İşçininYolu 19/7/17

Page 1

19 TEMMUZ 2017

ŞİDDETİN KAYNAĞI KAPİTALİZMDİR G20 zirvesine yönelik protestolara katılanların şiddet yanlısı oldukları üzerine ikiyüzlü bir tartışma sürdürülüyor. Kimin şiddetten yana olduğu, kimin şiddet uyguladığını görmek için günlük haberlere göz atmak yeterli. Beyaz Saray’da oturan narsis beyaz adam, Afganistan’a bombaların anasını attığını gururla anlatıyor. G20 üyesi ülkelerden Arjantin’de her gün bir kadın, erkekler tarafından öldürülüyor. G20 üyesi ülkelerden Meksika’da 27 bin insan kayıp. Dünyada G20 ülkelerinden en azından birinin yol açmadığı bir savaş yok. Küresel servet aklın almayacağı düzeye yükselmiş olmasına rağmen insanlar açlıktan ve evsizlikten donarak ölüyor. Dünya sayısız şiddet olaylarıyla sarsılıyor. Kapitalizm, şiddetin kaynağı. Şiddet sorunu çarpıtılıyor. Bazı önemli olaylar şiddet olarak algılanmıyor veya algılanmaması için çaba harcanıyor. Örneğin Avrupa’ya gelmek isterken Akdeniz’de boğularak ölen 5 bin mülteci, kapitalizmin yol açtığı şiddet olarak görülmüyor. Savaş kurbanlarından söz edildiğinde, savaşın kapitalizmin doğasından kaynaklandığı göz ardı ediliyor. Suudi Arabistan’daki idamlar, Afganistan ve diğer ülkelere geri gönderilen mültecilerin durumu şiddet olarak algılanmıyor. Bunların şiddet olarak niteleyip hesap sormaya kalkanlar konuyu saptırmakla suçlanıyor. G20 zirvesi sırasında Hamburg’un askerleştirilmesi, savaş helikopterlerinin Hamburg semalarında dolaşması, limandaki savaş gemileri, damlardaki keskin atıcılar, sokaklardaki Tomalar şiddet kapsamına girmiyor. Daha da fazlası: Polisin eylem yapanlara yönelik her azgın saldırısı sonrası resmi makamlar ya bir mazeret arıyor ya da aslında kurbanlar suçlu gösterilecek şekilde açıklamalar yapılıyor. Şiddetin nedeni ve boyutu değil de kimden kaynaklandığı ve kimin uyguladığı öne çıkarılıyor. Dayatılan ise, “ya biraz protestodan bir şey olmaz. önemli olan devlet ve yasaları tanıyıp tanımadığın“ düşüncesi. Kısacası sorulması gereken soru hangi tarafta olduğun? Devletin yani kapitalizmin mi yoksa halkın yani sömürülen ve şiddetin kurbanı olanın mı? Hayır, ne sessiz kalmak ne de egemenlere karşı bir şey yapamayacağı rahatlığına sığınan insanlardan olmalı. İlerlemenin motoru her zaman haksızlıklara karşı ne pahasına olursa olsun mücadele edenler olmuştur. Sol olarak çelişkili bir durumdayız, bir yandan şiddet ve baskının olmadığı bir dünya için mücadele ederken diğer yandan şiddetin egemen olduğu koşullarda, şiddeti de biçim olarak kabul eden bir yol izlemek zorunda kalıyoruz. Şiddetin egemen olduğu koşulların aşılması için kapitalizme karşı isyan edenler de dahil, halkın çoğunluğunu yanımıza almak, kazanmak zorundayız. Ortak isyan deneyleri, ortak cesaret, kapitalizmin bize dayattığı bilince karşı kapitalizme karşı ortak mücadele bilinci olarak kayıtlara geçecektir. RESA

