127 sayiweb

Page 1

Röportaj

Tacizi Çocuk Anlatmıyor Davranışlarıyla Belli Ediyor!

NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas

El Ele Engelsiz Geleceğe... SİYAD ATAŞEHİR

Philips TV’nin Yeni Serisi Black Star Galaxy S8’in Arayüzü Sızdı

Röportaj Suat Arıkan Rapsodi Türk Müziği Topluluğu “ÇOKSEV” Konseri Övgü ve Teşvikin Çocuk Gelişimine Etkileri Dr. Nesli Güven / Dünya Anaokulu

Para Bolluk ve Başarı Semineri

Ayça Varlıer

10 Adımda İşini Sevme Sanatı

Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

3


Rรถportaj

4

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

1


KICK BOX Röportaj

Saatte minimum 500 kalori

Saatte minimum 500-700 kalori harcayarak en fit siz olun. Haftada 2 gün maksimum 10 kişilik gruplardan oluşan KICK BOX derslerimize kayıtlar başladı. Ayrıntılı bilgi eğitmenlerimizde.

2

127. SAYI - MART 2017

T. 0216 642 2732 F. 0216 642 2699 W. mayadromsports.com www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

3


Rรถportaj

4

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

5


İçindekiler 10 Moda / Hally and Son Çift Renkli Lensleri ile Dikkatleri Üzerine Topluyor... Dilek Hanif For Koton’dan Rüya Gibi Bir Koleksiyon... 12 Teknoloji / Philips TV’nin Yeni Serisi Black Star Galaxy S8’in Arayüzü Sızdı... / iPhone 8, Galaxy S8’den Daha Çekici Olacak... 14 Yaşam / Tacizi Çocuk Anlatmıyor Davranışlarıyla Belli Ediyor! Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas 18 Yaşam / El Ele Engelsiz Geleceğe... 20 Çekmeköy’e Dair / Rapsodi Türk Müziği Topluluğu, “ÇOKSEV” Konseri 22 Röportaj / Suat Arıkan 30 Röportaj / Ayça Varlıer 38 Çocuk / Övgü ve Teşvikin Çocuk Gelişimine Etkileri Dr. Nesli Güven / Dünya Anaokulu 42 Tarih / Tarihte Bugün 44 Eğitim / Para Bolluk ve Başarı Semineri / Minik Yıldızlar Akademisi 10 Adımda İşini Sevme Sanatı 46 Sahne Sanatları 48 Konser 50 Sinema 52 Astroloji / Klasik Astroloji Uzmanı Meltem Yalçındağ 54 Bulmaca

6

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

7


Editör

İMTİYAZ SAHİBİ 2M Danışmanlık ve Reklam Ajansı Adına Muharrem ÇAĞIL YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (Sorumlu) Muharrem ÇAĞIL GENEL YAYIN ve SANAT YÖNETMENİ Cansu BERK YAYIN KURULU Muharrem ÇAĞIL Rahmi ÇAĞIL Av. Toyhan GİRGİN Müh. Rıza CÜCE Öğrt. Sertaç ULU Av. Mete AKKAYA Meriç GÜNDOĞAN GÖRSEL TASARIM Meriç GÜNDOĞAN BASIM YERİ Özlem Matbaacılık ve Reklacılık Ltd. Şti. ULAŞTIRMA & LOJİSTİK Şeref BULUT Sami Onur KAHRAMAN YÖNETİM Mehmet Akif Mah. Recep Ayan Cad. No:9/B Çekmeköy / İSTANBUL REKLAM PAZARLAMA Ünsal ÇAĞIL 0216 640 43 43 0535 983 01 41 www.cekmekoymagazin.com pazarlama@cekmekoymagazin.com

Çekmeköy Magazin dergisi

8

127. SAYI - MART 2017

Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Çekmeköy Magazin Dergisi’ne , yayınlanan reklamların sorumluluğu ilan sahibine aittir. www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

9


Moda

Hally and Son Çift Renkli Lensleri ile Dikkatleri Üzerine Topluyor... Farklı materyali ve işlenmiş detayları ile benzersizliğini ortaya koyan Hally and Son, yeni koleksiyonunda vintage esinlenmelerinin yanı sıra çift renkli lensleri ile de dikkat çekiyor. 1959 yılından beri, rafine zevkleri doğrultusunda farklı olanın peşinde olanların tercihi Hally and Son tasarımları, bu sezonda da geçmişin ustalığını günümüz dehası ile birleştiriyor. Hally and Son ve Mariano Di Vaio’nun ortak bir gözlük koleksiyonuna imza attığı koleksiyonda Hally and Son mirasına bağlı kalırken lenslerin üzerine işlenen Mariano Di Vaio’nun logosu, düğme şeklinde sap uçları ve saplardaki kuş tüyü detayları, mavi, yeşil, turuncudan şeffafa keskin bir geçiş yapan lensleri ve birbirinden güzel modelleri ile dikkat çekiyor.

Dilek Hanif For Koton’dan Rüya Gibi Bir Koleksiyon... Yaz aylarının sıcak ve romantik ruhunu yansıtan Dilek Hanif For Koton İlkbahar-Yaz 2017 Koleksiyonu, modern retro tarzına yaptığı sofistike dokunuşuyla yaz davetlerinin modasına yön veriyor. Koton ile iş birliğinde 5. sezon koleksiyonuna imza atan Dilek Hanif, yazın ruhunu yansıttığı İlkbahar-Yaz koleksiyonuyla en yeni ve en moda olmak isteyenlerin tercihi oluyor. Modern retro tarzının yansıtıldığı koleksiyon, Dilek Hanif’in fark yaratan tasarımlarıyla romantik ve sofistike ruhun izlerini de taşıyor.

Koton Sport Kadın Koleksiyonu ile Spor Stili Baştan Yaratılıyor... Koton Sport, tüm spor dallarına uygun ve fonksiyonel özellikleri ile sporu bambaşka bir zevk haline getiren 233 parçalık koleksiyonu ile bu sezon da moda ve sporu harmanlıyor. Spor yaparken de stilinden ödün vermeyen tüm kadınlara hitap eden Koton Sport Kadın Koleksiyonu, bu sezon da tüm spor dallarına uygun ve fonksiyonel özellikleri sayesinde spor yaparken ekstra bir konfor sağlayan tasarımları ile dikkat çekiyor. Bu sezona özel olarak 4 farklı temadan oluşan 233 parçalık koleksiyon, tasarımlarda kullanılan renkler ve detaylar ile de sportif kadının güçlü ve özgüvenli duruşuna trend bir dokunuş yapacak.

10

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

11


Teknoloji

Philips TV’nin Yeni Serisindeki Black . Star; Şık,Ince ve Düz Hatlarıyla Öne Çıkıyor! Madrid – Philips TV’nin yeni serisi birbirinden çarpıcı tasarımlarıyla fark yaratmaya devam ediyor. Merakla beklenen ince çerçeveli yeni serinin kahramanı Black Star; şık, ince ve düz hatlarıyla göz dolduruyor. Ambilight ve Ultra HD teknolojilerini bir araya getiren Black Star, yaşam alanlarını renklendiriyor. Black Star, Philips TV yeni seride yer alan diğer ürünler gibi kusursuz keskinlik seviyesi ve en çarpıcı siyahları beraberinde getiren zengin bir renk paleti sunuyor. Görüntü iyileştirme, keskinlik, renk ve kontrast göz önüne alındığında genel performansta yüzde 50 gelişme gözlenen, üst düzey teknolojiye sahip Avrupalı tasarımıyla Philips TV’nin yeni serisi, tüm mekanlara stil ve zevk katıyor.

Galaxy S8’in Arayüzü Sızdı... Samsung’un Galaxy S8 modelinde yer vereceği arayüzün görüntüleri ortaya çıktı. Galaxy S8’in arayüzü TouchWiz’i sevmeyenlerin bile hoşuna gidecek. Samsung, 30 Mart tarihinde düzenleyeceği Galaxy Unpacked etkinliğinde yeni amiral gemisi Galaxy S8 ve Galaxy S8+ modellerini tanıtacak. Telefonların tanıtım tarihi yaklaştıkça, cihazlar hakkında gelen sızıntılar da artmaya başladı. Galaxy S8’in arayüzünde yine TouchWiz yer alacak. Android 7.0 Nougat’ın nimetlerinden yararlanan ve hatalarından arındırılmış hızlı bir TouchWiz’in bulunacağı Galaxy S8, tasarımsal açıdan da uygulama simgelerinde küçük değişikliklere gidiyor. Galaxy S8’in sızan arayüzü cihazın 18:9 oranında geniş bir görüntüleme alanı sunan Infinity Display ile geleceğini de doğruluyor. Minimalist dokunuşlar ile oldukça sadeleştirilen TouchWiz arayüzünün, TouchWiz yerine başka Launcher kullananların bile hoşuna gideceğini söyleyebiliriz.

iPhone 8, Galaxy S8’den Daha Çekici Olacak... Apple’ın bir sonraki iPhone modeli iPhone 8, Samsung’un yakında tanıtılacak olan amiral gemisi telefonu Galaxy S8’den daha çekici olacak. Çok beklenen Samsung Galaxy S8’in piyasaya sürülmesinden önceki son günlerde, mobil teknoloji kanallarında her türlü spekülasyonlar yayınlanmaya başladı. Şimdiye kadar sızıntılar ile karşımıza çıkan Galaxy S8, şimdi de Pazar analistlerinin tahminleri ile gündemden düşmüyor. KGI Securities’in popüler Apple analisti Ming-Chi Kuo tarafından yayınlanan yeni bir bildiri, Galaxy S8’in “yeterince cazip satış noktalarına sahip olmadığını” ve çokça konuşulan Apple iPhone 8’in gerisinde kalacağını öne sürüyor. Kuo, bir sonraki iPhone’da kullanılacağı söylenen OLED ekranına vurgu yaparak, bu özelliğin Apple’ın cihazının müşteriler için daha çekici hale getireceğini söyledi. Bununla birlikte, Galaxy S8’in aynı görüntüleme teknolojisini kullanacağını düşündüğümüzde, tahminlerinin yalnızca olası OLED’e dayanıp dayanmadığını merak ediyoruz. 12 127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

Doğan CÜCELOĞLU Final Okulları Eğitim Danışmanı

/CekmekoyFinal www.cekmekoymagazin.com

/FinalCekmekoy

/cfinalokullari MART 2017 - 127. Sayı

13


Yaşam

Tacizi Çocuk Anlatmıyor Davranışlarıyla Belli Ediyor! Taciz ve cinsel istismar, çocukta hayatı boyunca taşıyacağı çok büyük travmalara ve güven kaybına yol açıyor. Çocukların yaşadıkları istismarı anlatmakta ve ifade etmekte zorlandıklarını belirten uzmanlar, davranışlarındaki değişikliğe dikkat edilmesi konusunda aileleri uyarıyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas, cinsel istismara uğrayan çocuğun fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne karşı tehdit aldığını belirterek bu tehdidin çocukta azımsanmayacak bir travmaya neden olduğunu söyledi.

Davranışlarındaki değişikliğe dikkat! Cinsel istismarın tespit edilmesinden sonraki süreçte ilk yapılacak şeyin çocuğun fiziksel güvenliğini tekrar sağlamak ve onu koruma altına almak olduğunu ifade eden Barlas, taciz ya da cinsel istismara uğramış çocuğun hem fiziksel hem de psikolojik tepkiler verdiğini belirterek tepkileri şöyle sıraladı: “Uyku bozuklukları, ebeveynlere karşı gelme, ani ve sonunu düşünmeden davranma, iştah problemleri sık görülen sorunlardır. Bu problemlere ek olarak özellikle cinsel istismarın anlaşılmasında belirgin ipuçları vardır. Çocuğun cinsellikle ilgili konulara yaşından daha fazla ilgi göstermesi, yaşı ile uyumlu olmayan cinsel davranışlarda bulunması ve konuşması bu belirtilerin başında gelmektedir. Ayrıca çok sık genital bölgeye dokunma, özel bölgelerini gösterme ihtiyacı, annesini ve babasını veya bir başkasını aşırı bir şekilde öpmesi, onlara fazlaca dokunma isteği göstermesi de bu ipuçları arasında sayılabilir. Çocuğun gece-gündüz alt ıslatmaya başlaması, okul-akran konusunda çatışmalar yaşaması, gece sık kâbus görmesi, bedenini kirli veya zarar görmüş olarak nitelendirmesi örnek olarak verilebilir. Ayrıca cinsel istismara uğramış çocukların sıklıkla çizdikleri resimlerde, oynadıkları oyunlarda veya hayallerinde yaşamış oldukları duruma ilişkin ipuçları bulunmaktadır.” 14 127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Yaşam

Her çocukta farklı tepkiler ortaya çıkar Tüm bu belirtilen durumların olmasının % 100 çocuğun istismara uğradığı anlamına gelmediğine dikkat çeken Barlas, “Belirtiler çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir. Bir çocuk içe kapanıp, ağlama, bedeni ile ilgili şikâyet etme davranışlarını gösterirken, bir diğer çocuk önceden olmadığı kadar öfkeli, saldırgan hale gelebilir. Erkek ya da kız belirtileri diye ayırmak yerine çocuğun olağan hal ve davranışlarında değişiklik olması en büyük belirleyicidir. Bu noktada önemli olan annelerin ve babaların çocuğun olağan halinin dışında davranış göstermiş olup olmadığını gözlemlemeleridir” diye konuştu.

istismar bir suçtur ve mutlaka gerekli yerlere bildirilmesi gerekmektedir.”

Çocuk koruma altına alınmalıdır

Çocuk yargıdan uzak bir şekilde dinlenmeli!

“Cinsel istismara uğramış çocuk fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne karşı tehdit almış demektir” diyen Barlas, şu uyarılarda bulundu:

Çocuğun çevresindeki kişilerin travmayı atlatabilmesinde çocuğa en çok desteği verecek kişiler olduğunu belirten Barlas, “Bu yüzden bu kişilerin son derece yargıdan uzak bir şekilde çocuğu dinlemeleri, ona tekrardan korunaklı ve güvenli alanı sağlamaları gerekmektedir. Çocuğa asla “günah, ayıp, saklamamız gerek” şeklinde cümleler kurulmamalı, çocuğa her zaman destek olunacağı aktarılmalıdır. Ancak bu korumanın aşırı düzeyde olmamasına dikkat edilmelidir. Çocuk sosyal çevresinden ve okulundan uzaklaştırılmamalıdır. Bu güven ve korunma çocuğu dış dünyadan soyutlamadan sağlanmalıdır” diye konuştu.

