Moda
Organik Kuru Temizleme Peugeot’dan Geleceğin Sürüş Deneyimi i-Cockpit
Çekmeköy’de! Ağaoğlu Eltes Güneşi’nde Kermes
Elit Okulları’nda Özgür Şef’le Barbekü Keyfi Çekmeköy TSM Gönüllüleri Korosu Sezon Finali Yemeği Dikkat Moschino’da İsyan Var
Ev Alışverişi Yapacaklar Dikkat Çocuk ve Korku Dr. Nesli Güven Dünya Koleji
Güneşi Öpen Koleksiyon: Dolce&Gabbana
Nilüfer Bıyıklı
Röportaj
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
3
Moda
4
HAZÄ°RAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
1
Moda
2
HAZÄ°RAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
3
Moda
4
HAZÄ°RAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
5
İçindekiler 10 12 14 16 18 20 22 24 30 34 44 46 48
Teknoloji/Peugeot’dan Geleceğin Sürüş Deneyimi i-Cockpit-Yeni iPhone’lar Dokunmatik Olmayacak Moda/Güneşi Öpen Koleksiyon: Dolce&Gabbana-Dikkat Moschino’da İsyan Var Alışveriş/Ev Alışverişi Yapacaklar Dikkat Çekmeköy’e dair/Organik Kuru Temizleme Lagoon Advanced Care Çekmeköy’de! Çekmeköy’e dair/Elit Okulları’nda Özgür Şef’le Barbekü Keyfi Çekmeköy’e dair/Ağaoğlu Eltes Güneşi’nde Kermes Konser/Çekmeköy TSM Gönüllüleri Korosu Sezon Finali Yemeği Röportaj/Onur Alagöz Sağlık/Çocuk ve Korku - Dünya Koleji Dr. Nesli Güven Röportaj/Nilüfer Bıyıklı Eğitim Sahne Sanatları Konser
50 Sinema 52 Haziran Ayı Burç Yorumları
Klasik Astroloji Uzmanı Meltem Yalçındağ 54
6
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Bulmaca
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
7
Editör
İMTİYAZ SAHİBİ 2M Danışmanlık Reklam Ajansı Adına Muharrem ÇAĞIL YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (Sorumlu) Muharrem ÇAĞIL GENEL YAYIN ve SANAT YÖNETMENİ Arzum ÖZTÜRK
Ya Şehri Ramazan...
Arzum Öztürk
Merhaba, Sevgili Çekmeköy Magazin Okuyucuları! Özlemle beklediğimiz sıcak havalara sonunda kavuştuk ama şimdi de azıcık esinti peşinde koşar olduk. Her mevsimin ayrı bir güzelliği, mevsimlerin kendine ait bir karakteri vardır. Sonbahar hüznü, kış huzuru, ilkbahar umudu, yaz ise coşkuyu taşır yüreklerimize. Olumsuz yönlerini bir tarafa bırakıp mevsimlerin yüreğimize taşıdığı hislerin tadını çıkarmak en isabetlisi olacak sanırım. Özlemle beklediğimiz sıcak havalar Ramazan Ayı’nı da beraber getirdi. Kendimizi disiplin etmemiz ve Allah’a teşekkür etmemiz için büyük bir fırsat olan bu ayda sıcak havanında zorlayıcı etkisiyle tutulan her orucun değeri kat kat artıyor. İslamiyet dinlerin en güzeli olmasına rağmen maalesef ki yapılan ibadetler birçoğumuz tarafından görev olarak yerine getiriliyor ve asıl güzelliği gözden kaçırılıyor. Örneğin kestiğimiz kurbanın etini ihtiyaç sahiplerine dağıtmamız, onların en azından senede kısa bir süre et yiyebilmelerini sağlamamız gerekirken bizde ihtiyaç sahibi olmasa da kurban kesmemiş komşularımıza et veriliyor... İşte bu, işleve takılmadır. İbadet yerine getirilmiştir ancak asıl amaç yerine getirilememiştir. Oruç tutarken de aynı şey söz konusudur. Oruç imsak ile iftar arasında aç kalmaktan ibaret olan bir ibadet değildir. Bu ibadette öncelikle her insanın kendisini tutmayı öğrenmesi vardır. Biz orucu tutmuyoruz, oruç bize kendimizi tutmayı öğretiyor. Oruç bize kendimizi kontrol edebilme yeteneğimizi geliştirme imkanı sunuyor. Aşırılıklarımızı bir kenara bırakabilme, hırs ve arzularımızı frenleyebilme, başkaları tarafından yönlendirilen değil kendi kendini idare edebilen ve kendi tercihleri ile hayatına yön veren, saygı değer bir konuma yükseltiyor. Oruç sadece kendi iç dünyamızı ve bireysel olarak kendimizi kontrol etmeyi öğretmiyor aynı zamanda ihtiyaç sahiplerini görüp gözetmemizi de öğretiyor. Asıl güzelliğini gözden kaçırmadan yaşayacağınız, güzel bir Ramazan Ayı diliyorum.
Sevgiyle Kalın... Arzum ÖZTÜRK 8
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
YAYIN KURULU Muharrem ÇAĞIL Rahmi ÇAĞIL Av. Toyhan GİRGİN Müh. Rıza CÜCE Öğrt. Sertaç ULU Av. Mete AKKAYA Meriç GÜNDOĞAN HALKLA İLİŞKİLER Ahmet SARAL GÖRSEL TASARIM Burak OKAY Meriç GÜNDOĞAN BASIM YERİ Özlem Matbaacılık ve Reklacılık Ltd. Şti. ULAŞTIRMA & LOJİSTİK Şeref BULUT YÖNETİM Mehmet Akif Mah. Recep Ayan Cad. No:9/B Çekmeköy / İSTANBUL REKLAM PAZARLAMA Ünsal ÇAĞIL 0216 640 43 43 0535 983 01 41 www.cekmekoymagazin.com pazarlama@cekmekoymagazin.com Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Çekmeköy Magazin Dergisi’ne , yayınlanan reklamların sorumluluğu ilan sahibine aittir.
www.cekmekoymagazin.com
0216 642 43 66
Teknoloji
Peugeot’dan Geleceğin Sürüş Deneyimi; Yeni i-Cockpit Peugeot, güncel olarak 208, 2008 ve 308 modellerinde kulandığı i-Cockpit’i yeniledi. Fransa’da tanıtılan ve “yenilikçi kabin içi sürüş deneyimi” olarak tanımlanan i-Cockpit’te birçok önemli yenilik bulunuyor. Yarının sürüş vizyonunu ortaya koyma iddiasına sahip yeni Peugeot i-Cockpit’in gelişiminde çok ciddi araştırmalar yapılmış. Daha önceki modellerde sistemin ilk versiyonuyla tanışan 2.2 milyon Peugeot kullanıcısından alınan geri dönüşler, yeni i-Cockpit’in gelişiminde büyük rol oynamış. Sezgisel, daha güvenli ve konforlu bir sürüş deneyimi için tasarlanan i-Cockpit, markanın gelecekteki binek otomobil kokpit yaklaşımının ön gösterimi niteliğinde. Yeni Peugeot i-Cockpit olarak adlandırılan bu yenilikçi sürüş pozisyonu konsepti aşağıdaki temel unsurları bünyesinde barındırıyor: -Daha atak manevra yapma imkanı sunan ve sürüşü kolaylaştıran kompakt bir direksiyon. - Tüm temel bilgileri sürücünün görüş hizasında gösteren gösterge paneli. - Radyo, iklimlendirme ve diğer tüm konfor kumandalarını gösteren geniş dokunmatik ekran.
Tüm bu özelliklerin sonucu olarak kullanıcıya modern, kullanımı kolay ve teknolojik bir gösterge paneli sunuluyor. Yeni Peugeot i-Cockpit, güncel iletişim ve bilgilendirme teknolojilerin tamamını destekliyor. Örneğin; 3D navigasyon, sesli yönlendirme, sesli komut ile eller serbest kullanım, metin mesajlarını okuma-gönderme gibi otomatik yönetim, sürüş destek sistemlerinin
Yeni iPhone’lar Dokunmatik Olmayacak... Yeni iPhone modellerinin ekranları dokunmatik olmayabilir. Zira 23 Mart 2015’te ABD Patent Enstitüsü’ne başvuran Apple, geçtiğimiz günlerde kullanıcının ekrana dokunmadan komutlar vermesine imkan sağlayan (yakın mesafeden harekete duyarlı şekilde çalışacak multi touch yüzeyler) teknolojinin patentini aldı. Harekete duyarlı bir sistem üzerinde çalışan Apple’ın bu teknoloji sayesinde cihazların kullanıcının ekrana dokunmasına gerek duymaksızın, parmağın ekrana yakınlaştırmasıyla verilen komutların algılanmasının önünü açması bekleniyor. Özellikle akıllı cihazların kullanımında devrimsel bir yeniliğin habercisi olan bu özelliğin en önemli parçası kuşkusuz gelişmiş sensörler olacak. Gelişmiş sensörlerin parmağın ekrana dokunmasına gerek kalmadan işlemi algılaması ile çalışacak olan sistemin ilk etapta cihazların açılıp kapatılması ve uygulamalardan çıkış gibi işlemlerde kullanılacağı tahmin ediliyor. 10 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
bilgilendirilmesi, Apple CarPlayTM, Mirrorlink ve Android Auto teknolojileri yeni nesil i-Cockpit’te sunuluyor. Dinamik sürüş için “Boost” ve daha sakin sürüş için “Relax” olmak üzere yolculara iki farklı iç atmosfer sunan yeni nesil Peugeot i-Cockpit, ilk olarak Ekim ayında ülkemizde satışa sunulacak 3008 modelinde kullanılacak.
Kara Delik Gaz Bulutlarını Yutuyor... Şili’de ALMA teleskobu, ilk defa dev kara deliğin gaz bulutlarıyla beslendiğini görüntüledi. Avrupa Güney Gözlemevi tarafından yapılan açıklamada, Şili’de çeşitli ülkelerden gök bilimcilerin yaptıkları gözlem sırasında tesadüfen süper kütleli bir kara deliğin Dünya’dan yaklaşık 1 milyar ışık yılı uzaklıktaki gaz bulutlarını yutmasına ilişkin ilk görüntüye ulaştığı bildirildi. Uluslararası gök bilimci ekibi Atacama Çölü’nde ALMA teleskobuyla kara deliğe doğru saatte 1,3 milyon kilometre hızla akan gaz bulutlarını gözlemledi. Açıklamada, daha çok karbonmonoksit gazından oluşan bulutların kara delikten sadece 300 ışık yılı uzaklıkta olduğunun belirlendiği bildirdi.
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
11
Moda
Güneşi Öpen Koleksiyon: Dolce & Gabbana Sunshine Yazı büyük bir coşkuyla, festival tadında kutlayan markalardan biri Dolce & Gabbana. Her bahar bir gelenek haline getirdiği kapsül koleksiyonlarına yaz boyunca yenilerini ekliyor. Net-a-Porter işbirliğiyle hazırlanan Sunshine da Dolce & Gabbana’nın yaz festivaline dahil olan son kapsül koleksiyonu. Floral yorumun dikkat çektiği tasarımlar kırmızı lale baskılarıyla feminenliği romantizmle buluşturuyor.
Dikkat Moschino’da İsyan Var! Podyumda eteklerin tutuştuğu, dumanın yükseldiği ve sisin aksesuar olarak kullanıldığı Moschino Sonbahar/Kış 2016 defilesinin yankısı hala devam ediyor. Son yılların en ikonik defilelerinden birine imza atan Jeremy Scott, deyim yerindeyse bütün gemileri yakmıştı. Ateşi yüksek defilenin kıvılcımları Sonbahar/Kış 2016 kampanyasına da sıçramış durumda. Bu kez şehirde isyan çıkarıp, her yeri ateşe veren Moschino direnişçileri Stella Tenant, Anja Rubik, Anna Cleveland ve Raquel Zimmermann. Steven Meisel’ın hikayeyi seven objektijinden doğan kampanya moda sahnesinin tansiyonu en yüksek isyanını dile getiriyor. Popüler kültürün ikonik sembollerinden beslenen Jeremy Scott’un liderliğinde çıkan Moschino isyanının gerçekten mevcut sisteme kafa tutup tumadığını henüz çözemesek de, “Başkaldırmak Cesarettir” diyoruz. 12 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Deniz Marşan’ın Mayo Koleksiyonu İlk Sezonunda... Stylist Deniz Marşan’ın mayo koleksiyonu bu yaz ilk sezonunda. Kendi deniz kenarı tecrübelerinden yola çıkıp ihtiyacı olanı yaratma arzusuyla kurduğu Direct Message’da, festivallerde, su sporları yaparken, akşamüstü partilerinde ve tüm sosyal ortamlarda giyilebilecek mayo ve bikiniler yer alıyor. Koleksiyonun kampanya çekimine eşlik eden saç aksesuarları ise Gaios Design’a ait. Kızılderili teması ve sergilediği özgür duruşla favori olmaya aday saç aksesuarları, yaz mevsimini festivale dönüştürecek. www.cekmekoymagazin.com
Alışveriş
14
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Alışveriş
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
15
Çekmeköy’e Dair
Organik Kuru Temizleme
.. CEKMEKOY’DE! -
Son yıllardaki pazar verileri, tüketicilerin giderek artan oranda çevreci ürünlere eğilim gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu durum kuru temizleme sektöründe de alternatif temizleme yöntemleri arayışını tetiklemiştir. Geleneksel kuru temizlemenin ana maddesi olan Perkloretilen’in (kısaca Pce, Perc), kanserojen etkisi uzun yıllar önce Amerikalı ve Avrupalı otoriteler tarafından tespit edilmiş ve ilerleyen yıllar içerisinde birçok gelişmiş ülkede bu maddenin kullanımı yasaklanmıştır. Aralarında ülkemizin de bulunduğu 125 ülke tarafından 2001 yılında imzalanmış olan “Stockholm Sözleşmesi” ile; uluslararası eylem planları dahilinde ulusal ve bölgesel eylem planı hazırlamak, bu kimyasalların üretimini ve kullanımını yasaklamak, emisyonlarını sıfırlamak, yasaklamak sonrası elde kalan stokları ile atıkları ve bu kimyasalları içeren cihazları ve atıkları, çevresel açıdan en uygun teknolojileri kullanarak 2025 yılı sonuna kadar bertaraf etmek tarafların yükümlülükleri arasına girmiştir. Günlük hayatımızda ev ve çamaşır temizliği ne kadar önemli ise yukarıda bahsettiğimiz sebeplerden dolayı kuru temizleme merkezleri de tüm giysilerimiz ve diğer tekstil eşyalarımızın temizlenmesi için hayati önem taşımaktadır. Bundan yola çıkan ve yurtdışında kuru temizlemeye yenilikçi bir anlayış getiren Organik Kuru Temizleme Merkezi, İstanbul da 2., Türkiye’de 3. Mağazası ile Temmuz Ayı’nın 2. yarısında Çekmeköy’de hizmete açılacak!
