II. Selim ve II. Mahmud Dönemleri

Page 1

III. Selim ve II. Mahmud Dönemlerinde Bat›l› Seyyahlara Göre Üsküdar (1789-1839) P R O F .

D R .

M E H M E T

A L A A D D ‹ N

Y A L Ç I N K A Y A

Karadeniz Teknik Üniversitesi

Girifl Osmanl›lar döneminde önemli bir liman ve flehir özelli¤ini kazanan Üsküdar, ‹stanbul’un Anadolu’ya aç›lan askeri, ticari, siyasi, sosyal ve kültürel penceresi mahiyetindeydi. Özellikle de Asya taraflar›na sevk edilen ordular›n, teçhizat, mühimmat ve asker ikmali yapt›¤› ilk konaklama yeridir. Di¤er yandan ‹stanbul ve Avrupa’ya ‹ran, Basra, Kafkasya, Arabistan ve M›s›r’a giden ve gelen ticaret mallar›n›n yolu üzerinde olmas› da buran›n önemini art›rm›flt›r. ‹stanbul ve Avrupa’dan ‹ran ve daha do¤uya giden veya oralardan ‹stanbul taraf›na gelen diplomat ve sayyahlar›n yol güzergâh›nda bulunan Üsküdar birçok Bat›l› seyyah taraf›ndan görülüp ve gezilen bir mekân olmufltur. Üsküdar’a u¤rayan Bat›l› seyyahlar›n büyük bir ço¤unlu¤u buras› hakk›nda duruma göre birkaç cümleden tutun da üç befl sayfaya var›ncaya kadar flehrin dikkati çeken hususlar› üzerinde durmufllard›r. Osmanl› dönemiyle ilgili olarak Üsküdar hakk›nda yüzlerce Bat›l› seyahatname bulunmas›na karfl›n, bu çal›flmam›z III. Selim ve II. Mahmud dönemlerini kapsayacak flekilde ele al›nacakt›r. Nitekim bu dönemde daha önceki dönemlerle mukayese edilmeyecek derecede Bat›l›lar taraf›ndan yaz›lan seyahatname ve hat›ratlarda gözle görünür oranda bir art›fl vard›r. Çünkü Napolyon’un M›s›r’› iflgaliyle birlikte Osmanl› topraklar› Bat›l›lar›n ilgisini her anlamda daha da çekmeye bafllam›flt›. Osmanl›lar XVIII. yüzy›l›n sonlar›ndan itibaren bafllatt›klar› bir politikayla sald›rgan bir Avrupal› gücü di¤er Avrupal› güçlerle siyasi-askeri iflbirli¤iyle halletmeye bafllamas› ve Osmanl› topraklar›n›n günden güne daha fazla önem kazanmas› pek çok yabanc›y› Osmanl› co¤rafyas›na


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

III. Selim

çekmiflti.1 Bu ba¤lamda co¤rafyac›, misyoner din adam›, arkeolog, diplomat ve askeri uzman gibi pek çok Avrupal› Osmanl› ülkesine gelmifl ve önemli bir seyahatname literatürünü ortaya ç›karm›flt›r. Burada ise III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde Üsküdar hakk›nda bilgi veren seyyahlar›n ifadeleri çerçevesinde bir de¤erlendirme yap›lacakt›r. XVIII. yüzy›l›n sonunda Hindistan’da ‹ngiliz yönetiminin kurulmas›, Frans›zlar›n M›s›r’› iflgali ve ‹ngiliz-Frans›z rekabeti, Do¤u’ya giden seyyahlar›n say›s›nda beklenmedik bir art›fla neden olmufl ve seyyahlar, ilgili her türlü bilgiyi okumaya haz›r bir okuyucu kitlesini doyurmak üzere ciltler dolusu seyahat notlar› yay›nlam›fllard›r. Genel olarak Oryantalizm denen bilgi bütünü, XIX. yüzy›lda, Avrupa’n›n Do¤u kültürleri üzerinde önce hegemonya kurmas›nda ve yüzy›l›n sonlar›na do¤ru da buradaki ülkelerin kolonilere dönüflmelerinde önemli bir rol oynam›flt›r. Avrupal› seyyahlar›n Do¤u’yu sistemli bir flekilde incelemeleri, daha sonralar› kültürel ve siyasi konularda sistemli istismarlara yol açm›flt›r. XIX. 44


I I I .

S E L ‹ M V E I I . M A H M U D D Ö N E M L E R ‹ N D E B A T I L I S E Y Y A H L A R A G Ö R E Ü S K Ü D A R ( 1 7 8 9 - 1 8 3 9 )

II. Mahmud

yüzy›lda doruk noktas›na ulaflan sömürgecilik ve emperyalizm, seyahatnamelerin yap›s›n› da de¤ifltirmifl, bu yüzy›lda demiryollar› ve buharl› gemiler sayesinde seyahat koflullar›n›n iyileflmesi Do¤u-Bat› temas›n› da güçlendirmifltir.2 Etnograf›, arkeoloji ve filoloji gibi bilim dallar›n›n kurumsallaflmas› ve flarkiyatç›l›¤›n bir akademik dal olarak geliflmesi Do¤u hakk›ndaki verilerin daha sistematik veriler haline dönüfltürülmesini sa¤lad›. Birçok flarkiyatç› için Do¤u bir kariyer alan› haline geldi; fakat sömürgecilik hareketlerinin h›z kazanmas›yla birlikte, flarkiyatç›l›k bilimsel bir disiplin olmaktan ç›km›fl, dönemin ideolojileriyle birleflip ona hizmet eder bir duruma gelmifltir. 3 Bu girifl k›sm›ndan sonra bu çal›flman›n as›l amac› ise Üsküdar’›n yenileflme sürecinde siyasî, dinî, ticarî veya askerî misyonlarla burada bulunan Avrupal›lar taraf›ndan nas›l ele al›nd›¤›n› ortaya koymakt›r. Böylece Yenileflme Ça¤›nda Üsküdar’›n sosyal, kültürel ve iktisadî durumunda ne gibi de¤iflikliklerin meydana geldi¤ini takip etmek mümkün olacakt›r. Seyyahlar›n Üsküdar hakk›nda verdikleri 45


