YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ GAZETESİ FİKİR ATÖLYESİ

Page 1

Sosyal Girişimcilik Kulübü faaliyetlerine başladı...

FİKİR ATÖLYESİ SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜP GAZETESİ

SAYI:1

Mayıs 2013 Sayfa 6’da

ÇOCUKLARA SÜREKLİ EĞİTİM PROJESİ

.

Akademik bilgi platformumuz.. Gönüllü abi-abla olduk..

Kulübümüzün öncülük ettiği ve YÜSEM işbirliğiyle düzenlenen üniversitemiz personelinin çocuklarına yönelik SBS kursları başladı...

KÜÇÜK BİR ÇOCUKTAN BÜYÜK BİR DÜNYA'YA

Ayrıntılar 2’de. Sayfa 2’de.

Diyaliz Merkezi’ndeki Yaşlı Ziyaretimiz..

Küçük Bir Çocuktan Büyük Bir Dünya’ya Eğitim Koçluğu Projesi

Sayfa 4’te

Sayfa 3’te

Sayfa 3’te


2 SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ HABER BÜLTENi

2

ÇOCUKLARA SÜREKLİ EĞİTİM PROJESİ Sosyal Girişimcilik Kulübü’ nün öncülük ettiği ve YÜSEM işbirliği İle düzenlenen proje ile üniversitemiz personelinin çocuklarına yönelik SBS(Seviye Belirleme Sınavı) kursları başladı. Öncelikle yapılan bir toplantıyla amaçlarımız ve hedeflerimiz hakkında velilere detaylı bir bilgi verildi. Öğrencilere kitapları dağıtıldı. Daha sonra Sosyal Girişimcilik Kulübü üyesi arkadaşlarımızın verdiği derslere geçildi.

Proje SBS dersleri kapsamında bulunan;Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler ve Yabancı Dil dersi olmak üzere toplam 5 ders, haftalık 12 saat verilmek üzere 13 hafta boyunca uygulanacaktır.

GÖNÜLLÜ ABİ-ABLA PROJESI Çocuklar sevgiye, saygıya, ilgiye ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçlarını da anne, baba, kardeş gibi aile bireylerinin yardımlarıyla karşılarlar; fakat özellikle korunmaya muhtaç çocuklar bu ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamadıkları için güven sorunu yaşarlar, aileleri tarafından terk edildikleri veya istismara uğradıkları için sevdikleri, onlarla ilgilenen herkesin kendilerini bırakacağı korkusuna kapılırlar. Biz de Yalova Üniversitesi Sosyal Girişimcilik Kulübü olarak çocukların bu ihtiyaçlarını ve güven sorununu aşmalarına yardımcı olmak için, sosyalleşmelerinde etkin rol oynayan abi ve ablalar olmak istiyoruz. Bu kapsamda çocukların evlerine ziyaretlerde bulunuyor ve onlarla keyifli vakitler geçiriyoruz. Birlikte ders çalışıyor, boyamalar yapıyoruz.

Birlikte oyunlar oynuyoruz. Çocuklara baş uçlarında masallar okuyup onlara eşlik ediyoruz

