Sayı 1
Ekim, 2013 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Atatürkçü Düşünce
YERYÜZÜ DERGİSİ
Yeryüzü
Kulübü’nün ücretsiz yayınıdır.
“Yıkıcılar geldiler, yıktılar bütün duvarları. Yalnız temel kaldı geriye ve birkaç tuğla kırığı. İş araçlarında artık, Bir canavar ağzıyla deşmek için toprağı. Ve temizleyecekler kazılan yerlerde Bizden kalan balçığı.” Metin Altıok
Evet yıkıcılar geldiler ve “bizden kalan balçığı” temizlemek niyetindeler. Cumhuriyet’in bütün kazanımlarına açıktan savaş yürütüldüğü, bilim düşmanlığının normalleştiği, halkını katledenlerin birkaç ay sonra çıkıp rahat rahat “demokrasi paketi” sunduğu bir dönemdeyiz.
telerimizde; gündeme müdahele edecek ve fikrimizi aktaracağımız bir aracı yaratmaktı. Bu niyetle işe koyulduk. Bu sayımızda, 29 Ekim’in güncelliğini, evrenselliğini, kazanımlarını işlemeye çalıştık. Öte yandan üniversitelerde demokrasini işlerliği üzerine Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Nevzat Alkan hocamızla bir röportaj gerçekleştirdik. Suriye’ye karşı savaş çığırtkanlığı sürüyorken, Suriye gerçeklerini yazdık. Geçtiğimiz ay aramızdan ayrılan Turgut Özakman ve Tuncel Kurtiz’i andık. Andımız yazarı Reşit Galip’i tanıttık.
Vicdanını esir etmeyen bir kuşak olarak tarih sahnesine çıkmış bulunuyoruz. Vatansever, ilerici, yürekli gençler olarak bir araya geliyoruz. Türk’ün ve Kürt’ün ayrıştırılmaya çalışılmasını, savaş getirecek “barış” naralarını kabul etmiyoruz. Tarikat yuvası değil, bilim yuvası bir üniversite istiyoruz. Gericiliği ve bölücülüğü “özgürlükçülük” aldatmacasıyla Cumhuriyet üniversitelerinin tasfiye sunanlara aldanmıyoruz. edilmesine izin vermemek, hep birlikte mücadele verdiğimizde mümYeryüzü, işte tam da böylesi bir za- kün olacak. Tüm arkadaşlarımızı birmanda çıkması gereken bir yayındı likte mücadele etmeye, birlikte özbizim için. Amacımız, ülkeyi savungürleşmeye çağırıyoruz. madan savunamayacağımız üniversi- Bu Ekim, Özgürlük Ekimi olacak…
Yeryüzü Sayfa 4
Geleceğimiz, Kemalist cumhuriyet Yağmur Eltemur- Sümeyye Özdemir
Geleceğimizi, ellerimize alalım…
Geçtiğimiz haftalarda Recep Tayyip Erdoğan arkasında 6 Türk bayrağıyla sözde demokratikleşme paketini açıklamıştı. Paketten tam da beklenildiği gibi tarikatlara, cemaatlere özgürlük çıkarken; fiilen yıkılan Atatürk Cumhuriyeti'nin kalan değerlerine tahammülsüzlük ve halk düşmanlığı çıkmıştır. Seçim sisteminden eğitime, kamu yaşantısından andımıza kadar birçok şeye müdahale eden bir paketle karşı karşıya getirildik. Bir toplumda dil ve kültür birliği oldukça toplumu parçalamanın zor olduğunu biliyor olacaklar ki paketten anadilde eğitimi çıkarıp toplumu kutuplaştırma, gruplaştırma çabası içine girmişler. Andımızı okullardan kaldırarak cumhuriyetin yarattığı özgür insanı yok etme girişiminde bulunmuşlardır.
