cekmekoymagazin.com


Moda

www.cekmekoymagazin.com

Şubat 2016 - 115. Sayı

57



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.