28 SUBAT 2018
BİLGİ AYDINLIKTIR Miletli Thales, milattan önce bir Güneş tutulmasını önceden tahmin edebilmiş, bu olay insanın aklıyla açıklayabildiği ilk doğa olayı olarak kabul edilmiştir. İnsan aklına güvenmiş, çeşitli din ve mitolojilerin etkisinden sıyrılmayı başarmıştır. Artık felsefe yaşam ile iç içedir. Yaşayan insan sorular sorar, araştırır ve düşünür. Gerçeğin, doğrunun, güzelin, iyinin peşine düşer. Sonrasında ise egemenlerin duvarlarına toslar. Tıpkı 2400 yıl önce Atina’da Sokrates’in başına geldiği gibi… Sokrates Atina sokaklarında dolaşır ve halk ile konuşur, çok şey bildiğini düşünenlerin aslında hiçbir şey bilmediğini; hiçbir şey bilmediğini düşünenlerinse aslında çok şey bildiğini sorular yoluyla gösterir ve halkın düşünmesini, sorgulamasını sağlarmış. Ona göre sorgulanmamış bir varoluş koyunlar içindir, insanlar için değil! Sokrates önce kendi sorgulamış, öğrenciler yetiştirmiş sonra da Atina halkının sorgulamasını, daha fazla düşünmesini sağlamıştır. Düşündükçe gerçeklerle yüzleşen halkın ise Sokrates’i sevdiğini söylemek güçtür. Karanlığa alışan gözler ışığı ilk defa gördüğünde elbette ki aydınlıktan korkacaktır. Pek çok Atinalı onun tehlikeli olduğunu ve hükümete zarar verdiğini düşünür ve sonunda Sokrates 70 yaşındayken mahkeme karşısına çıkar. İdam ile yargılanır, eğer sözlerini geri alır ve köşesine çekilirse egemenler onu affedecek, canını bağışlayacaktır. Sokrates bu anlaşmayı kabul etmez, düşüncelerinin arkasında durup tutarlı bir davranış sergileyerek ölmeyi tercih eder. Suçu tanrılara ve hükümete karşı gelmektir. Halk, onun otoriteye karşı gelerek gençleri yoldan çıkardığını söyler. Yani gençlerin sorgulamasını sağlamak tüm sınıflı toplumlarda olduğu gibi İlk Çağ Atina’sında da tehlikeli görülüyor. M.Ö. 399 yılından M.S. 2018 yılına gelene kadar pek çok şey değişti. Ancak değişmeyen bazı şeyler olmalı ki egemenler hala gençliğin aydınlık beyinlerinden korkuyorlar. Nedir bu değişmeyen şey? Elbette ki sınıflı toplumların varlığı. Toplumsal sınıfların adı üretim şekillerine ve sosyal koşullara göre zamanla değişse de değişmeyen şey onların niteliğidir. Yani çıkarları uzlaşmayan iki sınıfın varlığı. Yani ezen ve ezilen sınıflar. Yani köleci toplumda efendi ve köle, feodal toplumda derebeyi ve serf, kapitalizmde ise burjuvazi ve proletarya. Üretim ilişkilerini şekillendiren efendiler; buradan aldıkları güçle toplumsal ilişkileri de devlet yardımıyla şekillendiriyor ve güçlerine güç katıyorlar. Tıpkı kendinden önceki sınıflı toplumlar gibi kapitalist toplum modelinde de durum böyledir. Bugünün efendileri de üreten sınıfı yoksulluğa ittikçe zenginleşiyor. Ancak istiyorlar ki emekçi çocukları bunları sormasın. Emekçi halk yığınları, kurtuluş sorularının cevaplarını aramasın, yalnızca efendilerin cevaplarıyla yetinsin, onların bir dediğini iki etmesin, gelene ağam gidene paşam desin. Felsefenin ilk basamağı olan soru sormak, sorgulamak insanlığı bilgiye ulaştıran yolun başlangıcıdır. Sorgulayan insan sömürü zincirlerini fark eder ve bu zincirleri parçalamak için harekete geçer. Daha fazla sorgular, okur ve öğrenir. Bilginin olduğu yerden aydınlık etrafa saçılır, çünkü bilgi aydınlıktır. Ancak efendiler aydınlıktan korkarlar. RESA
14
Belediye çalışanları aktif eyleme geçiyor Belediyelerde temizlik işlerinde çalışanlar, Belediyelerin kalıcı işleri hizmet alımı ile karşılama kararı sonrası Larnaka Belediyesi’nden başlayarak aktif eyleme geçme kararı aldılar ve kararlarını yaşama geçirmeye başladılar. Belediye temizlik hizmetleri çalışanları 16 Şubat günü Larnaka kazasında Makenzi bölgesinde toplandılar. Toplantı sırasında sendika yetkililerinden durumla ilgili bilgi aldılar ve bir karar metnini oylayıp onayladılar. Çalışanlar aktif eylem hedefi olarak tüm ilgili taraflar ortak tavır olarak özellikle de atık toplamada ortak hizmet yaratmaları için Belediyelere