delesi bugün savunmaya çekilerek verilemez. Gün daha fazla birleşme, daha fazla kuvvet kazanma günüdür. Gün AKP'nin paketine karşı işçiyle köylüsüyle, Türk'üyle Kürt’üyle, Alevi'siyle Sünni'siyle bütün Türk milletiyle taarruza geçme günüdür. 29 Ekim yürüyüşü bir kutlama yürüyüş değil bir “istiklal” yürüyüşüdür, cumhuriyeti yeniden yaratma yürüyüşüdür. Gericiliği beton yığınları ile sağlamlaştırmaya çalışanlara karşı, halk birbirine kardeşlik duygusuyla kenetlenerek aydınlığa ilerleyecek. Gelecek cumhuriyettir, gelecek Mustafa Kemal’dir, gelecek biziz! Bu yüzden 29 Ekim’de geleceğimizi yok edecek bu paketi çöpe atmak önümüzdeki en önemli görevdir. Geleceğimizi, ellerimi-
Geçtiğimiz süreç bize gösteriyor ki bağımsızlık ve cumhuriyet müca-
ze alalım…
Sayı 1 Sayfa 5
Küba’nın efsane lideri Fidel Castro
“Devrimci Atatürk, bizim
Atatürk İnkılaplarının diğer ülkeler üzerindeki etkisi Berk Topal-Mert Savcı “Devrimci bir Mustafa Kemal varken, çapındaki devrimcileri etkilemiştir. Fidel Türk gençleri neden kendilerine başka önderler arıyorlar? Devrimci Atatürk, Castro, Hugo Chavez, Mao Zedung gibi bizim ve bütün mazlum halkların esin dava adamlarının hepsi Mustafa Kemal kaynağıdır!” Atatürk’ten ve onun önderliğinde gerBir başka devrimci lider Mao Zedung, çekleşen devrimden feyiz almıştır. BuÇin okullarında Yakınçağ Tarihi derslenun en büyük kanıtlarından Fidel Castrinde Türk Devrimi’nin okutulmasını ro’nun Havana’daki Türk büyükelçisin- istemiş, halkının bu devrimin dinamikleden bizzat Atatürk’ün “Nutuk” adlı ese- rini anlamasını sağlamıştır. Ülkesindeki rini istemesi, Hugo Chavez’in devlet te- sömürgeci güçlerle savaşında her zaman Türk Devrimi’nden cesaret almıştır kelindeki binalara “Atatürk Modeli”ni ve halkına bu gücü aşılamıştır. uygulaması ve Mao Zedung’un bir ko-
ve bütün mazlum
Türk Devrimi aynı zamanda dünya
Ayrıca Atatürk Devrimleri birçok Doğu ülkesine de cesaret ve ilham vermişdemesidir. tir. Onu örnek alan liderler kendi ülkeleFidel Castro, emperyalizme karşı verrinde benzer reformlar yapmıştır. Özeldiği savaşta, öncülüğünü yaptığı devlikle İran Şahı Rıza Pehlevi, Afganistan rimlerde, Türk Devrimi’ni kendine rehKralı Amanullah Han, Tunus Cumhurber olarak görmüş ve kendi deyimi ile başkanı Habib Burgiba gibi devlet Mustafa Kemal Atatürk ona bir esin adamları Atatürk’ün şahsına büyük haykaynağı olmuştur. Bir röportajında Castranlık duymuşlar ve onun Türkiye’de ro şöyle demiştir: gerçekleştirdiği inkılaptan ilham alarak kendi ülkelerinde de benzeri reformlar
halkların esin
kaynağıdır!” Fidel Castro
nuşmasında “Ben, Çin’in Atatürk’üyüm”
Küba’nın başkenti Havana’daki Atatürk heykeli
Yeryüzü Sayfa 6
yapmaya çalışmışlardır. Asya ve Afrika'daki birçok Müslüman ülke bu sayede modernleşmiş ve laikleşmiştir.
İran şahı Muhammed Rıza Pehlevi
“Ankara, modern milliyetçilik cereyanının Mekke’sidir.” Muhammed Hatta
Çin devriminin önderi Mao Zedung
Her ne kadar bu ülkeler Atatürk İnkılaplarını örnek almaya çalışsalar da emperyalist ülkelerin baskısıyla veya halkın ayaklanmasıyla eski karanlık günlerine Bu reformlarla modernleşmenin hari- geri dönmüşler ve emperyalizmin kölesi cinde emperyalist ülkelerin kölesi ololmuşlardır. maktan uzaklaşmış ve bağımsızlıklarını sağlamışlardır. Bu ülkelere dünyanın en Görüldüğü gibi Kurtuluş Savaşı ve Atakalabalık Müslüman ülkesi olan Endo- türk İnkılapları sadece milli bir mesele nezya da dahildir. O dönemdeki Endodeğil, dünya çapında birçok ülkeyi etkinezya Başbakanı Muhammed Hatta, Ankara için “Modern milliyetçilik cere- leyen evrensel nitelikte bir olaydır. Emyanının Mekkesi” demiştir. Atatürk, Af- peryalizme karşı savaşta birçok ülkeye ganistan Kralı Amanullah Han ile görüş- örnek olmuş ve cesaret vermiştir. Başamüş ve ona yapacağı reformlarla ilgili rısız olanlar olsa bile yine de şimdiki netavsiyeler vermiştir. Reformlar sonucu kadınlar başı açık dolaşabilme ve okula siller bir zamanlar bunun başarıldığını gidebilme haklarına sahip olmuştur. bilerek bundan cesaret alacaklardır. Ancak Kasım 1928'de mollaların ayak- Dinin dogmalarıyla boğulan toplumlar lanması sonucu Amanullah Han ülkeyi nefes almak istediğinde bu inkılapların terk etmek zorunda kalmıştır. Benzer ışığına yöneleceklerdir. reformları Rıza Pehlevi de yapmıştır.