İsveç’den ithal edilen gelişm iş teknolojik makine ve ana yıkama maddesi yumuşatılm ış su ve özel biyoçözünür deterjanlarla birlikte oluşan bu yöntem ile; -Daha iyi bir çevre -Daha iyi durumdaki giysiler -Daha temiz bir koku -Daha yumuşak kumaşlar -Daha parlak renkler -Daha parlak beyazlar -Ter ve protein lekelerinde dah a etkili temizleme -PVC dokulu giysilerde ve inc e dokulu payetli kumaşlarda daha iyi sonuçlar -Düğme ve plastik fermuarla rda en az düzeyde hasar oluşumu -Deri ve süeti özel deterjanla rla Wet Cleaning fırsatı -Yün battaniye, kalın yorgan lar ve yastıklar için etkili temizlik elde edilmektedir.
CLEANLUX’ün kullanmış olduğu , Lagoon® Advance Care Wet Cleaning Sistemi’nde, geleneksel kuru temizlemede olduğu gibi kötü solvent kokusu olmuyor ve kullanılan kimyasal, sağlığa zararlı değil. Özellikle kimyasala alerjisi olan insanlar, çocuklar, yaşlılar ve hamile bayanlar için herhangi bir sağlık riski taşımıyor. Kullanılan tüm kimyasallar da bitki esaslı. Ayrıca bu sistemde, Woolmark onaylı özel programlar ve ekipmanlar, giysilerin mükemmel şekilde temizlenmesini sağlamak üzere dizayn edilmiş. Yenilikçi “Wet Cleaning Prosesi”, her türlü tekstilin hassas ve etkin biçimde temizlenmesini sağlıyor. Lagoon® Advance Care ile, kuru temizleme işlemi uygulanabilen tüm giysiler ve hatta daha fazlası temizlenebiliyor. MİS DOĞA ORGANİK KURU TEMİZLEME LTD. ŞTİ. Bülent TOKAN Mimar Sinan Mah., Mimar Sinan Cad. Öztürk İş Merkezi No: 69/1-A ÇEKMEKÖY (Little Ceasers Pizza Yanı) www.cleanlux.com.tr Tel: (0216) 642 72 74 – 75 - Gsm: 0542 667 98 06 16 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
MAYIS 2016 - 118. SayÄą
17
Eğitim
Elit Okulları’nda Özgür Şef’le Barbekü Keyfi... Özel Elit Okulları 15 Mayıs Pazar günü lezzet dünyasının sevilen ismi Özgür Şef’i ağırladı. Öğrenci ve velilerin katıldığı bu keyifli etkinlikte mini bir lezzet atölyesi gerçekleştirerek et pişirmenin inceliklerini anlatan Özgür Şef, pişirdiği lezzetleri misafirlerine ikram ederek enfes bir ziyafet sundu. Partiye katılanlar arasında tiyatro sanatçısı Dolunay Soysert de vardı.
18
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Eğitim
Özel Elit Okulları, 15 Mayıs Pazar günü Ömerli Yerleşkesi’nde düzenlediği Barbekü Partisi ile öğrenci ve velilerini lezzet dünyasının sevilen ismi Özgür Şef ile buluşturdu. 400 kişilik organizasyonda mini bir mutfak atölyesi ile lezzetli et pişirmenin sırlarını paylaşan Özgür Şef, barbekünün başına geçerek misafirlerine enfes bir ziyafet hazırladı. Özgür Şef’in yanı sıra tiyatro sanatçısı Dolunay Soysert’in de katıldığı partide eğlenceli aktivitelere katılan misafirler, DJ eşliğindeki müzik dinletisiyle keyifli bir Pazar günü geçirdiler.
Özel Elit Okulları Anaokulu, İlkokul, Ortaokul ve Anadolu Lisesi düzeyinde butik eğitim veren Özel Elit Okulları; Çekmeköy, Ömerli’de 34 dönüm üzerine kurulu, “Amaca Uygun” tasarlanan kendi kampüsünde eğitimde öncü uygulamalara ve başarılara imza atmaktadır. Türkiye ve Avrupa Birliği’nin İtalya dışındaki en kapsamlı Reggio Emilia ilhamlı anaokulu olan Atölye Anaok ulu (Scuola d’Infanzia-Preschool) için 5 kişilik ekip Reggio Emilia şehrinde pedagoji eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. Çevre tabanlı sürdürebilir sanat eğitim yaklaşımını destekleyen cRe-use uygulama merkezi “Remida International” Türkiye Temsilciliği için müzakerelerini başlatmış ve çalışmalarına hızla devam etmektedir. Yine Türkiye’de ilk defa uygulanan Uluslararası Çevre Okuryazarlığı Programı (ECASEL), özel uluslararası ve ulusal eğitim programları (ECASSE), müzik, sanat, drama ve sporda ileri yeterlilik çalışmaları (ECASART), İngiltere ile aynı anda Türkiye’de sadece Elit Okulları’nda uygulanan ve iş hayatına uygun olarak hazırlanan ileri düzey IT ve kodlama eğitim programı (ECASiT)”, ortaokulda “İngiliz ce Hazırlık +3 yıl”, lisede “İngilizce Hazırlık +4 yıl” eğitim veren akademik sistemi ve daha birçok Türk Eğitim Sistemi’ne getirdiği birçok ilk ile fark yaratmaktadır. Bu programlarının yanı sıra İngiliz Okullar Birliği - COBIS ve Uluslararası Okullar Konseyi - CIS akreditasyon/üyelik çalışmaları 2016/17 Eğitim-Öğretim yılında başlayacaktır . İngiliz ulusal ilkokul ve ortaokul müfredatı için hazırlıklar tamamlanmış olup Türk müfredatı ile birleştirilme aşamasındadır ve 2016/2017 akademik yılında uygulamaya geçilecektir. Lise İngilizce Hazırlık sınıfına 2016/2017 akademik yılında kayıt yapan öğrenciler 2017/18 akadem ik yılında eğitimlerine GCSE ve A Level programlarını takip ederek İngiliz lise diploması alabilecek ve dünyanın birçok ülkesinde sınavsız ve/veya burslu üniversiteye gidebileceklerdir. Daha detaylı bilgiye www.elit.k12.tr internet adresini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz. www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
19
Çekmeköy’e Dair
Ağaoğlu Eltes Güneşi Sitesi’nde Kermes...
Bölgemizin seçkin ve elit sitelerinden biri olan Eltes Güneşi’nde geçtiğimiz ay, gelirinin tamamı ihtiyacı olan ailelere bağışlanmak üzere bir kermes düzenlendi. Ağaoğlu Eltes Güneşi geçtiğimiz ay güzel bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Gelirinin tamamı ihtiyacı olan ailelere bağışlanmak üzere düzenlenen kermeste, geniş kapsamlı birçok stand kuruldu. Ağaoğlu Eltes Güneşi Site Müdürü Gülhan ÖZEL ve Site Sakini Özlem TEKİNOK’un koordinesinde düzenlenen kermeste; yiyecek, kıyafet, ev aksesuarları, takılar ve tablolar sergilendi. Site sakinleri kermese yoğunu ilgi gösterirken duydukları menuniyetleri de yüzlerine yansıdı. Sağlanan gelir, Ramazan Ayı’nda ihtiyacı olan ailelere dağıtılacak. Biz de, Eltes Güneşi’nin tüm çalışanlarını ve site sakinlerini bu duyarlı organizasyonlarından dolayı kutluyor ve tebrik ediyoruz.
20
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Çekmeköy’e Dair
TSM Gönüllüleri Korosu Sezon Finali Yemegi.. renk kattılar. Koronun Kurucusu ve Başkanı Mustafa Celil DOKTOROĞLU, amaçlarının, Türk Sanat Müziği’ne hizmet etmek, yeni dostlukların kurulup geliştirilmesi ve yaşam kalitelerini yükseltmek olduğunu belirtti. Bu amaca yönelik çalışmalara hız kesmeden devam edeceklerini söyleyen Doktoroğlu; “Yeni dönemde, yaşı kaç olursa olsun aramıza katılacak yeni dostlara her zaman kapımız ve gönlümüz açık.” dedi. Gece de ayrıca koro üyelerinden Saliha Erenbaş’ın doğum günü olması dolayısıyla küçük bir sürpriz doğum günü kutlaması düzenlendi. Pasta kesilerek yeni yaşı kutlanan Saliha Erenbaş’ın yaşadığı mutluluk, tüm konukları duygulandırdı.
5. yılını idrak eden Çekmeköy Türk Sanat Müziği Gönüllüleri Korosu, bu sezonun kapanış yemeğini Türk Müziği’ne gönül vermiş dostlarının katılımı ile Villa Belde Taşev’de gerçekleştirdi. Geçtiğimiz ay Villa Belde Taşev’de düzenlenen yemek, yine Şef Gürcan ÖZDEMİR yönetiminde seslendirilen Türk Sanat Müziği’nin birçok nadide eseri eşliğinde gerçekleştirildi. Daha sonra koronun seçkin sazları eşliğinde, koro üyeleri ve misafir solistler de sevilen eserleri ardarda seslendirerek geceye 22 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Çekmeköy TSM Gönüllüleri Korosu’na kayıt olmak isteyenler koronun çalışmalarına ait ön bilgileri Çekmeköy TSM Gönüllüleri facebook adresinden takip edebilir veya aşağıdaki telefonlardan bilgi alabilirler... İletişim: Kurucu Başkan M. Celil DOKTOROĞLU 0532 412 49 68 Koro Şefi Gürcan ÖZDEMİR 0536 321 60 88 www.cekmekoymagazin.com
Çekmeköy’e Dair
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
23
Onur Ala Röportaj
“Sevdiğin işi yap! Sahnede en çok senin dedikodun yapılır! Evet, sana söyledim seyirci! İzlediklerinin arka planı hep daha eğlenceli. Kimse duymasın! Küçük bir sır vereyim size... Oyuncu dediğin nedir ki? Bir bilsen kulis hallerini... Ben kim miyim? Ben dekorcuyum, yeri gelir kostümcüyüm, ben aslında... Müdürüm, yani kısaca JOKER.” Sohbetimize öncelikle Onur Alagöz’ü tanıyarak ve tiyatro serüveninin gelişim sürecini öğrenerek başlamak istiyoruz.
Bolu’da liseyi bitirdikten hemen sonra aileme tiyatro yapma isteğimi açıkladım ve arkasından İstanbul’a geldim. Ailem bu isteğimden biraz tedirgin olsa da karşı çıkmadılar. Eğer bu konuda umduğumu bulamazsam bu denemenin sonucunda geri döneceğimi ifade ettim. Henüz 18 buçuk yaşındaydım. İstanbul’a geliş amacım oyunculuk hedef odaklıydı. İlk tiyatro maceram Bahçelievler Belediyesi’nde başladı. Onun öncesinde çok yere gittim, çünkü zamansız gelmişim İstanbul’a. Konu ile ilgili tüm kurslar başlamış ve bir miktar ilerlemişti. Bu başlangıçtaki amacım öncelikle yeterli bir eğitim alıp öyle başlamaktı oyunculuğa. Bahçelievler Belediyesi’ne kendimi adeta zorla aldırdım diyebilirim. Onlar da kurslarının başladığını ve ilerlediğini söylemişlerdi, ben de onlara şimdiye kadar öğrettiklerinizden beni sınava tabi tutun diyerek, iddialı bir giriş yaptım. Oradaki eğitimim 3 yıl sürdü. Ancak ikinci yıldan itibaren sahneye çıkmaya başlamıştım. Orada çok iyi eğitmenlerle çalıştım, her
24
MAYIS 2016 - 118. SAYI
ne kadar çok ünlü ve tanıdık simalar olmasalar da yetkin insanlardı. 6 yıl boyunca ortaoyunu altyapısıyla yetiştim. Orada sahne amirliği, dekor sorumlusu ve oyuncu olarak görev yaptım. Ağırlıklı olarak tiyatronun mutfağında yetiştim, 4 yıl boyunca da aktif bir oyunculuk sürecim oldu. Lise yılları ve öncesinde sizi tiyatroya yönelten ne oldu?
Ailemde ve çevremde oyuncu yoktu. İlkokuldan itibaren konuşmacı, sunucu olarak hep önde olan bir öğrenciydim. Okul hayatım boyunca bayramlarda ve özel günlerde tüm sunuculuk işleri bana aitti. Tiyatroyu hep istedim, önce taklitlerle başladım. İnsanları güldürebiliyordum… Taklit önemli bir oyunculuk alt yapısıdır. Her taklitte insanlar nezaketen gülümseseler de, gerçek taklitler izleyenlere büyük keyif verir. Lisenin tiyatro kulübünde ne yazık ki bir türlü oyun çıkaramadık, çünkü hep bir bürokrasi engeli ile karşılaştık. Aylarca bir dilekçe beklediğimiz oldu. Hocalarımız dilekçenin cevabı alınmadan çalışmaya başlayamazsınız demelerine rağmen, gizli gizli hazırlandık ama netice alamadık. Ben bu işin Bolu’da olamayacağı kanaatine vardım. O yüzden İstanbul’a hedef odaklı olarak geldim. Lisede İçimde kalan bu isteğimi, en iyi şekilde ortaya koyabileceğim yer bana göre İstanbul’du. Tabi bu arada biraz da korkuyla geldim, çünkü Bolu’daki dar çevrede bu çocuk çok yetenekli diyen hocalarla ön plana çıkmak çok kolaydı. Ama İstanbul gibi
bir metropolde aynı şekilde yer edinmek çok zordu. Üstelik bu benim hayatımda İstanbul’a ilk gelişimdi, ilk gençliğin verdiği bir deli cesareti diyebilirim. Bahçelievler Belediye Tiyatrosu’nda mutfak açısından kendimi geliştirebileceğim çok önemli bir fırsat yakalamış oldum. Oyunculuk açısından da iyi piştim, çünkü çok kez sahneye çıkma fırsatım oldu. Belediyenin düzenlediği festivallerde izlediğim çok sayıda katılımcı tiyatro grupları, benim için iyi bir gözlem aracı oldu. Hem farklı oyunculuk tekniklerini gözlemlemek, hem de mutfağa yönelik teknik gözlem büyük bir şans olmuş sizin için. 2007-2013 yılları arasındaki 6 yıllık deneyimim sonrası oradan ayrıldım. Sonrasında bir yıl kadar kurduğumuz bir ekiple doğaçlama tiyatro yaptık. Bulduğumuz her sahnede, Ramazan etkinliklerinde vs., bu süreçte BO Sahne ile tanıştım. Bir arkadaşım burada asistanlık yapıyordu. Özen Yula’nın “Bakarsın Bulutlar Gider” oyununda dekorla ilgili bir sorumluya ihtiyaç duyulmuş. Görev bana verildi ve sahne amiri olarak başladım. Sadece oyun günlerinde gelip giderken, en büyük şansım bu oyun aracılığıyla tanıştığım Özen Yula ile oyuncular Kenan Ece ve Selen Öztürk oldu. Her ikisi de benim için bir hoca oldular. Hem sahnede, hem de kulisteki profesyonel yaklaşımların neler olması gerektiğini öğrenmiş oldum. www.cekmekoymagazin.com
agöz
www.cekmekoymagazin.com
Röportaj
MAYIS 2016 - 118. Sayı
25
Röportaj
Kuliste profesyonel yaklaşım nedir? Oyuna hazırlanış teknikleri, prova çalışmaları, kulise geliş gidişlerindeki disiplinleri… Örnek vermek gerekirse, oyun bitinceye kadar her seferinde karşılıklı ezber aldılar. Bu benim için bir ders niteliğindeydi. Bu arada oyunun devam sürecinde, ben İstanbul’dan ayrılma kararı aldım. Çünkü işler özellikle ekonomik alanda pek benim istediğim gibi gitmemişti, ancak Bolu’da sadece 20 gün kalabildim, dayanamadım geri döndüm. Üniversite eğitimim olan İspanyolca çevirmenlik mesleğimi değerlendirmek istedim. Liseden sonra İstanbul’da tiyatroya başladıktan sonra hangi arada, bu üniversite eğitim süreci yaşandı. Tiyatroya başladıktan iki yıl sonra hem ailemin isteği, hem de oyunculuğun yanı sıra artı bir mesleğim, alternatif bir mesleğim olsun düşüncesiyle, liseden sonra 3 yıl ara verdiğim eğitimimi İstanbul Aydın Üniversitesi İspanyolca çevirmenlik bölümünü bitirerek tamamladım. Mezun olduktan hemen sonra, Ekip Tiyatrosu’nun oynadığı “İki Kapılı Ev” isimli oyunun çevirisini yaptım. Onlar da çok iyi uyarlayarak sahneye koydular, çok mutlu olduğum bir iş oldu. Ayrıca şu sıralarda da
26
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Açıköğretim Fakültesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yeni bir kişisel gelişim amaçlı eğitim sürecim devam ediyor. Tiyatroya ara verdiğim kısa bir dönem var, o süreçte bir vize danışmanlık şirketinde 3 ay kadar çalıştım. Ruhen karmaşık bu dönemim devam ederken sağ olsun Nilüfer Bıyıklı beni aradı ve “Onur sahnemizde bir yöneticiye ihtiyaç var, gel konuşalım.” dedi. Seve seve gelirim dedim ve kabul ettim. Benim için bu teklif bir onurdu. Levent Özdilek ve Nilüfer Bıyıklı’yı tanımlamak için onlara patronlarım demek haksızlık olur. O iki güzel insan abim ve ablam oldular. Başlangıçta bu teklif sizin için bir onur vesilesi olmuşken, oynadığınız tek kişilik “Joker” oyunuyla da, siz onlar için gurur oldunuz. Her ikisi de emeğin değerini bilen ve karşılığını vermek için çırpınan insanlar, onlarla birlikte çok mutlu olduğum BO Sahne’de sanat hayatımı sürdürdüğüm için çok mutluyum. Tiyatronun mutfak şefi olunan sahne amirliği görevi ayrı bir teknik bilgiyi gerektiriyor.