FİKİR ATÖLYESİ

SÖZ MÜ? “Şimdi senden 2 söz istiyorum. Birincisi bugünü hiç unutmayacaksın, bir de beni görmeye geleceksin olur mu?” diyen bir çocuğun sözlerinde saklıydı umut. Büyükler söz verdiklerinde sözlerinde dururlardı çünkü. Ah miniğim bir bilsen öyle olmadığını, herkes senin gibi masum, saf olsa keşke… Yediden yetmişe herkesin dilindedir, söyler dururuz “Bu gençlik nereye gidiyor? ”. Bir kez olsun da düşünmeyiz bu gençliği biz yetiştiriyoruz, biz mi bu hale getiriyoruz diye. Hep suçu onlara atar yakınırız sadece. Fakat üzerinde önemle durulması gereken bir nokta vardır ki o da çocukların küçük yaşta güven duygularını yitirmelerine neden oluruz verdiğimiz sözlerde durmayarak. Küçük bir şeydir büyükler için ya bilerek durmaz sözünde ya da unutur çünkü daha büyük daha önemli işleri vardır. Ama bilmez o küçücük söz, çocuğun tüm dünyasıdır, günlerce o sözün hayaliyle yaşar ve umudu kırıldığı gün güvenini de yitirir. Ailesiyle birlikte yaşayan bir çocuk için bu durum aşılması daha kolaydır. Fakat yuvada yaşayan bir çocuk için çok farklı boyutlara ulaşabilir. Aile sıcaklığını, anne ve babasının yanında yaşamanın verdiği güveni hissedemeyen çocuk birisine bağlanma isteği duyar. Bağlandığı bu kişi de onun güvenini sarsarsa telafisi zor olan sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Örnek vermek gerekirse yuvada yaşayan çocuklarda suça eğilim daha fazladır. Bunun temelinde yatan nedenlerden birisi de çocuklardaki güven eksikliğidir. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar bağlanma duygusunu yaşayamadıkları için saldırgan davranışlar gösterme, okuldan kaçma, okulda başarısızlık, madde istismarı gibi sorunlar hızla boy göstermeye başlar. Bir yere, bir kişiye güvenememe hissi çocukların herkes tarafından dışlanılmış gibi düşünmelerine neden olduğu için onları bu suçlara itmektedir. Farklı bir açıdan bakacak olursak onları bu suçlara itenler biz değil miyiz aslında? Küçücük bir söz çocukların hayatını bu kadar etkiler mi diyeceksiniz belki de. Evet etkiler; çünkü o çocuklar bizim sevgimizle, samimiyetimizle, bizim onlara verdiğimiz değeri hissettiklerinde mutlu oluyorlar. Biz onların masal kahramanıyız aslında, bu yüzden de küçücük olumsuz bir davranış bile onların hayatında derinden iz bırakıyor. Bir yerde okumuştum: “Eğer bir çocuğu darmadağın etmek istiyorsanız, çok istediği ve yapmayacağınız bir söz verin.” diyordu. İşte her şey bu kadar basit ve bir o kadar da anlamlı…

Damla TAN 2


3 SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ HABER BÜLTENİ

3

FİKİR ATÖLYESİ

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK NEDİR?

EĞİTİM KOÇLUĞU Eğitim koçluğu,öğrencilerin kendilerini tanımaları ve kişisel stratejilerini belirleyebilmeleri için profesyonel destek sağlayan danışmanlık hizmetidir.Hepimiz içimizde büyük bir potansiyel ile dünyaya geliriz, bu potansiyeli fark ederek ortaya çıkarmak öğrenci koçluğu sistemi ile mümkündür.Bizde SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ (SEC) olarak kötü öğrenci yoktur, sadece öğrenme yeteneğine güvenmeyen öğrenci vardır inancıyla EĞİTİM KOÇLUĞU PROJESİ' ni ,sürekli eğitim projemizde ders gören öğrenciler ile uygulamaya başladık. Bu programın hedefi: * Sınavlara hazırlanan öğrencilere hedeflerine ulaşmalarının yollarını göstermek * Öğrencilerin kendilerini keşfetmelerini ve kendilerini yönetmeyi öğrenmelerini sağlamak * Ne yapılması gerektiğini değil, en pratik yönleriyle nasıl yapılması gerektiğini göstermek * Bilgi vermekten çok yetenek kazandırmak * Hayatımızın her alanında gerekli olan bilgileri kişisel başarı ve mutluluk için kullanmalarına yardımcı olmak * Dersler ve hobiler arasında denge kurabilmeyi öğretmek * Öğrencilerin sınırlayıcı düşünce kalıpları yerine olumlu düşünce kalıpları geliştirebilmelerini sağlamaktır * Ders çalışma performansını artırmak * Var olan yetenekleri ortaya çıkarmak * Kendi özelliklerinin farkına varmak * Özgüveni artırmak * Sorunları tanımlayabilmek *Yaşam içinde yapmaktan zevk aldığı faaliyetleri ortaya çıkarmak * Farklı bakış açıları ile dünyayı algılamak * Yaşamında problem olan şeyleri netleştirerek çözüm odaklı faaliyetlere yönelmek

Sosyal girişimcilik özel sektör ve devlet tarafından karşılanmayan sosyal sorun ve ihtiyaçların giderilmesi amacını güder. Toplumsal sorunlara yenilikçi ve yaratıcı çözümler sunar ve sürdürülebilir sosyal dönüşüm için fikirlerin, kaynakların, sosyal süreçlerin organize edilmesini sağlar. Sosyal girişimciliğin birincil amacı sosyal faydadır, dolayısıyla kişisel çıkarı önde tutmaz. Sosyal girişimcilik kavramı pazar dinamiklerine karşı bir kavram değildir, aksine pazarla uyum içerisinde çalışır

