Açıklamalı Vergi Usul Kanunu

Page 1

Wm

İSTANBUL DAİRESİ BAŞKANLIĞI

VERGİ

VERGİLENDİRME (VUK) DERS NOTU

MÜKELLEF HİZMETLERİ USUL GRUP MÜDÜRLÜĞÜ Eylül - 2014



213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU, İLGİLİ KANUN VE TEBLİĞLER, OTOMASYONLU VERGİ DAİRELERİ İŞLEM YÖNERGESİ, VE BAKANLIK GÖRÜŞLERİ DOĞRULTUSUNDA VERGİLENDİRME İŞLEMLERİ EĞİTİM NOTLARI (Güncellenmiştir)

Usul Müdürlüğü Eylül 2014 ii ÖNSÖZ

Devletin veya devletten aldığı yetkiye dayanan kamu tüzel kişilerinin, geniş anlamdaki faaliyetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılamak ve amme hizmetlerinin gereklerini yerine getirmek gayesiyle, ekonomik birimlerden kanunda öngörülen esaslara uymak kaydıyla ve hukuki zorlama altında özel bir karşılık vaadi olmaksızın geri vermemek üzere aldıkları tutarlar verginin, vergilendirme yetkisinin kullanımından kaynaklanan devlet ve birey arasındaki vergilendirme ilişkisinin düzenlendiği kurallar bütünü vergi hukukunun, bu kurallara uygun davranışların hem


devlet hem de bireyler bakımından gerçekleştirilme usulleri de vergi usul hukukunun konusunu oluşturmaktadır. Hukuk düzeninin genel ilkeleri içerisinde içerik (esas) asıl konuyu düzenlemekle birlikte asıl içeriğin eksiksiz, doğru ve ileride ihtilaf konusu olmayacak şekilde tekemmül etmesi kendisinden önce belirlenmiş usul kaidelerine uymakla mümkün olmaktadır. Gerek adli yargı gerekse idari yargılamaya tabii tüm alt hukuk dalları; içerikten önce gelmek üzere kendi usul hukuklarını oluşturmuşlardır. İdare Hukuku İdari Yargılama Usul Hukuku ile, Ceza Hukuku Ceza Muhakemesi Hukuku ile, Medeni Hukuk Medeni Usul Hukuku ile, Devletler Özel Hukuku Milletler Arası Özel Usul Hukuku ile, Vergi Hukuku da Vergi Usul Hukuku ile kendi usul kanunları vasıtasıyla yönünü bulmuştur. Usul de yer alan eksiklik doğrudan esası etkilediğinden veya esası sakat kıldığından Usulün esastan önce geldiği “Usul esasa mukaddemdir” sözü ile genel kural haline getirilmiştir. Mevcut çalışmamız; Vergi Usul Hukukunun temel ve uygulamada en çok karşı karşıya kalınan sorunlarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, ilgili Kanun ve Tebliğler, Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesi ve özellikle uygulamaya yön veren Bakanlık görüşleri dikkate alınmak suretiyle hazırlanmış olup, çalışmamızın içeriği söz konusu bilgilerin kalıcı olması, ihtilafa düşülen konularda ilgili mevzuat ve görüşler doğrultusunda doğru ve eksiksiz cevaplar verilmesi amaçlanmıştır. Değerli çalışma arkadaşlarımızın bu çalışmadan en iyi şekilde istifade etmelerini dileriz. ii İÇİNDEKİLER Sayfa

VERGİLENDİRME..........................................1 (VUK) DERS NOTU......................................1 A.İŞE BAŞLAMA......................................................................................................................................47 1.İşe Başlamanın Belirtileri........................................................................................................................47


1.1.Tüccarlarda İşe Başlamanın Belirtileri.................................................................................................47 1.2.Serbest Meslek Erbabında İşe Başlamanın Belirtileri...........................................................................49 2.İşe Başlamada Aranılacak Belgeler.........................................................................................................49 2.1.Gerçek Kişiler.......................................................................................................................................49 2.2.T.T.K. Uyarınca Tescil İçin Başvuran Kurumlar Vergisi Mükellefleri................................................52 Not:............................................................................................................................................................. 54 2.3.Tüzel Kişiliği Olmayanlar İle Ticaret Sicil Memurluklarınca Bildirimde............................................54 B.İŞE BAŞLAMADA DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR......................................................................55 1.Münhasıran Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesisi.....................................................55 2.Mükellefiyet Kaydı Re’sen Terkin Edilen Mükellefler...........................................................................55 5.Mükellefin Ölümü Hali...........................................................................................................................59 5.1. Mirasçıların Sorumluluğu....................................................................................................................59 5.2. Cezalar.................................................................................................................................................59 5.3.Mükellefiyet Tesisi...............................................................................................................................60 5.6.Tebligat İşlemleri..................................................................................................................................62 6.Basit Usulde Vergilendirme Talebinde Bulunan Gerçek Kişiler.............................................................63 7. Ticari Plakalı Nakil Vasıtaları Sahiplerinde Mükellefiyet Tesisi...........................................................63 8. Diğer Ücret Kapsamına Giren Hizmet Erbabı........................................................................................64 9. Gelirleri; Ücret, Gayrimenkul Sermaye İradı, Menkul Sermaye İradı İle Diğer.....................................64


10. Fikri Ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemelerince Haklarında Hüküm Bulunanlar.....................................64 11. İrtibat Büroları...................................................................................................................................... 64 C.DİĞER HUSUSLAR..............................................................................................................................65 İKİNCİ BÖLÜM SÜRELER A. KANUNİ VE İDARİ SÜRELER...........................................................71 B. SÜRELERİN UZAMASI......................................................................................................................71 1.Mali Tatil................................................................................................................................................. 71 1.1.Mali Tatil Nedeniyle Uzayan Süreler...................................................................................................71 1.2.Mali Tatil Nedeniyle İşlemeyen Süreler...............................................................................................73 1.3.Mali Tatil Kapsamında Olmayan Süreler.............................................................................................75 1.4.Mali Tatile İlişkin Diğer Hususlar........................................................................................................76 2. Ölüm Hali...............................................................................................................................................76 3. Mücbir Sebep Hali..................................................................................................................................77 Notlar:......................................................................................................................................................... 80 4. Mühlet Verme (Zor Durum Hali)...........................................................................................................82 5. Defter Ve Belgelerin Muhafaza Altına Alınması...................................................................................83 C.SÜRELERİN HESAPLANMASI...........................................................................................................83 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ.....................................................................................83 A.BİLDİRMELER..................................................................................................................................... 83 1.İşe Başlama.............................................................................................................................................. 84


2. Değişiklikler........................................................................................................................................... 84 3. İşi Bırakma............................................................................................................................................. 84 4. Bildirmelerde süre.................................................................................................................................. 85 B.VERGİ LEVHASI ALMA.....................................................................................................................85 1.Vergi Levhası Almak Zorunda Olanlar...................................................................................................85 2. Vergi Levhası Alma Süresi.....................................................................................................................86 3. Vergi Levhası Bulundurulması Gereken Yerler.....................................................................................86 Notlar:......................................................................................................................................................... 87 1.Beyannamelerin Verilmesi Veya Gönderilmesi......................................................................................87 2. Vekaletname İle Beyanname Verilmesi.................................................................................................88 3. Beyanname Verme Sürelerinden Önce Elden Getirilen Beyannameler..................................................88 4.Kağıt Ortamında Verilebilen Beyannamelerden Kanuni Süresinde Verilmeyenlerin Kanuni Süresinden Sonra Verilmesi.................................................................................................................................................... 89 4.1.Kanuni Süresinden Sonra Kendiliğinden Verilen Beyannamelerde Matrah ve Vergi Çıkması Durumunda 7.E-Beyan Gönderme Şifresi Verilebilecek Kişiler....................................................................................94 10.Elektronik Ortamda Pişmanlık Talebiyle Verilen Beyannameler..........................................................98 Notlar:......................................................................................................................................................... 99 16.Mükellefiyet Nakillerinde E-Beyanname Gönderilmesi......................................................................105 18.Beyannamelere İlişkin Diğer Hususlar................................................................................................107

89


Ç. BA-BS BİLDİRİM FORMLARI.........................................................................................................109 1.Ba-Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü........................................................................................109 2.Ba-Bs Bildirim Formu Vermeyen, Eksik Veren Veya Yanıltıcı Bildirimde Bulunan Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler..................................................................................................................................................... 110 5.Ba-Bs Formlarının Düzeltilmesine İlişkin Diğer Hususlar....................................................................115 6.Akaryakıt İstasyonlarında ÖKC Fişi İle Yapılan Satışların Ba-Bs Bildirim Formlarında Nasıl Gösterileceği 9.Sigorta Şirketlerinin Ba- Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü......................................................119 11. İflas Halindeki Kurumların Ba - Bs Bildirim Formlarının Verilmesi.................................................121 12. İthalat İşlemlerinin Ba-Bs Bildirim Formlarında Gösterilmesi..........................................................122 D.DİĞER BİLDİRİMLER.......................................................................................................................123 1.Mükellef Bilgileri Bildirimi...................................................................................................................123 1.1. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler...........................................123 1.2. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler.....................................123 1.3. Mükellef Bilgileri Bildiriminin Verilmesinde Dikkat Edilecek Hususular........................................123 1. 6. Düzeltme İşlemleri........................................................................................................................... 126 2. Kesin Mizan Bildirimi..........................................................................................................................126 2.1. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler....................................................126 2.2. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler..............................................126 2.3. Bildirimin Dönemi ve Verilme Zamanı.............................................................................................127

117


2.4. Vergi Dairesi Değişen veya 2010 Yılı İçerisinde Faaliyetlerini Terk Eden.......................................128 2.5. Elektronik Ortamda Bildirimin Onaylanmasından Sonra Düzeltme İşlemleri...................................128 4. Elektrik Ve Doğalgaz Dağıtım Şirketlerinin Ve Organize Sanayi Bölgesi Tüzel.................................130 4.1. Bilgi Verme Zorunluluğu Getirilen Şirketler ve OSB Tüzel Kişiliklerinin.......................................130 4.2. Bilgi Verme Dönemi ve Gönderilme Zamanı....................................................................................130 5. Bildirimlere İlişkin Cezai Müeyyideler................................................................................................130 1. Defter Tutmak Mecburiyetinde Olan Mükellefler................................................................................131 2. Defter Tutmak Mecburiyetinde Olmayan Mükellefler.........................................................................132 3. Defter Tutma Dönemi...........................................................................................................................132 3.1.Özel Hesap Dönemi Talebi.................................................................................................................132 3.2. Özel Hesap Döneminden Normal Hesap Dönemine Geçiş................................................................132 3.3. Kıst Dönem........................................................................................................................................133 3.4. Tasfiye Dönemi................................................................................................................................. 133 Örnek:....................................................................................................................................................... 133 Not:........................................................................................................................................................... 135 4.2.İkinci Sınıf Tüccarlar..........................................................................................................................135 5.Sınıf Değiştirme.................................................................................................................................... 135 5.1. I’inciden II’nciye Geçiş.....................................................................................................................135 5.2. II’nciden I’inciye Geçiş.....................................................................................................................135


Notlar:....................................................................................................................................................... 136 7.2.Tasdik Zamanı.................................................................................................................................... 140 8.Kayıt Nizamı......................................................................................................................................... 140 9. Kayıt Zamanı........................................................................................................................................ 141 10. Defter Tasdikine İlişkin Dikkat Edilmesi Gereken Diğer Hususlar....................................................141 1.Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti Bulunmayan Mükellefler..........................................145 4.Mükelleflerin Ödeme Kaydedici Cihazlarını Kullanım Dışı Bırakma Talebinde Bulunmaları Durumunda Vergi Dairesi Müdürlüklerince Yapılması Gereken İşlemler.............................................................................149 7. Ödeme Kaydedici Cihazların Haczedilemeyeceği................................................................................151 8. ÖKC Fişi Üzerine Tarihin Yanlış Yazılması........................................................................................152 9. Gün Sonunda “Z Raporu” Alma Zorunluluğu......................................................................................152 10. Teknik Servislerin Yetkili Olmadığı Ödeme Kaydedici Cihazlara Teknik........................................153 11. Adi Ortaklıkta Ortaklığın Ferdi İşletmeye Dönüşmesi.......................................................................153 12. Mükellefin Ölümü Halinde Varislerin İşe Devam Etmesi..................................................................153 15.Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti...............................................................155 Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler;......................................155 Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar:......................................................................................................155 Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların Kayıt Süreleri;........................................................................156 Ğ. DİĞER ÖDEVLERİ............................................................................................................................157


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TAKDİRE SEVK..............................................................................................158 A.TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİNDE VERGİ DAİRELERİNCE DİKKAT........................................158 EDİLECEK HUSUSLAR.........................................................................................................................158 B.TAKDİR KOMİSYONLARINCA UYULACAK HUSUSLAR..........................................................161 C.SEHVEN YAPILDIĞI ANLAŞILAN TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİ...............................................162 C.TÜZEL KİŞİLİĞİ SONA EREN KURUMLARA İLİŞKİN TARHİYAT...........................................166 D. BİRLEŞME HALİNDE BİRLEŞMEDEN ÖNCEKİ DÖNEMLERE İLİŞKİN TARHİYAT............170 E. ÖLÜM HALİNDE TARHİYAT..........................................................................................................170 Dikkat:...................................................................................................................................................... 171 1.Vergi Cezalarının Kesilmesi..................................................................................................................177 2.Vergi Cezalarının Uygulanmasında Genel Esaslar................................................................................177 2.1.Tek Fiille Muhtelif Vergi Ziyaına Sebebiyet Verilmesi.....................................................................177 2.2. Tek Fiilin Muhtelif Cezayı Gerektirmesi...........................................................................................178 2.3. Fiil Ayrılığı........................................................................................................................................ 179 2.4.Tekerrür.............................................................................................................................................. 180 2.5.Suçlarda Birleşme...............................................................................................................................182 2.6. Küçükler ve Kısıtlıların Ceza Muhatabı Olmadığı Durumlar............................................................183 2.7. Tüzel Kişilerin Sorumluluğu.............................................................................................................183 3.Vergi Ziyaı Cezası.................................................................................................................................184


3.1. Bir Kat Vergi Ziyaı Cezası................................................................................................................184 3.2. Üç Kat Vergi Ziyaı Cezası Uygulaması ve İştirak.............................................................................185 4.Usulsüzlük Cezaları...............................................................................................................................187 4.1.Usulsüzlük Fiili ve Dereceleri............................................................................................................187 I. Derece Usulsüzlükler...........................................................................................................................187 II. Derece Usulsüzlükler..........................................................................................................................188 4.2.Usulsüzlükte Ceza Tutarları...............................................................................................................189 5.Hürriyeti Bağlayıcı Cezalara Hükmedilmesi.........................................................................................195 6.Hürriyeti Bağlayıcı Ceza İle Cezalandırılacak Vergi Suçları Ve Cezaları............................................196 6.1. Kaçakçılık Suçları ve Cezaları...........................................................................................................196 6.1.1. (I). Grup.......................................................................................................................................... 196 6.1.2. (II). Grup........................................................................................................................................ 197 6.1.3. (III). Grup....................................................................................................................................... 197 6.2.Vergi Mahremiyetinin İhlali...............................................................................................................198 6.3. Mükellefin Özel İşlerini Yapan Memurlar........................................................................................198 6.4. Vergi Kimlik Numarası Kullanımı ile İlgili Düzenlemelere Uymayanlar.........................................199 7. Vergi Suçu Ve Vergi İnceleme Raporlarında Haklarında Komisyon...................................................199 8. Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu Maddesinde Yazılı Suçların İşlenişine İştirak...............................199 8.1.Vergi Usul Kanunu’nun İlgili Hükmünün Uygulanması....................................................................199


8.2.Kesilmiş / Kesilecek Cezaların Durumu.............................................................................................200 9.Diğer Hususlar....................................................................................................................................... 200 ALTINCI BÖLÜM TEBLİĞ A. TEBLİĞ ESASLARI............................................................................201 B. TEBLİĞİN MUHATABLARI.............................................................................................................202 C.TEBLİĞ TÜRLERİ.............................................................................................................................. 207 1.Posta ile tebliğ usulü..............................................................................................................................207 2.İlan Yoluyla Tebliğ Usulü.....................................................................................................................208 3.Dairede veya Komisyonda Tebliğ.........................................................................................................214 1.Vergi Mahkemesi Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler.......................................................................218 1.1.Tamamen Veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler..............................................218 1.2.Davanın İncelenmeksizin Reddine Yapılacak İşlemler......................................................................218 1.3.Takdir Komisyonu Kararına Yönelik Vergi Dairesi İhtilafının İncelenmeksizin...............................218 2.1.Tamamen veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler...............................................218 2.2. Tasdik Kararını Terkin Eden Kararlar Üzerine Yapılacak İşlemler..................................................219 2.3. Terkin Kararlarını Bozarak Tarhiyatı Tasdik Eden Kararlar Üzerine................................................219 2.4.Bozma Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler.....................................................................................219 1.Uzlaşma Talebine İlişkin Dikkat Edilecek Hususlar.............................................................................219 1.1.Uzlaşma Talebinin Kabulünde Dikkat Edilecek Hususlar..................................................................219 1.2. Uzlaşma Talebi Nereye ve Nasıl Yapılmalıdır..................................................................................220


1.3. Uzlaşma Talebinde Bulunabilecek Kişiler.........................................................................................220 1.4. Uzlaşma Oturumlarına Katılabilecek Kişiler.....................................................................................220 2.Tarhiyat Öncesi Uzlaşma.......................................................................................................................221 2.1.Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları...................................................................221 d Uzlaşmanın Vaki Olması.......................................................................................................................221 d Uzlaşmanın Vaki Olmaması..................................................................................................................221 Z Tarhiyattan Sonra Uzlaşma Hakkından Yararlanma.............................................................................222 2.2.Tarhiyat Öncesi Uzlaşmada Önemli Hususlar....................................................................................222 3.Tarhiyat Sonrası Uzlaşma......................................................................................................................223 3.1.Uzlaşma Komisyonunun Yetkileri.....................................................................................................223 3.2. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Süreci.......................................................................................................224 3.3. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları d Uzlaşmanın Vaki Olması.....................224 Z Uzlaşmanın Vaki Olmaması.................................................................................................................225 4.Uzlaşmanın Sonuçları............................................................................................................................225 • Uzlaşmanın Kesinliği ve Dava Konusu Edilememesi............................................................................225 6.İndirim talebi......................................................................................................................................... 227 7.Uzlaşılan Vergi ve Cezaların Ödenmesi................................................................................................228 Uzlaşmaya varılmamış ve yargı yoluna gidilmemiş ise;.........................................................................228 CEZALARINDA İNDİRİM.....................................................................................................................228


1.Vergi Cezalarının Ödenme Zamanı.......................................................................................................228 1.1. Cezaya Dava Açıldığı ve Açılmadığı Durumlar................................................................................228 1.2. Ceza İhbarnamesine Karşı Dava Açılması........................................................................................228 2.Vergi Cezalarının Kalkması..................................................................................................................229 2.1.Yanılma Ve Görüş Değişikliği Hali....................................................................................................229 2.2. Ölüm.................................................................................................................................................. 230 2.3. Mücbir Sebepler................................................................................................................................ 230 2.4.Pişmanlık Ve Islah..............................................................................................................................231 3.Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Ve İhlali..................................................................................231 4.Ceza Kesmede Zamanaşımı...................................................................................................................232 2.Mükellef Lehine Sonuçlanmışsa............................................................................................................235 D.HAKSIZ İADE DURUMUNDA..........................................................................................................239 DOKUZUNCU BÖLÜM TECİL - TERKİN...........................................................................................239 A.TECİL................................................................................................................................................... 239 1. Tecil Halleri.......................................................................................................................................... 240 2. Tecilin Kaldırılması..............................................................................................................................240 B.VERGİNİN TERKİNİ..........................................................................................................................240 1. Hesap Hataları...................................................................................................................................... 242 2. Vergilendirme Hataları.........................................................................................................................243


3. Hataların Meydana Çıkarılması............................................................................................................243 C.ŞİKAYET YOLU İLE MÜRACAAT..................................................................................................245 ONBİRİNCİ BÖLÜM ZAMANAŞIMI...................................................................................................245 2.Mücbir Sebep Hali.................................................................................................................................247 B. TİCARET ŞİRKETLERİ.....................................................................................................................252 C. NAKLİYECİLİK FAALİYETİNDE BULUNAN MÜKELLEFLER.................................................253 D.RE’SEN TERK UYGULAMASI.........................................................................................................255 Re’sen Terk Tarihinin Belirlenmesi;........................................................................................................256 B.E-DEFTER........................................................................................................................................... 267 1. E-Defter Tutma Koşulları.....................................................................................................................267 2. E-Defterlerin Saklanması.....................................................................................................................268 C.E-DEFTER TUTMA VE E-FATURA UYGULAMASINA DAHİL OLMA......................................268 ZORUNLULUĞU GETİRİLEN MÜKELLEFLER.................................................................................268 Burada dikkat edilmesi gereken hususlar;................................................................................................268 2.4E-Arşiv Uygulaması Kapsamında Vergi Mükellefi Olmayanlara Faturanın.......................................271 H.CEZAİ MÜEYYİDELER.....................................................................................................................271 ONALTINCI BÖLÜM STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ....................................................271 A.STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ......................................................................................271 10.Tüzel kişi mükelleflere yapılacak tebligatlar.......................................................................................283


Kararın kesinleşmesi,............................................................................................................................... 290 3.2 No’lu İhbarname (Yargı Kararına Göre Bildirim)..............................................................................290 5.Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Ne Şekilde Uygulanması Gerektiği........................................292 E.VERGİ CEZALARINDA TEKERRÜR...............................................................................................293 1-b. Yeni Mükellefiyet Tesis Edilen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir.....................................298 1-ç. Vergi Usul Kanunu’nun 153/A Maddesi Kapsamındaki Mükellefler...............................................299 2. Vergilendirme 2 Servisi........................................................................................................................299 2-a. Belirlenen Hadleri Geçen Kurumlar Vergisi Mükellefleri................................................................299 2-b. Belirlenen Hadleri Geçen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi.................................299 3. Vergilendirme 3 Servisi........................................................................................................................299 4-g. Diğer Kazanç ve İratlar İle Sadece Gelir Stopaj ve KDV Mükellefiyeti Gibi...................................300 B.ORTAK HUSUSLAR...........................................................................................................................300 1- Yeni işe başlayan mükelleflerde takip dönemi.....................................................................................300 2- Mükelleflerin özel/genel esaslara tabi olmalarının tespiti....................................................................301 3-Nakil mükellefiyet tesisi........................................................................................................................302 4- Geriye dönük mükellefiyet tesisi..........................................................................................................303 5- Nev’i değişikliği...................................................................................................................................303 6- Genel değerlendirme dönemi ve değerlendirme kriterleri....................................................................304 7-Re’sen terk işlemi sonrasında mükellefiyet tesisi..................................................................................304


8- Tasfiye / İflas halindeki mükelleflerin takibi.......................................................................................305 9- 01/07/2014 tarihinden önce terk etmiş mükelleflerin takibi.................................................................306 12- Damga vergisi işlemleri.....................................................................................................................307 13- Harç işlemleri..................................................................................................................................... 307 14- Mükellefiyetli şubelerin takibi...........................................................................................................307 15- Adi ortaklıkların ve ortaklarının takibi...............................................................................................307 16- İş ortaklıklarının takibi.......................................................................................................................308 17- Birden fazla kazanç türünden gelir elde eden mükelleflerin takibi....................................................309 19- Mükellef sicil bilgilerinin oluşturulması ve muhafazası....................................................................310 20- Mükellef dosyalarının servisler arası geçiş işlemlerinin takibi..........................................................310 21-Vergi dairesine ait mükellef tarh dosyasının yer aldığı arşivlerin düzeni............................................311 23- Mükellef yönlendirmeleri...................................................................................................................311 24- Vergi dairesine telefon aracılığıyla yapılan başvuruların yönlendirilmesi.........................................311 1........................................................................................................................................................................ 2. Tebligata konu işleme ilişkin bilgilerin yer almadığı ve beyanı alınan şahsın adrese gelindiği tarihte beyanının alınmış olduğuna dair bir belirleme içermeyen “adres tespit tutanak”lannın Vergi Usul Kanunu’nun 102’nci maddesine uygun tutanaklar olduğundan bahsedilemez. Bu tutanaklardan hareketle ilanen tebliğe geçilemez. .212 3........ Tebligat işlemlerinden önceki bir tarihte düzenlenmiş olan ve muhatabın o adreste bulunamadığını açıkça ortaya koyan bir “adres tespit tutanağı” bulunsa da, yani tebligatın o adreste yapılmasının mümkün olmadığı net bir şekilde bilinse de; kanunen “bilinen adres” olarak görünen bu adrese tebligat çıkılması ve 102’nci maddeye uygun bir tutanağın düzenlenmesinin sağlanması ve buna istinaden ilanen tebliğe geçilmesi gerekmektedir....212 4....................................................................................................................................... Tebliğ yapılacak kimseler ............................................................................................................................................................................. 212 5.......................................................................................................... Tüzel kişi mükelleflere yapılacak tebligatlar ............................................................................................................................................................................. 213 6..... Tebligat ister PTT eliyle ister memur eliyle yapılmış olsun, yukarıda sayılan kurallara uygun olarak yapılıp


yapılmamış olduğu kontrol edilmeksizin geçerli bir tebliğ yapılmış olduğu kanaatiyle müteakip işlemlere geçilmemelidir. Tebligatın geçersiz olduğu kendiliğinden fark edilir veya tebliğ edilen işleme veya bu işleme dayanılarak tesis edilmiş bir başka işleme karşı açılan davayla veya bu davada verilen kararla anlaşılması halinde, (tarh ve tahsil zamanaşımı hükümleri elveriyorsa) tebligat işlemleri ivedilikle yenilenmelidir.............214

VERGİLENDİRME..........................................1 (VUK) DERS NOTU......................................1 A.İŞE BAŞLAMA......................................................................................................................................47 1.İşe Başlamanın Belirtileri........................................................................................................................47 1.1.Tüccarlarda İşe Başlamanın Belirtileri.................................................................................................47 1.2.Serbest Meslek Erbabında İşe Başlamanın Belirtileri...........................................................................49 2.İşe Başlamada Aranılacak Belgeler.........................................................................................................49 2.1.Gerçek Kişiler.......................................................................................................................................49 2.2.T.T.K. Uyarınca Tescil İçin Başvuran Kurumlar Vergisi Mükellefleri................................................52 Not:............................................................................................................................................................. 54 2.3.Tüzel Kişiliği Olmayanlar İle Ticaret Sicil Memurluklarınca Bildirimde............................................54 B.İŞE BAŞLAMADA DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR......................................................................55 1.Münhasıran Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesisi.....................................................55 2.Mükellefiyet Kaydı Re’sen Terkin Edilen Mükellefler...........................................................................55 5.Mükellefin Ölümü Hali...........................................................................................................................59 5.1. Mirasçıların Sorumluluğu....................................................................................................................59 5.2. Cezalar.................................................................................................................................................59


5.3.Mükellefiyet Tesisi...............................................................................................................................60 5.6.Tebligat İşlemleri..................................................................................................................................62 6.Basit Usulde Vergilendirme Talebinde Bulunan Gerçek Kişiler.............................................................63 7. Ticari Plakalı Nakil Vasıtaları Sahiplerinde Mükellefiyet Tesisi...........................................................63 8. Diğer Ücret Kapsamına Giren Hizmet Erbabı........................................................................................64 9. Gelirleri; Ücret, Gayrimenkul Sermaye İradı, Menkul Sermaye İradı İle Diğer.....................................64 10. Fikri Ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemelerince Haklarında Hüküm Bulunanlar.....................................64 11. İrtibat Büroları...................................................................................................................................... 64 C.DİĞER HUSUSLAR..............................................................................................................................65 İKİNCİ BÖLÜM SÜRELER A. KANUNİ VE İDARİ SÜRELER...........................................................71 B. SÜRELERİN UZAMASI......................................................................................................................71 1.Mali Tatil................................................................................................................................................. 71 1.1.Mali Tatil Nedeniyle Uzayan Süreler...................................................................................................71 1.2.Mali Tatil Nedeniyle İşlemeyen Süreler...............................................................................................73 1.3.Mali Tatil Kapsamında Olmayan Süreler.............................................................................................75 1.4.Mali Tatile İlişkin Diğer Hususlar........................................................................................................76 2. Ölüm Hali...............................................................................................................................................76 3. Mücbir Sebep Hali..................................................................................................................................77 Notlar:......................................................................................................................................................... 80


4. Mühlet Verme (Zor Durum Hali)...........................................................................................................82 5. Defter Ve Belgelerin Muhafaza Altına Alınması...................................................................................83 C.SÜRELERİN HESAPLANMASI...........................................................................................................83 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ.....................................................................................83 A.BİLDİRMELER..................................................................................................................................... 83 1.İşe Başlama.............................................................................................................................................. 84 2. Değişiklikler........................................................................................................................................... 84 3. İşi Bırakma............................................................................................................................................. 84 4. Bildirmelerde süre.................................................................................................................................. 85 B.VERGİ LEVHASI ALMA.....................................................................................................................85 1.Vergi Levhası Almak Zorunda Olanlar...................................................................................................85 2. Vergi Levhası Alma Süresi.....................................................................................................................86 3. Vergi Levhası Bulundurulması Gereken Yerler.....................................................................................86 Notlar:......................................................................................................................................................... 87 1.Beyannamelerin Verilmesi Veya Gönderilmesi......................................................................................87 2. Vekaletname İle Beyanname Verilmesi.................................................................................................88 3. Beyanname Verme Sürelerinden Önce Elden Getirilen Beyannameler..................................................88 4.Kağıt Ortamında Verilebilen Beyannamelerden Kanuni Süresinde Verilmeyenlerin Kanuni Süresinden Sonra Verilmesi.................................................................................................................................................... 89


4.1.Kanuni Süresinden Sonra Kendiliğinden Verilen Beyannamelerde Matrah ve Vergi Çıkması Durumunda

89

7.E-Beyan Gönderme Şifresi Verilebilecek Kişiler....................................................................................94 10.Elektronik Ortamda Pişmanlık Talebiyle Verilen Beyannameler..........................................................98 Notlar:......................................................................................................................................................... 99 16.Mükellefiyet Nakillerinde E-Beyanname Gönderilmesi......................................................................105 18.Beyannamelere İlişkin Diğer Hususlar................................................................................................107 Ç. BA-BS BİLDİRİM FORMLARI.........................................................................................................109 1.Ba-Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü........................................................................................109 2.Ba-Bs Bildirim Formu Vermeyen, Eksik Veren Veya Yanıltıcı Bildirimde Bulunan Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler..................................................................................................................................................... 110 5.Ba-Bs Formlarının Düzeltilmesine İlişkin Diğer Hususlar....................................................................115 6.Akaryakıt İstasyonlarında ÖKC Fişi İle Yapılan Satışların Ba-Bs Bildirim Formlarında Nasıl Gösterileceği 9.Sigorta Şirketlerinin Ba- Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü......................................................119 11. İflas Halindeki Kurumların Ba - Bs Bildirim Formlarının Verilmesi.................................................121 12. İthalat İşlemlerinin Ba-Bs Bildirim Formlarında Gösterilmesi..........................................................122 D.DİĞER BİLDİRİMLER.......................................................................................................................123 1.Mükellef Bilgileri Bildirimi...................................................................................................................123 1.1. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler...........................................123 1.2. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler.....................................123

117


1.3. Mükellef Bilgileri Bildiriminin Verilmesinde Dikkat Edilecek Hususular........................................123 1. 6. Düzeltme İşlemleri........................................................................................................................... 126 2. Kesin Mizan Bildirimi..........................................................................................................................126 2.1. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler....................................................126 2.2. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler..............................................126 2.3. Bildirimin Dönemi ve Verilme Zamanı.............................................................................................127 2.4. Vergi Dairesi Değişen veya 2010 Yılı İçerisinde Faaliyetlerini Terk Eden.......................................128 2.5. Elektronik Ortamda Bildirimin Onaylanmasından Sonra Düzeltme İşlemleri...................................128 4. Elektrik Ve Doğalgaz Dağıtım Şirketlerinin Ve Organize Sanayi Bölgesi Tüzel.................................130 4.1. Bilgi Verme Zorunluluğu Getirilen Şirketler ve OSB Tüzel Kişiliklerinin.......................................130 4.2. Bilgi Verme Dönemi ve Gönderilme Zamanı....................................................................................130 5. Bildirimlere İlişkin Cezai Müeyyideler................................................................................................130 1. Defter Tutmak Mecburiyetinde Olan Mükellefler................................................................................131 2. Defter Tutmak Mecburiyetinde Olmayan Mükellefler.........................................................................132 3. Defter Tutma Dönemi...........................................................................................................................132 3.1.Özel Hesap Dönemi Talebi.................................................................................................................132 3.2. Özel Hesap Döneminden Normal Hesap Dönemine Geçiş................................................................132 3.3. Kıst Dönem........................................................................................................................................133 3.4. Tasfiye Dönemi................................................................................................................................. 133


Örnek:....................................................................................................................................................... 133 Not:........................................................................................................................................................... 135 4.2.İkinci Sınıf Tüccarlar..........................................................................................................................135 5.Sınıf Değiştirme.................................................................................................................................... 135 5.1. I’inciden II’nciye Geçiş.....................................................................................................................135 5.2. II’nciden I’inciye Geçiş.....................................................................................................................135 Notlar:....................................................................................................................................................... 136 7.2.Tasdik Zamanı.................................................................................................................................... 140 8.Kayıt Nizamı......................................................................................................................................... 140 9. Kayıt Zamanı........................................................................................................................................ 141 10. Defter Tasdikine İlişkin Dikkat Edilmesi Gereken Diğer Hususlar....................................................141 1.Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti Bulunmayan Mükellefler..........................................145 4.Mükelleflerin Ödeme Kaydedici Cihazlarını Kullanım Dışı Bırakma Talebinde Bulunmaları Durumunda Vergi Dairesi Müdürlüklerince Yapılması Gereken İşlemler.............................................................................149 7. Ödeme Kaydedici Cihazların Haczedilemeyeceği................................................................................151 8. ÖKC Fişi Üzerine Tarihin Yanlış Yazılması........................................................................................152 9. Gün Sonunda “Z Raporu” Alma Zorunluluğu......................................................................................152 10. Teknik Servislerin Yetkili Olmadığı Ödeme Kaydedici Cihazlara Teknik........................................153 11. Adi Ortaklıkta Ortaklığın Ferdi İşletmeye Dönüşmesi.......................................................................153


12. Mükellefin Ölümü Halinde Varislerin İşe Devam Etmesi..................................................................153 15.Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti...............................................................155 Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler;......................................155 Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar:......................................................................................................155 Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların Kayıt Süreleri;........................................................................156 Ğ. DİĞER ÖDEVLERİ............................................................................................................................157 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TAKDİRE SEVK..............................................................................................158 A.TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİNDE VERGİ DAİRELERİNCE DİKKAT........................................158 EDİLECEK HUSUSLAR.........................................................................................................................158 B.TAKDİR KOMİSYONLARINCA UYULACAK HUSUSLAR..........................................................161 C.SEHVEN YAPILDIĞI ANLAŞILAN TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİ...............................................162 C.TÜZEL KİŞİLİĞİ SONA EREN KURUMLARA İLİŞKİN TARHİYAT...........................................166 D. BİRLEŞME HALİNDE BİRLEŞMEDEN ÖNCEKİ DÖNEMLERE İLİŞKİN TARHİYAT............170 E. ÖLÜM HALİNDE TARHİYAT..........................................................................................................170 Dikkat:...................................................................................................................................................... 171 1.Vergi Cezalarının Kesilmesi..................................................................................................................177 2.Vergi Cezalarının Uygulanmasında Genel Esaslar................................................................................177 2.1.Tek Fiille Muhtelif Vergi Ziyaına Sebebiyet Verilmesi.....................................................................177 2.2. Tek Fiilin Muhtelif Cezayı Gerektirmesi...........................................................................................178


2.3. Fiil Ayrılığı........................................................................................................................................ 179 2.4.Tekerrür.............................................................................................................................................. 180 2.5.Suçlarda Birleşme...............................................................................................................................182 2.6. Küçükler ve Kısıtlıların Ceza Muhatabı Olmadığı Durumlar............................................................183 2.7. Tüzel Kişilerin Sorumluluğu.............................................................................................................183 3.Vergi Ziyaı Cezası.................................................................................................................................184 3.1. Bir Kat Vergi Ziyaı Cezası................................................................................................................184 3.2. Üç Kat Vergi Ziyaı Cezası Uygulaması ve İştirak.............................................................................185 4.Usulsüzlük Cezaları...............................................................................................................................187 4.1.Usulsüzlük Fiili ve Dereceleri............................................................................................................187 I. Derece Usulsüzlükler...........................................................................................................................187 II. Derece Usulsüzlükler..........................................................................................................................188 4.2.Usulsüzlükte Ceza Tutarları...............................................................................................................189 5.Hürriyeti Bağlayıcı Cezalara Hükmedilmesi.........................................................................................195 6.Hürriyeti Bağlayıcı Ceza İle Cezalandırılacak Vergi Suçları Ve Cezaları............................................196 6.1. Kaçakçılık Suçları ve Cezaları...........................................................................................................196 6.1.1. (I). Grup.......................................................................................................................................... 196 6.1.2. (II). Grup........................................................................................................................................ 197 6.1.3. (III). Grup....................................................................................................................................... 197


6.2.Vergi Mahremiyetinin İhlali...............................................................................................................198 6.3. Mükellefin Özel İşlerini Yapan Memurlar........................................................................................198 6.4. Vergi Kimlik Numarası Kullanımı ile İlgili Düzenlemelere Uymayanlar.........................................199 7. Vergi Suçu Ve Vergi İnceleme Raporlarında Haklarında Komisyon...................................................199 8. Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu Maddesinde Yazılı Suçların İşlenişine İştirak...............................199 8.1.Vergi Usul Kanunu’nun İlgili Hükmünün Uygulanması....................................................................199 8.2.Kesilmiş / Kesilecek Cezaların Durumu.............................................................................................200 9.Diğer Hususlar....................................................................................................................................... 200 ALTINCI BÖLÜM TEBLİĞ A. TEBLİĞ ESASLARI............................................................................201 B. TEBLİĞİN MUHATABLARI.............................................................................................................202 C.TEBLİĞ TÜRLERİ.............................................................................................................................. 207 1.Posta ile tebliğ usulü..............................................................................................................................207 2.İlan Yoluyla Tebliğ Usulü.....................................................................................................................208 3.Dairede veya Komisyonda Tebliğ.........................................................................................................214 1.Vergi Mahkemesi Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler.......................................................................218 1.1.Tamamen Veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler..............................................218 1.2.Davanın İncelenmeksizin Reddine Yapılacak İşlemler......................................................................218 1.3.Takdir Komisyonu Kararına Yönelik Vergi Dairesi İhtilafının İncelenmeksizin...............................218 2.1.Tamamen veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler...............................................218


2.2. Tasdik Kararını Terkin Eden Kararlar Üzerine Yapılacak İşlemler..................................................219 2.3. Terkin Kararlarını Bozarak Tarhiyatı Tasdik Eden Kararlar Üzerine................................................219 2.4.Bozma Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler.....................................................................................219 1.Uzlaşma Talebine İlişkin Dikkat Edilecek Hususlar.............................................................................219 1.1.Uzlaşma Talebinin Kabulünde Dikkat Edilecek Hususlar..................................................................219 1.2. Uzlaşma Talebi Nereye ve Nasıl Yapılmalıdır..................................................................................220 1.3. Uzlaşma Talebinde Bulunabilecek Kişiler.........................................................................................220 1.4. Uzlaşma Oturumlarına Katılabilecek Kişiler.....................................................................................220 2.Tarhiyat Öncesi Uzlaşma.......................................................................................................................221 2.1.Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları...................................................................221 d Uzlaşmanın Vaki Olması.......................................................................................................................221 d Uzlaşmanın Vaki Olmaması..................................................................................................................221 Z Tarhiyattan Sonra Uzlaşma Hakkından Yararlanma.............................................................................222 2.2.Tarhiyat Öncesi Uzlaşmada Önemli Hususlar....................................................................................222 3.Tarhiyat Sonrası Uzlaşma......................................................................................................................223 3.1.Uzlaşma Komisyonunun Yetkileri.....................................................................................................223 3.2. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Süreci.......................................................................................................224 3.3. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları d Uzlaşmanın Vaki Olması.....................224 Z Uzlaşmanın Vaki Olmaması.................................................................................................................225


4.Uzlaşmanın Sonuçları............................................................................................................................225 • Uzlaşmanın Kesinliği ve Dava Konusu Edilememesi............................................................................225 6.İndirim talebi......................................................................................................................................... 227 7.Uzlaşılan Vergi ve Cezaların Ödenmesi................................................................................................228 Uzlaşmaya varılmamış ve yargı yoluna gidilmemiş ise;.........................................................................228 CEZALARINDA İNDİRİM.....................................................................................................................228 1.Vergi Cezalarının Ödenme Zamanı.......................................................................................................228 1.1. Cezaya Dava Açıldığı ve Açılmadığı Durumlar................................................................................228 1.2. Ceza İhbarnamesine Karşı Dava Açılması........................................................................................228 2.Vergi Cezalarının Kalkması..................................................................................................................229 2.1.Yanılma Ve Görüş Değişikliği Hali....................................................................................................229 2.2. Ölüm.................................................................................................................................................. 230 2.3. Mücbir Sebepler................................................................................................................................ 230 2.4.Pişmanlık Ve Islah..............................................................................................................................231 3.Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Ve İhlali..................................................................................231 4.Ceza Kesmede Zamanaşımı...................................................................................................................232 2.Mükellef Lehine Sonuçlanmışsa............................................................................................................235 D.HAKSIZ İADE DURUMUNDA..........................................................................................................239 DOKUZUNCU BÖLÜM TECİL - TERKİN...........................................................................................239


A.TECİL................................................................................................................................................... 239 1. Tecil Halleri.......................................................................................................................................... 240 2. Tecilin Kaldırılması..............................................................................................................................240 B.VERGİNİN TERKİNİ..........................................................................................................................240 1. Hesap Hataları...................................................................................................................................... 242 2. Vergilendirme Hataları.........................................................................................................................243 3. Hataların Meydana Çıkarılması............................................................................................................243 C.ŞİKAYET YOLU İLE MÜRACAAT..................................................................................................245 ONBİRİNCİ BÖLÜM ZAMANAŞIMI...................................................................................................245 2.Mücbir Sebep Hali.................................................................................................................................247 B. TİCARET ŞİRKETLERİ.....................................................................................................................252 C. NAKLİYECİLİK FAALİYETİNDE BULUNAN MÜKELLEFLER.................................................253 D.RE’SEN TERK UYGULAMASI.........................................................................................................255 Re’sen Terk Tarihinin Belirlenmesi;........................................................................................................256 B.E-DEFTER........................................................................................................................................... 267 1. E-Defter Tutma Koşulları.....................................................................................................................267 2. E-Defterlerin Saklanması.....................................................................................................................268 C.E-DEFTER TUTMA VE E-FATURA UYGULAMASINA DAHİL OLMA......................................268 ZORUNLULUĞU GETİRİLEN MÜKELLEFLER.................................................................................268


Burada dikkat edilmesi gereken hususlar;................................................................................................268 2.4E-Arşiv Uygulaması Kapsamında Vergi Mükellefi Olmayanlara Faturanın.......................................271 H.CEZAİ MÜEYYİDELER.....................................................................................................................271 ONALTINCI BÖLÜM STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ....................................................271 A.STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ......................................................................................271 10.Tüzel kişi mükelleflere yapılacak tebligatlar.......................................................................................283 Kararın kesinleşmesi,............................................................................................................................... 290 3.2 No’lu İhbarname (Yargı Kararına Göre Bildirim)..............................................................................290 5.Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Ne Şekilde Uygulanması Gerektiği........................................292 E.VERGİ CEZALARINDA TEKERRÜR...............................................................................................293 1-b. Yeni Mükellefiyet Tesis Edilen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir.....................................298 1-ç. Vergi Usul Kanunu’nun 153/A Maddesi Kapsamındaki Mükellefler...............................................299 2. Vergilendirme 2 Servisi........................................................................................................................299 2-a. Belirlenen Hadleri Geçen Kurumlar Vergisi Mükellefleri................................................................299 2-b. Belirlenen Hadleri Geçen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi.................................299 3. Vergilendirme 3 Servisi........................................................................................................................299 4-g. Diğer Kazanç ve İratlar İle Sadece Gelir Stopaj ve KDV Mükellefiyeti Gibi...................................300 B.ORTAK HUSUSLAR...........................................................................................................................300 1- Yeni işe başlayan mükelleflerde takip dönemi.....................................................................................300


2- Mükelleflerin özel/genel esaslara tabi olmalarının tespiti....................................................................301 3-Nakil mükellefiyet tesisi........................................................................................................................302 4- Geriye dönük mükellefiyet tesisi..........................................................................................................303 5- Nev’i değişikliği...................................................................................................................................303 6- Genel değerlendirme dönemi ve değerlendirme kriterleri....................................................................304 7-Re’sen terk işlemi sonrasında mükellefiyet tesisi..................................................................................304 8- Tasfiye / İflas halindeki mükelleflerin takibi.......................................................................................305 9- 01/07/2014 tarihinden önce terk etmiş mükelleflerin takibi.................................................................306 12- Damga vergisi işlemleri.....................................................................................................................307 13- Harç işlemleri..................................................................................................................................... 307 14- Mükellefiyetli şubelerin takibi...........................................................................................................307 15- Adi ortaklıkların ve ortaklarının takibi...............................................................................................307 16- İş ortaklıklarının takibi.......................................................................................................................308 17- Birden fazla kazanç türünden gelir elde eden mükelleflerin takibi....................................................309 19- Mükellef sicil bilgilerinin oluşturulması ve muhafazası....................................................................310 20- Mükellef dosyalarının servisler arası geçiş işlemlerinin takibi..........................................................310 21-Vergi dairesine ait mükellef tarh dosyasının yer aldığı arşivlerin düzeni............................................311 23- Mükellef yönlendirmeleri...................................................................................................................311 24- Vergi dairesine telefon aracılığıyla yapılan başvuruların yönlendirilmesi.........................................311


MÜKELLEF ODAKLI VERGİLENDİRME SERVİSLERİ (MOVES) PROJESİNE İLİŞKİN YÖNERGE 227

VERGİLENDİRME..........................................1 (VUK) DERS NOTU......................................1

A.İŞE BAŞLAMA......................................................................................................................................47 1.İşe Başlamanın Belirtileri........................................................................................................................47 1.1.Tüccarlarda İşe Başlamanın Belirtileri.................................................................................................47 1.2.Serbest Meslek Erbabında İşe Başlamanın Belirtileri...........................................................................49 2.İşe Başlamada Aranılacak Belgeler.........................................................................................................49 2.1.Gerçek Kişiler.......................................................................................................................................49 2.2.T.T.K. Uyarınca Tescil İçin Başvuran Kurumlar Vergisi Mükellefleri................................................52 Not:............................................................................................................................................................. 54 2.3.Tüzel Kişiliği Olmayanlar İle Ticaret Sicil Memurluklarınca Bildirimde............................................54 B.İŞE BAŞLAMADA DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR......................................................................55 1.Münhasıran Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesisi.....................................................55 2.Mükellefiyet Kaydı Re’sen Terkin Edilen Mükellefler...........................................................................55 5.Mükellefin Ölümü Hali...........................................................................................................................59 5.1. Mirasçıların Sorumluluğu....................................................................................................................59 5.2. Cezalar.................................................................................................................................................59 5.3.Mükellefiyet Tesisi...............................................................................................................................60


5.6.Tebligat İşlemleri..................................................................................................................................62 6.Basit Usulde Vergilendirme Talebinde Bulunan Gerçek Kişiler.............................................................63 7. Ticari Plakalı Nakil Vasıtaları Sahiplerinde Mükellefiyet Tesisi...........................................................63 8. Diğer Ücret Kapsamına Giren Hizmet Erbabı........................................................................................64 9. Gelirleri; Ücret, Gayrimenkul Sermaye İradı, Menkul Sermaye İradı İle Diğer.....................................64 10. Fikri Ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemelerince Haklarında Hüküm Bulunanlar.....................................64 11. İrtibat Büroları...................................................................................................................................... 64 C.DİĞER HUSUSLAR..............................................................................................................................65 İKİNCİ BÖLÜM SÜRELER A. KANUNİ VE İDARİ SÜRELER...........................................................71 B. SÜRELERİN UZAMASI......................................................................................................................71 1.Mali Tatil................................................................................................................................................. 71 1.1.Mali Tatil Nedeniyle Uzayan Süreler...................................................................................................71 1.2.Mali Tatil Nedeniyle İşlemeyen Süreler...............................................................................................73 1.3.Mali Tatil Kapsamında Olmayan Süreler.............................................................................................75 1.4.Mali Tatile İlişkin Diğer Hususlar........................................................................................................76 2. Ölüm Hali...............................................................................................................................................76 3. Mücbir Sebep Hali..................................................................................................................................77 Notlar:......................................................................................................................................................... 80 4. Mühlet Verme (Zor Durum Hali)...........................................................................................................82


5. Defter Ve Belgelerin Muhafaza Altına Alınması...................................................................................83 C.SÜRELERİN HESAPLANMASI...........................................................................................................83 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ.....................................................................................83 A.BİLDİRMELER..................................................................................................................................... 83 1.İşe Başlama.............................................................................................................................................. 84 2. Değişiklikler........................................................................................................................................... 84 3. İşi Bırakma............................................................................................................................................. 84 4. Bildirmelerde süre.................................................................................................................................. 85 B.VERGİ LEVHASI ALMA.....................................................................................................................85 1.Vergi Levhası Almak Zorunda Olanlar...................................................................................................85 2. Vergi Levhası Alma Süresi.....................................................................................................................86 3. Vergi Levhası Bulundurulması Gereken Yerler.....................................................................................86 Notlar:......................................................................................................................................................... 87 1.Beyannamelerin Verilmesi Veya Gönderilmesi......................................................................................87 2. Vekaletname İle Beyanname Verilmesi.................................................................................................88 3. Beyanname Verme Sürelerinden Önce Elden Getirilen Beyannameler..................................................88 4.Kağıt Ortamında Verilebilen Beyannamelerden Kanuni Süresinde Verilmeyenlerin Kanuni Süresinden Sonra Verilmesi.................................................................................................................................................... 89 4.1.Kanuni Süresinden Sonra Kendiliğinden Verilen Beyannamelerde Matrah ve Vergi Çıkması Durumunda

89


7.E-Beyan Gönderme Şifresi Verilebilecek Kişiler....................................................................................94 10.Elektronik Ortamda Pişmanlık Talebiyle Verilen Beyannameler..........................................................98 Notlar:......................................................................................................................................................... 99 16.Mükellefiyet Nakillerinde E-Beyanname Gönderilmesi......................................................................105 18.Beyannamelere İlişkin Diğer Hususlar................................................................................................107 Ç. BA-BS BİLDİRİM FORMLARI.........................................................................................................109 1.Ba-Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü........................................................................................109 2.Ba-Bs Bildirim Formu Vermeyen, Eksik Veren Veya Yanıltıcı Bildirimde Bulunan Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler..................................................................................................................................................... 110 5.Ba-Bs Formlarının Düzeltilmesine İlişkin Diğer Hususlar....................................................................115 6.Akaryakıt İstasyonlarında ÖKC Fişi İle Yapılan Satışların Ba-Bs Bildirim Formlarında Nasıl Gösterileceği 9.Sigorta Şirketlerinin Ba- Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü......................................................119 11. İflas Halindeki Kurumların Ba - Bs Bildirim Formlarının Verilmesi.................................................121 12. İthalat İşlemlerinin Ba-Bs Bildirim Formlarında Gösterilmesi..........................................................122 D.DİĞER BİLDİRİMLER.......................................................................................................................123 1.Mükellef Bilgileri Bildirimi...................................................................................................................123 1.1. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler...........................................123 1.2. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler.....................................123 1.3. Mükellef Bilgileri Bildiriminin Verilmesinde Dikkat Edilecek Hususular........................................123

117


1. 6. Düzeltme İşlemleri........................................................................................................................... 126 2. Kesin Mizan Bildirimi..........................................................................................................................126 2.1. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler....................................................126 2.2. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler..............................................126 2.3. Bildirimin Dönemi ve Verilme Zamanı.............................................................................................127 2.4. Vergi Dairesi Değişen veya 2010 Yılı İçerisinde Faaliyetlerini Terk Eden.......................................128 2.5. Elektronik Ortamda Bildirimin Onaylanmasından Sonra Düzeltme İşlemleri...................................128 4. Elektrik Ve Doğalgaz Dağıtım Şirketlerinin Ve Organize Sanayi Bölgesi Tüzel.................................130 4.1. Bilgi Verme Zorunluluğu Getirilen Şirketler ve OSB Tüzel Kişiliklerinin.......................................130 4.2. Bilgi Verme Dönemi ve Gönderilme Zamanı....................................................................................130 5. Bildirimlere İlişkin Cezai Müeyyideler................................................................................................130 1. Defter Tutmak Mecburiyetinde Olan Mükellefler................................................................................131 2. Defter Tutmak Mecburiyetinde Olmayan Mükellefler.........................................................................132 3. Defter Tutma Dönemi...........................................................................................................................132 3.1.Özel Hesap Dönemi Talebi.................................................................................................................132 3.2. Özel Hesap Döneminden Normal Hesap Dönemine Geçiş................................................................132 3.3. Kıst Dönem........................................................................................................................................133 3.4. Tasfiye Dönemi................................................................................................................................. 133 Örnek:....................................................................................................................................................... 133


Not:........................................................................................................................................................... 135 4.2.İkinci Sınıf Tüccarlar..........................................................................................................................135 5.Sınıf Değiştirme.................................................................................................................................... 135 5.1. I’inciden II’nciye Geçiş.....................................................................................................................135 5.2. II’nciden I’inciye Geçiş.....................................................................................................................135 Notlar:....................................................................................................................................................... 136 7.2.Tasdik Zamanı.................................................................................................................................... 140 8.Kayıt Nizamı......................................................................................................................................... 140 9. Kayıt Zamanı........................................................................................................................................ 141 10. Defter Tasdikine İlişkin Dikkat Edilmesi Gereken Diğer Hususlar....................................................141 1.Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti Bulunmayan Mükellefler..........................................145 4.Mükelleflerin Ödeme Kaydedici Cihazlarını Kullanım Dışı Bırakma Talebinde Bulunmaları Durumunda Vergi Dairesi Müdürlüklerince Yapılması Gereken İşlemler.............................................................................149 7. Ödeme Kaydedici Cihazların Haczedilemeyeceği................................................................................151 8. ÖKC Fişi Üzerine Tarihin Yanlış Yazılması........................................................................................152 9. Gün Sonunda “Z Raporu” Alma Zorunluluğu......................................................................................152 10. Teknik Servislerin Yetkili Olmadığı Ödeme Kaydedici Cihazlara Teknik........................................153 11. Adi Ortaklıkta Ortaklığın Ferdi İşletmeye Dönüşmesi.......................................................................153 12. Mükellefin Ölümü Halinde Varislerin İşe Devam Etmesi..................................................................153


15.Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti...............................................................155 Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler;......................................155 Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar:......................................................................................................155 Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların Kayıt Süreleri;........................................................................156 Ğ. DİĞER ÖDEVLERİ............................................................................................................................157 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TAKDİRE SEVK..............................................................................................158 A.TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİNDE VERGİ DAİRELERİNCE DİKKAT........................................158 EDİLECEK HUSUSLAR.........................................................................................................................158 B.TAKDİR KOMİSYONLARINCA UYULACAK HUSUSLAR..........................................................161 C.SEHVEN YAPILDIĞI ANLAŞILAN TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİ...............................................162 C.TÜZEL KİŞİLİĞİ SONA EREN KURUMLARA İLİŞKİN TARHİYAT...........................................166 D. BİRLEŞME HALİNDE BİRLEŞMEDEN ÖNCEKİ DÖNEMLERE İLİŞKİN TARHİYAT............170 E. ÖLÜM HALİNDE TARHİYAT..........................................................................................................170 Dikkat:...................................................................................................................................................... 171 1.Vergi Cezalarının Kesilmesi..................................................................................................................177 2.Vergi Cezalarının Uygulanmasında Genel Esaslar................................................................................177 2.1.Tek Fiille Muhtelif Vergi Ziyaına Sebebiyet Verilmesi.....................................................................177 2.2. Tek Fiilin Muhtelif Cezayı Gerektirmesi...........................................................................................178 2.3. Fiil Ayrılığı........................................................................................................................................ 179


2.4.Tekerrür.............................................................................................................................................. 180 2.5.Suçlarda Birleşme...............................................................................................................................182 2.6. Küçükler ve Kısıtlıların Ceza Muhatabı Olmadığı Durumlar............................................................183 2.7. Tüzel Kişilerin Sorumluluğu.............................................................................................................183 3.Vergi Ziyaı Cezası.................................................................................................................................184 3.1. Bir Kat Vergi Ziyaı Cezası................................................................................................................184 3.2. Üç Kat Vergi Ziyaı Cezası Uygulaması ve İştirak.............................................................................185 4.Usulsüzlük Cezaları...............................................................................................................................187 4.1.Usulsüzlük Fiili ve Dereceleri............................................................................................................187 I. Derece Usulsüzlükler...........................................................................................................................187 II. Derece Usulsüzlükler..........................................................................................................................188 4.2.Usulsüzlükte Ceza Tutarları...............................................................................................................189 5.Hürriyeti Bağlayıcı Cezalara Hükmedilmesi.........................................................................................195 6.Hürriyeti Bağlayıcı Ceza İle Cezalandırılacak Vergi Suçları Ve Cezaları............................................196 6.1. Kaçakçılık Suçları ve Cezaları...........................................................................................................196 6.1.1. (I). Grup.......................................................................................................................................... 196 6.1.2. (II). Grup........................................................................................................................................ 197 6.1.3. (III). Grup....................................................................................................................................... 197 6.2.Vergi Mahremiyetinin İhlali...............................................................................................................198


6.3. Mükellefin Özel İşlerini Yapan Memurlar........................................................................................198 6.4. Vergi Kimlik Numarası Kullanımı ile İlgili Düzenlemelere Uymayanlar.........................................199 7. Vergi Suçu Ve Vergi İnceleme Raporlarında Haklarında Komisyon...................................................199 8. Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu Maddesinde Yazılı Suçların İşlenişine İştirak...............................199 8.1.Vergi Usul Kanunu’nun İlgili Hükmünün Uygulanması....................................................................199 8.2.Kesilmiş / Kesilecek Cezaların Durumu.............................................................................................200 9.Diğer Hususlar....................................................................................................................................... 200 ALTINCI BÖLÜM TEBLİĞ A. TEBLİĞ ESASLARI............................................................................201 B. TEBLİĞİN MUHATABLARI.............................................................................................................202 C.TEBLİĞ TÜRLERİ.............................................................................................................................. 207 1.Posta ile tebliğ usulü..............................................................................................................................207 2.İlan Yoluyla Tebliğ Usulü.....................................................................................................................208 3.Dairede veya Komisyonda Tebliğ.........................................................................................................214 1.Vergi Mahkemesi Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler.......................................................................218 1.1.Tamamen Veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler..............................................218 1.2.Davanın İncelenmeksizin Reddine Yapılacak İşlemler......................................................................218 1.3.Takdir Komisyonu Kararına Yönelik Vergi Dairesi İhtilafının İncelenmeksizin...............................218 2.1.Tamamen veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler...............................................218 2.2. Tasdik Kararını Terkin Eden Kararlar Üzerine Yapılacak İşlemler..................................................219


2.3. Terkin Kararlarını Bozarak Tarhiyatı Tasdik Eden Kararlar Üzerine................................................219 2.4.Bozma Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler.....................................................................................219 1.Uzlaşma Talebine İlişkin Dikkat Edilecek Hususlar.............................................................................219 1.1.Uzlaşma Talebinin Kabulünde Dikkat Edilecek Hususlar..................................................................219 1.2. Uzlaşma Talebi Nereye ve Nasıl Yapılmalıdır..................................................................................220 1.3. Uzlaşma Talebinde Bulunabilecek Kişiler.........................................................................................220 1.4. Uzlaşma Oturumlarına Katılabilecek Kişiler.....................................................................................220 2.Tarhiyat Öncesi Uzlaşma.......................................................................................................................221 2.1.Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları...................................................................221 d Uzlaşmanın Vaki Olması.......................................................................................................................221 d Uzlaşmanın Vaki Olmaması..................................................................................................................221 Z Tarhiyattan Sonra Uzlaşma Hakkından Yararlanma.............................................................................222 2.2.Tarhiyat Öncesi Uzlaşmada Önemli Hususlar....................................................................................222 3.Tarhiyat Sonrası Uzlaşma......................................................................................................................223 3.1.Uzlaşma Komisyonunun Yetkileri.....................................................................................................223 3.2. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Süreci.......................................................................................................224 3.3. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları d Uzlaşmanın Vaki Olması.....................224 Z Uzlaşmanın Vaki Olmaması.................................................................................................................225 4.Uzlaşmanın Sonuçları............................................................................................................................225


• Uzlaşmanın Kesinliği ve Dava Konusu Edilememesi............................................................................225 6.İndirim talebi......................................................................................................................................... 227 7.Uzlaşılan Vergi ve Cezaların Ödenmesi................................................................................................228 Uzlaşmaya varılmamış ve yargı yoluna gidilmemiş ise;.........................................................................228 CEZALARINDA İNDİRİM.....................................................................................................................228 1.Vergi Cezalarının Ödenme Zamanı.......................................................................................................228 1.1. Cezaya Dava Açıldığı ve Açılmadığı Durumlar................................................................................228 1.2. Ceza İhbarnamesine Karşı Dava Açılması........................................................................................228 2.Vergi Cezalarının Kalkması..................................................................................................................229 2.1.Yanılma Ve Görüş Değişikliği Hali....................................................................................................229 2.2. Ölüm.................................................................................................................................................. 230 2.3. Mücbir Sebepler................................................................................................................................ 230 2.4.Pişmanlık Ve Islah..............................................................................................................................231 3.Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Ve İhlali..................................................................................231 4.Ceza Kesmede Zamanaşımı...................................................................................................................232 2.Mükellef Lehine Sonuçlanmışsa............................................................................................................235 D.HAKSIZ İADE DURUMUNDA..........................................................................................................239 DOKUZUNCU BÖLÜM TECİL - TERKİN...........................................................................................239 A.TECİL................................................................................................................................................... 239


1. Tecil Halleri.......................................................................................................................................... 240 2. Tecilin Kaldırılması..............................................................................................................................240 B.VERGİNİN TERKİNİ..........................................................................................................................240 1. Hesap Hataları...................................................................................................................................... 242 2. Vergilendirme Hataları.........................................................................................................................243 3. Hataların Meydana Çıkarılması............................................................................................................243 C.ŞİKAYET YOLU İLE MÜRACAAT..................................................................................................245 ONBİRİNCİ BÖLÜM ZAMANAŞIMI...................................................................................................245 2.Mücbir Sebep Hali.................................................................................................................................247 B. TİCARET ŞİRKETLERİ.....................................................................................................................252 C. NAKLİYECİLİK FAALİYETİNDE BULUNAN MÜKELLEFLER.................................................253 D.RE’SEN TERK UYGULAMASI.........................................................................................................255 Re’sen Terk Tarihinin Belirlenmesi;........................................................................................................256 B.E-DEFTER........................................................................................................................................... 267 1. E-Defter Tutma Koşulları.....................................................................................................................267 2. E-Defterlerin Saklanması.....................................................................................................................268 C.E-DEFTER TUTMA VE E-FATURA UYGULAMASINA DAHİL OLMA......................................268 ZORUNLULUĞU GETİRİLEN MÜKELLEFLER.................................................................................268 Burada dikkat edilmesi gereken hususlar;................................................................................................268


2.4E-Arşiv Uygulaması Kapsamında Vergi Mükellefi Olmayanlara Faturanın.......................................271 H.CEZAİ MÜEYYİDELER.....................................................................................................................271 ONALTINCI BÖLÜM STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ....................................................271 A.STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ......................................................................................271 10.Tüzel kişi mükelleflere yapılacak tebligatlar.......................................................................................283 Kararın kesinleşmesi,............................................................................................................................... 290 3.2 No’lu İhbarname (Yargı Kararına Göre Bildirim)..............................................................................290 5.Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Ne Şekilde Uygulanması Gerektiği........................................292 E.VERGİ CEZALARINDA TEKERRÜR...............................................................................................293 1-b. Yeni Mükellefiyet Tesis Edilen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir.....................................298 1-ç. Vergi Usul Kanunu’nun 153/A Maddesi Kapsamındaki Mükellefler...............................................299 2. Vergilendirme 2 Servisi........................................................................................................................299 2-a. Belirlenen Hadleri Geçen Kurumlar Vergisi Mükellefleri................................................................299 2-b. Belirlenen Hadleri Geçen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi.................................299 3. Vergilendirme 3 Servisi........................................................................................................................299 4-g. Diğer Kazanç ve İratlar İle Sadece Gelir Stopaj ve KDV Mükellefiyeti Gibi...................................300 B.ORTAK HUSUSLAR...........................................................................................................................300 1- Yeni işe başlayan mükelleflerde takip dönemi.....................................................................................300 2- Mükelleflerin özel/genel esaslara tabi olmalarının tespiti....................................................................301


3-Nakil mükellefiyet tesisi........................................................................................................................302 4- Geriye dönük mükellefiyet tesisi..........................................................................................................303 5- Nev’i değişikliği...................................................................................................................................303 6- Genel değerlendirme dönemi ve değerlendirme kriterleri....................................................................304 7-Re’sen terk işlemi sonrasında mükellefiyet tesisi..................................................................................304 8- Tasfiye / İflas halindeki mükelleflerin takibi.......................................................................................305 9- 01/07/2014 tarihinden önce terk etmiş mükelleflerin takibi.................................................................306 12- Damga vergisi işlemleri.....................................................................................................................307 13- Harç işlemleri..................................................................................................................................... 307 14- Mükellefiyetli şubelerin takibi...........................................................................................................307 15- Adi ortaklıkların ve ortaklarının takibi...............................................................................................307 16- İş ortaklıklarının takibi.......................................................................................................................308 17- Birden fazla kazanç türünden gelir elde eden mükelleflerin takibi....................................................309 19- Mükellef sicil bilgilerinin oluşturulması ve muhafazası....................................................................310 20- Mükellef dosyalarının servisler arası geçiş işlemlerinin takibi..........................................................310 21-Vergi dairesine ait mükellef tarh dosyasının yer aldığı arşivlerin düzeni............................................311 23- Mükellef yönlendirmeleri...................................................................................................................311 24- Vergi dairesine telefon aracılığıyla yapılan başvuruların yönlendirilmesi.........................................311

xii BİRİNCİ BÖLÜM İŞE BAŞLAMA - MÜKELLEFİYET TESİSİ


A. İŞE BAŞLAMA Vergi daireleri işyeri açma izni veren mercilerden olmayıp, işyeri açılışlarının bildirilmesi gereken bir merciidir. Vergi dairelerinin temel görevi, mükellefi tespit etmek ve tarh ettiği verginin tahakkuk ve tahsilini sağlamaktır. Bu nedenle, işe başlayan kişiler işe başladıklarını vergi dairelerine bildirmeseler dahi, vergi daireleri bunları tespit etmek ve mükellefiyet kayıtlarını re’sen yapmakla yükümlüdür. Ayrıca, ilgililerin yapmış oldukları faaliyetin kanunen yasaklanmış olması veya bu kişilerin yetkisiz ve izinsiz olarak faaliyetlerini sürdürüyor olması mükellefiyet kayıtlarının tesisine ve vergilendirilmelerine engel teşkil etmemektedir. İş Yeri: Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir. 1. İşe Başlamanın Belirtileri 1.1. Tüccarlarda İşe Başlamanın Belirtileri S Bir iş yeri açmak (Belli bir yerde bilfiil ticari veya sınai faaliyete geçmek), (Not: Bir yerin sadece tutulmuş olması veya içinde tertibat ve tesisat yapılmakta olması iş yerinin açıldığı anlamına gelmez.), S İş yeri açılmamış olsa bile ticaret siciline veya mesleki bir teşekküle kaydolunmak, (Not: Sermaye şirketlerinin ticaret siciline tescil edilmeden önce faaliyete başlaması durumunda ise; ticaret siciline tescil edilmemiş olması nedeniyle tüzel kişilik kazanmış sayılmayacağından, tescil tarihine kadar vergilendirmeyle ilgili yükümlülüklerinin adi ortaklık statüsünde değerlendirilmesi gerektiği tabiidir.) S Kazançları basit usulde tespit edilen tüccarlar için işle bilfiil uğraşmaya başlamak. Örnek: Nazire Hanım, Fatih Vergi Dairesine 05/04/2013 tarihinde ibraz etmiş olduğu işe başlama bildiriminde; 03/04/2013 tarihinde iş yeri açtığını beyan etmesi üzerine, Nazire Hanımın beyan ettiği iş yeri adresinde özel yoklama yetki belgeli memurlarca yapılan yoklamada iş yerinin tadilat halinde olduğu tespit edilmiştir. Daha sonra 24/04/2013 tarihinde vergi dairesine yeniden başvuran Nazire Hanım nezdinde iş yeri adresinde yapılan yoklamada işyerinde tadilatın bittiği ve 20/04/2013 tarihi itibarıyla faaliyete geçtiği tespit edilmiştir. Bu durumda Fatih Vergi Dairesince Nazire Hanım adına hangi tarih itibarıyla mükellefiyet tesis edilmelidir? Fatih Vergi Dairesince; mükellefiyet tesisi talebinde bulunan Nazire Hanımın mükellefiyet tesis


tarihi olarak; -beyan ettiği 03/04/2013 tarihi değil, -yoklama memurlarınca fiili işe başlama tarihi olarak tespit edilen 20/04/2013 tarihi esas alınması gerekmektedir. Örnek: (FF) Ltd. Şti.nin işe başlamaya ilişkin ortaklar kurulu kararı 12/01/2014 tarihinde ticaret siciline tescil ettirilmiş olmasına rağmen birtakım nedenlerden dolayı aynı dönemde iş yeri açılmamıştır. 27/01/2014 tarihinde (FF) Ltd. Şti.nin kanuni temsilcisi tarafından Beyazıt Vergi Dairesine verilen işe başlama bildiriminde 25/01/2014 tarihinde iş yerinin açıldığı beyan edilmektedir. Bu durumda Beyazıt Vergi Dairesince (FF) Ltd. Şti. adına hangi tarih itibarıyla mükellefiyet tesis edilmelidir? İş yeri açılmamış olsa bile ticaret siciline kaydolmuş olmak tüccarlarda işe başlama sayıldığından, Beyazıt Vergi Dairesince (FF) Ltd. Şti. adına mükellefiyet tesis tarihi olarak; - fiili işe başlama tarihi değil, - ticaret siciline tescil tarihi olan 12/01/2014 tarihinin esas alınması gerekmektedir. Örnek: Gül Hanım, Sarıyer Vergi Dairesine 06/12/2013 tarihinde ibraz etmiş olduğu işe başlama bildiriminde; 03/12/2013 tarihinde iş yeri açtığını beyan etmesi üzerine; beyan ettiği iş yeri adresinde özel yoklama yetki belgeli memurlarca yapılan yoklamada 28/11/2013 tarihi itibarıyla faaliyete geçtiği tespit edilmiştir. Bu durumda Sarıyer Vergi Dairesince Gül Hanım adına hangi tarih itibarıyla mükellefiyet tesis edilmelidir? Sarıyer Vergi Dairesince; mükellefiyet tesisi talebinde bulunan Gül Hanımın mükellefiyet tesis tarihi olarak; - beyan ettiği 03/12/2013 tarihi değil, - yoklama memurlarınca fiili işe başlama tarihi olarak tespit edilen 28/11/2013 tarihi esas alınması gerekmektedir. Örnek: 07/06/2013 tarihinde (AN) Ltd. Şti.nin kanuni temsilcisi tarafından Kasımpaşa Vergi Dairesine verilen işe başlama bildirimine istinaden mükellef kurumun iş yeri adresinde özel yoklama yetki belgeli memurlarca yapılan yoklamada 26/05/2013 tarihi itibarıyla faaliyete geçtiği tespit edilmiştir. Öte yandan, (AN) Ltd. Şti.nin işe başlama evrakının tetkikinde, işe başlamaya ilişkin ortaklar kurulu kararını 06/06/2013 tarihinde ticaret siciline tescil ettirdiği görülmüştür. Bu durumda Kasımpaşa Vergi Dairesince (AN) Ltd. Şti. adına hangi tarih itibarıyla mükellefiyet tesis edilmelidir? Sermaye şirketleri; ticaret siciline tescil edilmeden tüzel kişilik kazanmış sayılmayacağından, ticaret siciline tescilden önce, 26/05/2013 tarihinde faaliyete başlamış olan (AN) Ltd. Şti.nin ticaret siciline tescil tarihi olan 06/06/2013 tarihine kadar vergilendirmeyle ilgili yükümlülüklerinin adi ortaklık statüsünde değerlendirilmesi,


ticaret siciline tescil tarihi (06/06/2013 tarihi) itibarıyla limited şirket olarak mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir. 1.2. Serbest Meslek Erbabında İşe Başlamanın Belirtileri d Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak; d Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak; d Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak; d Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak. 2. İşe Başlamada Aranılacak Belgeler 2.1. Gerçek Kişiler Mükellefiyet tesisi işlemlerinin kolaylaştırması, hızlandırılması ve kırtasiyeciliğin azaltılması amacıyla, 2012/08 sayılı Uygulama İç Genelgesinde gerçek kişilerden Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 7’nci maddesinde işe başlama bildirimi ekinde alınması gereken belgelerin aranılmayacağı, ancak gerekli kontrollerin yapılması amacıyla nüfus cüzdanının aslının vergi dairesine ibraz edilmesi ve (www.gib.gov.tr internet sitesinden temin edilen) işe başlama bildiriminin doldurulmasının yeterli olacağı belirtilmiştir. Gerçek kişilerde vergi mükellefiyetini gerektirecek faaliyeti nedeniyle mükellefiyet tesisi talep eden gerçek kişi tarafından bizzat imzalanan (serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler aracılığıyla düzenlenen işe başlama bildirimi söz konusu kişiler tarafından da ayrıca kaşe/mühür basılarak imzalanabilir) işe başlama bildiriminin vergi dairesine ibrazı gerekmektedir. Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesi uyarınca; mükellefin işe başlamayı dilekçe ile bildirmesi durumunda; işe başlama bildiriminin mükellefe posta ile gönderilmesi veya yoklama memuru vasıtasıyla ya da bizzat vergi dairesine çağrılmak suretiyle doldurulmasının sağlanması gerekmektedir. Örnek: Feyzullah Bey Beyoğlu Vergi Dairesine verdiği 10/03/2014 tarihli dilekçesinde; 07/03/2014 tarihi itibarıyla vergi dairesi yetki alanı içinde bulunan Bostan Mahallesinde iş yeri açtığını belirterek mükellefiyet tesisi talebinde bulunmuştur. Bu durumda Beyoğlu Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Bu durumda Beyoğlu Vergi Dairesince Feyzullah Beyin işe başlamayı dilekçe ile bildirmesi nedeniyle; öncelikle ‘işe başlama bildirimi’ni doldurulmasının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca gerekli kontrollerin yapılması amacıyla nüfus cüzdanı aslının ibrazının da isteneceği tabiidir. Örnek: SMMM Selim Bey Gaziosmanpaşa Vergi Dairesine 05/03/2014 tarihinde Bekir Bey adına mükellefiyet tesisi için müracaatı sırasında işe başlama evrakının yanında Bekir Beyin noter onaylı


nüfus cüzdanı fotokopisini ibraz etmiştir. Gaziosmanpaşa Vergi Dairesince gerekli kontrollerin yapılması amacıyla adına mükellefiyet tesis edilecek olan Bekir Beye ait nüfus cüzdanı aslının ibrazı istendiğinde, SMMM Selim Bey Bekir Beyin çok yoğun olduğunu vergi dairesine gelemeyeceğini, ayrıca noter onaylı nüfus cüzdanı sureti varken nüfus cüzdanı aslının istenmesinin bürokrasiyi artırdığını belirtmektedir. Bu durumda Gaziosmanpaşa Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Mükellefiyet tesis işlemlerinin kolaylaştırılması, hızlandırılması ve mükellefiyet tesis işlemlerinde güvenliğin sağlanması amacıyla yapılmakta olan; vergi dairelerince onaylı nüfus cüzdanı örneği veya diğer kimlik belgelerinin aslı/onaylı fotokopisinin ibrazı yerine nüfus cüzdanı aslının ibrazının istenilmesi uygulaması, mükelleflerin iş ve işlemlerini zorlaştırma amacı taşımamakta, aksine olası sahte mükellefiyet tesislerinin yanı sıra yaşanabilecek mağduriyetleri önlemek suretiyle vergi güvenliğini sağlamaya yönelik olarak yapılmaktadır. Bu itibarla Gaziosmanpaşa Vergi Dairesince Bekir Bey adına mükellefiyet tesis edilirken gerekli kontrollerin yapılması amacıyla nüfus cüzdanı aslının ibrazının istenmesi gerekmekte olup mükellefe ait (Bekir Beye ait) nüfus cüzdanı aslının illaki mükellef tarafından ibraz edilmesi gerekmeyip mükellef ile aralarında hukuki, ticari veya mali bağlantı bulunan meslek mensubu, vekil, mümessil ve eş gibi kişiler tarafından vergi dairesine ibraz edilmesi de mümkün bulunmaktadır. Mükellefler tarafından işe başlama bildiriminde doldurulan bilgilerle ilgili olarak, vergi dairesince yapılacak yazışma ve yoklamalar ya da sistemden yapılacak sorgulamalar sonucunda hata veya farklılık tespit edilmesi halinde söz konusu bilgilerin mükellefle irtibat kurularak düzeltilmesi sağlanmalı ve gerekli işlemlerin buna göre yerine getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca; mükellefiyet tesis talebinde bulunan gerçek kişiden ikametgâh ilmühaberi aranmayacağı tabii olmakla birlikte; T.C. kimlik numarası ile sistemden (GİB/Sorgulamalar/Yerleşim Yeri Adres Sorgulama menüsünden) sorgulama yapılarak tespit edilen yerleşim yeri adresinin işe başlama/bırakma bildirimindeki adres ile karşılaştırılıp; -Sorgulama sonucunda tespit edilen ikametgâh adresi ile beyan edilen adresin doğruluğunun teyit edilmesi halinde bu tespit ilgili memur tarafından ad soyad eklenerek imzalanmalıdır. -Sorgulama sonucunda tespit edilen ikametgâh adresi ile bildirilen adresin uyumlu olmaması halinde, bu hususun yazılı olarak ilgili nüfus müdürlüğüne bildirilmesi, cevabi yazı beklenilmeden işlemin tesis edilmesi gerekmektedir. -Ancak; sorgulama sonucunda ilgilinin yerleşim yeri adresine rastlanılmaması halinde, eskiden olduğu gibi ikametgâh ilmühaberinin aranılması gerekmektedir. Vergi mükellefiyetini gerektirecek faaliyeti nedeniyle mükellefiyet tesisi talep eden gerçek kişinin yabancı uyruklu olması halinde ise, ikametgâh ilmühaberi ve ikamet tezkeresi ya da çalışma izin belgesi aranılacak olup bu belgeler üzerinde bulunan veya ibraz edilen yabancı kimlik numaralarının sicil programları aracılığıyla MERNİS/Kimlik Paylaşım Sisteminden sorgulanmak suretiyle doğruluğunun teyit edilmesi gerekmektedir. Ancak yurt içinde ikametgahı bulunmaması nedeniyle işe başlama evrakı arasında ikamet


tezkeresini ibraz edemeyen yabancı uyruklu gerçek kişinin Türkiye’de çalışma vizesi, oturma izni bulunması ve T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığınca herhangi bir şekilde adına çalışma müsaadesi verilmiş olması kaydı ile mükellefiyet tesis işleminin yapılması; öte yandan bir yazı ile ibraz edilmeyen söz konusu belgelerin tamamlattırılması, belgelerin tamamlanmaması halinde ise Emniyet Müdürlüğüne bilgi verilmesi gerekmektedir. Dikkat: İşe başlama bildiriminde bulunmasına karşın, ikamet tezkeresi başvurusuna ait randevu tarihinin ileri bir tarihe verilmesi nedeniyle söz konusu belgeyi ibraz edemeyen yabancı uyruklu gerçek kişinin işe başlama bildiriminde belirttiği adreste düzenlenen yoklama fişinde, fiilen faaliyete başladığının tespit edilmesi durumunda, vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verilmemesi için mükellefin işe başlama tarihi itibarıyla mükellefiyet tesis işleminin yapılması ve söz konusu belgelerin mükelleften temin edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, mükellefiyet tesisini müteakip mükellefin yakın takibe alınarak işyeri adresinde belirli aralıklarla yapılacak yoklamalar ile faaliyette olup olmadığının kullandığı ve kullanacağı belgelerin doğruluğunun denetlenmesi mükellefiyetle ilgili yükümlülüklerinde aksamalara yol açıp açmadığı, vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verip verilmediği hususlarının titizlikle izlenmesi gerekmektedir. Örnek: Bayrampaşa Vergi Dairesine 07/02/2014 tarihli işe başlama bildirimi ile kuyumculuk malzemeleri toptan ticareti faaliyeti yapacağından dolayı mükellefiyet tesisi talebinde bulunan yabancı uyruklu Yasir Bey yurt içinde ikametgahı bulunmaması nedeniyle işe başlama evrakı arasında ikamet tezkeresini ibraz edememiştir. Bu durumda Bayrampaşa Vergi Dairesince Yasir Bey adına mükellefiyet tesis edilmesi mümkün müdür? Yasir Beyin Türkiye'de çalışma vizesi, oturma izni bulunması ve T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığınca herhangi bir şekilde adına çalışma müsaadesi verilmiş olması kaydı ile mükellefiyet tesis işleminin yapılması mümkün olmakla birlikte bir yazı ile ibraz edilmeyen söz konusu belgelerin tamamlattırılması, belgelerin tamamlanmaması halinde ise Emniyet Müdürlüğüne bilgi verilmesi gerekmektedir. Örnek: Ümraniye Vergi Dairesi Müdürlüğü yetki alanı içerisindeki gıda ürünleri imalatı işiyle iştigal etmek üzere işyeri açan, Suriye uyruklu Fatıma Hanım İstanbul Emniyet Müdürlüğüne ikamet tezkeresi almak için yaptığı müracaatta 28/01/2014 tarihine randevu verilmiş olması nedeniyle işe başlama evrakı arasında ikamet tezkeresini ibraz edememiştir. Ancak, mükellefce beyan edilen işyeri adresinde özel yoklama yetki belgeli memurlarca yapılan yoklamada mükellefin 13/12/2013 tarihinde işe başladığı tespit edilmiştir. Bu durumda Ümraniye Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Ümraniye Vergi Dairesince, Fatıma Hanımın işe başlama evrakı arasında henüz ikamet tezkeresini ibraz edememesine rağmen işyeri adresinde yapılan yoklama sonucunda 13/12/2013 tarihinde faaliyette olduğunun tespit edilmiş olması durumunda; > vergi kaybına sebebiyet verilmemesi açısından adına mükellefiyet tesis edilmesi, > buna müteakip, mükellefin yakın takibe alınarak işyeri adresinde belirli aralıklarla yapılacak


yoklamalar ile faaliyette olup olmadığının kullandığı ve kullanacağı belgelerin doğruluğunun denetlenmesi, mükellefiyetle ilgili yükümlülüklerinde aksamalara yol açıp açmadığı, vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verip verilmediği hususlarının titizlikle izlenmesi, > öte yandan işe başlama evrakı arasında ibraz edilemeyen belgelerin en kısa sürede tamamlanması gerektiği tabiidir. Gerçek kişilerde işe başlamayı bildirme ilgili tarafından bizzat veya Avukatlık Kanununa göre ruhsat almış avukatlar veya yetki almış meslek mensuplarınca ilgili vergi dairesine yapılır. Bununla birlikte mükellefiyet tesisi için; - Mükellef tarafından imzalanmış olan işe başlama bildirimlerinin, bizzat mükellef veya mükellefin adamı tarafından, - Gerekli kontrollerin yapılması amacıyla nüfus cüzdanı aslının da; mükellef veya aralarında hukuki, ticari veya mali bağlantı bulunan meslek mensubu, vekil, mümessil ve eş gibi kişiler tarafından, vergi dairesine ibraz edilmesi mümkündür. Not: Mükelleflerden istenilmeyeceği belirtilen belgelerin mükellefler tarafından kendi rızaları ile vergi dairelerine ibraz edilmesi halinde bu belgelerin de kabul edileceği tabiidir. Ayrıca, ilgili mevzuatında mükelleflerden herhangi bir belgenin alınmasına ilişkin hüküm yer alması halinde bu belgelerin mükelleflerden aranılması gerekmektedir. Dikkat: Mükellefiyet tesisi işlemleri sırasında; mükelleflere/kanuni temsilcilere ait T.C. kimlik numaraları sorgulanarak 2010/1 ve 2011/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgelerine göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir. 2.2. T.T.K. Uyarınca Tescil İçin Başvuran Kurumlar Vergisi Mükellefleri Vergi Usul Kanunu’nun 153’üncü maddesi uyarınca ticaret sicili memurluklarının, kurumlar vergisi mükellefi olup da Türk Ticaret Kanunu uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evrakının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirmesi üzerine işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılacak olup bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurları hakkında işe başlamanın zamanında bildirilmemesine ilişkin usulsüzlük cezası hükümleri uygulanacaktır. Ticaret sicil memurlukları, yeni kurulan sermaye şirketlerinin (anonim şirket, limited şirket ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) kurucu ortakları, yönetim kurulu başkan ve üyeleri, genel müdürleri ile limited şirket müdürlerinin vergi kimlik numarası olarak T.C. kimlik numarasının ilgili belgelere yazılmasını sağladıktan ve gerekli kontrolleri (ad-soyadlarının karşılaştırılarak doğruluğunun sağlanması vb.) yaptıktan sonra şirket kuruluş dilekçesi ve temsile yetkili kişilerce imzalanan bildirim formunu ilgili vergi dairesine göndereceğinden, söz konusu şirketlerin kanuni temsilcilerinden vergi dairelerince ayrıca onaylı nüfus cüzdanı sureti aranılmaması gerekmektedir.


Bununla birlikte vergi daireleri müdürlüklerine intikal eden, bahsi geçen belgeler üzerinde yazılı bulunan ortakların, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürlerinin, (limited şirketlerde müdürlerin) Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarına ilişkin bilgi girişinin yapıldığı sırada sisteme girilen T.C. kimlik numarası ile ilgili sahte/kayıp/çalıntı nüfus cüzdanı bilgi girişinin yapılıp yapılmadığı hususu kontrol edilecek olup 2010/1 ve 2011/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgelerine göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Ayrıca vergi dairesi müdürlüklerine intikal eden şirket kuruluş dilekçesi ve temsile yetkili kişilerce imzalanan bildirim formu ekinde; Noter onaylı şirket ana sözleşmesinin bir örneği, -Temsile yetkili olanların şirket unvanını da içeren, noterce düzenlenmiş imza beyannamesinin bir örneği, Şirketi temsile yetkili olanların ve bunlar dışında kalan ortaklardan, hisse nispeti en yüksek beş ortağın, T.C. tabiiyetindeki kişilerin T.C. kimlik numaraları, yabancı uyruklu gerçek kişilerin ise pasaportlarının bir örneği, Şirketi temsile yetkili olanlar ile bunlar dışında kalan ortaklardan hisse nispeti en yüksek beş ortak arasında yabancı tüzel kişi varsa ilgili Türk Konsolosluğundan onaylı veya Lahey Devletler Özel Hukuk Konferansı çerçevesinde hazırlanan Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi hükümlerine göre onaylanmış (apostil şerhini içeren) ve şirketin kayıtlı bulunduğu sanayi ve/veya ticaret odasınca veya yetkili mahkemelerce tanzim edilmiş faaliyet belgesinin aslı ile noter onaylı tercümesinin bir örneğinin aranması gerekmektedir. Bununla birlikte; şirketi temsile yetkili kılınanların yabancı uyruklu olmaları halinde, bunlardan ikametgâh ilmühaberi veya ikamet tezkeresi ya da çalışma izni belgesi aranılması gerekmekte olup, bu belgelerin temin edilememesi halinde şirket adına mükellefiyet tesis edilmekle birlikte sonraki dönemlerde mükellefin vergi ödevlerini yerine getirip getirmediğinin izlenmesi ve herhangi bir aksama tespit edildiğinde derhal incelemeye sevk edilmesi, ayrıca başlangıçta temin edilemediğinden vergi dairesine tevdi edilemeyen belgelerin bu zaman zarfında tekemmül ettirilmesi gerekmektedir. Ancak yabancı uyruklu temsilcisi bulunan tüzel kişilerden şirketi temsili yetkili kılınanların en az birisinin bu belgeleri ibraz etmesi durumunda yabancı uyruklu (belgeleri ibraz eden kişinin kanuni temsilciliği devam ettiği sürece) diğer temsilcilerden söz konusu belgelerin aranılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, ticaret sicili müdürlüklerince gönderilen şirket kuruluş dilekçesi ve bildirim formunun vergi dairesine intikalinden önce bu şirketlerin mükellefiyet tesis ettirmek üzere vergi dairelerine bizzat başvurmaları halinde mükellef mağduriyetlerinin önlenmesi bakımından; Şirketin kuruluşuna ilişkin ticaret sicili numarası ve ticaret siciline tescil tarihini gösteren Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ilan makbuzunun bir örneğini veya Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin örneğinin aranılması, Şirket adına işe başlama/bırakma bildiriminin ortaklık ve yönetici bilgileri kısmı dahil olmak üzere eksiksiz olarak doldurulmasının sağlanması,


Şirket ana sözleşmesi veya Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yer alan bilgiler esas alınarak işe başlama/bırakma bildiriminin doğruluğunun kontrol edilmesi, Ortakların (ortak sayısının beşten fazla olması halinde, hisse nispeti en yüksek beş ortağın), yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürlerinin (limited şirketlerde müdürlerin) Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının sistemden sorgulanması, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları ile ad ve soyadlarının karşılaştırılarak doğruluğunun tespit edilmesi üzerine mükellefiyet tesisi işlemlerine başlanılması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, mükellefiyet tesisi işlemleri tamamlandıktan sonra ticaret sicili müdürlüklerince gönderilen şirket kuruluş dilekçesi ve bildirim formunun vergi dairesine intikalinde, mükellefiyet tesisinde dikkate alınan bilgiler ile ticaret sicili müdürlüklerince gönderilen formda yer alan bilgilerin aynı olduğunun kontrol edilmesi gerekmektedir. Söz konusu bilgilerde farklılık olması halinde ise ticaret sicili müdürlüklerince gönderilen bildirim formunda yer alan bilgilerin esas alınması gerekmektedir. Buna göre; ticaret sicili müdürlüklerince gönderilen şirket kuruluş dilekçesi ve bildirim formunun vergi dairesine intikalinden önce bu şirketlerin mükellefiyet tesis ettirmek üzere vergi dairelerine bizzat başvurmaları halinde şirket yönetici ve ortaklarına ait nüfus cüzdanı aslı aranılmayacaktır. Ancak, bunlara ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları üzerinden yapılan sorgulamada herhangi bir olumsuzluk tespit edilmesi halinde 2011/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgesinde yapılan açıklamalar çerçevesinde işlem tesis edileceği tabiidir. Not: > İlave işyeri açılması veya adres değişikliği nedeniyle yeni mükellefiyet tesisinde tüzel kişilerden ilgili yönetim kurulu kararının noter tasdikli bir suretinin ibrazı gerekmekte olup bu hususla ilgili Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi aranmaması gerekmektedir. > Adres bilgileri değişikliğinde ise; yeni adres mükellefin bağlı olduğu vergi dairesinin yetki alanı içinde ise adres değişikliği bildirimi, yeni adres başka bir vergi dairesinin yetki alanına giriyorsa; - adres değişikliği bildirimini eski vergi dairesine vermesi halinde mükellefin bildirim tarihine kadar bastırmış olduğu/tasdik ettirdiği belgeler - adres değişikliği bildirimini yeni vergi dairesine vermesi halinde gerçek kişilerden nüfus cüzdanı(Gerekli kontrol ve teyit yapıldıktan sonra geri verilecektir), tüzel kişilerden adres değişikliğine ilişkin karar örneği ile Ticaret Siciline müracaatına ilişkin belge 2.3. Tüzel Kişiliği Olmayanlar İle Ticaret Sicil Memurluklarınca Bildirimde Bulunulması Zorunlu Olmayan Tüzel Kişiler (Dernek, Vakıf, Kooperatif Vb.) Bunları temsil eden yetkili kişilerce imzalanmış işe başlama bildirimi ve gerekli kontrollerin yapılması amacıyla temsile yetkili kişilerin nüfus cüzdanı aslının yanı sıra; derneklerde tüzüğün, kooperatiflerde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi, yeni kurulan kooperatiflerde ana sözleşme ve ticaret siciline müracaatına dair belgenin, cemiyetlerde nizamnamenin, vakıflarda resmi senet veya vasiyetin,


apartman yöneticiliklerinde kuruluşa ilişkin karar defterinin noter onaylı bir örneğinin, diğer tüzel kişiliklerde hukuki kuruluşlarına göre bulunması gereken belgenin noter onaylı örneğinin ibrazı gerekmektedir. B. İŞE BAŞLAMADA DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR 1. Münhasıran Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesisi Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenlerden işe başlama bildiriminin alınması halinde Vergi Usul Kanunu’nun “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A madde hükmü uyarınca belirlenen oranlarda teminat aranması gerekmektedir. Özel esaslara tabi mükellefler listesinde yer alan gerçek kişi, şirket ortağı ve kanuni temsilcilerinin mükellefiyet tesis talebi üzerine yapılan yoklamalarda yerinde bulunamaması halinde, işe başlama bildiriminin yoklama fişi ile birlikte saklıya alınması gerekmektedir. Ancak mükellefin iş yerinde bulunduğu ve faaliyetine başladığının yapılan yoklama ile tespit edilmesi halinde sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme şüphesi bulunan mükelleflerin sahte ve yanıltıcı belge düzenleyerek haksız kazanç elde etmelerini önlemek amacıyla 1994/4 ve 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgelerine göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir. > Not: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A Maddesinin Uygulanmasına Dair İzahat ile Mezkûr Maddenin Son Fıkrasında Yer Alan Hükme İstinaden Belirlenen Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ Taslağı çalışmaları devam etmektedir. 2. Mükellefiyet Kaydı Re’sen Terkin Edilen Mükellefler 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesinde yer alan esaslara uygun olarak mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerden; Faaliyetine başka bir adreste devam ettikleri öğrenilen mükelleflerin mükellefiyet kaydı, mükellefiyetin terkin edildiği tarihten itibaren, Yeniden faaliyete geçtikleri belirlenen mükelleflerin mükellefiyet kaydı, yeniden faaliyete geçtikleri tarihten itibaren, Tasfiyeye girdikleri öğrenilen mükelleflerin mükellefiyet kaydının ise (2009/3 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi uyarınca) tasfiyeye giriş tarihinden itibaren, yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, tasfiye halinde olduğu vergi dairesince bilinen şirketlerden 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesine istinaden mükellefiyeti re’sen terkin edilen şirketlerin yeniden vergi dairesine müracaat ederek tasfiyenin sonuçlandırılması, demirbaşların satışı vb. nedenlerle tekrar


mükellefiyet tesisi talebinde bulunmaları halinde; mükellefiyet kaydı re’sen terkin edilmesine rağmen bu tarihten sonra söz konusu şirkete kayıtlı demirbaş malların satışı yeniden faaliyete geçme olarak değerlendirilerek satış işleminin gerçekleştiği tarih itibarıyla mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir. Örnek: (B) A.Ş.nin iş yeri adresinde 12/03/2010 tarihinde yapılan yoklamada, adresten ayrıldığı tespit edildiğinden, Atışalanı Vergi Dairesince 2004/13 Seri Numaralı Uygulama İç Genelgesi uyarınca mükellefiyeti re ’sen terkin edilmiştir. Ancak, mükellef kurum Vergi Dairesine verdiği 03/12/2011 tarihli dilekçe ile, başka bir adrese taşındığını ve adres değişikliğini İstanbul Ticaret Sicili Memurluğunda 11/11/2011 tarihinde tescil ettirdiğini bildirmiştir. Bu durumda, mükellef kurumun mükellefiyet kaydının yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre Atışalanı Vergi Dairesince değerlendirilmesi, bu değerlendirme sonucunda; -Mükellefiyetin re’sen terkin edildiği tarihten adres değişikliğinin tescil edildiği tarihe kadar olan dönemde faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi halinde re’sen terkin edildiği tarihten itibaren mükellefiyetinin tesis edilmesi ve re’sen terk tarihi ile yeniden faaliyete geçtiği tarih arasındaki dönemlere ilişkin vergisel yükümlülüklerin mükelleften aranması, -Mükellefiyetin re’sen terkin edildiği tarihten adres değişikliğinin tescil edildiği tarihe kadar olan dönemde faaliyette bulunduğunun tespit edilmemesi halinde ise yeniden faaliyete geçtiği tarihten itibaren mükellefiyetinin tesis edilmesi, gerekmektedir. Örnek: Mükellefiyeti re’sen terkin edilen gelir vergisi mükellefi Hatice Hanım Tuna Vergi Dairesine müracaat ederek vergi borçlarını taksitlendirip ödemek istemektedir. Bu durumda vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Hatice Hanımın bu müracaatının faaliyetine devam ettiği anlamına gelmeyeceği tabii olmakla birlikte, yapılacak yoklama ve araştırmalar sonucunda faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi durumunda Tuna Vergi Dairesince, 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi doğrultusunda mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir. 3. Tasfiyesi Sona Erdikten Sonra Mahkeme Kararı İle İhyasına Karar Verilen Tüzel Kişiler Tasfiye edilerek ticaret sicilinden kaydı silinmek suretiyle tüzel kişiliği sona eren şirketlerin yeniden canlandırılması, yani yeniden ihyasına karar verme yetkisi, şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemelerine aittir. İlgili Mahkeme tarafından şirketin yeniden tüzel kişilik kazanmasına karar verilmesi ve bu karar ile şirketin tasfiye hali ticaret sicilinde tescil edilmesi durumunda, söz konusu Mahkeme kararının ticaret sicilinde tescil edildiği tarih itibarıyla mükellefiyetin yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Öte yandan, mükellef kurumun tasfiyesinin sonuçlandığı tarihten mükellefiyetin yeniden tesis edildiği tarihe kadar olan dönemler için beyanname ve bildirim verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak mükellefiyetin yeniden tesis tarihi itibarıyla mükellefin ödevlerini yerine getirmesi gerektiği ve


söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sonucunda gerekli cezaların uygulanacağı tabiidir. Örnek: 25/07/2013 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği ticaret sicilinde tescil ve ilan edilen (KSS) A. Ş.nin, yeniden tüzel kişilik kazanmasına ilişkin Asliye Ticaret Mahkemesince kararı verilmiş olup bu karar ile şirketin tasfiye hali ticaret sicilinde 10/01/2014 tarihinde tescil edilmiştir. Bu durumda mükellef kurum adına hangi tarih (tasfiyesinin sona erdiği tarih / yeniden ihyasına ilişkin mahkeme kararının tescil edildiği tarih) itibarıyla yeniden mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir? Tasfiyesi sona erdiği ticaret sicilinde tescil ve ilan edilen söz konusu (KSS) A.Ş.nin, yeniden tüzel kişilik kazanmasına ilişkin Mahkeme kararı ile mükellef kurumun tasfiye halinin ticaret sicilinde tescil edildiği tarih itibarıyla mükellefiyetinin yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, mükellef şirketin tasfiyesinin sonuçlandığı 25/07/2013 tarihinden mükellefiyetin yeniden tesis edildiği 10/01/2014 tarihine kadar olan dönemler için beyanname ve bildirim verme yükümlülüğü bulunmamakta, ancak mükellefiyetin yeniden tesis tarihi (10/01/2014 tarihi) itibarıyla mükellefin ödevlerini yerine getirmesi ve söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sonucunda gerekli cezaların uygulanması gerekmektedir. 4. Aynı Yıl İçinde 5 Taneden Fazla Araç Alım Ve Satımı Yapanlar Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında, aynı yıl içinde birden fazla araç alım ve satımı yapanlara ilişkin listenin vergi dairelerine bildirilmesi sonucunda, şahsi ihtiyaç sınırlarını aşan araç alım ve satımı ticari faaliyet olarak değerlendirilerek bu kişiler adına mükellefiyet tesis edilmiştir. Tesis edilen mükellefiyetler ile ilgili olarak beyannamelerin kanuni süresinde verilmemesi nedeniyle mükellefler takdir komisyonuna sevk edilmiş ve takdir komisyonu kararlarına istinaden vergi tarh edilerek ceza kesilmiştir. Buna göre, 2007-2008-2009 yıllarında araç alım ve satım faaliyeti nedeniyle incelenmek üzere Başkanlığımız Denetim Grup Müdürlüğüne sevk edilen ve Denetim Grup Müdürlüğünce Başkanlık Makamından alınan 02/11/2012 tarih ve 3149 sayılı olur yazısına istinaden hıfz edilen incelemeler ile ilgili olarak vergi dairelerince ayrıca herhangi bir işlem yapılmayarak hıfz edilmesi, vergi incelemeleri hıfz edilen söz konusu mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkin edilmesi, takdire sevklerinin geri çekilmesi ve araç alım ve satım faaliyeti nedeniyle yapılan tarhiyatların terkin edilmesi öngörülmüştür. Diğer taraftan, 2010 ve 2011 yıllarında 5 ve daha fazla araç alım ve satımı faaliyetinde bulunanlar için 20/02/2013 tarih ve 1486 Sayılı Genel Yazımız ile 29/09/2012 tarih ve 10426 Sayılı Genel Yazımız doğrultusunda (aynı yıl içerisinde 5 ve daha fazla araç alım ve satım işlemi yapanların incelemeye sevk edilmesini öngörür) işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla 2007-2008-2009 yıllarında araç alım ve satım faaliyetinde bulunan mükellefler (kendiliğinden beyanname verenler hariç) ile ilgili olarak vergi dairelerince ayrıca herhangi bir işlem yapılmayarak hıfz edilmesi, vergi incelemeleri hıfz edilen söz konusu mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkin edilmesi, takdire sevklerinin geri çekilmesi ve araç alım ve satım faaliyeti nedeniyle yapılan tarhiyatların terkin edilmesi gerekmektedir.


Ancak, adına mükellefiyet tesis edilenlerden kendiliğinden beyanname verenler ile ilgili olarak yukarıda belirtilen hıfz işlemlerinin yapılmaması ve mükellefiyetlerinin açılış tarihi itibarıyla terkin edilmemesi gerekmektedir. Bu mükelleflerden işi bırakma bildiriminde bulunanların mükellefiyetlerinin kapatılması gerektiği tabiidir. Araç alım ve satımı nedeniyle adına mükellefiyet tesis edilenlerden tarh edilen vergi ve kesilen cezalara uzlaşma talep eden ve uzlaşmanın gerçekleşmesi sonucu uzlaşılan tutarları ödeyen mükelleflerden Başkanlığımıza başvurarak ödedikleri tutarların iadesini talep edenler bulunmaktadır. Ancak, uzlaşmanın vaki olması nedeniyle uzlaşmaya konu vergi ve cezalar kesinleştiğinden yapılan ödemelerin iadesi mümkün olmayıp bu hususlar hakkında dava açılamayacağı ve hiçbir mercie şikayette bulunulamayacağı da tabiidir. Örnek: 2009 yılı içerisinde birden fazla araç alım-satımı (6 araç) yaptığının tespiti neticesinde Agah Bey adına, Güngören Vergi Dairesince re ’sen mükellefiyet tesis edilmiştir. Agah Bey mükellefiyet tesis işleminden sonra beyannamelerini kendiliğinden elektronik ortamda vermiş ayrıca tahakkuk eden vergileri de ödemiştir. Ayrıca elektronik ortamda kanuni süresinde verilmeyen beyannameler nedeniyle adına özel usulsüzlük cezası kesilmesi üzerine bunları da 6111 sayılı Kanundan yararlanarak ödemiştir. Daha sonra, vergi dairesine müracaat eden Agah Bey araç alım satımını ticari amaçla yapmadığından bahisle, adına tesis edilen mükellefiyet kaydının tesis tarihi itibarıyla terkin edilmesi ile ödediği vergi ve cezaların iadesini talep etmiştir. Bu durumda Agah Beyin söz konusu talebinin kabulü mümkün müdür? Mükellef tarafından terkini ve iadesi istenilen vergilerin kendiliğinden internet ortamında beyan edilmiş olması, adına tahakkuk eden cezaların ise 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılarak taksitlendirilmiş ve ödenmiş olmasından dolayı, mükellefiyetin ve rızaen ödenen vergi ve cezaların terkini mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Haldun Bey adına araç alım-satım faaliyetinden dolayı 01/01/2006 tarihi itibarıyla Kadıköy Vergi Dairesince re ’sen mükellefiyet tesis edilmiştir. 2006-2007-2008-2009 dönemleri matrah takdiri için mükellef takdir komisyonuna sevk edilmiştir. 2006 dönemi takdir komisyonu kararına istinaden tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin olarak Haldun Bey uzlaşma talebinde bulunarak uzlaşılan vergi ve cezaları ödemiştir. Ancak daha sonra 25/07/2013 tarihinde vergi dairesine müracaat eden Haldun Bey artık araç alım satımında bulunmadığını, ayrıca mükellefiyetine konu araçları da şahsi kullanım amacıyla alıp sattığını belirterek adına tesis edilen mükellefiyet kaydının tesis tarihi itibarıyla terkin edilmesi ile ödediği vergi ve cezaların iadesini talep etmesi üzerine yapılan yoklama sonucuna göre en son araç sattığı 03/10/2011 tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı terkin edilmiştir. Bu durumda Haldun Beyin ödediği vergilerin iadesi mümkün müdür? Üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açılamayacağından ve hiçbir mercie şikayette bulunamayacağından Haldun Bey tarafından uzlaşma konusu yapılarak ödenen 2006 dönemi takdir komisyonu kararına istinaden tarh edilen vergi ve cezaların kendisine iadesi mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan takdir komisyonuna sevk edilen 2007, 2008, 2009


dönemlerinin Başkanlığımız Denetim Grup Müdürlüğünün oluru ile hıfz edilen dönemlere ilişkin olduğu için takdir komisyonundan geri çekilmesi gerekmekte olup 2010 ve 2011 dönemleri için de düzenlenecek vergi inceleme raporlarına istinaden işlem tesisi yapılması gerekmektedir. 5. Mükellefin Ölümü Hali Vergi Usul Kanunu’nun 164’üncü maddesine göre ölüm işi bırakma hükmünde olup, ölüm mirası reddetmemiş mirasçılar tarafından vergi dairesine bildirilir. Mirasçılardan herhangi birinin ölümü bildirmesi diğer mirasçıları bu görevden kurtarır. Medeni Kanun’da murisin ölümü halinde mal, alacak, hak ve borçların tamamen mirasçılara geçeceği, mirasçıların ise mirası kabul veya reddedebilecekleri ve bu işlemlerin murisin ölümünden itibaren 3 ay içinde yapılabileceği hükme bağlanmıştır. 5.1. Mirasçıların Sorumluluğu 2001/1 Seri No.lu VUK İç Genelgesinde belirtildiği üzere; ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçecek olup, mirasçılar ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumludurlar. Örnek: Zeytinburnu Vergi Dairesi mükellefi Şeyma Hanım 18/09/2013 tarihinde vefat etmiştir. Kanuni mirasçılarından küçük oğlu Hüseyin Bey ve kızı Hüsniye Hanım mirası kabul etmiş, ancak büyük oğlu Hasan Bey mirası reddetmiştir. Bu durumda 15/09/2013 tarihinde Şeyma Hanım adına tarh ve tahakkuk etmiş olan 10.000-TL vergi borcu için vergi dairesinin nasıl bir takibat yapması gerekmektedir? Muris Şeyma Hanım adına tarh ve tahakkuk etmiş olan 10.000-TL vergi borcundan mirası reddetmemiş olan oğlu Hüseyin Bey ve kızı Hüsniye Hanım hisseleri oranında (%50) sorumlu olacaktır. Diğer bir ifadeyle mirasçı Hüseyin Bey ve Hüsniye Hanım 5.000’er TL (10.000x%50) vergi borcundan sorumlu olacak olup süresinde mirası reddetmiş olan Hasan Beyin söz konusu vergi borcundan herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. mirasçının murisin vergi borcundan sorumlu olduğu tutar; = (murisin vergi borcu)x(mirasçının miras hissesi) oğlu Hüseyin Beyin sorumlu olduğu tutar; 10.000x %50 = 5.000-TL kızı Hüsniye Hanımın sorumlu olduğu tutar; 10.000 x %50 = 5.000-TL oğlu Hasan Beyin sorumlu olduğu tutar; 10.000 x %0 = sorumlu değil (mirasın reddi) 5.2. Cezalar Murisin fiillerinden doğan vergi cezaları hariç (VUK md.372 “Ölüm halinde vergi cezaları düşer.”) ödev ve sorumlulukları (VUK md.12 “Ölüm halinde mükellefin ödevleri mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılara geçer”) veraset ilamında belirtilen mirası reddetmemiş yasal mirasçılara geçmektedir. Bu cezalar özel usulsüzlük, usulsüzlük, vergi ziyaı cezalarını kapsar, murise ait gecikme


faizi ve gecikme zammı kalkmaz çünkü ceza kapsamında değerlendirilmez. (Dikkat: Limited şirket, anonim şirket, kolektif şirket vb. ortağının ölümü halinde şirket adına kesilen cezanın kaldırılması mümkün değildir. Çünkü ceza şirket adına kesilmiştir.) Türk Medeni Kanunun 28’inci maddesine göre, kişilik ölümle sona erdiğinden ölen bir kimsenin haklara sahip olması, borçlu kılınması hukuken mümkün değildir. Bu nedenle ölen bir kişi adına (ölüm tarihinden sonra) vergi/ceza ihbarnameleri düzenlenemeyecektir. Buna göre ölüm tarihinden sonra, - Mükellef (muris) adına tarh edilmesi gereken vergilerin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçıları adına, miras hisseleri oranında ihbarname düzenlenmesi suretiyle tarhiyat yapılarak söz konusu ihbarnamelerin adına vergi tarhiyatı yapılana tebliğ edilmesi gerekmektedir. - Mükellef (muris) hayatta iken yaptığı fiillere isabet eden vergi cezalarının da düşeceği tabii olup cezanın kesinleşmiş olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, ölümle kesinleşip ödenecek aşamaya gelmiş olan cezalar düşeceği gibi, daha sonra saptanan suçların getirdiği cezaların da kesilmemesi gerekmektedir. Ancak, varislerin sorumlu sıfatıyla ölen mükellef namına yapmaları gereken ödevleri yerine getirmemeleri halinde kendileri adına kanunda öngörülen cezaların kesilmesi gerektiği tabiidir. Ölüm tarihi itibarıyla murisin mükellefiyeti terkin edilerek, faaliyete devam edilmesi halinde mirası reddetmemiş mirasçılar adına adi ortaklık şeklinde mükellefiyet tesis edilir. 5.3. Mükellefiyet Tesisi Murisin ölüm tarihi ile mirasçılardan biri veya birkaçı adına mükellefiyet tesis ettirildiği tarih arasındaki dönemlerde mirasçıların (mirasçıların miras üzerinde fiili tasarrufta bulunması, kazanç elde etmesi vb.) faaliyette bulunulduğunun tespit edilmesi halinde mirasçılar adına adi ortaklık şeklinde mükellefiyet tesis edilecektir. Murisin ölüm tarihinden itibaren mirasçıların aynı işi aralıksız olarak sürdürmesi ve ölüm tarihinden itibaren 1 ay içerisinde bildirimde (VUK md.168/1) bulunulması halinde ise ölüm tarihi muris için işi bırakma, mirasçılar için ise işe başlama tarihi olarak kabul edilir.(2001/1 Seri No.lu VUK İç Genelgesi) Bununla birlikte, mirasçılar adına yapılacak mükellefiyet tesisinde; diğer mirasçıların kanuni ve mansup miras hisselerinden mükellefiyet tesisi yapılacak lehine feragat ettiklerine dair noterden alınacak feragatname (Medeni Kanun md.528) ibraz etmeleri halinde; sadece lehine feragat edilen varis veya varisler adına mükellefiyet tesis edilmesi gerekmekte olup verilecek olan feragatnamenin; > Vergi Usul Kanunu’nun zamanaşımı hükümleri çerçevesinde söz konusu feragatnameyle yapılacak muvafakatin geçmişe dönük olarak verilmesi de mümkün bulunacağından, geçmişe dönük olarak feragatnameyle muvafakat verilmesi halinde mirası kabul eden mirasçı adına murisin ölüm tarihi itibarıyla (zamanaşımı dikkate alınarak) mükellefiyet tesis edileceği, > Diğer hallerde feragat tarihi itibarıyla mirası kabul eden mirasçı veya mirasçılar adına


mükellefiyet tesis edileceği tabidir. Bu durumda feragat tarihine kadar tüm mirasçıların mükellefiyetle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmesi icap etmektedir. Not: Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur feragatnamenin tam olarak verilmesi gereğidir. Kısmi olarak verilen feragatnamede yalnızca terekedeki hak sahipliğinin oranı değişir. Ayrıca sehven muris adına ölüm tarihinden sonra yasal süresi içerisinde beyanname verilmeye devam edilmiş ise; vergi dairesi tarafından yapılan beyanların gerçek durumu yansıttığının tespit edilmesi halinde beyannamelere ilişkin gerekli düzeltmelerin yapılması mümkün olup, bu işlem için cezai işlem uygulanmasına gerek bulunmamaktadır. Örnek: Kağıthane Vergi Dairesi mükelleflerinden Bilal Bey, 13/09/2010 tarihinde vefat etmiştir. Ancak Bilal Beyin vefatı üzerine ticari faaliyete devam eden mirasçılar, miras kalan ticari minibüsün devir işlemlerini kanuni süresinde yapmamış olmakla birlikte, verilmesi gereken beyannameleri de sehven muris adına vermeye devam etmiştir. Ayrıca mirasçılardan Cemil Bey ve Cemile Hanım 30/07/2011 tarihinde noterde düzenlenen feragatname ile, diğer mirasçılar olan Salih Bey ve Saliha Hanım lehine feragat vermişlerdir. Bu durumda Bilal Beyin ölümü üzerine ölüm tarihi olan 13/09/2010 tarihi itibarıyla mükellefiyeti sona erdirilerek varisler adına adi ortaklık şeklinde mükellefiyet tesis edilmesi gerektiği tabiîdir. Ancak, ölüm nedeniyle varislere intikal eden işletmenin faaliyetine bir veya birkaç varis tarafından devam edilmesi durumunda, diğer varislerin feragatnameyle muvafakat vermesi şartıyla sadece faaliyette bulunan varis veya varisler adına mükellefiyet tesis edilmesi gerekmekte olup, VUK’nun zamanaşımı hükümleri çerçevesinde söz konusu feragatnameyle yapılacak muvafakatin geçmişe dönük olarak verilmesi de mümkün bulunmaktadır. Ancak, söz konusu olayda 30/07/2011 tarihinde noterde düzenlenen feragatname ile Salih Bey ve Saliha Hanım lehine feragat veren diğer varisler murisin ölüm tarihi itibarıyla diğer bir ifadeyle geriye dönük olarak feragat etmediklerinden, feragat tarihine kadar tüm mirasçıların mükellefiyetle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmesi icap etmektedir. Diğer taraftan, ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu olmadığından adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklık adına stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi, adi ortaklığın ortaya çıkan kar veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilendirilmesi, gelir vergisinin şahsi nitelik taşıması sebebiyle, gelir vergisi beyannamelerinin (geçici vergi dahil) adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından şahsi olarak verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, 13/09/2010 tarihinde vefat eden Bilal Bey adına verilen Eylül/2010 dönemine ait katma değer vergisi ve muhtasar beyannameleri hariç olmak üzere, murisin ölüm tarihinden itibaren ticari faaliyete adi ortaklık halinde devam eden mirasçıların mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla ortaklık adına vermeleri gereken beyannameleri, sehven muris adına yasal süresi içinde vermeye devam ettikleri anlaşıldığından, yapılan vergi beyanlarının gerçek durumu yansıttığının tespiti halinde, beyannamelere ilişkin gerekli düzeltmeler yapılması mümkündür. Dolayısıyla cezai işlem uygulanmasına imkân bulunmamaktadır. Öte yandan, feragat tarihine kadar


her bir mirasçı adına mükellefiyet tesis edilmesi gerekmekte olup, yerine getirilmeyen mükellefiyete ilişkin ödev ve sorumluluklar nedeniyle cezai işlem yapılması icap etmektedir. 5.4. Defter ve Belgeler Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinde yer alan yetkiye istinaden murisin mevcut defter ve belgeleri ölüm tarihini içeren hesap dönemi sonuna kadar işe devam eden mirasçılar tarafından kullanılabilir. Bu durumda murisin faaliyetine yönelik hesapların ölüm tarihi itibarıyla kapatılması ve işe devam eden mirasçılar adına hesapların açılması gerekir. Ayrıca, işe devam eden mirasçıların söz konusu hesap döneminin son ayı içinde yeni hesap dönemi için kendi adlarına defter tasdik ettirmeleri ve usulüne uygun olarak belgelerini anlaşmalı matbaalara bastırmak veya notere tasdik ettirmek suretiyle kullanmaları gerekmektedir. 5.5. ÖKC Muristen varislere devredilen ödeme kaydedici cihazın 1996/1 Seri No.lu KDV Mükelleflerinin ÖKC Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun’a İlişkin İç Genelgeye göre murisin vefat tarihine kadar olan hasılatının tespit edilerek 60 Seri No.lu Genel Tebliğ uyarınca gerekli devir işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Buna göre yapılan devir sonucunda ödeme kaydedici cihazın mali hafızasının değiştirilmesi zorunlu değildir. Bunun aksine davranan mükellefler için 2000/1 Seri No.lu İç Genelge’de yapılan açıklamalar çerçevesinde, mükellefin ölüm tarihinden itibaren, adına fiş verecek şekilde programlanmış ödeme kaydedici cihazın varisi tarafından gerekli program değişikliği yapılmadan ve cihaza ait levhayı işe başlama tarihinden itibaren kendi adına tasdik ettirmeden kullanması nedeniyle Vergi Usul Kanunu’na bağlı “Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvelde” yer alan birinci derece usulsüzlük cezalarının beş katı tutarında ceza kesilecektir (bkz. Üçüncü Bölüm / Mükellefin Ödevleri / ÖKC Kullanma) 5.6. Tebligat İşlemleri Mirasçılara yapılacak tebliğlerde mirasçılığın kesinleşmesinden önce tebliğ yapılmasını gerektiren bir durumun olması (örneğin zamanaşımı) durumunda, tebliğin kime yapılacağıdır. 4721 sayılı Medeni Kanunda murisin ölümü halinde mal, alacak, hak ve borçların tamamen mirasçılara geçeceği, mirasçıların ise mirası kabul veya reddedebilecekleri ve bu işlemlerin murisin ölümünden itibaren üç ay içinde yapabileceği hükme bağlanmıştır. Mezkur Kanun’un 612’nci maddesinde “ En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Resmi tasfiye yetki ve görevi murisin son ikametgahı sulh mahkemesine aittir. Ancak, mahkeme resen resmi tasfiyeye gitmemiş ise muristen alacaklı olanların (alacaklı vergi dairesinin) mirasın resmi tasfiyesi için Sulh Mahkemesine 4721 sayılı Medeni Kanun’un 633’üncü maddesindeki süre sınırlaması ile bağlı olmaksızın başvuruda bulunması mümkün bulunmaktadır. Buna göre, resmi tasfiyeye başlanmasında alacaklı vergi dairesinin tasfiyeyi Mahkemeden talep etmesi ve Mahkeme tarafından tasfiye ile görevlendirilecek kişi ya da kişilere mükellef ile ilgili


tebligatın yapılması gerekmektedir. Ayrıca, vergi/ceza ihbarnamelerinin de, mahkemeye, tebliğ edilmeden bilgilendirme amacıyla sunulması suretiyle vergi borcu da bildirebilecektir. Ancak tasfiyeye geçilmesinden sonra murisin malvarlığı bulunmaması ve diğer vakalar nedeniyle yargılama giderlerinin karşılanarak davaya devam edilmesinde yarar görülmüyor ise, yetkili makamdan davanın takibinden vazgeçilmesine dair olur alınması yoluna gidilebilir. Örnek: Kocasinan Vergi Dairesi mükellefi Gülsüm Hanım 15/06/2012 tarihinde vefat etmiştir. Kanuni mirasçısı olan oğullarından büyük ikizler Recep Bey ve Şaban Bey mirası kabul etmiş, ancak küçük ikizler Ramazan Bey ve Bayram Bey mirası reddetmiştir. Bu durumda 15/09/2013 tarihinde vergi dairesi kayıtlarına intikal eden Gülsüm Hanım adına düzenlenmiş vergi inceleme raporunda gereken 2011 yılına ilişkin 50.000-TL gelir vergisi tarhiyatı ve bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi önerilmektedir. Bu durumda Kocasinan Vergi Dairesince tarhiyat ve tebliğ işlemi kim/kimler adına yapılması gerekmektedir? Gülsüm Hanım adına düzenlenmiş vergi inceleme raporuna istinaden tarh edilmesi gereken 2011 yılına ilişkin 50.000-TL gelir vergisinin mirası reddetmemiş olan oğulları Recep Bey ve Şaban Bey adına miras hisseleri oranında (%50) ihbarname düzenlenmek suretiyle tarhiyat yapılması ve söz konusu ihbarnamelerin (Recep Bey adına 50.000 x %50 = 25.000-TL gelir vergisi ve Şaban Bey adına 50.000 x %50 = 25.000-TL gelir vergisi tarhiyatı yapılarak) adına vergi tarhiyatı yapılana tebliğ edilmesi gerekmektedir. Burada 2011 yılına ilişkin 50.000-TL gelir vergisi tarhiyatına ilişkin vergi ziyaı cezası kesilemeyeceği unutulmamalıdır. Not: Muris veya tasarrufu yapan şahsın Türkiye’de hiç ikamet etmediği veya son ikametgahının tespit edilemediği durumda, veraset ve intikal vergisi beyannamesini 7338 sayılı Veraset Ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesinin (c) fıkrasına istinaden Maliye Bakanlığı’nın tayin edeceği yer vergi dairesine vereceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda mükellef tarafından Gelir İdaresi Başkanlığına verilecek dilekçeler Maliye Bakanlığına iletilerek tarha yetkili vergi dairesi belirlenecektir. (15/08/2011 tarih ve 78258 sayılı GİB Genel Yazısı) 6. Basit Usulde Vergilendirme Talebinde Bulunan Gerçek Kişiler İşe başlama talebinde bulunan gerçek kişinin basit usulde vergilendirme talebinin bulunması halinde; istenilen emlak vergisine esas olan vergi değerini gösterir belediyeden alınacak onaylı belge ve kira kontratı talep edilmeyecek olup, işyerinin gerek mükellefin kendisine ait olması gerekse kiralanması hallerinde işe başlama/bırakma bildirimine eklenen bölümde yer alan işyerinin adres numarası, vergi değeri, kira tutarı, işyeri sahibinin vergi kimlik numarası vb. alanların doldurulmasının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca iş yerleri kendilerine ait olan mükelleflerin işe başlama/bırakma bildiriminde yer verdikleri işyeri bilgilerinin doğruluğunun, mükellefiyet tesisini takip eden ay içinde ilgili belediyelerden teyit edilmesi gerekmektedir. 7. Ticari Plakalı Nakil Vasıtaları Sahiplerinde Mükellefiyet Tesisi Ticari plakalı nakil vasıtaları sahiplerinden mükellefiyet tesisi esnasında bu taşıtlara ilişkin


fatura veya noter senedinin tasdikli bir örneğinin istenilmemesi, işe başlama/bırakma bildirimine eklenen bölümde yer alan taşıtın plakası, tescil veya noter senedi tarihi vb. bilgilerin doldurulmasının sağlanması gerekmektedir. Örnek: Dökümcülük faaliyeti yapan Abdülaziz Bey 31/12/2012 tarihinde hususi kullanım amacıyla 12-1 kişilik Ford marka minibüs satın almış ve aracın ruhsatını da hususi olarak çıkartmıştır. Abdülaziz Bey çalıştığı işyerinden personel servis taşımacılığını yapması için teklif alması sonucu 22/07/2013 tarihinde aracın ruhsatında değişiklik yaparak kullanım şeklini ticariye çevirmiş ve servis taşımacılığı faaliyetine başlamıştır. Bu durumda; tarha yetkili Küçükyalı Vergi Dairesince mükellefiyet tesis tarihi olarak hangi tarihin (aracın satın alma tarihi mi yoksa hususiden ticariye dönüştürülme tarihi mi) esas alınması gerekmektedir? Söz konusu aracın hususiden ticariye dönüştürüldüğü tarihten önce herhangi bir ticari faaliyetinin tespit edilmemiş olması ve Abdülaziz Beyin aracının ruhsatının ticariye çevrildiği tarih itibarıyla vergi dairesine işe başlama bildirimini ibraz etmesi halinde Küçükyalı Vergi Dairesince, mükellefiyetin 22/07/2013 tarihi (hususiden ticariye çevrildiği tarih) itibarıyla tesis edilmesi gerekmektedir. 8. Diğer Ücret Kapsamına Giren Hizmet Erbabı Diğer ücret kapsamına giren hizmet erbabının ise işverenden alacağı; işverenin adı soyadı, bağlı olduğu vergi dairesi, vergi kimlik numarası, adresi ve imzasını ihtiva eden iş bildirimi üzerine mükellefiyet tesis edilerek söz konusu hizmet erbabına vergi karnesi verilmesi gerekmektedir. 9. Gelirleri; Ücret, Gayrimenkul Sermaye İradı, Menkul Sermaye İradı İle Diğer Kazanç Ve İratlardan Oluşan Mükellefler Gelirleri; ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlardan veya bunların bir kaçından ibaret olanların mükellefiyet için verecekleri ilk beyannameler üzerine mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir. (Söz konusu kişilerden mükellefiyet tesisi için herhangi bir belge talep edilmeyecektir.) 10. Fikri Ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemelerince Haklarında Hüküm Bulunanlar Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemelerince haklarında hüküm bulunan kişilerin faaliyetlerinin gelir vergisi ve diğer vergiler yönünden değerlendirilmesi, bu faaliyetin sadece yasak faaliyet kapsamında yapılması halinde yapıldığı süre ile sınırlı olmak üzere, bunun yanında vergi dairesine bildirmedikleri ticari veya mesleki faaliyetlerinin de bulunması halinde bu faaliyetlerini sürdürdükleri müddetçe mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir. 11. İrtibat Büroları Hazine Müsteşarlığından izin alınarak yabancı uyruklu gerçek / tüzel kişiler tarafından açılan irtibat bürolarının Türkiye’de ticaret yapmaları hukuken yasak olduğundan irtibat bürosunu işyeri, buranın işlerini yönetmekle görevli kişileri de daimi temsilci olarak kabul etmek mümkün değildir. Buna göre irtibat bürolarının ticari faaliyette bulunmaması halinde, mükellefiyet tesisine


gerek bulunmamakla birlikte kesinti yoluyla ödenen vergiler için ayrıca işlem tesis edilebileceği tabidir. C. DİĞER HUSUSLAR > Mükellefler / yetkili adamları / kanuni temsilcileri tarafından ibraz edilen belgelere ilişkin olarak, 2012/4 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi gereğince; -Adres değişikliğine/ilave iş yeri açılışlarına ilişkin bildirimlerde ibraz etmeleri gereken ve değişmediği yazılı olarak beyan edilen belgelerin örnekleri daha önceki veya merkez işyeri mükellefiyetlerinin bulunduğu vergi dairelerinden yazı ile istenilecek olup ayrıca talep edilmeyecektir. -Vergi Dairelerine noter tasdikli olarak ibraz edilen tüm belgelerin okunaklı fotokopileri, vergi dairesi bünyesinde müdür yardımcısı, şef veya görevlendirilecek memur tarafından uygunluğu kontrol edildikten sonra (isim ve unvan yazılarak tasdik edilecektir), istenilmesi halinde noter tasdikli asılları iade edilecektir. > Mükellefiyet tesisi için yukarıda sayılan, gerekli belgelerle yapılan başvurular üzerine Vergi Dairesince tereddüt oluşan hususlar bulunması halinde, mükellefiyet tesisine engel teşkil etmemek kaydıyla (mükellefiyet tesis edildikten sonra) yukarıda sayılan belgelerin yanı sıra lüzum görülen her türlü bilgi ve belgenin Vergi Usul Kanunu’nun 148’inci maddesine istinaden mükelleften yazı ile istenebileceği tabiidir. > Yeni kurulan vergi dairelerinin faaliyete geçirilmesi veya vergi daireleri arasında mükellef devri yapılması sırasında; devralan vergi dairesince işlem tesisi için gerekli belgelerin devreden vergi dairesinden temin edilmesi, ayrıca mükelleften istenilmemesi gerekmektedir. > Mükellefiyete (işe başlama, nakil, şube açılışı, terk, vb.) ilişkin olarak Vergi Dairesine teslim edilmesi gereken belgelerin vergi dairesine teslim edilmesi durumunda başkaca bir tereddüt olmaması halinde ivedilikle işlem tesis edilecektir. > 2013/1 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi uyarınca; “BİREYSEL YOKLAMA İSTEMİ” ve “YOKLAMA FİŞİ” olarak iki nüshadan oluşan 2801-e örnek numaralı “Bireysel Yoklama İstemi Ortak Formu” uygulamadan kaldırılarak bu formun yerine; 01/04/2013 tarihinden, SGK tarafından bastırılarak kullanılacak olan İşyeri Durum Tespit Tutanağı ile Başkanlığımız tarafından kullanılacak olan Yoklama Fişindeki aynı bilgileri içeren 2803-a örnek numaralı “Yoklama Fişi” kullanılması gerekmektedir. Konuya ilişkin olarak e-vdo uygulamaları “Yoklama Fişi Talep Giriş Ekranı” fonksiyonunda düzenlemeler yapılmıştır. Vergi Usul Kanunu çerçevesinde yoklama memuru tarafından düzenlenen yoklama fişlerinin; Mükellef nüshasının, yoklaması yapılan şahıs veya yetkili adamına bırakılması, bunlar bulunmazsa bilinen adresine 7 gün içinde posta ile alma haberli olarak gönderilmesi, SGK yazılı nüshasının, yoklama fişlerinin düzenlendiği tarihi takip eden ay içinde Yoklama


Fişlerinin Tarih ve sayıları ile mükellef bilgilerini içeren bir liste ekinde vergi dairesinin bulunduğu yerdeki yetkili Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğüne yazı ile gönderilmesi ve söz konusu listenin Sicil - Yoklama Servisinde sıralı olarak dosyalanması, Dosya yazılı nüshasının ise mükellefin tarh dosyasında muhafaza edilmesi, gerekmektedir. Yoklama memurları tarafından mükellef nezdinde yapılan işe başlama, işi bırakma, nakil nedeniyle işe başlama, nakil nedeniyle terk işlemine ilişkin yoklamalar ile hangi amaçla düzenlenirse düzenlensin işyerinde çalışan işçi tespitine yer verilen yoklama fişleri mutlaka ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğüne gönderilmesi gerekmekte olup bunların dışında düzenlenen yoklama fişlerinin ise gönderilmesine gerek bulunmamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından düzenlenen ve ilgili vergi dairelerine gönderilen İşyeri Durum Tespit Tutanağında belirtilen hususların vergi dairesinin kayıtlarına göre farklı olması durumunda bu tutanaklarda yer alan bilgilerin ihbar kabul edilmesi ve lüzum halinde yeniden mükellef nezdinde yoklama yapılması gerektiği tabiidir. > Vergi Dairelerince/Uygulama Denetim Müdürlüklerince işe başlama - bırakma / şube açılışı / nakil terk işlemlerine ait yoklama-mükellefiyet tesisi işlemlerinin yapılması esnasında; -Kanuni bir zorunluluk bulunmadığı takdirde mükelleflerin/kanuni temsilcilerinin Vergi Dairelerine çağrılmaması, -Yoklama Fişi tanzimi esnasında işyerinde mükellef/yetkili adamı bulunuyorsa yoklamaların bunlar nezdinde yapılması ile mükellefiyet tesislerinin zamanında yapılarak, mükelleflerin mağdur edilmemesi gerekmektedir. > Mükellefler ve meslek mensuplarının mağdur olmaması açısından; gelen yoklama talebi üzerine, yoklama fişlerinin Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesi’nde belirlenen süreler göz önünde bulundurularak düzenlenmesi ve bekletilmeksizin en kısa sürede ilgili birime intikal ettirilmesi hususuna azami özen gösterilmesi gerekmektedir. > İşe başlama bildiriminin verilmesi üzerine, gerekli yoklama işleminin yapılmış olması ve mükellefin işe başlama bildiriminde belirttiği adreste tanınmadığının ve bulunmadığının yoklama fişiyle tespit edilmesi nedeniyle, işe başlama bildiriminin yoklama fişi ile birlikte saklıya alınması gerekmektedir. > 22 Seri No.lu SM, SMMM ve YMM Kanunu Genel Tebliği uyarınca; serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından imzalanan ve ilgili meslek mensubunun ad, soyad, vergi dairesi, vergi numarası bağlı olduğu oda, sözleşmenin tarihi ve sayısına ilişkin bilgilerini eksiksiz olarak içeren işe başlama bildirimlerinin ibrazı durumunda, vergi dairelerince yapılacak yoklamanın sonucu beklenilmeksizin mükellefiyet tesis edileceği, bu hususa ilişkin yoklama işlemlerinin ise mükellefiyet tesis tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde yaptırılması


gerekmektedir. > 2012/11 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi uyarınca, henüz fiilen faaliyete başlamamış ancak işyerinde gerekli tadilat vb. işlerin yapılabilmesi için elektrik ve doğalgaz aboneliği açtırmak isteyen ve vergi dairesine mükellefiyet tesisi için başvuran mükelleflerden ileri tarihli işe başlama bildirimi alınabilmesi mümkün bulunmaktadır. Buna göre, ticari bir amaçla kullanmayacağı dükkanına elektrik aboneliği almak isteyen kişinin bu konuya ilişkin gerekçesinin vergi dairesince uygun görülmesi halinde bahsi geçen İç Genelge doğrultusunda dilekçe veya ileri tarihli işe başlama dilekçesi alınarak “Vergilendirme / Sicil Yoklama Servisi / Sicil İşlemleri / Genel İşlemler menüsü Elektrik/Doğalgaz Abonelik Bildirim Ekranına” bilgi girişi yapılması gerekmektedir. > Nüfus cüzdanının kaybolması/çalınması halinde kayıp/çalıntı bildiriminde bulunarak kaybolan/çalınan nüfus cüzdanının yerine yenisini çıkartmak için müracaat edilen nüfus müdürlüğü tarafından MERNİS/Kimlik Paylaşım Sistemine bilgi girişi yapılacağından, kaybolan/çalınan nüfus cüzdanı ile mükellefiyet tesisi için vergi dairesine müracaat edildiğinde, vergi dairelerince 2010/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgesinde yapılan açıklamalar çerçevesinde işlem tesis edilecektir. Bu itibarla nüfus cüzdanının kayıp/çalıntı olması durumunda; kayıp/çalıntı bildiriminde bulunarak nüfus cüzdanının yerine yenisini çıkartmak için nüfus müdürlüğüne müracaat edilmesi yeterli olacağından bunun dışında herhangi bir vergi dairesine müracaat edilmesine gerek bulunmamaktadır. Örnek: Ahmet Bey, Kocamustafapaşa Vergi Dairesine verdiği dilekçe ile; nüfus cüzdanını kaybettiğini, bu nedenle bilgisi dışında adına mükellefiyet tesisinin önlenmesini talep etmektedir. Bu durumda Kocamustafapaşa Vergi Dairesince alınması gereken önlemler nelerdir? Bilindiği üzere, Vergi dairelerine mükellefiyet tesisi için yapılan müracaatlarda gerekli kontrollerin yapılması amacıyla nüfus cüzdanı aslının ibrazı istenerek MERNİS/Kimlik Paylaşım Sistemi aracılığıyla kayıp veya çalıntı olup olmadığı sorgulandıktan sonra mükellefiyet tesis edilmektedir. Diğer taraftan, Ahmet Beyin, kaybolan nüfus cüzdanının yerine yenisini çıkartmak için nüfus müdürlüğüne müracaat etmesi durumunda; ilgili nüfus müdürlüğünce MERNİS/Kimlik Paylaşım Sistemine bilgi girişi yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, Ahmet Beyin kayıp bildiriminde bulunularak nüfus cüzdanının yerine yenisini çıkartmak için nüfus müdürlüğüne müracaat etmesi yeterli olmakta, bunun dışında konu hakkında herhangi bir vergi dairesine müracaat etmesine veya vergi dairelerince herhangi bir önlem alınmasına gerek bulunmamaktadır. Örnek: Ayşe Hanım adına Beyoğlu Vergi Dairesine mükellefiyet tesisi için yapılan başvuruda ibraz edilen nüfus cüzdanından MERNİS/Kimlik Paylaşım Sistemi aracılığıyla yapılan (kayıp/çalıntı olup olmadığına dair) sorgulamada ibraz edilen nüfus cüzdanının kayıp/çalıntı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda Beyoğlu Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir?


