23 mayıs 2018
14
İşverenlerin sorumsuzluğu çalışanları ölüme götürüyor
SİYONİZM EŞİTTİR NAZİZM Emperyalizm tabii ki yalnızca alçaklık değil, ama özel bir tür alçaklıktır.İşçilerin iliğine kemiğine kadar sömürülmesiyle yetinmeyip dünya halklarının emekürünü ve doğal bütün yer altı ve yerüstü zenginliklerinin yağmalanmasına dayalı tekelci kapitalist alçaklıktır. Buradan, terör makinesi olan burjuva devletin işkence ve soykırımlar da içinde olanca zulmü ve zorbalığı türer, türemiştir. Alman Tekellerinin En Gerici ve Saldırgan Sözcü ve Temsilcisi Hitler ve NAZİZMin insanın kanını donduran zulüm ve zorbalığı bilinir. Alman ırkının saflığı ve üstünlüğünü gerçekleştirme bahanesiyle tekellerin 1000 yıl sürecek egemenliği adına açtığı dünya savaşında 50 milyon insanın ölümüne neden olmuş, komünistlerle Yahudiler başta olmak üzere binlerce kişiyi toplama kamplarının fırınlarında yakmıştır. İşte bu zulmün mağduriyetini bir nebze olsun gidermek üzere ata yadigarı topraklar üzerinde BM’nin olur verdiği Yahudilerin devletleşmesi, bu kez tersten bir ırkçılığın dayanağı kılınmıştır. Mağduriyet istismar edilerek girilen Yahudi ırkçılığı = siyonizm yolunda varılan nokta, Yahudi kanı içen Hitler’inkinin hiçbir farkı yoktur. İsrail siyonizmi, on yıllardır dökmekte olduğu Filistin halkının kanına doymak bilmemektedir!Özel ilişkilere sahip olduğu Amerikan emperyalizminin Ortadoğu’daki birincil müttefiki olarak, en başta ondan güç ve destek alan İsrail siyonizmi perva tanımamaktadır. Rockefeller, Morgan, Dupont gibi Yahudi-Hıristiyan kökenli mali sermaye grupları ABD’yi yönetirlerken, İsrail’e sağladıkları sonsuz destekle, siyonist saldırganlığın başlıca müsebbiplerindendirler. Damadının aile ilişkileriyle İsrail siyonizmiyle dolaysız bağa sahip Trump’ın şefliğinde Amerikan emperyalizmi aylar öncesinden elçiliğini Kudüs’e taşıyacağını açıklayarak hançerini Filistin halkının kalbinin orta yerine saplayacağını ilan etmişti. Bu, Kudüs’ün siyonizmin başkenti olarak tanınması kararı, İsrail devletini olanaklı kılan 1947 tarihli BM kararının da çiğnenmesidir. Çünkü o karar iki devletli bir çözüm öngörmüştür. Özel statüye sahip Kudüs’ün doğusu Filistin’in olacaktı. Filistinliler, 1948’in 14 Mayısı’nı 15 Mayıs’a bağlayan gece tek taraflı olarak İsrail devletinin kurulduğu açıklamasını tanımadılar ve o günü Nakba (Felaket) Günü olarak ilan ettiler. O gün bugündür, her yıl lanetlerler. Alçaklığın boyutu oradadır ki, Trump elçiliğinin Kudüs’teki açılışını tam da Nakba Günü’ne denk getirmiştir! Anlamı da, mesajı da özeldir: Filistin’i ancak İsrail siyonizminin kölesi olarak tanıyorum! Ne kendi kaderini tayin etmeye hakkı var Filistinlilerin, ne de barış içinde yaşamaya! Siyasal İslamcı tekelci gericiler bir yandan ABD ve İsrail’le iyi ilişkilerini sürdürüp bozmaya yanaşmazken bir yandan da İslami ajitasyon yapıyorlar. Oysa Filistin’in pratik politik desteğe ihtiyacı var! RESA
PEO uzun bir süreden beridir iş kazalarını protesto ediyor ve bu kazaların önlenmesi amacıyla önlem alınması çağrısında bulunuyor. Sadece istatistik veriler iş kazaları konusunda yalnız başlarına çok şeyi net bir biçimde gösteriyor. Son yıllarda iş kazaları öylesine bir boyutta artı ki sorun çok daha şiddetli bir biçimde kendini ortaya koyar oldu. İş kazaları neredeyse tüm sektörlerde gözlemleniyor, ancak otel ve catering sektöründe çok daha büyük. 2013’ten 2017 yılına kadar iş kazalarındaki artış oranı %74 oldu. İş kazalarının meydana geliş süresi endeksi de %41 oranında arttı. 12 Mayıs'ta Kıbrıs'ı sarsan yeni bir trajik ölümcül iş kazası vesilesiyle, PEO, iş kazalarını sona erdirmek için derhal harekete geçmekle sorumlu olan herkese çağrıda bulundu. Verile, ekonomik krizden yararlanan işverenlerin çalışanlarına yönelik koruma önlemlerini azalttığını göstermektedir.