Sosyal Girişimci Kimdir? Sosyal girişimci; sosyal etki, girişimcilik, yenilikçilik, sürdürülebilirlik ve büyümeyi temel alarak yoksulluktan sağlığa, çevreden insan haklarına kadar birçok konuda, bir problemden veya bir ihtiyaçtan yola çıkarak uzun dönemli projeler geliştiren, sürdüren ve sosyal dönüşümü sağlayan kişilere verilen isimdir. Sosyal girişimcinin sahip olması gereken özellikler lider bir koçun sahip olduğu ve profesyonel koçluğun kişide geliştirdiği özellikler ile dikkat çekici bir şekilde örtüşür.

AFRİKA PROJESİ Gine-Bissau,Batı Afrika'da bulunan ve sürekli iç savaşlarla boğuşan bir ülkedir. Dünyanın en fakir ülkelerinden birisi olan Gine-Bissau, UNDP İnsani Kalkınma endeksine göre 2009 yılı itibarıyla 182 ülke arasında 173. sırada yer almaktadır. Biz SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ olarak, çocuk eğitiminin yoksulluğun çözümü için yapılabilecek en iyi şey olduğu düşüncesiyle hareket ederek; NİNHO yetimhanesindeki çocukların temel gereksinimi olan kılık-kıyafet ve okul öncesi eğitimin temel taşı olan oyuncakları bu kuruma kazandırma çabası içerisindeyiz. Bir haftalık yiyecek günü kurtarır, fakat bir çocuğu kurtarmak bir ailenin hatta bir ülkenin kurtulmasını sağlar.

3


4

4

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ HABER BÜLTENİ

Diyaliz Merkezi’ndeki Yaşlılarımızı Ziyaret Ettik.. Sosyal Girişimcilik Kulübü ;yaşlılar haftasında farklı bir etkinlik düzenleyerek ,Yalova Devlet Hastanesi HEMODİYALİZ ÜNİTESİ' nde tedavi görmekte olan yaşlı hastaları ziyaret etti. Diyalize bağlı tedavi gören hastalarla ilgilenen kulüp üyelerimiz, durumlarını sorarak geçmiş olsun dileklerinde bulundular. Yaşlılarımıza küçük hediyeler vererek, zorlu tedavi süreçlerinde onların yüzlerini bir parça da olsa gülümsetmeyi başardılar .

MAVİ KAPAK OLDU RENKLİ KAPAK Mavi kapak kampanyası, üç yıl önce Ege Üniversitesi’nde engelliler için başlatılan bir proje... Projenin amacı, mavi kapakların geri dönüşümü ile ortaya çıkacak olan kazancın engellilere tekerlekli sandalye yardımı için kullanılmasıdır. Kısa zamanda Türkiye’nin her yerine yayılan kampanyaya birçok sivil toplum örgütü destek vermekteydi. Neredeyse her köşe başında mavi kapak toplama kutusu bulunuyordu. 2013 yılına girmeden önce projeyi yürüten Ege Üniversitesi projenin sonlandırıldığını bildirmiştir. Ancak daha sonra İzmir Konak Belediyesi tekrar projeyi devam ettirme kararı aldı. Üstelik bu sefer sadece mavi kapak değil tüm renkli kapaklar toplanılabilecek. Kapaklar, ücreti Konak Belediyesi tarafından ödenecek olan;PTT kargosuyla gönderilecek, ayrıca Kipa Hipermarket’lerindeki kutularda da toplanabilecek. Tüm bu güzel görünüme rağmen yine bazı problemler yok değil hani. Evet, bu proje yapılıyor iyi hoş da neden sadece kapaklarda? Devlet engelliler için gerekli olan tekerlekli sandalyeyi engellilere vermiyor mu? Bu projelere neden belediyeler destek veriyor? Bu işten kim çıkar sağlıyor? Ve engelliler kullanılıyor mu? Mavi kapak kampanyasına birçok belediye de destek vermişti. Fakat belediyeler engelli ulaşımı için de bu kadar uğraşmış olsaydı şu anda Türkiye’nin birçok yerinde engelliler ulaşımını daha rahat sağlayabilirdi. Engellilerin ulaşımının günümüz koşullarında bu kadar zor olması “Belediyeler bu tekerlekli sandalyeleri engellilere sadece evde kullanmaları için mi verdi?” sorusunu da akıllara getirmiyor değil. Başka bir husus da yine İzmir'de başlatılan mavi kapak projesinin, İzmir Engelliler İnisiyatifi Derneği tarafından bitirilmesinin istenmesi. Çünkü tamamen iyi niyetle başlatılan projenin zamanla bir rant sağlama mekanı haline geldiğini ve burada engellilerin medya önünde acınacak, muhtaç ve zavallı insan konumuna düşürülmeye başlandığını belirtmiştirler. Ve ayrıca verilen sandalyelerin de sağlam olmadığı vurgulanmıştır. Evet, engelli, yaşlı, mülteci, hasta gibi isimleri her duyduğumuzda vicdanımız harekete geçiyor. Bir an önce vicdanımızı rahatlatmak için bir şeyler yapmak istiyoruz. Oysaki bir şeyler yapmak istiyorsak, vicdanımızı rahatlatmak için değil gerçekten o insanlara yardım etmek için, onların yararına ve onurlarını kırmayacak, devamlılığı sağlanacak şekilde yapmalıyız. Böylesi daha doğru ve etkili olacaktır sanırım.

