SAYI: 147 AYLIK ALIŞVERİŞ VE YAŞAM DERGİS
İ
İSTANBUL YIL: 15 • 25 OCAK-25 ŞUBAT 2017
Özlem Kurt
Göksel Pekel
Dilek Yıldız
Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze, inceden. Ahmet Muhip Dıranas
Göksel Pekel
İstanbul ve Bahçeşehir’den en güncel haberler www.yelpazeistanbul.com'da
Özlem Kurt
yelpazeistanbul
yelpazeistanbul
yayında!
2
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
3
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
1
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
2
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
3
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
4
Gelin Bahçeşehir markasını siyasi kaygılara daha fazla feda etmeyelim... UĞUR BARIŞ KARABULUT
ubk@yelpazeistanbul.com
Bahçeşehir Markası tekrar kazanılmalı ve Türkiye’ye örnek uydu kent özeliği korunmalıdır. Bahçeşehir Türkiye’ye örnek kurulmuş ilk uydu kenttir. Bahçeşehir’in ilçe olması tekrar belediyesine kavuşması hepimizin kazanımıdır.
A
vrupa standartlarında mimari dokusu, kentsel altyapısı, donatı alanları, kültürel ve sosyal dokusuyla bir markadır. Üzülerek belirtmek gerekir ki Türkiye’de her yerin Bahçeşehir’e benzemesi gerekirken yıllar yılı Bahçeşehir’den koparılan değerlerle bu marka zarar görmüştür. Bahçeşehir Projesi 1996 yılında Birleşmiş Milletler Habitat II Konferansı çerçevesinde, “Kurumsal Uygulamalar ve Projeler” ödülüne, 1997 yılında da Kanada’da “Yeni Kentsel Yerleşim Anlayışı” ödülüne, 2001 yılında Avrupa Çevre Diploma, 2005 yılında da Avrupa Şeref Bayrağı ödülleriyle ödüllendirilmiştir. Ancak 22 Mart 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5747 sayılı Kanununun 1. maddesi ile 43 yeni ilçe kurulmuş; 2.maddesiyle 283 ilk kademe belediyesinin tüzel kişiliklerinin kaldırılarak diğer ilçelerin mahallelerine dönüştürülmüştür. Bu karara gerekçe olarak sunulan hiçbir öngörü Bahçeşehir ve çevresindeki yerleşim birimleri ile uyumlu değildir. Türkiye geneli için alınan bu genel karara Bahçeşehir’de katılarak haksızca mahalleye dönüştürülmüştür. Bu kararla fazlasıyla ilçe olma özeliği taşıyan bir kent, marka değerini yitirerek, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplara uğratılmıştır. 5747 sayılı belde belediyelerinin kapatılması kanunun gerekçesi olarak; • Nüfusu 2000’nin altında kalan belediyelerin kapatılması • Yerel birimlerden oluşan yerel yönetim sistemi, merkezden gönderilecek kaynakların etkin kullanımı • İl sınırları içinde bütünleştirilmiş yerel yönetim birimleri arasında kaynakların kullanımı ve sahip olunacak imkanların daha adil bir yapı ile dağılımı • Düzenleyici üst imar planlarının yerelden il’e uyumlu kullanımı temel gerekçeler olarak öne sürülmüştür. Ancak bu gerekçelerin hiçbiri Bahçeşehir Belediyesi’nin kapatılması ile uyumlu değildir.
Bahçeşehir’in ilçe olmaması neden haksızlıktır? Bahçeşehir Belediyesi’nin kapatıldığı dönemde (2008) sınırları; Bahçeşehir, Ispartakule 1, Ardıçlı, Boğazköy, Yeşiltepe, Yeşilkent, Hadımköy’ün de bir kısmını içerisine alıyordu. Bu bölgelerde o yıllarda nüfus yoğunluğu ile 100.000’in üzerinde bir yerleşim söz konusuydu. Bugün gelinen noktada aynı sınırlar dahilinde 200.000’e yaklaşan bir nüfus ikamet etmekte. Kaldı ki o dönem ilçe sınırlarına girmeyen ancak sorulduğunda haklı olarak adresini Bahçeşehir olarak tanımlayan konut sahipleri de vardı. Esenkent, Akbatı, Hadımköy, Yeni Ispartakule’de dahil edildiğinde nüfusu 250.000’i aşmaktadır. Sadece bir yolla ayrılan bu semtlerin birbirine uzaklıkları 3-4 km ile sınırlıdır. Esenkent, Akbatı (Esenyurt Belediyesi ilçe sınırında), yeni yerleşime açılan Ispartakule konutları (Avcılar Belediyesi sınırlarında), Hadımköy (Arnavutköy Belediyesi sınırlarında) bırakılmış; Bahçeşehir yeni kurulan Başakşehir Belediyesi’ne bağlanılarak mahalleye dönüştürülmüştür. Türkiye’de ne acıdır ki bir bölge halkı, elinden belediyesi alınarak, kendisine yaklaşık 30 km uzaklıkta merkezi olan bir belediye sınırına dahil edilmiş, kamu hizmetlerine erişmek için farklı ilçe sınırından(Avcılar) geçmek zorunda bırakılmıştır. Üstüne üstlük bu hizmetlere ulaşmak içinde Mahmutbey gişelerinde para ödemek zorunda kalmıştır yıllardır. Bahçeşehir’in ilçe olmaması haksızlıktır çünkü; • Bölgemiz sorunları Başakşehir’in genel sınırları içinde değersizleştirilmekte, oy kaygılarının esiri olmaktadır. • Bölge sınırlarımızın nüfusu ilçe olmak için yeterli sayının çok çok üstündedir. • Halkın ödediği vergilerle aldığı hizmetler mukayese edildiğinde, ödediği vergilerle ön sırada yer alırken, aldığı kamusal hizmetlerde ve yatırımlarda arka planda bırakılmıştır. Bu anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
Yelpaze Yayıncılık, Organizasyon İnş.Tur.Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Uğur Barış Karabulut ubk@yelpazeistanbul.com
Yayın Türü Süreli Aylık Yerel Yayın Reklam ve Rezervasyon Tel : 0212 669 83 86 Gsm: 0533 551 87 17
Editörler Nihal Ergenç, Yasemin A. Karaman Rashid, Baskı Av. Kayhan Selek Şan Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Katkıda Bulunanlar Kağıthane/ İST Caner İlhan Tel: 0212 289 24 24 Protokol Dağıtım Aras Kargo Basım Tarihi: Ocak 2017
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
• İmar planları planlanan dokuyu bozmaktadır. • Kamuya ait alanlar elden çıkarken elde edilen gelir bu bölgede yaşayan halka yatırım olarak dönmemiştir. • Plansız bir büyümenin sancısı bugünden yaşanmaya başlanmıştır. • Sorunlarının çözümünde ilgili yerel yönetimin desteğini alamamaktadır • Trafik, ulaşım vb.. sorunların çözümü gecikmektedir. Plansız kentleşme bırakın otobanı çok yakın bir gelecekte kentin içinde konut sahiplerini evinden çıkamaz noktaya ulaştıracaktır. • İlk kurulduğu yıllarda ev sahibi olanların İstanbul’da diğer semtlerle mukayese ettiklerinde konut değerleri yerinde saymakta hatta birçoğu değerini kaybetmektedir. • Yerel yönetimce sosyal ve kültürel anlamda kenti kucaklayıcı bir iletişim söz konusu değildir. • Mevcut Yerel Yönetim siyasi uyuşmazlıklar, oy dağılımlarını dikkate alarak söylemler geliştirmiş, bölgede yaşayan halkı cezalandırırcasına, halkın duyarlılıklarını hiçe sayan bir anlayışla sahip olduğunu yeşil alan ve donatı alanlarını gözden çıkararak göstermiştir. • Bu gelişmeler ülkemizde demokrasinin gelişmesine; Demokratik, katılımcı ve şeffaf yönetim çabalarını ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecine ters bir uygulamadır. • Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı 1988 tarihinde imzalamış, bu şartlar 1993 yılında yürürlüğe girmiştir. Şart’ın “Yerel Yönetim Sınırlarının Korunması” başlıklı 5.maddesinde “Yerel Yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz” hükmü yer almaktadır. Ancak Bahçeşehir ve sınırlarında hiç kimseye belediyesinin kapatılmasını isteyip istemediği, farklı bir belediye içerisinde mahalleye dönüştürülmesi sorulmamıştır. “Bahçeşehir’in İlçe Olması” Referandum yapılarak halka sorulmalıdır.
Yayına Hazırlık Yelpaze İstanbul Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 Bahçeşehir-İstanbul Tel: 0212 669 83 86 Tel/Faks: 0212 669 16 50
okuyucularımıza kişiye özel adrese
Sayın Okurlarımızın Dikkatine; Yelpaze İstanbul, Bahçeşehir, Ispartakule, Ardıçlı, Esenkent, Boğazköy halkına ve İstanbul genelinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin yöneticilerine ayda bir “ücretsiz” olarak dağıtılır. Bundan böyle talep eden
iade edilmez. Yayınlanan yazıların
teslim gönderilerde sağlayacağız. Adrese teslim taleplerinizde yalnızca dergi ücreti tahsil edilmektedir. Yelpaze İstanbul 5 TL’dir. Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir. aze İstanbul’da yayınlanan yazı ve fotoğraflar kaynak gösterilerek kullanılabilinir.
6
İSTANBUL
İstanbul’un ‘mega’ projeleri 2019’da hizmete sunulacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, inşası devam eden mega projelerin 2019 yılına yetişmesi için çalışmalarını hızlandırdı.
İstanbul’da yapımı devam eden Avrasya Tüp Geçişi, Üçüncü Köprü, Üçüncü Havalimanı ve Marmaray’a bağlatılı olarak devam eden metro çalışmaları, raylı sistemler ve kültür merkezleri gibi projelerin 2019 yılına yetiştirilmesi planlanıyor. İstanbul’daki mega projelerin hızlandırılması için özel bir yol haritası oluşturuluyor. 2019 seçimlerine güçlü bir şekilde hazırlanmak isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şehirde devam eden ve gelecekte gerçekleşmesi planlanan projeleri değerlendirmek üzere ilçe belediyeleriyle bir araya geldi. İlçe belediyelerinin talepleri ve yapılması istenilen çalışmalar için bir eylem planı oluşturuluyor. 2019’DA HİZMETE SUNULACAK Meydan düzenleme, karayolu, raylı sistemler, teleferik, kültür merkezleri ve spor salonlarının yapımı için Büyükşehir Belediyesi’nin kaynaklarının kullanılacağı belirtildi. Önemli yatırımlarının çoğunun ise 2019 yılında hizmete sokulması hedefleniyor.
“ÜÇÜNCÜ HAVALİMANI’NIN İLE İLGİLİ ENDİŞENİZ OLMASIN” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Üçüncü Havalimanı ile ilgili bir açıklama yaparak, “Yeni havalimanı ile ilgili bir endişeniz olmasın. Orada daha geniş imkanlarla, daha fazla iş imkanıyla var olmaya devam edeceksiniz. Üçüncü havalimanındaki çalışmalar planladığımız şekilde iyi gidiyor. Hatta biraz da planladığımızın önünde diyebilirim. 90 milyon kapasiteli ilk bölümü, 2018 yılının ilk çeyreğinde açılmış olacak” dedi. Yıldırım, üçüncü köprü bağlantı yollarının ihalesinin ise firmaların talebi doğrultusunda 2 ay kadar ertelendiğini açıkladı. YENİ STRATEJİLER GELİŞTİRİLİYOR Türkiye’nin önemli ulaşım projelerinden olan Kanal İstanbul için İstanbul’un 100 binlik planlarında revize yapılıyor. 100 binlik plan çalışmalarının haziran ayında tamamlanması planlanıyor. Ardından etüd ve saha çalışmaları için yıl sonuna kadar ihaleye çıkılması bekleniyor. Birçok bakanlık ve devlet kurumunun birlikte çalışıyor. Ekipler İstanbul’un mega projeleri için yeni stratejiler geliştiriyor.
İBB 10 Yeni Müze Açacak! İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), müze alanında önemli yatırımları gündemine aldı. Halihazırda bünyesindeki altı müzenin faaliyetini yöneten İBB, 10 yeni müze daha açmak için çalışmalara başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), müze alanında önemli yatırımları gündemine aldı. Halihazırda bünyesindeki altı müzenin faaliyetini yöneten İBB, 10 yeni müze daha açmak için çalışmalara başladı. Bu müzeler art arda devreye sokulacak. İBB, öncelikle Topkapı’daki eski İETT garajında bir kent müzesi kurulması için çalışma yürütüyor. İBB’nin yürüttüğü diğer müze çalışmaları arasında Bizans müzesi, Haliç Tersanesi’nde bilim sanat müzesi, modern sanat müzesi, Yenikapı’da arkeoloji müzesi gibi projeler bulunuyor. Yeni müze çalışmaları arasında bir de 15 Temmuz şehitleri müzesi bulunuyor.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
BU MACERA CESARET iSTER!
Goril, tarantula, ejderha, köpek balığı ve piton bakıcılığı yapacak Cesur Bakıcılar Akbatı’da buluşuyor. Bilgi ve eğlence dolu bu macerayı kaçırmayın!
YER: 1.KAT
TARİH: 19 OCAK - 5 ŞUBAT SAAT: 14:00 -16:00 SAAT: 12:00 18:00
Etkinliğimize 4 yaş ve üzeri çocuklar katılabilir.
akbati.com 212 397 70 70
8
İSTANBUL
Haliç’e Tüp Geçit Geliyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın ‘Haliç-Unkapanı Karayolu Tüneli Geçiş Projesi’nde çalışmalar başladı. Vatan Gazetesi’nden Mehmet Ali Demir’in haberine göre, proje kapsamında Denar Deniz Araştırmaları Firması, kara tarafı ve deniz ortam zemin çalışmaları için 25 Şubat’a kadar Haliç’te çalışma yapacak. Aykut Kaptan isimli dalgıç gemisi ile Kuzey Deniz Saha Komutanlığı önü, Haliç Metro Köprüsü doğusu, Turyol Rıhtım önü, İBB Haliç Sosyal tesisleri önünde kalan bölümlerde zeminin haritalarının üretilmesi için deniz ölçümleri yapılmaya başlandı. Unkapanı Köprüsü tarih olacak 1836 yıllında inşa edilen Unkapanı Köprüsü’nün tarih olacağı yeni projenin 2018’de bitirilmesi planlanıyor. Proje için Büyükşehir Belediyesi Bütçesi’nden 100 milyon TL ayrıldı. Proje ile Haliç’in iki yakası arasındaki trafik denizin altından tünel ile sağlanacak. Tünelin bir ayağı Kasımpaşa’da, bir ayağı ise Unkapanı’nda olacak. Çift yönlü olarak trafiğin akacağı tünelin çıkış noktaları döner kavşaklarla alternatif yollara bağlanacak. Belediye Başkanı Kadir Topbaş, projenin hayata geçmesiyle birlikte Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nin ve Perşembe Pazarı bölgesinin yeniden revize edileceğini açıklamıştı.
Haliç’e Su Sporları Merkezi Kurulacak! Haliç Köprüsü’nün Halıcıoğlu ayağında kalan ve bir kısmı park olan alana “Haliç Su Sporları Merkezi” yapılıyor. 11 dönümlük alana yapılacak tek katlı ekolojik merkezin projesi tamamlandı. Çalışmalara önümüzdeki günlerde başlanacak. Haliç Köprüsü’nün Halıcıoğlu ayağında kalan ve bir kısmı park olan alana “Haliç Su Sporları Merkezi” yapılıyor. 11 dönümlük alana yapılacak tek katlı ekolojik merkezin projesi tamamlandı. Çalışmalara önümüzdeki günlerde başlanacak. Habertürk’te yer alan habere göre, son yıllarda Haliç’te birçok su sporu yarışması ve aktivitesi düzenleniyor. Kürek tekneleri baştan sonra bu tarihi su yolunu arşınlıyor. İstanbullular kürek, yelken ve dragon yarışlarıyla burada kıyasıya mücadele veriyor. Profesyonel yarışlar Oy çokluğuyla İBB Meclisi’nde kabul edilen proje tamamlandı, yapı çalışmalarının başlaması için gün sayılıyor. Proje kapsamında Haliç’in kano ve kürek müsabakalarının yapılacağı bir merkez haline getirilmesi hedefleniyor. Merkez 11 dönüm alan üzerine kurulacak ve yüzde 95’i yeşil alan olacak. Merkezde, spora ilgi duyan gençler profesyonel anlamda çalışmalar yapabilecek ve yarışmalara katılabilecekler. Artık amatör yarışmalar ve aktivitelerde bulunan gençler profesyonelleşerek bu merkezde yarışlara hazırlanabilecek. Önümüzdeki günlerde çalışmalarına başlanacak projenin yıl sonuna doğru bitirilmesi ve hizmete açılması planlanıyor.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
10
İSTANBUL
TÜİK açıkladı, İstanbul’un nüfusu kaç milyon oldu? Dünyadaki 172 ülkeden daha büyük nüfus yoğunluğuna sahip İstanbul, sıra yaşam endeksine gelince Türkiye’de Isparta, Sakarya, Bolu ve Kütahya’nın gerisinde kaldı. TÜİK’in verilerine göre, 2016 sonu itibariyle nüfusu 14 milyon 657 bin 434’e ulaşan ve Türkiye nüfusunun yüzde 18,6’sını barındıran İstanbul’da yaşayanlar arasında yurt dışı kökenlilerin sayısı, Sivaslıları geçti. Nüfus yoğunluğu itibarıyla dünyadaki 172 ülkeden büyük olan İstanbul, konut, çalışma hayatı, gelir, sağlık ve eğitim gibi yaşam boyutlarındaki 41 göstergeyle belirlenen yaşam endeksine göre Türkiye genelinde Isparta, Sakarya, Bolu ve Kütahya’nın ardından 5’inci sırada yer aldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre İstanbul, 1927’deki 806 bin 863 kişilik nüfusuna, 31 Aralık 2015 itibarıyla 13 milyon 850 bin 571 kişi daha ekleyerek 14 milyon 657 bin 434 nüfusa ulaştı. İstanbul, bu büyüklüğüyle aralarında Belçika, İsveç, İsviçre, Bulgaristan, Sırbistan, Norveç,
Hırvatistan, Danimarka, Yeni Zelanda, Küba ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de bulunduğu 172 ülkeyi geride bıraktı. TÜİK verilerine göre 2015 sonu itibarıyla 78 milyon 741 bin olan Türkiye nüfusunun yüzde 18,6’sı İstanbul’da yaşıyor. Megakent, nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen kilometrekareye düşen insan sayısında 2 bin 821 kişi ile Kocaeli (493), İzmir (347) ve Gaziantep’i (283) açık ara geride bıraktı. İstanbul, TÜİK’in konut, çalışma hayatı, gelir, servet, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, alt yapı hizmetlerine erişim, sosyal hayat ve hayat memnuniyeti olmak üzere, hayatın 11 boyutunu kapsayan ve 41 gösterge ile temsil edilen yaşam endeksinde ise kendisine 5’inci sırada yer bulabildi. TÜİK’in ilk kez yayımladığı belirtilen endekse göre İstanbul, Isparta, Sakarya, Bolu ve Kütahya’nın gerisinde kaldı. Endeksin en alt sırasında ise Muş yer alıyor.
Öte yandan Türkiye’de ikamet eden nüfusun doğum yerleri incelendiğinde yüzde 9,6’sının doğum yerinin İstanbul olduğu görülüyor. İstanbul doğumluları, sırasıyla yüzde 4,3 ile Ankara, yüzde 3,3 ile İzmir, yüzde 2,8 ile Şanlıurfa ve Konya izliyor. Neredeyse tüm istatistiki verilerde baskın rakamlarla öne çıkan İstanbul’da yurt dışı kökenli vatandaşlar, nüfusun yüzde 3,1’lik kısmını oluştururken, yüzde 2,5’le Sivaslılar 2. yüzde 2 ile Ordulular 3. sırada bulunuyor. İstanbul’da yaşayan yurt dışı doğumlular arasında Bulgaristan yüzde 23,7 ile ilk sırayı aldı. TÜİK verilerine göre, ortalama ömür süresi Türkiye için 78 yıl olarak belirlenirken, İstanbul ülke ortalamasının üzerine çıkarak toplamda 78,7, erkeklerde 75,8 kadınlarda ise 81,5 yıl olarak kaydedildi.
İstanbul Sonuncu Oldu
Avrupa Komisyonu’nun 4’ü Türkiye’den Avrupa’da 83 kentte yaptığı yaşam memnuniyeti anketinde Antalya 48’inci olurken, İstanbul son sırada yer aldı. DHA’nın haberine göre, Avrupa Birliği’nin yürütme organı Avrupa Komisyonu’na bağlı Kentsel Politika ve İletişim Genel Müdürlüğü’nün 2015 yılında, Avrupa’da 83 kentte gerçekleştirdiği ve yeni açıklanan yaşam memnuniyeti anketine Türkiye’den 4 il alındı. Londra, Paris, Roma, Madrid, Amsterdam, Zürih, Berlin, Barcelona gibi kentlerin de bulunduğu ‘Avrupa Şehirlerinde Yaşam Kalitesi (2015)’ başlıklı araştırmaya, Türkiye’den İstanbul, Ankara, Antalya ve Diyarbakır alındı. Kentte yaşam, kentin çeşitli imkan ve hizmetlerinin memnuniyet derecesinin ölçüldüğü araştırmaya Türkiye’den katılan 4 il arasında yaşam memnuniyeti en yüksek il Antalya oldu. İstanbul son sırada Araştırmada yaşanılan kentten duyulan memnuniyet oranı Antalya’da yüzde 92, Diyarbakır’da yüzde 86, Ankara’da yüzde 83, İstanbul’da ise yüzde 65 çıktı. 83 Avrupa ken-
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
ti arasında Antalya 48’inci olurken, İstanbul ise yaşam memnuniyeti açısından 83’üncü sırada yer aldı. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, AB’nin 2015 yılı verilerine göre gerçekleştirdiği ve sonuçlarını yeni açıkladığı ankete ilişkin bilgi verdi. Ankette Londra, Paris, Roma, Madrid, Barselona, Berlin, Hamburg gibi 83 önemli kent bulunduğunu belirten ATSO Başkanı Çetin, 48’inci sıranın kötü olmadığını, çünkü İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’ın bu sıralamada en sonlarda yer aldığını kaydetti. Güvende hissetme oranı yüzde 82 Özellikle kendini güvende veya güvenli hissetme konusuna dikkat çeken Davut Çetin, “Antalya’da kendini güvenli hissetme oranı yüzde 82, oldukça yüksek bir oran. Bu 2015 yılı anketi, ama yine de dünyanın az kentinde bu oran böyle yüksek çıkar. Antalya’nın diğer üç
ilden geride olduğu alan toplu taşıma, tatmin düzeyinin en düşük olduğu alanlar konutta kalite-fiyat dengesi, insanlara güven, iş bulma kolaylığı, okullar ve spor tesisleri, gürültü gibi konulardır’ dedi. Memnuniyet anketinde baz alınan kriterler ise şöyle: Yaşanılan kentten duyulan memnuniyet, alışveriş imkanları, güvenli hissetme, yeşil alanlar, pazar, yürüme yerleri, kentin temizliği, hava kalitesi, ailenin maddi durumundan memnuniyet, komşulara güven, hastane, doktor, sağlık hizmetlerinin yeterliliği, kamu kurumlarına güven, iş durumundan memnuniyet, kamu kurumları, idari kurumların halka etkin yardım edip etmediği, konser salonu, tiyatro, müze, kütüphane sayısı, gürültü düzeyi, okul ve diğer eğitim imkanları, iş bulma kolaylığı, kentteki insanları güvenilir bulma, uygun fiyata iyi bir ev bulma, ailenin maddi durumundan memnuniyet.
12
İSTANBUL
Bir İstanbul Masalcısı Görmüyorsunuz şehir ağzına kadar dolu ve kusuyor artık. İstanbul can çekişiyor ve insanlar özgürlüğü elinden alınan mahkûmlar gibi başları önlerinde ruhunda prangalarla yaşıyor.
