Ahmet Yüksel Özemre

Page 1

Ahmet Yüksel Özemre'nin Bir Üsküdarl› Olarak Portresi B E fi ‹ R

A Y V A Z O ⁄ L U

Araflt›rmac› - Yazar

Do¤ma büyüme bir Üsküdarl› olan Ahmet Yüksel Özemre’nin baba taraf›, Safranbolu’dan gelerek saraya intisap etmifl ve hemen hepsi Enderun’da yetiflmifl bir aileye mensuptur. Anne taraf›n›n ise dört yüz y›l önce Konya’dan kalk›p Kanuni Sultan Süleyman’›n ordusuyla Belgrat seferine giden ve Saraybosna’ya yerleflerek orada Gradahçeviç ad›yla tan›nan bir aile oldu¤u biliniyor. Balkan Savafl› s›ras›nda ‹stanbul’a gelen bu ailenin k›zlar›ndan Pakize Han›m, 1922 y›l›nda Üsküdar’a, Do¤anc›lar’daki Münip Pafla Kona¤›’na gelin gelir. Münip Pafla, Ahmet Yüksel Özemre’nin babaannesinin babas›d›r. Nurullah Efendi’yle Pakize Han›m’›n evlili¤i, iki âlemin, Anadolu ve Rumeli’nin bir aile ölçe¤inde yeniden birleflmesi anlam›na gelmektedir. Bu evlili¤in iki meyvesinden biri olan Ahmet Yüksel’in (3 Nisan 1935) bütün çocuklu¤u, üç katl›, on befl odal› ahflap kona¤›n odalar›nda, sofalar›nda, incir, ayva, nar, armut, k›z›lc›k, zerdali, kiraz ve dut a¤açlar›yla, gül, yabangülü, ortanca, filbahri, akflamsafas›, han›meli, menekfle, sardunya ve karanfil gibi çiçeklerle bezenmifl bahçesinde geçer. Kona¤›n iki tafll›¤›, binadan ayr› müstakil bir mutfa¤›, bir arabal›¤› ve ah›r›, bir sarn›c›, dört kuyusu, haremde piflen yeme¤i selaml›¤a göndermek için kullan›lan bir dönme dolab› vard›r.1 Geçmifl Zaman Olur ki’de2 ve Ah Üsküdar Üsküdar’da, Münip Pafla Kona¤›’ndaki hayat› daha ayr›nt›l› bir biçim anlatan Özemre, Saray’a mensup kiflilerin konaklar›na “köflk”, sahildeki konaklara “yal›” dendi¤ini hat›rlatt›ktan sonra haf›zas›na yerleflmifl, bir k›sm›n›n yerinde flimdi çok katl› apartmanlar›n yükseldi¤i konaklar› adlar›n› zikreder ve flöyle devam eder: “Bugün Üsküdar’da bir gezintiye ç›karsan›z, bazen Menzilhane Yokuflu’nda, bazen Murat Reis Mahallesi’nde, bazen Toygar’da, bazen ‹hsaniye’nin ara sokaklar›nda, bazen ‹cadiye’de, bazen Altunizade’de nadiren bak›ml›, ço¤u kere ise


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

kaderine terk edilmifl, ama geçmiflte ne denli muhteflem yaflant›lara sahne olmufl, Üsküdar Medeniyeti’ne y›llarca befliklik etmifl, flimdilerde haris bir müteahhidin ‘ikinci derecede tarihi eser statüsüne sokturarak yapay ve aldat›c› d›fl görünüfllü bir apartmana çevirmek için yan›p tutufltu¤u nice boynu bükük konaklar› keflfetmeniz ve kaybetti¤imiz bir medeniyetin harabesini büyük bir iç buruklu¤uyla, esefle seyretmeniz mümkündür.”3 Ahmet Yüksel Özemre’nin çevresini idrak etmeye bafllad›¤› y›llarda Üsküdar hâlâ Yahya Kemal’in fliirlerinde en güzel akislerini bulan o eski Üsküdar’d›r. Yahya Efendi Dergâh›’nda okunan ezanlar›n bile duyulabildi¤i, âlimlerin, flairlerin, sufilerin, vezirlerin ve tok gözlü insanlar›n yaflad›¤› sessiz ve asude Üsküdar, Ahmet Yüksel Bey’in ifadesiyle, “her fleyden evvel bir üslûptur, bir yaflama üslûbu. Ayaktak›m›n›n bile riayet etti¤i bu üslûbun alâmet-i fârikas› ise sehavettir. Üsküdar esnaf› hiç do¤ru tartmaz; terazide sat›lan mal›n konuldu¤u kefe daima a¤›r basar.” Üsküdarl›l›¤›n flan›ndan olan ‘sehavet’, ne yaz›k ki ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda yok olacak, yaln›z Aktar Hocalar’›n Hakimiyet-i Milliye Caddesi’ndeki dükkân›nda sonuna kadar devam edecektir. Ahmet Yüksel Özemre’nin hayat›nda çok önemli yere sahip olan bu dükkân, Üsküdar için attar dükkân› 70