baskı yaratmayı belirlediler. SİDİKEK-PEO Sektör Sekreteri Simos Eftihyu konuyla ilgili olarak gazetemize yaptığı açıklamada “Sendikalar olarak Belediyelerin vatandaşlara gerekli hizmeti vermesi için atık toplama hizmetlerinde tüm araçları tutmada kararlıyız. Bunların satılmasına müsaade etmeyeceğiz ve bu hareketlenmemizin sadece başlangıcı olduğu konusunda uyarıyoruz” dedi. Simos Eftihiyu konuya ilişkin belediyelerle sürekli görüşme halinde olduklarını da ifade etti. İstediklerinin belediyelerin ortak bir atık toplama mekanizmasının yaratması ve her kazada ortak bir atık toplama ağının oluşumu ve ekonomik koşullarda kaliteli hizmet olasılığını geliştirmek olduğunu belirtti. Eftihiyu
Belediyelerin SOS veriyor durumda olmaları nedeniyle reformların tamamlanması ve daha başka ortak hizmet birimleri oluşturulması için aynı yönde daha başka düzeylerde de temaslar gerçekleştirdiklerini de dile getirdi. Eftihuyu bu arada şu anki şekliyle Yerel Yönetimlerin yaşam sürelerini doldurduklarının herkes tarafından kabul edildiğini ve reformların gerçekleşmesi için hızlı bir şekilde hareket edilmemesi durumunda bunun kurum için sonuçlarının çok ağır olacağına vurgu yaptı. Bu arada bazı belediyelerin 2018 yılı bütçelerini onaylama sürecinde konuya ilişkin gerekli kararları aldıkları belirtiliyor. Mali sorunlarını ve atık toplama hizmetlerinde kadro açıklarını ileri sürerek mantıksız bir biçimde kolay bir çıkış yolu olarak bu alanda dıştan hizmet alımına gidiyorlar.
SİDİKEK-PEO ve aynı iş kolunda örgütlü SEK’e üye sendika kalıcı hizmet alanlarına dıştan hizmet alımı ile çözüm getirilmeye çalışılmasının var olan toplu sözleşmelerin ve devletin konuyla ilgili genelgelerinin ihlali anlamına geleceği uyarısında bulundular. Sektör çalışanları da Belediyelerin hizmet alım ya da kadrolu personelin yerine kendi işinde çalışan statüsünde işçi alma kararlarına tepki göstermede kararlılar. Sendikalar da son yıllarda belediyelerin vatandaşlara kesintisiz ve kaliteli hizmet vermeyi sürdürmesi için bir dizi öneride bulundu. Sendikalar yaptıkları açıklamada da “Bölgesel hizmetin Belediyeleri ekonomik yükten kurtaracak ve verilen hizmetin kalitesini kesin bir biçimde yükseltecek bir olgu olacağına inancımız kesindir” dediler.
Maaşlar 18 yıl geriye gitti AKEL Milletvekili, Meclis Çalışma Komisyonu Başkanı ve PEO Baf Kaza Sekreteri Andreas Fakontis Düzensiz İş İlişkilerinin çalışanları çok zorladığını ve bunun bir sonucu olarak ücretlerde 18 yıl geriye gidildiğini söyledi. Andreas Fakontis her dört Kıbrıslıdan birinin işsiz olduğuna ya da kısmi olarak çalıştığını not
ederek, imzalanan toplu sözleşmelerin tüm iş kolu için geçerli olması için yasal düzenlemelere gerek olduğuna dikkat çekti. Andreas Fakontis bunun yanı sıra asgari ücret, çalışma saatleri ve ek mesailerin ödenmesine ilişkin olarak da yasal düzenlemeye gerek olduğuna vurgu yaptı.
Kıbrıs’ta işsizlik çok oynak Kıbrıs’ta iş pazarındaki hareket kum üzerinde harekete benziyor. Bir yandan işsizlikten istihdama hareketlenme görülürken diğer yandan da tersi bir durum da yaşanıyor. Avrupa İstatistik Dairesi’nin 2017 yılının ikinci ve üçüncü çeyreklerine ilişkin araştırma sonuçlarına göre 9 bin işsize iş bulunurken 6 bin çalışan da işini kaybetti ve işsizler ordusuna katıldı. 4 bini çalışan ve 3 bini işsiz 7 bin kişi da ekonomik açıdan atıl hale geldi. İş piyasasında var olan bu istikrarsız durum Avrupa İstatistik Dairesi’nin işsizlikle ilgili verilerine de yansıdı. Bu verilere göre bir ay önce %10,9 olan işsizlik oranı Aralık ayında %11,1’e yükseldi. 2017 yılının son ayında 48 bin işsiz vardı. Bu dönemde 193 bin erkek işini korurken 3 bin erkek işini kaybederek işsiz konumuna düştü. 2 bin erkek de ekonomik açıdan atıl hale girdi. Kadınlarda ise 173 bin kişi çalışmaya devam ederken 3 bin kadın işsiz kaldı ve 4 bin kadın da ekonomik açıdan atıl pozisyonda.