Zerdali Edebiyat 1. Sayı

Page 1



‹Ç‹NDEK‹LER

Zerdali

‹Ç‹NDEK‹LER - Yaflar Kemal / fiahan Ahmed

......... 02-03

- Sezai Karakoç / Sürgün

......... 04

- Seher ‹fllek / Mavi Kapan

......... 05

- Atilla ‹lhan / Pia

......... 06

- Erdem Beyaz›t / Zehr-i Aflk

........ 06

- Naz›m Hikmet / Herkes Gibisin

........ 07

- Cahit Zarifo€lu / Acz

......... 07

- Cristy Brown / Biyografi

........ 08

- Hac› Gökçek / Sahipsiz Bir Ben

........ 09

- Füru€ Ferruhzad / Bir Baflka Do€ufl ......... 10-11 - Nilgün Marmara / Biyografi

......... 12

- Luis Aragon / Elsan›n Gözleri

........ 13

- Ünal fiarman / Kandiller Yak›l› Odamda ......... 14 - H. Chrane / Çölde

......... 14

- Mehmet Ata Çelik / Mecruh

......... 15

- Sezer Kardafl / Zaman

......... 15

- Arjen Ari / Biyografi

........ 16-17

- Ünal fiarman / S›€›nd›€›m Ülke

......... 18

- Erdal fiahin/ Ayr›l›k Izd›rab›

......... 19

- Seher ‹fllek / Her Çocuk Özeldir

......... 20

- ‹smet Özel / Beni Oraya Ald›r

......... 21

- Renas Jiyan / Janya

......... 22

Gecenin u€rak bir yerinde, dört kandil do€du. Geceyi kuflanan ellerimiz, zerdaliye giden damarlarda ruh buldu. Zerdali ruhu, topraktan beslenir. Kalbinde ve ellerinde sözcükleri arzulayan herkesin kap›s›na geldik! Biliyorum; kalp içindekini inkâr etmekte ustad›r. Nedir bu kendimize itirafs›zl›€›m›z? Dinleyin! Art›k itiraflar›m›z en güzel dizelerimizdir. Hayk›r›yoruz, suskunlu€umuz dahi en güzel fliirdir. Ad›m›z: Zerdali! Bir mevsimi içer, sab›rla büyürüz. Nefsimiz ondan kokar ve yay›l›r. Edebiyat'a bir nefes ald›rmaya geldik... De€il yeni bir 盀›r açmaya, olana yeni bir pencere aralamaya geldik… Üstümüze dikti€imiz bu elbise bizi büyütür mü? Yoksa küçültür mü? Kim bilir… flu dizelerde kendimizi buluyoruz: "Geceler bizimse mecruh bir rüyadan Gündüzler kimlerin, yorumlanmaz rüyas›" Evet, böyle bir rüyaday›z. Rüyam›z›n yorumu sizlerde…

Editör: Hacı GÖKÇEK Mehmet ATA ÇELİK

AYLIK KÜLTÜR SANAT ve FİKİR DERGİSİ YIL: 1 Sayı: 1 NİSAN 2016 Genel Yayın Yönetmeni: Ünal ŞARMAN

Yazı İşleri Müdürü: Seher İŞLEK Grafik / Tasarım: Emrah KIZILTAŞ Yayın Türü: YEREL SÜRELİ

İletişim: 0537 459 47 99 - 0535 016 41 51 e-mail: zerdali.edebiyat.dergisi@gmail.com


02

fiAHAN AHMED ÖYKÜ / Yaflar KEMAL

K

ar›s›, iki küçük k›z› onu ta uzaktan, derenin alt bafl›ndan yumulmufl gelirken gördüler. Ona do€ru sevinçle kofltular. Yan›na vard›klar›nda k›zlar›n her biri bir baca€›na yap›flt›. Birini kald›r›p koluna, ötekini kald›r›p öteki koluna ald›. Kar›s› merak içinde ona bak›yor, gözleriyle soruyordu: "Bunca gün nerede kald›n?" diye. Ahmed: "Buldum avrat," dedi, "buldum. Zor ama buldum. Buldum. Kurtulduk say›l›r gayri. Birkaç y›l sonra bir iyice kurtuluruz. Bir iki y›l bekle." Yorgundu ama gözlerinin içi gülüyordu. "Kör kurdun k›smetini veren Allah. Tam on befl y›l ormandan tarla ç›kar, da€› tafl› hopur et. fiu ormanda kök koyma sök de, her y›l, tarlan› topra€›n› sel als›n, als›n da gitsin de..." Kad›n kocas›n›n niçin üç gündür görünmedi€ini anlam›flt›. "Als›n gitsin de..." dedi. Eve geldiler. Ahmed bir çulpaz›n üstüne kendini at›verdi. "Bir yer buldum ki avrat... Üç gün gece gündüz, sel götürmez bir yer arad›m... Dünyan›n topra€› orada. Ya€mur ne kadar güzel toprak bulmuflsa oraya tafl›m›fl durmufl. Keflifl Suyunun bükümünde. Ça€flak kayan›n burnunda say›l›r. Amma avrat bir orman› var ki... Bir a€ac›n› alimallah bir y›lda sökemezsin. Her bir a€aç ki... Bafllar›n› al›p gö€e do€ru a€›p gitmifller. Ucu buca€› belirsiz her bir a€ac›n. Suna gibi. Bir sökebilsem. Aaaah bir hopur edersem onu... Öyle tav›nda bir toprak ki avrat, bire yüz, bire iki... Allah seni inand›rs›n, bire iki yüz verir... Öyle a€aç var ki içinde, befl adam el ele versen gövdesini çeviremezsin. Var›p hopur etmeden baflka çaresi yok. Çok eskiden görmüfl de oray› unutmufltum. Y›llar y›l› akl›mdayd›. Buna bir zarb›m› s›nayaca€›m avrat. Tak etti can›ma yokluk gayr› avrat. Tak etti. Üç y›l da olsa befl y›l da, on y›l da olsa, bir zarb›m› s›nayaca€›m. Buran›n kökünü bir sökersem... Bir de ekersem..." Sabahleyin erkenden kalkt›. Do€ru demirciye gitti. A€›r bir balta yapt›rd›. Bir kazma, bir kürek yapt›rd›. Uzun bir de urgan› vard› yepyeni... Onu da yan›na ald›. Kar›s›yla birlikte ormana gittiler. Köye bir buçuk saat kadar çekiyordu orman. Kad›n, orman›n ulu a€açlar›n› görünce flaflk›na döndü: "Abooov Ahmed," dedi, "sen bununla heyle bafl edicin? Bunun bir a€ac›n› bir ayda, iki ayda, alt› ayda da sökemezsin. Gel vazgeç bu sevdadan. Gel de eski tarlam›z›n yan›ndaki yan›k orman› hopur edelim." Ahmed karfl›l›k vermedi. Kad›n: "Sen bu ak›llan çoluk çocu€unu ac›ndan öldürürsün. fiu koca köyde senden ak›ll›s› yok muydu? Bu güzel topra€›


kimsenin gözü görmüyor muydu?" Ahmed ilk a€aca yanaflt›: "Ben de bu a€açlan sökerim. Yerine de bu€day ekerim. Bire elli de verir, yüz de..." Baltas›n› indirdi. Balta sesi ormanda yank›land›. "Ya orman kolcusu görürse?" Ahmed ikinci baltay› indirirken: "Can› sa€ olsun," dedi. "‹ki kovan ar›n›n bal›n› da ona adad›m. ‹ki kovanl›k ballan s›var›m onun da a€z›n›." Bu köyler Toroslar›n göbe€inde... Ad›na Armut Kuyusu köyleri derler. O kadar köy var bu yörede. Her köyün her bir evinin birbirine uzakl›€› bir yar›m saat çeker en azdan. Yan yana kurulmufl hiçbir ev yok gibidir hemen hemen. Ve buralarda tarla yok, tak›m yoktur. Ve bu köyler köy oldu olal›, ormandan hopur edecek tarla ç›kar›rlar bin bir güçlükle. Bir y›lda, iki y›lda, üç y›lda... Yakarak, y›karak, kökünü ç›kararak... Bir ömür harcayarak... Bu tarlalar› bir y›l eker, iki y›l ekerler. Üçüncü y›l olana€› yok ekemezler. Topra€›n› sel al›r gider. Kuru kayalar kal›r geride. fiahan Ahmed de y›llardan beri hopur etmiflti. Kan›na girdi€i orman dönümlerceydi. Ama onun da topra€›n› öteki köylülerinki gibi sel al›p götürmüfltü. Ahmed kafas›na takm›flt›. Bir toprak ç›karacakt›. Öyle bir toprak ki, bir daha sel götürmeyecekti. Ve üçüncü baltay› vurdu. Gülerek: "Hay›rl› kademli olsun avrat," dedi. Kar›s›: "U€urlu kademli olsun." Ahmed dördüncü baltay› ulu a€ac›n gövdesine ifltahla indirdi. O gün akflama kadar ancak a€ac›n yar›s›na gelebildi. "Bugün ham›m," diye söylendi. "Yoksa bir günde, ne kadar büyük olursa olsun, bir a€ac› deviremez miyim?" A€ac› ikinci gün devirdi. Dört günde kökünü ay›klad›. Üç dört günde de kökleri, dallan d›flar›, Keflifl çay›na kadar tafl›d›. Suya att›. Orman kolcusu görmesin diye. Böyle bir alt› ay kadar kimse fark›na varmadan çal›flt›. Sonunda orman kolcusu haberlendi. Ahmed telafl etmedi. ‹ki kovan ar›n›n bal›n› kesti€i gibi kolcuya götürdü. A€z›n› kapad›. Tam dört y›lda bitirdi alt› dönümlük yeri. Hep geceleri hopur etti. F›rsat buldukça da gündüzleri çal›flt›. Ama Ahmed adaml›ktan ç›km›flt›. Gören korkard› ondan. Elleri otomobil lasti€i gibi olmufltu. Yüzü, elleri, ayaklar›, her bir yeri y›rt›k y›rt›kt›. Yüzünde yaln›z gözleri sa€lamca parl›yordu. Tarlay› sürdü. Ekti". Karfl›s›na geçip seyreyledi: "Avrat," dedi, "avrat, flu topra€a bak. Ya€l›, ›fl›l ›fl›l. Böyle toprak Çukurovada da bulunmaz. Kapkara serilmifl yat›yor."