H
ızla değişiyor binalar, caddeler, mahalleler… Belleğimizi silerek cezalandırıyorlar bizi. Bakteri gibi büyüyor kalabalık ve gürültü. Setler çekiliyor gözümüze, deniz yasaklı, gökyüzü engelli, ağaçlar ölüme mahkûm… Şehir kirli avlusundan ibaret kalabalık bir hapishane gibi… Engeller, kapılar, kilitler ardında boğazına kadar dolu ve artık kusan şehrin pisliklerinden kaçacak yer kalmadı. Nereye gitsek sülük gibi uzuyor arkamızdan; binalar, plakalar, ter kokuları, aracının camından ana avrat düz gidenler, omzuna çarpanlar, özür dilemekten yoksunlar… Çok kalabalığız, gittikçe öfkesini ve çaresizliğini birbirinden çıkaran, saygısız, kaba, insani değerlerden uzak yığınların kara gölgesi, köşeye sıkıştırıyor güzel günlere olan umudu. Hafta sonları ve tatillerde çıkıp nefes alınacak neresi varsa yığma şehrin ve her milletten insanın istilası altında. Betona sıkışan insanın hafta sonları; sahilleri, kalan
son yeşil alanları nasıl bir hınçla, bulduğu her ağacın altına kendini neden atıverdiğinin farkında olmaksızın, nasıl bir sefaletle kirlettiğine şahit olmak ürkütüyor insanı. Yürümek, stres atmak isterken kalabalığın, mangal dumanının ve her türlü atık çöpün arasında sinirlerini boza boza ilerlemek zorunda kalmak, sevmekle nefret etmek arasındaki çizgide, şehirden nefret etme durumuna getiriyor insanı. Kapalı mekânlarda oksijenden yoksun kalan beyinlerin depresif bakışları, soluk, yorgun yüzleri bulaşıcı bir hastalık gibi kopyalanıyor birbirine… Yazın; bulduğu ağacın altına üşüşen kalabalık, kışın; her mahalle başına yapılan avm’lerin müdavimi oluyor. Pazar günlerini avm’lerde çılgın bir alış-verişle geçiren, lüks bebek arabalarında çocuklarıyla, elleri kolları poşetlerle dolu insanların görüntüsü kanımı donduruyor. Gökyüzünü, denizi, doğayı, açık alanı kalabalık duvarlar içinde dört bir yanı eşyalarla dolu dükkânlara tercih etmeyi gönüllü kabul etmişsek yaşam alanlarımızın talan edilmesi kimin umurunda olabilir? Eşyanın
bin türlü halinde boğulmuş bu insanlar hangi değerin mücadelesini verebilir? Kıpırtısız, sarı, ölgün yapraklarla dolu sokaklar. Göğe bakma duraklarına inşa edilen gökdelenleriyle, göksüz ve gönülsüz, ilerlemeyen trafiği, üst üste toplu taşıması, dip dibe toplu konutları, yığma bir yaşamın birey olamayan yalnızlığı içinde bata çıka, kaybola buluna, hayal sandığımız kaçış cümlelerine sarılarak tükeniyoruz. Gürültümüz artıyor, içerde ve dışarıda aynı çığlıklar. Duymazdan geliyoruz haklı olarak, duyduklarımıza dayanacak gibi değil kulaklar. Cehaletin mutluluğu ve duyarsızlığı çığ misali büyüdükçe ilmin, bilginin, erdemin, okumanın ve de yazmanın değeri yerle yeksan ediliyor. Okuma şevklerine hayran olduğum Avrupalı turistler el ayak çektiğinden beri yeni gelenlerle bizlerin elinde, dünya nimetinin dibine vuran lüks telefonlardan başka bir şey görememek, cahilliği topyekûn yüklendiğimizin kanıtı gibi. Şehir ve medeniyet yerine şehir ve barbarlık konferansları verilse bundan fazlası olamazdı. Şimdi başka kentlerin hayalini kuranları toplasak yine bu şehirden öteye geçemeyecek adımları. Bilmiyoruz ki hayal kurmayı bile unutmuşuz. Baltalanmış cesaretimizle bu düzeni kendi adımıza değiştirecek gücü bile çoktan kaybetmişiz. Saksıda birkaç çiçek, vazoda kokmayan güller, duvarda denizin resmiyle avunmaya devam… FATMA KOŞUBAŞI
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
13
Kıyıları da Yağmalayacaklar AK Partinin yasalaştırmayı planladığı tasarıyla, Bakanlar Kurulu arazi ve tesislerin acele kamulaştırılmasına yol verebilecek. Tasarıda kıyıların da kamulaştırma dahilinde tutulması, rant ve talan kaygılarına yol açtı. Birgün Gazetesi’nden Nurcan Gökdemir TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, serbest bölge kurulması gerekçesiyle yeni bir yağmanın kapısını aralama riski taşıyor. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda kabul edilen ve bütçe görüşmelerinden sonra yasalaşması eklenen tasarıya göre, serbest bölge ilan edilen yerlerde devletin hükmü ve tasarrufu altındaki alanlar, bina ve tesisler kamulaştırılabilecek. Değer tespiti dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere taşınmaza el konulmasının yolunu açan acele kamulaştırmaya olanak sağlayan tasarı ile arazi ve tesislerin kamulaştırılmasında; kamulaştırma bedelleri ile kamulaştırma işlemlerinin gerektirdiği diğer giderlerin, kamulaştırma talebinde bulunan işletici tarafından karşılanıp karşılanmayacağına Bakanlar Kurulu karar verebilecek. Risk çok yüksek Komisyonun CHP’li üyeleri Kazım Arslan, İrfan Bakır, Akif Ekici, Didem Engin ve Tahsin Tarhan, tasarıya muhalefet şerhlerinde, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyılar, tarım arazileri, çayır ve meraların serbest bölge kapsamına alınması riskinin son derece yüksek olduğu uyarısında bulundu. Muhalefet şerhinde, ‘AKP uygulamaları geçmişte de görülmüştür’ denildi.
Cerattepe Belgeseli gösterime sunuldu Anayasa’nın kıyılardan yararlanma ve toprak mülkiyeti ile ilgili ‘Kamu yararı’ başlıklı 43’üncü maddesi ile ‘Kamulaştırma’ başlıklı 44’üncü maddelerinde belirtilen devlete ait kıyılar, tarım arazileri, çayır ve meralarının acele kamulaştırma kararı kapsamı dışında tutulması gerektiğine ilişkin hükmünü anımsatan CHP’li milletvekilleri, tasarının komisyonda görüşülmesi sırasında bu yönde verdikleri önergesinin de reddedildiğini belirtti. Kamulaştırma giderlerinin işletmeci tarafından karşılanması konusunda takdir hakkı tanınmasını da eleştiren CHP’liler, ‘Serbest bölge oluşturulması ve buralarda yer alacak işletmelerin desteklenmesi gerekir ancak serbest bölgenin desteklenmesi için işletmeleri kamulaştırma bedelinden dahi muaf tutarak kamuya ek bir maliyet getirebilecek bu ibarenin kaldırılması gerekmektedir’ dendi.
Talan şirketlerine bir de vergi muafiyeti Tasarı ile serbest bölgeleri kullanan yatırımcıların vergi muafiyeti ile vergi dışı teşviklerden yararlanması da düzenlendi. Ancak komisyonda AKP tarafından verilen önerge ile kullanıcılara ‘işleticiler’ ibaresinin de eklendiğine dikkati çeken CHP’li üyeler, şunları kaydetti: ‘Basit bir sözcük eklemesi ve serbest bölgelerin teşviki olarak komisyonda yapılan açıklama gerçeği ifade etmemektedir. Serbest bölge üzerinden ticaret yapan işletmecilerin de vergi muafiyetinden ve teşviklerden yararlanması sağlanmış olmaktadır. Oysa burada işletmeci tarafından bir üretim yapılmamaktadır. Sıradan bir ticari faaliyet -üstelik ihtiyaç olmamasına rağmen- vergi muafiyeti kapsamına alınmaktadır. Bu önerge ile arsa sahiplerine sağlanan imtiyaz, haksız kazanç anlamına gelmektedir.’
Uydu Görüntüleri Net: Yeşil Alanlar Azaldı! Google Earth-Timelapse’daki uydu görüntüleri 2001 ve 2016 yılları arasındaki yeşil alan farkını net bir şekilde gösteriyor Google Şirketinin kullanıcıları için hizmetine sunduğu ‘timelapse’ özelliği İstanbul’un yeşil alanlarının seneler içerisindeki yok oluşunu belgeledi. 2001 ile 2016 yıllarındaki İstanbul ve çevresinden alınan uydu haritaları kaşılaştırıldığında, yeşil alanların göz ardı edilemez bir şekilde azaldığı görülüyor. NeoTempo.com’dan Eyüp Erdoğan’ın haberine göre, harita incelemesinde özellikle Yavuz Sultan Selim Köprüsü yolu için yapılan tahribat gözler önüne seriliyor.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
14
İSTANBUL
Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması
2016 Sonuçları Açıklandı Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından her yıl Aralık ayında gerçekleştirilen, “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması” 2016 yılı sonuçları açıklandı.
T
ürkiye’de mevcut ve olası sorunlar ile gündeme ilişkin toplumun bakışını tespit eden araştırma, kamuoyunun nabzını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre Türkiye’de 2016 yılında halk en büyük sorun olarak ‘Terör’ dedi. PKK ve İŞİD’in yanı sıra Paralel Devlet Yapılanması (PDY) şeklinde adlandırılan FETÖ de ciddi bir tehdit olarak görülüyor. Halk FETÖ ile mücadele yöntemlerini yeterli bulsa da, mücadeleye devam edilmesi gerektiğine de inanıyor. TERÖR VE FETÖ İLE MÜCADELE EN BÜYÜK SORUN Araştırma sonuçlarına göre halkın 2016 yılında terör ve ardından FETÖ ile mücadeleyi Türkiye’nin en önemli sorunları olarak gördüğü anlaşıldı. 2015 yılında yüzde 39 oranında en önemli sorun olan terör, bu yıl yüzde 35’lik oranla ülke gündeminin en önemli sorunu olarak, yine birinci sırada yer aldı. 2015 yılında sadece yüzde 1,3’lük bir kesimin sorun diye nitelendirdiği FETÖ ise, 2016 yılında radikal bir artışla yüzde 25,2 oranına yükselerek ülkenin en önemli ikinci sorunu haline geldi. Halkın en önemli üçüncü sorunu yüzde 10,5
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
oranıyla işsizlik oldu. Dördüncü sırada gelen hayat pahalılığının ise geçen yılın yüzde 5,1’lik oranının yaklaşık iki katına çıkarak yüzde 9,8’e yükseldiği gözlendi. %71 ÜLKEDE EKONOMİK KRİZ OLDUĞU GÖRÜŞÜNDE Araştırma sonuçlarına göre vatandaş ekonominin gidişatından hoşnut görünmüyor. Toplumun büyük bir kısmı ekonomik açıdan kötü durumda olduğunu ve ülkede ekonomik kriz yaşandığını düşünüyor. Buna karşılık, kamuoyunun yüzde 38,7’si hükümetin ekonomi politikalarını başarılı bulduğunu belirtiyor. Hükümetin ekonomi politikaları özellikle kendi parti tabanı tarafından başarılı görülmekle birlikte, muhalefet partilerinin tabanları ekonomi politikalarını başarısız buluyor. Araştırmaya katılanların yüzde 71,7’si ise Türkiye’de ekonomik kriz olduğunu düşünüyor. “Sizce Merkez Bankası yönetimi siyaset etkisinden bağımsız olmalı mı?” sorusuna ‘Evet’ diyenlerin oranı ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 5 azalarak yüzde 62,4’e gerilemiş görünüyor. HÜKÜMETİN EN BÜYÜK BAŞARISI FETÖ İLE MÜCADELE OLARAK GÖRÜLÜYOR Ankete göre halkın terör için çözüm önerisin-
de dengelenme gözleniyor. Geçtiğimiz yıl vatandaşa göre terör sorununun çözümü için en etkin yolun yüzde 31,6 ile askeri yöntemler olduğu ortaya konmuştu. Bu yıl bu oranın yüzde 34,6’ya yükseldiği gözlemlendi. Siyasi yöntemlerde oran küçük bir artış göstererek yüzde 30,9’dan yüzde 31,9’a çıktı. Kültürel politikalar ve ekonomik önlemler seçeneklerinin ise geçen yıllara göre geri planda kaldığı görüldü. Hükümetin PKK ile mücadele performansının da sorgulandığı araştırmada 2015 yılında katılımcıların yüzde 28’inin hükümeti PKK ile mücadele konusunda başarılı bulduğu ortaya çıkmıştı. Bu yıl hükümetin PKK ile mücadele performansını başarılı bulanların oranı yüzde 35,6’ya yükseldi. Hükümetin en başarılı performans gösterdiği alan ise yüzde 45,8’lik oranla FETÖ ile mücadele oldu. Kamuoyunun yarısı FETÖ’nün siyasi uzantıları olduğu konusunda hemfikirken, her 10 kişiden 6’sı ise FETÖ’nün halen bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor. FETÖ ile mücadele yöntemleri toplumun yüzde 71,4’ü tarafından onaylanıyor. Kamuoyu genelinde 1 yıl içinde yeniden bir darbe girişimi olması ihtimali görülmüyor. Bu soruya yüzde 23’lük bir kesim ‘Evet’ cevabını verirken, yüzde 57,3’ün ‘Hayır’ cevabı verdiği gözlemleniyor.
15 Öte yandan araştırma sonuçlarına göre halkın Türkiye’nin bölünme tehlikesi altında olduğunu düşünme oranında geçen yıla göre bir düşüş gözlendi. Buna göre “Sizce Türkiye bölünme tehlikesi altında mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 37,5’i “Evet” cevabı verdi. 2015 yılında bu oran yüzde 54,2 olarak gerçekleşmişti.
gerçekleşti. HDP’lilerin ise yüzde 75,4 gibi yüksek bir oranla çözüm sürecinin yeniden başlamasını istedikleri gözlemlendi. Son dönemde gerçekleşen HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasına Türk kökenliler yüzde 64,4 oranında onay verirken, Kürt kökenliler yüzde 66,6 oranında karşı çıktılar.
IŞİD’in halk tarafından terör örgütü olarak algılanması ve Türkiye için tehdit olarak görülmesinin devam ettiği gözlendi. IŞİD’in Türkiye için tehdit oluşturduğu algısı 2015 yılında yüzde 78, 2016 yılında ise yüzde 76,1 olarak belirtildi. Vatandaş yüzde 57,8 ile “Türkiye’nin Rakka’dan IŞİD’in çıkarılmasına ilişkin operasyona katılmasını destekliyor musunuz?” sorusuna “Evet” yanıtını verdi. Araştırmaya göre halkın Kürt sorunu konusunda hükümetin icraatlarını başarılı bulma oranında da yükseliş gözlendi. Geçen yıl bu oran yüzde 29,9 olarak gerçekleşirken, bu yıl yüzde 33,8 oldu. Hükümetin Kürt sorununa yaklaşımını başarısız bulanların oranında ise düşüş gözlendi. Geçen yıl bu oran yüzde 40 olurken bu yıl yüzde 31’e geriledi.
HDP HARİÇ TÜM PARTİLER KENDİ TABANLARI TARAFINDAN BAŞARILI BULUNUYOR Araştırmaya göre 2016 yılında diğer partiler kendi tabanları tarafından başarılı bulunurken, HDP yüzde 4,9 oranında başarılı bulunarak, geçen yıla göre yüzde 38,3 erozyon yaşıyor. Siyasi parti liderleri de kendi tabanları tarafından başarılı bulunuyor. Kendi tabanının en az başarılı bulduğu lider Selahattin Demirtaş olarak gözlemleniyor. Anket sorularını cevaplandıran kişilerden genel olarak değerlendirilmesi istendiğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyenlerin oranı yüzde 48,5. Cumhurbaşkanı, Ak Parti’ye oy verdiğini söyleyenlerin yüzde 87,6’sının desteğinin yanı sıra MHP’ye oy verenlerin de yüzde 35,5’lik kesiminin desteğini de almakta.
OHAL DESTEKLENİYOR ANCAK UZATILMASI İSTENMİYOR 15 Temmuz 2016 gecesi yaşananlardan sonra Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesini destekleyenlerin oranı yüzde 59,8. Kamuoyu OHAL ilan edilmesini onaylıyor, ancak süresinin uzatılmasına karşı çıkıyor. “Mevcut OHAL süresinin uzatılması gerektiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna “Hayır” yanıtını verenlerin oranı yüzde 48,5. OHAL kapsamında basına getirilen sınırlamalar kamuoyunun yüzde 41,7’si tarafından onaylanırken, yüzde 44’ü tarafından doğru bulunmuyor.
KAMUOYUNDA İLK KEZ ORDUYA GÜVEN AZALDI Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de en güvenilir kurum olarak Cumhurbaşkanlığı tespit edildi. Vatandaş yüzde 49,4’lük oran ile en çok Cumhurbaşkanlığı kurumuna güvendiğini belirtti. Kamuoyunda ilk kez ordunun güvenilirliği düşüş gösterdi. Geçen yıl yüzde 62,4’lük oran ile vatandaşın en güvendiği kurum olan Türk Silahlı Kuvvetleri, bu yıl polis teşkilatıyla birlikte en güvenilir ikinci kurum oldu. Ordu ve polis teşkilatına olan güvenin oranı eşit gerçekleşti: yüzde 47,4.
% 32 BAŞKANLIK SİSTEMİ’Nİ İSTİYOR Ülkenin yönetim tarzı olarak üniter devlet isteyenlerin oranı geçtiğimiz yıla göre yüzde 16,2 düşerek yüzde 52,7’ye gerilerken, Başkanlık Sistemi’ni isteyenlerin oranı yüzde 22,1’den yüzde 32,5’e yükseldi. 2016 yılında gündeme gelen Partili Cumhurbaşkanlığı’nı isteme oranı ise yüzde 10,5 olarak gözlendi. Böylece Başkanlık veya Partili Cumhurbaşkanlığı alternatiflerini destekleyenlerin toplan oranı yüzde 43 olarak tespit edildi. “Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı’nın siyasi konularda taraf olmasını onaylıyor musunuz?” sorusuna yüzde 55 “Hayır” yanıtını verdi. Bu soruya geçen yıl “Hayır” diyenlerin oranı yüzde 75,4 idi.
En az güvenilen kurum ise yüzde 15,1 ile medya oldu. Geçen yıl yüzde 40’lık orana sahip YÖK/ÖSYM ise radikal bir düşüşle yüzde 22,1’de kaldı.
HDP KÜRTLERİ TEMSİL ETMİYOR HDP’nin Kürt halkını temsil edip etmediği sorusuna ise ankete katılanların sadece yüzde 22’si HDP’nin Kürt halkını temsil ettiği cevabını verdi. Kürtler ile Türkleri birbirine bağlayan ana unsur yüzde 34,7 ile “Müslümanlık” olarak belirtildi. Çözüm sürecinin yeniden başlamasını isteyenlerin oranı ise geçen yıl yüzde 53 iken, bu yıl yüzde 31,4 olarak olarak
AB ÜYELİĞİNE DESTEK AZALMAYA DEVAM ETTİ Halkın AB’yi destekleme oranı 2015’te yüzde 65,1 iken bu yıl yüzde 45,7’ye geriledi. Türkiye’nin AB’ye üye olabileceğini düşünme oranında da önemli düşüş gözlemlendi. Oran yüzde 38,3’ten yüzde 27’ye geriledi. Aynı şekilde Türkiye’nin NATO üyeliğinin devam etmesini destekleyenlerin oranında son iki yılda yüzde 20’lik düşüş gözlemlendi. Oran 2014 yılında yüzde 76,2, 2015 yılında yüzde 69,5 iken; 2016 yılında yüzde 58’e düştü. İSRAİL EN TEHLİKELİ ÜLKE 2011’den bu yana araştırmada Türkiye için en büyük tehlike oluşturan ülke İsrail iken, geçen yıl Rusya Federasyonu yüzde 64,7 ile en tehlikeli ülke çıkmıştı. Bu yıl yüzde 73,3’lük oran ile İsrail en tehlikeli ülke olarak görülürken, ABD ve Suriye ikinci ile üçüncü sıralarda yer aldı.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
16
Bahçeşehirliler Derneği’nden Haberler
Bahçeşehir’in İlçe Olma Talebi
“Referandumla” Halka Sorulmalıdır Bahçeşehirliler Derneği (BADER), 20’nci yılı nedeniyle kahvaltılı bir toplantı düzenledi. Siyasi parti temsilcilerinin, sivil toplum örgütleri yöneticilerinin, dernek üyelerinin ve Bahçeşehirlilerin katıldığı toplantıda yeni hedefler belirlendi, yürütülen çalışmalar tartışıldı.
B
ADER, 20. Yıl hedeflerini, 22 Ocak 2017 tarihinde, Bahçeşehir Maya Performans’ta düzenlediği kahvaltıda Bahçeşehir’e gönül veren sivil toplum kuruluşları, partiler ve kanaat önderleriyle paylaştı. BADER yönetim kurulunun hazır bulunduğu toplantının sunuculuğunu İsmail ACAR gerçekleştirdi. Bahçeşehirliler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Barış KARABULUT, geçen 20 yılda yapılan çalışmaları özetleyen ve gelecek projeksiyonlarını içeren oldukça detaylı bir sunum yaptı. Başkan Karabulut’un sunumundan öne çıkan konular ise şöyle: “1997 yılında Bahçeşehir’in sorunlarına çözüm bulmak amacıyla kurulan Bahçeşehirliler Derneği (BADER), özellikle son
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
dönemde yaptığı etkili çalışmalarla İstanbul hatta Türkiye genelinde adından söz ettirdi. Derneğimiz, Bahçeşehir’in marka değerini ortadan kaldıracak her türlü faaliyetin karşısında oldu. Adı üzerinde doğaya saygılı bir yaşam anlayışı ile kurulan bu şehrin dokusunu korumaya yönelik sürekli faaliyette bulunduk. Bir yaşam alanının sadece bina olarak algılanmadığı, insanı, doğası, sosyal ve kültürel imkanları ve altyapısı ile bir bütün olduğu düşüncesiyle hareket ettik. Bu yaşam alanının herhangi bir unsuruna gelecek tehditlere karşı, hızlıca korumaya yönelik organize olup gerek sahada tüm taraflarla iletişime geçmek suretiyle, gerekse hukuksal olarak mücadele verdik. Hiçbir zaman seyirci kalmadık. Herkese eşit mesafede olduk, ama insanı ve yaşam alanını tüm
varlıklarıyla en üstte tuttuk. Birçok sosyal faaliyette bulunan dernek, bunun yanı sıra özellikle Mahmutbey Gişeleri’nin Hadımköy’e taşınması, gişe bedelinin iptali, Gölet bölgesinin korunması, metro projesinin start alması, Marmaray Banliyo seferlerinin Halkalı son duraktan Hadımköy’e kadar uzatılması ve aşırı yapılaşmaya karşı hem toplumsal hem de hukuki mücadele verdi, vermeye de devam ediyor. MAHMUTBEY GİŞE BEDELİNİN İPTALİ YÖNÜNDE DAVA AÇILACAK Toplantıda katılımcılara bu konularda detaylı bilgi veren dernek yöneticileri, 20 Aralık 2016’da yapılması gereken ve Bahçeşehir’i de kapsayan metro projesi ihalesinin hâlâ yapılmadığını, ne zaman yapılacağı konu-
17
sunda da yetkililerin bilgi veremediklerini anlattılar. Ayrıca haksız ödenen Mahmutbey gişelerine yönelik dava sürecinin yakında başlatılacağı bilgisi aktarıldı. HEDEF YENİDEN İLÇE BELEDİYESİ OLMAK Bilindiği üzere 2008 yılına kadar bağımız bir belediye olan Bahçeşehir, bir torba yasa ile Başakşehir’e bağlanarak belediye feshedildi. O dönem BADER Başkanı Erdal Samur önderliğinde, gerekli itiraz çalışması yapılıp, 25.000 imza toplanmasına karşın bölge halkının istediği gözardı edilerek, siyasi fayda üstün tutuldu. BADER 20. Yılı hedefi olarak, Bahçeşehir’in hızla artan nüfusu, çevresinde bulunan Esenkent, Boğazköy, Hadımköy ve Ispartakule’de bulunan sakinlerin talepleri, hukuksal dayanakları da arkasına alarak Bahçeşehir’in tekrar bağımsız bir belediye olmasını belirledi. BADER Başkanı Uğur Barış KARABULUT, Bahçeşehir’in tekrar bağımsız belediye olmasının zorunlu olduğunu ve bu hedefin gerçekleşmesi için herhangi bir yasal engelin olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bahçeşehir’in marka değerini tekrar yükseltmek istiyorsak tıpkı eskisi gibi bağımsız bir belediye olmamız gerekir. Bağlı olduğmuz belediyeye Bahçeşehir’in uzaklığı yaklaşık 30 km ve buraya ulaşmak için farklı belediye sınırından (Avcılar) geçiyoruz ve üstüne 4.5 TL gişe ücreti vermek zorundayız.
Bahçeşehir ve yakın yerleşim noktalarında 200.000 bin üzeri kişi yaşıyor. Başakşehir Belediyesi Başakşehir’in “Yeni İstanbul” aksı olduğunu ve bölgede yapılan yeni konut projeleriyle nüfusun 1 milyon kişi olmasını öngörüyor. Bahçeşehir’in İlçe Olması isteği, belediyesine tekrar kavuşmasını talep etmesi asla siyasi emellere alet edilmemelidir. Bahçeşehir markasının değer kaybetmesi bırakın bu kentte yaşayanların ev değerlerinin düşmesine, yerinde saymasına; ülke ekonomisine de bir kayıptır. 1993 yılında T.C. Başbakanlık Emlak Bankası’ndan ev alanlar örneğin Funda,Çınar, Akasya bölgelerinde 150-200 bin dolar ödeyerek ev sahibi oldular. Bugün geldiğimiz süreçte bölgede ev fiyatları düştü %20-30 bir kayıp yaşandı. Sosyal, kültürel, çevresel kayıpları son yıllarda herkes izliyor zaten. En kısa sürede, Bahçeşehir’in ilçe olmasını isteyip istemediklerini halkımıza soracağız. Onların görüşleri doğrultusunda da, aldığımız güçle çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Son olarak söylemek istediğim, BADER kimsenin değil, BADER Bahçeşehirliyim diyen herkesindir. Hadımköy, Esenkent, Boğazköy, Ispartakule,Tahtakale Bahçeşehir’in birer parçası ve doğal sınırlarıdır. 20 yıldır derneğimizi yaşatan emeği geçen yöneticilerimize ve tüm Bahçeşehirlilere teşekkür ederim.” BADER’E TAM DESTEK BADER Başkanı Karabulut’un sunumu katılımcıların büyük beğenisiyle karşılandı.
Öte yandan, 20. Yıl dernek hedefi olan Bahçeşehir’in tekrar ilçe olması, büyük heyecan uyandırdı. Dernek eski yöneticilerinden Erdal Samur, Mehmet Kaban, Şehir Planlamacısı İsmail Çiçin, CHP Başakşehir İlçe Başkanı Özgür Karabat, MHP Başakşehir Eski Belediye Başkan Adayı Muharrem Kaya,. Mehmet Gümüş ve Meltem Bal söz aldılar.