Sayı 1 Sayfa 7
Zafer Direnen Suriye’nin olacak!
Yüksel Çakmak
15 Mart 2011’de ülkenin güneyinde, tüm dünyaya liderlik etmesinden, dünÜrdün sınırı üzerinde bulunan Dera’da yadaki her ülke ve kültürde tiranlıklara barışçı bir gösteri olarak başlatılan ve son vermek için demokratik hareketleri daha sonra “Hükümet güçleri gösterici- ve kurumları desteklemekten’’ bahsedi-
olaylar halen sürmektedir.
“Pragmatik İdealizm” denilen bu yöntemde Ortadoğu’daki dönüşüm;
de-
Suriye halkı büyük bedeller ödemek- mokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi tedir, binlerce insan çok zor koşullar değerlerinin emperyalizm çıkarları doğaltında yaşamak zorunda kalmaktadır. rultusunda geliştirilmesi ile sağlanacakŞu sıralarda Suriye’de çocuk olmak, sa- tı. Sözde demokrasi geliştirme yolu ile nırım yaşanabilecek en büyük facialar- rejim değişikliği, otoriter olarak tanımdan biri.
lanan ülkelerdeki sivil toplum kuruluşla-
Peki suçlu kimdir? Suçlu; elleri kan içinde olan, kimyasal silah yalanlarıyla, demokrasi getirme safsatalarıyla gözünü Ortadoğu’daki masum insanlara dikmiş olan emperyalist odaklardır. Emperyalist
güçlerin
rının ve insan hakları gruplarının harekete geçirilmesi demekti. Bu iş için
müttefikler, bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan ABD liderliğinden istifade edilecekti.2010 yılında Amerikalı siyaset yapıcılar Arapça konuşan ülkeleri tek
babası
olan tek gezerek iş birliği önerdiler. Batı’ya ABD’nin ikinci Bush dönemindeki Dışiş- hayır diyen tek ülke Suriye oldu! leri Bakanı Rice Ocak 2006’da yaptığı bir konuşmada “Amerikan vizyonunun
büyük bedeller ödemektedir. Binlerce insan
lere ateş etti” iddiası ile devlet dairele- yordu.
rine silahlı saldırılara dönüştürülen
“Suriye halkı
ABD’nin güvenlik endişelerinin başında, çıkarlarına doğrudan karşı çıkan ve
çok zor koşullar altında yaşamak zorunda kalmaktadır.
Yeryüzü Sayfa 8
aralarında gevşek bir bağ olan Rusya, Türkiye’deki iktidar odakları insanlık İran, Suriye, Venezüella, Bolivya, Ekva- suçu işlemektedir. BOP eş başkanlığı tor, Beyaz Rusya ile Avrupa’daki bazı yapanlar Ortadoğu’daki anaların çığlıkuzantılarını teşkil eden ve “küresel red- larında boğulacak, ezilen halkların ayakci cephe” adı verilen ülkeler gelmekte- ları altında kalacaktır. dir. Bu cepheyi zayıflatmanın en iyi yolu içlerinde kırılmalar meydana getirmekti. ABD için bu maksatla seçilen ilk ülke Suriye oldu!
“BOP eşbaşkanlığı yapanlar Ortadoğu’daki anaların çığlıklarında
boğulacak, ezilen halkların ayakları altında kalacaktır.”