Beyoğlu Vergi Dairesince; nüfus cüzdanındaki kişi (Ayşe Hanım) adına mükellefiyet tesisi yapılmaması, ibraz edilen nüfus cüzdanının iade edilmeyerek durumu anlatan bir yazı ekinde ilgili nüfus müdürlüğüne gönderilmesi, ayrıca ibraz edilen belgelerin ve nüfus cüzdanının fotokopisinin, durumu anlatan bir yazı ile emniyet müdürlüklerine bildirilmesi, gerekmektedir. > Kimlik bilgileri, bilgisi ve muvafakati dışında kullanılan mükelleflere ilişkin olarak 2011/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgesinde yapılan açıklamalar çerçevesinde işlem tesis edileceğinden, kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğini beyan edenlerden; • vergi mükellefiyetini terk edenler ile vergi mükellefiyeti bulunmayanların (potansiyel vergi kimlik numarası bulunanlar dahil) herhangi bir vergi dairesine, - vergi mükellefiyeti bulunanların ise bağlı bulundukları vergi dairesine, müracaat etmeleri ve dilekçeleri ekinde, adlarına sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğine dair mahkeme kararını, adli veya idari makamlarca düzenlenmiş belgelerin aslını ya da yetkili makamlarca tasdik edilmiş örneklerini ibraz etmeleri gerekmektedir. Söz konusu belgeleri ibraz etmeyenlerden bahsi geçen belgeleri ibraz etmesi gerektiğinin alma haberli bir yazı ile bildirilmesi gerekmektedir. Kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğine dair belgeler ve yazıların alınması durumunda vergi dairelerince Yönetim Bilgi Sistemi ekranında Mükellef Hizmetleri / Sicil Sorgulama / Sahte Kimlik İşlemleri / T.C. Kimlik Numarasına Tedbir Koyma Ekranı kullanılarak sisteme bilgi girişi yapılması gerekmektedir. İşlemi biten dilekçe ve eklerin örnekleri; vergi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin bağlı olduğu vergi dairelerindeki tarh dosyasında, vergi mükellefiyetini terk edenler ile vergi mükellefiyeti bulunmayanların müracaat ettiği vergi dairelerinde açılacak klasörlerde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Mükellefiyet tesisi yaptırmak isteyen; gerçek kişi veya mevcut ve yeni kurulacak sermaye şirketlerinin ortaklarının, yönetim kurulu başkan, üye ve genel müdürlerinin, limited şirketlerde müdürlerinin T.C. Kimlik Numarasına ait bilgi girişinin yapıldığı sırada sisteme girilen T.C. Kimlik Numarası ile ilgili sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğine dair bilgi girişinin yapılıp yapılmadığı sistem tarafından otomatik olarak kontrol edilecek olup; sahte nüfus cüzdanı bilgisi bulunduğuna dair sistem tarafından uyarı verilmemesi halinde; mükellefiyet tesisi yapılması, dosya numarası verilmesi ve/veya T.C. Kimlik Numarası bilgi girişi yapılması için gerekli işlemlere devam edilmesi, sahte nüfus cüzdanı bilgisi bulunduğuna dair sistem tarafından uyarı verilmesi halinde; ibraz edilen nüfus cüzdanında yer alan kimlik bilgilerinin “Nüfus Cüzdanı Doğrulama Ekranı”ndan kontrol edilmesi; yapılan kontrol sonucunda ibraz ettikleri nüfus cüzdanında yer alan seri, sıra numarası ve kimlik bilgileri ile “Nüfus Cüzdanı Doğrulama Ekranı”nda yer alan seri, sıra numarası ve kimlik bilgilerinin;


- aynı olması halinde mükellefiyet tesisi yapılması ve/veya dosya numarası verilmesi için gerekli işlemlere devam edilmesi, - farklı olması halinde; ibraz edilen nüfus cüzdanındaki kişi adına mükellefiyet tesisi ve/veya bilgi girişi işlemi yapılmayarak, ibraz edilen nüfus cüzdanının iade edilmeyip durumu anlatan bir yazı ekinde ilgili nüfus müdürlüğüne gönderilmesi, ibraz edilen belgelerin ve nüfus cüzdanının fotokopisinin durumu anlatan bir yazı ile emniyet müdürlüklerine de bildirilmesi, gerekmektedir. Öte yandan ticaret sicil memurluklarınca işe başlama bildiriminde bulunulan sermaye şirketlerine ilişkin olarak sisteme T.C. Kimlik Numarasına ait bilgi girişinin yapıldığı sırada sisteme girilen T.C. Kimlik Numarası ile ilgili sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğine dair bilgi girişinin olması durumunda; ibraz edilen T.C. Kimlik Numarasına ait gerekli kontrolün yapılabilmesi için nüfus cüzdanı aslını ibraz etmesi için mükellefe alma haberli bir yazı gönderilmesi, Nüfus cüzdanı aslının ibraz edilmesi durumunda; yukarıda yer aldığı şekilde “Nüfus Cüzdanı Doğrulama Ekranı”nda yer alan seri, sıra numarası ve kimlik bilgilerinin kontrol edilerek gerekli işlemlerin yapılması, Nüfus cüzdanı aslının ibraz edilmemesi halinde; nüfus cüzdanını ibraz etmeyenlerin bağlı oldukları nüfus müdürlüğünden, şirket hakkında da şirketin kayıtlı olduğu Ticaret Sicil Memurluğundan gerekli araştırma yapılması ve araştırma sonuca göre işlem tesis edilmesi, gerekmektedir. Örnek: Bilgisi dışında nüfus cüzdanı bilgileri kullanıldığını fark eden Zeynep Hanım adına sahte mükellefiyet tesisinin önlenmesi için hangi vergi dairesine müracaat etmesi gerektiği konusunda tereddüt yaşamaktadır? Zeynep Hanımın, Daha önce herhangi bir vergi mükellefiyeti yoksa; herhangi bir vergi dairesine, Potansiyel vergi kimlik numarası varsa; herhangi bir vergi dairesine, Daha önce var olan mükellefiyet kaydı terkin edilmişse; herhangi bir vergi dairesine, Halen vergi mükellefi ise; bağlı bulunduğu vergi dairesine, müracaat etmesi gerekmektedir. Örnek: Mehmet Bey, Zeytinburnu Vergi Dairesine giderek, bilgisi dışında nüfus cüzdanı bilgilerinin kullanıldığından bahisle adına sahte mükellefiyet tesisinin önlenmesini istemektedir. Bu durumda Zeytinburnu Vergi Dairesince Mehmet Beyden aranması gereken belgeler nelerdir? 2011/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgesi uyarınca; Nüfus cüzdanında yer alan kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle adına sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğini belirterek sahte nüfus cüzdanı ile adına sicil işlemlerinin yapılmasının engellenmesini talep ettiği dilekçe, Dilekçe ekinde, adına sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğine dair mahkeme kararı, adli veya


idari makamlarca düzenlenmiş belgelerin aslı ya da yetkili makamlarca tasdik edilmiş örnekleri Örnek: Fatma Hanım, Güneşli Vergi Dairesine posta yoluyla gönderdiği dilekçesinde, bilgisi dışında nüfus cüzdanı bilgilerinin kullanıldığını belirtmiş ancak dilekçesi ekinde herhangi bir belge göndermemiştir. Bu durumda Güneşli Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Güneşli Vergi Dairesince, 2011/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgesi uyarınca; Sisteme sahte nüfus cüzdanı bilgi girişinin yapılabilmesi için; adına sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğine dair mahkeme kararı, adli veya idari makamlarca düzenlenmiş belgelerin aslı ya da yetkili makamlarca tasdik edilmiş örneklerini ibraz etmesi gerektiği hususu Fatma Hanıma alma haberli bir yazı ile bildirilmesi gerekmektedir. Örnek: Mecidiyeköy Vergi Dairesine Bakırköy Adliyesinden gelen yazıda; Rukiye Hanımın kimlik bilgilerinin kullanılması suretiyle Rukiye Hanım adına sahte nüfus cüzdanı düzenlendiği belirtilmektedir. Bu durumda Mecidiyeköy Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Mecidiyeköy Vergi Dairesince, 2011/1 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası İç Genelgesi uyarınca; Yönetim Bilgi Sistemi ekranında Mükellef Hizmetleri / Sicil Sorgulama / Sahte Kimlik İşlemleri / T. C. Kimlik Numarasına Tedbir Koyma Ekranı kullanılarak sisteme bilgi girişi yapılması gerekmektedir. İşlemi biten dilekçe ve eklerin örnekleri ise; vergi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin bağlı olduğu vergi dairelerindeki tarh dosyasında, vergi mükellefiyetini terk edenler ile vergi mükellefiyeti bulunmayanların müracaat ettiği vergi dairelerinde açılacak klasörlerde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Örnek: Fatih Vergi Dairesine, Ali Bey adına mükellefiyet tesisi için yapılan başvuruda ibraz edilen nüfus cüzdanından sisteme T.C. Kimlik Numarasına ait bilgi girişinin yapıldığı sırada; T.C. Kimlik Numarası ile ilgili sahte nüfus cüzdanı düzenlendiğine dair uyarı alınmıştır. Bu durumda Fatih Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Fatih Vergi Dairesince Ali Bey adına ibraz edilen nüfus cüzdanında yer alan seri, sıra numarası ve kimlik bilgilerinin Nüfus Cüzdanı Doğrulama Ekranından kontrol edilmesi; yapılan kontrolde söz konusu bilgilerin; > aynı olması halinde mükellefiyet tesisi yapılması ve/veya dosya numarası verilmesi için gerekli işlemlere devam edilmesi, > farklı olması halinde; • ibraz edilen nüfus cüzdanındaki kişi (Ali Bey) adına mükellefiyet tesisi ve/veya bilgi girişi işlemi yapılmaması, • ibraz edilen nüfus cüzdanı iade edilmeyip durumu anlatan bir yazı ekinde ilgili nüfus müdürlüğüne gönderilmesi, • ibraz edilen belgelerin ve nüfus cüzdanı fotokopisinin durumu anlatan bir yazı ile emniyet müdürlüklerine de bildirilmesi,


gerekmektedir. > Mükelleflerin işe başlama tarihlerinin E-vdo sistemine girilmesi konusunda azami özen gösterilmesi, mükellefiyet şekli, şirket türü ve meslek kodu bilgilerinin E-vdo sistemine doğru ve güncel bir şekilde girilmesi gerekmektedir. İKİNCİ BÖLÜM SÜRELER A. KANUNİ VE İDARİ SÜRELER Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir. Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak üzere bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder. B.

SÜRELERİN UZAMASI

1. Mali Tatil 01-20 Temmuz tarihleri arası malî tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar. Örnek: 2013 yılında Haziran ayının son gününün (30/06/2013) Pazar gününe rastlaması nedeniyle 2013 yılı malî tatil başlangıcı 01/07/2013 yerine Temmuz ayının ilk iş günü olan 01/07/2013 tarihini takip eden 02/07/2013 tarihinde başlayacak ve 20 Temmuz 2013 tarihine kadar (bu tarih dahil) devam etmiştir. Örnek: 2014yılına ilişkin mali tatil 01/07/2014 - 20/07/2014 (dahil) tarihleri arasındadır. 1.1. Mali Tatil Nedeniyle Uzayan Süreler > Son günü mali tatile rastlayan; beyana dayalı tarhiyatta, kanuni süresinde verilmesi gereken beyannamelerin verilme süreleri, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatta, vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi, tarh edilen vergilere ve/veya kesilen cezalara karşı uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin verilmesine ilişkin süreler, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacaktır. > Malî tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten; (5604 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi kapsamındaki) kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılır. > Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan


vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılır. Örnek: (O) Ltd. Şti. adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesi 12/06/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. (O) Ltd. Şti. söz konusu ihbarnameyle tebliğ edilen vergi ve ceza için uzlaşma talep etmek isterse, hangi süre içerisinde bu talebini vergi dairesine iletmelidir? Uzlaşma talep etme süresi vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gündür. Buna göre süre hesaplanırken tebliğ günü (12/06/2012 tarihi) hesaplamaya katılmayacak ve 13/06/2012 tarihinden itibaren 30 gün sayılacak ve süre 30’uncu günün tatil saatinde biteğinden bu sürenin son günü normal şartlarda 12/07/2012 tarihidir. Ancak söz konusu uzlaşma talep etme süresinin (tebliğden itibaren 30 gün) son gününün mali tatile (2012 takvim yılı için mali tatil olan 03/07/2012-20/07/2012 tarihlerine) rastlaması nedeniyle bu süre mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzayacak ve (O) Ltd. Şti. 12/06/2012 tarihinde tebliğ aldığı vergi ceza ihbarnamesi için 27/07/2012 tarihine kadar uzlaşma talebinde bulunabilecektir. Vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihi : 12/06/2012 + Uzlaşma talep süresi___________________: 30 gün uzlaşma talebi için son gün : 12/07/2012 (ancak, mali tatil içinde kalıyor) Mali tatilin son günü (2012yılı) : 20/07/2012 +Mali tatil nedeniyle uzayan süre : 7 gün Mali tatil nedeniyle uzlaşma talebinin son günü:27/07/2012 2012 yılı mali tatil => 30/06/2012 Cumartesi olduğu için Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden iş gününde (03/07/2012 tarihinde) başlar ve 20/07/2012 tarihinde sona erer. Örnek: (AR) A.Ş., Güngören Vergi Dairesince adına re’sen yapılmış olan 10.000-TL tutarındaki KDV tarhiyatını, vergi mahkemesi nezdinde dava konusu yapmıştır. İlgili mahkeme tarafından verilen tasdik kararı üzerine, vergi dairesince düzenlenen 2 no.lu ihbarname mükellef kuruma 05/06/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre, söz konusu verginin vadesi hangi tarih olacaktır? Mahkeme kararının mükellefe tebliğ tarihi: 05/06/2013 +________________________________________1 ay Verginin vadesi :05/07/2013 (ancak, mali tatil içinde kalıyor) Mali tatilin son günü (2013 yılı) : 20/07/2013 +Mali tatil nedeniyle uzayan süre__________: 7 gün Son günü mali tatile rastladığından vade :27/07/2013 (ancak, resmi tatil -cumartesi) Son günü resmi tatile rastladığından vade :29/07/2013 (takip eden iş günü) Mahkeme kararı üzerine tahsil edilebilir KDV’nin 05/06/2013 tarihinde mükellefe mali

hale gelmiş olan10.000-TLtutarındaki tebliğ edilmesi üzerine tatil ardından


resmi tatil nedeniyle 29/07/2013 tarihi olmaktadır. Örnek: 2013 yılı için;verilme süresinin son günü mali tatil süresine veya mali tatilin son gününü izleyen yedi güne rastlayan vergilere (örneğin; 2013/06 dönemi KDV, muhtasar vb) ilişkin beyanname verme ve ödeme sürelerinin son günü hangi tarihlerdir? Mali tatilin son günü : + 7 Mali tatil nedeniyle beyanname vermenin son günü :27/07/2013(ancak,resmi tatil-cumartesi) Resmi tatil nedeniyle beyanname vermenin son gün: 29/07/2013 (takip eden iş günü) Mali tatil nedeniyle uzayan beyan tarihi : 27/07/2013 +_______(aynı ayda kalmak kaydıyla)___________________3 gün Bu beyannamelere göre tahakkuk eden vergilerin vadesi:30/07/2013 (aynı ay içinde) Örnek: Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi mükellefi (BİN) A.Ş.nin verdiği matrah artırıcı düzeltme beyannamesinde ödenecek vergi tutarını artırmış olması nedeniyle sistem tarafından adına kesilen vergi ziyaı cezası 26/06/2012 tarihinde elektronik ortamda tebliğ edilmiştir. Mükellef kurumun söz vergi ziyaı cezası için 27/07/2012 tarihinde verdiği uzlaşma talep dilekçesi, tebliğden itibaren 30 günlük sürenin (26/06/2012 tarihinde) dolmuş olması nedeniyle red edilmiştir. Ancak mükellef kurum mali tatil nedeniyle uzlaşma talep süresinin uzadığından bahisle uzlaşma talebinin yeniden değerlendirilmesini istemektedir. Bu durumda söz konusu uzlaşma talebinin süresinde yapılmış olarak kabul edilmesi mümkün müdür? Vergi ziyaı cezasının tebliğ tarihi : 26/06/2012 +______________________________________30 gün Uzlaşma talebinde bulunabilmek için son gün:26/07/2012 (mali tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde [21/07/201227/07/2012] kalıyor) Malî tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten; (5604 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi kapsamındaki) kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılacağından; Mali tatilin son günü :20/07/2012 +________________________________________________7 gün Mali tatil kapsamında uzlaşma talebi için son gün :27/07/2012 Bu durumda 26/06/2012 tarihinde tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamesi için (BİN) A.Ş. tarafından 27/07/2012 verilen uzlaşma talep dilekçesinin mali tatil hükümleri doğrultusunda kanuni süresi içerisinde verildiği tabiidir. 1.2. Mali Tatil Nedeniyle İşlemeyen Süreler Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken;


> Muhasebe kayıt süreleri, > Bildirim süreleri > Vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri, malî tatil süresince işlemez. Bu süreler malî tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlar. Not: Mali tatil nedeniyle uzayan dava açma süresinin son gününün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca çalışmaya ara verme süresine rastlaması durumunda dava açma süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü izleyen günden itibaren yedi gün uzar. Örnek: Said Bey adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesi 06/06/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda mükellefin dava açma süresi hangi tarihte sona erecektir? İhbarnamenin tebliğ tarihi : 06/06/2013 +______________________________________30 gün Dava açmak için son gün : 06/07/2013 (ancak, mali tatil içinde kalıyor) Mali tatilin son günü (2013 yılı) :20/07/2013 +İşlemeyen süre (06/07/2013-02/07/2013dahil): 5gün Mali tatil nedeniyle dava açmanın son günü:25/07/2013(ancak çalışmaya ara verme zamanı) (Adli tatil - 2013 yılı: 20/07/2013-31/08/2013) Adli tatilin son günü (2013 yılı) : 31/08/2013 + Adli tatil nedeniyle uzayan süre___________: 7 gün Son günü adli tatile rastladığından dava açmanın son günü : 07/09/2013(ancak, resmi tatil -cumartesi) Son günü resmi tatile rastladığından dava açmanın son günü:09/09/2013 (takip eden işgünü) Örnek: Muamelelerini muhasebe fişi kullanarak defterlerine kaydeden Cüneyd Bey, 02/07/2013 tarihinde satın aldığı ürünlere ilişkin aynı tarihli alış faturasını kayıt süresi hangi tarihe kadardır? Faturanın düzenlenme tarihi :02/07/2013 (mali tatil içindekaldığından + 10 gün süre işlemez.) Muhasebe fişine kaydetme süresinin son günü: 12/07/2013 (ancak, mali tatil) Mali tatil son günü(2013 yılı) : 20/07/2013 +Mali tatilde işlemeyen süre (12/07/2013-02/07/2013) : 10 gün (mali tatil içinde kalan süre) Mali tatil nedeniyle muhasebe fişine kayıt için son gün: 30/07/2013 (dahil) Faturanın düzenlenme tarihi : 02/07/2013 (mali tatil içinde kaldığından + 45 gün süre işlemez) Esas defterlere kayıt süresinin son günü :16/08/2013 (ancak, işlemeyen süre var) +İşlemeyen süre(20/07/2013-02/07/2013) : 18 gün (mali tatil içinde kalan süre) Mali tatil nedeniyle esas defterlere kayıtta son gün: 03/09/2013 (dahil)


Örnek: Büfe işletmecisi Süheyl Beyin işyeri adresinde 25/07/2013 tarihinde özel yoklama yetki belgeli memurlarca yapılan yoklamada; mükellefin 17/06/2013 tarihinde işi bıraktığının tespit edilmesi üzerine, mükellef adına bağlı bulunduğu Beykoz Vergi Dairesince işi bırakma bildirimini süresinde yerine getirmemiş olduğundan, VUK md. 352/II-4 hükmü uyarınca usulsüzlük cezası kesilerek mükellefe tebliğ edilmiştir. Mükelleflerin vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerini tamamen durdurmak suretiyle işini bırakması halinde, işi bırakma bildirimini işi bırakma tarihinden itibaren bir ay içerisinde vergi dairesine vermesi gerekmektedir. Ancak VUK hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken bildirim süreleri mali tatil içerisinde işlemeyeceğinden; Mükellefin işi bırakma tarihi : 17/06/2013 +________________________________________________1 ay İşi bırakma bildirimi için son gün :17/07/2013 (ancak, mali tatil) Mali tatil son günü(2013 yılı) :20/07/2013 +İşlemeyen süre(17/07/2013-02/07/2013dahil)_______: 16 gün (mali tatil içinde kalan süre) Mali tatil nedeniyle işi bırakma bildiriminin son günü: 05/08/2013 (dahil) Bu durumunda; işi bırakma bildirimini süresinde yerine getirmediği gerekçesiyle kesilen cezaların terkin edilmesi gerekmektedir. 1.3. Mali Tatil Kapsamında Olmayan Süreler > Gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen (ithalde alınan katma değer vergisi, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi gibi) vergi, resim ve harçlara ilişkin süreler, > Kaynak kullanımı destekleme fonu kesintilerine ilişkin olarak verilmesi gereken bildirimlerin verilme ve ödeme süreleri, > Özel kanunlarında ödeme süreleri tespit edilmemiş amme alacaklarının ödeme sürelerinin, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tayin edilmesi ve tayin edilen sürelerin de mali tatile rastlaması halinde bu alacaklar için belirlenen ödeme süreleri, > İcra yoluyla yapılan satışlarda katma değer vergisi uygulamasına yönelik (5) No.lu Katma Değer Vergisi Beyannamesinin verilme ve ödeme süresi, > Sürekli beyanname vermek zorunda olanlar dışındaki resmi kuruluşlar tarafından müzayede mahallerindeki satışlar dolayısıyla tahsil edilen katma değer vergisinin, 15 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (I/3) bölümünde belirtilen ödeme süresi, > 1512 sayılı Noterlik Kanununun 118’inci maddesine göre noterler tarafından tahsil edilen damga vergisi ve harç bedellerinin anılan Kanunun 119’uncu maddesi uyarınca ilgili vergi dairesine bildirilmesine ilişkin olarak verilecek beyannameler ile süreksiz yükümlülük şeklinde değerlendirilen ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre verilen (1), (2) ve (4) No.lu Beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri,


mali tatil nedeniyle uzamaz. Not: Danıştay Yedinci Daire Başkanlığının 23/12/2011 tarihli ve Esas No:2009/2636, Karar No:2011/9721 sayılı kararına göre; özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi ile şans oyunları vergisine ilişkin olarak verilmesi gereken beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri, kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin ödeme süresi mali tatil kapsamına dâhil olmuştur. Bu durumda; söz konusu sürelerin son günü mali tatile rastlarsa, bu süreler, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacaktır. 1.4. Mali Tatile İlişkin Diğer Hususlar S Malî tatil süresince inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazı talep edilemez, mükellefin işyerinde incelemeye başlanılmaz. (aramalı incelemeler hariç) S Tatil süresince, vergi ve ceza ihbarnameleri ile mahsup taleplerine yönelik olanlar hariç, bilgi isteme talepleri mükelleflere, vergi ve ceza sorumlularına bildirilmez. Ancak tatil süresi içinde gerçekleşen tebligat işlemlerinde süre, malî tatilin son gününden itibaren işlemeye başlar. 2. Ölüm Hali Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir. Not: Gelir Vergisi Kanunu uyarınca (md. 92) gelir vergisi beyannameleri, ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir. Örnek: Süleyman Bey 17/08/2012 tarihinde vefat etmiştir. Bu durumda Süleyman Beyin vergisel yükümlülüklerinin mirası reddetmemiş olan oğlu Ertuğrul Bey tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu durumda Ertuğrul Bey tarafından babası Süleyman Bey adına verilmesi gereken beyannamelerin hangi süre içerisinde verilmesi gerekmektedir? Süleyman Beyin 24/08/2012 tarihine kadar vermesi gereken 2012/07 vergilendirme dönemi katma değer vergisi beyannamesi verme süresine 3 ay eklenerek KDV beyannamesi verme tarihi 24/11/2012 tarihine kadar uzayacaktır. Ayrıca 01/08/2012-17/08/2012 tarihleri arasındaki kıst dönem için verilmesi gereken 2012/08 vergilendirme dönemi KDV beyannamesinin verilme süresi 24/09/2012 tarihi iken ölüm nedeniyle bu süreye 3 ay eklenecek ve bu süre 24/12/2012 tarihine kadar uzayacaktır. Öte yandan 2012 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesi verme süresine (gelir vergisi kanununda özel hüküm bulunması nedeniyle) ölüm tarihinden itibaren 4 ay eklenerek gelir vergisi beyannamesi verme tarihi 17/12/2012 tarihine kadar uzayacaktır. Dikkat: Vergi Usul Kanunu uyarınca; mücbir sebep halinde kanuni sürelere mücbir sebebin kalktığı


tarihten itibaren işlemeyen süre kadar eklenirken, ölüm halinde süreler bildirim/beyan verme tarihinden (ölüm tarihi değil) itibaren 3 ay uzamakta, Gelir Vergisi Kanunu uyarınca ise süre ölüm tarihinden itibaren 4 ay uzamaktadır. 3. Mücbir Sebep Hali Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesinde; mücbir sebepler olarak, 4 bent halinde sayıldıktan sonra madde hükmü sonunda yer alan “gibi hallerdir” ifadesiyle benzer bazı durumlar için de mücbir sebep halinin kabul edilebilmesi mümkün kılınmıştır. Buna göre mücbir sebepler; Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması, ve bunlar gibi hallerdir. Diğer taraftan, Vergi Usul Kanunu’nun 13’ncü maddesinde mücbir sebepler arasında sayılan tutukluluk halinin beraat ya da hapis cezalı mahkumiyetle sonuçlanmasına göre aynı Kanun’un 15’nci maddesinin uygulanmasında farklılık olmaktadır; V Tutukluluk beraat ile sonuçlanırsa; Bu takdirde 15’nci maddenin uygulanmasına esas olmak üzere, mücbir sebep tahliye tarihinde sona ermiş sayılacaktır. V Tutukluluk 1 yıldan az hapis cezasını gerektiren bir mahkumiyetle sonuçlanırsa; Bilindiği üzere 13’üncü maddede mahkumiyet mücbir sebepler arasında sayılmamıştır. Ancak mücbir sebebin ayırıcı ölçütü olan “ödevin süresinde yerine getirilmesini imkansızlaştırma” niteliğini taşımaktadır. Bu nedenle 13’üncü maddenin sonundaki “gibi” edatından yararlanılarak mücbir sebep kapsamına alınması mümkündür. Bu durumda mücbir sebep tutukluluk tarihinde başlayacak, mahkumiyeti izleyen tahliye tarihinde sona erecektir. V Tutukluluk 1 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir mahkumiyetle sonuçlanırsa; Medeni Kanun’un 407’nci maddesine göre 1 yılı aşkın hapis cezasına çaptırılanlar kısıtlı sayılarak kendilerine vasi tayin edilir. Vergi Usul Kanunu’nun 10’uncu maddesinde ise kısıtlılara düşen vergi ödevlerinin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği öngörülmektedir. Bu durumda 1 yılı aşkın hapis cezalı mahkumiyetlerde mücbir sebep vasi tayini tarihinde sona erecek ve ilgili ödev 15’nci maddede belirlenen süre içinde vasi tarafından yerine getirilecektir. Aynı Kanunun 15’inci maddesinde ise 13’üncü maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemeyeceği, bu takdirde tarh zamanaşımı süresinin işlemeyen süreler kadar uzayacağı, bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat ve tevsik edilmesi gerektiği, Maliye Bakanlığının, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep


hali ilan etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkili olduğu, bu yetkinin vergi türleri ve iş yerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanılabileceği hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, mezkur Kanun hükümleri mükelleflerin vergilendirme ile ilgili ödevlerini mücbir sebepler dolayısıyla süresi içinde yerine getirememeleri durumunda uygulama alanı bulmaktadır. Bu itibarla, Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesinde sayılan mücbir sebepler, vergi ödevlerinin yerine getirilmesi ile ilgili süreleri durdurmakta ve vergilendirmeye ilişkin ödevlerin yerine getirilmesini (mücbir sebebin devam ettiği sürenin bitimine kadar) ertelemektedir. Ayrıca, aynı Kanun’un 373’üncü maddesinde bu kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmeyeceği ifade edilmiştir. Öte yandan mücbir sebep hallerinde mücbir sebebin başladığı tarih ile ortadan kalktığı tarih arasında geçen süreler işlememektedir. Ancak, belli bir bölge veya bölgenin bir kısmını etkileyen hadiselerde vergi ödevlerinin yerine getirilmesi bakımından mücbir sebep halinin başlangıç tarihi bilinmekte ise de sona erdiği tarihin tespiti mükellefler yönünden güçlük arz etmektedir. Bu gibi hallerde mücbir sebep halinin ortadan kalktığı tarihin diğer bir ifade ile işlemeyen mücbir sebep süresinin Vergi Usul Kanunu’nun 14’üncü maddesi uyarınca idarece tespit edilmesinin gerektiği Gelir İdaresi Başkanlığınca belirtilmiştir. Not: Mücbir sebep hali nedeniyle sürenin durması bakımından, mücbir sebebin, mükellefin vergilendirme ile ilgili ödevlerini yerine getirme süresi içinde son bulması veya kanuni sürelerinin sonrasına kadar devam etmesinin bir etkisi bulunmamaktadır. Her iki durumda da mücbir sebebin başlamasıyla tarh zamanaşımı süresi durmakta ve mücbir sebep halinin bitiminden itibaren işlemeyen süreler kadar uzamaktadır. Ancak mücbir sebebin, mükellefin vergilendirme ile ilgili ödevlerini yerine getirme süresinin başlamasından önce son bulması durumunda mücbir sebep hali nedeniyle sürenin durması/uzaması mümkün değildir. Örnek: Yusuf Bey, 2013/II. dönem (Nisan-Mayıs-Haziran dönemi) geçici vergi beyannamesini 14/08/2013 tarihine kadar vermesi gerekirken, 20/08/2013 tarihinde beyan etmiş ve bağlı bulunduğu Pendik vergi dairesine 03/08/2013 - 12/08/2013 tarihleri arasında tutuklu bulunduğuna dair (X) Ceza Mahkemesi yazısını ibraz ederek, durumunun mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesini talep etmiştir. Buna göre Pendik Vergi Dairesi, mücbir sebep halinin beyanname verme süresi içerisinde sona ermiş olması nedeniyle Yusuf Beyin beyanname verme süresinin tutukluluk hali nedeniyle ertelenip ertelenemeyeceği konusunda tereddüde düşmüştür. Malum olan veya ilgililer tarafından ispat ve tevsik edilen mücbir sebep halinin varlığı halinde; bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemeyecek ve tarh zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzayacaktır. Dolayısıyla beyanname verme süresi içerisinde mücbir sebep hali ile karşı karşıya kalan mükellefin beyanname verme yükümlülükleri, mücbir sebep nedeniyle işlemeyen sürenin dikkate


alınmasıyla bulunacak süre kadar uzamaktadır. Buna göre Yusuf Beyin 2013/(Nisan-Mayıs-Haziran) dönemi geçici vergi beyanname verme süresi üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın birinci günü (01/08/2013tarihi) ile 14’üncü gününe (14/08/2013 tarihine) kadar olup, bu tarihler arasında (03/08/2013 - 12/08/2013) tutuklu bulunması nedeniyle kullanılamayan bu sürenin mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle; Yusuf Beyin tutuklu bulunduğu 9 günlük sürenin, beyanname verme süresinin son günü olan 14/08/2013 tarihine ilave edilmesi ile bulunacak olan 23/08/2013 tarihine kadar beyannamesini vermesi halinde beyannamenin süresinde verilmiş beyanname olarak kabul edileceği tabiidir. Örnek: Çay ocağı işletmek suretiyle ticari kazanç sağlayan Muhlis Bey 05/04/2013 tarihinde çay ocağı önünde çıkan kavgaya karışması nedeniyle tutuklanmıştır. 03/05/2013 tarihinde yapılan duruşmada suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakılmıştır. Bu durumda 2013/03 dönemi KDV beyannamesi verme süresi içerisinde tutuklu bulunan Muhlis Beyin hangi süre içinde söz konusu beyannamesini vermesi gerekmektedir? Bu durumda beyanname verme süresi içerisinde tutuklu bulunan Muhlis Beyin 24/04/2013 tarihine kadar vermesi gereken 2013/03 dönemi KDV beyannamesi verme süresi, kanuni süresinden itibaren tutuklu olarak geçirdiği süreler kadar uzayacaktır. Dolayısıyla Muhlis Beyin 2013/03 dönemi KDV beyannamesi verme süresi 22/05/2013 tarihine kadar uzayacaktır. 2013/03 dönemi beyanname verme tarihi : 24/04/2013 - Mücbir sebep başlangıcı_______________: 05/04/2013 (Mücbir sebebin başlamatarihi dahil) Mücbir sebep nedeniyle uzayan süre : 20 gün + Mücbir sebebin kalktığı tarih___________: 03/05/2013 (Mücbir sebebin bittiği tarih dahil) Bay (M)nin 2013/03 dönemine ait KDV beyannamesini verme süresinin son günü : 22/05/2013 Örnek: Serbest muhasebeci mali müşavir İrfan Bey, ilgili vergi dairelerine verdiği 04/02/2014 tarihli dilekçesinde muhasebesini tuttuğu (A) Ltd. Şti. ve (N) Ltd.Şti. adına verilmesi gereken 2013/12 dönemi beyannameleri ile Ba-Bs formlarını yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kanuni süresi içinde elektronik ortamda veremediğini belirterek durumu tevsik edici belgeleri de ibraz etmiştir. Bu durumda (A) Ltd. Şti. ve (N) Ltd.Şti. için mücbir sebep hali söz konusu olacak mıdır? Vergi idaresinin muhatabı mükellefin kendisi veya bazı özel durumlarda kanuni temsilcisidir. Muhasebeci, mükelleflerin hak ve ödevleri bakımından, vergi dairesine muhatap veya ona karşı sorumlu bulunmamaktadır. Bu itibarla, Serbest muhasebeci mali müşavir İrfan Beyle ilgili olarak VUK’nun 13’üncü maddesinde belirtilen mücbir sebep halinin (ağır hastalık) varlığı halinde; bu durumun İrfan Beyin vergisel yükümlülükleri açısından geçerli olduğu kabul edilmekle birlikte, muhasebe kayıtlarını tuttuğu (A) Ltd. Şti. ve (N) Ltd.Şti. açısından mücbir sebep hali kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, muhasebeci açısından mücbir sebep hâline rastlayan dönemlere ilişkin (A) Ltd. Şti. ve (N) Ltd.Şti.nin vergi ödevlerini yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi durumunda, bu mükellef kurumlar adına gerekli cezaî işlemlerin uygulanması gerekmektedir.


*** Mücbir sebep hali nedeniyle işlemeyen sürenin hesabında mücbir sebep halinin başladığı gün süreye dahil edilir bittiği gün dahil edilmez, mücbir sebep hali nedeniyle uzayan sürenin hesabında mücbir sebep halinin son günü de hesaba katılarak (takip eden günden itibaren değil) işlemeyen süre eklenir. Notlar: • Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesinde belirtilen mücbir sebep hallerinin ancak tarh safhası ile ilgili süreler için uygulanması mümkün olup, tahsilat safhasındaki süreler için (ödeme süresi vb.) Vergi Usul Kanunu uyarınca mücbir sebep uygulamasından yararlanılması mümkün değildir. • Mücbir sebep uygulamasının, ilanihaye (sonsuza kadar) devamlılık gösteren hallerde değil, geçici bir süre için ortaya çıkan hallerde uygulanması söz konusu olmaktadır. • Uzlaşma müessesesi, bir vergi ödevi değil, bir mükellef hakkı (seçimlik hak) olarak düzenlendiğinden, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün olarak belirlenen uzlaşma başvuru süresinin, Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesi kapsamında uzatılması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, mükellef tarafından mücbir sebep halleri nedeniyle toplantıya katılamadığının ispat veya tevsik edilmesi halinde yeni uzlaşma günü tayin edilir. Örnek: İsa Bey 27/03/2013 - 12/12/2013 tarihinde gözlerinden rahatsızlanması nedeniyle ilgili dönem bildirim ve beyannamelerinin verilme sürelerinin uzatılmasını talep ederek bu hususu ibraz ettiği hastane raporu ile tevsik etmiş ve yapılan değerlendirme sonucunda İsa Beyin durumu mücbir sebep kapsamında kabul edilmiştir. Bunun üzerine İsa Beyin komşusu Musa Bey âmâ olması nedeniyle kendi durumunun da evleviyetle mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunarak gözlerinin hiç görmediğine ilişkin hastane raporunu ibraz etmiştir. Mücbir sebep uygulamasının, devamlılık gösteren hallerde değil, geçici bir süre için ortaya çıkan hallerde uygulanması söz konusu olacağından; âmâ olan Musa Beyin durumunun mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Not: Mezkûr Kanun’un 111’inci maddesinde ise Maliye Bakanlığının, mücbir sebep hali ilân edilen yerlerdeki mükelleflerin, bu Kanun kapsamında olup, ödeme süresi afet tarihinden sonraya rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizleri ile bu Kanunun 15’inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca verecekleri beyannamelere istinaden tahakkuk ettirilen vergilerin ödeme sürelerini, vadelerinin bitim tarihinden itibaren azamî bir yıl süreyle uzatmaya yetkili olduğu belirtilmiştir. > Mücbir sebep halinin değerlendirilmesi Mücbir sebep hükmünün uygulanması için; V Mücbir sebebin bilinmesi, V İlgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi,


hususlarından herhangi birinin varlığı gerekmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesince, durumlarının mücbir sebep kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında mükellefler gerekçelerini belirten bir dilekçe ve eki belgeler (yangın raporu, emniyet tutanağı vb.) ile birlikte bağlı bulundukları vergi dairesine, Başkanlığımıza veya Gelir idaresi Başkanlığına başvuruda bulunabilirler. Söz konusu başvurulara istinaden ilgili vergi dairlerinden; gerekli değerlendirmelerin yapılabilmesi için mükellef dilekçelerinde bahse konu hususlara ilişkin işyeri adreslerinde gerekli tespitlerin yapılması ve Vergi Dairesi Müdürü tarafından tanzim edilecek vergi inceleme raporu istenilmektedir. İlgili vergi dairesinden alınan vergi inceleme raporu ile ek diğer belgeler Başkanlığımız görüşüyle birlikte Gelir İdaresi Başkanlığına iletilmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığınca yapılan değerlendirme sonucuna göre Makamlarından alınan cevabi yazıda belirtilen hususlarla ilgili olarak mükellefe ve ilgili vergi dairesine bilgi verilmektedir. Ayrıca, mücbir sebep haline ilişkin bazı durumlarda mükelleflerin talepte bulunmasına gerek kalmadan (olayın kapsam ve boyutuna göre) Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan sirküler doğrultusunda işlem tesis edilmesi sağlanmaktadır. Örnek: Libya’da 17 Şubat 2011 tarihinde başlayan hadiselerden etkilenen mükellefler için 01/03/2011 tarihinde yayımlanan 45 numaralı VUK Sirküleri ve Suriye ’de meydana gelen hadiselerden etkilenen mükellefler için 08/03/2012 tarihinde yayımlanan 52 sayılı VUK Sirküleri gibi. Örnek: (F) A.Ş. bağlı bulunduğu Üsküdar Vergi Dairesine ibraz ettiği 25/12/2013 tarihli dilekçesi ile; işyeri adresinde 22/12/2013 tarihinde akşam 20:00 saatlerinde elektrik tesisatından meydana gelen yangında işyerinin zarar gördüğünü beyan ederek mücbir sebep nedeniyle beyanname verme sürelerinin uzatılmasını talep etmektedir. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? (F) A.Ş.nin söz konusu talebine istinaden Üsküdar Vergi Dairesince Başkanlığımıza intikal ettirilen; - mükellef kurum dilekçesi ve -ekinde bulunmaması halinde mükelleften talep edilendurumu ispat eden belgeler (itfaiye raporu, polis/jandarma tutanağı), - mükellef kurum dilekçesinde bahse konu hususlara ilişkin ilgili adreste gerekli tespitler yapılmak üzere düzenlenen yoklama fişi/tutanak, - ve Vergi Dairesi Müdürü tarafından konuya ilişkin olarak tanzim edilen vergi inceleme raporunun, Başkanlığımız görüşüyle birlikte Gelir İdaresi Başkanlığına iletilmesi gerekmektedir. Söz konusu bilgi ve belgelerin Gelir İdaresi Başkanlığına iletilmesi üzerine Gelir İdaresi Başkanlığınca yapılan değerlendirme sonucunda; “...mükellefin işyerinde meydana gelen yangın sebebiyle mücbir sebep halinin 22/12/2013 tarihinde başlayıp, 14/03/2014 tarihi sonuna kadar devam etmesinin uygun görüldüğü, mücbir sebep halinin başladığı 22/12/2013 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği 14/03/2013 tarihine kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin verilme


ve ödeme surelerinin 15/04/2013 tarihi mesai saati sonuna kadar uzatılmış bulunduğu... “ şeklinde cevap verilmesi durumunda; Buna göre; mükellef için 25/12/2013 tarihinde başlayıp, 14/03/2014 tarihi sonuna kadar devam eden süre mücbir sebep hali nedeniyle işlemeyen süre olarak kabul edilecek ve Başkanlığımızca Gelir İdaresi Başkanlığından alınan yazı doğrultusunda mükellefe ve Üsküdar Vergi Dairesine bilgi verilecektir. Bu durumda (F) A.Ş. için mücbir sebep halinin başlama (25/12/2013) tarihi itibarıyla verilmesi gereken; 2013/11-12 ve 2014/01 dönemi Form Ba - Form Bs, 2013/12 ve 2014/01 dönemi aylık (KDV, muhtasar, damga vergisi vb.) beyannamelerine ilişkin bildirim, beyan ve ödeme süreleri 15/04/2013 tarihi mesai saati sonuna kadar uzayacaktır. Ancak, > beyan/bildirim dönemi mücbir sebep halinin başlama tarihinden öncesine rastlayan beyannamelerin bildirim, beyan ve ödeme sürelerinin ertelenmeyeceği, (örneğin 2013/11 vergilendirme dönemi KDV, 2013/11 dönemi damga vergisi ve muhtasar vergi beyannamelerine ait tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri mücbir sebep halinin başlama (25/12/2013) tarihinden sonrasına rastlasa da beyan dönemi mücbir sebep halinin başlama tarihinden önce olması (KDV 24/12/2013 tarihine kadar, muhtasar ve damga vergileri 23/12/2013 tarihine kadar beyan edilmesi gerektiğinden) nedeniyle söz konusu vergilerin ödeme süreleri mücbir sebep hali dolayısıyla ertelenmeyecektir.) > beyan dönemleri mücbir sebep halinin sona erdiği tarihten sonrasına rastlayan vergilerin ise kanuni süresinde beyan edilerek ödenmesi gerektiği, tabiidir. 4. Mühlet Verme (Zor Durum Hali) Zor durumda bulunmaları hasebiyle vergi muamelelerine ilişkin ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanların; X Kanuni sürenin bitmesinden evvel yazı ile istemde bulunmaları, (kanuni sürenin başlamasından önce veya bitmesinden sonra zor durum sebebiyle ek süre talebi incelenmeksizin reddedilir) X İstemde gösterilen mazeretin, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmesi, X Mühletin verilmesi halinde verginin alınması tehlikeye girmemesi durumunda Maliye Bakanlığınca, kanunî sürenin bir katını, kanunî sürenin bir aydan az olması halinde bir ayı geçmemek üzere münasip bir mühlet verilebilir. Dikkat: Zor durum sebebiyle uzayabilecek süreler, sadece kanuni sürelerdir, idari süreler zor durum sebebi ile uzatılamaz. Örnek: (BG) A.Ş. muhasebe kayıtlarının tutulduğu bilgisayarların çalınması nedeniyle beyannamelerin süresinde verilemeyeceğinden bahisle, söz konusu beyannamenin verilmesi için süre talebinde bulunulmuştur. Bu durumda söz konusu sürenin verilmesi mümkün müdür? VUK’nun 17’nci maddesine göre zor durum nedeniyle istemde gösterilen mazeret, mühlet verecek


makam tarafından kabule layık görülmelidir. Ayrıca VUK uyarınca işlemlerin defterlere kaydı için 10 günlük süre öngörülmüştür. Bu itibarla; bilgisayarın çalınmış olması, beyanname ve eklerinin defter kayıtlarına göre tanzimine engel teşkil eden bir husus olmadığından, mükellef Kurumun mazereti zor durum hali olarak görülemeyecek olup, bu mazerete istinaden mükellefe süre verilmesi mümkün bulunmamaktadır. 5. Defter Ve Belgelerin Muhafaza Altına Alınması İnceleme tutanağını imzalamamaları veya arama sebebiyle, defter ve belgeleri muhafaza altına alınan mükelleflerin, defter ve belgelerinin muhafaza altına alınma tarihinden beyannamenin verilmesi gereken tarihe kadar olan süre bir aydan az kalmışsa; beyanname verme süreleri bir ay uzamaktadır. C.

SÜRELERİN HESAPLANMASI

> >

Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter; Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter; > Sonu belli bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter; Not: Resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takibeden ilk iş gününün tatil saatinde biter. Örnek: (U) A.Ş. adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesi 12/02/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. (U) A.Ş. söz konusu ihbarnameyle tebliğ edilen vergi ve ceza için uzlaşma talep etmek isterse, hangi süre içerisinde bu talebini vergi dairesine iletmelidir? Uzlaşma talep etme süresi vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gündür. Buna göre süre hesaplanırken tebliğ günü (12/02/2014 tarihi) hesaplamaya katılmayacak ve 13/02/2014 tarihinden itibaren 30 gün sayılacak ve süre 30’uncu günün tatil saatinde bitecektir. O halde, (U) A.Ş.nin 12/02/2014 tarihinde tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamesi için uzlaşma talep süresinin son günü 14/03/2014 tarihidir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ Mükelleflerin vergilendirme sürecindeki belli başlı ödevleri aşağıda sıralanmıştır. A. BİLDİRMELER Vergi dairelerine bildirimler yazılı olarak yapılır. Bildirimler posta ile taahhütlü olarak da gönderilebilir.


1. İşe Başlama • Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı; • Serbest meslek erbabı; • Kurumlar vergisi mükellefleri (Sermaye şirketleri); (Ticaret sicil memurluklarının, tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evraklarının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirmesi gerekmekte olup bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurları hakkında işe başlamanın zamanında bildirilmemesine ilişkin usulsüzlük cezası hükümleri uygulanır. Ticaret sicil memurlukları tarafından yapılan bildirim sonrasında bu mükelleflerin ayrıca vergi dairesine işe başlamayı bildirme yükümlülükleri bulunmamaktadır.) • Kollektif ve adi şirket ortaklarıyla komandit şirketlerin komandite ortakları. işe başladıkları takdirde durumu vergi dairesine bildirmek zorundadırlar. Not: Gelirleri; ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlardan veya bunların bir kaçından ibaret olanların işe başlamayı bildirme zorunlulukları bulunmayıp, bunların mükellefiyetleri verecekleri ilk beyannameler üzerine tesis edilmesi gerekmektedir. 2. Değişiklikler ■ Adres Değişikliklerinin Bildirilmesi: Bilinen iş veya ikamet yeri adreslerinin değişmesi, (İş ve teşebbüsün bir yerden başka yere nakledilmesi adres değişikliği sayılır.) ■ İş Değişikliklerinin Bildirilmesi Yeni bir vergiye tabi olmayı gerektirecek şekilde değişiklik olması, Mükellefiyet şeklinde değişiklik olması, Mükellefiyetten muaflığa geçmeyi gerektirecek şekilde değişiklik olması ■ İşletmede Değişikliğin Bildirilmesi: Aynı teşebbüs veya işletmeye dahil bulunan iş yerlerinin sayısında artış/azalış olması hallerinde vukua gelen değişiklikleri mükellefler vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. 3. İşi Bırakma Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi işi bırakmadır. Ancak işlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulması işi bırakma sayılmaz. İşe başlama bildiriminde bulunması zorunlu olan mükellefler işi bırakmayı da vergi dairesine bildirmek zorundadır. Ölüm işi bırakma hükmündedir. Mükellefiyetin re’sen terkini: İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla


mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış kabul edilerek mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Not: Tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyet vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam eder. Bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesi: Tasfiye veya iflas kararlarını; Tasfiyenin veya iflasın kapandığını; vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecburdurlar. 4. Bildirmelerde süre V İşe başlama bildirimleri, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde, V İşe başlama bildirimleri dışında yapılacak bildirimler ile işi bırakma ve değişiklik bildirimleri, bildirilecek olayın vukuu tarihinden itibaren bir ay içerisinde, vergi dairesine yapılır. B. VERGİ LEVHASI ALMA

-

1. Vergi Levhası Almak Zorunda Olanlar • Gelir Vergisinde - Ticari kazanç sahipleri, - Zirai kazanç sahipleri (Gelir Vergisi Kanununun 52’nci maddesinin altıncı fıkrasında sözü edilen yazıhaneyi açmış olanlar) - Serbest meslek erbabı, Adi ortaklık, kolektif ve adi komandit şirket şeklindeki işletmelerde her bir ortak için ayrı ayrı vergi levhası alınacak ve her bir ortak için ayrı ayrı bulundurulacaktır. • Kurumlar Vergisinde Anonim şirketler, Limited şirketler, Eshamlı komandit şirketler,

Dikkat: Söz konusu mükelleflerin vergi levhası asma zorunluluğu 6111 sayılı Kanun ile kaldırılmıştır. Ayrıca 22 Seri No’lu KDV Genel Tebliğinde yer alan, mükelleflerin ‘FİYATLARIMIZA KATMA DEĞER VERGİSİ DÂHİLDİR’ ibaresini taşıyan levhayı asmak veya vitrinlerine koymak mecburiyeti de 408 Seri No.lu VUK Genel Tebliğinin yayımından (27/05/2011) itibaren kaldırılmıştır. Örnek: Kurumlar vergisi mükellefi (ABC) Kooperatifinin vergi levhası alma zorunluluğu var mıdır? Kurumlar vergisi mükelleflerinden; anonim şirketler, limited şirketler ile eshamlı komandit


şirketler vergi levhası almak mecburiyetinde olduklarından kooperatiflerin vergi levhası alma mecburiyeti bulunmamaktadır. Örnek: (HY) Kolektif Şirketi ’nin vergi levhası alma zorunluluğu var mıdır? Kolektif şirketlerde gelir vergisi mükellefiyetleri nedeniyle her bir ortak için ayrı ayrı vergi levhası alınması ve her bir ortak için ayrı ayrı bulundurulması gerekmektedir. 2. Vergi Levhası Alma Süresi Gelir/kurumlar vergisi mükellefleri tarafından gelir/kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmesinden sonra vergi levhası, Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemi tarafından söz konusu beyannamelerde yer alan bilgilere göre oluşturulacak ve mükellefin internet vergi dairesi hesabına aktarıldıktan sonra, mükellefler, internet vergi dairesinden bizzat kendileri veya 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olup bağımsız çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler (meslek mensupları) aracılığıyla, gelir vergisi mükellefleri (Kazancı basit usulde tespit edilenler dâhil) 1 Nisandan itibaren, kurumlar vergisi mükellefleri 1 Mayıstan itibaren yazdırabileceklerdir. Bu itibarla; • Öteden beri işe devam eden gelir/kurumlar vergisi mükellefleri her yıl Mayıs ayının son gününe kadar internet vergi dairesinden yazdırmak suretiyle vergi levhalarını almaları gerekmektedir. • Yeni işe başlayan gelir/kurumlar vergisi mükelleflerinin ise mükellefiyet tesisinden itibaren 1 ay içinde internet vergi dairesinden yazdırmak suretiyle veya bağlı oldukları vergi dairesi aracılığıyla vergi levhalarını almaları gerekmektedir. • Mükellefler tarafından gelir/kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresi içinde verilmediği ancak beyannamenin, vergi levhasının kanuni alınma süresi içerisinde verilmesi durumunda vergi levhası sistem tarafından otomatik olarak mükellefin internet vergi dairesi hesabına aktarılacağından, bu mükelleflerce vergi levhasının Mayıs ayının son gününe kadar alınması durumunda, (beyannamenin kanuni süresinden sonra verilmiş olmasına ilişkin müeyyideler saklı kalmak kaydıyla) vergi levhasının kanuni süresi içinde alınmış olduğu kabul edilmektedir. 3. Vergi Levhası Bulundurulması Gereken Yerler Vergi levhası almak mecburiyetinde olan mükellefler iş yerlerinin; > Merkezlerinde, > Şubelerinde, > Satış mağazalarında, > Çiftçilerin doğrudan doğruya zirai faaliyetleri ile ilgili alım satım işlerinin tedviri için açtıkları yazıhanelerinde, > Taşıt işletmeleri ayrıca taşıtlarında (taşıt işletmesi ifadesi, ücret karşılığında


yolcu veya eşya taşımacılığını ifade ettiğinden, diğer iş kollarında faaliyet gösteren mükelleflerin taşıtlarında vergi levhası bulundurma mecburiyetleri bulunmamaktadır.) yetkililerce istenildiğinde ibraz etmek üzere bulunduracaklardır. Notlar: İş yerinde birden fazla kat veya reyon olması halinde her kat veya reyon için ayrı birer levha alma ve bulundurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Sabit bir iş yeri bulunmayan mükelleflerin vergi levhası bulundurma mecburiyeti olmayacağı tabiidir. Dikkat: Vergi Usul Kanunu’nun 353/4’üncü maddesi hükmü uyarınca; vergi levhası bulundurma zorunluluğu bulunan söz konusu mükelleflerin bu zorunluluğa uymamaları halinde her tespit için (432 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 01/01/2014’den itibaren) 190 -TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. ❖ E-Vergi Levhası Sorgulama ve E-Vergi Levhası Doğrulama işlemleri (https://intvd.gib.gov.tr) internet adresindeki Sorgulamalar / E-Vergi Levhası Sorgulama ekranı ve EVergi Levhası Doğrulama ekranından; sorgulayan kimsenin ve sorgulanacak kişi/kurumun bilgileri girilmek suretiyle yapılabilmektedir. C. BEYANNAME VE E-BEYAN Türk vergi sisteminde yer alan vergilerin büyük kısmının tarh ve tahakkuku beyana dayanmaktadır. Beyana dayalı tarh usulünde vergiler, ilgili kanunlarında belirtilen beyannameler ile beyan edilir. Beyanname, mükellef tarafından doldurulup vergi dairesine elden verilen veya postayla ya da elektronik ortamda gönderilen, ödenecek verginin konusu, matrahı, vergi miktarı ve mükellef ile ilgili bilgileri içeren belgedir. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak getirilen vergi beyannamelerinin elektronik ortamda gönderilmesi mecburiyetine ilişkin düzenlemeler 340, 346, 351, 357, 367, 368, 373, 376, 386, 405 ve 407 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğleri’nde, 15, 26, 29, 30 ve 31 Sayılı VUK Sirküleri, 2004/11 ve 2005/1 Sıra No.lu Uygulama İç Genelgesi ve 2006/1 Sıra No.lu VUK İç Genelgesi’nde yapılmış olup 376 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde de e-beyan yolu ile hiçbir hadle sınırlı olmaksızın hangi beyannamelerin verileceği ile ilgili gerekli açıklamalar yapılmıştır. 1. Beyannamelerin Verilmesi Veya Gönderilmesi Beyannamelerin kanuni süresinde verilmesi esastır. Ancak beyannameler; -Kanuni süresinden önce, -Kanuni süresinde, -Kanuni süresinden sonra,


-Pişmanlık ve ıslah hükümlerine göre, -Kanuni süresinde verilen beyannameye ilişkin olarak kanuni süre içinde matrah ve/veya vergiyi artırıcı düzeltme beyannamesi, -Kanuni süresi içinde verilen beyannameye ilişkin olarak, kanuni süre geçtikten sonra matrah ve /veya vergiyi artırıcı düzeltme beyannamesi, -Kanuni süresi içinde verilen beyannameye ilişkin olarak pişmanlık ve ıslah hükümlerine göre düzeltme beyannamesi, -Kanuni süresi içinde verilen beyannameye ilişkin olarak gerek kanuni süre içinde gerekse kanuni süre geçtikten sonra matrah ve/veya vergi azaltıcı nitelikte düzeltme beyannamesi, verilebilir/gönderilebilir. 2. Vekaletname İle Beyanname Verilmesi Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 38’inci maddesinde; “Beyannamenin kabulünde asıl olan, beyannamenin mükellef tarafından imzalanmış olmasıdır. Vekaletname ile verilen ve vekil tarafından imzalanan beyannameler kabul edilemez.” açıklamasına yer verilmiştir. Ancak 2010/3 Seri No’lu Uygulama İç Genelgesinde yapılan düzenlemeyle vekil tarafından imzalanan ve elden verilen ya da posta ile gönderilen beyannamelerin, ilgili vekâletnamenin onaylı örneği ya da vergi dairesi yetkililerine onaylatmak üzere aslı ve fotokopisi talep edilerek, vekâletname ile verilen yetkinin beyannamenin türüne ve dönemine uygunluğu ve belirli bir süreyle sınırlı olup olmadığı araştırılarak vergi daireleri tarafından kabul edileceği belirtilmiştir. 3. Beyanname Verme Sürelerinden Önce Elden Getirilen Beyannameler Kanunlarında belirtilen beyanname verme sürelerinden önce elden getirilen beyannameler kabul edilmeyerek, beyanname verme süresinin başlama tarihi mükellefe bildirilmelidir. Beyanname posta ile gönderilmiş ise geri gönderilmeyerek, beyanname verme süresine kadar bekletilip ve süresi geldiğinde, gerekli kontroller yapıldıktan sonra tahakkuk işlemlerine tabi tutulması gerekmektedir. (2007/10 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi). Örnek: Beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan Beşiktaş Vergi Dairesi mükellefi Müslüm Bey 2012 takvim yılı kira gelirine ilişkin beyannamesini normal (adi) posta aracılığıyla 01/02/2013 tarihinde göndermiş olup söz konusu beyanname 11/02/2013 tarihinde vergi dairesine ulaşmıştır. Bu durumda Beşiktaş Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Söz konusu beyanname 11/02/2013 tarihinde verilmiş sayılmakla birlikte, Beşiktaş Vergi Dairesince beyanname verme süresine (01/03/2013) kadar bekletilmesi ve süresi geldiğinde gerekli kontroller yapıldıktan sonra tahakkuk işlemlerine tabi tutulması gerekmektedir. Örnek: Eyyub Bey GMSİ beyannamesini bağlı olduğu Yenibosna Vergi Dairesine 10/02/2014 tarihinde elden getirmiştir. Bu durumda Yenibosna Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi


gerekmektedir? Eyyub Bey GMSİ beyannamesini, süresinden önce elden getirdiği için, Yenibosna Vergi Dairesince söz konusu beyanname kabul edilmeyerek, beyanname verme süresinin başlama tarihi mükellefe bildirilmelidir. Örnek: Akif Bey Güngören Vergi Dairesinden alacağı kullanıcı kodu, parola ve şifreyi kullanmak suretiyle GMSİ beyannamesini 01/01/2014 tarihinde elektronik ortamda doğrudan kendisi göndermeye çalışmış, ancak başarılı olamamıştır. Elektronik ortamda gönderilen beyannamenin kanuni süresinden önce gönderilmeye çalışılması halinde sistem buna müsaade etmemektedir. Akif Beyin söz konusu beyannameyi kanuni süresinde göndermesi gerekmektedir. 4. Kağıt Ortamında Verilebilen Beyannamelerden Kanuni Süresinde Verilmeyenlerin Kanuni Süresinden Sonra Verilmesi Kağıt ortamında verilebilen beyannamenin kanuni süresinde verilmemiş olması durumunda, sonradan verilecek beyannamede vergi ve matrah beyan edilip edilmemesine göre vergi dairesince farklı işlem yapılması gerekmektedir. 4.1. Kanuni Süresinden Sonra Kendiliğinden Verilen Beyannamelerde Matrah ve Vergi Çıkması Durumunda Kağıt ortamında verilebilen beyannamenin kanuni süresinden sonra kendiliğinden verilmesi ve söz konusu beyannamede matrah ve vergi çıkması durumunda; > Beyannamenin verildiği tarihe kadar, bu beyan için mükellef hakkında incelemeye başlanmamışsa veya mükellef takdire sevk edilmemişse; Vergi dairesince, sonradan verilen bu beyanname üzerinden gerekli vergi tarhiyatının yapılması, Beyanname süresinde verilmediğinden dolayı, 2 kat 1. derece usulsüzlük cezası ve %50 oranında vergi ziyaı cezası Vergi Usul Kanunu’nun 336’ncı maddesi gereğince kıyaslama yapılarak miktar itibarıyla en ağır olanının kesilmesi, Ancak mükellefin incelemeye sevk edilmemesi, gerekmektedir. > Beyannamenin, incelemeye başlanılmasından veya matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilmesi halinde; Daha önce kesilen usulsüzlük cezası varsa, 1 kat vergi ziyaı cezası ile usulsüzlük cezasının mukayese edilmesi; vergi ziyaı cezasının fazla olması durumunda daha önce kesilen usulsüzlük cezasının düzeltme fişi ile terkin edilerek vergi ziyaı cezası için ihbarname düzenlenmesi, Takdir komisyonunca takdir edilen veya inceleme elemanınca tespit edilen matrah veya verginin beyan edilenden fazla olması durumunda bu fark üzerinden vergi salınması ve Vergi Usul Kanunu’nun 336’ncı maddesi hükmü göz önünde bulundurularak vergiye ilişkin


ceza kesilmesi, gerekmektedir. > Söz konusu beyannamenin pişmanlık talebiyle verilmesi halinde; 1 kat I. derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmekte olup vergi ziyaı cezası kesilmemelidir. Pişmanlık ve ıslah hükümlerine göre verilen beyannamelerde; pişmanlık istemi kabul edilen beyannamelere birinci derece bir kat usulsüzlük cezası kesilir, pişmanlık istemi kabul edilmeyen beyannameler kanuni süresinden sonra verilen beyanname kabul edilerek yukarıda yapılan açıklamalardaki cezalar kesilir. Diğer taraftan, vergisi kanuni sürede ödenmiş olmakla birlikte, beyannamenin kanuni süresinden sonra pişmanlıkla verilmesi halinde, pişmanlık zammı hesaplanmaz ancak birinci derece bir kat usulsüzlük cezası kesilir. Öte yandan, pişmanlık hükümlerinin ödeme yönünden ihlali halinde; birinci derece iki kat usulsüzlük cezası ile vergi ziyaı cezasının yüzde ellisi mukayese edilerek tutar itibarıyla ağır olanı kesilecektir. Kıyaslama sonucunda usulsüzlük cezası kesilmesi gerekiyor ise daha önce kesilmiş olan usulsüzlük cezasına ilave olarak bir kat usulsüzlük cezası kesilir. Vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekiyor ise daha önce kesilen usulsüzlük cezası için gerekli düzeltme işlemi yapılmalıdır. Örnek: Necip Bey 2010 takvim yılı GMSİ beyannamesini 1-25 Mart 2011 tarihinde vermesi gerekirken kanuni süresinden sonra 01/11/2011 tarihinde bağlı bulunduğu Halkalı Vergi Dairesine vererek söz konusu beyannamesi ile 25.000-TL vergi tahakkuk ettirmiştir. Halkalı Vergi Dairesi 2010 takvim yılı için Necip Bey adına GMSİ yönünden henüz vergi incelemesi başlatmamış ve takdir komisyonuna da sevk etmemiştir. Bu durumda Halkalı Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Necip Beyin 2010 takvim yılı GMSİ beyannamesini verdiği 01/11/2011 tarihine kadar, bağlı bulunduğu Halkalı Vergi Dairesince bu beyan için Necip Bey hakkında incelemeye başlanmamış veya Necip Bey takdire sevk edilmemiş olması nedeniyle; Vergi Dairesince, sonradan verilen bu beyanname üzerinden gerekli vergi tarhiyatının (25.000-TL) yapılması, beyannamenin süresinde verilmemesinden dolayı, 2 kat 1. derece usulsüzlük cezası ve %50 oranında (12.500-TL) vergi ziyaı cezasının VUK’nun 336’ncı maddesi gereğince kıyaslama yapılarak miktar itibarıyla en ağır olanın kesilmesi, ancak Necip Beyin incelemeye sevk edilmemesi gerekmektedir. Söz konusu beyannamenin pişmanlık talebiyle verilmesi halinde ise; 1 kat I. derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmekte olup vergi ziyaı cezası kesilmeyecektir. Örnek: Basit usulde vergilendirilen Seyfeddin Bey 2012 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini 1-25 Şubat 2013 tarihinde vermesi gerekirken kanuni süresinden sonra 10/01/2014 tarihinde bağlı bulunduğu Erenköy Vergi Dairesine vererek söz konusu beyannamesi ile 5.000-TL vergi tahakkuk ettirmiştir. Ancak Erenköy Vergi Dairesi 25/07/2013 tarihinde Seyfeddin Beyi 2012 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini kanuni süresi geçtiği halde vermemesi nedeniyle takdir komisyonuna sevketmiştir. Bu durumda Erenköy Vergi Dairesince Seyfeddin Bey tarafından takdir komisyonuna sevk işleminden (25/07/2013 tarihinden) sonra (10/01/2014 tarihinde) verilen beyanname üzerine tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir?


Seyfeddin Bey tarafından 2012 takvim yılı gelir vergisi beyannamesinin, matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilmesi nedeniyle, Erenköy Vergi Dairesince daha önce kesilen usulsüzlük cezası varsa, 1 kat vergi ziyaı cezası ile usulsüzlük cezası mukayese edilerek vergi ziyaı cezasının fazla olması durumunda daha önce kesilen usulsüzlük cezası düzeltme fişi ile terkin edilip vergi ziyaı cezası için ihbarname düzenlenmesi, ayrıca takdir komisyonunca takdir edilen matrah veya verginin beyan edilenden fazla olması durumunda bu fark üzerinden vergi salınması ve VUK’nun 336’ncı maddesi hükmü göz önünde bulundurularak vergiye ilişkin ceza kesilmesi gerekmektedir. 4.2. Kanuni Süresinden Sonra Kendiliğinden Verilen Beyannamelerin Vergi Çıkmaması veya Matrahsız Olması Durumunda Kağıt ortamında verilebilen beyannamenin kanuni süresinden sonra verilmesi ve beyannamede ödenecek verginin çıkmaması veya matrahsız olması halinde; kanuni süresinden sonra verilen söz konusu beyanname için sadece 2 kat 1. derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Yakup Bey 2012 takvim yılı GMSİ beyannamesini kanuni süresinden sonra 22/05/2013 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine vermiş olup söz konusu beyannameye ilişkin olarak ödenecek vergi çıkmamıştır. Bu durumda Yakup Beyin bağlı bulunduğu Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Kağıt ortamında verilebilen GMSİ beyannamesinin kanuni süresinden sonra (22/05/2013 tarihinde) verilmiş olması ve bu beyannamede ödenecek vergi çıkmaması nedeniyle bağlı bulunduğu Vergi Dairesince Yakup Bey adına 2 kat I. derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekecektir. (411 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde 2012 yılı cezaları için uygulanacak olan had ve miktarlar belirlenmiş olup örneğimiz için 16 TL’dir.) Toplamda uygulanacak ceza 16x2=32-TL’dir. 5. Kağıt Ortamında Verilebilen Beyannamelerine İlişkin Olarak Kanuni Süresinden Sonra Verilen Düzeltme Beyannameleri Düzeltme beyannamesi, daha önce verilmiş bir beyannameye ilişkin olarak, matrah ve/veya vergiyi azaltıcı/artırıcı, sonraki döneme devredilen vergiyi azaltıcı/artırıcı, mahsup, tecil ya da iade tutarını azaltıcı/artırıcı nitelikte verilen beyannamedir. 368 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği’nde daha önce verilmiş bulunan beyanname veya beyannamelerdeki hata ve/veya eksikliklere ilişkin verilecek düzeltme beyannamelerinin, daha önce verilen beyanname ya da beyannamelerdeki bilgileri de kapsayacak şekilde verilmesi konusunda açıklamalar yapılmış olup ayrıca konu ile ilgili olarak 2007/8 Uygulama İç Genelgesi yayımlanmıştır. Kanuni süresinde veya kanuni süresinden sonra elden getirilen ya da posta ile gönderilen düzeltme beyannamelerinde tahakkuk eden vergi olmasa dahi ilgili alanları için mutlaka bilgi girişi yapılacaktır. Vergi bildirim satırlarında bilgi girişi yapılması üzerine tahakkuk fişi sistem tarafından otomatik olarak düzenlenmektedir. 5.1. Matrah Artırıcı Ya Da Vergi Ödemesi Çıkan Düzeltme Beyannamesi Verilmesi


Kağıt ortamında verilebilen beyannameye ilişkin olarak matrah artırıcı şekilde düzeltme beyannamesi verilmesi üzerine, ödenecek bir verginin çıkması halinde, bu beyannamenin pişmanlıkla verilmesi vergi ziyaı cezasının kesilmesini önleyecektir. Kanuni süresinden sonra verilen pişmanlık talebi içermeyen ya da pişmanlıkla verilen ancak pişmanlık talebi kabul edilmeyen düzeltme beyannamelerine usulsüzlük cezası kesilmez. Düzeltme beyanına ilişkin ek vergi tarhiyatı çıkıyorsa beyan dışı bırakılan matrah kısmı veya vergi farkı için vergi ziyaı cezasının yüzde ellisi (%50) kesilir ve gecikme faizi hesaplanarak tahakkuk ettirilir. Beyannamenin pişmanlık talebiyle verilip pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi halinde de aynı işlem yapılır. Örnek: Hayriye Hanımın, 1 Ocak 2012 - 31 Aralık 2012 dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı geliri için 2013 yılının Mart ayının 25’inci günü akşamına kadar vermiş olduğu GMSİ beyannamesine istinaden 1.500-TL ödeme çıkmaktadır. Hayriye Hanım eksik beyanda bulunduğunu Haziran ayında fark ederek bu ay içerisinde düzeltme beyannamesi verdiğinde 2.000-TL ödeme daha çıkmıştır. Buna göre Hayriye Hanımın; -Kanuni süresinden sonra verilen düzeltme beyannamesinin pişmanlıkla verilmiş olması halinde; beyannamede ödenecek vergi çıkıyorsa vergi ziyaı cezası kesilmemelidir. (Öte yandan verginin kanuni süresinde ödenmiş olması ve beyannamenin kanuni süresinden sonra pişmanlıkla verilmesi halinde, pişmanlık zammı hesaplanmaz.) -Kanuni süresinden sonra verilen düzeltme beyannamesinin pişmanlık talebi içermemesi, pişmanlık talebinin kabul edilmemiş olması veya pişmanlık talebiyle verilip pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi halinde; usulsüzlük cezası kesilmemeli, ancak eksik beyan edilen 500-TL’nin %50’si (250- TL) için vergi ziyaı cezası kesilerek (vergi incelemesine başlanılmamış ve takdir komisyonuna sevk edilmemiş olması şartlarıyla) gecikme faizi hesaplanmalıdır. - Pişmanlık hükümlerinin ödeme yönünden ihlal edilmesi halinde de; usulsüzlük cezası kesilmemeli, ancak eksik beyan edilen 500-TL’nin %50’si (250- TL) için vergi ziyaı cezası kesilerek (vergi incelemesine başlanılmamış ve takdir komisyonuna sevk edilmemiş olması şartlarıyla) gecikme faizi hesaplanmalıdır. 5.2. Matrah Azaltıcı, Zarar Artırıcı, İndirimleri Artırıcı Düzeltme Beyannamesi Verilmesi Kağıt ortamında verilebilen beyannamede zarar beyanı veya mahsuplar gibi nedenlerle ödenecek verginin bulunmaması halinde birinci derece iki kat usulsüzlük cezası kesilmekle yetinilir. Verilen beyannamede matraha ilişkin bilgilerin gösterilmemesi veya re’sen takdiri gerektiren diğer sebeplerin de mevcut olması halinde birinci derece iki kat usulsüzlük cezası kesilir ve matrahın re’sen takdiri için gerekli işlemlere başlanır. Matrah azaltıcı, zarar artırıcı ya da devreden KDV’de artış meydana getirici şekilde bir düzeltme beyannamesi verilmesi durumunda, vergi dairesince gerek görülmesi halinde bunların incelemeye sevk edilmesi gerekmektedir.


Matrah azaltıcı, zarar artırıcı ya da indirimleri artırıcı şekilde verilen düzeltme beyannameleri ile ilgili olarak, 2002/8 Sıra No.lu Vergi Denetimi ve Koordinasyonu İç Genelgesi’nde; “a) Matrah ve/veya vergiyi azaltıcı ya da sonraki döneme devredilen vergiyi artırıcı mahiyetteki beyannameler, yapılan düzeltmenin mükellef tarafından haklı bir nedene veya bir hataya dayandığının belgelendirilmesi ya da mükellefçe verilen yazılı izahatın vergi dairesi müdürünce yeterli görülmesi halinde miktarına bakılmaksızın kabul edilecek ve bu düzeltme beyannameleri incelemeye sevk edilmeyecektir. b) İade hakkı da doğuran düzeltici nitelikteki gelir, kurumlar ve katma değer vergisi beyannameleri için Bakanlığımızca belirlenen limitlere göre işlem yapılacaktır.” ifadelerine yer verilmiştir. 368 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğine göre de; düzeltme beyannameleri daha önce verilmiş beyannamedeki matrah ve/veya vergiyi azaltıcı, sonraki döneme devredilen vergiyi artırıcı, mahsup, tecil ya da iade tutarını artırıcı nitelikte olması halinde, bu beyannamelerin durumu izah eden bir dilekçe ekinde verilmesi gerekmektedir. Örnek: Hayri Beyin, 1 Ocak 2011 - 31 Aralık 2011 dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı geliri için 2012 yılının Mart ayının 25 ’inci günü akşamına kadar vermiş olduğu GMSİ beyannamesine istinaden 1.800-TL ödeme çıkmaktadır. Ancak Hayri Bey gayrimenkulün ısı yalıtımı için yaptığı masrafları indirim konusu yapmayı unuttuğunu fark etmesi üzerine Nisan ayında verdiği düzeltme beyannamesinde bu masrafları da düştükten sonra ödenecek vergisi 1.400- TL olmuştur. Bu durumda bağlı bulunduğu Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Hayri Beyin, düzeltme beyannamesi vererek indirim konusu yaptığı ısı yalıtımıyla ilgili masrafını, yalıtım işini yapan firmadan aldığı faturayla tevsik etmesi halinde, bağlı bulunduğu vergi dairesince incelemeye sevk edilmesine gerek bulunmamaktadır. 6. Elektronik Ortamda Gönderilmesi Gereken Beyannameler Kurumlar Vergisi Beyannamesi, Kurumlar Vergisi Mükellefleri İçin Geçici Vergi Beyannamesi, Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi, Gelir Vergisi Mükellefleri İçin Geçici Vergi Beyannamesi, Katma Değer Vergisi Beyannameleri, Muhtasar Beyanname, Özel İletişim Vergisi Beyannamesi, Şans Oyunları Vergisi Beyannamesi, Hizmet Vergisi (Banka Muameleleri Vergisi / Sigorta Muameleleri Vergisi) Özel Tüketim Vergisi Beyannameleri Örnek: Yalnızca muhtasar ve KDV yönünden mükellefiyeti bulunan (B) Kat Malikleri Yönetim Kurulu ’nun beyannamelerini elektronik ortamda gönderme mecburiyeti var mıdır? Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde gelir vergisi veya kurumlar vergisi


mükellefiyeti bulunmayan (B) Kat Malikleri Yönetim Kurulu’nun muhtasar ve KDV beyannamelerini elektronik ortamda gönderme mecburiyeti bulunmamaktadır. Örnek: 11/11/2013 tarihinde nev’i değişikliği yapan (F) A.Ş.nin nev’i değiştirdiği tarihten hesap dönemi sonuna kadar olan (11/11/2013-31/12/2013) kıst dönem kurumlar vergisi beyannamesini elektronik ortamda gönderme mecburiyeti var mıdır? 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19’uncu maddesi uyarınca devir hükmünde nev’i değişikliği yapan (F) A.Ş.nin nev’i değiştirdiği tarihten hesap dönemi sonuna kadar olan (11/11/201331/12/2013) kıst dönem kurumlar vergisi beyannamesini elektronik ortamda gönderme mecburiyeti bulunmayıp kağıt ortamında vermesi gerekmektedir. Örnek: Elektronik ortamda beyanname verme zorunluluğu bulunan mükelleflerin, kanuni verilme süresi geçmiş bulunan beyannameleri ile düzeltme ve pişmanlık talebi içeren beyannamelerini kağıt ortamında vergi dairesine vermesi mümkün müdür? Elektronik ortamda beyanname verme zorunluluğu bulunan mükelleflerin, kanuni verilme süresi geçmiş bulunan beyannameleri ile düzeltme ve pişmanlık talebi içeren beyannamelerini de elektronik ortamda vermeleri gerekmektedir. 7. E-Beyan Gönderme Şifresi Verilebilecek Kişiler V Muhasebeye ilişkin işlemleri, işletmede bağımlı olarak çalışan ve 3568 sayılı Kanun’a göre ruhsat almış bulunan meslek mensupları tarafından yerine getirilen mükellefler, V Herhangi bir hadde ve sınırlamaya tabi olmaksızın, yeminli mali müşavirlerle tam tasdik sözleşmesi imzalamış olan mükellefler, V Özel Bütçeli İdareler, V İl Özel İdareleri, V Belediyeler ve bunlara bağlı iktisadi işletmeler, V Kamu İktisadi Teşebbüsleri, V Devlet ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri İştirakleri, V Döner Sermayeli İşletmeler, V Özerk Kuruluşlar, V Diğer Kamu Kurumlan, V Noterler, V 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre ruhsat almış avukatlar, V 1581 sayılı Kanun’a göre kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri, V 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerden, mesleki faaliyetini icra etmeyen ancak, gelir getirici faaliyeti bulunanlar, V 5362 sayılı Kanun’a göre kurulan meslek odaları ve birlikleri. (Sadece işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefleri için.)


V 3568 sayılı Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca çıkarılan tebliğlere göre aktif büyüklükleri veya net satış hasılatlarının belli bir tutarın üzerinde olması nedeniyle, beyannamelerini meslek mensubuna imzalatmak zorunluluğunda olmayan mükellefler istemeleri halinde beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri gönderebileceklerdir. Bu mükelleflerin söz konusu uygulamadan yararlanabilmesi için, bağlı bulundukları vergi dairelerine örneği 340 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nin ekinde yer alan “Elektronik Beyanname Gönderme Talep Formu” nu doldurarak müracaat etmeleri gerekmektedir. Bu şekilde talepte bulunan mükelleflere bağlı bulundukları vergi dairesince, müracaat anında sistemden üretilecek kullanıcı kodu, parola ve şifreyi ihtiva eden kapalı bir zarf verilecektir. Şifre zarfının mükellefe veya yetki verilen kişiye tesliminde, “... Vergi Dairesinin vergi kimlik numaralı mükellefi ...............................’ya beyannamelerini elektronik ortamda gönderebilmesi için kullanıcı kodu, parola ve şifreyi ihtiva eden zarf, kapalı olarak teslim edilmiştir .” şeklinde bir “’Teslim Tutanağı” tanzim edilecek ve söz konusu tutanak mükellef veya noterde verilmiş vekaletnameyle yetki verdiği kişi ile, vergi dairesi müdürü veya müdür yardımcısı tarafından tarih konulmak suretiyle imzalanacaktır. 340 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde de söz konusu kullanıcı kodu, parola ve şifreyi ihtiva eden zarfın kapalı olarak tesliminin mükellefe veya noterde verilmiş vekaletname ile yetki verilen kişiye verileceğine ilişkin ibare dikkate alındığında, söz konusu vekaletnamede “beyannamelerin elektronik ortamda gönderilebilmesi için gerekli olan kullanıcı kodu, parola ve şifreyi almaya yetkilidiribaresinin açıkça yer almaması halinde, kullanıcı kodu, parola ve şifreyi ihtiva eden zarfın vekile teslim edilmemesi gerekir. Not: Beyannamelerini imzaladıkları mükelleflerin adı-soyadı, bağlı bulundukları vergi dairesi ve vergi numaralarını içeren listeyi vergi dairesine süresinde intikal ettirmeyen meslek mensuplarına usulsüzlük cezası kesilmesi hususunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir. Örnek: Aktif büyüklüğü 3568 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlere göre belirli bir tutarın altında olan, bünyesinde 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış meslek mensubu çalıştırmayan ve bir YMM ile tam tasdik sözleşmesi olmayan (G) A.Ş. elektronik ortamda beyanname gönderebilmek amacıyla kullanıcı kodu, parola ve şifre talep etmiştir. Bu durumda (G) A.Ş.ne kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün müdür? Aktif büyüklüğü 3568 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlere göre belirli bir tutarın altında olan, bünyesinde 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış meslek mensubu çalıştırmayan ve bir YMM ile tam tasdik sözleşmesi olmayan (G) A.Ş.ne kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün bulunmamakta olup, bu şirketin elektronik ortamda göndermek zorunda olduğu beyannamelerini 340 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği’nde yer alan usul ve esaslar doğrultusunda aracılık yetkisi almış meslek mensubu aracılığı ile göndermesi gerekmektedir.


Örnek: (ÇS) A.Ş.de bağımlı olarak çalışan meslek mensubu Meryem Hanım, vergi dairesinden (B) Ltd. Şti.ne ait beyannameleri elektronik ortamda göndermek amacıyla kullanıcı kodu, parola ve şifre alması mümkün müdür? (ÇS) A.Ş.de bağımlı olarak çalışan meslek mensubu Meryem Hanımın ancak bordrolu olarak çalıştığı şirketin beyannamelerini imzalamaya defter ve muhasebe kayıtlarını tutmaya yetkisi bulunduğundan sadece (ÇS) A.Ş.nin beyannamelerini elektronik ortamda göndermek amacıyla kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün olup, bu şirket dışında başka mükelleflerin beyannamelerini gönderme yetkisi bulunmamaktadır. Örnek: 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olan Serbest Muhasebeci Yunus Bey, mesleki faaliyetini icra etmemekte ancak ticari faaliyette bulunmaktadır. Ticari faaliyetine ilişkin beyannamelerini gönderebilmek için kullanıcı kodu, parola ve şifre talep etmektedir. Bu durumda Yunus Beye kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün müdür? Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerden, mesleki faaliyetini icra etmeyen ancak gelir getirici faaliyette bulunanlara, elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamelerini verebilmek için kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden uygun görülmüştür. Bu nedenle 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olan Yunus Beye ticari faaliyetine ilişkin beyannamelerini gönderebilmek için kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi gerekmektedir. Örnek: Marka patent vekilliği işi ile iştigal eden Zekeriya Bey hukuk fakültesi mezunu olduğunu belirterek beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendisi gönderebilmek için kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesini talep etmektedir. Bu durumda kendisine kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün müdür? Mükellefin beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendisi gönderebilmek için kullanıcı kodu, parola ve şifre verilebilmesi için hukuk fakültesi mezunu olması tek başına yeterli bir kriter olmayıp, kullanıcı kodu, parola ve şifre 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre ruhsat almış avukatlara verilebilir. Bu nedenle Zekeriya Beye kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün bulunmamakta olup mükellefin elektronik ortamda göndermek zorunda olduğu beyannameleri, elektronik ortamda beyanname gönderme aracılık yetkisi almış bir serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir ile sözleşme düzenleyerek göndermesi gerekmektedir. 8. Elektronik Ortamda Verilmesi Gereken Beyannamelerin Kanuni Süresi İçerisinde Ve Kağıt Ortamında Verilmesi Mükelleflerin elektronik ortamda gönderilme zorunluluğu kapsamında bulunan beyannamelerini elektronik ortamda vermeyerek ilgili vergi dairesine elden veya posta vasıtasıyla ve kanunî süresi içerisinde kağıt ortamında vermeleri durumunda, bu beyannamelerle ilgili tahakkukların verilmesi ve bu beyannamelerin kanunî süresinde verilmiş beyanname sayılmakla birlikte, bunların mükellefleri adına (beyannamelerini elektronik ortamda vermemiş olmalarından dolayı mükellefe ayrı


bir bildirimde bulunulmasına gerek kalmaksızın) Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinin birinci fıkrasının 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı olan ve durumlarına uyan özel usulsüzlük cezasının tam olarak kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Avukat olan Kemal Bey, Ocak/2014 vergilendirme dönemi KDV Beyannamesini 24/02/2014 tarihinde elektronik ortamda vermesi gerekirken; 24/02/2014 tarihinde bağlı bulunduğu Beykoz Vergi Dairesine elden vermiştir. Bu durumda vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmelidir? Beykoz Vergi Dairesi tarafından, Avukat Kemal Bey adına Ocak/2014 dönemi KDV Beyannamesinde belirtilen tutar üzerinden tahakkuk verilmesi gerekmekte olup ayrıca beyannamesini elektronik ortamda vermemiş olmasından dolayı Avukat Kemal Bey adına VUK’nun mükerrer 355’inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yazılı olan ve beyannamenin kanunen verilmesi gereken tarihte (2014 yılı için) geçerli olan 1.200-TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 9. Elektronik Ortamda Verilmesi Gereken Beyannamelerin Kanuni Süresi Geçtikten Sonra Verilmesi Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinin sonuna 6009 sayılı Kanun’la eklenen ve 01/08/2010 tarihinde yürürlüğe giren fıkra hükmü uyarınca beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu bulunan mükelleflerin, bu beyannamelerini kanunî süresi içerisinde elektronik ortamda göndermeyip kanunî süresinin sonundan başlayarak birinci 30 günlük süre içerisinde ve elektronik ortamda vermeleri halinde durumlarına uyan özel usulsüzlük cezası 1/10 oranında; bunu takip eden ikinci 30 günlük süre içerisinde vermeleri halinde ise bu ceza 1/5 oranında uygulanması gerekmektedir. Beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilen mükelleflerin, elektronik ortamda göndermek zorunda oldukları beyannamelerini kanunî süresi ve bunu takip eden birinci ve ikinci 30 günlük süreler geçtikten sonra vermeleri veya bu beyannameleri vermediklerinin idarece tespit edilmesi halinde ise adlarına Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddede yazılı özel usulsüzlük cezası tam olarak kesilecektir. Not: Elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamelerini kanuni süresinden sonra veren mükellefler adına sistem tarafından beyanname verilirken gerekli ceza kesilerek tebliğ edildiğinden vergi dairelerince ayrıca ceza kesilmeyecektir. Örnek: Avukat Yahya Bey, Ocak/2014 KDV beyannamesini 24/02/2014 tarihinde elektronik ortamda vermesi gerekirken; kanuni süresi geçtikten sonra 01/03/2014 tarihinde elektronik ortamda göndermiştir. Bu durumda Avukat Yahya Bey adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Ocak/2014 beyannamesini kanunî süresinin sonundan başlayarak birinci 30 günlük süre


içerisinde ve elektronik ortamda vermiş olduğundan, özel usulsüzlük cezası 1/10 oranında uygulanması gerekmekte olup Avukat Yahya Bey adına sistem tarafından 120-TL (1200/10) özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Örnek: Bilanço esasına tabi I. sınıf tüccar gelir vergisi mükellefi Züleyha Hanım, 2012 yılı Gelir Vergisi Beyannamesini 25/03/2013 tarihine kadar elektronik ortamda göndermesi gerekirken 22/04/2013 tarihinde elektronik ortamda göndermiştir. Bu durumda Züleyha Hanım adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Beyannamesini kanuni süresinin sonundan itibaren birinci 30 günlük süre içerisinde (24/04/2013 tarihinden önce) veren Züleyha Hanım adına sistem tarafından 1/10 oranında özel usulsüzlük cezası (1.200x 1/10 = 120- TL) kesilecektir. Örnek: Bilanço esasına tabi I. sınıf tüccar gelir vergisi mükellefi Sümeyye Hanım, 2012 yılı Gelir Vergisi Beyannamesini 25/03/2013 tarihine kadar elektronik ortamda göndermesi gerekirken 13/05/2013 tarihinde elektronik ortamda göndermiştir. Bu durumda Sümeyye Hanım adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Beyannamesini kanuni süresinin sonundan itibaren ikinci 30 günlük süre içerisinde (24/05/2013 tarihinden önce) verdiğinden Sümeyye Hanım adına sistem tarafından 1/5 oranında özel usulsüzlük cezası (1.200x 1/5 = 240- TL) kesilecektir. Öte yandan elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır. Dikkat: Burada süreler hesaplanırken elektronik ortamda gönderilecek beyannamelere ait süreler ile kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formlara ait sürelerin karıştırılmaması gerekir. Ayrıca Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi hükmü uyarınca; kanuni süresinden sonra verilen düzeltme bildirimleri için geç verilme tarihine bağlı olarak değişen oranlarda özel usulsüzlük cezası uygulanması gerekmekte iken, kanuni süresinden sonra elektronik ortamda verilen düzeltme beyannameleri için uygulanması gereken herhangi bir cezai müeyyide yer almamaktadır. 10. Elektronik Ortamda Pişmanlık Talebiyle Verilen Beyannameler Vergi Usul Kanunu’nun 371’inci maddesi hükmünden de anlaşılacağı üzere; pişmanlık, esas itibarıyla temelinde vergi ziyaı yatan ve vergi idaresinin ıttılaına girmemiş bir olayın kendiliğinden haber verilmesi ve belirlenen şartlara uyulması koşuluyla vergi ziyaı cezası kesilmesini önleyen bir müessesedir. Pişmanlık talebiyle verilen beyanname ile ilgili olarak; • Zarar beyanı veya mahsuplar gibi nedenlerle ödenecek verginin bulunmaması,


• Matraha ilişkin bilgilerin olmaması, • Haber verme dilekçesinin verilme tarihinden itibaren 15 gün içinde beyannamenin verilmemesi, • Pişmanlık ve ıslah hükümlerinin uygulanmasına engel bir durumun mevcut olması, hallerinde pişmanlık talebi kabul edilmez. Beyanname kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulur ve aşağıda açıklanan cezalar kesilir. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinde, Kanun’un 86, 148, 149, 150, 256 ve 257’nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257’nci madde uyarınca getirilen mecburiyetlere uymayanlar hakkında kesilecek özel usulsüzlük cezaları hükme bağlanmıştır. Söz konusu Kanun maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak, 5904 sayılı Kanun’un, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinde değişiklik yapan 22’nci maddesinin yürürlük tarihi olan 01/08/2009 tarihi öncesi ve sonrası olmak üzere iki farklı durum ortaya çıkmaktadır. a) 01/08/2009 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamelerin kanuni süresinden sonra pişmanlık talebiyle verilmesi halinde, özel usulsüzlük fiilinin işlendiği tarihte geçerli olan, diğer bir ifadeyle; beyannamenin kanunen verilmesi gereken tarihte yürürlükte bulunan ceza miktarları dikkate alınarak mükerrer 355’inci madde kapsamında özel usulsüzlük cezası ile Kanun’un 352/I-1 maddesine göre birinci derece bir kat usulsüzlük cezası kesilecektir. Ancak, ödeme yönünden pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi halinde Kanun’un 352/I-1 maddesine göre birinci derece iki kat usulsüzlük cezası ile Kanun’un 344’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan vergi ziyaı cezasının yüzde ellisi (%50) Kanun’un 336’ncı maddesi hükmü çerçevesinde kıyaslanarak miktar itibarıyla en ağırının kesilmesi gerekmektedir. b) 01/08/2009 tarihinden sonraki dönemlerle ilgili olarak elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamelerin kanuni süresinden sonra pişmanlık talebiyle verilmesi halinde, yine beyannamenin kanunen verilmesi gereken tarihte yürürlükte bulunan ceza miktarları dikkate alınarak Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi hükmüne göre, özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmekte olup, ayrıca 352/I-1 ve 352/II-7’nci madde hükümlerine göre ceza kesilmeyecektir. Ancak, ödeme yönünden pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi halinde Kanun’un 336’ncı madde hükmü dikkate alınmadan (kıyaslama yapılmadan) gerekli vergi zıyaı cezasının kesilmesi gerekmektedir. Notlar: Vergi dairesi müdürlükleri tarafından her ayın ilk haftasında E-VDO sisteminden “Pişmanlık ve ıslah hükümlerini ihlal eden mükellefler listesi” alınarak ilgili servislere verilmesi ve haklarında gerekli işlemlerin geciktirilmeksizin yapılması hususunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir. Pişmanlık hükümlerine göre tahakkuk ettirilen vergi ile pişmanlık zammının süresi içinde ödenmemesi veya kısmen ödenmesi halinde pişmanlık hükümleri ihlal edildiğinden, bu beyannameler, kanuni süreden sonra verilen beyanname olarak kabul edilecektir. Ardından tahakkuk işlem türünün değiştirilmesi, vadenin 1 aya tamamlanması ve


pişmanlık zammının gecikme faizine dönüştürülmesi için düzeltme işlemi yapılacaktır. Pişmanlık ihlal düzeltmesi yapılırken; pişmanlık zammı (1030) gecikme faizi (1084) olarak değiştirilirken miktarın yeniden hesaplanması gerektiği unutulmamalıdır. Pişmanlık ve ıslah hükümlerine göre verilen düzeltme beyannamelerinde; pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi halinde söz konusu beyannameler de kanuni süresinden sonra verilen beyannameler gibi değerlendirilerek, gerekli işlem yapılacaktır. -Ayrıca, mükelleflerin katma değer vergisi indirim listelerinin incelenmesi sonucunda tespit edilen olumsuzlukların muhatabına bildirilmiş olması halinde vergi ziyaını gerektiren fiilin vergi dairesinin ıttılaına girmiş olması nedeniyle, verilecek beyannamelerin Vergi Usul Kanunu’nun 371’inci maddesinde tanımlanan pişmanlık hükümlerine göre kabulü mümkün olmamakta ve bu beyannamelerin kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak kabul edilerek vergi ziyaı cezasının yüzde elli (%50) olarak kesilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, incelemeye başlanıldıktan sonra verilen beyannameler için vergi ziyaı cezasının 1 (bir) kat kesilmesi gerektiği tabiidir. Süreksiz yükümlülük kapsamında verilenler de dâhil olmak üzere 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 22/b maddesi hükmüne göre verilmesi gereken damga vergisi beyannamelerinin, yukarıda belirtilen şartları taşıması halinde Vergi Usul Kanunu’nun 371’inci maddesinde yer alan pişmanlık ve ıslah hükümlerinden faydalanılarak verilmesinde yasal mevzuat açısından sakınca bulunmamaktadır. Örnek: 2009/Ocak-Şubat-Mart dönemi kurum geçici vergi beyannamesini kanuni süresinden sonra pişmanlık talepli olarak elektronik ortamda gönderen (BG) Ltd. Şti. adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? 2009/Ocak-Şubat-Mart dönemi kurum geçici vergi beyannamesinin kanunen verilmesi gereken tarihte (2009 yılı) yürürlükte bulunan, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca 1.600-TL tutarında özel usulsüzlük cezası ve aynı Kanun’un 352/I-1’inci maddesi uyarınca 89-TL usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. (Ancak (BG) Ltd. Şti.nin pişmanlık hükümlerini ödeme yönünden ihlal etmesi durumunda anılan Kanun’un 352/I- 1 ’inci maddesi gereği birinci derece iki kat (89x2=178-TL) usulsüzlük cezası ile vergi ziyaı cezasının (vergi incelemesine başlanılmamış ve takdir komisyonuna sevk edilmemiş olması şartlarıyla) %50’si kıyaslanarak miktar itibarıyla ağır olanının kesilmesi gerektiği tabiidir.) Örnek: 2009/10 dönemi ait katma değer vergisi beyannamesini kanuni süresinden sonra pişmanlık talepli olarak elektronik ortamda gönderen (İ) A.Ş. adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? 2009/10 dönemi ait katma değer vergisi beyannamesinin kanunen verilmesi gereken tarihte yürürlükte bulunan, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca 1.600TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecek olup dönem itibarıyla (01/08/2009 tarihinden sonra) 352/I-1 ve 352/II-7’nci madde hükümlerine göre ayrıca ceza kesilmeyeceği tabiidir.


Örnek: Talip Bey 2010/10 dönemi KDV beyannamesini 10/03/2011 tarihinde elektronik ortamda pişmanlık talebiyle vermiştir. Bu durumda, Talip Bey adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Talip Bey adına 2010/10 dönemi KDV beyannamesinin verilmesi gereken tarihte (24/11/2010 tarihinde) yürürlükte bulunan ceza miktarları dikkate alınarak VUK’nun mükerrer 355’inci maddesi hükmüne göre, 1.000-TL özel usulsüzlük cezası kesilecek olup, ayrıca 352/I-1 ve 352/II-7’nci madde hükümlerine göre ceza kesilmeyecektir. Ancak, ödeme yönünden pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi halinde anılan Kanun’un 336’ncı madde hükmü dikkate alınmadan (kıyaslama yapılmadan) gerekli vergi ziyaı cezasının kesilmesi gerekmektedir. 11. Pişmanlık Yerine Sehven Kanuni Süresinden Sonra Seçilerek Verilen Beyannameler Bazı mükellefler tarafından vergi dairelerine müracaat edilerek elektronik ortamda pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle verdikleri beyannamelerde yanlışlıkla “kanuni süresinden sonra” seçeneği işaretlenebilmektedir. Mükellefler tarafından elektronik ortamda verilen beyannamelerde yanlışlıkla “kanuni süresinden sonra” seçeneğinin işaretlendiğinin ve elektronik ortamda bulunan açıklama kısmında açık olarak pişmanlık hükmünden yararlanma taleplerinin belirtildiğinin yazılı olarak yapacağı müracaat ile ifade edilmesi durumunda; yapılan araştırma neticesinde ve mükellefin durumunun Vergi Usul Kanunu’nun “Pişmanlık ve Islah” başlıklı 371’inci maddesinde belirtilen şartları taşıması ve vergi dairesi müdürünce bu durumun uygun görülmesi halinde, tahakkuk işlem türünün ve vadenin değiştirilmesi, gecikme faizinin pişmanlık zammına dönüştürülmesine yönelik düzeltme işlemleri vergi dairesi müdürü şifresi ile yapılabilmektedir. Ayrıca, pişmanlık müessesesi mükellefin tamamen kendi isteği ile kullandığı bir hak olup, bu hakkın kullanılması sonucu kanuna aykırı hareketin yaptırımı olan cezai müeyyide uygulanmamaktadır. Dolayısıyla, mükelleflerin pişmanlık talepli olarak vermiş oldukları beyannameyi aynı zamanda ihtirazi kayıtla (dava açma haklarını saklı tutma amacıyla) vermeleri mümkün bulunmamaktadır. Pişmanlık zammının hesaplanmasına ilişkin açıklamalara 169 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer verilmiştir. Pişmanlık zammı, yalnızca oran olarak gecikme zammına bağlandığından, pişmanlık zammının günlük hesaplanmasına imkân bulunmamaktadır. Örnek: (BF) A.Ş. 2013/11 dönemine ait muhtasar beyannamesini kanuni süresinden sonra pişmanlık talepli olarak göndermeye çalışılırken sehven kanuni süresinden sonra seçeneğinin işaretlendiğinden bahisle bağlı bulunduğu Yakacık Vergi Dairesine verdiği dilekçede; adına kesilen vergi ziyaı cezasının terkinini talep etmiştir. Bu durumda Yakacık Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Kanuni süresinden sonra pişmanlık talepli olarak göndermeye çalışılırken sehven kanuni süresinden sonra seçeneğinin işaretlenmesi sonucu kesilen vergi ziyaı cezasının terkin edilebilmesi


için (BF) A.Ş.nin elektronik ortamda gönderilen 2013/11 dönemine ait muhtasar beyannamesinin açıklama kısmını gösteren ekran çıktısında pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebini açıkça belirtmiş olması gerekmektedir. Buna göre ilgili beyannamenin pişmanlık hükümlerine göre kabulü durumunda gerekli düzeltme işlemlerinin ise Yakacık Vergi Dairesi müdürü şifresi ile yapılacağı tabiidir. 12. Haksız Yere İadesine Sebebiyet Verilen Vergiler İçin Verilen Düzeltme Beyannameleri 280 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde “Vergi ziyaı cezasının düzenlendiği 344’üncü maddenin dördüncü fıkrasında, kanuni süresi geçtikten sonra verilen beyannameler için vergi ziyaı cezasının yüzde elli oranında uygulanması öngörülmüştür. Kanuni süresinde verilmeyen beyannameler, kanuni süresinde verilmekle beraber noksan tahakkuk ettirilen verginin tamamlanmasına ilişkin olarak verilen ek beyannameler ile kanuni süresinde verilen beyannameye istinaden haksız yere iadesine sebebiyet verilen vergiler için verilen düzeltme beyannameleri bu fıkra kapsamında değerlendirilecektir.” açıklamaları yer almaktadır. Buna göre; haksız yere iadesine sebebiyet verilen vergiler için verilen düzeltme beyannamelerine ilişkin ceza tutarı yüzde elli oranında uygulanacaktır. Ancak, vergi ziyaı cezasının bu şekilde indirimli uygulanabilmesi için beyannamenin vergi incelemesine başlanılmasından veya olayın takdir komisyonuna intikal ettirilmesinden önce verilmiş olması gerekmektedir. 13. Vergi İnceleme Raporlarına İstinaden Beyannamelerin Düzeltilmesi Vergi Dairesi Otomasyon Sistemi uygulama yazılımlarında, katma değer vergisi beyannameleri ile ilgili vergi inceleme raporuna istinaden, rapora konu olan vergi ve döneme ilişkin beyanname bilgilerinin düzeltilmesine imkân veren düzenleme yapılarak, “0038 Vergi İnceleme Raporuna Dayalı Düzeltilmiş Beyanname” işlem türü ile “9023 Vergi İnceleme Raporuna Dayalı Düzeltilmiş Beyanname” tahakkuk türü tanımı yapılmıştır. Ayrıca Sürekli Yükümlülükler/Beyanname Kabul Masası/Tahakkuk İşlemi fonksiyonu altında “Vergi İnceleme Raporuna Dayalı Düzeltilmiş Beyanname Kaydetme” fonksiyonu hazırlanarak yalnızca katma değer vergisi beyannameleri için geçerli olan söz konusu uygulama müdür ve müdür yardımcısı düzeyinde yetkilendirilerek vergi dairelerinin kullanımına açılmıştır. Buna göre, vergi dairesince inceleme raporuna istinaden düzeltilen beyanname, mükellefin son beyannamesi olarak kabul edilecek olup bundan sonra verilecek düzeltme beyannamesinin değerlendirilmesinde de bu beyanname dikkate alınacaktır. Diğer taraftan, vergi dairelerince inceleme raporuna istinaden düzeltilen bilgilerin daha sonraki dönemleri etkileyip etkilemediğinin araştırılması, etkilenen dönemlere ilişkin beyanname bilgilerinin düzeltilerek durumun bir yazı ile mükellefe bildirilmesi, yapılan düzeltme işlemi sonucunda ödenecek verginin çıkması halinde ise vergi/ceza ihbarnamesinin düzenlenerek mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir.