Ü S K Ü D A R

Gouffier’in ‹stanbul haritas›

S E M P O Z Y U M U

V I

bilgiler genelde birbirleriyle paralel veya tekrar edilen s›radan bilgiler olmakla birlikte bazen de seyyahlar›n bizzat kendi müflahedeleri flehir hakk›nda farkl› bilgileri karfl›m›za ç›karmaktad›r. Fakat hemen hemen tümünde Üsküdar’›n ‹stanbul’un Anadolu yakas›ndaki en büyük yerleflim merkezi oldu¤una dair bir fikir birli¤i vard›r. fiehrin Genel Görünümü Seyyahlara göre Üsküdar4 ahalisinin ço¤u müslüman Türkler olmakla birlikte burada Rumlar ile az say›da da olsa Ermeni ve Museviler de yaflamaktad›r. Ancak buradaki gayrimüslim ahalinin ‹stanbul’un Avrupa yakas›na göre çok az oldu¤unu da özellikle belirtmektedirler. Parçalanma sürecinde olan bir imparator-

46


I I I .

S E L ‹ M V E I I . M A H M U D D Ö N E M L E R ‹ N D E B A T I L I S E Y Y A H L A R A G Ö R E Ü S K Ü D A R ( 1 7 8 9 - 1 8 3 9 )

lukta hiçbir seyyah Üsküdar’da müslümanlar ile gayrimüslimler aras›nda bir ihtilaf veya huzursuzlu¤a dair bir bilgi vermemektedir. Genel olarak Üsküdar hakk›nda fizikî tasvirler, burada öne ç›kan baz› hususlar üzerinde durulmufltur. Bu seyyahlardan ilki olan Frans›z seyyah Olivier 3 Haziran 1793’te Üsküdar ve civar›n› gezerken burada adalet ifllerine bakan ‹mparatorlu¤un en büyük kad›lar›ndan birinin bulundu¤unu ve ‹stanbul’un Asya k›sm›n›n bu kad›l›¤a ba¤l› oldu¤unu belirtmektedir. Kad›n›n emerinde bir naib veya vekil ve çok say›da kâtip bulunmaktad›r. Olivier, Üsküdar’›n emniyetini sa¤lamak için burada Bostanc› bafl›na ba¤l› bir zabit komutas›nda Bostanc› Hassa alay› ve ‹stanbul’daki Yeniçeri A¤a’s›na ba¤l› bir subay›n emri alt›nda Yeniçeri Hassa alay› oldu¤unu da kaydetmektedir. Üsküdar hakk›nda bilgi veren di¤er seyyahlar gibi Olivier de Üsküdar’› amfi fleklinde görünüme sahip oldu¤unu, a¤açlar, evler, camiler ve minareler kar›fl›m› çok güzel manzaraya sahip yer olarak tarif etmektedir. Halk›n büyük ço¤unlu¤unun müslüman oldu¤unu, bununla birlikte epey Rum, az say›da Ermeni ve tek tük de musevilerin bulundu¤unu, buran›n Asya kervanlar›na bir ticaret merkezi ve buluflma yeri olarak hizmet verdi¤ini, buran›n ‹stanbul için önemli bir ticari fonksiyona sahip oldu¤u ve ipek ve pamuk kumafl fabrikalar›n›n bulundu¤unu kaydetmektedir. Çok verimli olan topra¤›n ekildi¤ini ve tah›l, sebze, yeflillik, meyve ve özellikle de tüm k›fl buyunca ve bahar›n bir k›sm›na kadar dayanan bir üzüm yetiflti¤ini belirtmektedir.5 ‹ngiliz elçisi Sir Robert Liston’un elçili¤i s›ras›nda (1794-1795) maiyetinde din adam› ve doktoru olan James Dallaway’de Üsküdar’›n flimdi de antik dönemdeki gibi kalabal›k nüfusa sahip olmas›na ra¤men flehrin pek görkemli olmad›¤›n› belirtmektedir. Dallaway Üsküdar’da Avrupal›lar’dan hofllanan ‹ran elçisinin burada ikamet etti¤ini ve onun Bab›âli taraf›ndan ‹stanbul’da ikametine izin verilmedi¤ini belirtmektedir. Dallaway devlet memurlar›n›n ço¤unun, özelliklede gözden düflenler ile itibar›n› kaybedenlerin tümünün Üsküdar’da yaflamay› tercih ettiklerini belirtmektedir. Dallaway her y›l Sultan ad›na Mekke’ye giden büyük Hac kervan›n›n yola ç›kmadan önce birkaç hafta Üsküdar havalisinde kamp kurdu¤unu ve burada görülmemifl bir hayli merasimler gerçeklefltirdiklerini belirtmektedir.6 Dallaway son birkaç y›l içerisinde bu gönüllülerin veya merakl› dindarlar›n say›s›nda hissedilir bir flekilde azalma oldu¤unu belirtmektedir. Eski sultanlar›n daha istekli ve cömert olduklar›n›, flimdilerde müslüman›n harcamalar› k›smaya bafllad›¤›n› belirtmektedir. 7 1831-1832 y›llar›n›n ‹stanbul’undan bahseden ad› belli olmayan bir Amerikal› seyyah taraf›ndan yaz›lan bir seyahatname Üsküdar’›n hac kafileleri için önemini ifade eder. Amerikal› seyyah, her y›l›n belli bir mevsiminde hacca giden kafilenin buradan hareket etti¤ini, burada her yafltan, her cinsten insan›n ibadet, merak ve ticaret birbirine kar›flt›¤› bir güdü ile ve hac› unvan›n› almak ve kutsal yerlerini görmek için baz› tehlikeleri göze alarak yola ç›kt›klar›n› söyler.8 Antik eserleri aramak ve tan›mak amac›yla Türkiye’ye gelen Polonyal› Kont Edward Raczynski 10 Eylül 1814’de Üsküdar’a u¤rad›¤›nda, Üsküdar’› resmi dairelerden uzaklaflt›r›lan belli bafll› Türklerin oturdu¤u yer olarak tarif etmektedir. 47


