3 MAYIS 2017
Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil emekçi olduğumdan asılacağım 1880′li yıllar ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken işçiler işyeri güvenliği sağlık koşulları örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar. 1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu“8 saatlik iş günü” mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti. ABD’nin şikago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi. Saldırılar mücadele ateşini söndürmedi aksine körükledi. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886′da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. İşçilerin bu topyekün isyanı işverenlerin tepkisini çekti. Chicago’da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için saldırılar düzenlendi. işverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi. Hükümet ve işverenler işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı. Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS Adolph FISCHER George ENGEL August SPIES 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi. Albert PERSONS isimli işçi özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil emekçi olduğumdan asılacağım.” ve İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD’de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889′da Paris’te düzenlediği kongrede Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890′dan başlamak üzere 1 Mayıs’ı da “Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul etti.
RESA
14
Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk çalışanlar 1 Mayıs'ta ortak taleplerini dile getirdiler: Yeniden Birleşme, Sosyal ve Sendikal Haklar için Mücadele PEO bu yıl da 1 Mayıs'ı çalışanların sosyal ve ekonomik haklarını gündeme getirerek Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi talebini ileri sürerek şanına uygun bir biçimde kutladı. 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle yapılan muhasebede bu yılın, çalışanların kaybettikleri haklarını ve kazanımlarını geri alma yılı için mücadele yılı olduğuna dikkat çekildi. PEO ve Sendikal Hareket'in, Hükümetin, halk ve işçi karşıtı politikalarına karşı mücadelesini yükselttiği ve bunda kısmi başarılar da sağladığı ifade edildi. Çalışanların, PEO'nun düzenlediği 1Mayıs'a yığınsal katılımları çalışma yaşamında orta çağ koşullarına geri dönüşü kabul etmeyeceklerinin bir göstergesi olarak görüldü. Çalışanların kazanılmış haklarının sürekli sorgulandığı, sert saldırılara maruz kalındığı, işsizliğin yüksek oranlarda varlığını koruduğu bir dönemden geçilirken PEO 1 Mayıs'ta taleplerini bir kez daha dile getirdi. PEO 1 Mayıs kutlamaları çerçevesinde her kentte yürüyüşler düzenledi. Birçok yerleşim biriminden katılımcılar bu etkinliklere büyük şevkle katıldılar. Bu yıl da kutlamalarda bir yandan veteran sendikacılar diğer yandan da gençler kitlesel olarak yer aldılar. Bu yılki 1 Mayıs kutlamalarının doruk noktası Dünya Sendikalar Federasyonu'na üye Kıbrıslırum ve Kıbıslıtürk sendikaların düzenlediği ortak 1 Mayıs mitingi oldu. Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürkler bu etkinlikte birleşik, ortak vatan taleplerini birlikte dile getirdiler. Katılımcıların tümü Troyka ve Anastasiadis-DİSİ Hükümeti'nin Kıbrıs'ta uyguladığı kemer sıkma politikalarını mahkum ettiler. Bu politikanın sonuçlarını günlük yaşamlarının her alanlarında hissettiklerini belirten çalışanlar 2016 yılında ortalama gelirin alım gücünün 20 yıl geriye gittiğine vurgu yaptılar. Emekliler gelirlerinin %30'unu kaybettiklerine dikkat çekerken son yıllarda Kıbrıs'ta sosyal katkılara ve sağlığa yapılan yatırımlarda büyük düşüş olduğunu ve Kıbrıs'ın bu alanda Avrupa Birliği'nde birinci sırada olduğuna dikkat çektiler.