14. Tasfiye Halindeki Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Elektronik Ortamda Beyanname Vermeleri Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesinde, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı ve tasfiye beyannamelerinin, tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren Kanun’un 14’üncü maddesinde yazılı sürelerde, tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesinin ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verileceği hüküm altına alınmıştır. 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde de; tasfiyeye giriş tarihi ile tasfiyenin sonuçlanma tarihinin farklı takvim yıllarında gerçekleşmesi durumunda, her bir tasfiye dönemine ilişkin tasfiye beyannamesinin, tasfiye memuru tarafından tasfiye döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verileceği belirtilmiştir. Tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükellefleri de kurumlar vergisi beyannamelerini (kıst dönemler hariç) elektronik ortamda göndermek zorundadırlar. Tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükelleflerinin kullanıcı kodu, parola ve şifre alma şartlarını taşımamaları bu mükelleflerin kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluklarını ortadan kaldırmamaktadır. Kullanıcı kodu, parola ve şifre alma şartlarını taşımayan tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükellefleri kurumlar vergisi beyannamesini 340 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği’nde belirtilen elektronik ortamda beyanname gönderme aracılık yetkisi almış meslek mensupları vasıtası ile göndermek zorundadırlar. Ancak, tüzel kişiler için tasfiye, devir, birleşme ve hesap döneminin değişmesi durumunda verilmesi gereken kıst dönem kurumlar vergisi beyannameleri henüz elektronik ortamda alınamamaktadır. Kıst dönem kurumlar vergisi beyannamelerinin kağıt ortamında vergi dairelerince kabul edilmesi gerekmekte olup elektronik ortamda gönderilmediğinden dolayı cezai müeyyidesi bulunmamaktadır. Örnek: Kurumun tasfiyeye giriş tarihi :27/03/2011 Tasfiyenin sonuçlandığı tarih :12/12/2 013 Kıst dönem(01/01/2011-26/03/2011) beyanname verme süresi : 01-27/07/2011 (Malî tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten sürenin uzaması; normalde 01-25/07/2011) I. Tasfiye dönemi (27/03/2011- 31/12/2011) beyanname verme süresi : 01-25/04/2012 II. Tasfiye dönemi (01/01/2012-31/12/2012) beyanname verme süresi : 01-25/04/2013 III. Tasfiye dönemi (01/01/2013-12/12/2013) beyanname verme süresi: 13/01/2014 (11/01/2014 - cumartesi resmi tatil) 367 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile kurumlar vergisi mükelleflerine hiçbir hadle sınırlı olmaksızın kurumlar vergisi beyannamesini ve geçici vergi beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilmiştir.


376 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile hiçbir hadle sınırlı olmaksızın; -Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerine yıllık gelir vergisi beyannamesini ve geçici vergi beyannamelerini, -Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükelleflerine muhtasar ve katma değer vergisi beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilmiştir. 396 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği’nde de; bilanço esasına göre defter tutan ve beyannamesini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu bulunan mükelleflerin Ba-Bs bildirim formlarını da elektronik ortamda göndermesi gerektiği, bu mükelleflerin kağıt ortamında verdikleri bildirim formlarının hiçbir şekilde kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Ancak, tüzel kişiler için tasfiye, devir, birleşme ve hesap döneminin değişmesi gibi durumlarda verilmesi gereken kıst dönem beyannameler elektronik ortamda alınamadığından, kıst döneme ilişkin beyannameler kanuni süresinde kağıt ortamında alınmakta, diğer beyanname ve bildirimlerin ise elektronik ortamda gönderilmesi gerekmektedir. Örnek: Tasfiyeye giren (KLM) A.Ş.nin tasfiye memuru Davut Bey beyanname ve bildirimleri vergi dairesine kağıt ortamında elden verebilir mi? 367 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile kurumlar vergisi mükelleflerine hiçbir hadle sınırlı olmaksızın kurumlar vergisi beyannamesini ve geçici vergi beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilmiştir. (Ancak kıst dönem kurumlar vergisi beyannamelerinin kağıt ortamında vergi dairelerince kabul edilmesi gerekmekte olup elektronik ortamda gönderilmediğinden dolayı cezai müeyyidesi bulunmamaktadır.) 15. Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi Vergi Usul Kanunu’nun 28’inci maddesinin ikinci fıkrasında, beyannamenin elektronik ortamda gönderilmesi halinde, tahakkuk fişinin elektronik ortamda düzenleneceği ve mükellef veya elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletileceği; bu iletinin, tahakkuk fişinin mükellefe tebliği yerine geçeceği hükme bağlanmıştır. Maliye Bakanlığına verilen yetkilere istinaden; 2011 ve müteakip takvim yıllarında sadece gayrimenkul sermaye iradı (GMSİ-kira geliri) elde eden mükelleflerin bu iratlarına ilişkin beyannamelerinin Gelir İdaresi Başkanlığınca önceden doldurulup mükelleflerin onayına sunulacağı Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi’nin uygulanmasına başlanılmıştır. Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi kira geliri (GMSİ) elde eden mükelleflere ilişkin banka, tapu, sigorta şirketleri gibi diğer kurumlardan elde edilen bilgiler kullanılarak GMSİ beyannamelerinin Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından otomatik olarak doldurulduğu ve mükelleflerin onayına sunulduğu bir sistemdir. Bu sistem ile sicil bilgilerinin, gayrimenkul sermaye iradı tür ve tutarının ve gider türü, indirim, vergi kesintisi gibi GMSİ beyannamesinde bulunan tüm bilgilerin görüntülenmesi, doldurulması ve değiştirilmesi işlemlerinin kolay, hızlı ve kontrol edilebilir bir şekilde yapılması imkânı sağlanacaktır. Vergi hesaplama adımları ve tahakkuk bilgileri hesaplanmış bir şekilde hazırlanıp mükellefin onayına sunulacaktır.


Sistem, hâlihazırda GMSİ yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlara hizmet sunacağı gibi ilk defa mükellefiyet tesis ettirerek GMSİ beyannamesi gönderecekleri de kapsamaktadır. Bu bakımdan daha önce GMSİ yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayan şahısların, İnternet Vergi Dairesinde kendileri için hazırlanan GMSİ beyannamelerini elektronik ortamda onayladıkları anda, adlarına GMSİ için mükellefiyet tesisi ve vergi tahakkuku işlemleri otomatik olarak gerçekleştirilecektir. Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi’ne girişler Gelir İdaresi Başkanlığının internet adresi (www.gib.gov.tr) üzerinden gerçekleşecektir. Mükellefler İnternet Vergi Dairesi şifrelerini kullanarak veya kendileri için hazırlanmış güvenlik sorularını cevaplayarak Sistem’e giriş yapabileceklerdir. İnternet Vergi Dairesi şifresi bulunmayan mükellefler, ‘SADECE GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI GELİRİ ELDE EDEN GERÇEK KİŞİLER İÇİN İNTERNET HİZMETLERİ KULLANIM BAŞVURU FORMU’ ile herhangi bir vergi dairesine bizzat başvurarak kullanıcı adı, şifre ve parola alabileceklerdir. Gelir İdaresi Başkanlığınca diğer kurumlardan elde edilen bilgiler ve diğer bilgiler kullanılarak hazırlanan ve İnternet Vergi Dairesi’nde onaya sunulan beyannameler, mükellefler tarafından kontrol edilecek; eksiklik, hata veya yanlışlıkların bulunması halinde mükelleflerce düzeltilerek onaylanacaktır. Bu kapsamda Başkanlık tarafından doldurulan ve mükelleflerce elektronik ortamda onaylanan beyannamelerin içeriğinin doğruluğundan mükelleflerin sorumlu olacağı tabiidir. Onaylama işlemi sonucu otomatik olarak hazırlanan tahakkuk fişinin yine Sistem üzerinden mükellefe iletilmesi işlemi ile söz konusu tahakkuk fişi mükellefe tebliğ edilmiş sayılacaktır. GMSİ beyannamelerinin “Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi”nden verilmiş sayılabilmesi için Sistem üzerinde onaylama işleminin yapılması şarttır. Onaylama işlemi en geç, beyanname verilmesi gereken sürenin son günü saat 24:00’ten önce tamamlanmalıdır. 16. Mükellefiyet Nakillerinde E-Beyanname Gönderilmesi Mükellefler tarafından elektronik ortamda kanuni süresi içerisinde beyanname verilmeye çalışıldığı ancak sistem tarafından kabul edilmediği gerekçesiyle ibraz edilen dilekçeler üzerine öncelikle ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğünün Başkanlığımız aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı ile yazışma yapması, söz konusu yazışma sonucunda mükellefin dilekçesinde belirttiği şekilde yasal süresi içerisinde e-beyanname sisteminden beyanname göndermeye çalıştığının tespit edilmesi durumunda, mükellefe izafe edilecek bir kusur bulunmadığından, ilgili beyannamelerin süresinde verilmemesi nedeniyle mükellef adına yapılan tarhiyatların terkin edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, mükellefin beyanname verme süresi içinde nakil olması ve beyannamenin, nakil tarihinden önce eski vergi dairesine verilmiş olması halinde tahakkuk işlemi eski vergi dairesince yapılır. Durum bir yazı ile yeni vergi dairesine bildirilir. Örnek: (AB) A.Ş. 27/12/2013 tarihli dilekçesinde adres değişikliği nedeniyle işyerini Beyazıt Vergi Dairesi yetki alanından, Fatih Vergi Dairesi yetki alanı içerisinde bir adrese taşıdığını belirtmiştir. ,


Fatih Vergi Dairesince 07/01/2014 tarihinde yoklama yapılmış ancak aynı tarihte mükellefiyet tesisi yapılmamıştır. (AB) A.Ş.nin muhasebecisi 12/2013 dönemine ait muhtasar beyannamesini elektronik ortamda veremediğini belirterek, Fatih Vergi Dairesine posta yoluyla göndermiştir. Vergi Dairesi söz konusu beyannameye ilişkin olarak VUK’nun mükerrer 355’inci maddesine göre işlem yapmıştır. Bunun üzerine (AB) A.Ş. söz konusu beyannameyi mükellefiyet tesisinin zamanında yapılmaması nedeniyle gönderemediğini belirterek; hakkında yapılan tarhiyatın terkinini talep etmiştir. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Fatih Vergi Dairesince Başkanlığımız aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı ile yapılan yazışma neticesinde; olayda (AB) A.Ş.nin beyannamesini 23/01/2014 tarihinde internet üzerinden göndermeye çalıştığı ancak bu tarih itibarıyla Fatih Vergi Dairesinde mükellefiyetinin olmaması nedeniyle “mükellef değildir” mesajı aldığı ve söz konusu beyannameyi gönderemediği anlaşılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda; Beyazıt Vergi Dairesinin 21/01/2014 tarihinde mükellefi terk ettirdiği, Fatih Vergi Dairesinin ise 24/01/2013 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği tespit edilmiştir. Buna göre, adres değişikliğinden dolayı mükellefiyet tesisinin 24/01/2013 tarihinde yapılması sebebiyle, beyannamesi yasal süresi içerisinde e-beyanname sistemince kabul edilmeyen (AB) A.Ş.ne izafe edilecek bir kusur bulunmadığından, mükellef kurum adına kesilmiş bulunan cezaların terkini yolunda gerekli düzeltme işlemlerinin yapılması gerekmektedir. 17. Sahte Belge Ticareti Yaptığı Tespit Edilen Mükelleflerin Vermiş Oldukları Beyannamelere İlişkin İşlemler 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160’ıncı maddesinin 3’üncü fıkrasında, “ ... başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrah lı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir ...” hükmüne yer verilmiştir. Diğer taraftan 2004/13 sıra numaralı Uygulama İç Genelgesinin (II) numaralı bölümünde “Bu çerçevede, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporuyla tespit edilen gerçek ve tüzel kişilerin mükellefiyet kayıtları, bunların matrahlı ya da matrahsız beyanname verip vermediğine bakılmaksızın vergi inceleme raporunda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmiş olması şartı ile raporda belirtilen tarih itibarıyla terkin edilecektir. Yapılan terk işlemi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmeyecektir. Münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine


yetkili olanlarca düzenlenen raporda tespit edilen ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine mükellefiyet kaydı terkin edilenlerin, terk tarihinden sonra göndereceği beyannameler, işleme tabi tutulmadan dosyasında muhafaza edilecektir.” ifadeleri yer almaktadır. Buna hükümlere göre; -Vergi incelemesine yetkililerce tanzim edilen raporlarda, başkaca ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek ya da komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yapmak amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği, gerçekte bir mal veya hizmet alım satımı bulunmadığı açık olarak tespit olunan mükelleflerin kayıtları raporda belirtilen tarih itibarıyla re’sen terkin edilmesi gerekmektedir. Bu tarihten sonraki dönemler ile ilgili olarak beyanname gönderilmesi halinde işleme tabi tutulmadan muhafaza edilmesi, işlem yapılmış diğer bir ifadeyle beyan edilen vergiler tahakkuk ettirilmiş ise terkin edilmesi gerekmektedir. -Raporda mükellefiyetin, tesis tarihi itibarıyla diğer bir ifadeyle başlangıçtan itibaren re’sen terkin edilmesi gerektiği neticesine ulaşılmışsa mükellefiyet döneminde verilen beyannamelerin terkin edilmesi gerekmektedir. -Her iki durumda da terkin işlemlerinin, bu mükellefler adına komisyon gelirleri nedeniyle vergi incelemesine yetkililerce tanzim edilen raporlara veya bu raporlar done alınmak suretiyle verilen takdir komisyonu kararlarına istinaden tarh edilen vergi ve cezaların kesinleşmesinden sonra yapılması gerekmektedir. Ayrıca, tahsil edilmiş vergilerin terkin edilemeyeceği tabiidir. 18. Beyannamelere İlişkin Diğer Hususlar 331 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde açıklandığı üzere; mükellefler tarafından verilecek beyannamelerin vergi dairelerince alınması sırasında T.C. Kimlik Numarası ile elektronik posta adresine ilişkin alanların doldurulup doldurulmadığı kontrol edilecektir. Söz konusu bilgilerin eksik olması halinde de vergi dairelerince beyannameler kabul edilerek tahakkuk işlemine tabi tutulacak, bilahare bu bilgilerin mükellefle iletişim kurulmak suretiyle tamamlatılması sağlanacaktır. Ancak, belirtilen bilgilerin tamamlanmaması nedeniyle bu aşamada mükellefe ceza kesilmeyecektir. Diğer taraftan, alınan beyannamelerde yer alan T.C. Kimlik Numarası ve varsa e-posta adresi bilgilerine ilişkin giriş işlemleri sicil servisi tarafından ivedilikle yapılması gerekmektedir. Ayrıca, 2010/3 Seri No’lu Uygulama İç Genelgesinde açıklandığı üzere, vekil tarafından imzalanan beyannamenin alınması sırasında, ilgili vekâletnamenin onaylı örneği ya da vergi dairesi yetkililerine onaylatmak üzere aslının ve fotokopisinin talep edilmesi, vekâletname ile verilen yetkinin beyannamenin türüne ve dönemine uygunluğunun ve belirli bir süreyle sınırlı olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Diğer taraftan, vekâletname ile verilen yetkinin mükellefin vereceği tüm beyanname türlerini kapsadığının ve herhangi bir süreyle sınırlı olmadığının tespit edilmesi halinde, daha sonra verilecek beyannameler de bu vekâletnamenin tarih ve sayısı belirtilmek suretiyle vekil tarafından imzalanabilecek olup söz konusu vekaletnamelerin, mükellefin tarh dosyasında muhafaza edilmesi gerekmektedir.


Ayrıca, 2012/4 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesinde açıklandığı üzere, noter onaylı aranan belgelerin okunaklı birer fotokopisinin, aslına uygunluğu kontrol edildikten sonra mükellefe veya yetkili adamına iade edilerek müdür yardımcısı, şef veya görevlendirilecek bir memur tarafından isim ve unvan yazılarak tasdik edilen örneklerine göre işlem yapılması mümkündür. Gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmayanlar tarafından verilmesi gereken muhtasar ve katma değer vergisi beyannamelerinin elektronik ortamda verilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ticari faaliyetlerinden dolayı basit usulde vergilendirilen mükelleflerin beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu bulunmamakladır. Ancak elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış olan, basit usul mükelleflerinin bağlı olduğu meslek odaları veya 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olup bağımsız çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler aracılığı ile beyannamelerini elektronik ortamda gönderebileceklerdir. Aile hekimleri tarafından verilmesi gereken muhtasar beyannamelerin elektronik ortamda verilmesi zorunludur. 13/03/2007 tarih ve 26 Sayılı VUK Sirkülerinde ifade edildiği gibi, beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükelleflerin yıllık gelir vergisi beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri göndermek istemeleri halinde, örneği 340 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin ekinde yer alan “Elektronik Beyanname Gönderme Talep Formu” doldurarak, bağlı bulundukları vergi dairesinden 340 Sıra No’lu VUK Genel Tebliğinde belirtilen esaslar doğrultusunda kullanıcı kodu, parola ve şifre alabileceklerdir. İlk defa gayrimenkul sermaye iradından dolayı beyanname verecek olan mükelleflere kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmeden önce vergi dairesince mükellefiyet tesisi yapılacağı tabiidir. Bu mükellefler aldıkları kullanıcı kodu, parola ve şifreyi kullanmak suretiyle yıllık gelir vergisi beyannamelerini elektronik ortamda gönderebileceklerdir. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’na göre kurulan meslek odaları ve birlikleri, işletme hesabı esasına göre defter tutan üyelerine ait beyanname, bildirim ve eklerini elektronik ortamda gönderebileceklerdir. Mükellefler, 6111 sayılı Kanun’a göre gerçekleştirdikleri matrah artırımlarından vazgeçemeyecek1erdir. Öte yandan, 6111 sayılı Kanun çerçevesinde matrahı artırılan yıl veya dönemlerle ilgili sehven verilen kurumlar vergisi ve KDV beyannamelerinin, Vergi Usul Kanunu’nun 116, 117 ve 118’inci maddelerine göre vergi hatası kapsamında iptal edilmesi de mümkün değildir. Ayrıca 6111 sayılı Kanun’un matrah artırımı hükümlerinden yararlanılmış olmasının, mükelleflerin kendiliğinden vermiş oldukları beyannamelerle herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.


Ç. BA-BS BİLDİRİM FORMLARI Ba-Bs formlarının en önemli özelliklerinden biri, bu formların ekonomideki aktörler arasındaki mal ve hizmet hareketlerinin bağlantılarını ortaya çıkartabilmesidir. Bu yolla bir mükellefin mal ve hizmet alım/satım zinciri içerisindeki tüm mükellefler tespit edilebilmektedir. 1. Ba-Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 148,149 ve mükerrer 257’nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 350, 362, 381,396 ve 418 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğlerinde mal ve hizmet alımları ile mal satışı ve hizmet ifalarının Ba-Bs formları ile bildirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadlerine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler katma değer vergisi hariç 5.000-TL ve üzerindeki mal/hizmet alım-satımlarını Form Ba (Mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim formu) ve Form Bs (Mal ve hizmet satışlarına ilişkin bildirim formu) ile aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00’e kadar sistem üzerinden elektronik ortamda onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler (5.000-TL ve üzerindeki) çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilmesi gerekmektedir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Osman Bey 2013 yılı Nisan döneminde 5.0TL ’yi aşan alış veya satışı olmadığı için Ba-Bs bildirim formunu göndermemiştir. Bu durumda bağlı bulunduğu vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Ba-Bs bildirim yükümlülüğü olan mükelleflerin bildirilecek alım-satımları bulunmasa bile her iki bildirim formunu birlikte vermek zorunda olduklarından; bu formların tek bir form olarak değerlendirilmesi ve vergi dairesince Osman Bey adına tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: (AB) Tarım Kredi Kooperatifi 01/01/2014 tarihinden itibaren Kurumlar vergisi Kanunu’nun 4’üncü maddesindeki şartlara haiz olması nedeniyle kurumlar vergisi muafiyet hükümlerinden yararlanmaya başlamıştır. Kartal Vergi Dairesi sistem üzerinden 13/03/2014 tarihinde yaptığı sorgulamada adı geçen Kooperatifin 2013/Aralık ile 2014/Ocak dönemlerine ait Ba-Bs formlarını vermediği gerekçesiyle ceza kesmiştir. 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca, kurumlar vergisinden muaf olan mükellefler, muafiyet döneminden itibaren Ba-Bs formlarını vermeyeceklerdir. Bu durumda, Kartal Vergi Dairesince (AB) Tarım Kredi Kooperatifi adına; - sadece muafiyet öncesi dönemde olan 2013/Aralık dönemi verilmeyen Ba-Bs formları için tek ceza kesilmesi,


-

muafiyetten yararlanmaya başlamasından sonraki 2014/Ocak dönemine ilişkin ceza kesilmemesi, diğer bir ifadeyle bu döneme ilişkin kesilen cezanın terkin edilmesi, gerekmektedir. Örnek: Kozyatağı Vergi Dairesince, aynı adreste faaliyet gösteren, kurumlar vergisinden muaf (NAZ) Sendikası ile sendika iktisadi işletmesinin 2013/01 ila 12 dönemlerine ait Ba-Bs bildirim formlarını vermedikleri tespit edilmiştir. Bu durumda Kozyatağı Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Söz konusu sendikanın kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmadığından Ba-Bs bildirim formu verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak sendikanın iktisadi işletmesi 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği çerçevesinde kurumlar vergisi mükellefi sayıldığından 2013/01 ila 12 dönemleri için Kozyatağı Vergi Dairesince (Ba-Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilerek) her dönem için tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 2. Ba-Bs Bildirim Formu Vermeyen, Eksik Veren Veya Yanıltıcı Bildirimde Bulunan Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler Mükellefler söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00’e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler. E-VDO kayıtlarının kontrol edilerek, Ba-Bs bildirimlerinin belirlenen sürede verilip verilmediğinin, vermeyen veya eksik ve yanıltıcı bildirim veren mükellefler adına ceza kesilip kesilmediğinin, incelemeye sevk edilip edilmediğinin tespit edilerek bildirimlerini vermeyenler, eksik ya da yanıltıcı bildirimde bulunanlar adına Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesine istinaden ceza kesilmesi ve incelemeye değer görülenlerin incelemeye sevk edilmesi gerekmektedir. (362 Sıra No.lu VUK Tebliği) Ba-Bs bildirim formlarını kanunî süresinde elektronik ortamda vermedikleri tespit edilen mükellefler adına Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası uygulanmasında tespit tarihi yerine, özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren fiilinin işlendiği tarihte geçerli olan, diğer bir ifadeyle beyannamelerin veya formların kanunen verilmesi gereken tarihte yürürlükte bulunan ceza miktarlarının dikkate alınması gerekmektedir. Örnek: Marmara Kurumlar Vergi Dairesi, E-vdo kayıtlarının tetkikinden, (Z) A.Ş.nin Temmuz/2010 dönemi Ba-Bs bildirim formunu kanuni süresinde elektronik ortamda göndermediğini 10/01/2014 tarihinde tespit etmiştir. Bu durumda, kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, tespitin yapıldığı 10/01/2014 tarihinde geçerli olan (432 Sıra No.lu VUK Tebliği ile belirlenen 1.200-TL) tutar üzerinden değil, kanunen verilmesi gereken tarihte yürürlükte bulunan (Ağustos/2010 döneminde) geçerli olan 1.000-TL (393 Sıra No.lu VUK Tebliği) özel usulsüzlük cezasının kesilmesi gerekmektedir. 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin “4.l. Bildirimlerin Süresinde veya Tam Olarak


Verilmemesi” başlıklı bölümünde bildirim formlarını Tebliğ’de belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında Kanun’un mükerrer 355’inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacağı, söz konusu cezai işlemin uygulanmasında, Ba ve Bs bildirim formlarının tek bir form olarak değerlendirilerek tek özel usulsüzlük cezası kesileceği açıklamasına yer verilmiştir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Ömer Bey 2013 yılı Nisan dönemi Ba-Bs bildirim formlarını kanuni süresinde vermemiştir. Söz konusu formları 10/09/2013 tarihinde vermiştir. Bu durumda vergi dairesinin kanuni süresinde verilmeyen her iki bildirim formunu tek bir form olarak değerlendirmesi ve Ömer Bey adına tek özel usulsüzlük cezası kesmesi gerekmektedir. Örnek: (NEV) Ltd. Şti. 2013 yılı Ekim dönemi Ba formunu 01/12/2013 tarihinde saat 23:40 da sistem üzerinden onaylayarak göndermiş, Bs formunu da 03/12/2013 tarihinde saat 02:30 da sistem üzerinden onaylayarak göndermiştir. (Sürenin uzatılmasına ilişkin yayımlanan sirküler varsa dikkate alınmamıştır.) Vergi Usul Kanunu’nun 18’inci maddesinin 4’üncü bendinde hüküm altına alındığı üzere, resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter. Bu durumda 30/11/2013 tarihi Cumartesi ve 01/12/2013 tarihi Pazar günü resmi tatil olduğundan, bağlı bulunduğu vergi dairesince (NEV) Ltd. Şti. adına sadece kanuni süresi (son günü resmi tatile rastladığından takip eden iş günü olan 02/12/2013) içinde verilmemiş olan Bs bildirim formu için özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutan Mahmut Bey 24/03/2014 tarihinde Avcılar Vergi Dairesi yetki alanındaki işyerini Beylikdüzü Vergi Dairesi yetki alanı dahilindeki adrese nakletmiştir. Mahmut Bey 2014/Şubat dönemi Ba-Bs formlarını 31/03/2014 tarihinde saat 24:00’e kadar sistem üzerinden göndermeye çalışmış ancak Avcılar Vergi Dairesince nakil terk işlemi bilgisayar sistemine işlenmesine rağmen Beylikdüzü Vergi Dairesince mükellefiyet kaydı sistem üzerinden açılmadığından, gönderilmeye çalışılan bildirim formları için sistem onayı alınamamıştır. Bu nedenle Mahmut Bey söz konusu bildirim formlarını ancak 01/04/2014 tarihinde gönderebilmiştir. Mükellefin ilgili dönem Ba-Bs bildirim formunu sistemden göndermeye çalıştığının GİB tarafından teyit edilmesi durumunda, mükellefe kusur izafe edilemeyeceğinden ceza kesilmemesi gerekmektedir. Örnek: Küçükyalı Vergi Dairesi (N) Ltd.Şti.nin 2011/Ocak dönemine ait Ba-Bs formlarını incelemesinde; (F) Ltd. Şti.ne yapmış olduğu 20.000-TL tutarındaki mal satışını Bs formunda beyan etmediğini tespit etmiştir. (F) Ltd. Şti.nin bağlı bulunduğu Büyükçekmece Vergi Dairesi ile yapılan yazışma neticesinde (F) Ltd. Şti.nin (Ba) formunda (N) Ltd.Şti.den 20.000-TL tutarında mal alımında bulunduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda sadece Küçükyalı Vergi Dairesince (N) Ltd.Şti.ne (Bs) formunu eksik beyan etmesi


nedeniyle 2011/Ocak dönemi için Bs formunun kanunen verilmesi gereken (özel usulsüzlük fiilinin işlendiği) tarih olan 2011/ Şubat tarihinde yürürlükte bulunan özel usulsüzlük cezasının kesilmesi gerekmektedir. 3. Düzeltme Ba-Bs Bildirim Formu Veren Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin “4.2. Bildirimlerin Düzeltilmesi’ başlıklı bölümünde bildirimlerin verilme süresi içerisinde yapılan düzeltmelerde herhangi bir ceza uygulanmayacağı, bu süre geçtikten sonra yapılan düzeltmelerde ise, düzeltilen her bir form için ayrı ayrı olmak üzere aynı Kanunun mükerrer 355’inci maddesi hükmü uyarınca işlem yapılacağı açıklamalarına yer verilmiştir. Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmeyecek olup, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanacaktır. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Emin Bey 2013 yılı Nisan dönemi Ba-Bs bildirim formunu kanuni süresinde göndermiştir. Emin Bey 05/06/2013 tarihinde 2013 yılı Nisan dönemi için Ba-Bs düzeltme bildiriminde bulunmuştur. (Sürenin uzatılmasına ilişkin yayımlanan sirküler varsa dikkate alınmamıştır.) Söz konusu döneme ait düzeltme bildirim formları kanunen belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verildiğinden mükellefe herhangi bir ceza uygulanmayacaktır. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Küçükçekmece Vergi Dairesi mükellefi Emine Hanım 2013 yılı Temmuz dönemine ait Ba-Bs bildirim formunu kanuni süresinde göndermiştir. Emine Hanım 2013 yılı Temmuz dönemi Bs bildirim formu için 13/11/2013 tarihinde düzeltme bildiriminde bulunmuştur. Bu durumda Küçükçekmece Vergi Dairesince Emine Hanım adına uygulanması gereken ceza ne olacaktır? (Sürenin uzatılmasına ilişkin yayımlanan sirküler varsa dikkate alınmamıştır.) Bildirimlerin verilme süresi geçtikten sonra yapılan bir düzeltme olduğu için, sadece düzeltilen Bs formu için Küçükçekmece Vergi Dairesince özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: (F) İnşaat Ltd. Şti. 2013/Eylül dönemine ait KDV beyannamesini ve Ba-Bs formlarını kanuni süresinde vermiştir. Ancak mal alımında bulunduğu bir firmadan geç gelen fatura nedeniyle 15/11/2013 tarihinde 2013 Eylül dönemi (Ba) formu ve KDV beyannamesi için düzeltme vermiştir. KDV beyannamesinde sonraki döneme devreden KDV artmıştır. VUK’nun mükerrer 355’inci maddesi kapsamında ilgili dönem düzeltme (Ba) formunun belirlenen sürenin (31/10/2013) sonundan itibaren 10 günlük süreyi takip eden 15 gün içinde verildiğinden kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanacaktır.


İlgili dönem için verilen (sonraki döneme devreden KDV’nin artırıldığı) düzeltme KDV beyannamesi için ceza kesilmeyecektir. Aynı durumda (F) İnşaat Ltd. Şti.nin 2013 Eylül dönemine ait KDV beyannamesini kanuni süresinde vermeyip, 15/11/2013 tarihinde vermesi halinde; Bu durumda ilgili dönem KDV beyannamesine ilişkin ceza VUK’nun mükerrer 355’inci maddesi kapsamında, beyanname verilmesi gereken kanuni süresinin sonundan itibaren (24/10/2013) 30 gün içerisinde verildiğinden (F) İnşaat Ltd. Şti. adına sistem tarafından 2013 yılına ilişkin cezanın (1.200 TL) 1/10 oranında uygulanarak (120 TL) özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Abdullah Bey 2014/Ocak dönemine ilişkin (Ba) bildirim formunu 28/02/2014 akşamı saat 24:00 ’e kadar vermesi esnasında Ocak dönemi yerine sehven Şubat dönemi bildirimi olarak elektronik ortamda gönderip onaylamıştır. Hatalı gönderdiği 2014/Ocak dönemi için düzeltme (Ba) formu vermiş 02/03/2014 tarihinde de 2014/Şubat dönemi (Ba) formunu vermiştir. 2010 Ocak dönemi düzeltme (Ba) formunun belirlenen sürenin sonundan (28/02/2014) itibaren 10 gün içinde verilmiş olması nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir. 2014/Şubat dönemi (Ba) formunun ise kanuni süresinde verilmiş olması nedeniyle ceza kesilmeyeceği tabiidir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan (ABC) Ltd. Şti. Mart/2013 dönemi Ba-Bs bildirim formunu 30/04/2013 tarihi saat 24:00 ’e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermesi gerekirken, bu tarihe kadar göndermeyi unuttuğundan 01/05/2013 tarihinde sistem üzerinden göndermiştir. Bu durumda bağlı bulunduğu Halkalı Vergi Dairesince (ABC) Ltd. Şti. adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Ba-Bs bildirim formunu kanuni süresi içerisinde göndermeyen (ABC) Ltd. Şti. hakkında VUK’nun mükerrer 355’inci maddesi çerçevesinde düzeltme formlarına uygulanan indirim uygulanmaksızın tam olarak (1200.- TL) özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Örnek: Kamil Bey Mart/2013 dönemi Ba-Bs bildirim formlarını 25/04/2013 tarihinde (kanuni süresi içerisinde) vermiş ancak Ba-Bs bildirim formlarının her ikisini de hatalı bildirdiğini fark ederek, 08/05/2013 tarihinde düzeltme amacıyla Ba-Bs bildirim formlarını sistem üzerinden göndermiştir. Bu durumda bağlı bulunduğu Beyoğlu Vergi Dairesince Kamil Bey adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde (10/05/2013 tarihinden önce) gönderilmiş olması nedeniyle Kamil Bey adına özel usulsüzlük cezası kesilmesine gerek yoktur. Örnek: Hamza Bey Mart/2013 dönemi Ba-Bs bildirim formlarını 25/04/2013 tarihinde (kanuni süresi içerisinde) vermiş ancak Ba-Bs bildirim formlarının her ikisini de hatalı bildirdiğini fark ederek,


15/05/2013 tarihinde düzeltme amacıyla Ba-Bs bildirim formlarını sistem üzerinden göndermiştir. Bu durumda bağlı bulunduğu Zincirlikuyu Vergi Dairesince Hamza Bey adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 günlük süreyi takip eden 15 gün içinde (25/05/2013 tarihi resmi tatile rastladığından 27/05/2013 tarihinden önce) gönderilmiş olması nedeniyle Hamza Bey adına her bir form için ayrı ayrı (hem Ba hem de Bs için) 1/5 oranında özel usulsüzlük cezası (1.200x 1/5 = 240- TL) kesilmesi gerekmektedir. 4. Kanuni Süresinde Ba-Bs Bildirim Formu Vermeyen, Eksik Veren Veya Yanıltıcı Bildirimde Bulunan Mükellefler ile Düzeltme Ba-Bs Bildirim Formu Veren Mükelleflere Kesilecek Ceza Arasındaki Farklar Söz konusu formların süresinde gönderilmeyerek kanuni süresinden sonra gönderilmesi ile bu formlara yönelik düzeltmelerin kanuni süresinden sonra gönderilmesi dolayısıyla Kanun hükmünden kaynaklanan farklı cezai uygulamalar yapılmaktadır. Kanun’un mükerrer 355’inci maddesi uyarınca çerçevesi belirlenen genel tebliğ düzenlemeleri ile kanuni süresinde verilmeyen formlar için, mükellefler lehinde yapılan bir değerlendirme ile Ba ve Bs bildirim formlarının tek bir form olarak değerlendirilerek tek özel usulsüzlük cezası kesileceği uygulaması getirilmiştir. Bildirimlerin verilme süresi geçtikten sonra yapılan düzeltmelerde ise sadece hata yapılan form düzeltilerek gönderildiğinden, düzeltilen her bir form için ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası uygulanması gerekmektedir. Ba-Bs bildirim formlarını kanuni süresinde elektronik ortamda vermedikleri tespit edilen mükellefler adına Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası uygulanmasında tespit tarihi yerine özel usulsüzlük fiilinin işlendiği tarihte geçerli olan, diğer bir ifadeyle; formların kanunen verilmesi gereken tarihte yürürlükte bulunan ceza miktarının dikkate alınması gerekmektedir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Abbas Bey 2013/Şubat dönemi Ba-Bs bildirim formlarını 20/05/2013 tarihinde kanuni süresinden sonra vermiştir. Daha sonra Abbas Bey, (Ba) ve (Bs) formlarını hatalı verdiğini fark ederek 13/09/2013 tarihinde her iki form için de düzeltme vermiştir. Bu durumda bağlı bulunduğu Vergi Dairesince Abbas Bey adına uygulanması gereken ceza ne olacaktır? Bu durumda vergi dairesince; kanuni süresinden sonra verilen her iki bildirim formu tek bir form olarak değerlendirilerek tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi, ayrıca, (Ba) ve (Bs) düzeltme formları içinde ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi XYZ Ltd. Şti.nin 2008/Ekim dönemine ait Ba-Bs bildirim


formlarını kanuni süresinde elektronik ortamda vermediğini 01/01/2011 tarihinde tespit etmiştir. Vergi dairesi tarafından mükellef adına 1.070-TL özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Mükellef adına VUK’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası uygulamasında fiilin işlendiği tarihin (söz konusu formların kanuni olarak verilmesi gereken tarih) dikkate alınması gerektiğinden 1.070 TL tutarındaki ceza terkin edilerek 2008 yılı için yürürlükte bulunan ceza miktarı olan 1.490 TL’nin kesilmesi gerekmektedir. 5. Ba-Bs Formlarının Düzeltilmesine İlişkin Diğer Hususlar •

Vergi Usul Kanunu’nun 18’inci maddesinin 4’üncü bendinde hüküm altına alındığı üzere, resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter. Ba-Bs bildirim formlarının son verilme tarihinin tatil gününe rastlaması halinde, cari döneme ait formların son verilme tarihi ile bir sonraki döneme ait formların ilk verilme tarihi aynı gün olacağından, söz konusu bildirim formları gönderilirken mükelleflerin dönem hatası yapmamaları için onaylama işlemi sırasında sistem tarafından verilen uyarı mesajına dikkat etmeleri gerekmektedir.

Ba-Bs bildirim formlarında dönem hatası yapılması halinde düzeltme işlemlerinin 01/01/2010 tarihinden itibaren mükellefler tarafından elektronik ortamda yapılması gerekmektedir.

Ayrıca, aylık olarak verilmesi gereken Ba-Bs bildirim formlarının verilme süresinin son gününde gönderilmesi dolayısıyla veya başka bir nedenle sehven dönem hatası yapıldığının anlaşılması halinde, sadece hata yapılan döneme ilişkin bildirim formunun mükellef tarafından elektronik ortamda düzeltilerek gönderilmesi gerekmektedir. • Mükelleflerin alışlarına ilişkin faturaların ellerine sonradan ulaşması durumunda, faturanın düzenlendiği tarih dikkate alınarak bildirilmesi gerektiğinden fatura tarihini içeren döneme ait Ba bildirim formu için gerekli düzeltmenin yapılması gerekmektedir. • Mezkûr formlar ile gönderilen bilgilerde yer alan bazı eksiklik veya hataların, bu formlarla alınan bilgilere göre yürütülen analizleri olumsuz etkilemediği dikkate alındığında, tebliğlerde ifade edilen “eksik veya yanıltıcı bildirim“ kapsamında değerlendirilmemesi ve bunlardan dolayı mükellefler adına cezai işlem uygulanmaması gerekmektedir. Buna göre; - Mükelleflerin bildirimde bulunurken, “Vergi Kimlik” ve “T.C. Kimlik” numaralarını doğru yazmaları kaydıyla alım/satım yaptıkları mükelleflerin adı-soyadı/unvanlarında yapılan büyükküçük harf ile yazım ve kısaltma vb. hatalar, - Aylık yapılan her bir bildirimde (Form Ba veya Form Bs) yer verilen her bir mükelleften gerçekleştirilen alım/satımlar için KDV hariç mal ve/veya hizmet alışları veya satışları için belirlenen, bildirimde bulunma haddinin % 10’unun altında kalan tutar hataları, - “Belge Sayısı” bölümünde alım/satımlara ilişkin olarak bildirilen belge sayısında 5 adedi


aşmayan ve “Mal ve Hizmetlerin Toplam Bedelini” değiştirmeyen belge sayısı ile ilgili hatalar, eksik veya yanıltıcı bilgi olarak değerlendirilmeyecek ve cezai işlem yapılmayacaktır. •

Alım veya satım yapılan mükelleflere ilişkin “Vergi Kimlik” veya “T.C. Kimlik” numaraları bölümlerinde yapılan eksik veya hatalı bildirimlerle, yukarıda sayılanlar dışında yapılacak her türlü eksik veya hatalı bildirimlerden dolayı ise 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355’inci maddesi uyarınca ceza kesilmesi yönündeki uygulamaya devam edilecektir.

‘Form Ba-Bs Karşılaştırma Ekranlarından’ alıcı ve satıcı mükelleflerin bildirimlerinde farklılık olduğunun anlaşılması hâlinde, doğrudan mükellefler adına ceza kesilmesi yoluna gidilmemesi, farklılığın hangi mükellefin yaptığı hatadan kaynaklandığının ortaya çıkarılması bakımından mükellefler nezdinde gerekli araştırmaların yapılması ve neticede cezanın “eksik veya yanıltıcı bildirimde” bulunduğu tespit edilen mükellef adına kesilmesi gerekmektedir.

Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Amine Hanım 2014/Ocak dönemi Ba-Bs bildirim formlarını kanuni süresinde vermiştir. Göztepe Vergi Dairesi mükellefin ilgili dönem (Ba) formunu incelemesinde; Amine Hanımın (Z) A.Ş.den 6 adet fatura ile toplam 5.600-TL tutarında mal alımında bulunduğunun, ancak (Z) A.Ş.nin (Bs) formunda ise Amine Hanıma 8 adet fatura ile toplam 5.600TL tutarında mal satımında bulunduğunun beyan edildiğini tespit etmiştir. Bu durumda Vergi Dairesince yapılması gereken işlemler nelerdir? Bu durumda “Mal ve Hizmetlerin Toplam Bedelini” değiştirmeyen ve eksik bildirilen belge sayısı 5 adedi aşmayan hata nedeniyle Amine Hanım adına ceza kesilmeyecektir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta olan Adem Bey 2014/Şubat dönemi Ba-Bs bildirim formlarını kanuni süresinde vermiştir. Göztepe Vergi Dairesi mükellefin ilgili dönem (Ba) formunu incelemesinde; Adem Beyin (Z) A.Ş.den 8 adet fatura ile toplam 5.600-TL tutarında mal alımında bulunduğunun, ancak (Z) A.Ş.nin (Bs) formunda ise Adem Beye 8 adet fatura ile toplam 5.800- TL tutarında mal satımında bulunduğunun beyan edildiğini tespit etmiştir. Bu durumda Vergi Dairesince yapılması gereken işlemler nelerdir? Bu durumda katma değer vergisi hariç olmak üzere mal alışlarının belirlenen, bildirimde bulunma haddinin % 10’unun altında kalan tutar hatası nedeniyle Adem Bey adına ceza kesilmeyecektir. Örnek: Tütün mamulleri toptan ticareti ile iştigal eden İhsan Bey 2013 Ağustos dönemine ait Ba-Bs bildirim formlarını kanuni süresinde vermiştir. Ancak İkitelli Vergi Dairesi mükellefin özel matrah şekline tabi mal alış ve satışlarında KDV dahil tutarları dikkate almadan Ba-Bs bildiriminde bulunduğunu tespit etmiştir. Özel matrah şekline tabi mal alış ve satışlarının KDV dahil tutarlar dikkate alınmak suretiyle Ba-Bs bildirim formlarına dahil etmesi gerekmektedir.


Bu durumda İkitelli Vergi Dairesi tarafından Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilerek mükellef adına tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: (SU) Ltd. Şti. 12/12/2013 tarihinde limited şirketten anonim şirkete dönüşmüştür. Bu durumda 2013/12 dönemi Ba-Bs bildirim formlarını verme yükümlülüğü kime aittir? Buna göre; > devir hükmündeki nev’i değişikliğinin gerçekleştiği tarihe kadar olan 2013/12’nci dönemine ait Ba-Bs bildirim formlarının limited şirket unvanı ile A.Ş. tarafından veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından, > devrin gerçekleştiği tarihten ay sonuna kadar olan 2013/12’nci döneme ait Ba-Bs formlarının ise anonim şirket unvanıyla takip eden ayın son günü akşamına kadar, verilmesi gerekmektedir. Örnek: (A) Kırtasiye Ltd. Şti. (B) Kağıtçılık A.Ş.den Haziran 2012 döneminde yapmış olduğu alışları Ba formu ile 8.000-TL olarak bildirmiş, (B) Kağıtçılık A.Ş. ise aynı dönemde (A) Kırtasiye Ltd. Şti.ne olan satışlarını 8.400-TL olarak bildirmiştir. Bu durumda, ilgili vergi dairelerince tesis edilmesi gereken işlemler nelerdir? İki mükellefin bildirimleri arasındaki fark 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 2010 yılı ve müteakip yıllar için belirlenen ve Maliye Bakanlığınca yeni bir düzenleme yapılmadığı sürece uygulanacak had olan 5.000-TL’nin % 10’unun altında kaldığından her iki mükellef adına da herhangi bir cezai müeyyide tatbik edilmeyecektir. 6. Akaryakıt İstasyonlarında ÖKC Fişi İle Yapılan Satışların Ba-Bs Bildirim Formlarında Nasıl Gösterileceği Akaryakıt istasyonlarından ödeme kaydedici cihaz fişi ile yapılan alımların 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde belirlenen haddi aşması halinde Ba bildirim formu ile bildirilecektir. Örnek: (O) Akaryakıt İstasyonu Ltd. Şti. akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihazdan muhtelif kişilere 2013/Ocak döneminde toplam 10.000-TL akaryakıt satışı yapmış karşılığında ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlemiştir. Söz konusu satışlar faturaya dönüştürülmediğinden mükellef kurum 2013/ Ocak dönemi Bs formunu boş olarak vermiş ancak vergi dairesi tarafından mükellef kurum adına ceza kesilmiştir. Ödeme kaydedici cihaz fişlerinin faturaya dönüştürülmemesi durumunda bu belgelerde müşterilerin ad, soyadı, unvanı ve TC Kimlik /Vergi Kimlik Numarası yer almadığından 5.0TL’nin aşılıp aşılmadığının tespiti de mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda mükellef kurumun söz konusu satışlarına ait belgeler Bs formu ile bildirilmeyeceğinden, vergi dairesince kesilen cezanın terkin edilmesi gerekmektedir. Örnek: (Ü) Akaryakıt Ltd. Şti. 2013/Mayıs döneminde akaryakıt istasyonundan ödeme kaydedici


cihaz fişi ile toplam 80.000-TL akaryakıt alımında bulunmuştur. Mükellef kurum 2013 Mayıs dönemi Ba formunu boş olarak vermiş ancak vergi dairesi tarafından mükellef kurum adına ceza kesilmiştir. Akaryakıt istasyonlarından ödeme kaydedici cihaz fişi ile yapılan alımların 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde belirlenen haddi aşması nedeniyle ilgili dönem Ba formu ile bildirilmesi gerektiğinden, vergi dairesince mükellef kurum adına kesilen ceza mevzuat hükümlerine uygundur. 7. Adi Ortaklıklarda Ba-Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü Kollektif şirketler ve bilanço esasına göre defter tutan adi ortaklıkların Ba-Bs bildirim formları ortaklık veya şirket adına bunların vergi kimlik numaraları kullanılarak verilecektir. Ortaklık veya şirket adına verilmesi gereken bildirimlerin ortaklardan herhangi birinin vergi kimlik numarası kullanılarak verilmesi halinde bildirim formları hiç verilmemiş kabul edilecektir. (362 Sıra No.lu VUK Tebliği) Örnek: Bilanço usulüne göre defter tutan Fatih Bey ve Fazıl Bey Ortaklığı 2013/Eylül dönemine ait Ba-Bs bildirim formunu ortaklardan Fazıl Beyin vergi kimlik numarasından sistem üzerinden onaylanarak göndermiştir. Bu durumda söz konusu formlar hiç verilmemiş kabul edilecek olup, adi ortaklık adına verilmeyen Ba ve Bs bildirim formlarının tek bir form olarak değerlendirilerek tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: (A) Ltd. Şti. ve (N) Ltd. Şti. ortak olarak iş yapmaya karar vererek 05/07/2010 tarihinde iş ortaklığı kurmuşlardır. Ortaklığın Ba-Bs formlarını vermediği vergi dairesince 04/02/2013 tarihinde tespit edilmiştir. Bu durumda, iş ortaklığı adına verilmeyen Ba ve Bs bildirim formları (her bir dönem için) tek bir form olarak değerlendirilerek tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Çünkü Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2 nci ve 1 Seri No.lu KV Genel Tebliği hükümleri çerçevesinde kurulan iş ortaklığı kurumlar vergisi mükellefi olacağından birinci sınıf tüccar olarak kabul edilmektedir. 8. İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflerin Ba-Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü Ba-Bs bildirim formu verme yükümlülüğü sadece bilanço esasına göre defter tutan mükellefler açısından geçerli olup, işletme esasına göre defter tutan mükellefler Ba-Bs bildirim formu verme yükümlülüğü yoktur. Örnek: Nakliyecilik faaliyetiyle iştigal eden ve bilanço usulüne göre defter tutan Ali Bey 20/12/2012 tarihinde aracını satarak işini terk etmiştir. Mükellef 08/01/2013 tarihinde yeni bir ticari araç alarak yeniden mükellefiyet tesis ettirmiş ancak yeni işe başladığından işletme hesabı esasına göre defter tutması gerektiğinden bahisle 2013/Ocak dönemine ait Ba-Bs formlarını


vermemiştir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefin faaliyetine son vermesi, akabinde kısa bir süre içinde tekrar aynı faaliyete başlaması VUK’nun 161’inci maddesi çerçevesinde işi bırakma ve yeniden işe başlama olarak değerlendirilemeyeceğinden Ali Beyin bilanço esasına göre defter tutmaya devam etmesi gerekmektedir. Bu durumda verilmeyen Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilerek tek özel usulsüzlük cezası kesilmelidir. Örnek: (AN) Ltd. Şti. 2013 yılı itibarıyla Maliye Bakanlığından işletme hesabı esasına göre defter tutma izni almıştır. Bağlı bulunduğu vergi dairesi mükellefin 2013/01 ila 08 dönemine ait Ba-Bs bildirim formlarını vermediğini 04/02/2014 tarihinde tespit etmiş ve mükellef adına verilmeyen her dönem için Ba ve Bs bildirim formlarını tek bir form olarak değerlendirerek tek özel usulsüzlük cezası kesmiştir. VUK’nun 178’inci maddesinin 2’nci bendi hükmü gereği Maliye Bakanlığınca işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına müsaade edilen Kurumlar Vergisi mükelleflerinin Ba-Bs formu verme mecburiyeti bulunmadığından ilgili vergi dairesince (AN) Ltd. Şti. adına kesilen cezaların terkin edilmesi gerekmektedir. 9. Sigorta Şirketlerinin Ba- Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü 381 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde, Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları ile Sigorta Şirketleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Btrans üzerinden Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmadığı belirtilmiş olup, 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile bu sayılanlara Reasürans Şirketleri, Emeklilik Şirketleri ve Sigorta Acenteleri de eklenmiştir. Aynı şekilde, tüm bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak bu kurumların, diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs bildirim formları ile bildirme zorunlulukları bulunmakta olup, belirtilen haddin (5.000 TL) altında kalması sebebiyle bildirilecek alım- satımları bulunmasa dahi (diğer bir ifadeyle boş olsa dahi) her ay Ba-Bs bildirimini vermeleri gerekmektedir. Not: Yatırım fonları, sigorta acenteleri ve bankalar, tahvil ve bono fonlarının 381 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca belirtilen haddin altında kalması sebebiyle bildirilecek alım- satımları bulunmasa dahi 2008 hesap dönemine ait Ba-Bs bildirim formlarını vermesi gerekmektedir. Örnek: (BG) Bank A.Ş. 381 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca belirtilen haddin altında kalması sebebiyle bildirilecek satımları bulunmadığından 2008 yılına ait Bs bildirimleri vermemiştir. Bağlı bulunduğu Davutpaşa Vergi Dairesi tarafından bildirim verilmeyen her dönem için Banka adına özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Bunun üzerine mükellef Ba formlarını kanuni süresinde verdiğini ancak yatırım fonlarının dekont dışında herhangi bir belge düzenlemedikleri takdirde Bs formunu düzenlemelerine gerek bulunmadığından bahisle kesilen cezaların terkin edilmesini talep etmiştir. Bu


durumda Davutpaşa Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Bildirim verme mecburiyeti bulunan mükelleflerin ilgili tebliğde belirtilen haddin altında kalması sebebiyle bildirilecek alım-satımları bulunmasa dahi Ba-Bs bildirim formlarını vermesi gerekmekte olup, 2008 hesap dönemine ait Bs bildirim formlarının verilmemesi nedeniyle Davutpaşa Vergi Dairesi tarafından (BG) Bank A.Ş. adına düzenlenen özel usulsüzlük cezaları mevzuat hükümlerine uygun olduğundan terkin edilmesine gerek yoktur. Örnek: Ana faaliyet konusu sigorta acenteliği olan (ON) Sigorta Ltd. Şti. 2008/Kasım dönemine ait Bs formunu vermemiştir. Zincirlikuyu Vergi dairesi tarafından Sigorta şirketi adına ceza kesilmiştir. Mükellef dilekçesinde ilgili dönemde sadece Sigorta Komisyon Gider Belgesi düzenlediği, diğer belgelere dayalı her hangi bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle ilgili döneme ait Bs formunu vermediğini belirterek adına kesilen cezanın terkin edilmesini talep etmiştir. Bu durumda Zincirlikuyu Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Sigorta şirketlerinin Sigorta Komisyon Gider Belgesi bilgilerini Bs bildirim formu ile bildirme mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak bildirim verme mecburiyeti bulunan Sigorta şirketinin Bs formunu Tablo II dışındaki bilgileri doldurmak suretiyle vermemiş olması nedeniyle tarafına ceza kesilmesi gerekmekte olup vergi dairesince özel usulsüzlük cezasının terkin edilmesine gerek bulunmamaktadır. 10. Tasfiye, Devir ve Birleşme Halindeki Şirketlerde Ba-Bs Bildirim Formu Verme Yükümlülüğü Tasfiye halinde bulunan şirketlerin Ba ve Bs bildirimlerinin konuyla ilgili tebliğ ve sirkülerde açıklanan şartları taşımaları halinde kullanıcı kodu, parola ve şifre almak suretiyle tasfiye memuru tarafından elektronik ortamda gönderilmesi, bu şartların taşınmaması halinde ise Ba ve Bs bildirimlerinin elektronik ortamda beyanname gönderme aracılık yetkisi almış meslek mensupları vasıtasıyla gönderilmesi gerekmektedir. Tasfiyesi devam eden mükellefler bildirim formlarını, tasfiye süresince aylık dönemler halinde vereceklerdir. Tasfiyenin başladığı aya ait bildirim formları ise tasfiye öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın düzenlenecektir. Diğer taraftan, tasfiye sonunda bildirimler tasfiye kararının tescil edildiği tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar tasfiye memuru tarafından veya sözleşme yapılmış 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından verilmesi gerekmektedir. Birleşme ve devir halinde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun, 18’inci maddesi uyarınca gerçekleştirilen birleşmelerde, münfesih kurumun birleşmenin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, birleşilen kurum tarafından veya sözleşme yapılmış 3568 sayılı Kanununa istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından, 19’uncu maddesi uyarınca yapılan devirlerde, münfesih kurumun devrin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, devir alan kurum tarafından veya sözleşme yapılmış 3568 sayılı Kanununa istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından, 19’uncu maddesi uyarınca gerçekleştirilen tam bölünmelerde, münfesih kurumun


bölünmenin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, münfesih kurumun varlıklarını devralan kurumlardan müteselsil sorumluluk kapsamında herhangi biri tarafından veya sözleşme yapılmış 3568 sayılı Kanununa istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından takip eden ayın son günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir. Örnek: T.H. (FEF) Ltd. Şti. 11/08/2011 tarihinde tasfiyeye girmiş ve aynı tarihte tasfiye ticaret sicilinde tescil edilmiştir. Mükellef kurum 2011/Ağustos dönemine ait bildirim formlarını tasfiye öncesi (01/08/2011-10/08/2011) ve tasfiye sonrası (11/08/2011-30/08/2011) Ba-Bs bildirim formlarını birleştirerek vermiş, sonraki dönemlere ait bildirim formlarını ise tasfiye girmeleri ve her hangi bir alım-satımlarının bulunmaması nedeniyle vermemiştir. Tasfiyesi devam etmekte olan mükellef kurumun tasfiyenin başladığı 2011/Ağustos dönemine ait Ba-Bs formunu tasfiye öncesi ve sonrası ayrımı yapmadan düzenleyerek verdiğinden ceza kesilmesine gerek yoktur. Ancak mükellef kurumun tasfiyesinin devam ettiği dönemlere ait bildirim formlarını her hangi bir alım-satımlarının bulunmasa dahi aylık dönemler halinde verme mecburiyeti bulunduğundan verilmeyen Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilerek her dönem için tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Kurumlar vergisi muafiyeti bulunan (NB) Yapı Kooperatifi 1976yılından beri aktifinde kayıtlı olan arsasının bir kısmını 2008 yılında genel kurul kararına istinaden satmış, elde ettiği geliri emlak vergisi ve sigorta primi borçlarını ödemek için kullanmış, 26/03/2011 tarihinde de tasfiye kararı almıştır. Bağlı bulunduğu vergi dairesi Kooperatifin 2008 yılından itibaren beyannamelerini ve Ba-Bs formlarını vermediğini 15/02/2011 tarihinde tespit etmiştir. Ayrıca mükellefin 28/03/2011 tarihinde 2008 yılı KDV ve Kurumlar vergisi yönünden 6111 sayılı Kanunun matrah artırımı hükümlerinden faydalandığı tespit edilmiştir. Bu durumda vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmelidir? Kooperatifin 2008 yılında arsasını satması 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde ortaklık dışı işlem sayılacağından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4 ve 13’üncü maddesinde yer alan muafiyet şartları ihlal edilmiş olacaktır. Bu durumda, (NB) Yapı Kooperatifi adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekmektedir. 2011/3 Sıra No.lu 6111 Sayılı Kanun İç Genelgesinin 3’üncü bölümünün (a) bendinde yapılan açıklamalar çerçevesinde (NB) Yapı Kooperatifinin 2008 dönemi KDV ve Kurumlar vergisi yönünden matrah artırımında bulunması Ba-Bs bildirim formu verme zorunluluğunu etkilemeyeceğinden, verilmeyen Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilerek her dönem için kooperatif adına tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 11. İflas Halindeki Kurumların Ba - Bs Bildirim Formlarının Verilmesi Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi’ başlıklı 10’uncu maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından


yerine getirilir. Dolayısıyla, kanuni temsilci tasfiye halinde tasfiye memuru, iflas halinde ise iflas idaresidir. İflas eden mükellefler için bildirim yükümlülüğü iflasın açıldığı tarihi ihtiva eden dönemden sonra sona erecektir. İflasın kaldırılması durumunda ise bildirim yükümlülüğü, kaldırılma tarihini ihtiva eden dönemden itibaren tekrar başlayacaktır. Örnek: İflasına karar verilen (K) Ltd. Şti.ne iflas müdürlüğü tarafından 15/12/2013 tarihinde geçici faaliyet izni verilmiştir. Vergi dairesince 2014/01,02 dönemleri Ba-Bs formlarını vermediği gerekçesiyle mükellef kurum adına ceza kesilmiştir. Hakkında iflas kararı verilen şirketin iflas müdürlüğünden geçici faaliyet izni alması hukuken iflasın kaldırılması sonucunu doğurmayacağından adı geçen mükellef kurumun Ba-Bs formu verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durumda (K) Ltd. Şti. adına kesilen cezaların terkin edilmesi gerekmektedir. Ancak, iflas halinin kaldırılması durumunda, iflasın kaldırıldığı dönemden itibaren tekrar Ba-Bs bildirim formu verme mecburiyetinin başlayacağı tabiidir. 12. İthalat İşlemlerinin Ba-Bs Bildirim Formlarında Gösterilmesi 418 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde değişiklikler yapılmıştır. Buna göre; ithalat (dahilde işleme izin belgesi kapsamında yapılan ithalat dahil) işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır. Ayrıca serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerin yurt içiyle yaptıkları alış-satış işlemlerinin bildirilmesinde; gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmesi hallerinde bu beyannamelerin kapanma tarihleri ve tutarları, gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmemesi durumlarında ise serbest bölge işlem formu tarihi ve tutarı dikkate alınacaktır. İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde tutar alanına; 3065 sayılı Kanun’un 21’inci maddesi gereğince gümrük vergisi tarhına esas olan kıymet, malın gümrük vergisinden muaf olması durumunda ise katma değer vergisi matrahını oluşturan katma değer vergisi hariç bedel yazılacaktır. Ayrıca, malın gümrük sahasına getirildikten sonra kısım kısım ithalatın gerçekleşmesi durumunda, her bir işlemin gerçekleştiği tarih dikkate alınarak bu Tebliğde belirtilen haddi aşması halinde form Ba bildirimine dâhil edilecektir. Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde “1111111111”, ihracat işlemlerinde ise “2222222222” olarak kodlanacaktır. Diğer taraftan, serbest bölgelerden yapılan mal ve/veya hizmet alım-satım işlemlerinin bildirilmesinde; serbest bölgede faaliyette bulunan mükelleflerin Türkiye’deki merkez veya şubelerinden de alım-satım yapılması hallerinde, Türkiye’den yapılan alım-satım işlemleri ile serbest bölgedeki şubeden yapılan alım-satım işlemleri ayrı satırlar şeklinde bildirilecektir. Bu kapsamda


yapılan bildirimlerde serbest bölgelerden yapılan alım-satım işlemlerinin bildirildiği satırların ülke kodu kısmında “Serbest Bölge” ifadesinin seçilmesi gerekmektedir. Örnek: (XYZ) Ltd. Şti. 16/10/2013 tarihinden serbest bölgede şube açmıştır. Şirket 2013/Ekim dönemine ait Ba-Bs bildirim formuna, serbest bölgedeki şubesine ait alım-satımları dahil etmemiştir. Şirketin söz konusu döneme ait bildirim formlarını kanuni merkezi tarafından merkez ve şube bilgileri birleştirilerek verilmesi gerektiğinden mükellef adına Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilerek tek özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. D. DİĞER BİLDİRİMLER 1. Mükellef Bilgileri Bildirimi Mükelleflerin vergisel yükümlüklerinin temelini sicil kayıtları oluşturmakta olup mükellefiyete ilişkin birçok bilginin doğruluğu ve güvenilirliği de sicil kayıtlarının doğruluğuna bağlıdır. Bu kapsamda mükelleflere ait verilerde meydana gelen değişikliklerin güncel olarak takip edilememesi nedeniyle çeşitli aksaklıklar yaşanmaktadır. Söz konusu verilerin güncellenmesi, eksikliklerin giderilmesi, doğruluklarının teyidi amacıyla düzenlenecek olan Mükellef Bilgileri Bildirimine ilişkin usul ve esaslar 413 Seri No.lu VUK Genel Tebliğinde açıklanmaktadır. 1. 1. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler Mükellef Bilgileri Bildirimini, bildirim verme süresinin başladığı gün olan (1 Nisan) itibarıyla faal olan (tasfiye işlemi devam edenler dahil) tüm; > Kurumlar vergisi, > Ticari kazanç (kazancı basit usulde tespit edilenler hariç), zirai kazanç ve serbest meslek kazancı elde eden gelir vergisi mükellefleri vermek zorundadırlar. 1. 2. Mükellef Bilgileri Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler > Basit usulde ticari kazanç elde edenler > Gayrimenkul sermaye iradı mükellefleri > Gerçek usulde olup gayrimenkul, menkul, sair kazanç, ücret geliri elde edenler. > Kamu kurumlan > Kamu kurumu niteliğindeki kurum ve kuruluşlar > Dernek ve vakıflar (iktisadi işletmeleri hariç) > Apartman sakinleri tarafından seçilen ticari amaç taşımayan apartman yönetimi > Valilik veya kaymakamlık bünyesinde bölge halkının katılımı ile kurulan ticari amaç taşımayan hizmet birlikleri v.b. 1. 3. Mükellef Bilgileri Bildiriminin Verilmesinde Dikkat Edilecek Hususular • Söz konusu bildirimin merkez ve her bir şube için ayrı ayrı verilmesi zorunludur.


(İşletmeye ait depo, arşiv, vb. yerlerin farklı adres numarasında olmaları durumunda bu yerlerin de şube gibi dikkate alınarak Mükellef Bilgileri Bildirimi düzenlenmesi gerekmektedir.) • Faaliyet konuları itibarıyla farklı muhasebe tekniğini kullanmak durumunda bulunan mükellefler, Mükellef Bilgileri Bildiriminin “Brüt Satışlar/Gayri Safi Hasılat” alanına, kendi muhasebe tekniklerine göre bu alana karşılık gelen gelir tablosu bilgilerini dolduracaklardır. • Bildirimin verileceği tarihten önce bağlı oldukları vergi dairesi değişen mükellefler bildirimlerini, halen bağlı oldukları vergi dairesinin mükellefi olarak göndereceklerdir. Örnek: Mükellef bilgileri bildirimi verme yükümlülüğü bulunan Havva Hanım 01/07/201230/06/2013 özel hesap dönemine sahiptir. Söz konusu bildirimi verirken Brüt Satışlar/Gayri Safi Hasılat satırına hangi dönem aralığını kapsayacak bilgiyi yazması gerekmektedir? Havva Hanımın özel hesap dönemine tabi mükellef olması ve yeni girilen 01/07/201230/06/2013 hesap dönemi henüz tamamlanmadığı için son tamamlanmış olan 01/07/201130/06/2012 hesap dönemine ait brüt satışlar veya gayrisafi hasılat bilgilerini girmesi gerekmektedir. Örnek: Mükellef bilgileri bildirimi verirken Mart ayında şube kapanışı yapılması durumunda bununla ilgili olarak bilgi girişi yapılmasına gerek var mı? 413 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğine istinaden mükellef bilgileri bildirimini 01 Nisan itibarıyla faal olan (tasfiyesi devam edenler dahil) kurumlar vergisi, ticari, zirai ve serbest meslek kazancı elde eden gelir vergisi (basit usul ticari kazanç hariç) mükellefleri, merkez ve şubeler için ayrı ayrı vereceklerdir. İlgili şube 01 Nisan tarihinden önce terk etmiş olduğundan terk şube için bildirim verilmesine gerek yoktur. Örnek: Kamyon ile yük taşımacılığı yapan mükellefin 4 adet kamyonu bulunmaktadır. Kamyon, otobüs, yat, vb. gibi yolcu ve yük taşımacılığında kullanılan her bir araç için Mükellef Bilgileri Bildirimi istenmemekte olup bu işlerin yapıldığı, idare edildiği işyerlerine ait adres numarası bildirilmelidir. Ancak, söz konusu işlerle ilgili sabit işyeri yoksa ikametgah adresi irtibat adresi olarak dikkate alınır. Şirket bünyesinde bulunan ve yolcu/yük taşımacılığında kullanılan kamyon, otobüs v.b. gibi araçların stopaj yönünden şirkete ait muhtasar beyanname ile bildirilmesi durumunda, şirket için düzenlenen bildirimde ayrı faaliyet olarak gösterilir. Stopaj yönünden ayrı şube gibi gösterilmesi durumunda ise ayrı Mükellef Bilgileri Bildirimi düzenlenmelidir. Örnek: Pazar yerinde bulunan işyerleri: Kapalı pazar yerinde, sabit işyerine benzer dükkan gibiyse ve adres numarası verilebilir durumda ise ayrı bir işyeri gibi Mükellef Bilgileri Bildirimi düzenlenmelidir. Ayrı ayrı adres numarası verilebilir durumda olmayıp pazar yerine verilmiş olan tek adres numarası olması durumunda ise ayrı bir işyeri gibi Mükellef Bilgileri Bildirimi düzenlenmelidir ve adres numarası olarak pazar yerine ait adres numarası yazılmalıdır.


Açık alan pazar yerinde, pazara ait adres numarası mevcut olmaması durumunda mükellefin en yakın merkez veya şubesine ilişkin olarak düzenlenen Mükellef Bilgileri Bildiriminde bu işyeri için ayrı SGK işyeri sicil numarası olarak gösterilebilir. Ancak, sadece bu işle iştigal ediliyor ve başkaca herhangi bir merkez veya şube bulunmuyorsa irtibat adresi olarak ikametgah adresi gösterilerek Mükellef Bilgileri Bildirimi düzenlenmelidir. Örnek: Gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olmasına rağmen sabit iş yeri adresi bulunmayan İshak Beyin Mükellef Bilgileri Bildiriminde irtibat adresi olarak hangi adres bilgisini yazmalıdır? Gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olmasına rağmen sabit iş yeri adresi bulunmayan mükellefin ikametgah adresi irtibat adresi olarak değerlendirilebilir. Bu durumda İshak Bey “Adres no” alanına ikamet ettiği yerin adres numarasını yazmalıdır. Örnek: 413 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca mükellef bilgileri bildirimi yapılırken brüt satışlar veya gayrisafi hasılat olarak hangi bilgi girilecektir? - Brüt satışlar alanı; bilanço esasına tabi olanlar için, - Gayrisafi hasılat alanı; işletme hesabına veya serbest meslek kazanç defterine tabi olanlar için, ifade edilmiştir. Örnek: Adi ortaklığa ait mükellef bilgileri bildirimi ortaklık numarası üzerinden mi yoksa ortaklar için ayrı ayrı mı düzenlenmelidir? Adi ortaklık, kollektif şirket ve adi komandit şirket için mükellef bilgileri bildirimi, ortaklık vergi kimlik numarası üzerinden düzenlenerek kaydedilip onaylanmalıdır. Ancak ortakların kendilerine ait başkaca işletmeleri varsa kendi T.C.KN/YKN veya VKN ile mükellef bilgileri bildirimi düzenleyeceklerdir. 1. 4. İnşaat ve Taahhüt İşlerinde Şantiyeler, Merkez veya Şubeler İçin Düzenlenen Mükellef Bilgileri Bildirimi İnşaat taahhüt işlerinde inşaat şantiyesi ile merkez veya şube aynı ilde ve her an merkez veya şube tarafından işlerin takibinin ve işçi organizasyonunun yapılabileceği mesafede ise; bu şantiyeler, merkez veya şubeler için düzenlenen Mükellef Bilgileri Bildiriminde ayrı SGK numarası olarak gösterilebilir. Ancak, farklı illerde veya her an işlerin takibinin yapılamayacağı uzaklıktaki şantiyeler için irtibat bürosu, irtibatın sağlanması veya organizasyonun gerçekleştirilmesi amacıyla kurulmuş şube veya mükellefiyetsiz şube gibi görülen sabit bir işyerinin olabileceği düşünüldüğünde o işyerine ait ayrı bildirim düzenlemesi gerekmektedir. Örnek: İnşaat taahhüt işiyle iştigal eden ve merkezi İstanbul’da şantiyesi Trabzon ’da olan Nuh Bey, Mükellef Bilgileri Bildirimini ne şekilde düzenlemelidir? Bu durumda Trabzon’da mutlaka işlerin yürütüldüğü, organizasyonun yapıldığı bir iş yerinin bulunduğu düşünülmektedir ve en azından şantiyenin Trabzon’daki vergi dairelerinden birinde mükellefiyetsiz de olsa şube kaydının olması gerektiğinden, Nuh Bey bu şantiyeye ait idare binasının


adres numarasını göstermek kaydıyla Mükellef Bilgileri Bildirimini düzenlemelidir. (diğer bir ifadeyle, bu durumda, yapılan inşaatların her bir binası veya her bir dairesi için ayrı ayrı bildirim istenmemekte olup bu şantiyenin işlerinin yürütüldüğü işletmenin birimine ait bildirim düzenlenmelidir) 1. 5. Bildirimin Dönemi ve Verilme Zamanı Bildirim verme yükümlülüğü getirilen tüm mükellefler, bildirimlerini her yıl 1 Nisan-31 Mayıs tarih aralığında elektronik ortamda vereceklerdir. Bildirimin elektronik ortamda verilmiş sayılabilmesi için onaylama işleminin yapılması zorunludur. Onaylama işleminin ise en geç, bildirimin verilmesi gereken son gün olan 31 Mayıs günü saat 24.00’e kadar tamamlanması gerekmektedir. Bildirimin elektronik ortamda gönderilmesi zorunlu olduğundan vergi dairesi müdürlükleri/malmüdürlükleri, bildirimi kâğıt ortamında hiçbir şekilde kabul etmeyecektir. Elektronik ortam dışında gönderilen bildirim verilmemiş sayılacaktır. 1. 6. Düzeltme İşlemleri Elektronik ortamda bildirimin onaylanmasından sonra, hatalı verildiği anlaşılan bildirim için düzeltme bildirimi verilmesi gerekmektedir. Düzeltme işleminde ilk bildirim tamamen iptal edilmekte ve ikinci defa verilen bildirim geçerli kabul edilmektedir. Bu sebeple düzeltme yapması gereken mükelleflerin, yeni bildirimi, daha önce bildirimde bulunulmamış gibi tüm bilgileri içerecek şekilde doldurmaları gerekmektedir. 2. Kesin Mizan Bildirimi Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler tarafından 2010 yılı ve müteakip dönemler için elektronik ortamda bildirilecek olan “Kesin Mizan Bildirimi”nin gönderilmesinde uygulanacak usul ve esaslar 403 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde açıklanmıştır. 2. 1. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Getirilen Mükellefler Bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri elektronik ortamda kesin mizan bildirimi vermek zorundadırlar. 2. 2. Kesin Mizan Bildirimi Verme Zorunluluğu Bulunmayan Mükellefler • Bilanço esasına göre defter tutmakla beraber faaliyet konuları itibarıyla farklı muhasebe tekniğini kullanmak durumunda bulunan; > 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 2’nci maddesinde sayılan mükellefler, > 226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan finansal kiralama ve faktoring şirketleri, > 30/09/1983 tarih ve 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yer alan Finansman Şirketleri, > 5684 sayılı Sigortacılık Kanununa göre kurulan ve faaliyette bulunan sigorta şirketleri,


> Sermaye Piyasası mevzuatı gereği faaliyette bulunan Menkul Kıymet Yatırım Fonları, Yatırım Ortaklıkları ve Aracı Kurumlar, > 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamındaki Emeklilik Yatırım Fonları ile Emeklilik Şirketleri, “Kesin Mizan Bildirimi” verme yükümlülüğüne tabi değildirler. • Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olanlar da kesin mizan bildirimi vermeyeceklerdir. Örnek: Sadece KDV ve muhtasar mükellefiyeti bulunan (B) Adi Ortaklığının kesin mizan bildirimi verme yükümlülüğü var mıdır? Sadece KDV ve muhtasar mükellefiyeti bulunan (B) Adi Ortaklığının kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmaması nedeniyle kesin mizan bildirimi verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Örnek: Sermaye Piyasası Mevzuatı kapsamında Sermaye Piyasası Kuruluna raporlama gönderen (O) Portföy Yönetim Şirketinin elektronik ortamda kesin mizan bildirimi verme yükümlülüğü var mıdır? Sermaye Piyasası Mevzuatı kapsamında Sermaye Piyasası Kuruluna raporlama gönderen (O) Portföy Yönetim Şirketinin elektronik ortamda kesin mizan bildirimi verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Örnek: Varlık yönetim şirketlerinin elektronik ortamda kesin mizan bildirimi verme yükümlülükleri bulunmakta mıdır? Varlık yönetim şirketleri 403 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde zorunluluk dışı bırakılan kurumlar arasında yer almadığından elektronik ortamda kesin mizan bildirimi verme yükümlülükleri bulunmaktadır. 2. 3. Bildirimin Dönemi ve Verilme Zamanı • Bildirim verme yükümlülüğü getirilen gelir vergisi mükellefleri bildirimlerini 1 Mart 31 Mart tarihleri arasında, kurumlar vergisi mükellefleri ise bildirimlerini 1 Nisan - 30 Nisan tarihleri arasında elektronik ortamda vereceklerdir. • Özel hesap dönemine tabi olan mükellefler bildirimlerini kendi gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süresi içinde vermek zorundadırlar. • 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümlerine göre tasfiyeye girmiş kurumların her bağımsız tasfiye dönemine ait kesin mizan bildirimleri, bu kurumların tasfiye memurlarınca tasfiye beyannamesinin verilme süresi içinde verilecektir. • Birleşme halinde, münfesih kurum veya kurumlara ait bildirimler bu kurumların fesih oldukları tarihteki kanuni temsilcileri tarafından birleşme beyannamesinin verilme süresi içinde verilir. • Devir halinde ise, münfesih kurumun o dönemdeki faaliyetlerine ilişkin bildirimler, münfesih kurumun unvanı ve vergi kimlik numarası yazılmak suretiyle devir alan kurum tarafından münfesih kurumun son bağlı olduğu vergi dairesine devir beyannamesini verme süresi içinde verilecektir.


• Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19’uncu maddesi uyarınca gerçekleştirilen tam bölünmelerde, münfesih kurumun bölünmenin gerçekleştiği dönemdeki faaliyetlerine ilişkin bildirim, münfesih kurumun varlıklarını devralan kurumlardan müteselsil sorumluluk kapsamında herhangi biri tarafından bölünme işlemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde yapılacaktır. • Mükellefiyetin sona ermesi halinde bildirimler, mükellefin en son bağlı bulunduğu vergi dairesine kanunlarında yazılı beyanname verme süresi içinde verilecektir. • Bildirimlerin elektronik ortamda verilmesinde, bildirimlerin verilmiş sayılabilmesi için onaylama işleminin yapılması şarttır. Onaylama işlemi en geç, bildirimlerin verilmesi gereken ayın son günü saat 24.00’e kadar tamamlanmalıdır. • Bildirimlerin elektronik ortamda gönderilmesi zorunlu olduğundan vergi daireleri kâğıt ortamında verilen (elden veya posta ile) bildirimleri hiçbir şekilde kabul etmeyecektir. 2. 4. Vergi Dairesi Değişen veya 2010 Yılı İçerisinde Faaliyetlerini Terk Eden Mükelleflerin Kesin Mizan Bildirimi • Bildirimlerin verileceği tarihten önce bağlı oldukları vergi dairesi değişen mükellefler bildirimlerini, halen bağlı oldukları vergi dairesinin mükellefi olarak göndereceklerdir. • 2010 yılı içerisinde faaliyetlerini terk eden mükellefler ise 2010 yılında faaliyette bulundukları döneme ilişkin bildirimlerini en son bağlı oldukları vergi dairesine elektronik ortamda göndereceklerdir. 2. 5. Elektronik Ortamda Bildirimin Onaylanmasından Sonra Düzeltme İşlemleri • Elektronik ortamda bildirimlerin onaylanmasından sonra, hatalı verildiği anlaşılan bildirimler için düzeltme bildirimi verilmesi gerekmektedir. • Düzeltme işleminde ilk bildirim tamamen iptal edilmekte ve ikinci defa verilen bildirim geçerli kabul edilmektedir. Bu sebeple, düzeltme yapması gereken mükelleflerin, yeni bildirimi, daha önce bildirimde bulunulmamış gibi tüm bilgileri içerecek şekilde doldurmaları gerekmektedir. 3. Noterler Veya Noterlik Görevini İfa İle Mükellef Olanlar Tarafından Tasdik Edilen Belgeler Ve Defterlere İlişkin Bildirimler Mükelleflerin, Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlemek zorunda oldukları belgeleri, 01/03/1985 tarihinden itibaren anlaşmalı matbaalara bastırmak ya da noterlere (noter olmayan yerlerde noterlik görevini ifa ile mükellef olanlara) tasdik ettirmek suretiyle kullanmaları gerekmekte olup noterlerin ise, her takvim ayı içinde tasdik ettikleri belgelere ilişkin olarak her bir mükellef itibarıyla düzenleyecekleri ve örneği 164 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliğine ekli bilgi formunu ertesi ayın sonuna kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine, bağımsız vergi dairesi bulunmayan yerlerde ilgili malmüdürlüğüne gönderme mecburiyeti bulunmaktadır. Ayrıca, vergi mükelleflerince kullanılacak defterlerin tasdik makamı olan noter veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanların, tasdik ettikleri defterlere ait kanunda yazılı bilgileri üçer aylık


bordrolara derc ve bunları en geç bir ay içinde bulunduğu yerin en büyük mal memuruna tevdi etmeleri gerekmektedir.(VUK md.226) 406 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile; 1, 2 ve 3’üncü sınıf noterliklere atanan ve sözü edilen noterliklerde görev yapan noterler veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanların, tasdik ettikleri belgelere ve defterlere ilişkin olarak, 01/04/2011 tarihinden itibaren, aşağıda yer alan bilgileri belirtilen sürede elektronik ortamda göndermeleri zorunlu hale getirilmiştir; > Tasdik edilen defterlere ilişkin olarak gönderilecek bilgiler (en geç tasdik işleminin yapıldığı ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar): defteri tasdik ettiren mükellefin; adı, soyadı veya unvanı, T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası (yeni işe başlayan kurumlar vergisi mükellefleri için varsa vergi kimlik numarası veya ticaret sicil numarası) tasdik edilen defterin; nev’i, yılı, tasdik türü (açılış, ara (yenileme), açılış-yeni işe başlama), tasdik numarası, tasdik tarihi tasdik makamının, adı, soyadı, noterlik kodu, vergi dairesi, T.C. kimlik numarası > Tasdik edilen belgelere ilişkin olarak gönderilecek bilgiler (en geç belgelerin tasdik edildiği günü takip eden on beşinci günün sonuna kadar): belgeyi tasdik ettiren veya teslim alan mükellefin; adı, soyadı veya unvanı, faaliyet konusu, vergi dairesi, T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası tasdik edilen belgenin; cinsi, seri ve sıra no.su, miktarı, tasdik numarası, tasdik tarihi tasdik makamının; adı, soyadı, noterlik kodu, vergi dairesi, T.C. kimlik numarası, Notlar: Elektronik ortamda bilgi gönderme zorunluluğu getirilen noterlerin veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanların, Vergi Usul Kanunu’nun 226’ncı maddesinde yer alan hükme göre ayrıca bildirim yapmalarına gerek bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığınca görevlendirilen ve 4’üncü sınıf noterlikleri yöneterek noterlik görevini ifa edenler, tasdik ettikleri belgelere ve defterlere ilişkin bilgileri elektronik ortamda gönderme zorunluluğu kapsamı dışında olup, bunlar tasdik ettikleri defterlere ait bilgileri Vergi Usul Kanunu’nun 226’ncı maddesinde yer alan hüküm doğrultusunda göndermeye devam edeceklerdir. Bu kişilerin, tasdik ettikleri belgelere ait bilgileri 406 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliği ekinde yer alan bilgi formunu düzenleyerek göndermeleri gerekmekte olup kâğıt olarak üç nüsha düzenlenerek belgesini teslim alanla birlikte imzalanan formların bir nüshası belgeyi teslim alana verilmesi, diğer nüshasının mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine (bağımsız vergi dairesi bulunmayan yerlerde ilgili mal müdürlüklerine) belgelerin teslim edildiği ayı takip eden ay sonuna kadar gönderilmesi ve kalan nüshasının da düzenleme tarihini takip eden takvim yılından itibaren 5 yıl süre ile muhafaza edilmesi gerekmektedir. Dikkat: Noterler tarafından gönderilen tasdik bilgilerinde defterlerin tasdik zamanı ile mükellefin faaliyet konusu itibarıyla defter tutma bakımından Vergi Usul Kanunu’nun 177’nci maddesinde hangi bentte yer alan hadlerle kıyaslama yapılması gerektiği hususu mutlaka kontrol edilmelidir. Diğer bir


ifadeyle kanuni süresi içerisinde defter tasdik ettirmemiş mükellefler ile faaliyet konusu itibarıyla yanlış hadlerle yapılan kıyaslamadan dolayı bilanço esasına tabi olması gerekirken işletme hesabı esasına göre defter tasdik ettiren mükellefler adına anılan Kanun’un ilgili hükümleri uyarınca gerekli cezai işlemlerin tesis edilmesi hususuna dikkat edilmelidir. 4. Elektrik Ve Doğalgaz Dağıtım Şirketlerinin Ve Organize Sanayi Bölgesi Tüzel Kişiliklerinin Abone Bilgileri İle Tüketim Bilgilerini Gönderme Zorunluluğu 420 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketlerinin ve organize sanayi bölgesi (OSB) tüzel kişiliklerinin abone bilgileri (mevcut, yeni tesis edilen, değişen veya kapanan abonelere ilişkin abonelik bilgileri) ile tüketim bilgilerinin elektronik ortamda BTRANS aracılığıyla gönderilmesi zorunluluğu getirilmiştir. 4.1. Bilgi Verme Zorunluluğu Getirilen Şirketler ve OSB Tüzel Kişiliklerinin Kapsamı • Bilgi verme zorunluluğunun başladığı gün olan 1 Ocak 2013 tarihi itibarıyla; > Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan, elektrik dağıtım lisansı almış tüm elektrik dağıtım şirketleri ile OSB tüzel kişilikleri, > Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan doğalgaz dağıtım lisansı almış şirketler, abone bilgileri ile tüketim bilgilerini belirlenen format ve standartlara uygun olarak Maliye Bakanlığına göndermek zorundadırlar. • 420 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin yayım (07/12/2012) tarihinden sonra Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan, elektrik ve doğalgaz dağıtım lisansı alan şirketler ve OSB tüzel kişilikleri de bu kapsamda söz konusu bilgileri belirlenen format ve standartlara uygun olarak Maliye Bakanlığına göndermek zorundadırlar. 4.2. Bilgi Verme Dönemi ve Gönderilme Zamanı • 1 Ocak 2013 tarihi itibarıyla işyeri elektrik ve doğalgaz tüketim bilgileri, tüketim bilgilerinin okunduğu dönemi takip eden ayın 14 üncü günü saat 24.00’e kadar elektronik ortamda Maliye Bakanlığına gönderilmesi gerekmektedir. • 1 Ocak 2013 tarihi itibarıyla yeni tesis edilen, değişen veya kapanan aboneliklere ilişkin abone bilgileri, abonelik işleminin tesis edilmesini takip eden ayın 14’üncü günü saat 24.00’e kadar elektronik ortamda gönderilmesi gerekmektedir. • Mevcut, yeni tesis edilen, değişen veya kapanan abonelik bilgileri ile elektrik ve doğalgaz tüketim bilgilerinin elektronik ortamda gönderilmesi zorunlu olup, kâğıt ortamında verilen bilgiler hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir. 5. Bildirimlere İlişkin Cezai Müeyyideler Bildirimini elektronik ortamda belirlenen süre içinde vermeyen veya eksik ya da yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi hükmü


uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Düzeltme bildiriminin elektronik ortamda, bildirim verme süresinden sonra verilmesi durumunda Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinin düzeltme bildirimlerine ilişkin hükümleri dikkate alınarak işlem yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte; elektronik ortamda bildirim mecburiyetine uyulmamış olması nedeniyle Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’nci maddesine göre ceza kesilmesi halinde mezkur Kanun’un 352/I-1 ve 352/II-7 madde hükümleri uyarınca ayrıca ceza kesilmeyecektir. Öte yandan; elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketleri ve organize sanayi bölgesi tüzel kişiliklerinden abone bilgileri ile tüketim bilgilerini gönderme zorunluluğuna uymayanlar hakkında işledikleri fiillere göre, 213 sayılı Kanun’un 353’üncü maddesinin 7 ve 9 numaralı fıkraları, aynı Kanun’un mükerrer 355’inci maddesi ve 4358 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinde yazılı cezalar tatbik olunur. Örnek: Bildirim verme yükümlülüğü olan Nuh Bey elektronik ortamda süresi içinde vermeyip, kanuni süresinden sonra bildirimde bulunması durumunda ne gibi bir işlem yapılmalıdır? Bildirimini elektronik ortamda belirlenen süre içinde vermeyen Nuh Bey adına VUK’nun mükerrer 355’inci maddesi hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Mükellef bilgileri bildiriminin verilme süresinden sonra düzeltme yapılması durumunda ne tür/hangi oranda cezai işlem uygulanmalıdır? Düzeltme bildiriminin elektronik ortamda, Mükellef Bilgileri Bildiriminin verilme süresinden sonra verilmesi durumunda VUK’nun mükerrer 355’inci maddesinin düzeltme bildirimlerine ilişkin hükümleri dikkate alınarak işlem yapılması gerekmektedir. E. DEFTER TUTMA Vergi Usul Kanunu’nun 171’inci maddesine göre mükellefler bu Kanun’a göre tutacakları defterleri; mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek, vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek, vergi ile ilgili muameleleri belli etmek, mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek, mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek maksatlarını sağlayacak şekilde tutarlar. 1. Defter Tutmak Mecburiyetinde Olan Mükellefler Ticaret ve sanat erbabı; Ticaret şirketleri; İktisadi kamu müesseseleri; Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler; Serbest meslek erbabı; Çiftçiler. İktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma


bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler. 2. -

Defter Tutmak Mecburiyetinde Olmayan Mükellefler Gelir vergisinden muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler, Gelir Vergisi Kanununa göre kazançları basit usulde tespit edilenler, Kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi kamu müesseseleri, Kurumlar vergisinden muaf olan dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler.

3. Defter Tutma Dönemi Vergi Usul Kanunu’nun 174’üncü maddesine göre defterler hesap dönemi itibarıyla tutulur. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır. Ancak takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, müracaatları halinde Maliye Bakanlığı 12’şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir. 3.1. Özel Hesap Dönemi Talebi Normal hesap dönemi içinde faaliyet göstermekte olan mükelleflerden, kar ve zararlarının oluştuğu tarihleri göz önünde bulundurarak ya da iş yoğunluklarının oluştuğu dönemleri dikkate alarak özel hesap dönemine geçmek isteyenler; özel hesap dönemi talebinin gerekçesini içeren bir dilekçe ile bağlı bulundukları vergi dairesine, Başkanlığımıza veya Gelir İdaresi Başkanlığına başvuruda bulunabilirler. Başvuruda bulunan mükelleflerle ilgili olarak vergi dairelerinden, Mükellefin, geliri beyana tabi olan başka faaliyetinin bulunup bulunmadığı, - Mükellefin, söz konusu faaliyetinden doğan kazançların normal hesap dönemine göre tespitinde karşılaşılan güçlüklerin ayrıntılı olarak açıklanması, - İstenen özel hesap döneminin işin konusuna uygun olup olmadığını hususlarında bilgi ve görüşleri talep edilir. İlgili vergi dairesi tarafından Başkanlığımıza gönderilen bilgi, belgeler (yoklama fişi, dilekçe eki belgeler vb.) ile vergi dairesi görüşü değerlendirilerek, Başkanlığımız görüşü ile birlikte Maliye Bakanlığının onayı için Gelir İdaresi Başkanlığına intikal ettirilmektedir. Maliye Bakanlığınca (Gelir İdaresi Başkanlığınca) onaylanan özel hesap dönemi ile ilgili olarak ilgili mükellefe hitaben yazılan onay yazısının bir örneği üst yazı ekinde Başkanlığımıza intikal ettirilmekte olup, Başkanlığımızca da söz konusu yazının ilgili vergi dairesine intikali sağlanarak, gerekli bilgilendirme yapılır. Özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları, hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılır 3.2. Özel Hesap Döneminden Normal Hesap Dönemine Geçiş Özel hesap dönemi talepleri Maliye Bakanlığınca onaylanan mükelleflerden, yurtiçindeki müşterileri, satıcıları veya yabancı ortakları ya da müşterileri ile dönemsel sorunlar yaşamaları gibi nedenlerle normal hesap dönemine geri dönmek isteyen mükelleflerin bir dilekçe ile başvuruda bulunmaları halinde söz konusu talepler Başkanlığımız aracılığıyla Maliye Bakanlığına iletilmekte


olup, Maliye Bakanlığınca (Gelir İdaresi Başkanlığınca) onayı alınmak suretiyle normal hesap dönemine geçebilmeleri mümkün bulunmaktadır. 3.3. Kıst Dönem Hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresi de hesap dönemi sayılır ve bu 12 aylık dönemlerden daha kısa hesap dönemine kıst dönem denir. Normal hesap döneminden özel hesap dönemine geçiş, özel hesap döneminden normal hesap dönemine geçiş, yeni işe başlama, işi bırakma, devir/birleşme vb. durumlarda kıst dönem oluşmaktadır. 3.4. Tasfiye Dönemi Tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur. Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve kurumun tasfiyenin sona ermesine ilişkin kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır. Örnek: Tasfiyenin aynı yıl içinde sonuçlanması hali: Kurumun tasfiyeye giriş tarihi : 27/03/2012 Tasfiyenin bitiş tarihi : 12/12/2012 Tasfiye dönemi : 27/03/2012 - 12/12/2012 Tasfiyenin bir yıldan fazla devam etmesi hali: Kurumun tasfiyeye giriş tarihi : 25/07/2011 Tasfiyenin bitiş tarihi : 10/01/2013 I. Tasfiye dönemi : 25/07/2011 - 31/12/2011 II. Tasfiye dönemi : 01/01/2012 - 31/12/2012 III. Tasfiye dönemi : 01/01/2013 - 10/01/2013 4. Defter Tutmak Bakımından Tüccarlar Tüccarlar, defter tutmak bakımından iki sınıfa ayrılır: I’inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre, Il’nci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre, defter tutarlar. Not: • Il’nci sınıf tüccarlar diledikleri takdirde bilanço esasına göre defter tutabilirler. • Vergi mevzuatımıza göre bilanço esasına göre defter tutulması gerektiği halde işletme defteri tutulmuş olması halinde, tutulan defterlerin tutulmamış hükmünde sayılması sonucunu doğurur ki; bu


durum Vergi Usul Kanunu’nun 352/1-2 maddesine göre iki kat birinci derece usulsüzlük cezası gerektirmekle birlikte aynı Kanun’un 30’uncu maddesinin üçüncü bendine göre re’sen takdir sebebidir. Diğer taraftan kanuni defterlerin tutulmamış sayılması durumunda yapılmış olan giderlerin ise katma değer vergisi açısından indirimi de mümkün bulunmamaktadır. • Tüccar sınıfının tayininde işletme değil, mükellefin şahsı esas alınmaktadır. Diğer bir ifadeyle; bir mükellefin birden fazla işi varsa, yıllık iş hacminin tayininde de, bu işlerinin tümünün bir arada mütalaa edilmesi gerekmektedir Örnek: Bakırköy vergi dairesi mükellefi Faruk Bey, öteden beri market işletmektedir. 01/07/2013 tarihi itibarıyla da ayrıca kiraladığı dükkanda kitap satışı yapmaya başlamıştır. Bu durumda, Faruk Beyin 2014 yılı defter tasdikini ne şekilde yaptırması gerekmektedir? Faruk Beyin 2014 yılında tutması gereken defterleri belirlerken; 2013 yılı yıllık iş hacminin tayininde marketçilik ve kitapçılık faaliyetini bir arada değerlendirerek, Vergi Usul Kanununun 177’nci maddesinde belirtilen hadlerin aşılması halinde bilanço esasına göre, aksi durumda ise işletme hesabına göre tek defter tutması gerekmekte olup, isteğe bağlı olarak farklı işyeri faaliyeti için ayrı defter tasdik ettirerek (ilgili kanun hükümlerinde belirtilen hadlerin aşılması halinde bilanço esasına göre ayrı ayrı) kullanabileceği tabiidir. 4.1. Birinci Sınıf Tüccarlar Vergi Usul Kanunu’nun 177’nci maddesine göre yıllık belli bir iş hacmini aşanlar, her türlü ticaret şirketleri, kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler ve ihtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih eden tüccarlar I’inci sınıfa dahildirler. Örnek: Derneğe ait iktisadi işletmenin tutması gereken defterler nelerdir? Derneklere ait iktisadi işletmelerin kazançları kurumlar vergisine tâbi olduğundan, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan iktisadi işletmelerin bilanço esasında tutulan ve VUK’nun 183’üncü maddesinde tanımlanan yevmiye defterini, 184’üncü maddesinde tanımlanan defterikebiri, 185’inci maddesinde tanımlanan envanter defterini ve ayrıca faaliyetleri gereği tutulması gereken diğer defterleri tutmaları ve tasdike tabi olanları aynı Kanun hükümlerine göre tasdik ettirmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte, müracaatları halinde, işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkân veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilmekte olup, bu durumda, söz konusu defterlerin yerine işletme hesabı defterinin kullanılacağı tabiidir. (Bununla birlikte, Kurumlar vergisinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tâbi olan derneklere ait iktisadi işletmelerin de muaf olmadıkları vergiler için defter tutmaları zorunludur.) Bilanço esasına göre defter tutma hadlerinin altında kalanlar işletme hesabına göre defter tutar. İsteyen mükellefler bu miktarlara bağlı kalmaksızın bilanço esasına göre defter tutabilirler. Il’nci sınıfa dahil tüccarların, bir hesap döneminin iş hacmi Vergi Usul Kanunu 177’nci maddede yazılı


hadlerden % 20’yi aşan bir nispette fazla olursa veya arka arkaya iki dönemin iş hacmi Vergi Usul Kanunu 177’nci maddede yazılı hadlere nazaran % 20’ye kadar bir fazlalık gösterirse şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak I. sınıfa geçerler. Not: 2013 yılında tutulması gereken defterler; 2012 yılı yıllık alış veya yıllık satış tutarları ya da yıl içinde elde ettiği gayri safi iş hasılatları 31/12/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 422 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde belirtilen hadler ile karşılaştırılması neticesinde, 2014 yılında tutulması gereken defterler; 2013 yılı yıllık alış veya yıllık satış tutarları ya da yıl içinde elde ettiği gayri safi iş hasılatları 30/12/2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 432 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde belirtilen hadler ile karşılaştırılması neticesinde, belirlenir. 4.2. İkinci Sınıf Tüccarlar Vergi Usul Kanunu’nun 178’nci maddesine göre; 177’nci maddede yazılı olan birinci sınıfa dahil tüccarlar dışında kalan tüccarlar, kurumlar vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilen tüccarlar Il’nci sınıfa dahildirler. Ayrıca yeniden işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar Il’nci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler. 5. Sınıf Değiştirme 5.1. I’inciden II’nciye Geçiş Vergi Usul Kanunu’nun 179’uncu maddesine göre; iş hacmi bakımından I’inci sınıfa dahil olan tüccarların, Z Bir hesap döneminin iş hacmi Vergi Usul Kanunu’nun 177’nci maddede yazılı hadlerden % 20’yi aşan bir nispette düşük olursa veya; Z Arka arkaya üç dönemin iş hacmi Vergi Usul Kanunu’nun 177’nci maddede yazılı hadlere nazaran % 20’ye kadar bir düşüklük gösterirse bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak, Il’nci sınıfa geçebilirler: 5.2. II’nciden I’inciye Geçiş Vergi Usul Kanunu’nun 180’inci maddesine göre; iş hacmi bakımından Il’nci sınıfa dahil tüccarların, Z Bir hesap döneminin iş hacmi 177’nci maddede yazılı hadlerden % 20’yi aşan bir nispette fazla olursa veya; Z Arka arkaya 2 dönemin iş hacmi 177’nci maddede yazılı hadlere nazaran % 20’ve kadar bir fazlalık gösterirse. bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak I’inci sınıfa geçerler. Diğer taraftan aynı Kanun’un 181 ’inci maddesine göre Il’nci sınıf tüccarlar diledikleri takdirde


bilanço esasına göre defter tutabilirler. Bu suretle I’inci sınıfa dahil olanlar hakkında da 180’inci maddenin hükümleri geçerli olur. Notlar: > Sınıf değiştirmede esas alınan %20 oranı bakımından dikkat edilmesi gereken husus mükellefin iş hacminde Vergi Usul Kanunun 177’nci maddesinde yazılı hadlere nazaran; bir hesap döneminde %20’yi aşan nispette artış/düşüş olursa ilgili hesap dönemini takip eden hesap döneminde, müteakip iki hesap dönemi %20 oranına yakın artış olursa takip eden (üçüncü) hesap döneminde, - müteakip üç hesap dönemi %20 oranına yakın düşüş olursa takip eden (dördüncü) hesap döneminde, sınıf değişimi söz konusu olmaktadır. > Il’nci sınıf tüccarlar sınıf değiştirme şartlarını taşımaları durumunda mutlaka I’inci sınıfa geçmek zorunda iken, I’inci sınıf tüccarlar sınıf değiştirme şartlarını taşımaları durumunda dilerlerse Il’nci sınıfa geçerler. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutan Halil Beyin 2010 hesap dönemi mal alışları 90.000-TL, mal satışları 100.000-TL ’dir. Bu durumda Halil Beyin, 2011 hesap döneminde sınıf değiştirerek (II)nci sınıf tüccar olarak defter tutması mümkün müdür? 402 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 01/01/2011’den itibaren satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 129.000-TL’yi veya satışları tutarı 180.000-TL’yi aşan tüccarlar I’inci sınıfa dâhildirler. I’inci sınıf tüccarlar ise; ya bir hesap döneminin iş hacmi bu hadlerden % 20’yi aşan bir nispette düşük olursa veya arka arkaya üç dönemin iş hacmi bu hadlere nazaran % 20’ye kadar bir düşüklük gösterirse bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak II’nci sınıfa geçmeleri mümkün olmaktadır. Bu itibarla Halil Beyin; 2010 hesap döneminde; 90.0TL olan mal alışlarının mal alışları için belirlenen (129.000) - (129.000 x %20) = 103.200 liralık veya, 100.0TL olan mal satışlarının mal satışları için belirlenen (180.000) - (180.000 x %20) = 144.000 liralık, sınırın altında kalması nedeniyle 2011 yılı hesap döneminde işletme hesabında defter tutabilmesi mümkün bulunmaktadır. Not: Sadece mal alışındaki %20’yi aşan orandaki düşüş veya sadece mal satışındaki %20’yi aşan orandaki düşüş esas alınarak Il’nci sınıfa geçilebilir. Aynı şekilde, sadece mal alışındaki %20’yi aşan orandaki artış veya sadece mal satışındaki %20’yi aşan orandaki artış esas alınarak I’inci sınıfa geçilir. Ayrıca sınıf değiştirme bakımından, %20’yi geçmeyen orandaki artışın arka arkaya aynı ölçüde olması şart değildir. Bu artışın iki dönemden birinde alış, diğerinde satış tutarında olması


sınıfın değişmesi için yeterlidir. Örnek: İşletme esasına göre defter tutan Sıddık Beyin 2011 hesap dönemi mal alışları ilgili dönem için (411 Seri No.lu VUK Genel Tebliği ile) belirlenen hadleri %18 oranında aşmakta iken aynı dönem mal satışlarında söz konusu hadlere kıyasla herhangi bir artış olmamıştır. 2012 hesap dönemi mal alışlarında ilgili dönem için (422 Seri No.lu VUK Genel Tebliği ile) belirlenen hadlere kıyasla herhangi bir artış bulunmamakta iken aynı dönem mal satışları söz konusu hadleri %19 oranında aşmaktadır. Buna göre; bir dönem mal alışları, ikinci dönem mal satışları ilgili tebliğlerde belirlenen hadleri %20’ye yakın oranda aşan, Sıddık Bey, 2013 hesap döneminde bilanço esasına göre defter tasdik ettirmek zorunda mıdır? Sınıf değiştirme bakımından, %20’yi geçmeyen orandaki artışın arka arkaya aynı ölçüde olması şart değildir. İki dönemden birinde (2011) alış, diğerinde (2012) satış tutarında %20’ye yakın oranda artış olan Sıddık Bey, 2013 hesap döneminde bilanço esasına göre defter tasdik ettirmek zorundadır. Örnek: Şişli Vergi Dairesi mükellefi Veysel Bey 2013 yılında bilanço esasına göre defter tutmakta iken 27/12/2013 tarihinde iş yerini kapatmıştır. 04/02/2014 tarihinde verdiği işe başlama bildiriminde başka bir adreste aynı faaliyet türünde işine devam ettiğini belirterek 2014 yılında hangi esasa göre defter tutması gerektiği hususunda bilgi talep etmiştir. VUK’nun 161’nci maddesinde yer alan “Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi işi bırakmayı ifade eder. İşlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulması işi bırakma sayılmaz. ” hükmü dolayısıyla, bilanço esasına göre defter tutmaktayken faaliyetin terk edilmesi akabinde kısa bir süre içinde aynı faaliyete tekrar başlanılması işi bırakma ve yeniden işe başlama olarak değerlendirilemeyeceğinden, Veysel Beyin bilanço esasına göre defter tutmaya devam etmesi gerekmektedir. Örnek: Talha Bey halk otobüsü işletmeciliği faaliyetinde bulunduğu otobüsünü 12/12/2013 tarihinde satmıştır. Bu durumda Talha Beyin, bu satıştan elde ettiği tutarı 2014 yılı defter tutma hadlerinin tespitinde dikkate alması gerekmekte midir? Satışa konu edilen otobüs amortismana tabi iktisadi kıymet olduğundan, bu satıştan elde edilen hasılatın defter tutma hadlerinin tespitinde dikkate alınmaması gerekmektedir. Müteakip yılda tutulacak defterin tayininde ise söz konusu faaliyetten elde edilen hizmet bedellerinin toplamının VUK’nun 177’nci maddesinde yer alan hadlerle kıyaslanması suretiyle defter tutma ve sınıf değiştirme durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Örnek: Kerem Bey 27/03/2013 tarihi itibarıyla lokantacılık faaliyeti ile iştigal etmek üzere işe başlama bildiriminde bulunarak yıllık iş hacmi belirleninceye kadar ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabına göre defter tutmayı tercih ederek işletme defteri tasdik ettirmiştir. Ancak yıl sonunda defter tutma


bakımından tabi olacağı sınıfın belirlenmesinde faaliyet gösterdiği lokantacılık işinin mal alım-satım işi mi yoksa hizmet işletmesi mi olarak değerlendirmesi gerektiği konusunda bağlı bulunduğu Yakacık Vergi dairesi ile ihtilafa düşmüştür. VUK’nun 177/1 madde hükmünde yer alan satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 150.000-TL’yi veya satışları tutarı 200.000- TL’yi aşan tüccarlar birinci sınıfa dahil olacaklardır. Buna göre, lokanta gibi işletmelerde yiyecek maddelerinin pişirilerek yani iş1endikten sonra satışı yapıldığından, bu işi yapan Kerem Beyin VUK’nun 177/1 madde hükmünde yer alan hadleri dikkate alarak defter tutması icap etmektedir. Örnek: Avcılar Vergi Dairesi mükellefi Zübeyr Bey 03/12/2011 tarihi itibarıyla tesis ettirdiği mükellefiyetini 12/03/2013 tarihinde terkin ettirmiştir. Söz konusu mükellefiyetini terkin ettirdiği dönemde bilanço esasına göre defter tutmakta iken, 11/11/2013 tarihinde yeniden mükellefiyet tesis ettirerek müteakip 2014 takvim yılı için işletme esasına göre defter tasdik ettirmiştir. Bu durumda Avcılar Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmelidir? Kanuni defterler hesap dönemi itibarıyla tutulması gerektiğinden, Zübeyr Beyin 2013 takvim yılı içerisinde tekrar bilanço hesabı esasına göre defter tutmaya devam etmesi ve takip eden 2014 takvim yılı için ise VUK’ta yer alan defter tutma hadleri ve sınıf değiştirme ile ilgili hükümler doğrultusunda değerlendirme yapılarak defter tasdik ettirmesi gerekmektedir. Ayrıca, vergi mevzuatımıza göre bilanço esasına göre defter tutulması gerektiği halde işletme defteri tutulmuş olması, tutulan defterlerin tutulmamış hükmünde sayılması sonucunu doğurur ki; bu durum VUK’nun 352/1-2 madde hükmüne göre iki kat birinci derece usulsüzlük cezası gerektirmekle birlikte aynı Kanun’un 30/3 madde hükmüne göre re'sen takdir sebebidir. Diğer taraftan kanuni defterlerin tutulmamış sayılması durumunda mükellef tarafından yapılan giderlerin ise katma değer vergisi açısından indirimi de mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Oto tamir işi ve toptan perakende yedek parça satış işiyle uğraşan Enes Bey hem hizmet işi yapmakta hem de aldığını malzemeyi olduğu gibi satmaktadır. Bu durumda Enes Bey bir sonraki yıl tutulması gereken defterlerin tayininde; hangi hadleri dikkate alması gerekmektedir? Enes Bey bu faaliyetine ilişkin sınıfın belirlenmesinde, VUK’nun 177/3 madde hükmünde yer alan (1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde; bir yıl içinde elde ettiği gayri safi iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamına ilişkin) hadleri dikkate alması gerekmektedir. Örnek: Asım Sabit Ort. olarak tesis ettirilen mükellefiyetini 31/12/2013 tarihinde terk eden Asım Beyin, şahsı adına 12/03/2014 tarihi itibarıyla yeniden mükellefiyet tesis ettirmesi durumunda işletme hesabı esasına göre mi yoksa bilanço hesabı esasına göre mi defter tutması gerekmektedir? 31/12/2013 tarihinde adi ortaklıktan dolayı faaliyetini terk eden Asım Beyin daha sonra şahıs olarak yeniden işe başlaması nedeniyle ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tutması mümkün bulunmaktadır. Ancak faaliyetine başladığı 12/03/2014 tarihinden sonra iş hacminin VUK’nun 177’nci maddesinde belirlenen hadleri, 180’inci maddesinde belirtildiği şekilde aşması


halinde 01/01/2015 tarihinden itibaren bilanço esasına göre defter tutması gerekmektedir. Örnek: Betül Hanımın 2013 takvim yılı alışları tutarı bilanço usulünde defter tutma hadlerine girmektedir. Ancak Betül Hanımın ilgili dönem alış tutarlarından, alış iadeleri düşüldüğünde ikinci sınıfa dahil olmaktadır. Bu durumda defter hadlerinin hesabında alış ve satış iadelerinin ne şekilde dikkate alınması gerekmektedir? İşletme hesabı esasına göre defter tutan bir mükellefin, izleyen yılda bilanço esasına göre defter tutup tutmayacağının belirlenmesinde, fiili mal alış ve mal satış tutarının VUK’nun 177’nci maddesi hükmünde belirtilen hadleri aşıp aşmadığına bakılacağından; alış ve satış iadeleri, alış ve satışlar tutarından düşüldükten sonraki miktar, hadlerin belirlenmesinde esas alınır. Bu itibarla, Betül Hanımın 2013 takvim yılı alış ve satış tutarından iade edilen mal miktarları düşüldükten sonra, anılan maddede yer alan hadlerin %20’sini aşan bir nispette fazlalık göstermemesi halinde 2014 takvim yılı için ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tutmaya devam etmesi mümkündür. 6.

Tutulması Gereken Defterler

6.1. -

Bilanço Hesabı Esasına Tabi Mükelleflerin Tutması Gereken Defterler Yevmiye defteri Defter-i Kebir Envanter defteri (Mevcudat ve muvazene defteri)

6.2. -

İşletme Hesabı Esasına Tabi Mükelleflerin Tutması Gereken Defterler İşletme hesabı defteri (İşletme hesabını ihtiva eden)

6.3. Serbest Meslek Erbabının Tutması Gereken Defterler Serbest meslek erbabı serbest meslek kazanç defteri tutar. 7.

Defter Tasdiki

7.1. Tasdike Tabi Defterler Yevmiye ve envanter defterleri İşletme defteri Çiftçi işletme defteri İmalat ve İstihsal Vergisi defterleri (Basit İstihsal Vergisi defteri dahil) Nakliyat Vergisi defteri Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri Serbest meslek kazanç defteri Damga Vergisi Defteri (20 Seri No.lu DVK Genel Tebliği) Dikkat: Bilanço esası hesabına göre tutulması zorunlu defterlerden defter-i kebir tasdike tabi değildir.


7.2. Tasdik Zamanı Kanunda yazılı defterleri kullanacak olanlardan, Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda tasdik ettirmeye, Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda tasdik ettirmeye, Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde tasdik ettirmeye, Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce tasdik ettirmeye, Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığınca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye, mecburdurlar. Örnek: Eski yevmiye defteri 03/10/2013 tarihinde dolan (HE) Ltd. Şti.nin 11/10/2013 tarihinde muamelede bulunmuş olması durumunda; hangi süre içinde defter tasdik ettirmesi gerekmektedir? Yeni defterlerin eskisinin dolduğu tarih itibarıyla hatta kullanma gereği belli olduğunda bu tarihten önce tasdik ettirilmesi mümkündür. VUK uyarınca muamelelerin en geç 10 gün içerisinde defterlere kaydedilmesi gerektiğinden tasdik süresinin sonu da bu deftere kaydı gereken muamele tarihinden itibaren 10 gün içinde dolar. Buna göre; eski yevmiye defterinin 03/10/2013 tarihinde dolmasından sonra 11/10/2013 tarihinde yapılan muamelenin en geç 21/10/2013 tarihinde deftere kaydı gerekeceğinden, tasdikin de bu süre içerisinde yapılması gerekmektedir. Dikkat: Vergi Usul Kanunu uyarınca, tasdik mecburiyeti olan defterlerden herhangi birinin; - tasdik süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde tasdik ettirilmesi durumunda II. derece usulsüzlük cezası, - tasdik muamelesinin yaptırılmamış olması (Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılır.) durumunda I. derece usulsüzlük cezası kesilir. 8. Kayıt Nizamı Tutulacak defter ve kayıtların; Türkçe tutulması Türk Parası kullanılması, Mürekkeple veya makine kullanılarak yazılması Boş satır bırakılmaması Sayfaların yok edilmemesi Kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle değişiklik yapılmaması, Muamelelerin zamanında kaydedilmesi gerekmektedir.


9. Kayıt Zamanı Muamelelerin, defterlere işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve açıklığını bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi gerekmekte olup, bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi uygun değildir. Muamelelerin muhasebe fişlerine kaydedilmesi ve defterlere kayıtların bu fişler üzerinden yapılması halinde ise muamelelerin fişlere kaydedilmesi, defterlere kaydedilmesi hükmündedir. Bu durumda, muhasebe fişlerinde yer alan muamelelerin esas defterlere en geç 45 gün içinde işlenmesi gerekmektedir. 10. Defter Tasdikine İlişkin Dikkat Edilmesi Gereken Diğer Hususlar > Mükellefin faaliyet konusu itibarıyla 177’nci maddede sayılan bentlerden hangisine dahil olması gerektiğine dikkat edilerek gerekli değerlendirme yapılmalıdır. > Alış ve satış tutarı birlikte değil ayrı ayrı hüküm ifade etmektedir. > “%20 ye kadar bir nispette haddi aşma” ile “%20 yi aşan bir nispette haddi aşma” farklı kavramlardır. > İşletme hesabı esasından bilanço esasına geçişin kolay olmakla birlikte, bilanço esasından işletme hesabı esasına geçiş zorlaştırılmıştır. (3 yıl ve 2 yıl şartları) > Vergi Usul Kanunu’nda açıkça bir hüküm bulunmamakla birlikte; yeni işe başlayan tüccarların (her türlü ticaret şirketleri, kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler hariç) alım-satım ve hasılat tutarları belli olmadığından, yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına müsaade edilmiş ancak isteyenlerin bilanço esasına göre defter tutmaları da yasaklanmamıştır. Yani ihtiyari bir durum söz konusudur. > Hangi Yıl İçin Hangi Tebliğe Göre İşlem Yapılacağı: Cari yıl beyannamesi için (içinde bulunulan yıl) yıl sonunda yayınlanan (genelde 12. ayda yayınlanmaktadır) tebliğde belirtilen hadlere göre işlem yapılmaktadır. Not: Yıl sonunda defter hadlerinin belirlenmesine ilişkin tebliğ yayımlanmamış olması halinde; her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak bu Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanması gerekmektedir. Kolaylık sağlaması açısından hangi yıla hangi Genel Tebliğin uygulanacağı aşağıda listelenmiştir; Mükellefin 2013 yılı beyannamesi 432 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, Mükellefin 2012 yılı beyannamesi 422 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, Mükellefin 2011 yılı beyannamesi 411 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, Mükellefin 2010 yılı beyannamesi 402 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, Mükellefin 2009 yılı beyannamesi 393 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, Mükellefin 2008 yılı beyannamesi 388 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, Mükellefin 2007 yılı beyannamesi 378 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, Mükellefin 2006 yılı beyannamesi 364 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan hadler, dikkate alınarak değerlendirilmelidir.


Örnek: Ticari faaliyeti dolayısıyla bilanço esasına göre yevmiye ve envanter defteri, serbest meslek faaliyeti için de serbest meslek kazanç defteri tasdik ettiren mükellefin her iki faaliyetini bilanço usulü defterde takip etmesi mümkün müdür? Serbest meslek faaliyetine ilişkin olarak serbest meslek kazanç defteri tutulması gerekmekte olup, ticari faaliyete ilişkin tutulacak deftere ilave edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Serbest meslek kazanç defterinin ciltli matbu defter yerine A4 kağıdına müteharrik yapraklı olarak tasdik ettirilerek kullanılması ve kayıtların bilgisayar ortamında tutulması mümkün müdür? Tasdik edilecek defterlerde kullanılacak kağıtların nev’i önemli olmayıp, tasdik işlemlerinin Kanun’da belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılmış olması yeterlidir. Diğer taraftan, serbest meslek kazanç defterinin bilgisayar ortamında tutulması ve günlük yapılan işlemlerin bilgisayara girilmesi, tek başına deftere işlendiği anlamını taşımayacağından, muamelelerin defterlere zamanında kaydedilmesi gerekmektedir. (VUK md.219 “Kayıt Zamanı”) Örnek: Bilanço esasına göre defter tutan mükellefin faaliyetine son verip aynı yıl içinde aynı faaliyete tekrar başlaması halinde işletme hesabı esasına göre defter tutması mümkün müdür? Bilanço esasına göre defter tutan mükellefin faaliyetine son verip aynı yıl içinde aynı faaliyete tekrar başlaması işi bırakma sayılmayacağından bilanço esasına göre defter tutmaya devam etmesi gerekmektedir. Örnek: (C) Ltd. Şti. tür değişikliği ile limited şirketten anonim şirkete dönüşmüştür. Bu durumda (C) Ltd. Şti. adına tasdik ettirilen defterler (C) Ltd.Şti. tarafından kullanılabilir mi? Limited şirketin tür değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi durumunda tür değiştiren limited şirket adına tasdik ettirilen defterlerin anonim şirket tarafından kullanılması mümkün bulunmamakta olup defter tasdikinin anonim şirket adına yaptırılması gerekmektedir. Örnek: Adi ortaklığın bilanço esasına göre defter tutma mecburiyeti var mıdır? Vergi Usul Kanunu’nun 177’nci maddesine göre her türlü ticaret şirketleri I’inci sınıfa dahil olup adi şirketler, iştigal nev’ileri 177’nci maddedeki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabi olacaklardır. Aynı Kanun’un ikinci sınıf tüccarlara ilişkin 178’inci maddesine göre 177’nci maddede yazılı olanlar dışında kalanlar işletme hesabı esasına göre defter tutacaklarından, şartları taşıması halinde adi ortaklıklar işletme hesabı esasına göre defter tutacaklardır. Diğer bir ifadeyle adi ortaklıkların sınıfları hasılatlarına göre belirlenir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmakta iken başka bir faaliyet alanında yeniden işe başlanılması halinde hangi esasa göre defter tutulması gerekmektedir? Bilanço esasına göre defter tutmakta iken başka bir faaliyet alanında yeniden işe başlanılması durumunda yıllık iş hacmi belirleninceye kadar ikinci sınıf tüccar olarak işletme esasına göre defter tutulması mümkün bulunmaktadır.


Örnek: Kanuni süresinden sonra defter tasdik ettirilmesi hangi tür ceza kesilmesini gerektirmektedir ? Tasdiki mecbur olan defterlerden herhangi birinin, tasdik süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde tasdik ettirilmesi halinde II. derece usulsüzlük cezası kesilir. Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilmesi halinde I. derece usulsüzlük cezası kesilir ve bu durumda tasdik muamelesi yaptırılmamış sayıldığından aynı zamanda re’sen takdiri gerektirmektedir. Örnek: Ortakların mevcut ortaklık dışındaki ticari kazançlarından dolayı bilanço esasına göre defter tutması ve I. sınıf mükellef olması durumunda, ortaklardan birinin ortağı olduğu ikinci adi ortaklığın işletme defteri tutması mümkün müdür? Adi ortaklıklarda, defter tutma bakımından sınıf tayininde, ortaklığa ait yıllık alım-satım ve gayrisafi iş hasılatı hadlerine itibar edilecek olup, ortakların şahsi işleri dolayısıyla birinci ve ikinci sınıf tüccar durumunda olmaları ortaklığın sınıfını etkilemeyecektir. Örnek: (GO) Ltd. Şti. 13/01/2014 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek işe başlamıştır. Ayrıca adı geçen mükellef kurum işletme hesabı esasına göre işletme defteri tasdik ettirmiştir. Bunun üzerine vergi dairesince; her türlü ticaret şirketleri bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olduğundan işletme hesabına göre defter tasdik ettiren (GO) Ltd. Şti. adına VUK’nun 352/1-2 madde hükmüne göre iki kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilmiş ve ilgili dönem matrahlarının takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiştir. Mükellef kurum ise yeni işe başlama nedeniyle işletme hesabı esasına göre defter tutması gerektiğinden bahisle adına kesilen cezanın terkinini talep etmiştir. Bu durumda söz konusu cezanın terkini mümkün olacak mıdır? VUK uyarınca ayrıca yeni işe başlama durumunda değil yeniden işe başlama durumunda yıllık iş hacmi belirleninceye kadar işletme hesabına göre defter tutulması mümkün bulunmakta olmakla birlikte her türlü ticaret şirketleri bilanço esasına göre defter tutmak zorundadır, ancak kurumlar vergisi mükelleflerinin müracaatları halinde, işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkân veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilmesi durumunda, işletme hesabına göre defter kullanılabilecekleri tabiidir. Diğer tarfatn, vergi mevzuatımıza göre bilanço esasına göre defter tutulması gerektiği halde işletme defteri tutulmuş olması, tutulan defterlerin tutulmamış hükmünde sayılması sonucunu doğurur ki; bu durum VUK’nun 352/1-2 madde hükmüne göre iki kat birinci derece usulsüzlük cezası gerektirmekle birlikte aynı Kanun’un 30/3 madde hükmüne göre re'sen takdir sebebidir. Diğer taraftan kanuni defterlerin tutulmamış sayılması durumunda mükellef tarafından yapılan giderlerin ise katma değer vergisi açısından indirimi de mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle Vergi Dairesince (GO) Ltd. Şti. adına kesilen ceza mevzuat hükümlerine uygundur. Örnek: (KM) A.Ş. 13/03/2014 tarihinde işe başlamış ancak henüz ticaret siciline tescil edilmemiştir. (KM) A.Ş. defter tutma bakımından hangi sınıfa tabi olacaktır? TTK uyarınca şirketlerde hükmi şahsiyet tescil ile doğacağından, ticari şirket olarak mükellefiyet tesis ettirmekle birlikte ticaret siciline tescil edilmeyen şirketler adi ortaklık statüsünde olacaktır. Bu


durumda 13/03/2014 tarihinde işe başlayan (KM) A.Ş.nin ticaret siciline tescil edilmemiş olmasından dolayı ticaret şirketi sayılarak bilanço esasına göre defter tutma zorunluluğu bulunmayıp, hasılatına göre sınıfı belirlenecektir. F. MUHAFAZA VE İBRAZ Defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle vesikaları ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak Vergi Usul Kanunu uyarınca beş yıl süreyle muhafaza etmek zorundadırlar. (Türk Ticaret Kanunu uyarınca ise; bunları muhafaza yükümlülüğü on yıldır.) Örnek: 2013 yılında faaliyette bulunun bir mükellef, tuttuğu defterler ile aldığı ve düzenlediği belgeleri Vergi Usul Kanunu uyarınca 31 Aralık 2018 tarihine kadar saklamak zorundadır. > Defter ve Belgelerle Diğer Kayıtların İbraz Mecburiyeti: Gerçek ve tüzel kişiler muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Aksi takdirde Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca ceza kesilecektir. > Defter Ve Belgelerin Saklanması Ve İadesi: Meslek mensupları kendilerine tevdi edilen defter ve belgeleri işlerinin gerektirdiği süre içinde iyi niyetle muhafaza etmek ve işin bitiminde iade etmek zorundadırlar. Ancak, defter ve belgelerin geri alınması, sahibine yazı ile bildirilmiş olduğu hallerde saklama mükellefiyeti bildirme tarihinden itibaren bir ay içinde sona erer. İşin bitiminden itibaren bir ay içinde sahipleri tarafından alınmayan defter ve belgelerin bir yazı ile ilgililerin bağlı olduğu vergi dairesine teslim edilmesi aşamasında, vergi dairelerince defter ve belgeleri teslim edilecek mükellefler nezdinde yoklama yaptırılarak yoklama sonucuna göre ilgili mükelleflere ulaşılamaması halinde defter ve belgelerin (vergi dairelerince) teslim alınması ile bu defter ve belgelerin saklanması hususunda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Belgelerin Saklanması, Saklama Süresi’ başlıklı 82’nci maddesinde yer alan on yıllık süre esas alınarak belgelerin imhasının on yıllık süreden sonra yapılması uygun olacaktır. G. ÖKC KULLANMA 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla ve Kanunun uygulanması ile ilgili olarak yayımlanan Genel Tebliğlerde satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren perakende ticaretle uğraşan birinci ve ikinci sınıf tüccarların ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinde oldukları hüküm altına alınmıştır. Ödeme kaydedici cihazlar (ÖKC) kullanılarak verilen satış fişleri ve rulolar mükelleflerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin belgelendirilmesinde kullanılır ve fatura yerine geçer.