“Bu tehdit çocukta azımsanmayacak bir travmaya yol açabilir. Cinsel istismarın tespit edilmesinden sonraki süreçte çocuğun fiziksel güvenliliğini tekrar sağlamak ve onu koruma altına aldıktan sonra çocuk yargılanmadan dinlenmelidir. Eğer çocuk bunu bir öğretmenine açıklamış ise, öğretmen bunu gerekli yerlere ve aileye bildirmelidir. Eğer çocuk ailesine bu durumu açıklamış ise yine aile gerekli yerlere bu durumu bildirmek ile yükümlüdür. Çünkü cinsel www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

15


Yaşam

O kişiyle ilişkisi kesilmelidir Çocuğun istismara uğradığı kişi ile ilişkisinin mutlak suretle kesilmesi gerektiğini vurgulayan Barlas, şu tavsiyelerde bulundu: “O kişinin artık kendisine zarar veremeyeceği çocuğa bildirilmelidir. Çünkü istismara uğrayan bir çocuğun en büyük eksiği kendisini güvende hissetmemesidir. Çocuğun bir süre uyku, iştah, duygularını düzenleme konusunda sıkıntı yaşayabileceğini aileler bilmeli, çocuğun eski düzenine geri dönmesini hemen beklememelidirler. Çocuğa anlayış ile yaklaşılmalı, eski düzenine hızlı bir şekilde dönmesi için baskı yapılmamalıdır. Cinsel istismara bağlı olarak ailelerde de zaman zaman öfke ve suçluluk duyguları görülebilir. “Engelleyemedik, bizim suçumuz, koruyamadık” tarzında düşünceler sıklıkla görülebilir. Bu tip düşünceler, öfke ve suçluluğu arttırabilir, bu durum çocuğa da yansıyabilir. Bu noktada ebeveynlerin mümkün oldukça duygularını düzenlemeleri, kendilerini suçlamamaları gerekmektedir. Ancak çoğu kez bu durumları aileler ve çocuklar tek başlarına atlatamazlar, destek almaları gerekebilir.”

Profesyonel yardım alınmalı Travma tedavisinin özel bir tedavi olduğunu belirten Duygu Barlas, “Bu noktada çocuk için profesyonel yardım alınması gerekli olabilir. Cinsel istismarlar ve buna bağlı olarak oluşmuş olan travmalar tedavi edilmez ise yetişkinlikte izleri görülebilir. Cinsel kimlik gelişiminde bozulmalar, kronik depresyon, kişilik bozuklukları, yeterince sağlıklı olmayan ilişkiler, karşı cins ile ilişkili sorunlar ortaya çıkabilir. Sadece yetişkinlikte değil, çocuğun mevcut hayatı içerisinde de aksamalara sebebiyet verebilir. Dikkat işlevlerinde bozulma, aralıklı öfke patlamaları, ciddi düzeyde unutkanlıklar, okuldan ve arkadaşlardan uzaklaşma, aile ile iletişimin azalması gözlemlenebilir. Travma çözümlenmediğinde ve tedavi edilmediğinde bu tip durumlar kaçınılmazdır.”

16

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

17


Yaşam

El Ele Engelsiz

Geleceğe... Lions Kulübü Üyesi Sn. Mehmet Arıcı, uzun zamandır gerçekleştirmek istediği Lions’un 100. yılında 100 tekerlekli sandalye dağıtma projesini, Abide Lions Kulübü Üyeleri ve sponsorların temin ettiği tekerlekli sandalyelerle, 26 Şubat Pazar günü Ataşehir Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi. Organizasyon Ataşehir Belediyesi ev sahipliğinde, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Lions Kulubü Başkanı Belgin Özekli ve Sevgi Seli Derneği Başkanı Fahri Sel’in katkılarıyla başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. 107 adet tekerlekli ve üç adet akülü sandalye olmak üzere toplamda 110 adet sandalye, ‘’Sevgi Seli Engelliler Derneği’nin” tespit ettiği ihtiyaç sahibi kişilere, aile ve yakınlarının da katıldığı, şölen havasında yapılan bir törenle Ataşehir Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde teslim edildi.

18

127. SAYI - MART 2017

Törene Milletvekilleri, Ataşehir Belediye Başkanı, Lions Uluslararası Direktörü, Genel Yönetmeni, geçmiş dönem Konsey Başkanları, geçmiş dönem Genel Yönetmenler ile Lionlar ve konuklar katıldı. Tören başlamadan önce Ataşehir Özel Mesleki Eğitim Merkezi Okulu’nun Ritim Gurubu Öğrencileri, öğretmenlerinin eşliğinde güzel bir müzik gösterisi sundular. Katılımcı sanatçıların sahneyi almasından sonra tekerlekli sandalyeler ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. Tören sonunda, kulübe her zaman destek sağlayan SİYAD Ataşehir İstanbul Şubesi önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanı Sinoplu İş Adamı ve Ataşehir Belediyesi Daimi Encümen

Üyesi olan Sayın Arif Kuşçu’ya, SİYAD Ataşehir İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cengiz Demirel’e, Yönetim Kurulu Üyeleri’ne, SİYAD’ın öncülerinden ve özel değerlerinden olan Sayın Dursun Gamlı’ya, Sayın Hüseyin Özcan’a, Sayın Ali Zaim’e ve Sinoplu Üyelere katkılarından dolayı teşekkür edildi. Ayrıca SİYAD Ataşehir Şubesi’ne ihtiyaç sahibi olan engelli kişilere verilmek üzere 4 adet sandalyenin teslimatı yapıldı. Bu katkılarından dolayı SİYAD Ataşehir Şubesi Yönetim Kurulu Adına Selami Baltaoğlu, Lions Kulübü ve üyelerine teşekkürlerini iletti. Biz de Çekmeköy Magazin Dergisi olarak bu organizasyonda emeği geçen herkesi tebrik ediyor, başarılar diliyoruz.

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

19


Çekmeköy’e Dair

Rapsodi Türk Müziği Topluluğu, “ÇOKSEV” Yararına Muhteşem Bir Konser Düzenledi!

Rapsodi Türk Müziği Topluluğu, 01 Mart 2017 Çarşamba akşamı ÇOKSEV (Çocuk Kanserleri Sevgi ve Dayanışma Derneği) yararına Fleetcorp ile birlikte düzenlediği konserini Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi Avrasya Salonu’nda kalabalık bir izleyici topluluğu karşısında başarı ile gerçekleştirdi. Gecenin ve anlam ve önemini belirten bir konuşma yapan ÇOKSEV başkanı Prof. Dr. Rejin Kebudi, hazırladıkları kısa tanıtım filmi ile dernek çalışmaları hakkında konukları bilgilendirdi. “Rapsodi Türk Müziği Topluluğu”, Türk Sanat Müziği Sanatçısı ve Şef; Nihal ARDA yönetiminde, Muhayyerkürdi, Hüzzam ve Nihavend makamındaki sevilen eserlerden oluşan repertuarı, koro ve solistlerle birlikte başarılı bir şekilde icra ederek, izleyicilere unutamayacakları bir müzik ziyafeti sundu. Sunuculuğunu Kübra Kaçmaz’ın yaptığı konserde koro ve solistler, birbirinden değerli saz üstatları ve Nihal Arda’nın söylediği şarkılar, izleyicilere hafızalardan uzun süre silinmeyecek bir Türk Sanat Müziği gecesi yaşattı. Rapsodi Türk Müziği Topluluğu Kurucusu ve Onursal Başkanı M. Hakan Varlı birlikteliklerini, “Çalışmalara başladığımız ilk günden bugüne kadar geçen sürede komşularımızla, sadece bir müzik yolculuğuna değil, bir dostluk yolculuğuna da çıktığımızı gördük. Bu geçen 5 yıllık sürede çok sıkı dostluklar, dostlar kazandık. Bu mutluluk bizi birbirimize daha çok bağlıyor.” diye ifade etti. Konser sonunda, Rapsodi Türk Müziği Topluluğu Başkanı Erhan Özkut; “Bugün bizleri yalnız bırakmayan, desteklerini bizlerden hiçbir zaman esirgemeyen ailelerimize ve yakınlarımıza, sevgili komşularımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, hocalarımıza ve saz üstatlarına, değerli konuklarımıza, geceye katılarak bizleri onurlandıran Üsküdar Belediyesi Bşk. Yrd. Esat Kalay’a ve Çekmeköy Magazin Dergisi’ne teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi. Biz de Çekmeköy Magazin Dergisi olarak, “Rapsodi Türk Müziği Topluluğu”nun sosyal sorumluluk projesi kapsamında ÇOKSEV’e sağladığı katkılarından ve göstermiş olduğu başarılarından dolayı başta Kurucu ve Onursal Başkan M. Hakan Varlı’yı, Başkan Erhan Özkut’u ve Tüm Koro Üyelerini tebrik ediyoruz. www.cekmekoymagazin.com 20 127. SAYI - MART 2017


Çekmeköy’e Dair

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

21


Suat A Röportaj

Mükemmel bas bariton bir ses, karizmasını sanat dolu görünümüyle taçlandıran bir centilmen, başarılı bir idareci, İstanbul Devlet Opera Balesi Sanat Yönetmeni ve Müdürü Suat ARIKAN bu ay konuğumuz oldu...

Sohbetimize, operanın kurumsal yapısı hakkında merak ettiğimiz bir konuda görüşünüzü alarak başlamak istiyoruz. Meselâ tiyatro denildiğinde, kurumsal tiyatrolar ve özel tiyatrolar olarak iki ayrı yapı görmekteyiz. Operada da böyle bir durum söz konusu mudur? Dünyanın her yerinde, en gelişmiş toplumlarda bile özel opera yoktur, olamaz. Neden olamaz? Bu sanat son derece pahalıya mâl olarak üretilen bir yapı. Tüketiminde ise biletler ne kadar pahalı olursa olsun, asla ve asla maliyetini kurtarmaz, üzerinden kar elde edilemez. Bu Amerika’da da, İngiltere’de de, Fransa’da da böyledir, o halde nasıl dönüyor bu çark? Üstelik oralarda bilet ücretleri de yüksektir; 200, 300, 400 Euro gibi ama yine de maliyeti kurtarmaz. Meselâ, Metropolitan’da opera masrafı bilet fiyatları ile dönmez. Oralarda bir sponsorlar havuzu vardır. Sponsorlar kendi aralarında yarışırlar, oralardaki operalarda irili ufaklı birçok sponsor vardır. Sağlanan bu bütçeyle, bu maliyetin altından kalkılır ancak. Dünyanın en iyi opera temsilinde, dünyanın en iyi rejisörü en iyi solistleri ancak en yüksek ücretler karşılığında bir araya gelebilir. Şöyle düşünün, bir futbol maçı organize ediyorsunuz; seyirci karşılıklı iki takımda da dünyanın en iyi futbolcularını görmek istiyor, buradaki maliyeti düşünün. Ne kadar yüksek bir bütçeniz varsa, o kadar çok ünlü oyuncuyu bir araya getirebilirsiniz. Biz de kendi bütçemizin şartlarında bir takım kuruyoruz. Her yerde olduğu gibi Türkiye’de de öncelikle devletin desteği var. Biz, Atatürk Kültür Merkezi’nden çıktıktan sonra ise sadece devlet desteği var. AKM’de iken sponsorluk müessesesi iyi işliyordu. Ama ne yazık ki artık sponsorlar bu sosyal sorumluluk anlayışını farklı yorumluyorlar. “Benim sponsorluğumu kaç kişi görecek?” üzerinden değerlendiriyorlar, koltuk kapasitesi ile ilişkilendirilmiş bir sponsorluk anlayışı ile değerlendirdiklerinde ise tamamen ticari bir hale dönüşüyor.

Bütçeden kaynaklanan dezavantajın, genç Türk sanatçılar için bir fırsata dönüşmüş olması ülkemiz için de önemli bir kazanım. En önemli sorunlarınızdan birinin de sahne sayısındaki yetersizlik olduğunu bilmekteyiz. Zaman zaman Zorlu PSM Sahnesi’ni kiraladığınızı biliyoruz; Neyse ki Süreyya Sahnesi var dediğimizde sevgili Songül Sarıpınar’ın “Burası da bizim değil!” dediğinde açıkçası çok şaşırmıştık. Süreyya Sahnesi Kadıköy Belediyesi’nin gerçekten büyük bir jesti bizim için, çok büyük bir fırsat. Bu jest için Kadıköy Belediyesi’ne çok teşekkür ediyoruz. Ancak bilinmelidir ki tüm belediyelerin toplumun sanat ihtiyacına yönelik olarak böyle girişimlerde bulunması bir yerde mecburiyetleridir aslında. Kadıköy Belediyesi elektrik, su, ısıtma ve hatta güvenlik masraflarını dahi bize ödetmiyor. Bina giderlerinin tümünü belediye üstleniyor. Biz biletimizi satıp para kazanırken, Kadıköy Belediyesi masraf yapıyor. Bu bizi motive eden bir şey ama belediyecilik kavramını açtığımız zaman görüyoruz ki belediyeciliğin temel görevlerinden biri de bu; O kadar az belediye var ki o noktadan baktığınızda. Bizim için Kadıköy Belediyesi bir veli nimet olarak görünüyor, o yüzden şükürler olsun diyoruz. Biz AKM’den çıkınca buraya gelmedik, önceden de buradaydık zaten. Aynı gece hem orada hem burada temsil yapıyorduk. 2 sene birlikte yürüttük sezonu, sonradan AKM’siz kalınca burası tek yerimiz oldu. www.cekmekoymagazin.com 22 127. SAYI - MART 2017


ARIKAN Röportaj

Tek yerimiz derken Fulya’da da bir sahne olduğunu biliyoruz, orada durum nedir? Fulya Sanat Sahnesi modern dans temsillerini yaptığımız bir yer. Orada konser yapabiliyoruz ama altyapısı tüm etkinlikler için müsait değil, iyileştirmeler için Beşiktaş Belediyesi’nden daha yoğun bir destek bekliyoruz. Geçenlerde o sahnede bir dekor kazası yaşandı. Neyse ki can kaybına yol açmadı ama sahnenin yeniden kullanım süreci için Beşiktaş Belediyesi’nden biraz daha hızlı bir destek bekliyor ve bugüne kadar olan destekleri için de ayrıca teşekkür ediyoruz.

Bir de Bakırköy Leyla Gencer sahnesi var, oranın durumu nedir? Orada da konserler yaptık, çocuk oyunları ve diğer etkinliklere yoğunlaşmak istiyoruz ama yine orada da bazı altyapı eksiklikleri bizi frenliyor.