B ‹ R

A H M E T Y Ü K S E L Ö Z E M R E ’ N ‹ N Ü S K Ü D A R L I O L A R A K P O R T R E S ‹

olman›n ötesinde bir anlam tafl›r; buras› eski zevkin, esteti¤in, terbiyenin, yani Osmanl› irfan›n›n s›¤›nd›¤›, nefes al›p verdi¤i mekânlardan biridir. Ahmet Yüksel Özemre, “Saim Efendi Amca” dedi¤i Saim Düzgünman ve onun ölümünden sonra da o¤ullar› Ahmet ve Mustafa Düzgünman’lar taraf›ndan iflletilen attar dükkân›nda -ki ebru sanat› bu dükkânda yeniden hayat bulmufltur- Galata Mevlevîhanesi’nin son fleyhi Ahmed Celâleddin Dede’den Hamzavî-Melâmî meflrep Eflref Efendi’ye, Celvetî-Bektâflî fleyhi Yusuf Fâhir Baba’dan Necmeddin Okyay’a kadar, çok say›da ‘s›rl›’ flahsiyeti tan›r. Bu dükkân› ve müdavimlerini anlatt›¤› kitab›, Özemre’nin Üsküdar hakk›ndaki ilk kitab›d›r: Üsküdar’da Bir Atar Dükkân› (1996). Ahmet Yüksel Özemre’nin çocuklu¤unda ve ilk gençli¤inde, Münip Pafla Kona¤›’nda teneffüs etti¤i hava da Aktar Hocalar’›n dükkân›ndaki havadan pek farkl› de¤ildir. “Üsküdar A¤z›” denilen Kur’an tilâvet tarz›n›n son temsilcilerinden biri olan babas› Hâf›z Nurullah Efendi ile can dostu Saim Düzgünman’›n sohbetleri, çocuklara ‹slamî terbiyeyi dolayl› bir biçimde vermek ve Üsküdarl›l›¤› talim ettirmek içindir. Büyüklerin çocuklara afl›lamaya çal›flt›klar› de¤erleri Ahmet Yüksel Özemre flöyle s›ral›yor: Sadakat, cesaret, salabet, dirayet, feragat, ittika, adalet, merhamet ve ihsan... ‹lkokulu bitirdikten sonra, a¤abeyi Mahmud Mazhar Bey gibi Galatasaray Lisesi’ne verilen Ahmet Yüksel Özemre, bu arada yaflad›¤› çevrenin ve okuyup dinledi¤i evliya menk›belerinin tesiriyle ciddi bir aray›fla girmifl, ‹lm-i Ledün’e, dolay›s›yla manevî olgunlu¤a tasavvufî kitaplar okuyarak ulafl›lamayaca¤›n›, mutlaka bir “mürflid”e teslim olmak gerekti¤ini düflünmeye bafllam›flt›r. Beynini bir y›¤›n soru kemirmektedir. Attar dükkân›n›n en genç müdaviminde bülu¤ ça¤›n›n problemleriyle birleflerek ciddi bir krize dönüflen bu aray›fl›n -kendi ifadesiyle ‘havf ve reca’ aras›ndaki bocalay›fl›n- hemen fark›na varan biri vard›r: Eflref Efendi Amca. Çok az konuflan bu s›rl› Melâmî, nüfuz edici bak›fllar›yla sürekli kontrol alt›nda tuttu¤u Ahmet Yüksel’i hiç fark ettirmeden yönlendirir.4 Ahmet Yüksel Bey, Münip Pafla Kona¤›’n›, bu konakta yaflad›klar›n›, aile ve çevresini, Üsküdar’›n 1970’lere kadar devam eden atmosferini, Galatasaray Lisesi ve Üniversite y›llar›n› Geçmifl Zaman Olur ki (1998) adl› hat›rat›nda uzun uzun anlatm›flt›r.5 Hayat›nda çok önemli bir yeri bulunan Eflref Efendi’yle ‹skele Camii ‹mam› Haf›z Nafiz Uncu ile fievket Turgut Çulpan’› baflka bir kitab›nda daha genifl bir biçimde ele alacakt›r: Üsküdar’›n Üç S›rl›s› (2004). Galatasaray’dan sonra ‹stanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ni bitiren ve Fransa Nükleer Bilimler ve Teknoloji Enstitüsü’nde Atom mühendisli¤i sahas›nda master yapan (1958) Ahmet Yüksel Özemre, art›k hem bir sufi, hem fizik ve metafizi¤i bir elman›n iki yar›s› gibi gören bir teorik fizikçi ve Türkiye’nin ilk atom mühendisidir. Gözünü çok erken yafllarda Nobel Fizik Ödülü’ne diker, fakat Türkiye’deki çal›flma flartlar›nda bu mümkün de¤ildir. 1958 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Teorik Fizik Kürsüsü’nde asistan olarak bafllad›¤› akademik hayat›n›, ard›nda teorik fizik ve atom mühendisli¤i dallar›nda on iki cilde ulaflan telif ders kitab›, sekiz tercüme, yüzlerce ilmî makale, rapor ve tebli¤ b›rakarak 1984 y›l›nda noktalayan Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre, ertesi y›l, 71