PEO, bir kez daha, işverenleri, mevzuat uyarınca sorumluluklarını üstlenmeye ve çalışanlarını korumak için gerekli tüm önlemleri almaya çağırdı. PEO açıklamasında “İşçiler iş sonrası ailelerine sağlıklı, güvenli ve iyi durumda geri dönme hakkına sahiplerdir” vurgusu yaptı. Federasyon ayrıca hükümetten, ilgili hükümet departmanını uygun şekilde kadrolamasını ve böylece mevzuatının uygulanmasında denetleyici
rolünü yerine getirmesini talep etti. PEO’ya göre Çalışma Bakanlığı ayrıca, mevzuatın uygulanmasından sorumlu yetkili Bakanlık olarak bazı işverenlerin kar etmeyi çalışanların yaşamı üzerine koyan gayri meşru ve sorumsuzca tavrına karşı da kararlı bir tavır ortaya koymak zorundadır. Son olarak da PEO kazada yaşamını kaybeden işçinin ailesine ve çalışma arkadaşlarına taziyelerini belirtti.
SİDİKEK-PEO Turizm Örgütü’nün dağıtılmasına karşı 4 yıl boyunca devam eden Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı kurulması tartışmalarından ve Turizm Örgütü’nün dağıtılmamasını öngören yasa tasarısında Hükümetin kabul ettiğini gösterdiği önerisinden sonra, şimdi 7 Mayıs’ta Meclis’e sunulan bir yasa tasarısıyla yeniden eskiye dönüldü. Tüm bu süre zarfında Kıbrıs Turizm Örgütü hareketsiz bırakıldı, kadroları dağıtıldı, Genel Müdürsüz kaldı. Kurumun önemli kadroları boşaltılarak işleyişinde ciddi sorunlar yaratıldı. Tüm bunlara karşı Kurum son yıllarda adaya gelen turist sayısında artış sağlanmasına ciddi katkılar sağladı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken SİDİKEK-PEO, Meclis Ekonomi Komisyonu toplantısında Kıbrıs Turizm Örgütü’nün dağıtılmasına karşı çıktı ve şu görüşleri savundu: - Taslak kanunun anayasaya aykırılığına halel getirmeksizin müsteşarlık oluşturulması strateji, denetim, yatay politika ve kriz yönetimi ile ilgili sorumluluklar ve denetim rolüyle sınırlandırılmalıdır. - Tüm yetki ve sorumluluklar bir kişide, Müsteşarda toplanırken, aynı zamanda Kıbrıs Turizm Örgütü aracılığıyla ifade edilen toplumsal örgütün göreceli bağımsızlığı, esnekliği, kolektivitesi ve temsil gücü de kaybedilecektir.
- Ülkemizde turizmin iyi anlaşılmış ve sürdürülebilir olması ve yüksek kalite standartlarının korunması ile çelişen turizm paydaşlarının turizmde karar alma süreçlerine katılım riskinin olduğu görülmektedir. -Kıbrıs Turizm Örgütü’nün ve sorumluluklarının ortadan kaldırılması, sağlanan ürünün tanıtım, promosyon, geliştirme ve kalite kontrolünde sorunlara yol açacaktır. -Kurumun engin tecrübesi ve uzmanlığı Kamu Hizmeti prosedürlerinde kaybolacaktır. SİDİKEK-PEO yaptığı açıklamayla Kıbrıs Turizm Örgütü’nün ilgasına ve oynadığı rolün Müsteşarlık tarafından yürütülmesine şiddetli bir biçimde karşı olduğunu belirtti. SİDİKEK-PEO, Kıbrıs Turizm Örgütü’nün Turizmin gelişmesine katkıda bulunmaya devam etmek için temel yetkileriyle var olmaya devam etmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu amaç için de SİDİKEK kurumsal çerçevenin çağdaşlaştırılması ve işleyiş organizasyonları için tezler üzerinde çalışmış ve bunların sunumunu yapmıştır. SİDİKEK –Peo Meclis’in kendi önerileri temelinde sorunu ele almasını ve kamu hizmetlerini en iyi hizmeti verecek kararlar almasını beklemektedir.
İnşaat sektöründe çalışanlar eylem hazırlığında Uzun süren müzakereler sonrası 30 Ocak 2018 tarihinde İnşaat sektöründe örgütlü sendikalar ile İnşaat İşverenleri Federasyonu arasında inşaat sektöründe toplu sözleşmelerin temel düzenlemelerinin yasal düzenlemelerle ileri götürülmesini öngören yasa tasarısının ilerletilmesi ve söz konusu yasal düzenlemenin Meclis’ten geçmesi sonrası bazı koşullarda sözleşmenin içeriğinin geçerli olacağı konusunda taraflar arasında anlaşmaya varıldığı biliniyor. Sektör çalışanları uzun bir süreden beridir konuyla ilgili onay sürecini başlattı ve bunu genel kurullarında kabul etti. İşveren kesimi ise anlaşmanın üzerinden dört ay gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen tavrını netleştirmedi ve oyalama taktiği izliyor. İşverenlerin tavrı inşaat sektörü için çok tehlikeli bir durum yaratıyor ve sektör çalışanlarının İnşaat İşverenleri Federasyonu’nun kabul edilemez tavrını göğüslemek için derhal aktif eyleme geçmesi olası dışı değil. Sendikalar konuyla ilgili olarak Çalışma Bakanlığı Arabuluculuk Kurumu’na da bir mektup gönderdiler ve sürece müdahalede bulunmasını istediler.