O y›l Ahmed görülmedik bir ürün ald›. Ekin taflt›. Bir ekin oldu ki, kaplan girse sökemez. Öyle bir ekin. Ahmed ürünü kald›r›nca önce iki inek ald› eve. Kar›s›na çocuklar›na fistan, hem de ayakkab› ald›. Hem de o y›l Çukurova’ya çal›flmaya inmediler. Çeltik tarlalar›nda, pamuk tarlalar›nda sivrisineklere yenmediler. Ahmed'in tarlas›n›n ünü tüm Armut Kuyusu köylerini tuttu da ta kasabaya kadar ulaflt›. Ve kasabadaki Arif A€a da duydu bunu. Arif A€a o da€ köylüklerinin, Armut Kuyusu yöresinin her fleyiydi. Bafllar› s›k›flsa ona dan›fl›rlar, satacaklar› bir fleyleri olsa ona verirlerdi. Arif A€a o yörelerin, kar›lar›ndan baflka, her bir fleylerine ortakt›. Buçuklu diye bir ortakç›l›k türü vard›. Örne€in Arif A€a bu eve bir k›srak verir, o k›srak o evde ölünceye kadar kal›rd›. Evde kald›€› zaman içinde ne kadar tay› olmuflsa yar›s› o ailenin mal› olur, yar›s› da Arif A€an›n. Böylece Arif A€aya buçuklu olmayan ev yoktu. Tavuklar, tavuklar›n yumurtalar›, kovandaki ar›lar bile buçukluydu. "A€a," dediler, "sende ifl kalmad› gayr›. Da€lar›n a€as›, zengin fiahan Ahmed oldu. Diyor ki, bu tarla bende varken, A€a da ben pafla da..." Arif A€a: "Yaa öyle mi?" dedi de baflka bir fley demedi. Do€ru Kaymakama gitti. Bir dilekçe verdi."Cenuben Kel Ali tarlas›. fiimalen Keflifl suyu. Garben çürük kar›n kökü. fiarken Asarkaya ile çevrili babamdan kalma yedi buçuk dönümlük zilliyetimde bulunan tarlama Armut Kuyusu köyüne Mustafa o€lu Ahmed fiahan tecavüz etmifltir. Tecavüzünün refiyle.. Birkaç gün sonra karakol komutan› Armut Kuyusu köyündeydi. Köylüden gösterilen taraflar›n bilirkiflilerini dinledikten sonra, tarlan›n Arif A€aya teslimine karar verildi. Yani 2311 say›l› kanun gere€ince. Gene bu kanun gere€ince Ahmed fiahan buna itiraz edebilir, hakk›n› mahkemede arayabilirdi. Ahmed fiahan da Arif A€ay› makemeye verdi. Bu, bir köylünün Arif A€ay› ilk mahkemeye verifliydi Ahmed'in yüreklili€ine duyan hayran kald›. Kasabal›lar, köylüler herkes Ahmed'e güldü. Fille sinek dövüflüyordu. "Vazgeç bre fiahan Ahmed," diyorlard›, "karfl›ndaki kim, kim? Atefl olsan cürmün kadar yeri yakars›n. Vazgeç bu iflten. Tarla gider. Uçtu da gider. Bari sen rezil olma." Sahan Ahmed'in kula€› bile duymuyordu. Bir mahkeme dönüflü Arif A€an›n adamlar› yolda Ahmed'i çevirdiler, kemiklerini k›r›ncaya kadar dövdüler de, Ahmed üç

ay yatakta yatt› da gene bana m›s›n demedi. Mahkemesinden vazgeçmedi. Ahmed'in tarlas›n› A€a, yar›ya Kel Durmufl'a vermiflti. Ahmed o yanlardan geçemiyordu. Ölüm gibi geliyordu ona. Tarlas›n› göremiyordu. Mahkeme masraf›, harc› olarak önce inekleri satt›. Sonra büyük k›z›n› elli liraya baflkatibe hizmetçi verdi. Tapucu da flu tarlay› Arif A€an›n elinden kurtâramazsa! Her fleyden çok kar›s›n›n elinden ine€ini, çocuklar›n› almak zor oluyordu. Vermiyordu. "Can›m› al Ahmed!" diyordu. Ahmed bunun üstüne karfl›s›na geçip her seferinde de: "Avrat," diyordu, "gene tarlam›z› alaca€›z. Gene ekece€iz. Bir ekinimiz olacak, kaplan sökemez. Bire yüz, bire yüz elli verecek. Ifl›l ›fl›l, ya€l› topra€›m›z. Gene inek alaca€›z. K›zlar›m›z› alaca€›z. Çukura çal›flmaya da gitmeyece€iz sine€in içine." Her seferinde de kad›n dayanamay›p veriyordu. Mahkeme y›llar sürdü. Befl alt› y›l. Ahmed Çukurovaya gitti, süründü, çal›flt›, getirdi mahkemeye, kasaba otellerine yat›rd›. Yalvard›. Dillere destan oldu. Bir gün, sonunda, mahkemeyi kaybetti. Temyiz etmesi gerekti. Edemedi, yokluktan. Köye yorgun arg›n döndü. Kar›s› tarlay› iyice kaybettiklerini yüzünden anlad›. Köylüler, onu çekemeyip de aleyhine bilirkiflilik eden köylüler duydular, geldiler. fiahan Ahmed perifland›. Periflan halini gördüler. Ettiklerinden utand›lar. fiahan Ahmed ne emekle ç›karm›flt› bu tarlay›. "Kusura kalma fiahan Ahmed. Biz namussuzluk ettik. Hem de it o€lu itlik. ‹çimizde bir sen ç›kt›n adam olan. Biz de sana düflman kesildik. Yoluna hendek olduk. Kusurumuzu ba€›flla," dediler. Ancak birkaç gün sonra kar›s›n›n yüzüne bakabildi Ahmed. "Tarlay› yitirdik," dedi. Kad›n: "Yitirdik. Yitirdik ama evde de yiyecek hiçbir fley yok. fiu bal› kessen de..." Ahmed'in gözleri parlad›. "Bal bizim de€il, kolcunun. Orman kolcusunun. Baltam nerede? Kazma kürek nerede? Befl y›ld›r bir yer kestirdim ki gözüme, bizim eski yerden de daha güzel, kuytuluk. Bire yüz, bire iki yüz verir Bir tarla ç›kar ki ›fl›l ›fl›l. Ya€l›. ‹nek al›r›z. Çocuklar›m›z› al›r›z, bir fley al›r›z. Bir daha da kimse elimizden alamaz tarlam›z›. Gördün köylü ne dedi." fiafaktan önce dedi€i yere geldi. Baltay› çekti. Bir, bir daha daha indirdi ulu bir a€ac›n gövdesine. Orman yank›land›.


Su¨rgu¨n Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bak›ma bu sürgünün bir süre€i Bütün törenlerin flölenlerin ayinlerin yortular›n d›fl›nda Sana geldim ayaklar›na kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa lay›k olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Günefli bahardan kopar›p Aflk›n bu en onulmaz›ndan kopar›p Bir toz bulutu gibi Savuran yüre€ime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice yoruldu€um ayakkab›lar›mdan de€il Ayaklar›mdan belli Lambalar e€ri Aynalar akrep mele€i Zaman çarp›lm›fl at›n son hayali Ev miras de€il miras›n hayaleti Ey gönlümün do€urdu€u Büyüttü€ü emzirdi€i Kufl tüyünden Ve kufl sütünden Geceler ve gündüzlerde ‹nsanl›€a an›t gibi yükseltti€i Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim

fiimdi onun birdenbire gelen sonbahar›nda Sana geldim ayaklar›na kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa lay›k olmasam da Ey ça€dafl Kudüs (Meryem) Ey s›rr›n› gönlünde tafl›yan M›s›r (Züleyha) Ey ipeklere yumuflakl›k ba€›fllayan merhametin kalbi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün fliirlerde söyledi€im sensin fiuna dedimse sen Leyla dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydaland›m Salome'nin Belk›s'›n Boflunayd› saklamaya çal›flmam öylesine aflikars›n bellisin Kufllar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devflirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden al›r sonsuzlu€un haberini Ey gönüllerin en yumufla€› en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kufllardan ne haber vard›r Mezarlardan bile yükselen bir bahar vard›r Aflk cellad›ndan ne ç›kar madem ki yar vard›r Yoktan da vardan da ötede bir Var vard›r Hep suç bende de€il beni yak›p y›kan bir nazar vard›r O flark›ya özenip söylenecek m›sralar vard›r Sak›n kader deme kaderin üstünde bir kader vard›r Ne yapsalar bofl göklerden gelen bir karar vard›r Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vard›r Yanm›flsam külümden yap›lan bir hisar vard›r Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vard›r S›rlar›n s›rr›na ermek için sende anahtar vard›r Gö€sünde sürgününü geri ça€›ran bir damar vard›r Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adl› bir ç›nar vard›r Sevgili En sevgili Ey sevgili