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

Ahmet Yüksel Özemre, V . Üsküdar Sempozyumu’nda “Cumhuriyet‘in ‹lk Elli Y›l›nda Üsküdar Kad›nlar›” adl› tebli¤ini sunarken ve Sempozyumdan kesitler

Baflbakan Turgut Özal’›n ›srar›yla bafl›na geçti¤i Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nda hayat›n›n en s›k›nt›l› dönemini yaflacakt›r. Çernobil facias› onun baflkanl›¤› s›ras›nda patlak vermifltir. Gerekli tedbirleri zaman›nda almad›¤› ve halka radyasyonlu çaylar› içirtti¤i iddias›yla bas›n›n boy hedefi haline gelerek yayl›m atefline tutulur. Hakk›nda yüzlerce dâvâ, hatta bir de meclis soruflturmas› aç›l›r. Geçirdi¤i dokuz cerrahî müdahale, bir difüz peritonit, bir kangren bafllang›c›, iki kanser, iki genel septisemi, iki hepatit, bir agranülositoz, iki k›r›k vb. yüzünden fiziki sportmenli¤i art›k kalmam›flsa da, ruhî sportmenli¤ini hiç yitirmeyen hoca dayan›kl›d›r, üzülür, bunal›r, y›pran›r, ama pes etmez. Üstelik Galatasarayl›d›r, yani mücadele etmeyi ve kendini ezdirmemeyi bilir. Nitekim aleyhinde aç›lan bütün dâvâlar beraatle sonuçlanacakt›r.6 72