herkesi; bir oyunun başlaması ve sürdürülmesi için gerekli her şeyi kontrol eder. Işık ile ilgili olan kısım çok içli dışlı olduğum bir olay değildi ama burada kişisel merakımdan kısmen ışık yapmaya başladım. Geçmişte doğaçlama tiyatro yaptığım dönemde ışıkla tanışmıştım ilk kez. “Arap Gecesi” isimli bir oyunun ışıklarını yapmıştım. Hatta bu çalışmamla Ekin Yazın Dostları Tiyatro Ödülleri’nde, “Yılın Işık Tasarımı Ödülü”nü almıştım. Ödül sonrasında Almanya Braunschweig’da bir festivale katıldık. LOT- Theater’de bizi 10 gün ağırladılar. Işık tasarımında ödül alınca ışığa karşı farklı bir yakınlığım gelişti. Sahne arkasında aktif olarak yapmadığım bir o iş kalmıştı, bari onu da yapayım dedim. Işıkla gelişen algıda seçicilik noktasında, belki de gördüğünüz her ampule bu gözle bakıyorsunuzdur. BO Sahne’de ışık tasarımı yaparken, diğer taraftan dekorla ilgili çalışmalarımda Nilüfer Bıyıklı ile tasarım yaptığımız çok zamanlar oldu. Sonuçta bir sahnenin gereksinimi olan ne varsa tümünü yapan bir adam oldum.
Sahne amiri, oyuncudan dekorcuya, ışıkçıdan asistana ve gişeciye kadar
www.cekmekoymagazin.com
Röportaj
Sahnedeki bu gerçek joker durumunuz en sonunda oynadığınız “Joker” oyunuyla hayat bulmuş oldu. Bu oyunu sahneye koyma fikri nasıl gelişti? Gönlümdeki esas iş oyunculuk idi, ta ki sadece oyunculuk yaparak para kazanamayacağımı anladığım ana kadar. Kendimi oyunculuk dışındaki tiyatro alanlarında da geliştirmem gerekiyor dediğim bir dönem başladı. Dekor yaptım, dekor tasarladım, kaynak öğrendim, demir nasıl kesilir, strafor nasıl yontulur, LED nasıl döşenir vs. tüm bunları ya deneme yanılma yoluyla ya da araştırma yaparak öğrendim. Hayatımda tiyatrodan başka bir şey yapmak istemediğimi fark ettim. Yabancı dil eğitimini de bu amaçla aldım. Tiyatro yapmak istiyorum ama aslında sadece oyunculuk yapmak istiyorum. Eğer çok ünlü olmazsınız, oyunda da anlattığım gibi büyük paralar kazanamazsınız,
www.cekmekoymagazin.com
işiniz çok zordur. Oysa tiyatronun sahne arkasında çok fazla insan açığı vardır. İş bilir kişi sayısı çok azdır. Oyunculuk yapma isteğim ön plana çıktıkça kendime, hep daha zamanı var dedim. Bir süre sonra bilgi birikimim ile gözlemlerim kol kola girdiğinde; eskiden olduğu gibi büyük bir istekle kendimi sahneye atamadığımı fark ettim. BO Sahne’de 3 yıl sonra ilk kez sahneye çıkıyorum. Metinli bir tiyatro oyunculuğum, ofiste bir anda gelişti. “Joker” oyunu fikri oyunumuzun yazarı Ceren Mertadam, kast direktörümüz Emel Atkaya ve ben, yine çılgın bir koşturma içerisindeyken oluştu. Bana “otur da bir dinlen, bir sakinleş, bir kahve iç dediler”. Emel Atkaya dedi ki: “Oğlum sen kendini oynasana sahnede!” ve bir ampul yandı kafamızda. Ceren dedi ki: “Ben bunu yazarım”. O zaman yaz bakalım, ben de oynarım dedim. Geçen yaz meydana gelen bu olay süreci başlattı. Ceren metni yazdı, üzerinde çokça konuştuk. Ben ona bazı doneler verdim. Nilüfer Hanım ve Levent Bey de bazı doneler verdiler, böyle geliştirdik oyunu. Kasım, Aralık aylarında oyuna neredeyse son şeklini vermiş olduk. Sonrasında bazı ilaveler yapmak karakter üzerinde bazı değişiklikler yapmak istedik, o yeni bir süreç gerektirdi. Aralık ayına kadar yaptığımız provalar şöyle ilerledi. Bir buçuk hafta boyunca gece 12 den sabah dörde, beşe kadar provalar yaptık. Ta ki seyircili provaya kadar.
sınırları kırma çabasıdır. Çünkü oyuncunun ne kadar az sınırı olursa, o kadar sanatına hâkimiyeti pekişir. Oyunda beden dili çok ön planda, fevkalade bir hareketlilik var. Oyunun yarısı beden dili diyebiliriz. Tekrar provalara başladığımız süreçte, bizimkiler beni çok idare ettiler. Öyle ki, birçok işi ya üstlerine aldılar ya da asistanlara aktardılar. Böylece proje için gerekli zamanı sağladık. Sezon olarak da uygun bir döneme girdik ve sizin de izlediğiniz prömiyeri ile sahne dedik. Joker Oyunu’nun interaktif bir yönü de var. Joker Oyunu’nu tanımlamak gerekirse neler söylersiniz? Evet, oyun sırasında seyirciye çokça soru yöneltiyorum. Sahne arkasını, bir sahne arkası çalışanının gözünden anlatmak
Seyircili prova nedir? Sadece tiyatroya yakın insanlara oynanan ve seyircinin etki tepkisini test edebilmesi için sahneye aktarılan bir durum. Alınan eleştirilerle esas oyuna hazırlık yapma aşaması. Bu durum oyuncuyu rahatlatır, sürekli boş salona yönelik çalışırken oynamanın getirdiği dezavantajı ortadan kaldırır. Seyircili provadan sonra bir süre ara vermeye karar verdik. Çünkü sahnemizin turneleri vardı, sezonun en yoğun olduğu dönemde olmamız dolayısı ile ara vermek zorunda kaldık. Ben, bu araya bir eğitim daha sıkıştırdım. Deniz Erdem’den Eric Morris metodu öğrendim. Aldığım eğitim kısmında vücut duruşu üzerinden duygu yakalama olarak tanımlayabileceğimiz dışsal bir çalışma, nefesle duygu yakalama. İlkel kimliğimizi biraz daha ortaya çıkarma. Bunun sebebi de şu, insan olduğumuzdan itibaren çok sayıda kural yükleniyor kişiliğimize ve korkularımız sınırlarımız artıyor. Bu durum bir oyuncuda en olmaması gereken durum,
olarak tanımlayabilirim. Benim üzerimden anlatılan gerçek olaylar. Bir tiyatro adamının, çok çeşitli sahne arkası durumlarda yaşadığı duygusal gelgitlerin ve içinde kalmış oyunculuk isteğinin dışavurumunu duygu olarak bize geçirdiniz. Esas isteği oyuncu olmak iken sahne arkasında çalışmak zorunda kalmış ama bunu da kimse kendisine zorlayarak yaptırmamış ve o işleri severek yapan bir adam. Mesela ben çok stresli ya da üzüntülü olduğumda sahnede çalışmak bana terapi gibi gelir kabloları toplarım, ortalığı düzenlerim ve sonrasında dışarı çıktığımda, kendimi kuş gibi hafiflemiş hissederim. HAZİRAN 2016 - 119. Sayı 27
Röportaj JOKER Oyunu için ilk izleyenlerden nasıl değerlendirmeler aldınız? BO Sahne’nin oyuncularından Akasya Asıltürkmen’in oyunla ilgili attığı Tweetinde “Onur Alagöz’ün dünyasına bir bilet alıp dalın derim!” benim için en değerli eleştiri oldu. Oyun benim için çok anlamlı, çünkü yıllardır içinde bulunduğum duygusal durumumu seyirciyle paylaştığım bu ortak zaman bir yandan çok keyifli, bir yandan da çok acıklı bir kara komedi… Joker’in anlattığı çok neşeli durumlarda bile bir acıklı hali var. Seyirciden aldığım tepki bir yandan halime gülenlerin diğer yandan yazık herife deyip üzülmeleri şeklinde. Zaten normal zamanda da beni görenler yazık bu çocuğa ne çok koşturuyor diyorlar. Ben ise her seferinde anlatmaya çalışıyorum ki sizin algıladığınız gibi yorulmuyorum, ben bu işleri severek yapıyorum. BO Sahne’de olmam da ayrı bir avantaj, başka bir sahnede tümünü belki de iş olarak yapıp evime gidecektim; geldim, yaptım, gittim olacaktı.
bir durum. Bu sunumu yapan insanın bilgi birikimi, eğitimi, kültürel durumu konuya ilişkin yetkinliği ne derecededir, önce bunu sorgulamak gerekir. Bu yetkinlik meselesini başta siyasiler olmak üzere her alanda aramamız geleceğimizin güvencesi olacaktır. Sorgulamaktan vazgeçmiş veya bu vasfı köreltilmiş insanlar, şu an rüzgâr nereden eserse o yöne gidiyor. Üzücü olan eğitimli olanların bir kısmının da çıkarları için bu güruhun başını çekmeleri… Sosyal medyadaki paylaşımların kaynağının yetkinliğini ve gerçekliğini de titizlikle incelemek gerekir. Okuyucularınıza saygı, sevgi ve en iyi dileklerimle.
Oyun sırasında çok ciddi fiziki bir performans gösteriyorsunuz, atlıyorsun, zıplıyorsun, tırmanıyorsun adeta tavanda yürüyorsun. Bu performans için özel bir çalışma yapıyor musunuz? Bunun için özel bir çalışma yapmıyorum, ancak sahne arkasında ki görevlerim olan dekor, ışık gibi işler rolümün gerektirdiği kas gücü ve kondisyonu yeterince sağlıyor. Vücudum çok zayıf ve buna karşılık kas gücüm çok fazla, bu büyük bir avantaj. Geçmişte uzun süre spor yaptım, uzun mesafe koşucusuydum. Liseyi bitirene kadar 13 kilometre ile antrenman yaptığım zamanları biliyorum. Provalar aynı zamanda benim antrenmanım oldu. Aynı gün içinde defalarca zıplayıp tutunmanın neticesinde avuç içlerim nasır tuttu. Hatta nasır oluşması için özel bir gayret gösterdim. Tavanda yaptığım hareketler ki, biz bunlara tiyatro dilinde yabancılaştırma diyoruz. Gerçi tırmanmaya uygun olmayan bir sahnede de beden dilimle o yabancılaştırmayı hissettirebilirim. Tek kişilik oyunlarda seyirciyi oyuna odaklanmak her zaman çok zordur. Bir kişinin bile oyundan kopması, diğerlerine de sirayet eder. O yüzden bu kopukluğu önlemek için özel bir çaba sarf etmek gerekir. Fiziksel yabancılaştırma oyunu daha ilginç hale getirir, tavanda ve yerde iki farklı karakter varmış hissi yaratır. Tiyatro dışında kendinizi rehabilite ettiğiniz farklı bir hobiniz var mı? Terapi için umarım sadece kablo çözmüyorsunuzdur. Yürümeyi ve bisiklete binmeyi çok severim. Bir bisiklet için abimle birlikte 3 yıl kupon biriktirmiştik. O bisiklet bizim için çok değerliydi. Çok çalışırsam sahnede bisikletle de bir akrobasi yapabilirim. Ayrıca çok fazla yabancı dizi izlerim, diğer mesleğimin gereksinimi olan yabancı dilimi geliştirmek ve diri tutmak için. Önemli bir toplumsal ya da mesleki sorun hakkında konuşmak ister misiniz? Tiyatrocular olarak en çok şikâyetçi olduğumuz konu izleyicinin televizyon bağımlılığı. Eğer çok ünlü değilseniz insanlar sizi tiyatroda da izlemeye gelmiyorlar. Ünlü olan için de, hadi bakalım acaba tiyatroda nasılmış bir de onu görelim merakıyla geliyorlar. Bir başka sorunda, sosyal medya fenomenleri. İnsanlar 7-13 saniye süren videolarla oyuncu oldular, yönetmeni oldular, seminerler veriyorlar. Kendilerini dinleyenler de yaşamlarını ona göre şekillendiriyor ki, bu çok tehlikeli ve sorgulanması gereken 28 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Çocuk
Çocuk Ve Korku Durumlara verdiğimiz tepkilerin belirleyicileri genellikle duygularımızdır. Örneğin, çocuğumuza oyuncak bir bebek ya da oyuncak bir araba aldığımızda sevinmesi kadar; yüksek sesle bağıran ya da ona kızgın gözlerle bakan birisinden korkması normal olarak karşılanması gereken bir durumdur. Korku, çocukların hoşlanmadıkları, tedirgin oldukları kişiler, durumlar ve olaylar karşısında yaşadıkları doğal bir duygudur ve çocuklar bu duygunun tepkisi olarak huzursuzlanmak, ağlamak, bağırmak gibi tepkiler verebilirler. Her yaşın kendi dönemine özgü gelişimsel korkuları vardır. Küçük yaşlarda en sık rastladığımız korkular; anneden ayrılma ve yalnız kalma, annenin geri gelmeyeceğini düşünme, yüksek ses, büyük nesneler, hayvanlar ve karanlıktır. 3-4 yaşlarında en çok karşımıza çıkan korkular karanlık korkusu ve anne-babadan ayrılma korkusudur.