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

Bunun nedenin bu kimseler sarayda kaybettikleri makamlar›na tekrar kavuflmak için ne k›skanç rakiplerinin gözleri önünde olmak, ne de ifl yerlerinden ve entrika merkezlerinden tamamen uzak durmak istiyorlard› diye ifade etmektedir. Raczynski ‹ran elçisi bile Üsküdar’da oturmay› al›flkanl›k etti¤ini ve Divan’›n vesveseli siyaseti, imparatorlu¤un baflflehrinde yabanc› bir elçiye nadir olarak oturma izni verdi¤ini belirtmekteydi.9 Frans›z astronom, seyyah ve arkeolog olan Jean-Baptiste Lechevalier ise Üsküdar’› küçük bir kasaba olarak eski Chrysopolis kentinin üzerinde kuruldu¤unu ve burada çok güzel camilerin görüldü¤ünü ve evlerin de zarif bir flekilde infla edildi¤ini belirtmektedir.10 Hollandal› askeri uzman Rottiers de Üsküdar hakk›nda bilgi verirken süslü camileri ile güzel evlerin bulundu¤u bir yerleflim alan› olarak kaydetmektedir.11 1831-1832 y›llar›nda burada bulunan bir Amerikal› seyyah, Üsküdar caddelerinin baflkentin di¤er caddeleri ile büyük bir tezat teflkil etti¤ini, caddelerin güzel ve düzenli göründüklerini yazar. Yine ayn› seyyah Üsküdar’›n 80 bin civar›nda bir nüfusu bar›nd›rd›¤›n› ve bu nüfusun büyük oranda Türkler’den müteflekkil oldu¤unu belirtir. Di¤er pek çok seyyah›n da yapt›¤› gibi bu seyyah da buray› Pera ve Galata taraf› ile mukayese eder ve buran›n yerleflim ve nizam›n›n sadece 50 adet Galatal› ve Peral› Frenk taraf›ndan iskân edilen mahalleler ile önemli bir tezat teflkil etti¤ini yazar.12 Öte yandan 1836 Nisan ay›n›n ikinci yar›s›nda Üsküdar’dan geçen Amerikal› misyoner Perkins Üsküdar’›n caddelerinin genifl ve imparatorlukta gezip gördü¤ü flehirlere nazaran buran›n daha düzenli oldu¤unu, burada Sultan’›n en büyük ve en güzel k›fllalar›ndan biri oldu¤unu yazmaktad›r.13 Üsküdar kasabas› hakk›nda biraz daha ayr›nt›l› bilgi veren ‹ngiliz yazar, nümizmatikçi ve ressam Pinkerton, Üsküdar’›n tepe etraf›nda yar› tiyatro biçiminde oldu¤unu ve küçük tepede kurulan kasabaya her taraftan giriflin oldu¤unu, kasaban›n camisinin minaresine ç›karak buray› bizzat gözlemledi¤ini kaydetmektedir. Pinkerton Üsküdar’›n tepenin kenar›nda daire fleklinde kuruldu¤unu ve buradaki alan›n ‹stanbul’dakine göre daha a¤açl›k oldu¤unu ve kasaban›n 4 mil kare civar›nda ve buran›n Do¤u’dan gelen seyyahlar için büyük dinlenme mekân› oldu¤unu belirtmektedir. Pinkerton Üsküdar’daki Valide Camii’nin çok büyük olmad›¤›n› ancak iyi bir tarzla infla edildi¤ini ve güzel süslenmifl oldu¤unu kaydetmektedir. Dallaway gibi Pinkerton da ‹ran elçisi hakk›nda benzer bilgi vermektedir. ‹ran elçisinin kasaban›n yamaçlar›ndaki iyi bir yerde ikamet etti¤ini, onun herhangi bir Avrupal›y› görmeyi tenezzül etmedi¤ini, Bab›âli’nin çok flüpheli oldu¤unu ve elçinin herhangi bir neden olmaks›z›n ustal›kla al›nma göstermekten imtina etti¤ini belirtmektedir. Bütün bunlara ra¤men Pinkerton, ‹ranl›lar›n Avrupal›lar› Türklere nazaran daha çok dikkate almakta oldu¤unu ve onlar›n sokaktaki nezaketlerinin kendilerine benzedi¤ini de özellikle vurgulamaktad›r.14 Frans›z seyyah Gouffier, Üsküdar’›n ‹stanbul’un Asya sahilinde yer alan en büyük ve Suriye ve ‹ran’›n antreposu olan semtin antik Chrysopolis döneminde bar›fl içinde ve özellikle ticari ifllerle u¤raflan bir nüfusu bar›nd›rd›¤›n› belirtmek48


I I I .

S E L ‹ M V E I I . M A H M U D D Ö N E M L E R ‹ N D E B A T I L I S E Y Y A H L A R A G Ö R E Ü S K Ü D A R ( 1 7 8 9 - 1 8 3 9 )