Bütün satışları Vergi Usul Kanunu’nun 232’nci maddesinde 5 bent halinde sayılanlara olan veya her bir satışının bedeli fatura düzenlenmesi için belirlenen haddi aşan mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak, Vergi Usul Kanunu’nun 232’nci maddesinde 5 bent halinde sayılanlar dışındakilere; bedeli fatura düzenlenmesi için belirlenen haddi (2014 yılı için 800-TL) aşmayan satışları olanların ise, ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri bulunmaktadır. Örnek: Perakende tekstil faaliyeti ile iştigal eden büyük bir alışveriş merkezinde (PRS) Tekstil Ltd. Şti. 05/04/2013 tarihinden itibaren 2 ay süreliğine stant açarak satış yapmaya başlamış olup, alışveriş merkezinde ödeme kaydedici cihaz kullanımı bakımından herhangi bir teknik imkansızlık bulunmadığı halde işyerinin sabit olmamasını gerekçe göstererek ödeme kaydedici cihaz almaması durumunda herhangi bir cezai müeyyide uygulanması gerekir mi? Ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti olan mükellef kurumun kanuni süresi içerisinde ödeme kaydedici cihaz almaması nedeniyle 3100 sayılı Kanun’un mükerrer 8’inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve VUK’nun 353/8’inci maddesinde yer alan tutarda özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 1. Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti Bulunmayan Mükellefler 3100 sayılı Kanun’a ilişkin olarak yayımlanan Tebliğlerde ÖKC kullanma mecburiyeti bulunmayan mükellefler açıklanmıştır. Söz konusu mükelleflere ilişkin liste İVDB servisleri Tamimler bölümünde yayımlanan Seri A 284 Sıra No.lu Başkanlığımız Usul Müdürlüğü Toplu Tamiminin sonundaki ekler (EK:11) bölümünde yer almaktadır. Örnek: Büfede sadece ekmek satışı yapan Halime Hanımın büfesine elektrik bağlanmamış olması halinde yine de ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti var mıdır? Halime Hanımın büfesine elektrik bağlanmamış olması halinde sadece ekmek satışı ile uğraşması şartıyla ödeme kaydedici cihaz yerine VUK’nda belirtilen fatura veya perakende satış fişlerini kullanması mümkün bulunmaktadır. Örnek: Sürücü kursu faaliyetinde bulunan Rabia Hanım ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinin olup olmadığı konusunda bilgi almak için vergi dairesine müracaatta bulunmuştur. Milli Eğitim Bakanlığının izni ve denetimine tabi olan motorlu taşıt sürücü kursu işletmeciliği, eğitim ve öğretim faaliyeti kapsamında olması sebebiyle, 3100 sayılı Kanun’la ilgili 2 Seri No.lu Genel Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirileceğinden (VUK’nda geçen fatura veya perakende satış fişlerini düzenlenmesi şartıyla) mükellefin bu faaliyeti için ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunmamaktadır. Örnek: Oto yıkama ve yağlama işinde kullanmak üzere ödeme kaydedici cihaz alan Mevlüt Bey yaşlılığı sebebi ile ödeme kaydedici cihaz kullanamadığını belirterek faaliyetinde ödeme kaydedici cihaz fişi yerine fatura düzenlemesi mümkün müdür? Oto yıkama ve yağlama faaliyeti, muhtelif tarihlerde yayımlanan Genel Tebliğlerde ödeme


kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti dışında bırakılan faaliyetler arasında sayılmadığından, Mevlüt Beyin bu faaliyeti için ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunmaktadır. Örnek: (N) Özel Sağlık Hiz.San.Tic.Ltd.Şti. hastanesi bünyesinde faaliyet gösteren ve ortakları hekimlerden oluşan (AB) A.Ş., sözleşme gereği adı geçen sağlık kuruluşu dışında hasta muayenesi yapmadığı ve diğer sağlık hizmetlerini vermediği, sunduğu hizmet için hastane adına fatura düzenlediği ve ÖKC kullanmadığı tespit edilmesi nedeniyle mükellef kurum adına bağlı bulunduğu Marmara Kurumlar Vergi Dairesince ceza kesilmiştir. Bunun üzerine AB) A.Ş. vergi dairesine verdiği dilekçede; hastaneye sunduğu sağlık hizmetleri karşılığında fatura düzenlemesinin yeterli olması gerektiğinden bahisle adına kesilen cezanın terkini talep etmiştir. Bu durumda Marmara Kurumlar Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? 43 Seri No’lu ÖKC Genel Tebliği ile şirket veya ortaklık şeklinde teşkilatlanan Tabipler (Diş, Kulak, Burun, Boğaz ve Göz Doktoru gibi) VUK’nun ilgili hükümlerinde belirtilen fatura veya perakende satış fişlerini düzenlemeleri şartıyla ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti dışında bırakılmıştır. Bu itibarla, (AB) A.Ş.nin (N) Özel Sağlık Hiz.San.Tic.Ltd.Şti. hastanesi bünyesinde anılan hastaneye sunduğu sağlık hizmetleri karşılığında fatura düzenlemesi şartıyla ÖKC kullanma mecburiyeti bulunmadığından mükellef kurum adına Marmara Kurumlar Vergi Dairesince kesilen cezanın terkin edilmesi gerekmektedir. Örnek: Yedieminlik ve Araç Otoparkı İşletmeciliği faaliyetinde bulunan mükellefin ödeme kaydedici cihaz kullanma zorunluluğu var mıdır? Maliye Bakanlığınca muhtelif tarihlerde yayımlanan genel tebliğ ve genel yazılarda yedieminlik ve araç otoparkı işletmeciliği faaliyeti, ÖKC kullanma mecburiyeti dışında bırakılmadığından bu mükellefin ÖKC bulundurma ve kullanma zorunluluğuna uyması gerekmektedir. Örnek: Lokantacılık alanında faaliyet gösteren (BN) A.Ş., fatura düzenleme sınırı altında kalan satışları için ÖKC fişi düzenlediğini, 2014 yılından itibaren fatura düzenleme sınırı altındaki satışlarını perakende satış fişi ile tevsik etmek istediğini belirterek, ödeme kaydedici cihazını hurdaya ayırmak için Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesine başvurmuştur. Bu durumda Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesince (BN) A.Ş.nin talebinin uygun bulunması mümkün müdür? Faaliyet türü itibarıyla ödeme kaydedici cihaz kullanmamaları uygun görülen mükellefler ilgili genel tebliğlerde açıklanmış olup lokantacılık faaliyeti ödeme kaydedici cihaz kullanma zorunluluğu bulunmayan faaliyetler içerisinde yer almadığından, (BN) A.Ş.nin ödeme kaydedici cihaz bulundurma ve kullanma zorunluluğuna uyması gerekmektedir. 2. Mükelleflerin ÖKC Talebinde Bulunmaları Durumunda Vergi Dairesi Müdürlüklerince Yapılması Gereken İşlemler 3100 sayılı Kanun’la ilgili 36 Seri No.lu Genel Tebliğde, yeni işe başlayan mükelleflerin ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetlerinin, işe başlama tarihinden itibaren 30 gün (51 Seri No.lu Genel Tebliğe göre kalkınmada öncelikli yörelerde 60 gün) içerisinde başlayacağı, 27 Seri No.lu Genel Tebliğin 1’nci bölümünde ise, gerek mecburiyetlerinin başlaması sebebiyle gerekse kendi


istekleri ile ödeme kaydedici cihaz alan mükelleflerin, aldıkları cihazları, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren on beş gün içerisinde bağlı bulundukları vergi dairesine kaydettirerek ödeme kaydedici cihazlara ait levhayı alacakları açıklanmıştır. Buna göre, • ÖKC kullanması gereken mükelleflerin işe başlama tarihinden itibaren 30 gün içinde ÖKC almak için bağlı bulundukları vergi dairelerine başvurmaları, kullanmak üzere aldıkları cihazları, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren on beş gün içerisinde, bağlı bulundukları vergi dairesine kaydettirerek ödeme kaydedici cihazlara ait levhayı almaları ve kullanmaya başlamaları gerekmektedir. Not: Ödeme kaydedici cihazlara ait levhayı alma süresi, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren on beş gün olmakla birlikte bu süre işe başlama tarihinden itibaren 30 günü geçemez. Örnek: 10/02/2014 tarihinde perakende satış yapmak amacıyla işyeri açılışı yapan Harun Bey 13/02/2014 tarihinde ÖKC almak için vergi dairesine müracaatta bulunarak aynı gün izin belgesini almıştır. Bu durumda Harun Beyin hangi süre içerisinde ÖKC alması ve kullanmaya başlaması gerekmektedir? Harun Beyin en geç, işe başlama tarihi olan 10/02/2014 tarihinden itibaren 30 günün bittiği 12/03/2014 tarihine kadar yoklama yapılmasını beklemeksizin ÖKC alması ve kullanmaya başlaması gerekmektedir. Harun Beyin 13/02/2014 tarihli alış faturasıyla ÖKC alması durumunda; hangi süre içerisinde ÖKC levhası alarak kullanmaya başlaması gerekmektedir? Bu durumda Harun Beyin, cihazı aldığı tarihten (13/02/2014) itibaren (bu tarih dahil) 15 gün içinde (27/02/2014 tarihine kadar) vergi dairesine müracaat edip cihaz levhasını tasdik ettirerek kullanmaya başlaması gerekmektedir. Harun Beyin 04/03/2014 tarihli alış faturasıyla ÖKC alması durumunda; hangi süre içerisinde ÖKC levhası alarak kullanmaya başlaması gerekmektedir? Harun Beyin, cihazı aldığı tarihten (04/03/2014) itibaren (bu tarih dahil) 15 gün içinde (18/03/2014 tarihine kadar) vergi dairesine müracaat edip cihaz levhasını tasdik ettirebilecekken, ÖKC kullanma zorunluluğuna ilişkin süre 12/03/2014 tarihinde (işe başlama tarihinden itibaren 30 gün içinde) dolacağından 15 günlük süreyi beklemeksizin 12/03/2014 tarihine kadar ÖKC levhasını tasdik ettirerek kullanmaya başlaması gerekmektedir. • Mükellef tarafından, ÖKC izni için vergi dairesine dilekçe ile başvurulması üzerine ilgili memur tarafından, ÖKC alınmasında sakınca bulunup bulunmadığı (EVDO’dan mükellefiyet sorgulaması) dilekçenin kanuni süresinde verilip verilmediği araştırılarak izin yazısı verilmesinde sakınca bulunmaması halinde iki örnek yazı düzenlenir. Yazının bir örneği dosyada muhafaza edilmesi gerekirken diğer örneği ÖKC satıcısına ibraz edilmek üzere mükellefe/vekiline kimlik kontrolü


yapılmak suretiyle verilir. • Aldıkları ÖKC’yi kaydettirmek ve ÖKC levhasını almak için dilekçe ile başvuran mükelleflerin iktisap etmiş olduğu cihazın Bakanlıkça onaylanan cihazlardan olup olmadığı ve başvurunun belirlenen sürede yapılıp yapılmadığı ile dilekçeye eklenmesi gereken belgeler (alış faturası, yazar kasa ruhsat fotokopisi, ilk kesilen fişi) kontrol edilmelidir. • Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra söz konusu cihaz, ÖKC izleme cetveline kaydedilerek ödeme kaydedici cihazlara ait levha tanzim edilip tasdik işlemi için vergi dairesi müdürünün veya müdür yardımcısının onayına sunulması gerekmektedir. • Serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından imzalanan işe başlama bildirimleri üzerine vergi dairelerince yapılacak yoklama sonucu beklenilmeksizin mükellefiyet tesis işlemleri yapılabileceğinden, ÖKC alınmasına ilişkin izin yazısı da yoklama sonucu beklenilmeksizin verilebilir. • Yoklamaların süresi içerisinde düzenlenmemesi nedeniyle mükelleflere kusur izafe edilemeyeceğinden, Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler tarafından imzalanan işe başlama bildirimleri ile şube açılışlarına ilişkin mükellefler tarafından yapılan bildirimler üzerine, yoklama sonucu beklenilmeksizin ödeme kaydedici cihaz alımına ilişkin izin yazısı verilen mükelleflere, ödeme kaydedici cihazlarını kanuni süresinde almaları halinde, ödeme kaydedici cihaz levhaları yoklama sonucunu beklenilmeksizin verilebilir. • Mükelleflerin şube işyerlerinde kullanılacak ödeme kaydedici cihazların alımına ilişkin izin yazılarının da şube açılışına dair yoklama sonucu beklenilmeksizin verilmesi mümkün bulunmaktadır. Örnek: Akaryakıt istasyonu faaliyeti ile iştigal eden (B) Ltd. Şti. 17/01/2014 tarihinde şube işyeri açmış ve bağlı bulunduğu Beyoğlu Vergi Dairesine 23/01/2014 tarihinde ÖKC izni almak için başvuruda bulunmuş ancak vergi dairesi tarafından yoklamanın tutulmamış olması gerekçe gösterilerek mükellef kuruma ÖKC izin yazısı yoklamanın düzenlendiği 20/02/2014 tarihinde verilmiştir. Mükellef kurum söz konusu izin yazısına istinaden ödeme kaydedici cihazı 20/02/2014 tarihinde (aynı gün) alarak aynı gün vergi dairesine başvurmuştur. Bu durumda Beyoğlu Vergi Dairesince (B) Ltd. Şti. adına ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Kanuni süresi içerisinde vergi dairesine başvurduğu halde yoklamanın düzenlenmemesi nedeniyle 30 günlük kanuni sürenin geçirilmiş olmasında mükellefe kusur izafe edilemeyeceğinden Beyoğlu Vergi Dairesince (B) Ltd. Şti. adına herhangi bir ceza kesilmemesi gerekmektedir. 3. Ödeme Kaydedici Cihazların Ve Bu Cihazlara İlişkin Levhanın Kanuni Süresi İçerisinde Alınmaması Halinde Uygulanacak Cezai Müeyyide • Süresinde alınmayan ödeme kaydedici cihazlarla ilgili olarak mükelleflere 3100 sayılı Kanun’un mükerrer 8’inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve Vergi Usul Kanunu’nun


353/8’inci maddesinde yer alan miktarda özel usulsüzlük cezasının kesilmesi, • Alınan cihazın faturanın düzenlendiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde levhasının alınmamış olması halinde beş kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi, • Süresinde alınmayan ödeme kaydedici cihazlarla ilgili olarak mükelleflere 3100 sayılı Kanun’un mükerrer 8’inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve Vergi Usul Kanunu’nun 353/8’inci maddesinde yer alan miktarda özel usulsüzlük cezasının kesilmesi, alınan cihazın faturanın düzenlendiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde vergi dairesine kaydettirilip levhasının alınmış olması şartıyla ayrıca beş kat birinci derece usulsüzlük cezasının kesilmemesi gerekmektedir. Not: Kanuni süresi içerisinde ödeme kaydedici cihazı ve ödeme kaydedici cihaza ait levhayı almayan mükellefler hakkında gerekli cezai işlemin uygulanması hususunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir. 4. Mükelleflerin Ödeme Kaydedici Cihazlarını Kullanım Dışı Bırakma Talebinde Bulunmaları Durumunda Vergi Dairesi Müdürlüklerince Yapılması Gereken İşlemler 60 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinde cihazlarını geçici bir süre kullanım dışı bırakma, işi bırakma, yeni bir cihaz alma veya herhangi bir nedenle eski cihazlarını hurdaya ayırmak isteyen mükelleflere ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup anılan Tebliğde yapılan açıklamalar kapsamındaki işlemlerin 30 gün içerisinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. • İşi bırakma, yeni bir cihaz alma veya herhangi bir nedenle eski cihazlarını hurdaya ayırmak isteyen mükellefler, yetkili servislere düzenlettirdikleri servis tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde; servis tutanağı, mali hafıza raporu ve ödeme kaydedici cihaz levhası ile birlikte vergi dairesine başvurarak cihazlarının kaydını sildirmeleri gerekmektedir. Başvuruda bulunulan vergi dairesinin, gerekli kontrolleri yaptıktan sonra cihazın levhasını iptal edip kaydını silmesi ve servis tutanağı ile mali hafıza raporunu mükellefin dosyasına koyması gerekmektedir. Mali hafıza ise saklanmak üzere mükellefte kalacaktır. • İşi bırakma veya sair nedenlerle cihazlarını ileride tekrar kullanmak veya satmak gibi amaçlarla geçici olarak kullanım dışı bırakan mükellefler, servis tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde; servis tutanağı, mali hafıza raporu ve ödeme kaydedici cihaz levhası ile birlikte vergi dairesine başvurarak cihazlarının kaydını sildirmeleri gerekmektedir. • Geçici olarak kullanım dışı bırakılan cihazın tekrar kullanılmak istenmesi halinde: Cihazları satmak isteyen mükelleflerin yetkili servise başvuruda bulunarak cihaz hafızasında kayıtlı bilgileri tespit ettirmeleri, servisin cihaz bünyesindeki eski mali hafızayı söküp, cihazla aynı numaraya sahip yeni bir mali hafıza takması gerekmektedir. Satıcı, alıcıdan vergi dairesi izin yazısını almak ve bunu düzenleyeceği faturaya kaydetmek suretiyle cihazı fatura, ruhsatname ve kullanma kılavuzu ile birlikte alıcıya teslim etmek suretiyle satış işlemini gerçekleştirmelidir. Satıcı, satış tarihinden itibaren 15 gün içerisinde, mali hafıza raporu, servis tutanağı ve ödeme kaydedici cihaz levhası ile birlikte bağlı olduğu vergi dairesine müracaat ederek cihazın kaydını sildirmelidir.


Alıcı, fatura tarihinden itibaren 15 gün içerisinde; fatura, ruhsat fotokopisi, mali hafıza raporu ve servis tutanağı ile birlikte vergi dairesine müracaatla cihazını kaydettirip ödeme kaydedici cihaza ait levhayı almak suretiyle cihazı kullanmaya başlamalıdır. Başvuruda bulunulan vergi dairesi tarafından, başvurunun belirlenen sürede yapılıp yapılmadığı ile dilekçeye eklenmesi gereken belgelerin kontrol edilmesi gerekmektedir. Örnek: Şükran Hanım 02/06/2012 tarihinde bakkal dükkanı açmıştır. Mükellef işyerinin önceki sahibinin geçici olarak kullanım dışı bıraktığı yazarkasayı almak için anlaşarak 08/06/2012 tarihinde bağlı bulunduğu Şişli Vergi Dairesinden aldığı ödeme kaydedici cihaz izin yazısını satıcıya vererek 09/06/2012 tarihli fatura ile ödeme kaydedici cihazını almıştır. Mükellef 28/06/2012 tarihinde vergi dairesine müracaat ederek ödeme kaydedici cihazını kaydettirip ÖKC levhasını almıştır. Bu durumda Şişli Vergi Dairesince Şükran Hanım adına herhangi bir cezai işlem müeyyide uygulanması gerekli midir? Geçici olarak kullanım dışı bırakılan ödeme kaydedici cihaza ilişkin izin yazısını kanuni süresi içerisinde almış olmakla birlikte ÖKC levhasını alış faturasının düzenlendiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde almamış olan Şükran Hanım adına, Şişli Vergi Dairesince sadece ÖKC levhasının alınmaması nedeniyle beş kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 5. Cihazı Çalınan Veya Kaybolan Mükellefler Cihazı çalınan veya kaybolan mükellefin doğabilecek suistimallerin önlenmesi bakımından bu durumu öncelikle bağlı olduğu vergi dairesine bildirmesi, olayı mahkeme kararı ile kanıtlaması, mutad vasıtalarla ilan ettirmesi ve ilgili üretici veya ithalatçı kuruluşa bildirmesi gerekmektedir. Ayrıca bir suistimal olup olmadığının belirlenmesi bakımından mükellef hesaplarının incelemeye alınması gerekmektedir. 6. Nev’i Değiştiren Şirketin Devir Olan Şirkete Ait Ödeme Kaydedici Cihazlarını Kullanması Dönüşüm, değişiklik ve devir hallerinde, mükellefiyet şeklinde (gelir vergisinden, kurumlar vergisi mükellefiyetine geçiş vb.) veya mükelleflerde değişiklik olmaktadır. Bu nedenle, dönüşüm, değişiklik ve devir işlemlerinin tamamlanmasından önce ödeme kaydedici cihazın hafızasında kayıtlı bulunan mali bilgilerin, 50 Seri No.lu Genel Tebliğin A/2-a bölümünde açıklandığı şekilde vergi dairesince tespit edilmesi ve ödeme kaydedici cihazlara ait önceki levhanın iptal edilerek yeni bir levhanın çıkarılması gerekmektedir. 60 Seri No.lu ÖKC Genel Tebliğinin 6/a bölümünde ise 50 Seri No.lu Genel Tebliğin A/2-a bölümüne göre yapılacak tespit işlemleri yeniden düzenlenmiş ve söz konusu tespitlerin Tebliğe ekli EK:2 No.lu tutanak düzenlenmek suretiyle ödeme kaydedici cihaz yetkili servislerince gerçekleştirileceği belirtilmiştir. 62 Seri No.lu ÖKC Genel Tebliğinin 3’üncü bölümü uyarınca ise kullanılmış ÖKC alan mükelleflerin, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren 15 gün içerisinde; fatura, fiş örneği, ruhsatnamenin cihaza ve mükellefe ait bilgilerin bulunduğu sayfalarının fotokopileri


ve 60 Seri No.lu ÖKC Genel Tebliğinin ekinde yer alan EK:2 No.lu servis tutanağı ile birlikte bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederek cihazlarının kaydını yaptırmaları ve ÖKC’ye ait levhayı almaları gerekmektedir. Buna göre, sermaye şirketlerinin Kurumlar Vergisi Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde yapacakları nev’i değişikliklerinde ÖKC mali hafızalarının değiştirilmesine gerek bulunmamakta ancak devir tarihinden itibaren 15 gün içerisinde söz konusu cihazların üzerinde kayıtlı mali bilgilerin tespit ettirilmesi ve ilgili vergi dairesine kaydettirilerek ÖKC ait levhalarını almaları gerekmektedir. Bu süre içerisinde alınmaması halinde mükelleflere, bu fiilinden dolayı 3100 sayılı Kanun’un mükerrer 8/ 2’nci maddesine göre her bir cihaz için ayrı ayrı değil, tespit sayısı esas alınarak (birden fazla cihaz da olsa tek tespit yapılması halinde tek ceza kesilmesi şeklinde) mükellefiyet grubu da dikkate alınmak suretiyle Vergi Usul Kanunu’na bağlı usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yer alan birinci derece usulsüzlük cezasının beş katı tutarında ceza kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi işletme Gelir Vergisi Kanunu’nun 81 ’inci maddesine göre aktif ve pasifiyle birlikte limited şirkete (sermaye şirketine) dönüşmesi durumunda ferdi işletmeye ait ÖKC ’ye ilişkin yapılması gereken işlemler nelerdir? Ferdi işletmenin sermaye şirketine devri nedeniyle ödeme kaydedici cihazın mali hafızasının değiştirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır Bu durumda ferdi işletmenin GVK’nın 81’inci maddesi gereği sermaye şirketine dönüşmesinden önce ödeme kaydedici cihazın hafızasında kayıtlı bulunan mali bilgilerini, 60 Seri No.lu Genel Tebliğin 6-a bölümünde açıklandığı şekilde yetkili servise tespit ettirmesi gerekmektedir. Ancak ferdi işletmeye ait ödeme kaydedici cihaz levhasının iptal ettirilerek yeni şirket adına ödeme kaydedici cihazlara ait levha çıkarttırılması gerekmektedir. Örnek: (ON) A.Ş.nin nev’i değişikliği nedeniyle unvanı (ON) Ltd. Şti. olarak değişmesi durumunda anonim şirkete ait ÖKC ’nin limitedşirket tarafından kullanılması mümkün müdür? Mükellef kurumun nev’i değişikliği işlemine ilişkin olarak 15 gün içerisinde yetkili servise müracaat ederek ödeme kaydedici cihazın mali hafızasında kayıtlı bulunan bilgilerini tespit ettirmesi ve ödeme kaydedici cihaza ait levhayı iptal ettirerek yeni bir cihaz levhası alması gerekmektedir. Örnek: Unvan değişikliği yapan şirketin eski unvanı ile kayıtlı ÖKC ’lerini kullanmaya devam etmesi mümkün müdür? Unvan değişikliği yapan şirketin ödeme kaydedici cihazlarını, fiş üzerine yeni unvanını yazacak şekilde programlattırması gerekmekte olup bu cihazlara ait levhaların da değişen bu bilgilere göre düzeltilmek suretiyle kullanılması mümkündür. 7. Ödeme Kaydedici Cihazların Haczedilemeyeceği Mükelleflerin bir nev’i defter ve belgesi niteliğinde olan ve kamu alacağının tayinine esas olan bilgileri güvenli bir şekilde kayıt altına alan ödeme kaydedici cihazlar, ilgilinin gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti sona ermediği sürece “haczi caiz olmayan mallar” arasında sayılır ve gerek kamu


alacağı, gerekse özel alacaklara istinaden haczedilemez. 8. ÖKC Fişi Üzerine Tarihin Yanlış Yazılması ÖKC kullanılmak suretiyle verilen fişler Vergi Usul Kanunu’nun belge nizamına ilişkin hükümleri ile 3100 sayılı Kanun ve bu Kanuna ilişkin olarak yayımlanmış bulunan 1 ve 7 Seri No.lu Genel Tebliğler ile belirlenen usul ve esaslara uygun olarak düzenlenmek zorundadır. Cihazın çalışmasını engellememek ve hafızadaki bilgilerin silinmesi veya değiştirilmesi sonucunu doğurmamak şartıyla yalnızca ayarlama hatasından kaynaklanan “tarihin, fiş üzerine yanlış yazılması” işleminin 3100 sayılı Kanun’un mükerrer 8/2’nci maddesinde sözü edilen “Bakanlığımızca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymama” fiili olarak değerlendirilmemesi ve söz konusu fiili işleyen mükelleflere anılan maddeye göre birinci derece usulsüzlük cezasının beş katı tutarındaki cezanın kesilmemesi gerekmektedir. Mükelleflerin işlem tarihini yanlış olarak düzenledikleri ödeme kaydedici cihaz fişlerinin hiç düzenlenmemiş sayılarak Vergi Usul Kanunu’nun 353/2’nci maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 9. Gün Sonunda “Z Raporu” Alma Zorunluluğu “Z raporları” günlük kapanış raporu olup, günlük hafızayı sıfırlamakta ve toplam bilgileri mali hafızaya yüklemektedir. “Z raporları”nın günde bir defa (çalışma saati sonu itibarıyla) ve gece saat 24:00’e kadar alınması esas olup, gece saat 24:00’den sonra bir süre daha faaliyetine devam eden mükellefler günlük olarak almak zorunda oldukları “Z raporları”nı, faaliyetlerinin bitiş saatinde almaları gerekmektedir. Gece 24:00’den sonra alınan “Z raporu” üzerinde yazılı hasılat, cihazın kullanılmaya başlandığı günün hasılatı olarak değerlendirilir. İş yerinin kapalı olduğu veya cihaz kullanmayı gerektiren bir satış olmadığı günlerde “Z raporu” alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Örnek: 30/12/2013 tarihinde Vergi Usul Kanunu’na göre sadece fatura düzenleyen ve ödeme kaydedici cihaz kullanmak suretiyle satış yapmayan mükellefin 30/12/2013 tarihi için Z Raporu alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Örnek: Perakende kozmetik satışı ile iştigal eden (X) Ltd. Şti.nin merkez işyeri adresinde 3 adet yazarkasası bulunmaktadır. Ödeme kaydedici cihazın ikisinden gün içerisinde hiçbir satış işlemi gerçekleştirmemiş, tüm satışlar üçüncü ödeme kaydedici cihazdan gerçekleştirilmiştir. (X) Ltd. Şti.nin gün sonunda bu üç ödeme kaydedici cihaza ait Z raporlarını almadığının tespit edilmesi durumunda (X) Ltd. Şti. adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? (X) Ltd. Şti.nin gün içerisinde, iki ÖKC’den hiçbir satış işlemi gerçekleştirmemiş olması nedeniyle ÖKC fişi düzenlenmediği bu cihazlara ait Z raporu alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak üçüncü ÖKC’den gün içinde satış yaptığı halde Z raporu alınmaması nedeniyle (X) Ltd. Şti. adına 3100 sayılı Kanun’un mükerrer 8/2’nci maddesi kapsamında VUK’nun 352’nci maddesinde belirtilen mükellef grupları dikkate alınarak usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yazılı birinci derecede usulsüzlük cezasının beş katı tutarında ceza kesilmesi gerekmektedir.


10. Teknik Servislerin Yetkili Olmadığı Ödeme Kaydedici Cihazlara Teknik Müdahalede Bulunması Yetkili olmadığı ödeme kaydedici cihazlara teknik müdahalede bulunan teknik servislere bu fiilleri ile ilgili olarak her bir tespit için ayrı ayrı olmak ve mükellefiyet grubu dikkate alınmak suretiyle 5 kat birinci derece usulsüzlük cezalarının kesilmesi, verilen yetkiyi kötüye kullandığının tespiti halinde ise yetki belgesinin (diğer firma servislikleri de dahil) iptali ile birlikte Vergi Usul Kanunu’nun 353’üncü maddesinin 8 numaralı bendinde yazılı cezanın iki katı tutarında özel usulsüzlük cezasının uygulanması gerekmektedir. Örnek: Anadolu Kurumlar Vergi Dairesi, (A) ÖKC Ltd. Şti. ’nin yetkisi olmadığı halde (B) A.Ş.ye ait ödeme kaydedici cihazlara teknik müdahalede bulunduğunu tespit etmiştir. Bu durumda vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? (A) ÖKC Ltd. Şti.ne yetkili olmadığı halde ÖKC teknik müdahalede bulunma fiili ile ilgili olarak her bir tespit için ayrı ayrı olmak ve mükellefiyet grubu dikkate alınmak suretiyle beş kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Öte yandan yetkisi olmayan şirketin teknik müdahalede bulunduğu ödeme kaydedici cihazların marka ve modelinin tespiti, cihazını tamir ettiren mükellefler adına düzenlenen faturalardan tespit edilecek vergi numaraları itibarıyla VEDOP programına girilerek “Yeni vdintra/Mükellef Hizmetleri/Vergi Dairesi İşlemleri/Diğer İşlemler/ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZ SORGULAMA İŞLEMLERİ” adımları izlenmek suretiyle mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, tamire konu cihazları kullanan mükelleflerin, vergi dairelerindeki dosya kayıtlarından veya cihazlara ait plaket, ruhsatname, fiş ve rapor örnekleri ile “Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Levha”ların tetkikinden de söz konusu bilgilerin tespit edilebileceği tabiidir. 11. Adi Ortaklıkta Ortaklığın Ferdi İşletmeye Dönüşmesi Adi ortaklıkta ortaklığın ferdi işletmeye dönüşmesi sonucunu doğuracak hisse devirlerinde ortaklardan birinin hissesini işe devam edecek ortağa devir etmesi durumunda ödeme kaydedici cihaz için, fatura düzenlenmesi, ortaklığa ait ödeme kaydedici cihaz levhasının iptal edilmesi ve devir alan diğer ortağın kendi adına ödeme kaydedici cihaz levhası alması, gerekmektedir. Ödeme kaydedici cihazın yetkili servise mali hafıza tespiti yaptırılmadan devir işlemlerinin yapılması ve ortaklığın kapatılması mümkün bulunmamaktadır. 12. Mükellefin Ölümü Halinde Varislerin İşe Devam Etmesi Mükellefin ölüm tarihinden itibaren varis adına fiş verecek şekilde programlanmış ÖKC’nin gerekli program değişikliği (adı, soyadı, vergi numarası ve adresi gibi bilgilerin) yaptırılarak ve cihaza ait levhayı işe başlama tarihinden itibaren (30 günlük süre içerisinde) kendi adına tasdik ettirmek suretiyle aynı işe devam eden mirasçı tarafından kullanılması mümkün bulunmaktadır. Cihazın mali hafızasının değiştirilmesi zorunlu olmamakla birlikte murisin vefat tarihine kadar olan hasılatının tespit edilerek 60 Seri No’lu Genel Tebliğ uyarınca gerekli devir işlemlerinin yapılması gerekmektedir, ÖKC’ye ait levhanın işe başlama tarihinden itibaren 30 gün içerisinde alınmaması halinde, adı geçen mükellef adına Vergi Usul Kanunu’nun 353’üncü maddesinin 8’inci bendi uyarınca özel


usulsüzlük cezası kesileceği tabiidir. Örnek: Malik Bey çiçek, bitki, tohum toptan ve perakende alım satımı ile iştigal eden babası Muhsin Beyin 01/02/2014 tarihinde vefat etmesi üzerine işe kendisinin devam ettiğini belirterek ve 07/03/2014 tarihinde Hocapaşa Vergi Dairesine müracaat ederek mükellefiyet tesis ettirmiş ve babasına ait ÖKC ’yi kullanma talebinde bulunmuştur. Bu durumda Malik Bey adına ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Muhsin Beyin ölümü üzerine varisi adına fiş verecek şekilde gerekli program değişikliği (adı, soyadı, vergi numarası ve adresi gibi bilgilerin) yetkili servise yaptırılarak işe başlama tarihinden itibaren 30 günlük süre içerisinde vergi dairesine müracaatta bulunmaması nedeniyle işe devam eden varis Malik Bey adına VUK’nun 353’üncü maddesinin 8’inci bendi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 13. Serbest Meslek Faaliyeti İcra Eden Hekimlerde Pos Cihazı Bulundurma Ve Kullanma Mecburiyeti Serbest meslek faaliyetini icra eden hekimlere (diş hekimleri ile veteriner hekimler dahil) 01/09/2008 tarihinden geçerli olmak üzere iş yerlerinde kredi kartı okuyucusu bulundurma ve kredi kartı ile yapılan ödemelerde bu cihazları kullanma zorunluluğu getirilmiştir. Yeni işe başlayan hekimlerde işe başlama tarihini takip eden 30 günün sonundaki ilk iş gününde POS cihazı bulundurma ve kullanma mecburiyeti başlamaktadır. 379 Seri No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca; hekimlerce kullanılacak POS cihazları tarafından üretilen belgelerin üzerinde; mükellef bilgileri, tarih, saat, sıra no, hizmetin cinsi, vergi dahil tutarı vb. bilgiler ve “Bu belge V.U.K. uyarınca serbest meslek makbuzu yerine geçen belge hükmündedir.” ibaresi yer alması ve POS’lardan her günün sonunda günlük kapanış raporu (Z raporu) alınabilecek olması gerekmektedir. Bu özellikleri haiz POS cihazlarını iş yerlerinde bulundurmayan veya iş yerinde bulundurmakla beraber Tebliğde öngörülen şartları taşımayan cihazları kullandıkları tespit edilenlere, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355/1 inci maddesine göre özel usulsüzlük cezası, Tebliğde belirtilen özellikleri haiz POS cihazlarını kullanmakla birlikte bunlarda Tebliğde açıklanan özellikleri taşımayan kağıt ruloları kullandığı veya günlük kapanış raporu almadığı tespit edilen mükelleflere ise her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere, Vergi Usul Kanununun 352/11-7 nci maddesine göre ikinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 14. İhtiyari Olarak Ödeme Kaydedici Cihaz Ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti dışında bırakılmış olan mükelleflerin ihtiyari olarak ödeme kaydedici cihaz almaları durumunda bu mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri cihazları iktisap ettikleri tarihten itibaren 30 gün içerisinde başlamaktadır. Örnek: Halit Bey sağlık kabini işletmeciliği nedeniyle serbest meslek faaliyetinde bulunmakta ve bu faaliyeti ile ilgili olarak elde ettiği hasılatlar için serbest meslek makbuzu düzenlemekte olup daha


hızlı ve pratik olması açısından ihtiyari olarak ödeme kaydedici cihaz kullanmak için bağlı bulunduğu Güneşli Vergi Dairesine başvurmuştur. Serbest meslek erbabının faaliyetine ilişkin yapacağı her türlü tahsilat için serbest meslek makbuzu düzenlemesi zorunlu olduğundan Halit Beyin isteğe bağlı olarak da olsa ödeme kaydedici cihaz kullanması mümkün bulunmamaktadır. Not: E-VDO sisteminde belge basımına ilişkin bilgi bulunmayan veya belge bastırmayan ve ödeme kaydedici cihaz kullanmayan mükelleflerin ayrıntılı yoklama yapılmak suretiyle yakından takip edilmesi hususunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir. 15. Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti “Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlar” adıyla tanımlanan cihazların taşıması zorunlu özellikleri, kullanılma mecburiyeti ve onaylanmasına dair usul ve esaslara ilişkin düzenlemelere 3100 sayılı Kanun’la ilgili 69, 70 Seri No.lu Genel Tebliğler ile 426 ve 427 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğlerinde yer verilmiştir. 3100 sayılı Kanun ve anılan Kanunun uygulanması ile ilgili olarak yayımlanan Genel Tebliğler çerçevesinde; • Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler; Perakende mal tesliminde bulunan veya hizmet ifa eden ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti olan birinci ve ikinci sınıf tüccarlar fatura verme mecburiyetinde olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetindedirler. • Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar: - Basit/Bilgisayar bağlantılı cihazlar, - EFT-POS özelliği olan cihazlar olarak gruplandırılmıştır. - Ayrıca; akaryakıt pompalarına bağlanan cihazlar ve sinema giriş bileti ve yolcu/taşıma bileti düzenleyen ödeme kaydedici cihazlar da bu kapsama alınmıştır. • Faaliyetlerinde seyyar EFT-POS cihazı kullanan mükellefler ile yol kenarı otopark hizmeti veren mükellefler faaliyetlerinde 01/10/2013 tarihinden itibaren EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorundadırlar. • 01/01/2016 tarihinden itibaren yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükellefler: - İşyerlerinde seyyar EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanmayıp, sabit olarak basit veya bilgisayar bağlantılı ödeme kaydedici cihaz kullanan mükellefler, - Akaryakıt pompalarına bağlanan ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükellefler, - İhtiyari olarak sinema giriş bileti veya yolcu taşıma bileti düzenleyen cihaz kullanan


mükellefler, • Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların Kayıt Süreleri; Mükellefler, gerek mecburiyetlerinin başlaması sebebiyle gerekse mecburiyetleri başlamadan kendi istekleri ile kullanmak üzere aldıkları yeni nesil ödeme kaydedici cihazları, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren 15 gün içerisinde bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçeyle (alış faturası örneği, cihaz sicil numarası, cihazdan alınan bir fiş örneği de dâhil olmak üzere gerekli belgeleri eklemek suretiyle) bildirerek kayıt ettirmelidir. Ayrıca mükelleflerin kayıt işlemi ile birlikte, kullanmak üzere aldıkları her bir cihaz için ayrı ayrı olmak üzere “Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Levha”yı söz konusu süre içerisinde vergi dairelerinden alarak işyerlerinde devamlı surette görülebilecek bir yere asmaları gerekmektedir. Cihazın alındığı tarih itibarıyla yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinin başlamasına 15 günden daha az bir sürenin bulunması halinde mükelleflerin, söz konusu 15 günün sonunu beklememeleri ve mecburiyetleri başlamadan önce yukarıda açıklandığı şekilde kayıtlarını yaptırıp ödeme kaydedici cihazlara ait levhalarını almaları gerekmektedir. Diğer bir anlatımla mükellefler cihazları, alış faturasının düzenlendiği tarihten itibaren (yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinin başlama tarihini geçmemek şartıyla) 15 gün içerisinde vergi dairesine kaydettirip levhalarını alarak kullanmaya başlamalıdırlar. • Mükellefler önceki mevzuat hükümlerine tâbi ellerindeki ödeme kaydedici cihazlarını, 31/12/2015 tarihini geçmemek üzere mali hafızaları doluncaya kadar kullanabileceklerdir. 01/01/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, malî hafızaları dolan ödeme kaydedici cihazlara, yeni malî hafıza takılmayacak ve cihaz 3100 sayılı Kanunla ilgili yayımlanan 60 Seri No.lu Genel Tebliğin dördüncü bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde hurdaya ayrılacaktır. Cihazı hurdaya ayrılan mükellefler yeni nesil ödeme kaydedici cihazları almak suretiyle kanuni yükümlülüklerini yerine getirebileceklerdir. • Kullanmak üzere EFT-POS özelliği olan yeni nesil ÖKC satın alan, ancak kendi istekleri dışında gelişen (banka yazılımlarının yüklenememesi, onay işlemlerinin tamamlanamaması vb.) sebeplerle cihazlarını aldıkları tarihten itibaren 90 gün geçtikten sonra cihazın kaydı için vergi dairesine müracaat eden mükelleflere, cihazlarının kaydını en geç 30/12/2013 tarihine kadar yaptırmış olmaları halinde bu fiillerinden dolayı herhangi bir ceza kesilmemesi gerekmektedir. • 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 17’nci maddesi uyarınca zor durumda olmaları hasebiyle (TÜBİTAK’taki onay işlemlerinin tamamlanamamasından dolayı, ÖKC üretici veya ithalatçısı firmaların satışını yaptıkları cihazları süresi içerisinde mükelleflere teslim edememeleri vb) EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların ilgili vergi dairelerine kaydı ile ilgili olarak (yukarıda belirtilen kayıt süreleri dışında) anılan Kanun’un 17’nci maddesi hükmüne istinaden ek süre verilmesi mümkün bulunmamaktadır.


Cezai Müeyyide: EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alma zorunluluğu getirilen mükelleflerin bu zorunluluğa uymadıklarının tespiti halinde haklarında, 426 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde belirtilen usul ve esaslara uymamaktan dolayı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesine göre özel usulsüzlük cezalarının kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Mülkiyeti ana firmaya ait seyyar EFT-POS cihazını yaptığı perakende satışlarında kullanan bayilerin, bu cihazların yerine kendi adlarına kayıtlı EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alarak 01/10/2013 tarihinden itibaren faaliyetlerinde kullanmaya başlamaları gerekmektedir. Örnek: ÖKC kullanma mecburiyeti bulunan ve faaliyetlerinde seyyar EFT-POS cihaz kullanan mükellef, 25/06/2013 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak almış olduğu ÖKC izin yazısını üretici firmaya ibraz etmiştir. Yetkili ÖKC firması tarafından 01/07/2013 tarihli fatura düzenlenmiş faturada 90 günlük süre içerisinde cihazın teslim edileceği beyan edilmiş ancak bu süre içerisinde cihaz mükellefe teslim edilmemiştir. Bu durumda mükellef adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Bu durumda mükellefe kusur izafe edilemeyeceğinden herhangi bir ceza kesilmesine gerek yoktur. ÖRNEK: Merkez ve şube olarak iki ayrı mağazada toptan ve perakende olarak inşaat teknik malzeme satışı yapan mükellefin, satış cirosunun %99 ’unu toptan satışlarının oluşturduğu, faaliyetinde seyyar EFT-POS cihazı kullanmakla birlikte, söz konusu cihazı, yapılan anlaşma gereği belirlenen tarihlerde fatura bedellerinin tahsili amacıyla kullandığı, perakende satışlarının tahsilinde ise sabit POS cihazlarını kullandığı tespit edilmiştir. Bu durumda söz konusu mükellef, EFT-POS cihazı kullanma zorunluluğuna uymamış olmakta mıdır? Seyyar EFT-POS cihazlarının, perakende teslim ve hizmet bedellerinin tahsilinde değil, münhasıran satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlara gerçekleştirilen teslim ve hizmet (toptan satışların) bedellerinin tahsilinde kullanılması hâlinde, Tebliğin 4/a bölümü kapsamına girmediğinden, bu tahsilatlarda EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Hem perakende hem de toptan satış yapılması durumunda, perakende olarak gerçekleştirilen kısımlara ilişkin tahsilatın seyyar EFT-POS cihazı ile gerçekleştirilmesi halinde bu tahsilatlar için EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanılması gerekmektedir. Ayrıca, Seri A 284 Sıra No.lu Başkanlığımız Usul Müdürlüğü Toplu Tamiminin “XIII- 3100 sayılı Kanun” başlıklı bölümünde de uygulamaya yön verici açıklamalara yer verilmiştir. Ğ. DİĞER ÖDEVLERİ Vergi inceleme ve kontrolleri ile gayrimenkullerin rayiç bedelinin tespiti sırasında mükellefler aşağıda yazılı ödevleri yerine getirmeye mecburdurlar:


> > > > >

Vergi incelemesinde yetkililere yardım Belge düzenleme (fatura vb) Tahsilat ve ödemelerin belgelendirilmesi Bilgi verme yükümlülüğü Adına tahakkuk eden vergiyi ödeme DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TAKDİRE SEVK

Vergi Dairesi Başkanlığımızın bütün birimlerince; gelir politikasını adalet ve tarafsızlık içinde uygulamak; vergi ve diğer gelirleri en az maliyetle toplamak; mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamak; mükellef haklarını gözeterek yüksek kalitede hizmet sunmak suretiyle yükümlülüklerini kolayca yerine getirmeleri için gerekli tedbirleri almak; saydamlık, hesap verebilirlik, katılımcılık, verimlilik, etkililik ve mükellef odaklılık temel ilkelerine göre görev yapılması hedeflenmiştir. Bu ilkeler doğrultusunda takdir komisyonu kararlarının çoğunlukla ihtilaf konusu yapıldığı ve şikayetlere yol açtığı görülmektedir. Mahkemelerde açılan davaların hemen hemen hepsi dayanak yoksunluğu ve gerekçesizlikten kaybedilmekte ve bu durum işgücü ve zaman kaybına yol açtığı gibi harç ve vekalet ücretlerinin kamu fonlarınca karşılanması suretiyle parasal anlamda büyük maliyetler oluşturmaktadır. Bu nedenlerle, takdir komisyonlarına sevk işleminden bu komisyonların teşekkülüne; takdir komisyonu kararlarından yapılan tarhiyatlara kadar bütün aşamalarda görevli personelin daha da titiz görev yapmaları; konuya gerekli hassasiyetin gösterilerek takdir komisyonu işlemlerinin sadece bir prosedürün yerine getirilmesine ilişkin bir işlem olduğu anlayışının değişmesi gerekmektedir. Bu bakış açısı doğrultusunda birimlerimiz arasında uygulama birlikteliğinin de sağlanması açısından aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. A. TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİNDE VERGİ DAİRELERİNCE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR 1. Re’sen matrah takdiri için, takdire sevk işlemlerinde zamanaşımı süresinin son yılı beklenilmeden cari vergilendirme dönemi içinde takdire sevk işlemi yapılması ve Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355 maddesi uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezası yönünden aynı Kanun’un 114 ve 374’üncü maddeleri de dikkate alınarak tarh zamanaşımına sebebiyet verilmemesi, 2. Takdire sevk işlemlerinin bilgisayar kayıtlarından alınan beyanname vermeyen mükellefler listesinden direkt olarak yapılmaması, alınan listelerin mükelleflerin tarh dosyasındaki bilgilerle karşılaştırılarak vergi türü ve vergilendirme dönemi için beyanname verilmemesini haklı gösterecek bir nedenin olup olmadığının araştırılması, mükellefin gelen evrak kayıtlarından işi terk ve adres değişikliği gibi bilgilerinin sorgulanması, 3. Adres değişikliği nedeniyle vergi daireleri değişen mükelleflerle ilgili olarak, nakil


geldiği vergi daireleri ve nakil gittiği vergi dairelerine eksik beyanname verilip verilmediğinin bilgisayar kayıtlarından mutlaka sorgulanması, 4. Vergi Usul Kanunu’nun 30’uncu maddesinin hangi fıkrasına göre re’sen matrah takdiri istenildiğinin takdire sevk fişlerinde açık ve net olarak belirtilmesi, 5. Re’sen takdiri gerektiren her dönemin ayrı ayrı sevk fişine bağlanması, 6. Takdir edilecek dönemin tam dönem veya kıst dönem olup olmadığının belirtilmesi ve aynı mükellefe ait tüm dönemlerin aynı tarihte takdire sevk edilmesi, 7. Mükelleflerin gayri faal durumunda olup olmadığı yoklama fişi veya tutanakla ayrıntılı bir şekilde tespit edilmesi, söz konusu yoklama fişleri ile tutanakların bir örneklerinin mutlaka takdire sevk fişine eklenmesi, 8. Gayri faal mükellefler hakkında 2004/13 Sıra No.lu Uygulama İç Genelgesine göre yapılması gereken işlemler sonuçlandırılmadan takdire sevk işleminin yapılmaması, 9. Takdire sevk fişlerine varsa mükellef beyanı, yok ise veri olabilecek geçmiş dönem beyanları ile mükellef hakkında düzenlenmiş inceleme raporu, tutanak veya önceden verilen takdir komisyonu kararları ile mükellefin içerisinde bulunduğu sektör emsalleri gibi diğer bilgilerin eklenmesi, (E-vdo sisteminden alınması mümkün bilgiler ile dökümanlar hariç.) 10. Ortaklık halinde faaliyette bulunan mükelleflerle ilgili takdire sevk işlemlerinde; ortağın vergi numarasının yazılması, ortaklardan birisinin beyanname vermiş olması halinde, verilen beyanname suretinin (E-vdo sisteminde içeriği görülmeyen) sevk fişine eklenmesi, hiçbir ortak beyanname vermemiş ise sevkin birlikte yapılması, 11. Gayrimenkul sermaye iratlarına ait takdir işlemlerinde; kiracı ve/veya kiraya veren nezdinde mutlaka tespit (yoklama fişi, tutanak vb.) yapılması ve varsa önceki yıllara ait yıllık gelir vergisi beyannamelerinin sevk fişine eklenmesi, 12. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi hükmüne göre ücret, menkul sermaye iradı, diğer kazanç ve iratlara ilişkin olarak muhtasar beyanname verilmesi, ödeme veya tahakkuka bağlı olduğundan bu yükümlülüğün tespit (yoklama fişi, tutanak, vb.) edilerek, söz konusu madde kapsamında yapılan tahakkuk ve ödeme miktarı ile tarihini içeren bilgi ve belgelerin sevk fişine eklenmesi, 13. Nakliyecilere ait takdir işlemlerinde 2003/3 Sıra No.lu Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesinde yapılan düzenlemeler de dikkate alınarak aracın markası, modeli ve tonajının belirtilmesi, 14. Mükelleflerin aktiflerine kayıtlı taşıtlarını kasko sigortasına esas bedelden düşük bedelle satması veya gerçek satış bedelinin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük beyan edilmesi ile ilgili takdire sevklerde; ticaret odası, şoförlerler esnaf odası, nakliyeciler derneği vb.nden bilgi alınması, yine serbest piyasadan yoklama ile araştırma yapılması, aracın hasarlı olup olmadığı gibi hususlara bu yoklamada mutlaka yer verilmesi ve söz konusu belgelerin takdire sevk fişine eklenmesi, 15. Vergi Usul Kanunu’nun 278’inci maddesi kapsamında yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak, miadı dolmak gibi nedenlerle gelen taleplerin bekletilmeksizin komisyona sevkinin sağlanması,


16. Takdir komisyonu kararlarında, Vergi Usul Kanunu 116 ve müteakip maddelerinde belirtilen türden hataların bulunması halinde komisyondan düzeltme talep edilmesi, 17. Vergi Usul Kanunu’nun 74’üncü maddesinin 2’nci fıkrasındaki “Takdir komisyonları bu görevlerini yaparken takdir sebeplerinin bulunup bulunmadığını incelemez. ...” hükmü gereği dosya takdire sevk edilmeden önce 1988/8 Seri No.lu VUK İç Genelgesinde de belirtildiği üzere re’sen vergi tarhını gerektiren sebep hakkında vergi dairesi müdürlüğünce ön değerlendirme yapılması, 18. Katma değer vergisi ile ilgili takdir komisyonu kararına istinaden yapılacak tarhiyatlarda, varsa bir önceki dönem KDV beyannamesinde Sonraki Döneme Devreden KDV tutarının dikkate alınması, 19. Tarh dosyasındaki belge ve bilgilerden sahte belge düzenleyebileceği kanaati oluşan mükelleflerin, öncelikle incelemeye sevk edilmesi, incelenmesine gerek görülmeyenlerin takdire sevk edilmesi, 20. Muhtasar beyannamelerini aylık olarak verirken, bildirimsiz üç aylık olarak vermeye başlayan mükelleflerin ilk verdikleri beyannamelerin bildirim kabul edilerek işlem yapılması ve gereksiz yere takdire sevk işleminin yapılmaması, 21. Kurumlar vergisinden muaf ve teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden istisna olan kooperatif, dernek, vb. kurumların kurumlar vergisi ve katma değer vergisi yönünden takdire sevk işleminin yapılmaması, 22. Tasfiyeye giren kurumların geçici vergi beyannamesi verme zorunluluğunun, 217 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “4.10. İşi Bırakan ve Tasfiyeye Giren Mükellefler” başlıklı bölümüne göre değerlendirilmesi (bu bölümde; yetkili organlarının kararı ile tasfiyesine karar verilen kurumların, tasfiye kararının Ticaret Sicilinde tescil edilmesiyle tasfiyeye girdiği, bu kurumların Ticaret Sicili Memurluğundan alacakları tasfiyeye girildiğinin tescil edildiğini belirten belgeyi, tasfiyeye giriş bilançosu ile birlikte vergi dairesine ibraz etmeleri gerektiği ve tasfiyeye girdikleri tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları üzerinden geçici vergi ödeyecekleri, bu dönemden sonra geçici vergi beyannamesi vermeyecekleri belirtilmektedir. Buna göre; iflasa giren/tasfiyeye girdiği tescil edilen mükellef kurumların tasfiye dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi dahil tüm vergisel yükümlülüklerinin ilgili dönem kanuni temsilcisi (iflas idaresi/tasfiye memuru) tarafından yerine getirilmesi gerekmekle birlikte şirketin iflasa/tasfiyeye girdiği tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları üzerinden geçici vergi ödeyeceği, bu tarihten sonraki dönemler için kurum geçici vergi beyannamesi vermeyeceği tabiidir.) ve değerlendirme neticesinde geçici vergi mükellefiyetinin terkinine karar verilen kurumların tasfiyeye giriş tarihi itibarıyla geçici vergi mükellefiyetinin terkin edilerek, geçici vergi yönünden sehven takdire sevkinin engellenmesi, 23. Damga vergisinden dolayı sürekli mükellef olmaması gerekenlere mükellefiyet tesis edilip gereksiz yere takdire sevk işleminin yapılmaması, gerekmektedir. Dikkat: Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması işlemi, tarh zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren


kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. B. TAKDİR KOMİSYONLARINCA UYULACAK HUSUSLAR 1. Komisyon kararlarında Vergi Usul Kanunu’nun 31’inci maddesinde belirtilen hükümler bulunmalıı ve kararların dayakları bölümünde matraha ulaşma verileri ile ilgili ayrıntılı açıklamaya yer verilmelidir. 2. Bilanço esasına göre defter tutması gerekirken işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile ilgili kararlarda, işletme defteri kayıtlarının aksi ispat edilmeden ilave matrah takdiri yoluna gidilmemelidir. 3. Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin aktifinde kayıtlı araçlarının satışlarında kasko bedeli ile satış bedeli arasında farka ilişkin takdire sevk fişi ve ekinde gönderilen bilgilere istinaden; mükellefin beyanı, kasko bedeli, ticaret odası, şoförlerler esnaf odası, nakliyeciler derneği vb.nden odasından gelen değerler ile piyasa araştırmasında tespit edilen miktarların ortalaması alınarak aracın emsal bedelini tespit eden bir ara karar alınmalı, bu ara karardaki emsal bedelden aracın kullanılma yılına göre bulunacak (örneğin 10 yaşındaki bir araç için %20-%30 arası) yıpranma payı ve aracın hasar durumu gibi özel halleri de dikkate alınarak matrah takdir edilmelidir. 4. Takdir komisyonu tarafından mükellef hakkında yapılan araştırma ve incelemeler, tutanak veya rapor gibi somut belgelere bağlanmalı ve durum kararın dayanak bölümünde ayrıntılı şekilde açıklanmalıdır. 5. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi ile ilgili matrah takdirlerinde ödeme ve tahakkuk bilgileri ile oda, borsa ve mesleki resmi kurum ve kuruluş ile teşekküllerin tespit ettiği tarifeler dikkate alınmalı ve kararlarda bu husus ayrıca belirtilmelidir. 6. Katma değer vergisi matrah takdiri sırasında mükellefin teslim ve hizmetleri miktarının gerçeğe en yakın şekilde tespiti için bu bölümün 9’uncu maddesinde belirtilen birimlerden yararlanılmalıdır. 7. Vergi dairelerinin düzeltme talepleri değerlendirilmelidir. 8. Takdir Komisyonları, hatalı yada eksik gördüğü işlemlerle ilgili olarak vergi dairelerinden (Vergi Usul Kanunu’nun 74’üncü maddesinin 2.fıkrasının ikinci cümlesi hükmü dahilinde) bilgi istemelidir. Örneğin birden çok vergilendirme dönemi takdire sevk edilmiş mükellef hakkında 2004/13 Sıra No.lu Uygulama İç Genelgesi çerçevesinde işlem tesis edilip edilmediği hakkında bilgi alınmalıdır. 9. Takdir Komisyonları matrah takdiri sırasında ihtiyaç duyması halinde Denetim Koordinasyon Müdürlüğünden (vergi denetimi, yoklama ) ve vergi dairelerininden veya Başkanlığımızın diğer ilgili birimlerinden yararlanmalıdır. 10. Geçici vergi matrah takdirinde; aynı takvim yılı içerisinde önceki dönemlerde takdir edilen veya beyan edilen matrahlar da dikkate alınmalı ve bu husus komisyon kararında açıkça belirtilmelidir. 11. Gayrimenkul Sermaye İradı yönünden yapılacak matrah takdirinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 74’üncü maddesinde belirtilen % 25’lik götürü gider dikkate alınmalı ve bu husus


komisyon kararında belirtilmelidir. 12. Vergi Usul Kanunu’nun 114’üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan zamanaşımı hükümlerine dikkat edilmeli ve herhangi bir gecikmeye mahal verilmemelidir. C. SEHVEN YAPILDIĞI ANLAŞILAN TAKDİRE SEVK İŞLEMLERİ Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu hükmüne yer verilmiş olup 30’uncu maddesinde de re’sen takdir sebepleri sayılmıştır. Aynı Kanun’un 74’üncü maddesinde, takdir komisyonunun görevleri arasında yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak olduğu ve takdir komisyonunun bu görevlerini yaparken takdir sebepleri bulunup bulunmadığını incelemeyeceği, 75’inci maddesinde, takdir komisyonlarının vergi inceleme yetkisinin bulunduğu, 31’inci maddesinin 8’inci bendinde ise takdir kararlarında takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahat bulunması gerektiği, belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 116’ncı maddesinde, “Vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.” şeklinde tanımlanmış, vergi hatalarının meydana çıkarılma yolları ise 119’uncu maddesinde sayılmış, müteakip 120’nci maddesinde, vergi hatalarının düzeltilmesine ilgili vergi dairesi müdürünün karar vereceği, 121’inci maddesinde de idarece tereddüt edilmeyen açık ve mutlak vergi hatalarının re’sen düzeltileceği hükümlerine yer verilmiştir. Takdire sevk edilme nedeni ortada yokken, sehven takdire sevk işleminin yapılması durumunda, vergi kanunlarında belirtilen usuller çerçevesinde düzeltme işleminin yapılacağı tabiidir. Bu genel kurallar dikkate alındığında, takdir komisyonuna sevk edildikten sonra; 1. Takdir komisyonunca henüz bir karar verilmeden önce sehven sevk işlemi yapıldığının tespit edilmesi durumunda, takdire sevk fişinin komisyondan geri çekilmesi, 2. Takdir komisyonu kararının vergi dairesine intikal etmesinden sonra, mezkûr karara istinaden henüz tarhiyat yapılmadan önce sehven sevk işlemi yapıldığının tespit edilmesi durumunda, mezkûr kararın vergi dairesi müdürünün imzasıyla hıfz edilerek tarh dosyasında saklanması, 3. Takdir komisyonu kararına istinaden tarhiyat yapıldıktan sonra sehven takdire sevk işlemi yapıldığının tespit edilmesi durumunda ise yapılan tarhiyatın Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme ile ilgili hükümleri çerçevesinde düzeltme fişi ile re’sen düzeltilmesi, 4. Vergi inceleme raporu düzenlenen konu ve dönemlerin sehven matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmesi durumunda, (vergi dairesince zamanaşımı süresi içerisinde vergi inceleme raporuna istinaden tarhiyatın yapılması şartıyla) yapılacak tarhiyatta vergi inceleme raporunun dikkate alınması, komisyon kararının ise işleme konulmadan vergi dairesi müdürünün imzasıyla hıfz edilerek tarh dosyasında saklanması, 5. İncelemeye yetkililer tarafından talep edilmesi nedeniyle yapılan takdire sevk işlemlerinde; takdir komisyonuna done olarak hazırlanan inceleme raporunun bekletilmeksizin takdir komisyonuna sevkinin sağlanması,


gerekmektedir. Örnek: 03/02/2012 tarihinde tasfiyeye giren Tasfiye Halinde (E) Ltd. Şti.nin 2012 yılına ait kurum geçici vergi beyannamelerini kanuni süresi geçtiği halde vermediği tespit edilmesi üzerine bağlı bulunduğu Kadıköy Vergi Dairesince ilgili dönemler geçici vergi yönünden takdire sevk edilmiştir. Durumdan haberdar olan tasfiye memuru tasfiye halindeki şirketlerin geçici vergi beyannamesi verme yükümlülüğü bulunmadığından bahisle vergi dairesince yapılan takdire sevk işleminin iptalini talep etmiştir. Bu durumda Kadıköy Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Tasfiyeye giren şirketlerin tasfiyeye giriş tarihini kapsayan geçici vergi beyannamelerini vermeleri gerekmekte olup bu tarihten sonraki tasfiye dönemine ilişkin geçici vergi beyannamesi verme zorunlulukları bulunmamaktadır. Buna göre Tasfiye Halinde (E) Ltd.Şti.nin tasfiyeye girdiği tarihi (03/02/2012 tarihini) kapsayan 2012 yılı I. dönem kurum geçici vergi beyannamesini vermesi gerekmekte olup bu dönem sonrası geçici vergi mükellefiyetinin terkin edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, Kadıköy Vergi Dairesince konusuz kalan 2012 yılı II. dönem, III. dönem ve IV. dönem geçici vergiye ilişkin takdire sevk fişlerinin geri çekilmesi gerekmekle birlikte 2012 yılı I. dönem geçici vergiye ilişkin takdire sevk fişinin geri çekilmeyeceği tabiidir. Örnek: Bayrampaşa Vergi Dairesi mükellefi olan İdris Beyin 17/02/2013 tarihinde Kasımpaşa Vergi Dairesine nakil olması nedeniyle Ocak/2013 dönemi KDV ve gelir stopaj vergisi beyannamesini Kasımpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğüne vermiştir. Ancak Bayrampaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünce ilgili dönem beyannamelerinin verilmemesinden dolayı İdris Bey takdire sevk edildikten sonra 17/02/2013 tarihinde Kasımpaşa Vergi Dairesine nakil olduğu fark edilmiş ve yapılan beyanname sorgusunda, Ocak/2013 dönemi beyannamelerinin Kasımpaşa Vergi Dairesine verildiği tespit edilmiştir. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Kanuni süresi geçtiği halde verilmediği gerekçesiyle matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilen Ocak/2013 dönemi beyannamelerinin nakil olunan Kasımpaşa Vergi Dairesine verildiğinin tespit edilmesi durumunda, Bayrampaşa Vergi Dairesince İdris Bey adına ilgili dönem takdire sevk fişlerinin geri çekilmesi gerekmektedir. Örnek: SMİYB düzenlendiği tespit edilen mükelleften alışları nedeniyle takdire sevk edilen (SS) A. Ş. adına matrah takdir edilerek vergi dairesine gönderilen komisyon kararlarına henüz tarhiyat yapılmadan, aynı dönem ve aynı mükelleflerden yapılan alışları nedeniyle incelemeye sevk edildiği ve inceleme raporuna istinaden aynı alışlar için tarhiyat yapıldığının anlaşılması durumunda söz konusu ilgili vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Aynı konuda (aynı mükelleften aynı alışlar için) inceleme raporuna istinaden (SS) A.Ş. adına tarhiyat yapılmış olması nedeniyle, mükerrer tarhiyata sebebiyet vermemek için, aynı konuda verilen takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi müdürünün oluru ile hıfza alınması gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu komisyon kararına istinaden tarhiyat yapılması durumunda ise söz konusu tarhiyatların düzeltme yoluyla terkin edilmesi gerekmektedir. Örnek: Vergi dairesi teftişi esnasında; zamanaşımının son yılı içerisinde (2013) Murat Beyin 2008


yılında elde ettiği faiz gelirlerini beyan etmediğinin tespit edilmesi üzerine vergi dairesince 12/12/2013 tarihinde incelemeye sevk edilmiş ancak inceleme henüz sonuçlanmamıştır. Bu nedenle Murat Beyin elde ettiği faiz gelirlerine ilişkin vergilendirme işleminin zamanaşımına uğratılmaması için ilgili dönem takdire sevk işlemi yapılmıştır. Daha sonra inceleme sonuçlanmış ve tanzim edilen inceleme raporu 10/02/2014 tarihinde vergi dairesine intikal etmiştir. Bu durumda vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? 2008 yılına ilişkin olarak zamanaşımı süresi 31/12/2013 tarihinde sona erdiğinden; bu tarihten sonra ilgili döneme ilişkin olarak vergi dairesi kayıtlarına intikal eden bir vergi inceleme raporu zamanaşımına uğramış olacaktır. Dolayısıyla söz konusu rapora istinaden tarhiyat yapılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak söz konusu dönem takdir komisyonuna sevk edildiğinden; komisyonda geçen süreye bağlı olarak bu zamanaşımı süresi en geç 31/12/2014 tarihinde dolacağından; düzenlenen inceleme raporunun, takdir komisyonuna done olarak gönderilmesi ve söz konusu rapor done alınmak suretiyle verilecek takdir komisyonu kararına istinaden zamanaşımı süresi de dikkate alınmak suretiyle tarh ve tebliğ işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Ç. TAKDİR KOMİSYONU KARARLARINDA HATA BULUNMASI 1. Takdir komisyonu tarafından verilen kararlarda hata bulunması ve hatanın düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde meydana çıkarılmış olması halinde, hatanın daha önce verilmiş olan karar ile irtibatlandırmak suretiyle yine takdir komisyonundan alınacak yeni karara göre düzeltilmesi, 2. Takdir komisyonu tarafından verilen kararda ısrar edilmesi durumunda, vergi dairesi tarafından takdir komisyonu kararın iptali amacıyla dava açılması, 3. Katma değer vergisi yönünden mükellefler adına takdir komisyonlarınca yapılan matrah takdiri işlemleri üzerine verilen kararlara istinaden vergi dairesi müdürlüklerince yapılacak tarhiyatlarda öncelikle; takdir komisyonunca yapılan matrah takdiri işlemleri sırasında mükelleflerin devreden KDV tutarlarına tekabül eden matrahların dikkate alınıp alınmadığı hususunun vergi dairesince tespit edilmesi ile; söz konusu tutarların dikkate alınmış olması halinde takdir edilen matrah üzerinden aynen tarhiyat yapılması, söz konusu tutarların dikkate alınmamış olması halinde ise, takdir edilen matrahlar üzerinden yapılan tarhiyatların önceki dönemden devreden katma değer vergisinin dikkate alınarak yapılması ve sonraki dönemlere ait beyannamelerin de buna göre düzeltilmesi, gerekmektedir. Örnek: Tuna Vergi Dairesi mükellefi (ON) A.Ş. hakkında SMİYB düzenlemekten dolayı 2012 hesap dönemi ile ilgili olarak tanzim edilmiş inceleme raporu bulunmaktadır. Silivri Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi (ÜN) Ltd. Şti. ise söz konusu inceleme raporunda 2012/Ekim vergilendirme döneminde bu mükellef kurumdan almış olduğu 5.000-TL tutarındaki fatura nedeniyle SMİYB kullanıcısı olarak yer alması nedeniyle Tuna Vergi Dairesince Silivri Vergi Dairesine rapora istinaden mükellefi hakkında bilgi verilmiştir. Bunun üzerine Silivri Vergi Dairesi söz konusu


faturaların indirimlerden çıkarılması gerektiği yönündeki yazıyı mükellefe tebliğ etmiş ancak, mükellef cevap vermediğinden ilgili dönem matrah takdiri için takdire sevk edilmiştir. Verilecek Takdir komisyonu kararına istinaden 2012/Ekim dönemine tarhiyat yapılırken nelere dikkat edilmelidir? (ÜN) Ltd. Şti. hakkında verilen takdir komisyonu kararına istinaden 2012/Ekim dönemine tarhiyat yapılırken, söz konusu tutarın mükellefin vermiş olduğu beyannamesi ile ilgili dönem Ba bildirimindeki SMİYB düzenleyen mükelleften yapılan 5.000-TL alış tutarı ile kontrolünün sağlanması, ayrıca takdir komisyonunca yapılan matrah takdiri işlemleri sırasında önceki dönemden devreden KDV tutarlarına tekabül eden matrahların dikkate alınıp alınmadığının tespit edilmesi neticesinde; - söz konusu tutarların dikkate alınmış olması halinde takdir edilen matrah üzerinden aynen tarhiyat yapılması, - söz konusu tutarların dikkate alınmamış olması halinde ise, takdir edilen matrahlar üzerinden yapılan tarhiyatların önceki dönemden devreden katma değer vergisinin dikkate alınarak yapılması ve sonraki dönemlere ait beyannamelerin de buna göre düzeltilmesi, gerekmektedir. D. RE’SEN VERGİ TARHINDA YÖNTEM Re’sen vergi tarhını gerektiren durumların varlığı halinde, vergi dairesince takdire sevk fişi düzenlenerek, takdir komisyonuna intikal ettirir. Takdir komisyonunca re’sen takdir edilen matrah veya matrah kısmı üzerinden tarhiyat yapılır. Takdir kararları komisyonun başkan ve üyeleri tarafından imzalanır. Takdir kararları imza karşılığında vergi dairesine tevdi olunur. (VUK md.32) Resen tarh edilen vergiler ihbarname ile ilgililere tebliğ olunur. Nev’i ve doğuşu ayrı olan vergiler için ayrı ihbarname kullanılır. Takdir komisyonunun kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın birer sureti ihbarnameye eklenir. Not: Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması hâlinde ilgili dönem için zamanaşımı süresi durmakta ve duran zamanaşımı takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren yeniden işlemekte olup takdir komisyonunda geçen süre (işlemeyen süre) hiçbir surette 1 yıldan fazla olamaz. (bkz. Onbirinci Bölüm / Zamanaşımı / Zamanaşımı Süresinin Durması) BEŞİNCİ BÖLÜM TARHİYAT A.

İHBARNAME

Vergi idaresince yapılan kontrol ve incelemeler sonunda mükellefin eksik veya hatalı beyanda bulunduğu veya hiç beyanda bulunmadığı tespit edilirse, inceleme sonucunda ortaya çıkan fark matrah üzerinden ikmalen, re’sen veya idarece vergi tarh edilir. Söz konusu tarhiyat mükellefe ihbarname ile tebliğ edilir.


İhbarname, verginin tarhına ve/veya cezanın kesilmesine ilişkin belgenin alındığı tarihten itibaren en geç 7 gün içinde, zamanaşımı söz konusu ise aynı günde düzenlenir. B.

İHBARNAMENİN DAYANAĞI

Vergi inceleme raporu, takdir komisyonu kararı veya düzeltme fişine dayandırılmaksızın yapılan tarhiyatlar yargı mercilerince usul yönünden reddedilmektedir. Ayrıca İşlem Yönergesinin 85’inci maddesi uyarınca ihbarnamenin mükellefe tebliğ edilecek nüshasına, tarhiyatın dayanağı olan vergi inceleme raporu, takdir komisyonu kararı, tutanak, yoklama fişi, düzeltme fişi gibi belgelerin birer örneğinin eklenmesinin zorunlu olduğu unutulmamalıdır. İnceleme yetkisine sahip elemanlarca hazırlanan raporlar veya tutanaklar; servis şefi ve bölüm müdür yardımcısı tarafından incelenerek, gerekli işlemlerin yapılması için ilgili memura verilir. İlgili memurlar tarafından, raporlar ve tutanaklar üzerine yapılması gereken işlemler en geç 7 gün içinde, zamanaşımlı olanlar aynı günde tamamlanır ve tarhiyat işlemleri yapılır. İnceleme yetkisine sahip elemanlarca hazırlanan raporlar veya tutanakların hiç bir değişikliğe tabi tutulmadan önerilen şekilde işleme konulması esastır. Rapor ve tutanaklar üzerinde tereddüt olması durumunda; Başkanlığımız aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığından görüş sorularak alınan cevaba göre gerekli işlem yapılması gerekmektedir. Vergi incelemesine yetkili olmayanlar tarafından düzenlenen raporlar; 1991/6 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi’nde belirtildiği üzere Vergi Usul Kanunu’nun 135’inci maddesinde sayılan vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar haricinde çeşitli kurum ve kuruluşların inceleme elemanlarının (Bankalar Kanunu’na göre inceleme yapmaya yetkili olanlar hariç) yapmış oldukları incelemeler neticesi vergi dairelerine intikal eden vergi inceleme raporları üzerinden herhangi bir vergi, resim, harç ile vergi cezaları tarh edilip muhataplarına tebliğ edilmeyecektir. Ancak, söz konusu raporların daireye intikal etmesi üzerine bu raporlar ihbar kabul edilerek Vergi Usul Kanunu’nun 29 ve 30’uncu maddeleri gereği re’sen veya ikmalen tarhiyat yapılabilmesi için olay ya incelemeye sevk edilecek veya ivedi olarak takdir komisyonuna sevk edilerek düzenlenecek inceleme raporu veya takdir komisyonu kararına istinaden tarhiyat yapılacaktır. C. TÜZEL KİŞİLİĞİ SONA EREN KURUMLARA İLİŞKİN TARHİYAT 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un geçici 6’ncı maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra hükmü uyarınca; tasfiye edilerek ticaret sicilinden kaydı silinmek suretiyle tüzel kişiliği sona eren kurumlar vergisi mükellefleri hakkında 5904 sayılı Kanun’un yayımı tarihinden itibaren, kesilecek vergi cezaları dâhil kurumlar vergisi, katma değer vergisi, damga vergisi vb. her türlü vergi tarhiyatının, Tasfiye öncesi dönemler için, müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden herhangi biri adına, Tasfiye dönemleri için tasfiye memuru veya birden fazla tasfiye memuru varsa müteselsilen sorumlu olmak üzere bunlardan herhangi biri adına yapılması gerekmektedir.


Ayrıca, tasfiye sürecine girmiş olduğu bilinen şirketler hakkında tarh veya takip işlemleri yapılmadan önce tasfiyenin sonuçlandırılmış olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre işlem tesis edilmesi gerektiği tabii olup; 03/07/2009 tarihinden sonra tesis edilmiş olmasına rağmen ilgili dönem kanuni temsilcisi veya tasfiye memuru adına değil de tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden silinmek suretiyle tüzel kişiliği son bulmuş kurumlar hakkında tesis edilmiş olduğu anlaşılan işlemlerin (zamanaşımı hükümleri göz önünde bulundurularak) düzeltme yoluyla kaldırılması ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesinin 9’uncu fıkrası ve 2009/2 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Kanunu İç Genelgesi’ne göre yeniden işlem yapılması gerekmektedir. Tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden silinmek suretiyle tüzel kişiliği son bulmuş kurumlar adına 03/07/2009 tarihinden önce tesis edilmiş olan işlemlerde ise bu işlemler aleyhine açılan davalarda ilgili yargı mercilerince “hukuken var olmayan şahıslar hakkında tesis olunan işlemlerin hukuki bir geçerliliği olamayacağı” gerekçesiyle verilmiş ehliyet yönünden davanın reddi, yürütmenin durdurulması veya davanın kabulü kararları üzerine; sadece zamanaşımı hükümlerinin mümkün kıldığı hallerle sınırlı olmak kaydıyla ve mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi adına; belirtilen sebeple hukuka aykırı bulunan işlemin, bu defa (ilgili olduğu döneme göre) kanuni temsilci veya tasfiye memuru adına tesis edilmesinin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, mahkeme kararında söz konusu gerekçenin yer alması ve davanın ehliyet yönünden reddedilmesi durumunda, kararın Başkanlığımız aleyhine olduğu kabul edilerek ilgili mahkeme kararı çerçevesinde; tasfiyesi sona eren şirket adına 03/07/2009 tarihinden önce yapılan tarhiyatların terkin edilmesi üzerine bu hususta verilen mahkeme kararlarına istinaden de temyiz yoluna gidilmesi gerekmektedir. Münfesih kurumun tasfiye dönemleri ile ilgili olarak yapılmış tarhiyatlarda ise tasfiye memurlarının sorumluluğu, sadece tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olacaktır. Öte yandan, Vergi Usul Kanunu’nun 114’üncü maddesinde, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrayacağı, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı, duran zamanaşımının mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, ancak işlemeyen sürenin her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/1-ç maddesi hükmü uyarınca bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı, tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan itibaren başlar. Bu nedenle, hazine zararına sebebiyet verilmemesi için yukarıda yapılan açıklamalara göre zamanaşımı süreleri de göz önünde bulundurularak, işlem tesisi hususunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir. Örnek: 11/02/2008 tarihinde tasfiyeye giren Esenler Vergi Dairesi mükellefi (SİN) A.Ş.nin tasfiyesi 04/06/2012 tarihinde sonuçlanmıştır. 18/03/2014 tarihinde vergi dairesince yapılan tetkikte; 2008/09 dönemine ilişkin eksik beyandan kaynaklı KDV tarhiyatı yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Ancak Esenler Vergi Dairesince 2008 yılına ilişkin zamanaşımı süresinin 31/12/2013 tarihinde sona ermesi


nedeniyle söz konusu KDV tarhiyatının yapılamayacağı düşünülmektedir. 11/02/2008 tarihinde tasfiyeye girip 04/06/2012 tarihinde tasfiyesi sonuçlanan (SİN) A.Ş.nin tasfiyesi bir yıldan fazla sürdüğünden, tasfiye dönemine ilişkin tarh zamanaşımı tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan itibaren başlayacaktır. Buna göre, tarh zamanaşımı 01/01/2013 tarihinden itibaren başlar ve 31/12/2017 tarihine kadar 11/02/2008- 04/06/2012 tarihlerini kapsayan tasfiye dönemleri için tarhiyat yapılabilir. Ayrıca, ölüm halinde düşecek vergi cezaları mükellefin kendi fiilinden doğan ve kendi adına kesilen cezalar olup, tüzel kişilerde ceza gerçek kişi adına değil tüzel kişilik adına kesildiğinden ortaklardan birinin ya da kanuni temsilcinin ölmesi tüzel kişiliği ortadan kaldırmayacağından, şirket ortağının ölümü halinde şirket adına kesilen vergi cezasının düşmesi mümkün bulunmamaktadır. Örnek:06/06/2009 tarihinde tasfiyesine başlanılan (B) A.Ş.nin tasfiyesi 30/11/2010 tarihinde tamamlanarak ticaret sicilinden silinmek suretiyle tüzel kişiliği son bulmuştur. Anadolu Kurumlar Vergi Dairesince 12/12/2011 tarihinde yapılan tetkiklerde, anılan şirketin, elektronik ortamda verilmesi gereken 2009/Şubat ve 2009/Temmuz dönemleri KDV beyannamelerinin kanuni süresinde ancak kağıt ortamında verildiği tespit edilmiş ve aynı gün sehven tüzel kişilik adına özel usulsüzlük cezaları kesilmiştir. Bu durumda Anadolu Kurumlar Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Anadolu Kurumlar Vergi Dairesince, tesis edilen işlemin (tüzel kişilik adına kesilen özel usulsüzlük cezalarının) zamanaşımı hükümleri göz önünde bulundurularak düzeltme yoluyla kaldırılması, tasfiye öncesi dönem olan 2009/Şubat dönemi için ilgili dönem kanuni temsilcisi adına, tasfiye dönemi olan 2009/Temmuz dönemi için ise ilgili dönem tasfiye memuru adına yeniden işlem yapılması gerekmektedir. Ç. İFLAS DÖNEMLERİNE İLİŞKİN TARHİYAT İflasına karar verilmiş olan bir şirketin tasfiye haline girdiği kabul edilerek, söz konusu şirketlerin vergilendirmeye ilişkin ödevleri dolayısıyla tasfiye memurlarına düşen sorumluluğun iflas idaresince yerine getirilmesi icap etmektedir. Dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen işlemler yerine getirilmeden ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kalkması ve vergi mükellefiyetinin sona erdirilmesi mümkün bulunmadığından, iflas sürecinde müflisin vergiye tabi muamelesi bulunmasa dahi beyannamelerin iflas idaresince verilmesi gerekmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca; aynı Kanun’un mükerrer 257’nci maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara, maddede belirlenen tutarlarda özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmış olup, buna göre elektronik ortamda gönderilme zorunluluğu bulunan beyannamelerini kanuni süresi içinde elektronik ortamda vermeyenlere mükellef grupları itibarıyla durumlarına uyan özel usulsüzlük cezası kesileceği hüküm altına alınmıştır. İflas eden mükellefler bakımından;


- İflasın devamı sırasında iflastan önceki dönemlere ilişkin tüm vergi ve ceza tarhiyatlarının mükellefin adına yapılması ve kanuni temsilci olan iflas idaresine tebliğ edilmesi, dolayısıyla iflas idaresinin de vergiyi ve vergiye bağlı cezayı iflas eden kişinin varlığından ödemesi gerekmektedir. İflas işlemleri henüz sonuçlanmayan mükellef adına iflas idaresinin sorumlu olduğu göz önüne alındığında, müflis şirketlerin herhangi bir ticari faaliyeti olmasa dahi, iflas idaresince müflis adına beyanname verme yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerekmekte, aksi durumda iflas masasının kanuni mümessili sıfatıyla iflas idaresi adına Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca ceza kesilmesi ve düzenlenen ihbarnamelerin iflas idaresine tebliğ edilmesi icap etmektedir. Masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükellef bulunan iflas idaresi, iflasa giriş tarihinden itibaren iflas masasının kanuni temsilcisi konumunda olduğundan (iflastan önceki dönemler dahil) iflas dönemine ait vergi ve cezaya ilişkin olarak düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin iflas idaresine tebliğ yapılması ve dolayısıyla iflas idaresinin de vergiyi ve vergiye bağlı cezayı tüzel kişinin varlığından ödemesi gerekmektedir. İflasın kapatılmasından sonra, iflas dönemlerine ait vergi ve buna bağlı cezalara ilişkin tarhiyatların; İflas Müdürlüğü adına değil, ilgili dönemde mükellef kurumun iflas tasfiyesini bizzat yapmakla görevlendirilen ve iflas idaresini oluşturanların şahıs olarak tespiti ile kimlik ve adreslerinin belirlenerek, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/9’uncu maddesi hükümlerine göre iflas tasfiye memurları adına yapılması gerekmektedir. İflasın kapatılmasından sonraki bir tarihte iflas öncesi dönemler için yapılacak her türlü vergi ve buna bağlı cezalar için yapılacak tarhiyatların ve kesilecek cezaların; iflas kararı alınmadan önceki yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden şirket yetkilileri sorumlu olacağından, ilgili dönemdeki kanuni temsilcisi adına yapılarak aynı kişiye tebliğ edilmesi, gerekmektedir. Örnek: 01/01/2012 tarihinde iflas işlemlerine başlanan ve iflası henüz sonuçlanmayan (E) A.Ş.nin 2011/03 (iflastan önceki dönemlere ilişkin) dönemi KDV beyannamesinin kanuni süresinde verilmediğinin tespit edilmesi halinde; Tarhiyatın (E) A.Ş. adına yapılması ve (E) A.Ş.nin kanuni temsilcisi olan iflas idaresine tebliğ edilmesi, iflas idaresinin de söz konusu cezayı iflas eden şirketin varlığından ödemesi gerekmektedir. 01/01/2012 tarihinde iflas işlemlerine başlanan ve iflası henüz sonuçlanmayan (E) A.Ş.nin 2012/03 (iflas dönemine ilişkin) dönemi KDV beyannamesinin kanuni süresinde verilmediğinin tespit edilmesi halinde; Müflis şirket adınaiflas dönemine ait vergiye ilişkin ödevleri yerine getirme görevinin iflas idaresinin sorumluluğunda olması nedeniyle; iflas idaresi adına ceza kesilmesi ve düzenlenen ihbarnamelerin iflas idaresine tebliğ edilmesi gerekmektedir. 01/01/2012 tarihinde iflas işlemlerine başlanan ve 01/01/2013 tarihinde iflası kapatılan (E) A.Ş.nin iflası kapatıldıktan sonraki bir tarihte (02/02/2013) 2012/03 (iflas dönemine ilişkin) dönemi


KDV beyannamesinin kanuni süresinde verilmediğinin tespit edilmesi halinde; Tarhiyatın İflas Müdürlüğü adına değil, ilgili dönemde mükellef kurumun iflas tasfiyesini bizzat yapmakla görevlendirilen ve iflas idaresini oluşturanların şahıs olarak tespiti ile kimlik ve adreslerinin belirlenerek, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/9’uncu maddesi hükümlerine göre iflas tasfiye memurları adına yapılması gerekmektedir. 01/01/2012 tarihinde iflas işlemlerine başlanan ve 01/01/2013 tarihinde iflası kapatılan (E) A.Ş.nin iflas kapatıldıktan sonraki bir tarihte (02/02/2013) 2010/03 (iflastan önceki dönemlere ilişkin) dönemi KDV beyannamesinin kanuni süresinde verilmediğinin tespit edilmesi halinde; İflasın kapatılmasından sonraki bir tarihte iflas öncesi dönemler için yapılacak her türlü vergi ve buna bağlı ceza tarhiyatı (iflas kararı alınmadan önceki yükümlülüklerin yerine getirilmesinden şirket yetkilileri sorumlu olacağından), ilgili dönemdeki kanuni temsilcisi adına yapılarak aynı kişiye tebliğ edilmesi gerekmektedir. D. BİRLEŞME HALİNDE BİRLEŞMEDEN ÖNCEKİ DÖNEMLERE İLİŞKİN TARHİYAT 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 20’nci maddesinde; b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Örnek: Beyazıt Vergi Dairesi mükellefi (N) Ltd.Şti., Fatih Vergi Dairesi mükellefi (A) Ltd.Şti. ile 11/11/2013 tarihinde birleşme kararı alarak bu hususu ticaret sicil gazetesinde tescil ettirmişlerdir. Bu durumda 10/2013 dönemine ilişkin (N) Ltd.Şti. adına verilen takdir komisyonu kararlarına istinaden tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Birleşme tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak (N) Ltd.Şti. adına verilen takdir komisyonu kararlarına istinaden tarh edilecek vergi ve cezalarla ilgili ihbarnamelerin, bağlı bulunduğu Fatih Vergi Dairesi tarafından (A) Ltd.Şti. adına düzenlenmesi gerekmektedir. E.

ÖLÜM HALİNDE TARHİYAT

Vergi Usul Kanunu’nun “Mirasçıların sorumluluğu” başlıklı 12’nci maddesinde, “Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan herbiri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar ” hükmü, “Ölüm” başlıklı 372’nci maddesinde ise; “Ölüm halinde vergi cezası düşer ” hükmüne yer verilmiştir. Diğer taraftan, Medeni Kanun’da murisin ölümü halinde mal, alacak, hak ve borçların tamamen mirasçılara geçeceği, mirasçıların ise mirası kabul veya reddedebilecekleri ve bu işlemlerin murisin ölümünden itibaren 3 ay içinde yapılabileceği hükme bağlanmıştır.


Türk Medeni Kanunun 28’inci maddesine göre, kişilik ölümle sona erer. Ölen bir kimsenin haklara sahip olması, borçlu kılınması hukuken mümkün değildir. Bu nedenle ölen bir kişi adına (ölüm tarihinden sonra) vergi/ceza ihbarnameleri düzenlenemeyecektir. Buna göre ölüm tarihinden sonra, Mükellef (muris) adına tarh edilmesi gereken vergilerin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçıları adına, miras hisseleri oranında ihbarname düzenlenmesi suretiyle tarhiyat yapılarak söz konusu ihbarnamelerin adına vergi tarhiyatı yapılana tebliğ edilmesi gerekmektedir. Mükellef (muris) hayatta iken yaptığı fiillere isabet eden vergi cezalarının da düşeceği tabii olup cezanın kesinleşip kesinleşmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, ölüm tarihi itibarıyla kesinleşip ödenecek aşamaya gelmiş olan cezalar düşeceği gibi, sonradan saptanan (murisin fillerinden kaynaklı) suçların gerektirdiği cezaların da kesilmemesi gerekmektedir. Dikkat: d Ölüm halinde; murisin fillerinden kaynaklı vergi cezaları düşmektedir. Ancak varislerin sorumluluklarını yerine getirmemelerinden kaynaklı vergi cezaları düşmez. V Ölüm halinde süreler bildirim/beyan verme tarihinden (ölüm tarihi değil) itibaren 3 ay uzamakta, Gelir Vergisi Kanunu uyarınca ise süre ölüm tarihinden itibaren 4 ay uzamaktadır. Diğer taraftan, Gelir İdaresi Başkanlığının 27/08/2013 tarih ve 80907 sayılı görüş yazısında; mirasçılar tarafından mirasın reddinin talep edilmesi ve görevli Mahkeme tarafından verilen Kararda mirasın reddine hükmedilerek tescil edilmesi, ayrıca söz konusu Kararda murisin malvarlığı bulunmadığından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına karar verilmesi halinde, mükellef hakkında düzenlenmiş bir vergi inceleme raporu bulunsa dahi herhangi bir tarhiyat yapılmasının mümkün bulunmadığı belirtilmektedir. Örnek: Kahvehane işleten Metin Bey 15/02/2014 tarihinde vefat etmiştir. Metin Beyin bağlı bulunduğu Kozyatağı Vergi Dairesince yapılan tetkikte; Metin Bey adına 05/02/2014 tarihinde tespiti yapılmasına rağmen, ölüm tarihi (15/02/2014 tarihi) itibarıyla cezası kesilmemiş bir özel usulsüzlük fiilinin bulunduğu, Ayrıca Metin Beyin tek mirasçısı olan ve mirası reddetmeyen Sinan Beyin 15/06/2014 tarihi itibarıyla, 2013 yılı gelir vergisi beyannamesini ve yine aynı tarihe kadar 01/01/201415/02/2014 dönemi gelir vergisi beyannamesini vermediği anlaşılmıştır. Bunun üzerine Kozyatağı Vergi Dairesi, Metin Beyin 2013 yılı ve 01/01/2014-15/02/2014 dönemi gelir vergisi matrahının takdirini ilgili takdir komisyonundan istemiştir. Takdir komisyonu Metin Beyin yasal defterlerini temin etmiş ve defterlere dayanarak Metin Bey adına, 2013 yılı için 25.000TL, 01/01/2014-15/02/2014 dönemi için 3.500-TL gelir vergisi matrahı takdir etmiştir. Metin Beyin 2013 takvim yılına ilişkin olarak ödemiş olduğu geçici vergi tutarları toplamı 3.750-TL ’dir. Bu durumda Kozyatağı Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Takdir komisyonu kararları üzerine, Kozyatağı Vergi Dairesinin Metin Bey adına; -2013 takvim yılına ilişkin olarak 25.000-TL matrah üzerinden 4.530-TL gelir vergisi


hesaplaması, bu tutardan ilgili dönem için ödenen geçici vergi tutarlarını mahsup ettikten sonra varis Sinan Bey adına (4.530-3.750=) 780-TL gelir vergisi tarh etmesi, -01/01/2012-15/02/2012 dönemine ilişkin olarak 3.500-TL matrah üzerinden varis Sinan Bey adına 525-TL gelir vergisi tarh etmesi ve vergiyi Sinan Beyden tahsil etme yoluna gitmesi gerekmektedir. Ayrıca tarh edilen gelir vergilerine ilişkin vergi ziyaı cezaları, Sinan Beyin fiilinden (süresinde beyanname vermemesinden) kaynaklandığı için düşmeyecektir. Vergi ziyaı cezaları varis Sinan Bey adına kesilmesi gerekmektedir. Öte yandan, 2011 yılı ve 01/01/2012-15/02/2012 dönemine ilişkin gelir vergisi beyannamelerinin süresinde verilmemesi fiili de Sinan Bey tarafından işlenmiş olduğundan, bu beyanname vermeme fiiline ilişkin cezaların da Sinan Bey adına kesilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, 05/02/2012 tarihinde tespiti yapılmış olmasına rağmen mükellefin ölüm tarihi (15/02/2012 tarihi) itibarıyla cezası kesilmemiş özel usulsüzlük fiili muris Metin Bey tarafından işlenmiş olduğundan söz konusu özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir (düşecektir). Örnek: Merter Vergi Dairesi mükellefi Lokman Bey 24/12/2013 tarihinde vefat etmiştir. Kanuni mirasçıları tarafından yapılan redd-i miras talebi üzerine Bakırköy Mahkemesinin 30/12/2013 tarihli kararıyla mirasın reddine hükmedilmiştir. Ancak, mükellef hakkında 12/12/2012 tarihli Vergi İnceleme Raporuna istinaden mükellef adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnameleri mevcut olmakla birlikte, 27/03/2014 tarihli Vergi İnceleme Raporuna istinaden ise mükellefin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarının tespit edilememesi nedeniyle tarhiyatların kimin adına yapılacağı, Lokman Bey adına doğmuş ve doğacak olan vergilere ilişkin tebliğin kime yapılacağı konusunda tereddüde düşülmüştür. Bu durumda Merter Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Resmi tasfiyeye başlanmasında alacaklı vergi dairesinin tasfiyeyi Mahkemeden talep etmesi ve Mahkeme tarafından tasfiye ile görevlendirilecek kişi ya da kişilere mükellef ile ilgili tebligatın yapılması gerekmektedir. Ayrıca, vergi/ceza ihbarnamelerinin de mahkemeye tebliğ edilmeden bilgilendirme amacıyla sunulması suretiyle vergi borcu da bildirebilecektir. Ancak tasfiyeye geçilmesinden sonra murisin malvarlığı bulunmaması ve diğer vakıalar nedeniyle yargılama giderlerinin karşılanarak davaya devam edilmesinde yarar görülmemesi durumunda ise, yetkili makamdan davanın takibinden vazgeçilmesine dair olur alınması yoluna gidilebilecektir. Örnek: Zeytinburnu Vergi Dairesi Sümeyra Hanım 25/01/2013 tarihinde vefat etmiştir. Kanuni mirasçılarının Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde mirasın reddi talebi üzerine anılan Mahkemenin 13/05/2013 tarihli kararıyla mirasın reddi ile murisin malvarlığı bulunmadığından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına hükmedilmiştir. Mükellef hakkında düzenlenen 15/01/2014 tarihli Vergi İnceleme Raporuna istinaden yapılacak tarhiyatlarının ortada bir tereke ve tereke temsilcisi olmadığı dikkate alındığında kimin yapılarak tebliğ edilmesi gerekmektedir?


Mükellefin ölümü halinde mükellef tarafından yerine getirilmesi gereken vergi ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Mükellefin ölümü halinde adına tarhiyat yapılması mümkün bulunmayıp, söz konusu tarhiyatın mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçıları adına, miras hisseleri oranında yapılması gerekmektedir. Sümeyra Hanımın mirasçıları tarafından mirasın reddi talebi üzerine, mahkeme kararıyla mirasın reddine hükmedilerek tescil edilmesi, ayrıca söz konusu Kararda murisin malvarlığı bulunmadığından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle, mükellef hakkında düzenlenen 15/01/2014 tarihli Vergi İnceleme Raporuna istinaden herhangi bir tarhiyat yapılması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, müteveffa Sümeyra Hanım adına sözkonusu Rapora istinaden bir tarhiyat yapılmış ise bu tarhiyatın terkin edilmesi gerekmektedir. Örnek: Kocamustafapaşa Vergi Dairesi mükellefi Nimet Hanım, faaliyetini 31/12/2012 tarihinde sona erdirmiş ve 29/11/2013 tarihinde de vefat etmiştir. Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı tarafından Nimet Hanımın varislerinden 2010 yılına ait defter ve belgeler inceleme amaçlı olarak istenilmiştir. Bu durumda; faaliyetini sonlandırdıktan sonraki bir tarihte vefat eden mükellefe ait evrakların varisler tarafından ibraz etme sorumluluğu var mıdır? Ölüm veya gaiplik halinde söz konusu kişinin hayatta iken yaptığı fiillere isabet eden vergi cezaları düşer. Burada cezanın kesinleşmiş olup olmamasının bir önemi yoktur. Ölümle kesinleşip ödenecek aşamaya gelmiş olan cezalar düştüğü gibi, daha sonra saptanan suçların getirdiği cezalarda kesilmez. Ancak, ölüm halinde kesilmeyecek cezalar sadece ölen kimsenin fiillerinden doğmuş olan suçlarla ilgili olanlardır. Mirasçıların sorumlu sıfatıyla ölen mükellef namına yapmaları gereken ödevleri yerine getirmemeleri halinde kendileri adına kanunda öngörülen cezalar kesilir. Buna göre, 29/11/2013 tarihinde vefat eden Nimet Hanıma ait defter ve belgelerinin muhafaza ve ibrazına ilişkin ödevlerin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçıları tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Örnek: Güngören Vergi Dairesi mükellefi Yasin Bey 27/04/2014 tarihinde vefat etmiştir. Vergi Dairesince 17/06/2014 tarihinde Yasin Bey adına 2010, 2011, 2012, 2013 yıllarına ilişkin olarak takdir komisyonu kararlarına istinaden gelir vergisi yönünden yapılan tarhiyatlar, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılar adına hisseleri oranında ayrı ayrı yapılması gerekirken, muris adına yapılmış, ayrıca düzenlenen vergi/ceza ihbarnameleri ilanen tebliğ edilerek tahakkuk ettirilmiştir. Bu durumda anılan Vergi Dairesince ayrıca herhangi bir işlem tesisine gerek var mıdır? Mükellefin ölümü halinde vergi ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Kişilik ölümle son bulduğundan, muris adına ölümünden sonra tarhiyat yapılması mümkün olmayıp, söz konusu tarhiyatın mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçıları adına, miras hisseleri oranında ihbarname düzenlenmesi suretiyle yapılması ve murisin fiilleri nedeniyle ceza kesilmemesi gerekmektedir. Buna göre, Yasin Bey adına 2010, 2011, 2012, 2013 yıllarına ilişkin olarak ölüm tarihinden sonra yapılan tarhiyatlar, mevzuat hükümlerine (VUK, TMK) aykırı olup hükümsüzdür. Bu nedenle muris adına yapılan tarhiyatların terkin edilerek, miras hisseleri oranında ihbarname düzenlenmek suretiyle


mirasçılar adına yapılması ve muhataplarına tebliğ edilmesi gerekmektedir. Örnek: Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi Halis Bey 30/05/2012 tarihinde vefat etmiştir. Bunun üzerine Sulh Hukuk Mahkemesinin 10/09/2012 tarihli kararı ile Said Beyin kayyum olarak atanması nedeniyle vergisel yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için 10/09/2012 tarihi itibarıyla kayyum adına mükellefiyet tesis edilmiştir. Ancak Kadıköy Vergi Dairesince murisin iş yeri adresinde 13/11/2012 tarihinde yapılan yoklamada mükellefin 30/05/2012 tarihinde ölümü üzerine oğlu Necati Beyin faaliyete devam ettiğinin tespit edilmiştir. Bu durumda Halis Beyin 2011 yılı gelir vergisi beyanına ait stopaj vergisi iadesi varislerin belli olmadığı hususu da dikkate alındığında kim adına yapılması gerekmektedir? Miras bırakanın ölümüyle birlikte kanuni ve mansup mirasçıları arasında terekenin taksimine kadar, terekeye dahil malların (mevcutların, hakların alacak ve borçların) tamamını kapsayan bir ortaklık doğar. Mahkemenin verdiği yetki gereği tereke temsilcisi, söz konusu temsilciliğin hukuken sona erdiği tarihe kadar yasal yükümlülüklerini yerine getirir. Buna göre Sulh Mahkemesi kararı ile 10/09/2012 tarihinde kayyum olarak atanan Said Beyin sorumlu sıfatıyla murisin ölüm tarihinden, terekenin miras ve mirasçıları belirleninceye kadar olan dönemlere ait gelirlerinin sorumlu sıfatıyla mirasçılara düşen ödevleri yerine getirmesi gerekmekte olup murisin (Halis Bey) 2011 yılı gelir vergisi beyannamesinde bulunan gelir vergisi iadesinin 252 No.lu GVK Genel Tebliği doğrultusunda Halis Bey Terekesi Ortaklığı adına Said Beye yapılması gerekmektedir. Örnek: Beyoğlu Vergi Dairesi mükellefi Sabri Beyin 26/03/2014 tarihinde vefat etmesi üzerine, Galata Vergi Dairesi mükellefi Şükrü Beyin mahkeme tarafından tereke temsilcisi olarak atanmıştır. Ayrıca, muris Sabri Beyin varisleri işe devam etmek istemektedir, ancak murisin hamile eşin doğumunun beklenmesi nedeniyle veraset ilamı henüz çıkarılamamıştır. Mükellefin ölümü işi bırakma hükmünde olup, faaliyetine yönelik hesaplarının ölüm tarihi itibarıyla kapatılarak Sabri Beyin Terekesi Ortaklığı adına yeni bir mükellefiyet tesis edilmesi, mükellefiyetle ilgili hususların bu vergi numarasından işlem görmesi, bu mükellefiyete ilişkin ödevlerin mahkeme tarafından kanuni temsilci olarak atanan Şükrü Bey tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Muris adına olup kullanılmamış belgelerin ilgili vergi dairesince tespit edilerek bunların üzerine mahkeme tarafından yetkili kılınan Şükrü Bey adına yaptırılacak yeni kaşenin vurulması suretiyle murisin ölüm tarihini içeren hesap dönemi sonuna kadar kullanılması mümkündür. Murisin mevcut defterlerinin ölüm tarihini içeren hesap dönemi sonuna kadar işe devam eden mirasçılar tarafından kullanılması mümkün olup varislerin hesap dönemi sonunda belirlenememesi durumunda, söz konusu hesap döneminin son ayı içinde yeni hesap dönemi için Sabri Beyin Terekesi Ortaklığı adına defter tasdik ettirmeleri gerekmektedir. Sabri Bey adına kullanılan ÖKC ise, mirasçılar tarafından 1996/1 Sıra No.lu İç Genelge uyarınca mali hafızası değiştirilmeksizin vergi dairesince mali bilgilerinin tespit edilmesi, cihaz üzerinde yapılacak mükellefiyet bilgileri düzeltmesi ve yeni levha çıkartılması gereklilikleri çerçevesinde


kullanılabilecektir. Örnek: Haydar Bey 08/02/2014 tarihinde vefat etmiştir. Kanuni mirasçıları; eşi, 1 kızı ve 1 oğludur. Buna göre eşinin miras hissesi 1/4, olup kalan mirası da çocukları arasında paylaştırılacağından her bir çocuğunun miras hissesi 3/4 : 2 = 3/8 olacaktır. Haydar Bey adına 2012 yılına ilişkin takdir komisyonu kararına ait 12.000-TL gelir vergisi ve 1 kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir. - Söz konusu takdir komisyonu kararına istinaden vergi/ceza ihbarnamesinin 19/09/2013 tarihinde düzenlenerek 23/09/2013 tarihinde Haydar Beye tebliğ edilmesi durumunda; İhbarnamenin tebliğ tarihi: 23/09/2013 + 30gün Kesinleşme tarihi : 23/10/2013 +_________________________1 ay Vade :25/11/2013 (23/11/2013cumartesi -resmitatil -vade uzar) Mükellefin ölüm tarihinden (08/02/2014) önce kesinleşen 12.000-TL gelir vergisi ve 1 kat vergi ziyaı cezası mevcuttur. Mükellefin sağlığında ödeme yapmamış olması durumunda vergi ziyaı cezası ölüm nedeniyle düşecek olup 12.000-TL gelir vergisinden mirası reddetmemiş mirasçılar, hisseleri nispetinde sorumlu olacaktır. Buna göre; - Eşi 12.000 x 1/4 =3.000-TL - Kızı 12.000 x 3/8 = 4.500-TL - Oğlu 12.000 x 3/8 = 4.500-TL gelir vergisi borcundan sorumlu olacaktır. Kesinleşmiş olmakla birlikte murisin fiilinden kaynaklanan 12.000-TL vergi ziyaı cezası düşecektir. - Söz konusu takdir komisyonu kararına istinaden vergi/ceza ihbarnamesinin 19/09/2013 tarihinde düzenlenerek 23/01/2011 tarihinde Haydar Beye tebliğ edilmesi durumunda; İhbarnamenin tebliğ tarihi: 23/01/2014 + 30gün Kesinleşme tarihi : 24/02/2014(22/02/2014 cumartesi-resmi tatil -süreuzar) +_________________________1 ay Vade : 24/03/2014 Mükellefin ölüm tarihinden (08/02/2014) önce tebliğ edilmiş ancak henüz kesinleşmemiş 12.0- TL gelir vergisi ve 1 kat vergi ziyaı cezası mevcuttur. Mükellefin sağlığında ödeme yapmamış olması durumunda vergi ziyaı cezası ölüm nedeniyle düşecek olup 12.000-TL gelir vergisinden mirası reddetmemiş mirasçılar, hisseleri nispetinde sorumlu olacaktır. Buna göre;


- Eşi 12.000 x 1/4 =3.000-TL - Kızı 12.000 x 3/8 = 4.500-TL - Oğlu 12.000 x 3/8 = 4.500-TL gelir vergisi borcundan sorumlu olacaktır. Kesinleşmemiş olmakla birlikte murisin fiilinden kaynaklanan 12.000-TL vergi ziyaı cezası düşecektir. - Söz konusu takdir komisyonu kararına istinaden vergi/ceza ihbarnamesinin 19/09/2013 tarihinde düzenlenerek henüz tebliğ edilememiş olması durumunda; Mükellefin ölüm tarihinden (08/02/2014) önce düzenlenmiş ancak henüz tebliğ edilmemiş olan ihbarnamenin VUK’nun düzeltme hükümleri çerçevesinde terkin edilerek, yalnızca 12.0- TL gelir vergisi yönünden miras hisseleri oranında mirası reddetmemiş mirasçılar adına ihbarname düzenlenmek suretiyle tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir. Murisin fiilinden kaynaklanan 12.000-TL vergi ziyaı cezası düşeceğinden, bu ceza için tarhiyat yapılmaması gerekmektedir. Buna göre; - Eşi adına 12.000 x 1/4 =3.000-TL - Kızı adına 12.000 x 3/8 = 4.500- TL - Oğlu adına 12.000 x 3/8 = 4.500-TL gelir vergisi tarhiyatı yapılması gerekmekte olup murisin fiilinden kaynaklanan 12.000-TL vergi ziyaı cezası için tarhiyat yapılmayacaktır. Ayrıca tebliğ konusu ihbarnamenin miras hisseleri nispetinde değil de tamamının bir mirasçıya tebliğ edilmiş olması durumunda, bu tebligat sadece o mirasçının hissesi nispetinde hüküm ifade eder. - Söz konusu takdir komisyonu kararına istinaden vergi/ceza ihbarnamesinin 19/02/2014 tarihinde düzenlenmiş olması durumunda; Kişilik ölümle son bulduğundan, muris adına ölümünden sonra tarhiyat yapılması mümkün olmayacağından, mükellefin ölüm tarihinden (08/02/2014) sonra muris adına düzenlenmiş olan ihbarnamenin VUK’nun düzeltme hükümleri çerçevesinde terkin edilerek, yalnızca 12.0TL gelir vergisi yönünden miras hisseleri oranında mirası reddetmemiş mirasçılar adına ihbarname düzenlenmek suretiyle tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir. Murisin fiilinden kaynaklanan 12.000-TL vergi ziyaı cezası düşeceğinden, bu ceza için tarhiyat yapılmaması gerekmektedir. Buna göre; - Eşi adına 12.000 x 1/4 =3.000-TL - Kızı adına 12.000 x 3/8 = 4.500- TL - Oğlu adına 12.000x 3/8 = 4.500-TL gelir vergisi tarhiyatı yapılması gerekmekte olup murisin fiilinden kaynaklanan 12.000-TL vergi ziyaı cezası için tarhiyat yapılmayacaktır. F. VERGİ CEZALARI


Vergi kurallarına aykırı hareket edenler için öngörülen cezalar, Vergi Usul Kanunu’nun Dördüncü Kitabında düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 331’inci maddesine göre, vergi kanunlarına aykırı hareket edenler, bu kitapta yazılı vergi cezaları ve diğer cezalarla cezalandırılırlar. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, vergi suçu, vergi kanunlarına aykırı hareket etme fiilidir. Vergi Usul Kanunu’nda yer alan vergi cezaları; vergi ziyaı cezası, usulsüzlük cezaları ve özel usulsüzlük cezalarıdır. Diğer cezalar ise, hürriyeti bağlayıcı cezalardan, diğer bir ifadeyle hapis cezalarından oluşmaktadır. 1. Vergi Cezalarının Kesilmesi Ceza kesmede yetkili vergi dairesi, olayların ilgili bulunduğu vergi bakımından mükellefin bağlı olduğu, başka bir ifadeyle ilgili vergiyi tarha yetkili vergi dairesidir. Vergi cezaları kesilmesini gerektiren olaylar vergi dairelerince veya yoklamaya ve vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından tespit olunur. Yoklama ve vergi incelemesi sırasında rastlanan vergi cezası kesilmesini gerektirici olayların raporlarda gösterilmesi, delillerin kaybolması ihtimalinin bulunduğu hallerde bunların tutanakla tespit edilmesi mecburidir. Ceza kesilecek muhatabın bağlı olduğu bir vergi dairesi yoksa, 229 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’ne göre, ceza tespitin yapıldığı yerde yetkili bulunan vergi dairesince tahsil edilir. Bu durumda cezanın ödeneceği vergi dairesi tutanağa yazılır ve bu tutanak ihbarname yerine geçer. Kesilen vergi cezaları ilgililere ceza ihbarnamesi ile tebliğ olunur. Not: Kesilecek usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının fiilin işlendiği dönem ve mükellef grupları dikkate alınarak, Kanun’da belirlenen tutarlar üzerinden uygulanması ve cezaların internet ortamında kesilmesi halinde söz konusu cezaların doğruluğunun kontrol edilmesi, vergi ceza ihbarnameleri düzenlenirken, en az ceza hadlerinin altında ceza kesilmemesi hususlarında azami dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir. 2. Vergi Cezalarının Uygulanmasında Genel Esaslar 2.1. Tek Fiille Muhtelif Vergi Ziyaına Sebebiyet Verilmesi Vergi Usul Kanunu’nun 335’inci maddesi uyarınca vergi ziyaı cezasında, cezayı gerektiren tek bir fiille aynı anda birden fazla vergi türünde vergi kaybına sebebiyet verilirse, her vergi açısından ayrı ayrı ceza kesilir. Örnek: Beylikdüzü Vergi Dairesinin mükellefi (KLM) A.Ş.nin belgesiz satış yaptığının tespit edilmesi durumunda, Vergi Dairesince ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? (KLM) A.Ş.nin belgesiz satış yaptığının tespit edilmesi durumunda, KDV bakımından vergi ziyaı ortaya çıkmaktadır. Aynı nedenle, kurumlar vergisi, geçici vergi ve hatta kar dağıtımı bulunması halinde gelir vergisi kesintisi yönünden de vergi ziyaı meydana gelir. Bu durumda, Beylikdüzü Vergi Dairesince (KLM) A.Ş. adına; KDV, kurumlar vergisi, geçici vergi ve gelir vergisi kesintisi yönünden ziyaa uğratılan vergi tutarlarına bağlı olarak ayrı ayrı vergi ziyaı cezası


kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Sultanbeyli Vergi Dairesi mükellefi (KTB) Ltd. Şti. 2012/Ocak ayı içinde satışını yaptığı bir mal için fatura düzenlemiş, ancak bu faturayı kanuni defterlerine kaydetmediği gibi hiçbir beyannamesine de dahil etmemiştir. Söz konusu hususun 2013/Haziran ayında yapılan vergi incelemesi ile tespit edilmiş olması üzerine, anılan Vergi Dairesince (KTB) Ltd. Şti. hakkında ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Bu durumda fiil, düzenlenen faturanın kanuni defterlere kaydedilmemesi şeklinde ortaya çıkmış olup tek bir fiil söz konusudur. Ancak bu fiil; KDV, kurum geçici vergi ve kurumlar vergisi bakımından ayrı ayrı vergi ziyaına sebep olduğu için, Sultanbeyli Vergi Dairesince (KTB) Ltd. Şti. adına üç ayrı vergi türü yönünden de vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün mükellefi olan (BE) İnşaat A.Ş.nin 2013 takvim dönemi kanuni defterlerine kanunen kabul edilmeyen gider kaydı yaptığı vergi incelemesi sırasında tespit edilmiştir. Bu durumda, Mecidiyeköy Vergi Dairesince mükellef adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Kanunen kabul edilmeyen gider kaydı tek bir fiildir, ancak bu fiil; KDV, kurum geçici vergi ve kurumlar vergisi bakımından ayrı ayrı vergi ziyaına sebep olduğu için bu durumda, Mecidiyeköy Vergi Dairesince (BE) İnşaat A.Ş. adına üç ayrı vergi türü yönünden de vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Taksi işletmeciliği faaliyetinde bulunan Abdülhamid Bey, 2012 takvim döneminde ticari taksi alımı sırasında ödemiş olduğu katma değer vergisini, basit usulde ticari kazancının tespiti sırasında gider olarak dikkate almıştır. Bu durumun tespiti üzerine Abdülhamid Beyin bağlı bulunduğu Maslak Vergi Dairesince ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Bu fiil; KDV ve gelir vergisi bakımından ayrı ayrı vergi ziyaına sebep olduğu için, Maslak Vergi Dairesince Abdülhamid Bey adına, iki ayrı vergi türü yönünden de vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir. 2.2. Tek Fiilin Muhtelif Cezayı Gerektirmesi Vergi Usul Kanunu’nun 336’ncı maddesi uyarınca cezayı gerektiren tek bir fiille, vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa, bunlara ilişkin cezalardan sadece miktar itibarıyla ağır olanı kesilir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, vergi ziyaına yol açan fiilin, Kanun’un 352’nci maddesinde I. ve II. derece usulsüzlük olarak sayılan fiillerden olması şarttır. Diğer taraftan, usulsüzlük cezası kesilen bir fiille vergi kaybına da sebebiyet verildiği sonradan anlaşıldığı takdirde, daha önceden usulsüzlük cezasının kesilmiş olması, bu cezanın vergi kaybına bağlı olarak kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası ile karşılaştırılmasına ve noksan kesilen cezanın tamamlanmasına engel değildir. Öte yanda, özel usulsüzlük cezasını gerektiren fiillerle vergi ziyaına neden olunursa kıyaslama yapılmaksızın Kanun’un 353’üncü maddesi gereğince her fiile ait cezalar ayrı ayrı kesilir.


Örnek: Sultangazi Vergi Dairesi mükellefi (CİM) Ltd. Şti. hakkında yapılan vergi incelemesi neticesinde, söz konusu mükellefin 2011 takvim yılında kayıt dışı satış yaptığı tespit edilmiştir. Bu durumda Sultangazi Vergi Dairesince mükellef kurum adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? -Kayıt dışı satışının bulunduğunun tespiti halinde, şirketin yasal defter ve belgelerinin sağlıklı bir vergi incelemesi yapılmasını engelleyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olduğu kabul edilir ki bu fiil, VUK’nun 30’uncu maddesinde re’sen takdir nedeni olarak da sayıldığından, aynı Kanun’un 352’nci maddesi uyarınca, iki kat 1. derece usulsüzlük cezasını gerektirir. -Belgesiz satış, kurumlar vergisi ve KDV yönünden vergi ziyaına neden olmuşsa, kayba bağlı olarak vergi ziyaı cezası kesilmelidir. Buna göre Sultangazi Vergi Dairesince (CİM) Ltd. Şti. adına kesilmesi gereken, usulsüzlük ve vergi ziyaı cezalarının tutarları hesaplanarak tutar itibarıyla büyük olan cezanın kesilmesi gerekmektedir. 2.3. Fiil Ayrılığı Vergi Usul Kanunu’nun 337’nci maddesi uyarınca ayrı ayrı yapılmış olan vergi ziyaı veya usulsüzlükten dolayı ayrı ayrı ceza kesilir. Ancak, 352’nci maddede yer alan usulsüzlüklerden, aynı takvim yılı içinde aynı nev’iden birden fazla yapıldığı takdirde, birden fazlasının her biri için, birincisine ait cezanın dörtte biri kesilir. Aynı nev’i usulsüzlükten, bu fiillerin 352’nci maddede gösterilen derece ve fıkralar itibarıyla birbirine uygunluğu anlaşılır. Örnek: (LAM) A.Ş.nin yevmiye defterini tasdik ettirmediği 2009/Nisan döneminde tespit edilmiş, ayrıca mükellef kurum 2009/3-4-5 vergilendirme dönemlerine ilişkin KDV beyannameleri ile 2009/5 dönemine ait muhtasar beyannamesini de vermemiştir. Bu durumda Avcılar Vergi Dairesince mükellef kurum adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Burada 5 fiil, 2 farklı usulsüzlük vardır. Birinci tür usulsüzlük; yevmiye defterini tasdik ettirmemek (VUK md. 352-I/8); ikinci tür usulsüzlük ise beyanname vermemektir. (VUK md.352-I/1) Her iki usulsüzlük de aynı zamanda re’sen takdir nedeni olduğundan, (VUK md.30/1 ve 3) her iki fiile de ayrı ayrı iki kat I. derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Ancak, farklı dönemler itibarıyla 4 kere ayrı ayrı beyanname vermeme fiillerinin ilki için iki kat I. derece usulsüzlük cezası kesilmesi, sonraki üç fiilin her biri için de VUK md. 337 uyarınca aynı takvim yılında işlendiğinden dolayı, ilk cezanın l/4’ü oranında ceza uygulanması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle Avcılar Vergi Dairesince (LAM) A.Ş. adına; - yevmiye defteri tasdik ettirilmediği için 2 kat I. derece usulsüzlük cezası, -2009/3 dönemi KDV beyannamesi verilmediği için 2 kat I. derece usulsüzlük cezası, -2009/4 dönemi KDV beyannamesi verilmediği için 2 kat I. derece usulsüzlük cezasının Vdü, -2009/5 dönemi KDV beyannamesi verilmediği için 2 kat I. derece usulsüzlük cezasının Vdü, -2009/5 dönemi muhtasar beyanname verilmediği için 2 kat I. derece usulsüzlük cezasının Vdü tutarında tarhiyat yapılmalıdır.


