Kendinden Söz Ettiren Üsküdar Kışları

Page 1

Bizans ve Osmanl› Dönemlerinde Kendinden Söz Ettiren Üsküdar K›fllar› D O Ç .

D R .

M U S T A F A

S A B R ‹

K Ü Ç Ü K A fi C I

Marmara Üniversitesi

‹stanbul’da Akdeniz’in ›l›man, Karadeniz k›y›lar›n›n nemli ve iç bölgelerin karasal olmak üzere üç ayr› iklim tipinin etkileri görülür. Bu farkl› iklim tiplerinin etkilerinin bazen birlikte veya art arda görülmesi ‹stanbul’da bir gün içerisinde farkl› klimatolojik olaylar›n yaflanmas›na yol açar.1 Ara s›ra yaflayarak flahit oldu¤umuz bu karmafl›k iklim yap›s›ndan dolay› halk aras›nda ‹stanbul’un havas›na güvenilmeyece¤ine dair söz ve deyifller s›kça dile getirilir. XVII. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda ‹stanbul’u ziyaret eden Frans›z Seyyah Quiclet ‹stanbul’un havas›n› flöyle tasvir ediyor: “Hava burada, flehrin sakinlerinin vücut ve sa¤l›klar›nda de¤iflmeler meydana getirdi¤inden ötürü çok iyi de¤il. Bu hava rüzgârlara afl›r› tabi olmakta, o kadar ki hangi mevsimde olunursa olunsun, egemen olan rüzgâra göre hava so¤uk veya s›cak olmakta.”2 Bu noktadan hareketle Bizans’tan Osmanl›’ya ‹stanbul’da XVII. yüzy›l›n sonuna kadar yaflan›p iz b›rakan ve hat›ralar› tarihî kay›tlara akseden meflhur k›fllar›n Üsküdar merkezli olarak ele al›nmas› bu yaz›n›n konusunu oluflturacakt›r. ‹klimi üzerinde Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar ve Anadolu’nun etkili oldu¤u ‹stanbul’da genelde bütün y›l özelde ise k›fl aylar›nda kuzeyli hava kütlelerinin etkileri daha fazla hissedilir. Bunlardan ilki Do¤u Avrupa üzerinde yo¤unlaflan hava kütlesinin Karadeniz ve Akdeniz üzerindeki alçak bas›nç alanlar›na do¤ru hareketlenmesiyle oluflur.3 K›fl aylar›nda ‹stanbul’da so¤uk bask›nlar›na yol açan ve havan›n -10ºC’ye kadar düflmesine sebep olan bu hava kütlesi Karadeniz üzerinden geçerken nemlendi¤inden ‹stanbul’a kar ya¤›fl› b›rak›r. Di¤er bir kuzeyli hava ak›m› ise sonbahar ve k›fl mevsimlerinde Kuzey Adriyatik’ten Karadeniz’e do¤ru hareket ederek Balkanlar› kat eden kuru ve so¤uk rüzgârlar›n Karadeniz üzerinden geçerek ‹stanbul’a kar ve ya¤mur getirenidir.4 Kuzey rüzgârlar›n›n sert ve uzun süreler esmesi tarih boyunca ‹stanbul’da baz› olaylara


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

yol açm›fl ve ‹stanbul ile Üsküdar aras›nda iletiflimin kopmas›n› beraberinde getirmifltir. ‹stanbul’u etkileyen egemen rüzgâr kuzeydo¤udan esen poyrazd›r ve bu kavram Yunanca “kuzeyden” anlam›na gelen “boreas” sözcü¤ünden türemifltir.5 Halk aras›nda baflka bir deyimle genifl anlamda poyraz kuzeyden esen bütün rüzgârlar için kullan›l›rsa da, kuzey rüzgâr› y›ld›z, kuzeybat› rüzgâr› ise karayel ad›yla an›l›r. Dar anlamda poyraz ise sadece kuzeydo¤udan esen rüzgâr›n ad›d›r. Bu iki kavram›n 1595 y›l› k›fl›n› anlatan Selânikî Mustafa Efendi taraf›ndan kay›t alt›na al›nm›fl olmas›6 Türk kültürüne çok erken tarihlerde girdi¤ini göstermektedir. Tarih boyunca ‹stanbul’da çok sert k›fllar yaflanm›fl ve bunlar›n baz›lar› flehrin haf›zas›nda önemli izler b›rakm›flt›r. Üsküdar’da Türk hâkimiyeti öncesinde yaflanan sert k›fllar›n etkileri konusunda kesin ve net bilgiler yoktur. Çünkü ilk ça¤da Khrysopolis (Alt›nflehir), XII. yüzy›ldan itibaren Skoutarion ad›yla bilinen ve Anadolu taraf›nda Bo¤aziçi’nin en güneydeki bafllang›ç noktas› olan Üsküdar’›n7 Bizans döneminde öncelikli bir merkez olarak öne ç›kmam›fl olmas› temel etkendir.8 Bununla birlikte ‹stanbul’da yaflanan sert k›fllar›n ‹stanbul Bo¤az›’ndaki etkilerinden baz› sonuçlara ulafl›labilir. Çünkü ‹stanbul Bo¤az› Üsküdar ile ‹stanbul aras›nda bir ba¤lant› noktas›d›r ve bu ba¤lant› noktas› her hangi bir flekilde koptu¤u zaman Üsküdar’da etkileri hemen hissedilir. ‹stanbul’da yaflanan sert ve fliddetli k›fllardan geriye kalan en önemli bilgi baflta ‹stanbul Bo¤az› olmak üzere baz› bölgelerin k›smen ya da tamamen donmas›d›r.9 Bu bak›mdan ‹stanbul’da yaflanan fliddetli k›fllar›n etkilerinin ‹stanbul Bo¤az›’nda görüldü¤ü ölçüde Üsküdar ile ilgili baz› sonuçlara ulaflmak mümkündür. ‹stanbul’da yaflanan ve kay›t alt›na al›nan en erken k›fl haberi Bizans ‹mparatoru Valens’in zaman›nda (364–378) gerçekleflmifl ve Haliç’in bir k›sm›n›n donmas›yla sonuçlanm›flt›r (378).10 ‹stanbul Bo¤az›’n›n donmas› ile ilgili ilk bilgi ise Bizans ‹mparatoru Arkadius zaman›nda 401 y›l›na aittir.11 ‹stanbul Bo¤az›’n›n 20 gün süreyle dondu¤u bu y›l sadece ‹stanbul’da de¤il Avrupa’da da yo¤un k›fl flartlar›n›n yaflanm›fl olmas› dikkati çeken bir husustur.12 ‹stanbul halk›n›n önemli bir k›sm› k›fl›n sert ve fliddetli geçmesini Tanr›’n›n gazab› olarak yorumlam›fllard›.13 VI. yüzy›lda fliddetli k›fl›n yafland›¤›na dair her hangi bir haber kaynaklara yans›mam›fl, buna karfl›l›k olarak VII. yüzy›l›n bafllar›nda (608 veya 609) k›fl›n çok sert geçti¤i ve denizin dondu¤u denizdeki hayvanlar›n telef oldu¤u,14 bu yüzy›l›n ortalar›ndaki (647 veya 648) k›fl›n etkisinin ise fliddetli f›rt›na olarak görüldü¤ü ve birçok bitkinin kökünden ayr›ld›¤› gibi büyük a¤açlar›n da köklerinden söküldü¤ü haber verilmektedir.15 ‹mparator III. Leon zaman›nda 739’da ‹stanbul Bo¤az›’n›n dondu¤u ve Üsküdar’›n ‹stanbul’la ba¤lant›s›n›n bir süre kesildi¤i kay›tl› olan k›fl, Bizans halk›n›n tabiat olaylar› ve afetlere bak›fl aç›s›n› yans›tmas› bak›m›ndan da önemlidir.16 Kâtib Çelebi ve Naîmâ, Cenâbî Mustafa Efendi’nin el-Aylemü’z-zâhir adl› eserine dayanarak 739 k›fl›nda Üsküdar’dan ‹stanbul’a sadece yaya olarak de¤il, arabayla da geçildi¤ini ileri sürerler.17 Din adamlar› ve halk k›fl›n fliddetli ve sert 16