O zaman biz de Bakırköy Belediyesi’ne seslenerek Leyla Gencer ismine hak ettiği değerin verilmesi yönünde desteklerini beklediğinizi ilgililere duyuruyoruz. İstanbul çok güzel ama zor bir şehir, trafiği ile ekonomisi ile vs. Biz Atatürk Kültür Merkezi’nden sonra dağılmış bir vaziyetteyiz. Dekorlarımız 50 kilometre, kostümlerimiz 100 kilometre ötede, idari bina Taksim’de, provalar Üsküdar’da, www.cekmekoymagazin.com

sahne Kadıköy’de. Bunları bir haritada gösterdiğimiz zaman İstanbul’da tam 350 kilometre yol yapmak gerekiyor, bütüne ulaşmak için. Bu zor koşullarda hazırlanıyoruz saat tam 20:00’de sahne diyebilmek için. İstanbul’a gelen yabancılar durumun çok farkındalar, gelip röportaj yaptıklarında “Türkiye’de bir opera mucizesi yaşanıyor.” dediler. Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar haftada 5 kez sahne açıyor, arada da konserler yapıyoruz. 5 kez istisnasız temsil yapmamız gerçekten bir mucize.

sahneye koyduk. Bugün New York’ta da dönemsel oyunlar kendi dinamikleri içerisinde oynanır. Oyun 1500’lü yıllarda geçiyorsa dekor ve kostüm o yılları yansıtmalıdır, aksi takdirde sırıtır. Sanatın bir başka farkıdır bu durum, dışarıda gördüğümüzü sahnelemenin çok da ilginç bir yanı

Bu fevkalade başarı için sizi ve emeği geçen herkesi kutluyoruz. Ben sadece program ve organizasyon yaparak kurumu sevk ve idare ediyorum. Bu hepimizin ortak başarısı. Burada herkes büyük bir özveride bulunuyor, bir kişi 5 kişinin işini yapıyor. Sanatçısından perukacısına, şoförüne kadar herkes anlatılmaz bir sanat aşkı içerisinde, zaten başka türlüsü de mümkün değil, o açıdan her birinin ayrı ayrı takdir edilmesi gerekiyor.

“Bu sezon yapılan ve yapılacak aktiviteler nedir?” diyecek olursak… Bu sezonki temamız “Türkiye’de İlkler”. Ernani bir ilkti, Osmanlı döneminde oynanmıştı. Bu oyunda VARNA Operası ile işbirliği yaptık. Varna, bizden 300 sene öncesinde Opera kültürü olan bir şehir, bazı yazar ve eleştirmenler kostümleri demode buldular. Oysaki onlar dönemsel giysilerdi, bu eski bir oyunun modern versiyonu değil, biz orijinal halini

yoktur. Bir zaman tünelinden geçerek o garipsediğimiz ortamın sahnedeki yansımasını seyrederek yaşamak çok daha eğlenceli ve ilgi çekicidir. 1400’lerde geçen bir olayın sahnede blue jean’li insanlar tarafından oynaması bir yaratıcılık değildir. Yine “STRAVINSKY GECESİ” Türkiye’de ilk defa sahnelecek. Sezonun sonunda da yine bir ilk var, JACQUES OFFENBACH’ın “GÜZEL HELEN” (La Belle Hélène) eseri Türkçe olacak, “STRAVINSKY” İngilizce, “ERNANİ” İtalyanca. Güzel Helen’in Türkçe sözlerini ben yazıyorum, uzman bir hanımefendi tarafından çevirisi yapılmıştı, ben prozodisini uyguluyorum, yani müziğe uygun hale getiriyorum. Ayrıca Aydın Gün temamız var. Sezonda kurucumuz Aydın Gün’ün doğumunun yüzüncü, ölümünün onuncu yılı dolayısı ile bütün bu Oda Müziği konserlerini ve Fuaye konserlerini ona ithaf ettik. Onun için bu sezonda bu kadar çok konser var. MART 2017 - 127. Sayı 23


Röportaj

Biraz geriye gidecek olursak kurucunuz Aydın Gün, kuruluşa nereden başlamıştı. Kendisi, o yıllarda henüz yeni kurulmuş olan Ankara Operası’nda görev yapmaktaydı. Biraz daha başa dönersek, Türkiye’de Opera Atatürk’le başlar, her şeyin Atatürk’le başladığı gibi. Atatürk, direktifleriyle İran şahı Rıza Şah Pehlevi’nin Ankara’ya ziyareti öncesinde ona bir opera seyrettirmek isteğinin hayata geçirilmesini istiyor. “Bana gittiğim ülkelerde opera bale seyrettirmişlerdi, benim sanatçılarım da bu sanat dalında en iyisini yapabilir” diyor. Daha öncesinde de Musiki Muallim Mektebi ki, benim de mezun olmaktan gurur duyduğum Ankara Cebeci’deki Konservatuarı kurduruyor. O konservatuarda okuyanlardan Adnan Saygun tek perdelik bir Opera yazıyor; “Taş Bebek”, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin sahnelenen ilk Türkçe operalarındandır. Konusu: Düşüncesi ve duygusuyla “mükemmel” insanlardan oluşan yeni nesiller yaratmak gerektiği düşüncesini ele alır. Bu temsille Atatürk, Şah’a karşı müthiş bir prestij sergiliyor. Kuruluşunda Ankara Operası’nın başına Nazi zulmünden kaçan Carl Ebert getiriliyor. Atatürk’ün davetiyle ülkemize gelen değerli sanat adamı Ankara Devlet Konservatuarı, Devlet Tiyatrosu ve Opera Balesi’nin temellerini atıyor. İşte o sırada onun asistanı olan Aydın Gün ile birlikte yaptıkları çalışmalar, gelecekte bizim için büyük açılımların temelini oluşturmuştur. Aydın Gün Ankara’dan ayrıldıktan sonra İstanbul’a gelerek, İstanbul Operası’nın kurucusu oluyor.

Ülkemizde opera ve bale sanatlarının başlangıcına ve gelişmesine katkıda bulunan büyük Atatürk başta olmak üzere değerli tüm sanat insanlarına şükranlarımızı sunuyoruz. Işıklar içinde uyusunlar. Şimdi birazda sizi konuşalım, Suat Arıkan kimdir? Opera sanatıyla olan yolculuğu nasıl gelişmiştir? Lise yıllarımda resim yapıyordum ve sanatla ilgim bu alandaydı. Annem bir Eyüboğlu idi, Bedri Rahmi Eyüboğlu 24 127. SAYI - MART 2017

akrabamızdı. Fındıklı’daki Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girmeyi planlıyordum, radyoda rahmetli Faruk Güvenç’in programlarını dinlerdim, fizik, kimya çalışırken. Bir radyo dönemi çocuğu olarak bir gün radyoda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’ndan canlı yayınlanan konseri dinlerken birden bende bir merak uyandı, şu salona bir de ben gideyim dedim. Salona gittim ve büyülendim! Ortam beni müthiş etkiledi, içimde viyolonsel çalma isteği uyandı. Enstrümanı çalan sanatçıya gittim, kendimi tanıttım; Sizin çaldığınız enstrümanı çalmak istiyorum dedim, o abi bana şöyle bir baktı ve dedi ki “Kırkından sonra düdük çalınmaz evladım, sen kocaman olmuşsun, biz çok küçük yaşlarda başlamıştık.” dedi. Ben konservatuvara gitmek istiyorum diye ısrar edince de “Bu yaşta ancak, ya tiyatro ya da opera bölümüne girebilirsin.” dedi. Ben de o zaman opera olsun dedim. Opera hakkında derinlemesine bir bilgim de yoktu açıkçası.

Sanıyoruz ses renginizin de henüz farkındalığın da değildiniz? Evimizde Türk Sanat Müziği dinlenir ve söylenirdi. 4 kardeşiz biz, annem ve abilerim hepsi şarkı söylerdi. Ben de denemeye karar verdim ve kazandım. Resim değil de müziği tercih ettim akademik olarak. Resim alanında ileride kendimi kişisel olarak geliştirebilirim diye düşündüm ve iyi ki de öyle yapmışım. Sonraları hayatımda resim de çok yoğun olarak yer aldı. Bugüne kadar 6 sergi açtım. Şu anda Danimarka’da karma sergim var. Nisan ayında da kişisel sergim açılacak. İstanbul’da da geçen sene sergi açmıştım.

Resimde tarzınız nedir? Ben yağlı boya, akrilik ve pastel çalışıyorum. Normalde figüratif ekspresyonist yani dışavurumcu tarzı çalışıyorum. Yanımda her zaman defter taşırım ve arada yeni şeyler çizerim. Defterlerimden çok yararlanıyorum ama bu son dönemde soyut atışlarım da var. Yavaş yavaş soyut çalışmalar için de cesaret bulmaya başladım. O

ayrı bir derya başka bir dünya, soyut çalışmak için felsefi bir olgunlaşmaya ihtiyaç olduğundan, bugüne kadar cesaret edememiştim. Figüratif ekspresyonizmi açmak gerekirse; Meselâ sizi çiziyorum, size çok benzemeyebilir ama bende bıraktığınız izlenimin etkisini yansıtıyorum. Sizin resminiz için önce sizin iç dünyanıza giriyor ve bende bıraktığı duyguyla sizi tasvir ediyorum. Ekspresyonizmde renkler çok farklıdır, çarpıcı vahşi ve doğasında olmayan renkler de kullanılır. Bu akımın öncülerinden Fransız Henri Matisse’in yeşil burunlu figürü en bilinen eserlerinden biridir.

Akademik eğitiminiz ve ardından sanat yaşamınız nasıl gelişti? Ankara Konservatuvarı’nda yüksek eğitimimi de tamamladım solistlik alanında. Ondan sonra hemen İstanbul’a geldim. İstanbul’daki başlangıcım sonrası birçok şehirde de konserlerim oldu. Ayrıca yurtdışında da birçok yarışmaya katıldım, temsillerim oldu.

Bu yarışmalara Devlet Opera Balesi bünyesinde mi katıldınız? Hayır, özel olarak tamamen kendi imkânlarımla hatta imkânsızlıklarımla katıldım. Opera seyretmek için parklarda, yerlerde yattığımız oldu. Ankara’dan yakın arkadaşım Bülent Ateşoğlu o da bas baritondur, aynı repertuarı yapıyoruz. Yurtdışına birlikte giderken yanımızda zeytin, bal, dolma vs. götürdük, onlarla idare ettik. Opera için inanılmaz bir aşk vardı içimizde, bütün opera camiası bizim bu heyecanlı maceralarımızı bilir. 1981 yılından itibaren de Solist sanatçı olarak bas bariton ses rengiyle İstanbul Devlet Opera bünyesinde görevime başladım, daha sonra da idareciliğe bulaştım. 2002-2003 sezonunda Mersin’e müdür olarak gittim ve bir sene orada müdür kaldıktan sonra İstanbul’a müdür olarak atandım. O tarihten beri birkaç kez görevden alındığım olsa da İdare Mahkemesi yoluyla tekrar göreve iade edildim. www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

İdari görev yaptığınız süre içerisinde de sahne performansınız oluyor sanıyorum? Evet, benim de sahnede olduğum çalışmalar var, meselâ 2 Şubat’ta “Dokuzuncu Senfoni”yi ben seslendirdim Zorlu PSM’deki aktivitede.

Operaya ve diğer sanatlara ilgi duyan gençlere bir mesajınız olur mu? Benim gençlere yönelik mesajım, öncelikle opera zannedildiği ve yanlış anlaşıldığı gibi ürkütücü bir disiplin değildir, aksine çok eğlencelidir. Benim de iki kızım var, ikisi de operada büyüdüler ve çok zevk aldılar. Opera ile bütünleşince zevk almak daha da üst seviyeye çıkıyor, bunun içinde birazcık emek sarf etmek gerekiyor.

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

25


Röportaj

Aynı emeği opera izlemek isteyen herkesin de biraz vermesi gerekiyor. Başlangıçta biraz yabancılık çeksek de bu evrensel kültür ürünü olan sanat dalına ilgimizi yoğunlaştırıp biraz da dikkatle anlamaya çalıştıkça keyif alınan bir sürece dönüşüyor opera… Operaya karşı olan insanlar genelde şunu söylüyor; Bu bize ait bir kültür değil, ben de o zaman şunu sorarım onlara: Futbol bizim kültürümüzün bir ürünü mü? İngiltere’de icat oldu diye, hep İngilizler mi futbol oynayacak? Opera İtalya’da doğdu diye, hep İtalyanlar mı opera sanatını yaşayacaklar? Futbolu, tenisi, diğer spor ve sanat dallarını nasıl benimseyip oynuyorsan, operayı da o şekilde kabullenmek gerekiyor.

Yerel kültürümüzün dışında da medeniyetin bize taşıdığı evrensel kültürün diğer ürünlerini de çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için benimsemek dünya ile bütünleşmenin aracıdır. Bu bizim kültürümüz değil, en yanlış yaklaşım. Nasıl otomobil ithal ediyorsak, burada da yerli otomobilinizi üretmenin yollarını arar gibi, biz de yerli operamızı üretmeliyiz. Kendi öykülerimizi opera olarak bestelemeliyiz, kendi hikâyelerimizi operaya konu almalıyız ki, yaptık. Bu alanda konu zenginiyiz aynı zamanda, birçok medeniyetin üzerinde oturuyoruz. O kadar çok konumuz var ki. Sümerler, Hititler, Etiler üst üste birikmiş bu tarih ve kültür hazinesini 26 127. SAYI - MART 2017

bu alanda fevkalâde değerlendirebiliriz. Tarihte Mitoloji’den Osmanlı’dan Selçuklu’dan Kurtuluş Savaşı sürecinden bir çok çarpıcı olayı sahneye koyabiliriz.

İnsanlığın ürettiği bir değer nerede yaratılırsa yaratılsın, küreselleşen dünyada iletişim teknolojilerinin mesafeleri kısalttığı bu yeni süreçte her yerde kabul görmektedir zaten. Sonuçta opera nasıl tarif edilir, içinde tüm sanatların olduğu sanat. Opera bileşiminde, sokaktaki grafitinden videoya, sinemadan estetik sanatlara, tiyatrodan dansa insanın her türlü buluşunu içermekte ve operanın içinde bir yapı taşı, bir element olarak yerini almaktadır. Opera çok keyifli bir sanat dalıdır ama ondan zevk alabilmek için öncelikle sanatın herhangi bir dalına olsun bir parça bulaşmak, ilgi duymak şart. Şiire, resme ilgi duymuyorsan, galerilere gitmiyorsan, edebiyatla hiç ilgilenmemişsen, hiç roman okumamışsan operadan zevk alman mümkün değil. Biraz edebiyata biraz klasik müziğe biraz estetik sanatlara ilgin olacak. Bu sosyal insanın olmazsa olmazıdır. İnsan zaten o zaman bir kültürel değişim yaşamaya başlıyor; Oturuşun değişir, yemek yiyişin değişir, yolda yürüyüşün bile değişir. En önemlisi hayata bakışın değişir, daha da önemlisi olaylar karşısında vereceğin reaksiyonlar değişir. Hayata bakış açındaki genel değişim için daha fazla tüketebilmek lâzım sanatı, hissetmek lâzım. Aksi takdirde sadece yiyelim içelim ürüyelim de kalanlar, sadece ilkel bir toplumun bireyleridir! www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

27


Rรถportaj

28

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

29


Ayça Varlıer Röportaj

Röportaj: Gürsel TOROS

Mükemmel bir ses, fevkalâde bir dans ve oyunculuk yeteneği; tüm bu özelliklerini entelektüel kişiliğinde bütünleştirmiş, yakın geleceğin dünya starı olmaya aday, ulusal gururumuzun temsilcilerinden bir çağdaş sanatçı; Ayça VARLIER...