tedir. Bu özelli¤in halen daha devam etti¤ini belirten seyyah her sabah Üsküdar sakinleri kalabal›k bir flekilde iskeleye indi¤ini ve karfl› tarafa geçmek için kay›klara bindiklerini gözlemlemifltir. Karfl› tarafa ticari iflleri için geçen halk›n akflam da ayn› yolla evlerine dönmek için geri geldiklerini belirtmektedir. Gouffier, Üsküdar’› Anadolu’ya geçen tüm kervanlar›n geçifl yolu üzerinde oldu¤unu belirterek, Galata ve Üsküdar’› bu yo¤un baflkentin ortas›nda en aktif iki faal merkez olarak tarif etmifltir. fiehrin geri kalan k›sm›n› ise cans›z ve ölümcül bir uykuya dalm›fl gibi görülmekte oldu¤unu özellikle vurgulamaktad›r. Gouffier Üsküdar’a normal zamanda çeyrek saatte geçilebilece¤ini, zira Üsküdar dünyan›n di¤er bir bölümünde yer almakta oldu¤unu, onun Tophane iskelesinden ba¤›ms›z olmad›¤›n› ve oraya 1100 kulaç mesafede oldu¤unu not etmektedir. Hatta hava flartlar›na ba¤l› olarak da yer yer zuhur eden sis ve dalgal› deniz yüzünden ulafl›m›n güçleflmekte oldu¤unu da kaydetmektedir. Gouffier karfl› tarafa geçildi¤inde burada tah›l dükkânlar›n›n ve bu dükkânlar›n da bir iskelesi oldu¤unu burada durulup buradan hareket edilebilece¤ini ifade etmektedir.15 Ad› belli olmayan Amerikal› seyyaha göre ise Befliktafl civar›ndan Üsküdar taraf›na geçildi¤inde Üsküdar yak›nlar›nda büyük bir bina ile karfl›lafl›ld›¤›n› bunun ise hububat ambar› oldu¤unu belirtilmektedir.16 Amerikal› misyoner Brewer, Üsküdar’›n ‹stanbul’un Asya k›sm›ndaki büyük banliyösü oldu¤unu, burada Türklerle birlikte onlara tabi üç büyük tebaan›n iç içe yaflad›¤›n› belirtmektedir. Saate birkaç mil oran›na ç›kan Karadeniz’den Marmara’ya uzanan deniz ak›nt›s›n›n Avrupa ve Asya yakas› aras›ndaki ulafl›m›n›n h›z›n› kesti¤ini de belirtmektedir.17 Frans›z seyyah olup as›l mesle¤i tarihçi ve gazeteci olan Michaud taraf›ndan yaz›lan eserde Üsküdar hakk›nda genifl bilgiler yer almaktad›r. Seyyah burada Üsküdar’› Pera ile mukayese etmektedir. Üsküdar ve Pera halk›n›n ve davran›fllar›n›n farkl› oldu¤unu, Pera’n›n h›rs ve umudun yeri iken Üsküdar’›n ölülerin ve sadece ölmek isteyenlerin yeri oldu¤unu belirtir. Üsküdar’›n iki özelli¤inden bahsetmektedir. Birincisi insanlar›, ikincisi de evleri, türbeleri ve birincisine nazaran daha fazla yer tutan daha mükemmel olan kabirleridir. Michaud Üsküdar’da müslüman, Rum, Ermeni ve yahudilerin yaflad›¤›n›, flehrin seyyahlar›n dikkatini çekecek bir tarihi bir yap›ya sahip olmad›¤›n›, civarda dikkati çeken yap›lar›n, oldukça büyük olan k›flla, III. Selim Camii, meflhur olan k⤛t fabrikalar›n›n ve Bulgurlu’daki köflkün oldu¤unu; eski Chrysopolis kal›nt›lar›ndan bir fley görünmedi¤ini söyler.18 Amerikal› seyyah ise Üsküdar civar›nda pek çok özel müteflebbisin üretim ifliyle u¤raflt›¤›n›, pamuklu kumafllara bask› ifliyle yaklafl›k 200 kiflinin meflgul oldu¤unu yazar. Önceleri burada bir bas›mevinin bulundu¤unu bunun buradaki k›fllalar› yapan sultan zaman›nda tesis edildi¤ini de belirtir.19 Walsh ‹stanbul’daki atafleli¤i s›ras›nda yazd›¤› hat›rat›nda Osmanl›da matbaac›l›k ve ka¤›t üretimi hakk›nda bilgi verirken III. Selim zaman›nda Üsküdar’da bir bas›mevi kuruldu¤unu, bunun içinde Büyükdere’nin tam karfl›s›nda bir köflkün k⤛t fabrikas› olarak tesis edildi¤inden bahsetmektedir. Yazar III. Selim’in 49


Melling’in çizimi ile Kabatafl s›rtlar›ndan Üsküdar’›n görünümü

50

bask› iflini Türkiye’de ciddi manada bafllatan kifli olarak belirterek Üsküdar’›n Osmanl›n›n yenileflme döneminde de de¤iflik bir özelli¤ini de iflaret etmektedir.20 Üsküdar hakk›nda bilgi veren seyyahlar›n bir k›sm› buradaki Rufai tarikat› hakk›nda da bilgiler vermektedirler. Bazen Rufai tarikat›n›n zikirleri uzun uzun anlat›lmakta ve ayr›ca onlar›n tekkeleri hakk›nda bilgiler verilmektedir. Rufailer hakk›nda bilgi veren seyyahlardan biri de Olivier’dir. Üsküdar’daki gezisi s›ras›nda Rufai dervifllerinin dinî mabetleri, onlar›n giyim, kuflam ve müziklerinden zikirlerine kadar ayr›nt›l› bilgiler aktarmaktad›r.21 Olivier gibi Üsküdar’daki tarikat hayat› hakk›nda Michaud da bilgi vermektedir. Michaud Rufai dervifllerini Üsküdar’›n dikkat çeken özelliklerinden biri olarak belirttikten sonra buradaki dervifllerin zikirleri ve tekkeleri hakk›nda detayl› bilgi vermektedir. Michaud daha sonra da Bektafliler hakk›nda da bilgi verip II. Mahmud’un Yeniçeri Oca¤›n› kald›rmas›yla Bektafli tekkelerinin kapat›p bunlar›n ayinlerinin de yasaklad›¤›n› belirtmektedir. ‹kisi Üsküdar’da meskûn üç Bektafli fleyhinin, Canc› Baba, Ahmed ve Salih’in idam cezas›na çarpt›r›ld›¤›n›, tekkelerinin kapat›ld›¤›n› fakat pek çok derviflin de¤iflik k›yafetlerle ‹stanbul’da kalmay› baflard›¤›n› not etmektedir.22


Bulgurlu ve Harem Civar› Üsküdar’a gelen seyyahlar sadece Üsküdar’›n merkezi de¤il ona ba¤l› olan mekânlar hakk›nda da bilgi vermektedirler. Bu yerlerden Bulgurlu ve Harem semtleri dikkati çeken yerleflim yerleridir. Baz› seyyahlar bu yerlerden birisine gitmiflken bazen de her ikisi hakk›nda bilgi veren bir kaç seyyah da bulunmaktad›r. Seyyahlar Bulgurlu’yu Üsküdar’a bir saat mesafede bir tepelik yer olarak tarif etmektedirler. Üsküdar’›n yukar› kesiminde yer alan Bulgurlu tepesi hakk›nda ilk bilgi veren seyyah›m›z Olivier’dir. Bulgurlu yolunun çok güzel oldu¤unu ve bu yolla küçük bir köye ulaflt›klar›nda çok say›da insan›n atlar›na testiler yükledi¤ini gözlemlemifltir. Bunun nedeninin ise Sultan III. Selim ve baflkentin ileri gelenlerinin bu köyün kaynak suyundan baflka su içmediklerini, zira bu suyun di¤er sulara göre en sa¤l›kl› ve hazm› en kolay su oldu¤unu belirterek bu ünlü sudan kendilerinin de içtiklerini not etmektedir. Buran›n bundan baflka ola¤an üstü bir fleye sahip olmad›¤›n›, ancak aç›k çimen ve s›k a¤açlar›n›n gölgesinde Türk han›mlar›n›n toplanarak kahve ve nargile içtikleri ve sade/idareli yemek yediklerini gözlemlemifltir.23 Üsküdar’da bulunan ve Bulgurlu’ya da giden Hobhouse, buran›n bir saat mesafede oldu¤unu ve Bulgurlu tepesine birkaç kere ç›kt›klar›n›, tepenin zirvesinde 51