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

Günümüz Üsküdar k›fllar›ndan bir görünüm

geçmesini III. Leon taraf›ndan azizlere karfl› mücadelesinin bir sonucu olarak görüyorlard› ki,18 bu asl›nda tabiat olaylar›na Bizans halk›n›n bak›fl aç›s› hakk›nda ipuçlar› vermektedir.19 753’te Bizans ‹mparatoru V. Kostantinos zaman›ndaki yaflanan k›fla ait hat›ralar kaynaklarda daha genifl bir flekilde yer al›r. Bu y›l çok fliddetli geçen k›fl› bizzat yaflayan Patrik Nikephoros flunlar› anlat›r: ”…Sonbahar›n bafllar›nda görülmemifl so¤uklarla k›fl geldi ve bütün sular dondu. Öyle ki, donma sadece tatl› sularda de¤il, tuzlu deniz suyunda da gerçekleflti ve bu durum flehir halk›n› korkuttu. Öyle bir kar ya¤d› ki, buzun üzeri bile kal›n bir kar tabakas›yla kapland› ve denizle sahil aras›nda fark kalmad›. Bo¤az’da biriken buzlar Marmara Denizi’ne do¤ru gitti ve Marmara denizlikten ç›karak bir buz tabakas› haline geldi. Büyük buz parçalar›ndan biri ‹stanbul surlar›n›n dibinde karaya vurdu ve surlar› öyle sarst› ki, flehir halk› büyük bir korkuya kap›ld›…”20 753 k›fl›n›n hat›ralar› haf›zalarda tazeli¤ini korurken ve izleri unutulmadan 755’de fliddetli k›fl›n tekrarlad›¤› ve ‹stanbul Bo¤az›’n›n yan› s›ra Haliç, Karadeniz k›y›lar› ve Marmara’n›n kuzey kesimleri bir kere daha dondu¤u kay›t alt›na al›nm›flt›r.21 Rönesans döneminin ünlü Frans›z Bilgini Petrus Gyyll›us ise ‹stanbul’un 756 y›l›nda çok sert ve fliddetli bir k›fl yafland›¤›n› kaydeder ve 753 y›l›ndaki bo¤az›n donmas›n› anlat›r.22 Bizans tarihinin VII. ve VIII. yüzy›llar› için en önemli kaynaklar›n bafl›nda gelen Râhip Theophanes on yafl›ndayken bizzat flahit oldu¤u ve sadece ‹stanbul’u 17


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

Bir k›fl ay›nda Üsküdar

de¤il bütün Avrupa’y› saran 763 y›l› k›fl›yla ilgili olarak flu bilgileri verir: “Ekim ay› bafl›ndan sonra fliddetli so¤uklar meydana geldi ve sadece bizim ülkemizde de¤il, do¤u, bat› ve kuzeydeki bütün her yeri etkisi alt›na ald›. So¤uktan dolay› Karadeniz’in kuzey k›y›lar› yüz mil öteye kadar 30 cubit23 derinli¤inde dondu…Buzlanma devam etti¤i ve kar sürekli düfltü¤ünden donmufl derinlik 20 cubit daha büyüdü ve öyle ki deniz -insanlar›n ve hayvanlar›n üzerinde yolculuk yapt›klar›- adeta kara oldu…‹lahî emir ile fiubat ay›nda on befl günlük sürede buzlar da¤ gibi büyük parçalara ayr›larak rüzgâr›n etkisiyle ‹stanbul Bo¤az›’ndan flehre girerek Propontis, Abydos ve adalara kadar bütün k›y›lar› doldur18


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

du. Biz buna bizzat flahit olduk ve otuz arkadaflla bir buzun üzerine ç›k›p oynad›k. Buzullarda birçok ölü hayvan vard› ve hem yabani hem evcil isteyen onlar›n üzerinde rahatça yolculuk yapabilirdi.”24 Theophanes bundan sonra Üsküdar’dan ‹stanbul’a buz üstünde yürüyerek geçildi¤ini kay›t alt›na al›r ki, bu bilgi ça¤dafl bir kaynakta yer alan Üsküdar’dan ‹stanbul’a buz üstünde geçifli haber vermesi bak›m›ndan ilktir. Bundan sonra Theophanes taraf›ndan verilen bilgiler ise devasa buz parçalar›n›n Marmara Denizi’ne yönelerek ve k›y›s›ndaki baz› liman ve surlara çarparak parçaland›¤› gibi, flehirde sars›nt›lara da sebep oldu¤u ve insanlar›n bunu nas›l yorumlayacaklar›n› bilmedikleri için evlerine giderek a¤›t yakt›klar› fleklindedir.25 928 k›fl›nda yo¤un olarak ya¤an kar›n ‹stanbul’da uzun süre kald›¤› ve flehirdeki buzlar›n erimesinin dört ay sürmesi ve iafle s›k›nt›s› çekilmesi k›fl›n fliddetini göstermektedir.26 K›fl›n uzun sürmesi, ürünün çok az olmas› Bizans Devleti’ni zor durumda b›rakm›flt›; çünkü fliddetli ve sert geçen k›fltan sonra bir kurakl›k ve korkunç bir salg›n hastal›k ülkeyi kas›p kavurmufltu.27 Gerek bu y›l ve gerekse 934, 1011, 1022, 1221 ve 1232 y›llar›nda k›fl mevsimlerinin fliddetli ve sert geçti¤i, Haliç ile ‹stanbul Bo¤az›’nda k›smen veya tamamen donmalar›n meydana geldi¤i, kar›n yerden hiç kalkmad›¤› ve buzlar›n erimesinin uzun zaman ald›¤› kaydedilirse de28 bunlar›n Üsküdar’› ne kadar etkiledi¤i hususu belirgin de¤ildir. Bizans döneminde Araplar taraf›ndan gerçeklefltirilen ‹stanbul kuflatmalar›nda Üsküdar daima üs olarak kullan›lm›flt›r. Müslüman Araplar taraf›ndan gerçeklefltirilen ‹stanbul kuflatmalar›n›n k›fl sebebiyle zaman zaman kesintiye u¤rad›¤›29 ve ‹stanbul’a yönelik seferlerin k›fl mevsimi d›fl›nda tasarland›¤› bilinen bir husustur.30 XV. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren tabiî güzellikleri, mimarîsi, nakil vas›talar› ve hayat tarz› bak›m›ndan önemli de¤ifliklikler geçiren Bo¤aziçi’nin Bizans dönemindeki ›ss›zl›k ve sessizli¤inin yerini giderek artan bir ihtiflam ve azametin ald›¤› görülür.31 Türk devrindeki bu geliflimden en büyük pay› Bizans zaman›nda Asya’n›n önemsiz ve basit bir kasabas› olarak görülen Üsküdar ald› ve askerî ve ticarî yollar›n birleflti¤i kavflak noktas› olan bir flehir haline geldi.32 J. Tournefort, Petrus Gyllius’ten “Türklerle ‹ranl›lar aras›ndaki savafllar nedeniyle uzun süre oturulmayan Khrysopolis Türkler taraf›ndan yeniden yap›ld›”33 rivayetini aktararak Üsküdar’›n Asya k›y›s›ndaki yegâne büyük ve güzel kent oldu¤unu kaydeder.34 Osmanl› döneminde ‹stanbul’un Asya’da bir köprübafl› haline gelen Üsküdar, ‹stanbul-Galata-Üsküdar fleklindeki üç bafll› kentin önemli unsurlar›ndan birisi olarak ortaya ç›kt›.35 Bu bak›mdan Osmanl› döneminde ‹stanbul’da yaflanan k›fllar hakk›nda daha ayr›nt›l› bilgilerin yan›nda bunlar›n Üsküdar’a etkileri de genifl bir flekilde kaynaklara yans›maya bafllad› ve Üsküdar k›fl haz›rl›klar›n›n yap›ld›¤› en önemli merkez haline geldi. 23 Rebîülevvel 983 (2 Temmuz 1575) tarihli Üsküdar kad›s›na yaz›lan, “Taht-› kazâda vâki’ olan iskelelerde odun gemisinin navlunu dörder akçeye ve fiile nâhiyesinde alt›flar akçeye olageldi¤i ehl-i vukûf müselmanlar haber verüp ol takdirce Üsküdar kazâs›19