Y›llar geçti sapan olumsuz iz b›rakt› toprakta Y›ld›zlara uzan›p hep seni sordum gece yar›lar›nda Çat› katlar›nda bodrum katlar›nda Gölgendi gecemi ayd›nlatan eflsiz lamba Hep Kanl›ca'da Emirgan'da Kandilli'nin kurfluni flafaklar›nda Seninle söyleflip durdum bir ömrün bahar›nda yaz›nda

Da€lar›n y›k›l›fl›n› gördüm bir Venüs barda€›nda Köle gibi sat›ld›m pazarlar pazar›nda Güneflin sarard›€›n› gördüm Konstantin duvar›nda Senin hayallerinle yand›m düfllerin civar›nda Gölgendi yans›y›p duran bengisu p›nar›nda Ölüm düflüncesinin beni sard›€› flu anda Verilmemifl hesaplar›n korkusuyla Sana geldim ayaklar›na kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa lay›k olmasam da Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim

Sezai KARAKOÇ


Mavi Kapan

B

en Mi… Evet Mi… Bir nota de€ilim oysa. Bir enstrüman›n arac› de€ilim. Gökyüzündeki y›ld›z, resimdeki renk, denizdeki sonsuzluk ne ise bende t›pk› oyum. Mi olarak açt›m gözlerimi. Bazen kal›n bazen tiz bir Mi’yim. Bazen flark›da ki bir söz, bazen enstrümandaki bir tel, bazense aflktaki heyecan olabilirim. Bazen daktilodaki ses, bazen u€uldayan rüzgâr, bazen mart› sesi, bazense ya€an ya€mur belki de… Evet, ben Mi. T›n›s›yla sadece Mi… Uyuyordum. Günefl tüm ›fl›klar›n› beni uyand›rmak için dikiyordu yüzüme. Uyan hadi der gibi. Burufluk bir k‛t edas›yla buruflturdum yüzümü. Ne bu böyle dedim. Yüzümü saklad›m güneflin vurucu ›fl›klar›ndan. Geçti zannettim. Ama inatla yans›yordu yüzüme. Ani bir hareketle kalkt›m. Günefli selamlad›m. Hava güzel, d›flar›da c›v›ldayan çocuk sesleri… Ne yapmal›y›m diye düflünürken beynim yeflil ›fl›k yakt›. Bal›€a ç›kmak. Evet, uzun zaman oldu ç›kmayal›. Güzel bir fikirdi. Hemen haz›rlanmaya koyuldum. Oltam› t›pk› bir avc›n›n silah›n› tüm titizli€iyle temizlemesi gibi temizledim. Yem olarak kullanaca€›m, yerinde durmayan haylaz çocuklar gibi k›vranan solucanlar› da ald›m. Evet, her fley haz›rd›. Olta, solucanlar, gemi günefl ve ben Mi… Yola koyuldum. Uzun bir yolculu€a gider gibi bulan›kt› gözlerim. Bana ait de€illermifl gibi. Karars›z benli€im benden s›yr›lm›flt› sanki. Hemen toparlad›m kendimi. ‹flte deniz, iflte mavi, iflte yakamoz, iflte huzur… Mutluluk neydi acaba? Mutluluk maviydi, mutluluk denizin en derin s›€ yerleriydi belki de. Beni orada bir gemi bekliyordu. Ald›m eflyalar›m› annesine koflan bir çocuk safl›€›yla kofltum maviye. Kal›n Mi de€ildim flimdi. Tiz Mi’ydim. Si do re’den s›yr›lm›fl bir Mi vard›. Biraz daha yaklaflt›m. Daha çok yaklaflt›m maviye. Ve flimdi onun sonsuzlu€uyla kucaklaflmay› bekliyordum. Beni çok özlemifl belli ki hemen kucaklad›. Gemiye atlad›m. Maviye en maviye gidece€im diyordum kendime.

Hatta bazen mart› olup uçmak ister insan›n yüre€i denizin sonsuzlu€u üzerinde. Yine düflüncelere dald›m. Toparlad›m kendimi. Ç›kard›m oltam› denizin en s›€ yerine att›m. Belki flans güler diye derken bir bakt›m oltam vuruyor. Haydi, beni çek der gibi. Hemen oltay› geriye sard›m. A€›rd›. San›r›m büyük bir bal›k vard›. O umutla çekerken a€›ma, kancan›n sivri k›sm›na bir kitap tak›lm›flt›. Yapraklar› büzülen, yaz›lar› kar›nca gibi da€›lan… Bir umutla bir kez daha att›m oltam›. Beklemeye koyuldum. Evet, oltam yine vuruyordu. Bu kez bal›kt›r diye iç geçirdim. Oltay› geriye sard›m heyecanla. Evet, a€›ma tak›lan acemi bir bal›kt›. Ald›m hemen elime ac› çekiyordu. Daha çok küçüktü. Onun yeri buras› de€ildi. Yaflam bu kadar s›n›rl› m›yd›? Bir avuç su muydu sadece? Dayanamad›m. Onu ait oldu€u yere b›rakt›m. Çünkü daha yaflamas› gereken fleyler vard›. Derken yine olta atmaya devam ettim. Bu flekilde bir iki derken kova bal›kla doldu. Mutluydum. E€lenmifltim. Bal›klar ve maviyle… Hava da yavafltan sevdi€ine veda ediyor gibi kararmaya bafllad›. Yüzünü hiç aflmayan günefl h›rç›nlaflt› birden. Ne oldu€unu anlayamad›m. Rüzgâr fliddetlendi, k›zg›nl›€› iyice artt›. Denizin üstünde küçük adac›klar gibi görünen gemiler sallanmaya bafllad›. Dalga denize küstü. Ona k›zar gibi büyük büyük ba€›rd›. Günefl bize küsüp gitti. Yerini karanl›€a b›rakt›. Deniz üstündeki fazlal›klar› çekemedi. Her fley ona a€›r geldi. Her fley anlams›zlaflt›. Hava dayan›lmaz bir hal ald›. Gökyüzü dayanamad› bir çocuk gibi a€lamaya bafllad›. Geriye u€ultular ve 盀l›klar kald›. ‹mdat sesleri git gide ço€ald›. Sesin gelifl yönüne bakarken bir geminin t›pk› bir avuçtaki toz zerreciklerinin da€›l›fl› gibi gördüm. Gemi bat›yordu. Ne yapmal›y›m diye ç›rp›n›rken deniz di€er gemiyi de hapsetmiflti kendine. Onu da çekiyordu içine. ‹nsanlar… Ç›€l›klar… Feryatlar yeri gö€ü inletiyordu. T›pk› Tamara’n›n âfl›k oldu€u gencin, gölün karanl›k sular›na gömülürken “Ah Tamara, Ah Tamara! “ feryad› gibi

ac›, derin ›zd›rap dolu belki de… Ne tarafa çevirsem yüzümü bir gemi daha gözden kayboluyordu. Bulundu€um gemide sallan›yor. Deniz beni de alacak sonsuz yaflam›n›n içine. Hay›r diyorum. Dayanmal›y›m. ‹nsanlar denizin azg›n sular›nda yaflama tutunurken güçleri bitti€inde teslimiyeti kabul ediyorlard›. Ne ac›… Bir iki derken kimse kalmad›. Hepsi mavinin derinliklerindeydi. Ama 盀l›klar kesilmiyordu. Bir hamleyle att›m kendimi mavinin kuca€›na. Suyla bulufluyordum. Yard›m etmeliydim. Her 盀l›€a koflam›yordum. Yetiflebildi€im kadar diyordum. Fakat dalga engelliyordu beni. ‹zin vermiyordu. Bir tokat gibi çarp›yordu bedenime. Beni de çekti di€erleri gibi suyun en dibine. Dipteydim art›k. Gözlerimi açt›€›mda güçsüzlükten tükenen bedenler sark›yordu idam edilen bir düflünce gibi… Zirveye ulaflmal›yd›m. Kurtarmal›yd›m. Kurtulmal›yd›m. Art›k uzakt›m kendi gölgemden bile… Saatlerce mavinin kuca€›ndayd›m. Bir gemi parças›n›n efli€ine tutunabilmifltim. Gözlerim mi yanl›fl görüyordu yoksa gerçekten hava m› a€ar›yordu. Kestiremedim. Biraz daha bekledim. Gerçekten de hava a€armaya bafllam›flt›. Ç›€l›klar yoktu. Su, dalg›n bir insan gibi durgun ve sakindi. Her fley gün yüzündeydi. ‹nsanlar, bal›klar gibi k›y›ya vurmufltu. Mavi kirlenmiflti. Kara parças› beni çekiyordu. Uza€a en uza€a bakt›m. ‹nsan y›€›n›, bekleyifller, merakl› gözler görünüyordu. Suya dald›m. Karaya ç›kmal›yd›m. Art›k tükenmifltim. Kollar›m beni tafl›m›yor, bana ait de€illermifl gibi davran›yordu. Bende mi teslimiyeti kabul edecektim? Benim de mi bedenim idam edilmifl gibi as›l› kalacakt› mavinin kollar›nda… Hay›r hay›r… Sakinlefltirmeye çal›fl›yordum. Karaya varmal›yd›m. Yak›nlaflt›€›m› zannettikçe uzaklafl›yordum sanki. Bilincim kapan›yor, güçsüzlefliyordum. Kendimi tafl›yamaz hale geldim ve mavi kucaklad› beni yine tekrar tekrar… Mavinin t›n›lar›n› dinliyordum. Tiz Mi kal›n Mi neredeydi? Ben Tanr›’n›n sol anahtar›yd›m. Sol anahtar›ndan kay›p düflece€imi düflünürken… Yine ben Mi.