Tüm sivil toplum, siyaset temsilcileri ne kanaat önderlerinin konuşmalarının ortak noktası ise, BADER’in 20. Yılında Bahçeşehir’in yeniden ilçe olması konusunda gerek maddi, gerek manevi olarak yanında olduklarıydı. “Yaşam alanlarını korumak, gelecek nesillere güzellikler bırakabilmek tüm unvanların üzerinde bir insan olarak doğaya borcumuzdur” cümlesi ise tüm katılımcıların koşulsuz paydalarıydı.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
18
Bahçeşehirliler Derneği’nden Haberler
Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt Metro Hattı İnşaatı ihalesi iptal edildi, yeni tarih verilmedi Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt metro hattı inşaat ve elektromekanik işleri yapım ihalesi 20 Aralık’ta gerçekleşecekti ancak iptal edildi. Yeni ihale için bir tarih verilmedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Raylı Sistem Daire Başkanlığı, Avrupa Yakası Raylı Sistem Müdürlüğü’nün Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt Metro Hattı İnşaat ve Elektromekanik İşleri yapım işi ihalesinde yeni gelişmeler kaydedildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Raylı Sistem Daire Başkanlığı, Avrupa Yakası Raylı Sistem Müdürlüğü’nün 20 Eylül 2016’da ön yeterlilik başvurularını topladığı, 2016/308659 KİK numaralı, Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt Metro Hattı İnşaat ve Elektromekanik İşleri yapım işi ihalesine davet edilen firma sayısı beş’in altına olduğu için ihalenin iptal edildiği belirtildi. Mahmutbey Gişe Bedeli Yargıya, Geciken Ulaşım Alternatifleri İBB’ye taşınıyor! Gelişmeye dair bilgi aldığımız Bahçeşehirliler Derneği (BADER) Başkanı Uğur Barış Karabulut Avrupa Yakası Raylı Sistem Müdürlüğü yetkilileri ile iletişime geçtiklerini, bölgenin TEM ulaşımının dışında alternatif ulaşım konusunda acil çözüm beklediğini, metro ve banliyo hizmetlerinin bölgemize biran önce gelmesi gerektiği konusunda halkın talebini ilettiklerini belirtti. Ancak yetkililerden bırakın projenin başlamasına dair bilgi almak, yeni bir ihale tarihi sözü dahi alama-
dıklarını da sözlerine ekledi. Önümüzdeki ay içerisinde Mahmutbey gişelerinin Hadımköy- Kumburgaz sınırına çekilmesi, bölge insanın yıllardır ödediği gişe bedeline de son verilmesi yönünde dernek olarak karayollarına dava açacaklarını, ulaşıma dair halkın şikayetlerini de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a resmi yazıyla ileceklerini aktardı.
Sağlıklı, Fit ve Uzun Yaşam Kılavuzu yayında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Acil Bölüm Başkanı Prof.Osman Erk’in kaleme aldığı Sağlıklı, Fit ve Uzun Yaşam Kılavuzu “Sağlığını Yeniden Keşfet” kitabı Destek Yayınlarından çıktı. Kitabında “Yedikleriniz, içtikleriniz ve çevreniz kadar sağlıklısınız” diyen Erk, ayrıca diyet ve sağlığa dair de bilimsel bir bakış açısı sunuyor. Yelpaze İstanbul Dergisinde ve www.yelpazeistanbul.com haber portalında her ay yazılarıyla aramızda olan değerli hocamız Prof.Osman Erk’ten, kitabının içeriği hakkında bilgiler edindik.
“Yaşam tarzınızı değiştirin, toksinlerden uzak durun” Sağlığa en büyük tehdit çevresel ve içsel toksinlerden, hazır yapay gıdalardan gelmektedir. Toksinlerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Çok fazla boş kalori tüketiyoruz. Hareketsiz bir yaşamımız var, stresli ve gerginiz. Sağlığın korunması, fit ve uzun yaşamak için dengeli ve yeterli beslenme ile birlikte toksinlerden uzak durmak ve yaşam tarzını değiştirmek en önem-
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
li unsurlardır. Bu kitap yedikleriniz, içtikleriniz ve çevrenizin sağlığınıza olan etkilerini ayrıntılı bir şekilde dile getiren, her zaman el altında bulunması gereken kaynak bir kitaptır. Sizin ve çocuklarınızın sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmenize katkıda bulunmak amacıyla yazılmıştır. Sağlıklı, fit ve uzun yaşam için gerekli
olan yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenme modelleri bu kitapta anlatılmaktadır. Kitap; sağlıklı beslenme ve hastalıklar olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.
SAĞLIKLI BESLENME: Yağlar, Esansiyel Yağ Asitleri, Trans Yağlar, Doğal Karbonhidratlar, Sebzeler, Meyveler, Glisemik İndeks, Lif, Sindirilemeyen Karbonhidrat, Proteinler, Tahıllara Genel Bakış, Süt ve Süt Ürünleri, Baklagiller, Yağlı Tohumlar HASTALIKLAR: Antiaging nedir?, Sağlıklı yaşam için ilk adım: Şekeri terk et, İnsülin direnci, Obezite, Tip II diabetes mellitus, Metabolik sendrom, Şeker hastalığı, Kalp damar hastalığı: Ayrılmaz üçlü, Diyabet önlenebilir bir hastalıktır ve tanısı kolaydır, Kanser, Osteoporoz, Tiroid sağlığı, Karaciğer yağlanması (hepatosteatoz), Gut Hastalığı, Anemi, (kansızlık) nedir?, Premenstrüel gerginlik sendromu (PMS), Prostat sağlığı, Meme kanseri, Sağlığın sigortası, Cinsel bozukluklar ve hastalıklar, Toksinler.
19
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
20
Bahçeşehirliler Derneği’nden Haberler
“Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi Öyle kar yağdı ki elim üşüdü Ruhum seni düşününce ışıdı Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın” Sezai Karakoç *** “Bu karlı kış gününde. Güngörmüş dağlara karşı Sımsıcak öpüşürdük sarılıp birbirimize. Sevgilim, yanımda olsaydın keşke!” Metin Altıok *** Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze, inceden. Ahmet Muhip Dıranas *** “Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine. Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu. Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine; Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.” Cahit Sıtkı Tarancı *** Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların dilsiz olduklarını anlıyorum. Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.” Nazım Hikmet Ran
Göksel Pekel
Özlem Kurt
Özlem Kurt
Dilek Yıldız
Göksel Pekel
Göksel Pekel
Kuruluşundan buyana Bahçeşehir’de yaşayan Perran, Nadi Yücesoy Ailesi derneğimiz kütüphanesine 20 yıl boyunca biriktirdikleri Aylık Coğrafya ve Keşif Dergisi Atlas sersini paylaştılar. Meraklıları incelemeleri için derneğimize bekleriz. YÜCESOY ailesine teşekkür ederiz. BADER
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
21
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
22
Kendime Mektup…! HİLAL ERBAKAN
Mimar
Bir ben vardır bende, benden içeri… Yunus Emre…
S
evgili Canımcım, Duygusuzluğa meydan okumanın yoğunluğu içinde hiç bir zaman olamayacağın bu ruh halini sadece bir boşalım şekli olarak görmek istiyorum.
Senin öylesine büyük sevgilerle donatılmış bir yüreğin var ki..... Apak dünyan ve kucağın o kadar büyük ki..... Bunların yansımasıdır yüzündeki duruluk... bunların yansımasıdır çevrendeki tüm güzellikler... etrafına yaydığın ışık, bunların yansıması... O koskocaman yüreğinle, o taptaze yaşam sevincinle, her türlü yaşama gücünün merkezini oluşturduğunun farkında değil misin? Farkında olmanın ötesinde hissetmelisin bunu içinde... Sen, hiç kimsenin olamayacağı kadar yüreklisin.... Sen,hiç kimsenin ulaşamayacağı yüceliklerdesin.... Sen, hayatına girdiğin insanları başka boyutlara taşıyabilme, renksizliklerine renk katabilme gücüne sahipken, bu neyin nesi? Bu ruh halini, az bir zaman sonra tükeneceğini bildiğimiz olumsuzluklarımıza yormak istiyorum. Seni seviyorum bir tanem...Seni herkes seviyooor.... Sevmiyor görünmek bir kaçış değil mi? Senin ufkunun içinden... biraz kıskançlık ve biraz da kompleks değil mi? Bir tanem, üzülmek......,kızmak ......,neşelenmek......., hüzünlenmek.... en doğal hakkımız. Sadece mutluluk için endekslesek de kendimizi, her yoğun duygunun kendi halinde doğal bir süreci değil mi bunlar?
Bazen düşünüyorum da .....aşık oluyoruz... sanki acı çekmek istiyoruz...
Hoş gelmeyi içine bile sindiremezken içine sinmeyen bir “Sen”’e tahammül bile edemezsin... Önce sen edemezsin... Çevrendekiler etse bile... Her şeye, her zaman yüreğinle attığın imzaları silemezsin... Yormamalısın kendini... Anlaşılamanın garip hüznüyle sıkışıp kalmak tüm insanlığın sorunu... Biz de insanız bir tanem. Her ne kadar ufkumuz gelişmişse de, geriden taşıdıklarımıza her insandan daha fazla sahipsek de… yine de onlardan biriyiz... Ama farklı olmanın ayrıcalığı da dayanılmaz bir biçimde etkisi altına alıyor seni. Biliyorum. Bize sadece izlemek kalıyor aslında olup biteni...
Yorumsuz olmayı başarabilirsek eğer,mutlu olmayı da başaracağız sanki.. Bırak bir tanem, bırak kendinle uğraşmayı....
Sen, hiç kimsenin olamayacağı kadar yüreklisin..... Sen, hiç kimsenin ulaşamayacağı yüceliklerdesin..... SENİ SEVİYORUM BİR TANEM..... “gözlerinin pırıl pırıl parladığı anlarda..... hüzünle dolup taşan yüreğinin ıslaklığında....yanaklarına süzülen gözyaşlarının duruluğunda....ışık ışık hüzmelenen neşelerde kal....” Bu yaşam da seni seviyor.... O yemek masamızın üzerindeki kuru dallar niye yeşeriyor sanıyorsun... Sevginle hayat buluyor onlar..yaşama direncinden bir nebze bulaştı bile onlara...
Gücümüz yoksa eğer, bu gücü hissedemiyorsak içimizde aşık bile olamıyoruz.
Hava ne kadar puslu da olsa bu sabah neşeye kalkmalısın.... Bu hayatın her türlü anlamsızlığına meydan okumak için yürek yüreğe vermedik mi?
Sen yürekliliğinle yazdın hayat hikayeni…..Yazmaya devam bir tanem....
Sevgilere çağlayacaksın bir tanem...Şiir olmuş sevdalara yazılacak yüreğin...
Bu hikayedeki kişilikler sen varsan varlar.... Seni sen yapan ne varsa tek gerçek bu işte... En doğru, en güzel de bu zaten....
İnancım böyledir... Yeter ki ulaşılmayı beklerken sıkılma...
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
23
Akbatı Şubat Ayında Yine Dopdolu Hayata dair farklı konularda içerikleriyle Yaşam Akademisi söyleşileri ve sömestr tatilinde çocuklara özel “Cesur Bakıcılar” etkinliği Şubat ayında Akbatı’da.
Her hafta alanlarında uzman isimlerin konuşmacı olduğu Yaşam Akademisi söyleşileri, Şubat ayında da dopdolu içeriğiyle devam ediyor. Hayata dair merak edilen birçok konuyu uzmanından aktaran Yaşam Akademisi her Perşembe saat 14.00-16.00 arasında Akbatı AVYM’de. Sömestr tatilinde ise çocuklar için gerçekleşecek ‘Cesur Bakıcılar’ etkinliği ise macera tutkunu minikler vahşi doğa hayvanlarını yakından tanıma fırsatı bulacak. Çocuğumuzla ilişkimiz... Şubat ayının ilk konuğu Uzman Terapist Eralp Caner. ‘Çocuğumuzla İlişkimiz’ konulu söyleşide Caner, anne-babaların çocukları ile olan iletişimlerinde doğru biline yanlışları aktaracak. 2 Şubat Perşembe günü saat 14.00-16.00 arasında Akbatı’da ziyaretçiler ile buluşacak.
Bebek ve çocuklarda uyku düzeni Yaşam Akademisi’nin 16 Şubat Perşembe günkü konuğu ise ünlü pedagog Tansu Oskay olacak. Pedagog Tansu Oskay ile uyku eğitimi ve uyku problemlerine çözümler saat 14.00-16.00 arasında Akbatı’da paylaşılacak.
Hayata dair merak edilen birçok konuyu uzmanından aktaran Yaşam Akademisi her Perşembe saat 14.00-16.00 arasında Akbatı AVYM’de.
Burçlar ve ilişkiler Ünlü astrolog Hande Kazanova, burçların ilişkilerimize etkilerini ve hayatlarımıza yansımalarını Şubat’ın ikinci haftasında Yaşam Akademisi’nde yorumlayacak. 9 Şubat Perşembe günü saat 14.00-16.00 arasında Akbatı’ya konuk olacak..
Hayatımızdaki zıt roller Uzman Psikolog Dr. Ayşe Bombacı yaşam ve roller üzerine paylaşımlarını 23 Şubat Perşembe günü saat 14.00-16.00 arasında Yaşam Akademisi’nde anlatacak.
Cesur Bakıcılar Sömestr tatilinde çocuklar gorilden tarantulaya kadar çeşitli hayvanların bakıcısı olmanın püf noktalarını öğrenecek. 4-12 yaş arasındaki macera meraklısı cesur çocuklar 19 Ocak – 5 Şubat arası gerçekleşecek ‘Cesur Bakıcılar’ etkinliği boyunca 5 farklı vahşi doğa hayvanını yakından tanıyacak. Etkinlik 12.00-18.00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
24
RÖPORTAJ
Zühal Yorgancıoğlu (Madam Z) ile
MODANIN ZARİF ADIMLARI BADER Eğitim Merkezi Seramik&Ebru ve Moda Tasarım Eğitmeni Selda Önder’in ülkemizin duayen modacısı Zühal Yorgancıoğlu (MADAM Z) ile gerçekleştirdiği röportajı sizler için yayınlıyoruz.
Y
üksek Lisans konumu, Etnik tarzda gelinlikler olarak belirlemiştim. Bu konuda bir alan çalışması yapmam gerekiyordu. Bu demekti ki Türkiye’yi en azından bir kısmını dolaşacaktım. Üniversiteden beri hayalimdir. Özellikle bu kişilerle röportaj yapabilmek. Araştırmam gereken etnik gruplardan biri Yörük ve Türkmenlerdi. Öyleyse eski Türklerde giyim kuşam ile başlamalıydım. Kim yapıyordu bu tarzda kreasyon? Bir çok isimle karşılaştım internet araştırması yaparken. Fakat öyle birisi vardı ki çocukluğumdan beri sanatına, kişiliğine hayran olduğum dünya tatlısı bir insan Zühal Yorgancıoğlu. Ben küçükken Halime isminde bir bebeğim vardı. Ona giysiler diker akşama kadar ne hayaller kurardım. Annem sürekli Zühal Yorgancıoğlu’ndan söz ederdi. Kadıköy’e Gençlik Kitapevine giderdik. Hiç unutmam üst kata çıkıp “Burada” dergilerinden giysi kalıbı çıkartır sonrasında yine Kadıköy’de olan YKM mağazasına gider annemle kumaş kestirirdik. Bu benim için inanılmaz bir ritüeldi. Gözlerimi ayırmadan izlerdim. Bir rutinimiz daha vardı o bölgeye yakın Beyaz Fırın’da oturup poğaça ile ayran içmemiz. Artık hiçbir yerde o tadı bulamıyorum. Zühal Yorgancıoğlu ismini tüm sosyal medyada aradım. İletişim adresi yok. Evin içinde volta atıyorum. Ne yapabilirim ne yapabilirim? Sonra bir röportajında gazetecinin isim soyadını aldım. Elbette evine kadar gittiğine göre telefonu mevcuttur Zühal Hanım’ın. Röportaj yapan kişiye ulaşmam zor olmadı ama uzun uzun konuştuktan sonra kendisini ancak ikna ettim telefon numarasını vermeye. Heyecan içinde telefonu çaldırdım. Karşı taraftan otoriter bir ses, “alo” dediğinde bunun Zühal Hanım olduğunu anladım. Heyecandan ölecektim sanırım. Sesim titreyerek moda ile ilgili bir tez hazırladığımı kendisiyle
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
görüşmek istediğimi söyledim. “Tamam gelin beklerim İzmir’e” dedi. Bunun benim için anlamı büyüktür. Çocukluğumdan beri bildiğim, kahramanlarımdan biriydi. Evet hemen biletimi aldım. Sabah erkenden İzmir’e uçacak, akşamda geri dönecektim. Kendisine geleceğim tarihi söylediğimde “Siz gelin evimi bulamazsınız, şoförümü göndereceğim aldırırım sizi” dedi. Ne kadar zarif bir insan diye düşündüm. O gece heyecandan uyuyamadım. Zühal Hanım İdolümdür benim. Çok güzel çalışmalara imza atmış, ülkesini yurt içinde ve dışında tanıtmıştır. Bir zamanlar tanıdığımız Dallas’ın Sue Ellen’ina, Dalida ya, birçok prensese gelinlik, ülkemizden ise sanatçıların tamamına kıyafet hazırlamıştır. Havaalanında beni bekleyecek aracın plakasını ve şoförünü tarif etmişti. Zühal Hanım’ın şoförü sevgili Mehmet Bey beni hemen tanıdı. Bunda sanırım Zühal Hanım’ın elinize kırmızı bir fular alın demesi gerçekten büyük rol oynamıştı. Arabaya bindiğimde tonton, asker emeklisi, Mehmet Bey ile sohbet ettik.
Zühal hanım bana bir gül bir de çikolata göndermişti. Yolculuğum tatlı ve güzel geçsin diye. Aslında tüm ziyaretçilerini böyle karşılıyormuş. Ne zerafet diye düşündüm. Sürekli arayıp neredesiniz diye soracak kadar ilgili ve misafirperver bir insan. İzmir çok güzel bir yer, daha sonra tekrar gittim ve tüm turistik yerlerini ve müzelerini gezdim. Onu da başka bir anıda paylaşırım. Zühal Hanım kışlarını merkezde kendisine ait büyük bir apartmanın üst katında devasa bir evde ikamet ediyor. Yazlarını ise Urla’da köyüm dediği yerde geçirmekte. Yukarı çıktım. Kapıyı yardımcısı açtı, beni her yanı hatıralarla süslü salona aldı. Biraz sonra eşlik ettiği dünyalar güzeli, uzun boylu, inanılmaz ama 90 yaşında bir genç kız karşıladı. Maalesef misafirlerini geçirmek için aşağıya inmiş, sendeleyip, kalçasını kırsa da yine de acısını belli etmeden tatlı bir gülümsemeyle karşıladı beni. O yaşta o kadar üretken ki bir kaç yardımcısı var ama çoğu işini kendi yapıyor. Hayatı dolu dolu yaşamış, eşine çocuklarına tapan birisi. Güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Bana kendi yazdığı bir kitabını imzalayarak hediye etti. Yeni bir kitap hazırlığında olduğunu anlattı. Uzun uzun sohbet ettik, çok güzel anılar paylaştık. Kendi ağzından kitabında da yer alan satırları dinlerken gözlerinin hala ışıl ışıl olduğunu fark ettim... Sizi daha yakından tanımak isteriz... Bugün bir İzmirli hem de fanatik bir İzmirli olmaktan gurur duyuyorum. İzmir’ de doğdum. İzmir’de büyüdüm, İzmir’ de çalıştım ve İzmir’in sesini yine İzmir’ den hem de Hisarönü gibi muhafazakar bir semtten tüm dünyaya duyurdum. Annem babam yedi kuşak İzmirli; İzmir’in işgalini ve kurtuluşunu yaşamış kişiler. Çocukluğum vatan millet, zafer hikayelerini dinlemekle geçti. Ailemden aldığım milli hisler okulumda en somut halini aldı. En büyük şansımda ATATÜRK çocuğu olmamdır. Ben VİCTOR HUGO’nun prensesinin
25
nedimelerinden biri olan BAYRAKLI’ da doğdum. (1926) 4 Kardeştik Celal, Cemal, Nihal, Zühal. Bayraklıyı pek az hayal ediyorum. Henüz 4 yaşındayken babamın memuriyeti dolayısıyla Anadolu’ ya göç ettik. Anadolu’nun tertemiz hiç bozulmamış yörelerinde yaşamak, sofralarına oturmak, bayramlarda düğünlerde beraber olmak. Genç kızların mahalli Türk motiflerini gergef de işlerken görmek, cihazlarını incelemek... Sanki benim bugünkü başarımın atılmış ilk tohumları idi. O yılları biraz daha anlatır mısınız? Tam 18 tane bebeğim vardı. Ama hiç biri Avrupa bebeği değildi. Hepsi pamuktan pazenden yapılmış BEZDEN bebeklerdi. Onlara SATI, BACI, DÖNDÜ, DUDU (benim Halime’m gibi) şeklinde isimler vermiştim. Onlar sanki benim o günkü mankenimdi. Tıpkı bugün ÇAĞLA (ŞİKEL), ARZUM (ONAN), SEVİM, AYLİN, MİNE... gibi. SATI sonradan Cemil İPEKÇİ’NİN oldu.
OSCAR’ına eşit MASCHERA D’ARGENTO moda tasarım ödülü TÜRK modacısı İZMİR’Lİ ZÜHAL YORGANCIOĞLU’na layık görülmüştü. Ödülümü almak için Roma’ ya davet ediliyorduk. Kızımla beraber Roma’ya uçakla gitmiş, merasimin yapılacağı yer olan CHAMPİYONE D’ İTALYA’ya trenle geçmiştik. İşte trenin penceresinden İtalya’nın yemyeşil tarlalarını seyrederken, treni hayretle seyreden köylü çocuklarını gördüm. İşte o çocukların arasında Satı’ sına sarılmış küçücük elleri ile kaküllerini aralayarak, şaşkınlıkla trene bakan küçük Zühal’i gördüm. “Evet Satı’m dedim şimdilik Çumra’ dan Roma’ya” diye mırıldandım. İşte çalışmanın bıkmadan, usanmadan,
İlkokula Çumra’ da başladım. Sokakları meyve ağaçlarıyla donanmış, Almanların yaptıkları büyük baraj ve etrafında çiçek bahçeleri içinde Bavyera evleri. Sanki benim cennetimdi burası. Tren evimizin yanından geçerdi. Adana postasının tiz sesini duyduğum an nerede olursam olayım, Satı bebeğime sarılıp dışarı koşardım. Evimizle tren yolu arasında bulunan dikenli tel, çitlerden acele ile atlarken terliğimin tekini, eteğimin bir parçasını tellere takar kollarım ve bacaklarımın kan içinde kalmasına aldırmadan çimenlere yatar, trenin penceresinden sarkan insanlara hayretle bakardım. Demek ki Çumra’dan başka yerlerde var. Eğer varsa, bizde oraya gideceğiz diye Satı’ma söz verdim. Yıl 1934. Yıl 1978... Atölyemde çalışırken bir gün üzerinde İtalyan basın eleştiri komitesinin mührü olan büyük bir zarf aldım. İtalya’ da sanat ve sanatçıları teşvik etmek amacıyla her yıl bir sanatçıyı seçmek, aynı zamanda Amerika’nın
yorulmadan çalışmanın neticesi. Daha sonra Paris, Londra, Washington, Chicago, Taiwan’ a kadar olan memleketler.” Zühal Yorgancıoğlu bunları anlatırken ben mest olmuş bir şekilde hatıralarla dolu duvarları, yüzlerce ödülü inceliyordum. Derken yardımcılarından biri yemeğin hazır olduğunu haber verdi. Yemekler hazırlanmış mis gibi kokular gelmeye başlamıştı. Tüm zarafetiyle servisi kendisi üstlendi. Yaşına rağmen çok dinçti. Yemekte eşine olan aşkını anlattı, çocuklarına düşkünlüğünü. Eşini kaybettikten sonra çok kilo kaybettiğini. Şöyle bir inceleme fırsatım oldu. Hala ne güzel bir kadındı. Yemekten sonra sohbetimize devam ettik. Çalışmalarınızda ilham kaynağınız hem Anadolu’nun derinlikleri, hem de Osmanlı’nın ihtişamı olduğu çok net görülüyor. Sizi bu yönde bir moda çalışmasına yönlendiren nedir?