Suriye’deki katliamların asıl sorumlusu
ABD ve diğer savaş çığırtkanlarının planları artık tutmamaktadır. Ağır yenilgilerle karşı karşıyadırlar. Yine aynı kimyasal silah yalanlarıyla saldırmaya çalış-
Ve ülke istikrarını bozmak adına tıkları Suriye’ye girememişlerdir. Rusya, barışçı gösteriler olarak başlatılan olay- İran, Çin gibi güçlü ülkelerin bu saldırıyı lar, silahlı terör eylemlerine dönüştürül- engellemekteki payları kuşkusuz büyükdü. ”Ordu halkı katlediyor” diye dünya- tür. ABD Ortadoğu’da istediği gibi at ya ilan edildi. Bu karalama kampanyası koşturamamaya başlamıştır. Sistemleri ülkemizde de yandaş medya tarafından çökme aşamasına gelmektedir. görev kabul edildi. Bizzat komşu ülke Türkiye tarafından beslenen, korunan ve hatta eğitilen cihatçı örgütler topraklarımız üzerinden kardeş Suriye’nin üze-
rine sürüldü. Bu insanlık dışı örgütler ülke istikrarını bozmak adına halka karşı kimyasal silah dahi kullanarak Esad Hükümetini zor durumda bırakmaya çalıştılar.
Emperyalizme karşı savaşan ülkelere rehber olan Mustafa Kemal ve Türk Milleti bugün yine kardeş Suriye’nin haklı kavgasında yanında yer almaktadır. Ve inanıyoruz ki: Zafer Direnen Suriye’nin Olacak!
Sayı 1 Sayfa 9
Devrimci doktor Reşit Galip Barış Alpuğan - Eymen Fırıncıoğulları Türkiye ak ile karanın birbirine karıştırıl- ber Devrimci Cumhuriyet’in kurulmadığı günlerden geçmektedir. Tarihin sında ve devrimin geliştirilmesindeki
“Reşit Galip, devrimci cumhuriyetin
tozlu sayfalarında kalmış fikirlerin ‘ileri etkisinden dolayı Cumhuriyet düşman-
çağdaş yüksek
demokrasi’, özgürlük adı altında dayatıl- ları tarafından çok açık bir şekilde saldı-
eğitim
dığı tepetaklak bir süreç yaşamaktadır. rıya uğramaktadır. Kendini bilmez yandaşların, insanlarımı-
Reşit Galip henüz genç bir Tıbbiyeli
zın ayağından prangaları söküp atan iken (İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi) fikirlere, şahsiyetlere saldırmakta yarış- cepheye savaşmaya gitmiş. Okulu bitirtığı bir dönem bu dönem. Bu topraklar dikten sonra Anadolu’da köylerde hetarihte bu kadar çok liberali, gericiyi ve kimlik yapmış ve halk sağlığı üzerine yandaşı bir arada görmemiştir. çalışmalar yapmıştır. Hekimlik üzerine Liberallerin ve gericilerin hedef tahta- kitaplar yazmıştır. İşgal döneminde yine sında Kemalistler, devrimciler ve anti- Anadolu’dadır ve Kuvayi Milliyecilerle
emperyalist aydınlar hep yer almıştır. birliktedir, baştabiplik yapmıştır. Saldırılardan son dönemde payını alan
Milli Eğitim Bakanlığı yapmıştır. Ve 13 önemli isimlerden biri de Dr. Reşit Ga- ay gibi kısa bir sürede köy okullarının lip’tir. yaygınlaştırılmasını, Halkevleri’nin kuOnu son dönemde bu kadar günde- rulmasını sağlamıştır. Bakanlığı döneme taşıyan şey demokratikleşme(!) pa- mindeki en büyük başarısı 1933 Üniverketiyle uygulamadan kaldırılan And’ımı- site Reformu’dur. Devrimci Cumhurizın yazarı olmasıdır. Ve bununla bera- yet’in çağdaş yüksek eğitim kurumları-
kurumlarının baş mimarıdır.”