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

bulunan temiz su kayna¤› bulundu¤unu ve buradan tahminine göre yar›m galon suyun ‹stanbul’da befl paraya sat›ld›¤›n› da not etmektedir. Hobhouse, Bulgurlu’nun e¤imli bir araziye sahip oldu¤unu ve yak›n çevresindeki tepenin bahçeler, kavun tarlalar› ve ba¤larla kapl› olup, baflkentin meyve ihtiyac›n› karfl›lad›¤›n› belirtmektedir. Kuzeye do¤ru arazinin çok iyi ekilmifl oldu¤unu, arazinin çitlerle çevrili ve genifl yollar ve a¤aç kümeleriyle bölünmüfl oldu¤unu kaydetmektedir.24 Hobhouse Üsküdar civar›nda gezinti yaparken Harem semti s›rtlar›ndaki büyük bir mezarl›k ve III. Selim’in yapt›rd›¤› k›fllan›n y›k›nt›lar›, ileriye do¤ru ç›kt›¤›nda cami ve birkaç genifl düzenli caddeler oldu¤unu kaydetmektedir. Seyyah ‹zmir’den ‹ngiltere’ye gönderilen pamuk ve ipe¤in ev mobilyalar›nda ve k›yafette kullan›lmak üzere tekrar ‹stanbul’a getirilerek burada ifllendi¤ini belirtip bunu da Sultan›n teflvikiyle yap›ld›¤›n› bildirmektedir.25 Pinkerton’da Üsküdar’a Harem iskelesinden ç›kt›¤›n› Hükümdar›n yaz mevsiminin bafllar›nda baz› günlerde ‹stanbul taraflar›ndan buraya geçifli s›ras›nda genelde kulland›¤› yer ve buran›n harika bir mekân oldu¤unu kaydetmektedir. Harem’in kuzey do¤u yamaçlar›n›n otlatmak için güzel aç›k alanlar oldu¤unu ve biraz daha ilerisinde servi veya di¤er a¤açlarla kapl› harika bir manzaraya sahip olan Üsküdar’›n mezarl›¤›n›n bulundu¤unu belirtmektedir.26 Üsküdar Mezarl›¤› (Karacaahmet Mezarl›¤›) Bu dönemde ele ald›¤›m›z bütün seyyahlar›n hemen hemen hepsi Üsküdar’›n en göze çarpan özelliklerinden biri olan mezarl›klar hakk›nda bilgi vermektedir. Bu mezarl›k çok büyük, görkemli ve anayol kenar›nda olmas›ndan dolay› dikkatlerini çekmifltir.27 Ayr›ca baz› seyyahlar sanki a¤›z birli¤i etmiflçesine bu mezarl›k hakk›nda benzer içerikli ilginç ve bat›l baz› inançlar› aktarmaktad›rlar. Seyyahlara göre müslümanlar aras›nda Üsküdar mezarl›klar›n›n tercih edilmesinin nedeni Osmanl›lar›n sürekli h›ristiyan Avrupa dünyas›na karfl› toprak kaybetmeleri ve s›ran›n baflkente gelece¤ini düflünmeleridir. Bat›l› seyyahlarca ‹stanbul’daki Türkler’in neden Üsküdar mezarl›¤›n› tercih ettiklerine dair ileri sürülen görüfller, mezarl›klar›n fizikî durumu ve müslümanlar›n mezarl›klar› hakk›ndaki genel bilgileri burada zikretmekte fayda vard›r. Üsküdar Mezarl›¤› hakk›na en ayr›nt›l› bilgi veren seyyah Olivier’dir. Olivier, Üsküdar mezarl›klar›n›n genifllik, gösteriflli mezarl›klar ve de yüksek ve s›k a¤açl›k bak›m›ndan imparatorlu¤un en iyisi oldu¤unu belirtmektedir. Olivier ‹stanbul’un müslüman sakinlerinin bir övünme veya gururlanmas› kayna¤› olarak Asya’da gömülmeyi tercih etmekte olduklar›n›, buray› kutsal toprak ve gerçek müminlerin topra¤› olarak gördüklerini, onlar›n, imparatorlu¤un Avrupa topraklar›n›n bir gün h›ristiyan güçlerin eline geçece¤ini ve müslümanlar›n baflkentten ç›kar›laca¤›na inand›klar›n› belirtmektedir. Mezarl›¤›n kasaban›n yukar›s›nda ve do¤u ve güneye uzanarak denize ve Kad›köy’ün d›fl mahallerine kadar gitti¤ini belirtmektedir. 28 52


I I I .