14

Çalışma Bakanı'nın Hayat Pahalılığı Ödeneği konusunda sosyal ortaklara önerisi Çalışma Bakanlığı Hayat Pahalığı Ödeneği'nin yeniden yürürlüğe girmesi için sosyal ortaklara bir öneri sundu. Çalışma Bakanlığı'nın Sendikal Harekete ve İşverenler Örgütü'ne önerisi, Bakanlığın sosyal ortaklarla çok uzun süren diyalogu sonrası ortaya çıktı. PEO Genel Sekreteri Pambis Kritsis "Ergatiko Vima'ya" yaptığı açıklamada "Bakanlık söz konusu önerisiyle ilgili taraflar arasında karşılıklı kabul edilebilir bir uzlaşma ile anlaşma sağlamaya çalışıyor. Bugünün koşullarında öneri bizim tekliflerimizi yaşama geçirecek olumlu unsurlar içeriyor. Ancak bizi düşündüren unsurları da söz konusu. Öneri üç yıllık bir geçiş dönemi öngörüyor ve bu evrede yardımcı bir unsurdur." dedi. Kiritsis son olarak da PEO'nun söz konusu öneriyi kolektif yönetim organlarında sorumlu ve soğukkanlı bir biçimde değerlendireceğini ve son tarih olarak belirlenen 27 Temmuz'a kadar Bakan'a kesin yanıtlarını vereceklerini belirtti. Çalışma Bakanlığı'nın Hayat Pahalığı Ödeneği konusundaki önerisinin bazı temel yanları şöyle: - 3 yıllık bir geçiş dönemi. Buradaki amaç koşulları dikkate alarak iş barışını ve çalışanların yaşam standartlarını korumak. Yapıcı diya-

log sonrası taraflar Hayat Pahalılığı Ödeneği'nin 2018-2019-2020 yıllarında ödeme konusunda şu anlaşmaya vardılar: Ödeme koşulu: Hayat Pahalılığı Ödeneği, bir önceki yıl 2. ve 3. çeyreklerde ekonomide büyüme olması durumunda ödenir. Ödeme Biçimi: - Hayat Pahalılığı Ödeneği yılda bir kez ve Tüketici Fiyat Endeksi'ndeki artışın %50'si oranında ödenir. Her yılın birinci ayının ilk gününde hesap edilir. - 31/12/2017 tarihinde çalışanlara iş kollarının ya da işletmelerin tümünde verilen Hayat Pahalılığı Ödeneği maaşlara konsolide edilir. 1 /1/2018 tarihinde ödenecek Hayat Pahalılığı Ödeneği, maaşlara entegre edilen Hayat Pahalılığı Ödeneği dahil ortaya çıkacak maaş üzerinden

hesaplanacaktır.(Maaşlardaki artışlar dikkate alınacak) - Ekonomide 2. ve 3. çeyreklerde büyüme görülmemesi halinde Hayat Pahalılığı Ödeneği dondurulur ve koşulları yerine getirmesi durumunda yeniden ödenmeye dondurulduğu noktadan başlanır. -Söz konusu anlaşmanın geçerli olduğu dönemde Tüketici Endeksi'nde düşüş olması durumunda Hayat Pahalılığı Ödeneği nedeniyle maaşlarda düşüşe gidilmeyecektir. Sadece Tüketici Endeksinde artış olması durumunda uygulanacaktır. -Söz konusunu anlaşmanın uygulamada olduğu sürede bu anlaşmanın Hayat Pahalılığı Ödeneği felsefesi temelinde düzenlemelerle devam etmesini sağlamak amacıyla sosyal diyalog devam edecektir.