Çocuklarda Gece Korkuları Çocuklarda en sık ortaya çıkan korkuların başında karanlık ve gece korkuları gelmektedir. 3-4 yaş döneminde gelişim sürecinin bir özelliği olarak bu korkuların ortaya çıkıyor olması normal karşılanmaktadır. Ancak bu korkuların çocukların uyku düzenini bozması, anne-babaya bağımlılık düzeyini arttırması, yalnız yatmalarına engel olması gibi durumlarda, bu korkular artık normal gelişim süreci seyrinin dışına çıkmış olarak düşünülmelidir. Gece korkuları, ebeveynler ve çevre tarafından en çok pekiştirilen korkulardır. Eğer ebeveynlerde de karanlık ve gece yalnız uyuyamama ve ışıksız uyuyamama gibi korkular var ise, bu korkular daha çok pekişmektedir. Anne-babasının gece korkuları ile ilgili yoğun kaygılar yaşadığını gören çocuk, bu durumda daha da kaygılı bir yaklaşım sergileyecektir.
Günlük hayatımızda yaşadığımız mutluluk, üzüntü gİbİ duygular kadar korku da yaşanması normal olan bİr duygudur. Bu aykİ sayımızda çocuklarımızın korku hallerİnİ ve yapılması gerekenlerİ ele aldık.
30
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda Anne-babanın korkuları olduğunu gören çocuğun düşüneceği: “Demek ki korkacak bir şey var” olacaktır ve bu durumda çocuğun korku düzeyi daha da artabilecektir. Eğer anne-babalar bu korkuyu pekiştirmezlerse ve uygun yaklaşımları sergileyerek çocuklarını rahatlatırlarsa, olması beklenen bu korkunun ortadan kalkmasıdır. Çocuklarda gece korkularının ortaya çıkışını tetikleyen en önemli etken, karanlıktan çekinmek ve ne olduğunu görememektir. Karanlıkta karşısına neyin çıkacağını bilmeyen çocuk, nasıl davranacağını ve kendini nasıl koruyacağını ve savunacağını bilemediğinden, bu korkusunu geceye genellemekte ve uyku düzeni bozulabilmektedir. Karanlıkta gelebileceği düşünülen herhangi bir saldırı ya da baş edilmesi güç bir durum karşısında nasıl tepki vereceğini bilememek ve anne-babası gibi ondan daha güçlü ve olaylar karşısında nasıl davranacağını bilen yetişkin bireylerin yanında olmayışı, çocukların korkularını
daha da arttırabilmektedir. Bu tarz durumlarda çocuklar ev içerisinde karanlık odalara yalnız girememeye ve yalnız gezememeye, tuvalete yalnız gidememeye, gece uykusuna yalnız geçememeye ve yatarken yanlarına anne ya da babalarını istemeye başlayabilirler. Uyku saatinin yaklaşması ile birlikte çocuk hırçınlaşmaya, keyifsizleşmeye başlarsa, odasına gitmemek için türlü oyunlar ve yollar uygulamayı seçiyorsa, odasına gittiğiniz zaman odadan çıkmamanız için sohbetleri uzatıyorsa, odadan çıktığınız zaman arkanızdan sesleniyor ve hemen yatağından kalkıp yanınıza geliyorsa, uykuya dalma sürecinde sizi yanında istiyorsa, geceleri uyanıp sizin yatağınıza geliyor ve kendi yatağında uyumayı reddediyorsa, uyku saatlerinde azalma ve uyku kalitesinde bozulma görülüyorsa çocuğunuzun gece korkuları onu olumsuz yönde etkiliyor olabilir. Çocuğun duygusal durumu, uyku düzeni ve kalitesini etkileyen bir faktördür.
Gündüz yaşadığı yaşantılar, çocuğun gece uykusunu, huzurunu ve korku düzeyini azaltabilir veya arttırabilir. Örneğin yuva ortamında yaşanan bir sıkıntı, aile içinde yaşanan bir tartışma veya huzursuzluk, taşınma, ebeveynlerden birinin ya da ikisinin seyahate giderek çocuktan uzaklaşması, aileye yeni bir bebeğin katılımı, boşanma, aile içi kayıp ve yas gibi durumlar, aile içindeki tüm bireylerde huzursuzluk ve kaygı durumlarını tetikleyeceği gibi çocukların da kaygısını arttırabilir ve gün boyu yaşanan kaygı, geceleri çocukların karşısına gece korkusu olarak çıkabilir ve uyku kalitesini bozabilir. Gece korkularını tetikleyebilecek faktörlerden bir tanesi de yatmadan önce ya da gün boyunca izlenen şiddet içerikli çizgi filmler olabilmektedir. Fazlasıyla hareket öğesi ve agresyon dolu içeriğe sahip olan animasyonlar, çocukların zihinlerini meşgul ederek onların korkmasına ve bu korkunun geceleri ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir.
Çocuklar da tıpkı yetİşkİnler gİbİ uyku sırasında kabuslar görebİlmektedİrler. Ancak burada dİkkat edİlmesİ gereken en önemlİ nokta, kabusların görülme sıklığıdır.
DÜNYA KOLEJİ Dr. Nesli GÜVEN
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
31
Çocuk önemli nokta, kabusların görülme sıklığıdır. Eğer çocuğunuz haftada bir-iki kere ve daha fazla sıklıkla kabus görüyor ise, burada bir problem olduğu düşünülebilir. Eğer çocuğunuz sıklıkla aynı tarz kabuslar görüyorsa, bu durum bir stres faktörünün ve endişe bozukluğunun belirleyicisi olabilir. Çocukların kabusları genellikle gün boyu karşılaştıkları yaşantıları ile bağlantılı olmaktadır. Çocukların yuvada, aile ortamında veya sosyal ortamlarda yaşadıkları olumsuz durumlar, keyiflerini kaçıran olaylar, üzüntüler ve çatışma durumları, gece korkularına ve çocukların rüya ve kabuslarına taşınabilmektedir. Çocuklar bazen kabuslarını hatırlarlar bazen ise hatırlamayabilirler.
Çocukların kabusları gün boyu karşılaştıkları yaşantıları İle bağlantılı olmaktadır.
Çizgi filmlerin ve filmlerin yanı sıra, yine aynı tarz içerikli resimleri olan öykü kitapları da çocukları ürkütebilmektedir. Özellikle çocukluk döneminde yerleşerek gelişen temel güven duygusu, çocukların geliştirdikleri kaygı ve korku durumlarının oluşumunda çok önemli bir yer tutmaktadır. Annesinden henüz ayrışamamış ve annesine bağımlılığı henüz süren, anne-babadan ayrılamayan, ebeveynlerini kaybetme ve yalnız
kalma korkusunu yaşayan çocuklarda, gece korkularının görülme olasılığı yüksektir. Çocuklar uyandıkları zaman ebeveynlerinin gitmiş olacağı ve onları göremeyeceğinin endişesini yaşayarak, uykuya dalmak istememekte veya uykuya dalınca kabuslar görebilmektedirler.
Kabuslar Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi uyku sırasında kabuslar görebilmektedirler. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en
Kabuslardan farklı olarak gece korkuları ile ilgili yaşanabilecek bir diğer durum “gece terörü” adı verilen bozukluktur. Gece teröründe çocuklar, korkarak ve çığlık atarak uyanır, yaptıklarını bilinçli olarak yapmaz ve sabah kalktığında bu yaptıklarını hatırlamaz. Gece terörüne sıklıkla okul öncesi dönemde rastlamaktayız. Gece korkuları yaşayan, kabuslar gören ve gece terörü yaşayan çocuklar, genellikle yalnız değil ebeveynleri ile uyumak istemekte ve gece uykuları bölündüğü zaman kendi yataklarını terk ederek anne-babalarının yanına gitmeyi tercih etmektedirler.
Anne-babalara Önerİler: -Anne-baba olarak ilk yapılması gereken, çocuğunuzu her yönüyle çok iyi tanımaktır. Bu sayede çocuğunuzun korkularının ne zaman ortaya çıktığını bilebilirsiniz. -Çocukların genel gelişim düzeyleri ve bu düzeylerin genel özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak, gelişimsel sürecin bir parçası olarak ortaya çıkan korkuların takibi ve tedavisinde başarı sağlanmasında büyük fayda sağlayacaktır. -Korkunun herhangi bir olaydan sonra, bir olayın tetiklemesi ile ortaya çıkıp çıkmadığını tespit etmek, bu durumu elimine etmeye çalışmak, korkunun ortadan kaldırılması adına önemlidir. -Çocuğunuzun korkuları hakkında onunla konuşabilirsiniz. Korkuları görmezden gelmek çocuğun kendini kötü hissetmesine neden olabilirken, onları konuşmak, onu anladığınınızı söylemekte onun rahatlamasına ve bu korkularla mücadele etmesinde bir o kadar yardımcı olacaktır. -Korkular ile ilgili dalga geçmek, alay etmek, çocuğu yargılamak, onu utandırmak, herkese korkusunu anlatarak onu küçük düşürmek, onu korktuğu şeyleri yapmaya zorlamak gibi durumlar, çocuğun özgüven duygusunu ve size olan güvenini olumsuz yönde etkileyecek ve ilişkinizi bozabileceği gibi korkuları tetikleyerek artmasına neden olacaktır. -Gün boyunca çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirmek, ona vakit ayırmak, oyunlar oynamak, sohbet etmek hem ebeveyn-çocuk ilişkinizi geliştirecek, hem de çocuğunuzun rahatlamasını ve gece korkularının azalmasını sağlayacaktır. -Tüm bu önerileri yerine getirmenize rağmen hala korkular sürüyor ise, bu konu ile ilgili bir uzmana başvurabilir ve ondan yardım alabilirsiniz. 32
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
33
Röportaj
34
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Röportaj
Nilüfer Bıyıklı
Bu ayki sayımızda daha çocuk denilecek yaşlarda TRT ile tanışan, özel radyoların açılması ile uzunca bir dönem radyolarda programlar yapan başarılı bir isim, Nilüfer Bıyıklı ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bizoyuncular Sahne Sanatları’nın da (BoSahne) kurucusu olan Nilüfer Bıyıklı bakın bize neler anlattı.
Tiyatro alanında çok yönlü faaliyetleriniz olduğunu biliyoruz. Öncelikle sormak istediğim, oyunculuk açısından bugünlerde aktif olarak yaptığınız bir çalışma var mı? Açıkçası bir tiyatroyu işletmek o kadar zor ve meşakkatli ki; Açıldığımızdan bu yana kurumsal olarak ancak oturdu. Ben işimde obsesif bir kişiliğe sahibim. O yüzden de bütün yaptığım işleri birisine devrederek, şimdi ben de kendi istediklerimi yapabilirim diyebileceğim noktaya henüz gelemedim. Öncelikle yıllardır hayalini kurduğumuz hedefimiz olan sahneyi yaptık ama ben, kendi sahnemize doyasıya çıkamadım. Bari kendi uyuzumu kaşımak için bir “Okuma Tiyatrosu” olsun yapayım dedim. Çünkü bir oyun için, ne bir projenin provasına ne de ezber yapmaya vaktim var. O yüzden hiç olmazsa biraz da kendimi tatmin etmek için Levent Özdilek ile birlikte bir “Okuma Tiyatrosu” yaptık. Çok sevgili Melon Şapka’nın yazdığı “Bir Küvetlik Şizofreni”yi oynadık. Şu an kendi oynadığım bir oyun yok ama sahneye çıkmak en büyük isteğim. İşleri biraz daha toparlar toparlamaz mutlaka yapacağım. “Bir Küvetlik Şizofreni” zaman zaman devam edecek mi? Bu oyun tadımlık bir şeydi bitti. “Okuma Tiyatrosu” dediğiniz şey zaten defalarca olmaz, çünkü biz klasik “Okuma Tiyatrosu”ndan biraz daha farklı bir şey yaptık. Mini mini dekorları olan çok az doğaçlama da yaptığımız, sadece www.cekmekoymagazin.com
okumakla kalmayıp bedensel olarak da oynadığımız oyun çok beğenildi ama tadında bırakmak lâzım. Yeni şeyler yapmayı tercih ederim. O halde sizin de içinde olduğunuz, yeni projeleriniz var m? O kadar çok şey yapmak istiyorum ki, mesela yeniden bir televizyon programı yapmak istiyorum. Tiyatroda ise zaten birçok işin creative tarafındayım. Her şeyden önce prodüksiyonu yapıyorum, son sözü Levent ve ben söylüyoruz, dekorundan kostümüne kadar. Hatta yeni oyunlar için kendimiz konular bulup onları yazdırıyoruz, dolayısıyla her şeyin içindeyim zaten. Kendi yapmak istediğim şeyler arasında eski bir televizyoncu olarak, yeniden televizyon ekranlarına dönmeyi de çok özledim. Televizyona dönüş için yeni gelişmeler var mı? Açıkçası şu an teklif yok, çünkü ben ortalarda değilim. Yaptığım iş dolayısıyla yapımcıların da benim bu konuya ilişkin isteğim hakkında bilgileri yok. Herkesin bildiği, Nilüfer Bıyıklı, Levent Özdilek ile birlikte BO Sahne’yi kurdu ve deli gibi tiyatro yapıyor. Bu söyleşi aracılığı ile bu isteğimi de ilgilenenlere duyurmuş olduk. Televizyona yönelik yeni şeyler yapmak istiyorum, çünkü bu alanda çok iyi olduğumu biliyorum. Daha
önce
yaptığınız
televizyon
programının içeriği konusunda bizleri bilgilendirir misiniz? “Kaçamak” isimli bir şiir programı yapıyordum. Best TV’de yayınlanan program uzun yıllar sürdü. İçeriğinde şiirler okuyor, sohbetler ediyorduk. Şu ana kadar bu formatta Türkiye’de yapılmış tek programdır. Halâ beni o programdan hatırlayan seyircilerin olması, arada sırada hadi yine benzer bir şey yapmalısın dedirtiyor bana. Şiir okumak çok özel bir beceri gerektiriyor. Belleklerimizde bıraktığınız o tat hatırladıkça tazeleniyor. Nasıl okuduğunuza bağlı, ben öyle kuru kuru şiir okumuyordum. O kadar doğaçlama, o kadar kendinden gelişen bir programdı ki, seyirci ile yaptığım sohbet. O gün canım sıkkınsa derdimi anlatıp üzüntümü paylaştığım, hatta ağladığım bir hâl alıyordu. O günkü derdimi yansıtan şiirler okuyor, hayata dair paylaşımlarda bulunuyordum. Kimi zaman da keyfim çok yerinde ise pijamalarımla çıkıyor, hikâyeler anlatıyordum. HAZİRAN 2016 - 119. Sayı 35
Röportaj
götürdü. Anneme çok teşekkür ediyorum, benim hayatımın akışına yön verdi anneciğim. O yönlendirme olmasaydı belki bugün bir doktor olabilirdim ama mutsuz bir doktor! Birkaç sınavdan geçerek, binlerce çocuk arasından seçilen ilk sekize girdim. Uzun yıllar TRT Çocuk Saati’nde seslendirme yaptım. Bu arada büyüdüm ve dublaj da yapmaya devam ederken, bir taraftan da oyunculukla ilgili eğitimler almaya başladım. Bu arada yeni bir mecra olarak özel radyolar açıldı, ama benim kafamın bir yerinde hep bir tiyatrom olsun isteği yer alıyordu. Çocukluğumda, genç kızlığımda hep bir tiyatro salonum olsun, o da Cihangir’de olsun hayaliydi. Neden? Çünkü Cihangir’de tiyatro salonu yoktu.