S E L ‹ M V E I I . M A H M U D D Ö N E M L E R ‹ N D E B A T I L I S E Y Y A H L A R A G Ö R E Ü S K Ü D A R ( 1 7 8 9 - 1 8 3 9 )

Olivier mezarl›k sahas›nda gezinirken mezar tafllar›n› yapan mermer dükkânlar› gördüklerini ve burada mezar tafl› iflçili¤iyle u¤raflan çok say›da Türk’ün oldu¤undan bahsetmektedir. ‹flçilerin mermer kesimiyle u¤rafl›p mermerlere çiçek motifleri, methiyeler ve Kuran’dan al›nan baz› ayetleri kaz›d›¤›n› gördüklerini belirtmektedir. Yine seyyah mezarl›¤›n yak›nlar›n› kaybedenler taraf›ndan ziyaret edildiklerini burada gözyafl› döktüklerini ve dua ettiklerini belirtmektedir. Mezarl›¤›n selvi a¤açlar›yla kapl› olmas› mezarl›¤›n günefl ›fl›¤› alamamas› sebebiyle buran›n sanki karanl›k ve koyu yeflillikler aras›nda bir mekân oldu¤unu, kaplumba¤alar›n a¤lamakl› sesleri ve her fleyin insana arac›l›k edercesine insana keder verdi¤ini belirtmektedir. Olivier mezarlar›n bir birini çok yak›n oldu¤unu, fakir Türkler’in mezarlar›n›n zenginlerinkine göre daha sade oldu¤unu belirtmektedir. Hatta kad›n mezarlar›n›n bafll›klar›ndan ay›rt edilebildi¤ini belirtmektedir. Zenginlerin mezarlar›n›n mermer iflçili¤inden tutunda birçok alanda çok zengin süsleme ve ayr›nt›ya varacak kadar ifllenmifl olduklar›n› da not etmektedir.29 Dallaway de Üsküdar mezarl›¤›na de¤inmeden geçmez, ancak di¤er seyyahlar›n bahsetti¤i ilginç ve yersiz bilgileri onun eserinde bulunmamaktad›r. Dallaway mezarl›¤›n çok güzel bir görünümü oldu¤unu, servi a¤açlar›n›n mezarl›¤a kasvetli hava vermesine ra¤men insanlara hoflnutsuzluk yaratmad›¤›n› belirtmektedir. Türklerin inançlar› gere¤ince mezarl›klar› ziyaret ederek oradaki dost ve akrabalar›n› gönüllerinde tafl›d›klar›n› ve onlara dua ettiklerini ve iyi bir müslüman olarak da bunu bir görev olarak kabul ettiklerini bildirmektedir. Fakir halk›n mezarlar›n›n bafl ve ayaklar› servi a¤açlar› dikilirken, di¤erlerinin mezarlar› ifllenmifl tafltan yap›ld›¤›n› ve kad›n ve erkek mezarlar›n›n da türbanlar›ndan anlafl›ld›¤›n› belirtmektedir. Kitabelerinde adlar›, yafllar› ve uygun sözlerin yaz›ld›¤›n› ve bu yaz›lar›n siyah veya yeflil zemin üzerinde zevklice ifllendi¤ini anlatmaktad›r. Dallaway mezar süslemeleri ve dekorlar› hakk›nda ayr›nt›l› bilgi verdikten sonra cenaze namaz› ve orada okunan duay› da not etmektedir.30 Raczynski Üsküdar’a geldi¤inde ilk dikkatini çeken fley kasaban›n kuzey ve bat› taraf›nda boydan boya uzanan mezarl›klard›r. Ona göre mezarl›klar›n azameti, sadece 40.000 kifliyi bar›nd›ran flehirle hiç mütenasip olmad›¤›n›, buraya gömülmüfl olan müslümanlar›n say›s›, Üsküdar ölüm kütü¤üne kaydedilenlerden çok daha fazla oldu¤unu belirtmektedir. Raczynski ‹stanbul’un Avrupa taraflar›nda oturan Türkler’in bile buraya; Asya yakas›na gömülmeyi tercih ettiklerini, bu pek garip tercihin nedenin, Türkiye’de yayg›n bir kehanete olan kuvvetli bir inançtan kaynakland›¤›n› belirtmektedir. Ona göre bu kehânet yüzünden bir zamanlar Ruslar, Osmanl›lar› Avrupa topraklar›ndan, geldikleri Asya’ya püskürtmekte baflar›l› olduklar›n› ve müslümanlar›n Asya k›tas›nda kalmalar›n›n mukadderatlar› oldu¤unu bildirmektedir. Raczynski Türklerin en ayd›nlar›n›n bile bu bat›l itikattan kurtulamad›klar›n› ve ‹stanbul’da ekseri Türkler’in Üsküdar’da s›k s›k aile mezarl›klar›n› ziyaret ettikleri gözlemlemifltir. Mezar ziyaretlerinin sosyal ve kültürel aç›dan çok faydal› oldu¤unu kavrayan Raczynski, bu ziyaretler sebebiyle duyulan sürekli ac›, ço¤u kez aile fertlerini s›m s›k› kenetleyen sa¤lam ba¤lar›n canl› delili olarak ifade etmektedir. 31 53


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

Pertusier’in tasviri ile Üsküdar (Atlas)

Lechevalier ise mezarl›klara da de¤inir ve mezarl›klar hakk›ndaki yayg›n söylemi de belirtmeyi ihmal etmez. Üsküdar kasabas›n›n her taraftan mezarl›klarla çevrili oldu¤unu bu mezarl›¤›n ileri gelen Türkler taraf›ndan, cesetlerinin Avrupa’ya nazaran burada daha güvende olduklar›na inand›klar› için bu tarafta yer ald›¤›n› belirtmektedir. Nitekim seyyaha göre bu taraf müslümanlar›n gerçek yurdu olarak görülmektedir. Zira Osmanl›lar Avrupa’da Osmanl› hâkimiyetinin uzun sürmeyece¤i kanaatindedirler.32 Seyahatinde sadece Üsküdar Mezarl›¤› hakk›nda bilgi veren Wilkinson, bu mezarl›¤›n birkaç mil geniflli¤inde oldu¤unu ve baflkente yak›n olmas› sebebiyle, ölülerin canl›lardan daha fazla yer kaplad›¤›n› belirtmektedir. Bunun nedeninin Türkler aras›ndaki bir kehanete göre bir gün bu imparatorluk baflkentinin h›ris54


I I I .

