İşçininYolu 18/10/17

Page 1

18 EKİM 2017

SOSYALIZM KADININ ADIDIR Elbette kadınların tarihsel olarak yaşadığı sorunlar kapitalizmden öncesine dayanır. Kapitalizm bu sorunun kaynaklarını besler, pekiştirir ve toplumsal tüm sorunlarda olduğu bu derin sorunu da çözme yeteneğine zaten haiz değildir. Şiddet, taciz, tecavüz, yaşam alanındaki baskı mekanizmaları, cinayet, her türlü eşitsizlik, bir yanda, kadın bedenin metalaşması, kadına biçilen rol modellerin bir aşağılanma biçimini alması, kadının üretim ve tüketimdeki işlevinin sömürü çarkları arasında paramparça edilmesi diğer yanda… Eğer bu konuyu ciddiye alıyor ve mücadele ediyorsak, meselenin bir dalından değil tam da köklerinden tutarak bir kurtuluş yolu öngörebiliriz… Peki, bu kurtuluş yolu nasıl örülecek, kadınlar ne yapacak, ne yapmalı? Bu sorulara şu an verilen tüm düzen içi cevapları ters yüz etmek gereklidir. Kadının ideolojide ve siyasette kenar süsü edilmesine bu anlamda da geçit verilmemelidir… Bugün sermaye sınıfına mensup, ülkenin şu anki durumundan birinci derecede sorumlu olan patron kadınların derdi var mıdır? Olmaz mı, hem de çoktur. Onların derdi, karlarına daha çok kar katmaktır. Kadına içkin yaşadıkları her dert türü, ülkenin diğer kadınlarının yaşadıklarından daha farklı ve çözüm yolları da daha farklıdır, patron bir kadın tacize uğrayabilir, tecavüze uğrayabilir, hatta katledilebilir. Bu batakhanede onların eteklerinin de kirlenmemesi zaten mümkün olamaz. Ancak bu durum onlar için bir dertten öte başlarına gelen çirkin bir olaydır. Giydikleri zırhın delinmesi, zırhın tamamını onlar için daha da önemli hale getirdikçe diğer kadınların mezarlarına bir kazma daha çakmak zaten görevleridir. Peki diğer kadınlar… Yani ezilen, sömürülen, hedef alınan milyonlar… İşte onların derdi, patron kadınların aksine hergün ellerinde azalan ekmekleri, alınlarında artan terleridir. Onların derdi, , savaşlarda battıkları tekne, sırtlarından yedikleri koca bıçağı, çocuklarının başındaki bin bir türlü belalardır. Onların derdi, gericilik arttıkça toplumsal alandan giderek dışlanmaları, yandaş olmadıkça, düşmanlaştırılmaları, mücadele ettikçe şeytanlaştırılmalarıdır. Onların derdi, makbul kadın diye sunulan birkaç modelden birini seçmeleri halinde ya bir medya şarlatanına dönüşme, ya bir mahallede iktidar yandaşlığı yapma, ya da girişimcilik adıyla zengin olma hayalleri arasında kaybolup gitme seçeneklerinin bir devlet politikası haline gelmesidir. Dünyalar farklıdır. O halde, izlenecek yol da farklıdır… Kadından mücadele eden bir kadın yaratmak çok değerli bir yere sahiptir. Zira herhangi bir öncü örgütlenmenin eve hapsedilmiş, fikri sorulmamış, dayaktan bedeninde deri kalmamış, elinden maaşının tamamı alınmış bir kadını mücadeleye daveti, o mücadelenin varacağı yer kadar değerlidir. Ve eminiz ki o kadında değişen şeyin, sorunlarının kaynağı erkek şiddeti olduğu noktasında kalması o kadına yapılacak en büyük haksızlıktır. Bu durumda bir kadının aydınlanması bir mum ışığından daha güçlü olmalıdır. Kapitalist ideoloji, onun siyaseti, o mum ışıklarını türlü yollarla söndürmeyi başarmaktadır. Bugün o ışığın bir güneşe dönüşmesi, o örgütlenmenin de politik olmasını gerektirir. Başta söylemiştik, kadınlar kapitalizmden kurtulmalıdır. Çünkü kapitalizm kadına düşmandır. Kadınlar sosyalizm mücadelesinin önemli ve gerçek bir öznesidir. Bu alan doldurulmalıdır. Sosyalizm kadının dostu değildir, sosyalizm kadının adıdır… Zira o adın anlamı, eşitlik özgürlük, kardeşlik ve yaşanılası bir dünyadır.