FİKİR ATÖLYESİ

MAKİNEYE BAĞIMLI YAŞLILAR Gözlerimizi yeni bir güne açıp sonraki günün gelişine kapayıncaya kadarki sürede insanlar için neler yapıyoruz? Her yeni gelen günü birbiri ardına dizerken her anını topluma faydalı pratiklerle şekillendiriyor muyuz? Zamanın bizler için yaşam derecesinde önemli olduğunun farkında mıyız? Hepimiz içinde bulunduğumuz sosyal çevrede yaşlılarla karşılaşıyoruzdur. Biraz dikkat edecek olursak zamanın izlerini görürüz yüzlerinde çoğunun... Zamanın en büyük tanıklarıdır onlar ve tecrübeleriyle ayrı bir değerdirler. Ancak yaşadıkları toplumda sahip oldukları rolleri veya statüleri yitirmeye başladıkları andan itibaren sosyal yaşamın dışına itilmektedirler. Toplumun sosyal yaşamın dışına ittiği yaşlılar hayata karşı umutlarını yitirmekte, toplum tarafından dezavantajlı hale getirilmektedirler. Birçok yaşlı yaşamını devam ettirebileceği temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmekte ve başka birinin bakımına ihtiyaç duymaktadır. Bu da yaşlıyı başkasına bağımlı hale getirmektedir. Bağımlı yaşamak konusunda daha da zor ve sıkıntılı olanı vardır ki o da makineye bağımlı olarak yaşamaktır. Toplumda zaten dezavantajlı olan yaşlı, makineye bağımlı olduğu için ‘daha’ dezavantajlı hale gelmektedir. Makineye bağımlı bu yaşlıların tek tedavi şansları organ naklidir. Bu da pek mümkün olmadığından bu konudaki umutlarını yitirmekte ve diyaliz makinesi ile yaşamaya devam etmek zorunda kalmaktadırlar. Haftada 3 gün 4-5 saat diyaliz makinesine bağlanmaları gerektiğinden bu durum yaşlıları tedavi sürecine uyum sağlamada zorlamakta ve birçoğunu depresyona sürüklemektedir. Kamuoyu ve yetkili merciler tarafından bilinmemesi yaşlı hastaların hayatlarını daha da zorlaştırmaktadır. Normal hayat düzenleri bozulduğu için maddi manevi sıkıntılar içerisinde olan ve sosyal yaşamın dışına itilen bu yaşlılar ilgi beklemektedirler. Bundan dolayı bizler de sosyal hizmet öğrencileri olarak hem toplumdaki yaşlı algısını değiştirmek adına hem de diyalizdeki yaşlıları mutlu etmek adına bir şeyler yapalım dedik. Yaşlılar haftası sebebiyle diyaliz merkezindeki yaşlılarımızı, bir tebessümümüzün bile onlara umut vereceği düşüncesiyle, ziyaret ettik. Gülümsenerek karşılandık, kim olduğumuzu neden orada bulunduğumuzu anlayamayacak kadar kendinde olmayan hastaları da gördük. Sohbetlerimizden sonra onlara aldığımız hediyeleri sunarak ziyaretimizi sonlandırdık. Her insan değerlidir ve yaşamının her anını mutlu geçirmeyi hak eder. Sadece bir tebessümün bile bu insanlar için yaşam derecesinde önemli olduğu düşüncesindeyiz. Onları önemsiyoruz ve değerli olduklarını hissettirmekten mutluluk duyuyoruz. Makineye bağımlı yaşayan bu yaşlılarımızı hayata bağlayanlar neden bizler olmayalım? Damla BELLİ

