İşçininYolu 12/9/18

Page 1

12 eylül 2018

Eyy Marcon Eyy Merkel ve netice Her ne kadar Erdoğan “içerimizdeki bazı gafiller sanıyor ki mesele Tayyip Erdoğan meselesidir. Hayır Türkiye meselesidir. Mesele İslam meselesidir” diyorsa da, Fransa ve Almanya’dan gelen son açıklamalara, ikili görüşmelerden sonra verilen demeçlere -Bakan Albayrak’ın Fransız meslektaşıyla yaptığı görüşmeden sonra yaptığı “ortak mücadele” açıklaması gibi- bakıldığında sorunun çok daha farklı olduğu görülüyor. Almanya ve Fransa için sorun ne Erdoğan meselesi, ne de Türkiye ve İslam meselesi. Onlar için sorunun iki yanı bulunuyor. İlki: Derinleşmemesi ve bir genel çöküntüye yol açmaması için önlem üzerine önlem alınan, şimdiden işçi ve emekçi kitlelerin üzerine yıkılmaya çalışılan güncel kriz dolayısıyla selden kütük kapma telaşına düşmüş olmaları ile ilgilidir. Yunanistan böyle soyulmuştu. Soygunun garantili ve tam olması için iktidara IMF yolunu gösteriyorlar.İkinci olarak; Erdoğan iktidarının ABD ile yaşadığı sorunlar nedeniyle hamle yaparak ülkeye, dolayısıyla onun üzerinden Ortadoğu’ya yerleşme derdiyle ilgilenmeleridir. Emperyalistler arası çelişkiler biraz daha sertleşirken, ABD’nin karşısında mevzi kazanmak isteyen Almanya ve Fransa peşkeşe destek açıklamaları yapıyorlar. Onların “Türkiye’yi, İslam’ı desteklemek” gibi bir niyetle hareket ettiklerini açıklamak olanaklı olmadığına -kullanma ile karıştırılmamalı- göre, onların bütünüyle emperyalist çıkarlar için harekete geçtiklerinin anlaşılması gerekiyor. Bu iki devletin yöneticileri daha düne kadar “Eyy Macron, Eyy Merkel” haykırışlarının hedefi durumundaydılar. Onların göstermelikte olsa Avrupa normlarına göre “demokrasi eleştileri” yapmaları böyle karşılık buluyordu. Şimdi onlar “demokrasi meselelerini”, Erdoğan iktidarı da onlara posta koymayı rafa kaldırmış bulunuyor. Onlar için sorun dün de “demokrasi” meselesi değildi, bugünde değil. Macron bunu bir kez daha, ama münasip bir dille yineledi! Yani “AB’yi bırakın stratejik işbirliği yapalım” dedi. Merkel bunu daha önce söylemişti. Demek ki herkes çıkarına bakıyormuş ve bu durum tekelci kapitalizm çağında devletler arasındaki ilişkinin olağan biçimiymiş. Eğer bir ülke emperyalizme göbekten bağımlıysa, onların hakaretlerine uğrar, onların açıklamaları ile, zaten fokurdayan bir kazana dönmüş olan ekonomisi fena halde sarsılır, parası pul olurmuş! Şimdi uluslararası mali piyasalardan dilenme zamanı. IMF kapısına dayanmak şimdiye kadar söylenilenlerin açıkça inkarı olacağı için şimdilik “tercih” edilmiyor. Londra seferinde ise önlerine faturanın konduğu anlaşılıyor. Katar’ın petro-dolarları yaraya merhem olmaktan uzak görünüyor. Ekonomiden sorumlu bakanın yaptığı “borçların yeniden yapılandırılmasına” ilişkin atılan adımlar, Merkez Bankası’nın yaptığı hamleler çarkı en azından yerel seçimlere kadar döndürmeyi hedefleyen ataklar olarak görülüyor. Ama halk kitleleri için daha şimdiden yaşam yüzde 30-40 daha pahalılandı ve işçi, emekçi kitlelerinin aldığı ücretler hızla eridi. Sermaye iktidarı tüm yükü halkın sırtına yıkma konusunda yol aldı ve alıyor. Sermaye ve onun iktidarı; bu kitleleri milliyetçilikle, din istismarı ile, fedakarlık çağrıları daha ne kadar kontrol edebileceğini yaşayarak göreceğiz. Ama tecrübelerin gösterdiği bir gerçek var ve o gerçek, kitlelerin gerçekle yüzleşmelerinin fazla uzak olmadığını bize gösteriyor. Her gün her saat televizyonlardan, her gün iktidar gazetelerinden yapılan fedakarlık çağrıları ile, çarşı ve pazarın gerçekleri sürekli çatışma halinde ve kaynayan kazanın bir an gelip patlayacağını öngörmek için kahin olmak gerekmiyorEvet mesele ne Erdoğan, ne Türkiye, ne de İslam meselesidir. Mesele kapitalizmin acımasız çarkları içinde emperyalist bağımlılık ilişkilerinin kölesi olmuş bir ülkenin soyulmasına dur denilip, denilmeyeceği meselesidir.