Eğitimimi Ankara Yüksek Kız Teknik Öğretmen Okulu’nda Moda- Resim bölümünde aldım. Geniş çapta Türk Motifleri ve işlemeleri üzerinde çalıştık. Ancak, zamanla bu sanatın artık icra edilmediğini ve yozlaşarak ölmekte olduğunu fark ettim. Yurt dışında ki çalışmalarım sırasında bu sanatın ve motiflerimizin tanınmadığını ve hatta başka milletlere mal edildiklerini gördükçe içim sızladı. Benim için moda, Türk işleme sanatını ve motiflerini sınırlarımızın ötesine götürmek için bir vasıta ve kendi sanatsal yorumlarımı özgürce ifade edebilmek için platform oldu. Tasarım çalışmalarınızda ve çizgilerinizde, esinlenmiş olduğunuz kaynakların bilinen etnik kalıplarının ve stillerinin sizin elinizde çok farklı ve küresel bir zevke hitap eder hale geldiğini görüyorum. Resim ve Sanat ile de doğrudan ilgili olan bu yaratıcı süreçten en çok nereden ve kimlerden etkilendiniz? Beni daha genç yaşta etkileyen ve bilhassa motive eden kişiler önce annem ve sonra Cumhuriyet Kız Enstitü’ den hocam Saniye Tunçalp oldu. Çalışmalarımın gelişme süreci içinde, İtalyan asıllı illüstratör René Gruau’n akıcı çizgileri beni çok etkilemişti; kendi özgür çizgilerimiz görmüştüm onun çalışmalarında. Gittim, Fransa’nın güneyindeki atölyesinde buldum, ziyaret ettim. Bir de Amerika’ da oğullarım Faruk ve Haluk ( ikisi de ödüllü mimar) vasıtasıyla tanıştığım ve 90 yaşında hala çalışıyor olan New York’ lu illüstratör Jeremiah Goodman. Bugün üniversitelerde verilen eğitim sizce yeterlimi? Biz 1944- 47 yılları arası Fransa’da Belçika’da moda tasarımı eğitimi almış hocalardan eğitim aldık. En önemli dersimiz anatomiydi. Bugünün mekanik bilgisayar çizimleri heyecanlandırmıyor insanı. Ve, biz okulumuzda Milli Eğitim aldık. Yani kendi kültür ve sanat eğitimimiz. Fakat, bugün okullarda Milli Eğitim yok, sadece eğitim var. Moda tasarımı öğrencileri Avrupa modacıların; Versace’ lerin, Ungaro’ ların etkisinde. Sevgili Madam Z. (yurt dışında kendisi bu isimle anılıyor.) İle zaman ne çabuk geçiyordu. Mesleğiyle ilgili daha pek çok soruya sabırla cevap verdi. “Kal” dedi. Beni Urla’ da ki Mimar Ağa Han ödülü almış yazlığına davet etme inceliğini gösterdi.. Ama iki saat sonra kalkacak olan bir uçağa yetişmem söz konusuydu. Saat sabahın onundan akşamın 7 sine kadar sohbet etmiştik. Rüya gibi bir gün geçirmiştim. Kendisine teşekkür edip o değerli ellerini öptüm. Uçağımı beklerken müthiş zeki, donanımlı, yetenekli, çalışkan Türk kadını Zühal Yorgancıoğlu ile tekrar görüşmeyi dileyerek harika bir insan diye mırıldandım...
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
26
YAŞAM
Adım Adım İstanbul’un İşgali ve Kurtuluşunun Öyküsü İstanbul deyince aklıma martı gelir Yarısı gümüş, yarısı köpük Yarısı balık yarısı kuş İstanbul deyince aklıma bir masal gelir Bir varmış, bir yokmuş (Bedri Rahmi Eyüboğlu)
1. Dünya savaşı başlıyor Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında aslında Avrupa’da başlar; ama dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle “Dünya Savaşı” olarak adlandırılır. Yuvası saçakta kalan kırlangıç, Yavrusu dallara emanet serçe, Derken camiler üstünde güvercin Minareler katından geçiyorum Gökyüzü mahallesi İstanbul’un (Cahit Sıtkı Tarancı) 2. İttifak ve İtilaf Devletleri 1914’te başlayan savaş 1918 yılında Almanya-Avusturya-Macaristan ve onların yanında yer alan Osmanlı Devleti’nin, İtilaf Devletleri olan İngiltere-Fransa ve Rusya’ya yenilmesiyle sona erer. Yuvası saçakta kalan kırlangıç, Yavrusu dallara emanet serçe, Derken camiler üstünde güvercin Minareler katından geçiyorum Gökyüzü mahallesi İstanbul’un (Cahit Sıtkı)
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
3. Çanakkale Zaferi Trablusgarp ve Balkan Savaşları ile en değerli topraklarını kaybeden Osmanlı Devleti, son yüzyılda kaybettiği toprakları geri almak için Almanya’nın yanında savaşa girer; ancak Almanya’nın yenilmesi sonucu Çanakkale’de büyük Zaferler kazanmasına karşın yenik sayılır. İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın Havada kaçan bulutların hışırtısı Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor Yeni Cami, Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler Hiç kımıldamıyorlar Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor (İlhan Berk)
4. Mondoros Ateşkes Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile I.Dünya Savaşı’nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından, 13 Kasım 1918’de Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’a düşman askerleri gelmeye başlar. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var, Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. (Nazım Hikmet)
27
5. Enver-Talat-Cemal Paşalar 1 Kasım’da İttihat ve Terakki Cemiyeti kendini lağveder, 2 Kasım’da Enver, Talat ve Cemal Paşalar arkadaşlarıyla yurt dışına kaçarlar, Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler… Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu. Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hâlâ çığlıklar gelir Topkapı sarayından. (Necip Fazıl)
8. Son Osmanlı meclisi Emperyalist İitilaf Devletleri İstanbul’da 15 Mart’ta sıkıyönetim ilan ettikten sonra, pek çok aydını tutuklar. Ertesi gün yani 16 Mart 1920’de İstanbul fiili olarak işgal edilir ve Osmanlı parlamentosu olan Meclis-i Mebusan dağıtılır. Ver elini Haydarpaşa demişiz, Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl, Hava hafiften soğuk, Deniz katran ve balık kokulu Köprüden kayıkla geçmişim karşıya, Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu… (Turgut Uyar)
6. İstanbul’un esaretle tanışması 7 Kasım’da işgal güçleri Çanakkale’den geçer. 13 Kasım 1918 günü, İtilaf Devletlerinin 61 parça harp gemisinden oluşan bir donanması, mütareke şartlarının kendilerine verdiği yetkiye dayanarak, İstanbul önlerine gelip demir atar. Böylece 465 yıllık başkente ilk kez düşman askeri girer, İstanbul esaretle tanışır. Ana gibi yâr olmaz İstanbul gibi diyâr; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar… Gecesi sümbül kokan, Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul… (Necip Fazıl) 7. Kara gün Süleyman Nazif, 9 Şubat’ta Hadisat gazetesinde “Kara Gün” başlıklı bir yazı yazarak Türk Milletinin böyle bir işgali daha önce yaşamadığını ve bunu kaldıramayacağını ifade eder. İstanbul’da, Boğaziçi’nde, Bir garip Orhan Veli’yim; Veli’nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde. Urumelihisarı’na oturmuşum, Oturmuş da bir türkü tutturmuşum (Orhan Veli)
9. 16 Mart baskını 13 Kasım 1918’den beri İstanbul Limanı’nda bekleyen İtilaf Devletleri’nin donanmaları, şehrin bazı yerlerine asker çıkarmalarına karşın henüz İstanbul’u işgal etmemişlerdi. Sonunda, 16 Mart 1920 sabahı çok sayıda İngiliz askeri karaya çıkarılarak resmî daireler işgal edilmeye, karakollar basılmaya başlanır. Sana geldim, içim ümitlerle dolu Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur Bir gün ben de eririm caddelerinde Çürür kemiklerim adım unutulur Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak Göğün, bulutların, denizlerin kalır Oynama İstanbul, benimle oynama Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır… (Ümit Yaşar)
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
28
YAŞAM
10. Milli mücadelenin başlaması Mustafa Kemal; 16/17 Mart’ta kolordulara, valilere bildiriler göndererek olayları protesto etmelerini, olumsuz propagandaları önlemelerini, postanelerdeki şüpheli mektupları açmalarını ister. İşgal olayı, İstanbul’daki vatanseverlerin Anadolu’ya geçerek Mustafa Kemal’in yanında Milli Mücadele’ye katılmalarının ilk adımı olur. Salkım salkım tan yelleri estiğinde Mavi patiskaları yırtan gemilerinle Uzaktan seni düşünürüm İstanbul Bin bir direkli Halicinde akşam Adalarında bahar Süleymaniye’nde güneş Hey sen güzelsin kavgamızın şehri Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde Bakışlarımda akşam karanlığın Kulaklarımda sesin İstanbul Ve uzaklardan Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde… (Vedat Türkali)
11. Geldikleri gibi giderler Adana’daki görevinden dönen Mustafa Kemal Paşa, Adana treninden inip Haydarpaşa rıhtımına ayak bastığında düşman gemilerinin zafer bayrakları açmış şekilde toplarını sağa sola çevirerek İstanbul limanına girdiklerini, ayrıca bazı Türk azınlıkların da sevinç çığlıklarıyla karşı sahilleri çınlattığını görünce, “Geldikleri gibi giderler” sözünü söyler. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. (Yavuz Bülent Bakiler)
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
12. Ve Lozan imzalanır 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basmasıyla başlayan Milli Mücadele, çeşitli cephelerde verilen zorlu savaşlar sonunda zaferle neticelenir. 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle düşman devletlerin temsilcileri tarafından imzalanan Lozan Antlaşmasıyla da onaylanır. Seni görüyorum yine İstanbul Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan Minare minare, ev ev, Yol, meydan. Geliyor Boğaziçi’nden doğru Bir iskeleden kalkan vapurun sesi, Mavi sular üstünde yine Bembeyaz Kızkulesi. (Ziya Osman Saba)
13. İstanbul düşmanlardan kurtulur Kurtuluş Savaşı’nın zaferle bitmesinden sonra Refet (Bele) Bey komutasındaki bir Türk birliğinin İstanbul’a girmesine rağmen, işgal resmi olarak kaldırılmaz. 8 Eylül 1923’te Batı Anadolu tamamen düşmanlardan temizlenip Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra İstanbul, Boğazlar Bölgesi ve Doğu Trakya düşmanlardan kurtarılır. Benim de sayılmaz mı oralar? Elimi tutar gibi iki yanımdan, Babamın yattığı Küçüksu, Anamın toprağı Eyüp Sultan. Önümde, açık kollarıyla Boğaz, Çengelköy’den aktarma Rumelihisarı. İstanbul, İstanbul’um benim. (Ziya Osman Saba)
16. Betona teslim olan İstanbul Artık İtilaf devletleri yok bu güzel şehirde; ama yeşile, maviye, ormana düşman insanlar var. Gözünü para hırsı bürümüş gönlü fakir, kendi zengin insanlar var, sözüm ona modernleşme adına şehrin her yerine gökdelen diken inşaat firmaları var, şehrin nefes alabileceği alanlara o çirkin AVM’leri diken cahil iş adamları var. Birden kapandı birbiri ardınca perdeler… Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler? Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden Firûze nehri nerde, bugün saklıdır, neden? (Yahya Kemal)
14. İstanbul’a veda İmzalanan Lozan Barış Antlaşması gereğince de düşman askerlerinin altı hafta sonra İstanbul’dan ayrılmaları kararı alınır. 4 Ekim 1923 günü düzenlenen bir törenle işgalciler Türk Bayrağı’nı selamlayarak şehirden ayrılırlar. Dinmiş denizin şarkısı rüzgar uyumakta, Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta, Mazi gibi sislenmiş Emirgan Çınaraltı. Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda, Üstündeki son dallar ağarmış diye birden Pas tuttu nihayet suların rengi havuzda. (Faruk Nafiz)
15. Türk askeri İstanbul’da Böylece, İstanbul’un 5 yıl süren işgali, Türk Ordusu’nun 6 Ekim 1923 günü coşkun bir bayram havası içinde, sevinç gözyaşları arasında ve çiçek yağmuru altında kente girmesiyle sona erer. Aşkı aldatan bir şehrin sancısındayım Denizinde bir terk ediş bir hüzün Maviye nasıl kıydıysa yüreğin, nasıl kıydıysa Yapma n’olur Topla kendini şehr-i İstanbul Vururum seni İstanbul Vururum boynundaki gerdanlıktan Vururum seni en sarı sonbaharından Topla kendini… (Naşide Göktürk)
17. Yok edilen şehir O koca binaların arasından gökyüzünün maviliğini göremiyoruz artık, betonlaşma yüzünden ya yağmur bile yağamıyor ya da yağdığında yıkıp geçiyor bu güzel şehri. Denizinden balık çıkmıyor eskisi gibi, derelerinden su yerine çöp akıyor, martıların kanatları bile artık eskisi gibi beyaz değil… Kandilli yüzerken uykularda Mehtâbı sürükledik sularda Bir yoldu parıldayan, gümüşten Gittik bahis açmadık dönüşten Hülyâ tepeler, hayâl ağaçlar Durgun suda dinlenen yamaçlar Mevsim sonu öyle bir zaman ki Gaip bir mûsîkîydi sanki Gitmiş kaybolmuşuz uzakta Rüyâ sona ermeden şafakta (Yahya Kemal) 18. Yine de güzelsin İstanbul Ne yazık ki İstanbul yine işgal altında, hem de içindeki düşmanlar tarafından işgal edilmiş. Milyonlarca araç, milyonlarca bina ve İstanbul’u sevmeyen milyonlarca insan… Başında bunca işgalci varken İstanbul nasıl sevinsin işgalden kurtulduğuna? Ama biz yine de “her halinle, her şeyinle güzelsin İstanbul, biz seni her halinle seviyoruz” demekten kendimizi alamıyoruz… Nurten Bengi Aksoy
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
30
YAŞAM
2016
Yılı Böyle Geçti
Medya Takip Merkezi (MTM), 2016 yılında Türkiye gündemine damga vuran olayları tüm ayrıntılarıyla ele aldı. Terör olayları tüm dünyada baş gündem olarak yer tutarken 2016, siyasetten iş dünyasına, spordan sanata art arda kayıplar yaşanan bir yıl olarak kayda geçti. Ekonomiye ise döviz kurları damga vurdu. 2016 yılında 15 Temmuz gecesi FETÖ Terör Örgütü’ne bağlı bir grup asker tarafından başlatılan darbe kalkışmasının bastırılmasının ardından gözaltına alma, tutuklama ve görevden ihraç süreçleri başlatıldı. 20 Temmuz’da ülkede 3 aylığına OHAL ilan edildi. Olağanüstü hal süresinin, daha sonra 3 ay daha uzatılmasına karar verildi. OHAL döneminde Kanun Hükmünde Kararnameler ile içlerinde Zaman, Taraf Gazetesi, Samanyolu TV, Cihan Haber Ajansı’nın da olduğu 3 haber ajansı, 16 televizyon, 23 radyo, 45 gazete, 15 dergi ile 29 yayınevi ve dağıtım kanalı kapatıldı. 7 Ağustos’ta İstanbul Yenikapı’da aralarında AK Parti, CHP, MHP liderlerinin de bulunduğu toplam 5 milyon kişinin katılımıyla “Demokrasi ve Şehitler Mitingi” gerçekleşti. Türkiye Terör Olayları ile Sarsıldı İstanbul Sultan Ahmet Meydanı’nda 12 Ocak‘ta yaşanan patlama sonucu 13 kişi hayatını kaybetti. 17 Şubat ve 13 Mart’ta Başkent Ankara’da
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
bir ay arayla iki patlama meydana geldi. Çankaya ve Kızılay’da yaşanan saldırılarda 67 kişi hayatını kaybetti. 19 Mart’ta İstanbul’un merkezi İstiklal Caddesi’nde meydana gelen canlı bomba patlamasında 5 kişi yaşamını yitirdi, 20 kişi yaralandı. 28 Haziran’da Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen silahlı ve bombalı intihar saldırısı
sonucu 45 kişi hayatını kaybetti 236 kişi yaralandı. 20 Ağustos’ta Gaziantep kent merkezinde bir düğünde meydana gelen patlamada 50 ölü 94 yaralı vardı. 9 Ekim tarihinde Hakkâri’de karakola bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 10’u asker 8 vatandaşımız hayatını kaybetti, 27 kişi yaralandı.
31 seyahat imkânıydı. Ancak vizesiz seyahat 2016 yılı içinde hayata geçirilmedi. Panama Belgelerinde Türkiye’den Çok Sayıda İsim Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), Panama’da faaliyet gösteren Mossack Fonseca adlı bir hukuk firmasının 40 yılı aşkın süredir tuttuğu kayıtları ve belgeleri yayınladı.
10 Aralık’ta İstanbul Beşiktaş’ta bulunan Vodafone Arena stadı yakınlarında maç çıkışı yaşanan iki ayrı bombalı saldırıda 44 kişi hayatını kaybetti. 17 Aralık’ta Kayseri’de izne çıkan er ve erbaşları taşıyan araca yapılan bombalı saldırıda 15 asker şehit oldu, 53 asker yaralandı.
Turizmde Kötü Dönem Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı iç güvenlik endişeleri ve Rus ziyaretçi sayısında yaşanan dramatik düşüşün etkisiyle turizm sezonunun açıldığı Mayıs ayında yüzde 34.7 azalarak 1994 yılından bu yana en büyük düşüşü kaydetti.
Türkiye 2017 yılının ilk saatlerine de Ortaköy’de meydana gelen hain terör saldırısı ile girdi. Saldırıda 39 kişi hayatını kaybetti, 65 kişi yaralandı. Türkiye - Rusya İlişkisi İnişli çıkışlı grafikler çizen Türkiye ve Rusya ilişkisi yıl boyunca toplam 591 bin 991 kez habere konu edildi. 19 Aralık tarihinde Rusya’nın Büyükelçisi Andrey Karlov’a yapılan suikast gündeme bomba gibi düştü. Büyükelçisinin acısını henüz atlatamayan Rusya, 25 Aralık tarihinde ise Suriye’ye gitmek üzere Moskova’dan havalanan uçağının Karadeniz’de düşmesiyle sarsıldı. Sekizi mürettebat, 92 kişinin bulunduğu uçakta müzisyen, gazeteci, asker ve siviller bulunuyordu. Türkiye-Rusya ilişkisinde önemli adımlardan olan Rusya’dan Türkiye’ye aktarılacak olan Türk Akım Gaz Boru Hattı projesi imzalandı.
Çeşitli Projeler Tamamlandı Geçen yıl Osmangazi Köprüsü 26 Ağustos tarihinde trafiğe açıldı. Toplam uzunluğu ise 2682 metre olan asma köprü, dünyanın dördüncü en uzun açıklıklı asma köprüsü oldu. 21 Aralık’ta Kazlıçeşme-Göztepe hattında hizmet verecek Avrasya Tüneli açıldı. 26 Aralık’ta İç Anadolu’yu Batı Karadeniz’e bağlayan Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli açılarak yaklaşık 35 dakikalık Ilgaz Dağı yolunun geçiş süresi 8 dakikaya düştü. AB-Türkiye Göçmen Anlaşması Dünyayı derinden etkileyen mülteci krizinin çözümü üzerine AB ile Türkiye arasında kritik bir anlaşma imzalandı. Buna göre, 20 Mart’tan sonra Türkiye’den Yunan adalarına geçen sığınmacılar, Türkiye’ye geri gönderilecekti. Kabul edilen her bir Suriyeli sığınmacı için ise AB Türkiye’den bir Suriyeli sığınmacı alacaktı. Ayrıca Türkiye’ye 3 milyar Euro’luk yardım yapılacaktı. Anlaşmanın en önemli konularından biri ise Türk vatandaşlarına AB ülkelerinde vizesiz
Panama Belgeleri’nde Türkiye araması yapıldığında 101 offshore kuruluşu, 684 kişinin adı, 21 aracı kuruluş ve 559 adres sonucu çıkıyordu. Dolar 3.60’tan Döndü Bu sene iç ve dış siyasi ve ekonomik gelişmeler sonucu rekor üstüne rekor kıran dolar ve Euro, Türk ekonomisine damga vuran olayların başında geldi. Dolar, 3.59’u aşarak tarihi zirvesini gördü. Art Arda Kayıplar Yaşandı Ocak ayında; Toprak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Halis Toprak, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Şubat ayında; Yeşilçam oyuncusu Ülkü Ülker, Arıkanlı Holding’in sahibi işadamı İbrahim Arıkan ve ünlü yazar Umberto Eco, Nisan ayında; Müzisyen Atilla Özdemiroğlu, Mayıs ayında, sanatçı Oya Aydoğan, Kale Grubu kurucusu İbrahim Bodur, Romalı Perihan olarak tanınan Perihan Benli ve tiyatro sanatçısı Heyecan Başaran, Haziran ayında; efsane boksör Muhammed Ali, gazeteci Hakkı Devrim, İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk, Yeşilçam oyuncusu Tanju Gürsu, tiyatro oyuncusu Nezih Tuncay, müzisyen, gitarist Asım Can Gündüz, Temmuz ayında; ünlü tarihçi Halil İnalcık, futbolcu Turgay Şeren, Arabesk müzik ve halk müziği sanatçısı Hüseyin Altın, Ağustos ayında; Türk edebiyatının usta isimlerinden Vedat Türkali, oyuncu İsrafil Köse ve ses sanatçısı Naşide Göktürk, Eylül ayında; Yeşilçam’ın jön oyuncusu Tarık Akan, Bahçıvan Gıda’nın kurucusu Mecit Bahçıvan, Opera sanatçısı Leyla Demiriş ve İsrail’in eski cumhurbaşkanı Şimon Peres, Ekim ayında; Maliye Eski Bakanı Kemal Unakıtan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası eski Başkanı Nail Güreli, Kasım ayında; Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro, sanatçı Gönül Ülkü Özcan, Gazeteci ve yazar Mete Akyol, Siyasetçi Korkut Özal, Kemal Tanca ayakkabı markasının kurucusu Gazanfer Kemal Tanca, Aralık ayında ise Meclis eski Başkanı İsmet Sezgin hayata gözlerini yumdu.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
32
/Travelogueress
/ travelogueress
/ Travelogueress
Bir Güney Amerika Macerası
Son Tango Yer: Buenos Aires, Arjantin
Buenos Aires’in diğer koloniyal İspanyol şehirlerine benzememesinin nedeni, 19. y.y.’ın sonlarından 1930’lara kadar Arjantin dünyanın en zengin beşinci ülkesi iken, şehrin tamamen ünlü mimarların ellerinden geçip, Paris, Madrid ve Roma gibi büyük ve ünlü şehirlere benzemesinin istenmiş olması. Arjantin bir İspanyol kolonisi olsa da zamanında en çok göçmen İtalya’dan, sonra İspanya’dan gelmiş. Üçüncü sırada Almanlar bulunuyor. İspanyol kolonileri içinde en çok İrlandalı nüfusa sahip ülke de Arjantin. Tam adı Ernesto “Che” Guevara de Lynch olan en meşhur Arjantin ikonlarında biri olan Che de İrlanda asıllıymış. Arjantinliler çoğunlukla Latin kan ve DNA’ya sahip olsalar da, özellikle Buenos Aires’in altyapısını, limanlarını ve demiryollarını İngiliz firmaları ve göçmenleri inşa etmiş. Palermo gibi meşhur ve zengin mahalleleri Charles Te isimli bir Fransız mimar tarafından düzenlenmiş. Banliyöler de katılınca şehrin nüfusu 12 milyon (tüm Arjantin 40 milyon). Güney Amerika’da Sao Paolo’dan sonra en kalabalık ve trafiği en berbat şehri. Aslında Patagonya’da daha fazla vakit geçirmiş olduğumuza ve Arjantin’in doğasını tatmış olduğumuza şimdi daha çok seviniyoruz, çünkü Buenos Aires’te gerçekten iki günden fazla vakit geçirmeye gerek yok. Bir nevi Paris’in Amerikan versiyonu. Elbette Juan ve Eva Peron’un balkonundan halka seslendiği pembe başkanlık sarayı (şu anda cumhurbaşkanının
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
ofisi), kolera ve sarı ateş hastalıklarından mustarip olmuş ve varlıklı ailelerin bu nedenle terk edip yerine Recoletta Mahallesi’ne yerleştiği San Telmo ve en önemlisi La Boca kesinlikle kendilerine has özelliklere sahip, Arjantin kültürünü barındıran mahalleler. Buenos Aires’in nehri Rio Plata, dünyanın en geniş ikinci nehriymiş (eni 250 km’yi buluyor). Maradona’yı bir nevi tanrı olarak gördükleri kesin. Maradona her yerde ve bir nevi turist kapanı. Maradona’nın oynamış olduğu Boca Stadyum’u da Buenos Aires’in önemli anıtlarından biri olarak gösteriliyor. La Boca Mahallesi, eski limanda kurulmuş bir gecekondu mahallesi. İlk kurulduğu zamanlardan beri gecekondu özelliğini kaybetmemiş. Hiçbir varlığı olmayan İtalyan göçmenler bu noktaya yerleşmişler ve ellerine ne gelirse (teneke vs.) kendilerine bir ev inşa etmişler, sonra da bu tenekeleri boyamışlar. Yani rengarenk La Boca aslında şu anda bir göçmen Disneyland’ı değil. Gerçekten de binalar tenekelerden ve gerçekten de rengarenk. Şehrin gürültü ve trafiğinden uzakta, her köşesinde tango müziği ve dansı eşliğinde en iyi Buenos Aires havası burada solunur. Güvenlik sorunları nedeniyle sadece gün içinde ve ana caddesinde yürünmesi tavsiye ediliyor. Maalesef dünyanın her yeri gibi turistlerden bir şekilde para koparmak için her türlü yol var. Öğle yemeğini hafif geçirmek istediğimizden burada birkaç empanada (inanılmaz lezzetliydi) atıştırdık ama sonra restoranın kredi kartı kabul etmediğini öğrenince, üzerimizde
33
de nakit olmadığından, ben restoranda beklemek zorunda kaldım, eşim de Banco Nacion’un ATM’sinden para çekmek zorunda. Dönmesi uzun sürdüğünden, masayı İsrailli bir grupla paylaşmak zorunda kaldım ve onlara menüden neler seçmeleri gerektiği konusunda tavsiyelerde bile bulundum. La Boca’da güvenlice dolaşılabilecek alan oldukça sınırlı olsa da burada kolayca saatler geçirilebilir. Arjantinliler Dulce de Leche’ye (süt reçeli) oldukça düşkünler ve her şeye katıyorlar. Mümkün olsa bifteğin üstüne bile sos olarak koyacaklar. Ama biz dulce de leche’nin dondurmasını Recoletta Mezarlığı karşısında tatmayı tercih ettik. Karamel dondurması gibiydi. Ancak asıl konu, dondurmacıda eşimin ATM’den çektiği 100 pesonun sahte olduğu ortaya çıkması ve bu konuyla ilgili hiçbir şey yapamayacağımız! Anlaşılan Güney Amerika’da sahte para büyük bir sorun. Sonra araştırdık ve öğrendik ki özellikle 100 ve 50 peso kağıt paralarda turistlerin çok başına gelen bir sorunmuş. Üstelik para Citibank ve HSBC gibi bankaların makinelerinden çekilmiş olsa bile. Bankalar mesuliyet kabul etmiyor ve makinelerin sahte paraları yok ettiğini iddia ediyor ama doğru değil. Arjantin ve Peru’ya gidilmeden önce bir şekilde buraların parası alınmalı ya da ATM’lere bile güvenmeden sadece bankalarda yüz yüze para değiştirilmeli. Başka çaresi yok. Güney Amerika’da büyük bir sorun ve turistlerin çoğunun başına geliyor. Ya da dolarla ödemekte ısrar edilebilir çünkü taksiler bile genelde Amerikan Doları kabul ediyor.