ÖYKÜ / SEHER ‹fiLEK


Pia

ne olur kim oldu€unu bilsem pian›n ellerini bir tutsam ölsem böyle uzak seslenmese ben bir flehre geldi€im vakit o baflka bir flehre gitmese otelleri bombofl bulmasam içlenip buzlu bir kadeh gibi bu€ulan›p bu€ulan›p durmasam ne olur sabaha karfl› r›ht›mda çocuklar piay› görseler bana haber salsalar bilsem içimi büsbütün y›ld›zlar basar bir hançer gibi ç›k›p giderdim ben bir flehre geldi€im vakit o baflka bir flehre gitmese singapur yolunda demeseler bana bunu yapmasalar yorgunum üstelik paras›z›m pasaportsuzum ne olur sabaha karfl› r›ht›mda seslendi€ini duysam pian›n s›rt›nda yoksul bir ya€murluk çocuk gözleri büyük büyük üflümüfl ürpermifl soluk ellerini tutabilsem pian›n ölsem eksiksiz ölürdüm.

Atilla ‹LHAN

Zehr-i As¸k Bu flehirden gidiyorum Gözleri kör olmufl k›rlang›çlar gibi Gururu y›k›lm›fl soy atlar gibi Bu flehirden gidiyorum ‹nsanlar tafl gibi bana yabanc› A€açlar bensiz hüküm giyecek bulvarda Bir tanbur bir yanl›zl›€› anlat›yorsa O ›fl›ks›z pencereden Ben onu duymuyor gibiyim Bir a€aç ölüyorsa kap›n›n önünde Ben onu bile duymuyor gibiyim Bu flehirden gidiyorum Gömerek geceyi içime Sabah›n hüznünü beklemeden Gidiyorum bu flehirden... Bugün her fley bofl yar›nsa ne olaca€› bilinmez... Mutlulu€u günbat›da görürsem, All›'y› düflünmeyece€im Zehr'aflk... Okulda süzülür geçer siyah örüklerinden güzün Bir ezan okunsun memleketin üstüne baban, ‹çimden ak›p ça€las›n sevdas› güzün...

Erdem BEYAZIT


Bence sen de s¸imdi herkes gibisin Gözlerim gözünde aflk› seçmiyor Onlardan kalbime sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü bence flimdi herkes gibisin Yolunu beklerken daha dün gece Kaç›yorum bugün senden gizlice Kalbime bakt›m da iflte iyice Anlad›m ki sen de herkes gibisin Büsbütün unuttum seni eminim Maziye kar›flt› flimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence art›k sen de flimdi herkes gibisin Gönlümle bafl bafla düflündüm demin; Art›k bir sihirsiz nefes gibisin. fiimdi tâ içinde bombofl kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye kar›fl›p sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence art›k sen de herkes gibisin.

Naz›m H‹KMET

Acz

Seçkin bir kimse de€ilim ismimin bafl harfleri acz tutuyor Ba€›fllaman› dilerim Sana zorsa b›rak yanay›m Kolaysa esirgeme Hayat bir bofl rüyaym›fl Geçen ibadetler özürlü Eski günahlar dipdiri Seçkin bir kimse de€ilim ‹smimin bafl harflerinde kimli€im Ba€›fllanmam› dilerim Sana zorsa b›rak yanay›m Kolaysa esirgeme Hayat bofl geçti Geri kalan korkulu Her ad›m›m dolu olsa ‹fle yaramaz kat›nda Biliyorum Ba€›fllanmam› diliyorum

CAH‹T ZAR‹FO⁄LU


Christy Brown Hayat› ∂ Christy Brown (5 Haziran 1932 - 6 Eylül 1981), ‹rlanda as›ll› bir yazar, ressamd›r. Yirmi üç çocuklu bir ailenin, hayatta kalabilen on üç çocu€undan biri olarak Dublin’de do€mufltur. Beyin felci ile dünyaya gelmifl ve uzun süre hareket ve konuflma yetileri olmadan yaflam›flt›r. Doktorlar bafllang›çta Brown’›n zihinsel olarak da özürlü oldu€unu düflünmüfllerdir ve ölece€ini söylemifllerdir. Fakat annesi doktorlar›n sözüne ald›rmayarak o€lunun e€itilebilece€ine inand›. Annesinin bu çabalar› sonuç verdi ve Christy Brown sol aya€›n› kullanarak yazmay› ve resim yapmay› baflard›. Konuflmaya bafllamas› ile birlikte, doktorlar tedavi biçimini de€ifltirerek fizyoterapiye a€›rl›k vermifller, böylelikle yazar daha rahat hareket edebilmeye bafllam›flt›r. Yaflam› boyu yard›ma muhtaç olarak yaflamas› onun ‹rlanda’n›n tan›nm›fl yazarlar› aras›na girmesini engellememifltir. Sadece sol aya€›n› kullanarak yazd›€› eserler, onun dünya çap›nda bir üne kavuflmas›n› sa€lam›flt›r. Kendi hayat hikâyesini yazd›€› Sol Aya€›m (My Left Foot) adl› eseri filme al›nm›flt›r. Bafl rolünü Daniel DayLewis’in oynad›€› Sol Aya€›m filmi büyük bir baflar› kazanm›flt›r. Bu tarzda yazd›€› di€er kitab› da (Down All The Days) en çok satanlar listesine girmifltir. Londra’ya yapt›€› birkaç ziyaret d›fl›nda bir kere de Amerika’ya giden yazar, tüm yaflam›n› Dublin’de geçirdi. Christy Brown 1981’de öldü. Christy Brown hayat hikâyesinin bulundu€u Sol Aya€›m kitab›nda annesine s›k s›k teflekkür etmektedir


Sahipsiz bir ben Art›k bofluna diretiyorum kalemimi. Yüre€imi yok yere b›rak›yorum ortaya. Sahiplenecek di€er bir kalp olmay›nca, so€uk bakar yürek ömrü boyunca. Tüketir yüre€inde ç›rp›nan k›v›lc›mlar›, Y›ld›zlara b›rak›r güvercinleri. Art›k sanc›lar k›vran›r, Umutsuz ve çaresizce. Kapat›n art›k sevgiliye aç›lan bütün kap›lar›. Kendini yaln›zl›€a adam›fl bir yürek var burada. Bedenini sevgilinin ruhuna ve kendi ruhunu da sevgilinin kalbine adam›fl

bir günahkâr var art›k. Susturun art›k ya€muru. Her damlas›nda çaresizli€imi hayk›r›yor bana. Kapat›n perdeleri art›k. Günefl, onu bana gösterecek tek fley. Ben kendi karanl›€›mda onsuz yok olmaya mahkûmum. Susuzlu€um ald›rm›yor art›k ya€mura. Sen s›€›nd›€›m tek parçam, Geçmiflimin hüzünlü resmi Ve gelece€imin tek tarafl› çerçevesi.

Hac› GÖKÇEK


Bir bas¸ka dog˘us¸ Benim bütün varl›€›m, Seni, kendi içinde tekrarlayarak Tomurcuklanman›n ve yeflermenin sonsuz seherine götürecek olan karanl›k bir hayatt›r. Ben bu ayette sana ah ettim, ah Ben bu ayette seni A€aca, suya ve atefle afl›lad›m Yaflam belki Bir kad›n›n, her gün küçük sepetiyle geçti€i uzun bir caddedir. Yaflam belki Bir adam›n kendisini dala ast›€› bir iptir, Yaflam belki okuldan dönen bir çocuktur Yaflam belki iki sevgilinin uyuflukluk molas›nda yakt›klar› bir sigarad›r Ya da yoldan geçen birinin flaflk›n bir flekilde Bafl›ndan flapkas›n› ç›kararak Yoldan geçen baflkas›na anlams›z bir gülümsemeyle "günayd›n" demesidir. Yaflam belki de Benim bak›fl›m›n, senin gözbebeklerinde kendini harap etti€i o kapal› and›r. Ve bunda öyle bir his var ki Ben onu ay›n ve karanl›€›n idrakiyle kar›flt›raca€›m. Bir yaln›zl›k boyutundaki bir odada, Bir aflk ölçüsünde olan Gönlüm, Kendi mutlulu€unun basit bahanelerine, Vazodaki çiçeklerin flahane yok olufluna, Evimizin bahçesine dikti€in fidana Ve bir pencere ölçüsünde öten Kanaryalar›n sesine bak›yor. Ah... Budur benim pay›m Budur benim pay›m Benim pay›m, Bir perdenin as›lmas›n›n benden ald›€› bir gökyüzüdür Benim pay›m, terkedilmifl bir merdivenden inmek Ve çürümede ve gurbette bir fleye kavuflmakt›r. Benim pay›m, hat›ralar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir Ve bana "ellerini


seviyorum" diyen Bir sesin üzüntüsünde can vermektir. Bahçeye dikiyorum ellerimi Yeflerece€im, biliyorum, biliyorum, biliyorum Ve k›rlang›çlar kapkara parmaklar›m›n çukurunda Yumurtlayacaklar Küpe takaca€›m her iki kula€›ma ‹kiz iki k›rm›z› kirazdan Ve papatya çiçe€i yapra€› yap›flt›raca€›m t›rnaklar›ma Bir sokak var, onun içinde, Bana afl›k olan çocuklar, hâlâ O kar›fl›k saçlar›, ince boyunlar› ve s›ska bacaklar›yla Bir gece rüzgâr›n beraberinde götürdü€ü Bir k›zca€›z›n masum gülüfllerini düflünüyorlar. Kalbimin, çocuklu€umun mahallesinden çald›€› Bir sokak var. Zaman çizgisinde bir yo€unluk seyahati Ve bir yo€unlukla zaman›n kuru çizgisini gebe b›rakmak Bir aynan›n misafirli€inden dönen Bilinçli bir görüntünün yo€unlu€u Ve bu böyledir Biri ölür Biri kal›r Hiçbir avc›, bir çukura dökülen hakîr bir derede inci avlayamayacakt›r. Ben, Okyanusun mesken edinen Ve a€açtan bir kavalda Gönlünü usul usul çalan Hüzünlü küçük bir peri tan›yorum, Geceleyin bir öpücükle ölen Ve sabahleyin bir öpücükle do€acak olan Hüzünlü küçük bir peri.