RESA

14

Turizm sektöründe Toplu Sözleşmelerin yenilenme süreci başlıyor Turizm sektöründe Toplu Sözleşmeler 31 Aralık 2018 tarihinde sona erecek. Bu tarih öncesi PEO’ya bağlı turizm çalışanları sendikası SİSKA ve aynı iş kolunda örgütlü SEK’e bağlı sendika yönetim kurullarının kararı sonrası sektör çalışanları ile açık toplantılara başlanıyor. Söz konusu toplantılara iki sendkanın Genel Sekreterleri katılacak ve çalışanlara turizm sektöründe var olan durumla ilgili bilgi verilecek. Çalışanların karşı karşıya oldukları sorunlar, yürürlükte olan Toplu Sözleşmelerin uygulanması tartışılacak ve çalışanların önerileri kayda geçirilecek. Kayda geçirilecek görüşler daha sonra

iki sendika yönetim kurulunda değerlendirilecek ve Otelciler Birliği’ne sunulmak amacıyla müzakereler için taleplere son şekli verilecek. Turizm sektöründe Toplu Sözleşme görüşmeleri sürecinde

bu yöntem ilk kez uygulanacak. Bu yöntemle hem genelde turizm sektörüyle ilgili hem de yenilenecek toplu sözleşmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunmak ve görüşlerini ortaya koymak için sektor çalışanlarına fırsat verilmiş olunacak.

Müzakerelerin yeniden başlaması, çözüm ve yeniden birleşme talebimizdir Dünya Sendikalar Federasyonu’na üye Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk sendikalar 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle yaptıkları ortak açıklamada adada çözüm bulunması için birlik olma çağrısı yaptı. PEO, DEV-İŞ, KTAMS, KTÖS, KTOEÖS, KOOP-SEN, DAÜSEN ve Belediye Emekçileri Sendikası adına okunan ortak açıklamaya, iki kesimden toplan 86 örgüt de destek verdi. Örgüt temsilcileri düzenledikleri ortak basın toplantısında ortak metni Türkçe ve Rumca olarak okudular. Açıklamada 1 Eylül’ün barışçıl bir dünya için emekçilerin mücadele günü olduğuna vurgu yaptılar. Ortak açıklamada “1 Eylül vesilesiyle dünya emekçilerinin hakları için, eşitsizliklerin ve sömürünün olmayacağı daha iyi bir dünyayı inşa etmek için verdikleri mücadeleleri desteklediğimizi ve kendileriyle dayanışma içerisinde olduğumuzu dile getiriyoruz” denildi. Ortak açıklamada Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili olarak, müzakerelerin en son İsviçre’de kesintiye uğradığı yerden yeniden başlaması gerektiği belirtildi ve “Ortak vatanımızın geleceği için bu kez bu çabanın başarıya ulaşması gerektiğini inancındayız. Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi olanakları boğucu bir şekilde daralmaktadır” ifadelerine yer verildi. Sendikalar ortak açıklamalarında Kıbrıs sorununda yeni çabanın mümkün olan “en kitlesel katılımla kararlı bir şekilde desteklenmesi” gerektiğini ifade ettiler. “Bugün bir kez daha iki lidere, karşılıklı suçlamalardan kaçınmaları ve tüm Kıbrıslıların çıkarlarına hizmet edecek ilkeli bir çözüm için karşılıklı iyi niyet ve kararlılıkla çalışmaları çağrısında bulunuyoruz” dediler. Siyasi eşitlik, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimliği içeren, iki toplum haklarına saygılı, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyona bağlı olduklarını dile getirdiler. Açıklamada, sendikaların Eylül’ün sonu veya Ekim başında geniş katılımlı bir miting ve konferans öngördüğü belirtildi.