Örnek: Abidin Bey basit usulde mükellef olarak fotoğrafçılık faaliyetine devam ederken, 25/07/2013 tarihinde bu işin yanında düğün salonu işletmeciliği faaliyetine de başlamıştır. Ancak bu faaliyetine ait kira tutarının Gelir Vergisi Kanunu’nun 47’nci maddesinin 2’nci fıkrasında yazılı miktarı aşması nedeniyle, adına gerçek usulde mükellefiyet tesis edilmesi gerektiği 04/10/2013 tarihinde yapılan yoklamada tespit edilmiştir. Bu durumda mükellefin bağlı bulunduğu İkitelli Vergi dairesi tarafından ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Abidin Beyin fotoğrafçılık faaliyetine ilave olarak yaptığı düğün salonu işletmeciliğinin yeni işe başlama olarak kabul edilmeyip, mükellefin şartları ihlal ettiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, söz konusu fiil için Abidin Bey adına vergi kanunlarında yazılı bildirimini zamanında yapmamış olması (352/II-4) nedeniyle II. derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, düğün salonu işletmeciliği faaliyetini kayıt dışı bırakmış olması nedeniyle KDV, gelir vergisi, geçici vergi ve gelir vergisi kesintisi yönünden ziyaa uğratılan vergi tutarlarına bağlı olarak ayrı ayrı vergi ziyaı cezası kesilmelidir. Dolayısıyla, Abidin Bey adına VUK’nun 337’nci maddesi gereği, ayrı ayrı yapılmış olan vergi ziyaı veya usulsüzlükten dolayı ayrı ayrı ceza kesilmesi gerekmektedir. 2.4. Tekerrür Vergi kaybına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası %50 usulsüzlük cezası %25 oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Buna göre; tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için; • Kesilip kesinleşen ceza, vergi ziyaı ya da usulsüzlük cezası olmalıdır. Kesilip kesinleşen ceza, usulsüzlük ise tekrarlanan fiilin de usulsüzlük; kesilip kesinleşen ceza, vergi ziyaı ise tekrarlanan fiilin de vergi ziyaına yol açan bir fiil olması gerekir. Özel usulsüzlük fiilleri ve cezaları tekerrür kapsamında değerlendirilemez. • Önceden kesilen cezanın kesinleşmesi gerekir. Kesinleşme aşağıdaki hallerde söz konusu olur: Kesilen ceza için dava açma süresinin geçmiş veya yargı yollarının tükenmiş olması, Kesilen ceza için Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesi uyarınca ceza indirimi talebinde bulunulması ve ödeme yapılması, Kesilen ceza için uzlaşma talebinde bulunulması ve uzlaşmanın gerçekleşmesi, • Önceden kesilen cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlayarak vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar aynı cezayı gerektiren bir fiilin işlenmesi gerekir. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, vergi ziyaı cezasının % 50 oranında kesilmesinin, indirim sonucu düşük ödenmesinin ya da uzlaşma sonucu indirilerek ödenmesinin bir önemi bulunmamaktadır. Dikkat: Bir vergi cezasının tekerrür hükmü sebebiyle artırımlı uygulanabilmesi için tekerrüre esas


alınacak sonraki fiilin, her halde daha önce işlenmiş bir fiil için kesilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan, mezkur Kanun’un 339’uncu maddesinde yer alan “...cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere...” ibaresi tekerrürün uygulanacağı iki veya beş yıllık sürenin sona ereceği tarihin tespiti ile ilgili olup, ilk fiil için kesilen cezanın kesinleştiği tarihten itibaren takip eden yılın başına kadar olan süre içinde de aynı nev'iden bir ceza kesilmesini gerektiren fiilin işlenmesi durumunda anılan maddeye uygun şekilde cezanın artırımlı olarak uygulanması gerekmektedir. Örnek: Kocasinan Vergi Dairesi mükellefi Emir Bey, 2012 takvim yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini kanuni süresinde vermemiş, takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında Emir Beyin 7.000-TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, vergi dairesince 7.000-TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 02/09/2013 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiş olup kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamıştır. Ayrıca Emir Bey 2013/9 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesini de süresinde vermemiş ve takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında 5.000-TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu 03/12/2013 tarihinde tespit edilmiştir. Bu durumda Kocasinan Vergi Dairesince Emir Bey adına yapılacak tarhiyatta tekerrür hükmü uygulanacak mıdır? 2012 takvim yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesinin verilmemesinden dolayı ziyaa uğratılan vergiden dolayı 7.000-TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 02/09/2013 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiş olup kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmaması nedeniyle 02/10/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra 2013/9 dönemine ait KDV beyannamesinin verilmemesinden dolayı 5.000-TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda Kocasinan Vergi Dairesince 03/12/2013 tarihinde Emir Bey adına kesilecek vergi ziyaı cezası; işlenen ilk fiile ilişkin vergi ziyaı cezasının kesinleşmesinden sonra işlenen ikinci fiilden dolayı kesileceğinden, tekerrür hükmü nedeniyle %50 artırımlı olarak 7.500-TL tutarında olmalıdır. Örnek: Ümraniye Vergi Dairesi mükellefi İffet Hanımın, 2012 takvim yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini kanuni süresinde vermemesi nedeniyle matrah takdiri için yapılan takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında 3.000-TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, vergi dairesince 3.000-TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 03/09/2013 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiş olup kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamıştır. Ayrıca İffet Hanım 2011 takvim yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini süresinde vermesine rağmen matrahı düşük gösterdiği için verginin 2.500-TL eksik tahakkuk ettirilmesine ve bu suretle vergi ziyaına neden olduğu, vergi incelemesi sonucu 07/01/2014 tarihinde tespit edilmiştir. Bu durumda Ümraniye Vergi Dairesince İffet Hanım adına yapılacak tarhiyatta tekerrür hükmü uygulanacak mıdır? 2012 takvim yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesinin verilmemesinden dolayı ziyaa uğratılan vergiden dolayı 3.000-TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 03/09/2013 tarihinde vergi/ceza


ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiş olup kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmaması nedeniyle 03/10/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra İffet Hanım 2011 takvim yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini süresinde vermesine rağmen matrahı düşük gösterdiği için verginin 2.500-TL eksik tahakkuk ettirilmesine ve bu suretle vergi ziyaına neden olduğu 07/01/2014 tarihinde yapılan vergi incelemesi ile tespit edilmiştir. Bu durumda Ümraniye Vergi Dairesince İffet Hanım adına kesilecek vergi ziyaı cezası; daha evvel kesinleşmiş bir ceza bulunsa da, kesinleşmiş bu ceza daha sonra işlenmiş bir fiil nedeniyle kesilmiş olduğundan 2011 yılında kesilecek ceza, artırıma gidilmeksizin uygulanacaktır. Örnek: Kağıthane Vergi Dairesi mükellefi (GAF) A.Ş.nin SMİYB kullanma nedeniyle 2009 yılına ilişkin hesapları aynı yılda incelemeye alınmış olup hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden mükellef kurum adına 1.500-TL vergi ziyaı cezası kesilerek, mükellef kuruma 10/01/2011 tarihinde tebliğ yapılmıştır. Mükellef söz konusu cezayı dava konusu etmiş olup davanın henüz sonuçlanmadığı, temyiz aşamasında olduğu tespit edilmiştir. Aynı mükellefin, bir kısım hasılatını gizlemesi nedeniyle, 2011 yılına ilişkin hesapları 2012 yılında incelemeye alınmış ve 27/03/2013 tarihinde tamamlanan inceleme sonucu 1.000-TL vergi ziyaı cezası önerilmiştir. Bu durumda Kağıthane Vergi Dairesince (GAF) A.Ş. adına yapılacak tarhiyatta tekerrür hükmü uygulanacak mıdır? (GAF) A.Ş. adına 2009 yılına ilişkin kesilen ceza (yargı aşamasında olması nedeniyle) henüz kesinleşmediği için, 2011 yılına ilişkin olarak 2013 yılında kesilen cezaya tekerrür hükmü uygulanmaması gerekmektedir. Örnek: 2012/01 vergilendirme dönemi KDV beyannamesini eksik tahakkuk ettirmesi dolayısıyla Hamdi Bey adına bağlı olduğu Göztepe Vergi Dairesi tarafından 8000-TL tutarında vergi ziyaı cezası 11/09/2012 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiş olup kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamıştır. Aynı mükellefin 2013 yılı hesaplarının incelemeye sevk edilmesi sonrasında 26/02/2014 tarihinde düzenlenen inceleme raporunda da 200.000 TL tutarındaki vergi ziyaı cezası önerilmektedir. Bu durumda Göztepe Vergi Dairesince (GAF) Hamdi Bey adına yapılacak tarhiyatta tekerrür hükmü uygulanacak mıdır? 2012/01 vergilendirme dönemine ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezası, 11/09/2012 tarihinde Hamdi Beye tebliğ edilmiş ve mükellefin kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamış olması nedeniyle de aynı yıl içinde kesinleşmiştir. Dolayısıyla Hamdi Bey adına 2013 yılına ilişkin olarak 26/02/2014 tarihinde düzenlenen inceleme raporuna istinaden kesilecek vergi ziyaı cezasının da tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle % 50 arttırılarak 300.000 TL olarak kesilmesi gerekmektedir. 2.5. Suçlarda Birleşme Vergi Usul Kanunu’nun 340’ıncı maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları ile 359’uncu maddede ve diğer kanunlarda yazılı cezalar, içtima ve tekerrür hükümleri bakımından birleştirilemez.


Örnek: VUK’nda kaçakçılık sayılan fiillerden bazıları, vergi kanunları dışındaki başka kanunlarda da suç sayılmış ve yaptırıma bağlanmıştır. Kaçakçılık sayılan bu fiiller dolayısıyla başka kanunlar uyarınca da ceza uygulanmış olması, VUK’na göre ceza uygulanmasına engel olmayacak olup, ayrıca aynı Kanun’un tekerrür hükmü uygulanamayacaktır.Vergi cezasıyla cezalandırılan fiiller aynı zamanda 359’uncu maddeye göre suç teşkil ettiği takdirde vergi cezası kesilmesi, söz konusu madde hükmüne göre takibat yapılmasına engel değildir. Örnek: Avukat olan Abuzer Bey, müvekkilinden 2010 takvim yılında kazanılan dava sonucu 10.0TL tahsil etmiş, ancak söz konusu tahsilata ilişkin olarak serbest meslek makbuzu düzenlememiştir. Söz konusu müvekkilin ihbarı neticesinde durumu öğrenen vergi dairesi Abuzer Bey adına serbest meslek makbuzu düzenlememeden dolayı 2010 yılı için Vergi Usul Kanunu ’nun 353/1 ’inci maddesi gereğince özel usulsüzlük cezası, diğer taraftan ilgili dönem gelir vergisi, gelir geçici vergi, KDV beyannamelerinde verginin eksik tahakkuk ettirilmesi dolayısıyla vergi ziyaı cezası ortaya çıkmaktadır. Bu durumda Göztepe Vergi Dairesince Abuzer Bey adına kesilecek cezalar bakımından ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Vergi Usul Kanunu’nun 335’inci maddesi gereğince tek bir fiil ile farklı vergiler bakımından vergi ziyaı suçu meydana gelirse birleşmeden söz edilemez; diğer taraftan Vergi Usul Kanunu’nun 353/son maddesi gereğince vergi ziyaı suçu ile özel usulsüzlük suçu birleştirilemez. Dolayısıyla Göztepe Vergi Dairesince Abuzer Bey adına; serbest meslek makbuzu düzenlememeden dolayı özel usulsüzlük cezası, verginin eksik tahakkuk ettirilmesi dolayısıyla gelir vergisi, gelir geçici vergi ve KDV için ayrı ayrı vergi ziyaı cezası, (olmak üzere toplamda 1 adet özel usulsüzlük, 3 adet vergi ziyaı cezası) kesilmesi gerekmektedir. 2.6. Küçükler ve Kısıtlıların Ceza Muhatabı Olmadığı Durumlar Vergi Usul Kanunu’nun 332’nci maddesi uyarınca velayet ve vesayet altında bulunanlar veya işlerinin idaresi bir kayyıma verilmiş bulunanlar; veli, vasi veya kayyımın vergi kanunlarına aykırı hareketlerinden dolayı cezaya muhatap tutulmazlar. Bu hallerde cezanın muhatabı veli, vasi veya kayyımdır. Örnek: Tahsin Bey, şahsi işletmesini işletmekte iken, 19/03/2011 tarihinde vefat etmiştir Kanuni mirasçıları olan eşi İkbal Hanım ve 14 yaşındaki oğlu Tahir Bey, aynı işletmeye devam etmeye başlamışlardır. 2013 yılında yapılan vergi incelemesi sonucunda, 2012 yılı Mayıs ayında kullanılan belgelerin bazılarının gerçeği yansıtmadığı ve bu yolla 20.000-TL tutarında KDV ziyaına neden olunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda uygulanacak cezai müeyyidenin muhatabı kim/kimlerdir? 14 yaşındaki çocuk, Medeni Kanun uyarınca annesi İkbal Hanımın velayeti altında olduğundan, cezaların muhatabı olamaz. Bu nedenle de gerek vergi ziyaı cezası, gerekse hürriyeti bağlayıcı ceza İkbal Hanım adına uygulanması gerekmektedir. 2.7. Tüzel Kişilerin Sorumluluğu Vergi Usul Kanunu’nun 333’üncü maddesi uyarınca tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde vergi


kanunlarına aykırı hareketlerden doğacak vergi cezaları tüzel kişi adına kesilir. Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin, vergi sorumluluğu hakkındaki Vergi Usul Kanunu’nun l0’uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır. Söz konusu maddeye göre kanuni temsilcilerin vergi ile ilgili ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden tüzel kişilerin varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Kanuni temsilciler bu suretle ödedikleri vergi asılları için tüzel kişilere rücu edebilirler. Kaçakçılık suçları ile bu suçlara iştirak edilmesi halinde uygulanacak olan hapis cezaları, bu fiilleri işleyenler adına hükmolunur. Örnek: Mart 20l3’de tamamlanan vergi incelemesinde, (SE) A.Ş.nin, Temmuz-2012 döneminde gerçeği yansıtmayan bazı belgeleri kullanmak suretiyle aynı dönemde 500.000-TL tutarında KDV ziyaına yol açtığı tespit edilmiştir. Bu durumda, uygulanacak cezai müeyyidenin muhatabı kim/kimlerdir? VUK uyarınca, kayba uğratılan vergi esas alınarak hesaplanacak vergi ziyaı cezasının (SE) A.Ş. adına kesilmesi gerekmekte olup hürriyeti bağlayıcı cezanın muhatabı ise gerçeği yansıtmayan belgeleri kullanma fiilini işleyen kişi/kişilerdir. Bu kişiler, yönetim kurulu üyesi olabileceği gibi, muhasebe müdürü veya şirket ortağı da olabilir. 3. Vergi Ziyaı Cezası Vergi Usul Kanunu’nun 341’inci maddesine göre, vergi ziyaı (kaybı), mükellefin veya vergi sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi anlamına gelmektedir. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile diğer şekillerde verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine neden olunması da vergi kaybı olarak kabul edilir. Verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması yahut haksız yere yapılan iadenin geriye alınması, ceza uygulanması gereğini ortadan kaldırmaz. 3.1. Bir Kat Vergi Ziyaı Cezası Vergi Usul Kanunu’nun 344’üncü maddesi hükmüne göre; mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi yahut haksız yere geri verilmesine neden olunması sonucunda vergi kaybına sebebiyet verilmesi, vergi ziyaı suçunu oluşturmakta olup bu suçu işleyenlere, vergi kaybına bağlı olarak “Vergi Ziyaı Cezası” kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Beyoğlu Vergi Dairesi mükellefi (FE) A.Ş.nin 2013/Ocak dönemi muhtasar beyannamesinin incelenmesi sonucunda, vergiden muaf çiftçilerden aldığı 20.000-TL tutarındaki tahılı ticaret borsasına tescil ettirmediği ve mal bedeli üzerinden GVK 94/11-b-ii’e göre stopaj yapmadığı ve bu suretle 800-TL tutarında gelir vergisini beyan dışı bıraktığı tespit edilmiştir. Bu durumda mükellef


kurum adına hangi oranda vergi ziyaı cezası uygulanmalıdır? Yapılan tespite istinaden (FE) A.Ş. adına kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası tutarı VUK’nun 344’üncü maddesi uyarınca ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında (800-TL) olmalıdır. 3.2. Üç Kat Vergi Ziyaı Cezası Uygulaması ve İştirak 4369 sayılı Kanun’la “nitelikli” olarak değerlendirilen fiillerin işlenmesi halinde vergi kaybının doğup doğmadığına bakılmaksızın hapis cezalarının fiilen uygulanmasına olanak sağlayacak yönde bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre, nitelikli fiillerle vergi kaybına da sebebiyet verilmesi halinde, hapis cezasının yanı sıra üç kat vergi ziyaı cezasının da uygulanması öngörülmüştür. Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde yer verilen hapis cezasını gerektirir nitelikteki fiiller aşağıdaki gibidir. Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen, saklanma ve ibraz zorunluluğu bulunan; -Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapılması, sahte isimlere hesap açılması veya işlemlerin matrahı azaltacak şekilde başka kayıt ortamlarına aktarılması, -Defter, kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi veya gizlenmesi, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması, -Defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi veya değiştirilmesi, sahte belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması, -Maliye Bakanlığı ile anlaşma yapılmaksızın belge basılması, sahte belge basılması veya bunların kullanılması. Vergi Usul Kanunu’nun 344/2’nci maddesine göre; vergi kaybına bu fiillerle sebebiyet verilmesi halinde, vergi ziyaı cezası üç kat olarak uygulanacaktır. Bu fiillere iştirak edenlere ise, bu ceza bir kat olarak uygulanacaktır. Örnek: (MİM) A.Ş. Ekim-2013 dönemine ilişkin olarak teminat mektubu karşılığında 12/12/2013 tarihinde düzenlenen düzeltme fişi ile 50.000-TL tutarında nakden KDV iadesi almıştır. Söz konusu döneme ait KDV beyanının incelenmesi sonucunda, mükellef kurumun kullandığı 30.000-TL tutarındaki faturanın gerçeği yansıtmadığı ve bu faturada yer alan 5.400- TL tutarındaki vergiyi indirim ve iade konusu yaptığı, ayrıca gerçeği yansıtmayan faturanın, (MİM) A.Ş.ye Battal Bey tarafından % 2 komisyon karşılığında satıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda bahsi geçen mükellefler adına kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası hangi oranlarda olmalıdır? Buna göre, mükellef kurum adına kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası tutarı VUK’nun 344/2’nci maddesi uyarınca ziya uğratılan vergi tutarının üç katı olan 16.200-TL’dir. VUK’nun 359’uncu maddesinde sayılan nitelikli fiillerin işlenişine iştirak edenlere ise VUK’nun 344/2’nci maddesi gereği üç kat değil, bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir. Bu durumda, Battal Bey komisyon karşılığında sahte fatura satmak suretiyle sahte faturayı kullanan şirket bünyesinde oluşan vergi ziyaı suçuna iştirak etmiş olmaktadır. Bu nedenle, Battal Bey adına bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekir. Kesilecek cezanın tutarı ise VUK’nun 344/2’nci maddesi uyarınca ziyaa uğratılan vergi tutarının bir katı olan 5.400-TL ’dir.


Örnek: (SAF) A.Ş.nin, yapılan inceleme sırasında; 2013 takvim yılına ait defter ve belgelerini vergi inceleme elemanına, varlığı noter tasdik kayıtları ile sabit olduğu halde, ibraz etmemiştir. Bu durumda (SAF) A.Ş. adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? VUK’nun 359’uncu madde hükmü uyarınca; varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin gerekçesiz olarak ibraz edilmemesi, defter, kayıt ve belgelerin gizlenmesi olarak kabul edilerek 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanmak üzere, Vergi Müfettişleri tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir. Defter ve belgelerin gizlenmesi durumunda; takdir olunan matrah ya da vergi farkı üzerinden re’sen salınan vergiye, “üç kat vergi ziyaı cezası” uygulanması gerekmektedir. 3.3. Beyannamelerin Kanuni Süresi Geçtikten Sonra Kendiliğinden Verilmesi Halinde Vergi Ziyaı Cezası Uygulaması Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden önce verilmek şartıyla, kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden verilen vergi beyannameleri için, kesilecek vergi ziyaı cezası %50 oranında uygulanır. Kanuni süresi geçtikten sonra mükellef tarafından beyanname verilmesi genellikle pişmanlık talebi ile olmaktadır. Pişmanlık halinde ise gereken koşullar mevcut olduğunda ceza kesilmez. Pişmanlık talepli olarak verildiği halde, pişmanlık koşulları ihlal edilirse (örneğin 15 gün içinde ödemenin yapılmamış olması) pişmanlıktan yararlanılamaz. Bu durumda, %50 oranında vergi ziyaı cezası kesilir. Bu durumda vergi ziyaına Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde sayılı fiillerle yol açılmışsa kesilecek ceza tutarı, üç kat olarak hesaplanan tutarın %50’si olacaktır. Örnek: (TİN) A.Ş. 2013/Nisan dönemine ilişkin olarak teminat mektubu karşılığında, 20/05/2013 tarihinde düzenlenen düzeltme fişi ile 25.000-TL KDV iadesi almıştır. Ancak, daha sonra fatura aldığı bir şirketin zaman zaman gerçek dışı belge düzenlediği duyumlarını almıştır. Bunun üzerine o şirketten aldığı faturalarda yazılı; indirim ve iade konusu yaptığı 5.000-TL tutarındaki KDV’yi indirimlerinden ve iade tutarından çıkarmak suretiyle yeniden düzenlediği 2013/Nisan dönemi KDV beyannamesini, 30/07/2013 tarihli dilekçesi ekinde, pişmanlık talepli olarak bağlı bulunduğu Beşiktaş Vergi Dairesine vermiştir. Beyan ettiği 5.000-TL vergi ve pişmanlık zammını da 27/08/2013 tarihinde ilgili vergi dairesine ödemiştir. Bu durumda mükellef, ödemeyi pişmanlık tarihi olan 30/07/2013 tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde yapmadığından pişmanlık koşullarını ihlal etmiş olmaktadır. Dolayısıyla ceza kesilmesi gerekecektir. Beyanname kendiliğinden verilmiş olduğundan, vergi dairesince %50 oranında ceza kesilecektir. Kesilecek ceza tutarı ise ziyaa uğratılan vergi tutarının %50’si olan 2.500-TL’dir.


4. Usulsüzlük Cezaları 4.1. Usulsüzlük Fiili ve Dereceleri Kanunların vergi uygulamaları bakımından koydukları bazı şekil ve usul hükümleri vardır. İlgililerin bunlara uymaları zorunludur. Esasında doğrudan doğruya bir vergi kaybına yol açmasa dahi vergi kanunlarının usule ve şekle ilişkin uyulması gereken hükümlerine uymamanın cezai yaptırımı vardır. Başka bir deyimle, usulsüzlük fiilleri, vergi ziyaına bağlı olmaksızın, vergi kanunlarına aykırı bazı biçimsel eylemlerin oluşması ile ilgilidir. Çoğu kez bu fiiller belli bir süre sonra vergi ziyaının doğmasına neden olurlar. Dolayısıyla usulsüzlük cezalarını kapsam itibarıyla vergi ziyaını önlemek amacıyla konulmuş yaptırımlar olarak değerlendirmek gerekir. Usulsüzlük fiilleri dereceleri itibarıyla aşağıda gösterilmiştir. > I. Derece Usulsüzlükler i) Vergi ve harç beyannamelerinin sürelerinde verilmemiş olması; ii) Vergi Usul Kanunu’na göre tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması; iii) Defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması; iv) Çiftçiler tarafından ekim sayım beyanı için muhtar ve ihtiyar heyetince yapılan davete müddetinde icabet edilmemesi; v) Vergi Usul Kanunu’nun kayıt nizamı hükümlerine uyulmamış olması (VUK md.215-219). (Her incelemede inceleme tarihine kadar aynı takvim yılı için tespit edilen usulsüzlükler tek fiil sayılır); vi) İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi; vii) Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelelerinin yaptırılmamış olması (Kanuni sürenin sonundan başlayarak bir ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılır); viii) Diğer ücretler üzerinden salınan gelir vergisinde tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması; ix) Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi’nin Vergi Usul Kanunu’nun 342’nci maddesinin 2’nci fıkrasında belirtilen süre içinde verilmesi. Örnek: I.sınıf tüccar olan Esad Bey, 13/01/2014 tarihinde restoran açmış, ancak yetki alanı içinde faaliyette bulunduğu Erenköy Vergi Dairesine herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Bu durumda, Erenköy Vergi Dairesince Esad Bey adına ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Mükellefler, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde durumu vergi dairesine bildirmek zorundadırlar. İşe başlamanın zamanında bildirilmemiş olması VUK’nun 352/I-7 madde hükmü uyarınca usulsüzlük cezasını gerektirir. Bu durumda Erenköy Vergi Dairesince Esad Bey adına 70-TL tutarında I.derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir.


> II. Derece Usulsüzlükler i) Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi’nin süresinin sonundan başlayarak 342’nci maddenin 1’inci fıkrasında yer alan süre içinde verilmiş olması; ii) Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek doğru bir şekilde yapılmaması; iii) Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında yapılmamış olması (işe başlamayı bildirmek hariç); iv) Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak on beş gün geçtiği halde alınmamış olması; v) Tasdiki mecburi defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması; vi) Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması; vii) Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartı ile bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi. Örnek: Mükellefin defterlerini hiç tasdik ettirmemesi durumunda; Defterlerini hiç tasdik ettirmemiş mükellef adına VUK’nun 352/I-8’inci madde hükmüne göre 2 kat usulsüzlük cezası kesilmesi, ayrıca aynı Kanun’un 30/3’üncü maddesi uyarınca re’sen vergi tarhı yapılması gerekmektedir. Defter tasdikinin kanuni süresinin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilmiş olması durumunda; Defter tasdikinin kanuni süresinin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilmiş olması durumunda, defterler hiç tasdik ettirilmemiş kabul edilerek mükellef adına yine VUK’nun 352/I-8’inci madde hükmüne göre 2 kat usulsüzlük cezası kesilmesi, ayrıca aynı Kanun’un 30/3’üncü maddesi uyarınca re’sen vergi tarhı yapılması gerekmektedir. Defter tasdikinin, tasdik süresinin sonundan başlayarak 1 ay içinde yaptırılmış olması durumunda; Defter tasdikinin, tasdik süresinin sonundan başlayarak 1 ay içinde yaptırılmış olması durumunda; mükellef adına VUK’nun 352/II-6’ncı madde hükmüne göre usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Örnek: Bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olan I. sınıf tüccar Hilmi Bey, 2014 yılı yevmiye defterini tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırmıştır. Bu durumda, Hilmi Bey adına ne tür bir cezai işlem uygulanması gerekmektedir? Yevmiye defterini tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptıran Hilmi Bey adına 36,00-TL (2014 yılı için) tutarında II. derece usulsüzlük cezası kesilmesi


gerekmektedir. 4.2. Usulsüzlükte Ceza Tutarları Vergi Usul Kanunu’nda usulsüzlük sayılan fiiller hakkında dereceler itibarıyla ayrı miktarlarda para cezaları düzenlenmiştir. Keza ceza miktarları mükellef grupları itibarıyla de farklılaştırılmıştır. 432 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca 01/01/2014 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanacak tutarlar aşağıda tablo halinde gösterilmektedir.


Mükellef Grupları I. Derece Usulsüzlük II. Derece Usulsüzlük 1- Sermaye Şirketleri 110,00 60,00 70,00 36,00 2- Sermaye Şirketi Dışında Kalan I. Sınıf Tüccarlar ve Serbest Meslek Erbabı 3- II. Sınıf Tüccarlar 36,00 17,00 17,00 9,70 4- Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar 5- Kazancı basit usulde tespit edilenler 9,70 4,40 6- Gelir Vergisinden Muaf Esnaf 4,40 2,40 İşlenen usulsüzlük fiilinin, aynı zamanda vergi matrahının re’sen takdirini de gerektirmesi halinde; cetvelde gösterilen cezalar iki kat olarak kesilir. Yukarıda yer alan fiillerden I’inci derece usulsüzlüklerin (i), (ii), (iii) ve (vii) bentlerinde sayılanlar (352/I-1, 352/I-2, 352/I-3, 352/I-8) re’sen takdiri de gerektirmektedir. 4.3. Özel Usulsüzlük Fiilleri ve Cezaları Özel usulsüzlük cezasını gerektiren fiiller, Vergi Usul Kanunu’nun 353’üncü maddesinde düzenlenmiş olup, genellikle vergi ziyaına sebebiyet verecek ve muhtemel bir vergi suçu işlemeye götürecek nitelikte olan, belge düzeni ve kayıt nizamına ilişkin olarak kanunda yer alan hükümlere gerektiği şekilde uyulmaması fiilleridir. Özel usulsüzlük cezası, vergi idaresinin yıl içinde yapacağı denetlemelerde vergiyi doğuran olaylarla belge ve kayıtlar arasında ilişki kurularak vergi ziyaına yol açacak suçların zamanında önlenmesini sağlamaya yöneliktir. Özel usulsüzlük cezası gerektiren fiiller ve bu fiillere uygulanacak cezalar aşağıda kısaca açıklanmıştır. 2014 yılında uygulanacak özel usulsüzlük cezası tutarları 432 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile belirlenmiştir. 4.3.1. Fatura ve Benzeri Evrak Verilmemesi ve Alınmaması ile Diğer Şekil ve Usul Hükümlerine Uyulmaması > Vergi Usul Kanunu gereğince verilmesi ve alınması icap eden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 01/01/2014’den itibaren 190-TL’den aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının % 10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilir. Burada sözü geçen belgelere yazılması gereken meblağ ya da meblağ farkı, olması gereken KDV dahil tutardır. Diğer bir deyişle, özel usulsüzlük cezası hesaplamasında baz alınacak tutar, ilgili belgeye yazılması gereken KDV dahil tutardır. Yukarıda sözü edilen belgelerin düzenlenmesi, alınması ve verilmesi konusunda bir uyuşmazlık olmamakla birlikte Kanun’un 227’nci maddesi gereği zorunlu unsurları taşımaması


nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılan belgeler için de özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekir. Bir takvim yılı içinde her bir belge nev’ine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 97.000-TL’yi geçemez. > Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığı’nca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, her bir belge için 01/01/2014’den itibaren 190TL özel usulsüzlük cezası kesilir, ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 9.700-TL’yi, bir takvim yılı içinde ise 97.000-TL’yi aşamaz. > Vergi Usul Kanunu 232’nci maddenin birinci fıkrasının 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletleri almadıklarının tespit edilmesi halinde bunlara yukarıdaki (b) bölümünde belirtilen cezanın beşte biri kadar (38-TL) özel usulsüzlük cezası kesilir. Burada bahsi geçen kişiler, gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler, nihai tüketiciler, vergiden muaf serbest meslek erbabı ve diğer ücretlilerdir. > Maliye Bakanlığınca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; işyerinde bulundurulmaması, bu defterlere yazılması gereken işlemlerin günü gününe deftere kayıt edilmemesi veya yoklama ve incelemeye yetkili olanlara istendiğinde ibraz edilmemesi halleri ile vergi kanunlarının uygulanması bakımından levha bulundurma zorunluluğu bulunan mükelleflerin bu zorunluluğa uymamaları halinde her tespit için 190-TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Örnek: (PAK) A.Ş.nin işyeri adresinde 2013 takvim yılında yapılan yaygın-yoğun denetim neticesinde, mükellefin vergi levhası bulundurma mecburiyetine uymadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, mükellef kurum adına ne tür bir cezai işlem uygulanması gerekmektedir? 2013 yılında yapılan denetimde (PAK) A.Ş.nin vergi levhası bulundurma mecburiyetine uymadığının tespiti üzerine, mükellef kurum adına VUK’nun 353/4 madde hükmü uyarınca 190-TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. > Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ve kullanılmasına ilişkin kural ve standartlara uymayanlara 01/01/2014’den itibaren 4.400-TL özel usulsüzlük cezası kesilir. > Vergi Usul Kanunu’nun 8’inci maddesinin son fıkrası uyarınca kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerde kullanılma zorunluluğu getirilen vergi numarasını kullanmaksızın işlem yapanlara her bir işlem için 01/01/2014’den itibaren 230-TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Görüleceği üzere, bu bentte belirtilen fiili işleyen ve ceza ile müeyyidelendirilen, vergi numarasını kullanmaksızın işlem yapandır. İşlem yaptırana ceza kesilmesi öngörülmemektedir.


> Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 01/01/2014’den itibaren 700-TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı bir takvim yılı içinde 140.000-TL’yi geçemez. > 4358 sayılı Kanun uyarınca işlemlerinde vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getirilen kurum ve kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri Maliye Bakanlığı’nın belirleyeceği standartlarda, araçlarla (yazı, manyetik ortam, disket, mikrofilm, mikro fiş gibi) ve zamanlarda yerine getirmeyenler hakkında 01/01/2014’den itibaren 970-TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ceza kesilenler, ödedikleri ceza için fiilleri ile ceza kesilmesine neden olan kişilere rücu edebilirler. > Vergi Usul Kanunu’nun 127’nci maddesinin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığı’nın özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına 01/01/2014’den itibaren 700TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Yukarıda açıklanan özel usulsüzlükler sonucunda, vergi ziyaı da meydana geldiği takdirde, bu ziyaı gerektirdiği vergi cezaları ayrıca kesilir. Yani bu cezalar için Vergi Usul Kanunu’nun 336’ncı maddesi hükmü uygulanamayacağı için, iki cezadan sadece miktar itibarıyla ağır olanın kesilmesi yoluna gidilmez, her iki ceza da ayrı ayrı kesilir. Örnek: Abdulmuttalip Bey, 2013/Ocak ayında 50-TL’lik mal aldığı halde, satıcıdan bunun fişini almamış ve bu durum, vergi inceleme elemanı tutanağıyla zabıt altına alınmıştır. Bu durumda Abdulmuttalip Bey adına ne tür bir cezai işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Buna göre, alıcı Abdulmuttalip Bey adına VUK’nun 353-3 madde hükmü uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezası, aynı maddenin 2 numaralı bendinde yer alan 190-TL’nin 1/5’i tutarında (190 /5 = 38-TL) olması gerekmektedir. Örnek: Linyit kömürü ticareti yapan (F) Madencilik Ltd. Şti.nin hesaplarının incelenmesi sırasında mükellef kurumun, 2013 hesap dönemi içerisinde 70 daireli (B) Sitesi Yönetimine birer ay arayla, 6parti halinde tonu (KDV dahil) 150-TL ’den satmış olduğu 400 ton kömürün 350 tonu için fatura düzenlemediği tespit edilmiştir. . Bu durumda kim/kimler adına ne tür bir cezai işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Alınan kömür : 400 ton Belgeli : 50 ton Belgesiz : 350 ton Belgesiz Tutar (KDVDahil): 350x150= 52.500-TL Satıcı (F) Madencilik Ltd. Şti. adına VUK’nun 353-1 madde hükmü uyarınca verilmesi icabeden belgelere yazılması gereken meblağın/meblağ farkının %10’u oranında (52.500x%10)= 5.250-TL, Belge almayan nihai tüketici (B) Sitesi Yönetimi adına ise VUK’nun 353-3 madde hükmü uyarınca; alınmayan her bir belge (6 adet) için 190-TL’nin 1/5’i kadar (38-TL) olmak üzere; toplamda (38x6)= 228-TL, özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir.


Diğer taraftan, ortaya çıkan vergi ziyaı için de ayrıca ceza kesilmesi gerekmekte olup bu cezalar hakkında VUK’nun 336’ncı madde hükmünün uygulanmayacağı tabiidir. Örnek: Merkezi İstanbul Avrupa Yakası’nda bulunan (İNS) A.Ş.nde çalışan Çağrı Bey minibüse yüklediği ticari malı satmak üzere şirket merkezinden yola çıkarak Ankara’ya doğru hareket etmiştir. Boğaziçi Köprüsü ’nün Anadolu Yakası çıkışındaki kontrol noktasında bulunan Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlileri tarafından durdurulmak istenmiş ancak Çağrı Bey, dur ihtarına uymayarak hızlı bir şekilde kontrol noktasından uzaklaşmıştır. Bu durumda kim/kimler adına ne tür bir cezai işlem tesis edilmesi gerekmektedir? VUK’nun 353/10 madde hükmü uyarınca; Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına (2014 yılı için) 700- TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 4.3.2. Damga Vergisinde Özel Usulsüzlük Cezası Damga Vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kağıtları, vergi ve cezası tahsil edilmeden tasdik eden veya örneklerini çıkarıp veren noterler adına her kağıt için tahsil edilmeyen damga vergisi üzerinden maktu vergilerde % 50, nispi vergilerde % 10 oranında özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak kesilecek özel usulsüzlük cezaları her bir kağıt için 1,60-TL’den az olamaz. 4.3.3. Bilgi Verme ve İbraz Ödevini Yerine Getirmeyenler ile Maliye Bakanlığı’nca Getirilen Zorunluluklara Uymayanlara Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezası Vergi Usul Kanunu’nun 148’inci maddesine göre Kamu İdare ve Müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığı ve vergi inceleme yetkisi olanların isteyecekleri bilgileri vermek zorundadır. Maliye Bakanlığı Vergi Usul Kanunu’nun 148 ve 149’uncu maddelerinin tanıdığı yetki çerçevesinde, ayrıca bazı mükellef grupları ile kamu idare ve müesseseleri için sürekli bilgi verme zorunluluğu getirmiştir. 4.3.4. Tahsilat Ve Ödemelerini Banka Veya Benzeri Finans Kurumlarınca Düzenlenen Belgelerle Tevsik Etmeleri Zorunluluğuna Uymayanlara Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezası Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı’na, mükelleflerin muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir. Bu yetkiye dayanılarak mükelleflerin 8.000-TL’yi geçen tahsilat ve ödemelerini PTT, banka veya katılım bankalarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunlu kılınmıştır. Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumlan veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesine göre uygulanan cezalardan (2014 yılı için; birinci


sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.200-TL’den, ikinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 600-TL’den, bunların dışında kalanlar hakkında 300-TL’den) az olmamak üzere işleme konu tutarın % 5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Ancak, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 2014 yılı için 970.0TL’yi geçemez. Örnek: Bilanço esasına tabi (ZE) A.Ş. ticaretini yaptığı otomobillerden birini 2014 yılı içerisinde Mesut Beye 12.000-TL bedelle satarak bedelini nakden elden tahsil etmiştir. Bu durumda kim/kimler adına ne tür bir cezai işlem tesis edilmesi gerekmektedir? - Tahsilatlarını banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan (ZE) A.Ş. adına kesilecek özel usulsüzlük cezası VUK mük.355 madde hükmü uyarınca; 1.200-TL’den az olmamak üzere bedelin %5’i olacaktır. Buna göre; tahsilat bedelinin %5’i (12.000x%5) 600-TL<1.200-TL olacağı için (ZE) A.Ş. adına 1.200-TL, - Ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan Mesut Bey adına kesilecek özel usulsüzlük cezası ise VUK mük.355 madde hükmü uyarınca; 300-TL’den az olmamak üzere bedelin %5’i olacaktır. Buna göre; tahsilat bedelinin %5’i (12.000x%5) 600-TL>300-TL olacağı için Mesut Bey adına 600-TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 4.3.5. Elektronik Ortamda Beyanname Verilmesi Mecburiyetine Uyulmaması Halinde Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezası Mükelleflerin elektronik ortamda gönderilme zorunluluğu kapsamında bulunan beyannamelerini elektronik ortamda vermeyerek ilgili vergi dairesine elden veya posta vasıtasıyla ve kanuni süresi içerisinde vermeleri durumunda, bu beyannamelerle ilgili tahakkuklar derhal verilecek ve bu beyannameler kanuni süresinde verilmiş beyanname sayılmakla birlikte, bunların mükellefleri adına (beyannamelerini elektronik ortamda vermemiş olmalarından dolayı) Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinin 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı olan ve durumlarına uyan özel usulsüzlük cezası da tam olarak kesilecektir. Uygulanacak özel usulsüzlük cezası tutarları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.


I. ve II. Ek Süreden I. Ek Süre İçinde II. Ek Süre İçinde Sonra Beyanname Verilmesi FİİLİ İŞLEYEN Verilmesi Verilmesi Uygulanacak Oran Tam 1/10 1/5 240 1. Sınıf Tüccarlar İle Serbest 1.200 120 Meslek Erbabı Hakkında 600 60 120 2. Sınıf Tüccarlar, Defter Tutan Çiftçiler İle Kazancı Basit Usulde Tespit Edilenler Hakkında 300 30 60 Yukarıdaki Bentlerde Yazılı Bulunanlar Dışında Kalanlar Hakkında Not: Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesine 5904 sayılı Kanun’la 01/08/2009 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen fıkrayla, elektronik ortamda beyanname ile bildirim ve form verme mecburiyetine uymayanlara anılan madde hükmüne göre ceza kesilmesi halinde, 352’nci maddenin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili (I) numaralı bendi ile ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili (7) numaralı bendi uyarınca ayrıca ceza kesilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, anılan Kanun’un 336’ncı maddesiyle, cezayı istilzam eden tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibarıyla en ağırının kesileceği hükme bağlanmıştır. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinde yer alan ve yukarıda bahsi geçen fıkra hükmünün uygulanması açık olup, elektronik ortamda beyanname ile bildirim ve form verme mecburiyetine uymayanlara, söz konusu mükerrer 355’inci madde hükmüne göre ceza kesilmesi halinde, ayrıca 352/I-1 ve 352/II-7’nci madde hükümlerine göre ceza kesilmeyecektir. Bu durumda, elektronik ortamda kanuni süresinden sonra kendiliğinden verilen beyannameler için Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi hükmüne göre kesilecek özel usulsüzlük cezası ile birlikte aynı Kanun’un 336’ncı madde hükmü dikkate alınmadan (kıyaslama yapılmadan) gerekli vergi ziyaı cezasının kesilerek mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir. Örnek: (KL) Ltd. Şti. tarafından 2009/10 dönemi KDV beyannamesinin 10/01/2011 tarihinde (yani kanuni süresinden sonra) kendiliğinden verilmesi durumunda hangi cezai müeyyidelerin uygulanması gerekmektedir? 2009/10 dönemi KDV beyannamesinin kanuni süresinden sonra kendiliğinden verilmesi durumunda; özel usulsüzlük cezası ile birlikte VUK’nun 336’ncı madde hükmü dikkate alınmadan (kıyaslama yapılmadan) gerekli vergi ziyaı cezasının kesilmesi gerekmektedir. 5. Hürriyeti Bağlayıcı Cezalara Hükmedilmesi Vergi Usul Kanunu’nun 367’nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, yaptıkları inceleme


sırasında 359’uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir. Vergi Usul Kanunu’nun 367’nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, daha önce doğrudan inceleme elemanınca Cumhuriyet başsavcılığına gönderilen suç raporları, artık rapor değerlendirme komisyonun görüşü alınmak suretiyle gönderilecektir. “Rapor Değerlendirme Komisyonlarının Teşekkülü ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin” görevleri başlıklı 8/2 ve 10/3’üncü maddelerinde, rapor değerlendirme komisyonlarının, Kanunun 359’uncu maddesinde yazılı suçların işlendiğini tespit eden vergi suçu raporlarına ilişkin olarak mütalaa vereceği ifade edilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 367’nci maddesinin diğer fıkralarına göre; • Bu fiillerin işlendiğine ilişkin olarak sair suretlerle bilgi edinen Cumhuriyet Savcılığı hemen ilgili vergi dairesini haberdar ederek inceleme yapılmasını talep eder. • Mükellefin özel işlerini yapma, vergi mahremiyetini ihlal etme, vergi kimlik numarası ile ilgili zorunluluklara uymama fiillerinin Cumhuriyet Savcılığı’na bildirilmesi Türk Ceza Kanunu’nda yazılı usule göre yapılır. • Ceza mahkemelerince verilecek kararlar, vergi cezalarını kesecek vergi idaresini bağlamadığı gibi vergi idaresinin vergi cezası kesilmesi konusundaki kararları da yargıyı bağlamaz. 6. Hürriyeti Bağlayıcı Ceza İle Cezalandırılacak Vergi Suçları Ve Cezaları Vergi cezaları dışında kalan diğer cezalara ceza mahkemelerince hükmolunur. Bunların başında kaçakçılık suçu gelir. Kaçakçılığa iştirak halleri, vergi mahremiyetinin ihlali ile mükellefin özel işlerini yapan memurlara ilişkin düzenlemeler de diğer suç ve cezaları oluşturur. 6.1. Kaçakçılık Suçları ve Cezaları Kaçakçılık cezasını gerektiren fiiller ve uygulanacak cezalar aşağıda yer aldığı şekilde üç ana grupta toplanmıştır. 6.1.1. (I). Grup Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan: • Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar. • Gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar. • Defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler, • Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler (varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere


defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizleme demektir), • Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar (muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir), hakkında 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası hükmolunur. 6.1.2. (II). Grup Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan; • Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler, • Defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar, • Belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar (sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir), hakkında üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmolunur. 6.1.3. (III). Grup Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmolunur. Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede yazılı cezaların uygulanması 344’üncü maddede yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez. Yukarıya alınan kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, sayılan fiillerin işlenmesi halinde, bir vergi kaybına yol açılıp açılmadığına, tarh döneminin geçip geçmediğine bakılmaksızın durum adli mercilere intikal ettirilecektir. İşlenen fiil ile aynı zamanda vergi kaybına da yol açılmışsa, Kanun’un 344’üncü maddesi hükmüne göre idarece de üç kat vergi ziyaı cezası kesilecektir. İdarenin üç kat vergi ziyaı cezası keserken, ceza mahkemesinin kararını beklemesine ya da ceza mahkemesinin hürriyeti bağlayıcı ceza konusunda karar verirken idarece ceza kesilip kesilmediğine bakması veya kesilen cezanın kesinleşip kesinleşmediğini göz önünde bulundurması gerekmez. Zira, fiil aynı olsa da sonuçta oluşan suçlar birbirinden bağımsız olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle kesilen cezanın, ödenmesi, vergi mahkemesince kaldırılması, 376’ncı maddedeki indirim hakkından yararlanılarak ödenmesi halleri, hürriyeti bağlayıcı ceza konusunda karar verecek mahkeme yönünden bir farklılık yaratmamaktadır. Ancak, 371’inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında adli mercilere suç duyurusunda bulunulmayacak ve üç kat vergi ziyaı cezası uygulanmayacaktır. Örnek: (BG) Ltd.Şti.nin Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basmış olduğu 100 adet faturayı (HK) A.Ş. bilerek kullanmış ve kanuni defterlerinde kayıt altına almıştır. Bu durumda uygulanması gereken cezai müeyyideler nelerdir?


VUK’nun 359/c madde hükmü uyarınca; Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda; Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde belge basan (BG) Ltd.Şti. ve bu belgeleri bilerek kullanan (HK) A. Ş. hakkında söz konusu hürriyeti bağlayıcı cezaya (iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası) hükmolunması gerekmekte olup Vergi Müfettişleri tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir. Bununla birlikte, kaçakçılık suçlarını işleyen bu iki mükellef kurum hakkında bu cezanın uygulanması VUK’nun 344’üncü maddesinde yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Örnek: Vergi Müfettişi tarafından (UD) A.Ş.nin 2012 takvim yılı defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde kullanmış olduğu 3 adet faturanın sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda (UD) A.Ş. adına uygulanması gereken cezai müeyyideler nelerdir? VUK’nun 359/a-2 madde hükmü uyarınca; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması gerekmekte olup, Vergi Müfettişleri tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir. Ayrıca söz konusu mükellefin kurumlar vergisi, kurum geçici vergi ve KDV beyannamelerinin yeniden düzenlenmesi neticesinde vergi doğması halinde vergiyi eksik tahakkuk ettirmesinden dolayı vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği de tabiidir. 6.2. Vergi Mahremiyetinin İhlali Vergi Usul Kanunu’nun 362’nci maddesine göre vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal edenler Türk Ceza Kanunu’nun “Ticari Sır, Bankacılık Sırrı Veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi Veya Belgelerin Açıklanması ” başlıklı 239’uncu maddesinde yer alan hükümlere göre (bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile) cezalandırılacaktır. Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesine göre, vergi mahremiyetine uymak zorunda olanlar şunlardır: • Vergi işlemleri ve incelemeleri ile uğraşan memurlar. • Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’da görevli olanlar, • Vergi kanunlarına göre kurulan komisyonlara iştirak edenler, • Vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler. 6.3. Mükellefin Özel İşlerini Yapan Memurlar Vergi Usul Kanunu’nun 363’üncü maddesine göre, mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili hesap yazı ve sair işlerini yapmaları yasak edilen memurlardan bu yasağa aykırı harekette bulunanlar Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre


cezalandırılacaktır. Bu hareketlerle vergi ziyaına neden olunması halinde, kişiye ayrıca Vergi Usul Kanunu’nun 344’üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası da kesilecektir. 6.4. Vergi Kimlik Numarası Kullanımı ile İlgili Düzenlemelere Uymayanlar 4358 sayılı Kanun’un 5’inci maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığı’nca getirilen vergi kimlik numarasını tespit etmek, belge, hesap ve kayıtlarında göstermek zorunluluğuna uymayanlar hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Kamu idarelerince yapılan işlemlerde cezanın muhatabı, ilgili mevzuata göre belgeleri düzenlerken, hesap ve kayıtları tutarken vergi kimlik numarasını tespit ve kaydetmekle yetkili ve görevli olanlardır. Bu kanuna aykırı olarak vergi kimlik numarasını gizleyenler veya bilerek bu konuda gerçeğe aykırı beyanda bulunan veya sahte veya yanıltıcı belgeler ibraz edenler hakkında üç aydan on aya kadar hapis cezasına hükmolunur. 7. Vergi Suçu Ve Vergi İnceleme Raporlarında Haklarında Komisyon Gelirlerinden Dolayı Takdir Komisyonu Marifetiyle Matrah Takdiri İstenilen Mükelleflere Kesilecek Ceza Haklarında vergi suçu raporu ve vergi inceleme raporu düzenlenen ve raporda komisyon gelirlerinden dolayı takdir komisyonu marifetiyle gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden matrah takdiri yapılması istenilen mükelleflere ait takdir komisyonu kararları üzerinden tarh edilecek cezalar ile ilgili olarak Vergi Usul Kanunu’nun 344’üncü maddesinde, 341’inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, vergi ziyaına 359’uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, sahte faturalar düzenlemek suretiyle vergi ziyaına neden olan mükellef adına, takdir komisyonu tarafından belirlenecek matrahlar üzerinden yapılacak tarhiyatlara göre kesilecek vergi ziyaı cezalarının üç kat olarak uygulanması gerekmektedir. 8. Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu Maddesinde Yazılı Suçların İşlenişine İştirak Edenlere Kesilecek Ceza Vergi Usul Kanunu’nun “Ceza Kesme Yetkisi” başlıklı 365’inci maddesi hükmü uyarınca 359’uncu maddede yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarına kesilecek cezada yetkili vergi dairesi mevzuunda yargı mercilerinin kararları ile İdaremiz uygulamasındaki farklılık sebebiyle aşağıdaki açıklamaların yapılmasına lüzum görülmüştür. 8.1. Vergi Usul Kanunu’nun İlgili Hükmünün Uygulanması 213 sayılı Kanun’un 365’inci maddesinde yer alan hüküm, Gelir İdaresi Başkanlığınca öteden beri 359’uncu maddede yazılı suçların işlenişine iştirak edenlere kesilecek cezanın, asıl failin (fiiline iştirak edilen kişi) değil, fiile iştirak eden kişinin bağlı olduğu vergi dairesi tarafından kesilmesi


gerektiği şeklinde yorumlanmış ve uygulamaya bu doğrultuda yön verilmiştir. Ancak kesilen cezaların ihtilaf konusu yapılması neticesinde, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 10/10/2008 tarihli ve E.No:2007/489, K.No:2008/627 sayılı kararı da dahil olmak üzere, yargı mercilerinin müstakar hale gelen kararlarında ‘Vergi Usul Kanununun 365’inci maddesinde ceza kesme yetkisi, olayların ilgili bulunduğu vergi bakımından mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine tanınmış olduğundan bir vergi yükümlüsünün ceza gerektiren eylemine iştirakin varlığında, iştirak eden fail adına ceza kesmeye yetkili dairenin eylemine iştirak edilen vergi yükümlüsünün bağlı bulunduğu vergi dairesi’ olduğu gerekçesine yer verilerek cezalar kaldırılmaktadır. Buna göre, 359’uncu maddede yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarına kesilecek cezanın, suçun asıl faili olan mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından kesilmesi uygun görülmüştür. Ayrıca, kesilen cezanın tahakkuk ettirilmesi ve tahsil edilmesinde de cezayı kesen vergi dairesinin yetkili olacağı tabiidir. Örnek: Bakırköy Vergi Dairesi mükellefi (AF) A.Ş.nin 2011 takvim yılında sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeyi bilerek kullandığı tespit edilmiş olup, Zincirlikuyu Vergi Dairesi mükellefi Zeynel Beyin de söz konusu suça iştirak ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda kim/kimler adına ne tür bir cezai işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Buna göre; (AF) A.Ş. adına kesilecek üç kat vergi ziyası cezası ile Zeynel Bey adına kesilecek bir kat iştirak cezasının, suçun asıl faili olan (AF) A.Ş.nin bağlı bulunduğu Bakırköy Vergi Dairesi tarafından kesilmesi gerekmektedir. 8.2. Kesilmiş / Kesilecek Cezaların Durumu 2012/3 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesinin yayım tarihi olan 13/11/2012 tarihinden önce kesilip kesinleşen cezaların takip ve tahsili yolunda gerekli işlemlere devam edilecektir. Ancak, münhasıran 01/01/2008 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin olarak, yukarıda yer alan açıklamalara aykırı olarak kesilen cezalardan kesinleşmemiş olanlarının tamamının, (yargıya intikal ettirilmiş olanlar dahil) terkin edilip yukarıda yer alan açıklamalara uygun olarak tekrar kesilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, cezaların terkin edilmesinden sonra konunun yukarıda yer alan açıklamaya göre yetkili vergi dairesine derhal yeni ihbarname düzenlenmek üzere intikal ettirilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, terkin edilen cezalar daha evvel yargı mercilerine intikal ettirilmişse terkine dair bu mercilere bilgi verileceği tabiidir. 9. Diğer Hususlar Z Mükellef ve vergi sorumlularının kullanmak zorunda oldukları belgeler Vergi Usul Kanunu’nun 229’uncu ve müteakip maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, aynı Kanun’un mükerrer 257’nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden mükellef grupları itibarıyla yeni belgeler ihdas edilmiştir. “Kira kontratı” vergi kanunları uyarınca tutulması veya düzenlenmesi ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan belgeler kapsamında yer almamaktadır.


Bu itibarla, sahte kira kontratı düzenleme fiilinin Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesine göre sahte ya da muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma sebebiyle kaçakçılık suçunu oluşturan bir fiil olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Ancak, sahte olarak düzenlenen kira kontratının kullanılması neticesinde vergi ziyaına sebebiyet verildiğinin tespit edilmesi halinde, ziyaa uğratılan vergi için mezkur Kanun’un 344’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesileceği tabiidir. Z Vergi Usul Kanunu’nun “En Az Ceza Haddi’ başlıklı 343’üncü madde hükmü uyarınca; damga vergisi ve damga resmi dolayısıyla kesilecek vergi cezaları, vergi ve resme tabi her varaka, senet ve ilan için 9,70 -TL’den (432 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği) az olamaz. Diğer vergilerde her vergi için 19-TL’ya (432 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği) baliğ olmayan cezalar kesilmez. Z Tahakkuktan vazgeçme; gerek sürekli mükellefiyetlere gerekse süreksiz mükellefiyetlere ilişkin; ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi ve bunlara ilişkin cezaların toplam miktarının (01/01/2014 tarihinden itibaren) 21,00-TL’nin altında kalması ve ihbarnamenin tebliği için yapılacak giderlerin bu miktardan fazla olacağının saptanması halinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın bu vergi ve bu vergiye ilişkin cezaların tahakkukundan vazgeçilmesi ve tarh kayıtlarından terkin edilmesi gerekmektedir. Tahakkukundan vazgeçilecek tutarın hesaplanması sırasında Vergi Usul Kanunu’nun 343’üncü madde hükmünün de dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre;, damga vergisi hariç her bir vergi türü için (01/01/2014 tarihinden itibaren) 19,00-TL’nin altında kalan cezaların kesilmemesi gerektiğinden tarhiyatta tahakkuktan vazgeçilecek tutarın tespitinde, bu tutarın altındaki ceza miktarı ile bu vergi için aynı Kanun’un 112’inci maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi tutarı dikkate alınmayacaktır. Vergi miktarının (01/01/2014 tarihinden itibaren) 21,00-TL’yi geçmemesi ve ceza miktarının da (01/01/2014 tarihinden itibaren) 19,00-TL’nin altında kalması (damga vergisi hariç) halinde bu vergi ve bu vergiye ilişkin cezaların tahakkukundan vazgeçilmesi gerekmektedir. (2001/2 Sıra No.lu VUK İç Genelgesi) Ancak; mükelleflerin kendi beyanları, tahsil edilmek üzere mahkemeler tarafından gönderilen yargı harçları, nüfus para cezaları, öğrenim kredisi borçları, vb. ikmalen, re'sen veya idarece yapılan bir tarhiyat olmadığından, bunların Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 115’ inci maddesi kapsamında değerlendirilerek, tahakkuktan vazgeçilmesi mümkün bulunmamaktadır. ALTINCI BÖLÜM TEBLİĞ A. TEBLİĞ ESASLARI Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca; tahakkuk fişi dışında, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bütün vesikalar ve yazılar ilgili gerçek ve tüzelkişilere (mükellef / ceza sorumlusu) tebliğ edilir.


aksine bir hüküm bulunmadıkça, tebliğlerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılacağı ifade edilmiştir.(örneğin; ödeme emirleri VUK hükümlerine göre tebliğ edilir.) B.

TEBLİĞİN MUHATABLARI

> Mükelleflere, ^ Bunların kanuni temsilcilerine, > Umumi vekillerine, > Vergi cezası kesilenlere tebliğ yapılması esas olmakla birlikte bunların dışında; > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının tüzel kişi olması durumunda bunların; Başkanlarına, Müdürlerine, Kanuni temsilcilerine, (Tüzelkişilerin birden fazla müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kâfidir.) > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküller olması durumunda; Bunları idare edenlere, Varsa temsilcilerine, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının küçükler ya da kısıtlılar olması durumunda kanuni temsilcilerine, > Mükellef yerine geçen veli, vasi veya kayyım gibi vergi sorumlusunun birden fazla olduğu takdirde bunlardan yalnızca biri, ancak tebliğin mevzuu olan işe ayrı bir vasi veya kayyım bakmakta ise ilgili veli ya da kayyıma, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının kara, deniz, hava ve jandarma eratı olması durumunda; evrakı derhal tebliğ olunacak kimseye vermediği takdirde tazminle mahkûm olacağı hususunun evrakta yazılı olması şartıyla, kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın üst amirine, > -

Tebliğ edilecek evrakın muhatabının kamu idare ve müesseseleri olması durumunda; Bu idare ve müesseselerin en büyük amirlerine, Bu idare ve müesseselerin en büyük amirlerinin muavinlerine, Bu idare ve müesseselerin en büyük amirinin yetkili kılacağı memurlara,

> Tebliğ edilecek evrakın muhatabının tasfiye halinde olması durumunda; tasfiye giriş tarihinden önceki dönemler ve tasfiye dönemine ilişkin tebligatlarda (tebliğ evrakının vergi/ceza ihbarnamesi olması halinde vergi ve ceza tarhiyatları mükellef kurum adına yapılarak) ilgili dönemde


kanuni temsilci olan tasfiye memuruna, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının tasfiyesinin sonuçlanmış olması durumunda mükellef kurumun Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tüzel kişiliği sona ereceğinden tebliğ zarfı üzerinde mükellef kurumun unvanı yanında kanuni temsilci olduğu belirtilerek tebliğin muhatabının da ismi yer almak kaydıyla; Tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tebligatlarda (tebliğ evrakının vergi/ceza ihbarnamesi olması halinde vergi ve ceza tarhiyatları mükellef kurumu temsilen ilgili dönemdeki kanuni temsilci adına yapılarak) ilgili dönemdeki kanuni temsilcilerine, Tasfiye dönemine ilişkin tebligatlarda (tebliğ evrakının vergi/ceza ihbarnamesi olması halinde vergi ve ceza tarhiyatları mükellef kurumu temsilen ilgili dönemdeki kanuni temsilci olan tasfiye memuru adına yapılarak) ilgili dönemde kanuni temsilci olan tasfiye memuruna, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının iflas halinde olması durumunda; iflasa giriş tarihinden önceki dönemler ve iflas dönemine ilişkin tebligatlarda (tebliğ evrakının vergi/ceza ihbarnamesi olması halinde vergi ve ceza tarhiyatları mükellef kurum adına yapılarak); İflas basit tasfiye usulü ile yürütülüyorsa ilgili dönemde iflas idaresi oluşmaması nedeniyle kanuni temsilci olan iflas dairesine, İflas adi tasfiye usulü ile yürütülüyorsa, ilgili dönemde kanuni temsilci olan iflas idaresine (iflas idare memurlarına), (Not: İcra ve iflas organlarının yaptıkları muamelelere karşı, yapılan muamelenin kanuna aykırı olması, işlemin hadiseye uygun olmaması, icra ve iflas organınca bir hakkın yerine getirilmemesi veya sebepsiz olarak sürüncemede bırakılması hallerinde, İcra İflas Kanununu hükümleri çerçevesinde İcra Mahkemesi nezdinde şikayet yoluna başvurulması olanağı bulunmakta olup tahsil aşamasına gelmeyen iş ve işlemler bakımından iflas idaresine tekraren tebligat yapılması, söz konusu tebligatların kabul edilmemesi halinde ise yine İstanbul Muhakemat Müdürlüğü kanalıyla şikayet yoluna gidilmesi gerekmektedir.) > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının iflasının kapatılmış olması durumunda mükellef kurumun Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tüzel kişiliği sona ereceğinden tebliğ zarfı üzerinde mükellef kurumun unvanı yanında kanuni temsilci olduğu belirtilerek tebliğin muhatabının da ismi yer almak kaydıyla; İflasın basit tasfiye usulü veya adi tasfiye usulü ile yürütülmüş olması durumunda da, iflas öncesi dönemlere ilişkin tebligatlarda (tebliğ evrakının vergi/ceza ihbarnamesi olması halinde vergi ve ceza tarhiyatları mükellef kurumu temsilen ilgili dönemdeki kanuni temsilci adına yapılarak) ilgili dönemdeki kanuni temsilcilerine, İflas dönemlerine ilişkin tebligatlarda;


mükellef kurumun iflas tasfiyesini bizzat yapmakla görevlendirilen yapan iflas dairesi müdürlerinin şahıs olarak tespiti ile kimlik ve adreslerinin belirlenerek, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/9’uncu maddesi hükümlerine göre ilgili iflas daire müdürleri adına yapılarak) ilgili dönemde iflas idaresi oluşmaması nedeniyle kanuni temsilci olan iflas dairesi müdürlerine, • İflas adi tasfiye usulü ile yürütülmüşse; (tebliğ evrakının vergi/ceza ihbarnamesi olması halinde vergi ve ceza tarhiyatları İflas Müdürlüğü adına değil, ilgili dönemde mükellef kurumun iflas tasfiyesini bizzat yapmakla görevlendirilen ve iflas idaresini oluşturanların şahıs olarak tespiti ile kimlik ve adreslerinin belirlenerek, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/9’uncu maddesi hükümlerine göre iflas tasfiye memurları [iflas idare memurları] adına yapılarak) kanuni temsilci olan iflas idaresine (iflas idare memurlarına), (Not: İflas idaresi ve iflas dairesi birbirinden farklı kurumlar olup, iflasın adi tasfiye usulüyle yürütülmesi durumunda iflas idaresi oluşmakta, iflasın basit tasfiye usulüyle ile yürütülmesi durumunda iflas idaresi oluşmaksızın iflas dairesi iflas işlemlerini yürütmektedir. İflas idaresinde iflas tasfiye memurları görevlendirilmekte iken, iflas dairesinde iflas daire müdürü re’sen iflas işlemlerini yürütmektedir.) > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının mahkûm olması durumunda; İlgili bir yıldan daha az süreli hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkûm edilmişse cezaevi yönetimi vasıtasıyla doğrudan kendisine, İlgili bir yıl veya daha uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkûm edilmişse usulüne uygun olarak atanan vasisine, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının dar mükellef gerçek kişi olması durumunda, Bunların Türkiye’deki daimi temsilcilerine, temsilcinin birden fazla olması halinde dar mükellef kişi tarafından tayin edilecek temsilci, tayin edilen temsilci olmaması durumunda temsilcilerden herhangi birine, Bunların Türkiye’deki daimi temsilcileri olmaması durumunda (tarhiyat kendisine kazanç ve iradı sağlayan kişi adına yapılarak) kazanç ve iradı sağlayanlara, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının umumi vekili bulunması halinde umumi vekillere, (Ancak vekâletnamede, vekilin genel olarak mali konularda yetkili olduğuna dair hüküm bulunmadığı takdirde vekile bununla ilgili tebliğ yapılamaz.) > Tebliğ edilecek evrakın muhatabı kurumun birleşmesi durumunda birleşme öncesi ve sonrası dönemlerin tamamı için birleşilen kuruma, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabı kurumun devredilmesi durumunda devir öncesi ve sonrası dönemlerin tamamı için devralan kuruma,


> Tebliğ edilecek evrakın muhatabı kurumun nev’i değiştirmesi durumunda değişiklik öncesi ve sonrası dönemlerin tamamı için nev’i değişikliği sonrası kuruma, > Adi ortaklıklarda; Ortakların ortaklıktan elde ettikleri gelirleri, şahsi gelir unsuru olması nedeniyle bunlarla ilgili tebligatlarda ayrı ayrı ilgili ortağa, Ortaklık adına açılan mükellefiyetlerle (K.D.V.-stopaj vb.) ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ile ilgili hususlarda yapılacak tebligatlarda ortaklardan herhangi birine, > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının yabancı memlekette bulunması durumunda tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu Bakanlık vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan da Türkiye elçilik veya konsolosluğuna gönderilerek; o memleketin yetkili makamı vasıtasıyla (bu konuda anlaşma olması veya ülke kanunlarının izin vermesi halinde; o yerdeki Türk siyasi memuru veya konsolosu tebliğin yapılmasını yetkili makamdan istemesiyle) yapılır. Ayrıca; İlgili resmi görevle bulunan Türk memuru ise Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla, İlgili askeri şahıs ise bağlı bulunduğu kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlıklarıyla Jandarma Genel Komutanlığı vasıtasıyla, (Kendisine tebliğ yapılacak kişi Türk vatandaşı ise tebliğ Türk siyasi memuru veya konsolosu vasıtasıyla da yapılabilir. Öte yandan, tebliğin muhatabı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değilse, tebliğ edilecek evrakın ilgilinin bulunduğu devletin dilinde onaylanmış tercümesinin de eklenmesi gerekmektedir. ) Not: Yurt dışına gönderilecek evrakın Gelir İdaresi Başkanlığınca tebliğ edilmek üzere gönderilmesi için söz konusu evrakın hüküm ifade eden vesika ve yazı (vergi/ceza ihbarnameleri ve eki vergi inceleme raporu, takdir komisyonu kararı veya ödeme emri vb) niteliğinde olması gerekmekte olup, tebliğe konu yazının, VUK hükümlerine göre tebliğ edilecek vesika ve yazılardan olmaması durumunda Başkanlığımızca ilgililerin adresine gönderilmesi gerekmektedir. > Tebliğ edilecek evrakın muhatabının ölmesi durumunda; Miras mirasçılar tarafından reddedilmemişse hisseleri nispetinde mirasçıların her birine, (Not: Tebliğ konusu ihbarnamenin vergi/ceza ihbarnamesi olması ve söz konu ihbarnamenin miras hisseleri nispetinde değil de tamamının bir mirasçıya tebliğ edilmiş olması durumunda, bu tebligat sadece o mirasçının hissesi nispetinde hüküm ifade eder.) Miras mirasçılar tarafından reddedilmişse tereke hâkimliğine veya yetkili kılınan tereke idare memuruna, (Not: Mirasın reddedilebileceği 3 aylık bekleme süresinde, mirasçılara tebliğ yapılabileceği Danıştay’ca kabul edilmektedir. Ancak, daha sonra miras reddedildiğinde yapılan tebligat hüküm ifade etmeyecektir.)


reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçıların tespit edilememesi durumunda, resmi tasfiye yetki ve görevine sahip olan, murisin son ikametgâhı sulh mahkemesi re’sen tasfiyeye gitmemiş ise muristen alacaklı olanların (alacaklı vergi dairesinin) mirasın resmi tasfiyesi için süre sınırı olmaksızın başvuruda bulunması mümkün olacağından resmi tasfiyeye başlanmasında alacaklı vergi dairesinin tasfiyeyi Mahkemeden talep ederek Mahkeme tarafından tasfiye ile görevlendirilecek kişi ya da kişilere, (Ayrıca, tebliğ konusu vergi/ceza ihbarnamelerinin mahkemeye tebliğ edilmeden bilgilendirme amacıyla sunulması suretiyle vergi borcunun bildirilebilmesi mümkün olup tasfiyeye geçilmesinden sonra murisin malvarlığı bulunmaması ve diğer vakıalar nedeniyle yargılama giderlerinin karşılanarak davaya devam edilmesinde yarar görülmüyorsa, yetkili makamdan davanın takibinden vazgeçilmesine dair olur alınması yoluna da gidilebilecektir.) > Kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde, görünüşe nazaran 18 yaşından aşağı olmamak ve belirgin olarak ehliyetsiz bulunmamak kaydıyla, İkametgâh adresinde bulunanlardan birine, İşyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine, (Dikkat: Tebliğ edilecek evrakın muhatabı ile aynı adreste ikamet eden kimseye ikametgâh adresi dışında yapılan tebliğ veya sigortalı çalışan, memur ya da müstahdeme işyeri adresi dışında yapılan tebliğ vergi mevzuatımız uyarınca geçerli olmamaktadır.) re’sen terk olan şirketler ile bilinen adreslerinde bulunmayan şirketlere yapılacak ihbarname tebliğlerinde re’sen terk olarak görülen şirketlerin tarh dosyası ve ticaret sicil kayıtlarından tasfiyeye girip girmediğinin kontrol edilmesi sonucu; Tasfiyeye ilişkin bir tescil varsa vergi dairesinin kayıtları da buna göre (tasfiye halinde ya da tasfiye halinde terk) düzeltildikten sonra; tarh dosyasından ve ticaret sicil kayıtlarından, tebliğ edilecek borcun dönemine ilişkin tasfiye memurları yada şirket müdürleri tespit edilerek (tebliğ evrakının vergi/ceza ihbarnamesi olması halinde vergi ve ceza tarhiyatları mükellef kurumu temsilen ilgili dönemdeki kanuni temsilci adına yapılarak) ilgili dönemdeki kanuni temsilcilerine (şirket müdürü/tasfiye memuru vb), tebliğ yapılması gerekmektedir. Not: Muhtelif Danıştay kararlarına göre; şirketin beyannamelerini imzalayan serbest muhasebeciyi şirketin çalışanı, temsilcisi veya memuru olarak kabul etmek mümkün olmadığından, serbest muhasebeciye yapılan tebliğ, şirket temsilcisinin ikamet ettiği apartmanın kapıcısına yapılan tebliğ, mükellefin yıllar önce boşandığı, ayrı yaşayan eşine yapılan tebliğ usule uygun kabul edilmemektedir. Örnek: Hayrullah Beyin kanuni temsilcisi olduğu (BO) A.Ş. 10/08/2011 tarihinde tasfiye sürecine girmiş ve Nurullah Bey tasfiye memuru olarak atanarak bu durum ticaret sicil gazetesinde tescil ettirilmiştir. Daha sonra, Tasfiye Halinde (BO) A.Ş. 24/04/2013 tarihinde tasfiye sürecini


sonlandırarak bu hususu ticaret sicil gazetesinde tescil ettirmiştir. Ancak vergi dairesi tarafından mükellefin 2010/05 ve 2012/09 vergilendirme dönemleri katma değer vergisi beyannamelerini vermediğinin tespit edilmesi üzerine mükellef kurum ilgili dönem katma değer vergileri yönünden takdir komisyonuna sevk edilmiştir. Verilen takdir komisyonu kararlarına istinaden tarhiyat yapılması gerekmesi halinde söz konusu tarhiyatların muhatabı kim/kimler olmalıdır? Söz konusu vergi/ceza ihbarnamelerinin 07/02/2013 tarihinde düzenlenecek olması durumunda, mükellef kurumun tasfiye halinde olması nedeniyle; tasfiye öncesi dönem ve tasfiye dönemi vergi/ceza tarhiyatlarının mükellef kurum adına yapılarak tasfiye dönemi kanuni temsilci olan tasfiye memuru Nurullah Beye tebliğ edilmesi gerekmektedir. Söz konusu vergi/ceza ihbarnamelerinin 07/08/2013 tarihinde düzenlenecek olması halinde; mükellef kurumun tasfiyesinin sonlanmış olması nedeniyle; -tasfiye öncesi dönem olan 2010/05 vergilendirme dönemi vergi/ceza tarhiyatlarının (mükellef kurumu temsilen) ilgili dönemdeki kanuni temsilci Hayrullah Bey adına yapılarak yine ilgili dönem kanuni temsilci olması nedeniyle Hayrullah Beye tebliğ edilmesi, -tasfiye dönemi olan 2012/09 vergilendirme dönemi vergi/ceza tarhiyatlarının (mükellef kurumu temsilen ilgili dönemdeki kanuni temsilci olan) tasfiye memuru Nurullah Bey adına yapılarak yine ilgili dönem kanuni temsilci olması nedeniyle (her ne kadar görevi sonlanmış da olsa sorumluluğu sona ermemiş olan) tasfiye memuru Nurullah Beye tebliğ edilmesi gerekmektedir. C. TEBLİĞ TÜRLERİ • Tebliğin muhatabının adresi biliniyorsa posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, • Tebliğin muhatabının adresi bilinmiyorsa ilan yolu ile, • Tebliğin muhatabının kabul etmesi şartıyla, daire veya komisyonda tebliğ yapılacaktır. • Bahsi geçen tebliğ şekilleri esas olup bunların dışında Vergi Usul Kanununda; • Memur vasıtasıyla tebliğ, • Elektronik ortamda tebliğ hükümleri de yer almaktadır. 1. Posta ile tebliğ usulü ❖ Kapalı Zarf Esası: Tebliğ edilecek vesika kapalı bir zarf içinde postaya verilir. ❖ Bilinen Adreslere Tebliğ: Bilinen adrese gönderilen mektuplar posta idaresince muhatabına teslim edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılır. Bilinen adresler şunlardır: - Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler; - Adres değişikliğinde bildirilen adresler;


- İşi bırakmada bildirilen adresler; - Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler; - Yoklama fişinde tespit edilen adresler; - Vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler; - Yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler (İlgilinin tutanakta imzası bulunmak şartıyla); -Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adresler. Not: Muhtelif Danıştay kararlarına göre; mükellefin itiraz dilekçesinde gösterdiği adres bilinen adres olarak kabul edilmekte; vergi inceleme elemanlarına yazılan yazıda bildirilmiş olan adres, bilinen adres olarak kabul edilmemektedir. Posta yoluyla yapılacak tebligatlarda; vergi dairelerince postaya verilen tebliğ evrakının herhangi bir gecikmeye ve aksaklığa meydan verilmeden, zamanında ve sorunsuz bir şekilde muhataplarına tebliğinin sağlanabilmesi ve tebliğ edilmeksizin iade işlemine konu olmasının önüne geçmek amacıyla vergi tebliğ evrakını ihtiva eden; Tebliğ zarfı üzerine muhatabın bilinen adreslerinden idareye en son bildirilen veya idarece en son tespit edilenin yazılması, Tebliğ zarfı üzerinde yer alan işyeri veya ikametgâh adreslerine ait bilgilerden sadece birinin yazılması, tebliğ zarfı üzerine çift adres yazılmaması, Tebliğ zarfı üzerine; tahsis edilen taahhüt numaralarının (R No:) yazılması, hususlarında gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir. 2. İlan Yoluyla Tebliğ Usulü Vergi Usul Kanunu’na göre vergilendirme işlemlerinde asıl olan tebliğin posta ile yükümlü, sorumlu ya da ilgilinin kendisine yapılmasıdır. Ancak tebliğin ilgilinin kabul etmesi şartıyla dairede veya komisyonda kendisine ya da yetkilendirdiği umumi vekillerine yapılabileceği tabiidir. Mükellefin adresinin hiç bilinmemesi, adresin değişmiş ve yeni adresin bildirilmemiş olması nedeniyle gönderilen mektubun geri gelmesi veya usulüne uygun tebligata sarî adres araştırmalarına rağmen bilinen adreslerine tebliğ yapılamaması, geçici ayrılmalarda hem işyerine hem de ikametgâhına ikinci defa tebliğ evrakı gönderilmiş olmasına rağmen yine tebliğ yapılamamış olması, mükellefin yabancı ülkede bulunması nedeniyle tebliğ yapılamamış olması hallerinde ilanen tebliğ yoluna gidilmektedir. Buna göre posta yoluyla veya memur eliyle bilinen adreslere tebliğin mümkün olmadığı durumda uygulama alanı bulan ilan yoluyla tebliğ usulü istisnai bir durumdur. İlan yoluyla tebliğin şartları; d Muhatabın adresi hiç bilinmezse; d Muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse; d Başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa; d Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa ilan yolu ile tebliğ yapılır.


Birden fazla mükellefe ait ilanla ilgili bilgilere, aynı ilan yazısında yer verilebileceğinden, ilan yazısı alfabetik sıralama yapılmak suretiyle hazırlanacak ve yazının her sayfasına müteselsil sıra numarası verilecektir. İlan şeklinin belirlenmesinde, vergi aslı ve ceza tutarlarının toplamı değil sadece vergi aslı tutarı dikkate alınması, vergi aslı tutarının kanunda belirlenmiş olan haddi geçmesi halinde, haddi geçen miktar esas alınmak suretiyle hem vergi aslı hem de buna bağlı olarak kesilen ceza miktarının aynı şekilde ilan edilmesi gerekmektedir. Ancak, vergi aslına bağlı olmayan cezaların ilan yoluyla tebliğ edileceği durumlarda, ceza tutarına göre ilanın şeklinin belirleneceği tabiidir. Bu itibarla; her bir vergi veya ceza için hazırlanan ilan yazısının, tebliğ yapacak vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılması ve bir örneğinin de ilan yazısının askıya çıkarılmasını müteakiben gecikilmeksizin mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmesi ve 01/01/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; d Tebliğin konusu, her biri için ayrı ayrı olmak üzere, 1.800-TL’den az vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ayrıca gazete ile ilan yapılmasına gerek yoktur. d İlan yolu ile tebliğ edilecek vergi veya ceza miktarının, 1.800-TL ila 180.000-TL arasında olması halinde ilan yazısının, vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan ve Basınİlan Kurumunca belirlenen bir veya daha fazla gazetede yayımlatılması gerekmektedir. Vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde gazete yayımlanmaması halinde, ilanın sadece vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerine asılarak yapılması yeterli olacaktır. > İlan yolu ile yapılacak tebliğin konusunun 180.000-TL’yi aşması halinde ilan yazısının, vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan ve Basın-İlan Kurumunca belirlenen bir veya daha fazla gazetede yayımlatıldıktan başka, Türkiye genelinde yayın yapan ve Basın-İlan Kurumunca belirlenen günlük gazetelerden birinde de aynı şekilde yayımlatılması gerekmektedir. (Dikkat: Bu durumda sadece Türkiye geneli gazetede yayımlanması yeterli olmayıp hem belediye sınırları içinde çıkan ve yerelde yayın yapan bir veya daha fazla gazetede hem de Türkiye genelinde yayın yapan bir günlük gazetede yayımlanması gerekmektedir.) Tebliğ olunacak evrakın örnekleri yabancı memlekette bulunan mükellefin bilinen adresine ayrıca posta ile gönderilmelidir. İlanen tebliğde asıl olan ilan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerinde ilan edilmesi olduğundan, ilan yazısının her halükarda tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılması ve bir örneğinin de muhatabın bilinen son adresinin bağlı bulunduğu muhtarlığa alma haberli olarak veya memur eliyle gönderilmesi gerekmektedir. Ayrıca ilanın asılması keyfiyeti ve tarihi tutanakla tespit edilmelidir. Burada, tutanakla tespit edilmesi gereken; ilanın vergi dairesince asılması ve indirilmesi olduğundan muhtarlıklarca tutanakla tespit edilmesine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte ilan yazılarının mükellefin bilinen son adresinin bağlı bulunduğu muhtarlığa gönderilmesi işleminin tevsiki ilanen tebligatın sıhhati açısından önem arzettiğinden, söz konusu ilan yazılarının muhtarlıklara alma haberli olarak veya memur eliyle gönderilmesi ve tebligat alındısının


istenildiğinde ibraz edilmek üzere muhafaza edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan tebliğ edilecek evrakın muhatabının bilinen son adresinin il dışı olması ve adresin hangi muhtarlığa bağlı olduğunun bilinmemesi durumunda muhtarlıklara gönderilecek ilan yazılarının mükellefin bilinen son adresinin bulunduğu yer defterdarlığı/vergi dairesi başkanlığı aracı kılınmak suretiyle gönderilmesi gerekmektedir. İlan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerine asılmasını izleyen onbeşinci gün, ilan tarihi olarak kabul edilecektir. Kanunda belirtilen şekilde yapılan ilan sonucunda; > İlan üzerine bizzat veya vekili aracığıyla müracaat edenlere yerinde tebliğ yapılır, > Adres bildirenlere ise posta ile tebliğ yapılır, > İlan tarihinden başlayarak bir ay içinde ne vergi dairesine müracaat yapmış ve ne de adresini bildirmiş olanlara bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılır. Bu tarihten itibaren bir ay içinde mükellefin ilgili vergi dairesine müracaat etmemesi veya adresini bildirmemesi halinde, bu bir aylık sürenin sonunda tebliğ yapılmış olacaktır. İlanen tebliğde asıl olan ilan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerinde ilan edilmesi olduğundan, ilanın askıya çıkarılmasının yanında gazetede de ilanın yayımlanması gerektiği durumlarda, gazetede yayımlandığı tarihin, ilanın askıya alındığı tarihten başlayan 15 günlük sürenin sonrasına bırakılmaması, gazete ilanının “15 günlük sürenin” dolmasından önce yapılması durumunda da, 15 günlük süreden itibaren bir ay sonraki tarihin tebliğ tarihi olarak esas alınması gerekmektedir. Öte yandan ilan tarihi ve tebliğ tarihinin hesaplanmasında tereddüde mahal bırakılmaması açısından gazetede yapılacak ilan listesinin altına “... vergi dairesi müdürlüğü mükellefine ait olup yukarıda adı soyadı ve unvanı yazılı mükellefler adına salınan vergi ve cezalar nedeniyle tanzim olunan ihbarnameler bilinen adreslerinde bulunamamaları nedeniyle tebliğ edilemediğinden 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 103-106’ncı maddelerine istinaden vergi dairesince ilan koymaya mahsus yerine asılmasını izleyen onbeşinci günün ilan tarihi olduğu ilgililerin ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde bizzat veya bilvekale müracaatta bulunmaları veyahut taahhütlü mektup veya telgrafla açık adreslerini bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı, ayın sonunda müracaatta bulunmayan veya açık adreslerini bildirmeyenler hakkında ilan tarihinden itibaren bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılacağı ilan olunur.” ifadesine yer verilmesi uygun olacaktır. Bununla birlikte, tarh zamanaşımı süresi geçmiş bulunan vergi ve cezalara ilişkin vergi/ceza ihbarnamelerinin Vergi Usul Kanunu’nda yer alan tebliğ usullerine göre tebliğ işleminin yenilenemeyeceği dikkate alındığında tarh zamanaşımı süresi içinde usulüne uygun tebliğ edilemeyen vergi/ceza ihbarnamelerinde yer alan vergi ve cezaların zamanaşımına uğramasını önlemek ve dolayısıyla hazine kaybına sebebiyet verilmemesi için Vergi Usul Kanununda yer alan tebliğ usulleri dikkate alınarak ilanen tebliğ işlemleri yapılmadan önce ilanen tebliğ şartlarının oluşup, oluşmadığının personel tarafından titizlikle araştırılması ve birim amirleri tarafından özenle kontrol edilmesi gerekmektedir.


adreslerine tebliğ yapılamaması, geçici ayrılmalarda hem işyerine hem de ikametgâhına ikinci defa tebliğ evrakı gönderilmiş olmasına rağmen yine tebliğ yapılamamış olması, mükellefin yabancı ülkede bulunması nedeniyle tebliğ yapılamamış olması hallerinde ilanen tebliğ yoluna gidilmektedir. Buna göre posta yoluyla veya memur eliyle bilinen adreslere tebliğin mümkün olmadığı durumda uygulama alanı bulan ilan yoluyla tebliğ usulü istisnai bir durumdur. Vergi mevzuatımızla belirlenen esas usullerle tebliğ yapılması mümkün iken ilanen tebliğ yapılarak kesinleşen vergi ve cezalara karşı açılacak davaların sonucunda ilgili vergi ve cezaların terkini söz konusu olmaktadır. Bu itibarla, hazine kayıplarına sebebiyet vermemek için ilanen tebliğ yapılmadan önce vergi mevzuatımıza göre gerekli olan şartların oluşup oluşmadığı hususunda azami özen gösterilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, mükellef hakkında gerektiği takdirde tebligata sarî adres araştırması yapılarak mükellefin bilinen tüm adreslerine posta ile tebliğ yoluna gidilmeden ya da daha önce terk edildiği bilinen adreste düzenlenen adres tespit tutanağına dayanılarak ilanen tebliğ yapılmaması gerekmektedir. Not: İlanen tebliğ yoluna gidilmeden önce, mükellefin adresinde bulunamaması nedeniyle düzenlenen adres tespit tutanağı ile tespit edilen adrese de, mutlaka (posta, memur eliyle vb.) tebliğ yoluna gidilmesi gerekmektedir. Ayrıca ilanlarda, tebliğin ilgili bulunduğu vergiler gösterilmek suretiyle adları (tüzel kişilerde unvanları) yazılı muhataplara, ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde ilanı yapan makama bizzat veya vekili aracılığıyla müracaat etmeleri veyahut taahhütlü mektup veya telgrafla açık adreslerini bildirmeleri ve kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı hususlarının ihtar olunması gerekmektedir. İlan yazısı, askıya çıkarıldığı tarihten itibaren geçen 1,5 aylık sürenin sonunda askıdan kaldırılacaktır. Diğer taraftan; 6183 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinde, hilafına bir hüküm bulunmadıkça tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan, ödeme emirlerinin ilan yolu ile tebliğinin de aynı şekilde yapılması gerekmektedir. Ayrıca, mükellef adına gıyaben yapılan hacizlerde, haciz tutanağının ilanen tebliğ edilmesi gerektiği takdirde; ilanen tebliğin şeklinin, Vergi Usul Kanunu’nun 104’üncü maddesi hükmü doğrultusunda haciz tutanağında yer alan muhammen bedelin dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Öte yandan, mükelleflerin iade/mahsup taleplerine ilişkin dilekçelere istinaden vergi dairesince yazılan ve vergi ya da cezaya ilişkin olmayan cevabi yazıların ilgililerin bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle posta vasıtası veya memur eliyle tebliğ edilememesi üzerine; hazırlanacak olan ilan yazısı, vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılacak ve bir örneği de muhatabın bilinen son adresinin bağlı bulunduğu muhtarlığa gönderilecektir. İlanın asılması keyfiyeti ve tarihi tutanakla tespit edilecektir. Söz konusu yazıların konusu vergi veya cezaya taalluk etmediğinden, ilan gazete ile yapılmayacaktır. Bunun yanı sıra ilan yazısının; mükellefin adı soyadı veya unvanını, vergi kimlik numarası ile adresini, vergi dairesince yazılan sözü edilen cevabi yazıların, tarih ve sayısı ile bu yazıların vergi dairesindeki mevcut tarh dosyasında yer aldığı ve mükellefin ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde vergi dairesine bizzat veya vekili aracılığıyla müracaat etmesi veyahut taahhütlü mektup


veya telgrafla açık adresini bildirmesi halinde, kendisine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı, aksi takdirde ilan tarihinden itibaren bir ayın sonunda tebliğin yapılmış sayılacağı hususlarına ilişkin açıklamaları içermesi gerekmektedir. Bununla birlikte il/Türkiye genelinde yayımlanan ilan listelerinin Başkanlığımız Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğünden onay alınmadan doğrudan Basın İlan Kurumuna gönderilmesi ve ilana ait gazetelerin Başkanlığımıza gönderilmeksizin Vergi Dairesi Müdürlüklerinde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Örnek: (BFF) A.Ş. adına tebliğ edilmesi gereken vergi/ceza ihbarnamesi mükellefin adresinde bulunamaması, usulüne uygun tebligata sarî adres araştırmalarına rağmen bilinen adreslerine tebliğ yapılamaması, hem işyerine hem de ikametgâhına ikinci defa tebliğ evrakı gönderilmiş olmasına rağmen yine de tebliğ yapılamamış olması nedeniyle 15/10/2012 tarihinde, ilan yazısı vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılarak durum tutanakla tespit edilmiştir. Bu durumda söz konusu tarhiyatın vadesi hangi tarih olacaktır? İlan yazısı asılma tarihi:15/10/2012 +____________________15 gün (Gazetede ilan gerekmesi durumunda bu süre içinde yapılır) İlan tarihi :30/10/2012 (sürelerin gün hesabında başladığı gün dahil edilmez) +___________________Bir ay (süre dolmadan mükellef ilanı görüp tebliğ almaya gelebilir) Tebliğ tarihi : 30/11/2012 +___________________30 gün (Mükellef bu süre içerisinde uzlaşma talep etme, indirim Kesinleşme tarihi : 30/12/2012 talebi, dava açma vb yasal haklarını kullanabilir) +_____________________Bir ay (Süre ay olarak belirtildiğinden başladığı güne son ayda Vade tarihi (Ödeme) : 30/01/2013 tekabül eden günün tatil saatinde biter.) Vergi/ceza ihbarnamesinin ihtiva ettiği tutar nedeniyle gazetede de ilanının gerekmesi ancak 11/11/2012 tarihinde gazete ile ilan edilmiş olması (gazetede geç ilan edilmesi) durumunda; Söz konusu ihbarnameye ilişkin ilan tarihi, tebliğ tarihi vb. tarihler yukarıdaki gibi olacaktır, diğer bir ifadeyle söz konusu tarihler değişmeyecektir. Çünkü ilan tarihinin belirlenmesinde gazete ilan tarihinin değil, ilan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılma tarihi esas alınmaktadır. Örnek: Burhaneddin Bey adına tebliğ edilmesi gereken vergi/ceza ihbarnamesi mükellefin adresinde bulunamaması, usulüne uygun tebligata sarî adres araştırmalarına rağmen bilinen adreslerine tebliğ yapılamaması, hem işyerine hem de ikametgâhına ikinci defa tebliğ evrakı gönderilmiş olmasına rağmen yine de tebliğ yapılamamış olması nedeniyle 12/03/2012 tarihinde, ilan yazısı vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılarak durum tutanakla tespit edilmiştir. Ayrıca, vergi/ceza ihbarnamesinin ihtiva ettiği vergi/ceza tutarı gazetede de ilanı gerektirdiği için aynı gün için gazeteye de gönderilmiş, ancak gazetede 10/04/2012 tarihinde yayımlanmıştır. Bu durumda söz konusu tarhiyatın vadesi hangi tarih olacaktır?


Bu durumda ilan tarihinin belirlenmesinde gazete ilan tarihinin değil, ilan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılma tarihi esas alındığından (diğer bir anlatımla gazete ilan tarihi ilanen tebliğin sıhhati açısından gerekli olmakla birlikte ilan tarihi ve ilanen tebliğ tarihinin belirlenmesinde etkisi olmadığından);


İlan + yazısının asılma tarihi:12/03/2012 15 (— günGazete ilanı: 10/04/2012 tarihi esas alınmıyor) İlan tarihi :27/03/2012 (sürelerin gün hesabında başladığı gün dahil edilmez) +____________________Bir ay (süre dolmadan mükellef ilanı görüp tebliğ almaya gelebilir) Tebliğ tarihi :27/04/2012 +______________________30 gün (Mükellef bu süre içerisinde uzlaşma talep etme, indirim Kesinleşme tarihi :27/05/2012 talebi, dava açma vb yasal haklarını kullanabilir) +_______________________Bir ay (Süre ay olarak belirtildiğinden başladığı güne son ayda Vade tarihi (Ödeme) : 27/06/2012 tekabül eden günün tatil saatinde biter.)

Örnek: Hikmet Bey adına tebliğ edilmesi gereken vergi/ceza ihbarnamesi mükellefin adresinde bulunamaması, usulüne uygun tebligata sarî adres araştırmalarına rağmen bilinen adreslerine tebliğ yapılamaması, hem işyerine hem de ikametgâhına ikinci defa tebliğ evrakı gönderilmiş olmasına rağmen yine de tebliğ yapılamamış olması nedeniyle 10/10/2013 tarihinde, ilan yazısı vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılarak durum tutanakla tespit edilmiştir. Ayrıca vergi/ceza ihbarnamesinin ihtiva ettiği vergi/ceza tutarının gazete ilanını gerektirmesi nedeniyle 11/10/2013 tarihinde yayımlanan gazete ile de ilan edilmiştir. Hikmet Beyin vekili Cemal Beyin 12/11/2013 tarihinde vergi dairesine mükellefe ait adres bildirim dilekçesini ibraz etmesi üzerine Hikmet Beyin adresine gönderilen vergi/ceza ihbarnamesi 27/11/2013 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Bu durumda söz konusu tarhiyatın vadesi hangi tarih olacaktır? İlan yazısının asılma tarihi:10/10/2013 (— Gazete ilanı: 11/10/2013 tarihi esas alınmıyor) +______________________15 gün (Süre gün olarak belirtildiği için İlan tarihi :25/10/2013 başladığı gün hesaba katılmaz) İlan tarihinden (25/10/2013) itibaren bir ay içinde (25/11/2013 tarihi mesai saati bitimine kadar) mükellefin ilgili vergi dairesine müracaat etmemesi veya adresini bildirmemesi halinde, bu bir aylık sürenin sonunda tebliğ yapılmış olacaktı. Ancak örnekte; bu bir aylık süre içerisinde (12/11/2013) Hikmet Beyin vekili Cemal Bey tarafından vergi dairesine adres bildiriminde bulunulmuş ve söz konusu adreste mükellefe (27/11/2013 tarihinde) tebliğ yapılmıştır. Buna göre; Tebliğ tarihi :27/11/2013 (Mükellefin adresinde yapılan tebliğin tarihi) +_____________________30 gün (Mükellef bu süre içerisinde uzlaşma talep etme, indirim Kesinleşme tarihi :27/12/2013 talebi, dava açma vb yasal haklarını kullanabilir) +______________________Biray (Süre ay olarak belirtildiğinden başladığı güne sonayda Vade tarihi (Ödeme) : 27/01/2014 tekabül eden günün tatil saatinde biter.) 3. Dairede veya Komisyonda Tebliğ Vergi Usul Kanunu’na göre vergilendirme işlemlerinde asıl olanın tebliğin posta ile yükümlü, sorumlu ya da ilgilinin kendisine yapılmasıdır. Ancak tebliğ, ilgilinin kabul etmesi şartıyla dairede veya komisyonda kendisine ya da yetkilendirdiği umumi vekillerine yapılabilecektir, ilgilinin kendisinin ya da vekâletnamesinde tebellüğ yetkisini haiz vekilinin dairede yapılan tebliği kabul etme zorunluluğu bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle dairede veya komisyonda yapılacak tebliğ ancak rızaen olabilecektir. Bu itibarla, dairede veya komisyonda yapılacak tebliğlerde tebliğ zarfı üzerine “Dairede veya Komisyonda Rızaen Tebliğ Almıştır.” ifadesinin eklenmesi hususuna dikkat edilmelidir. 4. Memur Eliyle Tebliğ Vergi Usul Kanunu’nun 107’nci maddesinde Maliye Bakanlığının tebliğleri posta yerine memur vasıtasıyla da yaptırtmaya yetkili olduğu belirlenmiştir. Bu hususta Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinde de gerekli açıklamalar bulunmaktadır. Yine anılan Yönerge’de; bulundukları il veya ilçe dışındaki (Büyükşehir belediye sınırları içindeki ilçeler hariç) vergi dairelerinin yetki alanı içinde bulunduğu tespit edilen mükelleflere ilişkin tebliğ işlemlerine yönelik açıklamalara yer verilmiştir. 214


Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinde ve konu ile ilgili İç Genelgelerde Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bulunan mükelleflerin tebliğ işlemlerinin mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesince yapılacağı belirtilmiş ise de İstanbul Büyükşehir Belediye sınırlarının çok geniş olması, nüfus yoğunluğu, trafik ve ulaşım imkânsızlıkları düşünüldüğünde vergi dairesi müdürlüklerinin kendi sorumluluk alanları dışındaki yapacakları tebliğ işlemlerinin zaman kaybına yol açacağı, ayrıca mükellef mağduriyetlerinin yaşanacağı ve memur eliyle yapılacak tebliğlerde de hazine zararı doğacağı tabiidir. Bu itibarla, yetki alanları birbirine sınır olan vergi daireleri hariç olmak üzere diğer vergi dairelerinin, sorumluluk alanları dışındaki re’sen mükellefiyet terkinine yönelik yoklamalar haricindeki diğer yoklamalar ile memur eliyle yaptırılacak tebliğ işlemlerinin de adresin bağlı olduğu vergi dairesince/uygulama denetim müdürlüğünce gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu durumda; yoklama ve tebliğ işlemlerinde herhangi bir aksamaya mahal verilmemesi açısından; vergi dairelerince sistemden üretilecek yoklama fişlerinin, adres itibarıyla ilgili uygulama denetim müdürlüğüne herhangi bir birim aracı kılınmaksızın gönderilmesi gerekmektedir. 5. Elektronik Ortamda Tebliğ Vergi Usul Kanunu’na 6009 sayılı Kanun’un 7’nci maddesiyle eklenen ve 01/08/2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 107/A maddesinde; tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabileceği, bununla birlikte elektronik ortamda yapılan tebliğlerde; anılan Kanun’un 93’üncü maddesinde sayılan usullerle bağlı kalınmayacağı hüküm altına alınmıştır. (Yasal düzenleme çalışmaları devam etmekte olup; henüz uygulanmamaktadır) Diğer taraftan kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ edilmektedir. Ç. HATALI TEBLİĞ Tebliğ işleminde şekil büyük önem taşımaktadır. Usulüne uygun yapılmayan tebliğin, tebliğ evrakının ilgilisi hakkında hukuki bir sonuç doğurması mümkün bulunmadığından tebliğ işlemlerindeki şekil bozuklukları muteber bir kamu alacağının doğmasına engel olmaktadır. Ancak tebliğ olunan vesikalar, esasa etki etmeyen şekil hatalarından dolayı hukuki kıymetlerini kaybetmezler. Vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin adının, verginin nev’i veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veyahut bu vesikaların görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunması vesikayı hükümsüz kılar. Dikkat: Vergilendirme sürecinde tahakkuktan önceki aşama olan tebliğin hatalı olması vergi alacağının tahakkuk ve tahsiline engel olur. Bu itibarla; hatalı tebligat yapılmış olduğunun tespiti halinde zamanaşımı süresi de göz önüne alınarak tebliğin Vergi Usul Kanunu’nun tebliğ hükümlerine göre düzeltilmesi gerekmektedir. Notlar: İşyeri ve ikametgâh adreslerinde bulunamayanlarla ilgili muhtarlık nezdinde isim benzerliğinden dolayı yanlış bilgi alınma ve tebliğine sebebiyet verilmemesi için Vergi Usul Kanunu ve Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin tebliğe ilişkin hükümleri çerçevesinde gerekli özen ve hassasiyetin gösterilmesi gerekmekle birlikte mükelleflere yönelik tebliğ işlemlerinde bahsi geçen olumsuzlukların yaşanmaması için ilgilinin T.C. kimlik numarası, baba adı vb. ayırt edici bilgilerinin de bulunması gerekmektedir. - Özellikle zamanaşımı dönemlerinde; başka vergi dairelerinden tebliğ amacıyla gönderilen tebliğ zarflarının, üzerinde bilgisi bulunan tebliğ evrakını içerip içermediği hususunun kontrol edilerek tebliğ zarflarının teslim alınmasında gerekli hassasiyetin gösterilmesi büyük önem taşımaktadır. - Muhatap tebellüğ etmek istemezse, komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda, tebliğ edilecek evrak önüne bırakılmak 215


suretiyle tebliğ olunur ve durum tebliğ alındısına yazılarak tarih ve imza konulmak ve hazır bulunanların da ismi yazılmak ve imzalattırılmak suretiyle tespit olunur. Muhatabın bulunduğu şehir, kasaba veya köyden seyahat, iş, hastalık veya benzeri sebeplerle geçici olarak veya adresten kesin olarak ayrıldığı, adreste bulunanlar veya komşuları tarafından ifade edildiği takdirde, “ADRES TESPİT TUTANAĞI” düzenlenerek bilgiyi verene imzalattırılır. Bu şahıslar, imzadan kaçındıkları takdirde isimleri tutanağa kaydedilir ve çekinme sebepleri belirtilerek açıklamanın altı yalnız memur tarafından imzalanır. Adreste yapılan araştırmalardan netice alınmazsa veya alınan bilgiler yetersiz olursa mahalle veya köy muhtarlığına başvurularak alınan bilgiler adres tespit tutanağı ile tespit edilir. Tebliğ memuru aradığı anda muhatap yerinde bulunmazsa ve dönüş saati belli olmaz veya uzun süreceği anlaşılırsa “GÖRÜŞME MEKTUBU” düzenlenerek orada bulunanlara verilir veya münasip bir yere bırakılır. ***Adres Tespit tutanağında beyan sahibi imzadan imtina ederse, çekinme sebepleri belirtilerek açıklamanın altı yalnız memur tarafından imzalanması yeterli iken, tebliğ alındısında tebellüğden imtina edilmesi durumunda; tebliğ edilecek evrak önüne bırakılmak suretiyle tebliğ edilerek_komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda ve hazır bulunanların da ismi yazılmak ve imzalattırılmak suretiyle tespit yapıldığına dikkat edilmelidir. - Vergiyle ilgili işlemlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri yerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi vb. gerekçelerle ihtilaf konusu uyuşmazlıklar idare aleyhine neticelendiğinden, posta yoluyla tebliğ edilmek üzere gönderilen evrakın Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilip edilmediği hususuna dikkat edilmesi gerekmektedir. Dikkat: Önüne bırakmak suretiyle tebliğ ile kapıya yapıştırma suretiyle tebliğ birbiri ile karıştırılmamalıdır. Önüne bırakmak suretiyle tebliğ Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmişken kapıya yapıştırma suretiyle tebliğ Tebligat Kanunu’nda düzenlenmiştir. - E-vdo sistemi üzerinde Vergilendirme Bölümü / Sürekli Yükümlülükler Vergilendirme Servisi / Tarh İşlemleri Masası menüsü içerisinde yer alan “Toplu Tebliğ Tarihi Giriş” fonksiyonunun kullanımı, vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliğ tarihlerinin e-vdo sistemine girişinde kolaylık sağlamakta olup, vergi dairelerinin özellikle zamanaşımı dönemlerinde (ilanen tebliğ edilen ihbarnamelerin e-vdo sistemine tebliğ tarihi girişlerinin yapılması vb. durumlarda) yaşanan zaman kayıplarının önüne geçebilmekte kolaylık sağlamaktadır. YEDİNCİ BÖLÜM TARHİYATLARIN KESİNLEŞMESİ İşlem Yönergesinin 91’inci maddesinde, tahakkuk işleminin yapılması için mükelleflerin dava açabilecekleri veya uzlaşma isteminde bulunabilecekleri ve postada meydana gelebilecek gecikmeler göz önünde bulundurularak kesinleşme tarihinden itibaren 20 gün bekleneceği, bu sürenin sonunda vergi, ceza ve hesaplanan gecikme faizinin tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirileceği belirtilmiştir. Bu itibarla, tahsilatın hızlandırılabilmesi bakımından mükellef dosyalarının ve tarh defterlerinin süratle taranarak ihbarnamesi düzenlenmemiş rapor, takdir komisyonu kararı vs. evrakların ihbarnamelerinin tanzim edilerek, tebliğinin sağlanması, tahakkuk verilme süresi dolan tarhiyatların tahakkuklarının verilmesi, tebliğ edilememiş ihbarnamelerin mükelleflerin bilinen adreslerine gönderilmesi, tahakkukları verildiği halde ödemede bulunmayan mükellefler hakkında gerekli takibat işlemlerinin yapılması gerekmektedir. A. VERGİ DAİRESİNCE YAPILAN TARHİYATLARIN İHTİLAFSIZ KESİNLEŞMESİ Mükellefler, kendilerine yasalar ile tanınmış olan dava açma, uzlaşma talep etme, ceza indirimi talebinde bulunma haklarından herhangi birini kullanma konusundaki iradesini yapılan tarhiyat dolayısıyla kesilen cezaya karşı vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihini takip eden 30 günlük kanuni 216


süre içerisinde ortaya koyma hakkına sahiptir. Yapılan tarhiyatlar; yasal hakların kullanılmaması sonucu kendiliğinden, cezalarda indirim talebi üzerine ve tarhiyat sonrası uzlaşma ile ihtilafsız olarak kesinleşir. Yasal hakların kullanılmaması sonucu kendiliğinden kesinleşen tarhiyatın tahakkuk işlemlerinin, yapılması için, mükelleflerin dava açabilecekleri veya uzlaşma isteminde bulunabilecekleri ve postada meydana gelebilecek gecikmeler göz önünde bulundurularak kesinleşme tarihinden itibaren 20 gün beklenir. Bu sürenin sonunda vergi, ceza ve hesaplanan gecikme faizi tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilir. Gecikme faizi, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren ihbarnamenin tebliğini izleyen 30 günlük sürenin son günü esas alınarak (ay kesirleri hariç) o tarih itibarıyla ödeme süresi geçen vergi taksitleri üzerinden hesaplanır. Tahakkuk fişine kesinleşme tarihinden itibaren 1 aylık ödeme süresinin son günü vade olarak yazılır. Örnek: Üsküdar Vergi Dairesi mükellefi Esma Hanım elektronik ortamda verilmesi gereken 2013/04 dönemi KDV beyannamesini kanuni süresinden sonra 06/06/2013 tarihinde pişmanlık talebiyle vermiştir. Ancak, mükellefin ödeme yönünden pişmanlık hükümlerini ihlal etmesi halinde bağlı bulunduğu Üsküdar Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Kanuni süresinden sonra pişmanlık talebiyle beyanname verilmesi durumunda; sistem tarafından beyannamenin kanunen verilmesi gereken tarihte yürürlükte bulunan ceza miktarları dikkate alınarak VUK’nun mükerrer 355’inci maddesi hükmüne göre, özel usulsüzlük cezası kesilecek olup vergi ziyaı cezası kesilmeyecektir. Mükellefe matrah farkının ve pişmanlık zammının ödenmesi için 15 günlük bir süre verilir. Ancak, ödeme yönünden pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi halinde (yani 15 gün içerisinde ödeme yapılmaması halinde) vergi dairesince pişmanlık zammı gecikme faizine dönüştürülerek ve Kanun’un 336’ncı madde hükmü dikkate alınmadan (kıyaslama yapılmadan) gerekli vergi zıyaı cezasının %50’si oranında ceza kesilmesi ve vadenin 1 aya tamamlanması gerekmektedir. Mükellefin bu ihlal ile ilgili olarak kesilen vergi ziyaı cezası için ceza ihbarnamesinin tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde vergi dairesine dilekçe ile başvurarak; VUK’nun 376’ncı maddesine göre indirim talep etmesi halinde; Mükellef, söz konusu cezayı 1 ay içinde öderse, ilk seferde vergi ziyaı cezasının yarısı indirilir. İkinci ve izleyen vergi ziyaı cezalarının ise üçte biri indirilir. (usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ile ilgili olarak yapılan indirim taleplerinde ise söz konusu cezanın üçte biri indirilir) Mükellef söz konusu cezayı 1 ay içinde ödemezse ek tahakkuk verilerek indirilen tutar cezaya eklenir ve ceza ilk haline döner. Örnek: (ZE) Ltd. Şti.nin 2011 yılı hesaplarının incelenmesi neticesinde, hazırlanan rapora istinaden vergi dairesi tarafından 2011/4 dönemi için 100.000-TL KDV tarh ettirilmiş ve 1 kat (100.000-TL) vergi ziyaı cezası kesilmiş olup, vergi/ceza ihbarnamesi 20/01/2014 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Anılan şirket yapılan cezalı tarhiyatı; dava açma, indirim talep etme veya uzlaşma haklarını kullanılmaksızın 23/04/2014 tarihinde ödemiştir. Buna göre; (ZE) Ltd. Şti. nin ödeyeceği gecikme faizi ve gecikme zammının hesaplanması ne şekilde olacaktır? (ZE) Ltd. Şti.nin 2011/4 dönemi için; 100.000-TL tutarındaki KDV tarhiyatının normal vadesi 26/05/2011 tarihidir. Son yapılan tarhiyatın kesinleştiği tarih ise 19/02/2014 tarihidir. Ay kesirlerinin dikkate alınmaması gerekmekte olup, arada geçen tam 32 ay için gecikme faizinin hesaplanması gerekir. Kesinleşen vergi ve cezanın 1 ay içinde ödenmesi gerekmekte olup, ödenmemesi halinde ödemenin geciktiği her ay ve kesri için gecikme zammı uygulanması gerekmektedir. Buna göre 100.000-TL KDV tarhiyatının ve 100.000-TL vergi ziyaı cezasının 19/03/2014 tarihinde ödenmesi gerekmekteydi, ancak söz konusu ödeme 23/04/2014 tarihinde yapılmıştır. Buna göre 19/03/2014 ile 23/04/2014 tarihleri arası için ay kesirleri de dikkate alınarak gecikme zammının hesaplanması gerekmektedir. 217


B. VERGİ DAİRESİNCE KESİNLEŞMESİ

YAPILAN

TARHİYATLARIN

İHTİLAF

SONUCU

Vergi Dairesi tarafından yapılan tarhiyata karşı mükellefçe dava açılması halinde İhtilaflı İşler Servisince istenilen tarhiyata ait ihbarname ve belgelerin onaylı örneğinden oluşturulan geçici dosya servis notu ekinde gönderilir. Tarhiyatın dava açılmayan kısmına isabet eden vergi veya ceza tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilir. Vergi mahkemesinde dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar, mükellefler tarafından dava sonuçlanmadan kısmen veya tamamen ödenmek istendiği takdirde, ödenecek vergi ve/veya ceza tahakkuk fişi ile derhal tahakkuk ettirilir. Bu gibi hallerde dava sonucuna göre kesinleşecek vergiden ödenmiş olan kısmına ödendiği tarihe kadar gecikme faizi hesaplanır. 1. Vergi Mahkemesi Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler Açılan davalarla ilgili olarak vergi mahkemesinin kararları üzerine aşağıdaki işlemler yapılır. 1.1. Tamamen Veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler İhtilaflı İşler Servisince tarh ve tebliğ edilen vergi ve ceza miktarı, tahakkuk işlemi yapılmak üzere servis notu ile bildirildiğinde; Vergi ve ceza miktarı ile maktu veya nispi karar harcı tahakkuk ettirilir. Ayrıca, vergi için Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesi uyarınca gecikme faizi tahakkuk ettirilir. - Tahakkuk ettirilen vergi, ceza, gecikme faizi ve harcın vadesi İhtilaflı İşler Servisince düzenlenen “Vergi Mahkemesi Kararına Göre Vergi/Ceza İhbarnamesi”nin mükellefe tebliğ tarihi esas alınarak tespit olunur. 1.2. Davanın İncelenmeksizin Reddine Yapılacak İşlemler 2577 Sayılı Kanunun 6’ncı maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına, aynı kanunun 26/3 üncü maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasına veya davadan feragat edilmesine ilişkin kararlar üzerine İhtilaflı İşler Servisinden servis notu ekinde alınan vergi mahkemesi kararı üzerine evvelce tebliğ edilen vergi, ceza ile buna ilişkin olarak hesaplanacak gecikme faizi kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren ihbarnamenin tebliğini izleyen 30 günlük sürenin son günü esas alınarak (ay kesirleri hariç) o tarih itibarıyla ödeme süresi geçen vergi taksitleri üzerinden hesaplanarak tahakkuk ettirilir. 1.3. Takdir Komisyonu Kararına Yönelik Vergi Dairesi İhtilafının İncelenmeksizin Reddine Karar Verilmesi Üzerine Yapılacak İşlemler Kararın üst mercide dava konusu edilmesine gerek duyulmadığının İhtilaflı İşler Servisince servis notu ile bildirilmesi üzerine geçici dosya tarh dosyasına konulur. 2.Üst Yargı Merci Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler Vergi mahkemesi kararlarına karşı bölge idare mahkemesi ve Danıştay nezdinde açılan itiraz ve temyiz davaları üzerine aşağıdaki işlemler yapılır. 2.1. Tamamen veya Tadilen Tasdik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler a) Üst yargı merciinin, vergi mahkemesinin idarenin lehine vermiş olduğu tasdik kararlarını, (tamamen) tasdik eden kararları, İhtilaflı İşler Servisince servis notu ile bildirildiğinde, vergi mahkemesi kararına göre gerekli tahakkuk işlemi yapılmış olduğundan, karara göre tasdik edilen miktar üzerinden gerekli harç tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilir. b) Üst yargı mercinin kararı, vergi mahkemesinin tasdik kararını tadilen tasdik eder mahiyette ise tasdik edilen kısım için gerekli tahakkuk işlemi, vergi mahkemesi kararına göre yapılmış olduğundan, terkin edilen kısım için düzeltme yapılır. Düzeltme sonucunda durum, tarh defterine 218


kaydedilir. 2.2. Tasdik Kararını Terkin Eden Kararlar Üzerine Yapılacak İşlemler Üst yargı merciinin, vergi mahkemesinin idarenin lehine vermiş olduğu tasdik kararlarını tamamen terkin eden kararları, İhtilaflı İşler Servisince servis notu ile bildirildiğinde, vergi mahkemesi kararına göre tahakkuk ettirilen dava konusu vergi ve cezaların düzeltme fişi ile tahakkuktan terkini yapılır. Eğer tahakkuk ettirilen borç ödenmiş ise mükellefe red ve iade olunur. Ayrıca, vergi mahkemesi kararına göre alınan harç da mükellefe red ve iade olunarak tarh defterine kaydedilir. 2.3. Terkin Kararlarını Bozarak Tarhiyatı Tasdik Eden Kararlar Üzerine Yapılacak İşlemler Dava konusu edilen vergi ve cezaların vergi mahkemesinin terkin kararı üzerine terkin olunmasından sonra, üst yargı merciinin, vergi mahkemesi kararını bozarak, tarhiyatı tasdik eden kararlarının İhtilaflı İşler Servisince servis notu ile bildirilmesi üzerine üst yargı mercii kararına göre onaylanan vergi, ceza ile hesaplanacak gecikme faizi ve harç tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilir. Durum ayrıca tarh defterine kaydedilir. Vade ise “Bölge İdare Mahkemesi/Danıştay Kararına Göre Bildirim”in tebliğ tarihinden itibaren bir ay olarak belirlenir. 2.4. Bozma Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler Danıştay’ın bozma kararının servis notu ekinde İhtilaflı İşler Servisinden alınması üzerine, sıra numarası bilgisayardan birbirini izler şekilde iki nüsha tecil fişi düzenlenerek memur, servis şefi ve müdür yardımcısı tarafından imzalanır. Tecil fişinin “Muhasebe” yazılı nüshası, “Dosya” yazılı nüshasına, servis şefinin imzası alınmak suretiyle Muhasebe Kayıt Servisine verilir. “Dosya” yazılı nüshası tarh dosyasında saklanır. Not: İlk derece mahkemesi kararının temyizi halinde Danıştay Başkanlığınca mahkeme kararında bozma sebeplerinin bulunup bulunmadığı karara bağlanmakta olup, bozma sebeplerinin bulunması halinde ise karar bozularak dava dosyası yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmektedir. Bu durumda, ilk derece mahkemesi Danıştayca verilen bozma kararına uymayarak eski kararında ısrar edip “direnme kararı” vermesi veya temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma kararına “uyma kararı” vermesi mümkün olduğundan, bu yönüyle bozma kararları, iptal kararlarının aksine uyuşmazlığı kesin olarak çözen, kesin hüküm teşkil eden ve idari işlemi ortadan kaldıran bir karar niteliğinde değildir. Diğer bir ifadeyle, kararın bozulması, icraya konulmuş olan ilk derece mahkemesi kararının sonuçlarının tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelmez, ancak ilk derece mahkemesi kararının icrasını kendiliğinden durdurur. C. UZLAŞMA Uzlaşma; mükelleflerin adlarına yapılan tarhiyatı yargıya intikal ettirmeden önce, vergi idaresi ile tahakkuk edecek vergi ve ceza hususunda anlaşmak için başvurabilecekleri idari bir çözüm yolu olup Vergi Usul Kanunu’nun Ek 1-12’nci maddeleri ile Maliye Bakanlığınca yürürlüğe konulan Uzlaşma Yönetmeliği ve Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği’nde yer alan düzenlemelere göre yapılmaktadır. Uzlaşma müessesesinin amacı, yapılan/yapılacak tarhiyatın ve kesilen/kesilecek cezaların dava yoluna başvurulmaksızın vergi idaresi ile mükelleflerin anlaşması suretiyle vergi alacağının bir an önce Hazineye intikal etmesini sağlamaktır. Yani uzlaşma müessesesi, bir vergi ödevi değil, bir mükellef hakkı (seçimlik hak) olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün olarak belirlenen uzlaşma başvuru süresinin, Vergi Usul Kanunu’nun 13’ü ncü maddesi kapsamında uzatılması mümkün bulunmamaktadır. 1. Uzlaşma Talebine İlişkin Dikkat Edilecek Hususlar 1.1. Uzlaşma Talebinin Kabulünde Dikkat Edilecek Hususlar Başvuruda istenen belgeler; 219


1234-

Dilekçe, Vergi ve/veya Ceza İhbarnamesi, Yetki Belgesi (Tüzel Kişilerde), Kimlik Belgesi,

Buna göre uzlaşma talep dilekçelerinin eksiksiz ve yetkili kişilerce imzalanıp imzalanmadığının kontrolünün yapılarak, geçerli imza sirküleri örneği alınmadan uzlaşma dilekçelerinin kabul edilmemesi gerekmektedir. Örnek: (KAF) Ltd.Şti.nin temsilcisi Fadıl Bey, uzlaşma komisyonuna sunulmak üzere vekaletnamesinin aslını ibraz etmek zorunda mıdır? Bu durumda, uzlaşma komisyonuna vekaletnamenin aslı veya onaylı bir örneğinin ibraz edilebileceği gibi, ibraz edilen vekaletnamenin aslının görülüp fotokopisinin aslı gibidir şerhi koyularak dosyada muhafaza edilmesi de mümkün bulunmaktadır. 1.2. Uzlaşma Talebi Nereye ve Nasıl Yapılmalıdır Z Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Talebi; vergi incelemesini yapan inceleme elemanlarına veya bu elemanların bağlı bulunduğu ekip veya grup başkanlığına yazılı olarak yapılmalıdır. Ayrıca uzlaşma talebinin inceleme tutanağında yer alması da ilgili mercie yazılı başvuru yerine geçer. Z Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Talebi; yetkili uzlaşma komisyonuna veya mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine dilekçe ile yapılır. Dilekçenin taahhütlü posta ile gönderilmesi de mümkündür. Dilekçe yerine geçen Uzlaşma Talep Formları vergi dairelerinden ve Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesi adresi www.gib.gov.tr’den temin edilebilir. Uzlaşma talebine ilişkin verilecek dilekçeye; mükellefin adı, soyadı ve adresi, başvuru vekil tarafından yapılıyorsa vekilin adı, soyadı, vekaletname tarih ve numarası, incelemenin ilgili olduğu vergilendirme dönemi yazılmalıdır. 1.3. Uzlaşma Talebinde Bulunabilecek Kişiler Z Mükellef Z Noterden alınmış vekaletnameye dayanarak mükellefi temsil eden kişi, Z Tüzel kişiler, küçükler ve kısıtlılarda ise bunların kanuni temsilcisi, ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde uzlaşma talebinde bulunabilmektedir. Örnek: Uzlaşma talebini mükellef adına kimler yapabilir? Uzlaşma talebinde mükelleflerin şahsen başvurması gerekir. Ancak mükellefin temsilcisi de noterden alınmış vekaletnameye dayanarak başvuruda bulunabilir. Tüzel kişiler, küçükler ve kısıtlılar ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunların kanuni temsilcileri uzlaşma talebinde bulunabilir. Örnek: Maslak Vergi Dairesi mükellefi olan (HA) Ltd. Şti. adına 2011 takvim yılına ilişkin 10.0TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve söz konusu vergi/ceza ihbarnamesi 14/02/2014 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Söz konusu şirketin kanuni temsilcisi Fetih Bey 28/03/2014 tarihinde Maslak Vergi Dairesine uzlaşma talebinde bulunmuştur. Bu durumda Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Mükellefin uzlaşma talebinin kabulü için ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde başvuruda bulunması gerekmektedir. Oysa (HA) Ltd. Şti.nin kanuni temsilcisi Fetih Bey yasal başvuru süresini geçirmiş olduğundan vergi idaresi tarafından uzlaşma talebinin reddedilmesi gerekmektedir. 1.4. Uzlaşma Oturumlarına Katılabilecek Kişiler Z Mükellef veya noterden alınmış vekâletnameye dayanarak mükellefi temsil eden kişi, Z Tüzel kişiler, küçükler ve kısıtlılarda ise bunların kanuni temsilcisi, katılabilir. Mükellefler uzlaşma komisyonu toplantısında; Bağlı oldukları meslek odasından bir temsilciyi, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubunu, görüşlerini açıklamak için, bulundurabilirler, ancak bu kişiler tutanakları imzalayamazlar. 220


Ayrıca; uygulamada, uzlaşma görüşmelerine mükellefle birlikte hukuki yardımda bulunmak üzere avukatların da katılmaları mümkün bulunmaktadır. Anılan meslek mensupları ile avukatların, uzlaşma görüşmelerine katılabilmelerinin hukuki bir belgeye (sözleşme, vekâletname vb.) dayandırılması ve söz konusu belgenin aslı veya onaylı bir örneğinin uzlaşma görüşmesi sırasında komisyona ibraz edilmesi gerekmekte olup söz konusu belgenin, mükellefin uzlaşma komisyonundaki dosyasında muhafaza edilmesi ve birer fotokopisinin de meslek mensubu ve/veya avukatın tarh dosyasına konulmak üzere ilgili vergi dairelerine gönderilmesi gerekmektedir. Dikkat: Uzlaşma toplantılarında Vergi Usul Kanunu’nun Ek-1 maddesi ile 379 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde belirtildiği üzere mükelleflerle hizmet sözleşmesi veya tam tasdik sözleşmesi bulunmayan SM, SMMM, YMM veya danışmanlık hizmeti vermeye yönelik hizmet vekaleti verilmeyen avukatların toplantıya alınmaması gerekmektedir. 2. Tarhiyat Öncesi Uzlaşma 2.1. Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları d Uzlaşmanın Vaki Olması Uzlaşma görüşmesi sonucunda uzlaşma sağlandığı takdirde, bir örneği üç gün içerisinde, rapor ve ekleriyle birlikte mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine gönderilir. Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 'Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Tutanağı Üzerine Yapılacak İşlemler’ başlıklı 95’inci maddesine göre; inceleme raporu ile birlikte tarhiyat öncesi uzlaşma tutanağının alınması üzerine; uzlaşma vaki olmuş ise tutanakta belirtilen vergi ve ceza miktarları ile Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesine göre bu verginin normal vade tarihinden uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için hesaplanacak gecikme faizi tahakkuk ettirilir ve uzlaşma tutanağının tebliğ tarihinden itibaren bir ay vade verilir. Örnek: (HE) A.Ş.nin 2011 ve 2012 yıllarında yurt dışında mukim ortaktan kullandığı kredilere ilişkin düzenlenen kredi sözleşmesinde yer alan bedel üzerinden damga vergisi hesaplanmadığı Vergi İnceleme Raporu ile tespit edilmiş olup, mükellef söz konusu vergi ve cezalar için tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmuştur. Yapılan uzlaşma sonucu; mükellef 04/11/2013 tarihinde uzlaşma tutanağını imzalamıştır. Ancak mükellef Vergi Dairesince düzenlenen tahakkuklarda gecikme faizi hesaplanacağının kendisine bildirilmediğinden bahisle 08/11/2013 tarihinde uzlaşmadan vazgeçerek VUK’un 376’ıncı maddesinden yararlanmak için dilekçe vermiştir.Bu durumda mükellefin indirim talebinin kabul edilmesi mümkün müdür? Tarhiyat Öncesi Uzlaşma sonucunda düzenlenen uzlaşma tutanakları kesin olup, uzlaşmadan yararlanan (HE) A.Ş.nin, üzerinde uzlaşılan vergi ve ceza için cezalarda indirim hakkından yararlanması mümkün bulunmamaktadır. d Uzlaşmanın Vaki Olmaması Uzlaşma vaki olmamış ise inceleme raporları ile miktarı belirlenen vergi, resim, harç ve cezalar ihbarname kuralına göre tarh edilerek mükellefe tebliğ edilir. Uzlaşma görüşmesi sonucunda uzlaşma gerçekleşmediği takdirde, düzenlenecek tutanağa komisyonun nihai teklifi yazılır. İmzalanan tutanağın bir örneği üç gün içerisinde, rapor ve ekleriyle birlikte mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine gönderilir. Vergi dairesi gelen inceleme raporunda önerilen matrah veya matrah farkı üzerinden gerekli tarh işlemini yapar. Tarh edilen vergiler için tarhiyat sonrası uzlaşma talep edilemez. d Uzlaşmanın Temin Edilememesi Mükellefin; uzlaşma komisyonunun davetine katılmaması, uzlaşma görüşmesine geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalamaması veya ihtirazi kayıtla imzalamak istemesi halinde uzlaşma temin edilememiş sayılır. Komisyonca bu durumu belirten üç nüsha tutanak düzenlenir. Tutanağın bir örneği 221


de üç gün içerisinde, rapor ve ekleriyle birlikte mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine gönderilir. Vergi dairesi gelen inceleme raporunda önerilen matrah veya matrah farkı üzerinden gerekli tarh işlemini yapar. Uzlaşılamayan vergi ve cezaya ilişkin olarak vergi dairesince yapılacak tarhiyata karşı, ihbarnamenin tebliğ tarihini takip eden 30 gün içerisinde yargı ve idari yollara (tarhiyat sonrası uzlaşma hariç) başvuru hakkı devam eder. • Vergi/ceza ihbarnamesini alan mükellef; Tarhiyat sonrası uzlaşma talep edemez. - Tarhiyata karşı tebliğ tarihini takip eden 30 gün içerisinde vergi dairesine cezalarda indirim talebinde bulunabilir. Vergi Usul Kanununun 376’ncı maddesi uyarınca indirim talebi, mükellefin indirime konu olan cezayı belirlenen vade tarihi içerisinde ödeyeceğini ya da aşağıda sayılan teminat türlerinden birini göstererek vadenin bitiminden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirmesi koşulu ile geçerli olacaktır. • Mükellefin indirim talebinin geçerli olması durumunda; Vergi ziyaı cezası mükellef adına ilk kez kesilmiş ise yarısı, takiben kesilenlerden üçte biri, Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri, indirilir. Dikkat: Mükellef aynı anda hem dava açma hem de indirim hakkını kullanamaz. Z Tarhiyattan Sonra Uzlaşma Hakkından Yararlanma İnceleme süresi içerisinde bir yazı ile tarhiyat öncesi uzlaşma istemediğini bildiren veya inceleme esnasında inceleme elemanınca düzenlenen tarhiyat öncesi uzlaşma tespit tutanağında, tarhiyat öncesi uzlaşma istemediğini beyan eden mükellef veya ceza muhatabı, tarhiyattan sonra uzlaşma hakkından yararlanır. Mükellefin bilgisi dışında harici bilgilere dayanılarak yapılan incelemelerde, inceleme elemanı tarafından gönderilen uzlaşma talep davetiyesi üzerine, bu davetiyenin tebliğinden itibaren en geç 15 gün içerisinde mükellef tarafından herhangi bir başvurunun yapılmaması veya uzlaşma istenmediğinin bir yazı ile bildirilmesi halinde mükellef, tarhiyat sonrası uzlaşma hakkını kullanabilir. 2.2. Tarhiyat Öncesi Uzlaşmada Önemli Hususlar • Uzlaşma sonucunda düzenlenen uzlaşma tutanakları kesindir ve ilgili vergi daireleri tarafından gerekli işlemlere hemen başlanır. • Üzerinde uzlaşma sağlanan veya tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunulamaz. • Tarhiyat öncesi uzlaşmadan yararlanan mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi ve ceza için cezalarda indirim hakkından yararlanamaz. • Mükellefler inceleme elemanınca tespit edilen matrah veya matrah farklarının tümü için uzlaşma talebinde bulunabilecekleri gibi bir kısmı için de bulunabilirler. Yani tarhiyat öncesi uzlaşmalarda, birden fazla tarhiyat nedeni bulunması halinde mükellefler matrah farkından istedikleri kısımlar için uzlaşabilecek, istemedikleri kısımlara ise uzlaşmayıp dava yoluna gidebilecekleri gibi, Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesinde yer alan cezalarda indirim hükümlerinden de yararlanabileceklerdir. Ancak, tarhiyat öncesi uzlaşma görüşmesinin kısmi uzlaşma ile sonuçlanmış olması halinde uzlaşılamayan kısım için tarhiyat sonrası uzlaşma talep edilemez. • Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 10’uncu maddesinin 1 inci fıkrasında;”... Mükellefin istemesi halinde 15 günlük süreye bağlı kalmaksızın daha önceki bir tarih uzlaşma günü olarak belirlenebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bir mükellef tarafından anılan yönetmelik hükmünün iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 4. Dairesinin 09/07/2013 tarihli ve E:2013/1375 sayılı kararıyla “yürütmenin durdurulmasına ilişkin isteğin reddine” karar verilmiş, ancak davacı tarafından bahse konu karara itiraz edilmesi üzerine Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 25/09/2013 tarihli ve YD İtiraz No:2013/7 sayılı kararıyla “itirazın kabulune, yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına ve teminat aranmaksızın yürütmenin durdurulmasına” karar verilmiştir. Dolayısıyla bu konuda söz konusu karar hükmüne222 göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.


3. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Tarhiyat sonrası uzlaşmanın kapsamına; vergi daireleri tarafından mükellef adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vergi dairelerinin tarha yetkili olduğu bütün vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezaları (usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ile kaçakçılık suç ve cezalarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda kesilecek ceza uzlaşma kapsamı dışındadır) girmektedir. Dikkat: 147 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar o tarihte yürürlükte bulunan Vergi Usul Kanunu’nun Ek 2’nci maddesinde belirtilen yetki çerçevesinde uzlaşmanın kapsamını belirlemeye ilişkin olup, bugün itibarıyla anılan madde yürürlükte bulunmadığından ve mevcut Ek 1’inci maddede de uzlaşmanın kapsamı açık olarak belirlendiğinden, usulsüzlük cezalarının -VUK 336’ncı maddesine göre kıyas yoluyla kesilenler de dahil- ve özel usulsüzlük cezalarının tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamında uzlaşmaya konu edilmesi kanunen mümkün bulunmamaktadır. Not: Mükellefler tarafından yasal süresinden sonra verilen beyannameler ile Vergi Usul Kanununun 371’inci maddesine göre pişmanlık talepli olarak kabul edilen ancak şartların ihlali nedeniyle kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulan beyannameler üzerinden tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezaları da uzlaşma kapsamındadır. İkmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlarda mahsup dönemi geçmiş geçici verginin de bulunması ve bu tarhiyata karşı uzlaşma talep edilmesi halinde, uzlaşmanın sağlanması sonucu düzenlenen uzlaşma tutanaklarında (vergi/ceza ihbarnamesinde yer almasa bile) mahsup dönemi geçmiş geçici vergi asıllarına da yer verilecek, uzlaşılan tutarlar uzlaşma tutanaklarına yazılacak ve uzlaşılan tutar için mahsup dönemine kadar gecikme faizi hesaplanacaktır. Tarhiyat sonrası uzlaşma talebi vergi/ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde yapılabilir. Örnek: Mükellefler vadesinde ödemedikleri borçları için uzlaşmadan yararlanabilirler mi? Uzlaşmanın konusuna ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergiler girmekte olup, kesinleşmiş ve tahsil aşamasına gelmiş kamu alacakları uzlaşma kapsamı dışındadır. Örnek: (TON) A.Ş. vergi dairesince adına düzenlenen 2013/10 vergilendirme dönemi KDV ihbarnamesini 12/12/2013 tarihinde tebliğ almış ve aynı gün tahakkuk ettirerek ödemiştir. Ancak mali müşaviri ile yaptığı görüşme sonucunda; ödediği katma değer vergisi tarhiyatı için uzlaşma talep etmeye karar vererek 27/12/2013 tarihli uzlaşma talep dilekçesi ile bağlı bulunduğu Maslak Vergi Dairesine ibraz etmiştir. Bu durumda mükellef tarafından ödenen vergi için uzlaşma talebinin kabul edilmesi mümkün olacak mıdır? (TON) A.Ş.nin vergi/ceza ihbarnamesine karşı kanuni haklarını kullanabileceği süre (tebliğden itibaren 30 gün) içinde (27/12/2013 tarihinde) söz konusu vergi/ceza ihbarnamesi için uzlaşma talep ettiğini beyan ettiği dilekçesini bağlı bulunduğu Maslak Vergi Dairesine vermiş olması nedeniyle; söz konusu vergi/ceza ihbarnamesine verilen tahakkukun terkin edilerek, mükellefin uzlaşma talebinin kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır. 3.1. Uzlaşma Komisyonunun Yetkileri 352 ve 372 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğleri ile yetkiler belirlenmiş olup bu sınırın aşılıp aşılmadığının her bir vergi/ceza ihbarnamesi için dikkate alınması gerekmektedir. Vergi, Resim ve Harçlar (TL) için Uzlaşma Komisyonlarının yetkileri aşağıda açıklanmıştır. • Vergi Dairesi Uzlaşma Komisyonları (İstanbul) :35.000-TL’ye kadar • Defterdarlık Uzlaşma Komisyonu (Vergi Dairesi Başkanlığı Kurulmayan yerlerde) :200.000-TL üzeri • Vergi Dairesi Başkanlığı Uzlaşma Kom.(İstanbul) :35.000-TL ve 900.000-TL arası • Vergi Daireleri Koordinasyon Uzlaşma Kom. :900.000-TL ve 2.000.000-TL arası • Merkezî Uzlaşma Komisyonu :2.000.000223


TL ve üzeri Uzlaşma görüşmesinin yapılacağı komisyon, vergi/ceza ihbarnamesinde yer alan vergi miktarına göre belirlenmektedir. Sadece vergi ziyaı cezası için uzlaşma başvurusunda bulunulan hallerde; yetkili uzlaşma komisyonunun tespiti için cezanın hesaplanmasına esas teşkil eden vergi miktarı dikkate alınmakta, vergi miktarı hangi uzlaşma komisyonunun yetkisi içerisinde kalıyor ise kesilen ceza için yapılan uzlaşma talebi bu komisyonda görüşülmektedir. Bir mükellef adına muhtelif yıllar veya aynı yıl için birden fazla tarhiyat yapılması ve yapılan tarhiyatlardan miktar itibarıyla bir kısmının vergi dairesi müdürlüğü uzlaşma komisyonunda bir kısmının da Vergi Dairesi Başkanlığı Uzlaşma Komisyonunun veya Vergi Daireleri Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu ile Merkezi Uzlaşma Komisyonunun yetki sınırları içinde kalması halinde uzlaşmada birliğin sağlanması bakımından bu tür taleplerin tümünün 1984/3 sayılı Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi uyarınca miktar itibarıyla en yüksek tarhiyatın bulunduğu ilgili uzlaşma komisyonunda incelenmesi gerekmektedir. Örnek: Kanuni süresi geçtikten sonra verilen beyannameye istinaden tahakkuk eden 40.000-TL vergi için VUK’nun 344/2 madde hükmü uyarınca %50 oranında vergi ziyaı cezası kesileceğinden, ihbarname ile tarhiyatı yapılacak ceza miktarı 20.000-TL olur. Bu durumda vergi ziyaı tarhiyatı için mükellefin uzlaşma talep etmesi halinde, bu talep hangi uzlaşma komisyonunca değerlendirilmelidir? Tahakkuk eden vergi miktarı vergi dairesi yetkisini aştığından bu talebin Başkanlık Uzlaşma Komisyonunca değerlendirilmesi gerekmektedir. 3.2. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Süreci Mükellef Adına Verginin Tarh Edilmesi ve Cezanın Kesilmesi Vergi / Ceza İhbarnamesinin Mükellefe Tebliği i Uzlaşma Talebi i Uzlaşma Talebinin İncelenmesi -------------------► Uzlaşma Talebinin Reddi i Talebin Kabulü ve Uzlaşmaya Davet 3.3.

Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Görüşmesinin Olası Sonuçları d

Uzlaşmanın Vaki Olması Uzlaşma vaki olduğu takdirde komisyonların düzenleyecekleri uzlaşma tutanakları kesin olup, gereği vergi dairelerince derhal yerine getirilir. Tutanak vergi ve cezaların ödeme sürelerinden önce mükellefe tebliğ edilirse kanuni ödeme sürelerinde, ödeme süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ edilirse tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenir. Z Uzlaşmanın Temin Edilememesi Uzlaşmanın temin edilememesi (mükellef veya vekilinin uzlaşma komisyonunun davetine katılmaması, komisyona geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalamaması veya tutanağı ihtirazi kayıtla imzalamak istemesi) durumunda komisyonca bu durumu belirten üç nüsha tutanak düzenlenir. Tutanağın bir nüshası mükellefe verilir. Uzlaşmanın temin edilememesi halinde, aynı vergi için yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz. Not: Mükellef tarafından mücbir sebep halleri nedeniyle toplantıya katılamadığının ispat veya tevsik edilmesi halinde yeni uzlaşma günü tayin edilir. Ancak mücbir sebep halleri nedeniyle uzlaşma talep süresinin uzaması mümkün bulunmamaktadır. 224


Z Uzlaşmanın Vaki Olmaması Komisyon teklifinin, mükellef tarafından kabul edilmemesi nedeniyle uzlaşma gerçekleşmezse, komisyon nihai teklifini tutanağa geçirir. Mükellefin, dava açma süresinin son günü akşamına kadar komisyonun nihai teklifini kabul ettiğini bir dilekçe ile vergi dairesine bildirmesi halinde bu tarih itibarıyla uzlaşma gerçekleşmiş sayılır ve buna göre işlem tesis edilir. -Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği vergi ve vergi ziyaı cezası için ancak uzlaşma sağlanamazsa ya da temin edilemezse yargı yoluna başvurabilir. -Mükellefin daha önce hem dava açmış hem de uzlaşma talep etmiş olması halinde ise, uzlaşmanın sağlanamaması üzerine vergi dairesince uzlaşmanın gerçekleşmediği vergi mahkemesine bildirilir. 4. Uzlaşmanın Sonuçları • Uzlaşmanın Kesinliği ve Dava Konusu Edilememesi Tayin edilen uzlaşma gününde yapılan uzlaşma görüşmesi sonunda uzlaşma sağlandığı takdirde komisyonun düzenleyeceği uzlaşma tutanakları kesin olup gereği vergi dairelerince derhal yerine getirilmesi gerekmektedir. Üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamayacağı gibi hiçbir mercie şikayette de bulunulamaz. Uzlaşmaya varılması halinde uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezasına karşı dava açılamaz. Not: Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde uzlaşma tutanağının mükellefe tebliği ile üzerinde uzlaşılan vergi kesinleşmektedir. Ancak vergi sistemimizde “hata üzerinden vergi alınmaması” esası açık bir şekilde benimsenmiş olup, Vergi Usul Kanunu’nun 116 ve müteakip maddelerinde tanımlanmış olan vergi hatalarının düzeltme hükümleri çerçevesinde düzeltilmesine imkan tanınmıştır. Bu hata türleri; -vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden muaf olanlara yapılmış olan tarhiyatlar, -vergiye tabi olmamaları gerekenler adına yapılan tarhiyatlar, -aynı vergilendirme dönemi için yapılan mükerrer tarhiyatlar. Uzlaşma mevzuu edilmiş ve üzerinde uzlaşılmış olmasına rağmen bu hatalı durumun uzlaşma sırasında dikkate alınmamış olması hallerinde, söz konusu hataların Vergi Usul Kanununun düzeltme hükümleri çerçevesinde düzeltilmesi şeklinde bir uygulama yapılması Gelir İdaresi Başkanlığınca benimsenmiştir. Bu uygulama, yapısında kısmi vergi hatası taşıyan tarhiyatların düzeltilmesine imkan tanımamakta ancak vergi kanunlarının mevcut hükümleri karşısında hiç yapılmaması gerektiği halde yapılmış olup, uzlaşma yolu ile kesinleşen tarhiyatların düzeltilmesini kapsamaktadır. • Uzlaşmanın Temin Edilememesi veya Uzlaşmaya Varılamaması Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği vergi ve vergi ziyaı cezası için ancak uzlaşma sağlanamazsa ya da temin edilemezse yargı yoluna başvurabilir veya Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesi kapsamında indirim talebinde bulunabilir. Mükellef, yapılan tarhiyata karşı uzlaşma veya cezalarda indirme talebinde bulunma haklarından sadece birinden yararlanabilir. 5. Vergi Mahkemelerinde Dava Açma Z Uzlaşmanın gerçekleşmemesi durumunda mükellef, uzlaşmanın sağlanamadığını gösteren tutanağın tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde yetkili vergi mahkemesinde dava açabilir. Bu durumda dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise, bu süre tutanağın tebliğinden itibaren 15 gün uzar. Bu itibarla, tarhiyat sonrası uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin düzenlenecek tutanaklarda, mükellefin veya ceza muhatabının, cezalı tarhiyata veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği, bu takdirde dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddetin tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün olarak uzayacağının belirtilmesi gerekmektedir. Z Aynı vergi ve vergi ziyaı cezası için uzlaşma talebinin yanı sıra dava da açılmışsa, dava, 225


uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez, herhangi bir nedenle incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır. Z Uzlaşmaya varılması halinde bu durum mahkemeye bildirilir ve davanın incelenmeden reddolunması sağlanır. Z Mükellefin daha önce hem dava açmış hem de uzlaşma talep etmiş olması halinde ise, uzlaşmanın sağlanamaması üzerine vergi dairesince uzlaşmanın gerçekleşmediği vergi mahkemesine bildirilir Örnek: (ASR) A.Ş.nin 2011 yılı hesaplarının incelenmesi neticesinde 360.000-TL vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Ceza ihbarnamesi mükellefe 03/03/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mükellef 27/03/2014 tarihinde tarhiyat sonrası uzlaşma talep etmiş ve başvurusu incelendikten sonra 27/03/2014 tarihinde uzlaşma toplantısına davet edilmiş. Yapılan uzlaşma toplantısında Uzlaşma Vaki Olmamış ve düzenlenen tutanak aynı gün (27/03/2014 tarihinde) mükellefe tebliğ edilmiştir. Buna göre mükellef hangi tarihe kadar dava açma hakkını kullanabilecektir? İhbarnamenin tebliğ tarihi : 03/03/2014 +_____________________________________30 gün Dava/İndirim/Uzlaşma hakkının son günü: 02/04/2014 -Uzlaşma talep tarihi : 27/03/2014 Dava açmak için kalan süre : 6 gün (Mükellefin dava açabilmesi için gereken süre 15 günden az kalmış olduğu için dava açma süresi uzlaşma tutanağının tebliği tarihinden itibaren 15 güne uzayacaktır.) Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın tebliğ tarihi : 27/03/2014 +__________________________________________________15 gün 11/04/2014 Örnek: (SAD) Ltd. Şti.nin 2011 takvim döneminin incelenmesi neticesinde, KV beyannamesinin 10.0TL eksik beyan ettiği tespit edilmiş ve adına vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Söz konusu mükellef kanuni süresi içerisinde uzlaşma talebinde bulunmuş ve uzlaşma vaki olmuştur. Ardından söz konusu mükellef adına kesilen ceza için vergi mahkemesine dava açmıştır. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Tayin edilen uzlaşma gününde yapılan uzlaşma görüşmesi sonunda uzlaşma sağlandığı takdirde komisyonun düzenleyeceği uzlaşma tutanakları kesin olup gereği vergi dairelerince derhal yerine getirilmesi gerekmektedir. Üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamayacağı gibi hiçbir mercie şikayette de bulunulamaz. Dolayısıyla (SAD) Ltd. Şti. tarafından uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezasına karşı dava açılamayacağından aynı vergi/ceza için uzlaşma sağlandığı mahkemeye bildirilir ve davanın incelenmeden reddolunması sağlanır. Örnek: (FAN) Ltd. Şti.nin 2012 yılı hesaplarının incelenmesi neticesinde 5.000-TL vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Ceza ihbarnamesi mükellefe 01/04/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mükellef 07/04/2014 tarihinde tarhiyat sonrası uzlaşma talep etmiş ve başvurusu incelendikten sonra 15/04/2014 tarihinde uzlaşma toplantısına davet edilmiş. Yapılan uzlaşma toplantısında uzlaşma sağlanarak düzenlenen tutanak aynı gün (15/04/2014 tarihinde) mükellefe tebliğ edilmiştir. Diğer taraftan mükellefin aynı vergi ziyaı cezası için açtığı davaya ilişkin vergi mahkemesi kararı 21/04/2014 tarihinde vergi dairesine intikal etmiştir. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Aynı vergi ve vergi ziyaı cezası için uzlaşma talebinin yanı sıra dava da açılmışsa, dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez, herhangi bir 226


nedenle incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır. 6. İndirim talebi Mükellef, yapılan tarhiyat dolayısıyla kesilen cezaya karşı vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihini takip eden 30 günlük dava açma süresi içerisinde cezalarda indirim hakkından yararlanmak üzere ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse; • Vergi ziyaı cezası mükellef adına ilk kez kesilmiş ise yarısı, takiben kesilenlerde üçte biri, • Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri, indirilir. Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar 30 günlük kanuni süresi içinde uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek kesilen cezalar için indirimden yararlanabilir. Aksi halde uzlaşma tutanağı imzalandıktan sonra söz konusu indirim hakkı ortadan kalkar. Konuya ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığından alınan görüş yazısında; “... mükelleflerin adlarına kesilen cezalar için önce Vergi Usul Kanununun 376’ncı maddesi hükümleri uyarınca ceza indirimi talebinde bulunup, daha sonra vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliğ tarihini takip eden 30 günlük süre içerisinde bu talepten vazgeçtiğini bir dilekçe ile beyan etmek suretiyle tarhiyata karşı yine aynı Kanun’un Ek 1-12’nci maddelerinde düzenlenmiş olan uzlaşma hükümlerinden yararlanması imkan dahilinde bulunmaktadır.” denilmektedir. Not: Mükellef vergi ziyaına kaçakçılık sayılan fiillerle sebebiyet verirse bu tarhiyat için ceza indirimi hükümlerinden yararlanabilir; ancak uzlaşma hükümlerinden yararlanamaz. Örnek: Mükellefler, VUK. ’nun cezalarda indirim hükümlerinden yararlanıp aynı zamanda uzlaşma hükümlerinden yararlanabilirler mi? Mükellefler, tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için uzlaşma veya cezalarda indirim talebinde bulunma haklarından sadece birinden yararlanabilir. Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek kesilen vergi ziyaı cezaları için indirimden yararlanabilir. Uzlaşma tutanağı imzalandıktan sonra söz konusu indirim hakkı ortadan kalkar. Örnek: Edip Bey, bağlı bulunduğu Halkalı Vergi Dairesince adına tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için tebliğ tarihi olan 10/01/2014 tarihini takip eden 30 günlük dava açma süresi içinde indirim hükümlerinden aynı zamanda da uzlaşma hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunmuştur. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Mükellefler, tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için uzlaşma veya cezalarda indirim talebinde bulunma haklarından sadece birinden yararlanabilir. Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek kesilen vergi ziyaı cezaları için indirimden yararlanabilir. Uzlaşma tutanağı imzalandıktan sonra söz konusu indirim hakkı ortadan kalkar. Örnek: 03/03/2014 tarihinde tebliğ olunan vergi ceza ihbarnamesine karşı aynı gün VUK’nun 376’ncı maddesi hükmü gereğince ceza indirimi talebinde bulunan Hacer Hanım’ın daha sonra, 17/03/2014 tarihinde bağlı bulunduğu Sarıgazi Vergi Dairesine verdiği dilekçe ile yaptığı uzlaşma talebinin kabul edilmesi mümkün müdür? Hacer Hanım’ın vergi/ceza ihbarnamesine karşı kanuni haklarını kullanabileceği süre (tebliğden itibaren 30 gün) içinde söz konusu vergi/ceza ihbarnamesi için indirim hakkından vazgeçtiğini ve uzlaşma talep ettiğini beyan ettiği dilekçesini bağlı bulunduğu Sarıgazi Vergi Dairesine vermesi durumunda; söz konusu vergi/ceza ihbarnamesine verilen tahakkukun terkin edilerek, mükellefin uzlaşma talebinin kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır. 227


7. Uzlaşılan Vergi ve Cezaların Ödenmesi > Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, buna ilişkin düzenlenen uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce mükellefe tebliğ olunmuşsa normal vade tarihlerinde, ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ olunmuşsa ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde, > Uzlaşmaya varılmamış ve yargı yoluna gidilmemiş ise; Taksit zamanlarından önce tahakkuk etmiş olması halinde,taksit süreleri içinde, Taksit sürelerinin tamamen geçmesinden sonra tahakkuk etmiş olması halinde, tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içerisinde, Taksit süresinin kısmen geçmesinden sonra tahakkuk etmiş olması halinde, yalnızca süresi geçen taksit için tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içerisinde, Memleketi terk edenler, ölüm ve benzeri haller dolayısıyla mükellefiyetleri kalkanlar adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergiler bakımından, tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içerisinde, Uzlaşma başvurusuna konu edilen vergi ve vergi ziyaı cezasının, dava açma süresinin bittiği tarihten itibaren bir ay içerisinde, ödenmesi gerekir. Uzlaşılan vergi miktarına, normal vade tarihinden uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için ayrıca Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesine göre gecikme faizi hesaplanır. Üzerinde uzlaşılması sonucu, tahakkuk ettirilen vergi ve bu vergiye ilişkin hesaplanan gecikme faizi ile vergi ziyaı cezasının vadesinde ödenmemesi uzlaşmayı geçersiz kılmaz. Not: Tarhiyat sonrası uzlaşma talebi, ihbarnamede yazılı vergi ve cezanın tamamı için yapılır. Ancak, vergi ve cezaya muhatap olan mükellefler verginin matrah farkları itibari ile bölünebildiği durumlarda (bu husus inceleme raporlarında ayrıntılı olarak ele alınır) bu vergi ve cezaların bir kısmı için uzlaşma görüşmesi sırasında kısmi uzlaşma talebinde bulunabilirler. Ç. VERGİ CEZALARININ ÖDENMESİ, KALKMASI VE VERGİ CEZALARINDA İNDİRİM 1. Vergi Cezalarının Ödenme Zamanı Vergi Usul Kanunu’nun 368’inci maddesi uyarınca vergi cezaları, cezaya karşı: 1.1. Cezaya Dava Açıldığı ve Açılmadığı Durumlar Vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten, Dava açılmışsa vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesine göre, cezaya karşı vergi mahkemelerinde, tebliğ tarihini takip eden günden itibaren 30 gün içinde dava açılabilir. Örnek: (AN) A.Ş.nin 2011 yılı hesaplarının incelenmesi sonucunda 7.500 -TL tutarında vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Mükellef tarhiyat öncesi uzlaşma talep etmemiştir. İlgili vergi dairesi ceza ihbarnamesini 04/09/2013 tarihinde mükellefe usulüne uygun olarak tebliğ etmiştir. Mükellef 04/10/2013 tarihi itibarıyla, ceza ihbarnamesine karşı ilgili vergi mahkemesinde dava açmamış ve 04/09/2013-04/10/2013 tarihleri arasında herhangi bir taleple vergi dairesine de başvurmamıştır. Bu durumda (AN) A.Ş.nin, adına kesilen 7.500- TL tutarındaki vergi ziyaı cezasını dava açma süresinin son günü olan 04/10/2013 tarihinden itibaren bir ay içinde ödemek zorundadır. Bu durumda 04/11/2013 tarihi mesai saati sonuna kadar ödeme yapılmazsa, alacak 6183 sayılı Kanun kapsamına girer, bu yasaya göre tahsilat işlemleri başlatılır. 1.2. Ceza İhbarnamesine Karşı Dava Açılması İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/4’üncü maddesine göre; vergi mahkemelerinde, vergi 228


uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Vergi mahkemesi kararıyla cezanın onanması halinde, kararın idareye tebliği üzerine, idarece yeniden ihbarname düzenlenir. Bu durumda ceza, düzenlenecek ihbarnamenin mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde ödenir. Örnek: (NA) A.Ş.nin 2011 yılı hesaplarının incelenmesi sonucunda 7.650-TL tutarında vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesi mükellefe 05/08/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mükellef süresi içinde tarhiyat sonrası uzlaşma talep etmiş ve 30/10/2013 tarihinde yapılan uzlaşma toplantısında uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin tutanak imzalanmıştır. Mükellef 13/11/2013 tarihinde cezaya karşı ilgili vergi mahkemesinde dava açmıştır. Ceza, mahkemenin 15/01/2014 tarihinde verdiği kararla onanmış ve karar mükellefe 28/01/2014 tarihinde, vergi dairesine de 30/01/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Vergi dairesi, mahkeme kararı üzerine düzenlenen 2 no.lu ihbarnameyi 28/02/2014 tarihinde mükellefe tebliğ etmiştir. Bu durumda cezanın vadesi hangi tarih olacaktır? Mahkeme kararı üzerine düzenlenen ihbarnamenin mükellefe tebliğ edildiği (28/02/2014) tarihten itibaren bir ay içinde 28/03/2014 tarihine kadar ödenir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/1’inci maddesine göre vergi mahkemesi kararına karşı Danıştay’da temyiz isteminde bulunulması cezanın tahsil işlemini durdurmaz. Tahsilat işlemlerinin durması için yürütmenin durdurulması talebinde bulunulması ve bu konuda Danıştay’ca karar verilmesi gerekir. 2. Vergi Cezalarının Kalkması Aşağıdaki hallerin varlığı halinde vergi ziyaı olmasına rağmen vergi cezası kesilmez. 2.1. Yanılma Ve Görüş Değişikliği Hali 01/08/2010 tarihli ve 27659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6009 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesiyle değişen 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 369’uncu maddesinde “Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz...” hükmü yer almakta olup, 6009 sayılı Kanun’un 62’nci maddesinde ayrıca, söz konusu düzenlemenin yayım tarihinde (01/08/2010) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. Konu ile ilgili olarak yayımlanan 400 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yapılan değişiklikle, 01/08/2010 tarihinden geçerli olmak üzere, bir mükellef veya vergi sorumlusunun yetkili makamlarca kendisine yapılan izahata (verilen özelgeye) uygun hareket etmesi ve bilahare bu izahatın yanlış olduğunun anlaşılması veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde, mükellef veya vergi sorumlusu adına yapılacak tarhiyat dolayısıyla vergi ziyaı cezası kesilmeyecek ve gecikme faizi hesaplanmayacaktır. Diğer taraftan yetkili makamların, vergilendirme ile ilgili bir konuda, genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler, yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olacak olup, geriye dönük olarak uygulanamayacağı belirtilmiştir. Bu itibarla, 01/08/2010 tarihinden önce yetkili makamlar tarafından mükellefe yazı ile yanlış izahat verilmesinden dolayı yine bu tarihten önce ortaya çıkan yanılma olayına eski hükümlerin uygulanarak vergi ziyaı cezası kesilmemesi ancak gecikme faizinin hesaplanması gerekmekte olup, 01/08/2010 tarihinden sonra ortaya çıkan yanılma olayına ise yeni hükümlerin uygulanarak, vergi ziyaı cezası kesilmeksizin ve gecikme faizi hesaplanmaksızın işlem yapılması gerekmektedir. Örnek: 10/03/2010 tarihinde Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunmuş olan Muzaffer Beye Başkanlığımız tarafından tanzim olunan 05/04/2010 tarihli özelge ile cevap verilmiştir. Söz konusu mükellefe 05/04/2010 tarihli özelge ile yanlış izahat verildiğinin yine 27/04/2010 tarihli Başkanlığımız yazısı ile ortaya çıkması durumunda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? 229


VUK’nun 369’uncu maddesinde yer alan yanılma hükümleri uyarınca Muzaffer Bey adına vergi ziyaı cezası kesilmeksizin ancak tarh edilen vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanarak işlem yapılması gerekmektedir. Örnek: 22/05/2013 tarihinde bağlı bulunduğu Atışalanı Vergi Dairesinden beyanname verip vermemesi gerektiğini öğrenmek isteyen Leyla Hanım’a, anılan Vergi Dairesi tarafından 17/06/2013 tarihinde beyanname vermesine gerek bulunmadığı yönünde izahat verilmiştir. Ancak, 07/04/2014 tarihinde Vergi Dairesince söz konusu izahatın yanlış olduğunun anlaşılması durumunda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Bu durumda Vergi Dairesince verilen izahat nedeniyle beyan verilmediği için ziyaa uğratılan vergi için Leyla Hanım adına ceza kesilmemesi ve tarh edilen vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanmaması gerekmektedir. Örnek: Gelir İdaresi Başkanlığı 2009 yılında vermiş olduğu özelge ile kullanım ömrü tamamlandığı için imha edilen lastikler için yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabileceğini açıklamıştır. Ancak 23/06/2010 tarihinde aynı konuda yayımladığı 57 Seri No.lu KDV Sirküleri ile kullanım ömrü tamamlandığı için imha edilen lastikler için yüklenilen KDV’nin indirilemeyeceğini açıklamıştır. Buna göre, (HAS) A.Ş. tarafından söz konusu özelgeye istinaden 2009 yılında, kullanım ömrü tamamlandığı için imha edilen lastikler için yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılmış olması durumunda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak uygulanamayacağı için, (HAS) A.Ş. adına 2007-2010 yıllarında bu konuda tarhiyat yapılamayacaktır. 2.2. Ölüm Ölüm halinde vergi cezası düşer. Ölen kişinin kendi fiilinden kaynaklanan suçlarla ilgili olan ve vergi kanunlarına aykırı hareketleri nedeniyle kesilmesi gereken cezalar ölüm halinde kesilmez, kesilip kesinleşen cezalar düşer. Ancak, ölüm tarihi itibarıyla tahsil edilmiş bulunan ceza tutarları varislere iade edilmez. Burada bahsedilen cezalar, kesilmiş ve kesilecek olan vergi ziyaı cezası, usulsüzlük cezaları ve özel usulsüzlük cezalarıdır. Ölüm gerçek kişiler için söz konusu olduğundan, bahsedilen hususlar tamamen gerçek kişi mükellefler için geçerlidir. Ancak, bu noktada adi ortaklık, adi komandit şirket ve kollektif şirket ortakları için bazı farklılıklardan söz edilebilir. Adi şirket ortakları, adi komandit şirketin komandite ortakları ve kollektif şirket için, gelir vergisi ve geçici vergiye ilişkin vergi ziyaı cezaları ortaklar adına kesilir. Dolayısıyla adi şirket ortakları, adi komandit şirketin komandite ortakları ve kollektif şirket ortaklarının ölümü halinde, ölen ortağın payına düşen gelir vergisi ve geçici vergiye ilişkin vergi ziyaı cezaları ortadan kalkar. KDV ve gelir vergisi kesintisine ilişkin vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları şirket adına kesilir. Bu nedenle, ortakların ölümü bu cezaların uygulanmasını önlemez. Yalnız, adi şirkette şirket adına kesilmesi gereken cezaların tamamında, ölen ortağın payına düşen ceza ortadan kalkar. 2.3. Mücbir Sebepler Mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez. Mücbir sebepler, Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesinde sayılmıştır. Örnek: (NB) A.Ş.nin bir fabrikasında 12/06/2013 tarihinde yangın çıkmış, defter ve belgeleri de çıkan yangında kaybolmuştur. Mükellef kurum, 2012/05 ve 2012/06 dönemlerine ait KDV beyannameleri ile 2012/05 dönemine ait muhtasar beyannamesini süresinde vermemiştir. Mükellefin bir işyerinde 07/06/2013 tarihinde yapılan yoklamada 20.000-TL ’ye satılan bir parti mala ilişkin fatura düzenlenmediği tespit edilmiştir. Ayrıca, mükellef kurum adına, 23/12/2010 tarihinde bilgi vermeme fiili nedeniyle kesilmiş, ancak 12/06/2013 tarihi itibarıyla ödenmemiş 230


bulunan 1.000-TL tutarında bir özel usulsüzlük cezası mevcuttur. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? (NB) A.Ş.nin fabrikasında çıkan yangın herkes tarafından bilinemeyeceğinden, mükellef kurum tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine belgelerle kanıtlanmalıdır. Yangın olduğu ve ilgili defter ve belgelerin bu yangında kaybolduğu kanıtlanırsa, mükellefe beyanname vermeme fiilleri dolayısıyla ceza kesilemez. Mücbir sebep ortadan kalktıktan sonra ilgili beyannamelerin verilmesi gerekmektedir. Ancak, faturasız satış yapmak suretiyle işlenen özel usulsüzlük fiilinin cezası kesilecektir. Zira, 08/06/2013 tarihinde faturasız satış yapmak ile 12/06/2013 tarihinde fabrikada çıkan yangın arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Öte yandan, mücbir sebep 23/12/2010 tarihinde bilgi vermeme fiili nedeniyle kesilmiş bulunan özel usulsüzlük cezasını da etkilemez. Bu cezanın tahsili yolundaki işlemlere devam edilir. 2.4. Pişmanlık Ve Islah Vergi Usul Kanunu’nun 371’inci maddesi uyarınca beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi halinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez; • Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce, haber verilen husus hakkında bir muhbir tarafından resmi bir makama dilekçe ile veya sözlü olarak haber verilmemiş olmalıdır. Yani idare herhangi bir surette durumdan haberdar olmadan önce pişmanlık bildirimi yapılmalıdır.(Dilekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.) • Mükellefin haber verme dilekçesi yetkili memurlar tarafından, mükellef nezdinde herhangi bir vergi incelemesine başlamadan önce verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olmalıdır. Yeminli mali müşavirler tarafından tasdik sözleşmesi kapsamında şirketin hesaplarının incelenmesi yetkili memurlar tarafından yapılan inceleme olarak kabul edilemez. • İncelenmesine başlanan verginin haber verilen suça ilişkin vergi olması şart değildir. Herhangi bir verginin incelenmesine başlanmamış olunmalıdır. • Haber verme dilekçesi olayın, vergi dairesi tarafından takdir komisyonuna sevk edilmesinden önce verilmiş olmalıdır. • Kaçakçılık suçu işlenmesi halinde ise, bu suçun idarece veya yetkili memurlarca tespit edilmiş olduğu günden önce dilekçenin verilmiş olması gerekir. • Mükellef haber verme işini dilekçe ile yapmalıdır. • Mükellef hiç vermediği beyannameyi, dilekçeyi verdiği tarihten itibaren 15 gün içinde vermelidir. Örnek: (FFB) Ltd. Şti. 2013/11 dönemine ait KDV beyannamesini kanuni süresinden sonra, ancak vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna sevkedilmeden, hakkında ihbar bulunmadan ve incelemeye sevk edilmeden önce, vergi dairesine 25/01/2014 tarihinde verdiği pişmanlık talebini belirten dilekçesi ile aynı günde pişmanlık talepli olarak elektronik ortamda vermiştir. Verilen bu beyannamede ödenecek KDV çıkmamıştır. Bu durumda mükellef kurum adına ne tür bir cezai müeyyide uygulanması gerekmektedir? Verilen beyannamede ödenecek vergi çıkmaması durumunda vergi ziyaı oluşmadığından pişmanlık hükümlerinden yararlanmayı gerektiren bir husus da bulunmamaktadır. Ancak beyannamenin kanuni süresinden sonra verilmiş olması nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesileceği (FFB) Ltd. Şti. tabiidir. 3. Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Ve İhlali Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesi hükmünden de anlaşılacağı üzere; mükellefler ve adlarına ceza kesilmiş bulunanlar, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren tüm vergi, resim ve harçlara ilişkin cezalar hakkında ihbarnamenin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde cezada 231


indirim için bağlı bulundukları Vergi Dairesi Müdürlüğüne başvurabilirler. İndirim uygulamasından yararlanılabilecek cezalar vergi ziyaı cezası ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarıdır. Dolayısıyla, ceza indirim uygulaması sırasında vergi aslı miktarında herhangi bir indirim söz konusu olmayıp, sadece cezada indirim uygulanmaktadır. Mükellef veya sorumlunun ceza indirimi şartlarına uymaması halinde, mükellefin veya sorumlunun ceza indirimi talebi üzerine tahakkuk ettirilen vergi ile indirimden arta kalan cezanın süresinde ödenmediğinin tespit edilmesi durumunda, bu mükellefler indirimden faydalandırılmaz. İndirilen ceza tutarı, tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilerek tamamlanır. Ancak, ek tahakkuk işlemi yapılırken mükelleflerin mahsup taleplerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca, teminat gösterilmek suretiyle indirimden yararlanılması halinde, verilen 3 aylık süre içerisinde ödeme yapılmamış ise verilen sürenin normal vadeye dönüştürülmesi için düzeltme işlemi yapılır. Bu itibarla, vergi dairesi müdürlükleri tarafından her ayın ilk haftasında '213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesi hükümlerini ihlal eden mükellefler listesi’ alınarak ilgili servise verilmesi ve yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak gerekli işlemlerin tesis ettirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, cezalarda indirme, kural olarak uzlaşmadan yararlanmak istemeyen ceza muhatabı için geçerlidir. Diğer bir ifadeyle, uzlaşma talep edenler, cezalarda indirme müessesesinden yararlanamaz. Ancak, uzlaşma tutanağını imzalamadan önce, uzlaşmadan vazgeçip cezalarda indirme müessesesinden yararlanma talep edilebilir. Ceza muhatabı dava açması durumunda da, cezalarda indirme müessesesinden yararlanamaz. Ancak, açılan davada karar verilmeden önce davadan vazgeçip cezalarda indirme müessesesinden yararlanmayı talep etmek mümkündür. Örnek: (AB) Ltd. Şti. süresinde verdiği 2012/8 vergilendirme dönemi KDV beyannamesinde, 10.0- TL “Ödenecek KDV” beyan etmiştir. Mükellef kurumun ilgili dönem hesapları incelemeye tabi tutulmuş, inceleme sonucunda ilgili dönemde düzenlenen, bedeli 400.000-TL + 72.0- TL KDV tutarında bir satış faturasının beyanname hazırlanırken dikkate alınmadığı tespit edilmiştir. Yapılan inceleme 28/11/2013 tarihinde tamamlanmış olup, hesaplanan vergi ve vergi ziyaı cezasına istinaden tanzim olunan vergi/ceza ihbarnamesi 10/12/2013 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Mükellefin kanuni süresinde uzlaşma talebinde bulunması üzerine, mükellef vergi dairesi tarafından 03/01/2014 günü uzlaşma toplantısına davet edilmiştir. Yapılan uzlaşmada, verginin tamamı ve hesaplanan cezanın % 80’nin ödenmesi konusunda uzlaşmaya varılarak aynı gün tutanak imzalanmıştır. (AB) Ltd. Şti. 09/01/2014 tarihinde ilgili vergi dairesine başvurarak uzlaşmadan vazgeçtiğini, cezalarda indirmeden yararlanmak istediğini belirtmesi durumunda bu talebin kabul edilmesi mümkün müdür? Mükellef (K)’nın uzlaşma gününde uzlaşma yönündeki tutanağı imzalamış olması nedeniyle, VUK’nun 376’ncı maddesinde düzenlenen cezadan indirme müessesesinden yararlanamayacaktır. Zira uzlaşma kesindir, uzlaşmaya varılması halinde ceza indiriminden yararlanılamayacağı gibi dava yoluna da başvurulamaz. 4. Ceza Kesmede Zamanaşımı Vergi Usul Kanunu’nun 374’üncü maddesi uyarınca aşağıda yazılı süreler geçtikten sonra vergi cezası kesilmez ve kesilmesi gereken cezalar zamanaşımına uğrar. • Vergi ziyaı cezasında cezanın doğduğu, Vergi Usul Kanunu’nun 353 ve mükerrer 355’inci maddeleri uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezalarında usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıl, • Usulsüzlükte, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak iki yıl. Ancak vergi ziyaı cezası ile usulsüzlük tek fiil ile işlenmişse bu takdirde usulsüzlük cezasının zamanaşımı süresi bağlı olduğu vergi ziyaı cezası için öngörülen zamanaşımı süresi kadar olur. Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edildiğinde ceza zamanaşımı kesilmiş olur. Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması işlemi, tarh zamanaşımını durdurduğu 232


gibi bu vergiye bağlı olarak kesilecek ceza bakımında da zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. Örnek: Gelir vergisi mükellefi Cafer Bey, 2010 yılı vergilendirme dönemine ilişkin gelir vergisi, geçici vergi ve KDV beyannamelerini vermemiştir. Ayrıca mükellefin bağlı bulunduğu Zincirlikuyu Vergi Dairesince mükellefin bildirdiği işyerinde değişik tarihlerde yapılan üç ayrı yoklamada işyerinin kapalı olduğu tespit edilmiştir. Mükellef hakkında inceleme başlatılırken, VUK’nun 160’ıncı maddesi uyarınca 27/03/2011 tarihi itibarıyla mükellefiyeti terkin edilmiştir. İncelemede, 2010 yılında değişik mükellefler adına düzenlenmiş toplam 5.000.000-TL tutarındaki faturaların Cafer Beye ait işletmenin antetini taşıdığı tespit edilmiştir. Bu faturaların mal hareketine dayanmadığı, Cafer Beyin fatura tutarının %2’si karşılığında SMİYB düzenlediği anlaşılmıştır. Cafer Bey adına Kanun’un 352/II-4 maddesi uyarınca kesilen usulsüzlük cezası ile, SMİYB ’lerden aldığı komisyonlar üzerinden hesaplanan gelir, katma değer ve geçici vergiler ve bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarına ait ihbarnameler, değişik tarihlerde mükellefin bilinen adreslerine gidilmesine karşın 12/12/2013 tarihine kadar tebliğ edilememesi üzerine bu tarihte (12/12/2013) düzenlenen ilan yazısı ilan tahtasına asılmıştır. Buna göre söz konusu cezalar zamanaşımına uğramış mıdır? VUK’nun l06’ncı maddesine göre, ilan yolu ile yapılan tebliğde, ilan yazısının asılmasını takip eden 15’inci gün ilan tarihi olup, tebliğ ilan tarihinden bir ay sonra yapılmış sayılır. Bu durumda, tebliğ 27/01/2014 tarihinde hüküm ifade edecektir. Buna göre; İşi bırakmanın süresinde bildirilmemesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezası 2011 yılını takip eden ikinci yılın sonuna kadar tebliğ edilmediğinden zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkacaktır. 2010 yılı gelir, katma değer ve geçici vergiler ile bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarına ait ihbarnameler ilgili vergilendirme dönemlerini takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tebliğ edilmiş olduğundan zamanaşımına uğrama durumu ortadan kalkmıştır. SEKİZİNCİ BÖLÜM GECİKME FAİZİ Gecikme faizi; Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir. İkmalen, re’sen ya da idarece tarh olunan vergiler için uygulanır. Vergilerin kanunda belirtilen normal vade tarihlerinden, tarhiyatın tahakkuk ettiği tarihe kadar, uzlaşılan vergilerde uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süreler için gecikme faizi hesaplanır. Gecikme faizi aylık olarak hesaplanır, ay kesirleri dikkate alınmaz. Gecikme faizi oranı aylık %1,40’dır. Gecikme faizinin vadesi verginin tahakkuk tarihinden itibaren 1 aydır. Cezalar için gecikme faizi hesaplanmaz. Not: Vade tarihi, vergi kanunlarında belirtilen normal vade tarihidir. Ancak, verginin vadesinin mücbir sebep, süre uzatımı gibi sebeplerle değiştirilmesi durumunda, vade tarihi olarak, kanunlarında gösterilen normal vade tarihinin değil, değiştirilen vade tarihinin gecikme faizine esas alınması gerekir. Dikkat: Gecikme faizi ile gecikme zammı birbirinden farklı kavramlardır. Gecikme faizi verginin tahakkuk tarihine kadar olan süre için hesaplanır ve Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir, gecikme zammı ise vadenin dolduğu tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar hesaplanır ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.) Gecikme faizi ile ilgili bazı özellikli durumlara ilişkin açıklamalara aşağıda yer verilmiştir. A. VERGİ MAHKEMESİNDE DAVA AÇMA DURUMUNDA 1. Vergi Dairesi Lehine Sonuçlanmışsa Vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinin 3 numaralı fıkrası gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay 233


içinde ödenir. Ayrıca ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının mahkeme kararının idareye tebliğ edildiği tarihe kadar; geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz. Yargı kararlarına istinaden yapılacak düzeltme veya tarhiyat işlemlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 114 ve 126’ncı maddelerinde yer alan zamanaşımı hükümleri ile ilişkilendirilmeksizin 2577 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinde yer alan hükme istinaden yerine getirilmesi gerekmekte olduğundan, yargı kararlarına istinaden yapılacak işlemlerde tarh ya da düzeltme zamanaşımının varlığından söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 99 ve 100’üncü maddelerinde vergi mahkemesi ve üst yargı merci kararlarına üzerine yapılacak işlemler belirtilmiş olup, söz konusu maddelerde mahkeme kararına göre vergi/ceza ihbarnamesi ile bölge idare mahkemesi/Danıştay kararına göre bildirim düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. (2 no.lu vergi/ceza ihbarnamesi) 1 no.lu ihbarname olarak nitelendirilen tarhiyata ilişkin ihbarname ile, 2 no.lu ihbarname olarak nitelendirilen mahkeme kararına göre hesaplanan vergi, ceza ve gecikme faizlerinin ödenmesine başka bir deyişle vade tayinine ilişkin ihbarname farklı hükümlere tabi olup: farklı sonuçlar doğurmaktadır. Tarhiyata ilişkin ihbarnameye karşı dava açılmaması durumunda; verginin kesinleştiği tarihten itibaren verginin ödenmesi gereken safha başka bir deyimle tahsilat safhası başlamakta; tarhiyata ilişkin ihbarnameye dava açılması durumunda ise, tahsilat safhası mahkeme kararına göre hesaplanan vergilerin gösterildiği 2 no.lu ihbarnamenin tebliğinden itibaren başlamaktadır. Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir. Örnek: (HSN) Ltd. Şti.nin 2011 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesini kanuni süresi geçtiği halde vermemiş olması nedeniyle takdir komisyonu kararına istinaden mükellef kurum adına tarh edilen vergi ve cezaya ilişkin ihbarnameler 12/09/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mükellef kurum 27/09/2013 tarihinde vergi mahkemesinde dava açmıştır. Vergi mahkemesi idarece yapılan tarhiyatı aynen tasdik etmiş ve karar 10/03/2014 tarihinde vergi dairesine tebliğ edilmiştir. Bu karar üzerine vergi dairesince mahkeme kararına göre hesaplanan vergiler 25/03/2014 tarihinde 2 no.lu ihbarname düzenlenmek suretiyle mükellefe tebliğ edilmiştir. Buna göre mükellef adına ne kadar süre için gecikme faizi hesaplanması ve tahakkuk eden vergilerin hangi tarihe kadar ödenmesi gerekmektedir? İhbarnamenin tebliğ tarihi : 12/09/2013 + 30 ____________________________ gün Dava açma hakkı için son gün: 14/10/2013 (12/10/2013 - cumartesi - resmi tatil) Mükellef kurum süresi içinde vergi mahkemesinde dava açmış olması nedeniyle, bu vergi ve cezalar ile ilgili tahsil işlemleri duracaktır. Vergi mahkemesi idarece yapılmış olan tarhiyatı tamamen onamış olduğundan, vergi mahkemesi kararı üzerine hesaplanan vergiler 25/03/2014 tarihinde 2 no.lu ihbarname düzenlenmek suretiyle mükellefe tebliğ edilmiştir. 2 no.lu ihbarname tebliğ tarihi: 25/03/2014 +______________________________1 ay Ödeme süresi (vade) : 25/04/2014 Dava konusu yapılmış ve ödenmemiş vergiler bakımından, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar; geçen süreler için gecikme faizi uygulanacağından; 2011 hesap dönemi kurumlar vergisi vadesi : 30/04/2012 -Yargı kararının tebliğ tarihi_______________: 10/03/2014 22 ay 10 gün 234


Gecikme faizi hesabında ay kesirleri dikkate alınmayacağından 22 ay için gecikme faizi hesaplanacaktır. Kesilen ceza için ise gecikme faizi hesaplanmayacaktır. Dikkat: Vergilere karşı dava açılan durumlarda ihbarnamenin mükellefe tebliğ tarihi gecikme faizinin hesabında değil ödeme tarihinin (vadenin) belirlenmesinde etkili olmaktadır. 2. Mükellef Lehine Sonuçlanmışsa Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesinde yer alan düzenlemenin münhasıran faizin hesaplanmasında başlangıç tarihine dair olduğu dikkate alındığında mevcut hükümlere göre mahkeme kararına istinaden mükellefe iade edilen vergiler için faiz hesaplanmasının mümkün olmadığı açık olup, vergi davalarının mükellef lehine sonuçlanması halinde iade edilmesi gereken bir miktarın bulunması durumunda, Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesine göre değil, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin 6 numaralı fıkrasına göre işlem yapılması gerekmektedir. Buna göre; tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 6183 sayılı Kanun’un 48’inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez. 2577 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinin birinci fıkrası idari yargı kararlarının uygulanma süresini kural olarak kararların davalı idareye tebliği tarihinden itibaren otuz gün ile sınırlamıştır. Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalar ile her çeşit davalardaki vekalet ücreti ile yargılama giderleri için bir istisna hükmü getirilmiş ve bu tür nakdi ödemelerin yapılabilmesi için öncelikli olarak davacı veya vekilinin banka hesap numarası bildirmesi ve bildirim tarihinden itibaren birinci fıkradaki usul ve esaslar çerçevesinde kararın uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Yani konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalar ve her tür davadaki yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sınırlı olmak üzere; birinci fıkrada sözü edilen otuz günlük icra süresi kararın idareye tebliğinden değil davacının veya vekilinin banka hesap numarası için yazılı bildirimde bulunduğu tarihten itibaren başlayacaktır. Diğer taraftan, henüz daireye tebliğ edilmemiş bir yargı kararının icrası için davacı veya vekili tarafından bildirimde bulunulmuş ise ödeme yapmadan önce davacıdan veya vekilinden kararın bir suretinin ibrazı istenmeli ve buna göre ödeme yapılmalıdır. Söz konusu karar sureti, karar aslı daireye tebliğ edilene kadar muhafaza edilmelidir. Bununla birlikte, daireye tebliğ edilmiş olan ancak henüz davacı tarafından bildirimde bulunulmamış olan yargı kararları için yasal faizin daireye tebliğ tarihinden başlayacak, ancak henüz daireye tebliğ edilmemiş olmakla birlikte davacı veya vekili tarafından yazılı bildirimde bulunmak suretiyle icrası istenen kararlar için bildirim tarihinden itibaren yasal faiz hesaplanacaktır. Dikkat: Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiç bir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. (Madde hükmünde yer alan “Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili vergi davalarında vergi mahkemelerince verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.” ibaresi Anayasa mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.) Örnek: İlyas Beyin ödeme yapmış olduğu vergi borçlarını ihtilaf konusu yapmış olması neticesinde, mahkeme, vergi dairesi aleyhine karar vermiş ve İlyas Bey adına tahsil edilen vergilerin iadesine hükmetmiştir. Buna göre; Yargı kararının 11/11/2013 tarihinde vergi dairesine tebliğ edilmesi, ancak henüz davacı İlyas Bey veya vekilinin banka hesap numarası için vergi dairesine yazılı bildirimde bulunmamış olması durumunda; 235


-yargı kararının uygulanma süresi işlemeye başlamayacak, -iadesi gereken vergiye ilişkin yasal faiz işlemeyecektir. Yargı kararının 11/11/2013 tarihinde vergi dairesine tebliğ edilmesi ve davacı İlyas Beyin de 11/12/2013 tarihinde banka hesap numarası için vergi dairesine yazılı bildirimde bulunması durumunda; -yargı kararlarının uygulanma süresi İlyas Beyin banka hesap numarası için vergi dairesine yazılı bildirimde bulunduğu 11/12/2013 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olup vergi dairesi söz konusu karara istinaden 30 gün içinde (10/01/2014 tarihine kadar) işlem tesis etmek zorundadır. -iadesi gereken vergiye ilişkin yasal faiz İlyas Beyin banka hesap numarası için vergi dairesine yazılı bildirimde bulunduğu 11/12/2013 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Yargı kararı henüz daireye tebliğ edilmeden 11/12/2013 tarihinde davacı İlyas Beyin banka hesap numarası için vergi dairesine yazılı bildirimde bulunması, söz konusu yargı kararının da 26/03/2014 tarihinde vergi dairesine tebliğ edilmesi durumunda; -yargı kararlarının uygulanma süresi İlyas Beyin banka hesap numarası için vergi dairesine yazılı bildirimde bulunduğu 11/12/2013 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olup vergi dairesi söz konusu karara istinaden 30 gün içinde (10/01/2014 tarihine kadar) işlem tesis etmek zorundadır. Ancak ödeme yapmadan önce davacıdan veya vekilinden kararın bir suretinin ibrazının istenmesi ve buna göre ödeme yapılarak, karar aslı daireye tebliğ edilene kadar muhafaza edilmesi gerekmektedir. -iadesi gereken vergiye ilişkin yasal faiz İlyas Beyin banka hesap numarası için vergi dairesine yazılı bildirimde bulunduğu 11/12/2013 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. B. FAZLA VEYA YERSİZ TAHSİLAT YAPILMASI DURUMUNDA Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesi hükmüne göre; fazla veya yersiz olarak tahsil edilmiş olup da iadesi söz konusu olan vergiler anılan Kanunu’nun düzeltme hükümleri çerçevesinde mükellefe red ve iade edilirken; • 15/06/2012 tarihinden sonra tahsil edilmiş olan 213 sayılı Kanun kapsamındaki vergi, resim ve harçlar ile bunlara bağlı olarak hesaplanan gecikme faizi, gecikme zammı ve pişmanlık zammı, ayrıca vergi cezalarında; -Fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması hâlinde müracaat tarihinden, -Diğer hallerde tahsil tarihinden, • 15/06/2012 tarihinden önce tahsil edilmiş olan vergi, resim ve harçlar ise; ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren, iadeye ilişkin düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar 6183 sayılı Kanun’un 48’inci maddesine göre belirlenen tecil faizi esas alınarak gecikme faizi hesaplanması gerekmektedir. Not: Vergi davalarının mükellef lehine sonuçlanması halinde iade edilmesi gereken bir miktarın bulunması durumunda, Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesine göre değil, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin 6 numaralı fıkrasına göre; mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 6183 sayılı Kanun’un 48’inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenmesi gerekmekte olup mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemeyecektir. Dikkat: 213 sayılı Kanun kapsamına dâhil olmayan ancak, 6183 sayılı Kanun’a göre tahsil edilen diğer amme alacaklarının iadesinde 112’nci maddeye istinaden faiz hesaplanması mümkün değildir. Yalnızca, 213 sayılı Kanun kapsamında olan vergi, resim ve harçlar ile bunlara bağlı olarak hesaplanan gecikme faizi, gecikme zammı ve pişmanlık zammının, ayrıca vergi cezalarının mükellefe iadesinde söz konusu maddeye istinaden gecikme faizi hesaplaması yapılması gerekmektedir. 213 sayılı Kanun’un 116’ncı maddesinde tarif edilen, 117 ile 118’inci maddelerinde de sayılan 236


vergi hataları sebebiyle mükelleflerden fazla veya yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde yukarıda yer alan açıklamalara uygun olarak faiz hesaplanması gerekmektedir. Mükellefin düzeltme talebinin kabul edilmesi halinde, mükellefe iade edilecek vergi için vergi dairesine müracaat tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar faiz hesaplanacaktır. Ancak, fazla veya yersiz tahsil edilen vergilerin iade edilebilmesi için varsa gerekli bilgi ve belgelerin tamamlanmasının ve vergi dairesine verilecek dilekçeye ilave edilmesinin icap ettiği tabiidir. Bu itibarla, 213 sayılı Kanun’un 112’nci maddesinin (4) ve (5) inci fıkraları gereğince faiz ödemesinde iadeye ilişkin düzeltme fişinin mükellefe tebliğ tarihi faiz hesaplanmasında dikkate alındığından iadeye ilişkin düzeltme fişlerinin 213 sayılı Kanun’un tebligata dair hükümlerine göre ivedi olarak tebliğ edilmesi gerekmektedir. Mükelleflere faiz ödemesi yapılabilmesi amacıyla, “3099” vergi kodu, “VUK 112/4,5 FAİZ” adlı vergi türü kullanılarak yeni bir düzeltme fişi düzenlenecektir. Bu düzeltme fişi muhasebe kayıt servisine intikal ettirilmeyecektir. Düzenlenen bu düzeltme fişine; iadeye ilişkin düzeltme fişi, düzeltme fişine ait tebliğ alındısı, alacaklının banka hesap bilgilerini ve faiz ödemesi ile ilgili diğer belgelerin onaylı birer örneği eklenerek, Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliğine göre “Ödeme Emri Belgesi”ni düzenlemekle görevlendirilen birime gönderilecektir. Not: Düzeltme fişinin 213 sayılı Kanun’un tebligata dair hükümlerine göre bilinen adresinde, ilanen veya mükellefin rızası dâhilinde dairede tebliğ edilmesi gerekmektedir. Düzeltme fişinin ilanen tebliğinde, 345 sıra numaralı VUK Genel Tebliğinin 1 (A) bölümünde yapılan açıklamalar dikkate alınacaktır. Örnek: Bünyamin Bey 2012 yılı gayrimenkul sermaye iradına ilişkin gelir vergisi beyannamesinde beyan ettiği vergiyi süresinde ödemiştir. Ancak, 10/03/2014 tarihinde, vergi hatası sebebiyle fazla vergi beyan ettiği gerekçesiyle düzeltme beyannamesi verip durumu açıklayan dilekçe ile bağlı bulunduğu Kozyatağı Vergi Dairesine müracaat ederek ödediği verginin iadesini talep etmiştir. Bu durumda Vergi Dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Vergi Dairesince, mükellefin düzeltme talebinin kabul edilmesi halinde, mükellefe iade edilecek vergi için vergi dairesine müracaat tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar gecikme faizi hesaplanacaktır. Diğer taraftan, fazla veya yersiz tahsil edilen vergilerin iade edilebilmesi için varsa gerekli bilgi ve belgelerin tamamlanmasının ve vergi dairesine verilecek dilekçeye ilave edilmesi gerekmektedir. Örnek: Bedreddin Bey 2010 yılı gayrimenkul sermaye iradına ilişkin gelir vergisi beyannamesinde beyan ettiği vergiyi süresinde ödemiştir. Ancak, 10/03/2014 tarihinde, vergi hatası sebebiyle fazla vergi beyan ettiği gerekçesiyle düzeltme beyannamesi verip durumu açıklayan dilekçe ile bağlı bulunduğu Bayrampaşa Vergi Dairesine müracaat ederek ödediği verginin iadesini talep etmiştir. Bu durumda Vergi Dairesince ne tür bir işlemtesis edilmesi gerekmektedir? Fazla veya yersiz tahsilatın 15/06/2012 (6322 sayılı Kanun yürürlük) tarihinden önce yapılmış olması nedeniyle; mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden; üç ay içinde iade edilmesi durumunda gecikme faizi hesaplanmayacak, üç aylık sürenin sonrasında iade edilmesi durumunda, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar gecikme faizi hesaplanacaktır. Örnek: Tuzla Vergi Dairesi mükellefi (HB) Konut A.Ş.nin defter ve belgelerinin Vergi Müfettişi tarafından incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporlarında bazı dönemler için ikmalen tarhiyat önerildiği, bazı dönemler ise fazla ödenen tutarların olduğu belirtilerek, gecikme faizi hesabında fazla yapılan ödemelerin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda gecikme faizi hesabı ne şekilde yapılmalıdır? Verginin mükellef tarafından önceden ödenmiş olması halinde gecikme faizinin, verginin normal 237


vade tarihinden, önceden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçmiş olan süre için hesaplanması, mahsuptan sonra kalan ödenmesi gereken vergi için normal vade tarihinden son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar geçen süreye gecikme faizi hesaplanması gerekmektedir. Bu durumda (HB) Konut A.Ş. adına tarh olunan ilgili hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi için verginin normal vade tarihinden son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar geçen süreye gecikme faizi hesaplanması gerekmekteydi, ancak bu tarihten önce aynı vergi için farklı hesap dönemlerine ilişkin olarak yapılan fazla ödemelerin ise önceden ödeme olarak kabul edilmesi suretiyle, ödemenin yapıldığı tarihe kadar gecikme faizi hesaplanması gerekmektedir. Diğer taraftan, mükellef şirket adına yine ilgili dönemlere ilişkin olarak tarh edilen ve mahsup dönemi geçtiği için aslı aranmayan geçici verginin, her bir vergilendirme dönemi itibarıyla normal vade tarihinden ilgili olduğu hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisine mahsup edildiği tarihe kadar gecikme faizi hesaplanması gerekmekte olup, bu vergi için düzenlenen vergi inceleme raporlarında farklı vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak fazla ödendiği belirtilen tutarların ise ilgili hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisinden mahsup edilmiş olması nedeniyle önceden ödeme olarak kabul edilmesi gerekmektedir. C. VERGİ KANUNLARI UYARINCA İADESİ GEREKEN VERGİLERDE Vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin(örneğin katma değer vergisi iadeleri), ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren, iadeye ilişkin düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar 6183 sayılı Kanun’un 48’inci maddesine göre belirlenen tecil faizi esas alınarak gecikme faizi hesaplanması gerekmektedir. Örnek: Derviş Beyin 2012/Ekim vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinde uluslararası karayolu yük taşımacılığı nedeniyle iade hakkı doğması nedeniyle mükellef 10/01/2013 tarihinde bağlı bulunduğu Hocapaşa Vergi Dairesine iade talebinde bulunmuştur. Vergi dairesince yapılan tetkikler neticesinde mükellefe gönderilen 27/03/2013 tarihli eksiklik yazısına 25/07/2013 tarihinde cevap verilerek, eksiklik yazısında istenilen belgeler yazı ekinde vergi dairesine teslim edilmiştir. Bunun üzerine Derviş Beyin iade talebi; 12/12/2013 tarihli düzeltme fişi ile yerine getirilerek aynı gün mükellefe tebliğ edilmiştir. Bu durumda Vergi Dairesince mükellefe gecikme faizi ödenecek midir? Vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergiler bakımından, mükellefin tamamlaması gereken belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iadenin yapılması gerekmektedir. Buna göre Derviş Bey tarafından, Vergi Dairesi eksiklik yazısında istenen belgelerin 25/07/2013 tarihinde vergi dairesine teslim edilmiş olması nedeniyle, talep ettiği KDV iadesinin, iade talebine ilişkin bilgi ve belgeleri tamamlanmasını takip eden üç ay içinde (25/10/2013 tarihine kadar) yapılması gerekmekteydi. Bu durumda belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç aylık sürenin (25/10/2013 tarihi) sonundan itibaren, iadeye ilişkin düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe (12/12/2013) kadar gecikme faizi hesaplanması gerekmektedir. Ç. İHTİRAZİ KAYITLA BEYAN VE ÖDEME DURUMUNDA İhtirazi kayıtla beyan edilip ödendikten sonra bu beyanın mükellef tarafından vergi mahkemesinde dava konusu yapılması üzerine vergi mahkemesince verilen karar uyarınca iade edilip, daha sonra konunun bir üst yargı merciinde dava konusu yapılması sonucu üst yargı merci tarafından verilen bozma kararına göre tahsili gereken vergilere, iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için bu maddede yer alan esaslar dahilinde 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi hesaplanır. İYUK’nun 27/4 madde hükmü uyarınca, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemlerini durdurmayacak olup bunlar hakkında yürütmenin durdurulmasının istenebileceği tabiidir. 238


İhtirazi kayıtla beyan edilerek tahakkuk eden vergi, ödenmeyip dava konusu yapılması halinde yürütmenin durdurulması istemi ve davanın reddedilmesi halinde, bu verginin normal vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51’inci maddesine göre gecikme zammı ile birlikte tahsil edilmesi gerekmektedir. Vergi mahkemesinde açılan dava sonucunda mükellef lehine karar verilmesi halinde bu karar üzerine tahakkuktan terkin işlemi yapılacaktır. Bu kararın Danıştay’da temyizi sonucu verilen bozma kararı üzerine vergi mahkemesince bozma kararı doğrultusunda mükellef aleyhine karar verilmesi halinde, mükellef lehine sonuçlanan ilk kararın sonuçları ortadan kalkacağından, ilk tahakkuk tarihi itibarıyla tahakkuk işlemlerinin yenilenmesi gerekmektedir. Bu durumda mükellefe yeni bir ödeme süresi verilmeyeceğinden, verginin normal vade tarihinden ödendiği tarihe kadar geçen süre için gecikme zammı hesaplanacağı tabiidir. Örnek: Gelir vergisi mükellefi Hanefi Bey, 2013 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini ihtirazi kayıtla, 25/03/2014 tarihinde vermiştir. Mükellef gelir vergisinin ilk taksitini de 31/03/2014 tarihinde ödemiştir. Ayrıca, 2013 takvim yılı gelir vergisini vergi mahkemesinde dava konusu yapmıştır. Vergi mahkemesi kararı mükellef lehine sonuçlanması üzerine vergi dairesi, 30 günlük süre içinde, mükellefin daha önce ödemiş olduğu ilk taksitini mükellefe iade etmiştir. Ancak, vergi dairesi, bu ihtilafı bir üst yargı merciinde sürdürmüş ve üst yargı merciince de verilen bozma kararı üzerine vergi mahkemesince mükellef aleyhine karar verilmiştir. Bu durumda mükellefin ödemesi gereken gecikme zammı ve gecikme faizinin ne şekilde hesaplanması gerekmektedir? Üst yargı merciince verilen bozma kararı üzerine vergi mahkemesince, bozma kararı doğrultusunda, mükellef aleyhine karar verilmesi halinde, mükellef lehine sonuçlanan ilk kararın sonuçları ortadan kalkacağından, ilk tahakkuk tarihi itibarıyla tahakkuk işlemleri yenilenerek (mükellefe yeni bir ödeme süresi verilmeden), verginin normal vade tarihinden ödendiği tarihe kadar geçen süre için gecikme zammı hesaplanacaktır. Diğer taraftan mükellefin ödediği ancak ilk derece mahkeme kararına göre mükellefe iade edilen ilk taksit tutarı için de, mükellefe iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliğ tarihine kadar, 6183 Sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi hesaplanacağı tabiidir. D. HAKSIZ İADE DURUMUNDA Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 49’uncu maddesinde; düzeltmenin yapılmasından sonra, mükellefin gerçeğe aykırı beyanı nedeniyle, verginin eksik tahakkuk ettirildiği veya haksız yere geri verildiği tespit edildiğinde, Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca düzeltme fişi düzenlendikten sonra ikmalen tarhiyat yapılmak amacıyla ihbarname düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. 2007/8 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesinde açıklandığı üzere; mükellefler tarafından iade tutarını azaltan bir düzeltme beyannamesi verilmesi durumunda; düzeltme beyannamesi verilmeden önce iade yapılmış ise haksız yere iade edilen vergi mükellefin beyanı esas alınarak ihbarname kuralına göre tarh edilmesi ve gerekli vergi ziyaı cezasının kesilmesi gerekmektedir. Mükellef tarafından haksız yere alınan iadenin vergi dairesince hangi vergi türünden iade yapılmışsa o vergi kodu kullanılarak tarh, tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekmekte olup devlete ait bir amme alacağının mükelleflere haksız olarak nakden/hesaben iade edildiği tarih (düzeltme fişinin onay tarihi) ile sonradan vergi dairesince tahsil edildiği tarih (haksız iadeye ilişkin tarhiyatın tahakkuk tarihi, tahakkuk tarihinden önce ödeme yapılmışsa nakden/mahsuben ödeme tarihi) arasında geçen süre için gecikme zammı oranında gecikme faizi hesaplanması gerekmektedir. DOKUZUNCU BÖLÜM TECİL - TERKİN A. TECİL Tecil; tahsil edilecek duruma gelmiş amme alacaklarının ödenmesinin veya cebri icra yoluyla 239


takip ve tahsilinin, yetkili makamın kararına ve yargı mercilerinin yürütmenin durdurulması kararına veya vergi kanunlarının ve diğer kanunların buna ilişkin hükümlerine dayanılarak belli bir süre için geri bırakılmasıdır. Vergi ve cezaların tecili, “TECİL FİŞİ’ düzenlenmek suretiyle yapılır. İki nüsha düzenlenen tecil fişinin “Muhasebe” yazılı nüshası, “Dosya” yazılı nüshasına, servis şefinin imzası alınmak suretiyle Muhasebe Kayıt Servisine verilir. “Dosya” yazılı nüshası tarh dosyasında saklanır. 1. Tecil Halleri Tahakkuk ettirilmiş bulunan vergi ve cezalar; > İdari yargı mercilerince yürütmeyi durdurma kararları verilmesi, > Vergi Usul Kanununun 115’inci madde hükmü gereğince terkini gereken vergi ve cezalarda kanuni işleme girişilmesi, > Vergi kanunlarında özel hüküm bulunması, > Mahkemesince yeniden incelenerek karara bağlanmak üzere Danıştay’ca bozma kararı verilmesi hallerinde tecil edilir. 6183 sayılı Kanun’un 48’inci maddesine giren tecil işlemleri, 113’üncü ve takip eden maddelerdeki esaslara göre yerine getirilir. Dikkat: İlk derece mahkemesi kararının temyizi halinde Danıştay Başkanlığınca mahkeme kararında bozma sebeplerinin bulunup bulunmadığı karara bağlanmakta olup, bozma sebeplerinin bulunması halinde ise karar bozularak dava dosyası yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmektedir. Kararın bozulması, icraya konulmuş olan ilk derece mahkemesi kararının sonuçlarının tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelmez, ancak ilk derece mahkemesi kararının icrasını kendiliğinden durdurur. Örnek: (ÜN) Ltd. Şti. hakkında 2012 yılı ile ilgili olarak düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2012 hesap dönemi kurumlar vergisi yönünden cezalı tarhiyat yapılarak mükellef kuruma tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine (ÜN) Ltd. Şti. tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamesini dava konusu yapmış ancak ilk derece mahkemesi vergi dairesi lehine karar vermiştir. Vergi mahkemesi kararına istinaden düzenlenen 2 no.lu vergi/ceza ihbarnamelerinin tahakkuku neticesinde mükellef kurum gerekli ödemeyi yapmış aynı zamanda vergi mahkemesi kararını Danıştay’da temyiz etmiştir. Danıştay Dördüncü Dairesinin 10/01/2014 tarihli kararı ile Vergi Mahkemesi kararının tamamen bozulmasına karar verilmesi üzerine mükellef kurum 27/03/2014 tarihinde vergi dairesine verdiği dilekçe ile, vergi mahkemesi kararına istinaden düzenlenen 2 no.lu ihbarnameyle tahakkuk ederek ödediği kurumlar vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinin Danıştay'ın tamamen bozma kararı doğrultusunda iadesini talep etmiştir. Bu durumda mükellefin talebine istinaden gerekli ödemenin yapılması mümkün olacak mıdır? Bu durumda mükellefin dava dosyasına bozma kararının koyulması, vergi mahkemesince yeniden karar verilinceye kadar dosyanın bekletilmesi, ayrıca bir örneğinin de vergilendirme servisine gönderilmesi ile Danıştay’ın bozma kararına istinaden vergilendirme servisince tecil fişi düzenlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla; Danıştay’ın tamamen bozma kararına istinaden, söz konusu iadenin emanete alınarak vergi mahkemesi kararının beklenmesi gerekmektedir. 2. Tecilin Kaldırılması Tecil edilmiş bulunan vergi ve cezanın tahsilini geri bıraktıran kanuni neden ve şartların ortadan kalkması halinde tecilin kaldırılması için bilgi girişi yapılır. Ayrıca ref yazısı hazırlanarak bir nüshası Muhasebe Kayıt Servisine gönderilir. B. VERGİNİN TERKİNİ Vergi Usul Kanunu’nun “Verginin Terkini” başlıklı 115’inci maddesinde; “Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden: 240


1. Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları; 2. Mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları; Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur. Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir. Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını mahalli idare heyetleri yaptıracağı tahkikat üzerine tespit eder.” hükmü yer almaktadır. Buna göre terkinin şartları; - Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler nedeniyle gelir kaynağının ilgili olduğu varlık zarara uğramış bulunmalıdır. (Not: Terkin kapsamındaki afet sınırlı sayıda değil, örnekleme olarak sayılmış) - Toplam varlığın en az 1/3’ü bu afetler nedeniyle kaybedilmiş olmalıdır. - Terkin afetin zarar verdiği gelir kaynağı ile ilgili vergi borcu ve cezalar için yapılır. - Terkin toplam varlıkta meydana gelen zarar oranında yapılır. Bu hüküm doğrultusunda, afet nedeniyle vergi dairesine müracaat eden mükelleflerin, 1 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin ekinde belirtildiği üzere kayıpların mahsullere veya varlıklara ait olması durumuna göre kayba ait ilgili terkin beyannamesinin 1 no.lu tablosunun düzenlenerek, imzalandıktan sonra aslı ile birlikte bir suretinin vergi dairesine ibraz edilmesi, Terkin beyannamesinin 2 no.lu tablosunun vergi dairesince düzenlenmesi, ayrıca terkin beyannamesinin 2 no.lu tablosu düzenlenirken, afetin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan ve afet tarihinden önceki dönemlere ait afet tarihinden önce tahsil edilmemiş olan vergi borçları ve cezaların dikkate alınması gerekmekte ancak mükellefin gelir kaynağı ile ilgisi bulunmayan katma değer vergisi ve gelir stopaj vergisi vb. bunlara bağlı cezaların dahil edilmemesi, aslına uygun düzenlenmesi, afetle ilgili olarak söz konusu mükellefin zararı ile ilgili olarak sigortadan tazminat alıp almadığının vergi dairesince Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’ne yazı yazılarak sorulması ve cevabi yazının bir örneğinin, 1 no.lu tablonun aslı ile birlikte bir suretinin ve terkin beyannamesinin 3 no.lu tablosunun boş olarak Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğüne gönderilmesi, Terkin beyannamesinin 3 no.lu tablosunun ilçe idare kurulu tarafından doldurulması ve anılan madde hükmüne göre, verginin terkin kapsamında değerlendirilebilmesi için, ilçe idare kurulu kararı ile zarar derecesinin mutlaka yüzdelik değer olarak tespit edilmesi gerekmektedir. İlçe idare kurulunca zarar tespitinin mümkün olmaması durumunda inceleme elemanı marifetiyle bir rapora bağlanarak zararın tespit edilmesi gerekmektedir. Yapılan tespitler neticesine göre zararın kanunda belirtilen oranda olması, (veya bu oranı aşması ) afetin olduğu dönemden önceki borçların terkininin talep edilmesi ve terkini talep edilen borçların gelir kaynağı ile ilgisinin bulunması (gelir vergisi, kurumlar vergisi vb.) gerekmektedir. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğünce gerekli kontroller yapıldıktan sonra vergi dairesince düzenlenen 6 örnek terkin fişi diğer belgelerle birlikte Gelir İdaresi Başkanlığına gönderilerek borçların terkini için olur istenir. Alınan olurun neticesine göre vergi dairesince işlem tesis edilir. Dikkat: Herhangi bir afet nedeniyle, mükellefin vergi borç ve cezalarının tamamının terkini söz konusu olmamaktadır. Afet nedeniyle mükelleflerin; - varlıklarının en az 1/3’ünü kaybetmiş olması durumunda, yalnızca afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezalarının, - mahsullerinin en az 1/3’ünü kaybetmiş olması durumunda, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezalarının, 241


zararla orantılı olarak, kısmen veya tamamen terkin olunması söz konusudur. Not: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda (md. 115) kapsamında yapılan terkin ile 6183 sayılı Kanun (md. 105) kapsamında yapılan terkin arasındaki farklar; Kapsam

Başvuru için süre Zarar derecesi Terkin edilecek kısım Terkine yetkili makam

213 sayılı Kanun’a göre VUK kapsamına giren dolaysız vergi, resim, harç ve fon payları ile cezalar, gecikme faizi ve gecikme zammı Düzeltme zamanaşımı süresi içinde 1/3 Zarar derecesi ile orantılı Maliye Bakanlığı

6183 sayılı Kanun’a göre Tüm amme alacakları (vergiler VUK’na göre terkin edilir) Afet tarihinden itibaren 6 ay 1/3 Zarar derecesi ile orantı yok Bakanlar Kurulu

Örnek: Tahsin Bey işyerinin bulunduğu bölgede meydana gelen sel nedeniyle ilgili dönem gelir (stopaj) vergisi ve katma değer vergisi borçlarının terkinini talep etmektedir. Bu durumda söz konusu borçların terkin edilmesi mümkün müdür? Bilindiği üzere, gelir (stopaj) vergisi, vergi sorumluları tarafından istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben tevkifat yapılmak suretiyle vergi dairesine ödenmekte, katma değer vergisi ise, müşteriden tahsil edilerek vergi dairesine ödenmektedir. Buna göre, selden zarar gören mükellefin gelir kaynağı ile ilgili bulunmayan gelir (stopaj) vergisi ile buna bağlı damga vergisinin ve katma değer vergisinin terkin kapsamına alınması mümkün bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, mükellefin herhangi bir afet nedeniyle uğramış olduğu zarar ile terkini talep edilen vergi borçları ve vergi cezalarının bununla ilgili gelir kaynakları ile doğrudan bir ilgisinin olması gerekmektedir. ONUNCU BÖLÜM DÜZELTME A.

DÜZELTME

Vergi hatalarının düzeltilmesine karar vermeye ilgili vergi dairesi müdürü yetkilidir. Vergi hatalarının düzeltilmesinde tutar olarak herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Bu hatalar düzeltme fişine dayanılarak düzeltilir. Hatanın mükellef aleyhine yapılmış olması halinde, fazla vergi aynı fişe dayanılarak terkin ve tahsil olunmuş ise mükellefe reddolunur. Düzeltme fişinin bir nüshası, reddedilecek miktarla müracaat edeceği muhasebe ve müracaat süresi zikredilmek suretiyle mükellefe tebliğ edilir. B.

VERGİ HATASI

Vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır. Vergi Hataları ikiye ayrılır: 1. Hesap Hataları • Matrah hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır. • Vergi miktarında hatalar: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır. • Verginin mükerrer olması: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir 242


vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır. 2. Vergilendirme Hataları • Mükellefin şahsında hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır; • Mükellefiyette hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır; • Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmiyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır; • Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibarıyla eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır. 3. Hataların Meydana Çıkarılması d İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile; d Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile; d Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile; d Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması ile; d Mükellefin müracaatı ile. İdarece tereddüde imkan vermeyecek derecede açık olan hatalar vergi dairesince vergi dairesi müdürünün kararıyla re’sen düzeltilebilir. Ancak bu düzeltme, mükellefin lehine ya da aleyhine olabilir. Mükellef lehine vergi dairesince yapılan düzeltme sonucunda nakden iade çıkabilir. Mükellef lehine yapılan düzeltmelerde, mükellefe düzeltme fişinin bir örneği tebliğ edilir. Hatalı tarhiyatın dayanağı tahakkuk fişi veya ihbarname, düzeltilen tutar dışında kalan kısmı ile geçerliliğini korur. (Dikkat: İhbarname tamamen terkin edilip yeniden ihbarname düzenlenerek mükellefe tebliğ edilmesi söz konusu olmayıp, yalnızca hatalı kısım terkin edilerek ilgili düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir.) Mükellefin, düzeltme fişinin tarafına tebliğ edildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde nakden iade veya mahsup talebi için vergi dairesine müracaat etmesi gerekir. Mükellef vergi dairesine bu alacağı için bahsedilen sürede müracaat etmediği takdirde, alacak hakkı ortadan kalkar. - Mükellef aleyhine yapılmış düzeltme işleminde ise ilave verginin düzeltme fişi ve eki ihbarname ile mükellefe tebliği zorunludur. Düzeltme konusu tarhiyatın daha önce tahakkuk fişi veya ihbarname ile yapılmış olması sonucu değiştirmez.Kendi aleyhlerine düzeltme yapılan kimselerin düzeltmeye karşı vergi mahkemesinde dava açma hakları saklıdır. Örnek: (YH) Ltd. Şti. adına Zincirlikuyu Vergi Dairesince 2011/10 vergilendirme dönemi KDV yönünden 5.000-TL cezalı vergi tarhiyatı yapılarak 12/12/2011 tarihinde mükellefe tebliğ edilmesi üzerine mükellef kurum 10/01/2012 tarihinde VUK’nun 376’ncı maddesi uyarınca indirim talep ederek ödeme yapmıştır. Ancak 27/03/2012 tarihinde ilgili memurun mükellef tarh dosyasını tetkikinde yapılan tarhiyatta hesaplama hatasından kaynaklı olarak 1.500-TL fazla tarhiyat yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda vergi dairesince ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Mükellef adına fazla yapılmış olan1.500-TL tutarındaki cezalı tarhiyatın düzeltme fişi ile düzeltilmesi ve mükellef kurum lehine yapılan düzeltmeye ait düzeltme fişinin bir örneğinin de mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir. Hatalı tarhiyatın dayanağı tahakkuk fişi veya ihbarname, düzeltilen tutar dışında kalan kısmı ile geçerliliğini koruyacaktır. Mükellef adına fazla yapılmış olan cezalı KDV tarhiyatı nedeniyle 10/04/2012 tarihinde yapılan düzeltmeye ilişkin düzeltme fişi 25/07/2012 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Mükellef 11/11/2013 vergi dairesine verdiği dilekçe ile adına yapılan hatalı tarhiyat nedeniyle fazla ödemiş olduğu vergi ve cezanın vergi borçlarına mahsup edilmesini talep etmiştir. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? Mükellefin, düzeltme fişinin tarafına tebliğ edildiği tarihten (25/07/2012 tarihinden) itibaren 1 243


yıl içinde (25/07/2013 tarihine kadar) nakden iade / mahsup talebi için vergi dairesine müracaat etmesi gerektiğinden (YH) Ltd. Şti. tarafından bu bir yıllık süreden sonra (11/11/2013 tarihinde) yapılan mahsuben iade talebinin yerine getirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Mükellefler, vergi işlemlerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilirler. Diğer taraftan, uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde uzlaşma tutanağının mükellefe tebliği ile üzerinde uzlaşılan vergi kesinleşmektedir. Ancak, vergi sistemimizde “hata üzerinden vergi alınmaması” esası açık bir şekilde benimsenmiş olup, Vergi Usul Kanunu’nun 116 ve müteakip maddelerinde tanımlanmış olan vergi hatalarının düzeltme hükümleri çerçevesinde düzeltilmesine imkân tanınmıştır. Bu hata türlerinden; -vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden muaf olanlara yapılmış olan tarhiyatların, -vergiye tabi olmamaları gerekenler adına yapılan tarhiyatların, -aynı vergilendirme dönemi için yapılan mükerrer tarhiyatların, uzlaşma mevzuu edilmiş ve üzerinde uzlaşılmış olmasına rağmen bu hatalı durumun uzlaşma sırasında dikkate alınmamış olması hallerinde, söz konusu hataların Vergi Usul Kanununun düzeltme hükümleri çerçevesinde düzeltilmesi şeklinde bir uygulama yapılması Gelir İdaresi Başkanlığınca benimsenmiştir. Bu uygulama, yapısında kısmi vergi hatası taşıyan tarhiyatların düzeltilmesine imkan tanımamakta ancak vergi kanunlarının mevcut hükümleri karşısında hiç yapılmaması gerektiği halde yapılmış olup, uzlaşma yolu ile kesinleşen tarhiyatların düzeltilmesini kapsamaktadır. Vergi Daireleri İşlem Yönergesi uyarınca; mükelleflerin, tebliğ edilen vergi ve cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açma süresi içinde ya da Vergi Usul Kanununda yazılı zamanaşımı süreleri içinde yaptıkları düzeltme talepleri, vergi dairesi müdürü tarafından 30 gün içinde karara bağlanması gerekmektedir. Yapılacak araştırma sonucunda; Düzeltme talebi yerinde görülür ise düzeltme hükümlerine göre işlem yapılması gerekmektedir. Düzeltme talebi yerinde görülmez ise düzeltme talebinin kabul edilmediği gerekçeli bir yazı ile alma haberli olarak mükellefe bildirilmesi gerekmektedir. Dava açma süresi içindeki düzeltme talebi dilekçesinin, talebin reddi halinde dava açma dilekçesi yerine geçmesi mümkün değildir. - Düzeltme talebi, mükellef veya mükellef adına umumi vekil tarafından yapılması mümkün olmakla birlikte düzeltme talebi vekil tarafından yapılması durumunda vekaletname istenmesi gerektiği tabiidir. Örnek: (ŞKR) Ltd. Şti. Avcılar Vergi Dairesi mükellefi iken 25/10/2005 tarihinde İkitelli Vergi Dairesine nakil olmuştur. 2005 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesini ilgili dönemde bağlı bulunduğu Avcılar Vergi Dairesine vermiştir. Ancak İkitelli Vergi Dairesine konu hakkında herhangi bir bildirim yapılmamıştır. Bu nedenle, İkitelli Vergi Dairesi, (ŞKR) Ltd. Şti.yi 2005 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemiş olması nedeniyle ilgili dönem matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk etmiştir. Verilen takdir komisyonu kararına istinaden vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatı yapılarak, düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesi 19/04/2012 tarihinde mükellef kurum yetkilisine tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine mükellef uzlaşma talep etmiş ve 04/06/2012 tarihinde 2012/75 sayılı uzlaşma tutanağına istinaden uzlaşmanın vaki olmuştur. Ancak mükellef, 07/06/2012 tarihli dilekçesi ile; 2005 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinin, Avcılar Vergi Dairesine verildiğini belirterek düzeltme talebinde bulunulmuştur. Bu durumda ne tür bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir? (ŞKR) Ltd. Şti. tarafından 2005 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesi kanuni süresinde Avcılar Vergi Dairesine verilmiş olduğunun ve, İkitelli Vergi Dairesince VUK’nun 30’uncu maddesi hükmü uyarınca takdir komisyonu kararına istinaden cezalı tarhiyat yapılması ile mükerrer vergilendirmeye sebep olunduğunun tespit edilmesi halinde; uzlaşma talep edilip uzlaşılmış olsa dahi, uzlaşma tutanağına göre tahakkuk ettirilen vergi ve ceza için aynı Kanun’un 116 ve müteakip maddeleri gereğince düzeltme işleminin yapılması gerekmektedir. 244


C. ŞİKAYET YOLU İLE MÜRACAAT Vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanlar ya da 60 günlük süre içinde düzeltme talebine vergi dairesince cevap verilmemiş olanlar şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilirler. Dikkat: Yargı yolundan geçen muamelelerde vergi hataları bulunduğu takdirde, bu hatalar, yargı kararları kesinleşmiş olsa bile, bu kararlar hakkında yargı mercileri tarafından bir karar verilmemiş olması kaydıyla düzeltme yapılabilir. ONBİRİNCİ BÖLÜM ZAMANAŞIMI Vergi Usul Kanunu’nun 114’üncü maddesi uyarınca; vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Cezalar bakımından; - Vergi ziyaı cezasında cezanın doğduğu, Vergi Usul Kanunu’nun 353 ve mükerrer 355’inci maddeleri uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezalarında usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıl, Usulsüzlükte, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak iki yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen cezalar zamanaşımına uğrar. Zamanaşımı süreleri hak düşürücü süre olduğundan, zamanaşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hataları düzeltilemez. Ancak, yargı kararlarına istinaden yapılacak düzeltme veya tarhiyat işlemlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 114 ve 126’ncı maddelerinde yer alan zamanaşımı hükümleri ile ilişkilendirilmeksizin 2577 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinde yer alan hükme istinaden yerine getirilmesi gerekmekte olduğundan, yargı kararlarına istinaden yapılacak işlemlerde tarh ya da düzeltme zamanaşımının varlığından söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 99 ve 100 üncü maddelerinde vergi mahkemesi ve üst yargı merci kararlarına üzerine yapılacak işlemler belirtilmiş olup, söz konusu maddelerde mahkeme kararına göre vergi/ceza ihbarnamesi (2 no.lu vergi/ceza ihbarnamesi) ile bölge idare mahkemesi/Danıştay kararına göre bildirim düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, vergi mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve Danıştay’dan geçmiş olan muamelelerde vergi hataları bulunduğu takdirde, bu hatalar, yargı kararları kesinleşmiş olsa bile, Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde düzeltilebilir. Ancak, düzeltmenin yapılabilmesi için hatalar hakkında anılan yargı mercileri tarafından bir karar verilmemiş olması şarttır. A. ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BAŞLANGICI Genel olarak zamanaşımı süresi vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren başlar. Ancak; > Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar > Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkûr evraka ait vergi alacağı yeniden doğar. > Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı, tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan itibaren başlar. Not: Özel hesap dönemine tabii mükellefler bakımından gelir hesap döneminin sona erdiği yılın geliri olduğundan zamanaşımı süresi, hesap döneminin sona erdiği yılı takip eden yılın başından itibaren başlar. 245


Örnek: (BE) A.Ş. ve (EB) Ltd. Şti. unvanına sahip iki ayrı mükellef kurumdan (BE) A.Ş.nin hesap dönemi takvim yılı (normal hesap dönemi), (EB) Ltd. Şti.nin ise 1 Ekim - 30 Eylül tarihleri arasındaki dönemdir (özel hesap dönemi). Her iki mükellef kurum da 04/10/2008 tarihinde düzenledikleri faturaları defterlerine kaydetmemişlerdir. Her iki mükellefin defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde 10/01/2014 tarihinde söz konusu faturalara ilişkin gelirin beyan edilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda (BE) A.Ş. ve (EB) Ltd. Şti. adına tarhiyat yapılması mümkün müdür? Normal hesap dönemine sahip (BE) A.Ş. tarafından 04/10/2008 tarihinde düzenlenen faturaya isabet eden vergi alacağı 2008 yılında doğmuştur. Buna göre, zamanaşımı süresi vergi alacağının doğduğu yılı (2008) takip eden yılın başından (01/01/2009 tarihinden) itibaren başlayacak olup 5 yıl içinde (31/12/2013 tarihine kadar)mükellefe tarh ve tebliğ edilmesi gerekmekteydi. Dolayısıyla 10/01/2014 tarihinde yapılan tespite konu faturaya ait vergi alacağı zamanaşımına uğramıştır. Özel hesap dönemine (1 Ekim — 30 Eylül) sahip (EB) Ltd. Şti. tarafından 04/10/2008 tarihinde düzenlenen faturaya isabet eden vergi alacağı 2009 yılında doğmuştur. (Çünkü bu faturaya ait gelir 01/10/2008-30/09/2009 hesap dönemine ait olduğundan vergi alacağı hesap döneminin kapandığı yılın alacağı sayılacaktır.) Buna göre, zamanaşımı süresi vergi alacağının doğduğu yılı (2009) takip eden yılın başından (01/01/2010 tarihinden) itibaren başlayacak olup 5 yıl içinde (31/12/2014 tarihine kadar) mükellefe tarh ve tebliğ edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla 10/01/2014 tarihinde yapılan tespite konu faturaya ait vergi alacağının 31/12/2014 tarihine kadar mükellefe tarh ve tebliğ edilmemesi durumunda zamanaşımı söz konusu olacaktır. Örnek: 25/07/2006 tarihinde tasfiyeye giren (OG) Ltd. Şti.nin tasfiyesi 10/01/2010 tarihinde sona ermiştir. 18/03/2014 tarihinde vergi dairesince yapılan tetkikte; 2008 yılında muhtelif tarihlerde yapılan gayrimenkul satışına ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Ancak Vergi Dairesince 2008 yılına ilişkin zamanaşımı süresinin 31/12/2013 tarihinde sona ermesi nedeniyle söz konusu gayrimenkul satışından elde edilen kar nedeniyle tarhiyat yapılamayacağı düşünülmektedir. 25/07/2006 tarihinde tasfiyeye girip 10/01/2010 tarihinde tasfiyesi sonuçlanan (OG) Ltd. Şti.nin tasfiyesi bir yıldan fazla sürdüğünden, tasfiye dönemine ilişkin tarh zamanaşımı tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan itibaren başlayacaktır. Buna göre, tarh zamanaşımı 01/01/2011 tarihinden itibaren başlar ve 31/12/2015 tarihine kadar 25/07/2006 - 31/12/2015 tarihlerini kapsayan tasfiye dönemleri için tarhiyat yapılabilir. Örnek: (ÇS) A.Ş. ile mülk sahibi arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2013 yılında açılan davada; ibraz edilen (ÇS) A.Ş.nin şube işyerine ait 2002 yılında düzenlediği kira kontratının damga vergisinin ödenmediği görülmüştür. Bu durumda söz konusu vergi zamanaşımına uğramış olacak mıdır? 2002 yılında düzenlenen kira kontratına ilişkin damga vergisi, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın (2003 yılı) başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmezse 2007 yılı sonunda zamanaşımına uğramış olacaktır. Diğer taraftan, 2013 yılında açılan davada 2002 yılında düzenlenen kira kontratının ibraz edilmiş olması durumunda ise bahsi geçen kira kontratına ilişkin damga vergisi yeniden doğacaktır. B. ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN DURMASI 1. Takdir Komisyonuna Sevk Vergi Usul Kanunu’nun 114’üncü maddesinde; “. . .(6009 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 01/07/2010 tarihinden geçerli olmak üzere 01/08/2010) Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz... ” hükmü yer almaktadır. Söz konusu kanun değişikliğinden evvel vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması hâlinde ilgili dönem için zamanaşımı süresi durmakta ve duran zamanaşımı takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren yeniden işlemekte ve takdir komisyonunda geçen müddetin 246 zamanaşımını durdurmasına yönelik bir süre


sınırlaması bulunmamaktaydı. 6009 sayılı Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ilgili olarak, 01/10/2010 tarih ve 27716 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 400 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Buna göre; • 1/1/2005 Tarihinden Sonraki Dönemlere İlişkin Olarak Yapılan Takdire Sevk İşlemleri; 6009 sayılı Kanunla maddede yapılan değişiklikle matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durdurması keyfiyeti muhafaza edilmekle beraber, zamanaşımının durması bir yıllık süre ile sınırlandırılmaktadır. Bu itibarla, vergi dairesince bir vergilendirme dönemine ilişkin matrahın takdir edilmesi için takdir komisyonuna başvurulması hâlinde, bu döneme ilişkin zamanaşımı duracaktır. Duran zamanaşımı, takdir komisyonunca verilen kararın vergi dairesine, başvuru tarihinden itibaren; 1 yıldan kısa bir süre içinde tevdi edilmesi halinde, tevdi edildiği tarihi takip eden günden itibaren, 1 yıldan uzun bir süre sonra tevdi edilmesi halinde, tevdi edildiği tarihe bakılmaksızın, 1 yıllık sürenin dolduğu günden itibaren, işlemeye başlayacaktır. Örnek: Erdem Bey adına gelir vergisi yönünden 2008 dönemi için takdire sevk işlemi 20/12/2013 tarihinde yapılmış ve takdir komisyonu kararı 31/01/2014 tarihinde bağlı bulunduğu Erenköy Vergi Dairesi kayıtlarına girmiştir. Vergi alacağının zamanaşımına uğramaması için Vergi Dairesince ihbarnamenin en geç hangi tarihe kadar tebliğ edilmiş olması gerekmektedir? Söz konusu takdir komisyonu kararlarına istinaden düzenlenen vergi/ceza ihbarnameleri en geç 12 gün içinde (12/02/2014 tarihine kadar) tebliğ edilmesi gerekir. 12 gün içinde olmasının nedeni, takdir komisyonuna sevk işlemi yapıldığında zamanaşımı süresinin dolmasına 12 gün kalmasıdır. Takdir komisyonunda geçen süreler zamanaşımını durdurduğundan, takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdiini (kayıtlarına girdiği) takip eden günden itibaren 12 günlük süre işlemeye devam edecektir. Örnek: Mariye Hanım, 2008/9 vergilendirme dönemine ilişkin katma değer vergisi beyannamesini vermemiştir. Vergi Dairesince, 12/03/2010 tarihinde matrah takdiri için ilgili takdir komisyonuna başvurulmuş ve takdir komisyonu kararı vergi dairesine 01/07/2011 tarihinde tevdi edilmiştir. Bu durumda tarh zamanaşımı süresi hangi tarihte sona ermektedir? 2008/9 vergilendirme dönemine ait zamanaşımı süresi normal şartlarda 31/12/2013 tarihinde sona ermektedir. Bu olayda takdir komisyonunda geçen süre 1 yıldan uzundur. Dolayısıyla, yeni hükümlere göre işlemeyen süre her hal ve takdirde 1 yıldan fazla olamayacağından, zamanaşımı süresi 31/12/2014 tarihinde sona erecektir. Örnek: Mükellef 2007 takvim yılı gelir vergisi matrahının takdir edilmesi için 27/12/2012 tarihinde takdir komisyonuna sevkedilmiş ve komisyon kararı 25/01/2013 tarihinde vergi dairesine tevdi edilmiştir. Bu durumda tarh zamanaşımı süresi hangi tarihte sona ermektedir? 2007 takvim yılına ait zamanaşımı süresi normal şartlarda 31/12/2012 tarihinde sona ermektedir. Bu durumda; takdir komisyonuna sevk dolayısıyla işlemeyen sürenin, komisyon kararının vergi dairesine tevdi edildiği 25/01/2013 tarihine ilave edilmesiyle bulunan 30/01/2013 tarihinde zamanaşımı süresi sona erecektir. Örnek: 2009 takvim yılı gelir vergisi matrahının takdir edilmesi için 01/07/2011 tarihinde takdir komisyonuna başvurulmuş ve komisyon kararı 11/11/2012 tarihinde vergi dairesine tevdi edilmiştir. Bu durumda tarh zamanaşımı süresi hangi tarihte sona ermektedir? 2009 takvim yılına ait zamanaşımı süresi normal şartlarda 31/12/2014 tarihinde sona ermektedir. Bu olayda takdir komisyonunda geçen süre 1 yıldan daha uzundur. Ancak yeni hükümlere göre işlemeyen süre her hâl ve takdirde 1 yıldan fazla olamayacağından, duran zamanaşımı 11/11/2012 tarihinde işlemeye başlayacak ve 31/12/2015 tarihinde zamanaşımı süresi sona erecektir. 2. Mücbir Sebep Hali Vergi Usul Kanunu’nun 15’inci maddesinde 13’üncü maddede yazılı mücbir sebeplerden 247


herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemeyeceği, bu takdirde tarh zamanaşımı süresinin işlemeyen süreler kadar uzayacağı hüküm altına alınmıştır Mücbir sebep halinin uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat ve tevsik edilmesi gerekmektedir. Mücbir sebep hallerinde mücbir sebebin başladığı tarih ile ortadan kalktığı tarih arasında geçen süreler işlememektedir. Ancak, belli bir bölge veya bölgenin bir kısmını etkileyen hadiselerde vergi ödevlerinin yerine getirilmesi bakımından mücbir sebep halinin başlangıç tarihi bilinmekte ise de sona erdiği tarihin tespiti mükellefler yönünden güçlük arzettiğinden bu gibi hallerde mücbir sebep halinin ortadan kalktığı tarih diğer bir ifade ile işlemeyen mücbir sebep süresi Vergi Usul Kanunu’nun 14’üncü maddesi uyarınca idarece tespit edilmesi gerekmektedir. Mücbir sebep hali nedeniyle işlemeyen sürenin hesabında mücbir sebep halinin başladığı gün süreye dahil edilir bittiği gün dahil edilmez, mücbir sebep hali nedeniyle uzayan sürenin hesabında mücbir sebep halinin son günü de hesaba katılarak (takip eden günden itibaren değil) işlemeyen süre eklenir. (bkz. İkinci Bölüm /Süreler) /Sürelerin Uzaması) Örnek: Sedat Bey, Selman Bey, Sıddıka Hanım, Sude Hanım ve Safiye Hanım gelir vergisi mükellefidir. Sedat Bey 10/02/2014-25/02/2014 tarihleri arasında, Selman Bey 27/02/2014-14/03/2014 tarihleri arasında, Sıddıka Hanım 04/03/2014-10/03/2014 tarihleri arasında, Sûde Hanım 12/03/2014-04/04/2014 tarihleri arasında, Safiye Hanım 25/04/2014-27/04/2014 tarihleri arasında, ağır hastalık geçirdiklerini vergi dairelerine ibraz ettikleri hastane raporu ile tevsik etmişlerdir. Bu durumda adı geçen mükelleflerin 2013 takvim yılı beyanname verme süreleri mücbir sebep nedeniyle ne şekilde değişecektir? 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin verme süresine (01/03/201425/03/2014 tarihleri arası) rastlayan mücbir sebep hali nedeniyle ilgili beyannameye ilişkin süre durur ve tarh zamanaşımı uzar, beyanname verme süresine rastlamayan mücbir sebep hali nedeniyle ilgili beyannameye ilişkin süre durmaz ve tarh zamanaşımı uzamaz. Buna göre; 10/02/2014-25/02/2014 tarihleri arasında ağır hasta olan Sedat Bey için mücbir sebep hali, 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinden önce başlayıp bittiğinden, Sedat Beyin 01/03/2014-25/03/2014 tarihleri arasında 2013 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini vermesi gerekmektedir. Tarh zamanaşımı 31/12/2018 tarihinde dolar. 27/02/2014-14/03/2014 tarihleri arasında ağır hasta olan Selman Bey için mücbir sebep hali, 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinden önce başlamış olmakla birlikte beyanname verme süresi içinde son bulduğundan, Selman Beyin 2013 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini verme süresi, ağır hastalığın sona erdiği tarihten itibaren mücbir sebep hali nedeniyle işlemeyen süre kadar (13 gün) uzayarak 07/04/2014 tarihinde sona erer. Tarh zamanaşımı 13/01/2019 tarihinde dolar. 04/03/2014-10/03/2014 tarihleri arasında ağır hasta olan Sıddıka Hanım için mücbir sebep hali, 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde başlayıp bittiğinden, Sıddıka Hanımın 2013 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini verme süresi, ağır hastalığın sona erdiği tarihten itibaren mücbir sebep hali nedeniyle işlemeyen süre kadar (6 gün) uzayarak 31/03/2014 tarihinde sona erer. Tarh zamanaşımı 06/01/2019 tarihinde dolar. 12/03/2014-04/04/2014 tarihleri arasında ağır hasta olan Sûde Hanım için mücbir sebep hali, 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde başlamış olmakla birlikte beyanname verme süresinden sonra son bulduğundan, Sûde Hanımın 2013 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini verme süresi, ağır hastalığın sona erdiği tarihten itibaren mücbir sebep hali nedeniyle işlemeyen süre kadar (14 gün) uzayarak 17/04/2014 tarihinde sona erer. Tarh zamanaşımı (17/04/2014-25/03/2014=23) 23/01/2019 tarihinde dolar. 25/04/2014-27/04/2014 tarihleri arasında ağır hasta olan Safiye Hanım için mücbir sebep hali, 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinden sonra başlayıp bittiğinden, 248


Safiye Hanımın 01/03/2014-25/03/2014 tarihleri arasında 2013 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini vermesi gerekmektedir. Tarh zamanaşımı 31/12/2018 tarihinde dolar.