Furu€ FERRUHZAD


Benden sonra kuşlara iyi bakın

Nilgün Marmara ∂ 1958 y›l›nda ‹stanbul’da do€du. Ortaokul ve liseyi Kad›köy Maarif Koleji’nde okudu. Bo€aziçi Üniversitesi ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde lisans ö€renimi tamamlad› ve Sylvia Plath üzerine incelemeler yapt›. Plath’›n yaflam›, düflünceleri, özellikle bireyin yaln›zl›€›na ve varolufl sorununa bak›fl›ndan etkiledi. Sylvia Plath sevgisi, Marmara’y› ölümde de sevdi€i flairin yazg›s›yla birlefltirdi. 13 Ekim 1987 tarihinde, 29 yafl›ndayken ‘bekleme salonu’ olarak gördü€ü yeryüzünü terk etmeye karar verdi ve evinin balkonundan atlayarak kendi iste€i ile yaflam›n› sonland›rd›. Düflle gerçek aras›nda gidip gelen, k›r›lgan bir izlekle yazd›€› fliirleri çeflitli dergilerde yay›mland›. fiiirleriyle sadece kendi kufla€›n›n flairlerini de€il, Ece Ayhan gibi eski ve güçlü flairleri de etkiledi. 77-87 Y›llar› aras›nda yazd›€› fliirler ‘Daktiloya Çekilmifl fiiirler’ ad›yla ya-

(13 fiubat 1958 – 13 Ekim 1987)

y›mland›; Günlükleri ve sa€a sola yazd›€› notlar Gülseli ‹nal taraf›ndan bir araya getirilerek ‘K›rm›z› Kahverengi Defter’ ad›yla bir kitapta topland›. Mezuniyet tezi Dost Körpe taraf›ndan dilimize çevrildi ve ‘Sylvia Plath’›n fiairli€inin ‹ntihar› Ba€lam›nda Analizi’ ad›yla Everest Yay›nlar› taraf›ndan kitaplaflt›r›ld›. Çeflitli dergilerde fliirleri yay›mland›. Küçük ‹skender, Lale Müldür, Orhan Alkaya, Cezmi Ersöz, Ece Ayhan, Gülseli ‹nal, Onur Göknil ve Serdar Ayd›n gibi flairleri derinden etkiledi. Sylvia Plath sevgisi, Marmara’y› ölümde de sevdi€i flairin yazg›s›yla birlefltirdi. 13 Ekim 1987’de henüz 29 yafl›ndayken “yaflama karfl› ölüm” dedi ve intihar etti. K›rm›z› Kahverengi Defter ad›yla yay›nlanan günlü€ünde “hayat›n neresinden dönülse kârd›r” ifadesi yer almaktad›r.

Yitik kaynak Unutufl bir kaynak olmal›, Yeni'yi her an'a yaymak için Ben sana olmal›y›m, Bana sen bir kaynak. Görüyorum geç; k›y›m çok yak›n! Biliyorum art›k mut uzakl›€›n›. Sen yüzümü götürmüyorsun, Kendi gözüne bile! Gerçek bilinsin,diliyoruz, Düz, e€ri, çapraz ya da de€irmi. Güzeldir a盀a ç›k›fl› yüre€in, Sen bil ki, ben de seveyim!

Nilgün MARMARA


Elsa nin go¨zleri Öyle derin ki gözlerin içmeye e€ildim de Bütün güneflleri p›r›l p›r›l orada gördüm orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm Öyle derin ki her fleyi unuttum içlerinde Uçsuz bir denizdir bulan›r kufl gölgelerinde Sonra birden günefl ç›kar o bulan›kl›k geçer Yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer Göklerin en mavisi bu€daylar üzerinde Karanl›k bulutlar› bofluna da€›t›r rüzgar Göklerden ayd›nd›r gözlerin bir yafl belirince Cam›n k›r›lan yerindeki mavili€ini de Ya€mur sonu semalar›n› da k›skand›r›rlar Ben bu radyumu bir pekbilent tafl›ndan ç›kartt›m Benim de yand› parmaklar›m memnu ateflinde Bulup yeniden kaybetti€im cennet ülke Gözlerin Perumdur benim Golkondum, Hindistan'›m Kainat paramparça oldu bir akflam üzeri Her kurtulan atefl yakt› üstünde bir kayan›n Gördüm denizin üzerinde parlarken Elsa'n›n Gözleri Elsa'n›n gözleri Elsa'n›n gözleri.

Luise ARAGON


Kandiller yak›l› odamda

O

damda kandiller yak›l›, foto€raflar as›l›, gecenin sessizli€i ve odam›n ayd›nl›€› birbirine kar›fl›yor. Kaçamak hayaller, odamda raks ediyor. Duvarlara çarp›p, tekrar geri dönüyor do€du€u yere… Güneflin do€uflu gibi s›cak hisli hayaller. Tutunmak istiyorum bir yerlere, bir dala, dald›m m›? Karanfil bahçelerinde bulmak istiyorum kendimi. Karanfil koksun istiyorum her yerim, her düflüm. Karanfillerde bulay›m her fleyi, kaybetti€imi, yitirdi€imi... Yeter ki o koksun. Bin y›ll›k aray›fl, tükenifl dinsin art›k. Kandiller yak›l› ruhumda, bir yan› ayd›nl›k bir yan› zifiri karanl›k. Ötesi meçhul. Kandil ›fl›€› yol

gösteriyordur belki. Kim bilir belki bir umut, bir kap› aç›l›yordur önümde… Teslim ediyorum kendimi ›fl›€a, ›fl›k h›z›yla kay›p gidiyorum. Bilmedi€im bir yere mi? Yoksa bir fleylerin peflinde miyim? Emin de€ilim asl›nda. Bir fleyleri arar gibiyim. Ama ne? Neye benziyor bilemiyorum. Odamdaki kandil yavafl yavafl yerini karanl›€a b›rak›veriyor. Odamda raks eden hayaller, flimdi karanl›k, donup kald›lar öylece… Önümde aç›lan kap› görünmez oldu flimdi. Yol gösteren kandil söndü, her fley bitti… Ben ise baflka bir gece tekrar kandilin yanmas›n› bekleyece€im. Odamda kandil yan›versin diye… Ünal fiARMAN

C¸o¨lde Bir yarat›k gördüm, ç›plak, vahfli Çömelmifl oturuyor Yüre€ini ellerinde tutuyor Yiyordu Dedim ki : “ Tad› güzel mi dostum?” “Ac›, ac› ” diye karfl›l›k verdi; “Ama seviyorum Çünkü ac› Ve benim kalbim.”

H. CRANE


Mecruh Gönül k›r›kl›€›yla yaz›l›r yaz›lar Dil zoruyla kaz›l›r m›sralar K›r›k olan sever karanl›€› Ne yaps›n ayd›nl›€› Gönül mecruhtur s›ralar Kalem a€lamakl› karalar K›r›k olan sever karanl›€› Ne yaps›n ayd›nl›€›

Mehmet Ata ÇEL‹K

Zaman Bir k›r at› gibi durmadan flahlan›r Bir yere göç var da biz bundan habersiz miyiz? Kervan… Alaca atlarla dizginlenememekte Günefl… Gök atlasla gergef ifllemekte Zühre y›ld›z›yla alt›n y›ld›zlarla Bir temaflegand›r bu gönlüm seyretmesini bilene Zaman… Ömrümüzün uçsuz bucaks›z bozk›r› Bir ota€da gönül flöleni Ve… Ayinlerdir bizi ayakta tutan Bir kopuzun yan›k na€meleriyle cûfla gelir Ve… Zaman, zaman içinde Gece, gece içinde Sezer KARDAfi


Unutulmufl bir Kürt fiair

Ezê nebêjim, tu jî mede dû Nazim dibêje ku

Arjen Arî A

rjen arî ango bi navê xwe yê fermî Daraulkeys Akay, di sala 1956’an de li gundê çalê yê girêdayî nisêbînê ye hat dinyayê. hê di biçuktiya xwe de ji çalê bar dikin diçin nisêbînê. Li nisêbînê dibistana seretayî diqedîne. Dibistana navendî û lîse jî li mêrdînê diqedîne.Arî herçiqas dixwest befla rojnamegeriyê bixwîne jî ji ber xizaniyê ew befla nexwend û ji neçari çu zimanê tirkî. Di sala 1979’an de li amedê vê befla kuta kir. Ewilî di daireya ‘’ su iflleri ‘’de dixebite. Paflê li nisêbînê di lîseyekê de dersê edebiyatê dide. Wê demê di dersê de ji xwendekaran re carna helbestên cegerxwîn dixwend. Ev yeka kir ku xwendekar gelekî hez jê bikin. Di wê heyamê li nisêbînê êrîflek çê dibe. Dergevanek tê kufltin û polîsek jî birîndar dibe. Ji ber vê buyerê nêzî mehekê li mêrdînê girtî dimîne. Pifltî darbeya 12’ê îlonê vê carê nêzî du meha di girtîgehê de dimîne. Di girtîgehê de di îflkenceyên giran re derbas dibe. Pifltî ku tê berdan mamostetiya wî jî diqede. Tifltê ku di girtîgehê de dibîne gelekî bandorê li ser flexsê wî û helbesta wî dike. Arî heta 1992’an de li nisêbînê li ber mala xwe rastî êrîflekê çekî dibe. Pifltî vê buyerê bi malbatî koçî amedê dike û heta wefata xwe jî li wir dimîne. Arjen wek gelek nivîskarên ewilî bi tirkî dest bi nivîsê dike. Pifltî ku helbestkarên kurd ên wek Melayê Cizîrî,Ehmedê Xanî û Cegerxwîn û hwd. Nas dike dest bi nivîsîna kurdî dike. Dema cara ewil tê girtin dewlet dest datîne ser helbestê wî yên tirkî û kurdî jî . ew helbestana hê jî girtîne. Helbesteke wî ya kurdî cara ewil di belavokekê tê weflandin. Beflek ji wê helbesta di belavokê tê weflandin wiha ye:

Du mirin kirin mahne,rakirin ling nisêbînê Xewa dibê bela kirin,avêtin nav tirs û xwînê. Paflê di sala 1979’an de di kovara tîrêjê de helbestên wî tê weflandin. Ji ber darbeya leflkerî tîrÊj tenê çar hejmar derdikeve. Bes arî nasekine û helbestê xwe diflîne kovarên kurdî yên li ewrupa derdikevin. Arjen arî yek ji girîngtirîn helbestkarên kurd ên modern e. Mijarê helbestê bi pirranî li ser êfla welat e. Arî di hemû helbestên xwe bu ye dengê êfl,elem,

Herî pirr di bin bandora nazim de ye. Bes ji ber ku nazim de helbestên xwe yên li ser flerê rizgariyê de keda kurda pifltguh kiriye wî rexne dike:

xewn, evîn, hêvî û daxwaza neteweya xwe. Di helbesta kurdî ya modern de cara wî helbesta xwe li ser vegotina gelerî ava kir. Di helbestên xwe de gelek carî ji çîrok,efsane û destanên kurda sud wergirtiye.mînak di helbesta xwe ya ‘’newal’’de çîroka pepûk ê kiriye bingeha helbesta xwe. Dîsa pirtûka xwe ya ‘’destana kawa û azhî dehaq’’ li ser efsaneya kawayê hesinkar ava dike. Arjen herçiqas helbestkarekî modern be jî wî di gelek helbestê xwe de sud ji kelepora helbesta klasîk û ya gelêrî wergirtiye. Mesela pirtuka xwe ya destana kawa bi tefleyê mesnewîyê nivîsî. Dîsa pirtuka wî ya çil çarîn jî ji çarînên wî yên di bin bandora baba Tahir û emer hayam de hatiye nivîsîn pêk tê. Ji bilî vana di gelek pirtûkên xwe him bi hunera telmîhê û him jî di gelek çarînên xwe de navê helbestkarên kurd ê klasîk bibîr tîne. Di gelek niv3is û hevpeyvînen xwe de bandora edebiyata klasîk tîne ziman û xwe ji ekola xanî û cegerxwîn dihesibîne. Di helbestê wî de tim deng li pêfl e. Aheng ji bo wî tiflta herî girîng e. Gelek cara ahenga helbestê xwe bi qafiye,dîsgotin û dengên xwezayî saz dike. Dîsa di gelek helbestê xwe de çêl dîroka kurda dike,navê qehremanên wan bibîr tîne. Xwezaya kurdistanê jî di helbestên wî de cihekî pirr girîng digre. Xwendekar di gelek helbestê wî de rastî navê gelek çiya,newal û geliya dibe. Wek mînak: Û destên tebilind in, destên te paya Cûdî ne

Di ber çiyan re l imin bihejîne.(ji helbesta bi xatirê te) Ev çiya Bagok e Ev çiya hêlîna baz warê bafloke…(ji helbesta vegerim,te nebînim) Kengî bêxwedî man? Ji Geliyê Lolan ta Herekol Newal bi newal, gelî bi gelî, dol bi dol (ji helbesta agirî) Arî herçiqas wek helbestkarekî floreflger were nasîn jî, wî di warê evînê de jî helbestên serkeftî nivîsandiye.di pirtûka xwe ya eroûtîka de evîna beflerî bi hêmayên pastoral anî ziman. Di wê pirtûkê ji stran û klamên dengbêjiyê sûd wergirt û bi awayekî modern ew li hev anî. Arjen di wêjeya cîhanê de jî bandor ji helbestkarên wek Pablo neruda,nazim hikmet û nîzar qebbanî girt.

Lehengê flerê rizgariyê Memed bû.. (ji helbesta kurteçîroka xelîlê osmên) Arî ne tenê li ser bakurê kurdistanê nivîsî. Wî li ser her çar parçeyên kurdistanê jî helbest nivîsî. Mînak di helbesta xwe ya navdar ‘’ flêrgele’’ yê de behsa lehengên her çar perçeyê kurdistanê jî derbas dibe. Dîsa i gelek helbestên wî de bûyera sînemaya amûdê, komara kurdistanê, sîmko,qazî mihemed, flêx seîd, mele mistefa û hwd derbas dibe. Di gelek helbestên wî de çîrokek heye. Di wan helbesta de çîroka leheng an kesekî ji rêzê bi awayekî helbestkî derbasî ser kaxizê dike. Di helbesta xwe ya bi navê Zekîyo de çîroka zekîyê qaçaxçî vedibêje. Dîsa helbesta wî ya kurteçîroka xelîlê osmên jî behsa kurdekî k udi flerê çeneqelê de flehîd ketiye vedibêje. Mînakên bi vî rengî pirin. Di helbesta li jêr jî çîroka jiyana xwe bi helbestkî nivîsîye. Li vira divê em bibêjin ku nazim hikmet jî çîroka jiyana xwe bi helbestkî nivîsîye:

Ji herêma Omeriya, yekî Çalî Digel ku diya min dibêje “...dema mifltaxan bû...” Di nasnameyê de rojbûn 01.04.1956 e Min du qîz hene û du kur, ma ne bese Bîst sal e Derwêflê tekiya helbestê me!... El qise; Nepênc carên binçavkirinê Ne jî di sikaka wî bajarî de Birîndariya birayê mirinê Bû Sedema ku vî welatî bihêlim û biçim... li dû bûyerekê hê jî di niçniçînim ax xûflkê kûçik nedan xatirê xwedî?! 992 de min rûyê jar yê Amedê dî hûn bibêjin nifltecî ez bibêjim penaberî heft sal e didome qirika bi qul axa bindest jana dil helbest... min hij binefflê kir li dû çavên yekê! û min temenek li ser nekir geh ez westiyam, geh ew geh bû rastiyek geh bû leylana derew flox î helbest e ew! û ez li pey flaîrî evdal im merivno bê neweyî ev e name î halim!


Zimanê helbestê Arjen Arî sade, herikbar û sivik e. Gelekî ji peyvên herêmî hez dike û heta jê tê van peyva di helbestên xwe de bi kar tîne. Peyvên ku di helbestê wî de em dibînin gelek carî di ferhengan de nayên dîtin. Ew di bi kar anîna zimên de pirr serkeftî ye. Zimanê kurdî di nav destê wî de wek hevîr dikeve her fliklî. Ji ber peywira xwe ya memurtîyê li gelek bajarên kurdistanê digere. Ev jî dike ku arjen hînî devokê wan hereman bibe. Dema em li helbestên wî dinihêrin em dibînin ku arjen hemû devokên kurmancî dizane û ew kiriye malê helbesta xwe. Arjen bi helbestên xwe bandor li ser gelek helbestkarÊn ciwan kir. Niha jî helbestên wî ji hêla rexnegir,nivîskar û helbstkarên kurdan ve pirr tê ecibandin. Helbestên wî di gelek civatan û flevê helbestan de tên xwendin. Hin helbestên wî ji hêla stranbêjên wek Mehmet atl›, koma teq û req û mirady ve hate beste kirin. Hin ji wan jî ji hêla xwendekar û hezkiriyên helbestên wî bi deng û muzîk hatin xwendin. Arjen Arî, pifltî jiyaneke bi fler û hezkirina welat derbaskirî ji ber nexwefliya penceflêrê,di cotmeh a 2012’an de çû ser dilovaniya xwe. Gora helbestkarê mezin li Amedê ye. Ji sala 2014’an de ji hêla komaleya nivîskarên kurdan û hin weflanxaneyên din ve li ser navê Arjen Arî xelata helbestê tê dayîn. Berhemên Arjen Arî:

- 1999 ramûsan min veflartin li geliyekî, weflanên avesta, helbest. - 2002 ev çiya rûspî ne, weflanên avesta, helbest. - 2003 destana kawa, weflanên elma, helbest. - 2006 eroûtîka, weflanên lîs, helbest. - 2008 bakûrê helbestê / antolojiya helbesta bakûr, weflanên yekîtiya nivîskarên kurd-duhok, antolojî. - 2008 flêrgele, weflanên avesta, helbest. - 2009 çil çarîn, weflanên enstîtuya kurdî ya amedê, helbest. - 2010 bîhoka li piflt sînor, avesta, çîrok. - 2011 payîza peyvê, weflanên belkî, amed, helbest. - 2012 kulîlkên be'îvan, weflanên ronahî, amed, helbest. - 2012 gorî û bindest, weflanên ronahî, amed, helbest. - 2013 fli’ir û sînor, evrensel bas›m yay›n,helbest - 2013 xasenezer, evrensel bas›m yay›n, cerebok - 2013 xame sihurî kaxiz fliyar ma, weflanên ronahî, cerebok

Çend mînak ji helbestên wî:

miriˆ miriˆ

kol iˆ pos¸man

min hij te kir pirr pirr pirr dibû pirpira çivîkan li ber qefesê û te, li ber firê çavên xwe kil dikir.

bi parsê ketibim li kolana te evdal li devderiyê te qereçî têr bike vî dilê birçî keçê, ka maçakê!

refl bûn ji xwe zivr zivr, kevanî refltir dibûn bi kilê siphanî her çiya bi evînekê bi nav dibû û te di çavên xwe de azadî xwedî dikir. min hij te kir li dû her koçberiyê pirrtir û gelektir ji xwe, ji gelekî gelektir her ku mirina kevokan dihat tu jî dimir baz xayîn diketin sarya min min hij mirina te kir!

tê bidî ji gerdenê bide. ji keviya hinarkê ji kaniya lêvê te bivê bibim mêvan te bivê flevê dikim deman te nevê, vedigerim ji devê derî dest-vala û kol î poflman! ***

***

hewleˆr im ez kerbê li xwe bipêçe... û were bi balefirên bask-fere bi debabeyên rûxîner re were bi firokên menzîl-dirêj were bi sikorskiyan, bi mîgan, bi bilek-hawkan bi hemû alavan, bi hemû çekan bibe dojeh... û were! mêrxas be dujmin bi mêrxasî were! bext be ji te re rextê te vala bûbe, dagire tivinga te qelp kiribe, xwe biajo dev ez û rev dujmin, ez û rev? hewlêr im ez hewlêr im bila çekên te tev tenete be!

tu bihata himbêzek ramûsan man li keviya çêm te gotibû îflev ez têm, îflev, beriya hîv dagere kevan... ma gund raneza, ma sa ranezan xayînê, tê bihata... dilê min sed carî di sînor werbû! tu bihata, kaniyek din li xanikan zêde d'bû tu bihata, nêrgizlokê j'êvar de rêber bû tu bihata, xewlecî bû binê pirê; kîjan xofê nehiflt ku tu bidî rê xayînê, tu bihata ev dil li dû te binxet nedibû! .