Ü S K Ü D A R

Buzlarla kapl› Bo¤az ve ‹stanbul (1929 K›fl› Bir fiehir Efsanesi, s.149)

S E M P O Z Y U M U

V

Karlar alt›nda Üsküdar (1929 K›fl› Bir fiehir Efsanesi, s.93)

na odun tafl›yan reâyâya dörder akçeye narh verülüp odun tafl›yan gemilerünüz nesne çekmeyüp ve da¤dan odun tafl›yan reâyâ narh-› mezbûr üzre tafl›yub gayri nesneye mübâfleret etmeyüb evvelden çekegeldikleri üzere odun çeküb narh-› mezbûr üzere bey’ edüb gemiciler dahi ol narh alup reâyâya h›lâf-› emr ziyâdeye verdürmeyüp emrime mugâyir ifl olmakdan hazer eylesin..”36 fleklindeki hükümden k›fl aylar›nda en önemli ›s›nma maddesi olan odunun s›k›nt›s›n›n çekilmemesinin yan›nda, yaz ortas›nda nakliyesi ve sat›fl› yo¤unlaflan odunun pahal› fiyatla sat›lmamas› için s›k› tedbirlerin al›nd›¤› anlafl›lmaktad›r.37 ‹stanbul’un fethinden sonra 29 Kas›m 1567’de ç›kan fliddetli f›rt›nan›n ne kadar kad›rga ve mavuna varsa denizden karaya sürükledi¤i kaydedilirse de,38 bunun etkisinin ne kadar sürdü¤ü ve k›fl mevsiminin ne kadar›n› kapsad›¤› belirgin de¤ildir. Osmanl› döneminde erken döneme ait iz b›rakan ve k›fl fliddetli geçti¤i zaman ‹stanbul’da nas›l hissedildi¤ini, nelerin s›k›nt›s›n›n çekildi¤inin yan› s›ra halk kültürüne yerleflmifl klimatolojik ifadeleri de özellikle zikreden Selânikî Mustafa Efendi 1595 k›fl›n› flu flekilde kay›t alt›na alm›flt›r: “Ve bu esnâda berd ü flitâ ziyâde ifltidâd üzre olup, muhâlif rüzgârlar esüp, niçe eyyâm karayel ve k›ble ve y›ld›z esmekle furt›nalar oldu. Deryâdan sefîne gelüp gitme¤e hiç vechile mecâl ü imkân olmad›. Sular tond›, de¤irmenler dönmez old›. ‹stanbul kesret ü izdihâm›na ekmek yetiflmek mümkin olmayup, azîzü’l-vucûd olma¤la bir somun iki akçaya sat›lurken üç akçaya hem-çünâ minnet ü sipâs ile ele girmedi.”39 20


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

Selânikî, fliddetli k›fl flartlar›n›n saltanat de¤iflikli¤i ile birleflti¤inde bunun halk›n gündelik yaflam›ndaki problemleri daha da art›rd›¤›n› ve s›k›nt›lar› derinlefltirdi¤ini Hâflimî’nin tarih düflürdü¤ü beytiyle birlikte flu flekilde kay›t alt›na almaktad›r: “Hikmet-i ‹lâhîdür, her tecdîd-i saltanat vâki‘ oldukda bu vilâyetde kaht u k›llet çekmek âdet old›. Erbâb-› ihtikâr -le‘anehu’muallâhu ta‘âlâ- âmme-i âleme nâ-insâfl›klar idüp, fukarâ vü zu‘afâ fledâ’ide mübtelâ olmakta hükkâm nâfizü’l-kelâm olmayup, narhlar gözedilmekden kald›. Her kifli istedü¤in ider old›. Gözlerüm yafl›yla vîrân olmaduk yer kalmad› Hâlimi bilmek dilersen iflte flöyle mâ-cerâ.”40 1595 k›fl› sert ve fliddetli geçerken 17 Ocak’ta III. Murad’›n ans›z›n vefat› ve tahta ç›kan III. Mehmed’in on dokuz flehzadenin bo¤ularak öldürülmesine göz yummas› ve yo¤un k›fl flartlar›nda cenazelerin Ayasofya’daki türbeye defnedilmesi halk aras›nda dedikodular›n artmas›n› beraberinde getirmifl, saltanat de¤iflikli¤inin u¤ursuzluk getirdi¤ine inan›lmaya bafllanm›fl ve yoksullar ile güçsüzlere s›k›nt›lara karfl› Allah’›n bir hikmeti olarak sabretmeleri sal›k verilmifltir.41 Selânikî’nin olay› bu flekilde tarih düflürerek42 tamamlamas› Osmanl› tarih yaz›m›na özgü bir gelenektir. Arap alfabesinin ilk tertibi ve harflerinin tafl›d›¤› say› de¤erlerine dayanan hesap sistemi olan ebced (tarih düflürme) Osmanl› döneminde yayg›n olarak kullan›lm›fl, önemli olaylar bununla kay›t alt›na al›nm›flt›r.43 Neflâtî taraf›ndan 1621 k›fl› için düflürülen tarihte oldu¤u gibi44 ebcedin do¤ru düflürülebilmesi için ufak tefek baz› imla de¤ifliklikleri de olabilmektedir.45 XVI. yüzy›l›n son çeyre¤inde yaflam›n›n bir k›sm›n› esaret alt›nda ‹stanbul’da geçiren Brettenli Michael Heberer k›fl aylar›nda kar›n çukurlara doldurulup saman ile kapat›l›p muhafaza alt›na al›nd›¤›n› ve yaz aylar›nda buz olarak sat›ld›¤›n› kaydeder.46 fiiddetli k›fl›n etkilerinin özellikle ekmek s›k›nt›s› çekildi¤i, fiyat›n›n artt›¤› ve bunun önlenmesi için çeflitli tedbirler al›nd›¤› 11 fiaban 981 (6 Aral›k 1573) tarihli ‹stanbul Kaymakam› Vezir Ahmed Pafla’ya yaz›lan hükümden anlafl›lmaktad›r.47 XVII. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda on dört adedi Üsküdar’da bulunan ‹stanbul’daki f›r›nlar›n fliddetli k›fl›n yaflanmas› ve gemilerin ulaflamamas› ihtimaline karfl› üçer ayl›k malzemelerini önceden temin etmelerinin istenmesi48 önemli bir k›fl haz›rl›¤› olarak zikredilmelidir. fiiddetli k›fllarda daha sert ve haflin hissedilen so¤uklar›n bazen ölümlere sebep oldu¤u da olurdu. fiiddetli so¤uktan baz› arkadafllar›n›n öldü¤ünü ve baz›lar›n›n da donan ayak parmaklar›n›n kesilmek zorunda kald›¤›n› kaydeden M. Heberer’in k›fl mevsimlerinde kar toplamay› karl› bir ifl olarak zikretmifl olmas› dikkat çekicidir.49 XVII. yüzy›l›n bafllar›nda ‹stanbul’da fliddetli bir k›fl yaflanm›flsa da50 II. Osman zaman›nda 1621’de yaflanan k›fl hem ‹stanbul hem de Üsküdar’da yaflayanlar›n haf›zalar›nda derin izler b›rakt›¤› gibi halk inan›fl› bak›m›ndan 1595 k›fl›yla benzerlikler gösterir. Genç Osman tahta geçtikten bir süre sonra Lehistan seferi ha21