Yeryüzü Sayfa 10
nın baş mimarıdır. Nazi Almanyası’ndan kapısı olarak görmedi, halkına hizmet kaçan Yahudi profesörler Reşit Galip’in etti. Bu milletin paralarıyla gemicikler bakanlığı döneminde ülkemize gelmiş- almadı; halkevlerini, üniversiteleri kurlerdir. Üniversite öğrencisi olarak da du. Öldüğünde geride bıraktığı tek mülçok şey borçluyuz devrimin bu yorul- kü kocaman bir kütüphaneydi. Ve en mak bilmez neferine.
büyük hayallerinden bir tanesi bir mil-
Cumhuriyet Devrimi’nin yarattığı yon kitaplık bir kütüphane kurmaktı… özgür insanın en güzel örneklerinden biridir Reşit Galip. Emperyalizm karşı-
sında vatanın bağımsızlığı ve milletinin özgürlüğü için yorulmadan çalışmıştır. Hasan Ali Yücel’in söylediği gibi “Sapına kadar devrimciydi… Bizzat yüzüne tenkit
“Cumhuriyet
ettiği Atatürk’ün devrimci ruhuna, ha-
devriminin
Mustafa Kemal’i dahi eleştirdi yeri geldi
yarattığı özgür
‘Devrimleri gerekirse babamıza karşı da
insanın en güzel
savunucusu olduğunu gösterdi. Vatanın
örneklerinden biridir Reşit Galip”
yatın her anında sadık kaldı.” Yeri geldi
savunacağız’ diyerek devrimlerin yılmaz
ve toplumun çıkarlarını her zaman kişisel çıkarlarının üzerinde gördü. Devrimci bir doktor olarak birçok görev alması, öldüğünde cebinde sadece 5 lira para olması bunun göstergesidir. Bugünkü yöneticiler gibi vekillik koltuğunu rant
Son olarak, And’ımız bir ulusa ait olmanın, omuz omuza birlikteliğin coşkusudur. Andımıza karşı olanlar ulusal birliktelik duygusunun düşmanıdırlar. Ulus bilincinin yerini ümmetçiliğin almasını isteyenlerin ürünüdür Andımızın kaldırılması. Ve her ne şekilde olursa olsun kaldırılmasını destekleyenler bu ulusun parçalanmasına hizmet etmektedirler. Fakat Cumhuriyet Devrimi’nin açtığı yolda yürüyen milyonlar var bu topraklarda, cumhuriyetin değerleriyle yetişmiş ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller ve devrimciler var. Özgürlüğüne sahip çıkmak için ayağa kalkan halk kitleleri var. Nice Reşit Galipler, Mustafa Kemaller var bu topraklarda. Ve 29 Ekim’de bir kez daha ‘‘İSTİKLAL’E YÜRÜYORUZ’’ diye haykıracaklar!
Sayı 1 Sayfa 11
“Üniversite, en çok içinde
Türk üniversite sisteminde öğrencinin yeri İremcan Şahin-Burak Bahçekapılı-Aybüke Dirgen Aydınlanmaya, uyanışa şahit olduğu-
aydınlatıcı birçok bilgi verdi. Bunları siz-
muz bir zamanda yaşıyoruz. Lafı fazla
lerle paylaşıyoruz.
uzatmayacağız tabi ki gezi olaylarından bahsediyoruz. Her ne kadar üniversitelerde demokrasiden ve öğrencinin etkinliğinden bahsetmek zor olsa da Haziran Direnişi'nin doğurduğu uyanış, öğrencide kendi yönetimini belirleme isteğini de beraberinde getirmiştir. Üniversite, en çok içinde okuyanların yani öğ-
rencilerindir. Yönetiminde en etkili ola-
Yeryüzü : Bize günümüz üniversiteleri hakkında genel bir çerçeve çizebilir misiniz? Nevzat Alkan: Günümüzde Türkiye’ nin tüm illerine yayılmış 192 yüksek öğretim kurumu mevcuttur. Bu kurumlardaki toplam öğrenci sayısı 4 milyon 300
bin civarındadır.
cak insanlar da öğrencilerdir. Çünkü bir Her yıl üniversite sınavına giren öğrenci sayısı yaklaşık 1 milyon 900 bindir. Bir sistemdeki yanlışları en doğru gören, tam anlamıyla o sistem içinde bulunan
yüksek öğretim kurumuna yerleşen
insanlardır. Okulumuz Adli Tıp Anabilim aday sayısı 900 bindir. Bu yüksek öğreDalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Al- tim kurumlarında toplam eğitimci sayısı kan bize üniversite eğitim sistemi ve bu 110 bin civarındadır. Profesör, doçent sistemde öğrencinin konumu hakkında ve yardımcı doçent sayısı ise 50 bindir.
okuyanların, yani öğrencilerindir.
