7 hazıran 2017
HAFIZASI OLMAYANLARIN VİCDANIDA OLMAZ Kurallar, düşünce ya da davranış sistemlerine yön veren ilkelerdir. Spordan trafiğe kadar bir çok alanın kuralları son derece net ve ortak kabule dayandığı halde siyaset için aynı şeyi söylemek zor. Sadece yaşamın bir parçası olmakla kalmayıp genellikle bizatihi toplumsal ilişkileri şekillendiren siyasetin bu kadar kuralsız seyretmesi herkesi, hepimizi, özgürlüklerimizi, onurumuzu, barışımızı tehdit ediyor. Kurallar ya toplumsal uzlaşma ile konulur ya da güçler dengesi ile şekillenir. Bazen ikisi birlikte gerçekleşir. İnsanlığın ortak değerlerinden beslenebileceği gibi egemenlerin sonsuz öfke ve hırsları tarafından da dizayn edilebilir. Siyasetin insanların kendi geleceklerini ya da ortak kaderlerini belirleme sanatı olabilmesi, kuralarının nasıl belirlendiği ile doğrudan ilişkilidir. Elbette egemenler açısından kendi koydukları kuralları çiğnemek pekala yaygın, bazen de değiştirmek zorunda kalmak gayet mümkündür. Toplumsal değerlerin, ahlakın yazılı kurallara dönüşmesi yasaları oluşturur. Hakların hukuka dönüşmesi, ayıp ya da günahın suç olarak kabul edilmesi bu bağlamda ele alınır. Aslında dünyanın daha kurallı yaşayan ülkelerinde siyasetin sözlü ya da yazılı kuralları vardır. Siyasal etik ile ilgili düzenlemeler, siyasetin finansmanının şeffaflığına dair kurallar uluslararası belgeler haline gelmiştir. Bu kurallarla tanışmayı gözü kesmeyen Türkiye siyasetçileri, canının istediğini yapmayı ya da babalarından gördüklerini uygulamayı tercih ediyorlar. Bazı kurallar vardır ki yazılı olması gerekmez. Siyasetçinin asgari akıl , vicdan ve ahlak sahibi olması yasalarla tanımlanamaz. Önünde yazılı düzenlemelere dayanan herhangi bir engel yok diye, akıl sağlığı sorunlu bir kişi ya da kişilerin ülkenin kaderini belirleme hakkının olması düşünülemez. Seçim ve demokrasi mekanizmalarının sağlıklı işlediği ülkelerde toplumun özgür tercihleri ve iradesinin tezahürüne güvenerek böyle bir endişe taşımayız. Bütün bir toplum ruh sağlığını kaybetmiş ve cinnet haline girmiş ise zaten sözün bittiği yerdeyiz demektir. Hem batı hem doğu toplumlarının tarihi göstermektedir ki, siyasi ya da askeri liderlerin akli melekelerini kaybettikleri dönemler, bütün insanlığa ağır bedellerin ödetildiği uygulamaları beraberinde getirmiştir. Yüz yıl öncesinden bile ders çıkartmayanlar için söylenecek tek şey “Hafızası olmayanın vicdanının olamayacağı” gerçeğidir. RESA
14
Turizm sektöründe iş uyuşmazlğı yaşanıyor Turzim iş kolunda çok sayıda çalışanı kapsayan toplu sözleşmelerin uygulanmaması nedeniyle ortaya çıkan sorunların çözümü amacıyla örgütlü sendikalar ile turizm iş kolu işverenler örgütleri ve bazı otellerle tek tek gerçekleştirilen görüşmeler ileri bir noktada bulunuyor. Bu temaslarla anlaşma sağlanamaması sonucu bazı görüşmeler Arabuluculuk Dairesi'ne iletildi. Bu arada sektörde örgütlü SİKSAPEO ve SEK'e bağlı iş kolu sendikası 10 Mayıs tarihinde Çalışma Bakanlığı'na gönderdikleri mektupla çalışanların, Toplu Sözleşmelerin bir kurum olarak korunması ve otellerde çalışma koşullarıyla ilgili yasaların uygulanması amacıyla somut önlemlerin ileri götürülmesine katkı sağlamasını istediler. 22 Mayıs Pazartesi günü de iki sendika yöneticileri Toplu Sözleşmelerin ihlali nedeniyle ortya çıkan sorunları ve otellerde çalışma koşullarını belirleyen yasalar ve bu sorunların ele alınması amacıyla Çalışma Bakanlığı İş İlişkileri Dairesi yetkilileriyle görüştüler. Sendikalar turizm sektöründe var olan durumun pimi çekilmiş bir bomba gibi olduğu ve sendikal hareketin çalışanların haklarının korunması için grev dahil bu yıl
içinde tüm zorunlu önlemleri alacakları görüşünü tekrarladılar. Aynı zamanda işverenlere farklı yorumlara gitmemesi, yasaları ihlal etmemesi ve asgari ücretin otel çalışanları için de geçerli olması için söz konusu yasada gerekli düzenlemelerin yapılmasını talep ettiler. Sendikal Hareket bu amaca yönelik olarak yazılı tekliflerini sunmaya hazır olduğunu da duyurdu. İşverenlerin keyfiliğine karşı bir önlem olarak yetkili bakanlık olan Çalışma Bakanlığı'nın bu değişiklikleri derhal ileri götürmesi için sorumluluğunu üstlenmesi gerekliliğine vurgu yaptılar. SİSKA-PEO Genel Sekreteri Lefteris Yeorgiyadis gazetemize yaptığı açıklamada " Bu yıl Sendikal Hareket turizm sektöründe ihlaller sorununun
çözümü için gerekli önlemleri ileri götürmeyi, haftada iki gün izni , tatil ve İhtiyat sandığı ile ilgili yasada yakın geçmişte yapılan yeni düzenlemeleri ağırlıklı olarak en temel öncelik olarak belirlemiştir. " dedi. Lefteris Yeorgiyadis, toplu sözleşmeler ve anlaşmalara saygı duyulacağı sözüyle sektörün desteklenmesi amacıyla sendikaların ciddi tavizler verdiği de dikkate alındığında otel sahiplerinin çalışanlara karşı davranışını kabul edilemez olarak gördüklerini söyledi. Otel sahiplerinin bu sözlere uymadıklarına dikkat çekti. SİSKA-PEO Genel Sekreteri Lefteris sorunların diyalog yoluyla çözülmemesi ve başka bir çıkış olmaması halinde grev dahil tüm önlemleri alacaklarını ifade etti.