RESA

14

Kıbrıslı sendikalar göçmenler ve mültecilerle enternasyonalist dayanışmayı yükselttiler Dünya Sendikalar Federasyon (DSF) 3 Ekim gününü enternasyonalist dayanışma günü olarak belirledi. DSF tüm üye sendikalardan gün nedeniyle eylemler gerçekleştirmesini talep etti. Bu yıl DSF üyesi sendikaların küresel eylemi göçmenler ve mültecilerle dayanışmanın ifade edilmesine adanmıştır ve bugünkü etkinliğimizi bu çerçevede gerçekleştirdiler. Enternasyonalist dayanışmanın ve Kıbrıslıtürk-Kıbrıslırum emekçilerin sınıfsal mücadelesinin ilkelerine her zaman bağlı olan Kıbrıs’ta Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk sendikalar da Dünya Sendikalar Federasyonu (DSF) tarafından 3 Ekim’de dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilmekte olan eylemlere katılan emekçilerle sesimizi birleştirdiler. DSF üyesi Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk sendikalar konuya ilişkin ortak bir açıklama yaptılar. Ortak açıklamada bu vesileyle, Kıbrıs'ta bulunan göçmenlere ve mültecilere kardeşçe selamların gönderirken, sınıf sendikacılığı hareketi olarak onurlu bir yaşam ve çalışma hakları için mücadeleye devam edeceklerine dair güvence verdiler. Yaşanan dönemde emperyalizmin acımasız saldırganlığı ve kapitalizmin derin krizi damgasını vurmakta olduğuna ve ABD ve müttefikleri devletlerin egemenliği ve insan hakları aleyhine kendi siyasal ve ekonomik çıkarlarını dayatmayı arzulamakta olduğuna dikkat çektiler. Bölgem-

izde, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Libya’da yıllardır süren savaşlar halklarda tarif edilemez acılara yol açmakta, ardında on binlerce kurban, yüz binlerce yetim çocuk, dev maddi yıkımlar bırakmaktadır." dediler. Sendikalar milyonlarca insanı yaşamlarını korumak, kendileri ve çocukları için daha iyi bir yaşam aramak için ister mülteci ister göçmen olarak ülkelerinden ayrılmaya mecbur kılan nedenlerdir savaşlar ve yıkımlar, yoksulluk ve sefalet olduğunu dile getirdiler. "Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin 2016 verilerine göre dünya çapında çoğunluğunu kadın ve çocukların teşkil ettiği 65,5 milyon insan yerlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldılar. Bu insanların çoğu savaşlardan, yoksulluk ve sefaletten kaçış çabalarında insan tüccarlarının çürük gemilerine yığılmakta ve dev bir mezarlığa dönüşen Akdeniz’de boğularak yaşamlarını yitirmektedirler

Aynı esnada, Avrupa ülkelerine ulaşarak savaşın vahşetinden kurtulmayı başaran on binlerce mülteci yaşadıkları acıları ve eziyetleri görmezden gelen ve Avrupa’yı bir kaleye çevirmeye çalışan Avrupa Birliği’nin ve sığındıkları ülkelerin hükümetlerinin sert ve açmaz göçmen politikasıyla karşı karşıya bulunuyorlar. ." dediler. Sınıf sendikacılığı hareketi olarak mülteciler ve göçmenlerle dayanışmalarını dile getirdiler "insan haklarına ve onuruna saygı ve dayanışma temelindeki politikaların yaşama geçirilmesini talep ediyoruz. Bu insanların karşı karşıya oldukları çok yönlü ve zor meselelerin çözümüne derhal yanıt verecek ve kendilerini ucuz iş gücü olarak kullanmayı arzulayan işverenler tarafından sömürülmelerine sonuç alıcı bir biçimde karşı koyacak politikaların yaşama geçirilmesini talep ediyoruz." görüşünü savundular.