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

z›rl›klar›n› yaparken 24 Ocak’tan 8 fiubat’a kadar görülmemifl bir flekilde durmaks›z›n yo¤un bir kar ya¤›fl› olmufl ve ‹stanbul beyazlara bürünmüfltü. Bu olay›n canl› flahidi olan Hasanbeyzâde Ahmed Pafla 1621 k›fl›n›n ‹stanbul ve Üsküdar’a etkilerini flöyle tasvir eder: “Ve Hicret-i Nebeviyye-i Mustafaviyye’nün bin otuz senesinde, bir vechile, fliddet-i flitâ old› ki, Halîc-i Kostantiniyye, müncemid olup, sefînesüz buz üzerinden Üsküdar’a ve Galata’ya [ve Kas›mpafla’ya] nice âdem, piyâde geçmifldür [ve belde-i mezbûrede, birkaç merd, fliddet-i berdden müncemid ü helâk ve âgefltei berf ü hâk olup] ve kaht u galâ istîlâ idüp, bir dirheme bir nân alan, azîm flamdân olurd›. Bu kaht-› azîme sebeb, incimâd-› bahrle [Yöros-kal’as› kurb›nda olan] ‹skender-bo¤az›, kapanup, [Bahr-› siyâh’dan berüye] sefâ’in gelmekden kalup, [Akdeniz’den dah› ‹stanbul semtine bir k›t‘a sefîne vâs›l olmama¤la, hiç ferd, ‹stanbul’a zahîre getürme¤e kadir olmayup, mevcûd u] hâz›r olan zahâ’ir gibi, dükenmekle, böyle olm›fl idi. Târîh-i Hâflîmî, berây-› incimâd-› bahr… Ol k›fl, ehl-i ‹stanbul, bu makale, kaht u galâ ile ayfl idüp…üzereler idi… Yol old› Üsküdar’a bin otuzda, Ak-deniz tond›”51 1621 k›fl›n›n bir di¤er canl› flahidi olan ‹brahim Peçuylu ‹stanbul Bo¤az›’n›n donmas›n› ender görülen bir olay olarak nitelendirdikten sonra olay› manzum olarak anlatan ve tarih düflüren iki usta flairden birisi olan Neflâtî 1621 k›fl›n› flu sözlerle kay›t alt›na alm›flt›r:52 “Emr-i Hak ile Sitanbul’da olan bu sene Belki dünyâ duralu olmad› bu resme flitâ Üsküdar ile Sitanbul aras› tond› kamu Ruy-› deryây› gören kimse sanurd› sahrâ Bun› kim gördü ki deryâ yüzinün üstinde Kara yir gibi nice kimse gezer bî-pervâ Müncemid old› so’ukdan nefesi insânun Nice mahlûk› helâk eyledi berd ü sermâ Lafzan u ma‘nen ana didi Neflâtî târîh”53 Yine ‹brâhim Peçuylu taraf›ndan da kaydedilen 1621 k›fl›na ait di¤er flair Seyyid Hâflimî’nin anlat›m› ise flu flekildedir: “Sitanbul’la Üsküdar aras› tond› k›fl kat› oldu Geçer her cânibe âdem yürür havf itmeyüp buzda Deniz ile (yer bir) oldu var ana ibret gözüyle bak Silip inâyet gubâr›n varsa gözde Yürü sûr u güzâr ile tazarru‘ eyle Mevlâ’ya Umar›z kim burûdet def‘ olup tesîr ide sözde Didi ey Hâflimî târîhin an›n lafzan uma‘nen Yol oldu Üsküdar’a Akdeniz tond› bin otuzda”54 22


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

Solakzâde Mehmed Hemdemî’nin bu olaya “Zibâce kudret köprüsü” m›sra’› ve “Gerçi kim ‹skender germiyet ve mihr ü felek Sâb›kan âyine-i âlem-nümâ imifl atâ Sürdü cevr ile ammâ bin otuzda âleme Dedi bahri eyledi âyine-i âlem-nümâ”55 dörtlü¤ü ile iki ayr› tarih daha düflürmüfl olmas› olay›n önemi ve b›rakt›¤› derin tesirin belirtisi olmal›d›r. II. Osman döneminin önemli kaynaklar›ndan Musibetnâme adl› eserin müellifi Tu¤i, “1621 senesinde Bo¤aziçi dondu. Üsküdar ve Befliktafl aras› kara olup, üzerinde adamlar gezip, Üsküdar’dan ‹stanbul’a yürüyerek gidip gelirlerdi”56 diyerek Üsküdar’dan Eminönü’nün yan› s›ra Befliktafl’a da yürüyerek geçildi¤ini haber vermektedir. Osmanl› Vak’anüvisi Naîmâ’n›n, “Garâ’ib-i vekayi‘-i eyyâmdand›r ki, sene-i mezbure flitâs›nda rebîülevvel gurresinden on alt›nc› güne de¤in azîm kar ya¤›p fliddet-i sermâdan serâser deryâ müncemid olup, ancak ak›nt› ortas›nda bir nehr-i sagir mikdar› mahal aç›k kalm›fl idi”57 fleklindeki rivayetinden 1621 k›fl›n› anlatan ‹stanbul Bo¤az›’n›n ortas›nda küçük bir k›sm›n akmaya devam etti¤ini ö¤renmekteyiz. 1621’deki k›fl›n sadece ‹stanbul ve Üsküdar’› de¤il ayn› zamanda Osmanl› ülkesi ve çevresini de etkiledi¤i görülür. 1621’de on yedi yafl›nda bir ö¤renci olan ve fliddetli k›fl› canl› olarak yaflayan Abdurrahmân Hibrî, “ol sene eyyâm-› flitâ iriflmekle fiâh-› Acemin elçisi ve hedâyâs› Darü’s-saltanaya vâs›l olamam›fl”58 diyerek yo¤un k›fl flartlar› sebebiyle ‹stanbul ve Üsküdar’a ulafl›m problemlerinin yafland›¤›n› kay›t alt›na alm›flt›r. fiiddetli bir k›fl›n yafland›¤› 1621 Ocak’› ayn› zamanda bir mateme de sahne olmufltu. I. Ahmed’in y›llar› aras›ndaki hükümdarl›¤› döneminde kardefl katli kald›r›lm›fl ve padiflah›n öldürtmedi¤i kardefli I. Mustafa 1618’de Osmanl› taht›na ç›km›flt›. Ancak I. Mustafa akli durumunun yeterli olmamas› yüzünden bir süre sonra tahttan indirilerek, yerine I. Ahmed’in büyük o¤lu Genç Osman padiflah yap›ld›. Genç Osman, tahta geçtikten bir süre sonra Lehistan, yani Polonya seferine ç›karken I. Ahmed zaman›nda (1603-1618) kald›r›lan kardefl katli yeniden uygulamaya konularak 12 Ocak 1621’de kendinden dört ay küçük kardefli Mehmed’i öldürttü. Devrin kaynaklar› fiehzâde Mehmed’in öldürülmeden önce; “Osman Allah’dan dilerim ki, devletin berbâd olsun. Ben “ömrümden niçe behremend olmad›m ise sen dahi behre-mend olmayas›n” diyerek beddua etti¤ini yazarlar.59 Bu haberi kaydeden Kâtib Çelebi sözlerini “Du’as› icâbete karîn olup az zemânda zuhûr itdi” fleklinde bitirerek fiehzade Mehmed’in duas›n›n kabul edildi¤i yorumunu yapar.60 ‹stanbullular, flehzadenin yas›n› tutarken tarihte efli az görülen bir hadise meydana geldi. 24 Ocak 1621’den 8 fiubat 1621’e kadar hiç durmadan yo¤un bir biçimde kar ya¤m›flt›. K›fl›n fliddetinden ‹stanbul Bo¤az›’nda deniz buz tutmufl, sadece ortas›nda bir nehir büyüklü¤ünde bir yer akmaya devam etmiflti. Bo¤az’›n donmas› ‹stanbul için bir felaketti, g›da ihtiyac›n›n ço¤unu d›flar›dan temin 23


