Bir Savaşın Ardından
Savaş bir neslin kaderiydi. Öyle ki kendilerinde başlayıp yine kendilerinde biten bir kader değildi onlarınki. Bu kader dedelerinden, babalarından tevarüs ettikleri, hiç de yabancı olmadıkları bir kaderdi. Dün Kosova’da, Varna’da, Mohaç’ta nasıl ki dedelerinin oluk oluk kanları akmışsa bugün de Galiçya’da, Balkanlar’da, Kafkasya’da, Kudüs’de, Çanakkale’de oluk oluk onların kanı akıyordu. Bu kader sadece onların değil bizim de kaderimiz; bizim, yani bütün bir İslâm âleminin. Bu kader bugüne dek uzanıyor ve 9 yıl değişik cephelerde savaşmış bir dedenin torunu olarak gelip beni de buluyor. Dedemin değişik cephelerde süren 9 yıllık askerliğinin bir kısmı da Çanakkale’de geçiyor. Artık yaşı 73 olan babamın anlattığına göre “Zığındere’de çok gavur kırdık evlâdım” diyormuş. Çanakkale’de esir düşüp geri döndükten sonra da Kudüs’te savaşmaya gider Gazi Yusuf Dedem, Kudüs’teki günler için “Yiyeceğimiz yoktu, karaçalı tohumlarıyla bastırdık açlığımızı” dermiş. Sonra İstiklâl Harbi... Ecel onu bu savaşlarda değil, savaş sonrası günlerde bulur. Nusret Özcan
339