Kıbrıs sorununun çözümü PEO'nun önceliği olmaya devam ediyor PEO Merkez Örgütlenme Sekreteri Hristos Tombazos 6-9 temmuz tarihlerinde gerçekleştirilen KESK Kongresi'ne katıldı ve bir konuşma yaptı. PEO Merkez Örgütlenme Sekreteri Hristos Tombazos konuşmasında kongrenin bütün dünyada kapitalist sistemin krizinin sonuçlarıyla karşı karşıya kalan emekçiler için zor bir dönemde gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Avrupa Birliği’nde halk düşmanı sert neoliberal kemer sıkma politikalarının hâkim olduğunu, neoliberal memorandumların dayatıldığını, Avrupa ülkelerinin halkları ve emekçileri en ağır sosyal bedelleri ödemekte olduklarını belirtti. Hristos Tombazos bu politikaların Troyka’nın Kıbrıs hükümetiyle anlaşması sonucu 2013 Mart’ından itibaren uygulanan memorandum aracılığıyla harfiyen Kıbrıs’ta da yaşanmakta olduğunu ifade etti. "Ekonomimizin sözde kurtarılması adına yapılanlar emekçilerin çalışma yaşamına ilişkin haklara ve sosyal haklarına karşı yoğun bir saldırıya, sosyal eşitsizliklerin daha önce görülmemiş derecede artmasına yol açan, zoraki bir neoliberal yeniden yapılandırmadan başka bir şey değildir. Kıbrıs işçi sınıfı kitlesel işsizliğin yol açtığı güvencesizliğe, korkuya ve şoka rağmen direndi ve karşı atağa geçti. Toplu sözleşmelerimizi yürürlükte tutmayı başardık. Onlarca sendikayı ve sosyal hareketi “toplum direniyor ve talep ediyor” sloganı altında birleştirerek, Kıbrıs koşullarına göre dev kitlesel eylemler örgütledik." dedi. PEO Örgütlenme Sekreteri sınıfsal ve sosyal çatışmanın tüm güçlüklerine ve yoğunluğuna rağmen, Kıbrıs sorununun çözümüyle Kıbrıs'ın ve halkın yeniden birleşmesinin PEO için en önemli öncelik olmaya devam etmekte olduğunun altını çizdi. " Kıbrıs bölünmüş bir durumda, geleceği güvencesiz ve belirsiz olduğu sürece emekçilerin hiçbir kazanımının istikrarlı olamayacağını biliyoruz." dedi. PEO Örgütlenme sekreteri Hristos Tombazos "Kıbrıs emperyalizmin jeostratejik oyunlarının yol açtığı acıları ve eziyetleri çeken ülkelerden biridir. Yabancı güçler toplumlararası anlaşmazlıkları istismar ederek milliyetçilik ve fanatizmi körüklediler. Bu oyunlarda NATO’nun savaş arabasının ve soğuk savaş emellerinin peşinde sözde anavatanlar da ne yazık ki aktif bir biçimde yer aldılar. Atina Cuntası’nın 15 Temmuz 1974 Darbesi’yle ve Türkiye’nin bunu izleyen askeri istilasıyla Kıbrıs dramının son sözünün yazılmasıyla yurdumuz 1974’ten bu yana şiddetle bölünmüş ve ülke nüfusunun yaklaşık üçte biri kendi yurdunda göçmen durumuna düşmüştür. Özünde yabancı çıkarlara hizmet eden milliyetçi aşırılıklara karşı yıllardır mücadele eden PEO, kuruluşundan itibaren sistematik bir biçimde Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk emekçilerin ortak cephesi için çalışmaktadır. 1974’te yaşananlardan sonra, kesin taksimin önüne geçmenin artık tek yolu iki toplumun siyasi eşitliğinin, tek egemenliğin, tek vatandaşlığın ve tek uluslararası kimliğin olacağı iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümdür. İlerici Kıbrıslıtürk sendikalarla, Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızla birlikte ülkemizi ve halkımızı yeniden birleştirecek, ülkeyi yabancı askeri güçlerin varlığından kurtaracak ve sadece bildirilerle değil, emekçilerin kitlesel ve mücadeleci ortak eylemleriyle Doğu Akdeniz bölgesinde barışı ve işbirliğini öne çıkaracak bir çözüm için mücadele ediyoruz. Türkiye emekçileriyle bizi ayıran hiçbir şey yok, tam tersine pek çok şey bizi birleştirmektedir. İşçi sınıfı olarak görevimiz adil ve istikrarlı barış için, halkların yararına ilkeleri temel alan işbirliği için çalışmaktır. Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs sendikal hareketlerinin ortak toplantılarından edinilen tecrübe olumlu ve yaratıcı bir tecrübedir. Emek hareketinin koordinasyonunu ve eylem birliğini öne çıkaran yeni inisiyatifleri üstlenmemize olanak sağlamaktadır. Sözlerimi tamamlarken, sizi bir kez daha temin ederim ki barış, demokrasi, insan hakları, emekçilerin haklarının savunulması, sömürü ve sosyal adaletsizlikten kurtulmuş özgür bir topluma ulaşma yolunda her gün verdiğiniz mücadelelerde PEO sınıfsal dayanışmasıyla yanınızda olacaktır." dedi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.