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

Çaml›ca’dan k›fl manzaralar›

eden flehre gemi gelemedi¤i için yiyecek fiyatlar› artt›. Ekmek ve et fiyatlar› birkaç misline ç›kt› ve büyük bir k›tl›k yafland›. Solakzâde Mehmed Hemdemî, ‹stanbul’da büyük k›tl›k ve yokluk yaflanmas›n› “Üsküdar bo¤az›n›n kapanmas› sebebiyle gemilerin buraya ulaflamamas› ve önceden haz›rlanan zahirenin tükenmesi olarak”61 göstermesi Üsküdar’›n k›fl mevsimlerinde ve öncesinde yap›lan haz›rl›klarda ne kadar önemli oldu¤unun bir iflareti olmal›d›r. II. Osman Lehistan Seferi’nin haz›rl›klar›n› yapt›¤› esnada bu yo¤un k›fl yaflanm›flt›. Sefer haz›rl›klar› sürerken piyasada k›fltan dolay› görülen s›k›nt› Sadrazam Ali Pafla’n›n hayat›ndan endifle etmesine sebep olmufltu.62 Mart ay›n›n bafllar›nda havan›n yumuflamas› ile Bo¤az’da ulafl›m tekrar bafllamasayd› ‹stanbul’da büyük bir halk isyan› yaflanabilirdi. Ancak Sadrazam Ali Pafla hayat›n normale döndü¤ü s›ralarda eceliyle vefat etmifl ve yerine Ohrili Hüseyin Pafla tayin edilmiflti.63 1621 k›fl›n›n Genç Osman zaman›nda meydana gelmesi çeflitli yorumlar› da beraberinde getirmiflti. Bir günefl tutulmas› olay›n›n ard›ndan tahtta ç›kan Genç Osman’›n hükümdar olmas›ndan k›sa bir süre sonra yang›n, sel, salg›n hastal›klar gibi do¤al afetlerin birbiri ard›nca yaflanmas›, ard›ndan da ‹stanbul Bo¤az›’n›n donmas›, “uzun süredir yerleflmifl bulunan halktan kopmufl, yaln›zlaflt›r›lm›fl padiflah modelinin d›fl›nda halkla bütünleflme e¤ilimi öne ç›kan bir gazi hükümdar tipini benimseyen”64 II. Osman’›n talihsizli¤inin iflaretleri ve hükümdarl›¤›n›n sönüflünün habercisi olarak yorumlanm›flt›r.65 ‹stanbullular 1621 k›fl›n›n hat›ralar›yla yaflarlarken 1036’da (1626-1627) yeni24


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

Çaml›ca’dan k›fl manzaralar›

den fliddetli bir k›fl geçirmifl olduklar›n› ve Üsküdar’a geçen yeniçerilerin sakallar›n›n bir buz parças› haline geldi¤i gibi kulaklar›n›n da duymaz oldu¤unu ve bunlar›n Üsküdar’da neredeyse so¤uktan öleceklerini sand›klar›n› kaydeden Naîmâ’n›n flu sat›rlar›ndan ö¤reniyoruz: “Mâh-› rebîülevvelin on ikinci günü (01.12.1626) Kaymakam Receb Pafla Saray›’nda müflâvere ferman olunup fieyhülislâm Yahya Efendi ve ulemâ ve vüzerâ vesâ’ir erkân u a‘yân geldiler. Cumhûrun re’yiyle mühr-i vezâret Halil Pafla’ya ve Yeniçeri a¤al›¤› hilâf-› âdet Çavuflbafl› Ali A¤a’ya verildi. Ve Defterdarl›k Âsitâne defterdar› Bekir Pafla’ya tevcih olunup ertesi vezîria‘zam Dîvân-› Hümâyûn’a vard›. Ve sefer hil‘atleri giydirilip mâh-› rebîülevvelin on beflinci günü alay ile fliddet-i flitâda Üsküdar’a geçti. fiiddet-i sermâ ve hiddet-i flitâdan âlem ü pür-berf ü yah, guyâ kürre-i zemherîr vech-i arza nüzûl etmifl idi. Hatta alaylar dizilip Vezîr Halil Pafla Üsküdar’a geçtikte yeniçerilerin ve sâ’ir kisvet-pûfl olan erbâb-› alay›n sakallar› kar ile memzûc donup, guyâ ki bir buz pâresi olmufl idi. Çehreleri ve kulaklar› burûdetten zürkat ü kemûdet beyninde mütelevvin olup çok kimesne tond›”66. XVII. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda yo¤un ve fliddetli k›fllar›n k›sa aral›klarla s›kça tekrarland›¤› kaynaklara akseden bilgilerden anlafl›lmaktad›r. 1655 k›fl›n›, “birkaç hafta mukaddem ki fliddet-i flitâdan ortal›k buz tutmufl idi ve hücûm-› bürûdetten bir ferd taflra ç›kma¤a kadir de¤il idi”67 fleklinde tasvir eden Naîmâ, baflta saray olmak üzere ‹stanbul’un tamam›nda ›s›nma, bar›nma ve beslenme 25