249


C. ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN UZAMASI Düzeltme zamanaşımı süresi;

Zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın yapıldığı; İlan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği; İhbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen vergilerde 6183 sayılı Kanuna göre haczin yapıldığı; tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamaz. Örnek: Nurettin Beyin 2008 yılı hesapları 2013 yılında incelemeye alınmış ve inceleme sonucunda düzenlenen rapora istinaden tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar 01/08/2013 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Mükellef, süresi içinde uzlaşma talep etmiş ve 13/11/2013 tarihinde uzlaşma vaki olmuştur. Mükellef uzlaşma tutanağında yazılı vergi ve cezaları ödemek için 13/12/2013 tarihinde vergi dairesine gittiğinde tutanakta yazılı vergi tutarlarının ihbarnamede/tahakkuk fişinde yazılı tutarlardan bir sıfır fazla olduğunu fark etmiştir. Bu durumda mükellef hangi tarihe kadar düzeltme talebinde bulunabilecektir? 2008 yılına ilişkin zamanaşımı süresi 31/12/2013 tarihinde dolmasına rağmen VUK’nun 126’ncı maddesinin (a) fıkrasında belirtilen hüküm uyarınca; zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde düzeltme zamanaşımı süresi hatanın yapıldığı (13/11/2013) tarihten itibaren 1 yıl (13/11/2014 tarihine kadar) uzamaktadır (VUK md.126/a). Mükellef bu tarihe kadar ödeme yapmış olsa bile düzeltme talebinde bulunma imkanı vardır. Örnek: Hayrettin Beyin 2008 yılı hesapları 2013 yılında incelemeye alınmış ve inceleme sonucunda düzenlenen rapora istinaden tarh edilen vergiler ve kesilen cezaların mükellefe posta veya memur vasıtası ile tebliğin mümkün olmaması nedeniyle ilan yazısı 13/11/2013 tarihinde vergi dairesinin ilana mahsus mahalline asılmıştır. Mükellef tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmaması üzerine, tahakkuk eden vergi için düzenlenen ödeme emri 27/03/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda mükellef hangi tarihe kadar düzeltme talebinde bulunabilecektir? 13/11/2013 tarihinde vergi dairesinin ilan tahtasına asılan ihbarname için 15 gün sonrası (28/11/2013) ilan tarihi sayılacak ve mükellefin, ilandan haberi olmaması vb. nedeniyle bir ay içinde adres bildirmek için müracaat etmemesi halinde de 30/12/2013 (28/12/2013 cumartesi-resmi tatil) tarihi tarhiyatın tebliğ tarihi sayılacaktır. Mükellefin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açma yoluna gitmemesi veya uzlaşma ya da cezalarda indirme talebinde bulunmaması durumunda da tarhiyat 29/01/2014 tarihinde tahakkuk etmiş olacaktır. İlan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergi için düzenlenen ödeme emrinin Hayrettin Beye 27/03/2014 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle düzeltme zamanaşımı süresi; ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıl (27/03/2015 tarihine kadar) uzamaktadır. (VUK md.126/c) Örnek: Necmettin Beyin 2008 yılı hesapları 2013 yılında incelemeye alınmış ve inceleme sonucunda düzenlenen rapora istinaden tarh edilen vergiler ve kesilen cezaların mükellefe posta veya memur vasıtası ile tebliğin mümkün olmaması nedeniyle ilan yazısı 13/11/2013 tarihinde vergi dairesinin ilana mahsus mahalline asılmıştır. Mükellef tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmaması üzerine, tahakkuk eden vergi için düzenlenen ödeme emri de mükellefe ulaşılamaması nedeniyle 06/03/2014 tarihinde ilan tahtasına asılmıştır. Yine mükellef tarafından herhangi bir bildirim/itiraz vb. yapılmamış olması nedeniyle ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerine istinaden 13/05/2014 tarihinde mükellefin banka hesaplarına e-haciz uygulanmıştır. Bu durumda mükellef hangi tarihe kadar düzeltme talebinde bulunabilecektir ? İhbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen vergi için Necmettin Beyin Banka hesaplarına 6183 sayılı Kanun’a göre 13/05/2014 tarihinde haciz tatbik edilmesi nedeniyle düzeltme zamanaşımı süresi haczin yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl (13/05/2015 tarihine kadar) uzamaktadır. (VUK md.126/b) 250


Örnek: Gelir vergisi mükellefi Rıza Bey 2010 takvim yılına ait yıllık gelir vergisi beyannamesini 25 Mart 2011 tarihine kadar ilgili vergi dairesine vermiştir. Vergi dairesince düzenlenen tahakkuk fişinde 90.000-TL vergi tarh edilmesi gerektiği halde, 9.000-TL vergi tarh ve tahakkuk etmiştir. Bu durumda düzeltme zamanaşımı süresi hangi tarihte sona ermektedir? Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.Bu durumda zamanaşımı süresi 01/01/2011 tarihinde başlar ve 31/12/2015 tarihinde dolar. Bu süre içerisinde yanlışlığın fark edilmesi durumunda, düzeltme yapılarak mükellefe tebliğ edilmelidir. Düzeltmenin 31/12/2015 tarihinden sonra yapılması ise söz konusu değildir. Aksi takdirde, düzeltme zamanaşımı süresi dolacaktır. Örnek: Gelir vergisi mükellefi olan Marziye Hanımın, 2008 takvim yılına ilişkin hesaplarının incelemesi sonucunda bulunan 80.000-TL matrah farkına ilişkin vergi 35.000-TL olduğu halde, vergi dairesince düzenlenen ihbarnamede 350.000-TL olarak gönderilmiştir. Bu ihbarname 15/08/2013 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Bu durumda düzeltme zamanaşımı süresi hangi tarihte sona ermektedir? 2008 yılı gelir vergisine ilişkin zamanaşımı süresi 31/12/2013 tarihinde sona ereceğinden vergi hatası, tarh zamanaşımı süresinin son yılı içinde meydana gelmiştir. Vergi hatasının yapıldığı tarih ihbarnamenin mükellefe tebliğ edildiği tarih olacağından tarh zamanaşımı, normal olarak 31/12/2013 tarihinde dolmasına rağmen, 15/08/2013 tarihinde yapılan vergi hatası nedeniyle, 15/08/2014 tarihine kadar uzayacaktır. Düzeltme, mükellefin talebi üzerine yapılabileceği gibi, vergi dairesi tarafından hatanın fark edilmesi üzerine re’sen de yapılabilecektir. Örnek: Gelir vergisi mükellefi olan Faik Bey, 2007 takvim yılı yıllık gelir vergisi beyannamesinden doğan 750-TL alacağı için 03/10/2008 tarihinde nakden iade talebinde bulunmuş, ancak ilgili vergi dairesince söz konusu mükellefin dilekçesinin kaybolmuş olması nedeniyle düzeltme talebinin sehven yerine getirilmediği 10/02/2014 tarihinde anlaşılmıştır. Bu durumda mükellefin talebine istinaden iade işleminin yapılması zamanaşımı hükümleri çerçevesinde mümkün olacak mıdır? Vergi dairesinden kaynaklanan hata nedeniyle mükelleflere kusur izafe edilemeyeceğinden, tarh ve düzeltme zamanaşımı süresi geçmeden yazılı olarak başvuruda bulunan mükellefin talebine istinaden gerekli düzeltme işlemlerinin VUK'nun 116 ve müteakip maddeleri uyarınca yapılması gerekmektedir. Örnek: Mükellefiyeti 13/05/2008 tarihinde re’sen terkin edilen Eren Bey, mükellefiyetinin re ’sen terk ettirildiği tarihten sonraki 2007/06 ve 2007/07 vergilendirme dönemlerine ait olarak adına yapılan katma değer vergisi tarhiyatlarının terkin edilmesini 26/03/2013 tarihinde bağlı bulunduğu Vergi Dairesinden istemiştir. Bu durumda mükellefin söz konusu talebinin yerine getirilmesi zamanaşımı hükümleri çerçevesinde mümkün olacak mıdır? Eren Bey adına mükellefiyet kaydının re’sen terkin ettirildiği 13/05/2008 tarihinden sonraki dönemlere ait gerçekleştirilen tarhiyatlar, mükellefiyetin sona ermesi nedeniyle konusuz kalacağından ilgili Vergi Dairesi tarafından VUK’nun 116’ncı ve müteakip maddelerinde yer alan düzeltme hükümleri çerçevesinde, düzeltme zamanaşımı ile ilişkilendirilmeksizin kaldırılması gerekmektedir. Örnek: (SLM) Ltd. Şti. hakkında Vergi Mahkemesi tarafından verilen 25/07/2013 tarihli karara istinaden; adı geçen mükellef adına 2005 yılına ilişkin özel tüketim vergisi ve özel tüketim vergisinden kaynaklanan katma değer vergisinin tahsil edilmesi, Gümrük Müdürlüğünce mükellefin bağlı bulunduğu Esenler Vergi Dairesine gönderilen 12/12/2013 tarihli yazı ile istenilmiştir. 2005 yılına ilişkin zamanaşımı süresinin 31/12/2010 tarihinde dolmuş olması hususu da göz önünde bulundurulduğunda; vergi dairesince söz konusu vergilere ilişkin tarh ve tahakkuk işlemlerinin yapılması mümkün müdür? Yargı kararlarına istinaden yapılacak işlemlerde tarh ya da düzeltme zamanaşımının varlığından söz edilmesi mümkün olmadığından, (SLM) Ltd. Şti. hakkında verilmiş olan mahkeme kararına istinaden 2005 yılına ilişkin olarak ilgili vergi dairesi tarafından 2 no.lu vergi/ceza ihbamamesi düzenlenmek suretiyle mükellef kurumdan özel tüketim vergisi ve özel tüketim vergisinden kaynaklanan katma değer vergisinin aranması gerekmektedir. 251


Örnek: Tuna Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından (ŞKR) A.Ş. adına 2007/10,11,12 vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak KDV yönünden takdir komisyonu karalarına istinaden düzenlenen 27/03/2009 tarihli vergi/ceza ihbarnamelerine istinaden gerekli cebri takibat işlemleri de yapılmıştır. Ancak mükellef kurum, vergi dairesine verdiği 10/01/2014 tarihli dilekçe ile, tarhiyata konu işlemlerinin KDV’den istisna olduğunu, ayrıca ilgili dönemde verdiği KDV beyannamelerinde yer alan matrahların da dikkate alınmamış olduğundan bahisle gerekli düzeltme işlemlerinin yapılarak uygulanan cebri takibat işlemlerinin de sonlandırılmasını talep etmiştir. Söz konusu dilekçeye istinaden Tuna Vergi Dairesince yapılan tetkiklerde; mükellef kurum talebinin haklı olduğu, diğer bir ifadeyle mükellef adına yapılan tarhiyatlarda vergi hatalarının bulunduğunun anlaşılması durumunda zamanaşımı hükümleri ile ilişkilendirilmeksizin düzeltme işlemlerinin yapılması mümkün müdür? Mükellef kurum adına yapılan tarhiyatlarda mükerrerlik olması ve mükellef kurumun ilgili dönem beyannamelerinin dikkate alınmadan matrah takdiri yapılmış olması nedeniyle her ne kadar hukuken hatalı işlem tesis edilmiş olsa da, 2007 yılına ilişkin zamanaşımı süresi 31/12/2012 (takdir komisyonunda geçen süreye bağlı olarak da en seç 31/12/2013) tarihinde sona erecektir. Bu nedenle zamanaşımı süresi dolduktan sonra (10/01/2014 ) meydana çıkarılan vergi hatalarının VUK’nun “Düzeltmede Zamanaşımı” başlıklı 126’ıncı maddesi hükmü nedeniyle düzeltilmesine Kanunen imkan bulunmamaktadır. ONİKİNCİ BÖLÜM İŞİ BIRAKMA Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi işi bırakmadır. Ancak işlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulması işi bırakma sayılmaz. İşe başlama bildiriminde bulunması zorunlu olan mükellefler işi bırakmayı da vergi dairesine bildirmek zorundadır. A. GERÇEK KİŞİ MÜKELLEFLER Bilindiği gibi, gerçek kişi mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının sona ermesi, -mükellefin kendi isteği ile işini terk ederek keyfiyeti vergi dairesine bildirmesi, -mükellefin ölümü, -gaiplik kararı, -belli bir ticaret, sanat ve meslek icrasından sürekli mahrumiyet, gibi hallerde mümkün olmaktadır. İşi bırakan mükellef tarafından Vergi Dairesine ibraz edilen İşe Başlama/Bırakma Bildirimi ekinde, kullanılan belgelerin en son ciltleri, kullanılmamış olarak ellerinde kalan belgelerin ciltleri ile ödeme kaydedici cihazlara ait levha istenir. Mükelleflerin işlerini terk etmeleri durumunda vergi levhalarını vergi dairesine iade etmeleri gerekmemekte olup ayrıca, işi bırakma bildiriminde bulunan mükelleflerden nüfus cüzdanı aslının ibrazı da istenmemelidir. Mükellefler tarafından verilen işi bırakma bildiriminde doldurulan bilgilerle ilgili olarak, vergi dairesince yapılacak yazışma ve yoklamalar ya da sistemden yapılacak sorgulamalar sonucunda hata veya farklılık tespit edilmesi halinde söz konusu bilgilerin mükellefle irtibat kurularak düzeltilmesi sağlanması ve gerekli işlemlerin buna göre yerine getirilmesi gerekmektedir. B. TİCARET ŞİRKETLERİ Vergi Usul Kanunu’nun 162’inci maddesinde “ Tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyet vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam eder. Bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesi: Tasfiye veya iflas kararlarını; Tasfiyenin veya iflasın kapandığını; vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecburdurlar. ” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm çerçevesinde, gerek sermaye şirketlerinin gerekse şahıs şirketlerinin mükellefiyetlerinin sona erdirilmesi tasfiye ve iflas hallerine inhisar ettirilmiştir. Bir başka ifadeyle mükellefin işi bırakmış sayılabilmesi için; 252


Z işi ile ilgili tedarik işlemlerinin durdurulması Z işletmede bulunan emtia stokları ile diğer döner ve sabit değerlerinin de elden çıkarılması veya Z bu varlıkların işletme sahiplerince işletmeden çekilmiş olması, Z tüzel kişiliğe haiz mükelleflerin ayrıca tasfiye sürecinin tanımlanarak ticaret unvanlarının sicilden silinmesi, gerekir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesinde; her ne sebeple olursa olsun tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye sonu kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı, ayrıca tasfiye beyannamelerinin tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren Kanun’un 14’üncü maddesinde yazılı sürelerde, tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesinin ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verileceği hükme bağlanmıştır. Dikkat: İflas kararı verilerek iflasa ilişkin işlemleri yürütülen şirketlerin 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından iflas muamelesi sonuçlanmadan müflis şirketlerin mükellefiyetinin re’sen terkin edilmesi mümkün bulunmamaktadır. C. NAKLİYECİLİK FAALİYETİNDE BULUNAN MÜKELLEFLER Nakliyecilik faaliyeti ile uğraşan mükelleflerin vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerinin tamamen durdurulması ve sona erdirilmesi için (Gelir Vergisi Kanunu 2003/3 Sıra No.lu İç Genelgesi uyarınca); Nakliyecilikte kullandıkları araçlarını noter satış sözleşmesi veya senetli olarak satmaları, Trafik tescil şube veya bürosunda gayri ticariye çevirmeleri, Şayet hurdaya çıkardılarsa, hurdaya çıkarıldığını ilgili trafik şube veya bürolarından alınan bir belgeyle tevsik etmeleri, Aracın çalındığını ileri sürerek işi bırakma bildiriminde bulunanların ilgili trafik şube veya bürolarından aracın çalındığına ilişkin belgeyi de (çalınan araçların çalındığı tarihten itibaren aradan 1 ay geçmiş olması şartıyla araç sahibinin talebi halinde trafik tescil defterine çalındığına ilişkin gerekli kayıtlar düşülmektedir.) ibraz etmeleri gerekmektedir. İlgili trafik şube veya bürosu yerine başkaca resmi kurum ve kuruluşlardan (emniyet, karakol, vb.) alınması halinde de bu belge işi bırakma açısından yeterli sayılacaktır. Mükelleflerin nakliyecilikte kullandıkları araçlarına çeşitli nedenlerle Gümrük, Orman İşletme Müdürlükleri, İcra Daireleri, Mahkemeler vb. idareler tarafından el konulması halinde, bu mükelleflerin durumlarını ilgili trafik şube veya bürosundan ya da ilgili resmi daire veya kuruluşlardan (Emniyet, Gümrük, İcra Daireleri gibi) alacakları belgelerle tevsik etmeleri gerekmektedir. Benzeri nedenlerle araçların yurt dışında alıkonulduğu durumlarda da, bu durumun ilgili ülke yetkili makamlarından veya bu ülkelerdeki dış temsilciliklerimizden alınan belgelerle tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır. Söz konusu belge o ülkedeki dış temsilciliklerimiz tarafından tasdik edilebileceği gibi yeminli tercüme bürolarınca yapılan tercümeleri de kabul edilebilecektir. Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı işi bırakma bildirimde bulunan nakliyecilik faaliyeti ile uğraşan mükelleflerin, ticari faaliyetine devam etme imkânlarının kalmadığı tarih itibarıyla mükellefiyetleri kaldırılacaktır. İşi bırakma bildiriminde geç bulunulması bu durumu değiştirmemekte olup, geç bildirimden dolayı usulsüzlük cezası uygulanacağı tabiidir. Örnek: 09/02/1998 tarihinde 34XX34 plakalı 1989 model aracın %50 ortağı olarak Gaziosmanpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünde mükellefiyet tesis ettiren Kerim Bey, söz konusu faaliyetini 2004 yılına kadar devam ettirmiş, ancak 34XX34 plakalı araçta %50 ortaklığı bulunan İkitelli Vergi Dairesi 253


mükellefi Şemseddin Beye ve 34XX34 plakalı araca ulaşamamış, ancak Şemseddin Beyin mükellefiyetine konu olan aracı yurtdışına götürdüğünü öğrenmiştir. Kerim Bey, söz konusu araçla ilgili herhangi bir ticari faaliyeti bulunmadığı için aracı hurdaya ayırmak istemektedir. Fakat araca ulaşamadığı için mükellefiyet kaydının terkinini yaptıramamıştır. Bu durumda söz konusu mükellefiyet kaydının ne şekilde terkin edilmesi gerekmektedir? 2003/3 sayılı GVK İç Genelgesine istinaden mükellefin nakliyecilikte kullandığı araçla çeşitli nedenlerle faaliyetine devam etme imkanı kalmadığı hallerde, durumunu ilgili trafik şube veya bürolarından ya da ilgili resmi daire veya kuruluşlardan ( Emniyet vb.) alacağı belgelerle tevsik etmesi gerekmekte olup, Kerim Bey adına kayıtlı olan 34XX34plakalı aracın çalındığını ya da yurtdışında alıkonulduğunu tevsik edici resmi belgelerle vergi dairesine başvurması halinde mükellefiyeti terkin edilebilecektir. *Nakliyecilik (yük ve yolcu taşımacılığı) faaliyetine yönelik olan ve hususiye çevrilebilen (özel ihtiyaçlar için kullanılmaya elverişli olan kamyonet, minibüs vb.) araçlar dolayısıyla tesis edilen mükellefiyetin terkin tarihinin belirlenmesi işlemleri: Konu ile ilgili hususlara 2003/3 sayılı GVK İç Genelgesinin “1- Araçların Hususiye Çevrilmesi” başlıklı bölümünde yer verilmiş olup buna göre “Nakliyecilikte kullanılan araçların özel ihtiyaçlar veya ticari faaliyet niteliğinde olmayan faaliyetler için de kullanılmaya elverişli minibüs, kamyonet ve benzeri araçlardan olması halinde hususiye çevrildiğini gösteren trafik kaydı yeterli olup, işi bırakmaya ilişkin hükümler çerçevesinde mükellef beyanına göre işlem yapılacaktır. Ancak, bu durumda olan mükelleflerle ilgili olarak yapılacak yoklamalarda nakliyecilik faaliyetinde bulunduğu tespit edilenlerin yeniden mükellefiyetlerinin tesis edilmesi suretiyle gereğinin yapılacağı tabiidir.” denilmiştir. Bu nedenle, işi bırakma için bu tür araçların hususiye çevrildiğini gösteren trafik kaydı yeterli olup işi bırakmaya ilişkin hükümler çerçevesinde beyana göre işlem yapılması gerekmektedir. Ancak, sonradan yapılacak yoklamalarda nakliyecilik faaliyetinde bulunulduğu hususunun tespit edilmesi durumunda ticari kazanç yönünden yeniden mükellefiyet tesis edileceği unutulmamalıdır. Son olarak, mükellefiyet terk tarihi itibarıyla işletmeden çekilecek aracın faaliyetin terk edildiği tarih itibarıyla hesaplanacak ticari kazancın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. *Nakliyecilik (yük ve yolcu taşımacılığı) faaliyetine yönelik olan ve özel ihtiyaçlar için kullanılmaya elverişli olmayan (kamyon, otobüs vb.) araçlar dolayısıyla tesis edilen mükellefiyetin terkin tarihinin belirlenmesi işlemleri: -Aracın noter kanalıyla satılması halinde noter sözleşmesi tarihi itibarıyla, -Nakliyecilik faaliyetinde kullanılan araçların kaza yapması, çalınması veya bu araçlara el konulması nedeniyle veya bunların benzer nedenlerle faaliyetlerine devam etme imkanı kalmadığı durumlarda mükellefiyet terkininin, 22/07/2003 tarihli ve 2003/3 sayılı GVK İç Genelgesinin “2Araçların Kullanılamaz Hale Gelmesi’ başlıklı bölümünde yer verilen hükümlere göre yapılması gerekmektedir. Buna göre “Nakliyecilikte kullanılan araçların ekonomik ömrünü doldurma veya herhangi bir kaza, yanma, tahrip edilme veya benzeri durumlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmesi durumunda araçların sahiplerinin başvurusu üzerine bunların kayıtlarına ve tescil belgelerine “hurdaya çıkarılmıştır” damgası vurularak tescil belgesi sahiplerine geri verilmektedir. Yukarıda belirtilen nedenlerle, araçlarının kullanılmaz durumda olduğundan bahisle işi bırakma bildirimde bulunan mükelleflerin işi bırakmaya ilişkin dilekçe ile birlikte ilgili trafik şube veya bürolarından alacakları hurdaya ayrıldığına ilişkin belgenin eklenmesi gerekmektedir. Çeşitli nedenlerle hurda belgesi alınamaması durumunda ise söz konusu aracın durumunun bilirkişi raporu ile ortaya konulması ve gerekli görülmesi halinde olayın vergi inceleme raporu ile de tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması halinde bilirkişi raporu ve inceleme sonucuna göre hareket edilmesi gerekecektir. 254


Ç. ÖLÜM HALİ Vergi Usul Kanunu’nun 164’üncü maddesine göre ölüm işi bırakma hükmünde olup, murisin fiillerinden doğan vergi cezaları hariç (VUK md.372 “Ölüm halinde vergi cezaları düşer.”) ödev ve sorumlulukları (VUK md.12 “Ölüm halinde mükellefin ödevleri mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılara geçer”) veraset ilamında belirtilen mirası reddetmemiş yasal mirasçılara geçmektedir. Bu cezalar özel usulsüzlük, usulsüzlük, vergi ziyaı cezalarını kapsar, murise ait gecikme faizi ve gecikme zammı kalkmaz çünkü ceza kapsamında değerlendirilmez. Ayrıca varislerin sorumlu sıfatıyla ölen mükellef namına yapmaları gereken ödevleri yerine getirmemeleri halinde kendileri adına kanunda öngörülen cezalar kesilir. İşe devam edecek olan mirasçıların ölüm tarihini takibeden 1 ay içinde bildirimde bulunmaları durumunda bildirimin zamanında yapıldığının kabul edilmesi ve mirasçıların mükellefiyetlerinin murisin ölüm tarihinden itibaren tesis edilmesi gerekmektedir. (bkz. Birinci Bölüm / İşe BaşlamaMükellefiyet / İşe Başlamada Diğer Özellikli Durumlar, İkinci Bölüm / Süreler / Sürelerin Uzaması, Altıncı Bölüm / Tarhiyat) Bu durumda, ölüm tarihi itibarıyla murisin mükellefiyeti sona ereceğinden murisin faaliyetine yönelik hesaplarının ölüm tarihi itibarıyla kapatılması ve işe devam eden mirasçıların hesaplarının ise yeniden açılması gerekmektedir. D. RE’SEN TERK UYGULAMASI İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış kabul edilerek mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Vergi dairelerince, mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkin işlemlerinde izlenecek usul ve esaslar şu şekildedir; ♦♦♦ Ticari, zirai veya mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler ve ortaklıklar ile tüzel kişi mükelleflerden birbirini izleyen iki döneme ait katma değer vergisi beyannamesini vermeyenlerin; işyeri ve ikametgah adreslerinde, ayrıca tüzel kişi mükelleflerin kanuni temsilcilerinin ikametgah adreslerinde, katma değer vergisi beyannamesi verilmeyen son dönemi izleyen ay içerisinde gerekli yoklama işlemleri yapılarak, ilgililer hakkındaki tüm hususların ayrıntılı tespit edilmesi ile yoklamaların tamamlanmasını takip eden (30) otuz gün içinde mükellefin bilinen adreslerinde (ikametgah, iş yeri vb.), servis şefinin yer aldığı ikinci bir yoklama yapılarak, ilgilinin bilinen adreslerinde bulunamadığını teyit eden bir yoklama fişi tanzim edilmesi sonucunda bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının, ilgili müdür yardımcısının önerisi ve vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edilmesi gerekmektedir. Bu işlemler en geç katma değer vergisi beyannamesi verilmeyen son dönemi izleyen dördüncü ayın sonuna kadar tamamlanması gerekmektedir. ♦♦♦ Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ile gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet kaydı yapılan mükelleflerde ise; yıllık gelir vergisi beyannamesini süresi içinde vermeyenlerin beyanname verme süresini izleyen 3 ay içerisinde bilinen adreslerinde gerekli yoklama işlemleri yapılacaktır. Yapılan yoklama sonucunda işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyete devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtları ilgili müdür yardımcısının önerisi ve vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edilmelidir. Ayrıca, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet tesis ettirilenlerin, ilgili vergilendirme döneminde kazanç ve irat elde etmemiş olmaları veya elde ettikleri kazanç ve iradın, istisna sınırı içinde kalması ya da kazanç ve iradın elde 255


edildiği kaynağın elden çıkarılmış olduğunun tespit edilmesi halinde, mükellefiyet kayıtlarının yukarıda belirtilen usule uygun olarak terkin edilmesi gerekmektedir. ♦ Diğer taraftan, mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda mükellefiyet kayıtları re’sen terkin edilmesi gerektiği belirtilmekle birlikte söz konusu raporda terk tarihi belirtilmediği durumlarda Raporun düzenlenme tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydının terkin edilmesi gerekmektedir. Re’sen Terk Tarihinin Belirlenmesi; İşini terk ettiği tarih, devlet veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller veya diğer kanaat getirici vesikalarla tevsik edilebilenlerin mükellefiyet kayıtları, bu olayın meydana geldiği tarihten itibaren, Ticari, zirai ve mesleki kazanç sahipleri ile kurumlar vergisi mükelleflerinden, işini terk ettiği tarih kanaat getirici vesikalarla tespit edilemeyenlerin mükellefiyet kayıtları, ilk yoklamanın yapıldığı tarihten itibaren, Gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet kaydı yapılanlardan, ilgili vergilendirme döneminde kazanç ve irat elde etmemiş olmaları veya elde ettikleri kazancın istisna sınırları içinde kalması ya da kazanç ve iradın elde edildiği kaynağı elden çıkarmış bulunanların mükellefiyet kayıtları, bu olayın meydana geldiği tarihi izleyen yılın başından itibaren, Yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinden dolayı mükellefiyeti bulunan ancak, işi bırakma keyfiyetini vergi dairesine bildirmeyen ve adlarına Trafik Tescil Bürolarında kayıtlı ticari aracı bulunduğu tespit edilen mükelleflerin araçlarını ticariden hususiye çevirmeleri halinde bu dönüşüm işlemini yaptıkları tarih itibarıyla, Mahkeme kararı, vergi inceleme raporu veya vergi daireleri tarafından resmi makamlarla yapılan yazışmalar sonucunda, sahte veya çalıntı ya da tahrif edilmiş nüfus cüzdanı ile bilgileri dışında adlarına mükellefiyet tesis ettirildiği tespit edilenlerin mükellefiyet kayıtları, tesis tarihi itibarıyla terkin edilmesi gerekmektedir. Sahte veya çalıntı ya da tahrif edilmiş nüfus cüzdanı ile mükellefiyet tesis ettirenlerin kimlik bilgilerinin tespit edilmesi halinde, bunlar hakkında gerekli işlemlerin yapılacağı tabidir. Mükellefiyet kayıtları bu şekilde terkin edilen mükellefler hakkında; > mükellefiyetin terkin edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin takdire sevk işlemi yapılmaması, > beyanname vermeme nedeniyle takdir komisyonuna sevk edilen dosyaların bulunması halinde, bu dosyaların takdir komisyonundan çekilmesi, > mükellefiyetin terkin edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin olarak takdir komisyonunca karara bağlanan dosyaların ise Vergi Usul Kanunu’nun düzeltmeye ilişkin hükümlerine göre işlemden kaldırılması, gerekmektedir. Ayrıca; d Mükellefiyet kaydı re’sen terkin ettirilen mükellefler tarafından terk tarihinden sonra posta yoluyla gönderilen beyannamelerdeki adreslerin, mükellefin dosyasında bulunan adresler ile karşılaştırılarak, daha önce yoklama yapılan adresten farklı bir adresin beyannameye yazılmış olması durumunda, derhal belirtilen adreste yoklama yapılması, yoklama sonucunda beyanname üzerindeki adreste mükellefin bulunmadığının tespiti halinde ise beyanname işleme tabi tutulmadan tarh dosyasında muhafaza edilmesi, d Münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporda tespit edilen ve mükellefiyet kayıtları terk ettirilenlerin, terk tarihinden sonra göndereceği beyannamelerin, işleme tabi tutulmadan tarh dosyasında muhafaza edilmesi, d Gayri faal durumda olan ve bilinen adreslerinde bulunamayan mükelleflerin, başka vergi daireleri yetki alanı içinde şubelerinin olması halinde durumun derhal şubelerin bağlı bulunduğu vergi dairesine 256


bir yazı ile bildirilmesi, şubelerinin de gayri faal olduğunun bildirilmesi üzerine ilgili vergi dairesine tekrar bir yazı yazılarak merkezinin de bu 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi kapsamında gayrifaal olduğu ve gayrifaal olan şubenin mükellefiyet kaydının terkin edilmesi gerektiğinin bildirilmesi, şubenin mükellefiyet kayıtlarının terkini ile eş zamanlı olarak merkezin bulunduğu vergi dairesince de merkezin mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, d Mükellefiyet kayıtları terkin edilen gerçek ve tüzel kişi mükellefler hakkında, “Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu Doldurma Talimatı” nda (Ek-1) yapılan açıklamalara göre, bilgisayar ortamında “Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu”nun (Ek-2) doldurulması, gerekmektedir. Örnek: Vergi dairesince yapılan yoklamalarda, (O) A.Ş.nin adresinde bulunamadığının tespit edilmesi üzerine 10/01/2013 tarihi itibarıyla mükellefiyeti re ’sen terkin edilmiştir. Buna göre; - 27/03/2013 tarihinde vergi dairesine müracaat eden mükellef kurum, 10/01/2013 tarihinde adres değişikliğinde bulunduğunu ancak vergi dairesine değişiklik bildiriminde bulunmayı ihmal ettiğini, bu nedenle de faaliyetine aralıksız olarak devam ettirmesine rağmen vergi dairesince mükellefiyetinin re ’sen terkin ettirildiğini beyan ederek mükellefiyetinin re ’sen terkin edildiği tarih itibarıyla yeniden tesisini talep etmiştir. Bu durumda vergi dairesince mükellefin yeni adresinde yapılan yoklamada beyan ettiği üzere faaliyetine devam ettiğinin tespiti halinde, mükellefiyetinin re’sen terkin edildiği tarih olan 10/01/2013 tarihi itibarıyla yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. - 12/12/2013 tarihinde vergi dairesine müracaat eden mükellef kurumun yeniden mükellefiyet tesisi talep etmesi üzerine yapılan yoklamada mükellef kurumun 25/07/2013 tarihi itibarıyla faaliyette bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda mükellef kurumun 10/01/2013 tarihi itibarıyla re’sen terkin edilen mükellefiyet kaydının yeniden işe başladığı tarih olan 25/07/2013 tarihi itibarıyla tesis edilmesi gerekmektedir. ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM VERGİ MAHREMİYETİ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesi ile hüküm altına alınan ve ihlali durumunda Türk Ceza Kanunu uyarınca hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren vergi mahremiyetinin esas amacı; mükelleflerin haklarını korumaktır. Bu madde de mahremiyet kapsamına girecek olan bilgiler ile girmeyecek olan bilgilere ilişkin ayrı ayrı düzenlemeler yapılmış olup bu düzenlemeler, mahremiyet kapsamına girmeyen bilgilerin açıklanmasına imkân sağlarken mahremiyet kapsamına giren bilgilerin açıklanmasını yasaklamaktadır. Vergi mahremiyeti ile; özel hayatının gizliliğinin ve meslek sırrının ihlalinin önlenmesi sağlanmaktadır. Ancak vergi mevzuatımız uyarınca bazı durumlarda mükelleflerin bir takım bilgilerinin açıklanmasına olanak tanınmıştır. Bu bilgilerin açıklanmasında amaç vergi güvenliğini sağlamaktır. Ancak; S Açıklanan bilgiler kullanılarak mükelleflerin haysiyet, şeref ve haklarına tecavüz edilemez. S Bu tür gerçek veya tüzel kişilere verilecek bilgilerin, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz gerektirmeden mükellefin tarh dosyasından temin edilebilmesi ve Vergi Usul Kanunu’nun mahremiyet hükümlerini ihlâl edecek nitelikte olmaması gerekmektedir. (2004/1 Seri No.lu VUK İç Genelgesi) S Mükellef hakkında verilebilen bilgilerin Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesinde yazılı yasaklara uyulması zorunluluğundan bahsedilmek suretiyle verilmesi gerektiği unutulmamalıdır. A. TALEP EDİLEN BİLGİLERİN VERGİ MAHREMİYETİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ ❖ Genel olarak; vergi mahremiyeti sayılmayan haller şu şekilde listelenebilir; 257


> Beyan edilen matrahlar, beyan üzerinden tarh edilen vergiler ile mükelleflerin ad soyad ve unvanlarının ilanı, > Vergi tarhına esas olan beyanları, kesinleşen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktarlarının ilan edilmesi, (293 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği), > Kamu görevlilerince yapılan adli ve idari soruşturmalar kapsamında talep edilen bilgiler, > Bankalara vergi tahsilatına ilişkin verilen bilgiler, > Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanların, kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlarına, birlik ve meslek odalarına bildirilmesi, (Not: Madde hükmünde bilgilerin açıklanmasıyla ilgili usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğu belirtilmiş olmakla birlikte, henüz bu hususta bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak, VUK 153/A Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Tebliğ Taslağında; mükellefiyet kayıtları re ’sen terkin edilen mükellefler, 153/A maddesine göre münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilenler ile 359’uncu maddede sayılan fiilleri (SMİYB kullanılması hariç) işleyenlerin ilan edileceği açıklamalarına yer verilmiştir.) > İcra daireleri, kamu hizmeti gören kalkınma ajansları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu hizmeti veren tüm gerçek ve tüzel kişilerce (TMSF, SPK, SMMMO, TOBB, Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası, Üniversiteler, vb.) talep edilen mükellefin vergi levhasında bulunan bilgilerle ikametgâh adresi ve halen mükellef olup olmadığı hususlarının bildirilmesi. > ‘Resmi İstatistik Programı’ kapsamında uygulanan anket çalışmalarına ilişkin olarak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tanıtım kartı sahibi personele mükelleflerin işyerleri ile ilgili olarak faal, gayri faal, terk gibi durumlar ile o işyerlerine ait mali müşavir, muhasebeci bilgilerinin veya yıllık gelir/yıllık kurumlar vergisi beyannamesini veren kişi hakkındaki bilgilerin verilmesi. Örnek: Hocapaşa Vergi Dairesince 25. vergi haftası etkinlikleri kapsamında; 2013 yılına ilişkin sistem üzerinden alınan gelir/kurumlar vergisi rekortmenleri listesinin bir teşekkür yazısı ekinde vergi dairesinin ilan tahtasına asılması planlanmaktadır. Bu durumda Hocapaşa Vergi Dairesinin, listede yer alan mükelleflerin ad soyad ve unvanlarını, ancak ilgili mükelleflerin muvafakatinin alınması ile ilan etmesi mümkündür. Muvafakat vermeyenlerin ise, liste sıralamasındaki yerine «isminin açıklanmasını istemiyor»ibaresi eklenmelidir. Örnek: Her yıl 1 Haziran- 31 Mayıs döneminde kesinleşen tarhiyatların toplamı dikkate alınarak 31 Mayıs tarihi itibarıyla, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergiler ile bu tarhiyatlara ilişkin olarak kesilen cezaların, kesinleşmeleri halinde açıklanması/ilan edilmesi durumunda vergi mahremiyeti söz konusu olmamaktadır. (yüzsüzler listesi) Ancak, tarhiyatların dava konusu yapılması halinde kesinleşme, yargı yolunun tükenmesi halinde gerçekleşeceğinden dava konusu yapılarak henüz kesinleşmemiş tarhiyatların açıklanması vergi mahremiyeti kapsamında mümkün bulunmamaktadır. ♦ Ülkemizdeki yabancı ülke temsilciliklerinin ya da yabancı ülke makamlarının Türk vatandaşları hakkında veya yabancı bir ülkede ticari faaliyette bulunmak üzere müracaatta bulunan mükelleflerin borcunun bulunup bulunmadığına ilişkin bilgi ve belge taleplerinin karşılanması mümkün bulunmamaktadır. Mükelleflerin vergi güvenliğini sağlamak adına yabancı ülke temsilciliklerinin ya da yabancı ülke makamlarının doğrudan vergi dairelerimizden Türk vatandaşları/ mükellefler hakkında istedikleri bilgi taleplerinin karşılanmayarak, Başkanlığımız aracılığıyla Dışişleri Bakanlığına intikal ettirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, mükellefler tarafından bağlı bulundukları vergi dairelerinden yabancı ülke temsilcilikleri ya da yabancı ülke makamlarına verilmek üzere borcu olup olmadığına dair yazı alınması mümkün bulunmaktadır. ❖ Mükelleflerin gayri safi iş hasılatı, yıllık alış ve satış tutarı, serbest meslek stopaj listesi vb. hususlarda talep edilen bilgiler özel hayatın gizliliği ve meslek sırrının ihlaline yol 258


açabileceğinden, bu bilgilerin verilmesi mümkün olmamakla birlikte gayri safi iş hasılatı, yıllık alış ve satış tutarı bilgileri hakkında bilgi talep edilen mükelleflerin muvafakatinin alınması durumunda verilebilmektedir. Örnek: Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü tarafından Pendik Vergi Dairesine gönderilen resmi yazıda; yapılacak bir değerlendirmeye esas olmak üzere yazıda adı geçen mükelleflerin belirli tarihlerdeki yıllık alış veya satış tutarları ya da gayrisafi iş hâsılatına ilişkin bilgi ve belgeler talep edilmektedir. Buna göre; Pendik Vergi Dairesince söz konusu bilgilerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Bilim Sanayi ve Teknoloji Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak bir değerlendirmeye esas olmak üzere mükelleflerin belirli tarihlerdeki yıllık alış veya satış tutarları ya da gayrisafi iş hâsılatına ilişkin olarak istenilen bilgi ve belgelerin verilmesi VUK’nun 5’inci maddesindeki vergi mahremiyeti hükümleri açısından mümkün bulunmamakla birlikte adı geçen kişilerin muvafakatinin alınması durumunda söz konusu bilgilerin verilebileceği tabiidir. Örnek: Emniyet Müdürlüğü tarafından Yakacık Vergi Dairesine gönderilen resmi yazıda; mükellefin silah ruhsatı talebinin değerlendirilebilmesi için mükellefin son dönem yıllık alış veya satış tutarları ya da gayrisafi iş hâsılatına ilişkin olarak istenilen bilgi talep edilmektedir. Buna göre; Yakacık Vergi Dairesince söz konusu bilgilerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Mükellefin belirli tarihlerdeki yıllık alış veya satış tutarları ya da gayrisafi iş hâsılatına ilişkin olarak istenilen bilgi ve belgelerin verilmesi VUK’nun 5’inci maddesindeki vergi mahremiyeti hükümleri açısından mümkün bulunmamakla birlikte adı mükellefin muvafakatinin alınması durumunda söz konusu bilgilerin verilebileceği tabiidir. ❖ Mükellefin vergi levhasında bulunan bilgilerle ikametgah adresi ve halen mükellef olup olmadığı hususlarında toplu bilgi taleplerinin; vergi daireleri aracı kılınmaksızın ilgili kurum tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığından istenilmesi gerekmektedir. (Ayrıca E-Vergi Levhası Sorgulama ve E-Vergi Levhası Doğrulama işlemleri https://intvd.gib.gov.tr internet adresindeki Sorgulamalar / E-Vergi Levhası Sorgulama ekranı ve EVergi Levhası Doğrulama ekranından; sorgulayan kimsenin ve sorgulanacak kişi/kurumun bilgileri girilmek suretiyle yapılabilmektedir.) Örnek: Mersin Deniz Ticaret Odası tarafından Mecidiyeköy Vergi Dairesine gönderilen yazıda; yazı ekindeki listede yer alan kişilerin halen mükellef olup olmadığının bildirilmesi talep edilmektedir. Buna göre; Mecidiyeköy Vergi Dairesince söz konusu bilgilerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Kamu hizmeti gören gerçek ve tüzel kişilerce istenilen bilgilerin ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz gerektirmeden mükellefin tarh dosyasından temin edilebilir şekilde ve VUK’nun 5’inci maddesindeki mahremiyet hükümlerini ihlal edecek nitelikte olmaması gerekmekle birlikte hakkında bilgi istenilen mükellefin vergi levhasında bulunan bilgilerle ikametgâh adresi ve halen mükellef olup olmadığı gibi hususların bildirilmesi mahremiyetin ihlali sayılmayacağından Mersin Deniz Ticaret Odası tarafından talep edilen bilgilerin verilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu bilgilerin Mersin Deniz Ticaret Odası tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığından istenilmesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle bu bilgiler Mecidiyeköy Vergi Dairesince verilmeyecektir. Örnek: (ABC) Belediye Başkanlığı Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü tarafından Küçükköy Vergi Dairesine gönderilen yazıda; ilçe sınırları içerisinde bulunan mükelleflerden Vergi Dairesinin yetki alanında yer alan mükelleflerin kimlik bilgilerine ilişkin listeler dijital ortamda ve yazılı olarak istenilmektedir. Buna göre; Küçükköy Vergi Dairesince söz konusu bilgilerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Hakkında bilgi istenen mükelleflerin vergi levhasında bulunan bilgileri ile ikametgâh adresleri ve halen mükellef olup olmadıkları gibi hususların 259 2004/1 Sıra No.lu VUK İç Genelgesinde belirtildiği


gibi kamu hizmeti gören bu tür gerçek ve tüzel kişilere bildirilmesinin mahremiyetin ihlali sayılmayacağı tabiidir. Bu durumda, kamu hizmeti gören (ABC) Belediye Başkanlığı Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü tarafından istenilmiş olan söz konusu bilgilerin VUK’nun 5’inci maddesinde belirtilen bilgi verilen kişi ve kurumların da bu maddede yazılı yasaklara uyması gerektiği zorunluluğundan bahsedilmek suretiyle verilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak listeler halinde toplu istenen bu tür bilgilerin ayrı ve özel bir çalışma gerektirmesi durumunda iş yoğunluğunu artırma veya iş akımını yavaşlatma vb. gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda bu tür toplu bilgilerin, kamu hizmeti gören gerçek ve tüzel kişilerce Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığından istenilmesi gerekmektedir. ❖ Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşları ve bu Kamu Kurum ve Kuruluşlarının inceleme elemanları tarafından (Gümrük ve Ticaret Müfettişi, Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi, Adalet Müfettişi vb.) talep edilen bilgi ve belgelerin (mükellefin iletişim ve ortaklık bilgileri, faaliyetine ilişkin bilgiler, mali tablolar, Ba/Bs bildirim formu, inceleme raporu vb.) yapılan bir soruşturma kapsamında talep edilmesi, talep yazısında adli ve idari soruşturma gerekçesi ile istenildiği hususuna yer verilmiş olması, bu soruşturmanın hukuk düzenince “adli soruşturma” veya “idari soruşturma” olarak kabul edilmesi ve son olarak da söz konusu soruşturmanın kamu görevlilerince yürütülmesi kaydıyla verilebilmektedir. Dikkat: Kamu kurumu niteliğinde olsa dahi kurumlarca yapılan araştırma, tespit ya da bir konunun açıklığa kavuşturulması, “adli soruşturma” veya “idari soruşturma” olarak değerlendirilmediğinden, bu kapsamda istenilen bilgilerin verilmesi vergi mahremiyeti bakımından mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Sosyal Güvenlik Kurumunun denetim elemanlarınca Üsküdar Vergi Dairesine gönderilen 12/03/2014 tarihli resmi yazıda; 5510 sayılı Kanunun 100’üncü maddesine istinaden, ABC Ltd. Şti.nin mal veya hizmet alım/satım yaptığı firma bilgileri (Form Ba-Form Bs) talep edilmektedir. Buna göre; Üsküdar Vergi Dairesince söz konusu bilgilerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından talep edilen, mükelleflerin mal veya hizmet alım/satım yaptığı firma bilgilerinin (Form Ba-Form Bs'de yer alan bilgilerin) verilmesi ancak yürütülmekte olan bir idari soruşturma kapsamında istenilmesi halinde mümkündür. Bu durumda, bilgi verilen Kurumun da VUK’nun 5’inci maddesindeki yasaklara uymak zorunda olduğunun hatırlatılması gerekmektedir. Örnek: Ekonomi Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanlığınca, Kadıköy Vergi Dairesine gönderilen 03/12/2013 tarihli resmi yazıda; Bakanlık bünyesinde faaliyet gösteren birliklere ait son beş yıllık vergi beyannamelerinin onaylı nüshaları, bu birliklerin ödedikleri vergi türleri ve miktarları ile bunların vergisel yükümlülüklerini süresinde yerine getirip getirmediği hususunda bilgi talep edilmektedir. Buna göre; Kadıköy Vergi Dairesince söz konusu bilgilerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Kamu görevlilerince yapılacak adli ve idari soruşturmalarla ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgelerin verilmesi vergi mahremiyetinin istisnasını oluşturmaktadır. Ancak, kamu kurumu niteliğinde olsa dahi kurumlarca yapılan araştırma, tespit ya da bir konunun açıklığa kavuşturulması için istenilen bilgilerin verilmesi bu kapsamda mütalaa edilemeyeceğinden, Kadıköy Vergi Dairesince söz konusu bilgilerin verilmesi, mümkün bulunmamaktadır. ♦ Mükelleflerin kendilerine ait bilgileri ve doğrudan kendisi ile ilgili olan vergi inceleme raporları ve vergi tekniği raporlarını, kendileri hakkında düzenlenen ve vergi tarhı önerilmeyen basit raporları vergi dairelerinden istemeleri halinde, söz konusu raporların doğrudan mükelleflerin kendileri ile ilgili olarak düzenlenmiş olması ve üçüncü kişilere ilişkin bilgilerin yer almaması kaydıyla, bu bilgilerin kendilerine verilmesi mümkün olabilmektedir. Ancak mükelleflerin tarh dosyasını ve/veya takip dosyasını incelemesi, tetkik etmesi, kendileri hakkında tanzim edilen vergi suçu raporlarının ve üçüncü kişilerin ifadeleri, üçüncü kişilere ilişkin bilgiler gibi unsurları içeren vergi tekniği raporlarının kendilerine verilmesi mümkün bulunmamaktadır. 260


Örnek: Kâsım Bey, Bayrampaşa Vergi Dairesine verdiği 07/01/2014 tarihli dilekçede; vergi dairesi nezdinde adına tesis edilmiş olan şahsi mükellefiyeti ile (FABİ) Ltd. Şti.nde müdür ve şirket ortaklığı mükellefiyeti tesis edilmesine konu olan bilgi ve belgelerin bir örneğinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Buna göre; Bayrampaşa Vergi Dairesince söz konusu bilgi ve belgelerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Kâsım Bey adına Bayrampaşa Vergi Dairesinde tesis edilmiş olan şahsi mükellefiyeti ile (FABİ) Ltd. Şti.nde müdür ve şirket ortaklığı mükellefiyeti tesis edilmesi ile ilgili olarak istediği bilgiler kendisi açısından mahremiyet kapsamına girmediğinden, söz konusu mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine bizzat yaptığı yazılı başvurusu üzerine istenilen bilgi ve belge örneklerinin kendisine verilmesi mümkündür. Örnek: İbrahim Bey, Pendik Vergi Dairesine giderek, adına hatalı işlem tesis edildiğinden bahisle, vergi dairesi nezdinde tutulan kendi tarh dosyasını incelemek istemektedir. Buna göre; Pendik Vergi Dairesince mükellefin kendi tarh dosyasını inceleme talebinin yerine getirilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? İbrahim Beyin kendisinin tarh/takip dosyasını incelemesi, tetkik etmesi vergi mahremiyeti kapsamında mümkün bulunmamaktadır. Diğer taraftan; Pendik Vergi Dairesine bizzat yazılı bir şekilde başvurması durumunda ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz gerektirmeden tarh dosyasından temin edilebilir nitelikte olması koşuluyla kendisine bilgi verilmesi mümkündür. Örnek: Fazıl Beyin ağabeyi Fatih Bey, Beyazıt Vergi Dairesine giderek, kardeşi adına tesis edilen işlemlere ilişkin bilgi talep etmektedir. Buna göre; Beyazıt Vergi Dairesince Fatih Beyin talebinin yerine getirilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Mükellefin kendisi ile ilgili bilgi ve belgeleri vergi dairesinden alabilmesi için bizzat yazılı olarak başvurması gerekmektedir. Kendisi adına bir vekil tayin etmesi durumunda; vekili ile yaptığı vekalet sözleşmesinde, adına vergi dairesinden bilgi ve belge alması yönünde yetki verilmesi ve bu vekalet sözleşmesinin vergi dairesine ibrazı koşuluyla, vekil tayin edilen kişiye, mükellef hakkındaki ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz gerektirmeden tarh dosyasından temin edilebilir nitelikte bilgilerin verilmesi mümkün olup, üçüncü kişilere verilmesi vergi mahremiyeti kapsamında mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla Beyazıt Vergi Dairesince sadece kardeşlik bağına dayanılarak istenilen bilginin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali olacaktır. ❖ Mükelleflerin avukatları tarafından talep edilen bilgi ve belgelerin, kendi müvekkili ile yaptığı vekalet sözleşmesinde, müvekkilleri adına vergi dairesinden bilgi ve belge alması yönünde kendilerine yetki verilmiş olması ve bu vekalet sözleşmesinin vergi dairesine sunulması koşuluyla vekil tayin edilen avukatların bu bilgi ve belgeleri alabilmeleri mümkün olmakla birlikte, gerek mükelleflerin gerekse vekillerinin tarh dosyasını ve/veya takip dosyasını incelemesi, tetkik etmesi mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Av. Zehra Hanım ilgili Vergi Dairelerinden, Avukatlık Kanunu’nun 2'nci maddesine atıfta bulunarak, müvekkillerinin vergi dairesinde bulunan dosyalarını incelemek istemektedir. Buna göre; Vergi Dairelerince Zehra Hanımın talebinin yerine getirilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Söz konusu maddede geçen «Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla» ifadesi avukatlara bu madde hükmü uyarınca her türlü bilginin verilmesinin istisnasını oluşturmaktadır. Mükellefin, kendisi ile ilgili bilgi ve belgeleri vergi dairesinden alabilmesi için bizz.at yazılı olarak başvurması gerekmektedir. Kendisi adına bir vekil tayin etmesi durumunda ise; vekili ile yaptığı vekalet sözleşmesinde, müvekkili adına vergi dairesinden bilgi ve belge alması yönünde yetki verilmesi ve bu vekalet sözleşmesinin vergi dairesine ibrazı koşuluyla, vekil tayin edilen kişiye, müvekkili hakkındaki ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz gerektirmeden tarh dosyasından temin edilebilir nitelikte bilgilerin verilmesi mümkündür. 261


Ancak, mükellefin kendisinin veya vekilinin tarh dosyasını/takip dosyasını incelemesi, tetkik etmesi ise mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Bayrampaşa Vergi Dairesi mükellefi (AB) Ltd. Şti.nin Hocapaşa Vergi Dairesi mükellefi (NB) Ltd. Şti.den olan alacağını temlik yolu ile tahsil etme talebi bulunmaktadır. (AB) Ltd. Şti.nin avukatı Faruk Bey, temlik taleplerinin akıbeti konusunda Hocapaşa Vergi Dairesinden bilgi talep etmiştir. Buna göre Av. Faruk Beye talep edilen bilginin verilmesi durumunda vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? (AB) Ltd. Şti.nin avukatı Faruk Beye anılan şirket tarafından sözleşme ile yetki verilmiş olması halinde, temlik işlemleri hakkında sadece vekili olduğu şirket hesabına yapılan ödeme ile ilgili bilgi verilmesi mümkün bulunmakta olup, (NB) Ltd. Şti.nin mahsup ve iade işlemleri hakkında bilgi verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Örnek: (DAD) A.Ş.nin avukatı Sadık Bey müvekkili adına açılan davaya savunma hazırlamak üzere (VAV) Ltd.Şti.nin bağlı bulunduğu Tuzla Vergi Dairesinden bilgi talep etmiştir. Ayrıca müvekkili ile yaptığı vekalet sözleşmesinde, müvekkili adına vergi dairesinden bilgi ve belge alması yönünde kendine yetki verilmiş olduğunu belirterek bu hususa ilişkin vekaletnameyi de ibraz etmiştir. Bu durumda; Tuzla Vergi Dairesince, müvekkili için savunma hazırlamak amacıyla istenilen bilgi ve belgelerin Av. Sadık Beye verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? (DAD) A.Ş.nin avukatı Sadık Beye anılan şirket tarafından verilen vekalete istinaden sadece vekili olduğu şirket hakkında bilgi verilmesi mümkün bulunmakta olup, (VAV) Ltd.Şti. hakkında bilgi/belge verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Çünkü Av. Sadık Bey her ne kadar (DAD) A.Ş. ile bilgi/belge almaya ilişkin vekalet sözleşmesi imzalamış olsa da, (VA V) Ltd.Şti. ile arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığından söz konusu şirket için üçüncü kişi sayılmaktadır. Diğer taraftan, söz konusu bilgi/belge talebinin mahkemeden gelmesi halinde, VUK’nun 5’inci maddesindeki yasaklara uymak zorunda oldukları hususu da belirtilmek suretiyle verilebilmektedir. Örnek: Avukat Adile Hanımın yanında çalışan stajyer avukat Seyfullah Bey Küçükyalı Vergi Dairesinden Adile Hanımın müvekkili (FF) A.Ş. hakkında mükellefin tarh dosyasında yer alan bilgileri talep etmektedir. Vergi dairesince, mükellef kurum adına bilgi belge almak üzere yetkisi bulunup bulunmadığı sorulmuş, bunun üzerine Seyfullah Bey, (FF) A.Ş. tarafından Adile Hanıma vergi dairesinden bilgi ve belge alması yönünde yetki veren vekaletnameyi ve Adile Hanım tarafından kendisine müvekkilleri ile ilgili bilgi ve belge teminine yönelik olarak yetki veren vekaletnameyi ibraz etmiştir. Bu durumda; Küçükyalı Vergi Dairesince, (FF) A.Ş. hakkında istenilen bilgi ve belgelerin, mükellef kurumun bu konuda yetki verdiği Av. Adile Hanımın, vekalet verdiği Stj.Av. Seyfullah Beye verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Mükellefin, kendisi ile ilgili bilgi ve belgeleri vergi dairesinden alabilmesi için bizz.at yazılı olarak başvurması gerekmektedir. Kendisi adına bir vekil tayin etmesi durumunda ise; vekili ile yaptığı vekalet sözleşmesinde, müvekkili adına vergi dairesinden bilgi ve belge alması yönünde yetki verilmesi ve bu vekalet sözleşmesinin vergi dairesine ibrazı koşuluyla, vekil tayin edilen kişiye, müvekkili hakkındaki ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz gerektirmeden tarh dosyasından temin edilebilir nitelikte bilgilerin verilmesi mümkündür. Vekilin vekiline bilgi verilmesi ise ancak vekile verilen vekaletnamede kendisine verilen yetkileri vekil aracılığıyla da kullanabileceğine ilişkin açıkça izin verilmiş olması kaydıyla mümkün olacaktır. Bu durumda Av. Adile Hanımın, (FF) A.Ş. ile yaptığı vekalet sözleşmesinde, müvekkili adına vergi dairesinden bilgi ve belge alması yönünde kendine verilen yetkinin vekil aracılığıyla da kullanılmasına açıkça müsaade edilmiş olması ve vekilin de her iki (Av. Adile Hanım ile (FF) A.Ş. arasında ve kendisi (Seyfullah Bey) ile Av. Adile Hanım arasında imzalanan- vekalet sözleşmelerinin vergi dairesine ibrazı koşuluyla vergi mahremiyetini ihlal etmeyecek nitelikte bilgilerin verilebilmesi mümkündür. ❖

Hakem/Hakem heyetlerince ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelerin ancak mahkemeden 262


talep edilmesi ve mahkemenin de uygun bularak idareye gerekli talimatı vermesi durumunda verilmesi mümkün olmakla birlikte, mahkemece istenilen bilgi ve belgelerin gizlilik kaydı ile mühürlü bir zarf içinde ve Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesindeki vergi sırlarının ifşa edilmesi halinde sorumluluğun mahkemeye ait olacağı hususu da belirtilmek ve bir dizi pusulasına bağlanmak suretiyle istenilen bilgi ve belgelerin fotokopilerinin verileceği tabiidir. ❖ Mahkemelerce bilirkişi olarak atanan kişiler tarafından vergi mahremiyeti kapsamındaki bilgilerin istenilmesi halinde söz konusu bilgilerin verilmesinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesi hükmü gereği mümkün bulunmamaktadır. Ancak bilgi ve belge talebinin Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemelerden gelmesi halinde, bu bilgi ve belgelerin Cumhuriyet Başsavcılığının adli soruşturma görevi ile mahkemelerin adalet tevzi görevi göz önüne alınarak, Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesindeki kendilerine bilgi verilen kişi ve kurumların bu yasaklara uymak zorunda oldukları hususu da belirtilmek suretiyle verilebilmektedir. Diğer taraftan, bilgi ve belge talebinin mahkeme, hakim veya savcı kararıyla açık olarak yetkilendirilmiş bir bilirkişiden gelmesi durumunda da talep edilen bilgilerin ve belgelerin mahkemeye veya savcılığa gönderilmesi gerekmektedir. Örnek: Gül Hanım, Nuruosmaniye Vergi Dairesine yaptığı müracaatta; Cumhuriyet Başsavcılığınca bilirkişi olarak tayin edildiğini belirterek 11/11/2013 tarihli yetki belgesine istinaden (A) Ltd. Şti. ve (N) Ltd. Şti. hakkında mükellefiyet terkininin yapılıp yapılmadığı, vergi müfettişi tarafından rapor düzenlenip düzenlenmediği, rapor düzenlendi ise dava konusu edilip edilmediği ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunup bulunulmadığı hususlarında bilgi talep etmektedir. Buna göre; Nuruosmaniye Vergi Dairesince söz konusu bilgi ve belgelerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Mahkemelerce bilirkişi olarak atanan kişiler tarafından vergi mahremiyeti kapsamındaki bilgilerin istenilmesi halinde söz konusu bilgilerin verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak söz konusu bilgi ve belge talebinin Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemelerden gelmesi halinde, VUK’nun 5’inci maddesindeki yasaklara uymak zorunda oldukları hususu da belirtilmek suretiyle verilebilmektedir. Diğer taraftan, bilirkişi sıfatıyla bilgi ve belge talebinde bulunan Gül Hanımın, mahkeme, hakim veya savcı kararıyla açık olarak yetkilendirilmiş olması durumunda talep edilen bilgi ve belgelerin mahkemeye veya savcılığa gönderilmesi gerekmektedir. (Dikkat: Yine de bilirkişinin şahsına bilgi/belge verilmiyor) ♦♦♦ Mahkemeler tarafından istenilen bilgi ve belgelerin, gizlilik kaydı ile mühürlü bir zarf içinde ve Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesindeki vergi sırlarının ifşa edilmesi halinde sorumluluğun ilgili mahkemeye ait olacağı hususu da belirtilmek ve bir dizi pusulasına bağlanmak suretiyle istenilen bilgi ve belgelerin fotokopilerinin, mahkemeler tarafından asıllarının istenilmesi halinde ise asıllarının verilmesi mümkün bulunmaktadır. ♦ Belediyelerce, ilan ve reklâm vergisi ve çevre temizlik vergisi işlemlerinde mükellefler tarafından beyan edilen hususların teyidinin, mükelleflerden belge istenmeden ilgili kurum ve kuruluşlardan yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda belediyelerce, mükelleflere ait kimlik bilgileri, İçişleri Bakanlığı Kimlik Paylaşım Sistemi üzerinden, işyerlerinde çalışan işçi sayısına ilişkin bilgilerin ise Sosyal Güvenlik Kurumundan elektronik ortamda sağlanması mümkün olabilecektir. Gerekli görülmesi halinde mükelleflerin vergi levhası bilgileri Gelir İdaresi Başkanlığının internet sayfası üzerinden e-vergi levhası sorgulamasıyla, ticaret sicil bilgileri ise Ticaret Sicil Gazetesi sorgulamasıyla teyit edilebilecektir. Ayrıca, belediyeler mükelleflerin işe başlama, adres değiştirme ve işyeri kapatmalarına ilişkin bilgileri vergi dairelerinden talep etmeleri durumunda, vergi dairelerince söz konusu bilgiler yazılı veya elektronik ortamda verilebilecektir. Diğer taraftan, Gelir İdaresi Başkanlığınca yapılan çalışma sonucunda internet vergi dairesi sistemi içerisinde program hazırlanmış olup veri paylaşımı talep eden belediyenin bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurması akabinde anılan vergi dairesince ilgili 263


belediyeye verilecek internet vergi dairesi kullanıcı adı ve parolalar aracılığı ile internet vergi dairesi sistemine giriş yaparak sorgulama yapabilmesi imkânı sağlanmıştır. (07/06/2013- 52455 sayılı GİB Genel Yazısı) İhbarda bulunan kişi tarafından talep edilen ihbar ikramiyesi raporunun ihbarda bulunana verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacağından mümkün bulunmamaktadır. Diğer taraftan, ihbarda bulunan kişinin; yaptığı ihbara ilişkin olarak, ihbar ettiği mükellefler ve dönemlerle ilgili rapor düzenlenip düzenlenmediği, yapılan ihbara istinaden herhangi bir vergi veya ceza tahakkuk ettirilip ettirilmediği, ihbarla ilgili olarak tarafına ihbar ikramiyesi ödenmesine esas çizelgelerde dökümü yapılan ihbar konusu mükelleflere ilişkin vergi ve cezaların hangi tarihte tahakkuka dönüştürüldüğü, adına hesaplanan ihbar ikramiyesi tutarı ile ödeme şekli hususlarında bilgi talep etme hakkı mevcuttur. Çünkü bu bilgilerin muhbire verilmemesi kişilerin hakkını talep ve takip etmelerini engelleyeceği gibi, kişileri, vergi kanunlarına aykırı hareket edenleri ihbar etmemeye de sevk edecektir. Bu durum ise ihbar ikramiyesi müessesesinin ihdası ile çelişki teşkil etmektedir. Buna göre söz konusu hususlarda ihbar edene yazılı olarak bilgi verilmesi mümkün olmakla birlikte muhbirlere verilecek bilgilerin münhasıran ihbarları neticesinde ortaya çıkan vergi ve cezaların tahakkuk ve tahsiline dair olması gerektiği tabiidir. Ancak, ihbar ikramiyesi raporu üçüncü kişilere açıklanması yasaklanan bilgileri içerdiğinden, vergi mahremiyeti kapsamında ihbarda bulunan şahsa verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Mustafa Beyin Anadolu Kurumlar Vergi Dairesine yaptığı ihbara istinaden (XYZ)A.Ş.nin 2010 yılı hesaplarına ilişkin yapılan inceleme sonucunda düzenlenen ihbar ikramiyesi raporunda tespit edilen matrah farkı için (XYZ)A.Ş. adına gerekli tarhiyatlar yapılarak tahakkuk eden vergiler tahsil edilmiş ve, ihbarına istinaden Mustafa Beyin banka hesabına ihbar ikramiyesi ödemesi de yapılmıştır. Ancak, Mustafa Bey Anadolu Kurumlar Vergi Dairesine verdiği dilekçede; eksik ikramiye ödemesi yapıldığından bahisle, (XYZ)A.Ş. adına ilgili dönemde rapor düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmişse raporun bir örneği ile mükellef kurum adına yapılan tarhiyatlar, tarhiyatların kesinleşme tarihi ve adına hesaplanan ihbar ikramiyesi tutarı hakkında bilgi talep etmiştir. Buna göre; Anadolu Kurumlar Vergi Dairesince söz konusu bilgi ve belgelerin verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılacak mıdır? Mustafa Beyin (muhbir) talebine istinaden; münhasıran ihbarı neticesinde ortaya çıkan vergi ve cezaların tahakkuk ve tahsiline ilişkin olarak; (XYZ)A.Ş. adına rapor düzenlenip düzenlenmediği, mükellef kurum adına yapılan tarhiyatlar, tarhiyatların kesinleşme tarihi ve kendi adına hesaplanan ihbar ikramiyesi tutarı hakkında yazılı olarak bilgi verilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak; ihbar ikramiyesi raporunun vergi mahremiyeti kapsamında verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Örnek: İsmail Bey, Merter Vergi Dairesine (KLM) Holding A.Ş.nin 2011 yılında eksik katma değer vergisi beyan ettiğini bildirerek, ihbar ikramiyesi talep etmiştir. Merter Vergi Dairesince söz konusu ihbara istinaden yapılan incelemede; hem katma değer vergisi hem de gelir vergisi stopajı yönünden matrah farkı tespit edilerek gerekli tarhiyatlar yapılarak tahakkuk eden vergiler tahsil edilmiştir. Diğer taraftan ihbarına istinaden, matrah farkı tespit edilen katma değer vergisi yönünden hesaplanan ihbar ikramiyesi de İsmail Beyin banka hesabına aktarılmıştır. Bunun üzerine, İsmail Bey, her ne kadar yalnızca KDV yönünden ihbarda bulunmuşsa da, ihbarı sayesinde (KLM) Holding A.Ş. adına gelir vergisi stopajı yönünden de matrah farkı tespit edilebildiğinden bahisle, matrah farkı tespit edilen gelir vergisi stopajına ilişkin bilgilerin de verilmesi ve söz konusu matrah farkına ilişkin olarak da ihbar ikramiyesi hesaplanarak ödenmesi talep etmiştir. Bu durumda Merter Vergi Dairesince İsmail Beyin talebine istinaden gerekli ödemenin yapılması mümkün müdür? Muhbire yalnızca ihbarda bulunduğu katma değer vergisine ilişkin ihbar ikramiyesi hesaplanması ve bu katma değer vergisinin tahakkuk ve tahsiline ilişkin bilgi verilmesi mümkün olabilmektedir. Bu durumda İsmail Beyin (muhbir) ihbarında yer almamakla birlikte ilgili dönemde matrah farkı tespit edilerek tarhiyat yapılan gelir vergisi stopajına ilişkin bilgilerin verilmesi ve söz konusu matrah 264


farkına ilişkin ihbar ikramiyesi hesaplanarak ödenmesi mümkün bulunmamaktadır. Not: Vergi mahremiyeti kapsamındaki kişilerden; vergi muameleleri ve incelemeleri ile vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’da görevli olanlar ise; mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili hesap, yazı ve sair özel işlerini ücretsiz de olsa yapamazlar. (Ancak; vergi dairelerinde oluşturulan Danışma Masalarında mükelleflerin bilgiye ulaşımının kolaylaştırılması, mükellefin talebine ilişkin (işe başlama bildirimi, özelge talep formu, 371 talebi, 376 talebi vb.) dilekçe örneklerinin kendisine verilmesi, GMSİ vb. beyanname verme dönemlerinde oluşturulacak standlarda mükellefin beyanname doldurma konusundaki sorularına yardımcı olunması vb. durumlar bu yasağın kapsamı dışında değerlendirilmektedir.) ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM İHBAR İKRAMİYESİ Vergi kayıp ve kaçağının önlenmesinde, teşvik edici bir unsur olarak, muhbir ve şikâyetçilere ihbar ikramiyesi adı altında bir ödeme yapılmaktadır. Vergi kayıp ve kaçağını ihbar edenlere, ihbar ikramiyesi ödemesi 26/12/1931 tarih ve 1905 sayılı “Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Haklarının ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiyelere Dair Kanun çerçevesinde yapılmaktadır. Vergi kayıp ve kaçağını ihbar edene ihbar ikramiyesi ödenebilmesi için; İhbar edenin ihbar ikramiyesi talebinde bulunması, kendisini gizlememesi, vergi incelemesi bitmeden ihbarından vazgeçmemesi, Yapılan ihbarın, müşahhas olaylara ve delillere dayanması, İhbar konusu ile bulunan matrah farkları arasında illiyet bağı olması, İnceleme elemanına ihbar konusu ile ilgili ve somut belgeleri vermesi, İsimsiz ihbarlarda vergi incelemesi bitmeden, ihbar edenin ortaya çıkmış olması, -Vergi inceleme elemanının vergi inceleme raporlarından ayrı olarak “İhbar İkramiyesi Raporu” düzenlemesi ve bu raporda ikramiye ödenmesi konusunda görüş bildirmesi, gerekmektedir. Dikkat: Mükellef hakkında yapılan ihbardan sonra ancak henüz ihbar ikramiyesi raporu düzenlenmeden önce mükellef tarafından verilen beyana istinaden tahakkuk eden vergilere ilişkin ihbar ikramiyesi ödenmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle yapılan ihbara istinaden gerekli işlemlerin (ihbar ikramiyesi raporu vb.) derhal yerine getirilmesi gerekmektedir. Örnek: Memnune Hanım, Kağıthane Vergi Dairesine (YSS) Holding A.Ş.nin 2013 yılında eksik katma değer vergisi beyan ettiğini 14/01/2014 tarihinde bildirerek, ihbar ikramiyesi talep etmiştir. Kağıthane Vergi Dairesince söz konusu ihbara istinaden henüz işlem yapılmadan 20/02/2014 tarihinde (YSS) Holding A.Ş. 2013 yılına ilişkin düzeltme KDV beyannameleri vererek 80.000-TL ödenecek vergi tahakkuk ettirmiştir. Bu durumda Kağıthane Vergi Dairesince Memnune Hanımın ihbarına istinaden ihbar ikramiyesi hesaplanarak ödemenin yapılması mümkün müdür? Yapılan ihbara üzerine, henüz ihbar ikramiyesi raporu düzenlenmeden önce mükellef tarafından verilen beyana istinaden tahakkuk eden vergilere ilişkin ihbar ikramiyesi ödenmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle her ne kadar Memnune Hanımın (muhbir) ihbarından sonra ihbar ettiği vergilere (2013 yılı KDV) ilişkin vergi tahakkuk etmiş olsa da henüz gerekli inceleme yapılarak vergi dairesince ihbar ikramiyesi raporu düzenlenmediğinden, Memnune Hanım adına ikramiyesi hesaplanarak ödenmesi mümkün bulunmamaktadır. 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 6’ncı maddesinde belirtilen, belli bir konuyu ihtiva etmeyen, yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olan veya yine aynı Kanunun 4’üncü maddesine göre adı, soyadı ve imzası ile iş veya ikametgah adresi bulunmayan veya bu şartlardan herhangi birini taşımayan ihbar ve şikayet dilekçeleri denetim elemanlarının denetim gücünün boş yere harcanmasını ve İdari Makamların gereksiz yere meşgul edilmelerini önlemek bakımından inceleme konusu yapılmadan saklıya alınacaktır. Muhbirlerin isimleri 1990/1 sayılı İhbarlar Şubesi İç Genelgesi uyarınca kesinlikle gizli tutulur ve açıklanmaz. Ancak gerçek dışı ihbar ve265şikayette bulundukları tespit edilenler hakkında,


resmi makamları asılsız ihbarla meşgul ve yanlış yola sevk etmeleri dolayısıyla kanuni işlem yapılacaktır. İhbar ikramiyesi raporu üçüncü kişilere açıklanması yasaklanan bilgiler içerdiğinden, söz konusu raporun vergi mahremiyeti kapsamında ihbarda bulunan şahsa verilmesi mümkün bulunmamaktadır. İhbar sonucu tespit ve ikramiye hesap çizelgelerinin Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinde (örnek no: 17) belirtildiği şekilde (fonlar, geçici vergi ve bunlara bağlı cezalar ile usulsüzlük, özel usulsüzlük, gecikme faizi, gecikme zammı dahil edilmeden) ikramiye hesaplamasında % 10 (yüzde on) oranı uygulanmak suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir. 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan tutarlar tahakkuk etmiş (kesinleşmiş) sayılacağından, kesinleşen tutarlar dikkate alınarak ödenmesi gereken ihbar tazminatının hesaplanması ve bu tutarın 1/3’ünün ihbarcıya ödenmesi, geriye kalan 2/3’lük tutarın ise ihbarcıya peşin ödenmeyip 6111 sayılı Kanun’un 3 ve 4’üncü maddeleri kapsamında yapılandırılan tutarların taksitlerinin ödenmesine paralel olarak 6 ve 18’nci taksitte ihbarcıya ödenmesi, mümkün bulunmaktadır. 6111 sayılı Kanun’un 3 ve 4’üncü maddelerinden faydalanarak Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla, asla bağlı olarak kesilen vergi cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçileceğinden, bu cezalar ihbar ikramiyesinin hesaplanmasında da dikkate alınmayacaktır. Not: Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 6/a maddesi uyarınca, muhbirlere ödenen ihbar ikramiyesi veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerektiğinden, söz konusu ikramiyelerin iktisap tarihinden itibaren 1 ay içinde kendilerine ödenen ihbar ikramiyelerini bir beyanname ile tarha yetkili Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğüne bildirmeleri gerekmektedir. Ancak, muhbir ikramiyesi ödenen mükelleflere kolaylık sağlanması bakımından, mükelleflerin veraset ve intikal vergisi beyannamesini tarha yetkili vergi dairesine elden verebilecekleri gibi tarha yetkili vergi dairesine gönderilmek üzere ikametgâhlarının bağlı bulunduğu yerdeki vergi dairesine vermeleri de mümkün olup söz konusu beyannamelerde varsa hata ve eksikliklerin bu vergi dairelerince tamamlattırılacağı tabiidir. Örnek: Muhbir İsmet Bey adına hesaplanan ihbar ikramiyesinin 1/3’lük kısmı ödenmiştir. Bu durumda muhbirin veraset vergisi beyannamesini hangi tutar üzerinden (tamamı mı yoksa 1/3 ’lük kısmı mı) beyan etmesi gerekmektedir? 1905 sayılı Kanuna göre ödenen muhbir ikramiyeleri GVK’nda sayılan gelirin unsurları kapsamına girmediğinden (105 seri no.lu GVK Genel Tebliği) söz konusu ikramiyeler Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu hükümlerine göre veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Malların veraset yoluyla veya her ne suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve intikal vergisine tabi olup, bu şekilde mal iktisap eden şahıslar tarafından bu mallara ilişkin beyannameler iktisap tarihinden itibaren bir ay içerisinde ilgili vergi dairesine vermesi vergi dairesince iktisap edilen değer üzerinden istisna tutarı düşüldükten sonra kalan kısım üzerinden vergi hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca söz konusu maktu istisna haddi her iktisap için ayrı ayrı uygulanacaktır. Bu nedenle 1905 sayılı Kanuna göre İsmet Beye ödenecek ihbar ikramiyesinin kısım kısım ödenmesi halinde her bir ödeme ayrı hukuki iktisap olarak değerlendirileceğinden yapılan her ödeme tutarına ilişkin olarak hukuken iktisap edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde veraset ve intikal beyannamesi verilmesi ve istisna tutarının yapılacak her bir ödeme için ayrı ayrı uygulanması gerekmektedir. Örnek: İshak Bey, Marmara Kurumlar Vergi Dairesine (FSM) Holding A.Ş.nin 2011 yılında eksik katma değer vergisi beyan ettiğini bildirerek, ihbar ikramiyesi talep etmiştir. Marmara Kurumlar Vergi Dairesince söz konusu ihbara istinaden yapılan incelemede; hem katma değer vergisi hem de gelir vergisi stopajı yönünden matrah farkı tespit edilerek gerekli tarhiyatlar yapılarak tahakkuk eden vergiler tahsil edilmiştir. Diğer taraftan ihbarına istinaden, matrah farkı tespit edilen katma değer vergisi yönünden hesaplanan ihbar ikramiyesi de İshak Beyin banka hesabına aktarılmıştır. Bunun üzerine, İshak Bey, her ne kadar yalnızca KDV yönünden ihbarda bulunmuşsa da, ihbarı 266


sayesinde (FSM) Holding A.Ş. adına gelir vergisi stopajı yönünden de matrah farkı tespit edilebildiğinden bahisle, matrah farkı tespit edilen gelir vergisi stopajına ilişkin olarak da ihbar ikramiyesi hesaplanarak ödenmesi talep etmiştir. Bu durumda Marmara Kurumlar Vergi Dairesince İshak Beyin talebine istinaden gerekli ödemenin yapılması mümkün müdür? İshak Beyin (muhbir) ihbarında yer almamakla birlikte ilgili dönemde matrah farkı tespit edilerek tarhiyat yapılan gelir vergisi stopajına ilişkin bilgilerin verilmesi ve söz konusu matrah farkına ilişkin ihbar ikramiyesi hesaplanarak ödenmesi mümkün bulunmamaktadır. Örnek: Güneşli Vergi Dairesi mükellefi (KEF) A.Ş. hakkında yapılan ihbar neticesinde hesaplanan ihbar ikramiyesi muhbir Fettah Beye 25/07/2013 tarihinde ödenmiştir. Bu durumda Fettah Beyin iktisap ettiği söz konusu ikramiye için herhangi bir vergisel yükümlülüğü var mıdır? Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu uyarınca, muhbirlere ödenen ihbar ikramiyesi veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerektiğinden, Fettah Bey 25/07/2013 tarihinde iktisap ettiği ihbar ikramiyesini iktisap tarihinden itibaren 1 ay içinde (26/08/2013 tarihine kadar) bir beyanname ile Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğüne veya tarha yetkili vergi dairesine gönderilmek üzere ikametgâhının bağlı bulunduğu yerdeki vergi dairesine bildirmesi gerekmektedir. İkramiyenin iktisap tarihi : 25/07/2013 +Beyanname verme süresi:____________1 ay 25/08/2013 (Pazar resmi tatil olması nedeniyle takip eden Beyanname vermek için son gün: 26/08/2013 ilk iş gününün mesai bitimine kadar uzar) ONBEŞİNCİ BÖLÜM ELEKTRONİK DEFTER VE ELEKTRONİK FATURA Elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına ilişkin yasal dayanaklar; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 1 Sıra Numaralı Elektronik Defter Genel Tebliği, 397 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliği, 416 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliği, 421 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliği, 433 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliği, 2011/18 sayılı Başbakanlık Genelgesi Tütün ve Tütün Mamulleri Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planı, 2011/21 sayılı Başbakanlık Genelgesi Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı, 58 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Sirküleridir. Ayrıca uygulamaya yönelik açıklamalar www.efatura.gov.tr ve www.edefter.gov.tr internet adreslerinde de yer almaktadır. A. E-FATURA Değerli kağıda basılı olan faturanın karşılığı bilgileri içeren, belli bir formatta standart hale getirilmiş, değiştirilemez bir şekilde mühürlenmiş, elektronik bir belgedir. E-fatura, yeni bir belge türü olmayıp, kağıt fatura ile aynı hukuki niteliklere sahiptir. E-fatura uygulamasına kayıtlı mükelleflerin birbirlerine sattıkları mallar ve ifa ettikleri hizmetler için düzenledikleri faturaları 01/04/2014 tarihinden itibaren elektronik fatura olarak göndermeleri ve almaları zorunludur. B. E-DEFTER Şekil hükümlerinden bağımsız olarak Vergi Usul Kanunu’na ve/veya Türk Ticaret Kanununa göre tutulması zorunlu olan defterlerde yer alması gereken bilgileri kapsayan elektronik kayıtlar bütünüdür. Bu defterler; • Yevmiye Defteri • Defteri Kebir’dir. 1. E-Defter Tutma Koşulları • Gerçek kişiler/ Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Gelir Vergisi Mükellefleri S Elektronik imza, 267


S Uyumlu yazılım. Tüzel kişiler/ Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Kurumlar Vergisi Mükellefleri S Efatura kullanıcısı olmak, S Mali mühür, S Uyumlu yazılım temin etmek zorundadır.

2. E-Defterlerin Saklanması Elektronik defterler, istenildiğinde ibraz edilmek üzere ilgili olduğu beratları ile birlikte muhafaza edilmek zorundadır. Muhafaza yükümlülüğünün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının geçerli olduğu yerlerde yerine getirilmesi zorunludur.

C. E-DEFTER TUTMA VE E-FATURA UYGULAMASINA DAHİL OLMA ZORUNLULUĞU GETİRİLEN MÜKELLEFLER S 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlar ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibarıyla asgari 25 Milyon-TL brüt satış hasılatına sahip olanlar, S 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal edenler ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibarıyla asgari 10 Milyon-TL brüt satış hasılatına sahip olanlar, e-defter tutma ve e-fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğundadır. Burada dikkat edilmesi gereken hususlar; > Gerek madeni yağ lisansına sahip olanlardan gerekse ÖTV Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden alış yapanların tütün, alkol, kolalı gazozlar sektörlerinde veya başka sektörlerde faaliyet göstermesi zorunluluk karşısındaki durumlarını etkilememektedir. > Hizmet alımları kapsam dahilinde değildir. > Brüt satış hasılatlarının hesaplanmasında, sadece madeni yağ, tütün, alkol veya kolalı gazoz satışları değil gelir tablosunda yer alan bütün satışları gösteren brüt satış hasılatı dikkate alınacaktır. > Özel hesap dönemine sahip mükellefler brüt satış hasılatlarının hesaplanmasında 2011 takvim yılında sona eren özel hesap dönemi brüt satış hasılatını dikkate alacaklardır. > Satın alınan malın türüne, fiyatına, miktarına veya herhangi bir özelliğine(sadece tüketim amaçlı olup, ticari amaçla satın alınıp alınmadığı dahil) bakılmaksızın mal alışının olup olmadığının kontrol edilmesine dikkat edilecektir. Ç. E-FATURA VE E-DEFTERE GEÇİŞ SÜRESİ Zorunluluk kapsamına giren mükellefler bakımından; • E-fatura uygulamasına dahil olmak için 01/09/2013 tarihi itibarıyla Gelir İdaresi Başkanlığı’na başvurulması gerekmektedir. (Elektronik fatura uygulamasına kayıtlı mükelleflerin birbirlerine sattıkları mallar ve ifa ettikleri hizmetler için düzenledikleri faturaları 01/04/2014 tarihinden itibaren elektronik fatura olarak göndermeleri ve almaları zorunludur.) • E-defter uygulamasına ise 2014 takvim yılı (E-defter yazılımlarını kendi geliştiren mükelleflerin 01/09/2014 tarihi itibarıyla elektronik defter test süreçlerini başarı ile tamamlamış olmaları gerekmektedir.) içerisinde geçmeleri zorunludur. 268


D. CEZAİ MÜEYYİDELER E-fatura ve e-deftere ilişkin getirilen zorunluluklara uymayanlara VUK md.355’e göre Özel Usulsüzlük Cezası uygulanır. (1.000-TL) E-fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu getirilen mükellefler e-fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere kağıt ortamında fatura düzenleyemezler, kağıt ortamında düzenlenen bu faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. (VUK md.353/1 özel Usulsüzlük cezası - Belge başına 190-TL’den az olmamak üzere tutarın %10’u. Yıllık bazda üst limit 94.000-TL) E-fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu getirilen mükelleflerin e-fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükellefler tarafından gönderilen e-faturaları almaları zorunludur. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanunu’nda fatura almayanlara uygulanan cezai hükümler uygulanır. (VUK md.353/1 özel usulsüzlük cezası - Belge başına 190-TL’den az olmamak üzere tutarın %10’u. Yıllık bazda üst limit 94.000-TL, Ayrıca KDV indirimlerinin reddedilmesi ihtimali) E-defter tutma zorunluluğu getirilen mükellefler kağıt ortamında defter tutamazlar. Bu mükellefler kağıt ortamında defter tutmaları halinde hiç defter tutmamış sayılırlar. (I.Derece usulsüzlük cezası, re’sen takdir sebebi, KDV indirimlerinin reddedilmesi ihtimali) Örnek: Devir veya birleşme sonucunda oluşan tüzel kişiliğin devir olunan şirketin mal varlığını bir bütün halinde devir alması ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olan mükellefler ile 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu ’na ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden mal alan mükelleflerden alımlarının devam etmesi durumunda elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu vardır. Örnek: Şirket personeline verilen yemek hizmeti için 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu ’na ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden şarküteri alışı yapan ve tebliğde belirtilen hadleri geçen mükellefin elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu ’na ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden (III) sayılı listede bulunan malların dışında mal alışı yapılması zorunluluğu değiştirmeyecektir. Ayrıca belirtmeli ki sadece hizmet alımı yapılması ile Efatura uygulamasına geçme zorunluluğu bulunmayacaktır. Örnek: Brüt satış hasılatlarının hesaplanmasında, neler dikkate alınması gerekmektedir? Brüt satış hasılatlarının hesaplanmasında sadece madeni yağ, tütün, alkol veya kolalı gazoz satışları değil gelir tablosunda yer alan bütün satışları gösteren brüt satış hasılatı dikkate alınacaktır. Mesela 2011 yılında gayrimenkul satışı ile 10 milyonluk brüt satış hasılatını geçen bir mükellef efatura kullanma kapsamına girmektedir. Örnek: Elektronik fatura uygulamasına kayıtlı mükellefler, uygulamaya kayıtlı olmayan mükelleflere yaptıkları mal teslimi ve hizmet ifası için kağıt ortamında fatura düzenlemeye devam edeceklerdir. Örnek: 2011 yılı Temmuz ayında nev’i değişikliği yapan (MN) Ltd. Şti.nin unvanı (MN) A.Ş. olmuştur. Bu durumda elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu bakımından, brüt satış hasılat tutarının değerlendirilmesinde hangi gelir tablosunun esas alınması gerekmektedir? Nev’i değişikliğinde, brüt satış hasılatının iki ayrı gelir tablosu esas alınarak kül halinde değerlendirilmesiyle tek bir brüt satış hasılatı olarak gerekli hadleri aşması durumunda elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu olacaktır. Örnek: Yurtdışında mukim firmalardan tütün ve alkol mamulleri ithal eden firmaların bu ürünleri transit ticaret kapsamında gümrük giriş ve çıkış kapılarında faaliyet gösteren “duty-free” shoplara satması halinde elektronik fatura uygulamalarına dahil olma mecburiyeti var mıdır? İlgili düzenlemeye göre sadece ithalat yapılmış olması yeterlidir. Dolayısıyla “duty-free” 269


shoplarda faaliyette bulunan mükellefler söz konusu ürünleri yurt içine hiç sokmasalar bile, bu firmalar elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğundadırlar. Örnek: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ’na ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu kuruluşlarının elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu var mıdır? 5018 sayılı Kanun’a ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu kuruluşlarının elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu bulunmamaktadır. E. E-ARŞİV UYGULAMASI E-Faturanın elektronik ortamda düzenlenmesi ve ikinci nüshasının elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilmesine imkân tanıyan e-Arşiv Uygulamasına ilişkin usul ve esaslar 433 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde açıklanmıştır. Bu Tebliğ kapsamında e-Arşiv Uygulamasından yararlanma izni verilen mükellefler; > e-Fatura Uygulamasına kayıtlı olanlara düzenledikleri faturaları anılan Tebliğe göre efatura olarak oluşturmak, iletmek, muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmek zorundadırlar. > e-Fatura Uygulamasına kayıtlı olmayan vergi mükelleflerine e-Arşiv Uygulaması kapsamında fatura oluşturmaya, kâğıt ortamında göndermeye ve oluşturulan faturaların ikinci nüshasını elektronik ortamda muhafaza ve istendiğinde ibraz etmeye zorunludurlar. > vergi mükellefi olmayanlara ise e-Arşiv Uygulaması kapsamında fatura oluşturmaya, müşterilerinin talebi doğrultusunda elektronik ortamda iletmeye veya kâğıt ortamında göndermeye, oluşturulan faturaların ikinci nüshasını elektronik ortamda muhafaza etmeye ve istenildiğinde ibraz etmeye zorunludurlar. > E-Arşiv izni iptal edilen mükellefler en geç 15 gün içerisinde belgelerini anlaşmalı matbaalara bastırarak genel hükümler çerçevesinde belge düzenlemeye başlamak zorundadır. 1. İnternet Üzerinden Mal ve Hizmet Satışı Yapan Mükelleflerden e-Arşiv Uygulamasına Geçmek Zorunda Olanlar > İnternet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan ve 2014 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı tutarı 5 milyon lira ve üzerinde olan mükellefler, en geç 01/01/2016 tarihine kadar e-Arşiv Uygulamasına geçmek zorundadır. Kapsama giren mükelleflerin belirlenen tarihten önce e-fatura ve earşiv başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlamaları gerekmektedir. > İnternet üzerinden yaptıkları satışlarda münhasıran bilet, sigorta poliçesi vb. belgeleri düzenleyenler zorunluluk kapsamı dışındadır. 2.

E-Arşiv Uygulaması Kapsamında Belgelerin Alıcılarına Teslimi

2.1. E-Arşiv Uygulaması Kapsamında E-Fatura Uygulamasında Faturanın Kağıt Ortamında Teslimi > Mükellefler e-Arşiv Uygulaması kapsamında elektronik belge biçiminde oluşturdukları faturayı vergi mükellefi olmayanlara getirilen istisna haricinde alıcısına kâğıt ortamında teslim ederler. > Elektronik ortamda oluşturulan faturanın kâğıt ortamında teslimi halinde baskı işlemi mükellefin kendisi tarafından yapılabilir. İsteyen mükellefler baskı işini anlaşmalı matbaa işletmelerine veya özel entegratörlere de yaptırabilir. Bu durumda anlaşmalı matbaa işletmeleri veya özel entegratörler tarafından Başkanlığa herhangi bir bildirim yapılmaz. > Vergi Usul Kanununun faturanın nizamına ilişkin hükümlerine göre faturaların baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya mezun olanların imzasının bulunması mecburidir. Ancak faturanın şekil ve nizamına ilişkin esaslara riayet edilmek şartıyla, düzenleme tarihinde imzaya yetkili olanın imzasının notere tasdik ettirilip basım sırasında fatura üzerine yazdırılmak suretiyle faturanın (hazır imzalı olarak) kullanılabilmesi mümkündür. > e-Arşiv Uygulaması kapsamında düzenlenen faturada, düzenleme tarihi yanında 270


düzenleme zamanının da saat ve dakika olarak gösterilmesi zorunludur. 2.2. E-Arşiv Uygulaması Kapsamında E-Fatura Uygulamasına Kayıtlı Olan Mükellefler Arasında Yapılan Satışlarda Faturanın Teslimi > Düzenlenecek elektronik faturada, düzenleme tarihi yanında düzenleme zamanının da saat ve dakika olarak gösterilmesi halinde elektronik faturanın kâğıt çıktısı irsaliye yerine geçer. Söz konusu kâğıt çıktıya “İrsaliye yerine geçer.” ifadesinin yazılması ve kâğıt çıktının satıcı veya yetkilisi tarafından imzalanması zorunludur. Ancak bu imkândan yararlanabilmek için elektronik faturanın malın teslimi anında düzenlenmesi gerekir. > Hizmet ifasına konu e-faturanın hizmetin ifası anında düzenlenmesi halinde, söz konusu kâğıt çıktının talep eden müşteriye verilmesi zorunludur. 2.3 E-Arşiv Uygulaması Kapsamında E-Fatura Uygulamasına Kayıtlı Olmayan Mükelleflere Faturanın Teslimi > e-Fatura Uygulamasından yararlanma hakkı olup henüz kayıtlı olmayan mükelleflere eArşiv Uygulaması kapsamında düzenlenen fatura kâğıt ortamında teslim edilir. Bu kapsamda, alıcısına malın yanında kâğıt olarak verilen fatura, irsaliyeli fatura yerine kullanılabilir. Ancak bu imkândan yararlanabilmek için faturanın, malın teslimi anında düzenlenmesi ve “İrsaliye yerine geçer.” ifadesinin yazılması zorunludur. 2.4 E-Arşiv Uygulaması Kapsamında Vergi Mükellefi Olmayanlara Faturanın Teslimi > Vergi mükellefi olmayanlara düzenlenen fatura, alıcının rızasına bağlı olarak kâğıt veya elektronik ortamda teslim edilir. > Alıcı tarafından elektronik ortamda teslimi istenen fatura internet dâhil olmak üzere her türlü elektronik araç ve ortamlar vasıtasıyla iletilebilir. > Fatura, malın teslimi ya da hizmetin ifası anında elektronik ortamda iletiliyorsa müşteriye bu faturanın kâğıt çıktısı verilir. Bu durumda çıktının satıcı veya yetkilisi tarafından imzalanması zorunludur. Bu imkândan yararlanabilmek için faturanın malın teslimi anında düzenlenmesi zorunludur. H. CEZAİ MÜEYYİDELER 433 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde belirlenen usul ve esaslara uymadıkları tespit edilenler hakkında işledikleri fiillere göre Vergi Usul Kanununda yer alan cezalar tatbik edilir. ONALTINCI BÖLÜM STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ A. STANDART İADE TALEP DİLEKÇELERİ -213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 120’nci maddesinde yer alan “...Nakden veya mahsuben tahsil edilen ancak fazla veya yersiz olarak tahsil edildiği anlaşılan vergilerde ve kanunları gereğince mükelleflere yapılacak iade ve mahsup işlemlerinde, düzeltmeye dayanak teşkil edecek belgeler ile bu işlemlere ait usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. ...” hükmüne dayanılarak çıkarılan 429 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile daha sonra çıkarılan 2013/5 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi çerçevesinde yapılan açıklamalar aşağıda yer almaktadır; 1 Kasım 2013 tarihinden itibaren nakden veya mahsuben yapılacak iade işlemleri için mükelleflere dilekçelerini, elektronik ortamda ve belirlenen matbu şekliyle verme zorunluluğu getirilmiştir. Konu ile ilgili olarak bu güne kadar sadece 429 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ve 2013/5 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi yayınlanmıştır. -İade talep dilekçeleri, internet vergi dairesi şifresi kullanılmak suretiyle mükellefler veya 271


mükelleflerce yetkilendirilecek SM, SMMM veya YMM vasıtası ile elektronik ortamda gönderilir. İade talep eden mükelleflerin hepsine standart iade talep dilekçesi formatına uyması ve elektronik ortamda vermesi zorunluluğu getirilmiştir. Ancak, sadece verilmesi gereken beyannamelerden hiçbirini elektronik ortamda verme zorunluluğu olmayan mükelleflere ihtiyari hak tanınmıştır. Bu mükellefler, iade taleplerini standart iade talep dilekçesi formatına uygun olarak elektronik ortamda yapabilecekleri gibi, kağıt ortamında standart iade talep dilekçelerini kullanarak vergi dairesine de başvurabileceklerdir. (Örneğin ticari kazancı basit usulde tespit edilen mükellefin hiçbir beyannamesini elektronik ortamda verme zorunluluğu bulunmamaktadır.) Dikkat: Elektronik ortamda iade talep etmesi zorunluluğu getirilen mükelleflerden kağıt ortamında iade talebi gelmesi halinde bu talepler vergi dairesince dikkate alınmayacaktır. İade talebi birden fazla vergi türüne taalluk ediyorsa mükelleflerin her bir vergi türü için ayrı standart dilekçe kullanarak iade talebinde bulunmaları gerekmektedir. -Mükellefler aynı standart dilekçe ile hem mahsuben hem de nakden iade talebinde bulunabilirler. Bu durumda, daha önceden iade hususunda uygulamada kullanılan şartlar dahilinde; dilekçede nakden iadesi talep edilen tutar için nakden iadenin şartları, mahsuben iade edilen tutar için ise mahsuben iadenin şartları geçerlidir. (Örneğin 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirlenen şartlar) -GİB tarafından 15 farklı standart iade talep dilekçe formatı (1A,1B,1C,2A,2B,2C,2D,2E,3A,3B,4A,4B,5,6) oluşturulmuş olup, mükelleflerden iade türüne göre dilekçe seçmeleri talep edilmiştir. Mükelleflerce iade talebinden vazgeçilmesi halinde ise (7) No.lu dilekçe ile müracaat etmeleri gerekmektedir. (Söz konusu iade talep dilekçeleri www.gib.gov.tr adresinden de temin edilebilmektedir.) B. MÜKELLEFLERİN ELEKTRONİK ORTAMDA İADE TALEP DİLEKÇESİ VERMESİ ÜZERİNE YAPILACAK İŞLEMLER -Mükellefler tarafından sistem üzerinden iade ve mahsup talebinde bulunulması halinde iade talepleri ekinde yer alması gereken belgelerin tamam olup olmadığına bakılmaksızın iade talep dilekçesinin evrak kayıt ve iade dosyası açma işlemi sistem tarafından yapılmaktadır. -İade talebini elektronik ortamda yapmış olan mükelleflerden ayrıca kağıt ortamında dilekçe istenmeyecek olup mükellefin elektronik ortamda iade başvurusunu yaptığı dosya ile ilgili elektronik ortamda gönderilemeyen tevsik edici belgeler kağıt ortamında iade dosya numarası belirtilmek suretiyle evrak kayıt servisinden geçirilerek alınabilmektedir. Verilmesi gereken beyannamelerden hiçbirisini elektronik ortamda verme zorunluluğu bulunmadığı için standart iade dilekçesini elektronik ortamda verme zorunluluğu konusunda ihtiyari hak tanınarak kapsam dışı bırakılan mükellefler iade taleplerini vergi dairesine elden veya posta yoluyla verebilirler. İade taleplerini elektronik ortamda vermek zorunda olmayan mükellefler de standart iade talep dilekçelerinin haricinde bir dilekçe formatıyla iade talebinde bulunamazlar.(Standart iade talep dilekçe formatı herkes için zorunlu kılınmıştır.) -Taahhütlü posta veya APS ile gönderilen iade taleplerinin standart dilekçe ile yapılıp yapılmadığı ve elektronik ortamda başvuru zorunluluğu bulunan mükelleflere ait olup olmadıkları hususu mutlaka kontrol edilecek ve 429 Seri No.lu VUK Genel Tebliğine aykırı olan hususlar 5 iş günü içinde alma haberli bir yazı ile mükellefe bildirilecektir. (Standart iade talep dilekçesi kullanılması veya iade talebinin elektronik ortamda verilme zorunluluğu olan mükelleflerden başvurunun elektronik ortamda tekrar yapılması istenecektir.) Dikkat: Sistem üzerinde 429 Seri No.lu VUK Genel Tebliği ekinde yer alan 15 farklı standart iade talep dilekçesinin her biri için farklı evrak türü belirlendiğinden elden verilen ya da taahhütlü olarak gönderilen dilekçelerin, Evrak Kayıt Servislerinde, ilgili evrak türünden evrak kaydının yapılması gerekmektedir. 272


C. MÜKELLEFLERİN İADE TALEBİNDEN VAZGEÇMELERİ VEYA İADE TALEPLERİNİ DEĞİŞTİRMELERİ Mükellefler mahsuben veya nakden vermiş oldukları iade talep dilekçeleri üzerine muhasebe işlem fişleri düzenlenmeden önce (7) No.lu standart iade dilekçe formatını kullanarak değişiklik yapabilir ve iptal ettirebilirler. Dikkat: 429 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer verilen başvuru şartlarına uymadığı için iade talebinin dikkate alınmaması, iade hakkını ortadan kaldırmadığı gibi gerekli şartlar sağlanarak yeniden başvuru yapılmasına da engel değildir. ONYEDİNCİ BÖLÜM SAKLAMA SÜRELERİ 2011/10 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesine ekli listede; her türlü işlemleri tamamlanmış, suç delili olmayan, tahakkuk eden vergileri tahsil edilmiş ve ihtilaf konusu yapılmamış olan beyanname, bildirim, basılı formlar ve diğer belgelerle ilgili saklama süreleri açıklanmıştır. Anılan Uygulama İç Genelgesi uyarınca; d Beyanname, bildirim, basılı form ve diğer belgelere bilgisayar ortamında ulaşılmasının mümkün olması halinde belirlenen sürelerin yarısının uygulanması, d Ekli listede yer almadığı halde mükellef lehine ya da aleyhine işlem tesis edilmesine neden olması muhtemel olan belgelerin sürekli muhafaza edilmesi, d Mükellefiyet tesisi sırasında alınan belgeler ile mükellefiyette meydana gelen değişiklikleri gösteren ve sicil işlemlerine ait diğer belgelerin kesinlikle imha edilmemesi, gerekmektedir. Dikkat: İşlemi tamamlanmayan, suç delili olan, tahakkuk eden vergileri tahsil edilmemiş olan ve ihtilaf konusu yapılan beyanname, bildirim, basılı formlar ve diğer belgeler söz konusu Uygulama İç Genelgesi kapsamında değildir. Anılan İç Uygulama İç Genelgesi kapsamına giren belgelere ilişkin saklama süreleri; > hesap kartları; tahsildar alındıları ve dip koçanları; vergi dairesi alındıları ve dip koçanları; menkul kıymet alındıları; özel tüketim vergisi ödeme belgeleri; tahsilat bordroları; ptt kanalıyla yapılan ödemelere ait tüm belgeler; banka kanalıyla yapılan tahsilatlara ait tüm belgeler; tahsilata ilişkin kasa tutanakları; kasa defteri; teslimat müzekkereleri; mahsup alındıları, çek koçanları, gönderme emirleri ve bunlara ilişkin liste ve tutanaklar; saymanlık işlem fişleri/ muhasebe işlem fişleri ve ekleri; kasanın ortak koruma altına alınması ile ilgili tutanaklar; 10 yıl; > yıllık gelir vergisi beyannameleri; kurumlar vergisi beyannamesi; aylık/üç aylık beyannameler; harç beyannameleri; gider vergileri beyannameleri; ekim sayım beyannameleri; özel tüketim vergisi beyannameleri; noterlerce yapılacak makbuz karşılığı ödemelere ait bildirimler (beyannameler); ba-bs bildirimleri; 6183 sayılı Kanun’a göre verilen mal bildirimleri; yukarıda sıralanan beyannamelerin ekinde yer alan belgeler; takdir komisyonu kararları; tarhiyat öncesi ve sonrası uzlaşma kararları; inceleme raporları (vergi inceleme, basit, vergi suçu, vergi tekniği, görüş ve öneri vb. raporu); her türlü cari işlemlerde aktüalitesini kaybetmiş olup, değersiz oldukları takdir edilen, yeminli mali müşavirlik kdv iadesi tasdik raporları ile tam tasdik raporları; ihbarnameler; tahakkuk fişleri; düzeltme fişleri ve ekleri; tahakkuk bordroları; müteferrik yazışma dosyaları; yaygın yoğun vergi denetimleri bilgi formları, sonuçları izleme formları; vergi mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve danıştay nezdinde kararı kesinleşen ihtilaflı dosyalar (kararlar hariç); dava dosyası izleme kartları; idari davalarla ilgili muvafakat dosyaları; takip kartları; tahsil, terkin ve hata olarak takipten kaldırılan borçlara ait takip dosyaları; malvarlığı araştırma yazıları; haciz varakaları; tebliğ alındıları; düzeltme formları ve bildirileri; haciz tutanakları; bilgi giriş formları; hesap pusulaları; takipli alacaklar-haciz varakaları sevk bordroları; haciz varakaları izleme defteri, evrak zimmet defteri ve icmal defteri; menkul ve gayrimenkul malların satışı ile ilgili belge, tutanak kararlar ve bunlara ilişkin dosyalar; e- haciz ile ilgili yazışmalar; noterler tarafından mükelleflerin defter tasdiklerine ait bilgi formları; sistemden alınan gün başı ve gün sonu protokol listeleri; noterlere ödenen beyiye aidatı (noterlik hissesi) ücret bordroları ve 273


ekleri; toplu yoklama cetvelleri; 6 yıl; > beyanname izleme defteri; trafik idari para cezası karar tutanakları ve dip koçanları; idari para cezalarına ait kararlar, tahakkuk ve tahsilat belgeleri; idari para cezalarına ilişkin olay kayıt ve hesap defterleri (bunlar dışındaki diğer vergilere ilişkin olay kayıt ve hesap defterleri hariç); yoklama memurları, çalışma raporları ve günlük çalışma raporları icmal defteri; mükelleflere verilen borcu olup olmadığına ilişkin yazılar ve talep dilekçeleri; bilgi edinme talebine ait dilekçeler; motorlu taşıtlar vergisi ilişik kesme belgeleri; 4 yıl; > zirai kazançlar il komisyon kararları; süreksiz yükümlülüklerle ilgili tahakkuku tahsile bağlı olan harç ve benzeri alacaklara ilişkin tahakkuku verilip tahsilatı yapılan ve her türlü işlemi tamamlanan muamelelere ait tahakkuk fişleri, makbuzlar ve bunlarla ilgili diğer belgeler; harç tahsil müzekkereleri; mükellefiyeti sadece motorlu taşıtlar vergisi yönünden olan mükelleflerin aracı satmaları veya başka tescil bürosuna nakletmeleri sebebiyle hiç bir ilişiği kalmayan mükelleflere ait motorlu taşıtlar vergisi işlem belgeleri (motorlu taşıtlar vergisi kütüğü hariç); ilan cetvelleri; her ilan gazetesinden bir örnek saklanmak şartıyla ilan gazeteleri ve bunlara ilişkin belgeler; ilanen tebliğ işlemleri tamamlanan yazışmalar; işini terk eden mükelleflere ait vergi levhaları ve ödeme kaydedici cihaz levhaları; işlemleri tamamlanmış olan yaygın ve yoğun vergi denetimi tutanakları; denetim tutanağı işlemleri kayıt defterleri; 2 yıl. ONSEKİZİNCİ BÖLÜM VERGİ UYUŞMAZLIKLARI İLE İLGİLİ VERGİ DAİRELERİNİ İLGİLENDİREN HUSUSLAR A. RE’SEN TARH İŞLEMİ, RE’SEN TARHTAN TAHAKKUK VE TAHSİLE GEÇİŞ Türk vergi hukukunda hemen tüm vergiler, mükelleflerin beyanı üzerine tarh, tahakkuk ve tahsil olunur. Beyanın esas olduğu vergilendirme sistemimizde mükelleflerin vergi kanunlarının kendilerine yüklediği yükümlülükleri harfiyen yerine getirdiği, vergiye tabi tüm işlem ve kazançlarını eksiksiz bir şekilde beyan ettiği varsayılır. Bu anlamda “ödenmesi gereken verginin hesaplanması” olarak tanımlanan tarh işlemi doğrudan mükellefçe yerine getirilir ve beyan üzerine kendiliğinden tahakkuk ederek (kesinleşerek) ödenmesi gereken safhaya gelir. Bununla birlikte Vergi Usul Kanunu, istisnai belli hallerin varlığı halinde, İdarenin, mükellefin yerine geçerek ödenmesi gereken vergileri hesaplamasının, yani “mükellefçe yapılan tarh” yerine geçmek üzere “re’sen tarh” yapmasının mümkün olabileceğini hükme bağlamıştır. Bu sebepler aşağıda sayılmıştır. • Beyannamenin (süresinde veya hiç) verilmemiş olması, (VUK 30/2-1) • Beyannamenin süresi içinde verilmiş olmasıyla birlikte matraha ilişkin bilgilerin gösterilmemiş olması, (VUK 30/2-2) • Yasal defterlerin tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olması (VUK 30/2-3) • Yasal defterlerin, herhangi bir sebeple vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz edilmemiş veya edilememiş olması, (VUK 30/2-3) • Defter kayıtları ve bunlarla ilgili belgelerin, matrahın doğru ve kesin olarak tespitine imkân vermeyecek derecede eksik, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla kanıt olma niteliğinin bulunmaması, (VUK 30/2-4) • Defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması, (VUK 30/2-6) • Serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirlerce imzalanma mecburiyeti getirilen beyanname ve eklerinin imzalattırılmaması veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi (VUK 30/2-8) Yalnızca bu sebeplerin varlığı halinde beyan sistemi aşılarak İdarenin olaya el koyması 274


mümkün hale gelebilecektir. Yapılan işlemlerde yukarıdaki sebeplerin olayda var olup olmadığı mahkemelerce sıkı bir şekilde denetlenmektedir. Örneğin; işyeri açarak ticaret yaptığı ve gelir elde ettiği ancak beyanname vermediği tespit edilen bir şahsa öncelikle (re’sen) vergi mükellefiyeti kaydı açılır ve akabinde beyanname vermediği dönemler için ilgili dönem matrahlarının ve ödemesi gereken vergilerinin, VUK 30/2-1’e istinaden İdarece tespiti yoluna gidilir, yani mükellef adına re’sen tarh yoluna gidilir. Bunun gibi örneğin; sahte fatura kullandığı, yani herhangi bir gerçek alım-satım işlemini temsil etmeyen faturayı defterlerine kaydederek, bu fatura üzerinde ödenmiş gibi görünen % 18 KDV miktarını o ay için hesaplanan KDV’sinden düştüğü, yani ödenecek KDV’sini haksız yere azalttığı tespit edilen mükellefin ilgili dönem matrahları ve ödemesi gereken vergileri, VUK 30/2-6’ya istinaden İdarece tespit edilir, yani re’sen tarh olunur. Re’sen tarh işlemi; yani mükellefin ödemesi gereken vergilerin onun adına hesaplanması işi; mutlak surette takdir komisyonu kararıyla ya da vergi inceleme raporuyla mümkündür. Komisyon kararı veya rapor olmaksızın re’sen tarh yapılması mümkün değildir. Komisyonca veya vergi inceleme elemanınca yapılan tarh işlemi; vergi dairesi müdürünce düzenlenen bir ihbarnamede gösterilerek adına işlem yapılan mükellefe bildirilir. Ancak ihbarname ekine; hesaplanan vergi miktarına ne şekilde ulaşıldığını gösteren takdir komisyonu kararının veya vergi inceleme raporunun eklenmesi gerekmektedir. Zira Kanun, bu olağandışı işlemin sebep ve dayanakları konusunda adına işlem yapılan kişinin eksiksiz bir şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini hükme bağlamaktadır. İhbarnamenin tebliğiyle birlikte (re’sen) tarh işlemi tekemmül eder. Ancak bu şekilde “tarh” edilen vergiler, mükellefçe tarh edilen vergiler gibi kendiliğinden tahakkuk etmezler. Re’sen tarh edilen vergilerin tahakkuku, yani bir vergi alacağına dönüşebilmesi, mükellefin; yapılan bu işlemlere, re’sen tarh sebebi olarak gösterilen hususlara, dikkate alınan matrah unsurlarına, hesaplanan vergilerin miktarına ilişkin bir itirazının olup olmadığına, yani ihbarname aleyhine vergi mahkemesi nezdinde dava açılıp açılmamasına bağlıdır. Verginin tahakkuk edip etmeyeceği, bir borca dönüşüp dönüşmeyeceği, tebligatı alan mükellefin bu tarh işlemine dava açıp açmayacağına bağlanmıştır. Diğer bir deyişle idarece yapılan hesaplama, mükellefin bilgi ve onayına sunulmuş olmakta, mükellef yapılan işlemlere onay vererek dava açmaz ise tahakkuk ve tahsile geçilmektedir. Buradan anlaşılacağı üzere ihbarnameler, doğrudan borçlandırıcı işlemler değildir, hakkında re’sen tarhiyat yapılmış mükellefin vergi idaresine borcu olduğundan bahsedilemez. Eğer mükellef, tebliğden itibaren 30 gün içinde vergi mahkemesine başvurmaz ise, yani dava açma süresinin son bulduğu günün mesai saati bitimine kadar vergi mahkemesine başvurarak ihbarnamenin iptalini talep etmez ise ihbarname metninde gösterilen vergiler o tarihte tahakkuk eder ve artık bir vergi alacağına dönüşür. Artık bu tarihten itibaren tahsil işlemleri söz konusu olacak, tahsil zamanaşımı süreleri işlemeye başlayacaktır. Ancak eğer mükellef, 30 günlük dava açma süresi içerisinde dava açmayı tercih ederse tarh edilen bu vergiler, vergi mahkemesince bir karar verilene kadar tarh safhasında kalacaktır. Tarh safhasında kalınmış olduğu için tahsil işlemlerine geçilmesi de olanaksızdır. (Mükellefin, davanın aleyhine sonuçlanabileceği riskini dikkate alarak yüksek gecikme faizleri ödememek adına kendi talebiyle ödemeyi istemesi hali hariçtir.) Dava konusu edilmiş bir re’sen tarh işlemine tahakkuk verilmesinin mümkün olduğu tek hal; IYUK 27/4’e göre davasını mahkemeye geçerli bir adres bildirerek usulünce takip etmeyen davacının davasının durdurulması, yani dava dosyasının işlemden kaldırılması halidir. Mahkemece verilen işlemden kaldırma kararının Daireye tebliğ edilmesi üzerine, sanki hiç dava açılmamış gibi ihbarnameden tahakkuk verilir. Ancak davacı mükellef geçerli bir adres bildirerek dava dosyasını yeniden işleme koydurursa bu tahakkukların terkin edilmesi ve “dava konusu edilmiş tarh” safhasına geri dönülmesi gerecektir. Re’sen tarha karşı açılan dava; hatalı ve haksız olduğu düşünülen hesaplamanın, vergi 275


dairesinin “hukuki denetim" makamı olan mahkemeye şikâyet edilmesi anlamını taşır. Bu nedenle “idarenin yaptığı işlemlerin iptalini talep ediyorum” şeklinde basit bir talep dahi yeterlidir. İstisnai haller dışında davacı mükellefçe herhangi bir delil sunulması, idarenin ileri sürdüğü şeyin aksini ortaya konması beklenmez. Çünkü istisnai durumların var olduğunu ileri sürerek olaya müdahale eden ve mükellef yerine tarh yoluna giden idaredir ve bu nedenle bu sıra dışı işlemini, bu müdahalesini gerekçelendirmek ve delillendirmek zorunda olan da odur. İdareden alınan işlem dosyası, yani re’sen tarh işleminin dayanağı olan rapor, takdir komisyonu kararı ve sair bilgi belgeler tek tek incelenerek idarenin yaptığı bu müdahaleyi hukuka uygun kılacak tespit ve delillerin bulunup bulunmadığı kontrol edilir. Yani davanın açılmasından sonra süreç tamamıyla vergi mahkemesince yürütülür ve mükellefin şikâyet sebepleri olarak ileri sürdüğü hususlardan bağımsız olarak tarh işlemi tüm yasal ve olgusal dayanakları açısından masaya yatırılır. Dava edilen tarhiyat, vergi mahkemesinin, re’sen tarh sebepleri ve miktarı itibarıyla hukuka uygun bulduğunu belirten (uygulamada “tasdik kararı" olarak anılmaktadır.) kararının vergi dairesi müdürlüğüne tebliğ edildiği tarihte tahakkuk edecektir. Tahakkuk gecikmesi nedeniyle alınacak olan gecikme faizi bu tarihte durur. Ancak bu halde vergi tahakkuk etmiş, yani ödenmesi gereken safhaya gelmiş olsa da henüz ödeme süresi başlamamış, vade oluşmamıştır. Vadenin belirmesi için, vergi dairesinin, uygulamada “iki no’lu ihbarname” denen ancak özü itibarıyla İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin 5’inci fıkrası gereğince “dava edilen tarh işleminin mahkemece hukuka uygun bulunan kısmını ve bu kısım üzerinden hesaplanan gecikme faizinin miktarını” davacıya göstermeyi amaç edinen bildirimi mükellefe tebliğ etmesi gerekir. Bu bildirimin mükellefe tebliğ edilmesiyle birlikte ödeme süresi başladığı için ve vade buna göre hesaplandığı için; bazı kaynaklarda ve vergi daireleri otomasyon sisteminde “tahakkuk tarihi” olarak bu bildirimin (iki no’lu ihbarnamenin) mükellefe tebliğ edildiği tarihin esas alındığı görülmektedir. Dava edilen tarhiyat, vergi mahkemesinin, re’sen tarh sebepleri ve miktarı itibarıyla hukuka aykırı bulduğunu belirten (uygulamada “terkin kararı" olarak anılan) kararının vergi dairesi müdürlüğüne tebliğ edildiği tarih itibarıyla en geç 30 gün içinde (tarhiyattan) terkin edilmek zorundadır. Ancak bu (tarhiyattan) terkin işleminin yapılmamasının (otomasyon sistemindeki rakamların fazla görünmesi dışında) herhangi bir zararı yoktur. Gerek mükellef aleyhine verilmiş tasdik, gerekse İdare aleyhine verilmiş terkin kararları, üst yargı mercileri nezdinde itiraz veya temyiz konusu edilebilir. Ancak bu kanun yollarına başvurulmuş olması kararların uygulanmasına engel teşkil etmez. Tarhiyatı hukuka uygun bulan tasdik kararı Danıştayca bozulursa; yani verginin tahakkuk etmesini mümkün kılan vergi mahkemesi kararı Danıştay bozma kararıyla ortadan kalkarsa, dosya hakkında yerel mahkemece yeniden bir karar verilinceye kadar tahakkuklar hakkında “tecil kaydı” düşülür ve tüm tahsil işlemleri durdurulur. Ancak tarhiyatı hukuksuz bulan terkin kararı Danıştay tarafından bozulursa doğrudan tesis edilmesi gereken herhangi bir işlem yoktur. Bozma kararı üzerine dosya hakkında yeniden karar vermek zorunda olan vergi mahkemesinin kararı beklenir. Bu süre içerisinde vergiler, “dava konusu edilmiş tarh” safhasında kalır.

276


Vergi Dairesince Tarhiyat

Re'sen Tarh Sebebinin

Takdir Komisyonu

Varlığının Tespiti

Kararı

Re'sen Tarh Sebebinin

İncelemeye

r—

Sevk

Varlığının Tespiti

(Müfettişe)

Adına re'sen tarhiyat

TEBLİGAT

yapılan Mükellef

Adına

Müfettişlikten mükellefe defter belge ibraz talebi tebligatı

(Vergi/ceza ihbarnamesi tanzim edilmesi)

Mükellef

Müfettişe Defter

Tarha yetkili

belge ibrazı

dairesine

vergi

Vergi Dairesince

k

Re'sen

Tarhiyat (Vergi/ceza ihbarnamesi tanzim

Tarhiyat Yapılan Mükellef

[[TEBLİGAT

1

20 8

30

gün

içinde

TAHAKKUK

dava açmazsa

Adına

Kararın Daireye

TAHAKKUK

Tebliği

Re'sen

(VUK'a GÖRE)

(Gecikme Faizi Durur

TASDİK KARARI

Tarhiyat Yapılan

Mükellef tebliği 2 No'lu İhbarname

[Tebliği

Tanzim Edilir

aldığında

N

V

(E-VDCTya göre)

TAHAKKUK

Kararın Mükellefe Tebliği Üzerine 30

Mükellef

gün içinde Mükellefçe Temyiz

30 gün

içinde

dava açarsa

BOZMA KARARI VERİLİRSE DOSYA MAHKEMESİNE DÖNER

DAVA SU RECİ

TASDİK KARARI BOZULURSA TAHAKKUK HAKKINDA TECİL KAYDI DÜŞÜLÜR.

(hukukîlik Denetimi]

TERKİN KARARI

Kararın Daire Tebliği Üzerine 30 gün içinde Dairece Temyiz


278


B. VERGİSEL İDARİ İŞLEMLERİN TESİS, TEBLİĞ VE TEKEMMÜLÜ 1. Tebliğ edilmeyen veya usule uygun surette tebliğ edilmemiş olduğu tespit edilen vergisel işlemler hukuken yok hükmündedir. Bu işlemlere dayanarak tesis edilen işlemlerin de hukuki geçerliliği yoktur. Kural olarak, kamu otoritelerince tesis edilen ve tesis edilmekle muhatabının hukukuna tesir etme gücü olan (icrai) tüm işlemlerin muhatabına bildirilmesi şart olup böylesi bir bildirim yapılmaksızın söz konusu işlemin tekemmül ettiğinden, yani (idari anlamda) kesinleştiğinden bahsedilemez. Örneğin, tamamıyla hukuka uygun surette ve derinlemesine yapılmış tespitlere dayanan yüksek meblağlı bir tarhiyatı ortaya koyan, vergi dairesi nezdinde usulüne uygun tanzim edilmiş ve yetkili müdür tarafından imzalanmış bir vergi/ceza ihbarnamesinin, mükellefe tebliğ edilemediği müddetçe hiç bir hukuki hükmü ve tesiri bulunmamaktadır. Tıpkı vergi/ceza ihbarnameleri gibi yasaların, muhatabının bilgilendirilmiş olmasına hukuki sonuç bağladığı; düzeltme fişleri, ödeme emirleri, 2 no’lu ihbarnameler ve defter belge ibraz talepleri benzeri tüm işlemlerin usulüne uygun surette tebliğ edilmesi gerekmekte olup bu tebligatların hiç yapılmaması veya usulüne uygun yapılmamış olması halinde, tebligata konu işlemin hukuk dünyasında herhangi bir hükmü olmayacaktır. Belirtildiği üzere idarece yapılan icrai bir işlemin sonuç doğurabilmesi için bu işlemin (idari anlamda) kesinleşmesi, yani işlemin ilgilisine tebliğ edilmesi gerekir ve işlemin tebliği ile birlikte kişinin temel hak ve hürriyetlerinden olan savunma ve hakkını arama, yani yargıya başvurma hakkı doğar. Bu anlamda tebliğ, kişinin temel hak ve hürriyetleriyle doğrudan ilgili olması hasebiyle idari yargı mercilerince titizlikle incelenir. Tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle milyonlarca liralık vergi ve cezaların tahsil edilemez hale gelmesi karşısında idari makamların, bu kararları şiddetle eleştirdiği ve yargı mercilerini küçük usuli eksikliklere takılmakla ve bu surette vergi kaçırılmasına göz yummakla suçladığı bilinmektedir. İdari işlemlerin pek çoğunun icrai olduğu, yani tesis edilmekle ilgililerin hukuki durumlarını doğrudan değiştirme kabiliyeti olduğu düşünüldüğünde; idari işlemlerin tebliğine ilişkin yasa hükümlerinin yargı makamlarınca yüksek bir hassasiyetle ve dar yorumlamasının olağan bir durum olduğu takdir edilmelidir. Kanuna tam anlamıyla riayet edilmeksizin, yalnızca şekli bir takım usulleri takip ederek tebligat işlemlerinin tekemmül ettirilmesiyle; mükelleflerin hak arama özgürlüğünün elinden alınmış, yasal seçimlik haklarını kullanmasının imkânsız kılınmış, mali ve hukuki durumunun geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirilmiş olacağı unutulmamalıdır. Usulüne uygun surette tebliğ edilmemiş işlem yok hükmünde sayıldığından, geçerli surette tebligat yapıldığı zannıyla o işleme dayanarak tesis edilen müteakip işlemlerin de herhangi bir hukuki hükmü olmayacaktır. Bir örnek vermek gerekirse; İlgili dönemlere ait yasal defter ve belgelerini, yazılı talebe rağmen müfettişe ibraz etmeyen bir mükellef hakkında, bu dönemlere ait tüm KDV indirimlerinin reddi suretiyle 3 kat cezalı KDV tarhiyatı yapıldığını ve tanzim olunan ihbarnamelerin mükellefin bilinen adreslerinde bulunamamış olması nedeniyle ilanen tebliğ edildiğini, süresinde dava edilmeyerek tahakkuk eden bu vergi ve cezalar için ödeme emri düzenlendiğini ve bunun da ilanen tebliğ edildiğini, daha sonra mükellef hakkında malvarlığı araştırması yapılarak tespit olunan gayrimenkullerine ve taşıtlarına haciz konulduğunu varsayalım. Hakkında yapılan incelemeden, rapordan, tarhiyattan, ödeme emrinden ancak bu fiili haciz vasıtasıyla haberdar olan mükellefin haciz işlemi aleyhine açtığı davada mahkeme, sürecin en başındaki işlemin, yani yasal defter ve belgelerin ibrazı yönündeki talebin hukuka aykırı şekilde tebliğ edildiğini tespit ederse; ortada geçerli bir ibraz talebi olmadığı için “ibraz etmeme" şeklinde bir (menfi) eylemin de varlığından bahsedilemeyeceğinden hüküm; olayda re’sen tarh sebebinin bulunmadığı, geçerli bir hukuki


sebebi olmadığı anlaşılan vergilendirme işlemleriyle yaratılan amme alacağının da varlığından söz edilemeyeceği, var olmayan alacağın tahsili amacıyla tesis edilen haciz işleminin hukuka aykırı olduğu yönünde olacaktır. Aynı şekilde; ihbarnamelerin normal posta yoluyla veya memur eliyle değil de ilanen tebliğ edilmesi için varlığı zorunlu yasal şartların mevcut olmadığı tespit edilirse bu durumda da ortada tarh ve tebliğ edilmiş herhangi bir vergi ve cezanın bulunmadığına hükmedilecek ve bu nedenle tarhiyat ve tarhiyata dayanan müteakip tüm işlemler hukuksuz ve dayanaksız hale gelecektir. 2.

Vergisel işlemlerde 7201 sayılı Tebligat Kanunu uygulanmaz.

Bu nedenle vergi hukukunda tebligat konusu son derece önem taşıyan ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Vergi Usul Kanunu’na tabi vergi, ceza ve sair işlemler ile 6183 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen işlemlerin; Vergi Usul Kanunu’nun 93 ve müteakip maddelerine göre tebliğ edilmesi gerekmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerinin sayılan işlemler açısından uygulanması ve bu Kanun’a göre yapılan tebligatların hukuki sonuç doğurması mümkün değildir. Bunun gibi, yasal hükümlere göre tebliğ edilmemiş olmakla birlikte bir şekilde mükellefin ıttılaına giren (yani haberdar olduğu) işlemlerin tebliğ edilmiş olduğundan bahsedilemez. 3.

Dairede elden tebliğ yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar

Mükellefe tebliğ edilmeye çalışılan işlemin vergi dairesinde elden tebliğ edilebilmesi için ilgilinin buna rıza göstermesi ve kabul etmesi gerekmektedir. Mükellefin tebliğ edilen işlemin bir nüshası üzerine veya tebliğ edilen işlemin nev’i, tarihi ve sayının belirtildiği bir tutanağa “Dairede rızaen elden tebliğ aldım” şeklinde bir ifadenin altını tarih belirtmek suretiyle imzalaması ve bu nüshanın veya tutanağın mükellefin dosyasında saklanması gerekmektedir. Elden yapılan tebliğler ancak bu surette geçerli ve hukuka uygun addedilir. 4.

Tebligatı ispatlayan evrakın dosyada muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Bunun gibi, mükellefe geçerli surette tebligat yapıldığını gösterir tebliğ parçası veya tutanağın muhakkak surette dosyada muhafaza edilmesi gerekmektedir. Tebliğ edilen işleme dayanarak tesis edilen müteakip işlemler aleyhine açılan davarlarda, tebligatı ispatlayan belgeler mahkemeye sunulamaz ise tebligatın yapılamadığına hükmedilerek bu işlem ve işleme dayanan dava konusu işlem muhakkak surette iptal edilecektir. 5.

İhbarname ekine dayanak rapor veya kararın eklenmesi şarttır.