Buenos Aires’teki ve Güney Amerika’daki son gecemizi San Telmo’da El Viejo Almacen isimli restoranda Arjantin yemeği yiyerek ve aynı isimli tango tapınağı olarak kabul edilen kabarede tango gösterisi izleyerek geçirdik. Tüm Güney Amerika gezimize hoş bir nokta koymuş olduk. Yemekte en çok dikkatimi çeken unsur, ekmekle ikram ettikleri sostu. Aynı bildiğimiz acılı ezmeye zeytin ve kekik eklenmişti. Parmak yalatacak kadar lezzetliydi. Güney Amerika gezimiz sırasında Brezilya’da samba, Arjantin’de tango yapabilmeyi çok isterdim ama ne yazık ki böyle bir olanak olmadı. Yine de bu geceki tango gösterisi akrobatik hareketleriyle yer yer tüylerimi diken diken edici kadar heyecan vericiydi. Güney Amerika’yı çok sevdim: Rio, Patagonya ve La Boca gibi yerleri özleyeceğim. Uzun zamandır Londra’dan, yani evden uzakta olmamıza rağmen, kendimizi ne yorgun ne de evimizi özlemiş hissediyoruz. Peru’da Aguas Calientes dışında her yeri hemen evimiz benimseyebildik ve rahat edebildik. Tekrar sürekli olduğu gibi buraları da görebilmiş olmaktan ve dileklerimin gerçekleşmiş olmasından dolayı ne kadar şanslı olduğumu düşünmekten ve bu nedenle bir nevi suçlu hissetmekten kendimi alı koyamıyorum. Hep bir nedeni olmalı diye düşünüyorum…
Recoletta Mezarlığı’nda Eva Peron’un mezarı, daha doğrusu ailesinin Duarte ismi altında mozolesi bulunuyor. Kendisi de kocasının mozolesinde değil, ailesiyle gömülmüş. Asıl ilginç olan bu mezarlığın kendi içinde bir şehir gibi olmasıydı. Sokakları var ve her mozole bir bina, bir tapınak sanki. Her birinin içinde iki aile, özellikle Buenos Aires’te bolca bulunan evsizler rahatça yaşayabilir. Çok şaşırtıcıydı. Ölümden sonra bile statüye önem veren zenginlerin mezarlığı…
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
34
YAŞAM
7 Tepeli Şehir
İstanbul’un Bu 7 Tepesi Hangileri
Birinci tepe: Sarayburnu Tepesi Yedi tepeli şehrimde Bıraktım gonca gülümü. Ne ölümden korkmak ayıp, Ne de düşünmek ölümü. Nâzım Hikmet Tüm zamanlar boyunca kentin kamusal merkezi ve kalbi olan birinci tepe, Tarihi Yarımada’da Sarayburnu’ndan başlayıp, denizden yaklaşık 30-40 metre yüksekliğe ulaşan tepedir. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478 yılında yaptırılan Topkapı Sarayı, birinci tepenin en hakim noktasında yer alan en görkemli yapıdır. Bu tepe, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları zamanında saray alanı olarak seçilmiştir. Topkapı Sarayı’ndan başka bu tepede bulunan, Ayasofya Müzesi ve Sultanahmet Camisi şehrin silüetini belirleyen en güzel tarihi abidelerdir.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
İkinci tepe: Nuruosmaniye Tepesi İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı, Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular, Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. Orhan Veli Bu tepenin üzerinde Nuruosmaniye Külliyesi bulunduğu için, tepeye “Nuruosmaniye Tepesi” denir. Tepeyi süsleyen Nuruosmaniye camisi İstanbul’da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. M.S. 330 yıllarında İmparator I. Konstantin onuruna, İstanbul’un bu ikinci tepesine dikilen Çemberlitaş ile temeli 1461 yılında atılan ve dünyanın en büyük, ve en eski kapalı çarşılarından biri olan tarihi Kapalıçarşı da bu tepededir.
Üçüncü tepe: Beyazıt Tepesi Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler… Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar… Necip Fazıl İstanbul coğrafyasında en belirgin olan ve denizden bakıldığında ilk göze çarpan üç tepeden biridir. İkinci tepenin batısında, deniz seviyesinden 50-60 metre yüksekliğe ulaşan bu tepede yer alan anıt eserlerin başında, Mimar Sinan‘ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilen Süleymaniye Camii ile medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi bulunur. Ayrıca Beyazıt Camisi, İstanbul Üniversitesi ve Beyazıt Kulesi de bu tepededir.
35
Roma İmparatoru Konstantin, yaşadığı dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti, 7 tepe üzerine kurdu. Roma gibi Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu da 7 tepeli kentin sınırlarını korudu ve üzerine görkemli yapılarını dikti. Bugün İstanbul’u bildiğini söyleyen pek çok kişiye “İstanbul’un yedi tepesini sayar mısınız?” desek alacağımız cevapların çoğu “Çamlıca Tepesi, Kandilli, Gültepe…” şeklinde olur. Oysa “Yedi Tepeli Şehir” diye kastedilen tamamen eski İstanbul yani sur içindeki şehirdir.
Dördüncü tepe: Fatih Tepesi İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın Havada kaçan bulutların hışırtısı Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor Yenicami, Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler Hiç kımıldamıyorlar Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor… İlhan Berk Kentin en yüksek noktalarından biri olan dördüncü tepedeki başlıca anıt eserler Fatih Camisi ve Bozdoğan Kemeri’dir. Kentin en yüksek noktası olması, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde buraya en prestijli anıtların yapılmasına neden olmuş. Bizans döneminde 12 Havariye adanan Havariyyun Kilisesi yapılmış ilk olarak bu tepeye. İstanbul’un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra kısa süre için Rum Ortodoks Patrikhanesi olarak kullanılan bu kilise daha sonra, Fatih Sultan Mehmet, buraya cami ve külliye inşa etmek isteyince Pammakaristos Manastırı’na taşınmış ve 1461 yılında yıkılarak yerine Fatih Camisi yapılmıştır.
Beşinci tepe: Yavuz Selim Tepesi Salkım salkım tan yelleri estiğinde Mavi patiskaları yırtan gemilerinle Uzaktan seni düşünürüm İstanbul Bin bir direkli Halic’inde akşam Adalarında bahar Süleymaniye’nde güneş Hey sen güzelsin kavgamızın şehri… Vedat Türkali Beşinci tepe, üzerinde bulunan Sultan Selim Camisi ve Külliyesi ile belirlenir. “Sultan Selim Tepesi” olarak da bilinen bu tepe 74 metre yüksekliğindedir. Çok dik bir yokuşla Haliç sahilindeki Balat ve Fener‘e uzanan bu tepenin eteklerine doğru bir başka görkemli bina, Rum Lisesi (Kırmızı Mektep) göze çarpmaktadır.
İstanbul’un üzerinde kurulduğu iddia edilen yedi tepe aslında, sur içi ya da Tarihi Yarımada da dediğimiz bölgede, yani fethedilen İstanbul’un tam merkezinde kalan bölümde yer alıyor. Edirnekapı’dan Sarayburnu’na uzanan üçgeni kapsıyor… “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul” derken Yahya Kemâl Beyatlı, acaba hangi tepeden bakmıştı? İşte yedi tepeli şehir İstanbul’un o yedi tepesi ve o tepelere mührünü vurmuş yedi tarihi eser Nurten Bengi Aksoy
Altıncı tepe: Edirnekapı Bilmez misin İstanbul veremli bir şehirdir içindekine Balat’tan geçene bulaşır, çıkana öldürücü Safranı bol yüzlere hisar hisar sürülür Tahammül bizim kitabımız. Rüzgarın ıslığını çalmayacaksan Balat’ta gezinme Bir kırık ney inlemesinde bekle beni Bir yanık sesimdir Elena Nefeslere karışan… Barış Erdoğan Altıncı tepe Edirnekapı ve Ayvansaray semtlerinin üzerinde kurulduğu, aynı zamanda şehrin batı surlarını taşıyan “Edirnekapı Tepesdir.” Kariye Müzesi civarında hafif eğimli olan bu tepe Kemerkaya mevkiinde dikleşir. Edirnekapı Tepesi üzerinde Mihrimah Sultan Cami, Kariye Müzesi ve Tekfur Sarayı bulunmaktadır. Mihrimah Sultan Camisi, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın tek kızları olan Mihrimah Sultan adına Mimar Sinan tarafından yapılmış bir şaheseredir. Üsküdar’da da yine Mihrimah Sultan adına yapılmış aynı isimli bir cami daha vardır.
Yedinci tepe: Kocamustafapaşa Tepesi Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Yahya Kemâl Beyatlı İstanbul’un son tepesi yani yedinci tepe ise Aksaray semtinden tarihi Bizans surlarına ve Marmara sahiline kadar uzanan bölgedir. Bir üçgeni andıran bu bölgenin içerisinde aynı zamanda üçüncü tepenin merkezi olan Cerrahpaşadaki Arkadius Sütunu’yla, Altı Mermer’in kuzeyindeki Mokios Sarnıcı bulunmaktadır. Osmanlı döneminde, buraya da Haseki Külliyesi ve imareti ile Haseki Sultan Camisi ve Bayrampaşa mescidi yapılmıştır.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
36
Bahçeşehirliler Derneği’nden konusunda uzman eğitmenler eşliğinde
“BADER Eğitim Merkezi”
açıldı...
Sınırlı sayıda başvuru ve ön kayıt için hemen arayın;
(0212) 669 61 61
Bahçeşehirliler Derneği (BADER) Eğitim Merkezi Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 www.bahcesehirliler.org
/bahcesehirlilerdernegi
• Tüm branşlarda katılımcılar yıl sonunda halkın katılımına açık düzenlenecek bir etkinlikte hünerlerini sergileme fırsatı bulacaktır. • Tüm branşlarda eğitim süresini tamamlayan katılımcılara, konusunda birbirinden uzman eğitmenlerimizin imzası ile derneğimizin hazırladığı “Başarı Katılım Belgesi” düzenlenecektir. Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
37
BİLGİSAYAR EĞİTİMİ • Office Programları (Word, Excel, Power Point..) • Grafik Tasarım (Photoshop- Illustrator) • Sosyal Medya Yönetimi
SATRANÇ
Başlangıç düzeyinde satranç eğitimi (İleri düzey katılımcılar isterlerse salonumuzu müsabaka amaçlı kullanabilirler.)
MODA TASARIM
TEZHİP
GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK VE RESİM
• Resim (Hobi Amaçlı) • Resim (Desen+ Yağlı Boya Çalışmaları) • Çocuk Resim Grubu • Güzel Sanatlara Hazırlık • Anne-Çocuk & Baba- Çocuk Etkinliği (Workshop)
YAZARLIK ATÖLYESI Yazarlık yolunda adım adım hazırlanma, ilerleme ve ciddi/anlamlı sonuçlar elde edinme kazanımlarını elde etmek için Yazar Nalan Güven ile P Kitap Yazarlık Atölyesi’ne bekliyoruz.
KORO ÇALIŞMASI İÇ MIMARLIK
İnsanlara kendi mekanlarını dekore ederken bugüne kadar hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları detayları göz önüne alarak tanımadıkları stillerle ilgili onlara ipuçları verebilecek unsurları tanıtmak. • Mekana uygun yerleşim. • Mekanın aldığı ışıkla orantılı olarak istediği renk tonları seçimi. • Stiller • Aksesuarlar • Küçük tüyolar
BADER Türk Sanat Müziği Korosu (Yıl içerisinde bahar aylarında profesyonel bir salonda konser düzenlenecektir.)
BAHÇEŞEHIR ORKESTRASI KURULUYOR
7’den 70’e herkese açık olacak olan “Bahçeşehir Gelişim Akademisi Orkestrası” ile Halk Müziği, Batı Müziği, Klasik Müzik ve Türk Sanat Müziği enstrümanlarının bir arada yer alacağı çok farklı bir yeniliğe birlikte imza atmayı hedefliyoruz. Türkiye’de belki de ilk olacak bu oluşumda sizleri de aramızda görmek isteriz.
EL SANATLARI VE TAKI TASARIM
• Yetişkinler için takı tasarım • Çocuklar için el becerileri ve tasarım • Oyuncak yapımı
(Yeni)
TEMEL FOTOĞRAFCILIK ATÖLYESİ
KARİKATÜR
8-12 Yaş Karikatür Eğitimi
TİYATRO
Yetişkin ve Çocuklar İçin (+7 Yaş) Tiyatro (Yıl sonunda eğitmen ve katılımcıların birlikte yazacakları bir senaryo profesyonel bir salonda sahnelenecektir.)
(Yeni) Profesyonel Makyaj Eğitimi
SERAMİK
GELENEKSEL VE MODERN DANSLAR EBRU
Fotoğrafçılıkla ilgileniyorsanız ama kocaman kullanım kılavuzları okumak sizi yoruyorsa, çok fazla teknik bilgi içinde kaybolduysanız veya en hızlı şekilde fotoğraf dünyasına adım atmak istiyorsanız sizi Emre Akdoğan eğitmenliğinde Temel Fotoğrafcılık Eğitimine bekliyoruz. www.emreakdogan.com
• Harmandalı • Sirtaki
Profesyonel Makyöz Dilek Erdoğan yönetiminde “ Profesyonel Makyaj Eğitimi” başlıyor... Kurs hakkında 8 hafta devam edecektir. Toplam 2 aylık bir süreyi kapsar. 1- Makyajın Tanımı Ve 5- Gelin Makyajı Kişiye Özel Makyaj 6- Hint Makyajı 2- Hayali Makyaj 7- Arap Makyajı 3- Gündüz Makyajı 8- Erkek Makyajı 4- Gece Makyajı 9- Fantastik Makyaj Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
38
YAŞAM
n i o ç i kulu te k a m l o r t k ed e r h Şö dünyanın en zengin en
10 ünlüsü
İşte karşınızda şöhret olmak için okulu terk eden dünyanın en zengin 10 ünlüsü :
LADY GAGA / YAKLAŞIK SERVETİ : 220 MİLYON DOLAR Lady Gaga, New York Üniversitesi Sanat bölümüne kabul edilen birkaç şanslı isimden biriydi, ama o müzik kariyerine odaklanmak için ikinci yılında okulu bıraktı. Babası müzikte başarısız olursa, okula yeniden geri döneceği koşuluyla bunu kabul etti. 2008 itibariyle Gaga, rekor bir anlaşma ile Los Angeles’a taşındı. Orada ilk albümü olan The Fame’i yayınladı. Lady, artık uluslararası bir süper star. Ünlü isim şimdilerde yaklaşık 220 milyon dolarlık servetin sahibi.
Başlığa bakıp aldanmayın. Amacımız asla eğitime sırt çevirmek değil aksine size ait yeteneği bulmanızı, o yönde eğitiminizi geliştirmenize örnek olmak. Apple kurucusu Steve Jobs’un dediği gibi her ne ile meşkulseniz “ Think different” farklı düşünün. Yeteneğinizi sevdiğiniz uğraşlara yoğunlaştırıp, isteklerinizin üzerine gidin... Günümüzde üniversiteden mezun olmak artık finansal başarı için şart değil. Bazı insanlarda girişimciliğin doğal dürtüsü vardır. Onlar için eğitim bile boşa zaman kaybı. Bir an önce hayata atılıp çalışmayı arzu ederler. Aslında bu durum çağımızın ünlüleri için de geçerli. Üniversite ya da lise döneminde keşfedilen isimler, kariyerleri için okul hayatını sonlandırıyor. İyi bir kariyer için üniversite mezunu olmak ve kendinizi olabildiğince geliştirmek gerekiyor. Fakat doğuştan yetenekli bazı isimler bu zahmete girmiyor. Ses ve yeteneklerinin onlara sunduğu hayat, şüphe yok ki üniversitenin en iyi bölümünden mezun olsanız dahi yaşayamayacağınız kadar popüler. Sizler için hazırladığımız, şöhret olmak için okulu terk eden dünyanın en zengin 10 ünlüsü listesinde ise kariyerleri için ortaöğretim sonrası kolej eğitimini bırakmış, yine de yaşamlarında oldukça başarılı ve zengin olmuş ünlü isimleri bulacaksınız.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
ELLEN DEGENERES / YAKLAŞIK SERVETİ 285 MİLYON DOLAR Gündüz talk showu yapan Ellen DeGeneres, ilk olarak komedyen olarak işe başladı. Ellen’in lezbiyen olarak adı çıktığında daha da ünlendi. TV’de bir lezbiyen karakteri oynayan ilk lezbiyen aktris olarak da tarihe geçti. Ünlü isim, o zamandan beri LGBQT haklarının güçlü bir savunucusu ve rol modeli olmuştur. Ellen, New Orleans Üniversitesi’nde iletişim bölümüne kayıt olmuştu. Fakat okulu oldukça sıra dışı kariyerine başlamadan önce bıraktı. Ellen, stand-up yapmaya başladıktan sonra yaklaşık 285 milyon dolar değerinde servet elde etti.
39
RUSSELL SİMMONS / YAKLAŞIK SERVETİ : 325 MİLYON DOLAR Russel Simmons hip hop topluluğuna katılmadan kısa süre önce Harlem’deki New York City kolejini bıraktı. Simmons, 1983 yılında Def Jam müzik kurucusu ve arkadaşı Rick Rubin ile çalışmaya başladı, birlikte şöhrete kavuştular. Simmons aynı zamanda hip hop toplumu için çok önemli olan moda markası Phat Farm’ın da başlangıç noktasıdır. Yaklaşık 325 milyon dolarlık serveti ile Simmons, hip hop tarzının en zengin isimlerinden biri olarak görülmektedir.
TOM HANKS / YAKLAŞIK SERVETİ: 350 MİLYON DOLAR Ödüllü aktör, yönetmen ve yazar Tom Hanks gerçekten özel bir adam olduğu için oldukça fazla üne sahiptir. Tom, ayrıca bir milyoner ve sinema tarihinin en yüksek hasılat elde eden oyuncularından biridir. Hanks, büyük bir film yıldızı olmadan önce Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde okuduğu tiyatro eğitimini bıraktı. Hanks şimdilerde 350 milyon dolar civarında bir servete sahip.
JAMES CAMERON / YAKLAŞIK SERVETİ : 700 MİLYON DOLAR James Cameron, tüm zamanların en yüksek gişe hasılatı yapan iki filmi Avatar ve Titanik’in yapımcılığını yapmıştır. Cameron üniversitede fizik ve İngilizce eğitimi alıyordu ancak, bir yıl sonra okulu bıraktı.
OPRAH WİNFREY / YAKLAŞIK SERVETİ : 3 MİLYAR DOLAR Oprah, 8 Eylül 1986 tarihindeki Oprah Winfrey Show başlangıcı ile oldukça iyi tanınır. Karakterinin gücü ile birlikte, Oprah dünyada ünlü süper starların bazıları ile büyük görüşmelere imza attı. Oprah’ın en unutulmaz görüşmelerinden biri 35 milyon kişi tarafından izlenen Michael Jackson’la olan programıydı. Kurduğu Oprah Magazine’i herkes sevdi. Ayrıca Oprah, büyük televizyon sözleşmeleri ve yayıncılık gibi sektörler ile servetini elde etti. Winfrey eğitim amaçlı 400 milyon dolar bağış yapmıştır. Oprah burslu olarak Tennessee State Üniversitesi’ne katıldı. O zaten yayın hayatında oldukça başarılıydı ve kendi yapım şirketini başlatmak için okulu bıraktı. Bir siyahi olan Oprah, aynı zamanda dünyanın sayılı siyahi milyarderlerindendir.
TİGER WOODS / YAKLAŞIK SERVETİ: 600 MİLYON DOLAR Kolejler, genellikle futbol ve basketbol gibi en azından takım sporları için profesyonel bir sporcu olmanın bir parçasıdır. Ama golf gibi oyunlar için bu geçerli değil. Tiger Woods, kariyeri boyunca her zaman bir numaralı golf oyuncusu olarak anılmıştır. Tiger, Stanford Üniversitesi’ne kaydolmuştu fakat okulu kısa süre sonra bıraktı. Dünyanın en çok kazanan sporcuların biri olan Tiger, 14 büyük golf turnuvası kazandı ve onun şu anki yaklaşık serveti 600 milyon dolar.
STEVE JOBS / YAKLAŞIK SERVETİ: 10,2 MİLYAR DOLAR Microsoft her zaman Apple ile doğrudan rekabet içinde olmuştur. Steve Jobs arkadaşı Steve Wozniak ile 1976 yılında Apple’a başladı. Jobs daha yaratıcı fikirlere sahip olabilmek için sadece 6 aylığına Portland Reed Kolej’e gitti, ama sonunda okulu bıraktı. Jobs 2011 yılında kanserden hayatını kaybetti. Onun tahmini 10.2 milyar dolar değerinde serveti vardı.
MARK ZUCKERBERG / YAKLAŞIK SERVETİ : 34,8 MİLYAR DOLAR Facebook yaratıcılarından biri olan Mark Zuckerberg, psikoloji ve bilgisayar bilimi için Harvard’a katıldığında siteyi başlatmıştı. Mark Facebook üzerinde çalışmaya devam etmek için ikinci yıl okulu bıraktı. 23 yaşında sitenin başarısı sayesinde bir milyarder oldu. Zuckerberg, şuanda Facebook’un başkanı ve CEO’sudur. Yaklaşık 34.8 milyar dolar bir tahmini servete sahiptir.
BİLL GATES / YAKLAŞIK SERVETİ : 79,3 MİLYAR DOLAR Bill Gates, dünyada teknoloji sektöründe en iyi bilinen iş adamlarından biridir. Microsoft’un kurucusu, sürekli dünyanın en zengin insanlarının içinde bulunduğu listelerde sıralanır. Şu anda yaklaşık 79.3 milyar dolar değerinde servete sahiptir. Gates’in, Paul Allen ile kendi bilgisayar yazılım şirketi olan Microsoft’u başlatmak için Harvard Üniversitesi’ni bıraktığı biliniyor. Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
40
Sık Görülen Hastalıkların Atipik Belirti ve Bulguları PROF.DR. OSMAN ERK
osmanerk@yelpazeistanbul.com
Hastalık yoktur, hasta vardır. Hastalıklar her kişide farklı farklı belirti ve bulgularla ortaya çıkabilir. Bazen hastalıklardan beklenen belirti ve bulgular son derece siliktir.