B ‹ R

A H M E T Y Ü K S E L Ö Z E M R E ’ N ‹ N Ü S K Ü D A R L I O L A R A K P O R T R E S ‹

Ahmet Yüksel Özemre’nin Mekteb-i Sultânî dedi¤i Galatasaray Lisesi’nde Fehmi Koyuncu, Nurettin Ergin, Esat Mahmut Karakurt, Muvaffak Benderli, Zeki Ömer Defne, Ahmet Kutsi Tecer gibi tan›nm›fl hocalardan Türkçe ve Türk edebiyat›, seçkin Frans›zlardan da Frans›z edebiyat› okudu¤unu unutmamak gerekir. O y›llarda içinde ikinci kiflilik olarak bir “edib”in teflekkül etti¤ini emekli olduktan çok sonra fark etmifl ve karfl›m›za apans›z Üsküdar’da Bir Attar Dükkân› ve Gel de Ç›k ‹flin ‹çinden adlar›n› verdi¤i lezzetli kitaplarla ç›km›flt›.7 Gel de Ç›k ‹flin ‹çinden (1996) on iki fantastik hikâyeden oluflan ve otobiyografik özellikler tafl›yan bir hikâye kitab›d›r. Daha sonra Üsküdar Ah Üsküdar (2005) ve Hasretini Çekti¤im Üsküdar (2007) adl› kitaplar›nda, lodosu, karayeli, denizi, kufllar›, bal›klar›, bal›kç›lar›, meczuplar›, kendine has lezzetleri, kokular›, sesleri, dini hayat›, e¤lenceleriyle eski Üsküdar’› anlatan Ahmet Yüksel Özemre, “Üsküdar’da Yaflamak, Üsküdarl› Olmak” bafll›kl› yaz›s›nda, Üsküdar hakk›nda bütün yazd›klar›n› veciz bir biçimde özetlemifltir. Her fleyden önce co¤rafî konumu, tarihî dokusu, eski sakinlerinin örf ve âdetleri ve di¤er semtlere ulafl›m kolayl›klar›yla ‹stanbul’un di¤er semtlerinden ayr›lan Üsküdar, “‹stanbul’un tafl› topra¤› alt›nd›r” efsanesinin cazibesine kap›larak Anadolu’dan kopup gelenlerin de ilk dura¤›d›r. Ancak, Özemre’ye göre, bu semtin ikliminin de çok farkl› oldu¤unu, mesela lodosunun Emirgân lodosuna, karayelinin Aksaray karayeline, Temmuz’unun Maltepe Temmuz’una, sisinin Fâtih sisine, kar›n›n Befliktafl kar›na, ya¤murunun Alibeyköyü ya¤muruna benzemedi¤ini ancak Üsküdar’da uzun y›llar yaflam›fl olanlar bilebilirler.8 Özemre’ye göre, Üsküdar’da yaflama sanat›na vâk›f olanlar, Mihrimâh Sultan Camii avlusunun korkuluklar›na dayanarak sabah 7.00 vapuruyla karfl›ya geçip akflam 18.00 vapuruyla dönenlerin telâfl›n›; Kas›m’›n ilk yar›s›nda, Çürüksulu Yal›s›’n›n önündeki yokuflun üstünden yahut Büyük Çaml›ca Tepesi’nden güneflin Ayasofya Camii’ni önüne alarak bat›fl›n›; Salacak’ta orta fliddette bir lodosun hüküm sürdü¤ü bir gece sabaha karfl› dolunay›n yaratt›¤› flehrayini seyretmenin zevkini çok iyi bilirlerdi. Temmuz s›caklar›nda Kuflkonmaz Câmii’nin gölgesinde Bo¤az’dan püfür püfür esen rüzgâra karfl› oltaya birkaç istavritin tak›lmas›n› sab›rla beklemek; fiemsipafla’dan Harem’e uzanan r›ht›mda kolkola gezinen sevgilileri seyretmek; akflam iflten dönerken sal›na sal›na bal›kç›lar›n içinden geçmek; Cuma pazar›n›n hercümerci içinde kendini kaybetmek; “Hadi bu akflam d›flar›da yiyelim!” diye niyet edince Kanaat Lokantas›’n›n nefis Osmanl› yemeklerini tatmak yahut Çengelköyü’nün bal›kç› lokantalar›ndan birine gitmek de, Üsküdar’da yaflamay› bilenlerin vazgeçemeyecekleri zevklerdendi.9 Özemre, eskiye merakl› olanlara da, Murat Reis Mahallesi, Selâms›z, Sultantepesi, Toygar, Çavufl Deresi, Aç›k Türbe, ‹hsaniye, Salacak, Ayazma’n›n, ‹nadiye, Ba¤larbafl›, ‹cadiye, Kuzguncuk ve Beylerbeyi’nin arka sokaklar›nda, çökmek üzere olan bir tekke, zamana direnen as›rdîde bir konak, tek katl› minik bir ev, Osmanl› barok stilinin biblo gibi bir örne¤i olan bir çeflme, “Gel de bir Fatiha oku!” der gibi davetkâr bir türbe, tertemiz bir mahalle camii, ufac›k bir sinagog yahut kilise, minicik bir kalayc› dükkân›, eski usul bir leblebici ya da bir kahvehane, her iflini el aletleriyle yapan bir ayakkab› tamircisi, hâlâ müflterisi 73