Yeryüzü Sayfa 12
Yeryüzü :Üniversite yönetim sistemi ve verilmiş olmasının yüksek öğretimde öğrencinin buradaki etkinliği hakkında
eğitimin düzen ve devamının sağlanma-
gözlemleriniz nelerdir?
sı biçiminde haklı bir izahı söz konusu
Nevzat Alkan: Üniversiteler ile ilgili hu- değildir. Söz konusu her iki düzenleme kuku mevzuata baktığımızda üniversite- de ancak; yüksek öğretim kurumunda lerin yönetsel organlarından olan sena- yönetimin öğrenci üzerinde kontrolüto, üniversite yönetim kurulu, fakülte
nün pekiştirilmesini gerçekleştirmeye
kurulu ve fakülte yönetim kurulları gibi
yönelik olabilir. Ki bu bakış açısı da dün-
kurullarda pozisyon manasında öğrenci ya çapındaki üniversiter bakış açısı ile
temsilcilerine rastlamıyoruz. Sonrasında çelişmektedir. Çünkü üniversite özgür yapılan hukuki düzenlemeler ile söz ko- düşünce ve tavrın yeridir. nusu kurulların bazılarına öğrenci temsilcileri girebilmiş olsa da onların da sa-
“Üniversitelerin
dece öğrencileri ilgilendiren konularda ve oy hakkı olmaksızın toplantılara katıl-
Yeryüzü : Pekala olaya en genel çerçeveden bakarsak üniversitelerin amacı nedir? Nevzat Alkan: Tüm dünyada üniversi-
daha ziyade
ma hakkı bulunduğu görülmektedir.
mesleki bilgi
Yeryüzü :Peki yapılan hukuki düzenle-
öğretimin verildiği yerlerdir. Ancak üni-
meler öğrencilere nasıl yansımıştır ?
versitelerin bu işlevinin yanında kişilere
Nevzat Alkan: Öğrencilerin yönetsel
bir duruş, bakış açısı ve vizyon kazandır-
organlardaki temsili ve etkinliği hukuki
ma misyonu da söz konusudur.
aktaran yerler olmaya başladığını gözlemliyorum”
düzenlemelerde göz ardı edilmiş, öğrencilere yönelik disiplin düzenlemelerinde ise nispeten göz ardı edilmemiştir. Söz konusu disiplin düzenlemelerine baktığımızda öğrencilere değişik sebepler ile bazen ağır da denebilecek disiplin cezalarının tatbik edilebilmesinin mümkün olduğu görülmektedir. Öğrenciye yönelik kınama cezası gerektiren eylem-
ler arasında, “yüksek öğretim kurumu içerisinde izinsiz afiş ve pankart asmak” ve öğrenciye yönelik 1 haftadan 1 aya dek okuldan uzaklaştırma cezası gerektiren eylemler arasında, “yüksek öğretim kurumuna ait kapalı ve açık yerlerde yetkililerden izin almadan toplantılar düzenlemek” gibi düzenlemelere yer
teler temel olarak bir mesleğe yönelik
Yeryüzü : Günümüz üniversitelerinin ülkemize yansıması sizce nedir? Nevzat Alkan: Bir ülkede işini iyi bilen ve iyi uygulayan profesyonellerin yetiştirilmesi önemlidir. Ancak en az bunun kadar önemli bir diğer amaç da üniversitelerde üniversite eğitimi almamış diğer kitlelere bir bakış açısı ve yönelim yaratacak liderlerin de yetiştirilmesi olmalıdır. 1985 yılından bu yana üniversite içerisinde çeşitli pozisyonlarda yer alan bir birey olarak günümüz üniversite sisteminin ülkemizde ikinci misyonundan (yani bireylerin özgür ve cesur bakış açısına sahip olmasının kazandırılması) hızla uzaklaştığını ve üniversitelerin daha ziyade mesleki bilgi aktarılan
Sayı 1 Sayfa 13
ve meslek kazandırılan (ki kanaatimce
öğretim kurumlarından diploma temin
bu konuda da gün be gün bir geriye gi-
etmiş ancak gerek mesleki ve gerekse
diş söz konusudur) yerler olmaya başla- de kişilik özellikleri yeterince üniversite dığını gözlemliyorum. Yeryüzü: Son olarak günümüzdeki üniversitelerde eksik, yanlış gördüğünüz neler var ve bunlar nasıl düzeltilebilir? Nevzat Alkan: Konuyla ilgili son bir değerlendirmem de günümüzde artık bazı yüksek öğretim kurumlarının öğretim ya da vizyon vermekten ziyade ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora diploması satar duruma gelmiş olmalarıdır. Söz konusu altyapısı ve üstyapısı yetersiz bu yüksek öğretim kurumlarının bağımsız komisyonlarca denetlenerek eksik hususlarda bir düzenlemeye gidilmesi ve yaptırımlar tatbik edilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir. Eğer
bu yapılmaz ise ülkemiz bu tür yüksek
misyon ve vizyonuna erişmemiş bireyler ile karşılaşacaktır. Bu durumun da ülkemize vereceği zararları ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz. Hocamızın da söylemek istediği gibi
üniversitelerde eğitim görenler öğrencilerdir ve yönetimde olmak herkesten çok öğrencilerin yani bizlerin hakkıdır. Madem üniversiteler özgürlüğün, eşitliğin ortamı, bu durum yönetimde de geçerli olmalıdır. Öğrenciler beton blok-
Öğrenciler,
lara anlam katar. 29 Ekim 'e yaklaşırken
beton bloklara
söylemek isteriz ki zamanında İstiklal Savaşı’nda en önde çarpışan öğrenciler olarak yeri geldiğinde üniversitelerini de savunmasını biliriz.