G
RİP VE NEZLE: Mevsimsel grip yüksek ateş, genel durum bozukluğu, kuru öksürük, baş ağrısı, eklem ve kas ağrıları ile kendini gösterir. Nadiren boğaz ağrısı, burun akıntısı söz konusu olabilir. Çocuklarda grip bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishalle birlikte olabilir. Özellikle yaşlılarda grip zatürreye neden olabilir. Çocuklarda ise orta kulak iltihabı, sinüzit, menenjit gibi hastalıklara yol açabilir. Nezlede ise yüksek ateş yoktur, genel durum iyidir. Sadece burun akıntısı vardır. Nezlede her hangi bir komplikasyonun ortaya çıkması beklenmez. KALP KRİZİ: Kalp krizinde ağrı tipiktir. Kravat takılan bölgeden yani göğsün ortasından başlar; çeneye, boyna, sol ve sağ kola yayılır. Özellikle şeker hastalarında kalp krizi tamamen ağrısız seyredebilir. Ortaya çıkan ani nefes darlığı diyabetik bir hastada kalp krizi için önemli bir belirtidir. Kalp krizi bazen karın ağrısı, bulantı ve kusma ile seyredebilir. Bazen de sadece çene ağrısı, kol ağrısı gibi şikayetlerle başlar, göğse doğru yayılabilir. Reflüsü olan kişilerde yemek borusu boyunca ortaya çıkan yanma ve ağrı hissi yanlışlıkla kalp krizi gibi değerlendirilebilir. Sol göğüs bölgesindeki her ağrı dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Sol meme bölgesindeki ağrının kalp krizi ile ilişkili olma olasılığı son derece azdır. BEL AĞRILARI: Bel bölgesindeki ağrı şikayeti çok sıktır. Genelde mekanik ağrılar olarak değerlendirilir ve bel fıtığı ile ilişkilendirilir. Özellikle tedaviye cevap vermeyen bel ağrısı durumlarında multipl myelom denilen kemik iliği hastalığı, yaşlı erkeklerde prostat kanseri ve diğer kanserlere bağlı metastaz olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bunların dışında brusella, tüberküloz, bazı romatizmal hastalıklar bel ağrısı ile kendini gösterebilir. MULTİPL SKLEROZ: MS hastalığı vücutta
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
yaygın uyuşukluklar, çift ve bulanık görme, bayılma atakları, idrar yapamama, idrar tutamama, kabızlık gibi atipik belirti ve bulgularla ortaya çıkabilir. ÇÖLYAK HASTALIĞI: Buğday, arpa ve çavdarda bulunan glütene bağlı olarak gelişen bu hastalık kronik ishal, zayıflama, karın şişliği, çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği ile seyretmektedir. Bazen ise kabızlık, obezite, karaciğer yağlanması, osteoporoz, kansızlık bulguları ile ortaya çıkabilmektedir. ŞEKER HASTALIĞI: Çok su içme, çok idrara çıkma, çok yemek yeme şeker hastalığı için tipik belirtilerdir. Bazen bu belirtiler olmadan ağız ve cilt kuruluğu, yaygın kaşıntı, geçmeyen vücut yaraları, bazen obezite, bazen de aşırı zayıflama ile şeker hastalığı ortaya çıkabilir. HİPERTİROİDİ: Tiroid bezi fazla hormon salgıladığı zaman titreme, terleme, çarpıntı, zayıflama, kolay heyecanlanma, yerinde duramama gibi tipik belirti ve bulgular ortaya çıkar. Özellikle yaşlılarda bu belirtiler olmadan hareketlerde azalma, maske yüzü gibi son derece atipik belirtiler söz konusu olabilir. Hipertirodinin belirti ve bulguları panik atak, kalp krizi, kanser gibi hastalıkların belirti ve bulgularıyla karışabilir. YAŞLILAR VE İNFEKSİYON: Yaşlılarda
bağışıklık sistemi sorunlu olabildiği için infeksiyonlar sıktır ve atipik belirti ve bulgularla seyretme eğilimindedir. Yaşlılarda infeksiyon seyri esnasında ateş olmayabilir. Genel durumda bir bozukluk, bilinç düzeyinde bir dalgalanma, yer zaman oryantasyonunda bir değişiklik, depresyon, ajitasyon ve deliryum gibi nörolojik ve psikiyatrik belirti ve bulgular infeksiyon nedeni ile ortaya çıkmış olabilir. Yaşlılarda her türlü infeksiyon hatta viral infeksiyonlar bu belirti ve bulgularla seyredebilir. KOAH: KOAH hastalarında sabah öksürük ve balgam şikayeti sıktır. KOAH hastaları bu şikayetleri genelde sigaraya bağlarlar. Öksürük ve balgamda bir değişik durum, nefes darlığında artış ve özellikle balgamla birlikte kan gelmesi akut alevlenme, zatürre, akciğer kanseri gibi komplikasyonları düşündürmelidir. YAŞLI HASTALARDA BİLİNÇ DEĞİŞİKLİKLERİ: Bilinç düzeyindeki değişiklikler beyin kanaması ve beyin damarlarında tıkanıklık sonucu olabileceği gibi, altta yatan hastalıklara ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak veya beslenme ve sıvı alımındaki yetersizlikler nedeniyle ortaya çıkabilen vücut sodyum, magnezyum, kalsiyum, fosfor değişiklikleri sonucu da ortaya çıkabilir. Yaşlıların beslenme ve sıvı alımına azami dikkat gösterilmelidir.
41
Beyin
Yaşlanması Önlenebilir mi? Yaşlanma, serbest radikaller denen atık moleküller sayesinde gerçekleşiyor. Dışarıdan alınan gıdalar, sindirim sisteminde bir dizi işlemden geçtikten sonra, gözle görülemeyecek kadar ince kapiller damarlar sayesinde hücrelere taşınıyor. Burada oksijenle yanarak, enerjiye dönüşüyor. Enerji nasıl ki, insan yaşamı için vazgeçilmez bir konfor ve rahatlık sağlıyorsa, hücreler için de aynı şekilde hayati bir önem taşıyor.
R
EEM Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, vücutla birlikte beynimizde de meydana gelen değişiklikleri ve konuyla ilgili diğer görüşlerini paylaşıyor. Beyinimiz ve Vücudumuz Neden Yaşlanır? Oksijen molekülü, enerji üretirken ya elektron vererek eksiklenir ya da elektron alarak oksitlenir. Bu aktivite esnasında bir elektronunu kaybetmiş veya bir fazla elektrona sahip enerji sonrası atık moleküller (serbest radikaller) oluşur. Dengesi bozulmuş serbest radikaller, yeniden çift elektronlu normal yapıya dönüşmek için, sürekli başka moleküllere saldırarak elektron alır ya da verir. Böylece vücudumuzdaki her hücre, günde ortalama 10 bin serbest radikalin saldırısına maruz kalır. Hücrelerimiz ürettiği antioksidan enzimlerle, bu oksitlenmiş ya da eksiklenmiş atık moleküllere (serbest radikallere) elektron vererek, durumu nötralize etmeye çalışır.
Serbest radikaller, nötralizan antioksidanlardan daha fazla olduğundan, hücre zarları ve kalıtım maddesi olan DNA, oluşan saldırılarla günden güne zarar görür ve dejenere olur. Hücre yenilenmesi maalesef DNA’yı sıfırdan yenileyemez. Serbest radikaller nedeniyle hasar gören DNA, her yenilenmede, giderek yaşlanmış haliyle bir sonraki hücreye nakledilir. Dolayısıyla serbest radikalleri uygun gıda disiplinleri ile elimine etmek, beyin ve vücut yaşlanmasını, buna bağlı olarak da unutkanlık başta olmak üzere birçok hastalığı yenmemizi ya da yavaşlatmamızı sağlar. Yaşa Bağlı Bellek Bozukluğu ve Alzheimer Serbest radikaller, zaman içinde sinir hücrelerinin de yaşlanmasına ve yorulmasına neden olarak, yaşa bağlı bellek bozukluğu, bunama ve Parkinson gibi birçok nörolojik hastalığa neden olur. Yaşa bağlı bellek bozukluğu (hafif kognitif bozukluk), adından da anlaşılacağı üzere, yaşlanma ile ortaya çıkan fizyolojik bir durumdur. Beyin yorgunluğu her yaşta görülebilirken, bu tablo yaşlılığa has bir problemdir.
Stres, şikayetleri tetikleyebilir. Kişiler eşyaları koydukları yerleri, isimleri ya da yüzleri hatırlamakta güçlük çeker ve bundan da şikayeti olur. Alzheimer ve diğer demanslarda kişi, genellikle unutkanlıktan şikayetçi olmadığı halde, yaşa bağlı unutkanlıkta daha yoğun bir serzeniş vardır. Hatta kişi Alzheimer olduğundan korkmaya başlar ve bunu yüksek sesle dile getirir. Alzheimer’daki unutkanlık, kişiden önce çevreyi rahatsız eder, hasta yakınlarının isteği ve ısrarı ile doktora müracaat eder. Yaşa bağlı bellek bozukluğunda kişi bizzat kendisi kliniğe gider ve “Acaba bende bunama mı var?” diye sorarak endişesini dile getirir. Bu yüzden kendiliğinden gelip, “Acaba Alzheimer’a mı yakalandım?” diyenlerin büyük çoğunluğunun, aslında Alzheimer hastalığı ile uzaktan yakından ilgileri bulunmaz. Ayrıca Alzheimer’da yakın hafıza kaybı söz konusu olup, geçmiş uzak hafıza nispeten korunduğu halde (ileri dönemlerde uzak hafıza da kaybolur), yaşa bağlı bellek bozukluğunda böyle bir ayrım yoktur.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
42
TEKNOLOJİ SAĞLIK
Erkeklerde Kanser Uyarısı Veren
13 İşaret!
Erkeklerde en sık görülen kanser türlerinin dikkate alınması gereken belirtilerini Hisar Intercontinental Hospital Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Bekir Öztürk ile konuştuk. 1. Sık idrara çıkma: 50 yaşın üzerindeki erkeklerin birçoğunda görülen bu sıkıntıya beraberinde işeme problemleri eşlik ediyorsa bu büyük prostat bezinin göstergesi olabilir. Mutlaka herhangi bir probleminiz olmasa da 50 yaşından sonra prostat muayenenizi yaptırın. Erken dönemde teşhis edilen prostat kanserinden tedaviyle kurtulmak mümkündür. 2. Testislerde görülen değişiklikler: Testislerinizde herhangi bir şişlik ya da ağrı hissederseniz hemen bir üroloji uzmanına başvurun. Tesis kanseri prostat kanserinin aksine çok hızlı ilerleyen bir kanser türüdür. Hekiminiz muayenenin yanı sıra kan testleri ve ultrason kontrolü isteyebilir. 3. Dışkıda kan: Hemoroid ya da idrar yolu enfeksiyonu gibi nedenlerden kaynaklanabileceği gibi; mesane, böbrek ya da kolon kanserinin ilk belirtileri arasında olabilir. Bu nedenle kanama söz konusu olduğu an mutlaka hekiminize gidin. 4. Cilt değişiklikleri: Cildinizdeki benlerde boyut, şekil ya da renk değişikliği fark ettiğinizde en kısa sürede hekiminize başvurun. Mevcut benlerinizde görülen değişiklikler ya da yeni oluşan lekeler cilt kanserinin habercisi olabilir. 5. Lenf nodlarında şişlikler: Solunum yolu enfeksiyonu gibi herhangi bir sağlık prob-
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
lemi yaşamadığınız halde boyun, koltukaltı ve diğer bölgelerinizde bulunan lenf bezlerinde şişlikler oluşuyorsa mutlaka hekiminize bilgi verin. 6. Yutma zorluğu: Bazı insanlar herhangi bir sorun olmasa da zaman zaman yutma zorluğu yaşayabilirler. Ancak bu probleme kilo kaybı ve kusma da eşlik ediyorsa hekiminize başvurun. Bu belirtiler boğaz ve mide kanseri belirtileri olabilir. Hekiminiz bu ihtimalleri elemek için sizden tetkikler isteyebilir. 7. Mide yanması: Yeme içme alışkanlıklarınızda bir değişiklik yapmadığınız, stres yaşamadığınız bir dönemde olduğunuz halde mide yanması-ekşimesi problemi yaşıyorsanız mutlaka hekiminize başvurun. Bu belirtiler mide ve boğaz kanserinin habercisi olabilir. 8. Ağızda görülen değişiklikler: Eğer sigara içiyorsanız veya tütün çiğniyorsanız ağız kanseri riski görülme ihtimaliniz yüksektir. Son dönemde ağız içi veya dudaklarınızda beyaz veya kırmızı lekeler oluşmaya başladıysa mutlaka diş hekiminize başvurun. 9. Nedensiz kilo kaybı: Diyet ve egzersiz alışkanlıklarınız değişmediği halde kontrol edemediğiniz şekilde kilo kaybı yaşamaya başladıysanız bu tiroid problemlerinin yanı sıra; pankreas, mide, ya da akciğer kanserinin belirtilerinden buru olabilir. Bu
durumda mutlaka hekiminize başvurun. 10. Ateş: Vücudun enfeksiyonla mücadelesi anlamına gelen ateş; herhangi bir hastalıktan kaynaklanmıyorsa lösemi ya da lenfomanın habercisi olabilir. Bu nedenle 3 günden fazla süren ve nedeni bilinmeyen ateşiniz varsa mutlaka hekiminize başvurun. 11. Memede görülen değişiklikler: Meme kanserlerinin %1’inin erkeklerde görüldüğünü ve erkeklerin de meme kanseri olabileceğini unutmayın. Bu nedenle memenizde görülen kitleleri görmezden gelmeyin. Elinize gelen kitle söz konusu olduğunda mutlaka hekiminize başvurun ve gerekli muayenenizi yaptırın. 12. Nedeni bilinmeyen ağrı ve yorgunluk: Birçok kanser türünün belirtilerinden biri de ne kadar dinlenirseniz dinlenin geçmeyen yorgunluk ve ağrıdır. Ağrı ve yorgunluk günlük yaşamınızı etkileyen bir hale geldiyse mutlaka hekiminize başvurun. 13. Öksürük: Herhangi bir hastalığınız olmadığı halde 3 haftadan fazla süren ve geçmeyen, inatçı bir öksürüğünüz varsa mutlaka hekiminize başvurun. Gerekli test ve kontrollerinizi yaptırın. Bu öksürüğe nefes darlığı ve öksürükle gelen kan da eşlik ediyorsa akciğer kanserinin habercisi olabilir.
43
Yağ yakımını
destekleyen yiyecekler
Hair Club K u a f ö r
Ne kadar diyet yapsanız da istediğiniz kiloya bir türlü kavuşamıyor musunuz? Nedeni metabolizmanızın yavaş çalışması olabilir. İşte metabolizmanızı ateşleyecek ve yağ yakımını hızlandıracak süper besinler... Tarçın: Tarçın kan şekeri seviyenizi düzenler. Daha az yemek yeme isteği uyandırır. Tatlı isteğinin azalmasını sağlar. Günde bir çay kaşığı tarçını tüketmek kilo vermenizi olumlu yönde etkiler. Badem: Protein ve lif kaynağı olan bademi ara öğünlerde atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz. Tokluk hissini artırır, bel ve karın bölgesindeki yağların erimesinde çok etkilidir. Mucizevi olan bu kuru yemişi her gün bir avuç tüketebilirsiniz. Avokado: Avokado tokluk hissi yaratır. Sindirim sistemini düzenler. Karın bölgesinde biriken yağların erimesinde etkilidir. Greyfurt: Yağ yakımında en etkili meyvelerin başında greyfurt gelir. Yağ yakıcı hormonları harekete geçirerek daha hızlı kilo vermenizi sağlar. Yapılan araştırmalar greyfurt yiyen kişilerin bel bölgesinden daha kolay bir şekilde kilo verdiğini kanıtlamıştır. Domates: İçerisinde bulunan beta-karoten ve likopen maddeleri sayesinde yağ yakımında oldukça etkilidir. Kalorisi düşük ve lif açısından çok zengin olan domatesi sofranızdan eksik etmeyin. Yeşil Mercimek: Protein ve karbonhidrat açısından çok zengin olan yeşil mercimek en önemli baklagillerden biridir. Uzun süre tokluk hissi uyandıran yeşil mercimeği çorba ve salatalarınızda kullanabilirsiniz. Somon: Omega-3 yönünden oldukça zengin olan somon, yağlı balıklar arasında yer alır. Yağ yakımını hızlandırmak için haftada iki kere somon tüketmelisiniz. Kinoa: Son zamanlarda çok popüler olan kinoa, glutensiz ve protein içeren bir besindir. İçerisinde yağ yakımında etkili olan amino asit bileşenleri içerir. Kinoa ile lezzet dolusu ve sağlıklı yemekler yapabilirsiniz.
Hair Club Kuaför’den 15.yıla özel kampanya... Fön 10 TL Kesim 20 TL Dip Boya 40 TL Bütün Boya 50 TL
Inoa Dip Boya 70 TL Röfle 90 TL Balyaj 90 TL Ombre 100 TL
Kaynak: Hürriyet
Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Defne 03 Blokları Villa 5 Bahçeşehir/İst
Tel: (0212) 669 57 53
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
44
EĞİTİM
Çocuğunuzu geleceğe hazırlayın Prof. Dr. Michio Kaku dünyanın en zeki insanlarından biri olarak tanınıyor, tanıtılıyor. Çocuklara teknolojiyi öğretmek gerektiğini söyleyen Kaku, çocuklarda internet yasaklarına karşı. Bir de 10 yaşa dikkat çekiyor. Fizikçi ve fütürist Prof. Dr. Michio Kaku Türk Eğitim Derneği’nin (TED) 2016 yılı ortalarında “Türkiye’nin Geleceğine İnanıyoruz: Geleceği Okuyoruz” başlığıyla düzenlenen IV. Uluslararası Eğitim Forumu’ndaki yaptığı konuşmada gelecekle, gelecekteki mesleklerle ve özellikle de eğitimin geleceğiyle ilgili şunlara değindi. Kaku’ya göre birçok mesleği gelecekte robotlar yapacak ama öğretmenlerin elinden işini alamayacaklar. Hepimiz aslında doğuştan bilim insanıyız, “Neden” diye sorarız. Çocukların geleceği 10 yaşında başlıyor. Bu yaşta anne babanın dışında başka hayatları keşfediyor, merak başlıyor. Ama süreç 16 yaşında duruyor, bilimsel merak bitiyor. Birinci neden akran baskısı “İnek mi olacaksın? Neden futbol yıldızı ya da pop star olmuyorsun?” diyebiliyorlar. İkinci neden ezbere dayalı eğitimde bilimin sıkıcı gelmesi. 10-16 yaş arasında çocuklara ilham vermek, rol model bulmak, bilimsel merakını öldürmemek ve heyecanlandırmak gerekiyor ki bu ilgi tüm yaşamı boyunca sürsün. Eğitim sistemi 1950’li yıllarda nasıl yaşayabileceğimizi çok iyi öğretiyor ama gelecekteki değişimlere nasıl ayak uyduracağımıza ilişkin bilgi vermiyor. Bilgiye herkes ulaşabilecek. Tabletler, ders kitapları kalmayacak. Google gözlükleri gibi kontak lensler olacak. Öğrenci ‘göz kırpma’ ile tüm bilgilere ulaşacak. Bu da eğitimi altüst edecek. Öğrenci formülleri ezberlemek zorunda kalmayacak. Tüm derslikler üç boyutlu olacak. Ezber kalkacak. bu yüzden öğretmen çok önemli olacak. Öğretmen kılavuzluk edecek, yol gösterecek, mentor olacak.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
Öğrencinin ‘ders kaçırdım’ bahanesi olmayacak. Ders odasının duvarına yansıtılacak. Kaçırdığınız derste anlamadıklarınız olursa robot öğretmen anlatacak. Ama gerçek öğretmenlerin yerini öğrencileri anlayamadığı, mentorluk yapamadığı için tutamayacak. Okullar, sınıflar hep olacak. Çocuklar okullarda hem internet hem de sosyal becerileri öğreniyorlar. İnternetten çocukları mahrum bırakırsanız sosyal olarak başarısız olurlar. Hem eski yöntemle yani diğer çocuklarla birlikte olup, kıskançlık, paylaşım, kavga gibi insani duyguları sosyalleşerek yaşamalı. Hem de sosyal medyayı öğrenmeli. Gelecekte üniversite diploması daha önemli olacak. Diploması olmayanların maaşı için tavan olacak ve bunu aşamayacaklar. Varlık ve refah teknolojiden ve bilimden gelecek.
Geleceğin en büyük üniversitesi iCloud (bulut) olacak. Günümüzde bile MIT ya da Stanford’daki derslere internetle erişiliyor. Ama e-eğitimi bırakanların oranı yüzde 90. Çünkü burada ev ödevi, değerlendirme, yönlendirme, hatta akran baskısı yok. Onlara kılavuz edecek kimse yok. Eğitimde başarı için iletişim, kişisel dokunma şarttır. Bu yüzden işte öğretmenler hep olacak. Kendini tekrarlayan işler yani brokerlik, acentelik gibi meslekler robotlar tarafından yapılacak. Ama çöpçülük, bahçıvanlık, polislik, inşaat işçiliği gibi meslekler gelecekte hep olacak. Yaratıcılık, hayal gücü gerektiren konularda robotlar çalışamayacak. Zekanın IQ ya da babanızın parasıyla ilgisi yok. Zekâ geleceği görmek, geleceği tasarlamak demektir. Başarılı ve zeki insanlar, 10 yıl, 20 yıl sonrasını düşünür. Daha az zekiler ‘Şu an ne yapabilirim?’ der, kısa vadelidir. Gençler her şeyi Facebook’a yüklüyor. 15-20 yıl içinde duygu ve anılar da SMS olarak gönderilip, sosyal medyada paylaşılacak. İlk kullanıcılar çocuklar olacak. Bugün Japonya’da gençler partide kulaklık takıyor, size ilgi duyan varsa kulaklıklar aşağı yukarı inip çıkıyor. Tuvaletlerde çipler olacak ve likit biyopsi yapacak. Kanser genlerinizi size oluşmadan tuvalet söyleyecek. Üç boyutlu tasarımları evinizin salonunda yapacaksınız. İnsan organlarının çıktısını yazıcıdan alacaksınız. Kendi hücrelerinizden böbreğinizi salonunuzda üreteceksiniz.
45
Özel günleriniz hiç bu kadar “ÖZEL” olmamıştı...
Garden&Cıty tüm kutlama ve anma günlerinizde Bahçeşehir ve Boğazköy’de sunduğu 2 farklı villa konsepti ile unutulmaz anlarınızı paylaşıyor. İster bizlerin önerdiği, ister sizlerle birlikte belirleyeceğimiz, süsleme, etkinlik programları ve menülerle çok özel anlarınıza ev sahipliği yapıyoruz. Doğum Günleri, Evlilik Yıl Dönümleri, Kına, Nişan Merasimleri ve hatta hatta Kadınlara Özel Toplantılar, Kalabalık Aile Yemekleri için size özel adresiniz... Ayrıca her iki mekanımız bahçeli olup gün içerisinde kafe hizmeti de sunmaktadır...
Bahçeşehir Adresi Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 Bahçeşehir
Boğazköy Adresi Anadolu Caddesi, Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi, 34488 Boğazköy
T:(0212) 607 26 27 • 0532 352 97 10 Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
46
TEKNOLOJİ
2016’da Bilimsel Gelişmeler 1) Türkiyeli bilim insanlarından, her kan grubuyla uyuşan yapay kan Yılın ilk ayında, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde görevli Genel Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Adnan Ayhancı yapay kan ürettiklerini duyurdu. Bağışlanan kanlar maalesef bir ay muhafaza edildikten sonra bozuluyor. Yapay kan ise bir yıl boyunca bozulmadan saklanabiliyor.
süper akıllı, süper güzel ve süper yetenekli insanı ortaya çıkacağı bir proje üzerinde çalışıyor.
2
7) Dünyanın ilk kuantum uydusu fırlatıldı Çin, dünyanın ilk kuantum telekomünikasyon uydusu Micius’u başarıyla fırlattı. Bilim insanları, kuantum mekaniği ile verilerin şebekeler içinde fotonlarla güvenli olarak taşındığını, verilerin aktarım esnasında ele geçirilemediğini veya kopyalanamadığını belirtiliyor. Çin’in uzaya gönderdiği uyduya M.Ö. 5. yüzyılda yaşan bilim insanı ve filozof Micius’un adı verildi.
2) Milyar dolarlık kanser projesinin başına getirilen profesör; Türkiye’den Sadık Esener ABD’nin sayılı kanserle savaş enstitülerinden birinin başına getirilen Prof. Dr. Sadık Esener, Oregon’daki Knight Kanser Enstitüsü’nün yeni direktörü oldu. Lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yapan Profesör Sadık Esener’in kanser ve erken teşhisi hakkında yaklaşık 450 makalesi var ve direktörü olduğu enstitü de görev alacak 300 kişiyle birlikte çalışmalarını yürütecek.
8) Uzaydan gelen sinyal tartışma yarattı Rusya’daki bir radyo teleskop, 95 ışık yılı uzaktan gelen “güçlü bir sinyal“ yakaladı.
3) Yapay zekanın yazdığı roman neredeyse edebiyat ödülü alıyordu Yapay zekanın yazarlığını yaptığı ve Konpyuta ga shosetsu wo kaku hi (Bir Bilgisayar Roman Yazdığı Zaman) ironik adlı eser, 3. Nikkei Hoshi Shinichi Edebiyat Ödülleri’nde birinciliği kazanmasa da ödüle yaklaştı.
4
4) Mars Toprağı Tarıma Elverişli Hollandalı bilim insanları, NASA’nın geliştirdiği Mars toprağına benzer toprakta ürün yetiştirmeyi başardı. Test edilen ürünlerde sağlığa zararlı metaller bulunmadı. 5) Ahtapotların DNA’sı dünyada eşsiz The University Of Chicago bilim insanlarının yaptığı son araştırmalar, ahtapot gen dizilimlerinin diğer canlılardan farklı olduğunu ortaya koydu. Ahtapot DNA’sı bu dünyadan değil! Ahtapotların genomu, sahip oldukları ve 33 bin proteini kodlayabilen gen ile daha önce görülmemiş karmaşıklıktaki bir yapıda. 6) Genlerle oynayarak “Süper İnsan” üretecekler Bilim insanları, gen yazılımının değiştirilerek
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
9) TÜBİTAK’ın beğenmediği projeyle dünya birincisi olan İlayda NASA projesinde Sıvılarda bulunan su oranını mıknatısla ölçebilen bir sistem geliştiren İlayda Şamilgil, bu projesi ile TÜBİTAK’ın yarışmasına katılmış, ancak finale bile kalamamıştı. İlayda, Polonya’da düzenlenen ve 80 ülkenin katıldığı ”Nobel Fizik Ödülü’ne Doğru İlk Adım” yarışmasında da birinci olmayı başarmıştı. Bu büyük başarı ile tüm dikkatleri üzerine çeken İlayda, eğitim hayatını sürdürdüğü Amerika’daki Cornell Üniversitesi’nde önemli bir başarıya daha imza attı. Üniversitedeki profesörlerden biri olan ve NASA’da teknoloji şefi olarak görev yapan Profesör Mason Peck’in NASA projesinde yer alacak olan İlayda, başarı yolunda ilerliyor. 10) Dünyanın en dayanıklı hayvanının sırrı çözüldü Radyasyona, dondurucu soğuğa ve kaynatılmaya dayanan mikroskobik hayvan su ayısının DNA’sını battaniye gibi sararak koruyan bir protein keşfedildi.
5
11) Einstein’ın Kütle Çekim Dalgaları Kanıtlandı Einstein’in 1916’daki yer çekim dalgalarına ilişkin teorisi ikinci kez ispatlanırken, ilk gözlemin tesadüf olmadığı ortaya konuldu.
47
2016’da bilim dünyasında yaşanan önemli gelişmeler… Bilim insanları, bir yandan mevcut yaşamımızı kolaylaştıracak yeniliklere imza atarken bir yandan da yeni yaşam alanları kurabileceğimiz gezegenler için çalışmalarını sürdürüyor. 2016 yılı boyunca hangi bilimsel gelişmelere şahit olduk hatırlayalım.