Mehmet fiARMAN


Sig˘indig˘im u¨lke Bir velveleyle geldi gece Geldi s›€›nd›€›m ülke Daha da s›€›naca€›m görmeyen gözlerine Senetsiz ve flahitsiz Ben hangi gündüzün kovulmufl sürgünüyüm Hangi gecenin dilsiz yüzüyüm Hangi ülke kabul eder beni Dilimi kesmeden Beni sürgün etmeden

Kaç ülkeden sürgünüm ben Bir aral›€›n keflfidir s›€›nd›€›m ülkem Ütopyama aç›lan gizem Ne kaybeder s›€›nd›€›m ülkem iffetinden Oysa bir bakirenin iffetiyle örtülüdür ülkem Ziynetlerini kocas›na saklar gibi Sürgün edildi€im ülkeler Ziynetlerini pazarlara sürdüler Ziynetsiz ülkeler Hangi iffetten dem vurur flimdi S›€›nd›€›m ve daha da s›€›naca€›m ülkeler Dillerinde bir heyula Vakti gelen do€umu lanetleyip dururlar Do€acak olan flairi Ünal fiARMAN


Ayrilik izdirabi Ayrilik izdirabi Ayr›l›k duygusu med -cezirler yaflat›yor, yaral› yüre€ime. Kavuflmak kocaman bir hayal mi? Bir düfl mü yoksa.! Biliyor musun? Kaç zamand›r ayaklar›m, semtine u€ramaz oldu? ‹çime gömdüm özlemini; bir da€ kadar büyük Hep k›y›s›ndan köflesinden geçtim semtinin. Hep uzaktan bak›p seyrettim seni gizli, gizli, Bak›fllar›m› kendimden bile saklayarak. Kim bilir seni, benden baflka Ve kim sevebilir seni benim kadar. Ah!.. Ayr›l›k ›zd›rab› yürek da€l›yor… Biliyorum… Her ayr›l›€›n sonunun vuslat olmad›€›n› Olsun bu sana olan sevgimi eksiltmez ki Asil bir sevdaya benzer bu sevda Çünkü sende ve senle yaflad›m nice ac› tatl› hat›ray› Günleri ve aylar› da… Ve biliyorum! Sevgiye vefakârl›k gerek Sevgiye karfl›l›k gerek Ayr›l›k ›zd›rab› katlan›l›r gibi de€il. Bu yaman ayr›l›k, En derin uykular›m› bölüyor keskin bir k›l›ç gibi. Günler ay gibi uzun oluyor, Geceleri saym›yorum zaten. Bir baflka oluyor geceleyin ayr›l›k ›zd›rab›, fiafaklar sökmek bilmiyor sanki. Kapatsam gözlerimi hep hayalinin resmi duruyor önümde Unutam›yorum seni; unutmak kolay de€il. Unutmamak, inan ki daha zor. Ey serap misali olan…

Erdal fiAH‹N


Her çocuk özeldir -Film De€erlendirmesi -Düflünce Yaz›s› ∂ "Her Çocuk Özeldir" filminde konu Ishaan etraf›nda flekilleniyor. Ishaan'›n hayal dünyas›, s›n›rlar› zorlayacak kadar genifl bir yelpazeye sahip olmas› bize Ishaan'›n özel bir çocuk oldu€unu gösteriyor asl›nda. Ishaan,etraf›ndaki insanlar taraf›ndan küçük görülen, yafl›tlar› gibi say›lar›, harfleri alg›layamayan ve bu sebepten dolay› da geri zekal› ve tembel olarak görülen bir çocuktur. Dersle ilgisi olmayan, ö€retmenlerini belli bir kimli€e oturtamayan al›fl›lagelmifl "çocuk" kavram›n›n d›fl›ndad›r. Hayal dünyas›nda zenginlefltirdi€i imge ve betimlemeler onu dersten daha öteye götürmektedir asl›nda. Belki de onun için ders; al›fl›lagelmifl fleylerden ibaret de€ildi. Hatta belki de ders onun için harflerin, say›lar›n dans etmesiydi. Kim bilir? Fakat Ishaan her ne kadar bu hayal dünyas›n›n içinde baflrolde olsa da ailesi, ö€retmenleri taraf›ndan ilgisiz, tembel bir çocuk olarak görülmektedir. Ailesi de ö€retmenleri gibi onu yetersiz bir çocuk olarak görmekte

ve ona yeterli ilgiyi göstermemektedirler. Bu durum Ishaan taraf›ndan normal karfl›lansa da çevresi bunu normal karfl›lamaz. Bunun sonucunda Ishaan'› yat›l› okula kaydetmenin olumlu sonuçlanaca€›n› düflünürler. Ve Ishaan bu aflamada art›k yat›l› okuldad›r. Çölde yaln›z kalm›fl küçük bir kaktüs gibi… Fakat Ishaan her ne kadar üzülse de ailesi taraf›ndan bu okula gönderilmeye mecbur tutulmufltur. Bu mecburiyet onun davran›fllar›n› pekte de€ifltirmemifltir. Hatta bu durum onun daha fazla içine kapanmas›na sebep olmufltur. Mekansal anlamda yap›lan bu de€ifliklik Ishaan'›n hayal dünyas›ndaki harflerin, say›lar›n dans etmesini durdurmaya yetmedi oysa. Harfler onun zihninde hala ayn› melodiyle dans ediyordu. Peki bunu Ishaan'dan baflkas› görebiliyor muydu? Elbette hay›r. Ta ki okuluna geçici olarak tayin edilen resim ö€retmeni gelene kadar. Bu ö€retmen Ishaan'›n hayal dünyas›nda yer edinmeye çal›flan bir metafor olarak karfl›m›za ç›k›yor. Öncelikle ö€renme ve ö€retme eylemlerine farkl› bir bak›fl aç›s› getirerek çocuklar›n kalbini kazan›r. Renkli kiflili€i, çocuksu davran›fllar›, ö€rencinin

hayal dünyas›nda bir çizgi film karakteri edas›na bürünen, e€lenceli, ezberci sisteme karfl› olan bir ö€retmen profili çiziyor. Bu davran›fl›yla ço€u ö€renciyi ilk günde etkileyebiliyor. Peki ya Ishaan? Tekli ve hayal dünyas›nda yaln›zlaflan, en kuytu yerleri kendine mesken edinen Ishaan'›n kalbini kazan›yor mu dersiniz? ‹lk baflta elbette hay›r. Çünkü Ishaan onun da di€er ö€retmenler gibi kaba, ilgisiz ve her fleyi dersten öteye götüremeyen bir kifli olarak görüyor. Fakat zaman geçtikçe Ishaan'›n davran›fllar›, ö€retmenine yüklemifl oldu€u nesneler yerini iyimserli€e b›rak›yor. Nas›l m›? ‹lk etki ö€retmenin Ishaan'›n davran›fllar›n›n di€er çocuklardan farkl› oldu€unu anlamas›yla bafllar. Bu durum dikkatini çeker. Onunla iletiflim kurmaya çal›fl›r. Sorunlar üzerinde çözümler ararken asl›nda Ishaan'›n bulunmufl oldu€u bu durumun bir hastal›k olmad›€›n›, sadece bir fark›ndal›k oldu€unu bilim adamlar› örneklemeleriyle anlat›r. Ishaan'a kendisinin de küçükken bir disleksi oldu€unu söyler. Ishaan bu örnekleri duydukça ö€retmenine güveni bir ad›m daha artar. Ishaan güvendikçe davran›fllar›nda de€iflim olmaya bafllar. Her ad›m onun hayat›n› belirler asl›nda. Ö€retmeni Ishaan'› özel olarak çal›flt›r›r. Onunla ayr›ca ilgilenirdi. Ishaan giderek ilerleme kat eder. Bu da Ishaan'›n ders durumuna yans›r. Her ilerlemeye karfl›n kötü olan bir davran›fl›nda eksilme görülür. Bu ona baflar›y›, özgüveni beraberinde getirir. Onun baflar›s› di€er ö€retmenlerinin de taktirini kazan›r. Film genel olarak bu örgü çerçevesinden oluflur. Asl›nda konusunu bafll›€›ndan al›yor dememiz pekte yanl›fl olmaz. Bafll›€›n da vurgulad›€› gibi "Her Çocuk Özeldir." Her çocu€un kendine has farkl›l›klar› vard›r. T›pk› kiminin maviyi kimininse k›rm›z›y› sevmesi gibidir. Bu nesneler üzerinde oluflum gösteren bir farkl›l›kt›r. Bir çocu€un vermifl oldu€u beyin savafllar›, zevkleri, alg›s› ve iç f›rt›nas› farkl› olabilir. Bu anlamda her çocuk ayr› bir dünyad›r. Asl›nda e€itimin dersten ibaret olmad›€›n› görüyoruz. Ezberci, tekdüze varl›€›n› devam ettiren e€itim sistemini de elefltiren bir tutum ortaya ç›k›yor. Klifle ö€renci yetifltirme modelinin verimli olmad›€›n›,onlar› sadece kitaba ba€l› k›lan ö€retmenleri n bu tutumlar›ndan vazgeçmeleri gerekti€i ön planda tutulmufltur. Filmde as›l konu Ishaan etraf›nda flekillenirken di€er çocuklar›nda ruhunu okflayan metaforlar› görmekteyiz. Hayal denizinde onlar› da ayn› kay›€a davet etmek gerekmez mi? ‹flte bu yüzden her çocuk ifllenilmeyi bekleyen sonsuz hayallerin cevherdir. T›pk› mavi gibi…