Tebliğ edilen işlemi geçersiz kılabilecek bir diğer husus da ihbarname ekine eklenmesi gerekli belgelerin eklenmemesi veya eklenmiş olduğunun ispatlanamamasıdır. Re’sen veya ikmalen yapılan tarhiyatlar mutlak surette ya takdir komisyonu kararına ya da vergi inceleme raporuna dayanırlar ve açık yasa hükmü gereği tarhiyat yapılırken bu belgelerin ihbarnameye eklenmesi gerekir. Eğer ihbarname ekine eklenmez ve/veya mükellefin imzaladığı tebliğ parçası üzerinde tebliğ edilen belgeler arasında bu belgenin de (rapor veya karar) var olduğuna dair bir kayıt yok ise ihbarnamenin geçerli bir surette tebliğ edildiğinden söz edilemez. 6. Adrese gidildiğinde muhataba neden ve ne şekilde tebliğ yapılamadığı hususunun usulüne uygun bir surette tutanağa bağlanması gerekmektedir. Tebligatlara ilişkin en önemli husus ise uygulamada “102 Tutanağı” denilen, “muhataba tebliğ yapılamaması” halinin ne şekilde tespit ve tutanak altına alınacağını gösteren Vergi Usul Kanunu’nun 102’nci maddesine riayet edilmesi gerekliliğidir. Buna göre; ilgilisine tebliğ edilmesi gereken işlem;


1) Muhatabın adreste bulunamaması (V.U.K. 102/2) 2) Muhatabın adresini değiştirmiş olduğunun tespit olunması (V.U.K. 102/2) 3) Muhatabın geçici olarak başka yere gitmiş olması (V.U.K. 102/3) 4) Muhatabın tebellüğden kaçınması (V.U.K. 102/6) halinde tebliğ edilemeyebilir. İlk üç halde, bu maddelerde sayılan sebeplerle tebliğ yapılamadığı hususu, 4’üncü maddedeki durumda ise kaçınma sebebiyle evrakın muhatabın önüne bırakılmak suretiyle tebligatın tamamlandığı hususu, anılan yasa hükmünde belirtildiği üzere; a. Muhatabın komşularından biri, adresin bağlı olduğu muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veya bir emniyet görevlisi nezdinde, bu şahsın açık ve tarih düşülmek suretiyle imzalanmış beyanına yer verilecek şekilde, ve b. Tebliğ edilmeye çalışılan işlemin; muhatabının, tebligat için gelinen adresin, tebligata konu işlemin türünün, tarih ve sayısının açık bir şekilde belirtildiği bir tutanakla tespit olunmalı veyahut (a) bendinde sayılan hususların tebliğ zarfının arkasına işlenmesi gerekmektedir. Örneğin; muhatap gelinen adreste bulunamıyor ve çevrede tanınmıyor ise; tebliğ zarfının arkası tutanak haline getirilmek suretiyle; “Muhatabın adreste bulunmadığı ve tanınmadığı hususu aşağıda ismi ve imzası yer alan ....................................’nın huzurunda tespit olundu.” metnine yer verilmesi ve beyanı alınan komşu, muhtar, ihtiyar heyeti üyesi veya polisin adının, soyadının yazılması ve tarih de belirtilmek suretiyle beyan verenin imzasının alınması yeterli olacaktır. Bu şekilde bir tespit yapılmadan, ilanen tebligata geçilmesi mümkün değildir, eğer geçilirse o tebliğ geçersiz sayılacaktır. Örneğin; muhatap adresinde bulunamamakla birlikte yeni bir adrese yerleşmiş olduğu tespit edilirse; yine tebliğ zarfının arkası tutanak haline getirilmek suretiyle; “Muhatabın adreste bulunmadığı, ancak yeni adresinin ........................................................................................ olduğu hususu aşağıda ismi ve imzası yer alan.............................................’nın huzurunda tespit olundu.” metnine yer verilmesi ve beyanı alınan komşu, muhtar, ihtiyar heyeti üyesi veya polisin adının, soyadının yazılması ve tarih de belirtilmek suretiyle beyan verenin imzasının alınması yeterli olacaktır. Tebligatın bu surette daireye dönmesi akabinde tespit edilen bu yeni adrese tebligat çıkılması gerekecektir. Örneğin; muhatabın tebliğ yapılmaya çalışılan adreste ikamet ettiği ancak tebligat için gelinen saatte bu adreste bulunamadığı (işte olduğu vs..) tespit edilirse; yine tebliğ zarfının arkası tutanak haline getirilmek suretiyle; “Muhatabın bu adreste ikamet ettiği ancak geçici olarak başka yere gitmiş olduğu hususu, aşağıda ismi ve imzası yer alan...................................’nın huzurunda tespit olundu.” metnine yer verilmesi ve beyanı alınan komşu, muhtar, ihtiyar heyeti üyesi veya polisin adının, soyadının yazılması ve tarih de belirtilmek suretiyle beyan verenin imzasının alınması gerekecektir. Tebligatın bu surette daireye dönmesi akabinde beyanı alınan şahsın ifadesinden de istifade edilerek aynı adrese yeniden tebliğe çıkılmalıdır. Örneğin; muhatap adreste bulunmakla birlikte tebligatı imza karşılığı almaktan, yani tebellüğden kaçınıyor ise; yine tebliğ zarfının arkası tutanak haline getirilmek suretiyle; “ Adreste bulunan muhatabın tebellüğ etmekten kaçındığı ve bu nedenle evrakın önüne bırakılmak suretiyle tebliğ olunduğu hususu aşağıda ismi ve imzası yer alan ........................’nın huzurunda tespit olundu.” metnine yer verilmesi ve beyanı alınan komşu, muhtar, ihtiyar heyeti üyesi veya polisin adının, soyadının yazılması ve tarih de belirtilmek suretiyle beyan verenin imzasının alınması ve akabinde evrakın muhatabın önüne bırakılması gerekmektedir. Bu şekilde tutanağa bağlanması halinde tebligat yapılmış sayılmaktadır.


7. Tebligata konu işleme ilişkin bilgilerin yer almadığı ve beyanı alınan şahsın adrese gelindiği tarihte beyanının alınmış olduğuna dair bir belirleme içermeyen “adres tespit tutanak"larının Vergi Usul Kanunu’nun 102’nci maddesine uygun tutanaklar olduğundan bahsedilemez. Bu tutanaklardan hareketle ilanen tebliğe geçilemez. Uygulamada, bir önceki kısımda izah edilen usul ve esaslara riayet edilmeksizin adreste bulamama ve sair diğer hususun, tebligat işlemleri esnasında tutulup tutulmadığı belli olmayan, beyanı alınan şahsın tebligat işlemleri esnasında orada olup olmadığını göstermeyen, tebliğ edilmeye çalışılan işlemlerin nev’i, tarih ve sayılarına dair bir belirlemeye yer vermeyen adres tespit tutanaklarıyla tespit olunmaya çalışıldığı ve böylesi tutanaklardan hareketle ilanen tebliğ işlemlerine geçilebildiği görülmektedir. Tüm vergi yargı mercileri, bu tutanakların Vergi Usul Kanunu’nun 102’nci maddesine uygun surette düzenlenmiş sayılamayacağı kanaatinde olup böylesi tespitlerden hareketle ilanen tebliğ yoluna geçilmesinin mümkün olmadığına karar vermektedirler. 8. Tebligat işlemlerinden önceki bir tarihte düzenlenmiş olan ve muhatabın o adreste bulunamadığını açıkça ortaya koyan bir “adres tespit tutanağı" bulunsa da, yani tebligatın o adreste yapılmasının mümkün olmadığı net bir şekilde bilinse de; kanunen “bilinen adres" olarak görünen bu adrese tebligat çıkılması ve 102’nci maddeye uygun bir tutanağın düzenlenmesinin sağlanması ve buna istinaden ilanen tebliğe geçilmesi gerekmektedir. 9.

Tebliğ yapılacak kimseler

Tebliğ; 1) Mükelleflere, 2) Bunların kanuni temsilcilerine,(Gerçek kişi mükellefler için veli veya vasi) 3) Genel vekillerine (Mükellef adına vergiyle ilgili tebligatları almaya özel olarak yetkilendirilmiş avukat veya mükellefçe genel vekâletname verilmiş şahıslara) 4) Vergi cezası kesilenlere (Mükelleften başka bir şahıs olabileceğinden hareketle yasa hükmünde yer verilmiştir.) 5) Kendisine tebligat yapılacak kimsenin o anda adreste bulunmaması halinde ikametgâh adresinde bulunanlardan birine veya işyerinde çalışanlardan birine yapılır. “Tebliğ yapılacak muhatabın ikametgâh adresinde bulunanlardan birine veya muhatabın işyerinde çalışanlardan birine" yapılacak tebligatlarda dikkat edilmesi gereken hususlar: > Tebligatı alacak şahsın, tebligatın muhatabı şahısla aynı adreste “ikamet” ediyor olması gerekir. Geçici olarak o adreste bulunan veya oturan birinin imzası geçerli değildir. > Tebligatı alacak şahsın, “görünüş itibarıyla” 18 yaşından küçük olmaması gerekmektedir. Kanun, imza karşılığı tebligatı alacak şahsın kimliğinin kontrol edilmesine gerek olmadığını, görünüş itibarıyla ergin ise tebligatın yapılabileceği belirtmektedir. >

Tebligatı alacak şahsın, bariz bir surette ehliyetsiz olmaması gerekir. Örneğin mükellefle aynı evde yaşadığı anlaşılan, ancak dışarıdan bakınca yaşlılık nedeniyle temyiz kudretini kaybetmiş olduğu anlaşılabilecek bir şahsın imzası karşılığı yapılan tebligat geçersiz olacaktır.

>

Tebligatın muhatabı şahsın işyerinde, muhatabın çalışanının imzası karşılığı yapılacak tebligatlarda; bu çalışanın sosyal güvenlik numarasının alınması ve tebliğ parçası daireye döndüğünde şahsın gerçekten de muhataba bağlı olarak çalışıp çalışmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir.


10. Tüzel kişi mükelleflere yapılacak tebligatlar Tüzel kişi mükellefler adına düzenlenen işlemler; >

Şirket merkezinde şirketi hâlihazırda (yani tebligat tarihi itibarıyla) temsile yetkili olan kanuni temsilcinin imzası karşılığında,

>

Eğer şirketi temsile yetkili şahıs tebligatın yapıldığı anda orada değil ise şirket adresinde fiilen çalışan şirket ortağının imzası karşılığında,

>

Şirketi temsile yetkili şahıs veya şirket adresinde fiilen çalışan şirket ortağının tebligatın yapıldığı anda orada olmaması halinde; tebligatın muhatabı şirkette sigortalı olarak çalışan bir şahsın (sosyal güvenli numarası ve şirketteki görevi kaydedilmek şartıyla) imzası karşılığında,

>

Şirket merkezinde şirketi bağlayacak şekilde tebliğ yapacak kimsenin bulunmaması halinde, hâlihazırda, yani tebligatın yapıldığı tarih itibarıyla şirketi temsile yetkili kanuni temsilcinin ikametgâhında doğrudan bu şahsın imzası karşılığında veya bu şahısla aynı adreste ikamet eden ve görünüş itibarıyla bariz bir şekilde ehliyetsiz olmayan ve 18 yaşından küçük görünmeyen birinin imzası karşılığında,

tebliğ edilebilir. Tüzel kişi mükellefler adına düzenlenen işlemlerin tebligatında aşağıda sayılan hususlara dikkat edilmelidir. >

Kanuni temsilcilik sıfatı bulunmayan şirket ortağının ikametgâhında yapılan tebligat geçersizdir. Her limited şirket ortağı kanuni temsilci değildir. Anonim şirket ortağı ise kural olarak kanuni temsilci sayılamaz.

>

Kanuni temsilcinin ikametgâhında tebliğ yoluna gidilmezden evvel, şirketin güncel ticaret sicil kayıtlarının kontrol edilmesi ve tebligat tarihi itibarıyla temsilcilik görevinin kimde olduğunun tespit edilmesi hayati önem taşımaktadır. > Kanuni temsilcinin ikametgâhında, 18 yaşından küçük çocuğa, temyiz kudretini yitirmiş olduğu bariz bir şekilde belli yaşlı birine yapılan tebligat geçersizdir. >

Kanuni temsilcinin ikametgâhında, çok yakın akraba dahi olsa resmi kayıtlarda o adreste ikamet etmediği görülen şahsa yapılan tebligat geçersizdir.

>

Tüzel kişinin adresinde; tebligatı almaya yetkili şahıs yok ise ancak şirketin kayıtlı memur veya işçisine yapılan tebligat geçerli olacaktır. Tebliğ olunan şahsın şirket çalışanı olduğunun ispat edilebilir bilgi ve belgelere dayanmadığı hallerde tebliğin usule uygun yapıldığı ispatlanamayacaktır. 11. Tebligat ister PTT eliyle ister memur eliyle yapılmış olsun, yukarıda sayılan kurallara uygun olarak yapılıp yapılmamış olduğu kontrol edilmeksizin geçerli bir tebliğ yapılmış olduğu kanaatiyle müteakip işlemlere geçilmemelidir. Tebligatın geçersiz olduğu kendiliğinden fark edilir veya tebliğ edilen işleme veya bu işleme dayanılarak tesis edilmiş bir başka işleme karşı açılan davayla veya bu davada verilen kararla anlaşılması halinde, (tarh ve tahsil zamanaşımı hükümleri elveriyorsa) tebligat işlemleri ivedilikle yenilenmelidir.


C. DİLEKÇE HAKKI VE VERGİ İDARESİNE YÖNELİK BAŞVURULAR Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 74’üncü maddesinde; “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir... ” hükmü, 40’ıncı maddesinde ise; “... Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır...” hükmü yer almaktadır. 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 3’üncü maddesinde; “Türk vatandaşları kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve yetkili makamlara yazı ile başvurma hakkına sahiptirler... Türkiye’de ikamet eden yabancılar karşılıklılık esası gözetilmek ve dilekçelerinin Türkçe yazılması kaydıyla bu haktan yararlanabilirler.” hükmü, 5’inci maddesinde; “Gönderilen makamda hata: Dilekçe, konusuyla ilgili olmayan bir idari makama verilmesi durumunda, bu makam tarafından yetkili idari makama gönderilir ve ayrıca dilekçe sahibine de bilgi verilir.” hükmü, 02.01.2003 tarih ve 4778 sayılı Yasa ile değişik 7’inci maddesinde ise; “Dilekçenin incelenmesi ve sonucunun bildirilmesi: Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden yabancıların kendileri ve kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri konusunda yetkili makamlara yaptıkları başvuruların sonucu veya yapılmakta olan işlemin safahatı hakkında dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içinde gerekçeli olarak cevap verilir. İşlem safahatının duyurulması halinde alınan sonuç ayrıca bildirilir.” hükmü yer almaktadır. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 2’inci maddesinde; 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun hükümlerinin saklı olduğu, 5’inci maddesinde; mezkûr Kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşların sayılmak suretiyle belirtilen istisnai haller dışında her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlü oldukları, 7’inci maddesinde; başvuruların, kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya görevleri gereği bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olması gerektiği, istenen bilgi veya belge, başvurulan kurum ve kuruluştan başka bir yerde bulunuyorsa, başvuru dilekçesinin bu kurum ve kuruluşa gönderilmesi ile durumun ilgiliye yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, 11’inci maddesinde; istenen bilgi veya belgenin 15 gün içinde başvurana sağlanması gerektiği, bilgi ve belgelerin başvurulan kurum ve kuruluş içindeki başka bir birimden sağlanması, başvuru ile ilgili olarak bir başka kurum ve kuruluşun görüşünün alınmasının gerekmesi veya başvuru içeriğinin birden fazla kurum ve kuruluşu ilgilendirmesi durumlarında ise 30 gün içinde sağlanabileceği, 12’inci maddesinde ise; bilgi edinme başvurularıyla ilgili cevapların yazılı olarak veya elektronik ortamda başvuru sahibine bildirilmesi ve başvurunun reddedilmesi hâlinde bu kararın gerekçesi ve buna karşı başvuru yollarının belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 122'nci maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesi müdürlüklerinden(veya “vergi dairesi” sıfatını haiz vergi dairesi başkanlıklarından) isteyebilecekleri; 124'üncü maddesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikâyet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır. Bu maddeler uyarınca düzeltilmesi vergi dairelerinden istenebilecek vergi hatasının tanımı ise, aynı Kanunun 116'ncı maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak yapıldıktan sonra, 117'nci ve 118'inci maddelerinde de, hesap hataları ile vergilendirme hatalarının neler olduğu gösterilmiş bulunmaktadır. Vergi Usul Kanununun yukarıda açıklanan 122'nci ve 124'üncü maddelerine göre


idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın anılan Kanunun 3'üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan, ilk bakışta anlayabileceği açıklıktaki vergilendirme yanlışlıklarıdır. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Makamların Sükûtu’” başlıklı 10’uncu maddesinde de; “1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler... 2. (Değişik: 10.6.1994 - 4001/5 md.) Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.‘ hükmü yer almaktadır. 4 Ocak 2004 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Dilekçe ve Bilgi Edinme Hakkının Kullanılması” ile ilgili 2004/12 sayılı Başbakanlık Genelgesinde de; dilekçe hakkının kullanımı çerçevesinde idareye yapılan her türlü başvurunun yasalar ve genelgede belirtilen usule uygun olarak cevaplandırılması gerektiği, bireylerin ve tüzel kişilerin başvuru dilekçelerini alan idari makamların, dilekçelerin alındığı tarih, kayıt numarası ve konusunu gösteren alındı belgesini düzenleyip, bu alındı belgelerini, herhangi bir ücret talep etmeden, başvuru sahiplerine vermeleri gerektiği, başka bir idari makamın görev alanında kalan başvuruların, ilgili idarî makama iletilmesi ve başvuru sahibine bu hususta bilgi verilmesi gerektiği, usulüne uygun bir şekilde yapılan başvuruların idarece geciktirilmeksizin en kısa sürede cevaplandırılmasının yasal bir zorunluluk olduğu, bu şekilde yapılan başvurularla ilgili olarak, yetkili idarî makam tarafından, yapılmakta olan işlemin safahatı veya sonucu hakkında dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içerisinde gerekçeli olarak cevap verilmesi, eğer işlem devam ediyor ise sonucu hakkında ayrıca bilgi verilmesi gerektiği, mevcut idari işlemler hakkında idari başvuru yolu açık bulunanların; değiştirilmesi, kaldırılması veya geri alınmasıyla ilgili başvurular üzerine, İdari Yargılama Usulü Kanununun ilgili idari makama başvuru ve cevap süresini düzenleyen 11 ’inci maddesi hükmünün dikkate alınması gerektiği, bu kapsamda; başvuru dilekçesinin, idari işlemleri değiştirmeye, kaldırmaya veya geri almaya yetkili olan idari makama en kısa sürede ulaştırılması gerektiği, başvuru dilekçesinin yetkili idari makama verilmesini müteakip en kısa sürede gerekli inceleme ve araştırmayı yapılmak suretiyle işlemin yerindeliği yanında bütün unsurları bakımından hukukiliği de değerlendirerek cevap verilmesi gerektiği, idari işlemin değiştirilmesi, kaldırılması veya geri alınmasının mümkün görülmemesi halinde, başvuru sahibine verilecek cevapta, bu idari işleme karşı başvurulabilecek kanun yolları ile başvuru sürelerinin gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ç. DÜZELTME TALEPLERİ VE NETİCELERİ Vergi Usul Kanunu'nun 116’ıncı maddesinde; vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması "Vergi Hatası" olarak tanımlanmıştır. Hangi hususların vergi hatası olarak değerlendirileceği, mezkûr Kanun’un 117 ve 118’inci maddelerinde hesap ve vergilendirme hataları başlıkları altına belirtilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 122'nci maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden (veya Kanun’un 4’üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete geçen vergi dairesi başkanlığından) isteyebilecekleri; 124'üncü maddesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikâyet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır.


Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda açıklanan 122'nci ve 124'üncü maddelerine göre idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, anılan Kanunun 3'üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan; ilk bakışta anlayabileceği açıklıkta olan, yoruma yer vermeyecek kadar açık ve net bir şekilde belirlenebilen vergi miktarında fazlalık/eksiklik, yasanın sarih ifadesi gereği vergilendirilemeyecek bir unsurun matraha dâhil edilmesi veya vergi mükellefiyetin saptanmasında yapılan belirgin yanlışlıklardır. Düzeltmeye konu olmayan uyuşmazlıklar: 1) Hukuki Uyuşmazlıklar (Yorum Uyuşmazlıkları) 2) Yargı Mercilerince Karara Bağlanmış Uyuşmazlıklar (Daha önceden dava konusu edilmiş ve bu işlemler hakkında esasa girilerek bir karar verilmiş ise bu işlemler hakkında re ’sen veya talep üzerine düzeltme yapılması mümkün olmayacaktır) 3) Amme alacağının tahsili veya güvence altına alınması amacıyla yapılan işlemlere ilişkin uyuşmazlıklar Düzeltme talep etme imkânı, yalnızca ilgili verginin mükellefine tanınmış bir haktır. Bu itibarla; dolaylı vergilerde vergiyi fiilen yüklenen şahısların talepleri düzeltme talebi olarak değerlendirilemez. Vergiye nihai olarak katlanan kişinin, kendisinden haksız olarak alındığını ileri sürdüğü vergiyi, verginin mükellefine karşı adli yargıda açacağı dava sonucuna göre geri alması olanaklıdır. Vergi Usul Kanununun “Düzeltme Yetkisi ve Reddiyat” başlıklı 120’inci maddesinde; “Vergi hatalarının düzeltilmesine, ilgili vergi dairesi müdürü karar verir... (Ek fıkra:28.03.20075615/20 md.) Bu Kanunun 4 ’üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında düzeltme yetkisi vergi dairesi başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere devredebilir.” hükmü yer almaktadır. 5615 sayılı Kanunla eklenen ikinci fıkraya ilişkin açıklamalar ise 371 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3’üncü maddesinde yer almıştır: “.Hâlihazırda Vergi Usul Kanununun 4’üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete geçen vergi dairesi başkanlığı, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığıdır. Bu başkanlık bünyesinde düzeltme yetkisi Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere devredebilecektir. Diğer vergi dairesi başkanlıklarında ise düzeltme yetkisinin vergi dairesi müdürlerinde olduğu tabiidir. ” Yasadan ve Genel Tebliğle yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; 5345 sayılı Kanunun Geçici 5’inci maddesi hükmü uyarınca Başkanlığımıza bağlanmış sayılan vergi dairesi müdürlüklerinde düzeltme yetkisi, münhasıran vergi dairesi müdürüne aittir. Bu nedenle, düzeltme talebini muhtevi bir dilekçenin; Başkanlığımız merkez birimleri olan Grup Müdürlüklerine, daimi takdir komisyonlarına veya başka bir vergi dairesi müdürlüğüne arz edilmesi halinde söz konusu dilekçenin; 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun’un 5’inci maddesi uyarınca, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne intikal ettirilmesi ve talebin yetkili makama intikal ettirildiği hususunda mükellefe yazılı bilgi verilmesi gerekmektedir. 16 Ocak 2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 395 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; “Özelge talebi, mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi uygulamaları ile ilgili işlemlerinin gerçekleşmesinden sonra yapılacak başvuruları kapsamaz. Vergi Usul Kanununun 120’nci maddesine göre vergi hataları ile ilgili yapılan düzeltme talepleri ve anılan Kanunun 124 üncü maddesine göre Maliye Bakanlığınca incelenecek olan şikâyet yoluyla müracaat talepleri, özelge kapsamında değerlendirilmeyecektir. ” ifadeleri ile; vergi ile ilgili işlem yapıldıktan sonra (geri alma, kaldırma, değiştirme talebiyle) yapılan başvuruların, düzeltme taleplerinin ve şikayet başvurularının özelge tayini suretiyle cevaplandırılmaması gerektiği belirtilmiş olup, bu talepleri muhtevi dilekçelerin Başkanlığımız adına özelge tayini ile


görevlendirilmiş Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüklerine arz edilmesi halinde ivedilikle yetkili idari makamlara intikal ettirilmesi ve bu hususta başvuru sahibine bilgi verilmesi gerekmektedir. Bunun gibi; düzeltme talebini muhtevi bir dilekçenin, vergi dairesi müdürlüklerince Başkanlık birimlerine intikal ettirilmesi de kanuna aykırı olacaktır. Yetkili vergi dairesi müdürlüğü, düzeltme talebini; 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 7’nci maddesi ve Dilekçe ve Bilgi Edinme Hakkının Kullanılması ile ilgili 2004/12 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca en geç 30 gün içinde; gerekçeli olarak ve Vergi Usul Kanununda emredilen usulde cevaplandırmak zorundadır. Mükellefin talebinin, yukarıda üç madde halinde sayılan düzeltmeye konu edilemeyecek bir iddiayı muhtevi olduğu hususun tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık olduğu hallerde, mükellefin hak arama özgürlüğünü korumak adına, cevabi yazının, olabilecek en kısa sürede mükellefe tebliğ olunması ve gerekirse bu husus hakkında mükellefin şifahen bilgilendirilmesi yerinde olacaktır. Yine düzeltme talepleri cevaplandırılırken, Vergi Usul Kanunun 126’ıncı maddesinde düzenlenen düzeltme zamanaşımı sürelerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bunun gibi, düzeltme talebine konu edilen işlemin ayrıca dava konusu edilmiş olduğu hallerde, talep hakkında olumlu veya olumsuz işlem tesis edilmesinde her hangi hukuki bir sakınca bulunmamakta olup talebin kabul edilmesi halinde mahkemeye bilgi verilmesi yeterli olacaktır. Vergi uyuşmazlıklarının, Vergi Usul Kanununa ve İdari Yargılama Usulü Kanuna uygun biçimde vergi mahkemeleri nezdinde açılacak davalar ile çözüme kavuşturulması esas ise de, uyuşmazlığın vergi hatası olarak değerlendirilebilecek bir yanlışlıktan kaynaklanması durumunda mükelleflerin; önce düzeltme yoluna başvurarak bu hatanın giderilmesini bağlı oldukları vergi dairesinden istemek, bu istemlerinin reddi halinde ise düzeltme talebine konu ettikleri işlem hakkındaki yasal dava açma sürelerine bağlı kalmak koşuluyla yargı mercilerine başvurma hakları bulunduğu gibi, bu iki hakkı ayrı ayrı kullanmalarına engel bir düzenleme de bulunmamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus; düzeltme talep edilmiş olmasının, düzeltmeye konu işlem hakkında işlemeye başlamış olan yasal dava açma süresinin durdurmayacak olmasıdır. Vergi/ceza ihbarnameleri ve ödeme emirleri hakkında İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11’inci maddesi hükmünün uygulama alanı bulmayacağı, düzeltme talebinde bulunulmuş olmasının veya bu işlemlerin; geri alınması, kaldırılması veya değiştirilmesinin talep edilmiş olmasının, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı kabul edilmiş olup Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararları da bu istikamettedir. Buna göre; dava açma süresi içerisinde dava açmadan, dava açtıktan sonra veya süresinde dava açmayarak sürenin dolmasından sonra düzeltme talep etmek mümkündür ancak her durumda, düzeltme talep edilmiş olmasının dava açma süresine her hangi bir etkisi olmayacaktır. Dava açma süresi içerisinde bir düzeltme başvurusu yapılmış ve fakat süresinde dava açılmamış veya dava açma süresi dolduktan sonra başvurulmuşsa ve her iki durumda da talep, yetkili vergi dairesi müdürlüğünce reddolunmuş ise mükellefin kullanabileceği tek kanun yolu; şikâyet yolu ile Maliye Bakanlığı’na başvurmaktır. Düzeltme talebinin, açık olarak başvuruna tebliğ edilecek yazı ile veya 60 gün içinde cevap verilmeyerek zımnen reddi halinde, şikâyet yolu ile Bakanlığa başvurmaksızın doğrudan dava açılması halinde bu dava; idari merci tecavüzü nedeniyle usulden reddedilecek, dava dilekçesi ise şikâyet başvurusu olarak değerlendirilerek cevaplandırılmak üzere yargı merciince Maliye Bakanlığı’na tebliğ edilecektir. 20.12.1988 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 188 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin halen yürürlükte olan “Şikâyet Yoluyla Başvurma” başlıklı ikinci bölümünde; “Vergi Usul Kanununun 124. maddesindeki ‘Vergi Mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanlar şikâyet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilirler...’ hükmü çerçevesinde şikâyet yolu ile yapılan başvurular Bakanlığımızca değerlendirilecektir... Ancak şikâyet yolu ile Bakanlığa başvurulabilmesi için öncelikle, düzeltmeye yetkili vergi dairesine düzeltme talebinde bulunulması ve bu talebin de reddedilmiş olması gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.


Vergi dairesi müdürlüğünce tesis olunan “düzeltme talebinin (açık olarak yazı ile veya 60 gün içinde cevap verilmeyerek zımnen) reddi” işlemi hakkında 60 gün içinde şikâyet yoluyla Maliye Bakanlığı’na başvurulması ve bu başvurunun da reddedilmesi halinde mükellef, (şikâyet başvurusunun reddedildiğine ilişkin yazının tebliğ tarihinden itibaren veya 60 gün içinde Bakanlık Makamınca cevap verilmeyerek başvurusunun zımnen reddedilmesi halinde bu 60 günlük sürenin dolduğu günden itibaren 30 gün içersinde) yeniden dava açma hakkı elde edecektir. Bu halde açılacak dava, İdari Yargılama Usulü Kanununun 37’inci maddesi uyarınca; düzeltme talebini reddeden vergi dairesi müdürlüğünün bulunduğu yerdeki vergi mahkemesinde ve Maliye Bakanlığı husumetiyle açılmak zorundadır ve bu davanın esasına girilerek çözümlenebilmesi için; reddedilen düzeltme talebinin konusunun; “vergi hatası” olarak değerlendirilebilecek bir iddia olması, yani yukarıda üç madde halinde sayılan düzeltme talebine konu olamayacak uyuşmazlıklardan olmaması gerekmektedir. D. MAHKEME KARARLARININ GEREĞİNİN YERİNE GETİRİLMESİ 1. Kararların Gereğinin Yerine Getirilme Süresi İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesine göre İdare, tarafı olduğu davalarda verilen kararların gereğini gecikmesizin yerine getirmek zorundadır. Bu yerine getirme görevi, hiçbir surette 30 günü geçemez, 30 günü geçmesi halinde kararın gereğinin


yerine getirmeyen ilgililerin “görevi ihmal”den dolayı ceza soruşturmasına uğraması dahi söz konusu olabilir. Bu kuralın en büyük istisnası; haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen iptal kararları idi. Bu tür davalarda İdare, tamamıyla kendi takdirinde olmak üzere mahkeme kararı uyarınca işlem tesis etmek için kararın kesinleşmesini bekleyebiliyordu. Ancak bunu mümkün kılan yasa hükmü, 02.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 10.07.2013 tarihli ve E:2012/107, K:2013/90 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Konuyla ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığınca yayımlanan 2013/1 No’lu Tahsilât İç Genelgesi’nde 02.11.2013 tarihinden itibaren uygulanması mümkün tüm yargı kararlarının en geç 30 gün içinde uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Bu kuralın bir istisnası da idare aleyhine hükmolunan yargılama giderlerine ilişkindir. Buna göre davacı mükellefler lehine hükmolunan, yani karar gereği onlara ödenmesi gereken yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin öncelikle yazılı bir başvuruyla (banka hesap numarası da belirtilerek) davalı idareden istenmesi gerekmektedir. Bu şekilde bir başvuru yapılana kadar kararların bu hüküm fıkralarının uygulanmaması mümkündür. 2. Kararların Gerekçeleri Dikkate Alınarak Uygulanması Gerekliliği Özellikle vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararları gerekçesiyle birlikte hüküm ifade eder. Yalnızca hüküm fıkrasından hareket ederek kararın gerekçesinde mahkemece ortaya konan tespit ve yorumların göz ardı edilmesi mümkün değildir. Örneğin; ödeme emri aleyhine açılmış bir davada, mahkemece ödeme emrinden önceki safhaların denetlenmesi neticesinde tahakkuklarında dayanağı ihbarnamelerin hukuka aykırı olduğu tespit edilir ise kararın gereği yerine getirilirken yalnızca iptal edilen ödeme emri değil bunun mesnedi olan tarhiyatların da kaldırılması gerekecektir. Vergi mahkemelerince verilen iptal kararları uygulanırken iptal edilen işlemin tüm hukuki etkilerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Örneğin; re’sen açılan mükellefiyet kaydı aleyhine açılan davada mahkeme mükellefiyeti gerektiren bir durumun olmadığını tespit ederek mükellefiyet kaydının terkinine karar verir ise mükellefiyet kaydına bağlı olarak yapılmış diğer tüm işlemlerin, tarh edilen vergilerin, kesilen cezaların kaldırılması ve eğer tahsil edilmiş meblağlar varsa bunların iade edilmesi gerekmektedir. Vergi mevzuatından kaynaklanan idari işlemlerin hemen tamamı birbirlerinin hukuki sebebi ve olgusal dayanağını teşkil eden bir zincir halinde tesis edilir; tüm işlemler birbirine bağlıdır, tesis edilen her işlem, bir sonraki işlemin hukuki sebebini ve dayanağını teşkil eder. Örneğin; Defter Belge İbraz Talebi

O >= )

Dava açılmış ve idare lehine

Vergi İnceleme Raooru

2 No'lu İhbarname

>

k

i—

V

O

Tebliğ

k

Tarh (İhbarname)

Tebliğ

V

Ödeme Fmri

Tahakkuk V

Tebliğ

Haciz

O

|

Satış

Vergi mahkemeleri hukuka uygunluk denetimi yaparken en baştan başlayarak dava konusu edilen işleme kadar tüm bu zinciri tek tek inceler ve hukuka aykırılık tespit ettiği işlemden dava konusu işleme kadar tüm işlemlerinin hukuken hükümsüz olduğuna hükmedebilirler. Yukarıdaki şemadan hareket edersek;


-

İhbarname aleyhine açılan davada defter belge ibraz talebinin yanlış kişiye yöneltildiği tespit edilir de ihbarname iptal edilirse (eğer zamanaşımı hükümleri elveriyorsa) işlemlerin defter belge ibraz talebinden yeniden başlatılması gerekecektir.

-

Ödeme emri aleyhine açılan davada, dayanak ihbarnamelerin usulüne uygun surette tebliğ edilmediği anlaşılır ise iptal edilen ödeme emrine konu alacaklar tarh safhasına geri dönecektir. Bu takdirde (eğer zamanaşımı hükümleri elveriyorsa) ihbarnamelerin yeniden tebliğ edilmesi gerekecektir.

-

Satış ilanı aleyhine açılmış bir davada, dayanak 2 no’lu ihbarnamenin tebliğ edilmediğinin tespit edilmesi halinde satıştan 2 no’lu ihbarnameye kadar arada tesis edilen tüm işlemler hukuksuz hale gelir ve mahkeme kararı uyarınca kaldırılması gerekir.

Ancak tarhiyata, yani geçerli surette tebliğ edilmiş ihbarnamelere süresi içinde dava açılmamış ise (istisnai haller dışında) tarhiyatın tebliğinden sonraki işlemler aleyhine açılan davalarda tarhiyatın esasının hukuka uygun olup olmadığı hakkında bir değerlendirme yapılmaz. Örneğin, usulüne uygun tebliğ edilmiş ihbarnameye süresinde dava açmamış bir mükellef haciz işlemine karşı açtığı davada, hakkında yapılan tarhiyatın yanlış olduğunu, inceleme raporunun hatalı olduğunu artık iddia edemez, mahkeme bu iddiayı değerlendirmez, dikkate almaz. Bunun yanında; vergi mahkemesi kararının temyiz veya itiraz konusu edilmesi kararın uygulanmasını geciktirmek için gerekçe olarak kullanılamaz. Karar hakkında kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi gecikmeksizin ve her halükarda en geç 30 gün içinde gereği yapılmalıdır. Kararın kesinleşmesi, • Süresinde temyiz veya itiraz konusu edilmemesiyle veya • Eğer temyiz veya itiraz konusu edildi ise üst yargı mercilerince onanması ve bu onama kararının süresinde karar düzeltme talebine konu edilmemesiyle veya • Eğer onama kararı hakkında karar düzeltme talep edildi ise bu talebin reddedilmesiyle mümkündür. 3. 2 No’lu İhbarname (Yargı Kararına Göre Bildirim) İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin 5’inci bendinde; “Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.” denilmiştir. Yapılan tarhiyatlar ve kesilen cezalar aleyhine açılan davalarda mahkemeler, dava edilen işlemleri hukuki sebeplerine göre değerlendirir ve buna göre hüküm kurarlar. Verilen gerekçeli kararlarda çoğu zaman; dava edilen ihbarname metninde gösterilen meblağ hakkında değil, tarhiyatın sebepleri hakkında hüküm verilir. Örneğin sahte fatura kullandığı tespit edilerek hakkında tarhiyat yapılmış bir mükellefin açtığı davada mahkeme, kullanılan faturaları düzenleyen firmalar hakkındaki rapor ve tespitleri değerlendirir ve örneğin tarhiyatın x firmasının faturalarına tekabül eden kısmının hukuka uygun olduğuna ancak z firmasından alınan faturalara tekabül eden kısmının ise hukuksuz olduğuna karar verebilir. Böylesi bir mahkeme kararı karşısında vergi dairesinin, dava edilen tarhiyatın mahkemece hukuka uygun bulunan kısmının ne kadar bir meblağa tekabül ettiğini tespit etmesi ve bunu mükellefe bildirmesi gerekecektir. Zira bunu mükellefin tespit edip kendiliğinden ödeme yapması mümkün değildir. İYUK’da vergi davalarına özel olarak bu hükme yer verilmesinin temel mantığı budur.


Söz konusu hükme göre; > Dava edilen vergi ve cezaların vergi mahkemesi kararıyla hukuka uygun bulunan kısımlarının, > (Tarh edilen ve mahkemece hukuka uygun bulunan vergilerin normal tahakkuk tarihinden mahkeme kararının daireye tebliğ edildiği tarihe kadar işletilecek olan) gecikme faizinin, > (Maktu ise kararda gösterilen meblağ kadar, nisbi ise mükellef aleyhine hükmolunan meblağın binde 4,55’i oranında hesaplanan) karar harcının davacıya tebliğ edilmesi ve bu surette davacının ödeme yapmaya davet edilmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığınca bastırılan matbu belgenin numarasından dolayı uygulamada “2 No’lu ihbarname” denen ancak esasında İYUK md. 28/5 uyarınca düzenlenmesi zorunlu bir bildirim mahiyetinde olan bu belge, borç doğuran bir idari işlem olmaması ve mahkeme kararı gereği ödenmesi gereken tutarların bildirimi niteliğinde olduğu, yani mükellefin hukukuna tesir etmediği için, kural olarak dava konusu edilemez. Ancak bu ihbarnamede, yargı kararına göre hesaplandığı belirtilen tutarlar ile mahkeme kararına göre oluşan sonuç bir sebepten farklı ise bu farkın dava konusu edilebileceği tabiidir. Aynı husus, mahkeme kararının kendisinden doğan yargı harçları için de geçerlidir. Öte yandan 2 No.lu ihbarnamede yazılı "gecikme faizi”, ilk defa bu bildirim ile istenmiş olduğundan; süre veya miktar açısından yanlış hesaplandığı veya mahsup veya ara ödemelerin nazara alınmaması sebebiyle hatalı olduğu gibi pek çok iddia ve sebeple dava konusu yapılması mümkündür. Sonuç olarak; bu ihbarnamelerin dava konusu edilebilir işlemler olduğunun kabulü gerekmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesi uyarınca, mahkeme kararının uygulanması mahiyetinde olan bu bildirimin de gecikmeksizin düzenlenmesi ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir. Tebligatı alan mükellefin bu ihbarnamelerde gösterilen meblağları 1 ay içinde ödemesi gerekmektedir. Eğer ödemezse bu defa vadesinde ödenmeyen bu amme alacakları için 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödeme emriyle takip işlemlerine geçilmesi gerekecektir. Vergi mahkemesinin hukuka uygun bulduğu tarhiyatlar ve cezalar, bu kararın davalı daireye tebliğ edildiği tarih itibarıyla tahakkuk etse de ödenmesi gereken meblağların gösterildiği 2 no’lu ihbarnameler mükellefe tebliğ edilmeden bunların vadesi oluşmaz ve bu nedenle tahsil zamanaşımı işlemez. Bu nedenle E-VDO sistemine tahakkuk kaydı 2 no’lu ihbarnamenin mükellefe tebliğ edildiği tarih itibarıyla düşülür. 4. Vergi Uyuşmazlıklarında Yürütmenin Durdurulması Kararları Tüm idari işlemler (yargı mercilerince aksi tespit oluncaya kadar) hukuka uygun sayılır ve yürütülmek zorundadır. Ancak, bir idari işlemin hukuka uygun olup olmadığı tespit edilene kadar yürütmesinin (yani icrai etkisinin) geçici bir önlem olarak, davacının talebi ve 2577 sayılı Kanun’un 27’inci maddesindeki şartların (Telafisi güç veya imkânsız zarar doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir) varlığı halinde durdurulması mümkündür. Mükellefler adına re’sen tarh ve tebliğ olunan vergi ve cezalar aleyhine, yani vergi/ceza ihbarnameleri aleyhine vergi mahkemelerinde dava açılması, o vergi ve cezaların tahakkuk etmesine engel olur ve işlemler; dava sonuna kadar tarh safhasında kalır. Tahakkuk etmemiş bir vergi ve cezanın tahsili de söz konusu olmayacağından re’sen veya ikmalen tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar aleyhine dava açılırken yürütmenin durdurulmasının talep edilmesine gerek yoktur, bu yönde bir talepte bulunulsa dahi görevli mahkeme “karar verilmesine yer olmadığına” karar verecektir. Nitekim İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında: tarh edilen vergi ve cezalara karşı dava açılması halinde bunların dava edilen kısımlarının tahsil işlemlerinin duracağı belirtilmiştir.


Ancak; (ihtirazi kayıtla verilen beyannameye istinaden) tahakkuk etmiş bir vergi aleyhine veya ödeme emri benzeri bir “tahsil” veya ihtiyati haciz benzeri bir “koruma işlemi” aleyhine açılan davalarda yürütmenin durması için bu yöndeki talebin davaya bakan mahkemece kabul edilmesi gerekmektedir, aksi takdirde idare işlemlerini sürdürecek, tahsilâtı gerçekleştirebilecektir. Buna göre; - İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir. Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Vergi mahkemelerince veya vergi hâkimince verilen yürütmenin durdurulması kararlarına karşı Bölge İdare Mahkemesine, Danıştay Dairelerince verilen kararlara ise Vergi Dava Daireleri Kuruluna, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Vergi mahkemesi kararının temyiz veya itiraz incelemesi aşamasında mahkeme kararının ve/veya dava konu işlemin yürütmesinin durdurulması ise tamamıyla başka hükümlere tabiidir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 52’nci maddesine göre; - Davalı vergi idaresi, aleyhine verilmiş mahkeme kararının yürütmesinin durdurulmasını, - Davacı mükellefler ise dava konusu işlemlerin ve/veya mahkeme kararının yürütmesinin durdurulmasını herhangi bir süreye bağlı olmaksızın temyiz ve itiraz incelemesi neticelenene kadar isteyebilirler. Davacı mükelleflerin yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilebilmesi için 27’nci maddedeki şartların (telafisi güç veya imkânsız zarar doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması) varlığı gerekir. Danıştay veya Bölge İdare Mahkemesinin, temyiz veya itiraz safhasında tarafların yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verdikleri kararlara ilişkin olarak herhangi bir yasal itiraz olanağı öngörülmemiştir. Bununla birlikte bu kararların kaldırılmasının talep edilmesinde herhangi bir hukuki engel de bulunmamaktadır. 5. Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Ne Şekilde Uygulanması Gerektiği > Vergi/Ceza ihbarnameleri, yani tarhiyatlar aleyhine açılan davalarda yürütmenin durdurulmasının istenmesinin hukuken anlamsız ve netice doğurmayacak bir talep olduğundan bahsedilmişti. Ancak bu davaların mükellef aleyhine sonuçlanmış olması halinde, yani tarhiyatların mahkemece tasdik edilmiş olması halinde, bu karara istinaden vergi ve cezalara tahakkuk verileceğinden, mükelleflerce temyize veya itiraza gidilirken, tahakkuku mümkün kılan bu kararların yürütmesinin durdurulması istenebilmektedir. Bu halde Danıştayca veya Bölge İdare Mahkemesince yürütmenin durdurulmasına karar verilirse E-VDO sistemi üzerinden, tahakkuklar hakkında “tecil (erteleme) kaydı” düşülmeli ve tahakkuklara istinaden yapılan tahsilât işlemleri dâhil tüm işlemler durdurulmalıdır. Hukuki olarak tahakkuku mümkün kılan bu tasdik kararının yürütmesinin durdurulması, dava konusu vergi ve cezaların “tarh” safhasına geri dönmesine yol açan kararlardır. Temyiz aşamasında verilen YD kararı gibi (tasdik kararı hakkında verilen) bozma kararı uyarınca da “tecil kaydı” düşülmeli ve bozma uyarınca dosya tekrar kendisine intikal edecek


yerel mahkemenin kararının beklenmesi yoluna gidilmelidir. > (İhtirazi kayıtla beyana dayanan) Tahakkuk işlemleri aleyhine açılan davalarda ise tahsil işlemlerinden kaçınabilmek için mükellefin yürütmenin durdurulması talebinde bulunması gerekmektedir. Eğer mahkeme bu talebi kabul ederse tahakkuka dayanan tüm işlemlerin durdurulması, örneğin ödeme emri düzenlendi ise takipten kaldırılması gerekmektedir. Eğer YD kararına itirazdan olumlu netice elde edilirse tahakkuka dayanan işlemlere kalındığı yerden devam edilmesi mümkündür. YD kararı neticesinde ödeme emirleri takipten kaldırılmış ise YD kararının kalkması üzerine yeniden ödeme emri düzenlenmesi mümkündür. > Ödeme emri ve haciz gibi tahsilât işlemleri hakkında ise Gelir İdaresi Başkanlığının resmi görüşlerini dikkate almak gerekmektedir. Buna göre bu tür işlemler hakkında açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi; işlemin hukuki etkilerinin sonlandırmak yerine yalnızca bir sonraki safhaya geçişe engel teşkil edecektir. Örneğin haciz işlemi aleyhine açılan davalarda YD kararı çıktıysa, haczin paraya çevrilmesi yoluna gidilmeyecek, yani satışa geçilmeyecek, davanın nihai kararla neticelenmesine kadar işlemler durdurulacak ancak haciz işlemi de geri alınmayacaktır. Hakeza eğer tahsil edilmiş bir para var ise YD kararı uyarınca bu paranın iadesi yoluna gidilmeyecektir. E. VERGİ CEZALARINDA TEKERRÜR Vergi cezalarında tekerrürün yaptırımına ilişkin Vergi Usul Kanunu’nun 339’uncu maddesi: “Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmi beş oranında artırılmak suretiyle uygulanır.” şeklindedir. Evrensel bir hukuki müessese olarak tekerrürün amacı; yaptığı eylemin hukuk düzenince cezaya bağlandığını, yani suç olduğunu, hukuken kesinleşmiş bir cezaya çarptırılarak idrak etmiş olması gereken şahsın aynı suçu işlemekteki ısrarının, ilk seferde kendisi için caydırıcı olmadığı anlaşılmış olan cezanın şiddeti daha da artırılmak suretiyle cezalandırılmasıdır. Yani yaptığı eylemin suç olduğunu bile bile aynı suçu işlemekte ısrar eden şahsı daha ağır cezaya çarptırarak suç işlemekteki ısrarının önüne geçmeye çalışmaktır. Konuyla ilgili (15.08.2011 tarih ve VUK-49/2011-7 sayılı) Vergi Usul Kanunu Sirküleri’nde de izah edildiği üzere; “. bir vergi cezasının tekerrür hükmü sebebiyle artırımlı uygulanabilmesi için tekerrüre esas alınacak sonraki fiilin her halde daha önce işlenmiş bir fiil için kesilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerekmektedir.”


Yani; (örneğin) vergi ziyaı suçu işlemiş bir şahıs hakkında bu suç için kesilen cezanın kesinleşmesi sonrasında, belirli bir süre zarfından aynı suçun yeniden işlenmesi halinde bu defa kesilecek ceza, tekerrürün varlığı nedeniyle zamlı uygulanacaktır. Tekerrüre ilişkin yasa maddesi 1999’da değiştirilirken yasa lafzında farklı ifadelere yer verilmiş olması nedeniyle yakın zamana kadar bu konuya ilişkin çok fazla sayıda uyuşmazlık doğmakta ve davalar aleyhe neticelenmekte idi. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin konuya ilişkin ortaya koyduğu yorum ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu görüşü benimseyerek uygulamayı değiştirmesi üzerine bu uyuşmazlıklar bir hayli azalmıştır. Ancak 1999 yılından 2011 yılının sonuna kadar oluşan uygulama alışkanlıkları ve yasa lafzında herhangi bir değişikliğe gidilmemiş olması nedeniyle hala konu tam olarak anlaşılamamakta ve hatasız uygulanamamaktadır. Tekerrür uygulamasında dikkate alınması gereken hususlar örnek bir şemada ortaya konmuştur:

V«r|IZIy»ı Cimindi: ».05.30101» J1.1Z.J015

tırlhlıri ıtrnndt itlinin mtl»r • Uıutaujluk Cimindi: 13.05.2010ıl» 31,12.2012

tarihleri imindi iftonen »uçlar

AYNI NIVİDIN Ilıt $U(VN YENİOCN İŞICNMİŞ OİMASI GEREKEN TARİH 1İ16İLİ DONEMİ MAUftl Verfı Zıyaı s S yıl

UwM4)kı2yd

lu tarih aıaMııvdati dintmlaıda llhn«n mıdır kin nt uman ma Idllni

l»dlwı rtktrrSır

Şemadan da anlaşılacağı üzere dayanak alınan suçun (eski suçun) ne zaman kesinleştiği önem arz etmektedir. Vergi cezasının kesinleşmesinden maksat; ceza işleminin uyuşmazlığa konu edilme imkânının kalmaması, tahsil edilebilirliğinin idari ve yargısal olarak kesinleşmesidir. Cezanın tahakkuku, her zaman “kesinleşme” anlamına gelmez. Dava aşamasında ceza tasdik edilse ve tahakkuk verilse dahi temyiz neticesinde ceza terkin edilebilir. Bununla birlikte kesinleşme için bu cezanın bilfiil infaz edilmiş, yani tahsil edilmiş olması şart değildir. Cezanın kesinleşmesi için; y Uzlaşmanın vaki olması, (Vergi Usul Kanunu Ek Madde 7/3) (Uzlaşma tutanağının tebliğ tarihinde ceza tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş sayılır) y Ceza için Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesine göre cezada indirim talebinde bulunulması ve ödeme yapılmış olması, > Dava açma süresi içinde dava yoluna başvurulmaması, (Tahakkukfişinin düzenlediği tarihte


değil; ceza ihbarnamesine karşı dava açma süresinin dolduğu tarihte ceza tahakkuk etmiş ve kesinleşmiştir.)


> Dava açılmış olduğu hallerde ise; ❖ Vergi dairesi lehine neticelenen, yani cezayı tamamen veya kısmen tasdik eden (hukuka uygun bulan) mahkeme kararının mükellefçe tebellüğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde itiraz veya temyiz konusu edilmemesi, (Kararın Dairenize tebliğ edildiği tarihin kesinleşme açısından bir anlamı yoktur, önemli olan; davacı tarafın, yani adına ceza kesilenin tebligatı aldığı tarihtir) ❖ Vergi dairesi lehine neticelenen, yani cezayı tamamen veya kısmen tasdik eden (hukuka uygun bulan) mahkeme kararının itiraz veya temyiz konusu edilmiş olması halinde ise; kararın cezanın tasdikine ilişkin kısmıyla ilgili olarak davacı açısından tüm kanun yollarının (itiraz, temyiz, karar düzeltme) tüketilmesi, cezayı tasdik eden hüküm fıkrasının hukuka uygun olduğunun tüm yargı makamları açısından kesin hükme bağlanmış olması gerekmektedir. Bu şekilde kesinleşmiş bir cezanın varlığı halinde belirtilen süreler içerisinde işlenmiş bir suç için yeniden aynı tür bir cezanın kesilmesi gerektiğinde, ceza kesilen adına tebliğ olunacak vergi/ceza ihbarnamesinin “Yapılan Tarhiyatın/Kesilen Cezanın Nedeni” kısmında; > Cezanın Vergi Usul Kanunu’nun 339’uncu maddesi uyarınca artırılmış olduğu hususunun ve > Tekerrür hükmünün işletilmesine neden olan cezanın türü ile kesilme ve kesinleşme tarihlerinin belirtilmesi gerekmektedir. Cezadaki artırırımın hukuki sebebinden mükellefin bu şekilde haberdar edilmesinin; İdare Hukuku ve Vergi Usul Hukukuna hâkim olan ilkelere ve Mükellef Hakları Bildirgesine uygun olacağı düşünülmektedir. Tekerrürlü kesilmiş olan bir ceza aleyhine dava açılması halinde ise; > Mükellefin dosyası tetkik edilerek, tekerrür hükmünün işletilmesine mesnet ceza işlemi tespit edilmeli, > Bu dayanak cezaya ilişkin ihbarname yanında bu ihbarname ile kesilen cezanın ne şekilde ve hangi tarihte kesinleşmiş olduğunu gösterir ispat edici belgelerin onaylı suretlerinin mahkemeye ibraz edilmesi, > Savunmada buna ilişkin gerekli tüm açıklamaların yapılması gerekmektedir. Ancak kesinleşme olgusuna ilişkin ispat edici evrakın temin edilmesine çalışılırken, EVDO sisteminden alınan çıktıların yargı mercileri nezdinde herhangi bir hukuki geçerliliğinin olmadığı, bu çıktıların ispat edici vesika sayılamayacağı hususuna dikkat edilmelidir. Dayanak ceza kesinleştikten sonra aynı yıl içinde işlenen suçlar için de tekerrür uygulanacaktır. Örnekteki şemada 13.05.2010 - 31.12.2010 tarihleri arasında işlenen suçlar için kesilen cezalarda da tekerrür hükmü uygulanacaktır. Her ne kadar Mezkûr Kanun’un 339’uncu maddesinde; dayanak cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere beş yıl içinde aynı suçun yeniden işlenmesi halinde cezada tekerrür artırımının uygulanacağı belirtilmiş ise de süreye ilişkin söz konusu belirleme; cezası artırımlı uygulanacak suçun işlenmiş olması gereken zaman dilimini değil, artırımın en son hangi tarihe kadar uygulanabileceğini göstermektedir. Tekerrürdeki amacın mükellefin aynı suçu işlemekteki ısrarını cezalandırmak olduğu düşünüldüğünde, mayıs ayında kesinleşmiş bir cezadan sonra tekraren işlenmiş suçlar nedeniyle kesilecek cezalarda artırım uygulayabilmek için ertesi yılı beklemek gerektiğinden, ertesi yılbaşına kadar işlenmiş tüm suçlarda mükerrir (şu işlemekte ısrar eden) bir iradenin bulunmadığından söz edilemeyeceği açıktır. F. TASFİYESİ BİTMİŞ ŞİRKETLERE İLİŞKİN İŞLEMLER Bilindiği üzere; Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni temsilcilerin ödevi” başlıklı 10’uncu maddesinin son fıkrasında; “.Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları,


kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz. ” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ve Danıştayın istikrar kazanmış içtihatları gereği; tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliği son bulan mükellefler hakkında yapılacak olan tarhiyat ve sair işlemlerin, ilgili olduğu döneme göre kanuni temsilci veya tasfiye memuru adına yapılması gerekmektedir. Nitekim bugüne kadar uygulamada pek çok vergi dairesi; haklarında tarhiyat yapmak üzere harekete geçtikleri şirketlerin tüzel kişiliklerinin son bulduğunu öğrendiklerinde ihbarnameleri, dönemine göre kanuni temsilci veya tasfiye memuru adına düzenleyerek tebliğ etmişlerdir. Ancak yasa metninin bu konuda uygulamaya yön verecek kadar açık bir hüküm içermemesi; uygulamada tereddütler yaşanmasına ve tüzel kişiliği son bulmuş kurumlar hakkında işlem tesis edilmesine yol açmakta idi. Nitekim Grup Müdürlüğümüze intikal eden yargı kararlarından; tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliği son bulmuş şirketler adına tanzim edilmiş vergi/ceza ihbarnameleri ve ödeme emirleri ile (bu şekilde hukuki varlığı son bulmuş tüzel kişiler adına tanzim edilmiş ihbarnamelerin ilanen tebliği yoluyla tahakkuk ettirilmiş vergilerin tahsili için) kanuni temsilciler ve limited şirket ortakları adına tanzim edilen ödeme emirlerinin; hukuken var olmayan şahıslar hakkında tesis olunan işlemlerin hukuki bir geçerliliği olamayacağı, bu işlemlerin ancak, kanuni temsilci veya tasfiye memuru adına yapılması halinde geçerli addedilebileceği gerekçesiyle iptal edildiği görülmekte idi. Konuyla ilgili kimi kararlarda; artık hukuken var olmayan şirket adına tesis edilen işlemin kimsenin hukuki menfaatlerine tesir etmeyeceği bu nedenle dava konusu edilmesinin de mümkün olmadığı belirtilerek davanın ehliyet yönünden reddine karar verilirken kimi kararlarda ise yapılan işlemin “yok hükmünde” sayılması gerektiği düşüncesiyle tamamıyla iptali yoluna gidildiği görülmektedir. Uygulamada yaşanan bu tereddütlerin giderilmesi ile uyuşmazlıkları azaltmak için Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesine 5904 sayılı Kanunla eklenen 9’uncu fıkrada; “Tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılır. Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar. Şu kadar ki, bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğu, tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle tasfiye sürecinde olduğu bilinen, unvanında “Tasfiye Halinde” ibaresi bulunan şirketler hakkında ihbarname, ödeme emri veya sair herhangi bir işlem tanzim edilmeden önce şirketin tarh dosyasından gerekli kontrollerin yapılması ve şirketin tüzel kişiliğinin son bulup bulmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Tarh dosyasındaki kayıtlarda şirketin tasfiyesinin son bulduğuna dair herhangi bir kayıt yoksa Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarının tetkik edilmesi ve “3. ilan”ın ve “kapanış ilanı”nın yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. Bir şirketin tasfiye sürecinin sonlandırabilmesi üçüncü ilandan sonra; tasfiye sonu genel kurulunu toplama, şirket unvanının ticaret sicilinden silinmesi için ilgili ticaret memurluğuna müracaat etme ticaret sicil memurluğunca yapılan tetkikler neticesinde sicil kaydının terkini ile tüzel kişiliğin son bulması ve bu durumun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanı aşamalarının tamamlanması gerekmektedir. Eğer bu aşamalar, özellikle son kapanış ilanı yayınlanmadıysa yapılacak işlemlerin şirket adına yapılması ve tesis edilen işlemlerin tasfiye memuruna tebliğ edilmesi gerekmektedir. Ama kapanış ilanı yayınlanmış ise bu ilanla birlikte şirketin tüzel kişiliği son bulmuş olacağından, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/9 hükmüne göre işlem tesis edilmesi ve her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılması gerekmektedir. Söz konusu düzenlemeyle; Vergi Usul Kanunu’nun 10’uncu maddesinin son fıkrasının ne şekilde uygulanacağı hususundaki tereddütler giderilmiş ve hatalı işlemlerin önüne geçilmiştir. Buna göre tüzel kişiliği son bulmuş bir şirketin faal haldeyken ziyaa uğrattığı tespit edilmiş vergileri re’sen veya ikmalen tarh ederken yapılacak tarhiyatın ve/veya kesilecek cezanın ilgili olduğu döneme göre tasfiye memurları veya kanuni temsilciler adına ihbarname tanzim ve tebliğ edilecektir.


Ezcümle; şirketin tasfiyesinin sonuçlandığın anlaşılması halinde ihbarnameler, verginin mükellefi olmakla birlikte artık hukuken var olmayan ve adına işlem tesis edilmesi hukuken mümkün bulunmayan münfesih şirket adına değil; Vergi Usul Kanunu’nun 10’uncu maddesinin son fıkrası ve 03.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve esas itibarıyla Vergi Usul Kanunu’nun anılan hükmünün ne şekilde uygulanması gerektiği hususuna açıklık getiren Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesinin 9’uncu fıkrası uyarınca ilgili şahıs adına tanzim ve tebliğ edilecektir. Şirketin tüzel kişiliğinin son bulduğu bilinmeksizin şirket adına tarhiyat yapılmış ve ceza kesilmiş ise, dava konusu edilmiş olsun veya olmasın, bu hatanın ivedilikle düzeltilerek tarhiyatların düzeltme yoluyla kaldırılması ve yukarıdaki hükümlere göre ilgili şahıs adına tarhiyat yapılarak tebliğ edilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde tarhiyatın yenilebilmesi için tarh zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerektiği tabiidir. Örneğin 2007 yılına ilişkin bir tarhiyatın bu surette yenilenmesi artık mümkün olmadığı tabiidir. ONDOKUZUNCU BÖLÜM MÜKELLEF ODAKLI VERGİLENDİRME SERVİSLERİ (MOVES) PROJESİNE İLİŞKİN YÖNERGE A. VERGİLENDİRME SERVİSLERİ MÜKELLEF GRUPLARI Mükellef Odaklı Vergilendirme Servisleri Projesi kapsamında aşağıda tanımlanmış mükellef grupları itibarıyla sürekli ve süreksiz yükümlülükler vergilendirme servislerine ilişkin görev dağılımını gösteren genel tablo ekte yer almaktadır. Vergi dairesi müdürlüklerinin mükellef gruplarının farklılık arz etmesi nedeniyle, bir kısım vergi dairelerinde vergilendirme 3 servisinin mükellef grubu için (vergi kimlik numarasına göre veya mükellefiyet türüne göre) birden fazla vergilendirme servisi, bir kısım vergi dairelerinde ise vergilendirme 4 servisinin mükellef grupları ve/veya süreksiz yükümlülükler için birden fazla vergilendirme servisi oluşturulmasına dair daha önce yayımlanan Tamim yazılarında belirlenmiş vergilendirme servis sayılarının aynı şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Proje kapsamında oluşturulmuş vergilendirme servislerinde yapılan görevlendirmelerin aşağıda yer alan tanımlamalar doğrultusunda (her bir vergi dairesi için belirlenmiş vergilendirme servis sayılarına uygun olarak) güncellenmesi, servis bazında iş yükü bakımından yoğunluk olması gibi durumlarda servis bölünmeleri, birleştirmeleri vb. için Başkanlığımız olurunun alınması gerektiği tabiidir. Vergilendirme servislerinden maksat sürekli ve süreksiz yükümlülükler vergilendirme servisleri olup genel olarak vergilendirme servislerinin mükellef grupları aşağıdaki gibidir; 1. Vergilendirme 1 Servisi Vergi dairesinde yeni mükellefiyet tesis edilen kurumlar vergisi veya gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri ile özel esaslara tabi olan veya Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesi kapsamında olan mükelleflerin belli bir süre izlenerek değerlendirildiği ve vergilendirme işlemlerinin takip edildiği servistir. Bu servisin mükellef grupları aşağıdaki gibidir. 1-a. Yeni Kurulan Kurumlar Vergisi Mükellefleri 01/07/2014 tarihi itibarıyla yeni kurulan kurumlar vergisi mükellefleri ile vergi dairesi müdürünün gerek görmesi halinde nakil gelen kurumlar vergisi mükellefleri bu grupta yer almaktadır. 1-b. Yeni Mükellefiyet Tesis Edilen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi Mükellefleri 01/07/2014 tarihi itibarıyla yeni mükellefiyet tesis edilen gelir vergisi mükellefleri ile vergi dairesi müdürünün gerek görmesi halinde nakil gelen gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri bu grupta yer almaktadır. Ancak gerçek usulde ticari kazanç dışında gelir elde eden (GMSİ, menkul sermaye iradı, ücret, basit usulde ticari kazanç, zirai kazanç, serbest meslek kazancı


vb. sahibi olarak vergilendirme 4 servisi içinde sayılan) mükellef gruplarından yeni mükellefiyet tesis ettiren veya nakil gelenler vergilendirme 4 servisinde takip edilir. 1-c. Özel Esaslara Tabi Mükellefler 26/04/2014 tarih 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01/05/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “IV/E. ÖZEL ESASLAR” başlıklı bölümünde yapılan tanıma göre özel esaslara tabi olan mükellefler bu grupta yer almaktadır. 1ç. Vergi Usul Kanunu’nun 153/A Maddesi Kapsamındaki Mükellefler Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesi kapsamında teminat uygulamasına tabi olan mükellefler bu grupta yer almaktadır. 2. Vergilendirme 2 Servisi Bağlı bulunduğu vergi dairesinde vergilendirme 1 servisinde sayılan mükellefler dışında kalan ve belirlenmiş hadlerin üzerinde olan kurumlar vergisi ve gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükelleflerinin vergilendirme işlemlerinin takip edildiği servistir. Bu servisin mükellef grupları aşağıdaki gibidir. 2a. Belirlenen Hadleri Geçen Kurumlar Vergisi Mükellefleri Son dönem kurumlar vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı veya son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayılarının ortalaması bakımından bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesinde belirlenen hadlerin üzerinde yer alan kurumlar vergisi mükellefleri (kurumlar vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır. 2- b. Belirlenen Hadleri Geçen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi Mükellefleri Son dönem gelir vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı veya son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayılarının ortalaması bakımından bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesinde belirlenen hadlerin üzerinde yer alan gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri (gelir vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır. 3. Vergilendirme 3 Servisi Bağlı bulunduğu vergi dairesinde vergilendirme 1 servisinde sayılan mükellefler dışında kalan ve belirlenmiş hadlerden her ikisini de taşımayan kurumlar vergisi ve gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükelleflerinin vergilendirme işlemlerinin takip edildiği servistir. Bu servisin mükellef grupları aşağıdaki gibidir. 3- a. Belirlenen Hadleri Taşımayan Kurumlar Vergisi Mükellefleri Son dönem kurumlar vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı ve son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayılarının ortalaması bakımından bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesinde belirlenen hadlerin her ikisini de taşımayan kurumlar vergisi mükellefleri (kurumlar vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır. 3b. Belirlenen Hadleri Taşımayan Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi Mükellefleri Son dönem gelir vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı ve son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayılarının ortalaması bakımından bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesinde belirlenen hadlerin her ikisini de taşımayan gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri (gelir vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır. 4. Vergilendirme 4 Servisi Bağlı bulunduğu vergi dairesinde özel esasa tabi olanlar ve gerçek usulde ticari kazanç elde edenler (vergilendirme 1, 2 veya 3 servisleri) dışında kalan mükelleflerin vergilendirme işlemleri ile


süreksiz yükümlülüklerin takip edildiği servistir. Bu servisin mükellef grupları aşağıda sayılanlardan biri veya bir kaçı gibidir. 4a. Gayrimenkul Sermaye İradı Sahibi Mükellefler Sadece gayrimenkul sermaye iradı yönünden adına mükellefiyet tesis edilen mükellefler bu grupta yer almaktadır. 4-b. Serbest Meslek Kazancı Sahibi Mükellefler Sadece serbest meslek kazancı yönünden adına mükellefiyet tesis edilen mükellefler bu grupta yer almaktadır. 4-c. Menkul Sermaye İradı Sahibi Mükellefler Sadece menkul sermaye iradı yönünden adına mükellefiyet tesis edilen mükellefler bu grupta yer almaktadır. 4-ç. Basit Usulde Vergilendirilen Mükellefler Sadece basit usulde vergilendirilen mükellefler bu grupta yer almaktadır. 4-d. Zirai Kazanç Sahibi Mükellefler Sadece zirai kazanç yönünden adına mükellefiyet tesis edilen mükellefler bu grupta yer almaktadır. 4-e. Ücret Geliri Elde Eden Mükellefler Sadece ücret geliri yönünden adına mükellefiyet tesis edilen mükellefler bu grupta yer almaktadır. 4-f. Gerçek Usulde Ticari Kazanç Dışında Birden Fazla Gelir Unsuru Sahibi Mükellefler Aynı anda yukarıda 4-a, 4-b, 4-c, 4-d, 4-e’de belirtilen gelir unsurlarından iki veya daha fazlasına sahip olan mükellefler bu grupta yer almaktadır. Ticari kazanç sahibi mükellefler, (basit usul hariç) ayrıca bu gelir unsurlarından bir veya bir kaçını elde etmeleri halinde ticari kazanç grubuna göre ilgili vergilendirme servislerinde takip edilir. 4- g. Diğer Kazanç ve İratlar İle Sadece Gelir Stopaj ve KDV Mükellefiyeti Gibi Tek Vergi Kodundan Mükellefiyet Tesis Edilen Mükellefler ve Süreksiz Yükümlülükler Sadece diğer kazanç ve iratlar yönünden adına mükellefiyet tesis edilen mükellefler, sadece gelir vergisi stopajı ve katma değer vergisi mükellefiyeti gibi tek vergi kodundan adına mükellefiyet tesis edilen mükellefler ile süreksiz yükümlülükler bu grupta yer almaktadır. B. ORTAK HUSUSLAR 1Yeni işe başlayan mükelleflerde takip dönemi 01/07/2014 itibarıyla, yeni kurulan kurumlar vergisi mükellefleri (vergilendirme 1 servisi 1-a grubu) ile yeni mükellefiyet tesis edilen gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri (vergilendirme 1 servisi 1 -b grubu) asgari bir yıl süre ile vergilendirme 1 servisinde takip edilir. Bu bir yılın sonunda mükellef hakkında herhangi bir olumsuzluk olmaması durumunda mükellefin vergilendirme işlemleri, bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesinde belirlenen kriterler bakımından yapılacak değerlendirmeye göre, bir yıllık süreci takip eden 01 Temmuz tarihinden itibaren ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisince yürütülür. Diğer taraftan bu sürede mükellef hakkında herhangi bir olumsuz durumun olması halinde, mükellef vergilendirme 1 servisinde takip edilmeye devam edilir. Örnek: 01/07/2014 tarihinde yeni mükellefiyet tesis edilen kurumlar vergisi mükellefi (A) AŞ asgari bir yıl boyunca vergilendirme 1 servisi 1-a grubunda takip edilmelidir. Bu bir yıllık süreçte mükellef hakkında herhangi bir olumsuz durumun bulunması halinde yine vergilendirme 1 servisinde


takip edilmeye devam edilmesi, bu sürede mükellef hakkında herhangi bir olumsuz durumun bulunmaması halinde ise; belirlenen kriterler dahilinde, (ilk kurumlar vergisini beyannamesini vermesine müteakip) 01/07/2015 tarihi itibarıyla ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisine geçmesi gerekmektedir. Örnek: Mükellef (A)nın mükellefiyetinin 05/08/2014 tarihi itibarıyla tesis edilmesi durumunda, mükellef asgari bir yıl boyunca vergilendirme 1 servisi 1-b grubunda takip edilmelidir. Mükellefiyet başlangıç tarihinden itibaren bir yıllık süre 05/08/2015 tarihinde dolmakta olup bu bir yıllık süreçte mükellef hakkında herhangi bir olumsuz durumun bulunmaması halinde, mükellefin durumunun belirlenen kriterlere göre yapılacak değerlendirme sonucunda, bir yıllık süreci takip eden 01/07/2016 tarihi itibarıyla ilgili vergilendirme servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: (A) Ltd. Şti.nin mükellefiyetinin 05/08/2014 tarihi itibarıyla tesis edilmesi durumunda, mükellef kurum asgari bir yıl boyunca vergilendirme 1 servisi 1-a grubunda takip edilmelidir. Mükellefiyet başlangıç tarihinden itibaren bir yıllık süre 05/08/2015 tarihinde dolmasına karşın, bu bir yıllık süreçte mükellef hakkında herhangi bir olumsuz durumun olması halinde, herhangi bir kritere bağlı kalmaksızın mükellef kurumun vergilendirme 1 servisi 1-a grubunda takibine devam edilmesi gerekmektedir. 2Mükelleflerin özel/genel esaslara tabi olmalarının tespiti Özel esaslara tabi mükellefler 01/07/2014 tarihi itibarıyla, diğer vergilendirme servislerinde takip edilmekte iken sonradan özel esaslara tabi olduğu anlaşılan (faal/terk) mükellefler ise özel esaslara tabi olduğu ayı takip eden ayın birinci günü itibarıyla vergilendirme 1 servisi 1-c grubunda takip edilir. Özel esaslara tabi mükelleflerin genel esaslara tabi olmaları durumunda, bunların vergilendirme işlemleri, genel esaslara tabi oldukları ayı takip eden ayın birinci gününden itibaren belirlenen kriterlere göre, ilgili vergilendirme servislerince yürütülür. Mükellefin özel esaslara tabi olup olmamasından kasıt; KDV Genel Uygulama Tebliğinde yapılan tanıma göre özel esasa tabi olması/olmaması nedeniyle, vergi dairesince GİBİNTRANET - Yönetim Bilgi Sistemi ekranından Denetim / Özel Genel Esaslar SMİYB Sorgulama / SMİYB Düzenleme, Kullanma ve Olumsuz Tespit Durum menüsünden yapılan sorgulamada; -SMİYB Düzenleyen, SMİYB Kullanan, Olumsuz Tespit Bulunan vb. dahil- “Özel Esaslara Tabidir” / “Genel Esaslara Tabidir” şeklinde sonuç alınmasıdır. Bu durumda mükellefin vergilendirme işlemleri, özel/genel esaslara tabi olduğuna dair KDV Grup Müdürlüğünce sisteme giriş yapıldığı tarihi takip eden ayın birinci gününe kadar, mevcut durumda bulunduğu vergilendirme servisi tarafından yürütülür. Ayrıca, işi bırakan veya nakil olan özel esaslara tabi mükellef de vergilendirme 1 servisi 1 -c grubunda takip edilmeye devam edilir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilen mükellef (A) hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu 14/05/2014 tarihinde vergi dairesine intikal etmiştir. İnceleme raporu ekinde yer alan EK-1 formunun vergilendirme 2 servisinde KDV Grup Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine ilgili birim tarafından 23/05/2014 tarihinde sisteme özel esas giriş kaydı yapılmıştır. Özel esaslara tabi olan mükellefin, özel esasa tabi olduğu tarihi takip eden ayın birinci gününden itibaren vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekeceğinden mükellef (A) 23/05/2014 tarihini takip eden ayın birinci günü itibarıyla vergilendirme 1 servisinde takip edilmeye başlanır. Diğer bir ifadeyle mükellefin, hakkında özel esaslara tabi olmasını gerektirir belgenin vergi dairesine intikal tarihi olan 14/05/2014 tarihi yerine, mükellef adına vergi dairesince Yönetim Bilgi Sistemi ekranından yapılan sorgulamada; “Özel Esaslara Tabidir ” şeklinde sonuç alındığı (KDV Grup Müdürlüğünün sisteme giriş yaptığı) 23/05/2014 tarihini takip eden ayın birinci günü olan 01/06/2014 tarihi itibarıyla vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: Özel esaslara tabi olması nedeniyle vergilendirme 1 servisinde takip edilmekte


olan mükellef (A) genel esaslara dönmek için gerekli ödemeyi yapmıştır. Bu durumda mükellef (A) adına vergilendirme 1 servisince 28/04/2014 tarihinde düzenlenen EK-4 formunun KDV Grup Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine ilgili birim tarafından 13/05/2014 tarihinde sisteme özel esaslardan çıkış kaydı yapılmıştır. Özel esaslardan genel esaslara geçen mükellefin, genel esaslara döndüğü tarihi takip eden ayın birinci gününden itibaren ilgili vergilendirme servisinde takip edilmesi gerekeceğinden mükellef (A) 13/05/2014 tarihini takip eden ayın birinci günü itibarıyla ilgili vergilendirme servisinde takip edilmelidir. Diğer bir ifadeyle mükellefin, hakkında genel esaslara tabi olmasını gerektirir belgenin düzenlenme tarihi olan 28/04/2014 tarihi yerine, mükellef adına vergi dairesince Yönetim Bilgi Sistemi ekranından yapılan sorgulamada; “Genel Esaslara Tabidir” şeklinde sonuç alındığı (KDV Grup Müdürlüğünün sisteme giriş yaptığı) 13/05/2014 tarihini takip eden ayın birinci günü olan 01/06/2014 tarihi itibarıyla belirlenen kriterlere göre durumuna uygun olarak ilgili vergilendirme servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: (A) Ltd. Şti. vergi dairesince 22/07/2010 tarihinde re’sen terk ettirilmiştir. Mükellef kurum re ’sen terk tarihinde genel esaslara tabidir. Mükellef kurumun terk tarihi, 01/07/2014 tarihinden daha önce olması nedeniyle vergilendirme 3 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan (A) Ltd. Şti. adına terk tarihinden sonra yapılan incelemeye istinaden 04/08/2014 tarihinde (A) Ltd. Şti.nin özel esaslara tabi olduğuna dair KDV Grup Müdürlüğünce sisteme giriş yapılmış olması durumunda KDV Grup Müdürlüğünün sisteme giriş yaptığı 04/08/2014 tarihini takip eden ayın birinci günü olan 01/09/2014 tarihi itibarıyla vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: (A) AŞ vergilendirme 3 servisinde takip edilmekte iken genel esaslara tabi olarak 22/05/2014 tarihinde tasfiye sonu olarak tüzel kişiliğini sona erdirmiştir. Bu durumda mükellef kurumun terk tarihinden sonraki işlemleri de; terk ettiği dönemde takip edildiği servis olan vergilendirme 3 servisince yürütülmelidir. Diğer taraftan (A) AŞ adına terk tarihinden sonra yapılan inceleme/tespit sonucu mükellef kurumun özel esaslara tabi olduğuna dair KDV Grup Müdürlüğünce 06/08/2014 tarihinde sisteme giriş yapılması durumunda, KDV Grup Müdürlüğünün sisteme giriş yaptığı 06/08/2014 tarihini takip eden ayın birinci günü olan 01/09/2014 tarihi itibarıyla vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. 3- Nakil mükellefiyet tesisi Başkanlığımızca, mükelleflerin ihtisas kriterlerini kaybetmiş olması vb. nedenlerle re’sen yapılan nakillerde, mükellef (vergilendirme 1 servisinde asgari bir yıl süreli takibine gerek olmaksızın) belirlenen kriterlere göre durumuna uygun ilgili vergilendirme (2, 3 veya 4) servisinde takip edilir. Vergi dairesine nakil olan kurumlar vergisi mükellefleri ile gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri; nakil geldiği eski vergi dairesinde vergilendirme 1 servisinde takip edilmekte olması veya işe başlama tarihi itibarıyla asgari bir yıllık takip süresini doldurmamış olması halinde vergilendirme 1 servisinde; nakil geldiği eski vergi dairesinde, bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesi ile belirlenen kriterlerden herhangi birini taşıması nedeniyle vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olması halinde ise vergilendirme 2 servisinde; takip edilir. Vergi dairesine nakil olan gerçek usulde ticari kazanç dışında gelir (vergilendirme 4 grubunda sayılan gelir gruplarından) elde eden mükellef, nakil olduğu yerin bağlı olduğu vergi dairesinde de vergilendirme 4 servisinde takip edilir. Diğer durumlarda (eski vergi dairesinde vergilendirme 3 servisinde takip edilmekte iken nakil


olması halinde) ise, mükellefin vergilendirme 1 servisinde asgari bir yıl süre ile takip edilip edilmeyeceği hususu nakil olduğu yerin bağlı olduğu vergi dairesi müdürünün görüşü doğrultusunda belirlenir. Mükelleflerin nakil işlemlerine ilişkin yazışmalarda vergi dairelerince hangi serviste takip edildiği belirtilir. Örnek: Öteden beri (X) Vergi Dairesi mükellefi olan (A) Ltd. Şti. 24/06/2014 tarihinde (Y) Vergi Dairesine nakil olmuştur. Bu durumda mükellefin, (X) Vergi Dairesinde vergilendirme 3 servisinde takip edilmekte olması halinde, (Y) Vergi Dairesinde asgari bir yıl süreyle vergilendirme 1 servisinde takip edilip edilmeyeceği hususu (Y) Vergi Dairesi müdürünün görüşü doğrultusunda belirlenir. Örnek: (X) Vergi Dairesinde 13/06/2014 tarihinde mükellefiyet tesis edilen (A) AŞ 24/07/2014 tarihinde (Y) Vergi Dairesine nakil olmuştur. Bu durumda mükellef işe başlama tarihi itibarıyla belirli bir süre takip edilmemiş olduğu için (Y) Vergi Dairesinde asgari bir yıl süreyle vergilendirme 1 servisinde takip edilmelidir. Örnek: (X) Vergi Dairesinde Vergilendirme 2 servisinde takip edilen (A) AŞ 24/06/2014 tarihinde (Y) Vergi Dairesine nakil olmuştur. Bu durumda mükellef (Y) Vergi Dairesinde de (vergilendirme 1 servisinde asgari bir yıl süreli takibine gerek olmaksızın) vergilendirme 2 servisinde takip edilmelidir. Örnek: (X) Vergi Dairesi mükellefi (Vergilendirme 4 servisinde takip edilen) Av. (A) 17/06/2014 tarihinde (Y) Vergi Dairesine nakil olmuştur. Bu durumda mükellef (Y) Vergi Dairesinde de vergilendirme 4 servisinde takip edilmelidir. Örnek: Vergi Dairesi Başkanlığınca ihtisas vergi dairesi kriterlerini kaybetmiş mükelleflere ilişkin yapılan nakil çalışmaları neticesinde; (X) Kurumlar Vergi Dairesi mükellefi (A) AŞ 01/03/2014 tarihi itibarıyla (Y) Vergi Dairesine nakil olmuştur. Bu durumda (Y) Vergi Dairesinde vergilendirme 1 servisinde asgari bir yıl süreli takibine gerek olmaksızın, belirlenen kriterlere göre durumuna uygun ilgili vergilendirme servisinde (2, 3 veya 4) takip edilmesi gerekmektedir. 4Geriye dönük mükellefiyet tesisi Vergilendirme 1 servisi 1-a veya 1-b grubunda sayılan mükellefler adına geriye dönük olarak yapılan mükellefiyet tesis işlemlerinde, bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 1’inci maddesinde belirlendiği şekilde, söz konusu mükelleflerin asgari bir yıl süreyle vergilendirme 1 servisinde takibi bakımından mükellefiyet tesis tarihi yerine işlem tarihi esas alınır. Örnek: İhbar üzerine Bay (A)nın ikamet adresinde 11/08/2014 tarihinde yapılan yoklamada; 19/11/2012 tarihi itibarıyla evinin alt katında gıda ürünleri perakende satış faaliyeti yaptığı tespit edilmiştir. Vergi dairesince söz konusu yoklama fişine istinaden 12/08/2014 tarihinde, Bay (A) adına faaliyete başladığı 19/11/2012 tarihi itibarıyla geriye dönük olarak mükellefiyet tesis edilmiştir. Bu durumda mükellef (A)nın, mükellefiyet tesis tarihi olan 19/11/2012 tarihi yerine, mükellefiyet kayıt işleminin yapıldığı 12/08/2014 tarihinden itibaren asgari bir yıl süreyle vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Bu takip sürecinde olumsuz bir hususa rastlanmazsa, takip eden Haziran ayında yapılan değerlendirme sonucu 01/07/2016 tarihi itibarıyla ilgili vergilendirme servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Ancak vergilendirme 1 servisinde takip edildiği dönemde mükellef hakkında olumsuz bir hususa rastlanmış olması durumunda herhangi bir kritere bağlı kalmaksızın vergilendirme 1 servisinde takip edilmeye devam edileceği tabiidir. 5Nev’i değişikliği Nev’i değişikliği yapan mükellef, vergilendirme 1 servisi yerine mevcut durumuna uygun olarak ilgili vergilendirme servisinde takip edilir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan (A) Ltd. Şti. 04/08/2014 tarihinde


nev ’i değişikliği yaparak limited şirketten anonim şirkete dönüşmüştür. Bu durumda (A) AŞ unvanı ile faaliyetine devam etmekte olan mükellefin vergilendirme 2 servisinde takip edilmeye devam edileceği tabiidir. Diğer bir ifadeyle her ne kadar mükellefin vergi kimlik numarası ve unvanı değişmiş olsa da yeni işe başlama gibi değerlendirilerek vergilendirme 1 servisinde takibine gerek bulunmamaktadır. 6Genel değerlendirme dönemi ve değerlendirme kriterleri 01/07/2014 tarihinden önce mükellefiyet tesis edilip öteden beri mükellef olan kurumlar vergisi mükellefleri ile gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri için son dönem kurumlar/gelir vergisi beyannamelerine ekli bilançolarındaki aktif toplamının 1.000.000- TL’yi geçmesi veya bu mükelleflerin son bir yıllık döneme ait (üç aylık dahil) muhtasar beyannamelerinde (şubeler dahil) beyan edilen işçi sayılarının ortalamasının 11 ve üzerinde olması halinde söz konusu mükelleflerin vergilendirme işlemleri vergilendirme 2 servisince yürütülür. Mükellefin vergilendirme 2 servisinde takibi bakımından yapılacak değerlendirmede belirlenen hadlerden (aktif toplamı/işçi sayısı) bir tanesinin aşılması yeterli olmaktadır. Her yıl Haziran ayında yapılan değerlendirmede bu hadlerden her ikisini de taşımayan mükelleflerin vergilendirme işlemleri, vergilendirme 3 servisince yürütülür. Mükelleflerin, her yıl Haziran ayında, bu maddede belirlenen hadler bakımından değerlendirmeye tabi tutulması sonucunda, mükelleflerin durumlarında değişiklik olması halinde vergilendirme işlemleri 01 Temmuz tarihinden itibaren yeni durumlarına uygun vergilendirme servislerince yürütülür. Örnek: 01/07/2014 tarihinden önce mükellefiyet tesis edilip öteden beri mükellef olan (A)nın; 01/07/2014 tarihinden önceki bir yıllık döneme rastlayan muhtasar beyannamelerindeki işçi sayılarının ortalamasının (şubeleri için beyan ettiği işçi sayıları dahil) 11 ve üzerinde olması veya son dönem (2013 yılına ait) gelir vergisi beyannamesine ekli bilançosunda beyan ettiği aktif toplamının 1.000.000-TL’nin üzerinde olması durumlarında; mükellef (A)nın vergilendirme işlemlerinin vergilendirme 2 servisi 2-b grubunda takip edilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, anılan mükellef, 11 ve üzeri işçi sayısı kriterini taşıması halinde aktif toplamına bakılmaksızın, aktif toplamının 1.000.000-TL ’nin üzerinde olması halinde de işçi sayısına bakılmaksızın vergilendirme 2 servisinde takip edilmelidir. Öte yandan, söz konusu mükellefin çalıştırdığı işçi sayısının yıllık ortalamasının 11 kişinin altında olması ve aktif toplamının da 1.000.000-TL ve altında olması, diğer bir ifadeyle belirlenen hadlerin her ikisini de taşımaması halinde, mükellef (A)nın vergilendirme işlemlerinin vergilendirme 3 servisince yürütülmesi gerektiği tabiidir. Ayrıca mükellef (A)nın, bir yıllık takip süresini müteakiben belirlenen hadler (aktif toplamı /işçi sayısı) dahilinde hangi vergilendirme servisi tarafından takip edileceği belirlendikten sonra yeni durumu yıllık olarak belirlenen hadler (aktif toplamı/işçi sayısı) dahilinde güncellenmelidir. Yapılan değerlendirmede mükellefin durumunda söz konusu hadlere göre bir değişiklik olması halinde mükellefin vergilendirme işlemleri 01 Temmuz tarihinden itibaren yeni durumuna uygun vergilendirme servisince yürütülmeye başlanmalıdır. Ancak Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde tanımı yapılmış özel esaslara tabi olan mükellefler bakımından bu hadler dikkate alınmaksızın bu Yönergenin “Ortak Hususlar ” kısmının 2 ’nci maddesinde belirtildiği şekilde işlem yapılması gerektiği tabiidir. 7- Re’sen terk işlemi sonrasında mükellefiyet tesisi Mükellefiyet kaydı re’sen terkin ettirilen gerçek usulde ticari kazanç sahibi (vergilendirme 4 servisinde sayılan gruplar dışında yer alan) mükellefin daha sonra yeniden faaliyete başlaması nedeniyle, yeniden faaliyete başladığı tarih itibarıyla adına mükellefiyet tesis edilmesi üzerine asgari bir yıl süre ile vergilendirme 1 servisinde takip edilir. Diğer taraftan, re’sen terk tarihi itibarıyla (aralıksız olarak) adlarına mükellefiyet tesis edilen


mükellefin vergilendirme işlemleri veya, sonradan tasfiyeye girmesi nedeniyle tasfiyeye giriş tarihi itibarıyla adına mükellefiyet tesis edilen mükellefin vergilendirme işlemleri, re’sen terkin işleminin yapıldığı vergilendirme servisi tarafından yürütülür. Vergilendirme 4 servisinde sayılan gruplarda yer alan mükelleflerden mükellefiyet kayıtları re’sen terkin edilenlerin yine bu gruptaki kazanç türlerinde faaliyete başlamaları halinde, bu mükelleflerin vergilendirme işlemleri, vergilendirme 4 servisi tarafından yürütülür. Ancak, re’sen terk sonrası özel esasa tabi olan mükellef, re’sen terk sonrası mükellefiyet tesis tarihine bakılmaksızın vergilendirme 1 servisinde takip edilir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefi (A)nın işyeri adresinde yapılan yoklamalarda adresinde bulunamamış olması nedeniyle mükellef23/06/2013 tarihi itibarıyla re ’sen terk ettirilmiştir. Bu durumda terk ettiği servis olan vergilendirme 2 servisinde takip edilmeye devam edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan mükellefin 11/08/2014 tarihinde yeniden faaliyete başlaması nedeniyle 11/08/2014 tarihi itibarıyla adına mükellefiyet tesis edilmesi durumunda asgari bir yıl süreyle vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan (A) Ltd. Şti.nin işyeri adresinde yapılan yoklamalarda adresinde bulunamamış olması nedeniyle mükellef 28/06/2013 tarihi itibarıyla re ’sen terk ettirilmiştir. Bu durumda terk ettiği servis olan vergilendirme 2 servisinde takip edilmeye devam edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan mükellefin 08/08/2014 tarihinde tasfiye sürecine girerek bu durumu ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan ettirmesi halinde tasfiyeye girdiği tarih olan 08/08/2014 tarihi itibarıyla adına mükellefiyet tesis edilmesi durumunda; asgari bir yıl süreli olarak vergilendirme 1 servisinde değil, re’sen terk ettirildiği vergilendirme 2 servisinde takip edilmeye devam edilmesi gerekmektedir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefi (A)nın işyeri adresinde yapılan yoklamalarda adresinde bulunamamış olması nedeniyle mükellef23/06/2014 tarihi itibarıyla re ’sen terk ettirilmiştir. Bu durumda terk ettiği servis olan vergilendirme 2 servisinde takip edilmeye devam edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan yapılan re ’sen terk işleminin mükellefin adres değişikliğini bildirmemiş olmasından kaynaklanması nedeniyle; mükellefin mükellefiyet kaydının re ’sen terkin edildiği 23/06/2014 tarihi itibarıyla (aralıksız olarak) yeniden tesis edilmesi durumunda yine vergilendirme 2 servisinde takip edilmeye devam edilmesi gerekmektedir. Örnek: Vergilendirme 4 servisinde takip edilmekte olan serbest meslek kazancı sahibi (A)nın işyeri adresinde yapılan yoklamalarda adresinde bulunamamış olması nedeniyle, mükellef23/07/2013 tarihi itibarıyla re ’sen terk ettirilmiştir. Bu durumda terk ettiği servis olan vergilendirme 4 servisinde takip edilmeye devam edilmesi gerekmektedir. Ayrıca mükellefiyet kaydı terkin edildikten sonra, mükellefin 11/08/2014 tarihinde yeniden serbest meslek faaliyetine başlaması nedeniyle (11/08/2014 tarihi itibarıyla adına mükellefiyet tesis edilmesi durumunda da) vergilendirme 1 servisinde asgari bir yıl süreli takibine gerek olmaksızın, vergilendirme 4 servisinde takip edilmeye devam edilecektir. 8Tasfiye / İflas halindeki mükelleflerin takibi Tasfiye / iflas hallerinde mükellef, yıllık değerlendirme (Haziran) dönemlerinde değerlendirmeye tabi tutulmayarak tasfiyeye / iflasa giriş döneminde takip edildiği vergilendirme servisinde takip edilmeye devam edilir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan (A) Ltd. Şti. 08/08/2014 tarihinde tasfiyeye girmiştir. Dolayısıyla bu mükellefin tasfiye döneminde vereceği beyannamelere bağlı


olarak servis değişikliğinin söz konusu olmaması ve mükellef kurumun herhangi bir kritere bağlı kalmaksızın tasfiye sonuçlanana kadar vergilendirme 2 servisinde takip edilmeye devam edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan bu mükellefin özel esaslara tabi olması durumunda vergilendirme 1 servisinde takip edileceği tabiidir. 901/07/2014 tarihinden önce terk etmiş mükelleflerin takibi 01/07/2014 tarihinden önce terk etmiş; özel esasa tabi olan mükelleflerin vergilendirme işlemleri ise vergilendirme 1 servisi tarafından, gerçek usulde ticari kazanç dışında gelir elde eden (vergilendirme 4 servisinde sayılan gruplardaki) mükelleflerin vergilendirme işlemleri vergilendirme 4 servisi tarafından, -diğer mükelleflerin vergilendirme işlemleri ise vergilendirme 3 servisi tarafından, yürütülür. Örnek: Özel esasa tabi (A) Ltd. Şti.nin 01/07/2014 tarihinden önce terk etmiş olması halinde vergilendirme işlemlerinin vergilendirme 1 servisi tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Örnek: Gerçek usulde ticari kazanç sahibi mükellef (A)nın 01/07/2014 tarihinden önce terk etmiş olması halinde vergilendirme işlemlerinin vergilendirme 3 servisi tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Örnek: Serbest meslek kazancı sahibi mükellef (A)nın 01/07/2014 tarihinden önce terk etmiş olması halinde vergilendirme işlemlerinin vergilendirme 4 servisi tarafından yürütülmesi gerekmektedir. 1001/07/2014 tarihi itibarıyla terk eden mükelleflerin takibi 01/07/2014 tarihinden sonra yapılan mükellefiyet terk işlemlerinde, mükellefin terk işlemi hangi vergilendirme servisi tarafından yapılmışsa, bütün dönemlere ait vergilendirme işlemleri de bu vergilendirme servisi tarafından yerine getirilir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan gerçek usulde ticari kazanç sahibi mükellef (A)nın 01/07/2014 tarihinden sonra terk etmiş olması durumunda vergilendirme işlemlerinin terk işleminin yapıldığı vergilendirme 2 servisi tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Örnek: Vergilendirme 1 servisinde takip edilmekte olan 30/06/2014 tarihi itibarıyla mükellefiyet tesis edilmiş gerçek usulde ticari kazanç sahibi mükellef (A)nın 11/08/2014 tarihi itibarıyla (01/07/2014 tarihinden sonra) işi bırakması durumunda vergilendirme işlemlerinin, terk işleminin yapıldığı vergilendirme 1 servisi tarafından yürütülmesi gerekmektedir. 11Servis değişikliklerinde mükelleflerin vergilendirme işlemleri bakımından sorumluluğun belirlenmesi Mükelleflerin servis değişikliğinde, servis değişikliğinin yapılacağı tarihten önce kayıtlara intikal eden günlü, acele, süreli, zamanaşımlı vb. evrakın işlemleri mevcut durumdaki vergilendirme servisince tamamlandıktan sonra, mükellef tarh dosyasının ilgili vergilendirme servisine geçişi sağlanır. Bu durumda süresinde yapılamayan tarh dosyasının servis değişikliği hakkında ilgili vergilendirme servisine servis notu ile bilgi verilir. Bunun dışında, mükellefin bütün dönemlere ait vergilendirme işlemleri en son bulunduğu vergilendirme servisi tarafından yerine getirilir. Ancak zamanaşımlı işlemler bakımından önceki servisler de dahil olmak üzere bir önceki servis ve en son bulunduğu servisler bu işlemlerden müteselsilen sorumlu olur. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan mükellef (A)nın belirlenen aktif büyüklüğü/işçi sayısı kriterlerinin altında kalması nedeniyle 01 Temmuz tarihi itibarıyla vergilendirme 3 servisine geçmesi gerektiği durumda, mükellef hakkında 01 Temmuz tarihinden


önce kayıtlara intikal eden günlü, acele, süreli, zamanaşımlı vb. evrakın işlemleri vergilendirme 2 servisince tamamlandıktan sonra, mükellefin tarh dosyasının ilgili vergilendirme servisine geçişinin sağlanması, 01 Temmuz tarihi itibarıyla yapılamayan dosya geçiş işlemi içinse vergilendirme 3 servisine servis notu ile bilgi verilmesi gerekmektedir. Örnek: Vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olan mükellef (A)nın belirlenen aktif büyüklüğü/işçi sayısı kriterlerinin altında kalması nedeniyle 01 Temmuz tarihi itibarıyla vergilendirme 3 servisine geçmesi gerekmektedir. Ancak mükellef adına 28 Haziran tarihinde vergi dairesi kayıtlarına intikal eden vergi inceleme raporuna istinaden yapılacak tarhiyatların (Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesine göre; ihbarname, verginin tarhına, cezanın kesilmesine ilişkin belgenin alındığı tarihten itibaren en geç 7 gün içinde, zamanaşımlı olanlar için aynı gün düzenlenmesi gerektiğinden söz konusu vergi inceleme raporu zamanaşımlı olmasa dahi süreli işler kapsamında değerlendirilerek) vergilendirme 2 servisince tamamlandıktan sonra mükellef (A)nın tarh dosyasının ilgili vergilendirme servisine geçişinin sağlanması, 01 Temmuz tarihi itibarıyla yapılamayan dosya geçiş işlemi için de vergilendirme 3 servisine servis notu ile bilgi verilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu vergi inceleme raporunun zamanaşımlı olması durumunda ise (tarhiyat zamanaşımı tebliği de kapsadığı için) tarh ve tebliğ işlemleri tamamlandıktan sonra mükellef (A)nın tarh dosyasının ilgili vergilendirme servisine geçişinin sağlanması, 01 Temmuz tarihi itibarıyla yapılamayan dosya geçiş işlemi için de yine vergilendirme 3 servisine servis notu ile bilgi verilmesi gerekmektedir. 12Damga vergisi işlemleri Vergi dairesinde faal/terk mükellefiyet kaydı bulunan mükellefler adına damga vergisi işlemleri, ilgili vergilendirme servislerince, vergi dairesinde hiçbir şekilde mükellefiyet kaydı olmayanlar adına damga vergisi işlemleri ise süreksiz yükümlülüklerin takip edildiği vergilendirme 4 servisince yürütülür. Örnek: Vergilendirme 3 servisinde takip edilmekte olan mükellef (A)nın şube işyeri kira kontratına ilişkin damga vergisi işlemlerinin vergilendirme 3 servisince yürütülmesi gerekmektedir. Örnek: Vergi dairesinde herhangi bir mükellefiyeti bulunmayan Bay (A) adına damga vergisi işlemlerinin, vergilendirme 4 servisince yürütülmesi gerekmektedir. 13Harç işlemleri Harç işlemleri süreksiz yükümlülüklerin takip edildiği vergilendirme 4 servisince yürütülür. Örnek: Vergilendirme 3 servisinde takip edilmekte olan mükellef (A) adına yapılması gereken harç işlemlerinin (yıllık olanlar dahil) süreksiz yükümlülüklerin takip edildiği vergilendirme 4 servisince yürütülmesi gerekmektedir. 14Mükellefiyetli şubelerin takibi Merkeze ait mükellefiyet kaydı başka vergi dairesinde bulunan şubelerin (banka şubeleri, perakende satış mağazalarının şubeleri) vergilendirme işlemleri vergilendirme 4 servisi tarafından yürütülür. Örnek: (X) Vergi Dairesi mükellefi (A) Bankasının (Y) Vergi Dairesi yetki alanı içerisinde yer alan şubesinin, vergilendirme işlemlerinin (Y) Vergi Dairesi vergilendirme 4 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: (X) Vergi Dairesi mükellefi (A) Marketler Zinciri AŞ’nin (Y) Vergi Dairesi yetki alanı içerisinde yer alan şubesinin, vergilendirme işlemlerinin (Y) Vergi Dairesi vergilendirme 4 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. 15Adi ortaklıkların ve ortaklarının takibi Adi ortaklıkların vergilendirme işlemleri;


ticari kazanç elde etmeleri durumunda bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesi ile belirlenen hadlere göre yapılacak değerlendirme neticesinde ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisi tarafından, ticari kazançlarının bulunmaması (yalnızca vergilendirme 4 servisinde sayılan kazanç türlerinden elde etmeleri) durumunda ise vergilendirme 4 servisi tarafından yürütülür. Yalnızca adi ortaklıktan dolayı gelir elde eden ortaklar da adi ortaklığın takip edildiği vergilendirme (1, 2, 3 veya 4) servisi tarafından takip edilir. Ancak, vergilendirme 4 servisinde sayılan kazanç türlerinden elde eden adi ortaklığın ortakları, ayrıca ortaklık kazancının dışında gerçek usulde ticari kazanç da elde etmeleri halinde, bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesi ile belirlenen kriterlere göre durumlarına uygun olarak ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisinde takip edilirler. Ticari kazanç elde etmek amacıyla kurulan adi ortaklığın başka vergi dairesinin mükellefi olması durumunda; ticari kazanç sahibi ortaklar bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesi ile belirlenen hadlere göre yapılacak değerlendirme neticesinde ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisinde takip edilir. Bu durumda, adi ortaklığın farklı vergi dairesinde mükellefiyeti olması durumunda, aynı vergi dairesinde mükellefiyet kaydı olan ortaklardan birisinin belirlenen kriterlerden herhangi birini taşıması nedeniyle vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olması halinde, diğer ortakların da vergilendirme işlemleri vergilendirme 2 servisi tarafından yürütülür. Diğer taraftan özel esasa tabi olan ortak her halükarda vergilendirme 1 servisi tarafından takip edilir. Örnek: Ticari kazanç sahibi (A) Adi Ortaklığının belirlenen kriterlere göre durumuna uygun olarak ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yalnızca adi ortaklıktan dolayı gelir elde eden ortaklarının da adi ortaklığın takip edildiği vergilendirme servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: Serbest meslek kazancı elde eden (A) Adi Ortaklığının vergilendirme 4 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yalnızca adi ortaklıktan dolayı gelir elde eden ortaklarının da adi ortaklığın takip edildiği vergilendirme servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Ortakların ortaklık kazancı dışında ayrıca ticari kazanç da elde ediyor olmaları durumunda belirlenen kriterlere göre durumlarına uygun olarak ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisinde takip edilmeleri gerektiği tabiidir. Örnek: (X) Vergi Dairesi mükellefi (A) Adi Ortaklığının ortaklarının (Y) Vergi Dairesi mükellefi olmaları ve (Y) Vergi Dairesinde yapılan değerlendirme neticesinde ortaklardan birinin vergilendirme 2 servisi için belirlenen kriterleri taşıması durumunda diğer ortakların da vergilendirme 2 servisi tarafından takip edilmesi gerekmektedir. 16İş ortaklıklarının takibi İş ortaklıkları herhangi bir kritere (vergilendirme 1 servisinde asgari bir yıl süre ile takip vb.) bağlı kalmaksızın ortakların durumuna göre ilgili vergilendirme servisinde takip edilir. İş ortaklığının ortaklarından herhangi birisinin bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 6’ncı maddesinde belirlenen kriterlerden herhangi birini taşıması nedeniyle vergilendirme 2 servisinde takip edilmekte olması durumunda; iş ortaklıklarının vergilendirme işlemleri de herhangi bir kritere bağlı kalmaksızın vergilendirme 2 servisi tarafından yürütülür. Örnek: Vergi Dairesinde 11/08/2014 tarihi itibarıyla mükellefiyet tesis edilen (A) İş Ortaklığının vergilendirme işlemlerinin, asgari bir yıl süreli olarak vergilendirme 1 servisinde takibine gerek olmaksızın, ortaklarının belirlenen kriterlere göre durumuna uygun olarak takip edilmesi gereken ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisince yürütülmesi gerekmektedir. Ortaklarından birinin aktif toplamı/işçi sayısı kriterlerinden herhangi birini taşıması nedeniyle vergilendirme 2 servisinde takip edilmesi durumunda iş ortaklığının da vergilendirme 2 servisinde takip edilmesi gerekmektedir.


17Birden fazla kazanç türünden gelir elde eden mükelleflerin takibi Mükellefin birden fazla kazanç türünden gelir etmesi durumunda, elde ettiği tüm kazançlara ilişkin vergilendirme işlemleri; gerçek usulde ticari kazancı varsa belirlenen hadlere göre yapılan değerlendirmeye göre ilgili vergilendirme servisi (2 veya 3) tarafından, gerçek usulde ticari kazancının bulunmaması (vergilendirme 4 servisinde sayılan kazanç türlerinden elde etmeleri) durumunda vergilendirme 4 servisi tarafından, yürütülür. Ancak vergilendirme 4 servisinde sayılan mükellef gruplarının birden fazla vergilendirme servisinde takip edildiği vergi dairelerinde; mükellefin elde ettiği tüm kazançlara ilişkin vergilendirme işlemleri işe başlama bildirimi vermek zorunda olduğu kazanç türü esas alınarak ilgili vergilendirme servisi tarafından takip edilir. Örnek: Gerçek usulde ticari kazanç ve gayrimenkul sermaye iradı sahibi mükellef (A)nın, belirlenen kriterlere göre durumuna uygun olarak ilgili vergilendirme (2 veya 3) servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: Mükellef (A) serbest meslek kazancı ve gayrimenkul sermaye iradı elde etmektedir. Mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi mükellef yapısı itibarıyla farklılık arzettiğinden vergilendirme 4 servisi mükellef grupları vergilendirme 4 ve vergilendirme 5 olarak iki serviste takip edilmekte olup serbest meslek kazancı sahibi mükelleflerin vergilendirme işlemleri vergilendirme 4 servisi tarafından gayrimenkul sermaye iradı sahibi mükelleflerin vergilendirme işlemleri vergilendirme 5 servisi tarafından yürütülmektedir. Bu durumda mükellef (A)nın takip edileceği servis belirlenirken, işe başlama bildirimi vermek zorunda olduğu kazanç türü olan serbest meslek kazancının esas alınması ve elde ettiği tüm kazançlara (serbest meslek kazancı + gayrimenkul sermaye iradı) ilişkin vergilendirme işlemlerinin vergilendirme 4 servisince yürütülmesi gerekmektedir. 18- Vergi dairesi yetki alanı içinde faaliyet gösteren mükelleflerden işi bıraktıktan sonra farklı bir kazanç türünden gelir elde edenlerin takibi Vergi dairesi yetki alanı içerisinde gerçek usulde ticari kazanç elde eden mükellefin, bu işi bırakarak gerçek usulde ticari kazanç dışında gelir (vergilendirme 4 servisinde sayılan kazanç türlerinden) elde etmesi durumunda; zamanaşımı süresi boyunca tüm vergilendirme işlemleri, ticari kazanç faaliyetinden dolayı terk ettiği vergilendirme servisince yürütülmeye devam edilir, zamanaşımı süresinin son yılını takip eden 01 Temmuz tarihi itibarıyla da vergilendirme 4 servisinde takip edilmeye başlanır. Diğer taraftan vergi dairesi yetki alanı içerisinde gerçek usulde ticari kazanç dışında (vergilendirme 4 servisinde sayılan kazanç türlerinden birinden dolayı) gelir elde eden mükellefin işi bırakarak gerçek usulde ticari kazanç elde etmeye başlaması durumunda ise, mükellef bu Yönergenin “Ortak Hususlar” kısmının 1’inci maddesinde belirtildiği şekilde, mükellefiyet tesis tarihi itibarıyla asgari bir yıl süre ile vergilendirme 1 servisinde takip edilir. Örnek: Vergilendirme 3 servisinde takip edilmekte olan gerçek usulde ticari kazanç sahibi mükellef (A)nın, 27/06/2014 tarihinde bu faaliyetini bırakması durumunda mükellefin terk tarihi sonrası vergilendirme işlemlerinin yine vergilendirme 3 servisinde takip edileceği tabiidir. Söz konusu mükellefin 11/08/2014 tarihi itibarıyla gayrimenkul sermaye iradı elde etmeye başlaması durumunda da ticari kazancına ilişkin zamanaşımı süresinin son yılını (2019) takip eden 01 Temmuz tarihine kadar tüm vergilendirme (gmsi dahil) işlemlerinin yine vergilendirme 3 servisinde takip edilmesi, 01/07/2020 tarihi itibarıyla GMSİ elde eden mükellef gruplarının takip edildiği vergilendirme 4 servisinde takip edilmeye başlanılması gerekmektedir. Örnek: Vergilendirme 4 servisinde takip edilmekte olan serbest meslek kazancı sahibi


mükellef (A)nın, 20/06/2014 tarihinde bu faaliyetini bırakması durumunda mükellefin terk tarihi sonrası vergilendirme işlemlerinin yine vergilendirme 4 servisinde takip edileceği tabiidir. Söz konusu mükellefin 13/08/2014 tarihi itibarıyla gerçek usulde ticari kazanç elde etmeye başlaması durumunda ise mükellefiyet tesis tarihi olan 13/08/2014 tarihi itibarıyla asgari bir yıl süre ile vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. Örnek: Vergilendirme 3 servisinde takip edilmekte olan gerçek usulde ticari kazanç sahibi mükellef (A)nın, 01/01/2016 tarihi itibarıyla basit usule geçmesi durumunda gerçek usulde ticari kazancına ilişkin zamanaşımı süresinin son yılını (2020) takip eden 01 Temmuz tarihine kadar tüm vergilendirme (basit usul dahil) işlemlerinin yine vergilendirme 3 servisinde takip edilmesi, 01/07/2021 tarihi itibarıyla da basit usule tabi ticari kazanç elde eden mükellef gruplarının takip edildiği vergilendirme 4 servisinde takip edilmeye başlanılması gerekmektedir. Diğer taraftan basit usulde ticari kazanç elde etmekte iken gerçek usule tabi olan mükelleflerin zamanaşımı süresi vb beklenilmeksizin gerçek usulde ticari kazanç elde etmeye başladığı tarih itibarıyla asgari bir yıl süre ile vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerektiği tabiidir. Örnek: Vergilendirme 4 servisinde takip edilmekte olan basit usulde ticari kazanç sahibi mükellef (A)nın, 13/06/2014 tarihinde bu faaliyetini bırakması durumunda mükellefin terk tarihi sonrası vergilendirme işlemlerinin yine vergilendirme 4 servisinde takip edileceği tabiidir. Söz konusu mükellefin 13/08/2014 tarihi itibarıyla gerçek usulde ticari kazanç elde etmeye başlaması durumunda ise herhangi bir süre beklenilmeksizin mükellefiyet tesis tarihi olan 13/08/2014 tarihi itibarıyla asgari bir yıl süre ile vergilendirme 1 servisinde takip edilmesi gerekmektedir. 19Mükellef sicil bilgilerinin oluşturulması ve muhafazası Mükellef sicil bilgilerinin oluşturulması ve muhafazası; -Her bir daire tarafından e-vdo sisteminde kayıtlı (güncel) genel mükellef listesi esas alınmak suretiyle excel ortamında faal ve terk mükellefler de dahil olmak üzere bir “mükellef sicil listesi” hazırlanır. 01/07/2014 tarihi dikkate alınarak bu Yönergede belirlenen kriterlere göre gruplandırma yapılmak suretiyle mükelleflerin takip edileceği vergilendirme servisleri belirlenir. Listelerde mükelleflerin listelere geçme tarihi mutlaka belirtilir. Mükellef sicil bilgilerinin yer aldığı bu excel çalışma kitapları, açma ve değiştirme parolası ile şifrelenir. Şifreler ise yalnızca vergi dairesi müdürü tarafından veri girişi, silme veya güncelleme ile görevlendirilen kişilerin bilgisinde bulunur. Mükellef sicil bilgileri listesinin güncelliğinin sağlanması hususunda gerekli özenin gösterilmemesinden ilgili (izin, rapor vb. durumunda, yerine görevlendirilen) kişi sorumlu olur. Ayrıca söz konusu listeye ait şifrelerin herhangi bir nedenle bu konuda kendisine yetki verilmiş kişiler dışındakilerin kullanımına/bilgisine sunulmasında sorumluluk yine vergi dairesi müdürü tarafından bu konuda görevlendirilmiş kişilere aittir. Tüm personelin mükelleflerinin takibini yapabilmeleri amacıyla güncel mükellef sicil listesine “salt okunur” olarak ulaşmaları sağlanır, ancak herhangi bir veri girişi veya değişiklik yapmalarına izin verilmez. Mükellef sicil listesi bilgisine sunulan bu personeller tarafından bu liste kesinlikle silinmez, başkaca bir yere kopyalanmaz veya farklı bir isimle kaydedilmez. Ayrıca, bu çalışma kitapları, mükellef sicil bilgilerinin güncellenmesinden görevli personel ve/veya vergi dairesi müdürü şifrelerinde yer alan kalıcı klasörlerde aylık dönemler halinde arşivlenir. 20Mükellef dosyalarının servisler arası geçiş işlemlerinin takibi Mükellef dosyalarının vergilendirme servisleri arasında geçiş işlemlerinin takibi vergi dairesi müdürünün oluru ekinde yer alan listeler ile yapılır, ayrıca söz konusu olurun tarih sayısı mükellef sicil listelerinde; ilgili sütuna işlenir. Mükelleflerin vergilendirme servislerinde takip


edilmeye başlama tarihleri; yeni işe başlama/nakil mükellefiyet tesisi bakımından işe başlama/nakil tarihi, özel/genel esasa tabi olma durumunda takip eden ayın birinci günü, yıllık genel değerlendirme nedeniyle vergilendirme servis değişikliğinde ise 01 Temmuz tarihidir. 21- Vergi dairesine ait mükellef tarh dosyasının yer aldığı arşivlerin düzeni Vergi dairesine ait, mükellef tarh dosyasının yer aldığı arşivlerde, mükellef tarh dosyaları vergi numarası aralığına göre, vergilendirme servisi bazında ayrıma tabi tutulmaksızın, artan sıralı olarak muhafaza edilir. Vergi dairesi personeli gelen evrakın günü gününe tarh dosyasına atılması ve işlemi biten dosyanın arşivlenmesi konusunda gerekli özeni göstermediği takdirde sorumlu olur. 22 - Toplu listelerin ayrıştırılması E-vdo sistemi üzerinden alınacak tüm listeler (371 ihlali, 376 ihlali, takdire sevk listeleri, beyana çağrı listeleri, ilan listeleri vb.) ile vergi dairesine intikal eden toplu listeler (teftiş listeleri, Başkanlıkça yapılan çalışmalara ilişkin listeler vb.) içinde yer alan mükellefin vergilendirme işlemlerinin yürütüldüğü ilgili vergilendirme servisi, bu listelerin vergi dairesi mükellef sicil listesi ile çapraz sorgulama yapılmak suretiyle belirlenir. Yapılan çapraz sorgulamada toplu listede yer alıp “mükellef sicil listesi”ne dahil edilmemiş mükellefin bulunduğunun tespiti halinde; mükellef sicil listelerinin güncellenmesinden görevli kişi tarafından bu mükellefin listelere derhal dâhil edilmesi sağlanır. Öte yandan mükellef sicil listeleri ve çapraz sorgulama işleminden kaynaklı olarak zamanaşımı ve hatalara mahal verilmemesi hususunda gerekli önlemlerin alınması gerektiği tabiidir. 23Mükellef yönlendirmeleri Vergi dairesi müdürlüklerinde oluşturulan vergilendirme servislerine ait güncel mükellef sicil listeleri vergi dairelerinin girişlerinde yer alan danışma masalarında bulundurularak, mükelleflerin ilgili vergilendirme servisine yönlendirilmesi bu danışma masalarında görevli kişilerce sağlanır. Danışma masalarında görevlendirilme işlemi; vergi dairesi müdürünün takdirine bağlı olarak devamlı olabileceği gibi periyodik aralıklarla da (günlük, haftalık vb.) olması mümkündür. 24Vergi dairesine telefon aracılığıyla yapılan başvuruların yönlendirilmesi Vergi dairesi telefonlarının bulunduğu; sekreter, servis şefleri (vergilendirme servisleri dışındaki evrak-kayıt, sicil, kdv iade, muhasebe, takip, icra-satış vb. servis şefleri dahil), müdür yardımcıları vb. masalarında yer alan bilgisayarlarda da, telefon aracılığıyla yapılan başvurulara en kısa sürede gerekli yönlendirmeyi yapabilmek üzere, güncel mükellef sicil listesinin bulundurulması sağlanır. EK: MÜKELLEF ODAKLI VERGİLENDİRME SERVİSLERİ (MOVES) SÜREKLİ VE SÜREKSİZ YÜKÜMLÜLÜKLER VERGİLENDİRME SERVİSLERİ MÜKELLEF GRUPLARI GENEL TABLO 1

1 Vergi dairesi müdürlüklerinin mükellef gruplarının farklılık arz etmesi nedeniyle, vergi dairesi müdürlükleri bazında vergilendirme servis sayılarında Başkanlığımız oluru ile değişiklikler yapılmıştır.


VERGİLENDİRME SERVİSLERİ MÜKELLEF GRUPLARI GENEL TABLO SÜREKLİ VE SÜREKSİZ YÜKÜMLÜLÜKLER VERGİLENDİRME SERVİSLERİNE İLİŞKİN GÖREV DAĞILIMI

VERGİLENDİRME 1 SERVİSİ 1. a) Yeni Kurulan Kurumlar Vergisi Mükellefleri b) Yeni Mükellefiyet Tesis Edilen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi Mükellefleri

VERGİLENDİRME 2 SERVİSİ 2. a) Belirlenen Hadleri Vergisi Mükellefleri

Geçen

Kurumlar 3.

b) Belirlenen Hadleri Geçen Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi Mükellefleri

VERGİLENDİRME 3 SERVİSİ a) Belirlenen Hadleri Taşımayan Kurumlar Vergisi Mükellefleri b) Belirlenen Hadleri Taşımayan Gerçek Usulde Ticari Kazanç Sahibi Gelir Vergisi Mükellefleri

VERGİLENDİRME 4 SERVİSİ 4.

a) Gayrimenkul Sermaye Iradı Sahibi Mükellefler b) Serbest Meslek Kazancı Gelir Vergisi Mükellefleri

c) Özel Esaslara Tabi Mükellefler ç) Vergi Usul Kanunu’nun 153/A Maddesi Kapsamındaki Mükellefler

c) Menkul Sermaye İradı Sahibi ç) Basit Usulde Vergilendirilen Mükellefler d) Zirai Kazanç Sahibi Mükellefler e) Ücret Geliri Elde Eden Mükellefler f) Gerçek Usulde Ticari Kazanç Dışında Birden Fazla Gelir Unsuru Sahip Mükellefler g) Diğer Kazanç ve İratlar İle Sadece Gelir Stopaj ve KDV Mükellefiyeti Gibi Tek Vergi Kodundan Mükellefiyet Tesis Edilen Mükellefler ve Süreksiz Y ükümlülükler

A) 01/07/2014 tarihi itibarıyla yeni kurulan kurumlar vergisi mükellefleri ile vergi dairesi müdürünün gerek görmesi halinde nakil gelen kurumlar vergisi mükellefleri bu grupta yer almaktadır.

A) Son dönem kurumlar vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı 1.000.000-TL üzerinde olan veya son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayılarının ortalaması 11 ve üzerinde olan kurumlar vergisi mükellefleri (kurumlar vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır.

B) 01/07/2014 tarihi itibarıyla yeni mükellefiyet tesis edilen gelir vergisi mükellefleri ile vergi dairesi müdürünün gerek görmesi halinde nakil gelen gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri bu grupta yer almaktadır.

B) Son dönem gelir vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı 1.000.000-TL üzerinde olan veya son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayılarının ortalaması 11 ve üzerinde olan gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri (gelir vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır.

C) 26/04/2014 tarih 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01/05/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “IV/E. ÖZEL ESASLAR” başlıklı bölümünde yapılan tanıma göre özel esaslara tabi olan mükellefler bu grupta yer almaktadır.

Ç) Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesi kapsamında teminat uygulamasına tabi olan mükellefler bu grupta yer almaktadır.

A) Son dönem kurumlar vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı ve son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayıları bakımından belirlenen hadlerin her ikisini de taşımayan kurumlar vergisi mükellefleri (kurumlar vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır. B) Son dönem gelir vergisi beyannamesine ekli bilançosundaki aktif toplamı ve son bir yıllık döneme ait muhtasar beyannamelerinde beyan edilen işçi sayılarının ortalaması bakımından belirlenen hadlerin her ikisini de taşımayan gerçek usulde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri (gelir vergisinden muaf olanlar dahil) bu grupta yer almaktadır.

Bu servisin mükellefleri sürekli yükümlülükler Vergilendirme 1-2-3 servisleri dışında kalan mükellefler ile Süreksiz Yükümlülükler Vergilendirme ile ilgili işlemlerinin takip edildiği servistir. Bu servisin mükellef grupları yukarıda sayılan grupların biri veya bir kaçına giren mükelleflerden oluşmaktadır.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.