1Mayıs öncesi ortak bir açıklama yapan PEO, DEV-İŞ, KTAMS, KTÖS, KTOEÖS, BES, KOOP-SEN ve DAÜ-SEN Kıbrıs’ın emekçileri olarak dünya çapında emekçilerin mücadele ve dayanışma günü olan işçi 1 Mayıs’ını bu yıl da kutladılar. Fedakârlıklarıyla dünya işçi sınıfının mücadelelerinde aydınlık bir örnek ve yol gösteren bir fener olan 1886 Şikago isyanının öncü kahramanlarını saygıyla andılar. Sendikalar sosyal güvenlik, günlük çalışma süresinin 8 saat olması, örgütlenme hakkı gibi Kıbrıs işçi
sınıfının temel kazanımlarını, verdikleri ortak ve çetin sınıfsal mücadelelerle elde eden Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk ülkemiz işçi hareketinin öncülerini saygıyla andılar. Sendikalar ortak açıklamalarında bu yılki 1 Mayıs’ta emperyalist müdahalelerin yoğunlaşarak devam etmesi sonucu ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin arttığına, bu güçlerce dünyamız kaynaklarının denetiminin de devam ettiğine vurgu yaptılar. ''Doğu Akdeniz bölgesinde emperyalizmin saldırganlığı hızla genişleyen savaşlara yol açıyor; halkların, milyonlarca insanın büyük acılar yaşamasına neden oluyor. Ekonomik ve sosyal alanda, halkları yoksulluğa ve işsizliğe götüren, ırkçılığa ve aşırı sağ güçlere yolu açan sert neoliberal kemer sıkma politikaları hâkim olmuş durumdadır. Yurdumuzda Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk emekçiler kapitalist krizin ve kuzeyde olduğu kadar güneyde de şu ya da bu biçimde dayatılan AB ile IMF’nin sert neoliberal politikalarının sonuçlarını yaşıyorlar. Kapitalist kriz ve sonuçları Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk emekçilerin ortak sınıfsal çıkarlarını daha da net bir biçimde gözler önüne sermektedir. Neoliberal kemer sıkma
politikalarına, sendikal ve sosyal hakların yok edilmesine karşı emekçilerin mücadelelerini ve dayanışmalarını yoğunlaştırmaları gereksinimini daha açık bir biçimde kendini göstermektedir. Bu çetin ekonomik ve sosyal koşullar içerisinde Kıbrıs sorununun çözümü öncelik ve acil gereksinim olmaya devam etmektedir.'' dendi Kıbrıslı sendikalar ortak açıklamalarında Kıbrıs sorunu üzerinde de durdular. "Kıbrıs’ın emekçileri için 1 Mayıs çözüm, yurdumuzun ve halkımızın yeniden birleşmesi mücadelesine bağlılığımızı teyit etme gününü de teşkil etmektedir. BM’nin ilgili kararlarında belirtildiği şekilde iki toplumun siyasi eşitliğinin, tek egemenliğin, tek vatandaşlığın ve tek uluslararası kimliğin olacağı iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümü çabasına istikrarlı bir biçimde bağlı olmaya devam ediyoruz. Kıbrıs’ı yeniden birleştirecek bir çözüm ve anlaşmaya ulaşabilmek için tek yol görüşmelerdir. Kıbrıs sınıf sendikacılığı hareketi Kıbrıs’ı yeniden birleştirecek ve yabancıların değil, Kıbrıslıların çıkarlarına hizmet edecek ilkeli bir çözüme varılmasını hedeflemesi gereken müzakere sürecini desteklemektedir. Durgunluk statükoyu kalıcılaştırmakta ve çözümün değil, tam aksine taksimin lehine işlemektedir. İki lidere art niyetlerden ve sorumluluk yükleme oyunlarından uzak durup, çözüme ulaşma hedefiyle hala üzerinde anlaşmaya varılamamış konulara kararlılık ve sorumlulukla odaklanmaları ve gerekenleri yapmaları çağrısında bulunuyoruz." dediler. Sendikalar Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk emekçileri sınıf sendikacılığı hareketi etrafında birleşmeye ve Kemer sıkma, çalışma ilişkilerini düzensizleştirme, özelleştirme ve sosyal devleti ortadan kaldırma politikalarına karşı, Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk öncü sendikacıların miras olarak bıraktıkları çalışma yaşamına ilişkin hakları ve sosyal kazanımları korumak ve ortak sınıfsal mücadeleleri geliştirmek için, birlik içerisinde mücadeleye çağırdılar.