BO Sahne olarak gelecek sezon için yeni oyunlar yolda mı? Elbette bazı sürprizlerimiz var, ancak şu an açıklayamıyorum. Adı üzerinde sürpriz, şu an provaları devam eden bomba bir isimle çok ses getirecek bir oyuna hazırlanıyoruz. Proje bizi çok heyecanlandırıyor. Ancak yanı sıra bir başka duayen isim olan Rüçhan Çalışkur ile diyaloğumuz devam ediyor. Çok güzel gelişmeler var ama şimdiden çok açık etmek istemiyoruz. Şöyle ifade edeyim BO Sahne olarak en çok prodüksiyon yapan tiyatro olma yolunda ilerliyoruz. Gösterimde olan 3 oyunumuz var ve 4 yeni oyun da yolda. Halen devam etmekte olan oyunların hangileri gelecek sezonda yine sahnede olacak? Devam eden 3 oyunumuzdan “Bekârlığa Veda” seyircilerden çok büyük ilgi gördü. “İnternette Tanışan Son Çift” iki sezondur kapalı gişe devam ediyor. “Son Zenne” ise henüz ilk sezonu olduğu için devam edecek. Şimdi biraz daha geriye dönerek sizin tiyatroya yönelişinizi öğrenmek isteriz. Klasik başlangıç, çocukluk hevesi ve hayali. Sekiz yaşındayken TRT Çocuk Saati programına girdim sınavla. Annem bir gün radyoda çocuk saatine çocuk seslerinin sınavla alınacağını duymuş, beni bu sınava 36 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Çocukluğumda sadece Sıraselviler’de Ali Poyrazoğlu’nun Tiyatrosu vardı. Bir süre sonra o da kapandı, gece kulübü oldu. Uzun vadeli dileğim ama umarım kısa vadede gerçekleşir; Orasının tekrar tiyatro salonuna dönüşmesi ve benim olması. Mekân olarak çok güzel bir yerde, Ali Bey oralarda çok iyi işler, kabareler yaptı. Çocukluğumda çok da çocuk oyunu izledim orada. Tekrar geriye dönersek, daha sonra özel radyoculuğa başladım. Televizyon, dublaj, tiyatro vesaire derken, bir tiyatro sahnesi yapma isteğim bir anda gerçeğe çok yakınlaştı. Eski ev sahibim aynı zamanda şimdiki işyeri sahibim, arsalar alıp inşaatlar yapan bir müteahhit. Bir gün ona dedim ki: Cihangir’de bir gün bir arsa alırsan ve uygun bir yer olursa gel altını tiyatro yapalım, otopark falan olmasın. Öylece konuşuldu bakarız dedik, öylece kaldı. Aradan bir, bir buçuk yıl zaman geçtikten sonra bir gün geldi ve bana dedi ki: “Bir arsa buldum, aldım, inşaata başlamak üzereyim, bi gel bak; Buradan tiyatro olur mu?”. Geldim, baktım, dedim olur. Sadece istediğim gibi bir projenin çizilmesi lâzım yüksek tavanlı ve kolonsuz bir mekâna ihtiyaç var dedim.
şimdi bir marka olan BO Sahne. Sanata katkı alanında hayalleriniz hiç bitmesin dileklerimiz sizinle olsun derken, diğer taraftan da sormak istiyorum, yeni hayaliniz nedir? Ben bu bölgeden çok uzaklaşmak istemiyorum. Çünkü ben burada, Cihangir’de doğdum buraya sonradan gelenlerden değilim, burası benim mahallem ve burayı çok seviyorum. Ulaşım olarak da çok kolay ulaşılabilecek bir lokasyon. Cihangir, metro ya da kara ve deniz ulaşımı ile her yere çok yakın. Turistlerin yoğun olarak ziyaret ettikleri bir yer, ayrıca belirtmek isterim ki, ben yazın tiyatroların kapanmasını da hiçbir zaman anlamadım. O yüzden özellikle bu lokasyonda kalmak istiyorum, çünkü yılın on iki ayı kapanmayan tiyatroya olanak sağlıyor. Ayrıca Türkiye’de ilk kez yine şöyle bir şey yaptık, İngilizce Subtitles ile oyunlar oynuyoruz, turistlere yönelik. Amacımız Türk Tiyatrosu’nu tanısınlar, bir fikirleri olsun, tiyatromuz ve bizler hakkında. Geçen yaz, oyunlarımız kapalı gişe oynadı. Başardığımız bu işle gurur duyuyorum. Tiyatro olarak sadece ayda 1-2 oyun oynayarak açık kalmadık, sahnemizi herkese açtık, isteyenlere gelin oynayın dedik. Sahnemiz yaz sezonunda da yaşayan bir mekân oldu. Burası bir kültür merkezi ise yılın 12 ayı yaşamalı, yaşamak zorunda... Bu yıl ne olur tam bilmiyorum, bölgesel terör açısından turizmin nasıl etkileneceği ile ilgili ama birimizin de bunu yapması gerekiyor.
Bir süre sonra tekrar bir araya geldik, gerçi ben daha yüksek bir tavan bekliyordum ama neyse bu kadar olabildi, 6 metre olsun istemiştim! Ne yapalım, sağlık olsun, bize kolonsuz bir alan inşa etti ve birdenbire hayaller gerçek olmaya başladı. O sırada Levent’le yollarımız kesişti bir araya geldik. Onun ve benim hayalim o sahnenin doğumunu gerçekleştirdi. İkimizin hayali www.cekmekoymagazin.com
Röportaj
Oyunculuk yaşamınız boyunca kendinize ideal edindiğiniz bir oyun veya rol var mı? Öyle bir şey yok, çünkü ben projeleri hayal ederken heyecanlanan biriyim. Meselâ ‘Son Zenne’’yi yazdırırken, oyunumuzu yazan sevgili Serdar Saatman’a da çok teşekkür ediyorum. Oyunda kendim oynamak istemedim, yazılsın ve oynansın, bizim Prodüksiyonumuz olsun istedim. Rol tercihi olarak dramatik bir şey oynamak isterim herhalde, ağlak rolleri oynamayı daha çok seviyorum. Gerçi oyuncu dediğimiz her rolü oynayabilendir. Bir gün kendi sahnemizde ne oynayacağım, hangi oyunda çıkacağım sahneye bilmiyorum, bu bana da sürpriz olacak, çünkü ben evrenin getirdiklerine çok inanırım. Evren bana ne sunacak gelecekte, onu da merakla bekliyorum. Belki bir gün bir proje gelecek elime, her şeyi bırakıyorum bunu ben oynayacağım diyeceğim. Belki bir hikâye gelecek aklıma Serdar’a diyeceğim ki: hadi şunu yazalım ve oynayalım, o da kalemiyle yine döktürecek. Prodüksiyon olarak hayal ettiğiniz daha kapsamlı bir proje var mı? Türkiye şartlarında çok zor, bir yerde hayallerin tıkanıyor. Dünyanın birçok yerinde birçok müzikaller ve oyunlar seyretmiş biri olarak, onları seyrettikten www.cekmekoymagazin.com
sonra, hayal etmeye bile utanıyorum. Las Vegas’ta Lorev isimli bir oyun izledim ve oyunu izledikten sonra kendimi çok zavallı hissettim. Çünkü sadece o oyun için bir sahne inşa edilmişti. Bir otelin içindeydi ve kulis suyun altındaydı. Su üzerinde gerçekleşen bu hikâye için oyuncular, sahneye su altından yüzerek geliyorlardı, çılgın bir projeydi. New York’ta da birçok oyun ve show izledim, bu acayip prodüksiyonları gördükten sonra hayallerimizde bir durma noktasına geliyoruz. Çünkü bunların hepsi ciddi parasal yatırıma dayanıyor. Böylesi bir şaheseri ortaya çıkardığınız zaman o iş yıllarca “Kapalı Gişe” oynayabilen ve dünyanın her yerinden insanların de gelip görmek istedikleri projeye dönüşüyor. Finansal açıdan henüz ülke olarak o seviyede değiliz. Böyle pahalı prodüksiyonlar için sponsor desteği dünyanın her yerinde şart galiba... Sahnemize sponsorluk için görüşmeye gittiğimde, hem kültür sanata destek vermenin onurunu yaşarsınız hem de harcamaları vergiden düşersiniz dediğimde, anlaşılmıyor çoğu zaman. Bakışlardan hissediyorum bunu! Bir müzikal hayal ediyorum, 500.000 Dolar’a ihtiyacım var desem, üstelik bu yatırımı yaptığınızda bir 10 yıl biz bunu
oynarız, zaten kendini finanse eder. Bu işle anılırsınız, kalıcı olursunuz. Bu parayı verebilecek olan işadamı oğluna aynı paraya bir tekne alıyor, belki de sonra çocuk sıkıldığında o tekneyi parçalıyor, o finans yok olup gidiyor. Bu arada, ben öyle biri değilim diyen bir iş insanı varsa onunla hemen görüşmeye hazırım. İsmim hatırlansın bu bana yeter diyen iş insanlarına ihtiyacımız var. Bu arada resme çok ciddi bir yatırım var, herkes evinde milyon dolarlık resim koleksiyonları oluşturuyor ama bu da bir çeşit ticaret. İş o noktada sanattan çıkıyor. Böyle özel bir koleksiyon üzerinden sanat aşkı aslında ticari yatırım. Oysa sanat toplumla paylaşılabilendir. Bu sadece evinize gelip giden insan sayısı ile sınırlı bir paylaşım. Bu çok değerli yapıtlar sonuçta kalıcı ama ölü sanat. Yaşayana ve yaşatana da bu kadar destek verilmeli. Birkaç resme çok büyük meblağlar ödenirken, tiyatromuz için 100 bin liralık bir sponsorluk teklif ettiğimde o anlamsız bakışı yöneltenleri ayıplıyorum. İnsanların kişisel gelişimi ve tabi toplumsal gelişimle doğrudan ilgili bu durumun sonuçlarını biz görebilir miyiz, ondan da emin değilim. Kültürlü olmak sadece kolejde ya da yurtdışında okumakla erişile bilinecek bir olgu değil. HAZİRAN 2016 - 119. Sayı 37
Röportaj Sanata katkı için bu kültürle yetişmesini beklediğimiz yeni kuşaklardan önce, var olan kültür sanat dostlarını bu çabaları desteklemeye davet edelim. Ben ve Levent gibi kültür sanata yatırım yapan insanlara destek olabilecek değerli iş insanları olduğuna, ben de gönülden inanıyorum. Ben de bilirdim marka çantamı koluma takıp Nişantaşı’ndaki kafeler de koca parası yemeyi. Oh ne güzel yiyelim içelim, okul aile birliklerinin düzenlediği gecelerde kendimizden söz ettirelim, en şık halimizle. İnanın çok iyi de becerirdim, çünkü ben iyi bir oyuncuyum ama mutlu olamazdım. Burada bir şeyler üretiyorum, ortaya çıkarana kadar çok ciddi sorunlar yaşıyorum. Ekonomik anlamda bütçeyi denk getirmek, birçok sorunun üstesinden gelmek gibi çok stresli bir çaba ama ne zaman ki oyundan sonra o seyirci ayağa kalkıp alkışlıyor ya, o anda ne dert kalıyor ne tasa. İnsanları oyun süresince bütün dertlerinden uzaklaştıracak bir iş yapıyoruz. Sonucunda hem onlar mutlu oluyor, hem de biz. Finalde ortaya bir sanat eseri çıkıyor. Ben bundan aldığım hazzı Nişantaşı’ndaki bir kafede asla yakalayamazdım. Toplumsal yaşamda aksaklığından dolayı çözüme mutlak ihtiyaç duyulan bir konuyu gündeme getirmenizi istesek? Birbirinden önemli birçok konu var. Ancak ilk aklıma gelen bir beton ormanı halindeki şehirlerin yarattığı Travma, etrafımızda ne çiçek ne de böcek kalmadı. Neden bizim de bir Central Park’ımız yok. Ne vahim bir durum ve ne önemli bir eksik. Ben bu sorunu yan komşumla da yaşıyorum. Komşum manzarasını kapatıyor diye önümüzdeki ağaçları kesmeye kalktığında, sadece bu sorunu çözmek için konuyu belediye dâhil birçok kamusal çözüm kurumlarına taşımak zorunda kaldım. Sorun büyüyerek ilerliyor, ağaçsız çiçeksiz bir ülkeden nefret ediyorum. İnsan olarak doğanın bir parçası isek bu Ekolojik dengeyi korumak zorundayız. Ağaçları kesmeye başladığında, önce doğal afetleri çağırırsın. Yılın belli zamanlarında New York’a kaçtığımızda Levent’le birlikte Central Park’ta saatlerce oturup huzur içindeki insanları izler, aynı huzuru biz de paylaşırız. Ağaç kokusu, yeşil kokusu tüm stresimizi sıfırlamamızı sağlıyor. Çevremizde bunu 38 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
yaşayabileceğimiz bir yer neredeyse yok. Var olan çok sınırlı yeşil alanlarda da bir mangal terörü var. Benim parktan anlayışım farklı bir şey, Central Park örneği kimsenin birbirini rahatsız etmediği demokratik bir ortam. Bir tarafta isteyen bikinisiyle güneşlenirken diğer tarafta çocuklar oynuyor. Bu parkta sigara içmek yasak, temiz hava ve gerçek doğa ile iç içesiniz. Doğanın kendi yapısında var olmayan, hiçbir şeyin olmadığı gerçek doğa diyorsunuz. Üstelik bu doğal lüks, 3-5
dakika sonra şehir merkezinde olmayı mümkün kılıyor. Şehir yaşamının doğa ile aynı anda yaşanabildiği bir güzellik. Hiçbirinden vazgeçmek zorunda değilsiniz. İşinizin stresinden yurtdışına kaçarak uzaklaştığımızı belirttiğiniz. Buradayken sizi rehabilite eden özel bir hobiniz var mı? Yazmak! Levent’i de, beni de çok rahatlatan bir eylem. Kafam çok dolu olduğunda onu da yapamıyorum ama evimizde olduğumuzda yazmak bizi çok rahatlatıyor. www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
39
Röpotaj
Geçmişte yaşanan zorluklar bugünkü yaşam koşullarının yanında teknolojik olanakları bir kenara bırakırsak yine de kolaymış. Bir yere bir kulübe yaparak içinde soğan ekmek yer işinizi yapabilirdiniz. Bugün ormana bir çadır kursanız, 1 saate kalmaz başınıza yıkarlar. Gerçekten geçmişte var olan toplumsal dayanışma, komşuculuk şu anda kalmadı. Yazmaya başlarken önce kurguladığınızı söylediniz ama onun da öncesinde bir şey sizi tetikliyor mu?