Seher ‹fiLEK


Ya sen gel ya da beni oraya aldir ‹çimden flu zalim flüpheyi kald›r A€z›n›n bir k›vr›m›ndan cesaret bularak ter yürekte susay›fllar yaratan ya€murlara aç›ld›m kalm›flsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar kalm›flsa bir kaç ›srar ölümle yar›flacak onlar›n yard›m›yla dünyam›za ac›d›m. Dünya. Ç›plak omuzlar üzerinde duran. Herkes al›flk›n dölyata€› bersalarlaa€ulanm›fl bir dünyaya Benimse dar çünkü darg›n havsalam›n gücü yok baz› fleyleri tafl›maya. Önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah sonra kalbim gümrah ›rmaklar› tan›maktan kaygulu sak›n Styks sular›n›n heyulas› sanmay›n er gövdesinde dolaflan bulutun simyas› bu, biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz öyle hisab kat›nday›m ki katlim savc›lardan sorulmaz ne kireç badanal› evlerde do€mufl olmak ne ellerin h›rsla yaban tutuflu ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kah›r dev ifltihas›yla bende kabaran aflk› yetmez karfl›lamaya. ‹nsanlar hangi dünyaya kulak kesilmiflse öbürüne sa€›r o ferah ve deliflmen birçok al›nlarda betondan tanr›lara kullu€un z›rh› vard›r çelik teller ve baruttan çat›l›nca iskeletim flakaklar›ma dayan›nca günefl can çekiflen bir sansar edas›yla u€ultudan farkedilmez olunca konufltu€um kad›nlar›n sahiden do€urdu€una topra€›n da sürüldü€üne inanm›yorum nicedir kavrayamam haller içinde halim demiri bir hecenin s›ca€›nda eriyor iken gördüm bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü su içti€im tas bana merhaba dedi, duydum duydum ya€murlar›n gövdemden a€d›€›n›. Sen ol küçük bir k›vr›mdan, bir heceden aflk için bir vaha de€il aflka ota€ yaratan sen ol zihnimde yüzen da€›n›k flark›lar› bir harfin bafllatt›€› yang›n ile söndür beni bir ses sahibi k›l, kefarete haz›r›m öyle mahzun ki hüzün ciltlerinde ad›na rastlanmas›n.

‹smet ÖZEL


Janya fiiir / RênasJiyan Kürtçeden Çeviri: Kamuran Demir tanr› ve zaman yanl›fl hatmedilmifl kiliselerin çanlar› sa€›r... minareler k›sa... dekolte doktrinler giyinmifl abdal... geç kalm›fl, geç ya€m›fl ya€murlarla dolmufl sarn›çlar, y›rt›c› bir neflter darbesiyle, bulanm›fllar nükleer sevdalardan olan kuleler, rokoko kristallerle süslenmifl tünellerde lime lime olmufllar, bikes düfllere dar›lm›fl›m, s›çram›fl›m ve gelmiflim Janya, s›zlay›fllar›ma vokalistlik yapsana (da€ keçisi kavmine uyku haramd›r) antik, mitolojik ve çatlam›fl bir heykelim, irin ak›yor benden, içimin semas›nda, mart›lar kamikazeyî uçufllar yap›yor, bu€dayî hasretler, ac›lar de€irmeninde, bir an olsun dinmiyorlar, filizlenmiyorlar, ufald›kça ufal›yorlar, alfabelerden bir harf eksiliyor öldü€üm zaman, aahhh... yaz›k Janya, yüre€im a€z›mdan ç›kacak oluyor kah›rlardan…

KÜRTÇE

xwedê û wextxelethatiyexetimkirin naqosêndêrankerr... minare kin... doktrînên dekolte lixwekirîevdal... sarincênjibaranênderengmayî, derengbarîhatibû damezrandin, biderbekeneflterê ya dirinde, flolîbûne barûyênjievînênnukleerî, diserdabênjikrîstalên rokoko hatibûnkemilandinqîtikqîtikîbûne, jixewnênbêxwedî xeyîdîme, pekiyame û hatime janya, jinalînênmin re vokalîstiyêbike (jiqevmêpezkoviyan re xewheram e)

peykerekî: antîk, derîzî û mîtolojîk im, nêmjimindihere, li ezmanêhundirêmin, qaqlîbazfirînênkamîkazeyîli dar dixin, kovanêngenimî, liberaflênêflan, kêliyekêjî afl nabin, ajnabin, hûr dibin û hey hûr dibin, jielfabêtantîpekkêm dibe kudimirim, w... ey waweylêjanya, kezebamin dike di devêmin re derkevejiqehra...

kula renginde kaç akflam geçip gittiyse de, hayaller gemisinden sar› saçl› bir k›v›lc›m inmedi, bir deri bir kemik kalm›fl duygular›m›n k›y›lar›na, kül rengi entarisinin içinde sahte bir peygamber, yalandan da olsa elini uzatmad› bana, davet etmedi beni cemaatine, kahpe bir melek kucak açmad›, y›lanlar bile aforoz ederlerdi beni sürülerinden, kulsuz bir tanr› kadar bir bafl›ma kal›rd›m, fleyhi ve müridi oldu€um mezhepler, çarm›hlarda beni yarat›rd›, gözlerimi veronikan›n kanl› mendiline her sürdü€ümde, pasl› bir h›çk›r›kla, kurtlar gibi uluyordum hep, delili€in ustas› (olarak) kald›m, hoyrat et senden bir titreyifllik ruh ister, k›l›ç(lar) delili€inde bir bak›fl ister, a€z›na kadar mezar yerlisi (olan) ben ...............................................s›€am›yorunJanya ...............................................s›€am›yorum evi y›k›las›ca ...............................................mezarlara s›€am›yorum ha! ! !

çiqasêvarênflînbozbihurîn û çûnjikefltiyaxeyalan çirûskekeserzerpeyanebû, liperavênhestênminênhestî û çermmayî, pêxemberekîsextedinavkirasêxweyê gewrîboz de, biderewan be jî dest dirêjîminnekir, min venexwendcemeataxwe, ferîflteyekefahîflesingvenekir, maranjî ez ji kom û refênxweaferozdikirim, biqasîyezdanekîbêqûltenêdimam, mezhebênflêx û mirîdênwê ez, mindiafiranddiçarmixan de, min her çavêxwelidestmalkabixwîn, ya destêweronîkayêdigerand, biîskeîskeke zengarî, mînaguran tim dizûrriyam, hosteyêdînîtiyêmam, gofltêhovji te re ricifeke ruh divê, nêrînekeflêtiya flûran divê, ez hetaqirikêbinicihêtirbê ..............................hilnayêmjanya ..............................hilnayêmporkurê ..............................ditirban de hilnayêm ha! ! !

aln›nda yaz›l› olan kader de€il, ömrümün hikâyesinin sonesidir, sesim ac›yor, flöyle koca ve harab olmufl bir sesle ad›n› hayk›rmakla doyas›ya rahatlatamad›m yüre€imi, bembeyaz bulutlardan bir oluk fliir sa€›yorum kufllar› için gözlerinin, keflke Janya ihtiflaml› inanc›n› tafl›yabilseydim, keflke kuzum senden baflka hiçbir dertle bozmasayd›m tad›n› akl›m›n, kedersizce seni omzuma al›p çarfl› pazar dolaflt›rsayd›m, nergiz ve nesrinlerin balkonlar›nda, a€z›n› dilimin zindan› edebilseydim ama tanr› ve zaman yanl›fl hatmedilmifl ben medet hayk›r›fl› devrinin bir iflareti, savafllarda m›zraklar›n hedefi bafl› top, gözü bilye, karn› deflik

a lieniya te nivîsî ne neqeder e, soneyaserpêhatiyatemenê min e, dengêmindiêfle, welêbisewtekeberz û peritîmin dilêxwetêrrehetnekirliqîrîniyanavê te, çirrekefliîr didoflimjihewraniyênsipîbozjibonaçivîkênçavên te xwezî janyaminîmana te ya rewnaqbihewanda, xwezîberxêji xeynî te pê ve, bi tu fikaranmintehmahiflêxwexeranekira, bêxemmin tu lisuqulîkaxwebikira û sûkbisûkbigerenda, diflaneflînênnêrgiz û nesrînan de, mindevê te bikirazîndanazimanêxwe lêxwedê û wextxelethatiyexetimkirin ez hêmayekeheyamahewaran, diherban de nîflangehariman serîgog, çav xar, zikçirîyayî

buyur Janya öldürebilirsin art›k kendini!...

fermojanyaêdî tu dikarîxwebikujî! ...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.