Sendikaların ortak basın toplantısında konuşan PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis, 1 Eylül Uluslararası Barış Günü’nün bu yıl, Kıbrıs konusunda bazı gelişmeler beklendiğinden ayrı bir önemi olduğunu söyledi. Kiritsis, miting için başlatılan çalışmaların, “bugüne kadar gerçekleştirilen en kitlesel mitinglerden biri” olması yönünde olduğunu, mitingin, çözüm isteyenlerin sesini daha da duyulur kılmak için olduğunu kaydetti. Kıbrıslı Rumların, ortaya çıkacak bir çözüm planını destekleme olasılığının sorulması üzerine Kiritsis, “liderlerin anlaşmaya varması halinde Kıbrıs halkının çoğunluğunun varılan anlaşmaya destek vereceğine” inandığını, yani büyük oranda liderlerin ne yapacağına bağlı olduğunu söyledi. DEV-İŞ Başkanı Hasan Felek de konuşmasında “Ekonomik kriz ve Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü altındaki sendikal çalışmalarla” ilgili bir soru üzerine, bazı sendikaların oluşturduğu Sendikal Platform tarafından düzenlenen çalıştayda, ekonomik krizin, Türk Lirasının değer kaybı ve Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün bir sonucu olduğunu, bu durumun Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması için mücadelenin yükseltilmesi gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdiğini savundu. Çalıştay sonucunu 4 Eylül Salı günü Erhürman’a vereceklerini, 6 Eylül Perşembe günü de bu kapsamda geniş çaplı bir yürüyüş düzenleyeceklerini söyleyen Felek, mesajlarının “Kıbrıs sorununun federal çatı altında çözülmesi ve Kuzeydeki sermaye yapısının bu bedeli ödemesi” olacağını ifade etti. Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenleri Sendikası Başkanı Selma Eylem ise, “yaşanan krizin de Kıbrıs Türklerinin kendi kendisini yönetememesi kaynaklı olduğunu” söyledi. Kıbrıslı Türklerin kendi kendisini yönetmesi temalı geçmişte de büyük mitinler düzenlendiğini anımsatan Eylem, Kıbrıslı Türklerin çözüm ve barışın tek çare olduğunu kavramış durumda olduğunu söyledi.

Öğretmenlere destek ve dayanışma Hükümetin eğitimde uygulamaya çalıştığı ancak Toplu Sözleşmelere ve sosyal diyaloga bağlı konularda önlemlerin geri çekilmesi amacıyla başlatılan mücadeleye PEO destek ve dayanışma belirtti. PEO konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Kurumsallaşmış Toplu Sözleşmeler ve sosyal diyalogun sabote edilmesi iş ilişkilerinde otoriterliğe götürür ve bu anlamda tüm sendikal hareketi ve çalışanların tümünü ilgilendirir. Bu tür tavırlara devletin kendisinin girmesi iş ilişkilerinin çok daha zor olduğu ve çalışanların haklarına yönelik saldırıların çok daha sert olduğu özel sektörde işverenlere de olumsuz mesajlar verir ” vurgusu yaptı. PEO’ya gore bu süreçte özde kamuda eğitimin ve devlet okullarının değerinin aşağı çekilmesine karşı mücadele sosyal öncelikler arasında aciliyet kazanmıştır. Hükümetin geçirmeye çalıştığı “yeniden yapılandırmanın” kamuda eğitimin kalitesinin yükseltilmesini öngörmediği çok nettir. Bu uğraşının sosyal hedefli yatırımları hedeflediği de nettir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.