Murat ÇELİK

4


5

5

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ HABER BÜLTENİ

FİKİR ATÖLYESİ

‘‘DEĞERLERİMİZ YAŞLANDIKÇA TÜKENMEZ’’ Küreselleşmenin etkisiyle değişen toplumsal yapımızın sonuçlarından birisi de, yaşlılarımızın değerlerinin farkına varılmamasıdır. Yaşlılar günümüzde ,köşe yastığı konumuna getirilmiştir. Onlar yaşayan tecrübelerdir. Eğer sizde bu değerlerden faydalanmak istiyorsanız Yalova Emekli Kafe’de sizi bekliyorlar. Büşra AYDIN– Esma ERMİŞ

ONLARIN DA HAYALLERİ VAR... Çoğu zaman fark etmediğimiz ya da görmezden geldiğimiz çocuklardır onlar, sokakta mendil satanlar... Küçük yaşlarına rağmen büyük çabalarla hayat maratonunda yer alırlar. Bu maratonda yer alan küçük bedenlerden biri de M(8)… M(8) ile kısa bir röportajımız oldu. Bizim için kısa bir sohbet, onun içinse uzun bir soluktu bu… Bizim için röportajda en çarpıcı nokta ise M(8) ‘in küçücük yüreğindeki kocaman hayaliydi. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen polis olmak bu küçük için en büyük tutkuydu.. Biraz çekingen , biraz çocuksu ve masumane ve bir o kadarda kıpır kıpır M(8) ile yaptığımız sıcak ve samimi röportaja bir göz atalım. Kimdir bu M(8) ? Babası ayakkabı boyacısı, annesi ev hanımı ve aynı odayı paylaşan 6 kardeşin en küçüğü… -Okula gidiyor musun sen ? -Evet 2. Sınıfa gidiyorum abla. Hem çalışıyorsun, hem okuyorsun dersleri nasıl yetiştiriyorsun ? -Arada okula gidiyorum, arada çalışıyorum. Okula gitmediğim zamanlarda da giden arkadaşlarımdan alıyorum abla. Çalıştığından ailenin haberi var mı ? -Önceden yoktu abla. Sonra babam öğrendi. Başta kızdılar ama şimdi bir şey demiyorlar. Kazandığın paraları ne yapıyorsun ? -Eve ekmek alıyoruz genelde. Bazen de kendime bir şeyler alıyorum. Sokakta sana nasıl davranıyorlar ? -Bazıları fazla para veriyor abla, bazen karnımızı doyuruyorlar. Bazıları kızıyorlar ve bağırıyorlar Peki sana kızdıklarında ne yapıyorsun ? -( Durdu ve biraz düşündü ) ‘’ Onlar da insan diyorum be abla’’ Sana böyle davrandıklarında hiç üzülüp ağladın mı? -(Kafa sallar) Peki senin en büyük hayalin ne? -Polis olmak Neden polis olmak? -Zabıtalar bize bağırıyor ama polis bize bağırmıyor.

Aslında sokakta çalışan çocuk deyip geçtiğimiz bu minik bedenlerle bir gün sohbet ederseniz o küçük yüreklerini size nasıl açtıklarını , istedikleri tek şeyin para değil bir parça da olsa da sevgiye anlayışa ve şefkate ihtiyaçları olduğunu da göreceksiniz.

Nagehan YAZICI– Aylin ÖZTÜRK

5


6

6

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ HABER BÜLTENİ

Günümüzde sürekli değişen sosyal koşullar nedeniyle sosyal hizmete duyulan ihtiyaç devamlı artış göstermektedir. Buna bağlı olarak da üniversitelerimizdeki sosyal hizmet bölümü sayısı her geçen yıl artmaktadır. Ancak açılan üniversitelerin birçoğu akademik kadroya sahip olmadıkları için öğrenci alımını gerçekleştirememektedir. Bu durum sosyal hizmet alanındaki akademisyenlere olan ihtiyacı artırmaktadır. Sosyal hizmet bölümünün ön lisans ve açık öğretim gibi alternatiflerinin artmasıyla birlikte lisans mezunu olmanın mesleki açıdan yetersiz kalabileceği ihtimali göz önüne alındığında yüksek lisans ve doktora eğitim programlarının öneminin artacağı açıktır. Amacımız; sosyal hizmet bölümünün akademik yönünün üniversite öğrencileri tarafından tanınması ve benimsenmesini sağlamak, öğrencileri üniversitelerin akademik personel ilanlarıyla ilgili bilgilendirmek ve yönlendirmek, yüksek lisans ve doktora programları için gerekli olan sınavlar ile ilgili bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve katılımcı ve paylaşımcı bir sosyal hizmet akademisi platformu oluşturmaktır.