S E L ‹ M V E I I . M A H M U D D Ö N E M L E R ‹ N D E B A T I L I S E Y Y A H L A R A G Ö R E Ü S K Ü D A R ( 1 7 8 9 - 1 8 3 9 )

tiyanlar taraf›ndan geri al›naca¤› inanc›ndan kaynakland›¤› ve müslümanlar›n mezarlar›n›n Üsküdar taraf›nda olmas›n› tercih ettiklerini ifade etmektedir. Hatta onlar öldüklerinde bile düflman hâkimiyetinde olmamak istememektedirler, zira gerçek inananlar›n Asya’y› anavatan olarak gördüklerini nakletmektedir.33 Hobhouse da di¤er seyyahlar gibi benzer bilgileri verirken modern Üsküdar’›n kenar›ndaki tepelerin baz›lar›nda mezarl›k veya servi orman›yla kapl› oldu¤unu belirtir. Seyyah geçen as›rdaki bir kehanete göre beyaz veya sar› saçl› bir milletin ‹stanbul’a hâkim olaca¤›n› gaipten haber etmesi üzerine, müslümanlar›n baflkentin Bo¤az’›n Asya sahillerine gömülmeyi tercih ettiklerini, zira oray› kendi ölülerinin daha emniyetli saklanaca¤› bir mekân olarak gördüklerini kaydetmektedir.34 55


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

Amerikal› seyyah di¤er seyyahlar›n belirtmedi¤i bir ayr›nt›y› aktar›r. Üsküdar’›n mezarl›klar› sayesinde hemen hemen her seyyah›n notlar›na girdi¤ini ve gerçekten bu mezarl›¤›n dünyadaki en büyük mezarl›klardan biri oldu¤unu belirtir. Bu mezarl›¤›n alan›n›n yaklafl›k 500 acre (2 bin dönüm) oldu¤unu belirttikten sonra di¤er seyyahlar gibi Türkler’in Avrupa’dan bir gün at›lacaklar› dair hikâyeyi yineler.35 Rottiers ise ‹stanbul’un buraya ba¤›ml›l›¤›n›n bafll›ca nedeni olarak Üsküdar’›n mezarl›klar›n› göstermektedir. ‹stanbul’un en zengin ve en dindarlar›n Üsküdar’a gömüldüklerini, bu âdetin art›k geçmifli unutulan milli bir gelenekten kaynakland›¤›n› belirtir. Aktard›¤› kehanete göre iyi korunmufl olan ‹stanbul bir Cuma günü ele geçirilecek ve camiler kâfirlerle dolacakt›r. Bununla birlikte Rottiers mezarl›¤›n fiziki yap›s› hakk›nda çok detayl› bilgiler vermektedir. Genelde mezarlar›n süslü, oymal›, aras›nda yollar› olan aynen ‹ngiliz bahçeleri gibi süslü, a¤açl› ve çiçeklerle kapl› oldu¤unu belirtmektedir.36 Michaud ise Üsküdar’daki mezarl›klar›n aras›nda gezerken kendisini Fransa’n›n Kraliyet ormanlar› aras›ndaym›fl gibi gördü¤ünü, Üsküdar yollar›n›n genifl, dik ve iyi kald›r›m döflenmifl oldu¤unu ve kendisini Versay yollar›nda hissetti¤ini ifade etmektedir. ‹ran’a, Arabistan, Hindistan, M›s›r Suriye ve Anadolu’ya geçen büyük yol bu mezarl›¤›n ortas›ndan geçmektedir. Asya’ya geçen yegâne yol her zaman kervanlar›n gelifl gidifline sahne olur. Mezarl›¤›n ortas›ndan geçen yolun hareketlili¤i, ebedi ikametgâh›n karfl›s›nda hiç bitmeyen hareketlili¤i yeteri kadar temsil etmektedir. Üsküdar’›n müslüman sakinlerinin pek az› ticaretle u¤raflmaktad›r, bunlar Do¤u’nun zenginliklerinin önlerinde geçti¤ini, bundan hiçbir kar elde etme arzusu olmadan seyretmektedirler. Bunlar›n ço¤u, mezarl›¤a daha yak›n olmay› tercih etmektedir. Mezarl›k için burada beklemeyen Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler ise ticari ç›karlar›n› ihmal etmemifller ve gelip giden kervanlardan büyük karlar elde etmifllerdir.37 Perkins de Üsküdar mezarl›¤›n›n birkaç mil uzunlu¤unda yer tuttu¤unu ve mezarl›kta hemen hemen yer kalmad›¤›n›, hatta bu yüzden mezarlar›n birbirine kar›flt›¤›n› belirtmektedir. Bu mezarl›ktaki büyük servilerin günefl ›fl›klar›n› kesti¤ini ve sanki bulutlu olurcas›na ortam›n karanl›k oldu¤unu da kaydetmektedir.38 Sonuç olarak burada Üsküdar hakk›nda bilgilerini inceledi¤imiz seyyahlar büyük oranda fikir birli¤i etmiflçesine belli konular üzerinde durmufllard›r. Bunlardan öne ç›kanlar› ise buran›n önemli bir müslüman nüfusu bar›nd›rd›¤› ve bu nüfusun karfl› taraf ile s›k› bir münasebeti oldu¤udur. Bunun yan›nda ‹stanbul’un Asya’ya aç›lan kap›s› niteli¤inde olan bu yer önemli bir ticari fonksiyonu da bar›nd›rmaktayd›. Önemli bir ticari durak noktas› olan Üsküdar bunun yan›nda fiziki yap›s› ile de pek çok seyyah taraf›ndan betimlenmifltir. Bu betimlemelerde en öne ç›kan noktalar ise buradaki mezarl›klar, yollar ve anayol çevresindeki ba¤l›k ve bahçelerdir. Sosyal yap› hakk›nda pek bir bilgi vermeyen seyyahlar buray› daha çok emeklilik mekân› olarak tarif etmekte fakat ayn› zamanda çal›flanlar›n›n ise her gün karfl› tarafa giderek ifllerini gördükten sonra 56


I I I .