Sosyal Sigortalara borçlar ödenmelidir Sosyal Sigortalar Fonu ile ilgili inceleme ve Fon'un Hükümetin Fona olan borçlarını ödemesiyle rezerv yaratılması konuları Meclis Çalışma Komisyonu'nda ele alınıp tartışıldı. Komisyon toplantısında PEO'yu temsil eden Genel Sekreter Vekili Sotirula Haralambus 2009 yılında Fon'un reforme edilmesi sonrası Hristofias Hükümeti döneminde alınan devletin Fon'a yıllar içerisinde biriken borçlarının aşamalı bir biçimde geri verilmesi kararının uygulanmasının devamını istedi. Sotirula Haralabus Fon'un yatırımlar sürecinde bugün sadece Maliye Bakanı'nın karar almasını öngören yasayla ilgili değişiklik tartışmalarının tamamlanması gereğine vurgu yaptı. Sürecin, Hristofias Hükümeti döneminde yaşama geçirilmeye başlanan temelde tamamlanmasını istedi. Hristofias Hükümeti döneminde Fon'un rezervlerinin yönetiminde değişiklik öngören yasa tasasrının Sendikal Örgütler ve İşveren örgütleri ile tartıştığını ve Fon'a 200 milyon Euroluk bir meblağın verildiğini hatırlattı. Bu arada Komisyon'daki tartışmalar sırasında Çalışma Bakanı Anastasiadis Hükümeti politikasının hedefinin bu konunun Kıbrıs'ın hidrokarbondan sağlayacağı gelirle bağlanmasını hedeflediğini ifade etti. Çalışma Komisyonu
toplantısında gündeme getirilen bu konu, Hükümetin bu niyeti ise sosyal ortakların gündemine hiç getirilmedi. Sotirula Haralambus sosyal ortakların bu konuyu Çalışma Bakanı ile hiçbir zaman tartışmadığını ve Hükümet'in önerisiyle ilgili herhangi bir görüntüye sahip olmadıklarını söyledi. Çalışma Bakanı bu konuyu gündeme Yasa Tasarısı Meclis Maliye Komisyonu önündeyken gündeme getirdi ve söz konusu yasa tasarısının hiçbir yerinde hidro karbondan sağlanacak gelirin Sosyal Sigortalar Fonu için kullanılacağı yer almıyor. PEO bu konuda net bir görüntü olmasını ve bir önceki Hükümet tarafından belirlenen ve yaşama geçirilmeye başlanan gerçek bir rezerv yaratmak için borçların aşamalı bir biçimde geri verilmesi poltikasının devamını istiyor. Sosyal Sigortalar Fonu'nun gereksinimlerinin karşılanması için bu paraya gerek duyuyor. Çalışma Bakanı'na göre Sosyal Sigortalar Fonu 2080 yılına dek sürdürülebilir bir konumda ve 100 milyar Euro rezervi var. Meclis Çalışma Komisyonu Başkanı Andreas Fakontis ise Fon'a yapılan prim ödemelerinde 2019 yılında %1'lik bir artış olacağını hatırlattı.
İzin Fonu Uzun yıllar süren mücadeleler sonrası kazanılan ve devlet tarafından yönetilen ödenekli yıllık izin fonu kurumu çalışanlar için özel bir öneme sahiptir. Son yıllarda işverenlerin çalışanların haklarını azaltmak için aşırı bir biçimde sömürdükleri ekonomideki durum nedeniyle yıllık izin hakkında da şüphe belirtmeye başlandı. Sendikal Hareket yıllık izinlere yönelik şüpheleri otadan kaldırmak göreviyle karşı karşıya. İzin Fonu savunulmalı ve göz bebeği gibi korunmalı. Bu yönde atılması gereken ilk adım işverenlere verilen istisnai durumların yeniden incelenmesini sağlamak olmalı. istisnalar nedeniyle çok sayıda işveren durumu değerlendirip günün sonunda yükümlülüklerinden kaçıyor. İncelenmesi gereken bir diğer olgu da primlerin ödenmesinde yaşanan gecikmeler ve bunun bir sonucu olarak Fon'un sürdürülebilirliğinde sorun yaratılması. Bu konular Fon'un işleyişinde temel sorunlar olarak görülüyor ve bu nedenle de devletin bu sorunları çözme görevi var. PEO için izin fonu önemli bir kazanımı teşkil ediyor. Bu çerçevede PEO bu kurumu korumaya ve savunmaya devam edecektir. Bu hakkın ve diğer hakların korunması bu hakların kazanılmasına fedakarlıkları ve mücadeleleriyle büyük katkılar sağlayan veteran sendikacılara karşı da bir sorumluluktur.