Sizi “Fosforlu” müzikâlinde fevkalade bir performans sergilerken izledik. Bu performansın hak ettiği değer oyunun uzun yıllar sahnede kalacağını gösteriyor. “Fosforlu”, ne zamandan beri sahnede, siz bu oyunda yer almaya nasıl karar verdiniz?

Yaklaşık bir buçuk sezondur oynuyoruz. 2010 yılından beri Tiyatrokare’de “Leyla’nın Evi” oyununda rol almaktayım. 2011 yılı Mayıs ayında Tuncer Cücenoğlu, “Fosforlu’nun Hikâyesi’ni yazıyorum, Suat Derviş’in oyunundan uyarlayacağım tek kişilik bir oyun plânlıyorum, oynamak ister misin?” dedi. Ben de elbette dedim. Ancak haklarıydı, telifiydi derken o süreç içerisinde tek kişilik bir oyun olarak değil de 3-5 kişinin sahnede olmasının daha uygun olacağı sonucuna vardık. Biz, Suat Derviş’in romanında anlattığı “Fosforlu’nun Hikâyesi”ni oynuyoruz. Bugüne kadar yapılan filmlerinden, diziden ya da daha önce sahneye konulan oyundan ve kitapta olduğundan daha farklı bir uyarlama yapıldı. Öncesinde kitabı okumamıştım, ben de izlediklerimden biliyordum öyküyü. Bu hali beni çok heyecanlandırdı. Çünkü Leyla’nın evinde popçu bir kızı canlandırırken, tamamen tezat bir karakter ve daha alâturka bir yorum. İstanbul sokaklarında yaşayan “Fosforlu”yu canlandırmak ve bana tamamen uzak bu karaktere hayat vermek beni çok heyecanlandırdı. Nedim Saban, ben ve Tuncer ağabey birlikte karar verdik. Nedim Saban’da bu yoruma çok sıcak baktı. Ondan sonra yeni bir kadro kuruldu gençlerden oluşan, sesleri oyunculukları çok üst seviyede olan oyuncularla çalışmak istedik; ve bir buçuk sezondur oynuyoruz. Bu arada cast yapımız değişti ama provalarda her şeyi yerine oturttuk; ben ve Fatih Sönmez ana karakterler olarak yer alıyoruz.

Bu karakter hem oyunculuk hem ses hem de ekstra bir hareket kabiliyeti gerektiriyor, bu performansın altyapısında yer alan eğitiminiz çok önemli. Bu süreci bize biraz anlatır mısınız? Daha önce “Batı Yakası Hikâyesi”nde oynamıştım. Ayrıca ilk Türkiye’ye döndüğümde “Hisseli Harikalar”da oynadım. Halen “Leyla’nın Evi”nde de bir parçayı yorumluyor ve hiphopçı bir kızı canlandırıyorum. Eğitimim müzikâl üzerine, master da yaptığım için profesyonel anlamda altyapım çok kuvvetli. Tabii ki çoğunlukla müzikâllerde oynamak istiyorum, çünkü çok seviyorum bu tarzı. Ses eğitimim ise konservatuar yıllarında başladı. www.cekmekoymagazin.com 30 127. SAYI - MART 2017


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

31


Rรถportaj

32

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj Geriye dönüp baktığımda, Amerika’daki eğitim süreciniz çok dikkatimi çekti. Lise yıllarımda Amerika’ya gittim ve bir Amerikalı ailenin yanında kaldım. Böylesi radikal bir kararı o genç yaşınızda nasıl verdiniz? Bugün kızım gelse, idealim olan alanda eğitim almak üzere Amerika’ya gidiyorum dese, sanıyorum epey bir duraksama yaşarım. Bu kararımda anne ve babam en önemli faktör oldu, vizyonu çok geniş olan insanlar. Annem balerin ve koreograf babam ise profesyonel bir sanatçı olmasa da üniversite yıllarında gitar çalmış, rock grubu kurmuş sanatla dolu bir ruha sahip. Ailece sanatla çok iç içeyiz ablam da Mimar Sinan’da eğitim aldı sahne kostümü alanında, yurtdışında da master yaptı. Ben daha çok küçükken ne olmak istediğimi biliyordum, annem de babam da bana çok inandılar. Değişim programı çerçevesinde Amerika’daki bir ailenin yanına gittim ve liseyi orada tamamladım. Üniversite eğitiminde daha başarılı olmak ve İngilizce’min gelişmesi için özellikle lise yıllarında gittim. Eğer ailem olmasaydı belki de bugünkü ben olmazdım. Gerek eğitiminiz ve gerekse izlediğim sahne performansınızdan çıkardığım sonuç başarılı bir sanat yaşamının henüz başlarında olduğunuz. Ancak yakın bir gelecekte de çok daha büyük projelerin yıldızı olacağınızın habercisi, şu ana kadar ki başarılarınız. Ülkemizde büyük müzikal prodüksiyonlar için gelişecek şartlarla birlikte çok büyük işlere imza atacağınızı şimdiden görebiliyorum. İşim gereği çok sayıda oyun izliyorum ama “Fosforlu” aralarında hemen fark edilen, önde gelen birkaç oyundan biri, parmakla gösterilen bir prodüksiyon. Çünkü “Fosforlu” çok özgün bir proje, belki bilindik bir hikâye ama neredeyse herkesin bildiği ve türküsü herkesin dilinde olan bir öykü, üzerine kitap www.cekmekoymagazin.com

yazılmış. Böylesine topluma mal olmuş bir karakteri sahnede canlandırıyor olmak çok etkileyici. Gerçek bir aşk öyküsü mutluluğu, unuttuğumuz değerleri anlatan bir hikâye. İstediği kadar 1947’de geçsin, bence halâ günümüz için de geçerli. Ne kadar zamandır Tiyatrokare bünyesindesiniz? Nedim Saban ile Tiyatrokare de 7. yılımı tamamlıyorum, birlikte çok güzel projelere imza attık. Birbirimize güvenimiz sonsuz ve o da çok hoşnut olduğu bu projelerin genel sanat yönetmeni. “Fosforlu” oyununda diğer emeği geçenleri de hatırlatayım bu arada, Cevdet Canver dramaturji, Eylem Pelit müzik, vokal direktörü Çelik Kasapoğlu, koreograf Candaş Baş. Oyun çok iyi bir prodüksiyon ve çok ciddi bir matematiği var. Tabii benim de geçmişim müzikâl olduğu için o yüzden çokça yönlendirmelerim oldu. Bu bir ekip işi, seyirci de projeyi çok sahiplendi. Her gittiğimiz yerde ilgi günden güne daha da çok artıyor. Tiyatrokare’deki diğer oyunumuz olan

“Leyla’nın Evi”de yedinci sezonunda. Aynı sezonda iki ayrı oyun oynamak zor olmuyor mu? Bu bizim mesleğimizdeki profesyonelliğin önemli bir gereği, bize zor gelmiyor. Repertuar tiyatrolarında bir oyuncu bazen haftanın 5 günü, 5 farklı oyun oynuyor. Ezber prova derken her birini ayrı ayrı içselleştiriyor. Bedenimizde ruhumuzda o oyunu benimsiyoruz ve diğer projeye girdiğimizde hemen o devreye giriyor. Nasıl ki bir müzisyen konserinde hem Bach hem de Mozart çalabiliyorsa, biz de hemen o an farklı oyunlara adapte oluyoruz. Aynı sezonda farklı oyunlarda oynamak bir oyuncu için büyük bir şanstır, oyunculuğu çok besleyen bir durumdur. Yurtdışında olsun Türkiye’de olsun repertuar tiyatroları farklı ekollerin farklı oyunlarını kendi kadrolarıyla oynaması demektir. Bu sezon oynadığınız bu iki oyun dışında farklı meşguliyetleriniz var mı? Geçen yıl “Kehribar” adlı televizyon dizisinde oynadım ama bu sezon dizi yok. Sunuculuk yapıyorum, konserlerim de oluyor ayrıca. O zaman yorumcu yönünüze değinmek isterim. Ben şarkıcılığımı hiçbir zaman bırakmadım, 3 sene önce bir albüm çıkarmıştım “Elif” isimli. Albümden sonra konserlere daha da çok yüklendim. Elif albümü, beş tane bestesi bana ait olan “Özgün Alternatif Pop” diyebileceğim bir tarz. Ayrıca “Fosforlu”da da 4 tane beste bana ait. Tamamen diyalogdan oluşan bir oyunda rol alıyor olabilseniz de yine de tercihinizin müzikâlden yana olduğunu hissettiriyorsunuz… Zaten “Leyla’nın Evi” öyle bir oyun, orada sadece tek bir parça söylüyorum. Çünkü o oyun bir dram. MART 2017 - 127. Sayı 33


Rรถportaj

34

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

Geleceğe yönelik birçok sanatsal idealiniz vardır ama olanaklar nispetinde özellikle yapmayı istediğiniz nedir? Yurtdışında da projeler yapmak istiyorum, bu alanda bazı kanallarım var. Amerika’da, Avrupa’da sahne almak ya da televizyon dizisi veya filmlerde oynayabilmek istiyorum. Yurtdışında uzun süre kaldığım için eski bağlantılarım, eski ajanslarım ile bu yazdan itibaren iletişime gireceğim. O zaman yurtiçindeki seyirci sizden mahrum mu kalacak? Amacım yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da aktif olmak. Ancak ben sadece yurtdışında oynamış olmak için oynamam, kendimi ifade edebileceğim seviyede önerilenler içinden kendime uygun olanı seçerim. Ayrıca öncelikli hedefim “Fosforlu”yu olabildiğince çok oynamak. Çünkü çok farklı, çok özgün bir iş ve oyun içinde 14-15 tane özgün şarkısı var. İnsanların hem gülüp hem ağladıkları çok duygusal bir hikâye. Bir düşüncemiz de bu projeyi yurt dışına taşımak. “Fosforlu”yu özellikle Türkler’in çoğunlukta olduğu ülkelere taşımak oldukça pratik görünüyor. Zaten bu alanda tekliflerde var. Birçok sanatçı kendini tesadüfen sanatın içinde bulurken, sizin en baştan kararlı olmanız ayrı bir avantaj olmuş. Ben daha 8 yaşında ne olacağımı biliyordum, hiçbir şüphem yoktu. Sadece 5 yaşındayken doktor olmayı istediğim bir dönem oldu, ansiklopedilerden ameliyat fotoğraflarına bakardım, nedense çok ilgimi çekiyordu cerrahlık. Ama annemin balerin ve benim rol modelim olması dolayısıyla ilgim yine sahneye odaklandı. Bale dersleri alıyordum, fakat benim kemik yapım çok iri ve uzun boylu olduğum için bir bale eğitmeni olan annemin tespitiyle, benden normal standartlarda bir balerin olamazdı. www.cekmekoymagazin.com

O yüzden ben de sahnede yapabileceğim diğer işlere; şarkı söylemek, oyunculuk gibi alanlara yöneldim. Sanatsal geleceğim konusunda küçükken aktiftim, hiçbir zaman bu anlamda tesadüflerim olmadı. Tamamen bilinçliydim, hep planlı programlı ilerledim, bu da benim hikâyem. Yoğunluğunuzdan dolayı şu an bir taraftan röportaj yapıp aynı anda yemek yemeye çalışıyor, üstelik bir de kucağınızdaki misafir kediyi seviyorsunuz, on parmağınız da on marifet. Buraya çok sık geliyorum çünkü kedileri seviyorum. Happy Moons’un sahipleri de çok hayvan sever insanlar. Sizin de sıkı bir hayvansever olduğunuzu biliyoruz. Evet, ben de gerçek bir hayvanseverim, arkadaşım Özge Özder’in önderliğinde kurulan dernekte kurucu üyeyim. “Bana Göz Kulak Ol Derneği” Aslı Tandoğan ve ben, Özge Özder’in hayaline destek olmak istedik. Ayrıca benim ablam da bir dernek kurucusu ve aktivisttir, elimden geldiği kadar ona da destek veriyorum. Küçüklüğümden bu yana evde hep hayvanlarla büyüdüm,

kedi, köpek, kuş, papağan. Artık kuş türlerine evde bakmıyoruz, onlar özgür olmalılar! Zaten papağanda evimize konuk olarak gelmişti, iki ay kadar. Gözümü açtığımdan beri hayatımda hep bir köpek oldu. Bir çocuğun gelişimi için çok önemlidir evde hayvan besleniyor olması, birlikte büyümesi. Kişisel sorumluluk, sevgi ve paylaşım açısından. Çok kişi hijyen açısından evde hayvan beslemeye mesafeli duruyor ama antropolojik yönden insanlık tarihine baktığımızda kedi, köpek, at gibi hayvanların yaşamımızda hep var olduğunu görüyoruz. Süreç içinde insanlarla evcil hayvanlar arasında biyolojik bir uyum da evrimleşmiş. Çok az da olsa alerjik reaksiyon yaşayanlar dışında, insanların hayvanlarla olan ilişkisi birçok fayda sağlamaktadır. Ayrıca kültürel olarak aileden gelen hayvan sevgisi de belirleyici olmaktadır. Eğitim de ayrı bir faktör. Eğitim ve çağdaş kültürün tam gelişmediği yörelerde büyüklerin ve onları örnek alan çocukların hayvanlara eziyet ettiklerini üzülerek görmekteyiz. Ne acıdır ki bazı insanların hayvanlara tecavüz ettiği gibi çok olumsuz bir olguda mevcut. Derneğiniz aracılığıyla hangi aktiviteler içerisindesiniz? Bizim öncelikli amacımız farkındalık yaratmak! Geçen sene yunus parklarının kapatılması için bir kampanya yürüttük, “Kürkünü çıkar, vicdanını giy!” sloganıyla bir proje yaptık, sonra da “Satın alma, sahiplen!” diye bir kampanya yaptık. Tümünde bazı belediyelerin desteğiyle 30-40 tane billboardı kullandık. Oyuncuların sanatçıların, o billboardlar için kampanya gereğince fotoğrafları çekildi ve bunların haberleri yapılarak farkındalık yükseltildi. Geçen sene 5 ton mama desteği yaptık, Türkiye genelinde. Barınaklarda tedaviye muhtaç olan yüzlerce hayvan var, veterinerler ile işbirliği yaparak onların masraflarını karşıladık. MART 2017 - 127. Sayı 35