Yazmak derken neyi kastediyorsunuz? Aklımdan geçenleri yazmak meselâ. Basılı bir eseriniz var mı? Evet, “Yunus’a Çalardı Rengi” isimli bir kitabım var. Yıllar önce yazdığım bir kitaptır, bir deneme. Şiirsel anlatımlı bir aşk hikâyesi. Roman yazmayı çok istiyorum meselâ, onun için gerçekten kafamın sakin olmasına ihtiyacım var. Kendim için istiyorum basılır ya da basılmaz önemli değil, basılan kitabımı da kendim için yazmıştım. Basalım teklifi geldiği için kitap haline geldi. Zaten, radyoda okuyordum yazdıklarımı, bir yayınevinden aradılar ve bunun mutlaka bir kitap olması gerektiğini belirttiler. Kalemime güveniyorum, çok şükür iyi yazarım, yazdıklarımı da çok iyi bulurum. Kendimi bir yazar olarak değil de iyi yazan biri olarak tanımlamayı tercih ediyorum. İç dünyamızdakileri başkalarının hissedebileceği şekilde yazıya dökmek en değerlisi, onu çeşitli edebiyat teknikleriyle aşırı bir şekilde süslediğimiz de gerçek olmaktan uzaklaşıyor. Hikâyeyi önce kafamda kurgularım, sonra da kendi duygularımla yazıya dökerim. Sanat üretebilmek için temel giderlerin finansmanına yönelik endişelerin olmadığı bir ruh haline ihtiyaç var. Gerçi birçok önemli yazar geçmiş zamanlarda büyük yokluklar içerisinde çok değerli eserler ortaya koymuşlar. 40 HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Evet, ayrıca, beni tetikleyen şeyi hemen yazmalıyım, yoksa uçup gidiyor. İlham geldi derler ya. Hadi oturup bir şeyler yazayım diye başlamadım hiç. Cümleler o anda aklıma gelir, ben cümle kurmam. Yeni ve büyük bir sahnenin işinize olumlu katkısı neler olacaktır? Türkiye’de tiyatro yapmak gerçekten çok zor, bir Don Kişot’luk. Levent’le birlikte bu mekânı oluşturmaya başladığımızda, bunu en iyi şekilde deneyimledik. Artık zor günlerin çoğunu atlattık, daha rahatız şimdi. Bir BO Sahne markası var artık. Sahnemizin övünç kaynağı bir başka tarafı da, insanlar burada nasıl bir şey izleyeceklerini konusunda fikir sahibidirler. Zevkler tartışılmaz ama kötü bir şey izlemeyeceklerini bilirler. Umarım çok yakın bir zamanda daha büyük bir sahne sahibi olarak, daha rahat koşullarda tiyatro yaparız. Sponsor desteği şart tabi. Burayı daha fazla rehabilite edemeyiz, fiziki olarak sınırlı burası ama şube olarak kalır. Burası bizim ilk göz ağrımız. Zaten büyük bir sahneden kastım da böyle bin kişilik bir salon değil, 300 kişilik bir salon yeter. İstanbul yapılacak çok şeyin olduğu bir şehir, ne yaparsanız yapın insanları tiyatroya getirmek çok zor. Orta boy bir salon olsun, bilet fiyatlarını da indireyim herkes tiyatroya gelebilsin. Hiçbir koltuk boş kalmasın yeter. 130 kişilik salon olunca fiyatları yüksek tutmak bizi de üzüyor. Böyle bir salonu satın alma yoluyla mı, kiralayarak mı oluşturmayı düşünürsünüz? Burada topu yine evrene atıyorum. Cihangir’de bir tiyatro sahnemin olmasını hayal ettim kendiliğinden oluştu, ben
çalıştım o hediye etti. Hayalimdeki salona ulaşmaktaki ilk tercihim, sahibi olmak tabi ki. Artık bağışla mı bulunur bu para, piyangodan mı çıkar ona bırakıyorum. Bugüne kadar yaptıklarınız takdire değer şeyler gerçekten, diyelim ki piyangodan para çıktı, yine sanata mı yatırım yaparsınız, yoksa artık yoruldum, paramla hayatın tadını çıkaracağım mı dersiniz? Kesinlikle tiyatro yaparım, böyle bir para olursa daha da rahat yaparım. Eğer paranız varsa zaten zarar etmezsiniz, para da kazanırsınız. Bu kazançla bir yalı satın alamazsınız ama mutlu olursunuz. Paramı tiyatroya yatırmış olmak, mutluluğum için harcamışım demektir. Ben dünya malının dünyada kaldığının farkında olan biriyim. Düşünüyorum da 10 yıl önce ne kadar çok kıyafet, ayakkabı almışım. Şimdi büyüdüm ve farkına vardım yaptığım israfın. Bir ev,
bir araba almanın peşinde değilim, onlar sonuçta burada kalacak. Toprağın altına giderken onları yanınıza vermiyorlar. Oysa sanat yaptığınızda bir şekilde bir yerlerde hatırlanma şansınız var. Ölmenin en güzel yanı hatırlanmaktır. Güzel bir şekilde hatırlanmayı becerebilirseniz bu zaten hiç ölmediğiniz anlamına gelir. Kişi, ismi son defa hatırlandığında ölür derler. Siz sanatı yaşam biçimi ve mutluluk anahtarı haline getirmişsiniz. Ürettiğiniz mutluluktan bizlere de pay verdiğiniz için kendim ve seyircileriniz adına teşekkür etmek isterim. Alkışlarınız daim olsun. www.cekmekoymagazin.com
Moda
42
HAZÄ°RAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
43
Zaman Yönetimi 25 Haziran 2016 10:00 The Parma Hotel, İstanbul
eğitim
Eğitimin Amacı: Bu eğitimin amacı çalışanların ve yöneticilerin, kendilerini organize etmeleri yönünde yardımcı olmaktır.
“Zaman Yönetimi” etkinliği, The Parma Hotel’de gerçekleşiyor.
Eğitimin İçeriği: Kişinin kendini organize etmesi için gereken yöntemler Zaman yönetiminde kişinin rolü Zaman tuzakları ve bunlardan kurtulma yöntemleri Zaman kazanma yöntemleri Kişinin kendini tanıması ve yaşam amaçlarını saptaması Verimli toplantı uygulamaları Zaman yönetiminde başarısızlıkların nedenleri
Genç Şefler Mutfakta 13 Haziran 2016 15:00 EKS Mutfak Akademisi, İstanbul
EKS Mutfak Akademisi, mutfakta harikalar yaratmak isteyen tüm gençleri ‘’Genç Şefler Mutfakta’’ workshopuna davet ediyor. “Gençler için düşündük ve en sevdikleri lezzetleri belirledik.” Somonlu sezar salatasi, taze baharatli kruton ile Ricotta peynirli toz bademli ravioli, pesto sos ile Tiramisu, karamel sos ile * Etkinlik 3 saat sürmektedir. * Çalışma düzeni: 8 istasyon var ve istasyonlarda 2’şerli setaplar halinde çalışılmaktadır.
“Beyoğlu’nun Arka Sokaklarından Karaköy’e” Fotoğraf Etkinliği 18 Haziran 2016 10:00 Merakettiklerin, İstanbul Merakettiklerin atölyesi, fotoğraf tutkunlarını “Beyoğlu’nun Arka Sokaklarından Karaköy’e” etkinliğine davet ediyor. “Saat 10:00’da buluşup, Taksim Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayarak Sıraselviler Caddesine, İstiklal Caddesi’nin arka sokaklarına, pasajlara, kiliselere, duvar resimleri ve graffitilerle süslü sokaklardan Galatasaray’a, Asmalımescit’e, Tünel’e uzanan
44
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
gezimiz günün son ve harika ışıklarını Karaköy’de takip ederek son bulacak. Belki yüzlerce kez geçip pek de fark edemediğimiz ya da bilmediğimiz Beyoğlu’nu fotoğrafçı gözüyle birlikte keşfedeceğiz. Teknik sorularınız varsa cevaplamak, çekim teknikleri konusunda yardımcı olmak, sizlerle sokaklarda fotoğrafın, güzel ışığın ve ilginç insan öykülerinin peşinde olmaktan mutluluk duyacağım.” www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
45
Sahne Sanatları
AH SÜREYYA
TİYATRO KARNAVAL
“Yıllardır denenmemiş bir oyun Ah Süreyya müzikali. Yıl 1975 Siyah beyaz bir Türk filmi gibi bir müzikal bu. Öz lediğiniz her tip içinde. Naif. Kötüsü bile iyi neredeyse. Serdar Ortaç şarkılarında n Perihan abla müziklerine kadar hemen hemen her şarkıcının albümünde imzası olan Özkan Turgay’ın müzik leri sayısız oyun yazmış Kaan Erkam’ın sözleri ile din lemeye doyamayacağınız şarkılar. Kimisi komik kimisi romantik kimisi ağır arabesk kimisi de dokuz sekizlik roman havası.
Tarih
15 HAZİRAN 2016 Saat
20:30
ZİKALİ
KU MÜ CAHİDE SON AKASYA KÜLTÜR
Tarih 24 HAZİRAN atro 2016 ı öyküsü, Tiy
MERKEZİ
lı, sarsıc ’nun çalkantı ku n tarzında So e id h a C l melodram ka zi ü m n a d n Saat ta sahneye Keyfi tarafı Kültür Sanat’ a e sy m e ka n A ö d a ir ’d 24 Haziran ptıklarıyla b :15 ın sinema 21 şamıyla ve ya Ya r. yo lu e’nin ilk kad yu iy ko rk ü T n la o urmuş sinemada damgasını v sı, tiyatro ve cı ım p ya e v i l oyuncusu yönetmen erinin başro rl se e k yü ü ıcı öyküsü... dönemin b lkantılı, sars ça n u ’n ku n Cahide So
KADINLAR ERKEKLER
ODA TİYATROSU
İLİŞKİLER ÇELİŞKİLER
Dü ğü nd e gö be k at an ka da r te hl ike li ol du ad am da n bu rc un un ne ğu nu bi le n ka dı na ve eş in i al da ta n ad am a ka da r.. . Şim di ye ka da r ba şın ıza ge le nl er bi r to ka t gi bi yü zü nü ze ça rp ar ke n siz i ka hkah ay a bo ğa ca k. Bu oy un 20 yıl ön ce sin de ve 20 yıl so nr as ın da , aş kla ilg ili de ği şm ey en aç ma zla rla da lg a ge çe n bi r oy un . Da ha fa zla şa şır ma k ve gü lm ek içi n ke nd in ize bi r şa ns ve rin !
Tarih
25 HAZİRAN 2016 Saat
21:00
KIYIYA OTURMA
AKASYA KÜLTÜR
NIN BÖYLESİ
MERKEZİ
Commedia Gabrie llina türünün Türk iye’de ilk ve tek ör ‘Kıyıya Oturmanın neği Böylesi’ oyunu, 14 Temmuz’da Akas Kültür Sanat’ta izl ya eyicisiyle buluşuyo r. “Bir oyuncu, 11 karakter. Bir oyun cunun masklarla 11 ayrı karaktere büründüğü ‘Kıyıy a Oturmanın Böyl esi’ oyunu, Comm Gabriellina türünü edia n Türkiye’de ilk ve tek örneği. Kıyıya Oturmanın Böyles i oyununda; Lelio ve Flaminia birbirl aşıktırlar. Merve En erine gin sizi keyifli bir yolculuğa çıkarıyor .”
46
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Tarih
14 TEMMUZ 2016 Saat
20:30
www.cekmekoymagazin.com
Sahne Sanatları
UŞAK, KRAL VE ÖTEKİLER BOSAHNE
Levent Özdilek’in yönettiği “Uşak, Kral ve Ötekiler” tiyatro oyunu, haziran ayı boyunca Bo Sahne’de izleyicisiyle buluşuyor. Kra llığın altın yüzü ve tavuk poposuna dair bir hikaye dir bu. Oyun herhangi bir ülkenin her hangi bir krallığ ında geçmektedir. Elbette bir tane kralımız var, ve tab i ki bir tane de uşağımız, krala krallığını hatırlatacak . Peki ya ötekiler? İşte bu oyun onlar hakkınd a, onlara rağmen...
Tarih
23 HAZİRAN 2016 Saat
22:00
Tarih
SON ZENNE
16 HAZİRAN 2016
BO SAHNE
ne”, Bo iği “Son Zen tt e n yö p zı inden an’ın ya ayatımızın iç “H Serdar Saatm r. yo şu lu a erle bu Saat nımız da ols Sahne’de sizl ıdık. Çok yakı ... n ız ta m rı e d la ık çü Ü yd geçenler... 22:00 , hatta yok sa a biziz, geldiklerimiz n e zd e ünkü onlard rm Ç ö g ... ız m rı ile la b ık çamad nlar demek Ama asla ka adır onlar. O rç a p r e ğrulduk ir b n hamurdan yo hepimizde ı yn a , kü n nız çü ayıbımız; insa ız?” ın ıs farkında m
JOKER BO SAHNE Jo ke r, 18 Ha zir an ’d a Bo Sa hn e’ de ge rç ek le şe ce k. ‘’S ev di ği n işi ya p! Sa hn ed e en ço k se ni n de di ko du n ya pı lır ! Ev et , sa na sö yle di m se yir ci! İzl ed ikl er in in ar ka pl an ı he p da ha eğ le nc el i. Ki ms e du ym as ın ! Kü çü k bi r sır ve re yim size. ... Oy un cu de di ği n ne di r ki? Bir bi lse n ku lis ha lle rin i... Be n kim mi yim ? Be n de ko rc uy um , ye ri ge lir ko st üm cü yü m, be n as lın da .... mü dü rü m, ya ni kıs ac a Jo ke r.’ ’
Tarih
18 HAZİRAN 2016 Saat
22:00
BEKARLIĞA VE
BO SAHNE
DA
Elizabeth Coleman ’ın kaleme aldığı ve Akasya Asıltürkm tarafından uyarla en nan romantik kom ed i “Bekarlığa Veda” Sahne’de sahnelen Bo iyor. Düğünden ön ce son gece... En arkadaşların seni yakın gerçeklerle yüzle ştirsin ister miydi bu sihirli elbisenin n? “Kim büyüsüne kapılm ışken, birden bire plastik kutusuna çıkarıp koyabilir? Kim otuz üç yaşında, biyolo saatinin tik taklarıy jik la uykusuz gecele r geçirmek ister? değil... Ah o salak Ben peri masalları!
www.cekmekoymagazin.com
Tarih
28 TEMMUZ 2016 Saat
20:30
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
47
Pink Martini
17 Temmuz 2016 21:00 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi
Pink Martini Avrupa Turnesi Kapsamında Pasıon Turca Organızasyonu ile 17 Temmuz İstanbul’da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda! “Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass”, “Joy to the World”, “1969”, “A Retrospective”, “Get Happy” ve “Dream A Little Dream” albümleri ile Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip olan, her albümü ile altın ve platin plak kazanan Pink Martini yepyeni albümlerini kayıt ederken, Pasion Turca organizasyonu ile Avrupa turnesi kapsamında İstanbul’da ki hayranlarıyla buluşmaya geliyor.