SINAV ADI Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (Sonbahar Dönemi) 2013-YDS Sonbahar Dönemi Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (Sonbahar Dönemi) 2013-ALES Sonbahar Dönemi

SINAV TARİHİ

BAŞVURU TARİHLERİ

06.10.2013

17.11.2013

CLUB AKADEMİ SORUMLULARI

12.08.2013 21.08.2013

FİKİR ATÖLYESİ

“SOSYAL HİZMET KURUMLARI YÖNETİMİ” TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI” Sürekli değişen sosyal koşullar nedeniyle sosyal hizmete ihtiyaç duyanların sayısı hızla artmaktadır. Kamu sektörü ve özel sektörde yer alan birçok faaliyet alanında sosyal çalışmacılara duyulan ihtiyaç da devamlı artış göstermektedir. Bu nedenle lisans ve lisansüstü eğitimde de sosyal hizmet alanında büyük ihtiyaç olduğu açıktır. Türkiye’ de ilk kez Yalova Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümünde Sosyal Hizmet Kurumları Yönetimi tezsiz yüksek lisans/doktora programları kabul edilmiştir. Öğrenci alımları eylül ayında başlayacaktır. Giriş Şartları: • Lisans mezuniyet ortalaması: En az 2.40/4.0 veya en az 60/100 olmalıdır. • Eşit ağırlık programlarından mezun olanların ALES puanı en az 55 olmalıdır ( 3 yıldan fazla olmayan) • YDS, TOFEL, IELTS sınavlarının birinden 100 üzerinden en az 50 veya eşdeğer puan aldığını belgeleyen adaylar yabancı dil sınavından muaf tutulacaktır. • Adayların başarı notu ALES puanının %50’ si, lisans puanının %30’ u, yabancı dil puanının %20’ si alınarak hesaplanır. Başvuru için Fakülte ve Yüksekokulların en az 4 yıllık bölümlerinden mezun olanlar kabul edilir.

Programın türü

Üniversit e

Ayrıntılar

11.09.2013 20.09.2013

İLETİŞİM

Damla BELLİ

yalova.sec@gmail.com

Fatma AKSOY

yalova_sec@hotmail.com 6


7 SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ HABER BÜLTENİ

7

FİKİR ATÖLYESİ

KÜLTÜR-SANAT ZENGİN BİR HAYAT

YAĞMUR ADAM Yağmur Adam’, orijinal ismiyle ‘Rain Man’ . Konusuyla olsun oyuncularıyla olsun gayet başarılı, izlenilmesi gereken, izlenilebilesi bir film. Özellikle de sosyal hizmetle alakalı filmler denince akla ilk gelecek filmler listesinde üst sıralarda yer alabilir. Filmde işlenen konu dezavantajlı gruplardan olan otistikler üzerine. Bencil ve umursamaz bir hayat yaşayan bir adama (Charlie) babasından miras kalır ancak Charlie mirasın büyük çoğunluğunun babası tarafından tanımadığı birine bırakıldığını öğrenir. Charlie mirasın peşine düşer ve böylece yıllardır haberdar olmadığı otistik ağabeyini bulur. Mirası alabilmek için ağabeyini (Raymond) kaldığı klinikten kaçırır. Bu sayede Charlie, otistik aynı zamanda matematikle, sayılarla arası çok iyi, hafızası diğer insanlara göre çok daha güçlü olan ağabeyini tanıma fırsatı bulur. Başlarda Raymond’ın tuhaf takıntıları, vazgeçemediği alışkanlıkları yüzünden Charlie zorlansa da bu iki kardeşin arasında zamanla bir bağ oluşur. Filmi izlerken hem otizmi tanımak, otistikleri anlamak hem de baba-oğul, ağabey-kardeş ilişkilerini gözlemlemek, anlayabilmek mümkün. Otistikleri engelli bireyler olarak değil, özel insanlar olarak görebilmemizi sağlayabilecek bir film. Otistiklerin, diğer insanlara göre üstün yeteneklere (hafıza, sayısal yetenek vb. ) sahip olduğunu ancak sosyal ilişki kurmada zorlandıklarını, alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemediklerini, değişik şeylere (ses gibi) fazlasıyla tepki verdiklerini gözlemleyerek sadece bu filmi izleyerek bile otistikler hakkında önemli fikirler edinmiş oluruz.