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

s›k›nt›lar›n›n yo¤un olarak yafland›¤› 1657 k›fl›n› ise daha tafsilatl› bir flekilde flöyle anlat›r: “Bi-emri’llâhi te‘âlâ bu sâlde Edirne’de mübâla¤a ile kar ya ¤›p ta‘bîri nâ-mümkin flitâ-i fledîd oldu. Ve cevânib-i erba‘adan araba yollar› mesdûd olma¤›n Edirne ve cevânibinde kaht ü galâ müstevlî oldu. Bundan a¤reb def‘-i burûdet içün atefl yakacak hatab bulunmay›p bi’z-zarûre nice eflcâr-› müsmirenin kat‘›n irtikâb ve havf-› mazarrat-› bürûdetten terk-i râhat u hâb edip Edirneliler’in ekseri hânelerin y›k›p bir tahtay› elli akçeye ve bir dire¤i yüz akçeye sat›p yakmak için menzilleri kerestesin odun yerine füruht etmekle vâfir sermâye peydâ ettiler. Saray-› Âmire huddâm› ferman-› pâdiflâhî ile ba¤çe-i hümâyûnda olan bülend ceviz a¤açlar›n vesâ’ir eflcâr-› azîmeyi kesip odun yerine yakt›lar. Evâhir-i flitâda nehr-i Tunca dahi cûfl ve hurûfl edip bir vechile tu¤yân eyledi ki, saray› hümâyûn ba¤çesi mânend-i ummân olup demir kap› aç›lmak nâ-mümkin iken su fliddet-i hücûm ile efli¤inden içeri seylân edip hammâm külhan›na karîb yerler deryâ misâl olmufltu. Ba‘z› sâd›kü’l-makul ashâb-› sinn ü sâlden su’âl olundukta bu ana gelince böyle fliddet-i flitâ ve tu¤yân-› mâ’ görmedik deyü haber verdiler. Hezâr zarû ret ü usret ile eyyâm-› flitâ munkazî olup fasl-› bahâr erifltikte etrâf u cevânibden envâ‘-› zehâ’ir ve müstevfâ odun eriflüp ganîmet-› azîme husûle geldi.”68 ‹stanbullular, 1669’da da fliddetli bir k›fl geçirmifller, yo¤un kar ya¤›fl› ve uzun süreli buzlanmalar›n yafland›¤› bu k›fl ‹stanbul ile Üsküdar aras›nda ulafl›m problemlerinin yaflanmas›n› yaklafl›k elli gün boyunca Üsküdar’›n çevresindeki köylerle ba¤lant›s›n›n kesilmesini ve küçük hayvanlar ile bitkilerin zarar görmesini beraberinde getirmiflti.69 Antoine Galland tutmufl oldu¤u günlü¤ünde 1672 k›fl›n› özellikle zikreder. 1 Ocak’ta bafllayan kar ya¤›fl› aral›klarla Ocak ve fiubat aylar›nda da sürdü. 23 fiubat günü ya¤an kar üzerine, A. Galland Fransa’da bu kadar çok kar ya¤mad›¤›n› belirtme ihtiyac› duydu70. fiiddetli kuzey rüzgâr›n›n karla birleflmesi o gün ve bir sonraki gün ‹stanbul’da donmaya sebep oldu¤u ve lodos rüzgâr› ile donun çözüldü¤ünü günlü¤ünde dikkatli bir flekilde ifade eden71 A. Galland’›n iklim bilgisi vermek konusunda en önemli kaynaklardan birisi oldu¤u burada belirtilmelidir. 1672 k›fl›n›n etkileri aral›klarla devam etti¤i, Mart ay›nda kar ve f›rt›na, May›s ay›nda ise fliddetli rüzgârlar fleklinde görülerek elçilik merkezindeki flöminenin yaz bafl›na kadar yak›lmas›n›n sürdürülmesinden anlafl›lmaktad›r.72 XVII. yüzy›l›n ikinci yar›s› için en önemli kaynaklar›n bafl›nda gelen Zübde-i Vekayiât adl› vekayi’nâme’nin müellifi Defterdar Sar› Mehmed Pafla bizzat flahit oldu¤u ve Üsküdar ile Eminönü ve Befliktafl aras›nda ulafl›m problemlerinin yafland›¤› ve can ve mal kayb›n›n yafland›¤› 1689 k›fl›n› flöyle anlat›r: “Mahz-› kudret-i kâmile-i Rabbânî iktizâsiyle sene-i ihdâ ve mi’e ve elf fla‘bânü’l-mu‘azzam›n›n yirmiyedinci günü [5.6.1690] ba‘de’l-asr ruzgâr-› nâ-sâzkâr muhâlif perdeden na¤meye ser-âgaz idüp, rûy-i deryâda furt›na-i azîme zuhûr itmekle, tetâbü‘-i sademât-› emvâc-i bahirden Halic-i Kostantaniyye’de kenârda 26


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

Çaml›ca’dan k›fl manzaralar›

lenger-endâz-› sükûn olan niçe kefltîleri birbirine çarpup ve Karadeniz Bo¤az›nda ve Üsküdâr ve Befliktafl miyân›nda rûy-i deryâda bulunan kay›klar› ser-nigûn ve gerden-nihâde-i gerdûn olma¤la, sâ‘adet-i vâhidede dört-beflyüz âdem gavtahar-› deryâ-y› adem oldu.”73 1109 (1697-1698) k›fl›n›n da sert ve fliddetli geçti¤i ve Haliç’e sürüklenen bir bal›¤›n karn› yar›ld›¤›nda canl› dokuz adet k›l›ç bal›¤›n›n ç›kmas› gibi baz› garip olaylar›n meydana geldi¤i kaynaklara yans›m›flt›r. Bu k›flla ilgili Vakanüvis Râflid k›saca bilgi vermeyi ye¤lerken74 Defterdar Sar› Mehmed Pafla ise daha ayr›nt›l› bilgiler vermek suretiyle flöyle anlat›r: “Emr-i Kadir-i zü’l-celâl ile beyne’l-cemerât vâki‘ olan fliddet-i sermâdan Ka¤›dhâne bo¤az› nehri donup ve Eyyûb-i Ensârî ve Hasköy taraf›nda leb-i deryâda mahal yah-beste olup ve ol esnâda arzan alt› kar›fl ve tûlu dahi ana k›yâs ile gayet kebîr azîmü’l-cism bir semek-i nâ-dîde ‹stinye-bo¤az› nâm mahalde kenâra karîb s›¤a oturup, girü deyâya avd ü ric‘ate kudreti olmama¤la helâk olma¤›n deryâdan taflra ihrâc ve karn› çâk itdirildikde tennûr-› mi‘desinde henüz eriyüp muzmahill olmam›fl dokuz aded k›l›ç bal›¤› bulunup ve yaln›z ci¤eri bir piyâde kay›¤› doldurdu. Ol havâlîde bu ana dek ol makale kebîr bal›k zuhûru vâki‘ olmama¤la, manzûru olanlar nakl itmekle bu mahalle sebt ü tahrîr olundu.”75 ‹klimbilimciler Avrupa’n›n XV. yüzy›l›n bafl›ndan XIX hatta XX. yüzy›l›n bafl›na kadar iklim flartlar›nda y›ll›k dalgalanmalar›n görüldü¤ü ve k›sa veya uzun 27


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

Buzlarla kapl› Üsküdar sahili (Üsküdar Hat›ras›, s.100)

süreli mutat olmayan so¤uk ve s›caklar›n yafland›¤› dönemine “Küçük Buzul Ça¤›” ad›n› vermifllerdir.76 ‹klim de¤ifliklikleri, günlük ticarî faaliyetlerden fiyat hareketlerine, salg›n hastal›klar›n ortaya ç›kmas›ndan nüfus yap›s›nda de¤iflimlerin yaflanmas›na ve ekonomik yap›lar büyük oranda tar›ma dayal› oldu¤u için ziraî krizden isyanlara kadar siyasî, iktisadî ve sosyal alanda çok derin izler b›rakm›fllard›r. Hayat›n bütününü kapsayan bu geliflmelerin Osmanl› co¤rafyas›ndaki etkileri ise tam olarak ayd›nlanm›fl de¤ildir. Bununla birlikte her ne kadar elimizde düzenli olarak tutulmufl iklim bilgileri yoksa da, XVII. yüzy›lda yaflanan baz› siyasî geliflmeler ve do¤al afetler, özellikle de kroniklere yans›yan fliddetli ve so¤uk k›fllara ait bilgiler Osmanl› co¤rafyas›nda “Küçük Buzul Ça¤›” ad› verilen dönemin bu yüzy›lda yaflanm›fl olmas›n›n muhtemel oldu¤unu göstermektedir.77 Antoine Galland taraf›ndan 7 May›s 1672 Cumartesi günü için ifade edilen, “Geçen iki fevkalade havadan sonra o derece kuvvetli bir don oldu ki, birçok yerlerde buz çok derindi. Bu don berrak bir hava getirdi”78 fleklindeki bilgi XVII. yüzy›lda “Küçük Buzul Ça¤›” ad› verilen dönemin anlafl›lmas›na iklim de¤iflikliklerinin yafland›¤›na dair önemli bir kay›t olmal›d›r. Ayn› flekilde 1675 y›l› Haziran ay›nda Defterdar Sar› Mehmed Pafla’n›n “Yevm-i mezbûrun gicesi yine âtefl-bâzlar arz-› hünere bafllad›klar› gibi bir saht rüzgâr emr-i Hakk ile zuhûr ve azîm ra‘d u berk ile her dânesi yumurta kadar dolu nâzil nâzil olup, herkesin zehre28


