13 Haziran 2018
Kıbrıs’ta çocukların %27’si yoksulluk sınırı altında yaşıyor PEO Kadınlar Bürosu 1 Haziran “Dünya Çocuk Günü” vesilesiyle çocuklar için iç karartıcı bir yılın daha geride bırakıldığı eleştirisinde bulunduğu bir deklarasyon yayınladı. PEO Kadınlar Bürosu deklarasyonunda " Dünyanın her köşesinde sergilenen tablo insanoğlunun savaşların ve çatışmaların artması, eşitsizliklerin ve sömürünün büyümesi, daha fazla insanın mutlak yoksulluk ve açlık içinde yaşaması sonucu çocukların hayatlarını kurtarmak için daha güvenli bölgelere gitme zorunda
bırakıldığını yönündedir. Bu büyük resimde, bazılarının kendi dünyalarında zengin bir şekilde yaşadıklarını, etraflarındaki acı ve sefaleti göz ardı ettiklerini de görüyoruz. Uluslararası Örgütler ve Kurumlar çok sık bir şekilde, raporları ve anketleri aracılığıyla yalnızca hayal kırıklığı ve üzüntü yaratan bu görüntüyü ortaya koyuyorlar. Bir yandan bu olguların ana nedenleri ve sonuçlarını kaydederken diğer yandan da egemen çevrelerin neoliberal politikalarının ve çıkarlarına hizmetin tüm halkların yıkımına yol açtığını görüyoruz ”dedi. Vurgulandığı üzere, bu politikaların ilk ve en önemli kurbanları, insanlığın şu anı ve geleceği olarak ifade ettiğimiz çocuklardır. Ancak, devlet onlara en iyisini vermediği zaman, çocuklara yönelik bir yatırım ve koruma olmadığı zaman, insanlığın bugünü ve geleceği belirsizdir. Kıbrıs, büyük resmin küçük bir görünümüdür: “Çocukların% 27'si hala yoksulluk sınırının altındadır ve sosyal dışlanma yaşıyor. Devletin yasal olarak sağlamak zorunda olmasına rağmen, tüm çocukların haklardan yararlanmaları için eşit fırsatları söz konusu değildir. Ebeveynleri onları yetiştirmek ve gelişmelerini sağlamalar için gerekli olanaklara sahip değildir . Büyüme için bayram yaparken dahi Anastasiadis hükümetinin politikaları, çocukların korunmasını ve esenliğini ve haklarını korumayı ihmal etmeyi sürdürüyor. PEO deklerasyonunda bir kez daha vurguluyor: Özellikle bugün her yerde zorlukların ve tehlikelerin var olduğu ve bunların hızla büyüdüğü bir ortamda , çocukların esenliği ve korunması , hükümetin ve her toplumsal katmanın politik eyleminde en önemli önceliği olması gerekmektedir.
14
1948 Maden grevi 70. Yılında Madenciler dört ay ve dört gün süren grev mücadelelerinde en doğal haklarını talep ettiler. Karşılarında sadece katı, acımasız işverenler yoktu. Karşılarında kimseye başını kaldırma olanağı vermek istemeyen anti komünizm vardı. Maden Şirketi Genel Müdürü Hendriks o günlerde “ Ülkem tüm dünyada komünizme karşı mücadele için milyonlarca dolar harcıyor. Kıbrıs’ta aynı amaca yönelik birkaç bin lira harcayacaksa bunu hiç düşünmeyecektir” diyordu. O dönemki sağ siyasi güçler ve grev kırıcıları da “ 8 kızıl saat yerine 12 mavi saati tercih ederiz” açıklaması yapıyorlardı. PEO’nun İşçi Tarih Müzesi, PEO Lefkoşa-Girne İlçe Yönetim Kurulu, AKEL Girne-Lefkoşa ilçe örgütü ve Mitseri Halk Örgütleri birlikte 1 Haziran Cuma günü Mitseri’de “Kostis Damyanu” Tiyatro Salonu’nda madencilerin 1948 yılında verdikleri mücadelenin 70.
Yıldonümü nedeniyle bir anma etkinliği düzenlediler. Katılımcıları heyecanlandıran etkinlik fotoğraf ve madencilerin kullandıkları aletlerin sergisinin yanı “Onirovates” grubunun konserini de içeriyordu. Mitseri Muhtarı Andreas Kiryaku etkinliğe katılanları selamladı. Daha sonra da Mitseri Halk Örgütleri adına aynı zamanda SEGDAMEL’in PEO Mali Sekreteri olan Andreas Kiryaku bir konuşma yaptı.
Etkinlikte Paleheru köyü “Neon İrakli” tiyatro grubu da “Angata tis Gis”, “Dünya’nın Derinlikleri” oyunundan bir parça sundu. Etkinlikte AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu ve PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis de birer konuşma yaptılar. Etkinlik madencilere onur madalyası verilmesiyle sona erdi. Maden Ocaklarını ziyaret ise yoğun yağmur nedeniyle bir başka tarihe ertelendi.