anlam katar.
Sayfa 14
Gidenlerin ardından
“Sömürü, işgal, istila varsa; Ya İstiklal, Ya Ölüm! diyenler de vardı”
Ölmek doğal, hayata gelmek kadar. Herkesin başına gelecek bu mutlak gerçek ancak yaşam benzersiz kılındığında farklılaşır. Geçtiğimiz ay art arda yitirdiğimiz Tuncel Kurtiz ve Turgut Özakman bunu yapmışlardı, hayatlarıyla bir örnek oldular, kendilerini her daim hatırlatacak eserler bırakarak ayrıldılar aramızdan.
Türkiye'nin sinema ve tiyatro ustası Tuncel Kurtiz adını ilk olarak Yılmaz Güney'in "Sürü" filmindeki performansıyla duyurmuştu. Yılmaz Güney ve Erkan Yücel'le birlikte çok sayıda filmde oynayan Kurtiz, pek çok ulusal ve uluslararası ödülle birlikte Ekim 2011'de Altın Portakal Film Festivali'nde Yaşam Boyu Onur Ödülü almıştı. 54 yıllık sanat hayatında unutulmaz karakterler yarattı. Birçoğumuz, Tuncel Kurtiz'in Grup Yorum'un 25. Yıl Konseri'nde okuduğu "Geçit Yok" şiirini biliriz. Aklımızda onunla yer etmiştir, hafızalara kazınmıştır. Haziran Direnişi ardından verdiği son röportajda biz gençlere seslenmişti usta: "Onların üzerindeki ölü toprağının kalkmasıyla artık bir şeylerin daha güzel olacağı umudunu taşıyorum." ve gülümseyerek devam ediyordu: "Çok güzelsiniz! Çok güzelsiniz çocuklar!" diye.
Demet Turgut-Rümeysa Yiğen 2006 yılında Mustafa Kemal'in doğumunun 125. yılı sebebiyle düzenlenen bir konferansta şöyle diyordu Özakman: “Atatürk Türkiyesi’nden rahatsız olanların yapması gereken, Atatürk’ü unutturmaktı. Onu yapıyorlar. Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu, milli mücadeleyi çocuklarımıza iyi anlatmak zorundayız. 1948’den beri Mustafa Kemal’in askeriyim, terhis olmak istemiyorum." Turgut Hocamız kendisine düşen görevi bir "Mustafa Kemal'in askeri" olarak yerine getirdi. Cumhuriyet tarihinin en çok okunan kitaplarını yazdı. "Şu Çılgın Türkler", "Diriliş" romanları gerçekten milli mücadeleyi bizlere taşıdı, senaristi olduğu "Cumhuriyet" filmini izlerken okuduğumuz tüm tarih zihnimizde somutlanıyor, içimizde bir güce dönüşüyordu. Turgut Özakman da böylece amacına ulaşıyordu. Tuncel Kurtiz ve Turgut Özakman öylesine gelip geçmediler bu topraklardan, yeterince kıymetleri bilinmese de onlar kıymetleri bilinmesi gereken insan olmayı bildiler. "Sömürü, işgal, istila varsa ya istiklal ya ölüm diyenler de vardı" ve varız biz, ya istiklal ya ölüm diyenler hala varlar, var olacaklar. Huzur içinde uyusunlar.
İletişim : 0531 451 57 38