Röportaj

Bu kampanyaların bütçesi için finansman desteğini nasıl sağlıyorsunuz? Bağış alıyoruz ama sponsor bulamadık, bugüne kadar sadece bir kez mama sponsoru bulabildik. Yaptığımız kampanyaların geri dönüşünde aldığımız bağışlar bütçeyi oluşturdu, yetersiz de olsa. Ünlülerden oluştuğumuz için bizim ekstra bir Joker hakkımız var, onu değerlendiriyoruz. Biz bir araya geldiğimizde bir başka kişinin yaratacağı etkiden çok daha fazlasını oluşturabiliyoruz. Temel amacımız bu etkiyi habere dönüştürmek, farkındalık yaratmak ve böylece olabildiğince yardım toplayabilmek. Bu çabalarımız neticesi iki tane yunus parkı kapatıldı. Artık insanlar, gittikçe daha da bilinçleniyor. Yaşadığım çevrede, anlamakta güçlük çektiğim bir davranışla karşılaşıyorum, kişiler bir dairenin tapusunu aldıklarında çevreye de sahip olup hükmedebilecekleri gibi bir yanılgı içerisindeler. Bahçede yaşayan börtü, böcek, kuş, kedi hepsi üzerinde tasarruf sahibi olduğunu zannediyorlar. Doğal çevremizde yaşayan diğer canlıların yaşam alanlarını zaten daraltmışız, bu da yetmiyor gibi bazıları onların yaşam hakkını da belirleyebileceğini zannediyor. Bu bilinçteki insanlar tapulu mallarının çevresindeki kamusal alanları da kendi tasarruflarında görüyorlar. (Park yasağı koymak gibi) Bu yanlış ancak sabırla anlatarak, ilmek ilmek örülerek insanları doğruya yöneltecek. Baskıyla, agresif bir dille sonuç almak pek mümkün değil. En çok da eğitim öğretim ve çağdaş kültürün benimsetilmesi ile çözüme ulaşılacak. Her bölgede bilinçli insanlar, diğerleri üzerinde farkındalık yaratacak doğru bir dil geliştirmeliler. Özellikle belediyeler, büyükşehirlerde su kapları barınma yerleri oluşturarak destek vermeye başladılar, ciddi bir gelişme var. Bu gelişmelere duyarsız kalanlar da gördüklerinden etkileniyorlar ve en azından olumsuz davranışlardan uzak duruyorlar. Fayda sağlamasalar bile, hiç değilse zarar vermekten kaçınıyorlar.

36

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

Yaşadığınız sanat hayatının sosyal yapısı içerisinde, sizin için aksayan en önemli konuya değinmenizi ve çözüm önerinizi öğrenmek istiyorum. Meslek hayatımda beni çok üzen bir durum var. Toplum psikolojisi açısından Türkiye’de, özellikle bireyselleşmenin gelişemediğini görüyorum. Bu yüzden de bu bireyler davranışlarını hep acaba toplum nasıl bir tepki verir üzerinden yaşıyorlar. Bu bireyler haklarını arayamayan mutsuz azınlıklar belki de çoğunluklar olarak varlar. Özetle toplumumuzda, özellikle eğitim düzeyi daha düşük olan bireyler kul olmaktan birey vatandaş olmaya geçiş sürecini tamamlayamıyorlar. Demokrasi Fransız Devrimi’nde olduğu gibi tabandan kaynaklanan hareketin neticesinde elde edilseydi bu sorunu yaşamayacaktık. Cumhuriyet’le birlikte, Atatürk ve aydın kadrosunun ulusumuza doğrudan zahmetsizce hediye ettikleri hakların değerinin farkında değiller. Bu bireyler cemaat olmaktan cemiyet olmaya geçiş yapamıyorlar. Yaşları otuzu, kırkı bulduğu halde ailesinin tahakkümünden kurtulamamış insanlar. Asla kimseyi suçlamıyorum ama hayata yönelik atılımlarında gerekli cesareti gösteremiyorlar ve o kadar çoklar ki! Mutsuz ifadelerle işine gidip gelenler, üzerlerindeki baskıdan dolayı, sadece para kazanmak için bir meslek sahibi olmuşlar. Hayatları boyunca da mutsuz olmaya mahkûmlar. Bu noktadan bakınca kendimi çok şanslı olarak görüyorum, anne ve babama hergün teşekkür ediyorum. Âşık olduğum mesleğim, aynı zamanda benim hayat tarzım. Böyle bir ortamda tiyatro yapabilenler de her sektörde olduğu gibi yaşanan www.cekmekoymagazin.com

krizlerin içindeler. İşte tam da burada, tüm söylediklerimin üstüne koyarak ifade ediyorum; Sektörde de bireyselleşmesini sağlayamamış kişiler en küçük bir krizde her şeyi yakıp yıkmaya yöneliyorlar. Tırnak içinde profesyoneller, sadece yeteneklerine güvenerek maalesef krizi çözmeye değil, krizi bir dram haline getirmeye neden oluyorlar, bu insanlar beni çok yoruyorlar.

Benim işime odaklanma çabalarımın karşısında, tamamen kişiselleşmiş mevzularını işine karıştıran anti profesyonel davranışlar beni çok yoruyor. Gelişmekte olan bir toplum için, belki de bu söylediklerim çok lüks kalıyor! Böyle olunca da bu kısır döngüden çıkamıyoruz. O yüzden biz, bizim gibi düşünenlerle kendi ekibimizi oluşturarak yolumuza devam etmeyi tercih ettik.

Biraz derine indiğimizde, yeteneğinden ziyade popülaritesine güvenenler, bu davranışların kötü örnekleri. Ayrıca gözlemlenen davranışlarda, bilgi ve yeteneği artan kişilerin egolarının daha da azaldığı görülmektedir. O zaman bu kişileri yetenekleri açısından da tekrar değerlendirmek lâzım!

Zaten hayatın kendisi büyük bir savaş ve o mücadele içinde, bir projeyi hayata geçirmek ve krizleri çözmek için ekstra çaba sarf etmek gerekiyor. Birileri diyor ki: tiyatrolar durdu. Hayır, tiyatro durmadı, aksine ilgi daha da artıyor. Yoğun emekler vererek ortaya koyduğumuz çabalarımız bize çok olumlu geri dönüşler sağlıyor. Oynadığımız bütün salonlar full.

Bizim sektör biraz farklı, tiyatroda yeteneksiz olmaz, bir yerden mutlaka kusar! Sektördeki en ufak bir kriz anında şunu yaptıklarını gördüğümde daha da mutsuz oluyorum. Mantık ve duygularını sentezleyemedikleri için sadece duygularıyla hareket ederek, bütün gemileri yakacak kadar çirkinleşiyorlar. O zaman da profesyonellikten çıkıyorsun.

Biliyoruz ki sadece, bu olumsuz davranış kalıbından sıyrılmayı başaranlar kalıcı oluyorlar. Bu açıdan bakınca anlayamadığım bir şeydir, profesyonel bir oyuncunun kırmızı kart görmesi. Hazmedilememiş agresif kişilikler, var olan yeteneğin de değerini düşürüyor. Sanat hayatın çok iyi bir şekilde ilerlerken, neden kendini baltalıyorsun? Ben de bunu anlamıyorum. Sorumsuzluğa, oyun bozuculuğa, ahlâksızlığa tahammülüm yok. Hayat çok güzel, bu güzelliğin değerini bilin, güzel yaşayın. Benim sosyal hayatım âşık olduğum sahne ve orayı paylaştığım arkadaşlarım ve tabii ki de ailem. Sanatçı yönümü besleyecek aktiviteler içinde olup, yeni projeler yaratmak ilk hedefim. Karanlık ruhlu insanlardan uzak durmayı tercih ediyorum ve herkese de tavsiye ediyorum. Herkes olanakları ölçüsünde ruh ve beden sağlığı için elinden geleni yapıp, mutlu olsun. Mutluluğunuz hayatı nasıl tükettiğiniz ile orantılı. Allah herkese sağlık ve mutluluk versin, sevgilerimle. MART 2017 - 127. Sayı 37


Çocuk

Övgü ve Teşvikin

Çocuk Gelişimine Etkileri... Ebeveynler genellikle çocukları sözlü olarak övmenin ve gülümseme ya da kucaklama gibi diğer sosyal ödüllerin çocuk yetiştirmedeki önemini gözden kaçırırlar. Ebeveyn olarak övgünün dikkat çekici şekilde iyi davranışlar ya da çocuğun muhteşem bir performansı için saklanması gerektiğine inanabiliyoruz. Çoğu zaman çocukların sessizce oyun oynamak ya da şikayet etmeden ev işlerine yardımcı olmak gibi iyi davranışlarını övme gereği duymuyoruz.

38

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Çocuk

Oysa ki araştırmalara göre, olumlu davranışların ilgi ve övgü görmemesi çocukların olumsuz davranışlarını arttırmaktadır. Övgü, kişinin davranışını ya da başkalarının olumlu değerlendirilmesini içeren sözlü bir iletidir. Övgüler çocuğun, ahlaki gelişimini destekleyen ifade tarzına bir model oluşturmaktadırlar. Aslında övgü ve cesaretlendirme, yeni bir beceriyi öğrenirken çocuğun attığı küçük adımları yönlendirmek, olumlu benlik algısını teşvik etmek ve çocukların zor işler karşısında kararlılıkla devam edebilmelerini sağlayan motivasyonu onlara sunmak için kullanılabilir. Maddi ödüllerin aksine, övgü ve diğer sosyal ödüller bakımından sınırsız bir kaynağa sahibiz.

olan tek şeydir. Bazı ebeveynler çocuklarını övmeyi nasıl ya da ne

Çocukların olumlu davranışlarını övgüyle teşvik etmek çok az vakit gerektirir. “Sessizce oyun oynamana bayılıyorum. Kızıma bakın ne kadar büyümüş” türünden basit bir cümle ya da zamanlaması doğru, içten bir sarılma övgü için ihtiyacınız

zaman yapacaklarını bilmedikleri için çocuk yetiştirmede çok faydalı olan bu yöntemi kullanamazlar. Oysaki denediğiniz de görürsünüz ki övgü gibi sosyal ödüller kullanmak ve çocuklara olumlu anlamda ilgi göstermek çocuk davranışlarında

www.cekmekoymagazin.com

kısa sürede büyük etkiler yaratmaktadır. Övgü iki bölümde ele alınmalıdır. Birincisi yetişkinin söylediği ikincisi çocuğun gelen övgüyü yorumlamasıdır. Övgü ile ilgili örnekler;

ÖRNEK 1 Yararlı Övgü “Arabayı temizlediğin için teşekkürler, tertemiz olmuş.” Çocuğun Yorumu “Beğendiler yaptığımı, iş iyi olmuş.” Yararsız Övgü “Bir melek kadar iyisin.” DÜNYA KOLEJİ Dr. Nesli GÜVEN

ÖRNEK 2 Yararlı Övgü “Gönderdiğin kartı çok beğendim. Güzel, özenle seçmişsin.” Çocuğun Yorumu “Zevkimi beğeniyorlar, kendime konu ile ilgili güvenebilirim.“ Yararsız Övgü “Her zaman çok düşüncelisin.” MART 2017 - 127. Sayı 39


Çocuk

Çocuğunuzu Överken Dikkat Etmeniz Gereken Noktalar Övgü Belirgin Olmalı Bir yorumun diğer bir yorumla arka arkaya hızlıca sıralandığı övgü şekli bulanıktır ve çok işe yaramaz. Örneğin, “Harika yaptın… Harika çocuk… Süper… Çok güzel…” şeklindeki övgüler övmeye çalıştığınız davranışı açıklamamaktadır. Açıklayıcı şekilde övmek daha etkilidir. Övgülerde, davranışı isimlendirerek açıklamalısınız. “İyi çocuk…” gibi bir övgü yerine “Senden rica ettiğimde oyuncaklarını topladığın için iyi bir çocuksun” ifadesi daha doğrudur. Olumlu davranışları açıklamanız çocuğunuzun hangi davranışların önemli olduğunu tam olarak anlamasına yardımcı olur.

Doğru Davranış Övülmeli Övgünün uygun davranışın ardından gelmesi kritiktir. Paylaşma davranışı için övgü çocuğunuz oyuncağını arkadaşıyla paylaştığı sırada verilmeli. Eğer çocuğunuz davranışın bütününe bakıldığında olumsuz bir şey yapıyorsa davranışın olası olumlu yönleri de dahil hepsini görmezden gelmek daha doğrudur. Ece, Can ile boya kalemlerini paylaşıyor ama bunu evin duvarlarını çizmek için yapıyorsa övgü almaması daha doğrudur. 40

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Çocuk

İstekli Olun Bazı övgüler etkisizdir, çünkü sıkıcı bir ses tonuyla hiç göz teması kurmadan ve gülümsemeden yapılmıştır. Aynı kelimeyi arka arkaya düz ve isteksiz bir ses tonuyla söylüyorsanız bu çocuğunuz için teşvik edici olmaz. Övgü sözcüklerinin etkisi isteğimizi aktaran sözsüz yöntemlerle

arttırılabilir. Çocuğunuza gülümseyin, onu gözlerinizdeki sıcaklıkla sarın www.cekmekoymagazin.com

ya da onun sırtını sıvazlayın. Övgü enerji dolu bir şekilde, özenle ve içtenlikle söylenmeli.

Övgü Anında Verilmeli Bazen övgü, olumlu davranış gerçekleştikten saatler hatta günler sonra verilmektedir. Maalesef ki, övgü cümleleri zamanla teşvik edici etkisini kaybetmekte ve yapay durmaktadır. Hiç övmemektense

gecikmeli de olsa övmek elbette ki daha iyidir ama en etkili övgü şekli

olumlu davranışın gerçekleştiği 5 saniye içerisinde verilen övgüdür.

Bir Davranışın Fark Edilmesi İçin Mükemmel Olması Gerekmez Bir davranışı övgü ya da olumlu anlamda ilgi görmesi için mükemmel olması gerekmez. Aslında çocuklar bir davranışa ilk kez eğilim gösterdiklerinde, hedefe ulaşana kadar geçilen her küçük adımda teşvik edilmeye ihtiyaç duyarlar. Diğer türlü, yani övgü alabilmek için yeni davranışı ustalıkla sergileyene kadar beklemeleri gerektiğinde yeni davranıştan tamamen vazgeçebilirler. Yol boyunca attığı her küçük adımda çocuğu övmek gösterdiği çaba ve öğrenme azmi konusunda onu teşvik eder. Bu sürece “şekillendirme” denir ve çocuğu başarıya götürür. MART 2017 - 127. Sayı 41


Tarih

TARİHTE BUGÜN!...

TARİHTE BUGÜN!...

TARİHTE BUGÜN!...