Cem Adrian
22 Temmuz 2016 21:00 Romantika Garden
“Sunar Medya Yaz Konserleri”, Romantika Garden Açık Hava Sahnesi’nde... Türkiye’nin en iyi konser ve etkinliklerine imza atan Sunar Medya, 2016 yaz sezonunda konserlerine Anadolu yakasının incisi Fenerbahçe’de devam ediyor. Fenerbahçe parkı içinde yer alan Romantika Garden Açık Hava sahnesinde gerçekleşecek olan yaz konserleri birbirinden değerli müzisyenleri ve müzikseverleri aynı çatı altında toplamayı hedefliyor.
48
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
Duman 16 Haziran 2016 21:15 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi Şebnem Ferah 18 Haziran 2016 21:15 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi Venedik Barok Ork.&Patricia Petibon 20 Haziran 2016 20:00 Aya İrini Müzesi Selçuk Balcı 24 Haziran 2016 21:30 Şişli Belediyesi Ken Kültür Merkezi Teoman 24 Haziran 2016 21:15 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi Kenan Doğulu 25 Haziran 2016 21:15 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi Fazıl Say & Genç Yetenekler 11 Temmuz 2016 21:15 ENKA Eşref Denizhan Açık Hava Tiyatrosu Ferhat Göçer 15 Temmuz 2016 21:00 Romantika Garden Pink Martini 17 Temmuz 2016 21:00 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi Cem Adrian 22 Temmuz 2016 21:00 Romantika Garden
www.cekmekoymagazin.com
konser Duman
16 Haziran 2016 21:15 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi Duman, Atlantis Yapım organizasyonuyla Vodafone Red Harbiye Açıkhava Konserleri kapsamında 16 Haziran Perşembe akşamı Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde! Vodafone Red abonelerine, Vodafone Red Harbiye Açıkhava konseri protokol kategorisi hariç ilk 3 Kategori bilet için geçerli olarak tam bilet giriş fiyatı üzerinden, %20 indirim uygulanacaktır. Vodafone Red aboneleri kampanyadan faydalanmak için HARBIYE yazıp 6666’ya SMS göndererek kampanya şifrelerini alabilirler.
Ferhat Göçer 15 Temmuz 2016 21:00 Romantika Garden , İstanbul
“Sunar Medya Yaz Konserleri” , Romantika Garden Açık Hava sahnesinde... Türkiye’nin en iyi konser ve etkinliklerine imza atan Sunar Medya, 2016 yaz sezonunda konserlerine Anadolu yakasının incisi Fenerbahçe’de devam ediyor. Fenerbahçe parkı içinde yer alan Romantika Garden Açık Hava sahnesinde gerçekleşecek olan yaz konserleri birbirinden değerli müzisyenleri ve müzikseverleri aynı çatı altında toplamayı hedefliyor. 1991 yılında özel bir proje ile Fenerbahçe Burnunda faaliyete geçen Romantika , Anadolu yakasının en çok beğeni kazanan ve ziyaret edilen mekanlarından biri olma özelliğini taşıyor. Kapalı alanlarının yanı sıra rekreasyon alanları, çocuk parkları, konsept restaurantları ve eşsiz deniz manzarası ile bütünleşen Romantika, 2016 yazında kapılarını Romantika Garden Açık Hava sahnesi olarak açmaya hazırlanıyor.
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
49
Sinema
SEKERAT SON Sekerat “Son” bir ölüm hikayesi. Genç bir ressam olan Seda’nın hayatı, ardarda yaşadığı travmatik olaylar ile sarsılır. Ruh hali gitgide bozulur. Bu esnada öteki aleme yönelir, karanlık güçlerin etkisi altına girer. Kendi iradesi dışında bağlantılar kurarken yaşadığı korkuların sebebini anlayamayan kadın sonunda gerçek ile yüzleşir. Sekerat “Son” izleyiciye ölümün sırrını sorgulatırken varlıkların sadece görünen maddi yanlarından ibaret olmadığını anlatacak. Filmin başrollerinde Meltem Miraloğlu, Batuhan Aydar, Almila Kuruoğlu, Reyhan İlhan yer alıyor.
2 Alis Harikalar Diyarında Aynanın İçinden Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı fantastik evrene bir kez daha geri dönüyoruz. Harikalar Diyarı, beklenmedik bir misafirin ziyaretine uğruyor ve misafiri bu büyülü evrenin işleyişini ve ev sahiplerini yavaş yavaş keşfetmeye başlıyor. Mad Hatter ise tüm çılgınlığıyla adalet ve tabii ki dostluk için orada bekliyor. Tam her şey bitmiş, ortalık fazlasıyla karışmışken gerçekliğe giden yolda bir kez daha krallığın kurtuluşu için bir araya geliniyor. Tim Burton’ın yönetmenliğini yaptığı 2010 yapımı Alice in Wonderland’in devamı niteliğinde olan filmin yönetmen koltuğunda bu kez The Muppets serisiyle sinemaya giriş yapan James Bobin var. 50
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
CİNNİ Bir genç kız bir gece vakti yanı başında bir cesetle uyanır ve hayatı asla eskisi gibi olmaz... Dilara; çocukluğunda zor yıllar geçirmiş, kendi halinde yaşayan, çok dışarı çıkmayan bir kadındır. Bu monoton hayatı, bir gece evinin bahçesinde tanımadığı bir adamın cesedinin yanında uyanmasıyla tamamen değişir. O geceden sonra, onu dehşete düşüren, paranormal olaylar yaşamaya başlar. Ev arkadaşı Merve, Dilara’nın anlattıklarına şüpheyle yaklaşıyor olsa da, ona yardım etmek için bir psikiyatrist ve bir din hocasıyla bağlantıya geçer.
KORKU SEANSI 2 2013 yılının en başarılı korku filmi Korku Seansı’nın devam halkası olan film, doğaüstü olayları inceleyip aydınlatmaya çalışan dünyaca ünlü çift Ed ve Lorraine Warren çiftine odaklanıyor. Warren’lar, hayret verici doğaüstü araştırmalarına, kötü niyetli bir ruhun dört çocuk büyüten bekar bir annenin evine dadanması üzerine, aileye yardım eli uzatmak için Kuzey Londra’ya doğru yola koyuluyorlar. Filminde; bekar anne rolünde Frances O’Connor , Madison Wolfe , Lauren Esposito, Patrick McAuley ve Benjamin ve çocuk rollerinde Haigh Maria Doyle Kennedy ; Simon Delaney ; FrankaPotente ; ve Simon McBurney yer alıyor. www.cekmekoymagazin.com
Sinema
Warcraft: İki Dünyanın İlk Karşılaşması World of Warcraft oyununun sinema filmi olan yapım farklı ırkların karşı karşıya geldiği fantastik bir dünyayı beyazperdeye taşıyor. Ork savaşçılarının ülkeleri yok olmuştur ve hayatta kalanlar yeni bir koloni oluşturmak amacıyla, Azeroth krallığının eteklerine gelirler. Azeroth krallığı barışçıl ortamdan yana olsa da eşikteki bu savaş kaçınılmazdır. İki dünyayı birleştiren kapı açıldığında, bir ordu yıkım bekler, diğeri de yok olma ihtimaliyle karşı karşıyadır. Bu karşıt gruplardan iki kahraman, ailelerinin, halklarının ve ülkelerinin kaderini belirleyecek bir çatışma yoluna girerler. Filmin yönetmenliğini Moon filmiyle sinemaya esaslı bir giriş yapan, genç neslin umut vaadeden yönetmenlerinden Duncan Jones yer alırken, oyuncu kadrosunda ise Travis Fimmel, Paula Patton, Ben Foster, Dominic Cooper, Toby Kebbell, Ben Schnetzer, Rob Kazinsky ve Daniel W isimleri yer alıyor. Filmin yapımcıları ise Legendary Pictures, Blizzard Entertainment ve Atlas Entertainment firmaları.
Sihirbazlar Çetesi 2 İzleyenlerin nefesini kesen ve toplumun hayranlığını kazand ıkları Robin Hood stili gösterileri nin ardından bir sene geçmiştir. Atlılar çetesi geri dönüşünü mü jdeleyen gösteri ile kaçmanın onlar için çocuk oyuncağından farksız olduğunu kanıtlayacaktır. J. Daniel Atlas, Merritt McK inney, Jack Wilder ve grubun yeni üyesi Lula ile birlikte, yen i gösterilerini Owen Case’i ifşa etme umuduyla sergilerler. Bu sefer FBI özel ajanı Dylan Rho des’un da yardımını almışlardır fakat Rhodes’un ekibe katılımı gösteri öncesi ifşa olur; ve pla nlar geri teper. İtibarlarını ger i kazanmka isteyen Atlılar kariyer lerinin en zorlu soygunu ile karşı karşıya kalacaklardır...
Zootropolis: Hayvanlar Şehri Karmakarışık ve Bolt gibi sevilen animasyon filmlerinin yönetmeni Byron Howard’ın perdeye taşıdığı Zootopia, medenileşmiş ve teknoloji kullanabilen hayvanların bir arada yaşadığı bir şehirde yaşanan ilginç bir polisiye öyküsünü perdeye taşıyor. Alışıldık Disney havasının solunacağı filmde; konuşkan tilki Nick’in, üzerine yığılmaya çalışan bir suçtan sıyrılma çabası anlatılıyor. Modern memelilerin yaşadığı Zootropolis adındaki metropolis, lüks Sahra Meydanı’ndan, soğuk Tundra Kasabası’na kadar bir çok farklı doğal ortamın ve hayvanın bir arada yaşadığı benzersiz bir şehirdir. Burası bir fil kadar büyük ya da bir arı kadar küçük olanların bile istediği her şeyi yapabileceği türden bir yerdir.
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
51
Astroloji
HAZİRAN AYI BURÇ YORUMLARI facebook.com/siriusastroloji www.siriusastroloji.com
instagram.com/siriusastroloji
siriusastroloji@gmail.com
Klasik Astroloji Uzmanı Meltem Yalçındağ
Kişisel Harita Analizi ve Danışmanlık
Sevgili Koçlar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda hareket etmesi ile bu ay yakın çevreniz, akrabalarla ve komşularınızla olan ilişkileriniz ve iletişiminizin daha hareketli ve yoğun olacağı bir ay olacak. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da hayatınızda yine iletişime dayalı işlerle ilgili yeni teklifler, yeni oluşumlar meydana gelebilir. Özellikle satış, reklam, yayıncılık ve ulaşım alanındaki kararlarınızı uygulayabilir, yeni başlangıçlar yapabilirsiniz. 13 Haziran’dan itibaren iletişim gezegeni Merkür’ün İkizler burcuna girmesi ile fikirlerinizi ve düşüncelerinizi başkalarına daha fazla ifade etmek isteyebilirsiniz. Öğrenme isteğinizin de artması ile yeni eğitimlere katılabilirsiniz. Bu dönem özellikle anlaşmalar ve sözleşmeler için çok uygun bir dönemdir. 17 Haziran’dan itibaren aileniz ile olan temasınız daha da arttırarak onlarla daha fazla vakit geçirmek isteyebilirsiniz. Evde dekorasyon, tamirat, eşya yenileme gibi etkinleriniz olacak. 20 Haziranda meydana gelen Dolunay ile seyahat, eğitim, yabancılarla yapılacak işlerde ya da hukuksal konularda bazı hassas oluşumlar karşınıza getirebilir. Bu işlerinizde önemli sonuçlarla karşılaşabilir, birtakım radikal kararlar verebilirsiniz. Ayrıca 30 Haziran’dan itibaren yönetici gezegeniniz Mars’ın düzelmesi ile birlikte sorun yaşadığınız konularda çözülmeler ve rahatlamalar yaşayabilirsiniz.
KOÇ
Sevgili Boğalar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda hareket etmesi ile bu ay daha çok parasal konular gündeminizde yer alacak. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da size destek vererek para ile olan yeni bağlantıları, adımları devreye sokabilirsiniz. Özellikle kadınlarla yapılacak işlerden yana şanslı etkiler etkileşimler söz konusu. 9 Haziran’da özel hayatınızda birtakım zorlanmalar ve kısıtlamalar yaşamanız söz konusu olabilir. Bu zamanda kişisel tavırlarınıza dikkat etmenizde ve olaylara biraz daha objektif yaklaşmanızda fayda var. 13 Haziran’da Merkür’ün İkizlere girmesi ile zihinsel aktiveniz daha çok ticari konular, yatırımlar ve anlaşmalar yönünde olacaktır. Bu dönemde paraya dayalı görüşmeler ve konuşmalar yapmak için oldukça uygun bir süreç. 20 Haziran’da ise ortaklaşa para alanınızda bir Dolunay gerçekleşiyor. Bu dönemde aniden ortaya çıkacak bir borç ya da bir para ödemesi ortaya çıkabilir. Özellikle ayın son haftası hayata karşı biraz daha esnek olmanızda fayda var. Ayın 30’undan sonra Mars gezegeniniz düzgün hareketine dönmesi ile artık hayatınızda size sıkıntı yaratan, kontrolünüzün dışındaki olayların geride kaldığını görebilirsiniz. İlişkilerinizde de daha düzgün, bir anlamda da daha olumlu enerjiler devreye giriyor.