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

K›fla teslim olmufl Üsküdar Pafla Liman›

leri çâk mertebelerine varup, halka bir mertebe dehflet müstevlî oldu ki temâflâ de¤il, kendülerin muhâfaza için birer semte firâr itmekle cem‘iyyet perîflân olup ve âvîhte olan kanâdîl isâbet-i dolu ile bi’l-cümle flikest ve flu‘leden bî-niflân oldu”79 fleklindeki her zamankinden farkl› olmak üzere yo¤un ve yumurta büyüklü¤ünde dolu ya¤mas›yla ilgili haberi ve Naîmâ Târihi’nde yer alan kay›tlar XVII. yüzy›lda “Küçük Buzul Ça¤›” ad› verilen dönemin yaflanm›fl olmas›n›n muhtemel oldu¤unu göstermektedir. Osmanl› döneminde Üsküdar, k›fl haz›rl›klar›n›n yap›ld›¤› ve ‹stanbul’da bütün k›fl boyunca ›s›nma ve beslenme problemlerinin yaflanmamas› için tedbirlerin al›nd›¤› bir merkez olarak öne ç›kmaktad›r. Afl›r› ya¤an kar ve uzun süre devam eden buzlanma yüzünden Üsküdar’›n çevresiyle ulafl›m›n›n kesilmesi ‹stanbul’da k›fl mevsimine özgü problemlerin yaflanmas›na sebep oluyordu. Bu bak›mdan Üsküdar’›n hem ‹stanbul hem de çevresiyle kara ve deniz ulafl›m›n›n kesilmeden yap›lmas› için her türlü tedbir al›n›yordu. Karayolu güzergâh› üzerindeki yerleflim birimlerindeki idarecilerin bafll›ca vazifeleri, k›fl aylar›nda Üsküdar’a ulafl›m›n kesilmemesi, yaz aylar›nda ise k›fla haz›rl›k olmak üzere zahire ve odunun sa¤l›kl› ulaflt›r›lmas›yd›. Öbür yandan klâsik Osmanl› kültüründe özellikle kar›n bol flekilde ya¤mas›na karfl› günümüzdeki olumsuz bak›fl aç›s›n›n aksine bir anlay›fl›n hâkim oldu¤u görülür. K›fl›n sert ve kar ya¤›fl›n›n bol olmas› bir bereket80 olarak görülür ve ar29


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

kas›ndan üretimin bol olaca¤› bir bahar›n gelece¤inin müjdecisi olarak kabul edilirdi. Ömrünün yar›s›n› XVII. yüzy›lda geçiren Osmanl› vak’anüvisi ve flairi Mustafa Sâmi Bey’in kar› ‹stanbul’un üzerine saç›lan çil akçalara benzetmifl oldu¤u flu beyti bu hususu aç›klamaktad›r: “Yine asâr›n izhâr eyledi hengâm-› dey hakka Aceb esdi savurd› nice günler serdi-i sermâ Degül berf üstine çil akça saçd› erba‘în içre Sitanbul’un felek ta’zîm-i flân›n eyleyip icrâ”81 D‹PNOTLAR 1 ‹stanbul’un hava tipleri ve etkileri hakk›nda genifl bilgi için S. Erinç-K. Sungur, “‹stanbul’da Hava Tipleri”, ‹stanbul Üniversitesi Co¤rafya Enstitüsü Dergisi, ‹stanbul 1964, VII/14, s. 76–86. 2 Quiclet’ten naklen Robert Mantran, 17. Yüzy›l›n ‹kinci Yar›s›nda ‹stanbul (çev. M. Ali K›l›çbay-Enver Özcan),

Ankara 1990, I, 24. 3 G. V. ‹nciciyan, Bo¤aziçi Sayfiyeleri (haz. Orhan Duru), ‹stanbul 2000, s. 58–59; Mantran, I, 23–24. 4 Bo¤aziçi’nin iklimi, jeolojisi, ak›nt›lar› ve co¤rafyas› hakk›nda en genifl ve etrafl› çal›flmalardan birisini yap-

m›fl olan Pierre de Tchihatchef ‹stanbul’da meteorolojik olaylar› 1847–1863 y›llar› aras›ndaki verilere göre de¤erlendirmifl, baflta k›fl olmak üzere mevsim ortalamalar›n› ve egemen rüzgârlar› ayr›nt›l› olarak ele alm›flt›r. Pierre de Tchihatchef , ‹stanbul ve Bo¤aziçi (çev. Ali Berktay), ‹stanbul 2000, s. 122–137. 5 Bu rüzgâr Türkçe’de, özellikle de halk aras›nda “bora” ad›yla bilinir. Yaflar Ça¤bay›r, Türkçe Sözlük, ‹stanbul 2007, I, 651; Mantran, I, 23–24. 6 Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî (haz. Mehmet ‹pflirli), Ankara 1999, II, 444. 7 Petrus Gyllius, ‹stanbul Bo¤az› (çev. Erendiz Özbayo¤lu), ‹stanbul 2000, s. 223; Semavi Eyice, Bizans Dev-

rinde Bo¤aziçi, ‹stanbul 1976, s. 49. 8 Üsküdar’›n bafll› bafl›na bir flehir görünüflü almas›, askerî ve ticarî yollar›n bir iskele bafl› olarak geliflmesi-

nin Türk devriyle birlikte oldu¤unu ileri süren S. Eyice, R. Janin’den flu al›nt›y› yapar: “Khrysopolis, Khalkedon’un (Kad›köy) sadece bir ileri varoflu idi ve hiçbir vakit modern Üsküdar’›n önemine sahip olamad›…Bizansl›lar zaman›nda oras› Asya yakas›n›n önemsiz, basit bir kasabas› olarak görülüyordu. Oran›n belli bir geniflli¤e sahip olmas› için Osmanl› devrine kadar ç›kmak gerekir.” S. Eyice, s. 51–52. 9 ‹stanbul Bo¤az›’n›n donmas›n›n ne anlama geldi¤i ve Karadeniz ile ilgisi hususunda ayr›nt›l› bilgi için Tchi-

hatchef, s. 136–166. 10 Cengiz Kahraman, 1929 K›fl› Bir fiehir Efsanesi, ‹stanbul 2007, s. 5. 11 Niyazi Ahmet Bano¤lu, “Tarih Boyunca ‹stanbul’un Büyük K›fllar›”, Tarih Dünyas›, II/12, 488. 12 Edward Gibbon, Roma ‹mparatorlu¤u’nun Gerileyifl ve Çöküfl Tarihi (çev. A. Baltac›gil), ‹stanbul 1988, III, 60. 13 Kevork Pamukciyan, “Ermeni Kaynaklar›na Göre ‹stanbul’un fiiddetli K›fllar›”, ‹stanbul, Ocak 1996, s. 70. 14 Theophanes, The Chronicle of Theophanes, çev. H. Turtledove, Pennsylvania 1982, s. 7. 15 Theophanes, The Chronicle of Theophanes, s. 43. 16 Pamukciyan, s. 70; Kahraman, s. 5. 17 Kâtib Çelebi, Fezleke Tahlil ve Metin, haz. Zeynep Aycibin, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, ‹stanbul 2007, II, 448; Mustafa Naîmâ Mustafa Efendi, Târih-i Nâimâ, haz. Mehmet ‹pflirli, Ankara 2007, II, 459. Ayr›ca ‹stanbul Bo¤az›’ndan arabayla geçen tüccarlar›n Antikça¤’da Thedosia, Roma döneminde Caphum ad›yla bilinen Kefe’den geldikleri de kay›t alt›na al›nm›flt›r. 18 Pamukciyan, s. 70. 19 III. Leon (717-741) 726 y›l›nda bafllatt›¤› aziz ve Meryem tasvirlerini tahrip etmek anlam›na gelen “tasvir

30


B ‹ Z A N S

v e

O S M A N L I

D Ö N E M L E R ‹ N D E K E N D ‹ N D E N Ü S K Ü D A R K I fi L A R I

S Ö Z

E T T ‹ R E N

k›r›c›l›k” (ikonoklasm) hareketinin öncülü¤ünü yapt›¤› için Tanr›’n›n gazab›na u¤ramal›yd›. Bilgi için Ifl›n Demirkent, “Bizans”, D‹A, VI, 234. 20 Nikephoros, Nikephoros Patriarch of Constantinople Short History (çev. Cyril Mango), Washington 1990, s.