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

olan bir hamam, hatta bir f›kara tafl›yla bile karfl›laflabileceklerini söyler. Üsküdar’da yaflama sanat›n› anlat›rken kulland›¤› üslûp, bu semti ne kadar sevdi¤ini gösteren coflkun bir üslûptur: “Bir A¤ustos akflam›n› Beylerbeyi iskelesindeki aç›k kahvelerde geçirmek; bir ikindi vaktini Fethipafla Korusu’nun yahut Do¤anc›lar Park›’n›n âsûde havas›n› teneffüs ederek öldürmek; bir Cuma namaz›n› Vâlide-i Atîk Câmii’nde, bir Teravih namaz›n› Aziz Mahmud Hüdai Dergâh›’nda, bir bayram namaz›n› Eskihamam Mescidi’nde k›lmak; Gündo¤umu Caddesi’nde (eski Menzilhane Yokuflu’nda) sürprizlerle dolu mâzîye do¤ru bir yolculu¤a ç›kmak; Üsküdar’dan Sirkeci’ye geçerken vapura refakat eden mart›lara simit atmak ya da simit atanlar› seyretmek; Gülnufl Valide Sultan Câmii’nin avlusuna b›rak›lan onlarca kedi yavrusunu ve bunlar› beslemek için ç›rp›nan fukarâ-i sâbirîni hayranl›kla seyretmek; uçsuz bucaks›z Karacaahmet Mezarl›¤› içinde uhrevî hislerle mahmul bir gezintiye ç›kmak ya da Üsküdar‘›n yeni süpermarketleri ile al›flverifl merkezlerindeki curcunaya ayak uydurarak bir fleyler sat›n alacakm›fl gibi gezinip vakit öldürmek. bir ömre bedeldir.”10 XVII. yüzy›l›n sonlar›ndan itibaren Saray’a mensup pek çok seçkin tercih etti¤i bir semt olan Üsküdar’da oturmak, Özemre’ye göre, XIX. yüzy›lda vezirler, yüksek bürokratlar, âlimler, yazar ve flaiirlerin aras›nda bir modayd›; hatta Üsküdar’da oturmak bir ayr›cal›k say›l›rd›. Üsküdar’a has zarafet, nizaket ve sehâvet, yani Üsküdarl›l›k, bu seçkin insanlar›n miras›d›r. Üsküdarl›l›¤›n kendini her fleyden önce insan iliflkilerinde belli etti¤ini söyleyen Ahmet Yüksel Emre’ye göre, bu hasletin en belirgin özellikleri flunlard›r: * Güler yüzle candan bir selâm vermek, * Nezaketle hâl hat›r sormak, * Muhatab›n›n sevincine ve kederine yapmac›ks›z bir flekilde samimiyetle ifltirak etmek, * Hizmette ve yard›mda sehâvetle, tevazuyla ve gönüllü olarak öne ç›kmak, * Komflu hakk›n› ve hat›r›n› kendi ailesininkiyle ayn› seviyede tutmak, * Hasta ziyaretini ihmal etmemek, * Ticarette muhatab›n›n hakk›n› sehavetle korumak, * Fukarâ-i sâbirîni kollay›p gözetmek, * Mahallenin ›rz›na, namusuna, edebine, terbiyesine, düzenine, emniyetine sahip ç›kmak, * Komflular›n›n, mahallesinin, beldenin bütün sakinlerinin s›hhat ve afiyeti için ve keza beldenin her türlü tabiî ve içtimaî âfetten korunmas› için derûnunda Cenâb-› Hakk’a her gün samimîyetle niyazda bulunmakt›r. * Üsküdarl›l›k ayn› zamanda Üsküdar’dan büyük bir haz duymak ve bunu iftiharla ifâde edebilmektir de. * Üsküdarl› olabilmek için bu mübarek beldenin geçmiflini, eski eflraf›n› ve evliyalar›n› tan›mak, yüzy›llar›n tesis etti¤i örf ve adetlerine sahip ç›kmak, bunlar› korumak ve bizzat yaflamak lâz›md›r.11 74