BOĞA
Sevgili İkizler, Güneş’in ayın 21’ine kadar burcunuzda ilerlemesi ile bu ay daha fazla dikkat çekerek özellikle ikili ilişkilerinizle
İKİZLER gündeme geleceksiniz. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay kişisel girişimlerinize destek vererek yeni olasılıkları karşınıza
getirecektir. Bir yandan ilişkilerinizi de olumlu yönde etkileyecek olan kafanızdaki plan ve projeleri uygulamanın tam zamanı. 13 Haziran’da yönetici gezegeniniz Merkür’ün burcunuza girmesi ile artık tam anlamıyla kendinizi rahat ifade etmeye başlıyorsunuz. Bu dönemde konuşmak, paylaşmak ve görüşmek daha fazla önem kazanmaktadır. Ancak yine bu tarihte Kariyer evinizin yöneticisi Neptün’ün geri hareketine başlaması ile kariyerinizde birtakım yavaşlamalar, ufak tefek sıkıntılar baş gösterebilir. 17 Haziran’dan itibaren ise parasal konularda iyi ilişkiler kuracağınız bir döneme giriyorsunuz. Para kazançlarınızın artabileceği gibi bir yandan da lüks tüketime meyilinizde artabilir. 20 Haziran’da meydana gelen dolunay özel hayatınızda önemli kararları tetikliyor olacak. Eşinizin ya da partnerınızın ailesinden ya da sizin ailenizden kaynaklanan sorunlar gündeme gelebilir. Bu konuda birtakım radikal kararlar alabilirsiniz.
YENGEÇ
Sevgili Yengeçler, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda ilerlemesi ile bu ay daha fazla iç dünyanıza çekilerek, plan ve projeleriniz için oluşturmak için sosyal ortamlardan uzaklaşacaksınız. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay ise sizin kadersel alanınızda oluşuyor. Bu süreçte kontrolünüzün dışında gelişen olaylarla karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden önemli girişimlerden kaçınmanız, acele kararlar almamanız bu yeniayda çok önemli olabilir. 13 Haziran’da iletişim gezegeni Merkür’ün İkizler burcuna girmesi ile düşünce ve fikirlerinizi kendinize saklayarak daha fazla yalnız kalma ihtiyacı hissedebilir, ruhunuzu dinlendirmek isteyebilirsiniz. 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay ise sizin iş, hizmet ve sağlık alanlarınızı etkileyecek. İşiniz ya da sağlığınızı ilgilendiren konularda önemli değişiklikler söz konusu olabilir. 30 Haziran’da aşk evinizde gerilemesine devam eden, çocuklarınızla ilgili konularda ve aşk hayatınızda sorunlar çıkartan Mars , düzelmeye başlıyor. Bu tarih itibari ile bu konularda daha doğru bir enerji ile hareket ediyor olacaksınız. Kendinizi daha fazla ifade etmek , daha fazla göstermek isteyeceksiniz. Sevgili Aslanlar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda ilerlemesi ile bu ay sosyal çevreniz ile olan ilişkileriniz hareketlenerek bir anlamda kendiniz organizasyonlar ve aktiveler içinde bulacaksınız. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da geleceğe yönelik yeni kararlar uygulayabilir ve güzel sonuçlar alabilirsiniz. Diğer taraftan parasal işlemlerinizde dikkatli adımlar atmaya çalışın, özellikle borç alışverişlerinden mümkün olduğu kadar kaçının. 17 Haziran ve sonrasındaki birkaç hafta boyunca kendinizi sosyal ortamlardan bir parça da olsa uzaklaştırmak isteyebilirsiniz. Var olan ilişkilerinizde ve kariyer hayatınızda bir parça da olsa geri çekimler yaşayabilirsiniz. Özellikle aşk ilişkilerinizde kendinizi kurban etmemeye, platonik ve saklı ilişkiler içinde bulunmamaya özen gösterin. 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay ile daha önce planlamış olduğunuz plan, proje ya da girişimlerinizden olumlu sonuçlar almanız mümkün. Bu arada sosyal çevrenizden de hiç beklenmedik haberler almanız mümkün. 30 Haziran’da Mars gezegeninin düzelmesi ile birlikte iletişimsel konularda yaşamış olduğunuz sıkıntı ve sorunların çözümlendiğini görebilirsiniz.
ASLAN
52
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Astroloji
BAŞAK
Sevgili Başaklar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda bulunması ile daha çok toplum önündeki statünüz ve kariyeriniz ile ilgili önemli gelişmeler içinde olacaksınız. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da size kariyer alanında destek verirken bu süreçte bazı önemli kararlar alabilir, yeni başlangıçlar yaparak güzel şanslar yaşayabilirsiniz. Yönetici gezegeniniz Merkür’ünde 13 Haziran’dan itibaren İkizler burcuna geçmesi ile iş ile ilgili önemli konuşmalar ve yazışmalar hayatınızda hızla artarken, işle ilgili seyahatler gündeme gelebilir. Bu arada partnerınız ya da eşiniz ile ilgili hayatınızdaki konuların biraz daha yavaşladığını ve biraz daha geri planda duracağınızı belirtebiliriz. 17 Haziran itibari ile artık kendinizi sosyal çevrenizde göstermeye başlıyorsunuz. Daha fazla dışarı çıkmak, gezmek, dolaşmak isteyebilir, kendinizi organizasyon ve davetler içinde bulabilirsiniz. 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay özellikle ev ve aileniz arasında önemli kararlar vermenize yol açabilir, burada dengeyi sağlamakta fayda var. Enerji ve motivasyon gezegeni Mars’ın 30 Haziran’da düzgün hareketine dönmesi ile iletişimsel konularda yaşadığınız sıkıntı ve sorunların artık kaybolduğunu daha rahat bir döneme girdiğinizi görebilirsiniz.
Sevgili Teraziler, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda hareket etmesi ile gündeminizde daha çok eğitim, seyahat ve yabancılarla olan konular yoğun olacak. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da size bu konularda destek vererek bu alanlarda yeni kararlar ve yeni başlangıçlar yapmanızı sağlayabilir, var olan plan ve projelerinizi harekete geçirebilirsiniz. 13 Haziran itibari ile iletişim gezegeni Merkür’ün İkizler burcuna geçmesi ile her türlü eğitim ve bilgi almaya yönelik aktivelerinizi rahatlıkla uygulayabilirsiniz. Yurtdışı, yabancılarla ilgili eğitim ya da yayıncılık, medya alanınızda konuşmalar ve anlaşmalar önünüze gelebilir. 17 Haziran’dan sonra ise artık hayatınızda toplumsal statü konuları ve ilişkileriniz önem kazanmaya başlıyor. Toplum önünde olmak, kendinizi ilişkiler yoluyla ortaya koymak ve bu iyi ilişkiler sayesinde daha iyi noktaya gelmek isteyebilirsiniz. 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay ise özellikle yakın çevreniz, kardeşler ya da akrabalarla olan ilişkilerinizde size birtakım farkındalıklar getirecektir. Bu haftalarda önemli radikal kararlar alabilirsiniz. Enerji ve motivasyon gezegeniniz Mars’ın 30 Haziran’da düzgün harekete geçmesi ile parasal konularda yaşadığınız sıkıntı ve problemler geride kalıyor. Artık para konularında kendinizi daha rahat ortaya koyacaksınız.
TERAZİ
Sevgili Akrepler, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda ilerlemesi ile odak noktanız daha çok parasal konular olacaktır. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da sizi bu konuda destekleyerek ortaklaşa parasal alanlarınızda yeni karar ve başlangıçlarınızı devreye sokabilirsiniz. Ayrıca sosyal çevrenizden ve arkadaşlarınızdan göreceğiniz farklı destek ve yardımlarla parasal konularınıza çözüm sağlayacaktır. 13 Haziran’da Merkür’ünde İkizler burcuna geçmesi ile finansal alanda birtakım imza ve anlaşmalar yapmak için uygun fırsatlar elde edeceksiniz. Ancak 20 Haziran’dan meydana gelen Dolunay sizi maddi konularda biraz zorlayacak, parasal yönden istediklerinizin karşılığını alamama gibi negatif durumlarla karşılaşabilirsiniz. Bu sebeple bu tarihlerde parasal girişimlerde bulunmaktan kaçınmalısınız. 30 Haziran’da ise burcunuzun yöneticisi Mars’ın düzgün hareketine dönmesi ile beraber artık kişisel girişimlerinizde kendinizi rahatlıkla ortaya etkili bir şekilde ortaya koymaya başlayacaksınız. Bu tarihten sonra yabancılarla olan iletişiminiz hızlanıyor. Kendinizi yine eğitime verebilir, bir kurs veya seminere yazılabilirsiniz.
AKREP
Sevgili Yaylar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda ilerlemesi ile bu ay daha çok ilişkileriniz ön planda olacaktır. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay ile var olan ilişkilerinizde birtakım yeni kararlar alabilir ya da yeni başlangıçlar yapabilirsiniz. Toplum önündeki işlerinizde biraz daha ön planda olacağınız ve farklı tekliflerin, iş ilişkilerinin devreye gireceği bir yeniay olacak sizin için. 13 Haziran’da iletişim gezegeni Merkür’ün İkizler burcuna girmesi ile ikili ilişkileriniz ve özel hayatınızdaki sorunları çözümlemek için oldukça etkili bir döneme giriyorsunuz. Sevdiğiniz insanla iletişiminiz artarak onunla daha fazla bağ kurmaya başlayabilirsiniz. Ancak 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay ile özel hayatınızdaki bazı konuşmalar ve fikirler sizde hayal kırıklığı yaratarak bazı duygusal kararlar vermek zorunda kalabilirsiniz. Bu dönemde biraz daha sakin kalmaya çalışın. 30 Haziran’da ise Enerji ve motivasyon gezegeni Mars’ın düzgün hareketine dönmesi ile maddi konularda konuşma ve görüşmeleriniz hızlanmaya başlayacak. Ancak alacak-verecek dengenizi iyi korumaya çalışın.
YAY
Sevgili Oğlaklar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda ilerlemesi ile iş, hizmet ve sağlık konuları oldukça gündeminizde olacak. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da size iş ve hizmet alanında destek vererek bu alanda yeni adımlar ve yeni başlangıçlar yapmanızı sağlayacaktır. Özellikle Merkür’ün de düzelmiş olması yeni iş hayatınızda yeni alınacak kararları devreye sokacaktır. Hiç beklenmedik yerlerden güzel teklifler alabilir, şanslı fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Özellikle 13 Hazirandan itibaren çalışma koşullarınızı etkileyecek son derece güzel transitler altına giriyorsunuz, var olan sorunlarınızı çözümleme açısından uygun zamanlar içerisinde olacaksınız. 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay sizin kadersel alanınızda gerçekleşmektedir. Kontrolünüzün dışında gerçekleşecek olaylara karşı dikkatli olmanız gereken bir Dolunay olacak sizin için. Hesapta olmayan birtakım gelişmeler karşınıza çıkabilir ya da bir olayla karşılaşabilirsiniz. 30 Haziran’da Mars gezegeninin düzelmesi ile beraber son bir aydır sosyal çevre ve arkadaşlık evinde yaşadığınız sıkıntı ve problemlerin geride kaldığını görebilirsiniz.
OĞLAK
Sevgili Kovalar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda hareket etmesi ile odak noktanız daha çok çocuklarla olan ilişkileriniz, keyif aldığınız hobileriniz ve romantizm konuları olacaktır. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay, aşk hayatınız ile ilgili önemli kararlar almanıza sebep olabilir. Bu alanda yeni başlangıçlar yeni adımlar atabilirsiniz. 13 Haziran’da iletişim gezegeni Merkür’ün de İkizler burcuna geçmesi ile çocuklarınızla olan iletişiminiz daha da hızlanarak, sanatsal faaliyetlerde bulunabilir, görüşmeler yapabilirsiniz. 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay ise sosyal çevrenizde, arkadaş ortamlarınızda ve geleceğe yönelik işlerinizde birtakım hassas oluşumlar yaratabilir. Bu dönemde mümkün olduğu kadar önemli kararlardan kaçının. Ayrıca parayla ilgili bazı girişimlerinizde kararsızlıklar sizi zorlayabilir. 30 Haziran itibariyle Mars’ın düzgün harekete geçmesi ile artık kariyerinizde ve iş hayatınızda kendinizi etkin bir şekilde ortaya koyacaksınız. Yaşadığınız engeller ve sıkıntılar geride kalarak daha rahat bir döneme gireceksiniz.
KOVA
Sevgili Balıklar, Güneş’in ayın 21’ine kadar İkizler burcunda hareket etmesi ile ev ve aileye yönelik konular bu ay gündeminizde yer alacaktır. 5 Haziran’da meydana gelen Yeniay’da ailevi konuları ilgilendiren yeni kararlar alabilir ya da ev ile ilgili durumlarda yenilenme sürecine girebilirsiniz. Yerleşimle ilgili, yer değiştirme ya da dekorasyon, tadilat gibi konular özellikle Yeniay’dan sonra yapılırsa sizin için oldukça sağlıklı olacaktır. 13 Haziran itibariyle burcunuzda bulunan Neptün’ün gerilemeye başlaması ile hem fiziki hem de kişisel hayatınızda bazı konuları gözden geçireceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Yine bu süreçte ciddi ameliyatlar ya da estetik operasyonları olmamanızı tavsiye ederiz. 20 Haziran’da meydana gelen Dolunay sizin Kariyer evinizde gerçekleşmektedir. Bu dönemde kariyerinizde önemli oluşumlar yaşayabilirsiniz. Enerji ve motivasyon gezegeni Mars’ın 30 Haziran’dan itibaren düzelmesi ile yurtdışı, yabancılarla ilgili konular, hukuk ve ticaret alanında yaşadığınız sıkıntı ve problemler artık sona eriyor. Yine bu dönemden itibaren daha fazla gezmek, görmek ve öğrenmek isteyerek daha mutlu bir döneme giriyorsunuz.
BALIK
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
53
Bulmaca & Sudoku
Kutucuklarda çıkan harfleri; AÇIK ADRES, TELEFON NUMARASI, ADINIZ SOYADINIZ ile birlikte pazarlama@ cekmekoymagazin.com adresine e-mail olarak gönderin. 3 adet Mini Kulaklıklı MP3 Çalar’dan birini kazanma şansını yakalayın. Kazanan kişiler istedikleri zaman hediyelerini, hiçbir yükümlülük gerektirmeden kullanabilirler / alabilirler. Kazananların isimleri Temmuz ayı sayısında açıklanacaktır. Kazanan 3 kişi, cevabı e-mail olarak gönderenler arasında yapılacak kurada belirlenecektir. (Kutucuklardaki cevap herhangi bir anlam içermeyebilir)
Bu ın Ay yesi di He
Geçen Ay Kazananlar GÜRKAN ÖZDEMİR / CASA GRANDE EDA BOZOK / NUROL KONAKLARI AYÇA YILDIZ / ÖMERLİ PARK EVLERİ
ÖDÜLLÜ ÇENGEL BULMACA
SUDOKU
54
HAZİRAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
www.cekmekoymagazin.com
HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
55
Moda
56
HAZÄ°RAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Moda
Kirazlıdere Mah. Cumhuriyet Cad. No: 2 (Şile yolu üzeri) TAŞDELEN/ ÇEKMEKÖY Tel: 0216 312 65 65 Fax: 0216 312 65 15 www.finalokullari.com.tr | http://fiass.final.com.tr
/CekmekoyFinal www.cekmekoymagazin.com
/FinalCekmekoy HAZİRAN 2016 - 119. Sayı
57
Moda
58
HAZÄ°RAN 2016 - 119. SAYI
www.cekmekoymagazin.com