145-147. 21 Pamukciyan, s. 70. 22 Gyllius, ESER ADI, s. 49. 23 Dirsekten orta parma¤›n ucuna kadar olan mesafeye eflit eski bir uzunluk ölçüsü. Redhouse, ‹stanbul 1974,

s. 229. 24 Theophanes, The Chronicle of Theophanes, s. 123. 25 Theophanes, s. 123. K›fl›n insanlar›n haf›zalar›ndaki izleri kaybolmadan Mart ay›nda gökten pek çok y›ld›z›n kayd›¤› görüldü ve bunu görenler devrin sonunun geldi¤ine hükmettiler. Bundan sonra feci bir kurakl›k oldu ve bütün su kaynaklar› kurudu (Theophanes, s. 123). Theophanes’›n bu kay›tlar› gök olaylar›yla iklim ve do¤al afetler aras›nda ilgi kurman›n Bizans döneminde de var oldu¤unu göstermektedir. 26 Michel Kaplan, “‹mparatorlu¤un Midesi”, Derleyen: Alain Ducellier-Michel Balard, Konstantinopolis 1054–1261, ‹stanbul 1996, s. 100. 27 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Ifl›ltan, Ankara 1991, s. 255–256. 28 ‹nciciyan, s. 61; Bano¤lu, s. 488–489; Pamukciyan, s. 70. 29 Nikephoros, s. 145–147. Kuflatmalar›n kald›r›lmas›n›n k›fl flartlar›n›n fliddetinden mi, yoksa Araplar’›n iklim flartlar›na al›flk›n olmamalar›ndan m› kaynakland›¤› hususu belirgin de¤ildir. 30 M. Tayyib Gökbilgin, “‹stanbul”, ‹A, V/2, 1173–1174. 31 M. Tayyib Gökbilgin, “Bo¤aziçi”, D‹A, VI, 251. 32 Eyice, s. 52. 33 Gyllius, s. 233. 34 Joseph de Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, çev. Ali Berktay, ‹stanbul 2005, II, 91. 35 Mantran, I, 80. 36 Ahmed Refik, Onuncu Asr-› Hicrî’de ‹stanbul Hayat› (1495–1591), ‹stanbul 1998, s. 113-114. 37 Necdet Sakao¤lu, “Eski ‹stanbul K›fllar›”, ‹stanbul, Ocak 1996, s. 64. 38 Pamukciyan, s. 70. 39 Selânikî, II, 444. 40 Selânikî, II, 444. 41 Solakzâde Mehmet Hemdemî, Solakzâde Tarihi (haz. Vahid Çabuk), Ankara 1989, II, 362; Feridun Emecen, “Mehmed III”, D‹A, XXVIII, 408; Sakao¤lu, s. 64. 42 Abdurrahmân Hibrî ise flu flekilde tarih düflürür: “Hamdullahi’l-bahr mine’l-berdi’l fledîd;

Acâyib pek k›fl oldu bin otuzda.” Abdurrahman Hibri Efendi, Defter-i Ahbâr (haz. Muhittin Aykun), Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araflt›rmalar› Enstitüsü, 2004. s. . 43 Ebced ve hesab› hakk›nda genifl bilgi için Mustafa Uzun, “Ebced”, D‹A, X, 68-70. 44 Neflâtî, Neflâtî Divan›, haz. Mahmut Kaplan, ‹zmir 1996, s. 168. 45 Neflâtî ebced hesab›na uygun getirebilmek için “so¤uk” sözcü¤ünü “souk” biçiminde kullanm›flt›r. ‹smail Ünver, Neflatî, Ankara 1986, s. 137. 46 Michael Heberer, Osmanl›da Bir Köle (çev. Türkis Noyan), ‹stanbul 2003, s. 192. 47 Ahmed Refik, s. 91. 48 Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhîsü’l-Beyân fî Kavânîn-i Âl-i Osman (haz. Sevim ‹lgürel), Ankara 1998, s. 248. 49 Heberer, s. 192–193. 50 Târih-i Nâimâ, II, 529. 51 Hasan Beyzâde Ahmed Pafla, Hasan Beyzâde Târîhî (haz. fi. Nezihi Aykut), Ankara 2004, s. 928–929.

31


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V

52 ‹brahim Peçuylu, Peçevî Târîhi, ‹stanbul 1282-1283, II, 374–375. 53 Neflâtî Divan›, s. 168. 54 Abdurrahman Hibri Efendi, s. 7b-8a; Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 448. 55 Solakzâde, II, 466. 56 Hüseyin Tu¤î, Musibetnâme, Haz. Nezihi Aykut, ‹stanbul 1980, ‹stanbul Üniversitesi Doktora Tezi, s. 40. 57 Târih-i Nâimâ, II, 459. 58 Abdurrahman Hibri Efendi, s. 8a. 59 Solakzâde, II, 491; Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 449. 60 Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 449; Târih-i Nâimâ, II, 460. 61 Solakzâde, II, 466–467. 62 Feridun Emecen, “Osman II”, D‹A, XXXIII, 454. 63 Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 448. 64 Feridun Emecen, “Osman II”, D‹A, XXXIII, 456. 65 Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 487; Zeynep Dramal›, Tarihi Tersten Okumak, ‹stanbul 2006, s. 370. 66 Târih-i Nâimâ, II, 609. 67 Târih-i Nâimâ, IV . 68 Târih-i Nâimâ, IV, 1769-1770. 69 Bano¤lu, s. 489–490. 70 Antoine Galland, ‹stanbul’a Ait Günlük Hat›ralar (çev. N. S›rr› Örik), Ankara 1987, I, 22, 60–61. 71 Galland, I, 48–49. 72 Galland, I, 53, 57, 112–113, 73 Defterdar Sar› Mehmed Pafla, Zübde-i Vekayiât Tahlil ve Metin (1066-1116/1656-1704), (haz. Abdülkadir Özcan), Ankara 1995, s. 362. 74 Râflid Târihi, ‹stanbul 1282, II, 427. 75 Defterdar, Zübde-i Vekayiât, s. 635-636 76 Kayhan Orbay, “Osmanl› Topraklar›nda ‘Küçük Buzul Ça¤›’n›n Etkileri Hakk›nda Baz› Notlar”, Kebikeç, sy. 23, Ankara 2007, s. 85. 77 “Küçük Buzul Ça¤›” ad› verilen dönemin Osmanl› topraklar›ndaki etkisi hk. genifl bilgi için William J. Gris-

wold, “Climatic Change: a Possible Factor in the Social Unrest of Seventeenth Century Anatolia”, Humanist and Scholar, ed. Heath W. Lowry-Donald Quataert, ‹stanbul 1993, s. 37-57; Orbay, 85-93. 78 Galland, I, 113. 79 Defterdar, Zübde-i Vekayiât, s. 62. 80 Taylesanizâde Tarihi (1785–1789), s. 187. 81 Kemal Kahramano¤lu, Sâmî Hayat›, Eserleri, Edebî Kiflili¤i ve Divan›’n›n Tenkidli Metni, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya 1995, s. 179.

32


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.