B ‹ R

A H M E T Y Ü K S E L Ö Z E M R E ’ N ‹ N Ü S K Ü D A R L I O L A R A K P O R T R E S ‹

Ahmet Yüksel Özemre ve Üsküdar Belediye Baflkan› Mehmet Çak›r

Üsküdar’›n 1960’lardan sonra yerlileri azald›kça, daha önce yeni gelenleri bile kal›ba sokan normatif özelli¤ini kaybetmeye bafllad›¤›n› söyleyen Ahmet Yüksel Özemre, sonuna kadar Üsküdarl› kalabilmifl nâdir yerlilerindendi. Cevab›n› çok merak etti¤i sorulardan biri “Acaba öldü¤ümde beni de bütün sülâlemin cenaze namaz›n›n k›l›nm›fl oldu¤u Gülnufl Valide Sultan Camii’nden mi, yoksa Azîz Mahmud Hüdâyî hazretlerine olan muhabbetim birisinin hat›r›na gelip de Hüdâyî Dergâh›’ndan m› kald›r›rlar?” sorusuydu. Bu sorunun cevab›n› “A’mâk› Vehm ü Hayal”12 adl› hikâyesinde arad›: Bir gün kalp gözü aç›k bir dostunun kolunda ‹mam Nâs›r Soka¤›’ndan Üsküdar’daki Gülnufl Valide Sultan Camii’nin avlusuna girdi¤i s›rada “bir hâl vâki” olur. Kendini birden camiin musalla tafllar›na yak›n minaresinin birinci flerefesinde avluyu seyreder halde bulmufltur. Afla¤›da mahflerî bir kalabal›k vard›r; musallan›n üzerinde yeflil örtülü bir tabut durmakta ve hafif bir ya¤mur at›flt›rmaktad›r. Avluya toplanan kalabal›k aras›nda yak›nlar›n› görür, ama cenazenin kime ait oldu¤unu henüz anlayamam›flt›r. fierefeden seslenerek eflin dostun dikkatini çekmeye çal›fl›rsa da, nafile! Tam o s›rada yan›nda nur yüzlü 75


Ü S K Ü D A R

S E M P O Z Y U M U

V I

bir zat belirir ve selâm verir. Bu âflina sima, kendisini daha önce iki defa ziyaret etti¤i için yak›ndan tan›d›¤› Azrail’den baflkas› de¤ildir. Afla¤›daki cenazenin kendi cenazesi oldu¤unu Azrail’den ö¤renen ve imam “Er kifli niyetine!” deyince onunla birlikte minareden inen Hoca, kendi namaz›nda saf tutar. Cemaat tam “Allahuekber!” diye tekbir al›p ellerini ba¤lam›flt›r ki, Gülnufl Valide Sultan Camii’ne birlikte geldi¤i kalp gözü aç›k dostu kolundan ç›kar. Birlikte camiin Hakimiyet-i Milliye Caddesi’ndeki kap›s›na kadar gelmifllerdir. Bu arada kolundaki dostunun meflrebince bir “rab›ta-› mevt” yaflam›flt›r da, fark›nda de¤ildir. Hoca’n›n cenazesi, 26 Haziran Perflembe günü ikindi vakti hikâyesinde sözünü etti¤i Gülnufl Valide Sultan Camii’nden kald›r›ld›. Avluda hakikaten büyük bir kalabal›k vard› ve hikâyesinde isimlerini verdi¤i baz› dostlar› da oradayd›. Hikâyeyi bilenler, belki de bafllar›n› kald›r›p sözü edilen minarenin flerefesine bakm›fllard›r; oradan ölüm mele¤iyle birlikte, hikâyesinde tasvir etti¤i gibi, oradan ölüm mele¤iyle birlikte kendi cenaze törenini seyrediyor mu diye. D‹PNOTLAR 1

Özemre, Üsküdar’da Bir Atttar Dükkân›, Kubbealt› Neflriyat›, ‹stanbul 1996, s. 41. Özemre, Geçmifl Zaman Olur ki, Kubbealt› Neflriyat›, ‹stanbul 1998, s. 170-208. 3 Özemre, Üsküdar Ah Üsküdar, Kubbealt› Neflriyat›, ‹stanbul 2005, s. 177-191. 4 Üsküdar’da Bir Attar Dükkân›, s. 61. 5 bk. Geçmifl Zaman Olur ki, s. 85-169. 6 Geçmifl Zaman Olur ki, s. 85-169. 7 Ahmet Yüksel Özemre, ayn› zamanda baflar›l› bir portre yazar›d›r. ‹kinci bask›s›nda yeni isimler ekledi¤i Portreler Hât›ralar (Kubbealt› Neflriyat›, 1. bs. ‹stanbul 2001, 2. bs. ‹stanbul 2007) adl› kitab›nda Üsküdar’da ve meslek hayat›nda tan›d›¤› baz› flahsiyetlerdi anlatm›flt›r. 8 Özemre, Üsküdar Ah Üsküdar, Kubbealt› Neflriyat›, ‹stanbul 2005, s. 298. 9 Üsküdar Ah Üsküdar, s. 299. 10 Üsküdar Ah Üsküdar, s. 300. 11 Özemre, Hasretini Çekti¤im Üsküdar, Kubbealt› Neflriyat›, ‹stanbul 2007, s. 219. 12 Özemre, Gel de Ç›k ‹flin ‹çinden, Seyran Yay›nlar›, ‹stanbul 1996, s. 28-37. 2

76


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.