İzafiyet Teorisi’ni yazarken tüm evrenin yer çekimi dalgalarıyla kaplı olduğu kuramını ortaya atan Einstein, yapılan en son gözlemle bir kez daha haklı çıkarken, bunun hiçbir zaman tespit edilemeyeceği düşüncesinde ise yanıldığı ortaya çıkmış oldu.
ğine seçilen ilk Türk bilim insanı Dr. Canan Dağdeviren, dedesinin 28 yaşında kalp yetmezliğinden ölmesinin kendisini etkilediğini, bundan dolayı onun öldüğü yaşa gelinceye kadar kalp hastaları için bir şeyler yapmaya karar verdiğini söyledi. MIT Technology Review dergisinin geçen yıl derlediği ‘35 Yaş Altı 35 Yenilikçi’ ile Forbes dergisinin ‘30 Yaşından Küçük 30 Bilim İnsanı” listelerinde yer alan Dağdeviren, ‘giyilebilir kalp pili’ni icat ederek tarihe geçti.
10
12) Fransa’da güneş enerjili yollar yapılıyor Fransa Çevre Bakanı Segolene Royal önümüzdeki beş yılda bin kilometre uzunluğundaki kara yolunun foto voltaj panelleriyle kaplanıp yeşil enerji kazanılacağını açıkladı. Bu yöntem daha önce Hollanda’da denenmiş ve 70 kilometrelik bisiklet yolundan bir hanenin yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak miktarda (3 bin kilovat saat) elektrik üretilmişti.
13
13) 30 futbol sahası büyüklüğündeki teleskop evreni dinliyor Çin’de yapımı tamamlanan, 30 futbol sahası büyüklüğündeki dünyanın en büyük radyo teleskobu FAST’ta testlere başlandı. 14) 3D Yazıcılar ile Biyonik Uzuvlar Üretip Ücretsiz Dağıtan Öğrenciler 3D yazıcı teknolojisi günden güne hayatımıza daha fazla giriyor. Gelecekte ise çok daha yaygın bir kullanım ile hayatımıza gireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Ülkemizde gerçekleştirilen Astero isimli proje de bize bu alanda büyük umut verdi. Astero herhangi bir uzvunu kaybetmiş çocuklara 3D yazıcılarda çok düşük maliyetlerle fonksiyonel protez uzuvlar basan bir sosyal sorumluluk projesi, projeyi yürütenler ise tamamen gönüllülük esasına göre çalışan İTÜ öğrencileri. 15) Canan Dağdeviren’e Dünya Birinciliği Ödülü Dr. Canan Dağdeviren, 28 yaşında icat ettiği ‘giyilebilir kalp pili’nden sonra şimdi de kanserin peşine düştü. Dağdeviren “Meme kanserinin tedavisi için bir cihaz ve kolonoskopide kullanılacak bir aparat geliştireceğim. Çalışmalarım sürüyor” diyor. Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeli-
14
16) 4 Işık Yılı Uzakta Dünya Benzeri Gezegen Dünyadan sadece 4 ışık yılı uzakta bulunan en yakın yıldızın etrafında yaşanabilir bölgede bir gezegen keşfedildi. ESO teleskopları ve diğer teleskopları kullanan araştırmacılar, Güneş’ten sonra Dünya’ya en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin yörüngesinde dolanan bir gezegene dair oldukça güçlü kanıtlar elde ettiler. Uzun süredir aranan Proxima b adlı dünya, soğuk kırmızı konak yıldızının etrafındaki bir turunu 11 günde tamamlıyor, gezegenin yüzey sıcaklığı ise suyun sıvı halde kalabilmesini sağlıyor. Bu kayalık dünya Yeryüzü’nden biraz daha büyük ve bize en yakın ötegezegen — bu sayede burası Güneş Sistemi dışında yaşam barındırabilecek en yakın yer olabilir. Güneş Sistemi’ne dört ışık-yılından biraz daha uzakta bulunan Proxima Centauri adlı kırmızı-cüce yıldız Güneş’ten sonra Yeryüzü’ne en yakın yıldız konumundadır. Erboğa takımyıldızında yer alan bu soğuk yıldız çıplak gözle görülemeyecek kadar sönük olup, Alpha Centauri AB olarak bilinen ve çok daha parlak olan yıldız çiftine oldukça yakındır.
Derleyen: Ciran Derya Kaynaklar: https://www.fizikist.com/2016-yilina-damgavuran-20-bilimsel-gelisme/ http://theistanbulpost. com/2016da-bilimdunyasinda-yasanan-onemli-gelismeler/ http://www. gercekbilim.com/2016nin-enmuhtesem-bilimsel-kesifleri/
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
48
TEKNOLOJİ
2016 İnternet ve Sosyal Medya Kullanıcı İstatistikleri Digital pazarlama ajansı We Are Social 2016 yılına dair küresel ve lokal dijital istatistikleri içeren “İnternet ve Sosyal Medya Kullanıcı İstatistikleri” raporunu yayınlandı.
Global Web Index verileri ile hazırlanan 537 sayfalık “Digital in 2016” adlı raporda; sosyal, dijital ve mobil mecralardaki kullanıcı sayı verilerinden, bu mecralara hakim olan son trendlere kadar birçok bilgi bulunuyor. Digital in 2016 raporuna göre;
• Yeryüzünde internete bağlanan insan sayısı 3,419 milyar! • Sosyal medyayı aktif olarak kullanan 2,307 milyar kullanıcı var. • Mobil cihaz kullanıcısı 3,790 milyar • Mobil cihaz üzerinden sosyal medyayı kullananların sayısı ise 1,968 milyar. Mobil cihaz kullanıcılarının yarısından fazlası sosyal medyaya cihazları ile bağlanıyor. Bu verilerden yola çıkarak internetin ve mobil cihazların hayatımızın merkezinde olduğu; ve önümüzdeki yıllarda da bu durumun değişmesinin zor olacağı sonucuna varabiliriz.
İnternet kullanıcılarının %77’si her gün online oluyor, %16’sı ise haftada en az bir kez internete bağlanıyor.
Küresel ve lokal dijital istatistiklerin tamamına aşağıdaki sunumdan ulaşabilirsiniz. Digital in 2016’nın Türkiye istatistiklerinde ise durum şu: • 79.14 milyon insanın yaşadığı Türkiye’de, internete bağlanan kullanıcı sayısı 46,3 milyon! • 46.3 milyon internet kullanıcısından sosyal medyayı aktif olarak kullananların sayısı 42 milyon! • 42 milyon sosyal medya kullanıcısının 36 milyonu mobil cihaz üzerinden bağlanıyor sosyal medyaya.
Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya platformlarında şaşırtıcı bir durum yok. İnternet kullanıcılarının 42 milyonu aktif olarak sosyal medyayı kullanıyor, bu kullanıcıların 36 milyonu sosyal medyaya mobil cihazlarından ulaşıyor.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
İlk sırada %32 ile Facebook var. Facebook’u %24 ile WhatsApp, %20 ile Facebook Messenger, %17 ile Twitter, %16 ile Instagram takip ediyor. Sıralama Google+, Skype, Linkedin, Viber ve Vine ile devam ediyor.
Web trafiğinin %51’i diz üstü ve masaüstü bilgisayarlardan, %45’i mobil cihazlardan ve geri kalanı ise tabletler üzerinden gerçekleşiyor.
Türkiye’de 42 milyon Facebook kullanıcısı var. Bunların %37’sini kadın kullanıcılar, %63’ünü ise erkek kullanıcılar oluşturuyor. 20-29 yaş arasındaki kullanıcıların oranı %36.
49
www.yelpazeistanbul.com ile
İ
S
T
A
N
B
U
L
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
50
SAĞLIK KÜLTÜR
İstanbul’da mutlaka gidilmesi gereken
tarihi hamamlar Sultanların ve Padişahların şehri İstanbul’da eskiliği ve tarihiyle ünlü pek çok hamam bulunur. Bunlardan gidilip görülmesi gereken İstanbul Hamamlarını sizler için seçtik. Hamam kültürünün tarihi, Antik Roma dönemine kadar uzanır. Özel bir düzenle sıcak ve soğuk suyu bulunan, yıkanma amacıyla tasarlanan hamamlar, Osmanlı döneminin önemli yapılarıdır. O dönemlerde her sultan ve padişahın bir hamam yaptırdığı bilinir. En önemli hamamlar ise yaptığı eserlerle Türk mimarisine önemli yapılar bırakan Mimar Sinan’ın yaptığı eserlerdir. On yedinci yüzyılda, sadece İstanbul’da 168 büyük çarşı hamamı yaptırılmıştır. Kültürümüzün en önemli geleneği olan hamam ritüelinde kese ve köpük masajı uygulamaları yapılır. Yapılan bu ritüel, yaptıran insanı gevşetmek, rahatlatmak ve vücudundaki kirden arınması için yapılan bir uygulamadır. Hamam, kısaca “yıkanma, arınma ve şifa bulmaya mahsus yer “ olarak tanımlanır. Hamamlar mimari yapı açıdan cami mimarisi ile benzerlik göstermektedir. Örneğin hamamların kubbesi, camilerin kubbesine benzemektedir. İslamiyet’e göre; bir bedenin girdiği suya başka bir beden giremez, çünkü o su kirlenmiştir. İslamiyet’te bu inançtan dolayı, akan suda yıkanma ve abdest alma alışkanlığı doğmuştur, bundan dolayı Türk hamamlarında kurnalar gerekli bir ihtiyaç olarak düşünülmüştür. Oysa Roma banyolarında kurna pek bulunmaz. Hamamlarla ilgili önemli bir deyim olan “Hamam’a giren terler” deyimi hamamların sıcaklık ortamının ne kadar fazla olduğunu anlatan önemli bir deyimdir. Bazı hamamların içinde sauna, Fin Hamamı ve yüzme havuzu da bulunur.
Cağaloğlu Hamamı I.Mahmut döneminde yapılan İstanbul’un en büyük
fazla yabancıların tercih ettiği hamam yapısı ve Osmanlı döneminde kalmasından dolayı görülmesi gereken yapılar arasında yer alır. Hamamın giriş ücreti:(Kese,köpük masajı dahil) 100TL. Adres: Mimar Sinan Caddesi No:20. Süleymaniye/ İstanbul Telefon: (0212) 519 5569 çifte hamamlarından olan Cağaloğlu Hamamı, barok stili mimari yapıya sahiptir. Klasik Osmanlı mimarisinden farklı olarak soğuk ve sıcak bölümleri diğer hamamlara göre farklılık gösterir. 300 yıldır ayakta duran hamamın kadın ve erkekler için ayrı bölümleri bulunuyor. New York Times gazetesinin “Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 1000 Yer” listesinde yer alan Cağaloğlu Hamamı, Osmanlı Dönemi’nde inşa ettirilen son büyük hamam olma özelliğini de taşımaktadır. Hamamın giriş fiyatı: 90TL kese, masaj dahil fiyatı 150TL Adres: Prof.Kazım İsmail Gürkan Cad. No 24 Cağaloğlu-Eminönü/İstanbul Telefon: (0212) 512 8553
Süleymaniye Hamamı 1557 yılından beri ayakta olan hamam kubbeleri ve birbiri ardına dizilmiş bacalarıyla İstanbul’un en güzel süslerindendir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan hamam için Mimar Sinan; “kalfalık eserim” diye tabir eder. Hamam ile birlikte o dönemde Süleymaniye Camii ve külliyesi inşa edilmiştir. Beyazıt’ta yer alan hamam üç bölümden oluşur. Kadın ve erkeklerin her gün kullanabildikleri bölümlerinin yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman’ın bir zamanlar yıkandığı özel loca bölümü de hamamın kullanılan bölümüdür. Türklerden daha
Çinili Hamam Tarihi Çinili Hamam, Kösem Sultan tarafından 1640 yılında yaptırılmıştır. Bitimine ömrünün yetmediği hamamın bitirilmesini kardeşi üstlenmiştir. “Çinili” adının konulması o dönemde özel çinilerle bezeli olmasından gelmektedir. Fakat çiniler günümüze kadar kalamamış, çalınmıştır. Tekrar hayat geçirilme evresinde yapıda fazla değişiklik yapılmamış, sadece duvarları orijinal mavi taşlarla, esere sadık kalınarak süslenmiştir. Tarihi hamamın güzelliği birçok dizi ve fotoğraf sanatçısı tarafından fark edilmiş ve çeşitli sanatsal projelerde kullanılmıştır. Kubbeleri oldukça yüksek olan hamamın erkek ve kadın bölümlerinde köpük masajı, kesek ve kadınlar için yağlı masaj hizmetleri sunulmaktadır. Hamamın giriş ücreti: 20TL (Kese 6TL,köpük masajı 6TL) Adres: Valide-i Atik Mh., 34664 Üsküdar/İstanbul Telefon: (0216) 334 9710
Tarihi Gedikpaşa Hamamı Kapalı Çarşı yakınlarında bulunana Osmanlı mimarisinin en önemli eseri olan Gedikpaşa Hamamı 1475 yılında Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Sauna, göbek taşının yanında havuzu olan tarihi tek hamamdır. Aynı zamanda kadın ve erkek bölümleri olan İstanbul’un çifte hamamlarındandır. Hamam giriş ücreti: 50TL (Kese,köpük masajı dahil) 70TL. Adres: Hamam Cad. No:65 - 67 Gedikpaşa/İstanbul Telefon: (0212) 517 8956
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
51 Tarihi Galatasaray Hamamı Yüzyıllara hükmetmiş Sultan II. Bayezid tarafından, Gül Baba’nın arzusuyla yapılmış olan Galatasaray Hamamı günümüzün en çok tercih edilen tarihi hamamlarından. 1484 yılında o zamanların önemli zatlarından Gül Baba’nın Sultan II. Bayezid’den dileği olan hamam ve mektep, zatın istediği gibi büyük olarak yapılmış. Birçok paşa, kadı, sadrazam ve padişahın kullandığı hamam geçmişten günümüze kalan önemli miraslardan. Hamam giriş ücreti: 65TL (Kese,köpük masajı dahil) 135TL. Adres: Turnacıbaşı Sokak, No: 24 Galatasaray- Beyoğlu/İstanbul Telefon: Erkekler için (0212) 252 4242 / (0212) 249 4342
Kılıç Ali Paşa Hamamı Tophane’nin sembollerinden olan tarihi Kılıç Ali Paşa Hamamı, adını Osmanlı donanmasının ünü dünyaya yayılmış önemli askerlerinden Kılıç Ali Paşa’dan alır. Önemli mimarlarımızdan Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olan hamam, titiz bir restorasyon aşamasından sonra 2012 yılında hizmete açılmış. Büyük usta Mimar Sinan’ın 1578-1583 tarihlerinde inşa ettiği düşünülen hamamın özelliği, ışığı geçiren fil gözü bezeli kubbeleridir. İstanbul’un ikinci en büyük kubbesi olan Kılıç Ali Paşa Hamamı’nın dış bölümünde hamam ürünleri satan bir dükkânı da yer alıyor. Özel günler için gelin hamamı, damat hamamı ve kırk hamam gibi etkinlikler düzenlenen hamam sabah kadınlar için, öğleden sonra erkekler için hizmet veriyor. Hamam giriş ücreti: 100TL (Kese,köpük masajı dahil) 130TL. Adres: Kemankeş Mah. Hamam Sok. No:1 34425 Tophane Karaköy Telefon: (0212) 393 80 10
Çemberlitaş Hamamı Kapalı Çarşı yakınlarında yer alan bir diğer tarihi hamam da Çemberlitaş’tır. Mimar Sinan’a 1584 yılında Nur Banu Sultan tarafından yaptırılan hamam, kadın ve erkek bölümlerinden oluşan çifte hamamdır. Çemberlitaş bir dönem Valide Sultan ve Gül Hamamı isimleriyle de anılmıştır. Osmanlı topraklarını gezmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış Evliya Çelebi ise yapıdan III.Murat Hamamı olarak bahsetmiştir. Hamam içinde yer alan bazı göbek taşlarında Osmanlı yazıtları bulunmaktadır. Tarihi yapı, günümüzde hamam sefalarıyla yabancı ve Türk konuklarını ağırlamaktadır. Hamam giriş ücreti: 60TL, (Kese, köpük masajı dahil) 90TL Adres: Vezirhan Cad. No: 8, Çemberlitaş / İstanbul Telefon: (0212) 522 7974
DOĞRU ADRES - SORUNSUZ TESLİMAT GÜVENİLİR TEMİZLİK
• İPEK • ÇİN • NEPAL • DECO • YÖRÜK
• ŞAGE • KİLİM • BATTANİYE • YORGAN • MİLAS
• STEP • BÜNYAN • ANTİK • LADİK
Halılarınız El Değmeden En Son Teknoloji İle Yıkanır, Kurutulur, Evinizden Alınıp, Evinize Steril Ambalajda Teslim Edilir.
HER TÜRLÜ HALIFLEKS - KOLTUK YIKANIR YERİNDE HALIFLEKS YIKANIR HALI KENARLARINA OVERLOK YAPILIR
(0212) 876 63 22
(0535) 206 41 38
Yakuplu Merkez Mah. 46. Yelpaze Sk. No:32 İstanbul İstanbul /Beylikdüzü, 25 Ocak -25 Şubat 2017
52
KÜLTÜR
İstanbul’da gezip görmeniz gereken 10 yer İstanbul’u gezip bitirdiğinizi zannediyorsanız, bir durup düşünün deriz. Hala keşfetmediğiniz pek çok yer var. Seneler önce gittim ben diyerek gitmediğiniz her yer şimdi o kadar gelişti değişti ki bir daha gidip görmemek olmaz dedik ve sizler için gezip görmeniz gereken yerleri bir bir sıraladık. Santralistanbul - Enerji Müzesi Eski Silahtarağa Elektrik Santrali olan mekan şimdi Enerji Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. 1921 yılında inşa edilen ilk makine dairesi olan Santralistanbul, faaliyetini durduktan sonra paslanmaya başlayan makineleri bir müzeye dönüştürme fikrine dönüşerek ortaya çıkmış bir proje. Ziyaretçilerin ilgisine göre oluşturulan özel rehberli turlarda, Enerji Müzesi gezilebilir. 45 dakika süren bu turlar, ziyaretçi grubun talebi doğrultusunda, Türkçe veya İngilizce gerçekleştiriliyor. Rehberli tur grupları, en fazla 25 kişiden oluşuyor. Turun ücreti ise müze giriş ücreti dahil olarak Yetişkinler: 25 TL Üniversite öğrencileri: 15 TL’dir. Özel rehberli turlara katılmak için önceden rezervasyon yaptırılması gerekmektedir. Rezervasyon yaptırmak için, rehberliturlar@ santralistanbul.org adresine düzenletilmesini istediğiniz rehberli turun gün ve saati ile iletişim bilgilerinizi içeren bir e-posta gönderilmeniz yeterli. Her gün saat 10.00-18.00 arası, hafta sonları ise saat 10.00-20.00 arası ziyarete açıktır. Miniatürk Türkiye’nin önemli tarihi yapılarını bir günde karış karış gezme olanağı sunan Miniatürk, İstanbul’un en önemli müzelerinden biridir. İstanbul’dan 59, Anadolu’dan 55, Türkiye sınırları dışında kalan Osmanlı coğrafyasından 12 eser bulunan müzede her eser 1/25 ölçeklerinde maketler halinde tasarlanmıştır. Her eserin önünde bulunana bilgi bölümünde tarihi yapının sesli anlatısını da dinleyebilmeniz yanında bazı eserlerin üzerinde geçme şansı da yakalayabiliyorsunuz. Bunlardan en
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
güzeli Boğaziçi Köprüsü’dür. Miniatürk’de tarihi maketlerle birlikte gezme şansı yaklayabileceğiniz iki ektra müze ve ve bir restaurant cafesi bulunmaktadır. Blatalimanı Japon Bahçesi Sarıyer, Baltalimanı’nda bulunan Japon Bahçesi, 2003 yılında Japonya’da Türk yılı ilan edilmesinin üzerine yapılmış bir park alanıdır. Japonya’nın Shimonoseki Kenti ile İstanbul´un Kardeş Şehir olmasının ardında bahçenin çalışmalarına başlanmış. Japon Bahçesi´nin en önemli materyallerinden biri de giriş ve çitlerdir. Giriş kapısı, iki ülkede de bulunan Boğaz Köprüsü sembolize edilerek tasarlanmış olup kardeşliği simgelemektedir. Tasarımda Japon bahçelerinde sıklıkla kullanılan bitkiler yer almaktadır. Bahçenin düzenlenmesinde Japon Bahçe Sanatı´nın genel karakteri olan doğal malzemeler kullanılmıştır. Japon Bahçesi´nin tüm özellik ve öğeleriyle yaşatılacağı bahçede; Şelale, Doğal Gölet, Ada, Ada´yı her iki yönde kıyılara bağlayan Taş ve Ahşap Köprüler ve Kuru Köprü inşa edilmiştir. Japon Çayevi bulunmaktadır. Rahmi Koç Müzesi 1994 yılında ziyarete açılan Rahmi Koç Müzesi, Haliç’in kuzey yakasındaki Hasköy semtindedir. Günümüzde yaklaşık 27 bin metrekarelik alana yayılan müze, üç ana bölümden oluşmaktadır. Tarihi Lengerhane Binası, tarihi Hasköy Tersanesi ve Açık Hava sergileme alanından oluşan müzede eski tarihe tanıklık etmiş pek çok teknolojik aracı keşfetmeniz mümkün.
Masumiyet Müzesi Belki önünden geçtiniz belki tabelasını gördünüz ama hiç gezmek aklınıza gelmedi. Orhan Pamuk’un romanın üzerine yapılan ve romandan alıntılarla tasarlanmış müzeyi gezmenizi tavsiye ederiz. Müze Taksim Cihangir’de bulunuyor. Müzeyi romanını okuduktan sonra gezerseniz gördüğünüz şeylerin neden orada olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. Masumiyet Müzesi’ni romanınızla giderseniz girmek ücretsiz. Romanınız yoksa giriş ücreti 15TL. Sabri Artam Vakfı Otomobil Müzesi Eski tarihi otomobillerin sergilendiği 1998 yılında ziyarete açılan Sabri Artam Otomobil Müzesi, İstanbul’da Anadolu Yakası’nda yer almaktadır. Türkiye’de sayıları azalan ama değerleri artan her yönde ilklerden olan yüzün üzerinde otomobil bu müzede yer alır. Müzenin “Collection” bölümünde ise yaklaşık 20 yıldır dünyanın her yerinden toplanmış ve yeniden hayata döndürülmüş araçlar yer alır. Beş katlı olan müzenin zemin katında 1960 ve sonrasında üretilen otomobiller, 2. katında 1950 yıllara ait otomobiller, 3. katında kafe ve antika otomobiller, çatı katında ise maket otomobiller yer alıyor. Müze Çarşamba gününden Pazar gügüne saat 10:00-19:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Giriş ücretli olan müzenin Tam 10TL, İndirimli 5TL’dir. Nakaştepe Manzarası İstanbul’un Anadolu Yakası’nda yer alan ve Üsküdar’a bağlı olan Nakaştepe’den İstanbul’a
53
bakmanın keyfine hala varmadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir. Nakaştepe’nin bağaz manzarası ve etrafına kurulan restaurantları ile yaz akşamlarınızın ve ya hafta sonu keyfinizin büyük bir bölümünde yer alması gereken bölgelerden biridir. Oyuncak Müzesi Sunay Akın tarafından kurulan Oyuncak Müzesi. 1700’lü yıllardan günümüze oyuncak tarihinin en gözde örneklerinin sergilendiği çocuklar ve büyükler için açılmış alternatif bir müzedir. 1990 yılından beri topladığı oyuncakları bu müzede toplayan Sunay Akın, uzay oyuncaklarından sanayi devrimini anlatan oyuncaklara pek çok özel koleksiyona bu müzede yer vermiştir. Dünyada sınırlı olarak üretilen serilerden ilk Türk oyuncağa kadar farklı yıllarda yapılan bu özel müzeyi gezerek çocukluk yıllarınıza dönüş yapabilirsiniz. Oyuncak Müzesi’ne tam giriş ücreti 10 TL, indirimli giriş ücreti 7TL’dir. Kariye Müzesi Edirnekapı, Fatih ilçesinde bulunan, mozaik ve fresco sanatının en iyi örneklerinin iç tasarımında kullanıldığı bir kilisedir. Duvar süslemeleri de kullanılan mozaik sanatı 6.yüzyılda yaygın olarak kullanıldıysa da 10. yüzyılda duraklama dönemine geçmiş yapımı zor bir sanattır. Fresko uygulamaları mozaiğe göre daha kolay olsa da iki sanatta eski dönmelerde kullanılan en gelişmiş tekniklerdi. Kariye Kilisesi içinde de İsa döneminin betimleri ile uygulanan bu sanat eserleri görülmeye değer duvar sanatıdır. Kariye içinde bulunan Bizans dini sanatından kullanılan tekniklerle uygulanan İsa’nın yaşamı ve mucizeleri, Meryem’in yaşamı, mozaik sanatı ile anlatılmıştır. Mahşer günü, diriliş ve son yargı gibi sahneler ise fresco olarak işlenmiştir. Müzeye giriş, Çarşamba günü hariç her gün vardır. Yaz saat uygulamasına göre 19:00, kış saatine göre 16:30’a kadar gezilebilir. Giriş ücreti 15TL’dir. Galata Mevlevihanesi Müzesi İstiklal Caddesi, Tünel meydanında Galipdede Caddesi’nde hemen sol tarafta kalan Galata Mevlevihanesi Müzesi, hem bir müze görevi görmenin yanında, özel sema gösterileri ile büyülü bir yapıdır. 17.yy Divan Edebiyatı şairi olan Şeyh Galib (Mehmet Esas Dede)’nin de türbesinin de yer aldığı Galata Mevlevihanesi, Osmanlı döneminden günümüze kalmış önemli bir eserdir. Mevlevihane diyince akla ilka gelen Sema Gösterileri belirli tarihlerde burada yapılmaktadır. Mevleviha sadece sufizm alanı ile sınırlı kalmamış sanat alanında da derin izler bırakmıştır. Bu bağlamda birer güzel sanatlar akademisi görevi görmüştür. Edebiyattan felsefeye, musikiden güzel yazı sanatına (Hüsnü Hat), ebrudan ciltçiliğe ve hatta saatçiliğe kadar pek çok sanat alanını Mevleviler tarafından başarıyla icra edilmiş eserler müze içerisinde yer alır. Müze Pazartesi hariç her gün yaz sezonunda 18:00, kış sezonunda 16:00 kadar açıktır. Giriş ücreti 10TL’dir. Bonus: Valide Han Yapılışı 17.yüzyıla dayanan ve Kösem Sultan tarafından yaptırılan Valide Han, Osmanlı’dan bizlere kalmış en güzel yapılardan biridir. Geçmişte kervanların konakladığı İstanbul’daki en büyük han olma özelliğine sahip Valide Han, tarihi kokusu ve üst bölümündeki kubbeleriyle gezilip, görülmesi gereken yapılardandır. Beyazıt turu yaptığınızda muhakkak Valide Han’ın tepesine çıkarak İstanbul’u izlemenizi tavsiye ederiz.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
54
GÜZELLİK
Göz makyajı savaşları: Retro stil VS Modern görünüm Klasik makyaj stillerinden vazgeçip, farklı görünümler deneme zamanı! Sen de Moda Haftalarında gördüğün farklı makyaj stillerini denemek için daha fazla beklememelisin. 2016 yılında defilelerde gördüğümüz retro etkileri artık makyajlara da yansıdı. Bunların yanısıra modern etkilerden vazgeçemeyen tasarımcılar da popülerliğini sürdürüyor. Sen de bu ikilemin ortasında kaldıysan doğru yerdesin! Sen bize stilini söyle, biz sana makyajını söyleyelim.
rini kıvır, daha sonra da maskara ile kirpkilerini dolgunlaştır. Modern görünüm Modern makyaj örneklerini sokak stillerinde, kırmızı halıda bol bol görmek mümkün! Sen de en son çıkan trendleri takip edip, en yeni makyaj malzemelerini satın alıyorsan bu göz makyajını denemeni tavsiye ediyoruz. Okula veya
işe giderken rahatlıkla kullanacağın bu göz makyajını nude ruj ile kombinleyebilirsin. Bu görünüm için öncelikle üst kirpik dibine kalın bir çizgi çek ve ucunu uzat. Kedi gözü makyajının olmazsa olmazı uzun ve etkili bir kuyruktur. Alt kirpik diplerine ise, füme veya siyah tonlarındaki göz farı ile gölgelendir. Böylece salaş ve modern göz makyajın ile çok dikkat çekeceksin.