BALKON ÇİÇEĞİ bir hayatın tam ortasındayım henüz kazanılmadan kaybedilmiş… hiç kimsenin bilmediği manzaralardan sessiz çığlıklar yolluyorum her gece mehtaba… manzaralarım var benim sizin hiç bilmediğiniz hiçbir zaman farkına varamayacağınız manzaralar.. derin ve tehlikeli yamaçlarım var mesela bilmem kaç kişinin daha önce bilmem kaç kere giydiği yırtık ayakkabılarımla korkusuzca en tepesine çıkıp özgürlüğüme baktığım… gözlerim var… bana ait olmayan başkalarının ailelerine bakarken çaldığım ve benim içimdeki aileye bakan sizin sahip olmadığınız kadar çok gözlerim ve o gözlerle sizin hiç göremeyeceğiniz kadar güzel ailelerim var benim. sahi unuttum söylemeyi benim gizli mabetlerim var… her gece rüyalarımı görmek için fütursuzca içeri girdiğim rüzgarın hırçın nefesini hissetmemek için en siper yerine alel acele yürüdüğüm bir evim, beni annemin sıcaklığıyla karşılayan kocaman bir ateşin alevleri çarparken yüzüme anne kokusunu düşündüğüm taparcasına sarıldığı; bir hasırım var gizli gözyaşlarımı üzerine akıttığım…

Annem ben doğarken ölmüş Şefkati nasıldır bilemedim Bir gün olsun eve koşup Anacığım ben geldim diyemedim Babamı zar zor hatırlıyorum Nasıl öldüğünü söylemediler Bana yazılan yalnızlığı Bir daha alnımdan silemediler Kimsesiz çocuk dediler Bir anda kendimi kafeste buldum Herkes özgürlüğe kanat çırparken Serçelere gücendim martıları kıskandım Kimseyle paylaşmadığım hayallerim vardı Yoğurt kaplarında gizlice büyüttüğüm Her biri benim için bir yoldu Daha doğarken kaybettiğim Tanımadığım insanlar oldu Abi abla anne dediğim Ama ne onlar inandı buna Ne de ben inanabildim Ben bir balkon çiçeği Herkesin görüp bildiği Ama kimsenin yaklaşmadığı Sadece uzaktan baktığı Soran olursa söyleyin Adım öksüz soyadım yetim Yalnız geldim hayata Yine yalnız gideceğim

benim aslında bir ruhum var yıpranmış, çalınmış, heba edilmiş bir hayatın tüm sillelerine inat.. benim sizin sahip olmadığınız bir yüreğim var.

Emre CAN

Elif UYSAL

Aynı zamanda dört dalda Oscar Ödülü kazanmış, sosyal hizmet açısından da çok önemli olan bu filmi 133 dakikanızı ayırıp izlemenizi tavsiye edebilirim. Gamze KILCI

Dünyaca ünlü Dünyaca ünlü bir terapist olan Susan Forward'ın Craig Buck ile birlikte yıllar süren deneyimlerine dayabir teranarak hazırladığı Zor Bir Ailede Büyümek,günlük hayatları,anne-babaların geçmişte sergiledikleri yıkıcı pist olan davranışların etkisinde,hatta kontrolü altında olan yetişkin çocuklara yardım etmeyi amaçlıyor. Susan Forward'ı Her birimiz küçükken anne-babalarımızın içimize ektiği zihinsel ve duygusal tohumlarla büyümekteyiz. Kiminailelerde Craig bu tohumlar sevgi,saygı ve bağımsızlık kaynağı olurken,ne yazık ki birçok ailede tohumların arasında korku, yaptırım ve suçluluk duyguları bulunmaktadır.Bu tohumla biz büyüdükçe filizlenmekte Buck ile ve yetişkinlik birlikte hayatımızda duygularımızı,davranışlarımızı ve başkalarıyla kurduğumuz ilişkileri de etkilemektedir. yıllar Kitap,küçükken anne-babaları tarafından fiziksel,duygusal ya da cinsel tacize maruz kalmış, korku ve suçluluk duygularıyla büyümüş,aileleri tarafından bakımları sağlanmamış yetişkinlere ,hayatlarını süren yeniden kazanmanın yollarını göstermektedir. deneyimlerine dayanarak hazırFİKİR ATÖLYESİ Editörler ladığı Zor Sahibi:Yalova Üniversitesi Sosyal Girişimcilik Kulübü Melek YILMAZ Bir Ailede Genel Yayın Yönetmeni Hande H.KARAPINAR BüyüMustafa Kemal AVŞAR mek,günl ük hayatları,annebabaların geçmişte