S E L ‹ M V E I I . M A H M U D D Ö N E M L E R ‹ N D E B A T I L I S E Y Y A H L A R A G Ö R E Ü S K Ü D A R ( 1 7 8 9 - 1 8 3 9 )

II. Mahmud dönemi Sarayburnu ve Üsküdar (Bostan, Osmanl› Gemileri, s.302-303)

semtlerine döndüklerini aktarmaktad›rlar. Bu da Üsküdar iskelesine ayr› bir hareketlilik vermektedir. Son cümle olarak Üsküdar, inceledi¤imiz yaklafl›k elli y›ll›k dönemde seyyahlar›n notlar›na benzer özellikleri ile yans›m›fl baflkentin önemli mekânlar›ndan biri olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. D‹PNOTLAR 1 Bu konu hakk›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na gönderilen seyyahlar için Londra’daki ‹ngiliz Kraliyet Co¤rafya Cemiyeti Konseyi’nin gönderdi¤i talimatnamelerde onlar›n gittikleri bölgelerde ne gibi faaliyetlerde bulunmalar› gerekti¤i hususu aç›kça ifade edilmektedir. Bu talimatlardan birisi dönemin cemiyet sekreteri olan John Washington ile W. I. Hamilton taraf›ndan 1 Haziran 1838 tarihinde Mr. Rasam ve Mr. Ainsworth için kaleme al›nm›flt›r. John Washington and W. I. Hamilton, “Instructions of the Council of the Royal Geographical Society of London Adressed to the Leaders of the Expedition for Exploring in Kurdistan. 1 June 1838”, in Journal of the Royal Geographical Society of London, vol. 9, (1839), s. xiii-xxii. 2 Winfried Löschburg, Seyahatin Kültür Tarihi (çev. Jasmin Traub), Ankara 1998, s. 112-118; Gülgün Üçel-

Aybet, Avrupal› Seyyahlar›n Gözünden Osmanl› Dünyas› ve ‹nsanlar› (1530-1699), ‹stanbul 2003, s.16. 3

Edward Said, Oryantalizm (çev. Selahattin Ayaz), ‹stanbul 1999, s. 218–262.

4

Üsküdar’dan bahseden seyyahlar buray› Town (kasaba, flehir), city (flehir) , Kaza (kaza) ve Faubourg (banliyö) olarak de¤iflik flekillerde tarif etmifllerdir. 5

G. A. Olivier, Travels in the Ottoman Empire, Egypt, and Persia Undertaken by Order of the Government of France, during the First Six Years of the Republic, I vol. (London 1801), s. 47-48.

6

Osmanl› padiflahlar›n›n her y›l hac mevsiminde Haremeyn-i fierîfeyn ahâlisine, zâhidlere, mukaddes yerlerin ve hac yollar›n›n emniyetini sa¤layan Mekke fleriflerine ve Hicaz bölgesinde yaflayanlara gönderdikleri para ve de¤erli eflyalara surre; bunlar› götüren toplulu¤a da surre alay› denirdi. Alay›n ‹stanbul’dan Hicaz bölgesine do¤ru seyahatinde Üsküdar ‹stanbul’dan as›l ç›k›fl noktas› ve toplanma yeri idi. Zira Üsküdar’a gelen alay burada tekrar tertip edilir ve buradan hareket ederdi. bk. Münir Atalar, Osmanl› Devleti’nde Sure-i Humâyûn ve Surre Alaylar›, Ankara 1999, s. 106-107.

57


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

7

James Dallaway, Constantinople Ancient and Modern, with Excursions to the Shores and Islands of the Archipelago and to the Troad., London 1797, s. 150-151.

8

Sketches of Turkey in 1831 and 1832 by an American, New York 1833, s. 383.

9

Edward Raczynski, 1814 de ‹stanbul ve Çanakkale’ye Seyahat (çev. Kemal Turan), ‹stanbul 1980, s. 79.

10

Jean-Baptiste Lechevalier, Voyage de la Propontide et du Pont-Euxin, Paris 1800, s. 78-79.

11

Bernard-Eugène-Antoine Rottiers , Itinéraire de Tiflis à Constantinople, Bruxelles 1829, s. 311.

12

Sketches of Turkey, s. 381.

13

Justin Perkins, A Residence of Eight Years in Persia among the Nestorian Christians with Notices of the Muhammedans, Andover 1843, s. 77-78.

14 John Pinkerton, A General Collection of the Best and Most Interesting Voyages and Travels, In All Parts of the World; Many of Which Are Now First Translated Into English, Digested on a New Plan: Vol 10 (London 1811), s. 701. 15

Auguste Comte de Choiseul – Gouffier, Voyage pittoresque dans l’Empire ottoman, en Grèce, dans la Troade, les îles de l’Archipel sur les côtes de l’Asie-mineure, Paris 1842, s. 115-116

16

Sketches of Turkey, s. 380.

17

Josiah Brewer, A Residence at Constantinople, in the Year 1827 with notes to the Present Time, New Haven 1830, s. 90.

18

Joseph Fr Michaud, Correspondance d’Orient, 1830-1831, edited with (Jean-Joseph-François Poujoulat), II Paris 1833, s. 386.

19

Sketches of Turkey, s. 383.

20

Robert Walsh, Voyage En Turqu›e et a Constant›nople, Paris 1828, s. 14.

21

Olivier, a.g.e., s. 51-54.

22

Michaud, a.g.e., s. 387-390.

23

Olivier, a.g.e., s. 50-51.

24

J.C. Hobhouse, A Journey Through Albania and other Provinces of Turkey in Europe and Asia to Constantinople during the Years 1809 and 1810, vol. II. Philadelphia, 1817, s. 275.

25

Hobhouse, a.g.e., s. 277.

26

Pinkerton, a.g.e., s. 700-701.

27

Bat›l› Seyyahlarca Üsküdar Mezarl›¤› olarak tasvir edilen yer Karacaahmet Mezarl›¤›’d›r. Karacaahmet Mezarl›¤›, ‹stanbul flehrinin ve dolay›s›yla Türkiye’nin en büyük müslüman kabristanl›¤› olup ayn› zamanda dünyan›n da say›l› büyük mezarl›klar›ndand›r.

28

Olivier, a.g.e., s, 48-49.

29

Olivier, a.g.e., s, 49-50.

30

Dallaway, a.g.e., s. 151-152.

31

Raczynski, a.g.e., s. 78-79.

32

Lechevalier, a.g.e., s. 79.

33

Charles Wilkinson, A Tour Through Asia Minor and the Greek Islands: With an Account of the Inhabitants, Natural Productions, and Curiosities, London 1806, s. 36.

58

34

Hobhouse, a.g.e., s. 275.

35

Sketches of Turkey, s. 383.

36

Rottiers, a.g.e., s. 311-313.

37

Michaud, a.g.e., s. 386-387.

38

Perkins, a.g.e., s. 78.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.