Retro Stil Makyajında ve kıyafetinde toprak tonları favorin ise, fular ve vintage gözlüklerini takmadan dışarı çıkmıyorsan bu göz makyajı tam sana göre! Retro makyaj stili için, siyah eyelinerını kirpik dibinden doğru devam ettir ve kuyruk bölümünü hafifçe kaldır. Böylece 60’larda popüler olan ince eyeliner stilini yakalayabilirsin. Alt kirpik dibini ise boş bırakmalısın. Retro göz makyajının olmazsa olmazı ise hacimli kirpiklerdir. Bu sebeple öncelikle kirpkile-
Kahverengi gözlerini vurgulamak için öğrenmen gereken 4 makyaj hilesi Eğer gözlerin kahverengi veya siyahsa, baktığın her yere merak ve gizem saldığına eminim. Koyu renk gözler için makyaj yapmak kolaydır çünkü buğulu kahveden parlak turuncuya hemen hemen her renk kahve gözlerine uyum sağlar! Kahverengi gözlerini makyajla ön plana çıkarabilmek içinse bilmen gereken birkaç makyaj hilesi daha var! Öğrenmek için okumaya devam et...
Buğulu gözler
Süper siyah bir maskara kullan
Kusursuz maskarayı ararken aklında tutman gereken şu ki, maskaraların farklı bir sürü tonları var. Kahve gözlerini ön plana çıkarmak için sen tercihini extra siyah maskaralardan yana kullan!
Işıltı ekle
Bakışlarını aydınlatmak ve gözlerinin daha iri görünmesini sağlamak için ışıltılardan yardım al! Metalik göz farları özellikle yeni yıla günler kala tercih edebileceğin ideal bir ton! Göz kapaklarına bu farı uygula ve alt kirpik çizgini de unutma! Beyaz ışıltılı farını göz pınarlarına uygulayarak etkiyi ikiye katla!
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017
Kedi bakışlar
Kahve gözleri ön plana çıkarmanın bir diğer yolu da kusursuz kuyruklu bir eyeliner uygulaması! Siyah likit eyelinerınla göz kapaklarının üzerine ince bir çizgi çek ve çizgiyi gözlerinin dış köşelerine doğru uzat. Gözlerinin dış köşelerine ulaştığında çizgiyi biraz daha yukarı doğru çekerek kuyruk kısmını oluştur.
Eğer kahve gözlere yakışan tek bir göz makyajı olsaydı bu kuşkusuz buğulu bakışlar olurdu, Selena Gomez, Kim Kardashian, Shay Mitchell ve Nina Dobrev gibi yıldızlar da dikkat ettiysen her zaman tercihlerini buğulu bakışlardan yana kullanıyorlar. Buğulu görünümü siyah göz kaleminle elde etmek için göz kaleminle gözlerini çerçevele ve nazikçe dağıt! Birkaç kat siyah maskara uygulayarak görünümü tamamla!
Nöbetçi Eczaneler 3. Cadde Eczanesi Armağan Eczanesi Bahçeşehir Aydın Eczanesi Bahçeşehir Eczanesi Boğazköy Eczanesi Defne Eczanesi Deniz Eczanesi Derman Eczanesi Dilek Öz Eczanesi Eczane Akbatı Eczane Filiz Elit Eczanesi Elvin Eczanesi Güngör Eczanesi İstanbul Eczanesi Kent Eczanesi Mavi Eczane Oksijen Eczanesi Şehir Eczanesi Şelale Eczanesi Su Eczanesi Yıldız Eczanesi
608 00 26 669 93 00 608 00 37 669 34 34 607 06 07 669 96 59 672 43 03 605 02 13 669 70 10 397 01 17 672 01 03 672 33 32 669 18 27 672 94 01 672 33 30 596 55 53 669 59 51 669 44 66 608 17 27 669 09 11 669 97 97 607 08 10
BAHÇEŞEHİR SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI BAHÇEŞEHİRLİLER DERNEĞİ (BADER) 669 61 61 BAHÇEŞEHİR ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ 672 70 16 BAHÇEŞEHİR Ç.Y.D.D. 672 01 05 BOĞAZKÖYLÜLER DERNEĞİ (BODER) 607 13 77 BAHÇEŞEHİR ÖNEMLİ TELEFONLAR YELPAZE İSTANBUL HABER AJANSI (YİHA) 669 83 86 AİLE HEKİMLİĞİ 444 06 69 ALO AMBULANS 669 55 66 BAHÇEŞEHİR SU-ARITMA 669 38 62 BAHÇEŞEHİR GAZ DAĞITIM A.Ş. 669 00 03 1.KISIM MUHTARLIĞI 669 62 10 2.KISIM MUHTARLIĞI 669 80 25 ZABITA KARAKOLU 669 37 07 BARINAK 669 47 29 BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ 444 0 669 PTT 669 16 00 İTFAİYE 669 31 37- 669 38 60 SAĞLIK OCAĞI 669 63 60 TAKSİ 669 63 60 ESENKENT ÖNEMLİ TELEFONLAR ESENYURT BELEDİYESİ 596 30 00 ISI DAĞITIM 672 16 13 KENT YÖNETİMİ 672 11 62 TAKSİ 672 62 72 EĞİTİM KURUMLARI BAHÇEŞEHİR KOLEJİ 669 51 77 TAY SÜRÜCÜ KURSU 669 84 04 ÖZEL DERS VERENLER ARDA ÇANKAYA 0532 777 83 38 NERİMAN GÜNEŞDOĞDU 0542 832 17 25
ETÜT MERKEZLERİ YELPAZE İSTANBUL SANAT MERKEZİ 669 16 50 KAFE/RESTORANT/GIDA/PAKET SERVİS BAHÇEŞEHİR PROFİTEROL 669 73 45 MİE PASTANESİ 669 05 89 EMLAKÇILAR ARDA EMLAK (22. YIL) 669 21 32 İrtibat Cengiz Yılmaz 0532 213 77 53 SU SERVİSİ GÜMÜŞ SU 444 78 44 KORUSU 669 00 13 - 672 20 30 TAŞDELEN SU 669 1 669 HİZMET SEKTÖRÜ /ELEKTRİK/SU TESİSAT BAHÇEŞEHİR ELEKTRONİK 669 00 25 SAĞLIK/GÜZELLİK MERKEZLERİ POLA FITNESS CENTER 669 00 25 GİYİM ARZU YETİŞ KOCATEPE Haute Couture (Gelinlik - Abiye) 0539 456 03 00 HALI YIKAMA Mis Köpük Halı Yıkama 853 95 24 VETERİNER&PET SHOP BOĞAZKÖY VETERİNER KLİNİĞİ 607 09 39 GÜNER VETERİNER SAĞLIK MERKEZİ 608 0 432 GÜNER PET 0532 266 14 91 SPRADON VETERİNER KLİNİĞİ 0532 646 14 31 İŞLETME REHBERİ AKYOL DANIŞMANLIK TERCÜME&BİLİŞİM 249 99 97 AKSİGORTA Gürsoylar Sigorta 596 41 33 AJANS YELPAZE 669 83 86
Bundan böyle gıdadan eğitime, güzellikten sağlığa sektörel telefon rehberimizde sizde yerinizi alın... Detaylı bilgi için; (0212) 669 83 86
Ay içerisinde nöbetçi çizelgelerinde değişiklik olduğundan dolayı güncel liste için www.ieo.org.tr adresinden bilgi edinebilirsiniz.
YTÜ ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ MEZUNUNDAN; İlk, orta, lise seviyesinde Matematik, Geometri, Fen, Fizik ve İngilizce Özel Dersleri Verilir.
ÇOK HESAPLIDIR.
İletişim: 0535 659 18 62 - 0212 669 91 72 Matematik ve Geometri Öğretmeninden
İlk, Orta ve Lise öğrencilerine
Matematik ve Geometri Dersleri verilir.
0505 450 5809
Her damacana siparişlerinizde
1/2 Lt’lik Pet Su Hediye
Abone olan herkese
Su Pompası Hediye
İngilizce Öğretmeni bayandan
Üniversite hazırlık öğrencilerine ve ara sınıflara
İngilizce Dersleri verİlir.
0505 242 97 33
56
76D
146T
BAHÇEŞEHİR-TAKSİM (ÇİFT KATLI)
Gidiş-Dönüş sefer süresi: 180 dakika KITA İND. hattır bahçeşehir Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 05:00 05:30 05:15 05:50 05:30 06:10 05:45 06:25 06:00 06:40 06:10 06:55 06:20 07:05 06:30 07:15 06:40 07:30 06:50 07:45 07:00 07:55 07:15 08:10 07:30 08:25 07:45 08:40 08:00 08:55 08:15 09:10 08:30 09:25 08:45 09:40 09:00 09:55 09:15 10:10 09:30 10:25 09:45 10:40 10:00 10:55 10:15 11:10 10:30 11:25 10:45 11:40 11:00 11:55 11:15 12:10 11:30 12:25 11:45 12:40 12:00 12:55 12:15 13:10 12:30 13:25 12:45 13:40 13:00 13:55 13:15 14:10 13:30 14:25 13:45 14:40 14:00 14:55 14:15 15:10 14:30 15:25 14:45 15:40 15:00 15:55 15:15 16:10 15:30 16:25 15:45 16:40 16:00 16:55 16:15 17:10 16:30 17:25 16:45 17:40 17:00 17:55 17:15 18:10 17:30 18:25 17:45 18:40 18:00 18:55 18:15 19:10 18:30 19:30 18:45 19:50 19:00 20:10 19:15 20:30 19:30 20:50 19:50 21:10 20:10 21:30 20:30 21:50 20:50 22:10 21:10 21:30 21:55
PAZAR 06:00 06:25 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:55
taRLABAŞI Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 19:15 19:45 19:30 20:00 19:45 20:15 20:00 20:30 20:15 20:45 20:30 21:00 20:45 21:15 21:15 21:30 21:30 21:45 21:50 22:00 22:10 22:15 22:30 22:30 22:50 22:50 23:10 23:10 23:30 23:30 23:50 23:50 00:15
PAZAR 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 21:00 21:15 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50
Not: Otolar Avcılar Yanyola Girmez, E-5 Yolundan Gider. Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
BOĞAZKÖY MH.-BAHÇEŞEHİR-YENİKAPI Gidiş-Dönüş sefer süresi: 155 dakika
BOĞAZKÖY Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ
YENİKAPI Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ
PAZAR
E - 58
ESENKENT BAHÇEŞEHİR - BAKIRKÖY
Gidiş-Dönüş sefer süresi: 100 dakika KITA İND. hattır İŞ GÜNÜ C.TESİ PAZAR 06:15 06:15 07:00 06:35 06:35 07:30 07:00 07:00 08:00 07:15 07:15 08:30 07:45 07:45 09:00 08:15 08:15 09:30 08:45 08:45 10:00 09:15 09:15 10:30 09:45 09:45 11:00 10:15 10:15 11:30 10:45 10:45 12:00 11:15 11:15 12:30 11:45 11:45 13:00 12:15 12:15 13:30 12:40 12:40 14:00 13:05 13:05 14:30 13:30 13:30 15:00 14:00 14:00 15:30 14:25 14:25 16:00 14:50 14:50 16:30 15:15 15:15 17:00 15:40 15:40 17:30 16:05 16:05 18:00 16:30 16:30 18:30 17:00 17:00 19:00 17:25 17:25 19:30 17:50 17:50 20:00 18:15 18:15 20:35 18:45 18:45 21:10 19:15 19:15 19:45 19:45 20:15 20:15 20:45 20:45 21:15 21:15
PAZAR
06:10 06:10 06:30 05:25 05:25 05:30 06:30 06:30 06:50 05:35 05:35 05:50 06:50 06:50 07:10 05:55 06:00 06:10 07:20 07:10 07:30 06:05 06:10 06:30 07:40 07:35 07:50 06:15 06:20 06:50 07:50 07:50 08:10 06:30 06:30 07:10 08:15 08:10 08:30 06:40 06:40 07:30 08:35 08:30 08:50 06:50 06:55 07:50 08:45 08:50 09:10 07:00 07:10 08:10 08:55 09:05 09:30 07:10 07:25 08:30 09:10 09:20 09:50 07:25 07:40 08:45 09:25 09:35 10:10 07:40 08:00 09:00 09:35 09:50 10:25 08:00 08:20 09:15 09:50 10:05 10:40 08:20 08:40 09:30 10:05 10:25 10:55 08:40 09:00 09:45 10:25 10:40 11:10 09:00 09:25 10:00 10:40 10:55 11:25 09:25 09:45 10:15 10:55 11:20 11:40 09:40 10:05 10:30 11:20 11:40 11:55 09:55 10:25 10:45 11:35 12:00 12:10 10:15 10:45 11:00 11:50 12:20 12:25 10:30 11:00 11:15 12:10 12:40 12:40 10:45 11:15 11:30 12:25 12:55 12:55 11:00 11:30 11:50 12:40 13:10 13:10 12:55 13:25 13:30 11:15 11:45 12:05 13:10 13:40 13:45 11:30 12:00 12:20 13:20 13:55 14:00 11:45 12:15 12:35 13:40 14:10 14:15 12:00 12:30 12:50 13:55 14:25 14:30 12:15 12:50 13:05 14:10 14:40 14:45 12:30 13:15 13:20 14:25 15:00 15:00 12:45 13:35 13:35 14:40 15:20 15:15 13:05 13:50 13:50 15:00 15:40 15:30 13:20 14:10 14:05 15:15 16:00 15:45 13:35 14:25 14:20 15:30 16:20 16:00 13:55 14:40 14:35 15:50 16:40 16:15 14:10 14:55 14:50 16:05 16:55 16:35 14:25 15:10 15:15 16:20 17:20 17:00 14:40 15:30 15:30 16:40 17:35 17:20 14:55 15:45 15:45 16:55 17:50 17:40 17:20 18:05 18:00 15:10 16:00 16:00 17:35 18:20 18:20 15:30 16:15 16:20 17:50 18:35 18:40 15:45 16:30 16:40 18:05 18:55 19:00 16:00 16:50 17:00 18:20 19:10 19:20 16:15 17:05 17:20 18:35 19:30 19:40 16:30 17:20 17:40 18:55 19:50 20:00 16:50 17:40 18:00 19:10 20:10 20:20 17:05 18:00 18:20 19:25 20:30 20:40 17:20 18:20 18:40 19:45 20:45 21:00 17:40 18:40 19:00 20:00 21:00 21:20 17:55 19:00 19:20 20:15 21:20 21:40 18:10 19:20 19:40 20:30 22:00 22:00 18:25 19:40 20:00 20:45 22:20 22:20 18:40 20:00 20:20 21:00 22:40 22:40 19:00 20:20 20:40 21:20 23:00 23:00 19:20 20:40 21:00 21:40 23:20 23:20 19:40 21:00 21:20 22:00 23:45 23:45 20:00 21:20 21:45 22:20 00:10 00:10 20:20 21:40 22:10 22:40 20:40 22:00 23:00 21:00 23:20 23:45 21:20 00:10 21:40 22:00 Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
E - 57 ESENKENT Kalkış
146
BAKIRKÖY Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 07:40 08:20 08:45 09:10 09:35 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 12:55 13:20 13:45 14:10 14:35 15:00 15:30 15:55 16:20 16:45 17:10 17:35 18:00 18:30 18:55 19:20 19:45 20:15 20:45 21:15 21:45 22:15 22:45
07:40 08:20 08:45 09:10 09:35 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 12:55 13:20 13:45 14:10 14:35 15:00 15:30 15:55 16:20 16:45 17:10 17:35 18:00 18:30 18:55 19:20 19:45 20:15 20:45 21:15 21:45 22:15 22:45
PAZAR 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10 21:40 22:10 22:40
Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
ESENKENT BAHÇEŞEHİR - MECİDİYEKÖY
Gidiş-Dönüş sefer süresi: 100 dakika EKSPRES hattır ESENKENT Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 05:50 06:05 06:30 06:45 07:10 07:35 08:20 09:00 09:40 10:25 11:05 11:40 12:15 12:45 13:15 13:50 14:25 15:00 15:35 16:10 16:45 17:20 17:55 18:30 19:05 19:40 20:15
06:00 06:15 06:40 06:55 07:20 07:45 08:30 09:10 09:50 10:30 11:05 11:40 12:15 12:45 13:15 13:50 14:25 15:00 15:35 16:10 16:45 17:20 17:55 18:30 19:05 19:40 20:15
PAZAR 07:00 08:00 08:50 09:40 10:30 11:20 12:10 13:00 13:45 14:30 15:15 16:00 16:45 17:30 18:15 19:00 19:45 20:30
MECİDİYEKÖY-M.BUS Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 07:00 07:35 08:10 08:45 09:20 09:55 10:30 11:05 11:40 12:20 13:00 13:35 14:10 14:45 15:20 15:55 16:30 17:05 17:40 18:15 18:50 19:25 20:00 20:35 21:10 21:45 22:10
07:10 07:45 08:20 08:55 09:30 10:05 10:40 11:15 11:50 12:25 13:00 13:35 14:10 14:45 15:20 15:55 16:30 17:05 17:40 18:15 18:50 19:25 20:00 20:35 21:10 21:45 22:10
Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
PAZAR 09:30 10:30 11:20 12:10 13:00 13:50 14:30 15:10 15:50 16:30 17:10 17:50 18:30 19:10 19:50 20:30 21:15 22:00
76E
BOĞAZKÖY MH.-BAHÇEŞEHİR-BAKIRKÖY Gidiş-Dönüş sefer süresi: 150 dakika
BOĞAZKÖY EVLERİ Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 04:50 05:00 05:07 05:14 05:21 05:28 05:34 05:44 05:50 05:56 06:02 06:08 06:14 06:20 06:26 06:32 06:42 06:48 06:54 07:04 07:10 07:16 07:22 07:32 07:38 07:46 08:02 08:10 08:20 08:30 08:45 08:55 09:05 09:15 09:25 09:35 09:45 09:55 10:05 10:15 10:25 10:35 10:45 10:55 11:05 11:15 11:25 11:35 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:50 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:45 15:55 16:05 16:15 16:25 16:35 16:45 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00 22:15
05:10 05:19 05:28 05:37 05:46 05:54 06:02 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:10 07:20 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:40 08:50 09:00 09:10 09:20 09:30 09:40 09:50 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:10 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:50 22:10 22:30
PAZAR 05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:10 07:20 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:40 08:50 09:00 09:10 09:20 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:40 10:50 11:05 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:50 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:30 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:35 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:45 22:00 22:15 22:30 22:45
BAKIRKÖY Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 06:00 06:10 06:20 06:30 06:38 06:46 06:54 07:10 07:18 07:26 07:34 07:42 07:50 07:58 08:06 08:14 08:26 08:34 08:42 08:54 09:02 09:10 09:18 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:40 10:50 11:00 11:10 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:55 14:05 14:20 14:30 14:45 14:55 15:10 15:20 15:35 15:45 15:55 16:05 16:15 16:25 16:35 16:45 16:55 17:05 17:15 17:25 17:35 17:45 17:55 18:05 18:15 18:24 18:32 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:40 21:55 22:10 22:25 22:40 22:55 23:10 23:25 23:40
PAZAR
06:30 06:37 06:44 06:51 07:00 07:15 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:40 08:50 09:00 09:10 09:20 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:45 11:00 11:10 11:20 11:30 11:45 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:50 14:00 14:15 14:30 14:40 14:50 15:00 15:15 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:30 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:45 17:55 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:40 21:50 22:00 22:10 22:20 22:35 22:50 23:10 23:30 23:50
Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
Yelpaze İstanbul / 25 Ocak -25 Şubat 2017 NOT: Otobüs saatleri, İETT’nin resmi yayınlarından, dergimiz baskıya girmeden önceki son haliyle alınmaktadır.
07:00 07:10 07:20 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:40 10:50 11:00 11:10 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:40 13:50 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:30 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:40 21:50 22:00 22:10 22:20 22:30 22:40 22:55 23:10 23:20 23:30 23:40 23:50 24:00
ESENKENT BAHÇEŞEHİR-TAKSİM (EKSPRES)
Gidiş-Dönüş sefer süresi: 150 dakika KITA İND. hattır ESENKENT Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 05:50 06:10 06:20 06:45 06:55 07:10 07:25 07:45 08:05 08:20 08:45 09:15 09:45 10:10 10:35 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:45 15:10 15:35 16:00 16:25 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 19:00 19:30 20:00 20:30 21:00
05:50 06:10 06:20 06:45 06:55 07:10 07:25 07:45 08:05 08:20 08:45 09:15 09:45 10:10 10:35 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:45 15:10 15:35 16:00 16:25 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 19:00 19:30 20:00 20:30 21:00
PAZAR 07:00 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:25 12:50 13:15 13:40 14:05 14:30 14:55 15:20 15:45 16:00 16:35 18:00 18:30 19:00 19:30 20:00 20:30 21:00 21:30
TAKSİM Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 19:00 19:25 19:50 20:15 20:40 21:05 21:30 22:00 22:30 23:00
19:00 19:25 19:50 20:15 20:40 21:05 21:30 22:00 22:30 23:00
PAZAR 19:30 20:00 21:00 21:30 22:00 22:30 23:00
Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
MK15 BOĞAZKÖY-BAHÇEŞEHİR-OLİMPİYATKÖY METRO Gidiş-Dönüş sefer süresi: 120 dakika
BOĞAZKÖY SONDURAK Kalkış OLİMPİYATKÖY METRO Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ
PAZAR
İŞ GÜNÜ C.TESİ
PAZAR
06:00
06:00
07:00
06:50
06:50
07:50
06:30
06:35
08:40
07:30
07:30
09:30
07:10
07:10
09:30
08:00
08:00
10:20
07:45
07:45
10:20
08:50
08:50
11:10
08:30
08:20
11:10
09:40
09:35
12:00
09:00
09:00
12:00
11:10
11:10
12v:50
10:00
10:00
12:50
12:00
12:00
13:40
10:50
10:50
13:40
13:30
13:30
14:30
12:15
12:15
14:30
15:50
15:50
15:20
13:10
13:10
15:20
16:50
16:50
16:10
14:40
14:40
16:10
18:00
18:00
17:00
17:00
17:00
17:00
18:30
18:30
17:50
18:00
18:00
17:50
19:10
19:10
18:40
19:10
19:10
18:40
20:20
20:20
19:30
19:40
19:40
19:30
20:45
20:50
20:20
20:10
20:10
20:20
22:25
22:25
21:10
21:40
21:40
21:10
00:20
00:20
23:10
23:20
23:10
22:10 00:25
afiş reklam videosu
insert dağıtımı TOPLU SMS GÖNDERiMi
kurumsal kimlik
Broşür / Katalog
logo tasarımı
indoor ve outdoor tasarımları
ARAÇ GiYDiRME
e-bülten DERGi iLANI
advertorial ilan www.yelpazeistanbul.com
facebook/ajansyelpaze
twitter/ajansyelpaze
Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 Bahçeşehir (0212) 669 83 86