Yahşı Dost Fethi Gedikli
Onunla tanışmam 80’li yılların başındaydı hatırladığım kadarıyla. 1990 senesinde M. Ü. Hukuk Fatültesi’nde bir öbek genç öğretim elemanıyla birlikte Argumentum adlı aylık bir hukuk dergisi çıkarmaya karar verdiğimizde Nusret’in delaletiyle o zaman çalıştığı Cağaloğlu’ndaki Nüans Ajans’a gittik. Nusret dergimize bizim kadar, hatta bazı arkadaşlarımızdan daha çok sahiplik etti. Fatma Hanım’la birlikte dizgisi, sayfa düzeni, montajıyla büyük sevgi ve titizlikle meşgul oldu. Belli bir süre devam eden bu işbirliğinde Nusret’i yeniden tanımış oldum. 1992’de 10 aydan artık bir süre Kahire’de yaşadıktan sonra döndüğümde günlük tuttuğumu öğrenince, onları yayınlamamı istemişti. Ben de “Sen onları okuyup düzene sokarsan, olur” dedim. Azerbaycanlıların dediği gibi “alınmadı” yani gerçekleşmedi. 1995 yılının Aralık ayında doktoramı yazarken ilk bilgisayarımı alınca, teknolojinin çok işe yarayan bu aletini kullanmayı bana öğretmek için erinmeden birkaç defa Merter’deki evimize geldi. Evin bir mensubu, bir kardeş gibi! Bir akşam ondan hikâyeci Tomris Uyar’ı dinlemeye gittiğini duyunca biraz şaşırdığımı hatırlıyorum. Belki onun hikâyeye ilgi duyduğunu bilmediğimden; belki de öbür cenahtan birini dinlemek istemesindendi. Oysa şaşmamak laNusret Özcan
105