Niyetimiz tabii ki tarih öğretmek değil. Geçmişten bugüne hayatımızda yankıları süren olayların ya da hayatımıza ne şekilde girdiğini bilmediğimiz, artık yaşamımızın bir parçası olmuş bir takım buluşların bir zamanlar gerçekten olmadığını göstermek.

10/03/1876

17/03/1921

11/03/1955

18/03/1965

Graham Bell ile yardımcısı Watson, ilk telefon görüşmesini yaptılar.

İstanbul’a uskumru akını; Balıkhaneye 250 ton uskumru geldi.

12/03/1921

İstiklal Marşı, milli marş olarak, Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi.

13/03/1992

İstanbul Ticaret Odası yönetim kuruluna ilk kez bir kadın seçildi.

14/03/1827

TIP BAYRAMI: II. Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı’ndaki Tulumbacıbaşı Konağı’nda ‘’Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire’’ adıyla kurulması, daha sonra ‘’Tıp Bayramı’’ olarak kutlanmaya başlandı.

14/03/1988

İslami İlimler Araştırma Vakfı’nın düzenlediği seminerde İslam devletinde tekelciliğin yasal olduğu, sendikanın, grevin, lokavtın ve toplu sözleşmenin yerinin olmadığı, emekli maaşının da haram olduğu ileri sürüldü.

15/03/1989

Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Türkiye’yi temsil eden Galatasaray, Monako takımı ile 12 yıl önce bugün Köln Müngersdorf Stadı’nda yaptığı maçta1-1 berabere kalarak Avrupa kupalarında yarı finale yükselen ilk Türk takımı oldu.

16/03/1969

Türkan Şoray, ücretini 60 bin liradan 75 bin liraya çıkardı. Böylece Türk sinemasının en pahalı oyuncusu oldu. 42 127. SAYI - MART 2017

Londra’da ilk doğum kontrol kliniği açıldı. Kliniğe başvuranlara, düşük ücretle korunma araç-gereçleri verildi. İnsanoğlu ilk kez uzayda yürüdü. Sovyet kozmonot Aleksey Leonov, Dünya’dan 2.177 kilometre yükseklikte, ‘’Voskhod II’’(Gündoğumu) adlı uzay aracından çıkarak 20 dakika boşlukta kaldı. Leonov, bu sürenin 12 dakika 9 saniyesini ‘’yürüyerek’’ geçirdi

19/03/1883

24/03/1938

Cumhurbaşkanlığı yatı olarak satın alınan Savarona’ya, İngiltere’nin Southampton Limanı’nda törenle Türk Bayrağı çekildi. 1 Haziran’da İstanbul’a getirilen Savarona, Dolmabahçe önüne demir attı. Atatürk, yatı gezerek incelemede bulundu.

25/03/1936

Saatlerin doğru olarak ayarlanabilmesi için İstanbul Rasathanesi’nce hazırlanan iki bildiriyi Bakanlar Kurulu onayladı.

Siyah Amerikalı ayakkabıcı ustası Jan E.Matzeliger bir ayakkabıyı bir seferde bütünüyle imal eden ilk makineyi icat ederek ayakkabı sanayisinde bir devrim yarattı.

26/03/1971

20/03/1918

27/03/425

Türk Kadını Dersanesi açıldı. Dersanede yabancı dil, Türkçe ve Musiki dersleri ile konferanslar verildi.

21/03/1956

İlk kadın milletvekillerinden Satı (Çırpan)Kadın. Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında büyük yararlılıklar gösteren Satı Kadın’la 1934 yılında Kazan köyüne yaptığı gezi sırasında tanışmış ve zekasına hayran kalarak onun, Meclisin 5. çalışma döneminde milletvekili olmasını sağlamıştı.

22/03/1968

Paris’te, Nanterre Üniversitesi’nde, ABD’nin Vietnam’da yürüttüğü savaşa karşı çıkan ve eğitimde reform yapılmasını isteyen öğrenciler, Daniel Cohn-Bendit’in liderliğinde üniversitenin birinci amfisini işgal ederek, ‘’68 Olayları’’nı başlattı.

23/03/1931

İlköğrenimin Türk okullarında yapılmasını zorunlu kılan kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. Kanunda, “ilk tahsil çağındaki çocukların bu terbiye ve tahsili ecnebi mekteplerinde almaları”nın yanlış ve zararlı olduğu ifade ediliyordu.

İstanbul’da iki kıta birleşti. Boğaz Köprüsü’nün 57. ünitesinin de yerine konulmasıyla kentin Asya ve Avrupa yakaları birbirine bağlandı

İmparator II. Theodosius zamanında İstanbul’da, ‘’Auditorium’’ adıyla ilk yüksek okul açıldı. Okulda 31 profesör, Latince ve Grekçe hitabet ve gramer, hukuk ve felsefe dersleri vermeye başladı.

28/03/1973

‘’Baba’’ (1972) filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında Oscar ödülüne layık görülen Marlon Brando, sinema sektörünün Kızılderililere karşı tutumunu protesto ederek, ödülü reddetti.

29/03/1968

Türkiye’de ilk böbrek nakli, İstanbul’da Doktor Atıf Taykurt ve ekibi tarafından gerçekleştirildi.

30/03/2000

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Yumurta ve Yumurta Ürünleri Tebliği’ni yayınladı. Buna göre tavuklar, Avrupa standardında yumurtlayacak.

31/03/1961

“Akıl Hastası Ressamlar Sergisi” Bakırköy Akıl Hastanesi’nde açıldı. www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

43


Para Bolluk ve Başarı Semineri Nippon Hotel 18 Mart 2017

eğitim

“Para Bolluk ve Başarı Semineri”, 18 Mart’ta Taksim Nippon Hotel’de! Kimine göre başarı ve para ayrı ayrı ele alınabilir. Ama aslında öylemi? Başarı hissi olmadan paraya, hak ettiğimizi kazanmadan başarı hissine sahip olabilir miyiz? Elbette ki emeğimizi sadece bütünün hayrına karşılıksız sunduğumuz zamanlar var, ve sağlıklı bir toplumda böyle olması gerekir. Ancak çok çalışıp istediğimiz yere gelemememiz yada işimizde çok beğenilip istediğimiz kazancı elde edemememizin nedeni çevremizden, ailemizden ve geçmiş deneyimlerimizden kazandığımız inanç kalıplarıdır. Biz bu inanç kalıplarını fark ettiğimizde neden ve sonuç dengesini iyileştirirken hayatınızı da olumlu yönde değiştiririz. Hepimiz aynı dünyada yaşıyor olsak da her birimizin dünyaları birbirinden farklı ve bir o kadarda eşsiz.

Minik Yıldızlar Akademisi Torium Sahne 19 Mart 2017 Gergedan Yapım’ın kurucuları Cengiz Şahin ve Hakan Yılmaz’dan “Yıldızlar Akademisi” ve “Minik Yıldızlar Akademisi” oyunculuk atölyeleri güçlü eğitmenlerle başlıyor. “Akademi’nin yıldızı kim olacak? “Yıldızlar Akademisi” finalinde yıldızlarına, oyunculuğu seçip prodüksiyonlarımızda rol alma şansını sunuyor. Buyursunlar...Yetişkinlere; sahneye çıkmak yerine sahneye inmeyi hedefleyen, ayakları yere basan, gerçekçi yöntemle oyunculuk eğitimi.. Tek hedefi oyunculuk olmayan, sosyal yaşamdaki sahnede ego, stres vs. ile yer edinme savaşlarına “oyun”un gücüyle cevap verebileceğiniz kaliteli bir eğitim sizinle.. Çocuklara; özgüveni ve sosyalliği oyun’la birlikte aşılamayı hedefleyen, erken yaşta dramayla tanışmanın gücünü görün. Drama bildiğinin aksine sadece sanatçı olmak için diil iç disiplinimiz ve hayata, ilişkilere güçlü bir giriş içindir.

10 Adımda İşini Sevme Sanatı Levent Loft 21 Mart 2017

Kişisel Dönüşüm Danışmanı Hatice Ertan ile İşini sevemeyenler, sevmek isteyenler 21 Mart’ta Yaşam Atölyesi’nde buluşuyor. Geçim derdi, hayat gailesi derken ömrümüzün büyük bir kısmını kapsayan iş hayatımızı ihmal mi ediyoruz acaba! Evet amaç sevdiğimiz işi yapmak olsun ama sevdiğimiz işi arayalım derken, yani geleceğe odaklanırken bugünü elimizden kaçırmış olmaz mıyız? Gelin hepberaber 10 adım işimizi nasıl sevebileceğimize odaklanalım... Bu sizin elinizde... Belki de sadece birkaç seçim yakınınızda... Bunu ancak siz yaratabilirsiniz, Kendiniz için ücretsiz etkinliğimize katılmak için lcv olarak dönüş yapmanızı rica ederiz. 44

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

45


Sahne Sanatları

MÜNAŞAKA Bkm

Yılmaz Erdoğan 12 yıllık bir aranın ardından tek kişilik oyunu ‘’Münaşaka’’ ile 17 Ma rt’ta Beşiktaş Kültür Merkezi’nde sizlerle buluş uyor. Uzun soluklu bir aradan sonra tiyatro sey ircisiyle buluşacak olan Yılmaz Erdoğan, bir yanda n dijital teknoloji ve sosyal medyaya dair güçlü tespit leriyle bir yandan da kendine dair merak edilen sorulara vereceği cevaplarla seyirciyi çok komik ve ‘’hakiki’’ bir yolculuğun içine alacak.

Tarih

17 MART 2017 Saat

21:00

Tarih 19 MART 17 r 20

ÜR

LD GÜLDÜR GÜ Bkm

r Güldü gramı Güldü or. ro p i d e m ko vam ediy eğenilen Ekranların b seyirciyle buluşmaya de bir bakış lı e rk ’d fa M na Show, BK dan konuları ow, aileden aşka, ra sı n tı ya a h Sh Günlük k Güldür aşlığa, birço aşan Güldür açısı ile yakl olojiye, futboldan arkad yaklaşımlar kn ni şöhretten te ndi mizah anlayışı ile ye ya devam a ke lm e n o yi adresi konuya kahkahanın ile ri le m zü ve çö ediyor.

Saat 20:00

AKCİĞER

Zorlu Psm

Akciğ er oy un u ar al ık ay ın da Zo rlu Pe rf Sa na tla rı Me rkez i’n de sa hn el en ec ek or ma ns . Öl üm ü ye nm en in bi r yo lu da - be lki de şim di lik bi ld iğ im iz te k yo l- ne sli n de va mı nı sa ğl am ak de ği l mi di r? Bizde n so nr a de va m ed ec ek dü ny ay a, bi zd en bi r pa rç a bı ra km ak . O pa rç a da bi zi bi z ya pa n şe yle rd en hi ç de ği lse bi ra zın ın bu dü ny ad a ka lm ay a de va m ed ec eğ in e in an ma k.

Tarih

19 Mart 2017 Saat

20:30

ALEVLİ GÜNLE

R

Kadıköy Halk Eğ

itim Merkez

Cem Davran ve Erka n Can gibi usta isiml erin rol aldığı “Alevli Günler”, 20 Ma rt’ta Kadıköy Halk Eğ itim Merkezi Sahnesi’nde... Çocuklu ğundan beri ayrılmam ış üç arkadaş, biri mahallenin kasa bı, biri muhasebeci, biri de Türk kültürü profesörü olmuş üç kafadar... İçlerinden biri kanser olunca, inançları gereği öldük ten sonra yakılmak ister ve farklı olana yaşam hakkı vermey en düzenle karşı ka rşıya gelirler.

46

127. SAYI - MART 2017

Tarih

20 MART 2017 Saat

20:30

www.cekmekoymagazin.com


Sahne Sanatları

TEK KİŞİLİK ŞEHİR

Caddebostan Kültür Me

rkezi Serhat Kılıç Sahne Ankara Sunar

Tarih

“Tek Kişilik Şehir, siz insan ları mutlu etmek için tasarlandı. Bu şehirde doyasıya alışveriş yapabilir, kendinizi geliştirmek için her ala nda mevcut kurslarımıza gidebilirsiniz. Bu şehirde kar şınıza akıl almaz fırsatlar çıkacak, sınırsızca kazanaca ksınız. Burada her şey hızlı, kolay, ekstra…

Pencere Zorlu Psm

yun, Zorlu ncere” adlı o e “P i iğ tt e n yö ediyor. Birkan Uz’un aya devam şm lu u b e yl si ci PSM’de izleyi ın olan bir kad ya görüşleri n ü d lı ra n rk so Fa l ... yı Tom ve Kyra mesinden 3 şkilerinin bit İli ... rdiği o e m v a d r a ra ir ve b tmeye ka e ir t re ya zi ı ’y rtulup yeni b Tom’un Kyra ılarından ku rg ya m tü , e d soğuk gece ilecekler mi? b ra ku t haya

20 MART 2017 Saat

20:30

Tarih 20 MART 2017

PATRON Kats Sahne Ti ya tr o Şe na y’ da n ye py en i bi r oy un ! Iss ız Ad am fil mi ile ka lp le re ta ht ku ra n Ce ma l Hü na l ve On ur Şe na y’ı n ro lle rin i pa yla şt ığ ı ye ni oy un PATR ON `u ka çır ma yın ... Ja so n Mi ve se s ef ek tle ri Gü llig an `ın ka le me al dı ğı , mü zik lh an Er al p, ışı k ise Ce ng iz Or ho nl u ta ra fın da n ta sa rla nı yo r. Ka ra Ko me di da lın da di kkat le ri üzer in e çe ke ce k ol an PATR ON oy un un da Sa dı k ka ra kter i Ce ma l Hü na l’a , Okan ka ra kter i ise On ur Şe na y’a em an et .