PEO: Garanti Edilmiş Asgari Gelir devletin sosyal politikalarını sınırlıyor Garanti Edilmiş Asgari Gelir uygulandığı biçimiyle devletin sosyal politikalarını sınırlıyor. PEO’ya göre Kıbrıs’ta uygulanan şekliyle devletin sosyal politika uygulama alanının daraltılması aracı olarak kullanılıyor. PEO konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada sosyal açıdan marjinalleştirilenler için geçim indirimlerine harcanan kaynaklar, yoksullardan daha yoksullara transferi için bir mekanizma oluyor değerlendirmesinde bulundu. Avrupa Birliği Asgari Garantili Gelir Ağı'nın “Avrupa Düzeyinde Entegre Asgari Gelir Planı”nın tanıtımı amacıyla Kıbrıs'ta düzenlediği çeşitli etkinlikler vesilesiyle yaptığı açıklamada PEO, Kıbrıs’ta Asgari Gelir uygulamasının, bütünsel sosyal politikaları korumanın bir parçası olmasını öngören Ağ tarafından ileri götürülen Asgari Gelir uygulaması kampanyası ile herhangi bir ilişkisi olmadığına vurgu yaptı. PEO için kendi arzusundan bağımsız, Avrupa Birliği’nde egemen olan güçlerin kulağa hoş gelen Asgari Gelir Garantisi planı sloganı altında son yıllarda kamuda ciddi kemer sıkma ve kamu yararına kurumların özelleştirilmesi
politikalarını yürürlüğe koyduklarını ve bunun sonucu olarak dramatik bir biçimde çöken sosyal devletin tesisine ve zenginliklerin daha adil dağılımını ve sosyal eşitsizliklerin küçültülmesi için de çalışmadıklarını belirtti. PEO, çağdaş ilerici bir sosyal politikanın öncelikle yoksulluğu önleme ve mücadele etme mekanizması olarak ve daha adil gelir tahsisi için bir mekanizma olarak çalışması gerektiğine vurgu yaptı. PEO açıklamasında "Özellikle, Avrupa Birliği verileriyle, Kıbrıs son yıllarda sosyal eşitsizliklerin en büyük genişlemeye sahip olduğu ülke ve sosyal koruma harcamalarıyla Avrupa Birliği'nin en düşük ülkeleri arasında yer alıyor. Kıbrıs’ta sosyal bakım ‘’yok’’ olarak nitelendiriliyor. Bugün Kıbrıs’ta gerekli olan olgu genç aileleri, emeklileri, engellileri, tek ebeveynleri, çok çocuklu aileleri, düşük ve orta gelirlileri, sağlık alanını, sosyal konut politikalarını, dinlenme merkezlerini v.s. destekleyen programlarla sosyal politikalar için devletin kaynaklarının artırılmasıdır.” görüşlerini savundu.
Kamuda ücret kesintilerinin aşamalı olarak kaldırılması için anlaşma sağlandı Ekonomik krize karşı mücadele için gündeme gelen ve uygulamaya konan kamu çalışanlarının maaşlarından kesintilerin kaldırılması sendikal hareketin belli bir süreden beridir önüne koyduğu hedefti. Kamuda çalışanların ücretlerin aşamalı bir biçimde kaldırılması konusunda Çerçeve Anlaşması’ndan kaynaklanan ilkesel anlaşma sendikal hareket tarafından memnuniyetle karşılandı. Bilindiği üzere sendikalar ile Hükümet 20 Ekim 2017 tarihinde bir ek Çerçeve Anlaşması imzalamıştı. Sendikalar ve Hükümet son haftalarda gerçekleştirdikleri müzakereler sonrası bir anlaşmaya başladılar. Anlaşmanın bugünlerde imzalanması bekleniyor. Taraflar arasında varılan anlaşma 2012 yılında (1) 168 ve 2013 31 (1) sayılı memorandum yasalarıyla uygulamaya konan kesintilerin tümünün kaldırılması için bir zaman takvimini içeriyor. Ücretlerdeki kesintilerin yeniden tesisi için uygulamaya 1 Temmuz 2018 tarihinde başlanacak ve Ocak 2023 tarihinde tamamlanacak. Varılan ilke anlaşması temelinde Yarı Resmi Kamu Kuruluşları, Yerel Yönetimler, Okul Komiteleri ve Hükümet İşçileri için Toplu Sözleşmeler de 31 Temmuz 2018 tarihine kadar yenilenecek. Aynı zamanda, aynı dönemde yoğun müzakereler sonrası 1 Ekim 2011 tarihi sonrası işe yeni alınanlarla, memurlar ve süresiz sözleşmeliler için İhtiyat Sandığı Fonu oluşumu için de tarafların anlaşmaya varmaları gerekiyor.