Duygu ÇETİNKAYA Haber Merkezi Aylin ÖZTÜRK

Grafik-Tasarım Reklam Sorumlusu Duygu ÇETİNKAYA Esma ERMİŞ

Nagehan YAZICI Büşra AYDIN

Mustafa ÇELİK

7


8

FİKİR ATÖLYESİ SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜP GAZETESİ

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK KULÜBÜ ÜYELERİNE SORDUK KULÜBÜNÜZÜN SİZE KATKILARI NELER? Kulüp ,üniversitemizi ve sosyal hizmeti aktif bir şekilde tanıtmaktadır. Proje nasıl yapılır ,aşamaları,yönetimi,organizasyonlar nasıl olur bunları öğrenmede kulübün çok büyük katkısı oldu.Kulübümüz sadece sosyal hizmet çatısı altında gibi ama aslında tüm okulu kapsamaktadır .

Tuğba YILMAZ Sosyal Hizmet Bölümü Kurucu üyelerindeyim. Uluslararası organizasyonlarda katkı da bulunuyorum. Derslerden ziyade aktif bir şekilde potansiyelimizi ortaya çıkarabildiğimiz bir kulüptür.

İlk kurucularından sayılırım. Başkan yardımcısı ve yönetim kurulundayım. Sorumluluk olarak özgüvenim arttı ve kendimi geliştirme imkanı buldum. Kulübümüz fikri olan herkese açıktır.

Osman YILMAZ

Ömer Faruk BOZDOĞAN

Uluslararası İlişkiler

Sosyal Hizmet Bölümü

Sosyal Hizmet Bölümü

Yaklaşık bir buçuk aydır kulüp üyesiyim. Kulüpte kulüp akademi sorumlusu olarak görev yapıyorum. Kulübümüz dinamik bir çalışma tarzına sahip olduğundan bizlerdeki dinamizmi de ortaya çıkardığını düşünüyorum. Kulübün bana mesleki anlamda büyük katkıları olduğunu söyleyebilirim. Yaşadığımız çevredeki birçok sorunu ve ihtiyacı belirlemek, sorunları ortadan kaldırmak ve ihtiyaçların giderilmesini sağlamak açısından tam da olması gereken yerde olduğunu düşünüyorum.Toplumsal sorunlara yenilikçi çözümlerle yaklaşan kulübümüzün faaliyetlerini daha da ileri taşıyacağına inanıyorum.

Damla BELLİ Sosyal Hizmet Bölümü Kurulum aşamasından itibaren Sosyal Girişimcilik Kulübü’nün üyesiyim. Ekip çalışması ve insanlarla iletişim açısından kulübün bana büyük katkısı oldu. Mezun olduğumda bile bu kulüp devam etsin istiyorum. Günümüz insanlarının giderek azalan sosyal ve kültürel yapısı üzerinde çalışmalar yapmak , bunları insanlarla paylaşmak benim için hem heyecan verici hem de güzel bir etkinlik oldu. Bu kulüp içerisinde bulunduğum müddetçe BEN değil BİZ olabilmenin hayatımızdaki önemini kavradım.

Kulübe 2 ay önce üye oldum. Çocuk üniversitesi projesinde eğitmen olarak projeye katkı sağlamaktayım.Kulübümüzün çok kısa zamanda büyük yollar kat ettiği gözle görülmekte ,çalışmaların bu şekilde devamını ile geleceğinin olumlu ve parlak olacağını düşünmekteyim.Kulübün yaptığı çalışmalar ,yapacağı çalışmaların teminatı olacağına inanıyorum.

Duygu ÇETİNKAYA Sosyal Hizmet Bölümü

Ömer Faruk UYRUN Endüstri Mühendisliği 8


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.