Tarih

22 MART 2017 Saat

20:30

BİR DEMET MU

Mall Of İstanbul

HABBET

Demet Akbağ ile kahkaha dolu yolcu luk! Akbağ; Çocukluğunda ev halkına yaptığı gö sterilerden başlaya hayat yolculuğunu rak sizlerle paylaşacak ve bol kahkahalı, maceralı eşsiz an bol ıları ile siz sevenler iyle buluşacak. İlk tiyatro oyunla rından sinema film lerine, sahne gösterimlerinden televizyon diziler in e kadar pek çok ke barkovizyon arac sitin ılığı ile aktarılacağ ı “Bir Demet Muh gösterimi; Demet abbet” Akbağ ile unutulm az bir gecenin ka aralayacak! pılarını

www.cekmekoymagazin.com

Tarih

22 MART 2017 Saat

21:00

MART 2017 - 127. Sayı

47


ŞUBAT AYI KONSER

SELAMİ ŞAHİN 24/03/2017 JOLLY JOKER

Yeni Türkü IF Performance Hall Beşiktaş Cum, 24/03/17 Volkan Konak Haliç Kongre Merkezi Cum, 24/03/17 Gökhan Tepe Beyrut Performance Cum, 24/03/17 Şebnem Ferah Dorock XL Cum, 24/03/17 Selami Şahin Jolly Joker İstanbul Cum, 24/03/17 Özgün Eataly – Bar Terrazzo Cum, 24/03/17 Fettah Can Hayal Kahvesi Atakent Cum, 24/03/17

İREM DERİCİ

Mall Of İstanbul 25/03/2017

İrem Derici Mall of İstanbul MOİ Sahne Cmt, 25/03/17 Yüksek Sadakat Beyrut Performance Cmt, 25/03/17 Tan Taşçı Jolly Joker İstanbul Cmt, 25/03/17 Rafet El Roman Fiyort Live Performance Cmt, 25/03/17 Leman Sam KadıköySahne Cmt, 25/03/17 Yalın Zorlu Performans Sanatları Merkezi Sal, 28/03/17 Berkay Jolly Joker İstanbul Cum, 31/03/17 Feridun Düzağaç garajistanbul Cum, 31/03/17 Mirkelam The Ritz-Carlton Cum, 31/03/17

48

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


konser FETTAH CAN

24/03/2017 HAYAL KAHVESİ ATAKENT Üçüncü solo albümü Yalanlar Cumhuriyeti’ni yayımlayan Fettah Can, Hayal Kahvesi Atakent’te hayranlarının karşısına çıkıyor. Besteci ve söz yazarı kimliği ile müzik sektörünün en çok aranan isimlerinden biri olan Fettah Can, sanatçılara verdiği söz ve bestelerle müzik sektörüne uzun yıllar unutulamayacak şarkılar kazandırdı. Türkiye’nin farklı bölge ve mekanlarında yaklaşık 15 yıldır sahne çalışmaları yapmakta olan Fettah Can, çıkardığı Sana Affetmek Yakışır ve Boş Bardak isimli iki digital single ile müzik listelerinde ilk sıralara yerleşti. Fettah Can şimdiye kadar Işın Karaca, Hande Yener, Gülben Ergen, Levent Yüksel, Zeynep Casalini, Demet Akalın gibi isimlerden dinlediğimiz şarkılarını yeniden düzenleyerek kendi yorumu ile Aklımda Kalanlar albümünde topladı.

LEMAN SAM 25/03/2017 Kadıköysahne

Leman Sam, çok sevilen şarkılarıyla 25 Mart’ta KadıköySahne’de... “Olmazsa olmaz şart; sahiden olduğun gibi olmak. Gerçek ruhun neyse, üzerine örtüler koymadan öylece yaşamak. Bu örtüler sizi yorar. Onun için ben çırılçıplak bir ruhla dolaştım.” diyen sanatçı, duru sesi ve şarkılarıyla kendi ruhunuzu bulmanız için şarkılarını söylüyor. Leman Sam şarkı söylemeyi ne kadar sevdiğini şu sözlerle ifade etmiştir; “Aşık olur gibi şarkımı söylerim, şarkımı söyler gibi de aşık olurum.”

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

49


Sinema

LOGAN Yakın bir gelecekte geçen filmde Logan (Hugh Jackman) artık yaşlanmış ve yorulmuş, süper yetenekleri erozyona uğramaya başlamıştır. Alzheimer’ın etkisiyle iyice unutkanlaşan Profesör X, yani Charles Xavier’i Meksika sınırına yakın bir yerde saklamaktadır. Logan tüm dünyadan kaçmaya çalışsa da bir gün onları bulan Laura Kinney (Dafne Keen) adlı küçük bir kız bu huzuru bozacaktır, nitekim kendisi gibi mutant olan kızı, peşindeki karanlık güçlerden koruması gerekecektir.

AYN-ı CİN Ünlü bir yazar olan Okan, yeni kitabını yazmak üzere memleketi Antalya’ya gider. Burada doktor arkadaşı Levent’in yönlendirmesiyle bozuk gözlerini tedavi ettirmek üzere lazer ameliyatı olur. Ancak bu ameliyat adeta gözlerindeki perdeyi kaldırır. Ruhlar alemini görebilmeye başlayan Okan, bu durumdan kurtulmak için uğraşsa da bu kolay olmayacaktır.

50

127. SAYI - MART 2017

DEHŞET EVİ Genç emlakçı Alicia (Ingrid García Jonsson), fiyat belirlemek için inceleme yaptığı eski bir apartmanın boş bir dairesinde, sevgilisi Simon (Bruno Sevilla) ile romantik bir doğum günü geçirmek üzere hazırlıklar yapmıştır. Ancak güzel başlayan gece, korku dolu bir hayatta kalma mücadelesine döner, nitekim apartmanın sahibi, apartmandaki son kiracıyı öldürtmek için bazı saldırganları apartmana göndermiştir. Kapıları zincirlenmiş apartmanda katillerden saklanmak zorunda kalan iki genci zor bir gece beklemektedir.

DELİ AŞK Maraş dondurmacısı Ekrem’in (Emrah Kaman), sevdiği kız Neşe’nin (Pelin Akil) kalbini kazanabilmek için yaptıkları ve bu sırada başına gelen komik olaylar filmde anlatılıyor. Deli Aşk filminin yapımcıları arasında bulunan Cem Yılmaz, filmde konuk oyuncu olarak psikolog rolünde oynadı. Filme renk katan Cem Yılmaz tarzı ile yine farklılığını ortaya koyduğu bir film. Gülerek izleyeceğiniz keyifli bir film olarak Mart ayında beyaz perde de yerini alıyor. www.cekmekoymagazin.com


Sinema

NERUDA Şili’nin önde gelen yazar ve şairlerinden, aynı zaman Şili Komünist Partisi senatörü olan Pablo Neruda (Luis Gnecco), 1948’te devlet başkanı Gabriel González Videla’nın (Alfredo Castro) ülkedeki komünist faaliyetleri yasaklaması üzerine mecliste sert bir konuşma yaparak yasayı protesto eder. Bunun üzerine Neruda’yı yakalama emri çıkarılır ve arama ekibinin başına Oscar Peluchonneau (Gael García Bernal) getirilir. Peluchonneau, kendi ülkesinde kaçak durumuna düşen ve tam bir cadı avının hedefi haline gelen Neruda’yı Şili’nin her yerinde çılgın gibi arasa da arkadaşlarının desteğiyle sürekli izini kaybettiren Neruda’yı bulması hiç kolay olmayacaktır.

SÜPER YETENEK Himalaya Dağları’nda bir kasaba da yaşamını sürdüren Bodi adlı Tibet çoban köpeği, kasaba nın koruyuculuğu görevini babasından devralmaya haz ırlanmaktadır. Ancak içten içe bu görev için hiç de hazır olmadığını bilmektedir, bir zamanlar zalim bir kurt sürüsü nden kasabayı kurtarmış olan babasından çok farklıdı r. Bir gün gökten düşen bir radyo hayatının seyrini değişti rir. Radyoda duyduğu eski rock yıldızı Angus Scatterwo od sayesinde rock müziğe aşık olur ve babasının da izn ini alarak büyük şehre gider. Burada iyi bir müzisyen olmak için henüz erken olduğunu farkedince Angus’t an kendisini eğitmesi için yardım ister.

İSTANBUL KIRMIZISI Yıllarca yurtdışında yaşayp Türkiye’ye dönmemiş yazar-editör Orhan Şahin, ünlü yönetmen Deniz Soysal’ın yazdığı ilk kitap üzerine çalışma yapmak amacıyla İstanbul’a gelir. Deniz, artık bütün gücünü ve ihtişamını kaybetmekte olan ailesiyle birlikte bir yalıda hayatını sürdürmektedir. Ancak Orhan gelir gelmez kendisini Deniz’in karmaşık ilişkileri, gizemli arkadaşları ve aile bireylerinin arasında kalmış bulur. Ferzan Özpetek’in uzun bir aradan sonra Türkiye’de çektiği ilk film olan, 2014’te Türkiye’de satışa çıkan kendi kitabından uyarladığı İstanbul Kırmızısı, 3 Mart 2017’de gösterime giriyor.

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

51


Astroloji

MART AYI BURÇ YORUMLARI facebook.com/siriusastroloji www.siriusastroloji.com

instagram.com/siriusastroloji

siriusastroloji@gmail.com

Klasik Astroloji Uzmanı Meltem Yalçındağ

Kişisel Harita Analizi ve Danışmanlık

Sevgili Koçlar ve yükseleni Koç olanlar, Mart ayı olaylara biraz daha temkinle yaklaşmanız gereken aylardan bir tanesi. Şubat ayının son günlerinde meydana gelen güneş tutulması sizin kadersel alanınızda gerçekleşmiştir. Önümüzdeki aylarda da etkisini hissedeceğiniz bu tutulma ile kontrolünüzün dışında gelişen olaylara karşı tedbirli olmalısınız. Bu süreçte gizli düşmanlıklar, hiç hesapta olmayan beklenmedik gelişmelerle karşılaşabilirsiniz, şartları zorlamadan olayları akışa bırakarak hareket etmek sizin için daha iyi olacaktır. 12 Mart’ta meydana gelen dolunay ise sizin özellikle iş ve çalışma ortamını etkilemektedir. İş hayatınızla ilgili bir süredir beklediğiniz önemli kararları sonuçlandırabilir, beklenmedik haberler alabilirsiniz. 14 Mart’tan itibaren iletişim gezegeni Merkür’ün burcunuza geçmesi ile kendinizi daha iyi ifade edeceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Mantığınızla hareket ederek, yaratıcı fikirlerinizi dile getirebileceğiniz ayrıca önemli anlaşmalar ve imzalar için son derece uygun bir dönem. 21 Mart’tan itibaren Güneş’in de burcunuza geçmesi ile enerjinizde yükselme görebilir. Fiziki olarak kendinizi daha iyi hissetmeye başlayacaksınız. Özgüveniniz artarak, düşünceleriniz daha net olacak ve yeteneklerinizi ortaya koyarak dikkat çekeceksiniz. Ayrıca bu dönem kişisel girişimleriniz içinde olumlu sonuçlar alacağınız olumlu bir dönem.

KOÇ

Sevgili Boğalar ve yükseleni Boğa olanlar, Mart ayı oldukça hareketli ve biraz da karmaşık etkilere sahip. Bir yandan sosyal çevreniz ve arkadaşlarınızla ilgili önemli gelişmeleri, oluşumları, paylaşımlarınızı arttırırken bir yandan da ruhsal tarafınızı geliştirmek, inzivaya çekilme ihtiyacı hissedebilirsiniz. Şubat sonlarında meydana gelen güneş tutulması ile koşulların çok hızlı bir şekilde akarak farklı ortamlara çekildiğinizi fark edebilirsiniz. Bu tutulma sosyal çevrenizde beklediğinizden daha çabuk bir hareketlenmeye sebep olabilir ve etkisi de uzun süreceği için sürpriz gelişmelere açık olmalısınız. 12 Mart’ta gerçekleşecek dolunay özellikle aşk hayatınızla ilgili hızlı gelişmeleri, beklenmedik başlangıç ve bitişleri karşınıza getirebilir. Çocuklarınız var ise onların sağlığıyla ilgili veya onlarla olan ilişkilerinizle ilgili beklenmedik durumlar oluşabilir. Özel hayatınızdaki konu ve olayları daha fazla sosyal çevreniz ve arkadaşlarınızla paylaşmak durumunda kalabilirsiniz. 21 Mart’tan itibaren Güneş’in Koç burcuna geçmesi ile birlikte yoğun yaşadığınız iki ayın arkasından biraz dinlenmek ve sağlığınızla ilgilenmek, biraz daha geri planda durma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Bu süreçte dinlenmek, plan yapmak, enerji toplamak sizin için oldukça önemli.

BOĞA

İKİZLER Sevgili İkizler ve yükseleni İkizler olanlar Mart ayı iş, kariyer, toplumsal statü konularının öne çıktığı bir ay olacak. İş

hayatınızda önemli fedakârlıklar, oluşumlar, yaratıcılıkla ilgili konularda kendinizi ortaya koyma gibi durumlar söz konusu. Şubat ayının sonlarında meydana gelen güneş tutulması da sizi bu konularda desteklemektedir. Etkisi uzun sürecek bu tutulma ile iş hayatınızda oldukça hareketli bir döneme giriyorsunuz. Sürpriz gelişmeler, beklenmedik konu ve olaylar etrafınızda cereyan edebilir. Bir yandan da üzerinizdeki sorumlulukların daha fazla ağırlaştığını göreceksiniz. Bu konularda üzerine düşeni yaparsanız güzel gelişmeler altı ay boyunca sizinle olacaktır. 12 Mart’ta ki dolunay ise özel hayatınızı ve aile ilişkilerinizi etkilemektedir. Duygusal anlamda stresler, iniş çıkışlar önem kazanabilir. İş hayatınızdaki bazı oluşumları ailenize yansıtabilir bu da birtakım gerginliklere sebep olabilir. Bu tutulma da iş ve aile arasındaki dengeyi iyi sağlamanız gerekmektedir. Ayın 21’inden itibaren kimliğinizi artık tam anlamıyla sosyal çevrenizde ortaya koymaya başlayacaksınız. Arkadaşlarınızla daha fazla vakit geçirmek, organizasyonlar ve etkinlikler içinde yer almak isteyeceksiniz.

YENGEÇ Sevgili Yengeçler ve yükseleni Yengeç olanlar, Mart ayı’nda yabancılarla yapılacak işler, eğitim ve medya konularında

yapacağınız konuşmalar ve anlaşmalar sizi fazlasıyla meşgul edecek. Şubat sonunda Balık burcunda gerçekleşen güneş tutulması da sizi bu konularda destekleyerek iletişim, öğrenme, ulaştırma, yurtdışı ile ilgili konularda önemli gelişmeler kaydetmenizi sağlayabilir. Etkisini uzun süre hissedeceğiniz bu tutulma ile sorumluluklarınızın sizi fazla yıpratmayacağı, rahat ve hareketli bir dönemde olacaksınız. Özellikle geniş ve farklı bir pencereden bakabilmek, içinizde bulunan monoton durumlardan uzaklaşmak bu süreçte önemli olacak, ayrıca yeni proje ve planların gelmesi de söz konusu olacak. 12 Mart’ta meydana gelen dolunay yakın çevrenizdeki ilişkilerinizde hızlı ve beklenmedik olayları hayatınıza taşıyabilir. Bu süreçte çevre değiştirebilirsiniz. Zihinsel yeniliklere de açık olmalısınız. 21 Mart’tan itibaren kimliğinizi tam anlamıyla daha çok toplum önünde, iş ve meslek alanında göstermek isteyebilirsiniz. Geleceğinizle ilgili, profesyonellik gerektiren işleriniz de son derece olumlu etkiler altına giriyorsunuz. Sevgili Aslanlar ve yükseleni Aslan olanlar, Mart ayı alacak verecek dengenizin üzerine yoğunlaşacağınız bir ay olacak. Şubat sonunda meydana gelen güneş tutulması da sizin ortaklaşa parasal alanlarınızı etkilemektedir. Uzun süre etkilerini hissedeceğiniz bu tutulma ile ortaklaşa işlerinizde hızlı ve sürpriz gelişmelere hazır olmalısınız. Başkalarının parasal durumundaki değişimler sizin üzerinizde önemli etkiler yaratabilir. Yine bu süreçte kredi, borç almak ya da başkalarını da bağlayan girişimler önem kazanabilir. Ayrıca başkalarından bağımsız hareket etmek sizin için bu tutulmayla kolay olmayabilir. 12 Mart’ta Başak burcunda meydana gelen Dolunay sizin para evinizi etkileyecek. Parasal durumunuzda veya diğer kişilerle mali ilişkilerinizde hızlı ve beklenmedik şekilde gelişen durumlara karşı hazırlıklı olmalısınız. Beklenmedik harcamalar ortaya çıkabilir, alacak-verecek dengenizi oturtmakta zorlanabilirsiniz. Bir yandan da karşınıza gelecek fırsatlar ve alternatifler para kazançlarınızı arttırmanıza sebep olabilir. 21 Mart’tan itibaren Güneş’in Koç burcuna geçmesi ile yabancılarla yapılacak işler, eğitim, seyahat ve medya konuları gündeminizde daha fazla yer alacaktır.