Hükümetin taleplerinin olumsuz tavrına karşı çalışanlar grev karar aldı Hükümetin, Çerçeve Anlaşması’na uyum konusunda olumsuz tavrı ve ücretlerdeki kesintilerin bir kısmını çalışanlara geri döndürmede isteksiz tavrına karşı sendikalar 26 Ekim’de üç saatlik iş durdurma kararı aldı. PEO, SEK, DEOK ve POAS yarı resmi kamu kuruluşlarında ve yerel yönetimlerde üç saatlik iş durduracak. Çalışanlar iş durdurma saatlerinde Maliye Bakanlığı önünde toplanacak ve protesto eylemi gerçekleştirecek. İş durdurma eylemi 15 gün sonrası için belirlenerek Maliye Bakanı’na söz konusu anlaşmaya uyum konusunda zaman vermek istendi. OHO-SEK ve SİDİKEK-PEO, DEOK ve POAS sendikaları kararlarıyla yarı resmi kamu kuruluşlarında, yerel yönetimlerde ve Hükümette gündelikçi olarak çalışanlar için maaş artışı taleplerine Maliye Bakanı

Haris Yeorgiyadis daha ileri maaş artışlarının ancak önümüzdeki yılda tartışılabileceğini açıkladı. Seçimler arifesinde yarı resmi kamu kuruluşu çalışanlarına maaş artışı yapmanın geçmişin kötü örneğine geri dönüş anlamına geleceğini ileri sürdü. Sendikalar, geçen Ocak ayında Hükümetle imzalanan Çerçeve Anlaşmasında ücret artışlarıyla Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla'nın artışı arasında bağ kurulduğunu ve ekonomik verilerin barem içi artış ve Hayat Pahalılığı Ödeneği'nin %50’sinin verilmesi ötesinde, Hükümetin 2018 yılı için %2’lik maaş artışının dışında artış için zeminin bulunduğuna gösterdiğine vurgu yaptılar. SEK ve PEO Maliye Bakanından genel artış verilmesi yerine maaşlara ve diğer haklara konan kesintilerin azaltılmasını talep ettiler.

PEO, 27. Genel Kuruluna hazır PEO Genel İdare Kurulu 9 Ekim tarihinde gerçekleştirdiği toplantısında 27. Kongre’ye sunulacak Faaliyet Raporu’nu tartıştı ve onayladı. PEO 27. Kongresi 16-17-18 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. Kongrenin ana sloganı “Yeniden birleşme, sosyal adalet ve çalışma hakkı için mücadeleye örgütlü ve kararlı bir biçimde devam ediyoruz” olarak belirlendi. Kongrede PEO’nun örgütlü olduğu iş yerlerinden yüzlerce delegenin yer alması bekleniyor. PEO Kongresine siyasetçiler ce yabancı ülkelerden heyetler de katılacak. Kongre çalışmalarının açılışı Kongre Salonu’nda olacak ancak PEO salonunda devam edecek. Kongrenin örgütsel hazırlıklarına başlanıldı. İş yerlerinde toplantılara ve delege seçimlerine başlandı. Bu toplantılarda kongreye sunulacak öneriler de gündeme getirilip tartışılacak. Genel İdare Kurulu için adaylık başvuruları da başladı. PEO İdare Kurulu’nun onayladığı Faaliyet Raporu Federasyonu’nun 2015 Aralık ayında gerçekleştirilen 26. Kongresi’nden bugüne kadarki sendika faaliyetlerin içeriyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.