ASLAN

52

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Astroloji Sevgili Başaklar ve yükseleni Başak olanlar Mart ayı özel ilişkilerinize, özel hayatınıza daha fazla vakit ayırmak isteyeceğiniz bir ay olacak. Şubat sonunda meydana gelen güneş tutulması da ilişki evinizi etkilemektedir. Uzun süre etkilerini hissedeceğiniz bu tutulma ile ortaklaşa işlerinizde, özel ilişkilerinizde hızlı ve sürpriz gelişmeler ön plana çıkabilir. Yeni ilişkiler, yeni ortaklıklar, iş ortamında anlaşmalar gündeminize gelebilir. 12 Mart’ta ise burcunuzda önemli bir dolunay gerçekleşmektedir. Özel hayatınızla kişisel hayatınız arasında iyi denge kurmanız gerekebilir. Bu dönemde duygu iniş çıkışlarına ve hassaslıklarına oldukça açıksınız. Enerji ve motivasyon gezegeni Mars’ın ayın 10’undan itibaren Boğa burcuna geçmesi ile birlikte daha önceden planladığınız seyahatlerinizi gerçekleştirebilir, yabancılarla yapılacak işlerinizi hızlandırabilirsiniz. Ayrıca enerjinizi eğitim ve hukuksal konulara harcayarak bu konularda fayda sağlayabilir, ufkunuzu genişletebilirsiniz. 21 Mart’tan itibaren kimliğinizi daha çok ortaklaşa para konularında ortaya koymaya başlıyorsunuz. Hesap kitap yapmak, maddi durumunuzu gözden geçirmek, ortaklaşa atılacak adımlara karar vermeniz sizi oldukça meşgul edecektir.

BAŞAK

Sevgili Teraziler ve yükseleni Terazi olanlar Mart ayına olumlu etkilerle başlıyorsunuz. Özellikle sevdiğiniz insanla alacağınız kararlar, aşk hayatınızda sizi sorumlu bir şekilde harekete geçirecek. Şubat ayının sonlarında meydana gelen güneş tutulması ile birlikte iş, hizmet ve sağlık alanında beklenmedik konu ve olaylara, sürpriz gelişmelere hazır olun. Uzun zamandır işinizden memnun değilseniz ve değiştirmek için harekete geçmediyseniz bu tutulma ile birlikte gereken koşullar karşınıza gelebilir. Başka bir projeye de dahil olabilirsiniz. 12 Mart’ta gerçekleşecek dolunay ile birlikte özellikle sağlığınıza dikkat etmeli, kontrollerinizi yaptırmalısınız. Kontrolünüzün dışında etkenlerin devreye girdiği bir dönem olacak. Yine bu durum hastane ve hapishane gibi durumlarla da bağlantılı olabilir. Bu süreçte gevşemek için yoga, meditasyon gibi alanlara yönelmek sizin için faydalı olacaktır. 21 Mart’ta Güneş’in Koç burcuna geçmesi ile birlikte odak noktanızı daha çok özel hayatınıza yönlendirerek sevdiğiniz insanla daha fazla görüşmek, birlikte paylaşımlar yapmak isteyeceksiniz. Ancak şartlar daha fazla karşı tarafın elinde olacaktır.

TERAZİ

AKREP

Sevgili Akrepler ve yükseleni Akrep olanlar, Mart ayı’nda kendiniz daha çok aşk hayatınızda göstereceksiniz. Şubat sonunda meydana gelen güneş tutulması da aşk evinizde gerçekleşerek size bu konularda destek vermektedir. Etkilerini uzun bir süre hissedeceğiniz bu tutulma ile aşk hayatınızda hızlı ve süpriz gelişmelerle karşılaşabilirsiniz. Ayrıca yaratıcılığınızı en iyi şekilde kullanarak sanatsal konulara, sportif faaliyetlere ve hobilerinize vakit ayırarak bu alanda girişimlerde bulunabilir, projeler üretebilirsiniz. 12 Mart’ta gerçekleşecek dolunay ise sizin sosyal çevre alanlarınızı ve özel hayatınızı etkilemektedir. Arkadaşlarınızın hayatındaki olayların sizin özel hayatınızı da etkilediğini, onlara daha fazla vakit ayırmanız gerektiğini de görebilirsiniz. Ayrıca yönetici gezegeniniz Mars’ın bu ay itibariyle ilişki evinize geçmesi enerjinizi ilişkilerinize daha fazla harcıyacağınızı da göstermektedir. İlişkilerinizde Mars’ın doğası gereği zaman zaman sert ve saldırgan tavırlar sergileyebilir, kontrolünüzü kaybedebilrsiniz. Bu süreçte kişisel tavırlarınza dikkat etmeye çalışın. 21 Mart itibariyle Güneş’in Koç burcuna geçmesi ile birlikte kimliğinizi tam anlamıyla iş ve çalışma ortamında göstermeye başlıyorsunuz. Sizin için çalışmak daha fazla iş görüşmeleri, konuşmalar yaparak, çalışma hayatınızı daha fazla ön plana çıkarmak gündeminizi meşgul edebilir. Sevgili Yaylar ve yükseleni Yay olanlar, Mart ayı ev ve aile hayatınıza daha fazla odaklanacağınız bir ay olacak. Şubat sonunda meydana gelen ve etkilerini uzunca bir süre hissedeceğiniz güneş tutulması da ev ve aileyle ilgili konularda beklenmedik olayları karşınıza getirebilir. Ev değiştirebilir, aile içinde beklenmedik kararlar alabilirsiniz. Fakat bu süreçte iş hayatınızda birtakım zorlanmalar yaşayabilirsiniz. Özellikle iş ve aileniz arasındaki dengeyi iyi korumalısınız. 12 Mart’ta meydana gelen dolunay ise kariyer hayatınızı etkileyecek. Aile ilişkilerinize bu kadar odaklandığınız bir dönemde kariyerinizdeki güzel gelişmeler, beklenmedik konu ve olaylar maddi anlamda elinizi bollaştırabilir, sizi mutlu edebilir. Enerji ve Motivasyon gezegeni Mars’ın bu ay Boğa burcuna girmesi iş ve çalışma oramınızdaki işlerin yoğunlaşacağı, sorumluluklarınızın daha da aracağı bir dönemi göstermektedir. Bu süreçte zaman zaman çalışma arkadaşlarınızla stres ve gerginlikler yaşayabilirsiniz. 21 Mart’tan itibaren kimliğinizi artık tam anlamıyla aşk ilişkilerinize ve çocuklarla olan ilişkilerinize kaydırıyorsunuz. Aşkla ilgili konuşmalar, yeni flörtler ve başlangıçlar söz konusu olabilir.

YAY

Sevgili Oğlak ve yükseleni Oğlak olanlar, Mart ayı yakın çevre ile olan ilişkilerinizde fedakârlıklarınızın arttığı bir dönem olacak. Şubat sonunda meydana gelen ve etkisini uzun bir süre hissedeceğiniz güneş tutulması ile yakın çevrenizle ilgili konularda, kardeşleriniz, akrabalarınız, komşularınız ve yakın çevrenizde her kim varsa onlarla ilgili olaylarda ve iletişimsel konularda hızlı ve beklenmedik gelişmeler karşınıza gelebilir. Bu hızlı gelişmeler eğitimle, yayıncılıkla, haberleşmeyle, zihinsel aktivitelerle alakalı olabilir. 12 Mart’ta Başak burcunda meydana gelen dolunay ise sizin seyahat, eğitim ve yabancılarla yapılacak işlerinizde hareketlenme getirebilir. Ani seyahatler ya da eğitimsel konularda çalışmalarınız hızlanabilir. Bu arada enerji ve motivasyon gezegeni Mars’ın aşk evinize girmesi ile yeni başlagıçlar, flörtler söz konusu olabilir. Ayrıca yaratıcılığınızıda en aktif şekilde kullanarak sanatsal faaliyetlerinizi rahatlıkla sergileyeceğiniz güzel bir dönem olacak. 21 Mart itibari ile kimliğinizi artık ailevi konulara kaydırıyorsunuz. Onlarla bir arada olmak, iletişiminizi arttırmak, aileniz ve eviniz için birşeyler yapmak önemli olacak. Yine bu tarihten itibaren ev almak ya da kiralamak söz konusu olabilir.

OĞLAK

KOVA

Sevgili Kovalar ve yükseleni Kova olanlar, Mart ayına kişisel girişimleriniz, parasal konulardaki önemli gelişmelerle giriş yapacaksınız. Şubat sonunda meydan gelen güneş tutulması para evinizde gerçekleşmişitir. Etkileriniz uzunca bir süre hissedeceğiniz bu tutulma ile parasal konular hızlı ve beklenmedik olaylarla daha da hızlanabilir. Yine bu süreçte elinize yüklü bir para geçebilir. Aynı zamanda harcamalarınızı denge de tutmak durumunda kalabilirsiniz, başka insanların parasal sorumluluklarını üstlenebilirsiniz. 12 Mart’ta meydana gelen dolunay ise ortaklaşa para alanlarınzı etkileyecektir. Belki de güneş tutulması ile başlattığınız projelerin meyvesini alarak birtakım sonuçlar elde edebilirsiniz. Ya da alacakverecek, kredi, vergi ve faiz gibi konular oldukça gündeminizde yer alabilir. 21 Mart itibariyle Güneş’in Koç burcuna geçmesi ile birlikte iletişimsel becerilerinizi ortaya koyacağınız bir süreç başlıyor. Zihninizin daha aktif olacağı bu dönemde kendinizi yazılı ve sözlü daha rahat ifade edeceksiniz. Bu süreçte yeni bir eğitime başlamak, kitap ya da blog yazmak için oldukça uygun bir dönem. Sevgili Balıklar ve yükseleni Balık olanlar, Mart ayı kendinize olan güveninizin tazelendiği, özel hayatınızın üzerine düştüğünüz bir ay olacak. Şubat sonunda burcunuzda meydana gelen ve etkilerini uzun süre hissedeceğiniz güneş tutulması da sizin kişisel evinizde gerçekleşmiştir. Bu tutulma hayatınızda önemli değişimleri karşınıza getirebilir, çok önemli kararlar alabilirsiniz. Bu süreç içerisinde beklenmedik süpriz gelişmelere açık olacaksınız. 12 Mart’ta Başak burcunda meydana gelen dolunay ise özel hayatınızı etkileyerek ikili ilişkiler ve özel hayatınızda birtakım hassas kararları karşınıza getirebilir. Kendi hayatınıza odaklandığınız bu süreçte eşiniz ya da partnerinizin hayatındaki oluşumlar sizi zorlayabilir. Kendi hayatınız ve karşı tarafın hayatı arasındaki dengeyi iyi kurmaya özen gösterin. 21 Mart’tan itibaren Güneş’in Koç burcuna geçmesi ile zihninizi daha çok para konularına kaydırıyorsunuz. Kazançlarınızı arttırmak, sahip olduklarınız ve değer verdiğiniz şeyleri bilinçli bir şekilde tanımlamaya özen göstereceksiniz. Ayrıca etrafınızdan oldukça destek göreceğiniz bir sürece giriyorsunuz.

BALIK

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

53


Bulmaca

Kutucuklarda çıkan harfleri; AÇIK ADRES, TELEFON NUMARASI, ADINIZ SOYADINIZ ile birlikte pazarlama@ cekmekoymagazin.com adresine e-mail olarak gönderin. 3 adet Mini Kulaklıklı MP3 Çalar’dan birini kazanma şansını yakalayın. Kazanan kişiler istedikleri zaman hediyelerini, hiçbir yükümlülük gerektirmeden kullanabilirler / alabilirler. Kazananların isimleri NİSAN ayı sayısında açıklanacaktır. Kazanan 3 kişi, cevabı e-mail olarak gönderenler arasında yapılacak kurada belirlenecektir. (Kutucuklardaki cevap herhangi bir anlam içermeyebilir)

Bu ın Ay yesi i d He

Geçen Ay Kazananlar CANSU HAN / EKŞİOĞLU BEŞ YILDIZ SEMİH KOÇUK / CASA GRANDE KENAN AZLAN / SARDUNYA SİTESİ

ÖDÜLLÜ ÇENGEL BULMACA

SUDOKU

54

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

55


www.kia.com.tr Röportaj

Yeni KIA Rio Türkiye’de.

Yeni Rio’nun çarpıcı özellikleriyle tanışın.

7 inç Dokunmatik Renkli Ekran

Tamamen Yatırılan Arka Koltuklar %51 Oranında Güçlendirilmiş Şasi Sunroof

/kiaturkiye

GÜL-AL OTOMOTİV Ekşioğlu Mah.Şehitler Cd. No: 32 Şile Otoyolu Üzeri Taşdelen/Çekmeköy (216) 484 38 38

Birleşik yakıt tüketimi 3,8-6,1 L/100 km, CO2 emisyonu 98-140 g/km’dir. KIA binek aracınız, 2 yıl ya da 60.000 km yasal garanti altında olup anahtar teslim tarihinden itibaren, toplamda 5 yıl ya da 150.000 km boyunca KIA Özel Garanti Onarım Güvencesi ile güvence altına alınmaktadır. Görseldeki araç ile satışa www.cekmekoymagazin.com sunulan araçSAYI arasında farklılık bulunabilir. Ayrıntılı bilgi için kia.com.tr. - MART 2017 56 127.


Röportaj

www.cekmekoymagazin.com

MART 2017 - 127. Sayı

57


Rรถportaj

58

127. SAYI - MART 2017

www.cekmekoymagazin.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.